AramızdanAyrılanlar

Sayfa 259
kongresinde görevim vardı. Kongreden sonra, arabamızla Doğu Akdeniz kıyılarımızın en ucuna,
Samandağ’a kadar gittik. Olağan üstü güzellikler gördük, çok etkilendik. Antakya’ da
büyülendik. Asi nehri, amik ovası, şehirde değişik kültürlerin izleri, Saint Simon klisesi, Titus
kanalları, eski şehir, Harbiye ve tabii mozayık müzesi, künefe, humus, daha birçok güzel şey.
Bu gezinin hiç unutamadığımız anılarından biri, Mersin ve Tarsus etabımız ve Akkuş ailesidir.
Prof. Dr. Baki Akkuş, Şevket’in öğrencisi ve genç dostlarından biridir ve ailesi Mersin’lidir.
Baki’nin çok nazik önerisi ve ısrarı sonucu üç günümüzü Mersin’de ailesine misafir olarak
geçirdik. Ben hayatımda Bakinin annesi Gülseren hanımın yemekleri kadar lezzetli olanını
yemedim dersem, abartmış olmam. Özellikle ızgara köfteyi ve salatayı hiç unutamadık. Şevket
ve ben öğrenmeye çalıştık, defalarca yapmayı denedik ama asla öyle olmadı.
1985 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Fizik Bölümünde ilan edilen
profesörlük kadrosuna başvurarak, İstanbul Üniversitesinden ayrılmış oldu. O yıllarda
Profesörlüğe atanmak için Üniversite değiştirmek zorunluluğu mevcuttu. Ama bundan 3 yıl
sonra yasa yine değiştirildi ve doçentler bulundukları fakültelerde profesör olabilme imkânı
elde ettiler. 1988 de Türkiye’de o güne kadar görülmüş en yüksek sayıda profesörlüğe
yükseltilme olayı vuku buldu. Ben dâhil birçok kişi bu şekilde profesör olduk. Bu olay Şevket’i
kızdırmıştı. “Biraz sabretseydik, biz de kendi Üniversitemizde profesör olacaktık” demişti. Ama
Yıldız Teknik Üniversitesi’ni giderek sevdi, Yıldız Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi için
ve çağdaş üniversiter anlayışın yerleşmesi için elinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştı.
Nükleer Fizik Profesörlüğüne ve daha sonra da Fizik Bölümü Başkanlığına atandı. Burada,
1983 de Fizik Lisans öğrenimine başlayan Bölümün, Lisans ve Lisansüstü Laboratuarlarının
kurulmasını sağladı. O yıllarda Dekan olan Prof. Dr. Fahri User Şevket’i çok destekledi.
Kendisiyle bir vesileyle ben de tanışmıştım. Çok nazik ve beyefendi bir insandı. Kendisine
esenlikler diliyorum. O dönemin Rektörü ise Prof. Dr. Süha Toner idi. Yıldız’ın Mimarlık
Fakültesinde çalışan arkadaşımız Prof. Dr. Işık Aydemir’in hocası ve eski Moda’lı bir zattı.
Onunla da uyum içinde çalıştıklarını hatırlıyorum.
Aramızdan Ayrılanlar
Türk Fizik Derneği