AramızdanAyrılanlar

Sayfa 158
bakar bir durumda tereddüt içinde başını hafifçe sallamaya başladı. Doğrusu, ben de merak
içindeydim. Hayatında türev, diferansiyel, vektör, matris gibi temel kavramlarla hiç tanışmamış
olan bir “edebiyatçı”ya tansör gibi ileri matematiğin bir kavramı nasıl açıklanabilirdi? “Çetin
Bey usulü”, en başından almak, değil saatler, aylar yıllar gerektirirdi! Çetin Bey bakışlarını
yerden kaldırıp Şafak’ın gözlerinin içine tebessümle baktı ve “Şafak Bey” dedi; “Siz, gidin o
arkadaşınıza söyleyin; Arkadaş! bu soru sana göre değil, sen bu sorudan vazgeç deyin” dedi.
Çetin Bey problemleri her zaman ayrıntısına kadar çözmezdi; bazen de kendisine çok
yakışan açıksözlülüğünü kullanırdı!
Hoca’mıza, Cenab-ı Hak’tan gani gani rahmet niyaz ederim.
Yard. Doç.Dr. Göksel Daylan Esmer
Sevgili Hocam Çetin Cansoy’u öncelikle rahmetle anıyorum. Onunla aynı kürsüde
geçirdiğimiz 9 Yıl boyunca, Çetin Cansoy adı ile doğruluğun, dürüstlüğün, kararlılığın, disiplinin
adeta özdeşleştiğini gördüm.
Öğrencilik yıllarımda, kendi konusunda engin bilgi ve deneyimi olan hocamız, Kuvantum
I dersimize girerdi. Dersini işlerken genellikle sadece dersiyle ilgilenir, öğrenci ile çok fazla
iletişim kurmazdı. O yüzden bu süreçte göremediğim çok güzel özelliklerini, zaman zaman ona
soru sormaya gittiğimde ve mezuniyetimden sonra Matematiksel Fizik Anabilim Dalında
yüksek lisansa başlayıp o ailenin bir ferdi olduktan sonra görme şansını yakaladım.
Öğrenciliğimde bize uzak diye gördüğüm hocamız sorularımızı büyük bir içtenlikle ve
heyecanla cevaplıyor, üstelik fazlasıyla ve ayrıntılarıyla anlatıyordu. Ayrıca dışarıdan
bakıldığında tahmin edilemeyecek olan duygusallığını ve samimiyetini yine onunla etkileşmeye
başladıktan sonra görebildim.
Sevgili Çetin hocamızın hiç değişmeyen doğruları vardı. Yaptığı işi de en iyi şekilde
yapmak temel ilkesiydi. Adımlarını hep çok sağlam basmak isterdi, o yüzden de bankayla, borç
ile taksit ile hiç işi olmazdı ve bu düşüncelerini hiç bir güç değiştiremezdi. Hocamın en çok
hayranlık duyduğum yönlerinden biri de kararlılığı idi. Onu tanıdığım sürece hep sigara içti
fakat günlük sigara limitini hiç aşmadı. Kül tabağındaki sigara izmaritlerini sayar, eğer limitini
doldurmuşsa bir sonraki sigarayı asla içmezdi.
Eşi Yüksel Cansoy’un vefatından sonra hocamın adı ile özdeşleştirdiğim bir başka yönünü,
özverisini ve sabrını gördüm. Yani fedakarlık sabır denince aklıma Çetin Cansoy adı gelir oldu.
Aramızdan Ayrılanlar
Türk Fizik Derneği