You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
<strong>Kimya</strong><br />
<strong>Dergisi</strong><br />
İNOVATİF<br />
<strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong><br />
YIL:3 SAYI:<strong>19</strong> ŞUBAT 2015<br />
Depresyon<br />
<strong>Kimya</strong> Dünyasına<br />
Temiz Bir Soluk<br />
Yeşil <strong>Kimya</strong><br />
Haberler<br />
Faydalı Linkler<br />
Chemsketch<br />
Programı<br />
Bulmaca<br />
Mutluluğun Hormonu<br />
Serotonin<br />
Kod Adı<br />
Deterjan<br />
Karbon ve Nanoteknoloji<br />
Sözlük(İng-Trk)<br />
Element Tanıma
Önsöz<br />
Hakkımızda<br />
Sahibi :<br />
Yavuz Selim Kart<br />
<strong>İnovatif</strong> <strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong> Haziran 2013’te çalışmalarına<br />
başlayan Ağustos 2013’te ilk sayısını çıkaran,<br />
internet ortamda faaliyet gösteren, <strong>Kimya</strong> ve <strong>Kimya</strong><br />
Sektörü hakkında yazılar yazılan, yazarlarını online<br />
ortamdan edinen bir e-dergidir.<br />
Dergimiz <strong>Kimya</strong> ile ilgili yazılarınızı online ortamda<br />
sizlerden alarak sizi tanıtmayı, sektörden olan arkadaşlara<br />
kimya dergisi okumanın keyfini yaşatmayı,<br />
kimya ile ilgili piyasada çok okunan bir dergi olabilmeyi<br />
kimyayı seven, kimyayı takip eden, kimya<br />
ile ilgili bildiklerini paylaşan bir kesim oluşturmayı<br />
hedef edinmiştir.<br />
Dergimizde kimya üzerine bölüm okuyan, mezun<br />
herkes bize yazabilir. <strong>Kimya</strong> ile ilgili bir bölüm<br />
bitirmiş olmanız yeterli.<br />
Dergimizde yazarlarımızın yazdığı yazılar kısmı,<br />
haber kısmı, bulmaca kısmı, elementleri tanıyalım<br />
kısmı, kimya sözlüğü kısmı ve faydalı web siteleri<br />
kısmı adlı bölümler vardır.<br />
Eğlenerek ve öğrenerek okumanız, bize yazmanız<br />
dileğimizle...<br />
İNOVATİF KİMYA <strong>Dergisi</strong> Yönetimi<br />
Genel Yayın Yönetmeni :<br />
Yayın Danışmanı :<br />
Dergi Editörleri :<br />
Haber Bölümü :<br />
Facebook Yönetimi<br />
ve Bilgi Araştırma :<br />
Twitter Yönetimi :<br />
Instagram Yönetimi :<br />
Dergi Tasarımı :<br />
Yavuz Selim Kart<br />
Yavuz Selim Kart<br />
Yavuz Selim Kart<br />
Ebru Çetinkaya<br />
Yavuz Selim Kart<br />
Ebru Çetinkaya<br />
Hatile Moumintsa<br />
Yavuz Selim Kart<br />
Hatile Moumintsa<br />
Yavuz Selim Kart<br />
Yavuz Selim Kart<br />
Yavuz Selim Kart
KURALLAR<br />
Dergimiz Hakkında<br />
1. <strong>İnovatif</strong> <strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong> yazılarını herhangi bir<br />
makalenizde veya yazınızda kullanmak için yazısını<br />
aldığınız kişiye mail atarak haber vermek durumundasınız.<br />
Kullanmış olduğunuz bu yazıların<br />
kaynağını bu dergi olarak belirtmek zorundasınız.<br />
2. Dergide yazılan yazıların sorumluluğu birinci<br />
derece yazara aittir. Bu konu hakkında bir sorun<br />
yaşıyorsanız ilk olarak yazara ulaşmalısınız.<br />
3. Dergide yer alan bilgileri kullanarak başınıza gelebilecek<br />
felaketlerden ya da işlerden dergi sorumlu<br />
değildir.<br />
4. Dergide yazarların kullanmış olduğu resimlerde<br />
kesinlikle kaynak belirtilmek zorundadır. Aksi durum<br />
olduğu zaman bunu yazarın kendisine ulaşarak<br />
hallediniz. Çünkü bizim yazarlarımızdan ricamız<br />
telif haklarına riayet ederek resimlerini dökümanlarına<br />
eklemeleri. Buradan çıkacak problemlerden<br />
doğrudan yazarlar sorumludur. Dergi sorumlu<br />
değildir.<br />
5. Dergide benim de yazım olsun diyen yazarlarımız<br />
var ise. Yazılarınız için lütfen Yavuz Selim KART ile<br />
konuşun. Dergi ile iletişim kurmak için<br />
www.facebook.com/groups/147842018740235/<br />
Grubu aracalığı iletişim kurabilirsiniz. Bu grup<br />
aracılığı ile bizimle iletişimde kalabilirsiniz.<br />
6. Elimize çok yazı gelmediği takdirde her yazıyı<br />
yayımlamaya gayret edeceğiz. Amacımız hem yazan<br />
bir kesim sağlamak, hem bilgilerinizi 3. şahıslara<br />
yaymak hem de sizleri en iyi şekilde tanıtmaktır.<br />
7. Sayfamızda yayınlanmasını istediğiniz yazıları<br />
inovatifkimyadergisi@gmail.com mail adresine<br />
göndermeniz rica olunur. Bu mail adresine gönderdiğiniz<br />
yazılarda bir eksiklik var ise editörlerimiz<br />
tarafından incelenecektir. Eksik kısımları var ise size<br />
geri dönüş yapılacaktır. Düzeltmeniz için tavsiyelerde<br />
bulunulacaktır. Lütfen geri dönüş yapılınca<br />
bunu kendinizi küçümsemek olarak görmeyin.<br />
Amaç daha güzel bir yazı ve daha güzel bir dergi.<br />
8. Dergimize göndereceğiniz yazılar en fazla 6 sayfa<br />
olabilir. 6 Sayfayı geçmemeye çalışın.<br />
9. Dergimize yapacağınız eleştirileri de arkadaşlarımıza<br />
saygısız bir biçimde değilde ölçülü bir<br />
biçimde sayfalarda yapmaya dikkat ediniz. Bu işi<br />
herkes gönüllü yapıyor. Lütfen saygıda kusur etmeyiniz.<br />
10. Dergi ekibi gönüllü kişilerden oluşmuştur. Bu<br />
dergi ilk kurulduğu andan beri böyledir. Dergi<br />
ekibinde olan herkes bu kuralı kabul etmiş sayılır.<br />
Gelen herkese en başta bu kural söylenir. Görevini<br />
yapmayan, dergide anlaşmazlık çıkaran, huzur bozan,<br />
dergi yöneticisini dinlemeyen, ben kafama göre<br />
hareket ederim diyen herkes ekipten çıkarılır.<br />
11. Dergimizde yazabilecceğiniz konular<br />
aşağıda listelenmiştir.<br />
* Akademik Makaleler<br />
* Endüstriyel Konular<br />
* Üniversite Hayatındaki Sıkıntılar Sorunlar<br />
(<strong>Kimya</strong> üzerine bölümler için)<br />
* İş Hayatındaki Sıkıntılar Sorunlar<br />
* Laboratuvar Üzerine Yazılar<br />
* <strong>Kimya</strong> Sanayi Uygulamaları<br />
* Teorik <strong>Kimya</strong> Üzerine Makaleler<br />
* Ülkemizdeki <strong>Kimya</strong> ile ilgili Kanunlar Üzerine<br />
Yazılar<br />
* <strong>Kimya</strong> Sektöründe Güvenlik Önlemleri ve Dikkat<br />
Edilecek Husular Üzerine Yazılar<br />
* <strong>Kimya</strong> Sektöründe Bilgisayar Uygulamaları<br />
Üzerine Yazılar<br />
temel konular bunlar. Bu konular ile ilgili bize yazıp<br />
gönderebilirsiniz. Göndereceğiniz şeyler <strong>Kimya</strong><br />
Dünyası ile alakalı olmalı yoksa yayımlanmaz.<br />
12. Dergide dini ve siyasi içerikli yazılar yayımlanmaz.<br />
Herhangi bir dini grubu temsil eden ya da<br />
herhangi bir siyasi grubu temsil eden söz ve kelimeler<br />
yazınızda olursa dergi o kısımları değiştirmeniz<br />
konusunda sizi uyarır. Değiştirmezseniz dergi<br />
yayımlamama hakkını elinde tutar. Bu konuda son<br />
söz dergi yöneticisine aittir.<br />
13. Dergi tasarım ve yönetiminden sorumlu arkadaş<br />
buraya ek maddeler koyup değiştirme yetkisine<br />
sahiptir.<br />
14. Dergiyi okuyanlar ve dergi ekibi bu kuralları<br />
kabul etmiş sayılırlar.<br />
İNOVATİF KİMYA <strong>Dergisi</strong> Yönetimi
Ekibimiz<br />
BİZ KİMİZ<br />
Yavuz Selim<br />
KART<br />
EBRU<br />
ÇETINKAYA<br />
Hatile<br />
MOUMINTSA<br />
<strong>Kimya</strong><br />
<strong>Dergisi</strong><br />
https://www.facebook.com/Inovatif<strong>Kimya</strong><strong>Dergisi</strong><br />
https://twitter.com/Inovatif<strong>Kimya</strong><br />
http://www.linkedin.com/profile/view?id=299289606<br />
Instagram<br />
http://www.instagram.com/inovatifkimyadergisi
Editörden<br />
Merhaba<br />
İNOVATİF KİMYA <strong>Dergisi</strong> Okuyucuları<br />
Değerli Okuyucularımız;<br />
Gönüllülük esasına göre işleyen dergimizde sizlerin gönderdiği yazılarla <strong>19</strong>. sayıyı çıkarmanın<br />
keyfini ve gururunu yaşıyoruz. Bize yazı gönderen ve yazmayı düşünen herkese çok teşekkürler.<br />
<strong>İnovatif</strong> <strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong>’ni sosyal ortamlarda çok okunan, çok fazla kişinin takip ettiği bir<br />
dergi haline getirme çalışmalarımız sürüyor. Sizlerin yazılarını dergide ve sosyal ortamlarda yayımlayarak<br />
kalıcılığı artırmaya çalışıyoruz. Birçok insan yazılarınız sayesinde değişik şeyler öğreniyor.<br />
Bu ay E-Dergimizde 7 farklı yazı bulunmakta. Bize bu ay gönderilen yazılar. <strong>Kimya</strong> Dünyasına<br />
Temiz Bir Soluk Yeşil <strong>Kimya</strong> yazısı, yeşil kimya hakkında içerikli bir yazıdır. Depresyon<br />
yazısı, Düzce Üniversitesi Öğretim Üyesi Hocamızın yazısıdır. Kod Adı : Deterjan yazısı, deterjan<br />
hakkında bilgilendirici bir yazı. Beyaz Altın Lityum yazısı, dergimizin kapak konusu olarak<br />
seçtiğimiz, Lityum elementi hakkında bilgilendirici bir yazı. Karbon ve Nanoteknoloji konusu ise<br />
nanoteknoloji ve karbon hakkında açıklayıcı bir yazı. Mutluluğun Hormonu Serotonin yazısı ise bu<br />
ayın ilginç konularından, mutluluk hormonu nedir bu yazıyı okuyarak bilgilenebilirsiniz. Merakla<br />
okuyacağınızı düşünüyoruz. Chemsketch Programı yazısında bu ay yeni bir program hakkında bilgi<br />
verildi. Element Tanıma kısmınında bu ay sırada Azot Elementi var. Yurttan ve Dünyadan <strong>Kimya</strong><br />
Haberleri ile de gündemi takip edeceksiniz. Her ay web siteleri kısmı ile bu ay da birçok web sitesi<br />
keşfedeceksiniz. Sözlük kısmında İngilizce-Türkçe <strong>Kimya</strong> kelimelerini öğreneceksiniz. Bulmaca<br />
kısmında ise hem eğlenip hem öğreneceksiniz.<br />
Umarız zevk alarak okursunuz. Bize yazı gönderen emek harcayan meslektaşlarımıza teşekkürü bir<br />
borç biliyoruz. <strong>Kimya</strong> üzerine bölüm okuyan, çalışan her kesimden yazılar bekliyoruz. Bir sonraki ay<br />
görüşmek üzere. Sevgiyle kalın.<br />
Yavuz Selim Kart<br />
Dergi Editörü
IÇINDEKILER<br />
<strong>Kimya</strong> Dünyasına Temiz Bir Soluk<br />
Yeşil <strong>Kimya</strong><br />
Depresyon 10<br />
Kod Adı : Deterjan<br />
Beyaz Altın Lityum<br />
12<br />
14<br />
Karbon ve Nanoteknoloji 18<br />
Mutlulugun Hormonu Serotonin<br />
Chemsketch Programı 23<br />
Element Tanıyalım 27<br />
Sözlük (Ing-Trk) 28<br />
Haberler 29<br />
Faydalı Siteler 38<br />
<strong>Kimya</strong> Bulmaca 39<br />
<strong>Kimya</strong> Bulmaca Çözüm (Önceki Ay)<br />
Sizde Yazarımız Olun 41<br />
7<br />
21<br />
40
Melike YILDIRIM<br />
mellike_ yldrm@hotmail.com<br />
kimya dünyasına<br />
Temiz bir soluk<br />
Yeşil <strong>Kimya</strong><br />
<strong>Kimya</strong><br />
Mühendisi<br />
(Ögrenci)<br />
Günümüz Dünyası’nın en büyük sorunlarından<br />
biri çevre kirliği, çevre<br />
kirliğinin en büyük sebeplerinden<br />
biri ise koşulsuz doğaya fütursuzca atılan<br />
kimyasallar, fabrika bacalarından süzülen<br />
zehirli gazlar, sulara karıştırılan çözücüler<br />
ve bunun gibi dahası...<br />
İnsanoğlunun nüfusu gün geçtikçe artıyor.<br />
Buna bağlı olarak ihtiyaçlar listesi de git<br />
gide kabarıyor. Bu listeleri karşılamak için<br />
kıt kaynaklarla sınırsız üretim imkanı<br />
sağlanmaya çalışılıyor. İşin üretim kısmında,<br />
endüstrilerin hemen hemen hepsinde<br />
kimyasalların önemi çok büyük. Bu nedenle<br />
endüstriler ellerini kimyasallara bulamaktan<br />
kaçınmıyorlar. Bunun sonucunda ise ölen<br />
balıklar, asit yağmurları, kuruyan topraklar,<br />
solunan baca gazları kaçınılmaz oluyor.<br />
7<br />
Hızla büyüyen çevre kirliliğinin en büyük<br />
sorumlusu kimyasallar olarak gösterilince,<br />
kimyacılar ve kimya mühendisleri de<br />
alternatif çözüm yolları aramaya başladılar.<br />
Bunlar arasından ‘Yeşil <strong>Kimya</strong>’ son zamanların<br />
en çok konuşulan alternatif çözüm<br />
yolu olmuştur.<br />
NEDİR YEŞİL KİMYA?<br />
Yeşil kimya, tam olarak belli prensipler üzerine oturtulmuş,<br />
kirlilik faktörlerini yok etme amaçlı gerçekleştirilen eylemlerin<br />
bir bütünüdür. Belli bir düzen çerçevesinde gerçekleştirilen<br />
eylemlerle kirlilik azalması amaçlanmaktadır. Bu nedenle<br />
‘Yeşil <strong>Kimya</strong>’ için uzun soluklu bir süreç diyebiliriz<br />
Çevre Koruma Örgütü (EPA) tarafından tanımı ise; “<strong>Kimya</strong>salların<br />
dizaynı, üretimi ve kullanımı sırasında ve sonrasında<br />
ortaya çıkacak kirlilikleri elimine eden veya azaltan yenilik<br />
içeren teknolojileri teşvik etmektir”. P. T. Anastas ve J. C.<br />
Warner ise Yeşil <strong>Kimya</strong>-Teori ve Pratik kitabında (Green Chemistry-Theory and Practice); “<strong>Kimya</strong>sal<br />
ürünlerin dizaynı, üretimi ve kullanım alanlarında insan ve çevre sağlığı için tehlike oluşturan materyallerin<br />
kullanımı ve ortaya çıkışını elimine eden veya azaltan bir düzine prensibin kullanımıdır” olarak<br />
tanımlamışlardır[1].
Yeşil <strong>Kimya</strong> veya Çevre için tehlikesi olmayan kimya; tehlikeli kimyasalların oluşumunu önleyecek<br />
veya azaltacak şekilde ürün ve süreçlerin tasarımı olarak tanımlanmaktadır. Bu nedenle, yeşil kimya<br />
yaklaşımında, atık oluşumu, enerji ve doğal kaynak kullanımının azaltılması gibi birçok konuda çaba<br />
sarf edilmesi gerekmektedir. İki kimyasal sürecin hangisinin çevresel olarak "daha kabul edilebilir",<br />
ya da daha "yeşil" olduğunu hızlı bir şekilden değerlendirmek için tüm akademik çevreler ve endüstri<br />
tarafından kabul gören 12 temel ilke vardır[2].<br />
Bu ilkeleri şöyle sıralayabiliriz:<br />
1.Önleme: Bir atığın oluşumunu önlemek, atık oluştuktan sonra onun arıtılması ve temizlenmesinden<br />
daha uygundur. Bu nedenle, atık çıktıktan sonra onu nasıl gidereceğimizi kara kara düşünmek yerine,<br />
atığın oluşumunu engellemeye çalışmak ana amaç olmalıdır.<br />
2.Atom ekonomisi: Üretim sürecine giren tüm malzemelerin, son ürün içindeki miktarını, enerjisini en<br />
büyükleyecek (maksimize edecek) üretim süreçleri tasarlanmalıdır. Bu da ancak en az (minimum) yan<br />
ürün ve atığın olduğu süreçler ile olanaklıdır.<br />
3.Tehlikeli kimyasalların azaltılması: Mümkün olduğu kadar, çevre ve insan sağlığına etkisi çok az olan<br />
veya tehlikesiz maddelerin kullanımını ve üretilmesini temin edecek üretim süreçleri tasarlanmalıdır.<br />
8<br />
4.Güvenli kimyasalların tasarımı: <strong>Kimya</strong>sal süreçler, o ürünlerden beklenen başarımı (performansı)<br />
koruyarak, zehir (toksik) etkilerini en aza düşürecek şekilde tasarlanmalıdır. Çevre ve insan sağlığına<br />
zararlı olduğu bilinen kimyasal maddeler üretilmemelidir. Onların zehir etkilerini en aza düşürecek<br />
tasarım çalışmaları yapılmalıdır.<br />
5.Güvenli çözücüler ve yardımcı maddeler kullanımı: Üretim esnasında yardımcı maddelerin (örneğin<br />
çözücüler, ayırma maddeleri vb.) mümkünse kullanılmaması veya kullanılmak zorunda kalınırsa en<br />
tehlikesizinin seçilmesi.<br />
6.Enerji tasarrufu: <strong>Kimya</strong>sal süreçlerin enerji gereksinimleri, çevresel ve ekonomik etkileri göz önüne<br />
alınarak belirlenmeli ve en küçüklenmelidir. Üretim süreçleri mümkün olduğu kadar atmosferik basınçta<br />
ve oda sıcaklığında gerçekleştirilmelidir. Böylece üretim esnasında daha az enerji harcanmış olur.<br />
7. Yenilenebilir besin kaynaklarının kullanımı: Teknik ve ekonomik olarak olanaklı olduğu taktirde<br />
tükenen kaynaklar yerine yenilenebilir ham madde ve besin kaynakları tercih edilmelidir.<br />
8.Yan ürünlerin azaltılması: Gereksiz işlemler ( gereksiz engelleyici gurupların kullanımı, koruma/<br />
korumanın kaldırılması, kimyasal/fiziksel süreçlerin geçici olarak değiştirilmesi gibi)<br />
mümkün olduğunca azaltılmalı veya kullanılma malıdır. Çünkü bu işlemlerin her birinde gereksiz maddeler<br />
kullanılır ve atık oluşabilir.<br />
9.Katalizler: Katalizör maddeler ( mümkün olduğu kadar seçici olmak koşuluyla) daima stokiyometrik<br />
kimyasallardan daha üstündür. Üretim sürecinde katalizörler kullanılarak verim artırılabilir.<br />
10.Bozunmanın tasarımı: <strong>Kimya</strong>sal ürünler, ömrünü tamamladıklarında , doğada atık olarak kalmayıp,<br />
çevreye zararlı olmayacak bozunma ürünleri vererek parçalanabilecek şekilde tasarlanmalıdır.<br />
11.Kirliliği önlemenin izlenmesi ve çözümlenmesi: Tehlikeli maddelerin oluşumundan önce<br />
üretim sürecinin sürekli izlenmesine ve kontrol edilmesine olanak sağlayacak ileri analitik yöntemlerinin<br />
geliştirilmesine çalışılmalıdır.<br />
12.Kazaların önlenmesi için daha güvenli kimya: Bir kimyasal süreçte kullanılacak maddeler ve bu<br />
maddelerin fiziksel formu, yangın, patlama veya sızıntı gibin kimyasal kaza risklerini en aza indirecek<br />
şekilde seçilmelidir.
Görüldüğü gibi sadece atıkları azaltmak ve atıkları yönetmek çevre dostu olmaya yeterli değildir. Bu nedenle<br />
sadece atık tartışmaları yapmak konunun diğer boyutlarının göz ardı edilmesine neden olmaktadır.<br />
Yeşil kimya, uygulama açısından kısa sürede sonuç vermese de, kimyasal kirliliğe açtığı savaşı bir gün<br />
kazanacağını söyleyebiliriz. Bu nedenle, bu konuda bilgilendirilme yapılmalı, üniversitelerde yeşil kimya<br />
ders olarak verilmeli, yeşil kimya uygulamalı projeler desteklenmeli ve yaygınlaşması sağlanmalıdır.<br />
Kaynaklar :<br />
[1] www.yesilkimya.org<br />
[2] Anastas, P. T. Warner, J. C. Green Chemistry: Theory and Practice, Oxford University Press, Oxford,<br />
(<strong>19</strong>98.)<br />
9
Haydar GÖKSU<br />
adar_gok@hotmail.com<br />
DEPRESYON<br />
DEPRESYON KİMYASAL BİR HASTALIK MIDIR?<br />
<strong>Kimya</strong><br />
Ögretmeni<br />
(Düzce Üni<br />
Yard. Doç.<br />
Dr.)<br />
Depresyon, günümüzde ciddi problemler arasında olan ve giderek artış gösteren bir hastalıktır. Bu<br />
artışı durdurmak ise oldukça güçtür. Psikolojik tedaviler, antidepresan ilaçları, öğütler, öneriler<br />
ve daha pek çok çözüm yöntemleri maalesef çözümsüz kalmaktadır. Depresyon denilen ve insanların<br />
gözünde canavarlaştırılan bu hal insanları ölüme sürüklemektedir[1].<br />
10<br />
Ruhsal bir hastalık olarak bilinen depresyon, aslında<br />
kimyasal bir hastalıktır. Bu açıdan bakıldığında<br />
hastalığın tedavisinin çok zor olmadığı görülmektedir.<br />
İnsanlardaki mutsuzluk, halsizlik, yorgunluk ve<br />
huzursuzluk gibi durumların; yaşanan ani travmalar,<br />
maddi sıkıntılar gibi problemlerden kaynaklandığı<br />
düşünülmektedir. Bu tür duygu-durum değişikliklerini<br />
dengelemek için bireye psikolojik destek veya ilaç<br />
desteği sağlanmaktadır. Psikolojik destekler tam olarak<br />
çözüm oluşturmamakla birlikte verilen ilaçların da bireyde<br />
oluşturduğu yan etkiler daha farklı problemlerin<br />
ortaya çıkmasına neden olmaktadır[2].<br />
Bireyin ruh halinin dengelenmesi vücutta<br />
sentezlenen asetilkolin, dopamin, serotonin,<br />
GABA ve en önemlisi de noradrenalin gibi<br />
nörotransmitterlerin miktarı ile doğrudan<br />
ilişkilidir.<br />
Nörotransmitterler, nöronlar arasındaki iletişimi yani sinir<br />
sistemi boyunca sinaps denilen nöronlar arasındaki boşluklarda<br />
sinyallerin bir nörondan diğerine taşınmasını sağlayan kimyasallardır<br />
(Şekil 1). Özellikle norepinefrin de denilen noradrenalin,<br />
bireyin çevresindeki olaylara cevap verme ve dikkat gibi durumlarını<br />
kontrol eder. Noradrenalin, kan akış ve kalp atış hızını ve<br />
vücuttaki glikoz salınımını arttırarak “kaç ya da savaş” yanıtının<br />
temelini oluşturmaktadır. Depresif hastalarda noradrenalinin azalması;<br />
dikkat eksikliğine, ilgi ve enerji kaybına neden olmaktadır[1,2].<br />
Şekil 1. Nöronlar, sinapslar ve nörotransmitterler
Noradrenalinin vücuttaki sentezi, tirozinin nöron içine alınması ile başlar. Tirozin hidroksilaz enzimi<br />
ile önce dopa sentezlenir ve sentezlenen dopa ise dopa dekarboksilaz enzimiyle dopamine dönüşür. Bir<br />
sonraki adımda ise dopaminden β-hidroksilaz enzimiyle noradrenalin sentezlenir (Şekil 2)[3].<br />
HO<br />
NH 2<br />
COOH<br />
Tirozin<br />
hidroksilaz<br />
HO<br />
OH<br />
NH 2<br />
COOH<br />
DOPA<br />
dekarboksilaz<br />
Tirozin DOPA Dopamin<br />
HO<br />
OH<br />
NH 2<br />
CO 2<br />
Dopamin<br />
beta-hidroksilaz<br />
O 2<br />
C vitamini<br />
HO<br />
OH<br />
NH 2<br />
OH<br />
Noradrenalin<br />
Şekil 2. Noradrenalininin sentezi<br />
Tirozin, bir aminoasit türüdür ve vücut bu aminoasidi ihtiyacı karşılayabilecek düzeyde sentezleyemediği<br />
için dışarıdan beslenme yolu ile alır. Özellikle çocukların vücudunda tirozin sentez metabolizması<br />
gelişmediği için çocuklarda bu aminoasidin besinler aracılığı ile alınması zorunludur. Şekil 2’de<br />
görüldüğü gibi noradrenalinin sentezi vücuda alınan tirozin ile sağlanmaktadır ve tirozin eksikliği ise<br />
doğrudan dopamin ve noradrenalinin oluşumunu etkilemektedir. Özellikle dopaminden noradrenalinin<br />
sentezlenmesi basamağında C vitaminine ihtiyaç duyulduğu görülmektedir[3].<br />
Depresyon rahatsızlıklarındaki asıl neden nörotransmitterlerin vücuttaki sentez yollarının kapanmasıdır.<br />
Bunun temel nedeni ise dengesiz beslenmedir. Tirozin bakımından zengin besinlerin<br />
alınmaması ve vücuttaki C, D, B6 vitaminleri ve folik asit eksikliği ile ayrıca demir, çinko ve magnezyum<br />
eksikliği de depresyon rahatsızlıklarına neden olmaktadır. B12 vitamini eksikliği de bireyde<br />
yorgunluk, halsizlik ve agresiflik gibi ciddi problemlere neden olmaktadır. Bu durumda acil olarak<br />
bireye B12 takviyesi yapılmalıdır. D vitamini eksikliği de benzer problemleri doğurduğu için özellikle<br />
güneşten daha az faydalanılan kış aylarında D vitamini takviyesi yapılmalıdır. Bol bol C vitamini ve<br />
tirozin bakımından zengin peynir, yumurta gibi gıdaların tüketilmesi bireyde depresyondan dolayı<br />
ortaya çıkan belirtileri ortadan kaldıracaktır[3,4].<br />
11<br />
Önemli bir problem olarak görülen depresyon artık büyütülmemesi gereken bir durumdur. Düzenli<br />
olarak uygulanan basit bir diyet programı ile depresyonun üstesinden gelinebilmektedir. Ama<br />
hastanın mevcut durumu da göz önüne alınarak psikiyatri veya ilaç desteği de verilmesi elbette uygun<br />
olacaktır.<br />
Kaynaklar :<br />
1. Brown, L.C., Majumdar, R.S., Newman, S.C., Diabetes Care, 2005, 28, 1063-1067.<br />
2. Dunna, A.L., Trivedib, M.H., Kampertc, J.B., Clarkd, C.G., Chamblissc, H.O., American Journal of<br />
Preventive Medicine, 2005, 28(1), 1-8.<br />
3. Uguz, S., Yurdagul, E., Klinik Psikiyatri, 2002, <strong>19</strong>-23.<br />
4. Brunello, N., Mendlewicz, S., Kasper, S. ve ark., Eur Neuropsychopharmacol, 2000, 12(5), 461-476.
Bedirhan GÜLER<br />
bguler45@gmail.com<br />
Kod Adı:<br />
Deter jan<br />
<strong>Kimya</strong>ger<br />
(Ögrenci)<br />
Günümüzde hepimizin mutlaka<br />
kullandığı vazgeçilmez temizlik<br />
ürünüdür. Çamaşırlardan<br />
bulaşıklara , kozmetikten kişisel bakıma<br />
günlük hayatta sık sık kullandığımız bu<br />
muhteşem ürün sizce masum mu?<br />
12<br />
Deterjan petrol türevi maddelerin bir<br />
araya gelmesi ile oluşan temizleme arıtma<br />
özelliğine sahip krem, toz ve sıvı halde<br />
bulunan üründür. Bu ürün sert ve yumuşak<br />
sularda etkisini gösterir. Kirleri temizleme<br />
mantığı ise kir maddelerinin<br />
hidrofobik kısım ile etkileşerek yüzeyden ayrılmasıdır. Kirler genellikle apolar yapıya sahiptirler bu<br />
yüzden çoğu kir su gibi polar bir madde de yüzeyden ayrılmaz. Burada çivi çiviyi söker mantığı geçerlidir.<br />
Polar çözücü poları, apolar çözücü apoları çözer. Bu nedenle deterjanların apolar olan kısımları<br />
kiri sararak çözünmesini veya yüzeyden ayrılmasını sağlar. Deterjanların ana maddesi : Sülfonik Asittir.<br />
Sülfonik asit yüzey aktif bir maddedir. Bu maddeye kullanım amacına göre çeşitli yardımcı ve düzenleyiciler<br />
eklenerek deterjan üretilmiş olur. Şimdi bu ürün masum mu sorusuna cevap verelim ; Maalesef<br />
değil !<br />
Peki Neden ?<br />
Deterjanlar temiz suların düşmanıdır. İçerdiği Alkin benzen sülfonat (ABS), fosfat ve diğer yardımcı<br />
maddeler kanalizasyondan sızarak yeraltı sularını olumsuz etkilemektedir. Ayrıca ülkemizde şuan sınırlandırılmış<br />
olan fakat önemli ölçüde kullanımı devam eden ABS içerikli deterjanlar geçmişte Marmara<br />
Denizinde Red-water yani kırmızı su oluşumuna sebep olmuştur. Kırmızı su ötrafikasyon özelliğine<br />
sahip bu maddelerin etkisi ile oluşur ve sualtı yaşamını ciddi biçimde tehdit eder. ABS’ lerin parçalanmaları<br />
zordur. Örneğin bir bardağı deterjanla yıkadıktan sonra yüz kere bile durulasanız üzerinde hala<br />
ABS kalıntısı olur. Bu maddeler toksit etki yaratacak düzeyde vücuda alındığında hastalıklara sebep olur.<br />
Lineer Alkil sülfonatlar (LAS) ise parçalanabilir. Kullanım ve çevre açısından uygun bir türdür. Fakat bu<br />
onunda masum olduğunu göstermez sadece kötünün iyisidir.<br />
Son yıllarda özellikle ülkemizde çok kullanılan katkı maddesi sodyum tripolifosfat (STPP) içinde Çevre<br />
ve Orman Bakanlığınca çeşitli kısıtlamalar konulmuştur. Bu katkı maddesi çok sayıda fosfor (P) içerdiğinden<br />
su organizmasında alglerin artmasına sebep olur alglerde sudaki oksijen miktarını azaltır oksijen<br />
miktarı azalınca sualtı canlıları yaşayamazlar böylelikle zincirleme bir çevre felaketine yol açar.
Deterjanın tehlikeli olan bir diğer etkisi ise buna alerjisi olan insanlaradır. Evet yanlış duymadınız deterjan<br />
alerjisi ! Buna sahip olan insan deterjanla yıkanmış bir ürüne dokunduktan 1-2 sonra cildinde<br />
kızarıklık ve kuruluk gözlenir eğer uzun süre temas ederse iltihaba sebep olur. Çözümü ise bu kişilere<br />
özel üretilmiş hipoalerjenik deterjanların kullanımıdır.<br />
Sonuç şu ki her ne kadar çevreye ve dolaylı olarak bize zararı olsa da uzun bir süre kullanımına devam<br />
edilecek olan bu madde çevreye zararları dikkate alınarak üretildiği sürece hayatımızın vazgeçilmez bir<br />
parçası olacaktır.<br />
13
Ismail BAYRAKTAR<br />
ismbyrktr@gmail.com<br />
BEYAZ<br />
ALTIN<br />
Yüksek<br />
<strong>Kimya</strong>ger<br />
(Mezun)<br />
LITYUM<br />
Lityum, sembolü Li atom numarası 3 olan bir<br />
elementtir. Periyodik tabloda 1. grupta alkali<br />
metal olarak bulunur ve yoğunluğu en düşük<br />
olan metaldir. Lityum doğada saf halde bulunmaz.<br />
Yumuşak ve gümüşümsü beyaz metaldir.<br />
14<br />
Atom numarası 3<br />
Element Serisi Alkali<br />
Görünüş<br />
Gümüş, beyaz gri<br />
Atom ağırlığı 6,941 g/mol<br />
Yoğunluğu 0,534 g/cm -3<br />
Erime Noktası 180,54 o C<br />
Kaynama Noktası 1342 o C<br />
Kristal Yapı<br />
Kübik<br />
Havada bulunan oksijenle reaksiyona giren lityum, lityum oksit (Li 2<br />
O) oluşturur. Hava ve su tarafından<br />
hızlı bir şekilde oksitlenip kararır ve lekelenir. Bu oksitlenme reaksiyonunu engellemek için lityum<br />
yağ içinde saklanır. Lityum metali doldurulabilir pillerde(örnek olarak cep telefonu ve kamera pili) ve<br />
ağırlığa yüksek direniş göstermesi sebebiyle alaşım olarak hava taşıtlarında kullanılır.<br />
Lityum ilk olarak 1817 yılında Johan August Arfwedson tarafından<br />
keşfedilmiştir. İlk saf olarak izolasyonu ise William Thomas Brande<br />
ve Humphrey Davy tarafından lityum oksitin elektrolizi yolu ile<br />
gerçekleştirilmiştir. Spodumen cevheri ,LiAl(SiO 3<br />
) 2<br />
, Lityum içeriği<br />
nedeniyle ticari olarak çok önemlidir.<br />
Lityum üzerine çalışmalar 1817 yılında başlamıştır. Lityum,<br />
sülfürik asit ile reaksiyona sokularak lityum sülfat (Li 2<br />
SO 4<br />
) elde<br />
edilir. Elde edilen bu çökelek, çözeltiden ayrılarak sodyum karbonat<br />
(Na 2<br />
CO 3<br />
) ile yıkanır. Böylece suda çözünmeyen lityum karbonat<br />
(Li 2<br />
CO 3<br />
) elde edilir. Lityum karbonat, lityumun kullanıldığı ürünlerde<br />
ana maddedir.<br />
Doğada Lityum<br />
Lityumun yeryüzündeki ortalama konsantrasyonu yaklaşık %0,006 oranında olup, deniz suyunda da<br />
yaklaşık 0,1 ppm lityum olduğu sanılmaktadır. Yaklaşık 150'den fazla lityum mineralinin varlığı bilinmesine<br />
rağmen, bunların çok azının ticari olarak önemi bulunmaktadır.
Mineral Formül Teorik (% Li 2<br />
O) Ticari (% Li 2<br />
O)<br />
Spodümen LiAl(Si 2<br />
O 6<br />
) 8,0 1,5-7<br />
Lepidolit K 2<br />
(LiAl) 5-6<br />
(SiAlO).. Değişken 3-4<br />
Petalit LiAl(Si 4<br />
O 10<br />
) 4,9 3-4,5<br />
Ambylgonit LiAl(PO 4<br />
) 10,1 8-9<br />
Ticari Üretim<br />
Li 2<br />
SO 3<br />
+ Na 2<br />
CO 3<br />
→ Na 2<br />
SO 4<br />
+ Li 2<br />
CO 3<br />
(katı)<br />
Elde edilen Li 2<br />
CO 3<br />
çökeleği HCl ile reaksiyona sokularak LiCl elde edilir.<br />
Li 2<br />
CO 3<br />
+ 2 HCl → 2 LiCl + CO 2<br />
+ H 2<br />
O<br />
LiCl erime noktası 600 °C den fazla olduğu için elektroliz ile saflaştırılması zor olduğundan LiCl (55%)<br />
ve KCl (45%) karışımı kullanılarak erime noktası 430 °C’ye düşürülür. Bu karışımın elektrolizi ile Li saf<br />
olarak elde edilir.<br />
• Katot: Li+ (s) + e- → Li (s)<br />
• Anot: Cl- (s) → ½ Cl 2<br />
(g) + e-<br />
Lityum, bıçakla kesilebilen sodyumdan bir az daha sert olduğu için, onu kesmek veya bölmek çok daha<br />
zordur. Reaksiyona girmemiş Lityum gümüşümsü bir renge sahiptir, ancak kısa sürede rengi kararır.<br />
Düşük yoğunluğu sayesinde hidrokarbonlar üzerinde batmadan durabilir. Alev üzerine konulduğunda<br />
lityumda göz alıcı bir kırmızı renk gözlenir, ancak yanmaya başladığında parlak beyaz bir alev gözlemlenir.<br />
Lityum suda ve su buharında bulunan oksijen ile tutuşur ve yanma reaksiyonu gösterir.<br />
Oda sıcaklığında azot ile reaksiyona giren tek metaldir. Yüksek özgül ısısı, 3582 J/(kg•K), ve sıvı<br />
haldeki geniş sıcaklık değerleri lityumu kullanışlı hale getirmektedir.<br />
15<br />
Lityum hava ve su ile yanması ve potansiyel patlama tehlikesine rağmen diğer alkali metallere göre<br />
daha az tehlikelidir. Oda sıcaklığındaki Lityum-Su reaksiyonu aktif ve çabuk gerçekleşen bir reaksiyon<br />
olmasına rağmen çok tehlikeli bir reaksiyon değildir. Lityum alevlerini söndürmek zordur ve bunun<br />
için özel kimyasallardan oluşan söndürücüler kullanılır.<br />
Kullanım Alanları<br />
Lityumun çok çeşitli endüstrilerde kullanım alanı bulunmakta olup; seramik, cam, alüminyum, yağ,<br />
eczacılık ve pil sektörü bunlar içerisinde en önemlilerindendir.<br />
Ayrıca çeşitli metallerle alaşımlar da oluşturmaktadır (Li-Al, Li-Mg alaşımları).<br />
Seramik sektöründe lityum karbonat ya da mineral olarak kullanılan lityum, erime sıcaklığının ve ısıl<br />
genleşme katsayısının düşmesini sağlarken, akışkanlığı da artırmaktadır. Cam üreticileri, beher ve şişe<br />
cam üretimlerinde lityumu kullanarak daha hafif ve daha ince kalınlığa sahip ürünler elde etmektedirler.<br />
Lityum bileşikleri A vitamininin sentezinde ve manik (bipolar) depresif hastalığının tedavisinde kullanılmaktadır.<br />
Elektrikli Otomobiller ve Yeşil Devrim<br />
Devamlı artan ve hayal gücümüzün sınırlarını zorlayan müşteri istekleri nedeniyle ulaşımdan iletişime,<br />
sağlıktan savunmaya her alanda hızlı bir teknolojik tüketim yaşanmaktadır.
Günümüzde hemen her bireyin hızlı, verimli ve kolay iletişim için taşınabilir<br />
elektronik aletlerden (bilgisayarlar, cep telefonları, kameralar, fotoğraf makinaları, MP3 çalarlar, CD<br />
çalarlar, DVD oynatıcılar, radyolar, televizyonlar) en az birisine sahip olduğu bilinmektedir. Gün geçtikçe<br />
elektrikli aletlerin çoğu kablosuz kullanılabilir hale gelmektedir. Bütün bu elektronik ürünlerin<br />
geliştirilen fonksiyonlarını uzun süreli ve etkin olarak idame ettirebilmeleri için temel şart yüksek enerji<br />
yoğunluğu, güvenilir ve uzun ömürlü, bakımı kolay, kısa sürede şarj edilebilen ve çevre dostu bir enerji<br />
kaynağına sahip olmasıdır.<br />
Şarj edilebilen/İkincil (Li-iyon) piller günümüzde taşınabilir elektronik ve elektrikli eşyalarda yaygın<br />
olarak kullanılmaktadır.<br />
Avantajlar<br />
• Kapalı hücre, bakım gerektirmez<br />
• Uzun ömürlü ve tekrar kullanılabilir<br />
• Geniş çalışma sıcaklığı<br />
• Çabuk şarj edilebilme<br />
• Yüksek enerji ve deşarj kapasitesi<br />
Dezavantajlar<br />
• Yüksek fiyat<br />
• Yüksek sıcaklıkta bozunma<br />
• Koruyucu devre ihtiyacı<br />
• Aşırı şarj sonucunda kapasite kaybı ve termal bozunma<br />
16<br />
Lityum polimer piller<br />
Organik elektrolit maddesi yerine polimer tipi elektrolit kullanılması<br />
ve bu suretle pil bünyesinde yer alan separatörlerin<br />
kaldırılması konusunda araştırmalar yapılmıştır. Li-polimer<br />
pillerde sıvı elektrolitin olmaması pilde sızma olayını ortadan<br />
kaldırmıştır, metalik dış kabı yerine alüminyum veya diğer<br />
tipte metal folyolar kullanılabilir. Polimer uygulamasıyla<br />
üretim basitleşmiş, pil güvenliği artmış ve ince yapılı piller<br />
oluşturulmuştur.<br />
Elektrikli Araç Teknolojisi<br />
Dünyada küresel ısınmaya neden olan karbon emisyonunun<br />
%20’den fazlası ulaşım sistemlerindeki enerji tüketiminden<br />
kaynaklanıyor. Arabaların tamamında kullanılan içten yanmalı<br />
motor teknolojisi bu oranda en büyük paya sahip etkendir.<br />
Elektrikli araçlar, sıfır emisyonlu çevreye<br />
duyarlı araçlar olmaları nedeniyle petrol<br />
türevli araçlara göre daha cazibeli ve güçlü<br />
bir alternatiftir. Birincil enerji kaynağının<br />
aynı miktarına %60 daha fazla yol sürüşü<br />
sağlayan bu araçların enerji çevrimi de<br />
çok etkileyicidir. Elektrikli araçların sürüş<br />
mesafesi ise en önemli dezavantajlarından<br />
biridir.
Araçların menzilini arttırmak için<br />
batarya teknolojileri geliştirilmektedir.<br />
Yüksek enerji yoğunlukları,<br />
uzun raf ömrü ve düşük ağırlık<br />
küçük boyut avantajları nedeniyle<br />
lityum-iyon veya lityum-polimer<br />
bataryalar tercih edilmektedir.<br />
Elektrikli araçların kullanılmaya<br />
başlanmasıyla,<br />
•Ulaşım maliyetlerinin azaltılması,<br />
•Fosil kaynaklı yakıtların kullanımın<br />
azalması,<br />
•Özellikle CO2 salınımın ciddi oranda<br />
azalması, küresel ısınma ve ozon<br />
tabakasının rahatlaması<br />
gibi çok önemli avantaj sağlayacaktır. Geleceğin teknolojisi olarak tanımlanan lityum-iyon pillerin özelliklerini<br />
geliştirmek dezavantajlarını gidermek için araştırmalar sürmektedir.<br />
Ülkemizde araç mülkiyeti sayısının nüfusa oranı %15 seviyesinde olup, diğer ülkelere göre oldukça<br />
düşüktür. Elektrikli araçların Türkiye’de yaygınlaşabilmesi için öncelikli şart mevcut altyapının değişmesi<br />
ve şarj istasyonlarının yeterli sayıya ulaşmasıdır. Marmara bölgesi ve büyük şehirlerde 1000’e yakın<br />
akıllı şarj istasyonları kurmayı planlayan enerji sektörünün liderleri, 2020 yılında Türkiye araç parkının<br />
%<strong>19</strong>‘unu elektrikli araçların oluşturacağı ve elektrikli araç sayısının 4 milyonu aşacağı öngörülmektedir.<br />
Enerji sektörü bunu söylese de kimya sektörünün daha buna hazır olduğunu söyleyemeyiz. Elektrikli<br />
araçların bataryaların, motorlarının ve güç jeneratörleri gibi parçalarının üretilmesi ve buna uygun<br />
sanayileşmenin zayıf olması Türkiye’de elektrikli aracın şimdilik bir rüya olduğu görülmektedir.<br />
Teknoloji gün ve gün gelişmeye ve ilerlemeye devam ediyor. Enerjiniz tükenmesin!<br />
17<br />
Kaynaklar :<br />
1. Deniz POLAT, Özgür KELEŞ,. İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ METALURJİ BÖLÜMÜ,<br />
TEKNİK BÜLTEN.<br />
2. Lithium Ion Rechargeable Batteries, Technical Handbook.<br />
3. Fatma KILIÇ, Bazı Lityum metal vanadat içeren bileşiklerinin sentezi, karakterizasyonu ve elektrokimyasal<br />
özellikleri, Kahramanmaraş Üniversitesi <strong>Kimya</strong> Bölümü Yüksek Lisans Tezi, 2008.<br />
4. Tufan KAYIKLI, Abdülkadir BALIKÇI, A Lityum Polymer Battery Charger Design for Electric Vehicles,<br />
Gebze İleri teknoloji Enstitüsü.<br />
5. Wikipedia/Lithium
Mustafa ALTUNKAYNAK<br />
altunkaynakmustafa@gmail.com<br />
KARBON VE<br />
NANOTEKNOLOJİ<br />
(ELMAS, GRAFİT, FULLEREN)<br />
<strong>Kimya</strong>ger<br />
(<strong>Kimya</strong> Ög.)<br />
Değerli okuyucular; Yer<br />
yüzünün en önemli<br />
elementlerinden<br />
olan karbon, yerkabuğunun<br />
yaklaşık %0,2 sini oluşturur.<br />
Periyodik cetvelin 4A grubunda<br />
yer alır ve atom numarası<br />
6 dır. Karbonun atomik ve<br />
genel özelliklerinden bazıları<br />
aşağıda sıralanmıştır.<br />
18<br />
Elmas Grafit Fulleren<br />
Kristal yapısı<br />
Kübik<br />
Yükseltgenme seviyeleri 4,2<br />
Elektronegatifliği 2,55 Pauling ölçeği<br />
İyonlaşma enerjisi 1086,5 kJ/mol<br />
Atom yarıçapı<br />
70 pm<br />
Atom yarıçapı (hes.) 67 pm<br />
Kovalent yarıçapı<br />
77 pm<br />
Van der Waals yarıçapı 170 pm<br />
Maddenin hali<br />
Katı<br />
Yoğunluk<br />
2.267 g/cm³<br />
Sıvı haldeki yoğunluğu 2.267 g/cm³<br />
Ergime noktası 4300–4700 °K<br />
4027-4427 °C<br />
Kaynama noktası 4000 °K<br />
3727 °C<br />
Ergime ısısı<br />
Buharlaşma ısısı<br />
Isı kapasitesi<br />
100 kJ/mol<br />
120 kJ/mol<br />
8.517 (grafit)<br />
6.115 (elmas) J/<br />
(mol•K)
Aynı elementin atomlarının uzayda farklı şekilde dizilmesi sonucunda oluşan geometrik şekillerdeki<br />
yapılarına allotrop denir.<br />
Karbonun üç allotropu vardır. Bunlar elmas grafit ve fullerendir.<br />
ELMAS; çok sağlam bir yapıya sahiptir ve doğal maddelerin içinde en sertidir. Bu özellikleri sayesinde<br />
diğer bütün maddeleri çizebilir, ideal bir aşındırıcıdır. Şeffaf olan ve elektrik iletkenliği olmayan elmas, iyi<br />
bir ısı iletkenidir.<br />
GRAFİT; siyah, parlak ve iletken bir katıdır. Elektrik iletkeni olarak endüstride kullanılır. Grafitte tabakalar<br />
birbiri üzerinde kolayca kayabildiği için yağlayıcı olarak, elektrik-elektronik, boya, çelik, motor,<br />
döküm endüstrisinde, kurşun kalem yapımında ve daha birçok alanda kullanılır.<br />
Karbonun yapay allotropları da vardır. Bu allotroplara genel olarak fulleren denir. Fullerenlerin yapısı<br />
grafite benzer. Fakat grafit gibi tabakalar hâlinde değildir. Fullerenler bir tabakadan oluşur ve bu tabakada<br />
karbon atomları sadece altıgen değil, beşgen hatta yedigen halkalar olarak da dizilebilir. Fullerenler nanometre<br />
boyutunda ve sağlam yapıda olduğu için endüstride oldukça önemlidir. Karbonun bu tür nano<br />
yapıları top, tüp, çubuk ve halka şeklinde sınıflandırılabilir. Fullerenlerin keşfi yeni bir kimya alanının ortaya<br />
çıkmasına yol açmıştır. <strong>19</strong>91 yılında, Lijima tarafından, karbonun tüp şeklinde yapı oluşturabileceği,<br />
deneysel olarak fark edildi. Grafitten özel yöntemlerle elde edilen tüpler, nanometre boyutunda oldukları<br />
için nanotüp olarak adlandırılır.<br />
NANOTEKNOLOJİ<br />
Kelime karşılığı Latince de çok küçük boyutlu, bilimsel karşılığı ise metrenin milyarda biri anlamına<br />
gelen ölçü birimidir. Nano kelimesi Yunanca “nannos” kelimesinden gelir ve “küçük yaşlı adam veya<br />
cüce” demektir. Günümüzde nano teknik bir ölçü birimi olarak kullanılır ve herhangi bir birimin milyarda<br />
biri anlamını taşır. Bir nanometre metrenin milyarda birine denk gelir.<br />
Nano bilim ve nano teknolojinin tam bir tanımı olmamakla birlikte genel görüşe göre 1-100 nanometre<br />
boyutlarda maddelerin anlaşılması kontrol edilmesi ve atomsal seviyede değiştirilip işlevsel hale getirilmesidir.<br />
Nano teknoloji çok genel tanımıyla istisnai şekilde küçük (yaklaşık atom boyutlarında) yapıların<br />
ticari bir amaca hizmet edebilecek şekilde düzenlenmesidir. Maddeler üzerinde 100 nanometre ölçeğinden<br />
küçük boyutlarda gerçekleştirilen işleme ölçüm modelleme ve düzenleme gibi çalışmalar nano-teknoloji<br />
çalışmaları olarak nitelenir.<br />
<strong>19</strong><br />
Karbon Nanotüp, karbon elementinin uzunluk-çap oranı 28x106:1 olan allotropu. Bu oran başka herhangi<br />
bir malzemenin sahip olabileceğinden daha büyüktür. Tek katmanlı (tek duvarlı) ya da çok katmanlı<br />
(çoklu duvarlı) karbon nanotüpler mevcuttur. Karbon nanotüplerin yapısını açıklayabilecek en<br />
basit model tek duvarlı bir tüp için şu şekildedir: Tek sıra karbon atomundan oluşan bir grafen katmanının,<br />
silindir şeklinde bükülerek uçlarının birleştirildiği ve grafen içerisindeki bağların aynısından<br />
oluşturulduğu düşünülürse bu yapı tek duvarlı bir karbon nanotüple aynı yapı olur.<br />
Nano teknoloji kullanılarak üretilmiş çeşitli ürünler şimdiden<br />
yaşamımıza girdi. Bu ürünler içinde kir tutmayan duvar<br />
boyaları küvet ve lavabolar, kirlenmeyen ıslanmayan ve ütü<br />
gerektirmeyen kumaşlar, bakteri ve mikropları öldüren filtreler<br />
ve çeşitli yüzeyler, el ve yüz kremleri, tenis raketleri ve tenis<br />
topları, mantarları ve bakterileri öldüren çoraplar yer alıyor.<br />
Nano teknoloji yaşayan sistemlere moleküler seviyelerde<br />
müdahale etme imkanı yaratabilir. Sadece hastalığın bulunduğu<br />
ve yayıldığı bölgelere saldırarak ilaç veren makineler<br />
insan vücudu içinde hareket edilmesine imkan sağlayan teşhis<br />
araçları nano-teknolojinin tıp ve sağlık sektörü üzerindeki<br />
potansiyel uygulamaları olarak gösterilebilir
Hidrojenin yakıt olarak kullanılmasının önündeki engellerden birisi de depolanmasıdır. Ancak işlevleştirilen<br />
nanotüpler sayesinde bu moleküllere çok yüksek kapasitede hidrojen depolanabileceği ortaya<br />
çıkmıştır. Bu buluş, geleceğin otomobillerinde kullanılacak verimli yakıt hücreleri ve katalizörlerin<br />
tasarımında kullanılabilecektir. Yakın bir gelecekte, giydiğimiz tişört, üzerindeki nanosensörler sayesinde<br />
nabız, sıcaklık, tansiyon ve kan şekeri gibi vücut fonksiyonlarımızdaki değişimleri belirleyip bizi veya<br />
kablosuz bir hatla doktorumuzu uyarabilecektir. Nanoteknoloji; ulaşım, bilgisayar, yarı iletken, iletişim,<br />
malzeme, kimya, çevre, enerji ve savunma gibi birçok endüstri alanında uygulama alanı bulmaktadır.<br />
Bunların dışında tıpta birçok alanda özellikle kanser tedavisinde kullanılabilecektir.<br />
Nano teknolojinin faydaları şunlardır;<br />
1) Denenmiş, sürekli ve daha etkili uzun koruma süresi. Tatbik edilen malzemenin değerini koruması,<br />
çevre ve iklim etkileri ile çizilmelere karşı daha dayanıklı olması.<br />
2) Her türden tekstil ürünü ve yüzeyler için bakım kolaylığı, daha uzun süreli gözle görülebilir ve sağlıklı<br />
temizlik, kolay temizlik, cildi hiçbir şekilde etkilememesi, anti bakteriyel olması, alerji hastalarına uygun<br />
olması ve birçok sair olumlu özelliği mevcuttur.<br />
3) Akla gelebilecek her türden yüzeye kolay ve basit bir şekilde uygulanabilirlik.<br />
4) Boncuk teşkili etkisinin zayıflaması halinde muhtemelen bir temizlik yapılması gerekiyordur. Bu gibi<br />
durumlarda yüzeyin veya tekstil ürününün yumuşak bir temizlik maddesi ile temizlenmesi ve bolca su ile<br />
çalkalanması gerekir. Bu işlemden sonra boncuklaşma etkisi tekrar kendini gösterecektir (Tekstil ürünlerinde<br />
kuruduktan sonra). Kaplama zarar görmüşse, zarar gören kısımların tekrardan onarılması mümkündür.<br />
“Gelecek için Karbon temelli nano teknolojiyi kullanalım. Karbon emisyonunu ve sera etkisini azaltalım.”<br />
20<br />
Kaynaklar :<br />
1-) Anorganik <strong>Kimya</strong><br />
2-) tr.wikipedia.org/wiki/Nanoteknoloji<br />
3-) Modern Üniversite <strong>Kimya</strong>sı<br />
4-) nanoteknoloji.nedir.com/<br />
5-) www.biltek.tubitak.gov.tr/bdergi/yeniufuk/icerik/nanoteknoloji.pdf
Hatile MOUMINTSA<br />
hatile_m@hotmail.com<br />
MUTLULUĞUN<br />
HORMONU<br />
SEROTONİN<br />
<strong>Kimya</strong><br />
(Mezun)<br />
Değerli okuyucularımız<br />
bu sayıda sizlere mutluluk<br />
kaynağı olan serotonin<br />
hormonunu anlatmaya<br />
çalışacağım.<br />
Serotonin nedir?<br />
Bir nörotransmitterdir. Yani sinir hücreleri arasında<br />
elektrik sinyallerini taşımakla görevlidir.<br />
İnsanda mutluluk, canlılık ve zindelik hissi verir<br />
. Eksikliğinde depresif, yorgun, sıkılgan bir ruh<br />
hali görülür. Yapısal olarak monoamin grubuna<br />
girer ve triptofan aminoasitinden sentezlenir. Serotonin<br />
molekülü aşağıda görülmektedir.<br />
Serotonin beyinde salgılanır ve vücudun çeşitli noktalarında üretilir. Genelde merkezi sinir sisteminde ve<br />
mide-bağırsak kanalında bulunur. Beyinde salındığında kan damarları kasılarak daralır, serotonin düzeyi<br />
düştükçe genişler.<br />
21<br />
Serotonin ve Uyku<br />
Serotoninin yüksek düzeyleri uyanıklık, düşük düzeyleri uyku ile ilişkili. Melatonin ile birlikte, serotonin<br />
sirkadiyen saati kontrol eder ve gün ışığından etkilenir. Gün ışığı ile serotonin seviyesi artarken, melatonin<br />
azalmaktadır. İşte bu yüzden akşam ruh halimiz her nasıl olursa olsun, sabah uyandığımız zaman kendimizi<br />
mutlu hissederiz.<br />
Serotonin seviyesi REM uykusu (rüya görülen evre) sırasında en düşük seviyesindedir. Serotonin reseptörlerine<br />
sahip nöronlar REM safhasına kadar tüm uyku sırasında aktiftir. Çoğunlukla REM uykusunu engelleyici<br />
olarak görev yaparlar. Serotonin seviyesi düştüğünde, asetilkolin adlı nörotransmitter seviyesi beyinde yükselmeye<br />
başlar. Bu nedenle antidepresanların çoğu rüya görmeyi azaltır. Serotonin seviyesindeki artış, asetilkolin<br />
üretimini azaltmakta, bu da rüya görmeyi zorlaştırmaktadır.<br />
Serotonin ve Kadınlar<br />
Merak edenler olmuştur belki bazı kadınlar neden adet günlerinde tatlılara karşı en çokta çikolataya karşı<br />
iştahları artar diye. Kadın vücudundaki östrojende (kadınlık hormonu) artma, serotonin düzeyinde de bir<br />
artışa neden olmakta; aynı şekilde, kadınların âdet görmeleri sırasında, östrojen hormonlarında düşüş olması,<br />
serotonin düzeyini de düşürmekte ve bu durum, kan damarlarının aşırı genişlemesi sonucu, kadınlarda<br />
migren başlamasına neden olabilmektedir.
Serotonin ve Depresyon<br />
Birçok araştırmacı serotonin seviyesindeki dengesizliklerin ruh hâlini etkileyip, depresyona neden olduğuna<br />
inanmaktadır. Serotonin eksikliği şu üç nedenle oluşabilir: beyin hücrelerinde üretimin az olması,<br />
reseptör bölgelerinin yetersiz olması ya da serotonin yapımında kullanılan triptofan maddesindeki eksiklik.<br />
Bu üç biyokimyasal bozukluktan biri meydana geldiğinde, depresyon, obsesif-kompulsif bozukluk,<br />
anksiyete, panik ve hatta aşırı asabiyet ortaya çıkabilir.<br />
Serotonin ve Çikolata<br />
İster kötü olalım, ister iyi olalım çikolatayı her şekilde yemekten<br />
bıkmıyoruz usanmıyoruz. Çünkü onu yedikçe mutlu<br />
oluyoruz. Mutluluğumuzun sebebi de çikolata bol miktarda<br />
serotonin içermesidir.<br />
Serotonin hangi besinlerde bulunur?<br />
Başta deniz tuzu olmak üzere; bitter çikolata, tahıllı gıdaları,<br />
çavdar ekmek, kepekli makarna bulgur, B vitamini ihtiva<br />
eden besinler, hindi, yumurta, badem, tavuk, soya, süt, keçi<br />
peyniri, mandalina, muz, kakao, fıstık, ıspanak, brokoli,<br />
mısır, pancar, yabani havuç, brüksel lahanası, süt ve süt<br />
ürünleri, baklagiller, nişastalı sebzeler ve yulaf ezmesi serotonin<br />
yükselmesini sağlayan besinlerdir.<br />
22<br />
Ayrıca ekzersiz yapmanız, güneş ışığında bol zaman geçirmeniz ve masaj yaparak stresi azaltmanız da<br />
serotonin hormonunun yükselmesine yardımcı olur.<br />
Kaynaklar :<br />
1-) http://tr.wikipedia.org/wiki/Serotonin<br />
2-) http://www.bing.com/images/search?q=%C3%A7ikolata+yemek&qs=n&-<br />
form=QBIR&pq=%C3%A7ikolata+yemek&sc=0-12&sp=-1&sk=#view=detail&id=46A227F74BB-<br />
6122934BFDEDCCC5BC0CE4E4032E7&selectedIndex=30<br />
3-) http://www.bing.com/images/search?q=seroton%C4%B1n&qs=n&form=QBIR&pq=seroton%C4%B-<br />
1n&sc=0-6&sp=-1&sk=#view=detail&id=3BFA7D7B5337789D0FBD8025603569A49A67CEF6&selectedIndex=2
Yavuz Selim KART<br />
kim_muhselim@hotmail.com<br />
CHEMSKETCH<br />
PROGRAMI<br />
Merhaba <strong>İnovatif</strong> <strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong><br />
okuyucuları,<br />
Bu ay sizlere ChemSketch programını<br />
anlatarak bilgilendirmeye<br />
çalışacağım. Geçen 3 sayı boyunca<br />
HyperChem programından<br />
bahsettim. Bu ay anlatacağım<br />
programda HyperChem programına<br />
benzer bir programdır.<br />
Bu programın da size faydalar<br />
getireceğini umarak anlatıma<br />
başlıyorum.<br />
İlk olarak bu program nedir ne işe yarıyor kısaca<br />
açıklayalım. Program ACD Firması tarafından <strong>19</strong>94<br />
yılında piyasaya sunulmuştur. Mazisi eski bir programdır.<br />
Program ile organik, organometalik, polimer ve<br />
Markush yapıları olmak üzere hemen her türde yapıyı<br />
çizebiliyoruz. Programı açınca şu şekilde bir ekran<br />
karşımıza çıkıyor. (Resim 1)<br />
<strong>Kimya</strong><br />
Mühendisi<br />
(Mezun)<br />
23<br />
Resim 1 : ChemSketch programı genel görünümü
Program ile yapabileceklerimize gelince<br />
• Yapıları iki boyutlu olarak çizme, üç boyutlu hale dönüştürme ve istenen açıda çevirme,<br />
• Tepkimeler, tepkime şemaları ve reaktif miktarlarını görüntüleme,<br />
• InChi ve SMILES dizgelerinden yapı oluşturma,<br />
• 50 atom ve 3 halka yapısına kadar olan bileşikler için IUPAC'ın önerdiği isimlendirmeyi<br />
oluşturma,<br />
• Tek yapılar için logP değerlerini hesaplama,<br />
• 165.000 geleneksel, sistematik ve ticari isimli yapılar içinden arama yaptırma,<br />
• Uzaysal dizilimleri daha iyi görüntülemek için iki veya üç boyutlu olarak molekülü gösterme,<br />
• Aynı anda profesyonel raporlar üretme ve yapılarla, metinlerle ve grafiklerle çalışma<br />
gibi birçok şey yapabiliriz.<br />
24<br />
Resim 2 : ChemSketch ile çizilmiş yapılar<br />
Peki, program ile yapılarımızı nasıl çizeceğiz. Bunu, Resim 3 kısmında anlatarak devam ede-<br />
Resim 3 : Programın çizim kısımları
Resim 3’te programımızın genel hatlarını görmektesiniz. Sağ, sol ve üst panelde çizeceğimiz yapıya göre<br />
kısımlar bulunmakta ve bu kısımlara tıklayarak çizim işlemlerini gerçekleştiriyoruz. Birçok yapıyı, seçim<br />
işlemleri yaparak burada çizmemiz mümkün. Sol tık ile seçtiğiniz kısmı ekran alanına bir kere tıklayıp,<br />
yapıyı çiziyorsunuz. Aynı yapıdan birden çok çizmeyi düşünüyorsanız program size bu konuda yardımcı<br />
oluyor. Tek tık ile aynı yapıdan sürekli çizebilirsiniz. Misal, bir benzen halkası seçtiniz diyelim. Bir kere<br />
seçtikten sonra bu kısmı bir daha seçme gereği duymadan, sol tık ile ekrana tıklayarak istediğimiz kadar<br />
benzen halkası çizebiliriz. Bunları ayrı ayrı yerlerde ekleyebileceğiniz gibi birbirine bağ yapmış şekilde<br />
de ekleyebiliriz.<br />
25<br />
Resim 4 : Program ile çizilmiş yapı<br />
Resim 4’te benzen halkalarını görmektesiniz. Kırmızı daire ile alınmış kısımları bu program ile çok rahatlıkla<br />
çizebiliyoruz.<br />
Program ile yapabileceğimiz çizimlere genel başlıklar halinde bakarsak<br />
1-) Sübstitüent ekleme<br />
2-) Periyodik tablodan element ekleme<br />
3-) Simgesel element ekleme<br />
4-) R grupları ekleme<br />
5-) Stereokimyasal bağ ekleme<br />
6-) Zincir çizim ekleme<br />
7-) Radikal Tablosunu kullanarak ekleme<br />
gibi birçok yapıyı rahatlıkla çizebiliriz.<br />
Başka neler çizebiliriz?
26<br />
Resim 5 : Program ile çizebileceğimiz diğer şeyler<br />
Resim 5’te yeşil olan kısma tıklayarak Draw moduna geçiyoruz ve kırmızı kutu içindeki kısımları buradan<br />
çiziyoruz. Çizimde neler kullanacaksanız ona göre eklemeler yapabilirsiniz.<br />
Program sadece bunlardan mı ibaret? Tabi ki değil. Programda PubChem, ChemSpider ve eMolecules<br />
araçları bulunmakta. Chemical Abstracts kayıt numarasını (CAS RN) kullanarak erime ve kaynama<br />
noktalarını, zehirliliğini, hangi kimya firmaları tarafından satıldığını öğrenebilirsiniz. PubChem çok<br />
ayrıntılı bilgiler verirken eMolecules maddenin yapısını, molekül ağırlığını ve sağlayan firmaların isimleri<br />
ile katalog numaralarını bildirmektedir. ChemSpider ise İngiliz <strong>Kimya</strong> Cemiyetinin (RSC) ürünü<br />
olup PubChem'e yakın bilgiler vermektedir. Size tavsiyemiz, bir arama motorunda ilgilendiğiniz sonucu<br />
bulamazsanız diğer motorlarda şansınızı deneyin ve özellikle CAS RN elde edilmişse Science Finder gibi<br />
güçlü literatür arama motorlarını kullanarak çok sayıda bilgi elde edebilirsiniz.<br />
ChemSketch programında çizilmiş bir şekli Microsoft Word veya OpenOffice/LibreOffice programlarına<br />
aktarabilirsiniz. Aktarma işlemlerini dikkatli ve çizimlerinizi kaydederek yapın ki emekleriniz boşa<br />
çıkmasın. Programın burada anlatamadığım daha birçok özelliği mevcut.<br />
Programı nasıl temin edebileceğimize gelince http://www.acdlabs.com/resources/freeware/chemsketch/<br />
sitesine girip indiriyoruz. Başka sitelerden indirmeye kalkmayın, çünkü çok fazla virüs içeren indirme<br />
linki mevcut.<br />
Bir sonraki yazıda görüşmek dileğiyle.<br />
Kaynaklar :<br />
http://barbarosakkurt.weebly.com/uploads/2/6/1/7/26173528/seminer.pdf<br />
http://www.youtube.com/watch?v=CHlJuAcyTv8
ELEMENT<br />
TANIYALIM<br />
Azot<br />
Simgesi:<br />
N<br />
Grubu:<br />
5A (Ametal)<br />
Atom numarası: 7<br />
Bağıl atom kütlesi: 14,00674<br />
Oda sıcaklığında: Gaz<br />
Erime noktası: -209,86°C<br />
Kaynama noktası: -<strong>19</strong>5,65°C<br />
Yoğunluğu:<br />
1,2506 g/cc<br />
Keşfi:<br />
1772 - Daniel Rutherford<br />
Atom çapı:<br />
0,75 Å<br />
Elektronegatifliği: 3,04<br />
Elektron dizilimi:<br />
1s22s2p3<br />
Yükseltgenme basamağı (sayısı): ±3, 5, 4, 2<br />
Azot veya nitrojen, periyodik cetvelde N simgesi ile gösterilen bir element olup atom numarası 7’dir.<br />
Renksiz, kokusuz, tatsız ve atıl bir gazdır. Azot, dünya atmosferinin yaklaşık %78’ini oluşturur ve tüm<br />
canlı dokularında bulunur. Azot ayrıca, amino asit, amonyak, nitrik asit, ve siyanür gibi önemli bileşikler<br />
de oluşturur.<br />
Azotun Elde Edilmesi<br />
Azot, sodyum asidin (NaN 3<br />
) ve amonyum dikromatın bozunması ile saf olarak elde edilebilir:<br />
NaN 3<br />
→ 2Na + 3N 2<br />
(300 °C)<br />
(NH 4<br />
)2Cr 2<br />
O 7<br />
→ N 2<br />
+ Cr 2<br />
O 3<br />
+ 4H 2<br />
O<br />
Azot eldesinde kullanılan bir diğer yöntem ise, amonyağın kireç kaymağı ile reaksiyonudur:<br />
2NH 3<br />
+ 3Ca(OCl) → 3CaCl 3<br />
+ N 2<br />
+3H 2<br />
O<br />
Sanayide sıvı havadan, ayrımsal damıtma yoluyla elde edilir.<br />
Laboratuvarda iki yöntemle elde edilir: Üzerinden karbon dioksiti alınmış hava geçirilerek oksitlenen bir<br />
maddeyle oksijenin tutulup daha az aktif olduğu için tepkimeye katılmayan azotun toplanması ya da bir<br />
azot bileşiğinin ayrıştırılması. Birinci yöntemde, örneğin bakır kullanılarak oksijen, bakır oksit biçiminde<br />
tutulur ve geride azot kalır. Havada çok az miktarda soy gazlar da bulunduğundan bu yöntemle<br />
elde edilen azot saf değildir. İkinci yöntemdeyse örneğin amonyum nitrit (NH4NO2) ısıtılarak su ve saf<br />
azot, gaz hâlinde elde edilir.<br />
Kullanım Alanları<br />
Standart sıcaklık ve basınç altında son derece kararlı olan ve atmosferin %78’ini oluşturan azot gazı,<br />
besinlerin ve kimyasalların saklanmasında kullanılır. Çok soğuk olan (-<strong>19</strong>6°C) sıvı azotsa, çok düşük<br />
sıcaklıklarda gerçekleştirilmesi gereken dondurma işlemlerinde kullanılır. Sperm bankalarında<br />
spermlerin dondurularak saklanması, sıvı azotla gerçekleştirilir. Ticari olarak en çok değer taşıyan azot<br />
bileşiği amonyaktır (NH3). Güçlü bir çözücü olan amonyak, gübrelerin bileşiğinde bulunan ve plastik<br />
endüstrisinde de önemli yeri olan “üre” maddesinin eldesinde kullanılır. Azot, proteinler başta olmak<br />
üzere, organik bileşiklerin yapısında yer alan çok önemli bir elementtir. Azotun tüm bileşikleri, ya oksitleyici<br />
özelliktedirler, ya da güçlü birer reaktiftirler. Bu nedenle de, uygun koşullarda şiddetli tepkimeler<br />
verirler. Bunların arasında TNT (trinitrotoluen), ve amonyum nitrat sayılabilir.<br />
27
SÖZLÜK<br />
Ingilizce-Türkçe<br />
28<br />
Volatile<br />
Vessel<br />
Viscometer<br />
Epsom Salt<br />
Glass Wool<br />
Haze<br />
Slurry<br />
Erlenmeyer<br />
Exchange Reaction<br />
Ferro Alloy<br />
Store<br />
Thickness<br />
Shower<br />
Smoke, Fume<br />
Low, Hypo<br />
Lean Gas<br />
Effective<br />
Fugacity<br />
Pill, Pellet<br />
Ring, Cycle, Flange<br />
Hydroxyl<br />
Kemp<br />
Cathode<br />
Uçucu<br />
Kap<br />
Viskozometre<br />
Acı Tuz<br />
Cam Yünü<br />
Bulanık<br />
Bulamaç<br />
Cam Kap<br />
Değişimli Reaksiyon<br />
Demirli Alaşım<br />
Depolamak<br />
Derişiklik<br />
Duş<br />
Duman<br />
Düşük<br />
Fakir Gaz<br />
Etkili<br />
Etkin Basınç<br />
Hap<br />
Halka<br />
Hidroksil<br />
Kaba Yün<br />
Katot
HABERLER<br />
Yurttan <strong>Kimya</strong> Haberleri<br />
YERLİ KOZMETİK ÜRETİCİLERİNE BÜYÜK FIRSAT<br />
Bakanlıktan yerli kozmetik üreticilerine destek geliyor<br />
Bakanlık her yıl 10 milyonlarca dolar ithalat yapılan kozmetik sektörüne neşter vuracak. 81 ilde hayata<br />
geçirilecek proje ile kozmetik üretiminde kullanılan ürünlerin Türkiye’de üretimi desteklenecek.<br />
29<br />
Tarım sektöründe Avrupa’nın bir numaralı ülkesi haline gelen Türkiye, ithalata bağımlı olunan bir sektöre<br />
daha neşter vuruyor. Kozmetik, sağlık, gıda gibi alanlarda kullanılan ıtri, tıbbi ve boya bitkileri %100<br />
yerli üretimle sağlanacak. Her yıl on milyonlarca dolarlık ürün ithalatı için ödenen döviz yurt içinde kalacak.<br />
Bu kapsamda öncelikli olarak 25 ilde Itri ve Tıbbi Bitkiler ile Boya Bitkileri Üretiminin Geliştirilmesi<br />
Projesi faaliyete geçirilecek. 81 ilde uygulanması planlanan proje kapsamında öncelikli olarak kozmetik<br />
(parfüm, kolonya, krem vb.) ve gıda sektöründe kullanılan aroması olan bitkiler Türkiye’de üretilecek.<br />
Üretimde kalite artırılarak ithalatın da önüne geçilmesi hedefleniyor.<br />
Türkiye’nin doğal bitki örtüsü, belirlenen 11 bin 707 bitki çeşidi ile küresel ölçekte büyük zenginliğe sahip.<br />
Bu bitkilerin 3 bin 649’ u yöreye özgü iklim ve toprak şartlarında yetişen Türkiye’ye ait endemik tür<br />
ve çeşitlerden oluşuyor. Bununla birlikte ülkemizde yetişen mevcut bitki tür ve çeşitlerimizin yaklaşık<br />
1.000’ i Türkiye’de veya dünyada ıtri ve tıbbi bitki olarak kullanılıyor.<br />
Proje 81 ile yayılacak<br />
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğünce, Itri ve Tıbbi Bitkiler ile Boya<br />
Bitkileri Üretiminin Geliştirilmesi Projesi hazırlandı. 2015-2017 yıllarında uygulanacak proje 81 ile<br />
yayılması planlanıyor.<br />
Üretim havzaları oluşturulacak<br />
Bakanlıktan konuya ilişkin yapılan değerlendirmede projenin öncelikli hedefleri, “Üretimin geliştirilmesi,<br />
kayıt ve izlenebilirliğin sağlanması, üretim havzalarının oluşturulması, sektörel işbirliğinin<br />
artırılması, ıtri ve tıbbi bitkiler ile boya bitkileri birincil üretimine ait mevzuat alt yapısının<br />
güçlendirilmesi” olarak sıralandı.
KİMYA SEKTÖRÜ İLK 3’TEKİ YERİNİ KORUYOR<br />
<strong>Kimya</strong> sektörü ile ilgili güzel haberler<br />
<strong>Kimya</strong> sektörü 2014 yılı ihracatında ilk 3’teki yerini koruyarak, hedefi olan 18 milyar doları yakaladı.<br />
30<br />
İstanbul Kimyevi Maddeler ve mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) açıklamasına göre, 2014 ihracat<br />
hedefini yakalayan sektör, otomotiv, hazır giyim ve konfeksiyonun ardından üçüncü sırada yer aldı. Plastik<br />
mamuller, kozmetik, ilaç ve eczacılık ürünleri, kauçuk, boya gibi alt sektörleri ihracatta başarılı bir<br />
performans sergileyen kimya sektörü, 2015 yılında <strong>19</strong> milyar dolar ihracat hedefliyor.<br />
Sektör, geçtiğimiz yıl en fazla ihracatı Mısır, Irak ve Almanya’ya yaptı. Mısır’da yaşanan gerginlik ve<br />
siyasi belirsizlikler etkisini yıl genelinde etkisini sürdürürken, ülkeye yapılan ihracat yüzde 17 oranında<br />
düştü ve 1 milyar 229 milyon seviyesinde gerçekleşti. Mısır, Irak ve Almanya’nın ardından sektör en çok<br />
ihracatı Malta, İtalya, Birleşik Arap Emirlikleri, İran, Rusya, İspanya ve Azerbaycan-Nahcivan’a yaptı.<br />
Avrupa ülkelerinin payı ise bu dönemde artmaya devam etti.<br />
2014 yılının son ayında ilk üçte, Irak, Mısır ve Malta yer aldı. Bu ülkeleri İspanya, Almanya, İran, Azerbaycan-Nahcivan,<br />
Birleşik Arap Emirlikleri, İtalya ve Suudi Arabistan takip etti. Mısır’a olan ihracat,<br />
2014 yılının son aylarındaki toparlanma süreciyle birlikte yılın son ayında yüzde 83 oranında artarak 106<br />
milyon dolar oldu. Suudi Arabistan da yüzde 120 ihracat artışıyla dikkat çeken ülkeler arasında yer aldı.<br />
Suudi Arabistan’a yapılan ihracat 37 milyon dolar olarak gerçekleşti. Diğer yandan Birleşik Arap Emirlikleri’ne<br />
gerçekleştirilen ihracatta yüzde 68 azalma yaşandı ve ihracat 44 milyon dolara düştü.<br />
İKMİB Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akyüz, kimya sektörünün tüm sorunlarına rağmen ihracat hedefine<br />
ulaştığına dikkati çekerek şunları kaydetti:<br />
“2014 yılı belirsizliklerin yoğun hissedildiği bir yıldı. Yaşanan çevresel faktörlerle Mısır, İran ve<br />
Suriye’de halen devam eden sıkıntılara karşın ihracat hedefimize ulaşmanın sevincini yaşıyoruz.<br />
2015 yılı ihracat hedefimizi ise <strong>19</strong> milyar dolar olarak belirledik. Çevresel ve jeopolitik kaynaklı<br />
sıkıntılar nedeniyle sekteye uğrayan komşu ülke ihracatını bu yıl da Uzakdoğu ve Asya, Güney<br />
Amerika, Sahra altı Afrika gibi pazarlarla dengeleyeceğiz. 2015 yılında da İKMİB olarak ticaret ve<br />
alım heyetleri, milli katılım fuar organizasyonları ile UR-GE kapsamında yürüteceğimiz çalışmalar<br />
hız kesmeden sürecek.”
OTO CAM SUYU ALIRKEN DİKKAT!<br />
<strong>Kimya</strong> Mühendisleri Odası Kayseri Temsilcisi Hüseyin Kaya, oto cam suları hakkında vatandaşlara bilgiler<br />
vererek, “Üzerinde etiketi olmayan ve ucuz olan oto cam sularını almayın” dedi.<br />
<strong>Kimya</strong> Mühendisleri Odası Kayseri Temsilcisi Hüseyin Kaya, kış aylarında cam sularının donmaması<br />
için kullanılan antifirizli cam suları hakkında bilgiler verdi. Üretiminin maliyetinin düşürülmesi için<br />
bazı vatandaşların ham maddeden kaçtığını ve sadece kar amacı güttüğünü dile getiren Kaya, ucuz olan<br />
cam sularının alınmaması gerektiğini söyledi. Kaya, “Oto cam sularının iki şekilde hazırlanması gerekir.<br />
Birincisi yaz aylarında kullandığımız oto cam suyudur. Bu oto cam sularının ham maddesi izopropil<br />
alkoldür. Burada dörtte bir veya beşte bir oranında suyla karıştırılır fakat bunun donma noktası dikkate<br />
alınmaz çünkü yaz aylarında temizlik amacıyla kullanılan oto cam sularıdır. İkincisi ise kış ayları<br />
için kullanılan antifirizli cam sularına çok dikkat edilmelidir. Bunda da yine ana hammadde izopropil<br />
alkoldür. Burada da izopropil alkole iki bölü bir oranında saf su seyreltilerek içerisine renklendirici boyalı<br />
madde ve parfüm eklenerek cam suyu elde edilebilir. Bu cam suyunun donma noktası ortalama eksi<br />
45 derecedir. Bunun cam suyunun etiketlerine yazılması gerekir” dedi.<br />
31<br />
Kaya ayrıca, “Üzerinde bu etiket yoksa vatandaşların bunu almaması gerekir. Ne yazık ki piyasada merdiven<br />
altı diye tabir ettiğimiz cam sular üretiliyor. Bunlarda kar elde etmek amacıyla çok az izopropil<br />
alkole yüksek oranda su eklenerek elde edilir. Bunun da donma noktası çok yüksek değerlerdedir. Yani<br />
bunlar sıcaklık düştüğünde donmaya başlıyor. Vatandaşların buna çok dikkat etmeleri gerekir. Özellikle<br />
fiyat konusuna dikkat edilmesi gerekir. 5 litrelik hakiki dediğimiz standartlarda elde edilen bir cam<br />
suyu 15 TL iken ürünü aynı oranda olmasına rağmen 6 TL’ ye satan firmalara vatandaşlarımız dikkat<br />
etmelidir” ifadelerini kullandı.
514 KÖYDE KANSER ALARMI<br />
Bakanlık, önlemlerin yeterli olmayacağına kanaat getirirse, asbestli köyleri tamamen boşaltabilecek.<br />
Sağlık Bakanlığı’nın, akciğer kanserine yol açan asbest maddesiyle ilgili araştırması tamamlandı. Proje,<br />
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Muzaffer Metintaş ve Marmara Üniversitesi’nden Prof.<br />
Dr. Hasan Fevzi Batırel’in başkanlığında yürütüldü.<br />
32<br />
Habertürk’ten Lütfi Erdoğan’ın haberine göre; 24 üniversiteden 39 öğretim üyesinin ve 4 yabancı<br />
danışmanın görev aldığı proje kapsamında, riskli olan bin 256 köyden toprak örnekleri alındı. Örnekler,<br />
analiz için TÜBİTAK’a gönderildi. TÜBİTAK’ta yapılan analiz sonucunda 379 köyden alınan 514<br />
örnekte asbest tespit edilerek, örneklerin alındığı köylerde ıslah çalışmaları başlatıldı.<br />
3 Bin Kanser Önlenecek<br />
Bu köylerde evlerin duvarlarındaki asbestli sıvalar temizlenecek. Köy çevresindeki asbest karışımlı<br />
toprak örtüleri, uygun toprak tabakasıyla kapatılarak yeşillendirilecek, yollar asfaltlanacak. Bakanlık,<br />
önlemlerin yeterli olmayacağına kanaat getirirse, asbestli köyleri tamamen boşaltabilecek.<br />
Bakanlığın raporunda Türkiye’de 500 bin kişinin asbest maddesiyle temas halinde olduğu, bunlardan<br />
150 bininin risk taşıdığı vurgulanarak, “Asbestle temas kesilince, tahmini 3 bin kanser vakası gelişmeden<br />
engellenmiş olunacak” denildi.<br />
2010’da Yasaklandı<br />
Asbest; ısıya, aşınmaya ve kimyasal maddelere dayanıklı bir mineral. Halk arasında ak toprak, çorak<br />
toprak, gök toprak, çelpek ve höllük gibi isimlerle de biliniyor. Asbest maddeli topraklar, geçmişte Türkiye’nin<br />
kırsal kesimlerinde ev yapımında oldukça fazla kullanıldı. Ancak akciğer kanserine neden olduğu<br />
için asbestin kullanımı 2010’da yasaklandı.
Dünyadan <strong>Kimya</strong> Haberleri<br />
BALIK SPERMİ’NDEN NADİR TOPRAK METALİ GERİ DÖNÜŞÜMÜ FİKRİ<br />
Kulağa garip gelse de balık spermi, mıknatıs ve elektronik atıklar gibi materyallerden nadir toprak metallerini<br />
ayırmak ve geri dönüştürmek için önemli bir madde olabilir.<br />
Japon ekip, sulu çözeltideki nadir toprak elementlerini geri dönüştürmek için somon balığı spermi kullanılan<br />
bir yöntem geliştirdi.<br />
Tokyo Üniversitesi’nde Yoshio Takahashi liderliğindeki ekip ve diğer Japon kurumları başlangıçta bakteriyel<br />
hücre yüzeyindeki nadir toprak elementlerinin adsorpsiyonu üzerine çalışırlarken, fosfatın metal<br />
iyonlarının bağlanmasında önemli rol oynadığını gözlemlediler. Bu da onlara sudaki nadir toprak elementlerini<br />
ayrıştırmak için ayrıca fosfata sahip olan DNA’nın da dikkate alınması gerektiğini hatırlattı.<br />
33<br />
Ekip somon balığı sperminin nadir toprak elementi adsorpsiyonu yeteneğini test etmek için balık spermi<br />
tozu ve neodimyum mıknatıslarında kullanılan ana metalleri -neodimyum,disprozyum ve üç değerlikli<br />
demir- içeren bir çözelti hazırladı.<br />
Balık spermi tozunu çözeltiye ekledikleri zaman, metal iyonlarının tozdaki fosfat için yüksek afiniteye<br />
sahip olduğunu keşfettiler. Nadir toprak elementleri daha sonra asit ve santrifüjleme kullanılarak balık<br />
spermi tozundan yeniden elde edildi.<br />
İsviçre Federal Teknoloji Enstitüsü’nden nadir toprak elementlerini araştıran Jean-Claude Bünzli, “<br />
Hurda mıknatıslardan nadir toprak metallerini ayırmak ve yüzeyde toplamak için Somon balığı spermi<br />
fikri oldukça ilginç”dedi. Jean-Claude Bünzli bu teknik kullanılarak nadir toprak elementlerinin<br />
geri dönüşümü sorun oluşturabilir ama elektronik devreler, cep telefonları ve hard disk sürücüleri gibi<br />
alaşımlardaki mevcut nadir toprak metallerinin uzaklaştırılmasında yararlı olabilir diye ekledi.<br />
Takahashi somon balığı spermi metodunun büyük ölçüde diğer elementlerin geri dönüşümü ve ayrıştırılması<br />
için daha uygun olacağını belirtti. Ekip metodun diğer elementlerle çalıştığını henüz incelemedi,<br />
ama Takahashi somon balığı sperminin iyon-değiştirme kapasitesi nedeniyle metodun olacağından<br />
emin.
SU KULLANMADAN TÜM PLASTİK TÜRLERİNİN GERİ DÖNÜŞÜMÜ<br />
Bilindiği üzere plastik geri dönüşümü çok fazla su kullanımı gerektirir. Fazla su kaybını önlemek<br />
amacıyla, Meksika’dan Ak Inovex, özelleştirilebilir makinenin aynı türünü kullanarak strafor, polistiren<br />
ve ABS(akrilonitril bütadien stiren) gibi plastikleri işleme kapasitesine sahip sıvı gerektirmeyen yeni bir<br />
teknoloji geliştirdi.<br />
34<br />
Ak Inovex kurucusu Marco Adame tarafından geliştirilen teknoloji tüm plastik türlerinin %90’ından<br />
fazlasını işleyebilir, su israfını önler ve kaliteyi düşürmeden üretim maliyetini yarıya düşürür.<br />
Marco Adame plastiklerin geri dönüşümü orijinal sürecinin yıkama ve sonra plastik kapların öğütülmesi<br />
işlemlerini içerdiğini söyledi. Bununla birlikte, bu tür plastikler higroskopik( su ile temas ettiğinde<br />
moleküler seviyede nem tutma) olma özelliğine sahiptir, bu yüzden kristalize edilebilmesi için dehidre<br />
edilmesi gerekir.Bu da 1800’de ısı uygulanması ve sonra malzemenin su ile soğutulması işlemini gerektirir.<br />
Ancak, Ak Inovex’in geliştirmiş olduğu yöntem bu işlemi su olmadan gerçekleştirir, böylece doğrudan<br />
geri dönüştürülmüş plastik boncuklar oluşur. Bunun bir sonucu olarak, enerji tüketimi yarı yarıya azalır,<br />
artı sistem küçük olduğu için işlemi gerçekleştirmek için gerekli olan fiziksel alan azalır.<br />
Şirketin Kurucusu, “Ak Inovex,plastik boncuk oluşumu ve özel duvarlarla temas yoluyla plastikleri<br />
soğutma için entegre edilen üç teknoloji için beklenilen bir patent kaydına sahiptir.” açıklaması yaptı.<br />
Bu teknolojinin avantajı ABS, PET,polistiren ve strafor gibi her türlü plastiği işleyebilme yeteneğidir.<br />
Plastik boncukların üretim kapasitesi iki tondur ve ekip şuanda bunu on tona çıkarmak için çalışıyor.<br />
Önümüzdeki yıl için,şirket plastikler için işletme maliyetini azaltacak olan özel biyodeterjan kullanılan<br />
ekolojik çamaşır makinesi eklemeyi ve iş stratejisini değiştirmeyi istiyor.
BİLİM ADAMLARI YÜZEYİNDE SU TUTMAYAN METAL ÜRETTİ<br />
Rochester üniversitesindeki bilim adamları, yüzeyinde su tutmayan metal üretmeyi başardı. Üniversitenin<br />
açıkladığı yeni bilimsel gelişmeye göre, yüzeyinde özel dokular oluşturulan metal, üzerinde asla su<br />
tutmuyor ve sürekli kuru kalıyor.<br />
Teknoloji suyu itmesi istenen metalin yüzeyine, lazer ışınlarıyla nanometrik seviyelerde dokuların<br />
oluşturulmasına dayanıyor. Hali hazırdaki suyu iten kimyasal kapmalar gibi geçici olmayan bu teknik,<br />
yıllar geçtikçe de performansından hiçbir şey kaybetmiyor. Şimdiden birçok sorunu çözmesi beklenen<br />
teknoloji sayesinde uçakların gövdelerinin buzlanmasının önüne geçilebilir, gemilerin sürekli bakım<br />
yapılan ve sudan etkilenen yerlerine çözüm olabilir. Klimadan tutunda cep telefonlarına kadar nem ve<br />
suyun sorun oluşturduğu her alana girebilecek bir teknoloji bu.<br />
35<br />
Üretilen metal yüzeylerle ilgili bir de örnek video yayınlayan bilim adamları, bu devrimsel teknolojinin<br />
ne kadar verimli olduğunu da gösteriyor. Metal üzerine bırakılan suyun havada kalmışçasına damla<br />
halinde kalması ve hareket etmesi (ki teknoloji de suyun atomik seviyelerde havada kalmasına, metalin<br />
yüzeyine yapışmamasına dayanıyor)gösterilen çalışmaların gündelik hayata etkilerini başta havacılık ve<br />
uzay sektöründe olmakla yakın gelecekte görebiliriz.
ESNEK PROTEZ’ FELCİ ORTADAN KALDIRABİLİR<br />
Bilim insanları, omuriliğe doğrudan nakledilecek esnek protez sayesinde felcin ortadan kalkabileceğini<br />
belirtti.<br />
Fransız bilim insanları, bilim-kurgu filmlerini hatırlatan yeni nesil bir protez geliştirdi. Elektrotlarla<br />
döşenmiş esnek bir kurdelayı temsil eden protez, felçli farelerin omuriliklerine yerleştirildikten sonra<br />
hayvanların yeniden yürümesini sağladı. Protez, omuriliği saran dokuyla beraber hareket edecek kadar<br />
yumuşak olması sayesinde hiçbir rahatsızlık vermiyor.<br />
36<br />
İsviçre’nin Ecole Polytechnique Fédérale de Lausanne (EPFL) üniversitesinde yapılan deneylerde, esnek<br />
protez nakledilen fareler birkaç hafta süren eğitimin ardından yardım olmadan yürüyebilmeye başladı.<br />
Adını omuriliği çevreleyen dokunun en kalın ve dıştaki katmanı olan Dura materden alan ‘e-Dura’, yumuşak<br />
dokuyu taklit edebildiği için vücut tarafından reddedilmiyor.<br />
Protezde yeni dönem<br />
Science dergisinde yayımlanan araştırmada yer alan Profesör Stephanie Lacour, “e-Dura omurilik veya<br />
zar tabakasında uzun süre kalabilir… Protez sayesinde nörolojik travma veya rahatsızlık geçiren,<br />
felçli olan hastalara yeni tedavi olanakları sunabiliriz” ifadesini kullandı.<br />
Fareler üzerinde geçmişte yapılan deneyler, omuriliğe nakledilen kimyasallar ve elektrotların beynin<br />
rolünü üstlendiğini ve sinirleri harekete geçirebildiğini göstermişti. Protez nakledilen fareler, hamster<br />
tekerleğine yerleştirildikleri zaman koşmaya başladılar.<br />
Yapılan en son araştırmada, bilim insanları vücutla uyum sağlayan ve yeniden yürümeyi otomatik olarak<br />
değil, eğitimle öğreten tedaviyi geliştirmeyi başardı. En önemlisi, omurilik ve beyni saran koruyucu katmanlarla<br />
uyumlu ilk protez de elde edilmiş oldu.<br />
e-Dura beyin ve omuriliğin zar tabakalarıyla uyumlu olan ilk protez.<br />
Silikon ve altından yapıldı<br />
Geliştirilen protez, canlı dokunun mekanik özelliklerini taklit edebilme yeteneğine sahip. e-Dura aynı<br />
zamanda elektrik akımlarıyla sinirleri uyarabiliyor ve hücreleri harekete geçiren hormonların salgılanmasını<br />
tetikleyebiliyor.
Silikon ve iletken altın şeritlerden üretilen e-Dura, gerilerek esneme özelliğine sahip. Üzerindeki elektrotlar<br />
silikon ve platin mikro parçacıklardan üertilen protez, her türlü yöne kırılmadan dönebiliyor.<br />
Science yazarı Robert Service, silikon ve metale bağlı esnek sinirlerin bir araya gelmesinin Hollywood’un<br />
sayborglarını anımsattığını belirtti. Profesör Lacour ve ekibi, bir sonraki aşamada protezin ‘kablosuz’ versiyonunu<br />
geliştirmek istiyor.<br />
Kaynaklar :<br />
http://www.inovatifkimyadergisi.com/kimyahaberleri/oto-cam-suyu-alirken-dikkat.html<br />
http://www.inovatifkimyadergisi.com/kimyahaberleri/514-koyde-kanser-alarmi.html<br />
http://www.inovatifkimyadergisi.com/kimyahaberleri/yerli-kozmetik-ureticilerine-destek-geliyor.html<br />
http://www.inovatifkimyadergisi.com/kimyahaberleri/kimya-sektoru-ilk-3teki-yerini-koruyor.html<br />
http://phys.org/news/2015-01-technology-recycle-plastics.html<br />
http://www.rsc.org/chemistryworld/2015/01/fish-sperm-spawns-rare-earth-metal-recycling<br />
http://www.inovatifkimyadergisi.com/kimyahaberleri/esnek-protez-felci-ortadan-kaldirabilir.html<br />
http://www.inovatifkimyadergisi.com/kimyahaberleri/bilim-adamlari-yuzeyinde-su-tutmayan-metal-uretti.<br />
html<br />
37
FAYDALI<br />
LINKLER<br />
<strong>İnovatif</strong> <strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong>’nin Web Sitesi.<br />
Sitede kimya ile ilgili makaleler, kimya dünyasından<br />
haberler ile sizlere sektörden bilgiler<br />
sunuyor. Binlerce kişinin takip ettiği siteyi<br />
incelemenizi öneriyoruz.<br />
http://www.inovatifkimyadergisi.com<br />
38<br />
<strong>Kimya</strong> ders notları için hazırlanmış bir site.<br />
Site içinde olan dökümanlar işinize yarayacaktır.<br />
İncelemenizi öneriyoruz.<br />
http://www.kimyadersnotlari.com/<br />
<strong>Kimya</strong> ile ilgili çeşitli bilgilerin, yazıların<br />
olduğu bir site. Sitede birçok alanda bilgiler<br />
verilmiş ve sizlere sunulmuş. İncelemenizi<br />
öneriyoruz.<br />
http://www.kimyaca.com/
BULMACA<br />
<strong>Kimya</strong> Bulmacasi<br />
1<br />
2<br />
3<br />
4 5<br />
6<br />
7<br />
8<br />
39<br />
Soldan Saga<br />
2. 1m2 lik yüzeye dik olarak etki eden kuvvet 1 N ise bu<br />
yüzeydeki basinca ne denir?<br />
3. Alkenlere içerdikleri pi (p ) bagindan dolayi doymamis<br />
hidrokarbon denir.<br />
5. Bir gazin havada veya baska bir gaz içinde yayilmasi.<br />
6. Sivi + sivi heterojen karisimlarinin özel adidir<br />
7. Karbonil grubu baglarindan en az birine H baglanan<br />
bilesikler aldehit, her iki baga da alkil grubu baglanan<br />
bilesikler ketondur.<br />
8. Suyun donma noktasini 32 ve kaynama noktasini 212<br />
olarak kabul eden sicaklik birimidir.<br />
Yukaridan Asagiya<br />
1. Isi miktarini ölçmek için kullanilan araçlara denir<br />
2. Kendiliginden gerçeklesen bir kimyasal tepkime<br />
sonucunda açiga çikan enerjiyi elektrik enerjisine çeviren<br />
araçlardir.<br />
4. Bir çözeltide iki tuzun etkilesimi veya sicaklik degisiminin<br />
çözünürlüge etkisi sonucu çözünmeyen kati bir bilesigin<br />
olusmasi.<br />
5. Bir siviyi buharlastirip, olusan buharini yogunlastirarak<br />
ayristirma islemi.
BULMACA<br />
Geçen Ayın Çözümü<br />
1<br />
T<br />
I<br />
<strong>Kimya</strong> Bulmacasi<br />
2<br />
K<br />
R<br />
3 A L S U Y U<br />
T I 4<br />
T<br />
R<br />
7<br />
S<br />
5 6<br />
P<br />
I<br />
L<br />
Z O M E R<br />
A O A I<br />
Ü B L I M L E S T I R M E B<br />
Y I I I<br />
O M 8 M O R F I N K<br />
N E O<br />
9<br />
R<br />
E Ç I N E 10 R O S A N I L I N<br />
40<br />
Soldan Saga<br />
2. Derisik üç kisim hidroklorik asit+bir kisim nitrik asitten<br />
olusur? [KRALSUYU]<br />
6. Ayni kapali formüllü, farkli maddelere denir? [IZOMER]<br />
7. Maddelerin isitilarak sivi fazdan buhar fazini geçerek kati<br />
fazda elde edilmesidir? [SÜBLIMLESTIRME]<br />
8. Hashas’tan elde edilen uyusturucu bir alkaloiddir?<br />
[MORFIN]<br />
9. Moleküllerin dalli zincirler halinde birbirine eklenmesiyle<br />
olusan polimere denir? [REÇINE]<br />
10. Kirmizi, menekse, mavi renklerin ana boyarmaddesidir?<br />
[ROSANILIN]<br />
Yukaridan Asagiya<br />
1. Büretteki ayarli çözeltinin erlendeki indikatorlü cözeltiye<br />
renk degisinceye kadar damlatilmasina denir?<br />
[TITRASYON]<br />
3. Kirmizi kök boya, kirmizi böceginden (Alkermes) elde<br />
edilen boyadir? [ALIZARIN]<br />
4. Misirli kimyaci Maria’nin gelistirdigi üç ayri maddeyi<br />
toplayan bakir damitma cihazidir? [TRIBIKOS]<br />
5. Birden fazla organik molekülün uc, uca eklemesiyle<br />
olusan uzun zincirli moleküllerdir? [POLIMER]
E-Dergide<br />
Yazarlık<br />
SİZDE YAZARIMIZ<br />
OLUN<br />
-- Yazacağınız konuyu belirleyin. (<strong>Kimya</strong> içeriği olan herhangi bir konu olabilir) Örnek: Polimerden<br />
ya da organikten bir konu ya da sanayide gördüğünüz bir şey ile ilgili bir konu. Kendi cümleleriniz<br />
ile olması şart. Alıntı alıyorsanız kesinlikle kaynak belirtmelisiniz ki aksi durumda yazınız kopya yazı sıfatı<br />
görür yayımlanmaz.<br />
-- Konuda kullanılan resimlerin kaynakları belirtilmeli. Aksi durumda sorumluluk yazardadır.<br />
-- Yazılar Facebook üzerinden bizlere gönderilmemeli. Bu bizim işimizi zorlaştırıyor.<br />
Yazılar inovatifkimyadergisi@gmail.com adresine gönderilmeli.<br />
-- Yazmayı düşünen arkadaşlarımız<br />
Yavuz Selim Kart adlı arkadaşımıza ulaşması gerekmektedir.<br />
-- Yazıları gönderdikten sonra kendiniz ile ilgili bilgileri de mail ile bize göndermelisiniz. Yoksa yazınız<br />
yayımlanmayacaktır.<br />
--Ad Soyad<br />
Ulaşılabilecek Mail Adresi(Hızlı ulaşılabilecek sık kullanılan bir mail olmalı)<br />
Bitirdiğiniz ya da okumakta olduğunuz üniversite ismi<br />
Dergiye koyabileceğimiz türden bir profil resminiz.<br />
-- 2015 Mart ayı sayısı için yazılarınızın son teslim tarihi. 20 Şubat 2015’tir.<br />
Her ayın son yazım tarihi 20. de bitecektir. 20. den sonra göndereceğiniz yazılar bir sonraki ay yayımlanacaktır.<br />
-- Kopyala-Yapıştır ile yazıyı ben yazdım gönderiyorum derseniz yazınız kesinlikle yayınlanmaz. Bu şekilde<br />
yazı olmaz. Böyle uyanıklık yapıp kolaya kaçmak fark edilmeyecek bir şey değil. Sonuçta yazılarınızı okunuyor<br />
ve araştırılıyor.<br />
-- Yazılarınızı word dosyası halinde maile atacaksınız. Yazdığınız yazı en az bir kaç görsel içersin.Fikir<br />
düşünce yazılarında olmayabilir ama diğer konularda en az bir kaç tane olmalı çünkü görsellik yazıya çok şey<br />
katıyor.<br />
-- Herhangi bir sorun olursa yazı gönderen meslektaşımıza ulaşırız. Gerekli düzeltmeleri yapması için<br />
bildirimler yaparız. Gerekli görüldüğü takdirde yazınızın güzel görünmesi adına küçük değişiklikler yaparız<br />
ve sizi bu durumdan haberdar ederiz.<br />
-- <strong>İnovatif</strong> <strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong> gönderdiğiniz yazıların yayınlanıp yayınlanmaması hakkını elinde tutar.<br />
41<br />
İNOVATİF KİMYA <strong>Dergisi</strong> Yönetimi
Dergimizi<br />
OKUYUN<br />
OKUTUN