13.07.2015 Views

90819f1c3862fb4fbd80db6103a4a4aefc0ad1be

90819f1c3862fb4fbd80db6103a4a4aefc0ad1be

90819f1c3862fb4fbd80db6103a4a4aefc0ad1be

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

miş hâlâ annesinin ablasının ona engel olmakistediklerini sanırdı hoş engel olmak isterlerdiya artık iş işten geçtiği ellerinden hiçbir şeyingelemeyeceğini bildikleri için bundan da vazgeçmişkadıncağızı Tanrıya emanet etmiş birhalleri vardı ama sevmekten çok acırlardı onamutfak işlerini ona bırakmışlardı işte dediğimgibi elleri yağ içindeydi sabahtan akşamadeğin pişirdiği yemeklerin tadını hâlâ unutamamo yağlı ellerden çıkan yemek beni arasıratiksîndirirdi ama o tadına doyum olmazdolmalar kızartmalar ne de tatlı gelirdi banadenizden döndüğüm bağdan geldiğim öğlelerdeakşamlarda. Sık sık takılırdım ona o yemekkaplarının tencerelerin sebzelerin zeytinyağışişelerinin pirinçlerin unların hamur tahtalarıoklavaların arasında çırpındığı anlarıseçer saati sorardım mineli bir saati vardı...)Anlatırdı böylece. Mutfak penceresi açık olurdu,parmaklığını bir tel örgü örterdi. Oturduğumuzyerden bakardık babama gümüşü birdumanın ardından. Babam, iki gül fidanınınarasında rakısını susuz çekip acı peynirletatlı kavunu denkleştirirken önüne, ağzı serbestlediktensonra da gökyüzüne bakardı,(mineli bir saati vardı diye bıraktığı yerdensözü bağlardı anam güzel incecik renk renkbir saatti bu babası dedem almışmış ona bu162 Acı Kök Yağmurun Tadında

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!