13.07.2015 Views

yönetim sorunları - Ankara Üniversitesi Kitaplar Veritabanı

yönetim sorunları - Ankara Üniversitesi Kitaplar Veritabanı

yönetim sorunları - Ankara Üniversitesi Kitaplar Veritabanı

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Konuşmacı bir yerde de (s. 37) şöyle diyor: "Bir verici kaynak hedef kitle ileiyi anlaşabilmek için ortak kaynaklan müşterek izafet çevrelerini ve müştereksembolleri kullanmak zorundadır. Dil bunlann başında gelir. Mesela, 'bildirimeyleminde tüm arısalt önemsenecek tinsel inceler önerir' sözünden zannediyorumki. bir şey anlaşılmadı. Ama bu bir cümledir, yani iddialı çevrede bir dildir. 'Haberleşmede müzik sanatı önemli ruhsal sembollerdir' demektir." Bu anlatım dane yazık ki yanlışlarla doludur. İçine düştüğü acıklı durumun farkında bile olmayansayın konuşmacı, aklı sıra Türkçedeki sadeleşme akımı ile alay etmektedir.Oysa hem kendi karihasından uydurarak ortaya koyduğu tümcedeki sözcükler,hem de tümcenin kuruluşu tümüyle yanlıştır. Önce "haberleşme"nin karşılığıolarak kullandığı "bildirim eylemi"ni Türkçe bilen hiç kimse bu anlamda kullanmaz."Bildirim," beyanname, beyan karşılığıdır. "Eylem" aksiyon demektir. Konuşmacınınkullanması gereken sözcük, aslında "haberleşme"den daha geniş birkapsam taşıyan "communication" kavramının karşılığı olup konunun uzmanı bilimadamlarınca da kullanılan "bildirişme" sözcüğüdür. Konuşmacının "doğrutümce"sinde sözü geçen "sembol" sözcüğü alay konusu uydurma tümcede yokturO sözcük de "simge" olup tutunmuş, ilerde daha da yaygın olarak kullanılacakbir sözcüktür. Tümcenin öbür sözcükleri anlamsız, tümcenin yapısı bozuktur. Konuşmacınındoğru diye verdiği tümce de anlam bakımından sakattır.Bu konuşmacının yukandakilere benzer yanlışlarından başka örnekler verilebileceğigibi, çoğu kez söylediklerinden bir anlam da çıkanlamamaktadır.4. Buraya dek değindiğimiz noktalann birçoğu doğrudan doğruya konuşmacılarlailgili olmakla birlikte, MPM'yi ilgilendiren yönleri bulunduğu da kuşkusuzdur.MPM'nin böylesine yetersiz, yanlışlarla dolu bir metni yayımlamamasıgerekirdi. 1 Eylül 1971 günlü yazımın 3. sayfasının 1 numarasındaki ilke uygulanmışolsaydı, öyle sanıyorum ki, konuşmacılann olduğu gibi MPM'nin de aleyhinekullanılabilecek olan böyle bir metnin bastınlması yoluna gidilmezdi.5. Söz konusu yayında birçok yazım, dizgi yanlışlarıyla da karşılaşılmaktadır.Eu arada konuşmacılardan birinin soyadı birkaç yerde yanlış yazılmıştır. Bunokta da yukarıda sözü edilen yazımın 4. sayfasında yer alan 9. maddeyle ilgilidir.6. Metnin basımevine gitmeden önce konuşmacılarca görülüp görülmediğiniSayın X'e sorduğumda ilgililerin metni gördükleri, dahası her sayfanın altım parafeettikleri karşılığını aldım. Metnin ilgililerin böyle bir inceleme yapmak olanağınıbulmuş olmalarına karşın bu durumda yayımlanmış bulunması her şeydenönce doğrudan doğruya konuşmacılan suçlu duruma düşürecek bir durumolmakla birlikte, sonuç bir MPM yayını olarak ortaya çıktığına göre MPM'yi debir ölçüde eleştiriye açık bırakabileceği kuşkusuzdur.7. Bu arada açık oturumun düzenlenmesine yol açan gelişmelere de kısacacıeğinmek, MPM'nin eğitici, aydınlatıcı nitelikteki çalışmalanyla ilgisi yönündenyararlı olacaktır. Geçen Nisan ayında düzenlenen Kamusal İlişkiler seminerindenönce, ilgili arkadaşlar benimle de Siyasal Bilgiler Fakültesinde ilişki kurarak bukonuda görüşümü sormak inceleğini göstermişlerdi. Bu arada konu ile ilgili kişilerarasında bir "eğilim araştırması" yaparak seminere ilişkin önerilerini almışlardı.Sonradan öğrendiğime göre bu amaçla düzenlenen soru kâğıdını yanıtlayanlannbir bölümü, seminere konuşmacı olarak katılmak istediklerini belirtmişler,ancak seminer hazırlıklannı yapmakla görevli arkadaşlarımız bu kişilere seminerdekonuşmacı olarak yer vermeyi uygun görmedikleri için daha önce bir açık146

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!