13.03.2017 Views

KOAH Bülteni 2009 Sayı 1

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

DERLEME<br />

Doç. Dr. Mukadder Çalıkoğlu<br />

Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi,<br />

Göğüs Hastalıkları AD<br />

<strong>KOAH</strong> Patogenezi<br />

<strong>KOAH</strong>’ta başlıca patogenetik mekanizma, sigara dumanı ve diğer zararlı partikül<br />

ile gazlara karşı akciğerlerde gelişen anormal inflamatuar yanıttır<br />

Türkiye Solunum<br />

Araştırmaları Derneği (TÜSAD)<br />

<strong>KOAH</strong> Çalışma Grubu Yayınıdır<br />

Editörler<br />

Türkân Tatlıcıoğlu<br />

Mecit Süerdem<br />

İmtiyaz Sahibi: Mecit Süerdem<br />

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Türkân Tatlıcıoğlu<br />

Yayın İdare Merkezi: Şerafeddin Cad.<br />

Hekimoğlu İş Merkezi,<br />

K:2/209, Karatay, Konya<br />

Tel: (0332) 353 15 51<br />

Yayın Türü: Ulusal Süreli Yayın<br />

Yayına Hazırlayan<br />

Tomtom Mah. Camcı Fevzi Sok. No: 32 Beyoğlu, İstanbul<br />

Tel: (0212) 293 23 00 Faks: (0212) 293 23 01<br />

www.probiz.com.tr<br />

Baskı<br />

Golden Print 100. Yıl Mahallesi Matbaacılar Sitesi<br />

1. Cadde No: 88 Bağcılar 34204 İstanbul<br />

t: +90 212 629 0024 - f: +90 212 329 2013<br />

bilgi@goldenmedya.com.tr<br />

2 <strong>KOAH</strong> BÜLTENİ<br />

<strong>KOAH</strong> <strong>Bülteni</strong>, <strong>2009</strong>(1)<br />

<strong>KOAH</strong>, tam olarak geri dönüşümlü<br />

olmayan hava akımı sınırlanması ile<br />

karakterize bir hastalık olup, hava akımı<br />

sınırlanması genellikle ilerleyicidir ve zararlı<br />

partikül ile gazlara karşı akciğerlerde<br />

oluşan anormal inflamatuar yanıt ile<br />

ilişkilidir. Günümüzde <strong>KOAH</strong> tanımına<br />

ilişkin yeni bir anlayış da, <strong>KOAH</strong>’ın<br />

hastalığın şiddetini ve mortalitesini etkileyebilen<br />

önemli akciğer dışı etkiler ve<br />

komorbiditeler ile seyreden sistemik bir<br />

hastalık olduğudur.<br />

<strong>KOAH</strong>’ta başlıca patogenetik mekanizma,<br />

sigara dumanı ve diğer<br />

zararlı partikül ile gazlara karşı akciğerlerde<br />

gelişen anormal inflamatuar<br />

yanıttır. BAL ve balgam çalışmaları ile<br />

<strong>KOAH</strong>’ı olmayan ağır sigara içicilerde de<br />

sigara dumanının oluşturduğu bir inflamasyon<br />

bulunduğu, ancak bu inflamasyonun<br />

<strong>KOAH</strong>’lı vakalarda çok daha belirgin<br />

olduğu görülmüştür. Yine <strong>KOAH</strong>’ın<br />

başlıca nedeninin sigara içimi olmasına<br />

karşın, inflamatuar değişiklikler sigaranın<br />

bırakılmasından sonra da devam etmektedir.<br />

Oysa normal sigara içenlerde sigarayı<br />

bıraktıktan sonra aşağı solunum yollarında<br />

inflamasyonun gerilediği bilinmektedir.<br />

<strong>KOAH</strong>’ta bu anormal inflamasyonun<br />

temelinde yatan moleküler mekanizmaların<br />

neler olduğu henüz tam olarak<br />

bilinmemekle birlikte, genetik faktörler,<br />

latent virüsler ya da aktif solunum enfeksiyonları,<br />

artmış oksidan stres, otoimmün<br />

bozukluklar, apopitoz ve onarım<br />

mekanizmalarındaki bozukluklar<br />

üzerinde durulmaktadır.<br />

İnflamasyonda rol oynayan başlıca<br />

hücreler nötrofiller, makrofajlar,<br />

özellikle CD8+ olmak üzere T lenfositlerdir.<br />

İnflamatuar hücrelerin sayıları<br />

ile aktivitelerinde artma yanında yaşam<br />

süreleri de uzamıştır.<br />

<strong>KOAH</strong> patogenezinde sigara dumanı<br />

ile aktive edilen makrofajların inflamasyonda<br />

hayati rol oynadığı bilinmektedir.<br />

Makrofajlar, <strong>KOAH</strong>’ta hemen hemen<br />

bütün patolojik değişikliklerden sorumlu<br />

hücrelerdir. Aktive makrofajlar<br />

tarafından salınan IL-8, GRO-α , LTB4,<br />

MCP-1 nötrofilleri inflamasyon alanına<br />

çekerken, IP-10 ve I-TAC da CD8+ lenfositlerin<br />

bu alanda toplanmasını sağlar.<br />

Sigara dumanı makrofajlardan proteazlar<br />

ve TNF-α, LTB4, IL-8 ve diğer kemotaktik<br />

proteinlerin salınımını aktive<br />

ederken, aktive proinflamatuar transkripsiyon<br />

faktörleri NF-κB ve AP-1 oluşumunu<br />

da indükleyerek inflamasyonu<br />

artırır. TNF-α da hava yolundaki diğer<br />

hücreler tarafından daha fazla IL-8 üretimi<br />

için NF-κB yolu ile katkıda bulunur.<br />

Bu durum lokal nötrofilik inflamasyonun<br />

ve proteaz salınımının devamlılığı<br />

ile sonuçlanır. Makrofajlar ayrıca reaktif<br />

oksijen radikalleri ve nitrik oksit üretimini<br />

de sağlayarak, peroksinitrit oluşumuyla<br />

steroid direncine de yol açabilirler.<br />

Makrofajlar ve epitel hücreleri tarafından<br />

salınan inflamatuar sitokinlerce<br />

(TNF-α gibi) dokulara çekilen nötrofiller<br />

de superoksit anyon, miyeloperoksidaz<br />

(MPO) ve potent serin proteazlar<br />

nötrofil elastaz, katepsin-G ve<br />

proteinaz-3 ve matriks metalloproteinazları<br />

ile bir yandan elastolizise neden<br />

olurken, TGF-β, EGFR ve CTGF serbestleşmesi<br />

ile de mukus sekresyonunda<br />

ve fibrotik aktivitede artışa neden olurlar.<br />

Görülüyor ki, nötrofiller <strong>KOAH</strong> patogenezinde<br />

temel hücrelerdir.<br />

<strong>KOAH</strong>’ta inflamasyonla ilgili çalışmalar,<br />

genel olarak epitel hücresi, nötrofil,<br />

monosit ve makrofajları içeren doğal<br />

immün cevabın rolüne odaklanmıştır.<br />

Bu hücreler doku hasarı ve mikroorganizmalara<br />

karşı birinci basamak savunmayı<br />

yapan hücrelerdir. <strong>KOAH</strong> patogenezinde<br />

kazanılmış immün cevabın<br />

rolü, artmış sayıda antijen sunan dentrik<br />

hücre, T ve B lenfositler ve bronşla ilişkili<br />

artmış lenfoid doku varlığına karşın<br />

uzun yıllar ihmal edilmiştir. Son zamanlarda<br />

<strong>KOAH</strong>’ta hava yolları, alveoller<br />

ve pulmoner damarlarda artmış sayıda<br />

CD8+ hücresi olduğu gösterilmiş ve bu


DERLEME<br />

hücrelerin akciğer fonksiyonu azalması<br />

ve alveolar harabiyetle ilişkileri saptanmıştır.<br />

Şiddetli amfizemde, alveol epitel<br />

hücrelerinde apopitoz yanında CD4+ T<br />

hücrelerden oluşan bir inflamasyon da<br />

söz konusudur. CD8+ T hücreler, başlıca<br />

epitel hücreleri ve makrofajlardan salınan<br />

IP-10’un CD8+ hücre yüzeyindeki<br />

CXCR3 reseptörlerini etkilemesi ile hava<br />

yollarına çekilirler. Bu hücreler ürettikleri<br />

IF-γ, perforin, granzim B ve TNF-α<br />

yolu ile tip 1 alveolar hücrelerde apopitozu<br />

hızlandırarak amfizeme neden olan<br />

destrüksiyona katkıda bulunurlar.<br />

T hücreleri klasik olarak antijenik<br />

stimülasyona bağlı akciğerlerde<br />

biriktiğine göre, <strong>KOAH</strong> immün<br />

bir hastalık olabilir mi sorusu tartışılmaktadır.<br />

Hava yolu epitelindeki<br />

latent virüslerin sitolitik CD8+ hücre<br />

tanınmasını ve epitel harabiyetini başlatabilecek<br />

antijen kaynağı olabilecekleri<br />

tartışılmaktadır. Hava yolundaki bakteri<br />

kolonizasyonu, viral infeksiyonlar ve<br />

oksidan stres yeni epitopların gelişmesine<br />

katkıda bulunabilir. Sigara dumanı<br />

oksidasyon yolu ile mevcut proteinlerden<br />

yeni antijenler oluşturabildiği gibi,<br />

apopitotik hücrelerin uzaklaştırılmasını<br />

geciktirerek de gizli antijenleri açığa<br />

çıkarabilmektedir. Bu epitoplara karşı<br />

ortaya çıkan inflamasyonun sigaranın<br />

bırakılmasından sonra da sebat etmesi,<br />

olası bir immün mekanizmanın <strong>KOAH</strong><br />

patogenezinin bir bileşeni olabileceğine<br />

işaret etmektedir. <strong>KOAH</strong> patogenezinde<br />

kazanılmış immün cevabın rolü<br />

dendritik hücreler üzerinden de tartışılmaktadır.<br />

Sigara dumanı ve tütün<br />

glikoproteinleri ile hem sayısı hem de<br />

aktivitesi artan antijen sunan dendritik<br />

hücreler, nötrofil, makrofaj, natural killer<br />

hücre, CD4+ ve CD8+ T hücre ve<br />

B lenfositlerin toplanmasına yol açarak<br />

patogenezde önemli rol oynayabilirler.<br />

Patogenezde diğer bir kilit hücre olan<br />

hava yolu epitel hücresinin, hem hastalarda<br />

hem de sağlıklılarda çok önemli<br />

fonksiyonları vardır. Sigara dumanındaki<br />

oksidanlar, inflamatuar hücre kaynaklı<br />

proteazlar hava yolu epitel hücrelerinin<br />

silyer yapısını etkileyerek mukusun proksimal<br />

hava yollarına transferini bozar.<br />

Epitel hücre kaynaklı büyüme faktörü reseptörü<br />

(EGFR), nötrofiller ve oksidanlar<br />

tarafından üretimi artan TGF-α, IL-<br />

13 ve IL-9 ile aktive edilir. EGFR, müsin<br />

geninin (MUC5AC) ekspresyonunu artırarak<br />

mukus hipersekresyonunda, goblet<br />

hücrelerinin farklılaşmasında ve mukus<br />

sekrete eden hücrelerin hiperplazisinde<br />

hayati rol oynar. Hava yolundaki epitel<br />

hasarını normal şartlarda epitel proliferasyonu<br />

ve onarımı izler. EGF benzeri<br />

büyüme faktörleri (EGF, TGF-α, amphiregulin<br />

ve neuregulinler) ve ilişkili reseptörleri<br />

(EGFR, HER-2-HER-4) epitel<br />

onarımında orkestra şefi rolünü oynarlar.<br />

Ancak bu faktörlerin aşırı üretimi skuamöz<br />

metaplazi ya da epitel hiperplazisine,<br />

EGFR’nin aşırı aktivasyonu da çeşitli<br />

kemokinlerin salınması yolu ile musin<br />

ekspresyonuna ve goblet hücre metaplazisine<br />

yol açar. Epitel hücreleri bunlara<br />

ek olarak TGF-β’yı uyararak da fibrozise<br />

neden olur. Tüm bunlar göstermektedir<br />

ki, EGF ve EGFR ailesi <strong>KOAH</strong>’taki<br />

epitel değişikliklerinde ve hava akımı<br />

sınırlanmasında önemli rol almaktadır.<br />

EGFR’nin farmakolojik inhibisyonu aşırı<br />

müsin üretimini durdurabilir.<br />

<strong>KOAH</strong> BÜLTENİ<br />

3


DERLEME<br />

CXC kemokinlerin önemli üyesi olan<br />

ve başlıca epitel hücresi, aktive makrofajlar<br />

ve diğer inflamatuar hücrelerden<br />

salınan IL-8, CXC kemokinlerin üretimi<br />

ve CXC kemokin reseptörlerinin<br />

(CXCR1 ve CXCR2) ekspresyonu için<br />

önemli bir uyarandır. Bu bilgiden yola<br />

çıkılarak CXCR2 antagonistlerinin tedavide<br />

kullanılabileceği görüşü tartışılmaktadır.<br />

Bu kemokinler aracılığı ile<br />

aktive olan nötrofillerde superoksit anyon<br />

ve MPO üretilir. CXC kemokinleri<br />

içinde önemli yeri olan GRO-α, IL-8’e<br />

benzer bir etkiyle nötrofiller, T lenfositler<br />

ve bazofiller için güçlü aktivatör ve<br />

kemoatraktan etki gösterir.<br />

İnflamasyona ek olarak proteaz/<br />

antiproteaz ve oksidan/antioksidan<br />

sistemlerdeki denge bozukluğu da<br />

<strong>KOAH</strong> patogenezinde önemli rol oynamaktadır.<br />

Proteazların amfizeme neden<br />

olduklarının saptanması ile ortaya koyulan<br />

elastaz/antielastaz hipotezi <strong>KOAH</strong><br />

patogenezindeki geçerliliğini günümüzde<br />

de sürdürmektedir. Başlıca inflamatuar<br />

hücrelerden açığa çıkan serbest oksijen<br />

radikallerinin neden olduğu oksidan stres<br />

ve artmış proteaz yük, antioksidanların<br />

ve proteaz inhibitörlerinin yetersizliğine<br />

sebep olmaktadır. <strong>KOAH</strong>’lılarda sigara<br />

dumanı ile aktive olan inflamatuar hücrelerden<br />

kaynaklanan artmış ROS, hidrojen<br />

peroksid (H202), hidroksil radikalleri<br />

(OH.), peroksinitrite (ONOO-) ve azalmış<br />

antioksidan (SOD) varlığı ile oluşan<br />

oksidan stres pek çok hasarlayıcı etkiye<br />

sahiptir. Bu radikaller NF-κB’i artırarak<br />

IL-8 ve TNF-α’nın artmış sekresyonuna,<br />

SLPI ve proteazlara karşı savunmanın en<br />

güçlü öğesi olan α1-AT’yi inhibe ederek<br />

proteolitiklere karşı savunmada zayıflamaya<br />

neden olurlar. Ayrıca makrofajlardan<br />

salınan ve güçlü proteolitik aktiviteye<br />

sahip olan MMP-9 da α1-AT’nin inaktivasyonuna<br />

neden olmaktadır. Yine inaktif<br />

olan TGF-β1’i potent fibrinojenik etkiye<br />

sahip olan aktif TGF-β1’e çevirerek<br />

fibrozisi uyarmaktadır.<br />

<strong>KOAH</strong> patogenezinin temelini<br />

oluşturan kronik inflamasyon steroide<br />

dirençlidir. <strong>KOAH</strong>’lıların aktive<br />

makrofajlarındaki NF-κB hem hastalığın<br />

patogenezinde hem de inflamasyonun<br />

steroidlere dirençli olmasında hayati rol<br />

oynar. Sigara dumanı gibi çeşitli uyaranlar,<br />

NF-κB kinase-2 (IKK-2) enzimini<br />

inhibe etmek yoluyla inflamatuar genlerin<br />

değişik bölgelerinde bağlı olan NF-κB’nin<br />

translokasyonuna ve aktivasyonuna neden<br />

olur. Böylece TNF-α, IL-8 ve MMP-9<br />

gibi birçok sitokin, kemokin, proteaz ve<br />

oksidanın üretimini artıracak genleri şifreleyerek<br />

transkripsiyonlarını ve adezyon<br />

moleküllerinin ekspresyonunu başlatır.<br />

Sonuç olarak, artan bu inflamatuar ürünler<br />

histon deasetilaz-2 (HDAC) enzim<br />

aktivitesini azaltıp, histon asetilasyonunu<br />

artırma yoluyla inflamasyonun şiddetlenmesine<br />

neden olurlar. Kortikosteroidler,<br />

glukokortikoid reseptörlerine bağlanarak<br />

yukarıda sözü edilen yolu bloke eder ve<br />

HDAC2 enzimini artırarak histon asetilasyonunu<br />

azaltır. Böylece TNF-α, IL-8 ve<br />

MMP-9 artışı engellenmiş, inflamasyon<br />

baskılanmış olur.<br />

Barnes ve arkadaşları tarafından ileri<br />

sürülen bir hipoteze göre, <strong>KOAH</strong>’taki<br />

inflamasyonun steroide direnç göstermesinin<br />

nedeni HDAC2 enziminin artmış<br />

oksidanlar (peroksinitrit) tarafından<br />

inaktivasyonudur. O halde histon asetilasyonunun<br />

regülasyonu inflamatuar cevabın<br />

kontrolünde anahtar bir basamaktır.<br />

Evre IV (çok ağır) <strong>KOAH</strong>’lılarda<br />

HDAC2 aktivitesinin %93 oranında<br />

azaldığı ileri sürülmektedir. Teofilinlerin<br />

düşük dozda uzun süreli kullanımının,<br />

4 <strong>KOAH</strong> BÜLTENİ


DERLEME<br />

HDAC2 enzim aktivitesini artırmak yoluyla<br />

<strong>KOAH</strong>’taki steroid direncini geri<br />

döndürebileceği ve antiinflamatuar etkinlik<br />

sağlayabileceği, son yıllarda üzerinde<br />

durulan bir konudur.<br />

<strong>KOAH</strong> patogenezinde önemli basamaklardan<br />

biri de inflamasyon,<br />

oksidan stres ve proteaz/antiproteaz<br />

dengesizliği ile apopitoz arasındaki<br />

etkileşimdir. MMP’ler, bazal<br />

membranı parçalayıp epitel hücrelerin<br />

yaşam sinyallerini azaltarak apopitozunu<br />

hızlandırırlar. CD8+ T hücreler perforinler<br />

ve granzim-B salınımına neden<br />

olarak alveol epitelinin apopitozuna<br />

yol açar. NE, makrofajlar üzerindeki<br />

fosfatidilserin reseptörlerini kopararak<br />

apopitotik hücrelerin klirensini bozar<br />

ve inflamasyonun devamlılığına neden<br />

olur. Artan oksidan stres VEGF seviyesinde<br />

azalmaya yol açarak, alveolar<br />

endotel hücrelerin apopitozu ile sonuçlanır.<br />

Bu etkileşimin amfizeme yol<br />

açabileceği, amfizemli akciğerde VEGF<br />

reseptörlerinin blokajı, amfizemdeki alveolar<br />

duvar kaybının sigara dumanına<br />

karşı ortaya çıkan apopitoza bağlı olabileceği,<br />

akciğer dokusundaki apopitozla<br />

yüzey alanı arasında negatif bir ilişkinin<br />

varlığı, son zamanlarda üzerinde tartışılan<br />

konulardır. Yazarlar alveollerin homeostatik<br />

denge bozukluklarından, artan<br />

endotel ve epitel hücre ölümlerini,<br />

ölü hücrelerin azalmış klirensini, epitel/<br />

endotel hücrelerinin azalan proliferasyonunu<br />

sorumlu tutmaktadır.<br />

Sonuç olarak, <strong>KOAH</strong> vakalarında bu<br />

karmaşık etkileşimlerin sonunda, hastalığın<br />

etkilediği dokularda birtakım patolojik<br />

değişiklikler ortaya çıkar. <strong>KOAH</strong>’ta<br />

akciğerlerde gözlenen temel patolojik<br />

değişiklikler, alveol duvarlarının<br />

hasarı ile gelişen amfizem, konnektif<br />

doku proliferasyonu/fibrozis<br />

ile oluşan obstrüktif bronşiyolit ve<br />

hastalığın doğal gelişiminin erken<br />

dönemlerinde başlayan damar duvar<br />

kalınlaşması olarak özetlenebilir.<br />

Bu patolojik değişikliklere bağlı<br />

olarak sürecin temel karakteri olan<br />

ekspiratuar hava akım hızlarında<br />

azalma, ventilasyonun dağılımı ve<br />

gaz değişiminde bozulma ve akciğerlerde<br />

aşırı havalanma ile karakterize<br />

<strong>KOAH</strong> gelişmektedir<br />

<strong>KOAH</strong> BÜLTENİ<br />

5


BİR <strong>KOAH</strong> HASTASI<br />

Prof. Dr. Türkân Tatlıcıoğlu<br />

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi,<br />

Göğüs Hastalıkları AD<br />

Çok ağır (GOLD’a göre, Evre IV)<br />

dereceli bir <strong>KOAH</strong> hastası<br />

İ.K. 66 yaşında, erkek<br />

Şikâyeti ve Öyküsü<br />

Solunum Fonksiyon Testleri<br />

Erkek, Yaş: 66, Ağırlık: 60 kg, Boy: 160 cm<br />

• Nefes darlığı, öksürük ve balgam<br />

çıkarma.<br />

• 100 paket/yıl sigara öyküsü, halen<br />

içiyor.<br />

• Yaklaşık 20 yıldır eforla nefes darlığı<br />

mevcut. Önceleri sadece yokuş ve merdiven<br />

çıkarken olan nefes darlığı, son<br />

yıllarda düz yolda yürürken de oluyor,<br />

en fazla 100-200 metre yürüyebiliyor.<br />

Zaman zaman kapalı, sisli, dumanlı havalarda<br />

dışarı çıktığında hırıltı ile göğsünün<br />

sıkıştığını ve nefes darlığında artma<br />

olduğunu söylüyor.<br />

• Son 8-10 yıldır özellikle kış aylarında<br />

daha da artan sabah öksürüğü ve birlikte<br />

çok az mukoid balgam şikâyeti var.<br />

Birkaç yıldır, yılda birkaç kez balgamın<br />

miktarında artış ile birlikte renginin yeşile<br />

döndüğünü fark ettiğini, doktora<br />

başvurduğunda aldığı antibiyotiklerle<br />

daha önceki durumuna döndüğünü ifade<br />

ediyor.<br />

• İlk kez 15 yıl önce <strong>KOAH</strong> tanısı<br />

alıyor. Zaman zaman bu mevcut<br />

Beklenen Aktüel Beklenenin%’si<br />

Spirometri<br />

FVC (L) 3.16 1.16 37<br />

FEV1 (L) 2.48 0.52 21<br />

FEV1/FVC (%) 75 44<br />

FEF% 25-75<br />

(L/sn) 2.97 0.21 7<br />

Volümler<br />

TLC (L) 5.70 7.52 132<br />

RV/TLC (%) 40 70 175<br />

Difüzyon Kapasitesi<br />

DLCO (mL/dak/mmHg) 22.1 8.6 39<br />

DLCO/VA (mL/dak/mmHg) 3.87 2.32 60<br />

AKG<br />

PaO2<br />

PaCO2<br />

pH 7.49<br />

55 mmHg<br />

42 mmHg<br />

HCO3 31.5 mmol/L<br />

SaO2 % 89<br />

6 <strong>KOAH</strong> BÜLTENİ<br />

şikâyetlerinin artması ile doktora başvurduğu,<br />

en azından son yıllarda düzenli<br />

olarak uzun etkili iki ya da üç bronkodilatör<br />

ve inhale steroid kullandığı anlaşılıyor.<br />

İki yıl önce uzun süreli oksijen<br />

tedavisi (USOT) kullanmaya başlamış.<br />

Almakta olduğu tedavilerden yarar gördüğünü,<br />

ancak azalmış olmakla birlikte<br />

eforla nefes darlığı, öksürük ve balgam<br />

çıkarmanın devam ettiğini, yürüyüşe çıkamayacak,<br />

alışveriş yapamayacak kadar<br />

günlük aktivitelerinin aksadığını söylüyor.<br />

• Son 1 yıl içinde 3 kez bu şikâyetlerinin<br />

artması ile acil servise başvuruyor ve bir<br />

kez acil serviste <strong>KOAH</strong>+atak tanısı ile, 1<br />

kez hastanede <strong>KOAH</strong>+pnömoni tanısı<br />

ile, 1 kez de <strong>KOAH</strong> atak+hiperkapnik<br />

solunum yetmezliği+pulmoner tromboemboli<br />

tanıları ile yoğun bakıma alınıp<br />

entübe ediliyor, ekstübasyon sonrası<br />

NIMV uygulamasına geçiliyor. Daha<br />

sonra Göğüs Hastalıkları kliniğinde yatmayı<br />

takiben taburcu oluyor.


BİR <strong>KOAH</strong> HASTASI<br />

Fizik Muayene<br />

• Komorbidite tarif etmiyor.<br />

• KB: 135/80 mmHg SS: 28/dak<br />

Nabız: 88/dak<br />

• Kaşektik görünümde<br />

• Solunum sistemi:<br />

Göğüs ön-arka çapı artmış<br />

Her iki hemitoraksta solunum sesleri<br />

azalmış<br />

Ekspiryum uzun<br />

Her iki hemitoraksta tek tük ronküs<br />

ler<br />

• Diğer sistem bulguları normal<br />

• Elektrokardiyografi (EKG)<br />

Sinüs taşikardisi<br />

• Ekokardiyografi (EKO)<br />

EF: %68<br />

Sağ ve sol ventrikül boşluk boyutları<br />

normal<br />

PAB: 30 mmHg<br />

• Akciğer Radyolojisi<br />

PA akciğer grafisinde, her iki diyaf<br />

ragma düzleşmiş ve aşağı konumda,<br />

her iki akciğerde saydamlıkta artma<br />

Lateral grafide, retrosternal alanda<br />

genişleme, diyafragmalarda düzleşme<br />

Yorum ve Tedavi<br />

Altmış altı yaşında, uzun yıllara ait<br />

sigara içiciliği (halen içiyor), 20 yıldan<br />

beri süregelen ve gittikçe artan eforla<br />

nefes darlığı, 8-10 yıl öncesine dayanan<br />

öksürük, balgam çıkarma ile 15 yıl kadar<br />

önce <strong>KOAH</strong> tanısı almış bir erkek<br />

hasta. Halen efor kapasitesi son derece<br />

sınırlanmış olup en fazla 100-200 metre<br />

yürüyebiliyor.<br />

Anamnez ve fizik muayene bulguları ile<br />

<strong>KOAH</strong> öngörülen hastada tanıyı doğrulamak<br />

üzere yapılan spirometrik incelemede<br />

FEV1/FVC %44 saptanmıştır.<br />

FEV1/FVC oranı


DEĞERLENDİRME<br />

Prof. Dr. N. Arzu Mirici<br />

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Tıp<br />

Fakültesi, Göğüs Hastalıkları AD<br />

<strong>KOAH</strong>’ta<br />

preoperatif değerlendirme<br />

Preoperatif değerlendirmenin<br />

amacı, operasyon sırasında ve<br />

sonrasında ortaya çıkacak sorunları<br />

öngörmek ve bu riskleri azaltmaktır.<br />

Bu değerlendirmenin temel unsurları<br />

amaca yönelik öykü alınması, fizik muayene,<br />

akciğer grafisi, solunum fonksiyon<br />

testleri, arteriyel kan gazı analizi ve bazı<br />

indekslere göre hesaplamalardır.<br />

Solunum sistemi hastalıkları açısından<br />

riskleri tahmin edebilmek için, postoperatif<br />

pulmoner değişiklikleri göz<br />

önünde tutmak gereklidir. Postoperatif<br />

komplikasyonlar, operasyon sonrasında<br />

solunum derinliğinin azalması, hipoksemi,<br />

atelektazi, bronş sekresyonlarında<br />

artma ve bunların sonucu olarak gelişen<br />

diğer tablolardan kaynaklanır. Benzer<br />

şekilde, hastanın operasyon öncesi durumu<br />

(kronik akciğer hastalığı, kalpdamar<br />

hastalıkları, yaş, obesite, sigara,<br />

diyabet, daha önce geçirdiği hastalıklar,<br />

aktivite durumu ve immün supresyon),<br />

operasyon sırasında ve operasyondan<br />

sonraki ayrıntılar da postoperatif<br />

komplikasyon riskini artırır. Tablo 1’de<br />

postoperatif komplikasyon gelişme riskini<br />

belirleyen faktörler sıralanmıştır.<br />

Bu nedenle değerlendirmeye, öncelikle<br />

bu bilgilere ulaşacak şekilde öykü alınarak<br />

başlanılmalıdır. <strong>KOAH</strong> hastalarına<br />

bu noktadan itibaren daha farklı bir ilgi<br />

göstermek gerekir. Ancak <strong>KOAH</strong>’ı olup<br />

henüz tanı almamış hastalar da vardır.<br />

Bu nedenle 40 yaşını geçmiş ve sigara<br />

içen her vakada spirometri yapılması<br />

önerilmektedir.<br />

POSTOPERATİF RİSKİN BELİRLENMESİ<br />

Bu amaçla çeşitli indeksler kullanılmaktadır.<br />

Bunlar ASA (American Society of<br />

Anesthesiology) ve kardiyopulmoner<br />

risk indeksleridir. ASA indeksi, basit<br />

klinik değerlendirmeye dayanan ve 1-5<br />

arası puanlandırılan bir indekstir (Tablo<br />

2). Sınıf I’de sağlıklı birey, II-V arası ise<br />

gittikçe artan risk tanımlanmaktadır.<br />

Postoperatif riski öngörme amacıyla<br />

Goldman’ın kardiyak ve pulmoner risk<br />

indeksleri kullanılmaktadır. Kardiyak indekse<br />

göre Tablo 3’te belirlenen puanlarla<br />

hesaplama yapılmakta ve 1-4 arası<br />

Tablo 1. Operasyon öncesi, sırası ve sonrasında postoperatif komplikasyon riskini belirleyen faktörler<br />

Preoperatif<br />

1. Kronik akciğer hastalıkları<br />

2. Kardiyovasküler sorunlar<br />

3. İleri yaş<br />

4. Obesite<br />

5. Diyabet<br />

6. Sigara öyküsü<br />

7. Önceki cerrahi girişimler<br />

8. Hareketsizlik<br />

9. İmmün süpresyon<br />

8 <strong>KOAH</strong> BÜLTENİ<br />

İntraoperatif<br />

1. Anesteziklerin hipoksik vazokonstriksiyonu azaltması<br />

2. Sürfaktan yapımında azalma<br />

3. Solunum derinliğinin azalması<br />

4. Akciğerin sönmesi<br />

5. Nörolojik hasar<br />

6. Anestezi süresi<br />

7. Cerrahi süresi<br />

8. İnsizyon yeri ve boyutu<br />

Postoperatif<br />

1. Ağrı<br />

2. Solunum depresyonu<br />

3. Frenik sinir disfonksiyonu<br />

4. Diyafram kası disfonksiyonu<br />

5. Göğüs duvarı ve akciğer kompliyansında azalma<br />

6. Plevrada değişiklikler<br />

7. Öksürüğün etkinliğinin azalması, mukosiliyer klirenste azalma<br />

8. Ventilasyon derinliğinde azalma<br />

9. Ventilasyon/perfüzyon dengesi değişikliği<br />

10. İntrapulmoner şantlar<br />

11. Sıvı elektrolit dengesizliği<br />

12. Toraks tüpü<br />

13. Nazogastrik sonda<br />

14. Plevra sıvısı<br />

15. Mikroatelektaziler<br />

16. Pulmoner konjesyon<br />

19. Aspirasyonlar


DEĞERLENDİRME<br />

bir skor elde edilmektedir. Pulmoner<br />

indekse göre ise 0-6 arası bir puan elde<br />

edilerek toplam 1-10 arası bir skora ulaşılmaktadır.<br />

Skor arttıkça, özellikle 4’ten<br />

yüksek skorlarda postoperatif komplikasyon<br />

gelişme riski de artmaktadır.<br />

Bu genel değerlendirme dışında, akciğer<br />

grafisi ile operasyonun yeri ve niteliğine<br />

göre farklı incelemeler yapılması da<br />

önerilmektedir.<br />

Tablo 2. ASA indeksi<br />

ASA sınıf I<br />

Organik, fizyolojik ya da psikiyatrik sorunu olmayan, egzersiz toleransı iyi olan sağlıklı kişi.<br />

ASA sınıf II<br />

Sistemik etkileri olmayan ve kontrol altında birhastalığı olan hasta.<br />

Örnek: Kontrol altında hipertansiyon ya da diyabet, <strong>KOAH</strong> olmayan sigara içici, anemi, hafif obez, hamile, yaş70<br />

ASA sınıf III<br />

Sistemik etkileri olan bir hastalığı bulunan hasta.<br />

Örnek: Kontrol altında KKY, stabil anjina, eski MI, kontrolsüz HT, morbit obezite, bronkospazm kronik renal yetersizlik<br />

ASA sınıf IV<br />

İyi kontrol altında olmayan, hayatı tehdit eden ve önemli fonksiyonel bozukluğa neden olan hastalığı bulunan hasta.<br />

Örnek: Unstable anjina, semptomatik <strong>KOAH</strong> veya KKY<br />

ASA sınıf V<br />

Kritik durumdaki hasta. Örnek: Çok organ yetmezliği, ağır sepsis, hipotermi, kontrol edilemeyen koagulopati<br />

Tablo 3. Goldman’ın Kardiyopulmoner Risk indeksi<br />

Kardiyak indeks<br />

RİSK FAKTÖRLERİ<br />

PUAN<br />

70 yaş üzeri 5<br />

Son 6 ay içinde miyokard enfarktüsü 10<br />

S3 galo veya juguler venöz dolgunluk 11<br />

Anlamlı aort stenozu 3<br />

Prematüre atrial vurular ve diğer aritmiler 7<br />

Prematüre ventriküler kontraksiyon (dakikada 5’ten fazla) 7<br />

İntratorasik, intraperitoneal aortik cerrahi 3<br />

Acil operasyon 4<br />

Genel sağlık durumu bozukluğu 3<br />

Toplam puan<br />

0 - 53 arası bir puan elde edilir. Buna göre skorlama yapılır.<br />

Pulmoner indeks<br />

Skorlamada,<br />

0 - 5 puan 1<br />

RİSK FAKTÖRLERİ<br />

PUAN<br />

Obezite (VKİ 27’den fazla) 1<br />

Son sekiz haftada sigara içimi 1<br />

Son beş gündür prodüktif öksürük 1<br />

Son beş gündür yaygın ronküsler 1<br />

FEV1/FVC%70’in altında 1<br />

PaCO2 45 mmHg’dan fazla 1<br />

Toplam puan<br />

Toplam değerlendirme<br />

6 -12 puan 2<br />

13 - 25 puan 3<br />

26 - 53 puan 4 olarak değerlendirilir.<br />

Toplamda 1-4 arası bir skor bulunur.<br />

0-6 arası bir puan elde edilir.<br />

(1-4)+(0-6)=(1-10) arası puan elde edilir<br />

<strong>KOAH</strong> BÜLTENİ<br />

9


DEĞERLENDİRME<br />

OLASI RİSKİN AZALTILMASI<br />

Sigara<br />

Sigara içimi, kronik bir akciğer hastalığı<br />

oluşturmasa bile tek başına postoperatif<br />

pulmoner komplikasyon<br />

riskini artırmaktadır. Sigara içenlerde<br />

karboksihemoglobin düzeylerinin anlamlı<br />

şekilde yükseldiği ve bu yüksek<br />

düzeyin, oksijene bağlanacak hemoglobinin<br />

azalmasına ve dolayısıyla arteriyel<br />

kandaki parsiyel oksijen<br />

basıncında düşmeye yol açtığı<br />

bilinmektedir. Sigara içenlerde<br />

yaklaşık 3.4 kat fazla pulmoner<br />

komplikasyon görüldüğü ve<br />

operasyondan 8 hafta önce sigaranın<br />

bırakılmasıyla<br />

bu riskin<br />

azaltılabileceği<br />

bildirilmiştir.<br />

Sigara<br />

içmekteyken<br />

operasyon<br />

kararı alınan<br />

vakalarda ise<br />

son 12-18 saatte<br />

kesinlikle sigara içilmemelidir.<br />

Sigara içimi ve/<br />

veya bırakılmasıyla ortaya çıkan<br />

aşırı mukus sekresyonu<br />

uygun şekilde trakeobronşial<br />

ağaçtan uzaklaştırılmalıdır. Bu<br />

amaçla uygun öksürük ve ekspektorasyon<br />

teknikleri ile mukolitik<br />

ve ekspektoran ajanlar<br />

kullanılabilir.<br />

Akciğer grafisi<br />

Kronik akciğer hastalığı öyküsü<br />

olmayan kişilerde akciğer grafisi,<br />

ancak yeni ortaya çıkmış ve<br />

nedeni açıklanamayan bir semptom<br />

varlığında ya da toraks cerrahisi<br />

öncesinde önerilmektedir.<br />

Ülkemizde tüberküloz sıklığı göz<br />

önüne alındığında her hastada akciğer<br />

grafisi çekilmesi önerilmektedir. Ayrıca<br />

<strong>KOAH</strong>’lı vakalarda beklenmedik bir<br />

patoloji ortaya çıkma olasılığı normal<br />

popülasyondan daha yüksek olduğu<br />

için <strong>KOAH</strong>’lı vakalar operasyona ha-<br />

zırlanırken mutlaka akciğer grafisi alınmalıdır.<br />

<strong>KOAH</strong>’lı hastalarda pulmoner<br />

hipertansiyon, kor pulmonale, akciğer<br />

kanseri, pnömotoraks ve bül oluşumu,<br />

akciğer grafisinde görülebilecek bulgular<br />

arasındadır.<br />

Solunum Fonksiyon Testleri<br />

Rutin preoperatif değerlendirmede<br />

spirometrik inceleme yapılması şart<br />

değildir. Solunum sistemi yakınması<br />

olanlar ile akciğer rezeksiyonu, kardiyovasküler<br />

cerrahi, üst batın cerrahisi,<br />

uzun süreli alt batın cerrahisi planlanan<br />

vakalarda solunum fonksiyon<br />

testleri yapılmalıdır. Operasyonun yerine,<br />

tipine ve hastanın özgeçmişine<br />

göre yapılacak testler şekillendirilebilir.<br />

<strong>KOAH</strong>’lı hastalarda FEV1/FVC ve<br />

FEV1 değerleri ölçülerek hastalığın<br />

bulunduğu evre saptanmalıdır. Basit<br />

spirometriye ek olarak mutlaka reversibilite<br />

testi yapılmalıdır. <strong>KOAH</strong>’lı<br />

hastaların postoperatif komplikasyonlarının<br />

tedavisinde bu bilgi önemli<br />

olabilir. Akciğer rezeksiyonu planlanan<br />

vakalarda DLCO (difüzyon kapasitesi)<br />

da bakılmalıdır. Abdominal cerrahide<br />

FEV1 için beklenenin %70’i ve FEV1/<br />

FVC için %65’in altındaki değerlerde<br />

postoperatif risk artmaktadır. Etkin ve<br />

uygun şekilde tedavi edilerek, buna en<br />

yakın değerlere ulaşılmalıdır.<br />

Arter kan gazı analizi<br />

<strong>KOAH</strong>’lı hastalar narkotik, sedatif ve<br />

anestezik maddelerin etkisine duyarlıdır.<br />

Bu nedenle gerek operasyon sırasında<br />

gerekse operasyondan sonra oluşacak<br />

kan gazı değişikliklerini kontrol<br />

edebilmek için bazal değerlere ihtiyaç<br />

vardır. Özellikle evre-III <strong>KOAH</strong>’ta<br />

kan gazı analizi yapılması gereklidir.<br />

Arteriyel kandaki parsiyel karbondioksit<br />

basıncının (PaCO2) 45 mmHg’nın<br />

üzerinde olması, postoperatif riski artıracağından<br />

(bronkodilatör, oksijen,<br />

non-invaziv mekanik ventilasyon gibi),<br />

tedavi edilmelidir.<br />

10 <strong>KOAH</strong> BÜLTENİ


DEĞERLENDİRME<br />

Akciğer Perfüzyon sintigrafisi ve<br />

Egzersiz testleri<br />

Özellikle akciğer ve kardiyovasküler<br />

cerrahi planlanan vakalarda, akciğerin<br />

perfüzyonu ve egzersiz kapasitesi<br />

yorumlanmalıdır. Bu amaçla 6 dakika<br />

yürüme testi, shuttle testi, merdiven<br />

çıkma ve bisiklet ergometresi kullanılabilir.<br />

Altı dakika yürüme testinde 250<br />

metreden az yürüme mesafesi, %4’ten<br />

fazla oksijen desatürasyonu ve kardiyopulmoner<br />

testlerde 15 ml/dak/kg’dan<br />

az maksimum oksijen tüketimi postoperatif<br />

komplikasyon riskini artırır.<br />

Anestezi ile ilgili konular<br />

Genel anestezi fonksiyonel rezidüel<br />

kapasitede (FRC) yaklaşık %10’luk bir<br />

düşmeye neden olur. Bu durum, başboyun<br />

ve ekstremite cerrahisinde hızla<br />

düzelirken abdominal cerrahide diaframa<br />

yakınlığına göre zaman alabilir.<br />

Diaframdaki fonksiyon bozukluğu, ağrıdan<br />

bağımsızdır. Tam havalanmayan<br />

alanlardaki mikroatelektaziler, ventilasyon/perfüzyon<br />

dengesizlikleri ve iyi<br />

temizlenemeyen mukus anestezinin diğer<br />

sonuçlarıdır. Daha önceden sağlıklı<br />

olan bireylerde bu sorunlar hızla aşılabilir.<br />

Ancak <strong>KOAH</strong>’lı hastalar yukarıda<br />

sayılan bozuklukları kısmen yaşadıklarından<br />

anestezi bu sorunları artırabilir.<br />

Operasyon sonrasında arteriyel kan<br />

gazı içeriğindeki patolojik değişimler,<br />

atelektazi ve enfeksiyonun kontrolü<br />

açısından etkin bronkodilasyon, ağrı<br />

palyasyonu ve mukusun temizlenmesi<br />

önemlidir. Bütün bu nedenlerle<br />

<strong>KOAH</strong>’lı hastalarda genel anestezi yerine<br />

mümkünse lokal anestezinin tercih<br />

edilmesi önerilir. Genel anestezinin<br />

zorunlu olduğu hallerde ise pancronium<br />

dışı ajanların kullanılmasının riski<br />

azaltacağı bildirilmiştir.<br />

Operasyonun yerine göre özel önlemler<br />

Göz operasyonları:<br />

Diğer operasyonlarda ortak olarak kullanılan<br />

sedatif, narkotik ve genel anestezi<br />

etkileriyle dakika ventilasyonu azalır.<br />

Göz hastalıklarında kullanılan beta<br />

blokerler, özellikle bronş hiperreaktivitesi<br />

olanlarda bronkospazm oluşturabilir,<br />

intraoküler basınç kontrolü için<br />

öksürük supresyonu sekresyonların<br />

birikmesi ve enfeksiyonla sonuçlanabilir.<br />

Sistemik antikolinerjik kullanımı<br />

mukosilier klirensi azaltabilir.<br />

Kulak-Burun-Boğaz operasyonları:<br />

Baş-boyun bölgesindeki operasyonlar,<br />

aşırı sekresyon, direkt inflamasyon ve<br />

obstrüksiyona yol açarak postoperatif<br />

komplikasyona yol açabilir. Özellikle<br />

nazal tamponlar, sedatiflerin etkisiyle<br />

uyku apnesine benzer bir mekanizma<br />

ile hipoksemiyi artırabilir.<br />

OPERASYON ÖNCESİ HAZIRLIK<br />

Psikolojik destek: Her hastaya olduğu<br />

gibi <strong>KOAH</strong>’lı hastalara da operasyon<br />

öncesinde gerek operasyona ait gerekse<br />

<strong>KOAH</strong> nedeniyle olabilecek değişiklikler<br />

hakkında bilgi vermek önemlidir.<br />

Postoperatif dönemde solunum<br />

semptomlarında artış olabileceği, atak<br />

olasılığı düşünülecek olursa hastanın,<br />

özellikle de nefes darlığı ile başa çıkma<br />

açısından bilgilendirilmesi gereklidir.<br />

Hastaların yaşadıkları kaygıları azaltmak<br />

için kullanılan benzodiazepin ve<br />

opiyoid grubu ilaçlar bakımından da<br />

dikkatli olunmalıdır.<br />

Sigaranın bıraktırılması: <strong>KOAH</strong>’lı hastalar<br />

halen sigarayı bırakmamış iseler<br />

mutlaka bırakmaları sağlanmalıdır.<br />

Operasyon öncesinde sigara bıraktırma<br />

girişimlerine bupropiyon eklenmesi<br />

başarıyı artırmaktadır. Sigaranın 8<br />

hafta önce bırakılmış olmasının içmeye<br />

devam edenlere göre postoperatif<br />

komplikasyonlarda belirgin azalmaya<br />

yol açtığı bilinmektedir. Ancak elektif<br />

olmayan ve sigaranın daha kısa süre<br />

önce bırakıldığı vakalarda insentif spirometri<br />

ve bronkodilatörlerin yararlı<br />

etkilerine dikkat çekilmektedir.<br />

<strong>KOAH</strong>’lı hastaların bronkodilatör tedavisi<br />

operasyondan hemen öncesine<br />

kadar devam etmelidir. Mümkünse<br />

hastalar bir gün öncesinde hastaneye<br />

yatırılarak optimal bronkodilatasyon<br />

açısından kontrol edilmeli, olası eksikler<br />

tamamlanmalıdır. Operasyondan<br />

hemen önce ve operasyon sonrasında<br />

nebülize ajanlar tercih edilmeli, gerekli<br />

ise intravenöz teofilin ve sistemik steroid<br />

kullanımı akılda tutulmalıdır.<br />

Solunum sekresyonlarının kontrolü: Hem<br />

enfeksiyon gelişimini etkileyen, hem de<br />

solunum sıkıntısını belirleyen faktörlerden<br />

biridir. Bu nedenle operasyon<br />

öncesinde ve sonrasında solunum sekresyonlarının<br />

temizlenmesi konusunda<br />

hastaya eğitim vermek, etkin ve kolay<br />

yöntemleri öğretmek gerekir.<br />

Derin ven trombozu ve ona bağlı olarak<br />

gelişebilecek tromboemboli açısından<br />

profilaksi uygulanmalıdır. Uygulanacak<br />

cerrahinin yeri ve diğer emboli<br />

risklerinin varlığı (obezite, polistemi,<br />

<strong>KOAH</strong>, immobilizasyon vb) postoperatif<br />

komplikasyon riskini belirler.<br />

Düşük molekül ağırlıklı heparinin operasyondan<br />

hemen önce ve sonra (12<br />

saat ara ile günde iki kez) kullanılması<br />

önerilmektedir.<br />

Değerlendirme sonucunda operasyona<br />

uygun bulunmayan <strong>KOAH</strong> vakalarına<br />

tedavi verilmeli ve 10 gün içinde yeniden<br />

değerlendirme yapılmalıdır.<br />

POSTOPERATİF DÖNEMİN PLANLANMASI<br />

Operasyona uygun bulunan <strong>KOAH</strong>’lı<br />

vakalar, operasyondan hemen sonra ve<br />

ilk gün daha sık olmak üzere günlük<br />

takiple izlenmelidir. Hastalarda semptomlar,<br />

özellikle (öksürük ve balgam<br />

çıkarma zorluğu, solunum sıkıntısı)<br />

sorgulanmalıdır. Fizik muayenede patolojik<br />

solunum sesi aranmalıdır. Ateş,<br />

artan nefes darlığı ve siyanoz halinde<br />

akciğer grafisi ve arteriyel kan gazı<br />

değerleri kontrol edilmelidir. Ağrı palyasyonu<br />

öksürük ve dolayısıyla sekresyonların<br />

temizlenmesi ve enfeksiyon<br />

açısından önem taşır. Pulmoner tromboemboli<br />

açısından dikkatli olunmalıdır<br />

<strong>KOAH</strong> BÜLTENİ<br />

11


SÖYLEŞİ<br />

Söyleşiyi hazırlayan:<br />

Prof. Dr. Mecit SÜERDEM<br />

Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi<br />

Göğüs Hastalıkları AD<br />

Uzman Doktor NECATİ KOÇ<br />

ile söyleşi<br />

“Hekimler kuşkusuz hastalara öncelikle saygı duymalılar ve onlara sevecenlikle<br />

yaklaşmalılar. Ancak, onları bir arkadaş dost gibi görüp amca, dayı, teyze gibi<br />

hitaplardan kaçınmalılar.”<br />

Çalışırken<br />

Kendinizi tanıtır mısınız?<br />

1953 yılında Ordu’da doğdum. İlkokul<br />

ve ortaokul tahsilimi Ankara’da, lise tahsilimi<br />

Kütahya Lisesi’nde tamamladım.<br />

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden<br />

mezun olduktan sonra, aynı fakültede<br />

Göğüs Hastalıkları ihtisasımı yaptım.<br />

Askerlik görevimi İstanbul’da yerine<br />

getirdikten sonra, 1983 yılında mecburi<br />

hizmetimi yapmak üzere Diyarbakır’a<br />

gönderildim. Burada dokuz yıl çalıştıktan<br />

sonra 1992 yılında Antalya Devlet<br />

Hastanesi’nde göreve başladım. Şu<br />

anda ise Antalya’da özel bir hastanede<br />

çalışıyorum. Belma Koç ile evliyim.<br />

Eşim lise öğretmenidir. İsimleri Kaan<br />

ve Banu olan iki çocuğum var. İyi derecede<br />

İngilizce biliyorum. Uzmanlık<br />

derneklerimize üyeliklerimin yanı sıra<br />

ANSAN (Antalya Sanatçılar Derneği)<br />

ve ANFAD (Antalya Fotoğrafçılar<br />

Derneği) üyesiyim.<br />

Özel bir hastanede çalışmanın zorluklarını ve kolaylıklarını<br />

devlet hastanesindeki çalışma şartlarınız ile<br />

karşılaştırarak bilgi verir misiniz?<br />

Devlet hastanesi ile özel hastane arasındaki<br />

en belirgin farklılık, özel hastanede<br />

hastalarınıza daha fazla zaman ayırabilmenizdir.<br />

Devlet hastanesinde ortalama<br />

5 dakika olan muayene süreniz özel<br />

hastanede en az 15 dakikaya çıkmaktadır.<br />

Dolayısıyla özel hastanede, muayenehanede<br />

hizmet verircesine gün boyu<br />

bir çalışma düzeni vardır. Hastanız için<br />

isteyeceğiniz tetkikler devlet hastanesi<br />

ile kıyaslanamayacak hızda sonuçlanır.<br />

12 <strong>KOAH</strong> BÜLTENİ


SÖYLEŞİ<br />

Çalışırken<br />

Akciğer filmi 20 dakika, BT 30 dakika,<br />

PET ise aynı gün içinde önünüze<br />

gelir. Benzer şekilde bronkoskopi veya<br />

diğer girişimler beklemeksizin ve kısa<br />

sürede tamamlanmaktadır. Ben mesleğini<br />

seven ve pratiğini büyük bir zevkle<br />

yapan bir doktorum. Bu nedenle özel<br />

hastanede hizmet vermekten daha fazla<br />

mesleki tatmin duygusu hissettiğimi<br />

ve bunun sonucu olarak da daha mutlu<br />

olduğumu düşünüyorum.<br />

Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları<br />

Anabilim Dalı ile iletişiminize ilişkin bilgi verir misiniz?<br />

Akdeniz Üniversitesi öğretim üyeleri<br />

ile bir aile gibiyiz. Fakültedeki tüm<br />

bilimsel aktivitelerden haberimiz olmakta<br />

ve bunların çoğuna da katılmaktayız.<br />

Hastalarımızla ilgili her sorunu<br />

görüşmekte ve birlikte çözümler üretmekteyiz.<br />

Bu söyleşi vesilesiyle tüm<br />

öğretim üyesi arkadaşlarıma teşekkür<br />

ediyorum.<br />

bolca eğlendiğimiz HASH HOUSE<br />

HARRIERS adlı bir grubumuz var.<br />

Bu, 1937 yılında Kuala Lumpur’da kurulmuş<br />

olan uluslararası bir organizasyon.<br />

Çatısı altında toplam 2000 kuruluş<br />

ve 1.5 milyon koşan insan var. Bu yıl<br />

Mayıs ayında EUROHASH <strong>2009</strong> organizasyonuna<br />

ev sahipliği yapacağız. Bu<br />

organizasyona başta Avustralya, Mozambik,<br />

Amerika ve İngiltere olmak<br />

üzere pek çok ülkeden çok sayıda sporcu<br />

katılımı olacak.<br />

Ayrıca uzun süredir Antalya Tenis Kulübü<br />

üyesiyim ve tenis oynuyorum.<br />

Grubunuzun Ağrı Dağı tırmanışı oldu. Bu zorlu maceranız<br />

ile ilgili bilgileri de öğrenmek isteriz.<br />

Sadece 15 günde bir yapılan doğa koşularımızın<br />

kondisyonumuzu ne kadar<br />

güçlendirdiğini kanıtlamak için 2002 yılında<br />

Ağrı Dağı zirvesine çıktık. Ankara<br />

HASH grubundan 7 kişi Ağrı Dağı’na<br />

çıkmışlardı. Onlar ile yaptığımız sohbette<br />

bu fikir doğdu. Önce internetten,<br />

Ağrı Dağı ile ilgili ne kadar bilgi varsa<br />

topladık ve bize rehberlik etmesi için<br />

AKUT derneği ikinci başkanı Yılmaz<br />

Sevgül’e teklif götürdük. Sonradan<br />

kendisinin ifadesi ile ilk toplantıya şaşkın<br />

ve olumsuz düşünceler ile geldiğini<br />

öğrendik. Ancak bizim kararlılığımızı<br />

ve olayı ne kadar detaylandırdığımızı<br />

görünce ikna oldu. Bir yıl boyunca riski<br />

sıfıra indirmek için çalıştık ve toplantılar<br />

yaptık. Sonunda hazırdık. İnsanoğlu<br />

her düşündüğü hedefe başarıyla<br />

ulaşmışsa, biz de kararlı olduğumuz bu<br />

tırmanışı gerçekleştirecektik. Sonuçta<br />

ciddi bir olumsuzluk ile karşılaşmadan<br />

zirveye tırmanmayı başardık. Daha<br />

sonra, amatör fotoğrafçılık hobimin bir<br />

yansıması olarak tırmanma görüntülerimizden<br />

oluşan Ağrı Dağı isimli fotoğraf<br />

kitabını yayımladım. Kitapta adım<br />

adım dağ tırmanışı görsel olarak sergilendi.<br />

Türk Kalp Vakfı hastalarının dağ<br />

tırmanışı hazırlıklarında kitabım eğitim<br />

aracı olarak kullanıldı. Özel yaşantım ve<br />

mesleğim ile ilgili olarak yapmaya karar<br />

verdiğim her şeyi gerçekleştirebildiğim<br />

için kendimle gurur duyuyorum.<br />

Genç meslektaşlarınıza tavsiyeleriniz neler olabilir?<br />

Günlük pratiğimizde sıkça karşılaştığımız<br />

ve beni rahatsız eden birkaç konuda<br />

görüşlerimi ifade etmek istiyorum.<br />

Hekimler kuşkusuz hastalara öncelikle<br />

saygı duymalılar ve onlara sevecenlikle<br />

yaklaşmalılar. Ancak, onları bir arkadaş,<br />

dost gibi görüp amca, dayı, teyze<br />

gibi hitaplardan kaçınmalılar. Hastane<br />

ortamında hastalarla öpüşme, kol kola<br />

girme gibi davranışların bir hekime<br />

yakışmadığını düşünüyorum. Bunlar<br />

dışında hastalara her zaman yeterli<br />

zamanı ayırıp, ayaküstü konuşmalara<br />

dayanan veya kısa zaman aralığında<br />

yapılan değerlendirmelerden kaçınılmalıdır.<br />

Beğeni ile okuduğumuz <strong>KOAH</strong> <strong>Bülteni</strong><br />

içinde bu söyleşiye yer vereceğiniz<br />

için çok teşekkür ediyor ve dernek çalışmalarınızda<br />

başarılar diliyorum<br />

Ağrı’ya zirve<br />

Sizin uzun dağ yürüyüşleri ve dağcılık ile ilgili olduğunuzu<br />

biliyorum. Bu faaliyetleriniz hakkında bilgi verir<br />

misiniz?<br />

Spor özellikle doğayla iç içe yapılırsa<br />

daha mükemmelleşiyor ve daha bir anlam<br />

kazanıyor. Bu düşüncemizi hayata<br />

geçirme amacıyla uzun yıllardır her 15<br />

günde bir doğada koşu yaptığımız ve<br />

<strong>KOAH</strong> BÜLTENİ<br />

13


LİTERATÜR ÖZETLERİ<br />

BİRİNCİ BASAMAK SAĞLIK MERKEZLERİNDE ALINAN<br />

<strong>KOAH</strong> TANISININ GEÇERLİLİĞİ<br />

Sichletidis L, Chloros D, Spyratos D, et al.<br />

Primary Care Respiratory Journal 2007;16:82-88.<br />

Bu çalışma birinci basamak sağlık merkezlerinde <strong>KOAH</strong><br />

tanısı almış ve bronkodilatör tedavi başlanmış olan hastalarda<br />

tanıların doğruluğunun test edilmesi amacıyla planlanmıştır.<br />

Yöntem olarak Kuzey Yunanistan’daki 8 sağlık merkezinin<br />

kayıtları incelenmiş, <strong>KOAH</strong> tanısı konmuş olan 40<br />

yaş üstü 319 hasta çalışmaya alınmıştır. <strong>KOAH</strong> tanısı almış<br />

olan bu hastalar özel sorgulama formu, spirometri, rinomanometri<br />

tetkikleri ve akciğer filmleri ile incelenmiştir.<br />

Yüz elli dokuz (%49.8) hastada postbronkodilatör FEV1/<br />

FVC >0.7 bulunmuş ve bu nedenle <strong>KOAH</strong> tanısı dışlanmıştır.<br />

Bu hastaların 71’inde nazal obstrüksiyon, 13’ünde astım,<br />

6’sında restriktif akciğer hastalığı saptandı. Altmış dokuz<br />

vakada solunum sistemi hastalığı yoktu. Bu hastalar GOLD<br />

sınıflamasına göre evre 0 olarak kabul edilebilecek hastalardı.<br />

Bu hastalara nazal obstrüksiyonlu olanlar da eklendiği<br />

zaman, gereksiz bronkodilatör tedavi alan hasta sayısı 140<br />

(%43.9) olarak belirlendi.<br />

Geriye kalan 160 hasta (%50.2) <strong>KOAH</strong> tanısı için GOLD<br />

kriterlerine uygundu (postbronkodilatör FEV1/FVC


LİTERATÜR ÖZETLERİ<br />

noktaları olarak, postbronkodilatör FEV1, total <strong>KOAH</strong><br />

semptom skorları, yaşam kalitesi ve alevlenmeler değerlendirildi.<br />

Çalışma sonunda plasebo kullanan kolda postbronkodilatör<br />

FEV1 değerinde 19 mL azalma olmasına karşılık,<br />

800 μg tek doz ve 400 μg iki doz gruplarında anlamlı değerde<br />

artış (sırasıyla, 50 mL ve 53 mL) bulundu (p

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!