<strong>www</strong>.<strong>notindir</strong>.<strong>com</strong>ileri süreceklerdir; çünkü ne kadar derine inerlerse insinler en ufak bir demir parçası bilebulamayacaklardır.Rusya cephesinde kilometrelerce uzanan beton tank tuzaklarına rastlayacak ve obuluntuların kuşkusuz astronomi ile ilintili çizgiler olduğunu açıklayacaklardır.Karşılarına birçok bilmeceyi çözebilecek teyp kasetleri çıktığında şaşırıp kalacaklar,belki de çalınmış ve çalınmamış kasetler arasında bir ayırım yapamayacaklardır.Yüzlerce metre yükseklikte binaları olan dev şehirlerden söz eden yazılar, böyle şehirlervar olamayacağı için bir yana atılacaklardır. Londra metrosunun tünelleri, çağın bilginleritarafından geometrik bir merak sonucu olarak nitelendirilecek, ya da hayret verecek kadariyi düşünülmüş bir lâğım şebekesi oldukları ileri sürülecektir. Hiç durmadan kıtadankıtaya dev kuşlarla uçan insanlardan, arkasından tuhaf ateşler saçarak gökyüzündekaybolan gemilerden söz eden kayıtlar bir yana bırakılacak ya da mitoloji olarak kabuledilecektir. Çünkü dev kuşlar, ateş püsküren gemiler var olamaz.7000 yılının çevirmenleri de türlü zorluklarla karşılaşacaklardır. Yazı parçalarındaanlatılan yirminci yüzyıl dünya savaşını nasıl açıklayacaklarını şaşıracaklardır.Ancak Marx ve Lenin'in nutuklarını ellerine geçirince, bu anlaşılmaz çağın dinlerindenbirinin iki yüksek papazını bulduklarını sanarak sevineceklerdir. Ne büyük şans!Yine de insanlar, yeterli ipuçları bulunduğu sürece, birçok şeyi açıklayabileceklerdir.Beş bin yıl uzun bir süredir. Doğa, süslenmiş taş blokların bu süreyi aşınmadangeçirmelerine izin vermektedir. Oysa aynı özeni demire ve demirden yapılmış eşyalaragöstermemektedir.Daha önce de belirttiğim gibi,Delhi'deki bir tapınak avlusunda, 4000 yıldır havaşartlarına göğüs geren, ancak içinde sülfür ve fosfor bulunmadığı için paslanmayan birdemir sütun durmaktadır. Bu bilinmeyen karışım geçmiş çağlardan bir haber iletmekistercesine turistlere bakmaktadır.Belki de gerçekten, ellerinde büyük bina kurma olanağı olmayan, ancak gelecekkuşaklara kültürlerinin bir delilini bırakmak isteyen ileri görüşlü mühendisler tarafındandikilmişti.Bugün dünyanın birçok yerinde en ileri teknikle bile benzeri yapılamayacak eski binalarve tapınaklar vardır.«Var olmaması gereken var olamaz» kuralına göre bunların; akılcı birer açıklamasınınyapılmasına çalışmaktadır. Öyleyse bizler de gözlüklerimizi çıkartıp bu araştırma veçalışmalara katılalım...YEDİNCİ BÖLÜM: ESKİ HARİKALAR MI YOKSAUZAYYOLCULUĞUMERKEZLERİ Mİ?
<strong>www</strong>.<strong>notindir</strong>.<strong>com</strong>ŞAM'ın BİRAZ KUZEYİNDE Baalbek Terası uzanır. Teras, 20 metre uzunluğunda ve2.000 ton ağırlığında taş blokların yan yana getirilmesiyle yapılmıştır. Arkeologlar neden,nasıl ve kimin tarafından yapıldığı konusunda inandırıcı bir açıklamadabulunamamışlardır. Yalnızca Sovyet Profesörü Agrest, terasın, dev bir havaalanınınkalıntısı olabileceği üstünde durmaktadır.Eski Mısır kültürüyle ilgili kişilerin verdiği bilgilere bakılırsa, Eski Mısır herhangi birdeğişim dönemi geçirmeden, birdenbire, hazırlanıp bırakılmış duygusu veren biruygarlıkla ortaya çıkıvermiştir. Büyük şehirler, görkemli tapınaklar, çok üstün yetenekgösteren dev yapıtlar, büyük işçiliğin göze çarptığı çok güçlü sokaklar, kusursuz lâğımşebekeleri, kayalara oyulmuş mezarlar, akıl almaz boyutlarda yapılmış piramitler ve dahabirçok şaheser topraktan fışkırmış gibidir. Tarihöncesi pek bilinmeyen bir ülke için buapansız ilerleme ve gelişme tam anlamıyla mucize olabilir.Mısır'da tarıma elverişli alanlar yalnız Nil deltasında nehrin sağ ve sol yakasındakiküçük bölümlerdedir.Bununla birlikte , uzmanlar, Büyük Piramit'in yapıldığı günlerde 50milyon kişinin yaşadığını ileri sürüyorlar. (Bu sayı M.Ö. 3000'de bütün dünya nüfusunun20 milyon olduğunu ileri süren görüşle büyük bir çelişkiye düşüyor!)Böylesine büyük tahminlerde birkaç milyon az olmuş, ya da fazla olmuş fark etmez,ancak bütün bu insanların doyurulması gerektiği unutulmamalıdır. Çünkü eski Mısır'dayalnız yapı işçileri, taş işçileri, mühendisler, denizciler değil; yüz binlerce köle, iyiörgütlenmiş bir ordu, el üstünde tutulan bir rahipler sınıfı, sayısız tüccar, çiftçi ve memurda vardı. Üstelik, ülkenin gelirleriyle bolluk içinde yaşayan bir de Firavun sarayıbulunuyordu. Bütün bu saydığımız insanlar, Nil deltasının kısıtlı tarımürün leriyleyaşayabilirler miydi?Piramitlerin yapılmasını açıklayan bilgilerde, taş blokların kütükler üstünde yuvarlanaraktaşındığı söylenir.Ancak Mısırlıların o çağlarda (tıpkı bugün olduğu gibi) güçlükle yetişen birkaç ağacı,özellikle palmiyeleri, kesip kütük yaptıklarına inanmak çok zordur. Çünkü hurmalarınsağlayacağı besinden ve ağaç gövdelerinin sağlayacağı gölgeden vazgeçemezlerdi.Bununla birlikte piramitlerin yapılabilmesi için kütük gerekiyordu; başka hiç bir teknikaçıklama olamazdı! Yoksa Mısırlılar kütük mü ithal ediyorlardı? Kütük ithal edebilmekiçin çok geniş bir filoları olmalıydı; üstelik kütüklerin İskenderiye'ye indirildikten sonraKahire'ye kadar Nil üstünde taşınması gerekiyordu. Büyük Piramit'in yapılması sırasındaat ve araba bulunmadığına göre, yine kütüklere dönüyoruz! At ve araba on yedinci sülâlezamanında, yani M.Ö. 1600'lerde kullanılmaya başlamıştı. Açıkçası, bu işin içinde bir işvardır? Bilginler ise, taşların kütükler üzerinde taşındığını söylerler...Piramit'i kuranların teknolojisi ile ilgili birçok soruna karşılık bir tek ciddî çözüm yoktur.