13.03.2017 Views

KOAH Bülteni 2015 Sayı 3

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

<strong>KOAH</strong> BÜLTENİ<br />

ISSN: 1308-6723<br />

SAYI: 3<br />

ARALIK <strong>2015</strong><br />

www.solunum.org.tr<br />

• <strong>KOAH</strong> Tedavisinde Roflumilast ve<br />

REACT Çalışması<br />

Mecit Süerdem<br />

• <strong>KOAH</strong> Alevlenmelerinin<br />

Önlenmesinde<br />

Antibiyotik Profilaksisi<br />

Evrim E. Akpınar, Ercan Kurtipek<br />

• <strong>KOAH</strong> ve Bronşektazi<br />

Baykal Tülek<br />

• <strong>KOAH</strong> Hastaları Derneği Kuruldu<br />

Mecit Süerdem<br />

• Literatür Özetleri<br />

– Sigara İçme Öyküsü Olan ve Birinci Basamakta Takip Edilen<br />

Astımlı Hastalarda Astım-<strong>KOAH</strong> Ortak Sendromu Prevalansı<br />

– Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı Alevlenmesi ve Mortalitesi<br />

Üstüne Statinlerin Etkisi<br />

Editörler: Mecit Süerdem I Funda Coşkun<br />

<strong>KOAH</strong> BÜLTENİ <strong>2015</strong> (3)


derleme<br />

<strong>KOAH</strong> Tedavisinde<br />

Roflumilast ve REACT<br />

Çalışması<br />

PDE4 ve roflumilast<br />

Mecit Süerdem<br />

Selçuk<br />

Üniversitesi<br />

Tıp Fakültesi<br />

Göğüs Hastalıkları<br />

Anabilim Dalı<br />

Hücre içi nükleotidleri olan cAMP ve cGMP’nin yıkımını katalize<br />

ederek inaktif formlarına dönüştüren fosfodiesteraz enziminin<br />

inhibisyonu <strong>KOAH</strong> tedavisinde eski bir konsepttir. Ancak nonselektif<br />

fosfodiesteraz (PDE) inhibitörleri olan aminofilin ve teofilin<br />

çok sayıda ilaç etkileşimleri, doz sınırlarının dar olması, kardiyovasküler<br />

ve gastrointestinal yan etkileri nedeniyle ideal ilaç olmak-<br />

<strong>KOAH</strong> Çalışma Grubu Yayınıdır<br />

<strong>KOAH</strong> <strong>Bülteni</strong>, <strong>2015</strong>(3)<br />

Editörler<br />

Mecit Süerdem I Funda Coşkun<br />

İmtiyaz Sahibi: Mecit Süerdem<br />

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Hakan Günen<br />

Yayın İdare Merkezi: Şerafeddin Cad.<br />

Hekimoğlu İş Merkezi,<br />

K:2/209, Karatay, Konya<br />

Tel: (0332) 353 15 51<br />

Yayın Türü: Ulusal Süreli Yayın<br />

Yayına Hazırlayan<br />

Abbasağa Mah.<br />

Bekçi Sok.<br />

No: 37 Beşiktaş,<br />

İstanbul<br />

Tel: (0212) 293 23 00<br />

Faks: (0212) 293 23 01<br />

www.probiz.com.tr<br />

Yayın tarihi: Aralık <strong>2015</strong><br />

2


tan uzaktır. Zaman içinde PDE ailesi içinde, farklı<br />

doku subdivizyonları ve farklı özellikler gösteren<br />

11 farklı izoenzimin tanımlanması dolayısıyla PDE<br />

inhibitörlerine karşı ilgi arttı. İnflamatuar hücrelerde<br />

(örneğin nötrofillerde, makrofajlarda) ve yapısal<br />

hücrelerde (örneğin fibroblastlar, epitel hücreleri,<br />

duyusal sinirler, düz kas hücreleri) eksprese olan<br />

PDE4 izoenziminin selektif inhibisyonu üzerinde<br />

çalışmalar yoğunlaştı. PDE4, inflamatuar ve immün<br />

hücrelerde cAMP’yi metabolize eden selektif bir enzimdir.<br />

cAMP’yi inaktifleştiren PDE4’ün inhibisyonu<br />

ile intrasellüler cAMP artar ve çok sayıda proinflamatuar<br />

fonksiyon azalır (1, 2).<br />

<strong>KOAH</strong> patogenezinde yer alan majör inflamatuar<br />

hücreler nötrofillerdir ve bazen inflamasyona<br />

eozinofiller, makrofajlar ve CD8 + T lenfositler de<br />

katılır.<br />

Tüm bu hücrelerde PDE4 bulunması nedeniyle<br />

PDE4 inhibisyonu <strong>KOAH</strong>’ta anti-inflamatuar ilaç<br />

olarak etki gösterir. İlk selektif PDE4 inhibitörü olan<br />

cilomilast, etkileri sınırlı olduğu ve özellikle gastrointestinal<br />

sistemde olmak üzere önemli yan etkiler<br />

gösterdiği için kullanılmadı. Roflumilast in vitro ve<br />

in vivo olarak anti-inflamatuar etki gösteren diğer<br />

bir oral PDE4 inhibitörüdür (2). Roflumilast iyi farmakolojik<br />

özellikleri, önemli klinik etkinliği ve yan<br />

etkilerinin hafif ve tolere edilebilir olması ile öne çıkan<br />

ilaç oldu.<br />

PDE4 inhibitörleri hava yollarındaki proinflamatuar<br />

hücrelerin sayısını %30-50, CD8 + T lenfositleri<br />

ve CD68 + makrofajları %40-50 oranında azaltır<br />

(3-5). Roflumilast inflamatuar hücrelerin sayısını<br />

azaltmanın yanı sıra inflamatuar hücrelerden inflamatuar<br />

mediatörler ile IL-1b ve TNF-a gibi sitokinlerin<br />

salınımını da azaltır ve T lenfositlerin üzerine<br />

adezyon moleküllerinin ekspresyonunu engeller (6).<br />

Sonuçta, roflumilast anti-inflamatuar etkinliğinin<br />

yansıması olarak alevlenmeleri azaltır ve akciğer<br />

fonksiyonlarında iyileşme gösterir.<br />

Roflumilast klinik çalışmaları<br />

Roflumilastın etkinliğini ve güvenliğini ortaya koymak<br />

için toplam 10 binden fazla hasta içeren lisans<br />

öncesi klinik çalışmalar yapıldı. Bu çalışmalarda roflumilastın,<br />

geleneksel <strong>KOAH</strong> tedavisinden bağımsız<br />

olarak etki gösterdiği belirlendi. Aşağıda roflumilast<br />

faz çalışmalarının sonuçları özetlendi.<br />

M2-111 (OPUS) (n=1173) ve M2-112 (RATIO)<br />

(n=1513) kodlu 1 yıllık çalışmalarda günde tek doz<br />

roflumilast 500 μg plasebo ile çift-kör, paralel grup<br />

metodu kullanılarak karşılaştırıldı ve havuzlanmış<br />

bulguları yayınlandı (7). Çalışmaya 40 yaş ve üstünde<br />

bulunan, bronkodilatör sonrası FEV 1<br />

/FVC ≤%70 ve<br />

FEV 1<br />

≤%50 (beklenene göre) olan hastalar alındı. Hasta<br />

alımında kronik bronşit yakınmalarının bulunması<br />

ve alevlenme hikayesinin olması kriterleri aranmadı.<br />

Hastaların %60’ı yüksek dozda İKS kullanıyordu.<br />

Roflumilast, alevlenmeleri plaseboya göre %14.3<br />

oranında azalttı (p = 0.026). Amfizem ile birlik-<br />

3


derleme<br />

te olsun veya olmasın kronik bronşitli hastalarda<br />

alevlenme azalması çok daha belirgin gerçekleşti<br />

(%26.2, p = 0.001). Yan etkiler roflumilast ve plasebo<br />

kullanan hastalar arasında benzerdi (sırasıyla;<br />

%81.5 ve %80.1). Fakat ilaçla ilgili yan etkiler oranı<br />

roflumilast grubunda daha yüksekti (%21.5, %8.3).<br />

Sonuç olarak post-hoc havuz analizleri roflumilastın<br />

İKS kullanımından bağımsız olarak alevlenmeleri,<br />

özellikle kronik bronşit yakınmaları olan hastalarda<br />

önemli oranda azalttığını gösterdi.<br />

M2-124 (AURA) ve M2-125 (HERMES) kodlu<br />

çalışmalarda 1 yıl süre ile roflumilast 500 μg, plasebo<br />

ile karşılaştırıldı (8). Hasta seçiminde 40 yaş ve<br />

üstünde, kronik bronşit fenotipli olmak, bronkodilatör<br />

sonrası FEV 1<br />

değerinin beklenen değere göre %50<br />

ve altında olması ile son bir yıl içinde en az 1 orta<br />

ve şiddetli alevlenme geçirmiş olmak kriterleri alındı.<br />

Hastaların kısa etkili beta2-agonist ve kısa etkili<br />

muskarinik antagonist ile LABA kullanmalarına izin<br />

verilirken, çalışma süresince İKS ve LAMA tedavileri<br />

sonlandırıldı. Post-hoc havuz analizlerinde roflumilast<br />

grubunda bulunan hastaların bronkodilatör öncesi<br />

FEV 1<br />

değerlerinde plasebo grubuna oranla 48 mL<br />

artış (p < 0.0001) ve orta-şiddetli alevlenmelerde %17<br />

azalma (p < 0.0003) belirlendi. Roflumilastın akciğer<br />

fonksiyonlarını artırıcı ve alevlenmeleri azaltıcı etkileri,<br />

birlikte kullanılan tedavilerden ve daha önceden<br />

kullanılmış olan İKS veya sigara içme hikayelerinden<br />

bağımsız bulundu. <strong>KOAH</strong> nedenli mortalite her iki<br />

çalışma grubunda benzerdi (%2-3). Benzer yan etki<br />

profilleri görüldü. Yan etkilerin çoğu kendiliğinden<br />

düzeldi. Roflumilast kullanan hastalarda ortalama 2.1<br />

kg kilo kaybı oldu. Bu yan etki ilk 6 ayda ve özellikle<br />

obez hastalarda görüldü.<br />

GOLD II – IV evrelerinde bulunan 1411 hastanın<br />

alındığı 24 haftalık, çift kör, paralel grup çalışmasında<br />

(M2-107) hastalar roflumilast 250 μg, 500<br />

μg veya plasebo kollarına randomize edildi (9). Primer<br />

sonlanım noktası olarak bronkodilatör FEV 1<br />

ve<br />

yaşam kalitesi alındı. Sekonder sonlanım noktaları<br />

olarak ise akciğer fonksiyon testleri ve alevlenmeler<br />

belirlendi. Bronkodilatör sonrası plaseboya göre<br />

FEV 1<br />

artışları; roflumilast 250 μg ile 74 mL, 500 μg<br />

ile 97 mL değerlerinde bulundu (p


plasebo kollarında sırasıyla 1.01 ve 1.59 alevlenme/<br />

hasta/yıl, p=0.024). Tedavi kolları arasında SGRQ<br />

farksız bulundu. Roflumilast ile ilgili en sık yan etkiler<br />

diyare, bulantı ve baş ağrısı oldu. Ancak bu yan<br />

etkiler genellikle tedavinin sürdürülmesine engel olmadı<br />

ve zaman içinde hafifleyerek kayboldular.<br />

Salmeterol (M2-127) ve tiotropium (M2-128) ile<br />

kombine roflumilastın etkileri çok merkezli ve çiftkör<br />

plasebo kontrollü iki ayrı çalışma olarak gerçekleştirildi<br />

ve sonuçlar tek makalede birleştirildi (11).<br />

40 yaş ve üstü orta-şiddetli evredeki <strong>KOAH</strong> hastalarına<br />

salmeterol veya tiotropiuma ek olarak roflumilast<br />

500 μg veya plasebo 24 hafta süre ile verildi. Her<br />

iki çalışmada da randomizasyonda hastalar inhale<br />

kortikosteroid kullanmıyordu. M2-128 çalışmasında<br />

kronik öksürük ve balgam çıkarma yakınmaları<br />

olan ve sık kısa etkili bronkodilatör kullanan hastalar<br />

seçildi. Primer sonlanım noktası olarak ITT (intention<br />

to treat) popülasyonda bronkodilatör öncesi<br />

FEV 1<br />

ölçümü belirlendi.<br />

Plaseboya oranla roflumilast kullanan hastalarda<br />

iki çalışmada da bronkodilatör öncesi ve sonrası<br />

FEV 1<br />

değerlerinde kalıcı düzelme elde edildi. Bronkodilatör<br />

öncesi FEV 1<br />

farkı salmeterol çalışmasında<br />

49 mL (p


derleme<br />

evrelerine göre yüzde dağılımı sırasıyla 7, 42, 18<br />

ve 33 idi. 321 olgu kronik bronşitli, 112 olgu ise<br />

kronik öksürük ve balgam çıkarma yakınmaları<br />

olmayan hastalardan seçildi. Kronik bronşitli<br />

hastalarda yılda hasta başına düşen alevlenme sayısı<br />

2.20±2.20 iken kronik öksürük ve balgam çıkarma<br />

yakınmaları olmayan hastalarda bu değer<br />

0.97±1.19 (p < 0.0001) bulundu. Arada iki kattan<br />

daha yüksek bir farkın olması kronik bronşit fenotipinde<br />

alevlenme riskini göstermesi açısından<br />

çok değerli bir bulgu oluşturmaktadır. Alevlenmeler<br />

şiddete göre değerlendirildiğinde; kronik<br />

bronşitli olan ve olmayan hastalarda sırasıyla orta<br />

alevlenmeler 1.80±2.07, 0.66±0.85 (p


Metod<br />

1 yıllık, çift-kör, plasebo kontrollü, paralel grup metodlu<br />

ve çok merkezli (21 ülkede 203 merkez) bir faz<br />

3-4 çalışması. Çalışmaya 40 yaş ve üstünde, kronik<br />

bronşit fenotipli, son bir yıldır İKS/LABA ve bu ilaçlara<br />

ek olarak tiotropium kullanan ve son yıl içinde<br />

en az iki alevlenme geçirmiş olan ağır ve çok ağır<br />

evredeki <strong>KOAH</strong> hastaları (FEV 1<br />

%≤50, beklenen değere<br />

göre) alındı. 52 haftalık tedavi dönemi boyunca<br />

1:1 eşleştirme yöntemi kullanılarak hastalar iki tedavi<br />

grubundan birisine randomize edildi.<br />

• Roflumilast 500 μg (1x1) + İKS/LABA ±<br />

LAMA<br />

• Plasebo (1x1) + İKS/LABA ± LAMA<br />

Roflumilast 500 μg veya plasebo kahvaltı sonrası verildi.<br />

Hastalar 4, 12, 20, 28, 40 ve 52’nci haftalar olmak<br />

üzere toplam altı kez vizite çağrıldı. Tedavinin<br />

sonlandırılmasından 12 hafta sonrasında son bir vizit<br />

yapıldı. Hastalar <strong>KOAH</strong> semptomları ve kurtarıcı<br />

ilaç kullanımı ile ilgili olarak günlük tuttular. Her<br />

vizitte akciğer fonksiyon testleri yapılarak kiloları,<br />

alevlenmeler ve yan etkiler kayıt edildi.<br />

Aşağıdaki ilaçların çalışma süresince kullanımına<br />

izin verilmedi.<br />

• Alevlenme dönemleri haricinde sistemik<br />

glukokortikosteroid<br />

• Tek başına uzun etkili β2 agonist veya inhale<br />

kortikosteroid<br />

• Kısa etkili muskarinik antagonistler<br />

• Salbutamol dışında kısa etkili β2 agonist<br />

• Oral β2 agonist<br />

Primer sonlanım noktası olarak, intent-to-treat<br />

(ITT) popülasyonda yılda hasta başına düşen orta ve<br />

ağır alevlenme sayısı alındı. Orta alevlenmeler sistemik<br />

glukokortikosteroid kullanım ihtiyacı olanlar,<br />

şiddetli alevlenmeler ise hastane yatışını gerektirenler<br />

olarak tanımlandı.<br />

Sekonder sonlanım noktaları olarak aşağıdakiler belirlendi.<br />

• Post-bronkodilatör FEV 1<br />

değişimi<br />

• Yılda hasta başına düşen şiddetli <strong>KOAH</strong><br />

alevlenme oranı<br />

• Antibiyotik ile tedavi edilen <strong>KOAH</strong> alevlenme<br />

sayısı<br />

• Chronic Obstructive Pulmonary Disease Assessment<br />

Test (CAT)<br />

Bulgular<br />

• 1935 hasta aktif çalışma kollarına dahil edildi<br />

(969 roflumilast, 966 plasebo).<br />

• Her çalışma grubunda eşit dağılımlı olmak<br />

üzere hastaların %70’i İKS/LABA tedavilerine<br />

ek olarak tiotropium kullanıyordu.<br />

• Hasta başına yılda yaşanan orta-şiddetli alevlenme<br />

sayıları roflumilast grubunda (0.805)<br />

plasebo grubuna (0.927) göre %13.2 daha<br />

7


derleme<br />

düşük bulundu. Poisson regresyon analizi<br />

ile rate ratio [RR] 0.868 (p=0.0529) değerindeydi.<br />

Çalışma öncesinde plasebo grubunda<br />

yılda hasta başına düşen alevlenme sayısı<br />

1.25, roflumilast grubunda alevlenme azalma<br />

oranı %20 olarak tahmin edilmişti. Plasebo<br />

grubunda alevlenme sayısının öngörülen değerin<br />

çok altında olması nedeni ile negative<br />

binomial regresyon analizi yapıldı. Bu istatistik<br />

metodu ile yapılan ölçümlerde hasta başına<br />

yılda belirlenmiş olan alevlenme sayıları<br />

roflumilast grubunda (0.823) plasebo grubuna<br />

(0.959) göre %14.2 daha düşüktü. Bu<br />

değerler ile rate ratio [RR] 0.858 (p=0.0424)<br />

bulundu.<br />

• ITT (intention-to-treat) popülasyonda plasebo<br />

grubuna oranla roflumilast kullanan<br />

hastalarda şiddetli alevlenmeler %24.3 (RR<br />

0·757, p=0.0175), hospitalizasyonu gerektiren<br />

alevlenmeler ise %23.9 (RR 0·761,<br />

p=0.0209) oranında azaldı. LAMA kullanan<br />

hastalarda da aynı şekilde alevlenmeler roflumilast<br />

grubunda anlamlı olarak azaldı.<br />

• Bazal değerlere göre post-bronkodilatör FEV 1<br />

ve FVC değerlerinde roflumilast grubunda<br />

plasebo gruplarına oranla önemli düzelme belirlendi<br />

(ITT popülasyonda 52. haftada FEV 1<br />

farkı 56 mL, FVC farkı 92 mL, iki değer için<br />

p


Sonuç<br />

REACT çalışması roflumilastın, İKS/LABA ve hatta<br />

ek üçüncü ilaç olarak tiotropium kullanan şiddetli<br />

evredeki, kronik bronşit fenotipli ve alevlenme riski<br />

taşıyan <strong>KOAH</strong> hastalarında alevlenmeleri anlamlı<br />

düzeyde azalttığını ve aynı zamanda akciğer fonksiyonlarında<br />

düzelme sağladığını gösterdi.<br />

KAYNAKLAR<br />

1. Page CP, Spina D. Selective PDE inhibitors as novel treatments<br />

for respiratory diseases. Curr Opin Pharmacol<br />

2012;12:275–286.<br />

2. Rabe KF. Update on roflumilast, a phosphodiesterase 4<br />

inhibitor for the treatment of chronic obstructive pulmonary<br />

disease. Br J Pharmacol 2011;163:53–67.<br />

3. Grootendorst DC, Gauw SA, Verhoosel RM, Sterk PJ, Hospers<br />

JJ, Bredenbroker D, et al. Reduction in sputum neutrophil<br />

and eosinophil numbers by the PDE4 inhibitor roflumilast<br />

in patients with COPD. Thorax 2007;62:1081-1087.<br />

4. Hohlfeld JM, Schoenfeld K, Lavae-Mokhtari M, Schaumann<br />

F, Mueller M, Bredenbroeker D, et al. Roflumilast attenuates<br />

pulmonary inflammation upon segmental endotoxin<br />

challenge in healthy subjects: a randomized placebo controlled<br />

trial. Pulm Pharmacol Ther 2008;21:616-623.<br />

5. Gamble E, Grootendorst DC, Brightling CE, Troy S, Qiu<br />

Y, Zhu J, et al. Antiinflammatory effects of the phosphodiesterase-4<br />

inhibitor cilomilast (Ariflo) in chronic obstructive<br />

pulmonary disease. Am J Respir Crit Care Med<br />

2003;168:976-982.<br />

6. Hatzelmann A, Morcillo EJ, Lungarella G, Adnot S, Sanjar<br />

S, Beume R, Schudt C, Tenor H. The preclinical pharmacology<br />

of roflumilast—a selective, oral phosphodiesterase<br />

4 inhibitor in development for chronic obstructive pulmonary<br />

disease. Pulm Pharmacol Ther 2010;23:235–256.<br />

7. Rennard SI, Calverley PMA, Goehring UM, Bredenbroker<br />

D, Martinez FJ. Reduction of exacerbations by the PDE4<br />

inhibitor roflumilast - the importance of defining different<br />

subsets of patients with COPD Respiratory Research<br />

2011, 12:18 doi:10.1186/1465-9921-12-18<br />

8. Calverley PM, Rabe KF, Goehring UM, Kristiansen S, Fabbri<br />

LM, Martinez FJ. Roflumilast in symptomatic chronic<br />

obstructive pulmonary disease: two randomised clinical<br />

trials. Lancet 2009;374:685-94.<br />

9. Rabe KF, Bateman ED, O’Donnell D, Witte S, Bredenbroker<br />

D, Bethke TD. Roflumilast oral anti-inflammatory<br />

treatment for chronic obstructive pulmonary disease: a<br />

randomised controlled trial. Lancet 2005;366:563-571.<br />

10. Calverley PM, Sanchez-Toril F, McIvor A, Teichmann P,<br />

Bredenbroeker D, Fabbri LM. Effect of 1-year treatment<br />

with roflumilast in severe chronic obstructive pulmonary<br />

disease. Am J Respir Crit Care Med 2007;176:154-161.<br />

11. Fabbri LM, Calverley PM, Izquierdo-Alonso JL, Bundschuh<br />

DS, Brose M, Martinez FJ, et al. Roflumilast in<br />

moderate-to-severe chronic obstructive pulmonary disease<br />

treated with long acting bronchodilators: two randomised<br />

clinical trials. Lancet 2009;374:695-703.<br />

12. Pierre-Régis Burgel, Pascale Nesme-Meyer, Pascal<br />

Chanez, Denis Caillaud, Philippe Carré, Thierry Perez<br />

and Nicolas Roche. Cough and sputum production are associated<br />

with frequent exacerbations in hospitalizations<br />

in COPD subjects. Chest 2009; 135;975-982.<br />

13. Fernando J Martinez FJ, Calverley PMA, Goehring UM,<br />

Brose M, Fabbri LM, Rabe KF. Effect of roflumilast on<br />

exacerbations in patients with severe chronic obstructive<br />

pulmonary disease uncontrolled by combination therapy<br />

(REACT): a multicentre randomised controlled trial. Lancet<br />

<strong>2015</strong>; 385:857-866.<br />

9


derleme<br />

<strong>KOAH</strong> Alevlenmelerinin<br />

Önlenmesinde Antibiyotik<br />

Profilaksisi<br />

Giriş<br />

Evrim E. Akpınar¹<br />

Ercan Kurtipek²<br />

1<br />

Ufuk Üniversitesi<br />

Tıp Fakültesi<br />

Göğüs Hastalıkları<br />

Anabilim Dalı<br />

2<br />

Konya Eğitim<br />

ve Araştırma<br />

Hastanesi Göğüs<br />

Hastalıkları Kliniği<br />

<strong>KOAH</strong> prognozu ve mortalite riskinde önemli bir belirleyici role<br />

sahip olan alevlenmelerin en sık nedeni bakterilerle ortaya çıkan<br />

trakeobronşiyal enfeksiyonlardır ve en sık izole edilen patojenler<br />

Haemophilus influenzae, Moraxella catarrhalis ve Streptococcus<br />

pneumonia’dır (1, 2). Global Initiative for Chronic Obstructive Lung<br />

Disease (GOLD) ve Avrupa Klinik Mikrobiyoloji-Enfeksiyon Hastalıkları<br />

Derneği <strong>KOAH</strong>’lı hastalarda balgamın miktarı ve pürülansında<br />

artış olduğunda antibiyotik kullanımını tavsiye eder (3, 4).<br />

Rehberler <strong>KOAH</strong> alevlenmelerinin önlenmesi için sigaranın bırakılmasını,<br />

influenza ve pnömoniye karşı aşılanmayı, düzenli idame<br />

tedavi ile komorbiditelerin tedavilerini önerir. Profilaktik antibiyotik<br />

tedavisi ile ilgili tartışmalar devam etmektedir ve GOLD antibiyotik<br />

profilaksisini önermiyor (3). Ancak elimizdeki bulgular<br />

en azından sık alevlenmeli hastalarda profilaktik antibiyotik tedavisinin<br />

denenmesinin yararlı olabileceğini göstermektedir. Bu kısa<br />

yazıda seçilmiş birkaç klinik çalışmanın ve metaanalizin sonuçları<br />

sunulacaktır.<br />

10


Klinik çalışmalar<br />

<strong>KOAH</strong> alevlenmelerini önlemede makrolidler; antibakteriyel<br />

ve antiviral etkilerinin yanı sıra anti-inflamatuar<br />

özellik de taşımaları nedeniyle en çok çalışılan<br />

grubu oluştururlar. Son yıllarda mukus sekresyonu,<br />

bakteriyal virülansı ve biofilm formasyonu azaltıcı<br />

etkileri de gösterildi (5). Uzun süreli makrolid kullanımı<br />

kistik fibrozisi ve diffüz panbronşiyoliti kontrol<br />

etmede etkin bulundu (6, 7). <strong>KOAH</strong> alevlenmelerinde<br />

artan hava yolları inflamasyonu ve enfeksiyonları<br />

dikkate alındığı zaman alevlenmeleri önlemede<br />

makrolidlerin yararlı olabileceği ileri sürülmektedir.<br />

Orta ve ağır <strong>KOAH</strong> hastalarının alındığı bir çalışmada,<br />

3 ay süresince çift kör metod kullanılarak<br />

klaritromisin etkinliği araştırıldı (31 hastada klaritromisin,<br />

36 hastada plasebo kullanıldı) (8). Çalışma<br />

sonucunda balgamın kantitatif bakteri kültürlerinde,<br />

alevlenmelerde, St. George Respiratory ve Short<br />

Form-36 Questionnaire üzerinde klaritromisin kullanımının<br />

fark yaratmadığı belirlendi.<br />

<strong>KOAH</strong>’lı hastalarda bir yıl süreli makrolid kullanımı<br />

ile ilgili ilk araştırma, Seemungal ve arkadaşları<br />

tarafından yapılmış olan ELECT çalışmasıdır (9).<br />

Çift-kör plasebo kontrollü çalışmada, orta ve ağır<br />

<strong>KOAH</strong> hastalarında bir yıl boyunca günde 2 defa<br />

250 mg eritromisin kullanımının alevlenme sıklığını<br />

azalttığı belirlendi (alevlenmeler için rate ratio<br />

plasebo grubuna oranla makrolid grubunda 0.648,<br />

p=0.003). Ancak iki grup arasında FEV 1<br />

, balgamda<br />

IL-6, IL-18, miyeloperoksidaz, bakteriyal flora, serum<br />

CRP ve IL-6 değerleri arasında fark bulunmadı.<br />

PULSE çalışmasında; FEV 1<br />

değerleri %80 ve altında<br />

olan stabil <strong>KOAH</strong> hastalarında moksifloksasin<br />

400 mg/gün bir defada olmak üzere, çift-kör plasebo<br />

kontrollü çalışma planlaması ile haftada 5 gün ve 8<br />

11


derleme<br />

haftada bir tekrarlanacak şekilde total 6 kez uygulandı<br />

(10).<br />

48. haftada alevlenmeleri önlemede moksifloksasin<br />

istatistik olarak odds ratio (OR) ölçümleri ile<br />

etkin bulundu. OR değerleri per-protocol (PP) popülasyonda<br />

0.75 (p = 0.046), intent-to-treat (ITT)<br />

popülasyonda 0.81 (p = 0.059) ve pürülan-mukopürülan<br />

balgamı olan PP popülasyonun post-hoc<br />

analizinde 0.55 (p = 0.006) bulundu. İlaç ve plasebo<br />

kullanan gruplar arasında hospitalizasyon oranları,<br />

mortalite oranları, akciğer fonksiyon değişimleri,<br />

St George’s Respiratory Questionnaire (SGRQ) total<br />

skorları arasında fark yoktu. İlaç kullanan grupta<br />

plasebo grubuna oranla çok daha sık gastrointestinal<br />

sistem yan etkileri belirlendi (%4.7, %0.7)<br />

(p


iken plasebo grubunda bu oran %36 değerinde bulundu<br />

(p=0.03). Azitromisine bağlı ciddi bir yan etki<br />

görülmedi. Sadece azitromisin grubunda plaseboya<br />

göre biraz daha yüksek oranda şiddeti hafif olan işitme<br />

kaybı gelişti (sırasıyla; %25 ve %20, p=0.04). Azitromisin<br />

kullanımına bağlı bir diğer olumsuzluk ise,<br />

nazofarinksten alınan sürüntü materyallerinin kültürlerinde<br />

makrolidlere karşı direnç gelişme oranının<br />

plaseboya göre iki kat fazla olmasıydı (sırasıyla; %81<br />

ve %41, p


derleme<br />

sin: p=0.18). Dahası 3 aylık makrolid tedavisinin<br />

alevlenme sayısını anlamlı seviyede azaltmayacağı<br />

(p=0.18), ancak 6 ve 12 aylık tedavilerin etkin olacağı<br />

(sırasıyla; p=0.009 ve p=0.03) belirtildi. Nonfatal<br />

yan etkiler makrolid grubunda kontrol grubuna<br />

göre daha sıktı (RR=1.32, p=0.01).<br />

Donath ve arkadaşlarının metaanalizinde, profilaksi<br />

amaçlı 3 ile 12 ay arasında makrolidlerin kullanıldığı<br />

6 randomize çalışmanın etkilerinin havuz<br />

analizleri verildi (17). Hastaların çoğu ağır ve çok<br />

ağır <strong>KOAH</strong> hastaları grubundaydı ve FEV 1<br />

değerleri<br />

%20 ile 50 arasında değişiyordu. Hastaların çoğunda<br />

alevlenme hikayesi vardı. Makrolidlerin plaseboya<br />

göre alevlenmeleri önlemede %37 oranında<br />

(RR=0.63, p=0.005), hastaneye yatışı ise %21 oranında<br />

(RR=0.79, p=0.01) azalttığı belirlendi. Makrolidlerin<br />

mortaliteyi azaltıcı yönde etkileri olmasına<br />

rağmen bu istatistiksel olarak önemli değildi. İstatistiksel<br />

anlamlılık olmamasına rağmen, makrolid kullanırken<br />

yan etkilerinden dolayı çalışmayı tamamlayamayan<br />

hastaların olduğuna dikkat çekildi.<br />

Ni ve arkadaşları bir önceki metaanalizde incelenen<br />

altı çalışmayı da kapsayan, toplam 1666 hasta<br />

içeren ve tedavi süreleri 3 ile 12 ay arasında değişen<br />

dokuz randomize çalışmanın metaanalizini yayınladılar<br />

(18). Havuzlanmış bulguların analizinde<br />

makrolidlerin bir veya daha fazla alevlenme geçiren<br />

hasta sayısını %30 oranında (RR=0.70, p< 0.01), yılda<br />

hasta başına düşen alevlenme sayısını %42 oranında<br />

(RR=0.58, p< 0.01) azaltabileceği gösterildi. Ancak<br />

hospitalizasyon sayısı ve tüm nedenli mortalite tedavi<br />

ve kontrol grupları arasında farksızdı. Ayrıca 3<br />

aylık tedavilerde alevlenmeleri azaltıcı etkinlik yoktu.<br />

Tedavi gruplarında daha fazla yan etki görülme eğilimi<br />

vardı (OR=1.55, p=0.049) ve uzun süreli tedavide<br />

makrolidlere karşı direnç gelişimi riski görüldü.<br />

Uzun süreli makrolid tedavisi kullanılan çalışmalarda<br />

bildirilen önemli yan etkiler işitme kaybı ve nazal<br />

bakteri florasında makrolidlere dirençli bbakterilerin<br />

gelişimiydi. Uzun süreli makrolid kullanımının olası<br />

kardiyovasküler yan etkileri ile ilgili raporlar çelişkilidir.<br />

Bazı çalışmalarda 65 yaş üstü hastalarda kardiyak<br />

aritmi ve kalp krizi riski artışı bildirilmesine rağmen<br />

bu etkilerin daha çok diğer risk faktörleriyle ilintili olduğu<br />

kabul edilir. Yine de bir tedbir olarak makrolid<br />

tedavisine başlamadan önce elektrokardiyografi çektirilmelidir.<br />

Çalışmalarda kardiyovasküler yan etki riski<br />

açısından hariç bırakma kriterleri olarak taşikardi,<br />

ventriküler aritmiler, QT intervalinin uzaması (>450<br />

msn) ve torsades de pointes tanımlanır (19).<br />

Sonuç<br />

Standart tedavilere rağmen sık alevlenmeli fenotipte,<br />

alevlenmeleri azaltmada 6 ay ve daha uzun süreli<br />

makrolid kullanımı etkili olabilir ve güvenli bir seçenektir.<br />

Ancak uzun süreli makrolid kullanımında<br />

bazı yan etkiler görülebilir ve bu nedenle tedaviye<br />

başlamadan önce klinik yararlar ve muhtemel riskler<br />

dikkatlice değerlendirilmelidir.<br />

14


KAYNAKLAR<br />

1. Sethi S, Murphy TF. Infection in the pathogenesis and<br />

course of chronic obstructive pulmonary disease. N Engl<br />

J Med 2008;359:2355-65.<br />

2. Monsó E, Ruiz J, Rosell A, et al. Bacterial infection in<br />

chronic obstructive pulmonary disease. A study of stable<br />

and exacerbated outpatients using the protected specimen<br />

brush. Am J Respir Crit Care Med. 1995;152:1316–<br />

1320.<br />

3. Global Initiative for Chronic Obstructive Lung Disease<br />

(GOLD). Global Strategy for the Diagnosis, Manage¬ment,<br />

and Prevention of COPD. 2016. http://www. goldcopd.org/<br />

4. Woodhead M, Blasi F, Ewig S, et al. Guidelines for the<br />

management of adult lower respiratory tract infections.<br />

Clin Mirobiol Infect 2011;17(Suppl. 6):1-59.<br />

5. Yamaya M, Azuma A, Takizawa H, Kadota J, Tamaoki J,<br />

Kudoh S. Macrolide effects on the prevention of COPD exacerbations.<br />

Eur Respir J. 2012; 40: 485–494.<br />

6. Florescu DF, Murphy PJ, Kalil AC. Effects of prolonged<br />

use of azithromycin in patients with cystic fibrosis: a meta-analysis.<br />

Pulm Pharmacol Ther. 2009; 22: 467–472.<br />

7. Figueiredo BC, Ibiapina CC. The role of macrolides in<br />

noncystic fibrosis bronchiectasis. Pulm Med. 2011; 2011:<br />

751-82.<br />

8. Banerjee D, Khair OA, Honeybourne D. The effect of oral<br />

clarithromycin on health status and sputum bacteriology<br />

in stable COPD. Respir Med. 2005;99:208-15.<br />

9. Seemungal TA, Wilkinson TM, Hurst JR, Perera WR,<br />

Sapsford RJ,Wedzicha JA. Long-term erythromycin therapy<br />

is associated with decreased chronic obstructive<br />

pulmonary disease exacerbations. Am J Respir Crit Care<br />

Med. 2008;178:1139–1147.<br />

10. Sethi S, Jones PW, Theron MS, et al (PULSE Study group).<br />

Pulsed moxifloxacin for the prevention of exacerbations<br />

of chronic obstructive pulmonary disease: a randomized<br />

controlled trial. Respir Res. 2010 Jan 28;11:10. doi:<br />

10.1186/1465-9921-11-10.<br />

11. Pomares X, Montón C, Espasa M, et al. Long-term azithromycin<br />

therapy in patients with severe COPD and repeated<br />

exacerbations. Int J Chron Obstruct Pulmon Dis.<br />

2011;6:449-56.<br />

12. Albert RK, Connett J, Bailey WC, et al. Azithromycin for<br />

prevention of exacerbations of COPD. N Engl J Med.<br />

2011;365:689-98.<br />

13. Han MK, Tayob N, Murray S, et al. Predictors of chronic<br />

obstructive pulmonary disease exacerbation reduction in<br />

response to daily azithromycin therapy. Am J Respir Crit<br />

Care Med. 2014;189:1503-8.<br />

14. Uzun S, Djamin RS, Kluytmans JA, et al. Azithromycin<br />

maintenance treatment in patients with frequent exacerbations<br />

of chronic obstructive pulmonary disease<br />

(COLUMBUS): a randomised, double-blind, placebo-controlled<br />

trial. Lancet Respir Med. 2014 May;2(5):361-8.<br />

15. Herath SC, Poole P. Prophylactic antibiotic ther¬apy for<br />

chronic obstructive pulmonary disease (COPD). Cochrane<br />

Database Syst Rev. 2013;11:CD009764.<br />

16. Yao GY, Ma YL, Zhang MQ, Gao ZC. Macrolide therapy decreases<br />

chronic obstructive pulmonary disease exacerbation:<br />

a meta-analysis. Respiration 2013;86:254-60.<br />

17. Donath E, Chaudhry A, Hernandez-Aya LF, Lit L.A meta-analysis<br />

on the prophylactic use of macrolide antibiotics<br />

for the prevention of disease exacerbations in patients<br />

with Chronic Obstructive Pulmonary Disease. Respir<br />

Med. 2013;107:1385-92.<br />

18. Ni W, Shao X, Cai X, Wei C, Cui J, Wang R, Liu Y. Prophylactic<br />

use of macrolide antibiotics for the prevention of<br />

chronic obstructive pulmonary disease exacerbation: a<br />

meta-analysis. PLoS One. <strong>2015</strong> Mar 26;10(3):e0121257.<br />

19. Albert RK, Schuller JL; COPD Clinical Research Network.<br />

Macrolide antibiotics and the risk of cardiac arrhythmias.<br />

Am J Respir Crit Care Med. 2014;189:1173-80.<br />

15


derleme<br />

<strong>KOAH</strong> ve Bronşektazi<br />

Baykal Tülek<br />

Selçuk<br />

Üniversitesi<br />

Tıp Fak.Göğüs<br />

Hastalıkları<br />

Anabilim Dalı<br />

<strong>KOAH</strong> ve bronşektazi farklı iki hastalık olmakla birlikte, aralarında<br />

örtüşen ve zıtlık gösteren özellikleri mevcuttur (Şekil<br />

1). Her iki hastalık da ileri yaşlarda görülmekte, öksürük<br />

ve balgam yakınmaları ile sıklıkla karşılaşılmakta ve –<strong>KOAH</strong>’ta<br />

tanımlayıcı olmak üzere– her iki hastalıkta da hava yolu obstrüksiyonu<br />

saptanmaktadır. Bronşektazi genellikle post enfeksiyöz ya da<br />

sistemik hastalıklara bağlıdır, sıklıkla gram negatif bakteriler ya da<br />

tüberküloz dışı mikobakterilerle komplikedir ve kadınlarda erkeklerden<br />

daha sıktır. <strong>KOAH</strong> ise genellikle sigara içimi ile ilişkilidir,<br />

çeşitli gram pozitif veya gram negatif bakterilerle komplikedir ve<br />

erkeklerde kadınlardan daha sık görülür (1). <strong>KOAH</strong> ve bronşektazi<br />

arasında nedensel ilişki olup olmadığı bilinmemekle birlikte<br />

son yıllarda her iki hastalığın birlikte görülebileceğini gösteren çok<br />

sayıda çalışma yayınlanmıştır. Bu konuda yanıtlanması gereken en<br />

önemli soru <strong>KOAH</strong> ve bronşektazi birlikteliğinin <strong>KOAH</strong>’lı hastaların<br />

tedavi ve prognozları üzerine bir etkisinin olup olmadığıdır.<br />

<strong>KOAH</strong>’ın Yüksek Çözünürlüklü Bilgisayarlı Tomografi ile<br />

Fenotiplendirilmesi<br />

Yüksek çözünürlüklü bilgisayarlı tomografi (YÇBT) ile belirlenen<br />

morfolojik değişikliklerin <strong>KOAH</strong>’lı hastaların yönetimine anlamlı<br />

16


<strong>KOAH</strong><br />

Erkeklerde daha sık (%55)<br />

Etiyoloji: Sigara içimi, ev-içi,<br />

ev-dışı kirleticiler<br />

Görünteleme: Hiperlüsensi,<br />

bül, hava yolu kalınlaşması<br />

Bakterilerin rolü: S.<br />

pneumonia, H. influenza,<br />

M. Catarrhalis<br />

İleri yaşlarda<br />

görülür<br />

Patogenezde inflamasyon<br />

rol oynar<br />

Bakteriyel kolonizasyon sık<br />

Öksürük/Balgam görülür<br />

Hava yolu obstrüksiyonu<br />

mevcut<br />

Bronşektazi<br />

Kadınlarda daha sık (%60)<br />

Etiyoloji: Postinfeksiyöz,<br />

genetik, immün, idiyopatik<br />

Görünteleme: Dilate ve<br />

kalınlaşmış hava yolları<br />

Bakterilerin rolü: H. influenza,<br />

P. aeruginosa, tüberküloz<br />

dışı mikrobakteriler<br />

Şekil 1: <strong>KOAH</strong> ve bronşektazinin birbirleriyle örtüşen ve farklılık gösteren özellikleri.<br />

katkılar sağlayabileceği düşünülmektedir. <strong>KOAH</strong>’ın<br />

radyolojik fenotiplendirilmesi konusundaki en<br />

önemli örneklerden biri üst lob ağırlıklı amfizemi ve<br />

düşük egzersiz kapasitesi bulunan <strong>KOAH</strong>’lı hastaların<br />

akciğer volüm küçültücü cerrahiden yarar görmesi<br />

ile ortaya konulmuştur (2). YÇBT ile saptanan<br />

amfizem, bronş duvar kalınlığı ve bronşektazi ile solunum<br />

fonksiyon testleri, alevlenme sıklığı, balgam<br />

yakınması, bronkodilatör tedavi yanıtlılığı ve BODE<br />

indeksi gibi önemli klinik belirteçler arasında ilişki<br />

bulunmuştur. Bu bulgulardan yola çıkılarak YÇBT<br />

ile saptanan fenotiplerin <strong>KOAH</strong>’lı hastaların yönetimine<br />

olumlu katkılar sağlayacağı düşünülmektedir.<br />

Yakın dönemde yayınlanan bir çalışmamızda (3);<br />

yüksek çözünürlüklü BT ile yapılan hava yolu ve akciğer<br />

parankimine dair ölçümlerin <strong>KOAH</strong>’lı hastaları<br />

solunum fonksiyon testleri, inflamasyon göstergeleri<br />

ve alevlenme sayıları gibi ölçümler açısından<br />

klinik olarak anlamlı subgruplara ayırmadaki değeri<br />

incelenmiştir. Çalışmaya dahil edilen hastalar (80<br />

hasta) 2 radyolog tarafından, daha çok kistik fibrozlu<br />

hastalarda kullanılan bir skorlama sistemiyle (modifiye<br />

Bhalla skorlama sistemi) değerlendirilmiştir.<br />

Bu değerlendirme sonucu hastalar 4 gruba ayrıldı: 1.<br />

<strong>KOAH</strong> ile ilişkili görüntüleme bulgusu olmayanlar<br />

2. Sadece amfizemi olanlar 3. Sadece bronşektazi/<br />

17


derleme<br />

peribronşiyal kalınlaşma olanlar 4. Amfizem ile birlikte<br />

bronşektazi/peribronşiyal kalınlaşma olanlar.<br />

54 hastada amfizem veya hava yolu anormallikleri<br />

veya her ikisi birden saptanırken 26 hastada BT’de<br />

anormallik saptanmadı. Önemli bir sonuç olarak BT<br />

bulgusu olan hastalarda spirometri ve diğer bulgular<br />

hiçbir bulgu olmayanlara göre daha kötüydü. Buna<br />

ek olarak sadece amfizem saptanan hastaların solunum<br />

fonksiyon testleri daha iyiydi, daha az inflamasyon<br />

ve alevlenme sayıları mevcuttu. Öte yandan<br />

amfizem ile birlikte hava yolu anormallikleri saptanan<br />

hasta grubu en düşük solunum fonksiyon testi<br />

değerlerine, CRP değerlerine ve alevlenme sayılarına<br />

sahipti.<br />

<strong>KOAH</strong> ve Bronşektazi Birlikteliği<br />

Yapılan çalışmalarda popülasyonlar arasında farklılık<br />

göstermekle birlikte özellikle orta-ağır KO-<br />

AH’lı hastalarda oldukça yüksek oranlarda (%28-<br />

57.6) bronşektazi bulunduğu gösterilmiştir (4). Her<br />

ne kadar günümüze değin iki hastalık arasındaki<br />

nedensel ilişki gösterilememiş ise de özellikle ağır<br />

<strong>KOAH</strong>’lılardaki %40’lara varan yüksek oranlardaki<br />

potansiyel patojenik mikroorganizma (PPM)<br />

kolonizasyon oranları göz önüne alındığında KO-<br />

AH’ın bronşektazi için bir risk faktörü oluşturduğu<br />

öne sürülmektedir (1). PPM kolonizasyonu ile<br />

başlayan inflamasyon-infeksiyon-bronş duvarı ha-<br />

Şekil 2: Yüksek çözünürlüklü<br />

bilgisayarlı tomografi<br />

görüntülemesinde: A. Sağ<br />

alt lobda ciddi bronş duvar<br />

kalınlaşması ile birlikte<br />

bronşektazi (oklar) B. Sol<br />

alt lobda kistik bronşektazi<br />

alanları (ok) ve subplevral<br />

amfizematöz alanlar (*)<br />

(Görüntüler S.Ü. Tıp Fakültesi<br />

Göğüs Hastalıkları Anabilim<br />

Dalı arşivinden alınmıştır).<br />

18


sarı kısır döngüsünün bronşektazi patogenezinin<br />

temelini oluşturduğu düşünülmektedir. Bu bulgu<br />

<strong>KOAH</strong> ve bronşektazinin birlikte bulunduğu hastaların<br />

artmış bronşiyal inflamasyon, daha sık,<br />

daha uzun ve daha ağır alevlenmeler, bronş mukozasında<br />

daha fazla PPM kolonizasyonu ve daha<br />

kötü solunum fonksiyon testlerine sahip olmasıyla<br />

desteklenmektedir.<br />

Bronşektazinin eşlik ettiği <strong>KOAH</strong>’lılarda bronşektazi<br />

ile <strong>KOAH</strong>’ın ağır hastalık göstergeleri arasında<br />

anlamlı ilişki saptanmıştır. FEV 1<br />

’in %50 ve altında<br />

olması, balgam örneğinde PPM izole edilmesi ve<br />

bir önceki yılda hospitalizasyon gerektiren en az bir<br />

<strong>KOAH</strong> alevlenmesi öyküsünün bulunmasının bronşektazi<br />

ile bağımsız ilişkisi olduğu saptanmıştır (5).<br />

ECLIPSE kohortunda her ne kadar diğer çalışmalarla<br />

kıyaslandığında düşük oranda (%4) bronşektazi<br />

saptanmışsa da, bronşektazili hasta sayısı GOLD evresiyle<br />

artış göstermiştir (6).<br />

Yakın bir süre önce yayınlanan bir çalışmada<br />

ise Martinez Garcia ve ark (4) tarafından orta-ağır<br />

<strong>KOAH</strong>’lı hastalarda bronşektazi varlığının prognostik<br />

değeri araştırılmıştır. Çalışmaya dahil edilen 201<br />

<strong>KOAH</strong>’lı hasta ortalama 48 ay süreyle izlenmiş ve bu<br />

sürede bronşektazi bulunmayan 86 hastada 8 ölüm<br />

gerçekleşirken, bronşektazili 115 hastada ise 43<br />

ölüm gerçekleşmiştir. Bilinen mortalite nedenlerinden<br />

bağımsız olarak bronşektazili hastalarda mortalite<br />

riski anlamlı derecede artmış bulunmuştur (HR:<br />

2.54; p=0.02). Bu çalışmada daha önceki çalışmalarla<br />

uyumlu şekilde bronşektazili hastalarda daha sık<br />

ve ağır alevlenmeler, daha yüksek inflamasyon belirteçleri<br />

ve daha fazla PPM izolasyonu/kolonizasyonu<br />

saptanmıştır. P. aeruginosa toplam 19 hastada izole<br />

edilirken bu hastaların 15’inde bronşektazi pozitif<br />

bulunmuştur. Ancak bronşektazili hastalarda çok<br />

sık karşılaşılan tüberküloz dışı mikobakteriler bu<br />

çalışmada hiç izole edilmemiştir.<br />

Sonuç<br />

Özellikle son yıllarda yapılan çalışmalarla <strong>KOAH</strong> ve<br />

bronşektazi birlikteliği ile, orta-ağır evre <strong>KOAH</strong>’lılarda<br />

sık karşılaşıldığı ve bu hastaların daha yüksek<br />

seviyede PPM kolonizasyonu ve inflamasyon düzeyi<br />

ile birlikte daha ağır ve sık alevlenmelere eğilimli<br />

oldukları ve en önemlisi mortalite oranlarının daha<br />

yüksek olduğu belirlenmiştir. Bu bulgular bazı seçilmiş<br />

<strong>KOAH</strong>’lı hastalarda (ağır evre, PPM pozitifliği<br />

saptanan veya sık alevlenen) YÇBT incelemesinin<br />

rutin tanı tetkikleri arasına girebileceğini düşündürmektedir.<br />

Ancak YÇBT’nin getireceği radyasyon<br />

maruziyeti ve ek maliyetler göz önüne alındığında<br />

bu incelemenin rutin kullanımının etkinliğini değerlendiren<br />

çalışmalar gerekmektedir.<br />

KAYNAKLAR<br />

1. Novosad SA, Barker AF. Chronic obstructive pulmonary<br />

disease and bronchiectasis. Curr Opin Pulm Med.<br />

2013;19(2):133-9.<br />

19


derleme<br />

2. Fishman A, Martinez F, Naunheim K, Piantadosi S, Wise<br />

R, Ries A, ve ark. A randomized trial comparing lung-volume-reduction<br />

surgery with medical therapy for severe<br />

emphysema. N Engl J Med. 2003;348(21):2059-73.<br />

3. Tulek B, Kivrak AS, Ozbek S, Kanat F, Suerdem M.<br />

Phenotyping of chronic obstructive pulmonary disease<br />

using the modified Bhalla scoring system for<br />

high-resolution computed tomography. Can Respir J.<br />

2013;20(2):91-6.<br />

4. Martinez-Garcia MA, de la Rosa D, Soler-Cataluna JJ,<br />

Donat-Sanz Y, Catalan Serra P, Agramunt Lerma M, ve<br />

ark. Prognostic Value of Bronchiectasis in Patients with<br />

Moderate-to-Severe Chronic Obstructive Pulmonary<br />

Disease. Am J Respir Crit Care Med. 2013 Feb 7.<br />

5. Martinez-Garcia MA, Soler-Cataluna JJ, Donat Sanz Y,<br />

Catalan Serra P, Agramunt Lerma M, Ballestin Vicente<br />

J, ve ark. Factors associated with bronchiectasis in patients<br />

with COPD. Chest. 2011;140(5):1130-7.<br />

6. Vestbo J, Anderson W, Coxson HO, Crim C, Dawber F,<br />

Edwards L, ve ark. Evaluation of COPD Longitudinally to<br />

Identify Predictive Surrogate End-points (ECLIPSE). Eur<br />

Respir J. 2008;31(4):869-73.<br />

Neredeyse hemen her branştan pek çok hekimin karşılaştığı, yaptığı pek çok tahlil ve tetkike<br />

rağmen bir türlü nedenini bulamadığı değişik şikâyetlerle başvurur oldu hastalar. Genellikle<br />

modern, klimalı, pek havalandırılmayan ya da dışarıdan nem alan ancak hava sirkülasyonu<br />

yeterli olmadığı için küf barındıran binalarda yaşayan ya da çalışan kişilerde ortaya çıkan bu<br />

durum “Hasta Bina Sendromu” olarak tanımlanmaktadır.<br />

Detaylı bilgi için:<br />

20<br />

www.solunum.org.tr


derleme<br />

<strong>KOAH</strong> Hastaları Derneği<br />

kuruldu<br />

<strong>KOAH</strong> Hastaları Derneği Mecit Süerdem,<br />

Nazmi Bilir, Çiğdem Biber, Müge Aydoğdu,<br />

Baykal Tülek, Ufuk Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />

Hastanesi sorumlu eczacısı Nilgün Süer ve emekli<br />

veteriner hekim Erdal Gürol’dan oluşan yedi kişilik<br />

kurucu yönetim kurulu ile Ankara’da kuruldu. TÜ-<br />

SAD’ın desteği ile kurulan derneğin genel merkezine<br />

TÜSAD Ankara Şubesi aynı zamanda ofisinde<br />

ev sahipliği de yaptı.<br />

Mecit Süerdem<br />

Selçuk<br />

Üniversitesi<br />

Tıp Fakültesi<br />

Göğüs Hastalıkları<br />

Anabilim Dalı<br />

Derneğin amacı tüzükte “Dernek üyeleri arasında<br />

dayanışmayı sağlamak, <strong>KOAH</strong> tanısı alan, tedavi<br />

görmüş ve görmekte olan hastalar arasında yardımlaşma<br />

ve iletişim ortamını hazırlamak, hastaların<br />

yaşam kalitesini artırmak ve akciğer sağlığına<br />

yönelik eğitim faaliyetleri dahil olmak üzere her<br />

konuda bilgi iletişimi ve gerekli katkıların oluşması<br />

için çaba harcamak ve <strong>KOAH</strong> tanı ve tedavileri<br />

konusunda toplumu bilgilendirmektir.” ifadeleri ile<br />

22


yer aldı. Derneğin sloganı “Birlikte daha güçlü bir<br />

nefesle” olarak belirlendi.<br />

<strong>KOAH</strong> Hastaları Derneği 1. Olağan Genel Kurulu<br />

19 Aralık <strong>2015</strong> tarihinde yapıldı ve seçimle yönetim<br />

kurulu üyeleri belirlendi. Yönetim kuruluna Mecit<br />

Süerdem (Başkan), Mustafa Tekin İmir (Başkan Yardımcısı),<br />

Nilgün Süer (Sekreter), Nihat Mutafoğlu<br />

(Sayman) ve Erdal Gürol (Üye) seçildi. Dernek ile<br />

ilgili tüm bilgilere http://koahhastalaridernegi.org<br />

adresinden ulaşabilirsiniz.<br />

Hasta derneği tüzükteki amacına yönelik olarak<br />

hastaların eğitimi ile toplumu bilgilendirmek ve bilinçlendirmek<br />

için çalışmalarını başlattı. Öncelikle<br />

derneğin web sayfası üzerinden <strong>KOAH</strong> ile ilgili tüm<br />

soruların yanıtlarının alınabileceği eğitim portalı<br />

açma kararı alındı ve çalışmalar başlatıldı. <strong>KOAH</strong>’ta<br />

hasta eğitiminin tedavide başarıyı belirleyen önemli<br />

bir faktör olması gerçeği bu çalışmaların değerini<br />

ortaya koymaktadır. TÜSAD desteğiyle kurulan ve<br />

çalışmalarına başlayan <strong>KOAH</strong> Hastaları Derneği alanında<br />

büyük bir boşluğu doldurarak, tüzüğündeki<br />

amaçlarına yönelik çalışmalarıyla topluma artı değer<br />

katan saygın bir dernek kimliğine ulaşacaktır. Tüm<br />

meslektaşlarımızın <strong>KOAH</strong> Hastaları Derneği’ne destek<br />

olmalarını ve katkı vermelerini bekliyoruz.<br />

<strong>KOAH</strong> Hastaları Derneği’ne kuruluş aşamasında her<br />

türlü desteği sağlayan ve genel merkezimizin TÜSAD<br />

Ankara Şubesi Genel Merkezi ile aynı ofiste bulunmasına<br />

onay veren TÜSAD Merkez Yönetim Kurulu<br />

üyelerine derneğimizin yönetim kurulu adına teşekkürlerimi<br />

ve minnet duygularımı ifade ediyorum.<br />

23


literatür özetleri<br />

Sigara İçme Öyküsü Olan ve Birinci Basamakta Takip<br />

Edilen Astımlı Hastalarda Astım-<strong>KOAH</strong> Ortak Sendromu<br />

Prevalansı: Kesitsel bir çalışma<br />

Çeviren: Prof. Dr. Mecit Süerdem<br />

Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />

Prevalence of asthma–COPD overlap syndrome among<br />

primary care asthmatics with a smoking history: a crosssectional<br />

study.<br />

Kiljander T, Helin T, Venho K, Jaakkola A, Lehtimäki L.<br />

Primary Care Respiratory Medicine (<strong>2015</strong>) 25, 15047;<br />

doi:10.1038/npjpcrm.<strong>2015</strong>.47<br />

Astım ve <strong>KOAH</strong>’ın bir arada bulunduğu Astım <strong>KOAH</strong> Ortak<br />

Sendromu’nun (AKOS) tam olarak tanımlaması yapılamadı.<br />

Sıklıkla kullanılan tanımlamalar; daha önceden astım<br />

tanısı almış olan hastalarda <strong>KOAH</strong> tanısının alınması veya<br />

reversibl obstrüksiyon semptom ve bulguları ile birlikte<br />

tam olmayan reversibl özellikte hava yolları obstrüksiyonu<br />

belirlenmesidir. GINA raporuna yeni giren AKOS bölümü<br />

bu sendromun tanısı için basamak şeklinde tanı yaklaşımı<br />

öneriyor. Bu raporda AKOS; kalıcı havaakımı kısıtlanması<br />

olan hastalarda astım ve <strong>KOAH</strong>’ın değişik klinik özelliklerinin<br />

birlikte bulunmasıyla karakterize bir sendrom olarak tanımlanıyor.<br />

Astım ve <strong>KOAH</strong>’ın tek hastalık olması durumuna<br />

kıyasla AKOS’lu hastalarda yaşam kalitesi daha kötüdür<br />

ve daha sık ve şiddetli alevlenmeler yaşanır. AKOS sık görülen<br />

ve klinik olarak ciddi sonuçlara yol açabilen bir hastalık<br />

olmasına rağmen tedavisi hakkında çok bilgi yoktur.<br />

AKOS prevalansı ile ilgili az sayıda veri var. COPDGene çalışmasında<br />

<strong>KOAH</strong> hastalarının %13’ünde doktor tanılı astım<br />

belirlendi. EPI-SCAN çalışmasında ise <strong>KOAH</strong> hastalarının<br />

%17’sinin daha önceden astım tanısı almış oldukları bildirildi.<br />

PLATINO çalışmasına alınan <strong>KOAH</strong> hastalarının %22.8’i<br />

önceden astım tanısı almış olan hastalardan oluşuyordu.<br />

AKOS prevalansının yaşla artış gösterdiği kabul edilmektedir.<br />

Bu bulgu, düzenli olarak antiinflamatuar tedavi kullanılmaması<br />

ve/veya sigara içmenin sürdürülmesi durumunda<br />

astımlı hastalarda zaman içinde sabit hava yolu obstrüksiyonu<br />

gelişebileceğini göstermektedir.<br />

Bu çalışmanın amacı; sigarayı bırakmış veya sigara içmeye<br />

devam eden birinci basamakta takip edilen astımlı hastalar<br />

arasında tanı almamış AKOS hastalarının prevalansını belirlemektir.<br />

24


Çalışmaya 18-70 yaş aralığındaki doktor tanılı 190 astımlı<br />

hasta alındı. Astım dışında başka akciğer hastalığı olan<br />

hastalar çalışmaya alınmadı. 400 mcg salbutamol kullanımı<br />

ile reversibilite testi yapılan hastalarda, postbronkodilatör<br />

FEV 1<br />

/FVC değeri 0.70 altında kalanlar AKOS olarak kabul<br />

edildi.<br />

Ortalama yaş 58 olan hastaların %44.1’i sigara içiyordu ve<br />

ortalama 20 paket-yıl sigara içme öyküsü vardı. Ortalama<br />

vücut kitle indeksi 27.5 kg/m² bulundu. 112 (%58.9) hasta<br />

kadındı. 52 (%27.4) hastada FEV 1<br />

/FVC oranı 0.70 altında<br />

bulundu. Sırasıyla %23.1, %73.1 ve %3.8 oranındaki hastalar<br />

GOLD evre 1, 2 ve 3 grubundaydı.<br />

AKOS hastaları daha yaşlı ve daha çok sigara içen hastalardan<br />

oluşuyordu. ≥60 yaş ile ≥20 paket-yıl sigara içme<br />

öyküsü AKOS’un en iyi göstergeleri olarak belirlendi. ≥60<br />

yaş kriterine göre AKOS tanısı sensitivitesi %63.5, spesifitesi<br />

ise %59.4 iken ≥20 paket-yıl sigara içme öyküsüne<br />

göre sensitivite %80.8, spesifite %42.8 idi. ≥60 yaş ve ≥20<br />

paket-yıl sigara öyküsü kriterlerinin bir arada bulunması<br />

durumunda AKOS tanısı için spesifite %53.8, sensitivite<br />

%74.6 değerlerinde bulundu.<br />

Hasta en az 60 yaşında ise ve aynı zamanda en az 20 paket-yıl<br />

sigara içme öyküsü taşıyorsa AKOS için odds ratio,<br />

bu kriterleri taşımayan hastalara kıyasla 6.08 (p=0.001) değerindeydi.<br />

Yaş ve sigara içme öyküsü eşik değer kriterlerinden<br />

sadece birisine sahip olan hastalarda ise AKOS riski<br />

bu kriterlere sahip olmayan hastalara göre iki kat daha yüksekti.<br />

Bir başka değerlendirme ile, ≥60 yaş ve ≥20 paket-yıl<br />

kriterlerini taşımayan hastalarda AKOS prevalansı %11.6,<br />

sadece bir kriter varsa %22.6, her iki kritere de sahip olan<br />

hastalarda ise %44.4 bulundu.<br />

AKOS prevalansının yüksek olması, astım ve hava yolları<br />

hiperreaktivitesinin <strong>KOAH</strong> gelişimi için risk oluşturduğu<br />

ile açıklanabilir. Astımlı hastalarda astımlı olmayanlara<br />

göre akciğer fonksiyonları kaybının daha hızlı olduğu ve<br />

özellikle sigara içen astımlı hastalarda kaybın çok daha<br />

hızlandığı ve sabit hava yolu obstrüksiyonu geliştiği gösterildi.<br />

Astımlı hastaların ortalama 26 yıl takipleri yapılan<br />

bir çalışmada, hastaların %16’sında irreversibl hava yolları<br />

obstrüksiyonu geliştiği belirlendi. Klinik olarak belirgin<br />

astım olmasa dahi tek başına hava yolları hiperreaktivitesinin<br />

<strong>KOAH</strong> gelişimi için önemli bir risk faktörü olduğu<br />

da gösterildi.<br />

25


literatür özetleri<br />

Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı Alevlenmesi ve<br />

Mortalitesi Üstüne Statinlerin Etkisi: Bir sistematik derleme<br />

ve gözlemsel araştırmanın meta-analizi<br />

Çeviren: Uz. Dr. Pınar Mutlu<br />

Çan Devlet Hastanesi<br />

The effect of statins on chronic obstructive pulmonary<br />

disease exacerbation and mortality: a systematic review<br />

and meta-analysis of observational research.<br />

Cao C, WuY, Xu Z, Lv D, Zhang C, Lai T, Li W, Shen H<br />

Scientific Reports 5:16461, DOI: 10.1038/srep16461<br />

Dislipidemi tedavisi için kullanılan statinlerin serum kolesterolünü<br />

düşürücü etkilerine ek olarak, “pleiotropik<br />

etkiler’’ olarak isimlendirilen güçlü anti-enflamatuar ve<br />

bağışıklık düzenleyici özelliklere de sahip olduğu gösterildi.<br />

Bu özellikler nedeniyle, statinlerin <strong>KOAH</strong> hastalarında<br />

da yararlı etkilere sahip olabileceği ileri sürüldü. In vitro<br />

ve hayvan çalışmaları, statinlerin kolesterol metabolizması<br />

üzerindeki etkilerinden bağımsız mekanizmalarla hava<br />

yolu inflamasyonunu azalttığını gösterdi. 2009 yılında yayınlanan<br />

iki çalışma statinlerin <strong>KOAH</strong> tedavisinde yararlı<br />

bir role sahip olabileceğini düşündürdü. Bu tarihten sonra<br />

çok sayıda çalışma yapıldı. Çalışmaların bir kısmında yararlı<br />

etkiler gösterildi fakat çalışmaların bulguları arasında<br />

sonuçlarda tutarsızlıklar vardı.<br />

Bu çalışmanın amacı, statin kullanımının <strong>KOAH</strong> gidişi<br />

üzerine yararlı olup olmadığını değerlendirmektir. <strong>KOAH</strong><br />

hastalarında statin kullanımının mortalite, alevlenmeler ve<br />

kardiyovasküler olaylar üzerine etkisi sistematik derleme<br />

ve meta-analiz ile araştırıldı. Herhangi bir kısıtlamaya gitmeden,<br />

elektronik veritabanından (Medline, Embase, Web<br />

of Science ve the Cochrane Central Register of Controlled<br />

Trials) 806 yayın listelendi. Dört çalışma ise manuel arama<br />

ile belirlendi. Dahil edilme kriterlerini yerine getirmeyen<br />

çalışmalar çıkarıldıktan sonra, 2006 ila 2013 yılları arasında<br />

yayınlanmış meta-analiz için uygun 15 çalışma kaldı.<br />

On beş çalışmadan toplam 238.459 hastanın verileri değerlendirildi.<br />

Tüm nedenlere bağlı mortaliteyi inceleyen dokuz<br />

çalışmada (124.543 katılımcı) HR oranı 0.62 (%95 CI 0.52-<br />

0.73), <strong>KOAH</strong> mortalitesinde (dört çalışma, 88.767 katılımcı)<br />

HR 0.48 (0.23-0.99) bulundu. Başka bir ifade ile statin<br />

kullanımı tüm nedenlere bağlı mortalitede %38, <strong>KOAH</strong><br />

mortalitesinde ise %52 azalma sağladı.<br />

26


Kanser mortalitesinde (üç çalışma, 90.077 katılımcı) HR<br />

0.83 (0.65- 1.08), kardiyovasküler mortalitede (üç çalışma,<br />

90.041 katılımcı) HR 0.93 (0.50- 1.72) olarak belirlendi.<br />

Hastane yatışı olsun veya olmasın <strong>KOAH</strong> alevlenmelerini<br />

içeren altı çalışmada (129.796 katılımcı) HR değeri<br />

0.64 (0.55-0.75) olarak bulundu. Böylece statin kullanımının<br />

<strong>KOAH</strong> alevlenme riskini %36 oranında düşürdüğü<br />

gösterilmiş oldu. Ayrıca, statinlerin kullanımı miyokard<br />

enfarktüs riskinde önemli bir azalma ile ilişkili bulundu.<br />

Fakat inme için aynı ilişki bulunamadı. Tüm bu bulgular,<br />

<strong>KOAH</strong>’lı hastalarda statinlerin çok açık olarak yarar sağladığını<br />

gösterdi.<br />

Kardiyovasküler komorbiteler <strong>KOAH</strong> hastalarında sık görülür.<br />

384.888 olguyu içeren büyük bir kohort çalışmasında,<br />

koroner arter hastalığı görülme sıklığının <strong>KOAH</strong> hastaları<br />

arasında, <strong>KOAH</strong> olmayanlarla karşılaştırıldığında<br />

anlamlı derecede yüksek olduğu görüldü (sırasıyla; %33.6,<br />

%27.1). FEV 1<br />

değerinde her %10’luk azalmada kardiyovasküler<br />

mortalitede %28, ölümcül olmayan koroner olaylarda<br />

%20 artış olduğu gösterildi. Dolayısıyla statin kullanımının<br />

<strong>KOAH</strong> mortalitesinde azalmaya neden olması, statinlerin<br />

kardiyovasküler komorbiditeler üzerine yararlı etkiler potansiyeli<br />

ile açıklanabilir.<br />

Sonuç olarak; statin kullanımının tüm nedenlere bağlı mortalite<br />

ve <strong>KOAH</strong> mortalitesinin azalması ile ilişkili olduğu<br />

gösterildi. Buna ek olarak statin kullanan hastalarda <strong>KOAH</strong><br />

alevlenme riskinin düştüğü belirlendi.<br />

Statinlerin <strong>KOAH</strong> gidişi üzerindeki olumlu etkileri anti-inflamatuar,<br />

anti-trombotik ve immünomodülatör pleiotropik<br />

etkileri ile de açıklanabilir. Statin tedavisinin <strong>KOAH</strong> hastalarında<br />

C-reaktif protein ve interlökin-6 gibi sistemik inflamasyon<br />

belirteçlerinde belirgin bir azalmaya neden olduğu<br />

gösterildi. Ayrıca <strong>KOAH</strong>’lı hastalarda 3 aylık statin tedavisi<br />

sonrası fibrin pıhtılarının daha geçirgen, daha az kompakt<br />

ve daha hızlı çözündüğü gösterildi. Ek olarak, statinler Th1<br />

üzerine inhibitör etki ile Th1/Th2 hücrelerinin dengesini<br />

Th2 lehine değiştirebilir. Statinlerin pulmoner hemodinamikler<br />

üzerindeki olumlu etkisi de <strong>KOAH</strong> gidişini modifiye<br />

edebilir. <strong>KOAH</strong>’ta pulmoner hipertansiyon alevlenme riskinde<br />

artış ve sağkalımda azalma ile ilişkilidir. Ağır <strong>KOAH</strong><br />

hastalarında statin kullanımı pulmoner arter wedge ve pulmoner<br />

arter basıncını önemli ölçüde düşürür. Statinlerin<br />

endotelin-1 sentezini inhibe ederek pulmoner hipertansiyon<br />

ilerlemesini inhibe ettiği gösterildi.<br />

Bu çalışma, statin kullanımının <strong>KOAH</strong> hastalarında yararlı<br />

etkileri ile ilişkili en kapsamlı sistematik derleme ve metaanalizdir.<br />

Önceki sistematik derlemelerde değerlendirilen<br />

çalışmaların sayısı azdı, spesifik mortaliteye bakılmamıştı<br />

ve statin kullanımı ile alevlenme arasındaki ilişki<br />

incelenmemişti.<br />

27


<strong>KOAH</strong> BÜLTENİ<br />

www.solunum.org.tr

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!