13.07.2015 Views

1990-1995 yargıtay kararları

1990-1995 yargıtay kararları

1990-1995 yargıtay kararları

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/10913Karar No : 1991/13149Tarihi : 15.10.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 1. md.ÖZÜ : Verilen iş Belediyeye ait işyerinin bölüm ve eklentilerinden değildir.Bu nedenle Belediye, 1475 sayılı Đş Kanununun 1/son fıkrası hükmünceasıl işveren durumunda olmadığından iş kazasından sorumlu tutulamaz.DAVA : Taraflar arasındaki iş kazasından doğan manevi zararın ödetilmesidavasının yapılan yargılaması sonunda; ilâmda yazılı nedenlerle gerçekleşenmiktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmünsüresi içinde temyizen incelenmesi davalı Belediye ve Kooperatif avukatıncaistenilmesi ve Belediye avukatınca da duruşma talep edilmesi üzerine; dosyaincelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1- I......... Büyükşehir Belediyesi iş kazasının meydana geldiği inşaatıanahtar teslimi bir şirkete vermiştir. Verilen iş Belediyeye ait işyerinin bölüm veeklentilerinden değildir. Bu nedenle Belediye, 1475 sayılı Đş Kanununun 1/sonfıkrası hükmünce asıl işveren durumunda olmadığından iş kazası sonucu ölenmurisin hak sahiplerine karşı zararlardan sorumlu tutulamaz. Husumet itirazıyerinde olup Belediye hakkında davanın husumetten reddi gerekir.2- Davada sorumlu tutulan davalılardan S.S. P .........pazarı ve K ......Yapı Kooperatifinin de bu inşaat işyeriyle hiç bir ilgisinin bulunmadığı, inşaatıüstlenen müteahhitlik veya taşeronlukla ilişkisi olmadığı anlaşılmaktadır. Ohalde, bu davalı hakkındaki davanın da husumetten reddi gerekir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, 15.10.1991 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/16746Karar No : 1992/3976Tarihi : 09.04.1992Đlgili Kanun : 1475 s.K. 1. md.ÖZÜ : 233 Sayılı KHK. uyarınca sözleşmeli personel olarak çalışanlar işçisayılmazlar.


DAVA :istemiştir.Davacı, yıllık ücretli izin parasının ödetilmesine karar verilmesiniYerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı, davalıya ait işyerinde 233 sayılı KHK.'ye tabi sözleşmelipersonel olarak çalışmakta iken izninin kullandırılmadığını ileri sürerek izinparası ile faizini istemiştir.233 sayılı KHK. uyarınca sözleşmeli personel olarak çalışanlar işçisayılmazlar. Aradaki ilişki idarî sözleşmeye dayanır. Böyle olunca davayabakmaya idari yargı yeri görevli olur. O halde, uyuşmazlıkla ilgili dönemdedavacının sözleşmeli personel olup olmadığı araştırılıp, gerçekten sözleşmelipersonel ise görevsizlik kararı vermek gerekir. Bu husus üzerinde durulmaksızın işin esası hakkında hüküm tesisi doğru değildir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 09.04.1992gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGĐTAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/11908Karar No : 1993/6894Tarihi : 27.04.1993Đlgili Kanun : 1475 s.K. 1. md.ÖZÜ : inşaat işinin alt işverene anahtar teslimi verilmemesi durumunda,istisna akdinden söz edilemeyeceğinden, asıl işveren de alt işvereninişçisine karşı sorumludur.DAVA : Davacı, iş kazasından doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesinekarar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, davayı görev yönündenreddetmiştir.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmekledosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı iş kazası sonucu uğradığı maddi ve manevi zararın tespitiniistemiştir.Dosyadaki bilgi ve belgelerle ve kesinleşen ceza mahkemesiilâmından, davalı .......'nin köydeki arsasına ev inşaatı yapılmakta iken, inşaattaişçi olarak çalışan davacının yakalandığı ve davalı ................'nun ceza mahke-


mesinde, kusurlu görülerek, hüküm giydiği anlaşılmaktadır. Đş Kanunu'nun 1inci maddesinin son fıkrasına göre, alt işverenin işçilerine karşı, asıl işveren desorumludur. Đnşaat işi, davacıyı işçi olarak çalıştıran kişiye anahtar teslimiolarak verilmediğinden istisna akdinden söz edilemez. O halde işin esası incelenereksonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde görevsizlikkararı verilmiş olması isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan sebeple BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 27.04.1993gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/6240Karar No : 1992/7357Tarihi : 25.06.1992Đlgili Kanun : 1475 s.K. 1. md.ÖZÜ : Başkalarına ait gemilerde de tahmil ve tahliye işlerini yapan vemüstakil bir firma olan kimse tâli işveren durumunda bulunmadığındanasıl işveren gemi sahibi, tahmil ve tahliye işlerini yapan işvereninişçilerinin işçilik haklarından sorumlu olamaz.DAVA : Davacı, ihbar, kıdem tazminatı, fazla çalışma ve yıllık ücretli izinparasıyla, bayram ve tatil gündeliklerinin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı ................. avukatı tarafından temyizedilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Dosyadaki bilgi ve belgelerden davacının davalı……nın işçisiolmadığı,…….ile aralarında hizmet akdi bulunmadığı, Đskendere ait mallarıgemilere yükletilme ve boşaltma işlerini yapan diğer davalı…..işçisi olduğu………'in da Đskender'e ait belirli bir işin bir bölümünde veya eklentilerindeiş alan tâli işveren durumunda bulunmadığı, dışarda..................... adı ilebaşkalarına ait gemilerden de tahmil ve tahliye işlerini de yapan müstakil birfirma durumunda olduğu anlaşılmaktadır. Böyle olunca davalı Đskender'indavacının işçilik haklarından sorumlu olmaması icabeder. O halde,……hakkındaki davanın reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde… 'insorumlu tutulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 25.06.1992gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/10735Karar No : 1992/10080Tarihi : 14.09.1992Đlgili Kanun : 1475 s.K. 1. md., ve 2821 s.K. 2. md.ÖZÜ : 1- Mevsimlik işçinin, hizmet akdinin askıda olduğu dönemde vahidîfiyatla çalışması halinde hizmet akdi ilişkisi kurulmaz.2- Vahidi fiyatla çalışma istisna akdi konusudur.3- Davacı T.Đ.S. ile sağlanan ücretin ve sosyal hakların ödenmesiniisteyemez.DAVA : Davacı, ücret farkı, ücret zammı, yemek parası ile ikramiye ve sosyalyardım karşılığının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı, davalı Orman Đdaresinde yangın söndürme işinde mevsimlikolarak çalışan bir işçidir. Mevsim sonunda hizmet akdinin askıya alındığı birdönemde kendi isteği üzerine orman işinde vahidi fiyat usulü ile çalıştırılmış veaskı süresi bitince tekrar yangın işine dönmüştür.Davacı, vahidi fiyatla çalıştığı sürede kendisine yangın işçiliğindeödenen ücretin altında ücret verildiğini, TĐS ile sağlanan ücretin ve sosyalhakların ödenmediğini iddia ederek aradaki farkla ilgili istekte bulunmuştur.Vahidi fiatla çalışma sisteminde hizmet akdi ilişkisi kurulmuş olmaz.Bu nedenle, Đş Kanunu ve Sendikalar Kanunu açısından işçi sayılmaz.Böyle olunca, davacı yangın işçisi olarak çalıştığı dönemde kendisine uygulananTĐS'deki ücret zammının ve sosyal yardımların vahidi fiatla çalıştığıdönem için uygulanmasını isteyemez. Davacının vahidi fiatla çalışması yangınişçisi olarak çalışmasından hukuken farklıdır. Vahidi fiatla çalışma istisnaakdine dayalı bir çalışmadır. O halde davanın reddine karar vermek gerekirkenyazılı şekilde kabulü isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,14.09.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULUEsas No : 1992/9-788Karar No : 1993/113Tarihi : 10.03.1993Đlgili Kanun : 1475 s.K. 1. ve 14. md.ÖZÜ : Đbranamede istifa ettiğinden sözeden davacıya ödenmiş olan kıdemtazminatının geri alınmasına karar verilmesi yerindedir.DAVA : Taraflar arasındaki "istirdat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mersin Đş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen07.06.1991 gün ve 1989/452 E.-1991/148 sayılı kararın incelenmesi davalılardan ............... vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9. HukukDairesi'nin 17.02.1992 gün ve 991/13629-992/1465 K. sayılı ilâmiyle; (...1-Davalılardan 'nin davacı şirketin müdürü olduğu anlaşılmaktadır.Esasen bu konuda taraflar arasında uyuşmazlık yoktur. 1475 sayılı Đş Kanunun1. maddesine göre, işyerinde işveren adına hareket eden ve işin ve işyerininyönetiminde görev alan kimselere işveren vekili denir. Olayın cer yan şeklineve dosya içeriğine göre adı geçen davalının diğer davalı işçinin hizmet akdiniişveren vekili sıfatı ile feshettiği anlaşılmaktadır. Bu durumda işveren vekilininbu işleminden doğrudan doğruya asıl işveren olan davacı şirket sorumludur.Böyle olunca diğer davalı işçi hakkındaki davanın reddine karar vermekgerekirken gerekçe dahî göstermeksizin ödenmiş olan kıdem tazminatının gerialınmasına karar vermek doğru değildir.2- Şirket müdürü olan ..............'nin de diğer davalı işçinin iş akdinifeshinde davacı işverene karşı kötüniyetle hareket ettiği de usulen isbatedilmemiştir. Sırf matbu olarak düzenlenen ibranamede işçinin istifa etmesindensöz edilmiş olması gerçeği uygun görülmediğinden bu ifadenin müdürtarafından dikkate alınmadığı anlamını taşır. Bu nedenle davalı .........hakkındaki davanın da reddine karar vermek gerekir...) gerekçesiyle bozularakdosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda;mahkemece önceki kararda direnilmiştir.KARAR : Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresindetemyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereğigörüşüldü:Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına dosyadaki tutanak vekanıtlara, mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle davalıişçinin verdiği dosyada mevcut (..............Davacı şirketten istifa etmemnedeniyle, işimden ayrılırken bugüne kadar ki çalıştığım sürece çıplak ücretimi,fazla çalışmama ait fazla mesai ücretimi, 1475 sayılı Yasa gereği almam gerekentüm haklarımı aldığımı, işyerinden bugüne kadar ki çalışmalarımla ilgiliher nam altında olursa olsun bir alacağım kalmadığını beyan ile her türlühaklarımı almış olmam nedeniyle davacı şirketi ibra ederim) metnindeki im-


zalı ibraname içeriğine göre, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlikbulunmadığından usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanmasıgerekir.SONUÇ : Davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararınınyukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılıtemyiz ilâm harcının temyiz edenden alınmasına, 10.03.1993 günündeoybirliği ile karar verildi.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas NoKarar NoTarihi ĐlgiliKanun:1992/13224:1993/8851:20.05.1993:1475 s.K. 1. md.ÖZÜ : Aradaki hukukî ilişki hizmet akdi değilse, işçilik hakları istenemez.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı, fazla ve yıllık ücretli izin parası ilekâr payı hissesi ve bayram, hafta tatili gündeliklerinin ödetilmesine kararverilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, istediği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı davalıya ait işyerinde hizmet akdiyle çalışmakta iken birikmişolan hak ve alacaklarını talep etmesi üzerine haksız olarak işine son verildiğiniiddia ederek kıdem, ihbar tazminatları ile ücret ve sair işçilik hakları istemindebulunmuştur.Davalı savunmasında; davacının işçi olarak çalışmadığını, kârortağı olduğunu, bir başka anlatımla aralarında adi ortaklık bulunduğunubildirerek davanın reddine karar verilmesi istemiştir.Mahkemece taraflar arasında hizmet sözleşmesi bulunduğu kabuledilerek,istek doğrultusunda hüküm kurulmuştur.Uyuşmazlık, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin hizmet akdine miyoksa adi ortaklığa mı dayandığı konusunda toplanmaktadır. Davalı tarafındandosyaya ibraz olunan teklif mektuplarının başlık kısmında davacı ile davalınınisim ve adreslerinin firma adı olarak yanyana bulunduğu, bu mektuplarla herikisinin birlikte üçüncü şahıslara karşı iş alma konusunda girişimlerdebulundukları ve birlikte hareket ettikleri hususunda herhangi bir tereddütbulunmamaktadır. Taraflar arasındaki ilişkinin niteliği konusunda şahitler


dinlenmiştir. Bunlardan ortak şahit "taraflar arasında kâr payına göre çalışmayapılacağı konuşulmuştu ve kâr payının uygulanıp uygulanmadığınıbilmiyorum, davacı T.Đ. işveren vekili gibi çalışıyordu ve T.i. ortaklığın kesin birneticeye bağlanmaması nedeniyle işi kendisi bırakıp gitti" ifadesinde bulunmuştur.Her ne kadar davacının ikinci şahidi "davacı davalının işyerindeçalıştı, çalışmamız çeşitli şantiyelerde geçmiştir... davacı şantiye şefimiz vemühendisimiz olarak görevli idi" demiş ise de, davalının ikinci şahidi konuylailgili olarak açık kesin ve ayrıntılı bir şekilde "... davalının ... muhasebesinitutmaktayım ve halen de bu işi devam ettirmekteyim ve davacı 1989'dan beridavalı ile ortak olarak çalışmaktadırlar... her iki taraf şirket olabilmek içindevamlı olarak benden bilgi talep ediyorlardı ve resmi olarak ortaklıklarıyoktur... davacı ile davalı ortak (Adi ortaklık) ve müşterek imza ile bir takımteklifler vermişler ve ihalelere girmişlerdir ve davalı ücret almıyordu... Đşyerindeortaklık V.T.Đ. ortaklığı olarak geçiyordu" demiştir. Gerek müşterek tanık vegerek davalının yukarıya ayrıntılı olarak ifadesi alınan son tanığın beyanları;teklif mektuplarındaki tarafların birlikte hareket edip birlikte ihalelere katılmalarıolgusunu doğrulamakta ve gerçekten aralarında hizmet akdi ilişkisi değil, adiortaklık bulunduğunu göstermektedir.Her ne kadar, davalı adına SSK'ya giriş bildirgesi verilmiş ise de,takriben bir ay sonra davacının hem ortak hem işçi olamayacağı düşüncesiyle,sigorta kaydının kapatıldığı anlaşılmaktadır. Esasen, bu konuda taraflararasında bir uyuşmazlık da yoktur. Bu olgu da aralarındaki ortaklık ilişkisinidoğrulamaktadır. Aksi halde, davalının sigortadaki kaydının kapatılmamasıgerekirdi.Üzerinde durulması gereken diğer bir önemli nokta da, mühendisolan davacının bir yıl gibi uzun süre ücret almadan işçi olarak çalışması ve bukonuda bir talepte bulunmamasıdır. Davacı, ücret talebinde bulunurkenanlaştığı ücret miktarını ve bir yıl önceki almakta olduğu ücretin ne olduğunudahi açıklayamamıştır. Davacı gerçekten işçi olarak çalışmış olsa idî, almaktaolduğu ücretin miktarını açık ve kesin şekilde belirtmesi gerekirdi. Mahkemedahi bu ücretin miktarının ne olduğunu tespit edememiş ve Ticaret OdasıBaşkanlığına başvurma gereksinimini duymuştur.Tüm bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutularak, davanınreddine karar verilmesi gerekirken aksine düşünce ile yazılı şekilde hükümtesisi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararırı yukarıda gösterilen sebepten BOZUL-MASINA, 20.05.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐ


Esas No : 1993/7945Karar No : 1993/18613Tarihi : 14.12.1993Đlgili Kanun : 1475 s.K. 1. md., 818 s.K. 41, 47, 49 md. 1086 s.K. 7, 27.md.ÖZÜ : Müteahhidin işçisi yanında işyerinde çalışan asıl işverenin işçileridevarsa, iş kazasından asıl işveren sorumlu tutulabilir.DAVA : Taraflar arasındaki iş kazasından doğan maddi ve manevi zararınödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerlereddine ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesidavacı avukatınca istenilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği konuşulupdüşünüldü:KARAR : Davacı, davalıya ait işyerinde çalışırken, geçirdiği kaza sonucumeslekte kazanma gücünü kaybettiğini ileri sürerek, maddi ve manevi tazminatistemiştir.Davalı ise, davacının kendi işçisi olmadığını ve bu nedenle husumetyöneltilemeyeceğini savunmuştur.Mahkemece işin davalı tarafından bir müteahhide ihale suretiyleverildiği ve davacının müteahhidin işçisi olduğu gerekçesi ile husumet yönündendavanın reddine karar verilmiştir.Davalı Kurum,....................Şube Müdürlüğü'ne ait depodaki mallarınistifleme, yükleme ve boşaltma işini ihale sureti ile müteahhide vermiştir.Davacı, müteahhidin işçisidir. Olay günü çalışmakta iken, deponunkapısını açmak istediği sırada kapı raydan çıkarak üzerine düşmesi sonucuyaralanmıştır.Davacı ile davalı Kurum arasında bir hizmet akdi ilişkisi yoktur.Ancak, davalı Kurum'un olayın cereyan ettiği depo işyerinde çalıştırdığı işçilerivarsa, Đş Kanunu'nun 1/son maddesi hükmü uyarınca sorumluluğu tartışmakgerekir. Çünkü, bu depo işyerinde müteahhidin üstlendiği istifleme, yükleme veboşaltma işinin yanında, yapılan diğer işler ve bu işlerde doğrudan doğruyadavalının işçisi olarak çalışan işçiler varsa, davalı Kurum asıl işveren,müteahhit ise asıl işverenden işin bir bölümünü alan ve işçilerini münhasıranorada çalıştıran alt işveren durumunda sayılır. Bu durumda, Đş Kanunu'nun1/son maddesi uyarınca, asıl işverenin sorumlu tutulması gerekir. Mahkemece,bu konuda gerekli ve yeterli araştırma ve inceleme yapılmamıştır. Eksikinceleme ile hüküm tesisi doğru değildir.Davalı Kurum'un yukarıda açıklanan araştırma ve inceleme sonucundaasıl işveren olarak kabul edilmemesi halinde ise taraflar arasında birhizmet akdi ilişkisi bulunmadığı için uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesindeçözümlenmesi gerekeceğinden, görevsizlik kararı verilmelidir.


SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, 14.12.19S3 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/8973Karar No : 1993/19001Tarihi : 17.12.1993Đlgili Kanun : 1475 s.K. 1. md., B.K. 313. md.ÖZÜ : Đlçe Seçim Kurulu Başkanlığında görevlendirilen işçiye ilgili seçimmevzuatına göre ödeme yapılacağından, işveren bu çalışmalarkarşılığından sorumlu tutulamaz.DAVA : Davacı, fazla çalışma parasıyla hafta tatili gündeliklerinin ödetilmesinekarar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı; davalıya ait işyerinde şoför olarak çalışmakta iken, SeçimKanunu hükümleri doğrultusunda ......... ilçe Seçim Kurulu'nda geçici süreylegörevlendirildiğini ve Seçim Kurulundaki fazla çalışmalara ve hafta tatiliücretlerinin ödenmediğini ileri sürerek, davalı işverenden tahsiline kararverilmesini istemiştir.Davalı, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.Mahkeme, davayı kabul etmiştir.Davacı; davalıya ait işyerindeki fazla çalışmaları ve tatil ücretlerinideğil, Seçim Kurulu Başkanlığındaki bu çalışmalarının karşılığını işverendenistemektedir. Oysa, söz konusu çalışmalar; işverenin emir ve talimatı dışında,Đlçe Seçim Kurulu Başkanlığının talimatları doğrultusunda gerçekleşmiştir.Seçim işleri sebebiyle geçici olarak seçim kurullarında görevlendirilenlereyapılabilecek ödemeler, ilgili seçim mevzuatında belirlenmiştir. Davacıya budüzenlemeler çerçevesinde ödeme yapılmış olması gerekir. Bu nedenlerleişverenin bilgisi, emir ve talimatı dışında Đlçe Seçim Kurulu emrindekiçalışmalarından dolayı işverenin sorumlu tutulması düşünülemez. O halde,davanın reddine karar verilmelidir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,17.12.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/9709Karar No : 1993/19056Tarihi : 20.12.1993Đlgili Kanun : 1475s.K. 1.md.ÖZÜ : Taraflar arasındaki ilişkinin hizmet akdine dayanmadığının kabulühalinde mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekir.DAVA : Davacı; kıdem tazminatı, giyim ve yıllık ücretli izin ile fazla çalışmaparasının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.KARAR : Dosya içeriğinden, davacının uzun yıllardan beri bu hüküm kapsamındasözleşmeli personel olarak çalıştırılmış olduğu, taraflar arasında her yıldüzenlenmiş olan sözleşmelerde de, davacının sözleşmeli personel statüsündeçalıştırıldığının vurgulandığı anlaşılmaktadır; Yine, dosya içindeki belge vebilgiler, Dışişleri Bakanlığı'nın yurtdışı temsilciliklerindeki belirli bazı hizmetleriçin memur veya işçi kadrosu tahsis edilemediği için sözleşmeli personelçalıştırıldığını göstermektedir. Aynı durum, aşçılık hizmetini ifa etmiş olan davacıiçin de geçerlidir.Ayrıca belirtmek gerekir ki; yurtdışı temsilciliklerindeki aşçılıkhizmetinin, dışişleri personelinin sağlık ve güvenlikleri açısından büyük bir önemiolduğu açıktır. Davacı da uzun yıllar sözleşmeli personel statüsünde görevyapmış ve bu çerçevede hak ve yetkilerini kullanmıştır. Tüm bu olgularkarşısında taraflar arasındaki ilişkinin hizmet akdine değil, idari sözleşmeyedayandığının kabulü ile görevsizlik kararı verilmesi gerekirken aksine düşünce ileyazılı şekilde işin esasının incelenmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayıgerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA,20.12.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas NoKarar NoTarihi ĐlgiliKanun:1993/17133:1993/19378:27.12.1993:1475 s.K. 1.md.ÖZÜ : Taraflar arasında işçi ve işveren ilişkisi bulunmamaktadır. DavalıBakanlığın yaptığı işyeri için bildirge verilmesi isteğine dair tebligat iseidari işlemdir. Đdari işleme karşı idari yargı yerinde itiraz edilebilir. Bu türuyuşmazlıkların çözümü Đş Mahkemesinin görevi dışında kalır.


DAVA : ........... adına Avukat ................ ile Çalışma ve Sosyal GüvenlikBakanlığı Kocaeli Bölge Müdürlüğü adına Avukat…………aralarındaki davahakkında, (Kocaeli Đkinci Đş Mahkemesinden verilen 6.10.1993 günlü ve 6/433sayılı hüküm duruşmalı olarak davacı avukatınca temyiz edilmiş ise de, işinmahiyeti itibariyle duruşma isteğinin reddine ve incelemenin evrak üzerindeyapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulupdüşünüldü:KARAR : Davacı; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı aleyhine açtığı budavada, sahibi bulunduğu işyeri için bildirge verilmesinin istendiğini ve busebeple kendisine tebligatlar yapıldığını; işyerinin, Đş Kanunu kapsamı dışındakaldığını ileri sürerek muarazanın men'ine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, davanın esastan reddine karar verilmiştir.Taraflar arasında işçi ve işveren ilişkisi bulunmamaktadır. Davacı;davalı Bakanlığın yaptığı idari işleme karşı, idari yargı yerinde itiraz edebilir. Butür uyuşmazlıkların çözümü Đş Mahkemesinin görev alanı dışında kaldığındangörevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasının incelenmesi usul ve yasayaaykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMA-SINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 27.12.1993gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/64Karar No : 1994/52Tarihi : 17.01.1994Đlgili Kanun : 1475 s.K. 1. md.ÖZÜ :Taşeronun (alt işveren) işçilerine karşı, asıl işveren de birliktesorumludur.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatıyla izin ücretinin ödetilmesine kararverilmesini istemiştir.Yerel Mahkeme, gerçekleşen miktarın davalı................Şirketi'ndentahsiline karar vermiş ve diğer davalı…….A.Ş. hakkındaki davayı reddetmiştir.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Dava, ihbar ve kıdem tazminatı ile yıllık ücretli izin isteğine ilişkindir.


Davalılardan ........ A.Ş. işyerindeki bir kısım işlerin yapılmasınıdiğer davalı............................... Ltd. Şirketi'ne vermiştir. Davacı, söz konusuşirketin münhasıran bu işte çalıştırdığı işçisidir. Dosyadaki bilgi ve belgeleregöre davalılar arasındaki hukuki ilişki Đş Kanunu'nun 1/son maddesi uyarıncaasıl işveren ve alt işveren (Taşeron) ilişkisidir. Gerçekten anılan hükme göre birişverenden belirli bir işin bir bölümünde veya eklentilerinde iş alan ve işçilerinimünhasıran o işyerinde ve eklentilerinde çalıştıran diğer bir işverenin (ait işveren) kendi işçilerine karşı o işyeri ile ilgili ve bu kanundan veya hizmet aktindendoğan yüklemlerinden asıl işveren de birlikte sorumludur. Bu nedenledava konusu işçilik haklarından asıl işveren durumunda bulunan davalı ........................................... A.Ş.'nin de sorumlu tutulması gerekirken aksinedüşünce ile .............................. A.Ş. hakkındaki davanın reddine karar verilmesiusul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 17.01.1994gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGĐTAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/14770Karar No : 1994/3254Tarihi : 07.03.1994Đlgili Kanun 1475 s.K. 1. md.ÖZÜ : Đstisna akdinden doğan uyuşmazlıkların çözümü Đş Mahkemesiningörevi dışındadır, görev konusu kamu düzeni ile ilgili olup, resen dikkatealınmalıdır.DAVA : Davacı, işçilik haklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.Hüküm, süresi içinde davacılar avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacılar, davalının üstlendiği baraj işi kapsamındaki tünel yapımıiçin malzemesi davalıya ait olmak üzere üstlendiklerini ve işi bitirip teslimettiklerini ileri sürerek ödenmeyen ................. liranın davalıdan tahsiline kararverilmesini istemişlerdir.Dosyadaki bilgi ve belgelere işin niteliğine ve (A) ŞubeMüdürlüğü'nün dosyada mevcut karşılık yazısı içeriğine göre, taraflar arasındakihukuki ilişkinin istisna akdine dayandığı, davacıların davalının taşeronuoldukları anlaşılmaktadır. Đstisna akdinden doğan uyuşmazlıkların çö-


zümü Đş Mahkemesi'nin görevi dışındadır. Görev konusu kamu düzeni ile ilgiliolup mahkemece re'sen dikkate alınması gerekir.Her nekadar dava Asliye Hukuk Mahkemesi'ne açılmış ve o mahkemecegörevsizlik kararı verilmiş ise de, Yargıtay'ın denetiminden geçmeyensöz konusu karar bağlayıcı nitelikte değildir. Bu itibarla ve yukarıda açıklanannedenlerle uyuşmazlığın çözümü iş Mahkemesi'nin görev alanı dışındakaldığından görevsizlik kararı verilmelidir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, 07 03.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/6818Karar No : 1994/6489Tarihi : 26.04.1994Đlgili Kanun : 1475 s.K. 1. md.ÖZÜ : Değişik işverenlerin yanında ve arızi olarak çalışan işçi, buişverenlere hurda işini veren asıl işverenin işçisi kabul edilemez.DAVA : Davacı, ücret farkı, ilave tediye ve ikramiye alacağıyla sosyalyardımlardan doğan alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Dosyadaki bilgi ve belgelere göre davacı, davalı idarenin zamanzaman ortaya çıkan ve süreklilik arzetmeyen hurda malzemelerin kesim, sokumve ayıklama işlerini verdiği değişik işverenlerin yanında ve arızi olarak işçıktıkça çalışmıştır. Bu durumda gerek çalışma biçimi, gerek görülen işinniteliği itibariyle davacının davalıya ait işyerinin işçisi olduğunun kabulümümkün değildir. Böyle olunca Đş Kanununun 1. maddesinin son fıkrasıhükmünün uygulanması olanağı yoktur. Gerçekten hurda işinin tamamı birbaşka işverene verilmiş olup, çalışmada bir süreklilik de söz konusu değildir.Açıklanan bu maddi ve hukuki olgular karşısında, davanın reddine kararvermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA,26.04.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/3429Karar No : 1994/11465Tarihi : 13.091994Đlgili Kanun : 1475 s.K. 1. md.ÖZÜ : Đşin bir bölümünde bizzat işçi çalıştırmayıp işi bölerek çeşitlikişilere veren iş sahibi "Đhale Makamı" olup iş kanunu m.1/son anlamındaasıl işveren değildir.DAVA : Taraflar arasındaki iş kazasından doğan maddi ve manevi tazminatınödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilâmda yazılı nedenlerlegerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesineilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı veihbar olunan avukatlarınca istenilmesi üzerine; dosya incelendi, gereğikonuşulup düşünüldü:KARAR : 1. Dava kendilerine ihbar olunanlar hakkında bir hüküm kurulmadığıve ihbar olunanların kararı temyize hakları bulunmadığından, temyizdilekçesinin reddine,2. Davalı............. Müdürlüğü'nün temyizine gelince, davalı………..Müdürlüğü iş kazasına uğrayan işçinin kendi işçisi olmadığını ve işin ihalesuretiyle verildiğini, müteahhidin işçisi olduğunu, bu nedenle kendilerinehusumet düşmeyeceğini savunmuştur.Mahkemece; işin tamamının değil, bir kısmının ihale edildiği gerekçesiile, Đş Kanunu'nun 1/son maddesi uyarınca davalı.................Müdürlüğüsorumlu tutulmuştur. Oysa, Đş Kanunu'nun 1/son maddesi uyarınca sorumluluktansözedilebilmesi için, o işte kendisi de işçi çalıştıran bir asıl işvereninvarlığı şarttır. Diğer bir ifadeyle, belirli bir işin bir bölümünü başkasına verip,diğer bölümünü kendi çalıştırdığı işçilerle bizzat yapan bir kişi, asıl işverendurumundadır. Kendisi; işin bir bölümünde bizzat işçi çalıştırmayıp, işi bölerek,ihale suretiyle muhtelif kişilere veren iş sahibi "ihale makamı" Đş Kanunu'nun1/son maddesi anlamında bir asıl işveren değildir. Dairemizin yerleşmişiçtihatları bu doğrultudadır. Mahkemece, yukarıda açıklanan ilkelerdoğrultusunda gerekli ve yeterli araştırma, inceleme yapılmadan yazılı şekildehüküm kurulması isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.3. Bozma sebebine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesineşimdilik gerek görülmemiştir.S0NUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,13.09.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas NoKarar NoTarihi ĐlgiliKanun:1994/11914:1994/18221:20.12.1994:1475 s.K. 1. md.ÖZÜ : Đşin tamamının, inala yoluyla başka bir işverene verilmesi halinde,asıl işveren ve alt işveren ilişkisinden bahsedilemez.DAVA : Taraflar arasındaki, iş kazasından doğan maddi ve manevi tazminatınödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerlegerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesineilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi taraflar avukatıncaistenilmesi ve davalı avukatınca da duruşma talep edilmesi üzerine dosyaincelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 13.12.1994Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günüdavalı adına Avukat ile karşı taraf adına Avukat ............... geldiler.Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamalarıdinledikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi, gereği konuşulupdüşünüldü:KARAR : 1. Davalı .......... Genel Müdürlüğü, iş kazasına uğrayan işçininkendi işçisi olmadığını, yol yapımı işini ihale yoluyla üstlenenfirmanın işçisi olduğunu, bu nedenle kendilerine husumet düşmeyeceğinisavunmuş ve davanın husumet yönünden reddine karar verilmesiniistemiştir.Mahkemece, Đş Kanunu'nun 1/son maddesi uyarınca davalıtazminatla sorumlu tutulmuştur.Oysa, Đş Kanunu'nun 1/son fıkrası hükmü, özellikle sorumlulukaçısından alt işveren-asıl işveren ilişkisini belirlemiştir. Buna göre, alt işverendensöz edebilmek için belirli bir işin işvereninden bu işin sadece bir bölümündeya da eklentilerinde iş alınmış olması ve alt işverenin işçilerinimünhasıran o işyerinde ve eklentilerinde çalıştırması gerekmektedir. Eğer işintamamı bir başkasına verilmiş veya iş sahibinin o işte bizzat kendi işçilerini deçalıştırması söz konusu değilse, Đş Kanunu'nun 1/son maddesi anlamında asılişveren-alt işveren ilişkisinin varlığından ve bunun sonucu olarak iş sahibininsorumluluğundan söz edilemez. Çünkü iş sahibi, belirli bîr işin bir bölümünübaşkasına verip, diğer bölümünü kendi çalıştırdığı işçilerle bizzat yapan bir asılişveren durumunda değildir.Somut olayda, dosyadaki belge ve bilgilere ve özellikle davalı………… Genel Müdürlüğü ile yol yapımı işini üstlenen ……………………….Ortak Girişimi arasında düzenlenen sözleşme içeriğine göre, davalı idarenin,işin tamamını ihale yoluyla verdiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, iş sahibi


davalının, Đş Kanunu'nun 1/son maddesi hükmü uyarınca asıl işveren olarakkabulü ve sorumluluğu söz konusu olamaz. Anılan sözleşmede, davalı idareyetanınan kontrol ve denetim yetkisi de, projenin gereği gibi uygulanıpuygulanmadığını denetlemek amacına yönelik olup, bu hukuki sonucu değiştirmez.Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalının husumet itirazı yerindedir.O halde, husumet yönünde davanın reddine karar vermek gerekirken,aksine düşünce ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup karar bozulmalıdır.2. Bozma sebebine göre, tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesineşimdilik gerek görülmemiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, davacı yararına takdir edilen ........... TL. duruşma avukatlık parasınındavalıya, davalı yararına takdir edilen................. TL. duruşma avukatlık parasınındavacıya yükletilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halindeilgiliye iadesine, 20.12.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGĐTAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/15276Karar No : 1994/695Tarihi : 23.01.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 1. md.ÖZÜ : Đşin tamamı, ihale yoluyla başka bir işverene anahtar teslimişeklinde verilmiştir. Bu halde alt işverenden bahsedilemez.DAVA : Davacı, iş kazasından doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesinekarar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakladosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARAR : Dava iş kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemineilişkindir. Davacı işçinin bu davada taraf olmayan .................... Ltd. Şirketininişçisi olduğu anlaşılmaktadır. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, davalı genelmüdürlük ........... kapalı spor salonu inşaatı işini ihale suretiyle adı geçen şirketeanahtar teslimi olarak vermiştir, bu durum karşısında, olayda ĐşKanunu'nun 1/son maddesi uyarınca davalı idarenin sorumluluğundan sözedilemez. Dairemizin yerleşmiş uygulaması da bu doğrultudadır. Bu nedenledavalının husumet itirazının kabulü ile davanın husumet yönünden reddine


karar vermek gerekirken aksine düşünce ile işin esası hakkında hüküm kurulmuşolması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZUL-MASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,23.01.<strong>1995</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/946Karar No : <strong>1995</strong>/12377Tarihi : 11.04.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 1. md.ÖZÜ : Davacı işçinin taşeron firmanın işçisi olarak çalışmakta iken kazayauğraması sonucunda iş sahibi asıl işverenin tazminatla sorumlu tutulmasıyerinde değildir.DAVA : Taraflar arasındaki, iş kazasından doğan maddi ve manevi tazminatınödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilâmda yazılı nedenlerlegerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesineilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesidavalılardan ............ Đmalat ve San. A.Ş. avukatınca istenilmesi üzerine dosyaincelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için11.04.<strong>1995</strong>/Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti.Duruşma günü davalı adına Avukat geldi. Karşı taraf adına kimsegelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamasıdinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi, gereği konuşulupdüşünüldü;KARAR : Davalılar arasındaki sözleşme içeriğine göre, davalı taşeron tarafından proje ve tekniğine uygun olarak iş sahibi diğer davalı…….. Đmalat sanayiA.Ş.'ne ait binanın çatı onarım işinin tamamının, üstlenildiği anlaşılmaktadır.Davacı işçi taşeron firmanın işçisi olarak çalışmakta iken kazayauğramıştır. Bu durumda, olayda Đş Kanunu'nun 1/son maddesi hükmününuygulanması söz konusu olamaz. Buna rağmen iş sahibi davalı ..........….Đmalatve Sanayi A.Ş.'nin tazminatla sorumlu tutulması isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,11.04.<strong>1995</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/18796Karar No : <strong>1995</strong>/13726Tarihi : 18.04.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 1. md.ÖZÜ : Davalı kooperatif, sahibi bulunduğu arsa üzerindeki inşaat işini,anahtar teslimi olarak vermiştir. Bu durumda, Đş Kanunu'nun 1.ncimaddesinin son fıkrasında düzenlenen asıl işveren-alt işveren ilişkisiyoktur. Davalı Kooperatif işveren değil, işin sahibi durumundadır.DAVA : Davacı, iş kazasından doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesinekarar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı Koop. ve ................................... avukatıtarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARAR : 1. Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeblere göre, davalı.................. .....'in temyiz itirazları yerindegörülmemiştir.2. Davalı.................. yapı kooperatifinin temyizine gelince:Davalı kooperatif, sahibi bulunduğu arsa üzerine yapılacak inşaatişini ihale ile diğer davalılara anahtar teslimi olarak vermiştir, bu durumda,davalı kooperatifle diğer davalılar arasında iş Kanunu'nun 1/son maddesindedüzenlenen asıl işveren-alt işveren ilişkisi yoktur. Davalı kooperatif işverendeğil, iş sahibi durumundadır. Böyle olunca Đş Kanunu'nun anılan hükmügereğince sorumluluğu söz konusu olamaz. Buna rağmen, sorumlu tutulmuşolması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA,18.04.<strong>1995</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/2660Karar No : <strong>1995</strong>/3844Tarihi ; 04.07.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 1. md. ve 506 s.K. 87. md.ÖZÜ : Đşin bütünüyle bir işverene devredilmesi halinde alt işverenilişkisinden sözedilemez. Đşini tümüyle devreden iş sahibi, işçileringeçirdiği iş kazasından dolayı sorumlu olmaz.


DAVA : Davacılar murisinin, iş kazası sonucu ölümünden doğan manevitazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda, ilâmda yazılınedenlerle gerçekleşen lira manevi tazminatın yasal faiziyle birliktedavalılardan alınarak davacılara verilmesine ilişkin hükmün süresi içindetemziyen incelenmesi, davalılardan A.Ş. vekili tarafından istenilmesi veduruşma talep edilmesi üzerine; tetkik hâkimi tarafından düzenlenen raporladosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği konuşulup düşünüldü veaşağıdaki karar tespit edildi:KARAR : Mahkemece, her ne kadar davacılar murisi'nin geçirmiş olduğu işkazası nedeni ile istenilen manevi tazminatın diğer davalı K. Đle………..A.Ş.'den müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş ise de, davalı ....... A.Ş.hakkında kurulan hüküm usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır.Gerçekten, bir iş kazası sonucu, zarara uğrayan işçi veya hak sahiplerininmaddi veya manevi tazminat talepleri, ancak işveren veya kusurluüçüncü kişilere karşı yöneltilebilir. Bunun dışında, aracı olarak tabir edilenkişiler aracılığı ile işe alınan işçilerin uğrayacakları zararlardan dolayı, asıl işverenaracılarla birlikte 1475 sayılı Yasanın 1. maddesi uyarınca sorumludur.Đşte mahkeme, bu esastan hareketle, davalı 'i aracı diğer davalı A.Ş.'i asılişveren olarak nitelemiş ve hükmünü buna göre oluşturmuştur.Oysa, dosyadaki bilgi ve belgelerden, davalılar arasındaki hukuksalilişkinin işveren-aracı veya üst-alt işveren biçiminde yorumlamakmümkün bulunmamaktadır. Gerek 1475 sayılı Đş Kanununun 1/son, gerek 506sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 87/2. maddelerinde; aracının hukuksalaçıdan tarifi yapılmış kimlerin aracı veya halk arasındaki deyimi ile "taşeron"sayılacağı belirlenmiştir. Buna göre; aracıdan bahsedebilmek için; öncelikleüst işveren ve bunun tarafından ortaya konulan bir iş olmalı ve görülmekteolan bu işin bölüm ve eklentilerinden bir iş, alt işverene devredilmelidir.Çoğu kez bina inşaat işlerinde görüldüğü gibi, ana binayı veya asılişi bitirmekle yükümlü bir işveren, bu işin doğrama, döşeme, su tesisatı gibibölümlerini aracılara devretmektedir. Bu gibi durumlarda üst-alt işveren ilişkisindensözedilebilir. Buna karşı, bir işin bütünüyle bir işverene devri durumundaveya anahtar teslimi denilen biçimde işin verilmesi durumundaartık üst-alt işveren ilişkisi ortada bulunmamaktadır. Arsanın veya binanınsalt maliki olmak ve ihale makamı olarak işi bütünüyle devretme durumlarında,ortada aracı denilen kurumdan söz edilemez. Çünkü burada iş tamamiyleve bütün olarak bağımsız bir işverene devredilmektedir. Dava konusuolayda da, davalılardan……………. A.Ş. fabrika çatı tamir ve onarım işini, ihalesuretiyle ve bütün olarak dosyada aksi kanıtlanamayan belgelerle davalıK.'ye devrettiğine göre davalı K. aracı, kendisi de üst işveren olarak nitelendirilemez. Davalı şirket sadece bunun malikidir. Gördüğü asıl iş ise otomobilveya buna benzer araçlar üretmektir. Çatı tamir işvereni ise gördüğü iş niteliğiile bağımsız ve ayrı bir işverendir. Binanın maliki karşısında aracı değil,işi bütünüyle gören işverendir. Bunun sonucu, davalı K.'in çalıştırdığı işçilernedeniyle .............…….. A.Ş.'nin hukuksal sorumluluğu söz konusu olamaz.


Mahkemenin belirtilen bu madde ve hukuksal olguları gözetmeksizin davalıA.Ş. hakkındaki davayı kabul etmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabulolunmalı ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, davalıavukatı yararına takdir edilen -TL. duruşma avukatlık parasının karşı tarafayükletilmesine, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,04.07.<strong>1995</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/10874Karar No : <strong>1995</strong>/31656Tarihi : 16.10.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 1. md.ÖZÜ : Müteahhitler değiştiği halde işçi çalışmasını sürdürüyorsa, işverenile müteahhitler arasında bir muvazaanın olup, olmadığı araştırılmalıdır.DAVA : Davacı, ücret fark alacağı, ilave tediye, ikramiye, sosyal yardım, vasıtayardımı ile yıllık ücretli izin parasının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü;KARAR : Davacı dayanışma aidatı ödemek suretiyle işyerinde uygulanmaktaolan TĐS den yararlanmak istediğini, buna rağmen davalı işveren tarafındanyararlandırılmadığını, bu nedenle de hizmet akdini haklı olarak fesh ettiğini ilerisürerek kıdem tazminatı ve fark işçilik haklarını istemiştir.Davalı, davacının ihaleyle iş alan müteahhidin işçisi olduğunukendilerine husumet yöneltîlemeyeceğini savunmuştur.Mahkemece, davacının çalıştığı işyerinin davalı kurum işyerininbir bölümü ve eklentisi olduğu, davacının yıllardan beri birbirini takip edensözleşmelerle bu işyerinde çalıştığı belirtilerek istekler hüküm altına alınmışise de, müteahhitler değiştiği halde davacının işyerinde çalışmasını sürdürdüğühususlarındaki değişik müteahitlerle yapılan sözleşmeler ve davacınınhizmet sözleşmeleri getirtilmeden bu hususun açıklığa kavuşturulması olanağıyoktur. Bu konularda gerekli inceleme ve araştırma yapılarak gerçekten


davacının müteahhitlerin değişmesine rağmen aynı işyerinde çalıştığı, birbaşka anlatımla davalı işveren ile müteahhitler arasında bir muvazaanınbulunduğu anlaşıldığı takdirde isteklerin hüküm altına alınması gerekir. Eksikinceleme ile hüküm kurulması isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 16.10.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/30028Karar No : <strong>1995</strong>/34286Tarihi : 16.11.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 1. md.ÖZÜ : Đş Hukuku kurallarına göre işveren, işyeri ile ilgili düzenleyicitasarrufta bulunmaya zorlanamaz.DAVA : Davacı, hizmet akdinin askıya alınması işleminin iptaline kararverilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, istek gibi karar vermiştir.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı, davalı idarece hizmet aktinin askıya alındığını ileri sürerekbu işlemin iptaline karar verilmesini istemiş, mahkemece de istek doğrultusundahüküm kurulmuştur.Đş Hukuku kurallarına göre, işvereni işyeri ile ilgili olarak düzenleyicitasurrufta bulunmaya zorlayıcı biçimde istekler ileri sürme olanağı yoktur.Somut olayda davalı idare ekonomik kriz sonucu mevsimlik işçilerin hizmetakitlerini askıya aldığını savunmuştur. Bu durumda davacının işverenidüzenleyici tasarrufta bulunmaya zorlayıcı isteği nedeniyle davanın reddinekarar verilmesi gerekir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 16.11.<strong>1995</strong> günündeoybirliği ile karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/2959Karar No : 1994/8500Tarihi : 03.06.1994Đlgili Kanun : 1475 s.K. 2. md., 657 s.K.ÖZÜ : Taraflar arasında 1475 sayılı Đş Kanunu anlamında bir hizmet akdive buna bağlı olarak işçi işveren ilişkisi yoksa, uyuşmazlıklar işmahkemesinde değil, idari yargıda çözümlenir.DAVA : Davacı, işkazasından doğan manevi zararın ödetilmesine kararverilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARAR : Davacı, dava dilekçesinde sözleşmeli personel' olarak davalıya aitişyerinde çalışırken iş kazası geçirdiğini ileri sürerek manevi tazminat istemiştir.Dosyadaki bilgi ve belgelere ve özellikle şahsi sicil dosyasınagöre davacının 657 sayılı yasaya tabi olarak işe girip çalıştığı ve daha sonraidari sözleşmeli personel statüsünde çalışmasını sürdürdüğü anlaşılmaktadır.Bu durumda taraflar arasında Đş Kanunu anlamında bir hizmet akdi ve bunabağlı olarak işçi, işveren ilişkisinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Böyle oluncauyuşmazlığın iş mahkemesinde çözümlenmesi mümkün değildir. Görevkonusu kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden gözetilmesigerekir. Görevli mahkeme idari yargı yeridir. Bu nedenle görevsizlik kararıverilmesi gerekirken işin esasının incelenmesi isabetsiz olup, bozmayıgerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 03.06.1994gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/12661Karar No : <strong>1990</strong>/12678Tarihi : 30.11.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 5. md., 6772 s.K. 1. md.ÖZÜ : Davacının Đş Kanunu kapsamı dışında tutulan tarım işçisi olması,6772 sayılı Kanunda öngörülen ilave tediyeden yararlanmasına engeldeğildir.


DAVA : Davacı, ilave tediyeden doğan alacağının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektiricisebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre,yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygunolan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edeneyükletilmesine 30.11.<strong>1990</strong> gününde oyçokluğuyla karar verildi.T.C. YARGĐTAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/2279Karar No : 1992/9385Tarihi : 09.09.1992Đlgili Kanun : 1475 s.K. 5. md.ÖZÜ : Tarım işçisine kıdem tazminatı ödenebilmesi, ancak hizmet akdindeveya Toplu Đş Sözleşmesinde büküm bulunması halinde mümkündür.DAVA : Davacı, kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacının tüm çalışmasının tarım işinde geçtiği anlaşılmaktadır.1475 sayılı Đş Kanunu'nun 5. maddesine göre, hakkında Đş Kanunu hükümleriuygulanmaz. Bu itibarla, iş Kanunu'na göre kıdem tazminatı isteyemez.Ancak, hizmet akitlerinde veya TĐS'inde tarım işçilerine de kıdem tazminatıödeneceğine ilişkin hüküm mevcut olduğu takdirde tarım işçisi de böyle birhükme dayanarak Đş Mahkemesine dava açmak suretiyle kıdem tazminatı isteyebilir.Davacının emekli olduğu <strong>1990</strong> yılını da kapsayan TĐS'nin 88/bmaddesinde tarım işçilerinin TĐS'inden yararlandıkları süreye ait kıdemtazminatı alabilecekleri kararlaştırılmıştır. Görülüyorki, bu madde de tarımişçisinin kıdem tazminatı TĐS'lerinde yararlandıkları süre ile sınırlı tutulmuştur.Buna göre, tarım işçisi TĐS'den ilk defa yararlandırıldığı tarihten sonraemekli olduğu tarihe kadar geçen süre için kıdem tazminatı isteyebilecek veilk defa TĐS' inden yararlanmaya başladığı tarihten önceki ve hiç TĐS' inden


yararlanmadığı süre için sözü edilen TĐS'ine dayanarak kıdem tazminatı isteyemeyecektir.Davacı tarım işine ilk defa 1976 yılında girmiş ve <strong>1990</strong> yılında buişteki çalışmasından emekli olmuştur. Davalı işveren davacının TĐS'inden ilkdefa 1983 yılından itibaren yararlanmaya başladığını ileri sürmüş ve o tarihtensonraki süre için kıdem tazminatını ödemiştir. Davadaki ihtilaflı süre 1976-1983yılları arasıdır. Şu durumda, davacı ancak 1983 yılından önce tarım işçilerini dekapsayan ve işyerinde uygulanmakta olan bir TĐS'si varsa ve bundanyararlanmışsa yararlandığı o sürelerin kıdem tazminatına dahil edilmesimümkündür. Aksi halde ise, davanın reddi gerekir. Bu yönde gerekli araştırmayapılarak sonucuna göre bir karar verilmesini gerektiren eksik inceleme vedeğerlendirme ile tüm sürelerin kıdem tazminatında nazara alınması hatalıolup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZUL-MASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,09.09.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGĐTAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/2280Karar No : 1992/9386Tarihi : 09.09.1992Đlgili Kanun : 1475 s.K. 5. ve 14. md.ÖZÜ : Tarım işçilerine ancak hizmet akidlerinde veya toplu iş sözleşmesindekıdem tazminatı ödeneceğine dair bîr hüküm varsa, tazminatödenir.DAVA : Davacı kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacının tüm çalışmasının tarım işinde geçtiği anlaşılmaktadır.1475 sayılı Đş Kanunu'nun 5. maddesine göre, hakkında Đş Kanunu hükümleriuygulanmaz, bu itibarla, iş Kanunu'na göre kıdem tazminatı isteyemez.Ancak, hizmet akitlerinde veya TĐS'inde tarım işçilerine de kıdem tazminatıödeneceğine ilişkin hüküm mevcut olduğu takdirde tarım işçisi de böyle birhükme dayanarak Đş Mahkemesine dava açmak suretiyle kıdem tazminatı isteyebilir.Davacının emekli olduğu <strong>1990</strong> yılınıda kapsayan TĐS.nin 88/b maddesindetarım işçilerinin TĐS.inden yararlandıkları süreye ait kıdem tazminatıalabilecekleri kararlaştırılmıştır. Görülüyor ki, bu maddede tarım işçisinin kı-


dem tazminatı, TĐS'lerinde yararlandırdıkları süre ile sınırlı tutulmuştur. Bunagöre, tarım işçisi TĐS'den ilk defa yararlandırıldığı tarihten sonra emekli olduğutarihe kadar geçen süre için kıdem tazminatı isteyebilecek ve ilk defa TĐS'indenyararlanmaya başladığı tarihten önceki ve hiç TĐS.inden yararlanmadığı süreiçin sözü edilen TĐS.ine dayanarak kıdem tazminatı iste-yemeyecektir. Davacıtarım işine ilk defa 1976 yılında girmiş ve <strong>1990</strong> yılında bu işteki çalışmasındanemekli olmuştur. Davalı işveren davacının TĐS.inden ilk defa 1983 yılındanitibaren yararlanmaya başladığını ileri sürmüş ve o tarihten sonraki süre içinkıdem tazminatını ödemiştir. Davadaki ihtilaflı süre 1976-1983 yılları arasıdır.Şu durumda, davacı ancak 1983 yılından önce tarım işçilerini de kapsayan veişyerinde uygulanmakta olan bir TĐS. varsa ve bundan yararlanmışsayararlandığı o sürelerin de kıdem tazminatına dahil edilmesi mümkündür. Aksihalde ise, davanın reddi gerekir. Bu yönde gerekli araştırma yapılaraksonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve değerlendirmeve tüm sürelerin kıdem tazminatında nazara alınması hatalı olup bozmayıgerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMA-SINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 09.09.1992gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/17133Karar No : 1993/19378Tarihi : 27.12.1993Đlgili Kanun : 1475 s.K. 5. md.ÖZÜ : Đşyerinin Đş Kanunu'nun kapsamı dışında kaldığının tesbitine dairuyuşmazlıkların çözümü Đş Mahkemesinin görev alanı dışında kalır.DAVA : ...................... adına Avukat ................. ile Çalışma ve Sosyal GüvenlikBakanlığı Kocaeli Bölge Müdürlüğü adına Avukat............................ aralarındakidava hakkında Kocaeli 2. Đş Mahkemesinden verilen 06.10.1993 günlü ve6/433 sayılı hüküm duruşmalı olarak davacı avukatınca temyiz edilmiş ise de,işin mahiyeti itibariyle duruşma isteğinin reddine ve incelemenin evrak üzerindeyapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulupdüşünüldü:KARAR : Davacı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı aleyhine açtığı budavada sahibi bulunduğu işyeri için bildirge verilmesinin istendiğini ve busebeple kendisine tebligatlar yapıldığını işyerinin iş Kanunu kapsamı dışındakaldığını ileri sürerek muarazanın men'ine karar verilmesini istemiştir.


Mahkemece, davanın esastan reddine karar verilmiştir.Taraflar arasında işçi ve işveren ilişkisi bulunmamaktadır. Davacı,davalı Bakanlığın yaptığı idari işleme karşı idari yargı yerinde itiraz edebilir.Bu tür uyuşmazlıkların çözümü Đş Mahkemesinin görev alanı dışındakaldığından görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasının incelenmesiusul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMA-SINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 27.12.1993gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGĐTAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/12839Karar No : 1994/16758Tarihi : 28.11.1994Đlgili Kanun : 1475 s.K. 5. md.ÖZÜ: Ev hizmetleri, Đş Kanununun kapsamı dışında bırakılmıştır. Budurumda, davacı kıdem tazminatı isteyemez.DAVA : Davacı, kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalılardan ................... avukatı tarafındantemyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir,2 - Davacı, Mayıs 1985'den aktin sona erdiği 17.02.1991 tarihinekadar ev hizmetlerinde çalışmıştır. 1475 sayılı iş Kanunun 5. maddesinin 4.bendinde, ev hizmetleri Đş Kanununun kapsamı dışında bırakılmıştır. Bu durumda,davacı ev hizmetlerinde çalıştığı süre için, Đş Kanunu hükümlerinedayanarak kıdem tazminatı isteyemez. Mahkemece bu yön gözetilmeden, sözüedilen çalışma dönemi için de kıdem tazminatına hükmedilmesi hatalı olup,bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarda gösterilen sebepten BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 28.11.1994 günündeoybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/11294Karar No : <strong>1995</strong>/31679Tarihi : 16.10.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 5. md.ÖZÜ : Đşçilik haklarının ödenmesi hususu ile ilgili olarak öncelikle işçininĐş Kanunu kapsamında olup olmadığının araştırılması gerekir.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı, fazla çalışma ve yıllık ücretli izinparası ile hafta ve genel tatil gündeliklerinin ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı dava dilekçesinde bahçıvan olduğunu açıklamıştır. Bu konuüzerinde durulup Đş Kanununun 5 nci maddesinin uygulanıp uygulanmayacağıdüşünülmeden, isteklerin hüküm altına alınması isabetsiz olup, bozmayıgerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,16.10.<strong>1995</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/37520Karar No : <strong>1995</strong>/36619Tarihi : 26.12.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 5. md.ÖZÜ : Salt hayvan bakıcılığı bir tarım işidir ve bu tür davalar ĐşMahkemesinde görülemez.DAVA : Davacı, ücret alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.Hüküm süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmiş olmakladosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARAR : Davacı, davalılara ait köydeki 20 adet büyükbaş hayvanlarınabakması nedeniyle hak ettiği ücretin ödetilmesini talep etmiştir.


1475 Sayılı Đş Kanununun 5 nci maddesinin 2 numaralı bendindetarım işlerinde çalışanlara bu kanun hükmünün uygulanmayacağı öngörülmüştür.Şüphesiz salt hayvan bakıcılığı bir tarım işidir. Anılan yasa hükmünegöre bu tür davalar iş mahkemesinde görülüp sonuçlandırılamaz. Mahkemecegörev yönü düşünülmeden işin esası ile ilgili yazılı şekilde hüküm kurulmasıusul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,26.12.<strong>1995</strong> gününde oybirliği ile karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/9303Karar No : <strong>1990</strong>/12364Tarihi : 20.11.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 9. md., BK. 158. md.ÖZÜ : 1.1.<strong>1990</strong> ile 1.1.1991 arasında yıllık hizmet sözleşmesi yapılmış;sözleşmenin süresinden önce taraflardan birinin haklı neden olmaksızınfeshi halinde yüz milyon cezai şart öngörülmüştür.2 - Davalı; 1.1.990'dan önce işe başlayamayacağını noter aracılığıile bildirmiştir. Mahkeme sözleşmenin icrasına henüz başlanmadığındancezai şart istenemiyeceğine karar vermiştir.3 - Yargıtay sözleşmenin taraflarını bağladığını, işe başlamadansözleşmenin feshinin cezai şart ödememeyi gerektirmeyeceğini ancakcezai şart miktarının takdirinde göz önünde tutulabileceğini kabuletmiştir.DAVA : Taraflar arasındaki cezai şartın ödetilmesi davasının ilâmda yazılınedenlerle reddine ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizenincelenmesi davacı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işinduruşmaya tabi olduğunu anlaşılmış ve duruşma için 20.11.<strong>1990</strong> salı günütayin edilerek taraflara çağrı kâğıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı adınaavukat ………........... ile karşı taraf adına avukat................ geldiler. Duruşmayabaşlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonraduruşmaya son verilerek dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı gazete ile davalı arasında 1.1.<strong>1990</strong> ile 1.1.1991 tarihleriarası için 1 yıllık sözleşme yapılmıştır. Bu sözleşmeye göre davalı, davacı gazetedeişveren tarafından basılıp yayınlanan mevkuteler ile ilgili olarak araştırmalarröportajlar yapmayı, haber-yazılar ve makaleler yazmayı kabul etmiştir.


Sözleşmenin 6. maddesiyle de taraflardan herhangi birisi busözleşmeyi süresinin sona ereceği 1 Ocak 1991 tarihinden önce herhangi birhaklı neden olmaksızın feshettiği taktirde diğer tarafa…………………..TL. cezaişart ödenmesi öngörülmüştür.Davalı, sözleşmenin yürürlük süresinin başlangıcından 5 günönce, 26.12.1989 tarihinde noter aracılığıyla davacıya gönderdiği mektup ile,çalışmakta olduğu gazeteye bağlılığı nedeniyle ayrılamıyacağını bildirmiştir.Davacı bu dava ile sözleşmedeki cezai şartı istemektedir.Mahkeme, sözleşmenin icrasına başlanmadığından cezai şart istenemiyeceğigörüşüyle isteği reddetmiştir.Öncelikle belirtmek gerekir ki tarafların serbest iradeleriyle birsözleşme yapılmıştır. Böylece aralarında hizmet akti kurulmuştur. Bu akit taraflarıbağlar. Buna göre, davalının sözleşmenin başlangıç tarihinde işyerindeçalışmaya başlaması gerekmektedir. Bunun yerine getirilmemesi, diğer birifade ile aktin icra edilmemesi, akte aykırılık teşkil eder. Bu aykırılığın oluşmasıiçin aktin fiilen icrasına başlanması şart değildir. Đcrasına başlanmadan önceaktin yerine getirilemeyeceğinin bildirilmesi de aynı sonucu doğurur.Sözleşmenin 6. maddesinin ifadesinden de bu sonuca varmakgerekir. Zira, cezai şart sadece aktin icrasına başlandıktan sonra yerine getirilmemesihali için öngörülmüş olmayıp, icrasına başlanmadan önce fesih halinide kapsamaktadır. Böyle olunca davacı sözleşmeye dayanarak cezai şartisteyebilir. Davalının sözleşme başlamadan önce akti feshetmiş olması ancakcezai şart miktarının taktirinde gözönünde tutulabilir.Bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan hüküm tesisi isabetsizolup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarda açıklanan nedenlen BOZULMASINA,davacı yararına takdir edilen ............ lira duruşma avukatlık parasının karşıtarafa yükletilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine20.11.<strong>1990</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/15509Karar No : 1993/17401Tarihi : 26.11.1993Đlgili Kanun : 1475 s.K. 9. md.ÖZÜ : Yaz tatili nedeniyle işyerinde faaliyet durdurulup davacıya ücretsizizin verildiğine göre, işverenin bu davranışını haksız bularak, askı süresiiçinde kendiliğinden işyerine gelip gitmiş olması davacıya ücret veikramiye isteme hakkı vermez.


DAVA: Davacı, ikramiye ve ücret alacağının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı, davalıya ait işyerinde çalışmakta iken, 1.6.1992 tarihindenitibaren ücretsiz izne çıkarıldığını ve bu durumun 15.9.1992 tarihine kadarsürdüğünü, kendisinin kadrolu ve sürekli işçi olduğunu, tek yanlı ücretsiz izinuygulamasını kabul etmeyerek işyerine gidip geldiğini ve mesai cetvelini deimzaladığını ileri sürerek, 3,5 aylık süreye ilişkin ücret ve ikramiye alacağınındavalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı ise, işyeri olan Üniversitenin yaz tatiline girmesi nedeniyledavacının çalıştığı bölümün faaliyetinin durduğunu, bu nedenle kendisineücretsiz izin verildiğini savunmuştur.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, davacının çalıştığı işyerindeyaz tatili nedeniyle faaliyetin durdurulduğu ve davacıya bu nedenle1.6.1992 gününden itibaren ücretsiz izin verildiği anlaşılmaktadır. Buna göre,davacının iş aktinin işveren tarafından askıya alındığının kabulü gerekir.Davacının, işverenin bu davranışını haksız bularak, askı süresi içinde kendiliğinden,işyerine gelip gitmiş olması da, kendisine, işverence fiilen çalıştırılmadığıbu süre için ücret ve ikramiye talep hakkı vermez. Davacı, işvereninaskıya alma işlemini haksız gördüğü takdirde, askı süresi sonuna kadar beklemedeniş aktini feshedebilir ve yasal koşullar gerçekleştiği takdirde de kazandığıhakları isteyebilir.Yukarıda açıklanan nedenlerle, davanın reddine karar vermekgerekirken kabulü isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZUL-MASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 26.11.1993gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/13750Karar No : <strong>1995</strong>/34342Tarihi : 20.11.<strong>1995</strong>ilgili Kanun : 1475 s.K. 9. md.ÖZÜ : Hizmet akdinin belirsiz süreli olduğu kabul edildiğinde, bakiye süreiçin ücret ödenmez.


DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı ile ücret ve yıllık ücretli Đzin parasınınödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARAR : 1. Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2. Dosyadaki belge ve bilgilere göre davacı eksik ihbar ve kıdemödenmesi sebebi ile fark ihbar ve kıdem tazminatı ile sözleşmenin kalan süresiiçin ücret alacağı isteğinde bulunmuştur. Davalı ihbar tazminatını ödemiş vedavacıda ihbar tazminatını almış ve dava açıldıktan sonra ihbar tazminatıalacağından feragat etmiş bulunduğuna göre taraflar arasındaki son dönemeilişkin sözleşmenin süresi belirsiz olduğunun kabulü gerekir. Đhbar tazminatısüresi belirsiz sözleşmeler için sözkonusudur. Taraflar arasında bu konudauyuşmazlık bulunmadığına göre son çalışma döneminin süresi belirlisözleşmeye dayandığının kabulü ile bakiye süreye ilişkin ücret alacak isteğininhüküm altına alınması bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, peşin alanın temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 20.11.<strong>1995</strong>gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1989/7628Karar No : <strong>1990</strong>/118Tarihi : 15.01.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşandığı kocasıyla 25 gün sonratekrar evlenip 5 gün geçtikten sonra da evlenme nedeniyle kıdemtazminatını alarak işten ayrılan kadın işçiye ödenen kıdem tazminatı geriistenebilir.DAVA : Davacı, kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir. Hüküm, süresi içinde davacıavukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği konuşulupdüşünüldü:KARAR : Dosyadaki bilgilerden, davalının 16.03.1988 tarihinde şiddetligeçimsizlik nedeniyle boşandığı, bu boşanma tarihinden 25 gün sonrada11.04.1988 tarihinde boşandığı kocası ile tekrar evlendiği, evlenme tarihin-


den 5 gün sonra 16.04.1988 tarihinde iş aktini feshettiği ve işverence ĐşKanunu'nun 14. maddesi hükmü dikkate alınarak kendisine kıdem tazminatıödendiği anlaşılmaktadır.Davacı idare, davalının kanuna karşı hile kullandığını iddia ederekverdiği kıdem tazminatının istirdatını istemiştir. Borçlar Kanunu'nun 62.maddesinde, borçlu olmadığı şeyi ihtiyarı ile veren kimse, hataen kendisiniborçlu zannederek verdiğini ispat ettiği takdirde onu istirdata hakkı vardır.Olayda davalı boşandıktan 25 gün sonra aynı adamla tekrar evlenerek iş aktinifeshetmiştir. Gerçi bîr kimsenin boşandığı karı ve kocasıyla tekrar evlenmesimümkündür. Ancak, olayın cereyan tarzına göre, davalının davranışını buçerçevede de mütalaa etmek mümkün değildir. Kanunun verdiği hakkıkullanılırken, iyiniyetli olmadığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla davacı idareninborçlu olmadığı şeyi hataen verdiğinin ve bunu ispat ettiğinin kabulü gerekir. Ohalde istirdata karar vermek gerekir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,15.01.<strong>1990</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1989/7949Karar No : <strong>1990</strong>/9Tarihi : 15.01.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Devamlılık arzeden bir işte belirli süreli akidlerle ara vermedençalışılması akdin belirli olmayan sürekli hizmet akdine dönüştüğünügösterdiğinden, işçinin hizmet akdini sona erdirmesi halinde kıdemtazminatı istemesi mümkün değildir.DAVA : Davacı, kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmekledosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı işyerinde 2.11.1982 tarihinden itibaren belirli süreli sözleşmelerleçalıştırıldıktan sonra taraflar arasında son olarak 1.2.1988 ile31.12.1988 tarihleri arasını kapsayan sözleşme yapılmıştır. Davacı,22.12.1988 tarihinde işverene verdiği dilekçe ile sözleşme bitimi olan31.12.1988 tarihinden sonra çalışmayacağını, sözleşmeyi 31.12.1988 tarihiitibariyle feshettiğini bildirerek haklarının ödenmesini istemiştir, işveren isebuna karşılık çalışmasına ihtiyacı olduğunu belirterek 1.1.<strong>1990</strong> tarihinden iti-


aren tekrara sözleşme yapmak istediğini, bu nedenle iş akdinin feshini kabuletmediğini bildirmiştir. Her nekadar sözleşmeler süresi belirli olarak yapılmışise de, davacı sözleşmeler sonunda ara vermeden çalıştırıldığına göre vegördüğü işin devamlılık arzeden bir iş niteliğinde olduğuda dikkate alındığındahizmet akdinin süresi belirli olmayan sürekli hizmet akdine dönüştüğününkabulü gerekir. Bu durumda davacı hizmet akdini fesihte haklı olamayacağındankıdem tazminatına hak kazanamaz. Bir an için hizmet akdininbelirli süreli olduğu kabul edilse dahi davacı, işverenin hizmet akdini yenilemeisteğine rağmen akdi yenilemiyeceğini bildirmek suretiyle, hizmet akdini kendisisona erdirmiş sayılacağından ve olayda Đş Kanununun 16. maddesinedayanan bir fesihte söz konusu olmadığı cihetle bu bakımlardan da kıdemtazminatına hak kazanamaz. O halde kıdem tazminatı isteğinin reddine kararvermek gerekir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine15.01.<strong>1990</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1989/8421Karar No : <strong>1990</strong>/156Tarihi : 16.01.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Hizmet sözleşmesi devamsızlık nedeniyle feshedilen işçi, fesihtensonra gerçekleşen evliliğe dayanarak kıdem tazminatı isteyemez.DAVA : Davacı, kıdem tazminatı ile fazla çalışma parasının ödetilmesine kararverilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davacının hizmet akdi evlenme nedeniyle değil, devamsızlıktanĐş Kanununun 17/2. maddesinin ilgili fıkrasına göre feshedilmiştir. Budurum karşısında davacı fesihten sonra gerçekleşen evliliğe dayanan kıdemtazminatı isteyemez. Yazılı şekilde aksine hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.


SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA,16.01.<strong>1990</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/9157Karar No : <strong>1990</strong>/189Tarihi : 17.01.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. md., BK. 158. md.ÖZÜ : Belirli süreli hizmet akidlerinin feshinde ihbar tazminatı ödenmesigerekmez. Bu tür sözleşmelerde akdin süresinden önce feshedilmesihalinde sözleşmede öngörülen cezai şartın kalan süre dikkate alınarakhakkaniyete uygun bir miktara karar verilmesi gerekir.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı ile cezai şart ve yıllık ücretli izinparasının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Đhbar tazminatı 1475 sayılı iş Kanunu'nun 13. maddesine göresüresi belirli olmayan sürekli hizmet akitlerinin feshinde söz konusudur. Süresibelirli hizmet akitlerinin feshinde ise ihbar öneli, dolayısı ile ihbar tazminatıgerekmez. Bu husus gözönünde tutulmaksızın ihbar tazminatına karar verilmişolması doğru değildir.3 - Davacı 5 yıllık süresi belirli hizmet akdi ile istihdam edilmiştir.Bu sürenin yarısından fazlasını çalıştıktan sonra, hizmet akdi feshedilmiştir.Mahkemece sözleşmede öngörülen ................ TL. cezai şartın davacının çalıştığısüre ile bakiye sözleşme süresi oranlanarak .........................TL'ye karar verilmişise de, dosya içeriğine, olayın ceryan şekline göre kabul olunan bumiktar fazladır. Hakkaniyete uygun bir miktara karar vermek gerekir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA17.01.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1989/10447Karar No : <strong>1990</strong>/1505Tarihi : 15.02.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13, 14 ve 24. md.ÖZÜ : Mevsimlik işçi, yeni sezonda yasaya uygun biçimde yapılantebligata rağmen sezon çalışmasına gelmemişse ihbar ve kıdemtazminatına hak kazanamaz.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı ile ikramiye alacağının ödetilmesinekarar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altınaalmıştır.Hüküm, süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla;dosya incelendi, gereği, konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Davacının temyiz isteğinin süreden reddine ilişkin karar usul veyasaya uygun olduğundan davacının bu karara yönelik temyiz itirazı yerindedeğildir.2 - Davalının temyizine gelince:1987 yılı sezonuna işçileri davet için mahalli iki gazetede ikişerdefa, belediye hoparlörü ile üç gün ikişer defa ilanen duyuruda bulunduğu,ayrıca özel olarak tebligat yapıldığı, davacıya da özel olarak tebligat yapılmakistendiği, fakat davacının kendine göre sebeplerle tebellüğden imtina ettiğidosyadaki belgeler ve tanık sözleri ile sabit olmaktadır. Buna göre, 1475 sayılıiş Kanunu'nun 24. maddesinde öngörülen biçimde tebligat koşulunungerçekleştiği anlaşılmaktadır. Buna rağmen davacı sezon çalışmasınagelmemiştir. Bu durumda, ihbar ve kıdem tazminatına hak kazanamayacağından,bu isteklerin reddine karar vermek gerekir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,15.02.<strong>1990</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1989/11239Karar No : <strong>1990</strong>/2109Tarihi : 02.03.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Küçük çocuğuna bakmak için istifa ederek işyerinden ayrılan kadınişçi kıdem tazminatına hak kazanamaz.


DAVA : Davacı, kıdem tazminatı farkının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir. Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı işyerinde işe 23.9.1968 tarihinde girmiş, 17.7.1973 tarihinekadar çalıştıktan sonra bu tarihte işverene verdiği dilekçe ile küçük çocuğunabakmak için istifa ettiğini bildirerek ayrılmış, 9.3.1974 tarihinde aynı işyerinetekrar girmiş ve çalışmasını sürdürdükten sonra 1988 yılında emekli olmuştur.Đşveren, 9.3.1974 ile 1988 yılı arasındaki hizmet süresi için kıdem tazminatıödemiş, istifa ile sona eren önceki çalışması için ödeme yapmamıştır.Davacı, 1968 ile 1973 yılları arasındaki sürenin de kıdem tazminatıhesabına dahil edilmesi gerektiğini ileri sürerek fark kıdem tazminatı isteğindebulunmuştur.Mahkemece, davacının küçük çocuğuna bakması nedeniyle istifasıhaklı sebep olarak görülmüş ve tekrar işe alınmış olması da gözönündetutularak fark kıdem tazminatına karar verilmiştir.Ancak davacının küçük çocuğuna bakması için istifa etmesi, haklıbir nedenle fesih olarak kabul edilemez. Đş Kanunu'nda böyle bir durum haklıfesih nedenleri arasında gösterilmemiştir. Böyle olunca istifa ile sona erensürenin kıdem tazminatı hesabında değerlendirilmesi mümkün olmaz.Mahkemenin yazılı şekilde isteği kabul etmiş olması yasaya aykırı olup bozmayıgerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA,02.03.<strong>1990</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/2585Karar No : <strong>1990</strong>/2529Tarihi : 08.03.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : En yüksek mevduat faizi uygulanması sadece kıdem tazminatı içinsöz konusudur. Kıdem tazminatı dışındaki haklar için uygulanacak faizoranı yasal faizdir.DAVA: Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı ile ikramiye farkı alacağınınödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.


Hüküm süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmiş olmakladosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - En yüksek mevduat faizi uygulaması sadece kıdem tazminatıiçin söz konusudur. Kıdem tazminatı dışındaki haklar için uygulanacak faizoranı % 30 yasal faizdir. Faiz konusunda bu hususlar dikkate alınmaksızınhüküm tesisi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 08.03.1390gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/1102Karar No : <strong>1990</strong>/4424Tarihi : 04.04.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Đşyerinin devrinde eski işverenin kıdem tazminatından sorumluluğu,işçiyi çalıştırdığı süre ve devir esnasında işçinin aldığı ücretseviyesi ile sınırlıdır. Eski işverenin yeni işverenle birlikte kıdemtazminatının tamamından müteselsilen sorumlu tutulmuş olmasıisabetsizdir.DAVA : Davacı, ihbar, kıdem tazminatı ile ikramiye ve ücret alacağınınödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, isteği kısmen hükümaltına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı ........... A.Ş. avukatı tarafından temyizedilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre davalılardan (A)……………A.Ş. vekilinin aşağıdakibendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2 - Önceki işveren (A) ...................... Sanayi Ticaret A.Ş. işyerini1.9.1986 tarihinde son işveren diğer davalı (B) .............. A.Ş.'ye devretmiş vedavacı işçi devirden sonrada bu yeni işveren nezdinde çalışmasını sürdürmüştür.Davacının hizmet akti yeni işveren tarafından haksız olarak feshedildiğineücret ve ikramiye farkları onun tarafından ödenmediğine göre, buişçilik haklarından sadece son işverenin sorumlu tutulması gerekirken, öncekiişverenin de müteselsilen sorumlu tutulmuş olması doğru değildir.


3 - 1475 sayı Đş Kanununun 14. maddesinin 2. fıkrasına göre,işyerini devreden önceki işverenin kıdem tazminatından sorumluluğu, işçiyiçalıştırdığı süre ve devir esnasındaki işçinin aldığı ücret seviyesi ile sınırlıdır.Mahkemece bu hüküm gözetilmeden, işyerini devreden davalı (A) ………….A.Ş.'nin son işverenle birlikte kıdem tazminatının tamamından müteselsilensorumlu tutulmuş olması isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan hükmün yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMA-SINA, 04.04.<strong>1990</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/1331Karar No : <strong>1990</strong>/5126Tarihi : 18.04.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Geç ödenen kıdem tazminatı için hükmedilen faizin tediyesindeayrıca faiz yürütülemez.DAVA :istemiştir.Davacı, kıdem tazminatı farkının ödetilmesine karar verilmesiniYerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Dava, kıdem tazminatının bir bölümünün geç ödenmesi nedeniylegecikme faizi istemine ilişkindir. Borçlar Kanununun 104. maddesininson fıkrasına göre geçmiş günler faizinin tediyesinde, temerrüt sebebiyle faizyürütülmez. Buna rağmen, mahkemenin hüküm altına aldığı kıdem tazminatıfaizine ayrıca dava tarihinden itibaren % 30 yasa! faize hükmetmiş olması,hatalı olup bozmayı gerektirir ise de, bu yanlışlığın düzeltilmesi yenidenyargılamayı gerektirmediğinden HUMK'nın 438. maddesi uyarınca hükmündüzeltilerek onanması uygun görülmüştür.SONUÇ : Temyiz olunan kararın hüküm fıkrasının birinci bendinde yazılı (davatarihi 12.12.1988 tarihinden itibaren yürütülecek % 30 kanuni faizi ile birlikte)sözlerinin hükümden çıkarılmasına, hükmün bu şekilde düzeltilmesine vehükmün bu düzeltilmiş şekliyle ONANMASINA, 18.04.<strong>1990</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/4384Karar No : <strong>1990</strong>/7523Tarihi : 19.06.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. md,ÖZÜ : Đşçinin ihbar tazminatı dışında 13/son'a göre ayrıca tazminat talepedebilmesi için işverenin kötü niyetle hareket etmiş olması yada başkacagerektirici bir nedenin bulunması gerekir.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı, boşta geçen süreler karşılığı ve yıllıkücretli izin parasının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davacı, davalı bankanın kambiyo şubesinde görevli iken, adıusulsüz bir işe karışmış ve bu nedenle iş akti 14.5.1982 tarihinde feshedilmiştir.Hakkında açılan kamu davası süre yönünden ortadan kaldırılmıştır.Ceza Mahkemesi'nde mütalaasına başvurulan bilirkişi, davacının usulsüz işlemlerleilgili belgelerle rumuz ve parafının bulunduğunu ancak imza yetkisininolmadığını bu sebeple sorumluluk yüklenilemeyeceğîni bildirmiştir.Davacı, 9.10.1986 tarihinde açtığı bu dava ile fesihten 1.12.1984tarihine kadar boşta geçen süre için uğradığı zarar karşılığı ücret ve ücretebağlı haklarını istemiştir.Mahkemece bilirkişiye yaptırılan hesap sonucuna göre 20.7.1982ile 1.12.1984 tarihleri arası için gerçekleşen ücret ve ücrete bağlı haklara kararverilmiştir.Gerçekten 1475 sayılı Đş Kanunu'nun 13'üncü maddesinin sonfıkrasına göre işçinin ayrıca tazminat isteme hakkı vardır. Ancak, bunun içinişverenin kötüniyetle hareket etmiş olması ya da başkaca gerektirici bir nedeninbulunması gerekir. Davada, olayın oluş tarzına göre işverenin ihbar vekıdem tazminatı dışında, fesihten sonraki boşta geçen süre için herhangi birtazminat ödemesini gerektiren sebepler yoktur. Davacının çalışması belirlisüreli hizmet aktine de dayanmamaktadır. Süresi belirli olmayan sürekli hizmetakti ile çalışmıştır. Bütün bu durumlar itibariyle boşta geçen süreye ait isteğinreddine karar vermek gerekir.S0NUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeplerden BOZUL-MASINA, 19.06.<strong>1990</strong> gününde oyçokluğuyla karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/4520Karar No : <strong>1990</strong>/7631Tarihi : 21.06.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13, 14, 41, 42 ve 54. md., ile 818 s. BK. 126. md.ÖZÜ : Đhbar ve kıdem tazminatı dışındaki işçilik hakları 5 yıllık zaman aşımınatabidir.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı, bayram, hafta ve gene! tatil gündelikleri ileasgari ücret farkının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmekle; dosyaincelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılarla toplanan delillere ve kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyizitirazları yerinde değildir.2 - Davalı, fazlaya ait kısım için açılan ek davada süresinde zamanaşımıdefinde bulunmuştur. Borçlar Kanunu'nun 126. maddesine göre, ihbar ve kıdemtazminatı dışındaki işçilik hakları beş yıllık zamanaşımına tabidir. Mahkemece, sadeceasgari ücret farkı için zamanaşımı gözönünde tutulmuş fakat yıllık ücretli izin, hafta tatiliücreti bakımından bu konu üzerinde durulmamıştır. Ek dava 16.2.<strong>1990</strong> tarihinde açılmışolduğuna göre 16.2.1985 tarihinden sonra gerçekleşmiş olan izin ve hafta tatiliücretlerine ve buna ilave olarak söz konusu işçilik hakları için ilk dava ile talep edilenmiktarlara karar vermek gerekir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda belirtilen nedenle BOZULMASINA,21.06.<strong>1990</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/7006Karar No : <strong>1990</strong>/7675Tarihi : 21.06.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13, 14 ve 16/11. md.ÖZÜ : Đşverenin bir işyerinden diğerine nakledilen işçi, yeni işine devam etmemeksuretiyle iş akdini zımnen fesh etmiş sayılacağından ihbar tazminatı talep edemez.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı ile ikramiye alacağının ödetilmesine kararverilmesini istemiştir.


Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmekledosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü;KARAR : 1 - Dosyadaki yazılarla toplanan delillere ve kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davacı, işverenin bir fabrika işyerinden diğer bir fabrikadakiişyerine verilmiştir. Fakat davacı, iş şartlarının esaslı bir tarzda değiştirilmişolması nedeniyle yeni işyerine gitmemiş, eski işyerine gelerek beklemiştir,Đşveren ise disiplin kurulu karan uyarınca davacının iş aktini devamsızlıktanfesh etmiştir. Davacı feshin haksızlığını ileri sürerek kıdem tazminatı ve diğerişçilik hakları yanında ihbar tazminatı da istemiştir. Mahkemece fesih haklıgörülmeyerek ihbar tazminatına da karar verilmiştir. Ancak, ceryan şekline vebelirtilen duruma göre olayda davacının feshi söz konusudur. Zira davacı yeniişine devam etmemek suretiyle iş akdini zımnen fesh etmiş olmaktadır. Budurum karşısında ayrıca işverenin feshi hukuki bir sonuç doğurmaz, işşartlarının esaslı bir şekilde değişikliği de bir gerçek olarak ortaya çıkmaktadır.Buna göre davacı fesihte haklıdır. Đşçinin haklı nedenle feshinde ise, işKanunu'nun 16/II.bendin ilgili fıkrasına göre bildirimsiz fesih söz konusu olacağındanihbar tazminatı isteyemez. O halde ihbar tazminatı isteğinin reddigerekir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZUL-MASINA, 21.06.<strong>1990</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/4588Karar No : <strong>1990</strong>/7673Tarihi : 21.06.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : 3008 sayılı Đş Kanununun 1. maddesine göre; fikri faaliyeti bedenifaaliyetine üstün olan işçiler, Đş Kanunu anlamında işçi değildirler. Bunedenle, Đş Kanununa dayanan hak iddiasında bulunamazlar.DAVA : Davacı, davalıya sehven ödenen kıdem tazminatının geri alınmasınakarar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, davanın reddine karar vermiştir.Hüküm, süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:


KARAR : 3008 sayılı Đş kanununun 1. maddesine göre; fikri faaliyeti bedenifaaliyetine üstün olan işçiler, Đş Kanunu anlamında işçi değildirler. Bu nedenleĐş Kanununa dayanan hak iddiasında bulunamazlar. Dolayısı ile iş Kanununadayanarak kıdem tazminatı isteyemezler. Her ne kadar 1475 sayılı işKanununun 14. maddesinin değişik hükmüne göre kamu kuruluşlarındanemekli olan işçinin evvelce T.C. Emekli Sandığı Kanununa tabi olarak geçmişhizmeti kıdem tazminatında nazara alınabilmekte ise de, bu yasada açık hükümolması nedeniyledir. Borçlanılan askerlik hizmetinin kıdem tazminatıhesabında nazara alınması ise, yasanın yorumu sonucu Yargıtay içtihatları ilekabul edilmiştir. Oysa, 3008 sayılı iş Kanununun dönemindeki fikir işçilerininhizmet süreleri için kıdem tazminatı verileceğine dair herhangi bir yasa hükmüolmadığı gibi bu yolda bir Yargıtay Đçtihadıda mevcut değildir. Bu itibarla,kıyaslama ile 3008 sayılı Kanun dönemindeki fikir işçiliği için Đş Kanununadayanılarak kıdem tazminatı verilebileceğinin kabulü doğru değildir. Davalının12.8.1967 tarihinden önceki çalışması fikri faaliyete dayandığına göre, sözüedilen döneme ait kıdem tazminatına hak kazanamaz. Bu itibarla belirtilendönem için davalıya ödenen kıdem tazminatının istirdadı isteğinin yazılı şekildereddi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMA-SINA, 21.06.<strong>1990</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/9229Karar No : <strong>1990</strong>/9809Tarihi : 11.09.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. md.ÖZÜ : Çok sayıda işçi çıkarılıp, çıkarılanların yerine çok sayıda işçialındığına göre kötünîyetin araştırılması gerekir.DAVA :istemiştir.Davacı, ihbar ve kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesiniYerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmekle dosyaincelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılarla toplanan delillere ve kararın dayandığıkanuni gerektirici sebeplere göre davalının tüm temyiz itirazlarının reddine,2 - Davacının temyizine gelince;26.3.1989 tarihinde belediye seçimleri yapılmıştır. Tanıklar seçimdensonra 30.6.1989 tarihinde rakam da vererek çok sayıda işçi çıkarıldığını,3.7.1989 tarihinde ise, çıkarılanların yerine yine çok sayıda yeni işçi


alındığını söylemişlerdir. Gerçekten durum böyleyse davacının hizmet aktininfeshinin kötüniyete dayandığının kabulü gerekir. O halde bu konuda gerekliaraştırma tamamlandıktan sonra kötüniyet tazminatı isteği hakkında bir kararvermek gerekir. Yeterli araştırma, inceleme ve değerlendirme yapılmadankötüniyet tazminat isteğinin reddine karar vermek isabetsiz olup bozmayıicabettirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA,11.09.<strong>1990</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/5890Karar No : <strong>1990</strong>/9679Tarihi : 27.09.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14 ve 26. md.ÖZÜ : Đş Kanununa göre kıdem tazminatı hesabında gözönünde tutulmasıgereken son ücret kavramı, işçilikteki hizmet akdinin feshi veya sonaerdiği tarihteki ücreti ifade eder.DAVA : Davacı, kıdem tazminatı ile yıllık ücretli izin parasının ödetilmesinekarar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındakalan temyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davacının işçilikteki hizmet akdinin sona erme tarihi işçiliktensözleşmeli personel statüsüne geçtiği 15.7.1988 tarihidir. Bu itibarla kıdemtazminatı hesabında 15.7.1988 tarihindeki tavan sınırının gözönünde tutulmasıgerekir. Sözleşmeli personel statüsünde çalışmakta iken ayrıldığı 14.7.1989tarihindeki tavan sınırına göre hesap yapılması yanlıştır. Keza yıllık izinücretinin hesabında da işçilikteki hizmet akdinin sona erdiği tarihin dikkatealınması gerekir. Zira Kanundaki son ücret kavramı işçilikteki hizmet akdininfeshi veya sona erdiği tarihteki ücreti ifade eder.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 27.09.<strong>1990</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/12432Karar No : <strong>1990</strong>/12654Tarihi : 29.11.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Yaşlılık, emeklilik veya malûllük aylığı yahut da toptan ödemealmak amacıyla hizmet akdini sona erdiren işçiye kıdem tazminatıödenebilmesi için kuruma müracaat etmiş olduğunu işverenebelgelemesi şarttır. Đşverenin kıdem tazminatı ödeme yükümlülüğübu belgenin kendisine verildiği tarihten itibaren başlar.DAVA : Davacı, kıdem tazminatının geç ödenmesi nedeniyle faiz alacağınıntahsiline karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır. Hüküm süresi içindedavalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereğikonuşulup düşünüldü:KARAR : 1475 sayılı Kanunun 14. maddesinin 1. bendinin 4. fıkrası hükmüncehizmet akdini bağlı bulundukları kanunla kurulan kurum ve sandıklardanyaşlılık, emeklilik veya malûllük aylığı yahut toptan ödeme almak amacı ilefesheden işçinin aynı Kanunun 3. bendi gereğince kendisine aylık bağlanmasıiçin yaşlılık sigortası bakımından bağlı bulunduğu kuruma veya sandığamüracaat etmiş olduğunu, işverene belgelemesi şarttır. Đşverenin kıdemtazminatı ödeme yükümlülüğü fesihten itibaren geriye gitmemek kaydı ile bubelgenin kendisine verildiği tarihten itibaren başlar. Faiz ödeme yükümlülüğüde belgenin verildiği tarihten itibaren geçen süre için sözkonusu olur.Dosyadan bu belgenin davalıya verildiği ve verilmişse, hangi tarihte verildiğianlaşılmamaktadır. Bu husus üzerinde durulup belgenin verildiği tarih tespitedilmeden fesih tarihinden itibaren faize hükmedilmiş olması doğru değildir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda belirtilen nedenle BOZULMASINA,29.11.<strong>1990</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULUEsas No : <strong>1990</strong>/9-322Karar No : <strong>1990</strong>/467Tarihi : 10.10.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. ve 14. md.ÖZÜ : Đşçinin raporlu olduğu dönemde açıklanan hizmet akdinin feshiiradesi rapor süresi içinde hukuki sonuçlarını doğurmaz. Fesih ancakrapor süresinin bitiminde gerçekleşmiş olur.


DAVA : Davacı, taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılanyargılama sonunda; Đzmir 2. Đş mahkemesince davanın reddine dair verilen4.12.1989 gün ve 1989/458 D. 829 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekilitarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 20.3.<strong>1990</strong> gün ve<strong>1990</strong>/69-3148 sayılı ilamı ile; (...Davalı işveren hizmet aktinin feshi iradesinidavacının raporlu olduğu süre içinde açıklamıştır. Rapor süresi içinde fesihhukuki sonuçlarını doğurmaz, ancak rapor süresinin bitiminde fesih gerçekleşmişolur. Bu itibarla davacı fesihden sonra geçen 8 günlük süreye ait kıdemtazminatı farkını isteyebilir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geriçevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki karardadirenilmiştir.KARAR : Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresindetemyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereğigörüşüldü:Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak vekanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk GenelKurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken,önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararıbozulmalıdır.SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının ÖzelDaire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K'nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, 10.10.<strong>1990</strong> gününde oybirliği ile kararverildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/9141Karar No : 1991/173Tarihi : 17.01.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. md.ÖZÜ : Đstifa dilekçesini işverene veren işçi onun muvafakati olmaksızınistifadan vazgeçemez.DAVA : Davacı, ücret alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.


2 - Davacı, belirli süreli sözleşme ile, gemide mühendis olarakçalışmak üzere istihdam edilmiştir. Gemi seferde iken, ortaya çıkan arızayıgiderememiş ve bu durum karşısında gemi süvarisine istifa ettiğini bildirirdilekçeyi vermiştir. Hizmet akdini istifa şeklinde fesih yolundaki iradesi böyleceişveren vekiline ulaşmıştır. Fesih bozucu yenilik doğuran bir hak olup karşıtarafa ulaşmakla hukuki sonuçlarını doğurur ve bundan karşı tarafın muvafakatiolmaksızın vazgeçilemez. Olayda her ne kadar teleksle bildirilen durum üzerinemerkezden istifanın durdurulması ve görevine devam etmesi bildirilmişsede,bunun geminin seferde bulunması nedeni ile bir tedbir mahiyetinde olduğuanlaşılmaktadır. Esasen kısa bir süre sonra gemiye merkezden yeni birmühendis gönderilmiş ve yeni mühendis tarafından arıza giderilmiş vedavacının hizmetine gerek kalmamıştır. Olayın bu şekilde oluşması davacınınistifasının kabul edilmediği ve hizmet akdinin devam ettiği anlamına gelmez.Sonuç itibariyle davacının hizmet akdi gereğini yerine getirememesi sebebiyleakdin kendisi tarafından feshedildiğinin kabulü ve dolayısı île sözleşmebakiyesi ücret isteğinin reddine karar verilmesi gerekir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZUL-MASINA, 17.01.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/9495Karar No : 1991/308Tarihi : 21.01.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Kıdem tazminatı bakımından hizmet süresinin hesabında, özelişyerinde geçen daha önceki hizmetin belediyede geçen daha sonrakihizmetle birleştirilmesi mümkün değildir.DAVA : Davacı, işe başladığı tarihin tesbiti ile kıdem tazminatı farkıödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalılar avukatları tarafından temyiz edilmekledosya incelendi; gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Dosyadaki yazılarla toplanan delillere ve kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Dosyadaki SSK yazısında davacının 1.8.1973 ile 30.9.1973tarihleri arasında özel bir işyeri olan ...... Kollektif Şirketi'nde çalıştığının yazılıolduğu görülmektedir. Esasen davacı dava dilekçesinde davalı belediyeyeilk girişinin 1.10.1973 tarihinde olduğunu ileri sürerek istekte bulun-


muştur. Şu halde kıdem tazminatı hesabında başlangıç tarihi 1.10.1973 olmak gerekirken daha geriye giderek............Ticaret Kollektif Şirketi'nin işyerindeki çalışması da dahil edilmek suretiyle hesap edilen miktara kararverilmesi usul ve yasaya aykırı olup bu yön bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZUL-MASINA, 21.01.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/12816Karar No : 1991/374Tarihi : 22.01.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md., BK. 126. md.ÖZÜ : Kıdem tazminatı dışındaki işçilik haklarında zamanaşımı süresi,beş yıldır.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı, fazla çalışma ve yıllık ücretli izinparasıyla diğer sosyal haklardan doğan alacağının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde duruşmalı olarak davalı avukatı tarafındantemyiz edilmiş ise de; HUMK.nun 438. maddesi uyarınca duruşma isteğininmiktardan reddine ve incelemenin evrak üzerine yapılmasına karar verildiktensonra dosya inceledi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davalı yasal süre içinde zamanaşımı savunmasında bulunduğuhalde bu hususun dikkate alınmamış olması doğru değildir. Kıdemtazminatı dışındaki işçilik hakları B.K.nun 126. maddesi uyarınca 5 yıllık zamanaşımınatabidir ve bu sürenin dava tarihinden geriye doğru hesap edilmesigerekir.3 - Servis ücreti iddiası gerçekleşmediği, bu nedenle bilirkişi de birhesap yapmadığı halde servis ücretine karar verilmiş olması doğru değildir.4 - Ayrı ayrı emek ve gayret sarfını gerektirmeyen dava adedinazara alınarak avukatlık ücret tarifesinin 4/2 maddesi gereğince davacı tarafatakdir olunan Avukatlık ücretinden indirim yapılması gerekirken indirimyapılmamış olması keza doğru değildir.


SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeplerle BOZUL-MASINA, 22.01.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/9452Karar No : 1991/365Tarihi ; 22.01.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. ve 17/III. md.ÖZÜ : Đşyeri ile ilgili olmayan bir suçtan dolayı mahkûm olup tutuklanmak,işçiyi çalışmaktan alıkoyan zorlayıcı sebep olarak kabul edilipkıdem tazminatına hükmedilmesi gerekir.DAVA : Davacı, kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmekledosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARAR : Davacı işyeriyle ilgili olmayan bir suçtan dolayı mahkûm oluptutuklanmıştır. Bunun üzerine işverene dilekçe vererek, mahkûm olduğu içinişe gelemeyeceğini bildirip kıdem tazminatı istemiştir. Đşveren ise bu dilekçeyialınca davacının kaydını kapatmıştır.Mahkeme gerek davacının ve gerekse davalının istemini iş akdininfeshi niteliğinde görmeyerek hizmet akdinin fesh edilmemiş olduğu gerekçesiyledavayı reddetmiştir. Mahkemece davacının başvurusu istifa niteliğindegörülmediğine göre işverenin davacının kaydını kapatması iş akdininanılan sebepten dolayı işverence feshi anlamını taşır. Böyle olunca 1475 sayılıĐş Kanunu'nun 17. md. III.bendindeki şartlar gerçekleşmiş olacağından kıdemtazminatını hükmetmek gerekir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZUL-MASINA, 22.01.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No ; 1991/5209Karar No : 1991/7829Tarihi : 30.04.1991ilgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : 1 - Hizmet akdi sonraki işveren zamanında feshedildiğine göreişyerini devreden önceki işveren ihbar tazminatından sorumlu tutulamaz.


2 - Önceki işveren kendi süresi ve devir tarihindeki ücret seviyesiylesınırlı olmak üzere devralan işverenle kıdem tazminatındansorumlu olur.DAVA : Taraflar arasındaki ihbar ve kıdem tazminatının ödetilmesi davasınınyapılan yargılaması sonunda; ilâmda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarınfaiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresiiçinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalılar avukatınca istenilmesiüzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabî olduğu anlaşılmış ve duruşmaĐçin 30.4.1991 salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdıgönderilmişti. Duruşma günü davalılardan ............... A.Ş. adına kimse gelmedi.Diğer davalılar adına Avukat .....................…… ile karşı taraf adına Avukatları.............ve.............. geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatlarınsözlü açıklamaları dinledikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi,gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Đşyeri adi ortaklıktan iflasına karar verilen Anonim Şirkete eldeğiştirmiştir. Hizmet aktinin feshi sözü edilen AŞ. tarafından gerçekleştirilmiştir.Bu durumda önceki işveren adi şirket ortaklan ihbar tazminatındansorumlu tutulamaz.3 - 1475 sayılı Đş Kanununun 14 ncü maddesinin 2. fıkrası hükmünegöre önceki işveren kıdem tazminatının kendi süresi ve o tarihteki ücretseviyesiyle sınırlı olmak üzere sorumludur. Sonraki işveren dönemindensorumlu değildir. Bu nedenle tüm süre için hesaplanan kıdem tazminatındanmüştereken ve müteselsilen sorumlu tutulması doğru değildir. Önceki işveren kendi süresine ait kıdem tazminatını ödediğini ileri sürmüştür. Gerçektenböyle bir ödeme varsa önceki işveren hakkındaki kıdem tazminatı isteğininreddî gerekir.SONUÇ : Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebepten dolayıBOZULMASINA, davalılar yararına takdir edilen................ lira duruşma avukatlıkparasının karşı tarafı yükletilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istekhalinde ilgiliye iadesine 30.04.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/9747Karar No : 1991/596Tarihi : 28.01.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. md.ÖZÜ : Toplu Đş Sözleşmesindeki "gerekli bir sebep olmaksızın iştençıkartılanlara bir brüt maaş tutarında tazminat ödenir" hükmü, niteliğiitibariyle haksız fesih tazminatıdır. Diğer bir ifade ile bu tazminat ihbaröneli tazminatıdır. Bu durumda işçi lehine olan tazminatödenir.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı ile sosyal yardımlardan doğanalacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakladosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının tüm temyiz itirazları ile davacınınaşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davacı işyerinde uygulanan 9. dönem Toplu Đş Sözleşmesinintarafların sorumluluğu başlığını taşıyan 11. maddesinin "gerekli sebep olmadıkçaTGS. üyesi işten çıkarılamaz. Çıkarıldığı takdirde yasal hakları 13.madde hükümlerine göre derhal ödenir. Ancak yargı organlarınca gerekli birsebep olmaksızın çıkarıldığı saptanırsa işveren yasal hakları dışında (212 sayılıyasaya tabi olanlar için kıdem tazminatına esas her meslek yılı için) çıplakbrüt bir maaş tutarında tazminatı TGS. üyesine ayrıca ödenir" denildikten sonrabunu takip eden fıkrasında da "haksız fesih tazminatı ile bu maddeye göreverilecek tazminatın hangisi işçi lehine ise sadece bu tazminat TGS üyesineverilir" denilmektedir.Maddenin bu düzenleniş biçimine göre TGS üyesi işten çıkarıldığıtakdirde TĐS'nin13. maddesine göre, yasal haklan derhal ödenecektir.Sözleşmenin13. maddesinde öngörülen yasa! hak kıdem tazminatı başlığınıtaşımaktadır. Şu halde işveren işten çıkardığı TGS üyesine kıdem tazminatınıderhal ödeyecektir. Davacıyı işten çıkaran işveren kıdem tazminatını ödemiştir.11. maddenin 2. fıkrasında ise, gerekli bir sebep olmaksızın iştençıkarıldığı yargı organlarınca tespit edilen TGS üyesine her hizmet yılı içinayrıca brüt bir maaş tutarında tazminat ödeneceği kararlaştırılmıştır. Niteliğiitibariyle bu tazminat haksız fesih tazminatıdır. Diğer bir ifade ile sözleşmenin14. maddesinde öngörülen ihbar önellerine ait ücret tutarındaki tazminatı.Đşte sözleşmenin 11. maddesinin 3. fıkrasına göre haksız fesih tazminatı


ile, diğer bir anlatımla 14. maddedeki ihbar önellerine ait ücret tutarındakitazminat ile 11. maddenin 2. fıkrasına göre her meslek yılı için belirlenen brütbir maaş tutarındaki tazminattan hangisi işçi lehine ise, lehine olan tazminatödenecektir. Davalı davacıya ihbar tazminatını da ödemiştir. Đhbar tazminatınıödemekle işten çıkarmanın gerekli bir sebebe dayanmadığını da kabul etmişdurumdadır. Bu itibarla her meslek yılı için brüt bir maaş tutarındaki tazminatödenen ihbar tazminatından fazla ise aradaki farkın davacıya ödenmesigerekecektir. O halde, her iki tazminat hesaplanıp, davacı lehine fark oluştuğutakdirde o miktara karar verilmelidir. Yazılı şekilde bu isteğin reddi doğrudeğildir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 28.01.1991 günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/6303Karar No : 1991/10729Tarihi : 30.01.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. md.ÖZÜ : Taahhüt edilen inşaat işinin tamamlanmış ve işyeri kapatılmış vebütün işçilerin işine son verilmiş bulunmasına göre, davacının işyeritemsilcisi olması sebebiyle işyerinde bırakılmasının bir anlamı ve gereğikalmadığından toplu iş sözleşmesindeki sıraya riayet olunmamasıtazminat ödenmesini gerektirmez.DAVA : Davacı, TĐS gereğince ödenmesi gereken tazminatın tahsiline kararverilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARAR : Davalı işveren taahhüdünde bulunan ............................. ....'tesi TıpFakültesi Hastane Đnşaatı işini tamamladıktan sonra tüm işçilerini işbitiminedeni ile tazminatlarını vermek suretiyle işten çıkarmış ve işyerinde mühendis,daktilo ve teknik eleman gibi bazı elemanları bırakmıştır.Davacı işten çıkarmada işverenin TĐS'deki sıraya riayet etmediğini,kendisinin işyeri sendika baştemsilcisi olduğunu, mühendisten dahi sonraçıkarılması gerektiğini bildirerek TĐS'de öngörülen 20 aylık ücret tutarındakitazminatı istemiştir, istek mahkemece aynen kabul edilmiştir.


Belirtmek gerekir ki davacının gördüğü işle, işyerinde bırakılanelemanların yaptıkları ve yapacakları işler birbirinden farklıdır, işverenin işyerindebıraktığı elemanların işverenin daimi nitelikteki elemanları olduğuanlaşılmaktadır. Bütün işçilerin işine son verildiğine ve işin bitimi nedeni ileişyerinin kapatıldığının ilgili yerlere bildirildiğine göre artık davacının işyeritemsilcisi olması nedeni ile işyerinde bırakılmasının bir anlamı ve gereğininkalmamış olması gerekir. Nitekim bu tazminatı öngören TĐS'nin 7/E.b. maddesindeaçıkça, işin hitamı ve işyerinin kapanması halinde bu hükmün uygulanmayacağıbelirtilmiştir.Bu nedenlerle isteğin reddine karar vermek gerekirken kabulüisabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 30.01.1931 günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/9562Karar No : 1991/1347Tarihi : 07.02.1931Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. md.ÖZÜ : Belirli süreli hizmet sözleşmesinin feshinde, ihbar tazminatınınödenmesi sözkonusu değildir.DAVA : Davacı, ihbar tazminatı ile hizmet sözleşmesinden doğan tazminatınödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, isteği kısmen hükümaltına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmekledosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılarla toplanan delillere ve kararın dayandığıkanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındakalan temyiz itirazları yerinde değildir.2 - Đhbar tazminatı 1475 sayılı Đş Kanununun 13. maddesinde öngörüldüğüüzere süresi belirli olmayan sürekli hizmet akitleri için sözkonusudur.Süresi belirli hizmet akitlerinin feshinde ihbar tazminatı gerekmez. Bunarağmen ihbar tazminatına karar verilmiş olması bozmayı gerektirir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA,07.02.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/11218Karar No : 1991/2414Tarihi : 18.02.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14 ve 35. md.ÖZÜ : Emekli olup, kıdem tazminatını alarak işten ayrılan işçinin tekrar aynıişyerinde çalışmaya başladıktan sonra hizmet akdinin feshinde, sadece ikincidefa çalışmaya başladığı tarihten itibaren kıdem tazminatı hesaplanması gerekir.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı ile fazla çalışma parasının ödetilmesine kararverilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakladosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektiricisebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarıyerinde değildir.2 - Davacı, bağlı bulunduğu SSK'dan yaşlılık aylığı almak amacı ilehizmet akdini feshetmiş ve gerçekten o tarihte SSK'ca kendisine yaşlılık aylığıbağlanmış, işveren tarafından da emeklilik tarihine kadar gerçekleşen kıdem tazminatıödenmiştir. Emekli olduktan sonra aynı işyerinde işçi olarak çalışmasını sürdürmüş ve1988 yılına kadar çalıştıktan sonra akdi feshedilmiştir. Bu durumda davacı ancak emekliolduktan sonraki çalışma süresi için kıdem tazminatı isteyebilir. Kıdem tazminatı ödenenemeklilikten önceki çalışma süresi kıdem tazminatı hesabına dahil edilerek yenidenhesap yapılamaz. Mahkemenin bu hesap tarzını benimseyerek ve emekli olduğu tarihteödenmiş olan kıdem tazminatını mahsup ederek hüküm kurmuş olması doğru değildir.Kıdem tazminatı ödenen sürenin birleştirilmek suretiyle hesap yapılması ve ödemenintenzili sadece işverenin daha az kıdem tazminatı ödemek amacı ile hareket etmişolması hali için söz konusudur. Olayda işverenin böyle bir amaç ve davranışı yoktur. Buitibarla davacının sadece emekli olduktan sonraki çalışma süresi için kıdem tazminatıhesap edilerek bu süre için bulunan miktara karar vermek gerekir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA,18.02.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/11416Karar No : 1991/2573Tarihi : 19.02.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Belirli süreli hizmet akdinin sona ermesinden sonra sözleşmeyiyenilemeyeceğini ve istifa ettiğini bildiren işçi, kıdem tazminatı alamaz.DAVA : Davacı, kıdem tazminatı ile ücret alacağının ödetilmesine kararverilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındakalan temyiz itirazları yerinde değildir.2 - Hizmet aktinin sözleşme sonunda yenilenemeyeceğini ve istifaettiğini davacı bildirdiğine göre, kıdem tazminatı alamaz. Bu husus gözönündetutulmaksızın kıdem tazminatına karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA,19.02.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/14206Karar No : 1991/2900Tarihi : 26.02.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Yurt dışına gitmek için istifa suretiyle işten ayrılmak, kıdemtazminatını gerektirmeyen fesih sebeplerindendir.DAVA : Davacı, taraflar arasındaki kıdem tazminatı ile yıllık ücretli izinparası ve ücret alacağının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda;ilâmda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde……..temyizenincelenmesi davalı avukatınca istenilmesi üzerine………….dosya incelendi,gereği konuşulup düşünüldü:


KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davacının 1966 ile 1973 tarihleri arasına ilişkin hizmet akdininyurtdışına gitme amacıyla istifa suretiyle sona erdiği bizzat kendisinin davadilekçesindeki açıklamasıyla sabittir. Đş aktinin istifa suretiyle sona ermesikıdem tazminatını gerektirmeyecek fesih sebeplerindendir. Bu itibarla anılansürenin kıdem tazminatında nazara alınması doğru değildir.3 - Davacının 1973-1982 tarihleri arasında ise davalıya ait işyerindeçalışmadığı anlaşılmaktadır. Esasen bu husus taraflar arasında uyuşmazlıkkonusu değildir. Buna rağmen 1973 ile 1982 tarihleri arasındaki süreninde kıdem tazminatı hesabına dahil edilmesi Yasa'ya aykırıdır.4 - Đstek dışına çıkılarak talepten fazlaya hüküm kurulması yanlıştır.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, 26.02.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/1275Karar No : 1991/3125Tarihi : 28.02.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Đşçinin bir işyerinde çalışırken, aynı süre içinde değişik işverenlerinişyerlerinde de kısmi çalışmış olması kıdem tazminatına hakkazanma bakımından sonucu değiştirmez.DAVA : Davacı, ihbar, kıdem tazminatı, fazla çalışma ve yıllık ücretli izinparası ile yan ödeme ve ücret alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakladosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının tüm temyiz itirazları ile davacınınaşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2 - Dosyadaki bilgi ve belgelerden davacının davalıya ait işyerinde1.3.1987 tarihinde çalışmaya başladığı, 22.1.1989 tarihine kadar çalışmasınısürdürdüğü anlaşılmaktadır. Davacı, 1.10.1987 tarihinden hizmet aktininsona erdiği 22.01.1989 tarihine kadar aynı süre içinde bir başka işyerindede çalışmıştır. Bu durumda taraflar arasındaki hizmet akti ilişkisinin


1475 sayılı Đş Kanunu'nun 14'üncü maddesinde kıdem tazminatı için öngörülen bir yıllıksüreyi doldurduğunun kabulü gerekir. Aynı süre içinde değişik işverenlerin işyerlerindekısmi çalışmış olması bu sonucu değiştirmez. Bu yön gözetilmeden yazılı şekildekıdem tazminatına ilişkin isteğin reddine karar verilmiş olması doğru değildir.3 - Davacının 1.3.1987 tarihinden 1.10.1987 tarihine kadar sadecedavalıya ait işyerinde çalıştığı süre için şayet normal çalışmanın üstünde fazlaçalışmaları olmuşsa, bunların da tespit edilerek gerçekleşecek fazla çalışma parasınınhüküm altına alınması gerekirken, karar yerinde yazılı gerekçe ile reddedilmiş olmasıyasaya aykırıdır.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA,28.02.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/2725Karar No : 1991/3146Tarihi : 01.03.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. md.ÖZÜ : Belirli süreli hizmet akdinin feshinde ihbar tazminatı gerekmez.DAVA : Davacı, ihbar tazminatı, ikramiye ve cezai şart alacağının ödetilmesine kararverilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmekle dosyaincelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılarla toplanan delillere ve kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyizitirazları yerinde değildir.2 - Đhbar tazminatı 1474 sayılı Đş Kanunu'nun 13. maddesine göre süresibelirli olmayan sürekli hizmet akitlerinin feshi için söz konusudur. Süresi belirli olanhizmet akitlerinin feshinde ihbar tazminatı gerekmez. Bu husus dikkate alınmaksızınihbar tazminatına karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.3 - Davalıya çıkarılan ihtarname kendisine tebliğ edilemediğine göre,daha önceki bir tarih için temerrüt gerçekleşmemiştir. Bu durumda 5.10.1987 davatarihinden itibaren faize karar vermek gerekir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA,01.03.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/11898Karar No : 1991/3195Tarihi : 04.03.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Borçlanılan askerlik süresinin kıdem tazminatında nazara alınmasıişçinin kamu kuruluşundan emekli olması şartına bağlıdır.DAVA : Davacı, kıdem tazminatı farkının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Borçlanılan askerlik süresinin kıdem tazminatında nazara alınmasıişçinin kamu kuruluşundan emekli olması şartına bağlıdır. Emeklilik dışındakifesihlerde borçlanılan askerlik süresi kıdem tazminatı hesabına dahil edilemez.Yargıtay içtihadları bu yöndedir. Olayda davacılar murislerinin ölümündendolayı kıdem tazminatı istediklerine göre belirtilen koşul gerçekleşmemişolduğundan isteğin reddi gerekir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,04.03.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/8107Karar No : 1991/8821Tarihi : 08.03.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Toplu iş sözleşmesinde her sene Ağustos ayı içinde yakacakyardımı ödenmesi öngörüldüğüne ve yakacak yardımı ödenmeden hizmetakdi feshedildiğine göre, işçiye yakacak yardımının ilişkin bulunduğuyılın çalıştığı süreyle orantılı kısmının ödenmesi gerekir.DAVA : Davacı, noksan ödenen ihbar ve kıdem tazminatları ile ödenmeyenyakacak bedeliyle kullandırılmayan izin ücretin tahsiline karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmekledosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:


KARAR : 1 - Dosyadaki yazılarla toplanan delillere ve kararın dayandığıkanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındakalan temyiz itirazları yerinde değildir.2 - Toplu iş sözleşmesi 1.1.1989 tarihinden itibaren 31.12.<strong>1990</strong>tarihine kadar iki yıl için yapılmıştır. Sözleşmenin 46. maddesinde her sözleşmeyılı için Ağustos ayı içerisinde ödenmek üzere yakacak yardımı öngörülmüştür.Hizmet akdinin feshinde yakacak yardımı ödenmemiştir.Sözleşmedeki bu düzenlemeye göre, davacıya, ilişkin bulunduğu yılın çalıştığısüreyle orantılı olmak üzere yakacak yardımı hesap edilip ödenmesi gerekir.Bu husus gözetilmeksizin o yıla ait yakacak yardımının tamamının hükümaltına alınması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda belirtilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine 08.03.1991 günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/12679Karar No : 1991/5897Tarihi : 14.03.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. md.ÖZÜ : Haklı nedenle feshin ispatı işverene aittir.DAVA : Davacı, ihbar tazminatı, bayram, hafta ve genel tatil gündelikleri ileyıllık ücretli izin parasının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, davanın reddine karar vermiştir.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davalı işveren, davacının iş aktinin haklı nedenle derhal feshinigerektiren bir hususu ispat etmiş değildir. Bu durumda gerçekleşecek olanihbar tazminatına karar vermek gerekirken yazılı şekilde bu isteğin reddi doğrudeğildirSONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA,14.03.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/12364Karar No : 1991/5988Tarihi : 18.03.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13 ve 16/II md.ÖZÜ : Đşçinin bildirimsiz fesih hakkını kullanarak hizmet akdini feshetmesindeihbar tazminatı ödenmez.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşuldu düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davacı, dava dilekçesinde hizmet aktinin Đş Kanunu'nun 16.maddesi gereğince kendisi tarafından feshedildiğini bildirmiştir. Toplanandelillere göre de hizmet akdinin 16. maddeye göre davacı tarafından feshedildiğianlaşılmaktadır.Böyle olunca davacı ihbar tazminatına hak kazanamayacağındanbu isteğin reddi gerekirken aksine hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZUL-MASINA, 18.03.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/2595Karar No : 1991/6272Tarihi : 21.03.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. md.ÖZÜ : Đstifa ederek işten ayrılan işçi, bildirim öneline uymakla yükümlüdür;aksi takdirde, ihbar tazminatı ödemek zorunda kalır.DAVA : Davacı, icra takibine yapılan itirazın iptali ile ikramiye, ücret alacağı,fazla çalışma parasının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.


Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davalı işçi, davacı bankada takriben 5 yıl çalıştıktan sonra işvereneverdiği 28.01.1988 tarihli dilekçe ile 1.2.1988 tarihi itibariyle hizmet ak-tinifeshetmiştir. Fakat 2.2.1988 tarihinde istifadan vazgeçtiğini bildirerek istifadilekçesini geri istemiştir. Bu istek üzerine işveren istifa dilekçesini davalıyaiade etmiş ve davalı çalışmaya devam etmiştir. Bu çalışması sırasında22.4.1988 tarihli dilekçe ile 25.4.1988 tarihi itibariyle tekrar istifa ettiğini bildirmişve bu tarihte de işyerinden ayrılmıştır.Đstifası Đş Kanunu'nun 13. maddesinegöre gerçekleşmiş bulunduğuna göre hizmet süresi itibariyle Kanun'daöngörülen önele uyması gerekirdi. Oysa önel vermemiştir. Buna göre işvereneönele ilişkin ücret tutarında tazminat ödemesi icap eder. Bilirkişi olayı yanlışdeğerlendirmiştir. Mahkemece de yanlış değerlendirme yapılmıştır. Esasenkararın gerekçe kısmında davalının davacıya bildirimde bulunmadığı kabuledilmektedir. Buna rağmen aksine hüküm kurulmuştur. Kanun'da yazılı öneleilişkin isteğe karar vermek gerekir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMA-SINA, 21.03.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/12842Karar No : 1991/6567Tarihi : 26.03.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. md.ÖZÜ : Đşveren işçiyi çalıştırmak zorunda değildir, buna mecbur tutulamaz.Mevsimlik işlerde de işçiyi yeni mevsim çalışmasına davet etmeyezorlanamaz.DAVA : Davacı, eski işine davet edilmesine ve ikramiye diliminin ödetilmesineve işe davet edilmesi gerektiğinin tespitine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme işe davet edilmesi gerektiğinin tespitine ve ikramiyedilimi alacağının reddine karar vermiştir.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmekledosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı davalıya ait işyerinde mevsimlik işçi olarak çalıştığını, sonçalışmasının 8.4.1988 ile 14.12.1988 tarihleri arası için yapılan hizmet aktinedayalı olduğunu, bu sözleşme bittikten sonra, yeni mevsim çalışma-


sına davet edilmesi gerektiğini, bu davetin yapılmadığını bildirerek, yenimevsim çalışması için işe davet edilmesi gerektiğinin tespitine karar verilmesiniistemiştir.Mahkemece, aynen istek gibi karar verilmiştir.Ancak belirtmek gerekir ki, işveren işçiyi çalıştırmak zorunda değildir.Buna mecbur tutulamaz. Mevsimlik işlerde de işçiyi yeni mevsim çalışmasınadavet etmeye zorlanamaz. Şayet işveren işçisine, işvermekten imtinaediyorsa ve giderek yeni mevsim çalışmasına davet etmiyorsa, bununhukuki sonuçları ancak bir eda davasına konu edilebilir.Anılan şekilde bir tespitdavası dinlenemez. Bunda davacının bir hukuki yararı yoktur. Bu nedenledavanın reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde tespite karar verilmişolması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA,26.03.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/573Karar No : 1991/7096Tarihi : 02.04.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. md.ÖZÜ : Kötü niyet tazminatına hükmedilen hallerde ayrıca ihbartazminatına hükmedilemez.DAVA : Taraflar arasındaki kıdem ve kötüniyet tazminatının ödetilmesidavasının yapılan yargılaması sonunda; ilâmda yazılı nedenlerle gerçekleşenmiktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmünsüresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı avukatıncaistenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmışve duruşma için 2.4.1991 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kâğıda gönderilmiştir. Duruşma günü davalı adına avukat .................... ile karşı taraf adına..........geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi, gereğikonuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılarla toplanan delillerle ve kararın dayandığıkanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındakalan temyiz itirazları yerinde değildir.2 - 1475 sayılı Đş Kanunu'nun 13. maddesinin sondan bir öncekifıkrasına göre kötü niyet tazminatı ihbar önellerine ait ücretlerin 3 katı tutarıolarak hesaplanır. Kötüniyet tazminatına hükmedildiği takdirde de ayrıca ih-


ar tazminatına karar verilemez. Bu durumda ferdi hizmet aktinde öngörülenihbar öneline ait ücretin 3 katı tutarı hesaplanmak ve bundan davalının ödediği56 gün karşılığı ücret tutarı tenzil edilmek ve kötüniyet tazminatı olarakbakiyesine karar verilmek gerekir. Hükme dayanak yapılan bilirkişi raporundaise önce bu şekilde kötüniyet tazminatı hesaplanıp ödenen 56 gün karşılığıdüşülmüş fakat bununla yetinilmeyerek ayrıca ihbar öneline ait bir hesap dahayapılmış ve ondan da 56 gün karşılığı tenzil edilmiş ve her iki hesap bakiyesitoplamına karar verilmiştir. Böylece hem ihbar önelinin 3 katı tutarı kötüniyettazminatının, hem de önelin 1 katı tutarına karar verilmiş olmaktadır. Buşekildeki hesap ve hüküm tesisi az önce açıklanan kurala aykırıdır.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA,02.04.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/3567Karar No : 1991/8134Tarihi : 06.05.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Fesih yapıldıktan sonra işçinin emekli olduğu tarihe kadarçalışmadan boşta geçen süre, kıdem tazminatı hesabında dikkatealınmaz.DAVA : Davacı, kötüniyet ve kıdem tazminatı farkı ile manevi tazminat vekazanç kaybı ücret alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakladosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davacının tüm temyiz itirazları ile davalınınaşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davacının hizmet akti 24.1.1981 tarihinde feshedilmiştir.Böylece fesih gerçekleşmiştir. Feshin gerçekleşmesinden sonraki davacınınemekli olduğu tarihe kadar boşta geçen sürenin kıdem tazminatı hesabındanazara alınması mümkün değildir. Zira fesih ile hizmet akdi son bulmuştur.Boşta geçen süre için tazminata hükmedilmiş olması o sürenin kıdem tazminatındadeğerlendirilmesini gerektirmez. Zira, her ikisinin hukuki sebepleribirbirinden farklıdır. Davacının daha önce 1981 yılına kadar çalışmaları içinaçtığı dava sonunda kıdem tazminatını aldığı da anlaşılmaktadır. Bu olay da


fesihten sonraki süre için kıdem tazminatına hak kazanılmayacağının ayrıca birdelilidir. Bu isteğin reddi gerekir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMA-SINA, 06.05.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULUEsas No : 1991/9-148Karar No : 1991/245Tarihi : 08.05.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. md.ÖZÜ : Hizmet sözleşmesinin derhal feshi durumunda bildirim önellerininhizmet süresine eklenmesi ve sözkonusu sürede gerçekleşecek hakların,ihbar ve kıdem tazminatına yansımasından söz edilemez. Toplu işsözleşmesiyle bunun aksini öngören hükümlerin getirilmesi, hukukengeçersizdir.DAVA : Taraflar arasındaki "kıdem, ihbar tazminatı, TĐS'den doğan diğeralacaklar" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Ankara 4. işMahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 8.11.<strong>1990</strong> gün ve1989/402-<strong>1990</strong>/3324 sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesiüzerine; Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 22.1.1991 gün ve <strong>1990</strong>/12877,1991/402 sayılı ilamı ile, (...her nekadar tefhim tarihine göre davalıda 8 günlüktemyiz süresini geçirmişse de tefhim olunan kısa karar HUMK.nun 381 ve 388.maddesindeki unsurları taşımadığından ve tebliğinden itibaren süresi içindetemyiz edildiğinden temyizinin süresinde olduğunun kabulüyle yapılaninceleme sonunda:Davacı doğumdan sonra 6 haftalık doğum iznini kullandıktansonra 2.11.1989 tarihine kadar hekim raporları almak suretiyle istirahatlikalmıştır. Rapor bitiminde, 2.11.1989 tarihinde işyerine gelmiştir. Đşveren aynıgün tazminatını vermek suretiyle iş akdini feshetmek istemiş, fakat davacıfesih yazısını tebellüğ etmekten imtina etmiştir. Aynı gün emzirme izniistemiş, emzirme izni verilmeyince vizite kağıdı talep etmiş, vizite kağıdı daalamayınca özel bir doktora giderek toplam 17 günlük iki defa rapor almıştır.Bu arada işveren fesih yazısını 2.11.1989 günü noterlik aracılığıyla tebliğe çıkarmış,bu tebligat davacıya 15.11.1989 tarihinde yapılmıştır. Görülmektedirki işveren fesih iradesini 2.11.1989 tarihinde açıklamış, davacı fesihten haberdarolmuş, fakat fesih yazısını tebellüğden imtina etmiştir.Böylece fesihbeyanı 2.11.1989 tarihinde davacıya ulaşmış ve feshin hukuki sonuçlarıaynı gün hasıl olmuştur. Davacının içeriğini bildiği halde fesih yazısını tebellüğdenimtina etmesi iyiniyet kurallarıyla bağdaşmaz. Doğumdan sonra 6 aylıksüre ile günde 2 saat olmak üzere verilmesi gereken emzirme izninin de do-


ğumdan sonraki 6 haftalık doğum izninin bitiminden itibaren 2'şer saatintoplamını oluşturan gün süresi olarak hesaplanması gerekir. Ne var ki davacıbu süreyi de aşacak şekilde rapor almıştır. Bu durumda artık emzirme süresininraporunun bitiminden itibaren başlaması gerekeceğinin kabulü isabetliolamaz. Kaldıki, emzirme izninin raporun bitiminden işverenin iradesi dışındahemen ve kendiliğinden başlayacağı da düşünülemez. Buna göre feshinraporun bitiminde ve emzirme izninin gerçekleşmesinden önce yapıldığınınkabulü gerekir.Öte yandan raporların içeriğinden bunların doğum iznisüresinin artırılması niteliğinde olmadığı da görülmektedir. Hastalığın başkabir sebebe ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Açıklanan bütün bu sebeplerdendolayı davacının iş akdinin 2.11.1989 tarihinde sona erdiğinin kabulü gerekirve bu tarih esas alınmak suretiyle doğan haklara karar verilmeli, doğmayanhaklar ise reddedilmelidir. Bu hususlar gözetilmeksizin yazılı şekilde hükümtesisi isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekleyeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.KARAR : Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresindetemyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereğigörüşüldü.Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak vekanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle, akdifesih bildirimi bozucu, yenilik doğurucu irade açıklamasıdır. Her nekadar akdinfeshinde bildirimi düzenleyen iş Kanununun 13. maddesinde hizmet akdinin,işleyen süresine göre feshin muayyen müddetler sonunda gerçekleşeceğibelirtilmişse de, aynı maddenin c fıkrasının 2. bendinde, işverenin, işçinin ihbarönellerine ait ücretini peşin vermek suretiyle, hizmet akdini feshedebileceğihükme bağlanmıştır.Somut olayda da davalı işveren akdi feshettiğini bildirdiği tarihitibariyle, davacının tüm yasal haklarını ödemeye hazır olduğunu açıklıklabelirtmiş durumdadır. Hukuk Genel Kurulunun 24.6.1983 gün ve 257/748 sayılıkararında da açıklandığı üzere, derhal fesih durumunda, bildirim önellerininhizmet süresine eklenmesi ve bu süre içerisinde gerçekleşecek hakların, ihbar,kıdem tazminatlarına yansımasından söz edilemez. Bu esasa aykırı olarakToplu Đş Sözleşmesine konulmuş hükümler geçersizdir.Bu itibarla HukukGenel Kurulunca da aynen benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmakgerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı-dır.Direnme kararıbozulmalıdır.SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının ÖzelDaire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA,08.05.1991 gününde oyçokluğuyla karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/607Karar No : 1991/8314Tarihi : 10.05.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Đşyerinde işlenen suçtan kaynaklanan ceza davası af nedeniyledüşse ve işçi yeniden işe alınsa bile, ihtilaflı süre için kıdem tazminatıödenmez.DAVA : Davacı, kıdem tazminatı farkının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmekledosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARAR : Davacı hakkındaki isnat olunan suçtan dolayı görülen ceza davasınınaf kanunu nedeniyle ortadan kaldırılmış olması ve sonraki yıllarda tekrarişe alınması ihtilaflı sürenin kıdem tazminatı hesabında nazara alınması içinsebep teşkil etmez. Davacıya isnat olunan eylem, işyerinde işlenmiştir. Fesihsebebine ve dosya münderecatına göre isteğin reddine karar verilmesigerekirken yazılı şekilde kabulü isabetsiz olup bozmayı icap ettirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZUL-MASINA, 10.05.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/451Karar No : 1991/8352Tarihi : 13.05.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13 ve 14. md.ÖZÜ : Emekli olup, kıdem tazminatını aldıktan sonra işyerinde çalışmasınısürdüren işçi için bu durum yeni bir hizmet akdi niteliğindedir.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı ile ikramiye ve yıllık ücretli izinparasının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmekledosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:


KARAR : 1 - Dosyadaki yazılarla toplanan delillere ve kararın dayandığıkanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındakalan temyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davacının emekli olup kıdem tazminatını aldıktan sonra işyerindeçalışmasını sürdürmüş olması, yeni bir hizmet akdine dayanır. Bu nedenleemeklilikten önceki süreye ilave edilerek kıdem tazminatı ve yıllık ücretliizin hesabı yapılamaz. Emeklilikten sonraki çalışma süresi ise bir yılıdoldurmadığına göre bu süre için kıdem tazminatına ve yıllık ücretli izine hakkazanamayacağından bu isteklerin reddine karar vermek gerekir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarda yazılı sebepten BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine 13.05.1991, gününde oybirliğiylekarar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/725Karar No : 1991/8693Tarihi : 20.05.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Toplu Đş Sözleşmesinde her yıl için Kurban ve RamazanBayramlarında verilmesi öngörülen bayram harçlığı süreklilik arzedenödemelerden olup, kıdem tazminatı hesabında dikkate alınmasıgerekir.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı farkı, kötüniyet ve manevi tazminat,ikramiye ve yakacak yardımı ile yıllık ücretli izin parası ve işsizlik tazminatınınödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARAR : Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.TĐS'de her yıl için Kurban ve Ramazan Bayramlarında verilmesiöngörülen bayram harçlığı daimilik arzeden ödemelerden olup, kıdem tazminatıhesabında nazara alınması gerekir. Daire <strong>kararları</strong> bu yöndedir. Buyönün gözetilmemiş olması bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA,20.05.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/1786Karar No : 1991/9198Tarihi : 03.06.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Askerlik süresinin kıdem tazminatı hesabına dahil edilmesimümkün değildir.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı, ücret farkı ile yıllık ücretli izinparasının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmekledosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılarla toplanan delillere ve kararın dayandığıkanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındakalan temyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davalı, kıdem tazminatı hesabına davacının muvazzaf askerliktegeçen hizmet süresinin de dahil edilmiş olduğunu bildirerek bilirkişi raporunaitiraz etmiştir. Gerçekten, dosyadaki yazılardan davacının 1982-1984yılları arasında muvazzaf askerlik hizmetini ifa ettiği anlaşılmaktadır. Askerliksüresinin kıdem tazminatı hesabına dahil edilmesi mümkün değildir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,03.06.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/2585Karar No : 1991/9360Tarihi : 06.06.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. md.ÖZÜ : Đş Kanunu'nda işçinin eski işine iadesini öngören herhangi birhüküm yoktur.Davacı, ücret farkı alacağının ödetilmesine karar verilmesini is-DAVA :temiştir.Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olduğundan,istek ve hüküm ileriye yönelik tespiti de içerdiğinden hükmün


kesinliğinden söz edilemeyeceği cihetle mahkemenin davalının temyiz dilekçesinihükmün kesin olduğundan söz ederek reddetmesi usul ve yasaya aykırıgörüldüğünden davalının sözkonusu karara ilişkin temyizi yerinde olduğucihetle mezkür kararın bozularak ortadan kaldırılmasına karar verilerektemyizen yapılan inceme ve müzakere sonucu gereği düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Đş Kanunu'nda işçinin eski işine iadesini öngören herhangi birhüküm yoktur. Bu nedenle davacının eski işine iadesine dair verilen karar usulve yasaya ve Yargıtay Đçtihadları' na aykırı olduğundan bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,06.06.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/10158Karar No : 1991/1030Tarihi : 12.06.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Sendika yöneticiliğinde geçen sürenin kıdem tazminatınınhesabında dikkate alınacağına dair sözleşme hükmü Đş Kanunu'nun 14.maddesinin buyurucu hükmüne aykırı olduğundan geçersizdir.DAVA : Davacı, fazladan ödenen kıdem tazminatının geri alınmasına kararverilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, sabit olmayan davayı reddetmiştir.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARAR : Borçlar kanununun 63 ncü maddesinde haksız olarak birşeyi istifaeden kimsenin bunun istirdatı zamanında elinden çıkmış olduğunu ispatettiği miktar nisbetinde red ve iadeyle mükellef olmadığı belirtilmiştir.Buradaki elinden çıkmış olma hali mal varlığında artma dışındaki harcamalarıgösterir. Mal varlığında artma varsa bu elden çıkmış olarak kabul edilemez.Mal varlığında, artma olmaksızın elden çıkmış olduğunun ispatı, buşeyi istifa eden kişiye aittir. Bu itibarla davada ispat yükü, davalı işçiye düşmektedir.Somut olayda davalı, istirdat davası konusu parayı eş ve çocuklarınınihtiyaçlarına harcadığını belirtmek suretiyle, mal varlığında artma dışındabir harcama yapmadığını açıkça bildirmiştir. Bu nedenle mahkemenin


Borçlar Kanununun 63 ncü maddesindeki hükme yanlış anlam vererek davayıred etmesi isabetsiz görülmüştür. Ayrıca davacı işveren bir kamu iktisaditeşebbüsüdür. Söz konusu toplu iş sözleşmesindeki sendika yöneticiliğindegeçen sürenin çalışılmış gibi sayılarak kıdem tazminatı hesabında gözönündetutulacağına dair düzenleme 1475 sayılı Đş Kanunun 2320 sayılı kanunladeğişik 14. maddesinin buyurucu kurallarına aykırıdır.Belirtilen nedenlerden dolayı davanın kabulüne karar verilmesigerekirken yazılı şekilde reddi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 12.06.1991 günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/6133Karar No : 1991/10073Tarihi : 01.07.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13 ve 14. md.ÖZÜ : Belirli süreli hizmet akdinin bitiminde ihbar tazminatı ödenmez.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir. Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılarla toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - 625 sayılı Kanun'a göre, yapılan birer yıllık sözleşmeler süresibelirli olan sözleşmeler olup, ard arda yapılmış olması süresi belirsiz sözleşmeniteliğini vermez. Böyle olunca, davacı ihbar tazminatına hak kazanamayacağındanbu isteğin reddi gerekir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,01.07.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/3406Karar No : 1991/10053Tarihi : 01.07.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : 1475 sayılı Đş Kanununun 14. maddesinin 6. fıkrası uyarınca, kıdemtazminatının T.C. Emekli Sandığı'na tabi olarak geçen hizmet süresine ait kısmıiçin ödenecek miktar, yaşlılık veya malullük aylığının başlangıç tarihinde T.C.Emekli Sandığı Kanununun yürürlükteki hükümlerine göre emekli ikramiyesi içinöngörülen miktardan fazla olamaz.DAVA : Davacı, davalıya fazla ödenen kıdem tazminatının tahsiline karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği reddetmiştir.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmekle; dosyaincelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı idare, davacı emekli olurken kendisine T.C. Emekli Sandığı'na tabiolarak geçen hizmet süresi için hataen işçilikte geçmiş gibi değerlendirilerek kıdemtazminatı ödendiğini bildirerek fazlaya ait ödeme için geri alma isteğinde bulunmuştur.Gerçekten 1475 sayılı Đş Kanununun 14. maddesinin 6. fıkrası uyarınca,kıdem tazminatının T.C. Emekli Sandığı'na tabi olarak geçen hizmet süresine ait kısmıiçin ödenecek miktar yaşlılık veya malullük aylığının başlangıç tarihinde T.C. EmekliSandığı Kanununun yürürlükteki hükümlerine göre emekli ikramiyesi için öngörülenmiktardan fazla olamaz. Bu hükme göre davacının T.C. Emekli Sandığı'na tabi olarakgeçen hizmet süresine ait tazminat, memuriyetteki hizmet süresi itibariyle tesbitedilecek derece ve kademesinin emekli olduğu tarihteki T.C. Emekli SandığıKanununun yürürlükteki hükümlerine göre karşılığı olan gösterge için öngörülen ikramiyekadar olması gerekecektir. Hükme esas alınan raporda ise bilirkişi aynı kanunmaddesinin 13. fıkrası hükmünce mütalâada bulunmuştur ki, bu fıkranın olay iledoğrudan bir ilişkisi yoktur. 13. fıkrada, işçiye ödenecek yıllık kıdem tazminatımiktarının tavanı gösterilmiştir. Đşçinin memuriyetteki derece kademesi karşılığıalabileceği ikramiye miktarı bu sınırın altında olabilir. Şu durumda az önce açıklananşekilde hesap yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanlış bilirkişiraporuna göre hüküm tesis edilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayıgerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınantemyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 01.07.1991 gününde oybirliğiyle kararverildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/10076Karar No : 1991/10197Tarihi : 02.07.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Fazlaya ait kısım için açılan davada, gerçekleşen kıdem tazminatındanbu miktarın mahsubu ile hüküm kurulması gerekir.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı ile yıllık ücretli izin parasınınödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmekledosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılarla toplanan delillere ve kararın dayandığıkanuni gerektirici sebeblere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındakalan temyiz itirazları yerinde değildir.2 - Önceki kısmi davada kıdem tazminatından …………TL.yekarar verildiğine göre fazlaya ait kısım için açılan bu davada, gerçekleşenkıdem tazminatından bu miktarın mahsubu ile hüküm kurulması gerekirken,…...TL. noksanı ile........... mahsup edilerek daha fazlaya hüküm kurulmuş olmasıyanlış olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarda yazılı sebepten BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 02.07.1991 günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/6238Karar No : 1991/10700Tarihi : 09.07.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. md.ÖZÜ : Süresi belirli hizmet akidlerinde, fesih süre bitiminden öncegerçekleşmiş olsa dahi, ihbar tazminatı gerekmez.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı, ücret alacağı ile yıllık ücretli izinparasının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.


Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmekledosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılarla toplanan delillere ve kararın dayandığıkanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındakalan temyiz itirazları yerinde değildir.2 - 625 sayılı Kanun hükmünce taraflar arasındaki sözleşme biryıllık belirli süreli hizmet sözleşmesidir. 1475 sayılı Đş Kanununun 13. maddesinegöre ihbar öneli ve önel verilmeyen hallerde önellere ilişkin ücret tutarlarındakitazminat ödeme zorunluluğu süresi belirli olmayan sürekli hizmetakidleri için söz konusudur. Süresi belirli hizmet akidlerinde fesih, sürebitiminden önce gerçekleşmiş olsa dahi ihbar tazminatı gerekmez. Đhbartazminatı isteğinin reddine karar vermek gerekir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, 09.07.1991 günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/6126Karar No : 1991/10066Tarihi : 10.07.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Đhbar ve kıdem tazminatı hesabında, davacının önceki kamukuruluşunda geçen hizmet süresinin, son kamu kuruluşundaki hizmetsüresi ile birleştirilmesi mümkün değildirDAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmekle;dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Đşçinin değişik kamu kuruluşlarında geçen hizmet sürelerinin birleştirilmesisuretiyle ihbar ve kıdem tazminatının ödenmesi, hizmet akdininson kamu kuruluşundan yaşlılık veya malûllük aylığına yada toptan ödemeyehak kazanması halinde mümkündür. Olayda, hizmet akdinin bu sebeplerdenherhangi biriyle değil, 1475 sayılı Đş Kanununun 13. maddesine görefeshedildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, ihbar ve kıdem tazminatı hesabındadavacının önceki kamu kuruluşunda geçen hizmet süresinin, son


kamu kuruluşundaki hizmet süresi ile birleştirilmesi mümkün değildir.Kuruluşlardan birinden diğerine geçerken nakle muvafakat edilmiş olmasıdurumu değiştirmez. Bu husus gözetilmeksizin hüküm tesisi usul ve yasayaaykırı olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, 01.07.1991 günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/6572Karar No : 1991/11352Tarihi : 09.09.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Davacının, çıraklık okulunda iken, yaz tatillerinde işçi olarakçalıştırılıp sigorta primi ödenen sürelerin kıdem tazminatı hesabındanazara alınması doğrudur.DAVA : Davacı, kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmekle;dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacının, çıraklık okulunda iken, yaz tatillerinde işçi olarak çalıştırılıp,sigorta primi ödenen sürelerin kıdem tazminatı hesabında nazaraalınması doğrudur. Bunun dışında kalan ve sonradan çıkarılan 3351 sayılıKanuna göre borçlanılan çıraklık okulunda geçen sürelerin kıdem tazminatıhesabına dahil edilmesi ise doğru değildir. Zira, çıraklık okulunda geçen sürelerhizmet akdine dayanmamaktadır. Daire içtihadı bu yönde oluşmuştur.O halde, 3351 sayılı Kanuna göre borçlanılan sürelere ait isteğinreddine karar vermek gerekir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,09.09.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/9879Karar No : 1991/11397Tarihi : 09.09.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. md.ÖZÜ : Davacının hizmet süresinin 2 yıl, 5 ay, 17 gün olduğu dikkatealınarak 1475 sayılı Đş Kanununun 13/A-C maddesi hükmünce 6 haftalıksüre için ihbar tazminatına hükmedilmesi gerekir.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı, bayram ve pazar gündelikleri ileücret alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davacı ve davalı avukatlarınca temyiz edilmekle;dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılarla toplanan delillere ve kararın dayandığıkanuni gerektirici sebeplere göre davalının tüm temyiz itirazları ile davacınınaşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davacının hizmet süresinin 2 yıl, 5 ay, 17 gün olduğu dikkatealınarak 1475 sayılı Đş Kanununun 13/A-C maddesi hükmünce 6 haftalık süreiçin ihbar tazminatına hükmetmek gerekirken yazılı şekilde 4 haftalık ihbartazminatına hüküm verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda ikinci bentte gösterilen nedenleBOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan kısmın ONANMASINA, temyizgiderinin temyiz edenlerden davalıya yükletilmesine, 09.09.1991 günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/7294Karar No : 1991/12306Tarihi : 18.09.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. md.ÖZÜ : 1475 sayılı Đş Kanununun 13/A maddesine göre ihbar tazminatı,süresi belirli olmayan sürekli hizmet akidlerinin feshinden önce durumundiğer tarafa bildirilmemesi halinde uygulanır.DAVA : Davacı, ihbar tazminatı, ücret alacağı ve yüzdelerden doğan alacağınınödetilmesine karar verilmesini istemiştir.


Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmekle;dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılarla toplanan delillere ve kararın dayandığıkanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındakalan temyiz itirazları yerinde değildir.2 - 1475 sayılı Đş Kanununun 13/A maddesine göre, ihbar tazminatısüresi belirli olmayan sürekli hizmet akidlerinin feshinden önce durumundiğer tarafa bildirilmemesi halinde uygulanır. Taraflar arasında 3.10.1986-3.10.1987 tarihleri arasını kapsayan belirli süreli hizmet sözleşmesi yapılmışve sürenin bitiminde sözleşme BK.nun 339/1. fıkrası uyarınca tarafların sükutuile aynı şartlarla bir yıl için yenilenmiştir. Bu durumda, belirli süreli hizmetakdinin sürenin bitiminden önce 22.6.1988 tarihinde davalı tarafından feshedilmiş olması nedeniyle ihbar tazminatı gerekmez. O halde, ihbar tazminatınailişkin isteğin reddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisiisabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMA-SINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, 18.09.1991 günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/9554Karar No : 1991/12803Tarihi : 01.10.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Bir işyerini devir alan işveren, işveren sıfatını iktisap etmemişse veişyerini bütün hak ve vecibeleri ile devir almamışsa, işçi, devredilenişyerinde çalıştığı süreye ilişkin ücret, Toplu Đş Sözleşmesi farkı, ihbar vekıdem tazminatını kendisinden talep edemez.DAVA : Taraflar arasındaki ihbar, kıdem tazminatı ile ücret ve toplu işsözleşmesinden doğan alacağın ödetilmesi davasının yapılan yargılamasısonunda; ilâmda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdanalınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalıolarak temyizen incelenmesi davalı Banka avukatınca istenilmesi üzerinedosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için1.10.1991 salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kâğıdı gönderilmişti.Duruşma günü davalı adına avukat…..ile karşı taraf adına avukat……………..geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlüaçıklamaları dinledikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi, gereğikonuşulup düşünüldü:


KARAR : Davacının çalıştığı . Tekstil Sanayi AŞ. ne ait fabrika müştemilatıve fabrikada bulunan makinalarla birlikte davalı……..Bankasına satılmışise de, bu satışın ........... Bankasının..............Sanayi AŞ.ne verdiği kredikarşılığının zamanında ödenmemesi nedeniyle fabrika ve müştemilatına konulanipoteğin paraya çevrilmesi için icraya başvurusu üzerine ihale yoluylagerçekleştiği, bu arada başka alacaklılar tarafından ihalenin feshi için davaaçıldığı, 1985 yılında açılan o davanın 1989 yılına kadar devam edip redlesonuçlandığı, ret kararının Yargıtaycada onanıp, tashihi karar talebide reddedilmeksuretiyle kesinleştiği, fabrika ve müştemilatının ihaleden sonra..........Bankasına hemen teslim ve tescilinin yapılamadığı, bu sebeble…………Sanayi AŞ.nin yeni makinalar almak suretiyle faaliyetini sürdürdüğü davacıyıda çalıştırmaya devam ettiği, ancak bu sırada adı geçen şirketin iflasınınistendiği ve ihalenin feshi davası kesin sonuca ulaştıktan sonra da …………….Sanayii AŞ.nin sonradan aldığı makinalar tefrik edilerek fabrika ve müştemilatının24.7.<strong>1990</strong> tarihinde atıl vaziyette ................... Bankasına teslim edildiği.......... Bankasının işyerini hiç bir suretle işletmeye açmadığı, teslimi müteakipalacağını temin bakımından fabrika ve müştemilatını satışa çıkardığı anlaşılmaktadır.Bu durumda, sözü edilen banka ve müştemilatının işyeri olarakdavalı………………Bankasına devir ve intikalinden yahut herhangi bir suretle eldeğiştirmiş olduğundan ............. Bankasının işveren sıfatını iktisap ettiğindenve işyerinin bütün hak ve vecibeleriyle devralındığından söz edilemez. Böyleolunca davalı………Bankası davacının…………Sanayii AŞ.de geçen hizmetiyleilgili ücret, toplu iş sözleşmesi farkı, ihbar ve kıdem tazminatından sorumlututulamayacağından davanın reddine karar vermek gerekir. Dahaönce bu konuda davanın reddine ilişkin olarak Đzmir 3. Đş Mahkemesince verilen kararlar da dairemizce onanmış bulunmaktadır.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeple BOZULMA-SINA, davalı yararına takdir edilen ............... lira duruşma avukatlık parasınınkarşı tarafa yükletilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliyeiadesine 01.10.1991 gününde oy birliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/8055Karar No : 1991/12993Tarihi : 10.10.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md., 2822 s.K. 42. md.ÖZÜ : Grevde geçen süreler kıdem tazminatı hesabında dikkate alınmaz.DAVA :istemiştir.Davacı, ihbar ve kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesini


Yerel mahkeme isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılarla toplanan delillere ve kararın dayandığıkanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındakalan temyiz itirazları yerinde değildir.2 - 2822 sayılı Toplu Đş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu'nungerek 42. maddesinin 5. fıkrası hükmüne ve gerek ondan önceki uygulamayagöre grevde geçen süre kıdem tazminatı hesabında dikkate alınamaz. Bunarağmen davacının grevde geçen süresinin kıdem tazminatı hesabına dahiledilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/8090Karar No : 1991/13007Tarihi : 10.10.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. md.ÖZÜ : Toplu Đş Sözleşmesinin 10. maddesine göre işçinin bir yıllık ücretitutarındaki tazminata hüküm verildiği taktirde, ayrıca 1475 sayılı ĐşKanununun 13. maddesine göre kötüniyet tazminatına karar verilemez.DAVA : Davacı, eski işine iadesine, bu mümkün olmadığı takdirde ihbar,kıdem ve kötüniyet tazminatı ile ikramiye ve yakacak yardımının ödetilmesinekarar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmekle;dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılarla toplanan delillere ve kararın dayandığıkanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındakalan temyiz itirazları yerinde değildir.2 - Toplu iş sözleşmesinin 10. maddesinde işçinin bir yıllık ücretitutarındaki tazminata hüküm verildiği takdirde, ayrıca 1475 sayılı Đş


Kanununun 13. maddesinin sondan bir önceki fıkrası uyarınca kötüniyettazminatına karar verilemez. Nitekim 2821 sayılı Sendikalar Kanununun 31.maddesinin son fıkrasında bir yıllık ücret tutarındaki tazminata karar verilmesihalinde Đş Kanunundaki kötüniyet tazminatının uygulanmayacağı açıklanmıştır.Bu husus gözönünde tutulmaksızın toplu iş sözleşmesinin 10. maddesindekitazminattan ayrı olarak kötüniyet tazminatına karar verilmesi doğru değildir.Haksız fesih nedeniyle sadece ihbar tazminatına karar vermek gerekir.3 - Davalı, davacının toplu iş sözleşmesinin 10. maddesine göreayrıca bir dava açtığını ve o davanın davacının lehine sonuçlandığını bildirmişve dosya numarasını da vermiştir. Sözü edilen dava dosyası celbedilip iddiave savunma çerçevesinde gerekli inceleme yapılmalıdır. Şayet, o davadaverilen karar kesinleşmişse, aynı olaya dayanılarak ikinci bir tazminatistenemeyeceğinin gözönünde tutulması gerekir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarda açıklanan sebeplerle BOZUL-MASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,10.10.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/11567Karar No : 1991/13949Tarihi : 06.11.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13 ve 14. md.ÖZÜ : Đşten çıkarma sırasına uyulmaması halinde, ihbar ve kıdemtazminatının üç misli olarak ödeneceğine dair Toplu Đş Sözleşmesihükmü cezai şart niteliğindedir.DAVA : Taraflar arasındaki, ihbar ve kıdem tazminatı ile yıllık ücretli izinparasının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilâmda yazılınedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıyaverilmesine ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesidavalı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabiolduğu anlaşılmış ve duruşma için 5.11.1991 salı günü tayin edilerek taraflaraçağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına Avukat............. ile ................... geldi. Karşı taraf adına kimse gelmedi. Duruşmayabaşlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonraduruşmaya son verilerek bırakılan günde dosya incelendi, gereği konuşulupdüşünüldü.KARAR : Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektiricisebeplere ve özellikle her ne kadar mahkemece TĐS'nin 20'nci maddesinde yeralan "işten çıkarmada yukarıdaki sıraya uyulmadığı taktirde işçiye ihbar


ve kıdem tazminatı işverence üç misli olarak ödenir" biçimindeki ibare kıdemve ihbar tazminatı niteliğinde görülüp kıdem tazminatı yönünden tavan sınırıgözetilerek bir indirim yapılmış ve TĐS'nin anılan kuralı yanlış yorumlanmış isede; anılan hüküm aslında cezai şart niteliğinde olduğu ve mahkemece sonucuitibariyle de ayrıca indirime de tabi tutulmuş olduğuna göre, davalı vekilinintemyiz itirazlarının reddi ile sonucu itibariyle doğru olan kararınONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine06.11.1991 gününde oyçokluğuyla karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/10506Karar No : 1991/15038Tarihi : 28.11.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Memur ve sözleşmeli personel statüsünde çalıştıktan sonraişçiliğe geçen kişinin kıdem tazminatına esas alınacak hizmet süresi,işçilikte geçen süreyle sınırlıdır.DAVA : Davacı, kıdem tazminatı farkının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davalı Banka Đktisadi Devlet Teşekkülü iken ve çalışan personel 657sayılı Devlet Memurları Kanununa ya da sözleşmeli personel statüsüne tabiiolarak çalışmakta iken sonradan Bakanlar Kurulunun 17.6.1987 tarih ve87/11914 sayılı kararı ile……….tüzel kişiliği devam etmek suretiyle özel hukukhükümlerine tabi bir AŞ. haline dönüştürülmüş ve geçici 1 nci maddesi ilepersonelle yapılmış sözleşmelerin süresiz hizmet akdi olarak yürürlüklerinisürdürecekleri, sözleşmeli olarak çalışmakta iken sözleşmeleri hizmet akdinedönüşen personelden, isteyenlerin sosyal güvenlik açısından T.C. EmekliSandığına tabi olanların sandıkla ilişkilerini sürdürebilecekleri hükmü getirilmiştir.Buna göre sözleşmeli olarak çalışan personel ile aradaki hukuki ilişki17.6.1987 tarihinden itibaren hizmet akdine dönüştürülmüş olmaktadır.Dosyadaki sicil özetinden davacının davalı bankada az önce sözü edilenBakanlar Kurulu Kararının yürürlüğe girdiği 21.8.1987 tarihine kadar 657 sayılıDevlet Memurları Kanunu ve sözleşmeli personel statüsüne tabi olarakçalıştığı ve Bakanlar Kurulu Kararının yürürlüğe girdiği tarihten itibarendehizmet akdine dayalı olarak çalışmasını sürdürdüğü anlaşılmaktadır. 657 sayılıKanuna ve sözleşmeli personel statüsüne tabi olarak çalıştığı sürelerde


işçi sayılması mümkün değildir, işçiliği ancak Bakanlar Kurulu Kararının yürürlüğegirdiği 21.8.1987 tarihinden itibaren söz konusu olur. Bu durumdadavacı ancak Bakanlar Kurulu Kararının yürürlüğe girdiği 1987 yılından sonrakiemekli olduğu tarihe kadar işçilikte geçen hizmet süresi için iş Kanununa görekıdem tazminatı isteyebilir. Ondan önceki süreler için Đş Kanununa dayanarakkıdem tazminatı isteyemez. O halde, işçilikte geçen 1987 yılından emekliolduğu tarihe kadar süre için kıdem tazminatı hesaplanıp bundan da aynısüreye isabet eden T.C. Emekli Sandığı ikramiyesi tenzil edildikten sonraaradaki farka karar vermek, fazlaya ait isteği ise, red etmek gerekir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 28.11.1991gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/14927Karar No : 1991/15010Tarihi : 28.11.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ ; Kıdem tazminatının hesabında yemek ücreti ve vasıta ücreti adıaltındaki ödemelerin fiili çalışma günleri için esas alınması sözkonusudur. Haftanın çalışılmayan günleri için yemek ve vasıta ücretininkıdem tazminatı hesabına dahil edilmesi doğru değildir.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmekledosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılarla toplanan delillere ve kararın dayandığıkanuni gerektirici sebeblere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındakalan temyiz itirazları yerinde değildir.2 - Bilirkişi tarafından genelde sözleşmelerde yemek ücreti ..............TL. gün, vasıta ücreti ........TL. gün olarak kabul edildiği belirtilerek bu miktarlar esas alınmak suretiyle kıdem tazminatı hesaplanmış ise de, fesih tarihiitibarı ile genelde toplu iş sözleşmeleriyle yemek parası.............. TL. gün,vasıtaücreti ise belediye otobüs bileti ücreti olarak kabul edilmektedir. Bu itibarlahesapta, yemek için ........TL. gün, vasıta ücreti olarak ta belediye otobüsü biletiücretinin esas alınması gerekir. Bundan başka sözü edilen ödemeler fiili


çalışma günleri için söz konusudur. Haftanın çalışılmayan günleri için, yani tatilgünleri için yemek ve vasıta ücreti verilmemektedir. Böyle olunca o ay içindeverilen yemek ve vasıta ücretinin kıdem tazminatı hesabında bir günlüğüneisabet eden miktarının tesbitinde o ayı oluşturan 30 güne bölünmesi gerekir.Bu hususun gözönünde tutulmamış olması da doğru değildir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 28.11.1991 günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/11080Karar No : 1991/16119Tarihi : 16.12.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. md.ÖZÜ : Đş akdi sendika üyeliği nedeniyle feshedilen işçi, bu nedenlekötüniyet tazminatı talep etmişse, mahkeme, talebi aşarak sendikaltazminat ödenmesine karar veremez.DAVA : Davacı, ihbar, kıdem ve kötüniyet tazminatı ile sosyal haklar veikramiye alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalılar avukatı tarafından temyiz edilmekledosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılarla toplanan delillere ve kararın dayandığıkanuni gerektirici sebeplere göre davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışındakalan temyiz itirazları yerinde değildir.2 - Öncelikle belirtmek gerekir ki davacı 2821 sayılı SendikalarKanunu'nun 31. maddesine göre tazminat istemiş değildir. Sendikaya üyeolması nedeni ile iş akdinin feshedildiğini ileri sürerek kötüniyet tazminatı istemiştir.Bu durumda iddia sabit olduğu takdirde sendikal tazminata değil,kötüniyet tazminatına karar vermek gerekir. Buna rağmen mahkemenin istekdışına çıkarak 2821 sayılı Sendikalar Kanunu'nun 31. maddesindeki tazminatakarar vermiş olması HUMK.'nun 74. maddesine aykırıdır. Bundan başkadavacı, kötüniyet varlığını da usulen ispat etmiş değildir. Bu bakımdan kötüniyettazminatı da istenemeyeceğinden sadece ihbar tazminatına karar verilmekleyetinilmelidir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarda gösterilen nedenle BOZULMASINA,16.12.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/10952Karar No : 1991/16202Tarihi : 17.12.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md., 3008 s.K.ÖZÜ : Đşçi olmaları nedeniyle. Çırak Okulunda okuyanlarla çıraklıkyapanlar, Đş Kanununa dayanarak bir hak iddia edemezler.1475 sayılı Đş Kanununa göre aynı kıdem süresi için bir defadanfazla kıdem tazminatı ödenmez.DAVA : Davacı, noksan ödenen kıdem tazminatının tahsiline karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmekledosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR :1 - 1965 tarihli…….Çıraklık Yönetmeliği ile,…………çıraklıklarına aitiç yönetmeliğin 5'inci maddesinde, çıraklık süresi 4 yıl olarak gösterilmiştir.Davacı 1965 ile 1.7.1969 tarihleri arasında çıraklık okulunda okumuş ve1.7.1969 tarihinden itibaren işçi olarak çalışmaya başlamıştır. Gerek 3008 sayılıve gerek 1475 sayılı Đş Kanunlan'na göre, çırak okulunda okuyanlar veçıraklar işçi değillerdir. Bu nedenle Đş kanunu'na dayanarak bir hak iddiasındabulunamazlar. Bu durumda davacı 1.7.1969 tarihinden öncesi için kıdemtazminatı talep edemeyeceğinden bu süreye ait isteğin anılan sebeptenreddine karar vermek gerekir.2 - Davacı, 1972 yılında askere gitmiştir. Muvazzaf askerlik hizmetiniifa için hizmet akdi feshedildiğinde, o tarihe kadar, işçilikte geçen hizmetsüresi için, kıdem tazminatı ödenmiştir. 1475 sayılı Đş Kanunu'nun 14'üncümaddesi hükmünce hizmet akdinin muvazzaf askerlik hizmeti dolayısıyla feshihalinde kıdem tazminatı ödenmesi gerekmektedir, Đşveren bu hüküm uyarıncakıdem tazminatını ödemekle kanun hükmüne uygun olarak hareket etmiştir.Aynı Kanun maddesinin 8'inci fıkrasına göre, aynı kıdem süresi için birdefadan fazla kıdem tazminatı ödenmez. Bu Yasa'nın amir hükmü olup, aksinedavranış cezai müeyyideyi gerektirir. Bu bakımdan toplu iş sözleşmesininödemenin avans olduğu şeklindeki hükmüne geçerlilik tanınamaz. Böyleolunca davacının 1972 yılından önceki işçilikte geçen hizmet süresinin kıdemtazminatı hesabına dahil edilmesi de mümkün olmayacağından sözü edilensüreye ait isteğinde reddi gerekir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarda yazılı sebepten BOZULMASINA,17.12.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/10981Karar No : 1991/16220Tarihi : 17.12.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Kısmi çalışmalarda kıdem tazminatı hesabı, çalışılan süreye göreyapılır.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır;Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmekledosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılarla toplanan delillere ve kararın dayandığıkanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındakalan temyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davacının 17.2.1986 ile 1.5.1988 tarihleri arasındaki dönemdedavalıya ait işyerinde her ay 15 günlük çalışması mevcuttur. Buna rağmen heray tam çalışmış gibi kıdem tazminatı hesabı yapılmış olması hatalı olupbozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarda açıklanan sebeple BOZULMASINA,17.12.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/11802Karar No : 1992/162Tarihi : 13.01.1992Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13 ve 14. md.ÖZÜ : Đhbar ve kıdem tazminatının hesaplanmasında, yıllık ücretli izin vefazla mesai ücreti çıplak ücret üzerinden hesaplanmalıdır.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı, fazla çalışma ve yıllık ücretli izinparası ile prim alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:


KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındakitemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Dosyadaki belgeye göre davacının aylık net………TL olarakbildirilen ücretinin içinde prim ve ikramiyenin dahil olduğu görülmektedir. Bunarağmen ihbar ve kıdem tazminatı hesabında bilirkişi tarafından ikramiyemükerrer olarak ücrete dahil edilmiştir. Bu bakımdan ihbar ve kıdem tazminatıyanlış bir biçimde hesaplanmıştır.3 - Yıllık ücretli izin hesabının çıplak ücretten hesaplanması gerekirkenbilirkişi izin ücretini de prim ve ikramiyenin dahil olduğu geniş anlamlıücretten hesaplamıştır ki, bu şekil hesapta yanlıştır.4 - Ücret alacağı içinde üçüncü bentteki durum aynen söz konusudur.Ücret alacağının da prim ve ikramiye düşüldükten sonra çıplak ücrettenhesabı gerekir.5 - Fazla mesainin de yine çıplak ücretten hesap edilmesi icapeder. Oysa giydirilmiş ücretten hesap edilmiştir.6 - Fazla mesai ücreti çalışılan sürenin tamamı için fesih tarihindekison ücretten hesap edilmiştir. Oysa çalıştığı dönemdeki değişen ücretleritespit edilerek ona göre hesap yapılması gerekir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan sebeplerle BOZUL-MASINA, 13.01.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/13132Karar No : 1992/675Tarihi : 28.01.1992Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Đşçinin 4/10195 sayılı Kararnameye tabi olarak çalıştığı süre,emeklilikte kıdem tazminatı hesabına dahil edilemez.DAVA : Davacı, kıdem tazminatı ile teminde güçlük zammı alacağınınödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunîgerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.


2 - 4/10195 sayılı Kararnameye tabi personel işçi niteliğinde sayılmaz.Davacı, 4/10195 sayılı Kararnameye tabi olarak çalıştığı sürede işçisayılamayacağına ve T.C. Emekli Sandığı Kanununa da tabi olmadığına göre,sözü edilen Kararnameye tabi olarak çalıştığı süre, 1475 sayılı Đş Kanununun14. maddesinin 4. fıkrası hükmünce, emeklilikte kıdem tazminatı hesabınadahil edilemez. Bu husus gözönünde tutulmaksızın, anılan sürenin kıdemtazminatına dahil edilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.3 - Teminde güçlük tazminatının müktesep hak teşkil etmeyeceği,gerek 1982, gerekse 1986 yılı yönetmelik ve yönetmelik eki kararlarda açıkçabelirtilmiştir. Davacı da tahsil durumu itibariyle % 10 eksiltmeyle yapılanödemeyi 1986 yılından itibaren emekli olduğu 16.1.<strong>1990</strong> tarihine kadar itirazsızkabul edegelmiş ve bu husus iş şartı halini oluşturmuştur. Bu nedenlekazanılmış hak ihlalinden de söz edilemeyeceğinden temindeki güçlüktazminatına karar verilmiş olması doğru değildir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 28.01.1992 günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/12581Karar No : 1992/741Tarihi : 30.01.1992Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Kıdem tazminatının, T.C. Emekli Sandığı'na tabi olarak geçenhizmet süresine ait kısmı için ödenecek miktar, emeklilik ikramiyesi içinöngörülen miktardan fazla olamaz.DAVA : Davacı, noksan ödenen kıdem tazminatının ödetilmesine kararverilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunîgerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davacının 1970-1973 yılları arasında T.C. Emekli SandığıKanununa tabi olarak çalıştığı anlaşılmaktadır. 1475 sayılı Đş Kanununun 14.maddesinin 6. fıkrasına göre, kıdem tazminatının T.C. Emekli Sandığı'na tabiolarak geçen hizmet süresine ait kısmı için ödenecek miktar, yaşlılık ve malu-


liyet aylığının başlangıç tarihinde T.C. Emekli Sandığı Kanununun yürürlüktekihükümlerine göre, emeklilik ikramiyesi için öngörülen miktardan fazla olamaz.Bu husus gözönünde tutulmaksızın anılan süre işçilikte geçmiş gibi kıdemtazminatı hesabı doğru değildir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 30.01.1992gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/13010Karar No : 1992/1209Tarihi : 10.02.1992Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. md.ÖZÜ : Kötüniyet tazminatı, ihbar tazminatının üç katı tutarındadır. Đhbartazminatına hükmedilmişse, bu miktar mahsup edilmelidir.DAVA : Davacı, ihbar, kıdem ve kötü niyet tazminatı, fazla çalışma parasıylahafta ve genel tatil gündeliklerinin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - 1475 sayılı Đş Kanunu'nun 13'üncü maddesinin sondan birönceki fıkrasına göre, oluşacak kötü niyet tazminatı ihbar tazminatının üç katıtutarından ibarettir, ihbar tazminatı daha önce davacıya ödendiğine göre,sadece ihbar tazminatının iki katı tutarındaki miktarına karar vermekgerekirken, bu husus gözetilmeksizin ödenen ihbar tazminatı dışında kötü niyettazminatı olarak ihbar tazminatının üç misli tutarındaki tazminata karar verilmişolması doğru değildir. Yargıtay uygulamaları bu yöndedir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 10.02.1992 günündeoybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/13651Karar No : 1992/1283Tarihi : 12.02.1992Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. md.ÖZÜ : Đş akdini haklı nedenle de olsa fesheden taraf ihbar tazminatıisteyemez.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı ile sair sosyal haklar karşılığınınödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Hizmet akdi, işinin kendisinin onayı alınmadan değiştirilmesive ücretinin düşürülmesi nedeniyle davacı işçi tarafından feshedilmiştir. Buyön, dosya içeriğindeki bilgi ve belgelerden ve davacının davalı işverenegönderdiği ihtarnameden açıkça anlaşılmaktadır. 1475 sayılı Đş Kanununun 13.maddesine göre, iş akdini haklı nedenle de olsa fesheden taraf ihbar tazminatıisteyemez. Olayda hizmet akdi davacı işçi tarafından feshedildiğinden davacıihbar tazminatına hak kazanmamıştır. Bu nedenle, ihbar tazminatına ilişkinisteğin reddine karar vermek gerekirken, gerekçe dahi gösterilmeden kabulüusul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,12.02.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/13871Karar No : 1992/2045Tarihi : 20.02.1992Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : 1 - Fazla mesai ücreti arızi nitelikte olup, devamlılık arz etmeyen birçalışma karşılığı alınan paradır. Bu nedenle, kıdem tazminatı hesabınakatılamaz.


2 - Đşçiye sosyal yardım olarak verilmeyen sabun ve havlubedelinin de kıdem tazminatı hesabına yansıtılmış olması doğru değildir.DAVA : Davacı, kıdem tazminatı farkı, ikramiye, yakacak ve giyim yardımı ileizin harçlığı ve yıllık ücretli izin parasının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmekledosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARAR : 1 - Dosyadaki yazılarla toplanan delillere ve kararın dayandığıkanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındakalan temyiz itirazları yerinde değildir.2 - Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, kıdemtazminatı hesaplanırken fazla mesai ücreti de dikkate alınmıştır. Oysa, fazlamesai ücreti arızi nitelikte olup, devamlılık arzetmeyen bir çalışma karşılığıalınan paradır. Böyle olunca, fazla mesai ücretinin kıdem tazminatının hesabınakatılması olanağı yoktur. Dairemizin yerleşmiş uygulamaları da bu doğrultudadır.Bundan başka, toplu iş sözleşmesinde, işçiye sosyal yardımolarak değil, işyerinde kullanılmak üzere verilmesi öngörülen sabun ve havlubedelinin de kıdem tazminatına esas ücrete yansıtılmış olması keza doğrudeğildir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine oybirliğiylekarar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/13903Karar No : 1992/2261Tarihi : 27.02.1992Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Borçlanılan askerlik süresi için evvelce kıdem tazminatı ödenipödenmediği tereddüde yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulmak veona göre bir karar vermek gerekir.DAVA : Davacı, kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.


Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmekledosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılarla toplanan delillere ve kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davacının şahsi sicil dosyasındaki belgelere göre, emekliliksebebiyle iş akdinin feshinde borçlanılan askerlik süresininde hesaba dahiledilerek kıdem tazminatı ödendiği izlenimi hasıl olmaktadır. Durum böyle ise,borçlanılan askerlik süresi için yeniden kıdem tazminatı hesaplanarak hükümaltına alınması doğru olmaz. Şu halde, borçlanılan askerlik süresi için evvelcekıdem tazminatı ödenip ödenmediği tereddüde yer vermeyecek şekildeaçıklığa kavuşturulmak ve ona göre bir karar vermek gerekir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 27.02.1992gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/1012Karar No : 1992/2294Tarihi : 27.02.1992Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Profesyonel sendikacılıkta geçen süreler kıdem tazminatı hesabındanazara alınmaz.DAVA : Davacı, noksan ödenen kıdem tazminatının tahsiline karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakladosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillere kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davacı, 1.9.1966-12.9.1967 ve 16.3.1972 - 24.6.1980 tarihleriarasında işyerinde çalışmamış, profesyonel sendikacı olarak işçi sendikasındagörev yapmıştır. Bu nedenle, işyerinde çalışmadığı söz konusu dönemlerinkıdem tazminatı hesabında nazara alınması mümkün değildir. O


halde, bu sürelere ilişkin fark kıdem tazminatı isteğinin reddine karar vermekgerekir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMA-SINA, 27.02.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/539Karar No : 1992/2334Tarihi : 28.02.1992Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. md.ÖZÜ : Đhbar tazminatı kötüniyet tazminatı içindedir. Đhbar öneline aitücretin üç katı tutarındaki kötüniyet tazminatına karar verilmesi halindeayrıca ihbar tazminatına karar verilemez.DAVA : Davacı, ihbar, kıdem ve kötüniyet tazminatının ödetilmesine kararverilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Davacının hizmet süresi bir yılı doldurmamıştır. Bu nedenle,kıdem tazminatı alamaz. Bu husus bozma kararında da uygulandığı ve bozmayadauyulduğu halde, yine kıdem tazminatına karar verilmiş olması usul veyasaya aykırı olup, tekrar bozmayı gerektirmiştir.2 - Đhbar tazminatı kötüniyet tazminatının içindedir. Đhbar önelineait ücretin üç katı tutarındaki kötüniyet tazminatına karar verilmesi halindeayrıca ihbar tazminatına karar verilemez. Esasen davacı ihbar tazminatının üçkatı tutarında kötüniyet tazminatı istemiştir. Bu yönde gözönünde tutulmaksızınkötüniyet tazminatı dışında ayrıca ihbar tazminatına karar verilmiş olmasıdoğru değildir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 28.02.1992gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/14330Karar No : 1992/2485Tarihi : 02.03.1992Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Kıdem tazminatına hak kazanabilmek için bir tam yıl çalışmaşartının gerçekleşmesi gerekir.DAVA : Davacı, ihbar, kıdem tazminatı ve ikramiye ile fazla çalışma parasınınödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla;dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunîgerektirici sebeplere göre davacının tüm temyiz itirazları ile davalınınaşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davacı, dava dilekçesinde isteğine başkaca bir açıklık getirmeksizindavalıya ait işyerinde 11.10.1988 ile 18.4.1989 tarihleri arası 8 ay 3günlük çalışması için kıdem tazminatı istemiştir. 1475 sayılı Đş Kanununun 14.maddesine göre, kıdem tazminatına hak kazanabilmek için bir tam yıl çalışmaşartının gerçekleşmiş olması gerekir. Murisin belirttiği çalışma süresi bir tamyılı doldurmamıştır. Bu nedenle, kıdem tazminatına hak kazanamayacağındankıdem tazminatı isteğinin reddi gerekir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 02.03.1992gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/15218Karar No : 1992/3371Tarihi : 24.03.1992Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Çocuk yardımının parasal değerinin kıdem tazminatına yansımasında,çocuk adedine göre oluşan miktarın 30'a bölünmesi gerekir,DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.


Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunîgerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Toplu Đş Sözleşmesinde çocuk yardımının aylık olarak ödeneceğiöngörülmüştür. Bu itibarla, çocuk yardımının parasal değerinin kıdemtazminatına yansımasında, çocuk adedine göre oluşan miktarın bir ayı oluşturangün sayısı 30'a bölünmesi gerekir. Çalışılan gün sayısına bölünmesidoğru değildir. Karar bu nedenle bozulmalıdır.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 24.03.1992gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULUEsas No : 1991/9-1907Karar No : 1992/168Tarihi : 03.04.1992Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14, 67, 80. md.ÖZÜ : 13 yaşından küçüklerin çalıştırılmaları durumunda, bu çalışma ĐşKanunu kapsamı dışında kaldığı için, kıdem tazminatının hesabındadikkate alınamaz.DAVA : Taraflar arasında "ihbar ve kıdem tazminatı ve fazla mesai ücretineilişkin davadan dolayı yapılan yargılama sonunda: Adana 1. ĐşMahkemesi'nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 16.4.<strong>1990</strong> gün ve1985/997-<strong>1990</strong>/354 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesiüzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 8.11.<strong>1990</strong> gün ve 7464-11901 sayılıilâmı ile, "...Mahkemece, davacının 1975-1985 yılları arasındaki çalışmasıişçilikle geçmiş gibi kabul edilerek hüküm tesis edilmiş ise de, davacının1966 doğumlu olduğu 1975 yılında 9 yaşında bulunduğu görülmektedir.1475 sayılı Đş Kanunu'nun 67. ve 80. maddeleri de dikkate alınmak suretiyle(13) yaşından sonraki hizmetlerinin değerlendirilerek hüküm kurulması gerekirken13 yaşını doldurduğu tarihten önceki sürenin hesaplara dahil edilmesidoğru değildir..." gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekleyeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


Hukuk Genel kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresindetemyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereğigörüşüldü:KARAR : Davacı, davalıya ait işyerinde 13.6.1975 tarihinden beri çalışmakta iken 13.4.1985 tarihinde hizmet akdinin haksız feshedildiğini ileri sürerek ihbar ve kıdem tazminatı ve fazla mesai ücreti olarak toplam………...TL'nindavalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davacının iddia edilendönemde değil, 10.7.1984-31.3.1985 tarihleri arasında işyerinde çalıştığını,istenen hakların dayanaksız olduğunu, zamanaşımına uğradığını, davacınınyaşı itibariyle işçi sayılamayacağını savunmuştur.Öncelikle belirtmek gerekir ki, 1966 doğumlu olan davacı, hizmetsözleşmesinin sona erdiği 13.4.1985 tarihinde 19 yaşında olup, 13 yaşındansonraki çalışması üç yıldan fazladır. Bu durumda ihbar tazminatının sekiz haftaüzerinden hesaplanması gerekeceği tartışmasızdır.Öte yandan fazla mesaiücreti, zamanaşımı defi dikkate alınarak davacının 13 yaşını doldurduktansonraki 26.8.1980-13.4.1985 tarihleri arasındaki süre için hesaplanmıştır. ÖzelDairece bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutularak yerel mahkemekararının ihbar tazminatı ve fazla mesai ücretine ilişkin bölümü ilamın 1. bendinkapsamına alınmış ve dolayısıyla bu hak türleri bozma kararı dışındabırakılmıştır. Yerel mahkeme kararının sadece kıdem tazminatına ilişkinbölümü usul ve yasaya aykırı bulunarak bozulmuştur. Belirtilen nedenlerledirenme kararında ihbar tazminatı ve fazla mesai alacağı ile ilgili açıklamalarıdosya içeriğiyle bağdaşmamaktadır. Bu durumda yerel mahkeme ile ÖzelDaire arasındaki uyuşmazlık, sadece kıdem tazminatının hesabında 13yaşından önceki çalışmaların değerlendirilip değerlendirilmeyeceği noktasındatoplanmaktadır.7.11.1982 günlü 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, önceki1961 Anayasası gibi, güçsüzlerin ve çocukların korunması için, Devletigerekli tedbirleri almakla yükümlü tutmuştur. 25.8.1971 günlü, 1475 sayılı ĐşKanunu'nda, bu Anayasal buyruk doğrultusunda küçüklerin beden ve ruhsağlığını koruyucu ayrıntılı kurallara yer verilmiştir. Gerçekten anılanYasa'nın 67. maddesinin birinci fıkrasında "15 yaşından aşağı çocukların çalıştırılmalarıyasaktır" biçiminde genel ilkeyi koyduktan sonra, ikinci fıkrasında"Ancak, çocukların sağlık ve gelişmelerine, okul veya mesleki eğitimve mesleğe yöneltme programlarına devamlarına yahut öğrenimden faydalanmakabiliyetlerine zarar vermeyecek nitelikteki hafif işlerde 13 yaşını doldurmuşçocukların çalıştırılmaları mümkündür" hükmüne yer verilmiştir.Görüldüğü gibi 67. madde, 15 yaşından küçüklerin çalıştırılmalarını yasaklamaklabirlikte istisnai olarak hafif işlerde 13 yaşını doldurmuş çocuklarınçalışmalarına olanak tanımaktadır, bu kurallara göre Đş Kanunu, çalışma yaşınınalt sınırını 13 olarak saptamıştır. Aynı Yasa'nın 80. maddesinde de,13'den 18 yaşına kadar çocukların doktor raporu olmadan çalıştırılmalarınıyasaklamakta ve bunların en az altı ayda bir doktor muayenesinden geçiril-


melerini kurala bağlamaktadır. Bu kurallara aykırı davranışlar için de, 100.maddede cezai yaptırımlar öngörülmüştür. Küçüklerin belli bir yaştan önceçalıştırılmaları yasağını koyan Đş Kanunu'nun bu kuralları koruyucu nitelikteolup, kamu düzeni ile ilgilidir. Bu kurallar uyarınca, 15 yaşından ve kimi koşullardahafif işlerde 13 yaşından küçük çocuklarla hizmet sözleşmesi kurulmasıolanağı yoktur. Böyle bir sözleşme yapıldığı takdirde baştan itibarengeçersizdir. Anılan buyurucu kurallara aykırı biçimde yapılan bir hizmet sözleşmesininde, ya da görülen hizmetin Đş Kanunu'nun kapsamı dışında kalmasıkaçınılmazdır. Böyle bir çalışmanın çıraklıkta geçmiş sayılması düşünülebilirsede, bunun için de yöntemine uygun biçimde çıraklık sözleşmesi düzenlenmesizorunluluğu vardır. Ayrıca belirtmek gerekir ki, 931 sayılı ĐşKanunu'nda olduğu gibi, 1475 sayılı Đş Kanunu da 18 yaşını bitirmemiş çıraklarıkapsamına almamıştır. Bu nedenledir ki, 18 yaşına kadar çıraklıkta geçensürenin, kıdem tazminatı hesabında gözönünde tutulması olanağı yoktur.Bu açıklamaların ışığı altında somut olay ele alınacak olursa; 1966doğumlu olan davacı işyerinde çalışmaya başladığını iddia ettiği 1975 yılında 9yaşındadır. 1975 yılından 13 yaşını doldurduğu 1979 yılına kadarki çalışması1475 sayılı Đş Kanunu'nun kapsamı dışında kaldığı için, bu dönemin kıdemtazminatının hesabında gözönünde tutulması mümkün değildir. Bu durumdasadece 1979-1985 yılları arasındaki sürenin dikkate alınmasıyla yetinilmelidir.Bu itibarla Özel Daire bozma kararında gösterilen ve yukarıdaaçıklanan nedenlere göre Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Dairebozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi doğru değildir.O halde usul ve yasaya uygun bulunmayan direnme kararı bozulmalıdır.SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının ÖzelDaire bozma kararında ve yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı HUMK'nun429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 03.04.1992 gününde, oyçokluğu ilekarar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/3560Karar No : 1992/3930Tarihi : 08.04.1992Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. md.ÖZÜ : Toplu iş sözleşmesinde önel süreleri, önel kullandırma veya önelücretinin peşin ödenmesi hallerine göre, işçi aleyhine farklı farklıdüzenlenemez.


DAVA : Davacı, TĐS'in 25. maddesinin Đstanbul grubunun 28. madde gibiyorumlanmasının tespitine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, taraflar arasında, aktedilen TĐS'in 28. maddesigibi yorumlanmasının tespitine karar vermiştir.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Taraflar arasında düzenlenip imzalanan 1.2.1991 tarihli anlaşmatutanağında ihbar önellerinin Đstanbul grubundaki gibi olacağı belirtilmiştir.Đstanbul grubuna ait TĐS'in "bildirim önelleri" başlığını taşıyan 28. maddesinde;ihbar önelleri altı aya kadar hizmeti olanlara kanunî önellere uygun olarak, altıaydan fazla hizmeti olanlara dokuz haftalık, üç yıldan fazla hizmeti olanlara onhaftalık ihbar öneli verileceği yazılıdır.Taraflar arasında düzenlenen yukarıda sözü edilen anlaşma tutanağısonunda yine taraflarca imzalanıp yürürlüğe konulan TĐS'nin ihtilaflı 25.maddesinde de bildirim önelleri Đstanbul grubundaki gibi aynı süreler olaraköngörülmüştür. Đstanbul grubuna ait TĐS ile taraflar arasındaki TĐS'nin bildirimönelleri hususundaki farklılık, Đstanbul grubuna ait sözleşmede "ihbar tazminatıverilerek yapılacaksa ihbar ücretinin hesabında kanunî önellere riayet olunur"sözleri yer almış iken, taraflar arasındaki sözleşmede bu cümleye yerverilmemiş olmasından ileri gelmektedir. Bu cümle dışında kalan hususlardabir uyuşmazlık yoktur.Belirtmek gerekir ki; 1475 sayılı kanunun 13. maddesinin (C)bendinin 2. fıkrasında, işverenin işçinin ihbar önellerine ait ücretini peşinvermek suretiyle hizmet aktini feshedebileceği hükmüne yer verilmiştir. Şuhalde, ihbarsız fesihlerde verilecek ücret, ihbar önellerine ait ücret olmak gerekmektedir.Kanunun bu hükmüne rağmen işçi aleyhine olabilecek şekildeihbar tazminatının az ödenmesi yoluna gidilemez ve işçi aleyhine bir düzenlemeyapılamaz. Bu bakımdan taraflar arasında yapılan sözlemenin 25.maddesine Đstanbul grubundaki sözleşmenin "ihbar tazminatı verilerek yapılacaksa,ihbar ücretinin hesabında kanunî önellere riayet olunur" sözlerininalınmamış olması, Đş Kanununa ve Đş Hukuku ilkelerine uygundur ve anlaşmatutanağındaki Đstanbul grubuna paralel olarak bir düzenlemeyi içeren ifadeninyorumunu da bu şekilde yapmak gerekir. Nitekim, taraflar da kanuna uygunyorum neticesinde ihtilâf konusu yapılan 25. maddeyi mevcut şekliyle kabuledip imzalamışlardır. O halde, davanın reddine karar vermek gerekirken yazılışekilde ve aksine düşünceyle hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayıgerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMA-SINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 08.04.1992gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULUEsas No : 1992/9-221Karar No : 1992/279Tarihi : 29.04.1992Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : TÜBĐTAK, 1475 sayılı Đş Kanununun 14/7. maddesi kapsamınagiren kamu kuruluşu olmadığından, işçinin kıdem tazminatının hesabındaönceki hizmetinin dikkate alınması mümkün değildir.DAVA : Taraflar arasındaki "fark kıdem tazminatı" davasından dolayı yapılanyargılama sonunda; (Ankara Sekizinci Đş Mahkemesi)nce davanın kabulünedair verilen 28.3.1991 gün ve <strong>1990</strong>/8-91-401 sayılı kararın incelenmesi davalıvekili tarafından istenmesi üzerine, Yargıtay Dokuzuncu Hukuk Dairesi'nin7.10.1991 gün ve 7525-12865 sayılı ilamıyla; (TÜBĐTAK, 1475 sayılı ĐşKanununun 14. maddesinin 7. fıkrasında gösterilen idarelerden ve 468 sayılıKanunun 4. maddesinde sayılan kurumlardan değildir. Bu nedenle, emekliolduğu son kamu kuruluşunca kıdem tazminatı hesabında nazara alınmasımümkün değildir. Aksine düşünce ile ve yazılı şekilde davacının evvelceTÜBĐTAK'da geçen hizmet süresinin kıdem tazminatı hesabına dahil edilmesibozmayı gerektirmiştir) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.Temyiz eden; Davalı vekili.Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresindetemyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereğigörüşüldü:KARAR : Davacı, 2.11.1970 ve 1.11.1976 tarihleri arasında Türkiye Bilimselve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBĐTAK) ve 27.8.1988-17.7.<strong>1990</strong> tarihleriarasında da Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O. Genel Müdürlüğü nezdinde işçistatüsünde çalışmış ve bu son işyerinden emekli olmak suretiyle ayrılmıştır.Davalı Bankaca, davacıya sadece kendi nezdinde geçen son dönem çalışmasıiçin kıdem tazminatı ödenmiştir. Davacı, TÜBĐTAK'da geçen öncekihizmetinin kıdem tazminatı hesabında gözönünde tutulması gerektiğini iddiaederek istekte bulunmuş ve mahkemece yapılan yargılama sonunda da talepgibi hüküm kurulmuştur.1475 sayılı Đş Kanununun 14. maddesinin 4. fıkrasına göre; işçinin,hizmet sözleşmesini yaşlılık veya malullük aylığı ya da toptan ödemealmak amacıyla feshetmesi durumunda, aynı ya da değişik Kamu kuruluşlarındageçen çalışmalar, kıdem tazminatı hesabında birleştirilir. Ancak, bununiçin, nezdinde çalışılan kuruluşların 14. maddesinin 7. fıkrası kapsamındaKamu kuruluşu olması gerekir. Gerçekten anılan fıkrada; "Bu maddede ge-


çen kamu kuruluşları deyimi, genel, katma ve özel bütçeli idareler ile 468 sayılıKanunun 4. maddesinde sayılan kurumları kapsar" hükmüne yer verilmiştir.Görüldüğü gibi söz konusu fıkra, iki tür kamu kuruluşlarını kapsamınaalmıştır. Bunlardan birincisi; genel, katma ve özel bütçeli idareler,ikincisi de; 468 sayılı Kanunun 4. maddesinde sayılan kurumlardır. ÖzelDaire ile yerel mahkeme arasındaki uyuşmazlık TÜBĐTAK'ın 14/7. maddekapsamına giren bir kamu kuruluşu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.Bu sorunun çözümlenebilmesi için, 17.7.1963 günlü, 278 sayılı "TürkiyeBilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu Kurulması Hakkında Kanunun konu ileilgili hükümleri üzerinde kısaca durulması ve böylece TÜBĐTAK'ın hukuki durumununaydınlığa kavuşturulması gerekmektedir. Anılan Yasanın 1. maddesinde,TÜBĐTAK'ın tüzel kişiliğe, idarî ve malî özerkliğe sahip Başbakanlığabağlı ve Özel Hukuk hükümlerine tabi bir kuruluş olduğu; 9. maddesinde, kurumgelirlerinin her yıl Başbakanlık bütçesine konulacak ödenek, yapılacakher türlü yardımlar, bağışlar ve vasiyetler yayın gelirleri ve öteki gelirler olduğu;10. maddesinde, TÜBĐTAK'ın 1050, 2490 ve 3460 sayılı Kanuna veSayıştay'ın vize ve denetimine bağlı olmadığı; 11. maddesinde, hesaplarınınüç murakıptan oluşacak bir murakıplar kurulu tarafından denetlenmesi ve17. maddesinde de, Kurumun Başkanı, danışmanları, araştırmacıları, yöneticileriher türlü personelinin Özel Hukuk hükümlerine bağlı olup bu kimselerhakkında 3656, 3659 ve 6245 sayılı Kanunların uygulanmayacağı belirtilmiştir.Yasa koyucu, bilim ve teknik alanlarda gerekli araştırma ve incelemelerede girişebilmesi ve yurt kalkınmasına da katkılarda bulunabilmesi amacıylaTÜBĐTAK'ın bilimsel ve mali yönden özerk bir kuruluş olarak yer almasınaözen göstermiş ve bu nedenle de Devlet Memurları ile kamu kurum vekuruluşları mensuplarının, aylık ödenek ve harcırahlarına ilişkin 3656, 3659 ve6245 sayılı Kanun hükümlerine tabi tutmamıştır. TÜBĐTAK'ın 1475 sayılı Đş.Kanununun 14. maddesinin 7. fıkrasında yer alan "genel katma ve özel bütçeliidareler"den olmadığı açıktır. Her yıl Başbakanlık bütçesinden bir miktarödenek ayrılmış olması, TÜBĐTAK'ın genel bütçeye tabi bir idare olduğunugöstermez. Yukarıda da açıklandığı gibi Yasa koyucu tüm bürokratik engellerdenkurtarmak amacıyla TÜBĐTAK'ın kamu idaresi dışında ve özerk birbütçeye sahip bir kuruluş olarak toplumda yer almasını sağlamıştır. Esasen bukurumun genel bütçeli bir idare olduğu ileri sürülmüş de değildir. TÜBĐTAK'ınkatma ve özel bütçeli idareler kapsamına girdiği de düşünülemez. Gerçekten,26.5.1927 tarihli, 1050 sayılı Muhasebei Umumiye Kanununun 115.maddesinde; "sarfiyatı hususi varidat ile temin ve muvazene-i umumiyeharicinde tedvir olunan bütçelere (mülhak bütçe), mahalli sarfiyat ve varidatiihtiva eden bütçelere (hususî bütçe) denir" kuralına yer verilmiştir ki,TÜBĐTAK'ın açıklanan özellikleri nedeniyle mülhak ve özel bütçeli idarelerdensayılması olanağı yoktur. 115. maddenin bu hükmüne göre özel bütçeli idarelerkapsamına yerel yönetimlerin girdiği de kuşkusuzdur, bu nedenle TÜBĐTAK'ınözel bütçeli bir idare olduğu şeklindeki yerel mahkeme görüşü doğru değildir.


TÜBĐTAK'ın 1475 sayılı Đş Kanununun 14/7. maddesinde yer alan468 sayılı Kanunun 4. maddesinde sayılan kurumlardan olup olmadığı konusunagelince; 12.5.1964 günlü, 468 sayılı 'Kamu Đktisadi TeşebbüslerininTürkiye Büyük Millet Meclisi'nce Denetlenmesinin Düzenlenmesi HakkındaKanun, ekonomik alanda faaliyette bulunmak üzere kurulmuş iktisadi devletteşekkülleri ile Emekli Sandığı, Sosyal Sigortalar Kurumu gibi kamu kurumlarınıkapsamına almaktadır. TÜBĐTAK'ın Özel Yasasında, 1050, 2490 ve 3460 sayılıKanunlara tabi olmadığı, hesaplarının murakıplar kurulu tarafındandenetleneceği de açıkça belirtildiğine göre, hesaplarının Türkiye Büyük milletMeclisi'nin denetimine tabi tutulmadığı ve dolayısiyle de 468 sayılı Yasakapsamına girmediği açıktır.TÜBĐTAK'ın 1475 sayılı Đş Kanununun 14/7. maddesi kapsamınagiren kamu kuruluşu olmadığından, davacının kıdem tazminatının hesabındaönceki hizmetinin dikkate alınması mümkün değildir.O itibarla Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Dairebozma kararına uyulmak gerekirken, yazılı gerekçelerle eski hükümde direnilmesiusul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının ÖzelDaire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geriverilmesine, 29.04.1992 gününde, oyçokluğu ile karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/17090Karar No : 1992/5120Tarihi : 07.05.1992Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. md.ÖZÜ : Haklı sebeple dahi olsa iş akdini fesheden taraf, diğer taraftanihbar tazminatı isteyemez.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı ile ücret alacağının ödetilmesinekarar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü;KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.


2 - Đş akti, ücretleri ödenmediği için davacı işçi tarafından feshedilmiştir.Esasen bu yön mahkeme tarafından kabul edilmiştir. 1475 sayılı ĐşKanununun 13. maddesine göre, haklı sebeple dahi olsa iş akdini feshedentaraf diğer taraftan ihbar tazminatı isteyemez. Bu nedenle davacının ihbartazminatına ilişkin isteğinin reddine karar vermek gerekirken aksine düşünceile kabulü isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 07.05.1992gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/2175Karar No : 1992/5124Tarihi : 07.05.1992Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Noterlik, 1475 s. Đş Kanununun 14/7. maddesinde belirtilen genel,katma ve özel bütçeli idarelerden yada 468 Sayılı Kanunun 4.maddesinde sayılan kurumlardan olmadığı için değişik noterlik işyerlerindekiçalışmalardan son çalışılan noter sorumlu tutulamaz.Türkiye Noterler Birliği Kıdem Tazminatı Yönetmeliğindeki aksihüküm noteri bağlamaz. Noter sadece kendi işyerinde çalışılan kısımdansorumludur.DAVA : Davacı, kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı ...................tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı, muhtelif noterliklerde başkâtip olarak çalıştıktan sonra sonolarak davalının noterlik işyerinde çalışarak hizmet akdi emeklilik nedeni ilefeshedilmiştir. Davacı bu dava ile son çalıştığı noteri ve Noterler Birliğini davaederek değişik noterliklerdeki çalışmalarına ilişkin tüm hizmetlerininbirleştirilerek toplamı üzerinden hesaplanacak kıdem tazminatının her iki davalıdantahsiline karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, Noterler Birliği hakkındaki davanın husumetten reddine,davalı noterin de, davacının değişik noterliklerdeki çalışmalarının toplamıüzerinden gerçekleşen kıdem tazminatından sorumlu olduğuna karar vermiştir.


Karar sadece davalı noter tarafından temyiz edilmiştir.Ancak, 1475 sayılı Đş Kanununun 14.ncü maddesinde de işverenlerin,işçilerin kıdem tazminatı yönünden hangi hizmet sürelerinden sorumluolacağı gösterilmiştir. Buna göre, işveren kendisine ait aynı yada değişik işyerlerindegeçen sürelerden veya devir aldığı işyerinde geçen sürelerdensorumlu olacağı gibi, aynı maddenin 4. fıkrası hükmünce de son kamu kuruluşuolan işveren değişik kamu kuruluşlarında geçen sürelerinin birleştirilmesisuretiyle sosyal Sigortalar Kanununa göre yaşlılık ve malûllük aylığına yadatoptan ödemeye hak kazanan işçiye bu kamu kuruluşlarında geçirdiği sürelerintoplamı üzerinden kıdem tazminatı ödemek durumundadır. Olayda davalı noteryönünden davacının çalışmaları aynı işverenin bir veya değişik işyerlerindekiçalışma süreleri olmadığı gibi noterlik, Đş Kanununun 14. maddesinin 7.fıkrasında belirtilen genel, katma ve özel bütçeli idarelerden yada 468 sayılıKanunun 4 ncü maddesinde de sayılan kurumlardan değildir, Đşyerinin eldeğiştirmesi de olayda yoktur. Böyle olunca davalı noter, davacının değişiknoterlik işyerlerindeki çalışmalarından sorumlu tutulamaz. "Türkiye NoterlerBirliği Kıdem Tazminatı Yönetmeliğin"de son noterin değişik noterliklerdekimuvafakatla ayrıldığı çalışmalarından sorumlu olacağına dair bir hükümbulunsa dahi böyle bir hüküm noteri bağlamaz. Davalı noter kıdemtazminatından sadece kendi döneminden sorumlu olur.O halde, davacının, değişik noterliklerdeki çalışması ile ilgili kıdemtazminatı isteğinin reddine karar vermek gerekir. Yazılı şekilde aksinehüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının, istek halinde ilgiliye iadesine 07.05.1992gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/5081Karar No : 1992/5366Tarihi : 21.05.1992Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Kıdem tazminatına hak kazanmayla ilgili olarak yasaca aranankoşullar,kamu düzenine ilişkin olup, hakem kararına konu oluşturamaz.DAVA : Hakem kurulunca verilen 12.2.1992 günlü ve 1991/227 sayılı hüküm,duruşmalı olarak davalılar avukatınca temyiz edilmiş ise de, işin mahiyetiitibariyle duruşma isteğinin reddine ve incelemenin evrak üzerinde yapılmasınakarar verildikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:


KARAR : Davacılardan..................de ortağı bulunduğu…………….Şirketi AnaSözleşmesinin "Hakeme Başvurma" başlıklı 25. maddesinin "Şirketin devamıve tasfiyesi esnasında vukua gelecek her türlü anlaşmazlıkların giderilmesindetaraflarca tayin edilecek hakeme başvurulacaktır..." hükmü şirket ortaklarıarasındaki uyuşmazlıkla ilgili olup işçi ve işveren arasındaki işçilik haklarından(kıdem tazminatı) doğacak uyuşmazlıkların çözümü ile ilgili değildir.Bu nedenle davacılara kıdem tazminatı isteklerinin çözümünde bu anasözleşmehükmüne dayanılamaz. Taraflar arasındaki sözü edilen işçilik hakkınınhakem marifetiyle çözüleceğine dair yazılı bir sözleşme de dosyada mevcutdeğildir. Esasen böyle bir uyuşmazlığın HUMK'nun 516 ve müteakip maddeleriuyarınca hakem marifetiyle çözümlenmesi mümkün olamaz. Zira kıdemtazminatının gerçekleşmesi için yasada öngörülen koşullar kamu düzeni ile ilgiliolup, konunun hakem tarafından çözümlenmesine HUMK'un 518. maddesimanidir. Bu sebepten dolayı hakem kararının bozulması gerekmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan hakem kararının yukarıda belirtilen sebeplerleBOZULMASINA, 21.05.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/5559Karar No : 1992/5662Tarihi : 26.05.1992Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Kıdem tazminatının geç ödenmesinden dolayı, geçmiş günlerfaizinin hesabında, hizmet akdinin feshi tarihindeki mevduata uygulananen yüksek yıllık faiz uygulanır. Kıdem tazminatı taksitler halindeödenirken, davacı, işleyen faizler için talep hakkını mahfuz tuttuğunubeyan etmez ise, geçmiş günlere ait faiz talep edilemez.DAVA : Davacı, kıdem tazminatı farkının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı idare avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Borçlar Kanunun 113. maddesine göre asıl borç tediye ileveya sair bir surette sakıt olduğu takdirde kefalet ve rehin ve sair fer'i haklar dasakıt olur. Evvelce işleyen faizlerin talep hakkının mahfuz bulunduğu beyanedilmiş veya hal icabından neşet eylemiş olmadıkça bu faizler talep olunamaz.Buna göre şayet kıdem tazminatı taksitler halinde ödenirken davacıişleyen faizler için talep hakkının mahfuz bulunduğunu beyan etmemiş ise,


geçmiş günlere ait faiz talep edilemez. Bu husus üzerinde durulmadan işlemişfaizlere karar verilmiş olması doğru değildir. Bunun resen nazara alınması icapeder.2 - Kıdem tazminatının geç ödenmesinden dolayı geçmiş günlerfaizinin hesabında hizmet aktinin feshi tarihindeki mevduata uygulanan enyüksek 1 yıllık faizin uygulanması gerekir. 1 yıl içinde faiz oranlarında değişiklikolsa bile değişik faiz oranlarına göre hesap yapılmaz. Bu cihet gözetilmeksizin1 yıl içinde değişen ve davalı aleyhine olan faiz oranlarına göre hesapyapılması doğru değildir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 26.05.1992gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULUEsas No : 1991/9-287Karar No : 1992/349Tarihi : 12.06.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13 ve 14. md.ÖZÜ : Kıdem tazminatına hak kazanabilmek için tam yıl çalışmış olmakgerekir. Đhbar tazminatı faizi temerrüt tarihinden itibaren başlar.DAVA : Taraflar arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılamasonunda; Gebze Đş Mahkemesi'nce davanın kısmen kabulüne dair verilen13.12.1989 gün ve 1988/117-1989/142 sayılı kararın incelenmesi davalı vekilitarafından istenilmesi üzerine; Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 18.6.<strong>1990</strong> gün ve4363-7480 sayılı ilamı; "...Hizmet akdinin feshi, bu yöndeki irade beyanınınkarşı tarafa ulaşması ile sonuçlarını doğuran hukuki bir işlemdir. Öte yandan1475 sayılı Đş Kanunu'nun 14. maddesi hükmünce kıdem tazminatına hakkazanabilmek için tam yıl çalışma koşulunun gerçekleşmiş olması gerekir.Olayda davacının hizmet akdi tam yılı doldurmasına iki gün kala fesh edilmiştir.Buna göre çalışması tam yılı doldurmamıştır. O halde, kıdem tazminatına hakkazanamaz. Bu isteğin reddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde bazıdüşüncelerle hüküm altına alınmış olması usul ve yasaya aykırıdır.Đhbar tazminatı için faiz temerrüt tarihinden itibaren yürütülür.Davada davalının temerrüde düşürülme durumu araştırılmadan fesih tarihindenitibaren faize hükmedilmesi de doğru değildir..." gerekçesiyle bozularakdosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda;mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresindetemyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereğidüşünüldü:KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak vekanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre. Hukuk GenelKurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken,önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararıbozulmalıdır.SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının ÖzelDaire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA,oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/6342Karar No : 1992/7253Tarihi : 23.06.1992Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13 ve 14. md.ÖZÜ : Đşyerinde giyilmek üzere verilen iş eşyaları sosyal yardım niteliğindeolmadığından ihbar ve kıdem tazminatlarında hesaba dahiledilemezler.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - TĐS'de giyim eşyası başlığı altında, işçilere verilmesi öngörüleneşyalardan bazılarının işyerinde giyilmesi gereken, iş eşyaları olduğuanlaşılmaktadır. Đş eşyaları sosyal yardım niteliğinde olmadığından kıdem veihbar tazminatlarında hesaba dahil edilemez. Sadece yardım niteliğinde olaneşyaların hesaba dahil edilmesi gerekir. Havlu ve sabun gibi verilen malzemelerdeişyerinde kullanılan eşya niteliğindedir. O halde, işyerinde giyilebilecekve kullanılabilecek eşyalarla, yardım niteliğinde olanlar, ayrılıp, az öncegösterilen esas dahilinde, hesap yapılmak ve ona göre hüküm tesis etmek


gerekirken böyle bir inceleme ve ayrım yapılmaksızın, tamamının ihbar vekıdem tazminatı hesabına, yansıtılması doğru değildir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA,23.06.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/1621Karar No : 1992/7890Tarihi : 06.07.1992Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Kanuna göresözleşmeden doğan borç ilişkileri tarafların seçtikleri kanuna tabidir.Taraflar bu konuda seçim yapmamışlarsa borcun ifa yeri hukukuuygulanır.Borcun ifa yerinin olaya uygulanacak hükmü Türk kamu düzenineaykırı ise Türk Hukukunun uygulanması gerekir.DAVA : Davacı, icra takibine yapılan itirazın iptaline ve takip konusu alacağınicra inkar tazminatıyla birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakladosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı, davalı Şirketin Libya'daki işyerinde çalışmasına ilişkin kıdemtazminatının fazla ödendiğini, oysa kıdem tazminatı konusunda LibyaKanunlarının uygulanması gerektiğini, Libya Kanunlarına göre ödenecek kıdemtazminatının ise, Türk Kanunlarına göre ödenecek kıdem tazminatındandaha az olduğunu ileri sürerek fazla ödenen kısmın istirdadını istemiştir.Mahkemece, istek yerinde görülerek bilirkişinin tesbit ettiği miktarakarar verilmiştir. Gerçekten Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul HukukuHakkındaki 2675 sayılı Kanunun 24. maddesi hükmünce sözleşmeden doğanborç ilişkileri tarafların açık olarak seçtikleri Kanuna tabidir. Tarafların açıkolarak bir kanun seçmemiş olmaları halinde borcun ifa yeri hukuku uygulanır.Buna göre sözleşmeden doğan borç ilişkilerinde Libya Kanunları uygulanacaktır.Ancak aynı Kanunun 5. maddesinde yetkili yabancı hukukun belirlibir olaya uygulanan hükmün Türk kamu düzenine açıkça aykırı olmasıhalinde Türk Hukukunun uygulanacağı açıklanmıştır. 1475 sayılı ĐşKanununun 14. maddesindeki kıdem tazminatı Türk kamu düzeni ile ilgilidir.


u itibarla, taraflar arasındaki uyuşmazlığın Türk Hukukuna göre çözümlenmesigerekir, bu husus gözönünde tutulmaksızın hüküm tesisi usul ve yasayaaykırı olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, bozma nedenine göre tarafların öteki temyiz itirazlarının incelenmesineşimdilik yer olmadığına ve peşin alınan temyiz harcının ilgiliye iadesine06.07.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/10830Karar No : 1992/9363Tarihi : 08.09.1992Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. md.ÖZÜ : Đşçi tenkisat/ yoluna gitmek zorunda kalan işverenin, öncelikleemeklilik hakkını kazanmış işçilerin işine son vermesi kötüniyet kabuledilemez.DAVA : Davacı, kötüniyet ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARAR : 1 - Davacının ileri sürdüğü ve mahkemenin gerekçesine esas aldığı,işverenin bir grup işçiyi birlikte ve toptan aynı tarihte işten çıkarması, işçininçalıştığı iş, fesih tarihinin işçinin aleyhine sonuç doğuracak şekilde tesbiti,emeklilik durumunun Sosyal Sigortalar Kurumu'ndan sorulmadan işlemyapılması, fesih keyfiyetinin iş ve işçi Bulma Kurumu'na bildirilmemiş olması veişçinin hizmetinden yeterince yararlanılmadığı gibi soyut kavramlaradayanılarak iş akdini feshinde işverenin kötü niyetli olduğunun kabulündeisabet yoktur. Aksine, olayın cereyan şekli ve dosya içeriğinden, bir KamuKuruluşu olan işverenin zarar etmesi nedeniyle işçi tenkisatı yoluna gitmekzorunda kaldığı ve bunun için de öncelikle işçileri mağdur etmemek içinemeklilik hakkını kazanmış olanların işine son verdiği anlaşılmaktadır. Buişlemin kötüniyeti oluşturmayacağının, bunun sonucu olarak da, davacınınkötüniyet tazminatı isteme hakkı bulunmadığının kabulü gerekir. Böyle olunca,kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmelidir.2 - Đş akdinin feshi üzerine SSK'na başvurarak yaşlılık aylığı bağlatan,böylece emeklilik durumunu gerçekleştiren davacı işçi için işvereninfesih yazısında " emekliliğe hak kazandığınızın tesbit edildiği ve esasen hiz-


metinizden yeterince yararlanılamadığından... iş akdiniz feshedilmiştir" sözlerininkullanılmış olması manevi tazminat verilmesi için yeterli bir sebepdeğildir. Manevi tazminatı gerçekleştirecek başka bir yön de bulunmamaktadır.O halde, manevi tazminat isteğinin de reddi gerekir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine08.09.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/10277Karar No : 1992/9956Tarihi : 14.09.1992Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md., BK. 113. md.ÖZÜ : Kıdem tazminatının geç ödenmesi halinde, geçmiş günlerin faizikonusunda ihtirazi kayıt konulması gerekir.DAVA : …………….adına avukat..................... ile ............. Genel Müdürlüğüaralarındaki dava hakkında Mersin Đş Mahkemesinden verilen 11.9.1991 günlüve……..sayılı hüküm davalı avukatınca temyiz edilmiş olmakla dosyaincelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Borçlar Kanunu'nun 113. maddesine göre, asıl borç tediye ile veyasair bir surette sakıt olduğu taktirde kefalet ve rehin vs. fer'i haklar dahi sakıtolur. Aynı maddenin ikinci fıkrasına göre evvelce işleyen faizlerin talephakkının mahfuz bulunduğu beyan edilmiş veya hal icabından neşet eylemişolmadıkça bu faizler talep olunamaz.Buna göre, şayet davacı kendisine kıdem tazminatı ödenirken geçödemeden dolayı geçmiş günler faizi konusunda ihtirazi kayıtta bulunmamışise, faiz talep edemeyecektir. Kıdem tazminatının banka aracılığı ile ödenmişolması ihtirazi kayıt koyması için bir engel teşkil etmemesi gerekir. Şu durumdaönceki kısmi davanın da kesinleşip kesinleşmediği tespit edilip açıklananhususlar dikkate alınmak suretiyle bir karar verilmesi gerekirken bu hususlarüzerinde durulmadan ve karar yerinde tartışılması dahi yapılmadan geçmişgünler faizine karar verilmiş olması doğru değildir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,14.09.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/3164Karar No : 1992/10375Tarihî : 24.09.1992Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. md.ÖZÜ : 1475 sayılı Đş Kanununun 13. maddesine göre, işçi veya işverenherhangi bir sebep göstermeden önellere uymak suretiyle hizmet akdinifeshedebilir. Aynı maddeye göre fesihte, feshi ihbar serbestisi ilkesimevcuttur. Ancak, ferdi iş sözleşmesi veya toplu iş sözleşmeleriyle bufesih serbestisini sınırlayan hükümler getirilebilir.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatıyla cezai şart alacağının ödetilmesinekarar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - 1475 sayılı iş Kanununun 13. maddesine göre, işçi veya işverenherhangi bir sebep göstermeden, oradaki önellere uymak suretiyle hizmetakdini feshedebilir. 13. maddeye göre; fesihte, feshi ihbar serbestisi ilkesimevcuttur. Ancak, ferdi iş sözleşmesi veya TĐS.leriyle bu fesih serbestisinisınırlayan hükümler getirebilir. Taraflar arasında akdedilmiş olan 1.2.1985tarihli sözleşmenin 6. maddesinde; fabrika idaresinin, kanuni olmayansebeplerden dolayı hizmet akdini feshettiği takdirde hak edilen kıdemtazminatının iki mislini çıkış tazminatı olarak ödemeyi kabul ettiği yazılıdır.Buradaki kanuni olmayan sebepler, sözlerinden haklı fesih sebepleri değil,makûl ve meşru olmayan sebepler amaçlanmıştır. Buna göre işveren makûl vemeşru sebepler olmadan Đş Kanununun 13. maddesine göre hizmet akdinifeshettiği takdirde buradaki tazminatı ödeyecektir. Şayet meşru sebeplervarsa, bu tazminatı ödemek zorunda olmayacaktır. Makûl ve meşru sebepler,uygulamada ve doktrinde, teknolojide modernleşme nedeni ile makinalarınazaltılması, yeteri kadar hammadde bulunmaması, pazar teminindeki güçlüknedeni ile malların satılamaması, üretimde rasyonalizasyon tedbirleri gibidurumlar ile işçinin şahsından ve davranışından doğan, örneğin; işçininrandımansız çalışması, işinde beceriksizlik göstermesi, mesleki yetersizliği,işini yerine getirmek için gerekli bilgileri öğrenme yeteneğinin azlığı gibi hallerolarak kabul edilmektedir (Dr. Sarper Süzek, Đş Aktini Fesih Hakkının KötüyeKullanılması, 1976, sayfa: 34-35 vd.)


Davalının; davacının işinde dikkatsiz ve lakayt olduğuna, işini gereklerineuygun olarak yapmadığına dair kendisine yazılı ihtarlarda bulunduğugörülmektedir. Böylece işverenin davacının işine meşru ve makûl sebeplerdendolayı son verdiği anlaşılmaktadır. Böyle olunca davalının sözleşmenin 6.maddesindeki kıdem tazminatının iki misli tutarındaki sebepsiz çıkıştazminatını ödeme zorunda olmayacağından bu isteğin reddine karar vermekgerekirken yazılı şekilde kabulüne karar verilmiş olması isabetsiz olup,bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda belirtilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 24.09.1992gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/2692Karar No : 1992/10447Tarihi : 28.09.1992Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : 1 - Davacı işçi statüsünden sözleşmeli personel statüsünegeçirildiği dönemde yürürlükteki 308 sayılı K.H.K. 'nin geçici maddesininin4. fıkrasına göre kıdem tazminatı talep hakkını kazanmıştır.2 - Davacının sözleşmeli personel iken istifa etmesi, işçilikdönemine ait kıdem tazminatını ortadan kaldırmaz.3 - Davacı, sözleşmeli personel olarak çalıştığı döneme ilişkin işsonu tazminatı da istemiştir. Ancak sözleşmeli personel idari sözleşmeile çalışan kamu görevlisidir. Görevli yargı yeri idarî yargıdır.DAVA : Davacı, kıdem tazminatı ile iş tazminatının ödetilmesine kararverilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Davacı, davalı ................. Bankası AŞ. ile birleşmiş bulunan……. Bankası AŞ'de 1.6.1976 tarihinde işçi statüsünde çalışmaya başladığını,15.7.1988 tarihinde sözleşmeli personel statüsüne geçirildiğini ve9.8.<strong>1990</strong> tarihine kadar çalıştıktan sonra görevden ayrıldığını, kendisine, işçiliktegeçen hizmet süresine ilişkin kıdem tazminatı ile sözleşmeli olarak çalıştığıiki yıl için iş sonu tazminatının ödenmediğini ileri sürerek bu haklarınhüküm altına alınmasını istemiştir.


Davalı ise, davacının, 15.7.1988 tarihi itibariyle işçilikten sözleşmelipersonel statüsüne geçirildikten sonra 9.8.<strong>1990</strong> tarihinde istifa etmeksuretiyle görevinden ayrılması nedeniyle kıdem tazminatına hak kazanamayacağını;sözleşmeli statüde geçen hizmet süresi de, 399 sayılı KHK'ninGeçici 8. maddesi gereğince, 2 sayılı cetvele tabi personel olduğundan,……………………… Sandığı Kanunu hükümleri çerçevesinde değerlendirmeyetabi tutulacağı için iş sonu tazminatı da isteyemeyeceğini savunmuştur.Mahkemece, davalının savunması doğrultusunda ve aynı gerekçelerledavanın reddine karar verilmiştir.Belirtmek gerekir ki, davacı 15.7.1988 tarihinde işçilikten sözleşmelipersonel statüsüne geçirilmekle, taraflar arasındaki hizmet akdi sonaermiştir. Öte yandan, o tarihte yürürlükte bulunan 308 sayılı KHK'nin GeçiciMaddesinin 4. fıkrası hükmü ile, sözleşmeli statüye geçirilen işçiniteliğindeki personelin işçi olarak çalıştıkları süreye ilişkin kıdem tazminatıhakları saklı tutulmuştur. Bu durumda, davacının sözleşmeli personel statüsünegeçirildiği ve hizmet akdinin sona erdiği 15.7.1988 tarihinde kıdemtazminatına hak kazandığını kabul etmek gerekir. Böyle olunca, sözleşmelipersonel olarak çalışmakta iken, özel sebeplerle istifa etmek suretiyle görevdenayrılmış olması, davacının evvelce doğmuş ve saklı tutulmakla beraberhenüz kendisine ödenmemiş bulunan işçilik dönemine ait kıdem tazminatıalacağını talep hakkını ortadan kaldırmaz. Çünkü, hizmet ilişkisi kıdemtazminatını hak edecek şekilde zaten sona ermiştir.O halde, mahkemece yapılacak iş, işçilikte geçen süreye ait gerçekleşecekkıdem tazminatını hüküm altına almaktan ibarettir. Aksine düşünceile kıdem tazminatı isteğinin reddi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.2 - Davacı, sözleşmeli personel olarak çalıştığı döneme ilişkin işsonu tazminatı da istemiştir. Ne var ki, sözleşmeli personel, hizmet akdi ileçalışan, Đş Kanununa tabi işçi değildir. Bu personel, ilgili KHK. hükümleriuyarınca idari sözleşme ile çalıştırılan kamu görevlisidir. Bu nedenle söz konusudöneme ait istekle ilgili uyuşmazlık Đş Mahkemesinde çözümlenemez.Görevli yargı yeri idari yargıdır.Mahkemece, sözleşmeli personel dönemine ilişkin istek hakkındagörevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasının incelenmiş olması dadoğru değildir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, 28.09.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/3403Karar No : 1992/10973Tarihi : 08.10.1992Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Kıdem tazminatı için faiz başlangıcı hizmet akdinin fesih tarihidir.Bu hak türü için ayrıca temerrüde düşürme sözkonusu değildir.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatıyla yıllık ücretli izin parasınınödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla;dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışındakitemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davacı 1971 doğumludur. 29.9.1986 tarihinde velisi ile çıraklıksözleşmesi yapılmıştır. Hizmet akdinin fesih tarihi 4.3.1991 "dir. Davalıya aitişyeri mobilya atelyesidir. Davacının yaşı ve işin niteliği itibarı ile sözleşmeninyapıldığı 29.9.1986 tarihine kadar çırak olduğunun kabulü gerekir. Çıraklarhakkında ise 1475 sayılı Đş Kanununun 5. maddesinde belirtildiği üzere ĐşKanunu hükümleri uygulanmaz. Bu nedenle, 29.9.1986 tarihinden öncekiçıraklıkta geçen sürenin işçilik hakları yönünden değerlendirilmiş olması doğrudeğildir. 29.9.1986 tarihinden sonraki çalışma süresine gelince; her ne kadarbu tarihte çıraklık sözleşmesi yapılmış ise de dosya içeriğinden davacının butarihten sonra çırak olarak değil muntazaman ücret ödenmek suretiyle ve işçiolarak çalıştırıldığı anlaşılmaktadır. Bu bakımdan çıraklık sözleşmesigörünüşte kalmaktadır. O halde, davada sözkonusu edilen işçilik haklarının29.9.1986 tarihinden sonrası için hesaplanıp hüküm altına alınmalı, bu tarihtenönceki istekler reddedilmelidir.3 - Davacı dava konusu hak türleri için faiz de istemiştir. Kıdemtazminatı için faiz başlangıcı hizmet akdinin fesih tarihidir. Bu hak türü içinayrıca temerrüde düşürmek söz konusu değildir. Her ne kadar Mahkemecekıdem tazminatı için mevduata uygulanan en yüksek mevduat faizine kararverilmişse de, faiz başlangıcının gösterilmemesi hatalıdır.Kıdem tazminatı dışındaki diğer işçilik hakları için ise faiz başlangıcı temerrüt tarihi olacaktır. Ancak hüküm altına alınan diğer işçilik hakları için daha önceden bir temürrüde düşürme olmadığı anlaşıldığından ohak türleri için dava tarihinden itibaren faize karar vermek gerekir.


Mahkemece sözü edilen hak türleri için faize karar verilmemiş olması dabozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,08.10.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/9012Karar No : 1992/11484Tarihi : 19.10.1992Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13 ve 14. md.ÖZÜ : Hizmet sözleşmesinin fesih tarihinde davacının emekliliğe hakkazandığı ve feshi müteakip emekli olduğu ve 1475 sayılı Đş Yasasının 14.maddesinin 4. fıkrası koşullarının gerçekleşmiş bulunduğuanlaşılmaktadır. Bu durumda askerlikte geçen borçlanılan sürenin dediğer hizmetleri ile birleştirilerek ödenen kıdem tazminatının mahsupedilmek suretiyle fark kıdem tazminatına karar verilmesi gerekir.DAVA : Davacı, kıdem tazminatı farkının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.Hüküm, süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Her ne kadar davacı işçinin hizmet sözleşmesinin kıdem ve ihbartazminatları ödenmek suretiyle 1475 sayılı Đş Yasasının 13. maddesine görefeshedilmiş ise de, dosya içeriğinden fesih tarihinde davacının emekliliğe hakkazandığı ve feshi müteakip emekli olduğu ve bu Kanunun 14. maddesi 4.fıkrası koşullarının gerçekleşmiş bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durumdaaskerlikte geçen borçlanılan sürenin de diğer hizmetleri ile birleştirilereködenen kıdem tazminatının mahsup edilmek suretiyle fark kıdem tazminatınakarar verilmesi gerekir. Somut olayda hizmet aktinin işverence emekliliknedeniyle feshedildiğinin kabulü gerekir. Dairemizin içtihatları da bu yöndedir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,19.10.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/6571Karar No : 1992/11557Tarihi : 20.10.1992Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : 625 S. Özel Öğretim Kurumları Kanununa göre öğretmenlerleyapılan birer yıllık sözleşmeler işin niteliği bakımından ayrı ayrı süresibelirli sözleşmeler olup, süresi belirli olan sözleşme süresinin bitimindekendiliğinden sona erer ve işçi kıdem tazminatına hak kazanmaz.DAVA : Davacı, Taraflar arasındaki kıdem tazminatı, ücret ve sosyal hakalacaklarının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilâmda yazılınedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıyaverilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi taraflar avukatıncaistenilmesi ve davalı avukatınca da duruşma talep edilmesi üzerinedosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için20.10.1992 salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti.Duruşma günü davalı adına Avukat………….ve………ile karşı taraf adınaAvukat……………..geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatlarınsözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi,gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davacının tüm temyiz itirazları ile davalınınaşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde değildir.2 - 625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununa göre öğretmenlerle yapılan birer yıllık sözleşmeler, işin niteliği itibariyle ayrı ayrı süresibelirli sözleşmeler olup, ardı ardına her sene için yapılmış olması bu sözleşmelerin belirsiz süreli sözleşme olduğunu göstermez. Dairemizin veHukuk Genel Kurulunun <strong>kararları</strong> bu doğrultudadır. (YHGK, 1.7.1992 gün ve1992/9-335 karar) Davacı bir yıllık sürenin bitiminden bir süre önce akti yenilemeyeceğini bildirmiştir. Süresi belirli olan sözleşme süresinin bitimindekendiliğinden sona erer ve işçi kıdem tazminatına hak kazanamaz.Zira bu durum Đş Kanununun 14'ncü maddesinde belirtilen kıdemtazminatını gerektirecek hallerden değildir. O halde kıdem tazminatı isteğininreddine karar vermek gerekir.3 - 625 sayılı Kanunda bazı konularda Özel Okullar ile ÖzelDersaneler ayrımı yapılmıştır. Anılan kanunun 33. maddesinde ÖzelOkullarda Yöneticilik ve Eğitim-Öğretim hizmeti yapanların dengi ResmiOkullarda ödenen aylık ve Sosyal Yardım kapsamındaki ek ödemelerden yararlanacaklarıbelirtilmiştir. Özel dersaneler için bu ödemeler öngörülme-


miştir. Bu husus gözönünde tutulmaksızın dersanede öğretmen olarak görevyapan davacı için dengi Resmi Okullarda ödenen Sosyal Yardımlar'a kararverilmiş olması doğru değildir.4 - 625 sayılı Kanunun 35. maddesindeki geç ödemeden dolayıaylık ücretin % 1 fazlasıyla ödenmesi zorunluluğuna ilişkin hüküm ÖzelÖğretim Kurumlarını kapsamaktadır. Dersanede, Özel Öğretim Kurumu kavramıiçinde olduğundan buradaki % 1 fazlasıyla ödeme, dersane öğretmenlerinede uygulama olanağına sahiptir. Yine 35. maddede bu % 1 fazlasıylaödemenin aylık ücret için söz konusu olduğu görülmektedir. Buna göreödenmeyen aylık ücretler ile ek ders ücretlerine % 1 fazla ödemenin uygulanmasıdoğrudur. Ancak niteliği itibariyle % 1 fazla ödeme ücret ve ek dersücretinin brütü üzerinden, değil net miktarları üzerinden hesaplanması gerekir.5 - 35. maddede öngörülen % 1 fazla ödeme faiz niteliğinde değildir.Bu nedenle dava tarihinden sonrası için % 1 fazla ödemeye karar verilmişolması doğru değildir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, davalı yararına takdir edilen................. lira duruşma avukatlık parasınınkarşı tarafa yükletilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliyeiadesine 20.10.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/12069Karar No : 1992/12035Tarihi : 27.10.1992Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13 ve 14. md.ÖZÜ : Đşçinin hizmet akdinin teknolojik nedenlerden değil, bir işyerindeişini yaptığı bir başka firmanın kendi işini kurarak ayrılması ile hasıl olaniş azalması sonucu kadro fazlalığından feshedildiği anlaşılmaktadır.Böylece Toplu Đş Sözleşmesinin 35. maddesindeki koşul gerçekleşmemişolduğundan işçi bu maddeye dayanarak istekte bulunamaz.DAVA : Davacı, fazla çalışma parası ücret ve sosyal yardım farkları ile ikramiyeve kıdem tazminatı farkının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.KARAR : Hüküm süresi içinde duruşmalı olarak davalı avukatı tarafındantemyiz edilmiş isede, duruşma davetiyesinin taraflara tebliği için posta pulubulunmadığından HUMK.nun 438/1. maddesi uyarınca duruşma isteğinin


eddine ve incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonradosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındakalan temyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davacı, hizmet aktinin 18.1.1991 tarihinde imzalanan ve ile31.12.1992 tarihleri arasını kapsayan Toplu Đş Sözleşmesinin tarihindeuygulanacak olan ikinci yıl ücret zammından yararlandırılmamak amacıyladaha önceki bir tarihte feshedildiğini iddia ederek Đş Kanununun 13. maddesi veToplu Đş Sözleşmesinin 35. maddesi uyarınca ödenen ihbar tazminatının iki katıtutarında kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.Toplu Đş Sözleşmesinin 14. maddesinde ihbar önelleri düzenlenmişve bu maddenin son fıkrasında da Đş Sözleşmesinin ihbar tazminatıödenerek feshedilmiş olması halinde dahi taraf sendika üyesinin bu ihbarsüresi içinde bu Toplu Đş Sözleşmesinden doğan bütün haklarını alacağı öngörülmüştür.Davacının hizmet süresine göre 14. maddede belirtilen ihbarsüresi hizmet süresine eklendiğinde sözleşmenin ikinci yıl ücret zammınınuygulanacağı 1.1.992 tarihini içine almaktadır. Buna göre davacı 14. maddehükmü gereği ikinci yıl zammından yararlanacaktır. Đşveren davacının hizmetaktini ikinci yıl zammından önce feshetmiş ise de, 14. madde nedeniyle ikinciyıl zammından yararlanacağını bilmek durumundadır. O halde ikinci yılzammından yararlandırmamak amacıyla hareket ettiğinden ve buna dayalıolarak kötüniyetinden söz edilemez. Bu sebeple Đş Kanununun 13. maddesinegöre, kötüniyet tazminatına karar verilemez.Toplu Đş Sözleşmesinin 35. maddesine gelince; asgari kadrolarbaşlığını taşıyan bu madde de işverenin mevcut ve yeni açılacak işyerlerindepersonel kadrolarını tesbit etmek hakkına sahip olduğu belirtildikten sonraişverenin her türlü teknolojik gelişmeleri öne sürerek TGS üyelerinin işine sonveremiyeceği, teknolojiden etkilenen servislerde çalışan TGS üyesinin işine buetkilenme nedeniyle son verildiğinde, işverenin bu Toplu Đş Sözleşmesinin 14.maddesine göre ödenmesi gereken ihbar tazminatının iki katı tutarında birtazminatı ayrıca ödeyeceği hükme bağlanmıştır. Görülüyor ki, buradateknolojiden etkilenen servislerde çalışan TGS üyesi işçinin bu etkilenmenedeniyle işine son verilmesi hali bir koşul olarak getirilmektedir, iddia vesavunmadan ve tüm dosya içeriğinden davacının hizmet aktinin teknolojiknedenlerden değil, bir işyerinde işini yaptığı bir başka firmanın kendi işinikurarak ayrılması ile hasıl olan iş azalması sonucu kadro fazlalığındanfeshedildiği anlaşılmaktadır. Böylece Toplu Đş Sözleşmesinin 35. maddesindekikoşul gerçekleşmemiş olduğundan davacı bu maddeye dayanarak ta istektebulunamaz. Bütün bu nedenlerden dolayı ihbar tazminatının iki katı tutarındakitazminat isteğinin reddi gerekirken, yazılı şekilde kabulü isabetsiz olupbozmayı gerektirmiştir.


SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenden BOZUL-MASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,27.10.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/9958Karar No : 1992/13311Tarihi : 01.12.1992Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13, 14. md., ve 2495 sayılı Kanun 21.md.ÖZÜ : Bir başka görevde iken özel güvenlik görevlisi olarak çalıştırılmayabaşlanan işçinin sendika üyeliği geçersiz olduğu için hukuki sonuçdoğurmaz. Bu nedenle ihbar ve kıdem tazminatının ödenmesi gerekir.DAVA : Taraflar arasındaki ihbar ve kıdem tazminatı ile gece zammı ücretininödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilâmda yazılı nedenlerlereddine ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesidavacı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmayatabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 1.12.1992 salı günü tayinedilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı adınaAvukat ..............geldi. Karşı taraf adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinledikten sonra duruşmayason verilerek dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı, işyerinde bekçi olarak çalışmakta iken, işyeri sonradan 2495sayılı bazı kurum ve kuruluşların korunması ve güvenliklerinin sağlanmasıhakkındaki Kanun kapsamına alınmış ve davacı bu Kanun statüsüne tabiolarak özel güvenlik görevlisi olarak çalıştırılmaya başlanmış ve aynı Kanunun21'nci maddesi uyarınca işverenlikçe bu Kanun kapsamına alınmadan öncegerçekleştirilmiş olan sendika üyeliğinden istifa etmesi istenmiş, üyelikten istifaetmeyince hizmet akdi feshedilmiştir. Gerçi mahkemece 21. maddenin "Buyasağa uymayanların görevlerine ilgili kuruluşça son verilir" hükmünedayanılarak ihbar ve kıdem tazminatı isteklerinin reddine karar verilmişse de,sözü edilen yasada görevlerine bu nedenle son verilme halinde özel güvenlikgörevlisine ihbar ve kıdem tazminatı verilmeyeceğine dair bir açıklık olmadığıgibi anılan bu hali, 1475 sayılı Đş Kanununun 17'nci maddesinin II. bendindegösterilen fesih sebepleri arasında saymak da isabetli olmaz. Esasen güvenlikgörevlisinin sendika üyeliği geçersiz olup, hukuki bir sonuç doğurmaz. Böyleolunca ihbar ve kıdem tazminatına karar vermek gerekir.


SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarda gösterilen nedenle BOZULMA-SINA, davacı yararına takdir edilen ............... lira duruşma avukatlık parasınınkarşı tarafa yükletilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliyeiadesine 01.12.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/5384Karar No : 1992/13608Tarihi : 15.12.1992Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md., 2822 s.K. 9. md.ÖZÜ : Toplu iş sözleşmesinin imza tarihinden sonra iş akdi feshedilenişçiye, toplu iş sözleşmesi ile öngörülen zamlı ücretten ödeme yapılmasıgerekir. Bu husus kıdem tazminatına yansıtılması gereken ikramiye,sosyal yardım vs. ödemelerde de esas alınmalıdır.DAVA : Davacı, kıdem tazminatı farkının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1.9.<strong>1990</strong> ile 31.8.1992 tarihleri arasını kapsayan Toplu ĐşSözleşmesi 21.1.1991 tarihinde imzalanmıştır. Davacının hizmet akti imza tarihindensonra 15.2.1991'de feshedilmiştir. Buna göre davacı bu toplu iş sözleşmesindenyararlanacaktır. Yürürlük süresine göre ikinci ikramiye Şubat1991 ayı sonunda ödenecektir. Ödeme kuşkusuz Şubat 1991 sonunda toplu işsözleşmesinde öngörülen ücret zammıyla oluşan ücret üzerinden yapılacaktır.Fesih tarihi itibariyle kıstelyevm ikramiye ödemeside zamlı ücrete göregerçekleştirilecektir. Böyle olunca zamlı ücrete göre oluşan ikramiyenin, oikramiye ödemesine esas tutulan gün sayısına bölünmek suretiyle bir güneisabet eden miktarı kıdem tazminatı hesabına yansıyacaktır. Kıdemtazminatına esas tutulan diğer sosyal yardımlar içinde aynı durum söz konusudur.O halde bu esasları gözönünde tutulmak suretiyle kıdem tazminatıhesaplanıp, ödenenler mahsup edilmek suretiyle hüküm tesisi gerekirken,aksine düşünce ile yazılı şekilde isteğin reddine karar verilmiş olması daireiçtihatlarına aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 15.12.1992gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/12258Karar No : 1992/12982Tarihi : 22.12.1992Đlgili Kanun : 1475 s.K. U. md.ÖZÜ : Ekonomik kriz nedeniyle işyerinin kapatılmasından sonra ödenenkıdem tazminatına, bilahare yürürlüğe giren katsayı ile oluşan kıdemtazminatı tavanından doğan fark ilave edilemez.DAVA : Taraflar arasında ihbar ve kıdem tazminatı farkının ödetilmesidavasının yapılan yargılaması sonunda ilâmda yazılı nedenlerle gerçekleşenmiktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmünsüresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı avukatıncaistenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmışve duruşma için 22.12.1992 günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı göndermiştir. Duruşma günü davalı adına Avukat……………….ile karşı taraf adınaAvukat .......................geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosyaincelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davalı ............. Yönetim Kurulunca ekonomik kriz nedeniyle20.5.1991 tarihinde Yardımcı Đşletmeler Müdürlüğü işyerinin kapatılmasınakarar verilmiş, durum Bölge çalışma Müdürlüğü ile Đş ve işçi Bulma Kurumunada bildirilmiş ve bu kararın uygulanması çerçevesinde işçilerin hizmetakidlerinin feshi yoluna gidilmiş, 21.6.1991 tarihli bir yazı ile hizmet akidlerinin27.6.1991 tarihinde feshedileceği bildirilmiş, bu tarihte de fesihgerçekleştirilmiştir. Dosya içeriği, bilgi ve belgeler ile olayın cereyan şeklindenişyerinin kapatılma kararının ciddi olduğu anlaşılmaktadır. Esasen bu kapatmaolgusu davalının da kabulündedir. Böyle olunca işverenin işçilerin hizmetakdinin feshinde 1.7.1991 tarihinde yürürlüğe girecek olan katsayı nedeniyleoluşacak yeni kıdem tazminatı tavanından yararlandırmamak amacıyla hareketettiğinden söz edilemez. TĐS'nin 33/b maddesi de sadece TĐS'den doğanhaklar ile ilgili olup, bunun dışında kalan olay ve olgular ve değişikliklerikapsamamaktadır. Esasen az önce açıklandığı üzere olayda ciddi olan birkapatma işlemi mevcuttur. Böyle bir durum karşısında artık mahkemenindayandığı gerekçelere yer vermek mümkün değildir. Mahkemenin emsalolarak dayandığı kararlar da değişik olaylara ilişkin olup bu davaya emsal teşkiletmez. O halde, davacı 1.7.1991 tarihindeki katsayı artışına dayanan kıdemtazminatı tavanından yararlanamayacağından davanın reddine kararverilmelidir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA, davalı yararına takdir edilen ............... lira duruşma avukatlık parasınınkarşı tarafa yükletilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliyeiadesine 22.12.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/6488Karar No : 1993/916Tarihi : 25.01.1993Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. md.ÖZÜ : Đş akdinin sendika üyeliği nedeniyle feshedildiğini ileri süren işçi,kötüniyet tazminatına hak kazanabilmek için iddiasını ispatlayükümlüdür. Bu ispat da, sadece soyut tanık beyanlarıyla yerine getirilemez.DAVA : Davacı, kıdem ve kötüniyet tazminatı ile ücret alacağı ve yemekyardımının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı Kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davacı iş akdinin sendikaya üye olması nedeniyle feshedildiğiniiddia ederek kötüniyet tazminatı da istemiştir. Davacının iş akdinin07.01.1991 tarihinde feshedildiği, fesihten çok önce 01.09.1988 tarihindesendikaya üye olduğu anlaşılmaktadır, işyerinde 14.12.<strong>1990</strong> tarihinde imzalananTĐS, 01.09.<strong>1990</strong>-31.08.1992 tarihleri arasında yürürlüktedir. Kötüniyetiddiasını ispat yükü davacıya aittir. Her ne kadar dinlenen ve davacı ile birlikteişten çıkarıldıkları anlaşılan tanıklar davacının sendikaya üye olması sebebiyleişten çıkarıldığını bildirmiş iseler de tespit edilen ve az önce açıklanan olgularve belgeler karşısında inandırıcı olmayan mücerret bu ifadelere dayanılarakkötüniyet tazminatına hükmedilmiş olması doğru bulunmamıştır, bu durumdaispatlanamayan kötüniyet tazminatına ilişkin isteğin reddi gerekirken hükümaltına alınmış olması bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMA-SINA, 25.01.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/12086Karar No : 1993/962Tarihi : 26.01.1993Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : 1 - Đşveren işçinin hizmet akdini emeklilik süresini doldurmasınedeniyle feshetmiştir.2 - Đşçi, fesihten bir gün sonra ilgili kurumdan emeklilik isteğindebulunmuştur. Đşverenin emeklilik nedeniyle hizmet akdinifeshettiğinin kabulü gerekir.3 - Borçlanılan askerlik süresi kıdem tazminatı hesabındadikkate alınır.DAVA : Taraflar arasındaki kıdem tazminatı farkının ödetilmesi davasınınyapılan yargılaması sonunda; ilâmda yazılı nedenlerle reddine ilişkin hükmünsüresi içinde duruşmalı olarak temziyen incelenmesi davacı avukatıncaistenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış veduruşma için 26.1.1993 günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmiştir.Duruşma günü davacı adına kimse gelmedi. Karşı taraf adınaAvukat……………..geldi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlüaçıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi, gereğikonuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı, davalıya ait işyerinde 18.8.1970 tarihinde çalışmayabaşlamış ve 28.3.1972 tarihinde işyerinden ayrıldıktan takriben 3 ay sonra3.7.1972 tarihinde askere gitmiştir. Daha sonra askerliği müteakip 18.9.1974tarihinde tekrar aynı işyerinde çalışmaya başlamış ve 11.7.1991 tarihindeemeklilik süresini doldurması nedeniyle davalı idare tarafından hizmet akdifeshedilmiş, davacı işçi de bir gün sonra, 12.7.1991 tarihinde SSK'ya başvuraraktahsis talebinde bulunmuştur.Öncelikle belirtmek gerekir ki, davacının davalıya ait işyerindeaskerlikten önceki dönemde geçen hizmetlerinin kıdem tazminatı hesabındadeğerlendirilmesi gerekir. Gerçekten 1475 sayılı Đş Kanununun 14 ncü maddesininikinci fıkrasına göre, işçilerin hizmet akdinin devam etmiş veyafasılalarla yeniden akdedilmiş olmasına bakılmaksızın aynı işvereninişyerlerinde çalıştıkları sürelerin kıdem tazminatı hesabında gözönündetutulması gerekir.Öte yandan davacının hizmet akdi son kez işveren tarafındanemeklilik süresini doldurması nedeniyle sona erdirilmiş ve bir gün sonradadavacı ilgili kurumdan emeklilik isteğinde bulunmuştur. Bu durumda, davacınınemeklilik hakkını elde ettiğini bildiği işverence emeklilik nedeniyle hizmetakdinin feshedilmiş olduğunun kabulü gerekir. Hal böyle olunca borçla-


nılan askerlik süresi kıdem tazminatı hesabında dikkate alınmalıdır.Dairemizin son uygulamaları bu doğrultudadır. O halde, karar bozulmalıdır.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, 26.01.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/13194Karar No : 1993/2492Tarihi : 16.02.1993Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. md.ÖZÜ : Đhbar süresinin, kısmen önel olarak verilmesi, kısmen tazminatolarak ödenmesi, yani bölünerek uygulanması yasaya aykırıdır.DAVA : Taraflar arasındaki kıdem tazminatı farkının ödetilmesi davasınınyapılan yargılaması sonunda; ilâmda yazılı nedenlerle reddine ilişkin hükmünsüresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davacı avukatıncaistenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış veduruşma için 16.02.1993 günü tayin edilerek taraflara çağrı kâğıda gönderilmiştir.Duruşma günü davacı adına Avukat .............. ile karşı taraf adınaAvukat………………geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatlarınsözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi,gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacının hizmet akdi 26.10.1991 tarihli yazı ile ihbar öneli tanınmaksuretiyle feshedilmiştir. Ne var ki işveren fesih bildirim yazısında iş akdinin31.12.1991 tarihi itibariyle feshedildiğini, kalan ihbar öneline ait ücretin ise,peşin olarak ödeneceğini bildirmiştir, ihbar önelinin bu şekilde bölünerekuygulanması 1475 sayılı Đş Kanunu'nun 13 üncü maddesinin (A) bendindekiemredici kurala aykırıdır. Fesih bildirim tarihine ve davacının hizmet süresinegöre ihbar öneli 22.01.1992 tarihinde sona ermektedir. Bu durumda davacı01.01.1992 tarihinde yürürlüğe giren tavana göre hesaplanacak kıdemtazminatı farkına hak kazanacağından, aksine düşünce ile davanın reddinekarar verilmiş olması isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,16.02.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULUEsas No : 1992/9-730Karar No : 1993/64Tarihi : 17.02.1993Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. md.ÖZÜ : Hizmet sözleşmesinin feshinin iptali konusunda iş mahkemesindedava açılmasına olanak tanıyan bir hüküm, mevzuatta yer almamıştır.Feshin haksız olduğu inancında olan işçi, sadece, haksız feshin hukukisonucuyla ilgili olarak alacak haklarını dava edebilir.DAVA : Taraflar arasındaki "disiplin kurulu kararının iptali" davasından dolayıyapılan yargılama sonunda; Sivas Đş Mahkemesince davanın kabulüne dairverilen 28.11.1991 gün ve 1991/132-289 sayılı Kararın incelenmesi davalıidare vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin1.4.1992 gün ve 1992/3238-3852 sayılı ilâmı ile; (... Davacı, işyeri Merkez ĐşçiDisiplin Kurulunca verilen 3.4.1991 gün ve 1991/6 sayılı işten çıkarmakararının haksız olduğunu ileri sürerek iptaline karar verilmesini istemiştir.Mahkeme istek doğrultusunda disiplin kurulu kararını iptal etmiştir.Đş akdi feshedilen işçinin fesih iptali konusunda Đş Mahkemesindedava açmasına imkân tanıyan bir hüküm yasalarımızda yer almamıştır.Sadece, 2821 sayılı Yasanın 30. maddesinde işyeri sendika temsilcileri içinayrık bir hüküm getirilmiştir. Şayet davacı feshin "işten çıkartma" haksız olduğuinancında ise, haksız feshin hukuki sonucu ile ilgili olarak alacak haklarını davaedebilir. Bu nedenle, mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirkenyazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerinegeri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece öncekikararda direnilmiştir.KARAR : Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresindetemyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereğigörüşüldü:Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak vekanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, hukuk GenelKurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken,önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır, bu nedenle direnme kararıbozulmalıdır.SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının ÖzelDaire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geriverilmesine, 17.02.1993 gününde, oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/7647Karar No : 1993/2999Tarihi : 01.03.1993Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Sözleşmeli personel, hizmet akdi ile çalışan Đş Kanununa tabi işçideğildir. Bu dönem için kıdem tazminatı ödenmez.DAVA : Davacı, kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir,yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır. Hüküm, süresi içindedavalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, gereğikonuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı, davalı bankada 1.12.1981 tarihinde işçi statüsünde çalışmayabaşladığını, 15.7.1988 tarihinde sözleşmeli personel statüsüne geçirildiğinive 8.7.1991 tarihinde görevden ayrıldığını, kendisine kıdem tazminatıödenmediğini ileri sürerek istekte bulunmuştur.Mahkemece, davacının davalı bankada gerek işçi statüsünde vegerek sözleşmeli personel statüsünde çalıştığı tüm süreler dikkate alınarakgerçekleşen kıdem tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.1475 sayılı Đş Kanununun 14. maddesine göre, kıdem tazminatıişçilikte geçen hizmet süresi için öngörülmüştür. Sözleşmeli personel hizmetakdi ile çalışan, Đş Kanununa tabi işçi değildir. Bu nedenle, davacının sözleşmelipersonel olarak çalıştığı dönem için kıdem tazminatı istemesi mümkündeğildir.O halde, mahkemece yapılacak iş işçilikte geçen süreye ait gerçekleşecekkıdem tazminatını hüküm altına almaktan ibarettir. Buna rağmenmahkemenin davacının sözleşmeli personel statüsünde geçen hizmet dönemiiçinde kıdem tazminatına hükmetmiş olması isabetsiz olup, bozmayıgerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 01.03.1993gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/14903Karar No : 1993/5314Tarihi : 06.04.1993Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13, 35, 50. md.ÖZÜ : Đşçinin ihbar tazminatı alabilmesi için iş akdinin işveren tarafındanbozulması gerekir. Đşçi, bordroda gerçek ücretinin gösterilmemesi,asgari ücret alıyor gözükmesi gibi, haklı bir nedenle de olsa iş akdinikendisi bozmuşsa, ihbar tazminatından yararlanamaz.DAVA : Taraflar arasındaki ihbar, kıdem tazminatı, fazla çalışma ve yıllıkücretli izin parasıyla, hafta ve genel tatil gündeliklerinin ödetilmesi davasınınyapılan yargılaması sonunda; ilâmda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarınfaiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresiiçinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı avukatınca istenilmesiüzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşmaiçin 06.04.1992 günü tayin edilerek taraflara çağrı kâğıdı gönderilmişti.Duruşma günü yapılan tebligata rağmen taraflar adına kimse gelmediğindenincelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosyaincelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Đş Kanunu'nun 13'üncü maddesine göre ihbar tazminatınahükmedilebilmesi için iş akdinin diğer tarafça ihbar önellerine uyulmaksızınfeshedilmiş bulunması gerekir. Bu nedenle haklı bir sebeple de olsa, işakdini fesheden taraf karşı taraftan ihbar tazminatı isteyemez.Dava dilekçesindeki açıklamalara ve özellikle dinlenen tanık sözlerinegöre iş akdinin bordrolarda davacının ücretinin asgari ücret olarakgösterilmesi nedeniyle davacı işçi tarafından feshedildiği anlaşılmaktadır. Budurumda ihbar tazminatına ilişkin isteğin reddi gerekirken yazılı şekilde kabulüdoğru değildir.3 - Dinlenen tanıklar davacının hafta tatili günlerinde çalıştığınıancak kendisine hafta içinde diğer bir gün izin kullandırıldığını bildirmişlerdir.Buna rağmen hafta tatili ücretlerine hükmedilmiş olması keza doğru değildir.4 - Son 5 yıllık fazla mesai ve bayram çalışmasına ilişkin alacakhesaplanırken davacının son ücreti esas alınmıştır. Oysa söz konusu çalışmalariçin ilişkin bulunduğu yıllar itibariyle davacıya ödenmekte olan ücretüzerinden hesap yapılması gerekirdi. Mahkemece bu yön üzerinde de durulmamışolması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.


SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeplerle BOZUL-MASINA, 06.04.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/10102Karar No : 1993/5371Tarihi : 08.04.1993Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13, 24 . md. 818 s.K. 49. md.ÖZÜ : Ekonomik nedenlerle ihbar ve kıdem tazminatı ödenerek iştençıkarılan işçi, çıkarma işleminin Đş ve Đşçi Bulma Kurumu'na bildirilmemişolması ve çıkarma işlemlerinde "son giren ilk çıkar" kuralına uyulmamışbulunulması nedeniyle kötüniyet ve manevi tazminatlara hak kazanamaz.DAVA : Davacı, kıdem, kötüniyet ve manevi tazminatının ödetilmesine kararverilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davacının hizmet akdi 1475 sayılı Đş Kanunu'nun 13. maddesinegöre, ekonomik nedenlerden dolayı, ihbar ve kıdem tazminatı ödenmeksuretiyle feshedilmiştir. Olayda feshin kötüniyetli olduğu kanıtlanamadığı gibiB.K.'nun 49. maddesinde öngörülen manevi tazminatın koşulları da gerçekleşmemiştir.Bu nedenle kötüniyet ve manevi tazminat isteklerinin reddinekarar vermek gerekirken, işçi çıkarılmasının Đş ve Đşçi Bulma Kurumu'na bildirilmemişolmasından ve öncelikle, sonradan işe girmiş olanların işten çıkarılmalarıgerektiği halde bu kurala uyulmamış bulunduğundan söz edilerekkötüniyet ve manevi tazminat isteklerinin kabulü isabetsiz olup, bozmayıgerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda belirtilen nedenle BOZULMASINA,08.04.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/10078Karar No : 1993/5592Tarihi : 12.04.1993Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. md.ÖZÜ : Đhbar tazminatı ancak süresi belli olmayan hizmet akidlerininfeshinde ödenir.DAVA : Davacı; ücret alacağını, davalı ve karşı davacı ise ikramiye temettü,kâr payı ve ihbar ve kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, davacının isteğini reddetmiş ve karşı davayı isekısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davacı banka avukatı tarafından temyizedilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunîgerektirici sebeplere göre, davacı ve karşılık davalının aşağıdaki bendinkapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2 - Davalı ve karşılık davacı işçi, işverene ait iş yerinde belirli sürelihizmet akdiyle çalışmakta iken sürenin bitiminden önce iş akdi feshedilmiştir.Đş Kanununun 13. maddesine göre; ihbar tazminatı, süresi belirli olmayanhizmet sözleşmeleri için öngörülmüştür. Zira, Đş Kanununun 13.maddesinde de bildirimin önelleri sadece süresi belirli olmayan hizmet akidlerininfeshinde sözkonusu olup, belirli süreli hizmet akdinin sürenin bitimindenönce sona erdirilmesi durumunda ihbar tazminatı istenemez. Bu nedenle, ihbartazminatına ilişkin isteğin reddine karar vermek gerekirken yazılı şekildekabulü isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan sebeple BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine. 12.04.1993gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/15138Karar No : 1993/5687Tarihi : 13.04.1993Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Kıdem tazminatının taksitlendirilerek ödenmesi halinde, gecikmefaizleri ödeme tarihleri dikkate alınarak hesaplanır.


DAVA : Taraflar arasındaki gecikme zammının ödetilmesi davasının yapılanyargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziylebirlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davacının kıdem tazminatı muhtelif tarihlerde taksitler halindeödenmiştir. Bu durumda, hizmet akdinin feshi tarihi ile her bir ödemeninyapıldığı tarihe kadar geçen süreler için gecikme faizinin hesaplanmasıgerekirken kıdem tazminatının tamamı için ve yapılan ödemeler dikkatealınmadan, son ödeme tarihine kadar faiz hesaplanması, hatalı olup, bozmayıgerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMA-SINA, 13.04.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/13379Karar No : 1993/6880Tarihi : 27.04.1993Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Kıdem tazminatından yararlanma koşulları Đş Yasası'nın 14.maddesinde sayılmıştır. Bu hüküm emredici nitelikte olup yorum yoluylagenişletilemeyeceğinden, belirli süreli hizmet akdiyle çalışan mevsimlikişçi, zincirleme sözleşmelerle de çalışmış olsa, kıdem tazminatına hakkazanamaz.DAVA : Davacı, kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı idare avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı, davalıya ait işyerinde mevsimlik işçi olarak, zincirlemesözleşmelerle çalışmış ve 21.10.1991 tarihli dilekçe ile, 23.10.1991 tarihindesona erecek olan sözleşmeyi yenilemeyeceğini bildirmiştir.Davacı, açtığı bu dava ile kıdem tazminatı istemiştir.Mahkemece istek kabul edilmiştir.


Kıdem tazminatının hangi hallerde ödeneceği 1475 sayılı ĐşKanunu'nun 14 üncü maddesinde teker teker sayılarak gösterilmiştir. Belirsizsüreli hizmet akdinin haklı sebep olmaksızın tek taraflı olarak, işçi tarafındanfeshedilmesi veya belirli süreli hizmet akdinin sürenin bitimiyle kendiliğindensona ermesi ya da işçi tarafından sözleşmenin yenilenmeyeceğinin bildirilmesihalinde işçinin kıdem tazminatına hak kazanamayacağı 14 üncü maddedeöngörülmüştür.Anılan hüküm emredici nitelikte olup, yorum yoluyla da genişletilemez.Bu durumda davacı kıdem tazminatına hak kazanamayacağındandavanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kabulü isabetsizolup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA,27.04.1993 gününde oyçokluğuyla karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/12219Karar No : 1993/7209Tarihi : 29.04.1993Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Kadın işçinin evlenmesi halinde kıdem tazminatı istemeye hakkıvardır.DAVA : Davacı, kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.Hüküm, süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARAR : Davacı öğretmen 625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu'na görebirer yıllık belirli süreli hizmet sözleşmeleriyle çalışmakta iken, 12.6.1991tarihinde evlenmiş ve 23.8.1991 tarihinde de evlenme nedeniyle iş akdinifeshettiğini işverene bildirmiştir.1475 sayılı Đş Kanunu'nun 14. maddesinin 1. fıkrasında, işçi kadınınevlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde kendi arzusu ile hizmetsözleşmesini feshetmesi halinde kıdem tazminatına hak kazanacağı belirtilmiştir.Daire'mizin uygulamasına göre, süresi belirli hizmet akidlerinde de;süresi belirsiz hizmet akidlerinde olduğu gibi, kadın işçinin evlenmesi halindekıdem tazminatı istemeye hakkı vardır. Hizmet sözleşmesinin yeni dönem içinişverence yenilenmesi teklifini kendisine verilen sürede davacınıncevaplandırmamış olması, iş akdini fesih anlamına gelmediği gibi,


Yasa'nın kendisine evlenme nedeniyle tanımış olduğu kıdem tazminatı istemehakkını ortadan kaldırmaz. Bu hususlar gözetilmeden aksine düşünce ile yazılışekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMA-SINA, 29.04.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/13027Karar No : 1993/7332Tarihi : 29.04.1993Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. md.ÖZÜ : Davacı; 625 sayılı Yasaya göre birer yıllık sözleşmelerle çalışmaktaiken, davalı işveren sözleşmedeki kural uyarınca yeni döneminbaşlamasından önce sözleşmeyi yenilemeyeceğini bildirmiştir.Mahkemece, ihbar tazminatına da karar verilmiş ise de; bu tazminat, 1475sayılı Đş Kanununun 13. maddesinde öngörüldüğü üzere süresi belirsizsürekli hizmet akidlerinde sözkonusu olur. Belirli süreli akidlerde ihbarönellerinden söz edilemeyeceği için ihbar tazminatına da karar verilemez.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş isede, duruşma davetiyesinin taraflara tebliği için posta pulu olmadığından duruşmaisteğinin reddine ve incelemenin evrak üzerinde yapılmasına kararverildikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davacı, 625 sayılı Yasaya göre birer yıllık sözleşmelerle çalışmaktaiken, davalı işveren sözleşmedeki kural uyarınca yeni dönem başlamasındanönce sözleşmeyi yenilemeyeceğini bildirmiştir. Mahkemece, ihbartazminatına da karar verilmiş ise de; bu tazminat, 1475 sayılı Đş Kanunu'nun13. maddesinde öngörüldüğü üzere süresi belirsiz sürekli hizmet akidlerindesöz konusu olur. Belirli süreli akidlerde ihbar önellerinden söz edilemeyeceğiiçin ihbar tazminatına da karar verilemez. Buna rağmen, isteğin hüküm altınaalınması isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.


SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan sebeple BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 29.04.1993gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/796Karar No : 1993/8073Tarihi : 11.05.1993Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Belirli süreli hizmet sözleşmesinin feshi ve sona erme hallerindede koşulları varsa kıdem tazminatı ödenir.DAVA : Taraflar arasındaki, ihbar ve kıdem tazminatının ödetilmesi davasınınyapılan yargılaması sonunda; ilâmda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarınfaiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresiiçinde temyizen incelenmesi taraflar avukatlarınca istenilmesi ve davacıavukatınca da duruşma, talep edilmesi üzerine dosya incelenerek, gereğikonuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının ve davacının aşağıdaki bendlerin kapsamıdışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2 - Đş Kanununun 14. maddesinde, kıdem tazminatı istenebilmesiaçısından belirli ve belirsiz süreli hizmet sözleşmeleri arasında bir ayırımyapılmamıştır. Bu nedenle belirli süreli hizmet sözleşmesinin anılan maddede belirtilen fesih ve sona erme hallerinde de koşulları varsa, işçi kıdemtazminatına hak kazanır.Tarafların iddia ve savunmalarına, dosyada mevcut bilgi ve belgelere,olayların akışına ve dinlenen davacı tanıklarının ifadelerine göre taraflararasındaki son sözleşme bir ay önce feshi ihbar yapılmadığı için yenilenmişve davacı yeni öğretim yılı başında 16.9.1991 günü okula gelerek görevebaşlamak istemiş ise de; işveren tarafından göreve başlatılmadığı veyerine başka bir öğretmenin alınmış olduğu, aradan bir ay geçtikten sonradavacının okula gelmediğine dair tutanak düzenlendiği ve böylece, işe kabuletmemek suretiyle hizmet akdinin işveren tarafından sona erdirildiği anlaşılmaktadır.Bu durumda davacı kıdem tazminatı istemeğe hak kazanmıştır.Buna rağmen mahkemenin yazılı gerekçe ile kıdem tazminatına ilişkin isteğireddetmiş olması doğru değildir.3 - Yeni öğretim yılı için taraflar arasındaki bir yıllık hizmet sözleşmesiyenilendiği halde, işverenin davacıya görev vermemek suretiyle işikabulde temerrüde düştüğü mahkemenin kabulündedir. Bu nedenle geri


kalan süre için ücrete hükmedilmesi doğrudur. Ne var ki, bu ücret miktarıbelirlenirken, BK.nun 325. maddesinde öngörülen koşulların gözetilmesi ve buçerçevede gerekli araştırma ve incelemenin yapılması gerekirdi. Ancak budavada istekle bağlı kalınarak hüküm altına alınan miktar itibariyle anılanhusus bozma sebebi sayılmamış, sadece bu yöne değinilmekle yetinilmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, davacı yararına takdir edilen...............lira duruşma avukatlık parasınındavalıya, davalı yararına takdir edilen ..........lira duruşma avukatlık parasınınise davacıya yükletilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halindeilgiliye iadesine, 11.05.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/14521Karar No : 1993/8612Tarihi : 20.05.1993Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Đş Kanununun 14/2. maddesi uyarınca; işçinin kıdemi, hizmetakdinin devam etmiş veya fasılalarla yeniden akdedilmiş olmasınabakılmaksızın, aynı işverenin bir veya değişik işyerlerinde çalıştığı sürelergözönüne alınarak hesaplanır.DAVA : Davacı, kıdem tazminatı farkının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir. Yerel mahkeme, davayı zamanaşımı nedeniyle reddetmiştir.Hüküm, süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı, davalıya ait işyerinde 9.2.1968-5.7.1973 ve 2.5.1985-25.2.1991 tarihleri arasında aralıklı olarak çalışmış ve yaşlılık aylığı almakamacıyla işten ayrılmıştır. Son dönem çalışması için kıdem tazminatı ödenmiş,9.2.1968-5.7.1973 tarihleri arası çalışması dikkate alınmamıştır. Bu dönem içinkendisine kıdem tazminatı ödenmediği anlaşılmaktadır, Đş Kanunun 14/2.maddesi uyarınca; işçinin kıdemi, hizmet akdinin devam etmiş veya fasılalarlayeniden aktedilmiş olmasına bakılmaksızın aynı işverenin bir veya değişikişyerlerinde çalıştığı süreler gözönüne alınarak hesaplanır. Buna göre,koşulları gerçekleşmiş ise davacının aynı işverene ait daha önceki çalışmadönemininde dikkate alınması gerekirken zamanaşımı nedeniyle ilk dönemçalışmasıyla ilgili isteğin reddi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayıgerektirmiştir. Zira, aralıklı çalışmaya devam ettiğinden hizmetlerininbirleştirilmesi söz konusu olup bu durumda zamanaşımının varlığından sözedilemez.


SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 20.5.1993 günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/14793Karar No : 1993/9275Tarihi : 27.05.1993Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13., 14. md.ÖZÜ : Đşçinin raporlu bulunduğu bir tarihte yapılan iş akdi feshi, raporsüresince iş akdi askıda olduğundan rapor bitiminde uygulamaya girer.Bu tarihe kadar yürürlüğe giren bir sözleşme zammı var ise, işçi bundanyararlanır.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı farkı ile yıllık ücretli izin parası veücret alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği reddetmiştir.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı, 04.12.<strong>1990</strong>-17.03.1991 tarihleri arasında raporludur, iş akdi31.12.<strong>1990</strong> tarihinde ihbar ve kıdem tazminatı ödenmek suretiyle feshedilmiştir.Fesih tarihinde davacı raporlu olduğundan iş akdi askıda olup buaskı süresi içinde 01.01.1991 tarihinde yürürlüğe giren TĐS'nin 2. yıl zammındanyararlanması gerekir. Buna rağmen mahkemenin aksine düşünce iledavanın reddine karar vermesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, 27.05.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/14661Karar No : 1993/9802Tarihi : 27.05.1993Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Önceki hizmetin kıdem tazminatında dikkate alınabilmesi için,hizmet akdinin sona erme sebebine bakmak gerekir.DAVA :istemiştir.Davacı bakiye kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesini


Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı, yaşlılık aylığı almak amacıyla hizmet sözleşmesinin kendisitarafından feshedildiğini, kıdem tazminatı ödenirken 13.04.1981- 13.03.1992tarihleri arasındaki son hizmetinin dikkate alındığı, önceki hizmetinindeğerlendirilmediğini iddia ederek fark kıdem tazminatı isteğinde bulunmuştur.Mahkemece, önceki hizmet sözleşmesinin feshinden sonra davacınıntekrar işe alındığı, böylece önceki feshin haklı dahi olsa sonradan işealınmakla davacının affedildiği kabul edilerek, istek doğrultusunda hükümkurulmuştur.Davacının, hizmet akdiyle davalıya ait işyerinde çalışmakta iken,geçici bir görevle bir başka yere 01.02.1980 tarihinde gönderilmek istendiğihalde gitmemesi nedeniyle 07.03.1980 tarihinde davalı idare tarafından işineson verildiği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Ancak bu feshin haklınedene dayanıp dayanmadığı belli değildir. Şayet davalı haklı bir nedenleanılan tarihte hizmet akdini feshetmişse önceki dönemin kıdem tazminatıhesabında gözönünde tutulmaması, aksi halde tutulması gerekir. O tarihtekitoplu iş sözleşmesi ve ilgili mevzuat incelenip irdelenerek, bu konunun açıklığakavuşturulması ve sonucuna göre karar verilmesi icap ederken, eksik incelemeve soruşturma ile isteğin hüküm altına alınması isabetsiz olup, bozmayıgerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,27.05.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/14926Karar No : 1993/10080Tarihi : 10.06.1993Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. md.ÖZÜ : Đhbar tazminatı, süresi belirli olmayan hizmet akidlerinin feshindeöngörülmüştür.DAVA : Davacı, ücret alacağı, ihbar ve kıdem tazminatı ile cezai şartınödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.


Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davacı, davalıya ait işyerinde belirli süreli hizmet akdiyle çalışmıştır.Đş Kanunu'nun 13. maddesine göre ihbar tazminatı süresi belirliolmayan hizmet akidlerinin feshinde öngörülmüştür. Davacı 5 yıllık belirli sürelisözleşmeyle çalıştığından ihbar tazminatı isteyemez. O halde, ihbartazminatına ilişkin isteğin reddine karar vermek gerekir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,10.06.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/15158Karar No : 1993/9984Tarihi : 10.06.1993Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Đşçinin değişik kamu kurum ve kuruluşlarında geçirdiği hizmetsürelerinin birleştirilmesi ve askerlik borçlanması konusunda 1475s.K.nun 14/4. maddesi şartlarının gerçekleşmesi gerekir.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARAR : Đş Kanunu'nun 14. maddesinin 4. fıkrası hükmü, kamu kuruluşundaçalışan işçinin hizmet sözleşmesini yaşlılık, emeklilik veya malullükaylığı yahut toptan ödeme almak amacıyla feshetmesi haliyle sınırlı olmaküzere, işçinin kıdeminin değişik kamu kuruluşlarında geçirdiği hizmet sürelerinintoplamı üzerinden hesap edileceğini öngörmektedir. Görülüyor ki,değişik kamu kuruluşlarında geçen hizmet sürelerinin birleştirilmesi, kıdemtazminatının ödeneceği tüm haller için değil, sadece işçinin, yaşlılık veyamalullük aylığı ya da toptan ödeme almak amacıyla hizmet sözleşmesinifeshetmesi halinde söz konusudur. Şayet, hizmet akdi, aylık ya da toptanödeme almak amacı dışında başka bir nedenle feshedilmiş ise, değişik kamu


kuruluşlarında geçen hizmet süreleri birleştirilmek suretiyle kıdem tazminatıödenmesi sözkonusu olamaz. (S. Reisoğlu, Kıdem tazminatı, Ankara 1976, sh.56 vd., M. Ekonomi, Đş Hukuku, Cilt I, Ferdi Đş Hukuku 8. Bası Đstanbul 1984,Sh. 250 vd.; M. Cuhruk, Kıdem tazminatı ve Uygulaması, Ankara-1978, Sh. 8,49 vd.; N. Çelik, Đş Hukuku Dersleri, 10. Bası, lstanbul-<strong>1990</strong>, Sh. 197; T.Centel, Đş Hukuku, Cilt I. Bireysel Đş Hukuku, istanbul 1992, Sh. 210; K.Tunçomağ, iş Hukukunun Esasları, Đstanbul 1988, Sh. 240; M. Çemberci, ĐşKanunu Şerhi, 5. Bası, Ankara 1984, Sh. 302) Nitekim, Dairemizin yerleşikgörüşü ve uygulaması da bu doğrultuda olmuştur. Bu kural, Sosyal SigortalarKurumu'na borçlanılan muvazzaf askerlik hizmeti süresinin kıdem tazminatınınhesabında kıdeme dahil edilmesi konusunda da aynen geçerlidir.Olayımızda, davacının hizmet akdi, Đş Kanunu'nun 13. maddesiuyarınca ihbar ve kıdem tazminatları ödenmek suretiyle işveren tarafındanfeshedilmiştir, işçinin, fesih tarihinde yaşlılık aylığı almaya hak kazanmışbulunması (Đşverenin fesih yazısında davacının emeklilik hakkını kazandığındansöz edilse bile) onun emekliye sevk edildiği anlamına da gelmez. Çünkü,işverenin böyle bir yetkisi yoktur. Gerçekten, 506 sayılı Sosyal SigortalarKanunu zorunlu emeklilik sistemi öngörmemiş, yaşlılık aylığından yararlanmayıişçinin kendi isteğine bırakmıştır. Đşçi istek de bulunmadıkça, işverenin veyaSosyal Sigortalar Kurumu'nun re'sen emekliye sevk yetkisi yoktur.Öte yandan fesih, bozucu yenilik doğuran bir irade açıklamasıolup karşı tarafa ulaşmakla hüküm ve sonuçlarını doğurur. Fesihten sonrameydana gelen olay (davacının emeklilik için Sosyal Sigortalar Kurumu'naBaşvurması) feshin hukuki sonuçlarını etkilemez. Böyle olunca da, davacınıniş akdini yaşlılık aylığı almak amacıyla feshettiğinden söz etmek mümkündeğildir. Yukarıda açıklanan sebeplerle davanın reddine karar vermek gerekirkenkabulü isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, 10.06.1993 gününde oyçokluğuyla karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/7521Karar No : 1993/10096Tarihi : 10.06.1993Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Değişik kamu kuruluşlarında geçen hizmet sürelerinin birleştirilmesisuretiyle kıdem tazminatının ödenmesi, yaşlılık veya malûllükaylığı ya da toptan ödeme almak amacıyla hizmet sözleşmesininfeshedilmesi halinde söz konusudur.


Hizmet akdi bu sebepler dışında başka bir nedenle feshedilmişise, değişik kamu kuruluşlarında geçen hizmet süreleri birleştirilmeksuretiyle kıdem tazminatı ödenemez. Bu kural borçlanılan muvazzafaskerlik süresi için de geçerlidir.DAVA : Davacı, kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Đş Kanununun 14. maddesinin 4. fıkrası hükmü, kamu kuruluşundaçalışan işçinin hizmet sözleşmesini yaşlılık, emeklilik veya malûllükaylığı yahut toptan ödeme almak amacıyla feshetmesi haliyle sınırlı olmaküzere, işçinin kıdeminin değişik kamu kuruluşlarında geçirdiği hizmet sürelerinintoplamı; üzerinden hesap edileceğini öngörmektedir. Görülüyorki,değişik kamu kuruluşlarında geçen hizmet sürelerinin birleştirilmesi, kıdemtazminatının ödeneceği veya malûllük aylığı ya da toptan ödeme almakamacıyla hizmet sözleşmesini feshetmesi halinde, söz konusudur. Şayet,hizmet akdi, aylık ya da toptan ödeme almak amacı dışında başka bir nedenlefeshedilmiş ise, değişik kamu kuruluşlarında geçen hizmet süreleri birleştirilmeksuretiyle kıdem tazminatı ödenmesi söz konusu olamaz. (S.Reisoğlu, Kıdem Tazminatı, Ankara-1976, Sh. 56 vd.; M.Ekonomi, Đş Hukuku,Cilt I. Ferdi Đş Hukuku, 8. Bası, lstanbul-1984, Sh. 250 vd.; M.Çuhruk, KıdemTazminatı ve Uygulaması, Ankara 1978, Sh. 8, 49 vd.; N.Çelik, iş HukukuDersleri, 10. Bası, istanbul <strong>1990</strong>, Sh. 197; T. Centel, iş Hukuku, Cilt I. BireyselĐş Hukuku, Đstanbul 1992, Sh. 210, K. Tunçomağ, Đş Hukukunun Esasları,lstanbul-1988, Sh. 240, M. Çemberci, Đş Kanunu Şerhi, 5. Bası, Ankara 1984,Sh. 302). Nitekim Dairemizin yerleşik görüşü ve uygulaması da bu doğrultudaolmuştur. Bu kural. Sosyal Sigortalar Kurumuna borçlanılan muvazzaf askerlikhizmeti süresinin kıdem tazminatının hesabında kıdeme dahil edilmesikonusunda da aynen geçerlidir.Olayımızda, davacının hizmet akdi, Đş Kanununun 13. maddesiuyarınca ihbar ve kıdem tazminatları ödenmek suretiyle işveren tarafındanfeshedilmiştir. Đşçinin, fesih tarihinde yaşlılık aylığı almaya hak kazanmışbulunması (işverenin fesih yazısında davacının emeklilik hakkını kazandığındansöz edilse bile), onun emekliye sevk edildiği anlamına da gelmez. Çünkü,işverenin böyle bir yetkisi yoktur. Gerçekten, 506 sayılı SSK'nu zorunluemeklilik sistemini öngörmemiş, yaşlılık aylığından yararlanmayı işçinin kendiisteğine bırakmıştır. Đşçi istekte bulunmadıkça, işverenin veya SosyalSigortalar Kurumunun re'sen emekliye sevk yetkisi yoktur.


Öte yandan fesih, bozucu yenilik doğuran bir irade açıklamasıolup, karşı tarafa ulaşmakla hüküm ve sonuçlarını doğurur. Fesihten sonrameydana gelen olay (davacının emeklilik için Sosyal Sigortalar KurumunaBaşvurması), feshin hukuki sonuçlarını etkilemez. Böyle olunca da, davacınıniş akdini yaşlılık aylığı almak amacıyla feshettiğinden söz etmek mümkündeğildir.Yukarıda açıklanan ilkeler gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisiisabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, 10.06.1993 gününde oyçokluğuyla karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/14819Karar No : 1993/10822Tarihi : 22.06.1993Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. md.ÖZÜ : Đş akdinin, işçi tarafından feshedildiği hallerde ihbar tazminatıödenmez.DAVA : Davacı, ihbar tazminatı ile ücret farkının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Dosyadaki bilgi ve belgelere ve dinlenen tanık ifadelerine göre,davacının işyerinde çalışan diğer bazı işçilerle tartıştıktan sonra, kendiliğindenişyerini terkettiği ve davalının ihtarına rağmen gelip işe başlamadığıanlaşılmaktadır. Davacı tanıkları iş akdinin işveren tarafından feshedildiğinigösterir bir beyanda bulunmamışlardır. Toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde,iş akdinin davacı tarafından feshedildiği anlaşıldığından, ihbartazminatına ilişkin isteğin reddi gerekirken, kabulü isabetsiz olup, bozmayıgerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, 22.06.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/1876Karar No : 1993/10857Tarihi : 22.06.1993Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : ........... Bankası özel bir bankadır. Đş Kanunu'nun 14/7 maddesinde sayılan genel, katma ve özel bütçeli idarelerden olmadığındanişçinin T.C. Ziraat Bankasıyla Sağlık Bakanlığındaki çalışmalarınınkıdem süresinin belirlenmesinde birleştirilmesi mümkün değildir.DAVA : Taraflar arasındaki kıdem tazminatı ile ikramiye alacağının ödetilmesidavasının yapılan yargılaması sonunda; ilâmda yazılı nedenlerle gerçekleşenmiktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesineilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalıavukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabiolduğu anlaşılmış ve duruşma için 22.06.1993 günü tayin edilerek taraflaraçağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına Avukat……….ile karşıtaraf adına Avukat……..geldiler, duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatlarınsözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerekdosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARAR : Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davalı ............ Bankası T.A.Ş. 1475 sayılı Đş Kanununun 14/7fıkrasında sınırlı olarak sayılan genel, katma ve özel bütçeli idarelerden olmadığıgibi, 468 sayılı Kanun yerine geçen 3346 sayılı Kanunda belirtilen kurumlardanda değildir. Bu nedenle davacının ayrı bir kamu kurumu olan T.C.Ziraat Bankası ve Sağlık Bakanlığında geçen hizmet sürelerinin kıdem tazminatınınhesabında birleştirilmesi mümkün değildir. Dairemizin <strong>kararları</strong> da budoğrultudadır.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, davalı, yararına takdir edilen ..................lira duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halindeilgiliye iadesine 22.06.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/9963Karar No : 1993/11457Tarihi : 01.07.1993Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Đş Kanunu'nun 29.7.1983 tarihinde yürürlüğe giren 14. maddesinindeğişiklikten önceki hükmüne göre, evlilik sebebiyle bir yıl içinde iştenayrılma halinde kıdem tazminatı talebinde bulunulamaz.DAVA : Davacı, kıdem tazminatı farkının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARAR : Davacı, davalıya ait işyerinde 11.11.1957 tarihinde çalışmayabaşlamış, 17.6.1960 tarihinde evlenmiş ve 1.7.1960 tarihinde şahsi mazeretisebebiyle istifa ettiğini bildirerek işten ayrılmış, daha sonra 6.4.1977 tarihindeaynı işyerinde çalışmaya başlamış ve yaşlılık aylığı almak suretiyle ayrıldığı12.7.1991 tarihine kadar çalışmıştır. Açtığı bu davada 11.11.1957-1.7.1960tarihleri arasındaki süreye ilişkin kıdem tazminatının hüküm altına alınmasınıistemiştir.Mahkeme istek doğrultusunda karar vermiştir.Her ne kadar davacı, 17.6.1960 tarihinde evlenmiş ve 1.7.1960tarihinde istifa suretiyle işten ayrılmış isede, anılan tarihte yürürlükte bulunanyasa hükümlerine göre evlenme nedeniyle 1 yıl içinde iş akdini fesheden kadınişçinin kıdem tazminatı isteyebileceğine ilişkin bir hüküm mevcut değildir.Evlenen kadın işçiye evlendiği tarihten itibaren 1 yıl içinde kendi arzusu ile işakdini sona erdirmesi halinde kıdem tazminatı ödeneceğine ilişkin yasa hükmü29.7.1983 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu hükmün geriye yürütülmesi suretiyleuygulanması hukuken mümkün değildir. O halde, davanın reddine kararvermek gerekirken yazılı şekilde kabulü isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 01.07.1993 günündeoybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/12642Karar No : 1993/13372Tarihi : 14.09.1993Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Borçlanılan muvazzaf askerlik süresinin kıdem tazminatı hesabındakıdeme dahil edilmesi, hizmet akdinin yaşlılık, malûllük veyatoptan ödeme almak amacıyla işçi tarafından feshedilmesi koşulunabağlıdır.DAVA : Davacı, kıdem tazminatı ile faiz alacağının ödetilmesine kararverilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davacı, emeklilik hakkını kazandıktan sonra davalı idare tarafındanhizmet akdinin ihbar ve kıdem tazminatı ödenmek suretiyle feshedildiğini,fesihten hemen sonra emekli olduğunu davalı tarafından kıdem tazminatıhesabında borçlanılan askerlik süresinin dahil edilmediğini bildirerekfark kıdem tazminatı isteğinde bulunmuş, mahkemece de istek doğrultusundakarar verilmiştir.Borçlanılan muvazzaf askerlik süresinin kıdem tazminatı hesabındakıdeme dahil edilmesi hizmet akdinin yaşlılık, malullük veya toptanödeme almak amacıyla işçi tarafından feshedilmesi koşuluna bağlıdır. Bunundışındaki fesih hallerinde, borçlanılan askerlik süresi için kıdem tazminatıödenmesi söz konusu olamaz. Olayda davacının hizmet akdi Đş Kanununun13'üncü maddesi uyarınca işveren tarafından feshedilmiştir. Fesih yazısındadavacı işçinin emeklilik hakkını kazandığından söz edilmesi, işçinin emekliliğesevk edildiği anlamına gelmez.Öte yandan; fesih bozucu yenilik doğuran bir irade açıklamasıolup karşı tarafa ulaşmakla, hüküm ve sonuçlarını doğurur. Fesihten sonrameydana gelen olay, feshin hukuki sonuçlarını etkilemez. Böyle olunca dadavacının iş akdinin yaşlılık aylığı almak amacıyla feshedildiğinden söz edilemezve borçlanılan askerlik süresi kıdem tazminatı hesabında nazara alınamaz.Bu durumda, borçlanılan askerlik süresine ilişkin kıdem tazminatıisteğinin reddine karar verilmesi gerekirken, aksine düşünce ile kabulü isabetsizolup, bozmayı gerektirmiştir.


SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMA-SINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 14.09.1993gününde oyçokluğuyla karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/12848Karar No : 1993/12920Tarihi : 16.09.1993Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. md.ÖZÜ : Đşçinin birbirini izleyen belirli süreli hizmet akdiyle çalıştırılması,akit serbestisinin kötüye kullanılması halini oluşturur. Bu sebeplezincirleme sözleşmelerle çalıştırılan işçiye ihbar tazminatı ödenmesigerekir.DAVA : Davacı, ihbar tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR :Dava, ihbar tazminatı istemine ilişkindir.Mahkemece, davacının belirli süreli hizmet akdiyle çalıştığındansöz edilerek davanın reddine karar verilmiştir.Davacı, davalıya ait işyerinde birbirini izleyen belirli süreli hizmetakidleriyle başka bir deyişle zincirleme sözleşmelerle çalıştırılmıştır. Budurumda davacının başlangıçtan itibaren süresi belirli olmayan hizmet akdiile çalıştığının kabulü gerekir. Dairemizin öteden beri yerleşmiş uygulamalarıda bu doğrultudadır. Gerçekten, ortada objektif haklı bir neden olmadıkçaişçinin zincirleme sözleşmelerle çalıştırılması ve böylece belirsiz süreli hizmetakidlerine tanınan koruyucu hükümlerden kurtulmak amacının güdülmesiakit serbestisinin kötüye kullanılması halini oluşturur ve hukuk düzenincekorunmaz.Yukarıda açıklanan nedenlerle gerçekleşecek ihbar tazminatınakarar vermek gerekirken dairemizin yerleşmiş uygulamalarına aykırı görüşleyazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup,bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 16.09.1993 günündeoybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/8252Karar No : 1993/13162Tarihi : 17.09.1993Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Borçlanılan askerlik süresinin kıdem tazminatı hesabında dikkatealınması ancak, Đş.K. 14/4. maddesindeki şartların gerçekleşmesi halindemümkündür.DAVA : Davacı, borçlandığı askerlik süresinin kıdem tazminatı hesabındadikkate alınmadığını ileri sürerek fark kıdem tazminatı isteğinde bulunmuştur.Mahkemece istek doğrultusunda karar verilmiştir.Dosyadaki delillere göre, davacı işçinin hizmet sözleşmesi işyeridışında işlediği bir suçtan dolayı tutuklanması nedeniyle feshedilmiştir. 1475sayılı Đş Kanunu'nun 14. maddesinin 4 üncü fıkrasına göre; borçlanılanaskerlik süresinin kıdem tazminatı hesabında gözönünde tutulabilmesi için,hizmet sözleşmesinin Sosyal Sigortalar Kanunu'na göre yaşlılık veya malullükaylığı ya da toptan ödeme almak amacıyla işçi tarafından feshedilmesi gerekir.Bu durumda davanın reddine karar verilmesi gerekirken aksine düşünceylekabulü isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan sebeple BOZULMASINA,17.09.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/10740Karar No : 1993/13304Tarihi : 21.09.1993Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Đhtirazi kayıt ileri sürülmeden asıl alacağın tamamı tahsil edilmişse.Borçlar Kanununun 113. maddesine göre faiz alacağı düşmüş olup talepedilemez. Bu hüküm kıdem tazminatı için de geçerlidir.DAVA : Davacı, kıdem tazminatının faiz alacağı ile ödetilmesine kararverilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:


KARAR : Dava, kıdem tazminatının zamanında ödenmemesi nedeniylegecikme faizi istemine ilişkindir. Davacının hak kazandığı kıdem tazminatıtaksitler halinde ödenmiş ve davacı bu ödemeler sırasında faiz isteğini saklıtutmamıştır. Son taksit davanın açılmasından önce ödenmiş ve böylece ihtirazikayıt ileri sürülmeden asıl alacağın tamamı tahsil edilmiş bulunduğundan.Borçlar Kanununun 113 ncü maddesi hükmüne göre, faiz alacağı düşmüştür.Kararda sözü edilen Hukuk Genel Kurulu kararına konu olan olayda, asılalacağın son taksidi henüz ödenmeden faiz isteği ile dava açılmış olduğundananılan kararın temyize konu bu davada uygulanması olanağı yoktur. O halde,davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasıisabetsizdir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMA-SINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 21.09.1993gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/4588Karar No : 1993/14626Tarihi : 14.10.1993Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13 ve 14. md.ÖZÜ : Hüküm altına alınan ihbar tazminatı için dava tarihinden itibaren %30 yasal faize karar vermek gerekirken, Đş Kanununun 14. maddesindesadece kıdem tazminatı için öngörülen en yüksek mevduat faizine, fesihtarihinden itibaren hükmedilmesi doğru değildir.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Hüküm altına alınan ihbar tazminatı için dava tarihinden itibaren% 30 yasal faize karar vermek gerekirken, iş Kanununun 14. maddesinde,sadece kıdem tazminatı için öngörülen en yüksek mevduat faizine fesihtarihinden itibaren hükmedilmiş olması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.


SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZUL-MASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,14.10.1993 gününde oybirliğiyle kara r verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/3494Karar No : 1993/14976Tarihi : 21.10.1993Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14 md.ÖZÜ : Đşçinin, işyerini devralan şirket zamanında da çalıştığı anlaşıldığınagöre, kıdem tazminatından eski ve yeni işverenlerin birlikte sorumlututulmaları gerekir.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı ile ücret ve ikramiye alacağınınödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı, dava dilekçesinde, 1.7.1986 tarihinden itibaren davalı.......... A.Ş. tarafından çıkartılan................Gazetesinde, daha sonra diğer davalı.... A.Ş.'ce yayınlanan..........................Gazetesinde gazeteci olarak çalıştığını,ücretlerinin eksik ödenmesi nedeniyle iş sözleşmesini feshettiğini ilerisürerek ihbar ve kıdem tazminatı ile birlikte ödenmeyen diğer haklarının davalılardantahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalılar, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.Mahkeme, davayı kısmen kabul ederek, hükmedilen kıdem tazminatıile diğer isteklerin davalı.................... A.Ş.'den tahsiline hükmetmiş, ancakdiğer davalı şirket aleyhine açılan davayı husumet yönünden reddetmiştir.Dosya içeriğine göre, davacı önce davalı ……………….tarafındançıkarılan .................... Gazetesinde 1.7.1986 tarihinden itibaren çalışmayabaşlamış, bu çalışması 23.8.1991 tarihine kadar sürmüştür. Bu tarihte anılangazete, diğer davalı... A.Ş'ce devir alınmış ve yayınlanmasına devamolunmuştur. Davacı da çalışmasını bu işveren yanında parça başı olaraksürdürmüş ve bu işveren yanındaki çalışması 10.9.1991 tarihinde sona ermiştir.Gerçekten, davacının kaleme aldığı yazılar davalı A.Ş……………….tarafındançıkartılan ....... Gazetesinde yayınlanmıştır. Böylece, davacının deviralan yeni işveren yanında da çalışmış olduğu anlaşılmaktadır.


Devredilen personel listesinde davacının adının bulunmaması, yeni işyerindeçalışmış olduğu gerçeğini ortadan kaldırmaz.1475 sayılı Đş Kanununun 1927 sayılı Kanunla değişik 14. maddesindekikurala göre, işyerinin devri veya herhangi bir suretle el değiştirmesihalinde kıdem tazminatından eski ve yeni işveren birlikte sorumludur.Bu nedenle mahkemenin .................. A.Ş. aleyhine açılan davayı husumet yönündenreddetmesi isabetsiz olup, kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan sebeple BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 21.10.1993gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/3706Karar No : 1993/15119Tarihi : 26.10.1993Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Ekonomik kriz sebebiyle işyerinin kapatılmasına ve kapatmakararının ciddi sebeplerden kaynaklandığı anlaşılmış bulunmasına göre,feshin 1 Temmuz'da yürürlüğe girecek katsayı farkından yararlanmayıönlemek için yapıldığı kabul edilemez.DAVA : Taraflar arasındaki kıdem tazminatı farkının ödetilmesi davasınınyapılan yargılaması sonunda; ilâmda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarınfaiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmünsüresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı avukatınca istenilmesiüzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmışve duruşma için 26.10.1993 günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına Avukat ........................ geldi.Karşı tarafadına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlüaçıklaması dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davalı ...............birlik Yönetim Kurulunca ekonomik kriz nedeniyle20.5.1991 tarihinde Yardımcı Đşletmeler Müdürlüğü işyerinin kapatılmasınakarar verilmiş, durum Bölge Çalışma Müdürlüğü ile Đş ve Đşçi BulmaKurumuna da bildirilmiş ve bu kararın uygulanması çerçevesinde işçilerinhizmet akidlerinin feshi yoluna gidilmiş, 21.6.1991 tarihli bir yazı ile hizmetakidlerinin 27.6.1991 tarihinde feshedileceği bildirilmiş, bu tarihte de feshgerçekleştirilmiştir. Dosya içeriği bilgi ve belgeler ile olayın cereyan şeklindenişyerinin kapatılma kararının ciddi olduğu anlaşılmaktadır. Esasen bukapatma olgusu davalının da kabulündedir. Böyle olunca işverenin işçilerinhizmet akdinin feshinde 1.7.1991 tarihinde yürürlüğe girecek olan katsayı ne-


deniyle oluşacak yeni kıdem tazminatı tavanından yararlandırmamak amacıylahareket ettiğinden söz edilemez. TĐS'nin 33/b maddesi de sadece TĐS'dendoğan haklar ile ilgili olup, bunun dışında kalan olay ve olguları ve değişikliklerikapsamamaktadır. Esasen az önce açıklandığı üzere olayda ciddi olan birkapatma işlemi mevcuttur. Böyle bir durum karşısında artık mahkemenindayandığı gerekçelere yer vermek mümkün değildir. Mahkemenin emsal olarakdayandığı kararlar da değişik olaylara ilişkin olup, bu davaya emsal teşkiletmez. O halde, davacı 1.7.1991 tarihindeki katsayı artışına dayanan kıdemtazminatı tavanından yararlanamayacağından davanın reddine kararverilmelidir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMA-SINA, davalı yararına takdir edilen..............lira duruşma avukat ücretinin karşıtarafa yükletilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliyeiadesine 26.10.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULUEsas No : 1993/9-482Karar No : 1993/604Tarihi : 27.10.1993Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. md.ÖZÜ : Ciddi sebeplere dayanılarak işçilerin hizmet akidlerinin bildirimlifeshinde, kötü niyet aranmaz.DAVA : Taraflar arasındaki "kıdem tazminatı" davasından dolayı yapılanyargılama sonunda; Antalya Đş Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen07.09.1991 gün ve 1991/683-1992/538 sayılı Kararın incelenmesi davalıvekili tarafından istenilmesi üzerine; Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 22.12.1992gün ve 12319/14043 sayılı ilâmı: (...Davalı A. Yönetim Kurulu'nca ekonomikkriz nedeniyle 20.05.1991 tarihinde Yardımcı Đşletmeler Müdürlüğü işyerininkapatılmasına karar verilmiş, durum Bölge Çalışma Müdürlüğü ile Đş ve ĐşçiBulma Kurumu'na da bildirilmiş ve bu kararın uygulanması çerçevesinde işçilerinhizmet akidlerinin fesih yoluna gidilmiş, 21.06.1991 tarihli bir yazı ilehizmet akidlerinin 27.06.1991 tarihinde feshedileceği bildirilmiş, bu tarihtede fesih gerçekleştirilmiştir. Dosya içeriği bilgi ve belgeler ile olayın cereyanşeklinden işyerinin kapatılma kararının ciddi olduğu anlaşılmaktadır. Esasenbu kapatma olgusu davalının da kabulündedir. Böyle olunca işverenin işçilerinhizmet akdinin feshinde 01.07.1991 tarihinde yürürlüğe girecek olankatsayı nedeniyle oluşacak yeni kıdem tazminatı tavanından yararlandırmamakamacıyla hareket ettiğinden söz edilemez. TĐS'nin 33/b maddesi de sadeceTĐS'den doğan haklar ile ilgili olup, bunun dışında kalan olay ve olgularıve değişiklikleri kapsamamaktadır. Esasen az önce açıklandığı üzere


olayda ciddi olan bir kapatma işlemi mevcuttur. Böyle bir durum karşısındaartık mahkemenin dayandığı gerekçelere yer vermek mümkün değildir.Mahkemenin emsal olarak dayandığı kararlar da değişik olaylara ilişkin olup budavaya emsal teşkil etmez. O halde, davacı 01.07.1991 tarihindeki katsayıartışına dayanan kıdem tazminatı tavanından yararlanamayacağından davanınreddine karar verilmelidir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geriçevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki karardadirenilmiştir.KARAR : Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresindetemyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereğigörüşüldü:Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak vekanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk GenelKurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirkenönceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararıbozulmalıdır.SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının ÖzelDaire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA,oyçokluğu ile karar verildi.T.C. YARGITAY 1. BAŞKANLIK KURULU KARARIEsas No : -Karar No : 1993/41Tarihi : 11.11.1993Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Kıdem tazminatının taksitle ödenmesi halinde, işçinin faiz isteyebilmesiiçin taksitleri ihtirazi kayıtla alması gerekmez.DAVA : Yargıtay Kanunu'nun 10. maddesi gereğince toplanan kurulumuzca:Avukat .............. imzalı, 19.7.1993 günlü dilekçe ile; kıdem tazminatınıntaksitler halinde ödenmesi durumunda geçmiş günler faizinin istenipistenemeyeceği konusunda Hukuk Genel Kurulu ile Dokuzuncu HukukDairesi <strong>kararları</strong> arasında aykırılık bulunduğu ileri sürülerek içtihadı birleştirme yolu ile aykırılığın giderilmesi istenilmiştir.KARAR : Konu esas itibariyle ilkeye taallûk etmekte olup, Hukuk GenelKurulu her bir taksit ödenirken ihtirazi kayıt ileri sürülmesine gerek olmadığıesasını benimsemiş; Dokuzuncu Hukuk Dairesi ise aksine ihtirazi kaydı ara-


mıştır. Bu durum karşısında kararlar arasında her ne kadar aykırılık mevcut isede, Dokuzuncu Hukuk Dairesi Başkanlığının düşünce yazısında açıklandığıüzere dairece son kararlarda Hukuk Genel Kurulu kararında belirtilen prensibinbenimsendiği ve böylece kararlar arasındaki aykırılığın kendiliğinden ortadankalktığı açıklanmıştır.SONUÇ : Bu nedenlerle hasıl olan yeni durum karşısında içtihadı birleştirmeyoluna gidilmesine gerek bulunmadığına, Oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/15152Karar No : 1993/16726Tarihi : 17.11.1993Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. md., B.K. 161. md.ÖZÜ : Taraflar arasındaki hizmet sözleşmesi muhtelif yenilemelerlesüresi belirsiz hizmet sözleşmesine dönüştüğüne ve Đş Kanununun 13.maddesi uyarınca işine son verildiğine göre, sözleşmedeki haksız fesihhalinde cezai şarta ilişkin hükmün yürürlükte olduğu ileri sürülemez.DAVA : Davacı, icra takibine yapılan itirazın iptali ile icra inkâr tazminatınınödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakladosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davacının tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2 - Davalının temyizine gelince:Taraflar arasındaki 2 yıl süreli (3.3.1987-3.3.1989) hizmet sözleşmesisüresinin sona ermesine rağmen davacının fiilen çalıştırılması nedeniyleBK'nun 339/1 maddesi hükmünce aynı koşullarla ve fakat 1 yıl içinyenilenmiştir. Bu 1 yıllık sürenin sonunda da davacının çalışmaya devametmesiyle hizmet sözleşmesi belirsiz süreli sözleşmeye dönüşmüş olup,31.12.1992 tarihinde Đş Kanununun 13 ncü maddesi uyarınca işine son verilmiştir.Bu durumda, davacı ilk sözleşmede yer alan ve sözleşmenin haksızve nedensiz feshi halinde ödenmesi öngörülen cezai şarta ilişkin hükmünyürürlükte olduğunu ileri sürerek ve buna dayanarak istekte bulunamaz. Bunedenle davanın reddine karar verilmelidir.


3 - Kabule göre de; BK'nun 161/son maddesi uyarınca sözlemedeöngörülen cezai şartın fahiş dolup olmadığını ve indirilmesi gerekip,gerekmediğini taktir yetkisi hâkime aittir. Bu durumda, likit olmayan böyle biralacağın tahsili için yapılan icra takibine itiraz nedeniyle icra inkâr tazminatınahükmedilmiş olması da, doğru değildir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine17.11.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/8651Karar No : 1993/16863Tarihi : 22.11.1993Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Đşçinin, işten ayrıldığı tarihte uygulamadan kaldırılmış olan ödeme,kıdem tazminatının hesabında dikkate alınmaz.DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ikramiye ve fazla çalışma parasınınödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davacının hizmet akdi 30.04.1992 tarihinde emeklilik nedeni ilesona ermiştir. Davacı ikramiye alacağını da istemiş, bu istek 1992 yılı başındaikramiye uygulaması kaldırıldığı için yerinde görülmeyerek reddedilmiştir.Kıdem tazminatı hesaplanırken işçinin son ücreti esas alınır. Davacının iştenayrıldığı tarihte ikramiye uygulaması tamamen kaldırılmış bulunduğuna göre,bir önceki yılda ödenmiş olan ikramiyeler kıdem tazminatına yansıtılamaz. Buhusus dikkate alınmadan hüküm tesisi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, 22.11.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/5065Karar No : 1993/16893Tarihi : 23.11.1993Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. md.ÖZÜ : Đş Kanununun 13. maddesi mutlak emredici bir hüküm niteliğindeolmadığından işçi yararına sözleşmelerle değiştirilebilir.DAVA : Taraflar arasındaki kötüniyet tazminatı, kıdem tazminatı ile ikramiyealacağının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılınedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıyaverilmesine ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizenincelenmesi davacı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmayatabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 23.11.1993 günü tayin edilerektaraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacılar adınaAvukat………ile karşı taraf adına Avukat……………….geldiler. Duruşmayabaşlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonraduruşmaya son verilerek dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davacının hizmet akdi, Đş Kanununun 13 ncü maddesi uyarınca15.8.1991 tarihinde feshedilmiş, ihbar ve kıdem tazminatları ödenmiştir.Đşyerinde uygulanan ve 14.1.1991 tarihinde imzalanmış bulunan1.9.<strong>1990</strong>-1.9.1992 yürürlük süreli TĐS'nin bildirim önelleri başlıklı 28/b maddesinde,"ihbar tazminatının tamamen peşin ve nakten ödenmesi halinde, işçimevcut çalışmalarına, yasal bildirim süresinin de ilavesi ile ek bir hakkazanabiliyorsa, bu haktan faydalanacaktır" denilmektedir. Yapılan budüzenleme, TĐS özerkliğinin yasanın amacına uygun bir biçimde kullanılmasındanibaret olup, geçerlidir. Zira, bildirimli fesih ve bildirim önellerini düzenleyenĐş Kanununun 13 ncü maddesi hükmü her iki tarafça da uygulanmasızorunlu mutlak emredici bir hüküm niteliğinde olmayıp, işçi yararınasözleşmelerle değiştirilebilen nisbi emredici bir hüküm niteliğindedir. Böyleolunca anılan TĐS'nin 28/b maddesi hükmünün geçersiz olduğundan sözedilemez. Nitekim, Dairemizce incelenen bir çok uyuşmazlıkta benzer hükümlergeçerli sayılmıştır.Yerel mahkeme kararında, sözü edilen HGK. <strong>kararları</strong> da olayınaözgü nitelikte olup, esasen Dairemiz yönünden bağlayıcı kararlar da değildir.


O halde, TĐS'nin 28/b maddesi uyarınca gerekli inceleme yapılarakvarılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, davacı yararına takdir edilen...............lira duruşma avukatlık parasınınkarşı tarafa yükletilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halindeilgiliye iadesine 23.11.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/8962Karar No : 1993/17312Tarihi : 25.11.1993Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. md.ÖZÜ : Đşçi, davalıya ait işyerinde belirli süreli hizmet akdi ile çalışmaktaiken, iş akdi 1.3.1992 tarihinde feshedilmiştir. Belirli süreli hizmetakidlerinin feshinde ihbar tazminatı istenemez. Zira Đş Kanununun 13.maddesine göre ihbar tazminatı, süresi belirli olmayan hizmet akidlerininfeshinde öngörülmüştür.DAVA : Davacı, ücret ikramiye ve diğer sosyal yardım alacaklarının ödetilmesinekarar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla;dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:Davacı, davalıya ait işyerinde 20.1.1992-31.12.1992 tarihleri arasınıkapsayan belirli süreli hizmet akdi ile çalışmakta iken, iş akdi 1.3.1992 tarihindefeshedilmiştir. Belirli süreli hizmet akidlerinin feshinde ihbar tazminatıistenemez. Zira, Đş Kanununun 13. maddesine göre ihbar tazminatı süresibelirli olmayan hizmet akidlerinin feshinde öngörülmüştür. Esasen davacı da,ihbar tazminatı değil, belirli süreli sözleşmenin fesih tarihi ile sona erme tarihiarasındaki süreye ilişkin ücret ve sosyal haklarını istemiştir. Bu nedenle, ihbartazminatına hükmedilmesi doğru değildir. Mahkemece yapılacak iş, BorçlarKanununun 325. maddesi hükmü çerçevesinde gerekli araştırma ve incelemeyapılarak, varılacak sonuç uyarınca bir karar vermekten ibarettir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZUL-MASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,25.11.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/15719Karar No : 1993/17895Tarihi : 06.12.1993Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. md.ÖZÜ : Đşverenin ekonomik darboğaz içinde bulunduğu, ücretleri ve ücretfarklarını ödeyemediği ve faaliyetini durdurduğu anlaşıldığına göre,sözleşmenin kötüniyetle feshedildiğinden söz edilemez.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı, manevi tazminat ve ücret alacağı ileTĐS. farkının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1. Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2. Dosyadaki bilgi ve belgelerden ve toplanan delillerden, davalıişverenin son zamanlarda ekonomik bir darboğaz içinde bulunduğu, işçilerin1991 yılı Aralık ve 1992 yılı Ocak ayları ücretleri ve toplu iş sözleşmesindendoğan ücret farklarını zamanında ödeyemediği, bu nedenle işyerinde şikayetve huzursuzlukların arttığı, temin edilen borç para ile ücretlerin gecikme iletaksitler halinde 1992 Şubat ve Mart aylarında güçlükle ödenebildiği, mali kriziçinde bulunan işyerinde 20.2.1993 tarihinden itibaren faaliyetin durdurulduğuve işçilerin işyerine alınmadıkları anlaşılmaktadır. Bu durumda, taraflararasındaki hizmet sözleşmesinin kötü niyetle feshedildiğinden sözedilemeyeceğinden, kötü niyet tazminatı isteğinin reddine karar verilmesigerekirken, aksine düşünce ile yazılı şekilde bu isteğin de hüküm altınaalınması isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMA-SINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, 06.12.1993 günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/17878Karar No : 1993/17436Tarihi : 08.12.1994Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. md.ÖZÜ : Toplu sözleşmede hüküm varsa, işçi bildirim öneli sırasında doğanfarklardan yararlanır.


DAVA : Davacı, kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.Hüküm, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmiş olmakladosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacının hizmet akdi, 22.08.1991 tarihinde Đş Kanunu'nun 13.maddesi uyarınca ihbar ve kıdem tazminatı ödenmek suretiyle işveren tarafındanfeshedilmiştir. Davacı açtığı bu dava ile, işyerinde yürürlükte bulunan01.09.<strong>1990</strong>-01.09.1992 süreli ve 14.01.1991 tarihinde imzalanmış olan TĐS'nin28/b maddesine dayanarak ihbar öneli içerisinde gerçekleşen ücret zammınınihbar ve kıdem tazminatlarına yansıtılmasını ve farkların davalıdan tahsilinekarar verilmesini istemiştir. Gerçekten TĐS'nin 28/b maddesinde, ihbartazminatının tamamen peşin ve nakten ödenmesi halinde işçi mevcut çalışmalarınayasal bildirim süresinin de ilavesiyle ek bir hak kazanabiliyorsa buhaktan faydalanacaktır, hükmü yer almaktadır. Bu düzenleme fesih bildirimsürelerine saygı şartını emredici bir hüküm olarak düzenleyen ĐşKanunu'nun 13. maddesine uygundur. Bir TĐS'i hükmü emredici hukuk kurallarınaveya ahlak veya adaba aykırı ya da konusu imkansız ise, hükümsüzdür.Anılan sözleşme hükmünün emredici kurallara aykırılığı söz konusu değildir.Bu durumda davacının 01.09.1991 tarihli 2. yıl ücret zammından yararlanmasıgerekir. Dairemizin yerleşmiş içtihadları da bu doğrultudadır. Mahkemeceemsal olarak gösterilen YHGK Kararı Dairemizin yerleşmiş görüşünüyansıtmadığı gibi, olayına özgü bir karar olup bağlayıcı niteliği de yoktur.O halde, gerekli araştırma ve inceleme yapılarak gerçekleşecekihbar ve kıdem tazminatı farklarına hükmedilmek üzere karar bozulmalıdır.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeple BOZULMA-SINA, 08.12.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/9709Karar No : 1993/19056Tarihi : 20.12.1993Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Önemli projelerin gerçekleştirilmesi için, özel bir meslek veihtisasına ihtiyaç duyulan kişiler ancak, "sözleşmeli personel" kavramınadahil edilebilir.Yurtdışı temsilcilik/erindeki aşçılık hizmetinin, dışişleri personelininsağlık ve güvenlikleri açısından büyük bir önemi olduğu


açıktır. Taraflar arasındaki ilişki, hizmet akdine değil, idari sözleşmeyedayandığından görevsizlik kararı verilmesi gerekir.DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, giyim ve yıllık ücretli izin ile fazla çalışmaparasının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı Hazine avukatı tarafından temyizedilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:Davacı vekili; müvekkilinin, 1.4.1965 tarihinden itibaren davalıBakanlığın dış temsilciliklerinde aşçı olarak çalıştığını, bir başka yere atanmasıüzerine 19.9.1991 tarihinde işten ayrıldığını, müvekkilinin işçi statüsündeçalışmış olmasına karşın Bakanlar Kurulu'nun 6.6.1978 günlü, 7/15754 sayılıkararı mesnet gösterilerek sözleşmeli personel sayıldığını ileri sürerek,müvekkilinin işçi olduğunun tesbitiyle kıdem tazminatı ve bazı işçilik haklarınındavalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, istek doğrultusunda hüküm kurulmuştur.Dosyadaki bilgi ve belgelere göre; davacı, davalı Bakanlığın dıştemsilciliklerinde 1.6.1973 tarihine kadar T.C. Emekli Sandığı'na ve 14.7.1965günlü 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi memur statüsünde istihdamedilmiştir. Mahkemece de bu dönem için aynı değerlendirme yapılmıştır. Budurumda uyuşmazlık; davacının, 1.6.1973-19,9.1991 tarihleri arasında işçistatüsünde mi, yoksa sözleşmeli personel statüsünde mi çalıştığı noktasındatoplanmaktadır. Sorunun çözümlenebilmesi için, 657 sayılı Yasanın 4.maddesinin "sözleşmeli personel" başlıklı (B) fıkrasının gözönünde tutulmasıgerekir. Anılan fıkranın birinci paragrafında "sözleşmeli personel": "kalkınmaplânı, yıllık program ve iş programlarında yer alan önemli projelerinhazırlanması, gerçekleştirilmesi, işletilmesi ve işlerliği için şart olan, zaruri veistisnai hallere, münhasır olmak üzere özel bir meslek bilgisine ve ihtisasınaihtiyaç gösteren geçici işlerde, Kurumun teklifi üzerine Devlet Personel Dairesive Maliye Bakanlığı'nın görüşleri alınarak Bakanlar Kurulunca geçici olaraksözleşme ile çalıştırılmasına karar verilen ve işçi sayılmayan kamu hizmetigörevlileridir" biçiminde tanımlanmıştır. Hemen belirtmek gerekir ki, davacınınbu tanım kapsamına girdiğini söylemek olanağı yoktur. Gerçekten, sözkonusuhüküm uyarınca önemli projelerin gerçekleştirilmesi için özel bir meslek veihtisasına ihtiyaç gösteren kişiler ancak "sözleşmeli personel" kavramına dahiledilebilir. Bu nedenle, aşçılık hizmetini yürüten kişilerin sözkonusu hükümkapsamına girmediği açıktır. Bununla beraber, 657 sayılı Yasasının 4.maddesinin (B) fıkrasının üçüncü paragrafında: "dış kuruluşlarda belirli bazıhizmetlerde çalıştırılacak personelin de zorunlu hallerde sözleşme ileistihdamları caizdir" denilmek suretiyle, Dışişleri Bakanlığının dış kuruluşlarındasözleşmeli personel çalıştırılabilmesi olanağı genişletilmiştir.


Dosya içeriğinden, davacının uzun yıllardan beri bu hüküm kapsamındasözleşmeli personel olarak çalıştırılmış olduğu, taraflar arasında heryıl düzenlenmiş olan sözleşmelerde de, davacının sözleşmeli personelstatüsünde çalıştırıldığının vurgulandığı anlaşılmaktadır. Yine, dosya içindekibelge ve bilgiler, Dışişleri Bakanlığı'nın yurtdışı temsilciliklerindeki belirli bazıhizmetler için memur veya işçi kadrosu tahsis edilemediği için sözleşmelipersonel çalıştırıldığını göstermektedir. Aynı durum, aşçılık hizmetini ifa etmişolan davacı için de geçerlidir.Ayrıca belirtmek gerekir ki; yurtdışı temsilciliklerindeki aşçılıkhizmetinin, dışişleri personelinin sağlık ve güvenlikleri açısından büyük birönemi olduğu açıktır. Davacı da uzun yıllar sözleşmeli personel statüsündegörev yapmış ve bu çerçevede hak ve yetkilerini kullanmıştır. Tüm bu olgularkarşısında taraflar arasındaki ilişkinin hizmet akdine değil, idari sözleşmeyedayandığının kabulü ile görevsizlik kararı verilmesi gerekirken aksine düşünceile yazılı şekilde işin esasının incelenmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayıgerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZUL-MASINA, 20.12.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/1541Karar No : 1994/1202Tarihi : 13.01.1994Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13., 14. md.ÖZÜ : Đşçinin, SSK.na borçlandığı muvazzaf askerlik hizmeti süresinin yada değişik kamu kuruluşlarında geçen önceki hizmet sürelerininbirleştirilerek kıdem tazminatı isteyebilmesi için, hizmet akdinin ĐşKanununun 14/4. maddesi uyarınca yaşlılık veya malûllük aylığı ya datoptan ödeme almak amacıyla işçi tarafından feshedilmiş olması gerekir.Oysa; iş akdi, işverence Đş Kanununun 13. maddesi uyarınca ihbar vekıdem tazminatları ödenerek feshedilmiştir. Đşçinin kısa bir süre sonradahi olsa SSK.ya başvurarak yaşlılık aylığı bağlanmasını istemiş olmasıbu hukuki sonucu değiştirmez.DAVA : Davacı, kıdem tazminatı farkının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:


1 - Davacının aynı işyerindeki 1.8.1975-18.10.1977 tarihleri arasındakiçalışması için kendisine, 18.10.1977 tarihinde işyeri kapatılırken kıdemtazminatı ödenmiştir. Đşyerinin yeniden faaliyete geçtiği 1.5.1980 tarihîndensonraki çalışmaları için de işveren kıdem tazminatı ödemiştir. Bu durumdaevvelce kıdem tazminatı ödenmek suretiyle sona ermiş bulunan 1.8.1975-18.10.1977 tarihleri arasındaki sürenin son hizmet süresiyle birleştirilerekkıdem tazminatı ödenmesi mümkün değildir. Zira, Đş Kanununun 14.maddesine göre işçiye aynı kıdem süresi için birden fazla kıdem tazminatıödenemez.2 - Đşçinin, SSK.na borçlandığı muvazzaf askerlik hizmeti süresininya da değişik kamu kuruluşlarında geçen önceki hizmet sürelerinin birleştirilerekkıdem tazminatı isteyebilmesi için, hizmet akdinin 1475 sayılı ĐşKanununun 14/4. fıkrası uyarınca yaşlılık veya malûllük aylığı ya da toptanödeme almak amacıyla işçi tarafından feshedilmiş olması gerekir. Dosyadakibilgi ve belgelere göre, davacı işçinin hizmet akdi Đş Kanununun 14. maddesininanılan fıkrasında belirtilen şekilde değil, işverence Đş Kanununun13.maddesi uyarınca ihbar ve kıdem tazminatları ödenerek feshedildiği anlaşılmaktadır.Dairemizin ve YHGK.nun içtihatları da bu doğrultudadır (HGK.nun26.1.1994 gün ve 1993/9-663 esas sayılı kararı). Açıklanan yasal koşullargerçekleşmediği için davanın reddine karar verilmesi gerekirken aksinedüşünce ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.Davacı işçinin işverence iş akdinin13. maddesi uyarınca feshinden kısa birsüre sonra dahi olsa SSK.na başvurarak yaşlılık aylığı bağlanmasını istemişolması da bu hukuki sonucu değiştirmez.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeplerden BO-ZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,13.01.1994 gününde oyçokluğuyla karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/11195Karar No : 1994/348Tarihi : 21.01.1994Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14., 17. md.ÖZÜ : Trafik kazası sonucu alınan rapor süresinin, makul süreyi aşmasınedeniyle hizmet akdi feshedilen işçiye ihbar tazminatı ödenmez, kıdemtazminatı ödenir.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı ile fazla çalışma ve yıllık ücretli izinparasının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.


Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1. Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2. Dosyadaki bilgilere göre, davacı davalıya ait işyerinde,01.08.1988 tarihde çalışmaya başlamış, geçirdiği bir trafik kazası nedeniyle05.08.1991 tarihinden itibaren rapor almıştır, Đşveren Đş Kanunu'nun 17/1-bmaddesi uyarınca ihbar öneline 6 hafta ekledikten sonra iş akdini feshetmiştir.Bu durumda davacı Đş Kanunu'nun 14. maddesi uyarınca kıdem tazminatınahak kazanmıştır. Zira, söz konusu fesih halinde işçi ihbar tazminatı isteyemezise de, kıdem tazminatını alabilir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, 21.01.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/12002Karar No : 1994/779Tarihi : 27.01.1994Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Đşyerini devreden işverenin kıdem tazminatından sorumluluğu,devir tarihindeki çalıştırılan süre ve devir esnasındaki işçinin ücretseviyesi ile sınırlıdır. Emredici nitelikteki bu hüküm dikkate alınmaksızın,tüm süre ve son ücret üzerinden diğer işverenle birlikte müteselsilensorumlu tutulmuş olması isabetsizdir.DAVA : Davacı, kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm,süresi içinde davalılar avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalı .................. Meyvesuyu ve Gıda SanayiAŞ.'nin tüm temyiz itirazları ile diğer davalı ...................... Meyvesuyu Fabrikası..................Kalkınma Kooperatifinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2 - Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, davacı işçinin 4.5.1976 tarihindenberi çalıştığı, işyerinin 30.7.1986 tarihli kira sözleşmesi ile…………..


AŞ."ye devredildiği anlaşılmaktadır. 1475 sayılı Đş Kanununun 14. maddesinin2. fıkrasına göre, işyerini devreden davalı ................'nun kıdem tazminatından sorumluluğu, devir tarihindeki çalıştırılan süre ve devir esnasındaki işçinin ücret seviyesi ile sınırlıdır. Emredici nitelikteki bu hüküm dikkate alınmaksızın davalı, .......... 'nun da tüm süre ve son ücreti üzerinden diğer davalı……………ile birlikte müteselsilen sorumlu tutulmuş olması isabetsiz olup, bozmayıgerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZUL-MASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,27.01.1994 gününde oyçokluğuyla karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/14548Karar No : 1994/2198Tarihi : 11.02.1994Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Hizmet akdi ölüm nedeniyle sona ermişse, SSK'na borçlanılanaskerlik süresi, kıdem tazminatının hesabında dikkate alınmaz.DAVA : Davacı, kıdem tazminatı ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delilerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - 1475 sayılı Đş Kanunu'nun 14/4. maddesi uyarınca, SosyalSigortalar Kurumu'na borçlanılan muvazzaf askerlik hizmetinin kıdem tazminatıhesabında dikkate alınabilmesi için, işçinin akdini, yaşlılık veya malûllük aylığıya da toptan ödeme almak amacıyla feshetmiş bulunması gerekir.Somut olayda, iş akdi, davacıların miras bırakanının ölümü nedeniylesona ermiştir. Bu durumda borçlanılan askerlik süresi kıdem tazminatıhesabında dikkate alınamaz. O halde SSK'ya borçlanılan muvazzaf askerliksüresine ilişkin kıdem tazminatı isteğinin reddine karar verilmelidir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZUL-MASINA, 11.02.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/2617Karar No : 1994/2413Tarihi : 15.02.1994Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Kıdem tazminatı miktarı, fesih tarihindeki tavanla sınırlıdır..DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davacının iş akdinin feshi tarihinde, her yıl için isteyebileceğien çok kıdem tazminatı miktarı TL. olduğu halde, bu tavan aşılarak yapılanhesaba göre hüküm kurulması doğru değildir.Öte yandan, 2822 sayılı TĐSGLK.nun 42. maddesinin 5. fıkrasınagöre, grevde geçen süre kıdem tazminatı hesabında dikkate alınamaz. Bunarağmen, grevde geçen 12.3.1991-1.8.1991 tarihleri arasındaki sürenin kıdemtazminatı hesabında dikkate alınmış olması da keza yasaya aykırıdır.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZUL-MASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,15.02.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/17042Karar No : 1994/4833Tarihi : 20.02.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Hizmet akdi askıya alınan ve yeni mevsimde işe çağrılmayan işçikıdem tazminatına hak kazanır.DAVA :Davacı, kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.


Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.Hüküm, süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı, davalıya ait işyerinde mevsimlik işçi olarak çalışmakta iken14.09.1992 tarihinde iş akdi askıya alınmış, yeni mevsim başlangıcında işeçağrılmamıştır. Davacı uzun süre işe çağrılmaması üzerine açtığı bu dava ilekıdem tazminatı istemiştir. Davacı, yeni mevsimde işe çağrılmadığına ve dahasonra da bu davayı açtığına göre, gerçekleşecek olan kıdem tazminatınınhüküm altına alınması gerekirken yazılı şekilde reddi isabetsiz olup bozmayıgerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMA-SINA, 20.02.<strong>1995</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/13411Karar No : 1994/2587Tarihi : 21.02.1994Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Emekli olmak amacıyla işten ayrılan ancak, SSK'ca aylıkbağlanmasına hak kazanmamış olduğundan başvurusu reddedilen işçi,kıdem tazminatı alamaz.DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, fazla çalışma ve izin ücretleriyle gecemesaisi alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmiş olmakla,dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1. Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2. Davacı, her ne kadar emekli olmak amacıyla işten ayrılmış isede, Sigortalı hizmet süresi itibariyle işten ayrıldığı tarihte emekliliğe hak kazanmadığıve bu nedenle Sosyal Sigortalar Kurumu'na aylık tahsisi için yaptığıbaşvurusunun reddedildiği dosyada mevcut kurum yazısından anlaşılmaktadır.Davacının kıdem tazminatını öngören yasal kuraldan yararlanabilmesiiçin yaşlılık aylığına hak kazanmış olması gerekir. Davada bu koşulgerçekleşmediğinden, kıdem tazminatına ilişkin isteğin reddine karar vermek


gerekirken aksine bazı düşüncelerle kabulü isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMA-SINA, 21.02.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/2473Karar No : 1994/2638Tarihi : 21.02.1994Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Hizmet sözleşmesi tarafların karşılıklı rızası ile sona ermîşse,işveren, işçinin bildirim öneline uymadığı gerekçesiyle ihbar tazminatıisteyemez.DAVA : Davacı, ihbar tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmiş olmakla;dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davacının temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2 - Davalının temyizine gelince:Davacı işveren, davalı işçinin Đş Kanununun 13. maddesinde öngörülenbildirim öneline uymaksızın istifa ettiğini ileri sürerek ihbar tazminatıistemiştir.Davalı ise, işyerinde yönetim değişikliği olduğunu ve yeni yönetimineski personelle çalışmak istemediğini,işyerinde çalışma huzurunun bozulduğunu,bu nedenle istifanın haklı olduğunu ve önele uymadan işten ayrılmasınınişverence de kabul edildiğini savunmuştur.Mahkeme, davayı kabul etmiştir.Dosyadaki bilgi ve belgelerle, toplanan delillere göre; davalı işçi,iş akdini haklı nedenle sona erdirdiğini kanıtlayamamıştır. Ancak, yönetimdemeydana gelen değişiklik üzerine davalı işçi, önceden bir tarih belirlemeksuretiyle işten ayrılmak istediğini işverene bildirmiş ve işveren de bunu uygunbulmak suretiyle kabul etmiştir. Hizmet sözleşmesi, tarafların anlaşmalarıile bildirim önelinin geçmesi beklenmeksizin her zaman sona erdiri-


lebilîr. Hizmet sözleşmesini sona erdiren anlaşma açık olabileceği gibi zımnide olabilir. Somut olayda, toplanan deliller ve dinlenen tanık ifadeleri iledavalının işverene verdiği ve işverence de kabul edilen dilekçe ve olaylarınakışı birlikte değerlendirildiğinde, hizmet sözleşmesinin tarafların karşılıklırızaları ile sona erdiğinin kabulü gerekir. Böyle olunca da Đş Kanununun 13.maddesi hükmünün uygulanmasına imkan yoktur. Bu maddi ve hukuki olgularkarşısında, davanın reddine karar vermek gerekirken, kabulü isabetsiz olup,bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZUL-MASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,21.02.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/15921Karar No : 1994/3178Tarihi : 03.03.1994Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Sosyal yardım niteliğindeki yakacak parası için gecikme faiziuygulanamaz.DAVA : Davacı, ihbar tazminatı, yakacak yardımı ile ücret alacağınınödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Ödenmeyen yakacak parası için % 1 gecikme faizine hükmedilmesidoğru değildir. Zira davacı, davalı özel okulda öğretmen olarak değilmüstahdem olarak çalıştığı gibi kendisi ile yapılan ilk sözleşmede yer alan % 1gecikme faizi de sadece ödenmeyen ücrete ilişkindir, sosyal yardım niteliğindekiyakacak parası için söz konusu gecikme faizinin uygulama olanağıyoktur. Buna rağmen aksine düşünce ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizolup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,03.03.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/15285Karar No : 1994/3136Tarihi : 03.03.1994Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13, 14. md.ÖZÜ : Hizmet akdi, işveren tarafından değil, yaşlılık aylığı almak amacı ile işçitarafından feshedildiğinden ihbar tazminatı ödenmez.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı, hizmet ikramiyesi ile TĐS. gereği tazminatınödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla;dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR: 1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektiricisebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarıyerinde değildir.2- Davacının hizmet akdi, işveren tarafından değil, yaşlılık aylığı almakamacı ile davacı tarafından feshedilmiştir. Esasen, işverenin işçiyi re'-sen emekliyesevk yetkisi yoktur. Davacının, SSK.'na başvurarak yaşlılık aylığı bağlanmasını isteği vekendisine Kurum'ca yaşlılık aylığı bağlandığı anlaşılmaktadır, ihbar tazminatı, öncedenbildirme koşuluna uymadan iş akdini fesheden tarafın diğer tarafa ödemekle yükümlüolduğu bir tazminattır. Somut olayda, iş akdi yaşlılık aylığı almak amacı ile işçitarafından feshedilmiş bulunduğundan, ihbar tazminatına ilişkin isteğin reddi gerekirken,aksine düşünce ile kabulü isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA, peşinalınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 03.03.1994 gününde oybirliğiylekarar verildi.T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULUEsas No : 1994/9-5Karar No : 1994/144Tarihi : 09.03.1994Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13 ve 14. md.ÖZÜ : Taraflar arasındaki hizmet akdi, işveren Kurum'ca ihbar ve kıdemtazminatları ödenmek suretiyle feshedilmiştir. Đşçinin fesih tarihinde yaşlılık aylığıalmaya hak kazanmış bulunması, değişik kamu kuruluşlarındaki hizmetsürelerinin kıdem tazminatı hesabında birleştirilmesini ve borçlandığı askerliksüresininde nazara alınmasını gerektirmez.


DAVA : Taraflar arasındaki "kıdem tazminatı-faiz" davasından dolayı yapılanyargılama sonunda; (Elazığ Asliye Birinci Hukuk (Đş) Mahkemesince davanınkabulüne dair verilen 25.2.1993 gün ve 1992/610-1993/73 esas ve karar sayılıkararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine YargıtayDokuzuncu Hukuk Dairesi'nin 10.6.1993 gün ve 1993/7530-10105 sayılı ilamıile; (... Đş Kanununun 14. maddesinin 4. fıkrası hükmü, kamu kuruluşundaçalışan işçinin hizmet sözleşmesini yaşlılık, emeklilik veya malülük aylığı yahuttoptan ödeme almak amacıyla feshetmesi haliyle sınırlı olmak üzere, işçininkıdeminin değişik kamu kuruluşlarında geçirdiği hizmet sürelerinin toplamıüzerinden hesap edileceğini öngörmektedir. Görülüyor ki, değişik kamukuruluşlarında geçen hizmet sürelerinin birleştirilmesi, kıdem tazminatınınödeneceği yaşlılık veya malûllük aylığı yada toptan ödeme almak amacıylahizmet sözleşmesini feshetmesi halinde, sözkonusudur. Şayet, hizmet akdi,aylık yada toptan ödeme almak amacı dışında başka bir nedenle feshedilmişise, değişik kamu kuruluşlarında geçen hizmet süreleri birleştirilmek suretiylekıdem tazminatı ödenmesi sözkonusu olamaz (S. Reisoğlu, Kıdem Tazminatı,Ankara-1976, Sh. 56 vd.; M. Ekonomi, Đş Hukuku, Cilt 1. Ferdi Đş Hukuku, 8.Bası, istanbul-1984, Sh. 250 vd.; M. Cuhruk, Kıdem Tazminatı ve Uygulaması,Ankara-1978, Sh. 8, 49 vd.; N. Çelik, Đş Hukuku Dersleri, 10. Bası, Đstanbul-<strong>1990</strong>, Sh. 197; T. Centel, Đş Hukuku, Cilt 1. Bireysel Đş Hukuku, istanbul-1992,Sh. 210; K. Tunçomağ, Đş Hukuku Esasları, Đstanbul-1988, Sh. 240; M.Çenberci, iş Kanunu Şerhi, 5. Bası, Ankara-1984, Sh. 302). Nitekim, Dairemizinyerleşik görüşü ve uygulaması da bu doğrultuda olmuştur. Bu kural, SosyalSigortalar Kurumu'na borçlanılan muvazzaf askerlik hizmeti süresinin kıdemtazminatının hesabında kıdeme dahil edilmesi konusunda da aynen geçerlidir.Olayımızda, davacının hizmet akdi, iş Kanununun 13. maddesiuyarınca ihbar ve kıdem tazminatları ödenmek suretiyle işveren tarafındanfeshedilmiştir, işçinin, fesih tarihinde yaşlılık aylığı almaya hak kazanmışbulunması (Đşverenin fesih yazısında davacının emeklilik hakkını kazandığındansözedilse bile) onun emekliye sevk edildiği anlamına da gelmez. Çünkü,işverenin böyle bir yetkisi yoktur. Gerçekten, 506 sayılı SSK zorunlu emekliliksistemini öngörmemiş, yaşlılık aylığından yararlanmayı işçinin kendi isteğinebırakmıştır. Đşçi istekte bulunmadıkça, işverenin veya Sosyal SigortalarKurumu'nun re'sen emekliye sevk yetkisi yoktur.Öte yandan fesih, bozucu yenilik doğuran bir irade açıklamasıolup, karşı tarafa ulaşmakla hüküm ve sonuçlarını doğurur. Fesihten sonrameydana gelen olay (davacının emeklilik için Sosyal Sigortalar Kurumu'nabaşvurması), feshin hukuki sonuçlarını etkilemez.Böyle olunca da, davacının işakdini yaşlılık aylığı almak amacıyla feshettiğinden sözetmek mümkün değildir.Yukarıda açıklanan ilkeler gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisiisabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yenidenyapılan yargılama sonunda; mahkemece, önceki kararda direnilmiştir.


Temyiz eden: Davalı vekili.Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresindetemyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereğigörüşüldü:KARAR : Taraflar arasındaki uyuşmazlık; ihbar ve kıdem tazminatlarıödenmek suretiyle hizmet akdi feshedilen davacı işçinin, davalı işverene aitişyeri dışında farklı kamu kuruluşlarında geçen hizmet süreleri ile borçlandığımuvazzaf askerlik süresinin de kıdem tazminatı hesabında gözönünde tutuluptutulamayacağı noktalarında toplanmaktadır.Bu konuda isabetli bir sonuca varılabilmesi için, 1475 sayılı ĐşYasasının 14. maddesinin ilgili hükümlerinin dikkate alınması gerekir. Anılanmaddenin 1. fıkrasında; hizmet sözleşmesinin kıdem tazminatına hak kazandıransona erme halleri arasında, işçilerin bağlı bulundukları yasa ile kurulukurum ve sandıklardan, yaşlılık, emeklilik veya malûllük aylığı yahut toptanödeme almak amacı ile hizmet akdini feshetme hali düzenlenmiştir.Uygulamada askerlik borçlanması sorununun çözümünde de temel alınan aynımaddenin 4. fıkrasında; "T.C. Emekli Sandığı Yasası ve Sosyal SigortalarYasasına veya yalnız Sosyal Sigortalar Yasasına tabi olarak sadece aynı yadadeğişik kamu kuruluşlarında geçen hizmet sürelerinin birleştirilmesi suretiyleSosyal Sigortalar Yasasına göre yaşlılık veya malûllük aylığına yada toptanödemeye hak kazanan işçiye, bu kamu kuruluşlarında geçirdiği hizmetsürelerinin toplamı üzerinden son kamu kuruluşu işverenince kıdem tazminatıödenir" kuralına yer verilmiştir. 14. maddenin bu hükümleri birlikte nazaraalındığı takdirde, değişik kamu kuruluşlarında ve bu arada askerlikte geçenhizmet sürelerinin birleştirilmesi, kıdem tazminatının ödeneceği tüm hallerhakkında değil, işçinin sadece yaşlılık veya malûllük aylığı yada toptan ödemealmak amacı ile hizmet akdini bizzat feshetmesi halinde söz konusuolabilecektir. Şayet hizmet akdi, Yasanın, 14. maddesinin 4. fıkrasındaöngörülen biçimde feshedilmemiş ise işçinin değişik kamu kuruluşlarındageçen hizmet süresi ile borçlandığı askerlik süresinin kıdem tazminatıhesabında nazara alınması olanağı yoktur. Yargıtay Dokuzuncu Hukuk Dairesiile Hukuk Genel Kurulu'nun yerleşik görüş ve uygulaması da bu doğrultudadır.Nitekim, Hukuk Genel Kurulu'nun 14.2.<strong>1990</strong> gün ve 1989/9-683 E., <strong>1990</strong>/71 K.;26.1.1994 gün 663-15 sayılı <strong>kararları</strong>nda aynı ilke benimsenmiştir.Somut olayda; taraflar arasındaki hizmet akdi, BaşbakanlıkPersonel ve Prensipler Genel Müdürlüğü'nün 9.6.1992 tarihli talimatı üzerinedavalı işveren Kurum'ca ihbar ve kıdem tazminatları ödenmek suretiyle ĐşKanununun 13. maddesi uyarınca feshedilmiştir. Davacı işçinin fesih tarihindeyaşlılık aylığı almaya hak kazanmış bulunması, değişik kamu kuruluşlarındakihizmet sürelerinin kıdem tazminatı hesabında birleştirilmesini veborçlandığı askerlik süresinin de nazara alınmasını gerektirmez. ÖzelDairenin bozma ilâmında vurgulandığı gibi, emeklilik süresi dolmuş bir işçi-


nin işine son verilmesi, onun emekliye sevk edildiği anlamına da gelmez.Çünkü, işverenin böyle bir yetkisi yoktur. Gerçekten 506 sayılı SosyalSigortalar yasası zorunlu emeklilik sistemi öngörmemiş, aksine yaşlılık aylığındanyararlanmayı işçinin kendi isteğine bırakmıştır. Öte yandan fesih, bozucuyenilik, doğuran bir irade açıklaması olup, karşı tarafa ulaşmakla hükümve sonuçlarını doğurur. Davacı işçinin hizmet akdinin yukarıda açıklananbiçimde davalı kurum tarafından 1475 sayılı Đş Yasasından kaynaklananhakları ödenmek suretiyle feshedildikten sonra, işçinin emeklilik için SosyalSigortalar Kurumu'na başvurması, feshin hukuki sonuçlarını etkilemez.Bu durumda, iş akdinin davacı işçi tarafından iş Yasasının 14/4.maddesi anlamında, yaşlılık aylığı almak amacı ile feshedildiğini kabule olanakbulunmadığı açıktır. O itibarla, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen ÖzelDaire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi doğrudeğildir, bu nedenle usul ve yasaya aykırı bulunan direnme kararı bozulmalıdır.SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının ÖzelDaire bozma kararında ve yukarıda gösterilen sebeplerden dolayı HUMK.nun429. maddesi uyarınca BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcınıngeri verilmesine, 09.03.1994 gününde oyçokluğu ile karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/5717Karar No : 1994/5181Tarihi : 05.04.1994ilgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Belirli süreli hizmet akidlerinde işverenin iş akdini yenilemeyeceğinibildirmesi, işçiye kıdem tazminatı ödenmesini gerektirir.DAVA : Davacı, kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARAR : 1. Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2. Davacı, Davalıya ait özel okulda 625 sayılı Yasa hükümleriuyarınca belirli süreli hizmet akdi ile çalışmakta iken işveren tarafından sözleşmeninyenilenmeyeceği bildirilmek suretiyle işine son verilmiştir. Đş


Kanunu'nun kıdem tazminatını düzenleyen 14. maddesinde belirli süreli hizmetakidlerinde kıdem tazminatı ödenmeyeceğine ilişkin bir hüküm yoktur.Dairemizin yerleşmiş içtihatlarına göre, belirli süreli hizmet akdinin akidde yeralan bir hükme dayanılarak işveren tarafından yenilenmiyeceği işçiyebildirilmesi ve bu suretle iş akdinin haklı sebep olmaksızın sona erdirilmesihalinde, işçi kıdem tazminatına hak kazanır. Bu nedenle, gerçekleşecek kıdemtazminatının hüküm altına alınması gerekirken, reddine karar verilmesiisabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, 05.04.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/5454Karar No : 1994/5160Tarihi : 05.04.1994ilgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Toplu sözleşmede hüküm varsa, peşin ödemeyle işten çıkarılanişçi ihbar süresi içinde ek bir hak kazanıyorsa bu haktan yararlanır.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı ile diğer sosyal alacaklarınınödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 28.12.1992 tarihinde hizmet sözleşmesi feshedilen davacı işçi27.01.1993 tarihinde imzalanan ve 01.09.1992-31.08.1994 tarihleri arasındakisüreyi kapsayan TlS'nin ilgili hükümleri uyarınca ücret farkları ile ihbar vekıdem tazminatı farklarının hüküm altına alınmasını istemiş, mahkemece farkkıdem, ihbar ve yakacakla ilgili haklarının tahsiline karar verildiği halde, farkücret alacakları reddedilmiştir.Söz konusu TĐS'nin 28/b maddesinde aynen "ihbar tazminatınıntamamen peşin ve nakten ödemesi halinde, işçi mevcut çalışmalarına yasalbildirim süresinin de ilavesi ile ek bir hak kazanabiliyorsa bu haktan faydalanacaktır.Bu hüküm ile işçiye sağlanan ek haklar hizmet akdinin feshedildiği veişçinin işyeriyle ilgisinin fiilen kesildiği tarihte yürürlükte olan TĐS'i hükümlerinegöre hesaplanır" denilmektedir.Bu hüküm uyarınca 28.2.1992 tarihinde ihbar tazminatı ödenerekfeshedilen davacı işçinin yasal bildirim süresi eklendiği takdirde, TlS'nin imza


tarihini de kapsamaktadır. O halde ücret zamlarının da davalıdan tahsilinekarar verilmesi gerektiği halde, çelişkiye düşülerek yazılı şekilde reddi isabetsizolup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, 05.04.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/746Karar No : 1994/5585Tarihi : 13.04.1994Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Sendika yöneticiliğine seçilerek işten ayrılan işçi geri döndüğündeişbaşı yaptırılmazsa, emsal sendikasız işçi ücreti esas alınarak kıdemtazminatı ödenir.DAVA : Davacı, kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacının, davalıya ait işyerinde çalışırken Sendika yöneticiliğineseçildiği ve bu nedenle işten ayrıldığı tarihteki kıdem ve hizmet süresi esasalınmak suretiyle yöneticilikten ayrılarak yeniden işe alınması için işverenebaşvurduğu tarihte emsal kıdemdeki sendika üyesi olmayan işçiye ödenmesigereken ücret esas alınarak kıdem tazminatının hesaplanması gerekir. Kuralbudur. Davacı yeniden işe alınmak üzere başvuruda bulunduğu tarihteişyerinde yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmesine taraf sendikanın üyesiolmadığı gibi, işyerinde henüz çalışmadığı için de söz konusu toplu işsözleşmesi hükümlerinden yararlanamaz. Buna rağmen mahkemece davacınıntoplu iş sözleşmesinden yararlanacağı düşüncesiyle yazılı şekilde hüküm tesisiisabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ :Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMA-SINA, 13.04.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/1793Karar No : 1994/7252Tarihi : 12.05.1994Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Kıdem tazminatının hesabında bir yıldan artan süreler için de aynıoran üzerinden ödeme yapılır. Sözkonusu hüküm, mutlak emredicinitelikte olup. sözleşmelerle değiştirilemez.DAVA : Davacı, ihbar, kıdem tazminatı, fazla çalışma ve izin ücretiyle ücretalacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının da aşağıdaki bendin kapsamı dışındakalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2 - Đş Kanununun 14. maddesi hükmüne göre, kıdem tazminatınınhesabında bir yıldan artan süreler için de aynı oran üzerinden ödeme yapılır.Sözkonusu hüküm, mutlak emredici bir hüküm olup, sözleşmelerledeğiştirilemez. Bu nedenle TĐS'nin 24. maddesinde yer alan "hizmet aktinin enaz bir yıl devamından sonra hak kazanılan kıdemin hesabında, altı aydan fazlasüreler yıla tamamlanır" hükmü, yasanın emredici kuralına aykırı olduğundangeçersizdir. Mahkemece bu yön gözetilmeden düzenlenen bilirkişi raporunagöre hüküm kurulmuş olması isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.S0MUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,12.05.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/2985Karar No : 1994/8511Tarihi : 03.06.1994Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ ; Đşçinin, işçilik haklarının ödenmesi için çektiği ihtarnameye karşı;bunların ödeneceğinin bildirilmesi yeterli olmayıp, fiilen ödemeyapılmadıkça işçi dava açmakta haklı olur.


DAVA : Davacı, kıdem tazminatı ve izin ücretiyle bayram ve hafta tatiligündeliklerinin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı, işçilik haklarının ödenmesi için 13.05.1992 tarihinde ihtarnamegöndermiştir. Davalı 22.05.1992 tarihli cevabı ihtarnamesiyle ödemeyikabul ettiği miktarları bildirmiş ise de; fiilen ödeme yapılmadığı gibi, davacıadına bir bankaya yatırılmadığı ya da tevdi mahallîne tevdi edilmediğianlaşılmaktadır. Bu durumda davacı dava açmakta haklı olup, davalının faiz vemasraflarından sorumlu tutulması gerekir. Çünkü, davalının mücerretödeyeceğini bildirmiş olması, kendisini sorumluluktan kurtarmaz. Aksinedüşünce ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayıgerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, 03.06.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/3809Karar No : 1994/8607Tarihi : 06.06.1994Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13, 14. md. 818 S.K. 53. md.ÖZÜ : Ceza mahkemesinin delil yetersizliğinden beraat kararı hukukhakimini bağlamazsa da, mahkumiyet kararı ve saptanan maddi olgularbağlar.DAVA : Davacı, ihbar, kıdem tazminatı, fazla çalışma ve izin ücreti, hafta vegenel tatil gündelikleriyle ücret alacağının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2 - Davalı işveren savunmasında, davacı işçinin evraktasahtekarlık yolu ile zimmetine para geçirdiğini bu nedenle iş akdinin haklıolarak feshedildiğini savunmuştur. Gerçekten, davacı hakkında Ankara 6.


Aslîye Ceza Mahkemesi'nin 1993/355 esasında kayıtlı bir dava açıldığıanlaşılmaktadır. BK.'nin 53. maddesine göre ceza mahkemesince delilyetersizliği nedeni ile verilecek beraat kararı bağlayıcı değil ise de, mahkumiyetkararı ve ceza davasında tespit edilen maddî olgular hukuk hakimini bağlar.Böyle olunca davacı hakkında açılan ceza davasının sonucunun vekesinleşmesinin beklenmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden ihbar ve kıdemtazminatına hükmedilmesi doğru değildir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, 06.06.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/167Karar No : 1994/8627Tarihi : 07.06.1994Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Đş akdinin sona ermesinden sonra yürürlüğe giren katsayınedeniyle kıdem tazminatı tavan sınırında meydana gelen artıştanyararlanılamaz.DAVA : Taraflar arasındaki kıdem ve kötüniyet tazminatının ödetilmesidavasının yapılan yargılaması sonunda; ilâmda yazılı nedenlerle gerçekleşenmiktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmünsüresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı avukatıncaistenilmesi üzerine, dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmışve duruşma için 07.06.1994 günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdıgönderilmişti. Duruşma günü davalı adına Avukat .......... geldi. Karşı tarafadına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlüaçıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi, gereğikonuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2 - Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, davacının hizmet akdi ihbarve kıdem tazminatı peşin ödenmek suretiyle feshedilmiştir. Toplu işSözleşmesi'nin 53. maddesinde de işverene bu yetki tanınmış ve bunun aksinebir düzenleme getirilmemiştir. Böyle olunca davacı iş akti sona erdikten sonrayürürlüğe giren katsayı nedeniyle, kıdem tazminatı tavan sınırında meydanagelen artıştan yararlanamaz. Bu nedenle kıdem tazminatı farkına ilişkin isteğinreddine karar verilmelidir.


3 - HUMK'nin 74. maddesine göre, hakim istekle bağlı olup, davadilekçesinde istenen miktarı aşacak hüküm tesis edemez. Bu kural gözetilmedenistek aşılmak suretiyle kötüniyet tazminatına hükmedilmiş olması daisabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMA-SINA, 07.06.1994 gününde oy çokluğuyla karar verildi.T.C. YARGĐTAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/753Karar No : 1994/9042Tarihi : 14.06.1994Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. md.ÖZÜ : Đhbar ve kıdem tazminatı ödenerek iş akdi fesh edilen işçinin ĐşKanununun 13/son fıkrasına göre tazminat talep edebilmesi için genelhükümlere uygun şartların oluşması gerekir.DAVA : Taraflar arasındaki, kötüniyet ve maddi tazminatı ile temettü alacağınınödetilmesi davasının yapılan yargılanması sonunda; ilamda yazılınedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıyaverilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi taraflar avukatıncaistenilmesi ve davalı avukatınca da duruşma talep edilmesi üzerinedosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için14.6.1994 günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşmagünü davalı adına Avukat ............... ile karşı taraf adına Avukat………..geldiler.Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendiktensonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi, gereği konuşulupdüşünüldü.KARAR: 1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere kararın dayandığı kanunigerektirici sebeblere göre, davacının tüm temyiz itirazları ile davalınınaşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2 - Davacının hizmet akdi, Đş Kanunu'nun 13. maddesi uyarıncaihbar ve kıdem tazminatları ödenmek sureti ile feshedilmiştir.Davacı, fesihten sonra yeni bir iş bulamadığını ve sosyal güvenlikaçısından isteğe bağlı borçlanma yaptığını ileri sürerek iş Kanunu'nun 13/sonmaddesi uyarınca, fesih tarihi ile muhtemel emeklilik tarihi arasında geçen süreiçin tazminat istemiştir.Gerçekten Đş Kanunu'nun 13/son maddesine göre, işçinin ayrıca,tazminat isteme hakkı vardır. Ancak burada sözkonusu olan tazminat, genelhükümlere göre, gerekli koşulların oluşması halinde söz konusu olabilir.


Buna göre, işverenin işçinin yeni bir iş bulmasını engellemesi ve buna bağlıolarak işçinin zarara uğramasıdır. Başka bir deyişle, işverenin işçinin yeni bir işbulmasını kusurlu davranışı ile engellemesi ve bu eylemle, doğan zarararasında uygun illiyet bağının varlığının gerçekleşmesi gerekir. Feshi ihbarsüresi sonunda, henüz bir iş bulamamış olan işçi, salt bu nedenle çalışmadığıve boşta geçen süreler için tazminat isteyemez.Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, işverenin Đş Kanununun 13/sonmaddesi uyarınca ve genel hükümler çerçevesinde sorumluluğunu gerektirirkoşullar gerçekleşmemiştir. Bu nedenle isteğin reddine karar vermekgerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, davalı yararına takdir edilen ............ lira duruşma avukatlık parasınınkarşı tarafa yükletilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliyeiadesine, 14.06.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/9587Karar No : 1994/10202Tarihi : 28.06.1994Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Đşçinin memuriyet statüsünde geçen hizmet süresinin, ĐşKanununun 14/6. maddesi hükmü gözetilmeden işçilikte geçmiş gibikıdem tazminatı hesabında dikkate alınması uygun değildir.DAVA : Davacı, kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeblere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davacının, memuriyet statüsünde geçen 31.1.1974-30.11.1976 tarihleri arasında hizmet süresinin iş Kanununun 14/6. maddesihükmü gözetilmeden işçilikte geçmiş gibi kıdem tazminatı hesabında dikkatealınması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.


SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeble BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 28.06.1994gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/9381Karar No : 1994/10260Tarihi : 28.06.1994Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14 md.ÖZÜ : Đşçi, muvazzaf askerlik nedeniyle işten ayrıldığı tarihten öncekihizmet karşılığı kıdem tazminatını almıştır. Buna rağmen, bu döneminkıdem tazminatı hesabında yeniden dikkate alınması doğru değildir.DAVA : Davacı, kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davacı, muvazzaf askerlik nedeniyle işten ayrıldığı tarihtenönceki hizmeti karşılığı kıdem tazminatını almıştır. Buna rağmen, bu döneminkıdem tazminatı hesabında yeniden dikkate alınması isabetsiz olup, bozmayıgerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 28.06.1994 günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/9401Karar No : 1994/10194Tarihi : 28.06.1994Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. md.ÖZÜ : Emeklilik nedeniyle hizmet akdini fesheden işçi, ihbar tazminatıisteyemez.


DAVA : Davacı, ihbar tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, iş akdi davacı işçi tarafındanemekli olmak amacıyla feshedilmiştir, iş Kanununun 13. maddesine göre,bildirim önellerine uymadan akdi fesheden taraf, diğer tarafa ihbar tazminatıödemekle yükümlüdür. Haklı sebeple de olsa, iş akdini kendisi fesheden taraf,karşı taraftan ihbar tazminatı isteyemez. Somut olayda iş akdi, işçi tarafındanfeshedildiğinden ihbar tazminatına ilişkin isteğin reddine karar vermek gerekir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 28.06.1994 günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/2774Karar No : 1994/11001Tarihi : 12.07.1994Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13 ve 14. md.ÖZÜ : 1475 sayılı Đş Kanununun 14/4. maddesine göre, değişik kamukuruluşlarında geçen hizmet sürelerinin kıdem tazminatı hesabındadikkate alınabilmesi için; işçinin, iş akdinin yaşlılık veya malûllük aylığıyada toptan ödeme almak amacıyla kendisi tarafından feshedilmiş olmasıgerekir.Đşçinin, iş akdi, Đş Kanununun 13. maddesine göre işveren tarafındanfeshedildiğinden, emeklilik şartı gerçekleşmemiştir. Fesihten birsüre sonra emekliliğini istemiş olması bu hukuki sonucu değiştirmez.DAVA : Taraflar arasındaki, kıdem tazminatı farkı, eksik ödenen ücretalacakları ve yıllık izin ücretinin ödetilmesi davacının yapılan yargılamasısonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdanalınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalıolarak temyizen incelenmesi davalı avukatlarınca istenilmesi üzerine; dosyaincelenerek, gereği konuşulup düşünüldü:


KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - 1475 sayılı iş kanununun 14/4. maddesine göre, değişik kamukuruluşlarında geçen .hizmet sürelerinin kıdem tazminatı hesabında dikkatealınabilmesi için; işçinin, iş akdinin yaşlılık veya malûllük aylığı yada toptanödeme almak amacıyla kendisi tarafından feshedilmiş olması gerekir.Somut olayda davacının iş akdi, Đş Kanununun 13. maddesinegöre işveren tarafından feshedilmiştir. Böylece, emeklilik şartı gerçekleşmemiştir.Davacının, fesihten bir süre sonra emekliliğini istemiş olması buhukuki sonucu değiştirmez. Dairemizin ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nunyerleşmiş içtihatları da bu doğrultudadır (HGK.nun 14.2.<strong>1990</strong> gün, 1989/9-683E., <strong>1990</strong>/71-K. sayılı; HGK.nun. 26.1.1994 gün, 1993/9-663 E., 1994/15 K.;HGK.nun 9.3.1994 gün, 1994/9-5 esas sayılı <strong>kararları</strong>). Bu itibarla, davacınınemekli sandığına tabi olarak geçen hizmet sürelerinin kıdem tazminatı hesabındabirleştirilerek dikkate alınması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda belirtilen nedenle BOZULMASINA, davalı yararına takdir edilen ...............TL. duruşma avukatlık parasınınkarşı tarafa yükletilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliyeiadesine, 12.07.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/12478Karar No : 1994/16918Tarihi : 29.11.1994Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : ibranamede kıdem tazminatının faizine ilişkin ihtirazi kayıtkonulmaması, dava hakkını engellemez.DAVA : Davacı, kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı, kıdem tazminatının zamanında ödenmemesi nedeniylefaiz istemiştir. Gerçekten iş akdi feshedilirken, davacıya kıdem tazminatı kısmennakit olarak ödenmiş, kalan borç içinde muhtelif vade tarihli bonolarverilmiştir. Bu ödeme biçimi taksitle ödemedir. Davacı bir kısım bono bedel-


lerini almış ise de, henüz ödenmemiş üç bono daha vardır. Dairemizin veYHGK'nun uygulamalarına göre taksitle ödemelerde her ödeme sırasında faizeilişkin ihtirazi kayıt konulmasına gerek yoktur. Taksitlerin tamamınınödenmeden dava açılması veya son taksit ödeninceye kadar ihtirazi kayıtkonulması yeterlidir. Bu durumda akdin feshi tarihinde davacının verdiği ibranamedefaize ilişkin ihtirazi kayıt koymamış olması faiz alacağını dava etmesiniengellemez. Mahkemece açıklanan hususlar gözetilmeden yazılı şekildedavanın reddine karar verilmiş olması yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ :Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA,29.11.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/13155Karar No : 1994/17394Tarihi : 08.12.1994Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Đşyerini devreden işveren; işçiyi çalıştırdığı süre ve devir esnasındaişçinin aldığı ücretle sınırlı olmak üzere, kıdem tazminatıödemekle yükümlüdür. Yasada öngörülen bu sorumluluğun sözleşme ileortadan kaldırılması da hukuken mümkün değildir.DAVA : Davacı, kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla;dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı gerektiricisebeplere göre, davalıların temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2 - Davacının temyizine gelince:Â - Dosyadaki belgi ve belgelere göre, davacının çalıştığı işyerinin ...............A.Ş. tarafından diğer davalı Şirkete devredildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, 1475 sayılı iş Kanununun 14/2. maddesi uyarınca işyerinidevreden işveren, işçiyi çalıştırdığı süre ve devir esnasında işçinin aldığı ücretlesınırlı olmak üzere kıdem tazminatı ödemekle yükümlüdür. Yasada öngörülen bu sorumluluğun sözleşme ile ortadan kaldırılması da hukukenmümkün değildir. Buna rağmen mahkemenin işyerini devreden davalı.....................A.Ş.'nin kıdem tazminatından sorumlu tutulmamış olmasıbozmayı gerektirmiştir.


B - Davacı yararına hükmün altına alınan miktar için avukatlıkücretine hükmedilmemiş olması keza hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,08.12.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/12145Karar No : 1994/18203Tarihi : 20.12.1994Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. ve 14. md.ÖZÜ : Raporlu işçinin yerine başka işçi çalıştıran işverenin, işçiyi istifayazorladığı ileri sürülemez.DAVA : Taraflar arasındaki, kıdem tazminatının ödetilmesi davasının yapılanyargılaması sonunda; ilâmda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziylebirlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içindeduruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı avukatınca istenilmesi üzerine,dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için20.12.1994 günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşmagünü davalı adına kimse gelmedi. Karşı taraf adınaAvukat………..............geldi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatınsözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi,gereği konuşulup düşünüldü;KARAR : Đş Kanunu'nun 14. maddesinde işçinin kıdem tazminatına hakkazanabilmesinin koşulları belirtilmiştir. Buna göre, istifa suretiyle işten ayrılanyani, haklı sebep olmaksızın iş akdini fesheden işçi, kıdem tazminatına hakkazanamaz. Davacı 31.12.<strong>1990</strong> tarihinde verdiği dilekçelerle, kendi isteği ileişten ayrıldığını bildirmiştir. Bu olgu dinlenen davacı tanıkları tarafından dadoğrulanmıştır. Her ne kadar dinlenen davacı tanığı davacının raporlu bulunduğubir sırada yerine bir başkasının alındığını, kullandığı aracın da elindenalındığını ve istifaya zorlandığını bildirmiş ise de, davacının imzasını taşıyandilekçeler ve davalı tanıklarının olgulara dayalı açık beyanları karşısında, işakdinin davacı tarafından haklı bir neden olmadan sona erdiğinin kabulügerekir. Esasen davacının raporlu olduğu dönemde, işin bir başkasınayaptırılması ve aracın onun tarafından kullanılması, iş akdini fesih için haklısebep olarak nitelendirilemez, buna rağmen aksine düşünce ile hüküm tesisiisabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA,20.12.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/14771Karar No : 1994/18626Tarihi : 27.12.1994Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. md.ÖZÜ: Belirli süreli hizmet akidlerinde ihbar tazminatı istenemez.DAVA : Davacı, kıdem, ihbar ve kötüniyet tazminatı ile manevi tazminat veücret alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakladosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davacı, davalıya ait özel okulda belirli süreli hizmet akdi ileöğretmen olarak çalışmıştır. Đş Kanunu'nun 13. maddesine göre ihbar tazminatısadece belirsiz süreli hizmet akidleri için öngörülmüş olup, bu hükmün belirlisüreli hizmet akidlerinde uygulanma olanağı yoktur. Bu nedenle ihbartazminatına ilişkin isteğin reddine karar verilmelidir.SONUÇ :Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebebten BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 27.12.1994 günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/15295Karar No : <strong>1995</strong>/730Tarihi : 23.01.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. md.ÖZÜ : Hizmet sözleşmesini fesheden taraf, ihbar tazminatı isteyemez.DAVA : Davalı, ihbar, kıdem tazminatı, fazia çalışma ve izin ücretiyle hafta vegenel tatil gündeliklerinin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakladosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:


KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davacı, dava dilekçesinde hizmet sözleşmesini kendisininfeshettiğini açıklamıştır. 1475 sayılı iş Kanununun 13. üncü maddesine göre,hizmet sözleşmesini fesheden taraf, fesihte haklı olsa bile, ihbar tazminatıisteyemez. Bu yön dikkate alınmadan, ihbar tazminatının da hüküm altınaalınması, isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ :Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 23.01.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/13599Karar No : <strong>1995</strong>/744Tarihi : 24.01.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Değişik kamu kuruluşlarında geçen hizmet sürelerinin kıdemtazminatı hesabında dikkate alınabilmesi için, işçinin, iş akdinin yaşlılıkveya malullük aylığı ya da toptan ödeme almak amacıyla kendisitarafından feshedilmiş olması gerekir.DAVA : Taraflar arasındaki, eksik ödenen kıdem tazminatının ödetilmesidavasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşenmiktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmünsüresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı avukatıncaistenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış,24.1.<strong>1995</strong> günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmiştir. Duruşmagünü davalı adına Avukat …………ile karşı taraf adına Avukat .............geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamalarıdinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi, gereği konuşulupdüşünüldü:KARAR : 1475 Sayılı Đş Kanunun 14/4. maddesine göre, değişik kamu kuruluşlarındageçen hizmet sürelerinin, kıdem tazminatı hesabında dikkatealınabilmesi için işçinin iş akdinin yaşlılık veya malullük aylığı yada toptanödeme almak amacıyla kendisi tarafından fesh edilmiş olması gerekir.Somut olayda davacının iş akdi Đş Kanunun 13. ncü maddesinegöre işveren tarafından feshedilmiştir. Böylece Emeklilik şartı gerçekleşmemiştir.Davacının fesihten bir süre sonra emekliliğini istemiş olması bu hu-


kuki durumu değiştirmez. Dairemizin ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulununyerleşmiş içtihatları da bu doğrultudadır. (HGK 14.2.<strong>1990</strong> gün, 1989/9-683 E.<strong>1990</strong>/71 K, HGK 26.1.1994 gün, 93/9-663 E. 1994 15 K, 9.3.1994 gün, 1994/9-5 E. sayılı <strong>kararları</strong>) Bu itibarla davacının başka kamu kurumunda geçenönceki hizmetinin kıdem tazminatı hesabında birleştirilerek dikkate alınmasıhatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZUL-MASINA, davalı yararına takdir edilen ............... TL. duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halindeilgiliye iadesine 24.01.<strong>1995</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/15033Karar No : <strong>1995</strong>/1200Tarihi : 26.01.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Đş Kanunu'nun 14. maddesi hükmü emredicidir. Bu nedenlesözleşmede hüküm olsa bile askerlikte geçen sürenin kıdem tazminatıhesabında dikkate alınabilmesi için 14/4. maddesindeki şartlarıngerçekleşmesi gerekir.Aksine düzenlemeler geçerli olamaz.DAVA : Davacı, kıdem tazminatı farkı ile ücretli izin parasının ödetilmesinekarar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle, kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davacı, SSK'ya borçlandığı muazzaf askerlik süresinin kıdemtazminatı hesabında dikkate alınmasını istemiştir.Mahkemece, TĐS'nin 28. maddesindeki askerlik borçlanmalarınınkıdem tazminatı hesabında dikkate alınacağına ilişkin hükme dayanılarak istekkabul edilmiştir.Öncelikle belirtmek gerekir ki, Đş Kanunu'nun 14. maddesihükmü kıdem tazminatı konusunda emredici bir hüküm niteliğindedir.Bu hükme göre, kıdem tazminatının hesabında, işçinin işe başladığı tarihten iti-


aren hizmet akdinin devamı süresince her geçen tam yılın gözönünde tutulmasıgerekir. Aksine düzenlemeler hukuken geçerli değildir.SSK'ya borçlanılan muvazzaf askerlik süresinin kıdem tazminatınınhesabında dikkate alınabilmesi için, iş Kanunu'nun 14/4. maddesindeöngörülen koşulun gerçekleşmesi gerekir. Dairemizin ve Yargıtay Hukuk GenelKurulu'nun yerleşmiş içtihatlarına göre, iş akdi yaşlılık aylığı ya da toptanödeme almak amacıyla işçi tarafından feshedilmiş olmadıkça, askerlik süresikıdem tazminatının hesabında dikkate alınamaz Aksine TĐS hükümleri de,geçerli değildir. (HGK. 14.2.<strong>1990</strong>, 1989/9-683 E- <strong>1990</strong>/71 K.; 26.1.1994,1993/9-663 E., 1994/15 K.; 9.3.1994/9-5 E. sayılı kararlan).Somut olayda davacının hizmet akdi, yaşlılık aylığı almak amacıylakendisi tarafından değil, Đş Kanunu'nun 13. maddesi uyarınca feshedilmiştir.Davacının fesihten sonra emekliliğini istemiş olması da, bu hukukisonucu değiştirmez. Bu itibarla fark kıdem tazminatı isteğinin reddine kararverilmesi gerekirken, yazılı şekilde bu isteğin de kabulü isabetsiz olup, bozmayıgerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 26.01.<strong>1995</strong>gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/17383Karar No : <strong>1995</strong>/5947Tarihi : 27.02.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. ve 14. md., ve 282 s.K. 30 md.ÖZÜ ; Đşçilerle düzenlenen piknikte, sendikal örgütlenme faaliyetindebulunan ve kısa bir süre sonra işten çıkartılan sendika temsilcisi,sendikal tazminata hak kazanır.DAVA : Davacı, sendikal, ihbar ve kıdem tazminatı farkı ile ikramiye ve ücretfarkları alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalılar avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı, sendikal faaliyetleri nedeniyle davacının işten çıkarıldığınıileri sürerek sendikal tazminat istemiştir.Mahkemece, sendikal faaliyetleri nedeniyle davacının işten çıkarıldığınınsomut olaylarla kanıtlanamadığı gerekçesiyle sendikal tazminat isteğireddedilmiştir.


Dosyadaki belge ve bilgilere ve özellikle davacı tanığı………..."nunifadesine göre, davacının işyeri sendika temsilcisi olduğu, daha önce sendikaüyesi işçilerin sendikadan istifa etmeleri istendiği ve istifa etmeyenlerin iştençıkarıldıkları, böylece işçi sendikasının işyerinde çoğunluğu kaybettiği, 1993Temmuz ayında işçilerle bir piknik düzenlendiği, sendika temsilcisi olandavacının işçilerin örgütlenmesi için faaliyette bulunduğu bu olaydan kısa birsüre sonra da davacının işine son verildiği anlaşılmaktadır. Olayların bucereyan şekline göre, iş akdinin sendikal nedenlerle feshedildiğinin kabulügerekir. Aksine düşünce ile sendikal tazminat isteğinin reddine karar verilmesihatalı olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, 27.02.<strong>1995</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/18497Karar No : <strong>1995</strong>/9786Tarihi : 28.02.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Mevsimlik işçinin hizmet akdi mevsim sonunda askıya alınır. Bunedenle mevsimlik işçinin kıdem tazminatının hizmet akdinin askıyaalındığı tarihten değil de, akdin fesih tarihinden hesaplanması doğrudur.DAVA : Davacı, sehven fazla ödenen kıdem tazminatının geri alınmasınakarar verilmesini istemiştir.Yerel Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmiş olmakladosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARAR : Davacı, davalıya ait işyerinde mevsimlik işçi olarak çalışmakta iken28.10.1993 tarihinde iş akdi askıya alınmıştır. Yeni çalışma mevsimi başlayınca1994 yılı Nisan ayında işe alınmayarak iş akdi feshedildiğinden, fesih tarihiitibariyle kıdem tazminatının hesaplanıp, ödenmesi doğrudur. Gerçekten, işakdinin askıya alınması, akdin sona ermesi başka bir deyişle feshi anlamındayorumlanamaz. Bu durumda davanın reddine karar vermek gerekirken kabulüisabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 28.02.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/16836Karar No : <strong>1995</strong>/6017Tarihi : 28.02.<strong>1995</strong>ilgili Kanun : 1475 s.K. 13. md.ÖZÜ : Belirli süreli hizmet akidlerinde, ihbar tazminatı ödenmez.DAVA : Taraflar arasındaki, ihbar ve kıdem tazminatı ile hisse bedelininödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerlegerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesineilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalıavukatınca istenilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davacı; davalıya ait işyerinde 1.3.<strong>1990</strong>-1.3.1993 süreli hizmetakdiyle çalışmakta iken, belirli süre sona ermeden önce 20.11.1992 tarihinde işakdi feshedilmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmeye göre, altı ay öncedenbildirimde bulunulmaması nedeniyle, hizmet akdi Borçlar Kanununun 339.maddesi uyarınca, bir yıl için yenilenmiş sayılır.Böylece belirli süreli hizmetakdi, belirsiz süreli hizmet akdine dönüşmemiştir. Belirli süreli hizmet akidlerindeise, Đş Kanununun 13. maddesine göre, ihbar tazminatı sözkonusuolamaz. Bu nedenle, ihbar tazminatına ilişkin isteğin reddine karar vermekgerekirken, aksine düşünce ile kabulü isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,davalı yararına takdir edilen ......... TL. duruşma avukatlık parasının karşı tarafayükletilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,28.02.<strong>1995</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULUEsas No : 1994/9-801Karar No : <strong>1995</strong>/182Tarihi : 15.03.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. md.ÖZÜ : Đş Kanunu'nun 13/son maddesine göre, işçinin tazminat istemehakkı ancak, işverenin işçinin yeni iş bulmasını engellemesi ve işçininbuna bağlı bir zarara uğraması şartına bağlıdır.


DAVA : Taraflar arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılamasonunda; Ankara 4. iş Mahkemesi'nce davanın kısmen kabulüne dair verilen16.12.1993 gün ve 1993/442-901 sayılı kararın incelenmesi taraflar vekilleritarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 14.06,1994 gün ve1994/753-9042 sayılı ilâmı ile; {... Davacının hizmet akdi, iş Kanunu'nun 13.maddesi uyarınca ihbar ve kıdem tazminatları ödenmek suretiyle feshedilmiştir.Davacı, fesihten sonra yeni bir iş bulamadığını ve sosyal güvenlik açısındanisteğe bağlı borçlanma yaptığını ileri sürerek, Đş Kanununun 13/son maddesiuyarınca, fesih tarihi ile muhtemel emeklilik tarihi arasında geçen süre içintazminat istemiştir.Gerçekten iş Kanunu'nun 13/son maddesine göre, işçinin ayrıcatazminat isteme hakkı vardır. Ancak, burada söz konusu olan tazminat, genelhükümlere göre, gerekli koşulların oluşması halinde söz konusu olabilir. Bunagöre, işverenin, işçinin yeni bir iş bulmasını engellemesi ve buna bağlı olarakişçinin zarara uğramasıdır. Başka bir deyişle işverenin işçinin yeni bir işbulmasını kusurlu davranışı ile engellemesi ve bu eylemle doğan zarararasında uygun illiyet bağının varlığının gerçekleşmesi gerekir. Feshi ihbarsüresi sonunda henüz bir iş bulamamış olan işçi, salt bu nedenle çalışmadığıve boşta geçen süreler için tazminat isteyemez.Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, işverenin Đş Kanunu'nun 13/sonmaddesi uyarınca ve genel hükümler çerçevesinde sorumluluğunu gerektirirkoşullar gerçekleşmemiştir. Bu nedenle isteğin reddine karar vermekgerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularakdosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda;mahkemece önceki kararda direnilmiştir.KARAR : Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresindetemyiz edildiği anlaşıldıktan ve direnme kararının verildiği tarih itibariyleHUMK'nun 2494 sayılı Yasa ile değişik 438/II. fıkrası hükmü gereğinceduruşma isteğinin reddine karar verilip dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonragereği görüşüldü:Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak vekanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk GenelKurul'unca benimsenen Özel Daire Bozma Kararına uyulmak gerekirken,önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararıbozulmalıdır.SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının ÖzelDaire Bozma Kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK'nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, 15.03.<strong>1995</strong> gününde oybirliğiyle kararverildi.


T.C. YARGĐTAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/18648Karar No : <strong>1995</strong>/9774Tarihi : 27.03.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Akdin feshinden sonra düzenlenen ibranamede işçi, tüm ücretlerini,kıdem tazminatını aldığını, yıllık ücretli izinlerini kullandığını veişverenden hiç bir alacağı kalmadığını açıkladığına göre, davanın reddinekarar vermek gerekirken, isteklerin hüküm altına alınması doğru değildir.DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, yıllık ücret izin, eğitim öğretim tazminatı ileek ders ücreti ile ödenmeyen ücret alacağının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde duruşmalı olarak davalı avukatı tarafındantemyiz edilmiş ise de; duruşma gününün taraflara tebliği için davetiyeyeyapıştırılacak posta pulu bulunmadığından duruşma isteğinin reddine veincelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosyaincelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Hizmet akdinin feshinden sonra düzenlenen 1.7.<strong>1990</strong> tarihli ibranamededavacı; tüm ücretlerini, kıdem tazminatını aldığını ve yıllık ücretliizinlerini kullandığını açıkça belirtmiştir. Bu durumda ücret, yıllık ücretli izin vekıdem tazminatı haklarının hüküm altına alınması hatalıdır. Ayrıca ibranamedehiçbir alacağı kalmadığı da açıklanmıştır. Böyle olunca geçerli olan ibranamegözönünde tutularak davanın reddine karar verilmesi gerekir. O halde kararbozulmalıdır.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMA-SINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 27.03.<strong>1995</strong>gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/18927Karar No : <strong>1995</strong>/12266Tarihi : 10.04.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Đşçi olarak çalışmakta iken, memur statüsüne geçen ve bu statüdenemekli olan kişi kıdem tazminatı isteyemez.


DAVA : Davacı, ikramiye ve kıdem tazminatı alacağının ödetilmesine kararverilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla;dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davacının tüm temyiz itirazları ile davalınınaşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2 - Dosyadaki belge ve bilgilere göre davacı; davalıya ait işyerindebir süre işçi statüsünde çalıştıktan sonra, memur statüsüne geçmiş ve bustatüde çalışırken, 5434 sayılı Yasa hükümlerine göre emekli olarak iştenayrılmıştır. 1475 sayılı iş Kanununun 14. maddesine göre; kıdem tazminatı, işçiolarak çalışanlar için ve aynı maddede belirtilen nedenlerle iş akdinin sonaermesi halinde öngörülmüştür. Davacı, memur statüsünde çalışmakta ikenemekli olduğuna göre, Đş Kanununun 14. maddesine dayanarak kıdemtazminatı isteyemez. O halde kıdem tazminatına ilişkin isteğinin reddine kararverilmelidir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZUL-MASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,10.04.<strong>1995</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/17851Karar No : <strong>1995</strong>/19729Tarihi : 05.06.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. ve 14. md.ÖZÜ : Temerrütten bahsedebilmek için, işveren tarafından kıdem ve ihbartazminatları ödendiği sırada, işçinin faiz istek hakkını saklı tutmuş olmasıgerekir.DAVA : Davacı, kıdem ve kötüniyet tazminatı ile ikramiye, ilave tediye alacağıve bayram harçlığı gündeliklerinin ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:


KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Borçlar Kanununun 113. maddesine göre; asıl borç, ödeme ilesona erdiği takdirde faiz gibi fer'i haklar da sona erer. Ancak, ödeme tarihindefaiz talep hakkı saklı tutulmuşsa, asıl borcun ödenmesinden sonra geçmişgünler faizi istenebilir. Somut olayda, işveren tarafından kıdem ve ihbartazminatları ödendiği sırada, davacı tarafından faiz talep hakkının saklıtutulmuş olup olmadığı anlaşılmamaktadır. Diğer taraftan, ihbar tazminatı içindavalının davadan önce temerrüde düşürülmüş olup olmadığı da mahkemecebelirlenmiş değildir. Her iki nokta üzerinde inceleme ve araştırma yapılmadanihbar ve kıdem tazminatlarının geç ödenmesi nedeni ile faiz alacaklarınınhüküm altına alınmış olması isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 05.06.<strong>1995</strong>gününde, oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/4251Karar No : <strong>1995</strong>/22011Tarihi : 15.06.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Đşveren tarafından işçinin sağlık durumu dikkate alınarak yapılan îşdeğişikliğinde, davacı işçinin iş koşullarının ağırlaştırıldığı iddiasıyla işakdini haklı olarak feshettiği kabul edilemez.DAVA : Davacı, kıdem ve sendikal tazminat, gelir vergisi alacağı, fazla çalışmaparası, hafta, bayram ve genel tatil gündelikleri ile izin ücreti alacağınınödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR :1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2 - Davacı, davalıya ait işyerinde çalışırken işverence sağlık durumudikkate alınarak bir başka işe verilmiş ve üç ay kadar çalıştıktan sonrabu yeni işinde yeterli olmaması nedeni ile yeniden ilk işinde çalıştırılmaya


aşlanmıştır. Ancak, davacı iş koşullarının değiştirildiğini iddia ederek iş akdinifesih etmiştir.Bu açıklamalara göre, davacının iş akdini haklı nedenle fesih ettiğikabul edilemez. Çünkü, işveren iş değişikliğini yaparken davacının sağlıkdurumunu dikkate almış olup, iş koşullarının davacı aleyhine ağırlaştırılmasısöz konusu değildir. Bu durumda, kıdem tazminatı isteğinin reddine kararverilmelidir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, 15.06.<strong>1995</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/26421Karar No : <strong>1995</strong>/25219Tarihi : 12.09.<strong>1995</strong>ilgili Kanun : 1475 s.K. 13. md.ÖZÜ : Đhbar tazminatının alındığı ibraname ile de belgelenmişse, ihbartazminatına hükmedilmemesi gerekir.DAVA : Davacı, ihbar, kıdem tazminatı, izin ücreti ve faiz alacağınınödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakladosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davacının tüm temyiz itirazları ile, davalınınaşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2 - Davacının son dönemle ilgili olarak ihbar tazminatını aldığınıve davalı işvereni ibra ettiği dosyada mevcut ibraname başlıklı belge ile dosyaiçeriğinden anlaşıldığı halde, ihbar tazminatına hükmedilmesi hatalı olduğu gibikabule göre de, ihbar tazminatı için fesih tarihinden en yüksek mevduat faiziyürütülmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 12.09.<strong>1995</strong>gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/26427Karar No : <strong>1995</strong>/25225Tarihi : 12.09.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Đhbar ve kıdem tazminatı ödemelerinde faize faiz yürütülemeyeceğigibi, ihbar tazminatı için, fesih tarihinden itibaren en yüksek mevduat faizitalep edilemez.DAVA : Davacı, ihbar, kıdem tazminatı, izin ücreti ve faiz alacağınınödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2 - Davacının son dönemle ilgili olarak ihbar tazminatını ve ihbarve kıdem tazminatı ile ilgili faizlerini de aldığını ve davalı işvereni ibra ettiğinidosyada mevcut ibraname başlıklı belge ile dosya içeriğinden anlaşıldığı halde,ihbar tazminatına ve kıdem ve ihbar tazminatı faizlerine hükmedilmesi hatalıolduğu gibi kabule göre de faize faiz yürütülmesi de ve ihbar tazminatı içinfesih tarihinden en yüksek mevduat faizine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırıolup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan sebeple BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 12.09.<strong>1995</strong>gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/8623Karar No : <strong>1995</strong>/26729Tarihi : 19.09.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 14-75 s.K. 13. md.ÖZÜ: Đşçi, zamanaşımı süresi içinde ihbar tazminatını her zaman isteyebilir.


DAVA : Davacı, evvelce açtığı davada saklı tutulan bakiye alacaklarınınödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakladosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2 - Davacının temyizine gelince;Davacı, daha önce açmış olduğu kısmi davadan bakiye hakları ile,ihbar tazminatı farkı isteğinde bulunmuştur. Mahkemece ihbar tazminatıfarkının ilk davada istenmediğinden bahisle, bu isteğin reddine karar verilmişise de, zamanaşımı süresi içinde, daha sonra açacağı bir başka davada dadavacı böyle bir istekte bulunabilir. Çünkü bu hakkından vazgeçtiği düşünülemez.Bu durumda ihbar tazminatı farkı alacağına da hükmetmek gerekirken,yazılı şekilde reddine karar verilmiş olması isabetsiz olup bozmayıgerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan sebeple BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 19.09.<strong>1995</strong>gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/24788Karar No : <strong>1995</strong>/27923Tarihi : 21.09.<strong>1995</strong>ilgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Kıdem tazminatının taksitler halinde ödenmesi durumunda sontaksidin ödenmesinden önce faiz isteğinde bulunulması, faiz alacağınıntalebi için yeterlidir.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Dava, hüküm altına alınan kıdem ve ihbar tazminatı alacağının geçödenmesi nedeniyle geçmiş günler faizine ilişkindir.


Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, anılan alacakların taksitler halindeödendiği, son taksitin ödenmesinden önce işbu davanın açıldığı bir başkadeyişle, alacağın tamamı ödenmeden faiz isteğinde bulunulduğu anlaşılmaktadır.Dairemizin ve Yargıtay Genel Kurulunun yerleşmiş içtihatlarınagöre, taksitler halinde ödemelerin sözkonusu olduğu durumlarda, son taksitinödenmesinden önce faiz isteğinde bulunulması, faiz alacağının istenebilmesiiçin yeterlidir. Bir başka deyişle, her bir taksitin ödenmesi sırasında ihtirazıkayıtta bulunma zorunluluğu yoktur. Bu durumda ödeme tarihîne göregerçekleşecek olan geçmiş günler faizine karar vermek gerekirken yazılışekilde hüküm kurulması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.SOSSĐUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan sebeple BOZULMA-SINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 21.09.<strong>1995</strong>gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/31277Karar No : <strong>1995</strong>/26848Tarihi : 21.09.<strong>1995</strong>ilgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ: Faiz tahakkuku temerrüt tarihinden itibaren başlamalıdır.DAVA : Davacı, kıdemli işçiliği teşvik priminin ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakladosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2 - Davacının temyizine gelince:Davacı açmış olduğu bu dava ile daha önce açmış olduğu kısmidavadan bakîye kalan kıdemli işçilik primi ile birlikte bu alacak için temerrüttarihinden itibaren bankalarca uygulanan en yüksek işletme kredi faizinehükmedilmesini istemiştir. Mahkeme dava tarihinden itibaren söz konusu faizehüküm kurmuştur.Gerçekten davacı aynı mahkemede açmış olduğu 1994/70 esassayılı dava ile anılan isteğini dava konusu yapmakla davalıyı temerrüde düşürmüştür.O halde temerrüt tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekir-


ken, ikinci dava tarihinden itibaren faize karar verilmesi hatalı olup bozmayıgerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 21.09.<strong>1995</strong>gününde oyçokluğuyla karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/8981Karar No : <strong>1995</strong>/28051Tarihi : 25.09.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. md.ÖZÜ : Davacının çalıştığı birimin ekonomik nedenlerle kapatılmasısebebiyle iş akdi feshedildiğine göre, disiplin kurulundan kararalınmaması kusurlu fesih sebebi teşkil etmez.Fesih hakkının hatalı kullanılması halinde işçinin derhal işe iadeedileceğine dair sözleşme hükmü Đş Kanunu'nun emredici hükmüneaykırıdır. Geçerli olamaz.KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2 - Dosyadaki belge ve bilgilere göre davacının iş akdinin ekonomiknedenle davacının çalıştığı iş biriminin kapatılması sonucu feshedildiğianlaşılmaktadır. Davacı dahi, konunun disiplin kurulundan geçirilmemesinedeni ile kötü niyet isteğinde bulunduğunu belirtmektedir. Davacının ihracısözkonusu olmadığına göre disiplin kurulundan konunun geçirilmesidüşünülemez. Koşulları olmadan kötüniyet tazminatına karar verilmiş olmasıhatalı olup bozmayı gerektirmiştir.3 - işyerinde uygulanmakta olan TĐS 25/11-2 bendinde "Đşvereninzorunlu işçi çıkarma hakkını hatalı kullandığı veya sözleşme hükümlerineuymadığı saptanırsa işçi, açıkta geçen sürelere ilişkin ücret ve diğer haklarıderhal ödenerek işe başlatılır.Buna uyulmadığı takdirde işçinin ihbar ve kıdem tazminatları 3kat olarak ödenir. Şu kadar ki; bu ödeme işçinin ücretinin bir yıllık tutarındanaz olamaz." biçimindeki hüküm 1475 sayılı Đş Kanununun emredici hükümlerineaykırıdır. Gerçekten anılan hükümde işe iadeyi gerektirecek düzenlemeöngörülmüştür. Mevzuatımızda işyeri sendika temsilcilerinin iş akidlerinehaksız olarak son verilmesi halinde sınırlı biçimde işe iade müessesesine yerverilmiştir.Kaldı ki TĐS'nin 25'nci maddesinin 11-bendinde öngörülen "zorunluçıkarma" kurallarına bir aykırılıktan da söz edilemez. Bu durumda kı-


dem tazminatının üç katı tutarındaki ceza-i şartın hüküm altına alınması daisabetsizdir.O halde karar bu yönden de bozulmalıdır.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 25.09.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/26306Karar No : <strong>1995</strong>/29933Tarihi : 02.10.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Tüm belgeler incelendikten sonra geçmiş günler faizininödenmesine karar verilmelidir.DAVA :Davacı, faiz alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1475 sayılı iş Kanunun 14. maddesinin 3. fıkrasında işçinin aynımaddenin 4. fıkrası hükmünden faydalanabilmesi için kendisine aylık ve toptanödemeye hak kazanmış bulunduğu ve aylık bağlanması veya toptan ödemeyapılması için yaşlılık sigortası bakımından bağlı bulunduğu kuruma veyasandığa müracaat etmiş olduğunu belgelemesi koşulu öngörülmüştür. Bubelgeleme tarihi tahkik edilerek ve işyerinde uygulanmakta olan TĐS. hükümleride dikkate alınmak suretiyle geçmiş günler faizinin hüküm altına alınmasıgerekirken, eksik inceleme ile isteğe karar verilmesi isabetsiz olup bozmayıgerektirmiştir.S0NUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 02.10.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/9454Karar No : <strong>1995</strong>/29925Tarihi : 02.10.<strong>1995</strong>ilgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Mevsimlik işçi olarak çalışanların kıdem tazminatı hesabında, işyeridışındaki çalışmaları dikkate alınmaz.


DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı, fazla mesai ve yıllık ücretli izinparası, hafta ve genel tatil gündeliklerinin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Dosya içeriğine ve ............................ Genel Müdürlüğünün cevabiyazısına göre davacının yılın belli aylarında anılan müdürlük nezdindemevsimlik işçi olarak da çalıştığı anlaşılmaktadır. Đşyeri dışında davacınınçalıştığı süreler açık ve kesin biçimde belirlenerek kıdem tazminatı hesabındabu sürelerin gözönünde tutulmaması gerekir. Aynı husus işçilik haklarıbakımından da geçerlidir. Bu husus üzerinde durulmadan çalışılan süreyegöre gerçekleşecek hakların hüküm altına alınması gerekirken yazılı şekildekarar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,02.10.<strong>1995</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/9439Karar No : <strong>1995</strong>/29910Tarihi : 02.10.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. md.ÖZÜ : Rapor bitiminde işe başlatılmayan ve iş akdi feshedilen işçininkötüniyet tazminatı talep edebilmesi için, işverenin kötüniyetlidavrandığını ispat etmesi gerekir.DAVA : Davacı, kıdem ve kötüniyet tazminatı, manevi tazminat ile yıllık ücretliizin parası ve resmi tatil gündeliklerinin ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalılar avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:


KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazlarının reddine,2 - Dosyadaki bilgi ve belgelere göre davacının hastalığından dolayıalmış olduğu raporun bitiminde davalı tarafından tekrar işe alınmadığıanlaşılmaktadır. Esasen bu husus mahkemenin de kabulündedir. Bu durumdaişverenin kötüniyetinden bahsedilemez. Olayda kötüniyetin bulunduğununisbatı davacıya aittir. Davacı, 1475 sayılı iş Kanunun 13. md.nin sondan birönceki fıkrasında söz konusu edilen herhangi bir neden göstermiş ve ispatetmiş değildir. Davacının yerine salt işçi almış olması davalının kötüniyetinigöstermez. Bu durumda kötüniyet tazminatı verilemez, ihbar tazminatıverilmekle yetinilmelidir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 02.10.<strong>1995</strong>gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/20327Karar No : <strong>1995</strong>/30169Tarihi : 03.10.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. md.ÖZÜ : Đş akdinin kötüniyetle feshedildiği iddiasında bulunanın bu durumuyeterli delillerle ispatlaması gerekir. Fesihten sonra iki işçinin işe alınmışolması, feshin kötüniyetli olduğunu göstermez.DAVA : Taraflar arasındaki, kötüniyet tazminatı ile sözleşmeden doğanalacağın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılınedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıyaverilmesine ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesidavalı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabiolduğu anlaşılmış ve duruşma için 03.10.<strong>1995</strong> Salı günü tayin edilerek taraflaraçağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adınaAvukat………..ve…………..ile karşı taraf adına Avukat……….geldiler.Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamalarıdinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi, gereği konuşulupdüşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.


2 - Dosyadaki belge ve bilgilere göre davacının hizmet akdininekonomik kriz nedeniyle iş Kanununun 13. maddesine göre feshedildiği anlaşılmaktadır.Davacı feshin kötüniyetle gerçekleştirildiğini kanıtlayamamış-tır.Her ne kadar fesihten sonra iki işçinin işe alındığı anlaşılmakta ise de, salt budurum feshin kötüniyetli olduğunu göstermez. Kaldı ki, davacı ile birlikte iştençıkarılan işçilerin gördükleri işleri yaptırmak üzere bu iki işçinin işe alındığınıkabul etmek de mümkün değildir. Bu durumda kötüniyet tazminatı isteğininreddine karar vermek gerekir.3 - Toplu Đş Sözleşmesinin 19. maddesinde öngörülen tazminatcezaî şart niteliğindedir. Borçlar Kanunun 161. maddesinin son fıkrasınınuygulanmasının düşünülmemiş olması da keza bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,03.10.<strong>1995</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/9533Karar No : <strong>1995</strong>/30452Tarihi : 04.10.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Dava tarihinden sonra ödenen fark kıdem tazminatı için ödemetarihine kadar, mevduata uygulanan en yüksek faiz hesaplanır.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı île işçilik haklarının ödetilmesinekarar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakladosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü;KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2 - Fark kıdem tazminatının davanın açılmasından sonra ödendiğianlaşılmaktadır. Bu husus gözönünde tutulmadan fark kıdem tazminatınınhüküm altına alınması hatalıdır.3 - Sosyal haklar için mevduata uygulanan en yüksek faize değil,% 30 yasal faize karar verilmelidir.4 - Dava tarihinden sonra ödenen fark kıdem tazminatı içinödeme tarihine kadar mevduata uygulanan en yüksek faize karar vermek ge-


ekir. Bunun için de fesih tarihinden dava tarihine kadar geçmiş günler faizininistek gibi hesabı yapılıp bulunacak miktar hüküm altına alınmalı, davatarihinden sonraki ödeme tarihine kadar da ödenen kıdem tazminatı farkınamevduata uygulanan en yüksek faizin yürütülmesi şeklinde hüküm kurulmalıdır.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, 04.10.<strong>1995</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/10184Karar No : <strong>1995</strong>/30455Tarihi : 04.10.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. md.ÖZÜ : Sözleşmede, ihbar tazminatının peşin ödenmesi halinde, işçimevcut çalışmalarına, yasal bildirim süresinin ilâvesiyle bir hak kazanabiliyorsa,bu haktan faydalanacağı hükmü mevcut olduğuna göreTĐS'nin getirdiği ek haklardan işçinin yararlandırılması gerekir.KARAR : 13.1.1986 tarihinden itibaren işyerinde çalışmakta olan davacınınhizmet akdi ihbar ve kıdem tazminatları peşin ödenmek suretiyle 16.12.1992tarihînde davalı tarafından feshedilmiştir. Fesih tarihinden sonra 27.1.1993tarihinde imzalanan TÎS. 1.9.1992-31.8.1994 süresi için uygulamaya konulmuştur.Davacı açmış olduğu bu davayla fark ihbar, kıdem ve diğer işçilikhaklarını istemektedir.Söz konusu TĐS'nin bildirim önelleri başlıklı 28. maddesinin (b)bendinde "ihbar tazminatının tamamen peşin ve nakten ödenmesi halinde, işçimevcut çalışmalarına, yasal bildirim süresinin de ilavesiyle bir hak kazanabiliyorsabu haktan faydalanabilecektir. Bu hüküm ile işçiye sağlanan ekhaklar hizmet akdinin feshedildiği ve işçinin işyeri ile ilişkisinin fiilen kesildiğitarihte yürürlükte olan TĐS. hükümlerine göre hesaplanır" denilmektedir. Buhüküm dikkate alınarak, ihbar tazminatı peşin ödenerek davacının hizmetakdinin feshedildiği 16.12.1992 tarihinde bu son dönem TĐS'nin yürürlüktebulunduğunun kabulü ile gerçekleşecek olan hakların hüküm altına alınmasıgerekirken, bu özel hüküm üzerinde durulmaksızın davanın reddine karar verilmişolması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 04.10.<strong>1995</strong> günündeoyçokluğuyla karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/10213Karar No : <strong>1995</strong>/30752Tarihi : 09.10.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Bir kimsenin bütün yıl boyunca hafta tatili ve bayram günleri dedahil, günde üç saat fazla mesai yapması, hayatın olağan akışınaaykırıdır.DAVA: Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı, fazla mesai ve ücretli izin parası ileikramiye, hafta, genel ve bayram gündeliklerinin ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Dosyadaki bilgi ve belgelere göre davacının işyerinde uygulanmaktaolan TĐS. tarafı sendikaya 4.3.1994 tarihinde üye olduğu anlaşılmaktadır.Davacının sendikaya üyeliğinden önce dayanışma aidatı ödeyerekTĐS'den yararlanmakta olduğu anlaşılamamaktadır. Bu durumda fazla mesaiücretinin üyelikten önceki dönem için TĐS'ne göre hesaplanması hatalıdır.3 - Hayatın olağan akışına göre, bir kimsenin bütün yıl boyuncahafta tatili ve bayram günleri de dahil günde üç saat fazla mesai yapmasıdüşünülemez. Mahkemece de hafta tatili ücreti sadece son haftalık süreceilişkin olarak hüküm altına alınmıştır. Bu durumda tüm süre içinde davacınınbütün hafta tatillerinde mahkemece çalışamadığının kabul edildiğini göstermektedir.Ayrıca belirtmek gerekir ki, çalışma saatleri içinde bir kimsenintabii ihtiyaçları için de vakit ayırması doğal karşılanmalıdır. Bu hususlar dikkatealınarak fazla mesai ücretinin hesaplanması gerekirken yazılı şekilde hükümkurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, peşin alman temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,09.10.<strong>1995</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/10217Karar No : <strong>1995</strong>/30756Tarihi : 09.10.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. md.ÖZÜ : Đş akdinin feshedildiğini teleks yazısı ile öğrenen işçinin bilaharerapor alması, fesih bildirimini tebellüğden imtina ettiğinin kanıtıdır.DAVA : Davacı, kıdem tazminatıyla ilave tediye ve ücret alacağının ödetilmesinekarar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Dosyadaki bilgi ve belgelere göre davalı işverenlikçe davacı işçinin işakdinin 31.10.1991 tarihinde feshedildiği ancak davacının feshi içeren teleksyazısını alarak işyerinden ayrıldığı ve aynı gün rapor aldığı ve daha sonra damüteaddit raporlar alarak işyerine uğramadığı, böylece fesih bildiriminitebellüğden imtina ettiği anlaşılmaktadır. Özellikle bu durum, dosya içindebulunan aynı gün işyerinde tutulan tutanakla doğrulanmaktadır. Bu tutanaktanve dosya içeriğinden davacının teleks yazısını aldıktan sonra aynı gün öğleyinişyerinden ayrıldığı anlaşıldığından, doktor raporlarına dayanılarak isteğinhüküm altına alınmış olması isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 09.10.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/20830Karar No : <strong>1995</strong>/30821Tarihi : 10.10.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Đş akdinin, işyerinin kapanması nedeniyle değil işçinin açık iradebeyanı ile feshedildiği hallerde, ihbar tazminatına hak kazanılmaz.


DAVA : Davacı, ihbar tazminatı ile ücretli izin alacağının ödetilmesine kararverilmesi istemiştir.KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davacının tüm temyiz itirazı ile davalının aşağıdakibendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2 - Davalı bankanın............. şubesinin 31.7.1993 tarihinde kapanmasındansonra, davacının Ankara şubesine atanması yazısının tebliğ edildiği31.8.1993 günü, davacı iş şartlarında değişiklik oluşu nedeniyle iş akdinifeshettiğini bildirmiştir. Olayların bu gelişme seyrinden iş akdinin kapanmaile değil, davacı işçinin açık irade beyanı ile feshedildiğinin kabulü gerekir.Böyle olunca davacı ihbar tazminatına hak kazanmaz. Aksine düşünce ile buisteğin kabulü isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan hükmün yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA, davalı yararına takdir edilen ................TL. duruşma avukatlık parasınınkarşı tarafa yükletilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliyeiadesine 10.10.<strong>1995</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/11532Karar No : <strong>1995</strong>/31512Tarihi : 10.10.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. md.ÖZÜ : Đhbar tazminatı konusunda, karşı taraf daha önce temerrütedüşürülmemîşse dava tarihinden itibaren faize hükmedilir.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı, ikramiye ve ücretli izin alacağınınödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Đhbar tazminatı için davacı davalıyı daha önce temerrüde düşürmediğindendava tarihinden itibaren % 30 yasal faize karar vermek gerekirkendaha önceki fesih tarihinden karar verilmiş olması hatalı olup bozmayıgerektirmiştir.


SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 10.10.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/20400Karar No : <strong>1995</strong>/30832Tarihi : 10.10.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Đhbar ve kıdem tazminatı peşin ödenmek suretiyle hizmet akdininsona, erdirilmesi halinde, isçinin fesihten sonraki zam farkındanyararlandırılması mümkün değildir.DAVA : Taraflar arasındaki, ihbar ve kıdem tazminatı fark alacağının ödetilmesidavasının yapılan yargılaması sonunda; yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarınfaiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkinhüküm incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Dosyada mevcut ibraname ve diğer belgelere göre, davacının hizmetsözleşmesi 18.12.<strong>1990</strong> tarihinde ihbar ve kıdem tazminatları peşin ödenmeksuretiyle işverence feshedilmiştir. Fesihten sonra işyerinde uygulanmakta olan2. yıl zammından doğan ihbar ve kıdem tazminatı farkından yararlanmasımümkün değildir. Gerçekten TĐS'nin 25/b maddesinde, önel verilmek suretiyleyapılan fesihlerde, işçinin ihbar müddeti içinde çalışması halinde, bumüddetlerin ilavesi ile, bu hakkı kazandığı takdirde, söz konusu haktanyararlanması öngörülmüştür. Bu hükmün ihbar ve kıdem tazminatı peşinödenmek suretiyle yapılan fesihlerde uygulanma olanağı yoktur. Mahkemece,bu yön dikkate alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA, davalı yararına takdir edilen................. TL. duruşma avukatlık parasınınkarşı tarafa yükletilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliyeiadesine, 10.10.<strong>1995</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/10234Karar No : <strong>1995</strong>/31488Tarihi : 10.10.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. ve 14. md.ÖZÜ : Kesinlik ve devamlılık arzetmeyen ödemeler ihbar ve kıdemtazminatı hesabında dikkate alınmaz.DAVA : Davacı, eksik ödenen ihbar ve kıdem tazminatının ödetilmesine kararverilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:SCARAR : Dosyadaki bilgi ve belgelere göre fark ihbar, kıdem tazminatıalacaklarının satışlardan elde edilen primlerden kaynaklandığı anlaşılmaktadır.Bu primin, satışa bağlı olduğuna göre kesinlik ve devamlılık arzetmeyen birniteliğe sahip olduğunun kabulü gerekir. Böyle olunca prim ödemesinin ihbar vekıdem tazminatı hesabında nazara alınması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 10.10.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGĐTAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/17657Karar No : <strong>1995</strong>/34215Tarihi : 14.10.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. ve 14. md.ÖZÜ : Đhbar önelinin bölünerek kullandırılması olanağı yoktur. Đşverenceverilen önel karşılığı tazminatın, toplam ihbar tazminatından mahsubuhatalıdır.DAVA : Davacı, ihbar, kıdem tazminatı, yıllık ücretli izin parası ve ücretalacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yere! mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni


gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davacı davalıya ait işyerinde 3 yıldan daha fazla bir süre ilehizmet akdiyle çalışmıştır. Bu süreye göre 1475 sayılı iş Kanununun 13.maddesi uyarınca 8 haftalık ihbar öneli karşılığı tazminata karar verilmesigerekir. Yerleşmiş içtihatlara göre ihbar önelinin bölünerek kullandırılmasıolanağı yoktur. Bu durumda işverence verilen önel karşılığı tazminatın toplamihbar tazminatından mahsup edilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.3 - Kıdem tazminatı-için fesih tarihinden itibaren mevduata uygulananen yüksek faizin uygulanması gerekir. Zira işçi fesih tarihinde kıdemtazminatına hak kazandığı gibi, bu tarihte borçlu işveren mütemerrit olur. Bubakımdan kıdem tazminatına dava tarihinden itibaren faize karar verilmesihatalıdır.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMA-SINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 14.10.<strong>1995</strong>gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/17658Karar No : <strong>1995</strong>/34216Tarihi : 14.10.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. ve 14. md.ÖZÜ ; Đhbar önelinin bölünmezliği ilkesi dikkate alınarak 8 haftalık önelkarşılığı ihbar tazminatına hükmedilmelidir. Đbranamenin baskı sonucualındığının kabulü halinde fark kıdem tazminatı hüküm altına alınmalıdır.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Davacının davalıya ait işyerinde 3 yıldan fazla bir çalışmasıolduğu konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık yoktur. Bu süreye göredavacıya davalı tarafından verilmesi gereken ihbar öneli 8 haftadır. Oysa dosyaiçeriğine göre takriben 25 gün ihbar öneli verilmiştir. Bu durumda ihbarönelinin bölünmezliği ilkesi de dikkate alınmak suretiyle 8 haftalık önelkarşılığı ihbar tazminatına karar verilmesi gerekirken, sanki öneli tam olarak


verilmiş gibi düşünülmek suretiyle ihbar tazminatı isteğinin reddi hatalıdır.2 - Davacı çalıştığı süreye göre 111.106.928 TL. kıdem tazminatınahak kazandığı halde sadece 73.489.488 TL. ödendiğini, kendisinden baskısonucu kıdem tazminatının tam ödenmiş gibi ibraname alındığını, ibranameninbaskıyla 3.5.1994 tarihinde düzenlenip imzalattırıldığı halde 28.5.1994 tarihininatıldığını iddia ederek fark kıdem tazminatı istemiştir.Davacı noter marifetiyle davalıya 20.5.1994 tarihinde ihtarnamekeşide ederek 28.5.1994 tarihini taşıyan ibranamenin baskı sonucu kendisine3.5.1994 günü imzalattırıldığını, bunun geçersiz olduğunu ve kıdem tazminatındanalacağı bulunduğunu bildirmiştir. Đhtarnamenin keşide edildiği tarihdikkate alınınca ibranamenin 28.5.1994 tarihinde değil 20.5.1994 tarihindenönce düzenlenmiş olduğunun kabulü gerekir. Bu durum davacının ibranamenin3.5.1994 tarihinde düzenlendiği şeklindeki iddiasını doğrular niteliktedir. Öteyandan dosya içinde yer alan 10.5.1994 tarihli 73.489.488 TL. muhtevalı çekdikkate alınınca anılan tarihte belirtilen miktarın davacıya kıdem tazminatıolarak ödendiği görülmektedir. Dosya içerisinde başka bir ödeme belgesi demevcut değildir. Şu durumda ibranamenin düzenlendiği tarihte 111.106.928 TL.kıdem tazminatının nakden ve tamamen alındığı şeklindeki kabulün yerindeolmadığını göstermeye yeter.Yukarıda yazılı hususlar gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm tesisiisabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMA-SINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 14.10.<strong>1995</strong>gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/10875Karar No : <strong>1995</strong>/31657Tarihi : 16.10.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. ve 14. md.ÖZÜ : Toplu Đş Sözleşmesindeki disiplin kurulundan geçirilmeden hizmetakdinin feshedilemeyeceği hükmü karşısında, disiplin kurulundangeçirilmeden yapılan haklı fesihlerde dahi ihbar ve kıdem tazminatıödenmesi gerekir.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş


olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Đşyerinde uygulanmakta olan TĐS'ne göre davacının iş akdininfeshedilebilmesi için disiplin kurulundan konunun geçirilmiş olması gerekir.TĐS'nin bu hükmü davacı işçi için bir güvence oluşturur. Somut olayda, davacınıneyleminin Đş Kanunu'nun 17/ TJ. maddesinde öngörülen hali oluşturduğugerekçesiyle feshin haklı bulunması sonucu davanın reddine karar verilmişise de, TĐS'ne uyulmadığı için şekil şartları yerine getirilmediğindengerçekleşecek olan ihbar ve kıdem tazminatlarının hüküm altına alınması gerekir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 16.10.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/21185Karar No : <strong>1995</strong>/31705Tarihi : 17.10.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun: 1475 s.K. 13. ve 14. md.ÖZÜ : Đşyerine gelmeyerek işi terk eden işçinin hizmet akdi bildirimsiz vetazminatsız olarak feshedilir.DAVA : Taraflar arasındaki, ihbar ve kıdem tazminatı fazla çalışma ve yıllıkücretli izin parası ile bayram ve genel tatil gündeliklerinin ödetilmesi davasınınyapılan yargılaması sonunda; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Dosyadaki bilgi ve belgelere ve özellikle devamsızlık tutanaklarıile tutanak mümzilerinin anlatımlarına göre, davacının işyerine gelmeyerek işiterk ettiği anlaşılmaktadır. Bu yazılı ve sözlü deliller karşısında görgüyedayanmayan davacı tanıklarının anlatımına itibar edilerek ihbar ve kıdemtazminatı isteklerinin hüküm altına alınması isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA, davalı yararına takdir edilen ............... lira duruşma avukatlık parası ilepeşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 17.10.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐ


Esas No : <strong>1995</strong>/11434Karar No : <strong>1995</strong>/31857Tarihi : 19.10.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. md.ÖZÜ : ihbar öneli raporlu sürenin bitiminden itibaren hüküm ifade eder.DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, temettü ikramiyesi ve maaş ile emekli maaşıarasındaki farkın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı 14.9.1992 ile 23.11.1992 tarihi arasında raporlu iken davalıişveren 17.9.1992 tarihli fesih bildirimiyle önel ve günde 2 saat iş arama izniverilmek suretiyle davacının hizmet sözleşmesini 30.11.1992 tarihi, itibariylefesih ettiğini bildirmiş, bu bildirim davacıya rapor bitimi olan 23.11.1992tarihinde tebliğ edilmiştir. Öncelikle belirtmek gerekir ki davacı raporlu olduğuiçin ihbar önelinin rapor bitim tarihinden itibaren başlatılması gerekir. Ne var kidavacı yasal hakkını kullanarak önel içinde çalışmasını sürdürmemiş ve bağlıolduğu sandıktan 1992 Kasım ayı içinde emekli olmak suretiyle hizmetsözleşmesini kendisi fesih etmiştir. Doktor raporları dikkate alınmak suretiyleönelin 1993 Ocak ayı içinde bitmesini beklenip çalışmasını sürdürmeyen davacı1993 yılından önce Kasım ayı içinde kendi isteği ile emekli olduğuna göre farkalacak isteğinden bulunamayacağı gibi, almakta olduğu işçilik ücreti ile emekliolunca eline geçen miktar arasındaki farktan dolayı da tazminat isteyemez.Emeklilik tarihi dikkate alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulmuş olmasıisabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 19.10.<strong>1995</strong> günündeoyçokluğuyla karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/11444Karar No : <strong>1995</strong>/31869Tarihi : 19.10.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. md.ÖZÜ : Đşçinin hizmet akdinin feshinden önce yapılan ücret zammınınihbar tazminatının hesabında dikkate alınması gerekir. Zamlarındaha ileri bîr tarihte ödeneceğinin protokolle belirlenmiş olması durumu


etkilemez.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı farkları ile yıllık ücretli izin parasınınödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davacının hizmet akdinin 12.8.1994 tarihinde feshedildiği konusundabir uyuşmazlık yoktur. Böyle olunca TĐS'nin 1.7.1994 tarihinde yürürlüğegiren ikinci yıl ücret zamlarının ihbar tazminatı hesabında dikkatealınması gerekir. Zamların daha ileri bir tarihte ödeneceğinin protokollebelirlenmiş olması bu durumu değiştirmez. O halde karar ihbar tazminatı yönüylebozulmalıdır.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 19.10.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/11539Karar No : <strong>1995</strong>/32787Tarihi : 23.10.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Aynı kıdem süresi için birden fazla kıdem tazminatı ödenemez.DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, fazla çalışma ve izin ücretiyle hafta ve geneltatil gündeliklerinin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yere! mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davacı, davalının yanında geçen hizmetinin karşılığı olan kı-


dem tazminatını talep etmiş bulunmaktadır.Davalı ise davanın reddini savunmuş, mahkeme davacının isteğinikabul etmiştir.Dosya içeriğine göre davacı 1.4.1984 de işe başlamış, 30.6.1989tarihinde askere gitmiştir. Davalı işveren davacıya bu süre ile ilgili olmak üzere450.000.TL. kıdem tazminatı ödemiştir, iş yasasının 14. maddesine göre, aynıkıdem süresi için birden fazla kıdem tazminatı ödenmeyeceği kuralabağlanmıştır. Oysa mahkeme bu kuralı göz önünde tutmadan anılan dönemiçin kıdem tazminatına hükmetmiştir.Öte yandan davacı, davalı işveren yanında askerden döndüktensonra 28 gün süre ile çalışmıştır. Bu sürede davacının kıdem tazminatı almasınayeterli değildir. Bu hususlar göz önünde tutulmadan hüküm tesisi doğruolmayıp bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMA-SINA, peşin alman temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 23.10.<strong>1995</strong>gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/12820Karar No : <strong>1995</strong>/31905Tarihi : 23.10.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Đşçinin hizmet akdi emeklilik başvurusundan önce feshedilmiş veihbar, kıdem tazminatı ödenmişse, memuriyette geçen hizmeti için farkkıdem tazminatı istenemez.DAVA : Davacı, kıdem tazminatı alacağının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı emekli olmak suretiyle işyerinden ayrıldığını davalı tarafındankıdem tazminatı hesaplanırken daha önce memuriyette geçen hizmetinindikkate alınmadığını bildirerek fark kıdem tazminatı isteğinde bulunmuş,mahkeme iş akdinin tazminatları ödemek suretiyle işveren tarafındanfeshedildiği gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.Dosya içinde bulunan işverenin fesih bildiriminde tazminatları


peşin olarak ödenerek davacının işine son verildiği belirtilmektedir, ihbartazminatının davacıya hangi tarihte ödendiği dosya içeriğinden anlaşılamamaktadır.Şayet ihbar tazminatı emeklilik talep tarihinden sonra ödenmişsedavacının fiilen çalışmadığı itibari hizmet süresi hariç memur olarak fiilençalıştığı 10 yıl bir ay 23 günlük hizmet süresine ve 1475 sayılı yasanın 14/7maddesi hükümlerine göre fark kıdem tazminatının hüküm altına alınmasıgerekir. Ödeme fesih bildiriminin bulunulduğu günde yani emeklilik başvurusundanönce peşin olarak ödenmişse şimdiki gibi davanın reddine kararvermek gerekir. Eksik inceleme ile hüküm kurulması hatalıdır.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 23.10.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/12791Karar No : <strong>1995</strong>/31908Tarihi : 23.10.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. ve 14. md.ÖZÜ : Đşçinin hizmet akdi ihbar tazminatı peşin ödenerek feshedildiğinden,daha sonra yükselen kıdem tazminatı tavanından yararlamaz.DAVA :istemiştir.Davacı, kıdem tazminatı farkının ödetilmesine karar verilmesiniYerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Dosyadaki bilgi ve belgelerden davacının hizmet akdinin 31.3.1994tarihinde feshedildiği, ihbar tazminatı dahil bütün alacakların davacıya ödendiğianlaşılmaktadır. Gerçekten 31.3.1994 tarihli ibraname içeriğinde ihbartazminatının peşin ödendiği açıklanmıştır. 1475 sayılı Đş Kanununun 13. md.deişverene ihbar tazminatı peşin ödemek suretiyle iş akdini fesih yetkisi tanımıştır.Bu durumda, peşin ödeme ile iş akdi feshedildiği takdirde daha sonra yükselenkıdem tazminatı tavanından işçinin yararlandırılması hatalı olup bozmayıgerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 23.10.<strong>1995</strong>gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/12790Karar No : <strong>1995</strong>/32895Tarihi : 24.10.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. md.ÖZÜ : Đhbar tazminatı, süresi belirsiz hizmet akitlerinde söz konusudur.DAVA : Davacı, ihbar tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosyaincelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacının dosya içinde bulunan sözleşmelere göre, 4 er aylık sürelerle 2dönem çalıştığı, her iki dönem arasında da 15 gün kadar bir boşluk bulunduğuanlaşılmaktadır. Makina operatörü olarak anlatılan biçimde davacının çalışmasınınbelirli süreli sözleşmelere dayandığının kabulü gerekir. Đhbar tazminatı, süresibelirsiz sözleşmeler için sözkonusudur. Davacı belirli süreli sözleşmelerle çalıştığınagöre, ihbar tazminatı isteğinin reddine karar verilmesi gerekir. Aksine düşünce iledavanın kabulü isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 24.10.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/12837Karar No : <strong>1995</strong>/32900Tarihi : 25.10.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Belli bir süre arayla aynı işyerinde tekrar işe başlayan işçinin buçalışması yeni bir hizmet akdi olup, doğacak hakların bu sözleşmeye görehesaplanması gerekir.DAVA : Davacı, kıdem ve vardiya tazminatı, fazla çalışma parası, hafta tatiligündeliği ile ücret farkı ve ikramiye alacağının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.


Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakladosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyizitirazları yerinde değildir.2 - Davacı davalıya ait işyerinde çalışmakta iken Đş Kanunu'nun 13.maddesine göre hizmet sözleşmesi 13.02.1991 tarihinde feshedilmiştir. Aradantakriben 5-6 aya yakın bir süre geçtikten sonra birkaç aylık süreli sözleşme ile tekrarişyerinde çalışmaya başlamıştır. Bu son çalışma 31.10.1991 tarihine kadar devametmiş ve işine davalı tarafça son verilmiştir. Davacının bu ikinci dönem çalışmasıyeni bîr iş akdi olup, aralarındaki yazılı sözleşmede ücreti 1.205.402 TL. şeklindebelirlenmiştir.Böyle olunca bu dönemin ilk çalışma döneminin devamı kabul edilerekemsal işçilerin almakta oldukları ücret baz alınıp isteklerin hesaplanması ve hükümaltına alınması doğru değildir. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, sözleşmedeyazılı ücret esas alınmak suretiyle mevcutsa bakiye alacaklarının hesaplanmasındanibarettir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,25.10.<strong>1995</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/13106Karar No : <strong>1995</strong>/33630Tarihi : 07.11.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Kıdem tazminatı miktarı, fesih tarihindeki kıdem tazminatı tavanıylasınırlı olup, aşılamaz.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı, ikramiye ile ücret alacağınınödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştı.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakladosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz


itirazları yerinde değildir.2 - Kıdem tazminatının hesabında 26.2.1991 tarihindeki kıdemtazminatı tavanı olan 2.489.600 TL.nin aşılmış olması hatalı olup, bozmayıgerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,07.11.<strong>1995</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/12938Karar No : <strong>1995</strong>/33967Tarihî : 13.11.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Kıdem tazminatı, 408 sayılı KHK'nin 18. maddesi uyarınca işyerindegeçen tüm süreler dikkate alınarak hesaplanmalıdır.DAVA : Davacı, eksik ödenen kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakladosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Dosyadaki bilgi ve belgelere göre davacının 20.10.1956 tarihindeUlaştırma Bakanlığında memur statüsünde çalışmaya başladığı, 19.5.1969tarihinden itibaren davalı kurumda yine memur statüsünde çalışmasını sürdürdüğü,11.9.<strong>1990</strong> tarihinden itibaren de 408 sayılı KHK. ek 3. maddesi ek 1. fıkrasıgereğince hizmet akdi ile kapsam dışı personel olarak çalıştığı, 18.10.1993 tarihindede emekli sandığından emekli olduğu, hizmet akdi ile geçen de dahil tüm hizmetsüresinin emekli sandığına tabi olarak geçtiği, emekli olması üzerine Emekli Sandığımevzuatına göre emekli olduğu tarihteki ücreti esas alınarak kendisine 30 yılüzerinden emekli ikramiyesi ödendiği, davalı idarece ayrıca "kapsam dışı personelleilgili hükümler" başlıklı düzenlemenin 18. maddesi uyarınca davalı nezdinde geçentüm çalışma süresi ile borçlanılan askerlik süresi de dahil olmak üzere 25 yıl 4 ay 19gün üzerinden kıdem tazminatı hesaplandığı, aynı maddenin son fıkrası gereğincehesaplanan kıdem tazminatından davalı nezdinde geçen süreye tekabül eden 25yıllık emekli ikramiyesi mahsup edilerek bakiyesinin kıdem tazminatı olarak ödendiğianlaşılmaktadır.Davacı açmış olduğu bu dava ile, 1956 tarihinde memuriyetebaşladığını, davalı nezdinde çalışmasını memur statüsünde sürdürürken 20.10.1986


tarihinde memuriyetteki 30 yılını doldurduğunu, bu nedenle 30yılını doldurduğu tarihe kadar davalı kurum nezdinde geçen 17 yıl 6 ay 1 günetekabül eden emekli ikramiyesinin mahsup edilmesi gerektiğini, 25 yıllıkikramiyesinin mahsubunun doğru olmadığını iddia ederek fark kıdem tazminatıisteğinde bulunmuş mahkemece istek doğrultusunda hüküm kurulmuştur.Bu açıklamalara göre taraflar arasındaki uyuşmazlık hesaplanan kıdemtazminatından 25 yıla tekabül eden emekli ikramiyesi miktarının mı, yoksa 17seneye tekabül eden miktarının mı mahsup edileceği noktasında toplanmaktadır.Davacıya 18.10.1993 tarihindeki verilere göre, 30 yıllık emekliikramiyesi hesaplanarak ödenmiş olduğuna, "kapsam dışı personelle ilgili hükümler"başlıklı düzenlemenin 18/son maddesi gereğince hesaplanan kıdem tazminatındandavalı işyerinde geçen 25 yıllık süreye tekabül eden emekli ikramiyesi mahsupedilerek bakiye kıdem tazminatı ödendiğine göre davacı artık başka istektebulunamaz. Aksi düşünce ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması hatalı olup,bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA, peşinalınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 13.11.<strong>1995</strong> gününde oybirliğiylekarar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/17665Karar No : <strong>1995</strong>/34222Tarihi : 14.11.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. md.ÖZÜ : Đşçiye tam olarak kullandırılmayan ihbar önelinin tam kullandırılması vebu süre içinde gerçekleşen haklardan yararlandırılması gerekir.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı farkı ile ikramiye, bayram harçlığı veyakacak yardımı alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yere! mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş ve davacıavukatınca da duruşma talep edilmiş ise de, duruşma gününün taraflara tebliği içindavetiyeye yapıştırılacak posta pulu bulunmadığından duruşma isteğinin reddine veincelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi,gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Dosyadaki bilgi ve belgelere göre davacı 10.11.1987 tarihinden 4.2.1991tarihine kadar çalışmış ve bu tarihte işveren tarafından 30 günlük önel verilmek


suretiyle hizmet sözleşmesi feshedilmiştir. Davacının çalışma süresine ve TĐS.hükmüne göre, kendisine 10 haftalık ihbar öneli verilmesi gerekir. 4.2.1991tarihinden sonra davacı çalışmamış ve kendisine de 30 günlük önel verilmekleyetinilmiş olduğuna göre 10 haftalık önelin 4.2.1991 tarihinden başlatılması ve bu 10hafta içinde TĐS. hükümlerine göre gerçekleşen haklan varsa o hakların ve buyüzden meydana gelen fark ihbar ve kıdem tazminatlarının hüküm altına alınmasıgerekir.Bu hususlar dikkate alınmadan isteklerin hüküm altına alınması hatalıolup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA vebozma sebebine göre, davacının temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yerolmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 14.11.<strong>1995</strong>gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/24520Karar No : <strong>1995</strong>/34016Tarihi : 14.11.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Kıdem tazminatı tavanı aşılarak, kıdem tazminatı ödenemez.DAVA : Taraflar arasındaki, ihbar ve kıdem tazminatının ödetilmesi davasınınyapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşenmiktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmünsüresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı avukatıncaistenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabî olduğu anlaşılmışve duruşma için 14.11.<strong>1995</strong> Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdıgönderilmişti. Duruşma günü davalı adına Avukat........................ geldi. Karşı taraf adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatınsözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyizitirazları yerinde değildir.2 - Akdin, feshi tarihinde kıdem tazminatı tavanı 9.996.580 TL.si olduğuhalde, bu tavan aşılarak kıdem tazminatına hükmedilmiş olması isabetsiz olup,bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, davalıyararına takdir edilen TL. duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine


ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 14.11.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/17712Karar No : <strong>1995</strong>/34485Tarihi : 22.11.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Evlendikten sonra 1 yıl içinde hizmet akdini fesheden kadın işçinin, akdisırf kıdem tazminatı almak için feshettiği somut ve inandırıcı delillekanıtlanamıyorsa, tazminat isteği kabul edilir.DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, yıllık ücretli izin parası ile ücret alacağınınödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakladosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARAR : 1 - Davacının dava konusu yaptığı ücret ve izin ücreti alacaklarınınödendiğinin davalı tarafından ödeme belgeleri ve ücretli izin defteri île kanıtlanmasıgerekir. Mahkemece bu konuda hiçbir araştırma yapılmadan anılan isteklerinreddedilmesi doğru değildir.2 - 1475 sayılı Yasa'nın 14. maddesi evlenen kadına evlendiği tarihtenitibaren bir yıl içerisinde hizmet akdini evlilik nedeniyle fesih hakkı vermektedir.Davacının 1 yıllık süre dolmadan hizmet akdini evlilik sebebiyle sona erdirdiği deçekişmesizdir. Mahkemenin kabul ettiği gibi evlendikten 9 ay sonra akdin feshedilmişolması davacının kötüniyetli oluşunun delili sayılamaz. Davacının sırf kıdemtazminatı alabilmek için akdi feshettiğini somut ve inandırıcı delillerle kanıtlanmasıgerekir. Davalı bu konuda yeterli ve inandırıcı deliller sunamadığından davacınınkıdem tazminat isteğinin de kabulü gerekirken yazılı nedenlerle anılan istemlerinreddedilmesi de yasal bulunmamıştır.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA,22.11.<strong>1995</strong> gününde oyçokluğuyla karar verildi.TC. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐ


Esas No : <strong>1995</strong>/19186Karar No : <strong>1995</strong>/34727Tarihi : 23.11.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Kıdem tazminatı dışındaki alacaklar için faiz uygulanması temerrüdtarihinden itibaren başlar.DAVA : Davacı, ihbar, kıdem ve kötüniyet tazminatı ile yıllık ücretli izin parası veikramiye alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakladosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyizitirazları yerinde değildir.2 - Kıdem tazminatı dışındaki alacak istekleriyle ilgili olarak davalı davatarihinden önce temerrüde düşürülmemesine rağmen, fesih tarihinden itibaren faizuygulanması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA, peşinalınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 23.11.<strong>1995</strong> gününde oybirliğiylekarar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/19189Karar No : <strong>1995</strong>/34740Tarihi : 23.11.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. ve 14. md.ÖZÜ : Hizmet akdinin askıda olduğu dönemde, akdi fesheden işçi, sadecekıdem tazminatına hak kazanır. Đhbar tazminatı alamaz.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakladosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:


KARAR : Dosyadaki bilgi ve belgelere göre; mevsimlik iş yapılan davalı idareye aitişyerinin tahsisat yokluğu nedeniyle yeni mevsim başında işçilerin işbaşıyaptırılamadığı, askıya alınan hizmet sözleşmelerinin devam ettiği, işyerininkapatılmasının söz konusu olmadığı bu nedenle de davacının işbu davayı açmaklasözleşmesini kendisinin sona erdirdiği anlaşılmaktadır. Bu durumda davacı kıdemtazminatına hak kazanmakta ise de ihbar tazminatı alamaz.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 23.11.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/17722Karar No : <strong>1995</strong>/34505Tarihi : 23.11.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ: Kıdem tazminatı için mevduata uygulanacak en yüksek faizin başlangıçtarihi, fesih tarihidir.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakladosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2 - Davacının temyizine gelince:Davacı dava dilekçesinde akdin feshi tarihinden itibaren yürütülecekfaizle birlikte kıdem tazminatının hüküm altına alınmasını istemesine rağmenmahkemece fesihten 1 yıl sonraki 30.4.1994 tarihinden itibaren faize karar verilmişolması hatalıdır. Gerçekten kıdem tazminatı için mevduata uygulanacak en yüksekfaizin başlangıç tarihinin fesih tarihi olan 30.4.1993 olması gerekir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 23.11.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/17833Karar No : <strong>1995</strong>/34762Tarihi : 27.11.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. md.ÖZÜ : Đhbar öneli süresi içinde işçiye iş arama izni verilmemişse, bu usuleuygun verilmiş ihbar öneli sayılmayıp, ihbar tazminatı ödenmesi gerekir.DAVA : Davacı, ihbar, kıdem ve kötüniyet tazminatıyle iş kaybı tazminatınınödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakladosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Đhbar öneli verilmek suretiyle davacının hizmet sözleşmesininfeshedildiği kabul edilerek, ihbar tazminatı reddedilmiş ise de, önel süresi içinde1475 sayılı iş Kanunun 19. maddesinde öngörülen iş arama izni ayrıca verilmediğiiçin yöntemince verilmiş ihbar önelinden sözedilemez. Bu durumda ihbartazminatının hüküm altına alması gerekir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA,27.11.<strong>1995</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/17832Karar No : <strong>1995</strong>/34766Tarihi : 27.11.<strong>1995</strong>ilgili Kanun : 1475 s.K. 13. ve 19. md.ÖZÜ : Hizmet akdinin feshinde ihbar öneli kullandırılırken iş arama izniverilmemiş olması, ihbar tazminatı ödenmesini gerektirir.DAVA : Davacı, ihbar, kıdem ve kötüniyet tazminatıyle iş kaybı tazminatınınödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.


Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakladosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektiricisebeplere göre, davalının tüm temyiz itirazları ile davacının aşağıdaki bendinkapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2 - Đhbar öneli verilmek suretiyle davacının hizmet sözleşmesininfeshedildiği kabul edilerek, ihbar tazminatı reddedilmiş ise de, önel süresi içinde1475 sayılı iş Kanunun 19. maddesinde öngörülen iş arama izni ayrıca verilmediğiiçin yöntemince verilmiş ihbar önelinden sözedilemez. Bu durumda ihbartazminatının hüküm altına alması gerekir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA,27.11.<strong>1995</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/19191Karar No : <strong>1995</strong>/34933Tarihi : 30.11.<strong>1995</strong>ilgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Hizmet akdinin askerlik nedeniyle işçi tarafından feshi tarihindekitavana göre kıdem tazminatı hesabı yapılmalıdır.DAVA : Davacı, fazla ödenen kıdem tazminatının istirdadına karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakladosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davalı, 21.11.1994 günlü oturumda 27.10.1993 tarihinde askeregideceğine dair işverene dilekçe verdiğini ve bu nedenle anılan tarihte ayrıldığınıaçıklamış bulunduğuna göre, iş akdinin davacı tarafından askıya alınmak suretiyledeğil, askerlik nedeniyle davalı tarafından sona erdirildiği anlaşılmakta olduğundanfesih tarihindeki tavana göre kıdem tazminatı hesabı yapılması gerekir. Bu durumdadavacı fazla ödediğini geri almak hakkını haiz olduğundan, ödenen fazla miktarıntespiti ile davalı işçiden tahsiline karar verilmelidir.Yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması isabetsiz olup,bozmayı gerektirmiştir.


SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 30.11.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/20411Karar No : <strong>1995</strong>/34950Tarihi : 04.12.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Emeklilik nedeniyle işçinin kıdem tazminatı isteğinde bulunabilmesi içinSSK'ya başvurmuş olduğunu ve emekliliğe hak kazandığını belgelemesigerekir.DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, gecikme faizinin ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakladosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : iş Kanunu 14/3. maddesinde; "işçinin birinci bendin 4. ncü fıkrasıhükmünden faydalanabilmesi için aylık ya da toptan ödemeye hak kazanmışbulunduğunu ve kendisine aylık bağlanması veya toptan ödeme yapılması içinyaşlılık sigortası bakımından bağlı bulunduğu kuruma ya da sandığa müracaatettiğini belgelemesi şarttır." denilmektedir. Bu hükme göre emeklilik nedeniyle işçininkıdem tazminatı isteğinde bulunabilmesi için SSK'ya başvurmuş olduğunu veemekliliğe hak kazandığını belgelemiş olması gerekir. Bu prosedür izlenmeden veişveren gelişmelerden haberdar edilmeden kıdem tazminatı istenemeyeceği gibi;işten ayrıldığı tarihten itibaren de faize hak kazanamaz. Öte yandan davalı işverenyönetmelikte kıdem tazminatının bir ay içinde ödenmesinin öngörüldüğünüsavunmuştur. Gerçekten, yönetmelikte böyle bir kural yer alıyorsa bu bakımdan dageçmiş günler faizine hükmedilemez.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 04.12.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/32628Karar No : <strong>1995</strong>/35089Tarihi : 05.12.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. md.ÖZÜ : Hizmet akdi ihbar öneli verilmek suretiyle feshedilmişse, ihbar tazminatıödenmez.DAVA : Taraflar arasındaki, kötüniyet tazminatı ile maddi ve manevi tazminatınödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerlegerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkinhükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı avukatıncaistenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış veduruşma için 21.11.<strong>1995</strong> salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti.Duruşma günü davalı adına Avukat………….ile karşı taraf adına Avukat………….geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamalarıdinlendikten sonra duruşmaya son verilerek bırakılan günde dosya incelendi, gereğikonuşulup düşünüldü:KARAR : Davacının hizmet sözleşmesi Đş Kanununun ve TĐS'si hükümlerine göre,ihbar öneli verilmek suretiyle feshedilmiştir. Bu durumda ihbar tazminatı isteğininhüküm altına alınması isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA, davalı yararına takdir edilen.................. TL. duruşma avukatlık parasının karşıtarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine05.12.<strong>1995</strong> tarihinde oybirliği ile karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/29961Karar No : <strong>1995</strong>/35341Tarihi : 12.12.<strong>1995</strong>ilgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Kıdem tazminatının hesaplanması, son ücret üzerinden yapılır. Fazlamesai ücreti devamlılık arzetmeyen bir ödeme olduğundan kıdem tazminatıhesabında dikkate alınmaz.DAVA : Taraflar arasındaki, ihbar ve kıdem tazminatı farkları ile TĐS'dendoğan alacağın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamdayazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak da-


vacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizenincelenmesi davalı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek Đşin duruşmayatabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 12.12.<strong>1995</strong> günü tayin edilerektaraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü yapılan tebligata rağmen taraflaradına kimse gelmediğinden incelenmenin evrak üzerinde yapılmasına kararverildikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, 1.9.<strong>1990</strong>-31.8.1992 tarihlerinikapsayan TĐS'nin yürürlüğünün sona ermesinden sonra davacının hizmetsözleşmesi ihbar ve kıdem tazminatı ödenmek suretiyle feshedilmiştir. Henüz yenibir toplu iş sözleşmesi yürürlüğe girmeden önce davacının tazminatlarına esasücretinin % 20 oranında farazi zam yapılmak suretiyle belirlenmesi doğru değildir.Öte yandan fazla mesai ücreti de devamlılık ve kararlılık arzetmeyen bir niteliktebulunduğu için bu ödemeninde dikkate alınmaması gerekir. Buna rağmen aksinedeğerlendirme ile yazılı şekilde fark ihbar ve kıdem tazminatlarının hüküm altınaalınması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşinalınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 12.12.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/21116Karar No : <strong>1995</strong>/35551Tarihi : 14.12.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Devamsızlık nedeniyle iş akdinin feshinde gerçek durumunanlaşılabilmesi için tutanakta imzaları bulunan şahitlerin dinlenmesi gerekir.DAVA : Davacı, ihbar, kıdem tazminatıyle fazla çalışma ve izin ücretininödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakladosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyizitirazları yerinde değildir.


2 - Davacı haksız olarak davalı tarafça işine son verilmesi nedeniyleihbar ve kıdem tazminatı istemiş, davalı ise, 3 gün üst üste devamsızlıkta bulunduğuiçin hizmet akdine son verdiğini savunmuştur. Gerçekten dosya içerisinde bulunanişyerinde tutulan tutanakta, davacının devamsızlıkta bulunduğu belirtilmiş ve şahitlertarafından da tutanak imzalanmıştır. Davalı, bu tutanağa dayandığına göre, gerçekdurumun anlaşılabilmesi için, tutanakta imzaları bulunan şahitlerin dinlenmelerigerekir. Bu yön üzerinde durulmadan eksik inceleme ile ihbar ve kıdem tazminatınınhüküm altına alınmış olması isabetsizdir.3 - Đddia, savunma ve dosya içeriğine göre, şoför olarak yurtdışına seferyaptığı anlaşılan davacının, her yurtdışına çıkışında primlerini aldığı anlaşılmaktadır.Bu durumda, davacı aylık ücret + prim esasına göre çalışmaktadır. Her ne kadarmahkemece şoförler derneğinden sorularak davacının gerçek ücretinin tesbitineçalışılmış ise de, davacının her sefere çıkışta yabancı para üzerinden prim aldığıdikkate alınmamıştır. Davacı döviz üzerinden prim aldığına göre, sanki hiç primalmamış bir şoför gibi ücretin tesbitine gidilmiştir. Bu maddi olgular gözönündetutularak davacının prim yanında aylık asgari ücretle çalıştığının kabulü ile, asgariücret üzerinden gerçekleşen ücret alacağının hüküm altına alınması gerekir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 14.12.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/36125Karar No : <strong>1995</strong>/35511Tarihi : 14.12.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Hizmet akdinin sona erdiği tarihte mevduata uygulanan en yüksek faizehükmedilmesi gerekirken, çok önceki bir tarihin dikkate alınması hatalıdır.DAVA : Davacı, ihbar, kıdem tazminatı, fazla çalışma ve izin ücretiyle hafta vegenel tatil gündeliklerinin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakladosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davacının tüm temyiz itirazları ile davalının aşağıdakibendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.


2 - Davacının hizmet sözleşmesi 20.10.1992 tarihinde son bulmasınedeniyle 1475 sayılı Đş Kanunun 14/11 nci maddesi uyarınca anılan tarihtemevduata uygulanan en yüksek faize karar verilmesi gerekirken fesih ile ilişiğibulunmayan çok önceki bir tarihten faizin hüküm altına alınması hatalı olup,bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 14.12.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.TC. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/37046Karar No : <strong>1995</strong>/35474Tarihi : 14.12.<strong>1995</strong>ilgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Asıl borcun tediyesi ile fer'i borç da sona ereceğinden, ihtirazi kayıtkonulmadan alınan kıdem tazminatı için, bilahare geçmiş günlere ait faiz talepedilemez.DAVA : Davacı, gecikme zammı alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakladosya incelendi; gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı kıdem tazminatını aldıktan 6 gün sonra ihtirazi kayıt dilekçesinivermiş olduğuna göre geçmiş günler faiz alacağını istemeye hakkı bulunmadığınınkabulü ile davanın reddine karar verilmesi gerekir. Gerçekten BK.nun 113 ncümaddesine göre asıl borç tediye ile veya sair bir şekilde son bulduğu takdirde fer'ihaklarda sona erer. Bu durumda isteğin hüküm altına alınması hatalıdır.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgliye iadesine 14.12.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/21115Karar No : <strong>1995</strong>/35550Tarihi : 14.12.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Hizmet akdinin feshi gerekçesi araştırılarak karar verilmelidir.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatıyle izin ücretinin ödetilmesine kararverilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde duruşmalı olarak davalı avukatı tarafından temyizedilmiş ise de duruşma gününün taraflara tebliği için davetiyeye yapıştırılacak postapulu bulunmadığından duruşma isteğinin reddine ve incelemenin evrak üzerindeyapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyizitirazları yerinde değildir.2 - Davacı ihbar ve kıdem tazminatı isteklerinde bulunmuş vemahkemece yargılamanın hiçbir aşamasında mahkemeye gelmeyen davalınınyokluğunda bu istekleri hüküm altına alınmış ise de, davacının dinlettiği tanıklardavacının idaresindeki işyerine ait araçla kazaya ve dolayısıyla işverenin zararauğramasına sebebiyet vermesinden dolayı hizmet akdinin sona erdirildiğiniaçıklamışlardır. Mahkemece bu konu üzerinde durulup, gerekli araştırma yapılıp,sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile hüküm kurulmuşolması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 14.12.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/35341Karar No : <strong>1995</strong>/35601Tarihi : 15.12.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Kıdem tazminatı için mevduata uygulanan en yüksek faize kararverilmesi yasa hükmü olup, oran belirtilerek faize hükmedilmemelidir.


DAVA : Davacı, ihbar, kıdem ve kötüniyet tazminatı ile yıllık izin ücretininödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakladosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyizitirazları yerinde değildir.2 - Kıdem tazminatı için oran gösterilmeksizin mevduata uygulanan enyüksek faize karar verilmesi gerektiği halde oranın gösterilmesi hatalı olup, bozmayıgerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 15.12.<strong>1995</strong> günündeoybirliği ile karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/30174Karar No : <strong>1995</strong>/35833Tarihi : 19.12.<strong>1995</strong>ilgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Kendisine yapılan baskılar sonucunda istifa dilekçesi vermek zorundakaldığını iddia ederek ihbar ve kıdem tazminatı ile fazla mesai ücreti talepeden işçi, bu iddiasını ispat zorundadır.DAVA : Taraflar arasındaki, ihbar ve kıdem tazminatı ile fazla mesai parasınınödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerlegerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkinhükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı avukatıncaistenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış veduruşma için 19.12.<strong>1995</strong> günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti.Duruşma günü davalı adına Avukat……….geldi. Karşı taraf adına kimse gelmedi.Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonraduruşmaya son verilerek dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Dosya içinde bulunan alt tarafı imzalı tarihsiz dilekçe ile davacınınailevi sebeplerden dolayı, istifa ederek ayrıldığı açık ve kesin biçimde anlaşılmaktadır.Her ne kadar davacı işyerinde yapılan baskılar üzerine sözko-


nusu dilekçeyi vermek zorunda kaldığını, bir gün sonra da davalı işverene çektiğiihtarname ile, bu hususu dile getirdiğini ileri sürmüş ise de, bu iddianın doğruluğunugösteren herhangi bir kanıt mevcut değildir. Gerçekten dinlenen davacı tanıklarıfesih konusunda bir beyanda bulunmamışlardır. Bu durumda ihbar ve kıdemtazminatı isteklerinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulü isabetsiz olup,bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA,davalı yararına takdir edilen.............. TL. duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliyeiadesine, 19.12.<strong>1995</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/35786Karar No : <strong>1995</strong>/35811Tarihi : 19.12.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. md.ÖZÜ : Đşçinin dayanışma aidatı ödemek suretiyle TĐS'den yararlanmakistemesinden dolayı hizmet akdinin feshedilmiş olması kötü niyeti ispatayeterli değildir.DAVA : Davacı, ilave tediye ikramiyesi, sosyal yardım ve ücret farkı alacağınınödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakladosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davacı kötüniyetle işine son verildiğini iddia ederek, kötüniyettazminatı istemiş ve mahkemece de istek doğrultusunda hüküm kurulmuş ise de;kötüniyetle feshin gerçekleştiğini gösterecek nitelikte delil mevcut değildir.Davacının, dayanışma aidatı ödemek suretiyle TĐS.den yararlanmak istemesindendolayı iş aktinin feshedilmiş olması feshin kötüniyete dayandığını göstermez. Budurumda kötüniyet tazminatı isteğinin reddine karar vermek gerekir.SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan sebeple BOZULMASINA, peşinalınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 19.12.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/21183Karar No : <strong>1995</strong>/35936Tarihi : 19.12.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Đş akdinin feshedildiği ay içinde diğer işçilere yapılan kömüryardımından, iş akdi feshedilen işçi de çalıştığı süreyle orantılı olarakfaydalanmalıdır.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı ile yakacak parasının ödetilmesine kararverilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakladosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyizitirazları yerinde değildir.2 - TĐS ine göre, sendika üyesi işçilere her yıl dört ton kömürüödenmesi gerekmektedir. Her ne kadar ödeme tarihi belirtilmemiş ise de, çalışılansüreye göre hakedilen kömür parasının ödenmesi gerektiğinin kabulü uygun olur.Davalı da diğer işçilere iş akdinin feshedildiği Eylül ayında kömür yardımındabulunmuştur. Bu durumda çalışılan süreyle orantılı kömür parasının hüküm altınaalınması gerekirken bu isteğin reddi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 19.12.<strong>1995</strong> günündeoybirliği ile karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/30059Karar No : <strong>1995</strong>/35834Tarihi : 19.12.<strong>1995</strong>ilgili Kanun : 1475 s.K. 13. md.ÖZÜ : Đş akdinin kötüniyetle feshedildiği kanıtlanmadıkça kötüniyettazminatına hükmedilemez.


DAVA : Taraflar arasındaki, kötüniyet tazminatının ödetilmesi davasınınyapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarınfaiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmünsüresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti.Duruşma günü davalı adına Avukat ............. geldi. Karşı taraf adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi, gereği konuşulupdüşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyizitirazları yerinde değildir.2 - Dosyadaki bilgi ve belgelere göre davacının hizmet aktininekonomik kriz nedeniyle Đş Kanununun 13 ncü maddesine göre feshedildiğianlaşılmaktadır. Davacı feshin kötüniyetle gerçekleştirildiğini kanıtlayama-mıştır.Her ne kadar fesihten sonra iki işçinin işe alındığı anlaşılmakta ise de, salt bu durumfeshin kötüniyetli olduğunu göstermez. Kaldı ki davacı ile birlikte işten çıkarılanişçilerin gördükleri işleri yaptırmak üzere bu iki işçinin alındığını kabul etmektemümkün değildir. Bu durumda kötüniyet tazminat isteğinin reddine karar vermekgerekir.3 - Toplu iş sözleşmesinin 19. maddesinde öngörülen tazminat cezaişart niteliğindedir. Borçlar Kanununun 161 nci maddesinin son fıkrasınınuygulanmasının düşünülmemiş olmasıda keza bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebebten BOZULMA-SINA, davalı yararına takdir edilen ................. TL. duruşma avukatlık parasının karşıtarafa yükletilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,19.12.<strong>1995</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/35785Karar No : <strong>1995</strong>/35810Tarihi : 19.12.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. md.ÖZÜ : Hizmet akdinin feshinde kötüniyet iddiası ispat edilmedikçe, üç katıtazminata hükmetmek isabetli değildir.DAVA : Taraflar arasındaki, kıdem ve kötüniyet tazminatı, ikramiye, ilavetediye, sosyal yardım ve ücret alacağının ödetilmesi davasının yapılan yargılamasısonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle bir-


likte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalıolarak temyizen incelenmesi davalı avukatınca istenilmesi üzerine dosyaincelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 19.12.<strong>1995</strong> günütayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adınaAvukat………..ile karşı taraf adına Avukat…………geldi. Duruşmaya başlanarakhazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya sonverilerek dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davacı kötüniyetle işine son verildiğini iddia ederek, kötüniyettazminatı istemiş ve mahkemece de istek doğrultusunda hüküm kurulmuş ise de;kötüniyetle feshin gerçekleştiğini gösterecek nitelikte delil mevcut değildir.Davacının dayanışma aidatı ödemek suretiyle TĐS'den yararlanmak istemesindendolayı iş aktinin feshedildiği iddiası kanıtlanamamıştır. Öte yandan doğalgazkesintisi sebebiyle işyerinde işin azaldığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Budurumda kötüniyet tazminatı isteğinin reddine karar vermek gerekir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebebten BOZULMASINA, davalıyararına takdir edilen TL. duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesineve peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 19.12.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/21424Karar No : <strong>1995</strong>/35970Tarihi : 20.12.<strong>1995</strong>ilgili Kanun : 1475 s.K. 13. ve 14. md.ÖZÜ : Đşyerindeki çalışma şekline göre bilinen bir sezon başlangıcıbulunmadığından, işe ne zaman başlanacağının işçinin adresine yazılı olarakbildirilmesi gerekir.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakladosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Toplanan delillerden, davacının çalıştığı davalıya ait işyerindetarım ürünlerinin işlendiği, yeterli stok ve sipariş bulunması hallerinde işye-


inin yılın 12 ayı faaliyet gösterdiği ancak sipariş durumuna göre belirsizzamanlarda işyerinde çalışmalara bazı yıllarda bir süre ara verildiği, başka biranlatımla işyerinin belirli aylarda faaliyet gösteren, belirli aylarda faaliyetlerine araveren bir işyeri olmadığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki çekişme bu türçalışma yapılan işyerinde ara verme sonunda yeniden çalışmaya başlanıldığındagazete ilanı ile yapılacak davetin yeterli olup olmadığı konusundadır. Zira işverenmahalli gazete ile yaptığı ilana rağmen davacının işbaşı yapmadığını, bu nedenledevamsızlığına dayanarak akdi haklı olarak feshettiğini savunmaktadır.Yukarıda açıklanan davalıya ait işyerindeki çalışma şekline göreişyerinde bilinen bir sezon başlangıcı bulunmamaktadır. Bu durumda işçilerin işakdinin askıya alındığı tarihte tekrar ne zaman sezona başlanacağı belirli değildir.Bu nedenle davalı işverenin davacıya iş akdinin askıya alındığı tarihte işe ne zamanbaşlanabileceğini hatırlatması, gazete ilanı ile yetinmeyerek bizzat davacınınadresine işe başlama tarihini yazılı olarak bildirmesi ve işe davet etmesi gerekir. Buhusus objektif iyiniyet kurallarının bir sonucudur. Mahkemece bu hususlardeğerlendirilmeden yazılı gerekçelerle davacının ihbar ve kıdem tazminatıisteklerinin reddedilmesi yerinde görülmemiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen gerekçelerle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 20.12.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/21335Karar No : <strong>1995</strong>/36002Tarihi : 20.12.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Hizmet akdinin haklı olarak sona erdirildiğinin ve yıllık ücretli izinhakkının kullandırıldığının ispat edilememesi halinde, işveren ihbar ve kıdemtazminatı ile yıllık ücretli izin ödemesinden sorumludur.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatıyle izin ücretinin ödetilmesine kararverilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakladosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Taraflar arasındaki hizmet sözleşmesinin ne şekilde sona erdiğiniispat külfeti davalı işverene düşer. Dinlenen taraf tanıkları hizmet ak-


dinin nasıl sona erdirdiğini bilmediklerini açıklamışlardır. Bu durumda haklı olaraksözleşmeyi sona erdirdiğini kanıtlayamamış olan davalı işverenin gerçekleşenkıdem tazminatlarından sorumlu tutulması gerekir.2 - Yıllık ücretli izin hakkının kullandırıldığını izin defteriyle ispatedemeyen davalının yıllık ücretli izin ücreti alacağından sorumlu tutulması gerekir.Bu isteğinde reddedilmiş olması doğru görülmemiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA, peşinalınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 20.12.<strong>1995</strong> gününde oybirliği ilekarar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas NoKarar NoTarihi ĐlgiliKanun:<strong>1995</strong>/21333:<strong>1995</strong>/36001:20.12.<strong>1995</strong>:1475 s.K. 14. md.ÖZU : Taksitler halinde ödenen kıdem tazminatında, kıdem tazminatınıntümü için son ödeme tarihine göre faiz hesabı yapılması doğru değildir.DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, faiz alacağının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı kıdem tazminatının geç ödenmesi nedeniyle geçmiş günlerfaizinin hüküm altına alınmasını istemiş davalı ise faiz alacağının saklıtutulmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Borçlar Kanununun 113. maddesine göre asıl alacağın ödenmesiylesaklı tutulmamış olduğu takdirde faiz alacağı istenemez. Bu husus gözönündetutularak taksitler halinde ödendiği anlaşılan kıdem tazminatının son taksidininödendiği sırada yada daha önce davacının faiz alacağını saklı tuttuğuna dairihtirazi kayıtta bulunup bulunmadığı üzerinde mahkemece durulması gerekir.Eksik inceleme ile geçmiş günler faizinin hüküm altına alınması hatalıdır.Öteyandan Toplu Đş sözleşmesinde kıdem tazminatının 30 güniçinde ödenmesi öngörülmüştür. Bu bakımdan geçmiş günler faizi hesaplanırkenfesih tarihinden itibaren 30 günlük sürenin sona erdiği tarihin, başlangıç tarihiolarak dikkate alınması gerekir.


Taksitler halinde kıdem tazminatı ödenmiş olduğuna göre, her birtaksidin ayrı ayrı gözönünde tutularak gecikme faizlerinin hesap edilmesigerekirken, kıdem tazminatının tümü için son ödeme tarihine kadar faiz hesabıyapılmış olması da doğru görülmemiştir.Belirtilen hususlar dikkate alınmadan yazılı şekilde isteğin hükümaltına alınmış olması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 20.12.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/21329Karar No : <strong>1995</strong>/36072Tarihi : 21.12.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Kıdem tazminatı dava tarihinde ödenmişse, sadece fesih ile ödemetarihi arasında geçen süre için faize hükmetmek gerekir.DAVA : Davacı, kıdem tazminatı ve faizinin ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosya içeriğine göre dava açıldıktan sonra aynı gün kıdemtazminatının ödendiği anlaşılmaktadır. Bu durumda davanın konusu kalmadığındankarar ittihazına yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, reddine kararverilmesi doğru değildir.2 - Davacı kıdem tazminatının faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesiniistemekle yetinmiş, geçmiş günler faizini hesap ederek belirli bir miktarıntahsilini istemediği gibi, bu faiz için harç da yatırmamış bulunduğundan,mahkemece fesih tarihinden dava tarihine kadar faiz alacağının hesap edilip,bulunan belirli bir miktarın hüküm altına alınması da isabetsizdir. Bu durumdamahkemece yapılacak iş; fesih tarihinden itibaren ödeme tarihine kadar kıdemtazminatı için mevduata uygulanan en yüksek faize karar verilmesiyleyetinilmekten ibarettir.3 - Konusu kalmayan kıdem tazminatı isteği bakımından avukatlıkücret tarifesine göre davacı yararına avukatlık ücretinin hüküm altına alınmasıgerekir. Bir başka anlatımla harcı yatırılmamış ve geçmiş günler fa-


izi şeklinde hesaplanıp istenmemiş faiz alacağının hüküm altına alınmasınedeniyle davacı yararına vekalet ücreti takdiri hatalıdır.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 21.12.<strong>1995</strong> günündeoybirliği ile karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/37027Karar No : <strong>1995</strong>/36088Tarihi : 21.12.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Kıdem tazminatının taksitler halinde ödendiği hallerde, geçmişgünlere ait faiz alacağından vazgeçildiği imza ile sabit ise, faiz talebininreddi gerekir.DAVA : Davacı, kıdem tazminatı faiz alacağının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Kıdem tazminatının davacıya taksitler halinde ödendiği, son taksidinödenmesi sırasında davacının geçmiş günler faizinden vazgeçtiğini bildirdiği,davalı idarece düzenlenen ödeme emrindeki kaşe metninden açık ve seçik olarakanlaşılmaktadır. Her nekadar davacı önce imza attığını daha sonra kendisininhaberi olmadan davalı tarafça ödeme emri üzerine kaşenin basıldığını, başka biranlatımla faiz alacağından vazgeçmediğini iddia etmiş ise de, mahkemecedinlenen tanıklar davacının bu iddiasını doğrulamamış-lardır. Bu tanıklardan birtanesi faiz alacağından vazgeçildiğini belirten kaşe metninin verilen emir üzerindebasılı olduğunu, sonradan davacının serbest iradesi ile imza attığını; diğer tanıktaverile emrinin görevi gereği önüne getirildiğinde davacının imzasını ve kaşeyiihtiva ettiğini bildirmişlerdir. Bu açıklamalara göre davacının faiz alacağındanvazgeçmiş olduğunun kabulü ile isteğin reddine karar verilmesi gerekirken yanlışdeğerlendirme ile davanın kabulü hatalıdır.2 - Kabul şekli itibarı ile de fesih tarihi itibarı ile yıllık faizin alınarakhesap edilmiş olup olmadığıda anlaşılamamaktadır. Yargıtayın yerleşmişgörüşüne göre anılan tarihteki yıllık faiz oranı belirlenip geçmiş günlere görehesap yapılıp bulunacak rakamın hüküm altına alınması gerekir. Bu yönden


mahkemenin hükmüne dayanak yaptığı bilirkişi raporu da denetime elverişlideğildir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 21.12.<strong>1995</strong> günündeoybirliği ile karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/21898Karar No : <strong>1995</strong>/36358Tarihi : 25.12.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. ve 14. md.ÖZÜ : Fesih bildiriminin tebellüğden imtina edilerek alınmadığı belgelendirildiğihallerde, alınan rapor süresine ait işçilik haklarınahükmedilemez.DAVA : Davacı, ihbar, kıdem tazminatı, izin ücreti, ikramiye ile manevi tazminatve ücret alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakladosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davacının temyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davalının temyizine gelince:Davalı davacının hizmet sözleşmesini ihbar ve kıdem tazminatlarınıödemek suretiyle feshetmek istediğini, 14.1.1992 tarihinde fesih bildiriminidavacıya tebliğ için girişimde bulunduğunu ancak davacının tebellüğden imtinaettiğini, bu konuda tutanak düzenlendiğini daha sonra aynı gün davacının raporaldığını bildirerek raporlu sürede gerçekleşen haklardan sö-zedilemiyeceğinisavunmuştur.Mahkemece raporlu süre davacı yararına değerlendirilerek işçilikhakları hüküm altına alınmıştır. Ancak fesih bildirimini tebellüğden davacınınkaçındığını belirten 14.1.1992 tarihli tutanak üzerinde mahkemece durulmamışve tutanak mümzileri dinlenmemiştir. Yapılacak inceleme ve araştırmasonucunda tebliğden imtina edildiği sonucuna varıldığı takdirde isteklerin reddine,aksi durumda şimdiki gibi hüküm altına alınması gerekir. Yazılı şekilde isteklerinhüküm altına alınması isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.


SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 25.12.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/21880Karar No : <strong>1995</strong>/36323Tarihi : 25.12.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14.ve 49. md.ÖZÜ : Bir yıl koşulu oluşmadığı dikkate alınarak kıdem tazminatına kararverilmediğine göre, izin alacağı da hüküm altına alınamaz.DAVA : Davacı, ihbar, kıdem ve kötüniyet tazminatı, fazla mesai ve yıllık ücretliizin parası ile hafta ve genel tatil gündeliklerinin ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davacının uzun süre raporlu olup, çalışmaması nedeni ile, izinalacağına hak kazanması için gerekli bir yıllık süre koşulu oluşmadığından, yıllıkücretli izin alacağına hak kazanmamıştır. Bu durum dikkate alınarak mahkemecekıdem tazminatına karar verilmediğine göre, izin alacağı-nında hüküm altınaalınmaması gerekir. Yanlış değerlendirme ile bu isteğe de karar verilmiş olmasıisabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 25.12.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/21334Karar No : <strong>1995</strong>/36695Tarihi : 27.12.<strong>1995</strong>ilgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Đş akdinin haklı olarak feshedilip edilmediği araştırılmadan davanınreddine karar verilemez.DAVA : Davacı, kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı davalı işveren tarafından haksız olarak işten çıkartıldığını iddiaederek kıdem tazminatı talebinde bulunmuş, mahkemece davanın reddine kararverilmiştir.Dosyadaki bilgi ve belgelere ve ceza dosyası içeriğine göre işyerindekibir dolandırıcılık eyleminden dolayı davacı ile birlikte üç işçi hakkındakamu davası açıldığı, yapılan yargılama sonunda davacının beraat ettiği diğer ikiişçinin hüküm giydiği, davacının dolandırıcılık suçunu işlediği konusundaherhangi bir delil bulunmadığı açık ve seçik olarak anlaşılabilmekte-dir. Buolgulara rağmen davacının iş akdinin haklı olarak feshedildiğinden ve cezadavası sonucunda verilen beraat kararının hukuk hakimini bağlamayacağındansöz edilerek davanın reddine karar verilmiş olması isabetsiz olup bozmayıgerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 27.12.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/24536Karar No : <strong>1995</strong>/36706Tarihi : 28.12.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Kıdem tazminatının zamanında ödenmemesi durumunda, gecikmesüresi için mevduata uygulanan en yüksek faize hükmedilir.DAVA : Davacı, kıdem tazminatı ile izin ücretinin ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.


Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakladosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılarla toplanan delillere ve kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre davalının tüm temyiz itirazları ile davacının aşağıdakibendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2 - Hüküm altına alınan kıdem tazminatı için, Đş Kanunu 14'e göre enyüksek mevduat faizine karar vermek gerekirken % 30 yasal faiz uygulanmasıisabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 28.12.<strong>1995</strong> günündeoybirliği ile karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/24548Karar No : <strong>1995</strong>/36714Tarihi : 28.12.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. md.ÖZÜ : Đşverenin hizmet akdinin feshinde kötüniyetli olduğu kanıtlanmamışsa,kötüniyet tazminatına hükmedilemez.DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, fazla çalışma ve izin ücretinin ödetilmesinekarar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm duruşmalı olarak davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş isede; HUMK.nun 435 inci maddesi gereğince duruşma isteğinin süreden reddine veincelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz isteğininsüresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulupdüşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - "Her hak gibi fesih bildirimi hakkını da dürüstlük kurallarınauygun olarak kullanmak gerekir. Eğer hak sahibi kanunen kendisine bahşedilenbu hakkı dürüstlük kurallarına ters düşen bir şekilde kullanmaya kalkarsa,


hakkını kötüye kullanmış olur. Hakkın kötüye kullanılmasını teşkil eden fesihbildirimleri normal olarak şeklen kanuna uygun olup, esası ve özü itibariyle hukukdüzenine aykırı olan fesihlerde ortaya çıkacaktır. Bu itibarla şeklen kanuna uygunolarak kullanılmış fesih bildirimi hakkı amacı dışında ya da amacındansaptırılarak kullanılmışsa, kötüye kullanılmış sayılacaktır. Kısaca söylemekgerekirse, fesih bildirimi hakkı dürüstlük kurallarına uygun olmayan bir görünümesahipse kötüye kullanıldığı sonucuna varılabilecektir". (Ünal Narmanlıoğlu ĐşHukuku, 1994-S. 214).Somut olayda işverenin hizmet sözleşmesini fesihte kötüniyetliolduğu kanıtlanmamıştır. Bu durumda mahkemece kötüniyet tazminat talebininreddine, onun vasıfsız hali olan ihbar tazminatının kabulüne karar vermekgerekirken aksi düşünce ile kötüniyet tazminatının kabulüne karar vermekisabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 28.12.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/24768Karar No : <strong>1995</strong>/36851Tarihi : 29.12.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. md.ÖZÜ : Đşçi, hizmet akdini, kıdem tazminatını hak edecek şekilde feshedipişyerinden ayrıldıktan sonra, işverenin haklı sebeble fesih iddiası hukukisonuç doğurmaz.DAVA : Davacı, kıdem tazminatı ve izin ücretinin ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakladosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının temyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davacının temyizine gelince;Dosyadaki bilgi ve belgelere göre davacı 8.10.1993 tarihindeSSK. Genel Müdürlüğüne yaşlılık aylığı almak amacıyla başvurduğunu,bunu takibinde 14.10.1993 tarihinde işverene emekli olmak suretiyle iştenayrıldığını bildirmiştir. Bu durumda davacının kıdem tazminatını kazanacak


şekilde işyerinden ayrıldığı ortadadır. Bu işlemler gerçekleştikten sonra davalı işveren davacının zimmetine para geçirmek suretiyle iyiniyet kurallarınaaykırı davranışlarda bulunduğundan söz ederek davacının iş akdini feshettiğini bildirmişse de, daha önce davacı emekli olduğu için bu son fesih hukukibir sonuç doğurmaz. Ayrıca belirtmek gerekir ki davalı işveren bu olaylardanönce 29.9.1993 tarihinde zimmetindeki şirkete ait paraların iadesini davacıdan istemiş ve bu isteğe ilişkin noter yazısını davacı 5.10.1993 tarihinde tebellüğ etmiştir. Olayların bu akışına göre davalı işverenin ahlak ve iyiniyetkurallarına aykırı davranışta bulunulduğunu öğrendikten sonra 6 işgünlükhak düşürücü süreyi geçirdikten sonra davacının sözleşmesini feshi yolunagitmiş bulunmaktadır. Bu maddi ve hakuki olgular karşısında kıdem tazminatının hüküm altına alınması gerekirken hatalı değerlendirme ile reddine karar vermiş olması isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 29.12.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/16833Karar No : <strong>1995</strong>/5974Tarihi : 27.02.<strong>1995</strong>ilgili Kanun : 1475 s.K. 15. md.ÖZÜ : Đş Kanunu ile ilgili mevzuat hükümlerine göre, işçi iznini dilediğizaman kullanamaz, işverenin iznin kullanılacağı süreyi ve zamanı belirlemeyetkisi vardır. Buna rağmen işçinin izin dilekçesi verip işverenin bunu kabuletmesini beklemeden işten ayrılması, iş akdini o tarihte feshettiğini gösterir.DAVA : Davacı, izin ücretinin, karşı davacı ise, ihbar tazminatıyla fazla ödenenücretin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme her iki davayı kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, duruşmalı olarak davalı avukatı tarafından temyiz edilmişise de; HUMK'nun 435 maddesi gereğince duruşma isteğinin süreden reddine veincelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz isteğininsüresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulupdüşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillere kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.


2 - Davacı, davalıya ait işyerinde çalışırken 09.09.1993 tarihli dilekçeile, 15 gün izin istediğini ve izin süresinin bitiminde geçerli olmak üzere fstifaettiğini bildirmiş ve henüz izin verilmeden dilekçeyi verdiği tarihte işten ayrılmıştır,iş Kanunu ile ilgili mevzuat hükümlerine göre, işçi iznini kendi dilediği zamandakullanamaz, işverenin izinin kullanılacağı süreyi ve zamanı belirleme yetkisivardır. Buna rağmen işçinin izin dilekçesini verip işverenin bunu kabul etmesinibeklemeden işten ayrılması, iş akdini o tarihte feshettiğini gösterir. Bu durumdaişverenin karşılık dava açarak davacı işçiden istediği ihbar tazminatının kabulünekarar vermek gerekir. Karşılık davalı olarak gösterilen……….Bank'ın ihbartazminatından sorumlu tutulabilmesi için, iş Kanunu'nun 15. maddesiçerçevesinde gerekli ve yeterli araştırma ve inceleme yapılmalı ve sonucuna görebir karar verilmelidir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan sebepten BOZULMASINA,27.02.<strong>1995</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULUEsas No : 1989/9-610Karar No : <strong>1990</strong>/5Tarihi : 17.01.<strong>1990</strong>ilgili Kanun : 1475 s.K. 14. ve 16/11. md.ÖZÜ : Đşyerinin bir işverenden başka bir işverene devri, kural olarak işçibakımından iş şartlarının esaslı bir tarzda değişmesi, başkalaşması haliniteşkil etmez.DAVA : Taraflar arasındaki "kıdem tazminatı" davasından dolayı yapılanyargılama sonunda; (Đzmir 2. iş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen21.4.1989 gün ve 1988/918-89/251 sayılı kararın incelenmesi davalı vekilitarafından istenilmesi üzerine,ilâmı:Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 13.6.1989 gün ve 4392-5501 sayılı(Đşyerinin devir veya intikali yahut herhangi bir surette bir işverendenbaşka bir işverene geçmesi kural olarak 1475 sayılı Đş Kanununun 16.maddesinin II. bendinin (e) fıkrasındaki iş şartlarının esaslı bir tarzda değişmesi,başkalaşması halini teşkil etmez. Olayda davacının çalışmış olduğu işyeri biryabancı şirket tarafından işletilmekte iken ihale suretiyle diğer bir yabancı şirketeel değiştirmiştir. Burada az önce açıklanan kuralın uygulanmasına engel birdurum söz konusu değildir. Böylece davacı için hizmet akdini fesih hakkıdoğmamış olduğundan kıdem tazminatı isteğinin reddi gerekir. Dairemizin içtihadıbu yönde oluşmuştur....) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekleyeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


KARAR : Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresindetemyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereğigörüşüldü:Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak vekanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlerle toplu iş sözleşmesindekihükümlere göre Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Dairebozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasayaaykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının ÖzelDaire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA,17.01.<strong>1990</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/5528Karar No : <strong>1990</strong>/9379Tarihi : 18.09.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14. ve 16/11 md.ÖZÜ : Personel şefliği görevinden alındıktan hemen sonra kendisinemünasip bir iş verilmediği için hizmet akdinin feshinde işçi kıdemtazminatına hak kazanır.DAVA : Davacı, kıdem ve kötüniyet tazminatının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.Hüküm süresi içinde duruşmalı olarak davacı avukatı tarafındantemyiz edilmiş isede; HUMK.nun 438'nci maddesi gereğince duruşma isteğininmiktardan reddine ve incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildiktensonra gereği düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davacı, işyerinde personel şef yardımcısı olarak çalışmaktaiken, yıllık ücretli izine ayrılmış, ücretsiz izin hakkımda kullandıktan sonra9.8.1988 tarihinde işine dönmüş, fakat işverence, sendikaya üye olduğu, ifaettiği görevde sendikalı personel çalıştırılamayacağı, bu nedenle şef yardımcılığıgörevinden alındığı ve başka bir görev verileceği bildirilmiş ve yenibir görev verilmek üzere işyerinde bir süre bekletilmiş, fakat yeni görev yeri


elirlenmemiş ve durum bu safhada iken, davacı işyerinden ayrılarak 11.8.1988tarihinde işverene gönderdiği ihtarname ile görev verilmediğinden bahisle ihbar vekıdem tazminatının ödenmesini istemiştir. Đşveren ise, davacıya gönderdiği17.8.1988 tarihli yazı ile 5 gün gelmediğinden, iş akdinin feshedildiğini bildirmiştir.Davacının 19.7.1988 tarihinde sendikaya üye olduğu konusunda bir uyuşmazlıkyoktur. Ancak anlatılan duruma göre olayda, davacının sendikaya üye olmasınedeniyle hizmet akdinin feshedildiğinden söz edilemez ise de, şef yardımcılığıgörevinden alındıktan sonra, hemen münasip bir işin verilmesi gerekirken,verilmemiş olması nedeniyle iş akdinin davalı tarafından iş Kanununun 16/ll-efıkrası uyarınca feshedildiğinin kabulü gerekir. Böyle olunca kıdem tazminatınahak kazanır. Yazılı şekilde kıdem tazminatı isteğinin reddine karar verilmiş olmasıbozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA,18.09.<strong>1990</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/13030Karar No : 1991/6735Tarihi : 01.04.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14 ve 16. md.ÖZÜ : Yeni işi kabul etmediğinden bahisle, eski işine verilmediği takdirdehizmet akdini feshedeceğini bildiren ve eski işine verilmeyen işçinin hizmetakdinin feshinin gerçekleştiğinin kabulü gerekir ve kıdem tazminatına hakkazanır.DAVA : Davacı, kıdem ve kötüniyet tazminatı ile yıllık ücretli izin parasınınödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşuldu düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılarla toplanan delillere ve kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davacının iş şartlarının değiştirilmesi nedeni ile değiştirilenişi kabul etmediğini, eski işine verilmediği taktirde iş akdini iş Kanunu'nun16/11. bent hükümleri gereğince feshedeceğini bildirmek suretiyle işvereneihtarname gönderdiği görülmektedir. Bu ihtara rağmen davacıya eski işiverilmediğine göre iş akdinin 16/11. maddesi uyarınca feshinin gerçekleştiğininkabulü gerekir. Böyle olunca kıdem tazminatına hak kazanır. Bunun için


davacının ayrıca bir fesih iradesinde bulunması gerekmez. Bu nedenle mahkemenin yazılışekilde kıdem tazminatı isteğini reddetmiş olması isabetli görülmemiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA, 01.04.1991gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/734Karar No : 1991/8771Tarihi : 21.05.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 16. md.ÖZÜ : Toplu iş sözleşmesi farkları ile diğer bazı işçilik haklarının ödenmemesi,işçiye hizmet sözleşmesini haklı nedenle fesih yetkisini verir.DAVA : Davacı, fazla çalışma parası, yakacak yardımı, toplu sözleşme ve ikramiye farkı ilekıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmekle dosyaincelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılarla toplanan delillere ve kararın dayandığı kanuni gerektiricisebeplere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerindedeğildir.2 - Davacıya toplu iş sözleşmesi farklarının ve bir kısım diğer işçilikhaklarının ödenmediği, bu hakların hüküm altına alınmasıyla sabit olmaktadır. Budurumda, davacı hizmet aktini 1475 sayılı iş Kanununun 16/M'nci bendinin ilgili fıkrasınagöre feshetmekte haklıdır. Böyle olunca kıdem tazminatına karar vermek gerekir.Davacının aylık ücreti ve avans ödenirken ayrıca bu hakları istememiş olması sonuca etkilideğildir. Zira ödenen avansın söz konusu hakları karşılamadığı görülmektedir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebebten BOZULMASINA, peşin alınantemyiz harcının istek halinde iadesine 21.05.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/3400Karar No : 1991/10047Tarihi : 01.07.1991ilgili Kanun : 1475 s.K. 16/11. md.ÖZÜ : Nakil nedeniyle iş şartlarının ağırlaştığından bahisle hizmet akdinifesheden işçi ihbar tazminatı talep edemez.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakladosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Đş akdi nakilden dolayı iş şartlarının ağırlaştırılması nedeni ile25.8.1989 tarihli yazı ile 1475 sayılı Đş Kanunu'nun 16'ıncı maddesinin ilgili fıkrasıuyarınca davacı tarafından feshedilmiştir. Bu fesih yazısı 31.8.1989 tarihindeişverene ulaşmıştır. Böylece iş aktinin feshi davacı tarafından gerçekleştirilmişbulunmaktadır. Bu suretle feshin hukuki sonuçları doğmuştur. Bundan sonraişverenin 1.9.1989 tarihinde iş aktini feshettiğini bildirmesi bu sonucudeğiştirmez. O halde, davacı ihbar tazminatına hak kazanamayacağından, ihbartazminatı isteğinin reddine karar vermek gerekir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA,01.07.1991 gününde oybirliğile karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/7859Karar No : 1991/12831Tarihi : 03.10.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 16. md.ÖZÜ: Hizmet akdinin, işçinin nakledildiği yere gitmemesi nedeni ilefeshedildiği anlaşılmaktadır. Bu durum Đş Kanununun 16. maddesinin II.bendinin (e) fıkrasına giren hali oluşturduğundan ihbar tazminatı gerekmez.


DAVA : Davacı, kıdem tazminatı farkı ile ihbar tazminatının ödetilmesine kararverilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmekle;dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılarla toplanan delillere ve kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Yargıtay içtihatlarına göre borçlanılan askerlik süresinin kıdemtazminatı hesabında nazara alınabilmesi için hizmet akdinin emeklilik nedeni ilefeshedilmiş olması ve son çalışma yerinin kamu kurum ve kuruluşlarındanbulunması gerekir. Olayda hizmet akdinin feshi emeklilik sebebinedayanmadığına göre bu koşul gerçekleşmediğinden borçlanılan askerlik süresikıdem tazminatına dahil edilemez. Aksine hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.3 - Hizmet akdi davacının nakledildiği yere gitmemesi nedeni ilefeshedildiği anlaşılmaktadır. Bu durum iş Kanununun 16. maddesinin II. bendinin(e) fıkrasına giren hali oluşturduğundan ihbar tazminatı gerekmez. Đhbartazminatına karar verilmiş olması da yanlıştır. Temerrüde düşürmenin söz konusuolmadığı hallerde faize dava tarihinden itibaren karar verilebilir. Kabule göre ihbartazminatı için fesih tarihinden faize karar vermiş olması da doğru değildir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda belirtilen nedenlerle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 03.10.1991 günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/12816Karar No : 1992/824Tarihi : 31.01.1992Đlgili Kanun : 1475 s.K. 16. md.ÖZÜ : Đşçinin sağlık kurulu raporunda kronik şizofreni hastalığına musabolduğu ve çalışmasının mümkün olmadığı belirtilmiştir.1475 sayılı Đş Kanununun 16/l-b fıkrası, işçiye bildirimsiz fesih hakkıtanımıştır. Böyle olunca, ihbar tazminatı gerekmez ise de işçi, kıdemtazminatına hak kazanır.DAVA :istemiştir.Davacı, ihbar ve kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesini


Yerel mahkeme, isteği reddetmiştir.Hüküm, süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmekle;dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı; istifa dilekçesi vermek suretiyle işinden ayrılmışsa da, buistifasının işi ile bağdaşmayan bir hastalığa tutulması nedenine dayandığınınkabulü gerekir. Zira, dosyadaki sağlık kurulu raporunda davacının kronik şizofrenihastalığına musab olduğu, bu haliyle çalışmasının mümkün olmadığı belirtilmiştir.Bu durum, 1475 sayılı iş Kanununun 16. maddesinin sağlık sebepleri başlığınıtaşıyan (b) fıkrasındaki işçiye bildirimsiz fesih hakkı tanıyan hali oluşturur. Böyleolunca, ihbar tazminatı gerekmez ise de davacı kıdem tazminatına hak kazanır. Ohalde, kıdem tazminatına karar vermek gerekir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 31.01.1992 günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/13049Karar No : 1992/1301Tarihi : 13.02.1992ilgili Kanun : 1475 s.K. 16. md.ÖZÜ : Uzun yıllar mevsimlik iş adı altında geçici ve düzensiz aralıklarlaçalışmış olan işçi, işin başlangıç ve bitim tarihlerinin belirlenemediği birortamda, ĐşK. m.16/ll-e uyarınca hizmet akdini haklı nedenle feshedip kıdemtazminatına hak kazanır.DAVA : Davacı, kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği reddetmiştir.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmekledosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı, davalı idarede 1976-1988 yılları arasındaki işyerindeki işingereği aralıklı olarak çalışmış ve 20.2.1989 tarihinde başka bir işverene aitişyerinde daimi işçiliğe geçmiştir. Davacı, işe çağrılmadığı için daimi nitelikte işbulduğunu bildirerek kıdem tazminatı istemiştir.Mahkemece davacının başka yerde iş bulup ayrılmış olması nedeniyledavanın reddine karar verilmiştir.


Gerçekten olayda iş akdinin davacı tarafından feshedildiği anlaşılmaktaise de, uzun yıllar mevsimlik iş adı altında geçici ve düzensiz aralıklarlabu çalışma ortamında çalıştırıldığı, iş oldukça çağrılıp iş bitince çalışmasına araverildiği, yılın hangi mevsimlerinde iş çıkıp çıkmayacağının belli olmadığı, davalıidarenin dahi mevsimlik işin başlangıç ve bitim tarihlerini belirleyemediğianlaşılmaktadır. Bunu iş Kanununun 16/11. bendinin (e) fıkrasındaki iş şartlarınınesaslı bir tarzda değişmesi, başkalaşması veya uygulanmaması tarifine uygunbir durum olarak kabul etmek gerekir. Hakkaniyette bunu icabettirir. Bir işçininücret ödenmeden her an emre amade bekletilmesi yaşam gereklerine de uygundüşmez. Böyle olunca iş akdini fesihte davacıyı haklı görmek ve gerçekleşecekolan kıdem tazminatına karar vermek gerekir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarda gösterilen nedenlere BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 13.02.1992 günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/14000Karar No : 1992/2115Tarihi : 24.02.1992Đlgili Kanun : 1475 s.K. 16. md.ÖZÜ : 1475 sayılı Yasanın 16. maddesi gereğince iş akdini haklı sebeplefesheden işçi ihbar ve kötü niyet tazminatı isteyemez. Ayrıca talep aşılarakisabetsiz bir tavsifle sendikal tazminata hükmedilmesi yasaya aykırıdır.DAVA : Davacı, ihbar ve kötüniyet tazminatının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı işçi, çalıştığı Ankara'daki işyerinden sendikal sebeple Ankaradışında ve başka bir işkolunda kurulu bir işyerine atandığını, bu atamanındurdurulması ve eski işine iadesi için işverene 4.5.<strong>1990</strong> tarihli dilekçe ilebaşvurduğunu, işverenin ise, bu haklı talebi kabul etmeyerek hizmet ak-tinifeshettiğini iddia ederek ihbar ve kötüniyet tazminatlarına karar verilmesiniistemiştir.Mahkemece yukarıda tarihi yazılı davacının dilekçesinin üçüncübendinde yer alan "atama yazısını iptal etmez ve haksız feshin gerekleriniyerine getirmeksizin 1475 sayılı Yasanın 16'ncı maddesi gereğince haklı fe-


sih hakkını kullanıyorum" ibaresi esas alınarak davacının iş aktini feshettiği ve bufeshe bağlı kıdem tazminatı almış olduğu vurgulanıp, feshin tamamen sendikalsebeplerden ileri geldiği ve hatta işkolunu değiştirme yoluna gidilmesi işlemi 2821sayılı Yasanın 31'nci maddesinin üçüncü fıkrasına aykırı olduğu ve davadilekçesindeki kötüniyet tazminatı isteminin sendikal tazminat olarak kabuledilerek sendikal tazminata karar verilmiştir. Olayın bu cereyan şekline göredavacı, ihbar ve kötüniyet tazminatı isteyemez. O halde, ihbar ve kötüniyettazminatlarının reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde istek dışınaçıkılarak ve isabetsiz bir tavsifle 2821 sayılı Sendikalar Kanununun 31.maddesine göre sendikal tazminata karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıolup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 24.02.1992 günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/9677Karar No : 1992/10208Tarihi : 21.09.1992Đlgili Kanun : 1475 s.K. 16. md.ÖZÜ : Hizmet akdinin işçi tarafından feshinde ihbar tazminatı istenemez.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davacı, mevsimlik işçi olarak olarak çalışmıştır. Dosya içeriğindenolayda yeni mevsim çalışması başladığı halde, davacının işe davetedilmeme durumu değil, ödenek yokluğu nedeniyle yeni mevsim çalışmasınabaşlanamamasının, ödenek sağlanıncaya kadar iş aktinin işverence askıyaalınmasının sözkonusu olduğu anlaşılmaktadır. Đşverence iş akti feshedilmişdeğildir.Bu durum davacıya 1475 sayılı Đş Kanunun 16. maddesinin III. bendigereğince hizmet aktini bildirimsiz fesih hakkı veren bir hali oluşturur.


Her ne kadar daha önceden davacının bu maddeye göre bir feshi yoksa da, budavayı açmakla anılan madde hükmünce hizmet aktini feshetmiş saymak gerekir.16. maddenin III. bendine göre fesih ise, az önce işaret edildiği gibi bildirimsizfesih olduğundan davacı ihbar tazminatı isteyemez. O halde, ihbar tazminatıisteğinin reddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayıgerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 21.09.1992 günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/9430Karar No : 1992/12779Tarihi : 24.11.1992Đlgili Kanun : 1475 s.K. 16. md.ÖZÜ : Đşyeri temsilcisinin işe iadesine dair kararla fesih işlemi geçersizsayılır ve hizmet akdi devam etmiş olur. Ancak işçinin işe başlatılmaması, işşartlarının uygulanmaması sonucunu doğurur ve işçiye akdi fesih ve kıdemtazminatını isteme hakkını verir. Bu durumda işçi, ihbar ve kötü niyettazminatı isteyemez.DAVA : Taraflar arasındaki ihbar, kıdem ve sendikal tazminatın ödetilmesidavasının yapılan yargılaması sonunda; ilâmda yazılı nedenlerle gerçekleşenmiktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmünsüresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı avukatınca istenilmesiüzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için24.11.1992 günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşmagünü davalı Avukatı…………geldi. Karşı taraf adına kimse gelmedi. Duruşmayabaşlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklaması dinlendikten sonraduruşmaya son verilerek dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - işyeri sendika temsilcisi olan davacının 2821 sayılı SendikalarKanununun 30. maddesine göre mahkemece işine iadesine karar verilmiştir.Davacı 6 iş günü içinde başlamak üzere işverene başvurmuştur. Davalı işebaşlatmamıştır. Bunun üzerine davacı bu davayı açarak diğer işçilik haklarıyanında kıdem tazminatı, kötüniyet tazminatı ve ayrıca Sendikalar Kanununun31. maddesine göre sendikal tazminatı istemiştir.


verilmiştir.Mahkemece ihbar ve kıdem tazminatları ile sendikal tazminata kararBelirtmek gerekir ki, 2821 sayılı Sendikalar Kanunun 30. maddesinegöre temsilcinin işine iade edilmesiyle fesih geçersiz sayılır ve bunun sonucuolarak hizmet akti devam etmiş olur. Temsilcilik süresinin deva-mınca işveren,temsilcinin hizmet aktini aynı nedene dayanarak feshedemez.Đşe başlatmaması da işverenin feshi olarak kabul edilemez. Böyledurumlarda kural olarak temsilcilik süresince ücretlerini almaya devam eder.Ancak bu olayda davacı dava açmakla hizmet aktini kendisi feshetmiş saymakgerekir. Davada hizmet aktinin işveren tarafından feshedildiğini ileri sürmüşolması bu sonucu değiştirmez. Ancak bu durumda davacı tarafından feshin haklıolup olmadığını Đrdelemek gerekir. Đşveren işe iadeye rağmen davacıyı işealmadığına göre, davacının iş Kanunun 16. maddesinin II. bendinin (e) fıkrasıuyarınca iş şartlarının uygulanmaması nedeniyle işçinin fesih hakkının mevcutolduğunu kabul etmek uygundur. Böyle olunca davacı kıdem tazminatına hakkazanırsa da ihbar tazminatına ve dolayısıyla sendikal tazminata hak kazanamaz.O halde, ihbar ve sendikal tazminat isteklerinin reddine karar vermek gerekir.Aksine hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeple BOZULMA-SINA, davalı yararına takdir edilen.................lira duruşma avukatlık parasınınkarşı tarafa yükletilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliyeiadesine 24.11.1992 gününde oyçokluğuyla karar verildi.T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULUEsas No : 1992/9-647Karar No : 1993/14Tarihi : 27.01.1993ilgili Kanun : 1475 s.K. 16. md.ÖZÜ : Haklı sebeple fesihlerde, iş akdinin belirli veya belirsiz süreli olmasıkıdem tazminatını etkilemez.DAVA : Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılamasonunda; Eskişehir Đş Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 16.5.1991gün ve <strong>1990</strong>/416-1991/133 sayılı kararın incelenmesi taraf vekillerince istenilmesiüzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 28.11.1991 gün ve 10560-15041 sayılı ilâmı ile; (... Hizmet akdinin işçi tarafından haklı nedenle feshihalinde kıdem tazminatının gerçekleşmesi için hizmet akdinin belirli ya dabelirsiz süreli olması etkili değildir. Öte yandan davacı hizmet akdinin ĐşKanunu'nun 16/11. bent hükümlerine göre feshettiğini bildirmiştir. Davacının,


ileri sürdüğü hususlar itibariyle fesihte haklı olduğu anlaşılırsa kıdem tazminatınakarar vermek gerekir. Bu konuda yeterli bir araştırma ve inceleme yapılmadan,hizmet akdinin davacı tarafından sebepsiz feshinin kabulü ile kıdem tazminatıisteğinin reddine karar verilmiş olması doğru değildir...) gerekçesiyle bozularak,dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemeceönceki kararda direnilmiştir.KARAR : Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresindetemyiz edildiği anlaşıldıktan ve direnme kararının verildiği tarih itibariyleH.U.M.K.'nun 2499 sayılı Yasa ile değişik 438/son fıkrası hükmü gereğincedavalının duruşma isteğinin reddine karar verilip dosyadaki kâğıtar okunduktansonra gereği görüşüldü:Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak vekanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle işvereneait işyerinde, bir hizmet akdine dayalı olarak çalışan işçi, iş akdini haklı sebeplefeshetmesi halinde bir tanımlama ile işyerinde sadakatla çalışması ve yıpranmasıkarşılığı olan kıdem tazminatını alabilir. Bunun için iş akdinin belirli yada belirsizsüreli olmasının sonuca bir etkisi yoktur. Somut olayda da, Özel Dairece, hizmetakdinin ileri sürüldüğü gibi 1475 sayılı Đş Kanunu'nun 16/2 bendinde gösterilenhaklı sebeplerle feshedilip, edilmediğinin araştırılması gereğine işaret edildiğinegöre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararınauyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bunedenle direnme kararı bozulmalıdır.SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının ÖzelDaire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.'nun 429. maddesigereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine,27.01.1993 gününde, oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/15540Karar No : 1993/19400Tarihi : 28.12.1993Đlgili Kanun : 1475 s.K. 16. md.ÖZÜ : Ağır iş şartlarının düzeltilmesi isteği kabul edilmediğinden, akdin işçitarafından bozulması halinde ihbar tazminatı istenemez.DAVA : Taraflar arasındaki ihbar ve kıdem tazminatı ile ikramiye alacağınınödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerlegerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ve-


ilmesine ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesidavalı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tâbiolduğu anlaşılmış ve duruşma için 28.12.1993 Salı günü tayin edilerek taraflaraçağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına Avukat …..ile karşı tarafadına Avukat……..geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatlarınsözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi,gereği konuşulup düşünüldü.KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Dosyadaki bilgi ve belgelere Bölge Çalışma Müdürlüğütesbitlerine, tanık anlatımlarına ve özellikle davacı ve arkadaşlarının işvereneverdikleri 30.10.1992 tarihli dilekçe içeriğine göre, fazla çalışma konusundataraflar arasında uyuşmazlık çıktığı, davacı ve arkadaşlarının fazla çalışmayapmak istemedikleri, ancak işverenin bu konudaki ısrarlı tutumu nedeni ile ağıriş koşulları altında çalışamayacaklarını bildirerek işi bıraktıkları anlaşılmaktadır.Böylece iş akdinin ağır iş koşullarının düzeltilmesinin işveren tarafından kabuledilmemesi nedeni ile eylemli olarak davacı tarafından bozulduğunun kabulügerekir. Gerçekten, kural olarak işçi muvafakati olmadıkça fazla mesai yapmayazorlanamaz. Bu durumda, ihbar tazminatına ilişkin isteğin reddi gerekirken yazılışekilde kabulü isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan sebeple BOZULMASINA, davalı yararına takdir edilen .................lira duruşma avukatlık parasınınkarşı tarafa yükletilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliyeiadesine 28.12.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/11110Karar No : 1994/351Tarihi : 21.01.1994Đlgili Kanun : 1475 s.K. 16. md.ÖZÜ : Kural olarak, iş koşullarında esaslı değişiklik olması durumunda işçi,iş akdini feshedebilir. Ancak, işveren TĐS. ve Personel Yönetmeliğindekihükümlere dayanarak iş koşullarını değiştirebilir.DAVA : Davacı, kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.


Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı, davalı bankaya ait Ankara'daki işyerinde çalışmakta iken,06.08.1992 tarihinde istanbul Bölge Müdürlüğü emrine atanması nedeniyle işaktini iş Kanunu'nun 16/ll-e maddesi uyarınca feshetmiştir. Anılan hükme göre, işşartlarının esaslı bir şekilde değiştirilmesi halinde işçi iş aktini feshedebilir. Ancaksözleşmede aksine bir kaydın bulunmaması gereklidir.Đşyerinde uygulanan TĐS.'nin 20 nci maddesi ile PersonelYönetmeliğinin 43 üncü maddesi uyarınca işveren lüzum ve ihtiyaca göre,şehirlerarası nakil yetkisine sahiptir. Söz konusu hükümler, nakil ve atamalardakendi isteği ile gitmek isteyenlerle, ailevi durumu uygun olanlara önceliktanımakta olup, işverenin nakil yetkisini sınırlayıcı bir düzenleme içermemektedir.Đş Kanunu'nun 16/ll-e maddesine göre, bu tür düzenlemeler geçerli vebağlayıcıdır. Bu düzenlemeler karşısında davacının iş koşullarının başkalaşmasıve değiştirilmesinden söz ederek, kıdem tazminatı isteğinde bulunması mümkündeğildir. Buna rağmen, mahkemenin TĐS.ni ve Personel Yönetmeliği hükümleriniyanlış yorumlayarak isteği hüküm altına alması bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 21.01.1994 günündeoyçokluğuyla karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/14090Karar No : 1994/2244Tarihi : 14.02.1994Đlgili Kanun : 1475 s.K. 16. md.ÖZÜ : Đşe geç geldiği için işveren vekilinin hakaret ettiği işçi, iş akdini haklıolarak feshedebilir.DAVA : Davacı, ihbar, kıdem tazminatı, fazla çalışma ve izin ücretiyle geneltatil gündeliklerinin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:


KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davacı, işveren vekilinin olay günü işe geç gelmesi nedeni ilekendisine hakaret ettiği için işi bırakmıştır. Gerçekten, işveren vekilinin işçiyehakaret etmesi işçi yönünden iş Kanunu'nun 16/2 maddesi uyarınca haklı fesihsebebidir. Bu durumda davacı ihbar tazminatı isteyemez ise de, kıdemtazminatına hak kazanır. Đşverenin, işçinin haklı sebeple iş aktini feshetmesindensonra devamsızlıktan söz ederek iş akdini feshettiğini bildirmesi bu sonucudeğiştirmez. Zira, işçinin feshi ile hukuki sonuçlar doğmuştur. O haldegerekleşecek kıdem tazminatının hüküm altına alınması gerekir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,14.02.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/1418Karar No : 1994/7341Tarihi : 13.05.1994Đlgili Kanun : 1475 s.K. 16. md.ÖZÜ : Đşin işverence durdurulması halinde, bu dönemde doğan ücret vebenzeri hakların ödenmemesi işçiye hizmet akdini fesih yetkisi verir.DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ikramiye ve ücret alacağı, izin harçlığı, yakacakyardımı ile vergi iadesi alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, duruşmalı olarak davacı avukatı tarafından temyiz edilmişise de; HUMK'nin 435. maddesi gereğince duruşma isteğinin süreden reddine veincelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz isteğininsüresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulupdüşünüldü:KARAR : Davacı, ücretlerinin ödenmemesi nedeni ile iş akdini feshettiğini ilerisürerek kıdem tazminatı ile diğer işçilik haklarının davalı işverenden tahsilinekarar verilmesini istemiştir.Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.Dosyadaki bilgi ve belgelere, toplanan delillere ve özellikle icratakip dosyası ile mercii kararına göre, davalı işverenin işyerinde işin durdurulmasınedeni ile 21.07.1993 tarihinden itibaren ve 20.08.1993 tarihinde iş-


aşı yapmak üzere davacıya ücretli izin verdiği, 17.08.1993 tarihinde verilenücretli iznin bir ay daha uzatıldığı ve 17.09.1993 tarihinde yapılan ilanla20.09.1993 günü işbaşı yapılacağı ve 24.09.1993'de de ücretlerin ödeneceğininduyurulduğu anlaşılmaktadır. Ancak davacıya, 01.07.1993 tarihinden itibarenücret ve ücretli izin parası ödenmemiştir. Bu nedenle davacı 04.08.1993 tarihindeicra takibine girişmiş ve işveren 10.08.1993 tarihinde bu takibe borcuolmadığından söz ederek itiraz etmiştir. Ne var ki, icra tetkik merciince, itirazyerinde görülmeyerek reddedilmiş ve Yargıtay'ca da onanmak suretiyle dekesinleşmiştir.Davacı, ücretlerinin ödenmemesi nedeni ile 17.09.1993 tarihinde işakdini feshettiğini bildirmiştir. Gerçekten iş Kanunu'nun 16/ll-d maddesi uyarıncaişçi işçilik haklarının ödenmemesi nedeni ile iş akdini bildirimsiz olarakfeshedebilir. Somut olayda, davacının iş aktini feshettiği 17.09.1993 tarihinekadar ücret ve ücretli izin parasının ödenmediği açıkça anlaşılmasına göre, işçi işaktini fesihte haklıdır. Bu durumda gerçekleşecek kıdem tazminatının hükümaltına alınması gerekir, işverenin daha sonraki bir tarihte hakların ödeneceğinibildirmiş bulunması bu hukuki sonucu değiştirmeyeceği gibi, bireysel hizmetakdinin 16. maddesi hükmü de davanın reddine dayanarak yapılamaz.Öte yandan davacının hüküm altına alınmasını istediği diğer işçilikhakları ile ilgili olarak mahkemece gerekli ve yeterli bir araştırma ve incelemedeyapılmamıştır. Tarafların bu konudaki delilleri sorulup, toplanmak vedeğerlendirilmek suretiyle bir sonuca varılmalıdır.Mahkemece, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular dikkatealınmadan hatalı değerlendirme ve eksik inceleme ile isteklerin tümününreddedilmiş olması, isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA,13.05.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/5639Karar No : 1994/10437Tarihi : 30.06.1994Đlgili Kanun : 1475 s.K. 16. md.ÖZÜ: Hizmet akdinin konusu olan işin yapılması sözleşme sırasındabilinmeyen, işin mahiyetinden doğan sebeple işçinin sağlığı veya yaşayışıiçin tehlikeli olursa; işçi, bildirim süresini beklemeden iş akdini feshedebilir.


DAVA : Davacı, kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1475 sayılı Đş Kanunun 16. maddesinin sağlık sebepleri başlıklı 1.bendinin (a) fıkrasına göre; hizmet akdinin konusu olan işin yapılması sözleşmesırasında bilinmeyen işin mahiyetinden doğan sebeple işçinin sağlığı veyayaşayışı için tehlikeli olursa; işçi bildirim süresini beklemeden iş akdinifeshedebilir. Dosyada mevcut ve birbirini doğrulayan doktor raporlarına göredavacının hastalığının şifa bulduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca, şifa bulan hastalığınişin mahiyeti itibariyle işçinin sağlığı ve yaşayışı için tehlikeli olduğu daispatlanmamıştır. Böyle olunca davanın reddine karar vermek gerekirken kabulüisabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 30.06.1994 günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/12216Karar No : 1994/17284Tarihi : 06.12.1994Đlgili Kanun : 1475 s.K. 16. md. 2822 s.K. 2,9. md.ÖZÜ : Raporlu olunan sürede yapılan fesih işlemi raporun bitiminde hükümve sonuç doğuracağından işçi, raporlu olduğu sürede yürürlüğe girensözleşmeden yararlanır.DAVA :Taraflar arasındaki ihbar, kıdem ve kötüniyet tazminatı ile ikramiyeve izin ücretinin ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilâmdayazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temziyenincelenmesi davacı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 06.12.1994 Salı günü tayinedilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı adınaAvukat.............ile karşı taraf adına Avukat ..............geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.


2 - Dosyadaki belge ve bilgilere göre davacının, 22.06.1992 tarihindehastaneye yattığı ve 30.06.1992 tarihinde taburcu edilerek iki ay istirahatverildiği anlaşılmaktadır, iş akdi davacının raporlu bulunduğu 26.6.1992'defeshedilmiştir. Rapor, süresince iş akdi askıda bulunduğundan söz konusu fesihişlemi raporun bitim tarihi olan 30.08.1992 tarihinde hüküm ve sonuçlarınıdoğurur. Bu durumda rapor hitamına kadar olan sürenin davacının hizmetsüresine eklenmesi ve bu süre içinde yürürlüğe giren toplu iş sözleşmesindenyararlanması gerekir. Öte yandan, davacının yukarıda açıklanan duruma göre,yıllık izin hakkını doğduğunun kabulü gerekir. Mahkemece bu yönlergözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA,06.12.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/13108Karar No : 1994/17376Tarihi : 08.12.1994Đlgili Kanun : 1475 s.K. 16. md.ÖZÜ : Haklı nedenlerle iş akdi işçi tarafından feshedildiğine göre, ihbartazminatı talep edilemez.ihbar tazminatı için en yüksek mevduat faizine hükmedilemez.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı fazla çalışma ve ücretli izin parası ilebayram ve genel tatil gündeliklerinin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle, kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, davacının işinin değiştirilmesive daha ağır bir işe verilmesi nedeni ile iş akdinin Đş Kanunu'nun 16/ll-e maddesiuyarınca davacı tarafından feshedildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, davacı ihbartazminatı isteyemez.Kabule göre de, ihbar tazminatı için en yüksek mevduat faizinehükmedilmesi hatalıdır.


Bu durumda mahkemece yapılacak iş, ihbar tazminatına ilişkinisteğin reddine karar verilmesidir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda belirtilen nedenlerle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 08.12.1994 günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/7568Karar No : <strong>1995</strong>/25752Tarihi : 14.09.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 16. md.ÖZÜ : Đş şartlarının ağırlaşması, işçiye hizmet akdini tek taraflı fesih hakkıverir ve kıdem tazminatına hak kazanır.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı, yıllık ücretli izin parası, hafta vebayram tatili gündeliklerinin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirci sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Ondört yıldan beri tanker şoförü olarak çalışmakta olan davacınıniş şartların değişmesi sonucu kamyon şoförlüğüne verildiği bunun sonucu olarakda muayyen bir yerde değil çeşitli yerlerde çalışmak zorunda bırakıldığı, bir başkadeyişle iş şartlarının ağırlaştığı, bunun üzerine davacının iş akdini feshettiği, heriki tarafın tanık ifadelerinden, dosya içeriğinden ve özellikle 27.7.1992 tarihlitutanaktan açık ve seçik şekilde anlaşılmaktadır. Bu durumda, iş akdinin davacıtarafından 1475 sayılı iş Kanunu'nun 16/ll-e uyarınca feshedildiğinin kabulü ilekıdem tazminatının hüküm altına alınması gerekirken, bu isteğin de reddine kararverilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 14.09.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/9523Karar No : <strong>1995</strong>/30512Tarihi : 05.10.<strong>1995</strong>ilgili Kanun : 1475 s.K. 16. md.ÖZÜ : Ücret, hizmet akdinin kurucu unsuru olduğundan ödenmemesidurumunda, iş akdinin md. 16/ll-d'ye göre feshinde 6 iş günlük süreningeçirilmesinden söz edilemez.DAVA : Davacı, kıdem tazminatı ve faiz alacağının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Ücret, hizmet sözleşmesinin kurucu unsuru olup, hizmet sözleşmesiçerçevesinde, işçinin iş ifasının karşılığı olarak işverene düşen asli edimyükümünü ifade eden Đş Kanunu'nun 26'da tanımlanan yine aynı hükmün ikincifıkrasınca en geç ayda bir ödenmesi gereken ve ödenme zamanı gelmeklemuaccel hale gelen bir borçtur. Đşveren, işçinin ücretini kanun veya iş sözleşmesihükümlerine göre ödemez ise, ücretin işçi bakımından taşıdığı önemi nedeni ileişçi sözleşmeyi Đş Kanunu'nun 16/ll-d'ye göre fesihte haklı olur.Olayımızda işveren ücretleri Personel Yönetmeliği m. 45'e göre herayın sonunda ödemek zorundadır, işveren Temmuz 93 ücretini 25.08.1993'de 25gün gecikmeyle ödemiştir. Davacı işçinin, sözleşmeyi feshi ihbar tarihi olan10.08.1992'de henüz Temmuz ayı ücreti ödenmemiş olup bu durum 25.08.1993'ekadar devam etmiştir. Burada sürekli bir borca aykırılık hali var olup, ĐşKanunu'nun m. 18'deki 6 iş günlük sürenin geçirilmesinden söz edilemez. Kaldıkiişverenin ücret dışında diğer işçilik alacaklarında da temerrütü vardır. Aksinedüşüncelerle davanın reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,05.10.<strong>1995</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/11432Karar No : <strong>1995</strong>/31856Tarihi : 19.10.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 16. md.ÖZÜ : Sigorta primleri tam olarak yatırılmayan işçi, bu nedenle hizmetakdini feshederse kıdem tazminatına hak kazanır.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı, fazla mesai ve yıllık ücretli izin parası,hafta ve genel tatil gündeliklerinin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Dosya içeriğindeki prim tahakkuk cetvelinde, davacının çalıştığıdönemlere ait sigorta primlerinin işverence eksik yatırıldığı, bu durumun taraflararasında tartışma konusu olduğu, davacının bu nedenle işyerini terk ettiğitanıklarca da doğrulanmıştır. Đşçinin sosyal güvenlik hakkı da ücret kadar önemlive temel anayasal haklardandır. Sigorta primleri tam olarak yatırılmayan işçininhizmet akdini bu nedenle sona erdirmesi 1475 sayılı yasanın 16/2 maddesinedayalı haklı bir fesihtir. Kıdem tazminatının ödenmesi gerekir. Aksi düşünce ileyazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 19.10.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/12814Karar No : <strong>1995</strong>/31900Tarihi : 23.10.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 16. md.ÖZÜ : Ücret ve işçilik haklarının ödenmemesi, işçiye hizmet akdini haklınedenle fesih hakkı verir.


DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı, fazla çalışma ve yıllık ücretli izin parasıile bayram ve hafta tatili gündeliklerinin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakladosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2 - Davacının temyizine gelince:Davacının davalıya hitaben yazdığı dilekçesinde açıkça fazla mesaive bayram ücreti alacaklarından söz etmemekle beraber, bu dilekçeniniçeriğinden geçmiş tarihe ait söz konusu alacaklarının örtülü bir biçimde mevcutolduğu anlaşılmaktadır. Gerçekten dilekçede daha önce alacak durumu dilegetirildiği açıklanmaktadır. Mahkemecede fazla mesai, bayram, tatil ücreti ve sonay ücreti hüküm altına alınmıştır. Davalı tanıklarından birisi de son aya ait ücretalacağı olduğunu bildirmiştir. Bu olgular karşısında hizmet sözleşmesinin işçitarafından haklı nedenlerle feshedildiği kabul edilmelidir. Böyle olunca, ihbartazminatına ilişkin isteğin reddi doğru ise de, kıdem tazminatının davalıdantahsiline karar verilmesi gerekir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 23.10.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas IMo : <strong>1995</strong>/12937Karar No : <strong>1995</strong>/33424Tarihi : 06.11.<strong>1995</strong>ilgili Kanun : 1475 s.K. 16. md.ÖZÜ: Đşyerinde usta olarak çalışmakta iken, bulaşıkçılığa verildiği içinişyerinden ayrılan işçinin hizmet akdini 16. maddeye göre feshettiğininkabulü gerekir.DAVA : Davacı, kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:


KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Dosya içeriğine ve dinlenen tanık anlatımlarına göre, davacınınişyerinde usta olarak çalışmakta iken bulaşıkçılığa verildiği bunun üzerine işibırakıp, işyerinden ayrıldığı anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında davacının 1475sayılı iş Kanununun 16/ll-e hükmü uyarınca, hizmet sözleşmesini feshettiğininkabulü ile gerekleşen kıdem tazminatının hüküm altına alınması gerekir. O haldekarar bozulmalıdır.SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan sebeple BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 06.11.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/24715Karar No : <strong>1995</strong>/34812Tarihi : 28.11.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 16. md.ÖZÜ : Đşyerinin devri, işçiye iş akdini haklı nedenle fesih hakkı vermez.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı, fazla çalışma parası ile hafta ve geneltatil gündeliklerinin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakladosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Dosya içinde mevcut ihale şartnamesi ve ihtarnamelere göredavacının çalıştığı işyerinin 20.06.1994 tarihinde tasarruf tedbirleri gereği,özelleştirme sonucu devrinden sonra işyerine gitmediği böylece iş akdini feshettiğianlaşılmaktadır. Đşyerinin salt devri, işçiye iş akdini haklı olarak feshetme yetkisivermez. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun ve Dairemizin istikrar kazanmışuygulaması bu yoldadır. Buna rağmen mahkemenin gerekçe dahi göstermedenihbar ve kıdem tazminatları isteklerini kabulü isabetsiz olup, bozmayıgerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan sebeple BOZULMASINA,28.11.<strong>1995</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas NoKarar NoTarihi<strong>1995</strong>/21368<strong>1995</strong>/3544113.12.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 16. md.ÖZÜ : Hizmet akdinin işçi tarafından haklı nedenle feshi halinde sadecekıdem tazminatı ödenir. Đhbar tazminatı ödenmez.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı, fazla çalışma ve yıllık ücretli izinparası ile ücret alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı, iş sözleşmesinin davalı işverence haksız olarak feshedildiğindenbahisle ihbar ve kıdem tazminatı ile birlikte ödenmeyen işçilik haklarınındavalıdan tahsilini talep etmiştir.Davalı davanın reddini savunmuştur.Mahkeme talep gibi karar vermiştir.Dosyadaki bilgi ve belgelere ve tanık anlatımlarına göre davacıişverenin Kağıthane'de bulunan işyerinde çalışırken işverenlikçe Yenibosna'dakiişyerine nakledilmiş bulunmaktadır. Davalı işverence servis verilmemesi üzerinedavacı yeni işyerine gitmemek suretiyle iş sözleşmesini feshetmiştir. Ne var kidavacının bu feshi 1475 sayılı iş Kanununun 16/ll-e maddesine göre, haklısebebe dayandığından kıdem tazminatına hak kazanmış olmakla birlikte ihbartazminatı alamaz. Mahkemece iş sözleşmesi davalı işverence feshedilmemesinerağmen ihbar tazminatına hükmedilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 13.12.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas NoKarar NoTarihi ĐlgiliKanun:<strong>1995</strong>/21365:<strong>1995</strong>/35591:15.12.<strong>1995</strong>:1475 s.K. 16. md.ÖZÜ : Đşçinin 16. maddeye göre hizmet akdini feshetmesi durumunda ihbartazminatı ödenmez.


DAVA : Davacı, ihbar, kıdem ve kötüniyet tazminatlarının ödetilmesine kararverilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla dosyaincelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre davacının tüm temyiz itirazları ile davalının aşağıdakibendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2 - Davacı tarafından davalıya çekilen 27.12.1993 tarihli ihtarname iledavacının işinin ve işyerinin değiştirilmesi nedeniyle iş akdini feshettiğianlaşılmaktadır. Bu durum 1475 sayılı Đş Kanununun 16/ll-e maddesinde belirtilenfesih nedenini oluşturur. Böyle olunca da davacı ihbar tazminatına hak kazanamaz.Karar bu nedenle bozulmalıdır.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 15.12.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/24669Karar No : <strong>1995</strong>/36651Tarihi : 27.12.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 16. md.ÖZÜ : Eşinin bir başka il'e tayini, işçi bakımından haklı fesih nedeni oluşturmaz.DAVA : Davacı, kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakladosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı iş sözleşmesini eşinin Batman iline tayininin çıkması nedeniyle 1475sayılı I.K.nun 16/ll-e maddesi uyarınca haklı olarak feshettiğinden bahisle kıdemtazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.Davalı davanın reddini savunmuştur.Mahkeme davayı kabul etmiştir.


Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, gerçekten iş sözleşmesi davacıtarafından eşinin Batman'a tayini nedeniyle feshedilmiş olduğu anlaşılmışbulunmaktadır. Ancak bu fesih iş Kanunun 16/ll-e maddesinin kapsamınagirmemektedir. Esasen davacının eşinin bir başka ile tayin edilmesi davacıya haklısebeplerle iş sözleşmesinin feshine imkan vermez. Öte yandan mahkemenin delilleriyanlış bir şekilde takdir etmek suretiyle sözleşmenin davalı tarafından feshedildiğigerekçesi de doğru değildir. Bu yüzden davanın kabul edilmesi hatalı olup, kararınbozulması gerekmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 27.12.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1989/10495Karar No : <strong>1990</strong>/1519Tarihi : 15.02.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 17/11. md.ÖZÜ : Đşveren haklı bir neden olmaksızın bir ay içinde 3 işgünü işe devametmeyen işçinin hizmet akdini tazminatsız feshedebilir.DAVA : Davacı, kötüniyet ve kıdem tazminatı ile fazla çalışma parası, bayram, haftave genel tatil gündeliklerinin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmekle; dosyaincelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılarla toplanan delillere ve kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyizitirazları yerinde değildir.2 - Davacının, haklı bir neden olmaksızın bir ay içinde üç işgünü işinedevam etmediği dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Bu durumda, işverenyönünden iş Kanunu'nun 17/ll-f fıkrasına göre bildirimsiz ve tazminatsız fesih hakkıdoğmuştur. Bu nedenle, davacı kıdem tazminatı ile ihbar tazminatı ve ona bağlı olarakkötüniyet tazminatı isteyemez. Mahkemenin yazılı şekilde ve sebeple kötüniyet vekıdem tazminatına karar vermiş olması isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA,15.02.<strong>1990</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/1736Karar No : <strong>1990</strong>/5146Tarihi : 19.04.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 17/11. md.ÖZÜ : işverenden izin almaksızın veya haklı bir nedene dayanmaksızın ardıardına 2 işgünü işe devam etmemek, işveren yönünden haklı fesih sebebidir.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı asgari ücret farkı, pazar ve bayram tatiligündelikleri ile fazla çalışma parasının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakladosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosya içeriğine ve dinlenen taraf tanıklarının sözlerine göre, davacınınistanbul'da olan 12-14 yaşlarındaki oğlunun yanına gitmek ve iş bulursa orada kalmaküzere işverenden izin almaksızın işyerini terkettiği ve bir daha dönmediğianlaşılmaktadır. 1475 sayılı iş Kanunu'nun 17. maddesinin II. bendinin (f) fıkrasındaişçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına 2gün işine devam etmemesi işveren yönünden haklı fesih sebebi olarak kabuledilmiştir. Bu durumda işçi kıdem tazminatına hak kazanamaz. Nitekim mahkemecede kararın gerekçesinde bu durum aynen kabul edilerek, davacının kıdem tazminatıisteyemeyeceği açıkça vurgulanmıştır. Buna rağmen, karar yerinde açıklanangerekçe ile çelişkiye düşülerek, kıdem tazminatının hüküm altına alınması usul veyasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,19.04.<strong>1990</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULUEsas No : <strong>1990</strong>/9-464Karar No : <strong>1990</strong>/592Tarihi : 28.11.<strong>1990</strong>ilgili Kanun : 1475 s.K. 17. md.ÖZÜ : Đşveren hizmet akdini fesihde bildirdiği beyanı ile bağlıdır. Bir ayda üçişgünü izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın işe devam etmemehaklı fesih sebebidir.


Kural olarak hizmet akdinin kötü niyetle bozulduğunu ispat etmek işçiyeaittir.DAVA : Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda;istanbul 1. iş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 24.10.1988 gün ve 418-643 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine,Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 15.2.<strong>1990</strong> gün ve 10495-1519 sayılı ilâmı:(.... Davacının haklı bir neden olmaksızın bir ay içinde üç iş günü işinedevam etmediği dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Bu durumda işverenyönünden iş Kanununun 17/ll-f fıkrasına göre bildirimsiz ve tazminatsız fesih hakkıdoğmuştur. Bu nedenle davacı kıdem tazminatı ile ihbar tazminatı ve ona bağlı olarakkötüniyet tazminatı isteyemez. Mahkemenin yazılı şekilde ve sebeble kötüniyet vekıdem tazminatına karar vermiş olması isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosyayerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki karardadirenilmiştir.KARAR : Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyizedildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Davacının iş akdi, davalı işveren tarafından Đş Kanununun 17. madde ll-fbendi gereğince haklı bir neden olmaksızın bir ay içerisinde 4 iş günü işe gelmemesinedeniyle ve tazminatsız feshedilmiştir. Öncelikle belirtmek gerekir ki işveren iş akdinifesih de bildirdiği beyanı ile bağlıdır.Olayda davacı işçinin 5 ve 29 Ağustos 1988 günlerinde mazeretsiz olarakişe gelmediği tartışmasızdır. 2 Ağustos 1988 tarihinde ise işe giriş ve devam kartındadavacı işçinin işe gelmediği işaretlenmiştir. Her ne kadar aynı tarihi taşıyan ve işverentarafından davacı işçiye hitaben kaleme alınmış ve altında alındığı belirtilerek davacıtarafından imzalanmış olan bir ihtar yazısı mevcutsa da, anılan yazıda tebliğ tarihibulunmadığı gibi içeriğinden de genel olarak 2 Ağustos 1988 gününden öncekidönemde davacı işçinin işyerindeki davranışlarının tenkit konusu yapıldığıanlaşılmaktadır. O itibarla açıklanan içerikteki ve tebliğ tarihi taşımayan bu yazının 2Ağustos 1988 yazım tarihinde davacıya tebliğ edildiği, bu nedenle de davacının o güniçin iş yerine gelmiş olduğunun kabulü mümkün değildir. Bu durumda davacının Topluiş Sözleşmesi 24. maddesine göre ücretli izinli sayılması kararlaştırılan ve nöbetçiolduğuna ilişkin olarak yine Toplu iş Sözleşmesi hükümlerine göre belirli süredekendisine bildirimde bulunulmadığı 30 Ağustos 1988 günü için işe gelmemesinin haklısebebe dayandığı kabul edilse dahi, işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebedayanmaksızın bir ayda üç iş günü işe devam etmediği açıkça anlaşılmaktadır.


Keza kural olarak iş sözleşmesinin kötü niyetle bozulduğunu ispat etmekyükümlülüğü davacıya (işçiye) aittir. Olayda ise, davalı işverenin iş akdini fesihdeözellikle davacının sendikaya üye olmasından kaynaklanan bir nedene dayalı olarakfesih ettiği ve kötü niyetli olduğu iddiası da kanıtlanamamıştır.O halde Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozmakararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bunedenle direnme kararı bozulmalıdır.SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Dairebozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, ilkgörüşmede çoğunluk sağlanamadığı için, 28.11.<strong>1990</strong> gününde yapılan ikincigörüşmede oyçokluğuyla karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/10229Karar No : <strong>1990</strong>/10393Tarihi : 27.12.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 17. md.ÖZÜ : Đşçinin, uzmanlaştığı işkolunda faaliyette bulunan başka bir firmanınmontaj işini de (asıl işverenin bilgisi dışında) yapmış olması işverenin güveninikötüye kullanmak, doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlar olup, bu sebepleakdin feshinde işçi ihbar ve kıdem tazminatına hak kazanamaz.DAVA : Davacı, ihbar kıdem tazminatı ile ikramiye ve ücret alacağının ödetilmesinekarar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakladosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyizitirazları yerinde değildir.2 - Davacı tekstil işkolunda faaliyet gösteren davalıya ait işyerinde klimave kazan işinde çalışmakta ve işverenden getirilen klima tesisleri üzerindeuzmanlaşmış iken, işverenin bilgisi dışında aynı işkolunda faaliyette bulunan başka birfirmanın klima tesislerinin montaj işini yaptığı anlaşılmaktadır.TĐS. hükmü uyarınca oluşan disiplin kurulunca, davacının bu hareketiişverenin güvenini kötüye kullanmak, doğruluk ve bağlılığa uymayan


davranışlar şeklinde görülerek iş akdinin 1475 sayılı iş Kanunu'nun 17. maddesinin II.bendinin (d) fıkrası uyarınca ve oybirliği ile feshine karar verilmiş ve işveren tarafındandisiplin kurulu kararı yerine getirilmiştir.Dosya içeriğine ve beliren duruma göre davacının bu davranışı gerçekteniş Kanunu'nun 17. maddesinin II. bendinin (d) fıkrasına uymaktadır. Böyle oluncadavacı ihbar ve kıdem tazminatına hak kazanamaz, iş müfettişinin mütalaası bu olguve hukuki sonucu değiştirmez. O halde, ihbar ve kıdem tazminatı isteğinin reddinekarar vermek gerekirken, yazılı şekilde kabulü bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda belirtilen nedenle BOZULMASINA, peşinalınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 27.12.<strong>1990</strong> gününde oybirliğiylekarar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/9343Karar No : 1991/199Tarihi : 17.01.1991ilgili Kanun : 1475 s.K. 17. md.ÖZÜ : Ücretsiz izin isteği kabul edilmediği halde işyerine gelmeyen işçininhizmet akdi, işveren tarafından haklı nedenle feshedilebilir.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır. Hüküm süresi içinde davalı avukatıtarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı, yıllık ücretli iznini kullanmakta iken 13.4.1989 tarihli dilekçe ileişverene başvurarak hasta olan çocuğunu her gün aşıya götüreceğinden bahisle 6 ayücretsiz izin istemiştir. Kendisine 6 ay süre ile ücretsiz izin verilemeyeceği, ancak,çocuğunu hastaneye götürmek için zaman zaman izin verilebileceği bildirilmekistenmiş, fakat buna ait bildiriyi davacı almak istememiş ve bu durumu tespit eden24.4.1989 tarihli tutanak düzenlenmiştir.Davacı işe devam etmediğinden, işveren 1.5.1989 tarihli PTT kanalı ilegönderdiği bir yazı ile 3 gün içinde işe başlamadığı takdirde kaydının kapatılacağınıbildirmiştir. Bu yazı davacıya 5.5.1989 tarihinde tebliğ edilmiş, buna rağmen verilensüre içinde işe başlamamıştır. Bunun üzerine 10.5.1989 tarihli ve 13.5.1989 tarihindetebliğ olunan yazı ile iş akti feshedilmiştir. Öte yandan Toplu Đş Sözleşmesi'ndeişçilere ücretsiz izin verileceği öngörülmüş, fakat bunun süresi belirtilmeksizinişverenin takdirine bırakılmıştır.


Đşverence 6 aylık süre fazla görülmüştür. Gerçekten işin niteliği de dikkatealındığında davacının 6 aylık ücretsiz izin istemekte direnmesini haklı gösterecek birneden yoktur. Çocuğunun hastalığı için işverenin zaman zaman izin vereceğinibelirtmek suretiyle anlayış gösterdiği de görülmektedir. Đsteğinin kabul edilmemesiüzerine işverenin devamsızlıktan derhal fesih yoluna gitmediği, davacıya iki defabildiride bulunduğu da tespit edilebilmektedir. Davacı buna rağmen işe devamsızlıkgöstermiştir. Bu durumda fe-sihde işverenin haklı olduğunun kabulü gerekir. Böyleolunca da davacı ihbar ve kıdem tazminatı istemeyeceğinden isteklerin reddine kararverilmelidir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA,17.01.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/10223Karar No : 1991/1478Tarihi : 11.02.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 17. md.ÖZÜ : 16 yıllık işçinin son bir ayda 3 işgünü işe devam etmediği gerekçesiyle,devamsızlık sebepleri araştırılmaksızın işine tazminatsız son verilmesihakkaniyete uygun değildir.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakladosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı işyerine 1973 yılında girmiş, 1989 yılına kadar 16 yıl çalışmıştır.Son bir ay içinde 3 işgünü işe devam etmediği için iş akdi feshedilmiştir. Đşyerindevardiya sistemi ile çalışıldığı ve işe gelmediği 27.12.1989 günü vardiyasının geceyeisabet ettiği görülmektedir. Kocasından boşanmış olduğu, küçük yaşta iki çocuğubulunduğu, çocuklarından birinin spastik arızalı olduğu anlaşılmaktadır. Đşegelmemenin hasta olan çocuğu ile meşgul olması ve 27.12.1989 günü içinde vasıtabulamaması sebeplerine dayandığı bunun telefonla işyerine bildirildiği tanıklartarafından ifade edilmektedir. Bütün bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde 16 yıllıkbir işçinin tazminatsız olarak iş akdinin feshinin hakkaniyete uygun olmadığısonucuna varılır. Bu nedenle gerçekleşecek olan ihbar ve kıdem tazminatına kararverilmelidir. Yazılı şekilde isteklerin reddi isabetli görülmemiştir.


SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA,11.02.1991 gününde oyçokluğu ile karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/12308Karar No : 1991/5865Tarihi : 14.03.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 17/11. md.ÖZÜ : Hizmet akdinin haklı nedenle feshedildiğini kanıtlama yükümlülüğüişverenindir.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde taraflar avukatları tarafından temyiz edilmekle dosyaincelendi. Gereği konuşulup düşünüldü.KARAR : Davacı haklı neden olmaksızın işten çıkarıldığını ileri sürerek ihbar vekıdem tazminatı istemiştir. Hizmet akdinin haklı nedenle feshinin ispatı işverene aittir,işveren haklı nedeni ispat edemediği takdirde gerçekleşecek ihbar ve kıdemtazminatına karar vermek gerekir. Davalı kesin mehile rağmen tanık isimlerinibildirmemiş ise de, olayla ilgili Bölge Çalışma Müdürlüğü'ne ait tahkikat evrakını ibrazetmiş ve ayrıca işyeri kayıtları üzerinde bilirkişi aracılığıyla inceleme yapılmasınıistemiş ve bu inceleme sonucuna göre muhasebeci olarak çalışan davacının yaptığıusulsüz işlemlerin ortaya çıkacağını bildirmiştir. Buna göre ibraz edilen Bölge ÇalışmaMüdürlüğü'nün evrakı üzerinde ve gerektiğinde işyeri kayıtları üzerinde incelemeyapılarak bir sonuca varılması gerekirdi. Esasen verilen mehillere riayetedilmemesinin sonuçları da taraflara bildirilmemiştir. Bu durumda kesin mehilerağmen delillerin ibraz edilmediğinden sözedilerek davayı reddine karar verilmesidoğru değildir. Tarafların temyiz itirazları bu bakımdan haklıdır.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle taraflar yararınaBOZULMASINA, 14.03.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/14037Karar No : 1991/7293Tarihi : 08.04.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 17. md.ÖZÜ : Đşçinin işi terk yoluyla iş akdini feshettiğinin ispat yükümlülüğüişverendedir.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı, fazla çalışma ve yıllık ücretli izin parasıylabayram gündeliklerinin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme sabitolmayan davanın reddine karar vermiştir.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmekle dosyaincelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARAR : 1 - Dosyadaki yazılarla toplanan delillerle ve kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyizitirazları yerinde değildir.2 - Davacı, hizmet akdinin haklı neden olmaksızın işveren tarafındanbozulduğunu bildirmiştir. Davalı ise, işi davacının bıraktığını ileri sürmüştür. Hizmetakdinin işçi tarafından işi terk suretiyle feshedilğinin ispatı işverene aittir, işveren busavunmasını usulen ispat edebilmiş değildir. Kaldı ki, davacı tanıkları hizmet akdinindavalı tarafından feshedildiğini davacıdan duyduklarını söylemişlerdir. Bu durumdaihbar ve kıdem tazminatına karar vermek gerekirken yazılı şekilde bu isteklerin reddidoğru değildir.3 - Davacı tanıkları davacının fazla mesai yaptığını söylemişlerdir.Kalorifer yakıldığı aylarda davacının fazla mesai yapması da mümkündür. Buna göredeğerlendirme yapılarak fazla mesai ücretine de karar verilmelidir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,08.04.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/14256Karar No : 1991/7381Tarihi : 09.04.1991ilgili Kanun : 1475 s.K. 17. md.ÖZÜ : Đşçinin, rapor tarihi bitiminden sonra haklı bir neden olmaksızın veişverenden izin almadan 14 gün işine devam etmediği anlaşıldığına göre,işveren hizmet akdini feshetmekte haklıdır.


DAVA : Davacı, ücret alacağı ile kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmekle; dosyaincelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Davacı; iş akdinin işverenin 20.7.1989 tarihli feshine dayanarak,sözleşme bakiyesi ücretleri ile, kıdem tazminatı istemiştir.Mahkeme, gerçekleşip ödenmeyen ücret ile sözleşmedeki 36 aylık ücrettutarını cezai şart olarak hüküm altına almıştır. Belirtmek gerekirki, her ne kadardavacı 20.7.1989 tarihli feshe dayanarak istekte bulunmuş ve gerçekten 20.7.1989tarihli yazıyla davacının 6.7.1989 gününe kadar aldığı rapor sonunda görevinedönmediğinden bahisle 19.7.1989 günü itibariyle Đş Kanununun 17/11. bendin (f)fıkrası uyarınca iş akdi feshedilmiş ise de, davacı 7.7.1989 gününden başlamak üzere7 günlük, 16.7.1989 tarihinden başlamak üzere 10 günlük raporları olduğunubildirmesi üzerine, işverence 25.7.1989 tarihli yazıyla raporlar ibraz edilinceye kadarişe son verme işlemi durdurulmuş ve bu husus davacıya tebliğ edilmiştir. Sonradan buraporlar ibraz edilmiş ve davacı bundan sonra da 26.7.1989 tarihinden geçerli olmaküzere 10 günlük bir rapor daha almıştır. Böylece, peşpeşe alınan raporların süresi5.8.1989 tarihine kadar devam etmiş, rapor bitimini takip eden tatil günleride geçtiktensonra 7.8.1989 tarihinden itibaren de işine gelmemiş ve gelmediği günler için birmazeret de ileri sürmemiş, rapor da ibraz etmemiştir. Devamsızlığı devam etmekteiken, işverenin 21.8.1989 tarihli yazısında görüldüğü üzere, 20.7.1989 günlüduyurunun geçerliliğini koruduğu bildirilmiştir. Şu durumda davacı, 20.7.1989 tarihlifesih işleminin durdurulmasından sonra, işverene devamlı surette dilekçe vermek verapor ibraz etmek suretiyle, 20.7.1989 tarihli feshin kaldırılmış ve hizmet aktinindevam etmekte bulunmuş olması keyfiyeti kendisinin de kabulündedir. Böyle olunca,davacının hizmet aktinin 20.7.1989 tarihinde feshedildiği iddiası yerinde görülemez.Bu durumda, uyuşmazlığın 21.8.1989 fesih sebebi çerçevesinde inceleyip çözmekgerekir. Az önce açıklandığı üzere, rapor bitimi olan 7.8.1989 tarihinden sonra,davacının haklı bir neden olmaksızın ve işverenden izin almaksızın, 21.8.1989 tarihinekadar işine devam etmediği anlaşılmaktadır. Bu bakımdan davalı hizmet akdini fesihtehaklıdır. Bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmadan yazılı şekilde hüküm tesisidoğru değildir.2 - Tahakkuk ettirilip ödenmeyen.....................……….lira ücretin tahsilinekarar verilmesi doğrudur.SONUÇ : Temyiz olunan hükmün birinci bentte gösterilen sebepten BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, 09.04.1991 gününde oybirliğiylekarar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/14468Karar No : 1991/7639Tarihi : 29.04.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 17. md.ÖZÜ : Belirli ve sürekli bir hastalığı olmayıp toplam 105 gün istirahata olunansürede başka bir işyerinde çalışan işçinin bu davranışı, doğruluk ve bağlılığauymayan bir davranış olup, ihbar ve kıdem tazminatına hak kazandırmaz.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmekle dosyaincelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Dosyadaki işverene ait yazı ve belgelerde davacının Ocak 1988 ayındanitibaren akdin feshi tarihi olan 15.9.1988 tarihine kadar sürekli olarak istirahat aldığı veson istirahatli olduğu süre içinde de mesleği ile ilgili olarak başka bir işverene aitişyerinde çalıştığı belirtilmiştir. Gerçekten bu bilgilere göre davacının 1988 yılınınOcak, Nisan Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarınında toplamı olaraktakriben 105 gün istirahatli olduğu görülmektedir. Davacının belirli ve sürekli birhastalığa musab oldu-ğuda ileri sürülmemiştir. Davalı tanıklarının sözlerindendavacının istirahatli olduğu sürede başka bir işyerinde çalıştığı da anlaşılmaktadır.Esasen bu çalışması mahkemenin de zımni kabulündedir. Bütün bu durumlar birliktedeğerlendirildiğinde davacının bu davranışlarının doğruluk ve bağlılığa uymayandavranışlar olduğunun kabulü gerekir.Böyle olunca işveren bildirimsiz ve tazminatsızfesihte haklı olup davacı ihbar ve kıdem tazminatı isteyemez. Bunun için kanunda açıkbir hüküm olması gerekmez. Olayı Đş Kanununun 17. maddesi hükümlerine göreinceleyip değerlendirmek icabeder. Hernekadar benzer bir olayda ihbar ve kıdemtazminatının kabulüne ilişkin olarak verilmiş bir karar onanmış ise de her olay kendiözel koşulları içinde değerlendirileceğinden bu dava için emsal gösterilemez.O halde davanın reddine karar verilmesi gerekir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 29.04.1991 günündeoybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULUEsas No : 1991/9-223Karar No : 1991/315Tarihi : 29.05.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 17. md.ÖZÜ : Đşyerinde bağlılık ve doğruluğa uymayan davranışlarda bulunulması,hizmet akdinin işverence bildirimsiz ve tazminatsız feshi sonucunu doğurur.DAVA : Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda;Đstanbul 2. iş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 19.4.<strong>1990</strong> gün ve 1989/45- <strong>1990</strong>/522 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine,Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 28.9.<strong>1990</strong> gün ve 6179-9726 sayılı ilamı: (... Davacınınraporlu olduğu günlerde başka bir işverenin işyerinde çalıştığı anlaşılmaktadır. Budurum 1475 sayılı i.K.17/11. bendinin (d) fıkrasında yazılı doğruluk ve bağlılığauymayan davranışı teşkil eder. Böyle olunca işverenin iş akdini feshinde haklıolduğunun kabulü gerekir. Bunun sonucu olarak davacı ihbar ve kıdem tazminatınahak kazanamaz. Yazılı şekilde bu isteklerin hüküm altına alınmış olması yasayaaykırıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılanyargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyizedildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara,bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle, işverenin işsözleşmesini bildirimsiz fesih hakkını düzenleyen Đş Kanunu'nun 17. maddesinin ll-dfıkrasında "işçinin, işverenin, güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işvereninmeslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlardabulunması" halinde belirtilmiştir. Hemen açıklamak gerekir ki işçi doğruluk ve bağlılık(sadakat) kurallarına uymakla yükümlüdür. Doğruluk ve bağlılık kurallarına uymayanhaller yalnızca fıkrada gösterilenlerden ibaret değildir. Zira bu husus fıkra metnindeyer alan "gibi" sözcüğünden de kesinlikle anlaşılmaktadır. Nelerin doğruluk ve bağlılıksayılamayacağını, önceden tayinindeki güçlüğün, kanun koyucuya böyle bir yolizlemeye sürüklediği açıktır. Hakim, hangi davranışların doğruluk ve bağlılığa aykırısayılmak gerekeceği konusunda, belli ve kesin sınırlı bir ölçüden hareket etmemek, işhayatının gereklerini, çevrenin geleneklerini gözönüne alarak her davranışın özelliğinegöre bir sonuca varmak durumundadır.Somut olayda, davacının, raporlu olduğu günlerde başka bir işvereninişyerinde fiilen çalışarak asıl mesleği kaportacılığı sürdürdüğü, kesinolarak saptanmış durumdadır, işçinin genel olarak dürüstlüğe uymayan bu


davranışının, bağlılık (sadakat) ve doğruluk kurallarıyla bağdaştırılması mümkündeğildir. O itibarla işverenin iş akdinin feshinde haklı olduğunun kabulü gerekeceğinivurgulayarak davacının ihbar ve kıdem tazminatına hak kazanamayacağına işareteden ve Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmakgerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnmekararı bozulmalıdır.SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Dairebozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA,29.05.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. ĐSTANBUL 2. ĐŞ MAHKEMESĐEsas No : <strong>1990</strong>/763Karar No : 1991/339Tarihi : 16.07.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 17. md., 2822 s.K. 45. md.ÖZÜ : Đşverence sözlü ve yazılı uyarıda bulunulmasına rağmen, hastaolmaksızın teşvik ve tahrik sonucu topluca viziteye çıkılması ve işin bırakılmasıeylemleri, iş akdinin bildirimsiz ve tazminatsız feshi sonucunu doğurur.DAVA : Davacı, vekili, dava dilekçesiyle müvekkilinin davalıya ait işyerinde çalışmaktaiken iş akdinin 31.8.<strong>1990</strong> günü dosyaya uygun haklı bir gerekçe olmaksızınfeshedildiğini ve tazminatlarının ödenmediğini, müvekkili davacının 31.8.<strong>1990</strong> günüviziteye çıktığı, muayene sonucunda işbaşı verilmesi nedeniyle aynı gün işyerinedöndüğünü ancak, davalı işverenin müvekkilini tazminatsız olarak işten çıkardığınıbelirterek işbaşı yaptırmadığını, müvekkilinin tazminatsız olarak işten çıkarılmasınınyasaya uygun olmayıp, hakettiği tazminatlarının ödenmesi gerektiğini, bu nedenlerlekıdem tazminatı ile ihbar tazminatı olmak üzere toplam………TL.nin faiz, masraf veücreti vekaletle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, 27.11.<strong>1990</strong> tarihli cevabî dilekçesinde belirtilen nedenlerledavanın reddini istemiştir.KARAR : Celbedilen belgeler, cevabi yazılar, dinlenen tanık beyanları, tarafların iddiave savunmaları ile dosyanın incelenmesinden; davacıların 31.8.<strong>1990</strong> tarihinde işbaşıyapmayarak, hiçbiri hasta olmadığı halde topluca viziteye çıktıkları, toplu vizite eylemibaşlarken işverenin gerekli sözlü ve yazılı uyarılarda bulunduğu ve ilgili mercilerebaşvurduğu, çalışma olmadığını, işin tamamen durduğunu (elektrik, hammaddeolmasına rağmen) noter kanalı ile tespit ettirildiği, tanıkların da hasta olmadıklarıhalde teşvik ve tahrik


neticesi toplu halde viziteye çıktıkları, işi bıraktıklarına ilişkin beyanları karşısında,davalı işverenin 2822 sayılı Yasa'nın 45. maddesine ve 1475 sayılı Yasa'nın 17/11maddesinin (d) ve (g) fıkralarına göre hizmet akidlerinin itibarsız ve tazminatsız olarakfeshinde haklı olduğu kanaat ve neticesine varılmıştır. Tüm dosya münderecatıkarşısında, davalı vekilinin savunmasında haklı olduğunun kabulü ile sabit görülmeyendavacı isteminin reddine karar verilmesi icabetmiştir.SONUÇ : Yukarıda açıklandığı üzere davanın REDDĐNE, red sebebiyle davacıtarafından yapılan yargılama giderinin uhdesinde bırakılmasına,Red sebebiyle tarifeye ve takdire müsteniden ve tarifenin 4/2. maddesinegöre yarı vekalet ücreti……..TL.nin davacı tarafından davalıya ödenmesine,Peşin alınan red harcının mahsubu ile geri kalanın istek halinde vehüküm kesinleştiğinde yatırana iade olunmasına,Yargıtay yolu açık olmak üzere 16.07.1991 tarihinde verilen karar tarafvekillerinin yüzlerine karşı açıkça okunup anlatıldı.Not: Bu karar Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 12.11.1991 tarih ve 1991/12613 Esas,1991/14228 Karar Sayılı Đlamı ile onanmıştır.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/6724Karar No : 1991/11946Tarihi : 11.09.1991ilgili Kanun : 1475 s.K. 17/11. md.ÖZÜ : "işçinin yaptığı zarar 15 günlük ücretini aştığı takdirde işveren işçininhizmet akdini derhal feshedebilir. Đşçi bu zararı derhal öder veya ödemeyitaahhüt eder ve sendika buna kefil olursa işveren fesih hakkını kullanamaz"şeklinde TĐS hükmü mevcut olduğundan, yapılacak inceleme sonucuna göre birkarar verilmesi gerekir.DAVA : Davacı, ihbar, kıdem tazminatı, yıllık ücretli izin parası, yakacak parası veyevmiye alacağınının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmekle dosyaincelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1.9.1988 - 1.9.<strong>1990</strong> tarihleri arasını kapsayan toplu iş sözleşmesinin64. maddesinin son paragrafında aynen "komite, zarar miktarını vebunda kusur derecesine göre ne miktarının işçi tarafından tazmini gerek-


tiğini bir zabıt varakası ile tesbit eder. Yaptığı zarar 15 günlük ücretini aştığı bu şekilde tesbitedilen işçinin hizmet aktini işveren derhal feshedebilir, işçi bu zararı derhal öder veya ödemeyitaahhüt eder ve sendika buna kefil olursa işveren fesih hakkını kullanamaz, (işçinin ağır ihmalve bağışlanmaz kusurlu halleri hariçtir)" denilmektedir. O halde davalının zarara uğratılankumaşlardan yararlanabileceği kısmın tenzili ile gerçek zararının ve bu zarardan davacıyaisabet eden miktarın tesbiti, yukarıda anılan toplu iş sözleşmesinin 64. maddesi hükmü dedikkate alınmak suretiyle yapılacak inceleme sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Buhususlarda gerekli ve yeterli araştırma ve inceleme yapılmadan ihbar ve kıdem tazminatıisteklerinin reddine karar verilmiş olması doğru değildir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan gerekçeyle BOZULMASINA, 11.09.1991gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/12099Karar No : 1991/9594Tarihi : 12.09.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 17. md.ÖZÜ : Raporlu olarak geçen sürenin, Đş Kanununun 17/1-b maddesinin 2. paragrafındaöngörülen kısmının da, kıdem tazminatı hesabında nazara alınması gerekir.DAVA : Davacı, kıdem tazminatı ile ücret alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla; dosyaincelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektiricisebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerindedeğildir.2 - Davacının 11.7.1988-1.12.1988 tarihleri arasında raporlu olarak geçensürenin iş Kanununun 17. maddesinin 1. bendinin (b) fıkrasının 2. paragrafında öngörülenkısmının da kıdem tazminatı hesabında nazara alınması gerekir.3 - Đş müfettişi raporunda, TĐS. hükmüne göre beher hizmet yılı için 40 günüzerinden ve yevmiye 9019 TL."den kıdem tazminatı hesap edilmesi gerektiği belirtilmiş, davacıda hükme esas alınan bilirkişi raporuna bu yönlerden itiraz etmiştir. Şu halde fesih tarihindeyürürlükte bulunan TĐS. getirtilerek bu hususlarda inceleme yapılıp sonucuna göre kararverilmelidir.


SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 12.09.1991 günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/7479Karar No : 1991/12500Tarihi : 26.09.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 17. md.ÖZÜ : Đşçinin hizmet akdi, işyeri ile ilgili olmayan bir suçtan tutuklanmasınedeniyle feshedildiğinde, kıdem tazminatı ödenmesi gerekir.DAVA : Davacı, kıdem tazminatı ile hizmet ikramiyesinin ödetilmesine kararverilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, ilâmda yazılı şekilde karar vermiştir.Hüküm, süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmekle; dosyaincelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacının hizmet akdi, işyeri ile ilgili olmayan bir suçtan tutuklanmasıüzerine feshedilmiştir. Bu hal, Yargıtay içtihatlarına göre 1475 sayılı Đş Kanununun17/ll'deki tazminatsız fesih nedenlerinden sayılmamaktadır. Bundan başka tutukluluknedeniyle devamsızlık da aynı maddenin III. bent hükmüne göre zorlayıcısebeblerden kabul edilmektedir. Bu durumda kıdem tazminatına karar vermek gerekir.Aksine düşünce ile yazılı şekilde kıdem tazminatı isteğinin reddine karar verilmişolması doğru değildir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA, peşinalınan temyiz harcının istek halinde iadesine, 26.09.1991 gününde oybirliğiyle kararverildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/7907Karar No : 1991/12890Tarihi : 07.10.1991ilgili Kanun : 1475 s.K. 17. md.ÖZÜ : Đşçinin ceza davasında delil yetersizliğinden beraat etmesi, hizmetakdinin haksız feshedildiği yönünde yeterli delil değildir.


DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, gecikme zammı ve yıllık ücretli izin parasıyla maddizararın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmekle dosyaincelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılarla toplanan delillere ve kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyizitirazları yerinde değildir.2 - Davacının ceza mahkemesinde delil yetersizliğinden beraat etmişolması hizmet akdinin haksız olarak fesih edildiği yönünde yeterli bir delil olarak kabuledilemez. Đşçinin hizmet akdinin tazminatsız olarak feshi için 1475 sayılı ĐşKanunu'nun 17. maddesinin 2. bendine göre ahlak ve iyi-niyet kurallarına uymayanhallerde bulunması yeterlidir. O halde, Đş Kanunu'nun anılan hükmü çerçevesindegerekli inceleme ve değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesigerekir. Sırf delil yetersizliğine dayalı ceza mahkemesinin beraat kararına dayanılarakkıdem tazminatına karar verilmiş olması doğru değildir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten dolayı BO-ZULMASINA, 07.10.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/16257Karar No : 1992/3937Tarihi : 09.04.1992ilgili Kanun : 1475 s.K. 17. md.ÖZÜ : Đşin güvenliğini tehlikeye düşüren işçinin hizmet akdi Disiplin Kurulukararı ile feshedildiğinden, ihbar ve kıdem tazminatına hak kazanamaz.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı ile yıllık ücretli izin parasının ödetilmesinekarar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakladosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı, çalıştığı oto koltuk imali işyerinde, diğer bir işçinin elinisolventle temizlemekte iken, sigarasını yakmak üzere çakmağını çaktığı sı-


ada yanıcı maddenin alev alması sonucu arkadaşının kolunun yaralanmasınasebebiyet verdiği ve işin güvenliğini tehlikeye düşürdüğü anlaşılmaktadır. DisiplinKurulu'nca da bu eyleminden dolayı oybirliği ile işten çıkarılmasına karar verildiğigörülmektedir. Bu durum 1475 sayılı iş Kanunu'nun 17/11-h fıkrasındaki fesih sebebinioluşturur ve buna göre işveren hizmet akdini fesihte haklı olur. Böyle olunca davacıihbar ve kıdem tazminatına hak kazanamayacağından davanın reddine karar vermekgerekir. Olayın ceryan tarzına ve mevcut duruma ters düşen isabetsiz bilirkişimütalaasına dayanılarak aksine hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA,09.04.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas IMo : 1991/17320Karar No : 1992/4704Tarihi : 27.04.1992ilgili Kanun : 1475 s.K. 17. md.ÖZÜ : Davacının görevi sırasında uyuduğu sabit olmuştur. Đşçinin bu davranışısadakat borcuna aykırı olup, işverene iş akdini tazminatsız fesih hakkını verirDAVA : Davacı, kötüniyet ve kıdem tazminatı, hafta ve genel tatil gündelikleri, ücret veikramiye alacağı ile fazla çalışma parasının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla;dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyizitirazları yerinde değildir.3 - Davacı, davalıya ait işyerinde gece bekçisidir. Đş akdi, görevi sırasındauyuduğu için feshedilmiştir. Gerçekten, dosya içeriğine ve toplanan delillere göredavacının görevi sırasında uyuduğu sabit olmuştur. Đşçinin bu davranışı sadakatborcuna aykırı olup, işverene 1475 sayılı iş Kanununun 17/ll-d maddesi uyarınca işakdini tazminatsız fesih hakkı verir. Bu durumda davacı ihbar ve kıdem tazminatıisteyemez. O halde, ihbar ve kıdem tazminatına ilişkin isteklerin reddine karar vermekgerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.


SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA, peşinalınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 27.04.1992 gününde oybirliğiylekarar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/2577Karar No : 1992/4734Tarihi : 28.04.1992Đlgili Kanun : 1475 s.K. 17. md.ÖZÜ : Đmalâtı kontrolle görevli işçinin sorumluluğu, imâl olunan hatalı emtianınkendisine geldiği andan sonraki kontrol döneminde başlar. Zararın tespiti bunagöre yapılmalıdır.DAVA : Taraflar arasında ihbar ve kıdem tazminatının ödetilmesi davasının yapılanyargılaması sonunda; ilâmda yazılı nedenlerle reddine ilişkin hükmün süresi içindeduruşmalı olarak temyizen incelenmesi davacı avukatınca istenilmesi üzerine dosyaincelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 28.4.1992 salıgünü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmiştir. Duruşma günü davacı adınaAvukat………. ile karşı taraf adına Avukat………..geldiler. Duruşmaya başlanarakhazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya sonverilerek dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacının hizmet akdi imalâttan kendisine gelen malların kalite kontrolünüyapmaması ve bundan doğan zararın 15 günlük ücretini aşması nedeniylefeshedilmiştir. Ancak, malların boyadan itibaren triko makina-sında parçalar halindeimâl edilip kendisine gelinceye kadar geçen safhada hatalı oldukları anlaşılmaktadır.Bu durumda kontrole intikal edinceye kadar hatalı imâlattan dolayı meydana gelenzarar kısmından davacının sorumlu tutulmaması gerekir. Davacı ancak ondan sonramalları kontrol etmemesi nedeniyle hasıl olacak zarar kısmından sorumlu olabilir ve 15günlük ücretiyle karşılanamayacak zararın buna göre tesbiti icap eder.O halde, yapılacak iş, imâl edilen mallar kendisine geldikten sonra kontroledilmemesi neticesi hasıl olan zarar miktarı tekstil konusunda uzman bilirkişiaracılığıyla tesbit edilmek ve bu şekilde oluşan, zarar, davacının TĐS'de öngörüldüğügibi 15 günlük ücretinin altında ise, gerçekleşecek olan ihbar ve kıdem tazminatınakarar vermek, 15 günlük ücretinin üstünde olduğu anlaşılırsa bu istekleri reddetmektenibarettir. Bu yönden bir inceleme yapılmadan hüküm tesisi isabetsiz olup, bozmayıgerektirmiştir.


SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA, davacı yararına takdir edilen................. lira duruşma avukatlık parasının karşıtarafa yükletilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine28.04.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/17563Karar No : 1992/4932Tarihi : 01.05.1992ilgili Kanun : 1475 s.K. 17. md.ÖZÜ : Firar nedeniyle davamsızlık, zorunlu sebeple devamsızlık sayılamaz.DAVA : Davacı, kıdem tazminatı farkının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde duruşmalı olarak davalı avukatı tarafından temyizedilmiş ise de, duruşma davetiyesinin taraflara tebliği için yapıştırılacak posta puluolmadığından, duruşma isteğinin reddine ve incelemenin evrak üzerinde yapılmasınakarar verildikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacının hizmet akdi işyeri ile ilgili olmayan bir suçtan dolayı firarda ikenişe devamsızlıktan feshedilmiştir. Firar nedeniyle işe devamsızlık zorunlu sebeple birdevamsızlık sayılamaz. Böyle olunca firardan önceki hizmet süresi kıdem tazminatıhesabında nazara alınamaz. Davacının firarda iken yakalanıp tutuklanması fesihtensonra olduğundan bu sonucu değiştirmez. O halde, ihtilaflı süre ile ilgili fark kıdemtazminatı isteğinin reddi gerekirken, yazılı şekilde kabulü isabetsiz olup bozmayıgerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,01.05.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/96Karar No : 1992/5041Tarihi : 06.05.1992Đlgili Kanun : 1475 s.K. 17. md.ÖZÜ : Đşverenin tutanak, tanık ve işyeri kayıtlarıyla kanıtladığı izinsiz ve özürsüzdevamsızlık, sadece işçi tanıklarının beyanlarına dayanılarak yok sayılamaz.


DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla;dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacının hizmet akdi, raporunun bitiminden itibaren 1.11.<strong>1990</strong> tarihindenbaşlayarak 5.11.<strong>1990</strong> tarihine kadar izinsiz ve mazeretsiz işe gelmemesi nedeniyleişveren tarafından Đş Kanunu'nun 17/ll-f maddesi uyarınca feshedilmiştir. Davacınınsöz konusu tarihler arasında işe gelmediği, düzenlenen tutanak, işyerinde tutulanpuantaj kayıtları ve bu belgeleri doğrulayan davalı tanığının beyanı ile sabit olmuştur.Mahkemece bu belge ve deliller gözetilmeden sadece davacı tanıklarının beyanlarınadayanılarak davanın kabulüne karar verilmiş olması isabetsiz olup, bozmayıgerektirmiştir. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, davanın reddine kararvermekten ibarettir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA,06.05.1992 gününde, oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/4182Karar No : 1992/12212Tarihi : 05.11.1992Đlgili Kanun : 1475 s.K. 17. md.ÖZÜ : Đşçi, zincirleme sözleşmelerle aralıksız çalıştırılmış olduğuna göre aradakiilişkinin süresi belirsiz hizmet akdi olduğunun kabulü gerekir. Hizmet akdiişveren tarafından feshedildiğinden ihbar tazminatına karar verilmelidir.DAVA : Davacı, kıdem, kötüniyet ve sendikal tazminat ile fazla çalışma parası ve tatilgündeliklerinin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakladosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeblere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyizitirazları yerinde değildir.2 - Davacı, zincirleme sözleşmelerle aralıksız çalıştırılmış olduğunagöre, aradaki ilişkinin, süresi belirsiz hizmet akdi olduğunun kabulü gerekir.Birbirini takibeden sözleşmelere belirli tarihler konulmuş olması görü-


nüştedir. Hizmet akdinin işveren tarafından feshedildiği ve mahkemece de böyle kabuledildiğine göre ihbar tazminatına karar vermek gerekir. Ancak, mahkemece belirlisüreli olduğu ifade edilen sözleşme, davacının sendikaya üye olduğu tarihten dört aysonra imzalandığına göre fesihte işverenin kötü niyetli olduğundan, yada hizmet akdinisendikaya üye olması nedeni ile feshettiğinden söz edilemez. Mahkemenin sendikaltazminat isteğini reddetmiş olması bu bakımdan doğrudur. Kötüniyet tazminatınınreddedilmiş olması da aynı gerekçe ile yerindedir. O halde, karar sadece ihbartazminatına karar verilmek üzere bozulmalıdır. Kötüniyet tazminatı içinde ihbartazminatı da vardır.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA, peşinalınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 05.11.1992 gününde oybirliğiylekarar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/4407Karar No : 1992/12561Tarihi : 17.11.1992ilgili Kanun : 1475 s.K. 17. md.ÖZÜ : Hizmet akdinin Đş Kanununun 17/11 maddesine girmeyen sebeplerdenfeshedilmesi halinde ihbar ve kıdem tazminatı ödenir.DAVA : Davacı, ihbar, kıdem tazminatı, izin ücreti ve ikramiye ile ücret alacağınınödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakladosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeblere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyizitirazları yerinde görülmemiştir.2 - Dosya içeriği bilgi ve belgelerden davacının, 1985 yılından itibaren işegeç gelme, erken çıkma, ustasına küfür etme gibi davranışlarda bulunduğu buhareketlerinden dolayı işverence ve disiplin kurulunca disiplin cezalarına çarptırıldığı,işten çıkarmanın da benzer olaylara dayandırıldığı anlaşılmaktadır. Bu olaylar niteliğiitibariyle 1475 sayılı iş Kanununun 17. maddesinin II nci bend hükümlerine girenihbarsız ve tazminatsız fesih sebebini oluşturmaz isede, fesih için meşru ve makulsebepler olarak kabulü gerekir. Böyle olunca ihbar ve kıdem tazminatına karar verilmesidoğrudur. Ancak, kötüniyet tazminatına karar verilmesi isabetsizdir. Zira feshin sendi-


kaya üye olup olmama nedenlerine değil, davacının yukarıda sözü edilen davranışlarısebebine dayandığı görülmektedir. O halde, ihbar tazminatının iki katı tutarındakikötüniyet tazminatının reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde bu isteğinkabulü isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 17.11.1992 günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/6524Karar No : 1993/1087Tarihi : 02.02.1993ilgili Kanun : 1475 s.K. 17. md.ÖZÜ : Đşverenin sağlık nedeniyle ihbarsız fesih hakkı, 17/l-a maddesindeöngörülen sürenin sonunda doğar.DAVA : Davacı, kıdem ve kötüniyet tazminatının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakladosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Dava, üç katı ihbar ve kıdem tazminatı isteğine ilişkindir. Davacı davalıya aitişyerinde çalışmakta iken hastalığı nedeniyle 19.11.<strong>1990</strong> tarihinden itibaren işe devametmemiş ve iş akdi işverence 29.01.1991 tarihinde feshedilmiştir. Gerçekten Adli TıpKurumu Ankara Şube Müdürlüğü'nün dosyada mevcut 18.02.1991 gün ve A/2059sayılı raporunda davacının 22.11.<strong>1990</strong> tarihinde taraf ehliyetine haiz olmadığı vehalen psikolojik reaksiyon içerisinde bulunduğu saptanmıştır. Nitekim daha sonrakendisine vasi tayin edilmiştir. Böylece davacının sözkonusu hastalığı nedeniyle işinegidemediği anlaşılmaktadır. Bu durumda işveren 1475 sayılı iş Kanunu'nun 17/1.bendinin son fıkrası uyarınca işçinin işyerindeki çalışma süresine göre, aynı Kanun'un13. maddesindeki bildirim önellerini 6 hafta aştıktan sonra iş akdini feshedebilir.Olayda davacının işyerindeki çalışma süresine göre, bildirim öneline 6 haftaeklendikten sonra bulunacak süre geçtikten sonra iş akdi feshedilmiş ise, sadecekıdem tazminatına, aksi halde hem ihbar hem de kıdem tazminatına karar verilmelidir.Her ne kadar davacı kötüniyet tazminatı istemişse de, olayda kötüniyetgerçekleşmediğinden, bu isteğin reddi doğrudur.


SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA,02.02.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/557Karar No : 1993/7457Tarihi : 04.05.1993ilgili Kanun : 1475 s.K. 17. md.ÖZÜ : Đşverene, hizmet akdini bildirimsiz ve tazminatsız fesih hakkı tanıyanolaydan sonra, bu hakkın altı işgünü veya her halükarda bir yıl içindekullanılması gerekir.DAVA : Taraflar arasındaki ihbar ve kıdem tazminatının ödetilmesi davasının ilâmdayazılı nedenlerle reddine ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizenincelenmesi davacı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmayatabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 4.5.1993/Salı günü tayin edilerek taraflaraçağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı adına Avukat………..geldi.Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonraduruşmaya son verilerek dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR :Dava, ihbar ve kıdem tazminatı isteğine ilişkindir.Davalı, davacının iş akdinin hırsızlıktan hüküm giymesi nedeni ile22.10.1991 tarihinde haklı olarak feshedildiğini savunmuş ve davanın reddine kararverilmesini istemiştir.Mahkemece, dava reddedilmiştir. 1475 sayılı iş Kanunu'nun 18'incimaddesine göre, iş aktinin işveren tarafından 17/ll'inci maddede öngörülen nedenlerlefesih yetkisi, işçinin bu çeşit davranışlarda bulunduğunu işverenin öğrendiği gündenbaşlayarak 6 işgünü geçtikten ve her halde fiilin vukuundan itibaren bir sene sonrakullanılamaz. Dava dosyasındaki ceza mahkemesi kararının gerekçesinden davacıişçinin iş akdinin feshine dayanak yapılan hırsızlık olayının <strong>1990</strong> yılı Nisan-Mayısaylarında gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Bu sebebe dayanılarak fesih ise, 22.10.1991tarihinde ve bir yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra yapılmıştır. Mahkemece, suçtarihi itibariyle yanlışlık yapılarak davanın esastan incelenip reddine karar verilmişolması isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA,04.05.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/13032Karar No : 1993/7883Tarihi : 06.05.1993Đlgili Kanun : 1475 s.K. 17. md.ÖZÜ : Đşçinin, işverenin güvenini kötüye kullanmak gibi doğruluk ve bağlılığauymayan davranışlarda bulunması halinde, iş akdi derhal ve tazminatsız olarakfeshedilebilir.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatıyla manevi tazminatın ödetilmesine kararverilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla;dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davacının temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2 - Davalının temyizine gelince:1475 sayılı Đş Kanununun 17/ll-d maddesine göre; işçinin, işvereningüvenini kötüye kullanmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlardabulunması halinde iş akdi derhal ve tazminatsız olarak fesih edilebilir.Davacı, davalı şirkette garson olarak çalışmakta iken yabancı bir havayollarına ait uçak yolcularına biniş kartlarının ucundan kopartılan parçalar karşılığımeşrubat ve sandeviç servisi yaptığı, ancak gerçekte verilenden ve yolcu sayısındanfazla kesilen parçalar sebebiyle yabancı şirkete yüksek fatura çıkarıldığı ve şirketin bufaturanın kendi yolcu sayılarından fazla miktarları içerdiğini şikayet yoluyla davalıişverene bildirdiği ve yapılan inceleme sonucu bu yanlışlığın davacı ve arkadaşlarınınkoparılan kart parçalarını ikiye bölmek suretiyle çoğaltmalarından kaynaklandığınınanlaşıldığı ve düzeltilmesi yoluna gidildiği toplanan delillerden ve özellikle davacınınifadesinden anlaşılmaktadır. Bu davranış işverenin işçiye karşı olan güvenininsarsılmasına ve iş ilişkisinin sürdürülmesine engel teşkil eden doğruluk ve bağlılığauymayan bir davranış olarak işverene; iş akdini, iş Kanununun 17/ll-d maddesiuyarınca derhal fesih yetkisi verir. Burada önemli olan güvenin sarsılması olup, işçininbir mefaat sağlamamış olması hukuki sonucu değiştirmez. Kaldıki, gerçeğe aykırıfatura kesilmesine ve bunun müşterinin şikayeti üzerine düzeltilmesine neden olanböyle davranış işverenin ticarî itibarını da zedeler.Yukarıda açıklanan nedenlerle davanın reddine karar vermek gerekirkenyazılı, şekilde kabulü isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.


SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA, peşinalınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 06.05.1993 gününde oybirliğiylekarar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/12110Karar No : 1993/7920Tarihi : 07.05.1993Đlgili Kanun : 1475 s.K. 17. md.ÖZÜ : Doğruluk ve bağlılığa uymayan ve işverenin güvenini sarsan bir davranışişverene, iş akdini derhal ve tazminatsız fesih yetkisi verir.DAVA : Davacı, kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla;dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Dosya içeriğine, toplanan delillere ve özellikle mahkemece hükmüne uyulanbozma kararı gereğince dinlenen tanıkların birbirini doğrulayan ifadelerine göre;davacının, işverenden mozaik ustasına vermek üzere aldığı paranın bir kısımınıödediği halde, bir kısmını kendi zimmetinde bıraktığı anlaşılmaktadır. Bu davranış,doğruluk ve bağlılığa uymayan ve işverenin güvenini sarsan bir davranış niteliğindeolup, işverene, iş akdini, Đş Kanununun 17/ll-d maddesi uyarınca derhal ve tazminatsızfesih yetkisi verir. Bu nedenle davanın reddine karar vermek gerekirken, gerekçesidahi açık-lanmaksızın davanın kabulüne karar verilmiş olması isabetsiz olup bozmayıgerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA, peşinalınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 07.05.1993 gününde oybirliğiylekarar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/13356Karar No : 1993/7960Tarihi : 10.05.1993ilgili Kanun : 1475 s.K. 17. md.ÖZÜ : Deneyimli bir işçinin ürettiği malda dikkatsizlik sebebiyle yol açtığı zarar,malın iadesine sebep olmuşsa, işveren bu nedenle ih-barsız tazminatsız feshegidebilir.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla,dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı, hizmet aktinin davalı işverence haksız ve tazminatsız olarakfeshedildiğini bildirerek ihbar ve kıdem tazminatı isteklerinde bulunmuştur.Davalı işveren davacının kumaş boyama işi ile görevli işçi olduğunu,kimyevi maddeleri belirlenen oranda sulandırarak vermesi gerektiği halde, böyleyapmayıp mamullerin üzerine doğrudan doğruya tuz ruhu asidini dökmek suretiyle201 kg. tutarındaki kumaşın yanması ve zayiine sebe-biylet verdiğini ileri sürerekdavanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemece istek gibi karar verilmiş ise de, dosyadaki belge ve bilgileregöre, davanın 1986 yılında işe girdiği ve hizmet aktinin sona erdiği 1991 yılına kadarçalıştığı, bu nedenle deneyimli bir işçi olduğu, imal edilen malların müşteriyegönderildiğinde üzerinde lekeler olması nedeniyle iade edildiğinin davacı şahitleritarafından da ifade edildiği, davalı şahitlerinin de davacının çalışırken elindeki tuzruhunu dikkatsizliği nedeniyle kumaşın üzerine belirli oranlarda dökmediği içinkumaşın sararmasına sebebiyet verdiğini, böylece 4,5 kg. kumaş topunda hatalarbulunması sonucu kumaşların müşteri tarafından iade edildiğini açık ve seçik birbiçimde belirtmişlerdir. Bu mevcut deliller karşısında, işçinin bu davranışının 1475sayılı Đş Kanunu'nun 17'nci maddesinin ll-h bendindeki haklı fesih uhdesini oluşturduğununkabulü gerekir.Bu durumda; davanın reddine karar verilmesi gerekirken,gerekçe dahi gösterilmeden kabulü isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA,10.05.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/9829Karar No : 1993/11434Tarihi : 01.07.1993Đlgili Kanun : 1475 s.K. 17. md.ÖZÜ : Haklı fesih sebeplerinin varlığı halinde, TĐS'deki feshe sadecedisiplin kurulunca karar verileceğine dair hükme uyulmadan akdin doğrudanişverence feshedilmesi, feshi haksız kılmaz.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosyaincelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARAR : Davacı, iş akdinin işverence devamsızlık nedeniyle feshedildiğinioysa bu süre için Müdür Yardımcısından izin aldığını, diğer taraftan iş akdinin sadecedisiplin kurulu kararıyla feshedilebileceği kuralına uyulmadığını ileri sürerek ihbar vekıdem tazminatı istemiş, mahkemece istek gibi karar verilmiştir.Dosyadaki bilgi ve belgelerden davacının 10.10.1991 ve 11.10.1991 günleriizinsiz ve mazeretsiz olarak işyerine gelmediği açıkça anlaşılmakta olup, bu hususmahkemenin de kabulündedir.1475 sayılı Đş Kanununun 17/ll-f maddesine göre, izin almaksızın veya haklı birsebebe dayanmaksızın ardı ardına iki gün işe devamsızlık halinde işverenin bildirimsizfesih hakkı doğar. Bu gibi haklı fesih sebeplerinin varlığı halinde, TĐS'deki feshesadece disiplin kurulunca karar verileceğine dair hükme uyulmadan akdin doğrudanişverence feshedilmesi feshi haksız kılmaz. Zira fesih kararı ister işveren, istersedisiplin kurulu tarafından verilmiş olsun, her iki halde de yargı denetimi olanağıbulunmaktadır.Böyle olunca, disiplin kuruluna gidilmemesi şekli noksanlık olarak mütalâaedilebilir ve neticede yine yargının denetimi söz konusu olacağından, sırf bu şeklinoksanlık nedeniyle hukuki sonuç değişmez.Diğer taraftan, disiplin kurulunun haklı bir fesih sebebini görmezden gelmesi sözkonusu olamayacağına, eğer böyle bir durum zuhur ederse yargı kararı ile gerçeğinbulunacağı tabii olduğuna göre sırf bu şekli duruma uyulmasına yönelik olarak işverenederhal fesih hakkı veren ve açıkça belli olan bir durum karşısında yasa ile verilmiş buhakkını kullanmaktan alıkoyan TĐS. düzenlemelerini haklı görmek de mümkün değildir.


Bu itibarla, işveren disiplin kurulu kararı olmadan iş akdini feshetmişolsa bile, mahkemesinin meseleyi inceleyip, feshin haklı sebebe dayanıpdayanmadığını saptaması ve sonucuna göre hüküm kurması gerekir.Dosyadaki tüm delillerden davacının izinsiz ve mazeretsiz olarakardı ardına iki gün işyerine gelmediği anlaşıldığından, iş akdinin feshi haklısebebe dayandığından ihbar ve kıdem tazminatına hak kazanamaz. Bu durumdadavanın reddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisihatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 01.07.1993gününde oyçokluğuyla karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/4330Karar No : 1993/15029Tarihi : 22.10.1993Đlgili Kanun : 1475 s.K. 17. ve 18. md.ÖZÜ : Ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan hallere dayanarak, işverenetanınan akdi fesih yetkisi, işverenin bu durumu öğrendiği gündenbaşlayarak altı işgünü geçtikten ve herhalde fiilin vukuundan itibaren birsene sonra kullanılamaz. Süreler hak düşürücü sürelerden olup, hakimtarafından kendiliğinden dikkate alınması gerekir.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatıyle yıllık ücretli izin parasınınödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacının, hizmet akdi, 19.8.<strong>1990</strong> tarihinde viziteye çıkmadan veusulsüz olarak 2 günlük rapor almak suretiyle işvereni aldattığı, bu davranışındoğruluk ve bağlılık kurallarına uymadığı gerekçesi ile iş Kanununun 17/ll-dmaddesi uyarınca 26.2.1992 tarihinde feshedilmiştir.1475 sayılı Đş Kanununun 18. maddesi uyarınca, aynı Kanunun 17.maddesinde gösterilen ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan hallere dayanarak,işverene tanınan akdi fesih yetkisi, işverenin bu durumu öğrendiği gündenbaşlayarak 6 işgünü geçtikten ve herhalde fiilin vukuundan itibaren bir senesonra kullanılamaz. Bu hükümde sözü edilen süreler hak düşürücü


sürelerden olup, hakim tarafından kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Azyukarıda da belirtildiği üzere, somut olayda fesih sebebi 19.8.<strong>1990</strong> tarihindealınan iki günlük usulsüz rapora dayandırılmıştır. Fesih işlemi ise bir yıllık hakdüşürücü süre geçtikten sonra 26.2.1992 tarihinde gerçekleştirilmiştir. Bunedenle gerçekleşecek ihbar ve kıdem tazminatına hükmedilmesi gerekirken,anılan yön gözden kaçırılarak bu isteklerin reddi, usul ve yasaya aykırı olup,bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 22.10.1993 günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/13907Karar No : 1994/2098Tarihi : 10.02.1994ilgili Kanun : 1475 s.K. 17. md.ÖZÜ : Feshin haklı olduğunu işveren kanıtlamakla yükümlüdür.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı ile yıllık ücretli izin parası ile ücretalacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği reddetmiştir.Hüküm, süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı, davalıya ait işyerinde çalışırken haksız olarak işten çıkarıldığınıileri sürerek ihbar ve kıdem tazminatları ile diğer işçilik haklarınıntahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı ise, davacının işi terk ettiğini savunmuştur. Ancak bu savunmayıispat edecek herhangi bir delil göstermemiştir.Dinlenen davacı tanıkları, davacının işverenden alacağını istediğini,işverenin cüz'i bir ödeme yapmak istediğini, davacının bunu kabul etmemesiüzerine işten kovulduğunu bildirmişlerdir. Bu tür davalarda feshin haklı olduğunuişveren kanıtlamakla yükümlüdür. Yukarıda da belirtildiği üzere bu konuda birdelil getirilmemiştir. Aksine davacı tanıkları iddiayı doğrulamışlardır. Bu durumdaihbar ve kıdem tazminatına karar vermek gerekir.


Davacının dava konusu yaptığı diğer işçilik haklarının fesihle birilgisi bulunmamaktadır. Bu nedenle söz konusu hakların ödenip ödenmediğikonusunda gerekli araştırma ve inceleme yapılmadan ve davacının izninikullandığının ve ücretlerini aldığının davalı işveren tarafından ispatı gerektiğidüşünülmeden yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,10.02.1994 gününde oyçokluğuyla karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/14663Karar No : 1994/2903Tarihi : 25.02.1994Đlgili Kanun : 1475 s.K. 17. md.ÖZÜ : Đşçinin çalışırken müşteriden aldığı parayı kıdem tazminatı karşılığıolarak kendisinde alıkoyması, haklı fesih sebebidir.DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ücret farkı ile yıllık ücretli izin parasınınödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmiş olmakladosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacının hizmet akdi, müşteriden aldığı parayı işverene vermeyerekkendisinde alıkoyması nedeniyle feshedilmiştir. Bu davranış Đş Kanunu'nun17/11. maddesinde belirtilen, doğruluk ve dürüstlük kurallarına aykırı olup,işverene akdi derhal fesih yetkisi verir. Đşverenin bu olaydan önce iş akdininfeshini ve kıdem tazminatını taksitlerle ödemeyi önermiş olması, davacının bunukabul etmemesi nedeniyle feshin gerçekleştiğini göstermeyeceği gibi, çalışmayısürdürürken müşteriden aldığı parayı kıdem tazminatı karşılığı olarak,kendisinde alıkoyması ve bu yüzden akdin feshi haklı fesih oluşturur. Davacınınsuç unsurlarının oluşmaması nedeniyle ceza davasında beraat etmiş olması dabu hukuki sonucu değiştirmez. Bu nedenle, kıdem tazminatı isteğinin reddinekarar verilmelidir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, 25.02.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/3683Karar No : 1994/3048Tarihi : 01.03.1994Đlgili Kanun : 1475 s.K. 17. md.ÖZÜ : Hizmet akdi, işyeri ile ilgili olmayan bir suçtan dolayı tutuklanmasıüzerine devamsızlıktan fesih edilen işçinin bu durumu, şahsına bağlızorunlu sebebi oluşturduğundan işveren ihbar tazminatı ile sorumlututulamaz.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davacının hizmet akdi, işyeriyle ilgili olmayan bir suçtan dolayıtutuklanması üzerine devamsızlıktan feshedilmiştir. Davacının işyeri dışındaişlediği bir suçtan tutuklanarak işe devam edememesi Đş Kanununun 17/111.maddesinde öngörülen işçinin şahsına bağlı zorumlu sebebi oluşturur. Bunedenle, iş akdini fesheden işveren ihbar tazminatı ile sorumlu tutulamaz.Dairemizin yerleşmiş içtihatları da bu doğrultudadır. O halde, ihbar tazminatınailişkin isteğin reddine karar verilmelidir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 01.03.1994 günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/15892Karar No : 1994/3166Tarihi : 03.03.1994ilgili Kanun : 1475 s.K. 17/111. md.ÖZÜ : Đşçinin, işyeri dışında işlediği bir suçtan dolayı tutuklanması üzerineişe devam edememesi; Đş Kanununun 17/111. maddesindeki zorlayıcısebebi oluşturur. Bu nedenle iş akdi feshedilen işçi, ihbar tazminatıisteyemez.


DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davacı, işyeri dışında işlediği bir suçtan dolayı işe devamedemediği için iş akdi devamsızlık nedeni ile fesih edilmiştir. Đşçinin işyeridışında işlediği bir suçtan dolayı tutuklanması üzerine işe devam edememesi, işKanununun 17/111. maddesindeki zorlayıcı sebebi oluşturur. Bu nedenle, işakdi fesih edilen işçi ihbar tazminatı isteyemez. Zira sözkonusu hüküm işvereneiş akdini bildirimsiz fesih yetkisi vermektedir. Dairemizin yerleşmiş uygulamalarıbu doğrultudadır. O halde, ihbar tazminatına ilişkin isteğin reddine kararverilmelidir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 03.03.1994 günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/16651Karar No : 1994/3967Tarihi : 10.03.1994Đlgili Kanun : 1475 s.K. 17. md.ÖZÜ : Hastalıkta geçen sürenin, işçinin çalışma süresine göre bildirimöneline 6 hafta eklenmesi suretiyle bulunacak kısmının kıdem tazminatıhesabında dikkate alınması gerekir.KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davacı, davalıya ait işyerinde çalışmakta iken rahatsızlığı nedeniile 25.06.1992 tarihinde tedavi altına alınmış ve hastalığı devam etmekteiken, 26.01.1993 tarihinde kendi isteği ile malulen emekli olmuştur.Davacı, davalı işveren tarafından 25.06.1992 tarihine kadarki çalışmasüresi esas alınarak kendisine kıdem tazminatı ödendiğini, oysa ra-


porlu kaldığı sürenin makul bir süresinin de eklenmesi gerektiğini iddia ederekfark kıdem tazminatı ile ve 1992 yılı Ekim ayı ikramiyesinin tahsiline kararverilmesini istemiştir.1475 sayılı Đş Kanunu'nun 17. maddesinin sağlık sebepleri ile ilgili1. bendinin (b) alt bendinin ikinci fıkrasındaki kural uyarınca, hastalıkta geçensüresinin işçinin çalışma süresine göre bildirim öneline altı hafta eklenmesisuretiyle bulunacak sürenin kıdem tazminatı hesabında dikkate alınması gerekir.Somut olayda, davacı işçi için uygulanması gereken bildirim öneli 8 hafta olup,buna ayrıca altı hafta ilave edilmek suretiyle toplam 14 haftalık süre kıdemtazminatının hesabında değerlendirilmelidir.ikramiyeye gelince; işyerinde uygulanmakta olan TĐS'nin 56.maddesinin 2/b fıkrası uyarınca, 1992 yılı Ekim ayında ödenmesi gerekenikramiyeye de davacının hak kazandığının kabulü gerekir. Gerçekten, anılankurala göre işçinin meslek hastalığı sebebiyle istirahatli olduğu süre, bu ikramiyenintediyesinde çalışılmış gibi değerlendirilmelidir.Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular karşısında fark kıdemtazminatı ve Ekim ayı ikramiyesinin hüküm altına alınması gerekirken buisteklerin de reddine karar verilmiş olması hatalıdır.3 - 01.01.1991-31.12.1992 yürürlük süresi TĐS'nin 69. maddesinin(S) bendine göre, meslek hastalığı nedeniyle istirahatli olan işçilerin istirahatlisüreye ait SSK'ca ödenen geçici iş göremezlik ödeneğinin işverence tam'a iblağıgerekir. Bu kural uyarınca gerçekleşecek olan iş göremezlik ödeneğinin dedavalıdan tahsiline karar vermek gerekirken, yazılı şekilde reddi hatadır.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, 10.03.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/650Karar No : 1994/5704Tarihi : 18.04.1994Đlgili Kanun : 1475 s.K. 17. md.ÖZÜ : Kendisi çalışmadığı gibi diğer işçilerin çalışmasına da engel olanişçinin iş akdi işverence haklı olarak feshedilebilir.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı, ücret alacağı ile fazla çalışma parasınınödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.


Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARAR : Dosyadaki belge ve bilgilere ve özellikle 17.03.1993 tarihli disiplinkurulu kararı ile tanık anlatımlarına göre; davacı işçinin diğer işçi arkadaşları ilebirlikte, 23.03.1993 arife günü çalıştırılmama karşılığı olarak 14.03.1993 Pazargünü de çalışmaları işverenlikçe önceden işyerinde ilan edildiği ve anılan Pazargünü yarım gün çalışması gerektiği halde çalışmadığı gibi, arkadaşı ile birlikteöncülük yaparak diğer işçilerin de çalışmalarının engellendiği anlaşılmaktadır.Davacı işçinin ahlak, iyi niyet ve bağlılık kurallarına aykırı bu davranışı 1475sayılı Đş Kanunu'nun 17/11. maddesi uyarınca işverene iş akdini haklı olarakfesih yetkisi verir. Bu maddi ve hukuki olgular karşısında ihbar ve kıdemtazminatı isteklerinin reddine karar verilmesi gerektiği halde, gerekçesi dahigösterilmeden kabulü isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA,18.04.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/3480Karar No : 1994/7986Tarihi : 30.05.1994ilgili Kanun : 1475 s.K. 17, 14, 13. md.ÖZÜ : Sebepsiz işe gelmemek ve vizite kağıdı alıp doktora gitmemekdevamsızlıktır.Đzin ve haklı sebep olmadan işe gelmemek, işverene bildirimsiztazminatsız fesih hakkı kazandırır.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatıyle, ücret alacağının ödetilmesine kararverilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2 - Dosyadaki bilgi ve belgelere göre davacının raporunun bitiminde21.04.1992 günü işbaşı yaptığı, ancak 22.04.1992 günü işe gelmediği,24.04.1992 günü ise, vizite kağıdı aldığı ve fakat doktora gitmediği ve işe degelmediği, 25.04.1992 günü de keza işyerine gelmediği anlaşılmakta-


dır. Bu durumda davacının işverenden izin almaksızın ve haklı sebebe dayanmaksızınardı ardına iki gün ve hatta bir ayda üç işgünü işine devam etmediğininkabulü gerekir. Bu nedenle Đşveren iş Kanunu'nun 17/ll-f maddesigereğince iş aktini fesihde haklıdır. Böyle olunca ihbar ve kıdem tazminatı isteklerininreddine karar vermek gerekirken yanlış değerlendirme ile bu isteklerinkabulü isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir,SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, 30.05.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/11438Karar No : 1994/15891Tarihi : 15.11.1994Đlgili Kanun : 1475 s.K. 17. 18. md.ÖZÜ : Ahlak ve îyiniyet kurallarına uymama halinde işveren fesih yetkisinibir yıl içinde kullanmakla yükümlüdür. Bu süreden sonraki fesihlerdeişverenin kıdem tazminatı ve ihbar önelini ödemesi gerekir.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel Mahkeme, davayı reddetmiştir.Hüküm, süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacının hizmet akti 1988 yılında zimmetine geçirdiği para nedeniyle28.08.1992 tarhinde feshedilmiştir. 1475 sayılı Đş Kanunu'nun 18. maddesiuyarınca aynı Kanun'un 17. maddesinde gösterilen ahlak ve iyiniyet kurallarınauymayan hallere dayanarak işverene tanınmış olan akti fesih yetkisinin fiilinvukuundan itibaren 1 yıl içinde kullanılması gerekir. Somut olayda bu 1 yıllıksüre geçirilmiş bulunduğundan davacının gerçekleşen ihbar ve kıdemtazminatına hükmedilmesi gerekir. Söz konusu 1 yıllık süre hak düşürücü süreolup mahkemece kendiliğinden gözetilmesi gerekirken, bu yön gözdenkaçırılarak davanın reddine karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA,15.11.1994 gününde oybirliği lie karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/12175Karar No : 1994/16615Tarihi : 25.11.1994Đlgili Kanun : 1475 s.K. 17. md.ÖZÜ : Ardı ardına iki gün işe devam edilmemesi haklı fesih sebebi olup,mazeretsiz bir gün işe gelmeme haklı fesih sebebi olamaz.DAVA : Davacı, noksan bildirimin tesbiti ile ihbar, kıdem ve kötüniyet tazminatı,fazla çalışma ve yıllık ücretli izin parası ile hafta tatili ücretinin ödetilmesinekarar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakladosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2 - Davacının temyizine gelinece:Dosya içinde bulunan, SSK................ Hastanesi raporunda, davacının 16.6.1993'den itibaren iş görebilir şeklinde bir açıklama yer almaktadır.Bu rapordan da anlaşıldığı üzere davacı 15.6.1993 tarihinde hasta olmasınedeni ile işyerine gidememiştir. Bu durumda, 16.6.1993 günlü devamsızlığınedeni ile iş akdinin feshi davalı işveren yönünden haklı fesih sayılamaz.Gerçekten, 1475 sayılı Đş Kanunu'nun 17/ll-f maddesine göre, ardı ardına ikigün devamsızlık hali iş akdini haklı nedenle fesih yetkisi verir. Olayda bu koşul gerçekleşmediğinden ihbar ve kıdem tazminatlarının hüküm altına alınması gerekir. Aksine düşünce ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 25.11.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/12325Karar No : 1994/17134Tarihi : 02.12.1994Đlgili Kanun : 1475 s.K. 17. md.ÖZÜ : Đşçinin, üst üste üç gün işe gelmemesi nedeniyle iş akdi bozulmuştur.Bu durumda, feshin haklı olduğu dikkate alınarak ihbar vekıdem tazminatı isteğinin reddi gerekir.


DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Dosyadaki bilgi ve belgelere, tutanaklara ve bu tutanakları doğrulayandavalı işverenin tanık ifadelerine göre; davacı işçinin, 13, 14 ve 15.8.1992günlerinde üst üste üç gün işe gelmemesi nedeniyle iş akdinin feshedildiğianlaşılmaktadır. Bu durumda, feshin haklı olduğu dikkate alınarak ihbar vekıdem tazminatı isteklerinin reddine karar verilmesi gerekirken davacıtanıklarının mücerret ifadelerine dayanılarak isteklerin hüküm altına alınmasıisabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 02.12.1994 günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/13192Karar No : 1994/17177Tarihi : 05.12.1994Đlgili Kanun : 1475 s.K. 17. md.ÖZÜ : Görevi gereği haiz olduğu yetkileri, işverenin güvenini sarsıcışekilde kullanan işçinin bu davranışı, ahlak ve iyiniyet kurallarınauymadığından ihbar ve kıdem tazminatı ödenmez.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı, fazla mesai ve yıllık ücretli izin parası,hafta ve genel tatil gündelikleri ile ücret alacağının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.


2 - Dosyadaki bilgi ve belgelere ve özellikle banka müfettişi tarafından hazırlanan soruşturma evraklarına ve bilirkişilerce düzenlenen rapordakiaçıklamalara göre; davacının bankada görevli...............bulunmadığı sıradaüçüncü kişilere karşılıksız provizyon verdiği ve böylece bankacılık işlemlerineaykırı biçimde işverenin güvenini sarsıcı davranışlarda bulunduğu anlaşılmaktadır.Her ne kadar bu işlemlerden zarar doğmadığı ileri sürülmüş ise de, budurum iş Kanununun 17/11. maddesi çerçevesinde oluşan haklı fesih nedeniniortadan kaldırmaz. Böyle olunca, ihbar ve kıdem tazminatı isteklerinin reddinekarar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde hükümkurulması isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 05.12.1994 günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/13148Karar No : 1994/17387Tarihi : 08.12.1994Đlgili Kanun : 1475 s.K. 17 ve 50. md.ÖZÜ : Đşçinin, iş akdinin haklı nedenle feshedilmiş olması, işverenekullanılmamış yıllık izin ücretlerini ödememe hakkını vermez.DAVA : Davacı, fazla mesai ve yıllık ücretli izin parasının ödetilmesine kararverilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.Hüküm, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmiş olmakladosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerekirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davacının iş akdinin haklı nedenle feshedilmiş olması, dahaönceki yıllarda gerçekleşen ve kullanılmayan yıllık izin ücretlerine ilişkin alacağınınreddini gerektirmez. Bu nedenle kullanmadığı yıllık izin ücretlerininhüküm altına alınması gerekir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeple, BOZULMASINA,08.12.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/13783Karar No : 1994/17960Tarihi : 15.12.1994Đlgili Kanun : 1475 s.K. 17. md.ÖZÜ : Đşyerinde Personel Müdürüne hakaret eden işçinin iş akditazminatsız feshedilebilir.DAVA : Davacı, kıdem ve kötüniyet tazminatının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Dosyadaki bilgi ve belgelere, davalı hakkında düzenlenen tutanak içeriğine ve özellikle tanık .............. 'nin açık ve kesin ifadesine göre, davacının işyerinde. Personel Müdürüne haraket teşkil eden sözler sarfedereketkili eylemde bulunduğu anlaşılmaktadır. Olayın cereyan ettiği, diğer tanıkların tevil yollu sözleriyle de doğrulanmıştır. Bu durumda, davalı işverenin işakdini fesihte haklı olduğunun kabulü gerekir. Zira, Đş Kanunu'nun 17/ll-çmaddesi işçinin işverene yahut işverenin başka bir işçisine sataşması halinde, iş akdini tazminatız fesih yetkisi vermektedir. Bu nedenle, davanınreddine karar vermek gerekirken, kabulü isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda belirtilen nedenlerle BOZULMASINA,15.12.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/14276Karar No : 1994/18317Tarihi : 20.12.1994ilgili Kanun : 1475 s.K. 17. md.ÖZÜ : Đş akdinin kötüniyetle feshedildiğini kanıtlayamayan işçi, kötüniyettazminatına hak kazanamaz.DAVA : Davacı, ihbar, kıdem ve kötüniyet tazminatının ödetilmesine kararverilmesini istemiştir.


Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, davacı iş akdinin kötüniyetlefeshedildiğini kanıtlayamamıştır. Gerçekten iş akdinin feshi iş Kanunu'nun 17.maddesinde öngörülen haklı bir sebebe dayanmamakla birlikte kötüniyetlefeshedildiğini gösterir bir olgu da yoktur. Bu durumda, davacı ihbar ve kıdemtazminatına hak kazanmıştır. Ancak, akdin kötüniyetle fesh edildiğine dair hiçbirdelil getirilmemiş olduğundan, kötüniyet tazminatına ilişkin isteğin reddine kararverilmelidir.3 - Davalı daha önce temerrüde düşürülmediğinden, hüküm altınaalınan ihbar tazminatı için dava tarihinden itibaren faize karar verilmelidir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA,20.12.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/15339Karar No : <strong>1995</strong>/2160Tarihi : 02.02.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 17. md.ÖZÜ : Ücret, bir iş karşılığıdır. Çalışılmadan ücret isteğinde bulunmaimkanı yoktur.DAVA : Davacı, ücret ve ikramiye alacağının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla;dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazıları, toplanan delilerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davacının temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2 - Davalının temyizine gelince:


Davacı işçi çalışmakta iken işyeri ile ilgisi olmayan bir suçtantutuklanması üzerine, iş akdi davalı tarafından devamsızlıktan feshedilmiştir.Ceza mahkemesinde açılan davanın beraatle sonuçlanmasından sonra tekrarişverene başvurmuş ve çalışmaya başlamıştır. Davacı açtığı bu dava ile işyerindeçalışmadığı dönem için ücret isteğinde bulunmaktadır. Mahkemece istekkabul edilerek, 1985 yılından tekrar çalışmaya başladığı 20.07.1989 tarihinekadar geçen süre için ücret alacağını hüküm altına almıştır.Belirtmek gerekir ki, ücret bir iş karşılığıdır. Çalışmadan ücret isteğindebulunma olanağı yoktur. Davacı işçi, işyeri ile ilgili olmayan bir suçnedeniyle tutuklanmış ve çok uzun süre işyerinde çalışmamış olduğuna göre,anılan süre için ücrete hak kazanamamıştır. Bu durum karşısında, ücret isteğininreddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde kabulü isabetsiz olup bozmayıgerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 02.02.<strong>1995</strong>gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/16560Karar No : <strong>1995</strong>/5227Tarihi : 21.02.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 14 ve 17. md.ÖZÜ : Önceki çalışması tutuklanma nedeniyle 17/lll'e göre, sonraki iseemeklilikle sona eren işçinin bu hizmetleri kıdem tazminatı hesabındabirleştirilir.DAVA : Davacı, kıdem tazminatı farkının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1475 sayılı iş Kanunu'nun 14/2. maddesi uyarınca işçinin kıdemihizmet aktinin devam etmiş veya fasılalarla yeniden aktedilmiş olmasına bakılmaksızınaynı işverenin bir veya değişik işyerlerinde çalıştığı süreler gözönünealınarak hesaplanır.Somut olayda, davacının iş akti işyeri ile ilgili olmayan bir suçtandolayı, tutuklanması üzerine 1977 yılında feshedilmiştir. Dairemizin yerleşmişiçtihatlarına göre bu fesih iş Kanunu'nun 17/111. maddesindeki işçinin


şahsına bağlı zorunlu nedene dayalı ve kıdem tazminatına hak kazandıran birfesihtir. Davacı 1978 yılında tekrar aynı işyerinde çalışmaya başlamış ve 1994yılında da emekli olmak suretiyle işten ayrılmıştır. Bu durumda, davacının işKanunu'nun 14/2. maddesi uyarınca yeniden aktedilen bir akde dayanarakçalışmış olması hizmet sürelerinin birleşmesini engellemez. Söz konusu hizmetbirleştirilmelerinde önceki dönem çalışması yönünden zamanaşımı işlemez.Böyle olunca, gerçekleşecek kıdem tazminatının hüküm altına alınmasıgerekirken, yerleşmiş içtihatların aksine yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olupbozmayı gerektirir.SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, 21.02.<strong>1995</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/2822Karar No : <strong>1995</strong>/19575Tarihi : 01.06.<strong>1995</strong>ilgili Kanun : 1475 s.K. 17. md.ÖZÜ : Sözlü uyarıya rağmen işverene ait kumaş parçalarını götüren işçininiş akdi haklı nedenle feshedilebilir.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacının hizmet akdi 1475 sayılı ĐK'nun 17/ll-d maddesi uyarıncafeshedilmiştir. Gerçekten, dosyadaki bilgi ve belgelere, akdin feshine dayanakyapılan tutanak ve bunu doğrulayan tanık ifadelerine göre; davacının daha öncede yapılan sözlü uyarılara rağmen işverene ait kumaş parçalarını götürmek üzerehazırladığı ve bu durumun tutanakla tespit edildiği açıkça anlaşılmaktadır.Davacının doğruluk ve bağlılığa uymayan bu davranışı nedeniyle iş akdinin feshihaklı nedene dayandığından, ihbar ve kıdem tazminatına ilişkin davanın reddinekarar vermek gerekir. Buna rağmen, mahkemenin gerekçelerini dahiaçıklamadan, davayı kabul etmiş olması, isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,01.06.<strong>1995</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/8655Karar No : <strong>1995</strong>/25771Tarihi : 18.09.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 17. md.ÖZÜ : Đşçinin işyerinde ve iş saatleri içinde içki içmesi hizmet akdinin haklınedenle feshi sebebidir.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı, fazla mesai ve yıllık ücretli izin parasıile hafta ve bayram tatili gündeliklerinin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillere kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2 - Davalı şahitlerinin mahkemece sorulan soruya karşı verdikleriaçık ve kesin beyanlarından davacının işyerinde ve iş saatleri içinde içki içtiğianlaşılmaktadır. Davacı şahitleri de davacının iş saatleri dışında içki içtiğinibelirtmişlerdir. Tanıkların bu beyanlarından ve dosya içeriğinden davacının işsaatleri içinde işyerinde içki içtiğinin kabulü gerekir. Bu durumda davanın hizmetakdinin 1475 sayılı iş Kanunun 17/H-ç maddesi gereğince hizmet sözleşmesininhaklı olarak feshedilmesi nedeniyle ihbar ve kıdem tazminatı isteklerinin reddinekarar verilmelidir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 18.09.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/8687Karar No : <strong>1995</strong>/26796Tarihi : 19.09.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 17. md.ÖZÜ : Đşyeri disiplin kurulu kararına esas alınan olayın gerçek olupolmadığının araştırılması için tarafların tüm delillerinin toplanıp incelenmesigerekir.


DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı ile ayakkabı ve elbise bedelininödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Toplanan bilgi ve belgelere göre; davacının 1 ay içinde 3 işgünüdevamsızlığı nedeniyle disiplin kurulunca iş akdinin feshedildiği, ancak disiplinkurulunca davacının savunmasının alınmadan oybirliği ile feshin kararlaştırıldığıanlaşılmaktadır.Mahkemece TĐS'indeki hüküm uyarınca davacının savunmasınınalınması gerektiği halde, alınmaması nedeniyle haksız olarak iş akdinin feshedildiğikabul edilmiş ise de, TĐS'indeki savunmanın alınmasıyla ilgili hükümdisiplin kurulunun çalışmasıyla ilgili bir hüküm olup, bir geçerlilik şartı değildir.Disiplin kurulunca haklı olarak iş akdi feshedildiği savunulduğuna göre, busavunma üzerinde durularak gerçekten bir ay içinde 3 gün devamsızlığıngerçekleşip gerçekleşmediğinin tarafların delilleri de toplanarak araştırılması vehasıl olacak sonuca göre, bir karar verilmesi gerekir. Yazılı şekilde hüküm tesisiisabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda nedenle BOZULMASINA, peşinalınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 19.09.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/21904Karar No : <strong>1995</strong>/27924Tarihi : 21.09.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 17. md.ÖZÜ ; Đşverenin güveninin kötüye kullanılması, haklı fesih nedeni olup,ihbar ve kıdem tazminatı ödenmesini gerektirmez.KARAR : Dosyadaki bilgi ve belgelere ve tanık ifadelerine göre davalıya aitişyerinde kasap olarak çalışmakta olan davacının, işyeri ile ilgisi olmayan birbaşka kasapla anlaşarak kalitesiz et alıp karşılığında kaliteli et verdiği ve böylecepara alarak işverenin güvenini kötüye kullandığı, davacının bu davranışının1475 sayılı Đş Kanunu'nun 17/ll-d bendindeki hali oluşturduğu açık ve


seçik olarak anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında, davacının iş akdinin feshininhaklı nedene dayandığı kabul edilerek ihbar ve kıdem tazminatının reddine kararvermek gerekirken, hatalı değerlendirme ile isteklerin hüküm altına alınmasıisabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 21.09.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULUEsas No : <strong>1995</strong>/9-670Karar No : <strong>1995</strong>/813Tarihi : 18.10.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 17. md.ÖZÜ : işverenin iznini almadan mesai saatleri dışında kendi nam vehesabına iş yapan işçinin bu davranışı haklı fesih nedenidir.DAVA : Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılamasonunda; Đzmir 1. Đş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen27.10.1994 gün ve 1993/208-1994/957 sayılı kararın incelenmesi davacı vekilitarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 23.02.<strong>1995</strong> gün ve1994/17362-<strong>1995</strong>/5886 sayılı ilamı ile; (... Dosyadaki bilgi ve belgelere veözellikle davalı tanıklarının görgü ve duyguya dayanan anlatımlarına göre,davacının mesai saatleri dışında davalı işverenin izni olmadan kendi nam vehesabına iş yaptığı ve böylece işverenin güvenini kötüye kullandığı anlaşılmaktadır.Davacının bu davranışı Đş Kanunu 17/11. maddesinde sayılan haklıfesih nedenini oluşturur. Bu durumda ihbar ve kıdem tazminatı isteklerininreddine karar vermek gerekirken aksine düşünce ile yazılı şekilde kabulü isabetsizdir...)gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılanyargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.KARAR : Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresindetemyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereğigörüşüldü:Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak vekanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre Hukuk GenelKurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken,önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykarıdır.SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının ÖzelDaire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429.


maddesi gereğince BOZULMASINA, 18.10.<strong>1995</strong> gününde, bozmada oybirliği,sebebinde oyçokluğu ile karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/12843Karar No : <strong>1995</strong>/31809Tarihi : 18.10.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 17. md.ÖZÜ ; Đşçinin, işvereninin başka işçisine sataşması, rahatsız etmesi,hizmet akdinin hakti olarak feshi nedenidir.DAVA : Davacı, ihbar, kıdem ve kötüniyet tazminatı, izin ücreti ile fazla mesaialacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla,dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Davacının tüm temyiz itirazlarıyla, davalının aşağıdaki bendinkapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2 - Mahkemece tanık olarak dinlenen.............."nın 13.3.1993 tarihliişyeri Bölge Müdürlüğüne hitaben yazmış olduğu şikayet dilekçesinde, davacınınkendisine sözle ve elle sarkıntılık ettiğini bildirmiş, bunun üzerinede davalıtarafından hizmet sözleşmesi süresi içinde fesh edilmiştir. Đş müfettişi tarafındankonuyla ilgili olarak yapılan soruşturma sonucunda tanık anlatımları davurgulanmak suretiyle davacının davranışının iş aktinin feshini gerektiren halioluşturduğu kanaatine varılmıştır. Duruşma sırasında tanık olarak dinlenenmüşteki………..şikayet dilekçesi içeriğinin doğru olduğunu açık ve kesin birşekilde belirtmiş ve konuya müstenit bilgisi bulanan davalı tanığı…………..'deolayı doğrular biçimde anlatımda bulunmuştur. Bu deliller karşısında, davalı işverenin hizmet sözleşmesini haklı olarak feshettiği sonucunavarılarak, ihbar ve kıdem tazminatının reddine karar verilmesi gerekirken kabulü isabetsiz olup bozmaya gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 18.10.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/12835Karar No : <strong>1995</strong>/31810Tarihi : 18.10.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 17. md.ÖZÜ : Şoför olarak çalışan işçinin alkollü olması nedeniyle kaza yaptığı vebir daha işe gelmediği tanıklarla doğrulanmışsa, artık devamsızlığınınbelgelendirilmesine gerek yoktur.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti ile hafta ve genel tatilgündeliklerinin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeblere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, davacının şoför olarak çalışmaktaiken alkollü olması sonucu trafik kazasına sebebiyet verdiği, bununlailgili olarak emniyetçe soruşturma yapıldığı, kazadan sonra bir daha işyerinegelmediği, bu durumda iş akdinin kendisi tarafından feshedilmiş sayılmasıgerektiği anlaşılmaktadır. Duruşma sırasında mahkemece dinlenen davacıtanığı………davacının işe gelmediğini açıklamıştır. Davalı tanıkları da budurumu ayrıntılı bir şekilde doğrulamışlardır. Bu olgular karşısında davacınınkazadan sonra işyerine dönmediği dikkate alınarak ihbar ve kıdem tazminatıisteklerinin reddine karar verilmesi gerekirken devamsızlığın belgelendirilmediğigerekçe gösterilerek yazılı şekilde bu isteklerinde kabulüne karar verilmiş olmasıhatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMA-SINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgliye iadesine, 18.10.<strong>1995</strong>gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/11319Karar No : <strong>1995</strong>/31797Tarihi : 17.10.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 17. md.ÖZÜ : Đşverence, iş akdinin haklı nedenlerle feshi halinde ihbar ve kıdemtazminatı talep edilemez.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı ile fazla çalışma parası alacağınınödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Şoför olarak çalışmakta olan davacının 24.2.1994 tarihinde belediye başkanına gıyabında hakaret ettiği böylece 1475 sayılı iş kanununun17/ll-b bendi kapsamına giren davranışta bulunduğu, olayı müteakip tutulantutanak ile görgüye dayanan ................ ve ..............nın anlatımlarından anlaşılmaktadır. Her nekadar davacı tanıkları olayın siyasi nedenden kaynaklandığını ve küfürü duymadıklarını bildirmiş iseler de, olay esnasında bulunandavalı tanıklarının açık ve kesin beyanları ve dosya içeriği karşısında, davacıtanıklarına itibar etme olanağı yoktur. Hizmet aktinin davalı tarafından feshihaklı nedene dayandığından, ihbar ve kıdem tazminatının reddine kararvermek gerekirken kabulü Đsabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 17.10.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/21875Karar No : <strong>1995</strong>/32815Tarihi : 24.10.<strong>1995</strong>ilgili Kanun : 1475 s.K. 17. md.ÖZÜ : Đşverenin, devamsızlık nedeniyle hizmet akdini feshettiği işçinindevamsızlığını ispatlaması gerekir.DAVA : Taraflar arasındaki, ihbar ve kıdem tazminatı, izin ücreti ile fazla mesaiücreti alacağının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamdayazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarakdavacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak tem-


yizen incelenmesi davalı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işinduruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 24.10.<strong>1995</strong> günü tayinedilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adınaAvukat……….geldi. Karşı taraf adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarakhazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya sonverilerek dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davacı, işine haksız olarak son verildiğini iddia ederek ihbar vekıdem tazminatı isteğinde bulunmuş ve kendisi gibi işten ayrılan tanıklarınıdinletmiştir. Davalı işveren, davacının 28.3.1994, 29.3.1994, 30.3.1994 tarihlerindeişe gelmediğini bu hususda işyerinde tutanaklar tutulduğunu vetanıkları ile de bu devamsızlığı doğruluyacağını savunmuştur. Gerçekten,davacının devamsızlığının bulunup bulunmadığının anlaşılabilmesi için tutanaktaisimleri yazılı tanıkların dinlererek durumun açıklığa kavuşturulması gerekir.Eksik inceleme ile hüküm kurulması hatalıdır.3 - Dosyada mevcut bordrolardan bazılarında fazla mesai sütunumevcut olup davacının o sütunda gösterilen fazla mesai alacaklarını ihtirazıkayıtla aldığı anlaşılmaktadır. Bu durum dikkate alınarak davacı tarafından,karşılığı alınmış olan fazla mesai ücretlerinin fazla mesai alacağından mahsupedilmesi gerekir. Mahsup yapılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması dabozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan sebeble BOZULMASINA, davalı yararına takdir edilen .................. lira duruşma avukatlık parasınınkarşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliyeiadesine 24.10.<strong>1995</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/13383Karar No : <strong>1995</strong>/33697Tarihi : 09.11.<strong>1995</strong>ilgili Kanun : 1475 s.K. 17. md.ÖZÜ : Đşçinin, işveren ve işyeri ile ilgili hakarete yönelik söz ve isnatlardabulunması, haklı fesih nedenidir.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı ile ikramiye alacağının ödetilmesinekarar verilmesini istemiştir.


Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Dosya içeriğindeki 1.4.1993 tarihli tutanak ve bu tutanağıdoğrulayan tanık beyanlarına göre davacının, davalının işyeri ile ilgili olarakhakaretamiz söz ve isnatlarda bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durum, işvere-n'ekarşı 17/ll-b de öngörülen hali oluşturacağından bildirimsiz fesih hakkı verir. Ohalde ihbar ve kıdem tazminatları isteklerinin reddine karar verilmelidir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 09.11.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/26056Karar No : <strong>1995</strong>/34013Tarihi : 14.11.<strong>1995</strong>ilgili Kanun : 1475 s.K. 17. md.ÖZÜ : Đşçinin ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan söz ve davranışlarıhaklı fesih nedenidir.DAVA : Taraflar arasındaki, ihbar ve kıdem tazminatı, ücretli izin alacağı ve zamfarkı alacağının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılınedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıyaverilmesine ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesidavalı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabiolduğu anlaşılmış ve duruşma için 14.11.<strong>1995</strong> günü tayin edilerek taraflara çağrıkağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına Avukat………geldi. Karşı tarafadına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlüaçıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi, gereğikonuşulup düşünüldü:KARAR : Taraf tanıklarının anlatımları, davacının disiplin kurulunda yaptığısavunma içeriğine göre, davacının amirine karşı sataşarak "...sizde insanlıktayok" "....vicdansızsınız" şeklinde sarfettiği sözcüklerin 1475 sayılı Đş Kanununun17/ll-ç bendindeki ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan hali oluşturduğuanlaşılmaktadır. Bu durumda, işverenin hizmet sözleşmesini


haklı fesh ettiğinin kabulü ile ihbar ve kıdem tazminatı isteklerinin reddine kararvermek gerekmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebebten BOZULMASINA,davalı yararına takdir edilen TL. duruşma avukatlık parasının karşı tarafayükletilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,14.11.<strong>1995</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/17801Karar No : <strong>1995</strong>/34742Tarihi : 27.11.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 17. md.ÖZÜ : Akdin devamsızlık nedeniyle feshinde, devamsızlık günlerine aithukuken geçerli rapor ibrazı halinde, ihbar ve kıdem tazminatı ödenmesigerekir.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla ,dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı, yargılama sırasında devamsızlıkta bulunduğu ileri sürülen 22ve 23.8.1994 günlerinde hasta olduğunu bildirmiş ve bir rapor örneğini de ibrazetmiştir. Mahkemece, bu raporun inandırıcı olmadığı sonucuna varılarak ihbarve kıdem tazminatı istekleri reddedilmiş ise de, vizite kağıdı öncedenalınmamasına rağmen dosya içinde bulunan Sosyal Sigortalar Kurumu KırıkkaleHastanesi raporunda 19.8.1994 ve 23.8.1994 tarihleri arasında davacınınistirahatli olduğu belirtilmiştir. Bu durumda, feshin haksızlığı kabul edilerek ihbarve kıdem tazminatları istekleri ile ilgili inceleme ve araştırma yapılarakgerçekleşen haklarının hüküm altına alınması gerekir. Yanlış değerlendirme iledavanın reddine karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 27.11.<strong>1995</strong>gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/36105Karar No : <strong>1995</strong>/34863Tarihi : 30.11.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 17. md.ÖZÜ : Đşçinin doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışları işverenebildirimsiz fesih hakkı verir.KARAR : Davacı,...................'in kasa fazlası bir miktar parayı aldığı ve uzunsüre zimmetinde tuttuğu, 27.6.1994 tarihli soruşturma raporu, ifade tutanaklarıve tanık beyanları ile açık ve seçik olarak anlaşılmış olup, bu durum işKanununun 17/ĐI-d'de düzenlenen doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlardansayılıp işverene bildirimsiz fesih hakkı verir. Bu nedenle davacının kıdem veihbar tazminatı taleplerinin reddi gerekirken aksine düşünce ile kabulüne kararverilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 30.11.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/20932Karar No : <strong>1995</strong>/35282Tarihi : 07.12.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 17. md.ÖZÜ : Đşverence, tenkisat dışı bırakılmak istenilmesine rağmen iştenayrılmak isteyen ve bilahare direnişe katılan işçiye ihbar ve kıdemtazminatı ödenmemesi gerekir.DAVA : Davacı, ihbar, kıdem tazminatı, fazla çalışma ve izin ücreti, sendikaltazminat ile hafta tatili gündeliklerinin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.


2 - Dosya içeriğine, tanık anlatımlarına göre davalının ekonomik kriznedeniyle iki işçinin işten çıkartıldığı sırada davacının da işten ayrılmak istediği,işverenin davacıyı çalıştırmak için kendisine işyerinde kalmasını söylediği bunarağmen davacının da işten ayrıldığı ve iş yerinin önünde diğer bir kısım işçilerlebirlikte direniş yaptığı anlaşılmaktadır. Bu durumda ihbar ve kıdem tazminatıisteklerinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi isabetsizolup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,07.12.<strong>1995</strong> gününde oybirliği ile karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/21362Karar No : <strong>1995</strong>/35588Tarihi : 15.12.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 17. md.ÖZÜ : Somut bir olayda, iş akdinin yasa maddesi ile feshi mümkünse,sözleşmedeki cezai şart maddesinin uygulanması olanaksızdır.DAVA : Davacı, ücret, cezai şart alacağının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla,dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre davacının temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.Davalının temyizine gelince:Dosya içinde bulunan muhtelif tarihli tutanaklarda davacının9.5.1994 ve 10 ile 13.5.1994 günlerinde işyerine gelmediği belirtilmiş veyargılama sırasında dinlenen davalı tanıkları da tutanaklar içeriğini doğrulayacakşekilde anlatımlarda bulunmuşlardır. Davalı bu kanıtları çürütecek şekilde kanıtvermiş değildir. Bu durumda haklı nedene dayanmayan devamsızlık olgusunungerçekleştiğinin kabulü gerekir. Ferdi hizmet sözleşmesinde öngörülen cezai şarthaklı bir nedenin bulunmaması halinde işverence sözleşmenin feshi durumu ileilgilidir. Somut olayda işveren iş akdini 1475 sayılı Đş Kanununun 17/ll-f maddesiuyarınca haklı olarak feshettiğine göre sözleşmedeki cezai şart kuralınınuygulanması olanağı yoktur. Böyle olunca davanın reddine karar verilmelidir.


SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 15.12.<strong>1995</strong> günündeoybirliği ile karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/34701Karar No : <strong>1995</strong>/35842Tarihi : 19.12.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 17. md.ÖZÜ : Đşverene karşı toplu hareket ve protesto şeklindeki davranışlar,doğruluk ve bağlılığa uymayan davranış niteliğindedir.DAVA : Taraflar arasındaki, ihbar, kıdem ve sendikal tazminat, ikramiye veücret alacağının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamdayazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıyı verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizenincelenmesi davalı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 19.12.<strong>1995</strong> günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adını Avukat..........ile karşı taraf adına Avukat............. geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya sonverilerek dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, işyerinde çalışan iki işçinin işverentarafından hizmet sözleşmelerinin feshedilmesi üzerine, işyerinde çalışan işçilertarafından işverene karşı birlikte tavır alınma yoluna gidildiği, bu sıradadavacınında işverenin eylemini protesto babında 50'yi aşkın arkadaşı ile birlikteviziteye çıktığı, viziteden sonuç alınamaması üzerine işçilerin işbaşı yaptıklarıfakat işveren tarafından ertesi günü davacı ve arkadaşlarının, iş akitlerine sonverildiği daha sonra işçilerin sendikaya üye olmak için girişimde bulundukları vesendikaya üye oldukları açık ve seçik olarak anlaşılmaktadır. Olayların bu akışıdavacı ve arkadaşlarının, davalı işverene karşı, toplu hareket ve protestoşeklinde davranışta bulunduklarını göstermektedir. Bu olgular karşısında işveren1475 sayılı iş kanununun 17/ll-d maddesinde öngörülen doğruluk ve bağlılığauymayan davranış nedeniyle akti feshetmekte haklıdır. Böyle olunca ihbar,kıdem ve sendikal tazminat isteklerinin reddine karar verilmesi gerekirken aksinedüşünce ile kabulü isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA,davalı yararına takdir edilen…………lira duruşma avukatlık parasının karşı tarafayükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine19.12.<strong>1995</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/21387Karar No : <strong>1995</strong>/36052Tarihi : 21.12.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 17. md.ÖZÜ: Hizmet akdinin 1475 sayılı Đş Kanununun 17/ll-g maddesi uyarıncafeshedildiğinde ihbar tazminatına hükmedilemez.DAVA : Davacı, işe iadesi ile ihbar ve kötüniyet tazminatları ve ücret alacağınınödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla,dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delilerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre davacının tüm temyiz itirazları ile davalının aşağıdakibendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2 - Davacının hizmet akdi 1475 sayılı iş Kanununun 17/ll-g maddesiuyarınca davalı işveren tarafından haklı olarak feshedilmiştir. Gerçekten dosyaiçinde bulunan tutanak ve ihbarnameden davacının Belediye Meclisi Üyesiseçilmesi nedeniyle görevini yapamadığı bunun sonucu olarak da işvereninsözleşmeyi feshetme hakkının doğduğu dosya içeriği ile bellidir. Bu durumdaihbar tazminatının hüküm altına alınmış olması isabetsiz olup bozmayıgerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 21.12.<strong>1995</strong> günündeoybirliği ile karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/21863Karar No : <strong>1995</strong>/36681Tarihi : 27.12.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 17. md.ÖZÜ : Đşçinin haklı bir mazerete dayanmadan devamsızlığı, işverene hizmetakdini haklı nedenle fesih yetkisi verir.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı ile ücretli izin alacağının ödetilmesinekarar verilmesini istemiştir.


Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Toplanan delillerden işveren tarafından davacıya 23.8.1994tarihinde tebliğ edilmek istenen ancak davacının bu yazıyı almaması üzerinedavacıya okunarak tebliğ edildiği, bu hususun şahitlerce imzalanan tutanak ilebelirlendiği, anılan fesih yazısında müteaddid şifahi ikazlara ve yazılı ihtararağmen temizlik görevini yapmadığı ve başındaki çavuşa itirazda bulunup işyeridisiplinine riayet etmeyip sürekli huzursuzluk çıkardığı 23.8.1994 tarihli rapordananlaşıldığı açıklanarak 31.8.1994 tarihinden itibaren işine son verileceğininbildirildiği, davacının 24.8.1994-31.8.1994 tarihleri arasında işe devamsızlıkyaptığı raporla belirlenerek 31.8.1994 tarihi itibariyle hizmet akdinin işverentarafından sona erdirildiği anlaşılmaktadır. Davacıya 23.8.1994 tarihinde tebliğedilen fesih yazısında hizmet akdinin 31.8.1994 tarihinde sona erdirileceğiaçıklandığından anılan tarihe kadar tarafların hizmet akdinden doğanyükümlülükleri devam etmektedir. Davacının buna rağmen 24.8.1994-31.8.1994arasında haklı bir mazeret bildirmeden devamsızlık yapması işverene hizmetakdini haklı nedenle fesih yetkisi vermektedir. Đşverende bu hakkına dayanarak31.8.1994 günü fesih yetkisini kullandığına göre ve davacıda yargılama sırasındadevamsızlığın haklı bir nedene dayandığını savunup kanıtlayamadığındandavacının ihbar ve kıdem tazminatı isteklerinin reddi gerekir. Mahkemece yazılışekilde anılan isteklerin hüküm altına alınması yerinde görülmemiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 27.12.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/21868Karar No : <strong>1995</strong>/36686Tarihi : 27.12.<strong>1995</strong>iigiii Kanun : 1475 s.K. 17. md.ÖZÜ : Đhtisası içine giren ve başka yerde ortaya çıkan tamirat işlerini deyapmakla görevli bulunan davacının, gönderildiği yere gitmemesi işvereneiş akdini derhal fesih yetkisini verir.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.


Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Dosyadaki bilgi ve belgelere göre bakım ve tamir işleri ustası olandavacının Batman'daki bir işin tamiri için davalı şirketçe gönderilmekistenmesine rağmen davacının can güvenliği nedeniyle anılan yere gitmediği bunedenle işveren tarafından sözleşmenin feshedildiği anlaşılmaktadır. Kendiihtisası içine giren ve sözleşmesine göre başka bir yerde ortaya çıkan tamiratişlerini de yapmakla görevli bulunan davacının Batman'a gitmemesi davalıişverene iş kanunun 17/11 maddesi uyarınca iş akdini bildirimsiz fesih yetkisiniverir. Böyle olunca ihbar ve kıdem tazminatı isteklerinin reddine karar verilmesigerekirken gerekçe dahi gösterilmeden isteklerin kabulü hatalı olup bozmayıgerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 27.12.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/24538Karar No : <strong>1995</strong>/36708Tarihi : 28.12.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 17. md.ÖZÜ : Đşverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardıardına iki gün işe gelinmemesi iş akdinin feshi için haklı bir gerekçedir.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temviz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düünüldü:KARAR : Dosyada bulunan puantaj listesi ve 27.7.1994 tarihli tutanak ve bututanağı doğruluyan tanık ifadesine göre davacının 18 Temmuz 1994 Pazertesive 19 Temmuz 1994 Salı günleri işverenden izin almaksızın veya haklı birsebebe dayanmaksızın ardı ardına iki gün işine devam etmediği anlaşılmıştır. Budurum Đş Kanununun 17/ll-f'de düzenlenmiş olup işveren e iş akdini feshi içinhaklı bir sebep oluşturur. Mahkemece yukarıda sözü edilen gerekçe ile davanınreddi gerekirken feshin dayanağı olmayan 17 Temmuz 1994 tarihli ve pazargününü kapsayan muayene belgesine dayanarak davanın kabulü isabetsiz olupbozmayı gerektirmiştir.


SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 28.12.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/3238Karar No : 1992/3852Tarihi : 01.04.1992Đlgili Kanun : 1475 s.K. 18. md.ÖZÜ : Đş akdi feshedilen işçinin, feshin iptali konusunda Đş Mahkemesindedava açmasına imkân tanıyan bir hüküm yasalarımızda yer almamıştır.DAVA : Davacı, disiplin kurulunun işten çıkarma kararının haksız olduğunu ilerisürerek iptaline karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı, işyeri Merkez Disiplin Kurulunca verilen 3.4.1991 gün ve1991/6 sayılı işten çıkarma kararının haksız olduğunu ileri sürerek iptaline kararverilmesini istemiştir. Mahkeme istek doğrultusunda disiplin kurulu kararını iptaletmiştir.Đş akdi feshedilen işçinin feshin iptali konusunda iş Mahkemesindedava açmasına imkân tanıyan bir hüküm yasalarımızda yer almamıştır. Sadece,2821 sayılı Yasanın 30. maddesinde işyeri sendika temsilcilikleri için ayrık birhüküm getirilmiştir. Şayet davacı feshin "işten çıkartma" haksız olduğu inancındaise, haksız feshin hukuki sonucu ile ilgili olarak alacak haklarını dava edebilir. Bunedenle, mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekildehüküm tesisi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir. Yargıtay Đçtihatları buyoldadır.SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan sebeple BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 01.04.1992 günündeoybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/572Karar No : 1992/6038Tarihi : 04.06.1992Đlgili Kanun : 1475 s.K. 18. md.ÖZÜ : Đş akdinin feshini gerektiren ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayanhallerde, fesih hakkının olayın öğrenilmesinden sonraki 6 işgünü içinde, veher halükarda bir yıl içinde kullanılması gerekir.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1475 Sayılı Đş Kanunu'nun 18'inci maddesinde 16 ve 17'nci maddesindede gösterilen ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan hallere dayanarakişçi veya işveren için tanınmış olan akdi fesih yetkisinin, iki taraftan birinin buçeşit davranışlarda bulunduğunun, öbür tarafın öğrendiği günden başlayarak (6)işgünü geçtikten ve her halde fiilin vukuundan itibaren bir sene sonrakullanılamayacağı öngörülmüştür. Bu hükmün resen nazara alınması gerekir.Davacının hizmet akdi 8.6.1988 tarihinde davacıya isnat olunan bir suçtan dolayıbir sene geçtikten sonra, 27.12.<strong>1990</strong> tarihli disiplin kurulu kararı üzerine24.1.1991 tarihinde feshedilmiştir. Sözü edilen olay ile ilgili ceza davasının25.10.<strong>1990</strong> tarihinde sonuçlanmış ve 2.11.<strong>1990</strong> tarihinde kesinleşmiş olmasısonucu değiştirmez. Zira ceza davası 18'inci maddede öngörülen süreyikesmez. Bu durumda davalı fesih hakkını kullanamayacağından, fesih yersizolup gerçekleşecek olan ihbar ve kıdem tazminatına karar vermek gerekir. Buhusus gözönüne alınmaksızın davanın reddine karar verilmiş olması usul veyasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,04.06.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/5444Karar No : 1992/10588Tarihi : 29.09.1992Đlgili Kanun : 1475 s.K. 18. md.ÖZÜ : Đşyerinde bekçi olarak çalışan işçinin, gece nöbetinde, işyerinde içkialemi yaptığı anlaşıldığından, süresi içinde yapılan fesih, haklı sebeplefesihdir. Bu halde ihbar ve kıdem tazminatı ödenmez.DAVA : Taraflar arasındaki ihbar ve kıdem tazminatının ödetilmesi davasınınyapılan yargılaması sonunda; ilâmda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarınfaiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresiiçinde duruşmalı olarak temyizin incelenmesi davalı avukatınca istenilmesiüzerine; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Đşyerinde bekçi olarak çalışan davacı, 23.11.<strong>1990</strong> gününü 24.11.<strong>1990</strong>gününe bağlayan gece nöbetinde diğer gece bekçileriyle birlikte önce kendievine gittikleri, oradan içki temin edip, içlerinden birisi de kadın arkadaşınıaldıktan sonra işyerine döndükleri ve işyerinde içki alemi yaptıkları, bunun haberalınması üzerine işverence haklarında soruşturmaya başlandığı ve tahkikakıngenişletilmesi sırasında 6.12.<strong>1990</strong> ve 7.12.<strong>1990</strong> günleri ifadesine başvurulandiğer bekçiler tarafından davacının da birlikte bulunduklarının ifade edilmesiüzerine 10.12.<strong>1990</strong> tarihinde davacının da hizmet aktinin feshedildiğianlaşılmaktadır. Olay bu cereyan şekline göre işveren davacının eylemini 6-7Aralık <strong>1990</strong> günü öğrenmiş hizmet aktinin de Đş Kanununun 18. maddesindeöngörülen altı iş günü süre içinde feshedilmiştir. Böyle olunca işveren fesihtehaklı olup, davacı ihbar ve kıdem tazminatı isteyemeyeceğinden bu isteklerinreddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi bozmayıgerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA, davalı yararına takdir edilen................ lira duruşma avukatlık parasınınkarşı tarafa yükletilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilg-liyeiadesine, 29.09.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/4330Karar No : 1993/1509Tarihi : 22.10.1993ilgili Kanun : 1475 s.K. 18. md.ÖZÜ : Đşverenin, Đş Kanunu'nun 17/11. maddesine göre akdi fesh etmeyetkisi, 18. maddedeki sürelere uygun olarak kullanılmalıdır.


DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı ile, yıllık ücretli izin parasınınödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacının hizmet akti, 19.8.<strong>1990</strong> tarihinde viziteye çıkmadan veusulsüz olarak 2 günlük rapor almak suretiyle işvereni aldattığı, bu davranışındoğruluk ve bağlılık kurallarına uymadığı gerekçesi ile Đş Kanunu'nun 17/ll-dmaddesi uyarınca 26.2.1992 tarihinde fesh edilmiştir.1475 sayılı Đş Kanunu'nun 18. maddesi uyarınca, aynı Kanun'un 17.maddesinde gösterilen ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan hallere dayanarak,işverene tanınan akdi fesih yetkisi, işverenin bu durumu öğrendiği gündenbaşlayarak 6 işgünü geçtikten ve herhalde fiilin vukuundan itibaren bir senesonra kullanılamaz. Bu hükümde sözü edilen süreler hak düşürücü sürelerdenolup, hakim tarafından kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Az yukarıda dabelirtildiği üzere, somut olayda fesih sebebi 19.8.<strong>1990</strong> tarihinde alınan iki günlükusulsüz rapora dayandırılmıştır. Fesih işlemi ise bir yıllık hak düşürücü süregeçtikten sonra 26.2.1992 tarihinde gerçekleştirilmiştir. Bu nedenlegerçekleşecek ihbar ve kıdem tazminatına hükmedilmesi gerekirken, anılan yöngözden kaçırılarak bu isteklerin reddi, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayıgerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 22.10.1993 günündeoybirliği ile karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/13833Karar No : 1994/2483Tarihi : 17.02.1994Đlgili Kanun : 1475 s.K. 18. md.ÖZÜ : Đşçinin, ahlâk ve iyiniyet kurallarına uymayan davranışı sonucuhizmet akdi, işveren tarafından feshedilmiştir. Feshe neden olan olay ilefesih tarihi arasında bir yıldan fazla bir süre geçmiş olduğundan, işverenakti fesih yetkisini kullanamaz.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.


Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.Hüküm, süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacının ahlâk ve iyiniyet kurallarına uymayan davranışı sonucuhizmet sözleşmesi, işveren tarafından feshedilmiş olduğundan kabulü ile ihbarve kıdem tazminatı isteklerinin reddine karar verilmiş ise de, feshe neden olanolay ile fesih tarihi arasında bir yıldan fazla bir süre geçmiştir. 1475 sayılı ĐşKanununun 18. maddesine göre, fiilin vukuundan itibaren bir yıllık hak düşürücüsürenin geçmesi halinde işveren akti fesih yetkisini kullanamaz.Gerçekten, somut olayda da feshe neden olan eylemlerden sonuncusunun1981 yılında meydana geldiği, hizmet sözleşmesinin ise 5.8.1983tarihli Disiplin Kurulu Kararı üzerine, 25.1.1984 tarihinde feshedildiği, dosyadakibilgi ve belgelerden açık ve seçik olarak anlaşılmaktadır. Bir yıllık hak düşürücüsürenin geçtiği dikkate alınarak gerçekleşen ihbar ve kıdem tazminatlarınınhüküm altına alınması gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi,isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan sebeple BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 17.02.1994 günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/20066Karar No : <strong>1995</strong>/34975Tarihi : 04.12.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 18. md.ÖZÜ : Yasada öngörülen 6 işgünlük süre, işçi ya da işveren tarafından akdifesih yetkisi ile ilgili olup, bu sürenin dava açma hakkına bir etkisibulunmamaktadır.DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, fazla çalışma ve izin ücreti, ücret alacağı,hafta ve genel tatil gündelikleriyle manevi tazminat alacağının ödetilmesine kararverilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı, davalıya ait işyerinde çalışırken kovulması suretiyle hizmetsözleşmesinin feshedildiğini ileri sürmek suretiyle kıdem tazminatı ile işçilikhaklarının ve ayrıca olay nedeni ile manevi tazminatın hüküm altına


alınmasını istemiş, mahkemece 5.2.1992 fesih tarihinden 27.2.1992 dava tarihinekadar altı işgünlük sürenin geçmiş olması nedeni ile tüm isteklerin reddinekarar verilmiştir.Öncelikle belirtmek gerekirki1475 sayılı Đş Kanununun 18 incimaddesinde öngörülen altı işgünlük süre işçi ya da işveren tarafından akdi fesihyetkisi ile ilgilidir. Bu sürenin dava açma hakkına bir etkisi bulunmamaktadır.Buna göre iş akdi haksız olarak feshedilen işçi zamanaşımı süresi içerisinde herzaman dava açma yetkisini haizdir.Dosyadaki bilgi, belgelere ve tanık anlatımlarına göre ustabaşı olandavacının yağmur yağması nedeni ile açık havada çalışan işçilerin erkengönderilmesi üzerine ertesi günü çıkan münakaşa sonucunda davacının işindençıkartıldığı anlaşılmaktadır. Bu oluşa göre, haksız işinden çıkartılan davacıişçinin kıdem tazminatına hak kazandığının kabulü gerekir. Öte yandan davacıayrıca işçilik haklarının ödettirilmesi ve duyduğu üzüntü nedeni ile takdirolunacak manevi tazminat talebinde de bulunmuş olduğuna göre, bu isteklerüzerinde de durularak gerçekleştiği takdirde bunlarında hüküm altına alınması,gerçekleşen haklar bakımından gerektiği takdirde bilirkişi mütalaasınabaşvurularak sonucuna göre hüküm kurulması gerekir.Eksik inceleme ile hüküm kurulması isabetsizdir.SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan sebeple BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 04.12.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/26081Karar No : <strong>1995</strong>/34799Tarihi : 28.11.<strong>1995</strong>ilgili Kanun : 1475 s.K. 18. md.ÖZÜ : Đşvereni, kusurlu davranışı ile zarara uğrattığı mahkeme kararı ilesabit olan işçinin, kusurlu davranışı devam ediyorsa, 6 iş günlük süreningeçirildiği ileri sürülemez.DAVA : Taraflar arasındaki, ücret farkı ile erken fesih tazminatının ödetilmesidavasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşenmiktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesineilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi taraflar avukatlarınca istenilmesive davalı avukatınca da duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerekişin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 28.11.<strong>1995</strong>günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü da-


vali adına Avukat ......... ile karşı taraf adına Avukat............ geldiler. Duruşmayabaşlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonraduruşmaya son verilerek dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Fabrika kalite kontrol araştırma ve geliştirme müdürü olarakişyerinde çalışmakta iken, davacının % 25 kusurlu davranışı ile işvereni zararauğrattığı, daha önce işveren tarafından davacı aleyhine açılıp sonuçlananmahkeme kararı ile anlaşılmaktadır. Bu husus mahkemeninde kabulündedir.Ne varki altı iş günlük sürenin davalı işveren tarafından geçirilmesi nedeniile feshin haksız olduğu sonucuna varılarak, bakiye süre için ücret talebi kabuledilmişse de dosyada mevcut bozuk imalatlarla ilgili tutanaklardan, davacınınkusurlu davranışının devam etmekte olduğu böylece altı iş günlük süreningeçirildiği görüşüne değer verilemiyeceği açık seçik ortadadır. Böyle oluncabakiye ücrete ilişkin isteğin reddine karar verilmesi gerekir. Yazılı şekilde hükümtesisi haksız olup,bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,28.11.<strong>1995</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/20947Karar No : <strong>1995</strong>/35190Tarihi : 07.12.<strong>1995</strong>ilgili Kanun : 1475 s.K. 18. md.ÖZÜ : Đş akdinin haklı nedenle feshinde, feshe konu eylem devamlılıkgöstermişse 1 yıllık hak düşürücü süre buna göre belirlenir.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Mahkemece, davacının kıdem ve ihbar tazminatı istekleri, fesheneden olan olayın Adana Cumhuriyet Savcılığınca tanzim edilen iddianamede07.06.<strong>1990</strong> ve 01.08.1991 tarihleri arasında, feshin ise 19.08.1992 tarihindeyapıldığı bu sebeple Đş Kanununun 18. maddesinde bir yıllık hak düşü-


ucü sürenin geçirildiği gerekçesiyle hüküm altına alınmıştır. Ne var ki, sözüedilen iddianamenin sadece sonuç kısmının dikkate alınmış olması mahkemeyiyanılgıya düşürmüştür. Zira, iddianamenin beşinci sayfasında davacı …….. 'ninBoya Basma Fabrikası müdürü olarak depo açığını kapatmak için tuzun % 30rutubetten ağırlık kaybettiğine ilişkin 20.08.1991 günlü gerçek dışı tutanağıimzaladığı isnatı eylemin süreklilik arzettiğinin dolayısıyla da 20.08.1991 tarihiitibariyle Đş Kanununun 18. maddesinde belirtilen 1 yıllık hak düşürücü süreningeçmediğinin delilini teşkil etmektedir. Mahkemece bu yön gözetilmeden, aksidüşünce ile davanın kabulü bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, 07.12.<strong>1995</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. CEZA DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/232Karar No : <strong>1990</strong>/788Tarihi : 16.02.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 24. md.ÖZÜ : 1 - Đş Kanunu 'nun 13. maddesine göre işten çıkartılan işçinin yerine6 ay içinde başka işçi alınması yasaklanmıştır. Bunun aksine 6 ay içindeyeni işçi alındığı takdirde suçun işe alınan yeni işçiler bakımındanoluştuğunun kabulü gerekir.2 - Toplu işçi çıkarmada, çıkarılacak işçilerin çıkarma tarihinden enaz bir ay önce Đş ve Đşçi Bulma Kurumuna bildirilmemesi halinde verilecekpara cezasının tek uygulama yapılarak belirlenmesi gerekir. Cezanınçıkartılan işçi adedince çoğaltılması mümkün değildir.DAVA : 1475 sayılı Đş Kanununa muhalefetten sanık M. BelediyeBaşkanlığı'nın............milyon lira idari para cezası ile cezalandırılmasına dairÇalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ................Bölge Müdürlüğü'nce verilen18.10.1989 gün ve 61873.04/723251 sayılı karara karşı yapılan itirazın reddinedair Ankara 5. Sulh Ceza Mahkemesi'nce verilen 8.12.1989 gün ve 1989/146Müt. sayılı kararın:Sanık belediyenin iktisadi durum nedeniyle toplu olarak işçileri2.10.1989 gün ve 1393 sayılı Başkanlık Genelgesi'ne uygun biçimde akitlerineson vermek ve Đş ve işçi Bulma Kurumu'na bildirmemekten ibaret eylemin 1475sayılı Kanun'un 107. maddesine muma, tek bir suçu oluşturduğu ve bu hususunise mukarrer Yargıtay Đçtihatları ile de kabul edilmiş bulunduğu gözetilmedenanılan karara karşı yapılan itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine kararittihazında isabet görülmediğinden bahisle CMUK'nun


343. maddesi gereğince bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı'nın1.1.<strong>1990</strong> gün ve 4266 sayılı yazılı emrine atfen C. Başsavcılığı'nın 5.2.<strong>1990</strong> günve Y.E. 140 sayılı tebliğnamesi ile Daireye ihbar ve dava evrakı tevdi kılınmaklaincelendi:Dosya kapsamından:M. Belediyle Başkanlığı işyerinde, iş müfettişleri tarafından düzenlenen4-5/10/1989 ve 12/10/1989 günlü tutanaklara dayanılarak ĐşMüfettişi ............ tarafından düzenlenen 12.10.1989 tarih ve 74 sayılı incelemeraporunun (Sonuç ve Kanaat) bölümünde; işyerinde 1987 yılından beri çalışmaktaolan 216 işçi ile 6 emekli işçinin ve 2 sendika temsilcisinin işten çıkarılmalarında,hizmet akdini fesih hakkının kötüye kullanıldığı ayrıca hizmetakdinin feshinde 1475 sayılı Đş Kanunu'nun 12. 24 ve 26. maddeleriyle 2821sayılı Sendikalar Kanunu'nun 30. maddesine de aykırı davranıldığınm tespitedildiğinden bahsedilerek;1 - 1475 sayılı Đş Kanunu'nun 13. maddesinin sondan bir öncekifıkrası uyarınca, işçilere, işyerinde uygulanmakta olan toplu iş sözleşmesinin 58.maddesinde belirtilen bildirim önellerine ait ücretlerin 3 katı tutarındaki kötü niyettazminatı ödenmesi gerektiği,2 - Toplu işçi çıkarılmasında işten çıkarılan işçilerin, en az bir ayönce Kurum'a bildirilmemesi nedeniyle 1475 sayılı Đş kanunu'nun 24. maddesineaykırı davranıldığından, aynı Kanun'un 3493 sayılı Kanunla değişik 98/Bmaddesi uyarınca 222x500.000=111.000.000.- lira idari para cezası uygulanması,3 - Đşten çıkarılan işçilere kıdem tazminatlarının, kazanmış olduklarıücret, ikramiye ve sosyal yardımlarının geciktirilmeden ödenmesi konusundaişveren Belediye Başkanlığı'na yazı yazılması, belirtilen işçi haklarınınödenmemesi durumunda 1475 sayılı Kanun'un 14. maddesine aykırı davranmaktan,aynı Kanun'un 98/B maddesi uyarınca Đş Kanunu'nun 26. maddesinemuhalefet nedeniyle de 99/A m. uyarınca ayrı ayrı idari para cezasıuygulanması,4 - Đşten çıkarılan sendika temsilcilerinin veya üyesi bulunduğusendikanın, Đş Mahkemesi'nde dava açma hakkı bulunduğundan bu konuda (B)Sendikası'na yazı yazılması istenmiş, bu rapora ve tespitlere dayanılarak.Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ............................. Bölge Müdürlüğü'nceişveren M. Belediye Başkanlığı'na (1475 sayılı Đş Kanunu'nun 24. maddesindekiesaslara uyulmadan 222 işçinin iş akdinin feshedildiğinden) bahisleaynı Kanun'un 98/B maddesine dayanılarak her işçi için ................... lira olmaküzere 222 işçiyle ilgili olarak cem'an 111 milyon lira idari para cezası tahakkukettirilip işverene tebliğ edildiği,Bu cezaya süresinde yapılan itiraz üzerine, Ankara 5. Sulh CezaMahkemesi'nce, Đş Kanunu'nun 24/son maddesine göre, sözleşmeleri sona erenişçilerin 10 veya daha fazla olması halinde, işverenin bunların isimlerini


ve niteliklerini çıkarma tarihinden en az bir ay önce ilgili Đş ve Đşçi BulmaKurumu örgütüne bildirmek zorunluluğuna rağmen, bu hususun yerine getirilmemesi suretiyle Đş Kanunu'nun 24/son maddesi delaletiyle 98/B maddesi uyarınca, her işçi için .................... lira olmak üzere 222 işçi için cem'an111.000.000.-lira idari para cezası tayininde Yasa'ya aykırı bir yön görülmeyerek,itirazın reddine karar verildiği, anlaşılmıştır.Görüldüğü gibi; gerek iş müfettişi tarafından düzenlenen 12/10/1989tarihli raporun (sonuç ve kanaat) bölümünün 2. bendinde, 1475 sayılı Kanun'un24. maddesine aykırı olarak topluca işten çıkartılan işçilerin, yasal süre içindeKurum'a bildirilmemesi nedeniyle işveren hakkında aynı Kanun'un 98/B maddesiuyarınca idari para cezası uygulanmasının talep edilmesi, Bölge Müdürlüğü'ncede, işveren M. Belediye Başkanlığı'nın 1475 sayılı Kanun'un 24. maddesindekiesaslara uyulmadan 222 işçinin iş akitlerinin feshedildiğinden mezkûr Kanun'un98/B maddesine dayanılarak, her işçiiçin.............. lira olmak üzere cem'an 111.OOO.OOO.-lira idari para cezası tayinedilmiş bulunması ve gerek Sulh Ceza Mahkemesi kararındaki gerekçe ile işmüfettişi raporunun, sonuç ve kanaat bölümü 3. bendinde bahsedilen veikmali için işverene yazı yazılması önerilip Bölge Müdürlüğü'nce de aynı konuda işverene 18 Ekim 1989 gün ve 23254 sayılı yazı ile tebliğ edilen ĐşKanunu'nun 14 ve 26. maddelerine aykırı davranışların, Kanun'un 98/A-3 ve99/A maddeleriyle müeyyide altına alınmış olup bu maddelerdeki para cezalarının, idarece uygulandığı belirtilen 98/B maddesindeki gibi ........................ iraolmayıp ............. liradan ibaret bulunduğu, hususları nazara alınarak, idari paracezasının anılan Kanun'un 24. maddesinin son fıkrasındaki zorunluluğauyulmaması nedeniyle verildiği anlaşılmaktadır.Bu belirlemelerin ışığı altında:1475 sayılı kanun'un "Genel Hükümler", "Hizmet Akdi", "Ücret","Đşin Düzenlenmesi", "Đşçi sağlığı ve Đş Güvenliği", "Đş ve Đşçi Bulma", "ĐşHayatının Denetim ve Teftişi" başlığını taşıyan 1'den 7'ye kadarki bölümlerindeçeşitli mecburiyet ve yasaklar getirilmiş, "Ceza Hükümleri" başlıklı 9. Bölümdeise, her bir mecburiyet ve yasağa terettüb eden cezalar gösterilmek suretiyle,suç ve cezaların kanuniliği genel prensibine uyulmuştur.Đdari para cezasına konu teşkil eden 1475 sayılı Kanun'un 24.maddesi "Đşverenin bu Kanun'un 13. maddesinde belirtilen şartlara uyarak işineson verdiği veya 16. maddenin III. bendi gereğince iş akdini fesheden işçilerinyerine, çıkma veya çıkarma tarihinden itibaren 6 ay içinde başka işçi alamazhükmünü ihtiva etmektedir.Başlığından da anlaşılacağı üzere, bu madde, işten çıkarmanınşekil ve esaslarını düzenleyen, buna dair mecburiyet ve yasaklar getiren birmadde olmayıp doğrudan doğruya işten çıkarmanın sonucu ile ilgili birmaddedir.


Hal böyle olduğuna göre, işveren hakkında uygulanan 1475 sayılıKanun'un 98/B maddesi ile suç sayılan fiili 24. maddedeki yasak dairesince tâyinve tespit etmek gerekir.Yukarıda belirtildiği üzere 24. madde, belirli usuller ile işten çıkartılanveya işten ayrılan işçilerin yerine 6 ay içinde başka işçi almayı yasaklamıştır.Madde de işten çıkarmayı yasaklayan bir hüküm mevcut değildir. Busebeple 98/B maddesindeki müeyyideyi de buna göre değerlendirmek gerekir.Anılan maddenin 2869 sayılı Kanun'la değiştirilen şeklindeki "...işçiçıkaran veya yerine işçi alan...", "...işten çıkardığı veya işe aldığı..."cümlelerindeki "veya" edatının "ve" şeklinde yorumuyla suçun işe alınan işçilerbakımından oluştuğunun kabulü icap eder. Aksine düşünce 1475 sayılıKanun'un genel düzenlemesine, kanun koyucunun amacına, suç ve cezalarınkanuniliği prensiplerine aykırı düşer.Dosya arasında, işverenin, iş akitlerini feshettiği 222 işçinin yerine,yasal süreden önce başka işçi aldığı yolunda herhangi bir iddia ve belgebulunmamaktadır. Aksine, hizmet akitlerine daha önce son verilen işçilerden 47adedine 17/11/1989 tarihinde, 19 adedine ise 3/2/<strong>1990</strong> tarihinde, yeniden işebaşlamaları için tebligat yapıldığı anlaşılmaktadır.Ayrıca, Sulh Ceza Mahkemesi'nce, itiraz üzerine ittihaz olunankararda uygulandığı kabul edilen 1475 sayılı Kanun'un 24. maddesi son fıkrasındaöngörülen yükümlülük, işine son verilen işçilerin, çıkarma tarihinden enaz bir ay önce iş ve işçi Bulma Kurumu örgütüne bildirme zorunluluğuyla ilgilidir.Dairemiz'in devamlılık arzeden <strong>kararları</strong>nda da açıklandığı üzere,bu sorumluluğu yerine getirmemenin cezası, 1475 sayılı Kanun'da özel olarakgösterilmemiş bulunduğu cihetle, mezkûr Kanun'un 107 maddesi ile tekuygulama yapılarak belirlenmesi gerekir. Bu konuda 1475 Sayılı Kanun'un 98/Bmaddesine dayanılarak uygulama yapılması ve cezanın çıkartılan işçi adedinceçoğaltılması mümkün değildir.SONUÇ: Açıklanan bütün bu nedenlerle yazılı emre atfen düzenlenen tebliğnamemünderecatı varit görüldüğünden Ankara 5. Sulh Ceza Mahkemesi'nce ittihaz olunan 8/12/1989 gün ve 1989/146 Müt. sayılı itirazın reddinemütedair kararın CMUK'nin 343. maddesi uyarınca BOZULMASINA, tatbikiiktiza eden idari para cezasının 1475 sayılı iş Kanunu'nun 24. maddesi sonfıkrası delaletiyle 107. maddesi uyarınca ........................ lira olarak belirlenmesine, idarece tâyin edilen fazla cezanın çektirilmemesine, dosyanın gereğiiçin Yargıtay C. Savcılığı'na iadesine 16.02.<strong>1990</strong> gününde oybirliği ile kararverildi.


T.C. YARGITAY 9. CEZA DAĐRESĐEsas No : 1993/1046Karar No : 1993/1864Tarihi : 13.04.1993Đlgili Kanun : 1475 s.K. 24 ve 107. md.ÖZÜ : Toplu çıkarmayı Đş ve Đşçi Bulma Kurumu'na bildirmemek tek suçtur.Đşten çıkarılanların yerine yasaya aykırı biçimde işçi almak ayrı bir suçtur.DAVA : 1475 sayılı iş Kanunu'na muhalefetten ..................... Elektrik Sanayi veTicaret A.Ş.'nin para cezası ile cezalandırılmasına dair, Çalışma ve SosyalGüvenlik Bakanlığı ...............Bölge Müdürlüğü'nce verilen 01.08.1991 gün ve20743/2956 sayılı karara karşı yapılan itirazın kabulüne ilişkin, istanbul 4. SulhCeza Mahkemesi'nce verilen 17.11.1992 gün ve E. 1991/2285, K. 1992/3191sayılı kararın;Tüm dosya münderecatı ile işverenin işyerinde çalıştırdığı işçilerin işakitlerine son vermek ve 1475 sayılı Kanun'un 24/son maddesi uyarınca Đş veĐşçi Bulma Kurumu'na bildirmemekten ibaret eylemin, anılan kanun'un 107.maddesine mümas tek suçu oluşturduğu mahkemece kabul edilmiş ise de,dosyada mevcut iş müfettişi tarafından düzenlenen 19.07.1991 gün ve 107sayılı inceleme teftiş raporu, 16.07.1991 günlü tutanakiçeriğine göre, mezkur işyerinde çıkartılan 91 işçi yerine, 1475 sayılıKanun'un 24/1. maddesi hükümlerine aykırı olarak 19 işçi alındığı cihetle, işealınan 19 işçi nedeniyle, 1475 sayılı Kanun'un 24, 98/B maddeleri uyarıncatespit olunan eyleminin anılan Kanun'un 107. maddesi kapsamı dışında bulunduğu gözetilmeden yazılı olduğu şekilde karar ittihazında isabet görülmediğinden bahisle CMUK.'nun 343. maddesi gereğince bozulması lüzumuYüksek Adalet Bakanlığı'nın T9.03.1993 gün ve 012904 sayılı yazılı emrine atfen C. Başsavcılığının 31.03.1993 gün ve Y.E./27918 sayılı tebliğnamesi iledaireye ihbar ve dava evrakı tevdii kılınmakla incelendi.KARAR : Đşlerine son verilen işçilerin isimlerini ve niteliklerini iş ve Đş BulmaKurumu örgütüne bildirmeme nedeniyle verilen idari para cezasının itiraz üzerinemahkemece 1475 sayılı Yasa'nın 107. maddesi nazara alınarak ……….lirayaindirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamakta ise de, işverenin iş aktini feshettiğiişçilerin yerine aynı Yasa'nın 24 maddesine aykırı olarak 19 yeni işçialınmasından dolayı tayin edilen……….lira idari para cezasına vaki itirazın reddigerekirken yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi Yasa'ya aykırı ve yazılı emreatfen düzenlenen tebliğname münderecatı bu itibarla yerinde görüldüğündenistanbul 4. Sulh Ceza Mahkemesi'nce ittihaz olunan 17.11.1992 gün ve1991/2285-3191 sayılı kararın CMUK'nun 343. maddesiuyarınca aleyhe tesir etmemek kaydıyla BOZULMASINA, sair hususların aynen yerine getirilmesine, yargılamanın yenilenmesine yer olmadığına, evra-


kın gereği için Yargıtay C. Başsavcılığına tevdiine, 13.04.1993 gününde oybirliğiile karar verildi.T.C. YARGITAY 9. CEZA DAĐRESĐEsas No : 1993/5164Karar No " : 1993/5718Tarihi : 23.12.1993Đlgili Kanun : 1475 s.K. 24. md.ÖZÜ : Đşyerinden 10 ve daha fazla işçi çıkartılması durumunda, en az bir ayönce Đş ve işçi Bulma Kurumu'na bildirme zorunluluğuna uymayanişverene verilecek ceza işçi adedine göre çoğaltılamaz.DAVA : 1475 sayılı Đş Kanunu'na muhalefetten (A) Gıda Sanayii TicaretA.Ş.'nin anılan Kanun'un 24, 98/B maddeleri uyarınca..................... lira para cezası ile cezalandırılmasına dair. Çalışma ve sosyal Güvenlik Bakanlığı............ Bölge Müdürlüğü'nce verilen 18.08.1993 gün 21072 sayılı kararakarşı yapılan itirazın reddine ilişkin Kartal 2. Sulh Ceza Mahkemesi'nce ittihazolunan 12.10.1993 gün ve 1993/619-554 sayılı kararın;Tüm dosya münderacatına göre; işverenin işyerinde çalıştırdığı 22işçinin iş akitlerine son verip işten çıkardığı halde, 1475 sayılı Đş Kanun'nun24/Son maddesi uyarınca Đşve Đşçi Bulma Kurumu'na bildirmekten ibaret eyleminceza tayininde esas alınan Kanun'un 98/B maddesi kapsamında olmadığı, 107.madde uyarınca uygulama yapılması gerektiği gözetilmeden, itirazın kabulüyerine yazılı olduğu şekilde gerekçe ile reddine karar ittihazında isabetgörülmediğinden bahisle CMUK'nun 343. maddesi gereğince bozulması lüzumuYüksek Adalet Bakanlığı'nın 02.12.1993 gün ve 047064 sayılı yazılı emrine atfenC. Başsavcılığının 08.12.1993 gün ve Y.E. 95125 sayılı tebliğnamesi ile daireyeihbar ve dava evrakı tevdii kılınmakla incelendi.KARAR : 1475 sayılı Đş Kanunu'nun 24/Son maddesi ile işverene getirilenyükümlülük işine son verilen işçi sayısı on veya daha fazla olduğu takdirde,bunların isimlerini ve niteliklerini çıkarma tarihinden en az bir ay önce ilgili Đş veĐşçi Bulma Kurumu örgütüne bildirilmesine ilişkindir.Dairemizin süreklilik gösteren müteahhit <strong>kararları</strong>nda da açıklandığıüzere, bu zorunluluğa uymamanın cezası, 1475 sayılı Kanun'da özel olarakgösterilmemiş bulunduğu cihetle anılan Kanun'un 107. maddesine dayanılarakbelirlenmesi gerekir.Bu konuda 1475 sayılı Kanun'un 98/B maddesinedayanılarak uygulama yapılması ve cezanın çıkartılan işçi adedince çoğaltılaraktayin edilmesi mümkün bulunmamaktadır.


SONUÇ : Açıklanan bu nedenlerden dolayı yazılı emre atfen düzenlenentebliğnamedeki bozma isteği yerinde görüldüğünden Kartal 2. Sulh CezaMahkemesi'nce ittihaz olunan 12.10.1993 gün ve 1993/619-554 sayılı itirazınreddine ilişkin kararın CMUK'nun 343. maddesi uyarınca BOZULMASINA,Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge müdürlüğü tarafından tayinedilen………..lira idari para cezasının kaldırılmasına, 23.12.1993 günüoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. CEZA DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/317Karar No : <strong>1995</strong>/57Tarihi : 17.01.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 24. md.ÖZÜ : 10'dan fazla işçinin işine son verildiğinin lĐBK'na bildirilmemesidurumu tek suçu oluşturur ve 1475 sayılı Yasanın 107. maddesindeöngörülen idari para cezası uygulanır.DAVA : 1475 sayılı Đş Kanunu'na muhalefetten ....................Ticaret A.Ş.'ninidari para cezası ile cezalandırılmasına dair Çalışma ve Sosyal GüvenlikBakanlığı ................. Bölge Müdürlüğü'nce verilen 07.09.1994 gün ve1144.55.3/9873 sayılı karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin Samsun 2. SulhCeza Mahkemesi'nin 18.10.1994 gün ve 1994/317-181 sayılı kararın:Tüm dosya münderecatı ile dosyada mevcut Đş ve Đşçi BulmaKurumu Samsun Şube Müdürlüğü'nün 24.08.1994 gün ve 99-135/1-12-2471sayılı yazısı içeriğine göre, işverenin işyerinde çalıştırdığı işçilerin iş akitlerineson vermek ve 1475 sayılı Kanun'un 24/son maddesi uyarınca Đş ve Đşçi BulmaKurumu'na bildirilmemekten ibaret eyleminin anılan Kanun'un 107. maddesinemümas tek suçu oluşturduğu ve tek uygulama yapılması gerektiği gözetilmeden,itirazın bu yönden kabulü yerine, yazılı olduğu şekilde reddine karar ittihazındaisabet görülmediğinden bahisle, CMUK'nun 343. maddesi uyarınca bozulmasılüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı'nın 30.12.1994 gün ve 031493 sayılı yazılıemrine atfen C. Başsavcılığının 05.01.<strong>1995</strong> gün ve Y.E. 554 sayılı tebliğnamesiile daireye ihbar ve dava evrakı tevdii kılınmakla incelendi:KARAR : 1475 sayılı Đş Kanunu'nun 24. maddesinin son fıkrasında yeralan"...işlerine son verilen işçilerin sayısı 10 veya daha fazla olduğu takdirde işverenin,yeni bir işe yerleştirilebilmeleri için bunların isimlerini ve nitelikleriniçıkarma tarihinden en az bir ay önce ilgili Đş ve Đşçi Bulma Kurumu örgütünebildirme" zorunluluğunun 98. maddede yaptırıma bağlanmadığı, bu zorunluluğauymayan işveren hakkında 107. maddenin uygulanması gerektiği ve idareceverilen para cezasının işten çıkarılan işçilerin isimlerini Đş ve Đşçi


Bulma Kurumu'na bildirmeme suçuna münhasır olduğu gözetilmeden, yazılışekilde itirazın reddine karar verilmesi.SONUÇ : Yasaya aykırı ve yazılı emre atfen düzenlenen tebliğname münderecatıbu itibarla yerinde görüldüğünden, Samsun 2. Sulh CezaMahkemesi'nin 18.10.1994 ve 1994/317-181 sayılı Kararının CMUK'nun 343.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 1475 sayılı Yasa'nın 107. maddesi gereğince idari para cezasının .............. lira olarak BELĐRLENMESĐNE, infazın bumiktar üzerinden yapılmasına, sair hususların aynen yerine getirilmesine,dosyanın gereği için Yargıtay C. Başsavcılığına TEVDĐĐNE, 17.01.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. CEZA DAĐRESĐEsas No : 1993/867Karar No : 1993/1650Tarihi : 01.04.1993Đlgili Kanun : 1475 s.K. 25, 28. md.ÖZÜ : Sakat ve eski hükümlü çalıştırma yükümlülüğüne uymamak idaripara cezası gerektirir. Bu ceza bir kez için değil, bu yükümlüğün yerinegetirilmediği her ay için ayrı ayrı alınır.DAVA : 1475 sayılı iş Kanunu'na muhalefetten ........................A.Ş.'nin anılanKanun'un 25, 98/C maddeleri uyarınca .................lira para cezası ile cezalandırılmasına dair Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı .......................... BölgeMüdürlüğü'nce verilen 12.08.1992 gün ve 19690 sayılı karara karşı yapılanitirazın kısmen kabulüne ve ................. lira para cezasının alınmasına ilişkinAnkara 2. Sulh Ceza Mahkemesi'nce ittihaz olunan 18.09.1992 gün ve1992/938-830 sayılı kararın.Tüm dosya münderecatı ile dosyada mevcut 15.06.1992 gün ve 57-66 sayılı inceleme raporu ve 05.06.1992 günlü tutanak içeriğine göre, 1475sayılı Đş Kanunu'nun 25. maddesi hükmü uyarınca işyerinde çalıştırılmasıgereken sakat ve eski hükümlü işçi çalıştırma yükümlülüğünün yerinegetirilmediği tespit olunarak idari para cezası, tayin olunmasına göre; anılanKanun'un 98/C maddesi uyarınca "Đşveren veya vekiline çalıştırmadığıher sakat ve eski ve çalıştırmadığı her ay için ................lira para cezası verilir"hükmü gözetilmeden itirazın reddi yerine, yazılı olduğu şekilde gerekçe ile kararittihazında isabet görülmediğinden bahisle CMUK'nun 343. maddesi uyarıncaanılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza Đşleri GenelMüdürlüğü ifadeli 24.02.1993 gün ve 008544 sayılı yazılı emrine atfen, YargıtayC. Başsavcılığının 02.03.1993 gün ve Y.E. 19797 sayılı tebliğ-namesi ile daireyeihbar ve dava evrakı tevdii kılınmakla incelendi:


KARAR : Đş müfettişleri tarafından düzenlenen 05.06.1992 gün ve 57-66sayılı inceleme teftiş raporu, 05.06.1992 günlü tutanak ve belgelerden.................. A.Ş.'nin 1475 sayılı Đş Kanunu'nun 25. maddesine aykırı davrandığı sabit olmakla, aynı yasanın 98/C maddesi uyarınca verilen para cezasında isabetsizlik bulunmadığı görüldüğünden, A.Ş.'nin itirazının reddi yerine 1475 sayılı Kanun'un 24. maddesinin son fıkrasında öngörülen, işineson verilen işçilerin, çıkarma tarihinden itibaren en az bir ay önce Kurum'abildirilmemesi olayına ilişkin olup, olaya uygunluk göstermeyen Dairemizkararına dayanılmak suretiyle kısmen kabulüne karar verilmesi Yasa'ya aykırı bulunmuştur.SONUÇ : Yukarıda belirtilen nedenlerle, yazılı emre atfen düzenlenen tebliğnamedekibozma isteği yerinde görüldüğünden Ankara 2. Sulh CezaMahkemesi'nin 18.09.1992 gün ve 1992/938-830 sayılı kararının CMUK'nun343. maddesi uyarınca aleyhe tesir etmemek kaydıyla BOZULMASINA, dosyanıngereği için Yargıtay C. Başsacılığı'na iadesine 01.04.1993 gününde oybirliğiylekarar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/1072Karar No : <strong>1990</strong>/4735Tarihi : 09.04.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 16/11 ve 26. md.ÖZÜ : Eskiden beri işlemiş ücretlerin müteakip ayın ortalarında ödenmesive TĐS ile de bu ödeme şeklinin kabul edilmesi halinde, işçinin ücretiningeç ödendiğini ileri sürerek hizmet akdini ayın sekizinde feshetmesi haklıgörülemez.DAVA : Davacı, kıdem tazminatı ile ücret alacağının ödetilmesine kararverilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi, içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmekledosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı 1.1.1987 ile 31.12.1988 tarihleri arasını kapsayan toplu işsözleşmesinin 24'üncü maddesinin ücretlerin müteakip ayın 7'sinde ödeneceğihükmüne rağmen bu süre içinde ödenmediğinden bahisle hizmet aktinifeshettiğini ileri sürerek kıdem tazminatı istemiştir.Davalı ise, daha önceki aylarda ücretlerin müteakip ayın ortalarındaödendiğini, işyerindeki parasal durumun bunu gerektirdiğini, davacının şimdiyekadar itiraz etmediğini, bu ödeme şeklinin sonradan imzalanan


toplu iş sözleşmesi ile de kabul edildiğini bildirerek davanın reddini talep etmiştir.Gerçekten ödeme şekli davalının ileri sürdüğü gibi oluşmuş veyeniden yapılan toplu iş sözleşmesinde de bu ödeme şekli kabul edilmiş ise,davacının hizmet aktini hemen 8.2.1989 tarihinde fesh etmesi haklı görülemez.Bu davranış iyiniyet kurullarına aykırı olur. O halde ileri sürülen hususlardaönceki aylara ait ödeme bordroları ve yeni yapılan toplu iş sözleşmesi teminedilip inceleme yapılarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,09.04.<strong>1990</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/1590Karar No : <strong>1990</strong>/4963Tarihi : 13.04.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 26. md.ÖZÜ: Ücretlerin ödendiğinin ispatı işverene aittir.DAVA : Davacı, toplu iş sözleşmesinden doğan ücret alacağının ödetilmesinekarar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmekledosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılarla toplanan delillere ve kararın dayanığı kanunigerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazlarının reddi gerekir.2 - Davacı, toplu iş sözleşmesinden yararlanması isteği dışındaayrıca Haziran ve Temmuz 1989 aylarına ait ücretlerinin ve 285 sayılı KanunHükmündeki Kararname gereğince verilmesi gereken olağanüstü hal tazminatınında ödenmediğini iddia ederek istekle bulunmuştur. Ücretlerin ödendiğininispatı işverene aittir. Davalı işveren ücretlerin ödendiğini savunmuş ise de bunaait belgeler ve bordrolar getirtilerek inceleme yapılması gerekir. Böyle birinceleme yapılmadan ve ücretlerin ödendiği tesbit olunmadan iki aylık ücretisteğinin reddi doğru değildir. Öte yandan davacı şayet 285 sayılı KanunHükmünde kararname uyarınca olağanüstü hal tazminatından yararlanmadurumunda ise buna ait ödemenin de yine davalı tarafından ispatı gerekir. Buyönden de bir araştırma ve inceleme yapılmadan hüküm tesisi isabetsizdir.


SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA13.04.<strong>1990</strong> gününde oybirliği ile karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas NoKarar NoTarihi ilgiliKanun:<strong>1990</strong>/1706:<strong>1990</strong>/5550: 07.05.<strong>1990</strong>:1475 s.K. 26. md., 818 s.BK. 179. md.ÖZÜ : Đşletmeyi devreden işveren işçinin devir tarihine kadar olan ücretalacağından sorumludur.DAVA : Davacı, ücret farkından doğan alacağının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı ................. avukatı tarafından temyizedilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Borçlar Kanunu'nun 179. maddesine göre işletmeyi devretmiş olan davalı ............... davacının ücret alacağının devir tarihine kadar olankısmından sorumludur. Bu cihet gözönünde tutulmaksızın, adı geçen davalınındevirden sonraki ücret alacağından da sorumlu tutulmuş olması doğru değildir.Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,07.05.<strong>1990</strong> gününde oy birliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas NoKarar NoTarihi ilgiliKanun:<strong>1990</strong>/3925:<strong>1990</strong>/7031:08.06.<strong>1990</strong>:1475 s.K. 26, 35, 41. md., 818 s.BK. 76 ve 83 md.ÖZÜ : 1) Ücretin yabancı para ile ödeneceği kabul edilmiş olsa dahi,başkaca bir şart olmadığı takdirde sair ödemelerin vadenin hululügünündeki rayiç üzerinden TL. ile ödenmesi icap eder.


2) Fazla Mesai, Hafta Tatili, Ulusal Bayram ve Genel Tatil günleri gibiçalışma ücretleri, o çalışmaların yapıldığı ayın son günü muaccel olur.DAVA : Davacı, fazla çalışma parası ile bayram, hafta ve genel tatil gündeliklerininödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı hazine avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değlidir.2 - Fazla mesai ücreti konusunda borç ve alacak, fazla mesaininyapıldığı anda doğmuş olur. Talep hakkı da alacak muaccel olduğu anda doğar.Öte yandan bir borç, B.K.'nun 76. maddesine göre ifa için bir müddet tayin'edilmişise, bu müddetin son günü muaccel olur. Olayda davacıya ücretlerinin aysonunda ödendiği anlaşılmaktadır. Şu durumda başkaca bir anlaşma mevcutolmadığına göre, fazla mesai ücretinin de ayın son günü ödenmesi gerekecektir.Böyle olunca fazla mesai ücreti, fazla mesainin yapıldığı ayın son günü, yanivadenin hulûlû günü muaccel olacaktır. B.K. 83 maddesinde, başkaca bir şartolmadığı takdirde, borcun vadenin hulûlû günündeki rayici üzerinden memleketparası ile ödeneceği yazılıdır. O halde, ücretin mark olarak ödeneceğininkararlaştırıldığı bu olayda, başkaca bir şart da olmadığına göre, davacının fazlamesai ücretlerinin fazla mesainin yapıldığı o ayın son günündeki kur karşılığı Türkparası ile ödenmesi icap edecektir.Hafta tatili. Ulusal Bayram ve Genel Tatil günleri gibi çalışma ücretleriiçin de aynı esas söz konusudur. Buna rağmen dava tarihi vadenin hulûlûtarihi kabul edilerek, dava tarihindeki kur üzerinden Türk parasıyla hesaplaryapılarak ona göre karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olupbozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA,08.06.<strong>1990</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/6480Karar No : <strong>1990</strong>/9897Tarihi : 05.10.<strong>1990</strong>ilgili Kanun : 1475 s.K. 26 ve 60. md.ÖZÜ : Đş Hukuku prensiplerine ve uygulamalara göre işin değiştirilmesisuretiyle de olsa işçi ücretlerinden eksiltme yapılamaz. Bu kural kuşkusuzişçinin asıl ücreti için söz konusudur.DAVA : Davacı, ücret farkı ile sosyal haklardan doğan alacağının ödetilmesinekarar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakladosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davacının temyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davalının temyizine gelince:Davacı işyerinde Laborant olarak çalışmakta ve TĐS'de Laborantlariçin öngörülen "sanat ağırlık ücreti"ni almakta iken Hukuk servisine nakledildiğinive kendisine daha az miktarda olan sanat ağırlık ücretinin ödendiğini, oysaücretinde azaltma yapılamıyacağını bildirerek aradaki farkla ilgili olarak isteklerdebulunmuştur.1.1.988 ile 31.12.1989 tarihleri arasını kapsıyan TĐS'nin 29. maddesindeaynen "işçiler, gerektiği taktirde, işyeri içinde unvanı veya niteliği benzeryahut birbirine yakın başka işlerde veya yerlerde muvafakat aranmaksızın geçiciveya devamlı olarak işveren tarafından görevlendirilebilirler" denilmektedir.Sözleşmenin 47. maddesinde ise, taban ücret ve sanat ağırlıklı ücret yeralmaktaolup sanat ağırlık tablolarına göre sanat ve ağırlık ücreti uygulanmasına 1.1.1988tarihinden sonra da devam edileceğini belirtilmiş bulunmaktadır.Gerçekten 1475 sayılı I.K.'nun 60. maddesinde de öngörüldüğüüzere Đş Hukuku prensiplerine ve uygulamalara göre işin değiştirilmesi suretiylede olsa işçi ücretlerinden eksiltme yapılamaz. Bu kural kuşkusuz işçinin asıl ücretiiçin söz konusudur. Sanat ağırlıklı ücretin ise asıl ücret olmadığı, görülen işinağırlık derecesine göre TĐS ile tanınan bir ödeme niteliğinde bulunduğuanlaşılmaktadır. Buna göre işçi fiilen hangi işi görmekte ise o işin ağırlıkderecesine göre sanat ağırlık ücretini alabilecektir. Gerçek durumunda böyleolması icap eder. Zira bir kimsenin fiilen yapmadığı işin ağırlık ücretini alabilmesidüşünülemez. Bu eşitlik ilkesine de aykırıdır. Böyle


olunca davacının hukuk servisinde çalıştığı sürece ancak bu serviste çalıştığı işinkarşılığı sanat ağırlık ücretini alabilecektir. Çalışmadığı laborantlık işinin sanatağırlık ücretini alabilmesi söz konusu olamaz. Kaldı ki, davacının asıl mesleğilaborantlık değildir. Ticaret lisesi mezunu olup sonradan aynı konuda tahsilinisürdürmekte olduğu bildirilmektedir. Bu bakımdan önceki çalıştığı işindelaborantlık unvanını aldığı da söylenemez. Böylece unvanı ve niteliği benzerolmayan bir işe nakledildiği iddiası da varit olamaz. Esasen davacının işvereneverdiği 11.07.1986 tarihli dilekçesinde, hukuk servisinde çalışmak istediğini ifadeettiği de görülmektedir. Bu itibarla işverenin TlS'in 29. maddesine aykırı ve tektaraflı olarak nakil işlemini gerçekleştirdiği iddiası da yerinde olamaz. O halde,davanın reddine karar vermek gerekirken, kabulü isabetsiz olup, bozmayıgerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeplerle BOZULMASINA,05.10.<strong>1990</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/13002Karar No : 1991/6328Tarihi : 21.03.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 26. md.ÖZÜ: Prim asıl ücretten sayılmaz. Bu nedenle primin ilâve tediye veikramiye hesabında nazara alınmaması gerekir.DAVA : Davacı, noksan ödenen ilave tediye ve ikramiye alacağının ödetilmesi ileTĐS'nin 61. maddesi ile getirilen % 6 lık primin ücret olduğunun tes-bitine kararverilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı hazine avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 6772 sayılı kanunun 4 ncü maddesinin 2 nci fıkrasında ilave tediyeyeesas aylık istihkakların hesabında primlerin nazarı itibara alınmayacağıbelirtilmiştir. Davacıya ödenen ücretinin % 6 sı oranındaki teknik hizmet priminiburadaki prim kavramından ayrık tutmak mümkün değildir. TĐS'de öngörülen akdiikramiye için de aynı husus geçerlidir. Zira, prim asıl ücretten sayılmaz. Bunedenle, söz konusu priminin ilave tediye ve ikramiye hesabında nazaraalınmaması icap eder. Mahkemenin aksine düşünce ile karar vermiş olmasıbozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 21.03.1991 günündeoybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/9141Karar No : 1991/73Tarihi : 17.01.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 26. md.ÖZÜ : Đşverenin muvafakati olmaksızın işçi, istifa dilekçesini geri alamaz.DAVA : Davacı, ücret alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerelmahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davacı, belirli süreli sözleşme ile, gemide mühendis olarakçalışmak üzere istihdam edilmiştir. Gemilerde iken ortaya çıkan arızayı giderememişve bu durum karşısında gemi süvarisine istifa ettiğini bildirir dilekçeyivermiştir. Hizmet akdinin istifa şeklinde feshi yolundaki iradesi böylece işverenvekiline ulaşmıştır. Fesih bozucu yenilik doğuran bir hak olup karşı tarafaulaşmakla hukuki sonuçlarını doğurur ve bundan karşı tarafın muvafakatiolmaksızın vazgeçilemez. Olayda her ne kadar teleksle bildirilen durum üzerine,merkezde istifanın durdurulması ve görevine devam etmesi bildi-rilmîşse de,bunun geminin seferde bulunması nedeni ile bir tedbir mahiyetinde olduğuanlaşılmaktadır. Esasen kısa bir süre sonra gemiye merkezden yeni bir mühendisgönderilmiş ve yeni mühendis tarafından arıza giderilmiş ve davacının hizmetinegerek kalmamıştır. Olayın bu şekilde oluşması davacının istifasının kabuledilmediği ve hizmet akdinin devam ettiği anlamına gelmez. Sonuç itibariyledavacının hizmet akdi gereğini yerine getirememesi sebebiyle aktin kendisitarafından feshedildiğinin kabulü ve dolayısı ile sözleşme bakiyesi ücret isteğininreddine karar verilmesi gerekir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA,17.01.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/9602Karar No : 1991/512Tarihi : 24.01.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 26. md.ÖZÜ :Đş akdinin feshinden sonra işverenin hir başka işyerinde kendikendine çalışan işçi, bu çalışma için ücret talep edemez.DAVA : Davacı, ücret alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmekledosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacının hizmet akdi 29.3.1985 tarihinde belediye encümen kararı ilefeshedilmiştir. Fesih yazısı kendisine tebliğ edilmek istenmiş, fakat tebellüğdenimtina etmiştir. Fesihten haberdar olduğuna göre tebellüğden imtina etmiş olmasıfeshin gerçekleşmesine engel değildir. Bu nedenle fesih gerçekleşmiştir. Bundansonraki davacının ücret isteği 17.10.1988 tarihine kadar kasaba camiinde dingörevlisi olarak çalışmış olması davalıya ücret ödeme yükümlülüğünü getirmez.Zira hizmet akdinin feshinden sonra din görevlisi olarak çalıştırılması içinbelediyeyle tekrar bir hizmet akdi yapılmış değildir. Kendi kendine çalıştığıanlaşılmaktadır. Her ne kadar şahitler belediyenin isteği üzerine çalıştığınısöylemişlerse de olayın cereyan şeklinde göre bu ifadelere itibar edilemez. Böyleolunca ücret isteğinin reddine karar vermek gerekir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepleBOZULMASINA, 24.01.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/9547Karar No : 1991/1004Tarihi : 04.02.1991Đlgili Kanun ; 1475 s.K. 26 ve 35. md.ÖZÜ : Fazla mesai ücreti içinde olmak üzere ücret tespiti mümkündür. Buşekilde yapılan sözleşme yasada öngörülen fazla mesai süreleri ile sınırlıdır.DAVA : Davacı, ücret alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.


Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde duruşmalı olarak davalı avukatı tarafındantemyiz edilmiş ise de; HUMK'nun 438'ci maddesi gereğince duruşma isteğininmiktardan reddine ve incelemesinin evrak üzerinde yapılmasına karar verildiktensonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Taraflar 2.9.1986 tarihli hizmet aktinde aylık brüt ücreti tespit etmişlerve işçinin günde üç saat fazla çalışma yapacağını, tespit edilen aylık ücretinnormal çalışmaya süreleriyle günde 2,5 saat yapılacak fazla çalışma ücretlerinikapsayacağını, fazla mesainin % 50 fazlasıyla ödeneceğini kararlaştırmışlardır.Đşveren bu ferdi sözleşme uyarınca günde üç saat fazla mesaînin2,5 saatinin yüzde elli zamlı miktarını tespit edilen aylık ücret içinde ödemiş yarımsaatlik kısmını da yüzde elli zamlı olarak hesap edip prim adı altında ayrıcatediye etmiştir. Bu uygulama Toplu Đş Sözleşmesinin yürürlüğe girdiği 1.1.1987tarihînden sonra da aynen sürdürülmüştür.Đşveren, kararlaştırılan ücretin aylık normal ücret kısmının tesbitinde,aylık normal mesai saatleriyle, günde 2,5 saatin yüzde elli fazlasını teşkileden miktarını toplamış ve tespit olunan ücreti bu saat toplamına bölerek saatücretini bulmuş, sonra da bu saat ücretini otuzla çarpmıştır. Üst kısmını da fazlamesai olarak göstermiştir. Toplu Đş Sözleşmesi döneminde de bu ayrımlarıbordrolarda kendi sütunlarında belirtmiştir. Yine bondro-larda yarım saatlik fazlamesaiyi de yüzde elli fazlasıyla hesaplamış ve bunu tespit edilen ücret dışındaaynca ödemiştir.Davacı, fazla mesai ücretinde ve keza ücret ve ikramiyelerde noksanödemeler olduğunu iddia ederek istekte bulunmuştur.Gerçekten 1475 sayılı Đş Kanunun'nun 35. maddesine göre, fazlaçalışma süresi günde üç saati geçemez. Fazla çalışma yapılacak günlerintoplamı bîr yılda doksan iş gününden fazla olamaz. Öte yandan, fazla mesaiücreti içinde olmak üzere ücret tesbiti mümkündür. Bu şekilde yapılan sözleşmegeçerlidir ve bu geçerliliğin Kanunda öngörülen fazla mesai süreleri ile sınırlıolduğu da doğrudur. Kanundaki süreleri aşacak şekilde fazla mesai yaptırılmasıcezai yaptırıma bağlanmıştır. Böyle olmakla birlikte söz konusu yasak, işçiyekanunda öngörülen süreler üzerinde fazla mesai yaptırılmış ve karşılığı daödenmişse, artık bu ödemeyi yok saymayı gerektirmez.Davacı, ferdi sözleşme döneminde yapılan uygulamada biruyuşmazlık çıkarmamıştır. Uyuşmazlık, Toplu iş Sözleşmesi dönemine ilişkindir.Her ne kadar, Toplu iş Sözleşmesinde fazla mesai ücretinin tespit edilen ücretiçinde olacağına dair bir hüküm yoksa da, yıllık ücret zamlarının ferdi sözleşmedönemindeki normal mesaî ve fazla mesai ücretleri konusuda bir ayırımyapılmaksızın ikisinin toplamı üzerinden oluşan ücrete uygulanmış olması, eskisigibi günde 2,5 saat fazla mesai ücretlerinin Toplu iş


Sözleşmesiyle kararlaştırılan ücret içinde olduğunun taraflarca kabul edildiğinigösterir. Burada fazlası için sözleşmenin geçersiz olması, gerçek fiili durumuortadan kaldırmaya yetmez. Đşveren Toplu Đş Sözleşmesiyle oluşan ücretinnormal mesaiye isabet eden kısmını az önce açıklandığı biçimde tespit etmiş vetüm tediyeleri bu şekilde tespit ettiği saat ücretine göre hesaplayıp ödemiştir vebu ödemeleri davacı ihtirazi kayıtsız kabullenmiştir. Bu maddi ve hukuki olgularagöre, davacının yasal süreyle sınırlı olmaksızın uyuşmazlık konusu tüm süreleriçin tespit edilen ücretin, normal mesai ve günde 2,5 saat fazla mesainin yüzdeelli zamlı miktarının toplamını oluşturduğunu kabul etmiş saymak gerekir. Tespitedilen normal ücretin gerek yasal asgari ücretin ve gerekse Toplu Sözleşmeyleoluşan ücretin altında olmadığı da anlaşılmaktadır. Bu durumda davacı mükerrerödemeye yer verilebilecek şekilde bir istekte bulunamaz. Yapılan ödemelerde birusulsüzlük ve noksanlıkta yoktur. Bu nedenle davanın reddine karar vermekgerekir. Buna rağmen bilirkişilerin normal ücreti, sözleşmelerle oluşan ücretinüstüne çıkaracak biçimde yeniden tespit ederek yapmış oldukları hesapneticesine göre hüküm tesisi isabetsizdir. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 16.5.1967gün ve 4390/4290 sayılı karanda bu hesap tarzının benimsenmesine yer vereceknitelikte değildir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA,04.02.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No . : 1991/1464Karar No : 1991/1031Tarihi : 05.02.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 26. md.ÖZÜ : Bozma kararında, mahkemeye ibraz edilen belgelerdeki hesaplarındoğru olduğuna işaret edilmişse, yapılacak iş, tespit edilen ücretlerinödenmiş olduğuna ait belgelerin ibrazının istenmesi, ibrazı mümkün değilseişyerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonuca göre karar verilmesidir.DAVA : Davacı, randıman primi, ikramiye ve yevmiye alacağı, fazîa çalışmaparası ile bayram ve hafta tatili gündeliklerinin ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Bozma kararında idarece yeniden yapılan ve mahkemeye ibraz edilen


listelerdeki TĐS'i zamlarının uygulanmasına ilişkin olarak hesapların doğruolduğuna işaret edilmiş ve bu listelere göre 1.9.1980 tarihi itibariyle tespit edilenücretlerin ödenmiş olması halinde davanın reddi gerekeceği vurgulanmıştır.Bozma kararına uyulduğuna göre yapılacak iş, sözü edilen listedeki ücrete göredavacıya ödeme yapılıp yapılmadığını tespit etmekten ibarettir. Bunun içinöncelikle davacıdan ödeme konusunda diyeceği sorulmalı, beyanına göregerekirse davalıdan ödeme belgeleri istenilmeli, mahkemeye ibrazı mümkünolmadığı takdirde işyerinde bilirkişiler aracılığıyla bu ödeme belgeleri üzerindeinceleme yaptırılmalı, ödeme yapıldığı anlaşıldığı takdirde dava reddedilmeli, aksihalde gerçekleşecek olan miktara karar verilmelidir. Mahkemenin bu konudadavacıdan diyeceğini sormadan ve ödeme belgelerini davalıdan istemedenbilirkişelerin yanlış anlamaya dayanan raporlarına göre, hüküm tesis etmiş olmasıdoğru değildir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 05.02.1991 günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/3281Karar No : 1991/3306Tarihi : 05.03.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 26. md.ÖZÜ : Sendika üyesi işçilerin ücretlerinin ay içinde geç ödenmesindendoğan yüzde ikilik faiz hakkının verilmesi, o ay içinde istenmesi halindemümkündür.DAVA : Davacı, Toplu iş Sözleşmesinden doğan alacakları ile gecikme faizininödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - 1.3.1987 ila 28.2.1989 tarihleri arası için geçerli TĐS.'nin 45.maddesinde aynen: "TĐS'i kapsamında çalışan sendika üyesi işçilerin ücretleri herayın 5'ine kadar ödenir. Zorunlu sebeplerle aylık ödemeler ayın 10'una kadargecikebilir. Ancak, ayın Onundan sonra tediye tarihine kadargeçecek her gün için bordroya mevzu ücretin % 2'si sendikanın o ay içindeki


talebi üzerîne zamlı olarak ödenir" denilmektedir. Bu düzenlemeden bordroyamevzu ücretin tediye tarihine kadar geçecek her gün için % 2'si oranında zamlıolarak ödenmesinin sendikanın o ay içinde talep etmesine bağlı olduğu anlamınıçıkarmak gerekir. Bu sonuca göre sendikanın o ay içinde talebi olmamışsa % 2oranındaki zam uygulanmayacaktır. Dosyadan sendikanın aylık ödemeler için oaylara ilişkin olarak işverenden talepte bulunduğu kesin olarakanlaşılamamaktadır. Sadece dava açılmadan bir gün önceki başvurusuna ait yazımevcuttur. Şayet sendikanın o ay içinde başvurusu yoksa, o takdirde % 2 zam oay ödemesine uyguianmayacamtır. Bu husus gözönünde tutulmadan % 2 zamlıödemeye karar verilmiş olması doğru değlidir, 1.3.1989-28.2.<strong>1990</strong> tarihleri arasınıkapsayan TĐS'nin 55. maddesinin uygulanmasında da aynı husus geçerlidir.3 - Önceki TĐS.'inde, Ocak 1989 ikramiyesi işçinin 20 günlük ücretitutarında olması gerekirken, bu TĐS.'i dönemi içinde sonraki TĐS.'nin 25 günlükikramiyesi üzerinden hesap yapılması yanlıştır.4 - Olağanüstü hal tazminatı kanun hükmünde kararname ile getirilmiştir.TÎS.'inden kaynaklanmamaktadır. Esasen sözleşme konusu olamaz. Bubakımdan kabule görede % 2 zammın bu tazminata uygulanmasımümkün değlidir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıdaki bentlerde gösterilen sebeplerleBOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,05.03.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/10979Karar No : 1991/6715Tarihi : 29.03.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 13. ve 26. md.ÖZÜ : Hizmet akdinin feshinde şartlar varsa ayrıca tazminat istenebilir.Ancak boşta kalınan süre için ücret talep edilemez.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı, boşta kalınan günler karşılığı tazminatile ücret alacağı ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmekle dosyaincelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılarla toplanan delillere ve kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre davacının tüm temyiz itirazları ile davalının aşağıdaki


endin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2 - Gerçekten, 1475 sayılı I.K.'nın 13. maddesinin son fıkrasına görehizmet akdinin feshinde şartları varsa ayrıca tazminat istenebilir. Đşçinin fesihtensonra iş bulamaması halinde boşta geçen süre için talepte bulunma hakkı da buson fıkra hükmü kapsamı içinde düşünülebilir. Ancak olayda davacı hakkındaisnat olunan suçtan dolayı kamu davası açılmış ve orada beraat etmiştir. Ne varkiberaatı delil yetersizliğine dayandırılmıştır. Bu durum ve davacının, davalınınkendisini zararlandırma amacıyla hareket ettiğini is-bat edememiş olması gibinedenler dikkate alındığında, boşta geçen süreye ait bir ücret veya tazminatisteğinde bulunamayacağının kabulü gerekir. Sırf ihbar ve kıdem tazminatınınhüküm altına alınmış olması da boşta geçen süre için bir talepte bulunma hakkıvermez. O halde bu isteğin reddine karar vermek gerekirken aksine hüküm tesisibozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA,29.03.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/9-316Karar No : 1991/372Tarihi : 19.06.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 26. md.,6772 s.K.ÖZÜ : Primler, 6772 sayılı Yasa'ya göre ödenecek ek ödemeye esas aylıkistihkaklar ile toplu iş sözleşmesinde öngörülen ikramiyelerin hesabınakatılmaz.DAVA : Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılamasonunda; Ankara 4. iş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen19.11.<strong>1990</strong> gün ve 1620/3345 sayılı kararın incelenmesi Davalı vekili tarafındanistenilmesi üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 21.3.1991 gün ve 13002-6328 sayılı ilanıyla (...6772 sayılı Kanunun 4. maddesinin 2. fıkrasında ilavetediyeye esas aylık istihkakların hesabında primlerin nazarı itibaraalınmayacağı belirtilmiştir. Davacıya ödenen ücretinin % 6'sı oranındaki teknikhizmet primini buradaki prim kavramından ayrık tutmak mümkün değildir.TĐS'de öngörülen akdi ikramiye içinde aynı husus geçerlidir. Zira, prim asılücretten sayılmaz. Bu nedenle, söz konusu primin ilave tediye ve ikramiyehesabında nazara alınması icap eder. Mahkemenin aksine düşünce ile kararvermiş olması bozmayı gerektirmiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerinegeri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece öncekikararda direnilmiştir.


KARAR : Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme süresinde temyizedildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanakve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, HukukGenel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirkenönceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnmekararı bozulmalıdır.SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının ÖzelDaire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesigereğince BOZULMASINA, 19.06.1991 gününde oybirliğiyle kararverildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/2267Karar No : 1992/10314Tarihi : 21.09.1992Đlgili Kanun : 1475 s.K. 26. md.ÖZÜ : Yönetim Kurulunca çalışan tüm personele seyyanen zam yapıldığında,zammın bazı işçilere uygulanmaması kanuni değildir.DAVA : Davacı, ücret zammı farkı, ikramiye ve unvan tazminatıyla başarıödeneği alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR :Davacı, dava dilekçesinde özetle; davalı Banka'da 18.3.1987 tarihindeUzman olarak çalışmaya başladığını, 15.10.1987 tarihinde Genel MüdürDanışmanlığına, 27.10.1988 tarihinde Danışmanlık görevine getirildiğini,14.9.1989 tarihinde de Tetkik Kurulu Üyeliğine atandığını; 15.1.<strong>1990</strong> tarihindeise iş akdinin feshedildiğini; ancak,işyerinde uygulanan ücret zamia-rından1.7.1989 tarihinden sonra yararlandırılmadığı ve buna bağlı olarak ikramiyeside eksik ödendiği gibi, Tetkik Kurulu Üyeliğine atandıktan sonra unvantazminatının da verilmediğini ve alması gereken başarı ödeneğininödenmediğini iddia ederek, ücret zammı farkı ile ikramiye farkı, unvan tazminatıve başarı ödeneğine ilişkin alacaklarının hüküm altına alınmasını istemiştir.


Davalı ise, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece istek kabul edilmiştir.Dosyadaki bilgi ve belgelerle toplanan delillerden, davacının,işyerinde uygulanan ücret zamlarından, 1.7.1989 tarihinden sonra yararlandırmadığıanlaşılmaktadır. Oysa Yönetim Kurulu'nca çalışan personele seyyanenuygulanacağı öngörülmüş olmasına göre davacının da yararlanması gerekir. Bunedenle davacı, ücret zammı farkı île bunun yansımasından doğan ikramiyefarkı alacağını isteyebilir.Öte yandan, davacıya, Tetkik Kurulu Üyeliğine atandığı 14.9.1989tarihinden sonra unvan tazminatı da ödenmemiştir. Gerçekten, taraflarındayandığı dosyada mevcut, "Ücret ve Diğer Ödemeleri Tespit Esasiarı"nm,"Unvan Tazminatı" başlığını taşıyan 12. maddesinde aynen; "Bankapersoneline bulundukları makam ve taşıdıkları unvan dolayısıyla ve bu görevdebulundukları sürece ödenen tazminattır."Unvan tazminatı, tablosunda (EK-IV) gösterilen unvanlarda çalışanpersonel,yaniarmda gösterilen oranlarda "unvan tazminatı alırlar. Unvantazminatı göreve verilir, bu neden ile görev değişikliklerinde kazanılmış hakteşkil etmez." denilmekte ve EK-IV "Unvan Tazminatı Tablosu"nda bu ödemeninyapılacağı görev unvanları gösterilmiş bulunmaktadır. Ayrıca, TetkikKurulu'nda bulunanlara unvan tazminatı verilmeyeceği kaydı da konulmuştur.Görülüyor ki, "Unvan tazminatı" belirli makam ve görevlerde bulunanlariçin öngörülmüş olup, o görevi fiilen yerine getirenlere, taşıdıklarıunvana bağlı olarak yapılan bir ödemedir. Uyuşmazlık konusu dönemde davacınınifa ettiği görev ve taşıdığı unvan, söz konusu maddede sayılan görevlerdendeğildir. Böyle olunca da, unvan tazminatına hak kazandığından sözedilemez.Kaldı ki, davacı. Danışmanlık görevinde bulunduğu sırada verdiği14.12.1988 tarihli taahhütnamede de, kendisine ödenecek unvan tazminatının,atandığı unvanla ilgili olarak ödendiğini, atanacağı göreve göre değiştirilebileceğiniveya tamamen kaldırılabileceğini ve müktesep hak sayılmayacağınıaçıkça kabul etmiş bulunmaktadır.O halde, unvan tazminatına ilişkin isteğin reddine karar verilmelidir.2 - Başarı primine gelince: Bu primin kapsam ve içeriği ile ödemekoşulları da, yukarıda sözü edilen "Ücret ve Diğer Ödemeleri TespitEsas!arı"nın 11. maddesinde belirlenmiş ve EK-IM'deki "Başarı PrimiTablosu"na, Tetkik Kurulu'nda bulunanlara bu primin verilmeyeceği kaydıkonulmuştur. Dava dosyasında, bu maddede öngörülen koşulların davacıyönünden gerçekleştiğini ve davacının, takdire bağlı bir ödeme olan başarıprimine hak kazandığını gösterir gerekli herhangi bir bilgi, belge ve delil mevcutdeğlidir. Bu durumda, başarı primi isteğinin de reddi gerekir.


Yukarıda açıklanan nedenlerle mahkemece yapılacak iş, uyuşmazlıkkonusu dönemle ilgili olarak davacıya uygulanmayan ücret zamların-dandoğan fark, ücret alacağı ile bunun yansımasından kaynaklanan ikramiyefarkını hesaplamak ve bu davada ileri sürülen istek miktarını da gözönündetutarak hüküm altına almaktan ibarettir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, 21.09.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/9774Karar No : 1993/4784Tarihi : 29.03.1993Đlgili Kanun : 1475 s.K. 26. md.ÖZÜ : Đş Kanununun 26. maddesine göre, işçinin ücretinin üçüncü kişitarafından ödenmiş olması dahi, aradaki ilişkinin hizmet akdi ilişkisiolmadığını göstermez. Bu durumda, işin esası incelenerek sonucuna görebir karar verilmelidir.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı ile fazla çalışma ve yıllık ücretli izinparasının ödetilmesine karar verilmesini istemşitir.Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı, davalıya ait işyerinde hizmet akdi îie işçi olarak çalıştığını veiş akdinin haksız feshedildiğini ileri sürerek istekte bulunmuştur.Davacının davalıya ait işyerinde sigortalı işçi olarak ve hizmet akdiile çalıştığı dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Buna rağmenmahkemenin taraflar arasında hizmet akdi ilişkisi bulunmadığı ve davacınınhamamda kendi nam ve hesabına ve götürü vergiye tabi olarak çalıştığındanbahisle davanın reddine karar vermiş olması isabetsiz olup, bozmayıgerektirmiştir, iş Kanununun 26. maddesine göre, işçinin ücretinin üçüncü kişitarafından ödenmiş olması dahi aradaki ilişkinin hizmet akdi ilişkisi olmadığınıgöstermez. Bu durumda, işin esası incelenerek sonucuna göre bir kararverilmelidir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZUL-MASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,29.03.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULUEsas No : 1993/9-21Karar No : 1993/129Tarihi : 31.03.1993Đlgili Kanun : 1475 s.K. 26. md.ÖZÜ : Usta Unvanına sahip olmadığı halde, fiilen ustalık işini yapan işçi,ustalar için öngörülen ücretin verilmesini isteyemez.DAVA : Taraflar arasıdaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda;Ankara 3. iş Mahkemesi'nce davanın kısmen kabulüne dair verilen11.07.1991 gün ve <strong>1990</strong>/2155, 1991/2148 sayılı Kararın incelenmesi davalıvekili tarafından istenilmesi üzerine; Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 02.04.1992gün ve 2873-3861 sayılı ilamı: ( ...... Davacı, 1983 yılında işe girdiğini, bir süreusta yanında çırak olarak çalıştığını, sonra fiilen usta yardımcısı olarak görevyaptığını, bunu takiben yine fiilen usta olarak çalıştığını, buna göre kendineatelye ustası derecesi olan 7-13 derece karşılığı ücret ödenmesi gerektiğihalde, çıraklara ait 2-7 derece ücretinin verildiğini ileri sürerek, fiilen yaptığı ustaücreti ile çırak ücreti arasındaki farkla ilgili olarak geriye doğru beş yllık alacakve hizmet primi talep etmiştir.Davalı ise, davacının 1984 yılında çırak sınavını kazanması üzerineçıraklar için öngörülen derece karşılığı ücretin verildiğini, usta olabilmesiiçin sınava girmesi gerektiğini, usta yardımcılığı sınavına <strong>1990</strong> yılında girerekyedekte kazandığını, sırası geldiğinde sınav sonucu kazandığı unvanınınkendisine verileceğini, usta olarak çalıştığını, (atelye tamir işçisi) bununkarşılığının da ödendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.Gerçekten dosyadaki belgelerden davacıya, işe alındıktan bir süresonra 22.10.1984 tarihde yapılan çıraklık sınavında başarı sağlaması üzerinepozisyon cetvelinin 2-7 derecede karşılığı olan çıraklık unvanının verildiği,aslında bunun atölye tamir işçiliği olduğu bu unvanda çalışmakta iken01.03.1984-28.02.1991 tarihleri arası kapsayan işletme TĐS'in 13. maddesiuyarınca açılan sınava girdiği ve bu sınavda usta yardımcılığı pozisyonunuyedekte kazandığı ihtilaflı sürede usta unvanına sahip olmadığı anlaşılmaktadır.Esasen, davacının sınav sonucu usta unvanını aldığına dair bir iddiası yoktur.Đsteği, fiilen usta olanak yaptığı işin karşılığı ücretin verilmesi iie gilidir. Budurumda çözümlenmesi gereker sorun; usta unvanına sahip olmadığı haldefiilen usta unvanına sahip bir kimsenin yaptığı işi yapıp yapmadığı ve fiilen ustaişini yapmış olsa bile ustalara verilen ücreti talep edip edemeyeceğidir.Öncelikle belirtmek gerekir ki, ustalık unvanı, o unvanın sorumluluğunuüstlenmeyi emrinde çalışanlara iş verebilmeyi, denetleyebilmeyi vegerekli olan diğer görev ve yetkilere sahip olabilmeyi gerektirir. Ücrette bunagöre tesbit edilmek icab eder. Unvanının gerektirdiği sorumluluklara


görev ve yetkilere sahip olmayan bir kimsenin o işi fiilen yapmış olmasıkendisine üynı ücretin verilmesi zorunluluğunu doğurmaz. Bu bakımdan davacı,usta unvanına sahip olmamasına rağmen, fiilen ustalık işini yapmış olsa bile,kendisine ustalar için öngörülen ücretin verilmesini isteyemez. Gerek davalıgenel müdürlük işçi pozisyonları kitapçığında ve gerekse TĐS'lerinde öngörülendüzenlemelere göre ve yaptığı iş itibariyle davacının durumunu ateiye tamirişçisi tanımı içinde görmek icabeder. Böyle olunca da, iddia yerindeolamayacağından, davanın reddine karar vermek gerekir...) gerekçesiylebozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda,mahkemece önceki kararda direnilmiştir.KARAR : Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresindetemyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereğigörüşüldü:Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak vekanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre. Hukuk GenelKurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken,önceki kararda dîrenilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararıbozulmalıdır.SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının. ÖzelDaire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA,oyçokluğu ile karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/14215Karar No : 1993/9827Tarihi : 08.08.1993Đlgili Kanun : 1475 s.K. 26. md., 818 s.K. 326. md.ÖZÜ : Kıdem tazminatı dışındaki işçilik alacaklarında daha önce açıkçabelirlenmiş bîr temerrüt tarihi yoksa, temerrüt davanın açılmasıylagerçekleşmiş sayılır.DAVA ; Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı, ikramiye, yemek, yakacak ve giyimparası, doğum, çocuk ve aile yardımı, TlS'sı farkı ile hafta tatili gündelikleri ilefazla çalışma parasının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillere kanuni gerektirici sebebieregöre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyizitirazları yerinde değildir.


2 - Kıdem tazminatı dışındaki işçilik haklan için temerrüt tarihindenitibaren faize hükmedilebilir. Davalı daha önce açıkça temerrüde düşürülmemişise, dava açılmakla temerrüt gerçekleşeceğinden dava tarihinden itibaren faizekarar verilebilir. Dairemiz ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun uygulamaları budoğrultudadır. Đş Kanunu'nun 26/son maddesi ile BK 326/son maddesi hükmüalacağın muaccel olduğu zamanı belirlemektedir. Söz konusu hükümlertemerrüt halini düzenlememektedir. Bu nedenle, kıdem tazminatı dışındakiişçilik hakları için dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken, yazılışekilde fesih tarihinden faize karar verilmesi isabetsiz olup, bozmayıgerekirmiştir.SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan sebeble BOZULMASINA,08.06.1993 gününde oybirliği ile karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/12474Karar No : 1994/548Tarihi : 25.01.1994Đlgili Kanun : 1475 s.K. 26. md.ÖZÜ : Ücret bir çalışma karşılığıdır. Kural olarak, çalışılmayan bir süre içinücret ve buna bağlı sosyal haklar talep edilemez.DAVA : Taraflar arasındaki; özlük hakları, ücret, ikramiye, ilave tediye ve sosyalyardım alacaklarının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamdayazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarakdavacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi taraflaravukatınca istenilmesi ve davalı avukatınca duruşma talep edilmesi üzerine;dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davacının temyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davalının temyizine gelince; davacı, davalıya ait iş yerindeçalışırken, 16.12.1981 tarihinde muvazzaf askerlik hizmeti için iş yerinden ayrıldığı,askerlik dönüşü 13.9.1982 tarihinde iş yerinde çalışmak için davalıĐdareye başvurduğunu, işe alınmadığını ileri sürerek tekrar işe girdiğini19.8.1991 gününe kadar geçen dönem için mahrum kaldığı ücret ve diğer işçilikhaklarını istemiştir.Mahkemece, beş yıllık zamanaşımı süresi dikkate alınarak hükümkurulmuştur.


Öncelikle belirtmek gerekir ki, ücret bir çalışma karşılığıdır.Çalışılmayan bir süre için kural olarak ücret ve buna bağlı sosyal haklar talepedilemez.Kaldıki, davacı askerden döndükten sonra iş için başvurduğundadavalı Đdare, güvenlik soruşturması yaptırmış ve işe alınmasının sakıncalıolduğunun bildirilmesi nedeni ile işe alınma isteği yerine getirilememiştir.Nitekim, daha sonra davacı aleyhine sıkı yönetim mahkemesinde kamu davasıda açılmış ve bu dava da bilahare beraatle sonuçlanmıştır. Tüm bu olgularbirlikte değerlendirildiğinde, davalının davacıya karşı bir haksız davranıştabulunduğundan söz edilemez. Bu durumda davanın reddine karar vermekgerekirken, yazılı şekilde kabulü isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda belirtilen nedenlerle BOZULMA-SINA, davalı yararına takdir edilen .............. lira duruşma avukatlık parasınınkarşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliyeiadesine, 25.01.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/14143Karar No : 1994/2957Tarihi : 28.02.1994Đlgili Kanun : 1475 s.K. 26. md.ÖZÜ: Sıkı Yönetim Komutanlığının yazısı üzerine iş akdi feshedilen işçi,daha sonra yeniden işe alındığında boşta kaldığı süreye ilişkin ücretiniisteyemez.DAVA : Davacı, ücret alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARAR :Davacı, davalıya ait işyerinde çalışırken Sıkı Yönetim Komutanlığınınyazısı üzerine 1981 yılında iş akdi feshedilmiş, daha sonra1989 yılında Bakırköy Belediyesinde yeniden işe girerek çalışmaya başlamışolup açtığı bu dava île işten çıkarıldıktan sonra boşta kaldığı süreye ilişkinücretlerini istemiştir.Davacı, işten çıkarıldıktan sonra işveren aleyhine haksız fesihnedeniyle açtığı dava sonucu ihbar ve kıdem tazminatlarını almıştır. Böylece işakdinin işveren tarafından feshedildiği gerçekleşmiş ve taraflar arasındaki


akdi ilişki sona ermiştir. Bu durumda çalışmadığı süre için ücretlerininödenmesini istemesi hukuken mümkün değildir. Gerçekten ücret bir iş karşılığıödenir. Oysa taraflar arasında akdi ilişki az önce de belirtildiği üzere sonaermiştir. Davacının iş akdinin Sıkı Yönetim Komutanlığının yazısı üzerine işverencefesedilmesinde ve işçinin başka bir işe girememesinde işvereninkusurlu bir davranışı da bulunmamaktadır. Bu nedenle işveren davacıya birtazminat ödemekle yükümlü tutulamaz. Esasen idari yargıda verilen genelnitelikteki bir karar Adliye mahkemeleri için bağlayıcı olamıyacağı gibi, işhukukunda, işyeri sendika temsilcileri dışında, işçinin işe iadesini ve işvereninişçiyi çalıştırmaya zorlamasını öngören bir düzenlemeye de yer verilmemiştir.Yukarıda açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesigerekirken gerekçeleri dahi gösterilmeden isteğin hüküm altına alınması hatalıolup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZUL-MASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 28.02.1994gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/3063Karar No : 1994/8514Tarihi : 03.06.1994Đlgili Kanun : 1475 s.K. 26. md.ÖZÜ: Taraflar arasında düzenlenen tediye protokolunda ödemelerin TürkLirası olarak yapılacağı kararlaştırılmışsa, gerçekleşen hakların TürkLirasına göre ödenmesi gerekir.DAVA : Davacı, ücret alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARAR : Taraflar arasında düzenlenen tediye protokolünde, ödemeler TürkLirası olarak kararlaştırılmıştır. Ancak ilk taksit ödeme tarihindeki MerkezBankası döviz alış kuruna göre, doların değerinde bir artış meydana geldiğitakdirde, bu artışa tekabül eden farkın da son takside ilave edileceğiöngörülmüştür. Bu düzenlemeye göre gerçekleşen hakların Türk parası olaraktahsiline karar verilmesi gerekirken, protokol hükmü yanlış yorumlanarak, ABDdoları üzerinden hüküm tesisi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.


SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenlere BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 03.06.1994 günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/13092Karar No : 1994/17089Tarihi : 01.12.1994Đlgili Kanun : 1475 s.K. 26. md.ÖZÜ : Sadece ücretleri için geçerli olan ibranameye dayanılarak işçininihbar ve kıdem tazminatı isteklerinin reddine karar verilmesi bozmayıgerektirir.DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, hafta ve genel tatili gündelikleri ile bayram vefazla çalışma parasının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, davayı red etmiştir.Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla,dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Dosyada mevcut bulunan noter ihtarnamesi ve davalının savunmalarındaniş akdinin, davalı işverence fesh edildiği anlaşılmaktadır. Buyazılı belgeler karşısında sadece ücretler için geçerli olan ibranameye dayanılarakdavacının ihbar ve kıdem tazminatı isteklerinin reddine karar verilmesiisabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 01.12.1994 günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/18179Karar No : <strong>1995</strong>/8500Tarihi : 20.03.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 26 ve 35. md.ÖZÜ : işçinin raporlu olup, fiilen çalışmadığı süreler için ücret ve fazlamesai parası istemesi mümkün değildir.


DAVA : Davacı, ihbar, kıdem tazminatı, fazla çalışma parası, tedavi ve ilaçmasrafı ile ücret alacağı ve manevi tazminat alacağının ödetilmesine kararverilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz ediliş olmakla,dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Dosyadaki belge ve bilgilerle dava dilekçesindeki açıklamalaragöre davacının istirahatli olduğu ve fiilen çalışmadığı süre için ücret alacağı ilefazla mesai alacağının hesaplanması ve hüküm altına alınması usul ve yasayaaykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 20.03.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/19193Karar No : <strong>1995</strong>/13612Tarihi : 17.04.<strong>1995</strong>ilgili Kanun : 1475 s.K. 26. md.ÖZÜ : Ücret alacağının geç ödenmesi nedeniyle hüküm altına alınan hergün için % 1 arttınmlı miktar, cezai şart niteliğindedir. Bu nedenle,B.K.'nun 161/son maddesi dikkate alınarak uygun bir indirim yapılmasıgerekir.DAVA : Davacı, ücret alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerelmahkeme, isteği hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeblere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Ücret alacağının geç ödenmesi nedeniyle hüküm altına alınanhergün için % 1 arttınmlı olarak hüküm altına alınan miktar, Yargıtay uygulamalarınagöre cezai şart niteliğindedir. Bu nedenle Borçlar Kanunu'nun


161/son maddesi dikkate alınarak uygun bir indirim yapılması gerekirken, buyönün üzerinde durulmamış olması isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA,17.04.<strong>1995</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/17818Karar No : <strong>1995</strong>/34317Tarihi : 20.11.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 26. md., BK. 126. md.ÖZÜ : Ücret alacakları beş senelik zamanaşımına tabidir.DAVA : Davacı, fazla mesai ücret farkı, hafta tatili ücret farkı istihsal farkı,bayram, ilave tediye, ikramiye ve sair farklarının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla,dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındakalan temyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davacı, 31.12.1984-6.11.1987 tarihleri arasında gerçekleşenkimi işçilik hakları için 4.2.1992 tarihli dilekçe ile dava açmıştır. Davalı ise süresindezamanaşımı definde bulunmuştur.Dava 4.2.1992 tarihinde açıldığına göre beş yıllık zamanaşımınatabi olan isteklerinin 4.2.1987 tarihinden öncesi zamanaşımına uğradığınınkabulü ile bu tarihten 6.11.1987 tarihine kadar doğan haklarının hüküm altınaalınması gerekir. Bu husus üzerinde durulmadan söz konusu tüm süreye aitisteklerin hüküm altına alınmış olması isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 20.11.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/14776Karar No : 1994/3260Tarihi : 07.03.1994Đlgili Kanun : 1475 s.K. 32. md.ÖZÜ : Đzinsiz ve mazeretsiz, işyerini terkeden işçilere uygulanan ücretkesintisi, disiplin cezası niteliğinde değildir.DAVA : Davacı, yevmiye kesimi cezasının iptaliyle kesilen yevmiyelerin geriverilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, istek gibi karar vermiştir.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Dosyadaki bilgi ve belgelere ve toplanan delillere göre davacı işçilerinolay günü işbaşı yaptıktan bir süre sonra işlerini bırakıp maç seyretmek üzereişyerinden ayrıldıkları, her ne kadar durumdan ustabaşmı haberdar etmişler isede, izin vermeye yetkili vardiya amirinden izin almadıkları, işyerine gelenişletme müdürünün bu durumu öğrenmesi üzerine izinsiz işi terketmelerinedeniyle o günkü yevmiyelerinin kesildiği anlaşılmaktadır. Yapılan bu işleminbir disiplin cezası olarak değil, izinsiz ve mazeretsiz işlerinin terketmelerinedeniyle uygulanmış olup, disiplin cezası niteliğinden bulunmadığından disiplinkuruluna gidilmemiştir. Bu maddi ve hukuki olgular karşısında haksız açılandavanın reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde kabulü isabetsiz olupbozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, 07.03.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/433Karar No : <strong>1990</strong>/2967Tarihi : 13.03.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 33. md.ÖZÜ : Yasal asgari ücret, bir işçinin geçimini sağlaması için gerekli olanen alt düzeydeki bir ücrettir. Bunun altında bir ücret seviyesinde kazançtemininin kabulü yerinde görülemez.DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ücret alacağı ikramiye ve sosyal haklarkarşılığının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.


Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmekle,dosya incelendi, gereği koşunulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara toplanan delillere ve kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Her ne kadar boşta geçen süre için BK. 325. maddesi açısındanbilirkişi aracılığıyla inceleme yaptırılmış ve bilirkişi, davacının boşta kaldığı süreiçinde her ay yasal asgari ücretin yarısı kadar kazanç sağlıyabile-ceğinibildirerek hesap yapmış ve buna göre hüküm tesis edilmiş ise de, yasal asgariücret, bir işçinin geçimini sağlaması için gerekli olan en alt düzeydeki bir ücretolup, bunun altındaki bir ücret seviyesinde kazanç temin edebileceğinin kabulüyerinde görülemez. Bu itibarla davacının boşta geçen sürede en az yasal asgariücret seviyesinde kazanç sağlıyabileceğinin kabulü ile hesabın buna göreyapılması gerekir. O halde karar bu nedenle bozulmalıdır.SONUÇ : Temyiz edilen kararın 2. bentte yazıîı sebeble ücret yönündenBOZULMASINA, kararın bozma dışında kalan kıdem tazminatının ONAN-MASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 13.03.<strong>1990</strong>gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. CEZA DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/3768Karar No ; <strong>1990</strong>/4206Tarihi : 05.12.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 33. md.ÖZÜ : Đşyerinde asgari ücretin ilân edilmemesi nedeniyle para cezasıverilmesi usulsüzdür.DAVA : 1475 sayılı Đş Kanununa muhalefetten,..................,...................'in anılanKanunun, 63, 33, 71, 107. maddeleri uyarınca ............. TL para cezası ile tecziyesine dair Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ........................Bölge Müdürlüğünce verilen.......................................... 7.9.<strong>1990</strong> gün ve 25275sayılı kararına vaki itirazın reddine dair, Ankara 12. Sulh Ceza Mahkemesinceverilen 15.10.<strong>1990</strong> gün ve <strong>1990</strong>/898-1204 sayılı kararın:Mezkûr işyerinde 14.8.<strong>1990</strong> tarihinde iş müfettişi tarafından yapılanteftiş sonunda, işyerinde asgari ücretin ilân edilmemesi nedeniyle, 1475 sayılı ĐşKanununun 33 ve Asgari Ücret Yönetmeliğinin 9. maddesi uyarınca…………TL.para cezası tertip olunduğu cihetle; 1475 sayılı Đş kanununun 33. maddesindeasgari ücretin işyerinde ilânına dair, bir hüküm bulunmadığı


gibi, yönetmeliğe atıf yapılarak ceza tayin olunduğu gözetilmeden, itirazınkabulü yerinde, yazılı şekilde karar ittihazında isabet görülmediğinden bahisleCMUK.nun 343. maddesi gereğince bozulması lüzumu Yüksek AdaletBakanlığından 22.11.<strong>1990</strong> gün ve 049231 sayılı yazılı emrine atfen C.Başsavcılığından 27.11.<strong>1990</strong> ve Y.E. 1357 sayılı tebliğnamesiyle istenilmişolmakla yazılı emir kapsamıyla sınırlı olarak yapılan incelemede:KARAR ve SONUÇ : Yazılı emre atfen düzenlenen tebliğname münderecatiyerinde görüldüğünden Ankara 12. Sulh Ceza Mahkemesinin 15.10.<strong>1990</strong> günve <strong>1990</strong>/898-1204 sayılı kararının CMUK.nun 343. maddesi uyarıncaBOZULMASINA, iş yerinde asgari ücretin ilân edilmemesi nedeniyle tayinolunan…….lira idarî para cezasının kaldırılarak para cezası toplamının lirayaindirilmesine, infazın bu miktar üzerinden yapılmasına, dosyanın gereği için Yargıtay C. Başsavcılığına tevdiine, 05.12.<strong>1990</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/7505Karar No : 1994/7380Tarihi : 16.05.1994Đlgili Kanun : 1475 s.K. 33. md.ÖZÜ : Asgari ücret tam gün çalışma karşılığıdır. Kısmî çalışma içinödenmesi gerekmez.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı, hafta ve genel tatil gündelikleri, izinve asgari ücret farkının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmiş olmakla,dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2 - Davacı, dava dilekçesinde açıkça davalıya ait işyerinde kısmisüreli olarak çalışmış olduğunu belirtmiştir. Bu durumda tam gün çalışmayapıldığının kabulü ile asgari ücret farkının dikkate alınmaması gerekir. Bilirkişiraporunda davacıya ödenen aylık ücretler belirtilmiştir. Buna göre, fesihtarihindeki son ücretinin esas alınarak ihbar ve kıdem tazminatının hesaplanması,kendisine fiilen ödenen ücretin karşılığı olarak daha fazla birhizmet yaptığı kanıtlandığı takdirde sadece fazladan yapılan çalışmalar içinzamlı fazla mesai ücretinin hüküm altına alınması ve asgari ücret farkına iliş-


kin isteğinde red edilmesi gerekir. Zira asgari ücret, yasada yazılı tam günçalışmanın karşılığıdır. Davacının çalışması ise, kısmi süreli bir çalışmadır.Mahkemece bu yönler dikkate alınmadan, yazılı şekilde hükümtesisi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, 16.05.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/3548Karar No : 1993/4348Tarihi : 16.03.1993Đlgili Kanun : 1475 s.K. 34. md.ÖZÜ : Bir haftalık yarım ücret, işin geçici olarak durdurulmasından önce işakdi feshedilen işçiye ödenmez.DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, fazla çalışma ve yıllık ücretli izin parasıylaücret alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davacının hizmet akdi işyerinde geçici olarak faaliyetin durdurulmasındanönce davalı tarafından feshedilmiştir. Bu nedenle davacı ĐşKanunu'nun 34'üncü maddesine göre, bir haftalık yarım ücrete hak kazanmamıştır.Bu nedenle, bu isteğin reddine karar vermek gerekir.3 - Kıdem tazminatı dışındaki işçilik hakları için fesih tarihindendeğil, dava tarihinden itibaren % 30 yasal faize karar vermek gerekirken, aksinedüşünce ile bu haklar için fesih tarihinden itibaren faize hükmedilmiş olması dakeza isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yazılı sebepten BOZULMASINA, 16.03.1993gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/8240Karar No : <strong>1990</strong>/8316Tarihi : 13.07.<strong>1990</strong>ilgili Kanun : 1475 s.K. 35 ve 61. md.ÖZÜ : Haftada 45 saati aşmayan çalışmalar fazla mesai hükümlerine tabideğildir. Üçlü vardiya sistemi ile çalışan işçiler içinde aynı durumsözkonusudur.1 - TĐS hükmü gereği, haftalık çalışma süresi 42,5 saat olup,işçilere 45 saatlik ücret ödemesi yapılması, 42,5 saat ile 45 saat arasındayapılan çalışmaların fazla mesai hükümlerine tabi olmasını gerektirmez.2 - Üçlü vardiya sisteminde, haftalık çalışma süresinin 37,5 saatolması halinde de, 45 saate kadar olan çalışmalar için normal çalışmaücreti ödenir. 45 saati aşan çalışmaların ise zamlı ödeneceği tabiidir.DAVA : Davacı, akdi tatil ücretinin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kismen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının, aşağıdaki bendin kapsamı dışındakalan temyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davacının, 1.3.1989 ile 28.2.1991 tarihleri arasında yapılan 12.dönem işletme toplu iş sözleşmesine tabi olması gerekir. Bu toplu iş sözleşmesininnormal çalışma süresi başlıklı 25. maddesinde norma! çalışmasüresi günde 8,5 saat, haftada 5 gün ve 42,5 saat olarak gösterildikten sonraişçilere bu çalışmaları karşılığında 45 saat üzerinden ücret ödeneceği öngörülmüşve haftada 2 gün tatil hakkı tanınmıştır. Aynı maddenin (a) fıkrasında daakdi tatil günlerinde çalıştırılan işçilere o günden önceki hafta içinde haftalıknormal çalışma süresini fiilen tamamlayıp tamamlamadıklarına bakılmaksızınhaftalık normal çalışma süresini 45 saate tamamlayan çalışmalar için normalmesai ücretleri üzerinden, 45 saati aşan çalışmalar için de, % 80 zamlı ödemeyapılacağı hükme bağlanmıştır. Buna göre normal haftalık çalışma süresi 42,5saat olan işçiye bu çalışması için 45 saat üzerinden ücret ödenecek ve akdi tatilgününde de çalıştırılmış ve bu çalışması ile birlikte haftalık çalışma süresi 45saati geçmemiş ise, 42,5 ile 45 saat arası için normal mesai ücreti ödenecektir.Aradaki bu süre fazla mesai sayılmayacaktır. Fazla mesai ödemesi ancak akditatil günü çalışmış olsa dahi haftalık çalışma süresi 45 saati aşması halindeaşan süre için söz konusu olacaktır. 26.


maddede ise, vardiyalı çalışmalar düzenlenmiştir. Bu maddenin 3. paragrafındaüçlü vardiya çalışmalarında normal çalışma süresinin günde 7,5 saat haftada 5gün ve 37,5 saat olduğu belirlendikten sonra işçilere bu çalışmaları karşılığında45 saat üzerinden ödeneceği kabul edilmiştir. Bunu takip eden fıkrada da üçlüvardiya çalışmalarında işçilerin akdi tatil günlerinde çalıştırılmaları halinde 25.maddenin (d) fıkrası esaslarına göre ödeme yapılacağı belirlenmiştir. Şudurumda akdi tatil gününde çalıştırılan üçlü vardiya düzenindeki işçilere denormal çalışma sürelerine tabi işçilerde olduğu gibi 25. maddenin (d) fıkrasıhükmü uygulanacaktır. Böyle olunca üçlü vardiya düzeninde çalışan bir işçininakdi tatil gününde çalışması halinde haftalık çalışma süresi 45 saate ulaşmasıhalinde 37,5 ilâ 45 saat arasındaki çalışma süresi için normal mesai sayılmadığıiçin zamlı ödeme söz konusu olmayacaktır. Uçlu vardiya sisteminde çalışanişçiye de % 80 zamlı ödeme ancak akdi tatil günü çalışması da dahil haftalık 45saati aşan süre için mümkün olacaktır.Mahkemece bu toplu iş sözleşmesinin açık hükümlerine rağmenakdi tatil günü çalışmalarının bir bölümü fazla mesai kabul edilerek hükümkurulmuştur. Bu şekildeki hesaplama ve kabul, sözü edilen toplu iş sözleşmesihükümlerine aykırıdır ve bu sözleşmenin önceki toplu iş sözleşmesininhükümleri gibi yorumlanması isabetsizdir. Öte yandan davalı 37,5 saat karşılığının45 saat üzerinden ödendiğini ayrıca akdi tatil günü çalışmasına isabeteden 7,5 saat içinde normal mesai ücreti olarak ödeme yapıldığını böylecedavacıya toplam haftalık 52,5 saat üzerinden ödemede bulunulduğunu savunarakdavanın reddini istemiştir. Gerçekten böyle bir ödeme yapılmışsa,davacının 1.3.1989 tarihinden sonraki isteğinin reddine karar vermek gerekir.SöiyUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA,13.07.<strong>1990</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/5524Karar No : <strong>1990</strong>/9375Tarihi : 18.09.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 35. md.ÖZÜ : TĐS 'de amatör sendika başkanının günlük çalışma süresinin 5 saatolarak belirtilmesine rağmen bir itiraz kaydı olmadan bu süreyi aşan fazlaçalışmalar fazla mesai sayılmaz.DAVA : Davacı, fazla çalışma parasının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:


KARAR : Davacı, işyerinde çahşmakta iken, sendika amatör şube başkanlığınaseçilmiş, bu görevi üç sene kadar ifa etmiş, 18.8.1987 tarihinde emekliolmuştur. 2.3.1988 tarihinde açtığı bu dava ile, 1.1.1984-31.12.1985 tarihleriarasını kapsıyan TĐS'nin 51/D maddesi hükmüne göre, günde 5 saat çalıştırılmasıgerekirken, 9 saat çalıştırıldığını bildirerek, günlük 5 saatin üzerindekiçalışması için fazla mesai talebinde bulunmuştur.Mahkeme istek gibi karar vermiştir.Gerçekten sözü edilen TĐS'nin sendikal izinler başlığını taşıyan51.nci maddesinin (A) fıkrasında, baştemsilci izinleri, (B) fıkrasında, temsilciizinleri, (C) fıkrasında kongre, konferans, seminer gibi toplantılara katılmaküzere diğer izinlerin düzenlendiği, D. fıkrasıyla da aynen "sendikanın amatörşube başkanları, gündüz vardiyasında çalıştırılırlar. Günlük işlerini aksatmamakkaydıyle günlük çalışma süreleri 5 saattir" şeklinde hüküm getirilmiştir.Görüldüğü üzere bu hüküm sendikal izinler içinde yer almış olup, günlük 5saatin üzerindeki günlük normal çalışma süresini tamamlıyan süre, amatör şubebaşkanları için tanınmış, sendikal izin niteliğindedir ve günlük çalışma süresinin5 saat olarak öngörülmesi günlük işlerin aksatılmaması şartına bağlıtutulmuştur. Đşveren, davacıyı haftalık çalışma süresi olan 5 gün ve 45 saatüzerinden günde 9 saat çalıştırdığına, davacınında, 1.1.1984 den itibarensenelerce günde 9 saat çalışmayı itirazsız kabul ederek çalışmasını sürdürmüşbulunduğuna göre, bu çalışma şeklinin, günlük 5 saat çalışma ile işin aksatılmışolacağından kaynaklandığının kabulü gerekir. Bu konuda taraf iradeleri fiilenbirleşmiştir. Bu arada davacı, sendikadaki görevini, gereğince ifa edemediğiniileri sürmüş ve itirazda bulunmuşda değildir. Öte yandan madde metninden, 5saatin üzerindeki çalışmanın fazla mesai sayılacağına dair bir açıklamadayoktur. Böyle olunca, davacının günlük ve haftalık norma! çalışma süresinceçalıştığının ve günlük 5 saatin üzerindeki çalışmanın fazla çalışmasayılamıyacağınm kabulü ile isteğin reddine, karar vermek icap eder. Yazılışekilde aksine hüküm tesisi isabetsizdir.SONUÇ: Temyiz oîunan hükmün yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA,18.09.1930 gününde oyçokluğuyla karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/5641Karar No : <strong>1990</strong>/9583Tarihi : 29.09.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 35 ve 47. md.ÖZÜ : Fazla mesai ücretinin yüzdelerle oluşan saat ücretine görehesaplanması gerekir.


DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı, fazla çalışma parası ile bayram haftave genel tatil gündeliklerinin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmekle,dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılarla toplanan delillere ve kararın dayandığı kanunigerektirici sebeblere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Tanıklar davacının fazla mesai yaptığını söylemişlerdir. Bilirkişide raporunda fazla mesai yapıldığını belirtmiş, fakat fazla mesai ücretininhesabında isabetli olmayan bir değerlendirme ile yüzdelerle gerçekleşenücretin, asgari ücrete göre hesaplanacak fazla mesai ile oluşan aylık istihkakınüstünde olduğundan söz ederek fazla mesai alacağı bulunmadığını bildirmiştir.Oysa, davacının yüzdelerle oluşan ücreti fazla mesainin zammınıkapsamamaktadır. Fazla mesai ücretinin yüzdelerle oluşan saat ücretine görehesabedilmesi gerekir. Ancak, davacı fazla mesainin normal ücretini yüzdelerlealmış olduğundan bunun sadece % 50 zammını isteyebilir.O halde, tesbit edilecek fazla mesainin, yüzde onlarla oluşan saatücretinin sadece yüzde ellisi hesabedilerek hüküm altına alınmalıdır.Bu isteğin tamamen reddi doğru değlidir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarda gösterilen sebeble BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine 29.09.<strong>1990</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/11496Karar No : 1991/2306Tarihi : 12.02.1991ilgili Kanun : 1475 s.K. 35. md.ÖZÜ : Fazla çalışma ödemelerini gösteren ücret bordrosunun ihtirazıkayıtta bulunmaksızın imzalanması durumunda, ödemenin üstünde fazlaçalışma yapıldığı iddiası ileri sürülemez.DAVA : Davacı, fazla çalışma ve yol parası ile vardiye zammının ödetilmesinekarar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme isteği kısmen hüküm altına almıştır.


Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmekle,dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılarla toplanan delillere ve kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Dosyadaki nöbet çizelgelerinden işyerinde 3 bekçinin sıra ile08.00-18.00, 18.00-08.00 saatleri arasında çalıştıkları anlaşılmaktadır. Davacıgündüz çalışmalarına ait fazla mesai ücretleriyle pazar ve bayram günlerineisabet eden çalışmalarındaki fazla mesai ücretlerinin ödendiğini, fakat geceyeisabet eden çalışmalarına ilişkin fazla mesai ücretlerinin ödenmediğini iddiaederek geceye ait fazla çalışma ücretlerinin tahsilini istemiştir.Davalı ise tüm fazla mesai ücretlerinin ödendiğini bildirmiştir.Bilirkişi davacının 18.00-08.00 saatleri arasındaki nöbeti sırasındakiçalışmasında 3 saat fazla mesai yapmış olacağını belirterek 3 saatin zamlımiktarını hesap etmiş ve mahkemede buna göre karar vermiştir. Dosyadakiaylık ücret bordro örnekleri, fazla mesai icmal cetvelleri ve nöbet çizelgelerininincelenmesinde davacının aylık fazla mesaileri saat toplamının ve buna göreyapılan zamlı ödemelerin davacının gündüz nöbetlerindeki fazla mesaileri ilebilirkişinin tespit ettiği gece çalışmalarına ait aylık mesai saat toplamınıkarşıladığı görülmektedir. Böylece davacıya gece nöbetlerine isabet eden fazlamesaî ücretlerinin de ödendiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle davacının gecenöbetlerine ilişkin fazla mesai karşılığının ödenmediği iddiası yerinde değildir.Kaldı ki, fazla mesai ödemelerini gösteren ücret bordrolarının ihtirazikayıtsız imza edilmesi halinde, artık ödenenin üstünde fazla mesai yapıldığıiddiasıyla istekte bulunulamaz. Davacı ihtirazi kayıt da ileri sürmemiştir.Bu nedenlerden dolayı fazla mesai ücretine ilişkin isteğin reddinekarar vermek gerekir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA,12.02.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGĐTAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/428Karar No : 1991/8329Tarihi : 13.05.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 35. md.ÖZÜ : Mutad çalışmasından sonra arızi nedenlerde evinden çağrılanişçinin yolda geçecek sürelerinin fazla çalışma süresinden sayılma-


sına ilişkin toplu iş sözleşmesi hükmü, mutad çalışmasından sonra işibırakmayıp çalışan işçiye uygulanmaz.DAVA : Davacı, fazla çalışma parasının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı 1.3.1989 ile 28.2.1991 tarihleri arası için yürürlüğe konulanTĐS'nin 72. maddesinin (h) fıkrasının "fazla mesaiye çağrılan işçilerin yoldageçen süreleri fazla mesai süresinden sayılır" hükmüne dayanarak yolda geçensüreler için fazla mesai ücreti talep etmiştir.Sözü edilen TĐS'nin 72. maddesinde de fazla çalışmadan sayılanhaller ayrıntılı biçimde sayılmış, işçinin mutad çalışmasından sonra işi bırakmayarakçalışması hali ile, arızi sebeplerle işe çağrılan işçilerin fazla mesaileriayrı bir biçimde düzenlenmiş ve fazla mesaiye çağrılan işçilerin yoldageçen süreleri için (h) fıkrası hükmü getirilmiştir. Bu hükme göre, yolda geçensürelerin fazla mesai süresinden sayılabilmesi için, işçinin mutad çalışmasındansonra arızi sebeplerle evinden çağrılmış olması gerekmektedir.Mutad çalışmasından sonra işi bırakmayarak çalışan işçi için bu hüküm uygulanmayacaktır.Şu halde, 72. maddenin (h) fıkrasındaki şartlar oluşmuşsa davacıyoida geçen süre için fazla mesai isteyebilecektir. Buradaki şart oluşma-mışsa,yoida geçen süre için fazia mesai ücreti istemeyecektir. Bu yön üzerindeyeterince durulmadan isteğin kabulü doğru değildir.SONUÇ : Temyiz olunan hükmün yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 13.05.1991 günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/7331Karar No : 1991/8784Tarihi : 21.05.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 35. md.ÖZÜ : Parçabaşına ücretle çalışan işçinin fazla çalışma ücretininhesabında, % 50 zamlı ücret parçabaşı normal ücrete göre ödenir.DAVA : Taraflar arasındaki ihbar, kıdem tazminatı, fazla çalışma ve yıllık ücretliizin parası ile bayram tatili gündeliklerinin ödetilmesinin yapılan yargılamasısonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle bir-


likte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içindeduruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı avukatınca istenilmesi üzerinedosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için21.5.1991 günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşmagünü yapılan tebligata rağmen taraflar adına kimse gelmediğinden incelemeninevrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereğikonuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davacı parçabaşına ücret almak suretiyle çalıştığını iddia ederekfazla mesai talebinde bulunmuştur. Mahkemece günlük normal mesaiüzerindeki çalışmaları için % 50 zamlı ücret üzerinden fazla mesai ücretinekarar verilmişse de, davacı günlük normal çalışma saatleri üzerindeki çalışmalarıiçin parçabaşı normal ücretini aldığına göre sadece bunun % 50zammını alabilir. Bu hususun gözönünde tutulmamış olması bozmayı gerektirmiştir.3 - Davacı, cumartesi günleri saat 13.00'e kadar çalıştığını bildirmiştir,buna rağmen fazla mesai hesabı 6 işgünü tam gün çalışma üzerindenyapılmıştır ki bu hatalıdır.4 - Davacı, Sigorta Kurumuna şikayetinden sonra günde 8 saatçalıştırıldığını açıklamıştır. Oysa bilirkişi şikayetten sonraki süre içinde gündefiilen 11 saat çalışılmış gibi fazla mesai hesaplamıştır. Bu da doğru değildir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 21.05.1991 günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/817Karar No : 1991/8802Tarihi : 23.05.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 35. md.ÖZÜ : Fazla mesai iddiası, işin niteliği gözönünde tutulmak suretiyledeğerlendirilmelidir.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı, genel tatil ve bayram gündelikleri ileprim alacağı, elbise, fazla çalışma ve yıllık ücretli izin parasının ödetilmesinekarar verilmesini istemiştir.


Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılarla toplanan delillere ve kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davacı, satış müfettişi olarak çalışmıştır. Yaptığı işin niteliğiitibariyle 5 yıla yakın bir süre, sürekli olarak haftada 22 saat fazla mesaî yapmasıhayatın olağan akışına uygun düşmez. Fazla mesai konusunda bu hususgözönünde tutulmak suretiyle bir değerlendirme yapılarak hüküm kurulmasıgerekir. Öte yandan, davacının hizmet akdi 18.7.1988 tarihinde feshedildiğinegöre bu tarihe kadar fazla mesaisi tespit edilerek karar verilmesi gerekirken, dahasonraki dava tarihine kadar hesap yapılmış olmasıda doğru değildir.3 - Mübrez ibranamede davacının 1986-1987 yıllarına ait izin veizin harçlığını aldığı, yazılıdır. Bu ibraname üzerinde durulmadan anılan yıllaraait izin ücretine karar verilmiş olması keza doğru değildir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA,23.05.1991 gününde oybirliğile karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/8905Karar No : 1991/10272Tarihi : 02.07.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 35. md.ÖZU : Yargıtay içtihatlarına göre, ihtirazi kayıt dermeyan edilmeksizinbordro mucibi alınmış fazla mesailer dışında o ay için daha fazla mesaiyapıldığı iddiasıyla istekte bulunulamaz.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatları vade farkları ile fazla çalışmaparasının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmiş olup incelemeninevrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi,gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirci sebeplere göre, davacının tüm temyiz itirazları ile davalının aşağıdakibendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde değildir.


2 - Bilirkişi, işyerinde bordrolar üzerinde yaptığı incelemeye göre,düzenlendiği raporda, yaptırılan fazla mesailer karşılığının ödenmiş olduğununaçıkça belli olduğunu belirtmiş ve davacının bu beyana bir itirazı olmamıştır.Yargıtay içtihadlarına göre ihtirazi kayıt dermeyan edilmeksizin bordro mucibialınmış fazla mesailer dışında o ay için daha fazla mesai yapıldığı iddiasıylaistekte bulunulamaz. Davacının söz konusu ödemeleri ihtirazi kayıtsız aldığınınanlaşılmasına göre artık fazla mesai ücreti isteminde bulunamayacağından buisteğin reddine karar vermek gerekir. TĐS'nde yarım saatlik yemek molasınınçalışılmış gibi sayılması halinde yapılan ve karşılığı ödenen çalışmayı fazlamesai olarak kabul etmek gerekir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,02.07.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/13911Karar No : 1991/14902Tarihi : 26.11.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 35. md.ÖZÜ : Her ay üç hafta tatili gününde çalışıp sadece bir hafta tatili günündeçalışılmadığı iddiası, gerçekçi görülemez.45 saati aşan çalışmanın ya da sözleşme hükmünün bulunmamasıhalinde. Cumartesi günlerindeki çalışma için hafta sonu zamlı çalışmaücreti istenemez.DAVA : Davacı, Đhbar ve kıdem tazminatı, hafta tatili ve ikramiye alacağı, fazlaçalışma ve yıllık ücretli izin parasiyle vergi iadesinin ödetilmesine kararverilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı şirket avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılarla, toplanan delillere ve kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davacının her ay 3 hafta tatil gününde çalışıp, sadece 1 haftatatil günü dinlenmiş olması işin niteliği ve mevcut delillere göre gerçekçi gözükmemektedir.Örneğin Cumartesi yarım gün çalışıp, yarım gün tatil yapan birkimsenin normal tatil günü olan Pazar günü çalışmış olması inandırıcı değildir.Bu hususlar dikkate alınmadan şahitlerin mücerret beyanlarına göre, Pazar günüçalışma, parasına hükmetmiş olması doğru değildir.


3 - Mahkemenin hükme esas aldığı raporda bilirkişi. Cumartesiöğleye kadar çalışıldığını ve ayda 4 Cumartesi günü itibariyle bu çalışmanınhaftada 2 tam çalışma günü oluşturacağını bildirerek hesap yapmıştır. Önceliklebelirtmek gerekir ki, bu şekildeki hesap tarzı yanlıştır. Şayet Cumartesi günleriöğleye kadar ki çalışma haftalık 45 saati aşan bir çalışma ise, ancak o takdirdehafta sonu zamlı çalışma ücretinden söz edilebilir. Ya da Toplu iş SözleşmesindeCumartesi günlerinin akdi tatil günü olarak kabul edilmesine rağmen çalışmayapılmışsa yine aynı sonuca varmak mümkündür. 45 saati aşan çalışma yoksave de Toplu Đş Sözleşmesinde veya ferdi sözleşmede bu hususlarda hükümmevcut değilse, Cumartesi günleri çalışması için ferdi hafta sonu zammı ücretiadı altında bir istekte bulunulamaz. Bu konu üzerinde durulup gerekli araştırmave inceleme yapılmadan hüküm tesisi keza doğru değildir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 26.11.1991 günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/11285Karar No : 1991/16352Tarihi : 23.12.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 35. ve 50. md.ÖZÜ : Kış aylarında fazla çalışma yapmadığı belirlenen otel personelinefazla mesai ödenmesi kararı bozmayı gerektirir. Ayrıca mevsimlik işçilerinyıllık ücretli izin hakkından yararlanmaları imkan dahilinde değildir.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı, hafta ve genel tatiî gündelikleri ilefazla çalışma ve yıllık ücretli izin parasının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla,dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılar, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davacının tüm temyiz itirazları ile davalının aşağıdakibentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2 - Şahitler davacının otelde şef garson olarak yaz aylarında fazlamesai yaptığını söylemişlerdir.


Buna göre, kış aylarında fazla mesai yapmadığı sonucuna varılmaktadır.Böyle olunca davacının 12.6.1987-10.10.1988 tarihleri arasında yazayları için fazla mesai ücreti hesaplanıp karar verilmesi gerekirken, kış ayları içinde fazla mesai ücretine karar verilmiş olması doğru değildir.3 - Davacının 12.6.1987 tarihinden önceki yıllara ait çalışmasınınmevsimlik olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim bilirkişi de hesapları mevsimlik işegöre yapmıştır. Đş Kanunu'nun 50'nci maddesinin 5'inci fıkrasına göre mevsimlikişlerde çalışanlar hakkında yıllık ücretli izinlere ilişkin hükümler uygulanmaz. Budurumda sadece 12.6.1987 ile 10.10.1988 tarihleri arası için bir yıllık ücretli izinparasına hükmetmek gerekirken, önceki çalışmaları için de yıllık ücretli izinekarar verilmiş olması isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.4 - Dosyadaki gerekçeli kararın da ...................... 'ya ait olmadığıbaşka bir şahsa ait kararın bu dosyaya konulduğu görülmektedir. Ancak buhusus dosya içeriğine göre, bozma sebeplerine etkili görülmemiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA,23.12.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/3315Karar No : 1992/3416Tarihi : 24.03.1992Đlgili Kanun : 1475 s.K. 35. md.ÖZÜ : Đşçi, fazla mesai ücretlerini içeren ücret bordrolarını ihtirazı kayıtdermeyan etmeksizin imzaladığına göre, bu dönem için daha fazla mesaiyaptığı iddiası ile talepte bulunamaz.DAVA : Davacı, fazla çalışma parasının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Đşçi, fazla mesai ücretini içeren aylık ödeme belgelerini (ücretbordrolarını) ihtirazi kayıt dermeyan etmeksizin imzalayarak almışsa, o aylar içinartık yapılan ödemenin üstünde fazla mesai yaptığını ileri sürerek istektebulunamaz. Yargıtayın yerleşmiş içtihadları bu yöndedir. Olayda davacının davakonusu dönemle ilgili olarak fazla mesai ücreti ödemelerini içeren aylık ücretbordrolarını ihtirazi kayıt dermeyan etmeksizin imzalayarak kabul ettiği


görülmektedir. Esasen bu husus mahkemenin de kabulündedir. Bu durumdadavacı daha fazla mesai yaptığı iddiası ile istekte bulunamayacağından, davanınreddine karar verilmesi gerekirken, aksine düşünce ile kabulü isabetsiz olupbozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 24.03.1992gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/16796Karar No : 1992/4436Tarihi : 20.04.1992Đlgili Kanun : 1475 s.K. 35. md.ÖZÜ : Đşçi, ihtirazi kayıt koymaksızın bordroları imzalamak suretiyle fazlamesai ücreti aldığı aylar için başkaca fazla mesai ücreti isteyemez.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı, fazla çalışma parası ile hafta ve geneltatil gündeliklerinin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerei mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla;dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının tüm temyiz itirazları ile davacının aşağıdakibendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2 - Đşçi ihtirazi kayıt koymaksızın bordroları imzalamak suretiylefazla mesai ücreti aldığı aylar için başkaca fazla mesai ücreti isteyemez. Ancak,fazla mesai ücreti ödemesi bulunmayan aylar için isbat ettiği takdirde fazla mesaiücreti isteyebilir. Yargıtay içtihadları bu yöndedir. Bu hususlar dikkate alınmaksuretiyle fazla mesai konusunda mevcut deliller ve tanık sözleri değerlendirilerekbir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde bu isteğin reddine karar verilmişolması isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 20.04.1992 günündeoybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/4235Karar No : 1993/5451Tarihi : 25.05.1992Đlgili Kanun : 1475 s.K. 35. md.ÖZÜ : Yasada kart basma nedeniyle geçen sürenin çalışma süresindensayılacağına dair bir hüküm mevcut olmadığı gibi, kart basma süresi ileilgili fazla mesai ücreti ödenmesi yasal değildir.DAVA : Davacı, fazla çalışma parasının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Đşyerinde üçlü vardiye halinde çalışıldığı, her vardiyanın yarımsaatlik ara dinlenmesi dahil olmak üzere 8 saatlik bir süreyi kapsadığıanlaşılmaktadır.Hernekadar davacı karî basma ile fiilen vardiyalı işe başlama saatiarasında 30 dakika geçtiğini bunun fazla mesai olduğunu ileri sürerek istektebulunmuş ve mahkemece de TĐS'nin "işe başlama" başlığını taşıyan 29.maddesinin yorumu neticesinde istek gibi karar verilmiş isede, TĐS'nin 29.maddesinden bu sonuca varmak mümkün değildir. 29. maddede aynen "işçiler,işyerinin ve işin gerektirdiği şekilde bilfiil işin başında bulunduğu saatte işebaşlamış sayılırlar. Ancak kart basma suretiyle çalışma süresinin saptandığıişyerlerinde, işçinin işe başlaması ve işten ayrılması işçi kartlarının işaretlenmesisuretiyle saptanır.Bu takdirde işçiler, işe başlama ve işi bitirme zamanlarını belgelemekiçin saat kartını bizzat basmakla yükümlüdürler.Kartlarına basmamış olanişçiler o güne ait ücretlerini kaybederler. Saat kartlarını basmayı unutan işçi engeç (24) saat içinde kartını en yakın yetkili amirine imzalattığı takdirde o günküücretini alır" denilmektedir. Görülüyorki, buradaki düzenleme işçinin işe geldiğinive çalıştığını belgelemek amacına yöneliktir. Kartlarını basmamış olan işçilerişbaşı yapmamış kabul edilecekler ve bu nedenlede o güne ait ücretlerinialamayacaklardır. Böylece kart basma usulü işbaşı yapmış olmanın bir isbatvasıtası olacaktır.Madde metninde giriş ve çıkışlarda kart basma saatleriarasındaki sürenin çalışma süresinden sayılacağına dair bir açıklık yoktur.Çalışma süresinden sayılan haller 30. ncu maddede gösterilmiştir. 30.ncumaddedeki haller ise, 1475 sayılı Kanunun 62 nci maddesindeki hallere inhisarettirilmiş olup bunlar arasında da kart basma nedeniyle geçen sürenin çalışmasüresinden sayılan sürelerden olduğuna dair bir


hüküm mevcut değildir, iş Kanununun 62 nci maddesinde iş süresinden sayılanhaller ise, işçinin fiilen işe başladığı andan itibaren nazara alınabilecek sürelerdir.Bu itibarla sözleşmenin 29 ncu maddesine dayanılarak anılanşekilde fazla mesai ücretine karar verilmesi doğru değildir.2 - Yarım saatlik ara dinlenmesinin fiilen 15 dakikaya indirilmişolduğu iddasına gelince: Davalı işçilere yarım saatlik ara dinlenmesi verildiğini busüre içinde yemeklerini işlerini bırakıp yemekhanede yediklerini ve yarım saatlikara dinlenmesini kullanarak tekrar işbaşına döndüklerini savunmuştur. Davadilekçesinden de işçilerin yemeklerini yemekhanede yedikleri anlaşılmaktadır.Gerek yemek ve gerekse diğer tabii ihtiyaçlar için bir kimsenin yarım saatlik birsüreye ihtiyacı olduğunun kabulü gerekir.Hayatın olağan akışı bunu icabettirir.Dairemizin yerleşmiş içtihadları da bu yoldadır. O halde, davacının aradinlenmesine ilişkin 15 dakikalık fazla çalışma ücretine ilişkin isteğinin de reddinekarar vermek gerekirken yazılı şekilde kabulü isabetsiz olup bozmayıicabettirfniştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA,25.05.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/4610Karar No : 1992/4911Tarihi : 01.05.1992Đlgili Kanun : 1475 s.K. 35. ve 64. md.ÖZÜ : Ara dinlenmesini makina başında yemek yemek suretiyle geçirenişçiye mesaili ücret ödenmesi gerekir.DAVA :.............. Sendikası Genel Merkezi adına Avukat ............ ile ....................Sanayi ve TAŞ. adına Avukat ............ aralarındaki dava hakkında Kocaeli 2. ĐşMahkemesinden verilen 24.3.1992 günlü ve 244/55 sayılı hüküm davalı avukatıncatemyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : işyerinde uygulanmakta olan 1.9.<strong>1990</strong>-31.8.1992 tarihleri arasınıkapsayan TĐS'nin 28. maddesinin (B) bendinin ikinci fıkrasında aynen; "vardiyahalinde çalışan ve dinleme için tespit edilmiş zamanları bulunmayan işyerlerindekiişçilerin yemekleri işbaşına gönderilir ve yemek iş başında işiaksatmadan yenir. Yemek vardiyanın ortalama bir zamanında verilir, ara dinlenmesinimakina başında yemek yemek suretiyle geçiren işçiye yarım saatlikücret mesaili olarak ödenir" denilmektedir.


Đşveren, TĐS'nin imzalanmasından sonra sözleşmenin bu hükmünüuygulamayarak yemek yemek için işçilere nöbetleşe ara dinlenmesiuygulamasına geçmiştir.Davacı sendika işveren aleyhine açmış olduğu bu dava ile işvereninTĐS'nin hükmüne aykırı hareket ettiğini, eskisi gibi sözleşmede öngörülen buhükmü aynen uygulaması gerektiğini, sözleşmede nöbetleşe ara dinlenmesiverileceğine dair bir hüküm bulunmadığından işverenin sonraki buuygulamasının sözleşmenin 28. maddesi ile 1475 sayılı iş Kanununun 64.maddesine aykırı olduğunu ileri sürerek bunun tespitini istemiştir.TĐS'nin davacı işçi sendikası ile davalı işverenin üyesi bulunduğuişverenler sendikası arasında yapıldığı görülmektedir.Uyuşmazlık sadece TĐS'nin yorumundan doğan bir dava şeklindeele alınacak olursa, işverenler sendikasına üye olan davalı işveren husumete ehilolamayacağından davanın bu noktadan reddine karar vermek gerekir ise de;uyuşmazlık TĐS'nin yorumuna ilişkin olmayıp, aslında uygulamanın kanuna aykırıolduğunun tespitine ilişkin bulunmaktadır.1475 sayılı iş Kanununun 64. maddesine göre ise, işçilere aradinlenmesinin fiilen verilmesi gerekmektedir. Buna aykırı düzenlemeler yasayaaykırı olur. Hizmet akitleriyle ve TĐS. ile bu yolda bir hüküm getirilemez. Bunagöre TĐS'nin 28. maddesi yasaya aykırıdır. Yasaya aykın bîr durumunuygulamaya konulması ve bunun tespiti şeklinde bir dava dinlenmez. Đşverenşayet ĐK. 64. maddesine aykırı olarak bir uygulamaya geçmişse bunundüzeltilmesi ilgili merciler aracılığı ile sağlanabilir. Nitekim ĐK. 100. maddesindede işin düzenlenmesine ilişkin yasaya aykırı uygulamalar cezai yaptırımabağlanmıştır. Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin yazılı şekilde hükümtesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 01.05.1992gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/5498Karar No : 1992/6039Tarihi : 04.06.1992Đlgili Kanun : 1475 s.K. 35. md.ÖZU : ihtirazi kayıt dermeyen etmeksizin fazla mesai ücretini bordro mucibialan işçinin bodronun aksini sadece yazılı delille ispat etmesi mümkündür.Bu konuda tanık sözlerine dayanılarak hüküm verilemez.


DAVA : Davacı, fazla çalışma parasının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Yargıtay içtihatlarına göre işçi ihtirazi kayıt dermeyan etmeksizin fazlamesai ücretlerini bordro mucibi almışsa artık o aylara ait daha fazla mesaiyaptığını yazılı belge olmadıkça şahit sözlerine dayanarak istekte bulunamaz.Tarafların iddia ve beyanlarından ve dosya içeriğinden davacının ihtilaflı dönemeait fazla mesai ücreti ödemelerini içeren aylık ücret bordrolarını ihtirazi kayıtsızimzalayarak aldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davanın reddine karar vermekgerekirken yazılı şekilde aksine hüküm tesisi isabetsiz olup bozmayıgerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda belirtilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 04.06.1992 günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/8973Karar No : 1993/19001Tarihi : 17.12.1993Đlgili Kanun : 1475 s.K. 35. ve 38. md.ÖZÜ: Đşçinin Đlçe Seçim Kurulu emrindeki çalışmalarından dolayı işverensorumlu tutulamaz.DAVA : Davacı, fazla çalışma parasıyla hafta tatili gündeliklerinin ödetilmesinekarar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı; davalıya ait işyerinde şoför olarak çalışmakta iken,seçîmkanunu hükümleri doğrultusunda .................. Đlçe Seçim Kurulu'nda geçici süreylegörevlendirildiğini ve Seçim Kurulundaki fazla çalışmaları ve hafta tatiliücretlerinin ödenmediğini ileri sürerek, davalı işverenden tahsiline kararverilmesini istemiştir.Davah, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.Mahkeme, davayı kabul etmiştir.


Davacı; davalıya ait işyerindeki fazla çalışmaları ve tatil ücretlerinideğil, Seçim Kurulu Başkanlığındaki bu çalışmalarının karşılığını işverendenistemektedir. Oysa, söz konusu çalışmalar; işverenin emir ve talimatı dışında,ilçe Seçim Kurulu Başkanlığının talimatları doğrultusunda gerçekleşmiştir. Seçimişleri sebebiyle geçici olarak seçim kurullarında görevlendirilenlere yapılabileceködemeler, ilgili seçim mevzuatında belirlenmiştir. Davacıya bu düzenlemelerçerçevesinde ödeme yapılmış olması gerekir. Bu nedenlerle işverenin bilgisi,emir ve talimatı dışında ilçe Seçim Kurulu emrindeki çalışmalarından dolayıişverenin sorumlu tutulması düşünülemez. O halde, davanın reddine kararverilmelidir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 17.12.1993gününde, oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/15898Karar No : 1994/3171Tarihi : 03.03.1994Đlgili Kanun : 1475 s.K. 35. md.ÖZÜ : işçi, bordroda ihtirazi kayıt ileri sürmeden fazla mesai ve ücretinialmışsa bodroda yazılı miktarların üstünde fazla çalışma yaptığını tanıklarlaispat yoluna gidemez.DAVA : Davacı, fazla çalışma parasının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Davalı süresinde verdiği cevap dilekçesinde zamanaşımı savunmasındabulunmuş olup mahkemece bu savunma üzerinde durulmadanhüküm tesisi doğru değildir.2 - Kural olarak, işçiye yaptığı fazla mesai ücretleri bordrolarlaödenmiş ve bu konuda bir ihtirazi kayıt ileri sürülmeden işçi tarafından alınmışise, artık bordroda yazılı miktarların üstünde fazla çalışma yaptığının tanıklarlaispatı ve buna göre hüküm tesisi mümkün değildir. Bu nedenle davacıya iddiaettiği aylarda fazla çalışma ücreti ödenmiş ve davacı tarafından ihtirazi kayıt ilerisürülmeden alınmış ise davanın reddi gerekir.Mahkemece, açıklanan ilke doğrultusunda araştırma ve incelemeyapılmadan yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.


SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,03.03.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/5307Karar No : 1994/10486Tarihi : 04.07.1994Đlgili Kanun : 1475 s.K. 35. md.ÖZÜ : Đşçinin kömür kaloriferli apartman kapıcısı olması nedeniyle,kaloriferin yakıldığı yılın kasım ayından nisan ayına kadar fazla mesaiyaptığı düşünülerek hüküm kurulması gerekir. Tam yıl çalıştığının kabulüdoğru değildir.DAVA : Davacı; ihbar, kadem tazminatı, fazla çalışma ve izin ücreti, bayram vegenel tatil gündelikleriyle kömür parasının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2 - Davacı, sekiz daireli kömür kaloriferli apartmanın kapıcısıdır.Yapılan işin niteliği, işyerinin özellikleri ve mevsim koşulları dikkate alındığında,davacının yılın her günü fazla mesai yaptığının kabulü gerçeklere uygundüşmez. Kaloriferin yakıldığı yılın kasım ayından itibaren nisan ayına kadar fazlamesai yaptığı düşünülerek fazla mesai alacağı hesap edilerek hüküm kurulmasıgerekirken, tam yıl fazla çalışma yapıldğmın kabulü isabetsiz olup, bozmayıgerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 04.07.1994 günündeoybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/14003Karar No : 1994/18354Tarihi : 22.12.1994Đlgili Kanun : 1475 s.K. 35. md.ÖZÜ : Her yıl 11 ay süreyle günde 4 saat fazla çalışma, hayatın olağanakışına uygun değildir.DAVA : Davacı; ihbar ve kıdem tazminatı ile fazla mesai, hafta tatili, genel tatilgünleri, yıllık ücretli izin alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Hernekadar hergün 4 saat fazla mesai yapıldığı kabul edilerek,karşılığı ücretin tahsiline karar verilmişse de, her yıl onbir ay gibi uzun bir sürehergün günde 4 saat fazla mesai yapılması hayatın olağan akışına aykırı olduğugibi tabii ihtiyaçlar içinde insanın zamana ihtiyacı olduğu ve ayrıca yapılan işin deniteliği nazara alınarak daha az bir süre fazla mesai yapıldığının kabul edilerekisteğin hüküm altına alınması gerekir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA,22.12.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/34956Karar No : <strong>1995</strong>/33556Tarihi : 07.11.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 35. md.ÖZÜ : Günde 8 saat çalışma esası kabul edilen işyerinde, işçinin doğalihtiyaçlarını karşılamak üzere 1/2 saat süre ayırdığının kabulü gerekir.DAVA :istemiştir.Davacı; fazla çalışma parasının ödetilmesine karar verilmesini


Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakladosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davacının temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2 - Davalının temyizine gelince;Dosya içeriğine göre davacının çalıştığı işyerinde 3'lü vardiyauygulanmakta olup vardiyalardan herbirinin müddeti 8 saattir, işyerinde uygulanmaktaolan TĐS inde de haftalık 5 gün ve günde 8 saat çalışma esası kabuledilmiştir. Davacının günde çalıştığı 8 saatlik sürede doğal Đhtiyaçlarınıkarşılamak üzere 1/2 saat süre ayırdığının kabulü gerekir. Mahkemenin hükmünedayanak yaptığı bilirkişi raporunda günlük çalışma sürelerinden hareketlesonuca gidilmemiş, farazi bir şekilde bütün işçilerin yapmış olduğu tüm çalışmasürelerinden sonuca ulaşılmak istenmiştir. Diğer taraftan aynı raporda izinli veraporlu günlerde dikkate alınmış değildir. Bu durumda davanın reddine kararvermek gerekirken aksine düşünce île yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olupbozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 07.11.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/36026Karar No : <strong>1995</strong>/35024Tarihi : 04.12.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 35, 41. md.ÖZÜ ; Fazla çalışma yaptıktan sonra, işçiye izin verilerek kazanılmış hakkınortadan kaldırılması olanağı yoktur.DAVA : Davacı; fazla çalışma parası ve tatil ücreti alacağının ödetilmesinekarar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı, davalıya ait işyerinde çalışırken yaptığı tatil ve fazla mesaîücretini istemiştir. Mahkeme davayı reddetmiştir.


Dosya içeriğine göre davalıya ait işyerinde tatil gününde çalıştığıayrıca diğer günlerde fazla mesai yaptığı anlaşılmaktadır. Gerçekten puantajcetvelleri ile bu hususlar doğrulanmaktadır. Bir kez fazla mesai yaptıktan sonraişçiye izin verilmek suretiyle kazanılmış hakkın ortadan kaldırılması olanağıyoktur. Diğer taraftan emsal olarak gösterilen HGK Kararının bu konu ile ilgisibulunmamaktadır. Böyle olunca gerçekleşen fazla mesai ve tatil ücretialacaklarının hüküm altına alınması gerekirken yanlış değerlendirilme ile buisteklerin red edilmiş olması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,04.12.<strong>1995</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/34370Karar No : <strong>1995</strong>/36510Tarihi : 26.12.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 35. md.ÖZÜ : Fazla mesai alacağında, net ücretin gözönünde tutulması gerekir.DAVA : Taraflar arasındaki, fazla mesai alacağının ödetilmesi davasınınyapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarınfaiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresiiçinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı avukatınca istenilmesiüzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için26.12.<strong>1995</strong> günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşmagünü davalı adına kimse gelmedi. Karşı taraf adına Avukat .......... geldi.Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlendiktensonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındakalan temyiz itirazları yerinde değildir.2 - Hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunda hesaplara esas teşkileden fazla mesai ücretinin netinin gözönünde tutulması gerekirken, brütünündikkate alınarak, hüküm kurulmuş olması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 26.12.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/4961Karar No : <strong>1990</strong>/8064Tarihi : 29.06.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 41. md.ÖZÜ : Vardiye düzeninde çalışan işçilerin de hafta tatili gününün 00.00'danbaşlaması gerekir.DAVA : Davacı; kesinti işleminin durdurulması için ihtiyati tedbir vaz'ına, ödenenmeblağın toplu iş sözleşmesinden doğan hak olduğunun tesbitine, haksız olarakdurdurulan uygulama sebebiyle ödenmeyen vardiya dönüş ücreti ile haksızolarak kesilen meblağın tahsiline karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmekle,dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Vardiya düzeninde çalışan işçilerinde hafta tatili günü 00.00'danbaşlaması gerekir. Takvim gününe göre bir günlük süre önceki saat 00.00'ı ile,onu takip eden günün saat 00.00'ı arasını oluşturan süredir. Davada söz konusuedilen uygulamada toplu iş sözleşmesi hükümlerinin yanlış yorumlandığıanlaşılmaktadır. Dosyada bulunan bilirkişi raporundaki açıklamalar ve hesapşekli Hafta Tatili Kanununa, Đş Kanununa, Postalar Halinde Çalışma Tüzüğüneve toplu iş sözleşmesi hükümlerine uygundur. Bu itibarla bilirkişi raporu esasalınmak suretiyle hüküm tesisi gerekirken, yazılı şekilde bazı düşüncelerledavanın reddine karar verilmiş olması isabetsizdir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA,29.06.<strong>1990</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/24395Karar No : <strong>1995</strong>/33573Tarihi : 07.11.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 47. md.ÖZÜ : Kurumca, seyyar şantiyede güvenlik elemanı bulundurulmamasınedeniyle meydana gelen hırsızlık olayında işverenin sorumluluk oranı,teçhizatı kullananın sorumluluk oranından fazladır.DAVA : Taraflar arasındaki, idare zararının ödetilmesi davasının yapılanyargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziylebirlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde


duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalılar avukatınca istenilmesi üzerinedosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için7.11.<strong>1995</strong> günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti.Duruşma günü davalı adına Avukat .................. geldi. Karşı taraf adına kimsegelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamasıdinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi, gereği konuşulupdüşünüldü:DAVA : Davalılardan ..........'in ekip şefi ve ............ 'nın kompresörcü olarak kimigrup köyleri yol onarım çalışmaları yaptıkları gün, yağmur nedeniyle işyerindenayrılmalarından sonra kompresörün, üçüncü kişilerce, çalınmasına sebebiyetverdikleri için haklarında tazminat davası açılmıştır.Mahkemenin başvurduğu üç kişilik bilirkişi heyeti, davacı kurumun% 80, davalılardan herbirinin de % 10 oranında kusurlu bulunduklarınıaçıklamıştır. Mahkemece bilirkişi raporuna itibar edilmiyerek, yağan yağmursonucu davalıların telaşla iş makinalarını olduğu yerde bırakmaları ve iş makinalarınıngizlenmesini düşünmemeleri nedeniyle % 100 sorumlu olduklarısonucuna varılmıştır.Dosya içeriğine göre, seyyar nitelikteki şantiyelerde güvenlik içindavacı kuruma bir bekçinin ayrıca görevlendirilmediği, davalıların bu tür olaylarkarşısında almaları gereken önlemleri açık ve seçik olarak kendilerinesöylenmediği anlaşılmaktadır. Yoğun yağmur nedeniyle insanların belli ölçüdetelaşa kapılmalarının da doğal karşılanması gerekir. Bu hususlar dikkatealınarak, takdir edilecek bir miktarın tenziliyle, bakiyesine karar vermek gerekir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,davalı yararına takdir edilen ............ TL. duruşma avukatlık parasının karşı tarafayükletilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,07.11.<strong>1995</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/9621Karar No : 1991/518Tarihi : 24.01.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 49. md.ÖZÜ : Yıllık ücretli izine hak kazanabilmek için en az 1 yıl çalışmış olmakgerekir. Bir yıldan artan süre için orantılı olarak yıllık ücretli izin hesapedilemez.DAVA : Davacı; kıdem tazminatı, ücret farkı, sigorta primi ile fazla çalışma veyıllık ücretli izin parasının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.


Yerei mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmekle,dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılarla toplanan delillere ve kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davacı işe giriş ve çıkış tarihleri arasında 15 ayı oluşturan süreiçerisinde Türkiye'de iki ay izin kullandığını dava dilekçesinde açıkça belirttiğinegöre fazla mesai hesabına bu iki aylık sürenin dahil edilmiş olması doğrudeğildir.3 - 1475 sayılı Đş Kanunu'nun 49/1 maddesine göre yıllık ücretli iziniçin en az bir yıl çalışmış olmak gerekir. Bir yıldan artan süre için orantılı olarakyıllık ücretli izin hesap edilemez.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeplerle BOZULMASINA,24.01.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/8915Karar No : 1993/9235Tarihi : 27.05.1993Đlgili Kanun : 1475 s.K. 49. md.ÖZÜ : Raporlu işçinin iş akdi rapor bitim tarihi itibari ile feshedilmiş ise,işçi, rapor bitimi tarihinden itibaren yıllık ücretli izin kullanacağından veizinli olduğu sürede kıdem tazminatı tavanının değişeceğinden söz ederekfark kıdem tazminatına karar verilmesini isteyemez. Çünkü yıllık izin işçininbaşvurması, işverenin de uygun görmesi ile kullanılabilir.DAVA : Davacı; kıdem tazminatı farkı ile izin ücretinin ödetilmesine kararverilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandiğs kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davacı raporlu bulunduğu sırada iş akdinin feshedildiğini, raporununbitiminde yıllık ücretli iznini kullanacağını ve izninin hitamında ak-


din feshi halinde 01.07.1991 tarihinde yürürlüğe giren katsayı nedeniyle dahafazla kıdem tazminatı alacağını ileri sürerek 01.07.1991 tarihindeki tavan sınırınagöre kıdem tazminatı farkının da ödetilmesini istemiştir.Toplanan delillerden davacının 27.05.1991-05.06.1991 tarihinekadar raporlu olduğunu ve 06.06.1991 tarihinden itibaren yeniden 10 günlük birrapor aldığı anlaşılmaktadır. Bu raporun bitim tarihi 16.06.1991'dir. Davacı butarihten sonra izin isteyeceğini ileri sürmekte ise de, işçi dilediği zaman yıllıkücretli iznini kullanamaz. Đş Kanunu ve izin yönetmeliği hükümlerine göre, işçininişverene izin kullanacağını bir dilekçe ile bildirmesi ve işverence de uygungörülmesi halinde izne ayrılabilir. Gerçekten işçi izin tarihini dilediği gibibelirleyerek istediği zaman izne ayrılamaz. Bu husustaki yetki işverene aittir.Bunedenle davacı son raporun bitiminde izne ayrılacağı ve bu arada 01.07.1991tarihinde kıdem tazminatı tavanının yükseleceği ve buna göre kıdem tazminatınahak kazanacağı faraziyesine dayanarak bir istekte bulunamaz. O halde farkkıdem tazminatına ilişkin isteğin reddine karar verilmelidir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA,27.05.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/9315Karar No : 1993/17355Tarihi : 06.12.1993Đlgili Kanun : 1475 s.K. 49. md.ÖZÜ : Đşyerinin devri, işçinin kullanmadığı yıllık ücretli izin hakkını ortadankaldırmaz. Yeni işveren yıllık ücretli izin süresine ilişkin ücretlerdensorumludur.DAVA : Davacı; ihbar ve kıdem tazminatı, fazla çalışma, izin ücreti ve ikramiyealacağı ile diğer sosyal haklar karşılığının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla;dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Đş Kanunu'nun 53'üncü maddesine göre işyerinin devri işçininkullanmadığı yıllık ücretli izin hakkını ortadan kaldırmaz. Yeni işveren yıl-


Iık ücretli izin süresine ilişkin ücretlerden sorumludur. Davacının izin isteğikonusunda söz konusu madde çerçevesinde inceleme yapılarak sonucuna görekarar verilmesi gerekirken bu isteğin reddi yasaya aykırı olup bozmayıgerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA,06.12.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULUEsas No : 1993/9-958Karar No : 1994/199Tarihi : 06.04.1994Đlgili Kanun : 1475 s.K. 49 ve 58. md.ÖZÜ : Yıllık izin defterinde bir kayıt bulunmasa da, işçinin imzası bulunanbir belge ile izin kullandığı anlaşılıyorsa, uyuşmazlık konusu yıllar için izinücretine hükmedilemez.DAVA : Taraflar arasındaki "tazminat ve ücretli yıllık izin parası" davasındandolayı yapılan yargılama sonunda; Đstanbul 1. Đş Mahkemesi'nce davanın kısmenkabulüne dair verien 09.10.1992 gün ve 1991/2820 Esas-1992/605 Karar sayılıkararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9.Hukuk Dairesi'nin 16.03.1993 gün ve 1992/14607- 1993/4354 sayılı ilamı;(……….Mahkemece davacının 1986-1987-1988 yıllarında yıllık ücretli izninikullanmadığı izin defteri ve dinlenen tanık ifadelerinden anlaşıldığı gerekçesi üebu yıllara ait izin ücretlerine hükmedilmiştir. Her ne kadar izin defterlerindedavacının sözü edilen yıllarda izin kullandığı yazılı değil ise de, 09.04.<strong>1990</strong> tarihlive davacının imzasını taşıyan, Mali ve Đdari Işier Grup Müdürlüğü'ne bilgi ve sicildosyasındaki kayıtların bu belgedeki esaslara göre düzeltilmesi isteğini içerenbelgede açıkça uyuşmazlık konusu yıllara ait yıllık ücretli izinlerini kullandığıyazılıdır. Bu belge karşısında izin defterinde bir kayıt bulunmadığı ve izinlerinikullanmadığının tanıklarca da doğrulandığı gerekçesi ile yıllık ücretli izinparalarına hükmedilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır...) gerekçesiylebozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılanma sonunda;mahkemece önceki kararda di-renilmiştir.KARAR : Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresindetemyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okuduktan sonra gereğigörüşüldü:Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak vekanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, HukukGenel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire Bozma Kararı'na uyulması ge-


tekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnmekararı bozulmalıdır.SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının ÖzelDaire Bozma Kararı'nda gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA,oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/10367Karar No : 1994/14461Tarihi : 20.10.1994Đlgili Kanun : 1475 s.K. 53 ve 50. md.ÖZÜ : Đşyerini devralan işveren, işçinin hu işyerindeki hizmet süresidikkatle alınarak hesaplanan izin ücretinden sorumlu olur.DAVA : Davacı; ihbar ve kıdem tazminatı, fazla mesai ve yıllık ücretli izin parası,ikramiye, sosyal hak, giyim parası ile pazar, genel tatil ve bayramgünleri ücretinin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla,dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillere kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının tüm temyiz itirazları yerinde değildir.2 - iş Kanunu'nun 14/2. maddesi uyarınca işyerini devir alan davalıişverenin, davacının eski işveren dönemindeki hizmet süresine ilişkin kıdemtazminatından da sorumlu tutulması gerektiği gözetilmeden kararın gerekçesindesadece kendi dönemi ile sınırlı olarak sorumluluğunun kabul edilmiş olmasıYasa'ya aykırıdır. Diğer taraftan Đş Kanunu'nun 53. maddesi hükmüne göre,işyerini devir alan davalı işverenin işçinin bu işyerindeki tüm hizmet süresidikkate alınarak, gerçekleşecek izin ücretinden sorumlu tutulması gerekirken,yeni işveren yanında geçen hizmetinin bir yılı doldurmadığından söz edilerek izinücretine ilişkin isteğin reddi keza yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMA-SINA, 20.10.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/14301Karar No : 1992/2474Tarihi : 02.03.1992Đlgili Kanun : 1475 s.K. 56. md.ÖZÜ : Kullanılmayan yıllık izin karşılığı ücretin, son ücret üzerindenhesaplanabilmesi için hizmet akdinin feshedilmiş olması gerekir.DAVA : Davacı; ücret alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmekle,dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARAR : 1475 sayılı Đş Kanunu'nun 56'ıncı maddesine göre kullanılmayan yıllıkizin karşılığı ücretin son ücretten hesaplanabilmesi için hizmet akdinin işverenveya işçi tarafından feshedilmiş olması gerekir. Davacının halen işyerindeçalıştığı, hizmet akdinin feshinin söz konusu olmadığı anlaşılmaktadır. Fesih şartıgerçekleşmediğine göre, davacı, son ücret üzerinden hesaplanacak yıllık izinücreti isteyemez. Yazılı şekilde aksine hüküm tesisi isabetsiz olup bozmayıgerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,02.03.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No ; <strong>1995</strong>/6773Karar No : <strong>1995</strong>/25418Tarihi : 12.09.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 56. md.ÖZÜ : Bildirim süresiyle, bu sürede işçiye verilmesi mecburi yeni iş aramaizinleri yıllık ücretli izin süreleri ile içice giremez.DAVA :istemiştir.Davacı; ihbar ve kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesiniYere! mahkeme, davayı reddetmiştir.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan deliiierle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeblere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.


2 - Davacı, davalıya ait işyerinde çalışırken 8.11.1993 tarihindeihbar öneli verilmek suretiyle iş aktinin 5.2.1994 tarihinde feshedildiğininbildirildiği, davacının önel süresi içinde 27.12.1993 tarihinde yıllık ücretli izinisteğinde bulunduğu, işverenin muvafakatıyla izine ayrıldığı ve 35 gün izinkullandığı 5.2.1994 günü kıdem tazminatının ödendiği daha sonra davacının8.2.1994 tarihinde emekli olmak için SSK'na başvurduğu ve 15.2.1994 tarihindede kendisine emekli aylığı bağlandığı, dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.Davacı, iş akdinin emeklilik nedeniyle son bulduğunu ileri sürerekkıdem tazminatı hesabına askerlikte geçen ve SSK'na borçlandığı sürenindikkate alınarak fark kıdem tazminatı isteğinde bulunmuştur.1475 sayılı Đş Kanunu'nun 56. maddesinin 2. fıkrasında "işverentarafından hizmet aktinin feshedilmesi halinde 13. madde de belirtilen bildirimsüresi ile 19. madde gereğince verilmesi mecburi yeni iş arama izinleri yıllıkücretli izin süreleri ile içice giremez" denilmektedir. Yukarıda özetlenen olaylarıngelişmesinden, anılan madde karşısında iş akdinin davacı işçi tarafından yasalihbar öneli süresi dolmadan emeklilik nedeniyle sona erdirildiğinin kabulü gerekir.Bu durumda iş Kanunu'nun 14. maddesinin 4. fıkrası uyarınca askerlikte geçenve davacı tarafından borçlanılan süreninde dikkate alınarak gerçekleşecek farkkıdem tazminatına karar vermek gerekirken, yazılı şekilde bu isteğindereddedilmiş olması isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararırı yukarıda gösterilen sebebie BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 12.09.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/8957Karar No : 1993/4325Tarihi : 16.03.1993Đlgili Kanun : 1475 s.K. 57 ve 58. md.ÖZÜ : Yıllık ücretli iznin kullanımı tanık beyanı ile kanıtlanamaz, yazılı belgezorunludur.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı ile yıllık ücretli izin parasınınödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.Hüküm, süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılar, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.


2 - Davacı kullanmadığı yıllık ücretli izin parasını istemiştir, işçininyıllık iznini kullandığı, izin defteri veya yazılı bir belge ile kanıtlanabilir. Bukonunun tanık sözleriyle ispatlanması mümkün değildir. Bu nedenle davacınınyıllık izin ücreti konusunda gerekli inceleme yapılarak, gerçekleşecek miktarahükmedilmek üzere karar bozulmalıdır.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA,16.03.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/13771Karar No : <strong>1990</strong>/13912Tarihi : 17.12.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 60. md.ÖZÜ : Raporlu olarak ağır işten hafif işe nakledilen işçinin asıl ücretindenindirim yapılamaz.DAVA : Davacı; yevmiye farkından doğan alacağının ödetilmesine kararverilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı, hafif işte çalışır raporu üzerine yeraltı işçiliğinden yerüstüişçiliğinde hafif işe verilmiş ve hafif işin düşük ücreti uygulanmıştır. Gördüğü işinniteliğine göre prim, sanat ağırlığı gibi konularda yerüstü işçiliği için öngörülenödemelerin verilmesinde yasaya aykırılık olamaz. Ancak asıl ücrette indirimyapılamaz. 1475 sayılı Đş Kanununun 60 ncı maddesi buna manidir. Bu hususgözönünde tutulmaksızın asıl ücretle indirim yapılabileceğinin kabulü ile hükümtesisi doğru değildir. TĐS'ne de aksine hüküm konulamaz.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 17.12.<strong>1990</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas NoKarar NoTarihiĐlgili Kanun1991/130511992/130213.02.19921475 s.K. 60. md.ÖZÜ : Đş Kanununun 60. maddesine göre ücrette indirim yapılamayacağıhususu asıl ücret içindir. Fiilen yapılan işin özelliğine göre öngörülen diğerödemeler bu maddenin kapsamına girmez.DAVA : Davacı, usta yardımcısı kadrosunda çalıştırılması gerektiğinin tesbitiyieücret farkı alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve özellikle davacının işideğiştirilmiş olsa dahi 1475 sayılı iş Kanununun 60. maddesine göre, asılücretten indirim yapılamıyacağından asıl ücret farkının ve bunun yansımasındandoğan işçilik haklarının hüküm altına alınmış olması doğru olup, davalının buyöne ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.2 - Davacı, 1973 yılında ............'da sakat işçi olarak işe alınmış,1979'da da usta yardımcılığı kadrosu verilmiş, iş yeri 1984 yılında davalı……….edevredilmiş, bu devirden sonra sakat işçi olarak fiilen usta yardımcılığıgörevini yapamıyacağı gerekçesi ile büro işçiliği kadrosuna alınmıştır.Mahkemece davacının büro işçiliği kadrosunda gösterilmesine rağmen fiilenusta yardımcılığı işini yaptığı, bunun aksinin davalı tarafça ispat edilmediğigerekçesi ile TĐS'yle usta yardımcıları için öngörülen iş güçlüğü tazminatınakarar verilmiş ise de, davacıya büro işçililği kadrosu verildikten sonra fiilenusta yardımcılığı yaptırılıp yaptırılmadığı, fiilen büro işinde mi, yoksa ustayardımcılığı işinde mi çalıştırıldığı dosyadan kesinlikle anlaşılmamaktadır.Şayet fiilen usta yardımcılığı işinde çalışmışsa usta yardımcıları için öngörülen iş güçlüğü tazminatını alması gerekir. Aksi halde bu tazminatı alamaz.Zira, Đş Kanununun 60. maddesine göre, ücrette indirim yapılamayacağı hususuasıl ücret içindir. Fiilen yapılan işin özelliğine göre öngörülen diğerödemeler bu maddenin kapsamına girmez. Sicil dosyasındaki belgelerdedavacının büro işçisi olarak gösterildiği görülmektedir. Yazışmalar da böyledir.Bu durumda usta yardımcılığı işini fiilen yaptığını iddia eden davacınınbunu ispat etmesi gerekir. Büro işçiliği yaptığının ispatının davalıya yükletilmesidoğru değildir. O halde, iş güçlüğü tazminatı yönünden gerekli incelemeyapılıp, davacının ve gerekiyorsa davalının başkaca delilleri toplanıpsonucuna göre bir karar verilmelidir.


SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda belirtilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 13.02.1992 günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas NoKarar NoTarihi ĐlgiliKanun:1992/13597:1993/442:19.01.1993:1475 s.K. 60. md.ÖZÜ: Ücret farkının temel ücretten mi yoksa sanat ağırlık zammından mıileri geldiği araştırılmalı ve eksik ücret temel ücrette değilse davareddedilmelidir.DAVA : Davacı, ücret farkı alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı işçi, yeraltı işinde çalışırken aldığı sağlık kurulu raporuuyarınca daha hafif bir başka işe verildiğini ve bunun sonucunda kendisine eksikücret ödendiğini iddia ederek ücret farkı talebinde bulunmuştur. Yapılan bilirkişiincelemesi ve dosya içeriğine göre ücret farkının temel ücretten mi yoksayapılan işlere göre değişen sanat ağırlık zammından mı ileri geldiği kesin birşekilde anlaşılamamaktadır. Temel ücrette bir eksiklik söz konusu olduğutakdirde istemin kabulüne, aksi halde reddine karar verilmesi gerekirken, bukonuda gerekli araştırma ve inceleme yapılmadan noksan tahkikatla isteğinhüküm altına alınması isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan sebeple BOZULMASINA,19.01.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas NoKarar NoTarihiĐlgili Kanun:1991/747:1991/794:31.01.1991:1475 s.K. 64. md.ÖZÜ : Toplu Đş Sözleşmesinde ara dinlenmesinin iş süresinden sayılacağınailişkin hüküm bulunsa dahi, işçi ara dinlenmesinde çalıştı-


ılmamışsa, bu süre fazla çalışma sayılmaz ve zamlı ücret istenmez. Đşçiyesadece normal ücreti ödenmek gerekir.DAVA : Davacı, fazla çalışma parasının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde duruşmalı olarak davalı avukatı tarafındantemyiz edilmiş isede; HUMK'nun 438 nci maddesi gereğince duruşma isteğininmiktardan reddine ve incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildiktensonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı, dava dilekçesinde açıkça ikili vardiya sistemi ile çalıştığını hervardiyanın (12) saat olduğunu her gün (1) saat ara dinlenmesi verildiğini bunagöre haftanın 6 gününde fiilen 66 saat çalıştığını ve karşılığının ödendiğini ancak8 saatlik çalışmasının fazla mesai sayılmadığını iddia ederek istekte bulunmuş,fakat sonradan verdiği açıklama dilekçesinde TĐS'de ara dinlenmesinin de işsüresinden sayılacağını böyle olunca haftanın 6 günü için 12'şer saatten 72saaat üzerinden ödeme yapılması gerekeceğini bildirerek 6 saat için taleptebulunmuştur.Gerçekten davacının 12'şer saatlik iki vardiya sisteminde çalıştırıldığıve TĐS'de ara dinlenmesinin iş süresinden sayılacağı anlaşılmaktadır. Aradinlenmesinde çalıştırılmadığı da davacının dava dilekçesindeki kendibeyanından ve davalının savunmasından anlaşılmaktadır. Ara dinlenmesindeçalıştırılmadığına göre, bu süre fazla mesai sayılmaz. Bu nedenle davacı zamlıücret isteğinde bulunamaz. Çalıştırılmıyan, fakat iş süresinden sayılan aradinlenmesi için sadece ücret isteyebilir.O halde, haftalık toplam 6 saatlik aradinlenmesinin sadece normal ücreti hesaplanıp ona karar verilmesi icap eder.Oysa bilirkişiler bu süreyi fazla mesai kabul ederek % 100 zamlı ücret hesabıyapmışlar ve mahkemece de zamlı ücrete karar verilmiştir. Zamlı ücrete kararverilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 31.01.1991 günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/13727Karar No : 1991/13182Tarihi : 17.10.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 64. md.ÖZÜ : Đşin gereği nedeni ile ara dinlenmesinin işyerinde geçirilmesi,ara dinlenmesinin kullandırılmadığı anlamına gelmez. Böyle bir id-


dianın varit olması halinde, ara dinlenmesinde işçinin fiilen çalıştırıldığınınispat edilmesi gerekir.DAVA : Davacı, fazla çalışma parasının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmekle,dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Günlük normal mesai saatlerinde çalışan bir işçinin ara dinlenmesiyapmaması hayatın olağan akışına ve gerçeğe uymaz. Yemek, çay içmek vediğer tabii ihtiyaçlar için bir zamanın kullanılması zorunludur.Görülen işin itfaiye işi olması ve ara dinlenmesinin işyerinde geçirilmesi aradinlenmesinin kullanılmadığı anlamına gelmez.Davacı ara dinlenmesinde fiilen çalıştırıldığını da isbat edememiştir.Bu durumda davacının toplu iş sözleşmesinde öngörülen aradinlenmesini kullandığının kabulü ile bu süreye ilişkin ücret isteğinin reddigerekir:SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarda yazılı sebepten BOZULMASINA,17.10.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/13789Karar No : 1992/1435Tarihi : 17.02.1992Đlgili Kanun : 1475 s.K. 64. md.ÖZÜ : Günlük 7,5 saate kadar süreli işlerde yarım saat, 7,S saatten fazlasüreli işlerde bir saat ara dinlenmesi verilmesi gerekir.DAVA : Davacı, fazla çalışma parasının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm,süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki bilgi ve belgelerden davacının, davalıya ait işyerinde1987-1988-1989-1991 yıllarında traktör sürücüsü olarak, <strong>1990</strong> yılında daşoför olarak çalıştığı anlaşılmaktadır. Davalı, davacının traktör sürücüsü olaraktarım işinde çalıştığını, bu bakımdan Đş Kanununun 5. maddesindeki is-


tisnalara girdiğini ileri sürmüştür. Gerçekten davacı münhasıran tanm işindetraktör sürücüsü olarak çalışmış ise, o takdirde traktör sürücüsü olarak çalıştığıyıllardaki tarım işçisi olduğunun kabulü gerekir. Bu husus gözetilmeksizin 1987-1988-1989-1991 yılları için iş Kanununa tabi olduğu kabul edilerek fazla mesaiücretine karar verilmiş olması değildir.2 - 1475 sayılı iş Kanununun 64. maddesine göre, günlük 7,5 saatekadar süreli işlerde yarım saat 7,5 saatten fazla süreli işlerde bir saat aradinlenmesi verilmesi gerekir. 7,5 saat çalışan bir işçinin günde yarım saat, 7,5saatten fazla çalışan bir işçinin de günde bir saat ara dinlenmesi yapacağınınkabulü hayatın normal akışı icabıdır. Zira, bir kimsenin tabii ihtiyaçları, nedeni ileara dinlenmesi yapmadan çalışması düşünülemez. Davacı bunun aksini isbatetmiş de değildir. Mahkemece, puantaj kayıtlarından, şahit ifadelerinden sözedilmekte ise de, duruşma tutanaklarında şahit ifadelerine ve dosyada puantajkayıtlarına rastlanmamaktadır.Bilirkişi raporunda davacı ile ilgili olmadığı, raporun atölye ve tamirkısmında çalışan işçilere ait olduğu görülmektedir. Bu durumda, sadecedavacının şoför olarak çalıştığı <strong>1990</strong> yılı için bu esaslar gözönünde tutulmaksuretiyle gerçekleştiği takdirde fazla mesaiye karar vermek gerekir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 17.02.1932gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGĐTAY HUKUK GENEL KURULUEsas No : 1992/9-385Karar No : 1992/577Tarihi : 14.10.1992Đlgili Kanun : 1475 s.K. 64. md.ÖZÜ : Günlük normal mesai saatlerinde çalışan bir işçinin ara dinlenmesiyapmaması, hayatın olağan akışına ve gerçeğe uygun değildir,DAVA : Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılamasonunda; Ankara 4. iş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 12.06.1991gün ve 731/863 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesiüzerine;Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 17.10.1991 gün ve 1991/1327-13602sayılı ilâmı: "...Günlük normal mesai saatlerinde çalışan bir işçinin ara dinlenmesiyapmaması hayatın olağan akışına ve gerçeğe uymaz. Yemek, çayiçmek ve diğer tabii ihtiyaçlar için bir zamanın kullanılması zorunludur. Görülenişin itfaiye işi olması ve ara dinlenmesinin işyerinde geçirilmesi ara dinlenmesininkullanılmadığı anlamına gelmez.


Davacı ara dinlenmesinde fiilen çalıştırıldığını da ispat edememiştir.Bu durumda davacının toplu iş sözleşmesinde öngörülen aradinlenmesini kullandığının kabulü ile bu süreye ilişkin ücret isteğinin, reddigerekir..." gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılanyargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresindetemyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereğigörüşüldü:KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak vekanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk GenelKurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken,önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararıbozulmalıdır.SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının ÖzelDaire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA,oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULUEsas No : 1991/9-107Karar No : 1991/168Tarihi : 03.04.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 67. ve 80. md.ÖZÜ : 13 yaşından önce çalışmaya haşlayan küçüğün, 13 yaşına kadarolan hizmeti iş Kanunu kapsamı dışındadır. Bu nedenle bu süre için işçilikhakları istenemez.DAVA : Taraflar arasındaki "ihbar ve kıdem tazminatı ve fazla mesai üc-reti"neilişkin davadan dolayı yapılan yargılama sonunda; Adana 1. Đş Mahkemesincedavanın kısmen kabulüne dair verilen 16.4.<strong>1990</strong> gün ve 1985/997-<strong>1990</strong>/354sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine. Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin 8.11.<strong>1990</strong> gün ve 7464-11901 sayılı ilamı ile; (... Mahkemece,davacının 1975-1985 yılları arasındaki çalışması işçilikte geçmiş gibi kabuledilerek hüküm tesis edilmiş ise de, davacının 1966 doğumlu olduğu 1975yılında 9 yaşında bulunduğu görülmektedir. 1475 sayılı iş Kanununun 67. ve 80.maddeleri de dikkate alınmak suretiyle 13 yaşından sonraki hizmetlerinindeğerlendirilerek hüküm kurulması gerekirken 13 yaşını doldurduğu tarihtenönceki sürenin hesaplara dahil edilmesi doğru değildir...) gerekçesiyle bozularakdosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemeceönceki kararda direnilmiştir.


KARAR : Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresindetemyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereğigörüşüldü:Davacı, davalıya ait işyerinde 13.6.1975 tarihinden beri çalışmakta iken 13.4.1985 tarihinde hizmet akdinin haksız feshedildiğini ileri sürerek ihbar ve kıdem tazminatı ve fazla mesai ücreti olarak toplam ..........................TL.nin davalıdan tahsiiine karar verilmesini istemiştir. Davalı, davacının iddiaedilen dönemde değil, 10.7.1984-31.3.1985 tarihleri arasında işyerindeçalıştığını, istenen hakların dayanaksız olduğunu, zamanaşımına uğradığını,davacının yaşı itibariyle işçi sayılamayacağını savunmuştur.Öncelikle belirtmek gerekir ki, 1966 doğumlu olan davacı, hizmetsözleşmesinin sona erdiği 13.4.1985 tarihinde 19 yaşında olup, 13 yaşındansonraki çalışması üç yıldan fazladır. Bu durumda ihbar tazminatının sekiz haftaüzerinden hesaplanması gerekeceği tartışmasızdır. Öte yandan fazla mesaiücreti, zamanaşımı defi dikkate alınarak davacının 13 yaşını doldurduktansonraki 28.6.1980-13.4.1985 tarihleri arasındaki süre için hesaplanmıştır. ÖzelDairece bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutularak yerel mahkemekararının ihbar tazminatı ve fazla mesai ücretine ilişkin bölümü ilamın 1. bendikapsamına alınmış ve dolayısıyla bu hak türleri bozma kararı dışındabırakılmıştır. Yerel mahkeme kararının sadece kıdem tazminatına ilişkin bölümüusul ve yasaya aykırı bulunarak bozulmuştur. Belirtilen nedenlerle direnmekararında ihbar tazminatı ve fazla mesai alacağı ile ilgili açıklamaları dosyaiçeriğiyle bağdaşmamaktadır. Bu durumda yerel mahkeme ile Özel Dairearasındaki uyuşmazlık; sadece kıdem tazminatının hesabında; 13 yaşındanönceki çalışmaların değerlendirilip değerlendirilmeyeceği noktasındatoplanmaktadır.7.11.1982 günlü 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, önceki1961 Anayasası gibi, güçsüzlerin ve çocukların korunması için, Devleti gereklitedbirleri almakla yükümlü tutmuştur. 25.8.1971 günlü, 1475 sayılı ĐşKanununda, bu Anayasal buyruk doğrultusunda küçüklerin beden ve ruhsağlığını koruyucu ayrıntılı kurallara yer verilmiştir. Gerçekten anılan yasanın 67.maddesinin birinci fıkrasında "15 yaşından aşağı çocukların çalıştırılmalarıyasaktır" biçiminde genel ilkeyi koyduktan sonra, ikinci fıkrasında "Ancakçocukların sağlık ve gelişmelerine, okul veya mesleki eğitim ve mesleğeyöneltme programlarına devamlarına yahut öğrenimden faydalanmakabiliyetlerine zarar vermeyecek nitelikteki hafif işlerde 13 yaşını doldurmuşçocukların çalıştırılmaları mümkündür" hükmüne yer verilmiştir. Görüldüğü gbî67. madde, 15 yaşından küçüklerin çalıştırılmalarını yasaklamakla birlikte istisnaiolarak hafif işlerde 13 yaşını doldurmuş çocukların çalışmalarına olanaktanımaktadır. Bu kurallara göre iş Kanunu, çalışma yaşı alt sınırını 13 olaraksaptamıştır. Aynı yasanın 80. maddesinde de, 13'den 18 yaşına kadarçocukların doktor raporu olmadan çalıştırılmalarını yasaklamakta ve bunların enaz altı ayda bir doktor muayenesinden geçirilmelerini kurala bağlamaktadır. Bukurallara aykırı davranışlar için de, 100. maddede cezai


yaptırımlar öngörülmüştür. Küçüklerin belli bir yaştan önce çalıştırılmalarıyasağını koyan Đş Kanununun bu kuralları koruyucu nitelikte olup, kamu düzeniile ilgilidir. Bu kurallar uyarınca, 15 yaşından ve kimi koşullarda hafif işlerde 13yaşından küçük çocuklarla hizmet sözleşmesi kurulması olanağı yoktur. Böylebir sözleşme yapıldığı takdirde baştan itibaren geçersizdir. Anılan buyurucukurallara aykırı biçimde yapılan bir hizmet sözleşmesinin ya da görülen hizmetiniş Kanunu'nun kapsamı dışında kalması kaçınılmazdır. Böyle bir çalışmanınçıraklıkta geçmiş sayılması düşünülebilire de, bunun için de yöntemine uygunbiçimde çıraklık sözleşmesi düzenlenmesi zorunluluğu vardır. Ayrıca belirtmekgerekir ki, 931 sayılı Đş Kanunu'nda olduğu gibi, 1475 sayılı iş Kanunu da 18yaşını bitirmemiş çırakları kapsamına almamıştır. Bu nedenledir ki, 18 yaşınakadar çıraklıkta geçen sürenin, kıdem tazminatı hesabında gözönünde tutulmasıolanağı yoktur.Bu açıklamaların ışığı altında somut olay ele alınacak olursa; 1966doğumlu olan davacı işyerinde çalışmaya başladığını iddia ettiği 1975 yılında 9yaşındadır. 1975 yılından 13 yaşını doldurduğu 1979 yılına kadarki çalışması1475 sayılı iş Kanunu'nun kapsamı dışında kaldığı için, bu dönemin kıdemtazminatının hesabında gözönünde tutulması mümkün değildir. Bu durumda,sadece 1979-1985 yılları arasındaki sürenin dikkate alınmasıyla yetinilmelidir.Bu itibarla Özel Daire bozma kararında gösterilen ve yukarıdaaçıklanan nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca benimsenen Özel Dairebozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi doğru değildir. Ohalde usul ve yasaya uygun bulunmayan direnme kararı bozulmalıdır.SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının ÖzelDaire bozma kararında ve yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı HUMK.nun429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcınıngeri verilmesine, 03.04.1991 gününde, oyçokluğu ile karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/16161Karar No : 1994/3918Tarihi : 10.03.1994Đlgili Kanun : 1475 s.K. 69. md.ÖZÜ : Kadın işçiler gece vardiyasında izin alınmadıkça çalıştırılamaz.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatıyla yıllık ücretli izin parasınınödetilmesine karar verilmesini istemiştir.


Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARAR : Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, davacının küçük çocuğununhastalığı sebebiyle 04.01.1992-20.01.1992 ve 22.01.1992 tarihlerinde işe gelemediğianlaşılmaktadır. Nitekim tanık ifadelerine göre gece vardiyasındaçalıştığı da anlaşılmaktadır, iş Kanunun 69 uncu maddesine göre, bu maddedeöngörülen izin alınmadıkça kadın işçilerin gece vardiyasında çalıştırılmalarıyasaktır. Netikim iş Müfettişi de düzenlendiği raporda bu konuya değinmiş vegece çalışması için işverenin gerekli izini almadığını vurgulamıştır. Tüm bumaddi ve hukuki olgular birlikte değerlendirildiğinde feshin haklı sebebedayanmadığının kabulü gerekir. Böyle olunca gerçekleşecek ihbar ve kıdemtazminatına karar verilmelidir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açsklanan nedenlerle BOZULMA-SINA, 10.03.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/2877Karar No : 1991/402Tarihi : 22.01.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 70. ve 81. md.ÖZÜ : Doğum izninin bitiminde yapılan fesih, hizmet sözleşmesini emzirmeizninden önce sona erdi fit.DAVA : Taraflar arasındaki ihbar ve kıdem tazminatı ile toplu iş sözleşmesindendoğan diğer alacakların ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonundailamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarakdavacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi taraflaravukatınca istenilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARAR : 1 - Davacı gerek tefhim tarihi itibariyle ve gerekse gerekçeli kararıntebliğ tarihinden itibaren 8 günlük temyiz süresini geçirdiğinden HUMK.nun432/4. maddesi uyarınca temyiz dilekçesinin süreden REDDĐNE,2 - Davalının temyizine gelince, hernekadar tefhim tarihine göredavalı da 8 günlük temyiz süresini geçirmişse de tefhim olunan kısa kararHUMK.nun 381 ve 388'inci maddesindeki unsurları taşımadığından ve tebliğdenitibaren süresi içinde temyiz edildiğinden, temyizinin süresinde olduğunukabulüyle yapılan inceleme sonunda;


Davacı doğumdan sonra 6 haftalık doğum iznini kullandıktan sonra2.11.1989 tarihine kadar hekim raporları almak suretiyle istirahatli kalmıştır.Rapor bitiminde, 2.11.1989 tarihinde işyerine gelmiştir. Đşveren aynı güntazminatını vermek suretiyle iş akdini feshetmek istemiş, fakat davacı, fesihyazısını tebellüğ etmekten imtina etmiştir. Aynı gün emzirme izni istemiş,emzirme izni verilmeyince vizite kâğıdı talep etmiş, vizite kâğıdını alamayıncaözel bir doktora giderek topam 17 günlük iki defa rapor almıştır. Bu aradaişveren fesih yazısını 2.11.1989 günü noterlik aracılığıyla tebliğe çıkarmış, butebligat davacıya 15.11.1989 tarihinde yapılmıştır. Görülmektedir ki işveren fesihiradesini 2.11.1989 tarihinde açıklamış, davacı fesihden haberdar olmuş fakatfesih yazısını tebellüğden imtina etmiştir.Böylece fesih beyanı 2.11.1989 tarihinde davacıya ulaşmış vefeshin hukuki sonuçları aynı gün hasıl olmuştur. Davacının içeriğini bildiği haldefesih yazısını tebellüğden imtina etmesi iyiniyet kurallarıyla bağdaşamaz.Doğumdan sonra 6 aylık süre ile günde 2 saat olmak üzere verilmesi gerekenemzirme izninin de doğumdan sonraki 6 haftalık doğum izninin bitimindenitibaren 2'şer saatin toplamını oluşturan gün süresi alarak hesaplanması gerekir.Ne varki davacı bu süreyi de aşacak şekilde rapor almıştır. Bu durumda artıkemzirme süresinin raporun bitiminden itibaren başlaması gerekeceğinin kabulüisabetli olamaz. Kaldı ki, emzirme izninin raporun bitiminde işverenin iradesidışında hemen ve kendiliğinden başlayacağı da düşünülemez. Buna göre defeshin raporun bitiminde ve emzirme izninin gerçekleşmesinden önceyapıldığının kabulü gerekir. Öte yandan raporların içeriğinden bunların doğumizni süresinin artırılması niteliğinde olmadığı da görülmektedir. Hastalığın başkabir sebebe ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Açıklanan bütün bu sebeplerden dolayıdavacının iş akdinin 2.11.1989 tarihinde sona erdiğinin kabulü gerekir. Ve butarih esas alınmak suretiyle doğan haklara karar verilmeli, doğmayan haklar isereddedilmelidir. Bu hususlar gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm tesisiisabetsizdir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,22.01.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/4775Karar No : <strong>1990</strong>/5104Tarihi : 18.04.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 73. md. ve 818 s.BK. 43 md.ÖZÜ : Đş kazası sonucu açılan maddi tazminat davalarında maddi zararhesabı genelde ihtimali verilere dayanılarak yapılır ki, bu her zamangerçeği yansıtmayabilir. Bu gibi durumlarda mahkemece gerekli indiriminyapılması icap eder.


DAVA : Davacı, iş kazasından doğan maddi tazminatın ödetilmesine kararverilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Dava iş kazası nedeni ile maddi tazminat istemine ilişkindir.Bu tür davalarda maddi zarar hesabı genelde ihtimali verilere dayanmaktadır. Matematiksel hesaplarla tesbiti de herzaman için gerçeği yansıtmayabilir. Somut olayda davacının maddi tazminat alacağı ......................lira olarak bulunmuş ve mahkemece de bu miktara hükmedilmiştir. Olay 28.9.1980 tarihinde meydana gelmiş, davacı olaydan sonrada aynı işyerinde çalışmasınısürdürmüştür. Olay tarihinden itibaren işleyecek faiz ve davacının bu parayıpeşin olarak almak suretiyle değerlendirebileceği ve az önce işaret edilenhususlar dikkate alındığında. Borçlar Kanununun 43. maddesi gözetilerekgerekli indirim yapılmak icab eder. O halde Borçlar kanununun 43. maddesiuyarınca gerekli indirim yapılmak üzere hüküm bozulmalıdır.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine oybirliğiyle kararverildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/5011Karar No : <strong>1990</strong>/5306Tarihi : 03.05.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 73. md., 818 s. BK. 43. md.ÖZÜ : Maddi tazminat hesabı sonucu, tazminatın yüksek rakamlara baliğolması halinde hakim gerekli indirimi yapmalıdır. Elde edilecek tazminatsebepsiz zenginleşmeye yer vermemelidir.DAVA : Davacı, iş kazasından doğan maddi zararın ödetilmesine kararverilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:


KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, topianan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - !ş kazası sonucu sürekli işgörmezlik halinde 506 sayılı SSK.hükümlerine göre iş kazası sigortasından gelir bağlandığı bilinmektedir. Aslındaamaç bu gelirin iş kazası nedeniyle uğranılan zararları karşılaması-dır. Ne var kibazan sigorta gelirlerinin bu zararı tamamen karşılamadığı da görülmektedir.Böyle durumlarda kazalı işçi veya hak sahipleri karşılanmayan kısmı asılsorumlusundan talep ve dava edebilmektedir. Esasen iş kazası nedeniyleuğranılan zararların giderilmesi davası sigorta gelirleri ile karşılanmayan kısmınödetilmesi ilkesine dayanır. Ancak sigorta gelirleri ile asıl sorumlunun ödeyeceğimiktar arasında açık bir oransızlığın da bulunmaması icap eder. Öte yandanelde edilecek maddi tazminat sebepsiz zenginleşmeye yer vermemelidir. Maddizarar hesaplarının genelde ihtimali verilere dayandığının da gözden uzaktutulmaması gerekir. Bunun için yapılan hesap sonucu tazminatın yüksekrakamlara baliğ olması halinde gerekli indirim yapılmalıdır. Nitekim BK. 43 üncümaddesinde bu durum vurgulanmıştır. Davada BK. 43'üncü maddesiuygulanmak suretiyle bir indirim yapılmışsa da yukarıda açıklanan durumlarkarşısında indirilen miktarın çok az olduğunun kabulü gerekir. O halde, olaytarihinden itibaren işleyecek kanuni faiz ve tazminatın peşin alınıpdeğerlendirilebileceği de dikkate alınarak yeterli miktarda indirim yapılmak üzerekararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, bozmada oybirliğiyle, sebebinde oyçokluğuyla 03.05.1930 günündekarar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/5500Karar No : <strong>1990</strong>/7218Tarihi : 12.06.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 73. md., ve 818 s.BK. 43. md.ÖZÜ : Tazminat davalarında bilinmeyen konulara ilişkin fazlaya ait haklarınsaklı tutulması söz konusu olamaz. Đlk davada tespit edilen miktarkesinleşmiş olup,usuli kazanılmış hak oluşmuştur. Bu durumda artıkönceki davada hüküm kuruluncaya kadar mevcut olmayan ve mahkemekararından sonra imzalanan TĐS dikkate alınarak yeniden tazminat hesabıyapılması haklı görülemez.DAVA : Taraflar arasındaki iş kazasından doğan maddi tazminatın ödetilmesidavasının yapılan yargılaması sonunda ilâmda yazılı nedenlerle ger-


çekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkinhükmün süresi içinde temyizen incelenmesi davalı avukatınca istenilmesi üzerinedosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacının kocası 22.2.1984 tarihinde iş kazası sonucu ölmüştür.Davacı 18.2.1985 tarihinde açtığı dava ile fazlaya ait hakkını saklı tutarak………TL. maddi tazminat istemiştir. 28.4.1989 tarihli bilirkişi raporunda, o tarihegöre gerçekleşen sigorta gelirlerinin tenzilinden sonra maddi tazminatı……..TL.bulunmuştur. Davacı vekili 14.4.1989 tarihli dilekçesinin notkısmında ek dava açtıklarında lehte tüm gelişmelerden doğacak haklarını saklıtuttuğunu bildirmiş ve 18.5.1989 tarihli oturumda da rapora karşı bir diyeceğiolmadığını söylemiştir. Dava, aynı gün 18.5.1989 tarihînde karara bağlanmıştır.Kararda davacının hak kazandığı tazminat miktarı……….TL. olarak gösterilmişve istekle bağlı kalınarak bunun TL'siyle hüküm kurulmuştur.Hüküm davalıtarafından temyiz edilmiş ve Yargıtayca onanmaksuretiyle kesinleşmiştir. Davacı bu dava ile önceki davada tespit olunan miktardan ...........TL'yî tenzil ederek bakiyesini istemiş, ayrıca sonradan yürürlüğe giren toplu iş sözleşmesinden söz ederek fazlaya ait hakkını saklı tutmak suretiyle ...........TL daha ilavesiyle toplam .TL talep etmiştir.Mahkemece sonradan yürürlüğe giren toplu iş sözleşmesi dikkate alınmaksuretiyle yeniden hesap yaptırılmış ve gerekli indirimlerden sonra madditazminat ............ TL. bulunmuş ve bunun taleple bağlı kalınarak ...........................TL'sine karar verilmiştir.Her ne kadar davacı önceki davada verdiği 14.4.1989 tarihli dilekçesindesonraki gelişmelerden doğacak haklarını saklı tuttuğunu bildirmiş isede, bilinmeyen konularda fazlaya ait hakkın saklı tutulması söz konusu olmaz.Esasen davacı vekili o davanın son oturumunda rapora karşı bîr diyeceğiolmadığını bildirmiş ve mahkemece de tazminat miktarı tesis olunan karardaaçıkça vurgulanmıştır. Böylece davalı yönünden o davada tespit edilen miktaritibariyle usuSî kazanılmış hak olmuştur. Bu durumda artık önceki davadahüküm kuruluncaya kadar mevcut olmayan ve mahkeme kararından sonraimzalanan toplu iş sözleşmesi dikkate alınarak yeniden tazminat hesabıyapılması haklı görülemez.O halde bu davada sadece ..............TL'ye kadar vermek, fazlaya aitisteği reddetmek gerekir. Daîre'mizin ve Hukuk Genei Kurulu'nun <strong>kararları</strong> buyöndedir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA,12.06.<strong>1990</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/7801Karar No : <strong>1990</strong>/10563Tarihi : 23.10.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 73. md. ve 818 s.BK. 41, 46 ve 49. md.ÖZÜ: Đş kazalarında zarar olay tarihine göre tespit edilip, hüküm de olaytarihi itibariyle kurulduğuna göre tazminatın peşin sermayeyeçevrilmesinde de olay tarihinin dikkate alınması icap eder. Mükerreryararlanmaya yer verilmemesi için, hüküm tarihinden sonra yürürlüğegiren katsayı nedeniyle sigorta gelirindeki artışın da indirilmesi gerekir.DAVA : Taraflar arasındaki iş kazasından doğan maddi ve manevi zararınödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilâmda yazılı nedenlerlegerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesineilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalıavukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Bilirkişi tazminat hesabında, aktif dönemle ilgili zararın olay tarihiile rapor tarihi arasındaki kısmını bilinen ücrete göre (işlemiş tazminat), raportarihinden sonraki kısmı ise (işleyecek tazminat) şeklinde belirlenmiş ve gelirortalamasının tespitinde olay tarihi île rapor tarihi arasındaki geliri hesaba dahiletmemiş, bu süreye ait tazminatı ıskontoya da tabi tutmamıştır. Rapor tarihindensonraki tazminatı ise rapor tarihi itibariyle, pasif dönem zararında pasif süresiitibariyle iskontolaştırmıştır.Ancak, bu tür olaylarda tazminat hakkı genelde iş kazasınınmeydana geldiği tarihte doğar ve tazminata esas zarar miktarı işçinin olaytarihindeki geliri faal ömür süresi içinde belirli bir oranda artırılarak tesbit edilir.Peşin ve toptan ödemenin söz konusu olduğu halde de tazminatın peşinsermayeye değerinin saptanması gerekir. Zararın olay tarihine göre tesbitedilmesi ve hükmün olay tarihi itibariyle kurulması sebebiyle tazminatın peşinsermayeye çevrilmesinde de olay tarihinin dikkate alınması icap eder.Haksız fiil (veya akde aykırılık) sebebiyle hüküm altına alınantazminata istek halinde, temerrüde düşürme şartı aranmaksızın olay tarihindenitibaren faiz yürütülmesi kuralı da tazminatın olay tarihi itibariyle sermayeleştirilmesinizaruri kılar. Aksi halde olay tarihi itibariyle gerçekleşmemiş,muacceliyeti ileri bir tarihte söz konusu olabilecek bir tazminat alacağı


için geriye gidilerek olay tarihinden itibaren faiz yürütülmüş olur ki, bu doğruolmaz.Öte yandan bu tür tazminat hesapları genelde ihtimali verileredayanır. Bu ihtimali yön olay tarihinden sonraki durumlarda her zaman için sözkonusudur. Olay tarihi ile rapor (veya hüküm) tarihi arasında ücretin tesbitedilebilir olması onun ihtimali olma niteliğini değiştirmez.Bu hususlar dikkate alınmadan yapılan tazminat hesabına görehüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.3 - Mükerrer yararlanmaya yer verilmemesi için hüküm tarihindensonra yürürlüğe giren katsayı nedeniyle sigorta gelirindeki artışın da indirilmesigerekir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeplere BOZULMA-SINA, 23.10.<strong>1990</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULUEsas No : <strong>1990</strong>/9-543Karar No : 1991/134Tarihi : 23.03.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 73. md.ÖZÜ : Đş kazasına ilişkin ilk davada tesbit edilen miktar usuli kazanılmış hakoluşturur. Bu durumda artık önceki davada hüküm kuruluncaya kadarmevcut olmayan ve mahkeme kararından sonra imzalanan TĐS dikkatealınarak yeniden tazminat hesabı yapılması haklı görülemez.DAVA : Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılamasonunda; Ankara 4. iş Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 12.4.<strong>1990</strong>gün ve 1-1804 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesiüzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 12.6.<strong>1990</strong> gün ve 5500-7218 sayılı ilâmıile;"... Davacı bu dava ile önceki davada tespit olunan miktardan .......... TL'yitenzil ederek bakiyesini istemiş, ayrıca sonradan yürürlüğe giren toplu işsözleşmesinden söz ederek fazlaya ait hakkını saklı tutmak suretiyle …….TLdaha ilâvesiyle toplam TL talep etmiştir. Mahkemece sonradan yürürlüğe girentoplu iş sözleşmesi dikkate alınmak suretiyle yeniden hesap yaptırılmış vegerekli indirimlerden sonra maddi tazminat…….. TL bulunmuş ve bunun taleplebağlı kalınarak………..TL'ye karar verilmiştir.Hernekadar davacı önceki davada verdiği 14.4.1989 tarihli dilekçesindesonraki gelişmelerden doğacak haklarını saklı tuttuğunu bildirmiş isede, bilinmeyen konularda fazlaya ait hakkın saklı tutulması söz konusu


olmaz. Esasen davacı vekili o davanın son oturumunda rapora karşı bîr diyeceği olmadığını bildirmiş ve mahkemece de tazminat miktarı tesis olunankararda açıkça vurgulanmıştır. Böylece davalı yönünden o davada tespitedilen miktar itibariyle usuli kazanılmış hak oluşmuştur. Bu durumda artıkönceki davada hüküm kuruluncaya karar mevcut olmayan ve mahkeme kararından sonra imzalanan toplu iş sözleşmesi dikkate alınarak yeniden tazminat hesabı yapılması haklı görülmez, O halde bu davada sadece .....................TL'ye karar vermek, fazlaya ait isteği reddetmek gerekir. Dairemizin ve HGK'nin<strong>kararları</strong> bu yöndedir..." gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmîştîr.Hukuk Genel Kurulu'nrca incelenerek direnme kararının süresindetemyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereğigörüşüldü:KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak vekanıtlara,bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk GeneiKurulu'nca benimsenen Özel Daire bozma kararına uymak gerekirken, öncekikararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararıbozulmalıdır.SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının ÖzelDaire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK'nin 420. maddesigereğince BOZULMASINA, 20.03.1991 gününde oyçokluğuyla karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/13260Karar No : 1991/14880Tarihî : 26.11.1991ilgili Kanun : 1475 s.K. 73. md.ÖZÜ : işçi sağlığı ve işgüvenliği ile ilgili olarak işverenin gerekli tedbirlerialma yükümlülüğü yanında, işçinin de bu konuda konulan usul ve şartlarauyma yükümlülüğü vardır.DAVA : Davacı, iş kazasından doğan maddi ve manevi zararın ödetilmesinekarar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmekle,dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:


KARAR : 1 - Dosyadaki yazılarla toplanan delillere ve kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 -1475 sayılı iş Kanunu'nun 73'üncü maddesine göre, işvereningerekli tedbirleri alma yükümlülüğü yanında işçi de, işçi sağlığı ve iş güvenliğihakkındaki usul ve şartlara uymakla yükümlüdür. Hükme esas alınan tek kişilikbilirkişi raporunda bu açıdan yeterli bir inceleme ve değerlendirme yapılmışdeğildir. Davacının iş güvenliği yönünden bu konudaki usul ve şartlara riayet edipetmediği gereğince açıklanmamıştır. Bu durum karşısında sözü edilen raporadayanılarak, hüküm tesisinde isabet olamaz. Trafik işlerinden anlayan kişilerin deiçinde bulunacağı üç kişilik bilirkişi kurulu aracılığıyla inceleme yaptırılarak,sonucuna göre bir karar verilmelidir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA,manevî tazminata ilişkin kısmın ONANMASINA, 26.11.1991 gününde oybirliğiylekarar verildi.T.C. YARGITAY 9. CEZA DAĐRESĐEsas No : 1994/168Karar No : 1994/490Tarihi : 04.02.1994Đlgili Kanun : 1475 s.K. 73, 101,108. md.ÖZÜ : Đşveren, denetim sonrasında giderdiği noksanları için de, idari paracezalarını ödemekle yükümlüdür.DAVA : 1475 sayılı iş Kanunu'nun 73, 101 ve 108. maddelerine aykırılıktan........... ve ortaklarının idari para cezası ile cezalandırılmasına dair,Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ......................... Bölge Müdürfüğü'nün05.01.1993 gün ve 69 sayılı kararına vaki itirazın kabulüne ilişkin .............. 2.Sulh Ceza Mahkemesi'nîn 04.02.1993 gün ve 1993/124-127 sayılı kararın;Tüm dosya münderecatına nazaran, mezkur işyerinde iş müfettişitarafından yapılan genel teftiş sonunda düzenlenen 01.12.1992 gün ve 110-116sayılı teftiş raporu ve 02.11.1992 günlü tutanak içeriğine göre 1475 sayılı kanunuyarınca tespit edilen noksanlıkların muteriz tarafından sonradan giderilmişolmasının sorumluluğu ortadan kaldırmayacağı gözetilmeden, itarazın reddiyerine yazılı şekilde gerekçe ile kabulüne karar ittihazında isabetgörülmediğinden bahisle CMUK'nun 343. maddesi gereğince bozulması lüzumuYüksek Adalet Bakanlığı'nın 24.01.1994 gün ve Y.E. 6906 sayılı tebliğnamesi iledaireye ihbar ve dava evrakı tevdii kılınmakla incelendi.


KARAR : Đş müfettişi tarafından düzenlenen tespit tutanağına ve rapora göremüsnet suçun kanuni unsurları itibariyle oluştuğu, idarece belirlenen paracezalarında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, tespit edilen eksikliklerinsonradan giderilmesinin sorumluluğu ortadan kaldıramayacağı halde itirazınkabulüne karar verilmesi,SONUÇ : Yasaya aykırı ve yazılı emre atfen düzenlenen tebliğname münderecatıbu itibarla yerinde görüldüğünden, Gaziantep 2. Sulh CezaMahkemesi'nce ittihaz edilen 04.02.1993 gün ve 1993/124-127 sayılı kararınCMUK'nun 343. maddesi uyarınca aleyhe tesir etmemek kaydıylaBOZULMASINA, dosyanın gereği için Yargıtay C. Başsavcılığı'na tevdiine,04.02.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/903Karar No : 1994/6557Tarihi : 28.04.1994Đlgili Kanun : 1475 s.K. 73, 82. md.ÖZÜ : Đş kazası nedeniyle açılan maddi ve manevi tazminat davasında,davalılar kusurları oranında sorumludurlar.DAVA : Davacı, iş kazasından doğan maddi ve manevi zararın ödetilmesinekarar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı, meydana gelen iş kazası sonucu uğradığı maddi zararıngiderilmesi için olaya neden olan işçi ve işverene karşı açtığı bu davada, işçialeyhine açtığı davasından feragat etmiş ve mahkemece feragat nedeniyle heriki davalı hakkındaki davanın reddine karar vermiştir.BK'nun 147. maddesine göre rücu hakkından yararlanan müteselsil borçlulardan her biri ödediği miktar oranında alacaklarının haklarınahalef olur. Alacaklı, diğerleri zararına müteselsil borçlulardan birinin durumunu iyileştirdiği takdirde, bu fiilin neticelerine şahsen katlanmak zorundadır. Bu durumda, davacının, davalı......... 'nin hakkındaki feragatından diğer davalının yararlanması gerekir. Ancak bu yararlanma davalı.............. 'in kusur oranına göre hissesine isabet edecek miktarla sınırlıdır. Böyle olunca, diğer davalının kendi kusuruna isabet edecek miktarla sorumlu tutulması gerekiren,onun hakkındaki davanın da feragat nedeniyle reddine karar verilmiş olmasıdoğru değildir.


SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA,28.04.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/12848Karar No : 1991/6573Tarihi : 26.03.1991Đlgili Kanun : 1475 s.K. 77. md.ÖZÜ : Đçkili olarak kamyon kullanan ve işyerine içkili gelen işçinin, hizmetakdinin tazminatsız feshi haklı fesihdir.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı, fazla çalışma ve yıllık ücretli izinparası ile bayram ve hafta tatili gündeliklerinin ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - 1475 sayılı Đş Kanunu'nun 77'nci maddesinin (A) fıkrasına göre,işyerine sarhoş olarak gelmek ve işyerinde alkollü içki kullanmak yasaktır. AynıKanun'un 17'nci maddesinin II. bendinin (Ç) fıkrasında işçinin 77. maddeyeaykırı hareket etmesi halinde, işverene bildirimsiz fesih hakkı vermektedir.Davacının içkili olarak kamyon kullandığı ve işyerine içkili olarak geldiği dosyaiçeriğinden anlaşılmaktadır. Bu durumda işveren iş aktini fesihte haklı olupdavacı kıdem tazminatı alamaz.3 - Tanık sözlerine göre, davacının dini bayram günlerinin tamamındaçalışmadığı anlaşılmaktadır. Buna rağmen bütün günlerinde çalışmışgibi hesap yapılarak hüküm tesisi doğru değildir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA,26.03.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. CEZA DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/1329Karar No : <strong>1990</strong>/1783Tarihi : 03.05.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 1475 s.K. 89. nnd.ÖZÜ : Đş Kanununda, işyerinde yapılan teftiş sırasında tespit edilennoksanlıkların giderilmesi için işverene süre verilmesini öngören herhangibir hüküm bulunmamaktadır. Önel verilmeyen hallerde, müfettiş tarafındanmahallinde yapılan tespitle suç oluşur ve tespit edilen eksikliklerinsonradan giderilmiş olması da suçun oluşmasını engellemez.DAVA : 1475 sayılı !ş kanunu'na muhalefetten sanık ........... Madencilik veTurizm A.Ş.'nin idari para cezası ile cezalandırılmasına dair Çalışma ve SosyalGüvenlik Bakanlığı…………Bölge Müdürlüğü'nce verilen 20.7.1989 gün ve 3769,52-5/8042 sayılı karara karşı yapılan itirazın kabulüne ilişkin Karaisalı Sulh CezaMahkemesince verilen 6.11.1989 gün ve 1989/25 D. iş sayılı kararın;Tüm dosya münderecatına nazaran, anılan iş yerinde yapılanmükerrer denetimler sırasında, ceza kararına konu eksikliklerin tespit edilmişolmasına ve en son 23.6.1989 tarihinde yapılan tesbitten 3-4 ay sonra bu eksikliklerintamamlanmasının mümkün bulunması nedeniyle, anılan karara karşıyapılan itirazın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne dair karar ittihaz edilmişbulunulmasında isabet görülmediğinden, CMUK'nun 343. maddesi gereğincebozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı'nın 11.4.<strong>1990</strong> gün ve 016835 sayılıyazılı emrine atfen C. Başsavcılığının 16.4.<strong>1990</strong> gün ve Y.E. 593 sayılıteblîğnamesi ile daireye ihbar ve dava evrakı tevdi kılınmakla incelendi:KARAR : Davaya konu................. Madencilik ve Turizm A.Ş.'ne ait KromMadeni Ocağı'nda, iş müfettişleri tarafından 19.4.1988, 27.10.1988 ve sonolarak 23.6.1989 tarihlerinde yapılan denetimler sırasında; Maden ve TaşOcakları Đşletmelerinde ve Tünel Yapımında Alınacak işçi Sağlığı ve iş GüvenliğiTüzüğü'nün 6. maddesine aykırı olarak, yeraltı ocağının en az iki ayrı yollayerüstüne bağlanmadığının ve aynı Tüzüğün 160. maddesinde belirlendiğişekilde, ocakta havalandırma sisteminin bulunmadığının tespit edildiği dosyakapsamından anlaşılmaktadır.1475 sayılı Kanun'un 89. maddesi son fıkrası hükmüne göre, işhayatını izleme, denetleme ve teftişe yetkili memurlar tarafından tutulan tutanaklar,aksi sabit oluncaya kadar muteberdir.1475 sayılı Kanun'da işyerinde yapılan teftiş sırasında tespit edilennoksanlıkların giderilmesi için işverene süre verilmesini öngören herhangibir hüküm bulunmamaktadır. Đş Teftiş Tüzüğü'nün 22. maddesinin 3.


fıkrasında tamamlanması için mevzuatça önel verilmesi zorunlu bulunmadığıhalde ve derhal tamamlanmaması işçi sağlığı ve işgüvenliğî bakımından yakınbir tehlike göstermeyen eksiklik ve mevzuata aykırılıkların giderilmesi içinmüfettişçe uygun bir önel verilebilir" denilmekle birlikte olayımızda böyle bir önelde verilmemiştir.Bu sebeple işverene yüklenen suçlar, müfettiş tarafından mahallindeyapılan tespitle oluşmuştur. Tespit edilen eksikliklerin sonradan giderilmişolması da suçun oluşmasını etkilemez.SONUÇ : Belirlenen bu nedenlerle, idarece, idari para cezası tayininde yasayaaykırı bir yön bulunmadığı cihetle vaki itirazın reddine karar verilmesi gerekirkenyazılı şekilde kabulüyle cezanın kaldırılmasına karar verilmesi, Kanun'a aykırı veyazılı emre aften düzenlenen tebliğname münderecatı bu itibarla varitgörüldüğünden Karaisalı Sulh Ceza Mahkemesi'nce ittihaz olunan 6.11.1989gün ve 1989/25 D. Đş sayılı kararın CUMK'nin 343. maddesi uyarınca, aleyhesonuç doğurmamak, kaydıyla BOZULMASINA, dosyanın gereği için Yargıtay C.Başsavcılığı'na iadesine, 03.05.<strong>1990</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. CEZA DAĐRESĐEsas No : 1993/1045Karar No : 1993/1866Tarihi : 12.04.1993ilgili Kanun : 1475 s.K. 89. md.ÖZÜ: Đş müfettişi tarafından yapılan tespitle oluşan idari para cezasınakonu eksiklik ve aykırılıkların sonradan tamamlanmış olması suçunoluşumunu etkilemez.DAVA : 1475 sayılı Đş Kanununa muhalefetten ...................... inşaat TaahhütLimited Şirketi'nin, anılan Kanunun 74, 79, 101, 104. maddeleri uyarınca ……lira para cezası ile cezalandırılmasına dair Çalışma ve Sosyal GüvenlikBakanlığı ............. Bölge Müdürlüğü'nce verilen 17.10.<strong>1990</strong> gün ve 27268 sayılıkarara karşı yapılan itirazın kabulüne ilişkin Kartal Birinci Sulh CezaMahkemesince ittihaz olunan 2.5.1991 gün ve E: <strong>1990</strong>/2030, K: 1991/386 sayılıkararın.Tüm dosya münderecatı ile dosyada mevcut Çalışma ve SosyalGüvenlik Bakanlığı iş müfettişi tarafından, anılan iş yerinde yapılan denetimsonunda düzenlenen 21.9.<strong>1990</strong> gün ve 116 sayılı kontrol teftiş raporu, işverenvekili tarafından da imzalanmış bulunan 12.9.<strong>1990</strong> günlü tutanak içeriğinegöre, işyerinde daha önce tesbit olunan noksanlıkların giderilmernış olduğuve bu konuda işverene herhangi bir süre verilmemiş bulunduğu göze-


tilmeden, itirazın reddi yerine yazılı olduğu şekilde karar ittihazında isabetgörülmediğinden bahisle CMUK.nun 343. maddesi gereğince bozulması lüzumuYüksek Adalet Bakanlığı'nın 19.3.1993 gün ve 012985 sayılı yazılı emrine atfenC. Başsavcılığı'nın 31.3.1993 gün ve Y.E. 27930 sayılı tebliğnamesiile Daireye ihbar ve daha evrakı tevdii kılınmakla incelendi.1475 sayılı Đş Kanununun 89/son maddesi açıklığına göre, iş hayatınıinceleme, denetleme ve teftişe yetkili memurlar tarafından tutulan tutanaklaraksi sabit oluncaya kadar muteberdir.Ayrıca, 1475 sayılı Kanunda işyerinde yapılan teftiş sırasında belirleneneksikliklerin giderilmesi için işverene süre verilmesini öngören herhangibîr hüküm bulunmamaktadır. Đş Teftiş tüzüğünün 22. maddesinin 3. fıkrasıuyarınca süre verilmemiş olması halinde suç müfettiş tarafından mahallindeyapılan tesbitle oluşur; bu durumda eksikliğin sonradan giderilmiş olması suçunoluşmasını etkilemez.12.9.<strong>1990</strong> tarihinde yapılan kontrol teftişinde işyerinde daha önce8.5.<strong>1990</strong> tarihinde yapılan tarama genel teftişinde belirlenen dokuz adet eksiklikve aykırılıkların tümünün giderilmemiş olduğu görülmüş ve bu husus iş müfettişitarafından madde madde yazılmak suretiyle aynı tarihli tutanakla tevsik edilmişve tutanak işveren vekili tarafından itiraz edilmeksizin imzalanmıştır.Đdari para cezasına vaki itirazın duruşmalı olarak yapılan incelemesisırasında, dosya üzerindeki inceleme sonucunda düzenlenen 29.4.1991 günlübilirkişi raporu, işveren vekili tarafından ihtirazı kayıt konulmadan imzalanantutanağın aksinin kabulünü gerektirecek nitelikte bulunmamaktadır.Müfettiş tarafından yapılan tesbitle oluşan idari para cezasına konueksiklik ve aykırılıkların sonradan tamamlanmış olması suçun oluşmasınıetkilemez.SONUÇ : Bu nedenle yazılı emre atfen düzenlenen tebliğname mündere-catıyerinde görüldüğünden, Kartal Birinci Sulh Ceza Mahkemesi'nce ittihaz olunan2.5.1991 gün ve <strong>1990</strong>/2030 esas, 191/386 karar sayılı itirazın kabulü ile idaripara cezasının kaldırılmasına ilişkin kararın CMUK.nun 343: maddesi uyarıncaaleyhe sonuç doğurmamak koşuluyla BOZULMASINA, dosyanın Yargıtay C.Başsavcılığına iadesine 12.04.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.


2821 SAYILISENDĐKALAR KANUNUĐLE ĐLGĐLĐ KARARLAR


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/12791Karar No : 1991/12470Tarihi : 26.09.1991Đlgili Kanun : 2821 s.K. 10. md.ÖZÜ : Delege seçiminin denetimi, genel hükümlere göre yargı denetiminetabidir.DAVA : ............ ile ............. Sendikası aralarındaki dava hakkında Đstanbul3. Đş Mahkemesinden verilen 14.8.1991 günlü ve 657/661 sayılı hüküm davacıtarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacının iddiası 2821 sayılı Sendikalar Kanununun 10 ncumaddesindeki Genel Kurula katılacak delegelerin seçimi ile ilgilidir. Davacı,haksız ve yersiz olarak delege seçimine iştirak ettirilmediğini ileri sürmektedir. Buyoldaki iddia ve itiraz aynı Kanunun 14 ncü maddesine göre Genel Kurullardazorunlu organlara delege seçimi iie ilgili değildir. Bu nedenle, ilçe seçim kuruluhâkiminin de kararında açıkladığı gibi, konu seçim hâkiminin görev alanınagirmemektedir. 10 uncu maddesi çerçevesinde, delege seçimleri Đlçe seçimhâkiminin denetimine tabi değildir. 2821 sayılı Sendikalar Kanununun 10 ncumaddesinin ilgili fıkrası sonradan değiştirilmiş ve buradaki delege seçimleriyönünden 14 ncü madde esaslarına göre seçim yapılacağı hükmü metindençıkanimıştır. Bu durumda söz konusu delege seçiminin denetimi, genelhükümlere göre yargı denetimine tabidir. Öte yandan Sendikalar Kanununun 63ncü maddesinin 2 nci fıkrasına göre, Sendikalar Kanununun uygulanmasındandoğan bütün uyuşmazlıklar iş davalarına bakmakla görevli mahkemelerdeçözümlenir. O halde, görevsizlik kararı verilmesi yerinde görülmediğindenkararın bozulması gerekmiştir, işin esasına bakılarak sonucuna göre bir kararverilmelidir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 26.09.1991 gününde,oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/7799Karar No : <strong>1990</strong>/9941Tarihi : 08.10.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 2821 s.K. 18. md.ÖZÜ : Kanuna göre, üyelikten çıkarma dışında verilen disiplin cezalarınıngenel kurula bildirilmesi gerekir. Ayrıca, genel kurul toplantısında hazırbulunan delege sayısına göre, disiplin kurulu kararının genel kuruldagörüşülmesini isteyenlerin oranı 1/10'u aşmaktadır.Bu durum karşısında, konunun genel kurulda gündeme alınmamışve görüşme açılmamış olması disiplin cezası almış üye aleyhine hukukisonuç doğurmamalıdır.DAVA : Taraflar arasındaki ücret alacağı, ikramiye ve diğer sosyal yardımlardandoğan alacağın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılınedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıyaverilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi taraflaravukatlarınca istenilmiş ve davalı avukatınca da duruşma talep edilmesi üzerinedosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için2.10.<strong>1990</strong> günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günüdavalı adına Avukat... ile karşı taraf adına Avukat…….geldiler. Duruşmayabaşlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonraduruşmaya son verilerek bırakılan günde dosya incelendi, gereği konuşulupdüşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillere kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davacının tüm temyiz itirazlarının reddine,2 - Davalının temyizine gelince:Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere kanuni gerektiricisebeplere ve özellikle davacı, davalı sendikanın 21.12.1986 tarihinde yapılanolağan genel kurulunda genel yönetim kurulu genel teşkilatlanma sekreteriolarak seçilmiştir. Bu görevi ifa ederken genel disiplin kurulunun 9.9.1988 tarihve 4-2 sayılı kararı ile 31.10.1989 tarihine kadar geçici olarak işten el çektirmecezası verilmiştir. Bu olağan genel kurulunda 37 delege davacı hakkındaki geneldisiplin kurulu kararının bütün sonuçları ile birlikte ortadan kaldırılmasınıngörüşülmesini istemişlerdir. Bu önerge 50'ye karşı 120 oyla reddedilmiştir.Bunun üzerine davacı, bu davayı açarak genel disiplin kurulunca verilen geçiciişten el çektirme cezasının iptaline ve el çektirme cezasından itibaren bucezanın devamı süresine ait 9. dönem olağan genel kurulunda tespit edilen ücretve diğer hakların tahsiline karar verilmesini istemiştir.2821 sayılı Sendikalar Kanununun "disiplin kurulu" başlığını taşıyan18. maddesinde aynen "disiplin kurulu, sendika veya konfederasyonun


tüzüğüne, amaç ve ilkelerine aykırı hareket ettiği ileri sürülen üyeler hakkındasoruşturma yapar, üyelikten çıkarma dışındaki tüzüğünde gösterilen disiplincezalarını verir ve sonucunu genel kurula ve diğer ilgililere bildirir" denilmiştir.Buna göre üye hakkında disiplin kurulunca üyelikten çıkarma dışında verilendisiplin cezalarının genel kurula bildirilmesi gerekmektedir. Yöneticiler hakkındaverilecek disiplin cezalarının genel kurula biidirileceği sendika ana tüzüğünün 29.maddesinde de öngörülmüştür. Öte yandan 2908 sayılı Dernekler Kanununun25. maddesinde gene! kurul toplantısında yalnız gündemde yer alan maddeleringörüşüleceği belirtilmekte ise de, devamında, toplantıda hazır bulunan üyelerinen az onda biri tarafından görüşülmesi istenen konuların gündeme alınmasınınzorunlu olduğu hükme bağlanmıştır. Sözkonusu olağan genel kuruî toplantısındahazır bulunan (delege) sayısına göre, davacı hakkındaki disiplin kuruluncaverilen geçici olarak işten ei çektirme cezasına ilişkin kararın görüşülmesiniisteyenlerin adedinin yasada öngörülen oranın üstünde olduğu anlaşılmaktadır.Bu durum karşısında isteğin gündeme alınması gerekmekte idî. Oysa gündemealınmamış, bu konuda görüşme yapılmamış ve böylece davacının hakkınıaraması engellenmiştir. Bu davranış yasaca ve hukuken himaye edilemez.Konunun olağan genel kurulunda gündeme alınıp görüşülmemiş olması, davacıaleyhine hukuki sonuç doğurmamalıdır. Esasen dosya içeriğine göre davacınınsendika tüzüğüne, amaç ve ilkelerine aykırı hareket ettiğide sabit olmamıştır.Kendisine yöneltilen isnatlar bu nitelikte sayılamaz. Bu durumda davacının geçiciolarak işten el çektiriidiği süredeki yasal haklarını talep edebilme koşullarıgerçekleşmiş olur. Ancak tüzüğün 58/F maddesindeki tazminat kıdem tazminatıniteliğindedir. Bu bakımdan kıdem tazminatı tavan sınırlandırmasına tabidir. Nevar ki bu husus fazlaya ait kısım için dava açıldığında nazara alınabilir. Bunedenlerden dolayı davalının temyiz itirazlarının reddiyle hükmün onanmasıgerekmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle ONAN-MASINA, davalı yararına takdir edilen................... iîra duruşma avukatlık parasının davacıya, davacı yararına takdir edilen ........ lira duruşma avukatlıkparasıyla aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlerden davalıya yükletilmesine08.10.<strong>1990</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/12865Karar No : <strong>1990</strong>/13829Tarihi : 14.12.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 2821 s.K. 18. md.ÖZÜ : Sendika disiplin kurulunun vereceği disiplin cezaları geçici nitelikteolup, gereği için genel kurula ve diğer ilgililere bildirmek zorunludur.


DAVA : ........ adına Avukat......... Sendikası adına Avukat.......... aralarındakidava hakkında (Kocaeli Đkinci iş Mahkemesinden verilen 15.11.<strong>1990</strong> günlü ve102/356 sayılı hüküm davacı avukatınca temyiz edilmiş olmakla; dosyaincelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı, 26.8.1989 tarihinde yapılan Şube Genei Kurul ToplantısındaŞube Başkanlığına seçilmiştir. 23, 24 Aralık 1989 tarihinde Sendika OlağanGenei Kurulu yapılmıştır. 17.4.<strong>1990</strong> tarihinde Sendika Yönetim Kuruluncadavacıya isnat edilen bir eylemden dolayı geçici olarak el çektirme cezasıverilmesi talebiyle Sendika Disiplin Kuruluna sevkedîimiş-tir. Sendika DisiplinKurulu da 19.4.<strong>1990</strong> tarihli kararıyla Sendika Ana Tüzüğünün 25. maddesiuyarınca tedbir niteliğinde olmak üzere geçici olarak işten el çektirme cezasıvermiş ve durumu davacıya ve sendika Genel Başkanlığına Sendika GenelKuruluna sunulmak üzere bildirmiştir.Davacı, bu dava ile hem Yönetim Kurulu kararının ve hem deMerkez Disiplin Kurulunun kararının iptaline karar verilmesini istemiştir. Buistekte bulunurken Genel Merkez Genel Kurulunun Aralık 1992 tarihindetoplanacağını, geçici olarak işten el çektirme cezasının ise, tedbir niteliğinde vegeçici olmasının asıl olduğunu oysa, bu kararın geçici değil daimi olarak işten elçektirme niteliğinde bulunduğunu sendika yöneticiliği haklarının dolaylı olarakketmedilmiş bulunduğunu, bunun ise yasalara aykırı olduğunu ileri sürmüştür.Gerçekten, Sendika Ana Tüzüğünün 21. maddesinin 24. fıkrasınagöre, Yönetim Kurulunun kanuna, genel kurul <strong>kararları</strong>na, tüzük ve yönetmelikhükümlerine aykırı hareket eden yöneticilere disiplin kurulu kararı ile tedbirniteliğinde geçici olarak işten el çektirilmesi için disiplin kuruluna sevkedebileceği, aynı Tüzüğün 25. maddesine göre de Disiplin Kurulunun geçiciolarak işten el çektirme cezası verebileceği ve sonucunu Genel Kurula ve diğerilgililere bildireceği öngörülmüştür. 2821 sayılı Sendikalar Kanununun 18.maddesinde de disiplin kurulunun üyelikten çıkarma dışındaki Tüzüğündegösterilen disiplin cezalarını verip sonucu Genel Kurula ve diğer ilgililerebildireceği belirtilmiştir. Görüldüğü üzere tüzüğe göre yöneticilere geçici olarakişten el çektirme cezası verilebilecektir. Ancak geçicilik kavramı belirli bir süreyiifade eder. Sendika Genel Kurulunun toplanacağı Aralık 1992 tarihîne kadargeçecek olan süreyi geçici bir süre olarak kabul etmek mümkün değildir. Buitibarla, tüzükte belirli bir süre gösterilmemiş olsa dahi "geçici" sözcüğününanlamına uygun düşecek bir biçimde disiplin kurulu kararında bu süreninbelirtilmiş olması gerekirdi. Oysa bir süre gösterilmemiştir. Bu durumda DisiplinKurulu Kararının yasaya ve Ana Tüzüğe uygun olduğundan söz edilemez. Böyleolunca anılan disiplin kurulu kararının iptaline karar verilmelidir. Daha önceverilmiş kararlar dairenin yerleşmiş görüşünü yansıtmamaktadır.


SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 14.12.<strong>1990</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/13887Karar No : <strong>1990</strong>/14204Tarihi : 21.12.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 2821 s.K. 18. md.ÖZÜ : Sendika disiplin kurulunca yöneticilere geçici olarak işten elçektîrilebilinir. Ancak geçicilik kavramı, anlamına uygun düşecek kısa birsüreyi ifade eder. Sendika olağan kurulunun toplanacağı tarihe kadargeçecek olan süreyi, bu anlamda geçici bir süre olarakkabul etmek mümkün değildir.Davacının, normal görev süresinin bitimine kadar görevdenuzaklaştırılması sonucunu doğuracak biçimde verilen disiplin kurulu kararıyasa ve tüzük hükümlerine uygun değildir.DAVA : .........adına Avukat ........... ile,.............. Sendikası Genel Başkanlığıadına Avukat ........... ve ...... ... aralarındaki dava hakkında, (Ankara, Altıncı ĐşMahkemesinden verilen 26.11.<strong>1990</strong> günlü ve 2480/2350 sayılı hüküm davacıavukatınca temyiz edilmekle; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı, sendika olağan genel kurulunun 2.12.1989 tarihli toplantısındaSendika Genel Başkanlığına seçilmiştir. Sendika genel yönetim kurulunca, geneldisiplin kuruluna şevki üzerine genel disiplin kurulunun 30.8.<strong>1990</strong> tarihli kararıylailk yapılacak olağan genel kurula kadar görevden uzaklaştırılmasına kararverilmiştir.Davacı, sözü edilen disiplin kurulu kararının iptalini istemiştir.Mahkemece, bu tür <strong>kararları</strong>n sendika genel kurulunca incelenebileceğindenve bu aşamada mahkemeye dava açılamayacağından bahisleisteğin reddine karar verilmiştir.Gerçekten, 2821 sayılı Sendikalar Kanununun 18. maddesine göre;disiplin kurulu, sendika veya konfederasyonun tüzüğüne, amaç ve ilkelerineaykırı hareket ettiği ileri sürülen üyeleri hakkında soruşturma yaparak, üyeliktençıkarma dışındaki tüzüğünde gösterilen disiplin cezalarını verir ve sonucunugenel kurula ve diğer ilgililere bildirir.Sendika ana tüzüğünün 24. maddesinin (d) fıkrasında da; doğrudangenel yönetim kurulunca, genel disiplin kuruluna sevk edilenler hakkındagenel disiplin kurulunun uyarı, kınama, görevden geçici olarak uzaklaştırmaveya kesin ihraç kararı verebileceği öngörülmüş, bunun ikinci pa-


ağrafında da, genel yönetim kurulunun görevden geçici olarak uzaklaştırmacezası verilenlerle, kesin ihraç edilenleri ilk yapılacak genel kurula kadar görevdenuzaklaştırabileceği belirtilmiştir.Görüldüğü üzere; tüzük hükümlerine göre, disiplin kuruluncayöneticiler geçici olarak işten el çektirilebileceklerdir. Ancak belirtmek gerekir ki,geçicilik kavramı anlamına uygun düşecek kısa bir süreyi ifade eder. Somutolayda, sendika olağan genel kurulunun toplanacağı Aralık-1992 tarihine kadargeçecek olan süreyi, bu anlamda geçici bir süre olarak kabul etmek mümkündeğildir. Bu itibarla, tüzükte belirli bir süre gösterilmemiş olsa dahi"geçici"sözcüğünün anlamına uygun düşecek bir şekilde geçici işten el çektirmesüresinin belirtilmiş bulunması ve olağan genel kurul toplantısının uzak bir tarihteolması halinde de olağanüstü genel kurulunun toplantıya çağrılması ve konununorada görüşülüp bir karara bağlanması gerekirdi. Olayda, disiplin kurulukararında geçici süre belirtilmemiş olduğu gibi akabinde genel yönetim kuruluncaolağanüstü genel kurul toplantıya da çağrılmamıştır. Bu durumda, davacınınAralık-1992 tarihine kadar, yani normal görev süresinin bitimine kadar görevdenuzaklaştırılması sonucunu doğuracak biçimde verilen disiplin kurulu kararınınyasa ve tüzük hükümlerine uygun olduğundan söz edilemez. Böyle olunca anılandisiplin kurulu kararının iptaline karar vermek gerekir. Daha önce verilmiş olankararlar Dairenin yerleşmiş görüşünü yansıtmamaktadır.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, 21.12.<strong>1990</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/5381Karar No : <strong>1995</strong>/5872Tarihi : 23.02.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 2821 s.K. 22. md.ÖZÜ : Sendika üyeliğinin kazanılmasında esas olan usul, üyeliğinsendikaca kabul edilmesidir.DAVA : (...........) Şti. adına Avukat............, 1 - ( ..... ) Sendikası adına Avukat...... , 2 Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı adına Avukat ...........aralarındakidava hakkında Đzmir 4. Đş Mahkemesi'nden verilen 26.01.995 günlü ve 1921/5sayılı hüküm, davacı avukatınca temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereğikonuşulup düşünüldü:KARAR :Dava, Bakanlıkça yapılan çoğunluk tespitine itirazla ilgilidir.


Yetki tespitine itiraz eden davacı işveren, (... ........... ) Sendikası'nın02.11.1994 tarihinde TĐS yapmak yetkisi almak üzere Ç.S.B. Bakanlığı'nabaşvuruda bulunduğunu, Bakanlıkça da davalı sendikanın çoğunluğa sahipolduğunun tespit edildiğini, oysa sendikanın işyerinde çoğunluğu bulunmadığınıiddia ederek 17.11.1994 tarihli yetki tespit işleminin iptaline karar verilmesiniistemiştir.Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesine dayanılarak itirazdavasının reddine karar verilmiştir.Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, mahkemece sendika üyesiolarak kabul edilen işçilerden R.G., R.Y. ve A.Ç.'nin noterden tasdikli üye kayıtfişlerinin 01.11.1994 tarihinde düzenlendiği 07.11.1994 tarihinde de üyelikistemlerinin sendikaca kabul edildiği anlaşılmaktır. 2821 sayılı SendikalarKanunu'nun 22. maddesinin üçüncü fıkrasında "işçi sendikasına üyelik, işçininbeş nüsha olarak doldurup imzaladığı ve notere tasdik ettirdiği üye kayıtfişini sendikaya vermesi ve sendika tüzüğünde belirlenen yetkili organın kabulüile kazanılır" denilmektedir. Bu hüküm uyarınca sendika üyeliğinin kazanılmasıüyeliğin sendikaca kabul edilmesi koşuluna bağlanmıştır. Bu koşulgerçekleşmedikçe sendika üyeliğinden söz edilemez. Yukarıda isimleri geçenüç işçinin ( .........) Sendikası'nın çoğunluk tespiti için Bakanlığa başvurudabulunduğu 02.11.1994 tarihinde sendika üyeliğini kazanmadıkları anlaşılmaktadır.Bu durumda sendika işçi sayısının 35 değil, 32 olduğunun ve toplamişçi sayısı 65 olduğuna göre davalı sendikanın başvuru tarihinde çoğunluğasahip olmadığının kabulü gerekir. Böyle olunca mahkeme kararının bozularakkaldırılmasına, itirazın kabulüne ve davalı {.....) Sendikası'nın davacıya aitişyerinde çoğunluğa sahip bulunmadığına, bu nedenle de ÇSGB'nin çoğunluktespitinin iptaline karar vermek gerekmiştir.SONUÇ : 1 - Đzmir 4. Đş Mahkemesinin 26.01.1934 gün ve 1994/1921-<strong>1995</strong>/5sayılı kararının bozularak kaldırmasına,2 - Davacının itirazının kabulüne ve ÇSGB'nin 02.11.1994 tarihiitibariyle davalı sendikaya yetki veren 17.11.1994 gün ve 17284-31701 sayılıkararının iptaline.3 - 23.02.<strong>1995</strong> gününde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/26250Karar No : <strong>1995</strong>/23900Tarihi : 01.08.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 2821 s.K. 22. md.ÖZÜ : Sendika üyeliği bakımından, sendikanın yetkili organınca başvurutarihinden sonraki kabullerin çoğunluk tespitinde etkisi yoktu.


DAVA : ...........Otelcilik A.Ş. adına Avukat............. ile 1 - Çalışma ve SosyalGüvenlik Bakanlığı adına Avukat............2 - ......... Sendika adına Avukat .............aralarındaki dava hakkında izmir 4. Đş Mahkemesinden verilen 03.07.<strong>1995</strong> günlüve 110/950 sayılı hüküm, davalılar avukatınca temyiz edilmiş olmakla dosyaincelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı vekili, davalı ......... Sendikasının 06.01.<strong>1995</strong> tarihindeÇalışma ve Sosyal Güvcenlik Bakanlığına müracaat ederek ............... Otel işyerinde işyeri düzeyinde TĐS yapacağını bildirip çoğunluğu haiz olduğununtespitini istediğini, Bakanlığın da inceleme sonunda başvuru tarihi itibariyle340 işçinin çalıştığını, bunlardan 180 işçinin sendika üyesi olduğunu sendikanın işyerinde çoğunluğu sağladığına karar verdiğini, oysa bu tespite geçiciişçi ve gerektiğinde servis alanı işçilerinin de dahil edildiğini, başvuru tarhindebunlarla işveren arasında hizmet ilişkisi bulunmadığından davalı sendikanın çoğunluğu sağlayamayacağını belirterek yetki belgesinin iptalini istemiş ve istek mahkemece kabul edilmiştir.2821 sayılı Yasa'nın 22. maddesinin 3. bendinde üyeliğin nasılkazanılacağı açıklığa kavuşturulmuş olup işçinin beş nüsha olarak doldurupimzaladığı ve notere tasdik ettirdiği üye kayıt fişini sendikaya vermesi ve sendikatüzüğünde belirlenen yetkili organın kabulü ile kazanılacağı hükme bağlanmıştır.Davalı sendikanın anatüzüğünün 7.nci maddesinin "C" bendindeyetkili organ olarak Merkez Yönetim Kurulunun belirlendiği anlaşılmaktadır.Bu durumda sendika üyeliği bakımından en geç başvuru tarihindenbir gün önceki 05.01.<strong>1995</strong> tarihine kadar Merkez Yönetim Kurulunca yapılmışolan kabullere itibar etmek gerekir. Başvuru tarihînden sonraki kabullerinçoğunluk tespitinde anlamı olmamaktadır. Hal böyle olunca başvuru tarihindensonraki tarih olan 21.01.<strong>1995</strong> tarihinde Merkez Yönetim Kurulunun almış olduğukararın bir geçerliliği olamaz. Mahkemenin geçerliliği olmayan bu onayı kararınaesas alıp ona göre hüküm kurması doğru görülmeyip bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA,(adli aravermede Nöbetçi Hukuk Kurulunca) 01.08.<strong>1995</strong> gününde oybirliğiylekarar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/31864Karar No : <strong>1995</strong>/30071Tarihi : 02.10.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 2821 s.K. 22. md.ÖZÜ : Sendika üyeliğinin şartlara uygun kazanılmasından sonra, merkezyönetim kurulu kararıyla onanması işlemi, hukuki sonucu değiştirmez.DAVA :....... A.Ş. adına Avukat ......... ile 1. Çalışma ve Sosyal GüvenlikBakanlığı adına Avukat.............2 ......... Sendikası adına Avukat.................aralarındakidava hakkında izmir 4. Đş Mahkemesinden verilen 3.7.<strong>1995</strong> günlü ve110/950 sayılı kararın Dairenin 1.8.<strong>1995</strong> günlü ve 26250/29300 sayılı ilamı ilebozulmasına karar verilmiştir. Süresi içinde davacı avukatınca kararın tavzihiistenilmiş oimakla dosya incelendi, gereği konuşuiup düşünüldü:KARAR : Tavzih isteminde bulunan .............. Otelcilik A.Ş. Nöbetçi HukukDairesinin 1.8.<strong>1995</strong> tarih, 26250/23900 sayılı bozma kararının maddi hatayamüstenit bulunduğunu, özellikle bir kısım sendika üyelerinin üyeliklerininkazanılma tarihi bakımından hataya düşüldüğünü ileri sürerek tavzih istemindebulunmuş ise de, üye kayıt fişlerinin ve sendika yetkili organının karardefterlerinin incelenmesinden davalı ................ sendikasının yetki tespiti içinÇalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına başvuru tarihi olan 6.1.<strong>1995</strong> tarihindenönce Sendikalar Kanununun 22. maddesinin üçüncü fıkrasında öngörülenkoşullara uygun olarak üye kayıt fişlerinin sendikaya verilmesi üzerine sendikatüzüğünde belirlenen yetkili organın kabulü ile 5.1.<strong>1995</strong> tarihinde üyeliklerininkazanıldığı anlaşılmaktadır. Anılan tarihten daha sonra Sendika Merkez YönetimKurulunun kazanılmış olan sendika üyeliğinin onayı işleminin bu hukuki sonucudeğiştiren bir etkisi söz konusu olamaz. Bu işlem aslında daha öncedenkazanılmış olan üyeliği doğrular niteliktedir. Her nekadar Nöbetçi HukukDairesince kararın bozulması üzerine, 2822 sayılı Kanunu'nun 15. maddesininikinci fıkrası uyarınca hüküm kurulmuş ise de, bu usulü eksiklik de sonuca etkiligörülmemiştir.SONUÇ : Açıklanan nedenlerden dolayı tavzih isteminin REDDĐNE, 02.10.<strong>1995</strong>gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/17528Karar No : 1992/284Tarihi : 17.01.1992Đlgili Kanun : 2821 s.K. 24. md.ÖZÜ : Mevsimlik işçilerin hizmet akdinin askıya alındığı sürelerde, sendikaüyelikleri devam ettiğinden, sendika üye sayısının tespitinde mevsimlikişçilerin de dikkate alınması gerekir.DAVA :.............. adına Avukat ........... ile (A) Sendikası Başkanlığı adınaAvukat ............ aralarındaki dava hakkında Ankara 8. Đş Mahkemesi'ndenverilen 9.12.1991 günlü ve 181/2630 sayılı hüküm davacı avukatınca temyizedilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 2821 sayılı Sendikalar Kanunu'nun "üyeliğin devamı ve askıyaalınması halleri", başlıklı 24. maddesinin son fıkrasında işçi sendikası üyesiişçinin geçici olarak işsiz kalmasının sendika üyeliğini etkilemeyeceği hükümaltına alınmıştır. Bu hüküm çerçevesinde değerlendirildiğinde, mevsimlik işçilerinde hizmet akdinin askıya alındığı sürede sendika üyeliklerinin devam ettiğininkabulü gerekir ve Sendika Tüzüğü'ne bu hükmü bertaraf edecek şekilde birhüküm getirilemez. Bu itibarla davalı sendikanın Malatya 1 No.'lu şubesininfaaliyet aĐanı içinde bulunan... işyerindeki sendika üyesi işçi sayısının tespitindemevsimlik işçilerin de dikkate alınması gerekir. Nitekim daha önce aynı şubesekreterinin benzer işlemin iptali için aynı sebeple açmış olduğu dava,mahkemece kabul edilmiş ve karar Yargıtay'ca onanarak kesinleşmiştir. Böyleceortada kesin delil niteliğinde karar da mevcuttur. O halde, bu hususlargözetilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, mevsimlik işçiler hesap dışıbırakılarak, daimi kadroda çalışan sendika üyesi işçiler itibariyle şubenin faaliyetalanı içindeki sendika üyesi işçi adedinin tüzük hükmüne göre bin rakamınınaltında kaldığından bahisle davacının ücretli sendika başkanlığını kaybettiğine,ancak amatör olarak ücretsiz şube başkanı olarak çalışmasını sürdürebileceğineilişkin Sendika Yönetim Kurulu'nun almış olduğu kararın iptaline ilişkin isteğinyazılı şekilde reddine karar verilmiş olması doğru değildir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA,17.01.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/4433Karar No : 1992/4631Tarihi : 24.04.1992Đlgili Kanun : 2821 s.K. 24. md.ÖZÜ : Mevsimlik işçilerin sendika üyesi olmalarını önleyici bir kanunhükmü yoktur. Çoğunluk tespitinde hizmet akdi askıda olan işçilerin denazara alınması gerekir.KARAR : Mevsimlik işçilerin işçi sendikasına üye olamayacaklarına dair Yasadabir hüküm yoktur. Aksine 2821 sayılı Sendikalar Kanunun 20'nci maddesine göresendikaya üye olmaları mümkündür. Aynı Kanunun 24'ncü maddesinin sonfıkrasına göre de, işçinin geçici olarak işsiz kalması sendika üyeliğini etkilemez.Bu itibarla çoğunluk tesbitinde hizmet akdi askıda kalan işçilerin de nazaraalınması gerekir, içtihatlar bu yoldadır. Mahkemenin mevsimlik işçileri nazaraalmaması doğru değildir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden başvuru tarihi olan27.1.1992 tarihinde 84 işçinin mevsimlik işçi olarak işyerinde mevcut olduğuanlaşılmaktadır. Bu rakam daimi işçi adedi olan 146 ya ilâve edildiğinde vesendika üyesi 109 olduğuna göre sendikanın yarıdan bir fazla çoğunluğa sahipolmadığı anlaşılır. Böyle olunca mahkemekararının bozularak kaldırılmasına, itirazın kabulüne ve davalı.......................Sendikasının davacıya ait işyerinde çoğunluğa sahip bulunmadığına, bu nedenleÇalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının çoğunluk tesbitinin iptaline kararvermek gerekmiştir.SONUÇ : 1 - Elazığ Đş Mahkemesinin 31.3.1992 gün ve 70-153 sayılı kararınınBOZULARAK kaldırılmasına,2 - Davacının itirazının kabulüne, buna göre Çalışma ve SosyalGüvenlik Bakanlığının 27.1.992 tarihi itibariyle davalı sendikaya yetki veren31.1.1992 gün ve 1718-3543 sayılı kararının iptaline.Davacı yararına takdir olunun .............TL. maktu vekâlet ücreti iledavacı tarafından yapılan ............TL. mahkeme masrafının davalı sendikadanalınmasına ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine24.04.1992 gününde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/20805Karar No : <strong>1995</strong>/30830Tarihi : 10.10.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 2821 s.K. 29. md.ÖZÜ : Sendika yöneticiliği nedeniyle işten ayrılan, bilahare amatör olaraksendikadaki görevine devam eden ve işe ahnmayan işçinin kıdem tazminatıişyerinden ayrıldığı tarihteki koşullara göre hesaplanır.DAVA : Taraflar arasındaki, kıdem tazminatı ve kötüniyet tazminatınınödetilmesi davasının yapılan yargılanması sonunda; ilâmda yazılı nedenlerlereddine ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesidavacı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabiolduğu anlaşılmış ve duruşma için 10.10.<strong>1995</strong> Sah günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı adına Avukat ................ ilekarşı taraf adına......... geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosyaincelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davacı 27.02.1973 tarihinden 31.08.1989 tarihine kadar işyerindeçalışmıştır. Bu tarihte sendika yöneticisi olarak işten ayrılmış, daha sonrasendikaca profesyonel sendika yöneticilik görevi sona erdirilmiş, amatör olarakyöneticiliğe devam etmiştir.Davacı, açmış olduğu bu dava ile işe tekrar alınmadığından sözederek kıdem tazminatı isteğinde bulunmuş, mahkemece SendikalarKanunu'nun 29. maddesinde öngörülen koşullar gerçekleşmediği için bu isteğinde reddine karar verilmiştir.2821 sayılı Sendikalar Kanunu'nun 29. maddesinde, sendika yöneticiliğineseçilmek suretiyle işten ayrılan işçinin eski kıdem hakkı saklı tutulmuştur.Anılan maddenin ilk fıkrasında sınırlı olarak belirtilen sendikadakigörevden ayrılıp, tekrar işe dönmesi halleri yeniden işe alınma ile ilgilidir. Bunedenle işçinin daha önce işyerinde geçen ve sendikada görev alması nedeniylesona eren, hizmet sözleşmesine ilişkin kıdem tazminatına hakkı olduğu kabuledilmek gerekir. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, davacının çalıştığı vesendikada görev almak suretiyle ayrıldığı tarihe kadar geçen hizmetinin,işyerinden ayrıldığı tarihteki koşullara göre, hesaplanacak kıdem tazminatınınhüküm altına alınmasından ibarettir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,10.10.<strong>1995</strong> gününde oyçokluğuyla karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/8387Karar No : 1991/13065Tarihi : 14.10.1991Đlgili Kanun : 2821 s.K. 30. md.ÖZÜ : Đşyeri sendika temsilcisinin işe iadesini öngören kanun maddesidışında iş akdi feshedilen işçinin işine iadesi hakkında kanunlarda daherhangi bir hüküm yoktur.DAVA : Davacı, banka yönetim kurulu kararının iptali ile işe iadesine kararverilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, ilâmda yazılı şekilde karar vermiştir.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmekle;dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Đşyeri sendika temsilcisinin işe iadesini öngören 2821 sayılıSendikalar Kanununun 30. maddesi dışında, iş akdi feshedilen işçinin işineiadesi hakkında yasalarda herhangi bir hüküm yoktur. Hizmet akdinin feshineilişkin disiplin kurulu kararının ve bu kararın onanması ile ilgili yönetim kurulukararının iptali talebi de sonucu itibariyle işe iade isteği anlamındadır. Az önceaçıklandığı üzere işçinin işe iadesi mümkün olmadığından, aynı anlama gelenyönetim kurulu kararının iptaline karar verilmesi de mümkün değildir. Bu nedenledisiplin kurulu tarafından hizmet akdinin feshine karar verilen ve disiplin kurulukararı yönetim kurulunca onaylanıp genel müdürlükçe hizmet akdinin feshigerçekleştirilmiş olan davacı hakkında fesih kararının iptaline karar verilmesidoğru değildir. Đptal ve işe iade isteğinin reddi gerekir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşinalınan temyiz harcının istek halinde iadesine, 14.10.1991 gününde oybirliğiylekarar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/13747Karar No : 1991/13241Tarihi : 18.10.1991Đlgili Kanun : 2821 s.K. 30. md.ÖZÜ : Sendika işyeri temsilcisinin teminatı iş akdinin feshiyle ilgili olup, işya da işyeri değişikliğinde eski işe ya da işyerine iade hakkı doğurmaz.


DAVA : ..........yi temsilen ............... Sendikası adına Avukat ...........ile............Belediye Başkanlığı adına Avukat .................. aralarındaki dava hakkında,(Sakarya Đş Mahkemesinden verilen 24.9.1991 günlü ve 440/251 sayılı hükümdavalı avukatınca temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulupdüşünüldü:KARAR : Davacı muvafakati olmadan işinin ve işyerinin değiştirildiğini oysa TĐShükmü gereği muvafakati olmadan işinin ve işyerinin değiştirilemeyeceğini ilerisürerek, işverenin bu değişikliği yapamayacağının tespitine karar verilmesiniistemiştir.Öncelikle belirtmek gerekir ki, eda davası açılabilecek hallerde kuralolarak tespit davası dinlenmez. Öte yandan 2821 sayılı Sendikalar Kanunu'nun30. maddesine göre, sendika işyeri temsilcisi hizmet akdinin feshinde işeiadesini talep edebilir. Đşi ve işyeri değiştirilen temsilcinin eski işine ve işyerineiade edilebileceğine dair ise, iş yasalarında herhangi bir hüküm yoktur ve bukonuda mahkemeye yetki verilmiş değildir. Anılan şekilde bir tespit davacınınişine ve işyerine iade anlamını taşır ki açıklanan nedenlerle böyle bir tespitisteğinde bulunamaz. TĐS'de muvafakati olmadan işçinin işinin ve işyerinindeğiştirilemiyeceğine dair hüküm açık olup yorumda gerektirmez. O halde, tespitisteğinin reddine karar vermek gerekir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA,18.10.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/97Karar No : 1992/423Tarihi : 21.01.1992Đlgili Kanun : 2821 s.K. 30. md.ÖZÜ : Đşçi, işyeri sendika temsilcisi olmadığına göre işe iadesini isteyemez.DAVA : Davacı, işten çıkarma işleminin iptaliyle işe iadesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, anılan işlemin iptaliyle işe iadesine karar vermiştir.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmekle;dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 2821 sayılı Sendikalar Kanununun 30. maddesine göre işyeritemsilcisinin işe iadesi dışında yasalarda işçinin işe iade edileceğine dairherhangi bir hüküm yoktur. Davacı, işyeri temsilcisi olmadığına göre işe


iadesini isteyemeyeceğinden davanın reddine karar vermek gerekirken işeiadesine karar verilmiş olması yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşinalınan temyiz harcının istek halinde iadesine, 21.01.1992 gününde oybirliğiylekarar verildi.T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULUEsas No : 1992/9-282Karar No : 1992/361Tarihi : 27.05.1992Đlgili Kanun : 2821 s.K. 30. md.ÖZÜ : Temsilcinin işine iade edilmesine karar verilmesi halinde, temsilcininişinden çıkarıldığı tarihten haşlamak üzere, temsilcilik süresinin devamıncaödenmesi gereken ücret ve diğer bütün haklar tazminat niteliğinde değildir.DAVA : Taraflar arasıdaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılamasonunda; Suluova Asliye Hukuk (Đş) Mahkemesi'nce davanın kısmen kabulünedair verilen 9.7.1991 gün ve <strong>1990</strong>/258-1991/295 sayılı kararın incelenmesi tarafvekilleri tarafından istenilmesi üzerine;Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 27.1.1992 gün ve 1991/12625-1992/647 sayılı ilâmı: "... 2821 sayılı Sendikalar Kanunu'nun 30'uncu maddesihükmü uyarınca temsilcinin işine iade edilmesine karar verilmesi halinde işgördürülmemiş olsa bile temsilcinin işinden çıkarıldığı tarihten başlamak üzeretemsilcilik süresinin devamınca ödenmesi gereken ücret ve diğer bütün haklartazminat niteliğinde değildir."Aynı fıkranın son cümlesindeki "bu süre içinde işe başlamayanişçiye mahkemece öngörülen tazminat ödenemez" cümlesindeki tazminat, azönce belirtilen ödemelerden ayrı olup, aynı kapsamda sayılamaz. Nitekimmahkemecede davacının başka bir işte çalışmasından dolayı BK'nin 325'inimaddesinin uygulanmış olması da, bu ödemenin tazminat niteliğinde olmadığısebebine dayanır. Böyle olunca, ayrıca BK'nin 43'üncü maddesine göre indirimyapılması doğru değildir."BK'nin 325'inci maddesi uyarınca yapılan indirim miktarınınaçıklanmamış olması da isabetsizdir..." gerekçesiyle bozularak dosya yerine geriçevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki karardadirenilmiştir.Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresindetemyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereğigörüşüldü.


KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak vekanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre Hukuk GenelKurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken,önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararıbozulmalıdır,SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının ÖzelDaire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, oybirliğiile karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/9430Karar No : 1992/12779Tarihi : 24.11.1992Đlgili Kanun : 2821 s.K. 30, 31 md.ÖZÜ : Mahkemenin işe iadesine karar verdiği sendika temsilcisine işbaşıyaptırılmaması halinde, temsilci, işten çıkarıldığı tarihten başlayaraktemsilcilik süresinin devamınca ücret ve diğer haklarını isteyebilir. Ancakişe başlatılmaması sebebiyle hizmet akdini kendisi feshetmişse sadecekıdem tazminatına hak kazanır.DAVA : Taraflar arasındaki ihbar, kıdem ve sendikal tazminatın ödetilmesidavasının yapılan yargılaması sonunda; ilâmda yazılı nedenlerle gerçekleşenmiktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmünsüresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı avukatıncaistenilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Đşyeri sendika temsilcisi olan davacının 2821 sayılı SendikalarKanunun 30. maddesine göre mahkemece işine iadesine karar verilmiştir.Davacı 6 iş günü içinde işe başlamak üzere işverene başvurmuştur. Davalı işebaşlatmamıştır. Bunun üzerine davacı bu davayı açarak diğer işçilik haklarıyanında kıdem tazminatı, kötüniyet tazminatı ve ayrıca Sendikalar Kanununun31. maddesine göre sendikal tazminat istemiştir.Mahkemece, ihbar ve kıdem tazminatları ile sendikal tazminatakarar verilmiştir.Belirtmek gerekir ki, 2821 sayılı Sendikalar Kanununun 31. maddesinegöre, temsilcinin işine iade edilmesiyle fesih geçersiz sayılır ve bununsonucu olarak hizmet akdi devam etmiş olur. Temsilcilik süresinin de-


vamınca işveren temsilcinin hizmet akdini aynı nedene dayanarak feshedemez.Đşe başlatmaması da işverenin feshi olarak kabul edilemez. Böyle durumlardakural olarak temsilci temsilcilik süresince ücretlerini almaya devam eder. Ancak,bu olayda davacı dava açmakla hizmet akdini kendisi feshetmiş saymak gerekir.Davada hizmet akdinin işveren tarafından feshedildiğini ileri sürmüş olması busonucu değiştirmez. Ancak bu durumda davacı tarafından feshin haklı olupolmadığını irdelemek gerekir. Đşveren işe iadeye rağmen davacıyı işe almadığınagöre davacının Đş Kanununun 16. maddesinin II. bendinin (e) fıkrası uyarınca işşartlarının uygulanmaması nedeniyle işçinin fesih hakkının mevcut olduğunukabul etmek uygundur. Böyle olunca davacı kıdem tazminatına hak kazanırsa daihbar tazminatına ve doiayısiyle sendika! tazminata hak kazanamaz. O halde,ihbar ve sendikal tazminat isteklerinin reddine karar vermek gerekir. Aksinehüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeple BOZULMA-SINA, davalı yararına takdir edilen .............. lira duruşma avukatlık parasınınkarşı tarafa yükletilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliyeiadesine, 24.11.1992 gününde oyçokluğuyla karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/11120Karar No : 1994/15310Tarihî : 04.11.1994Đlgili Kanun : 2821 s.K. 30. md.ÖZÜ : Mahkemenin işe iadesine karar verdiği sendika temsilcisine işbaşıyaptırtılmaması halinde, temsilci, işten çıkarıldığı tarihten başlayaraktemsilcilik süresinin devamınca ücret ve diğer haklarını isteyebilir.DAVA : Davacı, kıdem tazminatı ve alacaklarının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Mahkemece, fesih geçersiz sayılarak, davacının işe iadesine kararverildiğine ve işverence davacı işe başlatılmadığına göre, 2821 sayılı SendikalarKanunu'nun 30. maddesi uyarınca, davacı işten çıkarıldığı tarihten başlamaküzere, temsilcilik süresinin devamınca ücret ve diğer haklarını isteyebilir.Temsilcilik görevinin sona erdiği tarihten sonrası için bir istekte bulunamaz.Mahkemece bu husus dikkate alınmaksızın hüküm kurulması isabetsiz olupbozmayı gerektirmiştir.


SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,04.11.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/8101Karar No : <strong>1995</strong>/29877Tarihi : 28.09.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 2821 s.K. 30. md.ÖZÜ : Đşe iade kavramı işyeri sendika temsilciliği için öngörülmüş olup,işyeri izin kurulu üyeliği bu teminatın dışında kalmaktadır,DAVA : Davacı, bayram, giyim ve yakacak yardımı ile ikramiye ve ücretalacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Dosyadaki bilgi ve belgelere göre işyerinde çalışmakta olan davacıişçi, üyesi olduğu sendika tarafından 10.6.1992 tarihinde işyeri izin kuruluüyeliğine atanmış, davalı tarafından 30.6.1992 tarihinde de iş akdi feshedilmiştir.Davacı işçi bunun üzerine 31.7.1992 tarihinde açtığı dava ile işe Đade isteğindebulunmuş, mahkemece yapılan yargılama sonunda istek gibi işe iadesine kesinolarak karar verilmiştir. Davalı işveren daha sonra bu karar uyarınca davacıyı işebaşlatmıştır.Davacı bu dava ile boşta geçen süreye ilişkin ücret ve diğer işçilikhaklarının hüküm altına alınmasını istemiştir.Mahkemece istek doğrultusunda hüküm kurulmuştur.Öncelikle belirtmek gerekir ki, 2821 sayılı Sendikalar Kanunu sadeceişyeri sendika temsilcisi için, işe iadeyi öngörmüş, konu ile ilgili 30 uncumaddesinde ayrıntılı kurallara yer vermiştir. Đşyeri izin kurulu üyeliği bu teminatındışında kalmaktadır. Bu nedenle işe iadeye ilişkin mahkemeceverilen karar hatalıdır. Ne varki bu karar kesinleşmiştir.Ancak kesinleşen bu karar işe iade ile ilgili olup boşta geçen sürebakımından Sendikalar Kanunun 30 ncu maddesinde belirtilen hakları istemeolanağı vermez. Bu husus göz önünde tutularak isteğin reddine karar vermekgerekirken, yanlış değerlendirme ile davanın kısmen kabulüne karar verilmişolması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda anlatılan nedenlerle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 28.09.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/34694Karar No : <strong>1995</strong>/33365Tarihi : 02.11.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 2821 s.K. 30. md.ÖZÜ : Mevzuatımızda işyeri sendika temsilcisinin dışında işe iadekurumuna yer verilmemiştir. Dolayısıyla işe iade sonucunu doğuracakşekilde iş akdinin feshi işleminin iptali istenemez.DAVA :Davacı, fesih karannın iptaline karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı işyerinde uygulanmakta olan TĐS'si hükmüne dayanarakhizmet akdinin işveren tarafından feshinin iptaline karar verilmesini istemiş,mahkemece de istek doğrultusunda hüküm kurulmuştur.Đşe iade sonucu doğuracak biçimde fesih işleminin iptali istenemez.Gerçekten iş mevzuatında işyeri sendika temsilcisinin dışında işe iadekurumuna yer verilmemiştir. Davacı haklı olduğuna inandığı takdirde haksızfeshin parasal sonuçlarını isteyebilir. O halde, karar bozulmalıdır.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,02.11.<strong>1995</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1989/8620Karar No : <strong>1990</strong>/310Tarihi : 22.01.<strong>1990</strong>ilgili Kanun : 2821 s.K. 31. md.ÖZÜ ; Sendikadan istifa etmediği için işten çıkarılan işçiye sendikaltazminat ödenmesi gerekir.DAVA : Davacı, sendikal tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla,dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının tüm temyiz itirazlarının reddine,


2 - Davacının temyizine gelince:Davacı, davalı işverenin işyerinde çalışan sendikalı işçiierin sendikadanistifa etmelerini istediğini, bunun üzerine bir kısım işçinin sendikadanistifa ettiğini, kendisinin de arasında bulunduğu bir kısım işçinin ise istifaetmediğini, istifa etmeyen işçiierin hizmet akidlerini feshettiğini iddia ederek 2821sayılı Sendikalar Kanununun 31/son maddesi uyarınca tazminat istemiştir.Mahkemece, maddi olay davacının ileri sürdüğü gibi kabul edilmekleberaber, olayın sendikal faaliyet olarak mütalâ edilemeyeceği, bu nedenleanılan Kanunun 31. maddesinin uygulanmasının söz konusu olamayacağı,bunun kötüniyet teşkil edeceği gerekçesiyle 1475 sayılı Đş Kanununun13/son'dan bir önceki fıkrası uyarınca kötüniyet tazminatına karar verilmiştir.Ancak, 2821 sayılı Sendikalar Kanununun 5. fıkrası hükmü 2.6.1988tarihinde yürürlüğe giren 3449 sayılı Kanunla değiştirilmiş ve bu değişiklikleişçilerin, sendikaya üye olmaları veya olmamaları halinde de aynı maddenin sonfıkrası hükmünün uygulanacağı öngörülmüştür. Davacının hizmet akdinin feshianılan yasa hükmünün değişikliğinden sonra gerçekleştirilmiştir. Şu halde,olayda iş Kanununun 13/son ! dan bir önceki fıkrası hükmü değil, SendikalarKanununun 31. maddesinin 5. fıkrası ve son fıkrası hükümlerinin uygulanmasıgerekir. Bu husus dikkate alınmaksızın hüküm tesisi yasaya aykırı olup, bozmayıgerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA,22.01.<strong>1990</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/11647Karar No : <strong>1990</strong>/11684Tarihi : 01.11.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 2821 s.K. 31. md.ÖZÜ : Mensubu bulunduğu sendikadan istifa ederek bir başka sendikayaüye olması nedeniyle hizmet akdi feshedilen işçi lehine, bir yıllık ücrettutarında tazminata karar vermek gerekir.DAVA : Davacı, sendikal tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde taraf avukatlarınca temyiz edilmiş olmakladosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının tüm temyiz itirazlarıyla davacının aşağıdakibendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.


2 - Mensubu bulunduğu sendika üyeliğinden istifa ederek başka birsendikaya üye olması nedeni ile hizmet akdinin feshedildiğini iddia ederek 2821sayılı Sendikalar Kanununun 31 nci maddesine göre 1 yıllık ücreti tutarındatazminat istemiştir.Dosyadaki bilgi ve belgelerden, davacı ile birlikte işyerinde çalışanve üyesi bulundukları sendikadan istifa ederek başka bir sendikaya üye olan birkısım işçilerin hizmet akidlerinin ihbar ve kıdem tazminatı ödenmek suretiylefeshedildiği ve feshi takibeden günlerde, daha fazlası ile işçi alındığıanlaşılmaktadır. Davalı, bu işçilerin hizmet akidlerinin feshedilmesi ve yerlerineyeni işçi alınmasının gerektirici sebeplerini yeterince açıklayıp izah edememiştir.Olayın ceryan şekline göre feshin davacının bir sendikaya üye olması veyaolmaması sebebine dayandığının kabulü gerekir. Nitekim, mahkemede feshin busebebe dayandığını ayrıca kabul etmiş bulunmaktadır. Böyle olunca, olaydauygulanacak kanun hükmünün 1475 sayılı Đş Kanununun 13 ncü maddesinin birönceki kötüniyet tazminatını içeren fıkrası hükmü değil, olay tarihi itibariyle25.5.1988 tarih ve 3449 sayılı Kanunla değiştirilen 2821 sayılı SendikalarKanununun 31 nci maddesinin 5 ve son fıkrası hükümleri olmak gerekir. Bu yasahükmünün uygulanması için aynen sendikal faaliyette bulunma söz konusuolmayıp, bir sendikaya üye olmak veya olmamak şartı yeterlidir. O halde, anılanKanun uyarınca davacının bir yıllık ücreti tutarında tazminata karar vermekgerekir. Yazılı şekilde ve Kanun değişiklikliğinden önceki içtihatlardoğrultusunda, kötüniyet tazminatına karar verilmiş olması isabetsizdir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda belirtilen nedenle BOZULMASINA,01.11.<strong>1990</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.TC. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/11422Karar No : 1991/1540Tarihî : 11.02.1991Đlgili Kanun : 2821 s.K. 31. md.ÖZÜ : Đşçinin sendikaya üye olması nedeniyle hizmet akdinin feshinde,işçinin 1 yıllık ücretinden az olmamak üzere tazminata hükmedilmesigerekir.DAVA : Davacı, sendikal tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakladosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:


KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının temyiz itirazları yerinde görülmediğindenreddine,2 - Davacının temyizine gelince:Mahkemenin hükmüne esas aldığı Yargıtay 9. Hukuk Dairesininkararı, 2821 sayılı Sendikalar kanununun 31. maddesinin 5. fıkrasının değişikliğindenönceki olaylara aittir, işçinin sendikaya üye olup olmaması nedeniylehizmet akdinin feshinde 2821 sayılı Sendikalar Kanunun 31. maddesine göre,işçinin bir yıllık ücretinin tutarından az olmamak üzere tazminata hükmedileceği,bu yasa hükmünde 2.6.1988 gün ve 3449 sayılı Kanunla yapılan değişiklikleöngörülmüştür. Davacının hizmet akdi bu değişiklikten sonra feshedilmişolduğuna göre, olayda uygulanacak hüküm 1475 sayılı Đş Kanununun 13.maddenin sondan bir önceki fıkrası hükmü olmayıp, 2821 sayılı SendikalarKanununun 31. maddesi hükmüdür. Bu husus gözönünde tutulmaksızın yazılışekilde hüküm tesisi doğru değildir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, oybirliğiyle kararverildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/14559Karar No : 1991/7504Tarihi : 11.04.1991Đlgili Kanun : 2821 s.K. 31. md.ÖZÜ : Đşinin sendikal faaliyet nedeniyle değiştirildiğini kanıtlayamayanişçinin sendikal tazminat talebinin reddi gerekir,DAVA : Davacı, sendika üyesi olması nedeni ile çalıştığı görevden alt göreveatandığından bahisle, sendikal tazminatın ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacının işinin sendikal faaliyet nedeni ile değiştirildiği yeterlidelillerle ispat edilememiştir. Bu konuda dinlenen şahitler somut olaylargöstermeksizin sadece kişisel kanaatlarını izhar etmişlerdir. Bu şahit beyanlarınadayanarak 2821 sayılı Sendikalar Kanunu'nun 31 "inci maddesine göretazminata hükmedilemez. Başkaca inandırıcı bir delil de yoktur. Bu durumdasendikal tazminat isteğinin reddi gerekir.


SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA,11.04.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/363Karar No : 1991/8030Tarihi : 03.05.1991Đlgili Kanun : 2821 s.K. 31. md.ÖZÜ : Đş akdinin sendikal faaliyet ve kötüniyetle feshedildiğinin usulüneuygun şekilde kanıtlanması gerekir. Bu yapılmadıkça kötüniyet tazminatınakarar verilemez.DAVA : Davacı, ihbar, kıdem ve kötüniyet tazminatı ile yıllık ücretli izin parasıve ücret alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davacı hizmet akdinin sendikal faaliyet ve kötüniyetle feshedildiğiiddiasını usulen ispat edebilmiş değildir. Buna rağmen gerekçe dahigösterilmeden kötüniyetten bahisle, 2821 sayılı Sendikalar Kanunu'nun 31.maddesinde yazılı bir yıllık ücret tutarındaki tazminata hükmedilmiş olması doğrudeğildir. Bu isteğin reddi gerekir.SONUÇ : Temyiz olunan hükmün yukarıda 2. maddede yazılı sebeptenBOZULMASINA, 03.05.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/7637Karar No : 1991/9532Tarihî : 11.06.1991Đlgili Kanun : 2821 s.K. 31. md.ÖZÜ : Đşveren Đşçileri mali kriz nedeniyle işten çıkardığını savunduğunagöre, sendikal tazminata hükmetmeden önce bunun araştırılması gerekir.


DAVA : Taraflar arasındaki sendikal tazminatın ödetilmesi davasının yapılanyargılaması sonunda, ilâmda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziylebirlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde……… temyizen incelenmesi………….istenilmesi üzerine ………………….dosyaincelendi, gereği konuşuldu düşünüldü:KARAR : Davalı işveren, işyerinde çalışan işçilerden bir kısmının iş akidleriniihbar ve kıdem tazminatı ödemek suretiyle feshetmiştir. Davalı, bu işçilerinmali kriz nedeniyle işten çıkarıldığını savunmuştur.Mahkemece, davacının dinlettiği iki tanık beyanına ve iş müfettişininraporundaki mütalaasına dayanılarak 2821 sayılı Sendikalar Kanununun 31.maddesine göre bir yıllık ücret tutarındaki tazminata karar verilmişse de, aynısebeple işten çıkarıldığını söyleyen tanık beyanlarına ve iş müfettişinin raporunagöre hüküm tesisi isabetli değildir. Đşverenin mali kriz içinde bulunduğuna dairsavunması, o tarihlerde işyerinde çalışan işçi adedi, bunlardan sendikaya üyeolanların sayısı, üye oldukları sendikanın yetki talebi, ne zaman yetki aldığı, işakdi feshedilen işçilerin sayısına göre yetki alınmasına etkili olup,olamayacakları hususlarında bu konuda uzman bilirkişi aracılığıyla incelemeyaptırılarak sonucuna göre bir karar verilmelidir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,11.06.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/7678Karar No : 1991/12930Tarihî : 08.10.1991Đlgili Kanun : 2821 s.K. 31. md.ÖZÜ : Đş akdinin sendikal nedenle feshi, sadece tanık beyanıyla kanıtlanamaz.DAVA : Davacı, fazla çalışma parası ve pazar gündelikleriyle sendikal tazminatınödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmekledosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara toplanan delillere ve kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.


2 - Her nekadar mahkemece davacının hizmet akdinin sendikayaüye olması nedeniyle feshedildiği kabul olunarak 2821 sayılı SendikalarKanunu'nun 32'inci maddesi uyarınca ücretinin bir yıllık tutarında tazminatahükmedilmiş ise de, davacının hizmet akdinin sendikaya üye olması nedeniylefeshedildiği yolunda dosyada yeterli ve kesin deliller mevcut değildir. Bu konudadavacı şahitlerin ifadeleri de somut olaylara bilgi ve belgelere dayanmamakta,daha çok kendi görüş ve yorumlan çerçevesinde kalmaktadır. Bu tanıkifadelerine dayanılarak sendikal tazminata karar verilmesinde isabet olamaz. Bunedenle sendikal tazminat isteğinin reddi gerekir. Yazılı şekilde aksine hükümtesisi isabetsiz olup bozmayı icap ettirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA,08.10.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULUEsas No : 1992/9-469Karar No : 1992/639Tarihi : 04.11.1992Đlgili Kanun : 2821 s.K. 31. md., 2822 s.K. 13, 15, 31, 51. md.ÖZÜ : Yetki tespit başvurusunun yapıldığı tarihteki üyelik tablosu çoğunluktespiti açısından esastır. Bu tarihten sonraki üye azalmaları, hatta üyekalmaması sendikanın yetki tespit başvurusunun lehte sonuçlanmasınıengellemez. Đşverenin yasal hakkı olan yetki tespitine itirazda bulunmaolanağının sözleşmeyi geciktirme amaçlı olduğu ileri sürülemez. Ayrıca,işten çıkarılan işçilerin çoğunluğunun sendika üyesi olması, iştençıkarmada sendikalı-sendikasız işçi ayrımı yapıldığını göstermeye yetmez.DAVA : Taraflar arasındaki "Sendikal Tazminat" davasından dolayı yapılanyargılama sonunda; Ankara 4. iş Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen25.11.1991 gün ve <strong>1990</strong>/1686 E.-1991/1260 K. sayılı kararın incelenmesi davalıvekili tarafından istenilmesi üzerine; Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 30.04.1992gün ve 1991/16855 E.-1992/4794 K. sayılı ilamı:"...1 - Dava söz konusu edilen taahhütnamede 01.01.<strong>1990</strong> tarihindenitibaren (ikramiye hariç) her ay ödenecek ve orada yazılı miktarın bir ücretzammı veya müktesep hak olarak değil, sadece ileride ücrete yapılacak ilkzammın müteakip aylık ücretten kesilmek kaydıyla avans olarak alındığı belirtilmiştir.Buna göre sözü edilen avansın, ileride ücretlere yapılacak zamdanmahsup edilmek üzere verilen bir ücret zammı olduğu açıktır. O halde, buavansın bir ücret zammı olduğunun kabulü ile, bundan doğacak dava konusuhaklara karar vermek gerekirken, yazılı şekilde aksine hüküm tesisi isabetsizolup bozmayı gerektirmiştir.


2 - Davacının hizmet akdi üyesi bulunduğu sendikanın işyerindeçoğunluğa sahip olduğunun tespitinden epeyce sonra feshedilmiştir. Đşyerinintespite karşı itirazı da reddedilerek, tespit kesinleşmiştir. Başkaca somut birolayda ortaya konulup ispat edilmediğine göre, bilirkişilerin varsayımına dayananmütalaaları esas alınarak sendikal tazminata karar verilmesi doğru değildir.Sendikal tazminat isteğinin reddine karar vermek gerekir..." gerekçesiylebozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonundamahkemece önceki kararda direnilmiştir.Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek kararın süresinde temyizedildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:KARAR : Davacı vekili; müvekkili işçinin davalıya ait işyerinde uzun bir süreden beri çalışmakta iken, işyerinde reorganizasyon çalışması yapıldığı veişçi fazlalığı bulunduğu gerekçesi ile işine son verildiğini, oysa asıl fesih nedeninin müvekkilinin sendikaya üye kaydedilmesi olduğunu, zira işyerindereorganizasyon veya otomasyon çalışması yapılmadığını, işverenin büyükçoğunluğu sendikaya üye olan öteki işçilerle birlikte müvekkilinin işten çıkarılmasının 2821 sayılı Sendikalar Kanunu'nun 31 inci maddesinin üçüncüve beşinci fıkralarına aykırı olduğunu ileri sürerek, ...................TL. sendika! tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı vekili ise; müvekkili şirketin faaliyet alanına giren elektronik sanayiinde meydana gelen teknolojik gelişmeler sonucu, işyerinde bilgisayar kontrollü üretim robotları ve otomatik tezgahların devreye sokularakreorganizasyona gidildiğini, böylece işçiler tarafından yapılan işleri, makinalarlagerçekleştirilmesi olanağı sağlandığını, öte yandan 1988 yılına kadarharp içinde olan Đran'dan alınan siparişlerin barış nedeniyle önemli ölçüdeazaldığını, beşyüz milyon sipariş bedeli ................ telsiz sistemi işinin üstlenilmesi ihtimali de olduğu için ekonomik sıkıntılara rağmen başlangıçta işçi çıkarma yoluna başvurulmadığını, fakat işin yabancı bir firmaya ihalesi üzerine bir süre daha beklendikten sonra ve reorganizasyon nedeniyle ortayaçıkan istihdam kapasitesi de gözönünde tutularak personel tenkisatı yapıldığını, işlerine son verilen işçilerin yasal haklarının teslim edildiğini, işyerindeyapılacak inceleme ile reorganizasyon sonucu işçi fazlalığı meydana geldiğinin ve bu yüzden personel tenkisatına gidildiğinin anlaşılacağını, sendikaüyeliği nedeniyle işçi çıkarmanın söz konusu olmadığını savunmuştur.Yerel mahkemece, işyerinde reorganizasyona gidildiğinin ispatlanmadığı,yeni teknolojilerin getirildiğinin iddia edilmediği, büyük çoğunluğusendikalı olan işçilerle birlikte davacının işine son verilmesinin sendikaya üyeolması nedenine dayandığı, işverenlikçe işyerinde sendikal hareketin önlenmekistendiği vurgulanarak davanın kabulüne karar verilmiştir.Öncelikle belirtmek gerekir ki, davacı sadece sendikal tazminatıntahsili isteğinde bulunmuş ve mahkeme de, bu isteği aynen hüküm altına


almıştır. Avans adı altında yapılan ücret zammı ile ilgili bir istek ve bu konudaverilmiş bir karar sözkonusu olmadığı için Özel Daire bozma ilamının 1 inci bendizühule müstenittir. Sendikal tazminat konusuna gelince; davacı işçinin14.11.1983 tarihinde idari personel olarak işe başladığı 18.11.1989 tarihindesendikaya üye olduğu, bu sendikanın 20.12.1989 tarihinde işyerinde çoğunluktespiti için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na başvurduğu, Bakanlıkça da02.01.<strong>1990</strong> tarihinde sendikanın işyerinde çoğunluğa sahip olduğunun tespitedildiği, bunun üzerine işverenin 10.01.<strong>1990</strong> tarihinde Ankara Birinci işMahkemesi'nde yetki itirazında bulunduğu, bu itiraz davası devam ederken06.03.<strong>1990</strong> tarihli yazıyla 02.05.<strong>1990</strong> tarihi itibariyle davacının hizmet akdininfeshedildiği, ayrıca 500 sendikalı ve 34 sendikasız işçinin işine son verildiği,05.04.<strong>1990</strong> tarihinde işverenin açtığı itiraz davasının reddedildiği ve 30.05.<strong>1990</strong>tarihinde de bu kararın Yargıtay Dokuzuncu Hukuk Dairesi'nce onanarakkesinleştiği konularında taraflar arasında bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık,sadece davacının hizmet akdinin sendikaya üye olması nedeniyle feshedilipedilmediği noktasında toplanmaktadır. 2821 sayılı Sendikalar Kanunu'nun konuile doğrudan ilgili 31 inci maddesinin üçüncü fıkrasında "işveren, bir sendikayaüye olan işçilerle sendika üyesi olmayan işçiler……….arasında……….çalıştırmaya son verilmesi bakımından herhangi bir ayırım yapamaz" ve25.05.1988 günlü, 3449 sayılı Kanun'la değişik beşinci fıkrasında da "işçiler,sendikaya üye olmaları ve olmamaları, iş saatleri dışında veya işverenin rızası ileiş saatleri içinde, işçi sendika ve konfederasyonlarının faaliyetlerinekatılmalarından dolayı işten çıkarılamaz veya herhangi bir nedenle farklımuameleye tabi tutulamazlar" kurallarına yer verildikten sonra altıncı fıkrasındaaynen "işverenin, üçüncü ve beşinci fıkra hükmülerine aykırı hareket etmesihalinde, işçinin ücretinin bir yıllık tutarından az olmamak üzere bir tazminatahükmedilir..." denilmektir. Bu kurallara göre, işçilerin salt sendikaya üye olmalarınedeniyle işlerine son verilemez. Aksi halde işveren, işçinin ücretinin bir yıllıktutarından az olmamak üzere bir tazminat ödemek zorunda kalır.Đnceleme konusu olayda; davacının 18.11.1989 tarihinde sendikayaüye olduğu, işçi sendikasının toplu iş sözleşmesi yapma yetkisi alabilmekiçin 20.12.1989 tarihinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na başvurduğu.Bakanlıkça da sendikanın çoğunluğa sahip olduğunun tespit edildiği,işverenin açtığı itiraz davasının görülmesi devresinde davacının hizmetakdinin 02.05.<strong>1990</strong> tarihi itibariyle feshedildiği, aynı tarihlerde 500 sendikalıişçinin de işlerine son verildiği, sendikasız işçilerden ise sadece 34 ününhizmet akidlerinin feshedilmesiyle yetinildiği, bütün bu nedenlerle işvereninişyerinde sendikal hareketi önlemek istediği düşünülebilirse de, sorununtam bir çözüme kavuşturulabilmesi için 1988 yılında sona eren iran-lrak savaşındansonra davalı şirketin yurt dışından aldığı siparişlerin önemli ölçüdeazalması, yüsek bedelli………….....telsiz sistemi işinin davalı şirketçe üstlenilmemesive özellikle elektronik sanayiinde meydana gelen teknolojik gelişmelersonucu işyerinde reorganizasyon çalışması yapılarak, işçi fazlalığının meydanagelip, gelmediği ve dolayısıyla da işçi tenkisatına gidilmesi gereksinimi


doğup doğmadığı konuları üzerinde önemle durup incelenmesi gerekir. Dosyaiçinde bulunan ve işyerinde henüz sendikal bir örgütlenmenin sözkonusuolmadığı 1988 ve 1989 yıllarında davalı Şirket Genel Müdürlüğü'nce işçilereyapılan yazılı duyurularda, ekonomik sıktmtıiara ve özellikle .... telsiz ihalesininkazamlamamasına karşın işçilerin açıkta bırakılmak istenilmediği, işyerindeihtiyacın çok üzerinde personel çalıştırılmasının neden olduğu güçlüklerinaşılmasına, çalışılacağı, fiyatlara zam yaparak personel ücretlerini artırmaolanağı bulunmadığı, ücretlerin yetersizliği nedeniyle bir kısım işçiler tarafındanyapılan yemek boykotunun kimseye bir yarar sağlamadığı açıklanmıştır. Fazlaişçi çalıştırmaktan doğan sıkıntıların basma da yansıdığı, davalı şirketin içindebulunduğu ekonomik ve mali güçlüklerin çeşitli açılardan eleştiri konusu edildiğiyine dosya içinde bulunan çeşitli gazete fotokopilerinden anlaşılmaktadır.Davalı şirket, gerek 24.09.<strong>1990</strong> havale tarihli cevap dilekçesinde vegerekse yargılamanın muhtelif evrelerinde mahkemeye verdiği dilekçelerde,teknolojik gelişmeler sonucu işyerinin reorganizasyona tabi tutulmasınınkaçınılmaz bir hale geldiğini, üretim yöntemlerinin değişmesi ve otomasyonagidilmesi nedeniyle işçi fazlalığının ortaya çıktığını, başlangıçta işçileri çıkartmayoluna başvurulmadığını ve fakat zamanla bunun kaçınılmaz hale geldiğini,bütün bu durumların iş idaresinden anlayan bir bilirkişi kurulu aracılığıylaişyerinde yapılacak inceleme ile belirlenebileceğini savunmuştur. Mahkemecehükme dayanarak yapılan 15.10.1991 tarihli bilirkişi raporunda da dünyadaelektronik sanayiinin hızla geliştiği, teknolojik gelişmeleri takip edebilmek içinişyerinde otomasyon ve reorganizasyona gidilmesinin ve böylece işçilikmaliyetlerinin küçültülmesînin gerekli olduğu açıklanmıştır. Bu duruma rağmenyerel mahkeme kararında, davalı tarafça reorga-nizasyon olgusununispatlanmadığının ve yeni teknolojilerin geldiği veya getirildiğinin iddiaedilmediğinin belirtilmiş olması hatalıdır. Kararda aynca, işçi sendikasınınişyerinde çoğunluğa sahip olduğunun anlaşılmasından sonra davalı işvereninitiraz davası açmasının, sendikalaşmaya engel olmak için zaman kazanmaamacıyla yapıldığına işaret edilmektedir ki, bu görüşün 2822 sayılı Toplu ĐşSözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu'nun 15'inci maddesi karşısındabenimsenmesi olanağı yoktur, işveren doğal olarak anılan maddede kendisinetanınmış olan itiraz davası açma hakkını kullanmış ve başka bir şey de yapmışdeğildir. Ayrıca belirtmek gerekir ki, çoğunluk tespiti için Çalışma ve SosyalGüvenlik Bakanlığı'na yapılan başvuru tarihinden sonraki gelişmelerin toplusözleşme yapma yetkisine olumsuz bir etkisi olamaz. Zira Toplu Đş SözleşmesiGrev ve Lokavt Kanunu'nun 13 üncü ve sonraki maddelerine göre tümdeğerlendirmelerin başvuru tarihi itibariyle yapılması gerekmektedir. Daha sonrasendika üyelerinin azalması, hatta hiç kalmaması halinde bile, tarafların toplusözleşme görüşmelerini sürdürmeleri olanağı mevcuttur.Yerel mahkeme kararında, işyerinden çıkarılan işçilerinbüyük çoğunluğunun sendikalı, çok az bir kısmının da sendikasız olduğu belirtil-


mekte ise de, salt bu durum sendikalı sendikasız işçi ayrımı yapıldığını göstermez.Bundan başka, sendika üyesi işçilerin dörtte üçünün işlerine son verilmesininişyerinde uygulanmakta olan greve olumsuz bir etkisi de olamaz. TopluĐş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu'nun 51 inci maddesinin son fıkrası,işçilerin sendikadan ayrılmaları halinde uygulanabilir. Ayrıca belirtmek gerekir ki,sendikalı işçilerden büyük çoğunluğunun işyerinde çalışmalarını sürdürdüğü deanlaşılmaktadır. Öte yandan az miktarda da olsa sendikasız işçilerden de işlerineson verilenlerin bulunduğu da bir vakıadır. Açıklanan bu nedenlerle, salt olaraksayısal verilere ve bilirkişilerin varsayımına dayanan düşünceleri esas alınarakhüküm kurulması doğru değildir. Bu durumda yapılacak iş, elektronik sanayiindenve iş idaresinden anlayan uzman bilirkişiler aracılığıyla mahallinde incelemeyapılarak, işçilerin hizmet sözleşmelerinin fesedildiği tarihten önceki evredenitibaren işyerinde reorganizasyona gidilip gidilmediğinin, yeni üretim sistemlerininuygulanarak ne derece otomasyona yer verildiğinin, böyle bir otomasyonagidilmişse bunun sonucu olarak personel tensikatı yapılması gereksinimi doğupdoğmadığının, çıkarılan işçilerin yerine yeni işçilerin alınıp alınmadığının,alınmışsa işe giriş tarihlerinin belirlenmesi; şayet reorganizasyon olgusugerçekleşmiş ise davalının iyiniyetli olduğunun kabulü ve bunun sonucu olarakdavanın reddine, aksi halde ise kabulüne karar vermek gerekirken hiçbiraraştırma ve inceleme yapılmadan, salt bilirkişilerin varsayımlarına dayanandüşünceleri esas alınarak önceki kararda direnilmesi doğru değildir. O halde,usul ve Yasa'ya uygun olmayan direnme kararı bozulmaladır.SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının ÖzelDaire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayıBOZULMASINA, 21.10.1992 günü yapılan ilk görüşmede çoğunluk sağlanamadığıiçin 04.11.1992 gününde yapılan ikinci görüşmede oyçokluğuyla kararverildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/3533Karar No : 1992/5987Tarihi : 02.06.1992Đlgili Kanun : 2821 s.K. 31. md.ÖZÜ : Sendikaya üye olmak veya olmamak nedeniyle hizmet akdinin feshi,kötüniyet tazminatını değil sendikal tazminatı gerektirir.Ancak, işveren o tarihteki kriz nedeniyle tenkisata gitmek zorundakalıp, hepsi çok önceden sendikalı olan işçilerden bir kısmının hizmetakidlerini feshettiğine göre, ne sendikal ve nede kötüniyet tazminatıödenmesi gerekir.


DAVA : Taraflar arasındaki ihbar, kıdem ve sendikal tazminat iie izin ücretininödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilâmda yazlı nedenlerlegerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesineilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi taraflar avukatınca istenilmesive davacı avukatınca da duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek, işinduruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 2.6.1992 salı günü tayinedilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti.Duruşma günü davacılar adına Avukat ................... ve ............... ile karşı tarafadına Avukat.............. geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosyaincelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davacı ile davalının aşağıdaki bentlerin kapsamıdışındaki temyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davalı, davacının hizmet akdini 30 işçi ile birlikte 9.5.1991 tarihindefeshetmiştir. Davacı, işverence sendika üyeliğinden istifaya zorlandığını,istifa etmeyince iş aktinin feshedildiğini iddia ederek 2821 sayılı SendikalarKanununun 31. maddesine göre sendikal tazminata, olmadığı takdirde kötüniyettazminatına karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, tanık sözlerine dayanılaraksendika üyeliğinden istifaya zorlamanın, sendikal tazminatı gerektirmeyeceği,ancak bunun kötuniyeti oluşturacağı görüşü ile 1475 sayılı Đş Kanununun 13.maddesinin sondan bir önceki fıkrası uyarınca kötüniyet tazminatına kararverilmiştir.Öncelikle belirtmek gerekir ki, 2821 sayılı Sendikalar Kanunun31. maddesinin değişik hükmünce sendikaya üye olmak veya olmamak nedeniylehizmet akdinin feshi de sendikal tazminatı gerektirir. Bu bakımdanmahkemenin 31. maddeyi yorumlaması yanlıştır. Ancak, dosyadaki bilgilerdendavacının sendikaya 1989 yılının ilk aylarında üye olduğu, işyerinde uygulanmaktaolan bir TĐS'i mevcut olup bu TĐS'nin 31.8.<strong>1990</strong> tarihinde sonaerdiği, davacının mensubu bulunduğu sendikaya 3.8.<strong>1990</strong> tarihinde TĐS'i yapmaküzere yetki verildiği, 2.1.1991 tarihinde sendikanın grev kararı aldığı,fakat 60 gün içinde grev uygulamasına geçmediği için yetki belgesinin hükümsüzkaldığı, bu hükümsüzlükten sonra 14.4.1991 tarihinde tekrar çoğunluktespiti istediği, 23.5.1991 tarihinde yetki belgesi verildiği, grev oylamasısonucu işçilerin grevin uygulanmamasına karar verdikleri, bunun üzerinesendikanın Yüksek Hakem Kuruluna başvurduğu. Yüksek Hakem Kurulunca6.12.1991 tarihinde uyuşmazlık çözümlenerek karara bağlandığı, TĐS'nin yürürlükbaşlangıcının 1.6.1991 tarihi olarak kararlaştırıldığı, işçilerin başvurusuüzerine Bölge Çalışma Müdürlüğü müfettişi tarafından 13.5.1991 tarihindeyapılan incelemede, işyerinde 377 işçinin çalıştığının ve çalışan bu işçilerintamamının yetki alan sendika üyesi olduklarının tespit edildiği anlaşılmaktadır.Şu durumda, her iki yetki safhasında da işverenin sendikalı işçileriçıkarmak gibi bir davranışının olmadığı görülmektedir. Üyelikleri üzerin-


den de çok zaman geçmiştir. Davalı o tarihlerdeki kriz nedeniyle işçi tensikatıcihetine gittiğini ileri sürmüştür. Anlatılan bütün bu olgular neticesinde davalının,davacının iş akdini fesihte amacın sendikadan istifa etmemesi sebebinedayandığının kabulünde isabet olmaması gerekir. Bu nedenle kötüniyet tazminatıdahi gerekmez. Her nekadar tanıklar davacının sendikadan istifaya zorlandığınısöylemişlerse de, olayın anlatılan şekline ve safahatına göre tanık sözlerine itibaredilmesinde de isabet olamaz. Zira böyle bir istek, olayın ceryan şekline uygundüşmemektedir. O halde kötüniyet tazminatı isteğinin reddine, sadece ihbartazminatına karar vermelidir.3 - Davalının davacıya hizmet akdinin feshinden önceki aylardaavans olarak verdiği paranın da, ücret olarak ve ücretine mahsuben verildiğininkabulü gerekir. Böyle olunca avansın davacının hüküm altına alınan kıdemtazminatından mahsubu doğru olmaz.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda ikinci bentte gösterilen nedenledavalı, üçüncü bentte gösterilen nedenle davacı yararına BOZULMASINA,davacı yararına takdir edilen ......... lira duruşma avukatlık parasının davalıya,davalı yararına takdir edilen.............. lira duruşma avukatlık parasının ise, davacıya yükletilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliyeiadesine 02.06.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/1747Karar No : 1993/3559Tarihi : 04.03.1993Đlgili Kanun : 2821 s.K. 31. md.ÖZÜ : Farklı çalışma koşullarına tabi işçiler için eşitlik ilkesinden sözedilemez.DAVA : Davacı, fazla çalışma parasının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARAR : Davacı, dava dilekçesinde, davalıya ait işyerinde üçlü vardiyadüzeninde çalıştığını, işyerinde yürürlükte bulunan TĐS'nin 35. maddesininöngördüğü günde 40 dakikalık ek "istirahat süresi"nin sadece vardiyasız işçilereuygulanıp vardiyalı işçiler için uygulanmadığını ve böylece fazla çalıştırıldığınıileri sürerek, 1.1.1987 tarihinden dava tarihine kadar geçen 5 yıllık süre içingerçekleşen fazla çalışma ücretlerinden şimdilik 100.000 TL'nin davalıdantahsiline karar verilmesini istemiştir.


Davalı ise, TĐS'deki günlük 40 dakika ek "istirahat süresi"nin, haftada5 gün ve 45 saat çalışan vardiyasız işçiler için öngörüldüğünü, günde 7,5saat ve haftada 6 gün çalışan üçlü vardiya düzenine tabi işçilere günde 40dakikalık ek istirahat süresinin uygulanamayacağını ve ayrıca vardiyalı işçileregündüze isabet eden süreler için % 10, geceye isabet eden çalışmaları için de %20 zamlı ücret ödenmekte olduğunu, aynı konu île ilgili olarak daha önce açılmışbulunan davaların reddedilerek Yargıtay'ca onanmak suretiyle kesinleştiğinisavunmuştur.Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.Görülüyor ki, taraflar arasındaki uyuşmazlık, işyerinde uygulananTĐS'nin 35'incî maddesi ile işçilere (yasal ara dinlenmesi dışında) tanınan günde40 dakikalık ek "Đstirahat süresi"nin üçlü vardiya düzenine tabî işçilere deuygulanması gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.Söz konusu TlS'nin haftalık çalışma süresini düzenleyen 33.maddesinde; "Kurum işyerinde haftalık çalışma süresi 5 gün ve 45 saattir.Kurum işyerlerinde 3 vardiyalı çalışmasında zaruret görülen işyerleridışında kalan işçiler için; istirahat süresi toptan, kısmen veya işin başlangıç veyabitişinde kullandırılabilir.Đstirahat süresinin kullandırılmasından dolayı haftalık 45 saatlikücretlerde bîr indirim yapılamaz.3 vardiya ve 3 vardiya düzenine göre kurulmuş 2 vardiyalı (yanigünde 7,5 saat haftada 6 gün) çalıştırılan işçilerin gündüze isabet eden süreleriiçin % 10 zamlı ücret ödenir.Vardiyalı çalışmalar dışındaki çalışmalara % 10 zamlı uygulamayapılamaz"... denilmektedir. Bu maddeyi izleyen 34. madde, "normal günlükçalışma saatleri bu toplu iş sözleşmesiyle tespit edilen saatlerdir, işin başlama vebitme saatleriyle ara dinlenmeleri çalışma süresi içinde sayılamaz.Vardiyaların miktarı; değiştirilmesi, başlama ve bitme saatlerinintespiti işverene aittir. Vardiyalar devir ve teslim etmeden işi bırakamazlar..."hükmünü taşımakta; uyuşmazlık konusu günlük çalışmada istirahat süresinidüzenleyen 35. madde ise, aynen; "günlük istirahat süresi toplam 40 dakikadır. 3vardiya çalışan işçiler dışındaki işçiler günde 40 dakikalık istirahat süresinin 10dakikasını öğleden evvel veya sonra iş aralarında işyerlerinin durumuna görekullanırlar. Bu süre 5'er dakikaya bölünerek 2 defa kullandırılabilir. Günlük 30dakikalık istirahat süresi yaptırılmaz ve işçiler 30 dakika önce işi bırakırlar. Budurumda haftalık çalışma 5 gün ve günde 8 saattir" şeklinde düzenlenmiştir.Kural olarak, toplu sözleşmeler yorumlanırken, sadece sözleşmeninbelirli bir hükmü veya bu hükümde yer bir sözcük ya da cümle değil, sözleşmeninve hükmün bütünü gözönünde tutulmalı, diğer hükümlerle de bağlantısı dikkatealınmak suretiyle tarafların ortak ve gerçek amacı saptanmalıdır.


Đşte, az yukarıda metinleri açıklanan toplu sözleşme hükümleri, builkenin ışığında birlikte incelenip değerlendirildiğinde; uyuşmazlık konusu 40dakikalık ek istirahat süresinin, üçlü vardiya (posta) düzeninde çalışan işçilerdışında kalan ve günlük 9 saatten, haftada 5 gün, toplam 45 saat çalışan işçileriçin öngörüldüğü anlaşılmaktadır. Her nekadar, TĐS'nin 35. maddesinin ilkcümlesinde "günlük istirahat süresi toplam 40 dakikadır" denilmek suretiyleaçıkça vardiyalı-vardiyasız ayrımı yapılmamış ise de, ikinci cümlede üçlü vardiyadüzenine tabi işçiler ayrık tutulmuş ve bu sürenin uygulanma şekli açıklandıktansonra da "bu durumda haftalık çalışma 5 gün ve günde 9 saattir" hükmü ile sözkonusu ek istirahat süresinin vardiyasız işçilerle ilgili olduğu açıklığakavuşturulmuştur. Sözleşmenin 33/2 maddesi ile 34/2 maddesi hükümlerininbirlikte değerlendirilmesinden de aynı sonuca varılmaktadır.Şayet taraflarca, günde 3 posta (vardiya) halinde çalışan işçiler içinde 40 dakikalık ilave istirahat süresi amaçlanmış olsa idi, bu konuda da birdüzenleme getirilmesi gerekir ki, aksine, söz konusu maddelerde bu uygulamanındışında oldukları vurgulanmıştır.Aksi görüşü, üçlü vardiya çalışmasının amacı ve niteliği ile bağdaştırmakda mümkün değildir. Gerçekten, bu tür çalışma, nitelikleri itibariylesüreklilik arzeden ve durmaksızın birbiri ardına postalar halinde işçi çalıştırılarakyürütülmesi gereken işlerde uygulanmaktadır.Öte yandan, farklı çalışma koşullarına tabi işçiler için eşitlik ilkesindende söz etmek olanaksızdır. Zira, bu ilkenin amacı, aynı durumdaki işçilerarasında farklılık yaratmamaktır.Esasen, aynı konu ile ilgili olarak evvelce açılmış olan davalarreddedilmiş ve Dairemiz'ce de bu düşüncelerle onanmıştır.Bu itibarla, yukarıda açıklanan sebeplerle davanın reddine kararverilmesi gerekirken, aksine düşünce ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizolup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, 04.03.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/12487Karar No : 1993/7212Tarihi : 24.04.1993Đlgili Kanun : 2821 s.K. 31. md.ÖZÜ : Sendikal tazminata hükmedebilmek için. Kanunda bu tazminat içinöngörülmüş nedenlerin somut olarak ispatlanması gerekir.


DAVA : Davacı, ihbar, kıdem ve sendika! tazminatın ödetilmesine kararverilmesini istemiştir.Yere! mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davacı, iş akdinin sendikal nedenlerle feshedildiğini iddia ederek,2821 sayılı Yasa'nın 31. maddesi uyarınca 1 yıllık ücreti tutarında sendikaltazminatın da davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Sendikal nedenlerleişine son verildiğini iddia eden işçi bunu yeterli delillerle ispatla yükümlüdür.Davacının 6.10.<strong>1990</strong> tarihinde çalıştığı işyerindeki havuz suyunun filitre vanasınıkapalı tutarak devri daimi engellediği ve suyun yeşillenmesine neden olduğu,daha sonra 29.5.1991 ve 3.6.1991 tarihlerinde görevinin başından ayrılıp görevalanı dışında bulunması nedeniyle kendisine ihtarlar yapıldığı ve hakkındatutanaklar düzenlendiği görülmektedir. Dinlenen davacı tanıklarından biri dezaman zaman işine geç geldiğini ve devamlı çalışmadığını bildirmiştir. Saptananbu olgular ve toplanan deliler, davacının verimsiz çalıştığını göstermekte ise de,bu durum Đş Kanunu'nun 17. maddesinde sayılan haklı fesih nedenlerindendeğildir. Đşveren, işçinin şahsından ve davranışlarından kaynaklanan bu gibisebeplerle ihbar ve kıdem tazminatını ödemek suretiyle iş akdini feshedebilir.Davacı her ne kadar 2.4.1991 tarihinde sendikaya üye olmak üzere başvurmuşve dinlenen bir kısım tanıklarda davacının sendikaya üye olması ve sendikalfaaliyette bulunması nedeniyle işten çıkarıldığını bildirmiş iseler de az önceaçıklanan olgular karşısında, somut olaylara ortaya konulmayan mücerret tanıksözlerine dayanılarak sendikal tazminata hükmedilmiş olması usul ve yasayaaykırı olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,24.04.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/6484Karar No : 1993/15794Tarihi : 08.11.1993Đlgili Kanun : 2821 s.K. 31. md.ÖZÜ : Đşverenin, sendikalı işçilerle sendika üyesi olmayan işçiler arasındaücret bakımından ayrım yapamayacağına dair hüküm, iş akdinin feshi ilesınırlandırılmış değildir.


DAVA : Davacı, sendikal tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı, davalıya ait işyerinde işçi olarak çalıştığını ve işyerindeuygulanan TĐS'ne taraf sendikaya üye olduğunu, işverenin sendikaya üyeolmayan işçilerin aylık ücretlerine TÎS ile kararlaştırılan ücretin üzerinde zamyaptığını ve böylece 2821 sayılı Kanunun 31/son maddesine aykırı davranıldığınıileri sürerek sendikal tazminat istemiştir.Davalı ise savunmasında, TĐS'de öngörülen zamların yetersiz olduğunubu nedenle sendika üyesi olmayan işçilerin ücretlerine zam yapıldığınıve yapılan zammın fahiş olmadığını, bu uygulamanın yasaya aykırı bulunmadığınısavunmuştur.Mahkemece, davacının halen işyerinde çalıştığı ve bir fesih sözkonusu olmadığından sendikal tazminat isteme hakkının doğmadığı gerekçesiyledavanın reddine karar verilmiştir.2821 sayılı Sendikalar Kanununun 31. maddesinin 3 ncü fıkrasınagöre, işveren sendikaya üye olan işçilerle sendika üyesi olmayan işçilerarasındaki ücret bakımından bir ayırım yapamaz. Aksi halde işçi aynı maddeninson fıkrası hükmüne dayanarak bir yıllık ücretinden az olmamak üzeretaminata karar verilmesini isteyebilir. Bu hüküm uygulanması işçinin iş akdininfeshi ile sınırlandırılmış değildir. Bu nedenle yerel mahkeme kararının gerekçesibenimsenemez.O halde, ücret zammı yönünden işverenin sendika üyesi olan işçilerlesendikaya üye olmayan işçiler arasında bir ayırım yapıp yapmadığıincelenerek varılacak sonuca göre bir karar vermek gerekirken yazılı şekildedavanın reddi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 08.11.1993 günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/8277Karar No : 1994/10145Tarihi : 28.06.1994Đlgili Kanun : 2821 s.K. 31. md.ÖZÜ : Hizmet akdi feshedilen işçilerin sendikalı olması, feshin sendikalnedene dayandığını göstermez.


DAVA : Taraflar arasındaki, kıdem, sendikal ve kötüniyet tazminatı, yıllık ücretliizin, ikramiye ve giyim yardımının ödetilmesi davasının yapılan yargılamasısonunda, ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdanalınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olaraktemyizen incelenmesi davalı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerekişin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 28.6.1994 salı günü tayinedilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti.Duruşma günü davalı adına Avukat................ ve .............. ile karşı taraf adınaAvukat ................ geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatlarınsözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi,gereği konuşulup düşünüldü.KARAR : 1 - Davacının tüm temyiz itirazlarının reddi ile davalının aşağıdakibendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde değildir.2 - Dosyadaki bilgi ve belgelere ve özellikle 28.8.1992 tarihli yönetimkurulu kararına göre, iş yerinin verimliliğini kaybetmesi ve kapasite daraltılmasıgibi ekonomik nedenlerle davacı ile birlikte 29 işçinin 11.6.1993 tarihinde işakidlerinin feshedildiği ve işyerinin bir bölümünün taşerona verildiğianlaşılmaktadır. Bu durumda, sendikal tazminat isteğinin reddine karar vermekgerekir. Zira; işten çıkarılan işçinin salt sendikalı olması feshin sendikal nedenedayandığını göstermez. Esasen, davacı ve arkadaşlarının çok eski tarihten berisendika üyesi olduğu da anlaşılmaktadır. O halde karar bozulmalıdır.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda belirtilen nedenle BOZULMASINA,davalı yararına takdir edilen ..........-TL. duruşma avukatlık parasının karşı tarafayükletilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,28.06.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/10811Karar No : <strong>1995</strong>/31517Tarihi : 11.10.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 2821 s.K. 31. md.ÖZÜ : Đnandırıcı deliller almadan, sendikaya üye olma nedeniyle hizmetakdinin feshedildiği kabul edilerek sendikal tazminat istenemez.DAVA : Davacı, kıdem ve sendikal tazminatın ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:


KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebebiere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davacı, iş sözleşmesinin sendikaya üye olması nedeniyle işverencebozulduğundan bahisle sendikal tazminat istemiş olup, mahkemece buisteği kabul edilmiştir,Dosyadaki yazılı belgeler ve tanık ifadeleri gözönünde tutulduğundadavacının sadece sendikaya üye olması, sendikal tazminatın hükmedilmesin!gerektirmez. Zira davacı tanıklarının açıklamaları soyut olup, inandırıcı bir niteliktaşımamaktadır. O halde yeterli olmayan delillerle sendikal tazminatın hükümaltına alınması doğru değildir. Hüküm bu sebeple bozulmalıdır.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 11.10.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/21186Karar No : <strong>1995</strong>/31706Tarihi : 17.10.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 2821 s.K. 31. md.ÖZÜ : Hizmet akdinin sendikal nedenle feshedildiği konusunda somut olgubulunmadan, sendikal tazminata karar verilemez.DAVA : Taraflar arasındaki, ihbar, kıdem, sendikal tazminat ve ikramiyealacağının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılınedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıyaverilmesine ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesidavalı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabiolduğu anlaşılmış ve duruşma için 17.10.<strong>1995</strong> salı günü tayin edilerek taraflaraçağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü yapılan tebligata rağmen taraflar adınakimse gelmediğinden, incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildiktensonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle karasın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Dosyadaki bilgi ve belgelere ve tanık anlatımlarına göre, davacınıniş akdinin işveren tarafından gereği şekilde çalışmaması nedeniylefeshedildiği anlaşılmaktadır. Sendikal nedenle feshin gerçekleştiğine dair somutolgu bulunmadan, sendikal tazminata karar verilmiş olması hatalı olup, bozmayıgerektirmiştir.


SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 17.10.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas NoKarar NoTarihi ĐlgiliKanun: 1993/5055: 1993/14952: 21.10.1993: 2821 s.K. 32. md.ÖZÜ : Dava işçilerden alınan yetki belgelerine dayanılarak açılmıştır. Herişçinin hakları diğerlerinden bağımsız olup davacılar arasında ihtiyari davaarkadaşlığı yoktur. Bu nedenle açılan davanın her bir davacı yönündenayrılarak yürütülmesi gerekir.DAVA : Davacı, ücret ve ikramiye farklarını ve kömür paresinin ödetilmesinekarar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakladosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davacının tüm temyiz itirazları ile davalının aşağıdakibendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2 - Dava, üye işçiler adına ve onları temsilen sendika tarafından,işçilerden alınan yetki belgelerine dayanarak açılmıştır. Ancak her bir işçininhakları diğerinden bağmsız olup, davacılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı dayoktur. Gerçekten , HUMK'nun 43 ncü maddesi ihtiyari dava arkadaşlığınıdüzenlemiş ve birden fazla kişilerin hangi hallerde birlikte dava açabileceklerinigöstermiştir. O halde, uyuşmazlığın hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekildeçözümlenebilmesi ve yargılamanın iyi bir şekilde yürütülebilmesi için birlikteaçılan davanın her bir davacı yönünden ayrılmasına karar verilerek, ayrı ayrıharçlandırılarak yürütülmesi gerekir.3 - Bir kısım davacılara dava sırasında bazı hakları ile ilgili ödemeleryapılmıştır. Bunların ayrı ayrı belirlenmesi ve gerçekleşen haklardan tenziligerekirken bu yönün de gözetilmemiş olması usul ve yasaya aykırı olup,bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan sebeple BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcanın istek halinde ilgiliye iadesine 21.10.1993 günündeoybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/5205Karar No : 1991/5923Tarihi : 15.03.1991Đlgili Kanun : 2821 s.K. 34. md.ÖZÜ : Đşletme sözleşmesine tabi işyerlerindeki sendika temsilcilerininsayısının belirlenmesinde, her işyerinde çalışan işçi sayısı esas alınmalıdır.DAVA : ......................... Sendikası adına avukat ................. ile AdapazarıBelediye Başkanlığı adına avukat ............. aralarındaki dava hakkında SakaryaĐş Mahkemesinden verilen 14.02.1991 günlü ve 206/18 sayılı hüküm, duruşmalıolarak davacı avukatınca temyiz edilmiş ise de; işin mahiyeti itibari ile duruşmaisteğinin reddine ve incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildiktensonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARAR : Đşletme sözleşmelerinde işyerlerinin bir bütün olarak nazara alınacağıkeyfiyeti 2822 sayılı TĐSGLK'nun 12. maddesinde öngörüldüğü gibi yetkitesbitinde söz konusudur. 2821 sayılı Sendikalar Kanunu'nun 34. maddesinegöre işyeri sendika temsilcisinin tayininde ise işletme kapsamındaki işyerlerininesas alınması gerekir. 34. maddenin aynı Kanunun 35. maddesi ile birlikteincelenmesinden bu sonuca varmak gerekir. Bu itibarla işyeri sendika temsilcisisayısının belirlenmesinde, her işyerinde çalışan işçi sayısı esas alınmalıdır.Mahkemenin aksine düşünceyle karar vermiş olması doğru değildir. Bu yön de,işletme toplu iş sözleşmesinin bütünlüğü kavramına aykırı düşmez.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA,15.03.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/17583Karar No : 1992/4966Tarihi : 04.05.1992ilgili Kanun : 2821 s.K. 34. md.ÖZÜ : Temsilcinin görevi sendikanın yetkisi süresince devam eder.Sendika temsilcisini atama ve görevden alma yetkisi sendikaya aittir.DAVA :Davacı, işe iadesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.


Hüküm, süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 2821 sayılı Sendikalar Kanunu'nun değişik 35. maddesine göre, işyerisendika temilcisinin görevi temsilciyi atayan sendikanın yetkisi süresince devameder. Davada söz konusu olan olayda, davacıyı temsilci olarak atayansendikanın işyerinde uygulanmakta olan TĐS'nin tarafı bulunduğu ve bu suretleyetkisinin devam etmekte olduğu anlaşılmaktadır. Atanan temsilciyi bu görevdenalmak da sendikanın yetkisindedir. Đşveren ise, sonradan işyerindeki işçisayısının azaldığını ileri sürerek tek yanlı bir işlemle temsilcinin temsilciliğinindüştüğüne karar veremez. O halde, davacının iş akdinin feshi tarihinde işyeritemsilciliğinin devam ettiği gözetilerek, işe iade konusunda bir karar verilmeküzere hüküm bozulmalıdır.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,04.05.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/13007Karar No : <strong>1995</strong>/13901Tarihi : 24.04.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 2821 s.K. 34. md.ÖZÜ : işyeri sendika temsilci sayısının belirlenmesinde işyerlerinin bağlıolduğu işletme ve müesseseler bir bütün olarak dikkate alınmayıp, işletmeve müesseselere ait işyerleri ayrı ayrı dikkate alınarak, her bir işyerindeçalışan işçi sayısına göre işyeri sendika temsilcisi sayısının belirlenmesigerekir.DAVA : ......... Đşçileri Sendikası Başkanlığı adına Avukat ............ ile.............. Genel müdürlüğüne adına Avukat .................. ve arkadaşları aralarındaki dava hakkında Zonguldak 4. Đş Mahkemesinden verilen 14.3.<strong>1995</strong> günlüve 1197/101 sayılı hüküm, duruşmalı olarak davalı avukatınca temyiz edilmişise de, işin mahiyeti itibariyle duruşma isteğinin reddine ve incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARAR : Uyuşmazlık; işyeri sendika temsilcisi sayısının tesbitinde……………..Genel Müdürlüğüne bağlı işletme ve müesseselere ait işyerlerininayrı ayrı olarak mı, yoksa bu işyerlerinin bağlı olduğu işletme ve müesseselerininbir bütün olarak mı dikkate alınması gerekeceği, noktasında toplanmaktadır.2821 sayılı Sendikalar Kanunu'nun 34. maddesine göre işyerisendika temsilcisi sayısının tesbitinde, işletme ve müesseselerin kendilerinebağlı işyerleri ile birlikte bir bütün olarak gözönünde tutulması olanağı yok-


tur. Anılan maddenin içeriğine göre, işletme ve müesseselere ait işyerlerinin ayrıayrı dikkate alınarak her işyerinde çalışan işçi sayısına göre işyeri sendikatemsilcisi sayısının belirlenmesi gerekir.Mahkemece işletme ve müesseselere bağlı işyerleri ayrı ayrıdikkate alınmış ise de, her bir işyerinde çalışan işçi sayısı bakımından yeterikadar araştırma ve inceleme yapılmamıştır. Uyuşmazlığın çözümlenebilmesiiçin, işletme ve müesseselere bağlı işyerlerinin herbirinde çalışan işçi sayısıbakımından tarafların diyecekleri tesbit edilerek gösterecekleri deliller toplanıpdeğerlendirme yapıldıktan sonra, hasıl olacak sonuca göre bir karar vermekgerekir. Noksan inceleme ile hüküm kurulması isabetsiz olup, bozmayıgerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,20.04.<strong>1995</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/11603Karar No : 1991/2759Tarihi : 25.02.1991Đlgili Kanun : 2821 s.K. 35. md.ÖZÜ : Toplu iş sözleşmesinin bitiminde sendika henüz yetki almamış ise,sözleşmenin bitimi ile temsilcilik görevi de sonra ermiş olacağından davacıartık, temsilcilik görevine bağlı olarak ondan, sonraki süre için işçilikhaklarını isteyemez.DAVA : Davacı, icra takibine vaki itirazın iptaline, takibin devamına vealacağının icra inkar tazminatı ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, istek gibi karar vermiştir.Hüküm süresi içinde duruşmalı olarak davalı avukatı tarafındantemyiz edilmiş ise de; HUMK.nun 438. maddesi gereğince duruşma isteğininmiktardan reddine ve incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildiktensonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : işyeri değişikliği ile ilgili olarak verilen önceki ihtiyati tedbir kararı vetesbit davası ile o davanın sonucuna bağlı olarak iş gördürülmeyen sürelereilişkin olarak açılıp kesinleşen eda davası, o tarihte yürürlükte bulunan toplu işsözleşmesi hükmüne dayanmaktadır.2821 sayılı Sendikalar Kanununun 35'inci maddesine göre temsilcileringörevi sendikanın yetkisi süresince devam eder. Bu durumda davacınıniş gördürülmediğini iddia ettiği sonraki dönemle ilgili olarak ücretve diğer işçilik haklarını isteyebilmesi için, söz konusu dönemde toplu iş söz-


leşmesinin devam etmekte olması ya da mensubu bulunduğu toplu iş sözleşmesitarafı sendikanın yetkisinin toplu iş sözleşmesinin bitiminde mevcut olmasıgerekir. Şayet toplu iş sözleşmesinin bitiminde, sendika henüz yetki almamış isetoplu iş sözleşmesinin bitimi ile temsilcilik görevi de sona ermiş olacağındandavacı artık, temsilcilik görevine bağlı olarak ondan sonraki süre için emreamadeliği öne sürerek işçilik haklarını isteyemez. Sendika sonradan, yetki almışve davacıyı yeniden temsilciliğe atamış olsa dahi sonuç değişmez. Yöneticileriçin ise toplu iş sözleşmesinin sona ermesi yeterlidir.O halde bu husus üzerinde durulup gerekli araştırma ve incelemeyapılarak sonucuna göre bir karar vermek gerekir. Noksan inceleme ile isteklerinhüküm altına alınmış olması doğru değildir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,25.02.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/1288Karar No : 1991/1454Tarihi : 08.02.1991Đlgili Kanun : 2821 s.K. 45. md.ÖZÜ : Konfederasyonlar ile sendikaların ve şubelerinin yönetim kuruluüyeleri ile başkanlarına verilecek ücretler genel kurul tarafından saptanır.DAVA : .......... adına Avukat .......... ile .............. Sendikası Başkanlığıadına Avukat............... aralarındaki dava hakkında Ankara Üçüncü ĐşMahkemesinden verilen 20.12.<strong>1990</strong> günlü ve 3076/4051 sayılı hüküm duruşmalıolarak davalı avukatınca temyiz edilmiş ise de, işin mahiyeti itibariyle duruşmaisteğinin reddine ve incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildiktensonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı, davalı ................ Sendikası'nın Ankara Şubesi Başkanı olduğunu. Şube Başkanı olarak almakta olduğu ücretinin sendika olağanGenel Kurulunun 2-5 Kasım 1989 günlü toplantısında alınan bîr kararla ücretinin düşürüldüğünü, bunun hukuka ve kazanılmış hak ilkesine aykırı olduğunu iddia ederek, Genel Kurulun bu konuda almış olduğu kararın iptalinekarar verilmesini istemiştir.Davalı sendika, ücret tesbitinin Sendika Genel Kurulunun yetkisindeolduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir.verilmiştir.Mahkemece, ücret tesbiti ile ilgili Genel Kurul kararının iptaline karar


Öncelikle belirtmek gerekir ki, kanunda ve tüzükte sendika yöneticilerineverilecek ücretin miktarını gösteren bir hüküm yoktur. 2821 sayılıSendikalar Kanununun 45. maddesine göre, konfederasyonlar ile Sendikalarınve şubelerinin yönetim kurulu üyeleri ile başkanlarına verilecek ücretler, her türlüödenek, yolluk ve tazminatlar genel kurul tarafından tesbit olunur. Bu ücret,ödenek, yolluk ve tazminatların takdiri genel kurulların yetkisi içindedir.Sendikalar kendi malî imkânlarına göre ücretleri serbestçe belirleyebilir. Taraflararasında hizmet akdi ilişkisi olmadığı için uyuşmazlıkta 1475 sayılı iş Kanunuhükümlerinin uygulanması ve dolayısı ile kazanılmış haktan söz edilmesimümkün değildir. Sendika merkez Yöneticileri ile şube yöneticilerinin ücretleriarasında mutlak surette bir eşitliğin mevcut olması da söz konusu olamaz. Genelkurullar bu bakımdan da düzenleme yetkisine haizdirler. Böyle olunca, davacıkazanılmış haktan ve eşitlik ilkesinden söz ederek iptal isteğinde bulunamaz.SONUÇ : Bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan hüküm tesisi usul veyasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/8144Karar No : <strong>1990</strong>/8219Tarihi : 12.07.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 2821 s.K. 60. md.ÖZÜ : Bir işyerinin amaç ve faaliyet konuları, o işyerlerinin girdiği işkolunabelirler.1 - Bir işyerinin (asıl işe yardımcı iş yapmıyorsa) ana sözleşmesindeyazılı amaç ve faaliyet konuları dikkate alınarak işkolu belirlenir.2 - Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yapılan işkolutespitine itirazlar Yargıtay aşamasında kesin çözüme bağlanır.KARAR : Davada, girdiği işkolunun tesbiti istenilen USAŞ "Uçak Servisi AŞ."ni,toplu konut ve kamu ortaklığı kurulunun 30.4.1987 tarih ve 54 sayılı kararıüzerine 28.5.1986 tarih ve 3291 sayılı kanuna tabi kılanarak kurulmuştur.Şirketin ana sözleşmesinin 3. maddesinde, şirketin amaç ve faaliyet konuları sıranumaraları ile ayrı ayrı ve açık bir şekilde gösterilmiştir. Buna göre şirketin amaçve faaliyet konularının hava alanları, terminal ve diğer hava ulaşımı ile ilgilimahallerde lokanta, büfe, kafeterya, benzeri tesisler ve satış mağazaları açmak,işletmek, yerli ve yabancı havayolu şirketlerine ikram hizmetlerini vermek, ikrammal ve hizmetleri ihraç etmek, yurt içinde ve yurt dışında her türlü seyahat vebilet satış acentalıkları kurmak, turistik amaçla, sivil havacılıkla irtibatlı her türlüturistik tesis ve otel kurmak, bunları işletmek, yurt içinde faaliyetleri ile igili hertürlü mal ve hizmetlerin üretimini yapmak ve yaptırmak, pazarlama faaliyetleriniyürütmek, bayilik, temsilcilik,


depo, büro ve mutfaklar kurmak, bunları satın almak, kiraya vermek, her türlüikram hizmetini yerine getirmek gibi işler olduğu görülmektedir. Dosya içeriğindenuygulamalarında bu faaliyetlerle sınırlı olduğu anlaşılmaktadır.Đşkolları Tüzüğünün 21 sıra numaralı "Hava Taşımacığı" işkoluna,hava ve havacılığın yer ve yerüstü işleri ile, hava taşıtlarında yapılan her türlüişler ve uçakla yapılan ilaçlama işleri girmektedir. 25 sıra nolu "Konaklama veEğlence Yerleri" işkoluna ise, otel, pansiyon, lokanta, büfe, pastane, kahvehanegibi konaklama, dinlenme ve yemek yerleri ve her türlü eğlence yerlerigirmektedir.Az önce belirtilen Uçak Servisi A.Ş.'nin amaç ve faaliyet konularınagiren işlerin, tamamen Đşkolîarı tüzüğünün 25 sıra numaralı "Konaklama veEğlence Yerleri" işkolunda sayılan yerlerden olduğu, bu ve benzeri işlerinyapılmasıyla ilgili faaliyetleri kapsadığı belirgin bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Buitibarla adı geçen şirket işyerlerinde yapılan işlerin Đşkolîarı Tüzüğünün 21 sıranumaralı "Hava Taşımacılığı" işkoluna değil, Đşkolîarı Tüzüğünün 25 sıranumaralı "Konaklama ve Eğlence Yerleri" işkoluna girdiğinin kabulü gerekir. Bubakımdan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının Resmi Gazetenin 7 Aralık1989 günlü nüshasında yayınlanan 22.11.1989 tarih ve 1989/31 sayılı kararıdoğrudur. Mahkemenin kararı ise isabetli bulunmamaktadır. Bu nedenle anılanişyerinin Đşkolîarı Tüzüğünün 25 sıra numaralı işkoluna girdiğinin tesbitine kararvermek gerekmiştir.SONUÇ : 1 - Đstanbul 3. Đş Mahkemesinin 18.4.<strong>1990</strong> tarih ve 1989/302 D. Đş,<strong>1990</strong>/7 karar sayılı kararının bozularak ortadan kaldırılmasına,2 - Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının tesbit kararının yasayave tüzüğe uygun olduğuna, böylece Usaş Genel Müdürlüğü ve bağlı işyerlerininĐşkolîarı Tüzüğünün 25 sıra nolu "Konaklama ve Eğlence Yerleri" işkollarınagirdiğinin tesbitine ve davanın reddine,3 - Yapılan giderlerin davacı üzerinde bırakılmasına,................. TL.avukatlık parasının davacıdan alınarak davalılara verilmesine ve harcı peşinalınmış olduğundan ayrıca harç alınmasına yer olmadığına ve peşin alınantemyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 2821 sayılı Sendikalar Kanununun4. maddesi uyarınca 12.07.<strong>1990</strong> gününde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/15316Karar No : 1993/895Tarihi : 25.01.1993Đlgili Kanun : 2821 s.K. 60. md.ÖZU : işkolu tespitlerinde asıl kriter, o işyerinde görülmekte olan işlerinniteliğidir.


DAVA : ..... Sendikası adına Avukat................ ile 1 -............ Limited Şirketiadına Avukat... 2 - Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı adına Avukat ………..3 - Müdahîl:..... Sendikası adına Avukat............... aralarındaki dava hakkındaizmir 3. iş Mahkemesinde verilen 20.11.1992 güniü ve 1015/804 sayılı hükümdavalı Şirket ve müdahii avukatınca temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi,gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Uyuşmazlık ................ Limited Şirketi işyerlerinin hangi işkolunagirdiğinin tesbitine ilişkindir.Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, 20.4.1992 tarihli ResmiGazetede yayınlanan, 2.4.1992 gün ve 1992/16 sayılı kararı ile……..LimitedŞirketi işyerlerinde yapılan işlerin niteliği itibariyle ĐşkollarıTüzüğünün 04 sıra numaralı "Gıda Sanayii" işkoluna girdiğinin tesbitine kararvermiştir. Bu tespite karşı…….Sendikası yasal süre içinde itiraz ederek,anılan işyerinin işkolları Tüzüğü'nün 28 sıra numaralı işkoluna girdiğiniileri sürmüş ve Bakanlığın işkolu tespit kararının iptaline, 28 sıra nolu işkolunagirdiğinin tespitine karar verilmesini istemiştir.verilmiştir.Mahkemece, bilirkişi raporuna dayanılarak istek gibi kararDosyadaki bilgi ve belgelere, Bakanlıkça yapılan inceleme vetesbitlere göre, bu işyerinde yapılan işlerin ekmek ve unlu maddelerden yiyecekyapımı, sucuk, sosis ve benzerî et mamulleri üretimi, baharat öğütme vepaketleme işleri gibi insanların tüketimine mahsus gıda sanayii ile ilgili işlerolduğu anlaşılmaktadır. Bütün bu işler, Đşkolları Tüzüğünün 04 sıra numaralı"Gıda Sanayii" işkolunda sayılan işler arasında yer almaktadır. O halde,Bakanlıkça yapılan tesbit doğrudur.Hernekadar, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda.Belediyelerin belediye hizmetlerine ilişkin işlerinin "Genel Đşler" işkoluna girdiği ................Büyükşehir Belediyesinin kurduğu ve en büyük ortağı olduğu............ AŞ'nin uyuşmazlık konusu........................ Şirketinin kurucu ortaklarından olması ve yürütülen işlerin de 1580 sayılı Belediyeler Kanununun 15/43ncü maddesinde sayılan Belediye faaliyetleri içinde yer alan işlerden bulunması sebebiyle 28 sıra numaralı "Genel işler" işkoluna girdiği görüşü bildirilmiş ise de, bu düşünceyi paylaşmak mümkün değildir. Zira, işkolutesbitlerinde asıl ölçüt, o işyerinde görülmekte olan işlerin niteliğidir. Kaldıki, söz konusu Şirket, Türk Ticaret Kanunu hükümlerine bağlı olarak kurulupfaaliyet gösteren bir özel hukuk tüzel kişisidir.Yukarıda açıklanan nedenlerle, mahkeme kararının bozularak kaldırılmasına,davanın reddine ve…….. Şirketi işyerlerinde yapılan işlerin Đşkolları Tüzüğünün 04 sıra nolu"Gıda Sanayii" işkoluna girdiğinin tesbitine karar vermek gerekmiştir.SONUÇ : 1 - izmir 3. iş Mahkemesinin 20.11.1992 tarih ve 1992/1015-804 sayılıkararının BOZULARAK, kaldırılmasına ve davanın reddine,


2 - ............................... Şirketi işyerinde yapılan işlerin IşkollarıTüzüğünün 04 sıra nolu "Gıda Sanayii" işkolu girdiğinin tesbitine,3 - Harç alınmış olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına, davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 2821sayılı Sendikalar Kanununun 4 ncü maddesi uyarınca 25.01.1993 tarihindeKESĐN olarak oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/16091Karar No : 1993/17870Tarihi : 06.02.1993Đlgili Kanun : 2821 s.K. 60. md.ÖZÜ : Bir işyerinin girdiği işkolu, o işyerinde görülen ve yürütülen asıl işinniteliğine göre belirlenir.DAVA : (A) Sendikası adına avukat Đ.T. ile Çalışma ve Sosyal GüvenlikBakanlığı adına avukat A.D. aralarındaki dava hakkında Đstanbul 3. ĐşMahkemesi'nden verilen 08.11.1993 günlü ve 745/829 sayılı hüküm davalıavukatınca temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü;KARAR :Uyuşmazlık, işkolu tespitine ilişkindir.Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 05.08.1993 gün ve 1993/17sayılı kararı ile ...... Belediye Kaynak Suları Sanayii A.Ş.işyerinin 04 sıra nolu"Gıda Sanayii" işkoluna girdiğinin tespitine karar verilmiştir.(A) Sendikası süresinde tespite itiraz ederek işyerinin 28 no.lu"Genel işler" işkoluna girdiğini ileri sürmüştür.Mahkemece itiraz kabul edilerek istek gibi karar verilmiştir.Bir işyerinin girdiği işkolu o işyerinde görülen ve yürütülen asılişin niteliğine göre belirlenir. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre,………..BelediyeKaynak Suları Sanayii ve Ticaret A.Ş. işyerinde belediye hizmetlerine ilişkin işleryapılmadığı, içme suyu dolum tesisleri ve satış istasyonunda kaynak suyununhalkın tüketimine sunulduğu anlaşılmaktadır. Böyle olunca anılan işyerinin 04sıra no.lu "Gıda Sanayii" işkoluna girdiğinin kabulü gerekir. Bu nedenle Çalışmave sosyal Güvenlik Bakanlığı'nca yapılan tespit doğrudur. Bu işyeri ile ilgili olarakevvelce yapılan ve itiraz edilerek Ankara Đş Mahkemesi'nde görülen uyuşmazlıktada, işyerinin 04 no.lu işkoluna girdiği tespit edilmiştir. Bu karadan sonra her nekadar Đstanbul iş Mahkemesi'nde görülen uyuşmazlıkta "Genel işler" kolunagirdiği tespit edilmiş ise de, bu karar esasen daha önce kesinleşen kararaaykırıdır. O halde. Çalışma ve


Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nca yapılan tespit doğru olduğundan, davanın reddinekarar vermek gerekir.SONUÇ : 1 - Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nca........ Kaynak SulanSanayii ve Ticaret A.Ş. işyerinin Işkolları Tüzüğü'nün 04 sıra nosunda yazılı"Gıda Sanayii" işkoluna girdiğine ilişkin karar doğru olduğundan, Đstanbul 3. ĐşMahkemesi'nin 08.11.1993 gün, 1993/745 Esas ve 1993/829 Karar sayılı kararınınBOZULARAK ortadan kaldırılmasına,2 - Davacının açtığı davanın REDDĐNE,3 - 06.12.1993 gününde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/35311Karar No : <strong>1995</strong>/33689Tarihi : 09.11.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 2821 s.K. 60. md.ÖZÜ : Asıl işin ve yardımcı işin tespit edilerek işkolunun belirlenmesigerekirken, bu konuda inceleme ve araştırma yapmadan işkolubelîrlenemez.DAVA : ............... inş.End. ve Tic. AŞ. adına avukat .......... ile Çalışma veSosyal Güvenlik Bakanlığı adına Avukat aralarındaki dava hakkında Đstanbul 3.iş Mahkemesinden verilen 14.9.<strong>1995</strong> günlü ve 348/828 sayılı hüküm, davalıavukatınca temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARAR : Dava ................ Đnşaat Endüstri ve Ticaret AŞ.'ye ait işyerlerindeyapılan işlerin Işkolları Tüzüğünün 12 sıra nolu "Çimento Toprak ve Cam"Đşkoluna girdiğine ilişkin Çalışma ve sosyal Güvenlik Bakanlığı tesbît kararınıniptaline ilişkindir.Mahkemece, üç kişilik bilirkişi kurulu raporuna dayanılarak davacışirketin anılan işyerlerinde yapılan iş ve faaliyetlerin niteliği itibariyle inşaatişkoluna girdiği kabul edilerek Bakanlık işkolu tesbit kararının iptaline kararverilmiştir.Dosya içinde bulunan Şirket Ana Tüzüğü'nün maksat ve mevzuunailişkin üçüncü maddesinde şirketin; özellikle prefabrike mesken, prefabrikeendüstriyel yapılar, prefabrike köprü kirişleri, sulama travers ve kanaletleri,beton direk ve traversleri, elemanların ve aksesuarlarının imalatı, kapı vepencere doğramaları, beton panolar ve plakalar, istinat duvarları elemanları,bunların aksesuarlarının imalatı, bilumum inşaat, sulama, montaj işlerinintaahhüt işleri, muhtelif senelere sari bu kabil inşaatların taahhüdü, şirketmevzuuna giren prefabrike mesken, endüstriyel yapı, köprü kirişleri, su-


lama işleri ve beton direk işlerinde aynı surette sene ve senelere sari taahhütişleri ile iştigal ettiği belirtilmiştir. Öte yandan işyerinde imal edilen malzemelerinbir kısmının davalıya ait inşaatlarda kullanıldığı bir kısmının ise üçüncü kişileresatıldığı, işyerinde çalışan işçilerin % 83 ünün endüstriyel yapı elemanları fabrikaişyerinde çalıştıkları anlaşılmaktadır. Đşkolları Tüzüğünün 3. maddesine göre birişyerinde yürütülen asıl işe yardımcı işler de asıl işin dahil olduğu işkolundansayılır. Bu olgular karşısında anılan işyerlerinde yapılan işlerin ağırlıklıbölümünün "Đşkolları Tüzüğünde" sayılan işkollarından 12 sıra numaralı"Çimento, Toprak ve Cam" veya 15 sıra numaralı "Đnşaat işkollarından"hangisine girdiğinin belirlenmesinin büyük bir önemi vardır. Daha açık biranlatımla, yürütülen asıl işin ve yardımcı işlerin tesbit edilerek işkolununbelirlenmesi gerekir. Dosya içinde bulunan bilirkişi kurulu raporunda gerekli veyeterli şekilde bu konularda inceleme, araştırma ve değerlendirme yapılmamıştır.Bilirkişi kurulunda inşaat işinden anlıyan uzman bir bilirkişi de yer almış değildir.Bu durumda, inşaat ve çimento işlerinden anlayan üniversite öğretim üyelerindenoluşturularak yeni bir bilirkişi kurulu marifetiyle inceleme ve araştırmayaptırılarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan sebeple BOZULMASINA,09.11.<strong>1995</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. CEZA DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/3081Karar No : <strong>1990</strong>/3810Tarihi : 13.11.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 2821 s.K. 62. md.ÖZÜ : Đşçi bildirimlerinin süresi içinde yetkili mercilere yapılmamasıhalinde tek ceza tayin edilmesi gerekirken, her bir işçi için ayrı ayrı suçkabul edilip ona göre ceza uygulanması yasaya aykırıdır.DAVA : 2821 sayılı Sendikalar Kanununa muhalefetten sanık..................... inyapılan yargılaması sonunda; Mahkumiyetine dair Uzunköprü Sulh CezaMahkemesinden verilen 9.3.<strong>1990</strong> gün ve 1989/392 esas, <strong>1990</strong>/63 karar sayılıhükmün Yargıtayca incelenmesi sanık vekili tarafından istenilmiş olduğundan,dava evrakı C. Başsavcılığından tebliğname ile daireye gönderilmekleincelenerek gereği düşünüldü:KARAR : Hükmolunan cezanın toplam miktarına göre hükmün temyizi kabilbulunduğu anlaşılmakla yapılan incelemede;


2821 sayılı Sendika!ar Kanununun 62. maddesine aykırılık teşkileden eylemin, aynı Kanunun 59/1. maddesindeki suçu oluşturmasına göre sanıkhakkında tek ceza tayin edilmesi gerekirken, her bir işçi için ayrı suç kabul edilipfazla ceza tayini, kanuna aykırıdır.SONUÇ : Sanık vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundanhükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA, 13.11.<strong>1990</strong> günündeoybirliği ile karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/12212Karar No : <strong>1990</strong>/12425Tarihi : 23.11.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 2821 s.K. 63. md.ÖZÜ : Đş Mahkemeleri, Sendikalar Kanununun uygulanmasından doğanuyuşmazlıklara bakmakla görevlidir.DAVA : K.H. Müdahil; 1 - ........ Valiliği, 2 - Çalışma ve Sosyal GüvenlikBakanlığı ile ............ ve 21 arkadaşı adına Avukat ................. aralarındaki davahakkında, Ankara ikinci Đş Mahkemesinden verilen 1.11.<strong>1990</strong> günlü ve1638/1936 sayılı hüküm K.H. ile ........ Valiliği ve Çalışma ve Sosyal GüvenlikBakanlığı avukatınca temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği konuşulupdüşünüldü:KARAR :......... Valiliği'nin, Ankara C. Başsavcılığına gönderdiği ve davalıların E............ iş Kolu kamu Görevlileri Sendikası" adı ile kurdukları sendikanın 2821 sayılı Kanunun 6. maddesinin 7. ve 8. fıkraları ile 54. maddesihükmü uyarınca sendikanın faaliyetinin durdurulması, sendikanın kapatılması istemini içeren yazı üzerine evrak Ankara C. Başsavcılığınca adı geçenKanun maddelerine göre takdir ve ifası için Đş Mahkemesine gönderilmiştir.Đş Mahkemesince aynen, "5521 sayılı Kanun ile HUMK. dakî arananşartların muhtevi bulunmaması sebebiyle talebin nazara alınmasına mahalbulunmadığına, evrakın C. Başsavcılığına iadesine, esasın bu şekildekapatılmasına" karar verilmiştir.Öncelikle belirtmek gerekirki, C. Başsavcılığının bu şekilde mahkemeyebaşvurmasında bir usulsüzlük yoktur.Ancak; Đş Mahkemeleri, 2821 sayılı Sendikalar Kanununun 63/2.maddesi uyarınca bu kanun uygulanmasından doğan uyuşmazlıklara bakmaklagörevlidir. Yasanın bu açık hükmüne göre Đş Mahkemeleri, 2821 sayılıSendikalar Kanunundan doğmayan uyuşmazlıklara bakmakla görevli değildir.


2821 sayılı Sendikalar Kanununun konusu ise, sadece işçi veyaişverenler tarafından kurulan sendikalarla ilgilidir.Nitekim, Kanunun amaç başlığını taşıyan 1. maddesinde; Kanununamacı çalışma ilişkilerinde ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerin korunmasıve geliştirilmesi için işçiler ve işverenler tarafından meydana getirilen sendikalarile konfederasyonların kuruluşu, teşkilâtı, faaliyet ve denetlenmesi esaslarınıdüzenlemek olarak gösterilmiştir. Yasanın 2. maddesinde ise; işçinin tanımıyapılmış ve işçi, hizmet akdine dayanarak çalışanlar olarak tanımlanmıştır.Aynı maddede; sendika da, işçilerin veya işverenlerin çalışmailişkilerinde, ortak ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmekiçin meydana getirdikleri tüzel kişiliğe sahip kuruluşlar olarak belirlenmiştir.Davalıların işçi olmayıp, memur statüsünde bulundukları anlaşılmaktadır.Esasen bu konuda bir uyuşmazlık yoktur.Açıklanan durum karşısında, memurlar tarafından kurulmuş olanböyle bir kuruluş, 2821 sayılı Sendikalar Kanunu anlamında bir sendika sayılamaz.Dolayısıyla, uyuşmazlığın 2821 sayılı Sendikalar Kanununun uygulamasındançıkmış bir uyuşmazlık olduğu söylenemez. Adı geçen kuruluşuntüzüğünde, 2821 sayılı Sendikalar Kanununa ve Đş Kolları Tüzüğüne yollamalardabulunulmuş olması bu hukukî sonucu değiştirmez. Bu nedenle, uyuşmazlığınçözümü Đş Mahkemesinin görevine girmez. Davaya bakmaya, niteliğiitibariyle genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesi görevlidir. Ohalde, davada görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kararverilmesi usûi ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA,23.11.<strong>1990</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/17476Karar No : 1994/26Tarihi : 17.01.1994Đlgili Kanun : 2821 s.K. 63. md.ÖZÜ : Đş Mahkemeleri, Sendikalar Kanununun uygulanmasından doğanuyuşmazlıklara bakmakla görevlidir.DAVA : Karaman Birinci Asliye Hukuk (Đş) Mahkemesi'nden verilen 15.01.1993gün ve 1993/16 esas, 1993/7 karar sayılı kararın yürürlükteki kanuna aykırıolduğu iddiası ile Cumhuriyet Başsavcılığı'nm 23.11.1993 gün ve


Hukuk-86370 sayılı yazıları ile kanun yararına temyiz edilerek bozulması istenmesiüzerine gereği düşünüldü:KARAR : iş Mahkemeleri, 2821 sayılı Sendikalar Kanununun 63/2. maddesiuyarınca bu Kanunun uygulanmasından doğan uyuşmazlıklara bakmaklagörevlidir. Bu hükme göre, 2821 sayılı Sendikalar Kanunundan doğmayanuyuşmazlıkların çözümü Đş Mahkemelerinin görev alanı dışındadır. 2821 sayılıYasa ise, sadece işçi veya işverenler tarafından kurulan sendikalarla ilgilidir.Gerçekten Kanunun "amaç" başlığını taşıyan 1. maddesinde; "çalışmailişkilerinde ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerin korunması ve geliştirilmesiiçin işçiler ve işverenler tarafından meydana getirilen sendikalar ilekonfederasyonların kuruluşu, teşkilatı, faaliyeti ve denetlenmesi esaslarınıdüzenlemek olarak gösterilmiştir. Yasanın 2. maddesinde ise; işçinin tanımıyapılmış ve hizmet akdine dayalı olarak çalışanlar olarak tanımlanmıştır.Aynı maddede sendikalar, işçilerin ve işverenlerin çalışma ilişkilerindeortak ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmekiçin meydana getirdikleri kuruluşlar olarak belirlenmiştir.Davalı Sendika, 2821 sayılı Yasaya bağlı bir işçi kuruluşu niteliğindeolmayıp, memur statüsünde çalışan kişilerce kurulduğu anlaşılmaktadır. Esasenbu konuda bir uyuşmazlıkta yoktur.Açıklanan bu durum karşısında, memurları tarafından kurulmuş olanböyle bir kuruluş, az öncede değinildiği üzere 2821 sayılı Yasa anlamında birsendika sayılamaz. Böyle olunca, uyuşmazlığın söz konusu Yasanınuygulanmasından çıkmış bir uyuşmazlık olduğunu söylemek mümkün değildir.Bu nedenle uyuşmazlığın çözümü iş Mahkemesinin görevi dışındadır. Davayabakmaya genel hükümler çerçevesinde. Asliye Hukuk Mahkemesi görevlidir. Ohalde, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi Yasayaaykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Yukarıda gösterilen sebeplerden dolayı Cumuriyet Başsavcılığımıntemyiz itirazının kabulü ile Karaman Birinci Asliye Hukuk (Đş) Mahkemesi'nin15.1.1993 gün ve 1993/16 esas, 1993/7 karar sayılı kararının HUMK.nun 427.maddesi uyarınca sonuca etkili olmamak kaydı île kanun yararına bozulmasına,gereği yapılmak üzere kararın bir örneğinin ve dava dosyasının CumhuriyetBaşsavcılığı'na gönderilmesine, 17.01.1994 gününde oybirliği ile karar verildi.


2822 SAYILITOPLU ĐŞ SÖZLEŞMESĐ GREV VELOKAVT KANUNUĐLE ĐLGĐLĐ KARARLAR


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1989/9672Karar No : <strong>1990</strong>/731Tarihi : 29.01.<strong>1990</strong>Đigiii Kanun : 2822 s.K. 2. md.ÖZÜ : Gece vardiyasında verilmesi gereken yarım saatiik dinlenmesüresinde çalışılmadığına göre, bu süre için gece zammı da istenemez.DAVA : Davacı, gece zammı ve fazla çalışma parası ile prim alacağınınödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla,dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davacının tüm temyiz itirazları ile davalının aşağıdakibendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davacı, işyerinde gece bekçisi olarak üçlü vardiya halinde çalışmaktaolup, TĐS'de öngörülen gece zammını istemektedir.Gerçekten, 1.1.1985 ile 31.12.1986 ve 1.1.1987-31.12.1988 tarihleriarasını kapsayan TĐS'lerinin 31. maddesinde normal işçi vardiyaları00.00-08.00, 08.00-16.00, 16.00-24.00 saatleri arasında gösterildikten sonra,gece zammı (vardiya zammı) başlığını taşıyan 57. maddesinde gece çalışanişçilerin gece süresine dahil saatlerdeki çalışmalarında saat ücretlerinin19.00-24.00 arasındaki saatlerde çalışanlar için % 37, 24.00-06.00 arasındaçalışanlar için % 40 zamlı olarak ödeneceği öngörülmüş ve aynı maddenin(a) fıkrasında da, iş hayatında gece saatinin 19.00'da başlayıp 06.00'da bitensüre olduğu belirlenmiştir. Madde metninde görüldüğü üzere gece zammıgece süresi için çalışılan saatler için verilecektir. Çalışılmayan saatlerde verilemeyeceğianlaşılmaktadır. Buna göre yarım saatlik ara dinlenmesinde çalışmaolmadığı takdirde bu süre içinde gece zammı uygulanmayacaktır.Yarım saatlik dinlenmenin 8 saatlik sürenin ortasında verilmesi gerekir.Davada aksine bir iddia da yoktur. Geceye rastlayan vardiya süresinin gündüzerastlayan süreden daha fazla olduğu görülmektedir. Örneğin; gece süresisaat 19.00'da başladığına göre 16.00-24.00 vardiyasının 3 saati gündüze,5 saati geceye isabet etmektedir. Yarım saatlik ara dinlenmesinin 3 saatlikgündüz süresinde verilmesi söz konusu değildir. Ara dinlenmesinin 19.00 -24.00 saatleri arasında verileceğinin kabulü gerekir. 24.00 ile 08.00 vardiyasınında 6 saati geceye rastlamaktadır. Şu halde, az önce açıklanan durum24.00-08.00 vardiyası için de geçerlidir. Mahkemece, yarım saatlik ara din-


lenmesinde çalışılmadığı kabul edilerek yarım saatlik fazla mesai isteği reddedildiğinegöre, davacının yarım saatlik ara dinlenmesine isabet eden gecezammını da isteyememesi gerekir. Đşveren de bu şekilde uygulamada bulunmuştur.Yani 16.00-24.00 vardiyası için 4,5 saat üzerinden, 24.00-08.00vardiyası için ise 5,5 saat için gece zammı verilmiştir ki, bu şekilde uygulamadoğrudur. O halde, yarım saatlik gece zammı isteğinin de reddine karar vermekgerekir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,29.01.<strong>1990</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/8702Karar No : <strong>1990</strong>/9039Tarihi : 07.09.<strong>1990</strong>Đigiii Kanun : 2822 s.K. 2. md.ÖZÜ : Bir önceki toplu iş sözleşmesindeki kıdem zammının ücreteilave edilmeksizin ödenmesi şeklindeki hüküm, yeni toplu iş sözleşmesindede aynen muhafaza edilmişse, kıdem zammının ücretlereilave edilmeksizin ödenmesinin kabul edildiği sonucunu doğurur.DAVA : Davacı, ücret ve ikramiye farkı ile fazla çalışma ücret farkınınödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmekledosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : işyerinde uygulanan 1.8.1987-31.7.1989 tarihleri arasını kapsayantoplu iş sözleşmesinin 36. maddesinde aynen "sendika üyesi işçilere işyerindekigeriye dönük her tam hizmet yılı için ayda brüt 500 TL. kıdem zammı verilir"denilmektedir. Bunu takip eden 1.8.1989 ile 31.7.1991 tarihleri arası için yapılantoplu iş sözleşmesinin 36. maddesinde de önceki sözleşmedeki metin aynıkalmak suretiyle 500 TL. kıdem zammı, 7000 TL.'ye çıkarılmıştır.Taraflar arasındaki uyuşmazlık toplu iş sözleşmelerindeki ücretzamlarının uygulanmasında, bu kıdem zammının ücrete dahil edilip edilmiyeceğinoktasında toplanmaktadır.Önceki toplu iş sözleşmesinin uygulanmasında işveren 500 TL.kıdem zammını ücrete dahil etmemiş ve her ay 500 TL.'yi ayrıca ödemiş ve


undan bir ihtilaf çıkmamıştır. Sonraki toplu iş sözleşmesi görüşmeleri sırasındaişçi sendikası kıdem zammının ücretlere ilave edilmek şartiyle ödenmesini,işveren ise kıdem zammının ücretlere ilave edilmeksizin ödenmesini teklifetmişler ve sonunda kıdem zammı başlığını taşıyan yeni 36. madde "metinaynen olup, her tam hizmet yılı için ayda brüt 7000 TL." şeklinde düzenlenmiştir.Buradaki "metin aynen olup..." sözlerinin bir önceki toplu iş sözleşmesindekimetni amaçladığının kabulü gerekir. Önceki toplu iş sözleşmesi dönemindeişveren uygulamasında bir uyuşmazlık çıkarılmadığına göre, sonraki toplu işsözleşmesinde yer alan kıdem zammının da ücretlere ilave edilmeksizinödenmesinin kararlaştırıldığı sonucuna varmak gerekir. Böyle olunca kıdemzammının ücretlere ilave edilmeksizin ödeneceğinin ve dolayısiyle ücretzammının uygulamasında nazara alınmayacağının kabulü ile davanın reddinekarar vermek gerekir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarda gösterilen sebeble BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine 07.09.<strong>1990</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/13072Karar No : <strong>1990</strong>/13029Tarihi : 13.12.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 2822 s.K. 2. md.ÖZÜ : Toplu iş sözleşmesinde ikinci yıl zammında dikkate alınacakenflasyon oranının nasıl tespit edileceği belli ise ve bu yöntemle sonuçalınabilmişse, tarafların ek protokoldeki hesaplama tarzını uygulamalarınagerek kalmaz.DAVA :Davacı, ücret farkının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme isteği reddetmiştir.Hüküm süresi içinde duruşmalı olarak davacı avukatı tarafındantemyiz edilmiş ise de; davacı vekilinin sonradan verdiği dilekçe ile duruşmaisteğinden feragat etmesi üzerine duruşma isteğinin feragat nedeniyle reddine veincelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi,gereği konuşulup düşünüldü:KARAR: Davacı, 1.4.1988-31.3.<strong>1990</strong> tarihleri arasında yürürlükte kalanTĐS'nin 20-C/b. maddesinin "31.3.1988 tarihindeki saat ücretlerine ve ücretcetvellerine 1.4.1989 tarihinden geçerli olmak üzere 1.4.1989 tarihinden geriyedönük 12 aylık dönem için DĐE'ce belirlenecek Türkiye Genel TüketiciFiyat Đndeksleri'ndeki artış oranında zam yapılacaktır" hükmünün uygulan-


masında, DĐE'den aldıkları cevaba göre bu iki dönem arasındaki bir yıllıksüredeki indeks artış oranı olan % 75,8'in uygulanması gerekirken, bu yapılmayarak% 64,5 oranında zam yapıldığını bildirerek aradaki farka ilişkin olarakistekte bulunmuştur.Davalı ise, savunmasında sözleşmenin eki protokolün 3'üncümaddesinde geriye doğru 12 aylık dönemdeki fiyat artış oranının nasıl saptanacağınıngösterildiğini buna göre, 1.4.1989 tarihindeki zam oranının 1.4.1988tarihindeki indeks sayısı ile 1.4.1989 tarihindeki indeks sayısı arasındaki farkın1.4.1988 tarihindeki indeks sayısına bölümünün yüz ile çarpımı suretiylebulunacağını ileri sürmüştür.Mahkeme, savunma doğrultusunda ve fotokopisi davalı tarafındandosyaya ibraz edilen Ankara 4. Đş Mahkemesi'nin <strong>1990</strong>/810 esas ve müteakipsayılarda kayıtlı ve derdest bulunan aynı konuda açılmış olan davalarda almanbilirkişi kurulu raporuna dayanarak davayı reddetmiştir.Gerçekten, TĐS'nin 20-C/b maddesinde yukarıda metni açıklananhüküm yer almış, TĐS'nin 20-C/b maddesi uyarınca düzenlenen ek protokol-'ünVinci maddesinde de, TĐS hükmünde sözü edilen DĐE'ce yayınlanan TürkiyeGenel Tüketici Fiyat indeksleri artışların kullanılacağı yöntem gösterilmiş, 2'ncimaddesinde DĐE'ce belirli bir döneme ait Tüketici Fiyat Đndeksi'indeki artışın (%)olarak verilmesi halinde o döneme ait Tüketici Fiyat indeksinin baz teşkiledeceği, ücret zammında bildirilen bu (%) oranının kullanılacağı belirlenmiş vesöz konusu 12 aylık döneme ait uygulamanın nasıl yapılacağı bir örnekle deaçıklanmıştır.Ek protokolün 3'üncü maddesinde ise, belirli bir dönem için DĐE'ceTüketici Fiyat indeksi artışının (%) olarak belirlenmemesi halinde kullanılacakformül tespit edilmiş ve buna ait bir de örnek verilmiştir. Bu örneğe göre, dönemsonu indeksinden dönem öncesi indeks çıkarıldıktan sonra bulunan rakam,dönem öncesi indeksine bölünecektir.DĐE'ce Mart 1989 ayı sonu itibariyle tüketici Fiyatları indeksleriaçıklanmış, Mart 1989 indeks sayısının Mart 1988 ayı indeks sayısına göredeğişimi % 64,5, 1.4.1987-31.3.1988, 1.4.1988-31.3.1989 on iki aylık dönemleregöre değişim ise % 75,8 olarak yayımlanmıştır.Davacı sendikanın müracaatı üzerine DĐE'nin sendikaya verdiği11.4.1989 tarihli yazıda belirtilen dönemdeki, yani TĐS'de öngörülen 12 aylıkdönem için indeks artış oranı % 75,8 olarak bildirilmiştir. Bu cevap üzerinetaraflar arasında hangi indeks artış oranının uygulanacağı konusundauyuşmazlık çıkmış, uyuşmazlığın giderilmesi için 24.4.1989 tarihinde toplantıyapılmış, gerek işveren ve gerek sendika, iddialarında ısrar etmişler ve işverenidare, toplantı sonunda tutulan tutanakta, "Đdare, Tüketici Fiyat indeksi'ndeki artışiçin farklı iki yüzde yayınlamak suretiyle DĐE'nin bu uyuşmazlığa nedenolduğunun bilincindedir ve bu uyuşmazlığın çözümü için hesaplamalardakullanılan yöntemleri DĐE ile görüşmeyi istemektedir." sözle-


ine yer vermiştir. Bu tutanağın düzenlenmesinden sonra, idare şahsi görüşmeleriyanında DĐE Başkanlığı'ndan 9.6.1989 tarihli yazı ile açıklamada bulunulmasınıistemiş, DĐE Başkanlığı'nca buna 20.6.1989 tarihli yazı ile cevap verilmiş, bucevapta 4 Nisan 1989 tarihli Tüketici Fiyat indeksi haber bülteninde yer alantüketici fiyatları indeks artış oranları ile ilgili bilgiler verilmiş ve orada belirtilenindeks sayılarına dayanılarak 1988 yılı aylık indeks sayılarının yıllık ortalamasını1987 yılı aylık indeks sayılarının yıllık ortalamasına bölmek gerekeceğine işaretedilerek, indeks artış oranının % 75,8 olduğu bildirilmiş % 64,5 oranının ise, Mart-1989 ayı indeks sayısının Mart-1988 ayı indeks sayısına bölünmesi suretiylebulunduğu , ancak bu hesaplama usulünün bulunulan ayın bir önceki yılın aynıayı ile mukayesesi olup, yıl içindeki değişmeleri aksettirmemekte olduğuaçıklanmıştır.Mahkeme'nin, TĐS'nin madde metnini aynen almak suretiyle DĐE'neyazdığı yazı üzerine, DĐE'nin verdiği 9.7.<strong>1990</strong> tarihli cevapta da, aynı hesaptarzına yer verilmek suretiyle 1 Nisan 1988 - 1 Nisan 1989 tarihleri arasındakiTüketici Fiyat indeksi'nin artış oranı yine % 75,8 olarak bildirilmiştir.Şu durumda uyuşmazlığın çözümünde durulması gereken önemliolan nokta, Toplu iş Sözleşmesi'nin 20-C/b maddesi ve aynı maddenin (d) fıkrasıuyarınca ek protokolün 2'inci maddesiyle Tüketici Fiyat Đndeksi'ndeki artışınDĐE'ce (%) olarak verilmesi halinde, ücret zammında bildirilen bu (%) oranınınkullanılacağının taraflarca kararlaştırılıp kabul edilmiş olmasıdır. Her nekadar ekprotokolün 3. maddesinde dönem öncesi ve sonraki indekslerin mukayesesi ileilgili bir formül yer almışsa da, bu formülün Tüketici Fiyat indeksi'ndeki artışın (%)olarak verilmemesi halinde kullanılacağı yine protokol eki sözlerdenanlaşılmaktadır. Uyuşmazlık konusu döneme ait Tüketici Fiyat Đndeksi'ndeki artış(%) olarak verildiği takdirde artık protokolün 3. maddesindeki formülünuygulanmasına gerek kalmayacaktır. DĐE bu artış oranının % 75,8 olduğunugerek yayınladığı bültende, gerek Sendikaya ve Đdareye verdiği cevaplarda veMahkemeye gönderdiği yazıda tereddüte yer vermeyecek şekilde ve açıkçabildirmiştir. Böylece, davalı işverenin 24.4.1989 tarihli tutanaktaki bu konuda DĐEile görüşme isteği ile ilgili tereddütü de giderilmiş olmaktadır.Bu nedenlerden dolayı, sözü edilen ücret zammında % 64,5 oranınındeğil, % 75,8 oranının uygulanması gerekmektedir. Dosya içeriğine göre,bilimsel görüşler de bu doğrultudadır. Bu durumda, mahkemenin bilirkişilerinkendi görüş ve değerlendirmelerine dayanarak düzenledikleri rapora göre davayıreddetmiş olması isabetli olamaz. Daha önce aynı tür bir davada verilenDaire'mizin 5.4.<strong>1990</strong> gün ve <strong>1990</strong>/1104-4453 sayılı bozma kararında da aynısonuca varılmış ve söz konusu karar kesinleşmiştir.O halde, % 75,8 artış oranına göre aradaki fark hesaplanarak sonucuuyarınca karar verilmek üzere hüküm bozulmalıdır.


SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA,13.12.<strong>1990</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/5888Karar No : 1991/6405Tarihi : 22.03.1991Đlgili Kanun : 2822 s.K. 2. md.ÖZÜ : Toplu iş sözleşmesi hükmünün iptali davasında husumetin, sendikaüyesi işverene değil, toplu iş sözleşmesini bağıtlamış olan işverensendikasına yönetilmesi gerekir.DAVA : (A) Sendikası adına avukat S.B. ile (B) AŞ. adına avukat R.H. aralarındadava hakkında Aliağa Asliye Hukuk Hakimliğinden iş Mahkemesi sıfatıyle verilen25.10.<strong>1990</strong> günlü ve 239/266 sayılı hüküm davalı avukatınca temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR TĐS'nin bir hükmünün iptali için açılan bu davada, davalı olarakişveren (B) AŞ. gösterilmiş ve o suretle hüküm kurulmuş ise de, işverinin..................... işverenleri Sendikası'na üye olduğu anlaşılmaktadır. Böyleolunca, davada husumete işveren değil, üyesi bulunduğu..................ĐşverenleriSendikası'nın ehil olması gerekir. Husumet yönü düşünülmeksizin, işin esasınınincelenerek hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Karar bu nedenlebozulmalıdır.SOMIJÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA,bozma nedenine göre diğer hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına,22.03.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULUEsas No : 1991/9-45Karar No : 1991/149Tarihi : 27.03.1991Đlgili Kanun : 2822 s.K. 2. md.ÖZÜ : Toplu iş sözleşmesinde giyim yardımı ve koruyucu eşyanın ayrı ayrıdüzenlenmiş olması nedeniyle, giyim yardımı sosyal yardım niteliğindedir.Geçici işçilerin sözleşmeden kısmen yararlandırılması mümkündür.


DAVA : Taraflar arasındaki "alacak' davasından dolayı yapılan yargılamasonunda; istanbul 2. iş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 12.2.<strong>1990</strong>gün ve 1197-33 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesiüzeri. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 7.6.<strong>1990</strong> gün ve 4079-6977 sayılı ilamıyla;(.... Davalılar 1.3.1988-28.2.<strong>1990</strong> tarihleri arasını kapsayan toplu işsözleşmesinin 37. maddesi ve bu madde hükmüne göre yapılan protokoledayanarak elbise parası istemişlerdir.Gerçekten toplu iş sözleşmesinin 37. maddesinde erkek ve kadınişçilere yazlık ve kışlık giyim eşyası verileceği 1.11.1989 tarihli protokol ile degiyim eşyası karşılığının para olarak ödeneceği kararlaştırılmış ve ödenecek parada miktar olarak belirtilmiştir. Sözleşmenin 23. maddesinin 3. bendinde süresibelirli iş akidlerinin 6 aydan fazla müddetle yapılamayacağı, işveren sürebitiminden sonra işçiyi çalıştırdığı takdirde boş kadro olması halinde devamlıkadroya geçirileceği açıklandıktan sonra, muvakkat işçilerin sendikaya üye olupdaimi kadroya geçirilmeleri halinde geçirilme tarihinden itibaren toplu işsözleşmesinden yararlanacakları, daimi kadroya geçiş tarihine kadar sadeceyemek, işbaşı elbisesi, vasıta ve ücretsiz mazeret izninden yararlandırılacaklarıöngörülmüştür. 37. maddenin giyim yardımı olarak verilecek elbise ve diğer giyimeşyasından başka (b) fıkrasının ikinci paragrafında koruyucu eşyadan sözedilmiş ve bu konuda işçi Sağlığı iş Güvenliği Tüzüğü hükümleri tatbik edilirdenildikten sonra (c) fıkrasında işverence verilen iş elbisesi ve koruyucumalzemeyi işçilerin iş başında giymek zorunda olduğu belirtilmiştir.Şu durumda 37. maddenin (a) fıkrasında yer alan sosyal yardımniteliğindeki giyecek eşyası ile Tüzük gereği verilen iş elbisesinin aynı olmadığı,bunların ayrı ayrı verilmesi gereken giyim eşyaları olduğu açıkça anlaşılmaktadır.Bu itibarla davacının iş elbiseninin 37. maddeki giyim eşyası olduğuna dairiddiası ve mahkemenin bu yöndeki kabulü isabetli değildir. Öte yandan sosyalyardım niteliğindeki giyim eşyasının daimi kadrodaki işçilere verileceği bundan 6ayı doldurmayan muvakkat işçilerin yararlanamayacağı 23. madde gereğidir. Veaz önce açıklandığı üzere 23. maddedeki "işbaşı elbisesi" 37. maddenin (a)fıkrasındaki giyim yardımı olmayıp (c) fıkrasında Tüzük gereği verilen işelbisesidir. Muvakkat işçi ancak 23. maddenin 3. bendi ve sondan bir öncekifıkrasına göre bu fıkrada öngörülen koşullar ge-rekleştiği takdirde 37. maddenin(a) fıkrasındaki giyim yardımından dolayısıyla protokoldaki parasal karşılığındançalıştıkları süre ile orantılı olarak yararlanabilir.Davacıların muvakkat işçi olduklarında uyuşmazlık yoktur. Budurumda giyim yardımından yararlanabilmeleri 23. maddenin sondan bir öncekifıkrasındaki koşulların gerçekleşmesine bağlıdır. Dosyadan davacıların davatarihine kadarki çalışma sürelerinin (6) ayı aşmadığı izlenimi hasıl olmaktadır.Böyle olduğu takdirde davanın reddi gerekir. Ancak bu konuda kesin bir tesbityapılamamaktadır. O halde çalışma süreleri kesin olarak tes-bit edilerek yukarıdaaçıklanan hususlar gözönünde tutulmak suretiyle sonu-


cuna göre bir karar vermek gerekirken, bu konuda yeterli araştırma ve incelemeyapılmadan ve yanlış değerlendirme ile hüküm tesisi isabetsizdir...) gerekçesiylebozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonundamahkemece önceki kararda direnilmiştir.KARAR : Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresindetemyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereğigörüşüldü:Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına dosyadaki tutanak vekanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk GenelKurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken,önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararıbozulmalıdır.SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının ÖzelDaire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesigereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine27.03.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/14239Karar No : 1991/6785Tarihi : 01.04.1991Đlgili Kanun : 2822 s.K. 2. md.ÖZÜ : Toplu iş sözleşmesine göre, şayet muvazzaf askerlikte geçen sürelerdaha önce işçinin terfiinde nazara alınmışsa, işçi ikinci kez bu haktanyararlanamaz.DAVA : Davacı, ücret alacağı, ikramiye ve sosyal yardımlardan doğanalacağının ödetilmesi ile gerçek saat ücretinin tesbitine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1.6.1987-31.5.1989 tarihleri arası için geçerli XII. dönem Toplu ĐşSözleşmesinin 55. maddesindeki, "bu Toplu Đş Sözleşmesine göre yapılacakterfilerde muvazzaf askerlikte geçen süreler........ 'de geçmiş gibi sayılır.Ancak, ilk işe alınan işçilerde üç yılını doldurduktan sonraki terfilerdebu madde hükmü uygulanır.Buna göre, .......... "de üç yıllık hizmet süresini ikmâl eden işçilerdördüncü hizmet yılına ilâve edilen muvazzaf askerlik süresi ile birlikte


idaredeki ikinci üç yıllık hizmet süresini doldurdukları tarihten itibaren sözleşmenin54. maddesindeki (bulunduğu derecede üç yılını doldurma) şartınıyerine getirmiş olurlar ve anılan madde hükmündeki diğer koşullara da sahipiseler, terfi ve terfi imkânlarından aynen yararlanırlar" hükmü, metnin içeriğindenve düzenleme şeklinden anlaşılacağı üzere, ilk işe alınan işçilerin üç yılınıdoldurduktan sonraki terfilerinde uygulanacaktır. Buna göre, şayet muvazzafaskerlikte geçen süreler, işçinin terfiinde daha önce nazara alınmışsa, bumaddenin tekrar uygulanması söz konusu olmayacaktır. Aksi halde mükerreryararlanma durumu hasıl olur ki, bu doğru olmaz.Davacının muvazzaf askerlikte geçen süreleri, işyerinde uygulanandaha önceki VIII. dönem Toplu Đş Sözleşmesi ve Sözleşmeye ek 27.12.1979tarihli protokol uyarınca değerlendirilmiş, terfilerînden sayılmıştır. Bu hususbilirkişi raporunda açıkça belirtilmiştir. Bu durumda artık 1987 ve 1989 dönemiToplu iş Sözleşmesinin 55. maddesinden yararlanamaz. Toplu iş Sözleşmesindetekrar böyle bir değerlendirmenin yapılacağına dair bir hüküm de yoktur. Ohalde, 1987/1989 dönemi Toplu Đş Sözleşmesine dayanan isteğin reddine kararvermek gerekir.Davacının ücret tesbiti ve fark alacakları için önceden açıp kesinleşmişolan dava dosyası da bu hususu ayrıca doğrulamaktadır.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istekhalinde ilgiliye iadesine, 01.04.1991 günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/8777Karar No : 1992/12603Tarihi : 17.11.1992Đlgili Kanun : 2822 s.K. 2. md.ÖZÜ : Tek yanlı olarak işçi aleyhine düzenlenen sözleşmedeki cezai şartmaddesi işçiyi bağlamayacağından, işçi sözleşmeyi feshetme yetkisinesahiptir ve cezai şartı ödemekle yükümlü tutulamaz.DAVA : Taraflar arasındaki sözleşme gereğince cezai şartın ödetilmesidavasının yapılan yargılaması sonunda; ilâmda yazılı nedenlerle gerçekleşenmiktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmünsüresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı avukatıncaistenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış veduruşma için 17.11.1992 salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdıgönderilmişti. Duruşma günü davalı geldi. Karşı taraf adına kimse gelmedi.Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlendiktensonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:


KARAR : Davacı, davalı ile 16.10.1989-16.10.1991 arası için yaptığı belirli sürelisözleşme uyarınca çalışmaya başlamış, 7.8.<strong>1990</strong> tarihinde verdiği dlekçe ile de7.9.<strong>1990</strong> tarihinde işyerinden ayrılacağını bildirmiş ve bu tarihte işyerindenayrılmıştır. Davacı işveren, sözleşmenin 3'ncü maddesinde öngörülen10.500.000 TL. cezai şartın davalıdan tahsili için bu davayı açmıştır. Mahkemeceistek aynen kabul edilerek hüküm kurulmuştur.Gerçekten sözleşmenin 3 ncü maddesinde sözleşme tarafı davalınınkendi rızası ile işten ayrılması halinde işverene 10.500.000 TL. cezai şartödeyeceği kararlaştırılmış ise de, işverenin haklı neden olmaksızın hizmet akdinifeshetmesi halinde, işverenin de cezai şartla sorumlu tutulacağına dairsözleşmede herhangi bir hükme yer verilmemiştir. Đşverenin haklı nedenolmaksızın hizmet akdinin feshinde, işverene sadece iş Kanununun ihbar öneliyleilgili hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. Görülüyorki, bu haliyle sözleşme tekyanlı olarak işçi aleyhine düzenlenmiştir. Bu nitelikteki bir sözleşmenin cezai şartmaddesi işçiyi bağlamayacağından işçi, sözleşmeyi feshetme yetkisine sahiptir.Böyle olunca, davalı işçi 3 ncü maddede belirtilen cezai şartı ödemekle yükümlütutulmayacağından, davanın reddine karar vermek gerekirken yazılı şekildedavanın kabulüne karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.SOslöÇ ; Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeplerle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 17.11.1992 günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/4952Karar No : 1992/12913Tarihi : 30.11.1992Đlgili Kanun : 2822 s.K. 2. md.ÖZÜ : Hizmet akdinin feshi tarihinde davacının işyeri sendika temsilciliğidevam etmekte ise, TĐS.nin 9/c maddesindeki tazminatı almaya hak kazanır.O halde, davacının temsilciliği sabit görülürse bir yıllık ücret tutarındakitazminata karar vermek gerekir.DAVA : Davacı, ihbar, kıdem tazminatı, sosyal haklar ve ücret alacağınınödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 31.12.1989 ile 31.12.<strong>1990</strong> tarihleri arasını kapsayan TĐS.nin 9/amaddesinde sendika yönetici ve temsilcilerinin bu TĐS. süresi içerisinde


hizmet akidlerinin feshedilemeyeceği öngörülmüş, (C) bendinde de fesih halindeişçinin bir yıllık ücreti tutarında tazminat ödeneceği belirtilmiştir. Davacı, TĐS.ninbu maddesi uyarınca bir yıllık ücret tutarında tazminat da istemiştir.Gerçekten sözü edilen TĐS.nin 9/a-c bentlerinin az önce açıklananşekilde bir hükmü içerdiği görülmektedir. Sendikanın dava tarihinden önceişverene gönderdiği dosyaya konulmuş olan 16.7.<strong>1990</strong> tarihli yazısından davacınınişyeri baş temsilcisi olarak atandığının bildirilmiş olduğu da anlaşılmaktadır.Davacının hizmet akdi 17.12.<strong>1990</strong> tarihinde feshedilmiştir. Şu durumdagerçekten hizmet akdinin feshi tarihinde davacının işyeri sendika temsilciliğidevam etmekte ise, TĐS.nin yukarıda belirtilen maddesindeki tazminatı almayahak kazanır. O halde, bu nokta üzerinde durulup davacının temsilciliği sabitgörülürse bir yıllık ücret tutarındaki tazminata karar vermek gerekir. Yazılı şekildeaksine hüküm tesisi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 30.11.1992 günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/2373Karar No : 1992/2373Tarihi : 02.03.1992Đlgili Kanun : 2822 s.K. 2. md.ÖZÜ : Birden çok işçiye ait toplu halde görülen davalarda, işçilerin fiilenyaptığı işi gösteren tüm belgelerin hüküm tesisine esas olmak üzere ayrıayrı dava dosyalarında bulunması gerekmektedir.DAVA : Davacı, teknik hizmet priminin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmekledosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Đşyerinde uygulanan 12'nci dönem toplu iş sözleşmesinin "TeknikEğitim Primi" başlığını taşıyan 61'nci maddesinde, "11. dönem toplu işsözleşmesinin 55'nci maddesinin kaldırılan (b) fıkrasında yer alan erken terfisistemi yerine aşağıdaki şekilde uygulama yapılacaktır" denildikten sonra,işyerlerinde (kantin, tabldot, maliye ve personel gibi idari işlerde çalışanlar hariç)teknik işlerde çalışan; çırak okulu, orta sanat okulu, sanat enstitüsü, endüstrimeslek lisesi, teknisyen okulu, teknik lise ve muadili teknik


okul, ön lisans veya meslek yüksek okulu (Teknik bölüm) mezunları ile 3008sayılı Çıraklık ve Meslek Eğitim Kanununa göre Çıraklık Eğitim Merkezinceverilmiş kalfalık ve ustalık belgesine sahip olan işçilerin ücretleri % 6 artırılaraködenir, hükmü getirilmiştir. Sözleşmenin bu hükmüne göre teknik işlerde fiilençalışan işçiler burada yazılı belgeleri ibraz ettikleri takdirde teknik eğitimpriminden yararlanabilecektir. Bir çok işçiye ait toplu halde görülen davalarmeyanında davacıya ait dosyada fiilen yaptığı işi ve ibraz ettiği belgeyi gösterenbelgeler mevcut değildir. Bu hali ile davacının fiilen teknik işte çalışıp çalışmadığıve öngörülen belgeyi ibraz edip etmediği tesbit edilememektedir. Gerçi ana davadosyasına bazı belgeler konulmuşsa da, bu belgelerden de davacının durumuaçık ve kesin bir biçimde izlenememektedir. Bu şekilde hüküm tesisi sağlıklı vedenetime elverişli değildir. Bundan başka bazı dosyalarda davalının söz konusuprimin ödendiğine ait savunması vardır. Bu savunmanın da tahkik ve tesbitigerekir. Bazı işçilerin yaptıkları işlerin teknik iş olup olmadığının da açıklığakavuşturulması icabeder. Şu halde davacının durumunu gösteren tüm bilgi vebelgeler dosyasında toplanmak ve az önce belirtilen hususlarda gerekli incelemeyapılmak ve sonucuna göre bir karar vermek gerekir. Noksan bilgi ve belgeleregöre ve denetime elverişli olmayan bir şekilde hüküm tesisi isabetsiz olupbozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA,02.03.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/13845Karar No : 1992/13862Tarihi : 21.12.1992ilgili Kanun : 2822 s.K. 2. md.ÖZÜ : Teknik işlerde çalışanlar için öngörülen teknik eğitim primininödenebilmesi için, prim talep eden işçinin teknik işde çalışıp çalışmadığı veçalıştığı işin teknik iş sayılıp sayılmayacağının yeterince araştırılıp tespitigerekir.DAVA : Davacı, TĐS'nîn 61. maddesinin uygulanması gerektiğinin tesbiti ile ücretalacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme davacıya TĐS'nin 61. maddesinin uygulanmasıgerektiğinin tesbiti ile ücret zammı alacağının ödetilmesine karar vermiştir.Hüküm süresi içinde davalı hazine avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : TĐS'nin 61 nci maddesinde teknik işlerde çalışanlar için orada yazılıbelgeyi ibraz edenlere teknik eğitim primi ödeneceği öngörülmüştür.


Buna göre teknik işte çalışmayan işçiler bu maddede yazılı belgeyi ibraz etselerdahi, söz konusu primden yararlanamayacaklardır. Nitekim bunun için maddede"teknik işlerde çalışan" ve "teknik bölüm" mezunları sözcüklerine özellikle yerverilmiştir. Yine maddede 3008 sayılı Çıraklık ve Meslek Eğitimi Kanununa göreÇıraklık Eğitim Merkezince verilmiş kalfalık ve ustalık belgesine sahip olan işçilersözlerini de, teknik konuda kalfalık ve ustalık belgesine sahip olanlar şeklindeanlamak gerekir. Bu itibarla öncelikle davacının teknik işte çalışıp çalışmadığı,çalıştığı işin 61 nci madde kapsamında teknik iş sayılıp sayılmayacağı yeterincearaştırılıp tesbit edilmesi gerekir. Bu konuda dosyadaki bilgi ve belgeler yeterlidenetime elverişli değildir. Her dosya için gerekli bilgi ve belgelerin ayrı ayrıtoplanıp, ayrı ayrı araştırma ve incelemeye tabi tutulup, davacının durumutereddüte yer vermeyecek şekilde tesbit edildikten sonra, sonucuna göre birkarar vermek gerekirken noksan araştırma ve inceleme ile hüküm tesisi isabetsizolup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA,21.12.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/719Karar No : <strong>1990</strong>/1242Tarihi : 09.02.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 2822 s.K. 3. md.ÖZÜ : Bir gerçek veya tüzel kişilikte işletme TĐS yapılabilmesi için o gerçekveya tüzel kişiliğin aynı işkolunda birden çok işyerine sahip olmasıgerekmektedir. Ayrı tüzel kişiliğe sahip bir şirketin, holding adı verilen diğerbir tüzel kişiliğe sahip şirketin işyeri olarak mütalaa edilmesi mümkündeğildir.DAVA : ............. AŞ. adına avukat .............. ile 1 - ............... Sendikası adınaavukat ............ 2 - Dahili davalı Çalışma Genel Müdürlüğü aralarındaki davahakkında Đstanbul 3. Đş Mahkemesinden verilen 20.12.1989 günlü ve 106/39 D. işsayılı hüküm, davacı avukatınca temyiz edilmekle dosya incelendi, gereğikonuşulup düşünüldü.KARAR : Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca ................... Sendikasınınbaşvurusu üzerine 22.3.1989 tarihi itibariyle davacı ...................... AŞ.'de ........Holding AŞ.ne bağlı işyeri olarak mütâlâa edilerek işletme düzeyinde yapılançoğunluk tesbitinde adı geçen sendikanın bu işletmede çoğunluğa haiz olduğubildirilmiştir.............AŞ. kendi işyerinde çalışan işçi sayısı ile sendika üyesiişçi sayısı itibariyle adı geçen sendikanın çoğunluğa sahip olmadığını ilerisürmek suretiyle sendikanın yetkisizliğine karar verilmesini istemiştir.


Mahkeme isteği reddetmiştir.Uyuşmazlık, davacı şirketin ........... Holding AŞ.ne bağlı bir işyeriolup olmadığının çözümünü gerektirmektedir.2822 sayılı TSGLK.nun 3. maddesinin ikinci fıkrasına göre birgerçek ve tüzel kişiye veya bir kamu kurum ve kuruluşuna ait aynı işkolundabirden çok işyerine sahip bir işletmede ancak bir toplu iş sözleşmesi yapılabileceği,bu kanun anlamında bu sözleşmeye işletme toplu iş sözleşmesidenileceği belirtildikten sonra, kamu kurum ve kuruluşlarına ait müessese veişyerleri ayrı tüzel kişiliğe sahip olsalar dahi bu kurum ve kuruluşları için tek birişletme toplu iş sözleşmesi yapılacağı hükme bağlanmıştır.Buna göre, bir gerçek ve tüzel kişilikte işletme toplu iş sözleşmesiyapılabilmesi için, o gerçek veya tüzel kişiliğin aynı işkolunda birden çok işyerinesahip olması gerekmektedir. Ayrı bir tüzel kişiliğe sahip bir şirketin, holding adıverilen diğer bir tüzel kişiliğe sahip şirketin işyeri olarak mütâlâa edilmesi isemümkün değildir. Böyle olunca ayrı tüzel kişiliğe sahip olan bir şirketin, yine ayrıtüzel kişiliği olan bir şirket ile birlikte bir bütün olarak mütâlâa edilmesi ve herikisinin işletme toplu iş sözleşmesi kapsamı ve kavramı içinde düşünülmesi sözkonusu olamaz. Ayrı tüzel kişiliğe sahip müessese ve işyerlerinin 2822 sayılıKanun anlamında işletme kapsam ve kavramı içinde kabul edileceği hususu,sadece kamu kurum ve kuruluşları için geçerlidir. Kamu kurum ve kuruluşları içingeçerli olan kuralın özel hukuk tüzel kişileri içinde uygulanması, kıyas yolu iledahi olsa kabul edilemez.Bu anlatım nedeniyle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının,davacı şirket işyerini işletme kapsamı içinde mütâlâa ederek çoğunluk tesbi-tindenazara almış olması isabetsizdir. O halde söz konusu Bakanlık tesbiti-nin davacışirket açısından iptaline karar vermek gerekmiştir.SONUÇ : Yukarıda gösterilen sebeplerden dolayı:1 - Davacı............... AŞ. itirazı yerinde görüldüğünden Đstanbul 3.Đş Mahkemesinin 1989/106 E. 1989/39 K.D. Đş sayılı kararının bozularak ortadankaldırılmasına,2 - Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 17.5.1989 tarih ve13/676/6934/033091 sayılı çoğunluk tesbit kararının davacı şirket yönündeniptaline 09.02.<strong>1990</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/2093Karar No : <strong>1990</strong>/1797Tarihi : 23.02.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 2822 s.K. 3 ve 12. md.ÖZÜ : Aynı işverene ait aynı işkolundaki birden fazla işyerinin işletmekapsam ve kavramı içinde mütalaa edilmesi ve bunun sonucu


olarak da çoğunluk tespitinde bir bütün olarak nazara alınması gerekir.DAVA : (a) Sanayii Đşverenleri Sendikası ....................... ile 1- (b) Sendikası.............. 2- Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı aralarındaki dava hakkındaistanbul 7. Đş Mahkemesi'nden verilen 22.1.<strong>1990</strong> günlü 12/1-D. iş sayılı hüküm,davacı avukatınca temyiz edilmekle dosya incelendi, gereği konuşulupdüşünüldü:C€/M?/Mî : (B) Sendikası'nın 7.12.1988 tarihli başvurusu üzerine Çalışma veSosyal Güvenlik Bakanlığı (D) .... Kazlıçeşme-Zeytinburnu/ĐstanbuS adresindekurulu işyerinde yaptığı çoğunluk tespitinde (B) Sendikası'nın çoğunluktaolduğunu saptamış ve neticeyi ilgililere duyurmuştur.(C)'nin üyesi olduğu (A) Sanayi işverenler Sendikası bu tespite itirazederek adı geçen işverenin aynı işkolunda Merter/Đstanbul'da bir işyerinin dahamevcut olduğunu, kanun gereğince birden çok işyerine sahip bir işletmede ancakbir toplu iş sözleşmesi yapılabileceğini, buna göre çoğunluk tesbitinde aynı tüzelkişilik içinde yer alan her iki işyerinin bir bütün olarak nazara alınmasıgerekeceğini, ayrı ayrı işyeri olarak çoğunluk tesbiti yapılamayacağını ilerisürmek suretiyle Bakanlığın çoğunluk tesbitinin iptaline karar verilmesiistenmiştir.Gerçekten 2822 sayılı TSGLK'nin 3. maddesinin 2. fıkrasına göretüzel kişiliğe ait aynı işkolunda birden çok işyerine sahip bir işletmede ancak birtoplu iş sözleşmesi yapılabilir ve bu sözleşmeye işletme Toplu iş Sözleşmesidenir. Aynı Kanun'un 12. maddesi hükmünce de işletme sözleşmeleri için işyeribir bütün olarak nazara alınır ve yarıdan fazla çoğunluk buna göre hesaplanır.Uyuşmazlıkta gerek Kazlıçeşme'deki ve gerekse Merter'deki işyerlerininayrı tüzel kişiliklere sahip olmadıkları, her iki işyerinin (D) tüzel kişiliğininaynı işkolunda işyerleri olduğu anlaşılmaktadır. Esasen her iki işyerininaynı işkolunda olduğunda bir uyuşmazlıkta yoktur. Şu durumda her iki işyerininişletme kapsam ve kavramı içinde mütalaa edilmesi ve bunun sonucu olarak daçoğunluk tespitinde bir bütün olarak nazara alınması gerekir. Bilirkişi deraporunda bu hususu açıkça vurgulamıştır. Buna göre Bakanlığın Kazlıçeşmeişyerini işletme dışında görerek çoğunluk tespiti yoluna gitmiş olması doğrudeğildir. O halde Çalışma Bakanlığı'nın tespitine yapılan itirazın kabulü ile sözkonusu çoğunluk tespitinin iptaline ve adı geçen işverene ait Kazlıçeşme veMerter'deki işyerlerinde işletme toplu iş sözleşmesi yapılabileceğinin tespitinekarar vermek gerekmiştir. Bu durumda artık bilirkişi raporunda sözü edilen veDairemizce onanmış olan karara dayanılmış olması isabetli olamaz.SONUÇ : Yukarıda açıklanan gerekçelere göre:1 - Đstanbul 7. Đş Mahkemesi'nin 22.1.<strong>1990</strong> günlü Esas; 1989/12(D.Đş) Karar <strong>1990</strong>/1 (D.iş) sayılı kararın bozularak ortadan kaldırılmasına;


2 - (D)'ye ait Kazlıçeşme ve Merter'deki işyerlerinin toplu iş sözleşmesiyapılması bakımından aynı işletme kapsam ve kavramı içinde mütalaaedilmesi gerekeceğinden Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın sadeceKazlıçeşme işyeri için 7.12.1988 tarihi itibariyle yapmış olduğu 11.1.1989 tarih ve13.676/408-001084 sayılı çoğunluk tespitinin iptaline; 23.02.<strong>1990</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/12748Karar No : <strong>1990</strong>/12914Tarihi : 07.12.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 2822 s.K. 3. md.ÖZÜ : 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümleri dikkatealındığında, nitelikleri ve hukuki statüleri itibarıyla bağlı ortaklıklarınişyerleri, ilgili bulundukları kamu kurum veya kuruluşuna ait işletme topluiş sözleşmesinin kapsamına girecek işyerleri arasına dahil edilemezler.DAVA :................... Sendikası adına Avukat... ile 1 - Çalışma ve SosyalGüvenlik Bakanlığı 2 -............. iş Sendikası 3 - ............Sendikası adına Avukat.......... aralarındaki dava hakkında Ankara 8. Đş Mahkemesinden verilen31.10.<strong>1990</strong> günlü ve 91/3. D. iş sayılı hüküm taraflar avukatınca temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : ...............Sendikası 5.9.<strong>1990</strong> tarihinde Çalışma ve Sosyal GüvenlikBakanlığına başvurarak ............. ..'na ait işyerleri için işletme düzeyinde TĐSyapmak üzere çoğunluk tesbiti istediğini, yapılan çoğunluk tesbitinde Konyailinde Kurulu ................... AŞ. Bursa Orhangazi'de kurulu ......................... AŞ.Ankara'da kurulu ................ AŞ. irtibat bürosu ve Kayseri'de kurulu..................... AŞ. işyerlerini dışarıda tutarak tesbit yapmış olduğunu, oysabu işlerlerinin de 2822 sayılı Kanunun 3. maddesi hükmünce .................... işletmesine dahil işyerleri olduğunu iddia ederek Bakanlık tespitinin iptaline karar verilmesini istemiştir.Mahkemece istek gibi karar verilmiştir.iddia, savunma ve dosya içeriğinden adı geçen AŞ.lerin bağlıortaklık şeklinde kuruldukları anlaşılmaktadır.233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 2. maddesinde bağlıortaklık; sermayesinin % 50'inden fazlası iktisadi Devlet Teşekkülüne veya KamuĐktisadi Kuruluşuna ait olan işletme veya işletmeler topluluğundan oluşan AŞ'lerolarak tanımlanmıştır. Sözü edilen Kararnamenin 22. madde-


sinde de bağlı ortaklıkların kuruluş biçimi gösterilmiş, 23. maddesinde, bu KanunHükmünde Kararnamede saklı tutulan hususlar dışında Özel Hukuk Hükümlerinetabi olacağı belirtilmiş, 24. maddesinde. Yönetim Kurulunun oluşum şekliaçıklanmış ve Genel Müdürlük halinde organize edilmiştir. Bu nitelikleri ve hukukistatüleri itibariyle uyuşmazlık konusunu teşkil eden bağlıortaklıkları, 2822 sayılı TSGLK.nun 3. maddesine göre ........'nun işyerleri olarakmütalaa etmek, dolayısıyla sözü edilen kurumu işletme kapsamı içindedüşünmek mümkün değildir.Nitekim anılan Yasanın 3299 sayılı Yasa ile değişik ikinci fıkrasında"ancak kamu kurum ve kuruluşlarına ait müessese ve işyerleri ayrı tüzel kişiliğesahip olsalar dahi., "şeklindeki düzenleme de "müessese ve işyerleri"deyimlerine yer verilmekle yetinilmiş, ayrıca "bağlı ortaklıklardan sözedilmemiştir.Bu bağlı ortaklıklar işletme dışında her biri ayrı bir tüzel kişiliğesahip ve sorumlulukları sermayeleri ile sınırlı ayrı ayrı işyerleridir. Bu nedenleÇalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının yapmış olduğu tesbit doğru olup,davacı sendikanın istek ve itirazı yerinde değildir.O halde, Bakanlık tesbitinin doğru olduğuna ve davacı sendikanınistek ve itirazlarının reddine karar verek gerekir.SONUÇ : 1 - Mahkemenin 31.10.<strong>1990</strong> gün Esas No: <strong>1990</strong>/91-D. Đş. Karar No.<strong>1990</strong>/3 D. Đş sayılı kararını BOZULARAK ortadan kaldırılmasına, peşin alınantemyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,2 - Davacının istek ve itirazının reddine,3 - Bakanlık tesbitinin doğru olduğuna,4 - Takdir edilen ...............TL. ücreti vekaletin davacıdan alınarak,davalılara verilmesine, harç peşin alındığından tekrar harç alınmasına yerolmadığına, davacı tarafça yapılan masrafların kendi uhdesinde bırakılmasına07.12.<strong>1990</strong> tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/9683Karar No : 1991/852Tarihi : 04.02.1991ilgili Kanun : 2822 s.K. 2, 3 ve 9. md.ÖZÜ : Önceki TĐS kapsamında gösterilen şantiyelere sonraki TĐS'nde yerverilmemiş olması sonucu değiştirmez. Zira işyerine ait olan şantiyelerin deişyeri kapsamına ve dolayısıyla işyerinin TĐS kapsamına dahil olmasıgerekir.


DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı, sosyal yardımlardan doğan alacaklarile 10 günlük hasar tazminatının tahsiline karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin dışında kalan temyizitirazları yerinde değildir.2 - Davacı, işyerinde uygulanan 1.1.1987 ile 31.12.1988 tarihleriarasını kapsayan işyeri TĐS'den yararlandığına göre ondan sonraki 1.1.1989 ile31.12.<strong>1990</strong> tarihleri arasını kapsayan TĐS'den de yararlanması gerekir. ÖncekiTĐS kapsamında gösterilen şantiyelerin sonraki TĐS'de yer verilmemiş olmasısonucu değiştirmez. Zira, işyerine ait olan şantiyelerin de işyeri kavramına vedolayısıyla işyerinin Toplu Đş Sözleşmesi kapsamına dahil olması gerekir. Buhusus gözönünde tutulmaksızın şantiyelerin TĐS kapsamına dahil olmadığıgörüşü ile hüküm tesisi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA,04.02.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/8871Karar No : 1991/10428Tarihi : 04.07.1991Đlgili Kanun : 2822 s.K. 3. ve 8. md.ÖZÜ: Đşçinin toplu iş sözleşmesinden yararlanabilmesi için çalıştığıişyerinin, yararlanmak istediği toplu iş sözleşmesinin kapsamındabulunması gerekir.Devredilen işyerinin, yeni işverenin başka işyerlerinde uygulanantoplu iş sözleşmesinin kapsamına girmesi yasaca mümkündeğildir.Eşit işe eşit ücret ilkesi toplu iş sözleşmesi düzeninin uygulandığıişyerleri için geçerlidir.DAVA : Davacı, ücret farkı, ikramiye farkı ve fazla çalışma parasının ödetilmesinekarar verilmesini istemiştir.Yerel Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmekledosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:


KARAR : Davacı belediye elektrik işyerinde çalışmakta ve bu işyerindeuygulanmakta olan 1.3.1981-1.3.1984 tarihleri arası için geçerli toplu iş sözleşmesindenyararlanmakta iken, çalıştığı işyeri 2705 sayılı Yasa ile1.11.1982 tarihinde ..............'e devredilmiştir............. 'e bağlı işyerleri içinde ................. Sendikası ile yapılmış1.11.1982 tarihinde imzalanmış ve 1.3.1982-28.2.1985 tarihleri arası için geçerliişkolu toplu iş sözleşmesi mevcuttur.Davacı devirden sonra ................ Sendikası üyeliğine ve eşit işeeşit ücret uygulanması esasına dayanarak .............. 'e ait toplu iş sözleşmesinden yararlanan işçilerle aynı seviyeye getirilmesi isteği ile ücret farkı, fazlamesai ve tatil yevmiyeleri farkını talep etmiştir.Öncelikle belirtmek gerekir ki, işçinin bir toplu iş sözleşmesindenyararlanabilmesi için o toplu iş sözleşmesinin çalıştığı işyerinde uygulanmaküzere yürürlüğe konmuş olması, diğer bir ifade ile çalıştığı işyerinin o toplu işsözleşmesi kapsamında bulunması gerekir.Olayda davacının çalıştığı işyerinin 1.3.1982-28.2.1985 tarihleriarası için geçerli toplu iş sözleşmesinin kapsamında bulunmadığı anlaşılmaktadır.Devirle birlikte işyerinin bu toplu iş sözleşmesi kapsamına girmişolması da yasaca mümkün değildir.O halde davacı ............ Sendikası üyesi olsa dahi ............... ....'e aittoplu iş sözleşmesinden yararlanamaz. Olayda teşmil de söz konusu değildir.Bu hususlar dairemizin 8.7.1987 gün 1987/6580-7114, 24.9.1987gün 1987/7687-8467, 2.5.1986 gün 1986/3721-4516 sayılı <strong>kararları</strong>nda da açıklanmıştır.Eşit işe eşit ücret ödenmesi ilkesine gelince, bu ilke geneldedoğrudur. Ancak toplu iş sözleşmesi düzeninin mevcut olduğu bir yerde builkenin, toplu iş sözleşmesinden yararlanmak için yasada öngörülen koşullarıbertaraf edici nitelikte olmaması gerekir. Kaldı ki toplu iş sözleşmesininuygulandığı işyerleri ayrıdır ve bunun sonucu olarak da farklı ücret uygulamalarımümkündür. Bunun aksini düşünmek toplu iş sözleşmesi hukukunun ilkeleri ilebağdaşmaz. Mahkemenin benzer bir olayda bu yolda vermiş olduğu bazı<strong>kararları</strong>n dairemizce onanmış olması bu hukuki sonucu değiştirmez.Durum böyle olmakla beraber, davalı işveren kendi işyerlerindeuygulanan toplu iş sözleşmesi açısından devredilen işyerinde çalışan işçilerindurumunu da iyileştirme yoluna gitmek istemiş ve bunun için toplu iş sözleşmesitarafı ............ Sendikası ile 23.5.1984 tarihinde bir protokol imzalamıştır. Sözkonusu protokol davacının yararlandığı toplu iş sözleşmesindeki haklardan birindirme değil, aksine yararlanma olanağı bulunmayan toplu iş sözleşmesine görebazı haklar verilmiş olması ve dolayısı ile bunun


işçi lehine bulunması nedeni ile geçersizliğinden söz etmek doğru değildir. Buprotokol hükümlerinin 1.3.1985-28.2.1987 tarihleri arası için imzalanan toplu işsözleşmesinin geçici 7. maddesine de aktarılmış olduğu anlaşılmaktadır.Bu durumda davacı uyuşmazlık konusu dönem için sadece23.5.1984 tarihli protokol ve 1985-1987 tarihleri arasını kapsayan toplu işsözleşmesinin geçici 7. maddesinin kendisine uygulanmasını isteyebilir.0 halde bu protokol ve geçici 7. madde kendisine uygulanmışsa,davacı bunun dışında artık bir talepte bulunamaz.Mahkemece, yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmadanhüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine 04.07/1991 gününde oybirliğiylekarar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/19247Karar No : <strong>1995</strong>/13581Tarihî : 20.02.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 2822 s.K. 5. md.ÖZÜ : Toplu iş sözleşmesinin, disiplin kurulunun oybirliği ile karar almasınıöngören hükmü hukuken geçersizdir.DAVA : Davacı, kıdem ve kötüniyet tazminatı, yakacak, yiyecek ve çocukyardımı alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeblere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındakalan temyiz itirazları yerinde değildir.2 - Toplu iş Sözleşmesinin 9. maddesinde yer alan ve disiplin kurulununoybirliği ile karar almasını öngören hüküm hukuken geçerli sayılamaz.Bu durumda, Toplu Đş Sözleşmesinin anılan hükmüne uygun kararalınmadığı gerekçesiyle aynı maddede düzenlenen cezai şarta hükmedilmesiusul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.


SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,bozmada oybirliği, gerekçede oyçokluğuyla 20.02.<strong>1995</strong> gününde karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/17717Karar No : <strong>1995</strong>/34501Tarihi : 23.11.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 2822 s.K. 5. md.ÖZÜ : Toplu iş sözleşmelerine, kanun veya tüzüklerin emredici hükümlerineaykırı hükümler konulamaz.DAVA : Davacı, ücret farkı alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Dosyadaki bilgi ve belgelere göre davacının işverene 30.9.1994tarihinde istifa edeceğini bildirdiği, işverence de bunun olumlu karşılandığı, istifadilekçesinin işverene verilmesinden sonra 23.9.1994 tarihinde imzalanan1.6.1994-31.5.1996 dönemini kapsayan TĐS'nin işyerinde uygulanmaya başladığıanlaşılmaktadır.Davacı bu davada TÎS'den kaynaklanan fark alacak isteğindebulunmuş, mahkemece toplu sözleşmenin geçici 2. maddesi dikkate alınarakistek reddedilmiştir.2822 sayılı TSGLK 9. maddesine göre imza ve yürürlük başlangıçtarihlerinde çalışmakta bulunan ve TĐS taraf sendikaya üye işçiler yürürlükbaşlangıç tarihinden itibaren TĐS'den yararlanırlar. Bu kural emredici niteliğindebulunduğundan, işçi aleyhine TlS ile düzenleme getirilemez. Bu husus dikkatealınarak gerçekleşen fark alacağına hükmetmek gerekirken, TĐS'nin geçici 2.maddesindeki imza tarihinden önce başvurmak suretiyle işten ayrılanlarınTĐS'den yararlanamayacakları şeklindeki hükme dayanılarak davanın reddinekarar verilmiş olması isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 23.11.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGĐTAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/11621Karar No : <strong>1990</strong>/11769Tarihi : 02.11.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 2822 s.K. 7. md.ÖZÜ : Đşçi ve işveren sendikaları arasında imzalanan anlaşma tutanağınagöre, oluşturulacak sözleşme grup sözleşmesine katılma niteliğindeolmayıp, taraflar üç yıllık bir toplu iş sözleşmesi yapmayı amaçlamışlardır.Buna göre, sendikanın yetki tespiti için başvurduğu tarihte işyerinde topluiş sözleşmesi yürürlüktedir ve ancak bu sözleşmenin bitiminden önce 120gün içinde yeni sözleşme için yetki işlemlerine başlanabilir.DAVA : 1............... Sendikası adına Avukat................ ile Çalışma ve SosyalGüvenlik Bakanlığı 2..................... Sendikası adına Avukat................ 3................Sendikası adına Avukatları ............. aralarındaki dava hakkında Kocaeli 1. ĐşMahkemesinden verilen 24.9.<strong>1990</strong> günlü ve 132/252 sayılı hüküm davalılardan ........ ve ...........Sendikası avukatınca temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davalı ............Sendikası ..................... adresinde kurulu işyerindeTĐS yapmak amacıyla çoğunluk tesbiti için 4.5.1988 tarihinde Çalışma veSosyal Güvenlik Bakanlığına başvurmuştur. Bakanlıkça yapılan inceleme sonunda...........Sendikasının bu işyerinde çoğunluğa sahip olduğunun tesbitinekarar verilmiş ve durum ilgili sendikalara bildirilmiştir .................... Sendikasıbu tesbite itiraz etmiş, mahkemece itirazın reddine karar verilmiş ve temyizüzerine 3.5.1989 tarihinde Yargıtayca onanmak suretiyle karar kesinleşmiştir.Bundan sonra ............. Sendikası ile ................arasında 5.9.1989 tarihinde biranlaşma tutanağı düzenlenmiştir. Bu tutanakta sözü edilen işyeri için yapılacaksözleşmenin 1.9.1989 ile 31.8.1992 tarihleri arasında olacağı kararlaştırılmış vesözleşmenin 1.9.1989 ile 31.8.<strong>1990</strong> tarihleri arasını oluşturan 1. yılı için dahaönce taraflar arasında akdedilmiş Grup TĐS hükümlerinin kabul edildiğibelirlenmiş ve bunu takiben 3.10.1989 tarihinde de 1.9.1989 ile31.8.1992 tarihleri arasını kapsayan TĐS imzalanmıştır. Böylece ..........................Sendikası ile...........arasında TĐS imzalandıktan sonra ................Sendikası aynıişyeri için TĐS yapmak üzere çoğunluk tesbiti için 4.5.<strong>1990</strong> tarihinde Çalışmave Sosyal Güvenlik Bakanlığına başvurmuştur. Bakanlıkça işyerinde 1.9.1989ile 31.8.1992 arasını kapsayan TĐS bulunduğu belirlenerek ayrıca çoğunluktespiti istenemeyeceğinden..............Sendikasının isteminin reddine karar verilmiştir................ Sendikası .................Sendikası ile..................arasındaki5.9.1989 tarihli anlaşmanın bu işyeri için Grup TĐS'ne katılma anlamında olduğu,katılmanın ise, ancak Grup TĐS'nin yürürlük süresi olan 1.9.1988 ile


31.8.<strong>1990</strong> tarihleri arasını kapsayan süreyle sınırlı olması gerektiğini, buna görebaşvurularının Grup TĐS'nin süresinin bitim tarihi olan 31.8.<strong>1990</strong> tarihi itibarıyla 120 günlüksüre içinde olduğunu ileri sürmek suretiyle Bakanlık kararının iptalini istemiştir.Mahkemece ....... Sendikasının iddiası doğrultusunda değerlendirme yapılarak..................... Sendikasının başvurusunun süresinde olduğukabul edilerek karar verilmiştir.Oysa, yukarıda sözü edilen 5.9.1989 tarihli anlaşma tutanağına göreyapılacak sözleşmenin grup sözleşmesine katılma niteliğinde olmadığı, tarafların 1.9.1989tarihinden itibaren üç yıllık bir TĐS yapmayı amaçlandıkları, burada sadece sözleşmenin 1.yılı için başka işyerleri için yapılan grup sözleşmesindeki hükümleri kabul ettikleri ve3.10.1989 tarihinde yaptıkları sözleşme ile de bağımsız bir TĐS akdettiklerianlaşılmaktadır. Böyleceher ne suretle olursa olsun..................... Sendikasının başvuru tarihinde bu işyeriiçin bir TĐS'nin mevcut olduğu görülmektedir. Bir işyerinde bir TĐS varken aynı dönem içinyetki talebinde bulunulamaz. Ancak yeni dönem için bu sözleşmenin bitiminden önce 120gün içinde istekte bulunulabilir.Bu durumda Bakanlığın yapmış olduğu işlem usul ve yasaya uygundur.O halde davanın reddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde hükümtesisi usul ve yasaya aykırı olduğundan, 2822 sayılı Kanunun 15. maddesinin sondan birönceki fıkrası uyarınca mahkeme kararının BOZULARAK ortadan kaldırılmasına veistemin reddine karar vermek gerekmiştir.SONUÇ : 1 - Kocaeli 1. iş Mahkemesinin 24.9.<strong>1990</strong> tarihli ve 132-252 sayılı kararınınBOZULARAK ortadan kaldırılmasına ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliyeiadesine,2 - Davanın REDDĐNE, harç peşin alındığından yeniden harçalınmasına yer olmadığına, yargılama giderlerinin takdiren tarafların üzerinde bırakılmasına.....................TL. vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine 02.11.<strong>1990</strong> tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/7495Karar No : <strong>1990</strong>/8051Tarihi : 29.06.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 2822 s.K. 8. md.ÖZÜ : Yetki safhasında işverenin değişmesi halinde devreden işveren zamanındaalınmış olan yetki, devralan işvereni de bağlar.


DAVA : ........ Turizm işletmeciliği adına avukat .................. ile ............. işçileriSendikası Başkanlığı adına avukat............aralarındaki dava hakkında AntalyaĐş Mahkemesince verilen 31.5.<strong>1990</strong> günlü ve 193/260 sayılı hüküm, davalıavukatınca temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı ............ Sendikası 6.11.1989 tarihi itibariyle .................. OtelĐşletmecilik ve Danışmanlık A.Ş.'nin işletmekte olduğu............... işyerinde topluiş sözleşmesi yapmak üzere çoğunluk tespiti istemiş, Çalışma ve SosyalGüvenlik Bakanlığı'nca adı geçen sendikanın bu işyerinde çoğunluğu saptanarak12.2.<strong>1990</strong> tarihinde yetki belgesi verilmiştir. Bu yetki belgesi üzerinesendika............. Otel işletmecilik ve Danışmanlık A.Ş.ni 23.2.<strong>1990</strong> tarihindetoplu görüşmeye çağırmış ve toplu görüşme tekliflerini bildirmiştir. Ancak........... işyeri 31.12.1989 tarihinde davacı ............... Turizm işletmesi A.Ş.'nedevredilmiştir. Bu çağrı yazısı PTT kanalı ile............. Otel işletmeciliğine tebliğedilmiştir..................Otel işletmeciliği A.Ş. yetkilisi aldığı tebligatı işyerinin.......... Turizm işletmeciliği A.Ş.'ye devredilmiş olduğundan söz ederek sendikayaiade etmiştir........... Turizm işletmeciliği A.Ş. bu dava ile kendilerine süresindetoplu görüşme çağrısı yapılmadığından bahisle, sendikanın yetki belgesininhükümsüzlüğüne ve toplu iş sözleşmesi yapma yetkisinin düşmüşolduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.2822 sayılı TSGLK'nun "tarafların durumunda değişiklik" başlığınıtaşıyan 8. maddesinde "toplu iş sözleşmesine taraf olan sendikanın feshi veyainfisahı yahut faaliyetten men edilmiş olması veya yetkiyi kaybetmiş olması veyatoplu iş sözleşmesinin uygulandığı işlerlerinde işverenin değişmesi toplu işsözleşmesini sona erdirmez" hükmü yer almaktadır. Bu kuralın yetki safhasındaişverenin değişmesi halinde de gözönünde tutulması ve uygulama olanağınınbulunduğunun kabulü gerekir. Bu itibarla devreden işveren zamanında alınmışolan yetki, devralan işvereni de bağlar.O halde işyerini sonradan devir alan ............... Turizm ĐşletmeciliğiA.Ş.de bu yetki ile bağlıdır. Öte yandan A.Ş.'ne toplu görüşme çağrısı 2822 sayılıKanunun 17. maddesi uyarınca süresinde yapılmıştır. Davacı şirketin işyerinidevraldığı şirkete zamanında toplu görüşme çağrısı yapıldığını bildiği de dosyaiçeriği tüm delilerden ve özellikle dava dilekçesindeki açıklamalarından kesinbiçimde anlaşılmaktadır. Davalı sendikanın ise devir işlemini bilmediği yinedosyadaki bilgilerden tespit olunabilrtıektedir. Böyle birdurumda davacı ............Turizm Đşletmecilik A.Ş. nin önceki işveren yerinekaim olarak davalı sendika ile toplu görüşme çağrısına muhatap olması vegörüşmelere başlaması gerekirdi. Bu durumda sendikanın davacı şirkete ayrıcatoplu görüşme için çağrıda bulunması icap etmez. Böyle olunca davanın reddinekarar vermek gerekir. Yazılı şekilde isteğin kabulü ile hüküm tesisi usul veyasaya aykırıdır.


SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA,29.06.<strong>1990</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/67Karar No : <strong>1990</strong>/3146Tarihi : 20.03.<strong>1990</strong>ilgili Kanun : 2822 s.K. 9. md.ÖZÜ : Toplu iş sözleşmesinden sendika üyeleri yararlanırlar. Ancak buyararlanma işçinin sendikaya üye olduğu tarihten itibaren başlar. Üyeolmadan önceki süre için yararlanma söz konusu olamaz.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı, yol, ayakkabı ve yemek parası ileücret farkının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmekledosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılarla toplanan delillere ve kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2822 sayıh TSGLK.'nun 9. maddesinin 1. «fıkrasına göre toplu işsözleşmesinden taraf işçi sendikasının üyeleri yararlanırlar. Ancak bu yararlanmaişçinin sendikaya üye olduğu tarihten itibaren başlar. Üye olmadan önceki süreiçin yararlanma söz konusu olamaz. Aynı maddenin 2. fıkrasının "toplu işsözleşmesinin imzalanması tarihinde taraf sendikaya üye olanlar yürürlüktarihinden yararlanırlar" ifadesini de bu çerçevede anlamak gerekir.. Bu fıkrahükmünce, işçinin toplu iş sözleşmesinin yürürlük tarihinden itibarenyararlanabilmesi için gerek yürürlük tarihinde ve gerekse taraf sendikaya üyeolması şarttır, imza tarihinde üye olmasına rağmen, üyeliği yürürlük tarihindensonraki bir tarihte gerekleşmişse, ancak üye olduğu tarihten sonrası içinyararlanabilir ve böyle bir durumda üye olduğu tarihten geriye doğru yürürlüktarihinden itibaren yararlanamaz. Bu, toplu iş sözleşmesinden yararlanmanınesaslı koşullarındandır. Anılan madde hükmünü başka şekilde yorumlamakmümkün değildir. Daire <strong>kararları</strong> da bu yöndedir. Davada söz konusu edilen topluiş sözleşmesi 1.11.1988 tarihinden itibaren yürürlüğe konulmuş ve 24.3.1989tarihinde imzalanmıştır. Davacının taraf sendikaya üyeliği ise yürürlük tarihi ileimza tarihi arasında gerçekleşmiştir. Az önce açıklanan durum karşısında davacısöz konusu toplu iş sözleşmesinden 1.11.1988 tarihinden değil, üye olduğu dahasonraki tarihten itibaren istifade


edebilir. Aksine görüşle yürürlük tarihinden itibaren gerçekleşen toplu işsözleşmesi farklarına karar verilmiş olması, yasaya aykırı olup bozmayıgerektirmiştir.3 - Toplu iş sözleşmesinin 40. maddesinde mevsimlik işçilereayakkabı veya parasının verilmeyeceği öngörülmüştür. Davacı, mevsimlik işçiolduğuna göre bu haktan yararlanamaz. Aksine hüküm tesisi bozmayı icapettirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA,20.03.<strong>1990</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/1699Karar No : <strong>1990</strong>/5329Tarihi : 30.04.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 2822 s.K. 9. md.ÖZÜ : TĐS'nde geriye dönük uygulanacağına dair hüküm mevcutsa, imzatarihinden önce işten çıkarılan üye de farklardan yararlanır.DAVA : Davacı, Toplu Đş Sözleşmesinden doğan ücret farkı ile ihbar tazminatı veikramiye farkının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, subut bulmayan davayı reddetmiştir.Hüküm süresi içinde temyiz edilmiş olmakla gereği düşünüldü:KARAR : Davacının hizmet akdi 21.8.1988 tarihinde Đş Kanununun 13'ncümaddesine göre ihbar ve kıdem tazminatı ödenmek suretiyle feshedilmiştir.Đşyerinde 23.9.1988 tarihinde imzalanan ve 1.4.1988-31.3.<strong>1990</strong> tarihleri arasınıkapsayan Toplu iş Sözleşmesinin, 36'ncı maddesinin (E) bendinde aynen "ihbarönellerine ait ücretlerin peşin ödenmek suretiyle akdin feshi halinde, varsa busüre içinde ücret ve sosyal yardımlarda, Toplu Đş Sözleşmesiyle meydanagelecek artışlarda peşin ödenecek ihbar tazminatı hesabında nazarı itibarealınacaktır", denilmektedir. Mahkemenin, Toplu Đş Sözleşmesinin bu açıkhükmünü gözönünde tutarak hüküm kurması gerekirken, davacının Toplu işSözleşmesinin imzalandığı tarihten önce, iş akdinin feshedildiğinden bahisledavanın reddine karar vermiş olması isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.Mahkemenin emsal olarak sözünü ettiği karar bu olayla ilgili değildir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerden BOZUL-MASINA, 30.04.<strong>1990</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/4407Karar No : <strong>1990</strong>/7626Tarihi : 21.06.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 2822 s.K. 9. md., 2495 s.K.ÖZÜ : Özel güvenlik görevlileri sendikaya üye olamazlar, TĐS'denyararlanamazlar ve yararlandırılmaları için işverenden istekte bulunamazlar.DAVA : Davacı, ücret zammı farkı ile kıdem zammının ödetilmesine kararverilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakladosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davacının tüm temyiz itirazlarının reddine,2 - Davalının temyizine gelince; davacı işyerinde uygulanmaktaolan ............ Sendikası'nın TlS'den yararlanmakta iken, 2495 sayılı Yasayatabi özel güvenlik görevlisi olarak görevlendirilmiştir. Aynı işyerinde çalışanve ..........Sendikası ile yapılmış bulunan ve o sözleşmeden yararlanan bir kısım işçiler de, aynı şekilde özel güvenlik teşkilatında çalıştırılmaya başlanmıştır. Yönetim Kurulu'nca,................ Sendikasından yararlanmakta iken, güvenlik görevine getirilen işçiler ile ...... sendikasına ait TĐS'den yararlanmakta iken, özel güvenlik görevine getirilen işçilerin ücretlerinde dengesağlamak amacı ile evvelce.................... Sendikası üyesi olanlara .................Sendikasına ait TĐS'deki zam farkının verilmesi istenmiş ve 1/12 sistemininuygulanması öngörülmüş, bu suretle uygulama yapılmıştır. Anılan bu kararile...... .....'e bağlı işçilerin ücretlerini aşmayacağı da ayrıca belirtilmiştir.Davacı kendisine 1/12 uygulanmaması gerektiğini, yani eksiltmeyapılamayacağını,............ 'e ait kıdem zammının ise hiç uygulanmadığını iddia ederek istekte bulunmuştur.Mahkeme, 1/12 usulünün uygulanması gerektiğini, ancak bununnoksan uygulanmış olduğunu bildirerek, ücret zammını buna göre hesaplayarakve kıdem zammının da uygulanması gerektiğini belirterek hüküm kurmuştur.Öncelikle belirtmek gerekir ki, güvenlik görevlisi sendikaya üyeolamaz ve dolayısı ile TĐS'den yararlanamaz. Bu nedenle özel güvenlik görevlisiTĐS'den yararlandırılması için işverenden istekte bulunamaz. Ancak az öncebelirtildiği gibi işveren güvenlik görevlileri arasında ücret dengesini sağlamakamacı ile hareket etmiş ve almış olduğu kararla evvelce ..........


Sendikası'na üye olan güvenlik görevlilerinin, ücretlerini de yine evvelce ........Sendikasına üye olan ve ücretleri o TĐS'ne göre oluşmuş bulunan güvenlikgörevlilerinin ücretleri seviyesine yükseltmek istemiş, ancak bunun için sadece1/12 uygulamasını yeterli görmüştür. Bu takdir işverene ait olduğuna göre işçi,1/12 sisteminin uygulanmamasını isteyemez, işverenin TĐS süresine göreuygulamış olduğu 1/12 uygulamasında da bir hata yoktur. Bundan başkaYönetim Kurulu kararında ayrıca kıdem zammı uygulanacağına dair bir hükümde mevcut değildir.Karar sadece ücret zammının 1/12 sistemi ile uygulanmasınailişkindir. Böyle olunca davacı, kıdem zammını da isteyemez. O halde, davanınreddine karar vermek gerekir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda belirtilen nedenie BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 21.06.<strong>1990</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/10159Karar No : <strong>1990</strong>/1364Tarihi : 07.02.1991Đlgili Kanun : 2822 s.K. 9. md.ÖZÜ : Toplu iş sözleşmesinin imzalanmasından önce ölen işçinin haksahiplerine, yararlanma konusunda ayrıca bir hüküm bulunmadıkça, yenisözleşmeden doğan alacakların ödenmesi gerekmez. Đşveren hataen böylebir ödeme yapmışsa geri isteyebilir.DAVA : Davacı, davalıya zuhulen ödenen toplu iş sözleşmesinden doğanalacakların geri alınmasına karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği reddetmiştir.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmekledosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARAR : Đşçinin ölümü tarihinde hizmet akdi de son bulur. Öte yandan, 2822sayılı Toplu Đş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu'nun 9. maddesine göre, imzatarihde sendika üyesi olan işçl-toplu iş sözleşmesinden yararlanabilir. Đmzatarihinde üye olmayanlar sözleşmeden yararlanmaz. Davalıların miras bırakanıtoplu iş sözleşmesinin imzalandığı 5.6.1984 tarihinden önce ölmüştür.Yararlanma konusunda toplu iş sözleşmesinde ayrıca bir hüküm debulunmadığına göre olayda toplu iş sözleşmesinden yararlanma koşulugerçekleşmemiştir. Buna göre davacı idare, davalılara toplu iş sözleşmesiuygulaması sonucu hataen ödediği miktarları geri isteyebilir. Bu hususlar


gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olmasıdoğru değildir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,07.02.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/12467Karar No : 1991/3661Tarihi : 12.03.1991Đlgili Kanun : 2822 s.K. 9. md.ÖZÜ : Toplu iş sözleşmesinin imza tarihinden önce önelsiz olarak hizmetakdi feshedilen işçi yeni sözleşmeden yararlanamaz.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı, yıllık ücretli izin parası, toplu işsözleşmesi ücret zammı ile toplu sözleşme farkının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - 2822 sayılı TSGLK'nın 9. maddesine göre TĐS'den, sözleşmeninimzalanması tarihinde çalışan ve taraf sendikaya üye olan işçiler yararlanırlar.Olayda 1.1.1989 ile 31.12.<strong>1990</strong> tarihleri arası için yapılan TĐS 19.6.1989tarihinde imza edilmiştir. Davacının iş akdi ise önelsiz olarak işverence 1.6.1989tarihinde fehedilmiştir. Buna göre imza tarihinde davacı çalışmamaktadır. Böyleolunca anılan TĐS'den yararlanamaz. Davacı TĐS'den yararlanabilmesinigerektiren başka bir husus da ileri sürmüş ve ispat etmiş değildir. Mahkemeninbu hususları dikkate almaksızın ve gerekçe dahi göstermeksizin davacıyı buTĐS'den yararlandırmış olması isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,12.03.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/13766Karar No : 1991/6802Tarihi : 02.04.1991ilgili Kanun : 2822 s.K. 9. md.ÖZÜ : Toplu iş sözleşmesinden, sözleşmenin imzalanması tarihindesendikaya üye olanlar yararlanırlar. Đmza tarihinde üye olmayanlar toplu işsözleşmesinde özel bir hüküm olmadıkça sözleşmeden yararlanamazlar.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı farkı ile toplu iş sözleşmesindendoğan diğer işçilik haklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacının hizmet akdi ihbar ve kıdem tazminatı ödenerek feshedilmiştir.Davacı, ihbar ve kıdem tazminatının 31.8.1988 ile 1.9.<strong>1990</strong> tarihleriarası için geçerli Toplu Đş Sözleşmesine göre hesap edilmediğini iddia ederek,söz konusu Toplu iş Sözleşmesi uygulamasına dayanan ihbar ve kıdemtazminatı farkları ile yine aynı Toplu Đş Sözleşmesinden doğan, diğer işçilikhaklarını istemiştir. 2822 sayılı TSGLK'nin 9. maddesine göre, Toplu ĐşSözleşmesinden, sözleşmenin imzalanması tarihinde sendikaya üye olanlaryararlanırlar, imza tarihinde üye olmayanlar ise Toplu Đş Sözleşmesinde ayrık birhüküm olmadıkça sözleşmeden yararlanamazlar. Dosyaya 31.8.1986 ile31.8.1988 tarihleri arası için geçerli ve 31.8.1988-1.9.<strong>1990</strong> tarihleri arası geçerliolmak üzere iki adet Toplu Đş Sözleşmesi ibraz edilmiştir. Bunlardan öncekiToplu Đş Sözleşmesinin geçici 2. maddesinde, Toplu iş Sözleşme-si'nin hizmetakdi feshedilen işçilere de, geriye doğru uygulanacağı öngörülmüşse de,davacının hizmet akdinin feshedildiği tarihten önce yürürlük başlangıcı tespitedilen sonraki Toplu iş Sözleşmesi'nde böyle bir hüküm mevcut değildir. ÖncekiToplu Đş Sözleşmesi'nde yer alan hakların devam edeceğine dair bir hükme deyer verilmemiştir. Bu durumda davacı ancak 31.8.1988 ile 1.9.<strong>1990</strong> tarihleri arasıiçin geçerli Toplu iş Sözleşme-si'nin imzalanması tarihinde sendika üyeliğidevam ediyorsa yararlanabilecektir, imza tarihinde üyeliği devam etmiyorsa,yararlanamayacaktır. Sözleşmenin dosyadaki fotokopisinde sözleşmenin imzatarihi yazılı değildir. O halde, imza tarihi bulunan Toplu iş Sözleşmesi tam metnitemin edilmek ve yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde inceleme yapılaraksonucuna göre karar vermek gerekir. Bu yön üzerinde durulmadan hüküm tesisiisabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.


SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA,02.04.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/14523Karar No : 1991/7791Tarihi : 29.04.1991Đlgili Kanun : 2822 s.K. 9. md. 2495 s.K.ÖZÜ : Ferdi iş sözleşmesinde açık hüküm bulunmadığı taktirde, 2495 sayılıkanuna göre istihdam edilip çalıştırılan güvenlik görevlileri sendikaya üyeolmayacaklarından toplu iş sözleşmesi hükümlerinden yararlanamazlar.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazmimatı, fazla çalışma parası ile ikramiye veücret farkının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakta dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR: Davacı, işyerinde 2495 sayılı Kanun'a tabi olarak güvenlik sorumlusuolarak çalışırken hizmet akdi ihbar ve kıdem tazminatı ödenmek suretiyle fesiholunmuştur.Davacı, TĐS ile getirilen hakların sosyal güvenlik görevlilerine detanındığını fakat buna rağmen TlS uyarınca haklarının verilmediğini iddia ederekdavada sözünü ettiği işçilik haklarına ilişkin TlS farklarını istemiştir.Öncelikle belirtmek gerekir ki, 2495 sayılı Kanun'a göre istihdamedilip çalıştırılan güvenlik görevlileri anılan Kanun hükümeleri gereğincesendikaya üye olamazlar ve TĐS'den yararlanamazlar. Bu bakımdan davacıdoğrudan doğruya kendisine TĐS hükümlerinin uygulanmasını isteyemez. Ancakişveren ile aralarında kıyasen kendisine aynı oranda haklar tanınması yönündenbir anlaşma olmuşsa, ferdi iş sözleşmesine bu yönde hükümler getirilmişsebunun uygulanmasını isteyebilir.Davada, davacıya uygulanan sözleşmenin ferdi bir iş sözleşmesi mi,yoksa TlS mi olduğunu anlaşılamamaktadır. Bu nedenle az önce açıklananhususlar üzerinde durulup gerekli inceleme yapılarak, şayet davacı doğrudandoğruya TĐS'e dayanmakta ise, davayı reddetmek, ferdi iş sözleşmesinedayanıyorsa o takdirde şimdiki gibi karar vermek gerekir.Noksan inceleme ve değerlendirme ile isteklerin hüküm altınaalınması doğru değildir.


SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeplerden BOZUL-MASINA, 29.04.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/1789Karar No : 1991/9201Tarihi : 03.06.1991Đlgili Kanun : 2822 s.K. 9. md.ÖZÜ : TĐS'nin imzalanması tarihinde taraf sendikaya üye olanlar yürürlüktarihinden itibaren yararlanırlar.TĐS'nin ücret zammını düzenleyen maddesinde imza tarihindenönce hizmet akdi feshedilenlerin bu zamlardan yararlanacağına dair birhüküm mevcut olmadığına göre işçi TĐS'den yararlanamaz.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı, ücret, yol ve yan ödeme farkınınödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacının hizmet akdi 1475 sayılı iş Kanununun 13. maddesine göreTemmuz 1989 ayı içinde feshedilmiş, fesih tarihindeki ücretine göre ihbar vekıdem tazminatı ödenmiştir.Davacı, 1.3.1989-28.2.1991 tarihleri arasını kapsayan TĐS'ninkendisine uygulanması gerekirken uygulanmadığını iddia ederek, bu sözleşmedendoğan farklarla ilgili olarak istekte bulunmuştur.2822 sayılı Toplu iş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanununun 9.maddesinin birinci fıkrasına göre, TĐS'den taraf işçi sendikasının üyeleri yararlanır,ikinci fıkrasına göre de TĐS'nin imzalanması tarihinde taraf sendikayaüye olanlar yürürlük tarihinden yararlanır.Söz konusu TĐS Yüksek Hakem Kurulu tarafından 29.11.1989 tarihindekarara bağlanmıştır. Bu tarihte davacı işyerinde çalışmamaktadır. Hizmetakdi daha önce feshedildiği için sendika üyeliği de yoktur. TĐS'nin geçici 1.maddesinde ise, Đş Kanununun 13. maddesine göre hizmet akdi daha öncefeshedilenlerin geriye doğru bu sözleşmeden yararlanacaklarına dair bir hükümmevcut değildir. Geçici maddede geriye doğru kimlerin yararlanacağıgösterilmiştir. Burada Đ.K'nun 13. maddesine göre hizmet akdi feshedilenler yeralmamıştır. Bu bakımdan davacı geçici 1. madde kapsamında olmayıp, bu geçicimadde hükmünden yararlanması mümkün değildir. TĐS'nin 31. maddesinde ise,genel olarak ücret zamları düzenlenmiştir.


Bu maddede de imza tarihinden önce hizmet akdi feshedilenlerin bu zamlardanyararlanacağına dair bir hüküm mevcut değildir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,03.06.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/12106Karar No : 1991/11981Tarihi : 12.09.1991Đlgili Kanun : 2822 s.K. 9. md.ÖZÜ : Sendika üyesi olmayan işçilere, sendika üyesi olan işçilerden farklıuygulama yapılmaması gerekir.DAVA : Davacı, TĐS'nden doğan ücret ve sosyal yardımların ödetilmesine kararverilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1.1.1989 ve 31.12.<strong>1990</strong> tarihlerini kapsayan TĐS 3/C maddesindeaynen "Kapsam içi sendikasız işçilere işveren TĐS'i ve üstünde haklar uygulamayacaktır.Dayanışma aidatı ödeyenlerin sözleşmeden yararlanması konusundayasa hükümleri uygulanır. Bu hükme aykırı olarak işveren uygulamayaparsa ve sendikanın yazılı başvurusuna rağmen bu uygulamaya sonvermesse aynı miktarı bütün sendikalı işçilere aynı tarihten itibaren uygular..."denilmektedir. Buradaki ifadeye göre, işverenin bu TĐS'deki hak türleri vemiktarları veya bunun üstünde hakları sendika üyesi olmayan işçilere aynenuygulamış olması ve sendikanın buşvurusuna rağmen bu uygulamaya sonvermemiş olması gerekir. Şayet sendika üyesi olmayan işçilere tanımış olduğuhak türleri ve miktarları TĐS'e öngörülen hak türlerinden ve miktarlarından az ise,o takdirde sorumluluğundan söz edilemeyecektir. Dosyadan, hesap için emsalalınan sendika üyesi olmayan işçiye tanınan hak türlerinin, verilen miktarlarınTĐS'deki miktarların belirgin bir şekilde altında olduğu izlenmektedir. Böyleolduğu takdirde davanın reddi gerekir. Öte yandan sendikanın başvurusunutakiben davacının hemen dayanışma aidatı ödemek suretiyle TĐS'denyararlanması söz konusu ise, uygulamaya son verme durumunun bu suretlegerçekleşmiş olduğunun da kabulü gerekir. O halde, açıklanan hususlar dikkatealınarak ve işyerindeki uygulama gereğince ve yeterli bir şeklide incelenerek, halolacak sonuca göre bir karar verilmelidir.


SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda belirtilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 12.09.1991 günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/9486Karar No : 1992/10794Tarihi : 05.10.1992Đlgili Kanun : 2822 s.K. 9. md.ÖZÜ : Toplu iş sözleşmesinin imzalandığı tarihten önce işyerinden ayrılmışolan işçi, bu toplu iş sözleşmesine göre bir hak iddia edemez.DAVA : Davacı, zam farkından doğan alacağının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı, davalı işletmede işçi olarak çalışmakta iken verdiği dilekçe ile ............ Đşletmesi TAŞ.'ne naklini istediğini, bu talebinin kabulü ilenaklinin gerçekleştirilerek...................TAŞ'de çalışmaya başladığını, bu sıradadavalı işletme ile kendisinin üyesi bulunduğu ...................... Sendikası arasında13 ncü dönem TĐS. aktedildiğinin, bu sözleşmenin yürürlük tarihine göre TlS'ninkapsamında kalan çalışmasından dolayı TĐS haklarının kendisine verilmesigerektiğini ileri sürerek talepte bulunmuştur.Davalı ise verdiği cevapta, TlS'nin imzalandığı tarihte davacınınişyerinde çalışmadığını, imzadan önce ................. Genel Müdürlüğünde görevalmak üzere işyerinden ayrıldığını, her iki şirketin ayrı tüzel kişilikleri bulunduğunuve farklı TĐS'nin tarafı olduklarını, sözü edilen TĐS'nin (Yararlanma)kenar başlıklı geçici 1 nci maddesinden de yararlanamayacağını bildirerekdavanın reddini istemiştir.Đddia savunma ve tüm dosya içeriğinden, davacının kendi isteğiile .............Genel Müdürlüğüne geçtiği, gerek davalının ve gerekse yeni görev aldığı ..Genel Müdürlüğünün ayrı tüzel kişiliklere sahip olduğu,her iki şirketin farklı TĐS'lerinin tarafı bulundukları, bir işletme kavramı içindebulunmadıkları, davalı ile yapılan TĐS'nin imzalanması tarihinde davacınındavalıya ait işyerinde çalışmadığı, hizmet akdinin sözleşmeninin geçici 1 ncimaddesinde gösterilen nedenlerden her hangi biri ile de sona ermiş olmadığıanlaşılmaktadır. Bütün bu nedenlerden dolayı ve 2821 sayılı Kanunun 9 ncümaddesi hükmü karşısında davacının TĐS'den yararlanmasında olanak


ulunmadığı, geçici 1 nci maddesinde buna yer vermediği cihetle, davanınreddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde kabulüne karar verilmiş olmasıisabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,05.10.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/6409Karar No : 1993/885Tarihi : 25.01.1993ilgili Kanun : 2822 s.K. 9. md.ÖZÜ : Toplu iş sözleşmesinin imzalanmasından önce işyerinden ayrılanişçi, toplu iş sözleşmesinde özel hüküm yoksa sözleşmeden yararlanamaz.DAVA : Davacı, kıdem tazminatı farkıyla ücret ve ikramiye farkı alacağınınödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı, işyerinin yürürlükte bulunan TĐS'nin imzalanmasından önceevlenme nedeni ile iş akdini feshederek işten ayrılmıştır. TĐS'nin geçici 4.maddesinde, sözleşmenin yürürlük tarihi ile imza tarihi arasında işyerinden bağlıoldukları kanunla kurulan kurum ve sandıklardan yaşlılık, malûllük veya emeklilikaylığı almak veya toptan ödeme almak amacıyla ayrılanların bu sözleşmedenyararlanmaları öngörülmüştür. Anılan maddede evlenme nedeni ile işten ayrılmadurumu yer almamıştır. Ayrık halleri düzenleyen sözkonusu maddenin kıyasyoluyla ve genişletilerek uygulanması da söz konusu olamaz. Davacı, evlenmenedeni ile iş akdini feshettiği 10.12.<strong>1990</strong> tarihinde, bağlı bulunduğu SosyalSigortalar Kurumu'ndan 506 sayılı Yasa hükümleri uyarınca toptan ödeme almakamacıyla ayrıldığını ve kuruma başvurduğunu belgeleyememiştir. Hal böyleolunca, TĐS'nin geçici 4 üncü maddesi hükmünden yararlanamayacağındandavanın reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde kabulü usul ve yasayaaykırı olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA,25.01.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/6518Karar No : 1993/6838Tarihi : 03.05.1993ilgili Kanun : 2822 s.K. 9. md.ÖZÜ : Toplu iş sözleşmesinin imzası tarihinden önce işyerinden ayrılan işçiözel hüküm bulunması durumunda, toplu iş sözleşmesinden yararlanabilir.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı ile sosyal haklardan doğan alacaklarınınödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakladosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARAR : 1. Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının tüm temyiz itirazları ile davacının aşağıdakibendin kapsamı dışında alan temyiz itirazları yerinde değlidir.2. Davacının hizmet akdi ihbar ve kıdem tazminatı ödenmek suretiyle24.12.<strong>1990</strong> tarihinde işveren tarafından feshedilmiştir. Davacının üyesibulunduğu işi sendikası ile işveren arasında 03.05.1991 tarihinde imzalanan ve01.09.<strong>1990</strong> ile 31.06.1992 yürürlük süreli 10. dönem TĐS'in geçici 2. maddesinde,sözleşmenin yürürlük (başlangıç) tarihi ile imza tarihi arasında, taraf sendikaüyesi olup da, iş akidleri 1475 sayılı Kanun'un 13 üncü maddesi uyarınca işverentarafından feshedilen işçilere, sözleşmenin yürürlük tarihi ile işçinin işten ayrıldığısüre için gerçekleşecek bütün hak ve alacaklarının ödenmesi kararlaştırılmıştır.Bu hükme göre davacının gerçekleşecek ihbar tazminatı farkının hüküm altınaalınması gerekir. Ödendiği savunulan primin de dava konusu ihbar tazminatı farkalacağı ile ilgisi kanıtlanamamıştır. Aksine düşünce ile, yazılı şekilde hükümtesisi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA,03.05.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/681Karar No : 1993/8039Tarihi : 11.05.1993Đlgili Kanun : 2822 s.K. 9. md.ÖZÜ : Toplu iş sözleşmesinin imzası tarihinde işyerinde çalışmayan işçi,yürürlük tarihinden önce iş akdi feshedildiği için geçici madde hükmündenyararlanamaz.DAVA : Taraflar arasındaki ihbar ve kıdem tazminatı farklarının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesineilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalıavukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 11.05.1993/Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmiştir. Duruşma günü davalı adına Avukat......................geldi. Karşı taraf adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunanavukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosyaincelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı, davalıya ait iş yerinde çalışırken 29.08.<strong>1990</strong> tarihinde ihbar vekıdem tazminatı ödenmek sureti ile işten çıkarıldığını, işverenin 01.09.<strong>1990</strong>'dayürürlüğe giren yeni TĐS'den yararlandırmama amacı güttüğünü ileri sürerekihbar ve kıdem tazminatı farklarının hüküm altına alınmasını istemiştir.Mahkemece istek gibi karar verilmiştir. Davacının iş akdinin29.08.<strong>1990</strong> tarihinde ihbar ve kıdem tazminatları ödenerek feshedildiği vekendisinden ibraneme alındığı konusunda bir uyuşmazlık yoktur. Davacınınyararlanmak istediği 01.09.<strong>1990</strong>-31.08.1992 yürürlük süreli TĐS 28.02.1993 tarihindeimzalanmıştır. TĐS'nin 1. yıl zammını düzenleyen 36. maddesi01.09.<strong>1990</strong> tarihinde çalışan ve ayrıca sözleşmenin imzası tarihinde de hizmetakdi devam eden işçilere yapılacak zamları düzenlemektedir. Bu TĐS'nin geçici1. maddesi ise, sözleşmenin yürürlük tarihi ile imza tarihi arasında ĐşKanunu'nun 13'üncü maddesi uyarınca iş akdi feshedilenlere sözleşmeningetirdiği maddi haklardan yararlanma olanağı tanımaktadır.Davacının hizmet akdi, TĐS'nin yürürlüğe girdiği 01.09.<strong>1990</strong> tarihindenönce feshedildiğine göre, sözkonusu geçici madde hükmünden yararlanmasımümkün değildir. O halde, davanın reddine karar vermek gerekirken,yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.Her ne kadar, benzer bir davada geçici 1. maddenin hatalı yorumusonucu sevk edilen bozma kararına uyularak verilen ve oluşan usuli kanılmışhak nedeni ile Daire'mizce onanan kararın bu dava için bağlayıcılığından sözedilemez.


SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMA-SINA, 11.05.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/13910Karar No : 1993/8316Tarihi : 13.05.1993Đlgili Kanun : 2822 s.K. 9. md.ÖZÜ : Toplu iş sözleşmesinin imzalanmasından önce ölen işçinin varisleri,sözleşmede özel hüküm bulunmadıkça toplu iş sözleşmesinin getirdiğihaklardan yararlanamazlar.DAVA : Davacı, kıdem tazminatı farkının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacıların miras bırakanı 24.7.1991 tarihinde ölmüş ve davacılarakıdem tazminatı ödenmiştir. Davacılar açtıkları bu dava ile 30.7.1991 tarihindeimzalanan TĐS'nin getirdiği haklar sebebiyle fark kıdem tazminatı istemişlerdir.2822 sayılı TSGLK'nin 9'uncu maddesine göre TĐS'nde ayrık hükümbulunmadıkça, sözleşmenin imza tarihinde işyerinde çalışan ve TĐS'e tarafsendika üyesi işçiler sözleşmeden yararlanabilirler. Davacıların miras bırakanısözleşmenin imzalanmasından önce ölmüş bulunduğuna göre, daha sonraimzalanan TlS'in getirdiği haklardan yararlanmaları mümkün değildir. Bu nedenledavanın reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, bozmayıgerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA,13.05.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/15644Karar No : 1993/9943Tarihi : 10.06.1993ilgili Kanun : 2822 s.K. 9. md.ÖZÜ : Toplu iş sözleşmesinin imzasından önce haklı sebeble iş akdini sonaerdiren işçi, sözleşmede özel hüküm bulunması halinde, toplu işsözleşmesinden yararlanır.DAVA : Davacı, kıdem tazminatı farkının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı davalıya ait otelde çalışmakta iken bir başka şehirdeki otelenakledilmesi üzerine 15.05.1991 tarihinde iş akdini Đş Kanunu'nun 16/11-emaddesi uyarınca feshetmiş ve işverence kendisine kıdem tazminatı ödenmiştir.Davacı, açtığı bu dava ile işyerinde uygulanan ve 17.07.1991 tarihindeimzalanmış bulunan 01.01.1991-31.12.1992 yürürlük süreli TĐS'in 6/dmaddesi hükmüne dayanarak ücret ve kıdem tazminatı farkı alacaklarınıntahsiline karar verilmesini istemiştir.Mahkemece iş akdi davacının istifası ile sona erdiği gerekçesiyledava reddedilmiştir.Đşyerinde uygulanan TlS'nin 6/d maddesi "Bu TlS'nin yürürlüktarihinden sonra imza tarihinden önce (1475 sayılı Đş Kanunu'nun 17. maddesininII. bendi uyarınca hizmet akdi feshedilenlerle istifa edenler hariç) işyerindenayrılmış olan sendika üyesi işçiler de çalıştıkları sürelerle orantılı olmak üzere busözleşmenin ücret zammı ve ikramiye farklarından yararlanırlar." denilmektedir.Bu hükümde yer alan istifa sözcüğü işçinin kendi isteğiyle işten ayrılmasıanlamındadır, iş akdinin haklı nedenle işçi tarafından feshi istifa olarakyorumlanamaz. Ortada haklı nedenle fesih bulunduğuna ve nitekim davacıyakıdem tazminatı da ödenmiş olduğuna göre TlS'nin söz konusu hükmündenyararlanması gerekir. Buna rağmen mahkemenin aksine düşünce ile davayıreddetmiş olması isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA,10.06.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/11308Karar No : 1994/11197Tarihi : 14.07.1994Đlgili Kanun : 2822 s.K. 9. md.ÖZÜ : Özel güvenlik görevlileri sendika üyesi olamaz ve toplu sözleşmedendayanışma aidatı ödeyerek yararlanamazlar.DAVA : Davacı, ihbar ve kötüniyet tazminatı, ücret, ikramiye, izin parası, sosyalyardım farkları alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup, düşünüldü:KARAR : 2822 sayılı Yasanın 9. maddesine göre; işçinin TĐS'den yararlanabilmesiiçin sözleşmeye taraf işçi sendikasının üyesi olması veya dayanışmaaidatı ödemek suretiyle TĐS'den yararlanmak için işverene başvurması gerekir.Davacı, davalıya ait işyerinde 2495 sayılı Yasa uyarınca özel güvenlikgörevlisi olarak çalışmakta iken, iş akdi fesih edilmiştir. Sözkonusu Yasa,özel güvenlik görevlilerinin işçi sendikasına üye olmalarını yasaklamıştır. Bunedenle, TĐS'den yararlanması mümkün değildir. Davacının dayanışma aidatıödemek suretiyle TĐS'den yararlanmak isteğine ilişkin bir iddia ileri sürülmediğigibi, sendikaya üye olması yasaklanan ve 2495 sayılı Yasaya tabi güvenlikgörevlisi olarak çalışanların dayanışma aidatı ödemek suretiyle de olsa, toplu işsözleşmesinden yararlanmaları söz konusu olamaz. Bu durumda, davanınreddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup,bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA,14.07.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/12454Karar No : 1994/12158Tarihi : 19.09.1994Đlgili Kanun : 2822 s.K.9. md.ÖZÜ : Đşçi, sözleşmenin yürürlük başlangıcından sonra işe girdiğine veimza tarihinde taraf işçi sendikasının üyesi bulunduğuna göre, 2822 sayılıYasanın 9. maddesi gereğince işe giriş tarihinden itibaren sözleşmedenyararlandırılır.


DAVA : Davacı, ücret alacağı kesintilerinin iadesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.Hüküm, süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı; davalıya ait işyerinde çalışmaya başladıktan ve TĐS.'ne tarafişçi sendikasına üye olduktan bir süre sonra imzalanan sözleşmeden işe giriştarihinden itibaren yararlandırıldığı halde, işverenin sendika üyeliğininkesinleştiği tarihten itibaren yararlanması gerektiğinden sozederek bir kısımödemeleri geri aldığını ileri sürerek, kesintilerin iadesini istemiştir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Gerek 2822 sayılıYasanın 9. maddesi ve gerekse işyerinde uygulanan TĐS.'nin 144. maddesinegöre, sözleşmenin imzalanması tarihinde taraf sendikaya üye olan işçilersözleşmenin yürürlük tarihinden itibaren sözleşmeden yararlanırlar.Uyuşmazlık konusu TĐS., 30.7.1991 tarihinde imzalanmış olup, yürürlük başlangıçtarihi 1.3.1991 'dir. Davacı 1.3.1991 tarihinden sonra ve imza tarihindenönce işyerinde çalışmaya başlamış ve henüz sözleşme imzalanmadan sendikaüyeliği kesinleşmiştir. Davacı, TĐS.'nin imzalandığı 30.7.1991 tarihinden öncetaraf işçi sendikasına üye bulunduğuna göre işe giriş tarihinden itibarensözleşmeden yararlanması gerekir. Davacı, sözleşmenin yürürlük başlangıcıolan 1.3.1991 tarihinden sonra işe girdiğine ve imza tarihinde taraf işçisendikasının üyesi bulunduğuna göre 2822 sayılı Yasanın 9. maddesinin açıkhükmü karşısında işe giriş tarihinden itibaren sözleşmeden yararlandırılmışolması doğrudur. Buna rağmen işverenin davacının üyeliğinin kesinleştiği tarihiesas almak suretiyle fazla ödeme yaptığını ileri sürerek, bir kısım ödemeleri gerialmış olması doğru değildir. Yasa koyucu, TĐS.'nin imzalanmasından sonra tarafişçi sendikasına üye olanların üyeliklerinin işverene bildirildiği tarihten itibarenyararlanmalarını öngörmüştür. TĐS.'nin imzalanması tarihinden önce taraf işçisendikasına üye bulunanlar için ise böyle bir koşul getirilmemiştir. Bu nedenledavanın kabulüne karar vermek gerekirken aksine bazı düşüncelerle reddiisabetsiz olup,bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 19.09.1994 günündeoyçokluğuyla karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/15795Karar No : 1994/16179Tarihi : 17.11.1994Đlgili Kanun : 2822 s.K. 9. md.ÖZÜ : Đmza tarihinde sendikaya üye olan işçinin toplu sözleşmedenyararlanması sözleşmeye hüküm konularak engellenemez.DAVA : Davacı, ücret alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.Hüküm, süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 2822 sayılı Yasa'nın 9. maddesinin ikinci fıkrasında, "TĐS'nin imzalanmasıtarihinde taraf sendikaya üye olanlar yürürlük tarihinden... yararlanırlar"hükmü yer almaktadır. Bu hüküm emredici nitelikte olup, sözleşmelerledeğiştirilemez. Bu nedenle, mahkemece davanın reddine dayanak yapılanTĐS'nin 5/B-b maddesindeki, sözleşmenin yürürlük tarihinden sonra, imzatarihinden önce sendikaya üye olan işçilerin ücret zammından yararlanamayacaklarınailişkin hükmün geçerli sayılması mümkün değildir. Bunarağmen mahkemece, Yasa'nın emredici hükmüne aykırı ve hukuken geçerliolmayan sözleşme hükmüne dayanarak davanın reddine karar verilmesi hatalıolup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,17.11.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/750Karar No : <strong>1995</strong>/1233Tarihi : 30.01.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 2822 s.K. 9. md.ÖZÜ : Sıkıyönetim Komutanlığı'nın talebi üzerine işten çıkarılan işçi, uzunbir süre sonra yeniden işe alındığı takdirde, aradaki sürede toplu sözleşmeile oluşan ücretlerin ödenmesini talep edemez.DAVA : Davacı, ücret ve sosyal yardımlardan doğan alacaklarının ödetilmesinekarar verilmesini istemiştir.


Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakladosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR: Davacı, davalıya ait işyerinde çalışırken Sıkıyönetim Komutanlığının yazısı üzerine 1982 yılında iş akdi feshedilmiş, daha sonra 1991 yılındayeniden işe girerek çalışmaya başlamış olup, açtığı bu dava ile iştençıkarıldıktan sonra boşta kaldığı süreye ilişkin ve o dönemde TĐS ile oluşanücretlerini istemiştir. :*Davanın iş akdi, Sıkıyönetim Komutanlığı'nın yazısı üzerine zorunlu olarakişveren tarafından feshedilmiş ve taraflar arasındaki akdi ilişkin sona ermiştir. Budurumda çalışmadığı süre için ücret istemesi ve işyerinde çalışmadığı ve bununsonucu TĐS'den yararlanması mümkün olmadığı halde TĐS ile oluşan ücretlerinitalep etmesi hukuken mümkün değildir. Gerçekten ücret yapılan işin karşılığıolarak ödenir. Oysa taraflar arasında akdi ilişki yukarıda belirtildiği üzere sonaermiştir, işyerinde çalışmayan işçinin TĐS'den yararlanması mümkün değildir.Davacının iş akdinin Sıkıyönetim Komutanlığı'nın emri üzerine işverencefeshedilmiş olmasında işverenin herhangi bir kusurlu davranışı dabulunmamaktadır. Bu nedenle işveren davacıya bir tazminat ödenmekle yükümlütutulamaz. Esasen idari yargıda verilen genel nitelikteki bir karar adliyemahkemeleri için bağlayıcı olmayacağı gibi, iş hukukunda işyeri sendikatemsilcileri dışında işçinin işe iadesini ve işverenin işçiyi çalıştırmaya zorlamasınıöngören bir düzenlemeye de yer verilmemiştir. Dairemizin Yargıtay Hukuk GenelKurulu'nca da benimsenen yerleşik uygulamaları bu doğrultudadır (HGK.2.3.1994 gün 1993/9-852 E. sayılı K.).Yukarıda açıklanan nedenlerle davanın reddine karar vermek gerekirkenaksine bazı düşüncelerle isteğin hüküm altına alınması isabetsiz olup bozmayıgerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,30.01.<strong>1995</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/10132Karar No : <strong>1990</strong>/9595Tarihi : 24.09.<strong>1990</strong>ilgili Kanun : 2822 s.K. 12. md.ÖZÜ : Bir işkolunda çalışan işçilerin yüzde onunun tespitinde kural olarakbir önceki istatistiğin dikkate alınması gerekir. Ancak, bu husus mutlak vemücerret olmayıp, özellik arzeden durumlarda gerçeğin saptanmasıbakımından gerekli bilgi ve belgeler dikkate alınıp değerlendirilmelidir.


DAVA : ............ Sendikası adına Avukat .................1le Çalışma ve SosyalGüvenlik Bakanlığı adına Avukat.........aralarındaki dava hakkında Ankara 1. ĐşMahkemesinden verilen 23.8.<strong>1990</strong> günlü ve 421/25 D. Đş sayılı hüküm duruşmalıojarak davacı avukatınca temyiz edilmiş ise de; işin niteliği itibarıyla duruşmaisteğinin reddine ve incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildiktensonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektiricisebeplere ve özellikle 2822 sayılı TSGLK.nun. 12. maddesine göre bir işkolundaçalışan işçilerin % 10'unun tesbitinde kural olarak bir önceki istatistiğin nazaraalınması gerekir ise de, bu mutlak ve mücerret olmayıp özellik arzedendurumlarda gerçeğin saptanması bakımından gerekli bilgi ve belgelerin dikkatealınıp değerlendirilebileceğine davada sözkonusu Bakanlık tes-bitinin, işmüfettişlerince işyerlerinde fiili duruma ve belgelere göre yapılan incelemelersonunda düzenlenen tutanaklara ve raporlara dayanmasına, bu belgelerin aksiisbat olununcaya kadar geçerli olmasına, aksi de usulen isbat edilmemişbulunmasına göre davacının temyiz itirazlarının reddi ile hükmünONANMASINA, 24.09.<strong>1990</strong> gününde oyçokluğu ile kesin olarak karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/14364Karar No : <strong>1990</strong>/14448Tarihi : 28.12.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 2822 s.K. 15 md.ÖZÜ : Yetki tespitine itirazdaki 6 işgününün hesabında tebliğ günü hesabadahil edilmez. Öte yandan itiraz dilekçesinin Bölge Müdürlüğüne kayıtettirilmesi yönünden Cumartesi işgününden sayılmaz.DAVA : Davacı ile davalı aralarındaki dava hakkında istanbul 8. ĐşMahkemesi'nden verilen 5.12.<strong>1990</strong> günlü ve 189/36 sayılı hüküm davacıavukatınca temyiz edilmekle dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Yetki yazısı davacı işverene 6.8.<strong>1990</strong> tarihinde tebliğ edilmiştir. Davacıitiraz dilekçesini 14.8.<strong>1990</strong> tarihinde işletme merkezinin bulunduğu ĐstanbulBölge Müdürlüğüne kayıt ettirdikten sonra aynı gün mahkemeye vermiştir.2822 sayılı TĐSGLK'nun 15. maddesindeki altı iş günününhesabında tebliğ günü hesaba dahil edilmez. Öte yandan itiraz dilekçesininÇalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına veya.ilgili Bölge Müdürlüğüne kayıtettirilmesi yönünden Cumartesi günü işgününden sayılmaz. Buna göreCumartesi günü de altı iş günü hesabında nazara alınmaz. Muteriz davacı


tesbit tutanağını 6.8.<strong>1990</strong> tarihinde aldığına ve itiraz dilekçesini ilgili BölgeMüdürlüğüne 14.8.<strong>1990</strong> tarihinde kayıt ettirip aynı gün mahkemeye verdiğinegöre itirazını altı iş günü içinde yapmıştır. Bu durumda itirazın incelenereksonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeple kesin olarakBOZULMASINA, 28.12.<strong>1990</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/2203Karar No : 1994/2086Tarihi : 10.02.1994Đlgili Kanun : 2822 s.K. 12. md.ÖZÜ : Đşyeri yetkisi için "% 50+1" değil, çalışan işçi sayısının yarıdanfazlasının üyeliği aranır.DAVA : (A) Toplu Konut Yatırım A.Ş. adına Avukat K.B. ile 1 - (B) Sendikasıadına Avukat (E.S) 2 - Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı adına Avukat N.M.aralarındaki dava hakkında Ankara 5. iş Mahkemesi'nden verilen 30.12.1993günlü ve 515/32 sayılı hüküm, davalılar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakladosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Uyuşmazlık çoğunluk tespitine itiraza ilişkindir. (B) Sendikası Çalışmave Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na başvurarak (A) Toplu Konut Yatırım A.Ş.işyerinde çoğunluk tespitini istemiş, Bakanlıkça başvuru tarihinde işyerinde 50işçinin çalıştığı, bunlardan 33 işçinin (B) Sendikası'nın üyesi oldukları ve adıgeçen sendikanın TlS. yapmayı yetkili olduğu tespit edilmiş ve ilgililerebildirilmiştir.Đşveren, bu tespite karşı yasal süresi içinde itiraz etmiştir.Mahkemece tarafların delilleri toplandıktan sonra yaptırılan bilirkişiincelemesi sonunda başvuru tarihinde işyerinde çalışan işçi sayısının 57 olduğu,bunlardan 29 kişinin (B) Sendikası'na üye bulundukları belirlenmiştir. Esasenyapılan bu tesbitler konusunda bir uyuşmazlık da yoktur.2822 sayılı Yasa'nın 12. maddesine göre, işçi sendikası TĐS.'ninkapsamına girecek işyerinde çalışan işçilerin yarıdan fazlasının kendi üyesibulunması halinde bu işyerinde TlS. yapmaya yetkilidir. Bu düzenleme karşısındaişyerinde çalışan işçilerin yarıdan bir fazlasının (% 50 +1) değil, yarıdanfazlasının sendikanın üyesi olması yeterlidir. Đşyerinde başvuru tarihinde çalışanişçi sayısı 57 olduğuna göre bunun yarıdan fazlası 29 kişidir. Somut olayda TĐSyapmak isteyen (A) Sendikasının işyerinde çalışan üye sayısı 29


olarak belirlendiğine göre, yeterli çoğunluğa sahip olduğunun kabulü gerekir.Böyle olunca da işverenin açtığı itiraz davasının reddine karar verilmelidir.SONUÇ : 1 - Ankara 5. Đş Mahkemesi'nce verilen 30.12.1993 gün ve 1993/515D. iş Esas, 1993/32 D. iş Karar sayılı kararın bozularak ortadan kaldırılmasına,2 - (A) Toplu Konut Yatırım A.Ş.'nin açtığı davanın REDDĐNE,anılan şirkete ait işyerinde, (B) Sendikası'nın çoğunluğu bulunduğunun tespitine,3 - 2822 sayılı Yasa'nın 15. maddesi uyarınca kesin olarak10.02.1994 gününde oybirliğliyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/5562Karar No : <strong>1990</strong>/6040Tarihi : 18.05.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 2822 s.K. 13. md.ÖZÜ : Đşçi sendikasının üyelik fişlerini üç işgünü içinde işverene vermemişolması, sırf bu sebeple yetki tespitinin iptalini gerektirmez. Bu zorunluluk;işverene, yetki tesbitinde sağlıklı bir sonuca varabilmesi ve itirazınadayanak yapılabilmesi için öngörülmüş bir husustur.DAVA : M ............. Gıda Sanayii Pazarlama AŞ. adına Avukat............. ile 1 -Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı adına Avukat ..................... 2 - ................Sendikası aralarındaki dava hakkında, (Adana Birinci iş Mahkemesi )ndenverilen 13.3.<strong>1990</strong> günlü ve 547/190 sayılı hüküm, davalılardan Hazine avukatıncatemyiz edilmekle; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : ............. Sendikası, M ................. Gıda ve Dayanıklı MamullerPazarlama AŞ. işyerinde çoğunluk tesbiti için 21.6.1989 tarihinde Çalışma veSosyal Güvenlik Bakanlığı'na başvurmuştur. Bakanlıkça 21.6.1989 tarihi itibariyle yapılan tesbitte işyerinde 38 işçi çalıştığı bunun 22'sinin ...........................Sendikası üyesi olduğu belirlenerek, bu işyerinde............... Sendikası'nın yetkiliolduğu ilgililere bildirilmiştir, işveren bu tesbite itiraz ederek iptalini istemiştir.Mahkemecebilirkişi aracılığı ile inceleme yaptırılmış, bilirkişi presödürdosyası ve ibraz edilen belgeler üzerinde yaptığı inceleme sonunda düzenlediği raporunda başvuru tarihi itibariyle işyerinde 42 işçi çalıştığını, 23'ünün...........Sendikası'na üye olduğunu buna göre Bakanlık tesbitinin doğru olduğunu açıklamış, ancak 2822 sayılı Kanunun 3451 sayılı Kanunla değişik 13.maddesinin 1. fıkrasına göre,............. Sendikası üyesi olduğu belirlenerek, buişyerinde..............Sendikası'nın kendisinde bulunan üyelik fişlerini Çalışma


ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na yetki için başvurduğu tarihten itibaren üçişgünü içinde işverene vermek zorunda olduğu halde, kendisinde bulunanüyelik fişlerini belirtilen süre içinde işverene vermemiş olduğuna da işaretetmiştir. Davacı işverenin bilirkişi raporuna itirazı olmamıştır. Ne var ki mahkemece davalı..............Sendikası'nın yetki için başvurduğu tarihten itibarenkendisinde bulunan üyelik fişlerini işveren vermemiş olduğundan Bakanlıktesbitine itibar edilemiyeceğinden bahisle söz konusu yetki tesbitinin iptaline karar verilmiştir. Ancak 2822 sayılı Kanunun 13. maddesinin 2. fıkrasıhükmü uyarınca Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı kayıtlarına göre sendikanın çoğunluğa haiz olup olmadığını tesbit etmek durumundadır. 2821sayılı Sendikalar Kanununun 22. maddesinin 3449 sayılı Kanunla değişik 4.fıkrası hükmünce de sendika, üyeliği kesinleşen işçilerin üye kayıt fişlerini 15gün içinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na ve işçinin çalıştığı işyerinin bağlı bulunduğu Bölge Müdürlüğüne göndermek zorundadır. Bakanlıkbu kayıtları esas alarak tesbit yapmıştır. Davacı tarafından itiraza uğramayanbilirkişi raporunda da aynı kayıtlara dayanılarak inceleme yapıldığı görülmektedir. Şu durumda başvuru tarihi itibariyle işyerinde ................. Sendikası'nınçoğunluğu sahip olduğu gerçekleşmiş bulunmaktadır. 2822 sayılı Kanunun 13.maddesinin değişik hükmüne göre işçi sendikasının üyelik fişlerini üç işgünüiçinde işverene vermemiş olması, sırf bu sebeple yetki tesbitinin iptalinigerektirmez. Bu zorunluluk, işverene yetki tesbitinde sağlıklı bir sonucavarabilmesi ve itirazına dayanak yapabilmesi için öngörülmüş bir husustur.O halde, mahkemenin çoğunluk tesbitinin iptaline ilişkin kararınınbozularak ortadan kaldırılmasına ve başvuru tarihi itibariyle işyerinde.............Sendikası'nın çoğunluğu sahip olduğunun tesbitine karar vermekgerekmiştir.SONUÇ : 1 - Adana Birinci iş Mahkemesi'nin 13.03.<strong>1990</strong> gün ve 1989/547 esas,<strong>1990</strong>/190 karar sayılı kararının BOZULARAK kaldırılmasına,2 - Đşverenin itirazının reddine ve M .................. Gıda ve DayanaklıMamuller Pazarlama AŞ. işyerinde 21.6.1989 başvuru tarihi itibariyle ...................Sendikası'nın çoğunlukta olduğunun tebitine,3 - Harç alınmış olduğundan ayrıca harç alınmasına yer olmadığına, davacının yaptığı giderlerin üzerinde bırakılmasına, ..................TL. avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine ve peşin alınan temyizharcının istek halinde iadesine, 18.05.<strong>1990</strong> gününde kesin olarak oybirliğiylekarar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/7664Karar No : 1994/7978Tarihi : 30.05.1994Đlgili Kanun : 2822 s.K. 14. md.ÖZÜ : Yetki tespitinde çoğunluk için, başvuru tarihinde işyerinde çalışanişçilerin tamamı dikkate alınır.DAVA : M.T. işletmecilik A.Ş. adına Avukat M.B. ile 1 - Çalışma ve SosyalGüvenlik Bakanlığı, adına Avukat Đ.Ö., 2- (A) Sendikası adına Avukat S.L.aralarındaki dava hakkında Antalya Đş Mahkemesi'nden verilen 18.03.1994 günlüve 487/98 sayılı hüküm, duruşmalı olarak davacı avukatınca temyiz edilmiş isede; işin mahiyeti itibariyle duruşma isteğinin reddine karar verildikten sonradosya incelendi, gereği konuşulup, düşünüldü.KARAR : Uyuşmazlık, çoğunluk tespitine itiraza ilişkindir. Çalışma ve SosyalGüvenlik Bakanlığı, 14.05.1993 tarihinde (A) Sendikası tarafından yapılan yetkitespitine ilişkin başvuru üzerine işyerinde 398 işçi çalıştığını ve bunlardan 205işçinin davalı (A) Sendikası'nın üyesi olduğunu ve adı geçen sendikanın TĐSyapma yetkisi bulunduğunu tespit etmiştir.Đşveren bu tespite karşı, yasal süre içinde itiraz etmiştir.Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi sonunda, başvuru tarihindeişyerinde çalışan işçi sayısının 693 olduğu ve bunlardan 191 işçinin (A)Sendikası'na üye bulundukları belirlenmiştir. Başvuru tarihinden önce, işyerindeçalışan ve fakat henüz Bakanlığa bildirilmemiş bulunan işçilerin dikkatealınmaması halinde dahi işçi sayısının 586, sendika üyesinin de 187 kişi olduğusöz konusu raporda açıkça belirtilmiştir. Buna göre başvuru tarihinde söz konusuişyerinde davalı Sendika'nın çoğunluğu bulunmadığı anlaşılmaktadır. Nitekimdosya içerisinde mevcut Bakanlık müfettişince düzenlenen tutanaktaki bilgiler debu doğrultudadır. Böyle olunca davacının itirazının kabulü ile Bakanlığınçoğunluk tespit işleminin iptaline karar vermek gerekirken, bazı düşüncelerleitirazın reddine karar verilmiş olması doğru değildir.O halde, davanın kabulü ile Bakanlıkça yapılan tespitin iptalinekarar vermek gerekir.SONUÇ : 1 - Antalya Đş Mahkemesi'nin 18.03.1994 gün, 1993/487 E, 1994/98 K.sayılı kararının bozularak kaldırılmasına,2 - Davacının itirazının kabulü ile Çalışma ve Sosyal GüvenlikBakanlığı'nın 10.06.1993 gün ve 20834 sayılı yetki tespit yazısının iptaline,3 - 30.05.1994 gününde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/11574Karar No : 1994/11158Tarihi : 14.07.1994Đlgili Kanun : 2822 s.K. 15. md.ÖZÜ : Çoğunluk tespitine karşı yapılacak itirazlar için altı işgünlük süretanınmış olup, başvurunun yapılacağı merci itibariyle cumartesi ve pazargünleri işgününden sayılmaz.DAVA : ................Sendikası Genel Başkanlığı adına Avukat................. ile; 1 -Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı adına Avukat ................... 2 - ..................Sendikası adına Avukat ................ aralarındaki dava hakkında, (Kırakkale işMahkemesinden verilen 13.5.1994 günlü ve 275/100 sayılı hüküm, davacıavukatınca temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın çoğunluk tesbitine ilişkinyazıları, muteriz Sendikaya 9.12.1993 tarihinde tebliğ edilmiştir. Bu hususmahkemenin de kabülündedir. 2822 sayılı Yasanın 15. maddesi, çoğunluktesbitine karşı yapılacak tirazlar için altı iş günlük süre tanımış olup, başvurununyapılacağı merci itibariyle cumartesi ve pazar günleri işgünündensayılamayacağından, 17.12.1993 tarihinde açılmış olan davanın altı işgünlüksüre içinde açıldığı açıkça ortada olduğu halde, bu sürenin geçtiğinden bahisleitirazın reddi yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan sebeble BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 14.07.1994 günündeoybirliği ile karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/18490Karar No : 1994/18404Tarihi : 22.12.1994Đlgili Kanun : 2822 s.K. 15. md.ÖZÜ : Kesin yetki belgesine dayanarak toplu sözleşme prosedürününyürütüldüğü bir sırada, başka bir sendikaya daha yetki belgesi verilmesikanuna aykırıdır.


DAVA : ..............Sendikası Genel Başkanlığı adına Avukat ................... ile 1.Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı adına Avukat ........................ 2 ................Sendikası Genel Başkanlığı adına Avukat...............aralarındaki dava hakkındaKütahya Đş Mahkemesinden verilen 5.10.1994 günlü ve 11/229 sayılı hüküm,davacı avukatınca temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulupdüşünüldü:KARAR : Davacı sendika. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına başvurarak,çoğunluk tesbiti isteminde bulunmuş ve Bakanlıkça da 7.1.1993 tarihli yetkibelgesi verilmiştir. Daha sonra, adı geçen sendika ile toplu görüşmelerebaşlanmış ve bu görüşmelerin uyuşmazlıkla sonuçlanması üzerine, sendikacagrev kararı alınmış ve 4.9.1993 de grevin uygulanmasına başlanmıştır. Grevdevam ederken işveren, grevin yasa dışı olduğu iddiasıyla birdava açmıştır. Bu dava devam ederken davalı .................Sendikası, 23.11.1993tarihinde kendisinin çoğunlukta bulunduğunun tesbiti için Bakanlığa başvurmuş, Bakanlıkça 6.2.1994 tarihinde ................Sendikasının yetkili olduğunadair belge verilmiştir.Davacı...........sendikası, açtığı bu dava ile, yetkiye itiraz etmiştir.Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere davacı sendikanın,kesin yetki belgesine dayanarak toplu sözleşme prosedürünü yürüttüğü birsırada davalı sendikaya yetki belgesi verilmesi yasaya aykırıdır. Zira, davacısendikanın yetkisi düşmemiştir. Nitekim, işverenin açtığı grevin kanun dışıolduğunun tesbiti davası da başvuru tarihinde henüz sonuçlanmadığı gibi, dahasonra 27.6.1994 tarihinde de esastan değil, ehliyet yönünden red edilerekkesinleşmiştir. Bu durumda, toplu sözleşme prosedürü devam ederken bir başkasendikaya yetki belgesi verilemeyeceği hususu dikkate alınarak yetki belgesininiptaline karar verilmesi gerekirken, aksine düşünce ile yazılı şekilde davanın rededilmiş olması hatalıdır. Bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle:1 - Kütahya Đş Mahkemesinin 5.10.1994 gün ve 1994/111 E.1994/229 K. sayılı kararının bozularak ortadan kaldırılmasına ve davanın kabulüile davalı Sendikasına verilen yetki belgesinin iptaline,2 - Harç alınmış olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,tarafların yaptıkları yargılama giderlerinin takdiren kendi üzerlerinebırakılmasına takdiren............ TL. avukatlık parasının davalı sendikadan alınarakdavacıya verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine22.12.1994 gününde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/37689Karar No : <strong>1995</strong>/36696Tarihi : 28.12.<strong>1995</strong>ilgili Kanun : 2822 s.K. 15. md.ÖZÜ : Yetki tespitine itiraz, tebliğ tarihini izleyen günden başlayarak 6işgünü içinde yapılabilir. Bu süre hak düşürücü bir süre olup, hakimtarafından re'sen dikkate alınmalıdır.DAVA : Đzmir 1. iş Mahkemesinden verilen 29.11.<strong>1995</strong> günlü ve 686/1328sayılı hüküm duruşmalı olarak davalılardan...................iş Sendikası avukatıncatemyiz edilmiş ise de; işin mahiyeti itibariyle duruşma isteğinin reddine veincelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi,gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 2822 sayılı Toplu iş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu'nun 15.maddesi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca yapılan ve yine aynı Yasanın13 ve 14. maddeleri uyarınca gönderilen yetki tesbitine yapılacak itirazprosedürünü düzenlemiştir. Sözü edilen madde içeriğine göre itiraz bildiriminalındığı tarihi izleyen günden başlayarak 6 işgünü olup, hakim tarafından re'sendikkate alınması gereken hak düşürücü bir süredir.Somut olayda iptali istenen ve mahkemece de iptaline karar verilentesbit yazısı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 5.9.<strong>1995</strong> tarih, 11491sayılı tesbit yazısıdır. Ne varki, mahkemece hakdüşürücü süre araştırılırkenyazılan 30.10.<strong>1995</strong> tarih, 95/754 esas sayılı müzekkere ve Çalışma ve SosyalGüvenlik Bakanlığının 14.11.<strong>1995</strong> tarihli cevabi yazısı 12.4.1993 tarih, 14404sayılı bir başka yetki tesbiti ile ilgili olup hükme gerekçe yapılamaz.Karar bu nedenle bozulmalıdır.Bozma nedenine göre diğer hususların şimdilik incelenmesine yerolmadığına,SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 28.12.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/6488Karar No : 1991/6704Tarihi : 29.03.1991ilgili Kanun : 2822 s.K. 20. md.ÖZÜ : Redaksiyon sonucu meydana çıkan metnin sayfaları yetkililerceparaflanmış, son sayfası da taraflarca imzalanmış olduğuna göre sözleşmemetninin tümünün bilgileri dahilinde olduğunun ve iradelerinin bu yoldaoluştuğunun kabulü gerekir.DAVA : ............ A.Ş. adına Avukat ................. ile ............... Sendikası adınaAvukat............. aralarındaki dava hakkında Đzmir 1. Đş Mahkemesinden verilen 01.03.1991 günlü ve 1322/301 sayılı hüküm davalı avukatınca temyizedilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARAR : Resmi arabulucunun yürüttüğü toplu görüşme tarafları anlaşmalarınınsağlanmasıyla sonuçlandırılmış ve buna ait tutanaklar taraf yetkililerinceimzalanmıştır. Bundan sonra sözleşmenin redaksiyonu, işverenin ve sendikanıngörevlendirdikleri yetkililer tarafından yapılmış ve redaksiyon sonucu oluşanmetnin sayfaları redaksiyonu yapanlar tarafından paraf edilmiş, son sayfası datüm taraf yetkililerince imzalanmıştır. Taraf yetkilileri metnin son sayfasınıimzaladıklarına göre sözleşme metninin tümünün bilgileri dahilinde olduğunun veiradelerinin bu yolda oluştuğunun kabulü gerekir. Davacı taraf, redaksiyonsonucu ortaya çıkan metnin imzalanmasında rızayı fesada uğratan hukuki birsebebin varlığını da inandırıcı delillerle isbat etmiş değildir. Böyle oluncasözleşmenin Ek Madde 1'de yazılı olan "taban" kelimesinin anlaşma tutanağındaolmadığı halde, redaksiyon sırasında ha-taen yazıldığının kabulüyle, busözcüğün geçersizliğinin tesbitine ve sataşmanın bu yolda önlenmesine kararverilmiş olması isabetsizdir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA,29.03.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/4808Karar No : 1992/4881Tarihi : 30.01.1992Đlgili Kanun : 2822 s.K. 22. md.ÖZÜ : Toplu görüşmenin başladığı tarihten itibaren 30 gün geçmesinerağmen anlaşma sağlanamaması ve işçi sendikasının arabulucu tayini içinÇalışma Bakanlığına başvurmasına rağmen. Bakanlığın 60 gün geçtiktensonra arabulucu tayini için mahkemeye başvur-


muş olması ve resmi arabulucunun listeden mahkemece tayin edilmişolmasında yasaya aykırılık yoktur.DAVA : .......... Đşveren Sendikası adına Avukat ................. ile 1. Çalışma veSosyal Güvenlik Bakanlığı adına Avukat ................. 2 ...........Sendikası aralarındaki dava hakkında Đstanbul 3. iş Mahkemesinden verilen 11.3.1992 günlü ve824/128 sayılı hüküm davalılardan hazine avukatınca temyiz edilmiş olmakladosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Taraflar arasında toplu görüşmeye 20.5.1991 tarihinde başlanmıştır.Görüşmenin başladığı tarihten itibaren 30 gün geçmesine rağmen anlaşmasağlanamamıştır. Bunun üzerine 16.7.1991 tarihinde uyuşmazlık tutanağıdüzenlenmiştir, işçi sendikası resmi listeden arabulucu tayini için 19.7.1991tarihinde Çalışma Bakanlığına başvurmuştur. Her ne kadar Bakanlığın 2922sayılı TSGLK'nun 22 nci maddesinin 2 nci fıkrası uyarınca prosedürü işletmesive arabulucu tayininde taraflar anlaşamadıkları takdirde resmi listeden birarabulucuyu en az birinin huzurunda ad çekmek suretiyle tesbit etmesigerekirken, bunu yapmamış ise de, aynı maddenin üçüncü fıkrası hükmüncetoplu görüşmenin başladığı tarihten itibaren 60 gün geçtikten sonra başvuruüzerine veya resen 6 işgünü içinde yetkili mahkemeye başvurması mümkünolup, gerekli evrakı tamamlatarak 60 gün geçtikten sonra 21.8.1991 tarihindemahkemeye başvurmuş ve mahkemece de resmi listeden arabulucu tayininekarar verilmiş olduğuna göre yapılan işlemde bir usulsüzlük ve yasaya aykırı birdurum bulunmamaktadır. Bundan başka aynı işkolunda birden çok işyerinikapsamak üzere yapılmak istenen Toplu iş Sözleşmesi görüşmelerindekapsama girecek her bir işyeri için ayrı ayrı arabulucu seçilmesinde de yasayaaykırılık yoktur. Bu durumda itirazın reddine karar vermek gerekirken, resmiarabulucu tayinine ilişkin mahkeme kararının iptaline karar verilmiş olmasıisabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA,30.01.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/7963Karar No : <strong>1990</strong>/3221Tarihi : 13.07.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 2822 s.K. 23, 25 ve 27. md.ÖZÜ : Đşletme TĐS yapma yetkisi almış bulunan sendika, kapsamdaki grevve lokavt yasağına girmeyen bir kısım işyerleri ve işler için grev kararı alıpuygulayabilir. Yasada bunu engelleyen herhangi bir hüküm mevcutdeğildir.


DAVA : Belediye Başkanlığı adına Avukat ............ ile ........... Sendikası adınaAvukat ........ aralarındaki dava hakkında Eskişehir Đş Mahkemesi'nden verilen19.6.<strong>1990</strong> günlü ve 203/233 sayılı hüküm davacı avukatınca temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARAR : Davadaki uyuşmazlık, işletme TĐS'de kapsamdaki işyerlerinden birkısmının grev ve lokavt yasağına girmesi, bir kısmının ise, bu yasak dışındakalması halinde, toplu sözleşmenin anlaşmazlıkla sonuçlanması üzerine 2822sayılı Kanun'un 23. maddesi uyarınca resmi arabulucu tarafından tutulantutanağın taraflara tebliğinden sonraki safhada nasıl bir yol izlenmesigerekeceğinin tespitine ilişkin bulunmaktadır.Davada söz konusu edilen olayda,..............Belediyesi ile ilgili olarak başlatılan işletme TlS görüşmesinin anlaşmazlıkla sonuçlanması nedeniyle resmi arabulucu tutanağının taraflara tebliği üzerine, işveren belediyenin 2822 sayılı Kanun'un 23. maddesinin son fıkrası uyarınca YHK'ye başvurduğu, sendikanın ise, grev ve lokavt yasağına girmeyen bir kısım işyerleriiçin 27. maddeye göre grev kararı almış olduğu görülmektedir.Belediye bu dava ile işletme TĐS'nin bütün olduğunu, bu bütünlükbölünerek sözleşme yapılamayacağını, dolayısıyla grev yasağı dışında bulunanişyerleri için greve gidilemeyeceğini ileri sürmek suretiyle, grev kararının yasadışı olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, karar yerinde yazılı gerekçelerle kapsamdaki grevyasağı bulunmayan işyerleri için greve gidilebileceği belirtilerek davanın reddinekarar verilmiştir.Gerçekten Anayasa'nın 54. maddesi hükmüne göre grev, işçileretanınmış bir haktır. Sendika bu hakkını 2822 sayılı Kanun'da öngörülen prosedüreuymak suretiyle özgürce kullanabilir. Bu özgürlük Kanun'da sınırlandırılandurumlar dışında kısıtlanamaz. Sendika, greve gitmeme yolundaki iradesinde deserbesttir. Kuşkusuz bu ilke işletme TlS için de geçerlidir. Bu itibarla sendikasonuçta işletme kapsamındaki tüm işyerleri için tek bir işletme TĐS'siyapabileceği inancında ise, kapsamdaki grev ve lokavt yasağına girmeyen birkısım işlerleri ve işler için grev kararı alıp uygulayabilecektir. Yasa'da bunuengelleyen herhangi bir hüküm yoktur. Aksine bu yorum Anayasa'ya Kanun'a veTlS özerkliği ilkesine uygundur. Böylece işletme TĐS'inin bütünlüğü bozulmamışve Yasa'nın bu konudaki emredici kuralı korunmuş olacaktır. Đşletme TĐS'sindekiamaç, grev yasağına girsin girmesin tüm işyerlerinde çalışan işçiler için tek birTlS yapılmasıdır. Grev yasağı bulunmayan yerlerde greve gidilmesi bunuengellemeyeceğine, aksine bu yolla tek bir TlS gerçekleştirebileceğine göre,başkaca tereddüt olmaması gerekir.O halde, yukarıda açıklanan gerekçelerle mahkemenin kararıonanmalıdır.


SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle ONANMASINA,13.07.<strong>1990</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/12928Karar No : <strong>1990</strong>/13831Tarihi : 14.12.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 2822 s.K. 23 md.ÖZÜ : Đdarece usulüne uygun tebligat yapılmamış olsa dahi, muhatapkonuya muttali olmuş ise yapılan tebligat muteberdir.DAVA : .............. Sanayii TAŞ. adına avukat ................... ile ....................Sendikası adına Avukat............... aralarındaki dava hakkında Aydın Asliye 1.Hukuk Hakimliğinden Đş Mahkemesi sıfatıyla verilen 10.10.<strong>1990</strong> günlü ve599/558 sayılı hüküm, davalı sendika avukatınca temyiz edilmekle dosya incelendi,gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 2822 sayılı Kanunun 23. maddesi uyarınca tutulan resmi arabulucututanağı Aydın Bölge Müdürlüğünce ve merkezi Kadıköy/istanbul'da bulunansendikaya gönderilmek üzere adi posta yoluyla 14.6.<strong>1990</strong> günü Aydın PTT'sineverilmiştir. Sendika, kayıtlarına bu tutanağın 16.6.<strong>1990</strong> tarihinde geldiğinibelirterek kayda geçmiş ve 25.6.<strong>1990</strong> tarihinde grev kararı almış ve 23.7.<strong>1990</strong>tarihinde işverene gönderdiği yazı ile de 2.8.<strong>1990</strong> günü grev uygulanmasınageçeceğini bildirmiştir.Bu yazıyı alan işveren 30.7.<strong>1990</strong> tarihli dilekçe ile bu davayı açarakresmi arabulucu tutanağının taraflara 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerinegöre tebliğe çıkarılmadığını, adi yolla yapılan tebligatın hangi tarihte sendikayaulaştığının anlaşılamadığını, ulaştığı tarih belli olmadığı için 2822 sayılı Kanunun27. maddesine göre grev kararının orada yazılı süre içinde alındığının dabilinemediğini bu bakımdan sözü edilen grev kararının kanuni süresi içerisindealındığının kabulünün mümkün olamayacağını bildirerek alınan grev kararınınkanunsuz olduğunun tespitine ve grevin tedbiren durdurulmasına kararverilmesini istemiştir.Gerçekten resmi arabulucu tutanağının taraflara 7201 sayılıTebligat Kanununu hükümlerine göre tebliğ edilmediği anlaşılmaktadır.Ne var ki, dosyadaki sendikanın ibraz ettiği belgelere göre evrakın16.6.<strong>1990</strong> günü sendikaya ulaştığı görülmektedir. Kayıt defterine gelen evraksıra numarasıyla kayıt edilmiş ve bu yazıda 16.6.<strong>1990</strong> günü kaydedilen bir kısımevraktan önceki sıra numarısını almıştır. Sendikanın alındığı damgasında da16.6.<strong>1990</strong> tarihinin yazılı olduğu görülmektedir. Davacının bu ka-


yıtlara bir itirazı olmamıştır, iddiası mücerret olarak tebligatın usulsüzlüğünedayanmaktadır. Bu mücerret iddianın akdi kanıtlanamayan kayıtlar karşısındaesas alınmaması gerekir. Öte yandan, evrakın 14.6.<strong>1990</strong> tarihinde PTT'yeverildiği bizzat işverenin mahkeme aracılığı ile yaptırdığı tespitle sabittir. AydınPTT'sine 14.6.<strong>1990</strong> tarihinde verilen bir evrakın Đstanbul-Kadıköy'deki sendikaadresine 16.6.<strong>1990</strong> tarihinde ulaşabilmesi de normaldir. Bu açıdan bakıldığındatutanağın 16.6.<strong>1990</strong> günü sendikaya ulaştığının kabulü gerekir. 7201 sayılıTebligat Kanununun 32. maddesine göre de tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsabile muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Sırf Bölge Müdürlüğününusule uygun tebligat yapmamış olması sendikanın haklarını bertaraf edici birsonuç doğurmaması icap eder. Mahkemece bu hususlar gözönündetutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi doğru değildir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINApeşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 14.12.<strong>1990</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/924Karar No : 1992/7336Tarihi : 25.06.1992Đlgili Kanun : 2822 s.K. 25. md.ÖZÜ : Kanuni grevin şartları gerçekleşmediği halde işçilerin toplucaçalışmamak suretiyle işyerinde faaliyeti durdurmaları veya işin niteliğinegöre önemli ölçüde aksatmak amacıyla işi bırakmaları kanun dışı grev olur.DAVA : Davacı, ihbar, kıdem ve kötüniyet tazminatı ile ayakkabı bedelininödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davalı, davacının hizmet akdinin 3.1.1991 tarihinde yasa dışı greveiştirak etmesi nedeniyle feshedildiğini savunarak davanın reddini istemiştir. 2822sayılı TSGLK.'nun 25. maddesinde grevin tanımı yapılmış ve buna göre, işçilerintopluca çalışmamaları suretiyle işyerinde faaliyeti durdurmak veya işin niteliğinegöre önemli ölçüde aksatmak amacıyla aralarında anlaşarak veyahut birkuruluşun aynı amaçla topluca çalışmamaları için verdiği karara uyarak işibırakmalarına grev denileceği belirlenmiş ve kanuni grev için aranan şartlargerçekleşmeden yapılan greve kanun dışı


grev denileceğini öngörülmüştür. Şu halde, davacının 3.1.1991 günü işegelmeme şeklinde beliren eyleminde 25. maddede yazılı koşullar gerçekleşirsekanun dışı greve iştirak ettiğinin ve bunun sonucu olarak feshin haklı nedenedayandığının kabulü gerekir. Bu durumda yapılacak iş 3.1.1991 tarihinetekaddüm eden günlerde işyerinde çalışan işçi adedi bunlardan kaç tanesininanılan günde işe gelmediğinin, işe gelmeyen işçiler arasında iş yerinde faaliyetidurdurmak veya işin niteliğine göre önemli ölçüde aksatmak amacıyla anlaşmaolup olmadığının ve işin durmasına veya önemli ölçüde aksamasına sebebiyetverip vermediklerinin ve yine aynı nedenlerle bir kuruluşun kararına uymadurumunun mevcut olup olmadığının etraflı bir şekilde araştırılıpdeğerlendirilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmesi gerekirken,gerekçe dahi gösterilmeden noksan araştırma ve inceleme ile ihbar ve kıdemtazminatına karar verilmiş olması isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, 25.06.1992 günü oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/1008Karar No : 1993/1958Tarihi : 11.02.1993ilgili Kanun : 2822 s.K. 25. md.ÖZÜ : Kanuni grev için aranan şartlar gerçekleşmeden yapılan grev kanundışı grev olup, yasanın aradığı şartlara uyulduğunda grev kanunidir.DAVA : Davacı, yapılan grevin kanun dışı olduğunun tesbitine ve ihtiyati tedbiryoluyla durdurulmasına karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, yapılan grevin kanun dışı olduğunun tesbitinekarar vermiştir.Hüküm süresi içinde duruşmalı olarak davalı avukatı tarafındantemyiz edilmiş ise de; mahiyeti itibariyle duruşma isteğinin reddine ve incelemeninevrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi,gereği konuşulup düşünüldü:


KARAR : Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacı ..................... AŞ. ile davalı...............Sendikası arasında yürütülen TĐS.si görüşmelerinin uyuşmazlıklasonuçlanması üzerine, işçi sendikasının 17.9.1992 tarihinde aldığı ve 7.10.1992tarihinde uygulamaya konulacağını bildirdiği grevin kanun dışı olduğununtesbitine ve ihtiyati tedbir yolu ile durdurulması istemine ilişkindir.2822 sayılı Yasanın 25. maddesinin 1. fıkrasında genel olarak grevtanımlandıktan sonra 2. fıkrasında kanuni grevin unsurları belirtilmiştir. Anılanmaddenin 3. fıkrasına göre kanuni grev için aranan şartlar gerçekleşmedenyapılan greve kanun dışı grev denir.Davalı işçi sendikası, davacıya ait işyerinde TĐS.si yapmak üzereyetki belgesi aldıktan sonra 2822 sayılı Kanunun 17. ve bunu izleyen maddeleriuyarınca TĐS. ve prosedürünü başlatmış, görüşmelerde anlaşma sağlanamamasıve arabuluculuk safhasında da bir anlaşmaya varılmaması üzerine, 17.9.1992tarihinde grev kararı alınmış ve bunu 7.10.1992 tarihinde uygulamayakoyacağını işverene bildirmiştir.Görülüyor ki, olayda yasada öngörülenprosedüre uyulmuş ve kanuni grev için aranan koşullar gerçekleşmiştir.Bu durumda, işverenin, işçi sendikasının grev kararı almasındanönce işyerinde çalışan işçilerin iş akidlerini feshettiğini bildirerek işten çıkarmışolması, yasal prosödüre uygun olarak alınan grev kararının kanun dışısayılmasını gerektirmez ve işveren grevin kanunsuz olduğunun tesbitiniisteyemez.O halde, davanın reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekildegrevin kanunsuz olduğunun tesbitine ve ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasınakarar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, 11.02.1993 gününde, oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/3638Karar No : 1993/14256Tarihi : 07.10.1993Đlgili Kanun : 2822 s.K. 25. ve 45. md.ÖZÜ : Đşverene karşı yapılan direniş niteliğindeki davranışlar yasaya aykırıolup, iş akdini tazminatsız fesih hakkı doğurur.DAVA :istemiştir.Davacı, ihbar ve kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesini


Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır. Hüküm süresi içinde davalıavukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulupdüşünüldü:KARAR : Dosyadaki delillere, dinlenen tanık ifadelerine göre davacılarınücretlerinin zamanında ödenmediğini ileri sürerek 11.08.1992 günü mesai bitimindeişyerini terketmeyerek toplu halde geceyi işyerinde geçirdikleri ve ertesigünü işyerinde bulunan ve daha önce işveren tarafından acil durumlardakullanılmak üzere imzalanmış bulunan boş vizite kağıtlarını kendi adlarınadoldurduktan sonra SSK Hastanesi'ne gittikleri ve aynı gün saat 16.00'dadöndükleri anlaşılmaktadır.Davacıların bu davranışı işverene karşı .bir direniş niteliğindedir veyasaya aykırıdır. Bu nedenle, işverenin iş akidlerini tazminatsız fesih hakkıdoğmuş bulunduğundan, ihbar ve kıdem tazminatı isteğinin reddi gerekirken,yazılı şekilde kabulü isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.Davacıların ücretlerinin zamanında ödenmemiş olması kendilerinebu konuda dava açma hakkı verdiği gibi, Đş Kanunu'nun 16. maddesine göre deiş akidlerini feshedebilirler. Bu haklarını kullanmayarak topluca işi bırakmalarıYasaya aykırı olup, hukuk düzenince korunmamıştır.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA,07.10.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/1728Karar No : 1994/9862Tarihi : 21.06.1994Đlgili Kanun : 2822 s.K. 25. ve 45. md.ÖZÜ : işçilerin, sosyal haklarının ödenmemesi nedeniyle topluca işibırakmaları yasaya aykırı direniştir ve iş akdinin haklı nedenle feshisonucunu doğurur.DAVA : Taraflar arasındaki, ihbar kıdem ve kötüniyet tazminatı, fazla çalışma veizin ücretiyle sosyal yardımlardan doğan alacağın ödetilmesi davasının yapılanyargılaması sonunda, ilâmda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziylebirlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün, süresi içindetemyizen incelenmesi taraflar avukatınca istenilmesi ve davalı avukatınca daduruşma talep edilmesi üzerine, dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğuanlaşılmış ve duruşma için 21.06.1994/Salı günü tayin edilerek, taraflara çağrıkağıdı gönderilmişti. Duruşma günü yapılan tebligata rağmen taraflar adınakimse gelmediğinden, incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildiktensonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:


KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davacının temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2 - Davacı, hizmet akdinin haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek,ihbar ve kıdem tazminatlarının hüküm altına alınmasını istemiş, mahkemece deistek gibi karar verilmiştir.Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, davacının kimi sosyal haklarınınödenmediğini ileri sürerek diğer işçilerle birlikte toplu olarak 02.01.1992 tarihindeviziteye çıkmak istediği ve bu nedenle de işbaşı yapmadığı anlaşılmaktadır. Herne kadar, mahkemece hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunda, sosyalhaklarının ödenmemesi üzerine taraflar arasında uyuşmazlık çıktığı olgusuüzerinde durularak işveren tarafından iş akdinin haksız feshedildiği sonucunavarılmış ise de; dosya içeriğine göre bu değerlendirmenin kabulüne olanakyoktur. Gerçekten, işçilerin topluca işi bırakmaları, sosyal haklarının ödenmemesinedenine dayanmış olsa bile, bu durum yasaya aykırı direnişi oluşturur.Böyle olunca, işverenin iş akdini feshetmesinin haklı nedene dayandığınınkabulü ile ihbar ve kıdem tazminatı isteminin reddine karar verilmesigerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda göterilen sebepten BOZULMASINA,21.06.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/6938Karar No : 1994/1425Tarihi : 18.10.1994ilgili Kanun : 2822 s.K. 25. ve 45. md.ÖZÜ : Toplu viziteye çıkmak için işbaşı yapmayan işçinin iş akdi, topluca işbırakma nedeniyle işverence haklı biçimde feshedilebilir ve kıdemtazminatı da ödenmez.DAVA : Taraflar arasındaki, kıdem ve sendikal tazminat ile fazla çalışmaparasının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılınedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıyaverilmesine ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesidavalı avukatınca istenilmesi üzerine, dosya incelenerek işin duruşmaya tabiolduğu anlaşılmış ve duruşma için 18.10.1994 Salı günü tayin edilerek taraflaraçağrı kâğıdı gönderilmiştir. Duruşma günü davalı adına


Avukat ........... geldi. Karşı taraf adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarakhazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya sonverilerek dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Dosyadaki bilgi ve belgelere göre davacının diğer işçilerle birlikte topluolarak 02.01.1992 tarihinde vizitiye çıkmak istediği ve bu nedenle de işbaşıyapmadığı anlaşılmaktadır, işçilerin topluca işi bırakmaları yasaya aykırı düzenioluşturur. Böyle olunca işverenin iş akdini feshetmesinin haklı nedenedayandığının kabulü ile, kıdem tazminatı isteminin de reddine karar verilmesigerekirken, yazılı şekilde kabulü isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, 18.10.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/15721Karar No : <strong>1995</strong>/5122Tarihi : 21.02.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 2822 s.K. 25. ve 45. md.ÖZÜ : Đşverenin girişimlerine rağmen, işçilerin toplu işi bırakmak suretiyleçalışmamaları kanun dışı grevin sonuçlarını doğurur. Bu durum, iş akdininişveren tarafından feshinde haklı nedeni oluşturur.DAVA : Taraflar arasındaki, ihbar ve kıdem tazminatının ödetilmesi davasınınyapılan yargılaması sonunda; ilâmda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarınfaiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün, süresiiçinde temyizen incelenmesi taraflar avukatınca istenilmesi ve davacı avukatıncada duruşma talep edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği konuşulupdüşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davalının temyizine gelince:Dosyadaki belge ve bilgilere, dinlenen tanık ifadelerine, özelliklejandarma tarafından tutulan tutanak içeriğine göre; işveren tarafından bazıişçilerin işten çıkarılması üzerine, davacı ve arkadaşlarının topluca işi bırakmasuretiyle direnişe geçtikleri, işverenin, işbaşı yapmaları için duyuruda


ulunduğu ve ilgili yerlere başvurduğu, buna rağmen kanunsuz direnişinsürdürüldüğü ve bu nedenle de işveren tarafından iş akidlerinin feshedildiğianlaşılmaktadır. Bu durumda, iş akdinin feshi haklı sebebe dayandığından,davacının ihbar ve kıdem tazminatına ilişkin isteklerinin de reddine karar vermekgerekirken, aksine bazı düşüncelerle kabulü isabetsiz olup, bozmayıgerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 21.02.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/4318Karar No : <strong>1995</strong>/14310Tarihi : 02.05.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 2822 s.K. 25. ve 45. md.ÖZÜ : Oturma eylemi yaparak çalışmayan işçilerin, bu eylem nedeniyle işakidlerinin feshi durumunda sendikal tazminata hükmedilmeyeceği gibi,ihbar ve kıdem tazminatı isteklerinin de reddine karar verilmesi gerekir.DAVA : Taraflar arasındaki ihbar, kıdem ve sendikal tazminatın ödetilmesidavasının yapılan yargılaması sonunda; ilâmda yazılı nedenlerle gerçekleşenmiktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmünsüresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi, davalı avukatıncaistenmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış veduruşma için 2.5.<strong>1995</strong>/Salı günü tayin edilerek taraflara çağrıkağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına Avukat ............... ile karşı tarafadına Avukat .........geldiler.Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatlarınsözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi,gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosya içeriğine, toplanan delillere, dinlenen tanık ifadelerine göre,işyerinde çalışan işçilerden 10 işçinin 28.07.1993 günü Đş Kanunu'nun 13.maddesi uyarınca, tensikat nedeniyle işten çıkarıldıkları, bunun üzerine ertesigünü bir kısım işçilerin işi bırakarak direnişe geçtikleri işverenin aynı gün budurumu Kaymakamlığa, Bölge Çalışma Müdürlüğü'ne bildirdiği ve tutanaklardüzenlediği, başlatılan oturma eyleminin sürdürülmesi üzerine iş akidlerinifeshettiği ve davacıların aynı gün, yani 29.7.1993 günü üye olmak için sendikayabaşvurdukları anlaşılmaktadır. Olayların bu akışına ve toplanan delillerin birliktedeğerlendirilmesine göre, iş akidlerinin sendikal ne-


denle feshedildiğini kabul etmek mümkün değildir. Buna rağmen,sendikaltazminata hükmedilmiş olması doğru görülmemiştir. Kanunsuz direnişe katılanişçilerin ihbar ve kıdem tazminatı isteklerinin de reddine karar verilmelidir.2 - Davalı vekilinin bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde isimleri yazılıişçilerin tensikat nedeniyle işten çıkarıldıkları ve tazminatlarının ödendiğisavunulmuştur. Mahkemece bu savunma üzerinde durulmadan hüküm tesisikeza isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA,02.05.<strong>1995</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/26152Karar No : <strong>1995</strong>/24954Tarihi : 11.09.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 2822 s.K. 25, 38, 46, 47, 71. md.ÖZÜ : Kanuna uygun biçimde başlatılan grev esnasında kanunsuzeylemlerin gerçekleşmesi halinde, grevin kanunsuz olup olmadığınıntespitine gerek yoktur.Kanunsuz eylemlerle ilgili özel hükümlerin uygulanması gerekir.DAVA : Davacının, prosedürüne uygun şekilde davalı işçi sendikasıncaişyerinde grev uygulamasına başlandıktan sonra grevci işçiler tarafından yasagereği çalışma durumunda bulunan işçilerin çalıştırılmadıklarını, mevcut tamiratiçin kendisiyle anlaşma yapılan müteahhide tamiratla ilgili işlerin yaptırılmadığını,böylece kanunsuz grevin oluştuğunu iddia ederek bu durumun tesbiti için davaaçtığı anlaşılmaktadır.Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi ile öngörülen olgularıngerçekleştiği kabul edilerek uygulanmakta olan grevin yasa dışı olduğununtesbitine karar verilmiştir.KARAR : 2822 sayılı TSGLK'nun 25. maddesinde "işçilerin, topluca çalışmamaksuretiyle işyerinde faaliyeti durdurmak veya işin niteliğine göre önemli ölçüdeaksatmak amacıyla aralarında anlaşarak veyahut bir kuruluşun aynı amaçlatopluca çalışmamaları için verdiği karara uyarak işi bırakmalarına grev denilir"şeklindeki hükme yer verilmiş, aynı maddenin 3. fıkrasında da "kanuni grev içinaranan şartlar gerçekleşmeden yapılan greve kanun dışı grev denilir" hükmüöngörülmüştür.Öncelikle belirtmek gerekir ki, usulüne uygun biçimde sendikacagrev kararı alındığı ve yasal sürelere uyulmak suretiyle işyerinde grevin uy-gulamaya başladığı konularda taraflar arasında herhangi bir uyuşmazlık


ulunmamaktadır. Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesine ve dosyadaki bilgive belgelere göre; grev uygulamakta olan işyerinin tamiratı için işverencegrevden önce gerekli işlemlerin yaptırılması üzerine onarım çalışmalarınabaşlandığı, fakat buna rağmen grevci işçilerin onarım işini engellediklerini, kezaçalışmak durumunda bulunan işçilerin çalışmalarının önlendiği, daha önceçalışan işçilerle üretilen ürünlerin dışarı çıkarılmalarının durdurulduğu veişyerinde maddi zararların meydana geldiği anlaşılmaktadır. Grevle ilgili bugelişmeler üzerine taraflar arasındaki uyuşmazlık, yasal prosedürüne uygunbiçimde alınan ve işyerinde uygulanmaya başlayan grevin kanunda yazılı şart veusuller dışında uygulanması halinde yasa dışı grev için öngörülen hükümlerinuygulanıp uygulanmayacağı konusunda toplanmaktadır. 2822 sayılı Kanunun46. maddesi, aynı kanunun 25. maddesinde öngörülen yasadışı grevin tesbiti ileilgili hükme yer vermiş 38, 47 ve 71. maddelerde de Kanunda yazılı şart veusuller dışında davranışlarda bulunulması halinde özel hükümleri ayrıcadüzenlemiştir. Bu davranışlar için kanunda özel biçimde hukuki ve cezaiyaptırımlar öngörüldüğüne göre, davacının isteğinin 46. mad. uyarınca hükümaltına alınarak grevin yasa dışı olduğunun tesbitine karar verilmiş olması kanunsistemine aykırıdır. Bu durumda, davanın reddine karar verilmesi gerekirken,kabulü isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 11.09.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/6798Karar No : <strong>1990</strong>/7405Tarihi : 15.06.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 2822 s.K. 26, 45 ve 47. md.ÖZÜ : işverenin TĐS'nin getireceği yükün ağırlığından söz ederek, işyerinikapattığı yolundaki savunması yasal açıdan himaye edilemez. Aksinedüşünce TĐS prosedürünü işlemez hale getirir.DAVA : T. Sendikası adına Avukatları ........... ve diğerleri ile P. Gıda Üretimve Pazarlama A.Ş. adına Avukat............ ve .......... aralarındaki dava hakkındakiKocaeli 2. iş Mahkemesi'nden verilen 22.5.<strong>1990</strong> günlü ve 71/126 sayılı hükümdavacı sendika avukatınca temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereğikonuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı T. Sendikası, davalı P. Gıda Üretim ve Pazarlama A.Ş.'yeait izmit.............'de kurulu işyerinde toplu iş sözleşmesi yapmak için aldığı


yetkiye binaen işverenle toplu görüşmeye başlanmış, fakat anlaşma olmadığından 20.2.<strong>1990</strong> tarihinde uyuşmazlık tutanağı tutulmuş, bunun üzerinearabulucu tayin edilmiş, arabuluculuk süresinin sonunda da anlaşma olmadığından arabulucu tarafından düzenlenen tutanak Bölge ÇalışmaMüdürlüğü'ne tevdi edilmiş, tutanak ilgililere 2.4.<strong>1990</strong> tarihinde tebliğ olunmuştur. Aynı gün yani 2.4.<strong>1990</strong> tarihinde de işveren işyerini kapattığını işyerinde ilan edip durumu Vilayete,Bölge Çalışma Müdürlüğü'ne ve SSK'ya bildirmiş, bu arada işçilerin iş akidlerini de feshetmiş, ihbar ve kıdem tazminatları ile sair alacakları için............. Bankası'na başvurmalarını duyurmuştur.Davacı sendika, işverenin bu eyleminde samimi olmadığını, sırfalacakları grev kararını akamete uğratmak ve toplu iş sözleşmesinin yapılmasınıengellemek için bu yola başvurduğunu ileri sürerek, bu eylemin kanunsuz lokavtolduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.Davalı işveren ise, toplu iş sözleşmesi ile getirilmek istenilenhakların ağır olduğunu, işyerinin bu teklifi kaldıramayacağını, ileride zararedeceğini, bu nedenle işyerini kapatmak zorunda kaldığını savunarak davanınreddini istemiştir.Gerçekten işveren, gerektirici sebepler bulunduğu takdirde vekanunlarda öngörülen prosedüre de riayet etmek suretiyle işyerini kapatabilir. Buişverenin doğal hakkıdır. Ancak olayda davalının işyerini kapatma iradesininresmi arabulucu tutanağının tebliği üzerine açıklandığı ve kapatmanın da buyöndeki iradenin açıklandığı günde gerçekleştirilmek istenildiği görülmektedir.Dosyadaki bilgi ve belgelere göre ekonomik sebep nedeniyle işyerininkapatılacağına dair daha önceden bir irade açıklamasının bulunmadığı ve böylebir girişimi olmadığı gözlenmektedir. Esasen davalı toplu iş sözleşmesiningetireceği yükün ağırlığından söz ederek, işyerini kapattığını savunmuştur ki, buişyerini kapatmak için yasal açıdan bir gerekçe olamaz. Mahkemece de hükümsavunma doğrultusundaki bu gerekçeye dayandırılarak kurulmuştur. Az önceaçıklandığı üzere sözü edilen sebep yasal açıdan himaye edilemez. Aksinedüşünce toplu iş sözleşmesi prosedürünü işlemez hale getirir. Olayda kapatmayıhaklı gösterecek başkaca sebepler de ileri sürülüp ispat edilmediğine göre, yazılışekilde hüküm tesisi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeptşn BOZULMASINA,15.06.<strong>1990</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/2643Karar No : 1991/3142Tarihi : 01.03.1991Đlgili Kanun : 2822 s.K. 26. md.ÖZÜ : Ekonomik kriz sebebiyle işten çıkarılmalar, kanun dışı lokavt olarakgösterilemez.DAVA : ........... Đşçileri sendikası adına Avukat ................ile ................ Sanayive Ticaret A.Ş. adına Avukat ..................aralarındaki dava hakkında Edirne ĐşMahkemesinden verilen 27.12.<strong>1990</strong> günlü ve 221/349 sayılı hüküm duruşmalıolarak davalı avukatınca temyiz edilmiş ise de; işin mahiyeti itibariyle duruşmaisteğinin reddine ve incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildiktensonra gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı sendika davalıya ait işyerinde prosedüre uygun olarak30.11.<strong>1990</strong> tarihinde grev kararı alıp, grev kararını 3.12.<strong>1990</strong> tarihinde işyerindeilan ettiğini, grev kararı aldığı 30.11.<strong>1990</strong> günü işverenin işyerinde çalışanişçilerden takriben 2/3 ne isabet eden 199 işçiyi işten çıkardığını, bunun kanundışı lokavt olduğunu iddia ederek işverenin eyleminin kanun dışı lokavtolduğunun tesbitine karar verilmesini istemiştir.Davalı işveren ilk oturuma mazeret dilekçesi göndermiş olmaklabirlikte cevap layihası da vermiş ve bu layihasında işçi çıkarmanın ekonomik krizsebebine dayandığını, kalan işçilerle sınırlı olarak faaliyetine devam ettiğini, buhareketinin kanun dışı lokavt olamayacağını ileri sürmüştür.Tarafların iddia ve savunmaları ve dosyadaki bilgilerden ve işinmahiyetinden, işçi çıkarmanın işyerindeki ekonomik sebeplerden ve bununsonucu olarak üretimin düşürülmesinden kaynaklandığının kabulü gerekir. Bubakımdan işverenin kanun dışı lokavta gittiğinin kabulünde isabet olamaz.Kaldı ki, 2822 sayılı TSGLK'nun 26. maddesine göre lokavt'ıngerçekleşmesi için işyerinde faaliyetin tamamen durmasına sebep olacak tarzdaişçilerin topluca işten uzaklaştırılması gerekir. Oysa, olayda işçilerin bir kısmıişten çıkartılmış ise de, mevcut işçilerin yarıya yakın bölümünün çalışmaktaolduğu ve üretimin çalışan işçilerle gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır. Budurumda 26. maddedeki koşulların somut olayda gerçekleştiği söylenemez.Böyle olunca davanın reddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde hükümtesisi doğru değildir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 01.03.1991 günündeoybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/9017Karar No : 1991/9388Tarihi : 07.06.1991Đlgili Kanun : 2822 s.K. 26. md.ÖZÜ : Đşçi sendikası ile işveren arasındaki toplu iş sözleşmesinde anlaşmasağlanamaması üzerine işverenin, bütün işçilerin hizmet akdini feshederekişyerini kapatması kanunsuz lokavt niteliğindedir.DAVA : Davacı vekili, işyerinde kanun dışı lokavt uygulandığının tesbi-tine kararverilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARAR : Bir iş yerinin geçmiş yıllarda zarar etmiş ve işyerini kapattığınıJandarma Komutanlığına, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına, ÇalışmaMüdürlüğüne, Đş ve işçi Bulma Kurumuna bildirmiş olması gerçek anlamdaişyerinin kapatıldığının kesin bir delili olamaz. Davacı sendika, davalıya aitişyerinde TĐS. yapmak üzere yetki belgesini aldıktan sonra davalıyı toplu görüşmeyeçağırmış, görüşmelerde anlaşma sağlanamadığından resmi arabulucuseçimi yoluna gidilmiş, resmi arabulucu tarafından da anlaşma sağlanamadığındandüzenlenen 18.2.1991 tarihli resmi arabulucu tutanağı taraflaratebliğe çıkartılmış, bu arada işveren AŞ. Yönetim Kurulunca 21.2.1991 tarihlikarar ile işyerinin 25.2.1991 tarihinden geçerli olmak üzere kapatılmasına kararverilmiş ve çalışan işçilerin tümünün iş akidleri feshedilerek durum JandarmaKomutanlığına, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına, Çalışma Müdürlüğüneve Đş ve işçi Bulma Kurumuna bildirilmiştir. Sendika ise, resmi arabulucututanağını 4.3.1991 tarihinde tebellüğ ettikten sonra, 14.3.1991 tarihinde grevkararı almış ve grevi 1.4.1991 tarihinde uygulamaya koyacağını işvereneduyurmuştur.2822 sayılı TSGLK'nun 26. maddesinin birinci fıkrasında lokavt'ıntanımı yapılmış, ikinci fıkrasında kanuni lokavt'ın şartları gösterilmiş, üçüncüfıkrasında da kanuni lokavt için aranan şartlar gerçekleşmeden yapılan lokavt'ınkanun dışı lokavt olacağı açıklanmıştır.26 ncı maddenin birinci fıkrasına göre; işyerinde faaliyetin tamamendurmasına sebep olacak tarzda, işveren veya işveren vekili tarafından kenditeşebbüsü ile veya bir işveren kuruluşunun verdiği karara uyarak işçilerin toplucaişten uzaklaştırılmasına lokavt denilir.Olayda işverenin kendi teşebbüsü ile işyerinde faaliyetin tamamendurmasına sebep olacak tarzda işçileri topluca işten uzaklaştırdığı gö-


ülmektedir. Bu hal Kanundaki lokavt'ın tanımına uygundur. Ne varki, söz konusulokavt yasal değildir. Zira, 2822 sayılı Yasanın 26/2 maddesinde yasal lokavt içinöngörülen koşullar gerçekleşmemiş olduğu gibi, olayın ceryan tarzına vedosyadaki tüm bilgi ve belgelere göre davalının kapatma kararının gerçek vesamimi olmadığı, yasal grevi engellemek amacıyla hareket ettiği anlaşılmaktadır.Bu nedenlerden dolayı davanın kabulü gerekirken yazılı şekildereddine karar verilmiş olması isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 07.06.1991 günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/14029Karar No : <strong>1990</strong>/14208Tarihi : 21.12.<strong>1990</strong>ilgili Kanun : 2822 s.K. 29. md.ÖZÜ : Kanalizasyon işi ile ilgili olarak Kanunda açık bir hüküm yoktur.Temizlik işleri de yasak kapsamından çıkarıldığından, bu tür işler grev velokavt yasağı bulunan işlerden değildir.DAVA : ............ Belediye Başkanlığı ile ....................... iş Sendikası adınaAvukat ............ aralarındaki dava hakkında istanbul 5. Đş Mahkemesindenverilen 2.10.<strong>1990</strong> günlü ve 563/941 sayılı hüküm, davalı avukatınca temyizedilmekle dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Taraflar arasındaki uyuşmazlık belediyece yürütülen şehir kanalizasyonişinin 2822 sayılı Kanunun 29. maddesinde öngörülen grev ve lokavtyasağında bulunan işlerden olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.Öncelikle belirtmek gerekir ki, kanalizasyon işleri adı geçenKanunun 29. maddesinde grev ve lokavt yasağında bulunan yerler arasındasayılmamıştır. Kanalizasyon işi "su" işlerinden de sayılamaz. Her ikisinide aynınitelikte iş olarak kabul etmek mümkün değildir. Öte yandan 29. maddeninbeşinci bendi, 27.5.1988 tarih ve 3451 sayılı Kanunla değiştirilmiş ve budeğişiklikle temizlik işleri madde kapsamından çıkartılmıştır. Buna görekanalizasyon işinin temizlik işi olarak kabulü halinde dahi, bu değişiklik nedeniylegrev ve lokavt yasağı bulunan işlerden sayılamaz. Bu bakımdan mahkemenindavacı belediyece yürütülen kanalizasyon işinin grev ve lokavt yasağındabulunan işlerden olduğuna dair kararı isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.Kanalizasyon işinin sigorta açısından ayrı bir işyeri olarak gösterilmemiş olmasıbu sonucu değiştirmez.


SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 21.12.<strong>1990</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/3561Karar No : 1992/3931Tarihi : 08.04.1992ilgili Kanun : 2822 s.K. 36. md.ÖZÜ : 2822 sayılı Kanunun 36/2 maddesindeki 15 günlük süre içindeYHK'na başvurulmamış olması, tarafların kendi aralarında anlaşaraksözleşme yapmalarına engel teşkil etmez.DAVA : Davacı toplu iş sözleşmesinin iptaline karar verilmesini istemiştir. Yerel Mahkeme istek gibi karar vermiştir. Hüküm süresi içinde davalılardan .............Sendikası avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı işveren, üyesi bulunduğu................. ile ............. Sendikası arasında kendi işyeri için yapılan TĐS.nin 2822 sayılı TSGLK.nun 36/2 maddesindeki 15 günlük süre içerisinde akdedilmediğini ve bu süre içinde YHK'nada başvurulmadığını ileri sürerek sözü edilen TĐS.nin iptaline karar verilmesini istemiştir.Gerçekten taraflar arasındaki TĐS görüşmelerinin akamete uğramasıüzerine sendika grev kararı almış, grev kararını işyerinde ilân etmiş,işçilerin grev oylaması isteği üzerine grev oylaması yapılmış, oylama sonundaişyerinde grevin uygulanmamasına karar verilmiş ve grev oylamasınınkesinleşmesinden itibaren 2822 sayılı kanunun 36/3 maddesine göre on-beşgünlük süre içinde anlaşma sağlanamamış, bu süre içinde YHK'na dabaşvurulmamış, ancak taraflar anılan süre geçtikten sonra 4.2.1991 tarihindeanlaşmaya varmışlar, anlaşma tutanağını imzalamışlar, redakte edilen TĐSmetnini de 28.2.1991 tarihinde imzalayarak, birer nüshasını ilgili yerleregöndermişlerdir. Bu dava da 29.5.1991 tarihinde açılmıştır.Öncelikle belirtmek gerekir ki davacı işveren TĐS tarafı olan........'in üyesi olup onun kendi adına yapmış olduğu TĐS'ne bağlıdır ve dolayısıyla kendisi de TĐS tarafıdır. Tarafı olduğu bir TĐS.nin belirtilen sebeple iptalini isteyemez. Oteyandan uyuşmazlığın her safhasında taraflar anlaşarakTĐS yapabilirler. 36. maddenin 3. fıkrası sendikaya YHK'na başvurma hakkınıtanımaktadır. Orada öngörülen süre içinde anlaşma sağlanamaması veyaYHK'na başvurulmamış olması tarafların kendi aralarında anlaşarak TĐSyapmalarına engel değildir.Bundan başka olayda 2822 sayılı Kanunun 16.


maddesindeki yetki belgesinin düşmesi için öngörülen şartların da mevcutolmadığı anlaşılmaktadır. Böyle olunca davanın reddine karar vermek gerekirkenaksine düşünceyle hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayıgerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 08.04.1992 günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. ANKARA 8. ĐŞ MAHKEMESĐEsas No : 1991/1421Karar No : 1991/385Tarihi : 21.03.1991Đlgili Kanun : 2822 s.K. 38. ve 39. md.ÖZÜ: Asıl işverenle görünüşte bir taşeronluk sözleşmesi yapmasınakarşın, sendikasız kişileri parça başı iş üzerinden çalıştırıp grev uygulamasınıbaşarısız kılmak isteyen davalının davranışı, dürüstlük kuralınaaykırıdır.ĐSTEK : Davacı vekili dilekçesinde, davacının................... Limited Şirketinin............. adresinde kurulu ve şirkete ait IĐ160 ve IĐ161 ĐR 673 ruhsat numaralıkömür işletmesindeki, kömür üretimi, kömür hazırlık faaliyetleri, ocak içi ve dışıbakım ve tamirat işleri ile üretilen kömürün eleme, sevkiyat ve satış işlerinintamamının yapılması için Ankara 28. Noterliğinin 7.12.<strong>1990</strong> gün 03241 yevmiyeile sözleşme yapıp, bu işlerle ilgili olarak taşeronluğu üstlenmiş olduğunu ve buişleme başladığını ancak 12.3.1991 günü işyerinde uygulanmasına başlayan vedevam eden grevde kapsam dışı olması gereken taşeron işçilerinin greve katılanşirketin sendika üyesi işçileri tarafından işyerine sokulmadığını, müvekkili ileŞirketin arasındaki ilişkinin istisna akdine dayandığını, davacının işçilerininLimited Şirkete değil taşerona bağlı istisna akdine dayandığını, davacınınişçilerinin Limited Şirket'e değil taşarona bağlı olduğunu, asıl işverenle yapılmakistenen bir toplu iş sözleşmesinde Sendikaya üye olsalar da yetki tesbitinde vegrev oylamasında nazara alınamayacak davacı işçilerinin işverenin, taşeronunayrı bir işveren olduğunun tesbitine, davacı taşeron işçilerinin işyerindeçalışmalarının grevci işçiler ve Sendikaca engellenmesi yolundaki eylemininihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına, sataşmanın önlenmesine karar verilmesiniistemiştir.CEVAP : Davalı Sendika vekili cevap dilekçesinde 5.3.<strong>1990</strong>'da dava konusuişyerinde yetki talebinde bulunulup Bakanlıktan 31.7.<strong>1990</strong> tarihli Sendikanınyetki belgesi alıp, 10.8.<strong>1990</strong> da işvereni görüşmelere çağırıp, anlaşmaolmayınca 9.11.<strong>1990</strong> da uyuşmazlık tutanağı tutulup, 22.11.<strong>1990</strong> da


esmi arabulucu seçilip, nihayet 12.3.1991 de yasal grev uygulamasına geçildiğini,asıl işverenin toplu iş sözleşmesi yetkisi kapsamındaki tüm işlerinitaşerona devir etmesi ve bu işlemin grev aşamasına gelmiş bir tarihte yapılmasınınkanuna karşı hile, açık bir muvazaa olduğunu, asıl işverenin işletmeninkuruluş amacında belirli asıl işlerini taşerona devir edemeyeceğini,uygulamada temizlik ve yemek konularının taşerona verildiği, bunun dışındakiüretimin tüm kademelerini kapsayan taşeronluk sözleşmesine rastlanmadığını,sözleşmenin hukuken malûl olduğu, yapılan sözleşmenin grevi kırma, grevsırasında üretimi devam ettirmeye yönelik kanuna karşı bir hile olduğu gibi,taşeron işçilerinin işyerine sokulmadığı yolunda ki iddianın yerinde olmadığı, bukonuda mülki amirliğe bir başvuru bulunmadığını, davanın reddini istemiştir.Deliller ve Gerekçe : Davacı vekili dava dilekçesinde ihtiyati tedbir talebindebulunduğundan işin aceleliğine binaen mübaşir vasıtasıyla tebligat yapılıp davacıvekilininin dilekçesi ekinde sunduğu deliller ve davalı vekilinin dilekçesi ekindesunduğu toplu iş sözleşmesi, bağıtlamaya yönelik grev de dahil prosedür evrakıincelenmiş, davacının gösterdiği şahitler dinlenmiştir.Davacının asıl işverenle yapmış olduğu 7.11.<strong>1990</strong> tarihli taşeronluksözleşmesi bir bütün olarak incelendiğinde, emekli maden yeraltıocak şefi davacı............ 'ün ....... Madencilik Limited Şirketi ile işin tamamınıdavacı taşerona devir ettiği dava dilekçesinde ve cevap layihasında belirtildiğişekilde uyuşmazlık konusu dışında kalmaktadır.1475 sayılı Đş Kanununun 1. maddesinin son fıkrasında "bir işverenden belirli bir işin bir bölümünde veya eklentilerinde iş alan ve işçilerinimünhasıran o işyerinde ve eklentilerinde çalıştıran diğer bir işverenin kendiişçilerine karşı o işyeri ile ilgili ve bu Kanunda veya hizmet akdinden doğanyüklemlerinde asıl işveren .......... "inde birlikte sorumlu gösterilmektedir.Davacı, davalı Sendikanın grev yaptığı işyeri işvereni ile yaptığıtaşeronluk sözleşmesi gereği işçi alıp çalışmamaktadır. Đşyerinde 300 Sendikaişçisi yanında, dava dilekçesine göre 86 taşeron işçisi çalışmaktadır. Toplugörüşmelerin başarısızlıkla sonuçlanacağı endişesi ile işvereninemekli maden ocak şefi davacı ................. ile 7.12.<strong>1990</strong> tarihinde taşeronluksözleşmesi yaptığı, ayrı bir işyeri ve vergi numarası alarak işe başladığı görülmektedir.Davacının adresi ile asıl işverenin adresi dahi birbiri ile aynı olduğu vergi dairlerine verilen dilekçelerden anlaşılmaktadır, işveren yasalolarak uygulamaya konulan grevi kırmak ve tesirsiz hale getirmek için işintamamını davacıya, şirketin amacını gerçekleştirecek tüm işlerini taşeronluksözleşmesi ile devretmiştir. Dinlenen taşeron işçi, aynı işyerinde götürü sureti ile, parça başı ücrette işe alınmış, işyerine giremeyip çalışamadıklarıtakdirde ücretten yoksun kalacak bir şekilde çalıştırılmış olduğu davacı şahidi ............. 'm ifadesi ile ortaya çıkmıştır.


1475 sayılı Đş Kanununun 1/son ve 29. maddelerine göre asıl işverentaşeron işçilerinin ücretlerinden sorumludur. Đşyerinde bağıtlanan toplu işsözleşmesinden Sendikaya üye olmaları halinde işin bir bölümünde veyaeklentilerinde iş alıp işçilerini münhasıran o işyerinde ve eklentilerinde çalıştırandiğer işverenin işçileri yani taşeron işçileri de yararlanabilir (Yarg. 9. HD.20.11.1986 T. E.9508 K. 10485). Yapılan grev sonunda imzalanarak toplu işsözleşmesinden yararlanabilecek taşeron işçilerinin düşük ücretle çalışmakistemeleri hayatın olağan akışına uygun görünmemektedir.Her ne kadar davacı şahitleri (ki taşeron ve asıl işveren ile hizmetakdi ilişkisi içinde bulunan ve Sendikasız işçilerin) Sendika Genel Sekreteritarafından taşeron işçilerinin grev sırasında çalışamayacaklarını ifade etmişolmaları, davalı Sendikanın davacının işçilerini işyerinde çalışmaktan alıkoyduklarınıispatlamaya yeterli sayılmamıştır. Çünkü TCK. 201. maddesi iş veçalışma hürriyeti aleyhine cürümlerin cezasını göstermektedir.Davacı vekili davacının ve işçilerinin zabıtaya işyerine sokulmadıklarıyolunda bir başvuruda bulunduklarını iddia etmiş değildir. Öte yandan,2822 sayılı Yasanın 38. maddesinde greve katılmayan veya katılmaktanvazgeçenlerin işyerinde çalışmaları hiçbir şekilde engellenemeyeceği hükümaltına alınmış ve 77. maddede buna aykırı fiillerin cezası gösterilmiştir.94 sayılı Uluslararası Çalışma Sözleşmesinin uygulanmasını sağlamaküzere Bakanlar Kurulunun 88/13168 sayılı, 1.11.1988 tarihinde ResmiGazete'de yayımlanan kararında kamu kuruluşlarında yaptırılacak işlerde işçilerinçalışma şartları ile ilgili genel esasların 2. maddesinde müteahhidin,çalıştırdığı işçilerin işin dahil olduğu bir işkolu veya meslekte aynı tipteki iş içintoplu sözleşme veya mevzuatla kabul edilenlerden daha aşağı olmayacakşartlarda çalışmalarını ve ücret almalarını sağlamak zorunda olduğu belirtilmiştir.Son zamanlarda yaygınlaşan taşeron uygulamaları, Anayasa'caişçiler için kabul edilmiş olan toplu iş sözleşmesi yapma hakkını mücadeleciyollardan geçerek gerçekleştirmeyi bir vasıta olarak düzenleyen grev hakkınıengeller nitelikte bulunmaktadır. Nitekim davacının asıl işverenle yaptığı tipte birtaşeron sözleşmesi, muvazaalı bir şekilde işin tümünün taşerona verilip,sendikasız işçi çalıştırılarak grev kırmaya yönelik bir şekilde kullanılmakistenmiştir. Asıl işveren bir kısım temizlik, yemek gibi işleri taşerona sözleşme iledevir edebilir. Ancak, davacı yaptığı taşeron sözleşmesi ile asıl işverenden işintümünü devralmış gözükmektedir. Bakım ve temizlik işleri işyerinin güvenliğininmakina ve demirbaş eşyasının gereçlerinin, hammadde, yarı mamul ve mamulmaddelerin bozulmasına önlemek için bir kısım işçi üretim ve satışa yönelikolmamak kaydı ile 2822 sayılı Kanunun 39. maddesi gereğince grev sırasındaçalıştırılabilir.Davacı asıl işverenle görünüşte bir taşeronluk sözleşmesi yapmaklabirlikte, bir ölçüde işveren vekili sıfatıyla sendikasız kişileri parça başı


iş üzerinden çalıştırarak grev uygulamasını başarısız kılmak, üretimi grevde dedevam ettirmek yolunu seçmiştir.Medeni Kanunun 2. maddesinde herkes haklarını kullanmakta veborçlarını ifada hüsnüniyet kaidelerine uygun davranmak zorunda sayılmış ve birhakkın suistimalini, başkasına zarar verecek şekilde kullanımını yasaklamıştır.Bu sebeple davacının asıl işverenden ayrı bir işveren olmadığı,davalı Sendikanın davacı ile hizmet sözleşmesi yapmış işçileri grev uygulananişyerine sokmadığı yolundaki iddiası yerinde bulunmadığından davanın veihtiyati tedbir talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.KARAR : Yukarıda gösterilen gerekçelerle;1 - Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebi ve davasının reddine,2 - Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden mesaisi ve avukatlıkücret tarifesine göre....................... TL. maktu ücreti vekaletin davacıdan alınıpdavalıya verilmesine,3 - Red harcının peşin alınan harçtan mahsubu ile yeniden borçalınmasına yer olmadığına,4 - Davacı vekilinin yaptığı masrafların üzerinde bırakılmasına,Davacı vekili Avukat ............ile davalı vekili Avukat.................... 'in yüzüne karşıkonun yolları açık olmak üzere karar verildi, açıkça okundu. 21.03.1991(işbu karar, Yarg. 9. HD.'nin 12.04.1991 günlü ve E. 1991/7302, K.191/7518 sayılı kararıyla onanmıştır.)T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/9380Karar No : 1992/9273Tarihi : 07.09.1992Đlgili Kanun : 2822 s.K. 38. md.ÖZÜ : Ancak greve katılmayan veya greve katılmaktan vazgeçen işçilerinürettikleri stoklar, grev esnasında dışarı çıkarılabilir.DAVA : ............A.Ş. adına Avukat .................. ile .................Sendikası adınaAvukat .............. aralarındaki dava hakkında Kocaeli 1. Đş Mahkemesinden verilen 22.6.1992 günlü ve 240/189 sayılı hüküm davalı avukatınca temyizedilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:


KARAR : Davacı vekili; müvekkili şirketle davalı sendika arasındaki toplu işsözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamadığı için sendikaca grev uygulamasınageçildiğini, işyerinde tahmil-tahliye işlerinin taşeron bir firma tarafındanyapılmakta olduğunu, müvekkili şirketin önceden ürettiği ve stoklarındamevcut malların daha evvel satılmasına rağmen bu malların çıkarılmasının veşevkinin sendika tarafından engellendiğini, sendikanın bu eyleminin 2822 sayılıToplu Đş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu'nun 25. ve 38/3. maddelerineaykırı olduğunu ileri sürerek, uygulanmakta olan grevin kanun dışı olduğununtespitine karar verilmesini istemiştir.Davalı sendika: 2822 sayılı Kanunun 3451 sayılı Yasa ile değişik38. maddesinin son fıkrasının açık hükmü karşısında, grevden önce oluşanstokların işyerinden çıkarılması olanağı bulunmadığını, grev uygulamasından birgün önceki tarihi taşıyan faturalarla yapılan satışların muvazaaya dayandığını,davanın haksız ve dayanaksız olduğunu savunmuştur.Yapılan yargılama sonunda mahkemece; grevden önce üretilen vesatılan malların alıcısına teslim edilmesine işverenin hakkı bulunduğununtesbitine, sendikanın ve işçilerin karar ve eylemlerinin yasa dışı grevin unsurlarınıoluşturmadığından, bu davranışın yasa dışı olduğuna dair tesbit isteğininreddine karar verilmiştir.Öncelikle belirtmek gerekir ki, her ne kadar dava dilekçesinde"uygulanmakta olan grevin kanun dışı bulunduğunun tesbitinden söz edilmişsede; davacının asıl amacının, grevden önce üretilen malları dışarıya çıkarmak vealıcısına teslim etmek olup, sendikanın stok malların dışarıya çıkarılmasınaengel teşkil eden eyleminin durdurulmasıdır. Bu nedenle; mahkemece, davanınyasal dayanağı olarak 2822 sayılı Yasanın 38. maddesi olduğunun kabulüdoğrudur.Sorunun çözüme kavuşturulabilmesi için, söz konusu 38. maddeninson fıkrasının anlam ve kapsamının, önceki ve bugünkü metinlerininkarşılaştırılarak incelenmesinde yarar vardır. Anılan fıkranın, 28.5.1988 günlü,3451 sayılı Kanunla değiştirilmesinden önceki metni şöyleydi: "Çalışan işçilerinürettiği ürünlerle her türlü stokların işveren tarafından işyerinden dışarıçıkarılmasına, satılmasına ve işyeri için lüzumlu maddelerin, araç ve gereçlerinişyerine sokulmasına engel olunamaz. Bu işlerin görülmesinde de 43 üncümadde hükümlerine uyulması şarttır." 3451 sayılı Yasa ile değişik metin iseşöyledir: Çalışan işçilerin ürettiği ürünlerle her türlü stokların işveren tarafındanişyerinden dışarı çıkarılmasına, satılmasına ve işyeri için lüzumlu maddelerinaraç ve gereçlerin işyerine sokulmasına engel olunamaz. Bu işleringörülmesinde de 43 üncü madde hükümlerine uyulması şarttır. Görüldüğü gibi;bir işyerinde grevin uygulanması sırasında çalışan işçilerin ürettiği ürünlerintümünün işyeri dışına çıkarılabilmesi olanağı, önceki dönemde de, bugün demevcuttur. Ancak; 1988 yılında yapılan değişiklikle "her türlü stokların"sözcükleri fıkra metninden çıkartılmak suretiyle kapsamı daraltılmıştır. Bu yenidüzenleme gözönünde tutularak, grevin uy-


gulanmasından önce üretilmiş olan mallar açısından bir ayırım yapmak zorunluluğuvardır. Greve katılmayan veya katılmaktan vazgeçen işçilerce evvelceüretilmiş olan malların işyeri dışına çıkarılması mümkündür. Buna karşılık, grevekatılan işçilerce üretilmiş malların ise dışarı çıkarılması olanağı yoktur.Grevsırasında çalışan işçilerin ürettiği ürünlerin satılması, dışarıya şevki Yasadaaçıkça kabul edildiğine göre, yine aynı işçiler tarafından önce üretilmiş mallarbakımından da bu olanağın tanınması zorunludur. Yasa koyucunun amacı, grevekatılmayıp, çalışan işçilerin ürettiği malların ayrık tutulmasıdır. Bu mallarıngrevden önce veya sonra üretilmiş olup olmamasının hiç bir önemi yoktur.Bu açıklamaların ışığı altında somut olay ele alınacak olursa; davacıişveren satılan stok malların işyeri dışına şevkinin engellenemiyeceğini iddiaederek istekte bulunmuş; mahkemece de Dairemizin 5.10.1988 günlü, 10134-9127 sayılı kararı emsal gösterilerek, 2822 sayılı Yasanın 38. maddesinin sonfıkrasına göre, grevin uygulanmasından önce satılan stok malların herhangi birayırım yapılmadan tümünün dışarı çıkarılabileceği kabul edilmiştir. Her şeydenönce belirtmek gerekir ki, Dairemizin söz konusu kararına konu olan olaydauyuşmazlık, greve katılmayan işçilerin daha önce üretmiş oldukları mallarındışarıya çıkarılabilip çıkarılamayacağı konusunda toplanmaktaydı. Dairemizce butür malların dışarı çıkarılabileceği görüşü benimsendiği için, sonucu itibariyledoğru olan yerel mahkeme kararı onanmıştır. Bu nedenle Dairemizin kararıemsal alınarak grev sırasında daha önce üretilmiş tüm stokların dışarıçıkarılmasının mümkün olduğu sonucuna varılamaz. Bundan başka mahkeme,davacı işveren tarafından ibraz edilen ve grev uygulamasının başlangıçtarihinden bir gün önceki 4.5.1992 tarihini taşıyan iki faturayı esas alarak stokmalların daha önce satıldığını ve bunların artık alıcı firmanın mülkiyetinegeçtiğini, 2822 sayılı Kanunun 43. maddesindeki koşullara uymak suretiylestokların alıcısına teslim edilmesine yasal engel olmadığını kabul etmektedir.Oysa, faturaların grev uygulamasından bir gün önceki tarihi taşıması anlamlıdır.Grev kararı, uygulamaya konulmadan önce işverene bildirildiğine göre, satışınmuvazaaya dayandığı savunmasını dikkate almak gerekirdi. Diğer taraftan, satımsözleşmesiyle taşınır malların mülkiyetinin geçtiğinin kabulü de hatalıdır.Bütün bu açıklamalara göre; mahkemece öncelikle greve katılanişçilerle, katılmayan veya katılmaktan vazgeçen işçilerin belirlenmesi, daha sonragreve katılmayan veya katılmaktan vazgeçen işçilerin grevden önce ürettiklerimalların gerekirse bilirkişi aracılığı ile saptanması, şayet maddi yönden busaptama mümkün görülmüyorsa, greve katılan ve katılmayan işçilerin oranınagöre belirlenmesi yoluna gidilmesi ve böylece greve katılmayan veya katılmaktanvazgeçen işçilerin ürettiği malların işyeri dışına çıkarılabileceğinin tesbitine kararverilmesi gerekir.Bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın grevden önceüretilen stok malların 4.5.1992 tarihli fatura karşılığı işyerinin dışına çı-


karılmasına, alıcısına teslim edilmesine işverinin hakkı bulunduğunun tesbitinekarar verilmesi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA,07.09.1992 gününde oyçokluğuyla karar verildi.(Not: Yargıtay bu konudaki görüşünü bilahare değiştirmiştir.)T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/1714Karar No : 1993/13599Tarihi : 23.09.1993ilgili Kanun : 2822 s.K. 38. md.ÖZÜ : Grev uygulamasının başladığı tarihte greve katılmayan veya grevekatılmaktan vazgeçerek işyerinde çalışan bir işçi sonradan greve katılamaz.DAVA : Davacı, ihbar kıdem tazminatıyla fazla çalışma ve yıllık ücretli izinparasının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillere dayandığı kanuni gerektiricisebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyizitirazları yerinde değildir.2 - Bir işyerinde uygulanan greve, o işyerinde çalışan bütün işçilerkatılmak zorunda değildir. Grev kararını alan sendikanın üyesi bulunan işçi dahigreve katılıp katılmamakta serbesttir.Öte yandan, yasal greve katılan işçi bir süre sonra vazgeçerekçalışmak isteyebilir. Ancak, grev uygulamasının başladığı tarihte greve katılmayanveya greve katılmaktan vazgeçen ve işyerinde çalışan bir işçi sonradangreve katılamaz. (K. Oğuzman, işçi -işveren ilişkileri, C. 1,4. Bası Sh. 210, 234;Reisoğlu, TSGLK, Şerhi, Ankara, 1986, Sh. 328 vd; K. Tunçomağ, Đş HukukununEsasları istanbul, 1988, Sh. 543 vd.; T. Esener, Đş Hukuku, 3. bası, Ankara,1978, Sh. 637 vd.) Greve katılmayan ve işverence çalıştırılan işçinin hizmet akdiaskıda olmadığından, tarafların sözleşmeden doğan hak ve borçları devam eder.Bu nedenle, işçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebedayanmaksızın ardı ardına iki gün işe devam etmemesi, işverene hizmet akdinitazminatsız fesih hakkı verir. (Đ.K.m. 17/ll-f).


Somut olayda, toplanan delillerden, işyerinde grev uygulamasının10.03.1989 tarihinde başladığı, davacının grev devam ederken 21.08.1989 daüyelik için sendikaya buşvurduğunu ve greve katıldığı, işverence de 22.08.1989günü Đş Kanunu'nun 17/ll-f maddesi uyarınca devamsızlık nedeniyle iş akdininfesh edildiği, işyerindeki grev uygulamasının ise daha sonra 25.01.1992tarihinde sona erdiği anlaşılmaktadır. Ancak davacının başlangıçta greve katılıpkatılmadığı ve grev sırasında işyerinde çalışıp çalışmadığı yeterince aydınlığakavuşturulmamıştır.Gerçekten, davacı başlangıçta greve katılmamış ve işyerinde çalışmaktaiken, sendikaya üye olup sonradan greve katılmak suretiyle işi bırakmışise, işveren iş akdini fesihte haklıdır. Bu durumda ihbar ve kıdem tazminatıisteğinin reddi gerekir.Şayet davacı başlangıçtan itibaren greve katılmış veya greve katılmamaklabirlikte işverence çalıştırılmamış ise, grev süresince iş akdi askıdakalacağından işverenin devamsızlık sebebiyle iş akdini fesih etmesi yasayaaykırı düşer.Mahkemece, yukarıda açıklanan hususlar dikkate alınmadan, eksikve yetersiz incelemeyle ihbar ve kıdem tazminatına hükmedilmiş olmasıisabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, 23.09.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/18347Karar No : 1994/18558Tarihi : 26.12.1994Đlgili Kanun : 2822 s.K. 38. md.ÖZÜ : Grevden önce üretilmiş stokların işyerinden dışarı çıkarılması vesatılması mümkündür. Ancak bunların dışarı çıkarılması, taşınması veyüklenmesinde 43. madde hükümlerine uyulması gerekir.DAVA : .......... adına Avukat .............ile I................ Endüstrisi adına Avukat......... 2 ............... A.Ş. adına Avukat .................. aralarındaki dava hakkındaMersin Đş Mahkemesinden verilen 25.11.1994 günlü ve 35/4 sayılı hüküm,davalılar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulupdüşünüldü.KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.


2 - Mahkemece, grevin uygulanmasına başlanmasından önce işyerindeüretilmiş stokların dışarıya çıkarılmasının tedbir yolu ile durdurulmasına,bu konuda davalı vekili ile müdahil vekilinin isteklerinin reddine ve muarazanınönlenmesine de karar verilmiştir.Öncelikle belirtmek gerekir ki grev, amacı ve sınırları yasada belirlenmişbir baskı aracı olup, işverenin bu amaç ve sınırlar dışında zorlanmasıdüşünülemez. 2822 sayılı Toplu iş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu'nun 38.maddesinin son fıkrasına göre işveren greve katılmayan veya önce katılıp, sonravazgeçerek çalışan işçilerin grev sırasında ürettikleri ürünleri 43. maddehükmüne uymak koşulu ile işyeri dışına çıkarabilir ve satabilir. Bu hüküm, grevuygulaması başlamadan önce üretilmiş olup, stokta yer alan ürünlerin dışarıyaçıkarılmasını ve satılmasını yasaklamış değildir. Aksi halde, grev eylemine,uygulanmaya başlamasından önceki dönemde de etki sağlanmış olur ki buyasanın ve grevin amacına uygun düşmez. Gerçekten, grevin hukuki, sonuçlarıve etkisi, uygulanmaya başlamakla ortaya çıkmakta ve grev süresince ileriyeyönelik olarak etkisini göstermektedir. Bu nedenle grevden önce üretilmişstokların işyerinden dışarı çıkarılması ve satılması mümkündür. Ancak, bunlarındışarı çıkarılması, taşınması ve yüklenmesinde de 43. madde hükümlerîneuyulması gerekir. Öğretide de bu görüş paylaşılmaktadır. Dairemizin 7.9.1992günlü 9380-9273 sayılı kararında, greve katılmayan veya katılmaktan vazgeçenişçilerce evvelce üretilmiş olan malların işyeri dışına çıkarılması olanağıbulunduğu, buna karşılık greve katılan işçilerce üretilmiş malların dışarıçıkarılamayacağı görüşü kabul edilmiş ise de, bu çözüm şekli, 2822 sayılıYasanın sistemine ve grevin amacına uygun düşmediği gibi, uygulamada dabirçok güçlüklere yol açmaktadır. Bu nedenle Dairemiz, münferit bir olaydaoyçokluğu ile verdiği anılan kararında kabul ettiği görüşü sürdürmemiştir.Bu durumda, grevden önce üretilmiş stokların işyerinden çıkarılmasınıntedbir yolu ile durdurulmasına, bu konudaki davalı ve müdahilinisteklerinin reddine ve muarazanın önlenmesine karar verilmiş olması hatalıolup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 26.12.1994 günündeoybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/341Karar No : 1991/534Tarihi : 25.01.1991ilgili Kanun : 2822 s.K. 39. md.ÖZÜ : Gerekli hallerde Bölge Çalışma Müdürlüğünce yeniden Grev velokavt dışı kalacak işçilerin tespiti mümkündür.DAVA : ................ iş Sendikası adına avukat ............... ile 1 - .................GenelMüdürlüğü adına Avukat ................. 2 - T.C. Çalışma ve Sosyal GüvenlikBakanlığı adına Avukat ...............aralarındaki dava hakkında Zonguldak 4. ĐşMahkemesinden verilen 24.12.<strong>1990</strong> günlü ve 2710/2154 sayılı hüküm, davalılaravukatınca temyiz edilmekle dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Hernekadar 2822 sayılı Kanunun 39. maddesi uyarınca işyerindekanuni grev ve lokavt'a katılamayacak işçi sayısı tesbit edilmiş ve kesinleşmişsede, o tesbitten sonra Bölge Çalışma Müdürlüğü evvelce bazı ünitelerin tesbit dışıkalmış olduğundan bahisle, söz konusu üniteler için grev ve lokavt dışındatutulması gereken bir işçi listesi daha düzenlenmiştir.Davacı sendika bu durumun yasaya aykırı olduğunu ileri sürerekitiraz etmiştir.2822 sayılı Kanunun 39. maddesinde önceki tesbitten sonra BölgeÇalışma Müdürlüğünce yeniden bir tesbit yapılmıyacağına dair herhangi birhüküm yoktur. Aksine maddede gerekli hallerde Bölge Çalışma Müdürlüğününbu tesbit! yapabileceği belirtilmiştir. Bu nedenle sonradan böyle bir tesbitinyapılabileceğinin kabulü gerekir. Nitekim mahkemece listenin bir kısmı kabuledilmiş, bir kısmı için davacı sendika itirazını müracaata bıraktığını söylemiş, birkışımı için isteği reddetmiştir. Ancak işin niteliği itibariyle sendikanın müracaatabırakma talebi geçersizdir. O kısım için de mahkemenin işlemden kaldırılmakararı değil, işin esası hakkkında bir karar verilmelidir. Gerekli incelemeyapılmadan listenin bir kısmı için evvelce kesinleştiğinden de bahisle iptale kararverilmesi doğru değildir. Bu nedenlerle listenin mahkemece kabul edilenindışındaki kısımlar için de inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesiicap eder.Hernekadar 39. maddeye göre mahkece verilecek kararlar kesin isede, bu kesinlik inceleme yapılarak verilen kararlar içindir. Olayda gerekliinceleme yapılmadığından karar kesin sayılamaz.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA,temyiz peşin harcının istek halinde ilgiliye iadesine 25.01.1991 günündeoybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/1459Karar No : 1991/2372Tarihi : 15.02.1991Đlgili Kanun : 2822 s.K. 39. md.ÖZÜ : 2822 Sayılı Toplu Đş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunun 39. Mad.göre önceki tespitten sonra eksiklik sebebiyle veya değişen şartlara göreek tespit ancak Bölge Çalışma Müdürlüğünden istenebilir. Bölge ÇalışmaMüdürlüğüne başvurmadan mahkemeye müracaat edilemez.DAVA : ................ Sanayi ve Ticaret A.Ş. ile Türkiye............... -iş Sendikası arasındaki dava hakkında Orhangazi Asliye Hukuk Hâkimliğinden iş Mahkemesisıfatıyla verilen 14.12.<strong>1990</strong> günlü ve 378/303 sayılı hüküm, davalı avukatıtarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 2822 sayılı TSGLK.'nun 39 ncü maddesinde öngörülen prosedüreuygun olarak yapılan tesbite vaki itirazlar üzerine verilen mahkeme <strong>kararları</strong>kesin olup, prosedüre uygun olarak bir tesbit yapılmadan vaki olan tesbit üzerineverilen kararlar kesin olmadığından, davalının temyiz dilekçesinin kesinliktenreddine ilişkin karar usul ve yasaya uygun bulunmadığı cihetle mahkemenin buyöndeki kararının bozularak ortadan kaldırılmasına karar verilerek, yapılaninceleme ve müzakere sonunda gereği düşünüldü:2822 sayılı Kanunun 39 ncü maddesine göre önceki tesbitten sonrada noksanlık nedeniyle veya değişen şartlara göre ek bir tesbit istenebilir. Ancakbunun için önce Bölge Çalışma Müdürlüğünden istekte bulunulması gerekir.Gerekli hallerde Bölge Çalışma Müdürlüğü bu tesbiti resen de yapabilir. Taraflarancak Bölge Çalışma Müdürlüğünün bu tesbitine karşı iş davalarına bakmaklagörevli mahalli mahkemeye itiraz edebilirler. Bölge Çalışma Müdürlüğünebaşvurulmadan ve oraca bir karar verilmeden taraflar tesbit için doğrudandoğruya mahkemeye başvuramazlar. Olayda davacılar Bölge ÇalışmaMüdürlüğünden bir talepte bulunmadan tesbit için doğrudan doğruyamahkemeye başvurmuşlar ve mahkemce de duruşma açılıp taraflardinlenmeden evrak üzerinde ek bir liste ile kanuni grev ve lokavt'a katılamayacakişçileri belirliyen tesbite karar verilmişti. Bu şekilde istek ve tesbite karar verilmişolması usul ve yasaya aykırıdır. Böyle olunca talebin reddine karar vermekgerekir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 15.02.1991 günündeoybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/36619Karar No : <strong>1995</strong>/35179Tarihi : 07.12.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 2822 s.K. 39. md.ÖZÜ : Đşletme sözleşmesine ilişkin uyuşmazlıklarda görevli mahkemeişletmenin merkezine göre belirlenir.KARAR : Grev ve lokavta katılmayacak işçilerin niteliklerinin ve sayılarınınbelirlenme yöntemi 2822 sayılı Kanunun 39. maddesinde belirlenmiştir. Sözüedilen maddenin son fıkrası "işletme sözleşmesine ilişkin uyuşmazlıklardagörevli mahkeme işletmenin merkezi'ne göre belirlenirdir.Olayımızda uyuşmazlık işletme toplu iş sözleşmesinden kaynaklanmaktaolup, işletme merkezi Ankara'dır. Bu duruma göre davanın Ankara işMahkemelerinde açılması gerekirken aksi düşünce ile Menemen'de açılmasıisabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 07.12.<strong>1995</strong>gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/2966Karar No : 1994/2461Tarihi : 16.02.1994Đlgili Kanun : 2822 s.K. 42. md.ÖZÜ : Grevde geçen süre kıdem tazminatı hesabında dikkate alınamaz.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı farkının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.


2 - Davacının iş akdinin feshi tarihinde her yıl için isteyebileceğien çok kıdem tazminatı miktarı ................. TL. olduğu halde, bu tavan aşılarakyapılan hesaba göre hüküm kurulması doğru değildir.Öte yandan, 2822 sayılı TSGLK'nin 42. maddesinin 5. fıkrasınagöre grevde geçen süre kıdem tazminatı hesabında dikkate alınamaz. Bunarağmen, grevde geçen 12.03.1991-01.08.1991 tarihleri arasındaki sürenin kıdemtazminatı hesabında dikkate alınmış olması da keza yasaya aykırıdır.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMA-SINA, 16.02.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/8252Karar No : 1994/9106Tarihi : 14.06.1994Đlgili Kanun : 2822 s.K. 42. md.ÖZÜ : Grevde geçen süre kıdem tazminatı hesabında dikkate alınmaz.DAVA : Davacı, kıdem tazminatı farkının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2 - 2822 sayılı Yasa'nın 42/5. maddesi uyarınca grev süresincehizmet akdi askıda kaldığından, bu süre kıdem tazminatı hesabında, dikkatealınmaz. Buna rağmen mahkemenin 12.03.1991-01.08.1991 tarihleri arasındakigrevde geçen süreyi kıdem tazminatı hesabında dikkate almış olması yasayaaykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, 14.06.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/21657Karar No : <strong>1995</strong>/32821Tarihi : 24.10.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 2822 s.K. 42. md.ÖZÜ : Grev ve lokavtta geçen süre kıdem tazminatı hesabında dikkatealınmaz.DAVA : Taraflar arasındaki, ihbar ve kıdem tazminatıyla ikramiye ve ücretalacağının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılınedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıyaverilmesine ilişkin hüküm incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - 2822 sayılı Toplu Đş Sözleşmesi Grev Lokavt Kanunu 42/5maddesinde grev ve lokavtta geçen sürenin kıdem tazminatı hesabında dikkatealınmayacağı hükme bağlanmıştır. Davalı yargılama esnasında bu hususuaçıkça ileri sürmüştür. Yasanın bu emredici kuralı gözönünde tutulmadan, birbaşka anlatımla davacı işçinin hizmet akdi grev sırasında askıya alınıp,alınmadığı araştırılmadan bu sürenin de hesaplamada esas alınmış olmasıisabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA, davalı yararına takdir edilen................. -TL. duruşma avukatlık parasınınkarşı tarafa yükletilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliyeiadesine 24.10.<strong>1995</strong> gününde oyçokluğu ile karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/2893Karar No : 1992/3270Tarihi : 23.03.1992Đlgili Kanun : 2822 s.K. 45. md.ÖZÜ : Kendisini çalıştıran taşeron tarafından ikaz edilmesine rağmen işiyavaşlatma ve direniş eylemlerini gerçekleştiren işçinin iş akdinintazminatsız olarak feshi yasaya uygundur ve kötüniyet tazminatıödenmesini gerektirmez.


DAVA : Davacı, ihbar, kıdem ve kötüniyet tazminatıyla sosyal haklardandoğan alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Dosyadaki bilgi ve belgelerden ve tanık sözlerinden davacının19.2.<strong>1990</strong> günü saat 08.00'de bir kısım işçilerle birlikte daha önce bir işçinin iştençıkarılmasını protesto etmek amacıyla işi bıraktığı, kendilerini çalıştıran taşerontarafından bu eyleminden dolayı ihtar cezası verildiği ve tekrarında iş akdinintazminatsız feshedileceğinin bildirildiği, bunu takiben işi yavaşlatmakla birlikteaynı gün saat 16.30'a kadar çalışmasını sürdürdüğü, fakat 16.30'dan sonradatekrar direnişe geçtiği, bunun üzerine yine taşeron tarafından 2822 sayılıYasanın 45. maddesi ile 1475 sayılı Yasanın 17/ll-(g) fıkrası uyarınca iş akdininfeshedildiği anlaşılmaktadır. Olayın bu cereyan şekline göre işveren fesihte haklıolup davacı, kıdem ve kötüniyet tazminatı isteyemez. Her nekadar davacı31.10.1989 tarihinde sendikaya üye olmuş ve davacı tanıkları da sendikaya üyeolması nedeniyle iş akdinin feshedildiğini söylemiş iseler de, bu ifadeler somutolaylara dayanmayıp mücerret beyanlardan öteye gitmediği gibi, feshin sendikaüyeliğinden aylarca sonraya ait olması yukarıda belirtildiği suretle davacınındireniş yapması olayının varlığının bir gerçek olarak ortaya çıkması hususlarıkarşısında, davacının iş akdinin sendikaya üye olması sebebinedayandırılmasında isabet olamaz. O halde gerek kıdem tazminatı ve gerekkötüniyet tazminatının reddine karar vermek gerekir. Yazılı şekilde bu isteklerinkabulü isabetsizdir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 23.03.1992 günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/15482Karar No : 1993/17259Tarihi : 24.11.1993Đlgili Kanun : 2822 s.K. 45. md.ÖZÜ : Đşçinin iş akdi kanunsuz direnişe katılması nedeniyle feshedilmiş vekesinleşmiş ilamla tespit edilmiş olduğundan, mecburi dava arkadaşlığı veolayın tekliğinden söz edilemez.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı ile yıllık ücretli izin ve fazla çalışmaparasının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.


Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalılar avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Đşverenin daha önce davacı ve bazı arkadaşları aleyhine kanundışı greve katıldıklarını ileri sürerek açmış olduğu davada, dava kabul edilmiş veverilen kararı davacı temyiz etmediğinden kesinleşmiştir. Taraflar için bağlayıcıolan söz konusu karar, olaya katılan diğer bazı işçilerin temyizi üzerine bozulmuşve bozmaya uyularak dava reddedilmiş ise de; bu durum davacıya bir hakvermez: Zira davacı yönünden kesinleşmiş bir karar söz konusudur. Davacının işakdi kanunsuz direnişe katılması nedeniyle feshedilmiş ve bu olgu kesinleşenilamla tesbit edilmiş bulunduğundan; davacı, ihbar ve kıdem tazminatı ilesendikal tazminat isteyemez. Bu nedenle; anılan isteklerin reddine karar vermekgerekirken mecburi dava arkadaşlığından ve olayın tekliğinden söz edilerek,evvelce kesinleşmiş kararla çelişkiye düşülerek yazılı şekilde hüküm tesisiisabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 24.11.1993 günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/11617Karar No : 1991/2770Tarihi : 25.02.1991Đlgili Kanun : 2822 s.K. 60. md.ÖZÜ : Yorum davası, ancak toplu iş sözleşmesinin taraflarınca açılabilir.Đşçi yorum davası açamaz.DAVA : Davacı, 3. işdeğer derecesindeki 1. sınıf makina teknisyeni olarakçalışması gerektiğinin tespitine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARAR : Davacı 1. sınıf teknisyenlik derecesi olan 3. işdeğer derecesinden 5.işdeğer derecesine indirildiğini, bunun 1.3.1987-28.2.1989 tarihleri arasınıkapsayan TĐS'nin 39 ve 73. maddelerine aykırı olduğunu ileri sürerek TĐS'nin


sözü edilen maddelerinin yorumu ile 3. işdeğer derecesinde 1. sınıf teknisyenolarak çalıştırılması gerektiğinin tespitine karar verilmesini istemiştir.Öncelikle belirtmek gerekir ki 2822 sayılı Toplu Đş Sözleşmesi Grevve Lokavt Kanununun 60. maddesine göre TĐS'nin yorumundan doğanuyuşmazlıkta yorum davasını sözleşmenin tarafları açabilir. Sözleşmenin taraflarıise işçi sendikası ve işveren sendikası veya işveren sendikasına üyeolmayan işverendir, işçi TĐS'nin tarafı değildir. Bu nedenle yorum davasıaçamaz.Öte yandan belirtilen şekilde bir tespit davası açılamaz ve mahkemecede sınıfı ve işdeğer derecesi ve unvanı gösterilmek suretiyle tespitekarar verilemez. Bu şekilde tespit davası açmakta hukuki yarar yoktur.Davacı, kendini haklı gördüğü takdirde ancak eda davası açabilir.Mahkemenin yazılı şekilde isteği kabulü usul ve yasaya aykırı olup bozmayıgerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMA-SINA, 25.02.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/12729Karar No : 1994/16693Tarihi : 28.11.1994ilgili Kanun : 2822 s.K. 61. md.ÖZÜ : TĐS'te hükme bağlanan kıdemli işçiliği teşvik primi, kıdem tazminatıniteliğinde kabul edilmez.DAVA : Davacı, tazminat ve prim alacağının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Đşyerinde uygulanmakta olan TĐS'nin kıdemli işçiliği teşvik primibaşlığını taşıyan 98. maddesinde belirli hizmet sürelerini dolduran işçileremaddede belirtilen miktarlarda kıdemli işçiliği teşvik primi ödenmesi kabuledilmiştir. Bu ödeme kıdem tazminatına hak kazanma koşuluna bağlanmamıştır.Belirli hizmet süresinin dolması halinde bir defa ödeneceğine göre kıdemtazminatı niteliğinde kabul edilemez. Mahkemece aksine düşünce ile isteğinreddi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.


SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda belirtilen nedenle BOZULMASINA,28.11.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/12468Karar No : 1994/16913Tarihi : 29.11.1994Đlgili Kanun : 2822 s.K. 61. md.ÖZÜ : Altışar aylık sözleşmelerle aralıksız çalışan işçinin, belirsiz sürelisözleşmeyle çalıştığının kabulü ile TĐS'ten yararlanması gerekir.DAVA : Davacı, TĐS'den doğan alacaklarının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir. Hüküm, süresi içinde davacıavukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulupdüşünüldü:KARAR : Davacı, işyerinde uygulanan ve üyesi bulunduğu sendika tarafındanbağıtlanmış olan TĐS ile sağlanan haklardan yararlandırılmadığını ileri sürerekistekte bulunmuştur.Mahkemece, davacının geçici işçi olarak çalıştığı gerekçesiyledavanın reddine karar verilmiştir.Dosyadaki belge ve bilgilere göre davacının 23.01.1987 tarihindenitibaren altışar aylık sözleşmelerle aralıksız olarak çalıştığı ve halen de buçalışmasını sürdürdüğü anlaşılmaktadır. Yerleşmiş Yargıtay uygulamalarınagöre davacının başlangıçtan itibaren belirsiz süreli sözleşme ile çalıştığınınkabulü gerekir. Açıklanan çalışma biçimine göre davacının geçici işçi olarakçalıştığının kabulü de mümkün değildir. Bu durumda TĐS'den yararlanmasıgerekir. Buna rağmen aksine düşünce ile davanın reddi isabetsiz olup, bozmayıgerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA,29.11.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/16730Karar No : <strong>1995</strong>/1307Tarihi : 31.01.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 2822 s.K. 61, md.ÖZÜ : Toplu iş sözleşmesinin yürürlük başlangıcı ve imza tarihinden sonranormalde tahmin edilemeyen olağanüstü şartların ortaya çıkması sonucu,beklenilmeyen yükler getirmesine rağmen işveren idarenin toplu işsözleşmesi zamlarını, gecikmeyle de olsa tam olarak ödemeyi kabulederek, bir ödeme plânı dahilinde ileriki bir tarihte ödeme teklifininsözleşmenin değişen şartlara uyarlama önerisi olarak kabulü gerekir.DAVA : Taraflar arasındaki TĐS. farkı, fazla çalışma parası, ücret ve primalacağının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılınedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıyaverilmesine ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesidavalı avukatınca istenilmesi üzerine, dosya incelenerek işin duruşmaya tabiolduğu anlaşılmış ve duruşma için 17.1.<strong>1995</strong> salı günü tayin edilerek taraflaraçağrı kâğıdı göndermişti. Duruşma günü davalı adınaAvukat............... ve ......................ile karşı taraf adına Avukat .................geldiler.Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendiktensonra duruşmaya son verilerek bırakılan günde dosya incelendi, gereğikonuşulup düşünüldü.KARAR : Davacı; iş yerinde uygulanmakta olan 1.7.1992 - 31.12.1994 yürürlüksüreli Toplu iş Sözleşmesinin 34/E maddesinde öngörülen "iş yerinde çalışanişçilerin 30.6.1994 tarihindeki çıplak ücretlerine 1.7.1994 tarihinden geçerliolmak üzere DĐE.1987 = 100 Temel Yıllı, Kentsel Yerler Tüketici Fiyatları TürkiyeGeneli Đndeksinin, Haziran 1994'deki sayısının Aralık 1993 indeks sayısınabölünmesi suretiyle bulanacak değişim oranı kadar zam yapılır" hükmünündavalı işverence uygulanmadığını bildirerek fark ücret, prim ve fazla mesaialacaklarının işletme kredisi faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı idare cevap dilekçesinde özetle; toplu iş sözleşmesininyürürlüğe girmesinden sonra uygulanmasına belli süre devam edildiğini, dahasonra Türkiye genelinde büyük ekonomik gelişmeler oluştuğunu, bu nedenleHükümetçe ekonomik tedbirler alınması gereğinin ortaya çıktığını ve 5 Nisan1994'te alınan ekonomik tedbirler paketinin uygulamaya konulduğunu, butedbirler paketine tüm kamu ve kuruluşlarının uymak zorunda kaldığını,müvekkili idarenin de bunlar arasında bulunduğunu, Hükümetçe dava konusuedilen dönemle ilgili olarak toplu iş sözleşmesi zamlarının ödenmesinin birgenelge ile belli bir plana bağlandığını, kendilerinin de


plana uyduklarını ve "borcun edasının imkansız hale geldiğini" savunarakdavanın reddini istemiştir.Mahkemece istek doğrultusunda hüküm tesis edilmiştir.Taraflar arasında; dava konusu edilen isteklerin toplu iş sözleşmesindeöngörüldüğü, 1994 Temmuz ayı itibariyle altı aylık zam oranının % 61,1olarak kabul edilmesi gerektiği, davalı idarenin bu ücret zamlarını uygulamadığı,Hükümetçe alınan ekonomik tedbirler ve genelge uyarınca bu zamların bir plândahilinde taksitlendirildiği hususlarında bir uyuşmazlık yoktur.Öncelikle belirtmek gerekir ki, tarafların serbest iradeleriyle usulüneuygun biçimde, iş yerinde uygulanmak üzere düzenlenmiş bulunan TĐS bağlayıcıniteliktedir. Bu itibarla normal koşullarda, böyle birTĐS'ne hakiminmüdahalesinden söz edilemez.Toplu iş Sözleşmesinin yürürlük başlangıç ve imza tarihlerindensonra, Türkiye'nin ekonomik bir krize girdiği, normalde beklenilmeyen ve tahminedilmeyen durumların oluştuğu bu ağır ekonomik bunalımdan çıkmak içinHükümetin bir dizi tedbirler almak zorunda kaldığı ve bu cümleden olarak dakamu kurum ve kuruluşlarında tasarruf tedbirlerine başvurduğu, memur ve işçialımlarını dondurduğu, yeni vergiler ihdas ettiği, ek vergiler getirdiği, yatırımlarıdurdurduğu, birçok kamu iş yerlerini kapattığı, özelleştirmeye yöneldiği birgerçektir. Bu tedbirler sonucu, tüm kamu kurum ve kuruluşlarında ve bu aradadavalı idareye ait iş yerinde uygulanmakta olan toplu sözleşme zamlarınınödenmesi durdurulmuş ve bir plân dahilinde tediyesi için tüm kuruluşlaragenelge yayınlanmıştır.Şu husus özellikle belirtilmelidir ki, her ne kadar kamu iktisaditeşebbüsleri, mevzuatlarına göre, özel hukuk hükümlerine bağlı birer bağımsıztüzel kişilik iseler de, bunların yıllardan beri Devletin desteği ve koruması ileayakta kaldıkları da bir vakıadır. Bu destek sayesindedir ki, Türkiye'de işsizlikasgari düzeye indirilmiş ve ülke genelinde işyerleri pek çok yurttaşa ekmekkapısı olmuştur. Hükümetin bu korumacılığını, almış olduğu olağanüstüekonomik tedbire rağmen devam ettirmek niyet ve arzusunda olduğu, toplu işsözleşmesi zamlarını, gecikmeyle de olsa, bir plân dahilinde de tam olaraködenmesini kabul etmek suretiyle sürdürmek istediği, dosya içeriği ile bellidir.Devletin bu koruyucu tutumunu, kamu iktisadi teşebbüslerinden çekmesi vebunların sorumluluklarıyla baş başa bırakılmaları hâlinde, bu iş yerlerinin ifaimkânsızlığına düşeceği, birçoklarının kapanacağı, bazılarının iflas durumunageleceği, binlerce işçinin işsiz kalacağı da, bir memleket gerçeğidir.Bu olgular karşısında, davalı idarenin toplu iş sözleşmesi zamlarındankurtulmak istemesinden ve dolayısıyla kötüniyetinden söz etmek mümkündeğildir. Gerçekten yukarıda da vurgulandığı gibi davalı işveren, hiçbir zamanborcu inkâr etmemiş, ancak Hükümet genelgesi doğrultu-


sunda ve kendi imkânlarıyla da ödeme imkânsızlığını da dikkate alarak, ücretzamlarının taksitle ödenmesini önermiştir. Bu öneri, davacı işçinin üyesibulunduğu sendikanın bağlı olduğu işçi konfederasyonu tarafından, Hükümetyetkilileriyle düzenledikleri protokolde de aynen benimsenmiştir. Gerçi buprotokolün davacı işçiyi bağlamasından söz edilemezse de, yukarıdan berianlatılmaya çalışılan memleket gerçeğinin işçi konfederasyonu tarafından dabenimsendiğini gösterir. Ayrıca belirtmek gerekir ki, davalı işverenintaksitlendirmeye sadık kalarak işçilerin ihtilaflı dönemde ilgili ücretlerinitamamiyle ödediği de dosya içeriği ile sabittir.Yukarıda da değinildiği üzere serbest iradeleriyle imzaladıklarısözleşmelerin tarafları bağlaması asıl ise de, taraflar arasında mevcut olandenge, şartların olağanüstü bir şekilde değişmesi sebebi ile taraflardan biri içinkatlanılamayacak derecede bozulabilir, işte bu gibi hâllerde sözleşmeye sıkısıkıya bağlılık adalet, hakkaniyet ve objektif iyiniyet kurallarıyla bağdaşmaz.Hukukta bu durum "sözleşmenin değişen şartlara uyarlanması" ilkesi ileçözümlenmektedir.Şartları olağanüstü şekilde değiştiren hâllerin ortaya çıkması durumundaedimler arasındaki dengenin bozulması, taraflar arasındaki sözleşmeile tesis edilen işlemin temelinin çökmesini gündeme getirir ki, işte bu durumdahakim müdahale ederek sözleşmeyi değişen şartlara uyarlar.Olayımızda işverenin TlS deki ücret zammını bir ödeme plânıdahilinde ileriki bir tarihte ödeme teklifi böyle bir uyarlama önerisidir.Değişen şartlara göre sözleşmenin tamamının geçersizliği istenebileceğigibi, bir kısım hükümlerinin şartlara uygulanması da istenebilir.Olayımızda sözleşmenin sadece ücret zammının vadeye yayılmasıistenmiş, zam oranına müdahale dahi talep edilmemiştir.Beklenmeyen şartların getirdiği yükler karşısında ülke insanının bellioranlarda da olsa fedakârlığı paylaşması gerekir. Aynı dönem için devletin diğerkamu çalışanlarına uyguladığı ücret artışı ve onları fedakârlığa ortak edişi kamuyararı ilkesiyle izah edilebilir. Aynı ilkenin TĐS uygulamaları için de geçerliolacağının gözardı edilmemesi gerekir.Tüm bu maddî ve hukuki olgular karşısında, idarenin teklif ettiğiödeme plânının uyarlama önerisi olarak kabulü ve bu önerinin değişen şartlarsebebiyle yerinde görülerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılışekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA,davalı yararına takdir edilen..................TL. duruşma avukatlık parasının karşıtarafa yükletilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgiliyeiadesine 31.01.<strong>1995</strong> gününde oyçokluğu ile karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/16567Karar No : <strong>1995</strong>/6006Tarihi : 28.02.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 2822 s.K. 61. md.ÖZÜ : Toplu iş sözleşmesine dayanan eda davalarında, temerrüt tarihindenitibaren en yüksek işletme kredisi faizi üzerinden temerrüt faizinehükmedilmesi gerekir.DAVA : Taraflar arasındaki, sözleşme gereği tazminatın ödetilmesi davasınınyapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarınfaiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresiiçinde temyizen incelenmesi taraflar avukatınca istenilmesi ve davalı avukatıncada duruşma talep edilmesi üzerine; dosya incelendi; gereği konuşulupdüşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2 - 2822 sayılı Yasanın 61. maddesine göre, toplu iş sözleşmesinedayanan eda davalarında, temerrüt tarihinden itibaren en yüksek işletme kredisifaizi üzerinden temerrüt faizine hükmedilmesi gerekir. Davacı dava dilekçesindebu yolda istekte bulunduğuna ve dava konusu alacak toplu iş sözleşmesindenkaynakladığına göre en yüksek işletme kredi faizine hükmetmek gerekir.3 - Mehkemece hükme dayanarak yapılan toplu iş sözleşmesinin35. maddesinde öngörülen tazminat, düzenleniş şekli itibariyle cezai şart niteliğindedir.Bu durumda mahkemece, Borçlar Kanununun 161/son maddesiuyarınca bir değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken,bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, bozmayıgerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMA-SINA, davacı yararına takdir edilen................. TL. duruşma avukatlık parasınınkarşı tarafa yükletilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliyeiadesine, 28.02.<strong>1995</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULUEsas No : <strong>1995</strong>/9-392Karar No : <strong>1995</strong>/494Tarihi : 03.05.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 2822 s.K. 61. md.ÖZÜ : 1 - Tarafların serbest iradeleriyle prosedürüne uygun olarakyürürlüğe koymuş oldukları bir toplu iş sözleşmesinin kapsamındabulunan işçilerin, sözleşmeye bağlılık ilkesi gereği, sözleşme zamlarınınöngörülen tarihlerde ödenmesini istemeleri kural olarak her zamanmümkün ise de, dava konusu olayda, toplu iş sözleşmesinin uygulanmasısırasında tüm ülkeyi etkileyen bir ekonomik krizin yaşanması ve ekonomikkamu düzeni gereği ülkenin mevcut bunalımdan en az zararla ve en kısazamanda kurtulabilmesi için Hükümet'çe bir dizi ekonomik tedbirlerinalınması gereğinin ortaya çıkması ve işçi kesiminin ekonomik bunalımdanolabildiğince az etkilenmesi için gereken duyarlılığı göstererek kamukuruluşları işyerlerinde uygulanan toplu iş sözleşmelerindeki işçiücretlerine ve yapılan zam miktarlarına dokunmaksızın, sadece son dönemücret zammı ödemelerinin kısa sürelerle ertelenerek ödenmesi karşısında,zammın geç ödenmesi nedeniyle faiz talebi. Medeni Kanunun 2.maddesinde öngörülen doğruluk ve dürüstlük kurallarıyla bağdaşmaz.2 - Ülkede ekonomik bunalımın varlığının kabulü için, Anayasa'nm119. ve 120. maddelerine göre olağanüstü hal ilan edilmiş olması şartdeğildir.DAVA : Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılamasonunda Balıkesir Đş Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 22.11.1994gün ve 1101-340 sayılı kararın incelenmesi davalı Avukatı tarafından istenilmesiüzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 6.2.<strong>1995</strong> gün ve 17670-2538 sayılı ilamıyla; ( .......... Davacı, işyerinde uygulanmakta olan 1.3.1993-28.2.<strong>1995</strong> yürürlük süreli Toplu Đş Sözleşmesinin 143/2-b maddesinde öngörülenişyerinde çalışan işçilerin 31.8.1994 tarihindeki çıplak ücretlerine 1.9.1994tarihinden geçerli olmak üzere D.Đ.E. 1987 = 100 Temel Yıllı, Kentsel YerlerTüketici Fiyatları Türkiye Geneli indeksinin, Şubat 1994'deki sayısının Ağustos1993 indeks sayısına bölünmesi suretiyle bulunacak değişim oranı kadar zamyapılması şeklindeki hükmün davalı işverence uygulanmadığını bildirerek farkücret ve ikramiye alacaklarının işletme kredisi faiziyle birlikte tahsiline kararverilmesini istemiştir.Davalı idare cevap dilekçesinde özetle, toplu iş sözleşmesininyürürlüğe girmesinden sonra uygulanmasına belli süre devam edildiğini dahasonra Türkiye genelinde büyük ekonomik gelişmeler oluştuğunu, bu nedenlehükümetçe ekonomik tedbirler alınması gereğinin ortaya çıktığını ve


5 Nisan 1994'de alınan ekonomik tedbirler paketinin uygulamaya konulduğunu,bu tedbirler paketine tüm kamu kurum ve kuruluşlarının uymak zorundakaldığını, müvekkili idarenin de bunlar arasında bulunduğunu savunarak davanınreddini istemiştir.Mahkemece istek doğrultusunda hüküm tesis edilmiştir.Taraflar arasında, dava konusu edilen isteklerin toplu iş sözleşmesindeöngörüldüğü, 1994 Ağustos ayı itibariyle altı aylık zam oranının % 51.1.olarak kabul edilmesi gerektiği, davalı idarenin bu ücret zamlarını uygulamadığıhususlarında bir uyuşmazlık yoktur.Öncelikle belirtmek gerekir ki, tarafların serbest iradeleriyle usulüneuygun biçimde, işyerinde uygulanmak üzere düzenlenmiş bulunan TĐS. bağlayıcıniteliktedir. Bu itibarla, normal koşullarda, böyle birTĐS'ne hâkiminmüdahalesinden söz edilemez.Toplu Đş Sözleşmesinin yürürlük başlangıç ve imza tarihlerindensonra, Türkiye'nin ekonomik bir krize girdiği, normalde beklenilmeyen ve tahminedilmeyen durumların oluştuğu, bu ağır ekonomik bunalımdan çıkmak içinhükümetin bir dizi tedbirler almak zorunda kaldığı ve bu cümleden olarak dakamu kurum ve kuruluşlarında tasarruf tedbirlerine başvurduğu, memur ve işçialımlarını dondurduğu, yeni vergiler ihdas ettiği, ek vergiler getirdiği, yatırımlarıdurdurduğu, birçok kamu işyerlerini kapattığı, özelleştirmeye yöneldiği birgerçektir. Bu tedbirler sonucu, tüm kamu kurum ve kuruluşlarında ve bu aradadavalı idareye ait işyerinde uygulanmakta olan toplu sözleşme zamlarınınödenmesi durdurulmuş ve bir plan dahilinde tediyesi için tüm kuruluşlaragenelge yayınlanmıştır.Bu olgular karşısında, davalı idarenin toplu iş sözleşmesi zamlarındankurtulmak istemesinden ve dolayısıyla kötü niyetinden söz etmekmümkün değildir. Gerçekten yukarıda vurgulandığı gibi davalı işveren, hiçbirzaman borcunu inkar etmemiş, ancak hükümet genelgesi doğrultusunda vekendi imkanlarıyla da ödeme imkansızlığını da dikkate alarak, ücret zamlarınıntaksitle ödenmesini önermiştir. Bu öneri, davacı işçinin üyesi bulunduğusendikanın bağlı olduğu işçi konfederasyonu tarafından, hükümet yetkilileriylevardıkları mutabakatta da aynen benimsenmiştir. Gerçi bu mutabakatın davacıişçiyi bağlamasından söz edilemezse de, yukarıdan beri anlatılmaya çalışılanmemleket gerçeğinin işçi konfederasyonu tarafından da benimsendiğini gösterir.Yukarıda da değinildiği üzere serbest iradeleriyle imzaladıklarısözleşmelerin tarafları bağlaması asıl ise de, taraflar arasında mevcut olandenge şartların olağanüstü bir şekilde değişmesi sebebi ile taraflardan biri içinkatlanılamayacak derecede bozulabilir. Đşte bu gibi hallerde sözleşmeye sıkısıkıya bağlılık adalet, hakkaniyet ve objektif iyi niyet kurullarıyla bağdaşmaz.Hukukta bu durum "sözleşmenin değişen şartlara uyarlanması" ilkesi ileçözümlenmektedir.


Şartları olağanüstü şekilde değiştiren hallerin ortaya çıkması durumundaedimler arasındaki dengenin bozulması taraflar arasındaki sözleşmeile tesis edilen işlemin temelinin çökmesini gündeme getirirki işte bu durumdahakim müdahale ederek sözleşmeyi değişen şartlara uyarlar.Olayımızda işverenin TĐS.deki ücret zammını bir ödeme planıdahilinde ileriki bir tarihte ödeme teklifi böyle bir uyarlama önerisidir.Değişen şartlara göre sözleşmenin tamamının geçersizliği istenebileceğigibi bir kısım hükümlerinin şartlara uygulaması da istenebilir.Olayımızda sözleşmenin sadece ücret zammının vadeye yayılmasıistenmiş zam oranına müdahale dahi talep edilmemiştir.Beklenmeyen şartların getirdiği yükler karşısında ülke insanınınbelli oranlarda da olsa fedakârlığı paylaşması gerekir. Aynı dönem için devletindiğer kamu çalışanlarına uyguladığı ücret artışı ve onları fedakarlığa ortak edişikamu yararı ilkesiyle izah edilebilir. Aynı ilkenin TĐS. uygulamaları için de geçerliolacağının gözardı edilmemesi gerekir.Tüm bu maddi ve hukuki olgular karşısında, idarenin teklif ettiğiödeme planının uyarlama önerisi olarak kabulü ve bu önerinin değişenşartlar sebebiyle yerinde görülerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.............) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılamasonunda; mahkeme'ce önceki kararda direnilmiştir.KARAR : Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresindetemyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereğigörüşüldü:Dava, eksik ödenen ikramiye ve ücret alacağının işletme kredisifaizi ile birlikte davalıdan tahsili isteğine ilişkindir.Davalıya ait işyerinde,.................Sendikası ile davalı işveren arasında akdedilen 1.3.1993-28.2.<strong>1995</strong> süreli 14. dönem toplu iş sözleşmesinin143/2-b maddesi "T.C. Başbakanlık Devlet istatistik Ensitüsünün 1987 = 100temel yıllı kentsel yerler tüketici fiyatları Türkiye geneli indeksinin Ağustos1994 ayının Şubat 1994 ayına göre değişim oranı, işçilerin 31.8.1994 tarihindeki ücret cetvellerine 1.9.1994 tarihinden geçerli olmak üzere ücretzammı uygulanacaktır" hükmünü içermektedir. Devlet Đstatistik Ensitüsüncebu dönem değişim oranı % 51.1 olarak ilân edildiğinden işçi ücretlerine uygulanması gereken zam miktarı da bu suretle belirlenmiş bulunmaktadır.Davalı işveren; toplu iş sözleşmesinin yürürlük, başlangıç ve imzatarihlerinden sonra Türkiye'de ekonomik bir bunalım meydana geldiğini, bunakarşı Hükümetçe olağanüstü tedbirlere başvurulduğunu, bu koşullarda bir kamukuruluşu olarak alınan tedbirlere uymak zorunda kaldıklarını, Başbakanlıkgenelgesinde tesbit edildiği üzere uyuşmazlık ko-


nusu zamların 1 ila 6 aylık bir gecikme ile 20.2.<strong>1995</strong> tarihinde işçilere ödeneceğinisavunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Hemen belirtmekgerekir ki; benzer konulardan Yargıtay'a intikal eden dava dosyalarından, budöneme ilişkin ücret zamlarının kamu kurum ve kuruluşlarınca Başbakanlıkgenelgesinde belirtilen tarihlerde işçilere ödemiş olduğu anlaşılmaktadır.Olayda, taraflar arasındaki uyuşmazlık; toplu iş sözleşmesininimzalanmasından bir süre sonra ülkede baş gösteren ciddi ekonomik kriznedeniyle, Hükümetçe alınan olağanüstü önlemler gereği, davalı kamu kurumununücret zamlarını 1 ilâ 6 aylık gecikmeyle ödeme önerisinin kabule, değerolup olmadığı noktasında toplanmaktadır.Konunun aydınlığa kavuşturulabilmesi için, öncelikle özel borçilişkilerinde temel bir kural niteliğinde olan ahde vefa, yani sözleşmeye bağlılıkilkesi üzerinde, kısa da olsa, durulmasında yarar görülmüştür. Bu ilkesayesindedir ki, tarafların serbest iradeleri ile düzenledikleri sözleşmelerin,yürürlük sürelerince güven içinde uygulanmaları sağlanmış olur. Aynı ilkenin,işyerleri ve işçi sayısı itibariyle kapsamlarının boyutu dikkate alındığı takdirde,toplu iş sözleşmelerinde de, evleviyetle geçerli olduğunun kabulü gerekir. Buitibarla, prosedürüne uygun biçimde düzenlenip yürürlüğe konulan bir toplu işsözleşmesinde öngörülen haklardan o sözleşmenin kapsamına giren işçilerinyararlanmaları kadar doğal bir şey olamaz. Buna göre de; sözleşme zamlarınınöngörülen tarihlerde ödenmesinin istenmesi, kural olarak her zamanmümkündür. 2822 sayılı Toplu iş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu'nun 7.maddesinde, toplu iş sözleşmelerinin, en az bir, en fazla üç yıl süreliolabilecekleri kuralına yer verilmiştir. Somut olayda da, 1.3.1993 başlangıç tarihlitoplu iş sözleşmesi, 1.3.1993-28.2.<strong>1995</strong> tarihleri arasındaki iki yıllık bir süreyikapsamaktadır. Đşte bu sözleşmenin uygulaması sırasında Türkiye'de ciddi vetüm ülkeyi etkileyen ekonomik bir krizin yaşandığı bilinmektedir. Gerçekten 1994yılına ait veri ve istatistikler; enflasyonun tahminlerin çok üzerinde üç hanelirakamlara ulaştığını, Türk parasının büyük değer kaybettiğini, faiz oranlarınınolağanüstü biçimde yükseldiğini, ülke ekonomisine uzun yıllar önemli katkılardabulunmuş olan bir kısım kamu işyerlerinin kapandığını, işsizliğin arttığını,ihracatın, ithalatı karşılama oranının düştüğünü açık ve seçik olarakgöstermektedir. Yerli ve yabancı kaynak ve yapıtlar da bu hususlarıdoğrulamaktadır. Bu olumsuz tablonun meydana gelmesinde, yıllardan beridevam eden, terör ve bölücülük olaylarının ve komşu ülkelerdeki gelişmelerinönemli bir rol oynadığı bugün artık bilinen bir gerçektir. Bu olağanüstü durum vekoşulların ortadan kaldırılabilmesi amacıyla 5 Nisan 1994 tarihinde Hükümetçebir dizi ekonomik istikrar tedbirleri alınmak lüzumu hissedilmiş ve bu cümledenolarak da, kamu kurum ve kuruluşlarında tasarrufa yönelinmiş, işçi ve memuralımları dondurulmuş, memurlara çok düşük oranlarda zamlar yapılmaklayetinilmiş, yeni bilgiler ihdas ediliş ve bu arada kamuya ait işyerlerindeuygulanmakta olan toplu iş sözleşmelerinde öngörülen ücret zamlarıödemelerinin kısa sü-


elerle ertelenmesi yoluna gidilmiştir. Başbakanlık Personel ve Prensipler GenelMüdürlüğü'nce davalı işverene gönderilen genelgede de, davaya konu ücret zamlarının20.2.<strong>1995</strong> tarihinde ödenmesi öngörülmüştür. Yine belirtmek gerekir ki, ekonomik kamudüzeni, ülkenin mevcut bunalımdan en az zararla ve en kısa sürede kurtulabilmesi içintüm kamu kurum ve kuruluşlarının, mevcut durum ve koşullarının gerektirdiği önlemlerialmalarını zorunlu kılar. Milletçe dayanışma içinde bulunulduğu, güçlüklere birlikte göğüsgerildiği ve fedakarlığa katlanıldığı ölçüde, ülkenin krizden daha çabuk ve daha az zararlakurtulabileceği kuşkusuzdur. Hükümet yetkilileriyle davacı işçinin bağlı olduğusendikanında üyesi bulunduğu işçi konferedasyonunun, ülkedeki olağanüstü koşullarıgözünde tutarak ücret zamlarının ertelenmesi konusunda mutabakata varmaları da, böylebir davranışa örnek olarak gösterilebilir. Her ne kadar bu mutabakatın davacı işçiyibağlamasından söz edilemezse de, böyle bir girişim mevcut ekonomik krizin ve onunsonucu ülkede kendisini gösteren olağanüstü durumun işçi konfederasyonu tarafından dakabul edildiğini gösterir. Başbakanlıkça davalı kamu kurumuna gönderilen ve bumutabakattan da söz eden genelgedeki ücret zamları ödemelerinin 1 ila 6 ay süre ileertelenmesi önlemi, bu açıdan değerlendirildiği takdirde; işçi ücretlerine ve yapılan zammiktarlarına dokunulmaksızın, sadece son döneme ait zamların kısa sürelerle ertelenmesiyetkililerce uygun bulunmuştur. Yurt çapında alınan ekonomik tedbirler kapsamındakiböyle bir düzenleme ile; ülkenin içinde bulunduğu olağanüstü duruma karşın en iyimseryaklaşımla işçi kesiminin ekonomik bunalımdan olabildiğince az etkilenmesi için gerekenduyarlılığın gösterildiği kuşkusuzdur.Şu hususun da önemle açıklanması gerekirki, kamu iktisadi teşebbüsleri,mevzuatlarınagöre Özel Hukuk Hükümlerine bağlı bağımsız tüzelkişilikler isede, bu kuruluşlar devletin desteği ve korunması ile ayakta kalabilmektedirler. Ekonomikkriz sonucu, Devletin bu kuruluşları gereği gibi destekleme imkanı kalmamış, bu nedenlede özelleştirilmeleri için büyük çabalar sarf edilmeye başlanmıştır. Bu koşullarda davalıişverenin gerçekten müzayaka halinde bulunduğu dikkate alınmaksızın, ülkedeolağanüstü bir durum yokmuş gibi, ücret zamlarının zamanında ödenmesi gerektiğigörüşü benimsendiği takdirde, işyerlerinin birbiri peşi sıra kapanmalarına yol açılacağı vebundan da işsizlik sorunu ile karşı karşıya kalacak işçilerin ve giderek tüm ülkenin dahabüyük zararlara uğramaları kaçınılmaz olacaktır. Bu nedenle Borçlar Kanunu'nun 44.maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "eğer zarar kasten veya ağır bir ihmal veyatedbirsizlikle yapılmamış olduğu ve tazmini de borçluyu müzayakaya maruz bıraktığıtakdirde, hakim, hakkaniyete tevfikan zarar ve ziyanı tenkis edebilir" biçimindeki kuralınolayda uygulanması olanağı mevcuttur. Dava, kimi ücret zamlarının ödenmemesi nedeniylebunların faiziyle birlikte tahsili isteğine ilişkin bulunduğuna ve ücret zamlarının dadavadan sonra ve genelgede öngörülen tarihte ödendiğinin anlaşıldığına göre; BorçlarKanunu'nun 44. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca müzayaka halinin kabulü ile olaylarıngelişme seyri de dikkate alınarak da-


vanın reddine karar verilmesi, hakkaniyet ve adalet ilkelerine uygun düşer veekonomik kamu düzeni gereği de dikkate alınmış olur. Bu konuda belirtilmesigereken bir husus da, ülkede ekonomik bunalımın varlığının kabulü için,Anayasa'nın 119-120. maddelerine göre olağanüstü halin ilanının şartolmadığıdır.Öte yandan sorunun, doğruluk ve dürüstlük kuralları açısındandeğerlendirilmesinde de yarar vardır. Uyuşmazlığın kaynaklandığı 143/2-bmaddenin, taraf sendikalarca toplu iş sözleşmesinin imza tarihindeki mali,ekonomik ve sosyal durumlar gözönünde tutularak ve ileriye yönelik tahminlerdebulunularakdüzenlenmiş olduğu kuşkusuzdur. Muhtemel enflasyondan işçilerinolabildiğince olumsuz etkilenmemeleri düşüncesiyle enflasyona endekslizamların kabulü de, sosyal devlet ilkesine uygun iyiniyetli bir yaklaşımdır. Ancak,toplu iş sözleşmesinin imzalanmasından sonra meydana gelen tüm ülkeçapındaki olumsuz gelişmeler, sözleşme adaletini ve taraflarca yüklenilenedimler arasındaki dengeyi ortadan kaldırmıştır. Ekonomik bunalım ve bunakarşı alınan olağanüstü önlemler ortada ve herkes tarafından bilinmekte ve millidayanışma içinde göğüs gerilmekte iken; işverenin alınan ekonomik önlemlerpaketinin bir gereği olarak uyuşmazlık konusu ücret zammını birkaç aylıkgecikme ile ödeme önerisinin, davacı işçi tarafından kabul edilmemesi. MedeniKanunun 2. maddesinde öngörülen doğruluk ve dürüstlük kurallarıylabağdaşmaz.Bu itibarla Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Dairebozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi doğru değildir.O halde usul ve yasaya aykırı bulunan direnme kararı bozulmalıdır.SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının ÖzelDaire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 03.05.<strong>1995</strong> gününde oy çokluğuylakarar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/34061Karar No : <strong>1995</strong>/31575Tarihi : 12.10.<strong>1995</strong>ilgili Kanun : 2822 s.K. 61 md.ÖZÜ : Ücret ve fark alacakları için, temerrüt tarihinden itibaren bankalarcauygulanan en yüksek işletme kredisi faizi yürütülür.


DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı ile TĐS'den doğan ücret farkıalacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, davayı kısmen hüküm altına almıştır. Hüküm süresi içindetaraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulupdüşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeblere göre, davalının tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2 - Davacının temyizine gelince:Hüküm altına alınan ücret ve fark ücret alacakları için 2822 sayılıKanunun 61. maddesi uyarınca bankalarca uygulanan en yüksek işletme kredisifaizinin yürütülmesi gerekirken yasal faize karar verilmesi hatalı ise de, buhatanın düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden kararın HUMK'nun438/7. maddesi gereğince düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.SONUÇ : Temyiz olunan kararın hüküm fıkrasında ücret alacağına ilişkin faizleilgili sözcüklerin silinerek yerine "ücret alacağının bankalarca uygulanan enyüksek işletme kredisi faizi ile birlikte" sözcüklerinin yazılmasına ve kararındüzeltilmiş şekli ile ONANMASINA, aşağıdaki yazılı temyiz giderinin temyizedene yükletilmesine 12.10.<strong>1995</strong> gününde oyçokluğuyla karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/10883Karar No : <strong>1995</strong>/31663Tarihi : 16.10.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 2822 s.K. 61. md.ÖZÜ : Kıdem tazminatı dışındaki işçilik hakları için fesih tarihinden itibarenfaiz yürütülmesi hatalıdır.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdemtazminatı, fazla mesai parası ile bayram ve geneltatil gündeliklerinin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Kıdem tazminatı dışındaki işçilik hakları için fesih tarihinden yasal faizyürütülmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 16.10.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.


ÇALIŞMA HAYATI ĐLEĐLGĐLĐ MUHTELĐF KARARLAR


UYUŞMAZLIK MAHKEMESĐ KARARIEsas No : 1992/37Karar No : 1992/40Tarihi : 26.10.1992ilgili Kanun : 2822 s.K. 66 md.ÖZÜ : Resmi Arabulucu seçici kurulunun işleminin iptali isteğiyle açılandava, idari yargı yerinde çözümlenmek gerekir.DAVA : Davacı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının Resmi Gazete'deçıkan ilanı üzerine "Resmi Arabuluculuk için gerekli belgelerle başvurduğunu,önce seçilecekler listesine alındığı halde daha sonra listeden çıkarıldığını ilerisürerek, Anayasa'nın 70. maddesine aykırı ve keyfi olan bu idari işlemin iptaliiçin idari yargı yerinde 25.9.<strong>1990</strong> günlü dilekçeyle dava açmıştır.Ankara 8. idare Mahkemesi: 19.2.1992 günlü ve E.<strong>1990</strong>/1403,K.1992/167 sayıyla; Resmi Arabuluculuk müessesesinin 2822 sayılı Toplu ĐşSözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanununun Resmi Arabuluculuk, teşkilatı başlıklıbölümünde yer alan hükümler ve bu meyanda 65. maddeye göre çıkarılantüzükle düzenlendiği, Kanunun 66. maddesinde; Bu Kanunun uygulanmasındandoğan bütün uyuşmazlıkların iş davalarına bakmakla görevli mahkemeceçözümleneceğinin belirtildiği gerekçesiyle mahkemelerinin görevsizliğinedavanın adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğine karar vermiş; karar temyizedilmeksizin kesinleşmiştir.Davacı aynı istekle 8.6.1992 tarihinde adli yargı yerine başvurmuştur.Ankara 4. iş Mahkemesi, 27.8.1992 gün ve 586 sayıyla; 2822 sayılıKanunun 59. maddesinde Resmi Arabuluculuk Teşkilatının Çalışma Bakanlığı'nabağlı olarak kurulacağı ve bu teşkilatın kuruluş ve işleyişine ilişkin esasların 65.maddeye göre çıkarılacak tüzükle düzenleneceğinin hükme bağlandığı, aynıKanunun 69. maddesinde arabulucuların sorumlulukları işledikleri veyakendilerine karşı işlenen suçlar bakımından memur sayılacakları hükmünün yeraldığı, tüzüğün 26. maddesinde arabulucuların seçilme şartlarının belirlendiği,davacının anılan tüzüğün 26. maddesinin (g) bendindeki şartları taşıdığıhususunun uyuşmazlık dışı olduğu, ilk defa arabulucu seçilenler hakkında arşivaraştırması istenildiği, bu araştırma ile ilgili olarak Başbakanlıktan gönderilen vealtında; istihbari nitelikte olup, hukuki bir delil olarak kullanılamayacağı bildirileniki sayfalık, başlıksız, tarihsiz ve imzasız MĐT Müsteşarlığı belgesinde, davacınınyukarıda sözü edilen kanun ve tüzükte öngörülen sendika ve siyasi parti ile açıkolarak bir ilişkisi gösterilmediği halde seçici kurul tarafından listeden çıkarıldığı,resmi arabulucu listesindeki kişilerin, iş Mahkemeleri tarafından seçilmesinin2822 sayılı Kanun gereği bir işlem olduğu ve 657 sayılı Devlet MemurlarıKanununun 48. mad-


desinde ve buna paralel olarak düzenlenen Hakeme ve Resmi ArabulucuyaBaşvurma Tüzüğü'nün 26. maddesinde aranan niteliğin bulunmadığı gerekçesiylelisteden çıkarıldığı, olayın tüzüğün 27. maddesine göre ResmiArabulucuların seçimi ve listenin düzenlenmesi işlemi ile ilgili bulunduğuAnayasa'nın 70. maddesine göre davacının görevi ile ilgili bulunmayan bir kısımiddiaya dayanan bilgiler esas alınarak davalı bakanlığın yapmış olduğu işleminamaç yönünden hatalı olduğunu ileri sürmesi, idarenin bu eylem ve işleminekarşı dava açılmış bulunması ve uyuşmazlığın (2822 sayılı Kanunun 65.maddesinin uygulanmasından kaynaklanmış olsa bile) tüzüğün 27. maddesinegöre işlem yapan seçici kurulun işlemine dayandırılması karşısında davanın idariyargı yerinde çözümlenmesi gerektiği gerekçesiyle, 2247 sayılı Kanunun 19.maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için UyuşmazlıkMahkemesine başvurulmasına karar vermiş, dosyalar, iş MahkemesiHakimliğinin 1.9.1992 gün ve 586 sayılı yazıları ekinde UyuşmazlıkMahkemesi'ne gönderilmiştir.KARAR : Dava, 2822 sayılı Kanunun ve bu Kanuna dayanılarak çıkarılan tüzükhükümlerine uygun nitelikleri taşıdığını ileri süren davacının, Resmi Arabulucularlistesinden çıkarılması işleminin iptali istemiyle açılmıştır.5.5.1983 gün ve 2822 sayılı Toplu iş Sözleşmesi, Grev ve LokavtKanunu "Resmi Arabuluculuk Teşkilatı" başlıklı 59. maddesinde; Çalışma veSosyal Güvenlik Bakanlığı'na bağlı olarak kurulacak resmi arabuluculuk teşkilatınınbu Kanunda öngörülen resmi arabuluculuk faaliyetlerinin yürütülmesinisağlayacak tedbirleri alacağı; teşkilatın kuruluş ve işleyişine ilişkin esaslar ileresmi arabuluculuk yapabileceklerin listesinin düzenlenmesi esasları, bu göreviyapanlara ödenecek ücretlerin alt ve üst sınırlarının 65. maddeye göreçıkarılacak tüzükle düzenleneceği belirtilmiş; bu maddeye göre çıkarılan ve16.6.1984 gün ve 18433 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan Tüzüğün 24. vedevam eden maddelerinde Resmi Arabulucunun, 24. maddeye göre teşkil edilen"Seçici Kurul" tarafından belirleneceği; 26. maddesinde Resmi Arabucularınnitelikleri; 27. maddesinde de arabulucuların niteliklerinin tespiti, başvurununşekli ve seçilenlerin listesinin Resmi Gazete'de yayımlanacağına ilişkin hükümleryer almıştır.Özel hukuk, eşit koşullara bağlı olan taraflar arasındaki ilişkileridüzenleyen bir hukuk dalıdır.Kamu Hizmetleri alanını ise kamu hukuku ve bu arada idare hukukukuralları düzenlemektedir.Çalışma Bakanlığının bir kamu kuruluşu olduğunda kuşku yoktur.Kamusal bir kuruluşun ve bu kuruluşa ilişkin bir kamu hizmetinin yürütülmesiningerekli kıldığı örgütlenmenin sözkonusu olduğu hallerde, kural olarak kamuhukuku gerekleri gözetilir ve bu alanda geçerli kurallar uygulanır.


Resmi Arabuluculuk,Çalışma Bakanlığı eliyle yapılabilen bir kamuhizmetidir. Resmi arabuluculuk teşkilatının kuruluş ve işleyişine ilişkin esaslarınçıkarılacak bir tüzükle düzenleneceği yasa gereğidir. O halde, resmiarabulucular ile Çalışma Bakanlığı arasındaki işlem ve ilişkileri özel hukukkurallarına bağlı tutmaya ve kamu hizmetini de hiyerarşik bir düzen içindeyürütmeğe olanak bulunmamaktadır.Đdare ile personel arasındaki ilişki genellikle karşılık anlaşmalardandoğan sözleşmelerle değil, kamu hizmetlerinin gereklerine göre öncedendüzenlenmiş statüer kurallara dayanır.Olayda, 2822 sayılı "Toplu iş Sözleşmesi Grev ve LokavtKanunu"nun 59. ve 65. maddeleri uyarınca Çalışma Bakanlığı'na bağlı olarakkurulacak resmi arabuluculuk teşkilatında, kadroların oluşturulması ve atamaişlemlerini idari nitelikte olması gibi hizmetin teşkilat ve fonksiyonu bakımındantamamen yönetsel ve teknik unsurları içermektedir.Kısacası, bir kamu kurumunun, yasaya göre oluşturulan seçicikurulunun bir işleminin iptali istenilmektedir. Đdari nitelikteki bu kararın yetki,şekil, sebep ve maksat yönlerinden biriyle yasaya aykırı olduğu iddiasıyla, açılandavanın amacı, idari işlemin denetlenerek hukuka uygunluğunun sağlanmasıdır.Açıklanan nedenlerle, davanın çözümü idari yargının görevinegirdiğinden, Ankara 4. Đş Mahkemesi'nin 2247 sayılı Kanunun 19. maddesiuyarınca vaki başvurusunun kabulü ile Ankara 8. Đdare Mahkemesinin görevsizlikkararının kaldırılması gerekmektedir.SONUÇ : Anlaşmazlığın, niteliğine göre davanın idari yargı yerinde çözümlenmesigerektiğine, bu nedenle Ankara 4. Đş Mahkemesi'nin 2247 sayılıKanunun 19. maddesi uyarınca vaki 27.8.1992 günlü ve 586 sayılı başvurusununkabulüne, Ankara 8. Đdare Mahkemesi'nin 19.2.1992 gün, E.<strong>1990</strong>/1403,K.1992/167 sayılı görevsizlik kararının kaldırılmasına, üyelerden .................... 'inkarşı oyu ve oyçokluğuyla, 26.10.1992 gününde kesin olarak karar verildi.DANIŞTAY 3. DAĐRESĐEsas No : 1992/1706Karar No ; 1993/478Tarihi : 27.01.1993Đlgili Kanun : 193 s.K. ve 1475 s.K. 13. md.ÖZÜ : Iş.K. m.13/C f.2 uyarınca, işçinin ihbar önellerine ait ücretini peşinvermek suretiyle hizmet akdinin feshinde yapılan peşin ödemenin 193sayılı Gelir Vergisi Kanununun 25. maddesinde öngörülen işsizliksebebiyle verilen tazminat olarak kabulü mümkün bulunmadığından, aynıKanunun 94. maddesi uyarınca gelir vergisi tevkifatına tabi tutulmasıgerekir.


DAVA : ................EGE Bölge Müdürlüğünde çalışan davacıya işten çıkarılması sebebiyle 1475 sayılı Đş Kanunun 13. maddesi uyarınca ödenen ihbartazminatından kesilen gelir (stopaj) vergisine karşı açılan davayı gerek 1475sayılı iş Kanununun 26. maddesi gerekse 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun61. maddesinde bir hizmet karşılığı yapılan ödemelerin ücret olarak nitelendirildiği, işine ihbarsız son verilen davacının hizmet sunması ve ücrete hakkazanmasından söz edilemiyeceğinden işverence işsiz bırakılması karşılığında ödenen tazminatın 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 25. maddesinin1. fıkrası kapsamında işsizlik tazminatı olduğunun kabulü gerekeceği, nitekim 1475 sayılı Đş Kanunu 13. maddesinin (C) bendinde, yapılan ödemenintazminat olduğunun açıkça vurgulandığı bu durumda, ihbar tazminatı olarakyapılan ödemeden vergi kesilmesinde Yasaya uygunluk görülmediği gerekçesiyle kabul ederek, kesilen verginin terkini ve iadesine karar veren BirinciVergi Mahkemesinin 13.3.1992 gün ve E.1991/993, K.1992/186 sayılı kararının; iş akdinin feshi üzerine yapılan peşin ücret ödemesinin ücret sayılarakvergilendirilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek bozulmasıistemidir.KARAR : iş Kanununa tabi bir işyerinde çalışan davacnın, iş akdinin tek taraflıfeshedildiği ve sözü edilen Kanunun 13. maddesinin C bendine istinaden ödemeyapıldığı anlaşılmaktadır.Uyuşmazlık ihbar tazminatı adı altında yapılan bu ödemenin ücretmi tazminat mı olduğunun ve dolayısıyla stopaja tabi olup olmadığının tayinineilişkin bulunmaktadır.1475 saylı iş Kanununun 13. maddesinin A bendinde, süresi belirliolmayan sürekli hizmet akidlerinin feshinden önce durumun diğer tarafabildirilmesi gerektiği görüldükten sonra hizmet akdinin, çalışma sürelerine görebildirim tarihinden itibaren hangi sürelerden sonra feshedilmiş olacağı belirtilmiş,B bendinde bu önellerin asgari olduğu ve sözleşme ile artırılabileceğivurgulandıktan sonra, C bendinin birinci fıkrasında bildirme şartına uymayantarafın yukarıda yazılı önellere ilişkin ücret tutarında tazminat ödemek zorundaolduğu, üçüncü fıkrasında ise, işçinin sendikaya üye olması, şikayetebaşvurması gibi sebeplerle işinden çıkarılması hallerinde ve genel olarak hizmetakdini fesih hakkının kötüye kullanıldığını gösteren diğer durumlarda A bendindeyazılı önellere ait ücretlerin üç katı tutarında tazminat ödeneceği hükmebağlanmıştır.13. maddenin C bendinin ikinci fıkrasında ayrı bir hüküm olarak,işverenin işçinin ihbar önellerine ait ücretini peşin vermek suretiyle hizmet akdinifeshedebileceği öngörülmüş olup, bu fıkra hükmünde tazminattan sözedilmemiştir.Böylece, işverene, bildirimde bulunup Yasada öngörülen öneldensonra iş akdini feshedebilme olanağı yanında, ihbar önellerine ilişkin ücreti peşinvermek suretiyle hizmet akdinin ani feshine de imkân tanınmıştır.


Burada dikkat edilecek husus, bildirme şartına uymadan ve önele aitücreti de peşin ödemeden iş akdinin feshi halinde tazminat öngörüldüğü halde,önele ait ücretin peşin ödenmesi yoluyla akdin feshinde tazminatın söz konusuedilmemesidir.Olayda, ihbar öneline ait ücretin peşin verilmesi suretiyle hizmetakdinin ani feshi cihetine gidildiği tartışmasız olduğuna göre, bu ödemenin, Cbendinin tazminat öngören birinci ve üçüncü fıkralarının arasında yer almış birhükümden kaynaklanmış olması nedeniyle tazminat olarak nitelendirilmesimümkün değildir. Tazminat ödeme yükümlülüğü kanundan veya sözleşmedendoğar. Her iki halde de temel özellik, tazminatın ödeyenin haksız veya kanunaaykırı fiiline bağlanması ve cebrilik unsuru taşımasıdır.Sözü edilen C bendinin ikinci fıkrasında, cebrilik unsuru bulunmayıptam tersine önele ait ücretin işverenin arzusu ile ödenmesi söz konusu olup,işverenin haksız veya kanuna aykırı fiiline bağlı bir ödeme de yoktur.Böyle olunca, ihbar tazminatı adı altında yapılan ödemenin, iştençıkarma tazminatı ya da işsizlik sebebiyle verilen tazminat olarak kabulümümkün olmayıp, peşin olarak ödenmiş önellere ait ücret olduğu açıktır. Buhaliyle 193 sayılı Yasanın ve ücretlerde istisnaya ilişkin 23. md. de tazminat veyardımlarda istisnaya ilişkin 25. maddesinde öngörülenlerden hiçbirisinegirmeyen uyuşmazlık konusu ödemenin, 94. madde gereğince tevkifata tabitutulmasında yasaya aykırılık görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüyle hukuka uygunbulunmayan Mahkeme kararının bozulması gerekeceği düşünülmüştür.düşünüldü:Türk Milleti AdınaHüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince işin gereği görüşülüp,SONUÇ : Uyuşmazlık, iş akdi fesedilen davacıya 1475 sayılı Đş Kanununun 13.maddesinde öngörülen önellere ilişkin olarak peşin yapılan ödemenin (ihbartazminatının) ücret olarak nitelendirilip nitelendirilmeyeceğine ilişkindir.1475 sayılı Đş Kanununun 13. maddesinin (A) fıkrasında, süresi belliolmayan sürekli hizmet akidlerinin işçinin hizmet süresine göre belirlenenönellere uyulmak suretiyle taraflarca feshedilebileceği, aynı maddenin (C)fıkrasında ise, bildirim şartına uymayan tarafın bu önellere ait ücret tutarındatazminat ödemek zorunda olduğu, işverenin işçinin ihbar önellerine ait ücretinipeşin vermek suretiyle hizmet akdini feshedebileceğini belirtilmiştir.Anılan kanun maddesinden, iş sözleşmesini sona erdiren işverene,fesih bildirimi ile bildirimsiz fesih olmak üzere iki seçenek tanındığı, fesihbildiriminde bulunulmak suretiyle iş sözleşmesinin feshedilmesinde işverenindaha önceden işçisine bunu bildirmek ve belli bir önel tanımak, bu


önele ilişkin dönemde de ücret ödemesinde bulunmak zorunda olduğu, bildirimsizfesih halinde ise; önele ilişkin ücretin peşin ödenmesi (ihbar tazminatı)suretiyle iş akdini sona erdirebileceği anlaşılmaktadır.ihbar öneline uyulması durumunda yapılan ödemenin ücret kabuledilerek vergiye tabi tutumasına karşılık, işverenin bildirimsiz fesih hakkınıkulanması sebebiyle yaptığı peşin ödemenin tazminat olarak nitelendirilerekvergi dışı bırakılması vergide adalet ve eşitlik prensipleriyle bağdaşmaz.Đncelenen dosyadan, davacının ihbar öneline ilişkin ücretin peşinödenmesi suretiyle hizmet akdinin feshedildiği, ihbarsız fesih sebebiyle işKanununun yukarıda anılan 13. maddesinde belirtilen ve çalıştığı süreye görebilirlenen önellere ilişkin mahrum kaldığı ücret tutarında yapılan ödemenin 193sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94. maddesi uyarınca vergi tevki-fatına tabitutulduğu anlaşılmıştır.Bu durumda; ihbar tazminatı adı altında yapılan ücret ödemesinin193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 25. maddesinde öngörülen işten çıkma ya daişsizlik sebebiyle verilen tazminat olarak kabulünün mümkün bulunmadığı,yapılan ödemenin ihbarsız işten çıkarılma sebebiyle önellere ilişkin olarakmahrum kaldığı ücretin karşılığı olduğu, dolayısıyla da gelir (stopaj) vergisinetabi tutulmasında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile izmir BirinciVergi Mahkemesinin 13.3.1992 gün ve E. 1991/993, K. 1992/186 sayılı kararının bozulmasına, temyiz yargılama gideri .................-liranın davacıdan alınarakVergi Dairesi Müdürlüğüne verilmesine, 492 sayılı Harçlar Kanununun 13.maddesinin (J) bendi uyarınca işlemlerinin yargı harcının müstesna olmasınedeniyle Vergi Dairesinden alınamayan.............. - lira başvuru harcının davacıdan alınmasına, 27.01.1993 gününde oyçokluğuyla karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/8137Karar No : <strong>1990</strong>/8212Tarihi : 12.07.<strong>1990</strong>ilgili Kanun : 6772 ve 2448 s.K.ÖZÜ : Belediyede çalışan işçilere, 6772 sayılı Kanuna göre ödenen iki ilâvetediyeden ayrı olarak birer aylık istihkakları tutarında en çok iki ikramiyedaha verilebilir. Ancak, TĐS'leri ile çalışmaları üstün görülen işçilere buçalışmaları karşılığında ayrıca bir ödeme yapılabilir. Mahkemece, tümişçileri kapsayacak şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.


DAVA : ............ Sendikası adına Avukat ................. ile ................ Başkanlığıadına Avukat ........... aralarındaki dava hakkında, (Adana Birinci ĐşMahkemesinden verilen 23.5.<strong>1990</strong> günlü ve 506/403 sayılı hüküm davalıavukatınca temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 12.7.1988 tarihinde, 1.3.<strong>1990</strong> ilâ 28.2.<strong>1990</strong> tarihleri arası için yapılanTĐS'nin 45. maddesinde; işçilere 6772 sayılı Yasa uyarınca yılda iki ilâvetediyeden başka 30 günlük ücret tutarında iki ikramiye daha ödeneceğikararlaştırılmıştır. 46. maddesi ile de, olağanüstü çalıştıkları belirgin olan işçilerehizmetini özendirme ve ödüllendirme amacı ile de, işçinin 5 gündeliğinden az ve150 gündeliğinden fazla olmamak kaydıyla hizmeti özendirme ikramiyesiverileceği öngörülmiş ve bu ikramiyenin işveren vekilinin önerisiyle işveren vesendikanın oluşturacağı dört kişilik bir komisyonca tesbit edileceği hükmüne yerverilmiştir.Belediye Encümeni, 14.3.1989 günlü kararıyla TĐS'nin 46. maddesindenbahisle ve miktar göstermeksizin bütün belediye işçilerine özendirmeikramiyesi verilmesini ve özendirme ikramiyesi komisyonunun iki üyesininseçilmesini kabul etmiştir. Bu karar uyarınca da tüm belediye işçilerine ödemeyapılmıştır. Ancak, 26 Mart 1989 tarihinde yapılan belediye seçiminden sonrayeniden oluşan belediye encümeninin 4.4.1989 tarihli kararıyla sözkonusuikramiyenin sadece başarılı personele verileceğinden bahisle işçilere yapılanödemelerin geri alınmasına karar verilmiştir.TĐS. tarafı ............Sendikası bu dava ile TĐS'nin 46. maddesinegöre özendirme ikramiyesinin bütün işçilere ödenmesi gerektiğini, maddenin buşekilde yorumlanması icap ettiğini ileri sürmek suretiyle bu hususun tesbitine vebu konudaki muarazanın men'ine, işçilerden yapılan kesintilerin durdurulmasınakarar verilmesini istemiştir.Mahkemece, istek doğrultusunda karar verilmiş ve ayrıca istekolmadığı halde "ödemelerin devam olunmasına" şeklinde bir ibare de konulmuştur.Öncelikle belirtmek gerekir ki; 6772 sayılı Kanuna 2448 sayılıKanunun 1. maddesiyle eklenen ek maddeye göre, işçilere yapılan ilâve tediyelerdenayrı olarak her yıl için her biri bir aylık istihkak tutarını geçmemeksuretiyle TĐS'leri ile en çok iki ikramiye daha verilebileceği öngörülmüştür. Buyasa hükmüne göre davalı belediyede çalışan işçilere 6772 sayılı Kanuna göreödenen iki ilave tediyeden ayrı olarak birer aylık istihkakları tutarında en çok ikiikramiye daha verilebilecek, bunun üzerinde bir ikramiye ödemesiyapılmayacaktır. Durum böyle olmakla birlikte TĐS'leri ile çalışmaları üstüngörülen işçilere bu çalışmaları karşılığında ayrıca bir ödeme yapılması kararlaştırılabilir.Davada söz konusu edilen TĐS'nin 45. maddesiyle davalı belediyedeçalışan işçilere iki ikramiye daha verileceği kabul edilmiştir. Bu durumda bütünişçileri kapsayacak şekilde bunun üstünde ayrıca bir ikramiye ödenmesi mümkünolamaz. Böyle olunca 46. maddeyi de bu kural çerçevesi


içinde yorumlamak gerekir. Aslında 46. madde metni yoruma dahi müsaitdeğildir. Bu itibarla 46. maddenin tüm işçilere uygulanması mümkün olmaz.Ancak, orada yazılı olduğu üzere sözü edilen ikramiye dört kişilik bir komisyonca ve olağanüstü çalışması belirgin işçilere verilecektir. Mahkemenintüm işçileri kapsayacak şekilde karar vermiş olması usul ve yasaya aykırıdır.Uygulamanın devamı konusunda bir istek olmadığı halde "özendirme ikramiyesinin .........ödenmesine devam olunmasına" şeklinde karar verilmiş olması da HUMK.nun 74. maddesine aykırıdır.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA12.07.<strong>1990</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/3625Karar No : 1991/15885Tarihi : 09.12.1991ilgili Kanun : 2675 s.K. 28. ve 35. mad. 469 s.K. 1. ve 2. md.ÖZÜ : Đş mahkemeleri, kendi görev alanlarına giren konularda, ten-fiz kararıvermekle görevlidir.Yabancı iş mahkemesinde aleyhine hüküm verilen kişi ile aleyhinetenfiz kararı verilecek kişinin aynı olmadığı takdirde, tenfiz kararıverilemez..DAVA : Alman iş Mahkemesinin ücret alacağına ilişkin olarak verdiği kararıntenfizi isteğiyle açılan davanın kabulüne ilişkin hüküm süresi içinde duruşmalıolarak temyizen incelenmesi davalı avukatınca istenilmesi üzerine dosyaincelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 26.11.1991günü tayin edilerek taraflara çağrı kâğıdı gönderilmiştir. Duruşmagünü davalı adına Avukat............. ile karşı taraf adına Avukat................ geldiler.Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendiktensonra duruşmaya son verilerek bırakılan günde dosya incelendi, gereğikonuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı vekili. Alman Đş Mahkemesi tarafından ücret alacağına ilişkinolarak verilen 4.11.1981 tarih ve 512/81 sayılı kararın tenfizi istemiyle ĐşMahkemesine başvurmuştur.Đş Mahkemesi, adı geçen yabancı Mahkemenin kararının tenfi-zinekarar vermiştir.işbu karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.


1 - Dairemizce de benimsenen Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun13.6.<strong>1990</strong> tarih ve Esas <strong>1990</strong>/13-3, Karar <strong>1990</strong>/347 sayılı ilâmı uyarıncaAlmanya ile 2675 sayılı MÖUHK'nun 38 nci maddesindeki karşılıklılık ilkesiningerçekleştiğinin kabulü gerektiğinden davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazıyerinde görülmemiştir.2 - "Mehakimi şer'iyenin ilgasına ve Mehakimin teşkilâtına AitAhkamı Muaddil Kanun" adlı 469 sayılı Kanunun 1 nci maddesinde, TürkiyeCumhuriyetinde önce yetki derecesi Kanun ile muayyen Sulh Mahkemeleri,saniyen bulundukları kazanın namıyla anılan Asliye Mahkemelerinin varlığıbelirtilmiş, 2. maddesinde icabeden yerlerde Asliye Mahkemelerinin müteadditdevaire taksim olunacağı, müteaddid devaire taksim olan mahkemelerde çeşitlimeselelere göre, görevin daireler arasında tevziin Adalet Bakanlığına (yeniAnayasa uyarınca Hâkimler ve Savcılar Kuruluna) ait olacağı açıklanmış, 3 üncümaddesinde de Asliye Mahkemelerinin Sulh Mahkemelerinin yetkileri dışındakalan tüm hukuk, ceza ve ticaret davalarına usul ve kanuna tevfikan temyizi kabilolmak üzere göreceği hükme bağlanmıştır.Sonradan 4.2.1950 tarihinde yürürlüğe giren 5521 sayılı "iş MahkemeleriKanununun" 1 nci maddesinde, "orada yazılı hukuk uyuşmazlıklarınınçözülmesi ile görevli olarak lüzum görülen yerlerde iş Mahkemelerininkurulacağı, iş Mahkemeleri kurulmamış olan yerlerdeki bu davalara o yerdegörevlendirilecek mahkeme tarafından bakılır" hükmü getirilmiştir.Bu yasa hükmüne istinaden iş Mahkemeleri kurulmuş, işMahkemesi kurulmamış olan yerlerde de bu davalara bakmak üzere o yer AsliyeHukuk Mahkemesi görevlendirilmiştir.Buna göre, iş Mahkemeleri, Sulh Mahkemelerinin yetkileri dışındakalan ve 5521 sayılı iş Mahkemeleri Kanununun 1 nci maddesinde öngörülenhukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi ile görevli mahkeme durumundadır.469 sayılı Kanunun 3 ncü maddesinde ise. Sulh Mahkemelerininyetkileri dışında kalan hukuk davalarına bakan mahkemeler Asliye Mahkemesiolarak tanımlanmıştır.O halde iş Mahkemeleri de Asliye Mahkemesi olarak kabul edilmelidir.Gerçekten genel bir kavram olarak Asliye Mahkemesi, hukuk dalındaAsliye ve ceza dalında Asliye Mahkemelerini kapsar.Hukuk dalında Asliye Mahkemeleri Asliye Hukuk, Ticaret, Tapulamave iş gibi, Sulh Hukuk Mahkemeleri dışındaki hukuk uyuşmazlıklarının çözümüile görevli mahkemeleri ifade eder.Đş Mahkemelerinde uygulanacak hukuk usulü bakımından bazı özelhükümler getirilmiş olması bu esası etkilemez.


Bu nedenlerden dolayı Đş Mahkemeleri 2675 sayılı Kanunun 35 ncimaddesine göre kendi görev alanına giren konularda tenfiz kararı vermeğegörevlidir. Davalının bu yöne ilişen itirazıda yerinde değildir.3 - Ancak, tenfizi istenilen Alman iş Mahkemesinin kararı............ Firması aleyhine kurulmuştur.Aleyhine tenfiz kararı istenilen ...................... ise, bu FirmanınYönetim Başkanı, Ortak selâhiyetli Müdür, Selahiyetli Müdür veya tasfiye selahiyetlisiolduğu anlaşılmaktadır.Böylece, Alman Đş Mahkemesinde aleyhine hüküm kurulan kişi ilealeyhine tenfiz kararı verilen kişinin aynı kişiler olmadığı görülmektedir.Bu husus gereğince açıklığa kavuşturulmadan ve hukuki dayanağı yeterince gösterilmeden.................hakkında tenfiz kararı verilmesi doğrudeğildir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda 3 ncü bentte gösterilen sebeptenBOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların incelenmesineyer olmadığına, davalı yararına takdir edilen.................. lira duruşma avukatlıkparasının karşı tarafa yükletilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istekhalinde ilgiliye iadesine 09.12.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/9212Karar No : 1991/13697Tarihi : 01.11.1991Đlgili Kanun : 233 s.KHK.ÖZÜ : 244 sayılı KHK'ye göre sözleşmeli olarak çalıştırılan kimse işçisayılamaz.DAVA : Davacı, kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı, davalı ................Genel Müdürlüğünde önce 1966 yılındaT.C. Emekli Sandığı Kanununa tabi posta dağıtıcısı olarak istihdam edilmiş,1983 yılına kadar bu statüde çalışmış, aynı yıl içinde ayrılmış, 1986 yılındatekrar .............. idaresinde idari sözleşmeyle sözleşmeli personel dağıtıcısı


şoför olarak çalışmaya başlamış ve 19.2.<strong>1990</strong> tarihinde SS. Kurumundanyaşlılık aylığı almak amacıyla ayrılmıştır.Belirtmek gerekir ki; .............. dağıtıcılarının işçi statüsünde işealınmaları ve işçi olarak çalıştırılmaları mevzuat gereği mümkün değildir. Ancakya T.C. Emekli Sandığı Kanununa tabi olarak ya da, 233 ve ondan sonraki KH.Kararnameler uyarınca sözleşmeli personel statüsünde çalışmaları mümkündür.Davacı 1986 yılında 233 sayılı Kararnameye göre sözleşmeli personel olarakistihdam edilip emekli oluncaya kadar o suretle çalıştırıldığına göre, işçisayılmayacağından davaya bakmaya iş Mahkemesi görevli değildir. Görevliyargı yeri Đdari Yargıdır. Bu durumda görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işinesası hakkında hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.Dosyaya emsal olarak ibraz edilen Dairemiz <strong>kararları</strong> sözleşmeli personelstatüsünde istihdam edilemiyecek ancak işçi olarak çalıştırılabilecek kimselerleilgilidir. Bu bakımdan bu davada emsal alınamaz.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,bozma nedenine göre öteki yönlerin incelenmesine şimdilik yer olmadığına vepeşin alınan temyiz kararının istek halinde ilgiliye iadesine 01.11.1991 günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/168Karar No : 1992/5822Tarihi : 01.06.1992Đlgili Kanun : 399 s. KHK.ÖZÜ : Sözleşmeli personelle ilgili uyuşmazlık konularında idari yargıgörevlidir.DAVA : Davacı, fazla çalışma parası, ikramiye ve ilave tediye ile yiyecek veiçecek yardımından doğan alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Davacı, 15.3.1991 tarihli dava dilekçesi ile işçi olduğunun tes-bitineve 1475 sayılı Đş Kanunu ile TĐS'den doğan haklardan yararlandırılmasıgerektiğine ve işçilik haklarının tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı, davcının sözleşmeli personel olarak istihdam edildiğini, işçistatüsünde bulunmadığını, iddiasının yerinde olmadığını savunmuş ve idariyargı yerinin görevli olduğunu bildirmiştir.


Mahkemece, davacının işçi statüsünde olduğunun tesbitine, fazlaçalışma ücreti, ikramiye, ilâve tediye ücreti gibi işçilik hakları gerçekleşmediğindenbu yöndeki isteklerinin reddine karar verilmiştir.Dosya içinde bulunan davacıya ait sicil dosyasından davacının ilkdefa 30.9.1987 tarihinde 233 s. KHK. hükümleri uyarınca sözleşmeli personelolarak istihdam edildiği, onu takip eden sözleşmede de sözleşmeli personelolarak gösterildiği ve sözleşmesinde sosyal güvenlik bakımından 5434 sayılıT.C. Emekli Sandığı Kanununa tabi olduğunun yazılı olduğu, belgelerde dereceve kademesinin gösterildiği sözleşmeli personel olarak tezkiye fişlerinindüzenlendiği görülmektedir.233 sayılı KHK'nin bazı maddelerinin yürürlükten kaldırılmasına dair22 Ocak <strong>1990</strong> tarih ve 399 sayılı KHK.nin 3. maddesinde istihdam şekillerigösterilmiş, (a) bendinde teşebbüs ve bağlı ortaklıklarda hizmetlerin memurlar,sözleşmeli personel ve işçiler eliyle gördürüleceği açıklandıktan sonra, (b)bendinde memurların, (c) bendinde de sözleşmeli personelin tanımı ve tabiolacakları statü belirlenmiş ve sözleşmeli personel, bu kanun hükmündekararnamede belirtilen hukuki esaslar çerçevesinde akdedilecek bir sözleşme ileçalıştırılan ve işçi statüsünde olmayan personel olarak tanımlanmıştır.Sicil dosyasından davacının 399 s. KHK'nin yürürlüğe girmesindensonrada bu KHK'de belirtilen hukuki esaslar çerçevesinde akdedilen sözleşmeile istihdam edilip çalıştırıldığı görülmektedir. Bu durumda davacının sözleşmelipersonel olduğunun kabulü ile uyuşmazlıkta idari, yargı yerinin görevli olmasınedeniyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, bu yasal düzenleme dışındaçıkılarak işin niteliği bakımından işçi olduğunun tesbitine karar verilmiş olmasıusul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.2 - Mücerret olarak bir kimsenin işçi olup olmadığının tesbitine dekarar verilemez.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, 01.06.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/12201Karar No : 1992/12246Tarihi : 05.11.1992Đlgili Kanun : 5953 s. Basın iş K. 14. md.ÖZÜ : Basın Đş Kanununun 14. maddesinde öngörülen, geçecek her güniçin % 5 fazlası ile ödeme faiz niteliğinde değildir. Buna rağmen hükümaltına alınan asıl ücret ve sosyal yardımlar için % 5 fazla ödeme faizşeklinde görülerek hüküm tesis edilmiş olması doğru değildir.


DAVA : Davacı, Toplu iş Sözleşmesinden doğan fark alacaklarının ödetilmesinekarar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalılar avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları değildir.2 - Basın Đş kanununun 14. maddesinde öngörülen geçecek her güniçin % 5 fazlası ile ödeme faiz niteliğinde değildir. Buna rağmen hüküm altınaalınan asıl ücret ve sosyal yardımlar için % 5 fazla ödeme faiz şeklinde görülerekhüküm tesis edilmiş olması doğru değildir. % 5 fazla ödeme ile ilgili istek ancak,hesaplanıp miktar belirtilmek ve harcı ödenmek suretiyle dava konusu yapılabilir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcınn istek halinde ilgiliye iadesine, 05.11.1992 günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/12853Karar No : <strong>1995</strong>/32912Tarihi : 26.10.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 5953 s. Basın iş K. 14. md.ÖZÜ : Ücretin ödenmemesi halinde, geçecek her gün için % 5 fazla ödeme,faiz niteliğinde değildir.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı, fazla çalışma ve yıllık ücretli izinparası, bayram ve hafta tatili gündelikleri ile ücret alacağının ödetilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla,dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davacının tüm temyiz itirazları ile davalının aşağıdakibendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.2 - Basın iş Kanununun 14. maddesinde öngörülen geçecek her güniçin % 5 fazlası ile ödeme faiz niteliğinde değildir. Buna rağmen hüküm altınaalının 1992 Ekim ücreti için % 5 fazla ödeme faiz şeklinde görülerek


hüküm tesis edilmiş olması hatalıdır. % 5 fazla ödeme ile istek ancak hesaplanıpmiktarı belirtilmek ve harcı ödenmek suretiyle dava konusu yapılabilir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 26.10.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/33897Karar No : <strong>1995</strong>/34287Tarihi : 16.11.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 5953 s.K. 6. md.ÖZÜ ; Basın mesleğinde en az beş yıl çalışmış olan gazeteci kıdemtazminatına hak kazanabilir.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı, ücretli izin alacağı ile 1994 yılı Kasımayı ücreti alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Gazeteci olan davacının kıdem tazminatına hak kazanabilmesiiçin, 5953 sayılı "Basın Mesleğinde Çalışınlarla Çalıştırılanlar ArasındakiMünasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun"un 6. maddesi uyarınca meslekteen az beş yıl çalışma koşulu öngörülmüştür. Davalı savunmasında davacınındaha önce ............. de anılan kanunun 2 nci maddesi kapsamında çalışmışolduğunu, bu nedenle önceki çalışmasının kıdem tazminatı değerlendirilmesindedikkate alınamıyacağını, böyle olunca da beş yıllık süre koşulunungerçekleşmediğini savunmuştur.Gerçekten dosya içeriğine göre davacının ..................... de geçmişhizmeti bulunduğu anlaşılmaktadır. Ancak bu hizmetin yukarıda söz konusuedilen 2 nci madde kapsamındaki istisnalar içine girip girmediği belli değildir.Mahkemece bu konu üzerinde durulup sorun çözümlenmeden kıdemtazminatına hükmedilmiş olması hatalıdır.3 - Mahkemece, ödenmeyen ücret için ödeme tarihine kadargerçekleşen % 5 fazla ödeme alacağıda hüküm altına alınmış ise de, bu konuda 24.12.1973 tarih ve 4/6 sayılı Yargıtay içtihadı Birleştirme Kararı uyarınca BK.nun 44 üncü maddesine göre bir indirim yapılmamıştır. O halde buyönden de kararın bozulması gerekmiştir.


SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 16.11.<strong>1995</strong>gününe oybirliğiyle karar verilirdi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/9958Karar No : 1992/13311Tarihi : 01.12.1992Đlgili Kanun : 2495 s.K. 21. md.ÖZÜ : Bekçi olarak çalışırken, özel güvenlik görevlisi olarak çalıştırılmayabaşlanan ve sendikadan istifa etmesi istendiği halde, buna uymamasınedeniyle işine son verilen işçiye ihbar ve kıdem tazminatı ödenmesigerekir.DAVA : Taraflar arasındaki ihbar ve kıdem tazminatı ile gece zammı ücretinin ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilâmda yazılı nedenlerle reddine ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davacı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenecek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 1.12.1992 günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı adına Avukat...... geldi. Karşı taraf adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerekdosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı, işyerinde bekçi olarak çalışmakta iken, işyeri sonradan 2495sayılı Bazı Kurum ve Kuruluşların Korunması ve Güvenliklerinin Sağlanmasıhakkındaki Kanun kapsamına alınmış ve davacı bu Kanun statüsüne tabi olaraközel güvenlik görevlisi olarak çalıştırılmaya başlanmış ve aynı Kanunun 21'ncimaddesi uyarınca işverenlikçe bu Kanun kapsamına alınmadan öncegerçekleştirilmiş olan sendika üyeliğinden istifa etmesi istenmiş, üyelikten istifaetmeyince hizmet akdi feshedilmiştir. Gerçi mahkemece 21. maddenin "Buyasağa uymayanların görevlerine ilgili kuruluşça son verilir" hükmünedayanılarak ihbar ve kıdem tazminatı isteklerinin reddine karar verilmişse de,sözü edilen yasada görevlerine bu nedenle son verilme halinde özel güvenlikgörevlisine ihbar ve kıdem tazminatı verilmeyeceğine dair bir açıklık olmadığıgibi anılan bu hali, 1475 sayılı Đş Kanunu'nun 17'nci maddesinin II. bendindegösterilen fesih sebepleri arasında saymak da isabetli olmaz. Esasen güvenlikgörevlisinin sendika üyeliği geçersiz olup hukuki bir sonuç doğurmaz. Böyleolunca ihbar ve kıdem tazminatına karar vermek gerekir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarda gösterilen nedenle BOZULMASINA, davacı yararına takdir edilen ............... lira duruşma avukatlık parasınınkarşı tarafa yükletilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliyeiadesine 01.12.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULUEsas No : 1992/10-672Karar No : 1993/15Tarihi : 27.01.1993Đlgili Kanun : Anayasa 141. md.ÖZÜ : Dava Ekonomisî-Masrafları Arttırıcı Işlemler-Belgelerin SağlıklıĐncelenmesi.DAVA : Taraflar arasındaki "tesbit" davasından dolayı yapılan yargılamasonunda; Kartal 1. Đş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 7.5.1991gün ve 1989/175-1991/151 sayılı kararının incelenmesi davalı SSK vekili tarafındanistenilmesi üzerine, Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 20.4.1992 gün ve1991/8751-1992/4549 sayılı ilâmiyla;1 - Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 141 nci maddesinin sonfıkrası "davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması"hususunun yargının belli başlı görevlerinden olduğunu emretmektedir.Mahkemece davanın çözümlenmesi için gerekli görülen belgelerinbulundukları yerlerden duruşmaya getirilip incelenmesi mümkün iken keşif kararıverilerek yerlerinden tetkik edilmesi mahkeme masraflarını artırıcı bir yargılamaişlemidir ve giderek az önce değinilen Anayasa maddesi ile usul ekonomisiilkelerine aykırı düşer. Anılan ilkelere ters düşer biçimde karar verilmesibozmayı gerektirir. Ne varki, bu husus temyiz konusu edilmediğinden bozmasebebi sayılmamıştır.2 - Bu tür davalarda gösterilmesi gereken özen gereğince sağlıklıbir sonuca ulaşılabilmesi için öncelikle gerek Sosyal Sigortalar Kurumundagerekse işveren yanında bulunan ve davacının imzası ile fotoğrafını içerenişe giriş bildirgesi ücret tediye bordrosu gibi belgeler getirtilip imzanın vefotoğrafın davacıya ait olup olmadığı konusunda benzerlik incelemesi yapılmalı, davacıyı yakından tanıması gereken işveren, müdür, şef, ustabaşı,çalışma arkadaşları dinlenmeli, çalışmalarının davacıya ait olduğu iddia olunan ......... isimli kişinin gerçek var olup olmadığı ilgili nüfus idaresi ve zabıtaamiri ile araştırılıp böyle bir şahıs varsa çağrılıp beyanına baş vurulmalı ve nüfuskaydı celbelidilip davacının nüfus kaydıyla karşılaştırılmalı ve deliller hep birliktedeğerlendirilip varılacak sonuç uyarınca karar verilmelidir.Mahkemece, açıklanan bu yönler üzerinde durulmaksızın eksikaraştırma ve incelemeyle karar verilmiş olması usule ve yasaya aykırıdır gerekçesiylebozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılamasonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.KARAR : Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresindetemyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereğigörüşüldü:


1 - Davalılardan.............A.Ş. mahkemece bozmadan önce verilenilk karar aleyhine temyiz yoluna başvurmadığından hakkındaki hüküm kesinleştiğicihetle direnme kararını temyize hakkı bulunmadığından temyiz dilekçesired edilmelidir.2 - Diğer davalı SSK vekilinin temyizine gelince; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına dosyadaki tutanak ve kanıtlara yerel mahkemedirenme kararında belirtilen nedenlere göre delillerin değerlendirilmesindebir isabetsizlik bulunmadığından usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle;1 - Davalı ...............A.Ş. vekilinin temyiz dilekçesinin reddine, istekhalinde temyiz peşin harcının geri verilmesine,2 - Davalı SSK. vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararınınONANMASINA, 2868 sayılı Kanun gereğince harç alınmamasına,27.01.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. HAKEM KURULU KARARIEsas No : 1993/94Karar No : 1993/Tarihi : 19.04.1993ilgili Kanun : 2822 s.K.ÖZÜ : Toplu iş sözleşmelerinde, 2. yıl uygulanacak ücret zam oranı için DĐEGenel Tüketici Fiyat Endeslerine atıf yapılmış ise, bir önceki yılın 12 aylıkortalamalarına göre hesaplanarak açıklanan değişim oranı değil, bir öncekiyılın aynı ayına göre endeksin gösteri-diği değişim orını esas alınır.Dolayısı ile bu ilkeye ters düşen ve % 66 yerine % 70.1 'in uygulanmasınıtalep eden dava reddedilmelidir.DAVA : ..................Sendikası vekili dava dilekçesinde özetle müvekkili sendika ile davalı ........ Đşverenler Sendikası üyesi ......................... A.Ş. işyeri arasında bağıtlanan 1/1/1992-31/12/1993 yürürlük tarihli toplu iş sözleşmesininücret zammı başlıklı 45. maddesinin (b) bendinin "2. yıl zammı işyerinde çalışan sendika üyesi işçilerin 31/12/1992 tarihinde almakta oldukları yevmiyelerine 1/1/1993 tarihinden geçerli olmak üzere 1992 yılı için Ocak 1993'de ilanedilen DĐE Genel Tüketici fiat endeksine göre gerçekleşen enflasyon rakamı1. yıl ücret zammı olarak uygulanacaktır." biçiminde düzenlendiğini, davayakonu işyerinde 1/1/1993 tarihi itibariyle DĐE bülteninde yer alan "bir öncekiyılın aynı ayına göre değişim oranı olan" % 66 oranında ücret zammı yapıldığını davalı tarafın ücret zammında esas almış olduğu bu oranın DĐE'ninAralık 1991 - Aralık 1992 ayları endekslerarası farka göre hesaplanan yüzde


oranı olduğunu, oysa enflasyon oranının Aralık 1991 - Aralık 1992 endeks rakamlarıarasındaki fark olmayıp, bir yıl boyunca yaşanan fiyat artışlarının, yinebir yıl için ortalama biçiminde yansıdığı gerçek anlamda enflasyonu ortayakoyan; 12 aylık ortalamalara göre söz konusu kuruluş DĐE tarafından belirlenen,1992 yılı için Türkiye Genel Tüketici fiyat artışları endeksleri farkı olan % 70.1oranı olduğunu ve bu nedenle de 2. yıl ücret zammının da bu orana göreyapılması gerektiğini ileri sürerek; 2. yıl ücret zammının; toplu iş sözleşmesindeyer aldığı şekilde DĐE tarafından belirtildiği gibi 1/1/1992 -31/12/1992 12 aylıkortalamalara göre değişim oranı olan % 70.1 oranında uygulanması gerektiğinintespitine karar verilmesini talep etmiştir.2 - Davalı vekili cevap dilekçesinde davaya konu işyerindeki toplu işsözleşmesinin zam yapılacak 2. yılı açıkça 1/1/1993-31/12/1993 dönemi olarakbelirttiğini bu nedenle "DĐE haber bülteni"nde yayınlanan "Dönem enflasyonu"olarak % 66 oranında ücretlere zam uygulandığını davacı sendikanın "12 aylıkortalamalara göre değişim oranı olan % 70'1" oranında bir zam yüzdesi iddiaetmesinin haksız olduğunu zira; Toplu iş sözleşmesinde tarafların açıkça işçilerin31/12/1992 tarihindeki ücretlerini 1/1/1993'den geçerli olmak üzere enflasyonoranında zam yapılacağını kabul ettiklerini sözleşmede 1/1/1992 -31/12/1992döneminin ücret zammının açıkça belirlendiğini, buna göre 2. yıl ücret zammınınhesabında, bu dönemde meydana gelen fiat artışlarının yani dönemin bazalınması gerektiğini, bu oranın ise DĐE bülteninde açıklandığı üzere % 66olduğunu; Davacının iddia ettiği yıl ortalamaları metodunun daha ziyade ikidönemin karşılaştırılması için yapıldığını, burada amacın birbirinden farklı iki yılıbirbiriyle mukayese etmek ve enflasyonun yıllara göre seyrini izlemek olduğunu,yıl ortalaması metoduna göre yapılan değerlendirmelerin ücret hesaplamaları içinkullanılmadığını, çünkü ücreti ilgilendirmeyen kapanmış daha önceki dönemlerindevreye girdiğini nitekim somut olayda da toplu iş sözleşmesinin 1. yılı (1/1/1992-31/12/1992) ücret zammının açıkça ve Türk Lirası olarak belirlendiğini ve işçilereödendiğini ve bu devrenin kapanmış bir devre olduğunu amacın bu dönemdeoluşan fiat artışlarının yani bu dönemin enflasyonunu 1/1/1993 tarihinde 2. yılücret zammı olarak uygulamak olduğunu, davacının, DĐE'nin geçmiş yıllardakienflasyon oranını açıklamasında, 1991 yılı dönem enflasyonu olarak % 71,1açıkladığını, müvekkilinin davacı sendikanın taraf olduğu sözleşmeleri bu şekildeuyguladığını ve davacı sendikanın bir itirazının bulunmadığını, 1992 yılı içindönem enflasyonu % 66 olarak ilan edilince, bunu uygulayan müvekkiline karşıuygulamanın yanlış olduğunu ve dönem enflasyonunun değil; daha yüksek olan12 aylık olan ortalamalara göre değişim oranının uygulanmasını talep ettiğiniişbu davayı açtığını, sonuç itibariyle oranlardaki değişikliğe göre tavır aldığını ilerisürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.KARAR : 1 - Dava konusu uyuşmazlıkta toplu iş sözleşmesinin ücret zammınailişkin hükmünün yorumu gerekmektedir. Ücret zammına ilişkin Toplu işsözleşmesi hükümleri, sözleşmenin borç doğurucu değil normatif


nitelikte bir hükmüdür. Dolayısıyla bu tür hükümler maddi anlamda yasahükümleri niteliğindedir. Bu nedenle kural olarak tüm normalif hükümlerinyorumunda olduğu gibi, sözleşme metninden çıkan anlam yorumda esasalınmalı ve söze dayanan bir yorum biçimi izlenmelidir. Kuşkusuz metnin yeterliaçıklığı taşımadığı durumlarda ise sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca bilinenhal ve koşullar dikkate alınarak gerçek ve ortak iradenin tespitine gidilecektir.2 - Toplu iş sözlemesinin uyuşmazlık konusu maddesinde "... 1992yılı için Ocak 1992'de ilan edilen DĐE Genel Tüketici fiat endeksine göregerçekleşen enflasyon rakamı 2. yıl ücret zammı olarak uygulanacaktır" hükmüyer almaktadır. Dosyaya mübrez 4/1/1991 tarihli kentsel yerler tüketici fiatlarıendeksinin 1992 Aralık ayına ilişkin DĐE bülteninde bir önceki yılın aynı ayınagöre değişim oranı % 66; 1/1/1991 - 31/12/1991 dönemine göre 1/1/1992 -31/12/1992 döneminin 12 aylık ortalamalara göre değişim oranı % 70.1 olarakilan edilmiştir.3 - Davacı sendikanın uygulanmasını istediği % 70.1 oranı; istatistikbiliminde hareketli ortalamalar usulüyle bulunan ve enflasyonun bir önceki yılagöre değişim seyrini belirlemeye yarayan "12 aylık ortalamalara göre değişimoranıdır" bu oran esas itibariyle iktisadi politikaların başarılarını izlemek içinkullanılan bir gösterge olup genellikle toptan eşya fiyatlarını da içermektedir. Bunedenle sendikanın iddia ettiği bu oranın uygulanması tarafların bu yolda çokaçık bir iradesi olmadıkça yapılacak ücret zammında uygulanamaz. Zira bu oranönceki yılların etkilerini de içinde bulundurur. Oysa bir önceki yılın ücret zammıtaraflarca açıkça kararlaştırılmış ve uygulanmış olduğuna göre, ücretteki evvelkiyıl kayıpları giderilmiş olmaktadır. Bu nedenle dava sonucu olayda uygulanacakolan enflasyon rakamı bir önceki yılın 12 aylık ortalamalara göre bulunanenflasyon rakamının sonraki yıl ortalamalarına göre değişim oranını gösteren %70,1 değil, Aralık 1991 endeksinin, Aralık 1992 endeksine göre değişim oranınıgösteren % 66 olması gerekir.4 - Öte yandan sendikanın uygulanmasını istediği % 70,1 oranı,ibraz edilen DĐE bülteninden de açıkça anlaşıldığı gibi, sözleşmenin yürürlüğündenönceki dönem ile sözleşmenin birinci yılını kapsayan dönem arasındaki12 aylık ortalamaların artış oranının 2. yıl zammı olarak uygulanması anlamınagelir ki, bu nedenle de söz konusu oranın kabulü mümkün değildir.5 - Dosya muhtevasından anlaşıldığına göre, taraflar, enflasyonrakamı ile kasteddiklerinin, "12 aylık ortamalara göre değişim oranı"nın olduğudurumlarda bunu açıkça belirtmektedirler. Nitekim 1/9/1992-31/8/1994yürürlük süreli ...............A.Ş. işyeri ile ilgili Toplu iş sözleşmesinde görülendurum budur. Kaldı ki............... A.Ş. ilişkin Toplu Đş sözleşmesinin imza tarihiuyuşmazlık konusu sözleşmeden daha sonradır. Tüm bunların dışında ihtilafkonusundaki esas ve yaygın uygulamada belirtiğimiz yoldadır. Önemle belirtilmelidirki, ücret zamlarında uygulanacak enflasyon rakamı yukarıda da be-


lirtilen nedenlerle kural olarak "Bir önceki yılın aynı ayına göre değişim" oranıdır.Bu nedenle taraflar açıkça belirtmedikleri sürece "12 aylık ortalamalara göredeğişim oranı" konuya ilişkin bir toplu sözleşme hükmünün yorumunda esasalınamaz.SONUÇ : Yukarıda belirtilen nedenlerle yerinde görülmeyen DAVANINREDDĐNE; davacı vekilince yapılan masrafların uhdesine bırakılmasına, tarifeye göre ............ TL. vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine <strong>yargıtay</strong> yolu açık olmak üzere 19/04/1993 tarihinde oy birliğiyle kararverildi.T.C. YARGITAY 10. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/3079Karar No : 1993/10013Tarihi : 28.09.1993ilgili Kanun : 2925 s.K. 6. md., 743 s.K. 2. md.ÖZÜ : Tarım Đşçileri Sosyal Sigortalar Kanununa tabi olarak çalışansigortalı, primlerini ait olduğu yılın Şubat ayı sonuna kadar ödemez veyaödediği halde Kurum'a tevsik etmezse, o döneme ilişkin sigortalılığın iptalidoğrudur. Ancak, o dönemden sonraki ve mükellefiyetlerini ifa ettiğidönemi veya dönemleri de içine alacak şekilde, tüm sigortalılığın iptaliobjektif hüsnüniyet kurallarına aykırıdır.DAVA : Davacı, sigortalılığının iptaline dair Kurum kararının iptaline kararverilmesini istemiştir.vermiştir.Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin reddine kararHüküm, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyizisteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hâkimi tarafından düzenlenenraporla, dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü veaşağıdaki karar tesbit edildi:KARAR : Davacının 2925 sayılı Tarım Đşçileri Sosyal Sigortalar Kanununa göresigortalılığının 1.1.1985 tarihinden itibaren başladığı, 1985 yılı priminin 2925sayılı Kanunun 6. maddesinin (a) fıkrası gereğince takip eden 1986 yılının Şubatayı sonuna kadar ödenmeyip sonra ödendiği 1986-1987-1988-1989-<strong>1990</strong> ve1991 yılı primlerinin süresinde ödendiği. Sosyal Sigortalar Kurumu'nun 1985 yılıpriminin yasal sürede ödenmemesi nedeniyle tarım sigortalılığının iptal edildiğidosya içeriği ile sabittir.Davada uyuşmazlık konusu olan husus, 1985 yılı priminin süresindeödenmemesinin tüm sigortalılığın iptalini gerektirmeyeceği hususundadır.


2925 sayılı Kanunun 6/a maddesi hükmüne göre; "primlerini aitolduğu yılı takip eden yılın Şubat ayı sonuna kadar ödemeyenler ile ödediklerihalde aynı süre içinde Kurum'a tevsik etmeyenlerin o yılın 1. ayından itibarensigortalıkları sona erer. Anılan madde hükmüne göre, davacının 1986 yılındakisigortalılığın iptali uygundur. Ne var ki, Sosyal Sigortalar Kurumu davacıyasigortalılığının iptalini 25.3.1992 tarihli yazı ile bildirmiştir. Başlangıçta bildirse idibu Kanuna göre yeniden sigortalı olmak üzere istekte bulunabilecekti. Davacının1986 yılından sonraki yıllardaki sigortalılığının iptali Medeni Kanunun 2.maddesinde öngörülen objektif hüsnüniyet kurallarına aykırıdır.Mahkemece, 1987 yılından itibaren, süresinde prim ödemelerinazara alınarak ve hakkaniyet kuralı gereğince sigortalılığının geçerliliği yolundahüküm tesisi gerekirken istemin tümden reddi usul ve yasaya aykırı olup bozmanedenidir.O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabuledilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,fazla alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 28.09.1993 günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 10. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/11893Karar No : 1994/4092Tarihi : 07.03.1994Đlgili Kanun : 743 s. MK. md. 2, 1479 s. Bağ-Kur K. ek geçici md. 15ÖZÜ : Đsteğe bağlı sigortalılığını durduran kişinin; Kurum elemanlarınınyanlış ve dalgın işlem yapmaları sonucu, durdurulan dönem için primborcu yatırması; ancak, yanlışlığın çok kısa sürede farke-dilmesi üzerine,işlemin iptal edilmesi durumunda, kazanılmış hak sözkonusuolamayacağından, sigortalılığın geçersiz sayılması doğrudur.DAVA : Davacı, 25.6.1979-31.7.1989 tarihleri arasında isteğe bağlı Bağ-Kursigortalısı olduğunun tesbitine karar verilmesini istemiştir.vermiştir.Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne kararHükmün davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyizisteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra,işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.


KARAR : Davacı sigortalının, 25.6.1979-31.7.1989 tarihleri arasında isteğe bağlısigortalılığının kabulüne ilişkin istemi, mahkemece ek geçici 15. madde veMK.nun 2. maddesinde dayalı bilirkişi raporu esas alınarak aynen hüküm altınaalınmıştır.Oysa, dosyadaki bilgi ve belgeler mahkemenin bu kabulünüdoğrulamamakta ve dayanılan yasal maddelerin koşulları davada bulunmamaktadır.Gerçekten, isteğe bağlı sigortalı olan davacının ilk defa, 25.6.1979tarihinde tescil edildiği ve bu sigortalılığını 1.8.1980 tarihine kadar sürdürdüğü vebu tarihte Kuruma yaptığı başvuru ile sigortalılığını sona erdirdiği, bilahare4.1.1988 tarihinde yeniden sigortalılığının başlatıldığı ve 11.7.<strong>1990</strong> tarihinde debu dönemi sona erdirdiği, 1.8.1980-4.1.1988 tarihleri arasında sigortalılığınınbulunmadığı anlaşılmaktadır. Davacının prim borcu yatırılmasına ilişkiniddiasının, Kurum'un yanlışlıkla yaptığı işlemden kaynaklandığı, davacının16.7.<strong>1990</strong> tarihli Kurum'a yaptığı bir başvuruyu, davacının 1.8.<strong>1990</strong> tarihli isteğebağlı sigortalılığını durdurma istemini farketme-yen Kurum elemanının yanlışlığısonucu, davacıya 1979 tarihinden itibaren prim borçlarının yatırılması biçimindeanladığı ve davacının da bu yazıya dayanarak prim borcunu yatırdığı ancak, çokkısa bir zaman sonra yanlışlığı farkeden Kurum'un, işlemini düzelttiği vedavacının, 1980-1988 tarihleri arasındaki sigortalılığını geçersiz saydığıgörülmüştür. Şu duruma göre, taraflar arasındaki uyuşmazlık, Kurum'un birdalgınlık veya yanlış sonucu davacıya, verdiği bir cevabı yazı ve bunun sonucuyatırılan prim borcunun, davacı yönünden kazanılmış hak oluşturupoluşturmadığı veya davanının, yasal biçimde yukarıda belirtilen süreler içindeborçlanmış sayılıp sayılamayacağı noktasında toplanmaktadır. Hemen şu hususubelirtmek gerekir ki, Kurum'un açık yanılgıya dayalı kimi işlemler yapması vebunu hemen düzeltmesi durumlarında bu işlemlerden kişilere kazanılmış hakkındoğduğunu söylemek mümkün değildir. Öte yandan, olayı 3165 sayılı Yasanın24. maddesiyle getirilen ek geçici 15. madde çerçevesinde düşünmek de yasalaçıdan olanaksızdır. Zira, sözü edilen madde isteğe bağlı sigortalılardan primleriniödemeyenlerin, bir yıllık süre içerisinde ödemeleri halinde kendilerine birimkan getirmiştir. Yasanın belirlediği sürelerin, fazlasıyla geçirilmiş bulunmasıkarşısında, bu maddenin de uygulama olanağı bulunmamaktadır. Şu durumagöre, davanın kabulü yönünde, yasal dayanak bulunmaması karşısında, davanınreddi yerine kabulü usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O halde, davalının bu yönü amaçlayan temyiz itirazları kabuledilmeli, hüküm bozulmalıdır.SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,07.03.1994 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 10. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/3860Karar No : 1994/10430Tarihi : 17.05.1994Đlgili Kanun : 3836 s. KBTK. md. 2.ÖZÜ : Kamu kurum ve kuruluşlarının, 31.12.1991 tarihine kadar birbirlerinekarşı, ancak; kesinleşmiş, ihtilafsız borç ve alacak miktarları, takas vemahsup işlemine tabi tutulabilir.DAVA : Davacı, işkazasında ölen sigortalı işçinin hak sahiplerine yapılanharcamalar üzerine uğranılan Kurum zararının rücuan ödetilmesini istemiştir.Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm taraflar avukatlarınca temyiz edilmesi üzerine; temyiz isteklerininsüresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hâkimi tarafından düzenlenenraporla, dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü veaşağıdaki karar tesbit edildi.KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektiricisebeplere göre, davalının tüm, davacı Kurum'un sair temyiz itirazlarınınreddi gerekir.2 - Dava, zararlandırıcı sigorta olayı sonucu ölen sigortalının haksahiplerine Kurum'ca yapılan sosyal sigorta harcamalarının rücuan ödettirilmesiistemine ilişkindir. Đş kazası sonucu ölen sigortalı................. 'in hak sahiplerine ...............TL. gelir bağlandığı sigorta olayında davalı idarenin % 80oranında kusurlu olduğu davacı Kurum'un isteyebileceği rucü alacağınınmiktarının ............... TL. olduğu uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık,31.12.1991 tarihine kadar hak sahiplerine yapılan sosyal sigorta harcamalarınınrücuan tahsil edilip edilemeyeceği, başka bir anlatımla, anılan tarihe kadaryapılan harcamaların 3836 sayılı Yasanın uygulama alanına girip girmediğinoktasında toplanmaktadır.Gerçekten, davanın tarafları anılan yasaya ekli cetvelde yer alankamu kuruluşlarındandır. Ancak, 3836 sayılı Yasanın kamu kurum ve kuruluşlarınınbirbirine olan, kesinlik kazanan borçlarını mı, yoksa kesinleşmemişolan ve halen mahkemelerde dava konusu edilip devam etmekte bulunan ihtilaflıborçları dahi kapsamına alıp almadığı sorununun çözüme kavuşturulmasıgerekmektedir.Sözkonusu Kanunun 1. maddesinde aynen: "Bu Kanunkapsamına giren tüm kurum ve kuruluşların birbirlerine olan borçları (ana para,gecikmeye ilişkin cezalar dahil) bu kanun esasları çevresinde tahkim olunur"hükmüne yer verdikten sonra 2. madde bu Kanuna ekli cetveldeki fon, daire,idare, teşekkül, banka, kurum, kuruluş ve birliklerin 31.12.1991 tarihindebirbirlerine olan birinci maddedeki borçlar takas ve


mahsup yoluyla tasfiye edildikten sonra Hazine'ce devir alınarak tahkime tabitutulur ve Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası bilançosunda aktifleşti-rilir"hükmü yer almıştır. Anılan maddelerin öngördüğü biçimde takas ve mahsupişlemlerinin yapılarak bilançoda aktifleştirme yoluna gidilebilmesi, ancakkesinleşmiş ihtilafsız borç ve alacak miktarlarının varlığı halinde mümkündür.Nitekim yasa koyucunun amacının da kesinlik arzeden borç ve alacaklarayönelik olduğu yasama belgelerinden açıkça anlaşılmaktadır. Öte yandan, aynınitelikte bulunan 2974 sayılı Yasanın yürürlük tarihinde Hukuk Genel Kurulu'naintikal eden benzer olay nedeniyle yüce Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun16.10.1985 gün, 985/197-826 s. kararında yukarıda açıklanan ilkeler açıkçavurgulanmıştır.Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızınve özellikle henüz borç olup olmadığı, varsa miktarı belli olmayan uyuşmazlıkkonusu olay nedeniyle yetersiz bilirkişi raporunun hükme dayanak alınmaksuretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmanedenidir.O halde, davacı Kurum'un bu yönleri amaçlayan temyiz itirazlarıkabul edilmeli ve hüküm bozulmaladır.SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle BOZULMA-SINA, 17.05.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. SAYIŞTAY GENEL KURULUEsas No : 1994/3Karar No : 1994/4808/1Tarihi : 23.06.1994Đlgili Kanun : 2709 S. AY. 53, 90 ve 128. md.ÖZÜ : Belediyelerde çalışan memurların oluşturduğu sendikalarlabelediyeler arasında aktedilen toplu iş sözleşmelerine dayanılarak, bumemurlara, 657 sayılı Kanun ve diğer ilgili mevzuat hükümleri hilafınaödemede bulunulamaz.KONU ĐLE ĐLGĐLĐ MEVZUATAnayasanın;53 üncü maddesi:Đşçiler ve işverenler, karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumlarınıve çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla toplu iş sözleşmesi yapmahakkına sahiptirler.Toplu iş sözleşmesinin nasıl yapılacağı kanunla düzenlenir.


Aynı işyerinde, aynı dönem için, birden fazla toplu iş sözleşmesiyapılamaz ve uygulanamaz.90 inci maddesi:Türkiye Cumhuriyeti adına yabancı devletlerle ve milletlerarasıkuruluşlarla yapılacak andlaşmaların onaylanması, Türkiye Büyük MilletMeclisi'nin onaylamayı bir kanunla uygun bulmasına bağlıdır.Ekonomik, ticari veya teknik ilişkileri düzenleyen ve süresi bir yılıaşmayan andlaşmalar. Devlet Maliyesi bakımından bir yüklenme getirmemek,kişi hallerine ve Türklerin yabancı memleketlerdeki mülkiyet haklarınadokunmamak şartıyla, yayımlanma ile yürürlüğe konabilir. Bu takdirde buandlaşmalar, yayımlarından başlayarak iki ay içinde Türkiye Büyük MilletMeclisinin bilgisine sunulur.Milletlerarası bir andlaşmaya dayanan uygulama andlaşmaları ilekanunun verdiği yetkiye dayanılarak yapılan ekonomik, ticari veya özel kişilerinhaklarını ilgilendiren andlaşmalar, yayımlanmadan yürürlüğe konulamaz.Türk kanunlarına değişiklik getiren her türlü andlaşmaların yapılmasındabirinci fıkra hükmü uygulanır.Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanunhükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile AnayasaMahkemesi'ne başvurulamaz.128 inci maddesi:Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişileriningenel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetleriningerektirdiği asli ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliylegörülür.Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görevve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işlerikanunla düzenlenir.Üst kademe yöneticilerinin yetiştirilme usul ve esasları, kanunla özelolarak düzenlenir.657 sayılı Devlet Memurları Kanununun;Değişik 1 inci maddesinin birinci fıkrası:Bu kanun, Genel ve Katma Bütçeli Kurumlar, Đl Özel idareleri,Belediyelerdi Özel idareleri ve Belediyelerin kurdukları birlikler ile bunlara bağlıdöner sermayeli kuruluşlarda, kanunlarla kurulan fonlarda, kefalet sandıklarındaveya Beden Terbiyesi Bölge Müdürlüklerinde çalışan memurlar hakkındauygulanır.


Değişik 2 nci maddesinin birinci fıkrası:Bu Kanun, Devlet memurlarının hizmet şartlarını, nitelikleri, atanmave yetiştirilmelerini, ilerleme ve yükselmelerini, ödev, hak, yüküm vesorumluluklarını, aylıklarını ve ödeneklerini ve diğer özlük işlerini düzenler.Değişik 4 üncü maddesinin (A) bendi:Mevcut kuruluş biçimine bakılmaksızın, Devlet ve diğer kamu tüzelkişiliklerince genel idare esaslarına göre yürütülen asli ve sürekli kamuhizmetlerini ifa ile görevlendirilenler, bu Kanunun uygulanmasında memur sayılır.Değişik 33 üncü maddesi:Kadrosuz memur çalıştırılamaz.Genel ve katma bütçeli kuruluşlarla bunlara bağlı döner sermayelikuruluşlar, kanunlarla kurulan fonlar, kefalet sandıkları ve Beden Terbiyesi bölgemüdürlüklerinde memur deyimine giren kişilere gördürülen hizmetleringerektirdiği görevler için tesbit olunan kadrolar Genel Kadro Kanunundagösterilir. Milli Güvenliğe ilişkin kadrolardan gizli kalması gerekenler hakkında buhüküm uygulanmaz.Đl özel idareleri ve belediyeler ile bunların kurdukları birliklerinkadroları yetkili organlarınca hazırlanarak Đçişleri Bakanlığı'nın onayı ile tamamlanır.Yukarıdaki fıkrada sözü edilen kadroların kaldırılması veya bukadrolarda yapılacak değişiklikler de aynı usule tabidir.Değişik 146 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları:Bu Kanunun birinci maddesinin birinci fıkrası kapsamına girenmemurlar aylık, ücret, ödenek, hizmetle ilgili her çeşit ödeme ve bunların şekil veşartları bakımından bu Kanundaki hükümlere, aynı maddenin ikinci fıkrasıkapsamına giren memurlar özel kanunlardaki hükümlere tabidir.Memurlara kanun,tüzük ve yönetmeliklerin ve amirlerin tayin ettiğigörevler karşılığında bu Kanunla sağlanan haklar dışında ücret ödenemez, hiçbiryarar sağlanamaz. (Gençlik ve spor hizmetleri uygulamasında fiilengörevlendirilecekler hariç.)2822 sayılı Toplu iş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu'nun 2 ncimaddesinin birinci fıkrası:Toplu iş sözleşmesi, hizmet akdinin yapılması, muhtevası, ve sonaermesi ile ilgili hususları düzenlemek üzere işçi sendikası ile işveren sendikasıveya sendika üyesi olmayan işveren arasında yapılan sözleşmedir.8.1.1993 tarih ve 93.3967 saylı Bakanlar Kurulu Kararı:Uluslararası Çalışma Teşkilatı (ILO)'nun çeşitli konferesanla-rındakabul edilen ve 25/11/1992, 26/11/1992 tarihli ve 3845, 3847, 3848, 3849, 3850,3851 sayılı kanunlarla onaylanması uygun bulunan ilişik listede


konuları yazılı ekli sözleşmelerin onaylanması; Dışişleri Bakanlığının 17/12/1992tarihli ve EĐUE-ll/3563-7884, 3564-7885, 3565-7886, 3566-7887, 3567-7888,3568-7889 sayılı yazılar üzerine, 31/5/1963 tarihli ve 244 sayılı Kanunun 3 üncümaddesine göre. Bakanlar Kurulunca 8/1/1993 tarihinde ka-rarlaştarılmıştır.KARAR : Anayasanın 128'inci maddesinde, Devletin kamu iktisadi teşebbüslerive diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlüoldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevlerin, memurlar vediğer kamu görevlileri eliyle görüleceği; memurların ve diğer kamu görevlilerininnitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, haklan ve yükümlülükleri, aylık veödenekleri ve diğer özlük işlerinin kanunla düzenleneceği belirtilmiştir.657 sayılı Devlet Memurları Kanununun "Kapsam" başlıklı 1 incimaddesinde ise, bu Kanunun genel ve katma bütçeli kurumlar, il özel idareleri,belediyeler, il özel idareleri ve belediyelerin kurdukları birlikler ile bunlara bağlıdöner sermayeli kuruluşlarda, kanunlarla kurulan fonlarda, kefalet sandıklarındaveya Beden Terbiyesi bölge müdürlüklerinde çalışan memurlar hakkındauygulanacağı hükme bağlanmıştır.Bu hükümlere göre belediyelerde çalışan memurlar 657 sayılıDevlet Memurları Kanununun kapsamı içinde bulunmaktadırlar.Memuriyet, kadroya bağlı bir görev olup, kamu hizmetinin asliunsurlarından birini oluşturur. 657 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinde de,mevcut kuruluş biçimine bakılmaksızın devlet ve diğer kamu tüzel kişiliklerincegenel idare esaslarına göre yürütülen aslî ve sürekli kamu hizmetlerini ifa ilegörevlendirilenlerin, bu Kanunun uygulanmasında memur sayılacakları ifadeedilmek suretiyle, kamu hizmeti ile memur arasındaki ilişkilerde bir bütünlük vedevamlılık öngörülmüştür. Objektif hukuk kurallarıyla sağlanmış olan bu bütünlükve devamlılık, memurla idare arasındaki ilişkiyi özel akdi düzenlemeleredayandırmaya ve böylece bu ilişkiye kişisel bir mahiyet kazandırmaya engeldir.Bundan dolayıdır ki, kişinin memuriyete girişi atama yoluyla olmaktadır.Atama keyfiyeti, atanan kişi için yeni ve özel bir hukuki durummeydana getirmemekte, o kişiyi, kanunlarla objektif ve tek taraflı olarakoluşturulmuş ve görevle ilgili ödemelerin şartlarını da içeren, mevcut hukukistatüye tabi kılmaktadır (Böyle bir durumda ise tarafların iradeleriyle belirlenenbir hukuki statüden bahsetmeye imkan bulunmamaktadır.)Memurun tabi olduğu hukuki statünün, diğer bir deyişle memurstatüsünün temel esasları da 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile belirlenmiştir.Anılan Kanunun 33 üncü maddesinde kadrosuz memur çalıştırılamıyacağıbelirtildikten sonra kadroların tespit usulü belirlenmiştir. Aynı


maddede il özel idareleri ve belediyeler ile bunların kurdukları birliklerinkadrolarına ilişkin olarak da ayrıca hüküm getirilmiş ve bunların kadrolarınınyetkili organlarınca hazırlanarak içişleri Bakanlığı'nın onayı ile tamamlanacağıifade edilmiştir.657 sayılı Kanunun bu hükümleri ile memuriyet statüsü kadroyadayandırılmış ve memurun mali haklarıyla ilgili hususlar da bu çerçevededüzenlenmiştir.Bu Kanunun 2 nci maddesinde, Devlet memurlarının hizmetşartları, nitelikleri, atanma ve yetiştirilmeleri, ilerleme ve yükselmeleri, ödev, hak,yüküm ve sorumlulukları, aylıkları ve ödenekleri ve diğer özlük işlerinin buKanunla düzenleneceği ifade edildiğinden, belediyelerde çalışan memurların hertürlü mali ve sosyal haklarının da, diğer Devlet memurlarında olduğu gibi, buKanun kapsamında mütalaa edilmesi gerekmektedir.Nitekim, aynı Kanunun mali hükümlerin kapsamını belirleyen 146ncı maddesinde de, 1 inci maddesinin birinci fıkrası kapsamına giren memurlarınaylık, ücret, ödenek, hizmetle ilgili her çeşit ödeme ve bunların şekil ve şartlarıbakımından bu Kanundaki hükümlere tabi oldukları ve bunlara bu Kanunlasağlanan haklar dışında ücret ödenemiyeceği, hiçbir yarar sağlanamayacağıhükmü yer almıştır.Buna göre, memurlarla ilgili temel düzenlemeler 657 sayılı Kanundayer aldığından ve belediyelerde çalışan memurlar da bu Kanun kapsamındabulunduğundan, sözkonusu memurlarla ilgili olarak, anılan kanunla öngörülendüzenlemelerin dışına çıkılması ve toplu iş sözleşmeleri akdetmek suretiyle yada mevzuatta öngörülmeyen diğer yollarla herhangi bir hak veya menfaatsağlanması mümkün bulunmamaktadır.Ayrıca, Anayasının "Toplu iş sözleşmesi hakkı" başlıklı 53 üncümaddesinde, işçiler ve işverenlerin, karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumlarıve çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla toplu iş sözleşmesi yapmahakkına sahip oldukları ve toplu iş sözleşmesinin nasıl yapılacağının kanunladüzenleneceği belirtilmiş, 2822 sayılı Toplu Đş Sözleşmesi Grev ve LokavtKanununun 2'nci maddesinde de, toplu iş sözleşmesi tanımlanırken, "işçisendikası ile işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işveren arasındayapılan sözleşmeler" ifadesine yer verilmiştir.Bu hükümlerden anlaşılacağı üzere; toplu iş sözleşmesi hakkı,mevcut mevzuatta yalnızca işçiler için tanınmış olup, bu konuda memurlarla ilgiliyasal bir düzenleme bulunmamaktadır. Esasen toplu iş sözleşmesi hakkınıdüzenleyen bu hükümlerde memurların kapsam dışı bırakılması, yukarıdaaçıklanan bugünkü memuriyet statüsünün de bir gereğidir.Diğer taraftan Uluslararası Çalışma Teşkilatının (ILO) değişik tarihlerdeyapılan Genel Konferanslarında kabul edilen ve Türkiye Büyük MilletMeclisi'nce de birer kanunla onaylanmasının uygun bulunması üzerine BakanlarKurulunca tasdik edilen sözleşmelerle, kamu hizmetinde çalı-


şanların örgütlenme hakkı ve istihdam koşullarının belirlenme yöntemlerikonusunda bazı hakların sağlanması yoluna gidildiği görülmektedir.Konuyla doğrudan ilgili bulunan ve 3848 sayılı Kanunla onaylanmasıuygun görülen, "Kamu Hizmetinde Örgütlenme Hakkının Korunmasınave istihdam Koşullarının Belirlenmesi Yöntemlerine Đlişkin 151 Sayılı Sözleşme"8/1/1993 tarih ve 93/3967 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile tasdik edilerek25/2/1993 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanmış bulunmaktadır. AnılanSözleşmenin 11/3 maddesinde de bu Sözleşmenin, onama belgesininkaydedildiği tarihten 12 ay sonra yürürlüğe gireceği belirtilmiştir.Her nekadar Anayasanın 90'ıncı maddesinin son fıkrası uyarınca,usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündeolup, bunlar hakkında Anayasa'ya aykırılık iddiasıyla Anayasa Mahkemesinebaşvurulamamakta ise de, sözkonusu sözleşmeyle sağlanan hakların hayatageçirilmesi, ancak bu husustaki mevzuat hükümlerinde gerekli değişikliklerinyapılması ve uygulama esaslarının belirlenmesi halinde mümkün olabilecektir.Esasen 151 sayılı ILO Sözleşmesinde de, bu sözleşmenin uygulama alanına veistihdam koşullarının belirlenmesi yöntemlerine ilişkin bazı konuların, ulusalyasalarla ve ulusal koşullara uygun olarak düzenleneceği vurgulanmıştır.Bu itibarla, mevzuatta yeni bir düzenleme yapılmadığı sürecemevcut hükümlerin tespit ettiği memur statüsünün, akdi düzenlemelerle değiştirilmesive dolayısıyla belediyelerin, toplu iş sözleşmeleri akdetmek suretiyleveya başka birtakım tasarruflarla memurlar için yasalarda öngörülen hak vestatülerin dışına çıkılmasına yol açacak bir uygulamaya gitmeleri mümkünbulunmamaktadır.SONUÇ : Belediyelerde çalışan ve memur statüsünde bulunan personele,kanunlarla sağlanan haklar dışında, toplu iş sözleşmeleri akdetmek suretiyleücret ödenemiyeceğine ve hiçbir yarar sağlanamıyacağına 23/06/1994 tarihindeoybirliği ile karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/9331Karar No : 1994/14082Tarihi : 16.11.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 5521 s.K. 5. md.ÖZÜ : Đş davalarına, davalının ikametgâhı mahkemesinde bakılabi-leceğigibi; işçinin işini yaptığı işyeri için yetkili mahkemede de bakılabilir. Davacıişçinin son çalıştığı işyeri Ankara'dır. Davaya bu yerde bakılmasıgerekirken, taraflar arasındaki özel yetki düzenlemesinden söz edilerekyetkisizlik kararı verilmesi doğru değildir


DAVA : Davacı, ihbar kıdem tazminatı, fazla çalışma parası ve bayram tatiligündeliklerin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 5521 sayılı iş Mahkemeleri Kanununun 5. maddesine göre; işdavalarına, davalının ikametgâhı mahkemesinde bakılabileceği gibi; işçinin, işiniyaptığı işyeri için yetkili mahkemede de bakılabilir.Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, davacı işçinin son çalıştığı işyeri,davalı vakıf merkezinin de bulunduğu Ankara'dadır. Bu nedenle, davayaAnkara'da bakılması gerekirken taraflar arasındaki özel yetki düzenlenmesindensöz edilerek yetkisizlik kararı verilmesi hatalıdır.SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 13.10.1994 günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/12038Karar No : 1994/17045Tarihi : 01.12.1994ilgili Kanun : 2004 S. IĐK. md. 67, 68.ÖZÜ: işyeri temsilcisi olan işçi, işinden çıkarıldığı tarihten sonra butemsilcilik görevi devam ederken başka bir işyerinde beş ay süre ileçalışmıştır. Gerçekleşmiş olan ücret alacağından dışarıda çalıştığı beş ayiçinde elde etmiş olduğu gelirin mahsubu gerekir.DAVA : Davacı, icra takibine yapılan itirazın iptaline ve icra inkar tazminatınınödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, istek gibi karar vermiştir.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Dosyadaki belge ve bilgilere göre, işyeri temsilcisi olan davacınınişinden çıkartıldığı tarihten sonra bu temsilcilik görevi devam ederkenbaşka bir iş yerinde beş ay süre ile çalıştığı anlaşılmaktadır. Dairemizin yer-


leşmiş uygulamasına göre, gerçekleşmiş olan ücret alacağından dışarıda çalıştığıbeş ay içinde elde etmiş olduğu gelirin mahsup edilmesi gerekirken buhususun dikkate alınmamış olması isabetsizdir.3 - Temsilcilik süresinde iş gördürülmemiş olması nedeniyle talepedilen ücret miktarı likit değildir. Somut olayda, davacı işçinin başka bir işyerinde çalıştığı sözkonusudur. Bu hususların ancak yapılacak yargılamasonunda araştırılıp açıklığa kavuşturulması gerekir. Bu itibarla, itiraz edilenmiktar yönünden ayrıca icra inkar tazminatına karar verilmesi de doğru değildir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının, istek halinde ilgiliye iadesine, 01.12.1994 günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/26057Karar No : <strong>1995</strong>/34423Tarihi : 21.11.<strong>1995</strong>ilgili Kanun : 4046 s.K. geçici 15. md.ÖZÜ : Fark kıdem tazminatına, özelleştirme ile ilgili 4046 sayılı kanunun bukonudaki özel hükmü niteliğindeki geçici 15. maddesinde öngörülen faizinuygulanması gerekir.DAVA : Taraflar arasındaki, kıdem tazminatının ödetilmesi davasının yapılanyargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziylebirlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içindeduruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı avukatınca istenilmesi üzerinedosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için21.11.<strong>1995</strong> günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşmagünü yapılan tebligata rağmen taraflar adına kimse gelmediğinden incelemeninevrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereğikonuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Hüküm altına alınan fark kıdem tazminatına 1475 sayılı ĐşKanunu 14/1 l.nci maddesindeki mevduata uygulanan en yüksek faizin değilözelleştirme ile ilgili 4046 sayılı kanunun bu konudaki özel hükmü niteliğindekigeçici 15 nci maddesinde öngörülen faizin yürütülmesi gerekir. Bu hususgözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.


SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 21.11.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/7401Karar No : <strong>1990</strong>/9104Tarihi : 07.09.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 818 S. BK. 41, 47 ve 49. md.ÖZÜ : Haksız fiil veya akde aykırılık nedeniyle hüküm altına alınantazminatta talep halinde temerrüde düşürme şartı aranmaksızın olaytarihinden itibaren faiz yürütülmesi esastır. Maddi tazminat hesaplarıgenelde ihtimali verilere dayanır. Olay tarihi ile rapor tarihi arasındakidönemde ücretin tesbit edilebilir olması onun ihtimali olma niteliğinideğiştirmez. Hesaplanan tazminatın olay tarihinden itibareniskontolaştırılması gerekir.DAVA : Davacılar iş kazasından doğan ölüm nedeniyle uğradıkları maddi vemanevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemişlerdir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmekle; dosyaincelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılarla toplanan delillere ve kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre davacının tüm temyiz itirazlarının reddi ile davalınınaşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde değildir.2 - Muris, 1981 yılında bir iş kazası sonucu ölmüştür. Bu dava <strong>1990</strong>yılında açılmıştır. Davacı eşin destekten yoksun kaldığı tazminat bilirkişiye hesapettirilmiş, bulunan miktarın tamamı olay tarihinden itibaren yürütülecek kanunifaiziyle birlikte hüküm altına alınmıştır.Bilirkişi tazminat hesabında, aktif dönemle ilgili zararın olay tarihi ilerapor tarihi arasındaki zararı, bilinen ücrete göre (işlemiş tazminat) raportarihinden sonraki kısmı ise (işleyecek tazminat) şeklinde belirlenmiş ve yıllıkgelir ortalamasının tesbitinde olay tarihi ile rapor tarihi arasındaki geliri dahiletmemiş, bu süreye ait tazminatı iskontoya da tabi tutmamıştır. Rapor tarihindensonraki tazminatı ise rapor tarihi itibariyle iskontolaştır-mıştır.Bilirkişi burada, sermayeleştirmenin bilinmeyen dönem olarak raportarihinden sonrası için mümkün olabileceğini, bilinen dönem için sözkonusuolamayacağını düşünmüş olması gerekir.


Ancak, bu tür olaylarda tazminat isteme hakkı genelde ölüm olayınınmaydana geldiği tarihte doğar ve tazminata esas zarar miktarı işçinin olaytarihindeki geliri, faal ömür süresi içinde belirli bir oranda artırılarak tespit edilir.Peşin ve toptan ödemenin sözkonusu olduğu hallerde de tazminatın peşinsermaye değerinin saptanması gerekir. Zararın olay tarihine göre tespit edilmesive hükmün olay tarihi itibariyle kurulması sebebiyle tazminatın peşin sermayeyeçevrilmesinde de, olay tarihinin dikkate alınması icap eder.Haksız fiil (veya akde aykırılık) sebebiyle hüküm altına alınantazminata istek halinde temerrüde düşürme şartı aranmaksızın olay tarihindenitibaren faiz yürütüleceği kuralı da, tazminatın olay tarihi itibariyle sermayeleştirilmesinizaruri kılar. Aksi halde olay tarihi itibariyle gerçekleşmemiş,muaceliyet durumu ileri bir tarihte sözkonusu olacak bir tazminat için geriyegidilerek olay tarihinden itibaren faiz yürütülmüş olur ki, bu doğru olmaz.Öte yandan bu tür tazminat hesapları genelde ihtimali verileredayanır. Bu ihtimali yön, olay tarihinden sonraki durumlarda her zaman içinsözkonusudur. Olay tarihi ile rapor (veya hüküm) tarihi arasında ücretin tespitedilebilir olması, onun ihtimali olma niteliğini değiştirmez.Nitekim, işçinin ölümü halinde, iş kazası, sonucu ölmese idi, aynıişte çalışacağı, mesleğinde ilerleme kaydedeceği, ücret artışlarından toplusözleşmelerinden yararlanacağı hususları hep faraziyeye dayanır. Bu nedenleolay tarihi ile rapor (yada hüküm) tarihi arasındaki ücreti de, muhtemel ücretkavramı içinde mütalâa etmek gerekir. Bu şekilde tespit edilen ücret aslında işçiyararına tazminat hesabında nazara alınabilecek bir veriden başka bir şeydeğildir ve olay tarihi ile rapor tarihi arasındaki tazminatın iskontolaştırılmamasıiçin bir sebep teşkil etmez.Bu ücretin artışa tabi tutulmasıda iskonto emsalinin uygulanmasınamani değildir. Çünkü, sözkonusu ücret, esasen zaman içindeki artışlarlauygulamada öngörülen yıllık gelir artışlarının üstünde oluşan bir ücrettir. Ayrıcaartışa tabi tutulması mükerrer olur ki, bu isabetli olamaz. Bu nedenle artışyapılmadığına göre, iskontolaştırma yoluna da gidilemez gibi bir düşünceye deyer verilemez.Bu hususlar dikkate alınmadan yapılan tazminat hesabına görehüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.3 - Hüküm tarihinden sonra yürürlüğe giren katsayı artışının datazminattan indirilmesi gerekir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA,07.09.<strong>1990</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/6166Karar No : <strong>1990</strong>/9791Tarihi : 01.10.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 818 s.BK. 126. md.ÖZÜ : Gemi adamlarının, bir rüçhan hakkı olarak gemi bedeli üzerindekihizmet ve iş mukavelelerinden doğan alacakları, BK.nun 126. maddesiuyarınca beş yıllık zamanaşımına tabidir.DAVA : Davacı, ikramiye alacağı ile ihbar tazminatının ödetilmesine kararverilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmekle;dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektiricisebeplere ve özellikle TTK.nun 1259. maddesinin 1. fıkrasında yazılı bir yıllıkzamanaşımı, aynı Kanunun 1235. maddesi uyarınca gemi adamlarının hizmet veiş mukavelelerinden doğan alacaklarının bir rüçhan hakkı olarak gemi bedeliüzerindeki talebi ile ilgili olup genel anlamda, hizmet ve iş mukavelelerindendoğan ücret alacaklarının BK.nu 126. maddesi uyarınca beş yıllık zamanaşımınatabi olmasına göre, davalının temyiz itirazlarının reddiyle hükmünONANMASINA, 01.10.<strong>1990</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULUEsas No : <strong>1990</strong>/9-414Karar No : <strong>1990</strong>/500Tarihi : 17.10.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 818 s.BK.ÖZÜ : Karardan sonra yürürlüğe giren katsayı nedeniyle sigorta gelirlerindekiartışların da SSK'dan sorularak maddi tazminattan tenziledilmesi gerekir.DAVA : Taraflar arasındaki "maddi tazminat" davasından dolayı yapılanyargılama sonunda; ANTALYA Đş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen5.12.1989/740-834 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesiüzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 2.4.<strong>1990</strong> gün ve <strong>1990</strong>/701-4332 sayılıilâmiyle; (.... Karardan sonra yürürlüğe giren katsayı nedeniyle sigortagelirlerindeki artışların da SSK'dan sorularak maddi tazminattan tenzil edil-


mesi gerekir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yenidenyapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.KARAR : Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresindetemyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereğigörüşüldü:Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak vekanıtlara, mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle delillerindeğerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasayauygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararınınyukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı............. lira bakiye temyiz ilân harcının temyiz edenden alınmasına,17.10.<strong>1990</strong> gününde oyçokluğu ile karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/10324Karar No : 1991/2244Tarihi : 12.02.1991Đlgili Kanun : 818 s.K. 47. md.ÖZÜ : Ölümle sonuçlanan iş kazasından sonra belirlenen tazminat miktarıyeni bir dava ile dahi artırılamaz.DAVA : Davacılar, iş kazası sonucu meydana gelen ölüm nedeni ile uğranılanmanevi zararın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmekledosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Muris, 25.5.1985 tarihinde meydana gelen bir iş kazası sonucuölmüştür. Ölenin eşi, 9 çocuğu, anne, baba ve 4 kardeşinden oluşan davacılar16.10.1985 tarihinde açtıkları dava ile maddi ve manevi tazminat talepetmişlerdir. Orada eş için ................TL. çocukların bir kısmı için ................TL. birkısmı için ............... TL. anne ve baba için ................ TL. kardeşler için ..................TL. manevi tazminat istenmiştir. Söz konusu davanın 12.12.1988 tarihli oturumundadavacının gelmemesi, davalınında davayı takip etmemesi üzerine,davanın müracaatta bırakılmasına karar verilmiştir. Davanın açılmamış sayılmasıiçin yasada öngörülen 3 aylık süre dolduktan hemen sonra, davacılar23.3.1989 tarihli dilekçe ile yeniden dava açarak daha yüksek miktarlardamanevi tazminat istemişlerdir.


Mahkemece eş için .................. TL. çocuklar için ................. er TL.anne ve baba için ..............er TL. kardeşlerin her biri için ......................TL. manevi tazminata karar verilmiştir.Öncelikle belirtmek gerekir ki az önce açıklandığı üzere ölümlesonuçlanan iş kazası 25.5.1985 tarihinde meydana gelmiş ve davacılar olaytarihi itibariyle duydukları elem ve acı karşılığı olarak 16.10.1985 tarihindeaçtıkları dava ile manevi tazminat miktarlarını belirtmişlerdir. Manevi tazminat birbütündür. Duyulan acı ve üzüntünün karşılığı dava yolu ile belirlenip, karşı tarafabildirildikten sonra arttırılması yeni bir dava ile dahi olsa mümkün değildir. Bubakımdan davacıların önceki davayı müracaata bırakarak, manevi tazminatıyükseltmek suretiyle istekle bulunmaları isabetli olamaz. Davacıların öncekidavayı yenileme imkanları varken, müracaata bırakarak 3 aylık süre geçtiktenhemen sonra yeni bir dava ile, daha yüksek miktarlarda manevi tazminatistemeleri dava hakkının kullanılması bakımından da, hakkın kötüye kullanılmasıanlamında olup, bunun hukuken korunması da düşünülemez. Böyle oluncaönceki davada talep edilen manevi tazminatı miktarları dikkate alınmak suretiylehüküm kurulması gerekir. Yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olupbozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine 12.02.1991 günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/6678Karar No : 1991/7190Tarihi : 04.04.1991Đlgili Kanun : 818 s. BK. 49. md.ÖZÜ : Kocası 1981 yılında iş kazasında ölen gayri resmi eşin 1985 yılındabaşka bir erkekle evlendiği, davanın açılış tarihi, olay tarihinden itibarenişleyecek yasal faiz de nazara alındığında gayri resmi eş için takdiredilen………….lira manevi tazminat miktarı çok fazladır.DAVA : Davacılar iş kazasından doğan ölüm nedeni ile uğradıkları maddi vemanevi zararın ödetilmesine karar verilmesini istemişlerdir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmekle;dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:


KARAR : 1 - Dosyadaki yazılarla toplanan delillere ve kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davacıların miras bırakanı 1981 yılında meydana gelen iş kazasısonucunda ölmüştür. Çocuklara, anneleri gayri resmi yaşadığı için babaannelerivasi tayin edilmiştir. Vasi tarafından çocuklar adına açılmış bir manevi tazminatdavası yoktur. Velayeti kalktığı için anneleri tarafından da velâyeten davaaçılamaz. Esasen anneleri tarafından velâyeten dava açılmış da değildir.Avukata velâyeten vekaletname de verilmemiştir. Gerek dava tarihinde, gereksehüküm tarihinde çocuklar reşit te olmamıştır. Böylece çocuklar için usulenaçılmış manevi tazminat davası olmadığı halde haklarında hüküm kurulmuşolması usul ve yasaya aykırıdır.3 - Gayri resmi eşin 1985 yılında bir başka erkekle evlendiği anlaşılmaktadır.Eş için manevi tazminat davası <strong>1990</strong> yılında açılmıştır. Olay tarihi,sonradan evlenmiş olması, davanın açılış tarihi, olay tarihinden itibaren işleyecekyasal faiz hep birlikte değerlendirildiğinde gayri resmi eş için takdir edilmiş olanTL. manevi tazminatın çok fazla olduğunun kabulü gerekir.Açıklanan hususlar gözönünde tutulmak suretiyle makûl bir miktara kararverilmelidir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeplerle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, 04.04.1991 günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/3352Karar No : 1991/7431Tarihi : 09.04.1991Đlgili Kanun : 818 s. BK. 126. md.ÖZÜ : Nakil yolluğu da işçi ücretleri kapsamında olup, beş yıllıkzamanaşımına tabidir.DAVA : Taraflar arasındaki harcırah alacağının icra inkâr tazminatı ile birlikteödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda, ilâmda yazılı nedenlerlegerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesineilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi taraflaravukatınca istenilmesi ve davacı avukatınca da duruşma talep edilmesi üzerine;dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış olduğundan dosyaincelendi, gereği konuşulup düşünüldü:


KARAR : 1 - Dosyadaki yazılarla toplanan delillere ve kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre davacıların tüm temyiz itirazlarının reddine2 - Davalının temyizine gelince;Davacılar, Aralık-1980 ile Mart-1981 tarihleri arasında işvereninErzurum'daki işyerinden Bursa'daki işyerine nakledilmişlerdir.Davacılar, nakil yolluğunun ödenmesi için 1982 yılında işverenebaşvurmuşlardır.Đşveren, 1983 yılı içinde, harcırahsız nakillerini istedikleri için, nakilyolluğu ödenemeyeceğini bildirmiştir. Davacılar, toplam yolluk alacakları içinbirlikte 6.12.1988 tarihinde icra takibine geçmişlerdir.işveren, takibe itiraz etmiş ve orada zamanaşımı definde bulunmuştur.Davacılar, yine birlikte 17.1.1989 tarihinde bu davayı açarak itirazıniptali ile takiplerinin devamı ve alacağının % 40 icra inkâr tazminatıyla birliktetahsiline karar verilmesini istemişlerdir.Davalı, bu davada da süresi içinde zamanaşımı savunmasındabulunmuştur.Belirtmek gerekir ki, nakil yolluğunu da BK.nun 126. maddesinin 3.bendindeki işçi ücretleri içinde düşünmek gerekir. Böyle olunca, anılan maddehükmü uyarınca 5 yıllık zamanaşımına tabidir. BK.nun 132. maddesinin 4.bendindeki hüküm hizmetçiler içindir. Yani, ev hizmetinde çalışanları kapsar. Bunedenle, işçilerin hizmet akdinin devam etmiş olması zamanaşımının işlemesinemani olan ve tatil eden sebeblerden değildir. Davacıların nakil yolluğuna hakkazandıkları tarihten itibaren icra takibine kadar geçen süre 5 yıldan fazladır. Budurumda, alacak 5 yıllık zamanaşamına uğramış olduğundan davanın reddinekarar vermek gerekir. Aksine hüküm tesisi bozmayı icap ettirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarda yazılı sebepten BOZULMASINA,davalı yararına takdir edilen ...................lira duruşma avukatlık parasının karşıtarafa yükletilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliyeiadesine, 09.04.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/16231Karar No : 1992/1962Tarihi : 18.02.1992ilgili Kanun : 818 s.B.K. 46 ve 47. md.ÖZÜ : Davacının gördüğü işi itibariyle kendisinde tesbit edilen "EsansiyelHipertansiyon TA. 170/100 mm.Hg" bulgusunun,, ilgili tüzük hükümlerigereğince meslek hastalığı sayılıp sayılmayacağının Sosyal SigortaYüksek Sağlık Kurulu'ndan alınacak raporla açıklığa kavuşturulmasıgerekir.DAVA : Taraflar arasındaki noksan ödenen uçuş tazminatının ödetilmesidavanın yapılan yargılaması sonunda; ilâmda yazılı nedenlerle gerçekleşenmiktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmünsüresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı avukatıncaistenilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacının gördüğü işi itibariyle kendisinde tespit edilen "EsansiyelHipertansiyon TA. 170/100 mm. Hg" bulgusunun, ilgili tüzük hükümlerigereğince meslek hastalığı sayılıp sayılmayacağının Sosyal Sigorta YüksekSağlık Kurulu'ndan alınacak raporla açıklığa kavuşturulması gerekirken, buyolda işlem yapılmayarak sadece yukarda belirtilen bulguyu vurgulayan hastanesağlık kurulu raporuna dayanılarak hüküm tesisi isabetli görülmediğindenhükmün bozulması gerekmiştir.SONUÇ : Yukarda gösterilen sebeple hükmün BOZULMASINA, diğer hususlarınşimdilik incelenmesine yer olmadığına, davalı yararına takdir edilen.......... lira duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine ve peşinalınan temyiz harcının istek halinde iadesine, 18.02.1992 gününde oybirliğiylekarar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/4642Karar No : 1992/10922Tarihi : 06.10.1992ilgili Kanun : 818 s.BK. 41 ve 47, 49. md.ÖZÜ : Mobiletin, ................... Đdaresine mi yoksa ................... 'ye mi ait olduğu tesbit edilmeden davalılara kusur dağıtılmıştır. Üç kişidenoluşan bir bilirkişi kuruluna mevzuat hükümleri de belirtilmek suretiyle kusur incelemesi yaptırılarak, hâsıl olacak sonuca göre bir ka-


ar verilmesi gerekir. Noksan tesbit ve incelemeyi içeren rapora görehüküm tesis edilmesi doğru değildir.DAVA : Taraflar arasındaki, işkazasından doğan maddi ve manevi zararın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi davalılar avukatınca istenilmesi ve davalı ............. avukatınca da duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Olay günü davacıların miras bırakanı işçi öğle yemeğindensonra aynı yerde işçi olarak çalışan ............... ile birlikte ve onun idare ettiğimobilete binerek davalı......... idaresinin sahilde bulunan çay ocağına gittiklerive oradan yine mobilete binerek işyerine döndükleri sırada karşıdan gelen........idaresine ait ve davalı ....'in kullandığı kamyonla çarpıştıkları, olayın buşekilde cereyan ettiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar tek kişilik bilirkişi raporunda davalı.......... ve hakkındaki dava müracaata bırakılan ................. belirtilenoranlarda kusurlu gösterildikten sonra davalı.................. Idaresininde işyeri sahasında trafik düzenini sağlamamış ve sürücüler için gerekli talimatı vermemiş ve trafiğe tescil ettirilmeden ve bu haliyle işçilerin kullanmasına müsaade etmiş olmasından dolayı kusuru olduğu bildirilmişse de; raporda trafiğin işveren tarafından nasıl ve ne şekilde düzenleneceği hususunda biraçıklık getirilmemiş ve açıklık getirilmemiş olduğu gibi mobiletin devlet malıolduğu vurgulanarak sonuca gidilmiştir. Oysa ..................... hazırlık safhasındapolise verdiği ifade de mobiletin kendisine ait olduğunu söylemiştir.Mobiletin ........... Đdaresine mi, yoksa ..............."ye mi ait olduğu kesin olaraktespit edilmeden değerlendirme yapılarak davalılara kusur dağıtılmıştır. Bütün bubulgu ve olgulara göre sözü edilen bilirkişi raporunun ve buradaki kusurdağılımının hükme esas alınmasında isabet olamaz. Bu nedenle az önceaçıklanan durumlarda kesin bir biçimde tespit edilip ortaya konulmak vedayanılan mevzuat hükümleride belirtilmek suretiyle üç kişiden oluşan bir bilirkişikurulu aracılığıyla kusur incelemesi yapılarak hasıl olacak sonuca göre bir kararverilmesi gerekirken noksan tespit ve incelemeyi içeren rapora göre davalılarhakkında hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.2 - Kabule göre de, karar yerinde eş için % 40 evlenme şansı kabuledildiği halde maddi tazminat hesabından % 4 oranında indirim yapılmışolmasıda hatalıdır.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeplerle BOZUL-MASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik nazara alınmasınayer olmadığına, davalı yararına takdir edilen ................. lira duruşma avukatlıkparasının karşı tarafa yükletilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istekhalinde ilgiliye iadesine, 06.10.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/5405Karar No : 1992/10585Tarihi : 29.09.1992Đlgili Kanun : 818 s.BK. 41, 43 ve 47. md.ÖZÜ ; Otoyolda, geçişe müsait alt geçit bulunup bulunmadığı ve davacınınalt geçitten geçmeyip otoyol üzerinden geçmesinin sebebi tesbit edilipbelirlenmek, bunun yanında ceza davasındaki rapor da birlikte tartışılmakve ilgili mevzuat hükümleri de dikkate alınmak suretiyle yeniden seçileceküç kişilik bir bilirkişi kurulu aracılığıyla davacının kusur oranı kesin olaraksaptanmalıdır.DAVA : Taraflar arasındaki iş kazasından doğan maddi ve menevi zararın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıyı verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi taraflar avukatınca istenilmesi ve davacı avukatı ile ............ avukatlarınca da duruşma talepedilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı, işveren durumunda bulunanan davalılar.................... Firmasıile ............ inşaat A.Ş.'nin birlikte üstlendikleri otoyol inşaatının viyadük çalışmaları sırasında, yemek paydosunda yemekhaneye gitmek üzere trafiğeyeni açılmış bulunan otoyol üzerinden karşı tarafa geçmekte iken otoyoldaseyreden diğer davalı ................ "in idaresindeki aracın çarpması sonucu %155.2 oranında sürekli işgücü kaybına uğramıştır. Hükme esas alınan makinamühendisi tarafından düzenlenmiş bulunan tek kişilik raporda sürücü ...................% 50 oranında, işveren yoldan geçiş için gerekli tedbirleri almaması nedeniyle %25 oranında ve davacı da dikkatsiz geçiş yaptığı için % 25 oranındakusurlu bulunmuşlardır. Davalı ............... hakkında açılan kamu davasında ise........ 'in % 50, davacının % 50 oranında kusurlu oldukları tesbit edilmiş vebu kusur oranına göre ...........'in mahkumiyeti cihetine gidilmiş ve buna ait karar kesinleşmiştir.Davalı işverenler; yemekhaneye gidiş için altgeçit bulunduğunu,davacının bu altgeçidi kullanmayarak otoyol üzerinden geçmek istemesi nedeniylekusurlu olduğunu, müvekkillerine atfedilecek herhangi bir kusur bulunmadığınıileri sürerek davanın reddini istemişlerdir.Adı geçen davalıların şahitleri de, orada altgeçit bulunduğunubildirmişlerdir.Hükme esas alınan raporda; işçilerin yemekhaneye gidebilmeleriiçin müsait bir altgeçit bulunup bulunmadığını, davacının böyle bir altgeçit-tenyararlanmasının mümkün olup olmadığı ve ceza davasındaki kusur du-


umu incelenip değerlendirilmiş değildir. Bu nitelikteki bir rapora göre hükümtesisinde isabet olamaz. O halde yapılacak iş, orada geçişe müsait alt-geçitbulunup bulunmadığı ve davacının altgeçitten geçmeyip otoyol üzerindengeçmesinin sebebi tespit edilip belirlenmek, bunun yanında ceza davasındakiraporda birlikte tartışılmak ilgili mevzuat hükümleri dikkate alınmak suretiyleyeniden seçilecek üç kişilik bir bilirkişi kurulu aracılığıyla inceleme yapılarak hasılolacak sonuç uyarınca bir karar vermekten ibarettir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA ve bozma sebebine göre tarafların sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek olmadığına, davalı .......... yararına takdir edilen ................liraduruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine ve peşin alınan temyizharcının istek halinde ilgiliye iadesine, 29.09.1992 gününde oybirliğiyle kararverildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/6312Karar No : 1992/12426Tarihi : 10.11.1992Đlgili Kanun : 818 s. BK. 161. md.ÖZÜ : Davacının ihbar ve kıdem tazminatına hak kazanmış olması ayrıcasözleşmedeki cezai şartı istemesine engel değildir. O halde, buradayapılacak iş BK.nun 161. maddesinin son fıkrası da gözönünde tutulupgerekli tenkis yapılarak uygun bir miktara karar verilmelidir.DAVA : Taraflar arasındaki ihbar, kıdem ve sözleşme gereği tazminatınödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerlegerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesineilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davacıavukatınca istenilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği konruşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Taraflar arasındaki sözleşmenin V/b maddesinde öngörülenyaptırım, cezai şart niteliğindedir. Nitekim, mahkemece de buradaki tazminatcezai şart olarak kabul edilmiş, ancak ihbar ve kıdem tazminatına hükmedilmişolması nedeniyle ayrıca cezai şart gerekmeyeceğinden bahisle bu


yöndeki isteğin reddine karar verilmiştir. Belirtmek gerekirki, davacının ihbar vekıdem tazminatına hak kazanmış olması ayrıca sözleşmedeki cezai şartıistemesine engel değildir. O halde, burada yapılacak iş BK.nun 161. maddesininson fıkrası da gözönünde tutulup gerekli tenkis yapılarak uygun bir miktara kararvermekten ibarettir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA, davacı yararına takdir edilen ................lira duruşma avukatlık parasınınkarşı tarafa yükletilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliyeiadesine, 10.11.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/9087Karar No : 1993/3489Tarihi : 02.03.1993Đlgili Kanun : 818 s.BK. 41, 46 ve 47. md.ÖZÜ : Muris, davalıya ait işyerinde çalışırken geçirdiği iş kazası sonucuölmüştür.Bu olay nedeni ile davacı eş ve çocuğun isteyebilecekleri madditazminat tutarı kısmi davada belirlenmiş ve bu yönden davalı yararına usulikazanılmış hak oluşmuştur.Bu durumda mahkemece yapılacak iş, kısmi davada belirlenentazminat miktarından o davada hükmedilen miktar düşüldükten sonrakalan miktara karar verilmesidir.DAVA : Taraflar arasındaki iş kazasından doğan maddi ve manevi tazminatınödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilâmda yazılı nedenlerlegerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesineilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi taraflar avukatınca istenilmesive davalı avukatınca da duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelendi, gereğikonuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davacıların tüm temyiz itirazları ile davalınınaşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2 - Davacıların miras bırakanı davalıya ait işyerinde çalışırkengeçirdiği iş kazası sonucu ölmüştür. Davacıların, fazlaya ilişkin haklarını saklıtutmak suretiyle daha önce açtıkları kısmi davada alınan hesap raporundadavacı eş için ............. TL. davacı çocuk için ise, ..................TL. maddi tazminathesaplanmış, davacılar vekili bu rapora itirazı olmadığını bildirmiş ve mah-


kemecede söz konusu rapor yeterli görülmek ve belirlenen tazminatların benimsendiğikarar yerinde de açıklanmak suretiyle, o davada istenen miktarlarahükmedilmiştir. Bu karar davalı tarafından temyiz edilmiş ve dairemizceonanarak kesinleşmiştir.Böylece bu olay nedeni ile davacı eş ve çocuğun isteyebileceklerimaddi tazminat tutarları kısmi davada belirlenmiş ve bu yönden davalı yararınausuli kazanılmış hak oluşmuştur. Dairemizin ve Yargıtay Hukuk GenelKurulunun yerleşmiş içtihatları da bu yöndedir.Bu durumda mahkemece yapılacak iş kısmi davada belirlenentazminat miktarından o davada hükmedilen miktarlar düşüldükten sonra kalanmiktara karar vermekten ibarettir.Davalı yararına oluşan usuli kazanılmış hak gözetilmeden yazılışekilde hüküm kurulması isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA, davalı yararına takdir edilen................. lira duruşma avukatlık parasınınkarşı tarafa yükletilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliyeiadesine, 02.03.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/9360Karar No : 1994/1922Tarihi : 10.02.1994ilgili Kanun : 818 s.BK. 47. md.ÖZÜ : Davacı, işyerinde çalışırken, gazdan zehirlenerek tedavi görmüştür.Her ne kadar olay kaçınılmazlık sonucu meydana gelmiş ve herhangi birmaluliyete sebebiyet vermemiş ise de, davacının duyduğu acı ve üzüntünedeniyle uygun bir miktar manevi tazminat isteyebilir.DAVA : Davacı, maddi ve manevi tazminat ile kıdem tazminatının ödetilmesinekarar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği reddetmiştir.Hüküm, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmiş olmakla;dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.


2 - Davacı, işyerinde çalışırken, gazdan zehirlenerek tedavi görmüştür.Hernekadar olay kaçınılmazlık sonucu meydana gelmiş ve herhangi birmaluliyete sebebiyet vermemiş ise de, davacının duyduğu acı ve üzüntünedeniyle uygun bir miktar manevi tazminat isteyebileceğinin kabulü gerekir. Ohalde, olay tarihi ve olayın mahiyeti dikkate alınarak manevi tazminatın amaç venitelğine uygun bir miktar manevi tazminata hükmedilmelidir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 10.02.1994 günündeoy birliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/14022Karar No : 1994/2539Tarihi : 18.02.1994Đlgili Kanun : 818 s. BK 43. md.ÖZÜ : Đşkazasının olduğu işyerini daha sonra kiralayan işveren, kazadanmüteselsilen sorumlu tutulamaz.DAVA : Davacı, iş kazasından doğan maddi ve manevi zararın ödetilmesinekarar verilmesini istemiştir.Yerel Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı ...............iplik A.Ş. Avukatı tarafındantemyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Dava iş kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.Davalılardan .......... Đplik A.Ş. davacının kendi işçisi olmadığını,davacının çalıştığı ve iş kazasına uğradığı işyerini daha sonra kiraladığını, bukaza nedeniyle sorumlu tutulamayacağını savunarak hakkındaki davanın husumetyönünden reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece bu savunma üzerinde hiç durulmamış ve hangi gerekçeleredayandığı dahi açıklanmadan müteselsilen sorumlu tutulması usul veyasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan sebeple BOZULMASINA,08.02.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/903Karar No : 1994/6557Tarihi : 28.04.1994ilgili Kanun : 818 s.BK. 147. md.ÖZÜ : Davacı uğradığı zarara sebebiyet veren işçi hakkındaki davadanferagat ettiğine göre işçinin işvereni, işçisinin kusuru oranında buferagattan yararlanır. Ancak kendi kusuruna isabet edecek miktardatazminattan sorumlu tutulması gerekir.DAVA : Davacı, iş kazasından doğan maddi ve manevi zararın ödetilmesinekarar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı, meydana gelen iş kazası sonucu uğradığı maddi zararıngiderilmesi için olaya neden olan işçi ile işverene karşı açtığı bu davada, işçialeyhine açtığı davasından feragat etmiş ve mahkemece feragat nedeniyle heriki davalı hakkındaki davanın reddine karar verilmiştir.BK'nun 147. maddesine göre rucü hakkından yararlanan müteselsilborçlulardan her biri ödediği miktar oranında alacaklının haklarına halef olur.Alacaklı, diğerleri zararına müteselsil borçlulardan birinin durumu iyileştirdiğitakdirde, bu fiilin neticelerine şahsen katlanmak zorundadır. Budurumda, davacının, davalı................hakkındaki feragatından diğer davalınınyararlanması gerekir. Ancak bu yararlanma davalı ...................... kusur oranınagöre hissesine isabet edecek miktarla sınırlıdır. Böyle olunca, diğer davalınınkendi kusuruna isabet edecek miktarla sorumlu tutulması gerekirken, onunhakkındaki davanın da feragat nedeniyle reddine karar verilmiş olması doğrudeğildir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgliye iadesine, 28.04.1994 günündeoybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/7688Karar No : 1994/8495Tarihi : 03.06.<strong>1995</strong>Kanun : 818 s.BK. 101. md.ÖZÜ : Davalının önceden temerrüde düşürülmediği hallerde, sigorta teşvikprimi ve izin ücreti için dava tarihinden önceki bir tarihten itibaren faiztalep edilmesi mümkün değildir.DAVA : Taraflar arasındaki, yıllık ücretli izin parasıyle prim alacağınınödetilmesi davasının yapılan yargılanması sonunda: ilamda yazılı nedenlerlegerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesineilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi taraflar avukatınca istenilmesi ve davalı avukatınca da duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 15.2.1994günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına Avukat ................... geldi. Karşı taraf adına kimse gelmedi.Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlendiktensonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillere kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2 - Davacı, 1991 yılına ait jestion piriminin kendisine de ödenmesigerektiği halde ödenmediğini ileri sürerek istekte bulunmuştur. Daha öncekiyıllarda davacıya jestion priminin ödendiği anlaşılmaktadır. Davalı bankanın1991 yılında emsal durumdaki yöneticilere jestion primi ödeyip ödemediği vebunun dayanakları araştırılmadan, bu primin takdire bağlı olduğundansözedilerek reddine karar verilmesi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.3 - Davalı, daha önce temerrüde düşürülmediği halde, sigortateşvik primi ve izin ücreti için dava tarihinden önceki bir tarihten itibaren faizhesaplanması ve hüküm altına alınması doğru değildir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda belirtilen nedenlerle BOZULMASINA, Davalı yararına takdir edilen.................-Lira duruşma avukatlık parasınınkarşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliyeiadesine, 03.06.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/8305Karar No : 1994/9107Tarihi : 14.06.1994Kanun : 818 s.BK. 113. md.ÖZÜ : Ana borcun ödenmesinden önce işlemiş faizler talep edilebilir.DAVA : Davacı, kıdem tazminatının gecikme faizi ile birlikte ödetilmesine kararverilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - B.K'nin 113. maddesine göre asıl borç ödeme ile sona erdiğindefaiz gibi fer'i haklar da düşer. Ancak ödemeden önce evvelce işleyen faizleriisteme hakkı saklı tutulmuş ise işleyen faizler talep edilebilir. Davacıya taksitlerhalinde kıdem tazminatı ödenmiş olup, son taksidin ödeme tarihi 01.09.1992'dir.Böylece asıl borç sona ermiştir. Davacının daha sonraki bir tarih olan13.10.1992'de gönderdiği ihtarname ile faize ilişkin hakkını saklı tutmuş olmasıkendisine faiz talep hakkı vermez. Bu nedenle davanın reddi gerekir.2 - Kabule göre de; akdin feshi tarihindeki bir yıllık dönemler halindemevduat faizindeki değişiklikler dikkate alınmak gerekirken, yıl içerisinde artanfaiz oranlarına göre hesap yapılmış olması hatalıdır.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, 14.06.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/5375Karar No : 1994/10126Tarihi : 27.06.<strong>1995</strong>Kanun : 818 s.BK. 41, 47 ve 49. md.ÖZÜ : Đş kazası sonucu ölen işçinin sağlığında davacı ana-babaya fiilen vedüzenli olarak yardımda bulunup bulunmadığı, ölenin yardımına muhtaçolup olmadığı, bakma gücünün olup olmadığı konusunda yeterli araştırmayapılmadan; ana-babaya maddi tazminat verilemez.


Diğer taraftan, bu tür davalar sigorta gelirleriyle karşılanmayanzararın ödetilmesi ilkesine dayanır. Bu nedenle davacılara Sosyal SigortalarKurumu'nca gelir bağlanıp bağlanmadığı da araştırılmalıdır.DAVA : Davacı, iş kazasından doğan maddi ve manevi zararın ödetilmesinekarar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı ve müdahil avukatlarınca temyiz edilmişolmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Davacılar yanında davaya müdahale talebinde bulunan SSK.'nınhükmü tek başına temyize hakkı bulunmadığından ve aleyhine de hükümkurulmamış olduğundan temyiz dilekçesinin reddine.2 - Davalının temyizine gelince:A - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.B - Đş kazası sonucu ölen işçinin sağlığında davacı ana-babaya fiilensürekli ve düzenli olarak yardımda bulunup bulunmadığı, ana-babanın öleninyardımına muhtaç olup olmadığı, ölen işçinin ana ve babasına bakma gücübulunup bulunmadığı konusunda gerekli ve yeterli araştırma ve incelemeyapılmamıştır. Açıklanan hususlar ciddi ve inandırıcı delillerle kanıtlanmadan;ana ve baba için maddi tazminata hükmedilmesi doğru değildir.Diğer taraftan, bu tür davalar sigorta gelirleri ile karşılanmayanzararın ödetilmesi ilkesine dayanır. Bu nedenle davacılara SSK'ca gelir bağlanıpbağlanmadığı araştırılmak, şayet Kurum'a başvuru yapılmamışsa başvurmalarıiçin önel verilmek ve bu konudaki işlemlerin sonucunu beklemek gerekir.Mahkemece bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi isabetsiz olup,bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA,bozma dışında kalan manevi tazminatın ONANMASINA, 27.06.1994 günündeoybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/10586Karar No : 1994/10693Tarihi : 05.07.1994Kanun : 818 s.BK. 84 ve 104. md.ÖZÜ: Faiz ödemesinde gecikmeye faiz uygulanmaz.DAVA : Davacı, kıdem tazminatının geç ödenmesinden doğan faiz alacağınınödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : BK'nin 104/son maddesi hükmüne göre geçmiş günler faizinintediyesinde gecikme sebebiyle tekrar faiz yürütülemez. Davacıya verilen bonoesas alacağa ilişkin olup gönderilen ihtarname bu durumu değiştirmez. BK'nin84. maddesi hükmü kısmi ödemeler için söz konusudur ve bu olayda uygulanmaolanağı yoktur. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda hesaplananalacak da faize ilişkindir. Bu yönler gözetilmeden hüküm altına alınan faizetekrar faiz yürütülmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMA-SINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiye iadesine, 05.07.1994gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/13119Karar No : 1994/17380Tarihi : 08.12.1994Kanun : 818 s.BK. 55. md.ÖZÜ : Kusursuz sorumluluk hallerinde dahi üçüncü kişinin ve mağdurunağır kusurları illiyet bağını keser. Bu durumda işverenin eylemi ile olayarasındaki illiyet bağı kesilir.DAVA : Davacı, iş kazasından doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesinekarar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.


Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacıların miras bırakanı davalı işverene ait aracı kullanmakta iken,üçüncü kişiye ait başka bir araçla çarpışması sonucu hayatını kaybetmiştir.Olayda miras bırakan 7/8, üçüncü kişi 1/8 oranında kusurlu bulunmuşlardır.Davalı işverenin ise her hangi bir kusurunun bulunmadığı anlaşılmaktadır.Kusursuz sorumluluk hallerinde dahi üçüncü kişinin ve mağdurun ağır kusurlarıilliyet bağını keser. Dairemizin Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca da benimsenenyerleşmiş <strong>kararları</strong>na göre, işverenin eylemi ile olay arasındaki uygun illiyet bağıüçüncü kişinin ve davacıların miras bırakanının ortak kusrulu davranışları ilekesilmiştir. Böyle olunca davalı işverenin sorumluluğundan sözedilemez. Bunedenle davanın reddine karar verilmelidir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 08.12.1994 günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/8627Karar No : <strong>1995</strong>/26643Tarihi : 18.09.<strong>1995</strong>Kanun : 818 s.BK. 126. md.ÖZÜ : işçilik hakları ile ilgili talepler 5 yıllık zamanaşımına tabidir.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı, yemek yatak parası ile ücretalacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiş.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR: 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2 - Davacı, daha önce açtığı kısmi davadan bakiye yemek ve yatakücretini talep etmektedir.Davalı süresi içinde, ücret gibi, bu haklarında zaman aşımına uğradığınısavunmuştur.


Mahkemece ücret alacağı bakımından zaman aşımı defi dikkatealınmış olduğu halde, yemek ve yatak alacakları bakımından dikkate alınmamıştır.BK. 126'ıncı maddesine göre, sözkonusu işçilik hakları, 5 yıllık zamanaşımınatabidir. 14.1.1994 ek dava tarihine göre, önce açılan ve sonuçlanandavada hüküm altına alınan miktarlardan bakiye ve zamanaşımına uğramayanmeblağın hüküm altına alınması gerekir. Yanlış değerlendirme ile yazılı şekildezamanaşımı defi nazara alınmadan hüküm tesisi isabetsiz olup bozmayıgerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 18.09.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/31132Karar No : <strong>1995</strong>/30198Tarihi : 03.10.<strong>1995</strong>Kanun : 2004 s. IĐK.ÖZÜ : Takip tarihine kadar olan sürede davalının temerrüde düşürülmemişolması halinde, faiz talep edilemez.DAVA : Davacı, icra takibinin devamı ile icra-lnkar tazminatının ödetilmesinekarar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2 - Dosyadaki bilgi ve belgelere göre takip tarihine kadar davalıtemerrüde düşürülmüş değildir. Bu nedenle takip tarihine kadar olan süre içinfaizin karar altına alınmış olması isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 03.10.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULUEsas No : 1989/10-597Karar No : <strong>1990</strong>/37Tarihi : 31.01.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 506 s.SSK 41. md.ÖZÜ : Sağlık raporu alınmaksızın veya eldeki rapora aykırı olarakçalıştırılan sigortalının hastalığı halinde Kurumca yapılan masraflarıntümünden işverenin sorumlu tutulabilmesi için, hastalık olayı ile işvereninyükümünü yerine getirmemesi arasında bağlantı olması şarttır.DAVA : Taraflar arasındaki "rücuan alacak" davasından dolayı yapılanyargılama sonunda izmir 1. iş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen17.2.1989 gün ve 1988/893-1989/49 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafındanistenilmesi üzerine,sayılı ilâmı:Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 25.4.1989 gün ve 1989/2164-3661( .....Sigortalanın 18.6.1986 tarihinden sonraki çalışmaları SosyalSigortalar Kurumunun ............Hastanesi raporuna dayandığından anılan tarihten sonraki tedaviler nedeniyle yapılan masraflar 506 sayılı SosyalSigortalar Kanununun 41 nci maddesine dayanılarak işverenden istenemez.1987/467 esas sayılı davanın tarafları aynı olmakla beraber müddeabihi vemaddi vakıalar farklı olduğundan, o davada verilen kararın tesbite ilişkin bölümü bu davada kesin delil teşkil etmez. Davalının savunması ile ilgili delillertoplanıp, sigortalı ağır ve tehlikeli işde çalıştırılmamış ise, raporlar karşısında506 sayılı Kanunun 41. maddesi koşullarının oluşmayacağı, meydana gelenKurum zararı ile davalının fiili arasında uygun sonuç bağı bulunmayacağıdüşünülerek 18.6.1986 tarihinden sonraki tedavi giderleri ile ilgili isteminreddi gerekirken kabulü isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerinegeri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.KARAR : Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresindetemyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereğigörüşüldü:Davanın Yasal dayanağı, dava dilekçesinde de ileri sürüldüğü üzere506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 41. maddesidir. "Bünyece elverişliolmadıkları işlerde çalıştırılanlar" başlığı altında düzenlenen bu madde çalışmamevzuatına göre sağlık raporu alınması gerektiği halde böyle bir raporadayanılmaksızın veya eldeki rapora aykırı olarak bünyece elverişli bulunmadığıişte çalıştırılan sigortalının, bu işe girişinden önce var olduğu tespit edilen veyabünyece elverişli bulunmadığı işte çalıştırılması


sonucu meydana gelen hastalığı için Kurumca yapılan hastalık sigortası masraflarınıntümü işverene ödettirilir, hükmünü getirmiştir.Bu maddeye göre, işverenin Kuruma karşı parasal sorumluluğunundoğması için, aşağıda yazılı koşulların tümünün gerçekleşmiş olması yani,1 - Çalışma mevzuatına (çalışma hayatını düzenleyen yasa, tüzükkararname ve yönetmelik hükümleri) göre, işçi yönünden sağlık raporualınması gerektiği halde,a - Böyle bir rapora dayanılmaksızın,b - veya eldeki rapora aykırı olarak,Bünyece elverişli bulunmadığı işte sigortalı çalıştırılmış olması,2 - Sigortalının hastalığının,a - Bu işe girişinden önce var olduğunun saptanması,b - veya, böyle bir işte çalıştırılması sonucu meydana gelmesi,3 - Bu hastalık nedeniyle Kurumca, hastalık sigortası hükümleri(506 sayılı Yasa m. 32 vd.) gereği masraf yapılmış olması gerekmektedir.Kuşkusuz, Kurumun giderlerde bulunmasına neden olan hastalık olayı ileişverenin yükümünü yerine getirmemesi arasında bağlantı olması da şarttır, işvereninyükümünü yerine getirmemesinin (uygun neden-sonuç bağı çerçevesinde) sonucubulunmayan Kurum giderlerinden işveren sorumlu değildir." (Mustafa Çenberci SosyalSigortalar Kanunu şerhi 1977 sh. 407).Bu açıklamaların ışığı altında somut olaya yaklaşıldığında, davalınınsigortalıyı ağır ve tehlikeli işte çalıştırmadığı elektrik malzemesi satışında istihdam ettiğiyolundaki savunmasının incelenmesi gerekeceği aşikardır. O itibarla mahkemece 506sayılı Kanunun 41. maddesinde öngörülen sorumluluk koşullarının ve olayda uygunsebep-sonuç bağının bunulup bulunmadığı yöntemince araştırılmadan eksik inceleme ileyazılı şekilde hüküm kurulmuş olması isabetsizdir. Nitekim Hukuk Genel Kurulunun14.4.1982 gün 1679-360 ve 29.11.1989 gün ve 326-620 sayılı <strong>kararları</strong>nda da aynı ilkebenimsenmiştir.Bu durumda direnme kararı bozulmalıdır.SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıdagösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, 31.01.<strong>1990</strong> oybirliği ile karar verildi.


T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULUEsas No : <strong>1990</strong>/9-71Karar No : <strong>1990</strong>/198Tarihi : 21.03.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 506 s.SSK. 23 ve 24. md, 1475 s.K. 73 md.ÖZÜ : Olayın kaçınılmazlığı sonunda ölen işçinin hak sahiplerinin destektenyoksun kalma tazminatlarının belirlenmesinde, iş kazası sigortasındanbağlanan gelirlerin peşin sermaye değerlerinin maddi tazminattan mahsubugerekir. SSK'nın işverene rucü edememesi de mahsubu gerektirmeyen birneden teşkil etmez.DAVA : Taraflar arasındaki "maddi tazminat" davasından dolayı yapılanyargılama sonunda; Ankara 5. iş Mahkemesi'nce davanın kısmen kabulüne dairverilen 11.10.1989 gün ve 293-816 sayılı kararın incelenmesi davalı vekilitarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 14.12.1989 gün ve10688-10908 sayılı ilamı ile ".... iş kazası sonucu bağlanan gelirlerin madditazminattan tenzili gerekir. Olayın kaçınılmaz olması buna engel değildir. Aksihalde davacı, hem sigorta kurumundan gelir almak, hem de işverenden tazminatalmak suretiyle mükerrer yararlanma durumuna geçmiş ve böylece haksızkazanç sağlamış olur. Sigorta gelirinin tenzil edilmemiş olması usul ve yasaya veuygulamaya aykırıdır..." gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresindetemyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereğigörüşüldü:KARAR : Đş kazası sonucu ölen işçinin eş ve çocukları ölüm nedeniyle destektenyoksun kaldıklarını iddia ederek maddi tazminat isteğinde bulunmuşlardır.Mahkeme, olayın tamamen kaçınılmaz olduğunu gözönünde tutarak iş kazasısigortasından davacılara bağlanan gelirlerin peşin sermaye değerlerini madditazminatlardan mahsup etmeden isteği hüküm altına almıştır. Yerel mahkeme, ileÖzel Daire arasındaki uyuşmazlık; olayın tamamen kaçınılmaz olması halinde,ölen işçinin hak sahiplerinin destekten yoksun kalma tazminatlarınınbelirlenmesinde iş kazası sigortasından bağlanan gelirlerin peşin sermayedeğerlerinin maddi tazminatlardan düşülmesinin gerekip gerekmediği noktasındatoplanmaktadır.Bu sorunun çözümlenebilmesi için, ölen işçinin desteğinden yoksunkalanlara iş kazası sigortasından bağlanan "gelir"in hukuki niteliğinin belirlenmesigerekmektedir. 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 23 ve 24. maddelerinde,iş kazası sonucu ölen sigortalının eş ve çocukları ile ana ve babasına gelirbağlanabilmesi öngörülmüştür. Ölümünün iş kazası so-


nucu meydana gelmiş olması, bu gelirin bağlanması için yeterlidir. Ayrıca ölenişçinin belirli bir süre sigortalı olması ve belirli gün sayısında prim ödemişbulunması gibi koşullar aranmaz. Burada belirtilmesi gereken diğer bir hususta işkazası ve meslek hastalığı sigorta priminin tamamının işveren tarafındanödenmesidir.Şu halde sigortalının primin ödenmesinde herhangi bir katkısısözkonusu değildir. Bu özellikleri gözönünde tutulduğunda, iş kazası sigortasındanbağlanan "gelir"in; destekten yoksun kalanların maddi zararlarınınsigorta primleri işverenden alınmak suretiyle, Sosyal Sigortalar Kurumu'ncakarşılanmak amacına yönelik bir ödeme niteliğinde olduğu sonucuna varılır. Bunedenle sözkonusu gelir, işverenin genel hükümlere göre sorumlu olduğu"tazminat" kavramı içinde yer alır.iş kazası nedeniyle işverene karşı açılan maddi zararların giderilmesidavalarının hukuki sebebi işte bu sigorta gelirleriyle karşılanmayan kısmınödetilmesi ilkesine dayanır. Bu itibarla iş kazası nedeniyle işçinin ölümü halindehak sahiplerine iş kazası sigortasından gelir bağlanmışsa, mükerrer ödemeyeve mükerrer yararlanmaya yer verilmemesi için bağlanan gelirlerin peşinsermaye değerinin maddi tazminattan mahsubu gerekir. Aksi halde, hak sahipleriaynı zararı hem Sosyal Sigortalar Kurumundan gelir olarak hem de işverendentazminat olarak almış olurlar ki, bu haksız kazanç sağlanmasına yol açar. iştebuna engel olmak için Sosyal Sigortalar Kurumu gelirlerinin düşülmesizorunludur. Olayın tamamen kaçınılmaz olması, gelirlerin mahsubuna engeldeğildir. Aynı şekilde, Sosyal Sigortalar Kurumu'nun işverene rucü edememeside mahsubu gerektirmeyen bir neden teşkil etmez. Aksi takdirde BorçlarKanunu'nun genel ilkelerine ve özellikle 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nuniş kazası ve meslek hastalığı sigortasına ilişkin 23 ve 24. maddeleri hükümlerineters düşülmüş olur. Hal böyle olunca Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenenÖzel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usulve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının ÖzelDaire bozma kararı ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK'nin 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, 21.03.<strong>1990</strong> gününde oybirliğiyle kararverildi.


T.C. YARGITAY 10. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1989/9157Karar No : <strong>1990</strong>/3084Tarihi : 02.04.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 506 s.SSK. 26. md.ÖZÜ : Zararlandırıcı sigorta olayının meydana gelmesinde işveren veüçüncü şahısların sorumlulukları.DAVA : Davacı, işkazasında ölen sigortalı işçinin hak sahiplerine yapılanharcamalar üzerine uğranılan Kurum zararının rücuan ödetilmesini istemiştir.Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteği hüküm altına almıştır.Hüküm, taraflar avukatlarınca temyiz edilmesi üzerine, gereğidüşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:KARAR : Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Sosyal SigortalarKanununun 26. maddesi uyarınca, zararlandırıcı sigorta olayının meydanagelmesinde, işveren ve üçüncü kişilerin sorumlulukları, anılan maddede öngörülenilkeler doğrultusunda saptanacak kusurları oranında söz konusudur. Buyönün ise, konusunda uzman kişilere yaptırılacak inceleme sonundasaptanacağı açıktır. Diğer taraftan, hukuk hakimi. Borçlar Kanununun 53.maddesi gereğince ceza mahkemesince saptanan ve hükümlülüğe esas alınanmaddi olgularla kusur oranı hariç bağlıdır. Dairemizin ve Yargıtay'ın yerleşmişgörüş ve uygulamaları da bu doğrultudadır.Böyle olunca da, mahkemece ceza mahkemesinde, zararlandırıcısigorta olayı nedeniyle 2/8 oranında kusurlu görülerek hüküm giyen ve hakkındaki hüküm de kesinleşen davalı Sabit B ............. "m, bu davada az miktardada olsa kusurlu sayılması gerektiği gözetilmeden, giderek kusur dağılımı yönünden,ceza mahkemesiyle, bu davada alınan raporlar arasında var olan açıkçelişki giderilmeden ve bu yolda yeniden yöntemince bir bilirkişi incelemesiyaptırılmadan, eksik araştırma ve incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulmuşbulunması usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabuledilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA02.04.<strong>1990</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 10. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/6897Karar No : <strong>1990</strong>/7605Tarihi : 18.09.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 506 s. SSK. 5 ve 11. md.ÖZÜ : Đşyeri dışında olmakla beraber işin niteliği ve yürütümü bakımındanişyerine bağlı bulunan yer olarak kabul edilen bir yerde meydana gelenkaza, iş kazasıdır.Đşyerine bağlı yerlerden sayılmaması halinde ise, sigortalının işyeriharicinde görevlendirildiğinin ve tesellüm işçisi olarak görevli iken kazanınvuku bulduğunun kabulü zorunludur.DAVA : Davacılar, murisleri ...............'in iş kazası sonucu öldüğünün tesbitiyle,aylık bağlanmasına ve herbir hak sahibi için fazlaya dair haklar saklıkalmak üzere........... liranın tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.vermiştir.Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine kararHükmün, davacılar avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine;temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra işin gereği düşünüldü veaşağıdaki karar tesbit edildi.KARAR : Davada, sigortalı işçi.............'in iş kazası sonucu öldüğünün tesbitiile iş kazası ve meslek hastalıkları sigorta kolundan gelir bağlanması ve herbir hak sahibi için fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydı ile............... liranın tahsili istenmiştir.Hak sahipleri tarafından işveren..................idaresi aleyhine açılan1984/4 esas sayılı maddi tazminat davasında bilirkişi, sigortalı ................'in tomruk deposunda tesellüm işçisi olarak görevli olduğunu, yüksek tonajlı kamyonların depoya kadar gelememesi nedeniyle tomrukların depodan kamyonların durduğu tali yol ayrımına kadar üçüncü şahıslara ait traktörle nakledilipyol ayrımında kamyonlara tesellüm makbuzu karşılığında teslim edildiğini,olay günü öğle yemeğinden sonra depodan traktöre nakledilmekte olantomrukların traktör sürücüsünün ıslanıp elbise değiştirmek için ayrılması sırasında, traktörün tesellüm işçisi ............ tarafından kamyona yanaştırılırkentraktörün devrilip altında kaldığını ve öldüğünü olayın iş kazası olduğunubelirtmiş, mahkemede olayın iş kazası olduğunu kabul etmiştir ... idaresinin temyizi üzerine Dokuzuncu Hukuk Dairesi, sigortalı............. 'in tesellüm işçisi olduğunu, olayın bilirkişi tarafından ifade edilen biçimde meydana geldiğini kabul edip olay ile işverenin fiili arasında uygun neden-sonuç bağı bulunmadığı ve olayın iş kazası sayılamayacağı gerekçesi ile kararı bozmuş,bozma hakkında mahkemece bir karar verilmeden davanın takip edilmemesinedeniyle açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.


Hak sahibi dosyasında bilirkişi, mahkeme ve Dokuzuncu Hukukdairesi, muris ............. 'm orman deposu dışında kamyonların durduğu yolkavşağında tomrukları teslim edip tesellüm kağıdını almakla görevlendirilmişolduğunu kabul etmiş, bu konuda işveren tarafından herhangi bir itirazsebkedilmemiş, sigortalı.......... 'in olay günü deponun dışında, yol kavşağındatesellüm işçisi olarak görevli olmadığı iddia edilmemiş ve giderek bu konuda delilgetirilmemiş olduğundan sigortalının tesellüm işçisi olarak depo dışındagörevlendirilmiş olduğunun kabulü gerekir. Mahkemece, bu konuda kuşkuduyulması halinde, taraflarca gösterilecek deliller toplanıp tanıkların dinlenmesive bu hususun kesin biçimde saptanabileceği kuşkusuzdur..............deposu dışında tomrukların teslim edildiği yol kavşağının 506 sayılıSosyal Sigortalar Kanununun 5. maddesi 2. fıkrasında yazılı işin niteliği veyürütümü bakımından işyerine bağlı bulanan yer olarak kabulü halinde bu yerdeişyerinden sayılacağından olayın işyerinde meydana geldiğinin, anılan Kanunun11/A-a maddesi koşullarının gerçekleştiğinin ve iş kazası olduğunun kabulügerekir, işyerine bağlı yerlerden sayılmaması halinde ise, sigortalının işyeriharicinde görevlendirildiğinin ve tesellüm işçisi olarak görevli iken kazanın vukubulunduğunun kabulü zorunlu bulunmaktadır. Her iki halde de anılan kanunun11. maddesi koşullarının gerekleşeçeği, olayın işka-zası sayılacağı, DokuzuncuHukuk Dairesi kararının kesin yargı durumunu oluşturmadığı düşünülerek,gerektiğinde yukarıda açıklandığı şekilde sair delillerde toplanmak sureti ilesonucuna göre karar vermek gerekirken davanın reddi isabetsizdir.O halde, davacıların bu yönü amaçlayan temyiz itirazları kabuledilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZUL-MASINA, 18.09.<strong>1990</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/6864Karar No : <strong>1990</strong>/10113Tarihi : 02.10.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 506 s.SSK. 11. md. 818 s. BK. 47. md.ÖZÜ : 506 sayılı Kanuna göre tespit edilen hastalıklar listesi dışında,herhangi bir hastalığın meslek hastalığı sayılıp sayılmayacağı üzerineçıkabilecek anlaşmazlıkların Sosyal Sigortalar Yüksek Sağlık Kurulu'ncakarara bağlanması gerekir.Sosyal Sigortalar Yüksek Sağlık Kurulu aracılığı ile bir incelemeyapılmadığı takdirde. Adli Tıp aracılığı ile inceleme yaptırılarak sonucunagöre karar verilmelidir.


DAVA : Davacıların murislerinin meslek hastalığı sonucu ölümü üzerineuğranılan manevi zararın ödetilmesine karar verilmesini istemişlerdir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmekledosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacılar, murislerinin "Myokard Enfaktüsü'nden öldüğünü, ölümesebep olan hastalığın çalıştığı yerin iş şartlarından meydana geldiğini iddiaederek manevi tazminat istemişlerdir.Đşin yürütüm şartları yüzünden meydana gelen hastalık veya arızameslek hastalığı sayılır. 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 11. maddesindeve Sosyal Sigorta Sağlık Đşlemleri Tüzüğünün 62. maddesinde meslek hastalığı;sigortalının çalıştırıldığı işin niteliğine göre tekrarlanan bir sebeple veya işinyürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, sakatlık veyaruhi arıza halleri olarak tanımlanmıştır. Sosyal Sigorta Sağlık ĐşlemleriTüzüğünde meslek hastalıkları, hastalığı meydana getiren zararlı ajanlarıngruplarına göre beş listede toplanmıştır. Öte yandan, 506 sayılı Kanunun 11.maddesinin son fıkrasında, bu Kanuna göre tesbit edilmiş hastalıklar listesidışında herhangi bir hastalığın meslek hastalığı sayılıp sayılmaması üzerineçıkabilecek uyuşmazlıkların Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu'nca kararabağlanacağı hükme bağlanmıştır.Şu durumda, miras bırakanın ölümüne sebep olan "MyokardEnfaktüsü'nün meslek hastalığı sayılıp sayılamayacağı hususunun sözü edilenkanun ve tüzük hükümleri uyarınca Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu aracılığıile, orada bir inceleme yapılmadığı takdirde Adli Tıp aracılığı ile incelemeyaptırılarak sonucuna göre karar vermek gerekir. Bu tür bir incelemeyi içermeyenve kesin bir kanaat taşımayan raporlara dayanılarak hüküm tesisi isabetlideğildir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA,temyiz peşin harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 12.10.<strong>1990</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/12108Karar No : <strong>1990</strong>/12453Tarihi : 27.11.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 506 s. SSK. 11. md.ÖZÜ : Sosyal Sigorta Sağlık Đşlemleri Tüzüğü, sigortalılar açısından meslekhastalıklarını sıralamıştır. Bu listede yer almayan bir meslek hastalığınailişkin uyuşmazlığın giderilmesini isteyen bir davada mahkemenin SosyalSigortalar Yüksek Sağlık Kurulu incelemesine göre karara varması gerekir.DAVA : Davacı, hastalığının meslek hastalığı olduğunun tespitine, maluliyetoranının saptanmasına, gelir bağlanmasına ve manevi tazminata kararverilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, istek gibi karar vermiştir.Hüküm süresi içinde davalılar avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı, kendisinde Akut Inferior Myokard Infaktüsü hastalığınıntespit edildiğini, bu hastalığın çalıştığı davalı...................Kurumu'na ait işyerindeki iş şartlarından meydana geldiğini iddia ederek, .......Kurumu'nu veSosyal Sigortalar Kurumu'nu hasım göstermek suretiyle açtığı davada, buhastalığın meslek hastalığı olduğunun tespitine, maluliyet oranının saptanmasına,gelir bağlanmasına ve manevi tazminata karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, Sosyal Sigortalar Kurumu Ankara Meslek HastalıklarıHastanesinden verilen rapora dayanılarak istek gibi karar verilmiştir.Gerçekten, işin yürütüm şartları yüzünden meydana gelen hastalıkve arıza halleri meslek hastalığı sayılır. Nitekim, 506 sayılı SSK'nin 11.maddesinde ve Sosyal Sigorta Sağlık Đşlemleri Tüzüğü'nün 62. maddesindemeslek hastalığı, sigortalının çalıştırıldığı işin niteliğine göre tekrarlanan birsebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici ve sürekli hastalık,sakatlık veya ruhi arıza halleri olarak tanımlanmıştır. Sosyal Sigorta SağlıkĐşlemleri Tüzüğü'nde meslek hastalıkları, hastalığı meydana getiren zararlıolanların gruplarına göre beş listede toplanmış ve listelerde hangi hastalıklarınmeslek hastalığı sayıldığı gösterilmiştir. Öte yandan, 506 sayılı SSK'nin 11.maddesinin son fıkrasında, bu Kanun'a göre tespit edilmiş hastalıklar listeleridışında herhangi bir hastalığın meslek hastalığı sayılıp sayılmaması üzerineçıkabilecek uyuşmazlıkların Sosyal Sigortalar Yüksek Sağlık Kurulu'nca kararabağlanacağı hükme bağlanmıştır.


Şu durumda, davacıda tespit edilen (Akut inferior Myokard lnfaktüsü)nünmeslek hastalığı sayılıp sayılmayacağı hususunun sözü edilen Kanun ve Tüzükhükümleri uyarınca Sosyal Sigortalar Yüksek Sağlık Kurulu aracılığıyla incelemeyaptırılarak sonucuna göre bir karar vermek gerekir. Kanun'un öngördüğü buyurucunitelikteki bu hükme uyulmadan, hastane raporuna göre yazılı şekilde hüküm tesisibozmayı gerektirmiştirSONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA,27.11.<strong>1990</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULUEsas No : <strong>1990</strong>/10-488Karar No : 1991/87Tarihi : 20.02.1991Đlgili Kanun : 506 s.SSK. 26. md.ÖZÜ : Sigortalı, pasif dönem içinde kazanılmış ve kendisine iş kazası ve meslekhastalığı gelirinden başka koşullarının esasen oluşması nedeniyle zamanındayaşlılık aylığı bağlanmış veya ölümüyle hak sahiplerine, işkazası-meslek hastalığıgelirinden ayrıca, yaşlılık aylığının ölüm aylığına dönüşmesiyle ölüm aylığı daverilmekte ise, işkazası veya meslek hastalığı nedeniyle, pasif dönemde yaşlılıkaylığı, ya da ölüm aylığından yoksun kalma gibi bir durum sözkonusu olamaz vedolay ısı ile bu kalemlerden bir kazanç kaybına uğ-ranıldığı ileri sürülemez.DAVA : Taraflar arasında "rücuan alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonundaZonguldak 2. Đş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 23.6.1989 gün ve 269-1141sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 10. HukukDairesinin 6.3.<strong>1990</strong> gün ve 7860-2215 sayılı ilamı ile; (... 506 sayılı Kanunun 26.maddesine dayanan rucü davalalırının haleflik ilkesine dayandığı ve bu ilke gereğincerucü tazminatı miktarının hak sahiplerinin tazmin sorumlularından isteyebileceği miktarıgeçemeyeceği tartışmasızdır. Pasif dönemde yaşlılık ve ölüm aylığı alınamıyorsa,(Örneğin; sigorta olayı nedeniyle, işten erken ayrılma veya ölme yüzünden sigortalılıksüresi ve prim ödeme gün sayısı tamamlanamadığından) koşulların oluşmamasısebebiyle o sigorta kollarından sigorta olayına maruz kalan sigortalıya veya hak sahibikişilere yaşlılık ve ölüm aylığı bağlanması olasılığı kalmamışsa, sigorta olayı meydanagelmeseydi, bu aylıkların bağlanmasından dolayı, gelecekte pasif dönemde, bu aylıkmahrumiyetinin bir varsayım olarak kazanç kaybı şeklinde düşünülmesi doğrudur. Fakat,sigortalı pasif dönem içinde kazanılmış ve kendisine işkazası ve meslek hastalığıgelirinden başka, koşullarının esasen oluşması nedeniyle


zamanında yaşlılık aylığı bağlanmış veya ölümüyle hak sahiplerine, işkazasımeslekhastalığı gelirinden ayrıca, yaşlılık aylığının ölüm aylığına dönüşme-siyieölüm aylığı da verilmekte ise, işkazası veya meslek hastalığı nedeniyle, pasifdönemde yaşlılık aylığı, yada ölüm aylığından yoksun kalma gibi bir durum sözkonusu olmaz ve dolayısıyle bu kalemlerden bir kazanç kaybına uğranıldığı ilerisürülemez. Çünkü sigorta olayı, bu gibi durumlarda sigortalıyı veya haksahiplerini böyle bir kazanç kaybına duçar etmemiştir. Yaşlılık veya ölüm aylığıödemesine devam edilmektedir. Burada; yaşlılık ve ölüm aylığı tazminattanmahsup edilmiş olmamaktadır. Bu işlem ölüm ve yaşlılık aylığının tazminattanmahsubu işlemi değildir. Nitekim, bu aylıklar 60 yaştan önce de hak edilmiş olsa,o dönem için hesaplanan tazminattan da indiril-memektedir. Yararlarınzararlardan indirilerek, tazminatın hesabı gibi bir işlem burada olmuyor, sadece,gerçekler ortada iken, varsayıma gidilemiye-ceği ve gerçeğin kabulü kuralıgereğince ve yaşlılık ve ölüm aylığından yoksun kalma gibi bir durum ortayaçıkmadığı, bu aylıklar alınmaya devam ettiği için, bu yönden bir kazanç kaybısözkonusu olmadığından ötürü, bir kazanç kaybı unsuru olarak hesabakatılmamış oluyor ve mükerrer kazanç kaybı hesabı önlenmiş oluyor.Bu nedenlerle sigortalının halen yaşlılık aylığı almakta olduğundaniş bu fiili gerçek göz ardı edilerek bir kere de pasif dönemdeki kazanç kaybıvarsayılarak, tavan hesabına dahil edilmesi suretiyle rucü tazminatının tahsilinekarar verilemez...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yenidenyapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.KARAR : Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresindetemyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereğigörüşüldü.Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak vekanıtlara bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk GenelKurulunca benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, öncekikararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararıbozulmalıdır.SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının ÖzelDaire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.'nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geriverilmesine, 20.02.1991 gününde, oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULUEsas No : 1991/10-19Karar No : 1991/118Tarihi : 20.03.1991ilgili Kanun : 506 s. SSK.ÖZÜ : Haksız olarak kesilen yaşlılık aylığı, dava tarihine kadar gecikme faiziile ödenmelidirDAVA : Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılamasonunda; Ankara 4.iş Mahkemesince davanın reddine dair verilen 3.4. <strong>1990</strong> günve 1909/2331-<strong>1990</strong>/1680 sayılı kararın incelenmesi davacı tarafından istenilmesiüzerine, Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 27.9.<strong>1990</strong> gün ve 4278-7855 sayılıHamiyle; (.... Davada, 1.5.1985 tarihinde bağlanan yaşlılık aylığının 15.7.1987tarihinde kesilmiş olması nedeniyle 15.7.1987 tarihinden dava tarihine kadarödenmeyen aylıklar tutarının hak edildiği tarihlerden itibaren hesaplanacak faiziile birlikte tahsili istenmiştir.Davalı, açılan 89/252 Esas sayılı dava sonunda kurum işlemininiptaline, kesildiği tarihten itibaren aylık bağlanmasına karar verildiğini, kararınkesinleşmesi beklenmeden açılan bu davanın, derdestlik ve temerrüdedüşürülmemiş olmaları nedeniyle reddi gerektiğini defan dermayan etmiş, davamahkemece red olunmuş, karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, borçlanma ve aylığının iptali işleminin iptali ve sataşmanınönlenmesi hakkında Kurum aleyhine dava açmış, 31.10.1989 tarih 252/1367sayılı Kararla "... aylık kesme işleminin iptaline ve davacıya yenidenkesildiği'tarihten itibaren yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tesbiti suretiyletaraflar arasındaki anlaşmazlığın gidirilmesine" karar verilmiş, 7.11.1989tarihinde ise bu dava açılmıştır.Davalı vekili ilk celsede derdestlik definde bulunmamış, 14.12.1989tarihli esas hakkında yazılı cevabından sonra 15.3.<strong>1990</strong> tarihli dilekçesi ilederdestlik itirazında bulunmuştur. Derdestlik defi yasal süresindeyapılmadığından her iki davanın tarafları, sebebi ve konusunun aynı olupolmadığı üzerinde durulmadan davanın esası hakkında karar verilmesi gereğiaçıktır.Aylığın haksız olarak 15.7.1987 tarihinde kesildiği kesinleşen31.10.1989 tarih 252/1367 sayılı kararla sabit olduğuna göre 15.7.1987 tarihindendava tarihine kadar ödenmeyen aylıklar tutarından alacaklı olduğu, herbir aylığın yasal olarak ödenmesi gereken tarihten dava tarihine kadar faiziniisteyebileceği ortadadır.1989/252 Esas sayılı dava ile sadece Kurum işleminin iptali vesataşmanın önlenmesi istenmiş, dava tarihine kadar ödenmeyen aylıkların tutarıayrıca talep ve dava olunmadığından bu dava açılmıştır. 89/252 esas


sayılı davada ayrıca dava tarihine kadar ödenmeyen aylıkların istenebileceğigibi, sonradan açılacak dava ile de talep edilebileceği kuşkusuzdur. Dava konusuve müddeabihin aynı olmaması nedeniyle önceki karar kesin hüküm teşkiletmiyeceğinden bu davanın kesinleşen karar doğrultusunda kabulüne engel birdurum bulunmamaktadır. Davalının açık bir kabulü de bulunmadığındanH.U.M.K.'nun 94/2. maddesinin de uygulama yeri yoktur.Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeden davanınreddedilmiş, masraf ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmiş bulunması usul veyasaya aykırıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.KARAR : Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresindetemyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereğigörüşüldü.Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak vekanıtlara bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk GenelKurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirkenönceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararıbozulmalıdır.SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının ÖzelDaire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.'nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geriverilmesine, 20.03.1991 gününde oyçokluğuyla karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/6272Karar No : 1991/6421Tarihi : 22.03.1991Đlgili Kanun : 506 s.SSK. 92. md.ÖZÜ : Đş kazası nedeniyle açılan zararların giderilmesi davasında, sigortagelirleriyle karşılanmayan kısmın ödetilmesine karar verilmelidir.DAVA : Davacı, iş kazasından doğan maddi tazminatın ödetilmesine kararverilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmekle;dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:


KARAR : Đş kazası nedeniyle açılan zararların giderilmesi davası sigortagelirleriyle karşılanmayan kısmın ödetilmesi esasına dayanır. Bu nedenlegerçekleşen maddi tazminattan sigorta gelirlerinin peşin sermaye değerlerinin mahsup edilmesi ve bu mahsup sonucu kalan miktar olursa ona kararverilmesi, arta kalan kısım olmazsa, yani tazminat sigorta gelirleriyle tamamen karşılanırsa davanın reddi gerekir. Davada, davacının zarar karşılığı alacaklı olduğu tazminat miktarı............... TL. olarak bulunmuştur. Sigorta gelirlerinin sosyal yardımlarla birlikte toplamının bu miktardan fazla olduğu görülmektedir. Böylece davacının tazminat alacağı sigorta gelirleriyle tamamenkarşılanmış durumdadır. Bu durumda maddi tazminat isteğinin reddine karar vermek gerekirken, yanlış hesap ve değerlendirme sonucu kararda yazılımiktara hüküm tesis edilmiş olması doğru değildir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, 22.03.1991 günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/3846Karar No : 1991/6199Tarihi : 13.06.1991ilgili Kanun : 506 s.SSK. 60. md.ÖZÜ : Sigortalık süresinin saptanması.DAVA : Davacı, Kurum kararının iptaliyle 1.1.1989 tarihi itibariyle yaşlılık aylığıbağlanmasına karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, davanın reddine karar vermiştir.Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyizisteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hâkimi tarafından düzenlenenraporla, dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü veaşağıdaki karar tespit edildi:KARAR :Davacının, 30.8.1966-21.1.1984 tarihleri arasında Federal Almanya'daçalıştığı ve 6262 gün prim ödediği ve bu çalışmaları 3201 sayılı Yasa uyarıncaborçlandığı ve 3279 sayılı Kanun'la değişik (506 sayılı Kanun, m. 60/f-4-2.cümle) gereğince de, 27.9.1962-28.10.1964 tarihleri arasındaki askerlik hizmetiniborçlanarak primlerini ödediği, 31.10.1989 tarihinde Kurum'a başvurarak yaşlılıkaylığı bağlanmasını istediği, Kurum'un isteği, sigortalılık süresine ilişkin koşulungerekleşmediği savıyla reddetmesi üzerine, davacının işbu dava ile Kurumişleminin iptalini ve aylık bağlanmasını talep ettiği konularında taraflar arasındauyuşmazlık yoktur.


Uyuşmazlık, 506 sayılı Kanun m. 60/A-c'deki sigortalılık süresineilişkin koşulun oluşup oluşmadığı konusundadır.Gerçekten, davacı 55 yaşını doldurmadığından, anılan maddekapsamına girmekte ve bu nedenle "...25 yıldan beri sigortalı bulunma..." koşuludavada önem kazanmaktadır. Prim ödeme gün sayısına ilişkin koşul iseoluşmuştur.Davacının 25 yıldan beri sigortalı bulunup bulunmadığının saptanmasıişleminin, sigortalık süresinin saptanması anlamına geldiği kuşkusuzdur.Sigortalılık süresinin ne şekilde saptanacağı konusu, 506 sayılıKanun m. 108'de düzenlenmiştir. Ayrık bir hüküm bulunmadıkça sigortalılıksüresinin anılan maddeye göre belirlenmesi gerekir. Bu maddeye göre"...sigortalılık süresinin başlangıcı, ...yaşlılık sigortasının... uygulanmasındasigortalılık süresinin başlangıcı bu Kanun'a tabi olarak ilk defa çalışmayabaşladığı tarihidir".Tahsis işlerinde nazara alınan sigortalılık süresi ise, sürenin yukardaaçıklanan başlangıç tarihi ile sigortalının, tahsis yapılması için istekte bulunduğutarih arasında geçen zaman kesitinden ibaret olacaktır. Ne var ki sigortalınınTürkiye'de sigortalı çalışması bulunmadığı ve bu olayda olduğu gibi, tahsistesadece askerlik borçlanması ile yurtdışı hizmet borçlanmasıyla yetinilmesigereken hallerde, sigortalılık süresinin ne yolda belirleneceği konularında, 3201sayılı Kanun m.5 ile 506 sayılı Kanun'un değişik m.60/F-3'de istisnai hükümlervardır. Bu hükümler, sigortalılık süresinin m. 108'deki şekilde belirlenmesineengeldir. 3201 sayılı Kanun m./5 son fıkra hükmüne göre "...Sosyal güvenlikkuruluşlarına tabi hizmeti bulunmayan istek sahiplerinin sigortalılıklarınınbaşlangıç tarihi, borçlarını tamamen ödedikleri tarihten, borçlanılan gün sayısıkadar geriye götürülen tarihtir.." Bu hüküm uygulandığında, borcun tamamenödendiği tarih olan 4.7.1989 gününden, borçlanılan 17 yıl, 22 gün geriyegidildiğinde, 12.2.1972 tarihine ulaşılmaktadır. Borçlanılan askerlik dönemi butarihten önceye rastladığından, 506 sayılı Kanun m.60/F-3'deki"... Bu kanunagöre tespit edilen sigortalılığın başlangıç tarihinden önceki süreler içinborçlandırılma halinde sigortalılığın başlangıç tarihi borçlanılan gün sayısı kadargeriye götürülür" hükmü gereğince 2 yıl 1 ay, 1 gün askerlik süresi kadar geriyegidildiğinde sigortalılık başlangıcı 11.1.1970 olarak belirlenecektir. 3201 sayılıKanun'un 506 sayılı Kanun'un ek ve tadillerden olduğu Dairemizin ve giderekYargıtay'ın yerleşmiş görüşlerinden olmakla, fıkradaki bu Kanun sözcüğünün3201 sayılı Kanunu dahi kapsadığı ortadadır. 11.1.1970 tarihi ile tahsis taleptarihi arasında 25 yıllık süre geçmemiş bulunduğundan 60/A-c madde koşullarıoluşmamıştır.Hükmün bu gerekçeyle onanması gerekir.SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan gerekçeyle ONANMA-SINA, 13.06.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 10. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/7926Karar No : 1991/7074Tarihi : 23.09.1991ilgili Kanun : 506 s.SSK.ÖZÜ : Geçen hizmetlerin davacıya ait olup olmadığının özenle araştırılmasıgereklidir.DAVA : Davacı, sigorta sicil numarasıyla 1959 yılında, adı altında geçençalışmaların kendisine ait olduğunun tespitiyle, bu sürelerin diğer sigortalıhizmetleriyle birleştirilmesine karar verilmesini istemiştir.vermiştir.Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne kararHükmün, davalılardan Sosyal Sigortalar Kurumu Avukatı tarafındantemyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve TetkikHakimi tarafından düzenlenen raporla, dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işingereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.KARAR : Bu tür davalarda gösterilmesi gereken özen gereğince gerek işverengerek Kurum yanında bulunan ve davacının imzasını içeren ücret tediyebordrosu, işe giriş bildirgesi gibi belgeler getirilip imzaların davacıya aidiyetikonusu, yöntemince tespit edilmeli, müdür, şef, ustabaşı gibi davacıyı yakındantanıması icabeden kimseler tanık sıfatıyla dinlenmeli, gene az önce değinilenişveren ile Kurumda bulunan ve davacının fotoğrafını taşıyan belgeler celbedilipdavacıya benzerlik incelemesi yapılmalı, davalıya ait nüfus kayıtları getirilipdavacının nüfus kaydıyla karşılaştırılmalı ve deliller hep birliktedeğerlendirildikten sonra varılacak sonuç uyarınca karar verilmelidir.Mahkemece, açıklanan ve bu yönler üzerinde durulmaksızın eksikaraştırma ve inceleme ile karar verilmiş olması usule ve yasaya aykırı olupbozma nedenidir.O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabuledilmeli, hüküm bozulmalıdır.SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,23.09.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULUEsas No : 1991/10-329Karar No : 1991/423Tarihi : 25.09.1991Đlgili Kanun : 506 s.SSK.ÖZÜ : Sigortalı çalışmaların tespiti işverenin hak alanını da ilgilendireceğinden,açılmış davada işverenlerin taraf olması zorunludur.DAVA : Taraflar arasındaki "tespit" davasından dolayı yapılan yargılamasonunda, Yalova Asliye Hukuk (Đş) Mahkemesi'nce davanın kabulüne dairverilen 24.09.<strong>1990</strong> gün ve 352-737 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafındanistenilmesi üzerine;Yargıtay 10. Hukuk dairesi'nin 10.12.<strong>1990</strong> gün ve 10316-10328sayılı ilâmı: "...Dava, işverene ait işyerinde geçen bir kısım sigortalı çalışmalarınve dolayısıyla sigortalılığın başlangıcının tespitini amaçladığına ve sonuçta busüreye ait sigorta primlerinin tahsili istemini de içerdiğine göre yapılacak işleminişverenin hak alanını da ilgilendireceği açıktır. Hal böyle olunca da, bu tür birilâmın alınması için açılmış davada işverenlerin taraf bulunması doğal, hattazorunludur. O nedenle, mahkemece husumetin işverenlere de yöneltilmesi ve budoğrultuda davacıya mehil verilip, işverenlerin davaya dahil ettirilmesi,kendilerinden delilleri sorulup varsa yöntemince toplanılması ve tüm delillerbirlikte değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken,eksik soruşturmayla yazılı şekilde hüküm kurulmuş bulunması usul ve kanunaaykırıdır...." gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yenidenyapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresindetemyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereğigörüşüldü.KARAR : Dava belirli tarihler arasında davalı işverene ait işyerinde sigortalıçalışıldığının tespiti isteğine ilişkindir. SSK ile işveren aleyhine açılmıştır. ÖzelDairece yerel mahkeme kararı her ne kadar uyuşmazlığın niteliğine göre,çalışıldığı ileri sürülen işyerinin işvereni aleyhine de husumet yöneltilmesigereğine işaretle bozulmuş ise de, bu husus görülmekte olan davada yerinegetirilmiş durumdadır. O itibarla, mahkemenin husumete ilişkin bozma sebebinekarşı direnmesi yerindedir. Ne var ki işin esasına yönelik temyiz itirazları ÖzelDairece incelenmemiştir. Bu nedenle dosyanın Özel Daireye gönderilmesigerekir.SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerden dolayı işin esasına yönelik temyizitirazlarının incelenmesi için dosyanın 10. Hukuk Dairesi'ne gönderilmesine,oybirliği ile karar verildi.


T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULUEsas No : 1991/10-330Karar No : 1991/436Tarihi : 25.09.1991Đlgili Kanun : 506 s.SSK. 79. md.ÖZÜ : Kuruma bildirilmeyen çalışılan sürenin sigortalılıkta geçen süredensayılabilmesi için, on yıllık hak düşürücü sürenin geçmemiş olması gerekir.DAVA : Taraflar arasındaki "çalışma süresinin tesbiti" davasından dolayı yapılanyargılama sonunda; Şenkaya Asliye Hukuk (Đş) Mahkemesi'nce davanınkabulüne dair verilen 11.05.<strong>1990</strong> gün ve <strong>1990</strong>/66-93 sayılı kararın incelenmesidavalılardan SSK vekili tarafından istenilmesi üzerine; Yargıtay 10. HukukDairesi'nin 15.11.<strong>1990</strong> gün ve <strong>1990</strong>/6734-9479 sayılı ilamı;"... Davada,davacının ............ Madencilik Şirketine ait işyerinde 01.01.1963-15.07.1964tarihleri arasında çalıştığı halde Kurum'a bildirilmediği ileri sürülmüş, sigortalıniteliğindeki bu hizmetlerin tespitine karar verilmesi istenmiştir.Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Sosyal SigortalarKanunu'nun 79/8. maddesine göre bu tür istemlerin kabulüne karar verilebilmesiiçin çalışılan yılın sonundan itibaren anılan maddede öngörülen on yıllık hakdüşürücü sürenin geçmemiş olması gerekir. Hak düşürücü sürenin başlangıcıişin terkedildiği yılın sonundan itibaren işlemeye başlar. Şayet çalışılan dönemSosyal Sigortalar Kanunu'nun yürürlük tarihinden önce geçmiş ise, o dönemdeyürürlükte olan mevzuatta hak düşürücü süreyi düzenleyen herhangi bir hükümbulunmadığından on yıllık süre anılan Kanun'un yürürlüğe girdiği 1965 yılısonundan itibaren işlemeye başlar.Olayda davacının 1964 yılında işini terkettiği, bilahare 11.08.1978yılında ..........'ya bağlı ........... işletmesi'nin işyerine girdiği işe giriş bildirgesinden anlaşılmaktadır. Bu durumda 506 sayılı Yasa'nın yürürlüğe girdiği1965 yılının sonundan itibaren on yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonrayeniden işbaşı yaptığı, böylece davanın hak düşürücü süreye uğradığı gözönünde tutulmaksızın yazılı düşüncelerle davanın kabulü yolunda hüküm kurulmuş olması usule ve yasaya aykırıdır..." gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresindetemyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereğigörüşüldü:KARAR : 1 - Davanın kabulüne ilişkin ilk karar, davalılardan .............................Đşletme Müessese Müdürlüğü tarafından temyiz edilmemiştir. O itibarla bu davalıhakkındaki hüküm kesinleştiğinden, direnme kararını temyize hakkı bulunmadığıcihetle temyiz dilekçesi reddedilmelidir.


2 - Diğer davalı SSK'nın temyizine gelince, tarafların karşılıklı iddiave savunmalarına dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanangerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Dairebozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasayaaykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.SONUÇ : 1 - Davanın kabulüne dair ilk karar davalılardan……işletmesiMüessese Müdürlüğü tarafından temyiz edilmemekle kendisi yönünden kesinleştiğindendirenme kararını temyize hakkı bulunmadığı cihetle temyiz dilekçesininREDDĐNE, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine,2 - Davalılardan SSK Genel Müdürlüğü vekilinin temyiz itirazlarınınkabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma, kararında gösterilennedenlerden dolayı BOZULMASINA oybirliği ile karar verildi.T.C. YARGITAY ĐÇTĐHADI BĐRLEŞTĐRME BÜYÜK GENEL KURULUEsas No : <strong>1990</strong>/5Karar No : 1991/4Tarihi : 22.11.1991Đlgili Kanun : 506 s.SSK. 80. md.ÖZÜ : 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 80. maddesinde öngörülenprim alacaklarına, aynı maddenin yaptığı yollama ile Amme AlacaklarınınTahsil Usulü Hakkında Kanuna göre uygulanacak gecikme zammı Đflâsınaçılmasından sonra da işlemeye devam eder.Sosyal Sigortalar Kurumu'nun vekili 15.1.<strong>1990</strong> günlü dilekçe ileYargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 1.11.1989 günlü ve Esas: 1988/11-768, Karar:1989/566 sayılı; 1.11.1989 günlü ve Esas: 1988/12-837, Karar: 1989/587 sayılı;13.12.1989 günlü ve Esas: 1988/11-706, Karar: 1989/661 sayılı <strong>kararları</strong> ileYargıtay Onikinci Hukuk Dairesi'nin 28.11.1985 günlü ve 4200-10216 sayılı;30.3.1987 günlü ve Esas: 1986/7964, Karar: 1987/6288 sayılı <strong>kararları</strong>nda; 506sayıılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun değişik 80. maddesi gereğince Kurum'aödenmesi gereken primlerin süresinde ödenmemesi nedeniyle uygulanacakgecikme zammının, borçlu işverenin iflâsına karar verilmesi halinde; iflâsınaçılmasından sonra da işlemeye devam edeceğinin kabul edildiği ve YargıtayOnbirinci Hukuk Dairesi'nin 27.10.1987 günlü ve 2465-5709 sayılı; 21.12.1987günlü ve 5170-7455 sayılı <strong>kararları</strong>nın da aynı doğrultuda bulunduğu; aynıDairenin daha sonra verdiği 26.2.1988 günlü ve 274-1136 sayılı; 28.2.1989 günlüve 1118-1230 sayılı; 20.11.1989 günlü ve 7292-6385 sayılı <strong>kararları</strong>nda ise;anılan gecikme zammının borçlunun iflâsına karar verildikten sonra işlemeyedevam etmeyeceği ve kesileceği; ancak tasfiye sonunda borçluya ait mal veyapara kaldığı takdirde iflâsın açılmasından sonra


Kurum'un tahakkuk ettirdiği tüm gecikme tazminatının bu kalandan tahsiledileceği görüşünün benimsendiği; böylece Hukuk Genel Kurulu, Onikinci HukukDairesi ve Onbirinci Hukuk Dairesi'nin önceki <strong>kararları</strong> ile Onbirinci HukukDairesi'nin sonraki <strong>kararları</strong> arasında içtihat aykırılığının meydana geldiğini ilerisürerek içtihatların birleştirilmesini istemiş; Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'ncakonu Đçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nda görüşülmek üzere sevk edilmişbulunduğundan; dağıtılan gündem gereğince 22.11.1991 gününde toplananYargıtay Içtihatı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nda Raportör Üyeninaçıklamaları dinlendikten sonra gereği görüşüldü; Öncelikle; kararlar arasında506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun değişik 80. maddesi gereğince tahakkukettirilen gecikme zammının iflâsın açılmasından sonra da işlemeye devam edipetmeyeceği konusunda içtihat aykırılığı bulunduğu ve bu aykırılığın giderilmesigerektiğine oybirliği ile karar verilerek işin esasının görüşülmesine geçilmiştir.Esasa geçildiği sırada söz alan bazı üyeler, 3749 sayılı KanunlaYargıtay'da yeni Daireler kurulduğunu, bunlardan Ondokuzuncu HukukDairesi'nin, evvelce Onbirinci Hukuk Dairesi'nin bakmakta olduğu iflâs davalarınabakmakla görevlendirildiğini, bu Dairenin henüz yeni faaliyete geçtiği, ilgili Daireolarak görüş bildirilmesi için uygulamasının beklenmesini ve iflâsın açılmasındansonraki gecikme zammının iflâs masasına kaydedilip edilemeyeceği konusununkapsama alınarak öncelikle incelenmesi gerektiğini ve bu incelemeye olanakverilmesi amacıyla görüşmelerin ertelenmesini önererek, bu önerinin oyasunulmasını istemişlerdir. Diğer bir kısım üyeler ise; bu konunun oyasunulmasının gerekmediğini bildirmişlerdir. Bu durumda, esasla ilgili olmayan veçözümlenmediği takdirde esasın incelenmesini engellemeyen bu konunun oyasunulması gerekip gerekmediğinin Başkanlıkça takdiri gerekmiştir. Görüşmelersırasında ortaya atılan ve esasla ilgili olmayan her konunun mutlaka oyasunulması gibi bir yol izlenecek olursa, görüşmelerin sağlıklı bir şekildesürdürülmesine ve sonuçlandırılmasına olanak kalmaz. Aksi halde öncelikle, yenikurulan dairenin ilgili daire olup olmadığı ilgili ise bu konunun oya sunulmasıgerekip gerekmediği oylanacak; gerektiği sonucuna varıldığı takdirde bu defayeni dairenin uygulamasının, görüşünün beklenmesine gerek olup olmadığıoylanacak ve tevali eden bu nitelikteki oylamalarla yargı işlerinin sürüncemedekalması sonucu doğacaktır. Diğer taraftan, içtihadı birleştirmeye esas tutulankararlar arasında aykırılık bulunduğuna ve konusu da belirlenen aykırılığıngiderilmesine oybirliği ile karar verildikten sonra, yeni kurulan Daire'ningörüşünün beklenmesine gerek olup olmadığının oylanması, esasa girilmesineilişkin kararla da çelişir, işte bu nedenle durum Başkanlıkça değerlendirilerek; içtihataykırılığı belirlendikten sonra, Yargıtay'da iflâs davaları ile ilgili temyizincelemelerinin yeni kurulan bir Daireye verilmiş olmasının, içtihadı birleştirmegörüşmelerinin ertelenmesini gerektirmeyeceği sonucuna varılmıştır. Kaldıki şuhusus özellikle belirtilmelidir ki, ilgili daireden amaç, içtihadı birleştirmegörüşmelerine esas tutulan <strong>kararları</strong>n ait oldukları dairelerdir.


Đçtihadı birleştirme görüşmeleri sırasında dahi Onbirinci Hukuk Dairesi bu türuyuşmazlıklara bakan daire niteliğinde olup Ondokuzuncu Hukuk Dairesi,Başkanlar Kurulu Kararı uyarınca ancak 31 Ekim 1991 gününden sonraYargıtay'a gelen işlere bakacaktır ve bu konuda da hiçbir kararı bulunmamaktadır.Kararı olmayan bir daireden görüş sorulması Đçtihadı BirleştirmeKurumu ile bağdaştırılamaz. Öte yandan, içtihadı Birleştirme Kurulları'na nasılbaşvurulacağı, yasa ile açıkça düzenlenmiş olup, sözü edilen Kurulların re'senbir konuyu oylama sureti ile dahi olsa içtihadı birleştirmenin kapsamına almasınayasal olanak bulunmamaktadır. Sıra cetveline kayıt edilebilip edilememe içtihadıbirleştirme sorununun çözümünden sonra uygulama ile yön verilecek tâli birkonu oluşturmaktadır. Bu gerekçelerle yasaya açıkça aykırı düşecek bir konununoya sunulmasına ve ertelenmesine Başkanlıkça gerek görülmediği Büyük GenelKurul'un bilgilerine arzolunarak görüşmelere devam olunmuştur.içtihadı birleştirmenin konusu, sadece 506 sayılı Sosyal SigortalarKanunu'nun değişik 80. maddesinde öngörülen, sigorta primlerinin süresindeödenmemesi nedeniyle uygulanacak "gecikme zammı"nın, borçlu işvereniniflâsına karar verilmesi halinde; iflâsın açıldığı tarihten itibaren işlemeye devamedip etmeyeceği sorunu ile sınırlıdır. Bu nedenle, diğer bir kısım yasalarda dayer alan gecikme zammının faiz niteliğinde olup olmadığı yönü üzerindedurulmasına gerek görülmemiştir. Diğer taraftan, 506 sayılı Yasanın değişik 80.maddesinde öngörülen gecikme zammının, iflâsın açılmasından sonra daişlemeye devam etmesi halinde, gecikme zammının ne şekilde tahsil edileceği,diğer bir ifade ile, Đcra Đflâs Kanununun değişik 196. maddesinin son fıkrasıgereğince faiz gib'r işlem görüp görmeyeceği sorunu da içtihadı birleştirmeninkonusu dışında kalmaktadır. Çünkü bu sorun ancak, gecikme zammının, iflâsınaçılmasından sonra da işlemeye devam edeceği kabul edildiği takdirdegündeme gelebilecek olan tâli bir sorundur.506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun değişik 80. maddesininüçüncü fıkrasında; primlerin, süresi içinde ve tam olarak ödenmemesi halinde,ödenmeyen kısmına, sürenin bittiği tarihten başlayarak Amme AlacaklarınınTahsil Usulü Hakkında Kanunda belirlenen gecikme zammı oranlarınınuygulanacağı hükme bağlanmıştır. Aynı maddenin dördüncü fıkrasında; "Aykesirleri tam ay olarak hesap edilir. Gecikme zammı yalnız prim alacaklarınauygulanır ve borç ödenene kadar devam eder" ve beşinci fıkrasında da; "Davave icra takibi açılmış olsa bile, primlerin ödenmemiş kısmı için gecikme zammıtahsil olunur" denilmiştir. Bu hükümler, gecikme zammının, borçlu işverinin iflâsıhalinde de işlemeye devam edeceğini açıkça göstermektedir. Aynı maddeninaltıncı fıkrasında da; 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü HakkındaKanunun sadece, 9, 12, 21 ilâ 27 ile 36, 101 ve 103. maddelerin Kurumalacakları hakkında da uygulanacağı gösterilmek suretiyle, 6183 sayılı Yasayasınırlı bir gönderme yapılmıştır. Anılan Yasanın 52. maddesine göndermeyapılmadığından, bu maddedeki, amme alacakları ile ilgili gecikme zammınıniflâs halinde, iflâsın açıldığı tarihe ka-


dar işleyeceğine dair hükmün, sosyal sigorta primlerinin gecikme zammıhakkında uygulanmasına olanak görülmemiştir. 506 sayılı Yasanın değişik 80.maddesinde bu yönden bir boşluk bulunmadığı için, kıyas yolu ile bir uygulamayapılmasına da gerek bulunmamaktadır. Kaldı ki sosyal sigorta primlerinin,sosyal güvenlik ile ilgili özelliği nedeniyle 6183 sayılı Yasadaki ammealacaklarına benzetilmesi de mümkün değildir. Böyle bir benzerlik olsaydı, yasakoyucu 6183 sayılı Yasanın 52. maddesine de göndermede bulunurdu. Oysa,6183 sayılı Yasanın gönderme yapılan maddeleri ayrı ayrı gösterilmek suretiyle,52. maddenin uygulamasının istenmediği açıkça ifade edilmiş olmaktadır. Yasakoyucu getirdiği düzenlemelerde sosyal güvenlik hukukunun özelliklerini vebüyük önemini dikkate almıştır. Esasen 506 sayılı Yasanın değişik 80.maddesinde sigorta prim borçlarının ve gecikme zammının hangi haldeertelenebileceği ayrıca gösterilmiştir. Bunlar, su baskını ve deprem gibi tabiiafetlerdir. Borçlu işverenin iflâs etmesinin, bu nitelikte bir tabii âfet olmadığıkuşkusuzdur. Öte yandan, yasada açıkça öngörülmedikçe, borçlunun iflâsetmesi, kendiliğinden, faizin veya gecikme zammının işlemesini durduracak birolgu olarak da kabul edilemez. Nitekim Đcra ve iflâs Kanununun değişikliktenönceki 196. maddesinde rehin ile temin edilmemiş bütün alacakların faizlerininiflâsın açılması ile müflise karşı işlemeyeceği hükme bağlanmış idi. Aynı şekilde6183 sayılı Yasanın 52. maddesinde de, gecikme zammının, borçlunun iflâsınakadar işlemeye devam edeceği açıklanmıştır. Görülüyor ki yasa koyucu, alacağınfaizinin veya gecikme zammının, borçlunun iflâsı halinde işlemesini arzuetmiyorsa bunu açıkça belirtme yolunu izlemektedir. Aksi halde, faiz veyagecikme zammı, borçlunun iflâsından sonra da işlemeye devam edecektir.Đcra ve iflâs kanununun 196. maddesinin ilk şeklinde, iflâsınaçılması ile birlikte, müflise karşı faizlerin işlemeyeceği hükmü yer aldığından,Yargıtay Onbirinci Hukuk Dariesi'nin, içtihat aykırılığına neden olan sonraki<strong>kararları</strong>nda 506 sayılı Yasanın değişik 80. maddesindeki "gecikme zammı",faize benzetilerek, 196. maddenin kıyasen uygulanması ve gecikme zammınında borçlunun iflâsı halinde işlemeyeceği içtihat edilmiştir. Ne varki 196. madde,9.11.1988 günlü ve 3494 sayılı Kanunla değiştirilerek; iflâsın açılması ile birlikteiflâs masasına giren alacaklarda faizin işlemeye devam edeceği kabul edilmiştir.Bu nedenle artık, gecikme zammı ile faizin aynı nitelikte olup olmadığı sorunuüzerinde durulmasına gerek kalmamıştır. Onbirinci Hukuk Dairesi'nin görüşünübenimseyen üyelerin Büyük Genel Kuruldaki açıklamalarında; alacaklılararasında eşitliğin sağlanması için, icra ve Đflâs Kanununun değişik 196.maddesinin son fıkrasındaki; bu maddeye göre tahakkuk edecek faizödemelerinin, 195. maddeye göre hesaplanan ana paralar ödendikten sonrabakiyesi üzerinden yapılacağına dair hükmün, gecikme zammı hakkında dauygulanması gerektiği görüşü dile getirilerek, içtihadı birleştirme kararında bukonunun da açıklığa kavuşturulmasını istemiş-lerse de; kararlar arasında içtihataykırılığı sadece gecikme zammının iflâsın açılmasından sonra da işlemeyedevam edip etmiyeceği konusu ile sınırlı bulunduğundan ve bunun sonucuolarak iflâstan sonra işlemeye devam


eden gecikme zammının tahsili yönünden Đcra ve Đflâs Kanununun değişik 196.maddesinin son fıkrası hükmünün uygulanıp uygulanamayacağı sorunu buiçtihadı birleştirmenin kapsamı dışında kaldığından bu yön üzerinde durulmamıştır.Oylamaya 111 üye katılmış; üç üye ön sorunun oya sunulma-masınedeniyle işin esasının görüşülmesine olanak bulunmadığı gerekçesiyle esashakkında oy kullanmamış; seksen üye 506 sayılı Yasanın 80. maddesindekigecikme zammının iflâsın açılmasından sonra da işleyeceği doğrultusunda;yirmisekiz üye ise işlemeyeceği doğrultusunda görüş bildirmişler ve içtihatlar busuretle Hukuk Genel Kurulu, Onikinci Hukuk Dairesi ve Onbirinci HukukDairesi'nin önceki <strong>kararları</strong> doğrultusunda birleştirilmiş bulunmaktadır.SONUÇ : 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun değişik 80. maddesi gereğinceKurum'a ödenmesi gereken primlerin süresinde ödenmemesi nedeniyleuygulanacak gecikme zammının, borçlu işverenin iflâsına karar verilmesihalinde; iflâsın açılmasından sonra da işlemeye devam edeceğine, içtihatların buyolda birleştirilmesine 22.11.1991 günlü ilk toplantıda üçte ikiyi geçen çoğunluklakarar verildi.T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULUEsas No : 1991/10-576Karar No : 1992/76Tarihi : 19.02.1992Đlgili Kanun : 506 s.SSKÖZÜ : Sigortalılığının başlangıç tarihini yanlış beyan eden ve bu biçimdeyaşlılık aylığını hak etmediği bir dönemde almaya başlayan sigortalıyaödenen aylıklar, haksız ve fazla ödenmiş aylıklardır. Bu nedenle, SSK buaylıkların iadesini talep edebilir. Bu durumda, davacı pasif sigortalınıniyiniyetle zenginleştiği de ileri sürülemez. Olay sebepsiz zenginleşmedir vezenginleşmenin iadesi gerekir.DAVA : Taraflar arasındaki "tespit" davasından dolayı yapılan yargılamasonunda; Ankara ikinci Đş Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 13.2.1991gün ve 1989/2560-191/1002 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafındanistenilmesi üzerine, Yargıtay Onuncu Hukuk Dariesi'nin 30.5.1991 gün ve1991/3142-5323 sayılı Hamiyle; "...Davacı 24.9.1982 günlü dilekçesi ile yaşlılıkaylığı isteminde bulunduğu ve bu istemin yasaya uygun görülerek, Kurumca1.10.1982 tarihinde 1345 gösterge üzerinden aylık bağlandığı ve 9.6.1989tarihine kadar ödemelerin yapıldığı, 9.6.1989 tarihinden sonra ilk işe girişin7.7.1957 olmayıp 1.6.1959 tarihi olduğunun saptanması üzerine 1345 göstergeüzerinden bağlanan yaşlılık aylığı iptal edilerek 1.6.1989 tarihinden itibaren 700gösterge üzerinden yaşlılık aylığı bağlandığı, fazla öde-


nen yaşlılık aylığının, kesilmeye başlandığı uyuşmazlık konusu değildir.Uyuşmazlık, Kurum'un 7 yıl süreyle yanlış ödediği yaşlılık aylığını geri alıpalamayacağı, başka bir anlatımla, davacının yaşlılık aylığı bağlanmasında,Kurum'u yanıltıp yanıltmadığı, kötü niyetli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.Gerçekten, davacı usulüne uygun olarak ve Yasa'nın öngördüğübiçimde, Kurum'a 24.9.1982 tarihinde yaşlılık aylığı bağlanması için başvurmuşve kurumca kendisine 1.10.1982 tarihinden geçerli olmak üzere yaşlılık aylığıbağlanmış ve 7 yıl süreyle yaşlılık aylığı ödenmiştir. Davacının yaşlılık aylığıbağlanması işleminde Kurum'u yanılttığı giderek kötü niyetli olduğu söylenemez.Zira, belirli bir yaşa gelmiş ve eğitim düzeyi sınırlı sigortalıdan, 25 yıl öncesine aitilk işe giriş tarihini hatırlayıp Kurum'a bildirmesinin istenmesi, hayatın olağanakışına ve yaşam deneyimlerine uygun düşmeyeceği ortadadır. Esasen anılangörev, sigortalı ile ilgili tüm bilgi ve belgeleri elinde bulunduran, davalı Kurum'aaittir. Kurum, Anayasa'dan kaynaklanan sosyal güvenlik ödevinin zorunlu sonucubulunan, gerekli araştırma görevini yapmadan yaşlılık aylığı bağlanmış ise,bunun sonuçlarına katlanması gerektiği söz götürmez. Şu duruma göre,davacının iyi niyetli olarak kabul edilmesi, gerektiği ve durumu bilerek yaşlılıkaylığı almadığı, dosya içerisinden anlaşılmaktadır. Kaldı ki, iyi niyet asıldır vedavalı Kurum davacının kötü niyetli olduğunu da kanıtlamamıştır. Öte yandan, birçok Yargıtay kararında da anlatımını bulduğu üzere, iyi niyetle zenginleşen kimsezenginleşmenin geri verilmesinden ötürü, zenginleşme hiç olmasaydı bulunacağıdurumdan daha kötü duruma düşürülemez. Yaşam deneyimlerine göre, davacıgünümüzün koşullarına göre, günü gününe ve kıtı kıtına yaşayan kimse olduğununkabulü gerekir. Bu durumda, özellikle yanlış ödemelerin geri alınmasıdurumunda, zenginleşme hiç olmasaydı, davacının bulunacağı durumdan dahakötü duruma düşeceği açık seçiktir.Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular ve özellikle BorçlarKanunu'nun 63. maddesinin koşullarının olayda oluştuğu gözönünde tutulmaksızınyazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykıdır..." gerekçesiylebozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda;mahkemece önceki kararda direnilmiştir.Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek, direnme kararının süresindetemyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereğigörüşüldü:KARAR : Davacıya 15.9.1982 tarihli dilekçesindeki isteği uyarınca, davalıSosyal Sigortalar Kurumu tarafından, 1345 göstergeden yaşlılık aylığı bağlandığı ve 7 yıl süreyle 4.6.1989 tarihine kadar ödendiği ve işe giriş tarihinin7.7.1957 tarihi olmayıp, 1.6.1959 tarihi olduğunun belirlenmesi üzerine, işbuaylığın iptaliyle, prim ödeme gün sayısı ve sigortalılık süresine göre,15.6.1989 tarihinden itibaren 700 göstergeden yeniden aylık ödenmesine veyanlış aylık bağlamadan doğan ve davacıya ödenmiş bulunan ........................... -


TL'nin ayda........... TL, lik taksitler halinde aylığından kesilmesine, 11.7.1989günü karar verilmiştir. Bunun üzerine davacı, aylığının kesilmesi ve 2. defabağlanması işlemlerinin iptali ve son aylığın ilk aylığa uygun şekilde değiştirilmesi ve düzeltilmesini ve her ay kesilen................-TL'nin ihtiyati tedbir olarakdurdurulması istekleri ile temyize konu davayı açmıştır.Uyuşmazlık, haksız ödenen aylıkların, Kurum tarafından sebepsizzenginleşen davacı sigortalıdan geri alınıp alınamayacağı ve Kurum'un taksitlegeri alma kararının iptali gerekip gerekmediği, gerekiyorsa, sebepsizzenginleşen davacının geri verme borcunun kapsamının ne olduğu konularındandır.Özel Daire özetle, sebepsiz zenginleşen davacının, iyi niyetli olduğunu,kıtı kıtına geçindiğini, arada geçen zaman içerisinde bu paraları tükettiğini,zenginleşme hiç olmasaydı bulunacağı durumdan daha kötü bir haledüşürülemeyeceğini, Borçlar Kanunu'nun m. 63 koşullarının olayda oluştuğunubildirerek, Kurumun geri almak hakkı bulunmadığını ve dolayısıyla davacının, bukonuya yönelik davasının kabulü gerektiğini ileri sürmektedir.Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle, aşağıdaki konuların vurgulanmasızorunludur.Bir defa, davacının haksız olarak zenginleştiği, yukarda açıklandığıgibi, kesin hüküm ile sabittir. Davacı ile aynı isim ve soyadını taşıyan bir başkasigorta belgelerinin, yanlışlıkla davacının dosyasının içerisine girdiği ve okağıtlarda işe giriş tarihi 7.7.1957 olarak yazılı bulunduğundan ve bu tarihe göreyaşlılık aylığı bağlama koşulları var sayıldığından dolayı, davacıyaaylık bağlanıp, 7 yıl boyunca ve ...................-TL'ye ulaşıncaya kadar ödendiği,1.6.1959'da işe girdiği anlaşılınca, aylığın kesildiği ve 700 gösterge ayarlandığıve bu işlemin iptaline ilişkin davanın reddine dair yerel mahkeme kararınınonandığı ve böylece davacının söz konusu zenginleşmesinin, haksız olduğununbelirlendiği açık ve seçik olarak ortadadır.Öte yandan, davanın yasal dayanağının Borçlar Kanunu'nun 63.maddesi olduğunda da kuşku yoktur.Anılan Kanun'un 61. maddesi uyarınca, ilke olarak, sebepsizzenginleşenin haksız yere fazla aylık alma şeklinde gerçekleşen paraları, gerivermesi icabeder. Ne var ki, bu geri verme borcunun kapsamı, 63. madde ilebelirlenmiş olup, sebepsiz zenginleşen kötü niyetli ise, iadeye ilişkin ilke çevresindeişlem yapılacak ve zenginleşmenin azaldığını savunamayacaktır. Şayet,iyi niyetli ise, iade zamanında elinde kalanla sorumlu olacak, kendisinden iadetalep olunduğu andaki fazlalığı geri vermekle yetinecektir. Şu var ki,zenginleşmenin azalması veya tamamen kalkması, düşmesi olgusu, bir iddiaveya defidir. Zenginleşen tarafından iddia ve ispat olunmalı, ileri sürülmelidir.Böyle bir iddia ve savunma olmadıkça, hâkim tarafından, kendiliğinden nazaraalınamaz. Böyle bir iddia ve ispat olmadıkça, zenginleş-


menin azaldığı, ya da kalktığı, resen kabul edilemez ve haksız zenginleşen,zenginleşmenin başında iktisap ettiği miktarla sorumlu olur (Prof. Dr. F.Eren,Borçlar H., Cilt: 3, Sh: 62-63; Doç. Dr. Turgut Öz, Sebepsiz Zenginleşme, Sh:146-147). Bu görüş usul hukuku bakımından da doğrudur. Zira hâkim, HukukUsulü Muhakemeleri Kununu'nun m. 74 gereğince iddia ve savunma ile bağlıdır.Öte yandan, zenginleşmenin kalktığı, düştüğü ve azaldığı yollu bir iddia vesavunma, iade borcunun kapsamı bakımından, bir takım incelikler taşımakta,harcamanın özellikleri, ikame değerler söz konusu olabilmektedir, iade borcunukaldıran ve azaltan türden harcamaların oluştuğu yollu bir iddia ve savunmamahkemeye sevketmeden ve kanıtlanmadan, iade borcunun kalktığı resenYargıtay Özel Dairesi tarafından kabul edilemez.Davaya konu olayda davacı, Borçlar Kanunu'nun m. 63/1 çerçevesindebir iddia ileri sürmemiştir. Đyi niyetli olduğu, zenginleşmenin kalktığı,düştüğü, azaldığı ve bu nedenle haksız aldığı aylıkları iade borcuyla sorumlututulmaması gerektiğinden, yargılamanın hiç bir evresinde söz etmemiştir.Davacının davası; göstergesinin 1345'den 700'e indirilmesininyanlış olduğu, aylığın tekrar 1345 göstergeden hesaplanması ve bu iddiayabağlı olarak aylık farklarının taksitle kendisinden geri alınması hakkındaki Kurumkararının iptali ve uygulamanın durdurulmasına ilişkindir.Böyle bir dava talebi karşısında, Yargıtay Özel Dairesi'nin, BorçlarKanunu'nun 63/1. maddesinin resen uygulanmasını önermesi ve sanki anılanmaddeye göre ve sırf zenginleşenin işçi olduğundan bahisle, zenginleşmeninkalktığı, düştüğünün kanıtlandığı yolunda bir sonuca ulaşması, doğru değildir.Kaldı ki, iyiniyet ile zenginleşmenin kalkması, düşmesi, azalması konuları, ayrıayrı konulardır. Bir an için iyiniyet bulunduğu kabul edilse bile, zenginleşmeninkalktığı, düştüğü ve azaldığı yollu iddia ve savunmanın yöntemince kanıtlanmasızorunludur.Öte yandan olayda, davacının iyi niyetle zenginleşen muktesipolarak kabulü de dosya içeriğine uymamaktadır.Şöyle ki: haksız iktisap sigortalının işe giriş tarihinin 1.6.1959 yerine,7.7.1957 olarak kabulünden doğmuştur. Bilindiği gibi, işe giriş tarihi, 506 sayılıKanun m: 108 uyarınca, sigortalılık süresinin ve bu sürenin hesabının başlangıçnoktasıdır. Ayrıca prim ödeme gün sayılarına da etkili olabilir. Sigortalılık süresive prim ödeme gün sayısı ise, aylık bağlanmasının etkili ve önemlikoşullarındandır. Bu nedenle, burada da aylık bağlama ve göstergeyi 1345olarak saptama olgusunu, işe giriş tarihinin hatalı şekilde 7.7.1957 olarakkabulünü etkilemiştir. Hayatın olağan akışına göre; kişiler, hayatta belli olaylarıbilir ve hatırlarlar. Örneğin; okula gitme, okul bitirme, terhis olma, evlenme,boşanma ve ilk defa paralı bir işe, memuriyete girme, emekli olma, gibi olaylar,hayat deneyimlerine göre, ilgili kişi tarafından bilinir ve hatırlanır. Çünkü, buolaylar, insan hafızasında iz bırakırlar. Bu nedenle, davacı 15.9.1982 tarihliemekliye sevk dilekçesi verirken, 1.6.1959 ta-


ihinde işe girdiğini biliyordur, bilmesi gerekiyordu. Buna rağmen; O dilekçede,işe giriş sigortalılık başlangıcı, 7.7.1957 olarak gösterdi. Dosyasına her nasılsa,başka bir Đsmail'in evrakının girmesi ve o ismail'in de 7.7.1957'de işe girmişbulunması nedeniyle, bildirilen işe giriş tarihi ve isim ve soyadı ayniyetini,yüzeysel bir incelemeyle saptayan. Kurum, haksız iktisaba yol açan aylığıbağladı. Doğaldır ki, davacının baba-ana adı, doğum tarihi, nüfusa kayıtlı olduğu,çalışmalarının geçtiği yer, gibi konularda detaylı inceleme yapsaydı, bu hatayadüşmeyecekti. Muhtemelki (ayrı yazılacak) davacı Kurum nezdinde ki şahsîdosyayı incelemek fırsatını buldu. Başka Đsmail'in evrakını kendi dosyasındagördü. Onun işe giriş tarihinin 7.7.1957 olduğunu da öğrendi ve aylıkbağlanmasını isteyen dilekçeye, işe giriş tarihini, bundan faydalanmak üzere,7.7.1957 olarak yazdı. Böyle olmasa, öteki ismail'e ait 7.7.1957 tarihini, ay nenve hatasız emekliye sevk dilekçesine 7.7.1957 olarak yazması mümkün değildir.Herhangi bir yanlış tarih yazılmamış, öteki ismail'in işe giriş tarihi yazılmıştır.Özel bir anlamı bulunduğu ortadadır. Kaldı ki davacının işe giriş tarihinin1.6.1959 olduğunu, sadece hayatın olağan akışı nedeniyle değil, aşağıdakibelgeler delaletiyle de gayet iyi bildiği anlaşılmaktadır.Zira, işverenden gelen şahsi dosyasında, mühimmat fabrikasındaçalışmak istediğine dair dilekçesi, 26.5.1959 tarihlidir. "Davacının imzasınıtaşımaktadır. Bu dilekçe üzerine 1.6.1959'da işe alınmıştır. 1.1.1964 tarihindeişverene verdiği dilekçede 5,5 senedir fabrikada çalıştığını (B) sınıfı işçiliğegeçirilmesini istemiş..." ve isteği kabul edilmiştir. Bilhesap, 1.6.1959'da işebaşladığını bildirmiş olmaktadır. 20.6.1968 tarihinde, bağlı olduğu AskeriFabrikalar Tekaüt ve Muavenat Sandığı'nın Sosyal Sigortalar Kurumu'na devrinedeniyle, düzenlenen ve davacının imzasını taşıyan işe giriş bildirgesinde, işegiriş tarihi, 1.6.1959 olarak gösterilmiştir. 24.5.1977 günü işverene verdiğidilekçede "..18 hizmet yılını doldurduğundan kıdem ikramiyesi verilmesini" ve21.5.1979 tarihli dilekçesinde "..20 hizmet yılını doldurduğundan işçi teşvikikramiyesi verilmesini" istemiş ve bu istekleri kabul edilmiş olup, hesap sonucu1.6.1959 günü işe girdiğini bildiği ve işçilik haklarını almada, bu tarihi, periyodikolarak, hatırladığı ve kullandığı anlaşılmaktadır. Ayrıca, aksi sabit oluncayakadar geçerli ve imzasını taşıyan müfettiş tutanağında "..1959 senesinde işegirdiğini.." ifade etmiştir.Böylece, 1.6.1959'da işe girdiğini bildiği halde, yaşlılık aylığıbağlanmasını isteyen dilekçesinde, 7.7.1957'de işe girmiş gibi göstermesi ve butarihi de, evrakı kendi dosyasına giren ismail'in işe giriş tarihine tam bir paralellikiçerisinde 7.7.1957 olarak yazması dürüstlüğe ve iyi niyete uygun davranışlardeğildir. Öte yandan Kurum, isteğini kabul edip kendisine yaşlılık aylığıbağlayınca, aylık bağlama kağıdının bir nüshasını davacıya tebliğ etmiş ve bukağıtta da işe giriş tarihi, açıkça 7.7.1957 olarak gösterilmiş ve bu tarih esasalınarak gösterge ve aylığın bağlandığına ilişkin detaylar gösterilmiştir. Bunarağmen davacı, 1.6.1959'da işe başladığını bildiği halde, Kurum'u, bu konudauyarmamış ve 7 yıl boyunca, haksız zenginleşmeyi ka-


ul etmiştir. O kadar ki, işbu davayı açarken dahi ve hatta yargılamanın sonunakadar gerçeğin ve hatanın yargı kararıyla ortaya çıkmasına ve kesinleşmesinerağmen hata ve davranışını sürdürmüş, Kurum'un 1345 göstergeden bağladığıaylığın doğruluğunu savunmuştur.Borçlar Kanunu'nun 63. maddesinde söz konusu edilen hüsnüniyetMK m. 3'de yazılı sübjektif hüsnüniyet, kendisinden beklenen özeni göstermeyenkimse, hüsnüniyetli sayılamaz. Đşe giriş tarihini gerçeğe aykırı bir şekilde1.6.1959 yerine 7.7.1957 olarak bildiren ve isim ve soyadı benzeyen birisi hernasılsa kendi dosyasına giren, sigorta kağıtlarında yazılı 7.7.1957 tarihini kendiişe giriş tarihiymiş gibi Kuruma verdiği aylık bağlama dilekçesinde gösteren,üstelik işe giriş ve sigortalık süresi ve prim ödeme gün sayısına göre aylıkbağlandığını esasen bildiğinden başkasının işe giriş tarihine göre bağlananaylıkların, günün birinde farkedileceğini, geçerli bir sebebe dayanmadığını ve ozaman aldıklarını geri vermesi gerekeceğini, düşünmek ve hesaplamakdurumundadır. Asla kendisinden beklenen özeni sarfeden bir kişi kabul edilemez.Bu davada olayın özelliği, zenginleşmenin iyi niyetle olamayacağını açıkçagöstermektedir. Zira, işin başında dürüst olsa, özenli ve dikkatli davransa,zenginleşmenin geçerli bir sebebe dayanmadığını kolayca anlaması gerekirdi.Kötü niyetli muktesibin, iade borcu ise, halen elinde kalanlarlasınırlandırılmış değildir (von, Tuhr, Borçlar Hukuku, C.Edege çevrisi sh: 445 vedevam Prof. DR. F. Eren, Borçlar H. Cilt: 3, Sh: 62 ve Duru, Doç. Dr. I. Ulusan,iyi Niyetle Zenginleşmenin Đade Borcunun Sınırlandırılması Sorunu, Sh: 33 vedvm. Doç. Dr. T. Öz, Sebepsiz Zenginleşme sh: 146 ve dvm.Gauch/Schluep/Jagg Schvveizerisher Obligationen recht, Aligemeliner Teil, Bant1, Zürich, 1987 Nr. 1144, Keller-Schaufelberger, Ungerechtfertgle BereicherungBant 111-Frankfurt 1982, S. 85).O itibarla, sebepsiz zenginleşen davacıdan, haksız ve fazla ödenenaylıkların geri alınmasına ilişkin Kurum kararı dahi doğrudur. Zenginleşmeniniadesi gerekmektedir. Kurum'un bu yöndeki kararının iptaline ve geri almanındurdurulmasına hukukça olanak yoktur. Olayda, iade borcunun davacının elindekalanla sınırlandırılması, zenginleşmenin kalkması, düşmesi, azalması sözkonusu değildir.Bu durumda, mahkemece mevcut delillerin değerlendirilmesisuretiyle iade isteğinin de reddedilmesi doğrudur.O halde usule yasaya uygun bulunan direnme kararı onanmalı-dır.SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararınınyukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, 5.02.1992 günü yapılan ilkgörüşmesinde ve 12.02.1992 günü yapılan ikinci görüşmesinde çoğunluksağlanamadığı için 19.02.1992 gününde yapılan üçüncü görüşmede oyçokluğuylakarar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/16645Karar No : 1992/2245Tarihi : 25.02.1992Đlgili Kanun : 506 s. SSK. 11. md., 818 s. BK. 4. md.ÖZÜ : Đş kazası geçiren işçinin, sakat işçi kadrosunda istihdamı, maddizarar tazminatı hesabında hakkaniyete uygun bir indirimi gerektirir.DAVA : Taraflar arasındaki iş kazasından doğan maddi ve manevi zararınödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerlegerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesineilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalıavukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğuanlaşılmış ve duruşma için 25.2.1992 günü tayin edilerek taraflaraçağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına Avukat....................geldi.Karşı taraf adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatınsözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi,gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillere kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değlidir.2 - Davacı % 75 oranında işgücü kaybına uğramışsa da bu orandakimaluliyet iş kazası geçirmeden önce yaptığı işiyle ilgilidir. Sağ bacağı dizaltından kopmuştur. Daha az efor sarfını gerektiren bir işte çalışarak kazançsağlaması mümkündür. Nitekim davalı işveren bir kamu kuruluşu olup davacıyısakat işçi kadrosunda olay tarihinden beri çalıştırdığı anlaşılmaktadır. Maddizarar hesabında bu çalışmasından dolayı elde edeceği gelirinde tazminattan birhakkaniyet indirimi yapılmışsa da belirtilen durumlar dikkate alındığında yapılanbu indirimin az olduğunun kabulü gerekir. Esasen % 25 oranındaki indirimzarardan yapılmamış sigorta gelirinin tenzilinden sonraki tazminattan yapılmıştır.O halde daha yüksek bir oranda indirim yapılmak üzere kararın bozulmasıgerekmiştir.3 - Sigorta gelirlerindeki sonraki artışlarında maddi tazminattanindirilmesi gerekir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeplerle BOZUL-MASINA, 25.02.1992 gününde oyçokluğuyla karar verildi.


T.C. YARGITAY 10. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/11905Karar No : 1992/2937Tarihi : 10.03.1992Đlgili Kanun : 506 s.SSK. 3. md. 1479 s. Bağ-Kur. K. 24. md.ÖZÜ : Davanın yasal dayanağını oluşturan 1479 sayılı Bağ-Kur Yasasının24. maddesine göre; kanunla ve kanunların verdiği yetkiye dayanılarakkurulu, sosyal güvenlik kuruluşlarının kapsamı dışında kalan ve herhangibir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın kendi nam ve hesabınabağımsız çalışan ve ticarî kazanç veya serbest kazançları nedeniyle,gerçek veya götürü usulde gelir vergisi yükümlüsü bulunan kimseler Bağ-Kur kapsamında sigortalı sayılırlar.Bir kimsenin aynı anda, iki sosyal güvenlik kuruluşu kapsamındabulunması, başka anlatımla çifte sigortalılık, sosyal güvenlik sistemimizdemümkün bulunmamaktadır.DAVA : Davacı, Bağ-Kur sigortalılığının 25.1.1985 tarihinde sona erdiğinin vebu tarihten itibaren prim borcu ve gecikme zammı tahakkuk ettirilemeyeceğinintesbitine karar verilmesini istemiştir.vermiştir.Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne kararHükmün, davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyizisteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hâkimi tarafından düzenlenenraporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdakikarar tesbit edildi:KARAR : Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının Sosyal Sigortalar Kanununatabi bir işte Çalışmaya başlamasından sonra dahi Bağ-Kur'lu statüsünün devamedip etmeyeceği noktasında toplanmaktadır.Davanın yasal dayanağını oluşturan 1479 sayılı Bağ-Kur Yasasının24. maddesine göre; Kanunla ve kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulu,sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverenehizmet akdi ile bağlı olmaksızın kendi nam ve hesabına bağımsız çalışan veticarî kazanç veya serbest kazançları nedeniyle, gerçek veya götürü usulde gelirvergisi yükümlüsü bulunan kimseler Bağ-Kur kapsamında sigortalı sayılırlar.Gene aynı Yasanın 25. maddesi uyarınca, bu hukuksal statü kendiliğindenoluşur ve sona ermesi ise, gelir vergisi mükellefi olanlar yönünden, bumükellefiyetleri gerektiren faaliyetlerin sona ermesi ile olur.


Davacının 1979 tarihinde başlayan Bağ-Kur'luluk statüsünün 1985yılına kadar sürdüğü taraflar arasında tartışmasızdır. Tartışma konusubu tarihten sonra, başka anlatımla, davacının .................. 'de işe başlamasındansonraki döneme ve bu süre içerisinde Bağ-Kur'lu sayılıp sayılmayacağı konusunailişkindir.Gerçekten bir kimsenin, yasanın öngördüğü biçimde Bağ-Kurkapsamına girdikten sonra, bu statüden çıkması, ancak yasanın açıkça gösterdiğikoşulların gerçekleşmesine bağlıdır. Davacının 1979 yılında başlayanBağ-Kur'luluk statüsü, 1985 yılında yeni bir işe girmiş bulunmakla kendiliğindensona ermemiştir. Davacı bu tarihten sonra da kendisini bu statüye sokanfaaliyetine devam etmiş ve bu faaliyetinden muntazaman gelir elde etmiştir.Dosyadaki belgelerden de gözüktüğü üzere, davacı 1985-<strong>1990</strong> yılları arasındagelir vergisi yükümlüsü olarak bu yıllara ilişkin gelir beyannamelerini Maliye'yevermiş ve vergilerini ödemiştir. Davacı, ancak 1991 yılında, gelir kaynağınıoluşturan kamyonunu satmakla birlikte vergi yükümlülüğünden de çıkmıştır. Şuduruma göre, davacıyı Bağ-Kur'luluk statüsüne sokan gelir vergisiyükümlülüğünü gerektiren ticari faaliyeti sona ermediği sürece, başlamış bulunanBağ-Kur'luluk sona ermez ve bunun gerektirdiği yükümlülüklerden kaçınılamaz.Davacı, bir tarafta, hizmet akdiyle çalışmakla birlikte diğer taraftan, üçüncü kişileraracılığıyla ticari faaliyetini yürütmüş, başlamış olduğu işi devam ettirmekleyasanın öngördüğü Bağ-Kur'luluk koşullarını yitirmemiştir.Bir kimsenin aynı anda, iki sosyal güvenlik kuruluşu kapsamındabulunması, başka anlatımla çifte sigortalılık, Sosyal Güvenlik sistemimizdemümkün bulunmamaktadır. Nitekim, 506 sayılı Yasanın 3/F maddesine göre,Kanunla kurulu emekli sandıklarına aidat ödemekte olanların, Sosyal SigortalarKurumu kapsamında sigortalı olamıyacakları hükme bağlanmıştır. Davacının,Bağ-Kur'luluk statüsü ve statüden doğan aidat ödeme yükümü devam ederken.Sosyal Sigortalar Kurumu kapsamına girmesi bu durumda imkânsızbulunduğundan davacının, ancak Bağ-Kur'luluk statüsünden çıkmasıdurumunda, yeni statüsü devreye girebilecektir.Bu nedenle, mahkemenin, yukarıda belirlenen maddi ve hukukiolguları gözetmeksizin davacının, Bağ-Kur'luluk statüsünün sona erdiğine ilişkinkararı usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalı Kurum'un bu yönü amaçlayan temyiz itirazları kabuledilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle BOZULMA-SINA, 10.03.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/2500Karar No : 1992/3929Tarihi : 08.04.1992Đlgili Kanun : 506 s.SSK.ÖZÜ : Bir olayın iş kazası sayılması için olay ile işverenin eylemi arasındauygun sebep-sonuç bağlantısı bulunması gerekir.Ölen işçinin ağır ve tehlikeli bir işte çalıştırılıp çalıştırılamayacağınadair rapor alınmadan çalıştırılması da uygun sebep-sonuçbağlantısının kurulmasına yeterli olmaz.DAVA : Davacılar, iş kazasından doğan maddi ve manevi zararın ödetilmesinekarar verilmesini istemişlerdir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalılar avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Davacılar, murislerinin iş kazası sonucu öldüğünü iddia ederekişveren aleyhine maddi ve manevi tazminat davası açmışlardır. Bu dava devamederken verdikleri dilekçe ile SSK. nu davaya dahil etmişler, mahkemece demaddi tazminat yönünden işverenle birlikte SSK'da müştereken ve müteselsilensorumlu tutulmuştur. Ancak HUMK'da bir davanın nasıl açılacağı gösterilmiştir.Buna göre, sorumluların biri hakkında bir dava açıldıktan sonra diğer sorumluhakkında dahili dava yolu ile dava açılamaz ve hakkında hüküm kurulamaz. Bunedenle SSK. hakkında anılan şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıolup, SSK yönünden kararın bozulması gerekmiştir.2 - Davalı işverenin temyizine gelince; davacıların miras bırakanıolay günü, müteahhit...............'e ait yol inşaat kum şantiyesi işyerinde çalışmaktayken bir ara işe ara vererek arkadaşı ile birlikte yola 20 metre mesafede bulunan bir üzüm bağından üzüm alıp, bir kayanın üzerine çıkarakorada üzüm yemekte olduğu bir sırada aniden yere düşerek başından yaralanması sonucu ölmüştür. Yapılan otopside ölüm sebebinin tesbit edilemediği, ancak tüm şahitlerin olayı bu şekilde anlattıkları ve CumhuriyetSavcılığınca da, ........... hakkında takipsizlik kararı verildiği anlaşılmaktadır.SSK'nca da olay, iş kazası sayılmayarak davacıların gelir bağlama taleplerireddedilmiştir. Davada işverenin sorumlu olabilmesi için olayın bir iş kazasısayılması ve ölüm ile işverenin eylemi arasında uygun sebep sonuç bağlantısıbulunması gerekir. Uygun sebep sonuç bağlantısı yoksa, sadece iş kazasısayılması işverenin sorumluluğu için yeterli sebep teşkil etmez. Olayın dosyadaortaya çıkan cereyan şekline göre, olay ile işverenin eylemi arasında


uygun sebep sonuç bağlantısı kurmak mümkün değildir. Zira, olay, muris işineara verdiği sırada, yakındaki bir üzüm bağından aldığı üzümü bir kaya üzerineçıkararak yediği bir sırada meydana gelmiştir. Bu olayın işverenin eylemi ile veyaiş şartları nedeniyle oluştuğunu söylemek mümkün olamaz. Her ne kadar kusurbilirkişileri raporlarında, olayın bir iş kazası olduğunu belirtmişler ve işin ağır vetehlikeli işlerden olduğunu murisin bu işte çalışıp çalışmayacağı yönünden raporalması gerektiğini, böyle bir rapor almadan çalıştıran işverenin sorumlu olacağınıbildirmişler isede, söz konusu raporun alınmamış olması mücerret olarak uygunsebep sonuç bağlantısının kurulması için yeterli bir sebep teşkil etmez. Şudurumda davalı işverenin sorumluluğunu gerektiren bir husus bulunmadığındanhakkındaki bu maddi ve manevi tazminat davasının reddine karar vermekgerekirken, yazılı şekilde ve aksine düşünce ile sorumlu tutulmuş olması usul veyasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 08.04.1992 günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/1072Karar No : 1992/4267Tarihi : 14.04.1992Đlgili Kanun : 506 s. SSK. 11. md.. 818 s. BK. 46 ve 47. md.ÖZÜ : Sosyal Sigortalar Kurumu Hastanesı'nce verilen raporda, hastalığınmeslekî olduğu yönünde herhangi bir açıklama yoktur. S.S. Yüksek SağlıkKurulu'nca böyle bir tespit yapılmadan hastalığın mesleki olduğununkabulü ile hüküm tesisi doğru değildir.DAVA : Taraflar arasındaki meslek hastalığından doğan maddi ve manevizararın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılınedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davcıyaverilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi taraflar avukatıncaistenilmesi ve davacı avukatınca da duruşma talep edilmesi üzerine;dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre davacının temyiz itirazları yerinde görülmediğindenreddine,2 - Davalının temyizine gelince: Her ne kadar Zonguldak SSK.Hastanesi'nce davacıda pnömokonyos tesbit edilmiş ve oran 39.36 olarakgösterilmişse de, davacının 1971 yılında ocak içi işçiliğinden ocak dışı işçili-


ğine çıkarıldığı 1980 yılına kadar ocak dışında çalıştıktan sonra işyerindenayrıldığı ve az önce sözü edilen raporun 1991 yılında verildiği ve bu rapordahastalığın mesleki olup olmadığının Yüksek Sağlık Kurulu'nca tesbitinin gerektiğininbelirtildiği görülmektedir. Gerçekten S.S. Kurumu Hastanesi'nce verilenraporda hastalığın mesleki olduğu yönünde herhangi bir açıklama yoktur. Veyine orada belirtildiği üzere hastalığın mesleki olup olmadığının S.S. YüksekSağlık Kurulu'nca tesbiti gerekmektedir. Böyle bir tesbit yapılmadan hastalığınmesleki olduğunun kabulüyle hüküm tesisi mevzuat hükümlerine aykırı olupbozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 14.04.1992 günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 10. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/301Karar No : 1992/6164Tarihi : 01.06.1992Đlgili Kanun : Anayasa 60. md. 506 s.SSK. 6. md.ÖZÜ : Sosyal güvenlik hakkı kişiye sıkı sıkıya bağlı temel bir hak olup,vazgeçilemeyeceği gibi başkalarına da devredilemez.DAVA : Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 20.10.1988 tarihindenitibaren hizmet akdiyle geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, feragat nedeniyle davanın reddine karar vermiştir.Hükmün, davalılardan Sosyal Sigortalar Kurumu avukatı tarafındantemyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktanve tetkik hakimi ...............tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlarokunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.KARAR : Davacının 20.10.1988-7.10.1988 tarihleri arasında Kuruma bildirilmeyensigortalık süresinin saptanmasına ilişkin talebi mahkemece feragatnedeniyle reddedilmiştir. Gerçekten davacı, mahkemeye verdiği dilekçe ve bunudoğrulayan 14.11.1991 günlü oturumdaki açık beyanıyla; davalı işverenden tümişçilik haklarını aldığını ve bir alacağı kalmadığını kabul ederek, görülmekte olanbu davadan dahi vazgeçtiğini bildirmiş ve hüküm buna göre kurulmuştur. Başkabir anlatımla, davacı, bu feragati ile sosyal güvenlik haklarından dahivazgeçtiğini vurgulamış, mahkeme de aynı doğrultuda karar vermiştir.


Oysa, Sosyal Güvenlik, uluslararası hukuk belgelerinde ve çağdaşanayasalarda, temel bir hak niteliğinde görülerek, "ekonomik ve sosyal haklar"kategorisinde düzenlenmiştir. Toplumun tüm bireylerini kapsamına alançabalarının bir sonucu olarak sosyal güvenlik temel bir insanlık hakkı görünümükazanmıştır. T.C. Anayasası'nın 60. maddesi ile, herkesin sosyal güvenlikhakkına sahip olduğu kabul edilmiş ve Devletin bu güvenliği sağlayacaktedbirleri alması öngörülmüştür.işte Sosyal Sigortalar da, ülkemiz açısından, çalışan nüfusun birbölümünün sosyal güvenliğini sağlayan araçlardan biri olarak oluşturulmuş vekendisine anayasal görevler yüklenmiş bir Kurum biçiminde ortaya çıkmıştır.Sosyal Sigortalar özel türden bir sosyal güvenliktir. Kişiye sıkı sıkıya bağlı birtemel güvenlik hakkından vazgeçilemez ve başkalarına devredilemez. NitekimSosyal Sigortalar Kanunu, 6. maddesiyle bu ilkeyi aynen benimsemiş ve hükümaltına almıştır.Kamu hukuku içerisinde yer alan Sosyal Sigortalar hukukunun,doğrudan kamu düzenine ilişkin sigortacılık hakkından vazgeçilemeyeceğidüşünülmeksizin davanın kabulü anayasal sosyal güvenlik sistemi ile buna göreoluşturulan 506 sayılı Yasanın 6. maddesine aykırıdır.Mahkemece yapılacak işlem, anılan yasanın 79/8. maddesi uyarıncaişin esasına girmek ve toplanacak delillerin sonucuna göre davacınınsigortalılık haklarını belirlemekten ibarettir.Şu duruma göre, davalı Kurum'un bu yönleri amaçlayan temyizistemleri kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZUL-MASINA, 01.06.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 10. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/15658Karar No : 1992/6893Tarihi : 19.06.1992Đlgili Kanun : 506 s.SSK.ÖZÜ : Sigortalı......................'in işyerinin yazarı ve genel koordinatörübulunması sebebiyle belli bir mesaiye bağlı olmaksızın çalışmasına ve işineçok erken gidip geç saatlere kadar devam etmesine ve bu nedenleişverence kendisine tahsis edilen özel araca binip hareket ederkenteröristlerin saldırısı sonucunda şoförü ile birlikte ölmesine göre olayın işkazası olarak kabulü doğrudur.DAVA : Davacı, müteveffa eşi ..........................."in silahlı saldırı sonucu öldü


ülmesinin iş kazası niteliğinde olduğunun tesbitine karar verilmesini istemiştir.vermiştir.Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne kararHükmün davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyizisteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonraişin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.KARAR VE SONUÇ : Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere kanunigerektirici sebeplere ve özellikle sigortalının, işyerinin hem yazarı, hem de genelkoodinatörü olmasına ve tanık beyanıyla anlaşılan çalışma düzenine göre, bellimesai saatlerine bağlı olmayıp, işine erken başlayıp geç saatlere kadar çalıştığı,işin ve görevin niteliği itibariyle kendisine topluca işyerine getirip götürme kuralıuygulanamayacağından, işverence, özel bir araç tahsis edilmesine ve bu araçla,evinden işyerine gidip gelmesine ve olay günüde evinden çıkıp işyeri ........................ 'ne gitmek üzere bu araca binip hareketetmek üzere iken teröristlerin silahlı saldırısı sonucu şoförüyle birlikte ölmesine,506 sayılı Kanunun 11/A-e maddesindeki amacın, sigortalı işverenin aracıyla işegetirilip götürülürken uğradığı olayları iş kazası saymak olmasına, yasakoyucunun işverenin aracıyla işe getirip götürülenlere güvence sağlamayıdüşünmesine, bu konuda toplu ve münferit taşımalar arasında bir ayırımgözetilemeyeceğine ve böyle bir ayırımın yasa koyucunun amacı ve sosyalgüvenlik ilkelerine ters düşeceğine, toplu taşımaya güvence sağlanırken,münferit taşımaları dışlamanın lojik olmayacağı gibi, çoğun içinde azın dabulunacağı kuralıyla da bağdaşmıyacağına ve bu düşüncelerle, toplu sözcüğünün,münferit taşımaları da kapsadığının kabulü gerekmesine göre sonucuitibariyle doğru alan hükmün ONANMASINA 19.06.1992 gününde oybirliğiylekarar verildi.T.C. YARGITAY 10. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/866Karar No : 1992/7270Tarihi : 25.06.1992Đlgili Kanun : 506 s.SSK. 80. md.ÖZÜ : Prim borcunun ödenmemesinden Belediye Başkanının sorumluluğu.DAVA : Davacı, Ankara 11. icra Müdürlüğün'nün 1991/796 sayılı dosyasınavaki itirazın iptaliyle, takibin devamına, icra inkar tazminatına hükmedilmesinekarar verilmesini istemiştir.


vermiştir.Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine kararHükmün davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi....................tarafından düzenlenen raporla, dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereğidüşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.KARAR : ........................... 'nın Đmar Müdürlüğü işyerine ait Eylül <strong>1990</strong> ayıprim borcunu süresinde ödemediği ve prim + gecikme zammı için, BelediyeBaşkanı aleyhine icra takibi açıldığı, borçlunun itirazı üzerine takibin durduğu,Merci'e yapılan Kurum şikayetinin reddi üzerine, Kurumun itirazın iptaliyle takibindevamı, icra inkar tazminatı ve masraf ve avukatlık parasının borçlu davalıdantahsili için, işbu davayı açtığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.Davada uyuşmazlık konusu olan yön, Belediye hükmî şahsiyetineait prim ve gecikme zammı borcunun ödenmemesinden, Belediye Başkanı olandavalının kişisel olarak sorumlu bulunup bulunmadığı, söz konusu alacağınkendisinden istenip istenemeyeceğidir.506 sayılı Kanunun m: 80/son fakrasının 14.5.1985 gün ve 3203sayılı Kanunla değişik metninde "sigorta primlerini haklı sebepler olmaksızınbirinci fıkrada belirtilen süre içerisinde tahakkuk ve tediye etmeye Kamu Kurumve kuruluşlarının tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, mesul muhasip,sayman... Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilensorumludur" denilmiştir. Primlerin süresinde ödenmediği ve ödeme konusundahaklı bir sebebe dayanılmadığı ve maddedeki müşterek ve müteselsil sorumlulukkurallarına dayanılarak işbu davanın açıldığı dosya içeriğiyle sabittir.Çözülmesi gerekli olan konu. Belediye Başkanının, maddedeki "...Kamu Kurum ve kuruluşlarının tahakkuk ve tediye ile görevlikamu görevlileri..." sözcüklerinin kapsamına girip girmediği hususudur.Belediyenin, Türk idari Teşkilatına göre. Kamu Kurum ve kuruluşuolduğu belirgindir. Belediye Başkanının tahakkuk ve tediye ile görevli kamugörevlilerinden olup olmadığı ve bu sözcüklerin mesul muhasip ve saymana mımatuf olduğu hususu çözümlenirken, yasanın açık metni ve amacının önceliklegözönünde tutulması zorunludur. Mesul muhasip ve sayman, madde metnindeayrıca tadat edilmiştir. Oysa, bu sözcüklerden önce "tahakkuk ve tediye ilegörevli kamu görevlileri" sözcükleri kullanılmıştır. Mesul muhasip ve sayman,tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlilerinden olduklarına ve "kamugörevlisi" sözcüğü daha geniş kapsamlı ve anlamlı bulunduğuna göre,evleviyetle, mesul muhasip ve sayman'ı ifade edeceğinden, bu sözcüğünarkasından, mesul muhasip ve sayman'ın zikredilmesi "tahakkuk ve tediye ilegörevli kamu görevlileri" sözcüklerinin, özel-


likle muhasip ve saymandan gayri kamu görevlisi kişileri ifade etmek içinyazıldığını ortaya koymaktadır. Yasa koyucunun gereksiz tekrarlamalar yaptığıdüşünülemez. Gerçekten de tahakkuk ve tediye ile görevli ve bu işlemlerdegörev alan, muhasip ve saymandan başka kamu görevlileri mevcuttur. Yasakoyucu primin ödenmesini güvenceye bağlamak ve prim tahsilinde görevliişverenin çalıştırdığı tüm kişilerin, primin tahakkuk ve tediyesindeki görevlerinieksiksiz yapmalarını ve bu kişilerin söz konusu görevlerinde daha dikkatli veözenli çalışmalarını sağlamak amacıyla, kendilerine sorumluluk yükleyen böylebir düzenlemeyi bilinçli ve kapsamlı bir şekilde gerçekleştirmiştir. Şimdi, BelediyeReisi, 1580 sayılı Kanunun 120. maddesi uyarınca Belediye bütçesinihazırlayacak, belediyenin o bütçe yılı içerisinde ödemek zorunda kalacağı primmiktarlarını tahkim edecek ve gider bütçesinde gerekli ödeneği ayıracaktır. 126.madde uyarınca, Belediye Reisi, Belediye Bütçesinin amiri itası sıfatıyla,primlerin tahakkuk ve tediyesini sağlayacak, denetleyecek, temin edecektir.O halde "tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri..." sözcüklerininkapsamına, Belediye Reislerinin de girdiğinden kuşku yoktur.Davalının prim tahakkuk döneminde, işyerinde Belediye Reisiolduğu da tartışmasızdır.işbu fiili ve hukuki gerçekler karşısında davanın kabulü gerekirkenyazılı şekilde reddine karar verilmiş olması, isabetsizdir.O halde, davacı Kurumun bu yönü amaçlayan temyiz itirazları kabuledilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZUL-MASINA, 25.06.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/9416Karar No : 1992/12777Tarihi : 24.11.1992ilgili Kanun : 506 s.SSK. 11. md.ÖZÜ : Davacı, 1983 yılında bir iş kazası geçirmiştir. Buna bağlı olarak "DiskHernisi" sonucu ameliyat edilmiş ve ameliyat sonrası düzenlenen rapordaçalışabileceği belirtilmiştir. Davacı, 1988 yılında Sosyal Sigortalar KurumuOkmeydanı Hastanesi'ne başvurmuş. Sigorta Kurumu maluliyetin % 99olduğunu tespit etmiş ve iş kazası sigortasından da 1984 yılından itibarengelir bağlanmıştır.Şu hale göre davacının, 1983 ile 1988 yılları arasındaki sağlık vemaluliyet durumu, kesin olarak bilinmemektedir. Davacı da o


süre içinde çalışmadığını ve kazanç sağlayamadığını usulen ispat etmişdeğildir. Bu durumda, maddi tazminat hesabının maluliyetin tesbit edildiği1988 yılından itibaren yapılmak gerekirken geriye gidilerek 1983 yılındanitibaren tazminat hesaplanıp ona göre hüküm tesis edilmiş olması doğrudeğildir.DAVA : Taraflar arasındaki iş kazasından doğan maddi zararın ödetilmesidavasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerekleşenmiktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmünsüresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı avukatıncaistenilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Davacı 1983 yılında bir iş kazası geçirmiştir. Buna bağlı olarakDisk Hernisi sonucu amaliyat edilmiş ve ameliyat sonrası düzenlenen rapordaçalışabileceği belirtilmiştir. Sigorta Kurumu'nca herhangi bir maluliyet tesbiti deyapılmış değildir. Davacının bundan sonraki sağlık durumu hakkında dosyadaherhangi bir açıklayıcı rapor veya belge yoktur. Ancak davacı 1988 yılında S.S.Kurumu Okmeydanı Hastanesi'ne başvurmuş ve adı geçen hastanede sondurumunu gösteren rapor düzenlenmiştir. Bu rapor üzerine Sigorta Kurumumaluliyetin % 99 olduğunu tesbit etmiş ve iş kazası sigortasından da geriyedönük olarak 1984 yılından itibaren gelir bağlanmıştır. Davalının maluliyet veilliyet bağlantısı konusunda itirazı üzerine mahkemece Adlî Tıp Kurumu'nainceleme yaptırılış ve bu Kurum'ca maluliyetin % 99 oranında olduğu tesbitedilmiş ve bunun 1983 yılındaki iş kazası sonucu meydana gelmiş olabileceğibelirtilmiştir. Şu hale göre davacının 1983 ile 1988 yılları arasındaki sağlık vemaluliyet durumu kesin olarak bilenme-mektedir. Davacı da o süre içindeçalışamadığını ve kazanç sağlayamadığını usulen ispat edebilmiş değildir. Budurumda maddi tazminat hesabının maluliyetin tesbit edildiği 1988 yılındanitibaren yapılmak gerekirken geriye gidilerek 1983 yılından itibaren tazminathesaplanıp ona göre hüküm tesis edilmiş olması doğru değildir. Hükümedilecekmaddi tazminat için faizin de tazminata başlangıç olunan tarihten itibarenyürütülmesi gerekir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 24.11.1992 günündeoybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 10. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/5164Karar No : 1992/12234Tarihi : 15.12.1992Đlgili Kanun : 506 s.SSK.ÖZÜ : Đşveren vekili, 506 sayılı Yasaya göre ancak mali olmayan yükümlülüklerdeaynen işveren gibi sorumludur.Ceza Hakiminin saptadığı maddi olgular hukuk hakimini bağlar.DAVA : Davacı, işkazasında ölen sigortalı işçinin hak sahiplerine yapılanharcamalar üzerine uğranılan Kurum zararının rücuan ödedilmesini istemiştir.Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine kararverilmiştir.Hükmün, davacı Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerinetemyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi .................... tarafından düzenlenen raporla, dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:KARAR : Davalı ....................... , işveren vekili durumundadır. 506 sayılıKanunun 4. maddesinin zararlandırıcı sigorta olayının vuku bulduğu 15.9.1983tarihindeki hükmüne göre, işveren vekili, ancak mali olmayan yükümlülüklerdeaynen işveren gibi sorumludur. Bu nedenle davada, Đşveren vekilinin bu sıfatlasorumluluğu düşünülemez. Ne var ki, kesinleşen cezamahkemesi kararında, davalı..........., su motorunun yerini değiştirirken, yenimonte edildiği yerde topraklama yaptırmadan motoru çalıştırmak ve bu sırada sigortalının elektirik ceryanına kapılmasına yol açmakla kusurlu bulunmuş ve bu nedenle hükümlendirilmiştir. Öte yandan, sigortalı da ana şalteri kapatmamakla kusurlu sayılmış, işbu davada alınan kusur raporunda isekusurun tümü asıl işveren durumundaki limited şirkete yüklenmiştir. Hükmeesas tutulan bu raporda varılan sonuç, maddi olgulara ters düşmektedir.Gerçekten Borçlar Kanununun 53. maddesi hükmünce, ceza mahkemesincetesbit edilen kusur oranı hukuk hakimini bağlamaz isede, ceza mahkemesinin saptandığı maddi olguların hukuk hakimini bağlayacağı belirgindir. Budurumda, topraklama yaptırmayan ...............'ye, ana şalteri kapatmayan sigortalıya kusur vermeyen bilirkişi raporu, Borçlar Kanununun madde 53 hükmüne de aykırı biçimde düzenlenmiş sayılacağından hükme esas tutulamaz.Bu olayda, asıl işverenin de kusuru saptanmış olduğundan müteselsil sorumluluk söz konusudur. Fakat müteselsil sorumlulukta, davacı, müteselsilsorumlulardan birini de dava edebilir, tümünü de dava edebilir. Olayda, yukarıda açıklanan çerçevede bir miktar kusurlu sayılması gereken ........................


hakkındaki davanın husumet açısından tümüyle reddi bu nedenle isabetsizdir.Mahkemece, yapılacak iş, açıklanan biçimde araştırma ve incelemeyi tamamlamak ve hasıl olacak sonuç uyarınca davalı....................nın kusuroranına göre hüküm kurmaktan ibarettir.O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabuledilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle BOZULMA-SINA, 15.12.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. SAYIŞTAY GENEL KURULUEsas No : 1992/1Karar No : 1992/4758-1Tarihi : 24.12.1992Đlgili Kanun : 506 s.SSK. 2448. s.K.ÖZÜ : Đşçilere toplu iş sözleşmelerine göre ödenen akdi ikramiyeler sigortaprimine tabidir.DAVA : 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan Đşçilere ilâveTediye Yapılması Hakkında Kanun'a 2448 sayılı Kanunla getirilen ek maddeuyarınca, işçilere toplu iş sözleşmelerine hüküm konulmak suretiyle ödenenikramiyelerin. Sosyal Sigortalar Kanunu hükümlerine göre sigorta primine tabitutulup tutulmayacağı hususunda 1 inci Dairenin 23.10.<strong>1990</strong> gün ve 5102 sayılıtutanağa göre düzenlenen 19.11.<strong>1990</strong> gün ve 339 sayılı ilamı ile 2 nci Dairenin29.1.1991 gün ve 30146 sayılı tutanağa göre düzenlenen 12.3.1991 gün ve 706sayılı ilamında yer alan hükümler arasında aykırılık bulunduğundan söz edilerek932 sayılı Sayıştay Kanunu'nun 80 inci maddesi hükmü gereğince içtihadınbirleştirilmesi istemi.USUL YÖNÜNDEN ĐNCELEME : 1 nci dairece; ............................... MüdürlüğüDöner Sermaye saymanlığı 1988 yılı hesabına ilişkin olarak düzenlenen19.11.<strong>1990</strong> gün ve 339 sayılı ilâma esas 23.10.<strong>1990</strong> gün ve 5102 sayılı tutanakta;"6772 sayılı Kanuna göre" ödenecek ilâve tediyelerden sigorta primikesilmeyeceği hususu bu Kanunun 4 üncü maddesinde yer almaktadır.2448 sayılı Kanunda ise; 6772 sayılı Kanuna göre ödenmekte olanilave tediyeler dışında, toplu iş sözleşmelerinde yazılı olmak koşuluyla 2 aylıkistihkakları tutarında ikramiye ödenebileceği hükmü getirilmektedir.2448 sayılı Kanunla ödenecek ikramiye için, toplu sözleşmede yeralması koşulu ile birlikte 2 aylık istihkak tutarı şeklinde bir sınırlama ge-


tirilmiştir. 6772 sayılı Kanunla ödenen ilave tediye adını almakta ve 26 günüzerinden ödenmekte iken, diğeri "ikramiye" adıyla 30 gün üzerinden ödenmektedir.2448 sayılı Kanun, 6772 sayılı Kanuna ek bir Kanun olmakla birlikte,her iki kanunun öngördüğü ödemeler, birbirinden farklı özellikler göstermektedir.Sigorta priminin kesilmeyeceğine ilişkin istisna hükmü, 6772 sayılıKanuna göre ödenmekte olan ilave tediyeleri ilgilendirdiğinden, 2448 sayılıKanunla yapılan ek ödemelerin bu istisna hükmünden etkilenmemesi gerekeceğicihetle, ek ikramiyelerden sigorta primi kesilmesine ilişik olmadığına kararverilmiştir.2 nci Dairece Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığı MerkezSaymanlığının 1988 yılı hesabıyla ilgli olarak 29.1.1991 gün ve 30146 sayılıtutanağa göre düzenlenen 12.3.1991 gün ve 706 sayılı ilâmda ise;"6772 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinde" ... Bu tediyelerden çeşitliişçi sigortalarının icap ettirdiği primler kesilmez..." denilmektedir. Bu hükme göre6772 sayılı Kanuna göre verilecek ilâve tediyelerden sigorta primikesilmeyecektir. Yukarıdaki tabloda sözü edilen ek ikramiye ödemeleri ise, 6772sayılı Kanuna 2448 sayılı Kanunla eklenen ek 1 inci madde uyarıncaödenmektedir.Buna göre, 6772 sayılı Kanuna diğer bir kanunla eklenen ek maddeile yapılan ödemeler hakkında esas kanun hükümlerinin uygulanması yanibunlardan da 6772 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi hükmü uyarınca sigortaprimi kesilmemesi gerekmektedir.Bu nedenle, söz konusu ödemelerden sigorta primi kesilmesimümkün olmadığı halde sigorta primi kesilmesi sonucu Sosyal SigortalarKurumuna işveren hissesi olarak fuzuli ödeme yapıldığı gibi işçiden de sigortaprimi kesilmesi gelir vergisi matrahının düşmesi sonucunu doğurduğundan,noksan gelir vergisi tevkifatı nedeniyle ilgililere de fazla ödeme yapılmışolmaktadır.Yukarıda açıklanan nedenlerle yersiz sigorta primi ve eksik gelirvergisi kesilmek suretiyle Sosyal sigortalar Kurumu ile ilgililere fazla ödenentoplam............. liranın.............. tazminen tahsiline"Hükmedilmiştir.Yukarıya aynen alınan Daire Kararlarına konu olan işlemlerin herikisi de, 6772 sayılı Kanuna 2448 sayılı Kanunla getirilen ek 1 inci madde gereğinceve toplu iş sözleşmelerine konulan hükme dayanılarak yapılan "ikramiye"ödemeleri olup, bu ödemelere ilişkin tahakkuk evrakı da aynı mahiyettekibelgelerden oluştuğu halde, söz konusu daire <strong>kararları</strong> birbirine aykırıbulunmaktadır.832 sayılı Sayıştay Kanununun 80 inci maddesinin ilk bendinde; işingereği ve ibraz edilen belgelerin mahiyetleri bir olduğu halde aynı konu hakkındadairelerce veya Temyiz Kurulunca verilen ilâmların birbirine aykırı


olması halinde, Birinci Başkanın bu ilâmları içtihadın birleştirilmesi için GenelKurula vereceği belirtilmiştir. Anılan ilâmlara konu olan işlemlerde işin gereği veibraz edilen belgelerin mahiyetleri bir olduğu halde, aynı konu hakkında 1 ve 2nci Dairelerce verilen ilâmlar birbirine aykırı bulunmuş olduğundan, içtihadınbirleştirilmesi gerektiğine oybirliğiyle karar verildi.KONU ĐLE ĐLGĐLĐ MEVZUAT : 4 Temmuz 1956 tarih ve 6772 sayılıDevlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan Đşçilere Đlave Tediye Yapılması ve6452 sayılı Kanunla 6112 sayılı Kanunun 2 nci Maddesinin KaldırılmasıHakkında Kanunun;1 inci maddesi: Umumi, mülhak ve hususî bütçeli dairelerle mütedavilsermayeli müesseseler, sermayesinin yarısından fazlası Devlete ait olanşirket ve kurumlarla belediyeler ve bunlara bağlı teşekküller, 3460 ve 3659 sayılıkanunların şümulüne giren Đktisadi Devlet teşekkülleri ve diğer bilcümle kurum,banka, ortaklık ve müesseselerinde müstahdem olanlardan iş Kanunununşümulüne giren veya girmeyen yerlerde çalışmakta olan Đş Kanununun muaddelbirinci maddesindeki tarife göre işçi vasfında olan kimselere, ücret sistemleri neolursa olsun her yıl için birer aylık istihkakları tutarında ilâve tediye yapılır.3 üncü maddesi : Birinci ve ikinci maddelerde yazılı olan işçileremezkûr maddeler gereğince yapılan tediyelerden ayrı olarak her yıl için bir aylıkistihkakları tutarını geçmemek üzere Đcra Vekilleri Heyeti kararıyla aynı nispettebir ilave tediye daha yapılabilir.3 üncü maddesi : Bu Kanuna göre yapılacak tediyelerin zamanı ĐcraVekilleri Heyetince tespit olunur.Aylık Đstihkakların hesabında fazla mesai, evlilik, çocuk zamlarıveya primleri, aynî yardımlar, hafta ve genel tatil ücretleri gibi esas ücretemunzam tediyeler, nazarı itibara alınmaz. Bu tediyelerden çeşitli işçi sigortalarınınicabettirdiği primler kesilmez ve bu paralar borç için haczedilemez.Mezkûr ilâve tediyeler, tediye tarihinde işçinin işinden ayrılmış olupolmadığına bakılmaksızın işçinin ilâve tediyenin taalluk ettiği yıl içinde o yerdeveya aynı idare, teşekkül ve müesseseye ait muhtelif yerlerde geçmiş olanhizmetlerinin yekûnu nispetinde ve son çalıştığı yerde ödenir, işçinin butediyelere esas olacak çalışma süresinin hesaplanmasında iş veya hizmetakdinin devamı müddetine rastlayan kanunî ve idarî izinlerde hastalık izinleri,hafta tatili ve genel tatil günleri çalışılmış gibi sayılır.17 Nisan 1981 tarih ve 2448 sayılı Kanunla getirilen ek maddesi :Bu Kanun uyarınca işçilere yapılan ilâve tediyelerden ayrı olarak, her yıl için herbiri bir aylık istihkakları tutarını (hafta ve genel tatil ücretleri dahil) geçmemekşartıyla toplu iş sözleşmeleri ile en çok iki ikramiye daha verilebilir.506 Sayılı Sigortalar Kanununun;


77 nci maddesi : a) Sigortalılarla işverenlerin bir ay için ödeyecekleri primlerin hesabında ..........b) Prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaktan sigortalılara oay içinde ödenenlerin,....Brüt toplamı esas alınır.ESAS YÖNÜNDEN ĐNCELEME : 6772 sayılı Kanunun 1 incimaddesinde; bu maddede sayılan kurum ve kuruluşlarda çalışan ve iş Kanunun1 inci maddesi kapsamına giren işçilere, ücret sistemleri ne olursa olsun, her yıliçin birer ilâve tediye yapılması öngörülmüş, 3 üncü maddesinde bundan ayrıolarak her yıl için bir aylık istihkak tutarını aşmamak üzere Bakanlar KuruluKararıyla aynı nispette bir ilâve tediye daha yapılabileceği belirtilmiş, 4.maddenin 2. fıkrasında ise ilave tediyeye esas olan aylık istihkakların hesabındafazla mesai, evlilik, çocuk zamları veya primleri, aynî yardımlar hafta ve geneltatil günleri gibi esas ücrete munzam ödemelerin dikkate alınmayacağıbelirtildikten sonra bu tediyelerden çeşitli işçi sigortalarının icabetterdiği primlerinkesilmeyeceği ve bu paraların borç için hacze-dilemiyeceği hükme bağlanmıştır.Anılan Kanunun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "butediyelerden çeşitli işçi sigortalarının icabetirdiği primler kesilmez..." hükmüyle,Kanun kapsamına giren işyerlerinde çalışan işçilere yine bu Kanun gereğinceyapılan ilâve tediyelerden sigorta primi kesilmeyeceği açıkça belirtilmişbulunmaktadır.Ancak daha sonra yürürlüğe giren 275 sayılı Toplu iş SözleşmesiGrev ve Lokavt Kanunu ile toplu iş sözleşmesi düzenine geçilmesi üzerineişçilere, 6772 sayılı Kanunda belirtilenlerin dışında, değişik miktarlarda ikramiyeverilmesini öngören hükümler sözleşmelerde yer almaya başlamış, buikramiyelerin yıllık miktarları da işkollarına ve hatta işyerlerine göre değişikliklergöstermiştir. Kamu işyerlerinde ödenmekte olan bu tür ikramiyelere bir tavangetirilmesi ve yeknesaklığın sağlanması amacıyla, 2448 sayılı Kanun yürürlüğekonulmuş ve bu Kanunla toplu iş sözleşmelerine konulmak suretiyle verilebilecekikramiye sayısı yılda iki adetle sınırlandırılmıştır.6772 sayılı Kanunun 1 inci maddesinde sözü edilen ilâve tediyelerin,toplu iş sözleşmesi düzenine tabi olsun ya da olmasın Kanun kapsamına girentüm işçilere yapılması zorunlu olduğu, aynı Kanunun 3 üncü maddesine konuedilen ilave tediyelerin yapılması ise, Bakanlar Kurulunun takdirine bırakıldığıhalde, 2448 sayılı Kanunla yapılan düzenlemede toplu iş sözleşmeleri ile işçilereikiden fazla ikramiye ödenemeyeceği hükmü getirilmiştir.Görüldüğü gibi, ilâve tediye adı altında yapılan ödemelerin dayanağı6772 sayılı Kanun olduğu halde, 2448 sayılı Kanunda sözü edilen ikramiyelerindayanağı toplu iş sözleşmeleridir. Toplu iş Sözleşmelerinde 6772 sayılı Kanununöngördüğü ödemeler dışında ikramiye ödeneceğine


ilişkin açık bir hüküm yer almadığı sürece işçilerin böyle bir haktan yararlandırılmalarımümkün değildir.Diğer yandan 2448 sayılı Kanunda ikramiyeden söz edilerek, "BuKanun uyarınca işçilere yapılan ilâve tediyelerden ayrı olarak...." denilmek ve buikramiyelere esas olan aylık ücretin hesabında hafta ve genel tatil günleri dahiledilmek suretiyle, ikramiyenin 6772 sayılı Kanun gereğince ödenen ilâvetediyelerden ayrı mütalaa edildiği vurgulanmıştır.Bütün bu hükümlerden de anlaşılacağı gibi, 2448 sayılı Kanun,6772 sayılı Kanuna ek madde getiren bir kanun olmakla birlikte, her iki Kanununöngördüğü ödemeler mahiyeti, kaynağı, miktarı, ödeme zamanı ve hesap tarzlarıitibariyle birbirinden farklı olup, sözkonusu Kanun hükümlerinin ayrı ayrı mütalaaedilmesi ve uygulanması gerekir.Bu itibarla, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 77 nci maddesindeyer alan prim, ikramiye ve her çeşit istihkaktan sigorta primi kesileceğineilişkin hükme, 2448 sayılı Kanunla herhangi bir istisna da getirilmemişolduğundan, bu Kanunla getirilen sınırlar içinde toplu iş sözleşmelerinekonulmak suretiyle ödenen ikramiyelerin prime esas alınacak ücret kapsamındaele alınması gerekmektedir.SONUÇ : 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan işçilere ilâveTediye Yapılması Hakkında Kanuna 2448 sayılı Kanunla getirilen ek maddeuyarınca, işçilere toplu iş sözleşmelerine hüküm konulmak suretiyle ödenenikramiyelerden. Sosyal Sigortalar Kanunu hükümlerine göre sigorta primikesilmesi gerektiğine 24.12.1992 tarihinde çoğunlukla karar verildi.Not: Resmi Gazetenin 27.04.1993 sayılı nüshasında neşredilmiştir.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/6510Karar No : 1993/1077Tarihi : 02.02.1993Đlgili Kanun : 506 s.SSK.ÖZÜ : ...................Erzurum Elektrik Dağıtım Müessesesi tüzel kişiliğesahiptir. Đş kazası müesseseye ait işyerlerinde vuku bulmuştur. Diğerdavalı Genel Müdürlüğe husumet tevcih edilemez.DAVA : Davacılar, iş kazasından doğan maddi ve manevi zararın ödetilmesinekarar verilmesini istemişlerdir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde duruşmalı olarak davalılardan……..GenelMüdürlüğü avukatı tarafından temyiz edilmiş isede, duruşma davetiyesinin


taraflara tebliği için posta pulu bulunmadığından duruşma isteğinin reddine veincelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi,gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacıların miras bırakım davalılardan...................Erzurum ElektrikDağıtım Müessesesine ait işyerinde çalışmakta iken, geçirmiş olduğu bir işkazası sonucu ölmüştür. Adı geçen müessesenin ayrı bir tüzel kişiliğe sahipolduğu anlaşılmaktadır, bu durumda diğer davalı ......................... GenelMüdürlüğüne husumet tevcihi doğru değildir. Dairemizin Yargıtay HukukGenel Kurulunca da benimsenen yerleşmiş görüşü ve uygulaması bu doğrultudadır. (HGK. 5.12.<strong>1990</strong> t. <strong>1990</strong>/9-401 Es. 990/618 K.) Buna rağmen mahkemenin karar yerinde yazılı düşüncelerle davalılardan …. Genel Müdürlüğünüde tazminatla sorumlu tutmuş olması isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, 02.02.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULUEsas No : 1992/10-721Karar No : 1993/37Tarihi : 03.02.1993Đlgili Kanun : 506 s.SSK. 60 ve 62. md.ÖZÜ : 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 60 ve 62. maddelerinin açıkhükmü gereği, yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için yazılı istekte bulunmakzorunludur.DAVA : Taraflar arasındaki "yurda kesin dönüş şartı aranmaksızın yaşlılık aylığıbağlanması gerektiğinin tesbiti" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda;Ankara 4. Đş Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 26.11.1991 gün ve1991/407 E. 1991/1292 K. sayılı kararın incelenmesi davalı kurum vekilitarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10. Hukuk Dairesi'nin21.5.1992 gün ve 1991/15633 E.-1992/5763 K. sayılı ilâmı ile; (............ Davada,2147 sayılı Yasa hükümlerine göre yapılan hizmet borçlanması uyarınca, yurdakesin dönüş şartı aranmaksızın, yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tesbitiistenmiştir. Mahkemece, istek doğrultusunda hüküm kurulmuştur.506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 60 ve 62 nci maddelerininaçık hükmü gereğince, yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için diğerleri yanında yazılıistekte bulunmak koşulu da getirilmiş bulunmaktadır. Nitekim, sözü edilen 60/Hmaddesinde, yaşlılık aylığından yararlanabilmek için yazılı istekte bulunmanınşart olduğu vurgulanmış ve sonra gelen 62/1 madde


hükmüne göre ise, yaşlılık aylığına hak kazanan sigortalıya yazılı istek tarihindensonraki aybaşından itibaren yaşıllık aylığı bağlanacağı öngörülmüştür.Diğer taraftan, dosya içeriğinde yer alan bilgi ve belgelerden açıkçaanlaşıldığı üzere, davacının bugüne kadar kuruma, yöntemince verilmiş yaşlılıkaylığı bağlınması istemini taşıyan herhangi bir dilekçesi mevcut değildir.Dosyada yer alan diğer dilekçelerinin tümünün ise, sadece 2147 sayılı Yasa'yagöre yapacağı borçlanmanın gerçekleştirilmesi ve sonuçlandırılması ve bukonuda bilgilendirilmesi istemlerine ilişkin olduğu ve en ufak bir aylık bağlanmasısözcüğünü ve amacını taşımadığı açık-seçik görülmektedir. Böyle olunca daolayda yaşlılık aylığı bağlanmasının koşullarından olan yazılı başvuru şartınıngerçekleşmediği ve bunun sonucu olarak da, Kurumca bu konuda davacıyayönelik herhangi bir işlem yapılmadığı gibi sataşmada yaratılmadığı ortadadır.Bu durumda, mahkemece açıklanan maddi ve hukuki olgular, ortadaçözümlenmesi gereken bir uyuşmazlığın bulanmadığı gözetilmek suretiylereddine karar verilmek gerekirken, yazılı düşüncelerle kabulü yolunda hükümtesisi usul ve kanuna aykırıdır... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geriçevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki karardadirenilmiştir.KARAR : Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresindetemyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereğigörüşüldü:Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak vekanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk GenelKurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken,önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararıbozulmalıdır.SONUÇ : Davalı kurum vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararınınÖzel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429maddesi gereğince BOZULMASINA, 03.02.1993 gününde, oyçokluğuyla kararverildi.T.C. YARGITAY 10. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/7766Karar No : 1993/871Tarihi : 08.02.1993Đlgili Kanun : 506 s.SSK. 26. md.ÖZÜ : Đşverenin rucü tazminatından sorumlu olabilmesi için; sigortalınınçalıştığı iş'de meslek hastalığına tutulmuş ve ölümün bu


hastalık sonucunda meydana geldiğinin belirlenmiş olması ve hastalığınmeydana çıkma zamanının yükümlülük süresi kapsamında bulunmasıgerekmektedir.DAVA : Davacı meslek hastalığı sonucu ölen sigortalı işçinin hak sahiplerineyapılan harcamalar üzerine uğranılan Kurum zararının rücuan ödetilmesiniistemiştir.Mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.Hükmün taraflar avukatlarınca temyiz edilmesi üzerine, temyizisteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenenraporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü veaşağdaki karar tespit edildi:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektircinedenlere göre, davacı Kurum'un temyiz itirazlarının reddi gerekir.2 - Sigortalının 1941 yılında işyerine girdiği ve 1964 yılında iştenayrıldığı ve çalıştığı dönemde meslek hastalığına neden olacak zararlı etkenleremaruz kaldığı ve işten ayrıldıktan hemen sonra 18.02.1966 tarihinde % 0,10.03.1967'de % 3.3., 25.05.1968'de % 24 oranında meslek hastalığı saptandığı,ne var ki bu hastalığın meslekte kazanma gücü kaybını ve son tespit hariç gelirbağlanmasını gerektirecek ağırlıkta olmadığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.Sonradan 10.02.<strong>1990</strong> tarihinde sigortalı ölmüş ve ölümün meslek hastalığındankaynaklandığı Kurum'ca kabul edilerek hak sahiplerine gelir bağlanmış ve bugelirin peşin sermaye değerleri ile giderlerin işverenden rücuan tahsili 506 sayılıKanun'un m. 26 çerçevesinde işverenden istenilmiştir.işverenin 506 sayılı Yasa'nın 26. maddesine göre rucü tazminatındansorumlu tutulabilmesi için, anılan Yasa'nın 18. maddesi uyarınca sigortalınınçalıştığı Iş'de meslek hastalığına tutulduğunun ve ölümün bu hastalıktankaynaklandığının ve eski işten fiilen ayrılma zamanı ile hastalığınmeydana çıkma zamanı arasında o hastalık için Sosyal Sigortalar SağlıkĐşlemleri Tüzüğü'nde belirlenen yükümlülük süresinden daha uzun bir süreningeçmemiş olması şarttır.Olayda, meslek hastalığı, işyerinden ayrıldıktan, diğer bir deyimle,sigortalı olarak çalışmasına son verdikten sonra meydana çıkmıştır. Ölüm olayıise, hastalığın meydana çıkma ve işyerinden ayrılma tarihlerinden yanizararlandırıcı işyeri koşullarından uzaklaştıktan çok sonra 10.02.<strong>1990</strong> tarihindegerçekleşmiştir. Böyle hallerde, meslek hastalığının giderek ağırlaşan karekteriitibariyle, ölüm olgusunda, tespit edilen meslek hastalığının payı öngörülebilir isede, işyerinden ayrıldıktan sonraki zamanda sigortalının hastalığıhızlandırabilecek kimi işlerde çalışması, ya da 506 sayılı Kanun m. 17çevresinde hekimin bildirdiği tedbir ve tavsiyelere uymaması, tedaviyi kabuletmemesi veya ölüme yol açabilecek sair bir has-


talik veya sebep veya ileri derecede yaşlılık gibi doğal nedenler dahi etkiliolabilir. Diğer bir deyimle, müterafik illiyet ve kusur sözkonusu edilebi-lir.Diyelimki, Kurum'un hak sahiplerine gelir bağlaması ve ölümün meslek hastalığındanileri geldiğini kabul etmesi de, sigortalının mutlaka meslek hastalığı sonucundaöldüğü anlamına gelmeyebilir.Nitekim, davalı da bu anlamda savunmayapmıştır. Bu durum karşısında, işyerinden ayrılma tarihindeki meslektekazanma gücü kaybı ve bunun ölüm olgusundaki payı belirlenmeli, müterafikilliyet ve müterafik kusur nedeni olabilecek etkenlerin işyerinde kaçınılmazmeslekte kazanma gücü kaybına yol açan nedenlerin, ölüm olgusundaki paylarıdahi - ölümün % 100 oranında meslekte kazanma gücü kaybını gerektirdiğikabul edilerek- bu % 100 rakamından düşülerek dışlanmalı ve salt meslekhastalığından kaynaklanan ve işten ayrılma tarihine göre saptanan kazanmagücü kaybı ile tıp ilminin kurallarına göre ölüm tarihine kadar sözkonusu kayıporanında gerçekleşebilecek normal artış oranına göre, işverenin kusur oranıbelirlenmeli ve bu kusur oranı, rucü tazminatının hesabında esas alınmalıdır.işbu fiili ve hukuki gerçekler gözönünde tutulmaksızın eksikaraştırma ve incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.O halde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabuledilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle davalı yararınaBOZULMASINA, sair yönlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyizharcının istek halinde ilgiliye iadesine, 08.02.1993 gününde oybirliği ile kararverildi.T.C. YARGITAY 10. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/11117Karar No : 1993/3693Tarihi : 13.04.1993Đlgili Kanun : 506 s.SSK. 82. md.ÖZÜ : 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasasının 82. maddesine göre, birişyerinin devir veya intikâl etmesi durumunda; yeni işveren, eski işvereninKurum'a olan prim borçları ile eklentilerinden müteselsilen sorumludur. Busorumluluğun alanını, daha önceki veya daha sonraki işverenlereyüklemek, kısaca sorumluluk haklarını uzatmak mümkün değildir. Ne varki,hile veya muvazaa halleri, bu kuralın dışındadır. Salt prim borçlarındankurtulma veya üçüncü kişileri yanıltma amacına yönelik arada yenişirketler kurulması veya işyerinin bunlara devir veya satış gösterilmesiyasanın amacına uygun düşmez ve kanuna karşı hile yapan yeniişverenleri sorumluluktan kurtarmaz.


DAVA : Davacılar, davalı Kurum'a ................... TL. pirim borcu ve gecikmezammından dolayı borçlu olmadıklarının tesbiti davasının yapılan yargılamasısonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen davanın kabulüne karar verilmesiüzerine hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalıtarafından istenilmesi üzerine; tetkik hâkimi tarafından düzenlenen raporla,dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karartesbit edildi:KARAR : Taraflar arasındaki uyuşmazlık; S ............... Madencilik Ticaret veSanayi Limited Şirketi ile E .............. Madencilik Sanayi ve Ticaret LimitedŞirketleri'ne ait toplam ..................TL. prim borcu ve gecikme zammından buşirketlerin işyerlerini sırasıyla devir ve satın alan davacılar K ...........................Madencilik Ticaret ve Sanayi Limited Şirketi ile Ş.................. Madencilik Ticaretve Sanayi, A.Ş.'nin birlikte sorumlu tutulup tutulamıyacaklarına ilişkindir.Mahkeme, istek doğrultusunda, kısa adları S ................ ve E .......... borçlarınınK ........Limited Şirketi'ne devir edilmediğini dolayısıyla gerek bu şirket, gerekse en son şirket olan Ş......... A.Ş.'nin sözü edilen prim borçları ile eklentilerinden sorumlu olamayacaklarına karar vermiştir.Gerçekten, davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın82. maddesine göre, bir işyerinin devir veya intikâl etmesi durumunda, yeniişveren eski işverenin Kurum'a olan prim borçları ile eklentilerinden müteselsilensorumludur. Bu sorumluluk, yasanın belirlediği veçhile, işyerini devreden veyaintikaline neden olan işverenle burasını devralan veya işyerinin kendisine intikalettiği yeni işveren arasında söz konusudur. Bu sorumluluğun alanını, dahaönceki veya daha sonraki işverenlere yüklemek, kısaca sorumluluk halkalarınıuzatmak mümkün değildir. Yasa, işyerinin ve sigortalılarının durumunubilebilecek yeni işvereni sorumlu tutmuş ve eski işverenin prim borçlarının dadevam edeceğini öngörmüştür. Yasal tabirle, eski ve yeni işverenler içinmüteselsil bir sorumluluk söz konusudur. Ne var ki, hile veya muvazaa halleri, bukuralın dışındadır. Salt, prim borçlarından kurtulma veya üçüncü kişileri yanıltmaamacına yönelik arada yeni şirketler kurulması veya işyerinin bunlara devir veyasatış gösterilmesi yasanın amacına uygun düşmez ve kanuna karşı hile yapanyeni işverenleri sorumluluktan kurtarmaz. Aksine düşünce, çalışanların birbölümü yönünden sosyal güvenliklerini sağlama görevini üstlenen SosyalSigortalar Kurumu'nun ana gelir kaynağını oluşturan primlerin tehlikeye atılmasısonucunu doğurur ve Kurum'u mali yönden güç durumda bırakır.Dava konusu olaya gelince; prim borçları ve eklentilerinin ilişkinolduğu işyeri, linyit kömürü üretimi yapan bir maden sahasıyla ilgili olup, sahanınişletme ruhsatı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın 3253 sicilnolu ruhsat ile davacı K ....... Madencilik Ticaret ve Sanayi Limited Şirketi'neverilmiştir. Davacı K ............ Madencilik Ticaret ve Sanayi Limited Şirketi, buişyerini ilk defa, 1.4.1986 tarihli işyeri bildirgesine göre işletmeye açmış ve50088.43 sicil numarası ile sigorta yasası kapsamına alınmıştır. Kurum'a


verilen dilekçelere göre, 30.10.1986 tarihinde işletmeye ara veren şirket,1.10.1987 tarihinde yeniden faaliyete geçmiş ve 19.3.<strong>1990</strong> tarihine kadarbelirtilen işyeri numarası üzerinden faaliyetini sürdürmüştür. Ne var ki, buarada, 21.6.1986 tarihli işyeri bildirgesine göre S............. Madencilik Ticaret veSanayi Limited Şirketi aynı maden sahası içeresinde faaliyete geçmiş ve işyerini olduğu gibi K........... Şirketi'nden devir almıştır. K.............Şirketi ile aralarında yaptıkları rödovans anlaşmasına göre, işyeri yeni işveren S .............Şirketiüzerine 51331.43 sicil numarasına göre tescil edilmiştir. K ....................... Şirketi1.7.1986 günlü dilekçesi ile durumu doğrulamıştır. Bu şirkette iki yıl kadarfaaliyet göstermiş ve 20.6.1988 tarihinde çalışmasına son vermiştir.21.6.1988 tarihinde, devreye E ........... Madencilik Sanayi ve Ticaret LimitedŞirketi girmiş ve bu tarih itibariyle, S .........Şirketi'nin işlettiği işyerini aynı tesisve işçilerle devir alarak işletmeye devam etmiştir. E............... Şirketi yeni bir işyeri sicil numarası da almamıştır. 1.7.1989 tarihine kadar üretim yapan buşirket, belirtilen tarihten itibaren işyerini ilk işveren olan aynı zamanda işletme ruhsatı sahibi K ......Şirketi'ne devir etmiştir. Davacı K .. Şirketi işçilerin yeniden girişlerini yapmış ve 18.3.<strong>1990</strong> tarihine kadar işçilerini çalıştırmıştır. Aynı tarihte Ş ........ Madencilik Ticaret ve Sanayi A.Ş. ile yapılan satışanlaşmasına göre, işyeri yeni işverene el değiştirmiş ve 19.3.<strong>1990</strong> tarihindenitibaren bu işverence aynı işçilerle çalışmaya devam edilmiştir.Uyuşmazlık konusu borç, 1.8.1986-30.6.1989 dönemi, S ............. ve E .......Şirketleri'ne ilişkin olarak ortaya çıkmış ve diğer şirketlerin bu prim borç veeklentileriyle ilgili olmadıkları, aralarında borç devrini gerektirecek hukuksalneden bulunmadığı mahkemece hüküm altına alınmışsada, dosyadaki bilgi vebelgeler bu konu hakkında ciddi kuşkular uyandırmakla, 506 sayılı Yasanın 82.maddesinde öngörülen ve müteselsil sorumluluğu gerektirebilecek bir durumortaya çıkarmaktadır. Gerçekten, dosya içerisinde örneği bulunan 18.10.1988günlü Kurum müfettişleri tutanakları ile, 21.11.1989 günlü Sosyal SigortalarKurumu müfettişi tarafından düzenlenen tutanak ve rapordan anlaşıldığı veayrıca, rapor örneği dosya içerisinde olmamakla birlikte aynı durumu doğrulayanÇalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müfettişinin18.8.1989 günlü raporla doğrulandığı biçimde; "kısa adları, K...., S ......... ve E......Limited Şirketleri birbirlerinden ayrı, bağımsız kuruluşlar değillerdir. Biçimselolarak ayrı tüzel kişilik unvanı almış ve ayrı şirketler gibi gösterilmelerinerağmen bu üç şirket iş içe girmiş, kardeş kuruluşlardır.K...... Şirketi, her iki şirketin ortağı ve en büyük pay sahibidir. Şirketlerinsahibi kişiler yönünden de, aralarında ilişki mevcuttur. S.... ve E.... Şirketleriaslında paravan kuruluşlardır. Nitekim, E.... Şirketi yeni bir işyeri sicil numarasıalma gereğini dahi duymamış, aynı işyeri sicil numarasında çalışmasına devametmiştir. Bu iki şirketin ayrıca mal varlıkları da bulunmamaktadır. Bununüzerinedir ki, Kurum 12.12.1989 tarihli yazısıyla sözü edilen S...., E....Şirketleri'ne bildirimde bulunarak, kendi faaliyet dönemlerine ilişkin tümbildirimlerin, ilk işveren olan ve işyerinin ilk tescil edildiği 50088.43 sicil numarasıüzerinden verilmesini istemiştir". Kısaca, işyerinin, 1.4.1986-19.3.<strong>1990</strong> dönemitüm faaliyetleri ve çalışan sigortalıların


prim borçlarından dolayı asıl borçlu, işletme ruhsatı sahibi K ................. LimitedŞirketi olduğu yolunda ciddi kuşku ve tereddüt uyandıracak bilgi ve belgelerbulunması karşısında bu konunun yeterince araştırılıp incelenmesi gerekir.Biçimsel olarak ayrı tüzel kişiler olarak ortaya çıkmalarına karşın, gerçekteyukarıda ad ve unvanları verilen şirketler arasındaki, malî ve hukuksal ilişkiyibelirlemek, şirketlerin sermayelerinin kimler tarafından oluşturulduğunusaptamak, K .......... Şirketi'nin bu şirketlerin kuruluş, devam ve ortadankalkışlarındaki rolünü açıklamak tüm delilleri toplayarak birlikte değerlendirmekve böylece sonuca gitmek gerekirken, belirtilen maddi ve hukuksal olgularıngözardı edilerek eksik inceleme ve değerlendirme ile yazılı şekilde kararverilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabuledilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, davalı avukatı yararına takdir edilen.................TL. duruşma avukatlıkparasının karşı tarafa yükletilmesine. Üye ................. 'in muhalefetine karşı oyçokluğuyla 13.04.1993 gününde karar verildi.T.C. YARGITAY 10. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/6513Karar No : 1993/10556Tarihi : 07.10.1993Đlgili Kanun : 506 s.SSK. 3. md.ÖZÜ : Tekniker Okulu öğrencisi, staj yapma mecburiyetinde ise,tatbikimahiyetteki bu çalışmasından dolayı sigortalı sayılamaz.Staj yapma mecburiyeti yoksa, sigortalı sayılabilmesi için,çalışmışlığının bütün belgeler getirilip gerekirse şahitler de dinlenerek,niteliğinin kesin tespiti gerekir.Hizmet birleştirilmesinde, iki ayrı nitelikteki çalışma arasında, onyıllık süre dolmamışsa, hak düşürücü süre işlemez.Verilecek karar Sosyal Sigortalar Kurumu'nun hak alanını ilgilendirdiğindendavaya dahil edilmesi gerekir.DAVA : Davacı, davalı idareye bağlı işyerinde 1966, 1967, 1968 ve 1969yıllarında 1 Haziran - 30 Eylül tarihleri arasında geçen çalışmalarının sigortalıolarak tesbitine karar verilmesini istemiştir.vermiştir.Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar


Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyizisteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hâkimi tarafından düzenlenenraporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdakikarar tesbit edildi:KARAR : Davacı, ................ Tekniker Okulunda okurken yaz aylarındaki çalışmaların sigortalı olarak tesbitine karar verilmesini talep etmiştir. Ne var ki,dava dilekçesinden davacının anılan sürelerde staj yaptığı anlaşılmaktadır.506 sayılı Yasanın 3/l-H maddesine göre resmî meslek okullarında okuyanların tatbiki mahiyette yani staj mahiyetinde geçen çalışmaları sigortalı sayılmamaktadır. Bu durumda, ... Tekniker Okulunun mevzuatı uyarınca davacının bu okulda okurken staj yapma mecburiyetinin bulunup bulunmadığının ve davacının çalışmalarının staj mahiyetinde olup olmadığının ilgili....... Tekniker Okulundan sorulup araştırılmaması ve sonuç olarak davacınınçalışmalarının sigortalı nitelikte olup olmadığının kesin olarak tesbit edilmemesiisabetsizdir.Diğer taraftan, davacının çalışmalarının sigortalı olduğu sonucunavarıldığı takdirde, bu çalışmalarla ilgili olarak orman idaresinde bulunan künyedefteri gibi defterler ve üst makamlarda böyle bir kaydın bulunup bulunmadığıaraştırılmalı, ayrıca davacıyı yakından tanıması gereken şef, müdür, postabaşı,ustabaşı, yakın çalışma arkadaşları gibi kimseler tanık sıfatıyla celb edilipdinlenmelidir.Mahkemece, açıklanan bu yönler üzerinde durulmaması kezalikusul ve yasaya aykırıdır.Öte yandan, verilecek karar Sosyal Sigortalar Kurumu'nun hakalanını ilgilendirdiğinden Kurum'un davaya dahil edilmemesi doğru değildir.Bundan başka davacı, .............Tekniker Okulunu bitirdikten sonra on yıl geçmeden aynı Genel Müdürlüğe ait işyerinde Emekli Sandığı Kanununa tabiolarak çalışmaya devam ettiğinden hak düşürücü süre işlemez. O nedenle,mahkemenin davayı hak düşürücü süreden reddetmiş olması usul ve yasayaaykırıdır.O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabuledilmeli, hüküm bozulmalıdır.SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZUL-MASINA, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 07.10.1993 günündeoybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/5637Karar No : 1993/15092Tarihi : 25.10.1993Đlgili Kanun : 506 s.SSK.ÖZÜ : Đş kazası; ayrı tüzel kişiliğe sahip bulunan müessesede meydanagelmiş olup, kazalı işçi de o müessesenin işçisidir. Bu durumda husumetinayrı tüzel kişiliğe sahip olan ve işveren durumunda bulunan müesseseyeyöneltilmesi gerekir.DAVA : Davacılar, iş kazasından doğan maddi ve manevi tazminatınödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla;dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Dava, işkazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir.Husumet,........... Genel Müdürlüğü'ne yöneltilmiş ve davalı, husumet itirazında bulunmuştur.Đş kazası, ayrı tüzel kişiliğe sahip bulunan müessesede meydanagelmiş olup, kazalı işçi de o müessesenin işçisidir. Bu durumda, husumetin ayrıtüzel kişiliğe sahip olan ve işveren durumunda bulunan müesseseyeyöneltilmesi gerekir. O halde, davalı ................ Genel Müdürlüğü'ne husumettevcihi doğru değildir. Dairemizin, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen yerleşmiş görüşü ve uygulaması da bu doğrultudadır (HGK.,5.12.<strong>1990</strong> gün ve <strong>1990</strong>/9-401 E., <strong>1990</strong>/618 K.). Buna rağmen mahkemenin..........Genel Müdürlüğü'nü tazminatla sorumlu tutmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,bozma sebebine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilikyer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,25.10.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULUEsas No : 1993/10-420Karar No : 1993/07Tarihi : 10.11.1993Đlgili Kanun : 506 s.SSK. 32. md.ÖZÜ : Rapor alma zorunluluğu yurtdışı tedavi giderlerini istemenin şekilşartıdır. Bu şarta uyulmadan yurtdışında tedavi olunması halinde, ancakyurt içinde tedavi olunsa idi tedavi neye malolacaksa o kadarı istenebilir.DAVA : Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılamasonucunda; Ankara Dördüncü Đş Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen30.01.1992 gün ve 1656-37 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafındanistenilmesi üzerine, Yargıtay Onuncu Hukuk Dairesi'nin 05.11.1992 gün ve010126 sayılı ilâmı ile;... Davacı, yurtdışında yapmış olduğu tedavi giderlerinin davalıKurum'dan tahsiline karar verilmesini istemektedir. Davanın yasal dayanağı 506sayılı Yasa'nın 32/E maddesi olup, anılan maddeye göre yurtdışı tedavigiderlerinin sigortalıya ödenebilmesi için yurtiçinde tedavinin mümkün olmayıp,ancak yabancı bir ülkede kısmen veya tamamen mümkün görülen ve malullükhalinin önlenebileceği veya önemli oranda azaltılabileceği hususunun Kurumsağlık tesisleri sağlık kurulu raporuyla tespit edilmesi gerekir. Sağlık kuruluraporuna ilgililerce itiraz halinde Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu'nunmeseleyi kesin olarak kararlaştıracağı aynı maddenin hükümle-rindendir.Davada, açıklanan bu prosedüre uyulmadan yurtdışına gidildiği gözönündetutulmaksızın davanın reddi, yerine kabul yolunda hüküm kurulması usul veyasaya aykırıdır.." gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yenidenyapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresindetemyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereğigörüşüldü:KARAR : Hastalanan davacı, 18.10.<strong>1990</strong> gününde tedavi olmak amacıylaSosyal Sigortalar Kurumu Ankara Hastanesi'ne başvurmuş ve bu Hastane'ninkendisini sevk ettiği Ankara Tıp Fakültesi Ibni Sina Hastanesi'nde 22.10.<strong>1990</strong>-09.11.<strong>1990</strong> tarihleri arasında yattıktan sonra "Takayaşu Hastalığı" teşhisiyletaburcu edilerek bir hafta istirahat raporu verilmiştir. Sosyal sigortalarKurumu'nca bu rapor onaylanmıştır. Ancak, raporda yeniden muayene kaydınınbulunmamasına rağmen davacı istirahatının bitiminden sonra Sosyal SigortalarKurumu Hastanesi'ni aracı kılmadan, kendiliğinden, tekrar muayene amacıylaAnkara Tıp Fakültesi Ibni SinaHastanesi'ne başvurması üzerine, hastanenin kardiyoloji anabilim dalı öğretim


üyelerinin ittifakla verdikleri 28.11.<strong>1990</strong> tarihli raporda; "...artenitiz nedeni ileyapılacak olan cerrahi müdahaleler için yurtdışında bir merkeze şevkiuygundur..." şeklinde görüş bildirilmiştir. Rapor üzerine davacının, 01.12.<strong>1990</strong>tarihinde ABD'ye gittiği, 03.12.<strong>1990</strong> günü "Teksas Kalp Enstitüsü Hastanesi'ne"yatırılarak kendisine "koroner damar Bypast ve karatis" amali-yatı yapıldığı vesağlığına kavuşarak 28.12.<strong>1990</strong> tarihinde yurda döndüğü tartışmasızdır. Davacıaçtığı bu dava ile de yurtdışında yaptığı tedavi masraflarının davalı Kurum'danalınmasını istemektedir.Uyuşmazlık, davacının yurdışı tedavi masraflarını davalı Kurum'danistemeye hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır.Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Sosyal SigortalarKanunu'nun 32/E maddesi uyarınca, yurtdışı tedavi giderlerinin istenebil-mesi,şu koşulların birlikte gerçekleşmesine bağlıdır;1 - Hastalığın anlaşıldığı tarihten itibaren 120 gün hastalık primiödemiş olması,2 - Hastalığın yurtiçinde tedavisinin mümkün görülmemesi,3 - Tedavisinin yurtdışında tamamen veya kısmen; malullük hali sözkonusu ise, malullük halinin tamamen veya kısmen önlenebilmesinin imkandahilinde bulunması,4 - Kurum sağlık tesislerinin yurtiçinde tedavisinin yapılamıya-cağı,yabancı bir ülkede yapılabileceği yolunda rapor vermesi, rapora itiraz edildiğitakdirde itirazın Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu'nca kesin olarak kararabağlanması,Olayda, 120 günlük prim ödeme koşulunun oluştuğu tartışmasız isede diğer koşulların gerçekleşmediği görülmektedir. Zira davacı, Sosyal SigortalarKurumu sağlık tesislerinden rapor almaksızın yurtdışına gidip tedavi görmüştür.Kurum sağlık tesislerinden rapor alma olgusu yurtdışı tedavi giderlerini istemeninşekil şartıdır. 32/E maddesinin getiriliş amacı, yurtiçinde tedavisi mümküngörülen hastalığa yakalanan sigortalıların çok pahalı olduğu bilinen yurtdışıtedavi masraflarını ödemekten Kurum'u kurtarmaktır. Esasen Kurum, sigortalınıntedavisi amacıyla çok büyük harcamalar yaparak sağlık tesisleri kurmaktadır.Açtığı bu tesislerde tedavi ettireceği sigortalıların yurtdışı tedaviye gidip oralardatedavi görerek, tedavi giderlerini Kurum'dan istemeleri, Kurum'u gereksiz yeremali açıdan sıkıntıya düşürür. Hele halkımızın tedavilerin yurtdışında daha iyiyapıldığı yolundaki bilinen inancı dikkate alındığında böyle bir sınırlandırmagetirilmediği takdirde tedavi amacıyla yurtdışına gitmek isteyenlerin sayısınınartacağı ve Kurum'un sağlık sigortası giderlerini ödemekte güçlük çekeceğikuşkusuzdur. Böyle bir sıkıntının cezasını da diğer prim ödeyen sigortalılarınçekeceği söz götürmez. Đşte bu durumu gözönünde tutan yasa koyucu, tedaviiçin yurtdışına gidip gelişleri disiplin altına almak için sözü edilen Yasa'nın 32/cmaddesini


getirme gereğini duymuştur. Esasen bu madde 3395 sayılı Yasa'nın 3. maddesiyle20.06.1987 tarihinde, 506 sayılı Yasa'nın kapsamına alınmıştır. O tarihtenönce Yasa'da yurtdışı tedavileriyle ilgili herhangi bir hüküm yoktur. Bubelirsizlik uygulamada bazı kargaşaya ve yanlış anlamalara sebebiyet verdiği içinmadde bilinçli olarak vaz edilmiştir. Gerçekten gerek hükme dayanarak kılınanbilirkişi raporunda, gerek karar gerekçesinde Devletin sigortalıların tedavilerini eniyi şekilde yaptırması gereğinin Sosyal Güvenlik Hukuku'nun temel ilkelerindenolduğu öne sürülmüş ise de, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 65. maddesihükümlerine göre devlet sosyal ve ekonomik alanlarda Anayasa ile belirlenengörevlerini, ekonomik istikrarın korunmasını gözeterek, mali kaynaklarınınyeterliliği ölçüsünde yerine getirir. Olayda, zaten devlet hastalanan sigortalıyıtedavisiz bırakmamaktadır. Tersine, yurt içinde tedavisi mümkün olanlarıyurtiçinde, olmayanları yurtdışında tedavi olabilmelerine olanak sağlamaktadır.Davada, davacı sigortalının, Sosyal Sigortalar Kurumu Sağlık tesislerinden raporalma konusunda iyiniyetli olduğu söylenemez. Zira, Sosyal SigortalarHastanesi'ne başvurma imkanı mevcut iken, başvurmadan gitmiştir. MeseleninHukuk Genel Kurulu'nda görüşülmesi sırasında bazı sayın üyeler, tedavininyurtiçinde yapılmasının mümkün olup olmadığı konusunda mahkemece SosyalSigorta Yüksek Sağlık Kurulu'ndan görüş alınmak suretiyle araştırılıp incelemesigerektiğini ileri sürmüşlerse de çoğunluk tarafından bu görüş yukarıda da açıklandığıgibi davanın yasal dayanağını teşkil eden 32. maddede öngörülen raporalma zorunluluğu, yurtdışı tedavi giderlerini istemenin şekil şartıdır. Yine yasakoyucu, tedavi için yurtdışına gidip gelmeleri kontrol altında tutmak gayesiyleanılan hükmü getirmiştir. Öte yandan, böyle bir görüşün kabulü halinde maddiaçıdan imkanı olanlar gidebilecek diğerleri gidemiye-cektir. Esasen aynımaddeye koşut Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu'nda da hükümlermevcuttur.Tüm bu değinilen konulardan başka Ankara Tıp Fakültesi ibni SinaHastanesi Kardiyoloji Bölümü Anabilim Dalı tarafından verilen 28.01.<strong>1990</strong> tarihliraporda tedavinin yurtiçinde yapılmasının mümkün olmadığına dair herhangi birsöz bulunmamakta, sadece "...yapılacak olan cerrahi müdaheleler içinyurtdışında bir merkeze şevki uygundur...." şeklinde görüş bildirilmektedir.Ülkemizde her türlü açık kalp ameliyatlarının yapıldığı bilinen gerçeklerdenolduğuna göre, rapordaki belirsizlik daha iyi anlaşılmaktadır gerekçesiylepaylaşılamamıştır. Ne varki davacının talep etmiş olduğu yurtdışı tedavigiderlerini isteyemeyeceği açıklığa kavuşmuş ise de, kendisinin yurtdışındaameliyat edilerek tedavi gördüğü de açık bir olgudur. Bu kişi, yurtdışınagitmeseydi yurtiçinde Sosyal Sigortalar Kurumu Sağhk Tesislerinde veya oradadeğilse bile bir başka hastanede tedavi göreceği kuşkusuzdur. Bu durumdadavacı yurtiçinde ameliyat olsaydı bu ne kadar masrafı gerektirecek idiyse okadar miktarı Kurum'dan isteyebilmesine imkan tanımak hak ve nesafetkurallarına uygun düşeceği açıktır. Zira, anılan hastanelerde ameliyat edilseydi,ameliyat ve tedavi masraflarını Kurum ödemek zorunda kalacaktı. Bu itibarla,mahkemece davacının Kurum hasta-


nesinde veya orada olmadığı takdirde lüzum göreceği diğer hastanelerdetedavisi için tedavi tarihindeki rayiç ve tarifelere göre ne miktar masraf yapılacağıhesap ettirilmeli ve ortaya çıkacak miktara hükmedilmelidir.Baştan beri açıklanan nedenlerle davacının, yurtdışı tedavi ücretleriniisteyemeyeceği, ancak yurtiçinde tedavi görseydi tedavisi neye malolacaksao kadarını isteyebileceği gözönünde tutulmaksızın, masrafların tamamınahükmedilmiş olması doğru değildir. Bu yön gözetilmeksizin öncekikararda direnilmesi doğru değildir. O halde, usul ve yasaya uygun bulunmayandirenme kararı bozulmalıdır.SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararınınyukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK'nin 429. maddesi gereğinceBOZULMASINA, ilk görüşmede çoğunluk sağlanamadığı için 10.11.1993 günüyapılan ikinci görüşmede oyçokluğuyla karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/6944Karar No : 1993/17651Tarihi : 30.11.1993Đlgili Kanun : 506 s.SSK.ÖZÜ : Tazminat hesaplarının hüküm tarihine en yakın bir tarihte alınacakhesap raporunda, kazalının olay tarihi ile rapor tarihi arasındaki net geliribilinen verilere göre, rapor tarihinden sonraki ileriye dönük devrenin gelirkaybı hesabının ise, rapor tarihindeki bilinen net kazancının her yıl içinbelirli bir oranda artması ve aynı oranda iskontaya tabi tutulması suretiyleyapılması gerekir.DAVA : Davacı, iş kazasından doğan maddi ve manevi zararın ödetilmesinekarar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla,dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillere kararın dayandığı kanunigerektirici sebeblere göre, davacının tüm temyiz itirazları ile davalının aşağıdakibendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2 - Mahkemece alınan 5.6.1991 günlü hesap raporunda, % 21,2maluliyet derecesine göre davacının gelir kaybı .................... TL. olarak hesap-


lanmıştır. Davacı vekili 9.10.1991 günlü oturumda bu rapora itirazı olmadığını bildirmiştir. Buna göre, davacının isteyebileceği tazminatın üst sınırı,............TL. den, karşılık kusur nedeniyle % 40 indirim yapıldıktan ve o tarihte yürürlüğe girmiş bulunan 470 katsayı da dahil, SSK'ca bağlanmış olangelirlerin peşin sermaye değerleri düşüldükten sonra kalan miktardan ibarettir. Mahkemece bu yön dikkate alınmamıştır.Öte yandan, kararda hükme esas alındığı bildirilen 22.2.1993 günlühesap raporu da hatalıdır. Zira, tazminat hesaplanırken hüküm tarihine en yakınbir tarihte alınacak hesap raporunda, kazalının, olay tarihi ile rapor tarihiarasındaki net geliri bilinen verilere göre, rapor tarhinden sonraki ileriye dönükdevrenin gelir kaybı hesabının ise, rapor tarihindeki bilinen net kazancın her yıliçin belirli bir oranda artırılması ve aynı oranda iskon-toya tabi tutulması suretiyleyapılması gerekir. Oysa bilirkişi, raporu düzenlediği 22.2.1993 tarihini aşarak,28.2.<strong>1995</strong> tarihine kadar bilinen ücretleri esas almak ve bu tarihten sonra da bellioranda artırım yapmak suretiyle hesap yapmıştır.O halde, mahkemece yapılacak iş, yukarıda açıklanan esaslardoğrultusunda bir inceleme ve hesap yaptırarak varılacak sonuç uyarınca birkarar vermekten ibarettir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 30.11.1993gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. CEZA DAĐRESĐEsas No : 1994/158Karar No : 1994/108Tarihi : 20.01.1994Đlgili Kanun : 506 s.SSK. 79 ve 140. md.ÖZÜ : 506 S. Kanunun 140/C maddesinde yapılan değişiklikle, işvereneyazılı ihtar hükmü kaldırılmıştır.Prim bordrosu verme yükümlülüğünü kanun değişikliğinden sonrayerine getirmeyen şirket hakkında yeni hüküm uygulanır.DAVA : 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'na muhalefetten ............... GiyimSanayi ve Ticaret limited Şirketinin idari para cezası ile cezalandırılmasına dair,sosyal Sigortalar Kurumu Ankara Sigorta Müdürlüğünce verilen 21.06.1993 günve 55211 sayılı karara karşı yapılan itirazın kabulüne ilişkin, Ankara 3. SulhCeza Mahkemesi'nin 12.10.1993 gün ve 1993/1009-1001 sayılı kararın,


Tüm dosya münderecatına göre, muterizin 1993 yılı (Ocak-Nisan)aylarına ait 1. dönem sigorta prim bordrosunu süresinde vermemek suretiyle 506sayılı Yasa'nın 79. maddesine aykırılık teşkil eden eyleminde anılan Yasa'nınyürürlüğe girdiği 12.05.1993 tarihinde oluşmuş bir suçtan bahsedilmeyeceği gibi,506 sayılı yasanın 79/1. maddesi uyarınca kuruma verilmesi gereken primbelgeleri için öngörülen yasal süre 1. dönemin bitimini takip eden Mayıs ayınınson günü olan 31.05.1993 tarihinde sona erdiğinden, suç tarihinin 3910 sayılıYasa ile değişik 506 sayılı Yasa'nın 140/C. maddesi uyarınca anılan tarih esasalınmak suretiyle belirlenmesinin yasal zorunluluk olduğu, getirilen yenidüzenleme ile de kurum tarafından işverene yapılması gereken yazılı ihtaryükümlülüğünün ortadan kaldırılmış bulunduğu gözetilmeden itirazın reddi yerineyazılı olduğu şekilde gerekçe ile kabulüne karar ittihazında isabetgörülmediğinden bahisle CMUK'nun 343. maddesi gereğince bozulması lüzumuYüksek Adalet Bakanlığı'nın 12.01.1994 gün ve 001089 sayılı yazılı emrineatfen C. Başsavcılığının 14.01.1994 gün ve Y.E. 3902 sayılı tebliğnamesi iledaireye ihbar ve dava evrakı tevdii kılınmakla incelendi:KARAR : 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun değişik 79. maddesi ile buYasa'ya dayanılarak çıkartılmış bulunan yönetmelik hükümleri işverenlere, dörttakvim ayı için çalıştırdıkları sigortalıların sigorta primleri hesabına esas tutulankazançlar toplamını, prim ödeme gün sayılarını ve gerekli görülen diğer bilgilerigösteren dört aylık sigorta primleri bodrosunu ilgili bulunduğu dönemi takip edenay sonuna kadar kuruma verme yükümlülüğü getirmiş olup, bu yükümlülüğeuymamanın yaptırımı aynı Yasa'nın 140. maddesinde gösterilmiştir.Olayda, muterizin 31.05.1993 tarihine kadar kuruma vermesigereken dört aylık sigorta prim bordrolarını süresinden sonra kuruma tevdi ettiğihususunda kuşku bulunmamaktadır.Ancak, 506 sayılı Yasa'nın 140. maddesi 12 Mayıs 1993 günlüResmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 3910 sayılı Kanun'la değiştirilmiş,bu yeni düzenleme ile para cezası miktarı ayrı bir kritere bağlanırken, maddedeönceden öngörülen yazılı ihtar koşulu kaldırılmış, prim bordrolarını ilgili kurumatevdi etme süresi yönünden ise herhangi bir değişiklik yapılmamıştır.Süreklilik gösteren Yargısal kararlar ile öğretide, yeni kanunlarınyürürlük tarihinden itibaren henüz teessüs etmemiş hukuki durumlar hakkındaderhal uygulanacağı kuralı kabul edilmektedir.Bu kural gereği, somut olayda dört aylık prim bordrolarını31.05.1993 gününe kadar ilgili kuruma vermesi gereken, ancak bu yükümlülüğüsüresinde yerine getirmeyen muteriz hakkında TCK.'nun kanunu bilmemekmazeret sayılmaz şeklindeki 44. maddesi hükmü ile yasal değişiklikten sonrayazılı ihtar yapılmasının mümkün bulunmaması hususu da nazara


alındığında Kurumca 506 sayılı Yasa'nın yükümlülük süresinin bitiminden çokönce 12.05.1993 tarihinde yürürlüğe giren 3910 sayılı Yasa ile değişik 140.maddesi uyarınca uygulama yapılmasında yasal bir isabetsizlik bulunmamaktadır.SONUÇ : Yukarıdaki değerlendirmeler ışığında itirazın reddi yerine kabulü ileidari para cezasının kaldırılmasına karar verilmesi yasa ve usule aykırı olup,yazılı emre atfen düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği yerinde görüldüğündenAnkara 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 12.10.1993 gün ve1993/1009-1001 sayılı kararının CMUK.'nun 343. maddesi uyarınca aleyhesonuç yaratmaması koşuluyla BOZULMASINA, dosyanın gereği için YargıtayCumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, 20.01.1994 gününde oybirliğiyle kararverildi.T.C. YARGITAY 10. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/7090Karar No : 1994/1765Tarihi : 08.02.1994ilgili Kanun : 506 s.SSK. 3 ve 79. md., 1086 s.K. 74. md.ÖZÜ : Tarım işçilerinin, geçmiş dönemlere ait ve Sosyal SigortalarKurumu'na bildirilmeyen çalışmalarının tesbiti davalarında; işçinin toplu işsözleşmelerinden faydalanmış olması, işçi ile sigortalı kavramları eşdeğerkavramlar olmadığından, sigortalı sayılmasını gerektirmez.Sigortalının yaptığı işin tarım işi niteliği taşıyıp taşımadığı, 506 sayılıKanunun 3/l-A maddesinde görülen istisnalar kapsamına girip girmediğiyöntemince saptanmalıdır.Davanın mahiyeti itibariyle. Sosyal Sigortalar Kurumu davaya dahiledilmeli ve çalışmışlık süreleri yönünden taleple bağlı kalın malıdır.DAVA : Davacı, davalı işverene ait işyerinde 20.4.1969-1.2.1976 tarihleriarasında geçen ve Kurum'a bildirilmeyen çalışmalarının tesbitine karar verilmesiniistemiştir.vermiştir.Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne kararHükmün, davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyizisteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenenraporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdakikarar tesbit edildi:


KARAR : 1 - Dava, davacının davalı işverene ait civar çiftlik ünitesinde20.4.1969 ile 1.2.1976 tarihleri arasında geçen ve Kurum'a bildirilmeyenhizmetlerin tesbiti istemine ilişkindir. 506 sayılı Kanunun 3/l-A maddesinde24.11.1977 yürürlük tarihli 2100 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle, Orman işleriile kamu ve özel sektöre ait tarım işlerinde ücretle çalışanlar sigortalı sayılmıştır.506 sayılı Kanunun 3/l-A maddesinin, davacının çalışmasının geçtiği dönemdeyürürlükte bulunan şekline göre, tarım işlerinde çalışanlar bu kanunuygulamasında sigortalı sayılmazlar ancak, tarım sanatlarına ait işlerde veyatarım işyerlerinde yapılan ve tarım işlerinden sayılmayan işlerde yahut tarımişyeri sayılmayan işyerlerinin park, bahçe, fidanlık ve benzeri işyerlerindeçalışanlar hariç tutularak bunlar bu Kanunun uygulanmasında sigortalısayılmışlardır. O halde, öncelikle davacının yaptığı iş bakımından 506 sayılıKanunun 3/l-A maddesinde öngörülen istisnalar kapsamına girip girmediğiaraştırılmalıdır. Bu konuda sigortalının yaptığı iş yönünden mevcut çelişki degiderilmek suretiyle yapılan işin tarım işi niteliğini taşıyıp taşımadığı yöntemincebelirlenmelidir. Giderek davacının çalıştığı civar çiftlik ünitesinin maddedeöngörülen tarım işyeri sayılmayan işyerlerinin park, bahçe, fidanlık ve benzeriişyerlerinden sayılıp sayılmadığı, çiftlik ünitesinin asıl işyerinin uzantısı yadaeklentisi mahiyetinde olup olmadığı yöntemince saptanmalıdır. Diğer yönden, ĐşKanununa göre işçi sayılan kişi 506 sayılı Kanun anlamında sigortalısayılmayabilir. Başka ifade ile işçi ile sigortalı kavramları eşdeğer kavramlardeğildir.Davacının 1969 yılından bu yana ...........Sanayii işkolu ve işyerleriseviyesinde yapılan toplu iş sözleşmeleri kapsamı içerisinde olması 506 sayılıKanun madde 2 çevresinde sigortalılığını gerektirmez. Mahkemece bugerekçeye dayalı olarak davanın kabulü isabetsizdir.2 - Davanın yasal dayanağının 506 sayılı Kanunun 79/8. maddesiolması karşısında yasal hasım olarak Sosyal Sigortalar Kurumu'nun da yöntemincedavaya dahil edilmesi gerekirken Kurum'a husumet yönetilmedenhüküm tesisi hatalıdır.3 - Kabule göre de, dava dilekçesindeki istem 20.4.1969 ile1.2.1976 tarihleri arasındaki süreye ilişkin olmasına rağmen HUMK. 74'deöngörülen taleple bağlılık ilkesine aykırı biçimde bu sürenin 1966 yılındanbaşlatılması, tesbite konu sürenin sigortalının geçici işçi olmasına göre işyerikayıtları gözetilerek bu dönemler arasında kayıtlara göre belirlenme-mesi vedavacının bu süre, dahilindeki askerlik süresinin dışlanmaması usul ve yasayaaykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalı işveren ................ Fabrikası A.Ş.'nin bu yönleriamaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 08.02.1994 gününde oybirliğiylekarar verildi.


T.C. YARGITAY 10. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/3164Karar No : 1994/3252Tarihi : 24.02.1994ilgili Kanun : 506 s.SSK. 90. md.ÖZÜ : Men'i muhakeme ve takipsizlik <strong>kararları</strong> ile yargılamanındurdurulmasına dair kararlar hukuk hakimini bağlamaz.Vizite kağıdı olmaksızın davalı doktorun reçete düzenlemesihalinde, müfettiş tutanaklarının, aksi yazılı belge ile sabit oluncaya kadargeçerli sayılması gerekir. Noksan inceleme ile davanın reddine kararverilmesi bozmayı gerektirir.DAVA : Davacı, gerçek dışı tanzim edilen ve muhteviyatı sigortalılarcaalınmayan reçete bedeli karşılığı .............. TL. ödeme tarihinden itibaren yasalfaizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.Mehkeme, isteğin reddine karar vermiştir.Hükmün, davacı Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerinetemyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi .....................tarafından düzenlenen raporla, dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.KARAR : Davacı Sosyal Sigortalar Kurumu, vizite kağıdı olmaksızın sigortalılar için gerçek dışı reçete düzenlendiğinden ve reçetedeki ilaçları sigortalıların almadıkları, başkaları aldığından ve Kurumu zarara uğrattıklarındanbahisle davalılar doktor ve eczacı hakkında rucü davası açmıştır. Dosya içeriğine göre Mardin 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 7.10.1988 tarih 1985/58-1988/88 sayılı kararı ile eczacı.............. hakkında CMUK. 253/3 uyarınca yargılamanın durdurulmasına karar verildiği ve bu kararın kesinleştiği anlaşılmaktadır. Daha sonra ise takipsizlik verilmiştir. Mazıdağı ilçe idare kurulunun1.7.1982 tarih 982/11 sayılı kararı ile de doktor .................. hakkında da men'imuhakeme kararı verilmiştir. Men'i muhakeme kararı ve yargılamanın durmasınave takipsizliğe dair kararlar hukuk hakimini bağlamaz. 22.6.1981 tarihli müfettişraporu ve eki tutanaklarda reçeteler arkasındaki bir kısım imzaların sigortalılarave yakınlarına ait olmadığı belirtilmektedir. Bir kısmı ise bazı reçetelerdenhaberleri olmadığını bildirmektedir. Müfettiş tutanakları aksi sabit oluncaya kadargeçerlidir. 506 sayılı Kanunun 90. maddesinde ise muayene için verilecek belgeniteliği belirtilmektedir, işte bu maddede belirtilen vizite kağıdı olmaksızın davalıdoktorca reçetelerin düzenlendiği açıktır. Bu durumda, mahkemece aksi yazılıbelge ve inandırıcı delillerle isbat edilemedikçe müfettiş tutanakları geçerlisayılmak gerekirken noksan inceleme ile yazılı şekilde davanın tümden reddiusul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.


O halde, Sosyal Sigortalar Kurumunun bu yönleri amaçlayan temyizitirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 24.02.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 10. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/805Karar No : 1994/6829Tarihi : 12.04.1994Đlgili Kanun : 506 s.SSK. 2 ve 79. md.ÖZÜ : Parça başına ücret alınması, hizmet akdi niteliğini etkilemez.Davacının, davalıya ait işyerinde, davalının araç ve malzemelerinikullanarak hizmet ifa etmesi, parça başına ücret alması halinde; vergidairesinden kendi nam ve hesabına çalışıp çalışmadığı araştırılmalı,taşeron hesabına çalışıyorsa taşeron davaya dahil edilmeli, diğerişyerlerinden giriş-çıkış süreleri soruşturulmak ve fatura kesenler gerekirsetanık olarak dinlenmeli ve varılacak sonuca göre karar verilmelidir.DAVA : Davacı, davalı Şirkete ait işyerinde 15.12.1984-5.2.1993 tarihleriarasında aralıksız olarak işçi sıfatıyla geçen çalışmalarının tesbitine karar verilmesiniistemiştir.Mahkeme, davanın reddine karar vermiştir.Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyizisteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hâkimi tarafından düzenlenenraporla, dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdakikarar tesbit edildi.KARAR : Dava, 15.12.1984 ile 5.2.1993 tarihleri arasında davalıya ait işyerindehizmet akdine dayalı olarak geçen ve Kuruma kayıt ve tescil edilmeyenhizmetlerin tesbiti istemine ilişkindir. Mahkemece, davacının hizmet akdi ileçalışmadığından bahisle davanın reddine hükmedilmiştir.506 sayılı Kanunun 2. maddesi hükmüne göre bir hizmet akdinedayanarak bir veya birkaç işveren tarfından çalıştırılanlar bu Kanuna göresigortalı sayılırlar. O halde, bir kişinin 506 sayılı Kanun çevresinde sigortalısayılması için, çalışma ilişkisinin hizmet akdine dayanması ve bu akidle deçalışana yüklenilen iş görme ediminin, işverene ait işyerinde, onun denetim vegözetimi altında yerine getirilmesi zorunludur. Giderek hizmet akdinin unsurları,hizmetin belirli veya belirli olmayan bir zaman için görülmesi, iş-görme edimininişverene ait işyerinde işverenin denetim ve gözetimi altında


yerine getirilmesi ve edimin bir ücret karşılığı vaad olunmasıdır. Davacının,davalıya ait fabrikada zımpara taşlama bölümünden gelen makinaların çapağınıtemizlediği, parça başına ücret aldığı, ücret karşılığı fatura verildiği, bufaturaların başka şahıslarca kesildiği, hizmetin ifasında, davalıya ait aletlerleelektriğin kullanıldığı, hizmetin işyerinde icra edildiği, işyerine iş olduğuzamanlarda geldiği dosya içeriğinde mevcut delillerden anlaşılmaktadır.Davacının parça başına ücret alması, ücretin ödenme şekline ilişkin olup hukukiilişkinin hizmet akdi niteliğini engellemez. Öncelikle davacının kendi nam vehesabına çalışmasından dolayı vergi mükellefiyeti olup olmadığı araştırılmadır.Davacının vergi mükellefiyetinin bulunmadığının saptanması halinde, ücretödemesi karşılığı kesildiği iddia olunan dosyaya ibraz olunan faturalarıngeçerliliği ve bu meyanda davacının faturaları kesen kişilerin mi, yoksa davalınınişçisi mi olduğu araştırılmalıdır. Taşeron işçisi olduğunun saptanması halinde, bukişi de yöntemince davaya dahil edilmelidir. Davacının taşeron işçisi olmadığınınsaptanması halinde dahi bu şahıslar tanık sıfatıyla dinlenerek faturaları kesmenedenleri belirlenmelidir. Davacının işgörme ediminin, davalıya ait işyerinde,davalının araç ve malzemeleri kullanarak ifa ettiği ve parça başına ücret aldığıgözönünde tutularak ve yukarıda öngörülen hususlarda yapılacak araştırmasonucu saptanacak olgular birlikte değerlendirilerek iş görme ediminin dayanağıbulunan hukuki ilişkinin niteliği, başka ifade ile hizmet akdine dayanıpbelirlenerek ve çalışma süresi de yöntemince başka işyerlerinden giriş-çıkışlıçalışma süreleri olduğu da gözönünde tutularak saptanıp hüküm tesisedilmelidir.Belirtilen maddi ve hukuki esaslar gözetilmeden eksik araştırma ilekarar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabuledilmeli hüküm bozulmalıdır.SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZUL-MASINA, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 12.04.1994 günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/13298Karar No : 1994/5440Tarihi : 12.04.1994ilgili Kanun : 506 s.SSK.ÖZÜ : Đşçinin iş kazası veya meslek hastalığı sonucu ölümü yada meslektekazanma gücünü kısmen veya tamamen kaybetmesi nedeniyle açılantazminat davaları için zarar ve tazminat hesabına ilişkin tüm verilerinbelirlenmesi gerekir.


DAVA : Taraflar arasındaki, iş kazasından doğan maddi ve manevi zararın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesitaraflar avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmayatabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 12.4.1994 günü tayin edilerek taraflara, çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına Avukatı ............... ilekarşı taraf adına Avukatı ........... geldiler. Duruşmaya başlanarak, hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra, duruşmaya son verilerek,dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektiricisebeplere ve özellikle davalı şirketin ismindeki hata HUMK'nun 459. maddesiuyarınca, mahkemece düzeltilebileceğine göre davacının tüm temyiz itirazları iledavalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerindedeğildir.2. işçinin iş kazası veya meslek hastalığı sonucu ölümü ya dameslekte kazanma gücünü kısmen veya tamamen kaybetmesi nedeniyle açılantazminat davalarında hakim, kural olarak, zarar ve tazminat hesabına ilişkin tümverileri belirlemek zorundadır. Bu nedenle, ölen veya cismani zarara uğrayanişçinin net geliri, yaşam ve çalışma süresi, sakatlık derecesi, karşılık kusur oranı,davacıların sosyal durumları, destek süresi ve payları, eşin evlenme olasılığı veSosyal Sigortalar Kurumunca yapılan yardımların miktarı gibi hususlar tam veeksiksiz olarak belirlendikten sonra, dosya hesap için bilirkişiye verilmelidir.Bu tür davalarda, olay tarihi ile hüküm tarihi arasındaki süredemeydana gelen zararın somut olarak gerçekleşmiş olması, hüküm tarihindensonraki geleceğe yönelik devre zararının ise varsayımlara dayanması, tazminathesabının bu iki dönem için ayrı ayrı yapılmasını zorunlu kılmaktadır.Şöyle ki:a) Olay tarihi ile hüküm (veya hüküm tarihine mümkün olan enyakın bir tarihte alınacak rapor) tarihi arasındaki dönem zararı somut olarakgerçekleşmiş bulunduğundan iskonto söz konusu olamaz. Zira, vadesi geldiğihalde ödenmemiş bir alacağın iskontoya tabi tutulması, iskonto kavramı ilebağdaşmaz.Belirtmek gerekir ki, olay tarihi ile hüküm (veya rapor) tarihiarasındaki bu devrede, Sosyal Sigortalar Kurumunca ödenmiş olan gelirlerinmiktarı da tespit edilerek tazminattan düşüldükten sonra kalan miktar, işlemiştazminatı oluşturacaktır. Ödenen sosyal sigorta gelirleri ile zarar tamamenkarşılanmış ise söz konusu dönem için tazminat ödenmesi gerekmez. Şayet, budevrede yapılan sigorta yardımları daha fazla ise, kalan miktar, çifte ödemeyiönlemek için ikinci dönemin tazminat hesabından düşülmek gerekir.


Gerçekleşmiş bulunan (işlemiş) tazminata, olay tarihi ile hükümtarihi arasındaki ortalama tarihten itibaren yasal faiz yürütülmelidir. Zira, budöneme ilişkin zararın tamamı olay tarihinde gerçekleşmiş değildir.b) Hüküm (veya rapor) tarihinden sonraki döneme ilişkin zararınsaptanması varsayımlara dayanmakla birlikte mümkün oldukça gerçeğe en yakınbir hesap yöntemi uygulanmalıdır. Bu nedenle hüküm tarihinden sonraki gelecekyıllar için zarar ve tazminatın hesabı, uygulamada olduğu gibi yıllık ortalama geliresas alınarak değil, ölenin veya zarar görenin, hüküm (veya rapor) tarihindeki netgeliri esas alınıp, bu tarihten itibaren ileriye yönelik her yıl için ayrı ayrı (yıllıktaksitler halinde) % 10 oranında artırılmak suretiyle yapılmalıdır. Bu şekildebelirlenen yıllık zararlar, yine hüküm (veya rapor) tarihi itibariyle ayrı ayrıiskontoya tabi tutularak peşin sermaye değerleri bulunmalıdır.Çalışılmayan pasif (yaşlılık) dönemine ilişkin zarar da, yine aynıyöntemle yıllara göre hesaplanıp, hüküm tarihindeki peşin değeri bulunmalıdır.Böylece, ikinci dönem için hesaplanan toplam tazminat tutarlarından,hüküm tarihinde yürürlükte bulunan katsayı ile bağlanan sigorta gelirlerinin,bu tarihten sonra ödenecek bölümünün peşin değeri Kurum'dan soruluptespit edildikten sonra birinci dönemden artan gelir varsa eklendikten sonra,düşürülmesi gerekir.Bu dönem için belirlenen tazminata, hüküm tarihinden başlamaküzere yasal faiz yürütülmelidir.Kuşkusuz, düzenlenen hesap raporunun açık, anlaşılır ve denetimeelverişli olması da zorunludur.Mahkemece açıklanan bu ilkeler dikkate alınmadan düzenlenenbilirkişi raporuna göre hüküm tesisi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, davalı yararına takdir edilen ...................TL. duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halindeilgiliye iadesine, 12.04.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 10. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/3326Karar No : 1994/8217Tarihi : 26.04.1994Đlgili Kanun : 506 s.SSK. 85. md., 1479 s.Bağ-Kur K. 24, 25, 26. md.ÖZÜ : Đsteğe bağlı sigortalılığın ön koşulu, zorunlu sigortaya tabiolunmamasıdır. Zorunlu sigortalılık niteliği devam eden kişi, isteğe


ağlı sigortalılıktan yararlanamayacağı için, vergi kaydının varlığı kendinam ve hesabına çalışmanın karinesi olduğundan, davacının göstereceğidelillerin incelenmesi sonunda, her iki sigortalılığın çatışması durumunda,isteğe bağlı sigorta geçerli sayılamaz. Bağ-Kur zorunlu sigortalılığıgeçerlidir.DAVA : Davacı , kendi nam ve hesabına çalışmasına 30.6.1989 tarihinde sonverdiğinden bahisle, 1.7.1989 tarihinden itibaren 506 sayılı Kanun çevresindekiisteğe bağlı sigortalılığının geçerli olduğunun tesbitine karar verilmesiniistemiştir.vermiştir.Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne kararHükmün, davalı Sosyal Sigortalar Kurumu avukatı tarafından temyizedilmesi üzerine; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hâkimitarafından düzenlenen raporla, dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereğidüşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektiricisebeplere göre, sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.2 - Davacı; sonuç itibariyle, kendi nam ve hesabına çalışmasına,30.6.1989 tarihinde son verdiğinden bahisle 01.7.1989 tarihinden itibaren 506sayılı Kanun çevresindeki isteğe bağlı sigortalılığının geçerliliğinin tesbi-tiniistemiştir.506 sayılı Kanun m. 85 çevresinde, isteğe bağlı sigortalılığının önkoşulu zorunlu sigortaya tabi olunmamasıdır. Başka ifade ile sigortalı zorunlusigortaya tabi işinden ayrılmamış ya da kendi nam ve hesabına çalışmasına sonvermemişse yani zorunlu sigortalılık niteliği sürüyorsa isteğe bağlı sigortadanyararlanamaz.Dava konusu olayda, davacının Bağ-Kur şahsi dosyası içeriğindevergi kaydı, meslek kuruluşu kaydı ve esnaf ve sanatkarlar sicil kaydına dayanılarakBağ-Kur zorunlu sigortalılığının sona eriş tarihi 30.6.1989 olaraköngörülmüş ise de, 13.10.1993 tarihli vergi dairesi yazısında, davacının 8.8.1989tarihinde yeniden marangozluk işine başlayıp halen devam ettiği bildirilmiştir.Vergi kaydının varlığı kendi nam ve hesabına çalışmanın karinesi olup, bukarinenin ispatı davacı tarafa düşmektedir. Bu nedenle, davacının bu konudadelilleri ikame etmesi için önel verilmeli ve gösterdiği deliller toplanarak kendinam ve hesabına bu sürede çalışması olup olmadığı, varsa hangi tarihte sonverdiği yöntemince ve kesin biçimde saptanmalıdır. Yapılacak araştırmasonucuna göre davacının isteğe bağlı sigortalı bulunduğu dönemle çakışankendi nam ve hesabına çalışması işbu zorunlu sigortalılık dönemine ilişkin olmaküzere isteğe bağlı sigortalılığı geçerli değildir.


Mahkemece, belirtilen maddi ve hukuki esaslar gözetilmeden ve8.8.1989 tarihinden itibaren kendi nam ve hesabına çalışması olup olmadığıyöntemince araştırılmadan ve davalılardan Bağ-Kur hakkındaki dava yönündendavanın konusu kalmadığından bahisle karar ittihazına yer olmadığı yolundahüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazlarıkabul edilmeli, ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle BOZULMA-SINA, 26.04.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 10. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/203Karar No : 1994/9812Tarihi : 11.05.1994Đlgili Kanun : 506 s.SSK. 26. md., 1086 s.K. 275, 283. md.ÖZÜ : Rücuan tazminat davalarında, bilirkişilerce farklı raporların verilmesihalinde; raporlar arasındaki kusur oranlarının dağılımına ve nedenlerineilişkin çelişkilerin giderilmesi için, yeni oluşturulacak bilirkişi heyetinden,yöntemince incelettirilip rapor alınmalıdır.DAVA : Davacı, iş kazasında malûl kalan sigortalı işçinin yapılan harcamalarüzerine uğranılan Kurum zararının rücuan ödetilmesini istemiştir.Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hükmün, taraflar avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyizisteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hâkimi tarafından düzenlenenraporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdakikarar tesbit edildi:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığıgerektirici nedenlere göre, tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalansair temyiz itirazlarının reddi gerekir.2 - Mahkemece, 6.4.1993 günlü oturumda; davacı Kurum vekilininitirazlarına uyularak kusur konusunda anılan 6.8.1992 günlü ikinci raporundauygun görülmemesi nedeniyle o doğrultuda üçüncü bir bilirkişi incelemesinegidilmiş ve alınan 13.5.1993 günlü üçüncü raporda, evvelce alınan vebirbirleriyle benzerlik arzeden ilk iki rapordan farklı sonuçlara varılmıştır. Bunarağmen, karar yerinde, önceden yeterli bulunmayan ve tarafları % 37.5 oranındakusurlu gören ikinci rapor mahkemece hükme esas alınmıştır. Bu


durum karşısında, önceden yeterli görülmeyen ve kabul edilmeyen kusurraporunun sonradan hükme esas tutulmasındaki isabetsizlik ise söz götürmez.Mahkemece yapılacak iş, sonradan alınan ve farklı sonuçlar içerenraporla ilk raporlar arasındaki, kusur oranlarının dağılımına ve nedenlerine ilişkinmevcut çelişkiyi, konusunda uzman, kişilerden oluşturulacak yeni bir bilirkişikurulu aracılığı ile yöntemince incelettirilip, gidermek ve varılacak sonuçuyarınca bir karar vermekten ibarettir.Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın,noksan inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve kanunaaykırı olup bozma nedenidir.O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabuledilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,11.05.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 10. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/6665Karar No : 1994/16922Tarihi : 27.09.1994Đlgili Kanun : 506 s.SSK. 26. md.ÖZÜ : Sigortalıya yapılan harcamalar sebebiyle. Kurum zararının rücuanödetilmesi davalarında; bilirkişi heyeti, işçi sağlığı ve iş güvenliğikonularında uzman bilirkişilerden oluşturulmalıdır.Bu heyet, işçi sağlığı ve iş güvenliği mevzuatı çerçevesindedüzenleyeceği raporda; işçinin, işveren veya işverenlerin, olay binainşaatında meydana gelmişse, inşaat ruhsatı verilmemesi gerekirkenverilmiş olması halinde ilgili Belediye'nin kusur oranlarını tek tekbelirlemelidir.Tavanı teşkil edecek miktarda davalının kusur oranı nazaraalınmalı; faiz başlangıç tarihlerinde de infazda tereddüte düşülmeyecekşekilde açıklık olmalıdır.DAVA : iş kazası sonucu malûl kalan sigortalı işçi için yapılan harcamalarüzerine uğranılan Kurum zararının rücuan ödetilmesi davasının yapılanyargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen ......................liranındavalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizenincelenmesi taraflar avukatlarınca istenilmesi ve davalı avukatınca da duruşmatalep edilmesi üzerine dosya incelenerek, işin duruşmaya tabi ol-


duğu anlaşılmış ve tetkik hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadakikâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektiricisebeplere göre, sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.2 - Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 26. maddesidir.Bu madde gereğince davalı işverenin rucü alacağından sorumluluğu maddede öngörülen yasal koşulların varlığı halinde mümkündür. Hükme esas kılınan 27.6.1993 tarihli kusur raporunda, zararlandırıcı sigorta olayının vukuunda davalı işverene % 80, sigortalıya % 20 oranında kusur verilmiştir.Davalının sıhhi tesisat malzemeleri satışı ve işçiliği işyeri işvereni olduğu,olay günü bir inşaatta sıhhi tesisat işi yapıldığı sırada bina içinde dönmeyen6.5 m. uzunluğundaki borunun binanın ön tarafındaki balkona çıkarılıp mengeneye bağlanacak kısmı çevrilmek istenirken balkonun 1.5-2 m. yakınındangeçen elektirik teline borunun çok yaklaşması ile ceryan atlaması sonucu zararlandırıcı sigorta olayının vuku bulduğu davalının bina inşaatı işyeri işvereni olmayıp sıhhi tesisat işyeri işvereni bulunduğu dosya içeriğindeki delillerden anlaşılmaktadır. Bu durumda, bina inşaatı sahibine de enerji hattınıngeçtiği kısımda tehlikeyi önleyici tedbirler almaması, fen'i sorumlu bulundurmaması ve sigortalıyı ikaz etmemesi nedeniyle münasip oranda kusurverilmelidir. Keza inşaata ruhsat verildiğinin saptanması halinde ilgili belediye de 1.5-2 m. yakınında enerji hattı geçmesine rağmen inşaata ruhsatvermesi nedeniyle kusurlu bulunmaladır. Öte yandan, dava teselsül esaslarına dayanılmayarak sadece davalı.................. in sigortalıyı ikaz etmemesi nedeniyle münasip oranda kusur verilmelidir. Keza inşaata ruhsat verildiğininsaptanması halinde ilgili.belediye de 1.5-2 m. yakınında enerji hattı geçmesine rağmen inşaat ruhsat vermesi nedeniyle kusurlu bulunmalıdır. Öte yandan, dava teselsül esaslarına dayanılmayarak sadece davalı .......................in sigorta olayının vukuunda kusurlu bulunduğu iddiasıyla açıldığından, bina inşaatı sahibi ile belediyeye verilecek kusur oranları sonunda davalının rucüalacağından sorunluluk alanını etkileyecektir.Giderek, cezada hazırlık soruşturması sonunda olayın sigortalınınkusurundan kaynaklandığından bahisle takipsizlik kararı verildiği gibi 10.11.1987tarihli sigorta müfettişi raporunda da aynı sonuca varılmıştır. Bu yönde galvanizliboruyu emniyetli arka balkon yerine gerilim hattına yakın ön balkonda çevirensigortalının kusur oranının % 20'den fazla olması gerekmektedir.Mahkemece,belirtilen maddi ve hukuki esaslar gözönünde tutulupişçi sağlığı ve işgüvenliği konularında uzman bilirkişi heyeti marifetiyle kusuroranı ve aidiyeti yönünde işçi sağlığı ve işgüvenliği mevzuatı çevresindedüzenlenmiş kusur raporu alıp irdelemeden eksik araştırma ve inceleme ileyetersiz rapora dayanılarak hüküm tesisi isabetsizdir. Giderek tavanı


teşkil eden miktar da davalının yeniden saptanacak kusur oranına göre belirlenmelidir.3 - Faiz başlangıç tarihlerinin hüküm fkrasında Hukuk UsulüMuhakemeleri Kanunu m. 389 uyarınca infazda tereddüte yer bırakmayacakaçıklıkta öngörülmesi gerekirken yazılı biçimde hüküm tesisi usul ve yasayaaykırı olup bozma nedenidir.O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabuledilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, davacı avukatı yararına takdir edilen ................... lira duruşma avukatlıkparasının davalıya, davalı avukatı yararına takdir edilen ................. lira duruşmaavukatlık parasının da davacıya yükletilmesine ve temyiz harcının istek halindeilgiliye iadesine, 27.09.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 10. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/12169Karar No : 1994/19857Tarihî : 06.12.1994Đlgili Kanun : Anayasa 90. md., 506 s.SSK. 80. md.ÖZÜ : Türkiye Cumhuriyeti ile Libya Arap Halk Sosyalist Cemahiriyesiarasında imzalanmış bulunan Sosyal Güvenlik Sözleşmesi T.B.M.M.ceonaylanmış olmasına göre kanun gücündedir.Sözleşmenin 4 ve uygulama anlaşmasının 3. maddelerine göre deLibya'da iş üstlenen Türk kuruluş ve firmalarının çalıştırdıkları Türkişçilerinin uzun vadeli sosyal sigorta primlerinin Türk mevzuatına göreödenmesi gerekir.DAVA : Taraflar arasındaki uyuşmazlık Libya'daki işyerlerinde Türk uyruklusigortalı çalışan Türk işverenlerinin Sosyal sigortalar Kurumu'na uzun sürelisigorta kolları yönünden yükümlülüklerini hangi ülke mevzuatına göre yerinegetirecekleri ve prim oranlarının ne olması konusu ile, transfer edilen primlerinTürkiye'ye getirilmesi konusunda karşılaşılan güçlük ve imkansızlık karşısındaişverenlerin sorumlu tutulup tutulamayacağı ve nihayet işveren A.Ş. yönetimkurulu başkanının 506 sayılı yasanın 80/son maddeleri yönündenuygulanmasına ilişkindir. Mahkeme Libya'da çalışan daimi Türk işçilerinin uzunvadeli sigorta kolları bakımından primlerin, Libya'da ödenemeyeceğini, buprimlerin ana ülkeye transferlerinin gerekeceğini ve transferin de LibyaMevzuatına göre yapılacağının, dava tarihine kadar ise, transfer imkanıdoğmadığını, sözü edilen işçiler yönünden uygulanacak mevzuatın ise,


kısmen çalışılan ülke, kısmen ana ülke mevzuatı bulunduğu, nihayet 506 sayılıyasanın 80/son maddesi yönünden, yönetim kurulu başkanının TicaretKanununun hükümlerinin de dikkate alındığında, borçlu tutulamayacağınıbelirterek; davacı yönetim kurulu başkanının istemi doğrultusunda davayı kabuletmiş ve aksine olan işverenin prim borcuna ilişkin kurum işlemini iptal etmiştir.Bu kararı temyiz eden davalı kurum, işleminin doğru olduğunu, ana ülke olanTürkiye'deki mevzuatın uygulanma zorunluluğunu belirtmiş, davacı ise S.S.Kurumuna Yönetim Kurulu kararına dayalı genelgeden de söz ederek primoranlarının düşürüldüğünü belirterek yerel mahkeme kararının doğru olduğunuileri sürmüştür.KARAR : Şu duruma göre sorunu üç aşamada çözüme bağlamak gerekmektedir.Birinci aşamada Libya'da iş üstlenen daimi işçi statüsündeki Türkişçilerine sosyal güvenlikleri yönünden hangi ülke mevzuatının uygulanacağınıortaya koymak, ikinci olarak, prim ödeme imkansızlıklarının olup olmadığınısaptamak son olarak yönetim kurulu başkanı olan davacının 506 sayılı yasanın80/son maddesi karşısında durumunu belirlemekdir. Libya'da iş üstlenen Türkşirketlerinin çalıştırıldıkları daimi işçiler yönünden uygulanacak mevzuat: TürkiyeCumhuriyeti ile Libya Arap Halk Sosyalist Cemahiriyesi arasında akdedilmişbulunan sözleşme ve bu sözleşmenin uygulanmasına yönelik idari andlaşmasıile 506 sayılı yasanın 73. ve devamı maddeleridir.Gerçekten Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 90. maddesi sonfıkrasına göre yöntemince yürürlüğe konulan milletlerarası andlaşmalar kanunhükmündedir ve bunlar hakkında, Anayasaya aykırılık iddiası ile AnayasaMahkemesine dahi başvurulamaz. Bu nedenle, öncelikle Libya'da faaliyetgösteren Türkiye Cumhuriyetine bağlı işverenlerin çalıştırdıkları TürkiyeCumhuriyeti vatandaşı statüsündeki daimi işçilerinin Sosyal SigortalarKanunundaki prim oranlarını düzenleyen ve yönteme uygun uluslararası birsözleşme olup olmadığını saptamak daha sonra bu sözleşmenin kurallarınıortaya koymak gerekir.11 Mart 1985 günlü 18691 sayılı Resmi Gazetede görüleceği üzere,Türkiye Cumhuriyeti ile Libya Arap Halk Sosyalist Cemahiriyesi arasındaimzalanmış bulunan Sosyal Güvenlik sözleşmesi, 9.1.1985 günlü 3148 sayılıkanunla T.B.M.M.'ce onaylanmış ve akabinde 14.2.1985 tarihinde de, 85/9131karar sayısıyla Bakanlar Kurulu kararıyla onayı kararlaştırılmıştır. Sözleşmenin13. maddesi uyarınca, onay belgelerinin teati edildiği tarihi izleyen ayın birincigünü 3 yıllık süre ile yürürlüğe giren sözleşme, birer yıllık devrelerle içeriğiitibariyle, kişiye sıkı sıkıya bağlı ve anayasal temel haklardan olan sosyalgüvenliğe ilişkin konuda karara varması mümkün olmadığı gibi sonucu itibariyledoğrudan Türk kanunlarında değişikliği ortaya çıkaracak yeni bir düzenlemeyiöngörmesi de düşünülemez. Çünkü, ortada Türk ve Libya devletlerininaktettikleri sosyal güvenliğe ilişkin mevcut sözleşmeyi tadil eden veya ortadankaldıran bir sözleşme olmayıp, sadece yukarda belirtilen türden görüş alışverişimevcuttur. Nitekim, sözkonusu protokol niteliği


ve gücü gereği anayasal ve yasal düzenlemeye uygun olarak, ne onay için nede bilgi için T.B.M.M.'ne sunulmamıştır. Şu duruma göre sadece taraflardanbirinin sosyal güvenliğe ilişkin görüşünü belirten ve Anayasanın öngördüğüsisteme göre oluşmuş ve yasa gücünü kazanmış sözleşme hükümlerini bertarafetmeyen teknik düzeydeki bir protokolün sosyal güvenlik hukuku açısındangeçerliliği bulunmamaktadır ve buna dayalı olarak uyaşmaz-lıkların çözümü deileri sürülemez.Sosyal Sigortalar prim oranlarının belirlenmesine ilişkin SosyalSigortalar Kurumu Yönetim Kurulu'nun aldığı karar ve buna bağlı çıkartılangenelgenin bağlayıcılığı ve zaman içerisinde uygulanma durumuna gelince;Kurumun en yetkili karar organı olması itibariyle iç ilişki ve uygulamalar itibariyle,bu karar ve genelgelerin bağlayıcı olduğu tartışılamaz. Ne var ki, hukuksalkonuda bir uyuşmazlığın ortaya çıkması durumlarında, mahkemelerin doğrudanbu karar veya genelgelere göre sonuca varmaları mümkün değildir. Gerçektenmahkemeler önlerine gelen uyuşmazlıkları Anayasanın 138/1. maddesinde debelirttiği üzere, Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerinegöre çözerler. Başka bir anlatımla, hakim önüne gelen bir davayı normlarhiyerarşisini dikkate olarak sonuçlandırır. Hukukun tüm uygar ülkelerce kabuledilen evrensel kuralları, anayasal ilke ve esaslar yasa hükümleri bu ilkeuyarınca sırasıyla önde gelen ve uygulanma önceliğine sahip kurallardır. Tüzük,yönetmelik, genelge veya tamim gibi yürütme organı veya idareye ilişkintasarrufar ise yukarda belirtilen kurallara aykırı olmamak üzere, daha sonragözönünde tutulması gereken kuralları belirlerler. Mahkeme önüne gelen biruyuşmazlığın çözümünde anayasal veya yasal kuralların doğrudanuygulanabileceğini saptadığı takdirde artık genelge veya bunun gibi alt sıradakalan tasarruflarla sonuca gidemez ve yasal sistemi bertaraf edemez. Yukarıdaaçıklandığı üzere, Libya'da çalışan Türk işverenlerine bağlı Türk işçilerinin uzunvadeli sosyal sigorta kolları yönünden tabi olacağı rejim, 506 sayılı SosyalSigortalar Kanunu hükümlerine göre ortaya konmuştur. Bu nedenle sorunu, buçözüm şekli dışında düşünen, diğer idari tasarrufların, artık, mahkemelercegeçerliliği tanınamaz. Buna bağlı olarak da yasal sistemin açıkça düzenlemeyaptığı bir alanda, yönetim kurulu kararı veya genelgenin değil, yasal sisteminbelirlediği yürürlük dönemi esas alınır.Prim ödemede imkansızlık olup olmadığı konusuna gelince; yukarıdagösterilen andlaşma hükümleri uzun vadeli sigorta kolları için prim ödemeyükümlülüğünün işverene ait olduğunu ve bunu ana ülke kuruluşuna, işverenintransfer edeceğini hükme bağlamıştır. Transferden amaç, prim borçlarınınişverence Sosyal Sigortalar Kurumu kasalarına intikalidir. Bu primlerin, yabancıpara olarak ödenmesi gerekmediği gibi, Libya Merkez Bankası veya ilgili diğermakamların, bu prim borçlarının ödenmesi yönünden yükümlülükleribulunmamaktadır. Đşverenler, ister prim borçlarını Türk parası olarak doğrudankuruma yatırırlar, isterlerse Libyadan havale suretiyle gönderirler. Kaldı ki,Türkiye ve Libya Cumhuriyetleri Merkez bankaları


arasında da bu yönde andlaşma mevcuttur ve işverenin kimi istihkaklarınıTürkiye Merkez Bankası aracılığıyla muntazaman gönderdiği açıkça saptanmıştır.Şu duruma göre primlerin ödenmesi yönünden ortada bir imkansızlıktansöz edilemez.Nihayet, yönetim kurulu başkanının 506 sayılı yasanın 80/sonmaddesi uyarınca, işverenin prim borçlarından sorumluluğuna gelince, buyönden dahi mahkemenin kabulüne katılmak mümkün değildir. Gerçektenyönetim kurulu başkanlarının, 506/80-son maddesine göre sorumlulukları özelyasa kuralı gereği belirlenmiştir. Olay, bir sosyal güvenlik kuruluşu olan veAnayasanın öngördüğü, ülke çalışanlarının bir bölümü yönünden sosyalgüvenliği sağlamakla yükümlü. Sosyal Sigortalar Kurumu'nun prim alacaklarınayönelik kabul edilmiş bir uyuşmazlıktan kaynaklanmaktadır. Yasa koyucu, buradaaçıklanan prim alacakları yönünden özel yöntem veya güvence öngörmüş veprim borçlarının ödenmesinden tüm tüzel kişiler üst yönetimleri de sorumlututulmuştur. Davacının A.Ş. yönetim kurulu başkanı olarak, üst düzey yöneticisiolduğu tartışmasızdır. Burada, kendine özgü özel amaçlı bir uygulama sözkonusu olduğundan artık, genel nitelikli ticaret kanunu hükümlerine gidilemez vesorun çözümlenemez. Davacının bu yönden de sorumluluğu açıktır.Mahkemenin belirtilen maddi ve hukuksal olguları dikkate almamasıusul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabuledilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle BOZULMA-SINA, 06.12.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 10. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1991/4976Karar No : 1992/11798Tarihi : 08.12.1992Đlgili Kanun : 506 s.SSK. 26 ve 87. md.ÖZÜ : 1 - Taşeronun dava açılmasından önce vefatı halinde 1978 tarihliĐçtihadı Birleştirme Kararı gereği dava reddedilmelidir.2 - Asıl işverenin 506 sayılı Kanunun 87. maddesi gereği sorumlututulabilmesi için Taşeronun kusuru tespit edilmelidir.3 - Davacı Kurumun, Taşeronun mirasçılarına karşı dava açmasıiçin süre tanınmalıdır.DAVA : Davacı, iş kazasında malûl kalan sigortalı işçi için yapılan harcamalarüzerine uğranılan Kurum zararının rücuan ödetilmesini istemiştir.


almıştır.Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteği kısmen hüküm altınaHükmün davacı ve davalılardan .............. AŞ. Avukatlarınca temyizedilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve TetkikHakimi........... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktansonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:KARAR : 1 - Davalılardan ................. davanın açılmasından önce 24.3.1984tarihinde öldüğü anlaşılmaktadır. Böyle bir durumda 4.5.1978 tarih 4/5 sayılıĐçtihatları Birleştirme Kararı gereğince ................hakkındaki davanın doğrudanbu nedenle reddi gerekirken kusuru bulunmadığından bahisle reddi isabetsizdir.2 - Dava, 506 sayılı Kanunun 26 ve 87. maddelerine dayanılarakaçılmıştır. Asıl işveren ...................AŞ.'nin taşeron ................ kusurundan dolayı506 sayılı kanunun 87. maddesi çerçevesinde sorumlu olabilmesi için zararlandırıcı sigorta olayının vukuunda ................. 'in kusuru saptanmalıdır. Böylebir saptama içinde öncelikle davacı Kurum'a......................mirasçıları hakkındayönetimince dava açması için mehil verilmeli ve açılacak dava bu dava ilebirleştirilmelidir. Giderek hükme esas kılınan 17.6.1985 tarihli kusur raporu dakusur oran ve aidiyeti yönünden 506 sayılı Kanunun 26. maddesinde öngörülenesaslara uygun biçimde düzenlenmemiştir.Mahkemece yapılacak iş, işçi sağlığı ve iş güvenliği konularındauzman bilirkişi heyeti marifetiyle kusur incelemesi yaptırarak, asıl işveren iletaşeronun kusur oranlarını saptayıp ayrı ayrı irdeleyerek sonucuna göre 506sayılı Kanunun 26 ve 87. maddeleri çerçevesinde hüküm kurmaktan ibarettir.3 - 31.10.1983 tarihli gelir bağlama kağıdında sigortalıda oluşan %25.2 meslekte kazanma gücü kaybı oranı bakımından kontrol kaydı bulunmasınave bu durumun rucü alacağının miktarına doğrudan etkili bulunmasına rağmeneksik inceleme ile hüküm tesisi hatalıdır.4 - Davalı şirket vekili 15.10.1984 tarihli dilekçede, rucü alacağınıntavanla sınırlı olduğunu savunmasına rağmen tavanı teşkil eden miktarınbelirlenmesi yolunda hesap raporu alınmadan karar verilmesi usul ve yasayaaykırı olup bozma nedenidir.O halde/tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabuledilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,08.12.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/5184Karar No : 1994/20671Tarihi : 23.12.1994Đlgili Kanun : 506 s.SSK. 24. md.ÖZÜ : Özelleştirmeye tabi tutulan kuruluşların, sosyal yardım zammıylailgili sorumlulukları.DAVA : Davada uyuşmazlık konusu olan husus, özelleştirmeye tabi tutulandavacı kuruluşun, özelleştirme sonrası döneme ilişkin olarak sosyal sigortalarKurumunca 506 sayılı Kanunun ek 24/1 maddesi çerçevesinde istenen sosyalyardım zammından sorumlu olup olmayacağıdır.KARAR : Mahkemece 3291 sayılı Kanunun 14/d maddesi hükmüne dayanılarakkamu iktisadi teşebbüsünün mülkiyetine ne suretle olursa olsun geçen,tasarrufunda bulunan her türlü hak ve mameleki ile borçlarının özelleştirilenkuruma aynen intikal edeceğinden bahisle dava reddolunmuştur.Davacı kuruluşun kamu iktisadi teşebbüsü iken 4.10.1989 tarihinde özelleştirilerek ana sermayeye ait hisselerinin % 98, 2416'sının...................Firmasına devredildiği davacı kuruluş KĐT statüsünde iken çalışılan en sonkuruluş olarak ayrılmak suretiyle kendilerine 506 sayılı Kanun hükümlerine göremalûllük, yaşlılık ve ölüm aylığı bağlanan kişilere özelleştirme tarihinden önceve sonrasına ilişkin olarak ödenen sosyal yardım zamlarının, Sosyal SigortalarKurumu tarafından istenmesi üzerine, davacı Kuruluşça ihtirazı kayıtla ödendiği,davacı vekilinin 3.12.1992 tarihli dilekçesinde 4.10.1989 tarihinden itibarenödenen sosyal yardım zammından davacının sorumlu olmayacağının beyanedildiği, dosya içeriğindeki delillerden anlaşılmaktadır.506 sayılı Kanunun Ek 24 maddesine 3395 sayılı Kanunla ilaveolunan (1) bendi hükmüne göre; genel ve katma bütçeli idareler,mahalli idareler,döner sermayeli kuruluşlar ile kanunla ve kanunların verdiği yetkiye istinadenkurulan kuruluşlar ve 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamına girenteşekkül ve kuruluşlarla bunların müessese, bağlı ortaklık ve iştiraklerindençalıştığı en son kuruluş olarak ayrılmak suretiyle kendisine 506 sayılı Kanunhükümlerine göre malûllük, yaşlılık veya ölüm aylığı bağlanan kişilere ödenensosyal yardım zamlarının Kurumca yazılı olarak istenmesi üzerine bu kuruluşlartarafından ençok iki ay içinde Kuruma ödenecektir. 506 sayılı Kanunun ek 24/1maddesinde 3995 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle de maddede öngörülenkurum ve kuruluşlardan çalıştıkları en son kuruluş olarak ayrılmak suretiylekendilerine 506 sayılı Kanun hükümlerine göre malûllük yaşlılık veya ölüm aylığıbağlananların ilk sosyal yardım zammı ödemesinin bu kuruluşlar adına kurumcayapılacağı sonraki sosyal yardım


zammı ödemelerinin ise bildirim beklenmeksizin ilgili kuruluşlarca emekli aylığıödeme tarihinden önce Sosyal Sigortalar Kurumuna ödenmesi gerekeceğiöngörülmüştür.Davacı Kuruluş KĐT statüsünde bulunduğu dönem için 506 sayılıKanunun ek 24/1 maddesi hükmü kapsamında olup çalışan en son kuruluşolarak ayrılmak suretiyle kendilerine 506 sayılı Kanun hükümlerine göre malûllük,yaşlılık veya ölüm aylığı bağlanan kişilere bu döneme ilişkin olaraködenen sosyal yardım zammından Sosyal Sigortalar Kurumuna karşı sorumludur.Davacı Kuruluşun KĐT statüsünden çıkarak özelleştirme kapsamınaalındığı ve özelleştirildiği tarihten sonrası için 506 sayılı Kanunun ek 24/1.maddesi hükmü gereğince sosyal yardım zammı ödemelerinden sorumlu olupolmayacağı konusuna gelince: Her ne kadar 3291 sayılı Kanunun 14/d maddesihükmünde, özelleştirme anında Kamu kurum ve kuruluşlarına ait bulunan hertürlü hak ve borçların özelleştirilen kuruluşa geçmesi gerekeceği öngörülmüş isede anılan yasanın 14/d maddesi, 24.10.1994 kabul tarihli 4046 sayılıÖzelleştirme Uygulamalarının Düzenlenmesine ve Bazı Kanun ve KanunHükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 42. maddesiile yürürlükten kaldırılmıştır. Giderek aynıYasanın sosyal yardım zammı başlığınıtaşıyan 23. maddesi hükmünde, özelleştirme kapsamındaki kuruluşların,özelleştirme uygulamaları sonucu bunlardaki kamu payının % 15'in altınadüşmesinden veya bunların tasfiyesinden yahut tüzel kişilikleri sona erecekşekilde kapatılmasından önce sosyal yardım zammına hak kazanmış olanpersonele 17.7.1964 tarihli ve 506 sayılı Kanunun ek 24. maddesi gereğinceödenen sosyal yardım zamlarının ödemenin yapılmasını müteakip, SosyalSigortalar Kurumunun yazılı talebi üzerine, idare tarafından özelleştirmefonundan karşılanmak üzere en çok iki ay içinde adı geçen kuruma ödeneceği,özelleştirme fonunun diğer yükümlükleri de dikkate alanırak, sosyal yardımzamlarının süresinde Sosyal Sigortalar Kurumuna ödenmesinin mümkünolmadığı hallerde sosyal yardım zamlarının Hazinece karşılanacağı"öngörülmüştür. Nitekim özelleştirme fonunun kullanım alanına lişkin 10. madde kbendinde de bu Kanunun 23. maddesi çerçevesinde 506 sayılı Kanunun ek 24.maddesi gereğince ödenecek sosyal yardım zammının bu fondan karşılanacağıöngörülmüştür. Bu durumda 4046 sayılı Kanunun yukarda, açıklanan maddehükümleri birlikte değerlendirildiğinde; (özelleştirme kapsamındaki kuruluşlarınözelleştirme uygulamaları sonucu bunlardaki kamu payının % 15'in altınadüşmesi veya bunların tasfiyesi, ya da tüzel kişilikleri sona erdirilerekkapatılmaları halinde 506 sayılı Kanunun ek 24/1 maddesi hükmü gereğinceödenen sosyal yardım zammından öncelikle özelleştirme fonundan karşılanmaküzere Özelleştirme Đdaresi Başkanlığı sorumlu tutulacak ancak özelleştirmefonunundan sosyal yardım zammının yasada öngörülen sürede Sosyal SigortalarKuruma ödenmesinin mümkün olmaması halinde ise iş bu sosyal yardım zamlarıHazinece karşılanacaktır. Başka, ifade ile 4046 sayılı Kanunun kapsamındaki


kuruluşların özelleştirme programı kapsamına alındıkları tarihten sonra için, bukuruluşlar 23. maddede öngörülen koşulların da gerçekleşmesi kaydıyla 506sayılı Kanun ek 24/1 maddesi hükmü kapsamı dışında olup, artık en son kuruluşolarak ayrılmak suretiyle kendilerine 506 sayılı Kanun hükümlerine göremalûllük, yaşlılık veya ölüm aylığı bağlanan kişilere ödenen sosyal yardımzamlarının Sosyal Sigortalar Kurumuna ödeme yükümlülükleri bulunmaktadır.Giderek sosyal Sigortalar Kurumu; iş bu sigortalılara ilgili kuruluşlarınözelleştirme programına alınmalarından sonrası için ödenen, ya da ödenecekbulunan sosyal yardım zamlarını, ancak özelleştirme fonundan karşılanabilmesihalinde Özelleştirme Đdari Başkanlığından, bunun da mümkün bulunmamasıhalinde hazineden talep edecektir.Dava konusu olayda, davacı kuruluşun ana sermayesine ait hisselerin% 98.2416'sı bir Fransız Şirketine devredilmiş ve bu şekilde özelleştirmeuygulaması sonucu davacı kuruluştaki kamu payının % 15'in altına düşmesikarşısında davacı vekilinin 3.12.1992 tarihli dilekçesi de gözönündetutulduğunda, özelleştirme tarihi olan 4.10.1989 tarihinden itibaren ödenen,sosyal yardım zammından davacı kuruluş sorumlu olmayacağından, bu tarihtensonrası için davacı kuruluşun ihtirazi kayıtla Sosyal Sigortalar Kurumuna ödediğisosyal yardım zamları gerektiğinde, bilirkişi tetkikatı marifetiyle saptanarakdavacıya iadesine hükmedilmesi gerekmektedir.Mahkemece belirtilen maddi ve hukuki esaslar gözönünde tutulmadanyazılı biçimde davanın tümden reddi usul ve yasaya aykırı olup bozmanedenidir.O halde, davacının bu yönü amaçlayan temyiz itirazları kabuledilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, davacı avukatı yararına takdir edilen ....................-T.L. avukatlık parasınınkarşı tarafa yükletilmesine ve temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine23.12.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 10. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/3715Karar No : <strong>1995</strong>/4022Tarihi : 25.04.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 506 s.SSK. 26. md.ÖZÜ : Rucü alacağı davalarında; işveren, taşeron çalıştırıyorsa; işverenin,ölen sigortalının, ocak çavuşunun ve taşeronun birbirleriyle olan hukukiilişkileri ortaya konmalı, bilirkişi incelemesinde, bütün bu kişilere ait kusuroranları belirlenmelidir.


Asıl işveren, taşeronun çalıştırdığı işçinin uğradığı maddi ve manevizarardan da sorumludur.DAVA : Davacı, iş kazasında malûl kalan sigortalı işçi için yapılan harcamalar üzerine uğranılan Kurum zararının rücuan ödetilmesini, diğer davacı ......... ise .................TL. maddi, ................ TL. manevi tazminatın tahsilinekarar verilmesini istemiştir.Mahkeme, Sosyal Sigortalar Kurumu yönünden isteğin kısmenkabulüne, diğer davacı.............yönünden davanın reddine karar vermiştir.Hükmün, davacılar ve davalılardan ............ Madencilik Koli. Şti. ve......... avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz isteğinin süresindeolduğu anlaşıldıktan ve tetkik hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadakikağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:KARAR : 1 - Davacı Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından davalılar .........................Madencilik Koli. Şirketi, ................ve .............. hakkında açılan davanın yasal dayanığı 506 sayılı Kanunun 26. maddesidir. Bu madde gereğince davalıların rucü alacağından sorumlulukları maddede öngörülen koşulların gerçekleşmesi halinde mümkündür. Hükme esas kılanan 26.11.1993 tarihli kusurraporunda, zararlandırıcı sigorta olayının vukuunda davalılardan ocak çavuşu .........'ye % 25, sigortalıya % 25 oranında kusur verilmiş; % 50 oranındada kaçınılmazlığın etken olduğu öngörülmüştür. Zararlandırıcı sigorta olayı;kömür ocağında kazı vardiyası sırasında kazmacı sigortalının dinlenmeanında 3,5m. ötede dururken, tavandan 20 kg.lık bir kil parçasının düşmesibiçiminde vuku bulmuştur. Kömür kazısı yapılan bacada birkaç gündür tahkimat yapılmayarak 10 m.'ye yakın kısmının tahkimatsız bırakıldığı, damarüzerinden tavan taşının altındaki kalınlığı 30 cm'ye kadar artan yalancı tavankilinin düşürülmediği, tahkimat ve kavlak kontrolünün kazı ekibinin insiyatifinebırakıldığ dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Bu durumda, ocak idaresince malzeme bulundurulması yeterli olmayıp usta tahkimat ekibi teşekkülettirilmemesi, denetim mekanizmasının yetersiz bulunduğunun anlaşılmasıkarşısında belirtilen nedenlerle davalılardan işveren sıfatını haiz bulunanlarada münasip oranda kusur verilmelidir. Öte yandan, ocak çavuşu .................... dışındaki davalılardan sigortalı arasındaki hukuki ilişki niteliği özellikle...............Madencilik Kollektif Şirketi ile .............. ve............... arasında asıl işveren, taşeron ilişkisi bulunup bulunmadığı yöntemince araştırılmalıdır. Bundan sonraişçi sağlığı ve iş güvenliği konularında uzman bilirkişi heyeti marifetiyle yukarıda öngörülen esaslar ve saptanacak olgular da gözönünde tutulmak suretiyle kusur oranı ve aidiyet konusunda yeniden kusur incelemesi yaptırılıpdeğerlendirilerek sonucuna göre hüküm verilmelidir.2 - Kabule göre de; 506 sayılı Kanunun 26. maddesi hükmü çevresindeişverenin sorumluluğu, ancak maddede sayılan belli eylem ve davranışlarlasınırlı olup, bunlar işverenin kasdı işverenin isçilerin sağlığını ko-


uma ve işgüvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketi ile işverenin suç sayılır eyleminden ibret bulunmasına rağmen davalılardan çavuş.........nün kusurundan davalı şirketin istihdam eden sıfatıyla sorumlu tutulması keza yerinde değildir.3 - Sigortalı ............tarafından; .......... Kollektif Şirketi, ....................aleyhine açılan maddi ve manevi tazminat davasının incelenmesine gelince;Sigortalı.............'in manevi tazminat istemi yönünden; zararı husule getiren işyeri tehlikesinden işveren, kanun gereğince sorumlu olup tümkusurun sigortalıda bulunmaması koşuluyla işveren kusurlu bulunmasa bilemanevi zarardan sorumlu tutulmalıdır. Ancak, hükmolunacak manevi tazminattan bu nedenle hakkaniyetin gerektirdiği ölçüde indirim yapılması gereğigözönünde bulundurulmalıdır. Giderek kusur durumu yanında taraflarınsosyal ve ekonomik durumları ile sigortalıda oluşan beden gücü kaybı oranıda nazara alınmalıdır.Sigortalı tarafından işveren aleyhine açılan işgöremezlik tazminatıdavasında da; işveren aynı şekilde işyeri tehlikelerinin gerçekleşmesindendoğan zarardan ötürü işçisine karşı sorumludur. Ne varki, sigortalınınkusurundan sorumlu olacağı gibi, zararlandırıcı olayın yabancı etkenler sonucuolması halinde hakkaniyetin gerektirdiği ölçüde indirim yapılması gerekir.Giderek zararlandırıcı olayın çalıştırdığı adamın eylemi sonucu olması halindede yine işveren maddi ve manevi tazminattan sorumludur. Öte yandan,taşeronun çalıştırdığı işçinin uğradığı maddi ve manevi zarardan asıl işvereninde iş Kanununun 1. maddesi hükmüne göre sorumlu olduğu esası dagözönünde tutulmalıdır.Mahkemece yukarıda öngörülen esaslar çevresinde de yaptırılacakkusur incelemesi sonucuna göre birleştirilen tazminat davası hakkında hükümtesisi gerekirken yazılı gerekçelerle ve eksik inceleme ile istemin reddi yolundakarar verilmesi yerinde değildir.4 - Kurum'un rucü alacağının tavanını teşkil eden miktarın giderekmaddi tazminat miktarının belirlenmesinde;a) Sigortalının bilinen aktif dönem zararının tesbitinde rapor tarihindensonra ancak hüküm tarihinden önce yürürlüğe giren 1.8.1993 tarihliasgari ücret artışının gözönünde bulundurulmaması isabetsizdir.b) Sigortalı yeraltı işçisi olsa dahi, aktif dönem zararının 60 yaşıikmal ettiği tarihe göre belirlenmesi giderek 50 yaşın ikmalinden itibaren yerüstünde asgari ücretle çalışacağının kabulü gerekirken bu sürenin 50 yaşlasınırlı tutulması yerinde değildir.c) Bilinmeyen dönemde artırım ve iskontolama işleminin yıllara göreyapılması gerekirken arttırım katsayı, iskontolamanın ortalama yöntemiyleyapılması keza hatalıdır.


Giderek sigortalı tarafından açılıp ana dosya ile birleştirilen işgöremezliktazminatı davası yönünden saptanacak maddi zarardan karar tarihiitibariyle sigortalıya Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından bağlanan tüm gelirpeşin değeri indirilmek suretiyle karşılanmamış maddi tazminat miktarıbelirlenmelidir.5 - Kabule göre de; gerek ana dosya, gerekse birleştirilen davadosyası bakımından aynı müddeabin dayanışmalı sorumluluk esasına göre talepedilmesi karşısında reddedilen miktar yönünden avukatla temsil olunan davalılarlehine tek avukatlık parasına hükmolunması gerekirken yazılı biçimde ayrı ayrıavukatlık parasına hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, temyiz edenlerin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazlarıkabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,bozmanın niteliğine göre sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığınave temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 25.04.<strong>1995</strong> tarihinde oybirliğiylekarar verildi.T.C. YARGITAY 10. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/5048Karar No : <strong>1995</strong>/5358Tarihi : 08.06.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 506 s.SSK.ÖZÜ : Ücretin ödeme şekli, sigortalı olma koşulunu ortadan kaldırmayacağıgibi, kısmî çalışma halinde de hizmet akdi gerçekleşmiş olur.Bir işyerinde, iş oldukça buğday boşaltan ve diğer zamanlarişyerinde veya kahvehanede bekleyen hamalın, boşaltma sırasında elinimakinaya kaptırıp parmaklarının kopması durumunda; işyerinin kapasitesi,niteliği, iş hacmi saptandıktan sonra, gerekirse bilirkişiye başvurularak,günde kaç saat çalışmış olabileceği belirlenmeli, iddia edilen tarihlerarasında, o kadar sürenin tespitine karar verilmeli kazanın, iş kazası olduğukabul edilmelidir.DAVA : Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 4.12.1992-29.10.1993tarihleri arasında sigortalı olarak çalıştığının ve yaralanmasıyla sonuçlanankazanın, iş kazası olduğunun tesbitine karar verilmesini istemiştir.vermiştir.Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğinreddine karar


Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyizisteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hâkimi tarafından düzenlenenraporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdakikarar tesbit edildi:KARAR : Davacı, davalı işverenin işyerinde 4.12.1992-29.10.1993 tarihleriarasında sigortalı olarak çalıştığının ve 29.10.1993 tarihinde geçirdiği kazanın işkazası olduğunun tesbitine karar verilmesini istemektedir.Dosyadaki bilgi ve belgeler ile tanık sözlerinden davacının, davalıişverenin işyerinde buğday boşaltma ve yükleme işi yaptığı, olay günü boşaltmaişi yaparken elini makinaya kaptırarak parmaklarının koptuğu, kendisinin buişyerine bağımlı olarak çalıştığı, herzaman değil iş oldukça çalıştığı, sairzamanlar işyerinde veya kahvehanede beklediği anlaşılmaktadır. Görülüyor kidavacı hizmet akdinin unsurlarından olan bağımlılık ve zaman unsurugerçekleşecek şekilde çalışmıştır. Zira işveren kendisini çağırdıkça işebaşlamakta, işini işverenin gözetimi ve denetimi altında yapmaktadır. Piyasahamalı olmayan, bir işverene bağımlı olarak çalışan hamalların sigortalı sayılacaklarıDairemizin yerleşmiş görüşlerindendir.Ücretin maktu olmayıp boşaltılan buğdayın tonu başına alınmışolması hizmet akdinin varlığını ortadan kaldırmaz. Başka bir anlatımla, ücretinödeme şekli sigortalı olma koşulunu ortadan kaldırmaz.Öte yandan, günün tüm iş saatinde sürekli çalışmanın gerçekleşmemeside hizmet akdinin varlığını ortadan kaldırmaz. Olayda, davacınınçalışma saatlerinin tamamında değil sadece yükleme ve boşaltma zamanlarıçalıştığı anlaşıldığına göre kısmî çalışma (part time) sözkonusudur.işyerininkapasitesi, niteliği, iş hacmi saptandıktan sonra gerektiğinde bilirkişi düşüncesinede başvurularak davacının günde kaç saat çalışmış olabileceği belirlenmeli,iddia edilen tarihler arasında o kadar sürenin tesbitine karar verilmelidir.Diğer taraftan, geçirilen kazanın iş kazası olduğu konusunda dakuşkuya düşülmemelidir.Mahkemece açıklanan bu maddi ve hukuki olgular gözönündetutulmaksızın yazılı düşüncelerle davanın reddine karar verilmiş olması usule veyasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabuledilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 08.06.<strong>1995</strong> gününde oybirliğiylekarar verildi.


T.C. YARGITAY 10. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/5434Karar No : 1994/20981Tarihi : 27.12.1994ilgili Kanun : Anayasa 90. md., 506 s.SSK. 80. md.ÖZÜ : Libya'da daimi Türk işçisi çalıştıran Türk Đşverenleri, kanunhükmündeki uluslararası andlaşmalardan dolayı, sosyal sigortalar primborçları ve oranları yönünden, Türk sosyal güvenlik mevzuatına tabidirler.Her iki ülkenin merkez bankaları arasındaki anlaşmalara veuygulamalara bakıldığında, primlerin, SSK. kasalarına intikâl ettirilmesindeimkansızlıktan sözedilemez.Đşveren anonim şirket başkanı, primlerin ödenmesinden dolayıKurum'a karşı, işverenle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur.DAVA : Toplam...............TL. borcu bulunmadığının tesbitiyle, muarazanınmen'i davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamında belirtildiği şekilde isteğinkısmen kabulüne ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizenincelenmesi taraflar avukatlarınca istenilmesi üzerine; dosyadaki kağıtlarokunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:KARAR : Taraflar arasındaki uyuşmazlık, Libya'da faaliyet gösteren Türkşirketinin çalıştırmış olduğu Türk uyruklu daimi işçilerinin sosyal sigortalar primbordrolarının transfer imkanı bulunmaması nedeniyle doğup doğmayacağı, buarada A.Ş. yönetim Kurulu Başkanı diğer davacının 506 sayılı Yasanın 80.maddesi uyarınca sorumluluğunun olup olmadığı ve nihayet, prim borçları içingecikme zammı uygulanıp uygulanmayacağı konularına ilişkindir. Mahkemece,davacı şirketin prim borçlarının olduğunun tesbitine karar vermiş ancak şirketyönetim kurulu başkanının ne prim ne de gecikme zammıyla sorumlututulamayacağı gibi, davacı şirketinde gecikme zammı ile değil sadece faiz ilesorumlu olduğu sonucuna ulaşmıştır. Şu duruma göre, ortaya çıkan uyuşmazlık4 noktada toplanmakta olduğundan öncelikle, davacı şirketin prim borçlusu olupolmadığını saptamak, ikinci aşamada imkansızlık durumunu belirlemek, dahasonra şirket yönetim kurulu başkanının sorumluluk alanını ortaya koymak venihayet faiz konusu irdelemek gerekir.Gerçekten, mahkeme kararında da gösterildiği üzere, Libya'dadaimi işçi çalıştıran Türk işverenlerinin, sosyal Sigortalar kurumu'na karşıyükümlülükleri, yöntemince uygulamaya konulan, milletlararası andlaşma-larlakabul edilmiş ve uzun vadeli sigorta kolları yönünden Türk Sosyal Sigortalarkanunu sisteminin geçerliliği öngörülmüştür. Dairemizin 6.12.1994 günlü,94/12169 E., 94/19857 sayılı <strong>kararları</strong>nda da açıklandığı


üzere işverenlerin prim borçları ve prim oranları konusunda, 506 sayılı SosyalSigortalar Yasa sisteminin uygulanması zorunludur ve bu yöne ilişkin mahkemegörüş ve kararı yerindedir. Öte yandan, olayda bir imkansızlık olup olmadığıkonusuna gelince, bu yöne ilişkin gene mahkeme kararı doğrudur. Yukarıdagösterilen andlaşma hükümleri uzun vadeli sigorta kolları için prim ödemeyükümlülüğünün işverene ait olduğunu ve bunu ana ülke kuruluşuna, işverenintransfer edileceğini hükme bağlamıştır. Transferden amaç, prim borçlarınınişverence Sosyal Sigortalar Kurumu kasalarına intikalidir. Bu primlerin, yabancıpara olarak ödenmesi gerekmediği gibi, Libya Merkez Bankası veya ilgili diğermakamların, bu prim borçlarının ödenmesi yönünden yükümlülükleribulunmamaktadır. Işverenler,ister prim borçlarını Türk parası olarak doğrudanKurum'a yatırırlar isterlerse Libya'dan havale suretiyle gönderirler. Kaldı kiTürkiye ve Libya Cumhuriyetleri Merkez Bankaları arasında da bu yöndeandlaşma mevcuttur ve işverenin kimi istihkaklarını Türkiye Merkez Bankasıaracılığıyla muntazaman gönderdiği açıkça saptanmıştır. Şu duruma göreprimlerin ödenmesi yönünden ortada bir imkansızlıktan söz edilemez. Ne var ki,mahkemenin işveren A.Ş.nin prim borçlarından, yönetim kurulu başkanınınSorumlu olup olmayacağı yönünde mahkeme görüşünü kabul etmek mümkündeğildir. Gerçekten yönetim kurulu başkanlarının 80/son maddesine göresorumlulukları özel yasa kuralı gereği belirlenmiştir. Oysa, bir sosyal güvenlikkuruluşu olan ve Anayasanın öngördüğü, ülke çalışanlarının bir bölümü,yönünden Sosyal Güvenliği sağlamakla yükümlü Sosyal Sigortalar Kurumu'nunprim alacaklarına yönelik kabul edilmiş bir uyuşmazlıktan kaynaklanmaktadır.Yasa koyucu, burada açıklanan prim alacakları yönünden özel yöntem veyagüvence öngörmüş ve prim borçlarının ödenmesinden tüm tüzel kişiler üstyönetimleride sorumlu tutulmuştur. Davacının A.Ş. yönetim kurulu başkanıolarak, üst düzey yöneticisi olduğu tartışmasızdır. Burada, kendisine özgü özelamaçlı bir uygulama söz konusu olduğundan artık, genel nitelikte ticaret kanunuhükümlerine gidilemez ve sorun çözümlenemez. Davacının bu yönden desorumluluğu açıktır."Nihayet gecikme zammı konusunda da, mahkemenin ulaştığı sonuçyerinde bulunmamaktadır. Zira, işverenin sorumluluğunu belirleyen ve yasahükmünü kazanan milletlerarası andlaşmalar açıkça, Libya'da daimi işçiçalıştıran Türk işverenlerinin, sosyal sigortalar prim borçları yönünden Türksosyal güvenlik mevzuatının geçerli olacağını belirlemişlerdir. 506 sayılı Yasasistemimizde ise, primlere ilişkin gecikme zammı öngörülmüş ve bunun dışındabir yöntem kabul edilmemiştir. Mahkemenin bu sistemin yerine yasal faizkurumunu ikâme etmesi usul ve yasaya uygun olmayıp bozma nedenidir.O halde, davacı işverenin tüm temyiz itirazları reddolunmalı, davalıKurum'un işverenin gecikme zammı ile, yönetim kurulu başkanının sorumluluğunailişkin itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.


SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, 1 - Davacıların tüm temyiz itirazlarının reddine, 2 - Davalı Kurum'un temyiz isteminin kabulü ile davalı işveren A.Ş.'in gecikme zammı ile sorumlu bulunması ve ayrıca, yönetim kurulubaşkanı diğer davacının da prim ve gecikme zammı ile borçlu olması nedeniyle BOZULMASINA, davalı avukatı yararına takdir edilen ..................... lira duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine ve temyiz harcının istekhalinde ilgiliye iadesine, 17.12.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/15523Karar No : <strong>1995</strong>/1196Tarihi : 26.01.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 506 s.SSK.ÖZÜ : SSK'ca ödenen geçici iş göremezlik ödeneğinin, işverenden talepedilen ve gerçekleşen maddi tazminattan düşülmesi gerekir.DAVA : Davacı, iş kazasından doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesinekarar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla,dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Sosyal Sigortalar Kurumunca davacıya ödenen geçici iş göremezliködeneğinin, gerçekleşen maddi tazminattan düşülmemiş olması doğrudeğildir. Her ne kadar, bu konuda bir miktar indirim yapılmış ise de, bu indirimindayanağı belge davacıya ait değildir. Davacıya yapılan ödemenin madditazminattan mahsubu yapılmak üzere kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 26.01.<strong>1995</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 10. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/13370Karar No : <strong>1995</strong>/5924Tarihi : 20.06.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 506 s.SSK. 24. md.ÖZÜ : 506 sayılı SSK'nun ek 24. maddesinin sosyal yardım zamlarınıSosyal Sigortalar Kurumu'na iade etmekle yükümlü kurum ve kuruluşlarısayan (L) bendi kapsamına kanunla kurulu kurum ve kuruluşların iştirak vebağlı ortaklıkları dahil değildir. Maddedeki iştirak, bağlı ortaklık vemüessese deyimleri 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamındakikurum ve kuruluşlarla sınırlıdır.DAVA : Sosyal yardım zammı borcu olmadıklarının tesbiti davasının yapılan yargılaması sonunda; davanın reddine ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davacı Avukatı tarafından istenilmesiüzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 31.01.<strong>1995</strong> günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmiştir. Duruşma günü davacı adına Avukat.................. ile karşı taraf adına Avukat......... geldiler. Duruşmaya başlanarak, hazır bulunan Avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek bırakılan günde TetkikHakimi........... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktansonra işin gereği düşünüldü aşağıdaki karar tesbit edildi.KARAR : Dava, sonucu itibariyle, davacı şirketten 506 sayılı kanunun ek 24/1maddesi çevresinde istenen sosyal yardım zammından, davacının bu maddekapsamındaki kurum ve kuruluşlardan bulunmadığından bahisle sorumlubulunmadığının tesbiti istemine ilişkindir.Davacı,............. A.Ş.'nin TTK. hükümlerine göre kurulmuş ticarişirket olduğu, kanunla kurulmuş Ordu Yardımlaşma Kurumunun bu şirketinhissedarı bulunduğu, S.S. Kurumu Genel Müdürlüğünün 5.7.1994 tarihli yazısıile, davacı şirketten 506 sayılı kanunun 3995 sayılı kanunla değişik ek 24/1maddesi hükmüne göre 1994 yılının 6. ayında ödenen sosyal yardım zammınıniadesinin istendiği, davacı şirketin, % 41.66 hissesinin OrduYardımlaşma Kurumuna, % 1, 3065 hissesinin..................A.Ş.'ne % 0.0335'inin................... A.Ş.'ne % 57'sinin ise ................ ne ait olduğu, dosya içeriğindekibelgelerden anlaşılmaktadır.Davacı............... A.Ş.'nin % 41.66 hissesine sahip bulunan OrduYardımlaşma Kurumu 205 sayılı Ordu Yardımlaşma Kurumu Kanununa dayanılarakkurulmuş olup, 506 sayılı Kanunun ek 24/1 maddesi kapsamında"kanunla ve kanunların verdiği yetkiye istinaden kurulan kuruluşlardan bulunmaktadır.Giderek, 205 sayılı kanun hükümlerine göre gelirleri tamamenkendi mensuplarının aylıklarından kesilen belli orandaki yüzdeler ile, hibe ve


mevcutların işletilmesinden elde edilecek gelirlerden oluşmakta devletin payı vekatkısı bulunmamaktadır.506 sayılı kanunun 3995 sayılı kanunla değişik ek 24/1 maddesihükmüne göre de genel ve katma bütçeli idareler, mahalli idareler, dönersermayeli kuruluşlar gibi kamu kuruluşları ile kanunla ve kanunların verdiğiyetkiye istinaden kurulan diğer kuruluşlar ve 233 sayılı kanun hükmünde kararnamekapsamına giren teşekkül ve kuruluşlarla bunların müessese, bağlıortaklık ve iştiraklerinden aylık bağlanmasına hak kazandıktan sonra ayrılanlardan506 sayılı kanun hükümlerine göre malûllük, yaşlılık ve ölüm aylığıbağlananların ilk sosyal yardım zammı ödemeleri, söz konusu kuruluşlar adınakurumca yapılır. Yukarıda belirtilen kuruluşlar adına yapılan ilk sosyal yardımzammı ödemelerinden ödenmemiş olanlar, yapılacak yazılı bildirim tarihindenitibaren, en geç 1 ay içinde defaten Kuruma ödenir, sonraki aylarda ödenmesigereken sosyal yardım zammı tutarları ise, yeni bir bildirim beklenmeksizin ilgilikuruluşlarca, her ay emekli aylığı ödeme tarihlerinden önce Kurumun ilgilihesabına yatırılır.Davada uyuşmazlık konusu olan husus; anılan maddede öngörülen"bunların müessese, bağlı ortaklık ve iştiraklerinden" deyiminin, 233 sayılı kanunhükmünde kararname kapsamındaki teşekkül ve kuruluşlarla sınırlı mı olduğu,yoksa madde başlangıcında öngörülen diğer kurum ve kuru-luşlarıda mı içerdiğikonusundadır.Bu yönde, maddenin şekli yorumunda görüldüğü üzere "Genel vekatma bütçeli idareler,mahalli idareler, döner sermayeli kuruluşlar gibi kamukurum ve kuruluşları ile kanunla ve kanunların verdiği yetkiye istinaden kurulandiğer kuruluşlardan oluşan tümce "ve" bağlacı ile "233 sayılı kanun hükmündekararname kapsamına giren teşekkül ve kuruluşlarla bunların müessese, bağlıortaklık ve iştirak" kavramları 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamekapsamına giren teşekkül ve kuruluşlarla sınırlıdır. Nitekim dil bilgisi kurallarıçevresinde "ve" bağlacı aralarında beraberlik ve ardışıklık olan kelimeler veyacümleler arasına girerek bunları bağlama görevi yapmaktadır. Yukarıdaöngörülen iki bölüm tümce arasındaki beraberlik nedeni ise sosyal yardımzammından sorumluluk konusunda olmaktadır.Giderek maddede yer alan "233 Sayılı Kanun Hükmünde kararnamekapsamına giren teşekkül ve kuruluşlarla, bunların müessese, bağlı ortaklık veiştirakleri" deyimleri, birlikte ele alındığından tamamen 233 sayılı Kamu ĐktisadiTeşebbüsleri hakkında Kanun Hükmünde Kararname kapsamındaki deyimleriiçermektedir. Nitekim anılan Kanun Hükmünde Kararnamede, müessese, bağlıortaklık ve iştirak kavramları yine ek 24/1 maddesinde belirtilen sıra dahilindeayrı ayrı düzenlenmiş olup, 4. bölümde de iştirakler'in teşkili nitelikleri ve yöntemiöngörülmüştür. Kaldı ki, 506 sayılı kanun ek 24/1 maddesinin amacına yönelikyorumunda: "müessese, bağlı ortaklık ve iştirak" kavramlarının, özellikle kamusalniteliği bulunmayan, salt kanunla yada kanunun verdiği yetkiye istinaden kurulankuruluşlara


teşvik edildiğinin kabulü, kanun koyucunun anılan maddenin konuluşundakiamacına da ters düşecektir.Davacı..................A.Ş.'nin özel hukuk hükümlerine göre kurulanticari bir şirket olması, iştiraki bulunan Ordu Yardımlaşma Kurumunun ise 233sayılı kanun hükmünde kararname kapsamında bulunmayıp, sadece kanunlakurulmuş bir kurum olması karşısında yukarıda açıklanan nedenlerle artık davacışirketin 506 sayılı kanunun 24/1 ek maddesi kapsamında bulunması, gidereksigortalı yada hak sahiplerine malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortası kollarındanödenen sosyal yardım zamlarından sorumlu tutulması mümkün değildir.Mahkemece belirtilen maddi ve hukuki esaslar gözönünde tutulmadanyazılı biçimde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde davacının bu yönlü amaçlayan temyiz itirazları kabuledilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına ve davacı Avukatı yararına takdiredilen ...................-TL. duruşma avukatlıkparasının karşı tarafa yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde ilgiliyeiadesine oy çokluğuyla 20.06.<strong>1995</strong> gününde karar verildi.T.C. YARGITAY 9. CEZA DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/7013Karar No : <strong>1995</strong>/6484Tarihi : 05.12.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 506 s.SSK. 79. md.ÖZÜ : Prim belgeleri, posta yolu ile gönderilmişse kuruma giriş tarihi esasalınır. Aylık ve dört aylık primlerin süresinde bankaya yatırılması buyükümlülüğü ortadan kaldırmaz.DAVA : 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa muhalefetten 106 sayılı........Tarım Kredi Kooperatifinin idari para cezası ile cezalandırılmasına dair.Sosyal Sigortalar Kurumu Đzmir Sigorta müdürlüğü'nce verilen 14.02.<strong>1995</strong> gün ve44766 sayılı karara karşı yapılan itirazın kabulüne ilişkin Đzmir 8. Sulh CezaMahkemesince verilen 21.04.<strong>1995</strong> gün ve <strong>1995</strong>/63-82 sayılı kararın; 506 sayılıYasanın 79. maddesine göre, işveren çalıştırdığı sigortalının sigorta primlerihesabına esas tutulan kazançlar toplamını ve prim ödeme gün ve sayıları ilesigorta primlerini gösteren ve örneği yönetmelikle belirlenen prim belgelerini aitolduğu ayı takip eden ayın sonuna kadar sigorta kuru-


muna vermekle yükümlü olduğu, prim belgelerinin doğrudan kuruma verilmesiesas olmakla birlikte posta ile gönderilmesi durumunda taahhütlü, iadelitaahhütlü veya APS yolu seçilmişse prim belgelerinin postaya veriliş tarihinin, adiposta ile gönderilmiş olması halinde kuruma giriş tarihinin esas alınmasıgerektiği, 1993 yılı 1. dönemine ait dört aylık sigorta primleri ile 1993 yılı Nisan,Haziran, Temmuz, Eylül, Ekim aylarına ait aylık primlerin süresinde bankayayatırılmış olmasının bu yükümlülüğü ortadan kaldırmayacağı gösterilmedenitirazın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmiş olunmasında isabetgörülmediğinden bahisle, CMUK.nun 343. maddesi gereğince bozulması lüzumuYüksek Adalet Bakanlığının 10.11.<strong>1995</strong> gün ve 025247 sayılı yazılı emrine atfenC. Başsavcılığının 16.11.<strong>1995</strong> gün ve Y.E. 109234 sayılı tebliğnamesi ile daireyeihbar ve dava evrakı tevdii kılınmakla incelendi.SONUÇ : Yazılı emre atfen düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenendosya kapsamına nazaran yerinde görüldüğünden, Đzmir 8. Sulh CezaMahkemesinin 231.04.<strong>1995</strong> gün ve <strong>1995</strong>/63-82 sayılı kararının CMUK.nun 343.maddesi uyarınca aleyhe tesir etmemek koşulu ile BOZULMASINA, dosyanıngereği için <strong>yargıtay</strong> C. Başsavcılığına tevdiine, 05.12.<strong>1995</strong> günü oybirliği ilekarar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/595Karar No : <strong>1990</strong>/4071Tarihi : 27.03.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 1086 s.HUMK. 39. md.ÖZÜ : Tüzel kişiliği bulunmayan sendika şubesi davaya taraf olmaehliyetine sahip değildir.DAVA : Taraflar arasındaki, 4 nolu şubeye bağlı üye işçilerden kesilen sendikaaidatlarının % 25'inin avans olarak davacı şubeye verilmesi gerektiğinin tesbiti,üye işçilerden kesilen sendika aidat tutarının avans olarak davalıdan tahsilidavasının yapılan yargılama sonunda; ilâmda yazılı nedenlerle gerçekleşenmiktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmünsüresi içinde duruşmalı, olarak temziyen incelenmesi davalı avukatıncaistenilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Sendika şubesinin yönetim kurulu başkan ve üyeleri olan davacılar,sendika tüzüğ ünün 20/28. maddesinin "Sendika Şubesi zorunlu organlarındakigörevlilerin ve personelin cari giderleri hariç olmak üzere,


sendika şubesi faaliyet sahası içindeki sendika üyelerinden her ay tahsil edilenüye aidatının % 25'ini diğer her türlü harcamalarda kullanılmak üzere ilgilisendika şubesine avans olarak göndermek" şeklindeki hükmüne dayanarak,burada yazılı sendika şubesi faaliyet sahası içindeki sendika üyelerinden her aytahsil edilen üye aidatının % 25'inin sendika şubesine verilmesi istemiylesendika genel merkezini hasım göstermek suretiyle dava açmışlardır.Sendika şubesinin tüzel kişiliği yoktur. Bu nedenle, sendika şubesidavada taraf olma ehliyetine sahip değildir. Nitekim, mahkemece de böyle kabuledilerek sendika şubesince aynı istekle açılmış olan dava husumet yönündenreddedilmiştir. Bu durumda sendika şubesi yönetim kurulu başkan ve üyelerininsendika şubesi adına dava açmaya hakları olmadığı gibi kendi adlarına da böylebir dava açmaya hakları yoktur. O halde, adı geçen davacıların da davasınınreddi gerekir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMA-SINA, 27.03.<strong>1990</strong> gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1993/15482Karar No : 1993/17259Tarihi : 24.11.1993ilgili Kanun : 1086 s.K. 237. md.ÖZÜ : Davacının iş akdi kanunsuz direnişe katılması nedeniyle feshedilmişve bu olgu kesinleşen ilamla tespit edilmiş bulunduğundan; davacı ihbarve kıdem tazminatı ile sendikal tazminat isteyemez.DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı ile yıllık ücretli izin ve fazla çalışmaparasının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm, süresi içinde davalılar avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Đşverenin daha önce davacı ve bazı arkadaşları aleyhine kanundışı greve katıldıklarını ileri sürerek açmış olduğu davada, dava kabul


edilmiş ve verilen kararı davacı temyiz etmediğinden kesinleşmiştir. Taraflar içinbağlayıcı olan söz konusu karar, olaya katılan diğer bazı işçilerin temyizi üzerinebozulmuş ve bozmaya uyularak dava reddedilmiş ise de; bu durum davacıya birhak vermez. Zira davacı yönünden kesinleşmiş bir karar söz konusudur.Davacının iş akdi kanunsuz direnişe katılması, nedeniyle feshedilmiş ve bu olgukesinleşen ilamla tesbit edilmiş bulunduğundan; davacı, ihbar ve kıdemtazminatı ile sendikal tazminat isteyemez. Bu nedenle; anılan isteklerin reddinekarar vermek gerekirken, mecburi dava arkadaşlığından ve olayın tekniğindensöz edilerek, evvelce kesinleşmiş kararla çelişkiye düşülerek yazılı şekildehüküm tesisi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgliye iadesine, 24.11.1993 günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/9331Karar No : 1994/14082Tarihi : 13.10.1994Đlgili Kanun : 5521 s.K. 5. md.ÖZÜ : Đş davalarına, davalının ikametgâhı mahkemesinde bakılabi-leceğigibi; işçinin, işini yaptığı işyeri için yetkili mahkemede de bakılabilir.Davacı işçinin son çalıştığı işyeri Ankara 'dır. Davaya bu yerde bakılmasıgerekirken, taraflar arasındaki özel yetki düzenlemesinden sözedilerek,yetkisizlik kararı verilmesi doğru değildir.DAVA : Davacı, kıdem tamzinatı, fazla çalışma parası ve bayram tatiligündeliklerinin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.Hüküm, süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 5521 sayılı Đş Mahkemeleri Kanununun 5. maddesine göre; işdavalarına, davalının ikametgâhı mahkemesinde bakılabileceği gibi; işçinin, işiniyaptığı işyeri için yetkili mahkemede de bakılabilir.Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, davacı işçinin son çalıştığı işyeri,davalı vakıf merkezinin de bulunduğu Ankara'dadır. Bu nedenle, davayaAnkara'da bakılması gerekirken taraflar arasındaki özel yetki düzenlenmesindensöz edilerek yetkisizlik kararı verilmesi hatalıdır.


SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 13.10.1994 günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas IMo : <strong>1990</strong>/7539Karar No : <strong>1990</strong>/12604Tarihi : 13.11.<strong>1990</strong>Đlgili Kanun : 2946 s.K. 3. md.ÖZÜ : Kira bedeli alınmayacak hizmet tahsisli konutların; hudut karakolu,istasyon, haberleşme, gözlem, araştırma, inşaat mahalli gibi mezkûryerlerden uzak, sosyal ve ekonomik zorlukları olan, ulaşım ve iskânimkânları kısıtlı yerlerden olması gerekmektedir.DAVA : Davacı, kendisinden alınmak istenen konut parası ile ilgili işleminiptaline, kesilen kira bedelinin geri alınmasına ve muarazanın men'ine kararverilmesini istemiştir.Yerel mahkeme; davacıdan kesilmekte olan kira bedelinin durdurulmasına,kesilen kısmın iadesine karar vermiştir.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Dosya içeriğine ve özellikle bilirkişi raporuna göre, davacıya tahsisedilen konutun 2946 sayılı Kamu Konutları Kanununun 3/d, Kamu KonutlarıYönetmeliğinin 5/d maddelerine giren ve adı geçen Kanunun 5. maddesininsondan bir önceki fıkrası ve Yönetmeliğin 25. maddesi hükmünce kira bedelialınmayacak hizmet tahsisli konutlar kapsamında olmadığının kabulü gerekir.Zira, bu kanun ve yönetmelik hükümlerine göre, kira bedeli alınmayacak hizmettahsisli konutların; hudut karakolu, istasyon, haberleşme, gözlem, araştırma,inşaat mahalli gibi mezkûr yerlerden uzak, sosyal ve ekonomik zorlukları olanulaşım ve iskân imkanları kısıtlı yerlerden olması gerekmektedir. Oysa, davacıyatahsis edilen konutun muntazam servisi olan, ilçeye 10-12 km. uzaklıktaki sosyaltesisleri ve işletmeye ait binaları bulunan mahalde oturmakta olduğu ve aynıyerde çalıştığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla, oturduğu konutun mezkûr yerlerdenuzak, sosyal ve ekonomik zorlukları olan,ulaşım ve iskân imkanları kısıtlıyerlerden olduğunun kabulü isabetli olamaz. Böyle olunca davanın reddine kararvermek gerekir. Yazılı şekilde ve aksine değerlendirme ile davacıdan kira parasıalınmayacağı yolunda hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.


SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 13.11.<strong>1990</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGĐTAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/6815Karar No : 1994/11324Tarihi : 12.09.1994Đlgili Kanun : 2946 s.K. 3. md.ÖZÜ : 2946 sayılı Kamu Konutları Kanununun 3. maddesinde, tahsisesasına göre konutlar dört gruba ayrılmış olup aynı maddenin (d) bendindede, hizmet tahsisli konutların tanımı yapılmış ve 4. maddesinde ise, bu türkonutlarda hizmetin devamı süresince oturulabi-leceği hükmebağlanmıştır.Aynı Kanunun uygulanmasına ilişkin Yönetmeliğin 5. maddesindede, hizmet tahsisli konutlarda oturma koşulları gösterilmiştir. Đşçi ise,anılan maddenin kapsamına giren personel olmadığından adı geçenkonuttan yararlanamaz.DAVA : Davacı, lojmanda oturmaya devam hakkının bulunduğunun tes-bitine vebu konudaki sataşmanın önlenmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, istek gibi karar vermiştir.Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:SONUÇ : Davacı; davalıya ait işyerinde başşöför olarak görev yapmakta iken,1985 yılında kendisine hizmet tahsisli olarak lojman tahsis edildiğini, davalınınbeş yıllık oturma süresinin dolduğundan sözederek iki ay içinde lojmanıboşaltmasını istediğini, bu isteğin mevzuata aykırı olduğunu ileri sürerek,sataşmanın önlenmesini ve lojmanda oturmaya devam hakkının bulunduğununtesbitine karar verilmesini istemiştir.Davalı, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece; davacıya tahsis edilen lojmanın hizmet tahsisli olduğu;aynı durumda bulunan bir kısım işçiler yönünden farklı işlemler yapıldığıgerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.2946 sayılı Kamu Konutları Kanunu'nun 3. maddesinde; tahsisesasına göre konutlar dört gruba ayrılmış olup, bu maddenin (d) bendinde dehizmet tahsisli konutların tanımı yapılmış ve 4. maddesinde de bu tür konutlardahizmetin devamı süresince oturulabileceği hükmü getirilmiştir. Sözkonusukanunun uygulanmasına ilişkin Yönetmeliğin 5. maddesinde,


hizmet tahsisli konutlarda oturma koşulları gösterilmiştir. Buna göre; hudutkarakolu, istasyon haberleşme, gözlem araştıma, inşaat mahalli gibi mesküryerlerden uzak, sosyal ve ekonomik zorlukları olan, ulaşım ve iskan imkanlarıkısıtlı yerlerde, normal çalışma saatleri ile sınırlandırılması kabil olmadan görevbaşında bulundurulması gerekli olan personel ve koruma görevlisi, makamşoförü, kapıcı ve kaloriferci gibi personele hizmet tahsisli konutlar tahsisedilebilir. Davacı ise, anılan maddelerin kapsamına giren personel olmayıpbaşşoför unvanı ile çalışan bir işçi durumundadır. Böyle olunca hizmet tahsislikonuttan yararlanması anılan Yasa ve Yönetmelik hükümlerine göre mümkündeğildir.O halde, davanın reddine karar vermek gerekirken aksine bazıdüşüncelerle yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 12.09.1994gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1990</strong>/12221Karar No : <strong>1990</strong>/12704Tarihi : 03.12.<strong>1990</strong>ilgili Kanun : 6245 s.K. 42 ve 49. mad.ÖZÜ : Harcırah Kanununa göre seyyar olarak vazife görenlere gündelik veyol masrafı ödenmemesi gerekir.DAVA : Davacı, seyyar görev tazminatının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, sabit olmayan davanın reddine karar vermiştir.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Mahkemenin kararda yer verdiği gerekçe isabetli değildir. Sözünüettiği Yargıtay 9. Hukuk Dairesi kararı da yanlış yorumlanmıştır. 6245 sayılıHarcırah Kanununun 49 ncü maddesine göre seyyar olarak vazife görenleregünledik ve yol masrafı ödenmez. Yani aynı Kanunun 42 nci maddesine göregeçici görev gündeliği ödenmez. Ancak, davacı geçici görev yolluğu değil,seyyar görev yolluğu istemektedir. 49 ncü maddedeki şartlar gerçekleştiğitakdirde orada yazılı olan seyyar görev tazminatının ödenmesi gerekir. O halde,davayı 6245 sayılı Harcırah Kanununun memuriyet mahallini tarif eden 3 ncümaddesinin (g) fıkrası ile 49 ncü maddesi hükümleri çerce-


vesinde ele alıp incelemek ve bunun sonucuna göre bir karar vermek gerekir. Buyönde gerekli bir araştırma ve inceleme yapılmadan, yanlış değerlendirme ilehüküm tesisi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 03.12.<strong>1990</strong> günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/5214Karar No : 1992/5631Tarihi : 26.05.1992Đlgili Kanun : 6245 s.K.ÖZÜ : Seyyar görev tazminatı alınabilmesi için, memuriyet mahalli dışındafiilen gezici olarak görev yapılması gerekir.DAVA : Davacı, seyyar görev tazminatının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Bozma kararına uyularak yapılan inceleme sonucuna göre, davacınınasli görev mahallinin Đstanbul Büyükşehir Belediye Hudutları dahili olduğu ve buhudutlar dahilinde çalışmasını sürdürdüğü anlaşılmaktadır. Bu durumda,çalışmasında 6245 sayılı Harcırah kanununun 49 ncü maddesindeki asli görevigereği, memuriyet mahalli dışında, fiilen gezici olarak, görev yapma koşulu,gerçekleşmemiş olduğundan bu madde uyarınca seyyar görev tazminatı almasısöz konusu olamaz. O halde, davanın reddine karar vermek gerekirken yanlışdeğerlendirme ile, aksine hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 26.05.1992 günündeoybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/8841Karar No : 1992/11488Tarihi : 19.10.1992Đlgili Kanun : 6245 s.K.ÖZÜ : Geçici Görev Yolluğu (Harcırah) ödenebilmesi için daimi görevharcırahının ödenmemiş olması gerekir.DAVA : Davacı, harcırah alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Davacı ............. müessesesi işyerinde çalışmakta iken girdiğisınavı kazanarak başçavuş adayı olarak ............merkez müessesesine isteklerine aykırı olarak nakledildiğini, yasa gereği, görev mahalli dışına gönderilmesi nedeni ile harcırah (geçici görev yevmiyesi) verilmesi gerekirken, verilmediğini iddia ederek geçici görev yevmiyesi istemiştir.Davalı, ise zamanında davacının kursa gönderildiğini, ancak kurssüresi uzayacağı için merkez müessesesine nakledildiğini ve kendisine nakilharcırahınında tam olarak ödendiğini, kurs bitiminde ihtiyaç duyulan yerlerdeistihdam edileceklerini ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.Açıklandığı üzere gerek davacının, gerekse davalının beyanlarından davacının............. daki işyerinden .............Merkez müessesesine nakledildiği anlaşılıyorsa da bu nakil keyfiyeti belgelerle tereddüte yer bırakmayacakbir şekilde tesbit edilip ortaya konulmuş değildir. Şayet, böyle bir nakil mevcutsa ve davacıya daimi görev harcırahı ödenmişse artık geçici görevden sözedilemiyeceğinden davanın reddine karar vermek gerekir. Bu yoldan gerekliaraştırma ve inceleme yapılmadan geçici görev yevmiyesine karar verilmişolması doğru değildir.2 - Eğer davacı ................daki işyerinden Merkez müessesesinenakledilmişse o takdirde, geçici görev yolluğu alması gerekir. Ancak, davalı........... "la Merkez müessesesi arasında müessesece araç temin edilmiş bulunduğunu, davacının bu araçlardan yararlandığını ve öğle yemeklerinin deMerkez müessesesince karşılandığını bildirmiştir. Şayet davacı sabahlarıidare aracıyla merkez işyerine gitmekte ve akşamları ................ 'a dönmekte veöğle yemekleri de idarece karşılanmakta ise, geçici görev yolluğu hesabının onagöre yapılması gerekir. Bu yönden de yeterli bir açıklık getirilmeden geçici görevyolluğunun tamamına hükmedilmesi keza doğru değildir.


SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 19.10.1992 günündeoybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1992/14735Karar No : 1993/848Tarihi : 21.01.1993Đlgili Kanun : 6245 s.K.ÖZÜ : Seyyar Görev Tazminatı alabilmek için, diğer şartların yanında MaliyeBakanlığınca vize edilmek şartının da gerçekleşmesi gerekir.DAVA : Davacı, seyyar görev tazminatının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : Davacı, davalı Genel Müdürlük de seyyar görevli olarak çalıştığını,6245 sayılı Harcırah Kanununun 49 ncü maddesine göre, seyyar görev tazminatıalması gerekirken verilmediğini iddia ederek geçmiş yıllara ait seyyar görevtazminatı istemiştir.Davacının, seyyar görev tazminatı alabilmesi için 6245 sayılıHarcırah Kanununun 49 ncü maddesinde ki şartların gerçekleşmesi gerekir. Bumaddede diğer şartlar yanında Maliye ve Gümrük Bakanlığınca vize edilmeşartıda vardır. Dosya içeriğinden uyuşmazlık konusu dönem de davacınınpozisyonu ve yaptığı işin niteliği itibariyle vize edilmediği anlaşılmaktadır. Anılanyıllar için vize şartı gerçekleşmediğine göre, davacı seyyar görev tazminatıistiyemez. Bu durumda davanın reddine karar ermek gerekirken kabulü isabetsizolup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,21.01.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/11837Karar No : 1994/12361Tarihi : 22.09.1994ilgili Kanun : 3417 s.K. 5. 6. 7. md., 5521 s.K. 1. md.ÖZÜ : 3417 sayılı Kanunun 7/1. maddesi hükmü, çalışmakta olan işçilerintasarruf kesintileri ile ilgili olup SSK. 'na bu kesintileri takip ve tahsilyetkisi verir. Bunların nemalarını içermemektedir.Davacı; nemaların tahsilini istediğine göre, mahkemece aynı Yasahükümleri gereğince gerçekleşen ve ödeme zamanı gelmiş nema alacağıbulunup bulunmadığının araştırılarak, sonucuna göre karar verilmelidir.DAVA : Davacı, tasarruf kesintileri nemalarının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, davayı görev yönünden reddetmiştir.Hüküm, süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 5521 sayılı iş Mahkemeleri Kanunu'na göre; işçi ile işveren arasında işKanunundan ve hizmet akdinden doğan uyuşmazlıklar, iş mahkemelerindeçözümlenir.Davacı işçi, işverene karşı açtığı bu davada 3417 sayılı Yasa uyarıncayapılan kesintilerin bankaya yatırılmaması nedeniyle elde edemediğinemaların tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünün idari yargı yeri olduğugerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiştir.3417 sayılı Yasanın "ödemelerin zamanında yapılmaması" başlığınıtaşıyan 7/1. maddesine göre; tasarruf kesintileri ile işveren katkısının yasadabelirtilen süre içinde ilgilinin banka hesabına yatırılmaması halinde, yatırılmasıgereken miktarlar resen veya ilgililerin başvurusu halinde SSK.'ca tahsil edilerek,ilgili banka hesabına yatırılır. Bu hüküm, çalışmakta olan işçilerle ilgili olup,SSK.'nun takip ve tahsil yetkisi, sadece yapılması gerekli kesinti ve katkılarlailgilidir. Bunların nemalarını içermemektedir.Davacı, bu dava ile nemaların tahsilini istediğine göre, mahkemeceyapılacak iş, 3417 sayılı Yasa hükümleri uyarınca gerçekleşen ve ödemezamanı gelmiş, dava konusu yapılabilecek nema alacağı bulunup bulunmadığınıaraştırmak ve sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir.Buna rağmen, mahkemenin aksine düşüncelerle görevsizlik kararıvermesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.


SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINAve peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 22.09.1994gününde oybirliğiyle karar verildi.T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : 1994/5250Karar No : 1994/4543Tarihi : 22.031994Đlgili Kanun : 3417 s.K. 7. md.ÖZÜ : Đşveren, işçinin ücretinden kestiği tasarruf kesintisiyle işverenkatkısını işçi adına bankaya yatırmadığına göre işçi dava yolu ile tasarrufkesintilerini isteyebilir.DAVA : Davacı, tasarruf kesintisinin nemasıyla birlikte tahsiline karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARAR : Davacı, davalıya ait işyerinde çalışırken yaşlılık aylığı almak amacıylaişten ayrıldğını, işverenin 3417 sayılı Yasa hükümlerine göre ücretlerindenkestiği ve işveren tarafından sağlanacak katkılarla birlikte banka hesabınayatırılması gereken tasurrufu teşvik kesintilerini yatırmadığını ileri sürerekdavalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı ise, savunmasında 3417 sayılı Yasa'nın 7/1. maddesi uyarıncasöz konusu paraların SSK'ca tahsil edilerek işçinin banka hesabına yatırılmasıgerektiğini ileri sürmüştür.Mahkemece savunma doğrultusunda SSK tarafından yapılmasıgereken ve idari işlem niteliği taşıyan talebin reddine karar verilmiştir.Davacı yaşlılık aylığı almak amacıyla işten ayrıldığına ve işvereninişçinin ücretinden kestiği tasarruf kesintileriyle işveren katkısını davacı adınabankaya yatırmadığına göre, davacı açtığı bu dava ile gerçekleşecek tasarrufkesintilerini isteyebilir. 3417 sayılı Yasanın "ödemelerin zamanındayapılmaması" başlığını taşıyan söz konusu 7/1 maddesi hükmü çalışmakta olanişçilerle ilgilidir. Davacı, yaşlılık aylığı almak amacıyle işten ayrıldığına ve emekliolduğuna göre olayda 7. madde hükmünün uygulanma olanağı yoktur. Budurumda işin esası incelenerek gerçekleşecek miktarın davalıdan tahsiline kararverilmelidir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,22.03.12994 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/21274Karar No : <strong>1995</strong>/35780Tarihi : 18.12.<strong>1995</strong>ilgili Kanun : 3417 s.K.ÖZÜ : Tasarruf Teşvik kesintisilerinin hak sahiplerine ödenebilmesikonusunda tasarruf sürelerine göre uygulanan kademeli hükümlerçerçevesinde ve ilgilinin durumu değerlendirilerek ödeme yapılmasıgerekir.DAVA : Davacı, ücret, ikramiye farkı, yazlık ve kışlık melbusat bedeli ile diğersosyal alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmişolmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalantemyiz itirazları yerinde değildir.2 - Hizmet sözleşmesi işveren tarafından fesh edilen davacı işçi,tasarruf kesintilerinin tahsiline karar verilmesini istemiş mahkemece de istekdoğrultusunda hüküm kurulmuştur.9.3.1988 tarih ve 3417 sayılı "Çalışanların Tasarrufa TeşvikEdilmesi ve Bu Tasarrufların Değerlendirmesine Dair Kanun"un "ödemeler"başlıklı 6 inci maddesinde tasarruf kesintileri ile işveren katkılarının hak sahiplerineödenmesi konusunda tasarruf sürelerine göre kademeli biçimdehükümler öngörülmüştür. Bu madde üzerinde durulup, davacının durumudeğerlendirilerek ve sonucuna göre bir karar verilmek gerekirken, hiçbiraraştırma ve inceleme yapılmadan tasarruf kesintisi hakkında istek doğrultusundahüküm kurulması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 18.12.<strong>1995</strong> günündeoybirliği ile karar verildi.


T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĐRESĐEsas No : <strong>1995</strong>/21809Karar No : <strong>1995</strong>/36326Tarihi : 22.12.<strong>1995</strong>Đlgili Kanun : 3417 s.K.ÖZÜ : Nem'a alacağı niteliği itibariyle faiz olduğundan faize faiz yürütülemez.DAVA : Davacı, zorunlu tasarruf nemalarının ödetilmesine karar verilmesiniistemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakladosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanunigerektirici sebeplere göre, davacıların tüm temyiz itirazları ile davalınınaşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2 - Tasarruf kesintisi ve işveren katkısının toplamı için hesaplanannem'a alacağı niteliği itibariyle faizden ibarettir. Bu itibarla B.K.nun 104/11.uyarınca nem'a ya ayrıca faiz yürütülmüş olması faize faiz yürütülmesi hatalıolup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZUL-MASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 22.11.<strong>1995</strong>gününde oybirliğiyle karar verildi.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!