13.07.2015 Views

90819f1c3862fb4fbd80db6103a4a4aefc0ad1be

90819f1c3862fb4fbd80db6103a4a4aefc0ad1be

90819f1c3862fb4fbd80db6103a4a4aefc0ad1be

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Ninem ekmek almağa gönderdi beni. Elimesıkıştırdığı parayı sessizce cebime attım.Dışarıda ise bir daha düşünememiştim Ata'yı.Sarıkumun öğle güneşi, geçmiş günlerinkavuruculuğu ile yakmağa çabalıyordu dışarısını.Ter içindeydi sokaklar. Toprak yumuşak,duvarla y sızıntılı, kiremitler buharlı. Buğu içindeydi Sarıkum. Taştan taşa sekmeden, çayırdayeniden koşuşan arkadaşlara bakmadan, istasyonyolundan bizim sokağa sapmakta olan Fikretin elindeki dergiyi merak bile etmeden finna doğru yürüyordum.Polonyalılar sonra gene geldi aklıma. Erkinliksavaşlarından başka bir savaş tasarlayamadığımiçin, onları çıkıp kim kurtaracak diyekafa yoruyordum. Yaltaklanıp duran kedi arkadaşlarımınhiçbirine yüz vermeden yürüyordum.Sıcak artmıştı. Duvarlarla, diplerinden iotlarla birlikte ben de terliyordum. Açık pencerelerden,kapılardan yemek kokuları geliyordu.Patlıcanların, kabakların cızırtılı kızarışınıduyuyor, kapı önlerinde pişirilen etlerle balıklarınkokusunu derin derin çekiyordum içime.Peynir, soğan, yağ, kavun, hep birden kokuyorduo maltız kokusuyla karışık. Üzüm kokuyordusonra... Sarıkum her zaman üzüm kokardı,geniz yakacak kadar... Bu kokular her günkü28 Şarkısız Gecelerin İlki

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!