lescassepieds.com
Blogbabba Kösesi ¸ ˙ ASTRONOT ve EVREN E.Ö. ve E.S. Ebeveynlik Öncesi ve Ebeveynlik Sonrası. Başlangıçlar genelde zordur. Ebeveynlik de öyle. Şöyle anlatayım: Farzedelim ki genel bir alışkanlık olarak sabahları çayınızla beraber gazetinizi okurken astroloji bölümünde burçları okumayı seviyorsunuz. Gezegenler, bunların çekim alanları, Venüs güneşi seviyor, Neptün bu hata size göz kırpıyor, yatırım yapın, Uranus çevrim içi, iyi haber gelebilir, Mars Merküri ile bar çıkışında görüntülendi, iş planlarınızı yaparken iki kere düşünün, filan. Derken “bir” şey oluyor, hop, ertesi gün bir bakıyorsunuz Jüpiter'e giden uzay mekiğinde eş kaptan rolünde astronot olmuşsunuz… Biraz abarttım mı? Olsun. Elbetteki aradaki ortalama 9 ay 10 günlük sürede hazırlık kampları sürüyor. Birden atlamıyorsunuz suya, lakin o hazırlık kampları ne kadar gerçekçi oluyor, iş başa düşünce daha net anlaşılıyor. Şöyle ki: Doğum sonrası olası Lohusa sendromu (anne veya baba - evet babalar da lohusa olabiliyor), emzirme teknikleri, emzirememe durumları, panik ataklar, Greko-romen alt değiştirme güreşleri, bez, büyük gelen bez, küçük gelen bez, ihtiyacın olan bezin, ama sadece o boy bezin markette olmaması, dolu bezin taşması, dolması gereken ama doldurulmayan bezin yarattığı endişeler, şampanya misali lavman partisi, hiç bitmeyen biberon yıkamalar, biberonun delik sayısının bir türlü gerekene denk gelmemesi, ek delikler açmak sonra da pişman olmak, emzik konusunda bir türlü karar verememek, o emziğe en çok ihtiyaç olunduğunda o emziğin üstüne saç yapışmış bir şekilde yerde bulunması, hatta çoğu zaman bulunamaması, uykusuzluk, hem de esaslı uykusuzluk, rüya ile gerçeğin ayırımını kaybedip sabah kalktığında acaba gece gerçekten uçuyor muydum ben diye şüphelenmek, ağlayan bebeği susturamamak, ağlamayan bebeği bir anormallik mi var diye çimdiklemek, büyük ebeveynlerin verdiği ve modern pedagoglarla çelişen öğütler arasında ambale olmak, yürüme yaşını geçtiğinde emekliyorsa hiç bir zaman yürüyemeyecek diye ağlamak, başkasının çocuğu 12 kelimeye ulaştığında sizinki sıfır noktasında diye hayılanmak, çocuğu yıkarken korkudan ellerinin titremesi, iki yüz kişinin senin işine karışması, okuduğun kitaplarda tavsiye edilenleri deneyip yanılmak, yanıldıkça daha çok okumak, okudukça daha çok yanılmak, ilk ateş 38 olduğunda sanki çocuğun alnı değil de mahalle yanıyormuş gibi dünyayı ayağa kaldırmak, çocuk doktoru seçimi, doktordan kıllanma süreci, başka doktorlar denemek, her bulunan doktorun bir öncekinden daha iyi olduğu konusunda kendini avutmak, aradan zaman geçince eski doktorun burunda tütmesi, okul arayışına girmek -yuh artık daha yeni doğdu demeyin- kreşten bahsetmiyorum, ilkokul yemin ederim, bebek ağladığında niye ağladığını bilememek, her şeyi deneyip hiç bir şey işe yaramadıktan sonra çaresizce oturmak, kendini hiç bir işe yaramayan bir ebeveyn olarak hissetmek, her tecrübeden çıkan sonucu müspet tecrübe olarak görmek, ama aynı yöntem bir sonraki durumda işe yaramayınca doktoru aramak, doktorun sakinliği ve açıklaması akla yatmayınca anneanneyi/babaanneyi aramak, ona da inanmamak, tam aynı zamanda kendin ebeveynlerinin seni nasıl büyüttükleri konusunda hayretlere düşmek, pişik kremini bir süre sonra ekmek hariç her şeye sürüp medet ummak, kakadan fal bakmak, “Rengi koyu yeşil…hıhı…evet… bakiyim?…Yaani, sulu diyemem ama tam katı değil, o kesin, kulak memesi kıvamında, hmmm, üç vakte kadar ishal diyorsunuz, anlıyorum, tamam bir sonraki kaka da böyle çıkarsa sizi arıyoruz, teşekkürler…”, bebek arabasını alırken size sunulan 6 eksende hareket edebilen, bir oda bir salon, çocuk banyolu arabaya aslında ihtiyacınız olmadığını bilmenize rağmen o dört haneli fiyatı ödemek, ve kasada ödemeyi yaparken bir dahaki ay hangi harcamayı kısmanız gerektiğiyle ilgili hesaplar yapmak, dışarıda güzel bir akşam yemeği niyetiyle girdiğiniz restauranttan, 15 dakika sonra çılgınca ağlayan bir bebekle koşarak çıkmak, bir buçuk saatlik bir filmi 2 ayda seyretmek, havaalanında güvenlikten geçerken esaslı küfürler eşliğinde bir türlü katlayamadığınız puseti tekmelemek, mama çok sıcak olduğunda soğutmak, çok soğutunca yine ısıtmak, tutturamayınca, yenisini yapmak, hahaaa şimdi aklıma geldi, mama seçimi yapmak, bir mamanın gaz yapması, yenisine geçmek -aynı bez gibi her bittiğinde sizin yeni geçtiğiniz mamayı markette bulamamak, bebek uyuyakaldığı için gidilen yerde ebeveynlerden birinin mafya baronunu gözetleyen FBI ajanı gibi saatlerce arabada oturması, arada diğer eşin arabadaki eşe su ve yemek getirmesi, … Daha devam ederdim ama bunun ucu oldukça açık. Herkes aynı tecrübeyi yapmadığı gibi, her ortak tecrübe de aynı miktarda olmuyor. Söylemek istediğim, ebeveynlik öncesi ve sonrası arasında ciddi bir fark var. Ve ebeveynlik zor iş. Amacım kimseyi korkutmak değil çünkü bu kadar emek, enerji, zaman, para harcanmasının elbet bir karşılığı var. O güzel varlık fırından yeni çıkmış poğaça gibi ılık ve yumuşak uyandığında, kucağınıza alıp kokusunu içinize çekerek boynundan öptüğünüz an var ya. İşte o, siz uzay mekiğinde acemi astronot olarak bocalarken, bir saniyeliğine mekiğin camından dışarıda gördüğünüz eşsiz güzellikteki evrene aşık olup kendinizi akışa bıraktığınız an.