13.07.2015 Views

1 nci T Ü R K Y A P İ K O N G R E S İ M İ M A R L I K G U R U B U V ...

1 nci T Ü R K Y A P İ K O N G R E S İ M İ M A R L I K G U R U B U V ...

1 nci T Ü R K Y A P İ K O N G R E S İ M İ M A R L I K G U R U B U V ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

1 <strong>nci</strong> T Ü R K Y A P İ K O N G R E S İ M İ M A R L I K G U R U B U V <strong>nci</strong> KOLR A P O R URaportör : Prof. Sedad HakkıELD£MMimarî esasların teshili:1 i<strong>nci</strong> Türk Yapı kongresiMimarî grup, 5 i<strong>nci</strong> kol mesai raporudur.— 5 i<strong>nci</strong> kolun çalışma programını teşkil edsn «Mimarî e-esasların tesbiti» gibi bir mevzu > ilk görüşte, tatbiki mahzurluveya lâzumsuz bir teşebbüs intibaını verebilir. Zira mimarî,bir sanat kolu olarak telâkki edilirse ve sanatın fazla sıkıbağlar içine alınması, onu olsa olsa kurutmak demek olduğunagöre, mimarî esasların tesbiti de, ayni mahzurları doğurabilir.Fakat mimarî sadece bir sanat meselesi olmayıp bilhassa)bir teknik ve sosyal mevzu olduğuna göre, bu sahadakiçalışmaları başı boş bırakmak lüzumsuz enerji israfınasebep olmak, ve bir çok imkânların körleşmesi ve mimarideanarşinin hüküm sürmesine müsaade etmek dsmektir.Binaenaleyh, güdülecek gaye, mimarî işlerinde - mantıkîbir zabtürapt, organize bir teşriki mesai ve mu ay yan biristikamet kurmaktır.Diğer taraftan mimarînin yapı tekniği ve şehirciliktenayrılamıyacağı ve tek başına ele alınamıyacağı da tedibidir.Bu düşünceden ötürü, yapı tekniği mimarînin hadimi, imarve şehircilik ise çerçevesi olduğuna göre, mimarı esaslarıntesbiti işi, yapı ile alâkadar bütün işlerin tesbiti demektir.Bu itibarla, bu mevzu bütün kongre mesaisi y'-e veondan alınacak neticelerle gayet sıkı bir suretle alâkadardır.Modern Türk şehri modern Türk mimarisi her zamankindendaha canlı olarak gözümüzün önündedir. Bu işinşunun bunun şahsî ve münferit hareket ve teşebbüsleriylemeydana gelemiyeceğine kaniiz. Bu yolda hepimizin kuvvetliişbirliği lâzımdır. Fakat her şeyden öncs devletin buişi eline alması lâzımdır. Mimarî, sadece fikir ve idealdenibaret olmadığına, bilâkis büyük sermaye ve teşebbüslerebağlı olduğuna göre mimarlar fikirlerini realize etmek içinbu gibi teşebbüslere muhtaçtırlar. Bu teşebbüsler ise memleketpolitikası ehemmiyetinde işlerdir. Mimarî sadece projedenibaret değildir. Asıl realizasyon, yani tatbikattır ki,bir projeyi, yani tasavvuru hakikat haline sokar, işte projeniniyi tatbik edilebilmesi için memleketin kuvvetli biryapı sanayii ve yapı usta ve sanatkârları i umresine ihtiyaçvardır. Bu şartlar yerine gelmedikçe, millî ve yerli mimarivücut bulamaz, ve mimarî umumilaşemez, mîmlaketin malıolamaz.Bu işleri yerine getirmek ve kurmak için her şeydenevvel yapılacak muhtelif teşebbüsbıin hemahenk bir şekildeolmalarına dikkat etm-sk lâzımdır. Bunun için ıbu işleri kcordineedecek bir heyete mutlaka İhtiyaç vardır,tBu heyetin inceleyip üzerinde duracağı işleri üç cephedenmütalea etmek lâzımdır.A) Yapı ideali ve fikri yani program.B) Mimar, mühendis, şehirci, usta, sanatkâr yani teknisyen.C) Malzsme ı iklim yani toprak cephesiA. Program cephesi;Yapı işleri hakkında m amleks timizde hâkim olan fikirlernedir ve bunlar nasıl doğar? Bizde yapı ve yapı zihniyetihakkında henüz tebarüz etmiş ve kabul edilmiş prensip'eryoktur. Yapı programları hakkında muhtelif görüş tarzlarımevcut olduğu gibi, üslûp, hakkında da henüz yerleşmişbir fikir yoktur. Hattâ söylenebilir ki; Türkiye uzunmüddet dünyada mevcut bir çok mimarî üslûpların bir meşheriolmuştur. Bu niçin böyledir? Çünkü, program bakımındanmem n eketimİze yapı yaptıran makam ve müesseselerarasında fikir ayrılıkları vardır. Bu husus bilhassa vilâyetlerdebariz bir şekilde kendini göstermektedir.Yeni ve yerli bir mimari tarzının henüz vücut bulmamasıecnebi tesirlerini hakim bir vaziyete koyuyor Bu inşaattarzı on -beş senedenberi devam etmektedir. Bir çok müesseselerinanlayışsız taklitleriyim ecnebi tesirlerin devamınabir hayli yaldım ettiklerini de söylemek lâzımdır. Hususî o-larak ev veya bina yaptıran şahıslar da kısmen kültür noksanından,kısmen de nümune fikdanmdan dolayı tamamentaklit yolunu tutmuşlardır. Tabiî bu yanlış taklitçiliğin cezasıgecikmedi. Büyük şehirlerimizin etrafında bir takım acaipmahalleler türedi. Bu mahallelerde bizden bir şey yoktur,umumî zevkin, görüşün muayyen bir uliûp üzerinde birleşmesimuayyen bir yol takip edilmesi zamanı çoktan bile gelmiştir.Bu gayede yürümek, ecnebi, tesirlere taklitçiliğemeydan vermiyerek millî bir üslûbun doğmasını temin içinde devletin yapı programını ve muayyen bir üslûp hakkındafikir ve tasavvurlarını tesbit etmek lâzımdır. Prensiplerkafi olarak tayin edildikten sonra da yapı yaptıran veyakontrol eden muhtelif müesseselere bu prensipler dairesindedirektifler verilmelidir. Gayretlerin dağılmasına mani olmak,direktiflerin birbirlerini nakzetmemesine dikkat etmeklâzımdır Alâkadar memur ve daireler devletin fikirleri veyapı politikası hakkında tenvir edilmelidir.Bu yapı politikamızın ve programımızın olmaması yüzündenne, gibi mahzurlar olduğunu ve burların nasıl izaleedilebileceğini incelemekte faideli olur.inşaat sahibi vaziyetinde olan müessese memur veya şahıslarbir ana programın fıkdanı yüzünden ekseriya büyükmüşküllere düzüyorlar. Mal sahipleri ve bilhassa belediyelerböyle bir ihtiyacın esaslı ehemmiyetini bikn edikler inden


veya ânlıyamadıklarından dolayı böyle bir ihtiyacı karşılamakistiyen fen adamlarının mevkiini takdir edemiyorlar vefen adamlarına ve fikirlerine hürmet etmedikleri gibi bunlaraşahsî fikirlerini tatbik ettirmeğe kalkışıyorlar. Bundanda anlaşılıyor ki yapı ve imar işleri, yalnız mimarlık ve mühendislikişi değil, bilhassa inşaat sahibi yani millet ve devletingörüş telâkki, ve kültürünün tecellisi şekildedir. Buarada mimarî işlerimiz hakkında yazı yazmak salâhiyetinikendilerinde görmüş olanların mimarimizin inkişafı üzerindemenfi veya müsbet büyük bir rol oynamış olduklarını kaydederiz.Yukarıda işaret ettiğimiz noksanlar bütün şehirlerimizininşaatında da mevcuttur. Şehirlerin imar plânları veprogramlan memleketin iklimi, iktisat ve nüfus durumu vehele tarihi geleneği gözetilerek yapılmalıdır. Bu şartlarıntesfbiti de ancak uzun etüdlerle kabildir. İklim bakımındanşark ve garpta bulunan yayla veya deniz kenarlarında kurulmuşiki şehir ayni şartlara tâbi değildirler. Mimarî malî veiktisadî bakımdan sanayi şehri, liman, memur şehri aynıtarzda yapılamaz. Halbuki bizde tatbik edilen imar kanunlarınınbir çoğunda bu cihetler nazarı itibara alınmadığı gibibizim yabancımız olan memleket ve şehirlerin plân ve i-mar usulleri aynen taklit edilmektedir. Bir çok imar projelerindeşehrin ehemmiyeti ve coğrafi mevkide mütenasipolmayacak derecede geniş ve fazla miktarda yollar açılmaktabir çok mahaller teker teker binalardan ve villâlardanibaret kalmak üzere düşünülmekte; ahali kesafeti dun kaldığındanbu usul çok pahalıya mal olmaktadır.Binaenaleyh yukarıda zikredilen mahzurları izale etmekve zaman geçtikçe tamiri güçleşecek neticelerden kurtulmakiçin program ve prensiplerin bir an evvel tesbit ve tamim e-dilmesi zarurî ve elzemdir.Prensip kararları verilmasi lâzımgelen binaların başındahiç şüphesiz resini binalar gelmektedir. Muayyen birprogramın resmî binalarda tatbik işinin kolaylığını izaha hacetyoktur. Bu program şümullü olmalı ve binaların mimarîtarzını, vüs'atını taksimatını, konfor ve sağlamlık derecesinide ihtiva etmelidir. Ayrıca da memleketin muhtelif mıntıkalarınagöre tipler ayrılmalıdır. Şu kadar ki, tiplerin tesıbiti,basmakalıp numuneler halinde değil, umumî prensip vefikirleri ihtiva edecek tarzda yapılmalıdır.Ehemmiyeti itibarile halli daha ağır basacak fakat programtatbikatı itibarile daha güç olan saha hususî binalar (ev,mesken) sahasıdır. Söylemek lâzımdır ki bu sahada bu günmuazzam bir karışıklık, anarşi ve kültürsüzlük göze çarpmaktadır.Bu günün Türk evi nasıl olmalıdır? Bunun tayiniiçin bu mevzuu derinleştirerek, şehir, kır, köy evleri tiplerinietüd etmek, ucuz ve müşterek evler sahasında tiplerbulmak lâzımdır. Etüd edilen evlerin iklim bakımından datasnif edilmesi doğru olur. Bu etüd sahasında bu günden yapılmasıçok gerekli işlerden biri, numune ve tip evleri inşâetmek, ve bu evler üzerinde mahalline, halka ve iklime uygunlukbakımından tetkikler yapmaktır. Memleketin muhtelifmıntakalarma göre yapılacak bu evler, mobilyesile beraberteşhir edileceklerinden, ayni zamanda halkı t sn v ir etmekve doğru yola i evketmek bakımından. ehemmiyetlidir.Bu yapı programının cepheleri bir değil, bir çoktur. Böylebir programı yalnız fennî, bsdiî ve manevî bakımdan tetkiketmek doğru değildir. Bu programın bir de ekonomikcephesi vardır ki, ehemmiyeti aşikârdır. Yapılacak binalar,millî servetin bir kısanını teşkil etmelerine göre, bu servetinen makul bir şekilde yatırılması ve sonra da muhafazaedilmesi çok mühimdir.Bir binanın iktisadî bir şekilde yapılması, ucuz ve keyfiyetinoksan malzeme ile yapması demek değildir. Bilâkisucuz ve dayanıksız bir tarzda yapılan binalar ilk kuruluştadaha ucuz görünürlerse de, zaman ile daha pahalıya malolduklarıanlaşılır.Çünkü mütemadi tamirat masrafları, bu şekilde yapılmışbinaların hakikatte daha pahalıya malolmalarmı intaç eder.Bu suretle hem fazla masraf edilmiş, hem de dayanıksız veömrü kısa bir mülk yaratılmış olur.iktisadî bakımdan ucuz inşaat ilk kuruluşunda dahapahalıya malolan fakat az tamire muhtaç, ömrü daha uzunyapılardır. Şimdiye-kadar evlerimizi ucuz ve kötü malzemeile yapmamızın neticesi olarak bir çok yeni şehirler harapbir hale gelmiştir. Bu suretle millî şervetin makul bir şekildeyaratılmamış olduğu meydandadır.Meselâ: Yeni yapüan binaların bir çoğunun vaktindenevvel harap olduğu görülüyor. Hattâ Hükümet binalarınınbir kısımda, yapılışlarından kullanılan işçilik ve malzemeiyi olmadığından dolayı, şimdiden esaslı tamirlere ihtiyaçgösteriyorlar.Yapının iktisadî olması için iyi ve dayanıklı malzemeninyerinde ve makul bir tarzda kullanılması lâzımdır. Busuretle hareket etmek israf ve lüks demek değildir. Hakikîlüks ve israf ise fakir milletimizin serveti ile hiç de mütenasipolmayan bazı noktaların binalarımızın inşaatında esaslıbir rol oynamasıdır. Bu noktaları da konfor, lüks derecelerininfazla yüksek tutulması, gösteriş maksadiyle tezyinatınaşırı bir derecede olması teşkil eder. israfa ve lüzumsuzkonfor arzularına set çekmekle bu vaziyeta karşıgelmek kabildir. Yapı programlarında maalesef milletimizinmalî vaziyeti her zaman göz önünde tutulmuyor. Bazı müesseselerinyaptırdıkları binalar hakikî ihtiyaçlara uymaktanziyade, her hangi bir müdürün lüks kaprisine uydurulmuştesirini vermektedir. Bu gibi fazla zengin tutulmuş binalarise bakımsızlık ve içinde oturanların kullanma şeraitine dayanmadıklarındançabuk harap oluyorlar. Millî servetin bugibi tecrübelerle ziyan edilmemesi şayanı arzudur Böyls olmaklaberaber yapı işlerinde daimî tamir işlerine bilhassaehemmiyet vermek lâzımdır. Yapılarımızı sağlam yaparsakbile bu mecburiyetin önüne geçmiş olmalıyız. Bir bina, kullanıldıkta,bakılmalı, Bu bakma işinin iktisadî olması iç!daimî olması şarttır.İyi bir şehir plânı aynen tatbik edilmedikten sonra kendisindenbeklenen neticeleri veremez. Bu şehir plânının ü-zerinde katiyyen işlenemez. Donmuş bir şekilde senelercemuhafaza edilmesi lâzım gelen bir şey olduğu demek değildir.Bilâkis şehir plânı, daima canlı kalmalı ve zamanın gidişineuymalı ve daima üzerinde işlenilmeli. Fakat ana prensiplerinesadık kalmak şartiyle.iskân şeraitimizde istihale, tesadüfi seyrine bırakılmış,oturma ve yaşama seviyesi tanzim edilmemiş ve kristalizeolmamıştır. Bu münasebetle ev, apartıman, kira, mobilyave sıhhî yaşama, şeraiti gibi meseleleri tetkik ve etüd etmekzarureti kendiliğinden meydana çıkar, istanbul Talimhaneve Cihangirde kurulan ve milyonlara malolan mahalleler,tam manasiye gayri medenî ve asrımıza uygun değildir. Boyle faciaların tekerrürüne asla meydan verilmemelidir.


Her ferde mahallî mıntaka aşk ve rabıtasını aşılamak vebu yolda filiyata geçmek imkânını vermek lâzımdır. Bu suretlememleket içindeki menfi tesirleri malûm olan göçabezihniyetine karşı gelinmiş olur, Fikrimizce hakikî Türk karakterineen uygun oturma şekli, apartıman değil evdir. Kv sahibiolan, bilmecburiye toprağa ve dolayısiyle memleket sdaha merbuttur. Toprağa sahip olmak mefhumu bu suretlede kuvvetle halka aşılanabilir, İktisadî zaruretler sebsbiyle•milletin efradını bahçeli evlerde oturtmak imkânı olmayacağıbedihidir. Ancak apartıman usulünde iskânın, b u bakımdannerelerde ve nisbette müsaade edileceği tetkik vetesbit edilmelidir.B. Yapı teknisyenleri:Biri<strong>nci</strong> fasılda henüz kristalize olmamlş olduğunu söylediğimizyapı zihniyeti ve yapıcılık programını realize edecekler,yani mimar, mühendis ve muhtelif yapı usta vesanatkârlardır.Bu sahada ise son 10-15 sene içinde çok işler görülmüşolduğunu ve bir bakımdan iyi neticelere varılmış ve varılmaktaolduğunu memnuniyetle soyliyebiliriz. Fakat bu sahadada yapılacak işler çoktur.Müsbet olarak kaydedebildiğimiz işler bu teknisyenlsriyetiştirme yolunda görülmüştür. Yüksek mimar yetiştirenmekteplerden Güzel Sanatlar Akademisi mimarî şubesi 15sene evvel yapılan esaslı ıslahattan beri, yüzlerce mimar yetiştirmiştir.Teknik Üniversite ise on sene kadar bocalamışolan mimarî şubesini, son senelerde tamamiyle ve organizeetmekle kalmıyarak ayrı bir mimarî fakültesi teşkil etmeksuretiyle tedris bakımından da ideal bir mertebeye varmıştır.Bununla beraber bu iki rr.ektap arasındaki münasebetlerve birbirlerine nazaran vaziyetleriyle mezunlarının durumlarıhenüz kat'ı olarak koordine edilememiştir. Ayni eksiğin,Teknik okullar ile bu yüksek okullar arasmdaki programbölümünde de mevcut olduğunu kaydetmek lâzımdır.Bugün memleketimiz yüzlerce iyi yetişmiş mimara sahiptir.Bunlardan en az yarısı tecrübe görmüş 5-10 sene pratikhayatta çalışmış, yaptıkları işler ve kazandıkları müsabakalarlakudretlerini isbat etmiş kıymetlerdir.Fakat bizce iş bu kadarı ile de kalmıyor. En fazla sevinmemizövünmemiz icabeden cihet, Türk gençlerinin mimarlıktagösterdikleri büyült istidat ve kabiliyettir.Filhakika son on sene içinde mimarlar büyük bir varlıkgöstermişlerdir. Bu kadar kısa bir zaman içinde meydanaçıkan kabiliyet ve istidatlar mimarlığımızın istikbali içinbize en büyük ümitleri beslemek hakkın: vermektedirlerMimarların halk ve devlet nazarmdaki mevkii, bundan10-15 sene evvelkine nazaran çok düzelmiş ve kuvvetlenmiştir.Bu hayırlı gelişmenin her sene daha bariz bir şekildekendini göstereceğini ümit ederiz.Böyle olduğu halde mimarlık, memleketimizde vs devletteşkilâtı içinde henüz mesleğin ehemmiyeti ve meslek erbabınınkudreti ve liyakat ile mütenasip bir mevki edinememişve meselâ doktorluk, avukatlık veya mühendislik mesleklerigilbi maddî ve manevî bakımdan tutunamamıştır.Bundan başka mimarların kazanç vergisi mükellefiyet nisıbetlerihalâ bir esasa bağlanmış değildir. Yani mimarlıkmesleği hâlâ lâzım olan şekilde kanunlarımıza alınamamıştır.Bu vaziyetten zarar gören yalnız mimarlar değil, bütün yapıpolitikamızdır. Bu halin başlıca sebebini mesleğin henÜ2çok genç olmasından görebilirsek mimarî mesleği her nekadar 60 seneden yaşlı ise de bundan 15 sene evveline kadarher sene yetişenlerin azlığı, bir mimarlar kitlesi teşekkülüneimkân vermemiştir. Diğer sebepleri mimarların yenmekmecburiyetinde oldukları kökleşmiş bazı fikirlerde aramaklâzımdır. Bu meyanda yapı işlerinde mühendis ve kalfayerine mimar kullanılması lâzım geldiği hakikati vardır.Fi hakika kalfalar piyasaya, mühendisler de devlet memuliyetleriıı e tamamiyls sahip bulunmaktadırlar. Son senelerekadar süre gelen bu mutlak hâkimiyetler mimarlıksanatının lâyıkiyie inkişafına engel olmuştur,Türkiyede mimarlık mesleği, üç asır kadar süren enparlak bir devir yaşamıştır. Bu devirde meslek, dünyadabaşka hiç bir yerde emsaline tesadüf edilmemiş mertebelerevarı.TIış ve mimar ünvanı en şerefli meslek ve memuriyetlerdenaddedilmiştir. Bu şartlar ve maddî imkânlar dairesinde,mimarlar yarattıkları eserleriyle kendilerine göstsrilenitimat, hürme-t ve verilen mevkilere tamamiyle lâyıko'duklarını isbat etmişlerdir. 100-150 sene süren birduraklamadan sonra bugün yine günden güne kuvvetlenenbir mimar kitlesi ile karşılaşıyoruz. Eskiden mimar yapımühendislik sahasında su yollarının köprü inşaatından, karlımakinelerinden en alâ inşaata kadar her şeyi yapardı.İlim ve fennin hertürîü ihtisas sahalarına ayrıldığı bugünkü büyük inkişafları devrinde, her halde yapı ve imarsahasında da mimarlara has olan mühim ve mesuliyetti rolüntanınması tam salâhiyetle verilmesi ve bunun kanunlaştırılmasışarttır. İmar ve yapı işlerinde mimar ile mühendisarasmdaki iş taksiminde mimarlık mesleğinin yukarıda işaretedilen salâhiyet ihtisas ve iş bölümü nazarı itibara alınmaksuretiyle ön plâna alınması, yapı ve mimarlık işleriningelişebilmesi için esas şarttır. Ancak bundan sonradır kiTürk mimarları ve yapı ameli iki<strong>nci</strong> bir yükselme adeta birrönesans devri yaşayabileceklerdir.Yapı ustaları ve sanatkârları meselesi fikrimce en az mimarlıkmeselesi kadar mühimdir. Bu sahada karşılaşılmışolan müşküller mimarlık sahasındakilerden de daha büyüktür.Ona mukabil alman tedbirleri daha esaslıdır.Bu tedbirlerin yapı yerlerini hakikî tatbikçilerle doyurmasınıintaç etmesini temenni ederiz.C. Toprak cephesi:İyi ve yerli bir mimarinin esası memleket, iklim vetoprağın olmasıdır. Bizde bu neticeye varmak için aşağıdayazılı noktaları nazarı itibara almak lâzımdır.Memleketimiz iklim ve toprak teşekkülü itibariyle muhtelifmıntakalara ayrılır. Bu mmtakalar vesaiti nakliyeniniptidailiği yüzünden daha fazla ayrılık gösterirler. Binaenaleyhher bir mmtakanın hususiyetini ve icabatını nazarı itibaraalmak zaruridir.Bunun için memleketi iklim, toprak ölçüsü, malzemeve nakliye vasıtalarının temin ettikleri rabıt derecesine göremuhtelif mıntakalara taksim etmek ve her mıntakaya mahsuskarakterleri yapı işleri bakımından etüd ve tesbit etmeklâzımdır.Bundan sonra bu mıntakalara iktisadî ve kullanış bakımındanen uygun yapı tiplerinin evsafım ve şeraitini tesbitetmek icap eder. Bu tipleştirme şehir, plân-ve teşekküllerinede şamil olmalıdır. Daha yukarıda işaret edüdiği gibi


yapılacak tecrübe evleri, iklim ve malzeme tatbikaü bakı-mından çok faydalı olabilir.tMemleketi muhtelif mm takalara taksimden maksat, yalnıziklim icabatma uymak değil, ayni zamanda o toprağınverdiği malzemeden en fazla istifade imkânını aramak vebinaları ona göre inşa etmek demektir. Betonarme inşaattarzını ancak büyük şehirlerde veya ehemmiyetli binalardatatbik etmek ve tatbikatı fenne uygun olamıyacak yerlerdebu inşaat tarzından kaçınmak doğrudur.Maalesef son senelerde vilâyetlerde yapılmış olan inşaattabu çok mühim olan zaruret lâyıkiyle, hattâ ekseriya hiçnazarı itibara alınmamıştır. Bu yüzden hem taş ocaklarımızsır asiyle kapanmakta, hem sanatkâr ustalarımız iş göreme -mekte ! hem de her bakımdan yabancı ve yersiz binalarlayüklenmiş oluyoruz. Bu bianlar yerine uygun olmıyan nalzemeve işçilikle yapılmış olduklarından tahiatiyle çabukharap oluyorlar. Vilâyetlerde betonarme ve sıvalı inşaat salgınhaline gelmiş ve gayet fena neticeler vermiştir. Hattâfena yapılmış betonarmenin zelzeleye karşı da hiç dayanmadığınıgeçen seneler gördük. Kayseri, Antep, Diyarbakır,gibi taşı ve taşçısı bol memleketlerde betonarme inşaatıyapmanın ve bu inşaatı kötü bir sun'î taş kaplamanın yersizliğibedihidir. Öyle olduğu halde memleketimizde yerli malzemeve bilhassa taştan istifade edildiği çok az görülmektedir.Taş için söylenen tahta veağaç için de söylenebilir.Bütün diğer hassalarım nazarı itibara aknasak bile, sadeceyer depremi tesirlerine karşı mukavemeti, bu malzeme-nin memlekette çok daha fazla rağbet görmesini icabetürir.Bu güftkü teknik ahşap yapıyı, her bakımdan (yangın vekurtlanma) kârgir yapı ile atbaşı gidecek bir hale sokmuştur.Hülâsa:Mimari elemanlarının tesblti işi, kendi başma ele alınacakbir mevzu olmayıp, ancak umumî yapı ve imar davalarımızıesaslı bir surette inceleyip bir yapı politikasımevzuu haline soktuktan sonra, kendiliğinden halledilecekbir meseledir.1 i<strong>nci</strong> Türk Yapı Kongresi II i<strong>nci</strong> gurup, 5 i<strong>nci</strong> kolazaları (ilk protokol sırasına göre):Arif Hikmet Hol tayAsım MutluP. BonatzCelâl OtmanEmin OnatEyüp Kamüroüoğlu -O. HolzmeisterKemâl Ahmet ArûKemali SöylemezoğluMukbil GökdoğanÖelsnerOrhan Safa1945 RaportörSedat H. EldemNOT: Diğer mimarlık kollarına ait iki etüd (Mimarlık.)dergisinde yayınlanmıştır.PtbHograf i ••AVRUPADA MESKEN SİYASETİ«Bureau intemaüonal du Traıvail»in yayınlarındanTürkçeye Çeviren:SEDDIKTÜMEKKANİçişleri Bakanlığı tarafından dilimizeçevirtilenbu mukim eser, eski milletler cemiyetinin Beynelmileliş bürosu tarafından muhtelif memleketlerde,mesken davası hakkında yapılmakta olan çalışmalartetkik ettirilmek suretile yazdirilmıştır. Biri<strong>nci</strong> Cihoaharbinden sonra ileri memleketlerde ehemmiyetleele alınan mesken meselesi, üzerine her sahada,sosyal, iktisadî ve sıhhî bakımlardantir.incelenmiş-Bu çalışmaların en ehemmiyetlisi bilhassa sihhîmeskenlerin maliyet bakımından ucuz olarak teminiçareleridir.Ücret ve aylıkla geçinen sınıfların, sıhhîkonforlu evlerde oturmalarını temin etmek gaye olmuştur.Bu suretle devletin ev inşaatına neşekildemüdahale edeceği incelenmiştir. Bu müdahaleninplânlı ve esaslı bir şekilde yapılması zaruri olmuştur.Kitap her memlekette bu sahada yapılanları incelemektedir.İngiltere, Hollanda, İsveç, Danimarka,Norveç, İtalya, İranda ve daha birçok memleketlerdemesken davası için alman idarî ve meslekîtedbirleri, kanunları, devlet ve komünlerin müdahalelerinivergi muafiyetlerini, arazi siyasetini birerbirer gözden geçiren bu kitabı meslekdaşlarımızınokumalarını ehemmiyetle tavsiye ederiz.ŞEHİR VE KÖYLERDE MESKEN«L'Habitation Urbaine et Rurale»Çeviren: Hikmet KÜNBETLİOGUUİçişleri Bakanlığı tarafından dilimize çevirtilenbu kitap, 1937 yılında, eski Milletler Cemiyeti tarafından«oturma şartlarını iyileştirmek için muhtelifmemleketlerde kullanılan usuller hakkında, bilhassabu hususta yapılan maddî sarfiyata mukabil eldeedilen neticeleri tetkik ettirmek suretile, bu sahadayetkisi olan (İsveç iş ve içtimai basiret idaresi)âzasından M. B. Helgere yazdirilmıştır.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!