07.01.2017 Views

İnovatif Kimya Dergisi Sayı 11

İnovatif Kimya Dergisi Sayı 11

İnovatif Kimya Dergisi Sayı 11

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

İNOVATİF<br />

<strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

YIL : 2 SAYI : 6 HAZİRAN 2014<br />

YAPAY ET<br />

KİMYA<br />

MÜHENDİSLİĞİ<br />

VE ASPEN PLUS<br />

İYON<br />

TUTUCULAR<br />

NÜKLEER<br />

ENERJİ<br />

SU<br />

KİRLİLİĞİ<br />

SU-H2O<br />

* HABERLER<br />

* BULMACA<br />

* YARARLI<br />

SİTELER


Sahibi :<br />

Yavuz Selim Kart<br />

Genel Yayın Yönetmeni :<br />

Yavuz Selim Kart<br />

Yayın Danışmanı :<br />

Yavuz Selim Kart<br />

Sevgili <strong>İnovatif</strong> <strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong> Okuyucuları,<br />

Dergimiz <strong>Kimya</strong> hakkında bilgiler vermesi, siz okuyucularımızın ufkunu<br />

açması, bildiklerimizin pekiştirilmesi, bilmediklerinizin öğrenilmesi amacıyla<br />

hazırlanmıştır.<br />

Dergimiz sizlerin göndereceği makaleler, yazılar ile oluşacaktır.<br />

Diğer bir deyişle bu derginin içeriğini sizler hazırlayacaksınız. Dergimizin<br />

içeriğinde<br />

* <strong>Kimya</strong> Sektörü ile ilgili bilgiler<br />

* <strong>Kimya</strong> Sektörü ile ilgili yazılar ve makaleler<br />

olacaktır.<br />

Ayrıca çeşitli bulmacalar,hos yazılar ve resimler ile de sıkılmayacağınızı ümit<br />

ediyoruz.<br />

Güzel bir dergi olacağı düşüncesindeyiz. Fayda sağlaması dileklerimizle...<br />

<strong>İnovatif</strong> <strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Dergi Editörleri :<br />

Yavuz Selim Kart<br />

Aybike Kurtuldu<br />

Seda Çoban<br />

Dergi Tasarımı :<br />

Yavuz Selim Kart<br />

Facebook Yönetimi<br />

ve Bilgi Araştırma:<br />

Yavuz Selim Kart<br />

Hatile Moumintsa<br />

Ezgi Sulu<br />

Ebru Çetinkaya<br />

Twitter Yönetimi :<br />

Yavuz Selim Kart<br />

Büşra Yılmaz<br />

Instagram Yönetimi :<br />

Yavuz Selim Kart<br />

Bize Ulaşın<br />

Haber Bölümü :<br />

Seda Çoban<br />

facebook.com/Inovatif<strong>Kimya</strong><strong>Dergisi</strong><br />

twitter.com/Inovatif<strong>Kimya</strong><br />

inovatifkimyadergisi@gmail.com<br />

instagram.com/inovatifkimyadergisi<br />

Bu <strong>Sayı</strong>da Yazanlar :<br />

Hatile Moumintsa<br />

Vahit Kenar<br />

Mustafa Altunkaynak<br />

İsmail Bayraktar<br />

Aybike Kurtuldu<br />

Anıl Yasin Akdoğan<br />

Yavuz Selim Kart


İNOVATİF<br />

<strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

KURALLARI<br />

1. <strong>İnovatif</strong> <strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong>, yazılarını herhangi bir<br />

makalenizde veya yazınızda kullanmak için yazısını<br />

aldığınız kişiye mail atarak haber vermek durumundasınız.<br />

Ayrıca kullanmış olduğunuz bu yazıların<br />

kaynağını bu dergi olarak belirtmek durumundasınız.<br />

2. Dergide yazılan yazıların sorumluluğu birinci<br />

derece yazara aittir. Bu konu hakkında eğer bir sorun<br />

yaşıyorsanız ilk yazara ulaşacaksınız.<br />

3. Dergide yer alan bilgileri kullanarak başınıza gelebilecek<br />

felaketlerden ya da işlerden dergi sorumlu<br />

değildir.<br />

4. Dergide yazarların kullanmış olduğu resimler kesinlikle<br />

kaynak belirtilmektedir. Aksi durum olduğu<br />

zaman bunu yazarın kendisine ulaşarak hallediniz.<br />

Çünkü bizim yazarlarımızdan ricamız telif haklarına<br />

riayet ederek resimlerini dökümanlarına eklemeleri.<br />

Burdan çıkacak problemlerden direkt yazarlar<br />

sorumludur. Dergi sorumlu değildir.<br />

5. Dergide benim de yazım olsun diyen yazarlarımız<br />

var ise. Yazıları için Yavuz Selim Kart ile konuşmaları<br />

gerekmektedir.<br />

www.facebook.com/groups/147842018740235/<br />

Grubu aracalığı ile ulaşabilirler.<br />

Bu gruba yanlızca yazarlık yapan ve gerçekten yazmayı<br />

düşünen arkadaşları almaktayız. Burada çeşitli<br />

görüşler fikirler tartışılmaktadır. Bunun harici sayfamızı<br />

takip edenler için girişteki ÖNSÖZ kısmında<br />

gerekli adresler mevcuttur.<br />

6. Aşırı yazar bolluğu olmadığı takdirde her yazıyı<br />

yayınlamaya gayret edeceğiz. Amacımız hem yazan<br />

hem de bilgili güzel bir gençlik sağlamaktır. Ya<br />

benim yazım niye yayınlanmadı tarzı soruları üstte<br />

belirtmiş olduğum isime sorabilirsiniz.<br />

7. Sayfamızda yayınlanmasını istediğiniz yazıları<br />

inovatifkimyadergisi@gmail.com mail adresine<br />

göndermeniz rica olunur. Bu mail adresine gönderdiğiniz<br />

yazılarda bir eksiklik var ise editörlerimiz<br />

tarafından incelenecektir. Eksik kısımları var ise size<br />

geri dönüş yapılacaktır. Düzeltmeniz için tavsiyelerde<br />

bulunulacaktır. Lütfen geri dönüş yapılınca<br />

bunu kendinizi küçümsemek olarak görmeyin.<br />

Amaç daha güzel bir dergi çünkü.<br />

8. Dergimizde konu gönderen arkadaşlar, bazı tarz<br />

yazılar bazı kişilere verilmiştir. Misal , Ünlü bir<br />

kimyagerin hayatı ve kimya eğlence tarzı bölümler<br />

bazı arkadaşlarımıza verilmiştir. Bu konuları özellikle<br />

isteyenler olmuştur. Ama bu sizin bu konularda<br />

yazı yazmayacağınız anlamına gelmez. Yazı yazıp<br />

gönderirseniz illaki yayınlanacaktır. Bir yazar arkadaşımızın<br />

olur ya işi olur yazamassa, o zaman o<br />

yazıyı sizin adınız altında ekleriz. Hem dergi zaman<br />

kaybetmemiş olur. Hem de süreklilik sağlanmış olur.<br />

Ayrıca aynı konu hakkında birden fazla yazı dergide<br />

olursa bu seferde dergi amacından sapmış olur.<br />

9. Dergimize göndereceğiniz yazılar en fazla 6 sayfa<br />

olabilir. 6 Sayfayı geçmemeye çalışın. Geçen yazılar<br />

2 bölüm halinde yayınlanabilir. Bu konuda son söz<br />

hakkı dergi yönetimine aittir.<br />

10. Dergimize yapacağınız eleştirileri de arkadaşlarımıza<br />

saygısız bir biçimde değilde ölçülü bir<br />

biçimde sayfalarda yapmaya dikkat ediniz. Bu işi<br />

herkes gönüllü yapıyor. Saygıda lütfen kusur etmeyiniz.<br />

<strong>11</strong>. Son olarak Dergimizde yazabilecceğiniz konular<br />

aşağıda listelenmiştir.<br />

*Akademik Makaleler<br />

*Endüstriyel Yazılar<br />

*Üniversite Hayatında <strong>Kimya</strong><br />

*İş Hayatında <strong>Kimya</strong><br />

*Laboratuvar Üzerine<br />

*<strong>Kimya</strong> Güvenliği<br />

12. Bu konulardan baska konular olsun istiyorsanız.<br />

Edtörlere ve vermiş olduğumuz gruba ulaşabilirsiniz.Yazılarımız<br />

<strong>Kimya</strong> içeriği dışına çıkmamaya<br />

çalışılacaktır. İş hayatı ve okul hayatnda kişisel<br />

gelişime yönelik ek yazılar olabilir. Bunun hakkında<br />

da çalışmalar yapılacaktır.<br />

13. Dergi tasarım ve yönetiminden sorumlu arkadaş<br />

buraya ek maddeler koyup değiştirme yetkisine<br />

sahiptir.<br />

14. Dergiyi okuyanlar bu kuralları kabul etmiş<br />

sayılırlar.<br />

<strong>İnovatif</strong> <strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong>


“EDİTÖRDEN”<br />

Merhaba <strong>İnovatif</strong> <strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Okuyucuları<br />

Değerli Okuyucularımız;<br />

Derginin ilk çıktığı an itibariyle kurallar bölümünde belirttiğimiz üzere ,(10. Kural),<br />

Bu E-Dergi gönüllülük üzerine tarafımca yönetiliyor. Bu ve diğer aylarda artık sizlerin<br />

karşısında ben olacağım.<br />

Bu ay çok talihsiz olaylar yaşadık. Soma Felaketi Ülkemizi derinden üzdü. Bu felaket<br />

karşısından insan düşünmeden edemiyor. Cidden ihmal mi? Yoksa suistimal mi? İnsan<br />

hayatının hiçe sayılmaması, gereken önlemlerin kazalar olmadan sıkıca alınması gerekli. Ayrıca<br />

herkesin görevini en iyi şekilde yapması da gerekli. Özellikle bu maden sektörü gibi ağır ve<br />

tehlikeli sektörlerde çalışan mühendis ve işçi arkadaşlar uyumlu ve titiz bir şekilde görevlerini<br />

icra etmeli. Herkes kendine düşen payı yerine getirmeli. Tekrar bu şekilde olayların ülkemizde<br />

olmamasını diliyor. Ölen vatandaşlarımıza Allah’tan Rahmet geride kalan aile efradına<br />

ise başsağlığı diliyoruz.<br />

Bu ay E-Dergimizde 7 farklı yazı bulunmakta. Su Kirliliği yazısında, doğamızda bulunan<br />

kirlilik çeşitleri sade bir dille anlatılmış. Yapay Et yazısında, yapay et ve üretimi üzerine<br />

açıklayıcı bilgiler yer almakta. Su-H2O konusunda ise suyun içeriği hakkında bilgiler verilmiş.<br />

Gündemi meşgul eden bir konu olan Nükleer Enerji konusuda bu ayki konularımız içinde.<br />

16 Ton yazısı ayın kapak konusu. İyon Tutucular konusu ise bu ayki en resimli ve içeriği dikkat<br />

çekici konulardan biri olarak görünüyor. <strong>Kimya</strong> Mühendisliği ve Aspen Plus konusunda<br />

ise bilgisayar uygulamalarının <strong>Kimya</strong> Mühendisliğindeki uygulama alanlarına değinilmiş.<br />

Derginin bu ay ki konuları bunlar. Umarım zevk alarak okursunuz. Bize yazı gönderen<br />

yazarlarımıza emeklerinden dolayı teşekkür ediyoruz. Sizler de bu dergiye en arka kapaktaki<br />

şartlara uyarak yazı gönderebilirsiniz. Gerekli tarih ve gönderim biçimleri en arka sayfada<br />

yazılı. Bir sonra ki ay görüşmek üzere saygı ve sevgiyle kalın.<br />

Yavuz Selim Kart<br />

Dergi Editörü


İçindekiler<br />

<strong>İnovatif</strong> <strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

6<br />

9<br />

<strong>11</strong><br />

13<br />

17<br />

21<br />

28<br />

33<br />

36<br />

37<br />

38<br />

39<br />

SU KİRLİLİĞİ<br />

YAPAY ET<br />

SU-H2O<br />

NÜKLEER ENERJİ<br />

16 TON<br />

İYON TUTUCULAR<br />

KİMYA MÜHENDİSLİĞİ VE ASPEN PLUS<br />

HABERLER<br />

KİMYA SÖZLÜĞÜ<br />

YARARLI SİTELER<br />

KİMYA BULMACA<br />

KİMYA BULMACA (GEÇEN AYIN ÇÖZÜMÜ)


Hatile MOUMINTSA<br />

hatile_m@hotmail.com<br />

KIMYA<br />

(MEZUN)<br />

“Su Kirliliği”<br />

University of Ioannina<br />

Şu görüntüyü gördüğümüzde mi huzur<br />

doluyormuyuz?<br />

Yoksa şunu gördüğümüzde mi?<br />

Sanırım ikinciyi gördüğümüzde kendimizi<br />

daha iyi hissediyoruz. Ilk fotoğrafı<br />

gördüğümüzdeyse içimizde soru işaretleri<br />

başlar.<br />

Nasıl bu hale geldi? yada neden bu hale<br />

getirdik?<br />

Değerli okuyucularımız hayatımızın bir parçası<br />

olan, ve onsuz bir dakika bile yapamadığımız,<br />

çok önemli bir konuyu sizinle paylaşmak istiyorum.<br />

Su kirliliği.<br />

Suların kirlenmesi demek sadece deniz anlamına<br />

gelmiyor. İçtiğimiz sular,ırmaklar,göller ve<br />

nehirlerdir. Bu hem sağlığımızı etkiler,hem bu<br />

sular içerisinde yaşıyan hayvan türleri azalır.<br />

Böylece dünya zinciri parçalanmaya başlar.<br />

Ayrıca hayvanların içtiği sular,ve aynı zamanda<br />

suladığımız sebzelerimiz ve meyvelerimizden<br />

de biz faydalanıyoruz,ve onlara geçen her ne<br />

varsa böylece bize geçmiş olur.<br />

İNOVATİF<br />

<strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong> 6


Çevreye attığımız bazı şeylerin yok olması çok zaman alır.Toprağa karışırlar ve öylece kalırlar.<br />

Örneğin:<br />

Oysa biz biliyoruz ki içme sularımız topraktan, yer altı sularından ve yağmurdan gelir. Toprak<br />

ve yer altı suları bizim attıklarımızın yanında aynı zamanda tarım için kullanılan gübre ve böcek<br />

öldürücüleri içerir. Yağmur suları ise ev bacalarımızın, fabrikaların, ve otomobillerin atmosfere<br />

saldığı atık gazları yer yüzeyine taşır.<br />

Bunları kimyasal açısından ayıracak olursak:<br />

Organik olanlar<br />

Deterjanlar,kimyasal olarak arıtılmış içme suları,gıda işleme atıkları,böcek ve bitki ilaçları,petrol<br />

hidrokarbonları,hijyen ve kozmetik atıkları.<br />

İnorganik olanlar<br />

<strong>Kimya</strong>sal fabrika atıkları,amonyak,gübrelerdeki azotlu ve fosforlu bileşikler,ağır metaller,çeşitli<br />

insan kaynakları alüvyonlar.<br />

7<br />

İNOVATİF<br />

<strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong>


Kendinizi bir gün için,<br />

evet sadece bir gün<br />

için sussuz düşünün.<br />

Ellerinizi yıkayamıyorsunuz,<br />

yemek<br />

yapamıyorsunuz,<br />

su içemiyorsunuz .<br />

Kısaca hiçbir ihtiyacınızı<br />

yada hayatınız<br />

için en önemlilerini<br />

yapamıyorsunuz.<br />

Öyleyse hepimizin<br />

elinden ne geliyorsa<br />

yapmak zorundayız.<br />

Çünkü dünya bize bir<br />

emanettir. Onu gelecek<br />

nesillere daha kötü<br />

değil daha iyi birakmak<br />

zorundayız. Onlar<br />

yeğenlerimiz komşularımız<br />

ve çocuklarımız olacaktır. İşte o yüzden gittiğimiz yakın yerlere otomobil yerine bisiklet<br />

kullanmalıyız. Yada çok yakın mesafeler için yürüyerekte gidebiriz. Yürümek sağlığımıza faydalıdır.<br />

Evlerde kullandığımız ve çevreye zararlı olanları geri dönüşüme atmalıyız. Gittiğimiz gezilerde<br />

park olsun, deniz kenarı olsun, gittigimiz bir piknik olsun çöpleri çöp kutularına atmalıyız. Ve<br />

tabiki bunları yapmak için bazı davranışlarımızı düzeltmeliyiz.<br />

Dünyamızın en azından şu yükünü hep beraber el ele hafifletelim.<br />

Kaynaklar :<br />

https://www.google.gr/www.aligultekin.com.tr<br />

Mevsil365.blogsport.gr/2013/06/ben-sana-ne-yaptim.html<br />

www.beeper.gr<br />

dogaburada.blogspot.gr<br />

İNOVATİF<br />

<strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong> 8


Vahit KENAR<br />

vahitkenar@gmail.com<br />

KIMYAGER<br />

(MEZUN)<br />

“Yapay Et ”<br />

Sakarya<br />

Üniversitesi<br />

Sentetik Dünyanın Yapay Gıdaları; Yapay Et karşınızda!<br />

Yazılarımızın çoğunda gün geçtikçe artan<br />

insan popülasyonundan ve buna bağlı olarak<br />

birçok sorununda meydana geldiğinden bahsetmiştik.<br />

Bu sorunların en temellerinden biride açlık.<br />

Özellikle temiz su ve yeteri kadar,sağlıklı gıdaya<br />

ulaşmak giderek daha zor hali almaktadır. Dünyanın<br />

çeşitli kıtalarından insanlar aç yatarken başka kıtalarında<br />

da insanlar tonlarca gıdayı ve temel kaynağı<br />

israf etmektedir. Çoğumuzun insanların kapsüllerle<br />

beslendiği uzay filmlerini izlemişliği vardır. Ben ne<br />

zaman bu filmleri izlesem film der geçerdim ta ki bilim<br />

dünyasının kapılarından içeri girene denk. Bilimle<br />

uğraşmaya başlayana kadar biri bir gün bana hayvanlara ihtiyaç duymadan et,süt,yumurta üretebileceğimizi<br />

söylese güler geçerdim.Artık görüyoruz ki doğal olan her şeyin bir yapayını da yapmak<br />

mevcut.<br />

İngiliz politikacı ve yazar Winston Churchill, 1932 yılında yazdığı bir makalede “Önümüzdeki<br />

50 yıl içinde, sırf göğüs ya da kanat yemek için bütün bir tavuğu yetiştirmek yerine sadece bu<br />

kısımları uygun bir ortamda yetiştirebileceğimiz günler gelecek.” diyerek laboratuvar da yapay et<br />

üretme fikrinin temellerini atmıştır. Bu fikrin peşinden giden ABD, İngiltere, Hollanda ve Japonya’da<br />

bazı bilim insanları laboratuvar da yapay olarak kas parçaları geliştirmeye başladılar.NASA<br />

tarafından 2000’li yılların başında desteklenen bir projede, özellikle uzayda uzun süre kalacak olan<br />

astronotların tüketebilmesi amacıyla, Japon balığı kullanılarak yüksek protein içerikli yenilebilen<br />

kas parçacıkları elde edilmiş. Aynı şekilde Hollanda’da bu işin öncülerinden olan Mark Post isimli<br />

araştırmacı, domuz kök hücrelerini kullanarak 2,5 cm uzunluğunda, 0,7 cm genişliğinde kasa benzer<br />

şeritler üretmiş.<br />

9<br />

İNOVATİF<br />

<strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong>


Yapay olarak üretilen et DNA’sına dokunulmadan<br />

genetiği aynı kalacak şekilde üretimi<br />

yapılıyor. Burada doğa farklı bir şekilde taklit<br />

ediliyor, yani doğal olarak hayvanın vücudunda<br />

gelişen kas dokusunu, hayvanın bazı istenmeyen<br />

kısımlarını elimine ederek, yapay olarak dışarıda<br />

çoğaltmak.<br />

Bunu gerçekleştirmek içinde yaşayan hayvandan<br />

biyopsi yoluyla kas parçası alınarak kök hücreler<br />

elde ediliyor. Daha sonra bu kök hücreler,<br />

bölünmeye ve büyümeye teşvik edilerek kas<br />

dokusu liflerine dönüşüyorlar.<br />

Kök hücrelerin gelişmesi için beslenmeye ihtiyacı<br />

var, bu amaçla şimdilik deneme amaçlı bazı<br />

ölü hayvanların cenin serumları kullanılıyor.<br />

Ancak hayvan cenini serumları kullanılarak<br />

beslenen kök hücrelerden elde edilen yapay<br />

etlerin tüketilmesi, birtakım hastalık taşıyan<br />

bulaşıcı protein molekülleri olan prionları ve<br />

diğer bazı zararlı bileşenleri az da olsa barındırma<br />

olasılığından dolayı riskli olabilir. Hollanda<br />

ekibi kök hücreleri beslemek için aminoasit,<br />

şeker ve yağ içeriği bakımından zengin olan<br />

siyano bakteri özütlerini kullanmayı amaçlıyor.<br />

Yapar et her ne kadar sağlam bilimsel temellere<br />

dayansa da bidiğimiz etin yerini tutamaz tabi<br />

özellikle rengi ve kokusu uzmanlar bu konuda<br />

da myoglobin içeriğini artırarak yapay etin<br />

alışıldık kırmızı et rengini almasını sağlamaya<br />

çalışıyorlar. Hollandalı bilim adamlarından<br />

oluşan bir ekip, sığır eti üretmek için çalışmalara<br />

başladıklarını ve bir yıl içinde hamburger<br />

köftesi yapımında kullanılacak eti üretebileceklerini<br />

iddia ediyorlar. İsmini gizli tuttukları<br />

güya bir hayırseverin de kendilerine büyük<br />

miktarlarda mali destek verdiğini belirtiyorlar.<br />

İNOVATİF<br />

Çok ilginçtir ki BM’nin 2006 yılında yayımladığı<br />

bir raporda sera gazı salımının büyük bir<br />

kısmının hayvanların sindirimiyle ortaya çıkan<br />

metan gazı kaynaklı olduğu buna bağlı olarak<br />

da hayvanlara otlama alanları açmak için ormanlık<br />

alanların yok edilmesinden dolayı insan<br />

kaynaklı olduğu bildiriliyor.Bir inek günde yaklaşık<br />

olarak 1000 litre metan gazı üretebiliyor.<br />

Oxford Üniversitesi’nde bir grup araştırmacı<br />

tarafından yapılan bir çalışmada laboratuvarda<br />

üretilen 1000 kg dana, koyun ve kümes hayvanı<br />

eti üretmek için harcanan çevresel kaynaklar<br />

ile karşılaştırıldığında, yapay etin çevreye<br />

etkisinin diğerlerine göre çok daha az olduğu<br />

görüldü. Somut örnekler vermek gerekirse sığır<br />

eti üretimine göre % 99 daha az arazi % 95<br />

daha az su ve % 50 daha az enerji kullanılıyor.<br />

Sera gazı salımı ise % 90 daha az.<br />

Sonuç olarak bilim her zaman yeni ufuklara<br />

açılmaya hazırdır. Fikir varsa bilimle arkasından<br />

gidildiğinde icraate de ulaşılabilir. Bu arada<br />

ben herşeyin doğalından yana olmasamda çoğu<br />

şeyin doğalından yanayım. Yapay et konusunda<br />

da hayvan sever vejeteryan arkadaşlarımız için<br />

çözüm olurmu bilemem sonuçta et yemeleri<br />

için bir hayvanın ölümüne sebebiyet vermemiş<br />

olacaklar. Aslına bakarsanız olurda piyasaya<br />

çıkarsa mecbur kalmadıkça yemeyi pek tavsiye<br />

edemiyeceğim. Ancak artan insan popülasyonukıtlık<br />

buna insanlığı mecbur bırakacak gibide<br />

gözüküyor. Elimizdeki kaynakların kıymetini iyi<br />

bilelim,israf etmeyelim idrak edelim.<br />

Kaynaklar :<br />

TÜBİTAK-BİLİM VE tEKNİK,Aylık Popüler<br />

Bilim <strong>Dergisi</strong> Ekim 20<strong>11</strong> Yıl 45 <strong>Sayı</strong> 527<br />

http://j.mp/livestocks<br />

http://www.new-harvest.org<br />

http://www.knowledgemagazine.com/issue/issue-<br />

18-junjul-20<strong>11</strong> (Feeding the 7 billion, the<br />

future of food)<br />

http://www.newscientist.com/article/<br />

mg2<strong>11</strong>28283.500-meat-withoutslaughter-6-months-to-biosausages.html<br />

http://en.wikipedia.org/wiki/In_vitro_meat<br />

http://www.fao.org/news/story/en/item/74192/<br />

icode<br />

http://www.wfp.org/hunger<br />

http://www.fao.org/fileadmin/user_upload/ags/<br />

publications/GFL_web_pdf 41<br />

<strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong> 10


Mustafa ALTUNKAYNAK<br />

mustafaaltunkaynak@hotmail.com<br />

KIMYA<br />

ÖGRETMENI<br />

“Su-H2O”<br />

Uludağ<br />

Üniversitesi<br />

Değerli okuyucular; Dergimizin hazırlanmasında emeği geçen herkese teşekkür ederim.<br />

Sizlerle; şu anda çok yakınımızda olan, ancak yakın bir gelecekte yanlış ve israflı kullandığımız<br />

için belki de çok arayacağımız tanıdık bir kimyasal madde olan suyu yakından<br />

inceleyelim ve önemini daha iyi anlayalım.<br />

Halk arasındaki en çok kullanılan adı: Sudur.<br />

<strong>Kimya</strong>sal Adı: Agua ve Dihidrojen monoksit ya da Hidrojen hidroksit olarak bilinir.<br />

Kapalı molekül formülü: H2O’ dur.<br />

Açık molekül formülü aşağıdaki gibidir.<br />

Oksijen iki adet hidrojene sımsıkı sarılmış durumdadır. Oksijen yakıcı, Hidrojen yanıcı, bunların<br />

oluşturduğu su ise söndürücüdür. Oda sıcaklığında ne yanar ne de yakar.<br />

Molekül ağırlığı; 18.0153 g/mol’ dür. Yoğunluğu katı buz olarak 0,917 g/cm3 sıvı su olarak ise<br />

1,00 g/cm3 ‘tür. Erime sıcaklığı; 00C kaynama sıcaklığı ise 1000C’dır. Birleşmiş Milletler çevre<br />

programındaki araştırmalara göre dünya üzerindeki su miktarı; 1.4 milyon km3 ‘tür. Coğrafi olarak<br />

dünya üzerindeki suyun; %97’ si okyanuslarda; %2,4’ü buzul ya da kar olarak.%0.6’ lık dilimi ise<br />

göller ve nehirlerde bulunmaktadır. Fiziksel olarak su; renksiz, kokusuz ve tatsızdır.<br />

<strong>11</strong><br />

İNOVATİF<br />

<strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong>


İçme suyuna tadı veren maddeler minerallerdir.<br />

Göl ve denizlerdeki su mavi renklidir.<br />

Bu renk suyun görünür bölgedeki rengidir,<br />

gökyüzündeki rengin yansıması değildir. Çünkü<br />

kızılötesi su rengi kırmızıdır. Bu renk deniz ve<br />

göllerde absorbe olarak, gözle görülebilen mavi<br />

renk ortaya çıkar. Dünyanın en iyi çözücüsüdür.<br />

Su kohezyon kuvvetine sahip bir maddedir,<br />

yani kendi molekülleri arasında çekim kuvveti<br />

sayesinde dağılmadan kalabilir. Su aynı zamanda<br />

adhezyon (farklı iki maddenin molekülleri<br />

arasındaki çekim) kuvveti yüksek bir maddedir.<br />

Yer çekimine karşı hareket eden tek sıvıdır.<br />

Örneğin bir ağacın tabanına döküldüğünde en<br />

uç dallara kadar yer çekimine meydan okuyarak<br />

çıkabilir. Bu özelliğine kimyasal kohezyon<br />

kuvveti denir. Dal içlerindeki kılcal damarlara<br />

yapışarak moleküllerini bırakmadan yukarı tırmanır.<br />

Biyolojik olarak su; canlı organizmanın temel<br />

ham maddesidir. Yetişkin bir insanın bedeninin<br />

%69,7’si sudur. Canlılardaki her türlü metabolik<br />

olayların temel katalizörüdür. İnsan vücudunda<br />

%<strong>11</strong> oranında su kaybı ölüm riskidir. Vücuttaki<br />

ısı düzenleme görevini de su üstlenmiştir.<br />

Gökkuşağı da suyun marifetlerindendir. Yağmur<br />

damlacıklarının doğal optik prizma özelliği<br />

ile ışığın yansımasından oluşur. Su; medeniyetlerin<br />

başlamasında birincil faktördür. Öyleki<br />

günümüzden 6.000 yıl önce Sümerliler Mezopotamya’da<br />

Fırat ve Dicle nehirlerinden faydalanarak<br />

ilk sulu tarımı yapmışlar ve uygarlığı<br />

başlatmışlardır. Aynı şekilde Mısırlılarda Nil<br />

nehri sayesinde birçok alanda gelişme göstermişlerdir.<br />

Denize kıyısı olan büyük göl ve<br />

nehirlere sahip kentler gelişirken,Orta Doğu ve<br />

Kuzey Afrika gibi suyun az bulunduğu yerler<br />

kalkınamamıştır.<br />

Suyun kristal yapısı da son derece ilginçtir.<br />

2006 yılında Japon bilim adamı Prof. Dr.<br />

Masaru Emoto su kristallerini değişik ortamlarda<br />

inceleyerek çok farklı bilimsel veriler<br />

elde etmiştir. Emoto; donmuş su kristallerinin<br />

dış tesirler karşısında çok değişik şekillerde<br />

İNOVATİF<br />

reaksiyon gösterdiğini keşfetmiş ve bunları<br />

fotoğraflamıştır. Emoto; suyu mutlu ve sakin<br />

bir hayat süren insan topluluklarının bulunduğu<br />

ortamlarda dondurarak kristalleri incelediğinde;<br />

kristallerin son derece güzel; çiçekleri<br />

andıran hegzagonal yapılar oluşturduğunu<br />

fotoğraflamıştır. Aynı deneyi stresli, mutsuz ve<br />

karmaşık yaşamları olan insan topluluklarının<br />

bulunduğu ortamlarda gerçekleştirdiğinde,<br />

su kristallerinin karmaşık, kötü görüntülü,<br />

amorf(düzensiz) şekiller oluşturduğunu gözlemlemiştir.<br />

Sonuçta suyun; sevgi ve benzeri<br />

pozitif elektromagnetik dalgalardan etkilendiği<br />

sonucuna varılmıştır. İnsan ve canlıların içinde<br />

bulunan hareket halindeki suyun; stres, mutsuzluk,<br />

mutluluk ve benzeri durumlardan nasıl<br />

etkilendiğinin yorumu da size aittir. Suya verilen<br />

değer; çevremize verilen değer ölçüsündedir.<br />

Çevremizi ve suyu dikkatli kullanmalıyız.<br />

Çevremizi dikkatli kullanmazsak su sel olarak<br />

kendisini gösterir ve bizi uyarır.<br />

Temel olarak, su akışı, nehirler ve tarım için<br />

su ihtiyacı gibi, insanlık tarihinde büyük roller<br />

oynamıştır. Nehirler ve denizler, ticaret ve<br />

ulaşım için elverişli yollar sunmuştur. Su akışı,<br />

erozyon etkisi ile çevrenin şekillenmesinde<br />

büyük roller oynayarak, vadiler ve deltalar<br />

oluşmasını sağlamış ve insanların yerleşimine<br />

uygun araziler meydana getirmiştir.<br />

“ Sular kadar ömrünüz olsun”<br />

Kaynaklar :<br />

1- TEMEL ÜNİVERSİTE KİMYASI<br />

2- FİZİKO KİMYA PRF.DR. M.CEBE<br />

3- ANORGANİK KİMYA<br />

4- BİLİM VE TEKNİK DERGİSİNİN İNT. SİT-<br />

ESİ<br />

5- SUYUN MOLEKÜLER YAPISI. MOLE-<br />

KÜLER HİDRATASYON<br />

•Suyla ilgili sayısal büyüklükler ve bilimsel veriler;<br />

•Analitik kimya, Anorganik kimya kitapları ve<br />

internetteki kimya sitelerinden alınmıştır.<br />

<strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong> 12


İsmail BAYRAKTAR<br />

ismbyrktr@gmail.com<br />

YÜKSEK<br />

KIMYAGER<br />

(MEZUN)<br />

“Nükleer<br />

Enerji”<br />

Adnan Menderes<br />

Üniversitesi<br />

Nükleer enerji bilindiği gibi, atomun<br />

çekirdeğiyle ilgili bir olay olup, iki<br />

şekilde elde edilebiliyor. Bunlardan<br />

birincisi, iki küçük çekirdeğin birleştirilmesi,<br />

yani füzyon; ikincisi ise büyük bir çekirdeğin<br />

parçalanması, yani fisyon. Her iki halde<br />

de, reaksiyondan açığa çıkan enerji ısıya<br />

dönüştürülebilir, bu enerji ile su kaynatılıp<br />

buhar elde edilebilir. Sonra da bu buhar, tıpkı<br />

termik santrallerde olduğu gibi, yüksek basınç<br />

altında bir türbine gönderilir ve türbin dönerken,<br />

kendisine bağlı bir elektrik jeneratörünü de<br />

döndürünce, elektrik enerjisi üretilir.<br />

Dünyada ki birçok nükleer santral fisyona dayalı<br />

çalışır. Bu nükleer santrallerin temel yakıtı<br />

uranyum; 92 proton sayısıyla, nötron sayıları<br />

farklı olan U-235 ve U-238 izotoplarından<br />

oluşur. Nötron çarpmasıyla parçalanan U-235<br />

çekirdeği fisildir. Fisil, yavaş veya hızlı nötronların<br />

çarpmasıyla parçalanan çekirdeklere denir.<br />

İkisinde de proton sayısı aynı (92). Fakat ikincisindeki<br />

nötron sayısı, birinciden üç adet daha<br />

fazla, Biz bu teknik notasyonla uğraşmak yerine,<br />

U-235’lerin “kırmızı”, U-238’lerin de “siyah”<br />

olduklarını varsayıyoruz.<br />

13<br />

İNOVATİF<br />

<strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong>


Şekil 1. Çekirdek Reaksiyonları<br />

U-235 kütlesi nötronlarla tepkimeye girdiğinde<br />

çekirdekler parçalanır ve bazı radyasyon ışımaları<br />

ve nötronlar oluşur. Parçalanmalardan açığa<br />

çıkan nötronlar sonra başka fisil çekirdeklere<br />

çarpar ve buradan yine nötronlar ve enerji açığa<br />

çıkar. Zincirleme tepkimelerin olduğu bu ortama<br />

nükleer reaktörün kalbi denir.<br />

Bir nükleer reaktördeyse bu zincirleme tepkime,<br />

yavaş ve kontrollü olarak gerçekleşiyor. Reaktörün<br />

yapısı biraz karmaşık ve uranyum dışında,<br />

bazı destek unsurları da barındırıyor. Yavaş<br />

hareket eden nötronlar, kırmızı çekirdekleri<br />

daha kolay parçalayabiliyor. Bu nedenle hızlı<br />

nötronların yavaşlatılması gerekiyor ve reaktör<br />

kalbine konulan sudaki hidrojen atomları<br />

gerçekleştiriyor. Uranyumdan çıkan nötron bir<br />

süre su içinde dolaşması gerekmekte. Bu amaçla<br />

uranyum çubukları arasından su geçiriliyor, hidrojen<br />

içeren su “yavaşlatıcı” rolünün yanında,<br />

fisyon sonucu açığa çıkan enerjinin de soğumaya<br />

ihtiyacı vardır ve su bu görevi de yerine<br />

getirir. Bir taşla iki kuş…<br />

İNOVATİF<br />

<strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong> 14


Aslında aynı işi sudan başka, CO2 ya da He<br />

gazları da yapabiliyor. Hangi tür soğutucunun<br />

kullanılması reaktör tipine göre değişiyor.<br />

Reaktör kalbine konulan uranyum, çoğu kez<br />

doğada bulunan uranyumdan farklıdır. Doğal<br />

uranyumda, az miktarda fisil izotop bulunuyor.<br />

Şöyle ki doğal uranyumun her bin atomundan<br />

7’si fisil oluyor. Böyle olunca zincirleme reaksiyon<br />

için gerekli olan nötron üretim hızlarına<br />

erişmek güçleşiyor ve doğal uranyumun zenginleştirilmesi<br />

gerekiyor.<br />

Zenginleştirme işlemi o kadar da basit değil;<br />

yavaş çalışan pahalı işlemler gerektiriyor. Doğal<br />

uranyumun yalnızca binde birinden azı, fisil<br />

çekirdeklerden oluşuyor. Bu çekirdeğin 1 gramı;<br />

2,5 ton kömüre eşdeğer enerji potansiyeline<br />

sahiptir.<br />

Fakat fisil uranyum çekirdeği stoku, enerji<br />

gereksinimimizi uzun süre karşılayacak durumda<br />

değil yaklaşık 200 yıl yetecek kadar[1].<br />

Yeni Bir Tasarım<br />

Zenginleştirme işleminde siyah<br />

çekirdeklerden yararlanma vakti..<br />

Siyah çekirdek bir nötron<br />

yutması halinde fisil olan<br />

başka bir izotopa, Plütonyuma<br />

dönüşebiliyor. Eğer reaktör<br />

kalbinde nötron üretim hızı yeterince<br />

yüksek ise hem kırmızı<br />

çekirdeklerin parçalanması<br />

sonucu enerji üretmek hem de<br />

siyah çekirdekleri kırmızıya<br />

dönüştürmek mümkün. Uygun<br />

tasarımla reaktör, birim<br />

zamanda tükettiğinden daha<br />

fazla kırmızı çekirdek üretebilir.<br />

“Üretken” reaktörlerdeki<br />

nötronlar, fisyondan çıktıktan<br />

sonra yavaşlatılmazlar. Bu<br />

reaktörlerde soğutucu su yerine<br />

sıvı sodyum kullanılır ve reaktörler<br />

“hızlı üretken” olarak<br />

adlandırılırlar. Bu reaktör programı,<br />

dünya uranyum rezervlerinin<br />

enerji potansiyelini 100<br />

misli artırarak enerji yeterliliği<br />

süresini 200 yıldan 9000 yıla<br />

çıkartır.<br />

Reaktör kalbinde<br />

parçalanan uranyum<br />

çekirdekleri, daha<br />

küçük iki çekirdeğe<br />

dönüşür ve fisyon<br />

ürünleri denilen bu<br />

çekirdekler yüksek<br />

enerjilerle doğar.<br />

İçinde bulundukları<br />

malzeme tarafından<br />

durdurulurlar, ancak<br />

çevresindeki çekirdeklerle<br />

çarpışarak<br />

hasar yaratırlar.<br />

Ayrıca kararsız olduklarından<br />

başka çekirdeklere<br />

dönüşürler. Bu<br />

çekirdekler radyoaktif<br />

oldukları söylenir. Kısacası, işletmeye alındıktan sonra bir nükleer reaktörün kalbinde 800 kadar<br />

farklı radyoaktif çekirdek birikir. Bu “radyoaktivite envanteri” fisyon tepkimesi durduktan sonra<br />

da ışıma yapmaya devam eder. Şöyle kısaltayım, reaktörün çalışma halinde ürettiği enerjinin % 10<br />

kadarı üretilmeye devam eder[2].<br />

15<br />

İNOVATİF<br />

<strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong>


Bir Nükleer Felaket “ÇERNOBİL”<br />

1979 yılında ABD’nin “Three Mile Island” nükleer santralindeki ünitelerden birinde, olası en kötü<br />

kaza gerçekleşti; soğutucu kaybı sonucu reaktör kalbi eridi. Gerçi kaza esnasında ölen olmadı,<br />

çevreye de fazla radyasyon salınmadı. Ancak, Amerikan kamuoyu, nükleer endüstrinin “olmaz”<br />

dediği kazayı yaşamış oldu ve bu alternatifi ciddi bir şekilde sorgulamaya başladı. Bu nedenle<br />

nükleer endüstrinin girdiği darboğaz, birden bire çok daha ciddi bir sorun nedeniyle daha da ağırlaştı.<br />

1986 yılında<br />

Sovyetler Birliği’nin<br />

Çernobil nükleer san-<br />

tralindeki ünitelerden<br />

birisi, aynı kazaya<br />

uğradı. Ancak bu sefer<br />

kaza kontrol altına<br />

alınamadı. Oluşan<br />

radyasyon bulutu<br />

haftalarca, Türkiye<br />

dâhil Avrupa üzerinde<br />

dolaştı, yağmurlarla<br />

birlikte besin zincir-<br />

ine karıştı. Kazadan<br />

dolayı 30’dan faz-<br />

la insanın öldüğü<br />

biliniyor. Radyasyona<br />

maruz kalmış olup<br />

kanser riski artanlarsa,<br />

on binlerce… Sonuçta<br />

nükleer endüstrinin<br />

imajı ağır bir yara<br />

daha almış, kamuo-<br />

yunun nükleer enerjiye<br />

güveni sarsılmış<br />

oldu. Fakat dile getirilen<br />

endişeler, psikolo-<br />

jik boyut ağır basar<br />

görünüyor. Özetlersek,<br />

nükleer enerji insanlığın<br />

enerji sorunu,<br />

neredeyse ebediyen<br />

çözebilecek. Nükleer<br />

enerjinin, “bol enerjili<br />

geleceğe” giden yolda önemli rol oynaması kaçınılmaz. Dolayısıyla konunun kamuoyunda “istemezük”<br />

(Osmanlıca) denmesi, riskleri, ödülleri ve ödenecek bedelleri göz önüne alındığında;<br />

olmayan enerjinin bedeli, geçmiş kazalarda ödenmiş olanlardan çok ağır.. Sonuçta nükleer enerji<br />

Türkiye’nin radarında.. İlk olarak Mersin Akkuyu, sonra Sinop[4]. Daha kurulmadan tartışmalar<br />

alevlendi, kurulan teknolojinin bizde olmaması ve atıkların güvenli depolanması sorunu..<br />

Üst düzeyde radyoaktivite içeren sıvı atıkların, katı hale getirildikten sonra “camlaştırmaları” planlanıyor.<br />

Böylece dış kabın delinmesi ve radyoaktif çekirdeklerin çevreye karışarak besin zincirine<br />

girmesi önlenmiş olacak. Yakın bir gelecekte, radyoaktivitenin bizlere neler getireceğini göreceğiz.<br />

İnsanoğlu her devirde yaşamayı başarmış ve nükleer devirde de yaşamına kaldığı yerden devam<br />

edecektir. Umarım tüm aksiliklere ve karşı tutumda olanlara inat nükleer enerji bizlere yararlı olur.<br />

Enerji dolu bir yaşam dileğiyle….<br />

Kaynaklar :<br />

1.Vural Altın, Boğaziçi Üniversitesi. Ders Notları<br />

2.Bilim ve Teknik, 2003<br />

3.T.C Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Nükleer Santraller ve Ülkemiz Raporları<br />

4.Öznür Kaymak, Nükleer Enerji, Araştırma Projesi<br />

İNOVATİF<br />

<strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong> 16


Aybike KURTULDU<br />

aybikekurtuldu@hotmail.com<br />

KIMYAGER<br />

(ÖGRENCI)<br />

“16 TON”<br />

Kırklareli<br />

Üniversitesi<br />

Madenciliğin başka iş kollarından farkı, sadece gün ışığından yoksunluğu değildir.<br />

Kömür madeni deyince çoğu zaman akla tek renk gelir. Oysa madenciliğin istatistikleri<br />

bile öbür iş kollarınınkilerden daha renklidir.<br />

Meselâ, başka istatistikler, yıllar, üretim miktarı, ihracat, işçi başına üretim, maliyet şu bu<br />

diye giderken, madencilik istatistiklerinde şöyle ilginç kalemler göze çarpar: milyon tona<br />

düşen ölüm adedi, yıllara göre ölümlerdeki artış-azalış, yaralı miktarı, falan... 2004’te her<br />

hafta en az on kişinin öldüğü bir kaza mutlaka olmuştu.<br />

Serbest piyasa ekonomisi şöyle çalışır: Madene inip inmemek serbesttir. Sen inmezsen, inecek<br />

başka biri mutlaka bulunacaktır. Madenci, duasını eder ya da küfür eder ve aşağı iner. Ama<br />

inmeden mutlaka sevdikleriyle vedalaşır, çünkü bir defa aşağı indikten sonra “elveda” deme<br />

şansı artık yoktur.<br />

Madenci aşağıda ne yapar?<br />

Yukarıdakilere göre cevap basittir: Çalışır. Aşağısı, iş saatinde çalışılıp arada mola verilen,<br />

beş dakika dışarı çıkıp gelinebilen bir yer değildir. Kömüre kazmanın vurulduğu yere gidiş<br />

dönüş bile bazen saatler sürer.<br />

Madenci yerin yedi kat dibinde ter döker, terini siler, su içer, kömür tozu yutar, yemek yer,<br />

üzülür sıkılır, hayal kurar, heyecanlanır, öfkelenir, şakalaşır, kısaca yaşar.” 1<br />

1 Sixteen tons- Vicdan ve Serbest piyasa dair, Ümit Kıvanç<br />

17<br />

İNOVATİF<br />

<strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong>


Geçtiğimiz günlerde Soma’da meydana gelen<br />

maden faciası nedeniyle madenciliğin ne olduğunu,<br />

madende meydana gelebilecek iş kazalarının<br />

ne olduğu ve nasıl önlemler alınması<br />

gerektiğine ilişkin sorular bir kez daha gündeme<br />

geldi. Bizde bu sorulara cevap arayalım.<br />

Yerkabuğundaki minerallerin ve öbür hammaddelerin<br />

bulundukları katmanlardan çıkarılarak<br />

değerlendirilmesine yönelik bütün işlemlere<br />

madencilik denir. Yerkabuğundaki kayaçların<br />

yalnızca bir bölümünde işletme giderlerine<br />

değecek kadar bol miktarda yaralı mineral<br />

Açık ve Kapalı Maden İşletmeciliği<br />

Açık ocak işletmeciliği, cevherin<br />

görünecek biçimde yüzeye çıktığı ya da<br />

yüzeyin hemen altında bulunduğu yerlerde<br />

uygulanır. Bu tip işletmelere önce cevheri örten<br />

bütün toprak örtüsü kaldırılır; sonra büyük<br />

cevher bloku patlayıcılarla parçalayıp kepçeli<br />

kazı makineleriyle kamyonlara ya da taşıyıcı<br />

bantlara yüklenir. Açık işletmeler genellikle<br />

dev ölçektedir ve çalışmalar göz alabildiğine<br />

uzanan boş alanlarda sürdürülür.<br />

Yeraltı/kapalı madenciliği maden yatağının<br />

üzerindeki örtü tabakasının çok kalın olduğu<br />

durumlarda uygulanan bir yöntemdir. Hangi<br />

yöntem uygulanırsa uygulansın madenciliğin<br />

temel hedefi yer kabuğunun farklı katmanlarında<br />

bulunan madenin yeryüzüne çıkarılmasıdır.<br />

Yeraltı madenciliğinde madenin bulunduğu alan<br />

tespit edilip yerin altında galeriler açılarak faaliyet<br />

sürerken, açık ocak işletmelerde alanın katman<br />

katman kazılmasıyla faaliyet sürdürülmektedir.<br />

Buradan da anlaşılabileceği gibi açık ocak<br />

işletmeler yörenin doğal ve ekolojik yapısını,<br />

bulunur. Bu tür kayaçlara cevher ya da maden<br />

filizi denir.<br />

Bir zamanlar, tek başlarına ellerindeki basit<br />

aletlerle mineral çökellerinin yerlerini bulmaya<br />

çalışan maden arayıcıları vardı. Günümüzde<br />

maden arama çalışmaları jeokimyacılar,<br />

jeofizikçiler, jeologlar ve maden mühendisleri<br />

gibi uzmanlardan oluşan ekip tarafından<br />

yapılmaktadır. Son yıllarda gelişen teknolojiyle<br />

birlikte jeologlar, Landsat ve Spot yapma uyduların<br />

gönderdiği fotoğrafları inceleyerek yeni<br />

maden yataklarını buluyorlar.<br />

Demir ya da nikel cevherleri, mıknatıslanma<br />

özelliğinden dolayı genellikle manyetik alana<br />

duyarlı aletlerle aranır. Bazı metal cevherleri,<br />

çevredeki kayaçlardan daha ağırdır, dolayısıyla<br />

daha büyük kütle çekim kuvveti uygulanır.<br />

Böyle bir çekim alanının varlığı çok duyarlı<br />

bir teraziyle saptanarak cevhere ulaşılabilir.<br />

Radyoaktif cevherlerin varlığı ise Geiger<br />

sayaçlarıyla saptanabilir.<br />

peyzajı, doğal hayatı, habitatı tahrip etmektedir.<br />

Açık işletmelere göre yeraltı maden işletmeciliği<br />

çok daha pahalı ve zor olmasına rağmen,<br />

madenin cinsine ve bulunduğu derinliğe bağlı<br />

olarak uygulanan bir metod olup, bu tür metotla<br />

yapılan maden işletmeciliği büyük miktarlarda<br />

arazi bozulmalarına sebep olabilmektedir.<br />

Yeraltı madenciliğinin doğrudan değişiklikleri<br />

atık yığınları ve pasalarla olduğu gibi üretim ve<br />

işletme tesisleri tarafından da meydana gelmektedir.<br />

İNOVATİF<br />

<strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong> 18


Maden Ocaklarında Meydana Gelen Kazalar<br />

Madenlerde yaşanan patlamalar, yangınlar ve<br />

göçükler gibi büyük kazalar, felaketlerle sonuçlanmakta<br />

ve onlarca insanın ölümüne neden<br />

olmaktadır. Her ne kadar günümüzde kullanılan<br />

teknolojiler bu tip kazaları önleme konusunda<br />

oldukça büyük yol almış olsa bile madencilik,<br />

kaza ve ölüm riskinin en yüksek olduğu sektörlerin<br />

başında gelmektedir.<br />

Madenlerde kullanılan gezgin makinalar, dizel<br />

benzin ve hidrolik sıvılar içermekte olup; bunlar<br />

patlayıcı ve yanıcıdır. Elektrikli aletler ve<br />

dizel motorlar ise ateşleme ve yanma için birer<br />

kaynaktır. Yanabilme ve patlayabilme özelliğine<br />

sahip bu maddelerle, bunları ateşleyecek olan<br />

ekipmanların birlikte bulunması oldukça risklidir.<br />

Bunlarla birlikte bu yanıcı maddelerin<br />

yanında sigara içilmemeli, ateş yakılmamalı ve<br />

makinaların aşırı ısınarak kısa devre yapması<br />

engellenmelidir. Tersi durumda, patlamalar ve<br />

yangınlar kaçınılmaz olacaktır.<br />

Kömür madenlerinde bunların yanında de<br />

metan ve kömür tozu gibi alev alan ve patlayabilen<br />

tozlar ve gazlar ortamda bulunur. Araştırmalar<br />

ocaklarda metan-hava karışımlarını patlatabilecek<br />

her türlü kaynağın bir toz bulutunu<br />

da patlatabileceğim göstermektedir. Ancak,<br />

ocakların en tozlu yerlerinde bile askıdaki tozlar<br />

patlayıcı bir toz bulutu oluşturamazlar. Patlama<br />

için önemli olan tavan, taban ve yan duvarlarda<br />

birikmiş (çökmüş) olan toz olup bunun bir<br />

darbe etkisiyle girdaplanarak havaya karışması<br />

gerekmektedir. Yani, bir patlamanın olabilmesi<br />

için çökmüş tozu havalandıracak bir etken ile bu<br />

bulutu ateşleyecek bir etkenin bir araya gelmesi<br />

gerekmektedir. Bu koşulun en kolay oluştuğu<br />

durumlar grizu patlamaları ve patlayıcı maddelerle<br />

yapılan ateşlemeler olmaktadır.<br />

Yerel bir grizu patlamasında yanma sonucu<br />

oluşan sıcak gazların genleşmesiyle güçlü bir<br />

hava darbesi oluşmakta olup eğer çökmüş toz<br />

uygun durumdaysa bu darbe kolayca bir toz bulutu<br />

yaratabilmektedir. Yanmakta olan metan ise<br />

bu bulutu ateşleyebilmektedir. Yani, olayda bir<br />

çabuk yanma (deflagration) gerçekleşir.<br />

Metanın çok az miktarlarda bulunmasının dahi<br />

toz patlayabilirliğini büyük ölçüde etkilediği<br />

çoktandır bilinen bir konudur. Son yıllardaki<br />

araştırmalar da bu etkiyi vurgulamakta ve grizulu<br />

ocaklarda toz patlamalarına karşı çok daha<br />

duyarlı olunması önerilmektedir. Kural olarak,<br />

grizulu ocaklarda metanın her artan oranı için<br />

koruyucu toz katkısını belli bir oranda arttırmak<br />

gerekir. Bu patlamalarını önlemek için başlıca<br />

şu önlemler alınmalıdır:<br />

1-) Tozun oluşmasını, havaya karışmasını ve<br />

birikmesini önlemek,<br />

2-) Tozun ateşlenmesini önlemek,<br />

3-) Toz patlamasının gelişmesini önlemek,<br />

4-) Gelişen toz patlamalarını diğer ocak kısımlarına<br />

yayılmadan durdurmak<br />

19<br />

İNOVATİF<br />

<strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong>


Kömür madenlerinde, kömür tozunun oluşmasını engellemek için, her türlü önlemler alınmasına<br />

karşın yine de patlama kaçınılmaz olabilir. Yerde 0,012mm kalınlığında bile oluşacak kömür tozu<br />

havada asılı kalırsa patlamaya neden olur. Bu gerçekten çok büyük bir risktir. Ancak dolomit,<br />

alçıtaşı ve kireçtaşı gibi alevlenmeyen maddeler toz haline getirilerek yere serpilirse patlama riski<br />

azaltılmış olur.<br />

Ayrıca gaz sızıntısı olduğu zaman uyarı veren sızıntı uyarı aygıtlarının, alevlenme olduğu zaman<br />

yangını anında haber veren ve müdahale eden otomatik yangın söndürücü sistemlerin kullanılması<br />

gerekmektedir.<br />

En Güvenli Maden: Küre<br />

2004 yılında madende meydana gelen felaketten sonra maden ocağında iyileştirilmeye gittiklerini<br />

söyleyen yetkililer öncelikle çalışanlara iş güvenlik ile ilgili eğitiminin verildiğini söylüyor.<br />

Bununla beraber sınırsız oksijen takviyesi sunan yaşam odalarının yeterli sayıya çıkarılmış olması<br />

geliyor. Yaşam odalarının sayısı kadar ulaşılır olmaları ve ulaşım suresinde madencilere yetecek<br />

kadar oksijeni-ki bu oksijen süresi yarın<br />

saat olur genellikle-maskeler kullanılıyor.<br />

Yer altı maden işletmelerinde havalandırma<br />

sisteminin mutlaka müstakil bir enerji<br />

hattıyla desteklenmesi gerekiyor ki yangın<br />

durumunda etkilenmemesi gerekiyor. İşte<br />

bütün bu alınan önlemlerden dolayı Küre<br />

Türkiye’nin en güvenli madenlerinden biri<br />

haline gelmiştir. İş güvenliği için herhangi<br />

bir mühendislik bölümünden mezun olan<br />

ardından iş güvenlik eğitim alan kişilere A<br />

sınıfı sertifikaya sahip oluyorlar ve bu da<br />

çalışma şartlarının ağır olduğu ve güvenliğin<br />

yer üstü çalışma alanlarına göre daha ağır<br />

olan madencilik için uygun olmuyor. Bu nedenle<br />

yapılan denetimler yetersiz kalıyor ve Armutçuk’ta Kozlu’da Küre’de Soma’da meydana gelen<br />

felaketler gibi başka felaketlerin meydana gelmesi ve buralarda hayatını kaybeden madencilerin<br />

sayısının oldukça fazla kaçınılmaz hale getiriyor. Umarız bundan sonra maden ocaklarında denetimler<br />

artar ve madencilerin çalışma şartları iyileştirilme yoluna gidilir.<br />

Soma’da hayatını kaybeden maden işçilerine Allahtan rahmet dilerim…<br />

Kaynaklar:<br />

•Polonya Araştırmaları, Coal Dust Explosions, TTK Etüd - Tesis Kütüphanesi.<br />

•4. SKOCHINSKY, A., KOMAROV, V., Mine Ventilation, Moskova 1969<br />

•http://www.isguvenligi.net/iskollari-ve-is-guvenligi/madencilik-sektorunde-is-sagligi-ve-guvenligi/<br />

•http://gundem.bugun.com.tr/soma-faciasi-ders-oldu-haberi/<strong>11</strong>07962<br />

•http://www.santa.com.tr/YONERGE/gas-komur-tozu-patlama.pdf<br />

•http://www.sendika.org/2004/09/maden-muhendisleri-odasi-kurede-kazanin-sorumlusu-bakanliklar/<br />

•http://haber.gazetevatan.com/turkiyenin-maden-ocagi-kazalari-iste-madem-kazalarinda-korkunc-rakam/637400/43/teknoloji<br />

•http://www.risalehaber.com/maden-ocagi-acmak-kresten-bile-daha-kolay-210389h.htm<br />

•Temle Britannica-Cilt 1<br />

İNOVATİF<br />

<strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong> 20


Anıl Yasin AKDOĞAN<br />

anil_yasin_akdogan@hotmail.com<br />

KIMYA<br />

TEKNIKERI<br />

(MEZUN)<br />

Balıkesir<br />

Üniversitesi<br />

“İyon<br />

Tutucular”<br />

Sabunlar ve karboksilatlar<br />

sert suda Ca+2 ve Mg<br />

+2 iyoları ile çözünmez<br />

yapıda kompleks oluşturma<br />

eğilimlerine sahiptirler. Bu<br />

durum özellikle anyonik yüzey<br />

aktif maddelerin etkinliğini<br />

azalttığı gibi tekstil mamulü<br />

üzerine suda çözünmeyen<br />

kompleks bileşiklerin çökmesi<br />

daha sonraki renklendirme<br />

işlemlerinde problemlere<br />

sebep olur. Ayrıca bazı ağır<br />

metallerin çok az miktarda<br />

bulunması bile işlem sırasında<br />

problemlere neden olmaktadır.<br />

21<br />

Ağartma işlemleri sırasında<br />

oluşan demir lekeleri en<br />

önemli problemdir. Bilindiği<br />

gibi ağır metal iyonları hidrojen<br />

peroksitin parçalanmasını<br />

hızlandırmaktadır. Bu metal<br />

iyonlarının etkisiyle parçalanan<br />

hidrojen peroksit lif üzerinde<br />

lekelenmelere ve hasara neden<br />

olur. Renklendirme işlemlerinde<br />

ise metal iyonlarıyla boyarmadde<br />

molekülleri reaksiyona<br />

girerek çökmelere, renksizleşmeye,<br />

düzgünsüz boyamalara ve<br />

haslık özelliklerinin düşmesine<br />

neden olabilmektedir. Metal<br />

iyonları genellikle işletme sularında<br />

bulunur.<br />

Bunun dışında makine yüzeyinden<br />

bir miktar metal iyonu<br />

çözünebilir. Tekstil malzemesinin<br />

üzerinde bu tür metaller<br />

bulunabilir ya da kullanılan<br />

bazı boyarmadde ve kimyasal<br />

maddeler aynı metal iyonlarını<br />

içerebilir. Bu nedenle sadece<br />

uygun işletme suyu kullanmakla<br />

bu problemlerin önlenmesi<br />

mümkün olmaz. Hatta bazen<br />

suyun aşırı işlemden geçirilmesi<br />

başlangıçta suda bulunmayan<br />

maddelerin oluşmasına neden<br />

olabilir.<br />

Tüm bu problemleri önlemek<br />

için asıl işlemi ve işlem reaksiyonunu<br />

bozmadan sadece metal<br />

iyonlarıyla reaksiyona giren<br />

bazı kimyasal maddeler kullanılmaktadır.<br />

Bu tür maddeler<br />

iyon tutucu maddeler olarak<br />

bilinir. İyon tutucu yerine kompleks<br />

yapıcı terimi de kullanılabilir.<br />

İyon tutucular kompleks<br />

oluiturma mekanizmasıyla<br />

çalışır ve genelde şelatlanma<br />

yaparlar. Şelatlanma sonucunda<br />

oluşan kompleks çözünebilir ve<br />

zararsız bir yapıda kalır.<br />

İNOVATİF<br />

<strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong>


3 tip iyon tutucu önemlidir;<br />

1. Aminokarboksilatlar<br />

2. Fosfatlar<br />

3. Hidroksikarboksilatlar<br />

Aminokarboksilatlar<br />

Polifosfatlar<br />

Hidroksikarboksilatlar<br />

EDTA - etilendiamintetraasetik asit<br />

DTPA - dietilentriaminpentaasetik asit<br />

NTA - nitrilotriasetik asittir<br />

CALGON - Na2(Na4P6O18)<br />

SODYUM POLİFOSFAT<br />

SİTRİK ASİT<br />

TARTARİK ASİT<br />

1. AMİNOPOLİKARBOKSİLATLAR;<br />

Güçlü şelatlanma ajanlarıdırlar. En çok kullanılanı etilendiamintetraasetik asit ( EDTA) tir.<br />

EDTA Genel Formülü<br />

EDTA da 6 adet bağlama yeteneğine sahip grup vardır;<br />

• Karboksilik asitlerde ki 4 adet H ( ayrılınca COO- kalıyor. )<br />

• 2 adet nitrojenin üzerinde ki eşleşmemiş elektron çiftleri<br />

İNOVATİF<br />

<strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong> 22


EDTA da 6 adet bağlama yeteneğine sahip grupları<br />

EDTA + Ca++<br />

EDTA’nın kalsiyum iyonunu yapısında bulundurması<br />

Bu sınıfın diğer bir üyesi olan madde de dietilentriaminpentaasetik asittir. Genellikle sodyum tuzu<br />

olarak kullanılmaktadır.<br />

DTPA ‘ nın genel formülü<br />

DTPA nın kalsiyum iyonunu tutması şekildeki gibi şematize edilebilir.<br />

23<br />

İNOVATİF<br />

<strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong>


DTPA’ nın kalsiyum iyonunu tutması<br />

Bu sınıf iyon tutuculara ikinci örnek sodyum tuzu formunda kullanılan nitrilotriasetik asittir<br />

( NTA).<br />

NTA ‘ nın genel formülü<br />

NTA nın bir metal iyonu tutması da şekilde şematize edilmiştir;<br />

NTA nın bir metal iyonu tutması<br />

İNOVATİF<br />

<strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong> 24


2. POLİFOSFATLAR ;<br />

Polifosfatlar uygun koşullar altında etkili iyon tutucu ajanlardır. Bunların en çok bilineni sodyum<br />

hegzametafosfattır. [Na2(Ca2P6O16)] – ( Calgon )<br />

Bunun kalsiyum iyonunu tutması aşağıdaki gibidir ;<br />

Na2(Na4P6O18) + 2 Ca+2 ↔ Na2(Ca2P6O16) + 4Na+<br />

Diğer polifosfatlara örnekler ; sodyum polifosfat , sodyum tripolifosfat , sodyum trimetafosfat ve<br />

sodyum polifosfattır.<br />

Sodyum polifosfat formülü<br />

Polifosfatların dezavantajları tekstil proseslerinin<br />

bir çoğunda kullanılan 100 derece veya üstü<br />

sıcaklıklarda hidrolize olarak daha basit fosfat<br />

yapılarına dönüşmeleri ve iyon tutuculuk özelliklerini<br />

kaybetmeleridir. Örneğin uzun süreli<br />

kaynatmada disodyum -dikalsiyumhegzametafosfat<br />

hidroliz olarak çözünmez yapıda kalsiyum<br />

ortofosfatı oluşturur.<br />

Bu durum fosfat iyon tutucuların daha stabil<br />

olan amino polikarboksilatlara oranla daha az<br />

tercih edilmesinin ardındaki asıl nedendir.<br />

Birbirine uyumlu polifosfatlarla aminopolikarboksilatlar<br />

da iyon tutucu özellik gösterirler.<br />

Oluşan yeni ürün fosfattan ziyade fosfonattır<br />

çünkü yapıda –C-O-P- yerine –C-P- bağları<br />

içerir. Bu fosfonatlanmış aminopolikarboksilatlara<br />

örnek olarak etilendiamintetrametilfosfonik<br />

asit (EDTMP), dietilentriaminpentametil fosfonik<br />

asit (DETMP) ve nitrolatrimetil fosfonik asit<br />

(aminotrimetilen fosfonat veya ATMP) verilebilir.<br />

Bu iyon tutucular işletmelerde daha çok<br />

tercih edilir.<br />

3.HİDROKSİKARBOKSİLİK ASİTLER<br />

En iyi bilinenleri sitrik asit , tartarik asit ve glikonik asittir.<br />

25<br />

İNOVATİF<br />

<strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong>


Bu asitler iyon tutucu özellik bakımından aminopolikarboksilat veya polifosfatlar kadar önem<br />

taşımazlar.<br />

İyon tutucular bir çok tekstil terbiyecisi tarafından gelişi güzel olarak ihtiyaç duyulan stokiyometrik<br />

miktarın çok üzerinde miktarlarda kullanılmaktadır. Şelatlanmanın gerçekleştiği t,p reaksiyonlar<br />

ise biraz daha komplekstir. Bu tür reaksiyonlar tersinir reaksiyonlar olup reaksiyon dengesi<br />

pH ve konsantrasyona bağlı olarak değişir.<br />

İyon tutucu + Metal iyonu ↔ Şelatlanmış Kompleks<br />

Kompleksin stabilitesi yukarıda ki reaksiyonun denge sabitinin logaritması olan stabilite sabiti ile<br />

belirtilir. Stabilite sabitinin yüksek olması iyon tutma gücünün yüksek olduğunu gösterir.<br />

→ Aminopolikarboksilatların bir metal iyonu için stabilite sabiti genellikle ;<br />

NTA < HEDTA < EDTA < DTPA<br />

sırasındadır.<br />

→ Metallerde de stabilite sabiti şu şekildedir ;<br />

Mg+2 < Ca +2 < Mn+2 < Al+3 < Zn+2 < Co+3 < Pb+2 < Cu+2 < Ni+3 < Fe+3<br />

Bu sıralamalara göre magnezyum – NTA kompleksi en düşük stabiliteye , demir (III) – DTPA ise<br />

en yüksek stabiliteye sahiptir.<br />

Birden fazla metal bulunan çözeltilerde en stabil<br />

kompleksi oluşturan metal şelatlanacaktır ve<br />

diğer metal iyonları ancak bu en stabil kompleksi<br />

oluşturan metalin iyonlarının tamamı şelatlandığında<br />

artan kompleks yapıcı ( iyon tutucu<br />

) ile şelatlanabilecektir. Örneğin kalsiyumun<br />

şelatlanmış olduğu bir çözeltiye demir (III)<br />

iyonları katılırsa demir kompleksinin stabilite<br />

sabiti daha yüksek olduğundan demir iyonları<br />

kalsiyum iyonları ile yer değiştirir , kalsiyum<br />

iyonları ancak ortamda yeterli iyon tutucu varsa<br />

tutulacaklardır.<br />

Çözeltiye proton ya da hidroksit iyonu ilavesi<br />

de dengeyi değiştirir. Dolayısı ile pH denge<br />

üzerinde etkilidir ve iyon tutucu seçiminde<br />

çalışılacak pH göz önünde bulundurulmalıdır.<br />

Zayıf asidik banyolarda inorganik polifosfatlar<br />

verimli çalışırken nötr ve hafif alkali ortamlarda<br />

aminopolikarboksilatlar daha iyi çalışmaktadırlar.<br />

Bununla birlikte verimlilik metal iyonu<br />

tipine göre de değiştiğinden bu tip genellemeler<br />

bir açıdan yanlış olmaktadır.<br />

Fosfatlar kalsiyum ve magnezyum için iyi iyon<br />

tutucu özellik göstermelerine karşın üç değerlikli<br />

metaller için yeterli olmamaktadırlar. Bunlar<br />

için pH 9’a kadar NTA, EDTA ve DTPA uygundur.<br />

Bu pH‘ın üzerinde bu bileşiklerin demir(I-<br />

II) ile yaptıkları kompleksler çökme eğilimi<br />

gösterir. Zaten hidroksiaminokarboksilatların<br />

gelişimini bu durum tetiklemiştir.<br />

Örneğin pH 9’da demir (III) için HEDTA uygundur,<br />

pH 12’de ise DEG iyi sonuçlar verir.<br />

Bunlar birçok metal iyonu için etkin olsa da su<br />

sertliğini oluşturan iyonları tutmakta aminopolikarboksilatlar<br />

kadar başarılı değillerdir.<br />

İNOVATİF<br />

<strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong> 26


Bu açıklamalardan anlaşıldığı üzere iyon tutucuların seçimi spesifik çalışma şartlarına göre belirlenmelidir.<br />

Özellikle metal kompleks ve mordan boyarmaddeler olmak üzere birçok reaktif ve direkt<br />

boyarmaddenin de metal iyonu içerdiği ve iyon tutucu kullanımı ve seçiminde dikkat edilmesi<br />

gerektiği unutulmamalıdır. Örneğin yünün krom mordan boyarmaddelerle boyanmasında EDTA,<br />

DTPA ve fosfat esaslı madde kullanımından kaçınılmalı, pamuğun metal kompleks direkt boyarmaddelele<br />

boyanmasında EDTA kullanımından kaçınılmalıdır (polifosfatlar uygun)<br />

İYON TUTUCULARIN İŞLETMEDEKİ ÖNEMİ<br />

İyon tutucular işletme sularında bulunan ve suya sertlik veren Ca+2 ve Mg+2 iyonalarını<br />

mamülden uzaklaştırarak temiz bir işletme suyu prosesi ve temiz bir mamül elde etmek için önemli<br />

rol oynarlar. Örnek bir iyon tutucunun işletmedeki faydaları aşağıdaki gibidir;<br />

•Tekrarlı reçetelerde boya ilaveleri büyük ölçüde azalmıştır.<br />

•Daha önce soda ( Na2CO3) ilavesinden sonra pH 10.2 nin üzerine çıkılamayan durumlarda , iyon<br />

tutucular ile pH 10.7 seviyesi sağlanmıştır.<br />

•Bikarbonat etkileri büyük ölçüde minimize edilmiştir.<br />

•Turkuaz boya çökmeleri engellenmiştir.<br />

•Boya veriminde artışlar belirlenmiştir.<br />

•Tüm boyamalarda daha yüksek verim ve boyama sonrası yıkamalarda tasarruflar ve kısa prosesler<br />

sağlanmıştır.<br />

ÖRNEK BİR İYON TUTUCU (FOSFONAT KÖKENLİ)<br />

GÖRÜNÜM: Saydam , kolayca pompalanabilen sıvı<br />

İYONİK KARAKTERİ: Anyonik<br />

ÖZGÜL AĞIRLIĞI : Yaklaşık 1.08<br />

ÇÖZÜNÜRLÜĞÜ: Soğuk ve sıcak suda her oranda çözünür<br />

DAYANIKLILIK: pH 1 ile 13 arasında 135 dereceye kadar yüksek sıcaklıklarda stabildir.<br />

KULLANIM ÖZELLİKLERİ: Boyama banyosunda , tüm reaktif , dispers , asit , direkt , indigo<br />

, kükürt boyarmaddelerle yüksek çözebilirlilik özelliği sağlayarak ve sudan gelebilen bikarbonat<br />

ve iyon etkileşimlerini minimize ederek doğru boyama performansını arttırır. boyamalarda yüksek<br />

verimlilik ve homojenlik sağlar. boyama banyosunda geniş pH (1-13) aralığı içerisinde alkali<br />

toprak metal iyonlarını ( Ca , Mg , Fe , Cu , Mn ) tutar ve komplekslerin çökmesini engeller. Metal<br />

kompleks boyarmaddeler ile herhangi bir bağ oluşturmaz , boya çekimini ters yönde etkilemez. Bu<br />

özellikleri 135 dereceye kadar devam eder.<br />

Köpük yapmaz , kullanıldığı yerlerde sudan gelen kireç maddelerinin çökmesini engeller. Bu özellikleri<br />

ve yüksek sıcaklıklara dayanımı sodyum hekza - meta - fosfat'a göre çok daha fazladır.<br />

KULLANIM MİKTARLARI:<br />

BOYAMALARDA:<br />

Çektirme işlemlerinde 0,5 - 2 g/l ( mamül ağırlığına göre )<br />

BOYAMA SONRASI YIKAMALARDA: 0.3 - 1 g/l<br />

Kaynaklar :<br />

•Data Sheet<br />

•http://aksel.home.uludag.edu.tr/ykimnot/4.pdf<br />

•Tekstil ön terbiyesi<br />

27<br />

İNOVATİF<br />

<strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong>


Yavuz Selim KART<br />

kim_muhselim@hotmail.com<br />

KIMYA<br />

MUHENDISI<br />

(MEZUN)<br />

Cumhuriyet<br />

Üniversitesi<br />

“<strong>Kimya</strong><br />

Mühendisliği ve<br />

Aspen Plus”<br />

Bu ay kimya mühendislerinin<br />

kullandığı<br />

bir programı sizlere<br />

tanıtacağım. Bu programı<br />

uygulayıp anlatmak için<br />

programı edinmek lazım. Ne<br />

yazık ki programın boyutları<br />

çok büyük ve orijinal bulmamız<br />

da zor. Program nedir,<br />

ne değildir ona bir bakalım.<br />

Bu program kimya mühendisliği<br />

ile ilgili simülasyonların<br />

hazırlanmasını sağlayan oldukça<br />

kullanışlı bir program.<br />

Chemcad kullananlarınız olmuştur.<br />

Bu program da Chemcad’in<br />

daha ayrıntılı versiyonu.<br />

Ciddi anlamda kaliteli<br />

bir program olan Aspen Plus,<br />

Resim 1 : Aspen Plus Temel Görünüm<br />

akademik araştırmalar ve plot<br />

tesis uygulamalarının simülasyonu için kullanılmakta.<br />

Bununla uygulama pek yapamamış olsam da genel itibari ile programın mantığı Chemcad gibi.<br />

Chemcad’e alışan biri için programı öğrenmek sadece zaman alacaktır. Çünkü program kullanım<br />

itibariyle benzer bir mantık üzerinden gidiyor. Programın görünüşü şekildeki gibidir.<br />

İNOVATİF<br />

<strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

28


Programı açınca böyle bir proje elbette karşımıza gelmeyecek. İlk açınca karşımıza boş bir ekran<br />

gelecek. Bu ekranda olan şeylerin nasıl kullanılacağını bir miktar özetledim. Bunun resmini,<br />

Resim 2’de görmektesiniz. Program temel açılınca bu şekilde bir görünüm görmeniz lazım.<br />

Resim 2 : Aspen Plus İlk Açılış Ekranı<br />

Peki bu Aspen Plus’ta hangi çizim araçları mevcut.<br />

1-) Kurutucu<br />

2-) Kristalizatör<br />

3-) Separatörler<br />

4-) Santrifüj<br />

5-) Reaktör<br />

6-) Kolon sistemleri<br />

En temel olanları sizlere belirttim bunların kendi içinde de ayrıca türleri mevcut. Bir ekipman<br />

seçtiğimiz zaman onun altındaki sekmelerden hangisi işimize yarıyorsa onu seçerek sürükleyip<br />

bırakıyoruz. Bu sayede istediğimiz proses ekipmanlarını kullanmış oluyoruz. Resim 3’de var olan<br />

ekipmanların bir kısmını görmektesiniz.<br />

29<br />

İNOVATİF<br />

<strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong>


Resim 3 : Aspen Plus Ekipmanları<br />

Peki, <strong>Kimya</strong> Mühendisliğinde hangi tür hesaplar yapılıyor.<br />

1-) Proses Ekipmanlarının Kütle ve Enerji Denklikleri<br />

2-) Yapılan hesaplamaların sonuçlarını grafik ve tablo şeklinde inceleme imkanı<br />

3-) Var olan bir kimyasal prosesin verimini artırmaya yönelik uygulamalar<br />

4-) Termodinamik hesaplamalar<br />

5-) Yatırım maliyetini analiz etmek<br />

Genel yapılan işlemler bunlar. Bizler için chemcad şu anda iyi bir seçenek gibi görünse de bu tarz<br />

programların isimlerini ve ne işe yaradıklarını öğrenmek bizlere çok şey kazandırır. Sizlere kısa<br />

bir örnek anlatarak olayı özetleyeceğim. Yapacağımız işlem Ethanol-Su karışımının Kolon sistemi<br />

ile ayrılması. Burada yapacağımız işlemlerde.<br />

1-) Column and Stream menü -> ile ekipmanı seçiyoruz. Sürükle bırak ile ekliyoruz.<br />

2-) Besleme akımlarını belirtiyoruz. (Chemcadde de aynı yöntem var)<br />

3-) Bu işlemler bitince şekil Resim 4 gibi olacak.<br />

İNOVATİF<br />

<strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong> 30


Resim 4 : Sistemimizin Hali<br />

4-) Birim sistemleri ayarlanır. SI birim sistemini seçtik.<br />

5-) Rapor kısımları için birimleri belirleme işlemleri yapıyoruz. Mol ya da hangisini kullanak istiyorsak.<br />

6-) Birleşiklerimizi programın içindeki veritabanı sayesinde seçiyoruz. Ethanol-Su seçeceğiz.<br />

Şekildeki Resim 5 gibi olacak.<br />

Resim 5 : Birleşiklerin programdaki gösterimi ve eklenmesi<br />

31<br />

İNOVATİF<br />

<strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong>


7-) Kullanacağımız metodu seçiyoruz. Seçilen metoda göre işlem sonuçları değişiyor. Nasıl bir<br />

işlem yapıyorsanız ona göre seçeceksiniz. Burada biz 20 mol/saat etanol ve 980 mol/saat su<br />

giriyoruz. Kademe sayısını seçiyoruz ve diğer ekipman özelliklerini seçiyoruz. Özellikle belirteceğimiz<br />

değerleri giriyoruz. Birkaç adım daha sonrası işlemi analiz ediyoruz. Resim 6’daki gibi<br />

bir sonuç çıkmış oluyor.<br />

Resim 6 : Birleşiklerin programdaki işlemler sonucu çıkan sonuçlar<br />

Bu şekilde her türlü tesisin ya da herhangi bir işlemin hesapları yapılabilir. Sonuçları grafik olarak<br />

analiz edilebilir. İşlemin tüm sonuçları yakından incelenebilir. Program oldukça pahalı. Bu kadar<br />

özellik ve gerçeğe yakın değerleriyle pahalı olmasını eleştirmek mantıksız. Sizlere fikir verebilmek,<br />

öğrenci arkadaşlara yardımcı olabilmek ve bu programla uğraşmak isteyenlere yardımcı olmak<br />

için kısaca anlattım. Umarım faydalı olur. Birkaç arkadaş merak eder iyi seviyelerde öğrenir.<br />

Bu şekilde katkım olursa ne mutlu bana. http://www.aspentech.com/ sitesinden gerekli incelemeleri<br />

yapabilirsiniz.<br />

Kaynaklar :<br />

http://www.chems.msu.edu/resources/tutorials/ASPEN<br />

http://www.process-simulation.at/images/AspenPic_Homepage.png<br />

http://www.pacetoday.com.au/getmedia/15d039d5-af83-4bc7-a9c7-615ed23acbec/Solids-Unit-Library2.aspx<br />

İNOVATİF<br />

<strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong> 32


iNOVATiF KiMYA DERGiSiİ’NDEN<br />

HABERLER<br />

Yengeç Kabuklarının İlginç Serüveni<br />

Namık Kemal<br />

Üniversitesi’nin<br />

Ziraat Fakültesi<br />

Toprak Bilimi<br />

ve Bitki Besleme<br />

Bölümü, Çanakkale<br />

Onsekiz Mart<br />

Üniversitesi Ziraat<br />

Fakültesi Toprak<br />

Bilimi ve Bitki<br />

Besleme Bölümü,<br />

tarımsal üretimde<br />

kullanılan –ilaç,<br />

gübre vb. – kimyasalların<br />

insan sağlığına olumsuz etkilerinin artması nedeniyle bu konuda bir<br />

araştırma gerçekleştirdiler.<br />

Namık Kemal Üniversitesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü Öğretim Üyesi<br />

Prof. Dr. Aydın Adiloğlu, bu araştırmayla yengeç kabukları hakkında şöyle bir<br />

açıklama yaptı: “ Dünya çapında, deniz ürünleri üreticisi şirketler tarafından<br />

büyük miktarlarda yengeç kabuğu değerlendirilmeden çevreye atılmaktadır.<br />

Özellikle son yıllarda atıkların yeniden değerlendirilmesinin gündeme gelmesiyle<br />

kabuklu su ürünleri çürümeye bırakılmak yerine kimyasal veya biyolojik<br />

yöntemlerle yeniden değerlendirilmekte, yeni organik gübreler elde edilmektedir.<br />

Organik tarımda gübreleme hem toprak verimliliğinin sürdürülebilirliğini<br />

sağlamak hem de bitki besin maddesi ihtiyaçlarını karşılamak açısından önemlidir.<br />

Çalışmamız kapsamında artan oranlarda yengeç kabuğunun organik gübre<br />

olarak kullanılması, özellikle asit toprakların bazı kimyasal özelliklerinin,<br />

makro ve mikro element kapsamı üzerine olumlu etkileri tespit edilmiştir.”<br />

Aynı zamanda Adiloğlu, toprak verimliliğinde yengeç kabuklarının kullanılabileceğini<br />

açıkladı. “Asit topraklarda yengeç kabuğu bir organik gübre olarak uygulandığında<br />

verimliliğin artmasını sağlamaktadır. Bu durum, asit topraklar için<br />

önemlidir. Asit topraklarda fosfor eksikliği, demir, bakır, çinko, mangan toksisiteleri<br />

ve azot mineralizasyonunun engellenmesi sık sık görülmektedir. Yengeç kabuğu,<br />

yeni bir organik gübre olarak asit toprakların verimliliğinin artırılması ve bu<br />

tip topraklarda bitki beslenmesi için önerilmektedir.”<br />

33<br />

İNOVATİF<br />

<strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong>


Kız Öğrencilerin Başarısı<br />

Şırnak'ın Cizre ilçesinde<br />

Fen Lisesi<br />

öğrencisi Miryem<br />

Bayram, <strong>Kimya</strong> alanında<br />

geliştirdiği projeyle<br />

Gürcistan'da düzenlenen<br />

Uluslararası Genç<br />

Mucitler Proje Olimpiyatı'nda<br />

ikinciliği elde<br />

etti.<br />

Gürcistan'ın başkenti<br />

Tiflis'te bu yıl 8.<br />

düzenlenen AB onaylı<br />

Uluslararası Genç<br />

Mucitler Proje Olimpiyatı'nda<br />

Cizre Fen<br />

Lisesi Müdür Başyardımcısı<br />

ve <strong>Kimya</strong><br />

Öğretmeni’nin danışmanlığını yaptığı 10. sınıf öğrencisi Bayram, <strong>Kimya</strong> alanında hazırladığı<br />

"Polimerlerin Doğada Çözünme Süresini Düşürmek için Alternatif Bir Yöntem" Projesi ile dünya<br />

ikincisi olarak gümüş madalya kazandı.<br />

Proje sunumlarıyla başlayan yarışmaya, Bilgisayar, Biyoloji, Fizik, <strong>Kimya</strong>, Matematik,<br />

Mühendislik dallarından 43 farklı ülkeden 124 finalist proje katıldı. Dünyanın farklı yerlerinden<br />

gelen genç mucitler, projelerini 2 gün boyunca ilgili branş jürilerine ve gelen ziyaretçilere İngilizce<br />

sundu. Bayram, <strong>Kimya</strong> alanında geliştirdiği projesinin dünya ikincisi olmasından dolayı<br />

büyük bir mutluluk yaşadığını söyledi.<br />

Bayram’ın başarısının gurur verici olduğunu dile getiren Cizre Fen Lisesi Müdürü, “Öğrencilerimizin<br />

daha iyi yerlere gelmesi ve başarılar elde etmesi için çalışmalarımız sürecek” diye konuştu.<br />

Son Moda Akıllı Tişörtler<br />

Akıllı tişört sağlıklı<br />

yaşamamız ve fit kalmamız<br />

için tasarlanan bir üründür.<br />

Ürünün en önemli özelliği<br />

biyolojik ölçümleri detaylı<br />

olarak sunuyor. Gerçek zamanlı<br />

olarak günlük aktivitelerinizi<br />

fizyolojik stres ve<br />

fitness değerlerinizi ölçen<br />

elektrotlarla dokunmuş dört<br />

farklı tişörtten oluşuyor. Bu akıllı tişörtler, vücudunuzdan aldığı bilgileri, akıllı telefonunuza<br />

aktarıyor. Uygulama kalp atışı, nefes, hareket ( adım ve tempo gibi ), hareket yoğunluğu, kalp<br />

ritmi değişkenliği gibi detaylı verileri ekranınızdan takip etmenizi sağlıyor.<br />

İNOVATİF<br />

<strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong> 34


Tişörtler vücudunuzdan aldığı verileri avuç içine sığan bir siyah kutuya aktarıyor. Tişörte tutturulan<br />

bu siyah kutu, verilerin Bluetooth bağlantısı kullanarak telefonunuza iletilmesini sağlıyor.<br />

Cihaz 30 saat aralıksız çalışabiliyor.<br />

Kaynaklar:<br />

http://www.radikal.com.tr/cevre/yeni_bir_organik_gubre_yengec_kabugu-<strong>11</strong>78945<br />

http://tr.euronews.com/2014/05/12/yengec-kabuklarinin-ilginc-seruveni/<br />

http://www.dunyagida.com.tr/haber.php?nid=2330<br />

http://cizre.meb.gov.tr/www/tubitak-proje-yarismasinda-cizreli-kiz-ogrencilerin-buyuk-basarisi/<br />

icerik/75<br />

http://www.haberturk.com/gundem/haber/946523-kiz-ogrencinin-buyuk-basarisi<br />

http://www.ademsguide.com/giyilebilir-teknolojide-son-moda-akilli-tisort/<br />

35<br />

İNOVATİF<br />

<strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong>


İNOVATİF<br />

<strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

<strong>Kimya</strong> Sözlüğü<br />

Radioactive fallout-Radyoaktif Serpinti<br />

Radyoaktif parçacıkların yer yüzeyine inmesi; ya da radyoaktif parçacıkların kendisi.<br />

Reverse osmosis-Ters Osmoz<br />

Yüksek çoğunluktaki çözeltilerde çözücünün basınç altında filtrelerden geçerek daha düşük yoğunluktaki<br />

çözeltiye doğru hareketidir.<br />

Tetramethyl lead-Tetra metil kurşun<br />

Benzinde vuruntu önleyici etki maddesi olarak kullanılan tetraetil kurşuna benzeyen, ama ondan daha aktif<br />

olan bir kimyasal madde.<br />

Toxicology-Toksikoloji<br />

Zehirleri ve etkilerini, etkime mekanizmalarını ve arıtılma yöntemlerini inceleyen bilim dalı.<br />

Radionuclide-Radyonüklid<br />

Radyoaktif çekirdek<br />

Benzene-Benzen<br />

Kanser yapan endüstriyel çözücü.<br />

Clinker-Cüruf<br />

Fırınlardaki ergimiş kalıntı.<br />

Fibrinogen-Fibrinojen<br />

Kan plazmasında bulnan bir protein.<br />

Meniscus-Menisküs<br />

İnce tübde bulunan sıvı yüzeyinin yüzey gerilimi dolayısı ile iç bükey olma durumudur.<br />

Ideal Gas-İdeal Gaz<br />

Moleküllerin özhacimlerinin moleküllerin serbestçe dolaştıkları tüm hacime oranı çok küçük olan, moleküllerinin<br />

arasında çekme ve itme kuvvetleri bulunmayan,molekülleri arası çarpışmaların esnek olduğu model<br />

Extraction-Ekstraksiyon<br />

Bir çözelti ya da süspansiyon içindeki organik maddeyi, çözen fakat çözelti ya da süspansiyondaki çözgen ile<br />

karışmayan bir başka organik çözgen yardımıyla ayırmaktır.<br />

Buffer Solution-Tampon Çözelti<br />

pH sı belli olan, seyrelmeyle veya az miktarda kuvvetli asit veya baz ilavesi sonucu pH sı değişmeyen çözeltilere<br />

denir.<br />

İNOVATİF<br />

<strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong> 36


İNOVATİF<br />

<strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Yararlı Siteler<br />

Bu ay size bu web sitesini öneriyoruz. Sitede herhangi bir<br />

kimyasal üsmini arattığınız zaman, o maddenin özelliklerini,<br />

üretici firmalarını, videolarını vb birçok özelliğine<br />

kolayca ulaştırıyor. Site ingilizce bir site. Siteye bakmanızı<br />

öneriyoruz. Umarız faydalı olur.<br />

http://www.worldofchemicals.com/<br />

<strong>Kimya</strong> ile ilgili bilgi mi arıyorsunuz? Döküman mı arıyorsunuz?<br />

Daha çok mu öğrenmek istiyorsunuz? Bu İngilizce<br />

<strong>Kimya</strong> sitesinde bir çok bilgi ve döküman bulunmakta.<br />

Tek yapmanız gereken bu bilgileri arayıp bulmanız. Çeşitli<br />

simülasyonlarında bulunduğu siteyi ğlenerek inceleyeceğinizi<br />

umuyoruz.<br />

http://www.rsc.org/learn-chemistry<br />

Dünya üzerinde çeşitli kimya konferanslarını takip mi<br />

etmek istiyorsunuz? O zaman bu site tam size göre. İnorganik<br />

<strong>Kimya</strong>, Organik <strong>Kimya</strong>, Fiziko <strong>Kimya</strong>, Biyokimya ve<br />

Nanoteknoloji ile ilgili temel başlıklar mevcut. Bu başlıklara<br />

tıklayarak yer ve zaman bilgisi alabilirsiniz.<br />

http://www.chemistry-conferences.com/<br />

37<br />

İNOVATİF<br />

<strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong>


İNOVATİF<br />

<strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

<strong>Kimya</strong> Bulmacasi<br />

1<br />

2<br />

3 4<br />

5<br />

6<br />

7<br />

8<br />

9<br />

Soldan Saga<br />

3. Karisimi olusturan maddeleri fiziksel yöntemlerle<br />

ayristirma.<br />

4. Termal iliski içindeki maddeler arasinda meydana gelen isi<br />

akisini tanimlayan fiziksel özellik.<br />

5. <strong>Kimya</strong>sal reaksiyonlarda elektron alarak (indirgenerek)<br />

karsisindakini yükseltgeyen madde.<br />

7. Bir maddenin kisa dalga boylu radyasyon ile uyarilmasi<br />

sonucu isik yaymasi uyarici ortamdan uzaklastirildiginda<br />

isik yayma islemi durur.<br />

8. Açik hava basincini ölçmek için kullanilan düzenek.<br />

9. Bir atomun en dis seviyesindeki elektron sayisinin 8<br />

olmasi.<br />

Yukaridan Asagiya<br />

1. <strong>Kimya</strong>sal reaksiyondaki giren maddelerle, ürünler<br />

arasindaki iliski.<br />

2. Kapali kaptaki gazlarin basincini ölçmek için kullanilan<br />

düzenek.<br />

4. <strong>Kimya</strong>sal reaksiyonlara karsi ilgisiz elementler.periyodik<br />

tablodaki 8Agrubu. Inört veya asal olarak ta bilinirler.<br />

6. Bir kilogram çözücü içerisindeki çözünmüs maddenin mol<br />

sayisi.<br />

İNOVATİF<br />

<strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong> 38


İNOVATİF<br />

<strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Geçen Ayın Çözümü<br />

<strong>Kimya</strong> Bulmacasi<br />

1<br />

R<br />

5<br />

U<br />

A D 2 Y O I Z O T O P<br />

Ü<br />

Z<br />

E<br />

Y<br />

G<br />

3<br />

P<br />

L<br />

A<br />

E Z 4<br />

R<br />

Y A R i L M i S H A L 6<br />

T<br />

10<br />

Y<br />

I A D U<br />

L<br />

I<br />

M<br />

I<br />

7 S O Y G A Z<br />

A<br />

8<br />

S i V i<br />

Y<br />

9<br />

O<br />

Ü K S E L T G E N<br />

Z M O S<br />

Soldan Saga<br />

1. Bir elementin radyoaktif özellik gösteren izotoplari.<br />

[RADYOIZOTOP]<br />

5. Temel haldeki bir elektronun, disaridan enerji verilerek<br />

daha kararsiz olan bir dis yörüngeye çikarilmasi hâli.<br />

[UYARiLMiSHAL]<br />

7. <strong>Kimya</strong>sal reaksiyonlara karsi ilgisiz elementler. Periyodik<br />

tablodaki 8A grubu elementleri.Inert veya asal gaz<br />

olarakta bilinirler. [SOYGAZ]<br />

8. Maddenin hali. Kütlesi ve hacmi belli olan fakat belirli bir<br />

sekli olamayan maddedir. Bu yüzden içine konuldugu<br />

kabin seklini alir. [SiVi]<br />

9. Bir çözücünün yari geçirgen bir zardan daha derisik bir<br />

çözeltiye geçmesi. [OZMOS]<br />

10. <strong>Kimya</strong>sal reaksiyonlarda elektron alarak (indirgenerek)<br />

karsisindakini yükseltgeyen madde. [YÜKSELTGEN]<br />

Yukaridan Asagiya<br />

2. Moleküller arasi çekim kuvvetinden dolayi sivinin<br />

yüzeyinde olusan kuvvet. [YÜZEYGERILIMI]<br />

3. Gaz fazindaki atomlarin çok yüksek sicakliklarda<br />

iyonlasarak çekirdek ve elektronlarina ayrismasi sonucu<br />

olusan akiskan madde. [PLAZMA]<br />

4. Enerjinin elektromanyetik dalgalar ya da parçaciklar<br />

halinde yayilmasi. [RADYASYON]<br />

6. Asitlerle, bazlarin reaksiyonu sonucu olusan ürün. [TUZ]<br />

39<br />

İNOVATİF<br />

<strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong>


İNOVATİF<br />

<strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Bende Yazmak İstiyorum<br />

Dergide bende yazmak istiyorum benim de<br />

yazılarım olsun diyorsanız.<br />

***Yazacağınız konuyu belirleyin. (<strong>Kimya</strong> içeriği olan herhangi bir konu olabilir) Örnek: Polimerden<br />

ya da organikten bir konu ya da sanayide gördüğünüz bir şey ile ilgili bir konu. Kendi cümleleriniz<br />

ile olması şart. Alıntı alıyorsanız kesinlikle kaynak belirtmelisiniz.<br />

***Konuda kullanılan resimlerin kaynakları belirtilmeli.<br />

***Yazılar kesinlikle facebook üzerinden bizlere gönderilmemeli. Çünkü bu oldukça işimizi zorlaştırıyor.<br />

Yazılar inovatifkimyadergisi@gmail.com adresine gönderilmeli.<br />

***Dergi editörlerimiz olan<br />

Yavuz Selim Kart, Aybike Kurtuldu,Seda Çoban arkadaşlarımıza ulaşması gerekmektedir.<br />

***Yazıları gönderdikten sonra kendiniz ile ilgili bilgileri de mail ile bize göndermelisiniz. Yoksa<br />

yazınız yayınlanmayacaktır.<br />

***Ad Soyad<br />

Ulaşılabilecek Mail Adresi(Hızlı ulaşılabilecek sık kullanılan bir mail olmalı)<br />

Bitirdiğiniz ya da okumakta olduğunuz Üniversite İsmi<br />

Çalışıyor iseniz çalıştığınız kurumdaki pozisyonunuz.<br />

Dergiye koyabileceğimiz türden bir profil resminiz.<br />

*** 2014 Temmuz ayı sayısı için yazılarınızın son teslim tarihi. 20 Haziran 2014 dür.<br />

Her ayın son yazım tarihi 20. de bitecektir. 20. den sonra göndereceğiniz yazılar<br />

Bir sonraki ay yayınlanacaktır.<br />

***Ve son olarak kopyala-yapıştır ile yazıyı ben yazdım gönderiyorum derseniz yazınız kesinlikle<br />

yayınlanmaz. Bu şekilde yazı olmaz. Böyle uyanıklık yapıp kolaya kaçmak fark edilmeyecek bir şey<br />

değil. Sonuçta yazılarınızı okunuyor araştırılıyor. Bir şeylere emek verip orjinal şeyler çıkarırsanız<br />

rağbet görürsünüz. Lütfen bu konulara dikkat edelim.<br />

***Yazılarınızı word dosyası halinde maile atacaksınız. Resimleriniz varsa da konu içinde aralarda<br />

en az bir tane resim olsun. Fikir düşünce tarzı kimya sektöründe sorun yazıları çözüm yazılarında<br />

olmayabilir ama diğer konularda en az bir tane olmalı çünkü görsellik yazıya çok şey katıyor.<br />

***Şimdilik aklımıza gelenler bunlar sorun olursa eklemeler-çıkarmalar yaparız.<br />

***<strong>İnovatif</strong> <strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong> gönderdiğiniz yazıların yayınlanıp yayınlanmaması hakkını elinde tutar.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!