24.02.2017 Views

Dergi54_Sayı_01

Sakaryaspor Kulübü Resmi Dergisi

Sakaryaspor Kulübü Resmi Dergisi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

İmtyaz Sahb<br />

Sakaryaspor A.Ş. adına Kulüp Başkanı<br />

İsmail GÜRSES<br />

Yazı İşler Müdürü<br />

Cihan YILDIRAN<br />

Edtör<br />

Tasarım Yayın Grubu<br />

Reklam Koordnatörü<br />

Aysel UZUN<br />

İletşm Blgler<br />

Sakaryaspor Sportif Hizmetler Tic. ve San. A.Ş.<br />

Yağcılar Mahallesi Karasu Yolu Caddesi 198. Sokak<br />

No: 345 Adapazarı / SAKARYA<br />

Tel: +90 264 281 81 55<br />

Faks: +90 264 281 81 58<br />

Tesis:<br />

Rüstemler Tesisleri<br />

Adapazarı / Sakarya<br />

www.sakaryaspor.com.tr<br />

Yayına Hazırlık<br />

Tasarım Yayın Grubu<br />

Tel: (0216) 418 32 21<br />

www.tasarimgroup.com.tr<br />

Baskı<br />

Matsis Matbaa Hizmetleri<br />

Tevfikbey Mahallesi Dr. Ali Demir Caddesi No: 51<br />

Sefaköy / Küçükçekmece / İSTANBUL<br />

Tel: 0212 624 21 11<br />

1


SAKARYASPOR<br />

İÇİNDEKİLER<br />

26 42 70<br />

4 Başkan’dan...<br />

10 50 + 1 Diriliş Yılı<br />

12 Sakaryaspor’un Kurumsal<br />

Vizyonu / Hakan Pizrenli<br />

15 Küllerinden Yeniden Doğan<br />

Efsane<br />

16 Anka Kuşu<br />

22 Devre Arası Transferlerimiz<br />

22 Maltepe Stadı’nı Doldurduk<br />

23 Bingöl Deplasmanına<br />

Özel Uçak<br />

23 DURAK54 Açıldı!<br />

24 Takımımız İkinci Yarı<br />

Hazırlıklarını Antalya’da<br />

Tamamladı<br />

25 TOYOTA Otomotiv Sanayi<br />

Türkiye Sakaryaspor’a<br />

Destek Vermeye Devam Edecek<br />

25 A SPOR’la Canlı Yayın<br />

Anlaşması<br />

26 Yılmaz Vural ile Röportaj<br />

28 Osman Özdemir ile Röportaj<br />

30 Murat Hacıoğlu ile Röportaj<br />

32 Aytaç Ak ile Röportaj<br />

34 Zafer Aydoğdu ile Röportaj<br />

36 Mümin Aysever ile Röportaj<br />

38 Burak Bekaroğlu ile Röportaj<br />

42 Benim Sevdam,<br />

Benim Tarzım<br />

DÜKKAN54 /<br />

Erkan Pizrenli<br />

44 Kondisyonerimiz<br />

Ali Gürsel ile Röportaj<br />

48 Taraftar Psikolojisi /<br />

Cemre Soysal<br />

50 Maça Bir Yıldız Gibi<br />

Hazırlanmak /<br />

Oktay Berkay Gürkan<br />

52 Rambo Hasan ile Röportaj<br />

54 Tuncay Şanlı ile Röportaj<br />

56 Tolga Ballık ile Röportaj<br />

57 Şansal Büyüka ile Röportaj<br />

“Sakaryaspor’da oynamak<br />

bir ayrıcalıktır.”<br />

58 Turan Sarıgülle ile Röportaj<br />

60 Yeter ki... / Temel Yürek<br />

62 Hakan Dikmen ile Röportaj<br />

64 Sakarya’ya Maça Giderken.. /<br />

Hakan Dikmen<br />

70 Kış Aylarında Beslenme<br />

74 En Güzel 10 Kar Manzarası<br />

80 Her Bölgede Bir Cennet<br />

2


t 3


SAKARYASPOR<br />

O SENE BU SENE;<br />

İNANANLAR BAȘARIR,<br />

50+1 DİRİLİȘ YILI<br />

Sakaryasporumuzun başarısı için bu davaya inanan arkadaşlarımla tekrar yola çıkarken<br />

karşılaşacağımız tüm zorlukları ve engelleri aşacağımıza dair birbirimize söz vermiştik.<br />

Muhteşem taraftarımız tatangaların yüzünü güldürme zamanı artık gelmişti. Bakmasını bilen<br />

göz için her şeyin bir anlamı vardır; büyük şeylere ulaşabilmek için hiçbir şeyi küçümsemeden<br />

çalışmak gerekir. Bir işi yaparken inanmak, benimsemek, algılamak ve cesur olmak gerekir.<br />

Bizim gönlümüzdeki sakaryaspor sevgisi anlatılamaz; bizler bu sezon şampiyonluk hedefine<br />

varmak için Mayıs ayında ‘50+1‘ diriliş sloganı ile yola çıktık. İnandığımız yolda, radikal<br />

değişiklikler yaptık. Güçlü bir kadro oluşturduk ve yol arkadaşlarımızla birlikte inançla<br />

çalıştık. Önümüze çıkan zorluklar, dalgalı denizler bizi yıldıramadı. Şu günlerde, sezon<br />

sonunda şampiyonluğu kucaklamak için dur durak demeden tüm ekip çalışıyoruz. Daha<br />

önceki yönetim döneminde çıkardığımız dergiyi, DERGİ54 adı ile çıkarmak yine bize nasip oldu.<br />

Artık tüm taraftarlarımız, aynı zamanda dijital olarak da okunabilecek dergilerine kavuştular.<br />

Tatangalara gurur duyacakları mağazaları, DÜKKAN54‘ü ve sevimli kafemiz DURAK54’ü<br />

sunduk. Değerli taraftarlarımızı elimizden geldiğince mutlu etmeye çalıştık; DÜKKAN54<br />

Türkiye’de bir çok Süper Lig takımında olmayan, yurtdışı teslimatı da dahil olmak üzere<br />

e-ticaret satışına başladı. Bizi hiç yalnız bırakmadınız, hep desteklediniz. Sizler için ne yapsak<br />

azdır!<br />

Sakarya bizim, Sakaryaspor bizim...<br />

Sakarya Atatürk Stadı’nı her maçta doldurdunuz. Takımınızı iyi günde, zor günde sonuna<br />

kadar desteklediniz. Birlikte, zaman zaman güldük, bazen ağladık ama ben ve ekibim hep<br />

hayalimizin peşinde koştuk. 7 yıllık projemizin en zor yılını tüm dostların yardımı ile geçip,<br />

önce ’50+2’, ‘50+3’ daha sonra ‘50+4’ yıllarımızda Süper Lig’de olmayı planladık, umarım<br />

başarırız...<br />

Yol arkadaşlarımızla kenetlendik; bu büyük camianın her türlü güzelliği ve başarıyı<br />

yaşaması için gecemizi gündüzümüze kattık. Umudumuz, sezon sonu şampiyonluğa<br />

ulaşıp hep birlikte mutluluğu paylaşmak.<br />

SAKARYASPOR KULÜBÜ BAŞKANI<br />

Av. İSMAİL GÜRSES<br />

4


5


SAKARYASPOR<br />

YÖNETİM KURULU ÜYELERİ<br />

6


DİĞER<br />

KURULLAR<br />

7


8<br />

SAKARYASPOR


9


SAKARYASPOR<br />

VİZYONUMUZ<br />

BİREYLERE DEĞİL, EVRENSEL KURALLARA BAĞLI, İNSANA YATIRIM YAPAN İDEALİST BİR KULÜP<br />

Sakaryaspor Kulübü, evrensel ve çağdaş futbol kulübü yönetim değerlerini takip ederek, etkin kurumsal kurallar<br />

çerçevesinde, tüm faaliyet alanlarında sürekli yapısını yenileyerek, çağın gereksinimlerine ayak uydurmayı kendine<br />

öncelikli hedef olarak belirler. Kısa ve uzun vadeli planlarla geleceği yapılandırmaya çaba harcayan ekipler oluşturmak,<br />

UEFA Mali Fair Play kriterlerine uymak için tüm yapılanmayı hayata geçirmek, insana yatırım yapmak, Sakaryaspor<br />

Kulübü’nün vazgeçilmez değerleridir.<br />

ŞEFFAF, VİZYONER VE KİTLESEL İLETİŞİM YÖNTEMLERİNİ ETKİN BİÇİMDE KULLANAN ÇALIŞKAN BİR YÖNETİM<br />

Sakaryaspor Kulübü’nü yöneten ekiplerin mali disiplin ve şeffaflık ilkelerini benimsemesi, eksik tüm kurumsal altyapıyı<br />

bu çerçevede yapılandırması beklenir. Yönetimler, ülkemizin en önemli markalarından birisi olan Sakaryaspor’un futbol<br />

alanında, ‘İstikrar’, ‘Kurumsallık’, ‘Yenilenme’, ‘Güç’, ‘Başarı’ kavramları ile daha sık anılır olmasını sağlamak için gerekli<br />

çalışmaları yaparlar. Ayrıca, kulübün toplumsal marka algısını ve bilinirliğini arttırmak için, konusunda uzman ekipler ile<br />

çalışarak, kitlesel iletişim araçlarını çağdaş standartlarda, şeffaf ve etkin yöntemler kullanırlar.<br />

KURUCU DEĞERLERE BAĞLI, CANINI DİŞİNE TAKIP MÜCADELE EDEN,<br />

SPORTMENLİĞİ ELDEN BIRAKMAYAN BİR TAKIM<br />

Sakaryaspor formasınının ve markasının üzerine yüklenmiş değerleri, ahlakı, kulübün özüne işlenmiş ilkeleri, şanlı<br />

tarihi kazanımları ve zorluklarda elde edilmiş tertemiz başarıları bilen, profesyonel sporcular ile çalışmak, altyapıdan<br />

ise bu kültüre bağlı gençler yetiştirmek Sakaryaspor Kulübünün öncelikli hedefidir. Sakaryaspor formasını giyip,<br />

eşsiz taraftarımızın desteğini alan her sporcunun, tüm emeğini ve çabasını şehrin birleştirici değeri olan Sakaryaspor<br />

Kulübü’nün başarısı için sarf etmesi, zaferler kazanmak için elinden gelen tüm çabayı terinin son damlasına kadar<br />

göstermesi ancak bunu yaparken sportmenlik, dostluk ve kardeşlik ilkelerinden asla taviz vermemesi beklenir.<br />

SÜPER LİG YOLUNDA FORMÜL 4Y<br />

Sakaryaspor Kulübü yönetim kurulunun 2020 Haziran ayına kadar belirlemiş olduğu vizyon programı, FORMÜL 4Y<br />

olarak tanımlanır. FORMÜL 4Y, Sakaryaspor Kulübü’nün belirlemiş olduğu ilkelere tam uyum içerisinde çalışması,<br />

kulübün dönüşümü için gerekli olan sportif ve yönetimsel faaliyetlerin hangi felsefeler ışığında, hangi zaman aralığı<br />

içerisinde yapılacağına dair bir yol haritasıdır. Yeni Yönetim, Yeni Vizyon, Yeni Takım, Yeni Stat bu formülün 4 ayağıdır.<br />

Birbirine organik olarak bağlı bu alanların tümünde yaşanacak değişimlerin, ana “başarı temelli hikâyeye” hizmet<br />

etmesi beklenmektedir. Yeni yönetim anlayışının, yeni vizyonu çerçevesinde, çağdaş standartlarda yapılacak kurumsal<br />

çalışmaları, sportif başarının ana temeli olan mücadeleci, sonuç odaklı yeni takım ile harmanlanacak, yeni stat ise<br />

kulübümüzün mali bağımsızlığının yanında, takımımızın ve taraftarımızın motivasyon altyapısını güçlendirecektir.<br />

FORMÜL 4Y stratejisinin her kademede uygulanması ile Sakaryaspor markasının 4 sezon sonrasında Türkiye Süper<br />

Ligi’ne çıkması, 7 sene içerisinde ise düzenli, istikrarlı, sürekli olarak Süper Lig’de Avrupa kupalarına katılım mücadelesi<br />

veren, şeffaf mali yapısı, kurallara bağlı istikrarlı yönetim anlayışı, sağlam sportif yapısı ile hak ettiği konuma getirilmesi<br />

hedeflenmektedir.<br />

50+1 #DirilişYılı<br />

Kulübümüzün 51. kuruluş yılı olan bu seneye uygun olarak ortaya çıkan felsefe, FORMÜL 4Y’de belirlenen yeni<br />

vizyonun bir ürünüdür ve futboldaki uzatmaları ifade eden +1 tabiri ile harmanlanarak 50+1, 50+2, 50+3, 50+4 olarak<br />

şekillendirilmiştir. Sakaryaspor Kulübünün mevcut, kendi marka değerinin çok aşağısında bulunan sportif ve yapısal<br />

konumundan bir diriliş sergileyerek kurtulması fikri üzerinden yola çıkarak, uzun çalışmalar sonunda, 2<strong>01</strong>6-2<strong>01</strong>7<br />

sezonu 50+1 #DirilişYılı olarak belirlenmiştir. Diriliş hikâyesi bir bütün olarak ifade edilmekte, dipten çıkış, küllerinden<br />

doğma prensipleri üzerine inşa edilmiştir. Tüm kenti, tıpkı kuruluş hikayemizde olduğu gibi birlik içinde kenetlemek,<br />

bu vizyonun bir parçası yapmak için bir sezon boyunca, markalaşmış olan 50+1 #DirilişYılı mottosu kullanılacak, temalı<br />

etkinlikler düzenlenecektir. Takım, yönetim, taraftar kısacası bir kent el ele vererek kulübümüzü diriltmenin önemi<br />

gösteren bu vizyon, önümüzdeki seneler içerisinde de yıllara uygun vizyonlarla sürdürülecektir. Nihai hedef, şehrimizin<br />

plaka numarası ile aynı olan kulübümüzün 54. kuruluş yıl dönümü olan 17.06.2<strong>01</strong>9’u, Türkiye Süper Ligi’ne yükselmeyi<br />

hak etmiş bir kulüp olarak tüm şehirde düzenli, görkemli etkinliklerle kutlamak, Sakaryaspor’u hak ettiği konuma<br />

yükseltmektir.<br />

10


S A K A R Y A R E F E R A N S L A R<br />

RAMADA OTEL SAKARYA I SAPANCA SGM<br />

I SAKARYA AKYAZI<br />

SGM I I MONO<br />

CAFE & RESTAURANT TMO I HENDEK<br />

ATATÜRK PARKI I <br />

I SOPRANO CAFE<br />

T www.tibetmimarlik.com<br />

11


SAKARYASPOR<br />

SAKARYASPOR’UN<br />

YENİ KURUMSAL<br />

VİZYONU<br />

HAKAN PİZRENLİ<br />

Yüksek Divan Kurulu Üyesi<br />

Küçük bir çocukken, soğuk bir kış<br />

gününde, babamın elinden tutup<br />

geldiğim bir maçta tanıştım yeşil ve<br />

siyahın en güzel haliyle. Sakarya<br />

Ata türk Stadyumunu çevrelemiş o<br />

yoğun sevgi formunda, yeşil sahaya<br />

çıkan takımı görünce insanların yüzünde<br />

oluşan o gurur, sevinç ve gülümsede<br />

buldum aradığım heyecanı.<br />

Sakaryaspor benim için Sakarya’yı<br />

babamın doğduğu şehir olmaktan<br />

öteye götürdü; hayatımızın değişmez<br />

bir parçası, tutunup bırakamadığımız<br />

bir tutku haline getirdi. Yıllar yılı iyi<br />

günde kötü günde, yağmurda çamurda<br />

o tribünlerde oturup hep aynı tutku ile<br />

desteklenen o takımı görerek büyüdük<br />

ve kaderin cilvesi, değerli başkanımız<br />

İsmail Gürses sayesinde o renklere<br />

hizmet verir noktaya geldik. Başkanımızın<br />

çizmiş olduğu uzun soluklu<br />

vizyonun, kurumsal yapıda işleyen, bu<br />

güzel şehrin ve insanlarının hak ettiği<br />

konumlara gelmiş istikrarlı, şeffaf<br />

bir Sakaryaspor hayalinin etkisi ve<br />

heyecanı ile kolları sıvayıp çalışmanın<br />

vakti gelmişti.<br />

Yeri gelir hepimiz kendi kendimize<br />

olduğumuz anlarda, yönetimsel konuları<br />

düşünürken “ben olsam böyle<br />

yapardım” diyerek hayıflanırız. Ben<br />

de bu anlarda Sakaryaspor için en<br />

etkili görev yapacağım alanın kitlesel<br />

iletişim, marka yönetimi olduğunu<br />

düşünürdüm ve çok şükür bu görev ile<br />

onulandırıldım.<br />

Ekibimiz ile birlikte Sakaryaspor’un<br />

öncelikle sosyal medya ve internet<br />

ortamındaki geçmiş iletişimini masaya<br />

yatırarak, özellikle yurtdışında<br />

konuşlanan kulüplerin prensiplerini,<br />

çağdaş iletişim standartlarının hangi<br />

yolda ilerlediğini inceleyerek adeta<br />

devrim niteliğinde değişiklikler yapmamız<br />

gerektiğine inandık. Heyecan<br />

ve umudunu kaybetmiş Sakaryaspor<br />

sevdalılarına, doğru hamlelerle neleri<br />

başarabileceğimizi yeniden hatırlatmak,<br />

genç kitleleri kulüp etrafından<br />

kilitlemek, gelecek vizyonumuzu<br />

kitleye daha önce yapılmamış sıklıkta,<br />

görselliğe, estetiğe ve çizilen hayali<br />

elle tutulur gerçeğe çevirecek şekilde<br />

sunmak istedik. Uzun soluklu, sabır<br />

gerektiren bu yolculuğa öncelikle inanılacak<br />

bir ‘değişim’ olgusu sunulması<br />

gerektiğini düşünerek, kulübümüzün<br />

bünyesine aldığımız tüm sosyal medya<br />

hesaplarımızdan bunun iletişiminin<br />

kurumsal bir dille sağlanması gerektiğini<br />

düşündük, eski alışkanlıklarımızdan<br />

sıyrılarak, futbolda sportif ve<br />

kitlesel iletişim başarısının %70’inin<br />

psikolojik olduğunun bilinciyle çalışmalara<br />

başladık.<br />

12


Kulübümüzün 51. kuruluş yıl dönümü<br />

olan 17.06.1965 aslında vizyon<br />

oluşumunda ekibimiz için bir mihenk<br />

taşı oldu. Gece geç saatlerde kulübümüzün<br />

daha önceden kurumsal ve<br />

etkili organizasyonlarla kutlamadığını<br />

tespit ettiğimiz kuruluş yıldönümümüzü<br />

çarpıcı bir şekilde kutlamak<br />

için çalışmalar yaparken, futboldaki<br />

uzatmaları ifade eden +1, kulübümüzün<br />

50 yıllık engin birikimi, köklü<br />

geçmişi ile birleşerek 50+1 oldu. Bu<br />

50 yıllık geçmişimizin önemini kavradığımızı,<br />

ondan güç aldığımızı yansıtan<br />

ancak aynı zamanda yeni bir fidan gibi<br />

taptaze umutlarla geleceğe baktığımızı,<br />

yenilenme arzumuz, ihtiyacımızı<br />

sembolize eden bir kavram olarak<br />

tarafımızca beğenildi. Kulübümüzün<br />

hak ettiği noktalara gelmesi için top<br />

yekün bir ayağa kalkış göstermesi<br />

gerektiğini de düşünerek, #DirilişYılı<br />

kavramı benimsendi ve 50+1<br />

ile harmanlanarak senenin sloganı<br />

oldu. Ekibimiz ile birlikte başkanımız<br />

İsmail Gürses’in çizdiği uzun soluklu<br />

vizyon çerçevesinde de, her seneye ait<br />

sloganlarımız belirlenerek, 50+4 yani<br />

şerimizin plaka numarası 54. yılımızda<br />

Süper Lig’e çıkmış bir Sakaryaspor<br />

hedefi camianın önüne konuldu.<br />

Hedefler bağlamında, profesyonel<br />

ekiplerimiz ile birlikte kulübümüzün<br />

tüm iletişim kanallarının standartlarını<br />

tek tek oluşturarak, belirlediğimiz<br />

içerikler çerçevesinde grafik tasarımcılar<br />

tarafından yapılan her bir<br />

paylaşımın, hem metin hem de görsel<br />

açısından, ulusararası kulüplerin<br />

standardlarına ve çizmek istediğimiz<br />

yeni yola uyacak şekilde sürekli olarak<br />

kontrol edilmesini sağladık. Kulübümüzün<br />

bundan önce yoksun olduğu<br />

kitleye içerik yaratma, sadece kulübümüz<br />

tarafına doğru ve etkin haberlerin<br />

kitleye sağlanmasın garanti altına almak<br />

için ve takımımızı, oyuncularımızı<br />

hak ettikleri şekilde lanse edebilmek<br />

adına, profesyonel fotoğrafçılık hizmeti<br />

alımına başladık ve yüksek standartlı<br />

görsellerin her bir mecrada kullanımını<br />

sağladık. Ayrıca sosyal medyada<br />

kullanılan metin içeriğinin motive<br />

edici, güçlü söylemlere ve kulübümüze<br />

yakışan hırsı, iddiayı yansıtması sağlandı.<br />

İçerik konusunda canlı yayınlar,<br />

Instagram’ın Hikaye özellikleri sürekli<br />

ve uygun zamanlarda kullanılarak<br />

kitlelerin sürekli sıcak tutulması bir<br />

standart haline getirildi.<br />

Bir sonraki aşama ise “Köklere Bağlı<br />

Değişim” kavramını pekiştirmek için,<br />

değişime gerçek bir inanç yaratmak<br />

için, kulübümüzün 1980’li yıllardaki<br />

altın yıllarında, Oğuz Çetin’lerin, Aykut<br />

Kocaman’ların göğsünde gururla taşıdığı<br />

ve onlarca zafere koştuğu efsane<br />

SS logomuza dönüşüm projesiydi.<br />

Sosyal medya hesaplarımızda binlerce<br />

katılımcı ile düzenlenen anket<br />

sonucunda çıkan irade sonucunda,<br />

kulübümüz logo değişimini sağlamış,<br />

tüm alanlarda kurumsal kimlik<br />

çalışmalarını ise profesyonel ekiplerle<br />

tamamlayarak uygulamalarını yaptık.<br />

Logo değişimine ve “küllerinden<br />

yeniden doğan” bir Sakaryaspor’u tüm<br />

Türkiye’ye hatırlatmak için de tüm<br />

sosyal medya hesaplarımızdan paylaşılıp<br />

bir milyon kişi tarafından izlenen<br />

bir profesyonel video yaparak adeta<br />

takipçilerimizi kulübümüzün yaşadığı<br />

değişime kitlemeyi başardık.<br />

Çalışmalarımızın bir diğer ayağını<br />

da takımımızın oyuncularına yönelik<br />

motivasyon çalışmaları oluşturdu.<br />

Fiziksel olarak yenilenmekte olan<br />

Rüstemler tesislerimizde senenin<br />

vizyonunu, manifestosunu, sloganlarını<br />

içeren onlarca pankart hazırlandı,<br />

oyuncularımızın odalarına Sakaryaspor<br />

gerçeğini ve kendilerini nasıl bir<br />

gelecek beklediğini anlatan mektuplar<br />

kaleme alındı.<br />

Çok uzun süredir pasif kalmış internet<br />

sitemizi ise sıfırdan, tüm cihazlara<br />

uyumlu olacak şekilde yenileme işine<br />

de çok geçmeden başlayarak yaklaşık<br />

3 ay süren, ekiplerimizle birlikte gece<br />

gündüz çalışarak, kulüpte bulunmayan<br />

arşiv dosyalarına ulaşarak, sürekli<br />

olarak sitenin güncel tutulacağı bir<br />

şekilde yapılması için çalıştık ve açılışını<br />

gerçekleştirdik. Sakaryaspor.com.<br />

tr’yi açıldığı Ağustos ayından bu yana<br />

76.600 kişinin ziyaret ettiği, kitlenin<br />

güncel haberleri anında öğrendiği,<br />

tüm maç sonuçlarına, raporlarına,<br />

takım oyuncularımızın kurumsal olarak<br />

tanıtıldığı içeriklere, kulübümüzün<br />

videolarına, röportajlara ve maç,<br />

idman fotoğraflarına hiçbir kısıtlama<br />

olmadan ulaşabildiği bir yapı haline<br />

getirmekten ötürü büyük memnuniyet<br />

duyuyoruz.<br />

Kulübümüz ve yönetim kurulumuzun<br />

en önemli projelerinden Dükkan54’ün<br />

büyük fedekarlıklar ve emek ile tamamen<br />

kurumsal bir yapıda kurulmasının<br />

ardından, yönetim kurulu<br />

üyelerimiz Dükkan54’ün e-ticaret<br />

platformuna sahip olması, tüm dünyadaki<br />

Sakaryalılara ürün tedariği<br />

yapılabilmesi için bir internet sitesine<br />

sahip olması gerektiğine dair bir irade<br />

koydular. Bu bağlamda ekibimize başkanımız<br />

ve ilgili yönetim kurulu üyeleri<br />

tarafından verilen görevlendirme ile,<br />

Dükkan54 markasına dair tüm sosyal<br />

medya hesapları kurulup, kulübümüz<br />

kontrolüne geçirilmiş, her bir ürünün<br />

profesyonel fotoğraflarının kurumsal<br />

yapıda paylaşılması, hesapların<br />

Sakaryaspor ile süreli organik bağlı<br />

olarak büyütülmesi projesi hayata geçirilmiş,<br />

bir yandan da dukkan54.com<br />

e-ticaret platformunun kurulumuna<br />

başlandı.<br />

13


SAKARYASPOR<br />

Çok kapsamlı bir uğraş gerektiren,<br />

çok derin detaylar içeren Sakaryaspor<br />

tarihinde bir ilk olacak lisanslı ürün<br />

tedariğinin internetten yapılması<br />

projesi ekiplerimizin fedakar çalışmalarıyla<br />

hayata geçti. Tasarımı ile hem<br />

göze hitap eden, kullanıcı dostu online<br />

satış mağazamız dukkan54.com açıldı<br />

ve açıldığı günden beri 10.000 yeni<br />

kullanıcının ziyaret ettiği, onlarca<br />

sipariş verdiği başarılı bir platform<br />

oldu. Sürekli olarak güncellenen ve<br />

çağa göre yenilenen dukkan54.com<br />

Sakaryaspor Kulübü’nün gelecekteki<br />

önemli gelir kaynaklarından olacaktır;<br />

bu projede katkımız olmasından ötürü<br />

gururluyuz.<br />

Son dönemde uzun girişimler sonucunda<br />

almayı başardığımız “mavi tık”<br />

ile artık tamamen kulübümüze ait<br />

resmi hesap statüsü kazanan sosyal<br />

medya hesaplarımızdan, kitlemizle<br />

temiz, sade, etkin ve çarpıcı iletişim<br />

yapmaya, belirlediğimiz standartların<br />

üstüne koyarak, Türkiye’de sadece<br />

birkaç kulübün gösterebildiği özeni<br />

göstererek, bu alanda diğer ekiplere<br />

yol gösteren bir Sakaryaspor profili<br />

çizmeye, Türk futbolunun en önde<br />

gelen kurumsal iletişim standartlarına<br />

sahip bir kulüp yaratmak en önemli<br />

hedefimiz. Sakaryaspor Başkanımız<br />

İsmail Gürses ve fedakar yönetim kurulunun<br />

çalışmaları ve vizyonu sayesinde,<br />

BİREYLERE DEĞİL, EVRENSEL<br />

KURALLARA BAĞLI, İNSANA YATIRIM<br />

YAPAN İDEALİST BİR KULÜP olacağız!<br />

Belirlediğimiz ilkeler çerçevesinde<br />

bıkmadan usanmadan çalıştığımızda,<br />

bu emeklerin meyvelerini toplayacak,<br />

uzun vadede Avrupa kupalarında mücadele<br />

eden, uluslararası tanınırlığı<br />

yüksek bir kulübe dönüşeceğiz! Tüm<br />

Sakarya kenti, Sakaryaspor camiası<br />

elele vererek bu olguyu gerçeğe<br />

dönüştürecek. Uzun vadede başarı ile<br />

Sakaryaspor’u belirlediğimiz vizyon<br />

çerçevesinde hak ettiğimiz noktalara<br />

getirdiğimizde, bu dirilişin “Sakaryaspor<br />

Modeli” olarak kulüplere örnek<br />

bile teşkil edebileceğini düşünüyoruz.<br />

Yukarıda altından başarı ile kalkabildiğimiz,<br />

Sakaryaspor’a ek değerler<br />

kattığına inandığımız işlerin kısa bir<br />

özetini sunduk. Bizler bir vizyonu<br />

oluşturmak, inanılan değerlerin altını<br />

çizmek ve işlerin belirlediğimiz bu<br />

çerçevede yapıldığını sürekli kontrol<br />

etmek, gerekirse ekip ile birlikte gece<br />

gündüz çalışarak Sakaryaspor’un<br />

hayatımızda ne denli önemli olduğunu<br />

ekiplerimize göstermek ile görevliyiz.<br />

Ancak işin mutfağındaki yetenekli,<br />

aynı görev bilincini taşıyan, fedakar<br />

aşçılar olmadan bu masaya gelen<br />

yemek bu denli lezzetli olmazdı. Sabah,<br />

akşam demeden Sakaryaspor’a<br />

değer katacak projelerde emek veren<br />

ekiplerimize izninizle teşekkür etmek<br />

istiyorum. Anlık transfer haberi girişinden,<br />

maçtaki golün en geç 1 dakika<br />

içinde sosyal medyadaki tüm mecralara<br />

girişine, dukkan54’teki posttan,<br />

dukkan54.com’daki ürüne kadar tüm<br />

görevlerini başarıyla tamamlayan,<br />

yaptığımız işin sorumluluğu ve başarmak<br />

istediğimiz yüksek standartlar<br />

gereği bazen tarafımca daha hızlı,<br />

daha çok çalışma baskısı altında bırakılan,<br />

ancak her seferinde memnuniyet<br />

ile çalışarak görevleri istediğimiz<br />

standartlarda tamamlayan, AZ SONRA<br />

Ajans ve Anıl Arpat’a Sakaryaspor<br />

Kulübü adına teşekkür ederim. İnternet<br />

sitemizin tüm cihazlara uyumlu<br />

olarak kurulumunu başarı ile yapan,<br />

her bir talep ve isteğimizi başarı ile<br />

tamamlayıp, tüm güncellemeleri seri<br />

bir şekilde tamamlayan, kulübümüze<br />

örnek bir internet sitesi kazandırılmasında<br />

önemli katkıları bulunan İLAY<br />

BİLİŞİM, İlker Gülener’e Sakaryaspor<br />

Kulübü adına teşekkür ederim. İç<br />

saha maçlarımızda ve Rüstemler’deki<br />

antrenmanlarda haber, yeni transfer<br />

durumunda da hızlı bir şekilde aksiyon<br />

alarak bize en iyi şekilde profesyonel<br />

fotoğraf sağlayan AMASYALI FOTOĞ-<br />

RAFÇILIK, İrfan Amasyalı’ya Sakaryaspor<br />

Kulübü adına teşekkür ederim.<br />

Dukkan54.com online satış mağazamızın<br />

kuruluşunda gösterdikleri iş<br />

birliği ve desteklerden ötürü, Bilginet<br />

ve Payu firmalarına da Sakaryaspor<br />

Kulübü adına teşekkür ederiz. Beni<br />

Sakaryaspor’lu yapan, hayattaki en<br />

iyi dostum, sırdaşım ve çalışkanlığı,<br />

mükemmel insan ilişkileri, dürüstlüğü<br />

ile benim için örnek kişilik, kulübümüzün<br />

Basın Sözcüsü ve Dükkan54’ten<br />

sorumlu yönetim kurulu üyesi Erkan<br />

Pizrenli’ye ve son olarak bana güvenerek<br />

kulübümüze hizmet etmemi<br />

sağlayan, yolumuzu açan, daimi<br />

destekçimiz, kulübümüzün geleceği ve<br />

bekası için gecesini gündüzüne kadar<br />

başkanımız <strong>Sayı</strong>n İsmail Gürses’e de<br />

sonsuz teşekkürler!<br />

Kulübümüz ve yaptığımız işler ile ilgili<br />

tüm görüş, öneri ve değerlendirmelerinizi<br />

kurumsaliletisim@sakaryaspor.<br />

com.tr adresine gönderebilirsiniz.<br />

Yeşil Siyahlı renklere gönül vermiş<br />

milyonlara kucak dolusu sevgiler!<br />

14


15


SAKARYASPOR<br />

ANKA KUȘU<br />

Sakaryasporumuzun 50+1 Diriliş Yılı<br />

vizyonu ve projesi kapsamındaki ideallerini<br />

yansıtmak ve “küllerimizden<br />

yeniden doğmak” fikrini simgeleştirmek<br />

adına, İzmirli ünlü sanatçı Cem<br />

Erkal’a yaptırılan Anka Kuşu heykelimiz<br />

Atatürk Stadyumu yanındaki yerini<br />

aldı. Anka Kuşu’nun tarih sayfalarında<br />

bu dirilişin sembolü olarak yerini<br />

alması öngörülmektedir.<br />

16


17


18<br />

SAKARYASPOR


19


SAKARYASPOR<br />

TEKNİK KADRO<br />

FUTBOL TAKIMIMIZ<br />

20


21


SAKARYASPOR / HABER KÖŞEMİZ<br />

DEVRE ARASI<br />

TRANSFERLERİMİZ<br />

Devre arası transfer döneminde kulübümüz<br />

7 futbolcu ile anlaşma sağladı.<br />

Coşkun Yılmaz ve Mümin Aysever ile<br />

hücüm hattını güçlendirirken, Abdurrahman<br />

Canlı, Cihan Yıldız, Fahri<br />

Tatan ve Fatih Özçelik ise orta sahaya<br />

takviye verecek olan isimler olarak yeşil<br />

siyahlı formamızı giymeye başladı.<br />

Yeşil siyahın kalesini koruyan isimlerin<br />

arasına ise Bora Sevim eklendi.<br />

MALTEPE STADINI<br />

DOLDURDUK<br />

17. hafta karşılaşmasında deplasmanda Maltepespor ile karşılaşan yeşil<br />

siyahlılarımızı, büyük Sakaryaspor taraftarı yalnız bırakmadı. Sakarya’dan ve<br />

İstanbul’dan yüzlerce taraftarımız otobüslerle ve özel araçlarıyla Maltepe’ye akın<br />

etti. Karşılaşma Maltepe Stadı’nda iki bin kişinin üzerinde taraftarımızın önünde<br />

oynandı.<br />

22


BİNGÖL DEPLASMANINA ÖZEL UÇAK<br />

Diriliş Yılı’nın 15. haftasında deplasmanda 12 Bingölspor ile oynanan karşılaşma için kafilemiz, Sabiha Gökçen<br />

Havalimanı’ndan kalkan, Atlas Global Havayolları’na ait, KK1965 sefer sayılı özel uçakla Bingöl’e ulaştı.<br />

DURAK54 AÇILDI!<br />

#durak54 Atatürk Stadyumu önünde<br />

açıldı! Hazırız, seni bekliyoruz! Maç<br />

öncesi içeceklerini #durak54’ten al,<br />

#Sakaryaspor’a destek ol! #DirilişYılı<br />

23


SAKARYASPOR<br />

TAKIMIMIZ<br />

İKİNCİ YARI<br />

HAZIRLIKLARINI<br />

ANTALYA’DA<br />

TAMAMLADI...<br />

Takımımız, Diriliş Yılı’nın ikinci<br />

yarısında hazırlıklarının 2. etabı için<br />

Antalya’daydı. 1 haftalık Rüstemler<br />

etabı sonrası 2 Ocak’ta Antalya’da toplanan<br />

yeşil siyahlılarımız oniki günlük<br />

verimli bir antrenman programıyla 2.<br />

yarıya hazırlandı. Zaman zaman günde<br />

3 idman yapan ekibimiz bu süreç içerisinde<br />

hem fizik kondisyon açısından<br />

hem taktiksel anlamda çok verimli<br />

çalışmalar yaptı. Yeni transferlerimizin<br />

de dahil olduğu kamp programının<br />

ardından Ankara Adliyespor maçı<br />

için doğrudan Ankara deplasmanına<br />

geçildi.<br />

24


TOYOTA OTOMOTİV SANAYİ TÜRKİYE,<br />

SAKARYASPOR’A DESTEK VERMEYE DEVAM EDECEK<br />

Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye, Sakaryaspor’a sağladığı 250<br />

bin TL’lik desteğe 5. yılında da devam edecek.<br />

Sporun ve sporcunun destekçisi Toyota Otomotiv Sanayi,<br />

Sakarya’nın kalkınmasına yönelik yaptığı çalışmalarını her<br />

alanda sürdürüyor. Bölgenin spor alanındaki faaliyetlerine<br />

de katkıda bulunan Toyota Otomotiv Sanayi, şehrin simgelerinden<br />

Sakaryaspor’a verdiği desteğe bu yıl da devam<br />

edecek. Yenilenen 250 bin TL değerindeki destek anlaşması;<br />

nakit desteği, stat içi ve dışı reklam panolarının yenilenmesini<br />

kapsıyor. Destek anlaşması hakkında konuşan Toyota<br />

Otomotiv Sanayi Türkiye Genel Müdür ve CEO’su Hiroshi<br />

Kato, “Şehrimizin önemli simgelerinden olan takımımız<br />

Sakaryaspor’umuza desteğimizi bu yıl da sürdürmekten<br />

mutluluk duyuyoruz. Yeni dönemde başarılar diliyorum.”<br />

ifadelerini kullandı.Sakaryaspor Kulübü Başkanı Av. İsmail<br />

Gürses “Sakaryasporumuzun küllerinden yeniden doğacağı<br />

bu Diriliş Yılı’nda Toyota’nın kulübümüze vermiş olduğu<br />

desteği çok önemsiyor, kendilerine teşekkürlerimi sunuyorum.”<br />

dedi.<br />

A SPOR’LA CANLI<br />

YAYIN ANLAŞMASI<br />

Başkanımız İsmail Gürses ve yönetim<br />

kurulu üyelerimiz, A SPOR spor yayınları<br />

koordinatörü Serkan Korkmaz,<br />

Spor Yayınları Koordinatör Yardımcısı<br />

Ender Bilgin ve Yayın Müdürü Okan<br />

Esen ile yapılan görüşmenin ardından<br />

karşılıklı anlaşmaya vardı. Başkanımız<br />

İsmail Gürses ve yönetim kurulunun<br />

üzerinde uzun süredir çalıştığı canlı<br />

yayın projesi A SPOR işbirliğiyle hayata<br />

geçti!<br />

#Sakaryaspor’un maçları A SPOR’da<br />

canlı olarak yayınlandı.<br />

25


SAKARYASPOR<br />

YILMAZ<br />

VURAL<br />

26


Sakaryaspor’da teknik görev almış<br />

biri olarak sizden biraz Sakaryaspor’u<br />

dinleyebilir miyiz? Sizin için önemi<br />

nedir bu kulübün?<br />

1953 doğumluyum. Lise öğrenimim sırasında<br />

seçmelerin olduğunu söylediler,<br />

ben de katıldım ve 1969 senesinde<br />

futbola ilk Sakaryaspor altyapısında<br />

başladım. Biz Deve Ziya, Sarı İhsan,<br />

Kaleci Saadettin ile, Sarı Muammer<br />

(Altın Kafa) ile büyüdük. Rıfkı abi,<br />

Antalyalı Erdal ile büyüdük. Dolayısıyla<br />

1965’te kurulan bu kulüp ile<br />

beraber büyüdüm ben. Hiç unutmam,<br />

Galatasaray gelmişti Adapazarı’na<br />

Yıldırımspor ile maç yapmaya; orada<br />

Metin Oktay’ı seyrettik. Düz duvarları<br />

aşıp maçlara girmeye çalışırdık, böyle<br />

bir sevda bizim için. Babam doksanlı<br />

yaşlarında, hala maç kaybettiğimizde<br />

ağlar. Başka takım tutmaz kimse, biz<br />

hepimiz Sakarysporluyuz. Futbolu da<br />

bu kulüple sevdik.<br />

Adapazarı’nda bir futbol kültürü olduğu<br />

söylenir hep, herkes bir şekilde bir<br />

sporla özellikle de futbolla ilgilidir. Siz<br />

de böyle mi düşünüyorsunuz?<br />

Biz buranın yerliyiz; bu şehirde<br />

buranın kültürüyle büyüdüm. Hacı<br />

Numan amca vardı, benim hayatımda<br />

çok önemli bir yeri vardı. Onun evinde<br />

pişen her yere dağıtılırdı, varlıklı bir<br />

adamdı. Evinde bütün mahallenin<br />

çocukları oyun oynardı, buranın böyle<br />

bir kültürü vardı. Bizim o zaman nesil<br />

50.000 kişiydi belki. Yolda yürüdüğünüz<br />

zaman herkes birbirini tanırdı. Bugün<br />

Bulvar neyse, o zaman da öyleydi. Her<br />

şeyi orada yaşardık. Bütün depremlerini,<br />

sinemalarını, insanlarını hatırlarım.<br />

Burada futbol bir hayat biçimidir; kupa<br />

maçlarını, her türlü ligden maçları<br />

herkes takip ederdi ama asıl en çok<br />

mahalle arasında yapılan maçlar,<br />

köylerin birbiriyle maçlarında halk bir<br />

araya gelirdi. İnanılmaz futbol sevgisi<br />

olan, genetiğinde bu spora gönül<br />

vermiş insanlar çıktı buradan. Sadece<br />

futbolda da değil aslında, bir çok spor<br />

dalında Adapazarı’ndan insanları<br />

görürsünüz; bilardoda, motosiklette,<br />

boksta…<br />

Özellikle 80’li yıllarda Sakaryaspor,<br />

büyük kulüplere futbolcu transferlerine<br />

başladı. Bu hızlı ivme nasıl oldu?<br />

Aslında sadece 80’li yıllarda değil, kurulduğundan<br />

beri böyledir. Bir dönemde<br />

milli takımda 8 tane Sakaryaspor’lu<br />

olduğunu hatırlıyorum. Sadece futbolcu<br />

olarak değil; Şansal Büyüka, Fahrettin<br />

Cüroğlu, Tahsin Kaya’yı gündeme taşıyan<br />

kulüp oldu. Şu anda gördüğünüz<br />

bir çok oyuncu, hocalar, teknik insanlar<br />

hepsi Adapazarı’ndan gelir.<br />

Kulübün şu anki durumunu nasıl<br />

değerlendiriyorsunuz?<br />

Tabii bir çok şeyle bağlantılı olarak bir<br />

düşüş süreci yaşamıştı kulüp geçmişte.<br />

Ama şimdi İsmail Başkan ile<br />

birlikte yönetimimiz iyi çalışıyor, tekrar<br />

yükseliyor. Elbette yeni stadın da etkisi<br />

oldu. Hiç unutmuyorum; 2<strong>01</strong>3 senesinde<br />

rahatsızım, evde yatıyordum. Şansal<br />

Büyüka ve o zamanın önemli bir kaç<br />

futbol camiasından ismi aradı. Yakında<br />

transfer yasağı başlayacak, Sakaryaspor<br />

için bir şeyler yapmamız lazım<br />

dediler. Hepimiz dertlendik, koşturduk<br />

gittik Adapazarı’na neler yapabiliriz<br />

diye. Hiçbirimiz 3 ay boyunca para almadan<br />

çalıştık, bir sürü oyuncu çıkardık<br />

o dönemden. Beşiktaş’a, Kayseri’ye<br />

oyuncu gönderdik, onlar tabii kulübe<br />

para transferi sağlayacak bütçe oluşturmuş<br />

oldular. Adapazarı’nda yıllar<br />

sonra geçirdiğim 3 ayı asla unutmam,<br />

çok güzel günlerdi.<br />

Kamuoyunda bu konular çok negatif<br />

yansıdı, şimdi sizden dinleyince<br />

aslında başarısız bir dönem olmadığı<br />

görülüyor…<br />

Ben vefa borcumu yerine getirmek<br />

istedim doğup, büyüdüğüm şehre.<br />

Zararını, yararını düşünmeden<br />

kalktım gittim. Bugün hala aktif olan<br />

çok değerli oyuncular çıkardık ama<br />

bakarsanız o dönemki haberlere benim<br />

dönemim dediğiniz gibi başarısız<br />

görünüyor, insanlar gerçek hikayeyi<br />

bilmiyor elbette. Burada Tatangalarla<br />

iş insanları ile kurduğumuz ilişkiler<br />

sayesinde bugün bile yapılan bazı<br />

yeniliklerin temellerini o zamanki çabalar<br />

atmış oldu. Stat için dahi vali ile<br />

görüştüğümüz zamanları hatırlıyorum.<br />

Hangi 3. Lig yayının maçı naklen veriliyor?<br />

Sponsor bulunmuş, yayın kanalı<br />

bulunmuş maçlar yayınlanıyor, böyle<br />

bir şey bulamazsınız başka yerde.<br />

Büyük çabalardır bunlar. Sakaryaspor<br />

bizim kendi çocuğumuz, Adapazarı’nda<br />

var oluş nedenimiz. Yaşadığı tüm<br />

zorluklara rağmen yerinden vaz geçmeyen,<br />

bu şehrin mücadelesini veren<br />

Adapazarı’nın güzel insanlarının en<br />

değerli markasıdır.<br />

Sakaryaspor bizim<br />

kendi çocuğumuz,<br />

Adapazarı’nda var oluş<br />

nedenimiz. Yaşadığı<br />

tüm zorluklara rağmen<br />

yerinden vaz geçmeyen,<br />

bu şehrin mücadelesini<br />

veren Adapazarı’nın<br />

güzel insanlarının en<br />

değerli markasıdır.<br />

Sizin eğitim geçmişiniz başka kimsede<br />

yok bildiğimiz kadarıyla?<br />

Futboldan gelip de, 2 tane üniversite<br />

bitirmiş kaç kişi var? Türkiye’de<br />

üniversite eğitimi ile sporun bir arada<br />

gidemediği bir durum var. Dünyanın<br />

en önemli spor akademisinde yurtdışında<br />

eğitim gördüm, futbol öğretim<br />

grevlisi oldum. 30 yıldır aralıksız<br />

26 farklı takımda çalıştım. Dünyada<br />

başka örneği yok bunun. Almanya’da<br />

teknik eğitim aldım, kurslar bitirdim.<br />

İlk pro-lisans sahibi benim. 718 resmi<br />

maç yönetmişim. Bir Adapazarlı olarak<br />

bunları başardım, kimsenin desteği<br />

olmadan. Emeğimizle bunları yaşama<br />

şansı buldum. Bir Adapazarlı kimsenin<br />

boyunduruğu altında olmak istemez,<br />

şehrimizin öğretisini aldım ben.<br />

Şu anda Sakaryaspor bir yükseliş<br />

dönemi yaşıyor yeni yönetimle ve taraftar<br />

desteğiyle. Umuyoruz ki Süper<br />

Lig’e giden bir yol var. Siz nasıl görüyorsunuz<br />

kulübün geçmiş dönemlerini<br />

de bilen biri olarak bugünü?<br />

Sakaryaspor profesyonel anlamda<br />

yönetilme yoluna girmişti geçmiş zamanlarda<br />

fakat o süreç yürümedi pek.<br />

Sakarya Belediyesi, Sakarya Taraftarlar<br />

Derneği’ne hisseler devretti. Ben<br />

de hisse aldım o dönemde. Elimden<br />

geldiğince takımın destekçisi olmaya<br />

devam ettim. Başına kim gelirse<br />

gelsin, kim teknik yönetimi yaparsa<br />

yapsın; bütün o ‘biz yaparız, ederiz’<br />

diyenlere rağmen gerçek destekçi<br />

olanlar biz olduk. Şu anda futbolculara<br />

tek kuruş borç yok, kimseye bir<br />

vereceğimiz yok. Bu bir kulüp için çok<br />

önemli adımlar, iyi gelişmeler. İyi bir<br />

yolda olduğumuzu görmek beni mutlu<br />

ediyor. Sakaryaspor şu an tekrar diriliş<br />

dönemini yaşıyor. İsmail Başkan ile,<br />

Tatangalar ile daha da iyi sonuçlar<br />

alınacak.<br />

27


SAKARYASPOR<br />

OSMAN<br />

ÖZDEMİR<br />

30 yıllık bir kariyer...<br />

Gençlerbirliği, Konyaspor,<br />

Adana Demirspor ve daha<br />

niceleri... Ancak her zaman<br />

en çok heyecanlandıran<br />

da Sakaryaspor! Teknik<br />

Direktörümüz Osman<br />

Özdemir ile takımımızı,<br />

kariyerini, unutamadıklarını<br />

Sultanbeyli Belediyespor<br />

maçı öncesi takımımızın<br />

kamp yaptığı otelde<br />

konuştuk.<br />

28


Sadece profesyonel olarak değil, Sakarya<br />

doğumlu ve Sakaryaspor’a gönül<br />

vermiş birisiniz de aynı zamanda. İlk<br />

olarak Sakaryaspor ne ifade ediyor<br />

sizin için, onu soralım.<br />

Sakaryalı olmak bizim için tabii ayrı bir<br />

şeref. Sakaryaspor’da çalışmak da ayrı<br />

bir gurur. Sakaryaspor’un benim için<br />

bir tutku olduğunu düşünüyorum. Geriye<br />

dönük yaklaşık 30 yıllık bir profesyonel<br />

hayatım var. Hem futbolculuk hem<br />

antrenörlük anlamında ama, Sakaryaspor<br />

başka bir şey benim için bambaşka<br />

bir anlam ifade ediyor. Buraya bütün<br />

hizmetimizi amatör ruhla verebilmek<br />

amacımız. İnşallah bunu da başarırız.<br />

Kulüpten bu dönem için ilk teknik<br />

direktörlük teklifi geldiğinde neler hissettiniz?<br />

Zor bir karar oldu mu böyle<br />

bir sorumluluk almak?<br />

Sakaryaspor’da çalışsam da çalışmasam<br />

da Sakaryaspor beni her zaman<br />

heyecanlandırmıştır. Bu benim 2.<br />

göreve gelişim, Sakaryaspor’da daha<br />

önce de geldim. Bu heyecanı yaşadım<br />

ve finalde kaybettik biz. Bu sene de<br />

böyle bi teklif tabii ani bir gelişme oldu.<br />

Bu hafta Pazartesi itibariyle başkan ve<br />

yönetimle görüştük. Açıkçası tekrar 2.<br />

olarak takımın başına gelmek beni gururlandırdı.<br />

Bundan onur duydum ama<br />

bu ihtiyaca karşılık vermek bizim için<br />

çok daha da önemli, inşallah bekleneni<br />

de karşılarız.<br />

Mevcut takım ve mevcut kadro hakkında<br />

ne düşünüyorsunuz? Takımı nasıl buldunuz<br />

geldiğiniz günden bu yana?<br />

Takımın başına gelmeden önce de tüm<br />

Türkiye futbolunu nasıl takip ediyorsam<br />

tabii ki Sakaryaspor’u da takip ediyordum.<br />

Az çok tanıdığım oyuncular var.<br />

Daha önce birlikte çalıştığım oyuncular<br />

da var. Onlarla da şimdi tekrar birlikte<br />

çalışma imkanı sağlayacağız. Şöyle söyleyeyim;<br />

Sakaryaspor’un teknik yapısı<br />

ile, oyuncu kariyeri, oyuncu kalitesi ile<br />

ilgili hiç bir sorun yok. Bu konuda diğer<br />

antrenör arkadaşlarım da farklı düşünmemişlerdir<br />

ama futbol bir performans<br />

oyunu. Özellikle bu alt liglerdeki mücadele<br />

başka bir şey. Buralarda bazen sadece<br />

teknik kapasite ve kağıt üzerindeki<br />

kariyer ve kalite yeterli olmayabiliyor.<br />

Tamamen mücadeleye dönük oyun. Evet,<br />

tecrübe gerekli ve bu tecrübe bizde var<br />

ama biz en az karşı takımlar kadar koşabilirsek,<br />

mücadele edebilirsek zaten<br />

kalitemiz ve teknik kapasitemiz sonuca<br />

mutlaka etki edecektir.<br />

Sakaryaspor’a nasıl bir takım ruhu<br />

kurgulamak istiyorsunuz? Nasıl bir<br />

oyun felsefesi yansıtmak istiyorsunuz?<br />

Bu soruya cevap vermek kolay değil.<br />

Bir oyun felsefesi oluşturmak için<br />

gerçekten uzun bir zamana ihtiyaç var.<br />

Bunu hemen hayata geçirmeniz mümkün<br />

değil. Mazeret olarak söylemiyorum<br />

ama msela önümüzdeki maça<br />

dört eksikle çıkacağız. Cezalı oyuncularımız<br />

var. Kalecimizin bir sakatlığı var.<br />

Yine söylüyorum bu bir mazeret değil,<br />

çünkü kadronun genişliği, oyuncu sayısı<br />

yeterli diye düşünüyorum bu oyun<br />

felsefesini oluşturabilmek için nasıl bir<br />

oyun ortaya koyacağınızı anlatabilmek<br />

biraz zaman alır. Gerçekten kolay bir<br />

soru ve kolay bir cevap değil bu. Takımla<br />

birlikte yaşamak lazım, birlikte nefes<br />

almak lazım. Bu bir süreç. Bu süreç<br />

yeterli mi? 13 hafta kaldı. Amerika’yı<br />

yeniden keşfetmeye gerek yok. Takımın<br />

belirli bir gücü, belirli bir potansiyeli<br />

zaten var. Bunu açığa çıkarabilmek<br />

benim için çok önemli.<br />

13 hafta kaldı dediniz. Sezon sonu için<br />

öngörünüz ne yönde? 11 puan gibi bir<br />

fark var şu an liderle aramızda.<br />

Yarıştığınız takım sizden 2 maçta 4<br />

puan almış. Bu bir handikap. Büyük bir<br />

dezavantaj. İkili averajda da kaybetmiş<br />

durumdayız. Bu 11 puanlık fark matematiksel<br />

baktığınız zaman kapanmayacak<br />

bir fark değil. Ancak hayalci<br />

de olmamak lazım. Karşı taraf 4 maç<br />

peşpeşe kaybedecek. Biz 4 maç peşpeşe<br />

kazanacağız. Bu da ilk 4-5 haftada<br />

olması gereken bir durum. Düşününce<br />

bu ne kadar gerçekleşir? Bilemeyiz.<br />

Ancak, biraz uzak bir ihtimal gibi<br />

gözüküyor. Sistem olarak play-off var.<br />

Bu play-off potasının içinde kalabilmek<br />

önemli. Biz takvim, yarış son güne<br />

kadar neyi gösteriyorsa biz bu yarışın<br />

içinde olmalıyız. Ama 1.lik ama ilk 5<br />

takımın içinde yer almak, bu hedefimiz<br />

zaten her zaman var bizim.<br />

Uzun vadede Sakaryaspor için neler<br />

söylersiniz? 3-4 yıl sonrasını düşündüğünüz<br />

zaman nerede görüyorsunuz<br />

takımı?<br />

Ben 2 sezon önce Sakaryaspor’da çalıştım.<br />

2 sezondan sonra bu sene geldim.<br />

Çok şey değişmiş. Sadece tanıdığım<br />

3 tane oyuncu var Sakaryaspor’da.<br />

Önce bir takımın iskeletini muhafaza<br />

etmesi gerekirken ben şu anda bunu<br />

göremiyorum. Tekrar yeni bir takım<br />

kurulmuş. Ancak yeni bir yönetim ve bu<br />

yeni yönetimin heyecanını, tesis anlamdaki<br />

yapılanmasını gayet iyi görüyorum.<br />

Çok olumlu karşılıyorum. Yeni<br />

yapılan stadın hayata geçmesiyle bu<br />

daha da canlanacak diye düşünüyorum.<br />

Şöyle bir durum var; Sakarya şehri<br />

her zaman futbolla yatıyor, futbolla<br />

kalkıyor. Bu tesisleşme anlamında yeni<br />

bir statla beraber bu sene inşallah bir<br />

üst lige çıkmayı da başarabilirsek bu<br />

şehrin varolan potansiyelinden dolayı<br />

daha da yukarılara çıkmak daha kolay<br />

olacaktır, diye düşünüyorum. Yani,<br />

gelecekle ilgili Sakaryaspor’un yönetim<br />

istikrarı önemli, takım istikrarı önemli,<br />

taraftarın istikrarı önemli. Sadece<br />

teknik adamla, yönetimle değil zincir<br />

şeklinde bu iş ve bunların her biri<br />

zincirin halkaları. Eğer kolektif anlayışı<br />

birlikte oturtabilirsek, aynı şeyleri düşünüp<br />

üzerine basa basa durabilirsek,<br />

kenetlenme sürerse bu şehir hakettiği<br />

yerlerde olur.<br />

Son olarak sizin de bahsettiğiniz 30<br />

yıllık kariyeriniz boyunca, Sakaryaspor<br />

ile yaşadığınız ya da başka bir takımla<br />

yaşadığınız unutamadığınız anlar<br />

hangileridir?<br />

Çok fazla var. Futbolculuğumda<br />

Gençlerbirliği’nde oynarken Türkiye<br />

Kupası kazanmanın mutluluğunu yaşadım,<br />

onu unutamam.<br />

Şimdiki adıyla Hacettepespor olan<br />

takım, o zamanki adıyla Gençlerbirliği<br />

Oftaşspor’du. Antrenör olarak Gençlerbirliği<br />

Oftaşspor ile PTT 1. Lig’den<br />

Süper Lig’e çıkma başarısını gösterdik.<br />

Süper Lig’de çok güzel işler yaptık.<br />

Konyaspor ile PTT 1. Lig’de antrenör<br />

olarak bir play-off oynadım. Sakaryaspor<br />

ile burda bir final oynadık ama nasip<br />

olmadı kazanabilmek. Geçen sene<br />

Hacettepespor ile Bandırma karşısında<br />

kaybettik yine play-off’ta. Yani unutamadığın<br />

anlar çok fazla. Ancak hepsini<br />

sonuçlandırmak önemli. Hele ki bunu<br />

Sakaryaspor ile sonuçlandırabilmek<br />

benim için çok fazla önem taşıyor.<br />

Manevi yönden özellikle büyük önem<br />

taşıyor. 2 yıl önce 54 yaşındaydım. 54<br />

yaşımda öyle bir finali kaybetmek beni<br />

çok üzmüştü. Nasip değilmiş ama,<br />

inşallah bu sene bunu gerçekleştireceğiz.<br />

29


SAKARYASPOR<br />

MURAT<br />

HACIOĞLU<br />

30


Biraz kendinizden ve ailenizden bahsedermisiniz?<br />

Ben evcimen bir insanım ve duygusal<br />

bir yapım var. Bu sene biraz daha ayrı<br />

olacağız ama 10 yaşında bir kızım var.<br />

Futbola ilginiz ne zaman başladı?<br />

Ankara’da futbola başladım, babam<br />

herzaman arkamda ve yanımdaydı.<br />

Sizi ilk olarak nerede izleyip beğendiler?<br />

O zamanlar A takımıyla maç yapıyorduk,<br />

Samet Aybaba hocamız<br />

beni beğenmişti. Bu sayede profesyonel<br />

kısma geçtim, ilk maçım da<br />

Galatasaray’a karşıydı.<br />

Daha önce hangi kulüplerde oynadınız,<br />

Sakaryaspor’a transferiniz nasıl<br />

gercekleşti?<br />

Fenerbahçe’de oynadım, milli formayı<br />

terlettim ve Sakaryapor’un hedeflerini<br />

beğendiğïm için şu an burada şampiyonluğu<br />

yaşamak istiyorum.<br />

Aileniz futbola nasıl bakıyordu, size<br />

destek oldular mı?<br />

Ailem her zaman destek oldu, desteklerini<br />

üstümden hiç eksik k etmediler.<br />

Ben de bu başarıyı hepsine borçluyum.<br />

Kendinize ne gibi hedefler er koydunuz?<br />

Büyük kulüplerde oynamak herkese<br />

nasip olmaz. Ben bu hayallerimi<br />

gercekleştirdim ve şimdi i burdayım ve<br />

yine şampiyon olmak istiyorum. iyorum.<br />

Kendinize örnek aldığınız ız bir futbolcu<br />

var mı, varsa neden o isim? im?<br />

C. Ronaldo, Alex De Souza... İkisi de<br />

çalışkan futbolcular, ben de onları çok<br />

beğeniyorum.<br />

Türk Futbolu’nun gelişimi hakkındaki<br />

düşünceleriniz nelerdir? erdir?<br />

Türk futbolunda biraz gerileme<br />

olduğunu düşünüyorum. Çıkan<br />

futbolcu sayısı az, bence altyapıya<br />

önem verilmeli. Şimdiki<br />

gençler bir yerlere geldiklerinde<br />

başka taraftan bakıyorlar. r.<br />

Yeni yetişen nesil için neler düşünüyorsunuz?<br />

Durmadan çalışmaları ve abilerinin<br />

sözlerini dinlemeleri gerekiyor.<br />

Zamanında biz de dinledik ik ve buralara<br />

kadar geldik. Mesela, ben Hacı Ömer’i<br />

çok beğeniyorum.<br />

Takımdaki arkadaşlık ortamı nasıl?<br />

En önemlisi karaterleri çok düzgün ve<br />

uyumlu arkadaşlarımızın olması. Yaşadığımız<br />

tecrübelerimizi aktarmaya<br />

çalışıyoruz. Hedefimiz büyük, bu arada<br />

50+1 diriliş yılı için başkanımız da çok<br />

çalışıyor. Bizim de görevimiz büyüyor.<br />

Sakaryaspor çok büyük bir kulüp, bu<br />

sene kesin şampiyon olacağız.<br />

Unutamadığız bir anınız var mı?<br />

Unutamadığım çok anım var, anlatsam<br />

günler saatler yetmez.<br />

Son olarak bir şeyler eklemek ister<br />

misiniz?<br />

Siz benim kadar oynayın zaten şampiyonuz<br />

dedim arkadaşlarıma.<br />

Çalışmayı seviyorum ve<br />

herzaman çalışırım.<br />

Şampiyonluk yaşamak<br />

istiyorum; Şampiyon<br />

Sakarya! Sakaryaspor<br />

taraftarı da sahada<br />

mücadeleci bir takım<br />

ruhu göreceklerine<br />

inanmalılar.<br />

Çalışmayı<br />

seviyorum<br />

ve herzaman<br />

çalışırım.<br />

Şampiyonluk<br />

yaşamak istiyorum:<br />

Şampiyon Sakarya!<br />

Sakaryaspor<br />

taraftarı da sahada<br />

mücadeleci<br />

bir takım ruhu<br />

göreceklerine<br />

inanmalılar.<br />

31


SAKARYASPOR<br />

AYTAÇ AK<br />

32


DERNEK<br />

Biraz kendinizden ve ailenizden bahseder<br />

misiniz?<br />

Ben 22.04.1985 Sakarya doğumluyum,<br />

burada büyüdüm. 3 kardeşiz, 2 ablam<br />

var. Annemi ve babamı depremde<br />

kaybettik. Eğitimime İstanbul’da devam<br />

ettim. Akabinde de Harmanlıkspor’da<br />

devam eden bir futbol hayatım vardı.<br />

Futbola ilginiz ne zaman başladı?<br />

Küçük yaşlarda mahallelerde top<br />

oynarken başıma bir iş gelir diye<br />

mahallemizin takımı Harmanlıkspor’a<br />

kaydımı yaptırdı babam. İlk orda başladım.<br />

Teyfik Tetik ilk hocamdır, ikinci<br />

babam gibidir.<br />

Sizi ilk olarak nerede izleyip beğendiler?<br />

Beni Harmanlıkspor’da beğendiler ve<br />

Galatasaray’ın alt yapısına gittim. Oradan<br />

da Güngörenspor’a geçtim. Okul<br />

probleminden dolayı tekrar lisansımı<br />

Harmanlıkspor’a aldılar ve burada<br />

devam ettim.<br />

Daha önce hangi kulüplerde oynadınız<br />

ve Sakaryaspor’a transferiniz nasıl<br />

gerçekleşti?<br />

Harmanlıkspor’a lisansımı aldıktan<br />

sonra burada haftasonları futbol<br />

oynuyordum, Sakaryaspor’a lisansımı<br />

aldılar ve okulum bitene kadar beni<br />

idare ettiler. Sakaryaspor alt yapısına<br />

başladım ve Şaban Hoca ile çalıştım.<br />

Okulum bitince takıma devam ettik. A<br />

Takım’a önerdiler.<br />

A takımında Salih hoca ile oynama<br />

serüvenim böyle devam etti. Süper<br />

Lig’te de oynadım. Beni Malatyaspor’a<br />

sattılar, memleketimden ayrıldığım için<br />

Hikmet Kahraman ile sıkıntılar, sakatlıklar<br />

yaşadık ve Hikmet Karaman’la<br />

anlaşamayıp ayrıldım. <strong>Sayı</strong>n başkanımız<br />

İsmail Gürses aradı ben de seve<br />

seve kabul ettim.<br />

Aileniz futbola nasıl bakıyordu? Başlarda<br />

size destek oldular mı?<br />

Annem, babam bana çok destek oldular.<br />

Babam “futbolcu olsun” dedi ve<br />

Allah Razı olsun babamdan.<br />

Kendinize ne gibi hedefler koydunuz?<br />

Sakaryaspor’a destek olmak için<br />

geldim ve layık olduğu yere çıkarmak<br />

için terinimin son damlasına kadar<br />

şavaşmak istiyorum.<br />

Örnek aldığınız bir futbolcu var mı?<br />

Varsa neden o isim?<br />

Örnek aldığım futbolcu, Puyol derdim<br />

ve Puyol’un çetin duruşu ve hırsını çok<br />

severdim ve örnek alırdım.<br />

Türk futbolu hakkındaki düşünceleriniz<br />

nelerdir?<br />

Ülke futbolu alt yapıdan geçmelidir.<br />

Bizim ülkemizde şansa futbolcu<br />

oluyorsun, futbol için eğitime devam<br />

edemiyor çoğu insan.<br />

Yeni yetişen nesil için tavsiyeleriniz<br />

nelerdir?<br />

Trabzonspor’da gençlerle çok çalıştım.<br />

Arkadaşlarımız için hırs, çaba ve azim<br />

göstermelerini istiyorum. İleride faydalarını<br />

göreceklerdir.<br />

Takımdaki arkadaşlık ortamı nasıl?<br />

Takımda arkadaşlık adaşlık ortamı çok güzel<br />

ve sıcak. Biz bir aileyiz.<br />

Futbol hayatı dışında neler yaparsınız?<br />

Hobileriniz nelerdir?<br />

Profesyonel fotograf makinam var.<br />

Boş zamanlarımda fotoğraf çekiyorum<br />

ve eşime yardım ediyorum, arada da<br />

sinemaya gidiyoruz. iyoruz.<br />

Unutamadığınız nız bir<br />

anınız var mı?<br />

Sakaryaspor forması ile Beşiktaş<br />

sahasına çıkmam unutamadığım bir<br />

anımdır.<br />

Son olarak eklemek istediğiniz<br />

birşey var mı?<br />

Taraftarlarımızdan tek isteğimiz<br />

bize her zaman destek<br />

olsunlar, desteklerini hiç<br />

esirgemesinler. er. Yenildiğimizde<br />

bize küsmesinler,<br />

bu takım şampiyon<br />

bir takımdır ve takım<br />

terinin son damlasına<br />

kadar şavaşacaktır.<br />

ŞAMPİYON<br />

SAKARYASPOR...<br />

Sakaryaspor’a<br />

destek olmak<br />

için geldim ve<br />

layık olduğu<br />

yere çıkarmak<br />

için terinimin<br />

son damlasına<br />

kadar şavaşmak<br />

istiyorum.<br />

33


SAKARYASPOR<br />

ZAFER<br />

AYDOĞDU<br />

34


Biraz kendinizden ve ailenizden bahseder<br />

misiniz?<br />

Ben 1983 Trabzon doğumluyum. Futbola<br />

babamın isteği üzerine Trabzon<br />

Spor alt yapısında başladım. Annem ve<br />

ben hiç istemedk ama bugün buralara<br />

kadar geldim. Biz 3 kardeşiz, eşim Gümüşhaneli.<br />

Onunla Trabzon’da tanıştık<br />

ve bu güzel buluşmanın meyvesi de<br />

Yusuf Çınar. Burada Sakarya’da doğdu,<br />

şampiyon olduğumuzda buradaydık.<br />

Futbola ilginiz ne zaman başladı?<br />

Çocukluğumda başladı. Trabzon’u<br />

bilirsiniz, sokaklarda aşagı mahalle -<br />

yukarı mahalle turnuvalar yapardık.<br />

Sizi ilk nerde izleyip beğendiler?<br />

Babam beni Trabzonspor altyapısına<br />

götürdü ve hocalar beni çok beğendi.<br />

İlk lisansım çıktığında 16 yaşındaydım,<br />

futbola biraz geç başladım.<br />

Daha önce hangi kulüplerde oynadınız<br />

Sakaryaspor’a transferiniz nasıl<br />

gerçekleşti?<br />

Birçok kulüpte oynadım, profesyonel<br />

olarak Gümüşhanespor’a<br />

gittim. 3 sene burada oynadıktan<br />

sonra Maltepespor’a gittim. Sonra<br />

Akçabatsebatspor’a gittim, tekrar<br />

Trabzonspor’a geçtim. Ersun Hoca’nın<br />

zamanında biraz anlaşmazlık oldu.<br />

Beni Trabzon 1461 takımına kiralık<br />

göndermek istediler, ben kabul etmedim<br />

ve anlaşmamızı karşılıklı olarak<br />

fesih ettik. Ben Mardinspor’a gittim ve<br />

oradan Sakaryaspor’a geldim. <strong>Sayı</strong>n<br />

Başkanımız İsmail Gürses zamanında<br />

transferi açamadılar, ben de son gün<br />

Urfa’ya gittim orada yarım sezon geçirdim.<br />

2<strong>01</strong>0 sezonunda <strong>Sayı</strong>n Başkanımız<br />

İsmail Gürses ve Halit Evin ısrarcı<br />

oldular ve beni aldılar.<br />

Sakaryaspor’da başta kötü bir sezon<br />

geçirdim, haksızlıklar oldu ama en<br />

güzeli şampiyon olduk. Benim için Sakaryaspor<br />

manevi anlamda çok önemli.<br />

Manevi olarak yıpratıldım ve mecburi<br />

bir ayrılma yaşandı. Son olarak Tarsus<br />

İdman Yurdu’na transfer oldum, orda<br />

geçirdiğim sezon güzeldi. <strong>Sayı</strong>n Başkanımız<br />

tekrar aradı “Seni aramızda görmek<br />

istiyoruz. Takıma abilik yapman<br />

lazım ve şampiyon olmak istiyorum.”<br />

dedi. Ben de seve seve kabul ettim.<br />

Aileniz futbola nasıl bakıyordu? Başlarda<br />

size destek oldular mı?<br />

Ailen destek oluyor; annem, babam,<br />

kayınpederim, kayınvalidem hep<br />

desteklerini gösteriyolar. 25 yaşında<br />

evlendim, eşim zaten hep destekçim<br />

oldu, hep yanımdadır. Nereye gitsem<br />

hep beraberiz. Kötü geçirdiğimiz<br />

günlerimiz oluyor, beraber gülüyoruz,<br />

beraber üzülüyoruz iyi ki var ve eşime<br />

çok teşekkür ederim.<br />

Kendinize ne gibi hedefler koydunuz?<br />

Burada ben yine şampiyonluk yaşamak<br />

istiyorum. 4 veya 5 sene daha futbol<br />

oynayacağımı düşünüyorum, Süper<br />

Lig olur inşallah. Benim için çok gurur<br />

verici, tek hedefimiz şampiyon olmak!<br />

Örnek aldığınız futbolcu var mı? Varsa<br />

neden o isim?<br />

Şu an örnek aldığım bir futbolcu yok,<br />

ama eskiden vardı. Galatasaray’da<br />

atasaray’da<br />

Bülent’in yanında oynan biri vardı ama<br />

ismi aklıma gelmedi şu an.<br />

Türk futbolunun n gelişimi hakkında<br />

neler düşünüyorsunuz?<br />

Türk Futbolu’nda 3. Liglerde yaş sınırı<br />

olmasına, gençlerin abilerini örnek<br />

almaları için çok karşıyım ama ufak<br />

ufak bir gelişim var.<br />

Yeni yetişen nesil için tavsiyeleriniz<br />

nelerdir?<br />

Şu anda biraz daha farklı yetişiyorlar.<br />

Yani biz eskiden çok çalışıp, çok caba<br />

sarf ediyorduk. Yeni nesil her şeye çabuk<br />

ulaşıyor. Gerçekten ellerindekilerin<br />

kıymetini bilmeleri leri gerekiyor. Sakaryaspor’daki<br />

gençlerimize “Nerede<br />

olduğunuzu iyi bilmeniz gerekir” deriz.<br />

Takımdaki arkadaşlık ortamı<br />

nasıl?<br />

Şu anda çok güzel bir<br />

durumdayız. Hocalarımız,<br />

arkadaşlarımız çok iyiler<br />

Allah bozmasın, ortam<br />

çok güzel.<br />

Unutamadığınız bir<br />

anınız var mı?<br />

Şampiyon olduğumuzdaki<br />

tabloyu<br />

unutamıyorum.<br />

Son olarak eklemek<br />

istediğiniz<br />

bir şey var mı?<br />

Şu an takımımız<br />

çok iyi. Her<br />

takımda inişler<br />

çıkışlar olur, yenildiğimizde<br />

taraftar aftar<br />

bize küsmesin biz bu takımı şampiyon<br />

yapmak için terimizin son damlasına<br />

kadar savaşmak için buradayız. Teşekkürler<br />

Sakaryaspor!<br />

Ben burada<br />

yine<br />

şampiyonluk<br />

yaşamak<br />

istiyorum!..<br />

35


SAKARYASPOR / RÖPORTAJ<br />

MÜMİN<br />

AYSEVER<br />

Her zaman<br />

aklımda olan<br />

bir söz var<br />

‘Kaybettiğinde<br />

değil vazgeçtiğinde<br />

yenilirsin.’<br />

Biraz kendinizden bahseder misiniz?<br />

1987 Bulgaristan Kırcaali doğumluyum.<br />

1990 yılında İzmir’e göç ettik İzmir’de<br />

büyüdüm. İzmirli sayılırım.<br />

Futbola ilginiz ne zaman başladı?<br />

Çocukken mahallede herkes gibi ben de<br />

futbol oynuyordum. 5-6 yaşlarındayken<br />

sürekli futbol oynardım. Maç izlemek<br />

için stadlara gider, televizyondan heyecanla<br />

maçları izlerdik. İnsan o zaman<br />

başlıyor hayallerini kurmaya…<br />

Sizi ilk nerde izleyip beğendiler?<br />

Okulda kendi aramızda maçlar yapardık.<br />

Beden eğitimi öğretmenimiz Tayfun<br />

Hoca aynı zamanda Altay’ın altyapısında<br />

antrenörlük yapıyormuş. Maç yaparken<br />

dikkatini çekti, ‘Seni Altay’a alalım”<br />

dedi. Ben de ailemle görüştükten sonra<br />

Altay’ın alt yapısında futbol oynamaya<br />

başladım.<br />

Daha önce hangi, kulüplerde oynadınız<br />

ve Sakaryaspor’a transferiniz nasıl<br />

gerçekleşti?<br />

Altay, Balıkesirspor, Orhangazispor, Torbalı,<br />

Turgutluspor, İnegölspor, Aydınspor,<br />

Bodrumspor’da oynadım.<br />

Sakaryaspor’a transferim de İsmail<br />

Gürses başkanımın devre arasında<br />

beni arayıp ‘Seni aramızda görmek<br />

isteriz’ demesiyle gelişti. Ben de<br />

Sakaryaspor’da oynamak isteyeceğimi<br />

belirttim. Bodrumspor’da başarılı bir<br />

sezon geçiriyordum. Bonservis sorunum<br />

çözülünce de Sakaryaspor’a geldim.<br />

Aileniz futbola nasıl bakıyordu, size<br />

destek oldular mı?<br />

Ailem bu konuda bana hep destek<br />

olmuştur. Babam pek futbol izlemez ve<br />

anlamaz sadece beni antrenmanlara<br />

götürüp getirirdi. Futbol iyi bir alışkanlık.<br />

Hem sağlık açısından hem de okuldan<br />

kalan zamanlarda iyi bir eğlence<br />

aracı. Ailem de böyle düşündüğü için bu<br />

anlamda onların çok büyük desteğini<br />

gördüm. Buradan aileme de teşekkür<br />

ediyorum. Böyle bir aileye sahip olduğum<br />

için şanslıyım.<br />

Hedefleriniz neler?<br />

Bol gol atmak ve Sakaryaspor’da şampiyonluk<br />

yaşamak. Süper Lig’de Sakaryaspor<br />

formasını giymek istiyorum.<br />

Örnek aldığınız bir futbolcu var mı?<br />

Varsa neden o isim?<br />

Brezilyalı Ronaldo örnek aldığım<br />

futbolcudur. Çalımları, gol vuruşları uşları ve<br />

yeteneğini çok beğeniyorum.<br />

Türk futbolunun gelişimi hakkında kında neler<br />

düşünüyorsunuz?<br />

Türk futbolu günden güne gelişiyor ve<br />

değişiyor. Artık futbolda mekanik ve<br />

kondisyon ön planda sadece teknik yeterli<br />

değil, herkes profesyonel çalışıyor.<br />

Ülkemizde futbola çok büyük yatırımlar<br />

yapılıyor. Yeni stadyumlar alt yapı<br />

tesisleri vb… Onun dışında duygusal bir<br />

ülkeyiz, futbolda yenildiğimiz zaman çok<br />

aşırı üzülüyoruz, yendiğimiz zaman çok<br />

fazla seviniyoruz. Bunu biraz dengelememiz<br />

lazım.<br />

Yeni yetişen nesil için tavsiyeleriniz eriniz<br />

neler?<br />

Çok çalışmaları ve her şeyden önce kendilerini<br />

iyi bireyler olarak yetiştirmelerini tirmelerini<br />

tavsiye edebilirim. Hayalleri ve istekleri<br />

her ne olursa olsun çok istesinler ve<br />

mücadele etsinler. Her zaman aklımda<br />

olan bir söz var ‘Kaybettiğinde değil<br />

vazgeçtiğinde yenilirsin.’<br />

Takımdaki arkadaşlık ortamı nasıl?<br />

Takımda arkadaşlık ortamı gayet güzel.<br />

Geldiğim günden beri hiç yabancılık<br />

çekmedim hatta yıllardır buradayeyemışım<br />

gibi hissediyorum. İlerleyen<br />

zamanlarda bu arkadaşlık eminim<br />

ki şampiyonluk yolunda çok işimize<br />

yarayacak.<br />

Futbol dışında hobileriniz neler?<br />

Futboldan arta kalan zamanlarda<br />

özellikle dinlenmek ve ailemle vakit<br />

geçirmek ilk tercihim. Bazen sinemaya<br />

gitmek ve yüzmek aktivitelerimin içinde<br />

yer alabiliyor.<br />

Unutamadığınız bir an var mı?<br />

Bir gün deplasman maçında eski takım<br />

arkadaşımla rakip olduk ve maç içinde<br />

bana ‘87. dakikada size gol atacağız ve<br />

1 – 0 yeneceğiz rüyamda gördüm’ dedi.<br />

Dakika 87’de golü ben attım ve maçı biz<br />

0 – 1 kazandık.<br />

Son olarak eklemek<br />

istedikleriniz var mı?<br />

İnşallah bu yıl<br />

hep beraber<br />

Sakaryaspor’u<br />

bir üst ligde<br />

göreceğiz. Bunun<br />

için çok çalışmak<br />

zorunda<br />

olduğumuzun<br />

bilincindeyiz. Bunu<br />

başarabilecek güçte<br />

olduğumuzu da<br />

biliyoruz.<br />

36


SÜT ÜRÜNLERİ FABRİKALARI KURUYORUZ<br />

PASTÖRİZATÖR / PASTEURIZER<br />

HOMOJENİZATÖR / HOMOGENIZER<br />

HELLİM ÜNİTESİ / HALLOUMI UNIT<br />

YOĞURT SÜTÜ DOLUM MAKİNASI<br />

YOGHURT MILK FILLING MACHINE<br />

SOĞUTMA TANKI / COOLING TANK<br />

PASTÖRİZE TANK/PASTEURIZER TANK<br />

İSTİKLAL MH. SANAYİ CD. NO:95 SERDİVAN / SAKARYA<br />

TEL: +90 264 281 50 40 – FAKS: +90 264 281 50 41 – MAİL: info@stkmakina.com<br />

WEB : www.stkmakina.com www.homtech.com.tr


SAKARYASPOR / RÖPORTAJ<br />

BURAK<br />

BEKAROĞLU<br />

Biraz kendinizden bahseder misiniz?<br />

1997 Sakarya doğumluyum. Sakaryaspor<br />

altyapısında yetiştim ve küçüklüğümden<br />

beri en büyük hayalim bu<br />

formayı giymekti.<br />

Futbola ilginiz ne zaman başladı?<br />

Futbola olan ilgim çocukluğumda<br />

başladı diyebilirim.<br />

Sizi ilk nerde izleyip beğendiler?<br />

Mahalle arası futbol maçı yaparken<br />

keşfedildim, bir büyüğüm beni o<br />

dönem tTekspor’a götürdü. Orada beğenildim<br />

ve futbol hayatım bu şekilde<br />

başladı.<br />

Daha önce hangi, kulüplerde oynadınız<br />

ve Sakaryaspor’a transferiniz nasıl<br />

gerçekleşti?<br />

Tekspor’dan direkt olarak Sakaryaspor<br />

altyapısına transfer oldum. O günden<br />

beri hep bu forma için savaştım.<br />

Aileniz futbola nasıl bakıyorlardı, size<br />

destek oldular mı?<br />

Ailem her zaman yanımdaydı ve benim<br />

futbolcu olmamı çok istiyorlardı.<br />

Hedefleriniz neler?<br />

En büyük hedefim bir gün Avrupa’da<br />

top oynamak. Tabii önce Sakaryaspor<br />

forması ile en üstlere yükselmek.<br />

İnşallah bu forma ile Süper Lig’de top<br />

oynar daha sonra hedeflerimin peşinden<br />

gidebilirim.<br />

Örnek aldığınız bir futbolcu var mı?<br />

Varsa neden o isim?<br />

David Luiz, en çok ilgimi çeken özelliği;<br />

soğukkanlılığı...<br />

Türk futbolunun gelişimi hakkında<br />

neler düşünüyorsunuz?<br />

Dürüst olmak gerekirse fazla bir gelişim<br />

göstermiyor; aksine gerilediğini<br />

düşünüyorum ve düzeleceğine dair bir<br />

ümidim maalesef yok.<br />

Takımdaki arkadaşlık ortamı nasıl?<br />

Takımımızda çok iyi ve samimi bir<br />

arkadaşlık ortamı var.<br />

Futbol dışında hobileriniz nelerdir?<br />

Futbol dışında bir hobim olduğunu<br />

söyleyemem ama ailem ile zaman<br />

geçirmek.<br />

Unutamadığınız bir an var mı?<br />

Düşmemek için mücadele<br />

verdiğimiz yıl, Hacettepe ile<br />

oynadığımız maçı unutamam.<br />

Son olarak eklemek istedikleriniz?<br />

Son olarak Sakaryaspor için emeği<br />

geçen herkese ve bizleri destekleyen<br />

taraftarlarımıza teşekkür ederim. Taraftarlarımız<br />

bizi desteklemeye devam<br />

etsinler. 50+1 diriliş yılı ile beraber<br />

eski günlerimizdeki başarılarımızı<br />

tekrar kazanacağız.<br />

38


ARAŞTIRMA<br />

39


40<br />

SAKARYASPOR


41


SAKARYASPOR<br />

BENİM<br />

SEVDAM,<br />

BENİM<br />

TARZIM<br />

DÜKKAN<br />

54<br />

ERKAN PİZRENLİ<br />

Basın Sözcüsü<br />

Mayıs ayında yapılan genel kurul<br />

neticesinde seçilen yönetim<br />

kurulumuz, Başkanımız Av. İsmail<br />

Gürses önderliğinde kararlılıkla<br />

kurumsallaşma ile alakalı adımları<br />

atmak üzere çalışmalara başladı.<br />

Bu bağlamda, yapısal çalışmaların<br />

en önemlilerinden biri ürünlerimizi<br />

satacağımız, gelir getirici bir<br />

mağazamızın olmasıydı. Bu anlamda<br />

yapılan görev bölümünden sonra<br />

hızla ve büyük bir heyecanla organize<br />

olundu. Yeni stat altındaki 450<br />

metrekarelik yeni projemiz yapılana<br />

kadar, eski yönetimimiz zamanında<br />

stor olarak kullanılan mağazanın<br />

acil olarak bakımının yapılmasına ve<br />

değerli taraftarlarımızın hizmetine<br />

sunulmasına karar verildi. Doğru<br />

yöntemin ayrı bir şirket oluşturulup<br />

tüm alım satımların kontrol altında<br />

olduğu barkot<br />

sistemiyle birlikte<br />

yapılması<br />

konusunda<br />

hemfikir olundu.<br />

50+1 DİRİLİŞ<br />

YILI konsepti<br />

anlamında<br />

kurumsal<br />

anlamda da başarılı<br />

olmalıydık. Mağazamızın amızın<br />

ismi oybirliğiyle ‘DÜKKAN54’<br />

olarak seçildi. Ayrıca, siz<br />

değerli taraftarlarımıza<br />

mağazamıza alışverişe<br />

geldiğinizde sıcak, soğuk<br />

içecek ve ufak aperatif<br />

yiyeceklerin sunulacağı<br />

‘DURAK54’ kafe oluşturuldu.<br />

Tüm ekibimizin yoğun<br />

çalışmaları sonucunda unda<br />

42


düzgün çalışan, tüm hesaplarının<br />

bilgisayar ortamında kontrol edilebilir<br />

oluğu bir sistem kuruldu. Eleman<br />

alımlarımızda Sakaryaspor sevdasını<br />

kalbinde hisseden, işini severek yapan<br />

kişiler seçildi.<br />

Tüm bu çalışmalar sonucunda<br />

28.08.2<strong>01</strong>6 tarihinde DÜKKAN54<br />

kapılarını siz pek kıymetli<br />

taraftarlarımıza, TATANGALARA<br />

açtı. Müthiş bir ilgi gösterdiniz,<br />

bizi yüreklendirdiniz. Taleplerinizi<br />

karşılamakta zorlandık, yeni ürünler<br />

konusunda bize yol gösterdiniz. Özet<br />

olarak büyük emekler verilerek<br />

oluşturulan bu mağazaya sahip çıktınız<br />

gözlerimizi yaşarttınız. Sizlerin Başkan<br />

Av. İsmail Gürses yönetimindeki bu<br />

yönetime, bizlere güveniniz tamdı.<br />

Lisanssız ürünlere itibar etmediniz,<br />

sizler bu takımın gerçek sahiplerisiniz.<br />

Hep birlikte güzel bir gelecek bizleri<br />

bekliyor. Bizler, sizlere en iyi hizmeti<br />

vermeye çalışıyoruz, lütfen bizlere<br />

daha fazla güç verin, bizler de sizlerin<br />

yüzünü güldürelim.<br />

Sizlerin bu ilgisinden cesaret alarak<br />

işyerinizden, evinizden yorulmadan<br />

alışveriş imkanını sizlere sunmayı<br />

bir görev bilerek 3 aylık yoğun ve<br />

titiz bir çalışma sonucunda hukuki<br />

boyutlarını da tamamlayarak e-ticaret<br />

platformunu oluşturduk. Bu konuda<br />

Türkiye’de birçok Süper Lig kulübünde<br />

olmayan bir işi başarmanın ve<br />

Sakaryaspor’da bir ilk olmanın haklı<br />

gururunu yaşıyoruz E-ticaretten<br />

alışverişleriniz 19.12.2<strong>01</strong>6 tarihinden<br />

itibaren başlamış ve başarı ile<br />

sürdürülmektedir. Kurumsallaşma<br />

anlamında örnek çalışmalar yaparak<br />

bizden sonraki yönetimlere ve<br />

taraftarlarımıza borçsuz ve sistemi<br />

tıkır tıkır çalışan bir kulüp bırakmak<br />

istiyoruz. Tabii ki sizlerin sonsuz<br />

desteğiyle. Ben, bu arada değerli<br />

basın mensuplarımıza teşekkür etmek<br />

istiyorum. Gerek DÜKKAN54, gerekse<br />

DURAK54 için verdiğiniz destekler<br />

unutulmaz. Bu desteklerinizin artarak<br />

devam edeceğini umut ediyoruz.<br />

Sesimizin daha geniş kitlelere<br />

duyulabilmesi için sizler önemlisiniz.<br />

Yeşil siyah renklerimle gurur<br />

duyuyorum. Bu sene şampiyon<br />

olacağımıza olan inancım tamdır.<br />

Bu ligi kabullenmiyorum ve en kısa<br />

sürede çok üst düzeyde mücadele<br />

edeceğimizi düşünüyorum. Son<br />

olarak tüm Sakaryaspor sevdalılarına<br />

sesleniyor ve takımlarını her<br />

platformda desteklemelerini,<br />

DÜKKAN54’ten daha çok alışveriş<br />

yapmalarını, kahvelerini DURAK54’ten<br />

içmelerini rica ediyorum. Lütfen<br />

gülümseyin ve bize güvenmeye<br />

devam edin. Devam edin ki o güzelim<br />

renklerimizi zirveye taşıyalım. Zirve<br />

bize yakışır daima ve her zaman<br />

SAKARYASPOR...<br />

43


SAKARYASPOR<br />

ALİ<br />

GÜRSEL<br />

44


Onlar için her<br />

takımın görünmez<br />

kahramanları<br />

ve sporun bilim<br />

adamları diyebiliriz.<br />

Takımımızın<br />

olmazsa olmazı,<br />

kondisyonerimiz Ali<br />

Gürsel ile Antalya<br />

kampında bir<br />

araya geldik. İşin<br />

mutfağını, kişisel<br />

hikayelerini ve tabii<br />

ki Sakaryaspor’u<br />

konuştuk.<br />

Okurlarımız için genel bir giriş yapalım,<br />

kondisyoner ne demek? Takımdaki<br />

görevi tam olarak nedir? Sizin<br />

kişisel olarak yapacağınız bir tanım<br />

var mı?<br />

Antrenman bir bütün, biz bu bütünün<br />

parçalarından biriyiz. Bizim aslında<br />

görevimiz; sporcularımızı sağlık,<br />

fiziksel ve psikolojik açıdan öncelikle<br />

analiz etmek ve bu analizleri teknik<br />

heyetimizle paylaşarak hep birlikte bir<br />

antrenman programı hazırlamak ve<br />

bunları sezon içerisinde takımımıza<br />

uygulamak. Tam olarak görevimiz bu.<br />

Bir bütünün parçalarından biriyiz.<br />

Psikolojik dediniz, yani sporcuların<br />

motivasyon durumlarını da inceliyor<br />

musunuz?<br />

Tabii ki. Tüm teknik heyetimizle paylaştığımız<br />

raporlarda bu da var. Her<br />

şeyi doğru bir bütün halde topluyoruz<br />

ve hocalarımıza sunuyoruz. Sonrasında<br />

kararlarştırılan program dahilinde<br />

antrenmanlarımızı uyguluyoruz.<br />

Sezon başarında ve devre arası kamplarında<br />

sıkça duyduğumuz ‘yükleme<br />

yapmak’ terimi tam olarak ne anlama<br />

geliyor?<br />

Eksik gördüğümüz kondisyonel durumlarda<br />

bunu gidermek için yapılan<br />

çalışmalar oluyor. Bu yükleme her zaman<br />

geliştirme amaçlı değil, eğer takım<br />

mevcut durumu iyiyse bu durumu<br />

korumaya yönelik de olabilir. Ancak,<br />

sezon başları ve devre arası izin dönüşü<br />

zamanları olduğu için bu dönemlerdeki<br />

yüklemeler genelde kondisyonu<br />

yükseltmeye yönelik oluyor.<br />

Dünyada çok önemli kondisyonerlerin<br />

takımları inanılmaz derecede<br />

değiştirmiş olduğundan bahsediliyor.<br />

Gerçekten, bir kondisyoner bir takımın<br />

bambaşka bir hal almasını sağlayabilir<br />

mi?<br />

Tabii ki herkesin antrenman bilimi,<br />

seviyesi, sahada uyguladığı antrenman<br />

performansı farklı ama tabii ki biz<br />

kondisyonerler sürekli teknik heyetle<br />

beraber çalışıyoruz. Kondisyonerlerin<br />

önerdiği programlarda herhangi bir<br />

aksi görüş çıkmadığı sürece takıma<br />

genel olarak da sporcu bazında<br />

bireysel olarak da katkıda bulunuluyor.<br />

Planlı ve programlı çalışıldığı sürece<br />

performans artışına ve sakatlıkların<br />

önlenmesine kondisyonerlerin doğrudan<br />

etki ettiği bir gerçek.<br />

Takımımız özeline gelirsek,<br />

Sakaryaspor’un mevcut kondisyon<br />

durumu mevcut performansı nasıl?<br />

Şu an ne durumda takım bu açıdan?<br />

Sezonun ilk yarısında sıkıntı yaşamadık.<br />

Sezona çok iyi bir giriş yaptık<br />

ve kondisyon durumumuzu haftalar<br />

boyunca koruduk. Sakatlık ya da maç<br />

içerisinde gözle görülür bir düşüş veya<br />

kramp gibi sorunlar yaşamadık.<br />

Peki, kritik maçlar öncesi ya da hava<br />

şartlarının çok daha farklı olduğu bir<br />

deplasman öncesi takıma özel programlar<br />

uyguluyor musunuz?<br />

Şöyle genellemekte fayda var; kritik<br />

maç öncesi olmasından ya da hava<br />

şartlarından ziyade hafta içi yapılan<br />

testlerde tespit edilen ya da gözle<br />

görünen antrenman eksikleri olan<br />

oyuncularımıza bireysel programlar<br />

hazırlıyoruz. Hocalarımıza raporlarımızı<br />

sunuyoruz. Verilen karar sonrasında<br />

bu programları uyguluyoruz.<br />

Bunun dışında da hava şartlarının<br />

soğuk olduğu, rakımın yüksek olduğu<br />

ya da düşük olduğu durumlarda yine<br />

teknik heyetimizle birlikte karar alıp<br />

deplasmana daha erken gidiyoruz<br />

ya da o şartlara uygun antrenman<br />

programları uyguluyoruz. Uzak deplasmanlara<br />

bir iki gün önceden gidip<br />

orada antrenman yapmak da takımın<br />

yüksek rakımlı yerlere adapte olmasını<br />

sağlıyoruz.<br />

Takımın sizce şu an en formda, en<br />

kondisyonlu olan ismi hangisi sizce?<br />

Biz ekip olarak bireysel değerlendirmeleri<br />

paylaşmıyoruz. Tabii ki<br />

herkesin öz yetileri farklı biz bunları<br />

geliştirmeye çalışıyoruz.<br />

Ama gerçekten takımımızda motorik<br />

özellikleri doğuştan çok iyi sporcular<br />

mevcut. Ve şu an kamp döneminde<br />

olduğumuz için bütün oyuncularımızın<br />

performansları en üst seviyeye yaklaşmış<br />

durumda. Takım olarak gerçekten<br />

gözle görülür bir performans artışı<br />

var.<br />

Futbolla ilk tanışmanız nasıl oldu?<br />

Biraz kendi hikayenizden bahseder<br />

misiniz?<br />

Ben Marmaris Spor’da profesyonel<br />

futbolcu olarak başladım. Milli kategorilerde<br />

de oynadım. Ancak, geçirdiğim<br />

bir rahatsızlıktan dolayı genç yaşta<br />

bırakmak zorunda kaldım.<br />

Eğitimimi Muğla Üniversitesi’nde<br />

tamamladıktan sonra yine<br />

Marmarisspor’da altyapı antrenörü<br />

olarak göreve başladım. Daha sonra<br />

çeşitli amatör kulüplerde çalıştım.<br />

Derince Belediyespor’da 4 yıllık bir<br />

profesyonel çalışma geçmişim oldu.<br />

Bu sezon başında da Sakaryaspor gibi<br />

büyük bir camiaya geldim.<br />

Ben; salaş uykusuz bir şekilde sınava<br />

girdim ve 90 sorudan 87 net yapmıştım.<br />

Sonuçtan 1-2 hafta sonra milli<br />

takımdan çağırdılar ve bir buçuk iki<br />

sene milli takımın alt kategorilerinde<br />

görev aldım.<br />

Sakaryaspor sizin için ne ifade ediyor?<br />

Sakaryaspor geçmişten bugüne olan<br />

tarihi asla tartışılamaz bir camia. Genç<br />

yaşımızda olmamıza rağmen bunu çok<br />

iyi biliyoruz. Süper ligde izlediğimiz<br />

dönemler de oldu. Sakaryaspor ayrı bir<br />

heyecan. Ancak, işin içine girdiğinizde<br />

daha iyi anlıyorsunuz. Şehir inanılmaz<br />

aşık futbola, bu bana inanılmaz bir<br />

zevk veriyor. Yani kulübün içinde olmak<br />

büyük bir mutluluk, büyük bir zevk. Bir<br />

an önce çok daha iyi yerlere gelmesini<br />

diliyorum. İnşallah bunu yaşamak<br />

bize de nasip olur. Sakaryaspor eski<br />

günlerini fazlasıyla hak ediyor. Şu an<br />

yönetim olarak, teknik ekip olarak, tüm<br />

çalışanlar hepimizin tek arzusu bu.<br />

İnanılmaz mutluyum; bu kulübün bir<br />

parçası olmaktan. İnşallah dediğim gibi<br />

her şey çok daha güzel olacak.<br />

Kariyerinizde unutamadığınız bir maç<br />

var mı?<br />

Aslında çok yakın bir zaman benim için,<br />

1. devrede oynadığımız Tarsus İdman<br />

Yurdu maçı hala aklıma geldiğinde<br />

tüylerim diken diken oluyor. O maç mü-<br />

45


SAKARYASPOR<br />

Her antrenörün en<br />

üst liglerde çalışma<br />

isteği arzusu vardır.<br />

Bunun için kendimizi<br />

geliştirmeye devam<br />

ediyoruz.<br />

Her yaşanan yeni bir<br />

tecrübe oluyor bize.<br />

Tüm bunlar için de<br />

hem şükrediyoruz hem<br />

çalışıyoruz. Gecemizi<br />

gündüzümüzü<br />

Sakaryaspor için<br />

harcıyoruz. İnşallah<br />

hem bizim için hem<br />

kulübümüz için her şey<br />

çok daha iyi olur.<br />

kemmel oynayıp haketmediğimiz kartlar<br />

gördükten sonra yediğimiz 2 gol,<br />

daha sonra 9 kişi kalmış bir takımın<br />

11 kişiye karşı son saniyede tüm takım<br />

olarak hücum etmesi, o gole inanmak<br />

ve o gole sahip olmak muhteşem bir<br />

duyguydu. En yakın tarihten bunu<br />

örnek vereyim, gerçekten hala tüylerim<br />

diken diken oluyor.<br />

Son olarak, uzun vadede kariyeriniz<br />

açısından hedefleriniz neler ve<br />

Sakaryaspor’u 3-4 sene sonra nerede<br />

görüyorsunuz?<br />

Sakaryaspor’un bu projesi 50+4’te<br />

süper ligde olmak, benim de en büyük<br />

hayalim. Hem bunu yaşamak hem<br />

de bunu yaşarken bunun bir parçası<br />

olmak. Hedefimiz tabii ki çok büyük<br />

ama, Sakaryaspor öyle büyük bir camia<br />

ki; tüm camianın ve çevredeki eşimizin<br />

dostumuzun arkadaşlarımızın ve diğer<br />

antrenör arkadaşlarımızın yaklaşımları<br />

paylaşımları bu camianın ne kadar büyük<br />

olduğunu bizlere sürekli hissettiriyor.<br />

Şu an gerçekten kariyerimizin çok<br />

önemli bir noktasında gibi hissediyoruz<br />

ama tabii ki çok çok büyük hedeflerimiz<br />

var. İnşallah bu büyük hedeflerimiz de<br />

Sakaryaspor ile birlikte olur. Her antrenörün<br />

en üst liglerde çalışma isteği,<br />

arzusu vardır. Bunun için kendimizi<br />

geliştirmeye devam ediyoruz. Her yaşanan<br />

yeni bir tecrübe oluyor bize. Tüm<br />

bunlar için de hem şükrediyoruz hem<br />

çalışıyoruz. Gecemizi gündüzümüzü<br />

Sakaryaspor için harcıyoruz. İnşallah<br />

hem bizim için hem kulübümüz için<br />

her şey çok daha iyi olur.<br />

46


47


SAKARYASPOR / MAKALE<br />

TARAFTAR<br />

PSİKOLOJİSİ<br />

Cemre SOYSAL*<br />

Bundan yaklaşık 20 yıl önce ilk defa Simon<br />

Kuper tarafından dile getirilen bir<br />

ifade vardı; “Futbol asla sadece futbol<br />

değildir.” Geçen sürede hem ülkemizde<br />

hem de dünya futbol camiasında<br />

yaşananlar bu tespitin doğruluğunu<br />

kanıtlar nitelikteydi.<br />

19. yüzyılın sonlarına doğru<br />

İngiltere’de doğan modern futbol<br />

kültürü 150 senelik bir geçmişe sahip.<br />

Dünya tarihini düşündüğümüzde çok<br />

da uzun olmayan bir süre içinde kıtaları,<br />

ırkları, ülkeleri birbiriyle bağlayan,<br />

ortak sevinç ve heyecanlara yönelten<br />

bir spor dalı futbol. Çoğu kez akla<br />

getirdiği soru ise şu, hiçbir politik, dini<br />

ya da etnik sebebe gerek kalmaksızın<br />

nasıl oluyor da milyonlarca insanı bir<br />

araya getirmeye bir top ve peşinden<br />

koşan 22 kişi yetiveriyor?<br />

Futbolun psikolojisini anlamaya çalıştığımızda<br />

taraftarlık ilk akla gelen<br />

unsurdur. Tribünler olmazsa futbol<br />

asla aynı zevki vermeyecektir. Taraftar<br />

cezasının olduğu maçlardan sonra<br />

futbolcularla yapılan röportajlarda<br />

çoğu futbolcu, taraftarsız maçların<br />

motivasyonlarını olumsuz yönde<br />

etkilediğini vurgular. Birçok kulübün<br />

taraftar grubu kendini takımının “12.<br />

Adamı” olarak tanımlar. Bunların hiçbiri<br />

tesadüf değildir. Tribün ve takım et<br />

ve tırnak gibidir, birini diğerinden ayrı<br />

düşünmek bütünü bölmek demektir.<br />

İnsanlar doğduğundan itibaren ister<br />

istemez birtakım grupların içine doğar,<br />

yani ait olurlar. Bu bazen bir ülkeye<br />

ait olma, bazen bir şehre ya da bir<br />

dine aidiyet olabilir. Takım tutan ve bir<br />

kulübün taraftarlığını seçen insanlarda<br />

öncelikli motivasyon da bu ait olma<br />

hissidir. Bir camiaya ait olduğunu<br />

hisseden insanlar kendilerini daha<br />

fazla güvende hissetmeye başlarlar.<br />

Önemli bir maçın kritik bir dakikasında<br />

atılan golde bir stat dolusu insanla<br />

beraber sevinmek; ait olma hissinin en<br />

coşkun yaşandığı andır. Maçı tribünde<br />

seyretmenin güzel tarafı da çoğunlukla<br />

beraber olmanın verdiği güven hissidir.<br />

İnsan psikolojisine baktığımızda<br />

yaşanan zorlukları aşarken insanların<br />

“kendileri gibi” birilerine ihtiyaç<br />

duyduğunu gözlemliyoruz. Örneğin;<br />

deprem, doğal afet gibi bir travma<br />

yaşandığında aynı sıkıntıyı yaşayan<br />

insanlar bir araya gelerek başlarından<br />

geçeni anlattıklarında ve yalnız olmadıklarını<br />

hissettiklerinde çaresizlik ve<br />

yalnızlık hisleri azalıyor. Bu noktada da<br />

yine taraftarlığın sadece galibiyetleri<br />

yaşamak için değil olası mağlubiyet,<br />

kaçan gol, kaybedilen şampiyonluk<br />

gibi olumsuz durumları aşmada da<br />

insanlara kuvvet verdiğini söylemek<br />

mümkündür.<br />

Tribünlerin bir diğer etkisi ise tüm<br />

hiyerarşik rütbelerin neredeyse sıfırlanmasıdır.<br />

Bir iş yerindeki patronla iş<br />

yerinin çaycısı tribün söz konusu olduğunda<br />

eşit statüye geçerler. Stadın turnikelerinden<br />

geçtikten sonra herkesin<br />

tek bir ünvanı vardır artık; taraftarlık.<br />

Ya beraber sevinilecek ya da beraber<br />

üzünülecektir. Küçük bir çocuğun<br />

babasıyla aynı anda sevinmesi, berber<br />

çırağı ile genel müdürün beraber üzülmesi<br />

o topun kale çizgisinin neresinde<br />

kaldığına bağlıdır. Toplumsal hayatta<br />

eşitliği yaşayamayan insanlar için<br />

tribünler herkesin nispeten eşit olduğu<br />

bir alandır.<br />

Futbol sadece kulüpler bazında değil;<br />

Dünya Kupası, Avrupa Şampiyonası<br />

gibi uluslararası turnuvalarda da taraftarlık<br />

psikolojisini karşımıza çıkarmaktadır.<br />

Turnuvaların düzenleneceği<br />

senelerde stoklarını arttıran televizyon<br />

markalarından, özel tasarım ürünler<br />

geliştiren markalara kadar birçok<br />

alandaki değişiklikler de gösteriyor ki<br />

futbol yarattığı etki itibariyle oldukça<br />

geniş bir popülasyona hitap etmektedir.<br />

Kendi ülkesinin katılmadığı bir<br />

turnuvada bile kendine favori bir takım<br />

seçip onu destekleyen birçok futbol<br />

seyircisi bulunmaktadır. Bunun sebebi,<br />

yanında olduğumuz tarafın kazanmasına<br />

duyduğumuz ihtiyaçtır. Herkesin<br />

gönlünde bir Arjantin - Brezilya çekişmesi<br />

vardır örneğin. Oysa, hiçbirimiz<br />

Güney Amerika topraklarında doğmamışızdır.<br />

Futbolun endüstriyelleşmesiyle git<br />

gide kaybolan amatör ruhun, sadece<br />

kulüplerin kimyasını değil,º aynı<br />

zamanda taraftarlık şablonlarını ve<br />

tribün atmosferini de doğrudan etkilediğini<br />

söylemek pek yanlış olmaz.<br />

Yukarıda bahsettiğimiz tüm psikolojik<br />

etkiler ise futbolun amatör kalan ruhunun<br />

hiç kaybolmayacağını düşündüğümüz<br />

parçalarıdır.<br />

* Klinik Psikolog<br />

Cemre Soysal, Boğaziçi Üniversitesi Rehberlik<br />

ve Psikolojik Danışmanlık lisansından sonra<br />

Klinik Psikoloji yüksek lisansını tamamlamıştır.<br />

Çocuk ve ergenlerle çalışan Cemre Soysal; duygusal<br />

problemler, performans geliştirme, travma,<br />

okul ve öğrenme sorunları gibi alanlarda<br />

terapiler uygulamaktadır. Ayrıca ailelere yönelik<br />

eğitimler vermektedir. Cemre Soysal terapistliğin<br />

yanı sıra çocuk kitapları yazmakta ve çocuk<br />

kitaplarına danışmanlık vermektedir.<br />

48


GÜNDEM<br />

49


SAKARYASPOR / MAKALE<br />

MAÇA<br />

BİR YILDIZ<br />

GİBİ<br />

HAZIRLANMAK<br />

Oktay Berkay GÜRKAN*<br />

Futbolcu, futbola özgü kas kuvvetini<br />

ancak futbol oynayarak ve futbol hedeflenerek<br />

oluşturulmuş egzersizleri<br />

uygulayarak kazanabilir. Bu nedenle,<br />

futbolcunun ihtiyaç duyduğu kas gücünü<br />

kazanması ve ideal seviyede tutması<br />

için sezon boyunca sistemli ve özel antrenmanlar<br />

yapması gereklidir.<br />

Kas gücünü geliştirmeye yönelik ve futbol<br />

için özel programlanmış egzersizler<br />

ile kas ve sinir sistemleri arasındaki<br />

koordinasyonun sağlanması, hem birey<br />

olarak oyuncunun hem de bir bütün<br />

olarak takımın başarısını derinden<br />

etkiler.<br />

Futbolcunun kondisyon programı iyi bir<br />

aerobik temele dayandırılarak hazırlanmalıdır.<br />

Futbolun fizyolojik talepleri<br />

üzerine yapılan araştırmalar, özellikle<br />

kaleci harici oyuncuların 90 dakikalık<br />

bir maçta ortalama 10 -13 kilometre<br />

arası bir mesafe kat ettiklerini ve yaklaşık<br />

700 yön değişimi gerçekleştirdiklerini<br />

göstermiştir.<br />

Futbolcular saha performanslarını<br />

iyileştirmek için haftada birkaç gün, en<br />

az bir saatlik koşular yaparlar. Ancak,<br />

yapılan antrenmanları spor alanı odaklı<br />

incelediğimizde, maç esnasında ihtiyaç<br />

duyulanın düz bir koşudan ziyade farklı<br />

kademelerde ve yönlerde gelişen yürüme,<br />

ritmik yürüme, koşma ve sprint adı<br />

verilen sürat koşusundan oluştuğunu<br />

görürüz. Bu nedenle bu antrenmanın<br />

yüksek ve düşük yoğunlukları içeren,<br />

çok yönlü bir çalışma olması tercih<br />

edilir.<br />

Bir futbolcu ne zaman fit sayılır?<br />

Profesyonel bir futbol oyuncusundan<br />

oyunda bulunduğu sürece aktif kalması<br />

ve ortalama 9 m. ile 27 m. arasında<br />

değişen mesafelerde sprint atması<br />

beklenir. Böyle bir hıza ve kondisyona<br />

ulaşmak için sporcunun geniş yelpazeli<br />

bir antrenman programını takip etmesi<br />

gereklidir.<br />

Latince’de “ölçülebilir artışlar” anlamına<br />

gelen pliometrik çalışmalar,<br />

antrenörler ve atletler tarafından drill<br />

olarak adlandırılır. Hareket hızını ve<br />

kuvvet-güç üretimini iyileştirmek amacıyla<br />

geliştirilmiş olan bu driller, futbolcu<br />

antrenmanın temelini oluştururlar.<br />

Bu egzersizler, patlama hareketleri<br />

yaparak kas gücünü arttırmayı hedef<br />

alan egzersizlerdir. Sporcunun koşu<br />

ivmesini arttırmak ve çıkış hızını yükseltmek<br />

için kısa mesafe sürat koşuları<br />

(sprint); kas kütlesini, dolayısıyla da<br />

kuvvetini arttırmak için ise ağırlık antrenmanları<br />

takımın çalışma programını<br />

oluştururlar.<br />

Manchester United futbol takımının<br />

fitness ve kondisyon koçu Tony<br />

Strudwick’in anlatımına göre, takım<br />

haftalık rutin antrenmanlarına pazartesi<br />

günleri bir genel durum değerlendirmesi<br />

ile başlıyor. Sakatlanmalara<br />

karşı ısınmalar ve 8 – 9 dakikalık setler<br />

halindeki driller ile devam edilen yarım<br />

saatlik bir antrenmandan sonra sporcular,<br />

spor salonunda kendi çalışmalarına<br />

geçiyorlar. Salı antrenmanları<br />

daha ziyade hız kazanma üzerine,<br />

karşılıklı çalışmalara odaklanırken<br />

Çarşamba günü ısınma ve esneme<br />

sonrası oyuncuları zorlayacak, yoğun<br />

ve kısa egzersizlerle devam ediyor.<br />

Perşembeleri temelde aktif dinlenme<br />

hedeflenen bir gün ve antrenör<br />

bu günde özel antrenman gereken<br />

oyuncularla çalışırken, diğer oyuncular<br />

kendi şahsi antrenmanlarıyla<br />

ilgilenebiliyorlar. Cuma günleri fitness<br />

eğitmeni ile çalışma yapan oyuncular<br />

Cumartesi günkü maça hazır çıkıyor ve<br />

Pazar gününü maç sonrası dinlenmeye<br />

ayırdıktan sonra Pazartesi aynı sistemle<br />

çalışmalarına devam ediyorlar. Bu<br />

da 90 dakikalık maç da dahil, haftalık<br />

ortalama 8 – 9 saatlik bir fiziksel çalışmaya<br />

denk geliyor.<br />

Görüldüğü gibi bu çok çeşitli antrenman<br />

sistemi ile futbolcunun sahada<br />

ihtiyaç duyacağı tüm kondisyona sahip<br />

olması hedefleniyor. Maç sırasında<br />

futbolcunun başarısını doğrudan etkileyecek<br />

hız, güç, esneklik, dayanıklılık<br />

ve kuvvet bu sayede oyuncuya kazandırılarak<br />

maksimum performansla<br />

takımın bir parçası olması sağlanıyor.<br />

Günümüz futbolunda sporcular maça<br />

50


ARAŞTIRMA<br />

hazırlanırken bu çok çeşitli antrenmanları<br />

tercih etmeye başlamış,<br />

saha çalışmalarına spor salonlarında<br />

ağırlık çalışmalarını da eklemişlerdir.<br />

Örneğin; Cristiano Ronaldo haftanın<br />

4 günü, ağırlık çalışmalarını da esas<br />

alan bir antrenman programını takip<br />

etmektedir. Alt ve üst gövde kasları için<br />

ayrı egzersizler uyguladığı ve özellikle<br />

çevikliğe etkisi nedeniyle karın kaslarına<br />

yönelik egzersizlere özen gösterdiği<br />

bilinmektedir.<br />

Kuvvet, birçok spor dalında atletin<br />

ihtiyaç duyduğu bir etken olduğu<br />

halde, özellikle futbolda es geçilmeye<br />

yatkındır. Halbuki güç ve hızın temelini<br />

oluşturan kuvvet, futbolcuların<br />

özellikle birebir mücadeleler esnasında<br />

oldukça ihtiyaç duydukları bir<br />

olgudur. Bu nedenle ağırlık ve kuvvet<br />

antrenmanları oyuncuya sakatlanmalara<br />

karşı dayanıklılık, daha hızlı<br />

bir metabolizma, daha yüksek enerji,<br />

daha iyi denge ve hızlı iyileşme olanağı<br />

kazandırır. Güç, dayanıklılık ve hızın<br />

bir araya gelmesiyle elde edilir. Güçlü<br />

bir oyuncu, yenilmesi zor bir oyuncu<br />

demektir. Futbolcunun performansında<br />

önem taşıyan bir diğer özellik<br />

esnekliktir. Oyuncunun saha içindeki<br />

manevrasının sağlamlığı açısından<br />

önemli olan esneklik için oyuncular<br />

uzman eşliğinde esneme hareketleri<br />

gerçekleştirirler.<br />

Pliometrik antrenmanlar öncelikli<br />

olarak atletler tarafından kullanılmakla<br />

birlikte günümüzde çabuk kuvvet<br />

gerektiren diğer birçok spor branşında<br />

da tercih edilmektedir. Futboldaki<br />

ani hızlanmalar, yön değiştirmeler,<br />

ani duruşlar, kafa topuna çıkış ve şut<br />

atmalar ani, patlayıcı güç gerektiren<br />

anaerobik enerji ile ilgili hareketlerdir.<br />

Yapılan araştırmalarda pliometrik<br />

antrenmanların alt bölge kaslarına<br />

(kalça ve bacak) etkileri incelendiğinde,<br />

bu çalışmaların kas gücünü geliştiğini<br />

tespit edilmiştir. Özellikle, quadriceps<br />

(üst bacak), gastrocnemius (baldır),<br />

hamstring (arka bacak) kasları sıçrama,<br />

vurma ve dönüşlerde patlayıcı kuvvet<br />

olarak kullanıldığından, pliometrik<br />

antrenman futbol için önem taşır.<br />

Yine, maç esnasında ihtiyaca yönelik<br />

egzersizlerden biri, sprint olarak geçen<br />

kısa mesafe hız koşularıdır. Sprint; yön<br />

değiştirme, aniden durma, dönme, yavaşlama<br />

ve sıçramalar içeren, hareket<br />

süratine ve kas gücüne dayanan bir<br />

koşu tipidir. Sporcular oyunun yapısından<br />

dolayı maç içerisinde çoğunlukla<br />

yön değiştirerek ve kısa mesafede<br />

yüksek şiddetle koşarlar.<br />

Futbolcudan beklenen güçlü şutlar ve<br />

uzun paslar, tüm bunların yanında iyi<br />

bir teknik de gerektirdiği için, oyuncu<br />

çok iyi bir kas gücüne de ihtiyaç duyar.<br />

Bacak ve kalça kasları futbolcuya gereken<br />

tek kas grubuymuş gibi düşünülse<br />

de, özellikle gövde kasları sporcunun<br />

hareket bütünlüğünde önemli rol<br />

oynar. Örneğin; kafa vuruşu esnasında<br />

gövde ve boyun kasları, taç atışında ise<br />

bunlara ek olarak omuz ve kol kasları<br />

da devreye girer. Bu nedenle, egzersiz<br />

programı futbolcunun tüm kaslarını<br />

kullanacağı düşünülerek, sadece<br />

hıza ve koşuya odaklanarak değil, kas<br />

gücünden de en yüksek verimi almayı<br />

amaçlayarak hazırlanmalıdır.<br />

Vücuttaki kas miktarı arttıkça dayanıklılık<br />

ve enerjinin artması, vücut dengesinin<br />

gelişmesi ve iyileşme süresinin<br />

kısalması da antrenman çeşitliliğinin<br />

gerekliliğini kanıtlar niteliktedir. Ağırlık<br />

antrenmanıyla kazanılan kuvvet, pliometrik<br />

antrenman ile hız ve güce çevrilir,<br />

sürat antrenmanıyla ivme kazanır.<br />

Sistemli ve etkili bir ön çalışma da takımı<br />

başarıya götürecek yolda atılması<br />

gereken çok önemli bir adımdır.<br />

Günümüz futbolunun geldiği noktada<br />

yalnızca taktiksel üstünlüğün değil, sahadaki<br />

futbolcunun gücünün de önem<br />

kazandığı açıktır. Bu sebeple, kulüplerin<br />

ve sporcuların fiziksel gelişimlerine<br />

yaptıkları yatırım başarının belirleyici<br />

unsuru olacaktır.<br />

* Fitness Eğitmeni<br />

2007 yılında Marmara Üniversitesi Beden Eğitimi<br />

ve Spor Yüksek Okulu’ndan mezun olan Oktay<br />

Berkay Gürkan, profesyonel eğitmenlik geçmişi<br />

boyunca birçok fitness salonunda çalışmış, branşı<br />

olan Kickbox eğitmenliğine ek olarak kişisel<br />

(personal trainer) ve grup fitness eğitmenliği<br />

yapmıştır ve halen aktif bir şekilde Marmara<br />

Yelken Kulübü bünyesindeki Marmara Fitness<br />

Club’da hizmet vermektedir<br />

51


SAKARYASPOR / RÖPORTAJ<br />

“RAMBO HASAN”<br />

Hasan Kemal Özdemir<br />

Sakaryaspor<br />

formasının değerini<br />

bilsinler, mücadele<br />

etsinler. İnanıyorum ki<br />

takımı seneye 2. Lig’de<br />

göreceğiz.<br />

Sakaryaspor’un önemini sizden dinlemek<br />

isteriz.<br />

Televizyonda izlerken bile tüylerim<br />

diken diken oluyor. Bir tane şampiyonluk<br />

oldu ama çok iyi geçti yıllar<br />

Sakaryaspor camiası çok sahiplendi<br />

beni; seyircisi olsun, basın olsun hepsi<br />

arkamızda oldu. Ailem, oğlum dahil<br />

çok seviyoruz. Sahaya çıktığım zaman<br />

formanın hakkını vermeye çalışan bir<br />

futbolcu tiplemesi vardı bende. Beni<br />

yücelttiler, buna karşılık o formanın<br />

hakkını vermeye çalıştım. Hala o sevgi,<br />

o his içimden çıkmaz.<br />

Şampiyonluk demişken meşhur bir<br />

kafa golünüz vardı Eskişehir’de...<br />

Sakaryaspor taraftarının hakkını kimse<br />

ödeyemez. Eskişehir’i o gün doldurmuşlardı.<br />

Onların sevgisi için çıktık.<br />

Dakika 86’da çıktım o dakika vurdum<br />

ve şampiyon olduk. O şampiyonluk<br />

golü de bana nasip oldu. Şampiyonluk<br />

kupası iki ay sonra geldi kulübe.<br />

Bu sene Sakaryaspor yeni bir yönetimle<br />

eski günlere yeni bir dönüş<br />

yapmanın sinyalini veriyor. Sizin bir<br />

öneriniz var mı takımda şampiyonluk<br />

yaşamış biri olarak?<br />

Umarım bu 50+1 Diriliş yılı güzel geçer.<br />

Sakaryaspor formasının değerini<br />

bilsinler, mücadele etsinler. İnanıyorum<br />

ki takımı 2. Lig’de göreceğiz.<br />

Sakaryaspor sevgisi bende bitmez,<br />

mezara kadar.<br />

Çok oyuncu yetiştiren bir kulüp oldu<br />

Sakaryaspor... Altyapıdaki gençlere<br />

bir tavsiyeniz var mı?<br />

Bizim yetiştiğimiz dönemle onların<br />

arasında büyük farklar var. Biz<br />

toprakta yetiştik, onlar çim sahada<br />

yetişiyorlar. Biz çok zor günlerde futbolcu<br />

olduk, malzemeye açtık, futbola<br />

açtık, TRT’de kendimizi göreceğiz diye<br />

heyecanlanırdık. İnşallah onlar da öğrenirler,<br />

önce insan olacaklar. İnsana,<br />

hakeme, rakibe nasıl davranacağını<br />

öğrenecekler.<br />

Sakaryaspor’dan tekrar bir görev<br />

gelse nasıl değerlendirirsiniz?<br />

Sakaryaspor’a her şekilde destek<br />

olmaya hazırım.<br />

Tatangaları nasıl değerlendirirsiniz?<br />

Onlar başkadır, sevgisi belki boğabilir,<br />

çok severim onları.<br />

52


53


SAKARYASPOR / RÖPORTAJ<br />

TUNCAY<br />

ȘANLI<br />

İlk olarak Sakaryaspor macerasından<br />

başlayalım, Sakaryaspor sizin için ne<br />

ifade ediyor?<br />

Güzel soruyla başlıyoruz. Sakaryaspor<br />

benim için ilk profesyonel hayatım, ilk<br />

profesyonel forma ve tribünden gelip<br />

taraftarı olduğunuz bir takımın futbolcusu<br />

olmak. Bunu anlatmak biraz zor<br />

açıkçası. Bir aile gibi düşünün, kopamayacağınız<br />

bir parça olarak düşünün<br />

benim için bunları ifade ediyor.<br />

Sakaryaspor formasını ilk giydiğiniz<br />

maçı hatırlıyor musunuz?<br />

Sanırım sonradan girdim, Kartal maçı<br />

diye hatırlıyorum. Takım arkadaşım<br />

Oğuz Dağlaroğlu sakatlandı, onun<br />

yerine girdim. Daha sonra da Konya<br />

maçında ilk 11 oynamıştım. Hatırladıklarım<br />

bunlar.<br />

Kulüpten ilk teknik direktörlük teklifi<br />

nasıl geldi? Teklif geldiğinde neler<br />

hissettiniz? Nasıl başladı teknik<br />

direktörlük macerası?<br />

Esasında hiç böyle bir şey yoktu aklımızda.<br />

Sakaryasporumuz için en iyi<br />

teknik adam en katkı sağlayacak kim<br />

olabilir diye destek vermek adına Başkanımızın<br />

yanındaydım. Daha sonra<br />

başkanımızla bir yemeğe çıktık. Sohbet<br />

esnasında “Sen neden denemiyorsun?”<br />

dedi. Benim aklımda da yakın<br />

vadede olmayan bir şeydi. Zaten milli<br />

takımla beraberdim. Başkan böyle<br />

bir teklif yapınca tek başıma verebileceğim<br />

bir karar değildi. Çünkü böyle<br />

bir tecrübem de yoktu çok fazla. Ama<br />

tabii ki bu yola çıkmıştık ve en büyük<br />

tecrübeyi de Avrupa Şampiyonası’nda<br />

milli takımla beraber aldık; hem iyi<br />

yönleriyle hem de zor yönleriyle. Üst<br />

düzey bir tecrübemiz oldu orada.<br />

Onun verdiği tecrübeyle beraber yardımcılarımız<br />

Marco Hoca ve Mohamed<br />

Hoca’nın tecrübeleri de çok fazla.<br />

Daha sonra Fatih Terim ile beraber,<br />

devam ettiğimiz için ondan da bir izin<br />

istedik. O da Sakaryaspor olunca tabii<br />

ki seve seve izin verdi. Böyle bir süreç<br />

başladı. Dediğim gibi aklımızda böyle<br />

bir şey yoktu. Ama olduğu için de son<br />

derece mutluyum.<br />

Biraz daha kişisel sorulara geçelim.<br />

Yıllarca her gittiğiniz takımda ilk<br />

11’deydiniz. Şimdi sadece kulübede<br />

olmak nasıl bir duygu?<br />

Ben oyuncuyken de kulübede olduğumda<br />

yine aynı hırsla devam<br />

ediyordum. Sahaya girecekmiş gibi<br />

oyunun içindeymiş gibi. Verdiğim agresif<br />

tepkiler de dahil sanki oynuyormuşum<br />

gibi. Şu anda da ilk başlarda<br />

daha da sahaya girmek üzereydim.<br />

İlk dönemler kendinizi hala futbolcu<br />

gibi hissedebiliyosunuz. Yaptıklarıma<br />

bazen sonradan izlediğimde ben de<br />

artık teknik sorumlu biri olarak bu<br />

şekilde davranmamam gerektiğini<br />

görüyorum.<br />

Orhangazispor maçındaki gol sevincimiz<br />

ve o kare de bunu gösteriyor<br />

Tabii ki gole yine sevineceğiz ama<br />

bazen abartıp sahaya girmeye çalışıyorum.<br />

Kenarda durmak daha da zor<br />

açıkçası oradaki heyecan daha da zor.<br />

Son olarak Sakaryaspor formasıyla<br />

yaşadığınız unutamadığınız bir an var<br />

mı?<br />

İlk defa profesyonel oldum. İlk defa<br />

Sakaryaspor forması giyiyorum.<br />

Tribünde taraftarı olduğum, kendi<br />

şehrimin takımında ilk defa forma<br />

giydiğim sezon finallere kaldık. Finallerde<br />

penaltılarda Malatya’ya kaybettik,<br />

Süper Lig’e çıkamadık. Benim için<br />

çok üzüntülü ve unutulmaz bir andı.<br />

Bir başkası da Süper Lig’e çıktığımız<br />

Rambi Hasan’ın kafayla gol attığı<br />

maçta ben de tribündeydim. O anı da<br />

unutamam diyebilirim.<br />

54


55


SAKARYASPOR / RÖPORTAJ<br />

TOLGA<br />

BALLIK<br />

Sakarya Büyükşehir Bld. Basketbol Takımı Yönetim Kurulu Üyesi<br />

Sakaryaspor’u,<br />

özellikle<br />

yeni stadın<br />

yapılmasıyla<br />

birlikte yeniden<br />

ayağa kalkıp<br />

Süper Lig’de<br />

görmek<br />

istiyoruz.<br />

İnşallah bu sene<br />

o başlangıcın<br />

yapılacağını<br />

temenni<br />

ediyoruz.<br />

Sakaryaspor’u değerlendirmeniz<br />

mümkün mü? Bu yıl iyi bir atılım<br />

olacağı öngörülüyor.<br />

Evet, Sakaryaspor çok köklü bir takım.<br />

Çocukluğumdan beri takip ediyorum.<br />

Bu sene çok önemli bir sene. Buraya<br />

kadar çok iyi geldi. Sakaryaspor’u<br />

özellikle yeni stadın yapılmasıyla<br />

birlikte yeniden ayağa kalkıp Süper<br />

Lig’de görmek istiyoruz. İnşallah<br />

bu sene o başlangıcın yapılacağını<br />

temenni ediyoruz.<br />

Son dönemde Sakaryaspor’da yenilikler<br />

var. E-ticaret, E-storlar... Taraftar<br />

buna nasıl bakıyor?<br />

Sakaryaspor’un yeniden ayağa kalkmasıyla<br />

teknolojik altyapılar eklendi.<br />

Tüm bu yenilikler de bu doğrultuda<br />

gerçekleşiyor. Artık dünya internet<br />

üzerinden ilerliyor. Bu yüzden<br />

Sakaryaspor’un da bu duruma ayak<br />

uydurup gelir elde etmesi çok önemli.<br />

Güzel gelirlerin olması önemli. Burası<br />

bir milyonluk bir şehir ve insanlar<br />

Sakaryaspor’a çok bağlı. Bu bir milyon<br />

kişi Sakaryaspor’u yeni yapısıyla<br />

maddi ve manevi olarak destekleyecektir.<br />

Çok iyi bir gelir elde edeceğini<br />

düşünüyorum.<br />

Yönetimin yenilenmesini bizim için<br />

değerlendirir misiniz?<br />

Gördüğüm kadarıyla tecrübeli ve iyi<br />

bir yönetim var. İsmail Bey’in başkanlığında<br />

iyi bir ekip kurulduğunu<br />

görüyoruz. İyi bir takım da kuruldu<br />

ve Büyükşehir Belediyemizle iyi bir<br />

destek verildiğini görüyoruz. Müthiş<br />

bir taraftar desteğiyle de bu sene çok<br />

kolay şampiyon olabileceğimizi düşünüyorum.<br />

Siz Basketbol tarafında yönetimdesiniz.<br />

Baskette şu anda şampiyonuz, yani<br />

lideriz. İnşallah play-off’a kalıp oradan<br />

da Süper Lig’e çıkan bir takım olmayı<br />

düşünüyoruz. Ayrıca, bu yıl çok iyi bir<br />

transfer yaptık. ABD’li oyun kurucu<br />

Lazeric Jones ile anlaşma yaptık.<br />

Baskette de futbolda da lig atlamak<br />

bu seneki sloganımız. Bu sene şehirde<br />

spor anlamında bir dönüşüm olacak<br />

anlaşılan.<br />

Kent de ilgileniyor...<br />

Futbol maçları full seyirci ile oynanıyor,<br />

basket maçları full seyirci ile oynanıyor.<br />

Bazı takımlar görüyorsunuz,<br />

iyi bir takım ama hiç taraftar desteği<br />

yok. Bu Sakaryaspor’u çok hızlı hak<br />

ettiği yerlere getirecektir.<br />

Önerileriniz var mı peki taraftar için,<br />

kentliler için? Sakaryaspor’a daha<br />

fazla destek sağlamak için ne yapmalılar?<br />

Yönetimin çok özveriyle çalıştığını<br />

görüp çok mutlu oluyoruz. Taraftardan<br />

da ricamız küfürsüz, temiz sloganlarla<br />

Sakaryaspor’u desteklemeleri.<br />

56


ȘANSAL<br />

BÜYÜKA:<br />

‘SAKARYASPOR’DA<br />

OYNAMAK BİR AYRICALIKTIR.’<br />

Sakaryaspor için bu yıl iyi bir<br />

çıkış´yapacak demiştiniz. 50+1 kutlanıyor<br />

Sakaryaspor için...<br />

Kulüpte bir yenilenme var. Bundan önce<br />

Sakaryaspor hiç hak etmediğï yerlere<br />

düştü. Baktığınızda Türk futbolunun ilk<br />

çeyreğinde Sakaryaspor, 2. çeyreğinde<br />

(yani son 25 yılında) yetiştirdikleri var.<br />

Açıkçası ben, Türk futboluna bu kadar<br />

önemli oyuncular armağan etmiş bir<br />

takımın 3. ligde olmasını hiç kabullenemiyorum.<br />

Bu anlamdaki ilk adımın da<br />

bu sene atıldığına inanıyorum. Bunların<br />

hepsi yönetimden başlar. Büyükşehir<br />

belediye başkanının sınırsız desteğiyle<br />

ve yönetim ile yeni bir takım oluşturulmasını<br />

ilk adım olarak değerlendiriyorum.<br />

Ancak, koca Sakaryaspor’u<br />

ileriye götürecek bir kaç transfere<br />

daha önemli derecede ihtiyaç olduğunu<br />

düşünüyorum.<br />

Yeni bir stad yapılıyor, yeni bir hareketlilik<br />

var takımda. Nasıl değerlendiriyorsunuz?<br />

Türkiye geneline baktığınızda yenileniyor<br />

stadlar. Ben orada milli maçların<br />

da oynanacağını düşünüyorum. Yakın<br />

gelecekte ise Süper Lig maçları da<br />

oynanacaktır.<br />

Sizde duygusal bir bağ da var<br />

anladığım kadarıyla...<br />

Ben Sakaryalıyım, her platformda<br />

elimden geldiğince katkı sağlamaya<br />

çalışıyorum ama benden daha çok<br />

uğraşanlar var.<br />

Sakaryaspor taraftarını nasıl değerlendiriyorsunuz?<br />

Sakaryaspor’un seyircisinin profili incelenmeli.<br />

Her maçta 8 bin, 10 bin kişiyle<br />

oynuyor. Ancak, hemşehirlerime küçük<br />

bir diyeceğim var; bana alınmasınlar<br />

bazen öfkeden takıma zarar verebiliyorlar.<br />

O stadın kapanmaması, orada olay<br />

olmaması lazım. Tam destek vereceksin<br />

ama duracağın noktayı bileceksin.<br />

Stadın kapanması demek, takımın<br />

şampiyonluk yürüyüşüne taş koymak<br />

anlamına gelir. Çok coşkulu olacağız,<br />

çok dikkatli olacağız.<br />

Yenilenmiş yönetimi nasıl değerlendiriyorsunuz?<br />

Yeni bir yönetime ihtiyaç vardı. Şimdi<br />

eskisine göre daha yeterli bir yönetimimiz<br />

var. Onlara hak veriyorum ama<br />

daha iyi bir takıma ihtiyaç var demeden<br />

geçemiyorum. Önemli olan bir diğer<br />

şey de Büyükşehir Belediye başkanımızın<br />

haklılığı ve sınırsız desteği ile<br />

yakaladığımız sinerji. Futbolcularımıza<br />

ise özellikle şunu söylemek istiyorum;<br />

Sakaryaspor bir ayrıcalıktır. Başka yerde<br />

oynamak Sakaryaspor’da oynamaya<br />

benzemez. Aidiyet duygusuyla oynasınlar<br />

ve o formanın hakkını versinler.<br />

Takım yeterli finansal destek alıyor<br />

mu?<br />

Şunu söylemeliyim; Sakaryaspor iş<br />

adamlarından yeterli destek almadı ne<br />

yazık ki. Onların takımımıza yeterli desteği<br />

verdiklerine inanmıyorum, kusura<br />

bakmasınlar. Söz konusu Sakaryaspor<br />

ise, gerisi teferruattır.<br />

Sakaryaspor’un kendi ayakları üzerinde<br />

duran bir kulüp olması için uğraşılıyor.<br />

Sizce, Dükkan 54 iyi bir gelir kaynağı<br />

olacak mı?<br />

Dükkan54 de Sakaryaspor’un attığı<br />

önemli adımlardan biri. Mesela<br />

Hollanda’nın maçlarını izliyorum; bir<br />

tane sivil kıyafet giyen bulamazsınız,<br />

hepsi formalarıyla takımlarına destek<br />

veriyorlar. Sakaryasporlular da<br />

maçlara formalarıyla gitmeliler. Ben<br />

günlük hayatımda, yaşadığım yer olan<br />

Caddebostan’da bile Sakaryaspor<br />

eşofmanlarıyla geziyorum, benim için<br />

en büyük keyif bu.<br />

Türk futbolundan biraz bahseder<br />

misiniz?<br />

Gözükara taraftarlık duygularından<br />

sıyırılıp futbol seyircisi olmak gerekiyor.<br />

Sonuca endeksli seyirci değil, keyif<br />

alan taraftar gerekiyor. Türk futbolunda<br />

mücadele var ama kalite yok, oynatmamaktan<br />

çok oynatmaya ihtiyacımız<br />

var. Türkiye’de altyapı oyuncularına da<br />

yeterli önem verilmesi gerekiyor, iyi altyapı<br />

hocalarına ve birikimli oyunculara<br />

ihtiyaç var. Sakarya’da da iyi bir tarla<br />

var, iyi sürülmesi lazım.<br />

57


SAKARYASPOR / RÖPORTAJ<br />

TURAN<br />

SARIGÜLLE<br />

Türkiye Futbol Adamları Derneği Kurucusu, Eski Genel Başkan Yardımcısı / Milli Olimpiyat Komitesi Üyesi<br />

Şimdi Sakaryaspor 50+1 dönemindesiniz<br />

ve yenilikçi bir dönem bu.<br />

Bahsettiğiniz 50+1 bir ömür. 1965’ten<br />

beri Sakaryasporluyuz. Yaşını bırakın,<br />

yaşından evvel Sakarya’da futbol<br />

beşiği vardır, çok oyuncu yetiştirmiştir.<br />

Sakaryaspor mazisine baktığınızda<br />

saymakla bitmez başarıları. Burada<br />

emeği geçen başta Başkan olmak üzere<br />

değerli dostlarımız geceyi gündüze<br />

katarak Sakaryaspor’u bir üste çıkmak<br />

için canla başla çalıştıklarını biliyoruz.<br />

İnşallah Şubat ayında yeni stadımız da<br />

devreye girmiş olacak. Bu stat Sakarya<br />

için bir onur meselesidir. En sonunda<br />

başarıya ulaşmak için, eski zamanlara<br />

dönmek için.<br />

Yapılan yeniliklere nasıl bakıyorsunuz?<br />

E-ticaretin çok olumlu olduğunu,<br />

bir kaç mağaza açıldığının, şimdi<br />

de yeni bir dükkan daha açılacağının<br />

bilgilerini Erkan Bey’den aldık.<br />

Erkan Bey Sakaryaspor’un neferidir.<br />

Bu mağazalar çoğaldıkça gelirlerin<br />

artacağına inanıyorum. Bu gelişmeleri<br />

takdirle karşılıyorum. Bu mağazalar<br />

başka şehirlerde de açılabilir. İlk önce<br />

Adapazarı’nda oluyor. Yeni transferler<br />

yapıldı, iyi neticeler alınacak.<br />

Sakaryaspor’un mayası çok kuvvetli.<br />

Takımın canla başla biz bunu başaracağız<br />

diyerek maça çıkmaları lazım.<br />

Yönetim Kurulu’na teşekkür ediyorum.<br />

Kentte taraftar konusunda bir sıkıntı<br />

yok, peki şehrin başka ne gibi avantajları<br />

var?<br />

Şampiyonluklar istiyor taraftarlar,<br />

dediğim gibi susamışlar. Coşku da artacak<br />

tabii. Adapazarı bir istasyondur.<br />

Konumu önemli bir coğrafyayı teşkil<br />

ediyor. İstanbul’dan gelen takımlar<br />

Adapazarı’na 1.5 saatte gelirler, köftemizi<br />

yerler ve geri dönerler. Umarım<br />

birinciliği tekrar yaşarız, canı gönülden<br />

arzuluyorum. Sakarya gerek seyircisiyle,<br />

gerek memleket olarak her şeyi<br />

hak ediyor.<br />

Toplu olarak ele alırsak yenilenmesi<br />

gereken şeyler, önerileriniz var mıdır?<br />

Öneriler icraatla gelir. Sakaryaspor<br />

yeni tesislerine, yeni stadına kavuştuğunda<br />

çok güçlenecektir. Performans<br />

farkı olacaktır. Bunu gören taraftar<br />

desteğini artıracaktır. Talebesinden<br />

çiftçisine kadar destekler artarak<br />

devam edecektir. Mağazalarla gelirler<br />

arttıkça yenilenmeler devam edecektir.<br />

Yönetim yenilendi ve taraftar açısından<br />

da takımı değerlendirir misiniz?<br />

Ben 65’ten beri hiçbir maçı kaçırmazdım.<br />

Sakarya’da futbol sevgisi<br />

var, başarıya susamış taraftarlar var.<br />

Yönetime gelince Başkan çok tecrübeli<br />

ve ekibiyle ellerinden geleni yapıyor.<br />

Hak edilen neticeleri almak için takımın<br />

çok iyi oynaması lazım, takıma çok<br />

büyük görevler düşüyor.<br />

58


KONUK<br />

59


SAKARYASPOR / MAKALE<br />

YETER Kİ…<br />

TEMEL YÜREK<br />

Gazeteci - Yazar<br />

Yeni Sakarya Gazetesi<br />

Sakaryaspor bulunduğu ligden kurtulmak<br />

için çok çabanın yanında çok da<br />

para harcadı. Her yeni sezon şampiyonluk<br />

parolasıyla çıkılsa da bir türlü<br />

gerçekleşmedi.<br />

Futbolcu alacaklarını başarıyla temizleyen<br />

yönetimler, tekrar aynı borçları<br />

yapmamak için ince eleyip, sık dokudu..<br />

Hedefe ulaştıracak hamleler bir türlü<br />

gelmedi. Gün geldi Sakaryaspor iflasın<br />

eşiğinden, gün geldi finalden döndü.<br />

Yetti artık, tak etti canımıza dedikçe<br />

sezonlar hüsranla sonlandı.<br />

Şehir, Sakaryaspor’u ve yönetenlerini<br />

sportif başarıyla değerlendirmekte…<br />

Bu yüzden Sakaryaspor önemsenmemeye<br />

başlamıştı. Destekleyenler de<br />

azalmıştı.<br />

Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki<br />

Toçoğlu’nun gayretleriyle Sakaryaspor<br />

ayakta tutulmaya çalışıldı.<br />

Gemi kaptan değiştirmek zorunda<br />

kalınca yeni kaptan Av. İsmail Gürses,<br />

tayfalar da kader birliği yaptığı arkadaşları<br />

oldu.<br />

50+1 Diriliş Yılı sloganıyla yola çıkıldı.<br />

Sezon öncesi transferlerle kadro yenilendiğinde<br />

bu sefer bu iş tamam dedik.<br />

İlk üç maçın güzelliğinden eser kalmayınca<br />

tedirginlik baş gösterdi. Teknik<br />

adam değişikliği ile başlayan hamleler,<br />

peşinden gözden ve de gönülden düşen<br />

futbolcuların tribüne taşınması izledi.<br />

Teknik adam değişikliğinde şahsen<br />

isabet sağlanamadı düşüncesinde<br />

olanlardanım… Umarım yanılanlardan<br />

olurum sezon sonunda…<br />

Ayrıca bazı transferlerin 4’er yıllık<br />

olması da endişelendirmekte... Geçmişte<br />

3’er yıllık sözleşmeler nedeniyle<br />

“kendi evladımız” dediklerimiz bile<br />

Sakaryaspor’u sıkıntıya sokmuştu.<br />

32 yaşında olan bir futbolcu 4 yıl sonra<br />

36 yaşına geldiğinde ne yapılacak?<br />

Tabii ki jübile… 4’er yıl sözleşmeliler<br />

sıkıntı çıkarmazsa ne ala…<br />

İkinci yarı için izlenen ve bilinen oyuncularla<br />

takviyeler peş peşe gelmeye<br />

başladı bu günlerde...<br />

İyi geçirilecek bir kamp dönemi sonunda<br />

ikinci yarı sahada çok daha güçlü bir<br />

Sakaryaspor olacak.<br />

Sahanın dışında da güzel şeyler yapılmakta...<br />

Markamız canlı tutulmakta...<br />

Dükkan54 yeşil-siyah ürünleriyle adeta<br />

bir marka oldu kısa sürede...<br />

Erkan Pizrenli, büyük uğraşlarıyla<br />

ciddi mesai vermekte dükkanda... Yeni<br />

kurulan şirketin projeleri de dikkat<br />

çekeceğe benziyor…<br />

Ulusal kanalın canlı yayınları<br />

Sakaryaspor’u ülke gündeminde tutmak<br />

adına iyi düşünülmüş bir proje...<br />

Sakaryaspor, gerek Büyükşehir Belediye<br />

Başkanı Zeki Toçoğlu’nun maddi<br />

destekleri, gerekse taraftarın tribün<br />

desteği ile sezon sonunda inşallah bu<br />

grubu terk edecek.<br />

Bir yerlere söz verilmiş zaten bu yönde.<br />

Yönetim de sözün yerine getirilmesi<br />

adına zaten elinden geleni esirgemiyor.<br />

Yeter ki Sakaryaspor rakipleriyle boğuşsun.<br />

Kendisiyle boğuşturulduğunda,<br />

başarı hiç gelmedi.<br />

60


KONUK<br />

61


SAKARYASPOR<br />

HAKAN<br />

DİKMEN<br />

62


Yeni sezon, yeni stat<br />

başarılı yönetim<br />

güçlü takım ve büyük<br />

taraftarımız, bize bir<br />

çok başarılı projeye<br />

merhaba deme şansı<br />

veriyor.<br />

Endüstriyel futbol, artık sadece saha<br />

içinde alınan galibiyet ya da kazanılan<br />

kupalardan ibaret değil. Büyük kulüpler<br />

için imajını koruma ve varlığını<br />

devam ettirme yolları da Futbol dünyasında<br />

önem arz etmektedir. Sosyal<br />

medya, Radyo ve televizyon yayıncılığı<br />

aracılığıyla taraftarına ulaşmak,bilgi<br />

verip almak çok önemli. Peki ülkemizde<br />

Lig kulüpleri arasında bu alanda şu<br />

an ne yapılıyor.<br />

Sizin de dediğiniz gibi, artık endüstriyel<br />

futbol bir çok kanaldan besleniyor.<br />

Bu sistem bazen medya bazen tekstil<br />

bazen de e satış ile olabiliyor. Bir takım<br />

için prestij çok önemlidir. Bir sahada<br />

maç kazanmak için hem saha içi hem<br />

saha dışı, yani tarftar ve yöneticilerin<br />

büyük görevi var, diye düşünüyorum.<br />

Bize de radyo ve televizyon yayını yapma<br />

görevi verilip takıma katkı yapma<br />

şansı hazırlandı. Çok mutluyuz.<br />

Neler yapmayı planlıyorsunuz ?<br />

Yeni sezon, yeni stat başarılı yönetim<br />

güçlü takım ve büyük taraftarımız, bize<br />

bir çok başarılı projeye merhaba deme<br />

şansı veriyor. Futbol takımı yeni bir teknik<br />

ekiple yeni stadında, e-ticaretiyle<br />

radyo ve televizyonuyla, dergisi ile<br />

başarıya koşan tüm branşlarıyla, en<br />

önemlisi hiçbir takıma benzemeyen<br />

taraftarıyla ve inşallah yeni bir lige<br />

yükselişinin mutluluğunu radyo ve<br />

televizyonla taçlandırmayı planlıyoruz.<br />

Biz ilk önce İnternet dünyasını kullanmak<br />

istiyoruz.<br />

Çünkü sadece ülkemizde değil tüm<br />

dünyada Sakaryaspor’u tanıtmak ve<br />

anlatmak istiyoruz.<br />

Radyomuz, internet üzerinden ve yerel<br />

radyoların yayın akışlarından süre<br />

alarak devreye girebilir. Sakaryaspor’a<br />

ayrılan değişik saatlerde yapılan programlarla<br />

daha fazla kişiye ulaşmaimkanı<br />

sağlanabilir.<br />

Televizyonumuz ise; yine internet<br />

üzerinden yayına başlayıp, Viyana’da<br />

bulunan İPTV platformunda lisanslanarak<br />

Digitürk ve diğer uydulardan da<br />

yayın yapabilecek. Kuracağımız sistem<br />

tüm bu yayın teknolojilerinin alt yapısına<br />

müsait.<br />

Bu konuda ne gibi çalışmalar yapacaksınız<br />

?<br />

Genellikle bir radyo ve televizyon kanalı<br />

kurmak çok masraflı bir iş. Takım<br />

televizyonu kurmak ise hem maddi<br />

hem de manevi zorluğa sahip. Çünkü,<br />

hareket eden canlı yayınlara müsade<br />

eden teknolojiye ve içerik olarak da<br />

tematik olması gereken bir personel ve<br />

konu olmalı. Herkesin 24 saat kesintisiz<br />

ulaşabileceği bir yayın sistemi<br />

düşünüyoruz. Artık dünyanın neresinde<br />

olursanız olun, Sakarya TV’yi rahatlıkla<br />

izleyebileceksiniz. Şuna inanıyorum ki<br />

başka kulüplerin taraftarları da rahatsız<br />

olmadan kanalımızı izleyebilir.<br />

Televizyonun ve radyonun yayın merkezi<br />

nerede olacak?<br />

Tabii ki başkanımız bize nereyi uygun<br />

görürse orada olacak ama, benim<br />

düşüncem olayın kalbinde olması, yani<br />

yeni yapılan stadımızda olması lazım.<br />

Devamlı takımların içinde olan bir göz<br />

gibi taraftara 24 saat hizmet vermek<br />

istiyoruz.<br />

Hangi programlar olacak ? Bunların<br />

içinde en çok hangi programlar ilgi<br />

çekecek sizce?<br />

Tabii ilk yapmak istediğimiz çok kaliteli<br />

bir ekran. Teknolojik alt yapısı çok<br />

güçlü bir medya oluşturmak istiyoruz.<br />

Bu sayede, altyapı maçları, canlı maç<br />

yayınları, oyuncu röportajları, nostaljik<br />

maçlar, dünya sporu da içeriğimizin<br />

iskeletini oluşturacak…<br />

Bir de bildiğiniz gibi, magazin programlarına<br />

yoğun ilgi var, çünkü futbolcularla<br />

ilgili başka hiçbir yerde göremeyeceğiniz<br />

perde arkası hikayeleri<br />

ekrana getirebiliyoruz. Altyapıyla ilgili<br />

Futbol Akademisi adında bir programımız<br />

olmalı. O hafta oynanan maçlar,<br />

özetler, farklı yaş kategorilerinde<br />

oyuncu ve antrenörlerle röportajlar…<br />

Efsane futbolcularımızdan ve camiamızın<br />

en önemli isimleri programlarımız<br />

arasında olacak.<br />

Bu alanda o kadar hızlı bir gelişme oluyor<br />

ki, iki sene önce Venedik’te kulüp<br />

kanalları toplantısı yapıldı. Türkiye’den<br />

GS TV, BJK TV, FB TV ve Bursaspor TV<br />

olmak üzere dört kanal katıldı. Ben o<br />

zaman çok istemiştim. “Keşke benim<br />

de yönettiğim bir takım kanalı olsa”<br />

demiştim. Şimdi bu toplantılara katılıp<br />

dünyadaki maç yayınlarını ve sponsorları<br />

çekmek mümkün olabilecek.<br />

Benfica takımı, bu işi dünyada en iyi<br />

yapan kulüp kanalına sahip. İki HD<br />

kanaldan yayın yapıyorlar. Havuzdan<br />

çıkmışlar ve Benfica’nın ligdeki iç saha<br />

maçlarını kendileri yayınlıyorlar. Ciddi<br />

bir prodüksiyon var, 18-20 kamerayla<br />

yayın yapıyorlar. İngiltere Premier<br />

Ligi’nin Portekiz’deki yayıncısı bile<br />

Benfica TV, artık düşünün işin boyutunu.<br />

Son olarak ne söylemek istersiniz.?<br />

Radyo - televizyon, dergi ve sosyal<br />

medya, kulüp yönetiminden çalışanlarına,<br />

taraftar ve diğer etkenler hep<br />

beraber yine dünyada fırtına gibi esen<br />

bir takıma sahip olmanın gururunu<br />

yaşamak istiyoruz.<br />

63


SAKARYASPOR / MAKALE<br />

SAKARYA’YA<br />

MAÇA GİDERKEN<br />

HAKAN DİKMEN<br />

Haftasonlarının vazgeçilmez tutkusu<br />

İstanbul’dan Sakaryaspor maçlarına<br />

giderken, hanımlarımız için de vakit<br />

geçirebilecekleri güzel bir gezi planı<br />

yapmalıyız diye düşünüyorum.<br />

Sakarya’nın dört bir yanı tarihi ve<br />

turistik huzur veren doğal güzelliklere<br />

sahip. Sakarya Nehri ve Sapanca Gölü<br />

suyu seven, su gördüğünde huzur<br />

bulan insanlar için cennet.<br />

Takım da bu yıl bizi memnun<br />

ediyor. Pazar maçına Cuma<br />

gününden kaçabilirsek eğer, milat<br />

öncesi uygarlıklar döneminden<br />

Osmanlı Devleti’ne, Osmanlı’dan<br />

Cumhuriyet’e uzanan tarih çizgisinde,<br />

Anadolu’ya binbir renk kazandıran<br />

kültürlerin birleştiği, 19. yüzyılda<br />

başlayan göçlerle, Kafkaslardan ve<br />

Balkanlardan gelen toplulukların<br />

oluşturduğu ve bu kültürlerin barış<br />

içinde yaşadığı bir bölgeyi gezmiş<br />

oluruz.<br />

Sakarya, adını Sakarya Irmağı’ndan<br />

almış. Frigyalılar’a milattan önce 7.<br />

yüzyılda ev sahipliği yapmış bir şehir.<br />

Bu gürül gürül akan nehre kutsal<br />

sayılan “Sangari” adı verilmiş<br />

Frigyalılar tarafından. Bu isim daha<br />

sonraları “Sangarios” ve saldırgan<br />

anlamına gelen “Zakhorion” şekline<br />

dönüşmüş. Herkes nehri Afyon’a<br />

doğru akar sanıyor ama aslında<br />

Sakarya Nehri Karadeniz’e dökülen bir<br />

nehir.<br />

Bu anlattığım güzel nehrin kenarında<br />

yürüyüşler yaparsanız çok farklı<br />

güzelliklere sahip yerler görüp<br />

fotoğraf çekebilirsiniz.<br />

Güzel bir tesadüf; plaka numarası<br />

54 olan Sakarya 22 Haziran 1954<br />

tarihinde 6419 <strong>Sayı</strong>lı Kanunla il olmuş<br />

ve Sakarya adını almış.<br />

İşte böylesine güzel<br />

bir şehrin gezip<br />

görülecek yerleri çok<br />

fazla. Hani derler ya<br />

“Gez Gez Bitmez”<br />

öyle bir yer. Sapanca<br />

da bu tip mesire<br />

yerlerine ev sahipliği<br />

yapan bir ilçesidir.<br />

Bildiğiniz gibi,<br />

Sapanca Gölü yaz<br />

kış en fazla ziyaret<br />

edilen mekanların<br />

başında gelir.<br />

İstanbul’dan Bolu tarafına giderken<br />

aile büyüklerinin öğrencilere neşeli bir<br />

coğrafya sorusu vardır. Bu şaşırtmaca<br />

soru Sapanca Gölü ile ilgilidir. “Söyle<br />

bakalım çocuğum, yolun yanındaki<br />

gördüğümüz deniz hangi denizdir” diye<br />

coğrafya bilgisi test edilir. Çocuklar<br />

da bu kandırmacaya kanmazlar ve<br />

heyecanla “Sapanca Gölü” derler. (Bu<br />

satırları okuyunca durakladınız gibi.<br />

Bence derler, ya sizce?)<br />

Neyse, işte bu şirin yer, yaz, kış demeden<br />

her mevsim seyahat eden yolcuların<br />

uğrak noktasıdır. Sapanca Gölü<br />

kıyısında her keseye uygun çeşitli balık<br />

restoranları ve pansiyonlar bulunur.<br />

Akşamların kalabalık kıyı gezmeleri<br />

kahve sohbetleri pek güzeldir.<br />

Aslında Sapanca Gölünün bir<br />

hikayesi de vardır. Derler ki, “Hızır<br />

Aleyhisselam Sapanca´yı ziyaret<br />

etmiş.” İşte bu başlığın altında hikaye<br />

şöyle; bu tabi bir rivayet. Vaktiyle<br />

Sapanca yerleşim yeri gölün şimdi<br />

olduğu yerdeymiş. Hızır Aleyhisselam<br />

Sapanca’ya gelmiş.<br />

O dönemde kapı kapı dolaşarak aş,<br />

iş istemiş. Kimse ona yiyecek ekmek<br />

dahi vermemiş. Böyle aç dolaştığı bir<br />

gün bir yaşlı teyze kendisine kucak<br />

açmış ve karnını doyurmuş.<br />

Hızır Aleyhisselam da yaşlı teyzeye;<br />

“Arkana hiç bakmadan beni takip<br />

et” demiş ve yürümüş. Teyze bir<br />

yerden sonra dayanamayıp arkasına<br />

baktığında geçtiği her yerin sulara<br />

gömüldüğünü görmüş. İşte göl<br />

böyle olmuş. Ama, teyze arkasına<br />

bakmasaydı, büyüklük ne kadar olurdu<br />

bilinmiyor.<br />

Geride kalan tüm halk ve yapılar sular<br />

altında kalmış. Sapanca Gölü’nün<br />

bilinmeyen fakat kulaktan kulağa<br />

dededen toruna aktarılan, göl seviyesi<br />

çok düştüğünde Hızır Aleyhisselam’ın<br />

gazabı ile batmış olan eski Sapanca<br />

yerleşim yerine ait yapıların<br />

gözüktüğüne dair anlatılanlara iyi bir<br />

kanıt kabul edilir.<br />

Diğer bir hikaye ise şöyle anlatılır;<br />

Bir zamanlar Sapanca Gölü’nün<br />

yerinde, verimli topraklar, bu<br />

toprakların üzerinde de zengin, varlıklı<br />

bir kasaba varmış. Kasaba halkı<br />

zenginmiş, varlıklıymış ama, gözlerini<br />

dünya malı bürümüş, bencillik ve<br />

cimrilik ruhlarını karartmış.<br />

64


Bir gün, Adapazarı’nın güneyindeki<br />

Erenler tepesinde oturan, gözünü<br />

dünyaya kapamış, gönlünü aşk ve<br />

sevgiyle doldurmuş erenlerden bir<br />

eren, bu kasabaya inmiş.<br />

Selâm vermiş, selamını almamışlar,<br />

konuk olmak istemiş, kimse<br />

“buyurun” dememiş, hangi kapıyı<br />

çaldıysa yüzüne kapanmış. Bu fakir,<br />

fakat gönlü zengin dervişe bir bardak<br />

içecek su bile vermemişler.<br />

Derviş gönlü bu, bir kırıldı mı<br />

onarılmaz, onarılsa da faydası olmaz.<br />

Akşama değin yorgun-argın, aç-susuz<br />

kasabayı terk ederken, ötelerde<br />

küçük bir kulübeden sızan mum<br />

ışığına doğru yönelmiş, bir de bu<br />

kapıyı çalayım, belki bir gönül yoldaşı<br />

bulurum diye düşünmüş.<br />

Bu, kasaba halkına sapan yaparak<br />

geçimini sağlayan fakir bir<br />

“sapan”cının iş yeriymiş. Kapıyı<br />

çalmış, az sonra sapancı güler yüzle<br />

konuğuna açmış kapıyı;<br />

“Buyurun, hoş geldin, safa geldin.<br />

Ocaktan tencereyi şimdi indirdim. Bir<br />

konuk göndermesi için Tanrı’ya niyaz<br />

ediyordum, demiş.<br />

Derviş memnun, baş köşeye oturmuş.<br />

Sapancı sofrayı kurmuş, nesi var,<br />

nesi yoksa dervişin önüne getirmiş.<br />

Yemekten sonra, içi talaş dolu<br />

yatağını sermiş, konuğunu yatırmış.<br />

Sabah, erkenden kalkmışlar. Derviş,<br />

Sapancı’dan izin istemiş, Sapancı<br />

da onu karşıdaki tepelere kadar<br />

uğurlamış. Dönüşünde bir de ne<br />

görsün. Kasabanın yerinde koca bir<br />

göl var. Ne ev-bark kalmış, ne tarlatapan.<br />

Koca göl, hepsini bir anda yutuvermiş.<br />

Kendisinden başka hayatta<br />

kimsecikler yok. Dervişin ahı tutmuş,<br />

kırılan bir gönül, bir kasabaya mal<br />

olmuş. O günden sonra, bu koca göle<br />

Sapanca adını vermişler.<br />

Tabii bunlar rivayet dediğimiz<br />

hikayeler. Ama siz şimdi giderseniz<br />

gölde turna balığı, yayın balığı,<br />

sazan türleri ve alabalık gibi bol<br />

miktarda balık görebilirsiniz. Eğer<br />

maharetliyseniz balık da tutabilirsiniz.<br />

Hikayelerini okuduğunuz Sapanca<br />

Gölü’nün uzunluğu 16 km, en<br />

geniş yeri ise Sapanca ile karşı<br />

kıyı arası 5,5 kmdir. Yüzölçümü 42<br />

kilometrekare, en derin yeri ise<br />

Sapanca açıklarında 61 metredir.<br />

Yağış alanı, 252 kilometrekareyi<br />

bulan Sapanca Gölü, genel olarak<br />

güneyindeki dağlardan gelen derelerle<br />

beslenir. Gölde yılda ortalama 75 cm<br />

kadar bir seviye değişikliği görülür.<br />

Göl seviyesi sonbaharda en alçak,<br />

ilkbaharda en yüksektir. Senenin<br />

bol yağışlı zamanlarında çark deresi<br />

kapakları açılarak bir nevi su tahliyesi<br />

sağlanmakta ve gölün seviyesi bu<br />

şekilde dengede tutulmaktadır. Bu<br />

göle girmek yasak değildir ama bence<br />

dikkatli olmak lazım. Gölde çok güzel<br />

kürek yarışları da seyredebilirsiniz.<br />

<br />

65


SAKARYASPOR<br />

AĞA CAMİİ<br />

Kömürpazarı, Bankalar Caddesi<br />

üzerinde bulunan Ağa Camii’nin içinde<br />

de bir sadelik göze çarpmaktadır.<br />

Duvarları süslü olmayıp, çerçeveler<br />

içinde dini yazılar bulunmaktadır. Taş<br />

temel üzerine inşa edilen yapı kâgirdir.<br />

Adapazarı’ndaki küçük camiilerden<br />

biridir. İki kat biçiminde yapılmış<br />

ve minaresi sonradan eklenmiştir.<br />

200 yıllık olduğu söylenen camiinin<br />

üstü çatılı olup, kiremit döşelidir<br />

ve kubbesi bulunmamaktadır.<br />

Camiinin ön bahçesinde bulunan<br />

şadırvan 20<strong>01</strong> yılında yıkılmış, yerine<br />

arka bahçede yeni bir şadırvan<br />

yapılmıştır. Mihrabında aşırı süse<br />

kaçılmamış olup, çini süslemesine<br />

rastlanmamıştır. Yalnızca yağlı boya<br />

ile biraz şekil verilmiştir. Tavanı<br />

ahşap döşeme olup, tavan ortasındaki<br />

elips biçiminde ahşap süsleme ilgi<br />

çekicidir. Camiiyi yaptıranın kimliği<br />

ve yapılış tarihi ile ilgili kesin bir<br />

bilgi bulunmamaktadır. Ancak camii<br />

alanının önceden mezarlık olduğu,<br />

mezarlığın iptal edilerek yerine bu<br />

camiinin yapıldığı bilinmektedir. Ön<br />

bahçede tek kalan mezarın taşının<br />

incelenmesinden de anlaşılacağı<br />

üzere; söz konusu mezarda yatanın bir<br />

asker olduğu ve bayraktarlık yaptığı,<br />

adının Mustafa olduğu ve 1774 yılında<br />

şehit düştüğü ifade edilmektedir. Camii<br />

inşası da muhtemelen bu tarihten<br />

önceye tekabül etmektedir.<br />

SAKARYA MÜZESİ<br />

Sakarya’nın gezilecek yerleri arasında<br />

bulunan Sakarya Müzesi, Merkez<br />

ilçesindedir. 1290 metrekarelik bir<br />

alanda kurulmuştur.<br />

Sakarya tatilinizde müzeyi gezebilir<br />

ve tarihi kalıntılar arasında güzel bir<br />

yolculuğa çıkabilirsiniz. Bahçesinde;<br />

Roma ve Bizans dönemine ait olan<br />

kalıntılar sergilenmektedir. Burada<br />

sunaklar, mezar taşları, sütun<br />

kaideleri vardır. Sakarya Müzesi’nin<br />

sergi salonunda ise; yine Roma<br />

ve Bizans dönemine ait eserler<br />

sergilenmektedir ve bunun yanı sıra<br />

Osmanlı ve Cumhuriyet dönemine ait<br />

etnografya eserleri bulunmaktadır.<br />

Sakarya Müzesi şirin binasında sizleri<br />

güzel bir yolculuk için bekliyor. Tabii<br />

tatiliniz sırasında; Acarlar Longozu’nu<br />

ve İnönü Yaylası’nı da mutlaka ziyaret<br />

etmelisiniz.<br />

66


SEYİFLER KALESİ<br />

Diğer bir gezilmesi gereken yer<br />

ise, Seyifler Kalesi olmalıdır. Ferizli<br />

ilçesinin kuzeyinde, Seyifler Köyünün<br />

güneyinde, Sakarya Nehri’nin Çark<br />

Suyu ile yakınlaştığı noktada bulunan<br />

Kale kalıntılarının batı ve kuzey<br />

bölümündeki yarım daire şeklindeki iki<br />

burcu halen ayaktadır.<br />

Bizans döneminde yapılan Stratejik<br />

bir noktada, Karadeniz-Adapazarı<br />

yolu üzerinde olasılıkla Çarksuyu ve<br />

Sakarya Nehri üzerindeki köprülerin<br />

güvenliğini sağlamak amacıyla<br />

her iki akarsuya da çok yakın bir<br />

noktada kurulmuş yaklaşık 80x80m<br />

boyutlarında küçük bir kaledir.<br />

SEYYİD KARAMAN BABA TÜRBESİ<br />

Karaman Baba, kendisi ile ilgili ilk<br />

bilgeler menkıbe olarak Vilâyetnâme<br />

(Manakıb-ı Hacı Bektâş-ı<br />

Velî)’de yer almaktadır. Hacı Bektaş-ı<br />

Veli dönemi erenlerindendir.<br />

Karaman Baba, Anadolu’ya gelen,<br />

etraflarındaki inanlarla birlikte<br />

büyük kahramanlıklar ve kerametler<br />

gösteren “Horasan Erenleri” ve “Alp<br />

Erenleri” arasındadır. Asıl adı “Can<br />

Baba”dır. Kara lakabı ise, üstündeki<br />

kara elbise ve başındaki kara külahtan<br />

ötürü Hacı Bektaş Veli tarafından<br />

kendisine verilmiştir. Söylencelere<br />

göre, Can Baba, Hünkâr Hacı Bektaş<br />

Veli’yi ziyarete giderken, karalar<br />

giyinir, huzura öyle çıkar. Bir süre de<br />

orada kalır. İlk olarak Hacı Bektaş Veli<br />

tarafından Doğu Anadolu yöresinde<br />

görevlendirilir. Karaman (Can) Baba,<br />

Tatarları, gösterdiği kerametlerle;<br />

fokur fokur kaynayan bir kazanın içine<br />

girmesi, keskin bir tas zehiri içmesi,<br />

yanan bir fırına girip yanmaması gibi<br />

her seferinde sapa sağlam kalması<br />

vb. olağanüstü olaylarla çevre<br />

insanları kendisine bağlar yola getirir,<br />

müslümanlaştırır. Aslı ipek bir bez<br />

üzerine yazılmış olup, daha sonra<br />

aynı ölçüde büyük kâğıtlara fotokopi<br />

edilen beratta yer alan bilgilere göre;<br />

Karaman Baba, XIII. yüzyılda önce<br />

Horasan’dan kalkıp Diyar-ı Rum’a<br />

(Anadolu’ya) Erzincan’a gelir. Bir süre<br />

Erzincan’da kalan Karaman Baba,<br />

önce Anadolu’nun Türk toprakları<br />

olmasında ve müslümanlaşmasında<br />

önemli görevler üstlenip, kerametler<br />

gösterir. Doğu’da Hacı Bektaş-ı<br />

Veli tarafından kendisine verilen<br />

görevleri tamamladıktan sonra ve Batı<br />

Anadolu’da görevlendirilir. İstanbul’un<br />

Fethi için Batı Anadolu’ya gelen<br />

Karaman Baba bugünkü Sakarya<br />

topraklarında yer alan tekfurlarla<br />

savaşırken şehit olur. Bu hadiseden<br />

sonra yerli-yerleşik Türkmenler o<br />

mevkiiyi Karaman Baba Tepesi ve<br />

Ormanı olarak adlandırmışlardır.<br />

Halk arasındaki söylencelere göre<br />

10 metreyi aşan mezarına ayağının<br />

sığmadığı söylenmektedir. Aynı<br />

yüzyıllarda yaşamış olan ve I.Alaattin<br />

Keykubat’ın annesi Ümmühan Hatun<br />

tarafından 1227-1228 yıllarında<br />

yaptırılan Eskişehir Seyitgazi’deki<br />

türbede yer alan “Seyyid Battal Gazi”ye<br />

ait olan sandukada yaklaşık 9 metre<br />

civarındadır. Bu döneme ait mezar ve<br />

sandukalarında bu uzunluk genellikle<br />

benzer özellikler taşımaktadır.<br />

Karaman Baba Türbesi son çeyrek<br />

yüzyılda ziyarete ve Hıdırellez’i<br />

kutlamaya gelenler tarafından<br />

yapılmış ve son dönemde de üzeri<br />

kapatılarak tam bir türbe haline<br />

dönüştürülmüştür. Uzun yıllar halk<br />

arasında bereketin artması yönelik<br />

olarak ve çocuğu olmayan kadınların<br />

ziyaret edip adak adadığı bir türbedir.<br />

Yörede Karaman Baba, peygamber<br />

soyundan gelmesinden de dolayı<br />

“Seyyid Karaman Baba” olarak da<br />

anılmaktadır.<br />

67


SAKARYASPOR<br />

SAKARYA NEHRİ<br />

Afyon’da bulunan Bayat Yaylası’ndan<br />

doğan Sakarya Nehri, Türkiye’nin<br />

üçüncü büyük nehri özelliğini<br />

taşımaktadır.<br />

Fırat Nehri ve Kızılırmak Nehri’nden<br />

sonra ön plana çıkan Sakarya Nehri<br />

824 kilometre uzunluğundadır ve balık<br />

sayısı bakımında da oldukça zengindir.<br />

Doğal bir güzellik günümüze<br />

kadar gelebilmiş ve çevresindeki<br />

yeşillik alanlarla çekiciliğini hala<br />

korumaktadır.<br />

Aynı zamanda Türkiye’nin en büyük<br />

santralleri bu bölgede kurulmuştur.<br />

Yeşil bir alanda akan bir nehir<br />

manzaralı bir yerde tatil yapmak sizi<br />

huzura kavuşturacak. Buradaki Karasu<br />

bölgesi önemli tatil merkezlerinden<br />

biridir ve Karasu’da tatil yaparak<br />

hayatınızın en huzurlu zamanlarını<br />

yaşayabilirsiniz.<br />

POYRAZLAR GÖLÜ<br />

Huzur dolu bir yolculuk yapmayı<br />

istiyorsanız eğer; bir doğa harikası<br />

olan Poyrazlar Gölü tam da aradığınız<br />

bir yer.<br />

Aynı zamanda kamp imkanı da sunan<br />

göl, Adapazarı’nın 10 kilometre<br />

uzağında bulunmaktadır. Şehir<br />

merkezine yakındır fakat yeşilliklerin<br />

arasında kaldığı için, girdiğiniz<br />

anda başka bir diyara girmiş gibi<br />

hissedersiniz. Sakinliğiyle sizi<br />

cezbedecektir ve huzurun adresini<br />

bulduğunuzu farkedeceksiniz.<br />

Poyrazlar Gölü’ne günübirlik piknik<br />

yapmak için de ziyaret etmeniz<br />

mümkün. Gölün en derin yeri 12<br />

metredir ve dibi bataklıktır. Bu<br />

sebeple gölde yüzmek yasaktır.<br />

Göl kıyısında olta atarsanız ve aynı<br />

zamanda çok şanslıysanız oltanızın<br />

ucuna kızılkanat takılabilir. Yılınızın<br />

yorgunluğunu atmak için dostlarınızla<br />

veya sevgilinizle bu keyifli zamanlara<br />

yolculuk yapabilirsiniz.<br />

68


MADEN DERESİ<br />

Sakarya-Karasu’da bulunan, yeşil<br />

alanlarıyla büyüleyen, deresinin<br />

sesiyle doğanın sesini birleştirip hiç<br />

duyulmamış bir melodi fısıldayan<br />

Maden Deresi, son zamanlarda yerli<br />

turistler kadar yabancı turistlerin<br />

de en merak ettiği bölgeler arasına<br />

girmiştir.<br />

Maden Deresi, yürüyüşler yapmak,<br />

fotoğraflar çekmek, dostlarınızla<br />

birlikte piknikler gerçekleştirmek için<br />

oldukça ideal bir nokta. Üstelik Ekim<br />

ve Kasım aylarında giderseniz eğer<br />

kestane toplayabilme imkanınız da<br />

bulunuyor. Maden Deresi’nin olduğu<br />

bölgede bir zamanlar Fransızlar<br />

tarafından işletilen madenler varmış.<br />

Fakat 1914 yılında Fransızlar bu<br />

bölgeyi terk etmiş. Bu sebepten dolayı<br />

bu nokta Maden Deresi olarak anılıyor.<br />

KUZULUK KAPLICALARI<br />

Kuzuluk Kaplıcaları Sakarya’nın Akyazı<br />

ilçesinde doğanın bize sunduğu şifalı<br />

su kaynaklarından biridir.<br />

Dinlenmek, bol bol istirahat etmek için<br />

huzurlu bir tatil planları yapıyorsanız<br />

eğer, tatilinizi Sakarya’nın bu güzel<br />

beldesinde geçirebilir ve Kuzuluk<br />

Kaplıcaları’nın termal sularının<br />

keyfini çıkarabilirsiniz. Bu kaplıca<br />

bölgesi Selçuklular döneminden bu<br />

yana şifa dağıtmaya devam etmekte.<br />

Bölgede konaklayabileceğiniz<br />

tesisler bulunuyor. Otellerde termal<br />

tedavi merkezleri bulunmakta<br />

olup, kaynak sularından bolca<br />

faydalanabiliyorsunuz.<br />

İşte size her hafta başka bir köşesini<br />

gezebileceğiniz Sakarya. Maçın<br />

heyecanını yatırştırmak için birebir.<br />

69


SAKARYASPOR / SAĞLIK<br />

KIȘ AYLARINDA<br />

BESLENME<br />

KIȘ MEVSİMİNİ BÜTÜN SOĞUKLUĞUYLA HİSSETTİĞİMİZ ȘU<br />

GÜNLERDE YETERLİ VE DENGELİ BESLENMENİN SAĞLANMASI<br />

SAĞLIĞIMIZIN KORUNMASI AÇISINDAN ÖNEM TAȘIYOR.<br />

Kış mevsiminde havaların soğuması ile birlikte beslenme şeklinde değişikliler oluyor, genellikle yağlı ve şekerli besinlere<br />

eğilim artıyor. Kış aylarında kapalı ortamlarda daha fazla vakit geçirilirken fiziksel aktivite yoğunluğunda azalma oluyor.<br />

Fiziksel aktivitenin az olması, gecelerin uzaması nedeni ile televizyon başında fazla zaman geçirilmesi ve besinlerin atıştırılması<br />

gibi nedenlerden dolayı vücut ağırlığında istenmeyen yönde değişiklikler olabiliyor. Genellikle yaz aylarında dikkat<br />

edilmeye başlanan kilo kontrolü, kış aylarında yerini ihmalkârlığa bırakıyor. Birçok insan, kalın giysiler içerisinde kilolarını<br />

daha rahat saklayabileceklerini düşünerek, sağlıklı beslenme alışkanlıklarından uzaklaşıyorlar.<br />

70


Sağlıklı beslenme önerileri<br />

1. Yaşamın her döneminde yeterli ve<br />

dengeli beslenme sağlığın korunması<br />

için esastır. Bu nedenle, dört besin grubunda<br />

bulunan çeşitli besinler en az 3<br />

ana ve 3 ara öğünde yeterli miktarlarda<br />

alınmalıdır.<br />

2. İmkânlar dâhilinde her gün mevsiminde<br />

bol meyve ve sebze tüketilmesi<br />

öneriliyor. Kış aylarında vücut direncini<br />

artırmak ve vücuda yeterli miktarda<br />

vitamin ve mineral alınmasını sağlamak<br />

için sebze ve meyve çeşitlerinden<br />

yararlanılması gerekiyor. Savunma sistemini<br />

güçlendirici özelliği olan A ve C<br />

vitamini gibi antioksidan vitaminlerden<br />

zengin, havuç, brokoli, kabak, lahana,<br />

karnabahar, maydanoz gibi sebzelerin<br />

yanı sıra kış aylarında bolca bulunan<br />

portakal, mandalina, elma, greyfurt<br />

gibi meyvelerin tüketimi önemli.<br />

3. Gerek C vitamini ihtiyacının karşılanmasında<br />

gerekse de sıvı alımına<br />

katkı sağlaması açısından taze sıkılmış<br />

meyve sularının tüketilmesi de<br />

önemli. Meyve sularının tüketiminde<br />

önemli olan sıkıldıktan hemen sonra<br />

tüketilmesidir. Çünkü meyve suyunun<br />

bekletilmesi C vitamininin azalmasına<br />

neden oluyor.<br />

71


SAKARYASPOR<br />

http://www.sagliklibeslenme.info/saglikli-beslenme-onerileri/<br />

4. E vitamini de bağışıklık sisteminin<br />

güçlendirilmesinde etkilidir. Soğuk<br />

algınlığı ve diğer enfeksiyonlara karşı<br />

vücut direncini arttırmakta, A vitamininin<br />

okside olmasını da engellemektedir.<br />

E vitaminin iyi kaynakları olan; yeşil<br />

yapraklı sebzeler, fındık, ceviz gibi yağlı<br />

tohumlar ve kuru baklagillerin yeterli<br />

miktarlarda tüketilmesi gereklidir.<br />

5. Kış aylarında mahrum kalınan güneş<br />

ışınları, vücudun D vitamini gereksiniminin<br />

karşılanamamasına neden<br />

oluyor. Kemik ve diş sağlığı açısından<br />

önemli olan D vitamini, güneş ışınlarıyla<br />

deri tarafından üretilen bir vitamin<br />

ve besinlerde pek fazla bulunmuyor. D<br />

vitamininin yanı sıra balık, beyin fonksiyonlarının<br />

gelişimi için gerekli çoklu<br />

doymamış yağ asitleri (omega 3), kalsiyum,<br />

fosfor, selenyum ve iyot mineralleri<br />

ile E vitamini için de iyi bir kaynak. Bu<br />

nedenle kış aylarında imkanlar dahilinde<br />

haftada 2-3 kez yenilmesi öneriliyor.<br />

6. Kış aylarındaki beslenme alışkanlıklarının<br />

başında, daha yağlı yiyecekleri<br />

tüketmeye eğilim vardır. Yağ tüketimine<br />

özellikle dikkat edilmeli, katı margarin<br />

ve tereyağından kaçınılmalı, yoğun yağlı<br />

etlerden uzaklaşılmalıdır.<br />

7. Kış aylarında vücut ağırlığı kontrolünün<br />

sağlamasında; basit karbonhidrat<br />

olan saf şeker ve şekerli besinler yerine<br />

kepekli ekmek, makarna, bulgur gibi<br />

tam tahıl ürünlerinin tüketilmesine<br />

özen gösterilmesi, enerjisi yüksek hamur<br />

tatlıları yerine sütlü tatlılar, meyve<br />

tatlılarının tercih edilmesi, hareketsizlik<br />

nedeniyle artan sindirim problemlerinin<br />

önlenmesinde posa içeriği yüksek kuru<br />

baklagillerin tüketilmesi (haftada 2-3<br />

kez) ve düzenli fiziksel aktivite yapılması<br />

önemli.<br />

8. Kış aylarında özellikle çocukların<br />

sevdiği sebzeler azdır. Çocuklara pırasa,<br />

kereviz, ıspanak gibi kış sebzelerini<br />

yedirmek birçok anne için problemdir.<br />

Bu nedenle ısrar etmek yerine bu<br />

sebzeleri değişik şekillerde sunmak<br />

belki de daha faydalı olacaktır. Örneğin;<br />

kereviz yemeğini sevmeyen çocuğunuza,<br />

bu sebzeyi rendeleyerek, yoğurda<br />

karıştırarak ve içine bir miktar da ceviz<br />

ekleyerek sunmak iyi bir yöntemdir.<br />

Aynı şekilde ıspanak yemeğini sevmeyen<br />

çocuklara, ıspanağı bir iç olarak<br />

kullanarak; börek, poğaça ya da krep<br />

yapılmalı ve çocukların bu besinleri<br />

tüketmeleri sağlanmalıdır.<br />

Vücut ısısını dengede tutabilmek için<br />

bol sıvı alımı gerekiyor. Yeterli sıvı alımı<br />

vücutta oluşan toksinlerin (zararlı öğeler)<br />

atılmasında, vücut fonksiyonlarının<br />

düzenli çalışmasında, metabolizma<br />

dengesinin sağlanmasında ve vücutta<br />

pek çok biyokimyasal reaksiyonun<br />

gerçekleşmesinde son derece önemli<br />

rol oynar. Bu nedenle, her gün en az<br />

2-2.5 litre (12-14 su bardağı) su içilmeli,<br />

sıvı alımının karşılanmasında ıhlamur,<br />

adaçayı, kuşburnu çayı, açık çay gibi<br />

içecekler tercih edilmelidir.<br />

72


73


SAKARYASPOR / GEZİ<br />

EN GÜZEL<br />

KAR<br />

MANZARASI<br />

SONBAHARIN SARI YAPRAKLARI, YAZIN PIRIL PIRIL GÜNEȘ<br />

ALTINDA YANAN KUMSALLARI...KIȘ MANZARASI DENİNCE DE AKLA<br />

HEMEN KARLA KAPLI AĞAÇLAR, DAĞLAR, TEPELER GELİYOR. KAR<br />

TÜM ÇİRKİNLİKLERİ ÖRTÜYOR, BEMBEYAZ GÜZELLİKLER KATIYOR.<br />

İȘTE TÜRKİYE’DE SEYRE DEĞER EN GÜZEL 10 KAR MANZARASI...<br />

Kış mevsiminde havaların soğuması ile birlikte beslenme şeklinde değişikliler oluyor, genellikle yağlı ve<br />

şekerli besinlere eğilim artıyor. Kış aylarında kapalı ortamlarda daha fazla vakit geçirilirken fiziksel aktivite<br />

yoğunluğunda azalma oluyor. Fiziksel aktivitenin az olması, gecelerin uzaması nedeni ile televizyon başında<br />

fazla zaman geçirilmesi ve besinlerin atıştırılması gibi nedenlerden dolayı vücut ağırlığında istenmeyen<br />

yönde değişiklikler olabiliyor. Genellikle yaz aylarında dikkat edilmeye başlanan kilo kontrolü, kış aylarında<br />

yerini ihmalkârlığa bırakıyor. Birçok insan, kalın giysiler içerisinde kilolarını daha rahat saklayabileceklerini<br />

düşünerek, sağlıklı beslenme alışkanlıklarından uzaklaşıyorlar.<br />

ZİGANA GEÇİDİ<br />

2 bin 32 metre yükseklikte<br />

Zigana<br />

Gümüşhane-Trabzon Karayolu’nun<br />

60. kilometresinde bulunan Zigana<br />

Geçidi, Gümüşhane’ye bağlı. Trabzon’a<br />

120 km uzaklıkta. Geçit 2 bin 32 metre<br />

yükseklikte bulunuyor. Yılın 5 ayı karla<br />

kaplı olan Zigana’da konaklama da yapılabilecek<br />

bir kayak tesisi var. Kendin<br />

pişir kendin ye türü tesisler de bolca<br />

bulunuyor. Zigana, Hamsiköy sütlacı ile<br />

meşhur. Trabzon ve Gümüşhane’den<br />

gün içinde sürekli araç bulma imkanı<br />

var. Temiz havası ve harika doğasıyla<br />

Trabzon ve Gümüşhaneliler’in günübirlik<br />

gezilerinde en çok tercih ettiği<br />

yerlerin başında geliyor.<br />

74


AYDER YAYLASI<br />

Yılın beş ayı karla kaplı<br />

Rize’nin Çamlıhemşin ilçesinde,<br />

Fırtına Vadisi ile Kaçkarlar arasında<br />

yer alıyor. Bin 200 metre rakımdaki<br />

yayla, Rize il merkezine 80 kilometre<br />

uzaklıkta. Ayder Yaylası’nın çevresinde<br />

3 bin metreyi aşan doruklar ve 2 bin<br />

metreye kadar yükselen ormanlar göz<br />

alabildiğine uzanıyor. Kaplıcaları da<br />

bir hayli ilgi görüyor. Kaplıca gün boyu<br />

ziyaretçi akınına uğruyor. 260 metre<br />

derinlikten çıkan 50 derecelik kaplıca<br />

suyunun başta romatizma, kireçlenme<br />

olmak üzere pek çok hastalığa iyi<br />

geldiği söyleniyor. Kış aylarında yaylada<br />

200 civarında olan yatak kapasitesi<br />

yazın, otel, pansiyon ve özel yayla<br />

evleri ile bin yatağa kadar çıkıyor. Yılın<br />

ortalama beş ayı karla kaplı olarak<br />

geçiyor.<br />

Ilgaz Dağı<br />

ILGAZ HACETTEPESİ<br />

Zengin doğal hayat<br />

Kastamonu Ilgaz Dağı’nın 2 bin 587 metrelik Büyük Hacettepesi ile 2 bin 547 metrelik<br />

Küçük Hacettepesi, kış aylarının vazgeçilmez adreslerinden. Kayak yapmayı<br />

sevenlerin gözdesi. Dört konaklama tesisi bulunuyor. Akarsuları, florası ve yaban<br />

hayvanlarıyla zengin bir doğal hayata sahip. Kayın, meşe, söğüt, titrek kavak,<br />

karaağaç, gökçeağaç, sarıçam ve boyu 40 metreyi bulan göknarları var. Dağdaki<br />

kayak merkezi İstanbul’a 460, Ankara’ya 210 kilometre uzaklıkta. Ulaşım, tur<br />

otobüsleri ve özel vasıtalarla sağlanıyor. Kayak merkezi, Aralık başından Nisan<br />

ayına kadar hizmet veriyor. Üç doğal pisti var. Ilgaz Dağı, 1976’da Bakanlar Kurulu<br />

kararı ile Milli Park ilan edildi.<br />

Ayder Yaylası<br />

SÜMELA MANASTIRI<br />

Çam ormanlarıyla çevrili<br />

Trabzon’un Maçka ilçesine bağlı Altındere<br />

köyü sınırları içerisinde, Altındere<br />

Vadisi’ne hakim Karadağ’ın eteklerinde,<br />

vadiden 300 metre yükseklikte<br />

sarp bir kayalık üzerinde kurulu. İl<br />

merkezine 48 kilometre uzaklıkta.<br />

Bitki zenginliği, peyzaj güzelliği, yaban<br />

hayatı ile yerli ve yabancı turistlerin ilgi<br />

odağı. Manastır yolu üzerinde birçok<br />

konaklama yeri bulunuyor. Çam ormanlarıyla<br />

çevrili Sümela Manastırı<br />

yılın beş ayı kar altında kalıyor. Hemen<br />

altında bulunan tesislerde de yılın her<br />

günü konaklamak mümkün.<br />

Sümela Manastırı<br />

75


SAKARYASPOR<br />

Yedi Göller<br />

YEDİGÖLLER<br />

Kar manzarası sisle birleşince<br />

Bolu’ya 42 kilometre uzaklıktaki Yedigöller,<br />

dere, ırmak ve vadiler arasında<br />

yer alıyor. Toplam 2 bin 900 hektarlık<br />

alana yayılan Sazlıgöl, İncegöl, Nazlıgöl,<br />

Küçükgöl, Deringöl, Büyükgöl<br />

ve Seringöl isimli 7 gölden oluşuyor.<br />

Göllerin etrafı meşe, gürgen, kızılağaç,<br />

karaağaç, karaçam, dişbudak, sarıçam,<br />

köknar, ıhlamur gibi ağaçlar ile<br />

fındık, alıç, üvez türü bodur bitkileri,<br />

eğrelti otları ve rengarenk çiçeklerle<br />

bezenmiş. Kasım ayının ikinci yarısı<br />

ile Aralık, Ocak, Şubat, Mart ve Nisan<br />

aylarında kar yağıyor. Gezi ve piknik<br />

amaçlı gelenlerin yanında, fotoğraf<br />

tutkunlarının da uğrak yeri.<br />

Dağların ardından yükselen sis, beyaz<br />

örtüyle birleşince doyumsuz bir<br />

manzara ortaya çıkıyor. Yedigöller Milli<br />

Parkı sahası içinde, villalardan oluşan<br />

31 yataklı bir dinlenme tesisi var.<br />

ABANT GÖLÜ<br />

Göl çevresinde fayton keyfi<br />

Bolu’ya 32 kilometre uzaklıkta bulunan<br />

Abant, bin 328 metre yükseklikte,<br />

çevresi çam ormanlarıyla kaplı. Çam,<br />

köknar, kayın ağaçlarının çoğunlukta<br />

olduğu ormanların arasında yaylalar<br />

bulunuyor. Aralık-Nisan arasında karlı.<br />

Çam ağaçlarının beyaz bir örtüyle<br />

kaplandığı Abant’a gelenler, 7 kilometrelik<br />

göl etrafında fayton, at ve bisiklete<br />

binilebiliyor, göl kenarında piknik<br />

yapıp, tepelerden kayarak karın keyfini<br />

çıkarabiliyor. Gölün kıyıları nilüfer<br />

çiçekleriyle kaplı, yer yer sazlıklarla<br />

çevrili. Abant’ta 5’er yıldızlı iki otel<br />

bulunmakta; Abant Palace ve Büyük<br />

Abant Oteli.<br />

Abant Gölü<br />

76


Uzungöl<br />

UZUNGÖL<br />

Botanik turu yapılıyor<br />

Trabzon Çaykara’da bulunan Uzungöl,<br />

Trabzon’a 99, Çaykara’ya 19 kilometre<br />

uzaklıkta. Deniz seviyesinden bin 90<br />

metre yükseklikte bulunan göl, dik<br />

yamaçlar ve muhteşem bir orman<br />

örtüsüyle çevrili. Uzungöl, yamaçlardan<br />

düşen kayaların Haldizen deresinin<br />

önünü kapamasıyla oluşmuş.<br />

Trekking, kuş gözlemi ve botanik<br />

turlar yapılıyor, civardaki yaylalara gezi<br />

düzenleniyor. Birçok konaklama tesisi<br />

bulunuyor. Uzungöl’ün boyu bin metre<br />

eni 500 metre, derinliği ise 15 metre.<br />

Trabzon’dan saat başı dolmuş kalkıyor.<br />

Yılın beş ayı karlar altında kalıyor.<br />

Sarıkamış Allahüekber Dağları Milli Parkı<br />

SARIKAMIŞ ORMANLARI<br />

Milli Park ilan edildi<br />

Sarıkamış ilçe merkezinin güney<br />

tarafında bulunan ormanlık alan Kars’a<br />

bağlı. İlçe merkezine 3 kilometre mesafede.<br />

Sarıkamış Ormanları ile Allahüekber<br />

Dağları’nı kapsayan alan Bakanlar<br />

Kurulu kararı ile Sarıkamış Allahüekber<br />

Dağları Milli Parkı olarak ilan<br />

edildi. Çamlarla kaplı bölge kış sporları<br />

bakımından da önemli bir merkez.<br />

77


SAKARYASPOR<br />

ULUDAĞ TUTYELİ PİSTİ<br />

Panoramik manzara<br />

Tutyeli Pisti, uzunluğu ve altyapısı bakımından<br />

kayak yapmaya çok elverişli.<br />

2 bin 550 metre yükseklikte bulunan<br />

pistte Aralık- Mart arası kayak yapmak<br />

için en uygun dönem. Birinci ve ikinci<br />

yerleşim bölgelerinde çok sayıda otel<br />

ve kamuya ait misafirhane bulunuyor.<br />

Bu pistin manzarası ise bir harika. Birinci<br />

ve ikinci yerleşim bölgelerindeki<br />

tüm otel ve tesisler ile Bakacak Bölgesi<br />

ayaklarınızın altında. Panoramik<br />

manzarası izleyenleri büyülüyor. Eğer<br />

hava berrak ise görüş mesafesi Gemlik<br />

Körfezi’ne kadar uzanıyor.<br />

Uludağ<br />

PALANDÖKEN<br />

Erzurum’a kuş bakışı<br />

Erzurum’un güney tarafına düşen Palandöken<br />

Dağı, kent merkezine 4 kilometre<br />

mesafede bulunuyor. Türkiye’nin<br />

en önemli kayak merkezlerinden biri.<br />

İki 5 yıldızlı, bir de 4 yıldızlı otelin yanı<br />

sıra, farklı kurumlara ait küçük oteller<br />

var. Kasım-Mayıs ayları arasında<br />

karla kaplı oluyor. Zirvesi 3 bin 185<br />

metrede bulunuyor. Özellikle geceleri,<br />

Erzurum’un ışıkları ayaklarınızın<br />

altına seriliyor. Erzurum’un üzerine sis<br />

çöktüğünde, sanki ayaklarınız yerden<br />

kesiliyor ve sadece karlı zirveleri görüyorsunuz.<br />

Günbatımı manzarası da ayrı<br />

bir güzelliğe sahip.<br />

Palandöken<br />

78


SAPANCA GÖLÜ<br />

Sapanca Gölü doğusunda yer alan<br />

Sakarya Nehri ve batısındaki İzmit<br />

Körfezi arasında, deniz seviyesinden<br />

33 m yükseklikte yer alıyor. Gölün<br />

uzunluğu, doğu-batı doğrultusunda<br />

16 km, eni ise kuzey-güney<br />

doğrultusunda 5 km’dir. Sapanca<br />

Gölü’nün çevresi ormanlar ve yüksek<br />

tepelerle çevrili. Göl çevresinde yıl<br />

boyunca yapılan gözlemlerde 12<br />

takımdan 28 familyaya 69 kuş türü<br />

belirlenmiştir. Etrafında yürümek ve<br />

bisiklete binmek oldukça keyifli. Sahil<br />

şeridindeki restoranlarda ise alabalık<br />

lezzetleri sunuluyor. Sapanca’da<br />

görülecek yerler arasında ilk sırada<br />

gelir.<br />

79


SAKARYASPOR / TURİZM<br />

HER BÖLGEDE<br />

BİR CENNET<br />

80


HER BÖLGESİ, HER ȘEHRİ İLE BİR TURİZM CENNETİ OLAN,<br />

KEȘFEDİLMEMİȘ BİRÇOK GÜZELİĞİ İÇİNDE BARINDIRAN BİR<br />

ÜLKEDE YAȘIYORUZ. TARİHİ VE DOĞAL GÜZELLİKLERİ İLE HER<br />

YIL BİNLERCE TURİSTİ ÇEKEN BU ÜLKEDE BİZLER BAZEN BİRÇOK<br />

YERİN İSMİNİ BİLE DUYMAMIȘ OLABİLİYORUZ. TÜRKİYE’Yİ YEDİ<br />

BÖLGE ÜZERİNDEN DEĞERLENDİREREK EN DİKKAT ÇEKEN YERLERİ,<br />

GÖRÜLMEYE DEĞER MERKEZLERİ SİZLER İÇİN ARAȘTIRDIK.<br />

Mardin<br />

Zigana Geçidi<br />

2 bin 32 metre yükseklikte Kültürler<br />

Sentezi:<br />

Mardin, Anadolu’yu Mezopotamya’ya<br />

bağlayan Mardin; tarihsel gelişim içerisinde,<br />

onlarca uygarlığa ve onlarca<br />

değişik din, etnik grup ve mezhebe ev<br />

sahipliği yapmış ve birbirinden farklı<br />

bu kültürler, sevgi ve hoşgörüyü bir<br />

potada harmanlayarak ve farklılıklarını<br />

koruyarak, yüzlerce, binlerce<br />

yıl bir arada ve dayanışma içerisinde<br />

yaşamasını bilmiş. Müslüman, Süryani,<br />

Yakubi, Keldani, Nesturi, Yezidi,<br />

Yahudi, Kürt, Arap, Çeçen, Ermeni vs.<br />

gibi farklı din ve farklı etnik kökenden<br />

gelen topluluklar; “doğal toplumsal<br />

hoşgörü” ve uzlaşma ile, “barış ve kardeşlik<br />

içerisinde” bir arada yaşamışlar.<br />

Mardin, bu özelliklerinden dolayı,<br />

“değişik kültürel yapıların barışçıl bir<br />

sentezini oluşturuyor”.<br />

Mardin isminin menşei üzerinde çeşitli<br />

rivâyetler vardır. Mardin’in bulunduğu<br />

bölgeye yerleştirilen “Marde” kavminden<br />

geldiği, bu bölgeye hükmeden<br />

bir kralın Mardin isminde oğlunun<br />

hastalanıp havası ve suyu iyi olan<br />

Batı Kalesi’ne gönderildiği, burada<br />

iyileşmesi üzerine Kale’nin bulunduğu<br />

yerde Mardin isimli şehrin kurulduğu,<br />

Süryânice mukaddes “Mara” kelimesinden<br />

geldiği, Sâsânî komutanlarından<br />

Mardius bu şehri îmâr ettiği için<br />

şehrin eski ismi yerine bu komutanın<br />

isminin verildiği gibi çeşitli rivâyetler<br />

var. Selçuklu Türkleri bu şehri fethedince,<br />

Bizanslıların “Mardie” Arapların<br />

“Maridin” ismi yerine kendi lisanlarına<br />

uygun olarak “Mardin” demişlerdir.<br />

Mardin’in bilinen târihi 3000 sene<br />

öncelere dayanıyor. Mardin bölgesi,<br />

Anadolu’da ilk siyâsî birliği kuran Hitit<br />

İmparatorluğu’nun sınırları dışında<br />

kalmış. Hititler zamânında bu bölge,<br />

Hurri Mitanni Krallığının elindeydi.<br />

Uzun müddet Bâbil ve Asur hâkimiyeti<br />

altında kalan Mardin’i Medler ele<br />

geçirmiş. M.Ö. 4. asırda Makedonya<br />

Kralı İskender, Anadolu ve İran’ı işgâl<br />

ederek imparatorluğuna ilhak etti.<br />

İskender’in ölümü üzerine imparatorluk<br />

parçalandı. Bu bölge Anadolu<br />

gibi Selevkos Devleti’nin payına düştü.<br />

Pers ve sonra Sâsânî hânedanları, bu<br />

bölgeyi ele geçirdiler. M.S. 1. asırdan<br />

îtibâren Roma İmparatorluğu, Toros<br />

ve Fırat ötesi Doğu ve Kuzeydoğu<br />

Anadolu için İran’la mücâdele etti. Her<br />

iki ülke arasında bu bölge el değiştirdi<br />

ve Roma tam bir hâkimiyet kuramadı.<br />

M.S. 395’te Roma İmparatorluğu bölününce<br />

Anadolu gibi bu bölge de, Doğu<br />

Roma (Bizans)’nın payına düştü. 640<br />

târihinde Hazret-i Ömer’in halîfeliği<br />

zamânında, İyaz ibni Ganm kumandasındaki<br />

İslâm ordusu, Mardin’i<br />

fethederek, İslâm devletine kattı. 1071<br />

Malazgirt Zaferinden sonra Mardin<br />

toprakları Selçuklu Türklerinin eline<br />

geçti. Büyük Selçuklulardan sonra<br />

ise Eyyûbîler, Türkiye Selçukluları,<br />

İlhanlılar, Mısır-Suriye-Türk-Memlûk<br />

İmparatorluğu, Timurlular, Karakoyunlular<br />

ve Akkoyunlular hâkim oldu.<br />

1507’de İran’daki Safevîler, Mardin’i<br />

ele geçirdiler.<br />

Mardin<br />

81


SAKARYASPOR<br />

MARDİN, BİRÇOK<br />

FARKLI HALKTAN<br />

İNSANIN BİR ARADA<br />

YAȘAYABİLDİĞİ,<br />

DEĞİȘİK KÜLTÜREL<br />

YAPILARIN<br />

BARIȘÇIL BİR<br />

SENTEZİNİ<br />

OLUȘTURUYOR.<br />

Mardin<br />

Yavuz Sultan Selim Han, 1517 Çaldıran<br />

Zaferi ile Safevîleri Anadolu’dan<br />

attı. Bıyıklı Mehmed Paşa, Mardin’i<br />

fethederek, Osmanlı Devletine bağladı.<br />

Osmanlı devrinde Mardin “Diyâr-ı<br />

Bekr” Beylerbeyliğinin (eyâletinin) 24<br />

sancağından (vilâyetinden) biriydi.<br />

Mardin<br />

Nereyi görmeli?<br />

Mardin gibi bir müze kent olan Midyat,<br />

Mardin’den yaklaşık 1.5 saat uzaklıkta<br />

yer alıyor. Mardin’e benzer evlerin, taş<br />

konakların, kemerli geçitlerin, minare<br />

gibi yükselen çan kuleleriyle Süryani<br />

kiliselerinin bulunduğu Midyat, bir ortaçağ<br />

kentini andırıyor. Bölgeyi Süryanilerin<br />

yavaş yavaş terk etmesi ve göç<br />

almasıyla şehir merkezi 2 km ötedeki<br />

Estel’e kaymış. Telkari diye bilinen taş<br />

işçiliğinin en güzel örnekleri Midyat’ta<br />

bulunuyor.<br />

Mardin’in 5 km doğusunda yer alan<br />

Deyrulzafaran, Yukarı Mezopotamya<br />

tarihi yapıtlarının en tanınmış olanlarından<br />

biri ve Süryani Kadim cemaatinin<br />

dini merkezi. Deyrul; ibadet edilen<br />

yer, zafaran ise civarda bolca yetişen<br />

safran otu anlamında. Manastır, 4.<br />

asırda inşa edilmiş 1600 yıllık bir yapı.<br />

Bugünkü Süryanilerin ataları olan ve<br />

güneşe tapan Aramiler, M.Ö. iki binden<br />

başlayarak 4 bin yıl boyunca burada<br />

her güneş doğuşunda bir ayin düzenleyerek<br />

güneşe kurbanlar sunuyorlarmış.<br />

İsa Mesih’ten sonra Hıristiyanlığı<br />

benimseyip kiliseler kurmuşlar.<br />

Manastır kurulduğu dönemden kalma<br />

mozaikler bugün de duruyor.<br />

82


Amasra<br />

Başından birkaç evlilik geçen Amastris,<br />

son kocası Denys tembellik hastalığına<br />

tutulup, şişmanlıktan kımıldayamaz<br />

hale gelince yönetime el koydu.<br />

Sesamos’a çekilip buranın imarını<br />

başlıca amaç edindi. Amastris’in ölümünden<br />

sonra kent Pontus yönetimine<br />

geçti. Bu dönem Amasra’nın refah<br />

çağı oldu. Pontus’un Roma’ya yenilmesinden<br />

sonra Sesamos, Marmaralı<br />

korsanlar tarafından yağma edildi.<br />

Daha sonra Romalılar kapsamlı bir<br />

imara giriştiler, Roma egemenliği 500<br />

yıl kadar sürdü. Kent Roma’dan sonra<br />

Bizans yönetimine geçti. Ekim 1460<br />

tarihinde Fatih kenti Osmanlı topraklarına<br />

kattı. Osmanlı yönetimindeki<br />

şehir, Bolu Sancak Beyliği’ne baglı bir<br />

merkez olarak varlığını sürdürmüş,<br />

bu dönemde şehri ziyaret eden Batılı<br />

gezginler büyük bir hayranlıkla bahsetmişlerdir.<br />

Canlı bir tarih görünümünde olan<br />

manastırın en büyük özelliklerinden<br />

biri de içinde 52 Süryani patriğinin mezarlarının<br />

bulunması. Manastırın 1 km<br />

kuzeyinde kayalara oyulmuş Meryem<br />

Ana Kilisesi (Theodoros Tapınağı) ve<br />

Mar Yakup Manastırı ile Deyrulzafaran<br />

bir üçlü oluşturmakta. Manastırın içinde<br />

tarihi bir İncil ve kutsal taş mevcut<br />

ve ilk tıp fakültesinin burada kurulduğu<br />

söyleniyor.<br />

Midyat’ın 18 km doğusunda yer alan<br />

Mar Gabriel Manastırı’nın yerel adı<br />

Deyrulumur. Kuş uçmaz kervan geçmez<br />

bir dağ başında yalnız, müstahkem<br />

bir manastır. Süryani cemaatinin<br />

ünlü ve büyük yapıtlarından olan manastır,<br />

yüksekçe bir tepeye yapılmış.<br />

Manastırın temelleri M.S. 397 yılında<br />

atılmış ve kısa sürede tamamlanmış.<br />

Değişik tarihlerde manastırın içinde ve<br />

dışında ekler yapılmış.<br />

Bir kısmı Bizans mozaikleriyle bezeli.<br />

Cumhuriyetten sonra uzun süre terkedilen<br />

manastır, şimdiki metropolitin<br />

gayretleriyle yeniden canlandırılmış.<br />

Yirmi kadar rahibe, yöredeki boşaltılan<br />

manastırlardan buraya taşınmışlar.<br />

Ayrıca muhtaç gençler ve yurt dışından<br />

gelen konuklar manastırda barınabiliyor.<br />

Diğer adı “Kartal Yuvası” olan<br />

Mardin Kalesi, Subari, Sümer, Babil,<br />

Mitaniler, Asur, Pers, Roma, Bizans,<br />

Emevi, Abbasi, Hamdaniler, Selçuklu-<br />

lar, Artuklu, Karakoyunlu, Akkoyunlu,<br />

Safeviler, Osmanlılar dönemlerini, kimi<br />

zaman zaferleri, kimi hayal kırıklıklarını<br />

yaşamış çok önemli bir kale. Kalenin<br />

ovadan yüksekliği bin metre kadar. Bir<br />

kısmı sarp kayaların üzerine oturmuş<br />

olan kalenin güney kesiminde bir kule<br />

hala ayakta. 19.yüzyılın ilk yarısında<br />

mevcut olan surların, bugün bazı<br />

yerlerde yalnız temellerine rastlanıyor.<br />

Birçok kez kuşatılan kale, Timur’u bile<br />

çileden çıkaran direnişini, bünyesinde<br />

barındırdığı su sarnıçları ve ambarlarındaki<br />

bolluk ile sağlamış.<br />

Karadeniz’in incisi Amasra<br />

Kraliçe’nin kenti olarak adlandırılan<br />

Amasra’nın bilinen ilk adı Sesamos’tur.<br />

Ünlü coğrafyacı Strabon’a göre<br />

Sesamos’u İskitlerin bir kolu olan<br />

Amazonlar kurdular. İlk dönem kaynaklarında<br />

Sesamos’un ne anlama<br />

geldiğine rastlanmıyor. Amasralılar<br />

bu adın her bahar Boztepe yamaçlarını<br />

örten yabani susam çiçeklerinden<br />

doğmuş olabileceğini anlatırlar. Kent<br />

300 yıl kadar Fenike egemenliğinde<br />

kalmış. Sesamos o devirlerde canlı bir<br />

pazar yeri ve işlek bir iskeleydi. MÖ.<br />

9. yy’da Fenike Karadeniz kolonilerini<br />

terk edince kent İyonlar’ın egemenliğine<br />

girdi. Bugünkü Amasra’yı<br />

İskender’in baldızı İranlı kraliçe<br />

Amastris kurdu.<br />

Amasra’da görülebilecek yerler<br />

Osmanlı Hamamı, Amasra Kalesi,<br />

Oyma Mağaralar, Kemerdere Köprüsü,<br />

İçkale Mescidi, Bedesten, Fatih Camii,<br />

Antik Tiyatro, Gürcüoluk Mağarası,<br />

Çekiciler Çarşısı ve Kuşkayası Yol Anıtı<br />

Amasra’da mutlaka görülmesi gereken<br />

yerler. Amasra Kalesi’nin tepesinden<br />

Amasra’yı panaromik görebilir,<br />

manzarayı seyrederken çayınızı içebilirsiniz.<br />

Bizans döneminde ünlü olan<br />

buradaki tapınak, Osmanlı zamanında<br />

uzun yıllar boş kalmış ve kendiliğinden<br />

yıkılmış. Döşeme mozaiklerini ve<br />

temellerini ise defineciler sökmüşler.<br />

Yapılan bilimsel etüdler sonucunda<br />

burasının; bir narteks ile köşe oda ve<br />

apsidlere yer verilerek orta mekana<br />

“Haç” planı sağlanmış bir kilise olduğu<br />

açıklanmış. Büyükada’nın, Amasra<br />

‘dan 150-200 metre kadar açıkta<br />

ve her türlü havada kolayca gidilip<br />

gelinemeyecek bir durumda olması<br />

dikkate alınınca Büyükada kilisesinin<br />

yanındaki diğer binalarla bir külliye niteliğinde<br />

ve Manastır işlevinde olduğu<br />

muhakkak. Adanın güney-batı eteğinden<br />

başlayıp tepeye doğru devam eden<br />

kaya basamakları da buraya ulaşıyordu.<br />

Çekiciler Çarşısı’nda tahtadan el<br />

işi değişik hediyelik eşyalar bulabilirsiniz.<br />

Roma İmparatorluğu zamanında<br />

Tiberius Claudius Cermanicus (M.S<br />

41-54) zamanında, Doğu Eyaletleri<br />

İnşaat Ordusu (Legion) Komutanlığı<br />

yaptıktan sonra kaydıhayat şartıyla<br />

Bithynia-Pontus Valiliğine atanan Gaius<br />

Julius Aquilla tarafından yaptırılmış<br />

83


SAKARYASPOR<br />

Amasra<br />

karayolu dinlenme yeri ve anıtı olan<br />

Kuşkayası Yol Anıtı, Krateria-Amastris<br />

ara yolunun son dinlenme noktasında,<br />

Amasra’ya 4 km. mesafede yer alıyor.<br />

Yapıldığı zaman muhtemelen bir de<br />

anıtsal çeşmeyi kapsıyordu. Fakat sonradan<br />

bu çeşme yıkıldı ve suyu biraz<br />

aşağıda, halen Askersuyu diye bilinen<br />

yerde uzun zaman bir pınar olarak<br />

kullanılırdı. Anıt manzumesi şimdiki<br />

durumda, çok muntazam kaya dilimleri<br />

üzerine işlenmiş birbirini tamamlayan<br />

iki kitabeyi, bir insan figürü ile bir<br />

kartal figürü içeren “orta kabartma”<br />

tekniğiyle oyulmuş bir kompozisyon,<br />

oturma sedirlerini ve bir kaç kaya<br />

nişini kapsıyor. Tüm bunlar, yekpare<br />

kayaya oyulmuş, yol kalıntısı boyunca<br />

sıralanıyor. 260-140 cm boyutunda ve<br />

50 cm derinliğinde kemerli bir nişin<br />

içinde kalan normal bir insan büyüklüğündeki<br />

başsız kabartmanın İmparator<br />

Claudius’a mı yoksa yolu yaptıran<br />

Aquilla’ya mı ait olduğu bilinmiyor. Bu<br />

nişin sağında Toskan üslubunda kalın<br />

oyma bir sütunun başlığına bir kartal<br />

oyulmuş.<br />

Kuşkayası, Anadolu’da başka örneği<br />

bulunmayan biricik yol anıtıdır. Eni 5<br />

metreyi bulan Roma kaya yolunun son<br />

izleri de bu anıtın önünde, yüzyıllarca<br />

kullanılmaktan hasıl olan aşınmışlığı<br />

ile görülebiliyor. Amasra’ya kadar<br />

gidipte sahilde yürüyüş yapmamak<br />

olmaz. Yazın denize de girilebilen bu<br />

yerde deniz özleminizi bir miktar olsada<br />

giderebilirsiniz.<br />

Ege’nin en gözde adası Cunda<br />

Alibey Adası ya da Cunda, Ayvalık<br />

koyundaki Ayvalık adaları olarak<br />

adlandırılan irili ufaklı 23 adanın içinde<br />

yerleşime açık tek ada. Ayrıca Ege<br />

Denizi’nde bulunan 4. büyük ada olma<br />

özelliğini taşıyor.<br />

Alibey Adası’nın bugünkü ismi, Kurtuluş<br />

Savaşı’nda padişahın ‘Yunanlılar’a<br />

teslim olun’ emrine karşı gelerek<br />

silahlı mücadeleye başlayan ilk birliğin<br />

kumandanı Yarbay Ali Çetinkaya’ya<br />

ithaf edilmiş. Ada daha önce Cunda<br />

ve Moshonisia (Kokuluada) isimleriyle<br />

tanınıyormuş. Piri Reis’in<br />

Kitab-ı Bahriyesi’nde bahsettiği Yund<br />

Adaları’nın bu bölgeye ait olduğu tahmin<br />

ediliyor.<br />

Adanın nüfusu 2000 yılı itibariyle 5<br />

bin, ancak bu rakam yazın 20 bin’e<br />

kadar çıkabiliyor. Adanın nüfusunun<br />

çoğunluğu Girit ve Midilli adalarından<br />

1924 nüfus mübadelesi zamanında göç<br />

eden Türkler’den oluşuyor. Bu yüzden<br />

adanın yaşlı nüfusunun çoğu Rumca-<br />

Yunanca’yı bilmekte. Son yıllarda ada<br />

nüfusu, emeklilik günlerini sakin bir<br />

yörede geçirmek isteyen büyük şehir<br />

sakinleri tarafından arttırılmış.<br />

Alibey Adası’nın anakaraya bağlantısı<br />

iki ayrı köprü ile sağlanıyor. Dolap<br />

Boğazı mevkiinde 1964 yılında inşa<br />

edilmiş olan Türkiye’nin ilk boğaz<br />

köprüsü, Alibey ve Lale Adaları’nı birleştiriyor.<br />

Lale Adası ise ankaraya 1817<br />

yılında denizin doldurulmasıyla yapılan<br />

500 metrelik hemzemin bir köprü-yol<br />

ile bağlanmakta. Adanın Kurtuluş<br />

Savaşı sırasında düşman kuvvetlerine<br />

katılacağı ancak halkın adayı düşman<br />

kuvvetlerine gitmesin diye bir gecede<br />

taşlarla anakaraya bağladıkları<br />

söyleniyor. Yazları Ayvalık’tan Alibey<br />

Adası’na her saat motor seferleri<br />

de yapılıyor. Adaya otomobilleriyle<br />

gidenler girişte park etmeliler. Zaten<br />

daracık sokaklarda yürümek çok daha<br />

keyifli.<br />

Alibey Adası son yıllarda yerli turizm<br />

merkezleri arasına girdi. Özellikle<br />

sahil şeridindeki rakı-balık lokantaları<br />

ve içki mezeleri ile biliniyor.<br />

84


Cunda<br />

CUNDA UFAK VE SEVİMLİ<br />

BİR YER:<br />

DAR ARA SOKAKLARINDA<br />

BULUNAN EVLERİN<br />

MİMARİSİ, KİLİSELERİ, ESKİ<br />

EVLERİN YA DA AHIRLARIN<br />

DEKORE EDİLEREK BİR<br />

KAFE YA DA BAR HALİNE<br />

GETİRİLMİȘ OLMASI,<br />

İSKELENİN KARȘISINDAKİ<br />

TAȘ KAHVE’NİN İNANILMAZ<br />

YÜKSEKLİKTEKİ TAVANI,<br />

ENFES MİMARİSİ VE<br />

BÜYÜLEYİCİ ATMOSFERİ İLE…<br />

Günlük tekne gezileri sayesinde civar<br />

adalara ve adanın karadan ulaşılması<br />

zor bölgelerine gitmek mümkün.<br />

Midilli Adası’na günü birlik seferler<br />

ise özellikle yaz aylarında yabancı turistlerin<br />

adaya ve Ayvalık’a gelmelerini<br />

sağlıyor. Adanın yüksek kesimlerinden<br />

boğazların, adaların, iç içe girmiş koyların<br />

güzellikleri seyre değer.<br />

Alibey Adası doğal güzellikleri ve<br />

tarihi yapıları nedeniyle koruma altına<br />

alınmış ve 1976 yılında Ayvalık ve<br />

çevresindeki 17 bin 900 hektarlık alan<br />

doğal ve tarihi sit alanı olarak kabul<br />

edilmiş. Alibey Adası’nda mübadele<br />

öncesinden, Rum Ortodoks cemaatinden<br />

kalma sekiz tane manastır<br />

bulunuyor. Kiliselerin en büyüğü Taksiyarhis<br />

Kilisesi. Bu yapıların koruma<br />

altına alınması ancak Alibey Adası’nın<br />

tanınması ve restorasyon için sermaye<br />

aktaracak sponsorların adada mülk<br />

satın almaları ile mümkün olabilmiş.<br />

Son olarak ‘Aşıklar Tepesi’ olarak<br />

bilinen mevkide bulunan değirmenin<br />

restorasyonu 2006 yılında tamamlanmış<br />

ve ziyarete açılmış. Adada, halen<br />

restorasyon için sponsor bekleyen pek<br />

çok tarihi eser bulunuyor. Ada ufak ve<br />

sevimli bir yer.<br />

85


SAKARYASPOR<br />

Dar ara sokaklarında bulunan evlerin<br />

mimarisi, kiliseleri, eski evlerin ya da<br />

ahırların dekore edilerek bir kafe ya da<br />

bar haline getirilmiş olması, iskelenin<br />

karşısındaki Taş Kahve’nin inanılmaz<br />

yükseklikteki tavanı, enfes mimarisi ile<br />

büyüleyici atmosferi, evlerin camlarında<br />

rengarenk açmış çiçekler… Taş<br />

Kahve, en sıcak günde serindir ve çayı<br />

her zaman tazedir.<br />

İç Anadolu’nun “Atlar Diyarı”:<br />

Kapadokya<br />

Kapadokya’nın eşsiz güzelliği, bundan<br />

yaklaşık 60 milyon yıl önce üç yanardağın<br />

püskürttüğü lavlardan arta kalan<br />

küllerin geçen milyonlarca yıl boyunca<br />

yağmur, rüzgar ve diğer doğa olayları<br />

ile aşındırılması sonucu ortaya çıkmış.<br />

Çağlar boyunca birçok medeniyete ev<br />

sahipliği yapmış olan Kapadokya İpek<br />

Yolu’nun en önemli ticari merkezlerinden<br />

biriydi. Aynı zamanda ”Atlar Diyarı”<br />

olarak da bilinen, doğa ve tarihin iç<br />

içe geçtiği bu güzel yerde Peribacaları<br />

ön plana çıkıyor.<br />

İnsan yerleşimlerinin Paleolitik döneme<br />

kadar uzandığı Kapadokya’nın<br />

yazılı tarihi Hititlerle başlar. Tarih<br />

boyunca ticaret kolonilerini barındıran<br />

ve ülkeler arasında ticari ve sosyal bir<br />

köprü kuran Kapadokya, İpek Yolu’nun<br />

da önemli kavşaklarından biridir.<br />

MÖ 12. yüzyılda Hitit<br />

İmparatorluğu’nun çöküşüyle bölgede<br />

karanlık bir dönem başlar. Bu dönemde<br />

Asur ve Frigya etkileri taşıyan geç<br />

Hitit Kralları bölgeye egemen olur.<br />

Bu Krallıklar MÖ 6. yüzyıldaki Pers<br />

işgaline kadar sürer. Bugün kullanılan<br />

Kapadokya adı, Pers dilinde “Güzel<br />

Atlar Ülkesi” anlamına geliyor. MÖ 332<br />

yılında Büyük İskender Persleri yenilgiye<br />

uğratır, ama Kapadokya’da büyük<br />

bir dirençle karşılaşır. Bu dönemde<br />

Kapadokya Krallığı kurulur. MÖ 3. yüzyıl<br />

sonlarına doğru Romalıların gücü<br />

bölgede hissedilmeye başlar. MÖ 1.<br />

yüzyıl ortalarında Kapadokya Kralları,<br />

Romalı generallerin gücüyle atanmakta<br />

ve tahttan indirilmektedir. M.S.<br />

17 yılında son Kapadokya kralı ölünce<br />

bölge Roma’nın bir eyaleti olur.<br />

MS 3. yüzyılda Kapadokya’ya Hıristiyanlar<br />

gelir ve bölge onlar için<br />

bir eğitim ve düşünce merkezi olur.<br />

303-308 yılları arasında Hıristiyanlara<br />

uygulanan baskılar iyice artar. Fakat<br />

Kapadokya baskılardan korunmak ve<br />

Hıristiyan öğretiyi yaymak için ideal bir<br />

yerdir.<br />

Cennet - Cehennem<br />

İNSAN YERLEȘİMİ PALEOLİTİK DÖNEME<br />

KADAR UZANAN KAPADOKYA, DAHA<br />

SONRAKİ DÖNEMLERDE HIRİSTİYANLIĞIN<br />

EN ÖNEMLİ MERKEZLERİNDEN BİRİ OLMUȘ.<br />

KAYALARA OYULAN EVLER VE KİLİSELER,<br />

BÖLGEYİ ROMA İMPARATORLUĞU’NUN<br />

BASKISINDAN KAÇAN HIRİSTİYANLAR İÇİN<br />

DEVASA BİR SIĞINAK HALİNE GETİRMİȘ.<br />

Kapadokya<br />

86


Kapadokya<br />

Derin vadiler ve volkanik yumuşak<br />

kayalardan oydukları sığınaklar<br />

Romalı askerlere karşı güvenli bir<br />

alan oluşturur. 4. yüzyıl, daha sonra<br />

“Kapadokya’nın Babaları” olarak<br />

adlandırılan insanların dönemi olur.<br />

Fakat bölgenin önemi, III. Leon’un<br />

ikonları yasaklamasıyla doruk noktasına<br />

ulaşır. Bu durum karşısında, ikon<br />

yanlısı bazı kişiler bölgeye sığınmaya<br />

başlar. İkonoklazm hareketi yüz yıldan<br />

fazla sürer (726-843). Bu dönemde<br />

birkaç Kapadokya kilisesi İkonoklazm<br />

etkisinde kaldıysa da, ikondan yana<br />

olanlar burada rahatlıkla ibadetlerini<br />

sürdürdüler. Kapadokya manastırları<br />

bu devirde oldukça gelişir.<br />

Yine bu dönemlerde, Anadolu’nun<br />

Ermenistan’dan Kapadokya’ya kadar<br />

olan Hıristiyan bölgelerine Arap<br />

akınları başlar. Bu akınlardan kaçarak<br />

bölgeye gelen insanlar bölgedeki kiliselerin<br />

tarzlarının değişmesine sebep<br />

olur. 11. ve 12. yüzyıllarda Kapadokya<br />

Selçukluların eline geçer. Bu ve bunu<br />

takip eden Osmanlı zamanlarında<br />

bölge sorunsuz bir dönem geçirir.<br />

Bölgedeki son Hıristiyanlar 1924-26<br />

yıllarında yapılan mübadeleyle, arkalarında<br />

güzel mimari örnekler bırakarak<br />

Kapadokya’yı terkettiler.<br />

Bölge günümüzde turizm açısından<br />

büyük bir öneme sahip. Avanos, Ürgüp,<br />

Göreme, Akvadi, Uçhisar ve Ortahisar<br />

Kaleleri, El Nazar Kilisesi, Aynalı Kilise,<br />

Güvercinlik Vadisi, Derinkuyu, Kaymaklı,<br />

Özkonak Yeraltı Şehirleri, Ihlara<br />

Vadisi, Selime Köyü, Çavuşin, Güllüdere<br />

Vadisi, Paşabağ-Zelve belli başlı<br />

görülmesi gereken yerler. Kayalara<br />

oyulmuş geleneksel Kapadokya evleri<br />

ve güvercinlikler yörenin özgünlüğünü<br />

dile getirir. Bu evler 19. yüzyılda<br />

yamaçlara ya kayalardan ya da kesme<br />

taştan inşa edilmişler. Bölgenin tek<br />

mimarı malzemesi olan taş yörenin<br />

volkanik yapısından dolayı ocaktan<br />

çıktıktan sonra yumuşak olduğundan<br />

çok rahat işlenebilmekte ancak hava<br />

ile temas ettikten sonra sertleşerek<br />

çok dayanıklı bir yapı malzemesine<br />

dönüşmekte. Kullanılan malzemenin<br />

bol olması ve kolay işlenebilmesinden<br />

dolayı yöreye has olan taş işçiliği gelişerek<br />

mimari bir gelenek halini almış.<br />

Gerek avlu gerekse ev kapılarının<br />

malzemesi ahşaptır. Kemerli olarak<br />

yapılmış kapıların üst kısmı stilize<br />

sarmaşık veya rozet motifleriyle süslenmiştir.<br />

Yöredeki güvercinlikler 19.<br />

yüzyılın sonları, 18. yüzyılda yapılmış<br />

küçük yapılardır. İslam resim sanatını<br />

göstermek açısından önemli olan güvercinliklerin<br />

bir kısmı manastır veya<br />

kilise olarak inşa edilmişlerdir. Güvercinliklerin<br />

yüzeyi yöresel sanatçılar<br />

tarafından zengin bezemeler, kitabeler<br />

ile süslenmişlerdir. Bölge şarapçılık ve<br />

üzüm yetiştiriciliği ile de ünlüdür.<br />

Akdeniz’de doğal bir oluşum: Cennet<br />

ve Cehennem çöküğü<br />

Cennet ve Cehennem çökükleri, doğal<br />

yollarla oluşmuş Silifke - Narlıkuyu<br />

yakınlarında bulunan tarihi ve turistik,<br />

çok derin mağaralardır.<br />

Akdamar Kilisesi<br />

87


SAKARYASPOR<br />

Akdamar Adası<br />

İki çökük arasında 80 metre mesafe<br />

vardır.Oluşumu çok eski çağlara dayanan<br />

Cennet – Cehennem çökükleri,<br />

bir yeraltı deresinin yol açtığı kimyasal<br />

erozyonla tavanın çökmesi sonucu<br />

meydana gelmiş büyük çukurlardır. Silifke-<br />

Narlıkuyu yakınlarında bulunan<br />

çöküklerden Cennet çöküğünün elips<br />

biçimindeki ağız kısmı çapları 250 m<br />

ve 110 m olup derinliği 70 metredir.<br />

Çökük tabanının güney ucunda 200 m<br />

uzunluğunda ve en derin noktası 135<br />

m olan büyük bir mağara girişi ve bu<br />

mağaranın ağzında küçük bir kilise<br />

vardır. Kilisenin giriş kapısı üzerindeki<br />

4 satırlık kitabede, bu kilisenin 5.yy’da<br />

Paulus adında dindar bir kişi tarafından<br />

Meryem Ana’ya ithafen yaptırılmış<br />

olduğu yazılıdır.<br />

300 basamakta varılan kiliseden sonraki<br />

mağaranın bitim noktasında mitolojik<br />

bir yeraltı deresinin sesi duyulur.<br />

Cennet çöküğünün 75 m kuzeyindeki<br />

Cehennem çukuru da Cennet çöküğü<br />

gibi oluşmuş.<br />

Ağız çember çapları 50 m ve 75 m,<br />

derinliği 128 metre olan çöküğün<br />

kenarları uygun olmadığı için içerisine<br />

inmek mümkün değil. Mitolojiye göre<br />

Zeus, alevler kusan yüz başlı ejderha<br />

Typhon’u buradaki bir kavgada yendikten<br />

sonra, onu Etna Yanardağı’nın<br />

altına sonsuza dek kapatmadan önce<br />

bir süre Cehennem çukurunda hapsetmiştir.<br />

Doğu Anadolu’da bir ada:<br />

Akdamar<br />

Van’ın Gevaş ilçesi sınırları içerisinde<br />

yer alan ve Doğu Anadolu’nun görülmesi<br />

gereken merkezlerinden biri<br />

olan Akdamar Adası, 70 bin metrekare<br />

olan yüzölçümü ve 3 kilometreyi bulan<br />

kıyı uzunluğu ile orta büyüklükte bir<br />

ada. En yüksek noktası deniz seviyesinden<br />

1912 metre yüksekte bulunan<br />

adanın batı uçlarında yüksekliği 80<br />

metreye ulaşan dik kayalıklar var.<br />

Adanın adının nereden geldiğine dair<br />

yaygın halk hikâyesine göre, zamanında<br />

bu adada yaşayan Ermeni baş<br />

keşişin güzelliği dillere destan Tamara<br />

adında bir kızı vardır.<br />

Adanın çevresindeki köylerde çobanlık<br />

yapan bir genç bu kıza âşık olur. Bu<br />

genç Tamara’yla buluşmak için her<br />

gece adaya yüzer. Tamara ise gece<br />

karanlığında yerini belli etmek için<br />

onu bir fenerle bekler.<br />

Bundan haberdar olan kızın babası,<br />

fırtınalı bir gecede elinde fenerle adanın<br />

kıyısına iner ve sürekli yer değiştirerek<br />

gencin boşuna yüzüp, gücünü<br />

yitirmesine neden olur. Yüzmekten gücünü<br />

yitirip, yorulan genç çoban boğulur<br />

ve boğulmadan önce son nefesinde<br />

“Ah Tamara!” diye haykırır. Bunu<br />

duyan kız da hemen ardından kendini<br />

gölün sularına bırakır. O günden<br />

sonra ada Ah Tamara! ismi ile anlatılır.<br />

Bu hikâye Ermeni şair Hovhannes<br />

Tumanyan anlatımıyla efsaneleşmiştir.<br />

Bu efsanenin tarihi gerçeklerle<br />

alakasının zayıf olduğu şüphesizdir.<br />

9. yüzyıldan itibaren kaydedilmiş olan<br />

Ağtamar adının Arapça ĞMR kökünden<br />

“kabartı, tümsek” anlamına gelen bir<br />

türev olması daha kuvvetli bir olasılık<br />

olarak değerlendirilebilir. Günümüzde<br />

adın Türkçeleştirilmiş biçimi olarak<br />

Akdamar kullanılıyor.<br />

En eski kaynaklarda adanın adı, Gevaş<br />

bölgesinde hüküm süren Ermeni<br />

Rştuni sülalesine atfen Rştunik<br />

Adası olarak geçiyor. 705 yılında Vard<br />

Rştuni’nin adada öldürülerek Rştuni<br />

beyliğine son verilmesinden sonra<br />

ada ve yöresi, daha önce Başkale’de<br />

(Ağbak) hüküm süren Ardzruni süla-<br />

88


Cumalıkızık Evleri<br />

lesinin eline geçmiştir. 908’de I. Gagik<br />

Ardzruni bazı Ermeni ve Müslüman<br />

beyleriyle anlaşarak Gevaş’ta (Vostan)<br />

kendini Vaspuragan Kralı ilan etmiş<br />

ve bilahare başkentini adaya taşımaya<br />

karar vermiştir. I. Gagik adada halen<br />

mevcut olan kiliseden başka müstahkem<br />

bir kasaba, saray, çarşı ve liman<br />

inşa ettirmiştir. Ada üzerindeki sivil<br />

yerleşimin 16. yüzyıl başlarına kadar<br />

canlı olarak varlığını sürdürdüğü ve<br />

1535 Osmanlı-İran Harbi’nde tahrip<br />

edildiği anlaşılıyor.<br />

16. yüzyıldan sonra sivil yerleşimin<br />

bulunmadığı adada Kutsal Haç’a<br />

(Surp Khaç) adanmış bir Ermeni<br />

manastırı varlığını sürdürüyor. 19.<br />

yüzyıl sonlarında 300 civarında keşişin<br />

ikamet ettiği manastır, 1895 ve 1915<br />

olaylarından sonra terkedilmiş. Adanın<br />

güney doğusuna kurulmuş olan<br />

kilise, mimari açıdan Ortaçağ Ermeni<br />

sanatının en parlak eserleri arasında<br />

sayılıyor. Kızıl andezit taşından inşa<br />

edilmiş olan kilisenin dış cephesi,<br />

alçak rölyef şeklinde işlenmiş zengin<br />

bitki ve hayvan motifleriyle ve Kutsal<br />

Kitap’tan alınma sahnelerle bezenmiş.<br />

Kilise bu özelliğiyle de Ermeni mimari<br />

tarihi içinde eşsiz bir konuma sahip.<br />

Osmanlı evleri ile ünlü Cumalıkızık<br />

Osmanlı sivil mimarisinin en görkemli<br />

köy yerleşimini günümüze ulaştıran<br />

Cumalıkızık, son yıllarda ülkemiz<br />

yanında tüm dünyada da tanınmaya<br />

başladı. Osmanlıların Bursa’da ilk<br />

yerleştikleri bölgelerden olan Cumalıkızık,<br />

180’i halen kullanılan, bazılarında<br />

ise koruma ve restorasyon<br />

çalışmalarının yapıldığı toplam 270 ev<br />

ile Osmanlı dönemi konut dokusunu<br />

günümüze taşıyor.<br />

1969 yılında Cumalıkızık yerleşiminin<br />

güneydoğusunda Uludağ eteklerindeki<br />

Ihlamurcu mevkiinde Bizans devrine<br />

ait bir kilise kalıntısı bulundu. Kilise<br />

kalıntısının yüzeyde rastlanan bazı<br />

mimari parçaları halen Bursa Arkeoloji<br />

Müzesi’nde saklanmaktadır. Bursa<br />

yakınlarında kurulan Osmanlı Beyliği<br />

kuruluşundan kısa zaman sonra<br />

bölgeye hakim olmayı başarmış, 1326<br />

yılında Bursa’yı, 1331 yılında İznik’i fethederek<br />

yörede varlığını kesin olarak<br />

kabul ettirmiştir.<br />

Böylece Osmanlı halkının bu topraklara<br />

yerleşerek kentler ve köyler<br />

oluşturması sağlanmıştır. Cumalıkızık<br />

vakıf köyü olarak kurulmuş ve bu özelliğini<br />

yerleşim dokusu konut mimarisi,<br />

yaşam biçimine yansıtmıştır. Uludağ’ın<br />

kuzeyindeki dik etekler ile vadilerin<br />

arasında sıkışıp kalan yöre köylerine<br />

bu konumlarından dolayı ‘’kızık’’ adı<br />

verilmiştir. Köylerin birbirlerinden<br />

ayrılması için de dereye yakın olanına<br />

Derekızık, Fidye verene Fidyekızık ve<br />

Kızık köylerinden topluca gidilerek<br />

cuma namazı kılınan köye de Cumalıkızık<br />

adları verilmiştir.<br />

Cumalıkızık evleri genelde üç katlıdır;<br />

birbirine akraba olan ailelerin birlikte,<br />

tam bir işbirliği ve uyum içinde<br />

yaşamlarını sürdürdüğü bilinmektedir.<br />

Evler yapılırken aile mahremiyetine<br />

son derece özen gösterilmiştir. Evlerin<br />

dış kısımlarında zemin ve birinci katlar<br />

ile avlular, sokak döşemesine uygun<br />

moloz taş ve ahşap hatıllı duvarlarla<br />

örülmüştür.<br />

Üst kat ahşap taşıyıcı hımış dolgu,<br />

üstü alaturka kiremitli kırma çatılıdır.<br />

Sokaktan ev içinin görülmesi mümkün<br />

değildir. Pencereler üst katlarda<br />

kafesli veya cumbalıdır. Cumalıkızık<br />

evlerinde genelde iki türlü plan<br />

uygulanmıştır. Bunlardan birincisi<br />

etrafı moloz taşlarla yüksek şekilde<br />

örülmüş bir duvarla çevrili dış avludur.<br />

89


SAKARYASPOR<br />

Cumalıkızık Evleri<br />

Buradan eve giriş kapısına ve hayat<br />

kısmına geçilir. Evin girişi, böylece<br />

sokakla doğrudan ilişkili değildir, ikinci<br />

tip evlerde ise dış avlu yoktur. Sokaktan<br />

kapı yardımı ile doğrudan hayat<br />

kısmına girilir. Dış kapı üzerinde dikey<br />

konulan ağaç hatıllarla ızgaralanmış,<br />

camsız bir aydınlatma ve havalandırma<br />

boşluğu yer alır. Hayat bölümünden iç<br />

avluya, ahıra, depolara ve merdivenlere<br />

geçilir. Evlerin ana giriş kapıları çift<br />

kanatlıdır. Genellikle ceviz ağacından<br />

yapılan bu kanatlar dövme demir kuşaklar<br />

ve iri başlı çivilerle bağlanmıştır.<br />

Kapı kulpları ve tokmak da dövme<br />

demirdendir. Kapıların çift kanatlı<br />

yapılışı elde edilen ürünün ve tarım<br />

araçlarının kolaylıkla içeriye taşınmasını<br />

sağlamaya yöneliktir.<br />

90


1. Poyrazlar Gölü<br />

SAKARYA<br />

Marmara’nın doğa ve kültür harikası<br />

Maden Deresi Şelalesi<br />

Keyifli, huzurlu ve kültürel bir gezi<br />

yapmak istiyorsanız mutlaka tercih<br />

etmeniz gereken bölgelerden biri de<br />

Sakarya. Doğal güzellikleriyle bilinen,<br />

şehir hayatından kopmak isteyenlerin<br />

tercihi Sakarya aynı zamanda kültürel<br />

anlamda da güzelliklere ev sahipliği<br />

yapmaktadır. Tabiatı, kamp alanları<br />

zaten uzunca bir süredir bölgeye hayli<br />

turist çekmekte ve ziyaretine gelenleri<br />

büyülemekte. Bu kent adını; aşağı<br />

havzasında bulunduğu, topraklarında<br />

Karadeniz’e dökülen ve Sakarya il<br />

topraklarını güney-kuzey doğrultusunda<br />

ortadan ikiye bölen Sakarya<br />

Nehrinden alıyor. Sakarya Nehri ise<br />

bu ismi Frigler döneminde bugüne<br />

taşıyor. Şehrin kuzeyinde alçak tepelik<br />

alanlar, orta kısımda Adapazarı ovası<br />

düzlüğü ve güneyde engebeli dağlık<br />

alanlar bulunuyor. Kuzey Anadolu Fay<br />

hattının kuzeyinde olmak üzere, batıdan<br />

Kocaeli platosu Sakarya nehrine<br />

kadar ilerliyor.<br />

91


SAKARYASPOR<br />

Bölgede Samanlı Dağları, Keremali<br />

Dağı, Çam Dağı bulunuyor. Adapazarı<br />

Ovası yani Akova’da Sakarya’nın ekonomisine<br />

büyük katkı sağlayan doğal<br />

alanlardan biri olarak biliniyor.<br />

Sakarya’nı kültürüne değinecek<br />

olursak ilk olarak yemeklerinden<br />

başlamalıyız. Sakarya’da Rumeli<br />

yemeklerinden kentin simgesi haline<br />

gelen; ıslama köfte ile boza, Boşnak<br />

böreği, Pomak pastırması, Arnavut<br />

ciğeri, damat paçası, kaçamak, lutuka,<br />

çiğer sarma, kaymakçina, preşa, prazenika,<br />

gurnik gibi yemekler yapılıyor.<br />

Zaten ıslama köfte herkesin bildiği,<br />

ünlü ve lezzetli yemeklerin başında<br />

geliyor. Halk çalgısı olarak cümbüş,<br />

ud, keman, klarnet, davul ve darbuka<br />

kullanılıyor. Başlıca halk oyunları;<br />

konak getirme, karşılama, ince hava,<br />

Geyve-taraklı zeybeği, karagözlüm,<br />

ada kasabı, kadın karşılaması, argat<br />

sallaması, Geyve-Taraklı çiftetellisi,<br />

allı yazma, elmayı top top yapalım, Taraklı<br />

karşılaması, Karşıdan gelir sarı,<br />

Geyve-Taraklı kasabı, Korudere ve<br />

Taraklı zeybeği, kocakarı kocaadam,<br />

gelin bindirme, gelin indirme, Türkmen<br />

alayı, zöbek olarak biliniyor.<br />

İsmi ve kültürel özelliklerine değindiğimiz<br />

Sakarya’nın doğal güzellikleri<br />

ise bambaşka bir konu olarak karşımıza<br />

çıkıyor.<br />

Sakarya Poyrazlar Gölü<br />

Bir doğa harikası olan Poyrazlar Gölü,<br />

sakin ve unutamayacağınız bir tatil<br />

için harika bir alan. İnönü Yaylası’nda<br />

olduğu gibi burada da kamp yapabilirsiniz.<br />

Adapazarı’na 10 km uzaklıkta<br />

olan bölge yeşilliklerle çevrili, yaz-kış<br />

görülmesi gereken bir yer. Rüya gibi<br />

bir alan denebilir. Poyrazlar Gölü’nün<br />

en derin yeri 12 metre. Dibi bataklık<br />

olduğu için gölde yüzmek yasak. Ama<br />

kıyıda olta atabilir balık tutmanın<br />

keyfine varabilirsiniz.<br />

Kuzuluk Kaplıcaları<br />

Sakarya’nın görülmesi gereken yerlerinden<br />

biri Kuzuluk Kaplıcaları’dır.<br />

Akyazı ilçesinde doğanın bize sunduğu<br />

şifalı su kaynağı olan Kuzuluk<br />

Kaplıcaları kış ayında dinlenmek ve<br />

kemiklerinizi ısıtmak için iyi bir tercih<br />

olabilir. Bu bölgede tatil yapabileceğiniz<br />

tesisler yer alıyor. Kaynak suyunun<br />

şifalı olmasının yanında bölge<br />

otellerinde termal tedavi merkezleri<br />

bulunuyor.<br />

Sakarya Nehri<br />

Türkiye’nin üçüncü büyük nehri olan<br />

Sakarya Nehri Afyon’da bulunan Bayat<br />

Yaylası’ndan doğuyor. 824 kilometre<br />

uzunluğunda olan bu Nehir balık çeşitliliği<br />

ve sayısı bakımından da önem<br />

arz ediyor. Çevresindeki yeşil alanlar<br />

oldukça güzel ve ilgi çekici.<br />

Doğanın harika görünümünü bir kez<br />

daha yansıtan bir nehir Sakarya Nehri.<br />

Bölgenin en ilgi çeken yerlerinden<br />

Sakarya Nehri<br />

92


Karagöl Yaylası<br />

2. Deprem Müzesi<br />

biridir burası. Doğal hayat ve dinlence<br />

mekânı olarak tavsiye ediyoruz.<br />

Karagöl Yaylası<br />

Büyük kent hayatının yoğun temposundan<br />

sıkıldıysanız ve dinlendirici bir<br />

tatile ihtiyacınız varsa doğanın bu yemyeşil<br />

halini görmeniz, burada zaman<br />

geçirmeniz gerekiyor. Karagöl Yaylası<br />

sıkıldığınız griden sizi uzaklaştıracak<br />

bir bölge. Yeşilin en güzel tonlarının<br />

olduğu bu harika yaylayı keşfetme hissi<br />

ve temiz hava adeta başınızı döndürecek.<br />

Yaylanın adının Karagöl olmasının<br />

sebebi ise yağmur yağdığına yayladaki<br />

çukurların dolup göl gibi görünmesi.<br />

Yöre halkı bu güzel görüntüye Karagöl<br />

Yaylası ismini vermiş. Taraklı’da<br />

bulunan Karagöl Yaylası’na Kemaller<br />

Köyü’nden iki saatlik bir tırmanışın<br />

ardından ulaşabilirsiniz. Doğa yürüyüşünü<br />

seviyorsanız tırmanma süreci de<br />

oldukça keyifli geçecektir. Yaylanın bitki<br />

örtüsünü köknar, çam ve meşe ağaçları<br />

oluşturuyor. Toplam alanı ise 567 hektar.<br />

Bu arada Roma döneminden tarihi<br />

eserler de göreceğiniz yaylada yer alan<br />

evler ahşaptan yapılmış. Bunun yanında<br />

doğa sevdalılarının kamp yapabilecekleri<br />

yerler de bulunuyor. Hür cuma<br />

pazar kuruluyor ve şenlikler yapılıyor.<br />

Sakarya Müzesi<br />

Sakarya Müzesi, Merkez ilçesinde yer<br />

alıyor. 1290 metrekarelik bir alana<br />

kurulmuş olan müzenin zemin katında<br />

hizmet büroları birinci katında da müdür<br />

odasıyla bir sergi salonu bulunuyor.<br />

Aynı zamanda Sakarya Müzesinin<br />

bahçesinde Bizans ve Roma dönemine<br />

ait kalıntılar; sunaklar, mezar taşları,<br />

sütun kaideleri de sergileniyor. Müzenin<br />

içinde Roma ve Bizans dönemine<br />

ait eserlerle birlikte Osmanlı Dönemi<br />

ve Cumhuriyet Dönemi eserleri de<br />

bulunuyor.<br />

93


SAKARYASPOR<br />

Tatil yapmaya gittiğiniz bölgenin müzelerini<br />

gezerek tarihine ve bölgenin<br />

önemine dair birçok şey öğrenebilirsiniz.<br />

Sakarya Müzesi de tam anlamıyla<br />

böyle bir yer.<br />

Deprem Müzesi<br />

Adapazarı’nda bulunan Deprem Müzesi<br />

2004 yılında ziyaretçilere kapılarını açtı.<br />

Coğrafyasını anlatırken değindiğimiz<br />

gibi Sakarya fay hattı üzerinde. 1967-<br />

1999 yıllarında Adapazarı’nda meydana<br />

gelen depremler sebebiyle bu müzenin<br />

açılmasına karar verilmiş. Müzenin<br />

içinde depremden önce ve sonrasına<br />

ait fotoğraflar yer alıyor. Bunun yanında<br />

müzenin içinde elektronik bir stand<br />

ve depremle ilgili birçok unsur sergileniyor.<br />

Deprem Müzesi’nin en önemli<br />

misyonu da deprem farkındalığının<br />

önemine dikkat çekmek.<br />

3. Soğucak Yaylası<br />

94


Geyve Ali Fuat Paşa Kuvayı Milliye<br />

Müzesi<br />

Geyve Ali Fuat Paşa Kuvayı Milliye<br />

Müzesi, 1989 yılında açılmıştır. Müzede<br />

Kuvayı Milliye dönemine ait eserler<br />

sergilenmektedir.<br />

Soğucak Yaylası<br />

900 dönüm kadar bir araziye sahip<br />

olan Soğucak Yaylası, 1.100 m. yüksekliğinde<br />

ve Sapanca’ya 17 km. mesafededir.<br />

Sapanca-Muradiye Köyü istikametinden,<br />

Erdemli Köyü’ne gelmeden<br />

önce sağa ayrılan yolu takip ederek, 35<br />

dakika kadar süren bir yolculukla yaylaya<br />

ulaşmak mümkündür. En yoğun<br />

dönemi, temmuz ayının ikinci haftasına<br />

denk gelen yayla şenlikleri zamanıdır.<br />

Yöre halkı ve çevre illerden gelen vatandaşların<br />

katılımıyla tam bir panayır<br />

havasında geçen “Soğucak Yayla<br />

Şenlikleri”, bir gün sürmekte, ancak<br />

yayla daha şenliklere bir hafta kala<br />

dolmaya başlamaktadır. Yayla şenlikle-<br />

Rahime Sultan Camii<br />

95


SAKARYASPOR<br />

Sapanca Gölü<br />

Uzunluğu 16 km olan Sapanca Gölü,<br />

İzmit Körfezi’nin doğusunda yer alıyor.<br />

Güneyinde en yüksek yer 1606 metreyi<br />

bulurken kuzeyindeki en yüksek<br />

yer 300 metre. Sakarya’nın Sapanca<br />

ilçesinde bulunan bu göl, her mevsim<br />

ziyaretçi akınına uğramaktadır. Aynı<br />

zamanda ülkenin en bilenen doğa alanlarından<br />

biridir.<br />

İnönü Yaylası<br />

Doğa tutkunlarının vazgeçilmezi İnönü<br />

Yaylası kamp alanı olarak da bilinmektedir.<br />

Adapazarı-Pamukova sınırlarında<br />

olan yayla çam, göknar ve meşe ağlarının<br />

arasında uzanıp giden bir vadide<br />

yer alıyor. Bölgenin İstanbul’a yakın<br />

olması günlük turlar için de tercih edilme<br />

sebebi. Doğanın keyfini çıkarmak<br />

ve kamp yapmak için ülkemizin güzel<br />

bölgelerinden biri İnönü Yaylası. Yaylaya<br />

ulaşım zor değil, bu güzel kamp<br />

alanı insan üzerinde çok güzel bir etki<br />

bırakıyor. Yaylanın içinde küçük ve büyük<br />

olmak üzere mağaralar da bulunuyor.<br />

Harika bir gezi ve kamp alanı olan<br />

İnönü Yaylası’na en kısa zamanda gidip<br />

doğanın içinde eğlenceli bir zaman<br />

geçirebilirsiniz.<br />

ri kapsamında, bisiklet ve at yarışları,<br />

karakuşak güreş müsabakaları, folklor<br />

gösterileri ve sanatçıların katılımıyla<br />

halk konserleri düzenlenmektedir.<br />

Rahime Sultan Camii<br />

Rahime Sultan Camii Sapanca’nın tarihi<br />

ibadet mekanlarından biri. 1892 yılında<br />

inşa edilen caminin minaresi 1999 depreminde<br />

zarar görmüş. Rahime Sultan<br />

Camii bölgenin görülmesi gereken<br />

tarihi mekanlarından biridir.<br />

Rüstempaşa Cami<br />

Sapanca’nın en eski camisi olan Rüstempaşa<br />

cami, Mimar Sinan’ın kalfalarına,<br />

Rüstem Paşa tarafından 1555<br />

yılında yaptırılmıştır. Bölgenin önemli<br />

tarihi mekanları arasında sayılmaktadır.<br />

4. İnönü Yaylası<br />

Acarlar Longozu<br />

Dünyanın en büyük ikinci longozu<br />

Sakarya’da bulunuyor.<br />

Acarlar Longozu içinde fazlasıyla balık<br />

türlerini barındırıyor. Karasu ilçesinde<br />

1,562 hektarlık bir alanda bulunan bu<br />

longoz, doğanın harikalarından biri<br />

olarak gösterilebilir. Özellikle gidip<br />

görülmesi gereken önemli doğa harikalarından<br />

biri Acarlar Longozu. Gezip<br />

tabiatın o mükemmel kokucunu ciğerlerinizde<br />

hissedebilir, yeşilin bin bir<br />

çeşidini görebilir, hayvanlarıyla zaman<br />

geçirebilirsiniz.<br />

İstanbuldere<br />

İstanbuldere, Sakarya-Sapanca’da<br />

bulunan, sıklıkla tercih edilen doğal<br />

alanlardan biri. İstanbuldere’nin çevresindeki<br />

yürüyüş parkuru ve tabii<br />

ki muhteşem doğası ziyaretçilerine<br />

oldukça keyifli anlar yaşatmak için<br />

yeterli. Kayın ağaçlarının kestane<br />

ağaçlarıyla dostluğunu görebileceğiniz,<br />

suyun yeşille harmanlandığı bu bölge<br />

muhakkak listenizde yer almalı.<br />

1. http://muratyazici.com.tr/wp-content/<br />

uploads/2<strong>01</strong>5/12/poyrazlar-g%C3%B6l%C3%BCadapazar%C4%B1-sakarya.jpg<br />

2. http://www.kulturportali.gov.tr/turkiye/sakarya/<br />

gezilecekyer/adapazari-deprem-ve-kultur-muzesi<br />

3. http://www.kulturportali.gov.tr/turkiye/sakarya/<br />

gezilecekyer/sogucak-yaylasi<br />

4. http://www.kulturportali.gov.tr/turkiye/sakarya/<br />

gezilecekyer/nonu-yaylasi<br />

96

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!