13.07.2015 Views

Çobanyıldızı

Çobanyıldızı

Çobanyıldızı

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

RENKLERiN DiLiFutbolda şike operasyonu1Futbolda şike operasyonu kapsamındaFenerbahçe Spor KulübüBaşkanı Aziz Yıldırım ile birlikte çoksayıda futbolcu ve bazı kulüp yöneticilerigözaltına alındıTURGUT ENGİN / İSTANBUL2Gül’e kuzu hediye edildiErciyes Dağı’nda yürüyüş yapanCumhurbaşkanı Abdullah Gül, yayladakikadınlar ve çobanla yaptığı sohbetleilgili fotoğrafları twitterdantakipçileriyle paylaştı.


Türkçenin çocuklarıDili, dini, rengi farklı öğrencilerinTürkçe ortak paydasında buluştuğu9. Türkçe Olimpiyatları'na 130ülkeden bin öğrenci katıldı.MÜHENNA KAHVECİ / İSTANBUL3Angelina Jolie, Hatay’da4BM iyi niyet elçisi ünlü film yıldızıJolie, Türkiye’ye sığınanSuriyelilerin konuk edildiğiAltınözü çadırkentini ziyaret etti.SELMAN EŞTÜRKLER / HATAY


8 TEMMUZ-AĞUSTOS 2011FATİH VURAL / GÜRKAN TUZLUCCİHAN, SEÇİMGELENEĞİNİ BOZMADIihan Haber Ajansı, geleneğinibozmayarak 12 Haziran seçimlerininyine tartışmasız galibi oldu.Yaklaşık 50 bin kişiyle, açılan sandıklardanen hızlı sonuçları ulaştıran Cihan, saatler19.00’u gösterdiğinde oy oranlarınınyarısını açıkladı. Cihan'ın verileri Googlearacılığıyla da bütün dünyaya ulaştı.Cihan Haber Ajansı, 2002 genel seçimlerindenbu yana sürdürdüğü geleneğibozmadı ve 12 Haziran’da yapılan 24.Dönem Milletvekili Genel Seçimleri sonuçlarınıen hızlı ve güvenilir veren kuruluşoldu. Yaklaşık 50 bin kişiyle, sandıkbaşlarında sonuçları takip eden CihanHaber Ajansı, seçim yasağının kalkmasınınbir saat sonrasında, saat 19.00'da,toplam sandık oranlarının yarısını açıklayarakbüyük bir başarıya imza attı. 2007genel seçimlerinde, saat 22.00'de Türkiyegenelinin üçte birini açıklayan Cihan HaberAjansı, kendi rekorunu da kırmayı başardıve bu alanda rakipsiz olduğunu gösterdi.Saatler 19.45'i gösterdiğinde, CihanHaber Ajansı, Türkiye'deki sandık sayısınınyüzde 76'sını açıklamayı başardı. Seçimhazırlıklarına 2 ay öncesinden başlayanCihan Haber Ajansı, Türkiye'nin hernoktasında bulunan temsilcileriyle saatler14.00'ü gösterdiğinde Güneydoğu ve DoğuAnadolu'dan verileri almaya başladı.Ajans ayrıca, temsilcileri sayesinde, sandıkbaşında ve seçim noktalarında meydanagelen olayları da abonelerine ve sosyalağdaki takipçilerine anında iletti.3 Kasım 2002'den beri seçim çalışmalarınıyürüten Cihan, 6. seçimde sadeceTürkiye'de değil uluslararası arenadada referans oldu. Başbakanlık Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü(BYEGM) yabancı basın mensuplarınaseçim sonuçlarını Cihan aracılığıyladuyurdu. BYEGM, Cihan'dan aldığı verileri,Washington ve Brüksel'de oluşturacağıhaber merkezleriyle Türkçe ve İngilizceolarak yabancı gazetecilere sundu.Daha önce de, ABD ve İngiltere'deyapılan seçim sonuçlarını duyuran dünyanınen büyük arama motoru Google,Türkiye'deki seçim sonuçlarını Cihanaracılığıyla takipçilerine anlık olarak iletti.Başta TRT olmak üzere birçok medya kuruluşu,Cihan'dan aldığı verileri ekranlarınayansıtırken; ilk kez 150'ye yakın yereltelevizyon da Cihan'ın geliştirdiği ekranyüzüyle seçim sonuçlarını izleyicilerineaktardı. Türk Telekom'un IPTV platformuolan TiviBu’da Cüneyt Özdemir’insunuculuğunu yaptığı seçim programındasonuçlar ekrana taşındı. 7 saat süren seçimprogramında Cihan TV Network EditörüKöksal Akpınar, seçim sonuçlarının değerlendirilmesindekatkı sağladı.zaman.com.tr, milliyet.com.tr, hurriyet.com.trgibi önde gelen gazete internetsiteleri ve 500'e yakın internet sitesi deokuyucularına Cihan'dan aktardığı verileriulaştırdı. iPhone ve iPad kullanıcıları da,seçim sonuçlarını Cihan Haber Ajansı'nıngrafik destekli programlarından takip etti.Cihan'ın verileri anbean; Twitter, Facebookgibi sosyal ağ platformlarına dayansıtıldı. Güvenilir sonuçlara, hızla ulaşmakisteyen sosyal ağ kullanıcıları CihanHaber Ajansı'nı referans alırken, bu başarıyıda mesajlarında paylaştı.MEDYA YÖNETİCİLERİ CİHAN’IN BAŞARISINAŞAPKA ÇIKARDI2011 Milletvekili Genel Seçimleri’nde


TEMMUZ-AĞUSTOS 2011 9Cihan’ın gösterdiği performans, medyayöneticilerinden tam not aldı. Seçiminajans bazında galibinin Cihan olduğunubelirten yöneticiler, "Cihan HaberAjansı’nın başarısı karşısında şapka çıkarıyoruz."ifadesini kullandı.ATV Haber Genel Yayın YönetmeniErdoğan Aktaş, Cihan’ın doğru ve hızlıveri iletimi sağladığını belirterek, "Bu seçiminsiyasi galibi AK Parti ise ajans bazındagalibi de Cihan Haber Ajansı’dır."dedi. Ajansın gayretini takdirle karşıladığınıifade eden Aktaş, "Yüz binlerce sandığınolduğu bir ülkede sonuçlar dakikadakika ekranımızdaydı. YSK hatırladığımkadarıyla ilk kez 19.00’da kaldırdı yasağı.Bunun nedeni de Cihan Haber Ajansı’nınsonuçları hızlı bir şekilde aktarmasıdır.YSK bilinenin saklanmasına gerek duymamışolsa gerek. Katkısı olanları takdirve tebrik ediyorum." diye konuştu."Cihan Haber Ajansı’nın başarısı karşısındaşapka çıkarıyoruz." ifadesini kullananKanaltürk Haber Direktörü TarıkToros da, sonuçların saat 21.00 gibi ekranayansımaya başlayacağını tahmin ettiğini;ancak Cihan’ın hızının kendisiniyanılttığını söyledi. Toros, "Cihan’ın sonderece başarılı bir çalışma ile gerçekleştirdiğidurum ortada. Sandıklar açıldıktanhemen sonra büyük oranda oranlar belliolmuştu. Yani 19.00’dan itibaren, 2 saatiçinde sonuçları analiz eder duruma geldik."ifadelerini kullandı.Google üzerinden verilerin anındadünyaya aktarıldığını da hatırlatan Toros,"Google gibi bir devin Cihan’dan sonuçlarıalıp dünya ile paylaşması takdire şayandır.Cihan her seçimde kendini geliştiriyor.Her geçen seçimde daha da profesyonelleşti.Artık zirve noktasına geldi.Türk medyası olarak şapka çıkarıyoruz.Tebrik ediyoruz. 200 bin civarında sandıkvar ve bu işi hatasız yapması rakipsizolduğunu gösterdi. Türkiye’deki ajanslarhavlu attı. Onlar, ‘Biz bu işi Cihan’a bıraktık.'diyor. ‘Biz artık seçim işine girmiyoruz.'diyorlar. Bütün medyada Cihan’akarşı güven oluştu." diye konuştu."BU HIZI BEKLEMİYORDUM"Cihan’ın seçim performansını takdirlerlekarşılayan TV8 Haber Genel Yayın YönetmeniGürcan Çilesiz, seçim sonuçlarınınbiraz daha geç yansıyacağını düşündüğünü;fakat Cihan’ın sayesinde sürecinhızlandığını belirtti. Saat 22.00’de herşeyin bittiğini dile getiren Çilesiz, "Cihan12 Haziran seçimsonuçlarını CihanHaber Ajansı’ndanalarak tüm dünyayaileten Google, ajansınçalışmasından övgüylebahsetti.son dört seçimi çok iyi organize etti vebu konuda gittikçe uzmanlaştı. Doğrusubu hızı beklemiyordum. Ama gerçektençok hızlı oldu. Küsurata kadar sonuçlarda bire bir tutuyor. Yayın yasağı 18.25gibi kaldırıldı. Nerden baksanız 2 buçuksaat önce seçmen sonuçları öğrenmiş oldu."şeklinde konuştu.Cihan’ın verilerinin güvenilirliğinedeğinen FOX Haber Genel Yayın YönetmeniDoğan Şentürk de, "Cihan HaberAjansı’nın performansını çok iyi buluyorum.Tartışmasız Türkiye’de Cihan HaberAjansı’nın verileri en güvenilir veriler.Bunu bu gece de gördük. Bu rahatlığıhissettik. Bundan sonra da başka tercihyapma inancında değiliz." ifadelerinikullandı.Cihan ile çalışan televizyon kanallarınınaldıkları hizmetten memnun olduklarınıbelirten NTV Genel Yayın YönetmeniÖmer Özgüner ise "3-4 yıldan buyana Cihan ile çalışıyoruz. Seçim sonuçlarına‘reel time’ olarak yani eşzamanlıolarak ulaşma imkanı bulduk. YSK’nınyasağı sonuçlandırmasını beklerken neredeysesaat 21.00'de her şey sonuçlanmışoldu. Rakamların erken ortaya çıkması,üzerine yorum yapılmasını kolaylaştırdı.Sandıkların açıldığı an ile bizimsonuçları verdiğimiz an aynı oldu. Bu televizyonculukiçin çok önemli."Kanal D Haber Genel Yayın YönetmeniMehmet Ali Birand ise "Seçim sonuçlarınıbiz daima Cihan’dan alıyoruz.Şimdiye kadar bütün seçimleri onlardanaldık. Çok zamanlı, çok profesyonel.Bundan sonra Cihan’dan almaya devamedeceğiz." dedi.Daha önceki seçimlerde ve referandumlardaolduğu gibi Cihan ile iş ortaklığınagittiklerini belirten Samanyolu HaberGenel Yayın Yönetmeni Metin Yıkarise şöyle konuştu: “Cihan beklentilerimizitamamen karşıladı. Zaten bu konudaCihan bir klasik haline geldi. Bilgi transferinidüzgün bir şekilde müşterilerineaktaracak altyapıyı oluşturmuş durumda.Sandıklar kapandıktan hemen sonra sonuçlargelmeye başladı. Özellikle doğudaerkenden oy verme işlemi biten yerlerdenveriler düşmeye başladı."Yıllar önce seçim sonuçlarının sabahakadar sürdüğünü belirten Hilal TV GenelYayın Yönetmeni Hakan Sarıhan, “Geçenseçime göre bu seçim çok çok dahahızlı oldu. Geçen seçim ‘evet’ ve ‘hayır’dı.Bu seçimde birçok parti oylamaya girdi.


10 TEMMUZ-AĞUSTOS 2011Buna rağmen düşündüğümüzün çok üstündebir hızla oldu. Bu noktada Cihan’ıngerçekten çok kaliteli bir hizmet verdiğinigördük. Ayrıca dataların çok hızlı geldiğinigördük.” dedi.TVNet Genel Yayın Yönetmeni İbrahimKaragül, Cihan’ın seçim sonuçlarınıçok hızlı bir şekilde geçtiğini belirterek,“Ajans hazırlıklarını iyi yapmıştı. Biz detelevizyon olarak hazırlıklarımızı iyi yaptık.Ve çok hızlı bir şekilde akışlar gelmeyebaşladı. Bir aksama olmadı. Bir kesintiolmadı. Gayet memnunuz. Sonuçları çokhızlı bir şekilde elde ettik. Net ve doğrusonuçları elde ettik. Bütün Türkiye net vedoğru sonuçları elde etti.” diye konuştuYeni Şafak Genel Yayın YönetmeniYusuf Ziya Cömert ise şöyle konuştu:"Bu yıl Cihan Haber Ajansı bundanöncekilere göre daha başarılıydı. Zannediyorumbütün Türk medyasında CihanHaber Ajansı’nın önceliği vardı. Bunuyakinen gözlemledim. Haberler en erkenve doğru, isabetli şekilde Cihan HaberAjansı’ndan Türkiye’ye yansıdı. Bizde hem grup olarak, TVNet ve Yeni Şafakolarak bunu müşahede ettik."Kanal 7 Genel Yayın Yönetmeni NazmiyeYılmaz da sonuçların çok hızlı birşekilde geldiğini ifade ederek, "Cihan'ınbu seneki hızı biraz daha değil, çok dahafazla oldu. Veriler o kadar hızlı aktı ki,hem çok erken başladı akmayahem de çok hızlı aktı. Biz overilerin sonuçlarını okumaktave değerlendirmekte bile zorlandıkdiyebilirim. Süper bir işçıkardı Cihan Haber Ajansı."ifadelerini kullandı"Ülke TV Genel Yayın YönetmeniHasan Öztürk, “"Gıptaedilecek muhteşem bir reflekssergiliyor Cihan HaberAjansı. Cihan’ın bu hızı ve müthişorganizasyon yeteneği takdireşayan. Tebrik etmek lazım.Cihan Haber Ajansı’nın yaptığıiş büyük bir başarı." dedi.Cihan'ın bu alanda artıkkendini ispatladığını dile getirenTRT Haber ve Spor YayınlarıDairesi Başkanı AhmetÇavuşoğlu, "Seçim yasaklarıkalkmadan önce saat 18.30'danönce yüzde 20 oranında sonuçaçıklayan Cihan, 19.30'a kadarbu oranı yüzde 80'lere çıkardı,bu büyük bir başarıdır. Cihan'la çalışmaktanson derece memnunum. Türkiyebüyük bir ülke. 50 milyon seçmenin sandıksonuçlarını anında iletmek müthiş birorganizasyon işi. Bunu Cihan başarıylayerine getirdi." şeklinde konuştu.Kanal A Genel Yayın Yönetmeni AlperTan da, Cihan Haber Ajansı'nın seçimifarklı bir boyuta taşıdığını, aynı güniçerisinde seçim sonuçlarını kamuoyunaduyurduğunu kaydetti. Saat 20.00 itibarıylabüyük bir oy oranının açıklanarakCihan'ın büyük bir sürprize imza attığınıdile getiren Tan, uluslararası camiada dagerçekleştirdiği projelerle Cihan'ın yineön plana çıktığını söyledi.AK Parti Seçim İşlerinden SorumluGenel Başkan Yardımcısı Haluk İpekde, Cihan Haber Ajansı'nın halk iradesininsandıklara yansıması noktasında çokönemli habercilik görevi yaptığını kaydetti.Dünyada seçimlerin çok hızlı birşekilde sonuçlanmasının demokrasi açısındanönemine değinen İpek, bazı ülkelerdesonuçların 15 güne yakın sonuçlanabildiğini ama Türkiye'de sonuçların 2saatte duyurulduğunu, gelişmiş demokrasiiçin önemli bir gösterge ifade edenbu durumda Cihan Haber Ajansı'nın rolününbüyük olduğunu belirtti.Basın Enformasyon Genel MüdürüMurat Karakaya da, daha önceki seçimlerdenfarklı olarak Cihan'ın yabancıve yerel basın için 4 farklı merkezdeorganizasyon yaptığının altını çizerek,"Güzel ve kaliteli bir hizmet oldu. Basınmensupların çok memnun kaldı. Bundansonraki çalışmalar içinde büyük birbirliktelik sağlayacaktır bu başarı." şeklindekonuştu.Saadet Partisi (SP) Genel BaşkanıMustafa Kamalak da, "İlk sağlıklı sonuçlarıduyurdu. Bu münasebetle tebrikediyorum, çalışmaların devamını diliyorum."dedi.İtalya'da yayımlanan siyasi dergi DirittoE Liberta'nın Genel Yayın YönetmeniMariano Giustino ise organizasyonateşekkür ederek, Cihan'ı tebrik ettiğini;fazla uzun süre beklemeden sonucaulaştıklarını; İtalya'da bile uzun süre beklediklerinisöyledi.Hindistan'da yayın yapan The Sunİndian Gazetesi'nin Uluslararası İlişkilerEditörü Saurabh Kumar Shahi ise, neAvrupa'da ne de kendi ülkesinde ajanslarınsonuç verdiğini; ancak bu kadar hızlıve iki gün öncesinden bunu başaran başkaajans görmediğine dikkat çekti. Shahi, "Şuan saat 22.00 gerçekten çok hızlı." dedi.Ayrıca dünyanın en prestijli yayın organlarındanAmerikan Wall Street Journalgazetesi (WSJ) konuyla ilgili haberinde CihanHaber Ajansı'nı "referans" olarak verdi.


TEMMUZ-AĞUSTOS 2011 11Vatandaş gazeteciliğigündem oluşturuyorHızlı, güvenilir ve doğru habercilikanlayışıyla medyadasaygın bir yer edinen CihanHaber Ajansı (Cihan), duyarlıvatandaşlar için başlattığı "HaberHattı: cihan@cihan.com.tr" hizmetiyle gündem oluşturanhaber ve görüntülere imzaatıyor. İstanbul Etiler'de patlayanparça tesirli bomba sonrasındaolay yerinin ilk görüntülerigörgü tanıklarının cihan@cihan.com.tr'ye ulaştırması sayesindekamuoyuyla paylaşıldı.Terörün çirkin yüzünü birkez daha gösteren görüntülertelevizyonlarda geniş yer buldu.12 Eylül 2010'da yapılanreferandum öncesinde uzunsüre tartışılan Avcılar ilçesindeki‘Rahibe afişi' de bir vatandaşın konuyucihan@cihan.com.tr ile paylaşmasısonucu gündeme gelmişti.RAHİBE AFİŞİNİ VATANDAŞ İHBAR ETTİcihan@cihan.com.tr adresine gelen ihbarlarüzerine takip edilen Avcılar'dakirahibe afişi ve Fatih'te pazardan kaçırılanBurhan bebek haberleri gündemin ön sıralarınayerleşmişti. Avcılar'da gördüğüafişteki "Müslüman kadınların rahibe gibiörtünmesi için evet" şeklindeki ifadelerdenrahatsız olan bir vatandaşın cihan@cihan.com.tr'ye durumu e-mail olarakiletmesi üzerine harekete geçen Cihanekipleri, hemen olay yerine giderek afişigörüntülemiş, Türkiye gündemine oturan‘rahibe afişi' haberiyle ilgili başta BaşbakanRecep Tayyip Erdoğan ve CHP GenelBaşkanı Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzerebirçok siyasi açıklama yapmıştı. Afiş krizigünlerce miting meydanlarının konusuolmuş, tartışmalar sonunda CumhuriyetHalk Partisi (CHP) yönetimi, afişi astığıortaya çıkarılan CHP'li Avcılar BelediyeBaşkanı Mustafa Değirmenci'yi disiplinkuruluna sevk etmişti.KAÇIRILAN BEBEK OLAYITürkiye Fatih'in Balat semtinde pazarCHP’li Avcılar Belediyesi’nin başörtüsünü rahibe kıyafetine benzettiği afi ş ile ilgili başlayanpolemik, bir vatandaşın görüntüyü cihan@cihan.com.tr göndermesiyle ortaya çıktı.yerinde çocuk arabasından kaçırılanBurhan bebeğin hikâyesini, bir vatandaşındurumu cihan@cihan.com.tr'yebildirmesiyle öğrenmişti. İhbar üzerineolay yerinde haber çalışması yapan Cihanekipleri, kaçırılan minik Burhan'ınyakınları ve emniyet yetkilileriyle görüşerekhaberi kamuoyuna duyurdu.Televizyonlarda yayınlanan fotoğraf vegörüntüyü gören bir vatandaşın ihbarıüzerine Burhan bebek, GaziosmanpaşaSarıgöl Mahallesi'nde bulunmuş,Bebeği kaçırdığı belirlenen 3 kişi ise çıkartıldığımahkemede tutuklanarakcezaevine gönderildi.ÇANDIR: İHBAR BEKLİYORUZKendilerine gelen tüm ihbarların üzerineciddiyetle gittiklerini belirten CihanHaber Ajansı İstihbarat YöneticisiCemalettin Çandır, "Deneyimli habercikadrolarımızla doğru haberi en hızlışekilde abonelerimize servis etmekiçin 24 saat titizlikle çalışıyoruz. Vatandaşlarçevrelerinde gelişen ve bilinmesiniarzu ettikleri olayları haber hattımızae-mail ya da telefonla iletebilirler. cihan@cihan.com.tradresi ile 0 212 45488 88 no'lu telefon hattımıza gelen ihbarlaranında değerlendirilmekte ve yapılanhaber çalışmaları kamuoyunasunulmaktadır.Doğru bilgiyi görsel unsurlarıylamüşterilerimizeen kısa sürede ulaştırmakiçin gayret ediyoruz. Halkımızbilinmesini arzu ettiklerihaber değeri taşıdığınainandıkları tüm konuve olayları bizimle gününher saatinde paylaşabilirler.İhbarları bekliyoruz."dedi.ANDROİD VE IPHONE UYGULA-MALARI VATANDAŞ GAZETECİ-LİĞİNİ KOLAYLAŞTIRDICihan, cep telefonları içingeliştirdiği Android ve iPhoneuygulamasını da yayınaverdi. Vatandaşlar bu uygulamalardaki‘Resim çek', ‘Video çek' tuşlarınıkullanarak fotoğraf ve videoları anında,kolayca ajansımıza ulaştırabiliyor.Cihan Haber Ajansı'nın iPhone uygulamasıApp Store'dan indirilebiliyor.Uygulamayı iPhone türü cep telefonunakuranlar, manşet ve son dakika haberlerinikolayca takip edebiliyor, Cihan'ın ürettiğifotoğraf ve videolara ulaşabiliyor, CihanTV Network'ün canlı yayınlarını ceptenizleyebiliyor. http://itunes.apple.com/us/app/cihan/id438050157?mt=8&ls=1adresini ziyaret edenler, uygulama hakkındadaha fazla bilgi alabiliyor, ekrançıktılarını görebiliyor, uygulamayı cep telefonunaindirebiliyor."https://market.android.com/details?id=com.cihan.activity" adresiniziyaret edenler ise Cihan'ın Androiduygulaması hakkında bilgi edinebiliyor,uygulamayı telefonuna indirebiliyor.Android işletim sistemine sahip ceptelefonları için hazırlanan Cihan Androiduygulaması da iPhone uygulamasınabenzer özelliklere sahip.Cihan'ın facebook sayfasına "http://www.facebook.com/cihanhaber", twittersayfasına ise http://twitter.com/cihan_haberadreslerinden ulaşılabiliyor.


12 TEMMUZ-AĞUSTOS 2011Melih Gökçek ile organikveya inorganik bir bağımız yokYeniden yapılanmaya giden Ses TV, isminiBeyaz TV olarak değiştirdi. Beyaz TV GenelYayın Yönetmeni Sinan Dişli, kanalınAnkara Büyükşehir Belediye Başkanı MelihGökçek ile bir bağlantısının olmadığı söyledi.Beyaz TVGenel YayınYönetmeniOğuz Sinan DişliPINAR KAMANSes TV yeniden yapılanmayagiderek 24Mayıs 2010’da BeyazTV adını aldı. İzleyici kitlesinizenginleştirmeyi hedefleyenBeyaz TV, İstanbul’da birde temsilcilik açtı. Ankara’danda ulusal yayın yapılabileceğini,İstanbul büroyu ulusal görüntüvermek için açmadıklarınısöyleyen Beyaz TV GenelYayın Yönetmeni OğuzSinan Dişli; kanalın kurulduğuilk gün yerel mi ulusal mıtartışmalarını bir kenara bıraktıklarınıbelirtiyor. Merkeziİstanbul’a taşıma düşünceleriolmadığınıkaydeden Dişli,“Ancak, busektörde yatırımyaparkençok uzun vadeli planlamalaryapamıyorsunuz. Nedenolmasın, belki bir günolur.” diyor. Dişli, AnkaraBüyükşehir Belediyesi’ndenkanala para aktarıldığı iddialarınaise tepkili: “OsmanGökçek bireydir, birey olarakçalışmalarını yapıyor. Bu kanalınen tepesinde bir yönetimkurulu var ve yönetim kurulutarafından görevlendirilmiş.Sayın Genel Müdürümyanlış anlamasın ama sonuçtabenim gibi maaşlı bir personeldirburada Osman Gökçek.‘Para aktarılıyor’ iddialarıkomik. Kanalımızın bir reklambirimi var ve bu birim gayetiyi çalışıyor. Diğer kanallarahangi firmalar reklam veriyorsa,Beyaz TV’ye de o firmalarreklam veriyor. Diğerkanallar nasıl büyüyorsa, nasılpersonel maaşlarını ödüyor,nasıl yeni yatırımlar yapıyorlarsabiz de aynı yöntemleriuygulayarak büyüyoruz, yatırımyapıyoruz.”Dişli, Beyaz TV’ye geçişnoktasında yaşanan değişimianlatırken, Ses TV’nin yayıncılıkalanında tecrübe sahibibir kanal olduğunu hatırlattı.Dişli, “Ancak hem imkanlarıaçısından hem de yayın politikasıaçısından yerel bazdabir kanaldı. Ulusal yayın platformlarındayer alıyordu amaörneğin bir İstanbultemsilciliğiyoktu. Dahaküçük bir kadroile çalışıyordu.Ulusal bazda, halkın genelolarak tanıdığı isimler de SesTV’de yer almıyordu.” dedi.Beyaz TV için yeni yüzlerleyola devam etmek istediklerinianlatan Dişli, “Beyaz TV’yiaçtığımızda, yeni bir kanal, yeniyüzler istedik. Önce logoyudeğiştirelim, sıfırdan bir kanalyaratalım... Beyaz TV’nin çalışmaları6 ay sürdü. Bu aradaSes TV yayınına devam ediyordu.Beyaz TV, ulusal yayın platformlarınıntamamında yer alıyor.Ünlü yüzler kanalımızdabulunuyorlar. Özellikle siyasitartışma programları ile şu andabiraz daha önde olsak da aktüelprogramlarda da ciddi bir yerimizvar.” diye konuştu.


TEMMUZ-AĞUSTOS 2011 13Kanalın yeni isminin ne olacağı konusundayaklaşık 10 kişilik bir ekiple kafayorduklarını anlatan Dişli, “Yüzlerceisim tartışıldı. Ama yeni bir başlangıç, yenibir sayfa manasında beyaz ismi hepimizesempatik geldi. Grubun, Beyaz Radyove Beyaz Gazete adlı internet sitesi devardı. Böyle bir medya grubu şeklinde beyazıisimlendirebiliriz diye düşündük.”dedi. İsmin, AK Parti ile ilişkilendirilmesinoktasında ise Dişli, “Daha sonra bu tipsöylemler bize de geldi ama böyle bir şeyaklımızın ucundan dahi geçmemişti. AKParti, beyaz… Öyle bir irtibatlama bizimiçin kesinlikle söz konusu değil.” ifadesinikullandı.HABER KANALI İLE PRIME TIME ARASINDA BİRKANAL İSTEDİKBeyaz TV’nin haber ağırlıklı bir kanal olduğunu,yayının yaklaşık 6 saatini habereayırdıklarını kaydeden Dişli, şöyle devametti: “Yani haber saati ciddi ölçüdearttı. Ekran yüzleri, haber kadrosu olduğugibi değişti. İmkanlar daha çok büyüdüve genişledi. Bugün gün içinde totalde6 saatlik bir haber bülteni yapıyoruz amabunun da içini dolduruyoruz. Ana haberdede olduğu gibi dakikalık, saatlik ülkegündeminde ne varsa, bu haber bültenlerindeaktaracak güce, kabiliyete, teknikdonanıma sahibiz.”Beyaz TV’nin haber kanalı olma gibibir hedefi olmadığını söyleyen Dişli, “BeyazTV’yi açarken, ülke içindeki kanallarabaktık. Haber kanalları var ülkemizde.Ciddi – iyi de haber kanalları bunlar.Haber ağırlıklı yayınyapan Beyaz TV’nin ulusalyayın platformlarınıntamamında yer aldığınıbelirten Beyaz TV GenelYayın Yönetmeni Dişli,haber kanalı olma gibibir hedeflerinin olmadığınıdile getirdi.Bir de prime time kanalları var. Bu kanallarla,haber kanalları ortasında bir şey istedik.Çünkü bizim için habercilik de çokönemli. Ancak bunun yanında geniş halkkitlelerine hitap etmek istiyorsanız, elinizdekadın programları, müzik eğlenceprogramları, aktüel programlar da olmalı.Biz bu çerçevede ikisini bir potada nasıleritiriz, nasıl ortaya iyi bir sentez koyarızdiye düşündük ve buna göre bir planlamayaptık. Şu an Beyaz TV bir haberkanalı mıdır? Hayır. Prime time kanalıdır.Ancak örneklerine göre haber ağırlığıdaha fazla olan bir prime time kanaldır.”diye konuştu.İLETİŞİM SEKTÖRÜNÜN MERKEZİ İSTANBULYakın bir zamanda İstanbul’da da bir büroaçan Dişli, bu süreci şu sözlerle anlatıyor:“Şunu kabul etmemiz gerekiyor ki,medya iletişim sektörünün merkezi İstanbul.Biz Ankara merkezli kanalı kurduk,geliştirdik. Bir yere kadar getirdik.Ancak bir İstanbul temsilciliğinin eksikliğinigerçekten ilerleyen aylarda her yönüylehissetmeye başladık. Bazı konuklarıİstanbul’dan Ankara’ya getirmek sıkıntıoluyor bizim için. Çünkü, Ankara’yageldi, gece burada kaldı, uçağa bindi gerigitti derken, misafirlerimiz yaklaşık birgünlerini burada kaybetmiş oluyorlar. Bizde dahil olmak üzere, programlarımızaçağırdığımız insanların çok yoğun çalıştığınıdüşünürsek, bazı sıkıntılar yaşayabiliyorduk.Dedik ki, bir İstanbul bürosuaçalım. Orada da geniş, güzel bir büromuzoldu. Stüdyolarımızı yaptık. Şimdiprogramların, özellikle canlı yayınlarıngenel ekseriyetini İstanbul’dan gerçekleştiriyoruz.”ULUSAL MI, YEREL Mİ TARTIŞMASIBeyaz TV’nin programcıları, habercileri,yayın politikası ve istihdam ettiği kadrolarıylaprofesyonel bir ulusal kanal olduğunusöyleyen Dişli, “Bugün Hakkari’denEdirne’ye, Sinop’tan Antalya’ya kadarBeyaz TV’yi her platformda seyredebilirsiniz.Ulusal mı, yerel mi tartışmasını kanalıaçıldığı gün bıraktık. Olduğu gibi birulusal kanaldır. İstanbul büro, ulusal görüntüverelim diye mi açıldı? Hayır.” diyekonuştu.Kanalın merkezini İstanbul’a taşımakgibi bir düşünceleri olmadığını aktaranDişli, şunları dile getirdi: “Ancak, busektörde yatırım yaparken çok uzun vadeliplanlamalar yapamıyorsunuz. Nedenolmasın, belki bir gün olur. MerkeziAnkara olan bir kanal, ulusal boyutlubir kanal olmayacak diye bir şey de yok.Ankara’dan da ulusal yayın yapılabilir, şu


14 TEMMUZ-AĞUSTOS 2011anda yaptığımız yayınlarla da bunu kanıtladığımızainanıyoruz.”Dişli, toplum nezdinde en çokdikkat çeken programların tartışmaprogramları olduğunu ifade etti. SedatYazıcıoğlu’nun hazırlayıp sunduğu‘Sağduyu’; Özge Özsağman’ın gazeteciMehmet Faraç ve Rasim Ozan Kütahyalıile birlikte kamera karşısına geçtiği‘Basın Kulisi’; Rasim Ozan Kütahyalıve Latif Şimşek’in birlikte yaptığı ‘Dinamit’;Deniz Güçer ve Metin Özkan’ınhazırlayıp sunduğu ‘Beyaz Koltuk’ubunlardan bazıları olarak sıraladı.Dişli, ‘Kaliteli Yaşam’, ‘Her Şeyin BaşıSağlık’, ‘Life Style’, ‘Biz Geldik’, ‘Mülayimile Yollarda’, ‘Yıldızlara Doğru’ gibiçeşitli aktüel programlar da bulunduğunusözlerine ekledi.HEDEFLENEN NOKTADAN İKİ KATI İLERİDEYİZKanalın kuruluş aşamasında hedeflenennoktanın iki katı ileride olduklarını söyleyenDişli, şunları dile getirdi: “Biz kanalınkuruluş aşamasında bir planlamayapmıştık. Her yeni kanal kurulurken, bukonuşulur. Beyaz TV’yi 24 Mayıs 2010’daaçtık, 2011’in 24 Mayıs’ı için izlenirlik vekanalın etkisi gibi konularda bir planlamayaptık. Şunu net söyleyebilirim ki, bundanbir yıl önce yaptığımız planlamanıntam iki katı önde gidiyoruz. Beyaz TV’yegerçekten halk nezdinde çok yoğun birtalep oldu. İzlenirliğimizin, etkimizin bukadar kısa bir zamanda bu kadar ciddiboyutlara geleceğini hiç düşünmemiştik.Planları yaparken biraz kötümser yapmışızsanırım. Şu anda kanalın bulunduğunoktadan gayet memnunum.”Yayın hayatına yeni başladıkları içinbir sıralama kaygısı içinde olmadıklarınıkaydeden Dişli, “Tartışma programlarındabir sms bandı açıyoruz. Hemprogramı izleyen vatandaşlar programıniçine biraz daha girebilsinler, aynızamanda yönlendirici olabilsinler diye.İzlenirlik oranlarımız hakkında bir fikirde veriyor bize bu. Bugün, bir tartışmaprogramına, Hakkari, Tunceli, Artvin,İzmir’e kadar Türkiye’nin her yerindenortalama 10 bin mesaj geliyor. Dünyanınher yerinden mesaj alıyoruz. Şu anbüyük şehirlerde daha fazla izlenirliğimizvar. Anadolu’da küçük şehirlerdeyavaş da olsa ciddi bir izlenirlik de almayabaşladık. Ancak şu anda izleyicimizen çok AB grubunda.” diye konuştu.BÜYÜK İSİMLER KANALIMIZA KAZANDIRILACAKDişli, kanalda yaşanacak gelişmeler ile ilgilişunları dile getirdi: “Özellikle İbrahimTatlıses tansferi ile çok ciddi bir ivmekazanmıştık. Talihsiz bir olay yaşandı. Şuanda seçim dönemi, onun ardından dayaz dönemine gireceğimiz için şu andatemelde durumu koruyacağız. Ancak yeniyayın döneminde çok önemli, çok büyüktransferler, çok büyük isimler kanalımızakazandırılacak. Profesyonellik açısındanşu anda isim veremeyeceğim amatüm Türkiye çevresinde çok büyük hayrankitlesi olan çok önemli isimlerle anlaşmasafhasındayız. Yatırımlarımız giderekbüyüyecek. Çünkü temel hedefimizbu kanalı 3-4 yıl içinde ilk beşe sokmak.Bizim daha önce Türk televizyonculuktarihi çok büyük yatırımlarla, çok büyükparalarla bir anda parlayıp ertesi sene yokolan televizyonlarla dolu. Biz akıllıca yatırımyapıp, yavaş yavaş hazmederek büyümeyihedefliyoruz. Beyaz TV, her yılkendisini iki-üç ile çarparak yola devamedecek. Ancak her şey belli bir plan vebelli bir doğrultuda ilerliyor.”İbrahim Tatlıses’in, Beyaz TV ile yolunadevam edip etmeyeceği konusundaise Dişli, “İbrahim Bey’in tamamı ileiyileşeceğini, doktorları da zaten deklareettiler, bizim de bu konuda inancımıztam. İbrahim Bey, iyileşip tekrar sahneleredöndüğü gün, Beyaz TV çatısı altındakendisi ile çalışmayı çok isteriz. O dönembunlar konuşulur ama muhtemelen çalışmayada devam ederiz.” dedi.Dişli, kanalın genel müdürü olan OsmanGökçek isminden dolayı Ankara BüyükşehirBelediyesi ile anılmasının kendisive tüm çalışanlarını üzdüğünü söyledi. Butür konulara cevap vermekten bıkmış olduğunubelirten Dişli şöyle konuştu:”Şuanda Beyaz TV Genel Müdürü OsmanGökçek Ankara Büyükşehir Belediye BaşkanıMelih Gökçek’in oğludur. OsmanGökçek genç yaşına rağmen, 12-13 yıldanbu yana sivil toplum örgütleri kurmuş, siviltoplum örgütlerinde büyük işler yapmış,üniversite mezunu olan ve orta yaşdiyebileceğimiz bir yaşa sahip kişi. OsmanGökçek için nereye kadar Melih Gökçekyakıştırması yapılacak.”Osman Gökçek’in yaptığı her işin arkasındaMelik Gökçek isminin aranmasınınkendileri için rahatsızlık verdiğini belirtenDişli konuşmasına şöyle devam etti:”Osman Gökçek’in ortaya koyduğu heralın terinin arkasında Melih Gökçek ismininaranması, ahlaken, insaniyet açısındanda çok sıkıntılı bir durum. Bundan10 yıl sonra Osman Gökçek başka bir kurumdaolduğu zaman da mı Melih Gökçekadı ile anılacak. Bu kanalın en tepesindebir yönetim kurulu var ve yönetimkurulu tarafından görevlendirilmiş. SayınGenel Müdürüm yanlış anlamasın amasonuçta benim gibi maaşlı bir personeldirburada Osman Gökçek.”Beyaz TV’nin Ankara Büyükşehir BelediyeBaşkanı Melih Gökçek ile bir bağlantısınınolmadığını dile getirin Dişli,“Kanalımızın Ankara Büyükşehir Belediyesiveya Melih Gökçek ile hiçbir ne organikne inorganik'de bir bağı bulunmamaktadır.'Para aktarılıyor' iddiaları gerçektençok komik. Kanalımızın bir reklambirimi var ve reklam birimi gayet iyiçalışıyor. Televizyonumuzu açıp bakmasıinsanlar için yeterli olacaktır. Bugün, diğerkanallarda hangi firmalar reklam veriyorsa,Beyaz TV’ye de o firmalar reklamveriyorlar. Diğer kanallar nasıl büyüyorsa,nasıl personel maaşlarını ödüyor, nasılyeni yatırımlar yapıyorlarsa bizde aynıyöntemleri uygulayarak büyüyoruz, yatırımyapıyoruz.” şeklinde konuştu.


16 TEMMUZ-AĞUSTOS 2011FOTOĞRAFLAR: ÜSAME ARI“Demirel'i çok eleştirdik”Yeni Asya gazetesindeyaklaşık 20yıldır hem genelyayın müdürü hemde başyazar olarakgörev yapan KazımGüleçyüz’le gazeteyi,cemaati, demokratikaçılımı veDemokrat Parti’yeverilen desteğikonuştuk.UĞUR ESKİERNur cemaatinin yayın organı YeniAsya gazetesi, 42 yıldır yayın hayatınısürdürüyor. Birçok ünlü isminyetiştiği bir ‘okul’ olan gazete; cemaatinsesi, soluğu. Gazetede yaklaşık20 yıldır hem genel yayın müdürü hemde başyazar olarak görev yapan KazımGüleçyüz’le gazeteyi, cemaati, demokratikaçılımı ve Demokrat Parti’ye verilendesteği konuştuk.“Yeni Asya’nın kendine has çizgisivar.” diyen Güleçyüz, “Cemaat gazetesiolmak, cemaat hüviyetini koruyarak açılmayaengel değil.” diyerek, şöyle devamediyor:“Yeni Asya denildiği zaman Nurculuk,Risale-i Nur, Bediüzzaman Said Nursi aklageliyor. Ve onun düşüncelerinize baktığımızzaman dar bir yorum yok aslında.Cemaat tarifine baktığımız zaman; bütünMüslümanlara, hatta diğer din mensuplarınada katı yorumlardan farklı; dahamüsamahakâr, daha sıcak, daha diyaloğa,ilişkiye açık bir yaklaşımı var. Ki böyleolunca cemaat gazetesi olmanın da açılımaengel teşkil etmemesi lazım.”“Gazetenin daha farklı kesimlere deulaşabilecekken neden sadece cemaat gazetesiolarak kaldığı” yönündeki eleştirileride değerlendiren Güleçyüz, “Eleştirilerinhaklı olduğu yerler var muhakkak.Ama istenen açılımlar birçok şartın da beraberindetahakkukunu gerektiren şeyler.Ekonomik şartlarınız ona göre uygunolacak vs. Ekonomi gerektirmeden yapılabilecekşeyler de var; ama bunun için debaşka bazı şeylerin aşılması lazım. Hepbunun yolunu açmaya çalışarak geldimben. Çok denemelerimiz de oldu. Amabüyük ölçüde bizim dışımızdan kaynaklanansebeplerle, istediğimiz noktalara taşıyamadık.Şimdi de hem cemaat gazetesikimliğimizi koruyup, hem de temel ölçülerimizizedelemeden açılabileceğimizidüşünüyorum.”Neden Demokrat Parti?Cemaat, seçim sürecinin son haftası“bazı spekülasyonlara son vermek amacıyla”Demokrat Parti’ye (DP) desteğiniaçıkladı. Referandum sürecinde mensuplarınıserbest bırakan cemaatin önde ge-


TEMMUZ-AĞUSTOS 2011 17lenlerinin istişareleri sonucu DemokratParti’ye destek kararı çıktı.Güleçyüz’e, DP’yi destekleme kararınıda sorduk. Temkinli cevaplar veren Güleçyüz,‘istişare’ vurgusu yapıyor:“Öteden beri gelen bir çizgi bu. AdaletPartisi, Doğru Yol Partisi, sonra DemokratParti. Tabii küçülerek geldi parti. O, onlarınproblemi. Ve ardı arkası gelmeyenmüdahalelerin yıpratıcı tesirleri başta olmaküzere çok iyi tahlil edilmesi gerekenbirtakım harici sebeplerin yanında kendiiç meselelerinden kaynaklanan sebeplerde onları bu duruma düşürdü. Dolayısıylaciddi bir özeleştiri yaparak ‘Nasıl buhale geldik?’ demeliler. 367 olayı, Meclis’egirmeme olayı gibi kritik kırılma noktalarındaçok ciddi hatalar yapıldı. Onlar tarafındansorgulanıp özeleştirisinin yapılmasılazım.”“Bu özeleştiriyi onlara destek verirkensiz yapmıyor musunuz?” sorusunuda Güleçyüz, “Kararın alındığı toplantıdaçok farklı fikirler de seslendirildi. Ve oylamaaşamasında ‘Yine referandumda olduğugibi serbest bırakalım’ teklifi oylananşıklardan biriydi. Birisi de DemokratParti’ye devam… Müzakerelerde ‘Serbestbırakalım’ tezini de kuvvetle savunanlaroldu aslında. Ekseriyet yine DemokratParti’den yana oy kullandı. Ve bu tercihinneşriyatımızda, kamuoyundaki hassasiyetleridikkate alan dengeli, mutedilve yapıcı bir üslûpla işlenmesi deönemle vurgulandı.” şeklindeyanıtlıyor.Yeni Asya“HAYDAR BAŞ OLAYI BAŞLI BA- Genel YayınŞINA BİR VAK'A”YönetmeniHaydar Baş'la kurulanseçim ittifakı için şu yo-Kazım Güleçyüzrumu yapıyor Güleçyüz:“Haydar Baş olayı ayrı birşey, başlı başına bir vak'a.Bana göre hiç isabetli birşey olmadı onunla ittifakkurulması.”“DP’ye destek başkapartilerden cemaatinizesempati duyanlarda birzihin karışıklığına sebep olmazmı?” sorusuna da Güleçyüz’ünyanıtı şöyle:“Aslında burada genel birproblem var. Bugünkü iktidar partisindenyana tercih yapan cemaatlerde var. Ve çok ileri tavırlarsergileyebiliyorlar zaman zaman. Oysa siyasetlebu kadar çok içli-dışlı olması doğrudeğil cemaatlerin. Burada nüanslar var.Meselâ olayı sadece bir oy verme düzeyindetutmak var."“AK PARTİ, CEMAATLERİ DÜNYEVİLEŞTİRİYOR,TİCARİLEŞTİRİYOR”“Peki, neden AK Parti veya CHP değil?”sorusuna ise Güleçyüz, “AK Parti ile ilgilieleştirilerimiz var. Değişik rezervlerimizvar. En büyük sebeplerinden biri, cemaatleriesas yapmaları gereken hizmetlerdensüreç içerisinde uzaklaştırıp dünyevileştirmesi,siyasileştirmesi, ticarileştirmesi.” cevabınıveriyor.Güleçyüz’ün “DP iktidar olsa ve buanlattığınız şeyleri yapsa desteğinizi çekermisiniz?” sorusuna cevabı da şöyle: “Oradaönemli olan bizim duruşumuz. Kendisiniiktidarla çok fazla özdeşleştirerek ihalelerdenpay almak, milletvekillerinden şukadar kontenjan, bakanlık kontenjanı vs.istemek; bu tarz şeyler farkında olmadancemaatleri bir erozyona doğru götürüyor.İşte orada cemaat mesafeli duruşunu koruyabilmeli.”“DP iktidar olsa, sizden isimler istesene dersiniz?” sorusuna, “Hiçbir zaman butarz ilişkilerimiz olmadı. AP ve DYP dönemlerindebu tarz ilişkilere adı karışmışve iktidar imkânları ile zengin olmuş birtek Nurcu gösterilemez.” cevabını veriyor.“DEMİREL’İ ÇOK ELEŞTİRDİK”Güleçyüz’e Süleyman Demirel’i de sorduk:“Şu anda Demirel destek gerektirenkonumda değil. Siyasetin dışında birinsan. Bilhassa başbakanlığı dönemindeönemli hizmetleri olmuştur. Ama 28 Şubatdönemindeki yaptığı bazı şeyleri, özelliklebaşörtüsü ile ilgili sözlerini gazetedebirçok kez eleştirdik. Ben bizzat başörtüsükonusunu her açtığında, bir yazı yazdım.Bu yazıların adedi 8’e çıktı. Eleştiren yazılar.O eleştirilerimizi hep yaptık.”Güleçyüz, cemaatten zamanzaman ‘insani ilişkilerçerçevesinde’ Demirel’inziyaretine gidenler olabileceğinibelirterek,“DP’ye destek kararıöncesi Demirel’le görüşüldümü?” sorusuna"hayır" yanıtınıveriyor. Güleçyüz,Demirel’in, CHPmilletvekili adayıve Ergenekondavası sanığı MehmetHaberal’la ilişkisiile ilgili soruyuise şöyle cevaplıyor:“Kendisidile getirileniddialar için ‘Öylebir şey yok.’ diyor.Haberal’la ilişkisininçok eskilere dayandığını,dostluk ilişkisi olduğunu,siyaset dışı bir ilişki


18 TEMMUZ-AĞUSTOS 2011olduğunu ifade etti. Kendiifadeleri bu.”“ÇOK SEVİYESİZ ELEŞTİRİLERYAPILIYOR”Güleçyüz, DP’ye destek eksenindegazeteye ve cemaateyapılan haksız eleştirilerede değinerek, şu ifadelerikullanıyor:“Yeni Asya hep siyasigörüşü ile konuşuluyor,eleştirilere hedef oluyor. YeniAsya bundan ibaret değil.Yeni Asya’nın çok dahaönemli bir kimliği, çizgisivar. O da Risale-i Nur fikriyatınıseslendirmesi, her fırsattabunları dile getirmesi, meselâ hergün Risale-i Nur’dan bölümlerin yer aldığıbir köşe açmış olması ve her vesileyideğerlendirerek Risale-i Nur'u veBediüzzaman'ı gündeme taşıması. DolayısıylaYeni Asya’yı böyle tanımak gerekiyor.Bir de bu siyasi tartışmaların,eleştirilerin çok sakin yapılması lazım.Bize de çok seviyesiz eleştiriler yapılıyor.Üzülüyoruz. Ama hiçbir zaman o seviyeyeinmiyoruz. Biz bir fikir ortaya koyuyoruz.Katılan olur, katılmayan olur. Amabunları çok önemli itikadî bir meseleymişgibi sunmamak lâzım. Üstad’ın bir ifadesivar, diyor ki: ‘Sakın sakın siyaset cereyanları,hususan harice bakan cereyanlar sizibirbirinize düşürmesin, tefrikaya atmasın.’Bu çok önemli bir uyarı. Bunun gereğiniyerine getirmek, buna hassasiyetleuymak lazım. Yani siyaset cereyanlarınınçok daha önemli olan müştereklerimizigeri planlarda bıraktırmaması lazım. Kardeşlikhukukunu zedeleyecek birtakım tavırlaraitmemesi lazım.”KÜRT MESELESİNE SAİD NURSİ’NİN ÇÖZÜMÜGüleçyüz, ‘demokratik açılım’ sürecini dedeğerlendiriyor. Said Nursi’nin Kürt meselesineyıllar önce getirdiği çözümleredikkat çeken Güleçyüz, süreçte hükümetinhatalarını şöyle sıralıyor:“Gündeme getirdiler, arkası gelmedi.Meselâ kırılma noktalarından biriHabur’dan giriş. Orada bir sabotaj olduiçeriden, o tarz iddialar da var. Ondansonra iş tersine döndü. Habur olayısağlıklı yönetilebilmiş ve böyle tepkileremeydan verilmemiş olsaydı şu andadaha farklı ortamda yaşıyor olabilirdik.O önemli bir kırılmadır.”“ANAYASANIN TAMAMEN DİZAYN EDİLMESİ LAZIM”Güleçyüz, şöyle devam ediyor:“Türkiye’nin geldiği noktada parça buçukşeyler yeterli olmuyor. Yani anayasayıtamamen düzeltmeden ne yapsanızyarım kalıyor. Bir yerlerde eksiklerkalıyor. ‘Düzelttik’ dediğiniz yerde başkabir aksaklık çıkıyor. Anayasanın demokratikdengeleri yerli yerine oturtacakşekilde baştan sona yeniden dizaynedilmesi lazım. Ve hükümet ‘yeni anayasa’diyor, ama içeriği belli değil.”Güleçyüz, Said Nursi’nin Kürt meselesinebakışını ve tavsiyelerini de şu şekildeanlatıyor: “Üstad, şunu söylüyor: ‘Bizimdüşmanımız cehalet, zaruret, ihtilaftır.Bu üç düşmana karşı sanat, marifet, ittifaksilahı ile cihat edeceğiz.’ Cehaleti kaldırmadan,fakirliği yok etmeden, ihtilaflarıbitirmeden, bunların yerine ilim ve eğitimihakim kılmadan, kalkınmayı gerçekleştirmeden,ittifakı sağlamadan hiçbir toplumhiçbir yere varamaz.”Anadilde eğitim konusunda ise Güleçyüz,“Dil meselesinde Said Nursi diyorki; ‘Arapça vacip, Türkçe lazım, Kürtçe caiz’.Yasak yok.” diyerek, “Anadilde eğitimolabilir mi sizce?” sorusuna “Tabii ki.” yanıtınıveriyor.“KÜRTÇE EZAN PROVOKASYONDUR”Güleçyüz, Şanlıurfa’nın Suruç ilçesindeKürtçe ezan okunduğu iddialarını da şöyledeğerlendiriyor:“O da bir fitne. Türkçe ezan çok sıkıntılarasebep verdi. Ezan, İslâm alametidir.Her yerde, Batı’da da, Çin’de de,Arjantin’de de, Afrika’da daArapça… Farklı dilde ezanhiçbir ihtiyaçtan kaynaklanmıyor.Bu tamamen provokasyon.Türkçe ezan provokasyonunundevlet-milletilişkilerinde meydana getirdiğitahribat hâlâ kayıtlarda,hafızalarda dururken siztutup onu Kürt toplumunataşımaya kalkarsanız işteorada kendinizi bitirirsiniz.Bence Kürt toplumu da bunasıcak bakmaz. Çok yanlışbir şey ve provokasyon…”ÖZDABAK KARİKATÜRLERİ…İbrahim Özdabak, yıllardırgazetede karikatür çiziyor. Yüzlercederginin sayfa ve kapak tasarımlarınıyapan, 5 binin üzerinde karikatürüyayımlanan Özdabak, aynı zamandagazetenin teknik müdürü. Özdabak’ınkarikatürleri özellikle muhafazakâr kesimdeilgiyle takip ediliyor.GÜLEÇYÜZ’ÜN YENİ ASYA SERÜVENİGüleçyüz, İstanbul Üniversitesi HukukFakültesi 1. sınıftayken 1978 yılında YeniAsya’nın yayınevi kısmında çalışmayabaşlamış. Kısa süre sonra kurulan YeniAsya Araştırma Merkezi’ne geçen ve buradaeditörlük görevinde bulunan Güleçyüz,12 Eylül darbesinden sonra da KöprüDergisi’nde görev almış. Güleçyüz, dergicilikdönemini, “Esas yayıncılığın tadınavardığımız dönemlerden biriydi. KöprüDergisi bilhassa 1984-87 yıllarında çokses getiren yayınlar yaptı.” sözleriyle anlatıyor.Güleçyüz, 1992 yılının mayıs ayındanitibaren gazetenin hem genel yayın müdürühem de başyazarı olarak görev yapıyor.Abonelik sistemi ve bayilerle okuyucuyaulaşan gazete her yıl olduğu gibi buRamazan ayında da promosyon olarakKur’an-ı Kerim verecek. Güleçyüz, yakınzamanda mizanpajda değişiklik yapıldığını,gerek görüldüğü takdirde yeni birmizanpaj düşünebileceklerini ifade etti.Gruba bağlı gazete, yayınevi, dergiler,radyo ve matbaa aynı binada hizmetveriyor. ‘Sentez Haber’ adındakiaktif bir internet sitesinin yanında Köprü,Bizim Aile, Genç Yaklaşım ve CanKardeş adlı dergileri, Yeni Asya Kitapşirketi ve Bizim Radyo grubun medyaalanındaki yayın organları.


20 TEMMUZ-AĞUSTOS 2011Başıma bir şey gelirsesorumlusu Akşam Gazetesive İsmail Küçükkaya’dırAkşam Gazetesi’nin uzun süre kendisinihedef gösterdiğini ifade eden Uslu, OdaTV’ye yakın insanların hedefinde olduğunudile getirdi.FOTOĞRAFLAR: MEHMET ALİ POYRAZSERTAÇ DALGALIDEREEmniyet kökenlibir gazetecio, kimileriona Emrullah Komiserdiyor. Gerçekismi Emrullahyerine Emre’yi kullanıyor.Emre Uslu,yazdığı köşe yazılarıylauzun süre gündemdekalabilmeyi başarıyor.Twitter’da yazdıklarıylada ses getiriyor. AkşamGazetesi’nin kendisini hedefgösterdiğini söylediği manşetidolayısıyla alevlenen tartışmalara,“Başıma bir şey gelirse sorumlususadece İsmail Küçükkayadeğil tabii ki, önemli sorumlulardanbirisi Akşam Gazetesi veİsmail Küçükkaya’dır.” ifadeleriyleson noktayı koyan Uslu, Ergenekonoperasyonunun tatminedici düzeyde ilerlediğini düşünmüyor.“Hakkaniyet adına konuşmakgerekirse bu hükümetinverdiği siyasi destek yeterli değilama diğerleriyle kıyaslandığındaarada dağlar kadar fark var.” diyenUslu, “Siz ahtapotun kolunubağladınız sizi sarmasın diye,beynini filan yakaladığınız yok.”sözleriyle Ergenekon’un üzerinetam anlamıyla gidilemediğini savunuyor.Kastamonu ve Reşadiyeolaylarında hükümetin yanıltılmakistendiğini iddia eden Uslu,“Acaba, AKP hükümeti'Reşadiye’nin arkasında İsrailvar' denilerek gaza mı getirildi?Türkiye’de İsrail’in PKK’yı desteklemesinigerektirecek bir durumyoktur. Türkiye’de İsrail’inetkinliği fazlasıyla var.” diyor. Ençok sevdiği şarkıcının Ahmet Kayaolduğunu açıklıkla ifade edenUslu, kızgın olduğu zamanlardarahatlamak için Twitter’da yazdığınısöylüyor.Uslu ile halka açık bir çay bahçesindeyanında kendisine emniyettarafından verilmiş korumasıolmadan, PKK, derin devlet veEmniyetçi kökenine ilişkin tartışmalar,Türkiye’deki Ergenekonyapılanması, Deniz Baykal’ın kasetolayı, nasıl gazeteci olmayakarar verdiği gibi pek çok konuyukonuştuk.Polislik mesleğini bırakıp gazeteci olmayane zaman karar verdiniz? Bu düşüncenizdesizi etkileyen birileri oldu mu?Benim polis olmam tesadüfîdir.Ekonomik nedenlerle üniversiteyibırakıp Polis Akademisi’ne gitmekzorunda kaldım. Akademiyibitirir bitirmez ilk yaptığım iş AnkaraÜniversitesi Gazetecilik bölümündeyüksek lisans yapmaktı.Emniyetin içerisinde gazetecilikbölümünde yüksek lisans yapanilk kişiyim. Bu anlamda zatenokumak, yazmak, düşünmek,akademik faaliyetler benim içinher zaman Emniyet'ten öndey-


TEMMUZ-AĞUSTOS 2011 21di. Ben doktorayı yapınca artık meslektenistifa edebileceğimi gördüm, hayatımıbaşka bir alanda sürdürebileceğimigördüğüm için de istifa ettim.Akşam Gazetesi sizinle ilgili manşeti niçin yaptı?Beni hedef gösterdiler, diyorsunuz niçin böyle birşey yaptılar?Akşam Gazetesi beni yeni hedef göstermiyor.Akşam Gazetesi uzun süredirbeni hedef gösterdi. Bu haberlerintemel kaynağı da Oda TV’ydi. Şimdiyekadar Akşam Gazetesi’ne manşetolmuş bir iki istisna hariç diğerlerininhepsi Oda TV’den geldi. Şimdide Oda TV kaynaklı, Oda TV’ye yakıninsanlar tarafından hedef gösteriliyorum.Niçin hedef gösterildiğimi İsmailKüçükkaya’ya sor.Hedef gösterildim, diyorsunuz? Şimdiye kadarherhangi bir tehditle karşılaştınız mı?Benim endişem şu, takip edilmek ya dabana yönelik bir operasyon değil. Örgüttarafından bana yönelik bir operasyonyapılırsa bunun güvenlik birimleri tarafındanengelleneceğini düşünüyorum.Nitekim bize yönelik bir faaliyet için gelenadam yakalandı. Endişem şu, OgünSamast gibi güvenlik güçlerinin kontroledemeyeceği kişilerin üzerimize salınması.Ortada bir dolu Ogün Samast var.Beni yapmadığım işten dolayı sorumlututuyor ve KCK operasyonlarının beynigibi gösteriyor. Bu insanlar güvenlikgüçlerinin kontrol ettiği alanda değil,dışındaki bir alanda faaliyet gösteriyor.Güvenlik güçleri bütün serserilerikontrol edemiyor. Akşam Gazetesi deo serserilere yönelik olarak bilerek stratejikatış yapıyor. Bilerek diyorum; çünkütalep ettiğim düzeltmeyi İsmail Küçükkayaile ben ofisinde görüştüm. Sözverdiği halde, ‘Gerekirse manşettendüzeltiriz’ dedi; ama düzeltmedi. İsmailKüçükkaya, ya sözünü tutmayan alçakyalancı ya da onun da gücünü aşan birgüç ona o düzeltmeyi yaptırmadı. Bunaİsmail karar verecek.Başınıza bir şey gelirse sorumlusunun kim olduğunusöylüyorsunuz?Başıma bir şey gelirse sorumlusu sadeceİsmail Küçükkaya değil tabii ki. Önemlisorumlulardan birisi Akşam Gazetesive İsmail Küçükkaya’dır. Bu haberiyaptığı için söylemiyorum, bu haberi"Başıma bir şey gelirsesorumlusu sadeceİsmail Küçükkayadeğil tabii ki. Önemlisorumlulardan birisiAkşam Gazetesi veİsmail Küçükkaya’dır.Bu haberi yaptığı içinsöylemiyorum, buhaberi düzeltmediğiiçin söylüyorum."düzeltmediği için söylüyorum.Hükümetin Ergenekon soruşturması ile diğer çeteoperasyonlarındaki kararlılığında bir farklılık varmı? Hükümet çetelerle mücadeleyi bir süreliğinedondurdu mu sizce?Aslına bakarsanız benim siyasi iradeyeyönelttiğim eleştiri sadece bu hükümeteyönelik bir eleştiri. Eğer kıyaslamalıbir değerlendirme yapacaksak, buhükümetin çeteler ve Ergenekon operasyonlarınaverdiği destekle diğer hükümetlerinverdiği destek kıyaslanacakolursa bu hükümet dağlar kadar destekveriyor. Diğerleriyle kıyaslanmayacakölçüde. Diğer hükümetlerde çetelerdenyumruk yiyen başbakanlar biliyoruz.Hakkaniyet adına konuşmak gerekirsebu hükümetin verdiği siyasi destekyeterli değil; ama diğerleriyle kıyaslandığındaarada dağlar kadar fark var.Çok büyük bir iş yaptığını da söylemekgerekiyor. Destek noktasında kırılmalarve soru işaretleri olmuş olabilir hükümetiniçerisinde ama emin olun Ergenekonoperasyonu olmasaydı bu hükümetide bu çeteler ayakta barındırmazdı.Öyle bir şeyden söz ediyoruz ki, buülkenin başbakanı 5–10 defa suikast listesindenkurtulmuş bir başbakan.Bir yazınızda, Emniyet teşkilatındaki “Fethullahçı”listeleri ortalarda dolaşmaya başlarsaTürkiye’de yeni bir makas değişikliği olacağındankorkarım ben. Bilirim ki Türkiye’de birileri kadrokaydırması yapmak için düğmeye basmış demektir.”diyorsunuz. Bunu açmanız mümkün mü?Bunu Şemdinli’deki olaylar açtı.Türkiye’de şimdiye kadar ne zamanböylesi tartışmalar başlarsa sadece Fethullahçıtartışmaları değil, başka kurumlardada başka tartışmalar başladığızaman kadro kaydırması başlar. Buradakadrolar derin devletin bir şekliylekamuoyunun gözünü boyayıp kendikadrolarını yerleştirmesiyle olur. BakınEmniyet'te Fethullahçılık tartışmasıbaşladığı zaman kadro kaydırmasınınŞırnak’ta nasıl karşımıza çıktığınabakalım. Şırnak’taki komutan bu ülkedeGülen Cemaati’ni bitirme AKP’yibitirme planının içerisinde adı geçenbir komutan mı? Evet. Pekâlâ, bu komutanne zaman oraya atanmış? Tamda Emniyet'te Fethullahçılık tartışmalarınınolduğu zamanda atanmış. Bugünkarşımıza çıkan 12 PKK’lının öldürülürkengeçen ocak aylarında öldürülmeyenPKK’lılar benim yazdığımlagündeme gelen şeyler, kimin altındayapılmış? Benim dikkat çektiğim şeytam da bu derin devlet kadro kaydırmasıyapar ve bu kadro kaydırması içerisindenbirtakım operatif eylemler ya-


22 TEMMUZ-AĞUSTOS 2011par. Buna dikkat etmek gerekiyor. SadeceFethullahçılık tartışması değil, bürokrasideböylesi yoğun tartışmalar olduğuzaman bilin ki birileri bir yerlerekadro kaydırıyor bu kadronun arkasından1 sene 2 sene sonra operasyon başlayacaktır.O zaman Emniyet içinde de Ergenekon yapılanmasıvar diyorsunuz? Pekâlâ, burada da bir operasyonaihtiyaç var mı?Aslında Emniyet'in içerisindeErgenekon’dan tutuklanan İbrahim Şahingibi insanlar vardı. Emniyet'in içerisindekidurum biraz daha farklı, bu operasyonbizzat cemaatlere ve dini yapılarayönelik olduğu için derin devletin adamlarıçok güvenmedikleri emniyetçileri içlerinealmadılar. Operasyon anlamını yitirir,operasyon sızar diye. Şemdinli’dekiUmut Kitabevi'ne yapılan saldırıda AliAstsubay’ın ajandasında şöyle bir notvardı: ‘Polisle halı saha maçı bile yapmayın.’İşte o yapının Emniyet'e bakışı böyle.Dolayısıyla Emniyet içerisinden aldıklarıadamların çok güvenilir olması gerekiyor.İkincisi emniyetçiler askerlerdenfarklı olarak suçun ne olduğunu bilirler.Bir şeyin nerede ve ne zaman suçolduğunu bilirler. Dolayısıyla kendi yaptıklarıfaaliyetlerde bir emniyetçinin suçunuispatlamak daha zordur. Çizgidedaha dikkatli yürürler, izlerini daha azbelli ederler. Ergenekon operasyonundaEmniyet'e yönelik bir operasyon henüzyapılmadı; ama bu o kadar da kolaydeğil. Askerler biraz askerce bodoslamayaptıkları için yakalandılar radara.Ergenekon’un medya ayağı ne derece güçlü sizce?Çok güçlü. Şöyle söyleyeyim:Ergenekon’un medya ayağı diye OdaTV’ye operasyon yapıldı. Oda TV’denüç beş gazeteci alındı. Pekâlâ, OdaTV’de kaynatılan pişirilen Ergenekonhaberlerini Akşam Gazetesi’nde manşeteçekenler, aynı yerlerini muhafazaediyor mu? Ediyor. İsmail Küçükkayaçıkmış diyor ki ‘Ergenekoncularıtasfiye etti’; bir insana 'yürü be' derler.Ergenekon’la ilişkileri olan o kişilerhâlâ yerlerini koruyorlar. Diğer gazeteleriçin de benzer durum söz konusumu? Evet, söz konusu.Ergenekon’lailişkileri olangazeteciler birazrölantiye aldılar bu işi. ‘Kan akacak,kan olmadan bu işler olmaz.’ diyen yazarlarÇatalca’ya çekilmişlerdir Silivri’yeyakın oturuyorlar belki ama fikren vezihnen Silivri’dedirler. Bu insanlar halenbu operasyonun bir parçası olmayadevam ediyorlar.Derin PKK ile Derin Devlet arasında nasıl bir ilişkileryumağı var?Bir örgütün hele de PKK gibi bir örgütüniçerisinde istihbarat servisi olmadığınıdüşünmek aptallıktır. 20 yıllık birörgütün de en tepe noktasında bu tipadamların olması kaçınılmazdır. Soruşu: Oraya sızdırılmış PKK yöneticileritercihlerini ne için kullanıyorlar? ‘DerinPKK’ denen meselenin arkasındakipratik ve taktik nedenler bunlardır.Derin PKK yok? Olmaması gibi bir şeymümkün mü? Bütün istihbarat servislerisızar. Barış sürecine geldiğinde busüreci baltalamak isteyen PKK unsurlarıkime çalışıyor? Bugünkü Ergenekoncular20 yıl önce neredeydiler? Devletinistihbarat birimlerini yöneten insanlardıdolayısıyla bu adamların sızdıkları kişilernerededir? Pardon ama bu ilişkilerigörmezden gelemeyiz. Derin PKK vardır,olması da kaçınılmazdır. Kontrolsüzgruplar tam anlamıyla bu gruplar.Barış sürecinde Öcalan’ın kontrol edemediğigruplardan söz ediyorum ya dabaşkalarının kontrolü altındaki gruplardansöz ediyorum.Kastamonu ve Reşadiye saldırıları aynı orijinli eylemlermi? Burada nasıl bir mesaj verilmek istendi?Kastamonu olayı da Reşadiye olayı dademokrasiye ve hükümete yönelik birsaldırıdır. Bu saldırının Ankara’daayakları var. Saldırı sonrasında birtakımyerleri yönlendirmeye çalışanAnkara kulisleri olmuştur.Mesela Ankara gazetecileriçağrılmıştır. Dönemin Genelkurmay2. Başkanı Aslan Günler Ankaragazetecilerini çağırıp ‘Reşadiye olayınınarkasında İsrail var.’ değerlendirmesindebulunmuştur ve Şamil Tayyarda dahil olmak üzere bunu yazmıştır.Bunun üzerinden hükümet o dönemdeMavi Marmara krizine itilmiş midir?Böyle bir kazık yemiş midir? Bunu görmekgerekiyor. Tam da Mavi Marmarakrizi olduğu gece PKK yeniden gidipİskenderun’da askerlere saldırıp şehit etmişmidir? Bunları görmek gerekiyor. Builişkileri ben tuhaf buluyorum. ‘Reşadiyeolayının arkasında İsrail var.’ dedi midemedi mi askeri kaynaklar? Hatta dahada ilerisini söyleyeyim, dönemin İçişleriBakanı çok bilinen iki gazeteciyi yanınaçağırmıştır Reşadiye olayından sonradeğerlendirme yaptırmıştır. Bu iki gazetecidenbirisi de sonuçta analiz olarakbunun arkasında dış güçlerin ve İsrail’inolabileceğini söylemiştir. Dönemin İçişleriBakanı Beşir Atalay o gazetecilere şunusöylemiştir: ‘Ben sizinle görüşmedenönce İlker Başbuğ ile görüştüm ve kendi-


24 TEMMUZ-AĞUSTOS 2011si de aynı değerlendirmeyi yaptı’ Bu doğrumudur, değil midir? Çıksınlar söylesinler.Acaba Ankara’da AKP hükümetibu işin arkasında Reşadiye’nin arkasındaİsrail var, denilerek gaza mı getirildi?Türkiye’de İsrail’in PKK’yı desteklemesinigerektirecek bir durum yoktur.Türkiye’de İsrail’in etkinliği fazlasıylavar. İsrail’le siyasi kriz oluyor; ama askerianlaşmalar tıkır tıkır yürüyor. İsrail aptalbir devlet değil ki PKK’yı destekleyip bütünbu ilişkilerini tehlikeye atsın.Deniz Baykal’ı siyaset meydanının dışına iten kasetolayının ardında nasıl bir irade var?Ben Ergenekon olduğunu düşünüyorum.Varan 1, Varan 2, Oda TV’de çıkanbelgeler, İklim Bayraktar'ın pozisyonufilan bunların üstü örtüldü. Bu kadınınKılıçdaroğlu ile görüşmesi filan bunlarmedya tarafından örtüldü. Özellikle İnanKıraç’ın 'tasfiye edeceksin' dediği adamlarıntasfiye edilmemesi ve Kılıçdaroğlugelince bu adamların gönderilmiş olmasınasadece tesadüf diyorsanız biz de tesadüfenyaşıyoruz; tesadüfen düşünüyoruzdemek anlamına gelir ki ben bu kadartesadüf olduğunu düşünmüyorum."Ben Ergenekon olduğunudüşünüyorum.Varan 1, Varan 2, OdaTV’de çıkan belgeler,İklim Bayraktarınpozisyonu filan bunlarınüstü örtüldü. Bukadının Kılıçdaroğluile görüşmesi filanbunlar medya tarafındanörtüldü."O halde Kılıçdaroğlu Ergenekon’un yap dedikleriniyapacak bir lider olarak mı getirildi diyorsunuz?Kılıçdaroğlu’nun pozisyonu ilginç birpozisyon. Bazen bir kukla getirirsiniz;ama kukla sizin bütün planınızı bozaryeniden kendi liderliğini deklare eder.CHP’nin seçim sonrası alacağı posisyonKılıçdaroğlu’nun kukla mı, lider miolduğunu gösterecek. Bakın ben Kürtsorununun çözümü noktasında CHP,AKP’nin önüne geçmiştir. Benim istediğimbeklediğim CHP bu. Fakat kafamızdakibüyük soru işareti Kılıçdaroğlu’nane kadar güveneceğiz? Kılıçdaroğlu budemokratik talepleri öne sürerken nekadar samimi? Kılıçdaroğlu bu duruşununarkasında ne kadar durabilecekseçimlerden sonra, eğer durabilirseTürkiye’nin demokratikleşmesi konusundaYeni Anayasa yolunda adımlaratarsa Kılıçdaroğlu liderdir, diyeceğiz.CHP içindeki liderliğini de pekiştirmiştirdiyeceğiz artık benzer yapıların kuklasıdiyebileceğiz. Bunu da ancak seçimlerdensonra görebileceğiz, şu ana kadarKılıçdaroğlu’nun söyledikleri, durumu,tutumu takdire şayan. Ben özelliklede Kürt açılımı noktasında Avrupa Birliğiyerel yönetimler şartını gündeme getiripbu şartın üzerinden sorunu çözmeyeçalışmasını olumlu buluyorum; ama bukonuda ne kadar samimi bilemiyorum.5 Şubat 2011 tarihinde yayınlanan, “Başbakanıprotesto eylemini Süheyl Batum organize etti”başlıklı köşe yazınızdan sonra TGB’li gençlerlearanızda bir tartışma başladı. Sizi telefonla da işlettiler,bu olayın detayları nelerdir?Evet, planlarını deşifre ettim. Onlar eylemiçin İzmir Belediyesi’nden para almışlardıben de bunu deşifre ettim. Oplanı deşifre ettikten sonra eylem yapamazhale geldiler. Onlar da o deşifreyikucaklarında bulunca şu açıklamayıyaptılar, ‘Emre Uslu telefonla dinlemesiyleşunu yapıyor bunu yapıyor, dediler.Yok, böyle bir şey, bir öğrenci hatta onlarıniçinde 3 tane adam var, adresde verebilirim,Adıyaman, Diyarbakır civarınabaksınlar oralarla ilişkileri olan öğrencilervar mı? O öğrenci geldi bana bu hikâyeyianlattı ben de bunu deşifre ettim. Bunlarda kendilerince bir şey yaptılar, kocamanSüheyl Batum da buna uydu. Geçengün polis İzmir’de yolsuzluk operasyonuyaptı telefon dinlemeleri medyaya yansıdı.İzmir Belediyesi Genel Sekreteri ileTGB'li bir genç arasında konuşma geçiyor.Genel sekreterin konuşmasında geçenifade aynen şu: “Biz daha önce otobüsveriyorduk bunlara şimdi veremiyoruz."Benim yazımdan sonra artık operasyonyapamıyorlar. TGB’lileri bir köfteciyegönderiyor ve oradan 6 bin lira almalarınıtalep ediyor. Tam anlamıyla yakalanmıştavşan gibi yakaladım bunları“Onlar bana ‘sazan’ demişti şimdi desazanı ben çektim… İzmir’de ortaya çıkanbilgiler bunu ispatlamış oldu.” şeklindekonuştu.Özel yaşamınızda yoğun gündemden sıyrılmakiçin neler yaparsınız?Ahmet Kaya dinlerim. Benim ruhumdavar protest olmak. En sevdiğim adamAhmet Kaya’dır. En iyi bildiğim rahatlamabiçimim kızdığım zaman Twitter’dansaydırmaktır. Çıkıp yürümek ve koşmayıda severim. Huzursuz olmayı da seviyorum,kaygısız ve kararsız olmayı sevmiyorum.Acemiliğimi sevmem. Ben birakademisyenim. Derslerle ilgili yoğunokumalar yapıyorum. Doğrusu romantarzı şeyleri okumayı sevmiyorum belkide bu eksiklik olabilir. İlgi alanımla ilgilikitap ve dergiler okurum, tamamenkontrolcü hareket etmeyi severim.


26 TEMMUZ-AĞUSTOS 2011Ecevit’i 1, Derviş’i 3 muhabirtakip ediyordukHASAN BOZKURTTürkiye’nin ekonomide son 9yılda yakaladığı ivme dünyanıntakdirini topladı. Büyüme, faizler,enflasyon ve milli gelirde yakalananbaşarı dünya basınının da dikkatiniçekti. Bu süreçte ekonomi haberlerininde içeriği bir hayli değişti. Dahaönce her 3-4 yılda bir kriz haberleriservis eden yabancı ajanslar artık yatırımortamıyla ilgili haberler gönderiyor.Hatta enerji şirketleri ajanslaraTürkiye’ye yapacakları yatırımlarla ilgilisoru sormaya bile başladı.Yaklaşık 20 yıldır Ankara’da Türkiyeekonomisini takip eden gazeteciAli Berat Meriç’de yaşanan değişimevurgu yapıyor. 12 yıldır Türkiye’dekigelişmeleri Bloomberg üzerindendünyaya aktaran Meriç, şahit olduğuekonomik krizlerden, Kemal Dervişliyıllara, IMF ile anlaşmaktan vazgeçilmesineve Türkiye’ye yabancı yatırımcıilgisine kadar birçok konuyu Cihan"12 yıldır Türkiye’dekigelişmeleri Bloombergüzerinden dünyayaaktaran Ali Berat Meriç,şahit olduğu ekonomikkrizlerden, KemalDervişli yıllara, IMF ileanlaşmaktan vazgeçilmesineve Türkiye’yeyabancı yatırımcınınilgisini konuştuk.Haber dergisine değerlendirdi.Meslek hayatına başlama hikâyenizden bahsedermisiniz?Aslında çoğu insanınki gibi benimmeslek hayatı hikâyem de üniversitedebölüm seçimiyle başlar. Tabii bölümseçimi de ilk sınav için başvururkenönceden yapılıyor. O dönemde degazetecilikle ilgili TV dizileri çok yaygınve popüler. Ben de bundan etkilenmişolacağım ki, o dönemki adıylaGazetecilik ve Halkla İlişkiler YüksekOkulu olan sadece 3 veya 4 tercih yaptım.Memur çocuğu olduğum için Ankaradışında okuyamayacağımdan önceliklerimiona göre sıraladım. SonraGazi Üniversitesi Gazetecilik'i kazandımve hem çalışıp hem de okudum.Daha ilk yıldan itibaren muhasebecilikve derslerden fırsat bulduğumsürece, Milli Kütüphane'ye giderekTürkiye'nin ekonomik geçmişi ve makroekonomiyle ilgili kitaplar okumayabaşladım. Oldukça yoğun bir iş ve okulhayatının sonunda birincilikle mezunoldum. Okuduğum bölümün bana kazandırdığıvizyonu yadsıyamam, ama odönem de oldukça ilginçti. ÜniversitedeDevlet Bahçeli Türkiye Ekonomisi,Abdüllatif Şener Kamu Maliyesi derslerinegiriyordu, o dönemde. Sınıf arkadaşlarımarasında Tuncay Özkan ve ŞamilTayyar gibi isimler var. Belki bu in-


TEMMUZ-AĞUSTOS 2011 27sanların şimdi bulundukları konumlarabakıldığında, benim tüm olaylara siyasiveya magazin bile olsa ekonomik açıdanyaklaşabilmemin altyapısını açıklamayıkolaylaştırıyor.Ardından Hürriyet Vakfı'nın davetiyleHürriyet Ankara bürosunda 1987yılında staja başladım. Bir yandan daODTÜ İstatistik Bölümü'nde masteryapmaya çalışıyor, İngiliz Kültür'de dilkursuna gidiyordum. Hürriyet yıllarındada çok önemli simalar tanıdım,Özal'ın başbakanlığı döneminde aralıksız3 gün süren Yüksek PlanlamaKurulu toplantılarını izledim ve kamununekonomik karar alma sürecini öğrenmeyebaşladım. Giderek ekonomikolaylar beni sarmaya ve daha çok ilgilendirmeyebaşladı. Sonrasında gazeteciliktenkopmadan bazı özel sektörekonomistlik denemeleri ve sonuçtaAnadolu Ajansı Ekonomi Servisi geliyor.Zaten en uzun çalışma dönemlerimde AA ve şu anki Bloomberg HaberAjansı'nda geçti diyebilirim.Şu an çalıştığınız kuruluşun yayın çizgisi vehangi ülkelere Türkiye haberlerini gönderdiğinizipaylaşır mısınız?Çalışmakta olduğum kurumla ilk ilişkilerim1991 Körfez Savaşı'na kadar dayanır.O dönemde AA adına savaşı izlemeklegörevlendirilmiştim. Bağdat'taçok önemli yabancı basın mensubuylatanıştım, bunların arasında BloombergNews Washington editörü de vardı.Savaş bitip AA Ekonomi Servisi'nebaşlayınca, söz konusu editör beni belliaralıklarla arayıp halimihatırımı sormaya başladı.Türkiye'deki demokratikişleyiş ve yasama süreciyleilgili bir şeyler öğrenmekistiyorlardı. Başlangıçtahiç ilgimi çekmedi.Ancak aradan birkaçyıl geçip ajansı tanımayabaşladıkça ve niyetlerininciddi olduğunugörünce ufak tefek Türkiyehaberleri geçmeyebaşladım. Ekonomi ağırlıklıhaberler ilgi gördükçeyeni talepler geldi veBloomberg Türkiye'deofis açmaya karar verdi.Önce 1998'de İstanbulbikaç yıl sonra da Ankara ofisi hayatageçti. Benim kuruma tam zamanlı çalışmayabaşlamamsa gerekli eğitimlerinardından 1999 sonbaharını buldu.Bloomberg Haber Ajansı ekonomive finans ağırlıklı habercilik yapan vedünyanın hemen hemen her yerindeajans ofisleri ve çoğu bölgesinde de TVstüdyoları bulunan Amerikan orijinlidev bir medya şirketi. Bizim Türkiyeile ilgili geçtiğimiz haberleri dünyanın150 ülkesinde finans kesiminde yatırımyapan çok sayıda abonemiz okuyor.Bu nedenle de ülkenin doğru tanınmasıaçısından çok hassas ve bir okadar titiz çalışma içindeyiz. Kritik haberlerien az 2-3 kaynaktan teyit etmedengeçmiyoruz.Türkiye’de ekonomi haberciliğinin avantajlı vedezavantajlı tarafl arını anlatır mısınız?Türkiye bazen olmadık noktadan kendikrizlerini veya krizciklerini yaratabildiğiiçin bir kere ekonomik olarakçok iyi malzeme veren bir ülke. Yanihiç ummadığınız noktadan beklenmedikbir haber çıkabiliyor. Birinin kafasıbir başkasına bozuluyor bir şey söylüyorpiyasalar altüst oluyor. Gerçi bu realiteson yıllarda özellikle 2008 globalkrizinde gösterilen başarıyla bir haylideğişti, Türkiye artık örnek ülke konumunageldi. Ama gelişmekte olan birülke olarak yine iyi bir haber kaynağıTürkiye. Diğer taraftan malzemeninbolluğuna karşın doğrulatma açısındanson derece sıkıntılı Türkiye'de habercilikyapmak. Yurtdışında kamudakisözcüler iyi bir iletişim mekanizmasıizlerken Türkiye'de bu mekanizmanınpek de işlemediği görülüyor.Habercilik yaptığınız süre boyunca kaç ekonomikkrize şahit oldunuz? En çok haber yaptığınızdönemler bu dönemler mi oldu?Evet sanırım ufak krizcikleri saymazsak1994, 2001 ve bu son 2008 olmaküzere 3 büyük krize şahit oldum. Ancakhemen belirtmeliyim son kriz bizimdışımızdan kaynaklandı. Doğalolarak bu dönemlerde haber trafiği artıyor.Ama bu krizleri kıyaslarsam enyoğun mesai harcadığım dönem 2001krizi öncesi ve sonrası oldu. Bu dönemdeortalama mesaim 15-16 saatinaltına hiç düşmedi ve yine de gelişmeleriyakalamakta güçlük çektim.Bu haberleri yabancı ülke basınına ve dünyayaduyururken yaşadığınız duyguları anlatır mısınız?Kötü haberleri verirken tabii biraz içinizacıyor. Sözgelimi 2001 krizine nedenolan batık bankalar haberini, olaypatlak vermeden yaklaşık bir yıl kadarönce yurtdışına servis yaptım. Tam2-3 aylık bir çalışmanın sonunda kılıkırk yararak yaptık haberi. Türkiye'de12-13 bankanın battığının saklandığınıve kamu bankalarının görev zararlarının10 milyar lirayı (Dönemin rakamıyla10 katrilyon) aştığını içeriyorduhaber. 1999 Mayıs'ında bu haberi servisettiğimizde Hazine, Merkez Bankasıdönemin siyasileri herkes bizi yalanladı.Bu Bloomberg'in Türkiye'desesini duyurduğu ilk ciddi habercilikti,ama herkes reddediyordu. Direndik,emin olduğumuz için haberde ısrarettik. Bu arada Hazine ve MerkezBankası'na girişim yasaklandı ve aradanaylar geçti sözü edilen bankalaradevlet, battığı için el koymak zorundakaldı ve kamu bankalarının zararınınbizim yazdığımızın çok daha üzerindeolduğu ortaya çıktı. Evet içim acımıştıama emin olduğum için bu haberi


28 TEMMUZ-AĞUSTOS 2011En yoğun çalıştığıdönemlerin başındaKemal Derviş’in hükümettegörev aldığı yıllarolduğunu belirten gazeteciMeriç, BaşbakanEcevit’i 1 muhabir takipederken Derviş’i 3 muhabirinizlediğini söyledi.abonelerime ulaştırmıştım ve maalesefsüreç beni haklı çıkarmıştı. Şimdi sorsalaraslında bu haberde haksız çıkmışolmak isterdim.Türkiye’nin IMF ile anlaşma süreçlerindeki yoğunluğunuznasıldı?IMF süreci de tam bir serüvendir. Döneminekonomi yetkilileri bir şey saklar,siz doğrusunu öğrenmek için IMFheyetinin peşinden ayrılamazsınız.Ben bile sayısını unuttum ama Türkiyeşu ana kadar IMF ile 18-19 anlaşmayaptı. Yarısına yakın kısmında ekonomigazeteciliği yaptığım bu anlaşmalarınçoğu ödemeler dengesi cari açıksorununu çözmek için yapıldı ama sorunhâlâ çözülemedi. Ancak son krizIMF'nin kendini sorgulamasına yol açtı,artık koşulları farklı olan her ülkeyeaynı reçeteleri dayatmakta ısrar etmiyoren azından. Ama IMF yine de büyükbir birikim ve ekonomi gazetecileriiçin iyi bir haber kaynağıdır.IMF heyeti 1997'de Türkiye'degözden geçirme çalışmalarını yürütüyor.İktidarda Refahyol Hükümeti var.Benim üniversiteden hocam AbdüllatifŞener de Maliye Bakanı. Aylardan Nisan,3 aylık bütçe verisi ortada yok, soruyoruz'bûtçe' denk diyorlar ama realiteöyle söylemiyor. Bütün ekonomimuhabirleri gerçek bütçe rakamlarınıöğrenmek için kıvranıyor. Sonunda birkaç arkadaşla kafaya koyduk IMF TürkiyeMasası Sefi Martin Hardy'ye soracağız.Başbakanlık'ta yakalayıp sordukda, cevap 'Türkiye'nin 4 aylık bütçeaçığı 400 trilyondan fazla.' şeklindeoldu. O günlerden bugünlere, şimdiher ayın 15'inde önceki ayın bütçe rakamlarınıMaliye'nin internet sitesindengörmek mümkün.Kemal Derviş döneminde ekonomi muhabirlerininher anı adım adım takip ettiği söyleniyor? Odöneme dair hatıralarınızda ilginç bir anekdotvar mı? Hazine önünde sabahladığınız oldu mu?En yoğun çalıştığım dönemlerden birisi.Derviş geldi, hükümet içinde hükümet.Ecevit başbakan her kurumda bir muhabirizliyor, Derviş'e 2-3 muhabir yetmiyor.Ben de Bloomberg Ankara'da odönemde tekim. Ama iç basından gelmeninavantajı; AA, NTV, TRT ve ben 4kişilik bir havuz olusturup Derviş'i bellisaatlerle 24 saat izlemeye koyulduk.Ama bu işbirliği kurumsal değil tamamenkişisel arkadaşlıklara dayalı, hepimizde o dönemde ekonomi gazeteciliğiadına çok şey yaşadık. Benim açımdanÖzal döneminden sonra ekonomik süreciöğreten ikinci önemli dönem Dervişli1,5-2 yıl oldu.O dönemde beklemeli görevlerinhaddi hesabı yok, bir toplantıya gidiyorsunuzbir saat diye saatlerce bekliyorsunuz.Bu kapsamda Hazine dahilpek çok beklemeli görevimiz oldu. Amabence en ilginci dalgalı kura geçiş sürecininyaşandığı 19-21 Şubat 2001 tarihleriarasındaydı. Karar alınmış amadönemin Basbakan Yardımcısı DevletBahçeli yurtdışında olduğundan açıklanamıyor.Sonunda Bahçeli döndü ve bizim2 günü sabahlamalı 3 günlük Başbakanlıknöbetimizin sonunda liderlerzirvesi toplandı. Akşam saatlerinde 'zirveyeara verildi' haberi geldi, hemen ziyaretçigibi yukarı çıkıp durumu sorguladım:Hatırı sayılır bir kabine üyesi'dalgalı kur tamam geçebilirsin' garantisiverdi. Bir süre bekledim liderler zirvesiakşam 19.00 sularında haberi flaş ettim.Ortalık birbirine girdi; haberi dünyakamuoyu ilk Bloomberg'den duydu.Gece geç saatlerde zirve bitti yazılıaçıklama haberimizi doğruladı ve arkakapıdan çıkan Hazine Müsteşarı SelçukDemiralp ile Merkez Bankası BaşkanıGazi Erçel'i yakaladım, ertesi günistifa edeceklerini söylediler. Haberi geçinceBaşbakanlıkta bulamayanlar dahasonra bürokratları yakalamak için geceninbir yarısı Hazine Müsteşarlığı'naakın ettiler. Muhtemelen Hazine'de sabahlayanlaristifa haberini atlayan arkadaşlardır.Türkiye ekonomisinin son 8 yılda yaşadığı büyümeve dönüşüm sizin haberlerinizde değişikliğesebep oldu mu?Doğal olarak oluyor. Çünkü kötü örneklerihaber yapmaktan çok, daha olumlu gelişmelerihaberleştirmeye başladık. Bu daTürkiye'ye olan ilgiyi ve merakı arttırıyor.Yatırım olanakları ve gelecek vizyonunailişkin, özellikle enerji yatırımcısı abonelerimizdençok sayıda soru alıyoruz.


30 TEMMUZ-AĞUSTOS 2011Türkiye'nin IMF ile anlaşmaktan vazgeçmesininasıl duyurdunuz? Sizi saşırttı mı? Abonelerinizdenasıl bir etki yaptı? O süreci anlatır mısınız?Doğrusu mu kariyerimin en zor dönemlerindenbiri de IMF ile son anlaşmanınbittiği Mayıs 2008 ile BaşbakanErdoğan’ın 'IMF ile anlaşmaya gerekyok.' açıklamasını yaptığı Mart 2010arasındaki yaklaşık 22 aylık dönem oldu.Biz de IMF ile anlaşmanın bitmesininardından normal süreçte yetkiliağızlardan 'yeniden anlaşacağız' açıklamaların,rutin olarak yurtdışına servisetmeye başladık. Eylül 2008 de LehmanBrothers batıp ABD ve kriz tavan yapınca,o toz duman içinde kimse Türkiye-IMF ilişkilerine pek dikkat etmedi. Ta kikriz AB içinde de etkisini hissettirmeyebaşlayınca 2009 ilk çeyreğinden itibarenbu konu yine ön plana çıktı. O zaman'Evet IMF ile anlaşacağız, ümüğümüzüsıkmasınlar anlaşalım açıklamalarının,bir beklenti yönetiminin parçası olduğunuanlayamadık. Hâlâ acaba beklentiyönetimimiydi diye düşünürüm.Ancak anlaşma biteli bir yıl olupTürkiye normal rutin gözden geçirmesiniyapmadığı için IMF sıkıştırmayabaşlayınca, biz de olayı farklı bir penceredensorgulamaya başladık. AcabaTürkiye global kriz yatışıncaya kadarpiyasaları canlı tutmak için mi anlaşacağızdiyordu. Bunu sorguladığımızsıralarda, Başbakan Erdoğan yenibir head-line verdi: 'Bu iş olumlu veyaolumsuz Eylül-Ekim 2009'da kararabağlanacak.' dedi. Biz de o tarihteIMF üzerinden sorgulamalarımızı yoğunlaştırdık.Aslında Türkiye’nin anlaşmanıneşiğine geldiği halde her seferindeyeni müzakere konuları gündemegetirerek anlaşmaz bir tutumortaya koyduğunu öğrendik. Türk tarafınabakılırsa anlaşmaz tutum sergileyentaraf IMF ve onun bayan masaşefiydi. Sonuçta 2009 yaz aylarındaIMF ile anlaşma olmayacağını anladıkve sonrasında 'vallahi biz anlaşmayayakiniz' açıklamaları yerine, abonelerimizeanlaşma olmayabileceğini ancakkrizin Türkiye için bir fırsat oluşturacağındanIMF siz de ayakta durabileceğiniaktarmaya başladık haberlerimizde.2009 yılı bittiğinde hükümethala IMF ile anlaşabiliriz havasındaydı.En son piyasa tepkileri tırmanıpIMF’in önde gelen başkan vebaşkan yardımcılarından 'Türkiye’ninbize ihtiyacı yok' açıklamaları geldiğinde,Türkiye bu bekleyişi 2010 sonbaharınakadar uzatmak niyetindeyken,Başbakan işin suyunun çıktığınıfark edip anlaşma manlaşma yokaçıklaması yaptı. Mart 2010'da gelenbu açıklamadan daha birkaç gün önceAli Babacan 'IMF ile anlaşabiliriz'dediğinde biz dahil hiç kimse artik buhabere itibar etmemişti. Bu bir beklentiyönetimiyse bile bence çok tartışmalıve sancılı sonuçlara gebe olabilirdi.Eğer bizim gibi dış haber yapaninsanlar IMF tarafından uyarılmayanpiyasaları IMF’siz bir döneme hazırlamasalardıbugün farklı şeyleri tartışıyorolabilirdik.Dünyanın Türk ekonomisine bakışında son dönemdebir değişiklik oldu mu?Hiç şüphesiz, daha önce altını çizdiğimgibi Türkiye belli konularda dünyadaörnek ülke oldu. Eğer bazı yapısal reformlardaısrar edilip bundan sonrakidönemde tamamlanırsa, Türkiye'ninrol-model yönü pekişecek.Bu süreçte ekonomi haberlerini sizin gibi dünyayaduyuran yeni ajanslar ortaya çıktı mı?Ben başlarken sadece Reuters'ı biliyordum.Ancak şu anda Bloombergve Reuters'ın dışında Dow Jonnes gibiekonomi ağırlıklı, AP ve AFP gibi siyasiağırlıklı Türkiye haberleri geçen pekçok ajans var.Türkiye’de gündemi daha çok siyasi konularbelirler. Böyle bir ülkede ekonomi haberleriyapmak zor oluyor mu?Belirttiğim üzere eğer ekonomik bakışaçınız varsa siyasi gelişmelerin öncelikliolmasını anlatım zenginliğinedönüştürmek mümkün.. Zorluksaekonomik mercilerden bilgi almak vedoğrulatmakta...Size göre Türk ekonomisinin en büyük sorunu nedir?Cari açığın finansmanında kaliteningiderek bozulması...Bizim gözümüzden kaçan sizin eklemek istedikleriniznelerdir?Çok teşekkürler, herkese özellikle gazetecilikyapacak gençlere yabancı dilsorununu erken çağlarda çözmeleriniöneririm. Yoksa benim gibi 30’lu yaşlardadili öğrenmek yerine ezberlemekzorunda kalabilir ve hala kendileriniyetersiz hissedebilirler.


32 TEMMUZ-AĞUSTOS 2011KÖKSAL AKPINAR1987’de AntalyaAltın PortakalFilm Festivali‘Muhsin Bey’ ve‘Anayurt Oteli’nin kapışmasınasahne olmuştu.O yıl YavuzTurgul’un Muhsin Bey’iipi göğüslese de ‘AnayurtOteli’ çok daha fazlases getirmişti. Filmin bukadar sükse yapmasınınsebebi hiç kuşku yok ki, Macit Koper’incanlandırdığı ‘Zebercet’ karakteriyleinanılmaz bir portre çizmesiydi. Öyleki, aradan geçen uzun yıllara rağmenKoper’in bu performansı hala akıllardakitazeliğini koruyor. Sadece ‘Zebercet’değil, bugüne kadar canlandırdığıbirçok tiplemeyle Türk Sineması’ndahatırı sayılır bir yere sahip Macit Koper.Oyunculuk, senaryo yazarlığı, yönetmenliğide başarıyla götüren ustaoyuncu 7 yıl aradan sonra ‘Küçük Günahlar’filmiyle yeniden sinemaseverlerlebuluştu. Uzun yıllar sonra CihanHaber Dergisi’ne konuşan Koper ilebiraz sinemamızı, biraz gündemi, birazda hayatını masaya yatırdık.Oyunculuk kariyeriniz nasıl başladığı bahsedebilirmisiniz?1978 sinemaya başladığım yıl amaoyunculukğa lise yıllarında başladım.Lise bittikten sonra benim bir Beşiktaşhalk evi tiyatro maceram var. Orada tiyatroaşkı dediğimiz şey iyice yerleşmeyebaşladı. Sonra askere gidip geldiktensonra bir kursa başladım. Daha doğrusubir tiyatro okuluydu aslında. Beklan Algan,Ayla Algan ve Muhsin Ertuğrul’unbaşlattığı LCC Tiyatro Okulu’na gittim.Bu okul süresince ‘Dostlar Tiyatrosu’nagirdim. Dostlar Tiyatrosu 78-79'da kapandı.Şehir tiyatrosuna girmek üzereolduğum yıl da Atıf Yılmaz ‘Köşeyi DönenAdam’ filmini çekiyordu. YönetmenYavuz Özkan, ‘Gel seni sete götüreyim.’dedi. Meğerse bu bir numaraymış.‘Özkan, Atıf abi ben film çekeceğim,benim rolümü Macit oynasın.’dedi. Böyle bir oyuna geldik o dönem‘Cumhuriyet, bizitarihimizdensoğutmuştur’FOTOĞRAFLAR: AKİF ELBİSTANUsta oyuncu MacitKoper Türkiye’detarihî filmlerin yapılamamasınıCumhuriyet öncesindensoğutulmuşolmamıza bağlıyor.ve o film'de oynadığımrol ile sinemaya başlamışoldum.Kariyerinizde oyunculuğunyanında tiyatro yönetmenliğive senaristlik de var.Peki hayatınıza başka nelersığdırdınız?Bu kadar işin dışındayapılanlar da hayatınkendisidir. Buarada bir tane oğlum oldu. Mimar SinanÜniversitesi Tiyatro Bölümü'nü bitirdi.Şehir tiyatrosundadır kendisi. Oda babası gibi sinema ile tiyatro ile ilgili.Yani tam olarak armut dibine düştü,diyebilirim.‘ANAYURT OTELİ, BİR SÜRÜ YÖNETMEN YE-TİŞTİRDİ’Sinemaseverler sizi Anayurt Oteli’nde canlandırdığınızZebercet karakteriyle tanıdı. Öyle ki, sizinoradaki oyunculuğunuz Türk sinema tarihineunutulmazlar arasına girdi. Siz ‘Anayurt Oteli’nisinemamızda nasıl bir yerde konumlandırıyorsunuz?‘Anayurt Oteli’ bir sürü yönetmene, birsürü yapımcıya önemli miktarda cesaretvermiştir. Türk sinemasında estetiğindeğişimine önayak olmuştur. Ondansonra Anayurt Oteli'ne o estetiktenyaralanarak çevrilmiş çok film vardır.Ben bayağı ileri giderek şunu söyleyebilirim;‘Anayurt Oteli’ bir sürü yönetmenyetiştirdi. Türk sineması’ndaiyi anlamda bir kırılma ya da bir dönüşmeninbaşlangıcı diyebiliriz ‘AnayurtOteli’ için.7 yıl oyunculuğa ara verdiniz!.. Neden?Şehir tiyatrosundan 2 yıl önce emeklioldum. Şehir tiyatrosunda olduğumsüre içinde oyunculuktan çok, yönetmenlikyaptım. Sadece bir tek oyundaoynadım, ondan sonra hep yönettim.Belli bir süre sonra şehir tiyatrolarındakikadrom da yönetmenlik kadrosu oldu.Oyunculuk sinemada devam ederken,garip bir biçimde tiyatroda durdu.İtiraf etmeye çalıştığım fakat doğrudürüst itiraf edemediğim bir korku daoluştu. Nedir o; bir oyun sahneye koyuyorsun,karşında bir sürü iyi oyuncu


TEMMUZ-AĞUSTOS 2011 33var. Onlara, “şöyle yap, böyle yap, şöyleolursa daha iyi olur” diyorsun. Sonra,“Macit onlara söylüyorsun da sen kendinyapabilir misin?..” diye sorduğumgünler çok oldu. Bunun muhasebesibeni yormuş ve durdurmuştur. Beni birazmuhasebeye çekmiş olabilir.‘OYUNCULUĞU ÖZLEMİŞİM’Teklif edilen senaryolar mı sizi cezbetmedi?Çok teklifler geldi. Bu tekliflerin hiç biridoğru dürüst senaryosu olan tekliflerdeğildi. Şehir tiyatrosundan emekli olduktansonra bir boşlukta buldum kendimi.Evet!.. Şehir tiyatrosunda, başkatiyatrolarda yönetmen olarak bir şeyleryapmayı sürdürebilirsin ama ben başkabir boşluğun farkına vardım. Oyunculuğuözlemişim. Bu arada çevremde de“Neden oynamıyorsun?” diye de hemiyi hem kötü anlamda dırdır edenlervardı. Sonra Rıza’nın ‘Küçük Günahlar’teklifi geldi. Allah için senaryoyu da beğendim.Bu duygularla bu senaryonungelmesi denk düştü.“ÜLKEMİZDE ‘SOL’ ARTIK KALMADI”‘Küçük Günahlar’da 12 Eylül darbe dönemindeişkenceye maruz kalmış bir karakteri canlandırıyorsunuz.Filmde canlandırdığınız karakterin ışığındasinemanın içinde bir oyuncu olarak, 12 Eylüldöneminde baskıya maruz kaldınız mı?Elbette!.. Vaktiyle ilericilikle, devrimcilikle,solla, sosyalizmle ilgilenmiş, onaiştirak etmiş insanlardan biriyim. Fakat80’e kadar bir yenilmişlik var. Bu yenilgisadece siyaset anlamında değil. Sanattada oldu. Sanat alanında devrimle,dünyanın değişmesiyle ilgili söz söylerken,80 Darbesi bu sözün eskisi gibi söylenmeyedevam mı edilecek, yoksa başkatürlü söylemek lazım mı, dedirten birnoktaya getirtti beni. Bugün dünya nerede,her şey başka türlü kırılmışken, ‘Bugünolaya nasıl bakmak lazım?’ meselesiMacit Koper, AnayurtOteli’nde canlandırdığı'Zebercet' karakteriyleunutulmaz birportre çizmiş öyle kiaradan uzun yıllargeçmesine rağmenakıllardaki tazeliğinikoruyor.sanatta da işlenmesi gereken konulardanbiridir. Küçük Günahlarda böyle bir meseleçok temel olarak ele alınıyor. Sözünüettiğimiz karakter de vaktiyle üniversitedeykengençlik olaylarına karışmış, yakalanıphapse girmiş, hapiste işkence görmüş.Hapishaneden çıktıktan sonra dareklamcılık yapmış bir adam. Reklam piyasasınınarkasındaki dünyayı örnek vererekKapitalizm, "Gel ağabeycim, sengel buralarda dolaşma, bak sen bu işi becerirsin"deyip reklam yaptırmış. Reklamalanında da şaman falan denmiş buna.Bu işi bitirince biraz da para yapınca inzivayaçekilmiş. Bu büyük bir yenilmiş solkitlenin macerasıdır. Bunu samimiyetlesöylersek eğer bir sürü solla iştigal etmişsanatçının yaşamında bu vardır. Ben birsürü reklamcı tanıyorum, soldan gelen.Çok iyi reklam işleri yaptılar, çok becerikliydiler.Hâlâ yapanlar var. Ama bugünülkemizde artık sol falan kalmadı. Nedirbu? Bu planlı programlı bir baskının, bizimiçin biçilmiş ve bize giydirilmek içinhazırlanmış bir programın günbegün hayatageçmesidir. Artık bu dünyaya başkatürlü bakmak gerekiyor. Sanatçı olarakda, solcu olarak da, ilerici olarak da,demokrat olarak, biraz daha başka türlübakmak gerekiyor.


34 TEMMUZ-AĞUSTOS 2011‘ERGENEKON’U YENİ YENİ ÖĞRENİYORUZ’Sinemamızda yeteri kadar darbelerin sorgulanabildiğifilmlerin yapıldığını düşünüyor musunuz?Hayır, sadece bir iki yoklama yapıldı.Onlar da darbelerin insanlara bıraktığıetkiyi araştırmakla kaldı. Neden yapılamadığı,nasıl yapılabilir diye düşünülür.Ergenekon diye bir şey var bugün.Müthiş davalar silsilesi sürüp gidiyor.Darbeyle ilgili.. Bunlar vaktiyle düşünülmüş,kimisi yarıya kadar getirilmişkimisi hiç bulaşmamış darbeler. Şuanda bunun hesabının yapıldığı, bununüstüne gidilmeye başladığı dönemdeyaşıyoruz. Dünyanın biraz gerisine çekilipbaktığınız zaman Türkiye’de sinema,tiyatroda bunları sorgulayabilecekyapımlar nasıl yapılabilirdi? Sanattaözellikle bir şeyin irdelenebilmesi içinmeselenin incelikli olarak özümsenmesigerek. Ne özümsenmesi, henüzdünyadan haberimiz yokmuş bizim.Yani gazetelere bakıyoruz her gün Ergenekonoluşumu ile ilgili yeni bir habervar. Bunların, öğrenilmesi ve üzerinegidilmesiyle ancak yeni yeni öğrenebiliyoruzbazı şeyleri!.. Belki bundansonra bu davalar ile ilgili filmler yapılırve yapılmalıdır da!..Son dönem yapımları herhangi bir akıma konumlandırabiliyormusunuz?Türk sinemasında hep iki kanal vardırbence. Bu kanallardan bir tanesi özelliklekomedi filmlerinin daha çok içerisinedüştüğü ‘kötü filmler’ yani ticarifilmler. Ticari iyi şeyler de yapılabilirama ticari, mantık işinin önüne geçmeyebaşladığı zaman filmler genelliklekötü oluyor. Bir de ‘iyi filmler’ kanalıvar. İyi filmler kanalı; daha sinemayayakın şeyler yapmak isteyen, dahagünübirlik hayatı, daha iyi okuyan vebunun anlaşılması gerektiğinin farkınavarmış filmlerin aktığı bir kanal.Artık günümüzde ‘sinemadaki sanatçılık’dediğimiz şeyde teknik yeterlilikartıyor. Onun kullanımı da artıyor,oyunculuk artıyor. Oyunculuk alanındabüyük ilerleme var sinemamızda. Durgunya da henüz iyi kurtarılmamış biralan olarak oyuncu-yönetmen ilişkisigörüyorum açıkçası. Eskiden şu vardı;oyuncular istediği gibi oynarlar, yönetmenlerde oyunculara pek fazla müdahaledebulunmazdı. Şimdi ise bununtam tersi yönetmen oyuncuyu oynatmıyor,kımıldatmıyor.Cihan TV NetworkGündem Artı Sanatprogramına katılanünlü oyuncu MacitKoper programınsunuculuğunu yapanKöksal Akpınar’ınsorularına cevap verdi.Yeşilçam ile bugün yeni Türk sinemasını karşılaştırdığınızdane gibi farklılıklar görüyorsunuz?Önemli festivallerden ödüllerle dönenyapımlar çıkıyor artık. Bunlar önemliilerlemeler. Fakat dünya sinemasındada genel anlamda bir durgunluk var.Biz de o durgunluktan yararlanıyor olabiliriz.Bunu eksi not olarak söylemiyorum.Varsın öyle olsun, yeter ki yenibir şeyler ortaya koyalım. Geneldebir gelişme, bir sıkılaşma, bir konu genişliği,hayata bakmaya özen göstermevar, yeni Türk sinemasında. Ama komedideyok. Komedi geriye geriye gidipduruyor.Neden komedi türünde enternasyonal seviyededeğiliz?Enternasyonalliğin dışında, özensiz yapımlarçıkıyor maalesef. Büyük ölçüdetelevizyonun etkisi. Televizyon komedisindenkurtulamıyor komedi yapımlarımız.Senaryoların asla tükenmeyeceği topraklardayaşıyoruz. Size göre tarihimizi aydınlatabilecekbir fi lm neden yapılamadı bugüne kadar?Bunun temel nedeninin sermaye olduğunudüşünüyorum, tarihi film yapmakpahalıdır. Tarihimize pek meraklıdeğiliz zaten. İlle de birilerinin gözümüzesokması gerekli. Muhteşem Yüzyılgibi bir dizi yapmayı göze alacak kibirileri, ondan sonra tarihle ilgili birtakımkitaplar okumaya başlayalım. Oradada tarihle ilgili okuduğunuz kitaplar,mutlaka ‘Muhteşem Hürrem Sultan’ya da Süleyman arasındadır ‘Acabadoğru söylüyorlar mı?’ diye. Ama bu dabir şeydir. Tarihimize meraklı değiliz.Cumhuriyet bizi tarihimizden, Cumhuriyetöncesinden soğutmuştur. Bununçok etkisi var. Bir de kolay değil tarihifilm yapmak. Türk sinemasının ilkkurulduğu yıllarda bile tarihi filmler yapılmıştır.Komedi içeren filmlerdir.Bugüne kadar birçok karakteri canlandırdınız!..En çok ne tür bir adamı oynamak isterdiniz?Özellikle bir kriterim yok. Şu karakteriben oynayayım diye düşünmüyorum.Ama psikolojik manada kötü adamıoynamak isterim. Hep içimden bir kötülükfışkırıyor galiba. Herhangi bir rolüniyi olması benim için yeterlidir.


36 TEMMUZ-AĞUSTOS 2011AK Parti’ye cephe alan Öcalanorduya tek laf söylemediALİHAN HASANOĞLUPÖcalan’ın Kürtlerin tektemsilcisi olmadığınıbelirten Kürt aydınıYaşar Kaya, Öcalan'nınİmralı’ya geldiğindenberi çok usta bir şekildekendi partisini yönettiğinive AK Parti'yi yıpratmakiçin elinden geleniyaptığını söylüyor.olitik Kürt hareketinin önemli figürlerindenbiri olarak biliniyorYaşar Kaya. Kürt meselesi konusundafikri sorgulamalar yaptığı 20’liyaşlarda cezaevleriyle tanışan Kaya, şiddetyoluna başvurmadan demokratikyollarla siyasi mücadeleyi tercih edenKürt aydınları arasında en çok tanınanlardan.Demokrasi Partisi’nin (DEP) ilkkurucu genel başkanı. 1994’te kapatılanÖzgür Gündem Gazetesi'nin sahibi.1995’te kurulan Sürgünde KürdistanParlamentosu’nun başkanlığını dört yılsürdürdü. Öyle ki örgütle yollarının nedenayrıldığını sorduğumuzda bir solukta,“Ben PKK’lı değildim ki ayrılayım.Aynı yerlerde beraber çalışmalarımız oldu.DEP süreci ve Sürgünde KürdistanParlamentosu döneminde beni desteklediler.1999’da Parlamento Öcalan’ın isteğiile feshedildi. Ayrılığımız ideolojiktive demokrasi anlayışından kaynaklandı.Ben hiçbir Kürt örgütü ve partisi üyesideğilim. Liberal ve demokrat bir Kürtaydınıyım.” diyor…İmralı, Kandil ve BDP’nin bir blokoluşturduğuna değinen Yaşar Kaya, günümüzdesilahın yapabileceği bir şeykalmadığını ifade ederek, PKK’nın siyasalmücadele veren bir partiye dönüşmesigerektiğini belirtiyor. “Öcalan tümKürtlerin temsilcisi değildir.” şeklindekonuşan Kaya, “Kürtlerin önüne hemdemokrasinin hem de hukukun kapılarıkapatıldı. Kürtler mecburen dağa çıktı.Şimdi silahlı mücadelenin dağda kalmasınınbir anlamı kalmamıştır.” diyor veekliyor: “Bundan sonra Kürt meselesinindemokrasi içinde diyalogla çözülmesibence masaya gelmeli.”Kürt sorunu üzerinden siyaset yapanlarınErgenekon davasına yeterincedestek vermediğini dile getiren Kaya,“Ergenekon meselesinde en büyük tarafbiz Kürtleriz. Çünkü çok aydınımızı, insanımızı,siyasetçimizi katlettiler, öldürdüler.Fırat’ın ötesindeki Ergenekon’ageç de olsa el atıldı. Biz bundan memnuniyetduyuyoruz. “değerlendirmesiniyapıyor.Kuzey Irak’ta ve Güneydoğu’daönemli eğitim hizmetlerinde bulunanGülen Hareketi'nin zararlı bir hareketolduğuna inanmadığını vurgulayan Kaya,bu konudaki düşüncelerini şöyle ifadeediyor: “Gülen Hareketi benim bildiğimkadar sevgiye dostluğa ve kültüredayanan bir hareket. Silahı reddeden


TEMMUZ-AĞUSTOS 2011 37bir harekettir. Gülen Hareketi'ne saldırmakhaksızlıktır."PKK konusunda “Her devlet kendisiiçin PKK’yı kullandı, diyebilirim. Bununbaşında Yunanistan gelir. Bunların başındaSuriye gelir. Bunların başında İrangelir, en sonda da Türkiye gelir.” diyenYaşar Kaya, burada dikkat çekici bir tespittebulunuyor: “Türkiye PKK ile olanilişkiler henüz aydınlanmış değildir.”Ankara 11. ağır Ceza Mahkemesi’ndeSürgünde Kürdistan Parlamentosu davasında'yurtdışında silahlı örgüt kurmak'suçlamasıyla 22 yıl hapis istemiyleyargılanan Kaya, bu yüzden Türkiye’yegelemiyor.Politik Kürt hareketi içerisinde 50yılı aşkın süredir aktif mücadele verenYaşar Kaya, demokratik açılımdanErgenekon’a, Öcalan’dan BDP’ye farklıkonulardaki çarpıcı düşüncelerini ve onlarcaçalışanı öldürülen Özgür Gündemolayını Cihan Haber Dergisi’yle paylaştı.Açılımı başlangıç sürecinden bu yana nasıl değerlendiriyorsunuz?Türkiye’nin Kürt açılımı bir zaruretti.Erdoğan’ın iyi bir lider olduğu ortada.Şimdiye kadarki hükümetler ve devlet,Kürt sorununu inkâr etti. Erdoğan dönemindebu önemli mesele her televizyonkanalında görüşülüyor, konuşuluyor.Halkçı bir adamdır Erdoğan, seçkinlerdengelmiyor. Erdoğan, inanıyorumki seçimden sonra yapılacak yeni anayasaile birlikte Kürt sorununda birkaçadım atacak.Açılım neden durakladı? Yarım kalmasının sebebine?Hükümet hüsnüniyetle işe başladı. FakatKürt açılımı konusunda ne muhalefet nede kamuoyu hazırdı. Konu enine boyunatartışılmamıştı. Çünkü şimdiye kadaryasaklar vardı. Ayrıca bu konuda entelektüelinsan olarak bunu ortaya koyabilecekKürtlerin bir birikimi yoktu. O gayetkötü oldu. Akamete uğramasının sebebide Kandil’den veya Mahmur’dangelen şeylerdir yahut gerillalardır. Devletresmen bundan ürktü. Karşılamadan irkildive geri çekildi.Ergenekon hakkında ne düşünüyorsunuz?Ergenekon devam edip gelen ve CHP’devücut bulan bir ordu örgütlenmesidir.Tabii bunların içinde siviller de var. Buülke üç askeri darbe geçirdi. Ben bu darbelerişahıs olarak yaşadım. Ergenekondavası bir defa bize şunu gösterdi: birincisiTürk ordusu artık eskisi gibi darbeyapabilecek durumda değildir. Orduyukışlaya gönderdiler. Bunda kamuoyunun,Taraf gazetesinin, Türk ve Kürt demokratların;ikinci cumhuriyetçilerin büyükemeği oldu. Şunu her zaman söylerim:Ergenekon davasında en büyük tarafbiziz; biz Kürtleriz. Bizim bunu iyi bilmemiz,iyi değerlendirmemiz lazım.Vedat Aydın’ın ölümüyle başlayan, sonralarızamana yayılmış bir soykırım şeklinialan Kürt soykırımı bunların eliyleoldu. Nitekim bunların bir kısmı halenDiyarbakır’da yargılanıyor.Ergenekon ve faili meçhullerle ilgili davalara, Kürtsorunu üzerinde siyaset yapanların yeterince destekverdiğini düşünüyor musunuz?Kürt sorunu üzerinden siyaset yapanlarınErgenekon davasına yeterince destekverdiğini düşünmüyorum. Ergenekonmeselesini çok ciddiye aldım. Ergenekonmeselesinde en büyük taraf biz Kürtleriz.Neden biz Kürtler? Çünkü çok aydınımızı,insanımızı, siyasetçimizi katlettiler,öldürdüler. Kürtler şu şekilde taraf olabilirdimesela: İstanbul’da, Diyarbakır’daavukatlık büroları kurarak yüzer kişilik,yüz elli kişilik hukuk büroları kurarakbu davalara müdahil olmalıydılar; fakatmaalesef bu yapılmadı. Fırat’ın ötesindekiErgenekon’a geç de olsa el atıldı.Biz bundan memnuniyet duyuyoruz. Bumahkemelerin son kertesine kadar failimeçhulleri aydınlatmaları gerekir. YoksaTürkiye demokrasi olamaz.Ergenekon oluşumu bütün boyutuyla gün yüzüneçıktı diyebilirmiyiz?Hayır. Ergenekon tüm boyutuyla günyüzüne çıkmadı. Ergenekon hala çokkuvvetli. Bunun emareleri var. Gerek asker,gerek sivil kanatta müthiş örgütlenmelerivar. İşadamlarından tutunsendikacılara kadar, profesörlerden tutungazetecilere kadar. Ergenekon’unTürkiye’de darbe yapmasına ramak kalmıştı.Sokak gösterileri ve mitingler düzenliyorlardı.Devlet, hükümet bu işe elkoymasaydı çok kan akacaktı.“Ergenekon’un Kürt ayağı” söylemini ilk telaffuzeden sizsiniz. Bunu açmanız mümkün mü?Ergenekon sadece Batı Anadolu’da örgütlenmedi.Doğu Anadolu’da da yanibizim Kürdistan dediğimiz bölgedede Ergenekon’un ayakları vardı. Bu ikiçeşitti. Birincisi oradaki halkı sindirmekve insanları götürüp öldürmekle görevliözel timler, subaylar, askerler, komutanlarbölge askeri komutanları bunlar… Odönemde Kürtleri soykırıma uğrattılar.İkincisi de Ergenekon içinde bazı Kürtlerinolduğunu biz biliyoruz. KürdistanErgenekon’dan arınmış değil.Ergenekon oluşumu ile Kürt hareketi içindeki bazıKürtlerin gizli koalisyonlar oluşturduklarını söyleyebilirmiyiz?Bunu söyleyebiliriz. Bunun emareleri var.Kürtlerin legal ve illegal faaliyetleri var.Tabii bu illegal faaliyetlerin Ergenekon’lane kadar işbirliği yaptığı konusunda elimizdedeliller yok. Bu konuyu atlamamakgerektiğini düşünüyorum.Ergenekon süreci ve Albay Cemal Temizöz'ün yargılandığıfaili meçhul cinayetler davası ile Türkdevleti zorlanarak da olsa kendi karanlık tarihiylehesaplaşmaya başladı. Kürt hareketi ve özelliklePKK içinde de böyle bir özeleştiri ve sorgulamasüreci ihtiyacı yok mu? İhtiyaçsa engel nedir?Faili meçhuller aydınlanmadanTürkiye’de sivil-idari demokrasi var, diyemeyiz.Muhakkak bunlar surette aydınlanmasılazım. On yedi bin insanınfaili meçhullere kurban gittiği ifade ediliyor.Esasında failleri belli; devletimizino dönemde birçok insanı öldürdüğü ortada.Bu aydınlanmalıdır. Ergenekon’unyaptıkları da aydınlanmalı. PKK, kurulduğundanbugüne kadar güttüğü politikayıgerek kendi insanları için güttüğü,gerek devletle münasebetlerindeki düzenlemeyiKürt halkının gözünün önünesermeli. PKK bu süreci sorgulamalıve bu halka bunu göstermeli.Özeleştiri ve sorgulama sürecine uygun koşullarısağlamak için neler yapılması gerekir?Şu anda PKK’nın bazı iddiaları var. PKKdiyor ki: ‘Ben Kürt vatandaşlarının tem-


38 TEMMUZ-AĞUSTOS 2011silcisiyim.’ PKK’nın bugün mücadelegrupları var ve bir blokmeydana getirmişlerdir. Bu blokİmralı’dır, Kandil’dir ve de BDP’dir.PKK’nın bugün Meclis’te faaliyetgösteren bir siyasi partisi vardır. Banagöre PKK’nın imkânları var, yayınorganları var; elinde televizyonlarvar bir sürü araç ve gerece sahiptir.Bununla halka ulaşabilir. Bu dönemiaydınlatabilir. Şunu der mesela:‘Silahlı mücadelenin dönemi geçti.Biz silahla mücadele etmeyeceğiz.Politik mücadele eden bir parti halinegelmek istiyoruz.’ Bunun şartları hazırlanmalı.Onlar da silahlı mücadele-eninmodasının geçtiğini biliyorlar.Silahlı mücadele döneminin kapandığını ifadeediyorsunuz….PKK da bunun farkında. Bunu hemMurat Karayılan hem de başka PKK’lımesul arkadaşlar dile getirdiler. Silahlımücadele Kürt meselesini, Kürt ve Türkhalkının önüne koydu. Bence artık doksandokuzlu yıllarda silahın yapabileceğibir şey kalmamıştı. Çünkü dünya öyle biryere evrildi ki siz her şeyi diyalogla a de-mokrasiyle çözmek zorundasınız. PKKda bunu gördü; ama kendisini değiştirmesiçok kolay olmadı. Onun da sancılarınıçekerek şimdi değişmeye çalışıyor.PKK vesayetinde kurulan sürgündeki Kürdistanparlamentosunda ilk dönem aktif görevler üstlendiktensonraki yıllarda PKK ile yollarınızı ayırdınız.Bu fi kri dönüşümünüzde ne etkili oldu?Ben PKK’lı değildim ki ayrılayım. Aynıyerlerde beraber çalışmalarımız oldu.DEP süreci ve Sürgünde Kürdistan Parlamentosudöneminde beni desteklediler.1999’da Parlamento Öcalan’ın isteğiile feshedildi. Ayrılığımız, ideolojiktive demokrasi anlayışından kaynaklandı.Ben hiçbir Kürt örgütü ve partisi üyesideğilim. Liberal ve demokrat bir Kürtaydınıyım. Onlarsa Soğuk Savaş dönemininürünü olan bir partidirler. Şimdişu soru sorulabilir: PKK ile bizim yollarımızaynı mıydı? Hayır… Ben ona ‘hayır’diyorum.Dağda silahlı örgüt bulundurmanın sizce gerekçesine olabilir?Ben bunu defalarca yazdım. Kürtlerinönüne hem demokrasinin hem de hukukunkapıları kapatıldı. Kürtler mecburendağa çıktı. Çünkü kendilerini başkaşekilde ifade etme imkânları yoktu. Diyarbakırcezaevi kampından sağ çıkmışolanlar dağa çıkmayı bir yol olarak bildiler.Bunun sebebi devlettir. Herkes fikrinisöyleyebilmeli, diyalog olmalı. Şimdisilahlı mücadelenin dağda kalmasınınbir anlamı kalmamıştır. Türkiye’ninbazı hukuki düzenlemeler yaparak dağdakiinsanları, Mahmur’daki insanlarıTürkiye’ye gelebilir vaziyete getirmesilazım.Öcalan Kürt sorununun çözümünü istiyor mu sizce?Kürt sorununun çözümünü Kürt halkıistiyor. Kürt sorunu Ortadoğu’da çözümügecikmiş bir problemdir. Bu problemçözülmeden ne Türkiye demokratlaşabilirne de Kürt meselesi çözülebilir.Bu iki mesele birbirine bağlıdır. AbdullahÖcalan ister mi istemez mi onu benbilemem.Öcalan’ın Kürt halkının temsilcisiymiş gibi gösterilmesigayretleri var. Bu iddiaları nasıl değerlendiriyorsunuz?Bana göre tüm Kürtlerin temsilcisi değildir.Abdullah Öcalan, Kürt sorunununöğelerinden biridir. Neyle? Yaptıklarıyla.Şimdi PKK’nın bir tabanı var, aşağıyukarı iki milyona yakın oy alıyor. ŞimdiKuzey Kürdistan’daki Kürtlerin mevcudunuotuz milyon olarak sayarsak budiğer oylar nerede?Kandil'deki PKK varlığının ve Öcalan'ın geleceğininKürt meselesinin önüne geçtiği, çözüme engelolduğu görüşüne ne diyorsunuz?Kandil’de silahlı bir güç var. Bu güç AbdullahÖcalan tarafından yönlendiriliyor.Öcalan, bir an önce bu zindan şartlarındanhapishane şartlarından kurtulmakistiyor. Bunun için de böyle ani bir kararla‘Efendim ben silahlı kuvvetlerimi feshettim’diyemez. O silahlı güç bir bakımahem onun mevcudiyetinin garantisi hemde PKK’nın uzantısı olan Meclis’teki siyasipartinin garantisidir. İkinci söyleyeceğimşey şu: Kürt halkıdır muhatapolan. Kürt halkının Öcalan ve PKK’danbaşka milletvekilleri var. Belediye başkanlarıvar; din adamları var, gazetecilerivar, araştırmacı yazarları var. Kürtlerböyle bir delegasyonla masaya oturmalıdırlardiye düşünüyorum.Yıllardır bazı ülkelerin PKK’yı hem siyasal hemde lojistik yönden desteklediği söylenir. Bu konudasizin gözlemleriniz neler?Biliyorsunuz PKK Ortadoğu’da, Kürdistandağlarında silahlı mücadele yürütenbir parti. Bu partiye elbette yapılmışyardımlar var. O da şu: Bu halkAvrupa’da bu partiye büyük çapta paratoplayarak yardım ediyor. Ortadoğu’dabüyük çapta para topluyorlar. Tabii paralartelevizyon, gazete, parlamento vs.gibi yerlere harcandı. PKK’ya bazı devletlerinyardım ettiğine inanamıyorum.Ama her devlet kendisi için PKK’yı kullandıdiyebilirim. Bunun başında Yunanistangelir. Bunların başında Suriye gelir.Bunların başında İran gelir, en sondada Türkiye gelir.Türkiye mi? Bunu açar mısınız?Türkiye’nin PKK’yla ilişkisi çok eskileredayanıyor. Onu şimdilik okuduğumuzbelgelerde, Amerikan belgelerindegörüyoruz. Bu ilişki karanlıktır. MeselaSuriye’ninki açıktır. Suriye’nin Hatayproblemi vardır; su problemi vardır.Yunanistan’ın Türkiye’yle Ege adalarıproblemi vardır. Benim şahit olduğumYunanistan’da bazı görüşmeler bana buintiba verdi. Türkiye olan ilişkiler henüzaydınlanmış değildir.Demokratikleşme ve AB sürecinin zirveye çıktığı


TEMMUZ-AĞUSTOS 2011 392004-2005'te PKK'nın ateşkesi bozması, açılımlailgili her süreçte çatışmaların hızlanması, 33 erinşehit edilmesi gibi gelişmeler akla mantığa uymadığıiçin örgütün, derin devlet-Ergenekon bağlantısınıgündeme getirdi. Siz bu tuhafl ıkları ve bubağlantıyı nasıl değerlendiriyorsunuz?Öcalan İmralı’ya geldiğinden beri çokusta bir şekilde kendi partisini yönetiyor.Silahlı güçlerini de yönlendiriyor. Bir şeyingözden kaçmaması lazım: İmralı’yageldiğinden beridir daima AKP’ye cephealmış ve orduya bir tek laf söylememiş.Bu durum çok dikkat çekicidir. Maksatiktidar partisini yıpratmak, iktidardandüşürmek ise bu devamlı surette yapıldı.Bunu herkes biliyor ve askerlerlede dirsek temasında olduğu gerçek. Bana,Şam’da söylediği bir laf var hiç unutmuyorum.Burada söyleyeyim ‘Hoca bizişimizi subaylarla halledeceğiz, askerlerlehalledeceğiz.’ diye. Askerlerin pusuyadüşürülmesi konusunda, devlet karanlıktakalan ilişkileri söylemeli. Halk olarakda hepimiz gerçekleri öğrenmeliyiz.BDP’nin hem sosyal hem de siyasal yöndenMeclis’teki çalışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?BDP’nin Meclis'teki çalışması hiç iç açıcıdeğildi. Politika, diplomasi, parlamentarizm,hukuk, sosyoloji genel kültür bilgisiisteyen şeylerdir. Şimdi bakın yirmi birmilletvekiliyle Meclis’e geldiler, bir grupkurdular. Bugün Türkiye yeniden seçimegidiyor, bu gruptan on kişinin üstünüçizdiler. Bu bir skandaldır. ‘İşte efendimYaşar Kaya CNN’de demiş ki bumilletvekillerinin yarısı militan, yarısı dakasaba politikacısıdır’. Ben sözümün arkasındaduruyorum. Gerçekten de öyleoldu. Yoksa yirmi kişilik bir gruptan onkişinin üstü çizilmez. Bunun bir fiyaskoolduğu ortada. Ayrıca Türkiye meselesiniKürt meselesini kulağından tutarakMeclis kürsüsüne getirmiş değildirler. Budurumda çok pasif davranmışlardır; bunubaşaramamışlardır. Bu başarısızlıklarınınsebebi isabetli milletvekillerini seçmemelerindedir.BDP’NİN REFERANDUMA TEPKİSİ YANLIŞTIBDP, hükümetin açılım sürecini eleştirmenin yanısıra, özgürlükler noktasında önemli kazanımlargetiren 12 Eylül Referandumu'na tepki göstermiş,hatta sandığa gitmeme kararı almıştı. BDP’nin izlediğibu politikaları nasıl yorumluyorsunuz?BDP’nin, anayasa değişikliğinin referandumagötürülmesindeki tutumu yanlıştı.Anayasa değişikliği bazı demokratikadımları beraberinde getirdi. Bu referandumdaKürtlerin de bazı kazanımları oldu.Bütün bunlardan dolayı biz anayasadeğişikliğine evet dedik. Çünkü anayasakâfi olmasa da ileri bir adımdı. İleri adımıdesteklemek lazımdı.BDP, ‘Kürt sorununun çözüm sürecinde muhatapbiziz.’ dedi. Bu konuda muhatap BDP mi sizce?Hayır… BDP değil. BDP bunu da doğrusöylemiyor. BDP hiçbir zaman ‘ben muhatabım'demedi. ‘Ben muhatap değilim,muhatap İmralı’dır.’ dedi. İradesizliğiniortaya koydu. O zaman adama sorarlar:‘Peki sen irade değilsen, sen çözümöğesi değilsen o zaman senin oradane işin var?’ Kendi iradesizliklerini başkalarına,İmralı’ya ciro ettiler. O çok kötütutumdu politik bakımından.Şivan Perver, Mehmet Metiner ve Kemal Burkaygibi isimlerin tehdit edilmelerinin arkasında neyatıyor?PKK’nın şöyle bir tutumu var: ‘Mademkibenden değildir onu çürütmek lazım.’Anlatabiliyor muyum? ‘Bana rekabetedecek bir şahıs, bir parti ileriye çıkmasın,önünü keselim.’ bunun doğru davranışolduğuna inanmıyorum.HEP’ten bugüne değin geçen sürede Kürt siyasetiningeldiği noktayı nasıl görüyorsunuz? Hangikonuda mesafe alındı? Hangi konularda ilerlemesağlanamadı?Şu konularda ise ilerleme sağlanamadı:Birincisi bu siyasi partiler Kürt aydınlarınıdışladılar. Kürt aydınlarına gerekendeğeri vermediler. Parlamentoya, parlamentarizimibilen milletvekilleri götüremediler.Eğer bizim dediğimiz çaptamilletvekilleri Parlamento'ya gitseydiKürt meselesi daha çok konuşulur dahaçok ilerlerdi.Demokrasi Partisi (DEP) milletvekilleri Orhan Doğanve Hatip Dicle’nin 2 Mart 1994'te Türkiye BüyükMillet Meclisi'nden çıkışta sivil polisler tarafındanyaka paça gözaltına alınması ve akabindeyaşanan o süreç Kürt sorununun gidişatını neyönde etkiledi?O olay devlet mekanizması mesullerininyüzkarasıdır. Her zaman lanetlemek lazım;parlamentodaki milletvekilini yakapaça cezaevine gönderenleri… Türksiyasi hayatının bir yüz karasıdır. Bu arkadaşlarımızbüyük bedel ödediler; onaryıl yattılar. Çıkışlarında hükümet bazıyumuşaklıklar gösterdi. Dışişleri Bakanıolan sayın Abdullah Gül bunları kabuletti, konuşmalar yaptı. O dönem karanlıkbir dönemdi. Kimin akşam evineölmeden ulaşabileceği tartışılıyordu. Bizparti olarak, düşünce olarak halk olarako dönemde büyük darbe yedik. Ben onu


40 TEMMUZ-AĞUSTOS 2011hep şöyle vasıflandırdım; zamana yayılmışKürt kırımı gerçekten bu zaman yapılmışKürt kırımıydı. Demirel, MehmetAğar, Tansu Çiller, eski genelkurmaybaşkanı, bunlar mahkeme önüne çıkarılmadan,bunlar soru sorulmadan bunlaramahkûm edilmeden yahut bunlar beraatetmeden bu faili meçhul kişileri aydınlatmakmümkün değildir. Devlet bunumuhakkak yapmalıdır; eğer Kürtlerlebarışmak istiyorsa…Sizce çözüm surecini, Kandil ve İmralı’ya rehin olmaktankurtaracak formül nedir?Bu meseleyi çözmek mümkündür.Dünyada çözülmeyecek mesele yoktur.Kürtler ve Türkler kendi aralarındaotuz yıla yakın savaştılar. Ne Türkordusu gerillayı silebildi ne de gerillaTürk ordusunu. Hani diyorlar ya satrançtapata durumu, öyle bir noktayagelindi her iki taraf bunun faydasıolmadığı bilincine vardı. Devlet demeliki ben bu problemi çözüyorum.Demin bahsettiğim Kürt delegasyonunukabul etmeli, onlarla konuşmalı.Bu delegasyonun içinde muhakkaksurette Abdullah Öcalan, PKK yetkililerindenbir iki kişi bulunmalı. Çıkarılacakbir afla dağdakilerin bir bölümüTürkiye’ye gelebilmeli, rehabilitasyonprogramı uygulanmalı bunlar işaşsahibi olmalı. Türkiye’nin önemli birproblemidir. Bir de yönetici kadronunAvrupa’ya gönderilmesi, orada dörtbeş sene tutulduktan sonra afedilmelerive dönmelerini sağlamaları bencebir formüldür. O zaman Mahmurdakilerde Kandil'dekiler de kendilerini güvendehissederek kendi memleketlerinedönmüş olurlar. Dünyada bununörnekleri var çünkü.Kürt sorununun çözümü için önerdiğiniz bir reçetevar mı? Bu iş nasıl hallolur?Sihirli reçete şu bence: Devlet operasyonyapmamalı, PKK silah kullanmamalı. Silahlarınsustuğu yerde insanlar birbirlerininseslerini duyarlar. Bir diyalog ortamıhazırlanmış olur. Dediğim gibi bütün budevlete karşı, hükümete karşı Kürt halkınınkendisi bizatihi muhataptır.GÜLEN HAREKETİ'NE SALDIRMAK HAKSIZLIKTIRKuzey Irak'ta yıllardan beri bütün çevrelerle iyiilişkileri olan, Kuzey Irak’ta ve Güneydoğu’daönemli eğitim hizmetlerinde bulunan GülenHareketi'ne nasıl bakıyorsunuz? PKK çizgisinin,derin devletin hedefi ne koyduğu bu sivil hareketeaşırı derecede karşı olmasını, tehdit etmesini, yeryer fiilen saldırmasını nasıl açıklıyorsunuz?Ben Gülen Hareketi'ne kör bir gözlebakmak istemiyorum. Onu açık söyleyeyim.Ben zararlı bir hareket olduğunainanmıyorum. Gülen Hareketibenim bildiğim kadar sevgiye, dostluğave kültüre dayanan bir hareket.Bu hareketin dünyanın birçok yerlerindeüniversiteleri var, güney Kürdistandâhil olmak üzere okulları var,kolejleri var. Kültürel bir çalışma yapıyorlar.Silahı reddeden bir harekettir.Hümaniter harekettir. O harekettenkimselerin zarar gördüğüne benşahit olmadım. Gülen hareketine saldırmakhaksızlıktır. Demin de söylediğimgibi kimseye zararı olmayan, silahsızbir harekettir. Yardıma, sevgiyekültüre dayanan İslamcı bir harekettir.İslam konusunda bağnaz değiller.Fundamentalist değiller.Medya geçmişiniz de var. Özgür Gündem gazetesifi kri nasıl doğdu?Kürt sorunu öyle tırmandı ki bir günlükgazete çıkarma ihtiyacı vardı. Devletdüşük yoğunluktaki savaşı bile inkârediyordu; Güneydoğu’da sadece anarşive terör var, diyordu. Bu hareketin terörolmadığına Kürt ve Türk halkına bildirmekgerekliydi. Gazete bu zarurettendoğdu. Bu gazete devrimci ve demokratbir gazeteydi.Örgütten gazeteye fi nansman desteği geliyormuydu?Hayır. Örgütün direkt desteği yoktu. Bunudillerine doladılar. ‘PKK’nın gazetesidir.’dediler. Hâlbuki öyle değildi.Gazetenin birinci sayfasının şekillenmesindeÖcalan’ın talepleri oluyor muydu?Böyle bir şey ben duymadım. Çünküsahibiydim gazetenin. Sabah toplantılarınaçoğu zaman iştirak etmiyordum.Böyle bir talebi olmuşsa benim haberimyoktur.Gazetede ne tür baskılara maruz kaldınız?Çocuk yaştaki bazı dağıtıcılarındarp edildiği dövüldüğü ve gazete satanbayilerin kundaklandığı ifade ediliyor.Diyarbakır büromuzu polis kapatarakon kişiyi gözaltına alıyordu. Tabiibiz habersiz kalıyorduk. Van, Diyarbakır,Urfa, Mardin, Siverek, Antepvesaire yerlerdeki muhabirlerimiztakip altındaydı ve birçokları öldürüldü.Diyarbakır’da gazeteyi elden dağıtançocuk yaştaki dağıtıcılarımızınelleri ve kolları satırla kırıldı. Ben bu-


TEMMUZ-AĞUSTOS 2011 41nun bir tanesini İstanbul’a gelmişti,gözümle gördüm tedavisi olurken.Ayrıca devletin gazete üzerinde büyükbir baskısı vardı. Gazetenin arabalarınıGüneydoğu’ya sokmuyorlardı.Ben onun için dışişleri bakanıykenİsmet Sezgin’e gidip kendisiyle bir konuşmayapmıştım. O da OHAL valisinebenim yanımda telefon etmişti.Zaten bizim öldürülen muhabirlerimizinyüzde 80’i JİTEM’in işidir. HemJİTEM’in hem de Hizbullah’ın.Peki, bu kararların arkasında kimler vardı sizce?Bu kararların arkasında derin devlet vardı.Süleyman Demirel’in bu konuda enteresanbir lafı var. Diyor ki: ‘Devletinkendisi raydan çıkınca alternatif olarakderin devlet raya girer’.Gazeteye yönelik şiddet ve baskıların arttığı günlerdemeslek örgütlerinden (TGC gibi) ya da gazetecilerdendestek mesajları aldınız mı?Hayır. O dönemde ne Basın Konseyi nede Gazeteciler Cemiyeti bize destek vermedi.Bize yurtdışındaki gazetecilik kurumlarıdestek verdiler.YALÇIN KÜÇÜK, GENELKURMAY’IN KÜRT HAREKE-TİNDEKİ KULAĞIYDIÖzgür Gündem 30 Mayıs 1992’de ‘Egemenlik yıtsız şartsız: DGM’nindir’ manşetiyle yayı-kanınabaşlamıştı. Gazetenin ilk genel yayınYönetmeni kimdi?Gazetenin ilk yayın yönetmeni RagıpDuran’dır.Öcalan, Özgür Gündem’de yazılar yazıyormuydu?Öcalan uzun zaman “Ali Fırat” imzasıylayazı yazdı. Bunu Ankara DGMbaşkanı bana sordu. ‘Yaşar Bey özgürlükdiyorsunuz, bak Abdullah ÖcalanAli Fırat imzasıyla gazetenizde yazı yazıyor’diye. Ben de dedim ki: ‘Ali Fıratolup olmadığını ben bilmiyorum. Amabiz fikri suç saymayan bir gazeteyiz. SüleymanDemirel yazsın onu da basarız.’Bütün salon güldü tabii.Gazetenin bir başka genel yayın yönetmeni betelli Ersöz’ün, 1995'te PKK'ya katıldığı ve 8Gur-Ekim 1997’de bir çatışmada öldürüldüğü iddiası iasıdoğru mu?Doğrudur. Yazı kurulunda ben de vardım.Hasan Bildirici de vardı; Haluk Gergerde vardı. Gurbetelli de bu yayın ku-rulunun içindeydi.Ergenekon davası sanığı Yalçın Küçükde gazetenin yazarları arasındaydı.Yalçın Küçük Ankara’dan bize yazıgönderiyordu. Ben zaten onun kişiliğinive kimliğini bildiğim için gazeteyegelmesini istemiyordum. Bunu dayaptım yani. Gazeteye sadece yazılarınıgönderiyordu. O dönem onlar devrimcive demokrat geçiniyorlardı. Şimdigörüyoruz ki hepsi Ergenekon’unbir parçası. Şimdi Yalçın Küçük, Kürtlereçok ilgi gösteren bir adamdır. HalkınGerçeği çıktığı zaman onlarla birlikteçalışıyordu. Avrupaya çıktı, kendisineverilen görevleri yerine getirdi.Benim kanaatim şuydu: Yalçın Küçük,Türk Genelkurmayı’nın Kürt hareketiiçindeki kulağıydı. Nitekim buöğrenildi.CANTÜRK’Ü HÜSEYİN KOCADAĞ TUZAĞA DÜŞÜRDÜKüçük’ün bugün Ergenekon davasında sanıklarıarasında yer almasını nasıl değerlendiriyorsunuz?Bunu çok normal karşıladım. Kendisininsöylemleri var. Diyor ki: ‘Ben Türksolunun Kürt meselesinin öncü gücüyüm.’Med TV’de yaptığı programlarda‘Komutanım ben size buradan müşavirlikyapıyorum.’ diyen adamdı. YalçınKüçük’ün ilk kimliğini tespit edip karşıkoyan Kürt benim.Susurluk Raporu’nda Behçet Cantürk’ün ÖzgürGündem gazetesinin finansörlerinden olduğu belirtilmişti.Cantürk gazeteyi maddi yönden destekledimi?Bu afakî bir durumdur. BehçetCantürk’ün yüzde beş hissesi vardı.Son ortaklar toplantısında dediki: ‘Arkadaşlar ben bu işten anlamıyorum,benim işim değil. Yarın benyüzde beş hissemi Yaşar abiye devredeceğimnoterden’. Behçet’in bu gazeteyefinansmanı hiç olmadı.“Tansu Çiller’in ölüm listesinde ben ikinci sıradaydım.Birinci sıradaki Behçet Cantürk’tü:”diyorsunuz. İsminizin listede olduğunu kimdenöğrendiniz?Bu isimler yayımlandı. Basında vedergilerde yayımlandı.İsminizi listeden sildirmek için bir girişimdebulundunuz mu?Hayır. Devlet bizi o zaman çok tehlikeliinsanlar olarak görüyordu. ZatenDemirel’in söylemi var ‘Bunlar gazetecideğil militandır.’ diye. Kimseyle görüşmemolmadı.O dönemde Çiller veya Cumhurbaşkanı Demirel’legörüşme talebinde bulundunuz mu hiç ?Ben Cumhurbaşkanı Demirel’le üç defagörüştüm. Cüneyt Arcayürek’in yayımladığıkitapta var. Ben Tansu Çiller başbakankenyanıma Ahmet Türk'ü de alarakBaşbakanlık konutunda onunla görüştüm.Cantürk öldürülmeden önce sizinle görüştü mü?Hayır. Behçet Cantürk öldürüleceğinibiliyordu ve bunu açık açık söylüyordu.Bana da söylüyordu. Zırhlı arabasıveiki silahı vardı. Ondan sonra öldürüldü.Bolu Tugay'ının önünde birçok insanöldürüldü onun gibi… Behçet Cantürkpusuya düşürüldü. Bu şey var HüseyinKocadağ, onu Bolu tarafına davetetti. Çok samimi bulduğu bir kişi olarakgitti; orada öldürdüler.Ölüm listesinde kimlerin isimleri vardı?Hatırlayabildiğim kadarıyla BehçetCantürk vardı. Ondan sonraşey vardı, Necdet Buldan’ın kardeşivardı. Savaş Buldan vardı. SavaşBuldan’ın üç ortağı vardı ve birkaçKürt işadamı daha vardı.


42 TEMMUZ-AĞUSTOS 2011New Yorkerdergisininkapaklarınıyapan TürkAYDOĞAN VATANDAŞAdı Gürbüz Doğan Ekşioğlu...Belki çoğumuz farketmedik ama geçtiğimizhaftalarda dünyaca ünlü NewYorker dergisinin Üsame bin Ladinkapağında onun imzası vardı.Ekşioğlu aynı zamanda NewYorker dergisinin gelmiş geçmişen etkileyici kapağı sayılan ünlüikiz kuleler kapağını da yapmış.Kapağın bu denli etkileyiciolduğu iddiası kuşkusuz bize aitdeğil. Bu kapaktan ne denli etkilendiğinive gözyaşlarını tutamadığınısöyleyen dünyaca ünlüsanatçı, yazar ve eleştirmen SusanSontag... Bu arada, bazılarınızyanılıyor; Ekşioğlu ABD’dedeğil İstanbul’da yaşıyor! GürbüzDoğan Ekşioğlu’nun sorularımızaverdiği cevaplar şöyle:Biraz kendinizden bahseder misiniz öncelikle?..Ordu’nun Mesudiye ilçesi AşağıGökçe köyünde 1954 yılındadoğmuşum. İlkokul 3. sınıf dahilMesudiye’de, daha sonraki sürecide Ordu’da tamamladım. Maalesefpek başarılı bir öğrenci sayılmazdım.Orta ve lise 2. sınıflardasınıfta kaldım. Çünkü resmeolan tutkumdan ötürü diğerderslerle pek aram iyi değildi.Lise bittikten sonra önce AtatürkÜniversitesi Ziraat Fakültesi’nde2 ay kadar okudum. Yatay geçişleİstanbul’a geldim. ŞimdikiYıldız Üniversitesi’ne bağlıVan İnşaat Fakültesi’nde 2 yılokudum. Amacım Güzel SanatlarFakültesi’ne girmekti. 1975yılında şimdiki adıyla MarmaraÜniversitesi Güzel SanatlarFakültesi Grafik TasarımBölümü’ne girdim ve 1979’damezun oldum. 1981 yılında asistan,2006 yılında yardımcı doçentolarak emekli oldum. Lisanbarajını aşamadığım için profesörolamadım. 5 yıldır YeditepeÜniversitesi Güzel SanatlarFakültesi kadrosunda çalışmaktayım.New Yorker ile çalışma sürecini anlatabilirmisiniz?Karikatür yarışmalarında çoködül alıyordum. Yabancı ünlüsanatçılar çalışmalarımı gördüklerinde'Neden yurtdışına çıkmıyorsunuz?'diyorlardı. 1990yılında çalışmalarımın fotoğraflarını‘I love New York’ logosunuyapan Milton Glaser’egöndermiştim. Gelen mektupta‘çalışmalarınız kendi alanındamükemmel’ ibaresi yer alı-


TEMMUZ-AĞUSTOS 2011 43yordu. Bu beğeni beni Amerika’yaçekti. Milton Glaser dosyama baktıve ‘New York’ta kalabilirsin ve rahatpara kazanbilirsin.’ dediyse deben İstanbul’a dönmek zorunda olduğumusöyledim. Yine de beni Timedergisi, Condanast Yayıncılık, İllüstrasyonGalerisi, The New YorkTimes gazetesi op-ed sayfası ve ‘bookreview’ ekinin yöneticileri ile görüştürebileceğinisöyledi. Sadece Timedergisi ile görüşemedim. Diğerleridosyamı çok beğendiler ve iş verdiler.En son gittiğim ‘Condanast’ işlerimintam New Yorker dergisine göreolduğunu söyledi ve beni bir çalışanıile oraya gönderdi. Dosyamı aldılar,45 dakika sonra beni çağırdılarve çalışmak istediklerini söylediler.İstanbul’a döndüğümde AmerikanKonsolosluğu Kütüphanesi’nden‘New Yorker’ kapaklarını inceledimve ‘hayvan' temasının çok işlendiğinifark ettim. Kedi illüstrasyonu gönderdimve 1992 Ocak ayında basıldı.Çok sevinmiştim. Daha sonra aralıklarladevam etti ve bugüne kadar geldik.New Yorker her yeni yılda noksanolan kapak konularını gönderirve eskiz ister. Buradaki işlerden fırsatbulup bazen gönderdiğim olur,bazen de maille acil konu gelir. Dünyadaolan ani bir önemli olay konusundaeskiz istenir. Bin Ladin kapağıböyle oldu. Salı akşamı eskiz istendi.Çarşamba haber geldi. Perşembe orijinalçalışmanın bilgisayarda taranmışbaskıya hazır halini gönderdimve o gün baskıya girdi.Çalışmalarınıza nasıl tepkiler alıyorsunuz?Çalışmalarımdan her seferinde çokolumlu tepkiler aldım. Bin Ladin kapağımAmerikan tarihine geçen kapağımoldu. Çok sayıda olumlu tepkileraldım ve çok mutlu oldum.Neden kedi temasını sıklıkla işliyorsunuz?Kedi teması New Yorker kapağındansonra oldu. Talepler geldi ve ilgi gördü.Media Cat dergisine 2006 yılında11 sayı kedi kapağı yaptım. Ayrıcasergilerim içinde kedi temalı resimleryaptım ve ilgi gördü.Planlı ve disiplinli bir çalışma tarzınız olduğuanlaşılıyor. Bize çalıştığınız ortamın özelliklerindenve kullandığınız malzemelerden sözeder misiniz?Sürekli plan halindeyim. 3 gün okulagiderim. Ara ara piyasaya uğrarım.Bazen sıklıkla iş yaparım. Önce eskiz,sonra orijinali yaparım. İşi günündeveririm, eve karşı olan sorumluluğumuunutmam. Arkadaşlarımı, ailemi,öğrencilerimi asla ihmal etmem.Müzik, çalışmalarınızı nasıl etkiliyor? Çalışırkengenelde ne tür müzik dinliyorsunuz?Evimde bir çalışma odam, odamdatelevizyon ve radyo var. Ben dahaçok radyo dinlemeyi severim; özelliklede halk müziğini. Sanat müziğinide, klasik müzik ve etnik müzik dinlemeyide çok severim.Yeteneğinizi başka bir ülkede değerlendirmeyidüşündünüz mü?Yeteneğimi New York ortamında değerlendirmeyiistedim; ancak girişimdebulunmadım. Benim denizin orta-Dünyaca ünlü New Yorker dergisinin kapağındaGürbüz Doğan Ekşioğlu'nun imzası var.


44 TEMMUZ-AĞUSTOS 2011sında tahterevalli üzerinde duran birikafesin içinde, diğeri kafesin üzerindeduran kuşlar resmim vardır. Kafesindışındaki kuşun uçması durumunda,diğer kuşun denize düşecek olmasıduygusu beni hep engellemiştir.Kullandığınız malzemelerle ilgili bilgi verebilirmisiniz?Kullandığım malzeme renkli rapidomürekkepleri... Ara renkleri karıştırarakelde ederim. 0.1 mm rapido (rapidografmimarlar kullanır) ile tarayarakve air brush (hava ile boya püskürtenalet) ile yaparım. Ayrıca sergilerimdetuval üzerine akrilik ve yağlıboyaçalışmalar yaparım. Suluboya,kuru boya resim yaparım.Atölyenizdeki ve üniversitedeki çalışmalarınızındışında kendinize zaman ayırabiliyor musunuz?Cevabınız “evet” ise, bu zamanı nasıldeğerlendiriyorsunuz? Sanatın başka hangidallarıyla ilgilisiniz?Maalesef kendime zaman ayıramıyorum.4 yıl geçti tatil yapamadım, nedenseçalışmadığımda huzursuz oluyorum.Ev, okul ve iş arasında mekikdokuyan bir yaşamım var. Moda’daoturduğum için kafelere ve deniz kenarınagi ttiğim olur, yürüyüşe çıktığımolur. Dönerken malzeme ve eveksiğini alırım.Kendinizi yalnız hissettiğiniz oluyor mu?Benim türümde sanat yapanlar hepyalnızdırlar, yalnızlığı hiç sevmem.‘Yalnızlık çok güzeldir ama eğer yanımdakoşacak biri varsa’ sözü tambana göredir. Bu nedenle müzikleyalnızlığı paylaşırım.Susan Sontag sanırım sizi tanımış olmayı istemiş.Bu konuyu açar mısınız?İkiz kulelerin yıkılışının ikinci yılı içinyaptığım eskiz kabul olunca, orijinaliyayımlandığında Susan Sontag NewYorker’ın Genel Yayın Yönetmeni olarakbildiğim Davit Remnick’e benimkapağımdan çok etkilendiğini, ağladığını,neden daha önce beni tanımadığınailişkin mail göndermişti. NewYorker bu maili bana forward etmişti.Daha sonra Susan Sontag ile 2 kez mailleştik,tanışmayı çok istemiştik; amarahatsızdı ve bir yıl içinde vefat etti.


46 TEMMUZ-AĞUSTOS 2011soldan sağa; Ahmet Yusuf Alan (TRT Dış Yapımlar), Mehmet Alan (TRT Haber Merkezi), Adem Gümüş (Habertürk), TahaYasin Alan (Cihan Haber Ajansı), Uğur Demirci (Kanal A), Ali Berber (Bloomberg HT), Cemalettin Alan (Samanyolu TV)Aile boyu kameramanlarEBUBEKİR ATMACAKameramanlık popüler ancak bir okadar da yıpratıcı bir meslek. Mesailerinikimsenin görmediği, engüzel ve en özel görüntüleri kaydetmekiçin harcayan bu tek gözlü kahramanlarkuşkusuz medya sektörünün olmazsaolmazlarından. Kimi zaman bir mitingdesiyasi liderlerin peşinde koşuşturmakta,kimi zaman da bir trafik kazasınınen acı anlarını siyah beyaz vizörüneyansıtma telaşı içerisinde görürüzonları. Hayatın ‘Acı’ gerçekleri ile birçokkez yüz yüze gelseler de bir askerincephede vatanını koruması gibi sarılmışlardıraslında hepsi yaptıkları işe.Kameramanlar, objektiflerine yansıyan‘O an’ları şahitlik ettirir ekran başındakibizlere ama kişiliklerinden de ödün vermezlerasla. Kameraman, kaşı yarılır kimizaman, kimi zaman da dudağı patlarama indirmez kamerasını omzundanhiçbir zaman.Bir aile düşünün ki, dayı, amca, kuzen,yeğen, ağabey, kardeş, hepsininkameramanlık yaptığı, aynı hizaya geçiptripodu (üçayak) kurarak amansız birmücadele içerisine girdiği bir aile. Kameramanlığında saltanat gibi ‘babadanoğla’ geçtiğini falan düşünmeyin. Kimlerdenmi bahsediyoruz? Bir çok ulusalmedya kuruluşlarında meslek hayatlarınısürdüren ve hepsi de kameramanlıkyapan ‘Berber Sülalesi’ üyelerinden.Hepsi hala, dayı, amca oğlu, enişte, yeğenveya kuzen. Buyurun şimdi onlarıtanıyalım. Ali Berber, Adem Gümüş,Mehmet Alan, Cemalettin Alan, UğurDemirci, Yasin ve Yusuf…Mesleğe tam 26 yıl önce başlamış vedoğumuna bile tanıklık ettiği birçok akrabasınakameramanlığı öğretmiş, kucağındabüyütüp beslediği evlatlarını kameramanyapmış bir duayen Ali Berber.Habertürk Televizyonu'nun BloombergEkonomi Servisi’nde görev yapmakta.Berber, sadece ailesinden değilpiyasadaki çoğu kameramana da ustalıketmiş değerli bir gazeteci. Deneyimligazeteciyle ve yetiştirdiği aile üyeleriylekameramanlığın dününü, bugününüve tabii ki ‘Sülale’deki kamera aşkını,aile sıcaklığında geçen bir bahar günündekonuştuk.Ali Berber, mesleğe nasıl başladınız?Hayalim asker olmaktı. Askeri okul hayalimvardı. Ortaokul’da kaldı bu askerolma hayalim. Devamsızlıktan müzikdersinden kalınca askeri okul hayalimizgerçekleşmedi. Bundan sonra da‘Acaba ne olsak, avukat mı olsak, hakimmi olsak?’ diye bir hukuk anlayı-


TEMMUZ-AĞUSTOS 2011 47şı vardı. Benim mahalleden, aynı apartmandaoturduğumuz bir ağabeyim, ustamızvardı Bülent Arımlı. Bülent ağabeybir gün dedi ki ‘Gel kameraman ol’ sene1985. O zaman da lisede okuyorum.TRT tek kanal. Ben de: ‘Ya kameramanlıkta ne ki’ falan diyorum, Bülent ağabeybir gün ‘Haydi’ dedi çekti kolumdan getirdiprodüksiyon şirketine. Asistan olarakbaşladım. Tripod aç, dizi çekimlerindetekstler geliyor okuyoruz. Çekimlerindebulunuyorsun, montajını yapıyorsunve çektiğim iş 2 ay sonra yayına giriyor.Acayip keyifli bir işti. Daha sonrahaber çalışmaları başladı. Ajanslar kuruldu.TRT tek kanal özel kanaldı hiç yoktu.O dönem ARD’nin Türkiye temsilciliğineçalıştık, BBC, CNN ve AP’ye çalıştık.İnterstar ilk açıldığında teknik hizmetinibiz verdik, bizim ekibimiz verdi.1 Aralık 1985’te işe başladığımda 45.Hükümet yani Özal hükümetiydi görevde.O günden bugüne 14 hükümet geçti.Kenan Evren Cumhurbaşkanıydı. KenanEvren, Turgut Özal, Süleyman Demirel,Ahmet Nejdet Sezer, ve AbdullahGül olmak üzere beş tane Cumhurbaşkanıgördüm.Kameramanlığın hayatınızdaki yeri nedir?26 yıldır yapıyorum bu işi ama hala o vizördenbakmak bana keyif veriyor. Şimdibana tekrar sorsanız 'Ne olurdun?' diye,ben tekrar kameraman olurum. Benimkızım doğdu mesela seyahate gidipgeliyoruz ama o kadar çok kalıyoruzki belkii de ayın 20 günü dışarıdasınız.Eve dönüp geldiğinizde bir bakıyorsunuzki çocuk oturuyor, sonra yürümeyebaşlamış veya konuşuyor ama aralartabi yok. Sonra oğlum oldu ama işteçocukların büyümesine tanık olamıyoruzbazen ama ‘Nereden kameraman oldum?’hiç demedim. Çok gülüyorsunuzbelki bu işte ama çok da acı şeyler görüyorsunuz.Ben ağlayarak haber çektiğimibiliyorum. Tunceli’de öğretmenler öldürülmüş,bir çocuk veya bir şehit cenazesiinsansın sonuçta alıştık da desek bizimde bir kalbimiz var, insan olduğunuunutsan da yaş damlamaya başlıyor gözünden.Senin orada gördüğünü belki debütün dünya görecek. Bütün insanlarınderdine merhem olacak. Hep kötü şeylerdeğil. Güzel şeyler de göstereceksiniz.Ben cumhurbaşkanının kabulünü çektim,geldim Balgat’ta banka soyulmuş enzirveden en aşağıya girip kanalizasyondancanlı yayın yaptım.Mesleğin size ne katkı sağladı?33 tane ülke gördüm, benim babam işçiemeklisi. Türkiye’de görmediğim şehiryok. Türkiye’nin hiçbir yerinde kaybolmam.Sorarsan lokantaları tarif ederim,yer bile tarif edebilirim. İstanbul’dayaşayan adam benim kadar orayı bilmezmesela. Ben herhalde aklıma gelmezdibu kadar ülke gezeceğim. Ben bu işin sayesindebu kadar ülke ve Türkiye’nin tamamınıgördüm.Siyasetin merkezi Ankara’da kameramanlıkyapmanın zorlukları neler?İşin bir zorluğu var ama bildiğiniz bir işolduğu için zorlanmıyorsunuz. Yoruluyorsunuz,yıpranıyorsunuz ama heriş sana zahmetli gibi geliyor ama26 yıl oldu, ben yorulduğumubile anlamadım. Sanki geçenlerdebaşlamış gibiyim.Geniş bir aile oluyorsunuz.Piyasadaki herhangibir kanaldaki kameramanlarakip bile olamıyorsunuz.Atlatayım derdinizyok ama tabii ‘Ben neredengöreyim, neyi çeksem?’ diye tabiidüşünüyorsunuz. Gün geliyor mesleğeyeni başlamış bir adam bile bir sürükameramanın olduğu bir haberde kimseninçekmediğini fark edip kaydedebiliyor.Yoksa atlatayım, ben ona fark atayımdiye bir derdin yok ama işini takipetmek lazım. 'Kim ne çekiyor?' değil, seninne çektiğin önemli.Aile üyelerinin kameramanlığa başlangıç serüvenlerinasıl oldu?Akrabalarımın dışında arkadaşlarımı da


48 TEMMUZ-AĞUSTOS 2011başlattım aslında ben. 1985’te çalışmayabaşladım. Yaptığım işi beğendiler ve‘Kimse var mı?’ dediler. O zaman bizimAdem okulda beklemeli, başka bir iş bakıyorkendine. Daha 14 yaşında o zaman.Ben de ‘Bizim hala oğlu var.’ dedim.Adem geldi başladı. Sonra çocuklukarkadaşım var Ertuğrul onu söyledim.Ertuğrul başladı. Sonra yine çocukluk arkadaşımvar Bülent Kördemirci, Show’dakameraman şimdi. Bülent’i getirdik. Ailedebirisi bir mesleği yaparsa galiba diğerleride onu takip ediyor. Mehmet meraklıo işe, ‘İyi hadi gel Mehmet sen debaşla.’ sonra Uğur, Cemalettin, Yasin veYusuf’la devam etti. Benim işe başladığımzaman daha doğmamış yeğenimvar, şimdi kameramanlık yapıyor.Büyüttünüz, beslediniz sonra da kameramanmı yaptınız?Tabii. Bunun dışında yetiştirdiğim hemenhemen her kanalda çalışan kameramanvar. 40’ın üzerinde kameramanvar yanılmıyorsam…Aranızda sıkı bir rekabet var mı? Birbirinize haberatlattığınız da tepkiler neler oluyor?Eğer çok özel bir haberse onu birbirimizesöylemeyiz. Yani herkesin bir iş ahlakı var.Kimse söylemez ama bizim aile veya akrabaolmamızın dışında bizim birlikte çalıştığımızbütün arkadaşlarımız akrabamız.Herhangi bir kanaldan başka bir arkadaşımızıfarklı görmüyoruz. Biz çalışma arkadaşıyızaslında. Benim yeğenim, akrabamdiye görmüyorum. Eğer Adem yanımageldiğinde bir haberde bir adım geriye çekiliyorsambaşka bir arkadaşım geldiğindeiki adım çekilirim. Ayırım asla yok. Aslındabiz büyük bir aileyiz. Bütün kameramanlarlabiz etle tırnak gibiyiz. Çünkü ömrümüzünbüyük bir bölümünü onlarla geçiriyoruz.Sabah 9’da başlıyoruz akşam 6, 7gibi bitiririz ama tabii gece sabahlara kadarsüren Bakanlar Kurulu toplantıları olurdu.Bu zincir sürecek mi peki ? Geriden gelen eş,dost akraba var mı şimdi?Benim oğlum ‘Televizyoncu olacağım’dedi. Ben de dedim ki: ‘Hayır televizyoncudeğil sen başka bir şey olacaksın.Ankara’da çalışamazsın bir kere televizyoncuolursan.’ Artık ısrar edince ablamdedi ki: ‘Ya bırak çok istiyor olsun bari.’Hemen hemen her kanalda bir çalışanımızvar. İnternet siteleri ilk kurulduğundateknik hizmeti biz verdik. Ankara’dakurulan ilk televizyonların hepsine ilkkameramanlık hizmetini biz verdik. Bizvarken özel televizyonlar yoktu. Benimşimdi birlikte çalıştığım muhabirim 1985doğumlu. Benim işe başladığım tarih. Oyüzden ‘Ben muhabirimle aynı yaştayım'derim.Gün içerisinde ne kadar sıklıkla bir araya geliyorsunuz?Bazen üç veya dördümüz, bilemedinizhepimiz aynı haberde karşılaşabiliyoruz.Yan yana çalışıyorsunuz.İşin dışında ailecek gidip görüşelim olmuyormu hiç?Eve gidince iş bitmiş oluyor tabi. Adem’ineşi bazen diyormuş, ‘Hadi gidelim oturalım’o da diyormuş ki ben akşama kadargördüm zaten gerek yok. Hanımlar belki1 ay görüşmüyorlar ama biz her gün beraberiz.Bir araya gelince mesela hanımlargeçer bir odaya çan çan konuşurlarama biz Adem’le susup bir şeye bakarız.Konuşmadan anlaşabiliyoruz yani.Piyasada sizin akraba olduğunuzun bilinmesine gibi sonuçlar doğuruyor?Ali Berber aşireti veya Ali Berber cemaatidiyorlar. Ben ama onu diyenleresoruyorum ‘Sen bana akraba düşmezmisin diye’ o kadar çok paylaşıyorsunuzki herkesle kaynaşıyorsunuz. Konuele geçirmek veya zaptetmek değil.Yusuf mesela işsiz ben ona değil de birbaşkasına iş buluyorum. ‘Bu bizim yeğenbunu da alırız’ demiyorsunuz. Sonuçtabelli kriterler olmalı. Bizim oğlanmesela gazetecilik okuyor. Muhabirolacak. Bundan sonra sadece kameramanlardeğil, müdürler, istihbaratşefleri de benden sorulacak. Hedefbüyüttük. Ancak tabi işe birisi alınacağızaman ‘Akrabam gelsin, o benim yiğenim’diye bir şey yok. Liyakat önemli.Ben Adem ve Mehmet’in şefliğiniyaptım. İş konusunda mecburen onayükleniyorsunuz. Daha fazla iş yaptırıyorsunuz.Gece çekim var ‘Kim gitsin,Mehmet’ gitsin diyordum.Prodüksiyon şirketi kurmak gibi bir hedef varmı peki?Tabi. Bizim avantajımız zaten şuydu.Biz Adem’le prodüksiyon çalıştık. Diziçektik, tanıtım filmleri çektik. Belgesellerçektik. Çizgi film bile yaptık. Tecrübedersen zaten var. Biz bu işi iyi yapıyoruz.Sırf o diye değil. Bizim eğittiklerimizbugün öğretici oldular ve eğitimveriyorlar. Piyasadan hiç kimse şugruptaki insanlara kötü diyemez. Kişiliklebağdaşlaşan bir iş yapıyoruz. İşebaşlarken bütün asistanlarımıza öğretilentek şey ‘İşinle bir yerlere gelemezsin,kişiliğinle gelirsin’ tavsiyesidir.


50 TEMMUZ-AĞUSTOS 2011TRT GENEL MÜDÜRÜ İBRAHİM ŞAHİN:Bank Asya bize reyting,kendine de değer kazandırdıAHMET TEKİNTRT, müsabakaları yerinden izlemeyegidemeyen ya da gitmeyenTürk sporseverlerin ilk gözağrısı.Yani maddi imkansızlıktan ya da zamansızlıktanyerinde izlenemeyen spormüsabakalarının heyecan ve coşkusunubizlere yaşatan ilk kurumdur TRT.Ülkede tek kanallı dönemin, siyahbeyazekranları karşısına aileyi adetabağlayan TRT’nin diğer programlarındaolduğu gibi spor programlarında daanlatılması güç bir tat vardı. Hem de birmanga askerin Anıt kabir’de gecik törenlerindekigibi yaptığı yürüyüş ve ardındansöylenen İstiklal Marşı'mızın bitişindeki‘Televizyonunuzu kapatmayı unutmayınız.’yazısını ekranda görünceye kadaryakından takip edilen TRT.O dönemlerde milli müsabakalarınınbaşlama saatinden en az 15–20 dakikaönceden ekran karşısına kurulan izleyicinindualarla beklediği müsabakalarıherkes hatırlar sanırım.O zamanlar özellikle de futbol müsabakalarındabu kadar tahrik, bu kadarçirkinlik, statlarda ise bu kadar olayve küfür yoktu. Bizler hatırlamıyoruz, sanırımsizler de hatırlamazsınız, TRT’nin


TEMMUZ-AĞUSTOS 2011 51TRT, müsabakalarıyerinden izlemeyegidemeyen ya da gitmeyenTürk sporseverlerinilk gözağrısı. Yanimaddi imkansızlıktanya da zamansızlıktanyerinde izlenemeyenspor müsabakalarınınheyecan ve coşkusunubizlere yaşatan ilkkurumdur TRT.stat ya da salonda yapılan küfürleri izleyiciyeaktarmamak için yayının sesini kıstığınıya da biplediğini.Günümüzde yaşananlardan, stat yada salonlarımızdaki çirkinliklerden tabiiki sadece televizyonlar sorumlu değilama bunu engelleme adına TRT’nin ortayakoyduğu gayreti burada takdirle yadetmek gerekir.Her ne kadar, bir devlet kuruluşu,reyting kaygısı yok, çalışanlar bir devletmemuru zihniyetinde görev yapıyor,dense de TRT’nin en zirvesindeki isimdenen alt kademedeki çalışanına kadarişinin ehli ve bir özel şirket mantığıyla çalıştığınıgörmek de bir spor sever olarakbizleri mutlu ediyor.Süper Lig’in yayınlarına ortak olmasınarağmen Bank Asya 1. Lig’in yayıncıkuruluşu olarak büyük takdir toplayanTRT’nin Genel Müdürü İbrahim Şahin,bu sayede izlenirliklerinin arttığını söylüyor.Kendileri için önceliğin spora hizmetolduğunu belirten Genel Müdür Şahin,‘’TRT, Bank Asya maçlarını yayınlayıncaizlenirliği arttı. Bank Asya maçları yayınlamayabaşladıktan sonra izlenirliğimizarttı. Önceden yapılan bir kıyaslamaşöyleydi: Süper Lig maçları 10 birim izlenirkenBank Asya maçları yarım birim izleniyordu.Maçları biz yayınlamaya başladıktansonra Bank Asya maçlarının izlenmeoranları 5 birime yükseldi.’’ Diyor.Tabiî ki bunda maçların açık kanaldanyayınlanmasının büyük etkisi olduğunuda ifade eden Şahin, "TRT olarakmaçları yayınlayabilmek için elimizdebirçok mecra vardı. Biz de bu mecralarınhepsini kullanarak maçları değişik kanallardanyayınladık. Böyle olunca izleyicikitlesi arttı. Maçları yayınlamaya başladığımızzaman başlarda biraz bocaladık.Bazı konularda hazırlıksız yakalanmıştık.Canlı yayın araçları, uplink cihazları, personelinmaçların oynanacağı yere ulaşmalarıderken sorunlar vardı ama bunlarıen kısa sürede giderdik. Gelecek yıl dahakaliteli bir yayınla güzel bir lig izleyeceğimizidüşünüyorum.’’ şeklinde konuştu.TRTSPOR, YARI LEGAL YARI İLLEGAL DEVAM EDİYORTRT’nin bir devlet kuruluşu olmasına rağmençok çabuk geliştiğini ve genişlediğiniifade eden Genel Müdür İbrahim Şahin,yeni yayınlarla ilgili de iddialı konuşuyor.TRT bünyesinde TRTSPOR’u yayınabaşlattıklarına vurgu yapan Şahin,"Ama yayın yarı legal yarı illegal devamediyor. Ekranlara bazen TRT3Spor bazenTRTSPOR yazıyoruz.’’ diyerek önemliaçıklamalar yapıyor. İşte Şahin’in iddialarındanbirkaçı:


52 TEMMUZ-AĞUSTOS 2011TRT’nin kuruluşundangünümüze katettiğimesafe, kalitesindekigelişmeleri dedikkate sunan Şahin,günümüzün üst düzeykalitedeki yayını HDve TRT’nin HD yayınınada açıklık getirdi.‘’Tabii ki biz 24 saat yayın yapan birspor kanalı kurmak istiyoruz. Bunun içinSpordan Sorumlu Devlet Bakanı ve Gençlikve Spor Genel Müdürü ile görüşmelerimizdevam ediyor. TRTOKUL’u açarkennasıl Anadolu Üniversitesi’nden destekaldıysak burada da katkı istiyoruz. Kaliteliiş olsun diyoruz. Ama fazla destek aldığımızsöylenemez. Şu anda burada işlerikendi imkanlarımız ölçüsünde yapıyoruz.Bir de tabii ki TRT3 yasa gereği meclis açıkolduğu zaman meclis yayını yapmak zorunda.Belki TRTSPOR için uyduda alternatifbir kanal oluşturabiliriz. Meclis yayınıbittikten sonra ortak yayına geçip karasaldada TRTSPOR’un izlenmesini sağlayabiliriz.Peş peşe kanallar kurmuşken böylebir kanal kurmanın anlamı yoktu. Mecliskapandı, biz de TRTSPOR olarak yayınyapıyoruz. Çok kısıtlı bütçelerle bu yayınıgerçekleştiriyoruz. Gelecek aylarda kaliteliTRTSPOR yayını yaparız.’’TRT HD’NİN MİSYONUTRT’nin kuruluşundan günümüze katettiğimesafe, kalitesindeki gelişmeleride dikkate sunan Şahin, günümüzün üstdüzey kalitedeki yayını HD ve TRT’ninHD yayınına da açıklık getirdi.TRTHD kanalının üç misyonununolduğunu söyleyen Şahin, "Spor, belgeselve sinema kanallarını HD yayın olarakvereceğiz. HD yayınların içinde yüzde30’unu spor yayını yapacağız. Tabii kispor yayınları denince insanların aklınafutbol ağırlıklı yayın geliyor ama biz diğermecralara da yer vermek istiyoruz.TRT’nin spor deyince algıladığı sadecefutbol değildir. HD bir yayınla 100 metreyarışı, bir maraton yarışının son metrelerini,bir basketbol müsabakasında potaaltındaki mücadeleyi ya da güreşte, karatede,judoda puan vuruşlarını HD izlemeninkeyfine de doyum olmuyor. Tabiitenisi de unutmamak gerek.’’ diyerek yapılanişin önemini dile getiriyor.ŞİFRELİ YAYIN NEDENİYLE İHALEYE GİRMEDİKTürkiye’de sporun zirvesi ve her yayıncınınelinde bulundurmak istediği SüperLig’in maçlarının yayınını neden alamadıklarınıda anlatan Şahin, şifreye takıldıklarınıbelirtiyor biraz da tebessüm ederek."Spor Toto Süper Lig maçlarının yayınhakkı için geçen yıl ihaleye girecektik.Fakat şifreli kanal mecburiyeti gelinceTRT olarak ihaleye girmenin bir anlamıyoktu.’’ diyen Şahin, bu serüveni anlatırkende TRT farkını ortaya şöyle koyuyor:"Biz herkese futbol izlettirmek istiyorduk.Kamu yayıncısıyız şifreli yayınyapamazdık. Bu nedenle ihaledenuzak durduk. Ancak TRT olarak SüperLig maçlarının geniş özetleri, Bank Asyamaçları, Türkiye Kupası maçlarını yayınlıyoruz.Tabii ki burada biraz da özelTV’lere hayat hakkı vermek lazım diyedüşünüyorum.’’TRT İNGİLİZCE, YIL SONUNDA BAŞLAYACAKŞahin, yabancı dil yayınları ve TRTİngilizce’yi hayata geçirmek için çalışmalarınındevam ettiğini belirtirken, bu konudakiçalışmalarını da heyecanla anlattı.Şahin, TRT İngilizce’nin İngilizce haberkanalı olacağına vurgu yaparak, "İkiayda bir kanal açan kurumuz. İngilizcekanal üzerinde çok durulması gerekiyordu.Bunun için çok yoğun bir çalışma dönemiiçine girdik. Bu kanalın formatı nasılolacak. Burada Amerikan İngilizcesimi yoksa İngiltere İngilizcesi mi kullanacağız?Alacağımız personel Türk mü olacakyoksa yabancı mı olacak? Bunun gibibirçok teferruat olduğu için ince eleyipsık dokuyoruz.Haber kanalı olacağı için tüm dünyadanmuhabirler ve kameramanlarla irtibatkurmamız gerekiyor. Tüm alternatiflerideğerlendiriyoruz. Diğer kanallarıaçarken 'göç yolda dizilir' hesabı yaptıkama TRT İngilizce’de Batılı gibi düşünerekher şeyi dört dörtlük yaptıktan sonraaçalım diye düşündük. Bu kanalı yıl sonuöncesinde açmak istiyoruz. Tabii ki bazenistediğiniz cihazlar veya malzemeler gelmediğiiçin aksamalar olabiliyor.’’ diyerekçekingenliğini dile getiriyor.


54 TEMMUZ-AĞUSTOS 2011ZAMAN GAZETESİ EKONOMİ EDİTÖRÜ TURHAN BOZKURT:2001 krizinde Duyun-uUmumiye tarzı bir yapı kurulduRAMAZAN SOLAKZaman Ekonomi Servisi, Şubat2001 krizinin 10. yıldönümündeyayımladığı yazı dizisi ile,Türkiye'nin o dönemde ödediği ağır bedelinbilinmeyen yönlerini de açığa çıkardı.Yakın tarihin; üzerinde en çok konuşulan,bu günlerde yaşanılanları belgeleriylegün yüzüne çıkaran ekibin çalışması,yazı dizisinden taşan kısımlarıyla birlikteZaman Kitap tarafından basıldı. CihanHaber dergi, '10. Yılında 2001 Krizi'kitabı ve ekonomi gazeteciliği üzerineZaman Gazetesi Ekonomi Editörü TurhanBozkurt ile görüştü. Bozkurt ile Şubat2001 krizinin bilinmeyen yönlerindenekonomi gazeteciliğine, şirket haberlerinden,sokağın nabzını tutan haberciliğeuzanan yelpazede Zaman Ekonomi'nindurduğu noktayı konuştu.Zaman Ekonomi Servisi, editoryalkadro ile birlikte alanında uzman toplam15 çalışana sahip. İstanbul'da 11,Ankara'da 3 muhabir ile ekonominingündemini yakından takip ediyor. Servishaftaya, pazartesi günü yaptığı 'ayrıntılı'toplantı ile başlıyor. Haftanın gündemi,bir önceki haftanınki ile birlikte değerlendiriliyor.Önce çıkan konular masayayatırılıyor. Turhan Bozkurt, bu toplantıyıçok önemsiyor. "En sıcak gelişmelerien ince ayrıntısıyla bizim okuyucumuzokusun diye uğraşıyoruz." diyen Bozkurt,bunun için çok iyi şekilde organize olmakgerektiğine vurgu yapıyor, bununla birlikte'doğruluk ve hakkaniyet'e de dikkatçekmekten geri kalmıyor:"Haberi önce vermek yetmiyor, haberindoğru olması da gerekiyor. Biz bunaçok dikkat ediyoruz. Özel haber bizimönceliğimiz, kalite çıtamız çok yüksekama önce doğru olmasına özen gösteriyoruz.Kasıtlı davranmıyoruz ama aradahata yaptığımız olabilir, olabiliyor. Bu an-


TEMMUZ-AĞUSTOS 2011 55lamda; özür dilemenin de önemli bir erdemolduğunu biliyoruz. Hatalarımız içinözür dilemekten imtina etmeyiz."Yakalanan siyasi istikrar sayesinde,büyümede kamunun rolü azalırken,özel sektörün payı oldukça arttı. Bu durumekonomi sayfalarına da yansıdı. ÖncedenHazine'nin borç itfası, MerkezBankası'nın kur ve faiz açıklamaları manşetlerisüslerken, artık şirket haberleri öneçıkıyor. Ancak bu arada ekonomi sayfalarınıngitgide birbirine benzemeye başladığıeleştirileri de daha sık ifade edilmeyebaşlandı. Bozkurt, bu tespitleri doğruluyor:"Son dönemde bütün ekonomi sayfalarıbirbirine benzemeye başladı, doğru.Bunda şirket haberlerinin öne çıkmasınınbüyük rolü var. Aynı kaynaktan çıkan bilgiler,metinler hemen her gazetede aynenyer alıyor, bazen başlıklarına kadar."Zaman olarak burada farklılıklarınışirket haberini sektör haberi haline getirerek,yatırımcıyı, tüketiciyi ilgilendirenkısımlarını öne çıkararak ortaya koyduklarınıvurguluyor. Şirket haberlerinin ekonomisayfalarının vazgeçilmezleriarasında yer aldığını, ancakTürkiye'deki halinin sürdürülemezolduğunu dile getiren Bozkurt,şu değerlendirmelerde bulunuyor:"Biz, sokaktaki insan için,gazeteyi okuyacak olan masanınöteki yanındaki insan için bugazeteyi hazırlıyoruz. Tabii şirkethaberlerine de yer vereceğiz.Ama tamamen şirket haberciliğidoğru değil. Dünyada örneğiyok, Türkiye'deki hali de sürdürülemezzaten. Nasıl olacak? Buhaberler olmalı. Ama aktarırken,olabildiğince objektif davranmalı.Aktarılanların şirketin iddia ettiğibelirtilmeli. Reklam haber havasındankurtulması lazım. Karşıgörüş, sektör görüşü koymaklazım.Diğer taraftan şirketlerin yaptıklarıişlerle artık hayatın parçasıhaline gelmiş durumda. Mesela,cep telefonları ve GSM hizmetleri,bankalar ve sundukları hizmetler,otomotiv, akaryakıt, bilişim ilkakla gelenler. Tabii burada şirkettenyatırım üretim ve reklamınıiçeren haber kadar, sunduğu, ürettiği ürününvatandaşa etkisi, hayata katkısını dagörmek ve sayfalara taşımak lazım. Bakın,Türkiye'de bir ara bakterili et gündem oldu.Ancak bütün gazeteler bu konuya yeterinceeğilmedi. Bütün gelişmeleri sadeceZaman ve Taraf verdi.""MEDYA PEK ÇOK KONUDA SABIKALI"Takvim yaprakları 19 Şubat 2001'i gösterirken,Türkiye ciddi bir ekonomik depremyaşadı. DSP-ANAP-MHP'den oluşan57. Koalisyon Hükümeti'nin başbakanıBülent Ecevit, dönemin CumhurbaşkanıSezer'in kendisine 'terbiye sınırını aşan'bir hareketle Anayasa kitapçığı fırlattığınıaçıklamasıyla piyasalar allak bullak oldu.O güne kadar hasır altı edilen pek çokOn yıl önce bir gecede Türkiye'nin yüzde25 fakirleşmesine sebep olan 2001 krizininbilinmeyenleri bir kitapta toplandı.Zaman Gazetesi Ekonomi Servisi tarafındanhazırlanan '10. Yılında 2001 Krizi'isimli kitap, 2001 krizinin perde arkasınıayrıntılı olarak gözler önüne seriyor.problem birbiri ardına patlak verdi. Hükümetdövize sahip çıkmak için dalgalıkura geçerken, ekonominin başına DünyaBankası Başkan Yardımcısı olan KemalDerviş'i oturttu. Krizin aşılması için UluslararasıPara Fonu IMF'nin hazırladığı 'acıreçete'yi uygulamaya razı oldu.Zaman Ekonomi Servisi, krizin 10 yılıdolayısıyla; dönemin aktörleriyle yaptığıröportajlar ve yayınladığı belgeler ile karanlıktakalmış pek çok noktaya ışık tuttu.Örneğin bankaların patronu BDDK'dakanunlara aykırı olmasına rağmen IMFtemsilcilerine oda tahsis edildiğini ortayaçıkardı. O dönem pek çok banka fonadevredilmiş, bu bankaların yükümlülükleride vatandaşlardan vergi olarak tahsiledilmek üzere kamuya yüklenmişti. Kitaptabu ve benzeri pek çok ayrıntının yeraldığını aktaran Zaman Ekonomi EditörüTurhan Bozkurt'a o dönem medyanın tutumunusorduk.Pek çok konuda 'sabıkalı' olan medyanıno dönemde de belli noktalarda devreyegirmiş olabileceğini ancak, krizin tetiklenmesindeetkili bir rol oynamadığınıdüşünen Bozkurt, ogünlerde çok başka bir planın yürürlükteolduğunun bugün ortayaçıktığına işaret ediyor:"Medya pek çok konuda sabıkalı.Ama 2001 krizin'in tetiklenmesikonusunda pek etkili değil.Şöyle, o dönemde Ecevit'iniktidardan indirilmesi gibi birplan varmış. Bunu bugün daha iyianlıyoruz. Başkent Hastanesi'ndeiş göremez raporu verilmeye çalışılmış.İşte bugün sahibi MehmetHaberal, Ergenekon'dantutuklu. Bu arada CHP de onuZonguldak'tan milletvekili adayıgösterdi, Ecevit'in memleketinden.Tabii o dönem Ecevit'i iktidardanuzaklaştırma projesi uygulanırken,medyanın da bunakatkıları olmuştur. Mesela, hastanedekiEcevit için pencereden çıkıpel salladı haberleri yapılıyorduo dönem. Bu anlamda bilerek yada bilmeyerek medya buna angajeolmuş olabilir."Öte yandan aynı günlerdedarbe hazırlığı olduğu yönündede bazı fısıltıların dolaştığının or-


56 TEMMUZ-AĞUSTOS 2011taya çıktığını dile getiren Bozkurt, bunuduyan dönemin İstanbul Ticaret OdasıBaşkanı Mehmet Yıldırım'ın bu konudabazı açıklamalarda bulunduğunu belirtiyor.Yıldırım'ın Genelkurmay'a gidipKıvrıkoğlu paşa ile görüştüğünü ve bununyanlış olacağını anlattığını aktardığınıkaydediyor.Ancak diğer taraftan sivil ekonomiaktörlerinin de o dönemde bazı konulardarol almış olabileceğine işaret eden Bozkurt,şöyle konuşuyor:"Milli Mutabakat Hükümeti ile ilgilicümleler telaffuz edilmeye başlanmıştı.Odalar Birliği başkanlığında Türk-İş,TESK, DİSK, TÜSİAD ilanlar veriyordu,gazetelerde. Esnaf ilk defa sokağa dökülmüştü.Bunun arkasında dönemin AnkaraTicaret Odası Başkanı Sinan Aygün'ünolduğu o günlerde de biliniyordu. Türkiyetarihinde bir ilkti Ankara'daki eylem.Her ne kadar o beşli çete bugün, o zamanböyle niyetimiz yoktu diye söylese de yaptıkları,gazetelere verdikleri ilanlar ortadave onları yalanlıyor. TOBB, TÜSİAD28 Şubat'a, 27 Nisan'a, 12 Eylül'e bırakınkarşı durmayı en azından bir parçası olmasaydı,Türkiye'de muhtıra ve müdahalelerinyapılması mümkün değildi. Çünküekonomik ayağı olmayan hiçbir darbeninbaşarılı olması mümkün değil. O günlerde28 Şubat'ın uzantısı olanlar Ecevit'inuygulamalarından memnun değildi. Çünkügerçek bir sosyal demokrat kimliğe sahiptiEcevit. Din ve vicdan hürriyeti anlamındapek çok sağ partinin gösteremediğidik bir duruş sergiledi. Özellikle FethullanGülen Hocaefendi'nin teşvikiyle yapılanişler ve yurtdışında açılan Türk okullarıkonusunda, 28 Şubat'ın en hararetli olduğudönemde bile dik duruş sergilemiştir.Vahdettin vatan haini değildir diye çıkışıda diğer bir dik duruş örneğidir.""GİZLİ HAFİYE GİBİ ÇALIŞTIK"Turhan Bozkurt, yazı dizisi ve kitabınhikâyesini, "Zaman Ekonomi Servisi olarak10 yıl sonra yaşananların tam bir resminiaktaralım istedik." diyerek özetliyor.Kitabın, aynı zamanda bir yakın tarih; yakındönem iktisadi ve siyasi tarihe ışık tutacakbir çalışma olduğunu öne sürüyor.Bir kaç kez Ankara'ya gittiğini, devletinekonomi yönetiminden de destek aldıklarınıifade ediyor. 2001 krizinin iyi analizedilmesinin, gelecekte böyle durumlar yaşanmamasıiçin çok önemli olduğunu kaydederken,yaşananların 'bin doktoraya'bedel, 'bin Nobel ödüllü iktisatçının vereceğidersen daha kıymetli' dersler içerdiğiniifade ediyor. Bu yüzden kapsamlı birdosya ortaya koymak için yoğun bir çalışmatemposu içine girdiklerini belirten Bozkurt,çok titiz bir çalışmaya imza attıklarınıifade ediyor:"Pek çok gizli belgeye ulaştık. Farklıbir çalışma olmasını istedik. Pek çokmeslektaşlarımız benzer çalışma yapıyordu,belki. Ama biz; böyle kitap olabilecek,gizli belgeleri içeren, her yönüyle kriziişleyen bir çalışma yaptık. Bu anlamdameslektaşlarımızı atlatmak için farklı taktikleruyguladık. Ben Ankara'ya bu çalışmaile ilgili gitmeme rağmen, başka programlariçin gidiyormuş gibi yaptım. Arayafarklı bir kaç program serpiştirdik. Tabiikitapta emeği geçen arkadaşlar da çokönemli işler yaptılar. Dönemin bankacıları,siyasi aktörleri ile önemli röportajlargerçekleştirdiler. Ulaştığımız IMF belgeleri,Düyun-u Umumiye tarzı bir yapınınkurulduğunu gösteriyor. Ama o günlerdedönemin kudretli bakanı Kemal Derviş'inyemek menüsü üzerinden ekonomik gidişathakkında yorumlar yapılıyordu.Aslında buna benzer pek çok olay haberolarak yapıldı. Ancak herkesin gazetearşivine ulaşmaya imkanı yok. Herkesinkütüphaneye gitme imkanı yok. İnternettebu bilgilere ulaşmak iğne aramak gibi.O dönem 10 yaşında olanlar, bugün 20yaşında ve oy kullanacaklar. Bu krizi hatırlamayankaç milyon genç var. Bu gençlerinde o günden bu yana Türkiye'nin yaşadıklarınıöğrenmesi gerek. Ekonomi gazeteciliğininbu yönü de var. Rutin olaylarındışında; Batı'daki gazetecilik gibi, konuyualıp bütün yönleriyle ve taraflarıyla çalışmakve konunun resmini bütünüyle ortayakoymak. Biz 2001 krizine bir projektörtutmak istedik. O ışık da pek çok kişiningözünü açtı. Yabancı birisine BDDK'deoda tahsis edilmesi, para ödenmesi gibi,pek çok ayrıntıya ulaştık. Bunun da kalıcı,kaynak bir eser olmasını istedik."Soldan sağa: Mustafa Yağmurlu, Harun Çümen, Serkan Şahin, Turhan Bozkurt, Yetkin Bilgin, Zeliş Yıldıral, İbrahim Balta, Mustafa Gün, Memduh Taşlıcalı, Bayram Kaya


58 TEMMUZ-AĞUSTOS 2011İran ve Hizbullah’ın‘Arap Baharı’ açmazıCUMALİ ÖNALTunus ve Mısır’da kısa sürede başarıyaulaşan devrim sürecinin,domino etkisiyle bölgenin diğerülkelerini de hemen dönüştüreceği yönündekibeklentiler boşa çıktı. Bölgenindişli liderlerinden Muammer Kaddafive Ali Abdullah Salih, güçlerinin büyükbir kısmını yitirmelerine ve yoğun küreselmuhalefete rağmen direnmeye devamediyor. Neredeyse yarım yüzyıldırSuriye’de iktidarı elinde tutan Esed ailesiise sarsılmaz zannedilen iktidarlarının8 yıldır Kahire'de bulunanCihan Haber Ajansımuhabiri Cumali ÖnalOrtadoğu'da yaşananisyan hareketini CihanHaber için analiz etti.ellerinden kayıp gideceğinin işaretlerinialmaya başladı.Kendilerini istikrarın, birleştiriciliğin,intizamın mutlak temsilcisi olarakgören, gittiklerinde pandoranın kutusununaçılacağını öne süren her üç liderinkoltuklarını bırakmamak için uyguladığışiddet yöntemleri, aslında yıllarca halklarınıve dünyayı nasıl yanılttıklarınınaçık bir delili.Özellikle Kaddafi ve Esed, gösterileribastırmak için halklarına karşı uçakve helikopter kullanmaktan dahi çekinmezken,isyancıları iğrenç varlıklarabenzetmekten de geri kalmıyor.Bölge hızlı bir dönüşümden geçerken,küresel ve bölgesel güçler de gelişmeleriçok yakından izliyor, kendi çıkarlarınınaleyhine olabilecek oluşumlarıengellemek için büyük çaba sarf ediyor.Yaklaşık iki asırdır bölgedeki tüm


TEMMUZ-AĞUSTOS 2011 59dengelerle oynayan, çıkarları doğrultusundayönetimler oluşturan Batılı güçlerde, on yıllarca destek verdikleri diktarejimlerinin devrilme trendine girdiğinigördükleri an bir anda demokrasi yanlısıkesilerek tüm dünyaya aslında ibretlikbir tablo çiziyor.Kendilerini istikrarın,birleştiriciliğin,intizamın mutlaktemsilcisi olarakgören, gittiklerindepandoranın kutusununaçılacağını önesüren her üç liderinkoltuklarınıbırakmamak içinuyguladığı şiddetyöntemleri, aslındayıllarca halklarını vedünyayı nasılyanılttıklarının açıkbir delili.BAHAR GELDİ, DEMOKRASİ GİTTİ!Benzer bir tabloyu, bölgenin önemli güçleriİran ve altıncı kolu Hizbullah da sergiliyor.Bölgedeki yapıdan faydalanarak,İslam’ın savunucusu rolüne bürünenİran ve Hizbullah, demokrasi rüzgârınınmutlak savunucuları gibi görünüyordu.Ta ki, Arap Baharı Suriye’nin kapısını çalanakadar!...Tunus, Mısır, Libya, Yemen, Bahreynve hatta Körfez ülkelerindeki küçük çaplıeylemleri elleri patlayıncaya kadar alkışlayanher iki güç, sıra Suriye’ye gelincebir anda tersine bir tutum sergilemektenkaçınmıyor.Onlara göre diğer ülkelerdeki gelişmelerhalkın talepleri doğrultusundagerçekleşirken, Suriye’de ise kışkırtmalar,dış tahrikler, El Kaide gibi unsurlarvar.İsrail karşıtı yaptığı açıklamalar ve2006 yılında İsrail’e karşı elde ettiği başarıile Arap dünyasında kahramanlaşanHizbullah lideri Hasan Nasrallahiçin Beşşar Esed su ve hava kadar hayati...Tıpkı büyük patronu İran gibi…2009 yılında İran’ı etkisi altına alandemokratik gösterileri ABD, İsrail vehatta Suudi Arabistan’ın komplosuolarak adlandırmaktan kaçınmayanNasrallah, Tunus ve Mısır’daki başarılıgösterileri ise ‘diktatörler devrildi’ifadeleriyle kutlamıştı. Aynı şekildeYemen ve Libya’daki olayları da ‘re-


60 TEMMUZ-AĞUSTOS 2011FOTOĞRAF: ZAMAN, İSA ŞİMŞEKFOTOĞRAF: ZAMAN, İSA ŞİMŞEKFOTOĞRAF: ZAMAN, İSA ŞİMŞEKjim halkına kurşun sıkamaz’ ifadeleriylekınamıştı.ESED REJİMİNİN ARKASINDAKİ EN ÖNEMLİ GÜÇ, İRANBenzer durum İran için de söz konusu.Diğer ülkelerdeki demokratik eylemleridestekleyen Tahran, Suriye konusundaise sert bir tutum izliyor ve Esed rejimininkalması gerektiği yönünde bir politikaizliyor.Suriye Arap dünyası için ne kadarönemli ise Esed rejimi de İran ve Şii dünyasıiçin aynı şekilde olmazsa olmazlardan.Mısır’dan sonra Arap dünyasınıntarihî, kültürel ve stratejik bakımlardanikinci önemli ülkesi olarak adlandırılanSuriye, İran’dan Akdeniz’e uzayan Şiihattının da en önemli halkası.Lübnan’daki Şii varlığı ve Hizbullah’ıngücü Esad rejiminin devamı ile direkt ilgili.Sırtını Suriye’ye ve dolayısıyla da muazzamŞii dünyasına yaslayan Hizbullah,İran’dan sonra en büyük Şii askeri güç durumundada bulunuyor.İran açısından da Suriye, bölgedeki etkinliğiiçin en önemli unsurlardan. Türkiyeile geliştirdiği üst düzey ilişkilerine rağmenher zaman İran’a ayrı bir önem verenve bu ülkeyi en önemli stratejik ortağı olarakgören Esed rejiminin ayakta kalabilmekiçin yaslanacağı en önemli güç şüphesizİran.Son zamanlarda İran ve Hizbullah’ınSuriye rejimine yardım ettiği yönündekiiddialar her ne kadar Şam tarafından yalanlansada, Tahran’ın yıllardır Suriye rejimiyleolan askeri ve istihbari işbirliği tümdünya tarafından yakından biliniyor.AZERBAYCAN, TURNUSOL KAĞIDIBaşta Kudüs olmak üzere bazı Arap topraklarınıişgal altında tutmasından dolayıİsrail’i düşman olarak adlandıran ve bundandolayı da Hizbullah ve Suriye’ye yardımettiğini öne süren İran’ın benzeri durumdakiMüslüman Azerbaycan konusundafarklı bir politika izlemesi, hatta işgalciErmenistan ile çok yakın ilişkiler geliştirmesigözlerden kaçmıyor.Arap Baharı’nın gidişatı, başta Batılıülkeler olmak üzere tüm bölgesel güçleride yakından ilgilendiriyor. Sürecin başarıylasonuçlanmasının, İsrail ve İran’ınaleyhine olacağı, artık uzmanlar tarafındandaha sık telaffuz edilmeye başlanıyor.


62 TEMMUZ-AĞUSTOS 2011Adı Konulmamış Darbe 93Gazeteci Muhsin Öztürk tarafından kalemealınan "Adı Konulmamış Darbe 93" adlıkitapta, 1993’te askerler tarafından yenidendizayn edilen devlet kurumunun nasıl kırıldığıve nasıl yön değiştirildiği anlatılıyor.KÖKSAL AKPINARTürkiye Cumhuriyeti, kurulduğundanbugüne kadarbünyesinde derin yaralaraçan 27 Mayıs, 12 Mart, 12Eylül, 28 Şubat darbelerini ve 27Nisan e-muhtırasını gördü. Fakatbu askeri darbelerin yanında1993 yılında adı konulmamışbir darbe daha yaşandı. Bugünlerdesiyaset dizaynı tartışmalarısürerken, aslında asıl dizayn1993 yılında Uğur Mumcu’nunöldürülmesiyle başladı. Bir anlamda93’te o dönem toplumuetkilemeyen, tepe de sessizbir darbe gerçekleşti. O dönemisade bir anlatım ile kalemealan Gazeteci-YazarMuhsin Öztürk, bu yüzdenkitabın adına da‘Adı KonulmamışDarbe 93’ adını vermiş.Öztürk ile 93Darbesi’ni, bugününgündemindeolan sözde planseminerlerininışığında konuştuk.‘Adı Konulmamış Darbe’derken ne tür bir darbeden söz ediyoruz?Bizim bildiğimiz darbelerdendeğil o yüzden 'adı konulmamış'diyoruz. Darbeler tarihindenbahsedilirken hiçbir zamanadı geçmeyen bir dönem 1993.4 yıl sonra da 28 Şubat gerçekleşiyor.28 Şubat’ı devamlı konuşuyoruz,93’ü konuşmuyoruz.Çünkü bizim bildiğimiz tanklarınyürüdüğü, askerin ‘yönetimeel koyduk’ diye ilan ettiği,Başbakan’a muhtıra verildiğigibi şeyler hatırlamıyoruz. 93’ücinayetlerle, Madımak, UğurMumcu ya da Özal’ın ölmesi gibibüyük olaylarla hatırlıyoruz.93 yılı bizim bildiğimiz darbelerdenolmayabilir ama bildiğimizdarbelerden daha derinlikli,daha tesirli, büyük acılar yaşatanıaslında. Pek çok darbelerdendaha acı hatıraları olan bir yıl. 93devlet kurumunun kırıldığı, yöndeğiştirdiği bir tarihtir. Basit biraskeri müdahale değil!..Mumcu’nun öldürülmesi, 5 Şubat’ta AdnanKahveci, 17 Şubat Eşref Bitlis, 17 NisandaTurgut Özal’ın ölümü. Bu olaylarınbirbiriyle ilintisi olduğunu düşünüyormusunuz?Bu olayların ortak yönleri Kürtmeselesiyle ilgili olmasıdır. EşrefBitlis, o dönemde ortaya konulanKürt meselesindeki barışçı yollarlaçözülmesi projesinin askercenahından destek veren birkaçkişiden biri. Uğur Mumcu terörmeselesini, uyuşturucu ticaretini,istihbarat örgütlerini araştıranve bunu söyleyip yazan bir kişi odönemede. Öldürülmeden önce,bu ilişkiler ağı üzerinde durduğubiliniyor, bazılarına göre perdeyikaldırmak üzereydi. AdnanKahveci, ‘Kürt meselesi nasıl çözülemez?’diye bir rapor yazmıştı.Özal da ‘Ben bu işi çözeceğim.’diyerek yalnız kalma pahasınayola çıkmıştı. Ancak daha 92’de


TEMMUZ-AĞUSTOS 2011 63gazete manşetlerine yansıyan biristihbarat raporunda Özal’ın aldığıinisiyatife karşı devletin refleksgösterebileceği hatta sürecindarbe ile sonuçlanabileceği uyarısıyapılıyor.Özal ölmeseydi onu yeniden siyaset arenasındagörebilecek miydik?Özal’ın yakınlarında bulunanlarkesinlikle cumhurbaşkanlığınıbırakarak aktif siyasete dönecekti,diyor. Cumhurbaşkanınıyetkileri genişletilmiş olsa dasembolik bir makam. Onu bırakıptekrar bir partinin başına geçipbaşbakan olma isteği vardıÖzal’da. Özal, yalnız biriydi aynızamanda. Yüksek komutadaEşref Bitlis var ama başka destekleyenyok kendisini. Demirelde destekliyor gibi durdu amaçok da adım atmadı. Demirel, 1Ocak'ta diyor ki: 93 özgürlüklerinbir yılı olacak. Yani büyük birümitle, yeni yıl mesajı ile başlıyorfakat 93 yılı Türkiye’nin enkaranlık yılı olurken değişen tekşey Demirel’in cumhurbaşkanlığıkoltuğuna oturması olmuyor.Kapalı kapılar ardında neler konuşuldu?93 niye önemli? Niye olup bitenlerdenhaberdar değiliz?Olayları tek tek ele alıyoruz, ayrıntıdaboğuluyoruz. Araştırmayabaşladığımızda bu dönemdeaslında büyük bir siyaset dizaynıolduğunu görmek mümkün. 71muhtırasında asker hükümettenmemnun değil. O zaman Demirelgider, yerine CHP’den birisigelir. Fakat 93’te operasyonKürtler üzerinden yapıldı. Kürtler,terör parantezine alınarak,gayri nizami olarak yürütülenterörle mücadele için bir meşruiyetalanı üretildi ve PKK’nın dabüyük katkısıyla köyler boşaltıldı,binlerce faili meçhul cinayetlerişlendi. Bütün bunlar olurkenTürk kamuoyu yaşananlarısadece terörle mücadele kapsamındayürütülen bir savaş olduğunudüşündü. Ya ilgilenmediya da destekledi. Kürt meselesinibarışçı yolla çözme girişimindebulunan etkin kişiler hayatlarınıkaybettiler.‘NİYE TÜRKİYE’Yİ HÂLÂ AK PARTİ YÖNE-TİYOR DİYENLER, 93’E BAKSIN!..’28 Şubat süreci ile 93 darbesi arasındakiilişki nedir?Biri diğerinin devamı. 90’lı yıllarınilk yarısında işlenen laik cinayetlerlemuhafazakar kesimlerbastırıldı, onların içinden birilerininbu cinayetleri işlediği ipropagandası yapıldı. 90’lı yıllargeniş dindar mütedeyyin tamamıylabaskılandığı yıllar oldu. 28Şubat’ta bu ete kemiğe büründüsadece. 93’ün ilk yarısındayaşanan büyük facialardan sonradevlet yönetimi fiilen güvenlikgüçlerinin kontrolüne geçti.Bu 2002’ye kadar sürdü. 28 Şubat1997’de yaşanan post moderndarbe aslında askerin gölgesindekurulan bir hükümetinküçük bir fiskeyle ortadan kaldırılmasıydı.93 anlaşılmadan Susurluk,28 Şubat ve AK Parti iktidarınındoğuşu da anlaşılamaz.90’lı yıllarda yaşananlardan sonraAK Parti’nin çıkışı halkın rövanşındanbaşka bir şey değildir.‘90’LAR, 80’LERİN RÖVANŞIYDI’80’lerde inanılmaz sıçrama yapıyor Türkiye.90’larda ise tam tersi kaybolan yıllaroluyor. Bunun temel sebebi nedir?80’li yılların bir rövanşıdır 90’lar.Sivilleşme devleti tehdit ediyordu,o yüzden sivil ve askeri bürokrasirefleks gösterdi. Arıca,bugün Kürt meselesinin çözülmesiyleilgili zorluklar varsa, bu90’lı yıllarda sorunun toplumsallaştırılmasındanve kangrenedönüştürülmesinden kaynaklanıyor.Yeni doğan çocuklarçok karanlık bir atmosferin içindedoğdu. Köylerini terk etmekşehirlerin çeperlerine bir yığınhalinde yerleşmek durumundakaldılar. Önce Doğu’da sonraBatı’da şehirlerin varoşları işsizyurtsuz insanlarla doldu. Bu durumTürkiye’nin şuanda Mersin,Gazeteci Öztürk,90’lı yılların öneçıkan isimleri olanUğur Mumcu,Adnan Kahveci,Eşref Bitlis veTurgut Özal’ınölümlerinin birbiriyleilintili olduğunukitabındaanlatıyor.


64 TEMMUZ-AĞUSTOS 2011İzmir, İstanbul, Diyarbakır, Van’da yaşananbu sorunlar 90’lı yılların eseridir.93 darbesini en iyi anlatan sonun başlangıcı bir kırılmaÖzal’ın ölümü ile gerçekleşiyor. Böylece siyaset,yeniden dizayn edilme imkânını bulmuyor mu?Özal’ın ölümü devletin tepesinin yenidenşekillenmesi ile sonuçlanıyor. Cumhurbaşkanı,başbakan değişiyor, Genelkurmaybaşkanı değişmesi gerekirken değişmiyor.Erdal İnönü siyaseti bırakıyor. Sivilliğinve demokratikleşmenin sembolismi Özal da yoktur artık. Bir kişinin gitmesidiğerinin gelmesi değil mevzu; böyleolmadığı Demirel’in ve Çiller’in uyguladıklarıpolitikalarda görülüyor zaten.93’te askeri terfi sistemine yapılan müdahaleile 28 Şubat’ın Genelkurmay Başkanıİsmail Hakkı Karadayı’nın önü açılıyor.93’te başlayıp, 2002’ye kadar yaşanan bu süreci toplumolarak nasıl okumamız gerekir?MGK’da af süreciyle ilgili bir aşama varken,Özal’ın ölümü ve 33 erin ölümüylebunlar ortadan kalkıyor. O yıllarda Ankaratemsilcisi olan Ardan Zentürk Madımak’ıTürkiye’nin 11 Eylül’ü olarak niteliyor. 93demek, 90’lı yıllarda ve 2002’ye kadar yapılanher şey demek bir yerde. Bunun içineiki ekonomik kriz, Susurluk kazası, 28Şubat dahil. Ergenekon dediğimizolayın kalbi bu yıllar.Sezer’in cumhurbaşkanı seçilmesi,Ecevit’e yönelik ‘sengit yerine şu gelsin gibi’ müdahalelerde… 93’ten itibaren,Türkiye’de var olan merkezsiyasetini temsil eden siyasipartilerin karakterleri değiştiriliyor.Askeri müdahalelerdeiktidarda olan parti gidiyor.Müdahale sonrasındaMenderes, Demirel (birkaçdefa), Erbakan koltuğu bırakmakzorunda kalıyor. Fakat93’te siyasi partilerin daha ada önemlisi liderlerin dönüşümünüdaha doğru karakteraşımını görüyoruz. Demirel hem sivil bircumhurbaşkanı hem de askeri bürokrasiyeteslim olmuş cumhurbaşkanıdır.28 Şubat sürecinde Demirel’in yerine Özal cumhurbaşkanıolsaydı o MGK’dan ek kararlar çıkar mıydı?28 Şubat’a bir de bu gözle bakmak gerekir.28 Şubat’ta Demirel’i kamuoyu tanıdı.Çünkü 28 Şubat’ta Demirel, bir neviaskerlere ‘siz ne almak istiyorsunuz tamamendişe etmeyin’ der gibiydi. Bu şekildealdığı pozisyon, anti sivildi. Bu pozisyon93’te alındı ve 97’ye kadar devametti. 97’de postmodern darbe ile kendinigösterdi. ANAP ve DYP gibi merkez sağsiyasetin bitişi 93’te aldığı pozisyon yüzündendir.Devlet ile koşulsuz işbirliği içinegiren merkez partilerden bugün artıkbahsedemiyorsak bu 93’te başlayan tutumdankaynaklanıyor. O tarihten itibarenhalkın partisi olma iddiasına tamamenkaybettiler çünkü. CHP’nin de, 12Eylül de kapatılıp, Türk siyasi tarihine dönüşü92-93’tür. Demokratik tutumlarıylabilinen ve Kürt raporu yazan SHP, CHPile birleştikten sonra Deniz Baykal liderliğindekatı ulusalcı bir çizgiye yelken açtı.İshak Alaton, Çiller için, ‘Gelip giden kuklaların en felaketiTansu Çiller'dir.’ diyor. Sence neden?Aslında bizim çok partili siyasi hayatımızınözetidir Alaton’un söylediği. Çünkübizde başbakan seçilir, hükümeti kurarama devleti yönetemez. Devleti yönetenbaşkalarıdır, başbakanlar kukladır.Ya tamamen kukla olurlar ya da kukla olmuyorlarsaenterne edilirler. Menderesve Özal örneğinde olduğu gibi!.. Dolayısıylaya kuklasındır, ya yoksundur. Bugündemokrasi mücadelesi bu kadar zorilerliyorsa, bu 50 yıllık geleneğin bir şekildekırılma dönemini yaşadığımızdandır.Alaton’un, Çiller’le ilgili vurgusu 90’lıyıllarda bahsettiğimiz olayların onun dö-neminde başlamış olmasında yatıyor, yanihiç hakim değildi koltuğuna.Bu yıllarda iktidarın kontrolüaskerin elindeydi doğrudanya da endirekt.Doğan Güreş’in, '93’te darbe yapmayagerek yoktu, zaten istediğimizi yapabiliyordukşeklinde tespiti var!Bazılarına göre teslim olmakzorundaydılar, en küçükbir itiraz sizi vatan hainiyapabilirdi. Terörle mücadeleve vatan-millet meselesiherkesi kilitlemişti.Yürürlüğe konulan konseptindışına çıkmanız halindeya itibarınız ya da hayatınızıkaybetmeniz riskivardı. Özal, teslim olmadı bunu değiştirmeyeçalıştı. Bir görüşe göre Özal öldürüldüve sebebi de bu. Özal da, ‘Herşeyin benim elimde olduğunu düşünüyorsanyanılıyorsun.’ diyor. O şartlararıza gösterenle ‘özgürlük’ savaşıveren arasındaki fark o kadar büyük ki.


32.749.052 ** Mayýs 2011 tarihinde 32.749.052 adetmedya ürünlerini daðýtmak içinDÜNYALARI DOLAÞTIK407 Hizmet Noktasý •2970 Daðýtým Personole ile •TÜM TÜRKÝYE’DE0(212) 454 87 87www.cihandagitim.com.tr


66 TEMMUZ-AĞUSTOS 2011 İŞ DÜNYASI ZİYA YILDIRIM z.yildirim@cihan.com.trDASK’tan 50 bin kişiye deprem ve sigorta eğitimiDoğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK), Hürriyet Treni’yle çıktığı 32günlük Türkiye turunu 25 ili ziyaret ederek tamamladı. Trende depremsimülasyon vagonuyla yer alan DASK, seminerler ve uygulamalıeğitimlerle 50 bin kişiye doğrudan ulaştı. DASK, “Deprem geçecek,hayat devam edecek” sloganıyla çıktığı yolculukta deprem ve zorunludeprem sigortası bilincini artırmayı amaçladı. Boğaziçi ÜniversitesiKandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü eğitmenleri turboyunca 100’den fazla seminer vererek ziyaretçilere depremden korunmayöntemleri ve zorunlu deprem sigortasının önemini anlattılar.Bakanlar DASK vagonunda Kocaeli depremini yaşadıBaşbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Cemil Çiçek’in katıldığı törenleyola çıkan DASK, deprem simülasyon vagonunda Enerji ve TabiiKaynaklar Bakanı Taner Yıldız, eski Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım,Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu,Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ı ağırladı.DASK’ın Mersin, Eskişehir ve Edirne’deki etkinliklerine katılanKadir Çöpdemir, deprem simülasyon vagonundaki etkinliklerde katılımcılarlabiraraya gelerek zorunlu deprem sigortasının öneminedikkat çekti. Katılımcılar, simülasyon vagonunda 7,4 büyüklüğündekiKocaeli depremini yaşayarak deprem anında neler yapmaları gerektiğiniöğrendi. Türkiye’de zorunlu deprem sigortası kapsamına girenyaklaşık 13 milyon konuttan 3,4 milyonunun poliçesi bulunuyor. Busayısının orta vadede 5,5 milyona çıkarılması hedefleniyor. Zorunludeprem sigortası yaptıran konut sahipleri ayda ortalama 12 TL ödeyerekevlerini güvenceye alabiliyor.DASK, sigortalılık oranını artıran illeri ödüllendirecekDASK, zorunlu deprem sigortalı konutların sayısını artırmak için başlattığıŞehirler Yarışıyor, Sigortalılar Kazanıyor yarışmasıyla depremgüvenceli hayatı teşvik ediyor. 2011 yılsonu sonuçlarına göre zorunludeprem sigortasında en yüksek sigortalılık oranına ulaşan, bir öncekiyıla göre en yüksek poliçe artış oranını kaydeden ve en iyi teşvikkampanyasını yürüten iller ödüllendirilecek.Dizayn Grup sektörde köklü değişim yapacakHI-TECH serisini pazara sunduDizayn Grup, yeni ürün serisi ile sektördekiteknolojik üstünlüğünü perçinledi. DizaynGrup Pazarlama Müdürü Ali Gökciler, “DizaynGrup olarak sektörde köklü bir değişimgetirecek ve kuralları değiştirecek yeni birürün serisini” pazara sunduklarını söyledi.Ürün hakkında konuşan Gökciler şunlarıaktardı:“Yeni ürün serimize HI-TECH isminiverdik. HI-TECH ürün serimiz sürekli olarakdevam eden Ar-Ge faaliyetlerinin ve müşteriiç görülerinin değerlendirilmesi sonucundageliştirilmiştir. HI-TECH serisi, PolipropilenRandom Kopolimer hammaddeden üretilenve hem kimyasal maddelere karşı dayanıklıhem de yüksek basınç dayanımına sahipboru ve ek parçalardan oluşmaktadır.”Gökciler yeni ürün serisinin hem teknolojisihem görünümü hem de kullanıcılarasundukları faydalarıyla iddialı bir içeriğesahip olduğu belirtti.. Gökciler şöylekonuştu:“Dizayn HI-TECH serisi üretim teknolojisi,estetik formu ve üstün teknik özellikleriylesektörde fark oluşturacaktır. Buürün sayesinde birçok kullanıcı hatasınınönüne geçilecek ve uygulamacılarınhayatları kolaylaşacaktır. Standartlarauygun olarak son teknoloji ile üretilenHI-TECH boru ve ek parçaları sonderece şık ve estetik tasarımıyla da tamamenfarklı bir görselliğe sahiptir.“Gökciler, ürünün en önemli özelliklerini deşöyle sıraladı: "Özel tasarlanan iç yapısı,sürtünme katsayısını azaltır veenerji tasarrufu sağlar, kaynaksonrasında kesit daralmasısorunu kesinlikle yaşanmaz.Ürünlerde kullanılan özelliklimetal parçalar çevre dostuolup içme suyunun kalitesinibozmaz. Yüksek Almanstandartlarında olan metalparçalardaki metlin dayanımıda diğer metalleregöre daha yüksektir. "


TEMMUZ-AĞUSTOS 2011 67Gezer’in terlikleriyleyazın doyasıya gezin…Türkiye’nin önde gelen terlik veayakkabı üreticisi Gezer, 2011yazında da ayakların rahatını,sağlığını ve şıklığını düşünenlerintercihi. Gezer’in bayan modelleri,bu yaz da sıcak kentmerkezlerinin, serin plajların,dingin yazlıkların gözdesi.Tüm dünyadaki terlik vesandalet trendleri doğrultusundabirbirinden şık ve renkli modellerhazırlayan Gezer, baştahanımlar olmak üzere yaz aylarınınözgürlüğünü ayaklarına dayaşatmak isteyenlerin gözdesi.Gezer plaj terlikleriyle kumun kızgın sıcağı ile ayaklar arasınagirerek, benzersiz bir konfor vaatediyor. Gezer’in özellikleparmak arası modelleri, giyene adeta çıplak ayakla yürümeninrahatlığını yaşatıyor. Terliklerde kullanılan çizgiler ve renkler iseyaz aylarıyla bütünleşiyor. Gezer’de terlikler 5 TL- 25 TL arasındadeğişen fiyatlarla beğeniye sunuluyor.AB Kalite Ödüllerisahiplerini bulduTüketici Akademisi tarafındançeşitli üniversiteleringörüşleri alınarakgerçekleştirilen araştırmasonuçlarına göre kaliteve inovasyon uygulamalarındaAB normlarınıuygulayarak örnek teşkileden markalara `2011AB Kalite Ödülü` takdimedildi. Çeşitli kurum vemarkalara çeşitli kategorilerdeAB standardında kaliteli üretim yaptıklarındandolayı ödüller verildi.Çırağan Sarayı'nda düzenlenen AB Kalite Ödül törenininaçılış konuşmasını Tüketici Akademisi KurucuBaşkanı Fahri Ustaoğlu yaptı. Ustaoğlu, ödüllerinTürkiye'de kaliteyi arttırmaya hizmet ettiğini ifade etti.Gümüşsuyu Halı Yönetim Kurulu Üyesi Nevzat Küçükaltunödülünü aldığı gece sürprizler ve showlar iledevam etti. Gecede ayrıca Arçelik, THY, İşbankası veAvea’da kalite ödüllerini aldı.Türk Telekom’dan tablet bilgisayarTürk Telekom, Motorola'nın Android tabanlı tablet bilgisayarıXoom'u Türkiye'de satışa sunuyor. Aboneler, evve iş telefonu faturalarına yansıtılacak ayda 55 liradanbaşlayan taksitlerle ürüne sahip olabilecek.ABD ve Almanya'nın ardından Türkiye'de de tüketiciile buluşan Xoom, kamuoyuna tanıtıldı. Tanıtım toplantısınaTürk Telekom CEO'su Gökhan Bozkurt ile MotorolaEv Cihazları Avrupa, Ortadoğu ve Afrika Bölgesi BaşkanYardımcısı Steve McCaffery de katıldı.Toplantıda ilk olarak internet kullanımı ile illgili sayısaldeğerleri ortaya koyan Gökhan Bozkurt, 2005’te 1,5milyon olan ADSL kullanıcı sayısının 2011 Mart ayında6,7 milyonu aştığını söyledi. Tablet bilgisayarların önemindende söz eden Bozkurt, bu ürünlerin internet kullanımınıartıracağını belirtti.Türkiye Finans’ın web sitesine‘Üstün Başarı’ ödülüTürkiye Finans, kurumsalweb sitesi www.turkiyefinans.com.tr ileInteractive Media Counciltarafından düzenlenenInteractive MediaAwards’ta ‘Üstün Başarı’ödülüne layık görüldü.Türkiye Finans WebTasarım ekibi tarafındantasarlanıp güncellenenTürkiye Finans kurumsalweb sitesi, interaktif tasarımdünyasının en saygınyarışmaları arasında gösterilenInteractive MediaAwards 2011’de bankacılıkkategorisinde ‘Üstün Başarı’ödülünün sahibi oldu.Kullanıcı dostu moderntasarımıyla Interactive MediaAwards’a katılan www.turkiyefinans.com.tr, bankacılıkkategorisinde dünyagenelindeki 67 katılımcıarasından “üstün başarı”ödülüne değer görülen 7banka arasında yer aldı.Interactive Media Counciltarafından 2006’dahayata geçirilen InteractiveMedia Awards,web site tasarımında üststandartları belirlemeyive tasarımcıların başarılıçalışmalarını ödüllendirmeyiamaçlıyor.


68 TEMMUZ-AĞUSTOS 2011TEK NO LO JÝMURAT IŞIK m.isik@cihan.com.trPentax GPS cihazıylazahmetsiz fotoğrafPentax dijital SLR fotoğraf makineleri ile kullanılmak üzeretasarlanan, bu çok yönlü GPS ünitesi yalnızca temel lokasyonverilerini vermekle yetinmiyor, gökyüzü cisimlerinin zahmetsizceizlenmesi ve fotoğraflanması gibi orijinal özelliklerde sunuyor. Kullanıcı O-GPS1 ‘yi Pentax dijital SLR* fotoğrafmakinesinin flaş yuvasına takarak çektiği görüntüler üzerine,çekim konumunun enlem, boylam, irtifa, evrensel zaman koordinatlarını(UTC) ve yön bilgilerini kaydedebiliyor. GPS verisifotoğraf makinesinin SR (Shake Reduction)/Sarsıntı Azaltma)sistemi ile birleştiğinde, bu birim Astrotracer, Temel Navigasyonve Elektronik Pusula gibi ileri uygulamalar sunuyor.Dünyanın en yüksekçözünürlüklü LCD TVJapon TV üreticisi Sharp, dünyanın en yüksek çözünürlüklüLCD televizyonunu ortaya çıkardı. Yeni televizyon,85 inç boyutundaki ekranı ile bugünkü yüksekçözünürlüklü TV'lerden yaklaşık 16 kat fazla olan7680x4320 çözünürlüğüne sahip. Japon TV yayın şirketiNHK tarafından geliştirilen Super Hi-Vision adındaki'sonraki jenerasyon yayın teknolojisi'ne sahiptelevizyonun, sunduğu yüksek çözünürlük, görüntüdebugünkü TV'lerle ulaşılması mümkün olmayan birnetlik sağlıyor.200 megapiksellikfotoğraf makinasıH4D-200MS isimli kamera 200 megapiksellik fotoğraflar çekebiliyor,fiyatı ise 45 bin dolar. 200 megapiksel oldukça etkileyicibir sayı ancak fotoğraf makinesi doğrudan bu sayıya ulaşamıyor.50 megapiksellik alıcıyla kullanıcılarına gönderilen fotoğrafmakinesi, bir piezoelektrik motor sayesinde aynı görüntününaltı adet fotoğrafını çekiyor ve 30 saniye süren bir işlemsonrasında 600 MB ve 200 megapiksellik bir fotoğraf ortaya çıkartıyor.Fotoğraf makinesine sabit disk bağlanabiliyor.SD bellek’te rekor; 64GBMicroSD'lerin hem kullanımı hem de taşınmaları oldukça pratik.Fotoğraf makinelerinde, akıllı telefonlarda, tabletlerde vedaha birçok cihazda kullanıcıların çok işine yarayan bu kartlarKingmax sayesinde artık daha da çok işe yarayacak. Tayvantabanlı şirketin ürettiği yeni MicroSD'lerin boyutları 64 GB'akadar çıkabiliyor. Bu da onları dünyanın en büyük boyutlu MicroSDkartları yapmaya yetiyor da artıyor bile. Saniyede 6 MBveri transfer hızı olan kartlar, kullanıcıya bu yönde de büyükkolaylık sağlayacak gibi duruyor.


TEMMUZ-AĞUSTOS 2011 69Sony’den dokunmatikperformansSony VAIO serisi altında sadece dizüstü bilgisayarlardeğil dokunmatik ekranlı hepsi-bir-arada bilgisayarlarda bulunuyor. Bunların en son örneği ise yeni duyurulanVAIO L serisi olacak. Gelecek ay yurtdışında satışasunulacak olan bu bilgisayar masada kullanılmanınyanı sıra duvara monte edilebilmesiyle de dikkat çekiyor.1920 x 1080 çözünürlüklü, 3D destekli Full HDekrana sahip olan bu cihazla birlikte bir çift USB’denşarj edilebilir 3D gözlük de sunuluyor.Oyun konsolunda yeni dönem4 çekirdekli işlemci sahibi NGP geriye dönük uyumluluğada sahip olacak, yani indirilebilir PSP oyunlarınıbu konsol üzerinde oynamak mümkün olacak.Sony NGP üzerinde Uncharted gösterimine yenidenrastlanılan bu tanıtım videolarında Sound Shapes adıverilen yeni bir müzik oyunu da dikkat çekiyor. Ayrıcaçapraz platform desteği sayesinde Wipeout HD gibioyunlarda PS3 ile NGP’nin kapışmasına tanık olmanında mümkün olacağı görünüyor. NGP ile birlikte yenigelen çift analog çubukların oyun oynarken fazlasıylakullanıldığını görüyoruz. Sony NGP’nin beş inç’lik dokunmatikekranından da yararlanıyor.Kendi kendine teşhiskoyan çamaşır makinesiLG Electronics, Akıllı Teşhis ve THINQ teknolojisi ile geliştirdiğiçamaşır makineleriyle kullanıcılarına teknisyen ziyaretigerekmeksizin arıza çözme ve çamaşır makinelerini uzaktanyönetme imkânı sunuyor. LG’nin yeni akıllı çamaşır makinesiserisi, sahip olduğu yeni Akıllı Teşhis / Smart Diagnosis özelliğiile arıza tanımlama ve çözüm sunmada yepyeni bir dönemibaşlatıyor. Akıllı Teşhis / Smart Diagnosis özelliği sayesindeçamaşır makinesinde herhangi bir problem olması durumundamakine sahibinin tek yapması gereken çağrı merkeziniaramak ve makinedeki teşhis düğmesine basmak oluyor.En büyük 3D TVDünyanın en büyük 3D TV'sini tanıtan teknoloji deviSamsung’un bu yeni ürünü ayrıca bir akıllı televizyon (SmartTV) olma özelliği de taşıyor. Samsung, yeni tanıttığı D9500isimli bu modelle birlikte rakiplerinin de önüne geçmiş oluyor.Zira bu üründen önce firmaların piyasaya sundukları enbüyük televizyonlar 72" büyüklüğündeydi. Samsung D9500,internette rahatça dolaşabilmek için yanında bir adet QWERTYklavye, birden fazla kişinin aynı anda üç boyutlu yayın izleyebilmesiiçin de tam 4 adet 3D gözlükle birlikte geliyor. ÖncelikleKore'de, ağustos ayından itibaren de Amerika'da piyasayasunulacak bu dev televizyonun fiyatı 13.000 dolar.


70 TEMMUZ-AĞUSTOS 2011KÝ TAPFAHRİ SÖKE f.soke@cihan.com.trSÖZ İKLİMİNİN SON CEMRESİM. Fethullah GülenFethullah Gülen Hocaefendi’nin, okurları yüz binleri bulan Kırık TestiSerisi’nin onuncu kitabı Cemre Beklentisi, Nil Yayınları’ndan çıktı. Aynı adıtaşıyan Kırık Testi kitabı ile başlayan ve Sohbet-i Cânan, Gurbet Ufukları,Ümit Burcu, İkindi Yağmurları, Diriliş Çağrısı, Ölümsüzlük İksiri, VuslatMuştusu ve Kalb İbresi ile devam eden serinin son kitabı Cemre Beklentisi,ele aldığı konular itibariyle tarihi, sosyolojik ve psikolojik birçok konuyaSünnet ekseninde Kur’ânî bir yaklaşım sunuyor.İçinde bulunduğumuz zamanda ortaya çıkan ısmarlama düşünceakımlarının tahripkârlığında yitirdiklerimizi bulup çıkarmamıza yardımcıolan bir eser Cemre Beklentisi. Sahilden uzaklaşan ve uzaklaştıkçadünyevîleşme fırtınalarında kaybolan fikirlerimizi diri tutmaya çalışanbir dik duruş. Sorular yumağı haline gelmiş zamanın düğümlerini tektek çözen, yıpratılmış fikirlerimizin yarım kalan kubbesini tamamlayan,parçalanmış düşünce taşlarımızı bir araya getirip onaran, çağın düşünceve aksiyon ustasının kaleminden dökülen bir fikir harcı.Fethullah Gülen Hocaefendi’nin kaleminden yansıyan parıltılarınrotasında zamanı doğru okuma imkân ve becerisini sunuyor CemreBeklentisi. Bugüne kadar kulağımıza çalınan ve yetersiz malumatlarınalacakaranlığında kalan birçok konuda hakikate yalın ve sade anlatımlarladilbeste oluyor. Ümit aşılıyor okuruna, dinî ve tarihî meselelerinanlaşılmasında kolaylaştıran bir üslûpla okurunun karşısına çıkıyor. Hermeseleyi eğmeden bükmeden kendi orijinalliği içerisinde dinî kaynaklarınmüsaade ettiği ölçü ve çizgilerle değerlendiriyor.Sana Bir Adadan Baktım Aziz PadişahımProf. Dr. Süleyman KızıltoprakTaşöz, çoğumuzun adını bile ilk defa duyduğu, adını duyanların hangi denizdeolduğunu dahi bilmedikleri bir küçük ada. Ancak adanın küçüklüğü kıymetininbüyüklüğü eskilerin tabiriyle makusen mütenasip. Taşöz, sıradan bir ada değil, MısırHidivi Abbas Hilmi Paşa ile Osmanlı’nın ilişkilerinin gerginleştiren, sahip olduğumadenlerle ve stratejik konumu ile Balkanlar ve Avrupalılar için mühim bir ada.Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim ÜyesiProf. Dr. Süleyman Kızıltoprak, II. Abdülhamid Han’ın Dış Politikası ve TaşözOperasyonu kitabında Taşöz adasından bakışla II. Abdülhamid’in dış politikaesaslarını ortaya koyuyor. Tanzimat sonrasında merkezi yönetimi esas alarak,modernleşmeye çalışan Osmanlı Devleti’nin ve devletini bir arada tutmayaçabalayan Sultan II. Abdülhamid’in Taşöz meselesi özelinde, politik ve askerîgücünü nasıl kullandığını inceliyor.II. Abdülhamid döneminin önemli olaylarından biri olan Taşöz adası meselesi,II. Abdülhamid devri Osmanlı’sının hayati derecede ehemmiyet verdiği konularda,kendi kararını kendi başına alma kabiliyetini göstermesi bakımından önemlidir.Son devirdeki Osmanlı, Rumeli’nin kaybının devletin doğrudan yaşama hakkınıtehdit edeceğini bildiği için bu toprakların muhafazasına bütün gücünü seferbereder. Ancak sömürgecilerin Kuzey Afrika’daki istilalarına karşı silahlı bir savunmaimkânı yoktur. 1878 Berlin Kongresi’nden sonra bu dış politika daha belirginleşmiş,Fransa’nın Tunus’u, İngiltere’nin Mısır’ı işgal etmesine Osmanlı Devleti sadece diplomatikgirişimlerle karşı koymaya çalışmıştır. Berlin Kongresi, sonrasında dış politikadadaha ihtiyatlı ve savaşa girmemeye çalışan bir siyaset anlayışı görülmektedir.


TEMMUZ-AĞUSTOS 2011 719 NumaraSütun YayıncılıkAli ŞANVERDİHikâye okumak; zamandarlığının moda olduğugünümüzde, daha kolay,daha tercih edilenve daha çok insanınseçtiği bir okuma biçimidir.Gazete resimlerinebakıp, manşetleregöz değdirmeyi birokuma biçimi sayanlarhariç elbette!Dokuz Numara, AliŞanverdi’nin bazılarınıgerçek hayattan, birkısmını muhayyilesindenderlediği 15hikâyeden oluşan ve“sokak ağzıyla” birnükte yapmak icapederse ‘on numara’ birçalışma olmuş!Şefkat KahramanlarıGül Yurdu YayınlarıZeynep Kamez KAYAHer adamın arkasında;bedenini beslerkenruhunu da şefkatlebüyüten bir maneviirtibat noktası, bir şefkatpınarı, bir karşılıksızverme kapısı, hâsılı birannesi vardır. Annelikhâlini şefkat kahramanıolmakla bağdaştıranZeynep Kaya tarafındanhazırlanan, aynı adlıradyo programlarındanbir güldeste, ŞefkatKahramanları…Şefkat Kahramanları’nıokurken eğer hayatta iseannenizin sesini duymak;eğer rahmete kavuştuysaona dualarla sesinizi duyurmakisteyebilirsiniz…Kayıp Kelebekler HaritasıSütun YayıncılıkBülent GÜNDOĞANÖdüllü hikâyeleri ile tanıdığımızşair-yazar BülentGündoğan, aynı ülkede,aynı mahallede, aynısokakta, aynı apartmandayaşayıp da birbirimizdenhaberdar olamamanınezikliğini, içi boşaltılmışkalabalıklardaki yalnızlığımızıüzerimizden atacakbir girişimde bulunmuşkitabında. Tarihî, coğrafîve toplumsal bilgilerini üstdüzey bir duygu yoğunluğundaeritip hikâyeleriyleaktarmış. Herkesin kendirolünün ağır kahramanlığınasoyunduğu bir hayattakelebek gibi olmanınhafifliğini fısıldıyor bukitaptaki her hikâye.Bir İsyanın KodlarıYitik Hazine YayınlarıBülent ÖZDEMİR-Eftal IRKIÇATALBir İsyanın Kodlarıisimli akademik çalışma,İngiltere ve Türkiyearasında 1914’te başlayansavaştan, Haziran 1916’dagerçekleşen MekkeŞerifi’nin isyanına kadargeçen süredeki tarihîdokümanların özetidir.Eserde 1. Dünya Savaşı yıllarındaİngiltere’nin Kahireİstihbarat Dairesi'nebağlı olarak çalışan ArapBüro’nun elinde bulunandokümanlar ışığındaİngiltere’nin gözündenMekke Şerifi’nin nasıl,neden ve hangi şartlardaOsmanlı İmparatorluğu’naisyan ettiğinin özetiniokuyacaksınız.


72 TEMMUZ-AĞUSTOS 2011SİNEMAKÖKSAL AKPINAR k.akpinar@cihan.com.trHarry Potter ve Ölüm Yadigarları: Bölüm 2Merakla beklenen final!..Harry Potter film serisinin son macerası ve merakla beklenenson filmin ikinci bölümü bu ay öne çıkan yapımlararasında. 11 Haziran’da Avrupa ve ABD sinemalarındavizyona giren Harry Potter ve Ölüm Yadigarları: Bölüm2 destansı bir final ile ülkemizdeki meraklısıyla nihayetbuluşuyor. Finalde, iyi ile kötünün mücadelesi, büyücülükdünyasını büyük bir savaşın içine sokuyor. Tehdithiçbir zaman bu kadar büyük olmamıştır ve artık hiçbiryer güvenli değildir. Bu arada, Lord Voldemort ile sonkarşılaşmasına gittikçe yaklaşan Harry Potter’ın en büyükfedakârlığı yapması gerekiyor. Artık her şey burada sonaerecek!.. David Yates’in yönetmen koltuğuna oturduğufilmin başrollerinde Daniel Radcliffe, Rupert Grint veEmma Watson, Harry Potter, Ron Weasley ve HermioneGranger rollerini tekrar üstleniyor. Harry Potter ve ÖlümYadigarları: Bölüm 2’nin David Heyman, David Barronile birlikte yapımcılığını üstlendi. Senaryo J.K. Rowling’inkitabından Steve Kloves tarafından uyarlandı. LionelWigram ise filmin yönetici yapımcısı. Muhteşem final 3boyutlu ve 2 boyutlu olarak vizyona giriyor!..Gösterim tarihi: 13 TemmuzDehşetin GözleriPsikolojik gerilim sevenler kaçırmasın!..“Kayboluş”tan bu yana en korkutucu Hollanda filmiolarak nitelenen “Dehşetin Gözleri”, “Halka”, “Garez” ve“Yetimhane” gibi filmlerin izinden giden hikâyesiyle ElbertVan Strien’in ilk uzun metrajlı filmi. Hollywood için yenidençevrim haklarını Charlize Theron’un aldığı bu psikolojikgerilim, son olarak Fantas Porto 2011’de En İyi Film ve Enİyi Senaryo Ödüllerini aldı. “Dehşetin Gözleri”, Christine'nin,ailesinden miras kalınca doğup büyüdüğü eve kocası ve9 yaşındaki kızı Lisa ile beraber taşınmasıyla başlıyor. Birsüre sonra Lisa evin karanlık köşelerinde annesinin ölü kızkardeşi olduğunu söyleyen bir kız görürken filmde gerilimindozu bir hayli tırmanıyor. Zamanla babası da, karısınınkendisinden korkunç bir sır gizlediğini anlıyor belki ama busırrın, ölümcül sonuçlar doğurma ihtimali de var. Bakalımsonuç acı mı yoksa tatlı mı olacak? Strien’in yönettiği veBarry Atsma, Hadewych Minis ile Isabelle Stokkel’in oynadığıDehşetin Gözleri gerilim sevenler için.Gösterim tarihi: 1 Temmuz


TEMMUZ-AĞUSTOS 2011 7340Gökten düşen bir çanta para!..Diyelim önünüze pat diye bir çanta dolusu para düştü. Talih kuşu mu? Dualarınızkabul mu oldu? Bir çeşit yazgı mı? Yoksa hepsi birden mi? İstanbul’un dolambaçlısokaklarında geçen 40, işte bu soruların yanıtlarını arıyor. 12 milyon nüfuslu kenttebirbirini tanımayan üç kişi kendilerine bir yol bulmaya çalışırken bir çantanın peşinedüşerler. 40, sürükleyici bir öyküyü belgesel tadı veren bir sinema diliyle anlatıyor.Emre Şahin’in yönettiği ve Ntare Guma Mbaho Mwine, Deniz Çakır, Ali Atay ile RızaAkın’a KakoSi? filminde başrolü oynayan Deniz Çakır eşlik ediyor. Çakır, KakoSi?’ningalasına bile gitmemiş, filmde rol aldığı için pişman olduğunu söylemişti. 40 filmininonu tatmin edip etmediğini hep birlikte göreceğiz!..Gösterim tarihi: 15 TemmuzBir AyrılıkBerlin Film Festivali’nin en iyi filmi vizyonda!..7 yıldır İran sinemasında yaptığı filmlerle adından söz ettiren yönetmenAsghar Farhadi ‘Bir Ayrılık’ filmiyle geçtiğimiz şubat ayındaülkesine Berlin Film Festivali’nden en iyi film, en iyi erkek ve en iyikadın oyuncu ödülleriyle dönmesini bildi. Film, boşanmak üzereolan ama çocuklarının velayeti konusunda ikileme düşen bir çiftinöyküsünü anlatıyor. Dünya sinemasında hatırı sayılır bir yere sahipolan İran sinemasının epik örneklerinden biri olan ‘Bir Ayrılık’ındağıtım şirketi tarafından mayıs ayında vizyona gireceği açıklanmıştı.Gösterim için ölü bir döneme saklanan filmin bu ay vizyonagirmesi seyirci açısından da son derece iyi oldu. Çünkü ölü sezondaİran klasiği izlemek sinemaseverlere iyi gelecektir.Gösterim tarihi: 1 TemmuzZoraki Kralİngiliz Kraliyet ailesine konuk olmaya hazır mısınız?Babası 5. George'un ölümü ardından, ‘Bertie’ lakaplı Albert FrederickArthur George, tarihin bildiği adıyla Kral George VI, mecburen krallıkmakamını devralır. Zira, ağabeyi Edward, Amerikalı Wallis Simpson ileberaber olmak için tahttan feragat etmiştir. Fakat yeni kralın aşmasıgereken ciddi bir hitabet problemi vardır: Albert, İngiliz halkınakonuşma yapmak için çocukluğundan beri başına dert olan kekemeliğiyenmek zorundadır. Bu noktada Albert'i halkına ve kraliyet makamınahazırlamak için Avustralyalı, 'çılgın' konuşma terapisti Lionel Loguedevreye girer... Gösterildiği festivallerde beğeni toplayan film, 2010İngiliz Bağımsız Film Ödülleri'nde En İyi Erkek Oyuncu, En İyi Erkekve Kadın Yardımcı Oyuncu, En İyi Senaryo ve En İyi Film dahil olmaküzere 5 ödüle uzandı. Film Oscar'ın da iddialı isimleri arasında...Yönetmen: Tom Hooper Oyuncular: Colin Firth, GeoffreyRush Diller: Türkçe, İngilizce Altyazı: Türkçe Süre: 118 dkÜretici firma: Kanal D Home Video


74 TEMMUZ-AĞUSTOS 2011KÜNYELERLE BABIÂLİ AKİF ELBİSTAN a.elbistan@cihan.com.tr6 EYLÜL 196119 OCAK 19669 EKİM 19602 AĞUSTOS 1970


TEMMUZ-AĞUSTOS 20117515-21 EYLÜL 198017 KASIM 194912 OCAK 19503 HAZİRAN 1990


76 TEMMUZ-AĞUSTOS 2011Türkiye'de demokrasisürecinin yolunu da darbeyolunu da TRT açtıTürkiye Radyo ve TelevizyonKurumu’nun (TRT) ilk yayını“Burası 3. bant 5. kanaldandeneme yayınları yapan AnkaraTelevizyonu bugün 31 Ocak 1968bu akşamki deneme yayınına başlıyorum.”sözlerinden oluşuyor. AslındaTRT günümüze gelene kadarpek çok şekil değiştiriyor. TRT’ningeçmişi 1927 yılında radyo yayınlarınabaşlayan İstanbul Radyosu’na kadaruzanıyor. Bugün ise 13 ulusal televizyonkanalına ve 15 radyo kanalınasahip olan TRT’nin 1927–1990yılları arasındaki değişimini MarmaraÜniversitesi Radyo Televizyon BölümBaşkanı Prof. Dr. Yusuf Devran,“Siyasal İktidar–TRT İlişkisinin Dünü”isimli kitabıyla mercek altına aldı.Devran’ın kitabı TRT tarihindeyaşanan pek çok siyasi olayı içerisindebarındırması açısından adeta birTürkiye siyasi tarihi özelliği taşıyor.“Çok partili hayata geçildiktensonra, radyonun siyasi parti faaliyetlerineaçılması ve Türkiye’deki demokrasisürecine katkıda bulunmasınınyanında, 1960 ihtilaline giden yolunda radyodan geçmesi veya olayın faturasınınradyoya kesilmesi anlamlıdır.”diyen Devran, “Kitle iletişim araçlarıdemokrasinin oturmasına, yaygınlaşmasınaneden olabileceği gibi tam aksine,demokrasi kanallarının tıkanmasınada yol açabilmektedir.” tespitindebulunuyor.Devran, “Siyasi partiler kitlelereulaşabilmek için TRT’yi ele geçirmekzorundaydı. TRT çalışanları da bu süreçteadeta iktidar partilerinin ideolojiktemsilcileri halini almıştı.” diyor.TRT’nin bütçesinin hazinedenkarşılandığına dikkat çeken Devran,PROF. DR. YUSUF DEVRAN“İstekleri yerine getirilmeyen iktidarlarTRT’nin bütçesini kısmak yolunagitmişlerdir.” ifadelerini kullanıyor.“TRT’DE 1980’DE DARBEYİ MEŞRU GÖSTERENYAYINLAR YAPILDI”1980 öncesinde şiddetli ideolojik tartışmalarınyaşandığını hatırlatan Devranbu süreci şu sözlerle anlatıyor:“TRT yöneticileri bu sürece katkıdabulunmak amacıyla, kendi ideolojikdüşünceleri doğrultusunda filmler tercihetmiştir. İhtilal dönemlerinde iseradyo ve televizyon kurumu askeri kişilertarafından idare edilmiş ve darbelermeşru gösterilmeye çalışılmıştır.”Turgut Özal’ın 1983 genel seçimlerindeezici bir çoğunlukla iktidaragelebilmesinde de TRT’nin büyük etkisiolduğunu söyleyen Devran, “Buseçimleri kazanmasında en önemli etken,TRT’de düzenlenen açık oturumprogramlarında gösterdiği üstün performanstır.”iddiasında bulunuyor.1958’DE RADYO DİNLEMEYENLER DERNEĞİKURULDUDemokrat Parti’nin (DP) radyoyu, 'muhalefetanarşi kışkırtıcılığı yapıyor' gerekçesiylemeşru müdafaa aracı olarakkullanmaya başlamasıyla 1 Aralık1958 tarihinde ‘Radyo DinlemeyenlerDerneği’ kurulduğunu belirten Devran,“Derneğin tam adı ‘Radyo istasyonlarındanajans haberlerini ve partizanneşriyatı dinlemeyenler derneği’ budernek daha sonra İstanbul valisi tarafındankapatılmıştır.” bilgisini veriyor.Başlık Yayıncılık tarafından basılanAraştırma–İnceleme dalındaki ‘Siyasalİktidar-TRT İlişkisinin Dünü’ adlı kitap,1924-1990 yılları arasında TRT’deyaşanan tüm siyasi ve yönetim değişiklikleriniokuyucuya sunuyor.


Cihan Haber Dergisi Abonelik FormuKişisel Bilgileriniz (Lütfen formu büyük harflerle doldurunuz)Adýnýz : .......................................................................................................Soyadýnýz : .......................................................................................................İletişim Bilgileriniz (Aşağıdaki bir iletişim bilgisi zorunludur)Ev Telefonu : 0Ýþ Telefonu : 0Ýþ Telefonu : 0Ödeme TercihlerinizAbonelik adedi : .................................................................................Yýllýk peþin ödemek istiyorum : Kredi Kartý NakitTaksitle ödemek istiyorum : Kredi Kartý NakitAdres BilgilerinizÝl : ........................................ Ýlçe :...................................................Semt : .......................................................................................................Mahalle : .......................................................................................................Cadde : .......................................................................................................Sokak : .......................................................................................................Site : .................................................................... Blok :......................Apartman : .......................................................................................................Numara : Bina : ..................... Kat : .............. Daire : ......................Mekân : Konut Ýþyeri KurumFatura BilgilerinizTicari unvan : .......................................................................................................Vergi dairesi : ......................................... Vergi No: ........................................Özel BilgilerÝl : ........................................ Ýlçe :...................................................Doðum yeri : .......................................................................................................Doðum tarihi : .......................................................................................................Cinsiyet : .......................................................................................................E-mail : .......................................................................................................Meslek : .......................................................................................................Öðrenim : .......................................................................................................Abone yapanAdý soyadý : .......................................................................................................Telefon numarasý : .......................................................................................................Abonelik İçin:Tel: 212 454 88 88Faks: 212 454 14 73e-mail: z.yildirim@cihan.com.trCihan Haber DergisiA.Taner Kışlalı Cd. No. 6Yenibosna - İstanbul


80 MAY-JUNE 2011Cihan continues with the election traditionCihan News Agency has continuedwith the tradition and has becomethe winner of the elections on June12. Announcing the fastest results fromthe opened boxed with approximately 50thousand people, Cihan has announcedhalf of the votes at 19:00 hours. The dataof Cihan has been distributed to the entireworld through Google.Cihan News Agency has continued itstradition started since the general electionsin 2002 and has become the fastest andmost reliable organization announcing theresults of 24th Term Deputy General Elections.Following the results with approximately50 thousand people at the boxes,Cihan News Agency has achieved a greatsuccess by announcing half of the boxesat 19:00 hours, only one hour after theelections prohibition has ended. Announcingone third of Turkey at 10:00 hours duringthe general elections in 2007, CihanNews Agency has broken its own recordand displayed that it is unrivalled in thisarea. At 19:45 hours, Cihan News AgencyYaşar Kaya is known as one of theimportant figures of the politicalKurdish action. Meeting with theprisons at the ages of 20s when he wasmaking intellectual interrogations aboutthe Kurdish Issue, he is one of the mostknown Kurdish intellectuals preferringpolitical struggle with democratic methodsinstead of violence. He was the firstfounder chairman of the Democracy Party(DEP) and the owner of Özgür Gündemnewspaper closed in 1994. Kaya has beenthe chairman of Exile Kurdistan Parliamentestablished in 1995 for four years.When we asked him why he left the organization,he said, “I did not leave them asI was not a member of PKK. We had somejoint works at the same places. Theyhave supported me during DEP and ExileKurdistan Parliament. The Parliamentwas dissolved upon the request of Öcalan.Our separation was ideological anddifference in democracy insight. I am nota member of any Kurdish organization orparty. I am liberal and democrat Kurdishintellectual.” Stating that İmralı, Kandiland BDP have established a block, YaşarKaya indicates that guns have nothing tohas succeeded in announcing 76 percentof the boxes throughout Turkey. CihanNews Agency has started the preparationsfor the elections 2 months before andstarted to receive data from Southeasternand Eastern Anatolia at 14:00 hours throughits representatives throughout Turkey.The Agency has also submitted the eventsoccurring at the boxes or at the election locationsthrough its representatives to itssubscribers and social media followers.Carrying out the elections works since November3, 2002, Cihan has also become areference to the international arena, in additionto Turkey, during 6th elections. TheDirectorate General of Press and Informationof the Office of Turkish Prime Minister(BYEGM) has announced the results ofthe elections to the foreign press membersthrough Cihan. BYEGM has presented thedata received from Cihan to foreign newspapersboth in Turkish and English languagesthrough the news centers located atWashington and Brussels. Previously announcingthe results of the elections heldat the USA and UK, the biggest searchengine of the world, Google, has announcedthe results of the elections in Turkeyinstantly to its followers through Cihan.Several media institutions, includingTRT, have displayed the data receivedfrom Cihan, while approximately150 local televisions stations, for thefirst time, have announced the resultsof the elections with the screen interfacedeveloped by Cihan. TiviBu, the IPTVplatform of Türk Telekom, has announcedthe results with the special electionsprogram presented by Cüneyt Özdemir.Siding against AK Party, Öcalan did not telleven a word against the armydo today and PKK must convert into a politicalparty struggling with political methods.Kaya says, “Öcalan is not the representativeof all Kurds. Both the democracyand law doors have been closed for theKurds. So, the Kurds had to go to the mountains.But now the gunfight, staying atthe mountain has no meaning. The Kurdishissue must be solved with dialogue,with democracy.”Kaya states that the people carryingout politics over the Kurdish issue do notsupport Ergenekon lawsuit sufficientlyand says, “The biggest party in Ergenekonis we, the Kurds. They have murdered,killed our several intellectuals and politicians.They have interfered in the Ergenekonbeyond Fırat, although it was late.We are happy with this.”

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!