<strong>www</strong>.<strong>notindir</strong>.<strong>com</strong>Edgar daha sonra bir başka ilâcın «reçetesini» yazmış, ayrıca bulunabileceği çok uzak birlaboratuvarın adresini de vermişti. Laboratuvara edilen bir telefon, ilâcın henüzgeliştirilmekte olduğunu ortaya çıkarttı. Formülü hazırlanmış, ancak bir adkonmadığından daha satışa çıkarılmamıştı.Edgar, dünyanın dört bir yanından koşup gelen hastalar için günde iki kez, ikisinde dedoktorların yanında ve ücret almadan, görüşme yapıyordu. Teşhisleri ve reçeteleri herzaman doğru oluyordu; ancak trans durumundan çıkınca ne söylediğini hatırlamıyordu.Doktorlar nasıl teşhis koyduğunu sorduklarında Edgar istediği beyinle ilişkikurabileceğini ve istediği bilgileri toplayabileceğini söyledi. Dediğine göre hastanınbeyni, gövdede neyin eksik olduğunu bilirdi. Elbette bu durumda yapılacak işlem çokbasitti! Hastanın beynine rahatsızlığın nerede olduğunu soruyor, sonra da dünya üzerinde,ne yapılması gerektiğini bildirecek beyni arıyordu. Ben, diyordu Edgar, bütün beyinlerinbir parçasıyım.Bu şaşırtıcı düşünce teknoloji gerçeklerine uygulanınca şöyle bir görüntü ortaya çıkar.New York'taki dev bir elektronik beyin, bütün fizik bilgileriyle doldurulabilir. Neredenve ne zaman sorguya çekilirse çekilsin, karşılığı saniyeden de küçük zaman birimleriiçinde verilebilir. Bir başka elektronik beyinde Zürich’te bütün tıp bilgilerini toplayabilir.Moskova'daki bir başkası bütün biyoloji bilgilerini, Kahire'deki bir benzeri de bütünastronomi bilgilerini kapsayabilir. Radyo bağlantısıyla Kahire'deki elektronik beyin,saniyenin yüzde birinde Zürich’tekine karşılık verebilir. Edgar Cayce'ın beyni de, bugünufak çapta uygulanmakta olan elektronik beyin birleştirmesine benzer biçimde çalışıyorolmalıydı.Şimdi cesur bir tahminde bulunacağım: Ya bütün beyinlerde, her türlü canlı yaratıklailişki kurmayı sağlayacak bilinmeyen enerji biçimleri varsa? Bugün insan beyninin ancakonda birinin gücü ve çalışma biçimini biliyoruz. Peki, geriye kalan onda dokuz neyapıyor?Birçok hastalığın irade yoluyla iyileştirildiği bir gerçektir, ancak bu konuda kesin birbilimsel açıklama, hatta kesin bir bilgi bile yoktur. Beyinde en güçlü enerji biçimlerininvar olduğunu kabul edersek, beyinden yayılacak güçlü bir tepki, her yana anındayayılacaktır. Eğer bilim bu «vahşî» düşünceyi gözle görülebilir biçime getirirse, uzaydakibütün zekâların aynı yapıda oldukları anlaşılır.Bu olağanüstü düşüncenin gerçekten var olabileceğini göstermek için 29-30 Mayıs 1955tarihleri arasında yapılmış olan bir deneyin raporunu vereyim. Söz konusu iki gün içinde1008 insan, aynı saniyede birtakım resimler, cümleler ve sembol grupları üzerindekonsantre olmuşlardı. Bu yoğun düşünceleruzay a yayılmışlardı. Sonuçlar şaşırtıcıydı.Deneyde görev alan kişilerden hiç biri ötekini tanımıyordu ve oturdukları yerler arasındayüzlerce kilometrelik farklar vardı. Bununla birlikte bu kişilerin yüzde 2,7'si bir resim,daha doğrusu bir atom modelinin resmini gördüklerini belirtmişlerdi. Aralarında herhangibir anlaşma söz konusu olamayacağı için yüzde 2,7'si aynı «aklî resmi» görmüş olmalarışaşırtıcıdır. Telepati? Hokus pokus? Şans? Kesin olan bir şey varsa, o da her şeyi daha iyi
<strong>www</strong>.<strong>notindir</strong>.<strong>com</strong>bilmediğimizdir. Şimdilik açıklanamayan bu alanlardan yeniden konumuza dönelim.Kasım 1961'de West Virginia, Greenbank'taki Ulusal Radyo Astronomi Gözleme Evindeon bir yetkilinin gizli bir toplantı yaptığı artık bir sır değildir. Bu toplantının da konusu,dünya dışı akıllı yaratıklardır. Aralarında Dr. Giuseppe Cacconi, Dr. Su Şu Huang, Dr.Philip Morrison, Dr. Frank Drake, Dr. Otto Struve, Dr. Carl Sagan ve Nobel ödülü almışMelvin Calvin de bulunan bilim adamları, Green Bank Formülü olarak bilinen sonucavarmışlardı. Bu formüle göre galaksimizde bizimle ilişki kurmaya çalışan ya dakendileriyle ilişki kurulmasını bekleyen 50 milyon değişik uygarlık bulunduğunugöstermektedir.N=R+fpnef|fjfCLBu formülde:R+ : Güneşimize benzeyen yıldızların ortalama sayısı,fp: Üstünde canlı bulunması mümkün yıldızlar,ne : İnsan standartlarına uygun hayatın gelişmesi için gerekli koşullarısağlayabilecek gezegenlerin ortalama sayısı,fl: Bu tür gezegenlerden üstünde gerçekten hayat gelişenler,fi : Güneşlerinin ömrü boyunca kendi güçleriyle hareket edebilen akıllı canlılarınbulunduğu gezegenler,fc: Teknik uygarlıklarını geliştirmiş akıllı yaratıkların yaşadığı gezegenler,L : Ancak uzun süre ayakta kalan uygarlıkların birbirleriyle karşılaşabilmeleribakımından, uygarlıkların hayat süresi,Formüldeki her bölüm için en ufak sayıları aldığımızda,N = 40En büyük sayıları aldığımızda,N = 50.000.000 çıkar.Başka bir deyişle, en kötümser tahminle Samanyolu’nda 40 grup akıllı yaratık vardır vebunlar başka uygarlıklarla ilişki kurmaya çalışmaktadırlar.En atılgan tahmin ise uzaydan bir işaret bekleyen 50 milyon bilinmeyen uygarlıkbulunduğunu gösterir. Green Bank hesapları, bugünkü yıldız sayısını değil, Samanyoluvar olduğundan beri gelip geçmiş bütün yıldızları temel alır.