13.03.2017 Views

Respircase Cilt: 2 - Sayı: 1 Yıl: 2013

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Respir Case Rep <strong>2013</strong>;2(1): 1-5 DOI: 10.5505/respircase.<strong>2013</strong>.43531<br />

CASE REPORT<br />

OLGU SUNUMU<br />

Ali İhsan <strong>Yıl</strong>dız, Sibel Özkurt, Göksel Kıter, Zahide Alaçam, Belgin Erkan Aydoğan<br />

RESPIRATORY CASE REPORTS<br />

Mesalamin, inflamatuvar barsak hastalıkları tedavisinde<br />

kullanılan bir ilaç olup başka ilaçlar gibi interstisyel<br />

akciğer hastalığına sebep olabilmektedir. Ülseratif<br />

Kolit (ÜK) nedeni ile mesalamin tedavisi almakta<br />

olan 39 yaşında kadın hasta, öksürük, halsizlik, nefes<br />

darlığı yakınmaları ile başvurdu. Akciğer grafisi ve<br />

toraks bilgisayarlı tomografisinde bilateral yamalı<br />

konsolidasyonlar görüldü. Klinik ve radyolojik bulguların,<br />

ülseratif kolitin akciğer tutulumuna bağlı olabileceği<br />

veya mesalamine bağlı akciğer toksisitesi olabileceği<br />

düşünüldü ve mesalamin tedavisi kesildi.<br />

İzleminde, 10 gün sonraki akciğer grafisinin başvuru<br />

sırasındakine göre belirgin düzeldiği görüldü. Hastanın<br />

solunumsal şikâyetleri de geriledi. Sonuç olarak;<br />

inflamatuvar barsak hastalığının akciğer tutulumu<br />

yerine mesalamine bağlı akciğer toksisitesi düşünüldü.<br />

Anahtar Sözcükler: Mesalamin, İnflamatuvar Barsak<br />

Hastalıkları, İlaca bağlı interstisyel akciğer hastalığı,<br />

ilaç toksisitesi.<br />

Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları Ana<br />

Bilim Dalı, Denizli.<br />

Mesalamine, a widely used drug for inflammatory<br />

bowel disease, could cause pulmonary interstitial<br />

disease, like many other drugs. A 39-year-old woman<br />

with ulcerative colitis (UC) admitted with cough,<br />

dyspnea, and fatigue. Bilateral patchy alveolar infiltrations<br />

were seen on chest x-ray and tomography.<br />

Mesalamine was terminated, as the reaction was<br />

believed to be potentially caused by CU or due to the<br />

pulmonary toxicity of the drug. At the follow-up visit<br />

after 10 days, the initial infiltrations on chest radiograph<br />

improved. The patient's respiratory complaints<br />

had decreased significantly. As a result, mesalamineinduced<br />

lung toxicity was considered instead of lung<br />

involvement in patients with inflammatory bowel<br />

disease.<br />

Key words: Mesalamine, Inflammatory Bowel Diseases,<br />

Drug-induced interstitial lung disease, Lung toxicity.<br />

Department of Pulmonology, Pamukkale University, Denizli,<br />

Turkey<br />

Submitted (Başvuru tarihi): 22.06.2012 Accepted (Kabul tarihi): 02.10.2012<br />

Correspondence (İletişim): Ali İhsan <strong>Yıl</strong>dız, Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı, Denizli<br />

e-mail: aliihsanyildiz33@gmail.com<br />

1


Respiratory Case Reports<br />

Mesalamin (5-Aminosalisilik Asit) ve Sulfapiridin gibi Sülfasalazin<br />

grubu ilaçlar elli yılı aşkın süredir ülseratif kolit<br />

(ÜK) tedavisinde kullanılmaktadırlar. Birçok ilaç gibi interstisyel<br />

akciğer hastalığına sebep olduğu bilinmekteyken<br />

Sülfasalazin grubu ilaçlar içinden sadece mesalaminin<br />

akciğer toksisitesine neden olduğu gösterilmiştir (1). Mesalamin’in<br />

akciğer toksisitesi ilk kez 1968 yılında Collina<br />

tarafından rapor edilen bir olgu ile gösterilmiş (2), daha<br />

sonra 1984 yılında Wang ve arkadaşları (3) tarafından<br />

olgu serileri sunulmuştur. Mesalamin tedavisi ile ilişkili<br />

akciğer toksisitesi olguları genel olarak nadir görülse de<br />

son yıllarda daha sık oranda bildirilmektedir. ÜK tedavisine<br />

yönelik mesalamin kullanımına bağlı gelişen akciğer<br />

toksisiteli olgumuzu sunarken akciğer tutulumu yaptığı<br />

bilinen hastalıkların tedavisinde yer alan ilaçların da pulmoner<br />

toksisiteye sebep olabileceklerinin akılda tutulması<br />

ve pulmoner toksisite etiyolojisini aydınlatmak için bu<br />

olasılığın da değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çekmeyi<br />

amaçladık.<br />

Otuz dokuz yaşındaki kadın hasta 2 hafta önce başlayan<br />

ve giderek artan öksürük, halsizlik ve ilerleyici nefes darlığı<br />

şikâyetleri ile polikliniğimize başvurdu. Daha önce<br />

başvurduğu klinikte akciğer grafisinde bilateral infiltrasyonlar<br />

saptanması nedeni ile jenerik ismini hatırlayamadığı<br />

antibiyotik tedavisi başlandığı ancak şikâyetlerinde<br />

azalma olmadığı öğrenildi. Hastamızın tıbbi öyküsünde, 4<br />

ay önce ishal şikâyeti ile gastroenteroloji polikliniğine<br />

başvurduğu ve kolonoskopik biyopsi ile ülseratif kolit (ÜK)<br />

tanısı konduğu bilgisi vardı. Tedavi için mesalamin (500<br />

mg; 3x2 tablet) kullanmaktaydı. Mesalamin dışında kullandığı<br />

başka bir ilaç yoktu. Daha önce ÜK hastalığının<br />

barsak dışı bir tutulumu saptanmamıştı. Yakın zamanda<br />

seyahat öyküsü, mesleksel maruziyet, kimyasal maruziyet<br />

ve tüberküloz maruziyeti öyküsü yoktu. Sigara ve alkol<br />

alışkanlığı yoktu.<br />

Fizik muayenesinde; solunum sayısı 20/dk, vücut sıcaklığı<br />

38.0°C (aksiller), kalp hızı 100/dk, sistemin kan basıncı<br />

100/70 mmHg, oda havasında oksijen saturasyonu %92<br />

olarak bulundu. Solunum sistemi muayenesinde bilateral<br />

bazallerde inspiratuvar ince raller oskülte edildi, ronküs<br />

duyulmadı. Periferik lenfadenopati, çomak parmak bulgusu<br />

yoktu. Diğer sistem muayeneleri normaldi.<br />

Laboratuvar incelemesinde; hemogram bulgularından<br />

patolojik olanlar; beyaz küre sayısı 21.000/mm 3 , nötrofil<br />

%76, eozinofil %5 oranında idi. Arteriyal kan gazları<br />

incelemesinde (oda havasında) pH: 7.40, Pa-<br />

CO2:30mmHg, PaO2:58mmHg ve oksijen satürasyonu<br />

%92 idi. Sedimantasyon (97 mm/saat) ve CRP<br />

(13mg/dl) yüksekliği saptandı. Tam idrar tetkiki normal<br />

olarak sonuçlandı. Elektrolit, karaciğer fonksiyon testleri<br />

ve tümör marker sonuçları normal değerlerdeydi. Balgam<br />

direk bakısı ve boyalı bakısında mikroorganizma görülmedi.<br />

Balgam kültüründe ve tüberküloz kültüründe üreme<br />

olmadı. Ateş yüksekliğinde alınan kan kültürlerinde üreme<br />

olmadı. PPD testi ise anerjik olarak ölçüldü.<br />

OLGU<br />

Şekil 1: Mesalamin tedavisi öncesi akciğer grafisi.<br />

Hastayı kliniğimize yatırdıktan sonra klaritromisin 500mg<br />

2x1 intravenöz ve ateş yüksekliği için oral parasetamol<br />

tedavileri başlandı.<br />

Şekil 2: Mesalamin tedavisinin 4. ayında sağ orta zonda daha belirgin<br />

bilateral infiltrasyon alanları.<br />

<strong>Cilt</strong> - Vol. 2 <strong>Sayı</strong> - No. 1 2


Mesalamin’e Bağlı Akciğer Toksisitesi | <strong>Yıl</strong>maz et al.<br />

Mesalamin tedavisi öncesindeki akciğer grafisi normal<br />

olarak değerlendirilen (Şekil 1) hastanın yakınmalarla<br />

başvurusu sırasında çekilen akciğer grafisinde sağ orta<br />

zonda daha belirgin bilateral infiltrasyonlar (Şekil 2) ve<br />

toraks bilgisayarlı tomografisinde bilateral buzlu cam<br />

alanları, yamalı alveoler infiltrasyonlar ve her iki alt lobda<br />

konsolidasyon alanları görüldü (Şekil 3,4).<br />

Solunum fonksiyon testinde; FEV1:1.83 lt (beklenenin<br />

%78’i), FVC:2.09 lt (beklenenin %75’i) ve CO difüzyon<br />

kapasitesi (DLco) beklenenin %57’si olarak ölçüldü.<br />

Bronkoskopik lavaj örneğinin sitolojisinde de tümör hücreleri<br />

görülmedi.<br />

İleri inceleme olarak transtorasik trucut iğne biyopsisi<br />

(TTİB) ya da VATS ile akciğer wedge biyopsi planlandı.<br />

Ancak hasta kabul etmediği için doku tanısına yönelik<br />

herhangi bir işlem yapılamadı. Öncelikli olarak mesalamin<br />

toksisitesi düşünülerek ilaç kesildi (konu ile toplanan<br />

ilgili bilgiler ve www.pneumotox.com adresinden yapılan<br />

aramada benzer olgu sunumlarına da rastlanması üzerine).<br />

Gastroenteroloji konsültasyonunda, hastanın ÜK<br />

hastalığının aktif olmadığı için kortikoterapi ya da başka<br />

bir ilaç tedavisi uygulanmasının bu aşamada gerekli olmadığı<br />

belirtildi.<br />

Hasta, mesalamin tedavisi kesilerek taburcu edildi. Hastamızın<br />

10 gün sonraki poliklinik kontrolünde yakınmalarında<br />

gerileme olduğu öğrenildi. Bu sıradaki akciğer<br />

grafisinde daha önceki infiltrasyonların gerilediği görüldü<br />

(Şekil 5). Solunum fonksiyon testinde FEV1:2.11 lt (beklenenin<br />

% 89’u) , FVC:2.63 lt (beklenenin % 95’i), DLco<br />

beklenenin % 68’i olarak ölçüldü ve önceki sonuçlara<br />

göre iyileşme saptandı.<br />

Şekil 3: Toraks bilgisayarlı tomografi (mediasten penceresi); her iki alt<br />

lobda periferik konsolidasyon alanları.<br />

Şekil 4: Toraks bilgisayarlı tomografi (parankim penceresi); sağ alt lobda<br />

alveoler infiltrasyonlar ve buzlu cam alanları, her iki alt lobda periferik<br />

konsolidasyon alanları.<br />

Bronkoskopik incelemede endobronşial sistem normal<br />

olarak değerlendirildi. Hastada bronkospazm ve oksijen<br />

satürasyonunda düşme gelişmesi üzerine transbronşiyal<br />

akciğer biyopsisi (TBAB) ve bronkoalveoler lavaj (BAL)<br />

yapılamadan işlem sonlandırıldı. Balgam ve bronkoskopik<br />

lavaj örneklerinde bakteri, mantar ve mikobakteri kültürlerinde<br />

üreme olmadı.<br />

Şekil 5: Mesalamin kesildikten sonraki akciğer grafisi.<br />

Birinci ay sonundaki kontrolünde, ishalinin yeniden ortaya<br />

çıkması üzerine Gastroenteroloji konsültasyonu sonrası<br />

hastaya metil prednizolon ve azatioprin tedavileri başlandı.<br />

Hastamız, mesalamin toksisitesi tanısından sonraki 4.<br />

ayında yakınması olmaksızın izlenmektedir. Gastroenteroloji<br />

servisinin önerileri ile azatioprin tedavisi alırken ÜK<br />

hastalığı kontrol altındadır.<br />

3 www.respircase.com


Respiratory Case Reports<br />

TARTIŞMA<br />

Akciğerde bilateral yaygın infiltrasyonlar saptanması üzerine<br />

kliniğimize gönderilen hastamızın öyküsünde, ÜK<br />

hastalığına bağlı kullanmakta olduğu Mesalamin dışında<br />

dikkat çeken bir durum yoktu. Gönderilen kültürler ve<br />

sitoloji ile pnömoni ve kanser ayrıcı tanıları ekarte edildi.<br />

Bronkoskopi esnasında satürasyon düşüklüğü olması<br />

nedeni ile bronkoalveolar lavaj ve transbronşial uç biyopsi<br />

yapılamadı, CD4/CD8 ayrımı için örnek alınamadı. Bu<br />

nedenle intersitisyel birçok hastalığın tanı ve ayrıcı tanılarına<br />

gidilemedi. Sarkoidoz, organize pnömoni, bronkoalveolar<br />

karsinom, ilaca bağlı pulmoner toksisite gibi birçok<br />

ayrıcı tanı için kesin sonuç sağlayan TTiB işlemi hasta<br />

kabul etmediği için yapılamadı.<br />

İnterstisyel akciğer hastalığı (İAH) nadir görülen bir hastalık<br />

olup, inhale edilen maddeler, ilaç kullanımı, kollajen<br />

doku hastalıkları başta olmak üzere birçok nedeni vardır.<br />

İlaca bağlı İAH gelişiminden sorumlu 200’den fazla ilaç<br />

bildirilmiştir (4). İAH nedeni olduğu bilinen bazı hastalıkların<br />

tedavisinde kullanılan ilaçlar da İAH’a yol açabildiği<br />

için kimi zaman ayrımın yapılması güç olabilmektedir.<br />

İnflamatuvar barsak hastalıkları; artrit, artralji, perikardit,<br />

piyoderma gangrenozum, eritema nodozum, oküler inflamasyon,<br />

faringeal ülserasyon ve venöz trombüs gibi<br />

barsak dışı tutulumlar yapabilir (5). Camus ve ark.(6)<br />

inflamatuvar barsak hastalıklarına bağlı akciğer tutulumunu<br />

hava yolu hastalığı, interstisyel tutulum, nekrotik<br />

parankimal nodül ve serozit olarak gruplandırmışlardır.<br />

Bu çalışmada, organize pnömoni %12, interstisyel akciğer<br />

hastalığı %18, eozinofili ile birlikte olan pulmoner infiltrasyonlar<br />

%3 oranlarında bildirilmekteyken seride mesalamine<br />

bağlı akciğer toksisitesi olgusu bulunmamaktadır.<br />

Mesalaminin birçok yan etkisi olduğu bilinmektedir. Baş<br />

ağrısı, ishal, bulantı ve kolitin kötüleşmesine sebep olabilmektedir<br />

(7). Mesalaminin yan etkilerinin incelendiği bir<br />

çalışmada 1700 hasta değerlendirilmiş ve mesalamine<br />

bağlı akciğer hastalığı saptanmamıştır (8). Hastamızda<br />

ÜK’e bağlı barsak dışı tutulum bulguları yoktu. Saptanan<br />

akciğer bulgularının da ÜK’in akciğer tutulumuna bağlı<br />

olarak mı yoksa mesalaminin yan etkisi olarak mı ortaya<br />

çıktığı aydınlatılmalıydı. İlacın kesilmesinden kısa süre<br />

sonra ve başka bir tedavi uygulanmaksızın hastanın kliniğinin<br />

ve akciğer grafisinin düzelmesi mesalamine bağlı<br />

ilaç toksisitesini desteklemekteydi. Öncelikli olarak hasta<br />

için en az risk taşıyan yaklaşımı seçtik. Bilateral konsolidasyonlar<br />

ve buzlu cam alanları, restriksiyon bulguları,<br />

her iki bazalde duyulan inspiratuvar ince raller İAH ön<br />

tanısını akla getirmekteydi. ÜK’in barsak dışı tutulumu<br />

kabul edip tedaviye eklenecek kortikosteroid ile hem ilaç<br />

yan etkisi riski doğacak hem de altta yatan nedeni aydınlatmak<br />

güçleşecekti. Bu durumda gastroenteroloji bölümünün<br />

de görüşü alınarak herhangi bir tedavi verilmeksizin<br />

izlem yapılması kararı verildi. Böylece ilaç akciğeri ön<br />

tanımızın da kesinleşeceği görüşündeydik.<br />

İnflamatuvar barsak hastalığı olan, akciğerde nodül ve<br />

konsolidasyon saptanan bir olguya tedavi için verilen<br />

mesalamin ile hastanın nefes darlığı gibi semptomlarının,<br />

parankimal lezyonların ve karın ağrısı şikâyetlerinin gerilediği<br />

bildirilmektedir (9). Hastamız ÜK tanısı aldığında<br />

solunumsal şikâyetleri yoktu ve akciğer radyogramı normaldi.<br />

Mesalamin tedavisinin 4. ayında şikâyetleri başlamıştı.<br />

Mesalamin tedavisi kesilince de parankimal lezyonlar<br />

ve klinik bulgular düzelmişti. Yani olgumuzdaki tablo<br />

ÜK’in akciğer tutulumundan çok mesalamine bağlı akciğer<br />

toksisitesiyle uyumluydu.<br />

Mesalaminin ilaca bağlı akciğer hastalığı yaptığı daha<br />

önce bir çok çalışmada gösterilmiştir (7,8,10). Akciğer<br />

toksisitesinin ortaya çıkış mekanizması bilinmemekle birlikte<br />

lenfosit stimülasyonuna bağlı immün bozukluğun<br />

sebep olduğu alveolit veya mesalaminin doğrudan alveoler<br />

kapiller yatağa olan toksik etkisi üzerinde durulmaktadır<br />

(11). Hastamızda akciğer biyopsisi ile ilaç toksisitesine<br />

bağlı gelişen alveolar ve intersitisyel değişiklikleri gösteremesek<br />

de mesalamin tedavisi kesildikten sonra akciğer<br />

grafisinde ve solunum fonksiyon testlerindeki düzelme,<br />

benzer değişikliklere neden olabilecek diğer etkenlerin<br />

dışlanması, mesalamine bağlı akciğer hasarını doğrular<br />

nitelikteydi.<br />

Foster ve arkadaşlarının (10) mesalamine bağlı akciğer<br />

toksisitesi gelişen 11 hastayı derledikleri çalışmada, hastaların<br />

yaş ortalaması 47 ve büyük çoğunluğunun kadın<br />

olduğu bildirilmektedir. Bu hastalarda ortalama 10,7<br />

aylık mesalamin kullanımı sonrasında akciğer toksisitesi<br />

gelişmişti. Hastamız ise 39 yaşında bir kadın hastaydı.<br />

Mesalamini 4 ay gibi kısa bir süre kullandıktan sonra<br />

akciğer bulgularının geliştiği saptandı. Yine Forster ve<br />

ark.’nın çalışmasında olguların hepsinde metil prednizolon<br />

tedavisi ile iyileşme saptanırken, olgumuzda yakın<br />

izlem altında sadece mesalamin tedavisini sonlandırarak<br />

iyileşme sağlanmıştır. Başka çalışmalarda da mesalamin<br />

tedavisinin kesilmesinin tedavi için yeterli olduğu vurgulanmaktadır<br />

(11,12).<br />

Sonuç olarak, mesalamin de birçok ilaç gibi İAH’a sebep<br />

olabilmektedir. Klinik ve radyolojik bulguları birçok hastalıkla<br />

karışabilmektedir. Mesalamin, uzun yıllardır kullanılan<br />

bir ilaç olmasına karşın toksisite gelişen olguların son<br />

yıllarda daha çok yayınlanması mesalaminin akciğer<br />

hastalığı yaptığına ilişkin bilgilenildiğinin bir göstergesidir.<br />

<strong>Cilt</strong> - Vol. 2 <strong>Sayı</strong> - No. 1 4


Mesalamin’e Bağlı Akciğer Toksisitesi | <strong>Yıl</strong>maz et al.<br />

Kesin tanı için biyopsinin yararı tartışılamaz bir durum<br />

olsa da çeşitli nedenlerle biyopsi yapılamayan olgularda<br />

radyolojik bulguların yol göstericiliği ile tanıdan kuşkulanıp,<br />

ilaç kesildikten sonra klinik ve radyolojik bulguların<br />

düzelmesi de tanı koymada yardımcıdır.<br />

ÇIKAR ÇATIŞMASI<br />

Bu makalede herhangi bir çıkar çatışması bildirilmemiştir.<br />

KAYNAKLAR<br />

1. Jain N, Petruff C, Bandyopadhyay T. Mesalamine lung<br />

toxicity. Conn Med 2010; 74: 265-7.<br />

2. Collins JR. Adverse reactions to salicylazosulfapyridine<br />

(azulfidine) in the treatment of ulcerative colitis. South Med<br />

J 1968; 61: 354-8. [CrossRef]<br />

3. Wang KK, Bowyer BA, Fleming CR, Schroeder KW. Pulmonary<br />

infiltrates and eosinophilia associated with sulfasalazine.<br />

Mayo Clin Proc 1984; 59: 343-6. [CrossRef]<br />

4. Limper AH, Rosenow EC. Drug induced pulmonary disease.<br />

In: Murray JF, Nadel JA, eds. Textbook of Respiratory<br />

Medicine. Philadelphia: WB Saunders, 2000: 1971–94.<br />

5. Greenstein AJ, Janowitz HD, Sachar DB. The extraintestinal<br />

complications of Crohn's disease and ulcerative<br />

colitis: a study of 700 patients. Medicine (Baltimore)1976;<br />

55: 401–12.<br />

6. Camus P, Piard F, Ashcroft T, Gal AA, Colby TV. The lung<br />

in inflammatory bowel disease. Medicine (Baltimore) 1993;<br />

72: 151–83.<br />

7. Peppercorn MA. Advances in drug therapy for inflammatory<br />

bowel disease. Ann Intern Med 1990; 112: 50-60.<br />

8. Brimblecombe R. Mesalazine : a global safety evaluation.<br />

Scand J Gastroenterol Suppl 1990; 172: 66. [CrossRef]<br />

9. Akpınar EE, Gülhan M, Değertekin H, Ataoğlu Ö. Thorax<br />

as an extraintestinal target for inflammatory bowel disease<br />

Tüberküloz ve Toraks Dergisi 2011; 59: 312-5. [CrossRef]<br />

10. Foster R, Zander D, Mergo P, Valentine J. Mesalaminerelated<br />

lung disease: clinical, radiographic, and pathological<br />

manifestations. Inflamm Bowel Dis 2003; 9: 308–15.<br />

[CrossRef]<br />

11. Tanigawa K, Sugiyama K, Matsuyama H, Nakao H,<br />

Kohno K, Komuro Y, et al. Mesalazine-induced eosinophilic<br />

pneumonia. Respiration 1999; 66: 69–72. [CrossRef]<br />

12. Reinoso MA, Schroeder KW, Pisani RJ. Lung disease associated<br />

with orally administered mesalamine for ulcerative<br />

colitis. Chest 1992; 101: 1469–71. [CrossRef]<br />

5 www.respircase.com


Respir Case Rep <strong>2013</strong>;2(1): 6-9 DOI: 10.5505/respircase.<strong>2013</strong>.08208<br />

CASE REPORT<br />

OLGU SUNUMU<br />

Funda Aksu,¹ Alper Yurdasiper,² Serdar Akyüz,³<br />

RESPIRATORY CASE REPORTS<br />

Sekiz yıl önce mitral kapak replasman operasyonu<br />

geçirmiş olan 36 yaşında erkek hasta göğüs ağrısı ile<br />

başvurdu. Fizik muayenesinde göğüs ön duvarda<br />

sternotomi skarı bölgesinde şişlik, kızarıklık ve hassasiyet<br />

dışında patoloji saptanmadı. Akciğer grafisinde<br />

bilateral nodüler dansiteler mevcuttu. Bilgisayarlı<br />

toraks tomografisinde mitral kapak düzeyinde kalsifikasyon<br />

ve her iki akciğerde dağınık yerleşimli, bazıları<br />

kalsifiye çok sayıda milimetrik nodüller saptandı. İleri<br />

tetkiklerde multipl pulmoner nodül etiyolojisini açıklayacak<br />

enfeksiyöz, granulomatöz ya da neoplastik bir<br />

patoloji saptanmadı ve nodüller öncelikle mitral stenoza<br />

sekonder düşünüldü. Göğüs ağrısının nedeni<br />

sternal tel batması olarak saptandı ve operasyonla tel<br />

eksize edildi. İlk başvurusundan 16 ay sonra hasta<br />

hemoptizi ve şiddetli göğüs ağrısı nedeni tekrar başvurdu.<br />

Kardiyak değerlendirme ile hemoptizi ve pulmoner<br />

nodüllerin mitral kapak replasmanı operasyonu<br />

sonrası inefektif warfarin kullanımına bağlı sol<br />

atriyum basıncında yükselmelerle seyreden pulmoner<br />

konjesyona bağlandı. Romatizmal kalp hastalıkları<br />

ülkemizde halen sık olarak görülmekte olup multipl<br />

pulmoner nodül etiyolojilerinde ayırıcı tanıda düşünülmelidir.<br />

Anahtar Sözcükler: Mitral kapak darlığı, Çoklu akciğer<br />

nodülleri, İdiopatik pulmoner hemosiderozis.<br />

1 Eskişehir Yunus Emre Devlet Hastanesi, Göğüs Hastalıkları<br />

Kliniği, Eskişehir<br />

2 Eskişehir Yunus Emre Devlet Hastanesi, Radyoloji Kliniği,<br />

Eskişehir<br />

³Eskişehir Yunus Emre Devlet Hastanesi, Kardiyoloji Kliniği,<br />

Eskişehir.<br />

A 36-year-old male patient, with a history of mitral<br />

valve replacement (MVR) operation eight years prior,<br />

was admitted with chest pain. A physical examination<br />

revealed no pathologies except swelling, redness,<br />

and sensitivity on the site of the scar tissue of a sternotomy.<br />

Bilateral nodular densities were detected in<br />

the chest X-ray. Computed tomography of the thorax<br />

revealed calcification at the site of the mitral valve<br />

and randomly distributed, multiple millimetric pulmonary<br />

nodules, some of which were calcified. Underlying<br />

infectious, granulomatous, or neoplastic pathologies<br />

were not detected upon further evaluation, and<br />

the nodules were accepted as secondary to mitral<br />

valve stenosis. Chest pain was due to sternal wire<br />

sutures and was completely resolved after removal of<br />

the sutures. Patient was readmitted with hemoptysis<br />

and severe chest pain 16 months after the first admission.<br />

Cardiac evaluation revealed that hemoptysis<br />

and the pulmonary nodules were caused by pulmonary<br />

congestion together with increases in the left<br />

atrial pressure, due to ineffective warfarin treatment<br />

after the MVR operation. Rheumatic heart diseases<br />

should be a part of the differential diagnosis in researching<br />

the etiology of pulmonary nodules, as they<br />

continue to be encountered frequently in Turkey.<br />

Key words: Mitral Valve Stenosis, Multiple Pulmonary<br />

Nodules, Idiopathic pulmonary hemosiderosis.<br />

1 Eskişehir Yunus Emre Hospital, Deparment of Chest Diseases,<br />

Eskişehir<br />

2 Eskişehir Yunus Emre Hospital, Deparment of Radiology,<br />

Eskişehir<br />

³Eskişehir Yunus Emre Hospital, Deparment of Cardiology,<br />

Eskişehir, Turkey.<br />

Submitted (Başvuru tarihi): 01.08.2012 Accepted (Kabul tarihi): 31.08.2012<br />

Correspondence (İletişim): Funda Aksu, Eskişehir Yunus Emre Devlet Hastanesi, Göğüs Hastalıkları Kliniği, Eskişehir<br />

e-mail: fundayardim@gmail.com<br />

6


Respiratory Case Reports.<br />

Romatizmal kalp hastalıkları azalan sıklığına rağmen<br />

gelişmekte olan ülkelerde halen önemli bir halk sağlığı<br />

sorunudur. Saf mitral darlık bütün romatizmal kapak<br />

hastalıklarının % 25’ini oluşturur (1). Mitral kapak darlığında<br />

pulmoner venöz hipertansiyona bağlı olarak pulmoner<br />

parankimal bulgulara rastlanılabilir (2). Bu makalede<br />

multipl pulmoner nodül saptanan genç erkek hastada<br />

yapılan ileri tetkikler sonucunda pulmoner nodüllerin<br />

hastanın mitral kapak patolojisi öyküsüne bağlı olduğu<br />

saptanmış ve literatür eşliğinde sunulmuştur. Romatizmal<br />

kalp hastalıkları ülkemizde halen sık görülüyor olması<br />

nedeni ile pulmoner nodül etiyolojisi araştırılırken ayırıcı<br />

tanıda düşünülmelidir.<br />

mitral kapak alanı 3,5 cm 2 ve mitral kapak gradiyenti 8/3<br />

mmHg olarak bulundu. Bu bulgular doğrultusunda olguda<br />

mitral stenoza bağlı gelişmiş pulmoner hemosiderozis<br />

tanısı düşünüldü. Olgunun ağrı şikâyeti için kalp damar<br />

cerrahisi kliniğine danışıldı ve sternal tel batması düşünülerek<br />

tel eksize edildi. İşlem sonrası ağrı yakınması tamamen<br />

geriledi.<br />

OLGU<br />

Sekiz yıl önce mitral kapak replasman operasyonu geçirmiş<br />

olan 36 yaşında erkek hasta göğüs ön duvarda sternum<br />

üzerinde 1–2 aydır devam eden ağrı nedeni ile göğüs<br />

hastalıkları polikliniğine başvurdu. Özgeçmişinde ek<br />

bir hastalık öyküsü yoktu, 12 paket/yıl sigara öyküsü<br />

mevcuttu, bunun dışında mesleksel ya da çevresel maruziyet<br />

öyküsü tanımlamıyordu. Mitral kapak hastalığı nedeni<br />

ile warfarin, asetil salisilik asit ve beta bloker tedavileri<br />

kullanmaktaydı. Fizik muayenesinde, eski sternotomi skarı<br />

bölgesinde şişlik, kızarıklık ve hassasiyet mevcuttu. Vital<br />

bulguları ve diğer sistem muayeneleri normaldi.<br />

Akciğer grafisinde bilateral multipl nodüler dansiteler<br />

saptanması nedeni ile hastaya ileri tetkik planlandı (Şekil<br />

1). Hastanın daha önceki tarihlerde çekilmiş akciğer grafileri<br />

bulunamadığı için karşılaştırılamadı. Çekilen bilgisayarlı<br />

toraks tomografisi ve yüksek rezolüsyonlu toraks<br />

tomografisinde mitral kapak düzeyinde kalsifikasyon ve<br />

her iki akciğerde dağınık yerleşimli, orta ve alt zonlarda<br />

bazıları kalsifiye çok sayıda milimetrik nodüller saptandı<br />

ve ana pulmoner arter çapı normalin üst sınırındaydı<br />

(Şekil 2). Olguda mitral kapak hastalığı mevcut olduğu<br />

için nodüller öncelikle mitral stenoza sekonder pulmoner<br />

hemosideroz ile uyumlu olarak değerlendirildi ve ancak<br />

ayırıcı tanıda enfeksiyöz, granulomatöz ve malign patolojiler<br />

düşünüldü. Laboratuvar incelemesinde tam kan sayımı<br />

normaldi, sola kayma yoktu, eritrosit sedimentasyon<br />

hızı 2mm/saatti. Biyokimyasal incelemede böbrek, karaciğer<br />

fonksiyonları, açlık kan şekeri ve tiroit fonksiyon<br />

testleri normal, tümör belirteçleri negatifti. Yapılan tiroit,<br />

skrotal ve batın ultrasonografi incelemelerinde patoloji<br />

saptanmadı. Hastanın elektrokardiyografik incelemesinde<br />

normal sinüs ritmi, kalp hızı 66/dakika ve ek olarak sağ<br />

dal bloğu mevcuttu. Ekokardiyografi ile değerlendirilen<br />

hastada sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu %65 (normal),<br />

Şekil 1: Posteoanterior akciğer grafisinde pulmoner konüsün belirgin<br />

olduğu ve her iki akciğerde dağınık yerleşimli, orta ve alt zonlarda<br />

belirgin çok sayıda nodüller izlenmektedir. Ayrıca geçirilmiş mitral kapak<br />

replasman operasyonuna bağlı sternal sütürler mevcuttur.<br />

Multipl pulmoner nodül etyolojisi ve ayırıcı tanısında kalsifik<br />

pulmoner metastazlara neden olan osteojenik sarkom,<br />

kondrosarkom, tiroit karsinomu, over, meme ve testis<br />

tümörleri arasından olgunun genç erkek olması nedeni ile<br />

metastatik testis tümörü, tiroit karsinomu ve osteojenik<br />

sarkom ile kondrosarkom ayırıcı tanıda öncelikle düşünüldü.<br />

Olguda malignite lehine değerlendirilecek iştahsızlık,<br />

kilo kaybı ve gece terlemesi gibi destekleyici semptomlara<br />

ve kemik ağrısı, ele gelen kitle gibi fizik muayene<br />

bulgularına rastlanmadığı gibi bu yönde yapılan ileri<br />

araştırmalarda eritrosit sedimentasyonu hızı ve tümör<br />

belirteçleri yüksekliği ya da herhangi bir ultrasonografik<br />

bulgu saptanmadı. Multipl pulmoner nodül gelişimine yol<br />

açan miliyer tüberkülozdan radyolojik olarak apekslerin<br />

korunmuş olması ve hastada ateş, halsizlik, kilo kaybı gibi<br />

sistemik belirtiler, beyaz küre, eritrosit sedimentasyon hızı<br />

yüksekliği bulunmaması nedeni ile uzaklaşıldı. Yine olguda,<br />

göz, cilt tutulumu veya eritema nodozum varlığı eşlik<br />

etmediği için ve hiler, mediyastinal lenf nodları ya da<br />

<strong>Cilt</strong> - Vol. 2 <strong>Sayı</strong> - No. 1 7


Multipl Pulmoner Nodül Etiyolojisi: Mitral Stenoz | Aksu et al.<br />

retiküler infiltrasyon olmaması nedeni ile sarkoidozdan,<br />

mesleki ya da çevresel belirgin bir maruziyet öyküsü bulunmaması<br />

nedeni ile pnömokonyozdan uzaklaşıldı. Kollajen<br />

doku hastalıkları da yine hastada sistemik bir yakınma<br />

olmaması ve uyumlu radyolojik görünüm saptanmaması<br />

ve akut faz reaktan yüksekliği bulunmaması nedeniyle<br />

dışlandı.<br />

olmasına karşın 2’nin altında idi. Hastada radyolojik<br />

olarak nodüllerin sabit olduğu ve çap ve sayıca artış göstermediği<br />

saptandı. Kardiyak değerlendirmede ekokardiyografik<br />

incelemede mitral kapak alanı 1,3 cm 2 ve mitral<br />

kapak gradiyenti 16/9 mmHg olarak bulundu ve reoperasyon<br />

gerekliliği düşünüldü. Ancak hastanın INR değerinin<br />

efektif kabul edilen 2,5–3,5 aralığında olmayıp inefektif<br />

düzeyde olması ve geçmişte de rutin INR kontrollerini<br />

yaptırmaması nedeni ile warfarin dozu yükseltilerek<br />

takibe alındı. INR efektif doza ulaşıldığında, 2. ayda yapılan<br />

kontrol ekokardiyografik değerlendirmede mitral kapak<br />

gradienti 8/3 mmHg ve normal saptanarak hasta<br />

medikal takibe alındı. Hastada saptanan hemoptizi ve<br />

pulmoner nodüller mitral kapak replasmanı operasyonu<br />

sonrası inefektif warfarin kullanımına bağlı sol atriyum<br />

basıncında yükselmelerle seyreden pulmoner konjesyona<br />

bağlandı.<br />

Şekil 2: Toraks BT kesitlerinde bilateral dağınık yerleşimli, bazıları kalsifiye<br />

çok sayıda milimetrik nodüller izlenmektedir.<br />

Sternal tel batması kaynaklı lokalize ağrı dışında, olguda<br />

herhangi bir aktif hastalık düşündüren ek pulmoner ya da<br />

sistemik yakınma olmaması, enfeksiyöz, granülomatöz ya<br />

da malign hastalık lehine hiçbir klinik ve laboratuvar<br />

bulgu saptanmaması ve radyolojik görünümün mitral<br />

stenoza bağlı pulmoner nodüller ile uyumlu olması nedeniyle<br />

olguya ilk aşamada histopatolojik inceleme yapmak<br />

üzere herhangi bir invazif işlem planlanmadı. Hastanın<br />

kardiyoloji ve göğüs hastalıkları kliniğinde takiplerine<br />

devam etmesi kararı alındı.<br />

Hastanın izleminde üçüncü ve altıncı aylarda akciğer grafi<br />

kontrollerinde, nodüllerin aynen sebat ettiği radyolojik<br />

progresyon olmadığı izlendi. Sonrasında takiplerine devam<br />

etmeyen hasta ilk başvurusundan 16 ay sonra hemoptizi<br />

ve şiddetli göğüs ağrısı nedeni ile acil servise<br />

başvurdu. Hastanın INR değeri warfarin tedavisi altında<br />

TARTIŞMA<br />

Uzun süreli mitral stenozu olan olguların akciğer grafilerinde<br />

dağınık miliyer nodüllerin saptanabildiği dikkati<br />

çekmiştir. Bu nodüller yumuşak dansiteli veya kalsifik<br />

olabilmektedir. Uzun süreli mitral darlıklarda, kısa süren<br />

yetmezlik atakları sonucunda, mikroskobik olarak demir<br />

birikimi, lokalize fibrotik alanlar ve kalp yetmezliği hücrelerinin<br />

alveollerde birikimi sonucu bu nodüler görünüm<br />

izlenir (3,4). Nodüller sıklıkla, miliyer tüberküloz, pnömokonyoz<br />

ve sarkoidoz ile karıştırılır. Mitral stenozlu hastaların<br />

oldukça az bir oranında bu nodüler dansitelerin saptanıyor<br />

olması, pulmoner lezyonların ayırıcı tanısında<br />

mitral stenozun akla getirilmiyor olmasına bağlı olabilir<br />

(3).<br />

Kardiyak pulmoner hemosideroz saptanan olguların çoğunluğu,<br />

genç erişkinlik dönemindeki erkekler olup rekürren<br />

hemoptizi ya da balgamda çizgi şeklinde kan bulunması<br />

da şart değildir. Belirgin radyolojik bulgulara karşın<br />

hiçbir fiziksel yakınma bulunmayabileceği gibi pulmoner<br />

ödem tablosuna varabilen ağır bir klinikle de karşılaşılabilir.<br />

İdiopatik pulmoner hemosiderozda olduğu gibi radyolojik<br />

bulgular karakteristiktir; miliyer nodüller esas olarak<br />

orta ve alt zonlarda yerleşimli ve apeksler temizdir.<br />

Nodüller keskin ve yoğun olup 1-3mm çaplıdırlar (2,5).<br />

Bazı vakalarda akciğer biyopsisi tanı için gerekebilir.<br />

Olgulara valvulotomi uygulanmasına karşın miliyer nodüller<br />

yıllarca sebat edebilir ya da zaman içinde gerileyebilir.<br />

Pulmoner hemosideroz varlığı mitral kapak replasmanı<br />

için kontrendikasyon yaratmamaktadır (5).<br />

Mitral stenozlu hastalarda semptomlar esas olarak sol<br />

atrial basınçtaki kronik yükselmeye bağlı ortaya çıkar.<br />

8 www.respircase.com


Respiratory Case Reports.<br />

Mitral stenoz sebebi ile sol ventriküle geçen kan miktarı<br />

düşerek kardiyak debide azalma meydana gelir ve gelişen<br />

pulmoner konjesyona bağlı semptomlar görülür. Erken<br />

dönemde efor dispnesi, halsizlik ve yorgunluk belirginken<br />

ileri dönemlerde sol atrial basınç artışı ve pulmoner konjesyon<br />

derecesine bağlı olarak öksürük, hemoptizi, ortopne,<br />

paroksismal nokturnal dispne, sağ kalp yetmezliği<br />

bulguları ve pulmoner ödem görülür (1).<br />

Mitral kapak darlığının tipik radyolojik bulguları vasküler<br />

sefalizasyon, interstisyel, perivasküler ya da nadiren alveoler<br />

pulmoner ödem, difüz alveoler hemoraji, hemosiderozis<br />

ve pulmoner osifikasyondur (2). Pulmoner hemosiderozis,<br />

kronik mitral darlıklarda akciğer dokularının<br />

patolojik incelemesi yapıldığında olguların çoğunda saptanmasına<br />

karşın, direkt grafilerde görülme oranı %10-<br />

25’tir. Hemosiderozis akciğerlerin interstisyel dokusunda<br />

hemosiderin ve alveoler boşluklarda hemosiderin yüklü<br />

makrofajların birikimi sonucu oluşur (2). Mitral stenozda<br />

pulmoner hemosiderozis gelişimi artmış sol ventriküler<br />

dolum basıncına bağlı gelişen pulmoner venöz hipertansiyon<br />

ve sonrasında post-kapiller pulmoner arteryel hipertansiyon<br />

nedeni ile olur. Pulmoner arteriyoller ve bronşiyal<br />

damarlar arasındaki anastomozlarda tekrarlayıcı kanamalar<br />

meydana gelir (6).<br />

Sunulan olgunun ilk değerlendirmesinde multipl pulmoner<br />

nodül etiyolojisini aydınlatacak miliyer tüberküloz,<br />

enfeksiyöz ya da malign patolojiler, sarkoidoz, kollajen<br />

doku hastalıkları ve pnömokonyoz tanılarının lehte klinik<br />

ya da laboratuvar bulguların olmaması, ileri radyolojik<br />

incelemelerde pulmoner nodüller haricinde ek patoloji<br />

izlenmemesi ve mesleki/çevresel maruziyet öyküsü bulunmaması<br />

nedeni ile bu tanılardan uzaklaşıldı ve bir yılı<br />

aşkın devam eden takiplerinde hastada ilgili ek klinik<br />

bulgu gelişmediği izlendi. Mitral kapak replasmanı öyküsü<br />

varlığına dayanarak ve radyolojik görünümün destekleyici<br />

yorumlanması ve ekokardiyografide mitral kapak<br />

gradiyentinin artmış bulunması ile olguda mitral stenoza<br />

bağlı gelişmiş pulmoner hemosiderozis tanısı konulmuştur.<br />

Yine olgunun radyolojik takiplerinde nodüllerde progresyon<br />

olmaması bu tanıyı desteklemiştir.<br />

Bu olgu, mitral stenozun multipl pulmoner nodül oluşumuna<br />

yol açabileceğini ve hiçbir aktif klinik bulgusu olmayan<br />

multipl pulmoner nodül ile prezente olan olgularda,<br />

invaziv işlemler planlamadan önce mitral stenoz öyküsünün<br />

de sorgulanmasının önemini vurgulamak için<br />

sunulmuştur.<br />

ÇIKAR ÇATIŞMASI<br />

Bu makalede herhangi bir çıkar çatışması bildirilmemiştir.<br />

KAYNAKLAR<br />

1. Becit N, Ünlü Y, Ceviz M. Edinsel mitral kapak hastalıklarında<br />

cerrahi tedavi endikasyonları. EAJM 2001; 33: 61-8.<br />

2. Woolley K, Stark P. Pulmonary parenchymal manifestations<br />

of mitral valve disease. Radiographics 1999; 19:<br />

965-72.<br />

3. Sahn SH, Levine I. Pulmonary nodules associated with mitral<br />

stenosis. Arch Intern Med (Chic) 1950; 85: 483-9.<br />

[CrossRef]<br />

4. Arnott WM. The lungs in mitral stenosis I. Br Med J 1963;<br />

2: 765-70. [CrossRef]<br />

5. Elleman P. Pulmonary Haemosiderosis. Clinical and radiological<br />

aspects. Proc R Soc Med 1960; 53: 333–8.<br />

6. Agrawal G, Agarwal R, Rohit MK, Mahesh V, Vasishta RK.<br />

Miliary nodules due to secondary pulmonary hemosiderosis<br />

in rheumatic heart disease. World J Radiol 2011; 3:<br />

51–4. [CrossRef]<br />

<strong>Cilt</strong> - Vol. 2 <strong>Sayı</strong> - No. 1 9


Respir Case Rep <strong>2013</strong>;2(1): 10-13 DOI: 10.5505/respircase.<strong>2013</strong>.00710<br />

CASE REPORT<br />

OLGU SUNUMU<br />

Işıl Fatma Uzel, 1 Metin Arslan, 2 Özkan Demirhan, 3<br />

RESPIRATORY CASE REPORTS<br />

Insect stings and subsequent reactions are common<br />

occurrences, but life-threatening systemic reactions<br />

are quite rare. Diffuse alveolar hemorrhage is a clinical<br />

entity seen in many different disease processes<br />

and includes hemoptysis, anemia, diffuse radiographic<br />

pulmonary infiltrates, and hypoxemic respiratory<br />

failure, which can be severe. Radiologic features may<br />

mimic cardiogenic pulmonary edema, severe infection<br />

or uremia. We describe a 23-year-old girl who<br />

developed symptoms of anaphylactic shock and<br />

diffuse alveolar hemorrhage within 30 minutes following<br />

a bee sting.<br />

Key words: Bee sting, diffuse alveolar hemorrhage,<br />

allergic reaction.<br />

1 Department of Pulmonology, Yenibosna Safa Hospital,<br />

İstanbul,<br />

2 Intensive Care Unit, Yenibosna Safa Hospital, İstanbul,<br />

3 Department of Chest Surgery, Bilim University Faculty of<br />

Medicine, İstanbul, Turkey<br />

Böcek sokmaları ve izleyen reaksiyonlar sık görülmekle<br />

beraber, hayatı tehdit eden sistemik reaksiyonlara<br />

nadiren yol açarlar. Diffüz alveoler hemoraji (DAH),<br />

pek çok sistemik hastalığın seyrinde ve nadir durumlarda<br />

ortaya çıkabilmektedir. Klinik olarak hemoptizi,<br />

anemi, akciğer grafisinde diffüz infiltrasyonlar ve<br />

hipoksemik solunum yetmezliği tablosu görülür. Radyolojik<br />

görünüm akciğer ödemi, ciddi infeksiyon veya<br />

üremi ile benzerlik taşır. Arı sokmasını izleyen yarım<br />

saat içinde anafilaktik şok ve diffüz alveoler hemoraji<br />

tablosu gözlenen 23 yaşındaki hastayı sunuyoruz.<br />

Anahtar Sözcükler: Arı sokması, diffüz alveoler hemoraji,<br />

alerjik reaksiyon.<br />

1 Özel Yenibosna Safa Hastanesi, Göğüs Hastalıkları Bölümü,<br />

İstanbul<br />

2 Özel Yenibosna Safa Hastanesi,Erişkin Yoğun Bakım Bölümü,<br />

İstanbul<br />

3 Bilim Üniversitesi Tıp Fakükltesi, Göğüs Cerrahisi Anabilim<br />

Dalı, İstanbul<br />

Submitted (Başvuru tarihi): 11.07.2012 Accepted (Kabul tarihi): 23.08.2012<br />

Correspondence (İletişim): Işıl Fatma Uzel, Department Of Pulmonology, Yenibosna Safa Hospital, İstanbul, Turkey<br />

e-mail: i.uzel@superonline.com<br />

10


Respiratory Case Reports<br />

Diffuse alveolar hemorrhage (DAH) is the bleeding of<br />

arterioles, venules, or alveolar septal (alveolar wall or<br />

interstitial) capillaries into the alveolar spaces. This hemorrhage<br />

can present itself in catastrophic clinical consequences,<br />

such as hypoxemic respiratory failure, and<br />

anemia. Disruption of the alveolar-capillary basement<br />

membrane leads to DAH. Injury to the alveolar microcirculation<br />

can be caused by various etiologies (1).<br />

A bee sting is a common occurrence, and every year<br />

thousands of people are stung by bees. It can cause<br />

local reactions, but in sensitive individuals, anaphylactic<br />

reactions may eventually occur.<br />

Herein, we describe a young girl who developed diffuse<br />

alveolar hemorrhage (DAH) and anaphylactic reaction<br />

following a wild bee sting.<br />

(normal


Anaphylaxis and Diffuse Alveolar Hemorrhage Following Bee Sting| Uzel et al.<br />

Figure 2. Chest radiograph on the third day showing clear lung fields.<br />

The patient was called for follow-up visits, but did not<br />

present to the clinic.<br />

DISCUSSION<br />

Bee stings frequently occur, particularly among beekeepers.<br />

Hymenoptera venoms contain low-molecular weight<br />

compounds (biogenic amines, such as histamine) and<br />

also potentially allergenic peptides (melittin in bee stings)<br />

and proteins, which are species-specific. The allergens<br />

causing IgE-mediated anaphylaxis are phospholipase A2,<br />

hyalurinidase, acid phosphatase, and a serine protease in<br />

bee venom, and phospholipase A1, hyalurinidase, and<br />

antigen 5 in wasp venom (2).<br />

There are basic types of reactions to insect stings. The first<br />

group includes local or systemic IgE-mediated allergic<br />

reactions. IgE-mediated systemic allergic reactions are of<br />

greater clinical significance; induced by the stings of<br />

insects belonging to the order hymenoptera, they are<br />

associated with an immediate (anaphylactic) response<br />

that can have fatal consequences. They are most commonly<br />

induced by honeybees and some wasp species.<br />

There is a second group of serious conditions occurring<br />

after many stings. These are not necessarily allergic but<br />

are presumed to be toxic in nature. They may present as<br />

rhabdomyolysis, hemolysis, cerebral disturbances, and<br />

hepatic and renal dysfunction (2). There are also unusual<br />

and rare types of sting reactions that have been reported<br />

in single or few stings. These are usually described in<br />

isolated case reports and differ from typical allergic reactions.<br />

Manifestations such as vasculitis, neuritis, encephalitis,<br />

arthritis, serum sickness, acute renal failure, silent<br />

myocardial infarction, ocular reactions, and alveolar<br />

hemorrhage have been reported (2,3).<br />

Our patient initially presented with features of systemic<br />

anaphylaxis, including pruritus, hypotension, and bronchospasm.<br />

Soon after, she developed massive hemoptysis<br />

and was intubated. She experienced one or two previous<br />

local skin reactions to insect stings and had possibly been<br />

sensitized to the venom prior to the present exposure. Her<br />

chest radiographs showed bilateral diffuse infiltrates,<br />

which improved after high-dose steroids plus antibiotics,<br />

but without diuretics or positive inotropic drugs. She also<br />

demonstrated a significant drop in hemoglobin levels<br />

during the first 48 hours.<br />

Diffuse alveolar hemorrhage is a clinicopathological<br />

syndrome describing the accumulation of intra-alveolar<br />

red blood cells. All of the causes of DAH emerge from an<br />

injury to the alveolar microcirculation. The clinical syndrome<br />

includes hemoptysis, anemia, diffuse radiographic<br />

pulmonary infiltrates, and hypoxemic respiratory failure,<br />

which can be severe. It must be noted that hemoptysis<br />

may not be present in all cases, even if the intra-alveolar<br />

hemorrhage is severe. DAH is associated with a number<br />

of clinical entities and mainly three histologic subtypes: 1)<br />

The most common underlying histology of DAH is of a<br />

small vessel vasculitis known as pulmonary capillaritis,<br />

usually seen with seropositive systemic vasculitis or a<br />

connective tissue disorder; 2) bland alveolar hemorrhage<br />

where there is no severe inflammation and necrosis, but<br />

capillary endothelial damage like in Goodpasture’s Syndrome;<br />

and 3) diffuse alveolar damage similar to acute<br />

respiratory distress syndrome due to a number of injuries<br />

including drugs, coagulation disorders, infections, and<br />

some rare conditions such as insect stings (1,4).<br />

The underlying histopathology of DAH includes the presence<br />

of intra-alveolar red blood cells and fibrin, and the<br />

eventual accumulation of hemosiderin-laden macrophages,<br />

which may take up to 48 to 72 h to accumulate.<br />

Chest radiography findings can be non-specific and as in<br />

our case, no appropriate conditions can be found to<br />

evaluate the patient with detailed tests, such as diffusing<br />

capacity.<br />

There are some weak points of our presentation. As the<br />

patient deteriorated rapidly in the emergency room, we<br />

could not perform a urinary analysis. Such an analysis<br />

would aid in excluding any underlying systemic vasculitis.<br />

A urinary catheter was placed immediately, but the urinary<br />

collection was neither hemorrhagic nor purulent<br />

macroscopically.<br />

12 www.respircase.com


Respiratory Case Reports<br />

The radiological and clinical presentation of DAH may<br />

resemble cardiogenic pulmonary edema diffuse infection,<br />

thromboembolism, coagulopathies, and uremia (6). Coagulopathies,<br />

uremia, and infection were excluded biochemically.<br />

Although we were unable to perform an echocardiography,<br />

our patient did not have any electrocardiographic<br />

features of cardiac insufficiency or thromboembolism.<br />

Furthermore, the patient did not have peripheral<br />

edema and responded well to high dose steroid therapy.<br />

Our patient presented with an anaphylactic reaction followed<br />

by diffuse alveolar hemorrhage. DAH in this case<br />

falls into the category of diffuse alveolar damage as a<br />

consequence of different local or systemic injuries due to<br />

toxic materials or severe infections.<br />

Development of an acute pulmonary hemorrhage after<br />

an insect sting is a rare phenomenon. To our knowledge,<br />

only two reported cases of pulmonary hemorrhage following<br />

a bee sting have been published (5,6). Both cases<br />

were treated similarly with antihistamines, corticosteroids,<br />

fluid replacement, bronchodilators, and mechanical ventilation.<br />

The patients recovered within one week after the<br />

aforementioned therapy.<br />

Although the mechanism is still debatable and generalized,<br />

hemorrhagic reactions occur only in seldom cases,<br />

and insect stings should be recognized as a cause of<br />

DAH in the appropriate clinical setting to obviate a futile<br />

search for other underlying diseases. It is also recommended<br />

to investigate the venomic properties of the bee<br />

species in more detail.<br />

CONFLICTS OF INTEREST<br />

None declared.<br />

REFERENCES<br />

1. Lara AR, Schwarz MI. Diffuse alveolar hemorrhage. Chest<br />

2010; 137(5): 1164-71. [CrossRef]<br />

2. Przybilla B, Rueff F. Insect stings: clinical features and management.<br />

Dtsch Arztebl Int 2012; 109(13): 238-48.<br />

[CrossRef]<br />

3. Reisman RE. Unusual reactions to insect stings. Curr Opin<br />

Allergy Clin Immunol 2005; 5: 355-8. [CrossRef]<br />

4. Yurt S, Koşar F. Alveoler hemoraji sendromları. Solunum<br />

2008; 10 (Difüz Parankimal Akciğer Hastalıkları Özel <strong>Sayı</strong>sı):<br />

86-91.<br />

5. Mukhopadhyay A, Fong KF,Lim TK. Diffuse alveolar hemorrhage:<br />

a rare reaction to insect sting. Respirology<br />

2002; 7: 157-9. [CrossRef]<br />

6. Lam SM. Acute pulmonary hemorrhage following a honeybee<br />

sting: a case report. J Microbiol Immunol Infect<br />

1998; 31: 133–6.<br />

<strong>Cilt</strong> - Vol. 2 <strong>Sayı</strong> - No. 1 13


Respir Case Rep <strong>2013</strong>;2(1): 14-19 DOI: 10.5505/respircase.<strong>2013</strong>.19480<br />

CASE REPORT<br />

OLGU SUNUMU<br />

Dilay Çimen, Mehmet Ekici, Emel Bulcun, Aydanur Ekici<br />

RESPIRATORY CASE REPORTS<br />

Amiloidoz, amiloid olarak adlandırılan özel bir proteinin<br />

vücuttaki değişik dokularda anormal biçimde<br />

depolanması sonucunda ortaya çıkan bir grup hastalıktır.<br />

Organize pnömoni, akciğer hastalıkları içinde<br />

ender görülen ama oldukça karakteristik klinikopatolojik<br />

özellikleri olan bir tablodur. Olgumuz nefes<br />

darlığı, öksürük, balgam, yan ağrısı yakınması ile<br />

hastanemize başvurdu. Postero-anterior akciğer grafisinde<br />

sol parakardiak sınırda heterojenite, sol sinüs<br />

kapalı olarak izlendi. Yüksek çözünürlüklü bilgisayarlı<br />

tomografide sol akciğer üst lob apikoposterior segmentte<br />

ve sol akciğer alt lobda yaygın buzlu cam<br />

dansitesi zemininde retikülonodüler değişiklikler, yer<br />

yer konsolide alanlar, bronşektazik değişiklikler ve<br />

hacim kaybı saptandı. Olgunun proteinürisi olması<br />

üzerine renal amiloidoz açısından böbrek biyopsisi<br />

yapıldı. Patoloji sonucu renal amiloidozis ile uyumlu<br />

geldi. Fiberoptik bronkoskopide sol alt lob mukozasında<br />

beyaz plak alanından biyopsi yapıldı. Biopsi<br />

örneği “organize pnömoni” (interstisyel pnömoni ve<br />

interstisyel fibrozis) bulguları ile uyumlu geldi. Bu<br />

yazıda, kistik bronşektaziye bağlı gelişen renal tutulumu<br />

olan sekonder amiloidoz ve bronşiolitis obliterans<br />

organize pnömoni olgusu sunulmuştur.<br />

Anahtar Sözcükler: Kistik Bronşiektazi, Sekonder Amiloidozis,<br />

Bronşiolitis Obliterans Organize Pnömoni.<br />

Kırıkkale Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları<br />

Anabilim Dalı, Kırıkkale.<br />

Amyloidosis is group of conditions occurring as a<br />

result of abnormal storage of a specific protein, amyloid,<br />

in various tissues in the body. Organizing<br />

pneumonia, a rarely seen within lung diseases, but<br />

rather possessing a characteristic clinicopathologic<br />

features is a table. A case applied to our hospital with<br />

shortness of breath, cough, sputum, and chest pain.<br />

Heterogeneity at the left paracardiac borderline, by<br />

closing the left sinus, was observed in the posteroanterior<br />

chest x-ray. Reticulonodular changes on the<br />

basis of extensive ground-glass density, locally consolidated<br />

areas, changes in bronchiectasis, and a<br />

loss of volume in the apical-posterior segment of the<br />

upper and lower lobes of the left lung were determined<br />

by High-resolution computed tomography.<br />

Because of proteinuria, renal biopsy was performed<br />

on the basis of renal amyloidosis. The pathologic<br />

examination was consistent with renal amyloidosis. A<br />

biopsy was carried out by fiberoptic bronchoscopy in<br />

the lower left lobe mucosa from the area of white<br />

plaque. The biopsy specimen was compatible with<br />

"organized pneumonia” (interstitial pneumonia and<br />

interstitial fibrosis). Secondary amyloidosis and bronchiolitis<br />

obliterans organizing pneumonia with renal<br />

involvement, progressing due to infected cystic bronchiectasis,<br />

are presented in this study.<br />

Key words: Cystic Bronchiectasis, Secondary Amyloidosis,<br />

Bronchiolitis Obliterans Organizing Pneumonia.<br />

Kırıkkale University, Faculty of Mdicine, Department of Pulmonary<br />

Medicine, Kirikkale, Turkey.<br />

Submitted (Başvuru tarihi): 08.08.2012 Accepted (Kabul tarihi): 03.10.2012<br />

Correspondence (İletişim): Dilay Çimen, Kırıkkale Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı,<br />

Kırıkkale<br />

e-mail: dilayahat@mynet.com<br />

14


Respiratory Case Reports<br />

Amiloidoz tek bir hastalık değil bir seri hastalığın ortak<br />

görünümüdür. Bu hastalıklar dokularda extrasellüler matrixte,<br />

farklı kaynaklardan gelse de aynı şekilde β katlantıları<br />

şekilde depolanmış, fibriler yapıda protein birikimi ve<br />

bunun sonucunda ortaya çıkan organ disfonksiyonu ile<br />

karakterize heterojen bir hastalık grubudur. Bu β katlantıları<br />

gösteren yapı aynı zamanda amiloidin kendine has<br />

boyanma özelliklerinin de nedenidir (1,2). Amiloidoz<br />

başlıca sistemik ve lokalize olarak sınıflandırılır ve her<br />

birinde farklı kompozisyonda amiloid fibriller birikir (3).<br />

Sistemik amiloidoz için esas olarak 5 kategori bulunmaktadır;<br />

1) Primer/İmmunglobulin hafif zincir (AL) hastalığı,<br />

2) Sekonder/Amiloid protein A (AA) hastalığı,<br />

3) Herediter/Mutant transtiretin (ATTR) hastalığı,<br />

4) Diyalize bağlı/β2 mikroglobulin (β2M) hastalığı,<br />

5) Alzheimer hastalığı ile ilişkili β protein prekürsörü (Aβ)<br />

(1,4).<br />

Lokalize amiloid birikimi ise; sistemik tutulum olmaksızın<br />

vücudun herhangi bir yerinde amiloid fibrillerinin birikimi<br />

ile karakterizedir (3). Sekonder amiloidoz, reaktif amiloidoz<br />

ya da AA tip amiloidoz, kronik inflamatuar hastalıklarla<br />

(tüberküloz, romatoid artrit, bronşektazi) bir arada<br />

görülen amiloidoz türüdür. Sekonder amiloidozda en<br />

yaygın tutulum böbrektedir. Ancak bu tutulum çoğu zaman<br />

asemptomatiktir (5).<br />

BOOP; terminal hava yolları, alveoler duktus ve peribronşioler<br />

alveollerin hasarı sonucu gelişen interstisyel<br />

akciğer hastalığıdır. BOOP primer bir patolojiyi yansıtabileceği<br />

gibi (primer BOOP) başka bir akciğer patolojisine<br />

komşu ve/veya komponenti olarak da (sekonder BOOP)<br />

görülebilir. Primer BOOP etyolojisinde kronik enfeksiyonlar<br />

(legionella, mikoplazma, adenovirüs vb.), toksik inhalanlar<br />

(NO2), ilaçlar (bleomisin, amiodaron vb.), transplantasyon,<br />

radyasyon ve kollagen vasküler hastalıklar<br />

bulunmasına karşın, olguların büyük kısmında etken saptanamamaktadır<br />

(idiyopatik BOOP) (6). Kortikosteroid<br />

tedavisi ile BOOP’da klinik ve radyolojik bulgularda dramatik<br />

bir düzelme olmaktadır (7). Biz burada bronşektazi<br />

nedeniyle sık tekrarlayan enfeksiyonlar neticesi renal amiloidoz<br />

ve BOOP gelişen hastayı, bronşektazinin seyrinde<br />

gelişen komplikasyonları ve bunun klinik önemini vurgulamak<br />

amacıyla sunduk.<br />

OLGU<br />

Elli altı yaşında erkek hasta; 15 gündür eforla artan nefes<br />

darlığı, öksürük, hemoptizi, yan ağrısı ve balgam çıkarma<br />

yakınmaları ile başvurdu. İlk kez 1,5 yıl önce olmak üzere<br />

eforla artan nefes darlığı oluyormuş. Hastaya inhaler<br />

bronkodilatatör ve inhaler steroid tedavisi verilmiş. Enfeksiyon<br />

olduğu dönemlerde antibiyotik tedavileri verilmiş.<br />

Özgeçmişinde çocukluk çağında ağır bir akciğer enfeksiyon<br />

öyküsü ve 43 yıl önce kistik bronşektazi nedeniyle<br />

lingulektomi operasyonu olduğu öğrenildi. Hastanın 45<br />

paket/yıl sigara öyküsü olup soygeçmişinde herhangi bir<br />

özellik yoktu. Fizik muayenede vital bulguları normaldi,<br />

her iki hemitoraksta bilateral sonör ronküs ve bibaziller<br />

kaba raller saptandı. Bilateral alt ekstemitelerinde (+++)<br />

pretibial ödemi vardı. Diğer sistem muayeneleri normal<br />

olarak değerlendirildi. Postero-anterior (PA) akciğer grafisinde;<br />

sol sinüs kapalı, sol parakardiak alanda heterojen<br />

dansite artışı izlendi (Şekil 1).<br />

Şekil 1: PA akciğer grafisi, sol sinüs kapalı, sol parakardiak alanda<br />

heterojen dansite artışı.<br />

Toraks ultrasonografisi (USG) normal sınırlardaydı. Yüksek<br />

çözünürlüklü bilgisayarlı tomografi (YÇBT)’de; mediasten<br />

penceresinde; mediasten hafif sola deviye idi. Yer<br />

yer plevral kalınlaşmalar izlendi. Parankim penceresinde;<br />

sol akciğer üst lob apiko-posterior segmentte ve sol akciğer<br />

alt lobda yaygın buzlu cam dansitesi ve retikülonodüler<br />

değişiklikler, yer yer konsolide alanlar, bronşektazik<br />

değişiklikler, hacim kaybı ve bir miktar paraseptal amfizem,<br />

sağda orta ve alt lobda daha belirgin olmak üzere<br />

yer yer sentriasiner nodüller ve bronşektazik değişiklikler<br />

izlendi (Şekil 2a,b). Üriner sistem USG’sinde sağ böbrek<br />

orta kesiminde 9x6mm, sol böbrek orta kesiminde<br />

6x5mm çaplı basit kortikal kistler izlendi. Solunum fonksiyon<br />

testi (SFT); FEV1: 1,14 L (%38), FVC 1,45 L (%38),<br />

FEV1/FVC %79, MEF 0,92 L/sn (%26), PEF 246 L/sn<br />

(%52) olarak ölçüldü. Rutin biyokimyasal tetkikler; WBC:<br />

25,600/mm 3 , Hb: 15,3 HCT: %47,4, Sedimentasyon: 69<br />

mm/s, Üre: 36,1 mg/dL, Kreatinin: 1,6mg, CRP: 377,<br />

<strong>Cilt</strong> - Vol. 2 <strong>Sayı</strong> - No. 1 15


Enfekte Kistik Bronşektaziye Sekonder Gelişen BOOP (Bronşiolitis Obliterans Organize Pnömoni) ve Renal Amiloidoz | Çimen et al.<br />

Tam İdrar Tetkiki; 3+ protein, pH: 5, Dansite: 1025, 24<br />

saatlik idrar protein: 16 gr, ANA (-), Anti dsDNA (-), RF (-),<br />

SS-A (-), SS-B (-), Anti JO-1(-), CCP (-), Lupus Antikoagülan<br />

(-) olarak geldi. IgG düzeyi:508 olup (N: 700-1600)<br />

hafif düşüktü. IgA ve IgM normal sınırlardaydı. Arter kan<br />

gazı (AKG) incelemesi; pH: 7,44, PaO 2 : 63 mmHg, Pa-<br />

CO 2 : 37 mmHg, HCO 3 : 25,6 mEq/L, SO 2 : %92,8 olup<br />

hafif hipoksi ile uyumluydu. Hastaya tedavi olarak nebül<br />

formunda inhaler bronkodilatatör, inhaler steroid, moksifloksasin<br />

IV 1x1, furasemid 40 mg/gün başlandı. Ekokardiyografi<br />

incelemesi normal sınırlardaydı. Kardiyak amiloidozis<br />

lehine değerlendirilmedi. Antibiyotik tedavisi sonrası<br />

hastanın öksürük, balgam çıkarma yakınmaları düzeldi.<br />

Beyaz küre değeri 11.000/mm 3 geriledi. Ancak 20 gün<br />

sonra çekilen PA akciğer grafisinde sol alt zonda görülen<br />

infiltrasyonda gerileme olmadı (Şekil 3).<br />

fiberoptik bronkoskopi (FOB)’de tüm lob ve segmentler<br />

açık olarak izlendi. Sol alt lob mukozası beyaz plak görünümündeydi.<br />

Mukozal biyopsi ve steril fırça örneği alındı.<br />

Biyopsi örneği amiloid yönünden negatif olarak değerlendirildi.<br />

Steril fırça yaymasında bakteri üremesi olmadı.<br />

Proteinüri ve renal fonksiyonlarda bozulma saptanan<br />

hastamıza, Nefroloji Bölümü tarafından renal biyopsi<br />

yapıldı. Renal biopsi dokusunda amiloid-A pozitif olarak<br />

izlendi ve olgumuz renal amiloidoz tanısı aldı. Tedavisine<br />

kolşisin tb 2x1 ve enalapril 10 mg tb 1x1 eklendi. Hastaya<br />

Göğüs Cerrahisi tarafından pulmoner amiloidoz ön<br />

tanısı ile sol alt lob anterior segmentten video-yardımlı<br />

torakoskopik cerrahi (VATS) ile wedge biyopsisi yapıldı.<br />

Alınan biyopsi örneğinin histopatolojik incelemesi sonucu:<br />

“organize pnömoni” (interstisyel pnömoni ve interstisyel<br />

fibrozis) bulguları ile uyumlu geldi. Hastaya BOOP tanısı<br />

ile 0,5 mg/kg dozunda steroid (prednizolon 40 mg/gün)<br />

başlandı. Kontrol amacıyla ilk tomografisinden 3 ay sonra<br />

olup tedavinin 1. ayında çekilen YÇBT’de buzlu cam<br />

görünümü ve konsolide alanlarda gerileme saptandı<br />

(Şekil 5a,b). Hastanın halen tedavisi kolşisin, ve sistemik<br />

steroid şeklinde devam etmektedir.<br />

Şekil 3: PA akciğer grafisi, sol alt zondaki infiltrasyon devam ediyor.<br />

Şekil 2a ve 2b: YRBT, sol akciğer üst lob apiko-posterior segmentte ve<br />

sol akciğer alt lobda yaygın buzlu cam dansitesi ve retikülonodüler<br />

değişiklikler, yer yer konsolide alanlar, bronşektazik değişiklikler, hacim<br />

kaybı ve bir miktar paraseptal amfizem, sağda orta ve alt lobda daha<br />

belirgin olmak üzere yer yer sentriasiner nodüller ve bronşektazik değişiklikler.<br />

Kontrol amacıyla 1 ay sonra çekilen YÇBT’de buzlu cam<br />

görünümünde hafif gerileme vardı ancak konsolide alanlar<br />

aynen devam ediyordu (Şekil 4a,b). Hastaya yapılan<br />

TARTIŞMA<br />

Böbrek, sekonder amiloidozda hem en sık (%80) olarak<br />

tutulan hem de prognozu belirleyen organdır. Böbrek<br />

tutulumu çoğu zaman kendini proteinüri özellikle nefrotik<br />

sendrom olarak göstermekte bazı olgular ise renal fonksiyon<br />

kaybı ile hekimin karşısına çıkabilmektedir. Bizim<br />

olgumuzda da hem proteinüri hem de renal fonksiyon<br />

kaybı mevcuttu. Renal amiloidoz geliştikten sonra çoğu<br />

olguda 2-13 yıl içinde kronik renal yetmezliğe gidiş gö-<br />

16 www.respircase.com


Respiratory Case Reports<br />

rülmekte ve kronik renal yetmezlik, sekonder amiloidoza<br />

bağlı ölümlerin %60’ından sorumlu tutulmaktadır (5,8,9).<br />

Amiloidoz son yıllarda bütünüyle ölümcül bir hastalık<br />

olarak görülmemektedir. Özellikle amiloide yol açan<br />

öncü protein akışı ortadan kaldırılabilirse uzun remisyonlar<br />

ve daha uzun yaşam süreleri sağlayabilen yeni yaklaşımlar<br />

geliştirilmiştir. Kür amaçlayan bu yaklaşımların<br />

dışında destek tedavisindeki gelişmelerle de hastaların<br />

yaşam kalitelerinde artış sağlanabilmektedir (4). Sekonder<br />

amiloidozda tedavi; altta yatan hastalığın tedavi edilmesine<br />

dayanmaktadır (9,10).<br />

diğer ajanlar arasında kolşisin, siklosporin A ve diğer<br />

alkilleyici ajanların olduğu bildirilmekle birlikte tek bir<br />

çalışma dışında, prospektif, kontrollü ve randomize çalışmalar<br />

yoktur (15,16). Bilateral alt ekstemitelerinde (+++)<br />

pretibial ödemi ve amiloidoza sekonder kardiyak tutuluma<br />

bağlı yüksek oranda görülebilecek kalp yetmezliği<br />

tanısı da yapılan kardiyak değerlendirme ve EKO ile ekarte<br />

edilmiştir. Pretibial ödemin diğer nedenleri göz önüne<br />

alındığında AKG değerlerinde buna neden olacak hiperkapnisi<br />

ve ciddi hipoksemisi yoktu. Biz de hastamıza Nefroloji<br />

Bölümü önerilerine göre enalapril ve kolşisin tedavisi<br />

başladık.<br />

Şekil 4a ve 4b: Buzlu cam görünümünde hafif gerileme var, konsolide<br />

alanlar devam ediyor.<br />

Proteinüri ve hipoalbümineminin ağır olduğu ve hastanın<br />

ciddi şekilde proteinüri ve hipoalbümineminin komplikasyonlarına<br />

maruz kaldığı olgularda, henüz kontrollü ve<br />

geniş ölçekli çalışmalar olmamasına rağmen non-steroid<br />

antiinflamatuar ilaçların ve anjiotensin converting enzim<br />

(ACE) inhibitörlerinin renal hemodinamiye olan etkileri<br />

yoluyla proteinüriyi azaltabildikleri bilinmektedir (12,13).<br />

Çeşitli immünsupresif ilaçlar da sekonder amiloidoz tedavisinde<br />

denenmiştir. Bunlar içinde en eski ve en iyi bilineni<br />

klorambusil’dir (14). Sekonder amiloidozda etkili bulunan<br />

Şekil 5a ve 5b: Tedavinin 1. ayında buzlu cam görünümü ve konsolide<br />

alanlarda gerileme.<br />

BOOP; bilinmeyen bir hasar sonucu alveollerin içinde ya<br />

da daha az olarak distal bronşiyollerde oluşan yangısal<br />

yanıtın tam olmayan biçimde iyileşmesi ile ortaya çıktığı<br />

düşünülmektedir. BOOP’ta tanı, histopatolojik olarak<br />

alveoler duktuslar ve alveollerde fibroblastlar, kollagen ve<br />

fibrinli eksudanın oluşturduğu granülasyon dokusu tomurcuklarının<br />

görülmesi ile konmaktadır (Mason cisimcikleri)<br />

(17). Temel radyolojik görünüm, periferal yerleşimli<br />

multifokal konsolidasyonlar ve buzlu cam görünümü olsa<br />

<strong>Cilt</strong> - Vol. 2 <strong>Sayı</strong> - No. 1 17


Enfekte Kistik Bronşektaziye Sekonder Gelişen BOOP (Bronşiolitis Obliterans Organize Pnömoni) ve Renal Amiloidoz | Çimen et al.<br />

da nodüller, bant benzeri dansiteler, interlober septal<br />

kalınlaşmalar ve fibrozise de rastlanır. Ayrıca perilobuler<br />

tutulum hastaların yarısından fazlasında görülmektedir<br />

(18). Sekonder BOOP, kitle oluşturan lezyonlar (tümör,<br />

granülom), bronşial obstrüksiyon, bronşektazi, infarkt ve<br />

abse ile birlikte görülebilir veya organize diffüz alveolar<br />

hasar, organize kronik eozinofilik pnömoni, UIP, extrensek<br />

alerjik alveolit ve wegener granülomatözün komponenti<br />

olarak saptanabilir (11). BOOP nadiren soliter kitle<br />

lezyonu görünümü ile karşımıza çıkabilir (19). Kitle benzeri<br />

görünümlerde özellikle malignitenin dışlanması önemlidir<br />

(20). Maldonada ve ark. (21), kliniklerinde 8 yıllık<br />

dönemde BOOP tanısı alan hastaların %13’ünde radyolojik<br />

olarak tek odakta lezyon saptandığını, tümör ön<br />

tanısı ile cerrahi biyopsiye gittiklerini, çoğunluğu asemptomatik<br />

olup olguların %88’inin kriptojenik olarak değerlendirildiğini<br />

bildirmişlerdir. Bronşektazili hastalarda tekrarlayan<br />

enfeksiyonlar görülebilir. Yeterli süre ve uygun<br />

tedaviye ile enfeksiyon kliniği düzelmesine rağmen PA<br />

akciğer grafisinde konsolide alan gerilemiyor ise ayırıcı<br />

tanıda bu hastalarda BOOP akla gelmelidir. Kortikosteroid<br />

tedavisi ile BOOP’da klinik ve radyolojik bulgularda<br />

dramatik bir düzelme olmaktadır (7). Bizde hastamıza<br />

prednizolon 40 mg/gün dozunda tedavi başladık. Daha<br />

yüksek dozda steroid verilen olgular da mevcuttur. Oral<br />

alkilleyici bir ajan olan temozolomide kullanımıyla gelişen<br />

bir BOOP olgusunda, 1 mg/kg/gün steroid kullanımıyla<br />

bilateral infiltrasyonlarda artış izlenmiş, ancak 500<br />

mg/gün (5 gün) dozunda steroid kullanımında bilateral<br />

infiltrasyonlarda belirgin gerileme izlenmiştir (22). Steroid<br />

tedavisine eklenen düşük doz makrolid (klaritromisin 500<br />

mg/gün) tedavisi de diğer bir tedavi şekli olabilir (23).<br />

Olgumuzda, kontrol amacıyla tedavinin 1. ayı sonunda<br />

çekilen YÇBT’de buzlu cam ve konsolide alanlarda gerileme<br />

saptandı.<br />

Çocukluk çağında geçirmiş olduğu enfeksiyonlar sonrası<br />

kistik bronşektaziye bağlı lingulektomi operasyonu yapılan<br />

hastamızda IgG eksikliği tespit edilmiştir. YÇBT’deki sol<br />

akciğer üst lob apiko-posterior segmentte ve sol akciğer<br />

alt lob ile sağ akciğer orta ve alt lobdaki bronşektazik<br />

değişiklikler ligulektomi sonrası kalan bronşektazik alanlara<br />

bağlı olabileceği gibi IgG eksikliği de olan bu hastada<br />

tekrarlayan enfeksiyonlar neticesi yeni gelişen bronşektazik<br />

alanlar da olabilir. Çocukluk çağında geçirilen enfeksiyonlarda<br />

erken tanı ve uygun tedavi bu hastalarda<br />

bronşektazi gelişimini önleyici bir yaklaşım olacaktır.<br />

Sonuç olarak, bronşektazili hastalarda tekrarlayan enfeksiyonlar<br />

mortalitesi oldukça ağır olan renal amiloidoz gibi<br />

komplikasyonla neticelenebilir. Nitekim bizim hastamız<br />

çok ağır proteinüri ile karşımıza gelmiş olup yıllarca bu<br />

açıdan tanı almamıştır. Bu yüzden bu hastalar ucuz ve<br />

basit bir yöntem olan idrar protein atılımı ile renal amiloioz<br />

gelişimi açısından düzenli periyotlarla takip edilmelidir.<br />

ÇIKAR ÇATIŞMASI<br />

Bu makalede herhangi bir çıkar çatışması bildirilmemiştir.<br />

KAYNAKLAR<br />

1. Perfetti V, Vignarelli MC, Casarini S, Ascari E, Merlini G.<br />

Biological features of the clone involved in primary amyloidosis<br />

(AL). Leukemia 2001;15: 195-202. [CrossRef]<br />

2. Gillmore JD, Hawkins PN. Amyloidosis and respiratory<br />

track. Thorax. 1999;54: 444-51.<br />

3. Berk JL, O’Regan A, Skinner M. Pulmonary and tracheobronchial<br />

amyloidosis Semin Respir Crit Care Med 2002;2:<br />

155-65. [CrossRef]<br />

4. Khan MF, Falk RH. Amyloidosis. Postgrad Med J 2001;77:<br />

686-93. [CrossRef]<br />

5. Falk RH, Comenzo RL, Skinner M. The systemic amyloidoses.<br />

N Engl J Med 1997;337: 898-909. [CrossRef]<br />

6. Colby TV. Pathological aspects of bronchiolitis obliterans<br />

organizing pneumonia. Chest 1992;102 (1 suppl): 38-<br />

43S. [CrossRef]<br />

7. Başay N, Berkoğlu M. Bronşiyolitler. In: Diffüz Parankimal<br />

Akciğer Hastalıkları. Erdoğan Y, Samurkaşoğlu B, eds.<br />

Ankara, Mesut Matbaacılık. 2004: 45-74.<br />

8. Stone MJ. Amyloidosis: a final common pathway for protein<br />

deposition in tissues. Blood 1990;75: 531-45.<br />

9. Clinicopathologic conference. Nephrotic syndrome in a<br />

76-year-old man. Am J Med 1991;91: 80-8.<br />

10. Özdemir Al, Sökmen C. Familial Mediterranean Fever<br />

among the Turkish people. Am J Gastroenterol 1969;51:<br />

311-16.<br />

11. Yavuz M, Dilek K, Güllülü M, Yurtkuran M. Angiotensin<br />

konverting enzim inhibitörü enalaprilin proteinüri ve diğer<br />

böbrek fonksiyonlarına etkisi. Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />

Dergisi 1992;19: 103-10.<br />

12. Allen AR. Reactive (AA) systemic amyloidosis. A cause of<br />

refractory nephrotic syndrome. BMJ 1996;312: 1087-9.<br />

13. David J. Amyloidosis in juvenile chronic arthritis. Clin Exp<br />

Rheumatol 1991;9: 73-8.<br />

14. Berglund K, Keller C, Thysell H. Alkylating cytostatic treatment<br />

in renal amyloidosis secondary to rheumatic disease.<br />

Ann Rheum Dis 1987;46: 757-62. [CrossRef]<br />

18 www.respircase.com


Respiratory Case Reports<br />

15. Ahlmen M, Ahlmen J, Svalander J, Bucht H. Cytotoxic<br />

drug treatment of reactive amyloidosis in rheumatoid arthritis<br />

with special reference to renal insufficiency. Clin Rheumatology<br />

1987;6: 27-38. [CrossRef]<br />

16. Flack HM, Törnroth T, Skrifvars B, Wegelius O. Resolution<br />

of renal amyloidosis secondary to rheumatoid arthritis. Acta<br />

Med Scand 1979;205: 651-6. [CrossRef]<br />

17. Wells AU. Cryptogenic organizing pneumonia. Semin<br />

Respir Crit Care Med 2001;22: 449-60. [CrossRef]<br />

18. Ujita M, Renzoni EA, Veeraraghavan S, Wells AU, Hansell<br />

DM. Organizing pneumonia: perilobular pattern in thinsection<br />

CT. Radiology 2004;232: 757-61. [CrossRef]<br />

19. Cordier JF. Update on cryptogenic organising pneumonia<br />

(idiopathic bronchiolitis obliterans organising pneumonia).<br />

Swiss Med Wkly 2002;132:588-91.<br />

20. Kiter G, Yuncu G, Bir F, Karabulut N, Özkurt S, Evyapan F.<br />

Kriptojenik organize pnömoni: İki olgu üzerinden bilgi<br />

güncellemesi. Türk Toraks Dergisi 2008; 9: 43-8.<br />

21. Maldonado F, Daniels CE, Hoffman EA, Yi ES, Ryu JH.<br />

Focal organizing pneumonia on surgical lung biopsy: causes,<br />

clinicoradiologic features, and outcomes. Chest 2007;<br />

132:1579-83. [CrossRef]<br />

22. Kim TO, Oh IJ, Kang HW, Chi SY, Ban HJ, Kwon YS, et al.<br />

Temozolomide-associated bronchiolitis obliterans organizing<br />

pneumonia successfully treated with high-dose corticosteroid.<br />

J Korean Med Sci 2012;27: 450-3. [CrossRef]<br />

23. Chang WJ, Lee EJ, Lee SY, In KH, Kim CH, Kim HK, et al.<br />

Successful salvage treatment of steroid-refractory bronchiolar<br />

COP with low-dose macrolides. Pathol Int 2012;62:<br />

144-8. [CrossRef]<br />

<strong>Cilt</strong> - Vol. 2 <strong>Sayı</strong> - No. 1 19


Respir Case Rep <strong>2013</strong>;2(1): 20-22 DOI: 10.5505/respircase.<strong>2013</strong>.19483<br />

CASE REPORT<br />

OLGU SUNUMU<br />

Sevgi Pekcan, 1 Deniz Doğru Ersöz, 2 Mehmet Köse,³ Güzin Cinel, 2 Murat İrkeç, 4 Ebru Yalçın, 2<br />

Uğur Özçelik, 2 Nural Kiper, 2<br />

RESPIRATORY CASE REPORTS<br />

Eye manifestations due to hypovitaminosis A was<br />

observed in the follow-up of patients with cystic fibrosis.<br />

Herein, we describe an 11-month-old infant with<br />

corneal opacity and growth retardation who was<br />

diagnosed as cystic fibrosis. To our knowledge, this is<br />

the first report in the literature of corneal opacity as a<br />

manifestation of cystic fibrosis. Furthermore, it is rare<br />

to encounter ophthalmic findings in cystic fibrosis at<br />

this age.<br />

Key words: Cystic fibrosis, corneal opacity, hypovitaminosis<br />

A.<br />

Cystic fibrosis (CF) is the most prevalent<br />

inheritable chronic disease in Caucasian children,<br />

characterized chiefly by obstruction and infection<br />

of the airways and maldigestion (1). Ocular<br />

findings in CF mainly refer to the tear film and<br />

are related to tear hyposecretion and improper<br />

Kistik fibrozisli hastaların takibinde A vitamini eksikliğine<br />

bağlı göz bulguları görülebilmektedir. Korneal<br />

opasite ve gelişme geriliği ile başvurarak kistik fibrosis<br />

tanısı alan 11 aylık bir çocuğu sunuyoruz. Korneal<br />

opasite bulgusu ile tanı alan literatürde bildirilen ilk<br />

kistik fibrosis vakasıdır ve erken yaşta bu hastalarda<br />

göz bulguları nadirdir.<br />

Anahtar Sözcükler: Kistik fibrozis, korneal opasite,<br />

vitamin A eksikliği.<br />

composition of tears, leading to dry-eye symptoms,<br />

considered by some authors as the primary<br />

CF eye manifestations (2-6). Herein, we describe<br />

an 11-month-old boy diagnosed as CF with corneal<br />

opacity. To our knowledge, this is the first<br />

report in the literature of corneal opacity as an<br />

ocular manifestation of CF.<br />

1 Necmettin Erbakan University Meram Faculty of Medicine,<br />

Department of Pediatrics, Pediatric Pulmonology Unit, Konya<br />

2 Hacettepe University Faculty of Medicine, Pediatric<br />

Pulmonology Unit, Ankara,<br />

3 Erciyes University Faculty of Medicine, Pediatric Pulmonology<br />

Unit, Kayseri,<br />

4 Hacettepe University Faculty of Medicine, Department of<br />

Ophthalmology, Ankara, Turkey<br />

1 Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi, Çocuk<br />

Göğüs Hastalıkları BD, Konya<br />

2 Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Göğüs Hastalıkları<br />

BD, Ankara<br />

3 Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Göğüs Hastalıkları<br />

BD, Kayseri<br />

4 Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Göz Hastalıkları ABD,<br />

Ankara<br />

Submitted (Başvuru tarihi): 08.08.2012 Accepted (Kabul tarihi): 05.09.2012<br />

Correspondence (İletişim): Sevgi Pekcan, Necmettin Erbakan University Meram Faculty of Medicine, Department of Pediatrics,<br />

Pediatric Pulmonology Unit, Konya<br />

e-mail: sevgipekcan@yahoo.com<br />

20


Respiratory Case Reports<br />

CASE<br />

An 11-month-old male child was referred to Hacettepe<br />

University Children’s Hospital with diarrhea, cough and<br />

growth retardation. He was born at full term following an<br />

uncomplicated pregnancy. From birth, he had 6-8 large,<br />

unformed, greenish stools per day. Upon physical examination,<br />

his weight and height were 3,500 g (


Corneal Opacity: A Rare Manifestation of Cystic Fibrosis | Pekcan et al.<br />

A, but also some trace elements such as zinc, copper,<br />

selenium, manganese, and vitamins C, B12 and E are<br />

necessary for the maintenance of cellular structure and<br />

metabolism (9). Therefore, in some studies, not only vitamin<br />

A but also zinc and vitamin E treatment help to<br />

resolve the ocular manifestations of CF patients (9,10).<br />

Our patient had low vitamin A and E levels and a normal<br />

zinc level. Unfortunately, we could not examine the trace<br />

elements in our center. He was treated with pancreatic<br />

enzyme replacement and multivitamins, and the corneal<br />

opacity was resolved within three months. Presentation in<br />

early infancy and resolution of the corneal opacity with<br />

pancreatic enzyme and multivitamin supplementation<br />

suggest that not only hypovitaminosis A, but also deficiency<br />

of several micronutrients due to the pancreatic insufficiency,<br />

could be responsible for the ocular changes in<br />

CF patients.<br />

In conclusion, ocular changes can be seen in CF patients<br />

as early as infancy. Corneal opacity is one of the ocular<br />

manifestations in CF patients. Efficient pancreatic enzyme<br />

and multivitamin supplementation should resolve the<br />

problem.<br />

CONFLICTS OF INTEREST<br />

None declared.<br />

REFERENCES<br />

1. Proesmans M, Vermeulen F, De Boeck K. What’s new in<br />

cystic fibrosis? From treating symptoms to correction of the<br />

basic defect. Eur J Pediatr. 2008; 167: 839-49. [CrossRef]<br />

2. Ansari EA, Sahni K, Etherington CH, Morton A, Conway<br />

SP, Moya E, et al. Ocular signs and vitamin A status in patients<br />

with cystic fibrosis treated with daily vitamin A supplements.<br />

Br J Ophthalmol 1999; 83: 688–91. [CrossRef]<br />

3. Huet F, Semama D, Mainqueneau C, Charavel A, Nivelon<br />

JL. Vitamin A deficiency and nocturnal vision in teenagers<br />

with cystic fibrosis. Eur J Pediatr 1997; 156: 949–51.<br />

[CrossRef]<br />

4. Morkeberg JC, Edmund C, Prause JU, Lanng S, Koch C,<br />

Michaelsen KF. Ocular findings in cystic fibrosis patients<br />

receiving vitamin A supplementation. Graefes Arch Clin<br />

Exp Ophthalmol 1995; 233: 709–13. [CrossRef]<br />

5. Rayner RJ, Tyrrell JC, Hiller EJ, Marenah C, Neugebauer<br />

MA, Vernon SA, et al. Night blindness and conjunctival<br />

xerosis caused by vitamin A deficiency in patients with cystic<br />

fibrosis. Arch Dis Child 1989; 64: 1151–6. [CrossRef]<br />

6. Kalayci D, Kiper N, Ozcelik U, Gocmen A, Hasiripi H.<br />

Clinical status, ocular surface changes and tear ferning in<br />

patients with cystic fibrosis. Acta Ophthalmol Scand 1996;<br />

74: 563–5. [CrossRef]<br />

7. Eid NS, Shoemaker LR, Samiec TD. Vitamin A in cystic fibrosis:<br />

case report and review of the literature. J Pediatr<br />

Gastroenterol Nutr 1990; 10: 265-9. [CrossRef]<br />

8. Fujikawa A, Gong H, Amemiya T. Vitamin E prevents<br />

changes in the cornea and conjunctiva due to vitamin A<br />

deficiency. Graefes Arch Clin Exp Ophthalmol 2003; 241:<br />

287–97. [CrossRef]<br />

9. Amemiya T. The eye and nutrition. Jpn J Ophthalmol<br />

2000; 44: 320. [CrossRef]<br />

10. Tinley CG, Withers NJ, Sheldon CD, Quinn AG, Jackson<br />

AA. Zinc therapy for night blindness in cystic fibrosis. J<br />

Cyst Fibros 2008; 7: 333-5. [CrossRef]<br />

22 www.respircase.com


Respir Case Rep <strong>2013</strong>;2(1): 23-26 DOI: 10.5505/respircase.<strong>2013</strong>.58066<br />

CASE REPORT<br />

OLGU SUNUMU<br />

Atalay Şahin, 1 Fatih Meteroglu, 1 İsmet Rezani Toptanci, 2 Tahir Şevval Eren, 1 Canan Eren, 3<br />

RESPIRATORY CASE REPORTS<br />

Mediastinitis is a rare infectious disease around the<br />

vital organs in the mediastinum. Descending necrotizing<br />

mediastinitis (DNM) is caused by odontogenic,<br />

pharyngeal, cervical infections, sternotomy or diagnostic<br />

and therapeutic instrumentation. Unless it is<br />

diagnosed in a timely manner and properly treated,<br />

the outcome is fatal. Delay in treatment leads to the<br />

spread of the infection down to the mediatinum. We<br />

present a case of DNM in 17-year-old girl suffering<br />

from a dental abscess.<br />

Key words: Dental abscess, mediastinitis, pharyngeal<br />

infection.<br />

1 Dicle University, Medical School, Department of Thoracic<br />

Surgery, Diyarbakır<br />

2 Dicle University, School of Dentistry, Diyarbakır<br />

3 Diyarbakır Children Hospital, Department of Clinical<br />

Microbiology, Diyarbakır, Turkey<br />

Mediastinit, mediastendeki hayati organların etrafında<br />

nadir görülen enfeksiyöz bir hastalıktır. Desendan<br />

nekrotizan mediastinite odontojenik, farengeal, servikal<br />

enfeksiyonlar, sternotomi veya tanı ve tedavi<br />

amaçlı girişimler sebeb olur. Zamanında tanı konulmaz<br />

ve uygun olarak tedavi edilmezse sonuç fatal<br />

olur. Tedavideki gecikme enfeksiyonun mediastene<br />

yayılmasına yol açar. Diş apsesinden muzdarip 17<br />

yaşındaki kızda gelişen desendan nekrotizan mediastinit<br />

olgusunu sunuyoruz.<br />

Anahtar Sözcükler: Diş apsesi, mediastinit, farengeal<br />

enfeksiyon.<br />

1 Dicle Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Göğüs Cerrahisi Anabilim<br />

Dalı, Diyarbakır<br />

2 Dicle Üniversitesi, Diş Hekimliği Fakültesi, Diyarbakır<br />

3 Diyarbakır Çocuk Hastalıkları Hastanesi, Klinik Mikrobiyoloji<br />

Servisi, Diyarbakır<br />

Submitted (Başvuru tarihi): 11.07.2012 Accepted (Kabul tarihi): 21.09.2012<br />

Correspondence (İletişim): Atalay Şahin, Dicle University, Medical School, Department of Thoracic Surgery,<br />

Diyarbakır, Turkey<br />

e-mail: atalaysahin44@yahoo.com<br />

23


Respiratory Case Reports<br />

Mediastinitis is a severe infection involving mediastinal<br />

spaces after cervical infections spread along the facial<br />

planes, operations via sternotomy, endoscopic instrumentation,<br />

or blunt or sharp trauma. Its most severe form,<br />

descending necrotizing mediastinitis (DNM) following<br />

deep neck infections, is a rare but potentially fatal complication<br />

of dental abscesses. It can be misdiagnosed due<br />

to its rarity. A late diagnosis of DNM emerging from an<br />

odontogenic abscess may result in death. The disease has<br />

a fulminant course following a delay in diagnosis and<br />

inappropriate treatment. Management aiming for surgical<br />

drainage in addition to anti-biotherapy is essential.<br />

CASE<br />

A 17-year-old female patient with a toothache was<br />

examined by the dentist one week prior and given oral<br />

antibiotics. A new treatment was prescribed after 3 days<br />

following worsening complaints. No improvement was<br />

observed and she was admitted to the thoracic surgery<br />

department with complaints of respiratory distress and<br />

painful cervical and right submandibular swelling for 4<br />

days following a dental abscess that had occurred 7 days<br />

earlier. The patient also complained of dysphagia for the<br />

previous 3 days. A physical examination revealed dysphagia,<br />

dysphonia, and productive cough, in addition to<br />

diffuse submental swelling. The patient’s heart rate was<br />

116 beats/minute, blood pressure was 105/70 mmHg,<br />

respiratory rate was 24 breaths/min, and body temperature<br />

was 38.7°C. Laboratory tests showed a white blood<br />

cell count of 13,900/mm 3 and a hemoglobin level of<br />

11.3 g/dL. Gram stain of the patient’s purulent thoracentesis<br />

sample showed no bacteria. The condition was caused<br />

by an odontogenic infection descending into the<br />

mediastinum. The source of infection was a dental abscess<br />

affecting the lower right third molar tooth.<br />

The chest x-ray showed an effusion in the right hemithorax<br />

(Figure1). A tube thoracostomy was performed on the<br />

right hemithorax and 1,700 mL of purulent pleural effusion<br />

was drained (Figure 2). A cervicothoracic CT revealed<br />

gas and abscess formation in upper mediastinum on<br />

the right side of the neck and pleural effusion in the right<br />

hemithorax (Figure 3). The initial diagnosis was simple,<br />

and determined to be DNM, due to the obvious clinical<br />

symptoms and signs.<br />

The cavity was irrigated with iodine and hydrogen peroxide.<br />

The pleural fluid culture was evaluated and the responsible<br />

agents were determined to be a mixture of<br />

gram-positive cocci and gram-negative rods. The combination<br />

of ceftriaxone and ornidazole were administered<br />

Figure 1. Chest x-ray showing some fluid in the pleural cavity.<br />

Figure 2. Chest x-ray after tube thoracostomy.<br />

Figure 3. Tomographic scans of the thorax and neck.<br />

<strong>Cilt</strong> - Vol. 2 <strong>Sayı</strong> - No. 1 24


Fatal Dental Abscess: Descending Necrotising Mediastinitis | Şahin et al.<br />

intravenously. After the patient was clinically stabilized,<br />

she was prepared for further mediastinal and cervical<br />

debridement. Further evaluation of the dental infection<br />

could not be obtained. Twelve hours following admittance,<br />

the patient died due to her deteriorating condition.<br />

DISCUSSION<br />

DNM is an uncommon, acute, polymicrobial infection of<br />

the mediastinum that can develop rapidly after an odontogenic<br />

or oropharyngeal infection spreading to the mediastinum,<br />

facilitated by gravity and respiratory movements<br />

(1). These infections spread downward through the<br />

deep cervical fascia, which consist of superficial, visceral,<br />

and prevertebral layers. These are potential spaces, confined<br />

in the three layers of the deep cervical fascia. The<br />

infection advances through the pretracheal space and<br />

descends into the mediastinum. It is predominantly a<br />

disease of young people and 60% to 70% of cases are of<br />

odontogenic origin (2). Several factors suppressing the<br />

body defense contribute to the pathogenesis of this lifethreatening<br />

disease. The risk of DNM is increased in patients<br />

with poor physical status, malnutrition, diabetes mellitus,<br />

alcoholism, immune deficiency, metabolic disorders,<br />

and drug addiction. Advanced age and underlying diseases<br />

have been reported to be the fatal risk factors (3,4).<br />

Systemic effects of the disease become widespread as the<br />

infection spreads. Respiratory distress, empyema, and<br />

dehydration inhibit respiratory function. The disease has a<br />

fulminant course causing sepsis and mortality. Causative<br />

agents can be a mixture of aerobic and anaerobic bacteria<br />

of the oral flora. Among aerobes, streptococci are the<br />

most common, and found in more than half of the cases.<br />

No bacterial agent from the isolates infers that they have<br />

no role in the development of the disease.<br />

Odontogenic infections do progress and may complicate<br />

and create serious outcomes unless they are properly<br />

treated. The infectious process reaches the upper mediastinum<br />

within the first two or three days as a result of<br />

extension. This makes mediastinotomy essential to management.<br />

An infection originating from the head and neck<br />

region may spread downward through the facial spaces<br />

or deep planes of the neck into the mediastinum, pleural<br />

cavities, and pericardium, due to gravity and negative<br />

intrathoracic pressure (4,5). The suggested criterion for<br />

the diagnosis of DNM is as follows: 1) severe oropharyngeal<br />

infection, 2) radiographic evidence of mediastinitis,<br />

3) perioperative confirmation of both infections, and 4)<br />

the establishment of a relation between oropharyngeal<br />

infection and mediastinitis (6). Clinically, the patients<br />

present with tender swelling in the neck, fever, odynophagia,<br />

dyspnea and hypotension. Specific clinical symptoms<br />

of mediastinitis, including dyspnea, dysphagia, pain,<br />

cough, sputum, fever, and swelling in the submandibular<br />

region, which were observed in the presented case. Radiological<br />

tests, mediastinal widening, mediastinal emphysema,<br />

displacement of the tracheal air column and unilateral<br />

or bilateral effusions are easily observed in the chest<br />

x-ray. The CT reveals changes in soft tissues and confirms<br />

the diagnosis. CT examination showed the infection in the<br />

parapharyngeal space and anterior mediastinum via the<br />

pretracheal space. CT not only determines the spread of<br />

the inflammatory-necrotic process into the cervical and<br />

mediastinal area, but also allows for the determination of<br />

the optimal surgical drainage approach (5,7).<br />

Treatment of DNM consists of broad-spectrum antibiotic<br />

therapy and early drainage of the mediastinum and pleural<br />

cavity to remove the cause of infection (5,8,9). Once<br />

DNM is diagnosed, antibiotic treatment should be initiated.<br />

The responsible pathogens for DNM are primarily a<br />

mixture of aerobic and anaerobic bacteria of the oral<br />

microflora (7,10). In the present case, no agents were<br />

isolated in the specimen obtained by mediastinal drainage<br />

due to previous anti-biotherapy. Antibiotic therapy is<br />

selected to treat both aerobic and anaerobic bacteria.<br />

The surgical approach for more aggressive drainage<br />

depends on the anatomic location of the abscesses within<br />

the neck and mediastinum (11,12). These include<br />

transcervical, posterolateral thoracotomy, median sternotomy,<br />

and the transthoracic clamshell approach. Each<br />

method offers advantages and disadvantages. The standard<br />

posterolateral thoracotomy provides the advantage<br />

of a good approach to all compartments of the mediastinum.<br />

Transthoracic drainage is recommended for mediastinitis<br />

extending below the level of carina to deeper<br />

regions (6,12). In the current case, pleural drainage was<br />

performed with a tube thoracostomy. Treatment success<br />

of DNM with odontogenic origin depends on early diagnosis<br />

and aggressive drainage and debridement, performed<br />

by cervicotomy and thoracotomy. Video-assisted<br />

thoracoscopic approaches for successful mediastinal<br />

drainage have been reported by some authors (13).<br />

DNM is a rare but highly lethal condition. Mortality rates<br />

ranges from 16 % to 80 % (7,14).<br />

CONCLUSION<br />

It is critical to recognize the patients at risk of medistinitis<br />

if an infection can progress rapidly from a toothache to a<br />

life-threatening infection. All dental infections should be<br />

25 www.respircase.com


Respiratory Case Reports<br />

considered as risk factors for DNM. Mediastinitis can<br />

result from an odontogenic abscesses, and the extent of<br />

its infectious process should never be underestimated.<br />

Prompt diagnosis, aggressive drainage, removal of the<br />

cause of the infection, and careful postoperative management<br />

can save a patient with DNM, in spite of its high<br />

mortality rate. However, a delay in diagnosis and/or<br />

inappropriate treatment can result in death. Collaboration<br />

between the dentist and maxillofacial and thoracic<br />

surgeons is recommended for successful treatment of this<br />

life-threatening infection. Dental surgeons play a key role<br />

in preventing the condition.<br />

CONFLICTS OF INTEREST<br />

None declared.<br />

REFERENCES<br />

1. Van Natta LT, Iannettoni MD. Acute necrotizing mediastinitis.<br />

In: Patterson AG, Pearson GF, Cooper JD, et al (eds).<br />

Pearson's Thoracic and Esophageal Surgery. 3rd Edition.<br />

Elsevier Inc; 2008: 1521-33.<br />

2. Ho MW, Dhariwal DK, Chandrasekhar J, Patton DW, Silvester<br />

KC, Sadiq S, et al. Use of interventional radiology in<br />

the management of mediastinitis of odontogenic origin. Br<br />

J Oral Maxillofac Surg 2006; 44: 538-42. [CrossRef]<br />

3. Mathieu D, Neviere R, Teillon C, Chagnon J L, Lebleu N,<br />

Wattel F. Cervical necrotizing fasciitis: clinical manifestations<br />

and management. Clin Infect Dis 1995; 21: 51–6.<br />

[CrossRef]<br />

4. Freeman RK, Villieres E, Verrier ED, Karmy-Jones R, Wood<br />

DE. Descending necrotizing mediastinitis: an analysis of<br />

the effects of serial surgical debridement on patient mortality.<br />

J Throrac Cardiovasc Surg 2000; 119: 260-7.<br />

[CrossRef]<br />

5. Gonzales- Garcia R, Risco- Rojas R, Roman-Romero L,<br />

Moreno-Garcia C, Lopez Garcia C. Descending necrotizing<br />

mediastinitis following dental extraction. Radiological<br />

features and surgical treatment considerations. J Craniomaxillofac<br />

Surg 2011; 39: 335-9. [CrossRef]<br />

6. Estrera AS, Landau MJ, Grisham JM, Sinn D P, Platt MR.<br />

Descending necrotizing mediastinitis. Surg Gynecol Obstet<br />

1983; 157: 545-52.<br />

7. Mihos P, Potaris K, Gakidis I, Papadakis D, Rallis G. Management<br />

of descending necrotizing mediastinitis. J Oral<br />

Maxillofac Surg 2004; 62: 966-72. [CrossRef]<br />

8. Makeieff MN, Gresillion NP, Berthet JP, Garrel R, Crampette<br />

L, Marty-Ane C, et al. Management of descending<br />

necrotizing mediastinitis. Laryngoscope 2004; 114: 772-5.<br />

[CrossRef]<br />

9. Sakamoto H, Aoki T, Kise Y, Watanabe D, Sasaki J. Descending<br />

necrotizing mediastinitis due to odontogenic infections.<br />

Oral Surg Oral Med Oral Pathol Oral Radiol<br />

Endod 2000; 89: 412-9. [CrossRef]<br />

10. Juretic M, Belusic-Gobic M, Kukuljan M, Cerovic R, Golubovic<br />

V, Gobic D. Mediastinitis and bilateral pleural<br />

empyema caused by odontogenic infection. Radiol Oncol<br />

2007; 41: 57-62. [CrossRef]<br />

11. Findikcioglu AD, Kilic D, Akin S, Hatipoglu A. Descending<br />

necrotizing mediastinitis: treatment of a delayed case. Acta<br />

Chir BeIg 2007; 107: 462-4.<br />

12. Novellas S, Kechabtia K, Chevallier P, Sedat J, Bruneton<br />

JN. Descending necrotizing mediastinitis: a rare pathology<br />

to keep in mind. Clin Imaging 2005; 29: 138–40.<br />

[CrossRef]<br />

13. Nakamura Y, Matsumura A, Katsura H, Sakaquchi M, Ito<br />

N, Kitahara N, et al. Successful video-thoracoscopic drainage<br />

for descending necrotizing mediastinitis. Gen Thorac<br />

Cardiovasc Surg 2009; 57: 111-5. [CrossRef]<br />

14. Suehara AB, Goncalves AJ, Alcadipani FA, Kavapata NK,<br />

Menezes MB. Deep neck infection: analysis of 80 cases.<br />

Braz J Otorhinolaryngol 2008; 74: 253-9.<br />

<strong>Cilt</strong> - Vol. 2 <strong>Sayı</strong> - No. 1 26


Respir Case Rep <strong>2013</strong>;2(1): 27-31 DOI: 10.5505/respircase.<strong>2013</strong>.66376<br />

CASE REPORT<br />

OLGU SUNUMU<br />

Sinem Nedime Sökücü, 1 Levent Dalar, 1 Cengiz Özdemir, 1 Songül Büyükkale, 2 Ayşegül Akbaş, 1 Sedat Altın, 1<br />

RESPIRATORY CASE REPORTS<br />

Tüberküloz farklı radyolojik görünümlerle ortaya<br />

çıkabilen bir hastalıktır. Sık olmamakla birlikte kitle<br />

görünümünde akciğer tüberkülozu olguları literatürde<br />

mevcuttur. Kitle görünümü ile başvuran hastalarda<br />

tüberküloz tanısından emin olmak ve eşlik eden tümör<br />

tanısını kesin dışlamak bazen zor olmaktadır. Bu<br />

yazıda, kliniğimize akciğer grafisinde kitle görünümü<br />

ile başvuran, ailesinde akciğer kanseri öyküsü olan ve<br />

sigara içen (25 paket/yıl) 45 yaşında erkek hastada<br />

tanı ve takipte yaşanan güçlükler tartışıldı. Ülkemiz<br />

gibi her iki klinik durumun da sık görüldüğü toplumlarda<br />

ayırıcı tanının içerdiği güçlükler vurgulanmak<br />

istendi.<br />

Anahtar Sözcükler: Akciğer kanseri, tüberküloz, kitle.<br />

1 Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve<br />

Araştırma Hastanesi, Göğüs Hastalıkları, İstanbul<br />

2 Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve<br />

Araştırma Hastanesi, Göğüs Cerrahisi, İstanbul<br />

Tuberculosis can be presented with different radiological<br />

forms. Mass lesion with the diagnosis of pulmonary<br />

tuberculosis is not rare in literature. Sometimes it<br />

is challenging to be sure of the diagnosis of tuberculosis<br />

and excludes coexisting cancer in a patient<br />

presented with mass lesion. In this paper diagnostic<br />

difficulties and follow up of a 45 years old male<br />

patient with a family history of lung cancer and a<br />

smoking history (25 packs/years) who was presented<br />

with a mass lesion on his chest radiography is discussed<br />

with review of literature. We would like to<br />

emphasize the difficulties of differential diagnosis in<br />

communities in which both of the clinical situations<br />

were common.<br />

Key words: Lung cancer, tuberculosis, mass.<br />

1 Yedikule Chest Disease and Thoracic Surgery Training and<br />

Research Hospital, Pulmonology, İstanbul<br />

2 Yedikule Chest Disease and Thoracic Surgery Training and<br />

Research Hospital, Thoracic Surgery, İstanbul, Turkey<br />

Submitted (Başvuru tarihi): 15.08.2012 Accepted (Kabul tarihi): 28.09.2012<br />

Correspondence (İletişim): Sinem Nedime Sökücü, Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi,<br />

Göğüs Hastalıkları, İstanbul<br />

e-mail: sinemtimur@yahoo.com<br />

27


Respiratory Case Reports<br />

Akciğer tüberkülozu farklı radyolojik görünümler gösteren<br />

bir hastalıktır. Hiçbir radyolojik bulgu tam olarak bu hastalığa<br />

özgü olmayıp, özellikle hastalığın sık görüldüğü<br />

toplumlarda tüberküloz ayırıcı tanıda her zaman akılda<br />

tutulmalıdır (1). Kliniğimize akciğerde solid kitle ile başvuran<br />

ve hikayesinde yoğun sigara kullanımı ve ailesinde<br />

akciğer kanseri hikayesi olan bir hastadaki ayırıcı tanıda<br />

karşılaşılan güçlükler ve yaklaşımımız literatür eşliğinde<br />

tartışıldı.<br />

Çekilen toraks bilgisayarlı tomografisinde (BT) sağ akciğer<br />

üst lob apikal segmentte 43 x 30 mm boyutunda<br />

eksantrik tarzda kaviter komponent içeren spiküler konturlu<br />

kitle saptandı (Şekil 2 a,b). Hasta balgam çıkartamamaktaydı.<br />

Bronkoskopide endobronşiyal lezyon saptanmayan<br />

hastanın lavaj materyalinde tümöral hücre yoktu,<br />

aside rezistan bakteri (ARB) için yapılan direkt ve teksif<br />

yaymaların Ziehl-Nielsen boyamasında basile rastlanmadı.<br />

Transtorasik iğne biyopsisinde (TTİA) elde edilen aspirasyon<br />

materyalinin sitopatolojik incelemesi nekroz, nekrotik<br />

debrisler olarak raporlandı. Aynı aspirasyon materyali<br />

yaymasının Ziehl-Nielsen boyaması sonucunda ARB saptanması<br />

üzerine hastaya 4’lü tam doz (Izoniyazid 300mg,<br />

Rifampisin 600mg, Morfozinamid 3.000mg, Etambutol<br />

1.500mg) tedavi başlandı. Aspirasyon materyali Loewenstein-jensen<br />

besiyerine ekilemediğinden kültür sonucu elde<br />

edilemedi.<br />

OLGU<br />

Sırt ağrısı ve kilo kaybı şikâyetleri ile polikliniğimize başvuran<br />

45 yaşında erkek hastanın 25 paket/yıl sigara kullanımı<br />

ve babasında akciğer kanseri hikâyesi mevcuttu.<br />

Çekilen posteroanterior (PA) akciğer grafisinde sağ akciğer<br />

üst zonda kaviter kitle lezyon tespit edildi (Şekil 1).<br />

Şekil 2a ve 2b: Bilgisayarlı tomografide mediastinal ve parenkimal<br />

kesitlerde içinde kaviter alan izlenen kitle imajı.<br />

Şekil 1: PA grafide sağ akciğer üst zonda 3x3 cm boyutlarında düzgün<br />

sınırlı kitle imajı.<br />

Hastada tedaviye bağlı yan etki gözlenmedi, ancak hem<br />

klinik iyileşme gözlenmemesi hem de PA akciğer grafilerinde<br />

lezyonda regresyon olmaması üzerine (Şekil 3) tedavinin<br />

2. ayında kontrol amacıyla tekrar toraks BT çekildi.<br />

Sağ akciğer üst lob apikal segmentte 45 x 38 mm<br />

boyutunda eksantrik tarzda kaviter komponent içeren<br />

spiküler konturlu kitlenin değişim göstermediği ve boyut<br />

artışı olduğu saptandı. Kitlenin lateral ve inferiorunda<br />

4mm ve 3mm boyutlarında iki adet pulmoner nodül izlenmekteydi.<br />

Positron emisyon tomografi-bilgisayarlı tomografi<br />

(PET-BT) değerlendirmesinde lezyonda periferik<br />

düşük-orta düzeyde fluorodeoksiglukoz (FDG) tutulumu<br />

izlendi (SUV max: 4,1). Hasta, cerrahi konseyde antitüberküloz<br />

tedaviye klinik ve radyolojik yanıt alınamamış<br />

olması, yoğun sigara içimi ve ailesel kanser hikâyesi olduğu<br />

için akciğer kanseri açısından riskli olarak değerlendirildi.<br />

TTİA materyalinin ARB değerlendirmesinde<br />

tüberküloz kontaminasyonu veya tüberküloz ve tümörün<br />

olası birlikteliği düşünülerek cerrahi rezeksiyon kararı<br />

alındı. Hastaya yapılan sağ standart postero lateral torakotomi<br />

ile sağda 5 cm çaplı kitle saptandı ve peroperatuar<br />

frozen sonucunda nekroz izlendi, ancak malign hücre<br />

görülmedi. Kitle üst lobektomi ile çıkartıldı. Rezeksiyon<br />

materyalinin patoloji sonucu kaviter nekrotizan granülo-<br />

<strong>Cilt</strong> - Vol. 2 <strong>Sayı</strong> - No. 1 28


Akciğerde Solid Kitle Görünümü Veren Tüberküloz Olgusu | Sökücü et al.<br />

matöz iltihap olarak raporlandı. Peroperatif komplikasyon<br />

gelişmedi (Şekil 4). Hastanın 45 gün sonra çıkan ekzisyon<br />

materyali kültüründe Mycobacterium tuberculosis üredi.<br />

Basil streptomisine dirençli olup diğer üç majör ilaca<br />

hassas idi. Tedavisi altı aya tamamlanan hasta halen<br />

takibimiz altında, sorunsuz olarak izlenmektedir.<br />

Şekil 3: Tedavinin ikinci ayında PA grafide sağ akciğer üst zonda sebat<br />

eden kitle.<br />

Şekil 4: Postoperatif çekilen PA grafide sağ diaframda yükselme mevcut,<br />

kitle ya da infiltrasyon izlenmedi.<br />

TARTIŞMA<br />

Akciğer kanseri dünyada en önemli ölüm nedenleri arasındadır.<br />

Tüberkülozun endemik olduğu bölgelerde, tüberküloz<br />

kitle görünümü ile seyrettiği durumda akciğer<br />

kanseri ile karışabilir (2-4). Cherian ve ark. (3) akciğer<br />

tüberkülozlu 597 olguyu incelediklerinde 11 hastada kitle<br />

benzeri lezyonlar saptamışlardır. Bu lezyonlar, olguların<br />

büyük bir kısmında alt lob yerleşimi göstermiştir. Woodring<br />

ve ark. (5)’nın yaptığı çalışmada ise dört olguda<br />

saptanan kitle lezyonlar üst lob yerleşimli olup olguların<br />

tümünde de satellit lezyonlar saptanmıştır. Chawalparit ve<br />

ark. (6)’nın kitle görünümü olan 10 olguluk tüberküloz<br />

hastalarından oluşan seride lezyonların ortalama çapının<br />

2,3cm ve yerleşim yerlerinin ise en sık sağ alt lob lokalizasyonda<br />

olduğunu bildirmişlerdir. Ülkemizden yapılmış<br />

bir olgu serisinde kitle veya nodül görünümü ile başvuran<br />

altı vakada, tüberkülozun nasıl akciğer kanserini taklit<br />

ettiği tartışılmış ve en sık yerleşim yeri sağ üst lob olarak<br />

saptanmıştı (7).<br />

Bizim olgumuzun da kitle lezyonu üst zon yerleşimliydi ve<br />

tomografisinde etrafında satellit nodülleri mevcuttu. Bunun<br />

yanında, kanseri taklit eden tüberküloz olgularına<br />

bakıldığında en sık neden olarak endobronşial tüberküloz<br />

görülmektedir (8,9). Fakat bizim olgumuzda endobronşiyal<br />

lezyon saptanmadı.<br />

Tüberküloza bağlı segment veya bronşta hacim azalmasına<br />

yol açan homojen opasite oluşumu, iki mekanizma ile<br />

açıklanmaktadır. İlk tip en az segment boyutuna ulaşan<br />

ve hacimde anlamlı azalma yapan homojen opasite iken<br />

ikinci tip, sınırları belirgin olan kollabe olmuş ya da atelektazik<br />

alanın oluşturduğu yoğun opasitedir. Bu iki tip<br />

arasındaki fark hacimdeki azalmadır (10).<br />

Tüberküloz patogenezinde, basil ile enfekte olan bireylerde<br />

basili fagosite eden alveoler makrofajlar, TNF alfa<br />

salınımı ile aktive olurlar. Antijenik epitoplar T lenfositlere<br />

sunulur ve aktive olan T lenfositler, IL-2 ile klonal olarak<br />

çoğalır ve diğer T lenfositlerin sahada birikmesini sağlarlar.<br />

Bu süreçte gecikmiş tip aşırı duyarlılık reaksiyonunun<br />

gelişmesiyle makrofajlar, IL-12 salgılayarak T helper 1<br />

hücreleri stimüle ederler. Bu hücreler de basil içeren makrofajları<br />

öldürerek nekroz oluşmasına neden olurlar. Eğer<br />

hücresel immün yanıt yeterli ise o zaman kazeöz odakta<br />

bulunan aktif makrofajlardan salınan hidrolitik enzimler<br />

ile granülom sınırlanarak yerini fibröz dokuya bırakır ve<br />

destrüksiyon oluşmaz. Bu fibrotik odakta ilaç penetrasyonu<br />

düşük olduğu için basiller bu pseudokapsüle alanda<br />

tıpkı granülom yapısındaki dormant basillere benzer şekilde<br />

canlı kalırlar (11). Bu olguda yaygın eksüdasyon<br />

sonucu enfeksiyonun kendisini sınırlaması ve bir açıdan<br />

fibrozis olmaksızın granülom benzeri bir yapı oluşturması,<br />

bunun yanı sıra oluşan organize konsolidasyon içindeki<br />

basil yükünün fazlalığı da vakamızda ilaç tedavisine yanıt<br />

alınamamasının nedeni olabilir.<br />

Tüberkülozun endemik olduğu bölgelerde, hastalara<br />

biyopsi yapmadan tüberküloz olarak takip etmek yanlış<br />

tedaviye ve akciğer kanseri tanısında gecikmeye yol açabilir.<br />

Hindistan’da 70 akciğer kanseri hastası ile yapılan<br />

bir çalışmada, vakaların 14’ünün öncesinde tüberküloz<br />

29 www.respircase.com


Respiratory Case Reports<br />

olarak yanlış tanı aldığı ve gerçek tanıda gecikmeye yol<br />

açtığı gösterilmiştir (5). Hastalarda aynı anda tüberküloz<br />

ve tümör tanılarının olması da ayrı bir olasılıktır (12).<br />

Yakın zamanlı yayınlanan akciğer kanseri ile pulmoner<br />

tüberkülozun karıştığı durumları değerlendiren bir çalışmada<br />

nodül büyüdükçe ve sınırları düzensiz oldukça<br />

tümör olasılığının arttığı belirtilmiş, ancak malign nodüllerin<br />

%20 kadarında da sınırların düzgün olacağı vurgulanmıştır<br />

(13). Aynı çalışmada, nodül içinde yağ ve kalsifikasyon<br />

dışında izlenen herhangi bir iç yapı morfolojisinin<br />

akciğer kanseri ayrımında kullanılamayacağı belirtilmiş,<br />

kavitasyonun hem tüberkülozda hem de akciğer kanserinde<br />

görülebileceği vurgulanmıştır. Tüberküloz hastalarında<br />

kavitasyon %30-50 arasında görülmekle birlikte<br />

büyüklükleri ve duvar kalınlıkları değişkenlik gösterir.<br />

Yüksek oranda bulaştırıcılık ile ilişkili olup diyabetin eşik<br />

ettiği hastalarda daha sık görülür. Bu tarz kaviter kitle<br />

lezyon ile başvuran hastalarda ayırıcı tanıda, tüberküloz<br />

ve tümör dışında, diğer bakteriyel enfeksiyonlar, mantar,<br />

parazit enfeksiyonları, romatizmal hastalıkların akciğer<br />

tutulumu, nekrotizan pnömoni ve septik emboli de bulundurulmalıdır.<br />

Kaviter hastalıklarda radyolojik ayırıcı tanıda<br />

duvar kalınlığı kullanılmakta ve 4mm veya altı duvar kalınlığı<br />

olan lezyonlar benign kabul edilirken >15mm<br />

olanlar malign kabul edilmektedir (14). Üst zonlardaki<br />

büyük ve tek kavitelerin olasılıkla tüberkülozla ilişkisi varken,<br />

eşlik eden lenf nodlarının bulunmasının malign hastalığı<br />

işaret ettiği saptanmıştır (15).<br />

Hastanın sigara maruziyetinin ve ailesinde akciğer kanseri<br />

hikâyesinin bulunmasının da kanser riskini arttırdığı bildirilmektedir<br />

(13). Bu nedenle bizim olgumuzdaki gibi kitle<br />

görünümü olan, yoğun sigara kullanımı ve ailede akciğer<br />

kanseri öyküsü olan hastalarda eğer anti-tüberküloz tedaviye<br />

klinik ve radyolojik yanıt alınamıyorsa, tanıyı kesinleştirmek<br />

ve eşlik eden tümöral hastalığı dışlamak için cerrahi<br />

rezeksiyon gerekebilir. Bu hastada ayırıcı tanıda tüberküloz<br />

düşünülerek TTİA materyali kültüre ekilmelidir. Kültür<br />

sonucunun pozitif gelmesi hastanın lobektomi gibi<br />

geniş bir rezeksiyondan korunmasını sağlayabilir. Bu<br />

hastada operasyon sırasında, frozen kesitlerinde tümör<br />

negatif geldiği halde, kitlenin wedge rezeksiyon ile yeterli<br />

şekilde çıkarılamayacağına karar verilmiş ve operasyon<br />

lobektomiye tamamlanmıştır.<br />

Akciğer kanserlerinin ayırıcı tanısında ve yaygınlığının<br />

belirlenmesinde kullanılan PET/BT, tüberküloz hastalarında<br />

sınırlı kullanıma sahiptir. Çünkü tüberkülozda da artmış<br />

tutulum saptanabilmektedir. Bu nedenle PET/BT tüberküloz<br />

ve akciğer kanseri ayırıcı tanısında tek başına<br />

yardımcı olamamaktadır. PET/BT deki FDG tutulumlarının<br />

karşılaştırıldığı bir çalışmada, 12’si tüberkülom olan 16<br />

benign lezyon ile 14 malign lezyonun SUV max değerlerine<br />

bakıldığında, malign lezyonlarda 11,02 (SD: 6,6) ve<br />

benignlerde 10,86 (SD: 8,9) gibi yakın değerlerde bulunmuştur.<br />

Bu çalışmada tüberkülomlar değerlendirilmeden<br />

çıkarıldığında ise aradaki fark anlamlı olarak ortaya<br />

çıkmıştır (16). Bizim vakamızda çekilen PET/BT sonucu<br />

FDG tutulum değeri düşük-orta saptansa da bu değer tek<br />

başına kanser olasılığının ekarte edilmesini sağlayamamıştır.<br />

Sonuç olarak, akciğer tüberkülozunun radyolojik olarak<br />

birçok hastalığı taklit edebileceği unutulmamalıdır. Bu<br />

nedenle tüberküloz hastalığının, özellikle akciğer kanseri<br />

olmak üzere birçok akciğer hastalığı ile karışılabileceği<br />

akılda tutulmalı ve ayırıcı tanı için uygun tanı yöntemlerine<br />

başvurulmalıdır. Her iki hastalığın endemik olduğu bölgelerde<br />

olası yanlış tanıları önlemek için tanı yöntemleri<br />

sonuna kadar götürülmelidir.<br />

ÇIKAR ÇATIŞMASI<br />

Bu makalede herhangi bir çıkar çatışması bildirilmemiştir.<br />

KAYNAKLAR<br />

1. Broughton WA, Bass Jr JB. Tuberculosis and diseases caused<br />

by atypical mycobacteria. In: Albert R,Spiro S, Jett J,<br />

Eds. Comprehensive Respiratory Medicine. New York:<br />

Mosby; 1999: 29.6-29.7.<br />

2. Woodring JH, Vandiviere HM, Fried AM, Dillon ML, Williams<br />

TD, Melvin IG. Update: the radiographic features of<br />

pulmonary tuberculosis. AJR 1986; 146: 497-506.<br />

3. Cherian MJ, Dahniya MH, al-Marzouk NF, Abel A, Bader<br />

S, Buerki K,et al. Pulmonary tuberculosis presenting as<br />

mass lesions and simulating neoplasms in adults. Australas<br />

Radiol 1998; 42: 303-8. [CrossRef]<br />

4. Balkan A, Balcı E, Yüksekol İ, Özkan M,Taşan Y, Pabuşcu<br />

Y ve ark. Aktif akciğer tüberkülozunun tanısında yüksek rezolüsyonlu<br />

bilgisayarlı tomografinin yeri. Tüberküloz ve Toraks<br />

2004; 52: 38-46.<br />

5. Singh VK, Chandra S, Kumar S, Pangtey G, Mohan A,<br />

Guleria R. A common medical error: lung cancer misdiagnosed<br />

as sputum negative tuberculosis. Asian Pac J<br />

Cancer Prev 2009; 10: 335-8.<br />

6. Chawalparit O, Charoensak A, Chierakul N. HRCT of<br />

pulmonary tuberculosis mimics malignancy: a preliminary<br />

report. J Med Assoc Thai 2006; 89: 190-5.<br />

7. Dalar L, Sökücü SN, Karasulu AL, Altin S. Tüberküloz akciğer<br />

kanserini taklit edebilir: Olgu serisi. Türk Toraks<br />

Dergisi (Baskıda).<br />

<strong>Cilt</strong> - Vol. 2 <strong>Sayı</strong> - No. 1 30


Akciğerde Solid Kitle Görünümü Veren Tüberküloz Olgusu | Sökücü et al.<br />

8. Van den Brande P, Lambrechts M, Tack J, Demedts M.<br />

Endobronchial tuberculosis mimicking lung cancer in elderly<br />

patients. Respir Med 1991; 85: 107-9. [CrossRef]<br />

9. Matthews JI, Matarese SL, Carpenter JL. Endobronchial<br />

tuberculosis simulating lung cancer. Chest 1984; 86:<br />

642-4. [CrossRef]<br />

10. Adler D, Richards WF. Consolidation in primary pulmonary<br />

tuberculosis. Thorax 1953; 8: 223-41. [CrossRef]<br />

11. Kauffman SHE, Cole ST, Mizrahi V, Rubin E, Nathan C.<br />

Mycobacterium tuberculosis and the host response. J Exp<br />

Med 2005; 201: 1693-7. [CrossRef]<br />

12. De La Rosa GR, Jacobson KL, Rolston KV, Raad II, Kontoyiannis<br />

DP, Safdar A. Mycobacterium tuberculosis at a<br />

comprehensive cancer centre: active disease in patients<br />

with underlying malignancy during 1990-2000. Clin Microbiol<br />

Infect 2004; 10: 749-52. [CrossRef]<br />

13. Bhatt MLB, Kant S, Bhaskar R. Pulmonary tuberculosis as<br />

differential diagnosis of lung cancer. South Asian J Cancer<br />

2012; 1:36-42. [CrossRef]<br />

14. Gadkowski LB, Stout JE. Cavitary Pulmonary Disease. Clin<br />

Microbiol Rev 2008; 21: 305–33. [CrossRef]<br />

15. Yang YW, Kang YA, Lee SH, Lee SM, Yoo CG, Kim YW,et<br />

al. Aetiologies and predictors of pulmonary cavities in South<br />

Korea. Int J Tuberc Lung Dis 2007; 11: 457–62.<br />

16. Sathekge MM, Maes A, Pottel H, Stoltz A, van de Wiele C.<br />

Dual time-point FDG PET-CT for differentiating benign<br />

from malignant solitary pulmonary nodules in a TB endemic<br />

area. S Afr Med J 2010; 100: 598-601.<br />

31 www.respircase.com


Respir Case Rep <strong>2013</strong>;2(1): 32-34 DOI: 10.5505/respircase.<strong>2013</strong>.68077<br />

CASE REPORT<br />

OLGU SUNUMU<br />

Fatih Meteroğlu, Atalay Şahin, Şevval Eren<br />

RESPIRATORY CASE REPORTS<br />

Hydatid cysts are rarely located outside of the liver<br />

and lungs. Exceptional locations, such as the intraosseous<br />

part of the rib can cause unusual symptoms.<br />

An accurate preoperative diagnosis is important,<br />

but may be confusing in some cases. The<br />

presented case here is an example of echinococcosis<br />

of the first rib in a young adult who complained of<br />

shoulder pain. Plain chest x-ray and computerized<br />

tomography scan were suggestive of a superior sulcus<br />

tumor. The lesion was resected and the histopathological<br />

examination confirmed hydatid disease.<br />

Key words: Sulcus tumor, hydatid, cyst<br />

Dicle University, Medical School, Department of Thoracic<br />

Surgery, Diyarbakır, Turkey<br />

Karaciğer ve akciğer dışında kist hidatik yerleşimi<br />

seyrektir. Kaburgaların kemik kısmı gibi nadir yerleşimler,<br />

alışık olmayan semptomlara yol açabilir. Cerrahi<br />

öncesi doğru tanı önemli olup bazı vakalarda<br />

şaşırtıcı olabilir. Omuz ağrısı çeken genç bir erişkin<br />

hastada görülen birinci kosta ekinokokoz olgusu<br />

sunuldu. Akciğer grafisinde ve toraks bilgisayarlı<br />

tomografisinde superior sulkus tümörü şüphesi vardı.<br />

Lezyon rezeke edildi ve histopatolojik inceleme sonucu<br />

kist hidatik tanısı kondu.<br />

Anahtar Sözcükler: Sulkus tümör, hidatik, kist.<br />

Dicle Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı,<br />

Diyarbakır.<br />

Submitted (Başvuru tarihi): 23.07.2012 Accepted (Kabul tarihi): 19.09.2012<br />

Correspondence (İletişim): Atalay Sahin, Dicle University, Medical School, Department of Thoracic Surgery,<br />

Diyarbakır, Turkey<br />

e-mail: atalaysahin44@yahoo.com<br />

32


Respiratory Case Reports<br />

Superior sulcus tumors are apically located bronchogenic<br />

malignancies involving the subclavian vasculature and<br />

brachial plexus. These rare masses typically cause pain<br />

and functional deficits from their invasive nature. Their<br />

location may be confused with lesions found at the apex.<br />

Hydatid disease may be located in any organ or tissue<br />

outside of the liver and lungs. The apical location of hydatid<br />

cysts outside of these primary sites are seldom.<br />

perioperative cystic appearance of the lesion led to the<br />

suspicion of an infected hydatid cyst. The resection of the<br />

involved rib was performed via thoracotomy. The final<br />

pathological study confirmed hydatid disease. The patient<br />

was discharged without morbidity.<br />

CASE<br />

A 36-year-old greengrocer presented with the complaints<br />

of cough, dyspnea, and occasional pain in his right shoulder<br />

on exertion. The physical examination revealed no<br />

abnormalities. Laboratory tests were unremarkable. A<br />

chest x-ray revealed a 4x3 cm mass on the apical portion<br />

of the right lung (Figure 1).<br />

Figure 1. Chest x-ray showing the opacity with the first right rib.<br />

Computerized tomography (CT) scans were suggestive of<br />

an extraparenchymal and well defined 42x33 mm lesion<br />

in the first right rib. The mass was observed to cause<br />

destruction and expansion of the rib. The lesion seemed<br />

to produce pressure on the lung. Its proximity to the brachial<br />

plexus was typical of shoulder pain. No mediastinal<br />

lymph node enlargement was observed (Figure 2.a, b, c,<br />

Figure 3.a, b). The ultrasound of the abdomen was clear.<br />

Findings from the flexible bronchoscopy were unremarkable.<br />

The patient underwent video assisted thoracoscopy<br />

for excision and diagnosis of the extra-pulmonary mass.<br />

An infected 4x4 cm cystic mass was seen in the first costa<br />

upon exploration. The frozen section report was inconclusive<br />

for a malign lesion. The surrounding tissues were<br />

thoroughly assessed to rule out any other diseases. The<br />

Figure 2 a,b,c. CT scans of the chest showing a tumoral lesion of the rib<br />

extending to adjacent pleural cavity and lung.<br />

DISCUSSION<br />

Superior sulcus tumors typically arise in the apex of the<br />

lung and may invade the near ribs, the brachial plexus,<br />

the subclavian vessels, the stellate ganglion, and adjacent<br />

vertebral bodies. They include lung cancers, metastatic<br />

solid tumors, and unusual presentations of hematological<br />

malignancies, infectious diseases, cervical ribs and pulmonary<br />

nodules. Superior sulcus tumors are peripherally<br />

<strong>Cilt</strong> - Vol. 2 <strong>Sayı</strong> - No. 1 33


A Case of Hydatid Cyst Mimicking Superior Sulcus Tumor: Intrathoracic, Extrapulmonary, Intraosseous Location | Şahin et al.<br />

located and characterized by a spicular density in the<br />

apices of the lung, with or without mediastinal abnormality.<br />

Figure 3 a,b. Axial and coronal scans of the lesion causing anterolateral<br />

displacement of the surrounding.<br />

Hydatid disease is a parasitic infestation caused by echinococci.<br />

Humans consume echinococcal eggs via contaminated<br />

water and food, or contact with dogs. The liver<br />

and lungs are the primary sites, though they may locate in<br />

any organ or tissue outside of the liver and lungs. Embryos<br />

escaping the lungs may be seen in the epicardium,<br />

myocardium, pleural space, spleen, kidney, peritonea,<br />

brain, and bones. In the above case, the hydatid cyst is<br />

primary; it involved neither the lung nor the liver. It is<br />

known that hydatid cysts occur in different anatomic locations.<br />

A hydatid cyst, particularly of the rib, is a very rare<br />

disease (1). A rare presentation of extra-pulmonary, intrathoracic<br />

and intraosseous hydatid cavitary lesion may<br />

lead to misdiagnosis. As seen in the current case, an<br />

intrathoracic extra-pulmonary hydatid cyst lies in the region<br />

of the bone structures, can cause bone destruction,<br />

and mimics superior sulcus tumors.<br />

Hydatid cysts located on the chest wall are rarely observed.<br />

The ribs, sternum, or soft tissues of the chest wall are<br />

potential locations. Involvement of bones in hydatid disease<br />

is 0.9-2 %. This rate is 50-70 % in liver, 11-17 % in<br />

the lungs, 2.4-5.3 % in the soft tissues, 0.5-3 % in the<br />

heart, 5% in pericardium, 0.5–4.7 % in the muscles and<br />

subcutaneous tissue. Location in the bones, particularly in<br />

the costae, is very rare (2,3).<br />

Diagnosis of intraosseous hydatid cysts is difficult because<br />

they do not have pathognomonic radiological findings.<br />

Typical manifestations of the disease may be absent in<br />

osseous hydatids. They may appear as cortical destruction<br />

in the bones (4). The rigid structure of the bones<br />

intra-osseously limits the enlargement of cysts so they<br />

insidiously grow. When the cortical integrity of the bone<br />

breaks down, the cyst causes evident findings as it<br />

expands into the adjacent tissue and exerts pressure.<br />

Malign fibrous histiocytoma, chondrosarcoma, myeloma,<br />

metastatic tumors, aneurysmal osseous cysts, and tuberculosis<br />

should be considered in differential diagnosis<br />

(5,6).<br />

A tumoral lesion oriented in the first rib or superior sulcus<br />

tumor was suspected in the patient, since he had no imaging<br />

evidence of hydatid disease elsewhere. In endemic<br />

areas, hydatid cysts may be encountered in any anatomical<br />

locations outside the liver and lungs. Hydatid disease<br />

is very unusual in developed countries, but possible in<br />

immigrant communities. It is important that hydatid cysts<br />

should be considered in the differential diagnosis of the<br />

superior sulcus or mediastinal tumors in cases in doubt.<br />

The gold standard is wide excision of the rib, and an<br />

excellent outcome depends on the careful protection of<br />

the vicinity.<br />

CONFLICTS OF INTEREST<br />

None declared.<br />

REFERENCES<br />

1. Al- Qudah A. Primary echinococcosis of the first rib. Asian<br />

Cardiovasc Thorac Ann 2000; 8: 62-3.<br />

2. Karaoglanoglu N, Gorguner M, Eroglu A. Hydatid disease<br />

of the rib. Ann Thorac Surg 2001; 71: 372–3. [CrossRef]<br />

3. Demir HA, Demir S, Emir S, Kacar A, Tiryaki T. Primary<br />

hydatid cyst of the rib mimicking chest wall tumor: a case<br />

report. J Ped Surg 2010; 45: 2247–9. [CrossRef]<br />

4. Rao S, Parikh S, Kerr R. Echinococcal infestation of the<br />

spine in North America. Clin Orthop Relat Res 1991; 271:<br />

164-9. [CrossRef]<br />

5. Agarwal S, Shah A, Kadhi SK, Rooney RJ. Hydatid bone<br />

disease of the pelvis. A report of two cases and review of<br />

the literature. Clin Orthop Relat Res 1992; 280: 251-5.<br />

[CrossRef]<br />

6. Levy Faber D, Best LA, Militianu D, Ben Nun A. Thoracic<br />

outlet syndrome caused by hydatid cyst of the first rib- rare<br />

but important. Indian J Surg 2010; 72: 485-7. [CrossRef]<br />

34 www.respircase.com


Respir Case Rep <strong>2013</strong>;2(1): 35-38 DOI: 10.5505/respircase.<strong>2013</strong>.35744<br />

CASE REPORT<br />

OLGU SUNUMU<br />

Nurdan Şimşek Veske, 1 Gülşah Günlüoğlu, 1 Adalet Demir, 2 Pelin Karadağ, 1 Ekrem Cengiz Seyhan, 1<br />

Nur Ürer, 3 Sedat Altın, 1<br />

RESPIRATORY CASE REPORTS<br />

Leiomiyosarkom, sıklıkla uterus, retroperitoneum ve<br />

intraabdominal bölgeden kaynaklanan, düz has<br />

hücrelerinin tümörüdür. Trakeabronşiyal ağaçta düz<br />

kas hücrelerinin çokluğuna rağmen primer pulmoner<br />

kas tümörleri çok nadirdir. Kırk sekiz yaşında herhangi<br />

bir şikayeti olmayan erkek hasta, tesadüfen çekilen<br />

akciğer grafisinde lezyon saptanması nedeniyle merkezimize<br />

yönlendirilmişti. Bilgisayarlı Toraks tomografisinde<br />

sağ akciğer alt lobda 4x3 cm çaplı kitlesel<br />

lezyon izlendi. Fluorodeoksiglukoz (FDG) işaretli<br />

Bilgisayarlı Tomografi Entegrasyonlu Positron Emisyon<br />

Tomografi (PET/CT) taramada lezyonun düşük FDG<br />

tutulumu mevcuttu. Tanısal amaçlı tomografi rehberliğinde<br />

iğne aspirasyonları yapıldı. Histopatolojik<br />

tanıya ulaşılamayınca tanı ve tedavi amacıyla cerrahi<br />

planlandı. Video yardımlı toraks cerrahisi (VATS) ile<br />

alt lob wedge rezeksiyonu uygulanan hastanın postoperatif<br />

patoloji sonucu akciğerin primer leiomiyosarkomu<br />

olarak yorumlandı.<br />

Anahtar Sözcükler: Pulmoner sarkom, leiomiyosarkom,<br />

PET/CT.<br />

Leiomyosarcoma is a tumor of the smooth muscle<br />

cells which frequently originates in the uterus, retroperitoneum,<br />

and within the abdomen. Although there<br />

are a large number of smooth muscle cells in the<br />

tracheobronchial tree, primary pulmonary muscle<br />

tumors rarely occur. A 48-year-old male patient with<br />

no symptoms was admitted to our department following<br />

the inadvertent detection of a lesion in his chest x-<br />

ray. Through thoracic computerized tomography, a<br />

4x3 cm diameter mass lesion was located in the<br />

lower right lobe. In the positron emission tomography-computed<br />

tomography (PET/CT) scan with a<br />

fluorodeoxyglucose (FDG) tracer, low FDG uptake<br />

was observed in the lesion. Computer tomographyguided<br />

needle aspirations were carried out. In the<br />

absence of a histopathological diagnosis, surgery<br />

was planned for diagnosis and treatment. A lower<br />

lobe wedge resection was completed using videoassisted<br />

thoracic surgery (VATS). A diagnosis of primary<br />

pulmonary leiomyosarcoma was made based<br />

on postoperative pathology results.<br />

Key words: Pulmonary sarcoma, leiomyosarcoma,<br />

PET/CT.<br />

1 Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve<br />

Araştırma Hastanesi, Göğüs Hastalıkları Kliniği,<br />

İstanbul<br />

2 Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve<br />

Araştırma Hastanesi, Göğüs Cerrahisi Kliniği,<br />

İstanbul<br />

3 Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve<br />

Araştırma Hastanesi, Patoloji Bölümü, İstanbul<br />

1 Yedikule Chest Diseases and Thoracic Surgery Education and<br />

Research Hospital, Department of Chest Diseases,<br />

İstanbul<br />

2 Yedikule Chest Diseases and Thoracic Surgery Education and<br />

Research Hospital, Department of Thoracic Surgery,<br />

İstanbul<br />

3 Yedikule Chest Diseases and Thoracic Surgery Education and<br />

Research Hospital, Department of Pathology, İstanbul, Turkey<br />

Submitted (Başvuru tarihi): 06.07.2012 Accepted (Kabul tarihi): 26.09.2012<br />

Correspondence (İletişim): Nurdan Şimşek Veske, Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim<br />

ve Araştırma Hastanesi, Göğüs Hastalıkları Kliniği, İstanbul<br />

e-mail: nrdnsimsek@gmail.com<br />

35


Respiratory Case Reports<br />

Leiomiyosarkom (LMS)‘lar akciğerde görülen en sık sarkom<br />

subtiplerindendir. Primer pulmoner LMS’ler tüm<br />

akciğer tümörleri içinde % 0,5 ‘den az oranda görülür (1).<br />

Primer pulmoner LMS’ler akciğerde en sık pulmoner parankim<br />

düz kas hücrelerinden, daha sonra da bronş ve<br />

pulmoner arterlerden kaynaklanır. LMS‘ler genellikle 6’ncı<br />

dekat ve sonrasında görülür, erkelerde daha sıktır (2,3).<br />

Radyografik görüntüleri yuvarlak veya oval, lobüle, homojen<br />

dansiteli düzgün sınırlı tümörler veya büyük nekrotik<br />

kitleler şeklinde olabilir. Spesifik radyolojik özellikleri<br />

olmadığı için diğer sık görülen akciğer tümörlerinden<br />

ayırımı zordur. Uzak metastaz yokluğunda kesin tedavi<br />

sadece lokal eksizyondur (4). Eğer tümör pulmoner arterden<br />

kaynaklanıyorsa tedavi mümkünse lokal eksizyon,<br />

radyoterapi ve kemoterapiyi kapsamalıdır (2). Bu yavaş<br />

büyüyen tümörler geç metastaz yapma eğilimindedir ve<br />

prognozu akciğer kanserlerinden daha iyidir (5,3).<br />

PET-CT de düşük FDG tutulumu gösteren akciğerin kitlesel<br />

lezyonlarının ayırıcı tanısında leiomiyosarkomun akılda<br />

tutulmasını vurgulamak amacıyla bu olguyu sunuyoruz.<br />

düzgün sınırlı lezyon izlendi (Şekil 2). Tanıya yönelik yapılan<br />

bronkoskopide sağ bronş sisteminde alt lob superior<br />

segmentin bir subsegmentinde ve posterobazal segmentte<br />

antrakotik değişiklikler dışında patoloji gözlenmedi. Tanısal<br />

amaçlı tomografi rehberliğinde iki kez ince iğne aspirasyonları<br />

yapıldı, ancak histopatolojik tanıya ulaşılamadı.<br />

Lezyonun natürü hakkında daha fazla bilgi edinmek ve<br />

tanı için invazif girişime gerek olup olmadığı hakkında<br />

karar vermek amacıyla hastaya 18FDG işaretli PET-CT<br />

çektirildi.<br />

OLGU<br />

Herhangi bir şikâyeti olmayan ve ek hastalığı bulunmayan<br />

48 yaşında erkek hasta, tesadüfen çekilen akciğer grafisinde<br />

lezyon saptanması nedeniyle merkezimize yönlendirilmişti<br />

(Şekil 1). Hastanın 8 paket/yıl sigara kullanımı<br />

hikâyesi vardı.<br />

Şekil 1: Posteroanterior akciğer grafisi.<br />

Fizik muayenesinde herhangi bir patolojik bulgu saptanmadı.<br />

Kan sayımı ve rutin biyokimyasal parametreleri<br />

normal sınırlar içindeydi. Bilgisayarlı Toraks Tomografisinde<br />

(BT) sağ akciğer alt lob posteriorde toraks duvarına<br />

komşu alanda santralinde hava içeren 4x3 cm boyutunda<br />

Şekil 2: Toraks BT: Sağ akciğer alt lob posteriorde toraks duvarına<br />

komşu alanda kitlesel lezyon.<br />

İnceleme sonucunda, vücudun diğer alanlarında önemli<br />

düzeyde bir FDG tutulumu saptanmazken, sağ alt lob<br />

posterobazal segmentte ortasında nekrotik konsolidasyon<br />

alanı bulunan kitlede düşük düzeyde FDG tutulumu (maksimum<br />

standart FDG uptake düzeyi (SUV max: 2,0) izlendi<br />

(Şekil 3).<br />

Tanı ve tedavi amacıyla cerrahi planlandı. Hastaya sağ<br />

VATS yapıldı. Eksplorasyonda sağ alt lob posterobazal<br />

segmentte periferik ve yüzeyel yerleşimli kitle görüldü.<br />

İntraoperatif patoloji konsültasyonu eşliğinde wedge rezeksiyonu<br />

uygulandı. Lezyonun intaroperatif patolojik<br />

tanısının iğsi hücreli malign mezenkimal tümör olması ve<br />

rezeksiyon materyalinin cerrahi sınırlarının sağlam olduğunun<br />

bildirilmesi üzerine işleme son verildi. Postoperatif<br />

dönemde herhangi bir komplikasyon gelişmeyen hasta,<br />

operasyondan 5 gün sonra taburcu edildi. Histopatolojik<br />

inceleme sonucu tümör orta düzeyde sitolojik atipi ve<br />

ekspansif tarzda büyüme paterni gösteriyordu, nekroz<br />

içermiyordu ve 10 büyük büyütme alanında 3 adet mitoz<br />

gözlenmişti. Tümörde ayırıcı tanı amaçlı immünhistokimyasal<br />

çalışma yapıldı. Vimentin (CRM 312 A,B,C-Biocare<br />

Medikal), desmin (E2574-Spring Bioscience), düz kas<br />

aktini (SMA)(CM001C-Biocare Medical), Ki67 (CRM 352<br />

B-Biocare medikal) proliferasyon indeksi %10-15, S-100<br />

<strong>Cilt</strong> - Vol. 2 <strong>Sayı</strong> - No. 1 36


Primer Pulmoner Leiomiyosarkom | Şimşek Veske et al.<br />

(CP021B-Biocare Medikal), kalretinin (95677-Cell Morgue),<br />

CD 117 /C-KİT (GTx73575-Gene Tex) negatif<br />

saptandı. Morfoloji ile birlikte değerlendirildiğinde leiomiyosarkom<br />

tanısı aldı (Şekil 4). Solid nitelikte, beyaz renkli<br />

kitlenin en yakın cerrahi sınıra uzaklığı 3,5 cm idi ve cerrahi<br />

sınırlar sağlamdı. Tümörün düşük glikoz metabolizmasına<br />

sahip olması nedeniyle, olası primer odağın PET-<br />

CT’de gözden kaçabileceği düşünülerek postoperatif<br />

dönemde üst-alt batın BT taramaları yapıldı. Ancak başka<br />

bir odak izlenemeyince primer pulmoner leiomiyosarkom<br />

olarak kabul edildi. Takip kararı verilen hasta onkoloji<br />

polikliniğine yönlendirildi.<br />

Primer Pulmoner LMS’ler oldukça nadir görülen tümörlerdir<br />

(6,7). Genellikle yetişkin erkeklerde kadınlara göre<br />

daha sık görülür (8). Bilinen risk faktörleri radyoterapi,<br />

kemoterapatik ajanlar (özellikle siklofosfamid, melfalan,<br />

nitrozüre içeren tedavi rejimleri) çevresel ve mesleksel<br />

maruziyettir (örn: arsenik, vinil klorid, dioxin, fenoksi herbisidler)<br />

(6,7). Bizim olgumuzda ise herhangi bir risk faktörü<br />

tespit edilememiş, sadece yaş ve cinsiyete göre uyum<br />

mevcuttu.<br />

Şekil 4: İğsi hücrelerden oluşan çaprazlanan demetler (Hematoksilen-<br />

Eozin Boyası X400).<br />

Şekil 3: PET-CT: Sağ alt lob posterobazal segmentte ortasında nekrotik<br />

konsolidasyon alanı bulunan kitlede düşük düzeyde FDG tutulumu (SUV<br />

max: 2,0).<br />

TARTIŞMA<br />

Primer pulmoner LMS’ler olgumuzda da olduğu gibi genellikle<br />

asemptomatik olmakla birlikte primer endobronşiyal<br />

LMS’li hastalar öksürük, ateş, wheezing, hemoptizi,<br />

dispne, göğüs ağrısı ve hatta tümör parçasının ekspektorasyonu<br />

ile de başvurabilir (3,9). Mediastende lokalize<br />

LMS’ler klinikte ağrı, öksürük, Vena Cava Superior Sendromu<br />

gibi lokal kitle etkisi şikayetleri ile başvururlar.<br />

Pulmoner arter LMS’lerinde ise göğüs ağrısı, dispne ve<br />

kontrol edilemeyen konjestif kalp yetmezliği şikâyetleri<br />

görülür (2,3).<br />

Primer pulmoner LMS’ler sıklıkla sol alt lobdan kaynaklanır<br />

(2,10,11). Radyografik görüntüleri yuvarlak veya oval,<br />

lobüle, homojen dansiteli düzgün sınırlı tümörler veya<br />

büyük nekrotik kitleler şeklinde olabilir. Fakat bu bulgular<br />

spesifik değildir ve bronkojenik karsinom, hamartom,<br />

tüberkülom ve metastazlar gibi diğer durumlarda da bulunabilir<br />

(3). Bizim olgumuzda ise beklenenin aksine lezyon<br />

sağ akciğer alt lobda lokalize idi. Akciğerin sarkomlarında<br />

histolojik tanı, morfolojik özellikler ve tümörün<br />

immünoprofilinin birlikteliği ile konur. Bunun içinde genellikle<br />

hastamızda da olduğu gibi ince iğne aspirasyon<br />

biyopsileriyle tanıya ulaşmak oldukça zordur. Tanı için<br />

genellikle cerrahi biyopsiler gerekmektedir. Kesin tanı ve<br />

küratif tedavi için cerrahi rezeksiyon tercih edilen yöntem<br />

olmalıdır (9,3).<br />

Düşük gradeli tümörlerde PET-CT’nin sensitivitesi düşüktür.<br />

Yumuşak doku sarkomlarının başlangıç evrelemesinde<br />

PET-CT‘nin konvansiyonel göğüs tomografisine katkısının<br />

düşük olduğu bildirilmiştir (12). Olgumuzda PET-<br />

CT’de tümör oldukça düşük SUV max değerine sahipti.<br />

Bu nedenle metastatik hastalığı dışlamak için hastaya tanı<br />

37 www.respircase.com


Respiratory Case Reports<br />

sonrası tekrar tüm batın BT taramaları yapıldı. Başka<br />

odak izlenemeyince primer pulmoner LMS olarak kabul<br />

edildi.<br />

Pulmoner LMS‘ler yavaş büyüme eğilimindedirler ve genellikle<br />

geç metastaz yaparlar (5). Bronkojenik karsinomlardan<br />

daha benign seyirlidirler (4). Prognoz, tümörün<br />

differansiyasyon derecesi ve evresi ile ilgilidir (1). Ancak<br />

patolojik incelemede hücre nekrozu, yüksek sellülarite, 10<br />

büyük büyütme alanında 4’den fazla mitotik aktivite ve<br />

nükleer atipi varlığı tümörün daha agresif seyredeceğinin<br />

ve yüksek rekürrens ihtimalinin göstergesi olarak kabul<br />

edilmektedir (13). Ayrıca tümör boyutunun 5 cm’den<br />

daha büyük olması da kötü prognostik faktör olarak kabul<br />

edilmektedir (14). Uzak metastaz yokluğunda lokal<br />

eksizyonun kesin tedavi sağladığı belirtilmiştir (6).<br />

Bizim olgumuzda da uzak metastaz olmaması ve wedge<br />

rezeksiyon yapılmış olması nedeniyle cerrahinin küratif<br />

olduğu düşünüldü. Histopatolojik olarak orta düzeyde<br />

sitolojik atipi ve her 10’luk büyütme alanında 3 adet<br />

mitoz gözlenmesi, nekroz izlenmemesi ve tümör boyutunun<br />

da 4 cm olması nedeniyle tümörün agresif seyirli<br />

olmadığı düşünülerek hastaya onkoloji tarafından kemoterapi<br />

önerilmedi.<br />

Sonuç olarak; asemptomatik hastalarda, akciğerde nekroz<br />

içeren, PET-CT taramada düşük FDG tutulumu gösteren<br />

kitlesel lezyonların ayırıcı tanısında Primer Pulmoner<br />

LMS’ler göz önünde tutulmalıdır. Bu hastaların tanısı<br />

oldukça zordur. Tanı ve tedavi amacıyla cerrahi girişim<br />

çoğu zaman gerekmektedir.<br />

ÇIKAR ÇATIŞMASI<br />

Bu makalede herhangi bir çıkar çatışması bildirilmemiştir.<br />

KAYNAKLAR<br />

1. Attanoos RL, Appleton MA, Gibbs AR. Primary sarcomas<br />

of the lung: a clinicopathological and immunohistochemical<br />

study of 14 cases. Histopathology 1996; 29: 29-36.<br />

[CrossRef]<br />

2. Gladish GW, Sabloff BM, Munden RF, Truong MT, Erasmus<br />

JJ, Chasen MH. Primary thoracic sarcomas. Radiographics<br />

2002; 22: 621-37.<br />

3. Yücel H. Diğer Nadir Görülen Primer Pulmoner Sarkomlar.<br />

In: Erdoğan Y, Çapan N, Demirağ F (eds). Toraksın Nadir<br />

Tümörleri. 1. Baskı, Rekmay Ltd. Şti., Ankara 2010: 163-4.<br />

4. Lee SH, Shim JJ, Shin JS, Baek MJ, Choi YH, Kim MK, et<br />

al. Primary endobronchial leiomyosarcoma. Diagnosis following<br />

expectoration of tumor fragment. Respiration 2001;<br />

68: 99-102. [CrossRef]<br />

5. Fitoz S, Atasoy Ç, Kızılkaya E, Basekim C, Karsli F. Radiologic<br />

findings in primary pulmonary leiomyosarcoma. J<br />

Thorac Imaging 2000; 15: 151-2. [CrossRef]<br />

6. Govindan R, Subramanian J. Lung cancer . In: Govindan<br />

R. Arquette MA, (eds). The Washington Manual of Oncology.<br />

2nd ed. Philadelphia, PA: Lipppincott Williams &<br />

Wilkins; 2008: 363-76.<br />

7. Movsas B. Lung cancers. In: Pazdur R, Coia LR, Hoskins<br />

WJ, Wagman LD, (eds). Cancer Management: A Multidisciplinary<br />

Approach. 5 th ed. Melville, NY: PRR, Inc; 2001:<br />

487-506.<br />

8. Cordes BG, Collins BT, Mc Donald JW, Khosla A, Salimi<br />

Z. Fine needle aspiration biopsy of primary leiomyosarcoma<br />

arising from a pulmonary vein [letter]. Acta Cytol<br />

1999; 43: 523-6.<br />

9. Lee MC, Hsu CP, Hsia JY. Surgical Treatment of endobronchial<br />

leiomyosarcoma with right main bronchus total<br />

obstruction: a case report. Ann Thorac Cardiovasc Surg<br />

2008; 14: 105-8.<br />

10. Regnard JF, Icard P, Guibert L, de Montpreville VT, Magdeleinat<br />

P, Levasseur P. Prognostic factors and results after<br />

surgical treatment of primary sarcomas of the lung. Ann<br />

Thorac Surg 1999; 68: 227-31. [CrossRef]<br />

11. Petrov DB, Vlassov VI, Kalaydjiev GT, Plochev MA, Obretenov<br />

ED, Stanoev VI, et al. Primary pulmonary sarcomas<br />

and carcinosarcomas-postoperative results and comparative<br />

survival analysis. Eur J Cardiothorac Surg 2003; 23:<br />

461-6. [CrossRef]<br />

12. Roberge D, Hickeson M, Charest M, Turcotte RE. Initial<br />

McGill experience with fluorodeoxyglucose pet/ct staging<br />

of soft-tissue sarcoma. Curr Oncol 2010; 17: 18-22.<br />

[CrossRef]<br />

13. Dubose JJ, Sutherland MJ. Primary pulmonary spindle cell<br />

neoplasm. Curr Surg 2005; 62: 341-3. [CrossRef]<br />

14. Hayashi T, Tagawa T, Ashizawa K, Abe K, Kinoshita N,<br />

Tsutsui S, et al. Contrast-enhanced dynamic magnetic resonance<br />

imaging of primary pulmonary leiomyosarcoma.<br />

Tohoku J Exp Med 2006; 210: 263-7. [CrossRef]<br />

<strong>Cilt</strong> - Vol. 2 <strong>Sayı</strong> - No. 1 38


Respir Case Rep <strong>2013</strong>;2(1): 39-43 DOI: 10.5505/respircase.<strong>2013</strong>.14622<br />

CASE REPORT<br />

OLGU SUNUMU<br />

Dilay Ahat Çimen, Aydanur Ekici, Emel Bulcun, Mehmet Ekici<br />

RESPIRATORY CASE REPORTS<br />

Swyer-James/Mac Leod Sendromu (SJMS) pulmoner<br />

arter hipoplazisine bağlı unilateral hiperlüsent akciğer<br />

görünümü ve bronşektazi ile karakterize nadir görülen<br />

bir hastalıktır. Çocukluk çağında geçirilen viral<br />

bronşiolit ve pnömoniler sonrası akkiz olarak geliştiği<br />

düşünülmektedir. Kırk sekiz yaşında kadın hasta,<br />

nefes darlığı, öksürük, balgam çıkarma yakınmalarıyla<br />

başvurdu. Öyküsünden bu şikayetlerinin çocukluk<br />

yaşlarından beri tekrarladığı, 10 yıl öncesine kadar<br />

kronik bronşit, son 10 yıldır da bronşektazi ve küçük<br />

hava yolu hastalığı tanılarıyla takip ve tedavi edildiği<br />

öğrenildi. Fizik muayenesinde; solunum seslerinin<br />

şiddeti sağ alt bölgede sola göre azalmış, bilateral<br />

orta ve alt bölgede ve anteriorda kaba ralleri mevcuttu.<br />

Akciğer grafisinde; sol akciğerde hacim kaybı,<br />

radyolusensi artışı ve alt zonda bronşektazik alanlar<br />

izlendi. Bilgisayarlı tomografide; sol pulmoner arter<br />

ve dallarının kalibrasyonu sağa kıyasla belirgin azalmıştı.<br />

SJMS çocukluk ve genç erişkin dönemde teşhis<br />

edilen bir hastalık olmasına karşın, olgumuzda 48<br />

yaşına kadar solunum şikayetleri tanımlaması nedeniyle<br />

birçok kez tetkikler yapılmasına rağmen tanı<br />

konulmamıştır. Tek taraflı hiperlüsent akciğer görünümü<br />

saptandığında bu sendromun ayırıcı tanıda<br />

düşünülmesi gerektiğini vurgulamak için sunuyoruz.<br />

Anahtar Sözcükler: Bronşektazi, Hiperlüsent akciğer,<br />

Swyer-James /Macleod Sendromu.<br />

Swyer-James/MacLeod syndrome (SJMS) is a rare<br />

disease, characterized by unilateral hyperlucent lung<br />

due to hypoplasia of the pulmonary artery and bronchiectasis.<br />

Illnesses such as viral bronchiolitis and<br />

pneumonia in childhood are thought to be an acquired<br />

form. A 48-year-old woman applied to the<br />

hospital with symptoms including shortness of breath,<br />

sputum, and cough. Her medical history revealed that<br />

these symptoms had been relapsing since her childhood.<br />

She had been diagnosed and monitored for<br />

chronic bronchitis and bronchiectasis for the past 10<br />

years. A physical examination revealed that the respiratory<br />

sounds of the lower left lobe decreased more<br />

than the right side, and revealed coarse crackles in<br />

the both middle, anterior, and inferior hemithorax.<br />

Chest radiography showed a loss of volume of the<br />

left lung, hiperlucency, and areas of bronchiectasis in<br />

the lower left lobe. Computed tomography showed<br />

that calibration of left pulmonary artery and its<br />

branches significantly decreased compared to the<br />

right side. We present our case simply because the<br />

majority of SJMS cases are diagnosed in childhood<br />

and young adulthood; however, our patient was<br />

examined several times with the same symptoms and<br />

not diagnosed until the age of 48. This syndrome<br />

should be considered in the differential diagnosis of<br />

patients who have hyperlucent lung.<br />

Key words: Bronchiectasis, Hyperlucent lung, Swyer-<br />

James /Macleod Syndrome.<br />

Kırıkkale Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları<br />

Anabilim Dalı, Kırıkkale.<br />

Kırıkkale University, Faculty of Medicine, Department of Pulmonary<br />

Medicine, Kırıkkale, Turkey.<br />

Submitted (Başvuru tarihi): 08.08.2012 Accepted (Kabul tarihi): 09.11.2012<br />

Correspondence (İletişim): Dilay Ahat Çimen, Kırıkkale Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları<br />

Anabilim Dalı, Kırıkkale<br />

e-mail: dilayahat@mynet.com<br />

39


Respiratory Case Reports<br />

Swyer-James/MacLeod Sendromu (SJMS) Swyer ve James<br />

tarafından 1953 yılında tanımlanmış olup oldukça nadir<br />

görülen ve tek taraflı hiperlüsensi ile karakterize kompleks<br />

bir hastalık olarak kabul edilmektedir (1). Radyolojik olarak<br />

tek taraflı hava hapsi, hiperlüsensi bulguları, küçük ya<br />

da normal boyutlarda akciğer ile pulmoner damarların<br />

sayısında ve boyutlarında azalma karakteristik özellikleridir<br />

(2). Genellikle bu bozukluk tekrarlayan solunum yolu<br />

enfeksiyonları sonrasında çocukluk döneminde teşhis<br />

edilir, ancak çok az veya sekelsiz bronşektazik hastalarda<br />

klinik tablo belirtisiz veya hafif belirtilerle seyredebilir,<br />

böyle hastalarda tanı erişkin yaşa kadar konulamayabilir<br />

(1). Biz burada tekrarlayan akciğer enfeksiyonları nedeni<br />

ile başvurup, yapılan radyolojik tetkikler sonucunda SJMS<br />

tanısı alan hastayı sunduk.<br />

OLGU<br />

Kırk sekiz yaşında kadın hasta, nefes darlığı, öksürük ve<br />

balgam yakınmasıyla hastanemize başvurdu. Olgunun ek<br />

hastalık öyküsü, ilaç ve sigara kullanımı yoktu. Hastanın<br />

tıbbi özgeçmişinde ilk olarak 1992 yılında pnömoni tanısı<br />

ile bölgesindeki hastanede yatarak tedavi gördüğü daha<br />

sonra kış aylarında artan öksürük ve hırıltı yakınmalarının<br />

olduğu, 10 yıl öncesine kadar kronik bronşit, son 10 yıldır<br />

da bronşektazi tanısı ile hastanemizde takip ve tedavi<br />

edildiği öğrenildi. Fizik muayenede, solunum seslerinin<br />

şiddeti sağ alt bölgede sola göre azalmış, her iki hemitoraksta<br />

orta ve alt bölgede ayrıca anteriorda kaba ralleri<br />

mevcuttu. Laboratuvar incelemesinde: hemoglobin 12,7<br />

(10,0–18,0) g/dl, hematokrit %38,6 (30,0–55,0), lökosit<br />

10,200 (4,4–11,3)/mm³, nötrofil oranı %74,8 (35-80),<br />

lenfosit oranı %18,0 (15-50) ve trombosit: 256.000<br />

(150.000-500.000) ml bulundu. Eozinofil oranı %2,1<br />

(0,0–33,0) olup normaldi. Biyokimyasal testlerde ise CRP<br />

4,64 mg/L (0,01–5) saptandı. Eritrosit sedimentasyon hızı:<br />

6 (0–20) mm/saat, rutin biyokimyasal testleri, otoantikorlar<br />

ve kollagen doku hastalığı markerları negatif saptandı.<br />

Posteroanterior (PA) akciğer grafisinde bilateral diafragmalar<br />

düzleşmiş, sol alt parakardiak alanda retraksiyonlar,<br />

sol akciğerde hacim kaybı ve sol alt zonda bronşektaziyi<br />

düşündüren alanlar mevcuttu (Şekil 1). Solunum fonksiyon<br />

testinde (SFT); FVC: 2,09L (%79) FEV1: 1,41L (%62),<br />

FEV1/FVC: %67 MEF25-75: 0,83L/sn (%26) olmak üzere<br />

orta derecede obstrüktif paterni mevcuttu. Arter kan gazı<br />

incelemesinde pH:7,44, PaO 2 : 65 mmHg, PaCO 2 : 32<br />

mmHg, HCO 3 : 22,5 mEq/L, SaO 2 : %93,6 olup hafif<br />

hipoksemisi vardı. Karbonmonoksit difüzyon (DLCO)<br />

testinde DLCO: %105, DLCO/VA: %143 olup normal sı-<br />

Şekil 1: PA akciğer grafisinde sol akciğerde hacim kaybı ve bronşektaziyi<br />

düşündüren alanlar.<br />

nırlarda izlendi. Akciğer hacimleri TLC: %92, RV: %140<br />

ve RV/TLC: %51 saptandı. Yüksek çözünürlüklü bilgisayarlı<br />

tomografisinde (YÇBT) sol pulmoner arter ve dallarının<br />

kalibrasyonu sağa kıyasla belirgin azalmış, hiperlüsent<br />

akciğer görünümü vardı. Ayrıca solda daha belirgin olmak<br />

üzere bilateral alt loblarda bronşektazik genişlemeler<br />

ve beraberinde hava hapsi görüldü (Şekil 2). Akciğer<br />

perfüzyon sintigrafisi’nde sağ akciğer üst lob apikal ve<br />

posterior, alt lob süperior, lateral ve bazal segmentlerde;<br />

sol akciğer alt lob süperior, alt lob bazal ve süperior<br />

segmentlerde multiple alanda segmental-subsegmental<br />

perfüzyon defektleri izlenmiştir (Şekil 3).<br />

Şekil 2: YÇBT Parankim Penceresi; YÇBT’de hava hapsi alanları ve<br />

bronşektazik değişiklikler.<br />

<strong>Cilt</strong> - Vol. 2 <strong>Sayı</strong> - No. 1 40


Bronşektazili Bir Hastada Gecikmiş Tanı: Swyer-James-MacLeod Sendromu | Ahat Çimen et al.<br />

Şekil 3: Perfüzyon sintigrafisi; Akciğerde çok sayıda segment ve subsegmental<br />

perfüzyon defektleri.<br />

Ventilasyon sintigrafisinde her iki akciğerde izlenen perfüzyon<br />

defektleri ile büyük oranda uyumlu ventilasyon<br />

defektleri izlenmiştir. Pulmoner MR anjiografi sonucu, sol<br />

hemitoraksta hacim kaybı ve sol pulmoner arter dallanmasında<br />

belirgin azalma izlendi (Şekil 4). Mevcut bulgularla<br />

hastaya Swyer James Mac Leod sendromu tanısı<br />

kondu.<br />

TARTIŞMA<br />

SJMS’nun postinfeksiyoz bronşiolitis obliterans ile ilişkili<br />

olduğu düşünülmekte ve sendromun patogenezi çocuklukta<br />

maruz kalınan çeşitli etkenlere bağlanmaktadır.<br />

Radyasyon tedavisi, kızamık, boğmaca, tüberküloz, mikoplazma,<br />

adenovirüs infeksiyonları, yabancı cisim aspirasyonu<br />

bunların arasında sayılabilir. Geçirilen muhtemel<br />

viral etkenlere bağlı akut bronşiolitis sonucunda terminal<br />

ve respiratuar bronşiollerde hasar oluşur ve alveoller<br />

normal gelişimini tamamlayamaz. Etkilenen akciğerin<br />

gelişimi geri kalır ve bunun sonucunda akciğer volümü ve<br />

kan akımı azalır. Alveoler hasara sekonder pulmoner<br />

dolaşımda bozulmaktadır (3,4).<br />

Toksik duman inhalasyonu ve organ transplantasyonu da<br />

etyolojide rol oynayan diğer faktörlerdendir (5). Tekrarlayan<br />

pulmoner enfeksiyonlar, efor dispnesi, wheezing,<br />

öksürük, balgam çıkarma ve hemoptizi SJMS'ın asıl semptomları<br />

olmakla birlikte az sayıda hasta asemptomatik<br />

kalabilir (6). Olgumuzda semptomlar 10 yıl öncesinde<br />

başlamış, tekrarlayan pnömoni ve bronşektazi nedeniyle<br />

araştırılmıştır. Bu olguların akciğer grafisinde tek taraflı<br />

hiperlüsens görünüm ile birlikte etkilenen bölgedeki pulmoner<br />

damarlanma azalmış olup, hilus normalden küçük<br />

saptanır. İnspiryumda mediasten etkilenen tarafa doğru<br />

kayar (7,8). Olgumuzun akciğer grafisinde sol hemitoraksta<br />

hacim kaybı ve yüksek çözünürlüklü bilgisayarlı to-<br />

Şekil 4: Pulmoner MR Angiografi; sol hemitoraksta hacim kaybı ve sol<br />

pulmoner arter dallanmasında belirgin azalma.<br />

mografisinde (YÇBT) bronşektazik alanlar saptandı.<br />

YÇBT’deki pulmoner arter dallarının hipoplazisi ve sol<br />

akciğerde hacim kaybı SJMS lehine değerlendirildi. Temel<br />

patolojik olay bronşiollerin obliterasyonu ile birlikte olan<br />

bronşiolit ve buna bağlı olarak akciğer parankimindeki<br />

alveoler destrüksiyon ve dilatasyondur. Periferik pulmoner<br />

damarlanma da inflamasyona bağlı olarak azalır. Bu<br />

patofizyolojik değişiklikler tutulan segmentte hava hapsi<br />

ve hipoperfüzyona yol açarak etkilenen lobda radyografik<br />

hiperlüsens görünümü oluşturmaktadır (9,10). Benzer<br />

radyolojik görünüme yol açan birçok hastalık olabilir.<br />

Nitekim, tek taraflı hiperlüsens akciğer nedenlerinin araştırıldığı<br />

40 hastalık bir seride; SJMS %45, lokalize amfizem<br />

%20, konjenital hipoplastik pulmoner arter %10,<br />

pulmoner emboli %10, bronşial karsinom % 7,5, radyoterapi<br />

sekeli % 5, benign intrabronşial neoplazi %2,5 oranında<br />

görüldüğü saptanmıştır (11). Pulmoner anjiyografide;<br />

etkilenen tarafın pulmoner arter ve dalları normalden<br />

küçük ve hipoplastik olarak izlenir. Kollateral damarlanmalar<br />

izlenebilir ama oldukça nadir bir durumdur (12).<br />

41 www.respircase.com


Respiratory Case Reports<br />

Tanımız pulmoner MR-anjiografi ile desteklenmiştir. Ventilasyon-perfüzyon<br />

sintigrafisinde etkilenen akciğerde anlamlı<br />

düzeyde azalmış perfüzyon belirlenirken ventilasyon<br />

fazında azalmış gaz alışverişi izlenir. Akciğer perfüzyon<br />

defekti, pulmoner damarların periferik dallarının normal<br />

gelişmemesinin bir sonucudur (13,14). Olgumuzda hem<br />

ventilasyon hem perfüzyon defektinin saptanması, tek<br />

taraflı saydam akciğer sendromu tanısını konmasında<br />

yardımcı olurken, ayırıcı tanıda yer alan pulmoner hipoplazi<br />

ve pulmoner emboli gibi vasküler oklüzyon yapan<br />

patolojilerden uzaklaşmamızı sağlamıştır (15). SJMS,<br />

bronşit, bronşiyolit, konstriktif obliteratif bronşiyolit ve<br />

amfizemle (muhtemelen) karakterizedir ve tipik olarak tek<br />

tarafta görülür ve akciğerin tümü tutulur. Bununla birlikte,<br />

bir lob veya segment ile sınırlı olgular da bildirilmiştir.<br />

Lümende düzensizlik ve oklüzyona neden olan submukozal<br />

fibrozis 4. jenerasyon bronş ve bronşiyollerden başlayarak<br />

terminal bronşiyollere kadar uzanmaktadır. Akciğer<br />

dokusu hipoplazik olup pulmoner arter ve dalları hem<br />

boyut olarak hem de sayıca azalmıştır. Hastalıklı taraftaki<br />

havayollarının distalindeki akciğer, hiperinflasyonla karakterizedir<br />

Hastalıklı taraftaki akciğer hacminde artış<br />

olmaması SJMS’yi amfizemden ayırt eden bir bulgudur<br />

(16,17). Kronik tromboembolik pulmoner hipertansiyon<br />

(KTEPH)’da da mozaik perfüzyon görüntüsü mevcuttur.<br />

Ancak KTEPH ‘da bilateral hiperlüsensi (oligemi), küçük<br />

pulmoner arterler/arteriollerdeki multipl oklüzyonlara<br />

bağlı olarak ortaya çıkar (18). SJMS’de, akciğer fonksiyon<br />

testleri ile obstrüktif akciğer hastalığı tespit edilmesine<br />

rağmen bu sendromun yaygınlığı, ağırlığı veya obstrüktif<br />

defektin seyri hakkında bilgiler kısıtlıdır. Chevrolet ve ark.<br />

(6) iki SJMS olgusunu 5 ve 12 yıl süreyle izlemişler ve bu<br />

sürede mevcut obstrüktif hastalığın ağır olmasına rağmen<br />

stabil kaldığını görmüşlerdir. Solunum fonksiyon testlerinde<br />

bizim hastamızda da olduğu gibi az-orta derecede<br />

obstrüktif tip bozukluk vardır. Bu olgularda prognoz genellikle<br />

iyidir, tek tedavisi tekrarlayan enfeksiyonları engellemek<br />

ve tedavi etmektir. Ancak bununla beraber ektazik<br />

bronşlarda enfeksiyon kontrol altına alınamazsa cerrahi<br />

tedavi gerekebilir (7).<br />

Bu olgu; nonspesifik semptomlarla gelip akciğer grafisinde<br />

tek taraflı radyolüsensi görünümü olan hastalarda<br />

SJMS akla gelmesi, daha detaylı sorgulama yapılması ve<br />

bu hastalığa yönelik ileri tetkiklerin yapılmasının önemini<br />

vurgulamak için sunulmuştur.<br />

ÇIKAR ÇATIŞMASI<br />

Bu makalede herhangi bir çıkar çatışması bildirilmemiştir.<br />

KAYNAKLAR<br />

1. Sulaiman A, Cavaille A, Vaunois B, Tiffet O. Swyer-James-<br />

MacLeod syndrome; repeated chest drainages in a patient<br />

misdiagnosed with pneumothorax. Interact CardioVasc<br />

Thorac Surg 2009; 8: 482-4. [CrossRef]<br />

2. Mason RJ, Murray JF, Broaddus VC, Nadel JA. Murray<br />

and Nadel’s Textbook of Respiratory Medicine, 4th ed.<br />

Philadelphia: Elsevier-Saunders; 2005: 312-59.<br />

3. Erkasar CF, Caglar CE, Koray D, Ilgin KN. Bilateral<br />

Swyer-James (Macleod’s) syndrome. Indian J Pediatr 2002;<br />

69: 433-5. [CrossRef]<br />

4. Marti-Bonmati L, Ruiz Perales F, Catala F, Mata JM, Calonge<br />

E. CT findings in Swyer-James syndrome. Radiology<br />

1989; 172: 477-80.<br />

5. Fregonese L, Girosi D, Battistini E, Fregonese B, Risso FM,<br />

Bava GL, et al. Clinical, physiologic, and roentgenographic<br />

changes after pneumonectomy in a boy with Macleod/Swyer-James<br />

syndrome and bronchiectasis. Pediatr<br />

Pulmonol 2002; 34: 412–6. [CrossRef]<br />

6. Lucaya J, Gartner S, García-Pena P, Cobos N, Roca I,<br />

Linan S. Spectrum of manifestation of Swyer-James-<br />

MacLeod Syndrome. J Comput Assist Tomogr 1998; 22:<br />

592-7. [CrossRef]<br />

7. Piquette CA, Rennard SI, Snider GL. Chronic bronchitis<br />

and emphysema. In: Murray FJ, Nadel JA, eds. Textbook<br />

of respiratory medicine. Philadelphia: W.B. Saunders Co.<br />

2000; 1187-245.<br />

8. Stern EJ, Samples TL. Dynamic ultrafast high resolution CT<br />

findings in a case of Swyer-James syndrome. Pediatr Radiol<br />

1992; 22: 350-2. [CrossRef]<br />

9. Hardy KA, Schidlow DV, Zaeri N. Obliterative bronchiolitis<br />

in children. Chest 1988; 93: 460-6. [CrossRef]<br />

10. Kogutt MS, Swischuk LE, Goldblum R. Swyer-James syndrome.<br />

(Unilateral hyperlucent lung) in children. Am J Dis<br />

Child 1973; 125: 614-8. [CrossRef]<br />

11. Hekali P, Halttunen P, Korhola O, Korppi-Tommola T.<br />

Chronic unilateral hyperlucent lung. A consecutive series<br />

of 40 patients. Rofo 1982; 136: 41-8. [CrossRef]<br />

12. Ghossain MA, Achkar A, Buy JN, Rochemaure J, Vadrot D.<br />

Swyer-James syndrome documented by spiral CT angiography<br />

and high resolution inspiratory and expiratory CT:<br />

an accurate single modality exploration. J Comput Assist<br />

Tomogr 1997; 21: 616-8. [CrossRef]<br />

13. Kiratli PO, Caglar M, Bozkurt MF. Unilateral absence of<br />

pulmonary perfusion in Swyer-James syndrome. Clin Nucl<br />

Med 1999; 24: 706-7. [CrossRef]<br />

14. Arslan N, Ilgan S, Ozkan M, Yuksekol I, Bulakbasi N, Pabuscu<br />

Y, et al. Utility of ventilation and perfusion scan in<br />

<strong>Cilt</strong> - Vol. 2 <strong>Sayı</strong> - No. 1 42


Bronşektazili Bir Hastada Gecikmiş Tanı: Swyer-James-MacLeod Sendromu | Ahat Çimen et al.<br />

the diagnosis of young military recruits with an incidental<br />

finding of hyperlucent lung. Nucl Med Commun 2001; 22:<br />

525-30. [CrossRef]<br />

15. Günen H, Kızkın Ö, Hacıevliyagil SS, Kotuk M. Tek taraflı<br />

saydam akciğer sendromu Swyer James (Macleod) sendromu<br />

(Bir olgu nedeniyle). Solunum 2003; 5: 37-40.<br />

17. Zamani A, Zamani AG. Clinical and cytogenetic evaluation<br />

of three patients with SwyerJames syndrome. Scott<br />

Med J 2006; 51: 54.<br />

18. Lillington GA. A diagnostic approach to chest diseases:<br />

differential diagnoses based on roentgenographic patterns.<br />

3rd ed. Baltimore: Williams & Wilkins; 1987: 257-73.<br />

16. Hansell DM. Diseases of the airways. In: Armstrong P,<br />

Wilson AG, Dee P, Hansell DM, eds. Imaging of diseases<br />

of the chest. 3rd ed. London: Mosby; 2000: 893-947.<br />

43 www.respircase.com


Respir Case Rep <strong>2013</strong>;2(1): 44-47 DOI: 10.5505/respircase.<strong>2013</strong>.96268<br />

CASE REPORT<br />

OLGU SUNUMU<br />

Dilaver Taş, Oğuzhan Okutan, Tuncer Özkısa, Ömer Ayten, Ersin Demirer, Turgut Öztutgan<br />

RESPIRATORY CASE REPORTS<br />

Scimitar sendromu, nadir bir hastalıktır ve hipogenetik<br />

akciğer sendromu olarak da bilinir. Sendrom sağ<br />

pulmoner venin, vena kava inferiora drenajı ile karakterizedir.<br />

Burada sağ pulmoner arter agenezisinin<br />

eşlik ettiği Scimitar sendromu sunuldu. Yirmi bir yaşında<br />

erkek hasta nefes darlığı, öksürük, balgam<br />

çıkarma şikayetleri ile başvurdu. Akciğer grafisinde<br />

sağ akciğerde volüm kaybı, kalp ve mediastende<br />

sağa doğru yer değiştirme izlendi. Bronkoskopik<br />

incelemede ve toraks BT’de orta lob bronşu izlenmedi.<br />

Toraks BT anjiografi görüntülerinde sağ akciğer alt<br />

loba ait venin sağ hepatik vene drene olduğu ve sağ<br />

pulmoner arter çapında azalma izlendi. Akciğer perfüzyon<br />

sintigrafisinde sağ akciğerde total perfüzyon<br />

kaybı izlendi. Scimitar sendromlu hastalarda akciğer<br />

grafisinde scimitar (pala) işaretinin olması karakteristiktir.<br />

Ancak bu işaret her zaman görülmeyebilir.<br />

Akciğer grafisinde volüm kaybı ve mediastinal şifti<br />

olan genç hastalarda diğer hastalıkların yanında<br />

Scimitar Sendromu da akla gelmelidir.<br />

Anahtar Sözcükler: Scimitar sendromu, pulmoner arter<br />

agenezisi, BT anjiografi.<br />

Scimitar syndrome is a very rare disorder and also<br />

known as hypogenetic lung syndrome. The syndrome<br />

is characterized with anomalous connection of the<br />

pulmonary vein with the vena cava inferior. In this text,<br />

scimitar syndrome associated with pulmonary artery<br />

hypoplasia is presented. A 21-year-old male patient<br />

with complaints of cough, shortness of breath and<br />

sputum was admitted. Chest X-ray revealed volume<br />

loss of right lung and shift to the right of heart and<br />

mediastinum. The middle lobe wasn’t observed in<br />

bronchoscopy and thorax CT. Thoracic CT angiography<br />

images revealed that vein of right lung lower<br />

lobe drains right hepatic vein and right pulmonary<br />

artery diameter is reduced. Lung perfusion scintigraphy<br />

revealed total loss of perfusion of right lung.<br />

Scimitar sign on chest X ray is characteristics for scimitar<br />

syndrome. However, this sign cannot be seen in<br />

some patients. If there is volume loss of right lung<br />

and shift to the right of heart and mediastinum, scimitar<br />

syndrome should be considered in addition to<br />

other diseases.<br />

Key words: Scimitar syndrome, agenesis of pulmonary<br />

artery, CT angiography.<br />

GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi, Göğüs Hastalıkları<br />

Servisi, İstanbul.<br />

GMMA Haydarpaşa Training Hospital, Department of Pulmonology,<br />

İstanbul, Turkey<br />

Submitted (Başvuru tarihi): 14.08.2012 Accepted (Kabul tarihi): 28.09.2012<br />

Correspondence (İletişim): Dilaver Taş, GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi, Göğüs Hastalıkları Servisi, İstanbul.<br />

e-mail: dtas@gata.edu.tr<br />

44


Respiratory Case Reports<br />

Scimitar sendromu, pulmoner venin, anormal olarak vena<br />

cava inferiora (VCI) drenajı ile karakterize nadir görülen<br />

bir konjenital anomalidir. İlk defa 1836 yılında Cooper ve<br />

arkadaşları tarafından tanımlanmıştır (1). Bu anomalinin<br />

birçok adı (hipogenetik akciğer sendromu, Halasz sendromu)<br />

vardır (2). Sendrom, anormal seyir gösteren pulmoner<br />

venin, Posteroantrior (PA) grafisinde pala (Türk<br />

kılıcı) şeklinde hiperdens bir görünüm oluşturmasından<br />

dolayı sıklıkla Scimitar Sendromu olarak bilinir (1). Sendromun<br />

değişik varyantları vardır. Bu varyantlar arasında<br />

başlıcaları; sağ pulmoner venlerin (alt lob, orta lob veya<br />

tüm akciğer) VCI’un diafram altında veya üstünde kalan<br />

kısmına drene olması, akciğer hipoplazisi, pulmoner lob<br />

anomalileri, trakeobronşiyal anomaliler, pulmoner arter<br />

agenezisi, sağ akciğerin abdominal aortadan gelen damarlarla<br />

beslenmesi, dekstrokardi, ASD ve VSD sayılabilir<br />

(3,4). Bu yazıda, nadir görülen bir pulmoner venöz dönüş<br />

anomalisinin klinik ve laboratuvar bulguları sunuldu.<br />

OLGU<br />

Yirmibir yaşında erkek hasta nefes darlığı, öksürük, balgam<br />

çıkarma şikâyetleri ile başvurdu. Hastanın 5 paket/yıl<br />

sigara kullanım öyküsü olup çocukluk yaşlarından<br />

beri eforla belirginleşen nefes darlığı şikâyeti mevcuttu.<br />

Fizik muayenede, sağ hemitoraksta palpasyonla toraks<br />

ekspansiyonunda azalma ve oskültasyonla sağ hemitoraksta<br />

solunum seslerinde seyrek kaba raller duyuldu.<br />

Hemogram ve kan biyokimyası normaldi. Çekilen PA<br />

akciğer grafisinde; sağ akciğerde volüm kaybı, kalp ve<br />

mediastende sağa doğru yer değiştirme, sağ hemidiafram<br />

elevasyonu görülürken, sağ hilus izlenmedi (Şekil 1). Fiberoptik<br />

bronkoskopik incelemede, karina ve ana bronşlar<br />

ile sol bronş sistemi normal görünümde idi. Sağ sistem<br />

incelemesinde, üst lob ve alt lob segment ağızları normal<br />

görülürken, orta lob girişi gözlenmedi.<br />

Toraks bilgisayarlı tomografi incelemesinde, sağ akciğerde<br />

volüm kaybı ve orta lob bronşu yokluğu izlendi. Ayrıca<br />

sağ pulmoner arter çapı 1,3 cm, sol pulmoner arter çapı<br />

2 cm olarak ölçüldü. Sağ akciğerde vasküler yapılarda<br />

belirgin azalma vardı (Şekil 2,3). Toraks BT anjiografi<br />

görüntülerinde, sol pulmoner arter ve vende anormallik<br />

saptanmazken, sağ akciğer alt lob veninin hepatik vene<br />

drene olduğu ve sağ pulmoner arter dallanmasının olmadığı<br />

izlendi (Şekil 4,5). Akciğer perfüzyon sintigrafisinde,<br />

sol akciğerde radyofarmasötik tutulumu homojen ve perfüzyon<br />

defekti saptanmazken, sağ akciğerde aktivite tutulumu<br />

izlenmedi (Şekil 6).<br />

Şekil 1: PA Akciğer grafisi, sağ akciğerde volüm kaybı, kalp ve mediastende<br />

sağa doğru yer değiştirme, sağ hemidiafram elevasyonu ve sağ<br />

hilusta küçülme.<br />

Şekil 2: Toraks BT, sağ akciğerde volüm kaybı, kalp ve mediastenin sağa<br />

yer değiştirme.<br />

Şekil 3: Toraks BT, sağ pulmoner arter çapı 1,3 cm, sol pulmoner arter<br />

çapı 2 cm.<br />

<strong>Cilt</strong> - Vol. 2 <strong>Sayı</strong> - No. 1 45


Sağ Pulmoner Arter Agenezisinin Eşlik Ettiği Scimitar (Pala) Sendromu | Taş et al.<br />

saptandı. Mevcut bulgularla hastada anormal venöz dönüş,<br />

sağ akciğer hipoplazisi ve sağ pulmoner arter agenezisi<br />

saptanarak, Scimitar sendromu tanısı kondu. Hastalığın<br />

doğal seyri ve olası komplikasyonları hakkında<br />

hastaya bilgi verilerek düzenli kontrollere gelmesi önerildi.<br />

Şekil 4: Toraks BT anjiografi (arteryel faz), sol pulmoner arter normal,<br />

sağ pulmoner arter dallanması yok.<br />

Şekil 5: Toraks BT anjiografi (venöz faz), sağ akciğer alt lob veni hepatik<br />

vene drene oluyor.<br />

Şekil 6: Akciğer perfüzyon sintigrafisi, sol akciğerde radyofarmasötik<br />

tutulumu homojen ve perfüzyon defekti yok, sağ akciğere ait aktivite<br />

tutulumu görülmedi.<br />

Solunum fonksiyon testinde, FVC: %96, FEV1: %81,<br />

FEV1/FVC: %73 olarak saptandı. EKG normal olup ekokardiyografik<br />

olarak kardiak fonksiyonlar ve pulmoner<br />

arter basıncı normal bulundu. Hastanın arteriyal kan<br />

gazında pH: 7,42, PaCO 2 : 42 mmHg, PaO 2 : 77 mmHg<br />

TARTIŞMA<br />

Olgumuzda yapılan incelemeler sonucunda sendromun<br />

ana komponentleri olarak akciğer hipoplazisi ve orta lob<br />

yokluğu, sağ akciğer alt lob veninin hepatik vene drenajı<br />

ve pulmoner arter yokluğu izlendi.<br />

Sendromun klinik görünüm ve saptanma yaşına göre,<br />

bebeklik ve çocukluk/erişkin tipi olmak üzere iki formu<br />

vardır. Bebeklik çağında görülen sendrom daha ciddidir.<br />

Bu formda solunumsal ve kardiak yetmezlik bulguları<br />

vardır ve sıklıkla pulmoner hipertansiyon görülür. Çocukluk/erişkin<br />

tipinde ise klinik görünüm asemptomatik veya<br />

hafif semptomatik olabilir (3). Bu bulgular eşliğinde, olgumuzun<br />

erişkin tip Scimitar sendromu olduğu görülmektedir.<br />

Scimitar sendromunda, kalbin sağ kenarından inerek<br />

VCI’a drene olan pulmoner venin PA akciğer grafisinde<br />

palaya benzemesi [scimitar sign (pala bulgusu)] karakteristik<br />

bir görünüm olarak kabul edilir (5, 6). Ancak olgumuzda<br />

akciğer grafisinde pala bulgusu izlenememektedir.<br />

Yapılan literatür araştırmasında bu bulgunun her zaman<br />

grafide görülmeyebileceği anlaşılmıştır (4,7,8).<br />

Scimitar sendromunda pulmoner hipoplazi olan olgularda<br />

bazı lobların volüm kaybı veya yokluğu izlenmektedir.<br />

Woodring ve ark (9) tarafından yapılan bir çalışmada,<br />

konjenital venolober sendromlu hastaların klinik ve radyolojik<br />

özellikleri incelenmiştir. Toplam 29 hastalık bu serinin<br />

8’inde Scimitar sendromu mevcut olup bunların da<br />

6’sında orta lob yokluğu izlenirken, sağ üst lob yokluğu<br />

ise toplam 5 hastada izlenmişti. Scimitar sendromlu hastalarda<br />

alt lobun yanı sıra sağ üst lob veya orta lobda<br />

etkilenmektedir. Olgumuzda da bronkoskopik ve tomografik<br />

olarak orta lob yokluğu izlenmiştir.<br />

Hastamızda toraks BT’de, sağ ana pulmoner arter çapı<br />

1,3 cm olmakla birlikte; üç boyutlu toraks BT ve sintigrafi<br />

incelemesi ile sağ pulmoner arterin akciğere dallanma<br />

göstermediği anlaşılmıştır. Scimitar sendromu ile birlikte<br />

sağ pulmoner arter hipoplazisi görülebilmektedir. Bunun<br />

yanında daha az sıklıkta pulmoner arter yokluğu da saptanabilmektedir<br />

(10). Genelde pulmoner arterde agenezi<br />

olması aynı taraf akciğerde pulmoner agenezi ya da aplazisi<br />

ile birliktedir. Ancak olgumuzda olduğu gibi pulmoner<br />

hipoplazili hastalar da görülebilmektedir (9,10).<br />

46 www.respircase.com


Respiratory Case Reports<br />

Olgumuzda toraks BT anjiografi görüntülerinde sağ akciğer<br />

alt lob veninin hepatik vene drene olduğu izlendi.<br />

Scimitar sendromlu hastalarda, sağ alt lob veninin, diaframın<br />

üst veya altından VCI’ya, hepatik, portal veya azigos<br />

vene ve bunların dışında sağ atrium veya koroner<br />

sinüse drene olabildiği gösterilmiştir (9). Literatür incelemesinde<br />

sağ alt lob veninin en çok VCI’a drene olduğu<br />

bulunmuştur (7,9-11).<br />

Scimitar sendromlu hastalara tanı koymak için direkt grafi<br />

yanında BT, BT Anjiografi, Manyetik Rezonans Anjiografi<br />

(MRA), DSA kullanılmaktadır. Son yıllarda BT’de 3 boyutlu<br />

rekonstrüksiyon yöntemi ile anomali gösteren pulmoner<br />

venöz yapılar ve bunların drene oldukları venler görüntülenebilmektedir<br />

(12). Olgumuzda tanı, primer olarak BT<br />

anjiografi ile konmuştur. Bu yöntem noninvazif olması<br />

nedeniyle tercih edilebilir.<br />

Sendromun tedavisi, klinik duruma göre, takip veya cerrahi<br />

girişim seçeneklerini kapsar. Hastada hemodinamik<br />

olarak 2:1 oranından fazla sol-sağ şant olması, tekrarlayan<br />

pulmoner enfeksiyon ve kardiyak anormallikler olması<br />

durumunda cerrahi girişim düşünülmelidir (3,13,14).<br />

Olgumuzda semptomların hafif olması, pulmoner hipertansiyon<br />

ve kardiyak anomali saptanmaması ve tekrarlayan<br />

pulmoner enfeksiyon olmaması nedeniyle operasyon<br />

yapılmadı ve düzenli kontrollere gelmesi önerildi.<br />

Sonuç olarak akciğer grafisinde volüm kaybı ve mediastinal<br />

şifti olan genç hastalarda Scimitar Sendromu akla<br />

gelmeli ve ileri tanısal yöntemlere başvurulmalıdır.<br />

ÇIKAR ÇATIŞMASI<br />

Bu makalede herhangi bir çıkar çatışması bildirilmemiştir.<br />

KAYNAKLAR<br />

1. Henk CB, Prokesch R, Grampp S, Strasser G, Mostbeck<br />

GH. Scimitar syndrome: MR assessment of hemodynamic<br />

significance. J Comput Assist Tomogr 1997; 21: 628-30.<br />

[CrossRef]<br />

2. Baskar Karthekeyan R, Saldanha R, Sahadevan MR, Rao<br />

SK, Vakamudi M, Rajagopal BK. Scimitar syndrome: experience<br />

with 6 patients. Asian Cardiovasc Thorac Ann 2009;<br />

17: 266-71. [CrossRef]<br />

3. Vida VL, Padalino MA, Boccuzzo G, Tarja E, Berggren H,<br />

Carrel T, et al. Scimitar syndrome: a European Congenital<br />

Heart Surgeons Association (ECHSA) multicentric study.<br />

Circulation 2010; 122: 1159-66. [CrossRef]<br />

4. Kalaç N, Kurt B, Hasanoğlu C. Scimitar (Pala) sendromu:<br />

Olgu sunumu. Turgut Özal Tıp Merkezi Dergisi 1997; 4:<br />

298-301.<br />

5. Cirillo RL Jr. The scimitar sign. Radiology 1998; 206;<br />

623-4.<br />

6. Beder S, Şen S, Karnak D, Kayacan O, Akay H. Ender bir<br />

pulmoner anomali: Erişkin tip Scimitar sendromu. Toraks<br />

Dergisi 2001; 2: 42-5.<br />

7. Foreman MG, Rosa U. The Scimitar syndrome. South Med<br />

J 1991; 84: 489-93. [CrossRef]<br />

8. Alfano R, Calcaterra G, Garaffa D, Basile G, Spataro G,<br />

Sperandeo V. Scimitar syndrome with or without the "scimitar<br />

sign". Pediatr Med Chir 1982; 4: 291-6.<br />

9. Woodring JH, Howard TA, Kanga JF. Congenital pulmonary<br />

venolobar synrome revisited. Radiographics 1994;<br />

14: 349-69.<br />

10. Saltik IL, Eroglu AG, Oztunç F, Sarıoğlu A. Scimitar syndrome<br />

with absence of the right pulmonary artery: a case<br />

report. Turk J Pediatr 1999; 41: 399-402.<br />

11. Olson MA, Becker GJ. The Scimitar syndrome: CT findings<br />

in partial anomalous pulmonary venous return. Radiology<br />

1986;159: 25-6.<br />

12. Inoue T, Ichihara M, Uchida T, Sakai Y, Hayashi T, Morooka<br />

S. Three-dimensional computed tomography showing<br />

partial anomalous pulmonary venous connection complicated<br />

by the scimitar syndrome. Circulation 2002; 105:<br />

663. [CrossRef]<br />

13. Ward KE, Mullins CE. Anomalous pulmonary venous connections,<br />

pulmonary vein stenosis, and atresia of the<br />

common pulmonary vein. In: Garson A, Bricker JT, Fisher<br />

DJ, Neish SR, eds. The Science an Practice of Pediatric<br />

Cardiology. Baltimore: Williams and Wilkins; 1998: 1431.<br />

14. Yüksekol İ, Taşan Y, Bıçak M, Taşar M, Demirci N. Pulmoner<br />

venöz dönüş anomalisi (‘Scimitar’ sendromu): Olgu<br />

sunumu. Tuberk Toraks 2002; 50: 497-500.<br />

<strong>Cilt</strong> - Vol. 2 <strong>Sayı</strong> - No. 1 47

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!