13.07.2015 Views

Sayı 1 - Hacettepe Üniversitesi Türkçe ve Yabancı Dil Öğretimi ...

Sayı 1 - Hacettepe Üniversitesi Türkçe ve Yabancı Dil Öğretimi ...

Sayı 1 - Hacettepe Üniversitesi Türkçe ve Yabancı Dil Öğretimi ...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

İPE UN SERMEK: Nasrettin Hoca’nın birkomşusu vardır. Sürekli Hoca’dan bir şeyleriödünç ister; ama aldıklarının hiçbirini desağlam olarak getirmez. Komşusunun iadeettiği kap kacağın <strong>ve</strong> türlü eşyanın sağındakisolundaki arızayı gören Hoca sinirlenir; amaadama haddini bildirmek için de uygun zamanıbeklemeye karar <strong>ve</strong>rir.Komşusu bir sabah yine Hoca’nın kapısınagelir <strong>ve</strong> aynı arsız tavrıyla: “Komşum bizebir parça urgan lazım oldu, sende vardır. Helebir <strong>ve</strong>rsen; işim bitince derhal getiririm.” der.Komşusunun hiçbir eşyayı eksiksiz teslimetmediğini hatırlayan Hoca’nın aklına o sıradakarısının un elemekte olduğu gelir <strong>ve</strong> adamahemen: “ Komşu, urgan bizim hanım’a lazım,ipe un serecek.” der. Hoca’nın cevabına biranlam <strong>ve</strong>remeyen pişkin komşu: “Yahu Hoca!Hiç ipe un mu serilir, bu da nereden çıktı?”diye sorduğunda da “Serilir komşu serilir, <strong>ve</strong>rmeyegönlün yoksa ipe un da serilir.” diyerekcevabı yapıştırır.AĞZINDAN BAKLAYI ÇIKARMAK: Küfürbazlığıyla meşhur bir adam, bir gün bualışkanlığından kurtulmaya <strong>ve</strong> kendini Hak yoluna adamaya niyetlenir. Bunun için debir tekkeye sığınır. Şeyhe derdini anlatan küfürbaz dervişe şeyhi oldukça makul birçözüm bulur. Bir avuç baklayı okuyup üfledikten sonra dervişe <strong>ve</strong>rir <strong>ve</strong> “Bak dervişefendi, bu baklayı dilinin altına koy. Küfretmek istediğinde dilinin altındaki bu baklaseni rahatsız edecek <strong>ve</strong> sana küfretmemen gerektiğini hatırlatacak, sen de küfretmektenvazgeçeceksin. Bu bakla erimeye başlayınca da diğer bir bakla tanesini dilinin altınakoyarsın.” der. Derviş, söyleneni yapar <strong>ve</strong> namaza gitmek için dışarı çıkarlar.Derviş <strong>ve</strong> şeyhi, camiye doğru yürürken bir genç kız, evlerinin sundurmasından “ŞeyhEfendi! Şeyh Efendi!” diye seslenir. Kızı gören şeyh <strong>ve</strong> derviş dururlar. Kız: “Birazbekler misiniz?” der. Şeyh <strong>ve</strong> derviş bardaktan boşanırcasına yağan yağmurun altındabeklemeye başlarlar. Bir süre sonra kız tekrar görünür. “Şeyh Efendi! Biraz daha beklermisiniz?” diyerek tekrar kaybolur. Ne olduğunu anlamayan şeyh <strong>ve</strong> derviş beklemeyedevam ederler; ama bu arada yağmurun altında sırılsıklam olmuşlardır. Genç kız, birsüre sonra tekrar görünür <strong>ve</strong> “Çok sağ olun artık gidebilirsiniz.” der. Durumu anlamayan<strong>ve</strong> kendisine şaşkın şaşkın bakan şeyhle dervişe de açıklama babında şunları söyler:“Annem, tavukları kuluçkaya yatırıyordu da yumurtalar tavukların altına koyulurkeneğer bir kavukluya bakıp konursa yumurtadan çıkan civcivler tepeli çıkar <strong>ve</strong> horozolurmuş. Siz beklerken annem de yumurtaları kuluçkaya yatırdı. Çok sağ olun.” Bumünasebetsizliğe sinirlenen şeyh yanındaki dervişe şöyle bağırır: “ Derviş! Çıkarağzındaki şu baklayı!”21

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!