<strong>www</strong>.<strong>notindir</strong>.<strong>com</strong>beyin yardımıyla bulunduğunu akla getiren ünlü Venüs formülünün, bir grup ormaninsanından çıkmış olması çok şaşırtıcıdır. Formül bir «Tzolkin» yılını 260, birdünyayılını 365 ve bir Venüs yılını 584 gün olarak almaktadır.365'in 73'e bölümünün 5 ve 584'ün 73'e bölümünün de 8 vermesinden hareketle şu sonuççıkmaktadır:(Ay) 20 x 13 x 2 x 73 = 260 x 2 x 73 = 37.960(Güneş) 8 x 13 x 5 x 73 = 104 x 5 x 73 = 37.960(Venüs) 5 x 13 x 8 x 73 = 65 x 8 x 73 = 37.960Yani bu üç devir 37.960 gün sonra birleşecektir. Maya mitolojisi o zaman tanrılarınbüyük dinlenme yerine geleceğini ileri sürer.İnka öncesi halklarının dinî efsanelerinde, yıldızlarda insanların yaşadığından ve«tanrıların» Pleiadas takımyıldızından geldiğinden söz edilir. Ne gariptir ki Sümer, Asur,Babil ve Mısır'da bulunan yazılı tabletlerde de aynı şey anlatılmaktadır: «Tanrılar»yıldızlardan gelmiş ve yine oralara dönmüşlerdir. Göklerde dolaşmak için ateş arabalarıya da gemileri vardır. Ellerinde her zaman korkunç silâhlar bulunmaktadır. Birtakımkişilere ölümsüzlük için söz vermişlerdir.İlkel insanların, tanrılarını göklerde aramaları ve onları tanımlayıp sanat eserlerine,geçirmeleri sırasında bütün hayal güçlerini kullanmaları doğaldır. Bu bakımdan sözünüettiğimiz efsane ve yazıtların, gerçeği yansıtmaktan çok, abarttığı düşünülebilir. Amaanormallikler bunlarla da kalmıyor ki.Bir örnek daha verelim:Mahabharata 'nın yazarı, bir ülkeyi on iki yıllık kuraklıklacezalandırabilecek bir silâhın varlığını nereden biliyordu? Hem de doğmamış bebekleriannelerinin karnındayken öldürecek güçte bir silâhın varlığını...En kötümser tahminle 5000 yıl önce yazılan bu Hint Efsanesini, günümüz bilgileriışığında okumak gerçekten çok ilginç olacaktır.Ramayana'da Vimanalar'ın, yani uçan makinelerin, cıva ve püsküren rüzgâr yardımıylaçok yükseklerde uçtuğunu yazar. Vimanalar ileriye, yukarıya ve aşağıya hareketedebilmektedirler. Geniş çapta manevra yeteneği olan uzay araçları! Aşağıdaki bölüm N.Dutt'un 1891'de yaptığı çeviriden alınmadır:«Rama'nın emriyle görkemli savaş arabası korkunç gürültüyle bir bulut dağınayükseldi...»Yine uçan bir nesneden söz ediliyor ve üstelik nesnenin havalanırken korkunç gürültüyaptığı belirtiliyor. İşte Mahabharata'dan bir bölüm daha:
<strong>www</strong>.<strong>notindir</strong>.<strong>com</strong>«Bhima, Vimanasıyla güneş kadar parlak bir ışının üzerinde uçuyordu ve fırtınaların gökgürültüsü gibi bir ses çıkarıyordu.» (C. Royf 1889).Mahabharata'nın yazarı, roketler hakkında bir şey bilmese ve bu araçların bir ışınüzerinde, büyük gürültüler çıkararak gittiğini görmese bu satırları yazabilir miydi?Samsaptakabadha'da, uçan ve uçmayan savaş arabaları diye iki ayırım yapılmaktadır.Mahabharata'nın ilk kitabında da, Kunti adlı evlenmemiş bir kadının, Güneş Tanrısıylaçiftleştiği ve güneş kadar parlak bir oğul doğurduğu anlatılmaktadır. Kunti -o günlerdebile- utanç duygusundan kurtulmak için çocuğu bir sepete koyar, nehire salar. ŞutaKastından, değerli bir kişi olan Adhirata çocuğu bulur ve büyütür.Musa'nın öyküsüyle akıl almaz bir benzerliği olmasa, anlatmaya değmeyecek bir öykü!Ayrıca, insanların tanrılar tarafından döllendiğine değinen bir başka örnek olması da,dikkati çekiyor. Gılgamış Destanında olduğu gibi Aryuna (Mahabharata'nın kahramanı),tanrıları aramaya ve onlardan silâh istemeye gidiyor. Büyük tehlikelere göğüs gerdiktensonra gök tanrısı İndra'yı karısı Sachi'nin yanında buluyor. Ancak buluşma herhangi biryerde değil, göklerde uçan bir savaş arabasında oluyor! Üstelik tanrılar, gökyüzünügezdirmeyi teklif ediyorlar.Mahabharata'da anlatılan olaylar yazarının görgü ve tanıklığı ettiği izlenimi verecekkadar açık ve anlaşılabilir biçimdedir. Bir bölümde, üzerlerinde metal taşıyan bütünsavaşçıları öldüren bir silâh anlatılır. Savaşçılar, silâhın etkilerini zamanındaöğrenebilirlerse, üzerlerindeki bütün metalleri çıkarmakta ve ırmağa girip gövdelerini vesilâhın değdiği her şeyi yıkamaktadırlar. Yazarın açıklamasına göre, bu boşuna değildir,çünkü tedbir alınmazsa saçlar ve tırnaklar dökülür ve yaşayan her şey rengi solarakzayıflar...Sekizincikitap ta İndra, tanrısal jetiyle yeniden karşımıza çıkar. Bütün insanlar arasındayalnızca Yudhisthira'ya, ölümlü olduğu halde, göklere gelme izni verilmiştir. Enok veEliyah'ın öyküsünü hatırlamadan edebilir miyiz?Aynı kitapta, belki de dünyaya atılan ilk Hidrojen bombasının patlaması anlatılmaktadır.Gurkha, yüce Vimanasıyla uçarken, üç katlı şehrin üstüne bir tek gülle düşürür. Buradansonrasının anlatımında öyle kelimeler kullanılmaktadır ki, insan Bikini'de patlayan ilkHidrojen bombasını hatırlamadan edemez: «Güneşten bin kere daha parlak, beyaz, sıcakbir bulut, sonsuz ışıklar saçarak, yükseldi ve şehri bir kül yığını yaptı...»Gurkha yere indiğinde Vimana'sı, son derece parlak bir antimon bloku andırmaktadır.Ayrıca filozofları ilgilendiren bir bölümü de, bu arada aktarayım: Mahabharata, «Zaman,evrenin tohumudur!» der...Tibet kitapları Tantyua ve Kantyua da, gökteki inciler adı verilen, tarih öncesi uçanmakinelerden söz ederler. İki kitap da, bu bilginin gizli olduğunu ve kitleler içinolmadığını özellikle belirtirler. Samarangana, Sutradharafda, kuyruklarından ateş ve cıvapüskürten hava gemilerine ayrılmış birçok sayfa vardır.