13.03.2017 Views

KOAH Bülteni 2016 Sayı 1

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

a) Yürüyüş koridoru en az 30 metre uzunluğunda düz bir zemin olmalıdır.<br />

b) Yürüyüş e uygun kıyafet ve ayakkabı giyilmelidir.<br />

c) Deneme testi günün aynı saatinde yapılmalıdır.<br />

d) Gereken olgularda oksijen desteği sağlanmalıdır.<br />

e) Test 2 kere tekrar edilebilir. Test arasında en az 10 dakika dinlenme süresi<br />

olmalıdır.<br />

f) Pulseoksimetre takip edilmesi şart değildir.<br />

g) Testten once hastaya açıklamalar yapılmalıdır.<br />

h) Standart cesaretlenme cümleleri “iyi gidiyorsunuz”, “bunu koruyun” ya da<br />

“test bitimine 4 dakika kaldı” gibi ifadeler birer dakikalık aralarla<br />

kullanılmalıdır.<br />

<strong>KOAH</strong> VE 6 DYT<br />

<strong>KOAH</strong>’da rehabilitasyonunun ön plana çıkmasıyla 6DYT kullanımı artmıştır. 6DYT<br />

submaksimal bir testtir. Yaşam kalite anketleriyle korelasyon göstermesi nedeniyle<br />

günlük pratikte yaygın olarak kullanıma girmiştir. Solunum fonksiyon testleri ile zayıf<br />

korelasyon göstermektedir. Kardiyopulmoner egzersiz testinin (KPET)<br />

uygulanmasına göre daha sınırlı veri sağlamakla birlikte kullanım kolaylığı nedeniyle<br />

<strong>KOAH</strong>’lı hasta grubunda tercih edilir.<br />

<strong>KOAH</strong>’lı olgularda test öncesi kısa etkili bronkodilatatör kullanımı 6DYT<br />

mesafesinde artışa neden olmaktadır (8). 6DYT en sık olarak pulmoner<br />

rehabilitasyondan önce ve sonrasında etkinliğ in değ erlendirilmesinde kullanılmıştır.<br />

Cochrane veri tabanında ciddi <strong>KOAH</strong>’ı olan 450 olguluk bir meta-analizde pulmoner<br />

rehabilitasyon sonrası 6DYT mesafesinde ortalama artışın 49 metre olduğ u<br />

saptanmıştır (9). ‘National Emphysema Treatment Trial’ (NETT) çalışmasında da<br />

1218 hastada pulmoner rehabilitasyon öncesi ve sonrası etkinliğ in değ erlendirilmesinde<br />

6DYT kullanılmıştır (10). Ciddi <strong>KOAH</strong>’lı olgularda pulmoner


ehabilitasyon sonrası 6DYT mesafesindeki ortalama artışın 23.0±53.7 m olduğ u<br />

görülmüş tür.<br />

6DYT volüm küçültme ameliyatlarından sonra da değerlendirme ölçütü olarak<br />

kullanılmıştır. Ciccone ve arkadaşlarının yaptığı bir çalışmada akciğ er hacim<br />

küçültme cerrahisi sonrasında 6DYT mesafesinin 6. ayda 61.9 metre arttığ ı ve bu<br />

artışın 3. yılın sonunda 39.3 metre olarak devam ettiği bildirilmiştir (11).<br />

Günümüzde 6DYT için standardize edilmiş normal referans değ erleri olmamakla<br />

birlikte, kadın ve erkekler için normal referans değ erlerin elde edilmesine yönelik<br />

formüller geliştirilmiştir (Tablo 1). Yapılan farklı çalışmalarda erkekler ve kadınlar<br />

için ortalama yürüme mesafeleri farklı bulunmuştur. Bütün çalışmalarda 6DYT<br />

mesafesinde cinsiyet, yaş , boy, ağ ırlık ve FEV 1 ’in belirleyici faktörler olduğ u akılda<br />

tutularak referans değ erlerin seçiminde test prosedürünün de dikkate alınması<br />

gerekmektedir. Referans değ erlerde geniş değ iş kenlik olabildiğ inden, 6DYT’nin<br />

yorumlanmasında mutlak değ er kullanımı ve kişinin mutlak değerinin değişimi takip<br />

edilmelidir.<br />

<strong>KOAH</strong>’lı olgularda egzersiz kapasitesinin hafif derecede bozulduğu durumlarda<br />

6DYT normal ya da normale yakın olabilir. <strong>KOAH</strong>’lı olgularda düşük 6DYT önemli<br />

prognostik bilgiler sunabilir. Bowen ve arkadaşlarının yaptığı bir çalışmada pulmoner<br />

rehabilitasyon sonrası 6DYT’nin 155 m’den daha az olması durumunda, 4 yıllık<br />

mortalite %45olarak bildirilmiştir (12).<br />

Kişinin klinik durumunda biraz daha iyi ya da biraz daha kötüye olan değ iş imi ortaya<br />

koyan fark olarak ifade edilen “minimal klinik anlamlı değişim”, 6DYT sonuçlarının<br />

yorumlanmasında kullanılan bir diğ er yaklaşımdır. Farklı yöntemler kullanılmakla<br />

birlikte günümüzde 6DYT için minimal klinik anlamlı değişim 54 metre olarak kabul<br />

edilmektedir.<br />

Sonuç olarak 6DYT <strong>KOAH</strong> olgularında günlük pratikte kullanabileceğimiz, hastanın<br />

yaşam kalitesi ve mortalitesi hakkında bize bilgi sağlayan kullanışlı ve yapılması<br />

kolay bir saha testidir.


Kaynaklar<br />

1. Ergün P, Alan Testleri. Saryal SB, Ulubay G(Editörler).Solunum Fonksiyon<br />

Testleri,Toraks kitapları-sayı 16, İstanbul ; Aves yayıncılık 2012 :376-9.<br />

2. ATS statement : guidelines fort he six-minute walk test. Am J Respir Crit Care<br />

Med 2002; 166: 111-7<br />

3. Guyatt GH, Pugsley SO, Sullivaan MJ, et al. Effect of encouragement on<br />

walking test performance. Thorax 1984; 39: 818-22.<br />

4. Singh SJ, Morgan MDL, Scott S, et al.Development of a shuttle walking test<br />

of disability in patients with chronic airway obstruction. Thorax 1992; 47:<br />

1019-24.<br />

5. Enricht PL, Sherrill DL. Referance equations fors ix-minute walk in healty<br />

adults. Am J Respir Crit Med 1998; 158: 1384-87.<br />

6. Trooster T, Gosselik R, Decramer M. Six minute walking distance in healty<br />

eldery subjects. Eur Respir J 1999;14: 270.<br />

7. Okudan N. Göğüs Hastalıkları Kliniklerinde Uygulanan Egzersiz Testleri.<br />

Solunum Dergisi -Solunum 2012; 14: 32–4.<br />

8. Guyatt GH, Townsend M, Pugsley SO et al. Bronchodilators in choronic airflow<br />

limitation. Effects on airway function, exercise capacity, and quality of<br />

life. Am Rev Respir Dis 1987;135:1069-74.<br />

9. Laccasse Y, Brosseau L, Milne S, Martin S et al. Pulmonary rehabilitation for<br />

chronic respiratory disease. Cochrane Database Syt Rev 2002;(3):CD003793.<br />

10. National Emphysema Treatment Trial Research Group. Rational and design of<br />

The Na- tional Emphysema Treatment Trial: a prospective and randomised<br />

trial of lung volume reduction surgery.Chest 1999;116:1750-61.<br />

11. Ciccone AM, Meyers BF, Guthrie TJ et al. Long term out come of bilateral<br />

lung volu- me reduction in 250 consecutive patients with emphysema. J<br />

Thorac Cardiovasc Surg 2003;125:513-25.<br />

12. Bowen JB, Votto JJ, Thrall RS et al. Functional status and survival following<br />

pulmonary rehabilitation. Chest 2000;118:697-703.


Tablo 1: 6 DYT için eşitlik formülleri<br />

1. Erkek=(7.757xB-cm)-(5.02xY)-(1.76xA-Kg)-309<br />

Kadın=(2.11xB-cm)-(2.29xA-kg)-(5.58xY)+667<br />

(normalin alt sınırı için kadında 139, erkekte 153 çıkartılır)<br />

2. 218+(5.14xboy-5.32xyaş)-(1.80xkilo+51.31xcins)<br />

Erkek=1 kadın=0<br />

B:boy A:ağırlık Y:yaş cins:cinsiyet


<strong>KOAH</strong> Komorbiditeleri<br />

Doç.Dr.Esra Ertan Yazar<br />

Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi EAH<br />

Giriş<br />

<strong>KOAH</strong>'ın her evresinde komorbiditeler görülmekle birlikte ileri yaş hastalarda sıklığı artar.<br />

Komorbiditeler bazen <strong>KOAH</strong>'ın hem tanısını hem de şiddetini değerlendirmeyi güçleştirir.<br />

Diğer yandan komorbiditeler yaşam kalitesinde azalma, sağlık harcamalarında artış ve<br />

mortalite riskinde artış nedenidir. Komorbidite prevalansı çalışmalara göre değişkenlik<br />

göstermekle birlikte, bir çalışmada <strong>KOAH</strong>'lı hastaların %94'ünde ek hastalık gösterilmiş<br />

olması <strong>KOAH</strong> ile komorbiditelerin her zaman birlikte düşünülmesi gerektiğini ortaya<br />

koymaktadır (1). Bu kısa derlemede <strong>KOAH</strong> ile komorbidite birlikteliğinin nedenleri ve<br />

mekanizması ile sık karşılaşılan komorbit durumların <strong>KOAH</strong> ile etkileşimini özetleyeceğiz.<br />

<strong>KOAH</strong> ve komorbidite birlikteliğinin mekanizması<br />

<strong>KOAH</strong>’da komorbiditeler bizzat <strong>KOAH</strong> sebepleri (genetik faktörler, sigara, yaşlanma)<br />

ve/veya <strong>KOAH</strong>'ın oluşturduğu fizyopatolojik olaylar (doku hipoksisi, fiziksel inaktivite,<br />

pulmoner inflamasyon) sonucunda gelişebilir (2). <strong>KOAH</strong> ve komorbidite birlikteliğinin<br />

mekanizması konusunda en çok kabul gören iki hipotez; akciğerlerdeki lokal inflamasyonun<br />

sistemik dolaşıma yayılıp birçok organ ve sistem de hastalık oluşturması ve sistemik<br />

inflamatuar durumun bir çok hedef organı etkilediği gibi akciğerleri ve hava yollarını da<br />

etkileyerek <strong>KOAH</strong>’ a yol açtığıdır. <strong>KOAH</strong>’ın “bir sebep mi, yoksa sonuç mu?” tartışması<br />

halen devam etmektedir. Ancak çok sayıda çalışmada <strong>KOAH</strong>'lı hastaların serumlarında<br />

sitokinlerin (interlökinler, TNFα, adipokinler ), akut faz reaktanlarının (CRP, fibrinojen,<br />

serum amiloid A, surfaktan D) ve inflamatuar hücrelerin (monositler, lenfositler ve<br />

nötrofiller) artışı sistemik inflamasyonun <strong>KOAH</strong>'a eşlik eden komorbiditelerin<br />

mekanizmasında anahtar role sahip olduğunu göstermektedir (3,4).<br />

Kardiyovasküler Hastalıklar<br />

<strong>KOAH</strong>'da kardiyovasküler (KV) komorbiditelerin prevalansı %28-70 oranındadır ve<br />

<strong>KOAH</strong>'ın sağkalımı üzerine direkt etkilidir. <strong>KOAH</strong>'a eşlik eden KV komorbiditeler ve<br />

<strong>KOAH</strong>'da artmış risk oranları tablo1'de verildi (5).


Tablo1: <strong>KOAH</strong>'da kardiyovasküler komorbiditelerin relatif risk oranları<br />

KV komorbidite<br />

<strong>KOAH</strong>’da RR<br />

KAH 0.7-6.8<br />

KKY 1.8-3.9<br />

Aritmiler 1.2-5.6<br />

İnme 1.0-1.6<br />

Arteriyel Hipertansiyon 1.1-1.6<br />

Periferik arter hastalığı 1.1-5.5<br />

KAH, koroner arter hastalığı; KKY, konjestif kalp yetmezliği; RR ,rate ratio.<br />

Kardiyovasküler komorbiditelerin <strong>KOAH</strong> üzerine etkileri: Bir çalışmada 1164 <strong>KOAH</strong><br />

hastası 4 yıl süreyle takip edilmiş ve iskemik kalp hastalığı (İKH) varlığının <strong>KOAH</strong>'ın<br />

mortalitesini arttırdığı gösterilmiştir (6). Başka bir çalışmada da İKH varlığının stabil<br />

<strong>KOAH</strong>’lı hastalarda daha kötü yaşam kalitesine, daha şiddetli dispneye yol açtığı ve<br />

alevlenme süresini uzattığı bildirilmiş (7). Kardiyovasküler cerrahi uygulanacak 1005<br />

hastanın dahil edildiği ve 2.2±1.8 yıl süreyle takip edildiği bir çalışmada, <strong>KOAH</strong>’ın subklinik<br />

left ventrikül (LV) disfonksiyonu riskini artırdığı ve subklinik LV disfonksiyonu olan <strong>KOAH</strong><br />

hastalarında olmayanlara göre tüm nedenlere bağlı mortalite artışı tespit edilmiş (8).<br />

<strong>KOAH</strong>'ın KV komorbiditeler üzerine etkisi: Mannino ve arkadaşları 5000 olguyu<br />

değerlendirdikleri çalışmalarında erken evre <strong>KOAH</strong> hastalarında dahi KVH'lar için artmış risk<br />

olduğunu ve bu riskin ileri evrelerde daha da arttığını saptadılar (9). National Health and<br />

Nutrition Examination Survey (NHANES) epidemiyolojik takip çalışması koroner olaylara<br />

bağlı ölüm riskinin basit kronik bronşit semptomları varlığında %50, obstrüktif havayolu<br />

hastalığında ise %30 oranında arttığını gösterdi (10). Diğer risk faktörlerinden bağımsız<br />

olarak FEV1’ de ki her %10 azalmanın tüm nedenlere bağlı mortaliteyi %14 , kardiovasküler<br />

mortaliteyi ise %28 oranında arttırdığı saptandı (10).<br />

Çok merkezli 4132 kalp yetmezliği hastasının dahil edildiği büyük bir çalışma <strong>KOAH</strong>’ın kalp<br />

yetmezliğine bağlı ölüm riskini arttırdığı (HR:1.18) bildirildi (11). Ayrıca <strong>KOAH</strong>


alevlenmeleri AMİ riskinde 3 kat, kalp yetmezliği riskinde ise 10 kat artışa sebep olur (12).<br />

Tüm bu bulgular, alevlenmelerin önlenmesinin <strong>KOAH</strong> kadar KVH için de hayati önem<br />

taşıdığını göstermektedir.<br />

<strong>KOAH</strong> ve KVH'nın birlikte bulunması tedavide bazı çekinceleri beraberinde getirmektedir.<br />

Bunların başında uzmanların <strong>KOAH</strong>'lı hastalarda beta-bloker kullanımından çekinmeleri<br />

gelir. Bir çalışmada iskemik kalp hastalığı olan <strong>KOAH</strong> hastalarının sadece üçte birinin beta<br />

bloker kullandığı rapor edildi (13). Ancak beta-blokerlerin KVH'ın morbidite ve mortalitesi<br />

üzerine olumlu etkileri göz ardı edilemeyecek düzeydedir. Ayrıca kardiyoselektif beta<br />

blokerlerle yapılan bir çalışmada bu ilaçların <strong>KOAH</strong>'da FEV1 üzerine olumsuz etkisi<br />

olmadığı, solunumsal semptomları pleseboya göre arttırmadığı ve beta2- agonistlere FEV1<br />

cevabını etkilemediği gösterilmiştir (14). Diğer yandan beta blokerlerle tedavinin <strong>KOAH</strong>’da<br />

alevlenme riskini azalttığı ve sağ kalımı iyileştirdiği ileri sürülür (15).<br />

<strong>KOAH</strong> ve KVH birlikteliği özellikle yaşlı hastalarda daha yaygın olup bu grup hastalarda<br />

inhaler ilaçların kardiyovasküler güvenilirliği önemli bir soru işaretidir. Klinik araştırmalarda<br />

LABA ya da LAMA’nın kardiyak riski arttırdığına dair bir bulguya rastlanmamış olsa da<br />

(16,17), son yıllarda yayınlanan gözlemsel çalışmalarda uzun etkili bronkodilatörlerin<br />

kardiyak riski arttırdığına dair işaretler saptanmıştır (18). Diğer taraftan retrospektif<br />

çalışmalarda, KVH'ın tedavisinde kullanılan statin, ACE inhibitörü ve anjiyotensin reseptör<br />

blokerlerinin <strong>KOAH</strong>'a bağlı hastaneye yatış oranlarını ve total mortaliteyi azalttığı<br />

gösterilmiştir (19).<br />

Diyabet ve Metabolik Sendrom<br />

<strong>KOAH</strong>'a en sık eşlik eden endokrin bozuklukların başında diyabetes mellitus ve metabolik<br />

sendrom gelmektedir. <strong>KOAH</strong>'da diyabet prevalansı %10.3-18.7 olup genel popülasyona göre<br />

daha sıktır. Orta ve ağır <strong>KOAH</strong>’da artmış diyabet riski (sırasıyla RR:1.4-1.8) saptanmıştır ve<br />

akciğer fonksiyonlarındaki azalmanın diyabet gelişimi için bir risk faktörü olduğu<br />

gösterilmiştir (20). <strong>KOAH</strong> tedavisi ile ilişkili olarak sistemik steroid kullanımının glukoz<br />

regülasyonunu bozduğu bilinmekle birlikte, inhaler steroidlerin etkisi halen tartışılmaktadır.<br />

38.8584 hastanın 5.5 yıl süre ile takip edildiği çalışmada, solunumsal hastalıklar nedeniyle<br />

İKS kullanan hastalarda İKS dozuna bağlı olarak diyabet riskinin arttığı ve var olan diyabetin<br />

progrese olduğu gösterildi (21). <strong>KOAH</strong>’lı hastalarda da eş zamanlı diyabet varlığı daha kötü<br />

sağlık durumu, <strong>KOAH</strong> alevlenmesine bağlı yatış sürelerinin uzaması, kötü prognoz ve<br />

mortalite oranlarında artış ile ilişkili bulundu (9). <strong>KOAH</strong>’da metabolik sendrom prevalansı


ise %34 olarak bildirildi ve düşük FEV1 ya da FVC'nin metabolik sendrom ile ilişkili olduğu<br />

gösterildi (22).<br />

Osteoporoz<br />

Osteoporoz <strong>KOAH</strong>'da normal popülasyona göre daha sıktır ve prevalansı %24-%69 oranında<br />

değişmektedir. Osteoporoz sıklığı <strong>KOAH</strong>'ın şiddeti ile ilişkili olmakla birlikte hafif havayolu<br />

obstrüksiyonu olan hastalara da eşlik edebilir (23). İlginç olarak <strong>KOAH</strong> ile osteoporoz ilişkisi<br />

erkek hastalarda kadınlara göre daha güçlüdür ve daha hızlı kemik kaybı ile seyretmektedir.<br />

Ancak hekimler erkek hastalarda osteoporozu taramaya alışık olmadığı için <strong>KOAH</strong>’lı<br />

hastaların %80’inden fazlasında osteoporoz tanısız ve tedavisiz kalmaktadır. <strong>KOAH</strong> kalça<br />

kırığı ameliyatlarında perioperatif komplikasyonlar ve mortalite bakımından önemli bir risk<br />

faktörüdür. Bu nedenle <strong>KOAH</strong>'da kemik kaybının erken tanısı ve önlenmesi hayati öneme<br />

sahiptir (24). Diğer taraftan osteoporoz <strong>KOAH</strong>'da fiziksel inaktiviteyi ve vertebral kırık<br />

riskini arttırır. Her vertebra kırığı FVC'de %9 azalmaya yol açar ve tekrarlayan vertebra<br />

kırıkları kifoza ve dolayısı ile mevcut solunum sıkıntısının daha da artmasına neden olur (20).<br />

Malnütrisyon ve iskelet kası güçsüzlüğü<br />

<strong>KOAH</strong>’a sık eşlik eden komorbiditelerdir. Prevalans çalışmaya alınan <strong>KOAH</strong>’lı hastaların<br />

evresine ve nutrisyonel durumu tanımlama şekline göre değişir. Yağsız kitle indeksinin<br />

kadınlarda 15 kg/m 2 , erkeklerde 16kg/ m 2' altına inmesi malnütrisyon olarak kabul edilir.<br />

<strong>KOAH</strong>’lı hastalarda 3 farklı malnütrisyon profili izlenir. Bunlar ve sıklıkları;<br />

1. Düşük kilo ve düşük kas kitlesi (%60)<br />

2. Düşük kilo ve normal kas kitlesi (%20)<br />

3. Normal kilo ve düşük kas kitlesi (%20)<br />

En sık 3. grup hastalarda malnütrisyon atlanmaktadır. <strong>KOAH</strong>'ı olan hastaların %20-50’sinde<br />

yağsız kitle indeksinin düşük olduğu ve bu durumun ölüm riskini 2 kat arttırdığı bildirildi<br />

(25). Malnütrisyonun eşlik ettiği hastalarda nütrisyonel destek, anti-inflamatuar ajanlar ve<br />

anabolik hormonlar gibi birçok yeni ilaç denense de bugün için kesin olarak bilinen,<br />

nütrisyonel desteği de içeren pulmoner rehabilitasyon programlarının kaşeksiyi ve kas<br />

güçsüzlüğünü iyileştirebildiğidir (26).


Anemi<br />

<strong>KOAH</strong> hastalarında hipoksi nedeniyle polisitemi daha sık beklenirken, çalışmalarda anemi<br />

prevalansı %12.3-%23, polisitemi prevalansı ise %6 olarak rapor edilmiştir (27). <strong>KOAH</strong>'da<br />

sigara, malnütrisyon ve kronik inflamasyonun etkisi ile eritrositlerin sağ kalımında azalma,<br />

kemik iliğinde eritropoetin direnci ve demir hemostazının bozulması sonucu anemi geliştiği<br />

düşünülmektedir. <strong>KOAH</strong>'da ileri yaş, ciddi havayolu obstrüksiyonu, düşük VKİ ve diğer<br />

komorbiditelerin varlığı anemi için risk faktörleri arasındadır (28). Aneminin eşlik ettiği<br />

<strong>KOAH</strong> hastalarında; dispne skorlarının daha yüksek, egzersiz kapasitelerinin daha düşük,<br />

hastanede kalış sürelerinin daha uzun, sağlık harcamalarının daha fazla, sağ kalım oranlarının<br />

daha düşük ve mortalite oranlarının daha yüksek olduğu bildirilmiştir (27). <strong>KOAH</strong>’a eşlik<br />

eden aneminin tedavisinde eritropoetin ve kan transfüzyonu ile ilgili çok sınırlı sayıda çalışma<br />

olması nedeniyle bugün için kesin bir tedavi önerisi bulunmamaktadır ve bu konuda yapılacak<br />

yeni çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır.<br />

Obstrüktif Uyku Apnesi<br />

<strong>KOAH</strong>’da obstrüktif uyku apne (OUA) sıklığı genel popülasyonla benzer ya da hafif artmış<br />

olarak rapor edilmiştir ( %8- %14). <strong>KOAH</strong>'da OUA için risk faktörleri genel popülasyonla<br />

benzerdir (29). Birlikte bulunmaları her iki hastalığın sonuçlarını olumsuz etkilemekte olup<br />

bu etkileşim tablo 2'de özetlendi. OUA için standart tedavi CPAP olup noktürnal hipoksemisi<br />

olan ya da <strong>KOAH</strong>' a bağlı USOT endikasyonu olan hastalarda oksijen tedavisi de<br />

eklenmelidir. <strong>KOAH</strong> ve OUA birlikteliğinde, CPAP kullanan hastalarda kullanmayanlara<br />

göre sağ kalımın daha iyi olduğu saptanmıştır. Bu nedenle <strong>KOAH</strong>'a eşlik eden OUA'nin tanısı<br />

ve tedavisi büyük önem taşımaktadır.<br />

Tablo 2: <strong>KOAH</strong>-OUA birlikteliğinin sonuçları<br />

Uyku kalitesinde azalma<br />

Noktürnal hipoksemi ve desatürasyonda artma<br />

Gün içi hiperkarbi sıklığında artış<br />

PHT ve sağ kalp yetmezliği sıklığında artış<br />

Alevlenme nedeniyle hastane başvurularında artış<br />

Kardiyovasküler komorbiditelerde artış<br />

Ölüm riskinde artış


Gastroözofageal reflü hastalığı<br />

Araştırmalarda çok sayıda farklı tanımlamalar kullanılmış olsa da <strong>KOAH</strong>’da gastroösofagiyal<br />

reflü hastalığı (GÖRH) prevalansı %16-62 ile genel popülasyondan daha yüksektir. Ancak<br />

<strong>KOAH</strong> ile GÖRH arasındaki ilişki ve olası mekanizmalar konusunda bulgular yetersizdir.<br />

Şiddetli öksürük, intratorasik ve intraabdominal basınç değişiklikleri gibi mekanik faktörlerin<br />

rol oynayabileceği düşünülmektedir (30). GÖRH, <strong>KOAH</strong>’da daha kötü yaşam kalitesine ve<br />

daha şiddetli semptomlara yol açar. ECLIPS çalışmasında GÖRH'nın, <strong>KOAH</strong>’da sık<br />

alevlenme için bağımsız bir risk faktörü olduğu gösterildi (31).<br />

Depresyon ve Anksiyete<br />

<strong>KOAH</strong>’da depresyon prevalansı %20.6 oranında olup, genel popülasyondan (12.5%) daha<br />

sıktır. Elli yaş üzerindeki <strong>KOAH</strong> hastalarında %40 oranında depresif semptomlara rastlanmış<br />

ve bu oranın diyabet, inme ve KVH gibi diğer kronik hastalıklardan daha yüksek olduğuna<br />

işaret edilmiştir (32). <strong>KOAH</strong>’lı hastalarda anksiyete prevalansı ise %8.6-%28 oranında olup<br />

kadın cinsiyet ve kronik bronşit fenotipi ile ilişkili bulunmuştur (33).<br />

<strong>KOAH</strong>'da anksiyete ve depresyon varlığı yaşam kalitesinde azalma, 6 dakika yürüme<br />

mesafesinde kısalma, hastane yatışını takip eden 30 gün içinde yeniden başvuru ve mortalite<br />

oranlarında artış ile ilişkili bulunmuştur. <strong>KOAH</strong>’da farmakolojik ajanlar ve diğer seçenekler<br />

(kognitif ve davranışsal tedavi) ile depresyon ve anksiyete tedavisinin sonuçları çelişkili olsa<br />

da denenmelidir. Rehabilitasyon programlarının depresyon ve anksiyete semptomlarını<br />

iyileştirdiği gösterilmiştir (34).<br />

Sonuç<br />

Komorbiditeler göz ardı edilerek <strong>KOAH</strong>’ın şiddetini doğru değerlendirmek ve hastalığı<br />

optimal bir düzeyde yönetebilmek mümkün görünmemektedir. Kırk yaşın üzerinde, ≥10 p/y<br />

sigara anamnezi olan ve solunum fonksiyon testleri <strong>KOAH</strong> ile uyumlu her hasta ek hastalıklar<br />

açısından dikkatle değerlendirilmelidir. Tespit edilen komorbiditelerin etkin şekilde tedavisi<br />

<strong>KOAH</strong>’ın sonuçlarını da olumlu etkileyecektir. <strong>KOAH</strong> ile komorbid durumlar arasındaki<br />

ortak yolakların ve mekanizmaların daha iyi anlaşılması, gelecekte daha iyi tedavi rehberleri<br />

sağlayacaktır. Komorbiditelerin <strong>KOAH</strong> prognozu üzerindeki önemli etkileri nedeniyle GOLD<br />

birleşik <strong>KOAH</strong> değerlendirme algoritması içine komorbiditelerin de dahil edilmesi yönünde<br />

görüşler bildirilmektedir (35).


Kaynaklar<br />

1. Mapel DW, Hurley JS, Petersen HV et al. Health care utilization in chronic obstructive<br />

pulmonary disease: a case control study in a a health maintenance organization. Arch Intern<br />

Med 2000; 160:2653-58.<br />

2. Agusti AG. Systemic effects of chronic obstructive pulmonary disease. Proc Am Thorac<br />

Soc. 2005;2 (4):367-70.<br />

3. Decramer M, Janssens W. Chronic obstructive pulmonary disease and comorbidities.<br />

Lancet Respir Med. 2013;1:73-83.<br />

4. Gan WQ, Man SFP, Senthilselvan A, et al. Association between chronic obstructive<br />

pulmonary disease and systemic inflamation:a systemic review and meta-analysis. Thorax<br />

2004;6:316-24.<br />

5. Müllerova H, Agusti A, Erqou S, et al. Cardiovascular comorbidity in COPD:<br />

systematic literature review. Chest. 2013;144(4):1163-78.<br />

6. Divo M, Cote C, de Torres JP et al. Comorbidities and risk of mortality in patients with<br />

chronic obstructive pulmonary disease. Am J Respir Crit Care Med. 2012;186(2):155-61.<br />

7. Patel AR, Donaldson GC, Mackay AJ, et al. The impact of ischemic heart disease on<br />

symptoms, health status, and exacerbations in patients with COPD. Chest. 2012;141(4):851-7.<br />

8. Flu WJ, van Gestel YR, van Kuijk JP, et al. Co-existence of COPD and left ventricular<br />

dysfunction in vascular surgery patients. Respir Med. 2010;104(5):690-6.<br />

9. Mannino DM, Thorn D, Swensen A, et al. Prevalence and outcomes of diabetes,<br />

hypertension and cardiovascular disease in COPD. Eur Respir J. 2008;32(4):962-9.<br />

10. Sin DD, Man SF. Chronic obstructive pulmonary disease as a risk factor for<br />

cardiovascular morbidity and mortality. Proc Am Thorac Soc. 2005;2(1):8-11.<br />

11. De Blois J, Simard S, Atar D, et al. Norwegian Heart Failure Registry. COPD predicts<br />

mortality in HF: the Norwegian Heart Failure Registry. J Card Fail. 2010;16(3):225-9.


12. Donaldson GC, Hurst JR, Smith CJ, et al. Increased risk of myocardial infarction and<br />

stroke following exacerbation of COPD. Chest. 2010;137(5):1091-7.<br />

13. Egred M, Shaw S, Mohammad B, et al. Under-use of beta-blockers in patients with<br />

ischaemic heart disease and concomitant chronic obstructive pulmonary disease. QJM.<br />

2005;98(7):493-7.<br />

14. Salpeter S, Ormiston T, Salpeter E. Cardioselective beta-blockers for chronic obstructive<br />

pulmonary disease. Cochrane Database Syst Rev. 2005 19;(4):CD003566. Review.<br />

15. Rutten FH, Zuithoff NP, Hak E, et al. Beta-blockers may reduce mortality and risk of<br />

exacerbations in patients with chronic obstructive pulmonary disease. Arch Intern Med.<br />

2010;170(10):880-7.<br />

16. Calverley PM, Anderson JA, Celli B, et al. TORCH investigators. Salmeterol and<br />

fluticasone propionate and survival in chronic obstructive pulmonary disease. N Engl J Med.<br />

2007;356(8):775-89.<br />

17. Celli B, Decramer M, Leimer I, et al. Cardiovascular safety of tiotropium in patients with<br />

COPD. Chest. 2010;137(1):20-30.<br />

18. Gershon A, Croxford R, Calzavara A, et al. Cardiovascular safety of inhaled long-acting<br />

bronchodilators in individuals with chronic obstructive pulmonary disease. JAMA Intern<br />

Med. 2013;173(13):1175-85.<br />

19. van Gestel YR, Hoeks SE, Sin DD, et al. Effect of statin therapy on mortality in patients<br />

with peripheral arterial disease and comparison of those with versus without associated<br />

chronic obstructive pulmonary disease. Am J Cardiol. 2008;102(2):192-6.<br />

20. Cavaillès A, Brinchault-Rabin G, Dixmier A, et al.Comorbidities of COPD. Eur Respir<br />

Rev. 2013;22(130):454-75.<br />

21. Suissa S, Kezouh A, Ernst P. Inhaled corticosteroids and the risks of diabetes<br />

onset and progression. Am J Med. 2010;123(11):1001-6.<br />

22. Cebron Lipovec N, Beijers RJ, van den Borst B, et al. The Prevalence of Metabolic<br />

Syndrome In Chronic Obstructive Pulmonary Disease: A Systematic Review. COPD.<br />

<strong>2016</strong>;13(3):399-406.<br />

23. Graat-Verboom L, Wouters EF, Smeenk FW, et al. Current status of research on<br />

osteoporosis in COPD: a systematic review. Eur Respir J. 2009;34(1):209-18.<br />

24. Morden NE, Sullivan SD, Bartle B, et al. Skeletal health in men with chronic<br />

lung disease: rates of testing, treatment, and fractures. Osteoporos Int. 2011;22(6):1855-62.


25. Vestbo J, Prescott E, Almdal T, et al. Body mass, fat-free body mass, and prognosis in<br />

patients with chronic obstructive pulmonary disease from a random population sample:<br />

findings from the Copenhagen City Heart Study. Am J Respir Crit Care Med.<br />

2006;173(1):79-83.<br />

26. Berton DC, Silveira L, Da Costa CC, et al. Effectiveness of pulmonary rehabilitation in<br />

exercise capacity and quality of life in chronic obstructive pulmonary disease patients with<br />

and without global fat-free mass depletion. Arch Phys Med Rehabil. 2013;94(8):1607-14.<br />

27. Cote C, Zilberberg MD, Mody SH, et al. Haemoglobin level and its clinical impact in a<br />

cohort of patients with COPD. Eur Respir J. 2007;29(5):923-9.<br />

28. Chambellan A, Chailleux E, Similowski T; ANTADIR Observatory Group. Prognostic<br />

value of the hematocrit in patients with severe COPD receiving long-term oxygen therapy.<br />

Chest. 2005;128(3):1201-8.<br />

29. Machado MC, Vollmer WM, Togeiro SM, et al. CPAP and survival in moderate-to-severe<br />

obstructive sleep apnoea syndrome and hypoxaemic COPD. Eur Respir J. 2010;35(1):132-7.<br />

30. Kim J, Lee JH, Kim Y, et al. Association between chronic obstructive pulmonary disease<br />

and gastroesophageal reflux disease: a national cross-sectional cohort study. BMC Pulm Med.<br />

2013;13:51.<br />

31. Vestbo J, Anderson W, Coxson HO, et al; ECLIPSE investigators. Evaluation of COPD<br />

Longitudinally to Identify Predictive Surrogate End-points(ECLIPSE). Eur Respir J.<br />

2008;31(4):869-73.<br />

32. Schane RE, Walter LC, Dinno A, et al. Prevalence and risk factors for depressive<br />

symptoms in persons with chronic obstructive pulmonary disease. J Gen Intern Med.<br />

2008;23(11):1757-62.<br />

33.Di Marco F, Verga M, Reggente M, et al. Anxiety and depression in COPD patients: The<br />

roles of gender and disease severity. Respir Med. 2006;100(10):1767-74.<br />

34. Pirraglia PA, Casserly B, Velasco R, et al. Association of change in depression and<br />

anxiety symptoms with functional outcomes in pulmonary rehabilitation patients.<br />

J Psychosom Res. 2011;71(1):45-9.<br />

35. Global Initiative for Chronic Obstructive Lung Disease. Global Strategy for the<br />

Diagnosis, Management and Prevention of Chronic Obstructive Pulmonary Diseases.<br />

<strong>2016</strong>, http://www.goldcopd.org/guidelines-publications-reviewed-2010.html


Literatür Özeti<br />

Turan O, Emre JÇ, Deniz S, Baysak A, Turan PA, Mirici A. Adherence to Current COPD<br />

Guidelines in Turkey. Expert Opinion On Pharmacotherapy <strong>2016</strong>;17(2):153-8.<br />

Türkiye’de <strong>KOAH</strong> Rehberlerine Uyum<br />

Prof.Dr.Arzu Mirici<br />

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi<br />

Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı<br />

<strong>KOAH</strong>’da tedavi yakın geçmişe kadar yalnızca hastaların spirometrik değerlerine göre<br />

şekillendirilirken, hastalık durumunun daha iyi değerlendirilmesi ve olgularda tedavinin daha<br />

iyi yönetilebilmesi için semptom ve alevlenmelerin dahil edildiği düzenleme GOLD 2011’den<br />

itibaren yeni rehberlerde yer almıştır. Ulusal ve uluslararası rehberlere rağmen, <strong>KOAH</strong><br />

hastalarında seçilen tedavi modaliteleri her zaman bu rehberlerle uyumlu olmayabiliyor.<br />

Çalışmamızda, <strong>KOAH</strong> için tedavi rehberlerine ne kadar uygun tedavi verildiğinin<br />

araştırılması amaçlanmıştır.<br />

Kesitsel olan ve 6 ayrı birimin dahil olduğu bu çalışmada, <strong>KOAH</strong>’da evreye göre tedavi<br />

uyumu hakkında küçük bir Türkiye haritası çizilmesi fikri ile yola çıkıldı. Ülkemizin farklı<br />

bölgelerinde çalışan göğüs hastalıkları uzmanları tarafından takip edilmekte olan <strong>KOAH</strong> tanılı<br />

hastalar gözlemsel olarak incelendi. Hastalara uygulanan ilaç tedavilerinin, eski rehberdeki<br />

GOLD evrelemesine (spirometrik değerlendirme) ve yeni rehberdeki A, B, C ve D gruplarına<br />

önerilen tedavi protokollerine (birleşik değerlendirme) ne kadar uygun olduğu değerlendirildi.<br />

Çalışmaya dahil edilen 307 hastanın 262’si erkek (85.3%) ve 45’i kadın (14.7%) olup yaş<br />

ortalaması 66.4 idi (Tablo 1). Tablo 2’de hastaların her iki <strong>KOAH</strong> evreleme sistemine göre<br />

dağılımı gösterildi. Tedavilerin %40.4’ü her iki tedavi protokolüne, %30.9’u sadece yeni,<br />

%20.8’i ise sadece eski tedavi protokolüne uygundu. Hastaların %7.9’unun iki protokole de<br />

1


uygun tedavi almadıkları gözlendi. Eski tedavi protokolüne uyumsuzluk %51.8 iken, yeni<br />

sisteme göre bu oran %38.4 olarak bulundu (Şekil 1 ve 2).<br />

Rehberlerin önerdiği modelde tedavi almayan hastaların %98’inde gereğinden fazla ilaç<br />

kullanımı mevcuttu. Yeni rehber sistemine göre hastaların %36.8’i üçlü tedavinin (İKS +<br />

LABA + LAMA) endike olduğu D grubuna dahil olmasına rağmen hastaların %58’i üçlü<br />

tedavi alıyordu. Her iki tedavi sisteminin önerilerine aykırı olarak en sık gözlemlenen tedavi<br />

hatası gereksiz İKS kullanımı oldu. Yeni evrelemeye göre 109 (%97.1), eski evrelemeye göre<br />

148 hastada (%93.1) uygunsuz İKS kullanımı mevcuttu. Maliyet analizi yapıldığında,<br />

gereksiz fazla ilaç kullanımının yılda yaklaşık olarak 18.000 $ ek tedavi maliyeti getirdiği<br />

belirlendi.<br />

Sonuç olarak, <strong>KOAH</strong> hastalarında evrelere göre tedavi protokolleri zaman içerisinde<br />

değişiklik gösterse de hala yüksek oranda önerilen tedavi seçeneklerine uyulmamaktadır.<br />

Rehberler en düşük maliyet ile en yüksek klinik etkinliğin sağlanacağı optimum tedavi<br />

seçenekleri sunmaktadır. Bu nedenle rehberlere uygun tedavi verme konusunda uzmanlara<br />

yönelik farkındalık ve bilgilendirme çalışmaları sürekli olarak yapılmalıdır.<br />

2


Tablo 1: Çalışma hastalarının demografik ve karakteristik özellikleri.<br />

Demografik ve karakteristik<br />

bilgiler<br />

Çalışma hastaları (307 hasta)<br />

Yaş ± SS<br />

(minimum-maksimum)<br />

66.4 ± 10.2 (40-88)<br />

Erkek/kadın (sayı, %) 262/45 (85.3/14.7)<br />

FEV1 – litre ± SS<br />

% ± SS<br />

1,5 ± 0.5<br />

57.3 ± 16.2<br />

FVC – litre ± SS<br />

% ± SS<br />

1.8 ± 0.6<br />

62.5 ± 15.3<br />

FEV1 / FVC % ± SS 64.9 ± 14.9<br />

Sigara (paket.yıl) 46.5 ± 17.7<br />

<strong>KOAH</strong> alevlenme (/ 1 yıl) 0.49 ± 0.05<br />

SS: standart sapma, FEV1: 1. saniyedeki zorlu ekspiratuvar volüm, FVC: Zorlu vital kapasite.<br />

3


Tablo 2: Hastalarının her iki <strong>KOAH</strong> evreleme sistemine göre dağılımı.<br />

Spirometrik sınıflama (Evre)<br />

Birleşik<br />

Sınıflama I II III IV<br />

(Grup)<br />

A 14 59 - -<br />

B 2 69 - -<br />

C 2 15 22 2<br />

D 5 49 56 12<br />

Evre 1'de LABA+İKS+LAMA kullanımı<br />

Evre 1'de LABA+İKS kullanımı<br />

Evre 1'de LABA/LAMA kullanımı<br />

Evre 2'de İKS kullanımı<br />

5<br />

9<br />

8<br />

131<br />

Evre 3'de İKS olmaması*<br />

Evre 4'de İKS olmaması*<br />

4<br />

2<br />

0 20 40 60 80 100 120 140<br />

*Tekrarlayan ataklar varlığında.<br />

LAMA: uzun etkili antikolinerjik, LABA: uzun etkili β2-agonist, İKS: inhale kortikosteroid.<br />

Şekil 1: Spirometrik sınıflandırmada uygunsuz tedavi protokolü.<br />

4


A'da LABA+İKS+LAMA kullanımı<br />

28<br />

A'da LABA+İKS kullanımı<br />

A'da LABA+LAMA kullanımı<br />

10<br />

9<br />

B'de İKS kullanımı<br />

51<br />

C'de LABA+İKS+LAMA kullanımı<br />

20<br />

0 10 20 30 40 50 60<br />

LAMA: uzun etkili antikolinerjik, LABA: uzun etkili β2-agonist, İKS: inhale kortikosteroid.<br />

Şekil 2: Birleşik sınıflandırmada uygunsuz tedavi protokolü.<br />

5


Literatür Özeti<br />

Meshe OF, Claydon LS, Bungay H, Andrew S. The relationship between physical activity and<br />

health status in patients with chronic obstructive pulmonary disease following pulmonary<br />

rehabilitation. Disability and Rehabilitation, DOI: 10.3109/09638288.<strong>2016</strong>.1161842<br />

Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı Hastalarında Pulmoner<br />

Rehabilitasyonu Takiben Fiziksel Aktivite ve Sağlık Durumu Arasındaki<br />

İlişki<br />

Uz.Dr.Seda Tural Önür 1 , Uz. Dr. Nilüfer Aylin Acet Öztürk 2<br />

1 Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi EAH<br />

2<br />

Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı<br />

Giriş<br />

Fiziksel inaktivite <strong>KOAH</strong> hastalarında yüksek mortalite ve morbidite ile ilişkili olan önemli<br />

bir klinik faktördür. Aktivite seviyelerinde azalma ve azalmış 6DYT mesafesi artmış hastane<br />

başvurusu riskiyle korele olarak bulunmuştur. Pulmoner rehabilitasyon (PR) <strong>KOAH</strong>’lı<br />

hastalar için nonfarmakolojik tamamlayıcı bir tedavidir. Denetimli egzersiz çalışmaları bütün<br />

PR programlarının ana komponentidir ve bunu kişinin hastalığın yönetim eğitimi, psikolojik<br />

ve sosyal destek takip eder. PR programlarından sonra erken dönemde (4-12 hafta) izlenen<br />

olumlu etkiler programın tamamlanmasından 6-24 ay sonrasında kaybolmaktadır. Yeni<br />

rehberler olumlu etkilerin süregelmesi amacıyla birinci pulmoner rehabilitasyon<br />

programından sonra egzersiz ve aktivitenin sürdürülmesini önermektedir. Rehberler<br />

doğrultusunda, PR programlarını tamamlayan <strong>KOAH</strong> hastaları, fonksiyonel kapasitelerini<br />

maksimize etmek amacı ile idame egzersiz programlarına yönlendirilmektedir.<br />

Bu derlemenin amacı, PR’u takiben <strong>KOAH</strong> hastalarının günlük yaşam aktivitesi, sağlık<br />

ilişkili yaşam kalitesi ölçümleri ve hastane başvuruları arasındaki ilişkilerle ilgili kantitatif ve<br />

kalitatif çalışmaları sentezlemektir. Kantitatif olarak fiziksel aktivite ile sağlık ilişkili yaşam<br />

kalitesi ölçümleri ve hastane başvuruları arasındaki ilişkinin, kalitatif olarak ise PR sonrası


tamamlayıcı egzersize karşı hastaların tutumunu etkileyen faktörlerin değerlendirilmesi<br />

amaçlanmaktadır.<br />

Veri tabanı araştırması ve kaynakların taranması sonucunda altı kantitatif, onüç kalitatif<br />

değerlendirme temelli çalışmalar değerlendirmeye alındı. Kantitatif çalışmalar bir randomize<br />

kontrollü çalışmayı, bir non-randomize çalışmayı ve 4 kohort çalışmayı içermektedir. Kalitatif<br />

çalışmaların onu yüz yüze yarı-yapılandırılmış görüşme, üç çalışma ise grup görüşmeleriyle<br />

yapılmıştır.<br />

Çalışmaya dahil edilen olguların ortalama yaşı 67,54±7,30 ve ortalama vücut kitle indeksi<br />

25,5±6kg/m 2 olarak saptandı. GOLD sınıflamasına göre tüm evrelerde <strong>KOAH</strong> hastaları<br />

çalışmada yer aldı. Ortalama FEV1 %47,05±16,36 idi. Kantitatif çalışmalara 588 (322 erkek<br />

ve 256 kadın), kalitatif çalışmalara ise 216 (134 erkek, 82 kadın) olgu katıldı.<br />

Bütün çalışmalarda katılımcılar 4-12 haftalık PR programına katılmış ve PR merkezi dışında<br />

da egzersiz idame programlarına devam etmiştir. İdame egzersiz programının sıklığı ve süresi<br />

iki çalışmada belirtilmiş (haftada 3 kez 30-45 dakika süre ile 12 ay ve 12 haftada 24 seans).<br />

İdame egzersiz programları aerobik egzersiz (yürüme, bisiklet) ile kas direnç egzersizleri<br />

şeklinde programlandırılmış.<br />

Sonuçlar<br />

Günlük yaşam aktivitesi, egzersiz kapasitesi, genel ve <strong>KOAH</strong>’a özel sağlık ilişkili yaşam<br />

kalitesi ve hastane başvurusu sonuçları değerlendirildi.<br />

Fiziksel aktivite, sağlık durumu ve hastane başvurusu arasındaki ilişki<br />

Altı çalışmada (n=588) idame egzersiz tedavi ile 3. ve 6. ayda günlük yaşam aktivitesi ve<br />

günlük/haftalık aktivitelerde geçirilen zamanda pozitif bir değişim mevcuttu. Ölçüm<br />

yöntemlerindeki farklılıklardan dolayı ortalama düzelme belirtilemedi. Beş çalışmada 6DYT<br />

mesafesinde ortalama iyileşme 62 m olarak saptandı. İdame egzersiz tedavi ile dispne<br />

üzerinde pozitif bir etki izlendi ancak ölçüm yöntemlerindeki farklılıklardan dolayı verilerin<br />

analizi mümkün olamadı. Dört çalışmanın (32-35) (n=523) total SGRQ skoru ortalama 2,31<br />

kadar iyileşir iken, iki çalışmanın (30, 31) (n=65) total CRDQ skoru 15,66 kadar iyileşdi. Üç<br />

çalışmanın (n=105) ortalama FEV1 düzelmesi en az %1,3 olarak saptandı.


Günlük yaşam aktivitesi, egzersiz kapasitesi, sağlık durumu ve dispne arasındaki ilişki<br />

kantitatif çalışmalarla incelendi. Altı çalışmanın beşinde fiziksel aktivite ile egzersiz<br />

kapasitesi arasındaki ilişki değerlendirili. Günlük yaşam aktivitesi subskorları ile egzersiz<br />

kapasitesi ve 6DYT arasında yüksek anlamlı ilişki bulundu (r=0.636, p


dahil edilen altı çalışmanın hiçbirisi fiziksel aktivite ve hastane başvurusu arasında bir ilişkiyi<br />

göstermedi.<br />

Kalitatif (hastaların bildirdiği) sonuçlar<br />

Dahil edilen çalışmaların çoğunda katılımcıların özellikleri benzer olmakla birlikte çalışma<br />

dizaynı, veri toplanması ve analiz yönleri ile çalışmalar arasında farklılıklar mevcuttu. Dahil<br />

edilen çalışmalarda PR ve idame programlarına katılımı kolaylaştırıcı ve engelleyici etkenler,<br />

egzersiz ve aktivite katılımını etkileyen faktörleri, PR’nin hasta tarafından farkedilen etkileri,<br />

egzersizin faydaları, davranışsal değişiklik ve rehabilitasyon sonrası <strong>KOAH</strong> hastalarının<br />

ihtiyaçları değerlendirilmiştir.<br />

Hastalar tarafından en sık öne çıkarılan konu sosyal bütünleşme idi. Sosyal entegrasyon<br />

öğrenmeye ve bilginin paylaşımına olanak sağlamakta, karşılıklı güven ve desteği teşvik<br />

etmekte kendine güven, motivasyon ve hayat kalitesini arttırmaktadır. <strong>KOAH</strong> hastalarının PR<br />

sonrasında ihtiyaç duyduğu destekler sırasıyla; <strong>KOAH</strong> hastalığı ile ilişkili bilginin ve<br />

hastalığın yönetim becerilerinin desteklenmesi, <strong>KOAH</strong> hastalığı ile ilişkili toplumsal<br />

bilgilenmenin yaygınlaştırılması, aile, arkadaş ve toplumun tedaviye katılması,<br />

bireyselleştirilmiş danışmanlığa ulaşım, kişilerin kendi aralarında ve sağlık profesyonelleri ile<br />

bağlantı içerisinde kalmaları olarak belirlenmiştir.<br />

Çalışmaların çoğu PR’ın etkilerini ve idame egzersiz tedavisinin yararlarını değerlendirmeye<br />

odaklanmıştır. Tedavinin faydaları sağlık, fiziksel, sosyal ve psikolojik yararlar olmak üzere<br />

dört grupta incelenmiştir. Hastanın sağlık durumunu iyileştiren faktörler değerlendirildiğinde<br />

nefes darlığının azaltılması ve aktivite sırasında nefes darlığı semptomunun kontrolü ön plana<br />

çıkmaktadır. Sağlık durumundaki gelişmeyi gösteren diğer belirteçler: artmış hastalık bilgisi,<br />

bireysel hastalık yönetimi, alevlenme sonrası iyileşme, sekresyon azaltımı, komorbid<br />

durumların azaltılması ve nefes darlığının algılanmasında değişimi içermektedir. Hastaların<br />

bildirdiği fiziksel yararlanımlar sıklık sıralamasına göre; artmış egzersiz kapasitesi, fiziksel<br />

aktivite ve düzenli aktivite, artmış dayanıklılık ve kas gücü, azalmış yorgunluk, PR sonrası<br />

kısıtlılıkların ve becerilerin farkına varılması olarak belirtilmiştir. Katılımcılar bu gelişmeleri<br />

rehabilitasyon programı ile ilişkilendirmişlerdir. Ancak bir çalışmada bazı katılımcılar PR’ın<br />

düzenli egzersiz alışkanlığı edinmelerinde onlara yardımcı olmadığını belirtmiştir. Bazı<br />

katılımcılar da başlangıçtaki fiziksel kazanımların PR’den oniki hafta sonra azaldığını<br />

belirtmiştir.


Pozitif psikolojik yararlar bütün çalışmalarda bildirilmiştir. Sıklık sıralamasına göre en sık<br />

raporlanan psikolojik yararlar; artmış özgüven, azalmış aktivite korkusu, kendi hastalığını<br />

yönetmeyi istemesi ve gelecekle ilgili beklentinin güçlenmesi olarak belirtilmiştir. Bazı<br />

katılımcılar PR ve idame egzersiz programından fayda görmemiş ve bazı katılımcılar da<br />

istenmeyen yan etkiler bildirmiştir. Dört çalışmada bazı katılımcılar nefes darlığı<br />

semptomunda değişiklik olmadığını belirtmiş ve diğer iki çalışmada düzenli egzersiz ile nefes<br />

darlığı arasında ilişki saptanmamıştır. Katılımcılar tarafından bildirilen olumsuz etkiler<br />

yorgunluk, rahatsızlık ve egzersiz aletlerinden memnuniyetsizliktir.<br />

PR programlarına katılımı arttıran kolaylaştırıcı faktörler sıklık sırasına göre; sağlık<br />

personelinin tutumu, sosyal destek (aile üyeleri, arkadaşlar), motivasyon ve cesaretlenme,<br />

aktiviteye karşı azalmış korku ve tedaviden fayda görme (artmış aktivite ve azalmış nefes<br />

darlığı). Diğer katılımı arttıran faktörler kendine güven, programa katılmadan hoşlanmak,<br />

hedef koymak, kişisel özellikler, farklı egzersiz seçeneklerine ulaşabilmek, irade gücü ve<br />

egzersiz uygulamalarının kişisel programlaştırılmasıdır. Bu kolaylaştırıcı faktörler sadece<br />

kalitatif çalışmalarda bildirildi. Sosyal desteğin olmaması, yorgunluk, egzersiz aletlerine<br />

uyumsuzluk, fiziksel sağlığın değişmesi (komorbiditeler ve akut alevlenmeler) ve motivasyon<br />

azlığı gibi engelleyici faktörler hem kalitatif hem de kantitatif çalışmalarda belirtildi. Diğer<br />

engelleyici faktörler: maliyet, iletişim detaylarının değişmesi ve mesafe uzaklığı 5 kantitatif<br />

çalışmada da vurgulandı. Beş diğer engelleyici faktör de: öğrenmenin didaktik doğası, çevre<br />

(hava kirliliği, hava durumu, salon), uygun zamanlı sınıflara ulaşabilme zorluğu, <strong>KOAH</strong> ile<br />

yaşama güçlüğünün üstesinden gelebilme ve güvenlik konuları 6 kalitatif çalışmada<br />

raporlandı. Sıklık sıralamasına göre en sık tanımlanan engelleyici faktörler şunlardır: fiziksel<br />

sağlık durumunda değişiklik, korku ve anksiyete, çevre, motivasyon azlığı ve sosyal<br />

izolasyon.<br />

Özet olarak artmış fiziksel aktivite ve egzersiz kapasitesi, nefes darlığının azalması ve sağlık<br />

ilişkili yaşam kalitesi arasında pozitif bir ilişki kalitatif çalışmalarda gösterildi. Sağlık<br />

profesyonellerinin tutumu, sosyal destek, azalmış korku ve farkedilen yararlar kolaylaştırıcı<br />

faktörler olarak saptanmış iken sosyal desteğin azlığı, korku, komorbiditeler ve değişen<br />

fiziksel sağlık/alevlenme durumu katılımı engelleyici faktörler olarak belirlendi.


Sonuç<br />

<strong>KOAH</strong> hastalarında PR’dan sonra 6 aya kadar devam ettirilen artmış aktivite düzeyi ile 6DYT<br />

mesafesinde 62m, SGRQ total skorunda 2,31 ve CRDQ total skorunda 15,66 puan, FEV1’de<br />

%1,3 iyileşme belirlendi. 6DYT mesafesindeki iyileşme minimal klinik anlamlı değişiklikten<br />

yüksek olmasına rağmen sağlık durumu ve FEV1 düzeyi anlamlı minimal klinik anlamlı<br />

düzeye erişemedi. Hiçbir çalışma hastane başvurusu bildirmedi. Sağlık personelinin tutumu<br />

ve sosyal destek aktivite artışı ve nefes darlığı azalmasını olumlu etkiledi. Sosyal desteğin<br />

yokluğu, korku, eşlik eden komorbiditeler ve kötüleşen fiziksel sağlık ise egzersiz<br />

programlarına uyumu düşürmektedir. Günlük fiziksel aktivite 6DYT ve fiziksel aktivite<br />

sorgulamasına dayandırılmıştır ancak PR ve idame egzersiz tedavisi sürecinin günlük<br />

aktiviteye etkisinin daha net değerlendirilmesi için objektif ölçüm yöntemlerinin<br />

kullanılmasına ve yeni çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır.


Literatür Özeti<br />

Screening for Chronic Obstructive Pulmonary Disease US Preventive Services Task Force<br />

Recommendation Statement. US Preventive Services Task Force (USPSTF)<br />

JAMA. <strong>2016</strong>;315(13):1372-1377<br />

<strong>KOAH</strong> Taraması İçin USPSTF Önerileri<br />

Doç.Dr. Gazi Gülbaş<br />

İnönü Üniversitesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı<br />

USPSTF; semptomları olmayan hastalara yönelik öneriler hazırlar, önerilerinde fayda‐zarar<br />

dengesini esas alır, maliyet boyutunu hesaba katmaz ve kanıttan ziyade klinik karar vermeyi<br />

önemser.<br />

Kanıt ve önerinin özeti<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

Asemptomatik erişkinlerde anket ve spirometri kullanılarak <strong>KOAH</strong> taraması yapılması<br />

için öneri seviyesi D’dir (USPSTF kanıt düzeyi ve kesinlik derecesi önerileri Tablo<br />

1’de tanımlandı).<br />

Taramanın maliyetinin yüksek olması yanı sıra tarama amaçlı anket ile birlikte veya<br />

tek başına spirometri için önemli zaman ve çaba harcanması söz konusudur.<br />

Semptomlar gelişmeden önce erken <strong>KOAH</strong> teşhisi hastalığın seyrini değiştirmez.<br />

Asemptomatik <strong>KOAH</strong> hastalarında tarama orta kesinlik düzeyinde faydasızdır.<br />

Sonuç olarak, <strong>KOAH</strong>’ı düşündürecek semptomlara sahip olmayanlarda tarama<br />

önerilmez.<br />

Sigara dumanına veya toksik dumanlara maruziyet <strong>KOAH</strong> riskini artırır. Epidemiyolojik<br />

çalışmalar sigara içenlerin %15-50’sinde <strong>KOAH</strong> geliştiğini ortaya koymuştur. <strong>KOAH</strong><br />

olgularının %70’inden fazlasında sigara içiciliği (halen veya bırakmış) öyküsü mevcuttur.<br />

Toksinlere, tozlara ve endüstriyel kimyasallara mesleki maruziyet tüm <strong>KOAH</strong> olgularının


tahmini olarak %15’ini oluşturur. Biyoyakıt dumanı ve trafik kaynaklı çevre kirliliği de<br />

<strong>KOAH</strong> riskini artırır. Astım, çocukluk çağı solunum yolları enfeksiyonları ve a1fa-1<br />

antitripsin eksikliği risk faktörleri arasında yer alır.<br />

Tarama iki şekilde yapılabilir.<br />

1) Anket pozitif ise tanısal (bronkodilatör sonrası) spirometri testi.<br />

2) Bronkodilatör öncesi (tarama) spirometri testi pozitif ise tanısal (bronkodilatör<br />

sonrası) spirometri testi.<br />

USPSTF halen sigara içen ve sigarayı bırakmış popülasyonu değerlendiren çalışmaları gözden<br />

geçirdi. Ancak bu iki grupta tarama testlerinin yerini değerlendiren çalışma bulunamadı.<br />

Farklı risk gruplarında tarama testlerinin yerini ve uzun dönem sonuçları değerlendirecek<br />

çalışmalara ihtiyaç var. Hastalığın seyrindeki heterojeniteyi değerlendiren uzun dönem<br />

epidemiyolojik çalışmalar klinik kötüleşmede rol alan risk faktörlerinin tanımlanmasına<br />

yardımcı olabilir.<br />

TARTIŞMA<br />

Hastalık Yükü<br />

Her yıl 13.7 milyon civarında yetişkin <strong>KOAH</strong>’a yakalanmaktadır. Solunum fonksiyonları<br />

bozuldukça, hastalar çalışma yeteneklerinde ve günlük fizİKSel aktivitelerinde belirgin<br />

kısıtlanma hissederler. ABD’ de 2013 yılında <strong>KOAH</strong> 10,3 milyon uzman doktor başvurusuna<br />

ve 1,5 milyon acil servis başvurusuna neden oldu. <strong>KOAH</strong> ile ilişkili sağlık giderlerinin yıllık<br />

32 milyar dolar olduğu tahmin edilmektedir. Artan sigara içme oranları, çevresel maruziyet<br />

veya <strong>KOAH</strong>’a yatkınlığı artıran biyolojik mekanizmalara bağlı olarak kadınlar arasında<br />

mortalitesi ve sıklığı giderek artmaktadır.<br />

Derlemenin Kapsamı<br />

USPSTF’nin 2008 öneri raporundan beri, asemptomatik olgularda <strong>KOAH</strong> taramasının yaşam<br />

kalitesi, hastalık veya mortalite üzerine olumlu etkisine dair hala bir kanıt yok. USPSTF,<br />

<strong>KOAH</strong> taramasının sigara bırakma veya aşılama gibi önleyici yaklaşımlar üzerine olumlu<br />

etkisini araştırmayı planladı. Hafif ve orta <strong>KOAH</strong>’lılarda taramanın potansiyel faydalarının


yanı sıra zararları da araştırıldı. Ayrıca tarama araçlarının (anket ve spirometri) doğruluğu da<br />

bu derlemede değerlendirildi.<br />

Tarama testlerinin doğruluğu<br />

USPSTF risk faktörlerine, belirtilere ve her ikisine dayalı 3 adet geçerli anket belirledi:<br />

<strong>KOAH</strong> Diyagnostik Anketi (COPD Diagnostic Questionnaire), Akciğer Fonksiyon Anketi<br />

(Lung Function Questionnaire) ve <strong>KOAH</strong> Nüfus Taraması (COPD Population Screener).<br />

<strong>KOAH</strong> Diyagnostik Anketi %90 duyarlılık ve % 40 özgüllüğe, Akciğer Fonksiyon Anketi<br />

%88 duyarlılık ve % 25 özgüllüğe, <strong>KOAH</strong> Nüfus Taraması ise %67 duyarlılık ve %73<br />

özgüllüğe sahiptir.<br />

USPSTF, el tipi PEFmetre ile PEF ölçümünün ABD’de birinci basamakta tarama testi olarak<br />

kullanılamayacağına karar verdi. Avustralya ve İsveç’te tarama amaçlı bronkodilatörsüz<br />

yapılan solunum fonksiyon testinin (eşik değer FEV1/FVC 0.70 alındığında) %50 duyarlılık,<br />

%90 özgüllüğe sahip olduğu tespit edildi. Yunanistan’da bronkodilatör test ile yapılan<br />

çalışmada, aynı eşik değer için duyarlılığın % 80, özgüllüğün %95 olduğu rapor edildi.<br />

ABD’de solunum fonksiyon testi ile yapılmış tarama çalışması bulmadı.<br />

Erken tespit ve tedavinin etkililiği<br />

Asemptomatik yetişkinlerde <strong>KOAH</strong> taramasının ölüm, hastalık oranı ve yaşam kalitesi<br />

üzerine etkilerini doğrudan değerlendiren çalışma bulunamadı. Aynı şekilde aşılama oranları<br />

üzerine taramanın etkililiğini inceleyen hiçbir çalışma bulunamadı. Taramanın sigara bırakma<br />

üzerine etkisini değerlendiren 5 adet çalışma tespit edildi. Bu çalışmalar öncelikli olarak<br />

sigara bırakma programlarına spirometri testi ilave etmenin kattığı değeri inceledi. Bir<br />

çalışma spirometri sonuçları üzerine akciğer yaşı söylenerek açıklama yapılan katılımcılarda,<br />

açıklama yapılmayanlara göre sigara bırakma oranlarında istatistiksel olarak anlamlı artış<br />

olduğunu ortaya koydu. Diğer dört çalışmada istatistiksel anlamlı fark tespit edilmedi.<br />

<strong>KOAH</strong> tedavisinde kullanılan dört ilaç grubunun etkinliği incelendi: Uzun-etkili beta<br />

agonistler (LABA), inhaler kortikosteroidler (İKS), uzun etkili antikolinerjikler (tiotropium)<br />

ve İKS ile LABA kombinasyonu. Asemptomatik veya tarama ile belirlenen popülasyonda<br />

tedavi çalışması yapılmadı. Tüm çalışmalar orta <strong>KOAH</strong>’lı hastalarda yürütüldü. İki LABA<br />

çalışmasında tedavi ve kontrol gruplarının mortalite oranları arasında fark bulunmadı, ancak<br />

LABA kolunda alevlenme semptomlarında azalma tespit edildi. Alevlenme semptomlarındaki


azalma, orta ve ağır <strong>KOAH</strong>’lı hasta gruplarında rapor edildi. Ancak alevlenme oranı son<br />

derece düşüktü (

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!