SAKARYASPOR YILMAZ VURAL 26
Sakaryaspor’da teknik görev almış biri olarak sizden biraz Sakaryaspor’u dinleyebilir miyiz? Sizin için önemi nedir bu kulübün? 1953 doğumluyum. Lise öğrenimim sırasında seçmelerin olduğunu söylediler, ben de katıldım ve 1969 senesinde futbola ilk Sakaryaspor altyapısında başladım. Biz Deve Ziya, Sarı İhsan, Kaleci Saadettin ile, Sarı Muammer (Altın Kafa) ile büyüdük. Rıfkı abi, Antalyalı Erdal ile büyüdük. Dolayısıyla 1965’te kurulan bu kulüp ile beraber büyüdüm ben. Hiç unutmam, Galatasaray gelmişti Adapazarı’na Yıldırımspor ile maç yapmaya; orada Metin Oktay’ı seyrettik. Düz duvarları aşıp maçlara girmeye çalışırdık, böyle bir sevda bizim için. Babam doksanlı yaşlarında, hala maç kaybettiğimizde ağlar. Başka takım tutmaz kimse, biz hepimiz Sakarysporluyuz. Futbolu da bu kulüple sevdik. Adapazarı’nda bir futbol kültürü olduğu söylenir hep, herkes bir şekilde bir sporla özellikle de futbolla ilgilidir. Siz de böyle mi düşünüyorsunuz? Biz buranın yerliyiz; bu şehirde buranın kültürüyle büyüdüm. Hacı Numan amca vardı, benim hayatımda çok önemli bir yeri vardı. Onun evinde pişen her yere dağıtılırdı, varlıklı bir adamdı. Evinde bütün mahallenin çocukları oyun oynardı, buranın böyle bir kültürü vardı. Bizim o zaman nesil 50.000 kişiydi belki. Yolda yürüdüğünüz zaman herkes birbirini tanırdı. Bugün Bulvar neyse, o zaman da öyleydi. Her şeyi orada yaşardık. Bütün depremlerini, sinemalarını, insanlarını hatırlarım. Burada futbol bir hayat biçimidir; kupa maçlarını, her türlü ligden maçları herkes takip ederdi ama asıl en çok mahalle arasında yapılan maçlar, köylerin birbiriyle maçlarında halk bir araya gelirdi. İnanılmaz futbol sevgisi olan, genetiğinde bu spora gönül vermiş insanlar çıktı buradan. Sadece futbolda da değil aslında, bir çok spor dalında Adapazarı’ndan insanları görürsünüz; bilardoda, motosiklette, boksta… Özellikle 80’li yıllarda Sakaryaspor, büyük kulüplere futbolcu transferlerine başladı. Bu hızlı ivme nasıl oldu? Aslında sadece 80’li yıllarda değil, kurulduğundan beri böyledir. Bir dönemde milli takımda 8 tane Sakaryaspor’lu olduğunu hatırlıyorum. Sadece futbolcu olarak değil; Şansal Büyüka, Fahrettin Cüroğlu, Tahsin Kaya’yı gündeme taşıyan kulüp oldu. Şu anda gördüğünüz bir çok oyuncu, hocalar, teknik insanlar hepsi Adapazarı’ndan gelir. Kulübün şu anki durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Tabii bir çok şeyle bağlantılı olarak bir düşüş süreci yaşamıştı kulüp geçmişte. Ama şimdi İsmail Başkan ile birlikte yönetimimiz iyi çalışıyor, tekrar yükseliyor. Elbette yeni stadın da etkisi oldu. Hiç unutmuyorum; 2<strong>01</strong>3 senesinde rahatsızım, evde yatıyordum. Şansal Büyüka ve o zamanın önemli bir kaç futbol camiasından ismi aradı. Yakında transfer yasağı başlayacak, Sakaryaspor için bir şeyler yapmamız lazım dediler. Hepimiz dertlendik, koşturduk gittik Adapazarı’na neler yapabiliriz diye. Hiçbirimiz 3 ay boyunca para almadan çalıştık, bir sürü oyuncu çıkardık o dönemden. Beşiktaş’a, Kayseri’ye oyuncu gönderdik, onlar tabii kulübe para transferi sağlayacak bütçe oluşturmuş oldular. Adapazarı’nda yıllar sonra geçirdiğim 3 ayı asla unutmam, çok güzel günlerdi. Kamuoyunda bu konular çok negatif yansıdı, şimdi sizden dinleyince aslında başarısız bir dönem olmadığı görülüyor… Ben vefa borcumu yerine getirmek istedim doğup, büyüdüğüm şehre. Zararını, yararını düşünmeden kalktım gittim. Bugün hala aktif olan çok değerli oyuncular çıkardık ama bakarsanız o dönemki haberlere benim dönemim dediğiniz gibi başarısız görünüyor, insanlar gerçek hikayeyi bilmiyor elbette. Burada Tatangalarla iş insanları ile kurduğumuz ilişkiler sayesinde bugün bile yapılan bazı yeniliklerin temellerini o zamanki çabalar atmış oldu. Stat için dahi vali ile görüştüğümüz zamanları hatırlıyorum. Hangi 3. Lig yayının maçı naklen veriliyor? Sponsor bulunmuş, yayın kanalı bulunmuş maçlar yayınlanıyor, böyle bir şey bulamazsınız başka yerde. Büyük çabalardır bunlar. Sakaryaspor bizim kendi çocuğumuz, Adapazarı’nda var oluş nedenimiz. Yaşadığı tüm zorluklara rağmen yerinden vaz geçmeyen, bu şehrin mücadelesini veren Adapazarı’nın güzel insanlarının en değerli markasıdır. Sakaryaspor bizim kendi çocuğumuz, Adapazarı’nda var oluş nedenimiz. Yaşadığı tüm zorluklara rağmen yerinden vaz geçmeyen, bu şehrin mücadelesini veren Adapazarı’nın güzel insanlarının en değerli markasıdır. Sizin eğitim geçmişiniz başka kimsede yok bildiğimiz kadarıyla? Futboldan gelip de, 2 tane üniversite bitirmiş kaç kişi var? Türkiye’de üniversite eğitimi ile sporun bir arada gidemediği bir durum var. Dünyanın en önemli spor akademisinde yurtdışında eğitim gördüm, futbol öğretim grevlisi oldum. 30 yıldır aralıksız 26 farklı takımda çalıştım. Dünyada başka örneği yok bunun. Almanya’da teknik eğitim aldım, kurslar bitirdim. İlk pro-lisans sahibi benim. 718 resmi maç yönetmişim. Bir Adapazarlı olarak bunları başardım, kimsenin desteği olmadan. Emeğimizle bunları yaşama şansı buldum. Bir Adapazarlı kimsenin boyunduruğu altında olmak istemez, şehrimizin öğretisini aldım ben. Şu anda Sakaryaspor bir yükseliş dönemi yaşıyor yeni yönetimle ve taraftar desteğiyle. Umuyoruz ki Süper Lig’e giden bir yol var. Siz nasıl görüyorsunuz kulübün geçmiş dönemlerini de bilen biri olarak bugünü? Sakaryaspor profesyonel anlamda yönetilme yoluna girmişti geçmiş zamanlarda fakat o süreç yürümedi pek. Sakarya Belediyesi, Sakarya Taraftarlar Derneği’ne hisseler devretti. Ben de hisse aldım o dönemde. Elimden geldiğince takımın destekçisi olmaya devam ettim. Başına kim gelirse gelsin, kim teknik yönetimi yaparsa yapsın; bütün o ‘biz yaparız, ederiz’ diyenlere rağmen gerçek destekçi olanlar biz olduk. Şu anda futbolculara tek kuruş borç yok, kimseye bir vereceğimiz yok. Bu bir kulüp için çok önemli adımlar, iyi gelişmeler. İyi bir yolda olduğumuzu görmek beni mutlu ediyor. Sakaryaspor şu an tekrar diriliş dönemini yaşıyor. İsmail Başkan ile, Tatangalar ile daha da iyi sonuçlar alınacak. 27