13.07.2015 Views

yönetim sorunları - Ankara Üniversitesi Kitaplar Veritabanı

yönetim sorunları - Ankara Üniversitesi Kitaplar Veritabanı

yönetim sorunları - Ankara Üniversitesi Kitaplar Veritabanı

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

ANKARA ÜNİVERSİTESİ SİYASAL BİLGİLER FAKÜLTESİ YAYINLARI: 564Prof. Dr. CEMAL MIHÇIOĞLUYÖNETİMSORUNLARI


ANKARA ÜNİVERSİTESİ SİYASAL BİLGİLER FAKÜLTESİ YAYINLARI: 564Prof. Dr. CEMAL MIHÇIOĞLUYÖNETİMSORUNLARI


®Copyright: A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi, 1987A.C. SİYASAL BİLGİLER FAKÜLTESİ VE BASIN - YAYIN YÜKSEKOKULU BASIMEVİ, ANKARA - 1987


Kızım Elif'e sevgiyle


ÖNSÖZİÇİNDEKİLERSayfaGİRİŞ 11. ÖNCELİKLİ SORUNLAR 7Yeniden Düzenleme Çalışmaları 7Görev Tanımları 292. YÖNELTl SORUNLARI 38Kurumun Amaçları 36Kuruluş Yasası 403. KAMUSAL ÎLİŞKÎLER 46Hükümetle ilişkiler 46Öbür Kamu Kuruluşlarıyla ilişkiler 48Yabancı Ülkelerdeki Benzer Kuruluşlarla ilişkiler 554. GÖREVLI SORUNLARI 68Görevli Alma 68Iç Eğitim Çalışmaları 72Başka Konular 795. EĞİTİM 81Eğitim Gereksinmelerinin Saptanması 83Eğiticilerin Eğitimi 85Bir Özel Endüstri Kuruluşunda Eğitim 90KİT'lere Yönelik Eğitim Çalışmaları 104Öbür Eğitim Çalışmaları 108Danışmanın Eğitime Eylemli Katkıları ... 1156. ARAŞTIRMA 117Eğitim-Geçimsel Yaşam Uyumu 117Araştırmalarda Uyulması Gereken Kurallar 121Birkaç Araştırma Örneği 1257. YAYIN 142Yayın işlerinin Düzenlenmesi 142Yayımlanabilirlik incelemeleri 154VIIV


SayfaÇeviri önerileri 170Yayına Doğrudan Katkılar 175Kitaplık 1778. DANIŞMANIN ÖBÜR ÇALIŞMALARI 184Dıştan Genel İstekler Üzerine Görüş Bildirme 184Yazıdüzen Çalışmaları 192Kurul, Yarkurul Toplantıları 1959. DANIŞMANIN ÇALIŞMA ORTAMI 196Yöneticilikten Danışmanlığa 196Danışmanın Yönetimle İlişkileri 197Danışmanın Zamanmı Değerlendirmesi 198Danışmandan Yararlanma 200Bir İçerik Çözümlemesi 200Yönetici Davranışları 201Görevin Sona Ermesi 207EK 1 Milli Prodüktivite Merkezi Kuruluş Kanunu 211EK 2 Yayımlanacak Yazılarda Uyulması Gereken İlkeler 219DİZİN 243VI


ÖNSÖZÜlkemizde, <strong>yönetim</strong> görevlerinde bulunanların yaşadıkları deneyleri,olaylara <strong>yönetim</strong> biliminin kavramsal çerçevesinden bakarak yazıya döküpçözümlemeleri alışılmış bir uygulama değildir. Oysa Türkiye'nin yönetselgerçeklerinin böyle bir bakış açısından ele alınarak incelenmesiTürk kamu <strong>yönetim</strong>i biliminin biçimlenmesi bakımından vazgeçilmez birgerekliliktir. Bu tür incelemeler <strong>yönetim</strong> yazınında kendi yönetsel gerçeklerimizüzerinde yeterince ağırlık verilerek durulmamasından kaynaklananboşluğu gidermekle kalmayacak, bir yandan <strong>yönetim</strong> bilimi alanındayayın yapacak yazarlara yerli gereçler sağlarken, öte yandan <strong>yönetim</strong> öğrencilerinekendi yönetsel gerçeklerimizden somut örnekler sunacaktır.Bundan önce yayımladığımız Bir Yönetim Deneyi adlı yapıt, ülkemizde<strong>yönetim</strong> <strong>sorunları</strong>na baş yöneticinin bulunduğu yerden bakılarak kalemealınmış ilk yayındı. Bu ise, <strong>yönetim</strong> <strong>sorunları</strong>nın baş yöneticinin çok yakınındabulunan bir kurmay görevlisinin bakış açısından nasıl göründüğünüyansıtan ilk yayın olmaktadır.Türk kamu <strong>yönetim</strong>inde danışmanlık, genellikle değeri pek bilinmeyen,uygulamada çoğu kez kötüye kullanılmış, bu yüzden de parlak sayılamayacakbir ün kazanmış bir görev türüdür. Bildiğimize göre, Türkiye'debilim adamlarınca da danışmanlık üzerinde nerdeyse hiç durulmamış,bu alan bilimsel yayınlara da konu olmamıştır. Konuya, daha çok yabancıuzmanların sundukları Türk kamu <strong>yönetim</strong>iyle ilgili yeniden düzenlemeyazanaklarında kurmay birimlerinden söz edilirken dolaylı birbiçimde değinilmekte, yöneticinin yararlanabileceği bu danışma birimleriningeliştirilmesine, yöneticilerin onlardan gereği gibi yararlanmalarınınsağlanmasına yönelik genel nitelikte önerilerde bulunulmaktadır. Türkçedebunun dışında, özellikle bireysel danışmanın <strong>yönetim</strong>deki işlevine ışıktutabilecek, anılmaya değer bir yaym bulunmamaktadır.Danışman ne yapar? Nasıl çalışır? Yönetime ne gibi katkılarda bulunur?Örgütün çeşitli düzeylerindeki yöneticilerle, öbür görevlilerle nasılbir ilişki içindedir? Ne gibi sorunlarla karşı karşıyadır? Bu yayında bunlarlabenzeri soruların yanıtlanmasına da çalışılacaktır.Burada inceleme konusu yapılacak danışmanlık deneyinin bir özelliği,alışılmış danışmanlıkların ötesinde, bir örgütsel değişim deneyine de aravn


cılık etmiş olmasıdır. Okuyucular, bu yapıtta danışmandan bir "örgütseldeğişim görevlisi," örgüt yaşamının çeşitli yönlerinde gerçekleştirilecek değişikliklerdebir "ivdirgen" olarak nasıl yararlanılabileceğinin de somutbir örneğini bulacaklardır.Danışmanın çalışmalarının ayrıntılarına inmeden onun <strong>yönetim</strong> içindekigerçek işlevini anlamlı bir biçimde açıklamak güçtü. Yapıtta danışmanındeğişik alanlardaki çalışmalarından verilen çok sayıda örneklerin,bu güçlüğü yenmek konusundaki yararlarının yanı sıra, Türk kamu <strong>yönetim</strong>ininbirçok kuruluşlarda karşılaşılan ortak <strong>sorunları</strong>na geniş ölçüdehazır çözümler getirici nitelikleri bakımından da yararlı olacağını sanıyoruz.Çağdaş <strong>yönetim</strong> biliminin kendine özgü kavramlarını kullanarak kalemealdığımız bu yayını, öncelikle <strong>Ankara</strong> <strong>Üniversitesi</strong> Siyasal BilgilerFakültesinin lisans üstü eğitim izlencelerinde okuttuğumuz Yönetimdeİnsan Davranışları dersinde ders kitabı olarak kullanmayı düşündük. Kitap,Fakültenin çeşitli bölümlerinde lisans düzeyinde okuttuğumuz YönetimBilimi derslerinde de öğrencilere yönetsel gerçeklerimizden kuramsaldüşünceleri somutlaştıran çok sayıda uygulama örnekleri sunması bakımındanyararlı olacak bir yardımcı kaynak niteliğindedir. Yayının, üniversiteiçi ya da üniversite dışı daha başka yöneticilik eğitimi izlencelerindede yararlı bir kaynak görevini yapabileceğini sanıyoruz.Bu yayın, Üniversiteler Yasası uyarınca bir kamu kuruluşunda görevlendirilenbir öğretim üyesinin kendi uzmanlık alanındaki bilgi, beceri,deney birikimini uygulamada nasıl değerlendirebileceğinin de somut birörneğini vermektedir. Bu tür görevlendirmeler öğretim üyeleri bakımındanda yararlı olmakta, öğretim üyesi yalnız kendi birikimlerinden dışkuruluşları yararlandırmakla kalmamakta, kendisi de kuramsal bilgileriniuygulama deneyleriyle zenginleştirmek olanağını bulmaktadır. Bu görev,daha önce yine kamu <strong>yönetim</strong>inde bir yöneticilik görevi yapan yazara,<strong>yönetim</strong> sürecini daha değişik bir bakış açısından gözlemlemek olanağınısağlamıştır.Başka yayınlarımızda olduğu gibi burada da yabancı kökenli sözcüklerdenolabildiğince arınmış bir dil kullanmaya çalıştık. Ancak, yapıttadilde özleşme akımının hızlı bir gelişme gösterdiği sekiz yıllık bir süreiçinde sunduğumuz yazanaklardan geniş ölçüde alıntılar yapmış olmamızeski yazdıklarımızla şimdi yazdıklarımız arasında önemsiz de olsa birtakımayrımların ortaya çıkmasına yol açtı. Yazanakların 1970'lerin ilk yıllarındasunulanlarında yabancı kökenli sözcüklerin görece daha çok sayıdaolmasına karşılık son yıllarında sunulanlar çok yalın bir dille yazılmışlardı.Bu durumda bu yayında alıntıladığımız yazanakların dilinde değişikdüzeyde sadeleştirmeler yapmak yoluna gittik. Ancak, tümce yapısınaVIII


pek dokunmadan belirli sözcükleri Türkçeleştirip bir bölümünü olduğugibi koruduğumuz için bu metinlerin yabancı sözcüklerden arındırılmasıyeterince köklü olmadı. Bununla birlikte, okuyucu, kullanılan dilin anlaşılmayıya da akıcılığı şu ya da bu yönde engelleyici bir yanı bulunmadığınıgörmekte gecikmeyecektir.Bu yayının baskı düzeltmelerini Yönetim Bilimleri anabilim dalınındeğerli iki Araştırma Görevlisi, Cahit Emre ile İsmail Bilgin yaptı. Butitiz çalışmalarından dolayı kendilerine teşekkür ederim.Kitabın gecikmiş bulunan baskı işini kısa süre içinde yoğun bir çalışmayaparak sonuçlandıran SBF - BYYO Basımevi işçilerine de teşekkürlerimisunarım.<strong>Ankara</strong>, 15 Ekim 1987Prof. Dr. Cemal MIHÇIOĞLUIX


GİRİŞYazarın burada öyküsü sunulacak olan danışmanlık deneyi, 13 Temmuz1971 -12 Temmuz 1979 günleri arasındaki sekiz yıllık dönemi kapsamaktadır.Bu deneyin yaşandığı kuruluş, başta ülke ekonomisinin kamukesimi ile özel kesimi olmak üzere Türkiye'de verimliliğin artırılması, verimlilikkavramı ile verimliliği artırıcı yöntemlerin yurt ölçüsünde yaygmlaştırılıpbenimsetilmesi amacına yönelik çalışmalar yapmak üzere1965 yılında 580 1 sayılı yasayla kurulmuş bulunan Milli Prodüktivite Merkezi'dir.Kısa adıyla MPM, bütün işlemlerinde özel hukuk kurallarınabağlı, tüzel kişiliği olan bir kamu kuruluşu olup başında benzeri kuruluşlardakiGenel Müdür düzeyinde bir "Genel Sekreter" bulunan, görevlisayısı 70-80 dolayında, görece küçük oylumlu bir örgüttür. Kurumunyönelti belirleme örgeni, kamu kesimi, özel kesim, işçi kuruluşlarıile üniversite temsilcilerinden oluşan Genel Kurul'dur. Üye sayısı iki yüzolan Genel Kurul, yılda bir toplanarak Merkez'in çalışmalarına yön vericigörüşmeler yapıp bir önceki yılın "çalışma raporu" ile gelecek yılın"iş programı"nı onaylar. Genel Kurulca seçilen Yönetim Kurulu kurumunyürütme örgeni olup işveren, işçi, <strong>yönetim</strong> temsilcilerinden oluşur. Bu deneyinilgili olduğu dönem içinde Yönetim Kurulu Başkanlığı daha çokbir işveren temsilcisinin, son yılda ise <strong>yönetim</strong> temsilcisinin elinde bulunmuş,onu izleyen yıllarda bu görevin bir işçi kuruluşu temsilcisine verildiğide olmuştur.Yazar, ilk kez, Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü GenelMüdürü olduğu 1965-1968 döneminde kurumu adına MPM'nin bir GenelKurul toplantısına katılmış, bir kurucu meclis havasında gördüğü, ellerindekurumca dağıtılmış çantalar bulunan bu aşırı ölçüde kalabalık görünenkurulda verimli bir çalışma yapılamayacağı duygusuna kapılarakilk günkü sabah oturumundan sonra toplantıdan ayrılmıştı.1 580 sayılı Milli Prodüktivite Merkezi Kuruluş Kanununun metni için bakınız:Ek 1.1


Yazarın bu kurumla danışman olarak görev almadan önceki ilk ilişkisiise, MPM'de kamusal ilişkiler konularıyla ilgilenen, <strong>Ankara</strong> <strong>Üniversitesi</strong>Siyasal Bilgiler Fakültesi çıkışlı eski bir bayan öğrencisinin 16 Kasım1970 Pazartesi günü kendisini söz konusu Fakültede görmeye gelipkurumun 1971 yılının Nisan ayında düzenlemeyi tasarladığı bir Kamusalİlişkiler (Halkla İlişkiler) semineriyle ilgili olarak görüşüp danışmasıoldu. Yazar, bu girişimle bağlantılı olarak, 11 Aralık 1970 Cuma günü,MPM'nin düzenlemiş bulunduğu bir başka Kamusal İlişkiler seminerinedinleyici olarak katıldı. Daha sonra MPM'den yazarın Kamusal İlişkilerkonusunda ders okuttuğu <strong>Ankara</strong> <strong>Üniversitesi</strong> Siyasal Bilgiler Fakültesinebağlı Basın-Yayın Yüksek Okuluna bir yazı yazılarak yapacaklarıbir görevli alma sınavı seçici kuruluna katılmak üzere bir üye istenmiş,Okul <strong>yönetim</strong>i de konuyla en yakından ilgili gördüğü öğretim üyesi olarakyazarın adını bildirmişti. 11 Ocak 1971 Pazartesi günü MPM'den yazaratelefon edilerek sınav günleri konusundaki görüşü alınmış, "Dökümantalistve Teknik Enformasyon Uzman Yardımcılığı" için yapılan busınavın yazılı bölümü 26 Ocak 1971 Salı günü yapılıp sınav kâğıtları27 Ocak 1971 günü değerlendirilmiş, ertesi gün de sınavın sözlü bölümüyapüarak sonuçlandırılmıştı.Yazar, 2 Şubat 1971 Salı sabahı, o sırada boş bulunan Genel Sekreterliğevekâlet etmekte olan kişinin isteği üzerine kendisiyle bir görüşmeyaptı. O günlerde Yönetim Kurulu'nun özellikle üzerinde durmaktaolduğu izlenimini edindiği "reorganizasyon" konusunda <strong>Ankara</strong> dışındakibir kentte görevli bir üniversite öğretim üyesine MPM'nin örgütyapısının yeniden düzenlenmesiyle ilgili bir araştırma yaptırılması içingirişimde bulunduğu, bu konuda kendisinin de kuruma yardımcı olmasınınistendiği anlaşılıyordu. Ardından Eğitim Şubesi Müdürüyle orada görevlikamusal ilişkiler sorumlusuyla da görüşen yazara, Nisan ortalarındabiri <strong>Ankara</strong>'da, biri İstanbul'da olmak üzere özel sanayi kesimi içiniki Kamusal İlişkiler semineri düzenlemeyi, yöneticiliğini kendisinden istemeyidüşündükleri, ayrıca bu seminerlerde konuşmacı olarak da katkıdabulunmasını bekledikleri söylendi.Şubatın son haftası içinde yazarla seminer konusundaki görüşmelerinisürdüren kamusal ilişkiler görevlisi, bu arada 25'Şubat 1971 günükendisini Siyasal Bilgiler Fakültesinde görmeye gelip Nisan ortalarındadüzenlenecek Kamusal İlişkiler semineriyle ilgili olarak yaptıkları bir"eğilim araştırması"nm sonuçlarını gösterdi. Genel Sekreter Vekili, 29 Mart1971 Pazartesi günü yazara telefon ederek kurumdaki çeşitli işler içingörev tanımlarının oluşturulması konusunda kendilerine yardımcı olupolamıyacağmı sorup aldığı olumlu yanıtı Yönetim Kurulu'na götüreceğinisöyledi.2


Bu arada Genel Sekreter Vekili, yazarın, MPM ile ilgili yeniden düzenlemeçalışmasını yapması söz konusu üniversite öğretim üyesiyle YönetimKurulu Başkanının o sırada boş olan odasında bir araya gelip konuyubaş başa görüşmelerine olanak sağladı. Kurumun yabancısı olmadığınıgösteren bir kolaylıkla masanın başına geçip bir iki yerle İngilizcetelefon görüşmeleri de yapan bu öğretim üyesi, bu tür işlerde oldukçadeneyli, rahat davranışlı, toplumsal ilişkilerde de oldukça usta bir kişiizlenimini uyandırıyordu. Sıra yeniden düzenleme çalışması konusunungörüşülmesine geldiğinde, önce araştırmanın birlikte yürütülmesi söz konusuedildi. Yazar, başka bir kentte görevli olan tanımadığı bir meslekdaşlaböyle ortak bir girişimde bulunmayı, uygulamada iş yükünün çokbüyük bir bölümünü kendisinin taşımak durumunda kalarak işin onunbu işe ayırabileceğinden daha uzun bir süreyle ağır bir çabayı gerektirebilmesiolasılığı karşısında durumuna uygun bulmadı. Yazarın bu konudakiduraksamasını dile getirmesi üzerine, geriye çalışmayı kendisinintek başına yürütmesi, yazarın da onun sunacağı yazanak üzerinde YönetimKurulu için bir değerlendirme yapması seçeneği kalıyordu.Yazar, MPM'nin düzenlediği Kamusal İlişkiler Seminerinde 12 Nisan1971 günü ilk bildirisini sunarken oturuma birkaç gün sonra Genel Sekreterlikgörevine getirilecek olan bir Yönetim Kurulu üyesi başkanlıketmekteydi. 20 Nisan 1971 Salı günü Genel Sekreter Vekili yazarı SiyasalBilgiler Fakültesinde telefonla arıyarak, MPM'ye sunulmuş olduğuanlaşılan yeniden düzenleme yazanağını okuyup görüş bildirmesini istedi.Ertesi gün kendisine iletilen yeniden düzenleme yazanağını incelemeyebaşlayan yazar, 22 Nisan 1971 Perşembe sabahı kuruma uğrayarakGenel Sekreterle Genel Sekreter Yardımcısının yanı sıra Şube Müdürlerindenikisinin de hazır bulunduğu bir toplantıya katıldı. Kendisindensöz konusu yazanak üzerinde MPM Yönetim Kurulu adına bir incelemeyaparak ilk aşamada 1971-1972 dönemi için Genel Kurula götürecekleribir kuruluş yapısı önerisi geliştirmesi, yeniden düzenleme yazanağındabu konuda yer alan önerileri daha dengeli bir duruma getirmesi, ancakeldeki süre çok kısa olduğu için görüşünü gelecek haftanın sonundan öncebildirmesi istendi. Genel Sekreterin hafta başında ilgililerle ilişki kurupgörüşmelere başlayabileceğini belirtmesinin ardından kendisine yazıişleri için bir de sekreter verilebileceği söylendi. Haftanın geri kalan günleriiçinde yeniden düzenleme yazanağını incelemeyi sürdüren yazar, görüşoluşturabilmek için gerekli bilgilerle izlenimleri edinebilmek amacıylakurumun 1969-1970 "çalışma raporu" ile 1970-1971 "iş programı"nıinceledi.Onu izleyen hafta içinde Genel Sekreterle Yardımcısı başta olmaküzere çeşitli şubelerin sorumlularıyla yeniden düzenleme konusunda gö-3


üşmeler yapan yazar, görüş bildirme yazısını bitirip 3 Mayıs 1971 akşamıdaktilo ettikten sonra ertesi sabah kuruma bıraktı. 2Bunu izleyen günün sabahı kuruma uğrayan yazar, Genel Sekreterle,Yardımcısıyla MPM'nin yeniden düzenlenmesi konusu üzerinde görüştü.Bu görüşme sırasında Genel Sekreterin kendisine örgüt-yöntem danışmanlığıgörevini önermesi üzerine bir duraksama geçiren yazar, bir ikigün düşünmek için izin istedi. Güzün ilk haftalarında beklenen bir doğumdolayısıyla yaz aylarını <strong>Ankara</strong>'da geçirmek durumunda bulunanaile, yaptığı toplu değerlendirme sonunda, görevin getireceği ek katkınınsağlıyabileceği geçim kolaylığını da göz önünde bulundurarak bu öneriyeolumlu yanıt vermenin uygun olacağı sonucuna vardı.Genel Sekreter, 12 Temmuz 1971 günü yazara danışmanlığa atanmaişinin kesinleştiğini, buna sevindiğini bildirdi. Ertesi gün saat 09.30'dakuruma uğrayan yazar, Genel Sekreterle birlikte sözleşme taslağı üzerindeçalıştı. Ortaya konan sözleşmeye göre yazar, kuruma "Yönetim,Eğitim, Örgütlendirme Danışmanı" olarak alınmaktaydı. Yazar, sözleşmede,4936 sayılı Üniversiteler Yasasımn 115 sayılı yasayla değiştirilen31. maddesi uyarınca haftada on saati geçmemek üzere çalışma, ayrıcakendisinden beklenen görevlerden gerekenleri görev yeri dışında da yürütebilmekuralına yer verilmesini sağlamakta yarar görmüştü. Dahasonra yapılıp üniversiteye de bildirilen düzenlemeye göre, Danışman,kurumda Pazartesi, Çarşamba, Cuma günleri öğleden sonraları çalışacaktı.Buraya değin söylenenler, okuyucuya Danışman'ın bu göreve getirilmesineyol açan gereksinmelerle gelişmeler konusunda açık bir görüş kazandırmayayetecektir. Genel Sekreter daha sonraları Danışman'a "sizbeni tanımazsınız ama ben sizi uzaktan tanır, çalışmalarınızı takdir ederdim"diyerek onun Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü GenelMüdürlüğü sırasında yaptığı işlerden etkilenmiş olduğunu dolaylı bir biçimdebelirtmişti.Nisan 1965-Nisan 1968 arasında üç yıl süreyle TODAİE Genel Müdürüolarak eylemli yöneticilik görevinde bulunan yazar, bu kez ondanoldukça değişik bir danışmanlık deneyine başlamış, bir başka deyişle bir2 Daha önce Genel Sekreter, odasında yazara böyle bir görüş bildirme işi içinne kadar bir maddi karşılık isteyeceğini sormuş, bu gibi işleri kamu kesiminde hiçbirkarşılık söz konusu olmadan yapmaya alışık olan yazar ilk kez karşılaştığıböyle bir soruyu nasıl yanıtlayacağını bilemeyerek durumu onlarm değerlendirmesinebırakmıştı. Yazar daha sonra yeniden düzenleme yazanağını sunan meslekdaşınınbu konuda kurumla imzaladığı sözleşmede en çok bir ayını verdiği buçalışma için bir üniversite profesörünün o günkü koşullarda bir yıllık aylık toplamıtutarında bir karşılık istemiş bulunduğunu gördüğünde bu tür konulardane denli toy olduğunu bir kez daha anlamıştı.4


"komuta görevinden sonra bir "kurmay" görevinde deneyler edinmek fırsatınıbulmuş oluyordu. Ana görevi dolayısıyla bağlı bulunduğu üniversite,eğitim, araştırma, yayın yoluyla bilimin yayılıp gelişmesine çalışanbir kuruluştu. TODAİE ise yine eğitim, araştırma, yayın yoluyla Türkkamu <strong>yönetim</strong>inin gelişmesine katkıda bulunmak amacıyla kurulmuştu.Şimdi çalışma süresinin bir bölümünü ayıracağı kurumun ana işlevleri deilk ikisi gibi eğitim, araştırma, yayındı. Danışman, şimdi de kendini <strong>yönetim</strong>alanındaki yaklaşık yirmi yıllık bilgi, deney birikimini değişik biraçıdan değerlendirip güçlendirebileceği yeni bir eylem alanı içinde bulmuştu.Burada öyküsü sunulacak danışmanlık deneyi, Ordu'nun Cumhuriyetdönemindeki üç <strong>yönetim</strong>e el koyma eyleminden ikisinin yer aldığı oldukçaçalkantılı bir dönemi kuşatır. İlki 27 Mayıs 1960'ta gerçekleşen elkoymadan yaklaşık on yıl sonra ülkede tedirginlikler artmış, Ordu'nunyeni bir eylemine yol açacağı anlaşılan olaylar yoğunluk kazanmıştı. GenelKurmay Başkanıyla kuvvet komutanlarının Cumhurbaşkanına, MilletMeclisi ile Cumhuriyet Senatosu Başkanlıklarına 12 Mart 1971 günü verdikleri"muhtıra" üzerine Süleyman Demirel başkanlığındaki Adalet Partisihükümeti görevi bıraktı. Yeni hükümeti kurmakla 19 Mart 1971 günüNihat Erim görevlendirildi. CHP Genel Sekreteri Bülent Ecevit, parti içiayrılıkları da su yüzüne çıkaran bir davranışla 21 Mart 1971 günü bu görevdençekildi. 26 Nisan 1971 gününü izleyen gece yarısından başlayarakbütün yurtta sıkı<strong>yönetim</strong> uygulamasına başlandı. Sıkı<strong>yönetim</strong> komutanlıkları,18 Mayıs günü çok sayıda üniversite öğretim üyesini de içine alantutuklamalar yaptılar. Sıkı<strong>yönetim</strong> öncesinde olduğu gibi sıkı<strong>yönetim</strong>densonra da, o günlerde öğrenci olayları olarak nitelendirilen olaylar sürmekteydi.Ülkedeki öbür yüksek öğretim kurumlarında olduğu gibi yazarınöğretim üyesi olduğu <strong>Ankara</strong> <strong>Üniversitesi</strong> Siyasal Bilgiler Fakültesindede boykotlar, "forum"lar, sınavları erteletme girişimleri birbirini izliyor,sınavlar ancak Sıkı<strong>yönetim</strong> Komutanlığınca alınan sıkı güvenlik önlemlerialtında yapılabiliyordu. 3 Otuz dört yıldır CHP Genel Başkanlığı göreviniüzerinde bulunduran İsmet İnönü, partisindeki düşüngüsel kaymalarkarşısında duyduğu tedirginliklerin de etkisiyle 8 Mayıs 1972 günü bugörevden çekildi. Toplumsal çalkantılarla atbaşı giden bir dizi hükümetdeğişikliklerinden sonra, Danışman'ın bu görevinden ayrıldığı 12 Temmuz1979 gününden yaklaşık bir yıl sonra, olgunlaşan olaylar 12 Eylül 1980 günüOrdu'nun ülke bütünlüğünü koruyabilmek için <strong>yönetim</strong>e yeniden elkoymasını kaçınılmaz kıldı. Burada öyküsü sunulacak olan danışmanlıkdeneyinin yaşandığı dönemde ülkede egemen olan koşullar işte bunlardı.3 Bu olayların özellikle üniversite kesimindeki ayrıntılarını vurgulayan, ilkelden gözlemlere dayanan bir dökümü için aşağıdaki yayınımıza bakınız:Özkaynakça - Bir Deneme (AÜ SBF yayını, 1983), s. 59-63, 82-87.5


Bu görevle ilgili çalışmaları söz konusu olduğu sürece "Danışman"olarak anılacak olan yazar, sekiz yılda üç Genel Sekreterle birlikte çalıştı.Burada, yapılan çalışmaların niteliği, Danışman'm sunduğu görüş bildirmeyazılarına da geniş ölçüde yer verilerek açıklanacak, bu yazıların başkakuruluşlar için de belirli bir geçerlik taşımasına özen gösterilecektir.Bu incelemenin "Öncelikli Sorunlar" başlığını taşıyan ilk bölümünde,Danışman'ın bu göreve alınmasına yol açan iki ana konu —örgüt yapısınınyeniden düzenlenmesi ile görev tanımlarının oluşturulması— üzerindekiçalışmalarından söz edilecektir. İkinci Bölüm'de kurumun amaçlarıylaçalışma ilkelerinin belirlenmesine, bir başka deyişle yönelti saptamayailişkin çalışmalar üzerinde durulacaktır. Üçüncü Bölüm'de Danışman'ınkurum çalışmaları arasında önemli bir yer tutan "Kamusal İlişkiler" etkinliklerikonusundaki katkıları ele alınacaktır. Dördüncü Bölüm'ün konusunu"Görevli Sorunları," Beşinci Bölüm'ünkini "Eğitim," Altıncı Bölüm'ünkini"Araştırma," Yedinci Bölüm'ünkini "Yayın" alanındaki çalışmalarlaDanışman'ın bu çalışmalara yaptığı katkılar oluşturacaktır. "DanışmanınÖbür Çalışmaları" başlığını taşıyan Sekizinci Bölüm'de, Danışman'ındaha önceki bölümlerde ele alman eylem alanları dışında kalançalışmaları incelenecektir. "Danışmanın Çalışma Ortamı" başlığını taşıyanDokuzuncu Bölüm'de ise sekiz yıllık danışmanlık deneyinin toplu bir değerlendirmesiyapılacaktır.6


i.BölümÖNCELİKLİ SORUNLARGiriş bölümünde yer alan açıklamalardan da anlaşılmış olacağı üzere,Danışman'ın bu göreve alınmasından önceki aşamada üzerinde en çokdurulan iki konudan biri MPM örgütünün yeniden düzenlenmesi, ikincisigörev tanımlarının oluşturulması işiydi. Bu bölümde önce yenidendüzenleme, ardından da örgütün düzenli bir biçimde işleyişiyle ilgisi açıkolan görev tanımlarına ilişkin çalışmalar üzerinde durulacaktır.YENİDEN DÜZENLEME ÇALIŞMALARIMPM Genel Sekreteri, yeniden düzenleme çalışmalarını iki ayn koldanyürütmekteydi. Bir yandan kurum içinde, Danışman'ın da üyesi olduğu,başlıca yöneticilerden oluşan bir Reorganizasyon Kurulu bu konudaçalışmalar yapmakta, bir yandan da Genel Sekreter yukarıda sözü edilenyazanak üzerinde Danışman'dan görüşler alıp bunları değerlendirdiktensonra yazarına belirli istekleri içeren yazılar göndererek bu çalışmayıkurum için yararlanılabilir bir duruma getirebilmek için kişisel bir çabagöstermekteydi.Bu konunun incelenmesine, Danışman'ın bu göreve gelmeden önce,4 Mayıs 1971 günü sunduğu görüş bildirme yazısıyla başlamakta yararvardır. Okuyucunun, bu yazıyı incelerken, yalnız Danışman'ın bu konudakikatkısı üzerinde değil, sunulan yeniden düzenleme önerilerinin içeriğikonusunda da oldukça açık bir görüş elde edebileceği kuşkusuzdur."Milli Prodüktivite Merkezi Reorganizasyon Raporu Hakkında Gözlem,Düşünce ve Öneriler" başlığını taşıyan bu görüş bildirme yazısında şöyledeniyordu:** Oldukça uzun olan bu görüş bildirme yazısını başlangıçta kitabın sonuna ekolarak koymayı düşündükse de, danışmadım göreve alınmasında etkili olmasınınyanı sıra kurum içinde daha sonraki gelişmelerle de bağlantılı olan bu yazıyımetin içinde vermeyi daha uygun bulduk. Gerek bu yazının gerek bu ölçüde uzunolmamakla birlikte daha sonra alıntılayacağımız çok sayıdaki öbür görüş bildirme7


GİRİŞMilli Prodüktivite Merkezi Genel Sekreterliğinin sözlü isteği üzerine, MPM'ninreorganizasyonuna ilişkin raporu (bundan sonra kısaca "Rapor" olarak anılacaktır)inceledim. 22 Nisan 1971 Perşembe günü MPM Genel Sekreteri, Genel SekreterYardımcısı ile yaptığım ön görüşmede dile getirilen isteğe de uygun olarak,burada daha çok Rapor'un 1971-1972 dönemi için öngördüğü örgüt yapısına ilişkinöneriler üzerinde durulacaktır. Söz konusu toplantıda, 1971 yazında yapılacakGenel Kurul toplantısına sunulması düşünülen bu önerileri Yönetim Kurulu admaeleştirici bir gözle incelemem, uygulanabilirlik açısından değerlendirerek bu konudakidüşüncelerimi bildirmem istenmiştir.Bu görüşlerle önerilerimi, "Rapor'un Tümüne İlişkin Gözlemlerle Düşünceler,""Rapor'daki Önerilerle ilgili Genel Gözlemlerle Düşünceler," "Şubelerin AmaçlarıylaGörevlerine İlişkin Ayrıntılı Öneriler Üzerinde Gözlemlerle Düşünceler" anabaşlıkları altında sunuyorum.4 Mayıs 1971RAPORUN TÜMÜNE İLİŞKİN GÖZLEMLERLE DÜŞÜNCELER1. Rapor'un Biçimi ile İçeriğiRapor'un incelenmesine geçmeden önce biçimiyle içeriğine kısaca göz atmakyararlı olacaktır.Toplam olarak 31 daktilo sayfası tutan Rapor, aşağıda başlıklarıyla sayfa numaralarıgösterilen bölümlerden oluşmaktadır:SayfaI. MPM Organizasyon Yapısı 1Gerekçe 11. Bundan dört yıl sonra uygulanması düşünülen organizasyon şemasınınesasları 1Organizasyon Yapısı 1973-74 11MPM 1971-72 Organizasyon Yapısı 12MPM Organizasyon ve Reorganizasyon Politika ve Prensipleri 131. Ekonomik Planlama ve İşletme Yönetimi Şubesi 142. Endüstri İşletmeleri ve Endüstri Mühendisliği Şubesi 163. Tarım, Ormancılık, Hayvancılık Şubesi Müdürlüğü 184. Ticaret, Hizmet ve Kamu Yönetimi Şubesi 205. Müşavirlik ve Eğitim Şubesi 226. Teknik Enformasyon ve işbirliği Şubesi 257. Mali ve idari işler Müdürlüğü 28Müdürlerin iş Tarifi 30yazılarının ilgili olduğu belgeleri buraya almayı —bu yazıyı yazarken onları bulmanınolanaksızlığının yanı sıra kitabın oylumunu da aşırı ölçüde şişireceği için—düşünmedik. Görüleceği üzere, bu görüş bildirme yazılarını okuyanlar, söz konusubelgelerin niteliğini açık olarak göz önünde canlandırmakta güçlük çekmeyeceklerdir.inceleme konusu yapılan belgelere bakmayı gerektiren kimi tümceleri kitabaaldığımız görüş bildirme yazılarından çıkarabilirdik; ancak yazıların bütünlüğünübozmamak için bu yola gitmedik. Örgütlerdeki yeniden düzenleme <strong>sorunları</strong>naışık tutacağım umduğumuz bu biraz uzun görüş bildirme yazısını okuyucularınsabırla, özenle incelemelerini dileriz.8


Rapor'un sonunda 1975-76, 1973-74, 1971-72 yılları için önerilen kuruluş yapısınıgösteren, bir bölümü genel nitelikte, bir bölümü ayrıntılara inen yedi kuruluş şemasıyer almaktadır.Yukarıdaki 1-7 numaralı başlıklar altında, her şubenin "Gayesi," "Görev özeti,""Faaliyet ve Fonksiyonları" ayrı ayrı başlıklar biçiminde düzenlenmiştir.Bu gibi yeniden düzenleme raporlarında, örgütün yeniden düzenlenmesini gereklikılan nedenlerin, bir başka deyişle yürürlükteki yapıdaki eksikliklerle aksaklıklarıngözler önüne serilmesi, yapılan önerilerin bu eksikliklerin giderilmesininasıl sağlayacağı konusundaki düşüncelerin açıklanması, yapılan görev değişiklikleriylebu görevlere yeni eklenen çalışmaların neler olduğunun açık olarak belirtilmesialışılmış bir uygulamadır. Oysa Rapor'da bu noktalara ilk sayfanın başındaüç tümce ile, çok genel, eksik, <strong>sorunları</strong>n anlaşılmasına olanak vermeyenbir biçimde değinilmekle yetinilmiştir.Rapor'un genel yapısı, incelemeyi kolaylaştıracak bir biçimde düzenlenmemiştir.Örneğin, "MPM 1971-72 Oıganizasyon Yapısı" başlığının yer aldığı 12. sayfadansonra gelen (13. sayfadaki) "MPM Organizasyon ve Reorganizasyon Politikave Prensipleri"nin, çeşitli yıllara ilişkin kuruluş yapısı önerilerinin tümünü ilgilendirdiğinegöre, Rapor'un başlarında yer alması gerekirdi.Yukarıya Rapor metninden olduğu gibi alman başlıklardan da anlaşılacağıgibi, başlıkların numaralanmasında da tutarlı bir düzene uyulmamıştır. Raporungenel bir başlığı yoktur. Bize verilen, her sayfası Rapor yazarının basılı adıylaadresini taşıyan metinde, okuyup anlamayı güçleştiren anla,tım çetrefillikleriyle,yazım, noktalama yanlışlıklarıyla karşılaşılmaktadır. Bu durumuyla Rapor'un, sonbiçimini almadan, ivedi olarak getirtilmiş bir taslak olduğu izlenimi edinilmektedir.2. Rapor'un Oluşturulma Yöntemi Üzerinde DüşüncelerRapor'da, yukarıda da değinildiği gibi, şimdiki durumun değerlendirilmesiyleyapılan önerilerin gerekçelerine yer verilmediği için, MPM'nin kuruluşuyla işleyişinieldeki sürenin olanaklı kıldığı ölçüde kendimiz incelemek durumunda kaldık.Bu amaçla MPM'nin kuruluş yasasını, 1969-70 yılı Çalışma Raporu ile 1970-71 yılı İşProgramını inceledik. Ayrıca, bugün var olan beş şubenin müdürleriyle, kimi uzmanlarıylaayrı ayrı görüşmeler yaparak gerekli bilgileri toplamaya çalıştık.Şube Müdürleriyle olan görüşmelerimiz sırasında, Rapor'un hazırlanmasındanönce kendileriyle mevcut durumla karşılaştıkları <strong>sorunları</strong> belirlemek amacıyla gerekliilişkinin kurulmamış, şubeleriyle ilgili önerileri Rapor Genel Sekreterliğe sunulmadanönce kendileriyle görüşülüp tartışılmamış olduğunu öğrendik. Çalışmayöntemiyle ilgili bu savsaklamanın ilgililer arasında olumsuz birtakım tepkilere yolaçmış olduğu açıkça belli olmaktaydı. Rapor'un ilk sayfasında "MPM yetkilileriningörüşlerinin alındığı" belirtilmekteyse de, Şube Müdürlerinden bir bölümü doğrudandoğruya, bir bölümü Genel Sekreterlik aracılığıyla çalışmalarına ilişkin rapor,not ya da taslaklar sunduklarını, bunun dışında <strong>sorunları</strong>nı Rapor'un yazarıylayeniden düzenleme açısından tartışmadıklarını belirttiler. İçlerinden kimileriise, yazılı görüş bildirmeleri istenmediği gibi, kendileriyle sözlü olarak da ilişkikurulmadığını söylediler. Oysa, örgütler içinde değişiklik yapılması amacını güdenbu gibi çalışmalarda yalnız üst düzeylerdeki yetkililerle değil, örgütteki öbürilgililerle de doğrudan doğruya yüz yüze ilişki kurulması, hem gerçeklerin olabildiğinceeksiksiz bir biçimde öğrenilmesi, hem de ilerde ortaya çıkabilecek direnmelerinönlenmesi bakımından büyük önem taşır. Örgütsel araştırmalarda öneriler-9


den önemli bir bölümünün doğrudan doğruya ilgili görevlilerden geldiğini gösterensayısız deneyler vardır. Bu görüşmeler sırasında ilgililer arasında gerçekleşeceketkileşim hem verimli düşünce alışverişlerine, hem de araştırmacının birçoknoktalarda ilgilileri aydınlatıp onlarda değişiklikleri benimsemeye elverişli bir ruhhaletinin doğmasına yol açar. Araştırmacının vardığı sonuçlarla ortaya koyduğuöğütlemeleri, raporu örgütün yetkili <strong>yönetim</strong> düzeyine sunmadan önce ilgililerletartışıp son bir kez görüşlerini alması ise, düşülebilecek yanılgıların belirlenip gereklison düzeltmelerin yapılmasına olanak sağlayan yararlı bir yöntemdir.3. Rapor'un Tümüne İlişkin DüşüncelerRapor'un genel olarak göze çarpan özelliklerinden biri, var olan bir örgütünyapısında amacın daha iyi gerçekleştirilmesi için gerek duyulan değişikliklerinyapılmasından çok, yeni baştan kurulan bir örgütü düzenlemek amacıyla oluşturulmuşbir belge izlenimini uyandırmasıdır. Rapor'un tümünden elde edilen buizlenim, ileri yıllara ilişkin örgüt yapısıyla ilgili öneriler için özellikle söz konusudur.Rapor'un ilk sayfasında, çalışmalarda 25 dolayında yabancı ülke prodüktivitemerkezinin yapılarının incelendiği, öbür ülkelerdeki kimi ulusal ya da uluslararasıörgütlerin yapılarının gözden geçirildiği, ayrıca yerli, yabancı uzmanlarınkuruluş yapısına ilişkin görüşlerinden yararlanıldığı belirtilmektedir. Yukarıdasözü edilen izlenim, belki de, MPM örgütüyle Türkiye'nin gerçekleri ile doğrudandoğruya ilgili olmayan bu gibi kaynaklardan abartılmış bir ölçüde etkilenmesonucu ortaya çıkmıştır.Rapor'da çeşitli yıllar için ayrı örgüt yapıları öngörülecek yerde, bugünküyapının aksaklıklarıyla eksikliklerini giderecek tek bir öneriler topluluğu sunularakbunun içinde almaşık çözümler gösteriJmesi daha uygun olurdu. Böyle biryaklaşımın, önerilen yapının değişen gereksinmelerin ışığı altında ilerde yenidengözden geçirilmesi olanağını ortadan kaldırmayacağını belirtmeye gerek bileyoktur.Rapor'un göze çarpan bir yönü de, MPM'nin yönelmesi gereken, verimliliğinartırılmasına dönük, daha çok aydınlatıcı, tanıtıcı, eğitici etkinliklerde bulunmaamacının dışına taşarak, çeşitli kamu kurulu'vlarmm uğraşı alanlarına giren,MPM'nin yapmasına olanak da bulunmayan işleri bu örgütün şubelerine görevolarak verme eğilimidir. İlerde bunun çeşitli örneklerine değinmek fırsatını bulacağız.Bununla ilgili bir başka nokta da, Rapor'da yer alan önerilerden bir bölümününgerçekçilikten uzak oluşudur. Rapor'un "Organizasyon ve ReorganizasyonPolitika ve Prensipleri" kesiminin 1. maddesinde MPM'nin "çok büyük bir teşkilatolma yerine prodüktivite çalışmalarına ışık tutucu ve bunları koordine edebilenbir teşkilat olması" amacının güdüldüğü belirtiliyorsa da, bu kuruluşun şubelerineverilmek istenen kimi görevlerin, eldeki ya da yakın bir gelecekte el altındabulundurulabilecek görevli kadrosu ile bütçe olanaklarıyla üstesinden gelinmesiçok güç, dahası olanaksız görünmektedir.Rapor'un başka bir özelliği de, örgüt yapısının kurulmasında, kimi durumlardasimetri kaygısına aşırı bir ölçüde önem vermekte olduğu izlenimini uyandırmasıdır.Genel Sekreterlik düzeyindeki Danışma Kurulu ile Müşavirler dışında,bütün Şubelere Danışma Kurulları ile Müşavirler verilmesi önerisi bunun tipikbir örneğidir. Oysa örgüt yapısının "simetrik"ten çok "fonksiyonel" olmasına,amacı gerçekleştirmeye elverişlilik düzeyine daha çok önem vermek gerekir.10


RAPORDAKİ ÖNERİLERLE İLGİLİ GENEL GÖZLEMLERLE DÜŞÜNCELERDaha önce de değinildiği gibi, burada yalnız 1971-72 yılına ilişkin öneriler incelemekonusu yapılacaktır.Rapor'la ona ekli kuruluş şemalarının incelenmesi, öngörülen başlıca değişikliklerinaşağıdaki noktalarda olduğunu göstermektedir:1. Genel Sekreterlikle Şubeler Düzeyinde Bir Danışma Kurulu ile MüşavirlerGörevlendirilmesi(a) Genel Sekreterlik düzeyinde görevlendirilmesi önerilen Danışma Kuruluile Müşavirler konusunda metinde herhangi bir açıklık bulunmamakla birlikte,bugün sayısı dört olan Danışma Kurullarının bire indirilmek istendiği anlaşılmaktadır.Rapor'da Danışma Kuruluna verilmesi düşünülen görevler belirtilmişolmadığı için bu konuda kesin bir görüş bildirecek durumda değiliz. Bununla birlikte,Danışma Kurulları ile ilgili yürürlükteki uygulamanın bugüne değin edinilendeneylerin ışığı altında yeniden gözden geçirilmesi gerektiği kuşkusuzdur. Buvesile ile, MPM için, uygun bir bileşimi olan tek bir Danışma Kurulu'nun birdençok Danışma Kuruluna yeğlemek eğiliminde olduğumuzu da belirtmek isteriz."Müşavirler" konusunda da Rapor'da açıklamayla karşılaşılmıyor. Bu müşavirlerinher zaman MPM'nin sürekli kadrosunda yer alıp tümgün üzerinden çalışankimseler olmasının zorunlu olmadığı açıktır. Kimi müşavirlere belirli konularda,gerek duyuldukça danışılabileceği gibi, uzmanlık bilgisiyle deneyindendaha yoğun olarak yararlanılması gerekenlerle daha sürekli ilişkiler kurulmasıyoluna da gidilebilir.Bu arada, MPM'nin Kamusal îlişkiler'i ile uğraşmak üzere Genel Sekreterlikdüzeyinde bir danışman görevlendirilmesi uygun olacaktır.Cb) Rapor'a ekli kuruluş şemasının incelenmesi, her Şube düzeyinde de birDanışma Kurulu ile Müşavirler bulunması önerildiğini göstermektedir. Rapor'dabu önerinin gerekçesi açıklanmamakla birlikte, bu düzeyde böyle bir düzenlemeyegidilmesinin zorunlu nedenlere dayanmadığı, ayrıca gereksiz kaynak savurganlığınayol açması dolayısıyla sakıncalı olabileceği düşüncesindeyiz. Şubelerinduyabilecekleri danışma gereksinmesinin Genel Sekreterlik düzeyinde çalıştırılacakdanışmanlarca karşılanabileceği kanısındayız.2. Şube Sayısının Beşten Yediye ÇıkarılmasıBugün beş olan şube sayısının, iki yeni şube kurulup şubeler arası görev dağıtımındabirtakım değişiklikler de yapılarak yediye çıkarılması önerilmektedir.Kurulmak istenen şubelerden biri "Ticaret, Hizmet ve Kamu Yönetimi," öbürü"Müşavirlik ve Eğitim" Şubesi adını taşımaktadır. Bu iki şubeye ilişkin düşüncelerimizaşağıda açıklanmıştır:(a)Ticaret, Hizmet ve Kamu Yönetimi Şubesi Kurulmasıİncelemelerimiz sırasında edindiğimiz izlenime göre, MPM örgütünde ekonomininEndüstri, Tarım kesimleriyle ilgili birer şube bulunmasına karşılık Hizmetkesiminin açıkta kalması doldurulması gereken bir boşluk sayılmakta, Rapor'dakibu öneri de bu gereksinmenin karşılanması amacını gütmektedir. Biz de böylebir boşluğun bulunduğu, giderilmesi gerektiği konusunda başkalarıyla birleşmeklebirlikte, bu gereksinmenin ayrı bir şube kurularak karşılanması gerekip gerekme-11


diği konusunda birtakım duraksamalarımız vardır. Daha sonra şubeleri tek tekele aldığımızda da görüleceği gibi, şimdiki Ekonomi ve istatistik Şubesine, KamuYönetimini de içine alan Hizmet kesimi ile makro düzeyde ilgilenme görevi verilmektedir.Bizim de uygun bulduğumuz bu öneri, MPM'ye Hizmet kesiminin verimlilik<strong>sorunları</strong>na eğilme olanağım verecek bir örgüt birimi (adı geçen Şubeiçinde bir Servis) kazandırmış olacaktır. Bu alanda işletmelerle kurumlar düzeyindeyapılabilecek araştırma, eğitim çalışmalarının ise öbür şubelerle işbirliğiedilerek yürütülebileceği kanısındayız. Gerçekten de, Kamu Yönetimi, Ticaret, Bankacılıkile benzeri hizmet alanlarında kullanılan kimi yöntemlerle teknikler, örneğinEndüstri alanında kullanılanlara gün geçtikçe daha çok benzerlik göstermektedir.Bundan dolayıdır ki bu Şube, örneğin Kamu Yönetiminde verimliliğiartırma amacına dönük eğitim çalışmalarında Endüstri Şubesiyle, öbür şubelerleyakından işbirliği edecektir. Buna karşılık, gerek endüstri, gerek tarım alanında,düzenleyici çalışmalarıyla işleyiş biçimleri söz konusu kesimleri sürekli olarak etkileyenbirçok kamu kuruluşları vardır. Ticaret, bankacılık, ulaştırma gibi hizmetkesiminin ikincil kesimleri konusunda da sözü edilen üç şube arasında karşılıklıbir bağlantı, bir dayanışma söz konusudur. Aradaki bu ilişkiler, hizmet kesimi ileilgili tüm <strong>sorunları</strong>n organik bir bütünlük içinde gerek makro düzeyde gerek işletmeya da kurum düzeyinde inceleme, eğitim çalışmalarına konu olmasına kolaylıklaolanak sağlıyacaktır. Bu nedenle, "Ticaret, Hizmet ve Kamu Yönetimi"alanlarının, şimdilik bu adla ayrı bir şube kurulması yoluna gidilmeksizin doMPM bünyesi içinde ele alınabileceği kanısındayız.(b)Müşavirlik ve Eğitim Şubesi KurulmasıKurulması öngörülen "Müşavirlik ve Eğitim" Şubesine gelince, burada —dahasonra ele alınacak Eğitim görevi şimdilik bir yana bırakılarak— yalnız "Müşavirlik"konusu üzerinde durulacaktır.Yukarıda 1 numaralı maddede sözü edilen "Müşavirler"in MPM'nin kendi içdüzeni ile çalışmalarında yararlanabileceği uzmanlık bilgisiyle, deneyiyle donan,mış kimseler olmasına karşılık, burada söz konusu olan "Müşavirlik" hizmeti,MPM'nin özel ya da kamusal dış kuruluşlara kural olarak bir ücret karşılığındasağlayacağı, onları yararlandıracağı bir hizmettir.Ülkemizde böyle bir hizmete gereksinme bulunduğuna inanmakla birlikte, dışarıyamüşavirlik hizmetleri sağlamak üzere ayrı bir şubenin kurulması bize bugüniçin uygulanabilir bir düşünce olarak görünmemektedir. Ayrı bir MüşavirlikŞubesinin kurulması, zamanının tümünü bu işe ayıran, sözcüğün tam anlamıylayetkili, yetişmiş bir görevliler kadrosunun tümgün üzerinden çalıştırılacağını düşündürür.Türkiye'nin bugünkü koşulları içinde böyle bir örgütlenmeye kolaylıklagidilemiyeceği düşüncesindeyiz. Buna karşılık, dışa dönük müşavirlik hizmetlerinde,ayrı bir şube kurmak gibi çok biçimselleştirilmiş örgütsel düzenlemelere gitmeksizin,zaman içinde gelişmeye açık bir başlangıç yapmanın daha doğru olacağıkanısındayız. Gerçekten de, bu görevin düzenlenip yürütülmesini sağlamaküzere sürekli bir komisyonun kurulması yoluna gidilebilir. Bu komisyon, GenelSekreter ya da Genel Sekreter Yardımcısının başkanlığında Şube Müdürlerindenoluşabileceği gibi, daha değişik bir bileşimde de olabilir. Komisyon üyelerinden birinin—ya da duruma göre komisyona alınabilecek bir başka kişinin—• komisyonunsekreterlik görevini yapması, gündem belirleme, müşavirlik hizmetleri konusundauzun, kısa dönemli olarak düşünme, bü alandaki çalışmaları izleme gibi konulardagörevlendirilmesi yerinde olur.12


Söz konusu komisyon üyelerinin bu işi şimdilik öbür görevlerine koşut olarakyürütebilecekleri, böyle yalın bir örgütsel düzenin gereksinmeyi en az 4-5 yıl süreile karşılayabileceği düşünülmektedir.Komisyonda çeşitli şubelerin temsil edilmek istenmesinin nedeni, müşavirlikhizmetlerinde kullanılacak iç kaynakların —uzmanlık bilgisiyle donanmış kişilerleöbür kolaylıkların— bu şubelerin bünyesi içinde yer almakta olmasıdır. Kimi konulardakimüşavirlik hizmetleri doğrudan doğruya MPM'nin kendi görevlilerinceyerine getirilebilecek, kimi konularda ise üniversitelerle benzeri dış kuruluşlarınbünyesindeki yetişmiş insangücünden yararlanmak gerekecektir. Böyle bir komisyonkurulduğunda yapacağı ilk işler arasında, eldeki iç olanaklarla hangi alanlarda,ne ölçüde müşavirlik hizmetlerine girişebileceğinin saptanması, çeşitli uzmanlıkalanlarında yararlanılabilecek dış insangücü kaynaklarının ciddi bir dökümününyapılarak sonuçlarının değerlendirilmesi, olası müşterilere (özel, kamüsalkuruluşlara) böyle bir hizmetin —belirtilecek sınırlar içinde— var olduğununuygun bir biçimde duyurulması yer alacaktır.Buraya dek yapılan açıklamalardan da anlaşılmış olacağı gibi, eylemli müşavirlikhizmetleri, konuya göre MPM içinden ya da dışından seçilen kişilerden kurulacakekipler aracılığıyla yürütülecek, gerektiğinde yabancı uzmanlardan yararlanmayoluna da gidilebilecektir.3. Ekonomi ve İstatistik Şubesine Verilmek İstenen Yeni BiçimRapor'da şimdiki Ekonomi ve İstatistik Şubesinin, görevlerinde birtakım değişiklikleryapılarak "Ekonomik Planlama ve İşletme Yönetimi Şubesi"ne dönüştürülmesiönerilmektedir.Rapor'un bu şube ile ilgili kesimindeki amaçlarla görevlere ilişkin maddelerinokuyucu üzerinde bıraktığı ilk çarpıcı etki, bu şubenin Devlet Planlama Teşkilatı'nmbir araştırma dalı, dahası onun görevlerini yapacak bir kuruluş durumunagetirilmek istendiği izlenimini uyandırmasıdır. Bu gibi gerçekçilikten uzak önerilerinuygulanamıyacağı kuşkusuzdur. Şubenin, Türk ekonomisi üzerinde makrodüzeyde çalışmalar yapma biçiminde özetlenebilecek olan şimdiki görevinin —tümhizmet kesimini de kapsayacak biçimde genişletilmiş olarak— sürdürülmesi dahauygun olacaktır.Rapor'da bu şube ile ilgili olarak yer alan ikinci değişiklik, bugün EndüstriŞubesinin görev alanı içinde bulunan genel işletme <strong>yönetim</strong>i konularının bu şubeningörevleri araşma alınmakta olmasıdır. Bu değişikliği, Endüstri Şubesininçalışmalarıyla arada çakışmalara yol açma sakıncasını taşımasına karşın, genellikleuygun buluyor, bu arada Endüstri Şubesinin Endüstriyel İlişkiler, Pazarlama,Mali ve Ekono nik Analizler servislerince yapılmakta olan çalışmaların da bundanböyle bu şube içinde yapılmasının düşünüldüğünü kabul ediyoruz. Bu görev içeriğinegöre, şubenin adının "Ekonomi ve İşletme Yönetimi Şubesi" olarak değiştirilmesininda ıa uygun olacağı kanısındayız.Ancak, şin diki Ekonomi ve İstatistik Şubesinin, bir uzmanla iki uzman yardımcısındanolışan sınırlı kadrosu ile bu görevleri yerine getiremiyeceğine, dolayısıylakadrosunun genişletilmesi gereğine dikkati çekmek isteriz.Bu şubenir kuruluş şemasında öngörülen iç bolünüm düzeninin gerekçesi verilmediği,kurulması önerilen servislerin görevleriyle karşılıklı ilişkileri de belirtilmediğiiçin bu konuda belirli görüşler bildirmek olanağından yoksunuz. Bununla13


irlikte, söz konusu servisler arasında bir bütünleşmeye nasıl varılacağı konusundaaçık bir görüşe varmanın, aradaki ilişkileri zihinde açık seçik olarak canlandırmanınolanaksızlığını belirtmek isteriz.4. Endüstri Şubesine İlişkin ÖnerilerRapor'da şimdiki Endüstri Şubesinin "Endüstri İşletmeleri ve Endüstri MühendisliğiŞubesi" adı altında yeniden düzenlenmesi öngörülmektedir. Yeni adı hemuzun, kullanışsız buluyor, hem de belirli bir mesleğin adı olan "Endüstri Mühendisliği"deyiminin şubenin adında yer almasını bir ölçüde sakıncalı görüyoruz. Bilindiğigibi, endüstri kesiminin <strong>sorunları</strong>yla ilgilenen tek meslek endüstri mühendisliğiolmadığı gibi bu alanda "endüstri mühendisliği" yaklaşımına tepki olarakortaya çıkmış görüşlerle yaklaşımlar da vardır. Bu nedenlerle şubenin adının EndüstriŞubesi olarak korunmasının daha uygun olacağı görüşündeyiz.Genel işletme <strong>yönetim</strong>i <strong>sorunları</strong> üzerindeki çalışmaların bu şubeden alınarak,adının "Ekonomi ve İşletme Yönetimi" olarak değiştirilmesini daha uygun bulduğumuzşubeye verilmesini genellikle olumlu karşıladığımızı bundan önceki maddedebelirtmiştik.Rapor'da şubenin uğraşı konuları arasında sayılan yöneylem araştırması, sistemanalizi gibi çağcıl işletmecilik teknikleri üzerinde çalışmalar yapma görevinide yararlı bulup olumlu karşılıyoruz.Ancak, şubenin endüstriyel verimlilik konusundaki uyarıcı, aydınlatıcı çalışmalarıyalnız endüstri işletmelerine değil, görevleri endüstri kesimini kapsayanSanayi Bakanlığı, Sanayi Odaları gibi kuruluşlara da yöneltilmelidir.Bundaıı önce üzerinde durulan şubede olduğu gibi burada da iç görev dağıtımıdüzeninin açıklaması yapılıp servislerin karşılıklı ilişkileri belirtilmediği için, kurulmasıönerilen servislerin uygunluk düzeyi konusunda kesin görüşler bildirmekolanağını bulamamaktayız. Ancak şubenin iç bolünüm biçiminin yeniden gözdengeçirilerek tartışılıp görev içeriklerinin kesinliğe kavuşturulması gerekeceği kuşkusuzdur.5. Tarım Şubesine İlişkin ÖnerilerRapor'da şimdiki Tarım Şubesi'nin adınm "Tarım, Ormancılık ve HayvancılıkŞubesi" olarak değiştirilmesi önerilmektedir. Tarım, Çiftçilik (bitkisel üretim), Ormancılık,Hayvancılık alanlarını da içine alan kapsayıcı bir deyiş olduğuna göre,adda herhangi bir değişiklik yapılmasını gerekli görmüyor, Tarım Şubesi adını dahakullanışlı buluyoruz. Ormancılığa şubenin bu yıla ilişkin i? programında yerverilmemiş olmakla birlikte, ad değiştirmeden de görevlerin doğal sınırları içindegenişletilebileceği açıktır.Rapor bu şubenin görevlerinde köklü bir değişiklik getirmediğinden, genel görevdağılımı ile ilgili olarak söylenebilecek çok bir şey yoktur. Rapor metniyle ilgilidaha ayrıntılı noktalara ilişkin görüşler ise daha sonra —şubelerin tek tekele alınacağı bölümde— açıklanacaktır.Kuruluş şemasında bu şube için öngörülen iç görev bölümü de Rapor'da açıklanmışolmadığından, bu konuda görüş bildirmek güçleşmektedir. Bu yüzden öbürşubelerle ilgili olarak söylediklerimizi burada da yinelemek durumundayız. Özellikle"Tarım Dalları İnceleme Grubu"nun yeriyle çalışmaları açık olarak anlaşılamamaktadır.14


6. Ticaret, Hizmet ve Kamu Yönetimi Şubesine İlişkin ÖnerilerRapor'da yeni bir "Ticaret, Hizmet ve Kamu Yönetimi Şubesi" kurulmasınınönerildiğine daha önce değinilmiş, bu konudaki görüşümüz de yukarıda 2 numaralımaddenin (a) bendinde açıklanmıştı. Orada belirtilen görüşün benimsenmesi,hizmet kesiminin verimlilik <strong>sorunları</strong>yla uğraşmak üzere ayrı bir şubenin kurulmasındanşimdilik vazgeçmek anlamına gelecektir.Bununla birlikte, bugün için "Ekonomi ve İşletme Yönetimi Şubesi" içinde ayrıbir servisçe yerine getirilmesi bize uygun gelen bu görevin, birkaç yıllık bir uygulamadansonra ayrı bir şubeye dönüşmesi olasılığı da gözden uzak tutulmamalıdır.7. Müşavirlik ve Eğitim Şubesine İlişkin ÖnerilerRapor'un kurulmasını önerdiği ikinci yeni şube de "Müşavirlik ve Eğitim Şubesi"dir.Müşavirlik hizmetleri konusundaki görüşümüzü, yukarıda 2 numaralımaddenin (b) bendinde açıklamış bulunuyoruz. Bugün Teknik Enformasyon veYayın Şubesi bünyesi içinde yürütülmekte olan eğitim çalışmalarının o şube içindegeliştirilmesi, ancak hiçbir durumda Müşavirlik ile birleştirilmemesi gerektiği kanısındayız.Yaptığımız öneriler benimsenirse böyle bir şubenin kurulması da şimdilik sözkonusu olmayacaktır.Müşavirlik hizmetlerinin de, ilerde ayrı bir şubenin kurulmasını gerektirecekboyutlara ulaşmasım dilediğimizi burada belirtmek isteriz. Ancak, böyle bir aşamayane denli yakın —ya da uzak— bir gelecekte ulaşılabileceğini gelişmelergösterecektir.8. Teknik Enformasyon ve Yayın Şubesine İlişkin ÖnerilerRapor'da bugünkü Teknik Enformasyon ve Yaym Şubesinin görevlerinde değişiklikyapılarak "Teknik Enformasyon ve İşbirliği Şubesi"ne dönüştürülmesi önerilmektedir.Bugün bünyesinde bir Eğitim Servisi bulunduran bu şube, kanımızca, eğitimleilgili çalışmalarını sürdürmelidir. MPM'nin öbür şubelerinin çalışmalarında daeğitim önemli bir yer tutmakta, oralarda görevli uzmanlar da eğitimle uğraşmaktadırlar.Endüstri, Tarım gibi alanlarda salt o uzmanlık alanlarıyla ilgili olarakdüzenlenen eğitim programlarında içeriğin belirlenmesi, dahası eğiticilerin sağlanmasıgibi işler ilgili şubece yapılacak, bu aşamada Eğitim servisi onlara eğitimtekniğinde gereksinme duyabilecekleri aydınlatıcı, destekleyici hizmetleri sağlayacaktır.Eğitim programının uygulanması için gerekli maddi düzenlemelerin yapılmasıise bu servisin görevi olacaktır. Eğitim servisinin bu alanda kazanacağı uzmanlıkbilgisiyle deneyi onu yalnız MPM içinde giderek çok yararlı bir destekbirime dönüştürmekle kalmayacak, çeşitli kuruluşlar için "personel eğiticilerinineğitimi" gibi bugün geniş ölçüde eksikliği duyulan bir görevi yerine getirmeye,eğitim alanında dışa dönük danışmanlık hizmetlerinde bulunmaya da yeterli kılacaktır.Bugün bu şubenin üzerinde bulunan Teknik Enformasyon, Dokümantasyon, Yayın,Dış İlişkiler gibi görevler de sürdürülmelidir. Ancak, şubenin admın Eğitimve Tanıtma Şubesi olarak değiştirilmesinin daha uygun olacağı düşüncesindeyiz."Teknik Enformasyon" gibi yabancı, yadırgatıcı, üstelik bugüne dek hiç yapıl-15


mamış bir çalışmayı anlatan bir deyişin şubenin adından çıkarılarak, şubenin buda içinde olmak üzere bütün görevlerini oldukça kapsayıcı bir biçimde anlatan"Tanıtma" sözcüğünün eklenmesini öneriyoruz.MPM'nin eğitim çalışmaları ayrı bir şubenin kurulmasını gerektirecek biryoğunlukta olsaydı, bu görevi bağımsız bir şubeye vermek düşünülebilirdi. Ancak,şimdiki eğitim çalışmaları bu denli yoğun olmadığından, eğitim görevini öbürşubelerden birine bağlamak zorunluluğu doğmaktadır. Bu durum karşısında, sözkonusu görevin şimdiki örgütsel bağlantısının sürdürülmesi en uygun çözüm olarakgörünmektedir.Bu şubenin Rapor'un sonundaki kuruluş şemasında gösterilen iç bolünüm düzenininde yeniden gözden geçirilmesi yerinde olacaktır. Şemada görülen "Dışilişkiler - Halk ilişkileri," "Teknik Yardım," "Teşvik" servislerinin burada çeşitlişubelerle ilgili olarak belirttiğimiz tüm görüşler göz önünde bulundurularak yenibaştan düzenlenmesi gerekecektir.9. İdari ve Mali İşler Şubesine İlişkin ÖnerilerBugünkü idari ve Mali işler Şubesinin adı "Mali ve idari işler Şubesi" olarakdeğiştirilmek istenmekte, daha önce Genel Sekreterlik makamına bağlı olan HaberleşmeServisi —yerinde olarak— bu şubeye bağlanmaktadır. Ancak, önerilenad değişikliğini onaylamıyor, dahası —mali işler de idari işler kavramının kapsamıiçine girdiğine göre— bu şubeye kısaca İdari İşler Şubesi adının verilmesini öneriyoruz.Rapor'da yer alan 1971-72 yılına ilişkin kuruluş yapısıyla ilgili başlıca gözlemlerimizledüşüncelerimiz bunlardır.ŞUBELERİN AMAÇLARIYLA GÖREVLERİNE İLİŞKİN AYRINTILI ÖNERİLERÜZERİNDEKİ GÖZLEMLERLE DÜŞÜNCELERBu bölümde de, Rapor'da çeşitli şubelerle ilgili olarak "Gaye," Görev özeti,""Faaliyet ve Fonksiyonlar" başlıkları altında yer alan önerilere ilişkin belirli görüşlerimiziaçıklayacağız.Söz konusu metinleri MPM şube müdürleriyle, uzmanlarıyla yaptığımız görüşmelersırasında tümce tümce okuyarak gözden geçirdik. Dolayısıyla burada belirteceğimizgörüşlerin birçoğu onların görüşlerine de uygun düşmekte, ancak kimidurumlarda tümüyle kişisel görüşlerimizi yansıtmaktadır. Ancak, burada dile getirilengörüşlerin Rapor metni üzerinde söylenebileceklerin tümü olduğu anlamınınçıkarılmaması gerektiğini de belirtmek isteriz.Aslında, şimdiye dek öne sürdüğümüz görüşlerin, burada yapılacak türden bireleştiriyi geniş ölçüde gereksiz kıldığına inanmakla birlikte, söz konusu Rapor metnininbundan sonraki çalışmalarda çıkış noktası olarak benimsenmesi durumundaböyle bir gözden geçirmenin yararlı olabileceği düşünülmüştür.Bu rapor metninin gereksiz yere uzamaması kaygısıyla Reorganizasyon Raporu'nuneleştirilen kesimlerinin burada bir kez daha yinelenmesi yoluna gidilmekistenmediğinden, aşağıdaki açıklamaların sol yandaki rakamlara bakılarak söz konusuRapor metnindeki aym numaralara sürekli olarak başvurma yoluyla okun-,ması gerekir.16


1. Ekonomik Planlama ve İşletme ŞubesiA. "Türkiye'nin milli kaynaklarının kullanıldığı her çeşit faaliyet sahasının yüksekprodüktiviteli olmasını sağlamak, kalkınma hızına, milli gelire ve memleketinsanlarının tüm refahına katkısını artırmak" gibi uygulamaya dönükçalışmalar MPM'nin görevleri arasında yer alamaz. Eğer anlatış biçimindendoğan bir yanlış anlama söz konusu ise metnin ona göre düzeltilmesi gerekir.İkinci ile daha sonraki tümcelerde belirtilen amaçlar bu şubeye bugünkükadro ile gerçekleştirilmesi olanaksız, ancak geniş olanaklarla donatılmışbir araştırma enstitüsünün üstesinden gelebileceği görevler vermektedir.Bu şubenin çalışmalarının makro düzeyde kalması gerekirken, "MPM1971-1972 Dönemi Organizasyon Şeması-Detay l"in 16 numarasmdaki "Geçiciİşletme İnceleme Grupları" çalışmaları mikro düzeye indirmektedir.On dört (14) numaradaki "Endüstrilerarası Ekonomi ve Pazarlama" servisininadındaki çoktürellik göze çarpmakta, ne demek istendiği anlaşılamamaktadır.Aynı duraksama 15 numaradaki "Sektörlerarası Ekonomi ve Pazarlama"servisi için de söz konusudur.B. 2— "İşletmelerin <strong>yönetim</strong>inin sosyal yapısı"ndan neyin anlatılmak istendiği anlaşılmıyor.3— "İşletmelerin <strong>yönetim</strong>inin mali yapısı" sözü de açık, uygun değil.4— "Pazarlama" sözünün buradaki anlamı açıklıktan, seçiklikten yoksun.5— Tümce bozuk, anlamı açıklıktan uzak. "Sektörlerarası ekonomik yapı" nedemek?C. 1— "Türk ekonomisinin gelişme hızını ve tesirliliğini ölçmek," Devlet PlanlamaTeşkilatı ile Devlet İstatistik Enstitüsünün görevidir.3— "Dış ekonomik ilişkilerin (ikili ve toplu anlaşmalar) tesirliliğini incelemek"olanaksız bir araştırma konusu gibi görünüyor. "Tesirlilik"ten ne kastedilmektedir?9—- "Köycülük hareketlerinden amaç nedir?15—- 14 ile ilgili. İkisi birleştirilebilir.16— Bu da 14, 15 ile ilgili. Üçü bir maddede birleştirilebilir.28— Amaç açık olarak anlaşılmıyor. Zihinde canlandırmak güç.4-28. maddelerdeki tümceler yarım. Tümcelerin sonu ancak 27 numaralımaddede tamamlanıyor. Sistematiği iyileştirilmeli.2. Endüstri İşletmeleri ve Endüstri Mühendisliği ŞubesiA. 1 ile 2 yer değiştirmeli.B. 2— "Araştırma ve geliştirme"den laboratuvar araştırma-geliştirmesi amaçlanıyorsaböyle bir görevin MPM'ce yerine getirilmesi söz konusu olmamak gerekir.Yeni teknolojik gelişmelerin izlenmesi, duyurulması anlatılmak isteniyorsaevet. Anlatım düzgün olmadığı gibi genellikle belirsiz.3— Anlatım açık değil.C. 4— "İşletmelerin kalitatif yapıdaki faaliyetleri" deyiminden bir anlam çıkmıyor.6— Madde 5'le ilgili. İkisi birleştirilebilir.7— Endüstri mühendisliğinin çalışma alanlarında, Türkiye koşullarına göre sis-17


temler, metotlar, teknikler geliştirilmesinden söz ediliyor. "Geliştirmek"tençok, geliştirilmiş teknikleri izleme, yayma, bunları Türkiye'nin koşullarınauyarlamanın söz konusu olması gerekir.3. Tarım, Ormancılık ve Hayvancılık ŞubesiA. 1— "... milletlerarası indekslerle mukayese edilebilecek hale gelebilen Türkiyeindekslerini çıkarmak" sözünden bir anlam çıkmıyor. Anlatım açık değil,terimler yerinde kullanılmamış.2— "Tarım, ormancılık ve hayvancılık sektörlerinde" yerine "Bitkisel, hayvansalüretimde" demek daha anlamlı olurdu.B. 1— Hayvancılıkla ilgili olan "besicilik" deyiminin "Tarım ve besicilik" biçimindekullanılması yanlıştır. Öbür terimlerde de belirsizlikler, yanlışlıklar var.C.13— "Tohum ıslah" çalışmaları araştırma enstitülerinde yapılır, dolayısıyla MPM'-nin çalışma alanı dışında kalır. Maddede sayılan yöntemlerin geliştirilmesiiçin de aynı şey söylenebilir.14— Bitki koruma (maddede yanlış olarak "tarım koruma" deniyor) "metot vearaçlarını geliştirme çalışmaları" zirai mücadele araştırma enstitüleriningörevidir. Söz konusu yöntemleri geliştirmek başka, bu yöntemleri verimlilikbakımından inceleyip ilgililere öğütlemelerde bulunmak başka şeydir.17— Bir ölçüde ll'in yinelenmesi niteliğinde.18— Bir ölçüde 16 ile ilgili.23— "Tür ıslahı" araştırma enstitüleriyle istasyonlarının görevidir.26— Parklarla bahçelerde verimlilik ölçme işleri Tarım Şubesinin uğraşı alanıdışında kalır.39—• Bununla —hayvancılıkla ilgili— öbür maddelerde bir yapaylık, oturmamışlıkseziliyor.Hayvansal, bitkisel ürünlerin pazarlanması konusuna değinilmemiş.4. Ticaret, Hizmet ve Kamu Yönetimi Şubesi5. Müşavirlik ve Eğitim Şubesi4, 5 numaralı hizmetlerin ayrı birer şube olarak örgütlendirilmeleri düşünülmediğindenRapor'un onlarla ilgili kesimleri üzerinde durulmasına gerekgörülmemiştir. Bunlarda da tartışılabilecek yönler vardır; gerekirse ilerdeele ahnabilir.6. Teknik Enformasyon ve İşbirliği ŞubesiA. 1— Burada sayılan konulardaki teknik haberleşme görevini TÜBİTAK güçlükleyerine getirebilmektedir. Teknik haberleşmenin kapsamı çok geniş tutulmuştur.MPM'nin ne eldeki, ne de elde edebileceği kadro olanaklarıyla yerinegetirilmesi olanaksız bir görevdir.2— "... aralarında işbirliği sağlamak" MPM'nin yapamıyacağı bir iştir.3— "Halkla İlişkileri geliştirmek"ten amaçlanan nedir? Bir bilim dalı, bir yönetselteknik olarak Halkla İlişkiler mi, yoksa bir örgüt olarak MPMninhalkla ilişkileri mi amaçlanmaktadır?i18


B. 3— Söz konusu alanlardaki dokümanları, yayınlarla benzerlerini izlemek çokgüç olup iş yükünü eldeki ya da elde edilebilecek kadronun dayanamayacağıölçüde ağırlaştıracak niteliktedir.4— (a) ile (b) de sözü edilen kuruluşların sayısı çok fazla olup bu görev ancaksınırlı bir ölçüde yerine getirilebilir, (d) bendinde sözü edilen "aile yapısına"nasıl girilip ne yapılabileceği sorulmaya değer.5— Müşavirlik hizmetleriyle karışmaktadır. "Teknik teçhizat"tan amaçlanan nedir?Patent alışverişi güç bir iştir. Bu iş nasıl yapılacaktır?C.12— "Bizzat çalışanlar" için kılavuz kitaplar hazırlamak, çalışmaların büyükbir çeşitlilik göstermesi dolayısıyla çok ağır, yerine getirilmesi olanaksızbir iştir.14—• Standartlar hazırlanması Türk Standartları Enstitüsünün görevleri arasındadır."Çeşitli faaliyetlerin işletmeciliğinde kullanılan tablolar"dan ne amaçlanmaktadır?15— MPM için "iç bülten"e gerek var mıdır? Prodüktivite-Verimlilik dergisindenbu amaçla yararlanılabilir, yararlanılmaktadır.16— "Dış bülten" için de aynı şey söylenebilir.17— Sayılan alanlardan her biri için ayrı bir dergi çıkarmak üstesinden gelinemiyecekbir iştir. "Gerekli yayınları yapmak" gibi daha genel bir anlatımayer verilmeliydi. Öbür örgütlerin görevleriyle çakışmalara da yol açıyor.1.10— Amaç Türkiye'de Türkçe abstraktlar yayımlamak olmalı. "Yabancı dildeabstraktlar yayımlamak" anlamsız, düşçü görünmektedir.21— "Her çeşit işletme" deyimi çok geniştir.28— Çeşitli dünya ülkelerindeki sayısı milyonları bulan patentler Türkiye'dennasıl taranır?29— Daha sonra gelen 2.10 numaralı madde ile çok yakından ilgili. Birleştirilmen.31— TÜBİTAK'ın yasal görevleri arasındadır.32— Bu "teşvik" çalışmaları nasıl yapılacaktır?33— "Ekonomi ve İşletme Yönetimi Şubesi"nin ele alması gereken bir konudur.34— Ne demek istendiği anlaşılamamaktadır.35— MPM bu kurumlar arasında sözü edilen işbirliğini nasıl sağlayabilir?36— Verimliliğe yönelmiş "roman, hikâye, tiyatro" çalışmaları için teşvik programlanhazırlamaktan amaçlanan nedir?7. Mali ve İdari İşler ŞubesiB. 1— Finansmana değinilmiş, ancak giderden söz edilmemiş. Anlatım güçsüzlüğüvar.2— "Sosyal işler"den ne amaçlandığı belirtilmemiş. Görevliler için piknik, eğlencedüzenlemek de bu kavrama girer mi?C. 1— "Gelir kaynaklarını genişletmek" yasayla düzenlenmiş, bu şubeyi aşan biriştir.5— "Mali müşavir"e gerek yoktur.9— MPM, "uygun sürelerle bilançolar çıkarması" söz konusu olabilecek ticaribir kuruluş değildir.13— "personel bordrosu" değil "ücret bordrosu" deyimi kullanılmalı.19


14— "Personel giriş muamelesi" değil "işe alma" deyimi kullanılmalı.15— Mantıken 14'ten sonra gelmesi gerekir.17—• Yukarıdaki 11 ile 12. maddelerin arasına girmelidir.18— "Liyakat takdiri" Ingilizceden çeviridir. Türkçede "tezkiye" (ya da "sicil raporu")deyimi kullanılmalıdır.20— Belirsiz bir anlatım. Açıklık kazandırılması gerekir.28— Madde 27 ile birleştirilmelidir.*Daha önce de belirtildiği gibi, yukarıda, göze çarpan noktalardan yalnızbir bölümüne değinmekle yetinilmiştir. MPM'nin çeşitli şubelerindeyaptığımız görüşmeler sırasında Rapor metniyle ilgili olarak en sık işittiğimiznitelendirici sözcükler, "müphem," "flou," "hayali" sözcükleri olmuştur.Bu durumuyla çalışmalara esas olarak alınması durumunda bumetnin ilgili şubelerle de yakın ilişki kurularak yeni baştan kaleme alınmasıgerekmektedir.Kurum içinde konuyla görevlendirilen Kurul'un 19 Temmuz 1971 günkütoplantısında alman karar uyarınca, kurul üyesi olan Endüstri ŞubesiMüdürü ile o şubeden bir görevlinin daha önce oluşturdukları, yenidendüzenleme çalışmalarında kurum görevlilerinden yararlanma amacını güdenbir soru kâğıdı Danışman'ın katılmasıyla incelenerek son biçimi verildi.Toplam yirmi beş sorudan oluşan taslak üzerinde gerek içerik gerekbiçim yönünden yapılan gözden geçirme sırasında örgüt yapısı ile doğrudandoğruya ilgili olmayan sorular çıkarılarak on beş soruluk bir metinortaya kondu. Bu metin yalnız ilgililerin yeniden düzenleme çalışmalarındadeğerlendirilebilecek düşünceleriyle gözlemlerinin alınmasına aracı olmaklakalmayıp kurumun <strong>yönetim</strong>le ilgili çeşitli <strong>sorunları</strong> konusunda dabilgi verecek, bunun da ötesinde ilgililerin gönülgücü üzerinde olumlu etkileryapacaktı.Bu arada Genel Sekreter Danışman'ın yukarıda metni verilen görüşbildirme yazısını inceleyerek belirli konulara değinen bir metin oluşturmuş,yazanağı sunan kişi ile de bir görüşme yaparak kendisinden yazanağınıgereksinmelere daha uygun duruma getirecek bir çalışma yapmasınıistemişti. îlkinin yaklaşık beş katı uzunluğunda olan bu ikinci yazanak daGenel Sekreterin isteği üzerine Danışman'ca incelenerek 4 Ağustos 1971günü aşağıdaki görüş bildirme yazısı kaleme alınmıştı:Prof. Dr. X'çe hazırlanan, 5 Mayıs 1971 günlü, "Milli Prodüktivite Merkezi ReorganizasyonProjesi" başlıklı raporu inceledim. Raporu, son biçimiyle sunulmadanönce de MPM Yönetim Kurulu adına inceleyerek 4 Mayıs 1971 günlü, oldukça ayrıntılıbir raporla düşüncelerimi belirtmiştim.îlk raporun 31 daktilo sayfası tutmasına karşılık, 155 sayfayı bulan son raporuincelerken, önce ikisi arasındaki benzerlikleri ortaya koymanın, ondan sonra da20


Genel Sekreter Yardımcılarının görevleri sayılırken (sayfa 51, madde 2) "hiçbirzaman emir hattına girmeyecekleri" biçiminde bir anlatıma yer verilmektedir.Bu anlatımda somutlaşan düşünce aslında doğru olmakla birlikte, böylekatı bir belirlemenin gerektiğinde Genel Sekreter Yardımcılarına komuta yetkisiverilmesine engel olmamasını dileriz.Kurulması öngörülen Danışma Kurullarına gerek olup olmadığının ayrıca tartışılıpona göre bir sonuca ulaşılmasının yararlı olacağı düşüncesindeyiz. Bukurulların hantal, MPM çalışmalarına katkısı sınırlı bir örgüt yapısına yol açacağındankaygı duyarız.2.7 "Şube Müdürlerinin Genel Mesuliyetleri" başlığı altındaki kesimde (sayfa74-75) yer alan konular, genellikle uygun görülmüştür.2.8 "MPM Şubeleri İçindeki Kısımlar ve İş Tarifleri" başlığını taşıyıp raporunen uzun bölümünü (sayfa 76-106) oluşturan kesim, rapor yazarının 1971-1972dönemi için öngördüğü örgüt yapısı ile doğrudan doğruya ilgili olup MPM içintaşıyacağı uygulama değeri önerilen yapının benimsenmesine bağlıdır. Bundandolayı, bu bölümle ilgili olarak görüş bildirilmesine gerek görülmemiştir.Kaldı ki bu konudaki görüşlerimiz daha önce sunduğumuz inceleme raporundada yer almış bulunmaktadır.2.9 "MPM Kısımlarında Çalışacak Elemanların İş Tarifleri" başlığı altındaki bölüm(sayfa 107-111), yöneticilik görevlerinde bulunanların yapacakları işlerinayrıntılı bir dökümünü vermektedir. Bu bölümde yer alan açıklamalar çokgenel, hatta platonik bir nitelik taşımakla birlikte, genel olarak uygun görülmüştür.2.10 "MPM'de Görevliler İçin Şartnameler" başlığı altında (sayfa 112-121), ŞubeMüdürlerinde bulunması gereken nitelikler sayılmıştır. Daha çok eşya ile araçgereçler için kullanılan "şartname" sözcüğünü burada yadırgatıcı buluyor,"aranan nitelikler" deyimini yeğliyoruz. "Tahsil, bilgi, tecrübe, maharet, ruhive fiziki yapı ve seçim usulü" kategorileri içinde toplanan nitelikler, kesinleştirilmedenönce tartışılıp gözden geçirilmek koşuluyla, genel çizgileri bakımındanuygundur. Ancak Şube Müdürlerinde aranan doktora ile birkaç dalda lisansüstü öğrenim yapmış olmak koşulunun gerçekçilik düzeyi üzerinde ciddiduraksamalarımız vardır.2.11 "MPM'de Komite ve Ekipler" başlıklı bölümde (sayfa 122-127), Müdürler Kurulu,Araştırma Kurulu, Müşavirlik ve Teknik Yardım Kurulu, Şube Kurullarıve Komiteler gibi, kurulması önerilen kurullarla ilgili olarak, bunların kuruluşları,görevleri, toplanma süreleri gibi konuların nasıl düzenleneceği gösterilmektedir.Burada, öngörülen kurullardan bir bölümünün gerekli olup olmadığınıntartışılabileceğine değinmekle yetiniyoruz.2.12 "MPM Teşkilatı İçin Planlama ve Kontrol Esasları" başlığını taşıyan bu bölümün(sayfa 128-135), genel niteliği dolayısıyla raporun başlarında yer almasıgerekirdi. İyi bir <strong>yönetim</strong>in uyması gereken kuralları içine alan, dolayısıylabir çeşit görev ahlak yasası (deontoloji) niteliği taşıyan bu bölüm, daha öncedeğinilen konuların bir ölçüde yinelenmesi niteliğini taşımakla birlikte, genelolarak yararlı görülmüştür.2.13 "MPM Reorganizasyonunu Tamamlayıcı Sistemlerin Listesi" başlıklı bölümde(sayfa 142-143), yeniden düzenlemeyi tamamlamak üzere geliştirilmesi gereklisistemlerle çeşitli çalışmaları düzenleyecek yönetmeliklerin bir dökümü verilmektedir.23


2.14 Raporun bundan sonraki kesimi (sayfa 144-155), "Muhtelif Memleketlerin ProdüktiviteKurumlarının Genel Yapılari'na ayrılmış, bu bölümde Çin'den Belçika'ya,Tayland'dan Venezüella'ya, Gana'dan Lüksemburg'a, Malezya'dan izlanda'yakadar yirmi dört ayrı ülkenin prodüktivite kurumları konusunda birerikişer bölücüklük açıklamalara yer verilmiştir. Bu bölümde daha sonra, yineçeşitli ülkelerin verimlilik örgütlerinin amaçlarıyla, yapılarıyla ilgili, Türkiyebakımından anlamlı olabilecek karşılaştırmalı bilgiler yer almaktadır.3. Sonuç3.1 Buraya dek olan açıklamaların da ortaya koymuş olabileceği gibi, daha önceinceleyip üzerinde görüş bildirdiğimiz ilk rapor bu raporun da esasını oluşturmakta,yeni raporun birincisinde bulunmayan bölümlerinin önemli bir kesimi,iş tarifleri, görevlilerde aranacak nitelikler, yabancı ülkelerdeki uygulamalargibi daha çok ayrıntılarla, yan konularla ilgili bulunmaktadır.3.2 Yeni rapor, ilk raporla ilgili görüş bildirme yazısında belirtip MPM yöneticilerinesözlü olarak da açıkladığımız görüşlerde herhangi bir değişikliğe yolaçacak nitelikte görülmemiştir.3.3 Açıklayıcı nitelikte bir sunuş yazısı ya da önsözü bulunmayan, "içindekiler"ile metni birbirini tutmayan raporun çeşitli bölümleriyle kesimleri arasındaorganik bir bağlantı da görülememiştir. Anıatım bozuklukları, yazım, noktalamayanlışları pek çoktur. Rapor kaleme alındıktan, daktilo edildikten sonragözden geçirilip gerekli düzeltmelerin yapılması yoluna gidilmediği açıkçagörülmektedir.3.4 Raporun kapak sayfasında "Bu proje MPM yetkilileri, MPM'nin bütün personelive bazı uzman kişilerin fikirleri alınarak ve onların işbirliği ile hazırlanmıştır"tümcesi yer almakla birlikle, ilk görüş bildirme yazımızda da belirttiğimizgibi, MPM görevlileri ile gerekli işbirliği kurulmamış, yeniden düzenlemeyeesas olacak görüşleri alınmamış, öneriler ilgililerle tartışılıp bu önerilerekatılıp katılmadıkları sorulmamıştır. Raporun içindekileri kendileriylegörüştüğümüz şube müdürleriyle uzmanlar bunu bize açıkça, sert bir dillebelirtmişlerdir.3.5 ilk görüş bildirme yazımız üzerine, MPM Genel Sekreteri altı daktilo sayfasıtutan bir metin hazırlamış, raporun yazarı ile bir görüşme yaparak kendisindenyeniden düzenleme raporunun gereksinmelere uygun duruma getirilmesinisağlayacak, belirli nitelikte birtakım noktaların açıklığa kavuşturulmasınıistemiştir. Saym Genel Sekreterin bize söylediğine göre, raporun yazarı bunoktaların tümüne yakın bir bölümüne katıldığını bildirmiş, anladığımıza göreraporu bu görüşmenin ışığı altında gözden geçirmeyi —en azından üstü örtülüolarak— kabul etmiştir. Ancak, raporun son biçimini inceledikten sonra,aslında raporun iyileştirilmesi bakımından çok yararlı olabilecek bu görüşleringerektiği gibi göz önüne alınmadığı, metnin yeni baştan yazılması şöyledursun, eski metinde en ufak bir değişikliğin bile yapılmadığı, yalnız yeni kalemealman kimi kesimlerde bu eleştirilerin pek sınırlı bir ölçüde göz önündebulundurulduğunu gösteren birtakım anlatımlara yer verilmekle yetinildiğisonucuna vardık. Raporun, MPM'nin yeniden düzenlenmesinde gerçekten yararlıbir belgeye dönüşebilmesi için, bu noktalar dikkatle göz önünde bulundurularakyeniden düzenlenmesi gerektiği kanısındayız.24


Bir yandan çalışmalarını sürdüren Reorganizasyon Kurulu adına EndüstriŞubesi Müdürünce "MPM Yeniden Düzenleme Teklifi" başlıklı birmetin oluşturulmuş, bu belge de Danışman'ca incelenerek 18 Ağustos 1971günü aşağıdaki görüşler bildirilmişti:1. Metin, MPM'ce son zamanlarda yeniden düzenleme amacıyla hazırlatılanraporlardan başka, özellikle hükümet yetkililerinin dilekleri ile MPM üst düzey<strong>yönetim</strong>inin görüşleri, reorganizasyon kurulunun çalışmaları sırasında beliren görüşler,MPM görevlilerinin bu amaçla yapılan ankete verdikleri yanıtlarla öbürkaynaklardan yararlanılarak oluşturulmuştur. Genel niteliği bakımından gerçekçiolan bu metin, MPM'nin yakın gelecekteki çalışmalarının gerektireceği yeterli birörgüt yapısı öngörmektedir. Metinde Eğitim ve Yayın Şubesi olarak ele alınanşubenin, MPM Genel Sekreterliğinin görüşüne uygun olarak, "Eğitim Şubesi" ile"Yayın ve Dış İlişkiler Şubesi" adı altında iki ayrı şube olarak düzenlenmesininuygulanabilir, duyulan gereksinmelere de uygun düşen bir çözüm olduğu düşüncesindeyim.2. Metinde her şubenin gereksinme duyacağı kadro da dengeli bir biçimdesaptanmıştır. Bu arada İdari ve Mali İşler Şubesinin servis personeli kadrosundakigöreü dengesizliğin giderilmesi sağlanmakta, öbür şubelere de genellikle MPMamaçlarına gereken katkıda bulunabilmeleri için gerek duyacakları sayıda görevlininverilmesi öngörülmektedir. Ancak, metindeki biçimiyle Eğitim ve Yayın Şubesineayrılan görevlilerin, bu hizmetin iki ayrı şubeye ayrılması söz konusu olduğunagöre, görevli kadrosunun yeni baştan bir dağıtıma tabi tutulması gerekeceğiaçıktır.3. Şubeler için kuruluş şemasında öngörülen kısımlar, belki idari ve Mali işlerŞubesindekiler dışında, gerek ad gerek işbölümü biçimi olarak gereksinmeye tamanlamıyla uygun görünmemektedir. Bu konudaki önerilerin şimdilik geçici, bir öntaslak niteliğinde kabul edilerek ilerde yapılacak çalışmalarla son biçimini almasıgerektiği kanısındayım. Bu arada kuruluş şemasında Eğitim Şubesinin bir "Kısım"ıgibi görünen Eğitim Merkezi'nin, gerçekleşmesi durumunda MPM'nin tümörgüt yapısı içinde daha önemli, her halde kısım biçiminde olmayan bir statüiçinde düzenlenmesi gerekeceği düşüncesindeyim.4. Her şube ile ilgili olarak "Görevlerin Kapsamı" başlığı altında sayılan çalışmalarbirçok durumlarda aşırı ölçüde genel bulunmuştur. Bu konudaki önerilerinde ilerde yapılacak çalışmalarla geliştirilerek daha somut, belirli durumagetirilmesinin uygun olacağı düşüncesindeyim. Bu çalışmalara şube müdürlerininde yakından katılması gerekecektir.5. Ekonomi ve istatistik Şubesi, metinde sıra olarak Endüstri ve Tarım Şubelerindensonra gelmektedir. Bu Şubenin, görevlerinin genel niteliği göz önündebulundurularak sırada başa alınması mantıki bakımdan uygun olur.6. Metinde hizmet kesimi ile ilgili herhangi bir anlatıma rastlanmamış olması,en azından içinde bulunulanla onu izleyen çalışma döneminde bu konunun elealınmasının düşünülmediği biçiminde yorumlanmıştır.7. Yukarıda belirttiğim genel görüşlerden sonra, daha belirli başka birtakımnoktalar üzerindeki düşüncelerimi aşağıda sunuyorum:(a) Şubelerle ilgili "Başlıca Görevler" başlığının "Amaçlar," "Görevlerin Kapsamı"başlığının ise "Görevler" olarak değiştirilmesi daha uygun olur.25


(b) Yayın ve Dış İlişkiler Şubesinin "Dış İlişkiler" görevi yalnız yabancı ülkelerleolan ilişkileri kapsamamalı, Türkiye içindeki MPM dışı ilişkiler konusundada bu şubeye belirli bir görev verilmelidir. Burada özellikle MPM'nin Kamusalİlişkiler çalışmalarını düşünmekteyim. MPM'nin kamusal ilişkileri şimdilik GenelSekreterlik düzeyinde tümgünlü bir servisin kurulmasını gerektirecek ölçüde yoğunolmadığından, Genel Sekreterliğin bu konuda gereksinme duyacağı görevleriyerine getirmek üzere, bu şube içinde bir görev belirlemesine gidilmesi —örneğinşimdilik bu konuda öbür görevleri sürmek üzere bir uzmanın görevlendirilmesi—yerinde olur.(c) Sayfa 7/3'te eğitim programlarının planlanmasından, düzenlenip yürütülmesindensöz edilmekte, ancak bu işin öbür şubelerle nasıl bir işbirliği içindeyürütüleceği konusuna değinilmemektedir. Metinde, Eğitim Şubesinin daha çokhizmetlerinden öbür şubeleri de yararlandıracak bir "servis birimi" olduğu görüşüneaçıklık kazandıracak bir anlatım değişikliği yararlı görülmektedir.(ç) Sayfa 7'de eğitimle ilgili görevler sayılırken "eğitim sonuçlarının izlenmesive değerlendirilmesi" konusuna değinilmemiştir. Bunun da görevler arasındayer almasında yarar vardır.(d) Sayfa 7/7'de geçen "kurs" sözcüğü "ders" anlamına geliyor olmalıdır.Bu konularda ayrı dersler konması yerine, eğitim düzeninin üretime, üretkenliğedaha çok dönük olmasını sağlayıcı değişikliklerin yapılması için gerekli çalışmalardabulunmak biçiminde daha kapsayıcı bir anlatımdan yararlanmanın dahayararlı olacağını sanıyorum.(e) Metnin kaleme alınış biçimi, kitaplık konusuna (sayfa 8/15) dolaylı olarak,ikinci sırada yer verilmiş olduğu izlenimini uyandırmaktadır, Bu görevin dahadoğrudan, daha ayrıntılı olarak belirtilmesi uygun olur.(f) Sayfa 8/17'de geçen "yayın ve uzman mübadelesi" sözü eğitimle yay mişlerinin bir şube içinde yürütüleceği varsayımına dayanmaktadır. İki ayrı şube sözkonusu olduğuna göre, daha çok eğitimle ilgili olan uzman değişimi konusununyayından ayrılması yararlı olur.Metinde daha başka iyileştirilebilecek yönler bulunmakla birlikte, yeni birmetnin hazırlanmakta olduğu Sayın Endüstri Şubesi Müdürünce belirtildiğinden,burada ayrıntılara daha çok inilmesine gerek görülmemiştir.MPM'nin yeniden düzenlenmesiyle ilgili yazanağı sunan öğretim üyesi,yazanağın yeniden gözden geçirilmesine dayanak olması amacıyla GenelSekreterlikçe kendisine iletilen eleştirilerle görüşlere yanıt olmak üzere24 Ağustos 1971 günlü bir yazıyla ona ekli on iki sayfalık bir metin göndermişti.Danışman, yine Genel Sekreterin isteği üzerine bu yazıyla ekinide inceleyip 8 Eylül 1971 günü aşağıdaki görüşü bildirdi:Söz konusu metinde sayın yazar raporuna yöneltilen eleştirileri yanıtlamakta,bu arada kimi noktaları açıklamakta, katıldığı ya da katılmadığı görüşleri belirtmektedir.Genel Sekreterlikçe kendisiyle tartışılan, ayrıca sözlü olarak da görüşülenaltı sayfalık metindeki sıra ile numaraları izleyen son yanıt yazısmda aşağıdakinoktalar göze çarpmaktadır:1. Yazı sahibi, raporda Genel Sekreterliğin kendisinden yapılmasını istediğideğişiklikleri yapmak yerine 12 sayfalık bir ek yollamakla yetinmiş, böylece esasraporda herhangi bir gözden geçirmeye gitmek eğiliminde olmadığmı göstermiştir.26


2. Sayın rapor yazarının gönderdiği bu 12 sayfalık metin esas raporun temelkarakterini değiştirecek nitelikte olmadığı için üzerinde ayrıntılı olarak durmaktafazla bir yarar görmüyorum. Bununla birlikte, aşağıda kimi noktalara değinilmiştir:(a) Sayın rapor yazarı, kendisine gözden geçirmeye esas olmak üzere verilenmetnin I/a, b, c maddelerini inceleme konusu metnin ilk üç sayfasında yanıtlamayaçalışmaktadır. Asıl raporun oluşturulmasmdaki yapısal birtakım eksiklikleredikkati çeken bu maddelere verdiği yanıtlar da oldukça genel bir nitelik taşımakta,bu tür örgüt araştırmalarının taşıması gereken "vakıalarla yakından ilgiliolma" niteliğinden uzak bulunmaktadır.(b) Yazı sahibi, raporun ana planında iyileştirme yapılmasına ilişkin 2 numaralıtelkine karşılık, "raporun düzeni tarafımızdan muhafaza edilecektir" diyerekbu düzeltmeden yana da olmadığını belirtmiştir. Oysa raporun düzeni oldukçakarışık, düzeltilmeye muhtaç görünmüştü. Bununla birlikte, bugünkü durumdaraporda söz konusu düzen değişikliğinin yapılmasından büyük bir yararsağlanmayacağı da ortadadır.(c) Yazıda, kendisine verilen metnin 3 numaralı maddesiyle ilgili olarak,yeniden düzenleme çalışmalarına esas olmak üzere Endüstri ve Teknik EnformasyonŞubesi Müdürleriyle bir bölümü "genel ve detaylı," bir bölümü "kısa" birtakımgörüşmeler yapıldığı, öbür "arkadaşların" ise "yazılı kritik ve tekliflerinin alındığı"belirtilmektedir. Bu sözler, ilgililerin bize söyledikleriyle çelişmektedir. Kaldıki bir şube müdüründen "kritikleri ihtiva eden bir not" istenmesi, bu tür örgütaraştırmalarında gereksinmeyi karşılamamaktadır. Örgüte yeni bir biçim verilmesiamacını güden araştırmalarda dikkatlerin belirli noktalarda yoğunlaştırılması, sorularınyine belirli noktalarla ilgili olması gerekir.Rapor sahibinin, yaptığı çalışmada, yürürlükteki duruma ilişkin olarak ayrıntılıbilgi toplanmasını, bu bilgilerin büyük bir titizlikle değerlendirilerek sorunlaraçözüm getirecek daha yeterli bir örgüt yapısıyla çalışma yönteminin geliştirilmesinigerektiren özenli bir çalışma yöntemi yerine daha çok genel izlenimlerlesağduyuya dayanan bir yöntemi benimsemiş olduğu anlaşılmaktadır.(ç) 4 sayılı yanıttan açık bir anlam çıkmamakta, —anlaşıldığı kadarıyla da —verilen yanıt istenenle ilgili bulunmamaktadır.(d) Aynı nitelikte olan 5 numaralı yanıt da oldukça genel, yuvarlak bir anlatımtaşımakta, istenene uygun düşmemektedir.(e) Rapor sahibi, 6 numaralı eleştiriye yanıt olarak, verimliliğin artırılmasınadönük, "esas itibariyle aydınlatıcı, tanıtıcı ve eğitici faaliyetlerde bulunma amacı"nmdışına çıkılmadığını, ancak "amacın tam belirlenmesi ve bütün olarak elealınmasına çalışıldığını" belirtmekte, daha sonra da "aydınlatıcı, tanıtıcı ve eğiticiamaca varmak için başka bir teşkilatın yapamadığı bazı çalışmaları MPM'ninyapması tabii ve gereklidir" demektedir. Yeniden düzenleme raporunun MPM'ninamacmı gerçekçi olmayan birtakım sınırlarda zorlamakta olduğu izlenimi raporainceliyen kişilerin tümünde uyandığına göre, bundan, raporda yazarın gerçek niyetiniaşan kimi anlatımların yer almış olduğu sonucunu çıkarmak gerekmektedir.Başka kuruluşların yapmadıkları ya da yapamadıkları birtakım işlerin, amaçlarıylailgili olmak koşuluyla MPM'ce yapılmasının doğal, gerekli olduğu görüşü aslındadoğru olmakla birlikte, örgüt yapısının söz konusu görevlerin sahibi olankuruluşlarca yapılmayacağı varsayımına dayanılarak kurulmasını ya da MPM'nin27


şubelerine bu konularda başka örgütlerin varlığıyla görevlerini göz önünde bulundurmayankesin anlatımlarla görevler verilmesini uygun bulmak güçtür.(f) Çeşitli kamu kuruluşlarının uğraşı alanlarına giren, MPM'nin yapmasınaolanak da bulunmayan işlerin şubelere görev olarak verilmemesine ilişkin 7 numaralımadde ile ilgili yanıtta "... MPM'nin ... istişari çalışma yapması ve metodolojive standart vermesi üzerinde durulmuştur. Kamu kuruluşları icraatçı'dır..."denmektedir. Oysa kamu kuruluşlarının tümü icraatçı olmayıp içlerinde MPM'ninkinebenzer nitelikte görevler yapanlar da vardır. Nitekim görev çakışmalarınınsöz konusu olduğu kuruluşların çoğu bu nitelikteki kuruluşlardır.3. Yukarıda da belirttiğim gibi, yazının öbür yönleri üzerinde ayrıntılı olarakdurmakta pratik bir yarar görmüyorum. Ancak, yazı sahibi, Genel Sekreterlikçekendisine verilen eleştirilerden birçoğuna katılmakta olduğunu belirtmektedir. Bubakımdan, metnin, Reorganizasyon Kurulu adına bir rapor hazırlamakta olan EndüstriŞubesi Müdürünce okunması, daha önce inceleyip 18.8.1971 günlü, 9 sayılıyazımla üzerinde görüş bildirdiğim bu rapora son biçimini vermeden önce gereklinotların alınması (özellikle şubelere verilecek adlar bakımından) yararlı olacaktır.4. Sayın rapor sahibi bu yazısında "projenin uygulanması sırasında da elindengelen yardımı yapacağını" belirtmekte, ayrıca metinde (sayfa 4/e) "şube müdürlerinearzu edilirse tarafımdan izahat verilmesi, teşkilatlanmanın nasıl yapılacağıhakkında bir seminer yapılması faydalı olur" denmektedir.Reorganizasyon Kurulu'nun bu hizmet sunusundan nasıl yararlanılabileceğikonusu üzerinde durmasının da yerinde olacağını sanıyorum.Danışman'ın MPM'nin yeniden düzenlenmesine ilişkin olarak bildirdiğibaşlıca yazılı görüşler bunlardı. Danışman, gerek MPM Yönetim Kurulunungerek Genel Sekreterlikteki sorumlu yöneticilerin önceleri örgütyapısının yeniden düzenlenmesi konusunda gerçekçilikten biraz uzak beklentileriçinde bulunduklarını sezinlemiş, ancak bu izlenimini ilgililere dahabaşlangıçta açıklamak da istememişti. Özellikle MPM gibi küçük oylumlubir kuruluşta birimler arası işbölümünün şu ya da bu biçimde düzenlenmişolmasının tek başına durumda önemli bir değişikliğe yol açmasısöz konusu olamazdı. Bir gün Genel Sekreter Danışman'a en üst düzeydeEndüstri, Tarım Bölümü gibi bölümler yerine Eğitim, Araştırma, YayınBölümleri gibi işlevsel nitelikte bölümler oluşturulmasının daha uygunolup olmayacağı konusunda bir soru yöneltmiş, o da kendisine birimlerarası işbölümünde belirli bir biçimin benimsenebilecek başka biçimlerdenüstün olup olmadığını ya da bu üstünlüğün düzeyini gösterecek kesin birbilimsel ölçütün bulunmadığı, bu konuda örgütün kendine özgü koşullarınıgöz önünde bulundurarak sağduyuya dayanan yeğlemeler yapmaktanbaşka çıkar yol olmadığı, üstte işlevsel bir bölünmeye gidilmesi durumundao bölümlerin içinde Endüstri, Tarım gibi alanlardaki Eğitim, Araştırmagibi işleri yürütmek üzere alt bölümlere gitmek gerekebileceği, enüstte işlevsel bir bölümlemenin söz konusu işlevlerin önemini vurgulamanındışında uygulamaya dönük bir sonucu olamayacağı karşılığını vermişti.Örgüt yapısını yeniden düzenleme çalışmaları kurumun kendine çe-28


kidüzen verme isteğinin açılk bir belirtisi olarak anlam taşımakla birlikte,asıl sonuç verici iyileştirmelerin örgütün daha sonra üzerinde durulacakolan günlük işleyişiyle ilgili yönleri üzerinde yapılması gerekiyordu.Bununla birlikte, söz konusu çalışmalar sonunda birimler arası işbölümünüufak tefek değişikliklerle yeniden belirleyen bir kuruluş çizeneğigeliştirilerek 19 Ocak 1972 günü Genel Sekreterin, Yardımcısının, EndüstriŞubesi Müdürünün yanı sıra Danışman'ın da katıldığı bir toplantıda görüşülüptartışılmış, yeniden düzenleme konusunda kaleme alman yazı taslağıda 21 Ocak günü birlikte gözden geçirilip gerekli düzeltmeler yapıldıktansonra Yönetim Kuruluna sunulmuştu.GÖREV TANIMLARIDanışman bu göreve alınırken üzerinde durulması tasarlanan ikinciönemli konu kurumda çalışanlar için görev tanımlarının geliştirilmesi işiydi.Bu konudaki çalışmalar da yeniden düzenleme çalışmalarıyla birliktebaşlamış, ondan yaklaşık dört ay sonra sonuçlandırılabilmişti. ReorganizasyonKurulu'nun 16 Temmuz 1971 günkü toplantısına Endüstri ŞubesiMüdürünce geliştirilen bir görev tanımı soru formu taslağı da getirilmiş,ancak o gün incelenmesine sıra gelmemişti. Danışman bu belgeyi inceleyerekgerek biçim gerek içerik bakımından gözden geçirilmesini istemiş,ona göre kaleme alınan yeni metin 21 Temmuz 1971 günü yapılan bir toplantıdaele alınıp gerekli düzeltmeler, eklemelerle değişiklikler yapılmış,o sırada <strong>Ankara</strong> dışında bulunduğu için çalışmaların ancak sonuna yetişebilenEndüstri Şubesi Müdürü ile birlikte gözden geçirilen metne son biçimiverilmişti. Kurumdaki görevlerin bir çeşit dökümünün yapılmasınaolanak sağlayacak olan bu soru formu iş değerlendirme çalışmalarına, görevtanımlarının geliştirilmesine bir dayanak oluşturması bakımındanönem taşımaktaydı.Danışman, bu kimliğiyle yaptığı çalışmalarda, işin doğrudan doğruyakendisince yapılmasının kesinlikle gerekmediği durumlarda, bu işleri,yakınlığı ya da uzaklığı duruma, ilgililerin niteliklerine göre değişen birgözetim altında, gereken kılavuzluğu sağlayarak kurum görevlilerine yaptırmayıilke edinmişti. Böylece kendisi yalnız gerçek bir danışman gibiiş görmekle kalmıyor, başkalarını da kendi yokluğunda o işleri bağımsızolarak yapabilecek biçimde yetiştirmiş oluyordu. Danışman bu ilkeyi çalışmalarısırasında uygulamakla kalmamış, daha sonra kendisinin kalemealdığı kendi kadrosuyla ilgili görev tanımında da söz konusu ilkeyi perçinleyicibir anlatım kullanmaya özen göstermişti.Danışman, konuyu ilk kez, aradan uzunca bir süre geçtikten sonra,kendisine bu görevi almadan önce Yönetim Kurulu adına telefon ederek29


u konuda yardımcı olup olamayacağını soran o günün Genel SekreterVekili, şimdiki Genel Sekreter Yardımcısıyla 26 Nisan 1972 günü —onunisteği üzerine— görüştü. Ardından, 3 ile 5 Mayıs 1972 günleri bu kez GenelSekreterin odasında Şube Müdürlerinin de katıldığı iki toplantı dahayapıldı. Danışman, ilk toplantıda katılanlara görev tanımlarının niteliği,<strong>yönetim</strong>deki yararları, yazılma biçimi, bölümleri, içeriği gibi konular üzerindeaçıklamalarda bulundu. Amaç, Şube Müdürlerini bu konuda aydınlatmak,onlara önce kendi görev tanımlarını yazmalarına, daha sonra astlarmınkilerigeliştirmelerine olanak sağlayacak bilgileri kazandırmaktı.Gerçekten de, ussal bir örgütlendirmenin kaçınılmaz bir ön koşulu olangörev tanımlarının, görevlerin içeriğini açık bir biçimde saptayarak işegirmek için başvuranların kendilerinden ne beklendiğini, ne gibi niteliklerinarandığını anlamalarını sağlamak, üstlerin onların iyi çalışıp çalışmadıklarımdenetlemelerini kolaylaştırmak gibi önemli yararları vardı.Başında görevin sanı, onun altında bir tümcelik genel bir tanımı bulunan,daha sonra o görevi yapacak kişilerin yapması gereken çeşitli işlerin açıklayıcıbir anlatımla sayıldığı, daha sonra bu işlerin iyi bir biçimde yapılabilmesiiçin o göreve getirileceklerde bulunması gereken bilgi, beceri, öğrenimdüzeyi, kişilik özellikleri gibi niteliklerin sıralandığı bu tanımlar<strong>yönetim</strong>in değerli birer aracıydı. Şube Müdürlerinin kendi görevleriyleilgili olarak kaleme aldıkları görev tanımları Danışman'ca incelenereküzerlerinde gerekli düzeltmeler yapıldı. Daha sonra bölümlerdeki görevlilerinonların kılavuzluğu altında geliştirilen görev tanımları yine Danışman'caincelenerek, kimi kez doğrudan doğruya, kimi kez metin ilgili Şubeleregeri yollanarak gerekli düzeltmelerin yapılması sağlandı.Danışman, sonradan personel yönetmeliğinin bir eki olarak ayrı birkitapçık biçiminde yayımlanan görev tanımlarının tümünü 12 Mayıs 1972günü gözden geçirerek kesinleştirdi.Bu arada Danışman da kendi görev tanımını şöyle kaleme almıştı:Genel TanımYÖNETİM TEKNİKLERİ DANIŞMANIYönetim Teknikleri Danışmanlığı, MPM'nin hizmet politikasının oluşturulmasıve uygulama alanına konulmasıyla ilgili üst düzeyli danışmanlık hizmetleri ileMPM ve onu oluşturan şubelerin çalışmalarına ilişkin örgütlendirme, <strong>yönetim</strong>,eğitim, araştırma ve yayın çalışmalarının üstün bir bilimsel ve teknik başarı düzeyindeyürütülmesi amacma dönük danışmanlık hizmetlerini kapsar.Görevler1. Genel Sekreterliğin isteği üzerine ya da kendiliğinden, MPM örgütünün içdüzeninde ve çalışma yöntemlerinde yapılması gereken iyileştirici değişikliklerleilgili önerilerde bulunmak; MPM içinde bu amaçla yapılacak çalışmalarda danış-30


manlık ve kılavuzluk görevi yapmak; gerektiğinde bu çalışmalara eylemli olarakkatılmak.2. MPM'nin eğitici ve aydınlatıcı nitelikteki görevlerinin yerine getirilmesinde,bu arada dışa ve içe dönük seminer, kurs, konferans ve benzeri çalışmalarındüzenlenmesinde amaç, içerik, yöntem ve eğiticilerin belirlenmesi gibi konulardadanışmanlık hizmeti sağlamak.3. Iş programlarının geliştirilmesinde ilgili şubelerce yapılacak hazırlıklarıinceleyerek bu çalışmalarda bütünlük sağlayıcı önerilerde bulunmak.4. Özellikle <strong>yönetim</strong> konularında ve gerektiğinde başka alanlarda girişilecekaraştırmalarda izlenmesi gereken yöntemlerle ilgili olarak, bu çalışmaları yapanlarayol gösterici yardımlarda bulunmak.5. Bastırılması ya da çoğaltılması gereken MPM yayınlarının bilimsel nitelik,iç düzen, dil ve anlatım yönünden aranan ölçülere uygunluğu konusunda GenelSekreterliğin isteği üzerine görüş bildirmek.6. MPM'den görüş bildirmesi istenen yasa, tüzük ve yönetmelik tasarıları ilebenzer nitelikteki belge ve tasarılara ilişkin cevapların hazırlanmasında MPM görevlilerineyol göstermek; gerektiğinde bu çalışmaları doğrudan doğruya yapmak.7. MPM Kitaplığına getirtilmesi gereken kitap ve belgelerle süreli yayınlar yada MPM'ce yayımlanması yararlı olacak çeviri ve telif yazılar konusunda önerilerdebulunmak.8. Genel Sekreterlikçe verilecek başka danışmanlık işlerini yapmak.Aranan Nitelikler1. Yönetim teknikleri, bu arada örgütlendirme, eğitim ve görevli <strong>yönetim</strong>ikonularında köklü bir akademik bilgiye, bu bilgileri uygulamaya dönüştürüebilmeyeteneğine ve en az on yıllık iş tecrübesine sahip bulunmak.2. Başta ingilizce olmak üzere en az bir Batı dilini iyi bilmek.3. Araştırma ve yayın işlerinde görevin gerektirdiği bilgi ve beceriye sahipolmak.4. Danışmanlık görevinin gerektirdiği kavrayış, düşünce disiplini ve görüş genişliğiile insan ilişkileri yeteneklerine sahip bulunmak.Danışman'ın yukarıdaki görev tanımı, görevin eylemli içeriği —bu görevinbir yıla yakın süren uygulamasının ışığı altında— göz önünde bulundurularak,bir iki yerde Genel Sekreterin görüşü de alınarak yazılmıştır.Danışman'ın kurumun tek danışmanı olarak görev yaptığı o yıllarda<strong>yönetim</strong>, daha sonraları, bir de o güne değin var olmayan bir "İşletmeTeknikleri Danışmanlığı" için görev tanımı yazdırmak gereğini duymuş,bu göreve yıllar sonra, Danışman'ın birlikte çalıştığı üçüncü Genel Sekreteringörev döneminde, gençlik yıllarında astı olarak çalıştığı emekli birgenel müdür atanmıştı. "Yönetim'le "işletme" kavramları ile teknikleriarasında günümüzde çok büyük benzerlikler bulunması olgusu karşısındabu satırların yazarına geniş ölçüde bir görev çakışmasına yol açabileceknitelikte, dolayısıyla bir ölçüde gereksiz gibi görünen bu danışmanlığın31


aşağıdaki görev tanımında yazılanlarla atamadan sonraki eylemli durumunbirbiriyle ne denli uyumlu olduğu konusunda yazarın herhangi birbilgisi yoktur:Genel TanımİŞLETME TEKNİKLERİ DANIŞMANLIĞIişletme Teknikleri Danışmanlığı, MPM'nin hizmet politikasının oluşturulmasıve uygulama alanına konulmasıyla ilgili bilimsel ve uygulamaya dönük üst düzeylidanışmanlık hizmetleri ile MPM ve onu oluşturan şubelerin, özellikle EndüstriŞubesinin çalışmalarıyla ilgili araştırma, uygulama ve eğitim çalışmalarının üstünbir bilimsel ve teknik başarı düzeyinde yürütülmesi amacına dönük danışmanlıkhizmetlerini kapsar.Görevler1. MPM kuruluş kanunu ile kalkınma plan ve programlarının ışığında MPM'ceele alınması gereken işletme teknikleriyle ilgili konularda iş programlarının oluşturulmasınayardımcı olmak, bu amaçla incelemeler yapmak ve önerilerde bulunmak.2. MPM'nin araştırma,, eğitim ve uygulama alanındaki görevlerinin yerinegetirilmesinde yönlendirici nitelikte 'danışmanlık görevi yapmak, firma düzeyindeverimlilik tekniklerinin uygulanmasına yönelik projeleri yönlendirmek ve başarıyaulaşması için danışmanlık görevi yanında gerektiğinde söz konusu çalışmalarafiilen katılmak.3. işletme teknikleriyle ilgili olarak kurs, seminer ve sempozyumlar düzenlenmesineyardımcı olmak ve gerektiğinde eğitici olarak fiilen çalışmalara katılmak.Aranan Nitelikler1. Makine, Elektrik veya Endüstri Mühendisliği dallarından birinde veya işletmeciliksahasında en az "master" derecesi olmak üzere köklü bir akademik bilgiyeve bu bilgileri uygulamaya dönüştürebilme yeteneğine sahip olmak.2. Endüstride en az' 10 yıl tecrübe sahibi bulunmak ve bunun en az beş yılındasorumlu olarak işletmecilik görevi yapmış olmak.3. Endüstri tecrübesine ek olarak en az 3 yıl verimliliği artırıcı projeler yöneticisiolarak çalışmış ve başarı göstermiş olmak ya da bir üniversite ya da yüksekokulda en az 3 yıl Endüstri Mühendisliği ve <strong>yönetim</strong> konularında tam gün öğretimüyeliği yapmış, bu arada verimliliği artırıcı teknikleri içeren projelerde yöneticiliktebulunmuş ve başarı sağlamış olmak.4. Danışmanlık görevinin gerektirdiği kavrayış, fikir disiplini ve görüş genişliğiile insan ilişkileri yeteneklerine sahip olmak.5. Başta ingilizce olmak üzere Almanca, Fransızca dillerinden en az biriniyeterli düzeyde bilmek.Burada söz konusu görev tanımlarından bir iki örnek daha sunmaktayarar görüyoruz. Aşağıdaki "Bj Uzmanlık" başlıklı görev tanımı, kısaca32


"Sınıf B" olarak adlandırılan Araştırma Sınıfının üç ayrı düzeydeki uzmanlıkkadrosundan en yüksek düzeyde olanıyla ilgilidir:Genel TanımBı UZMANLIKBı Uzmanlık, Araştırma Smıfı'nın, bu görevlerin daha çok ekiplerden oluşangrup çalışması olarak yürütülmesini sağlayacak tecrübeli araştırma yöneticiliğidüzeyinde ve araştırma sonuçlarının uygulamaya dönüştürülmesi için gerekli bilgive beceriyle düzenlenip yürütülmesini içeren uzmanlık derecesidir.Görevler1. Araştırma ve uygulamayla ilgili çalışma konularının saptanmasında ve yıllıkiş programlarının hazırlanmasında yardımcı olmak.2. Verimliliği ölçme ve artırma tekniklerinin yaygınlaştırılmasını sağlamaküzere makro düzeyde ve kuruluşların uygulamakta oldukları sistemleri geliştiricimikro düzeyde araştırmalarla pilot çalışmalar yapmak.3. Araştırmalarda ya da diğer çalışmalarda uygulanacak yöntem ve tekniklerisaptamak ve geliştirmek.4. Projelerin amaca uygun olarak yürütülüp yürütülmediğini denetlemek vegüçlüğün giderilmesinde yardımcı olmak.5. Araştırma raporlarını, kesin biçimi verilmek üzere gözden geçirmek.6. MPM çalışmaları ile ilgili olarak verilecek başka işleri yapmak.Aranan Nitelikler1. Görevin gereklerine uygun eğitim veren bir yüksek öğretim kurumunubitirmiş olmak.2. MPM'nin uygun göreceği bir yabancı dili çalışma alanındaki yayınları yeterinceizleyebilecek ve tartışabilecek düzeyde bilmek.3. MPM içinde en az dokuz yıl, MPM dışında on iki yıl iş tecrübesi olmak.4. Önderlik, eşgüdümleme, başkalarıyla birlikte çalışabilme, inandırıcılık, birlikteçalıştığı görevlileri yetiştirebilme yeteneğine, girişim gücüne ve araştırmasonuçlarını uygulamaya dönüştürebilme bilgi ve becerisine sahip olmak.Bunu izleyen görev tanımı, söz konusu sınıfın giriş, yetişme basamağıniteliğini taşıyan Uzman Yardımcılığıyla ilgilidir.Genel TanımB 4 UZMAN YARDIMCILIĞIUzman Yardımcılığı MPM'nin araştırma, eğitim ve yayın görevlerini içinealan Araştırma Sınıfı'nın başlangıç ve yetişme derecesidir.33


Görevler1. Katılacağı araştırmalara ve diğer çalışmalara ilişkin plan ve programlarınhazırlanmasında yardımcı olmak.2. Araştırma, uygulama ve yayın çalışmalarına katılmak.3. Çalışma konusu ile ilgili bilgileri değişik kaynaklardan sağlamak, araştırmalarave rapor yazma çalışmalarına katılmak.4. MPM çalışmaları ile ilgili olarak verilecek diğer işleri yapmak.Aranan Nitelikler1. Görevin gereklerine uygun öğretim veren bir yüksek öğrenim kurumunubitirmiş olmak.2. MPM'nin uygun göreceği bir yabancı dili alanındaki yayınları yeterinceizleyebilecek ve tartışabilecek düzeyde bilmek.3. Görevin gerektirdiği muhakeme gücüne, yazılı ve sözlü anlatım yeteneğine,araştırma ve başkalarıyla birlikte çalışabilme yatkınlığına sahip olmak.Son olarak, aşağıdaki görev tanımı ise kısaca "Sınıf C" olarak adlandırılanHizmet Sınıfında yer alan "Daktilo" kadrosuyla ilgilidir.DAKTİLOGenel TammDaktiloluk, Türkçe yazılmış müsvedde yazılarla iş mektuplarının daktilo edilmesiniiçeren görevleri kapsar.Görevler1. Şube Müdürü ya da MPM görevlilerince verilen Türkçe müsvedde yazılarıya da hazır metinleri, noktalama işaretlerini de doğru olarak kullanmak sorumluluğuile yanlışsız ve kusursuz daktilo etmek.2. MPM çalışmaları ile ilgili olarak verilecek başka işleri yapmak.Aranan Nitelikler1. Daktilo eğitimi veren orta dereceli bir okulu bitirmiş olmak ya da böylebir okulu bitirdikten sonra daktilo eğitimi veren bir kurstan başarı belgesi almışolmak.2. On parmakla hızlı, yanlışsız ve istenen biçimde daktilo yazma bilgi vebecerisine sahip olmak.3. En az iki yıl iş tecrübesi bulunmak.Görev tanımlarının geliştirilmesini izleyen günlerde bu tanımların çeşitliyararlarından bir başkasını somut olarak ortaya koyan küçük bir olaylakarşılaşılmıştı. Kurumun kadrolarının Bakanlar Kurulunca onaylanması34


gerekirken bu onaylama işi o güne değin bir türlü gerçekleştirilememiş, bukonuda yeni bir girişimde bulunmak gereği duyulmuştu. Bu amaçla kurumunİdari ve Mali İşler Şubesi Müdürü ilgililerle görüşmek üzere DevletPersonel Dairesine gitmiş, bu arada beklenmedik bir tepkiyle karşılaşmıştı.O dönemde MPM'de görevli uzman yardımcılarına 1500 TL dolayında,o düzeydeki geleneksel kamu kuruluşları görevlilerine ödeneninüstünde bir aylık ödenmekteydi. Şube Müdürünün görüştüğü kişilerdenbiri ona MPM'nin adeta devlet içinde devlet olduğunu, görevlilerine aşırıücretler ödediğini söyleyerek, "biz de oraya gelip bu elverişli koşullardanyararlanalım" yollu bir söz söylemiş, o da kendisine bu uzman yardımcılarınınyukarıda verilen görev tanınılarmdaki "bir yabancı dili alanındakiyayınları yeterince izleyebilecek ve tartışabilecek düzeyde bilmek" koşulundansöz ederek, görev tanımında yer alan nitelikleri taşıyorsa kendisinide göreve almaktan mutluluk duyacakları karşılığını vermişti. Görev tanımlarınınbu tür bir yararını bir kez de doğrudan doğruya Danışman'ınkendisi görmüştü. O yıllarda Danışman, <strong>Ankara</strong> <strong>Üniversitesi</strong>ninEğitim (Bilimleri) Fakültesinde de öğretim görevi yapmakta, özellikleyüksek lisans düzeyinde dersler vermekteydi. Orta öğretim kurumlarınıbitiren üstün yetenekli ya da başarılı öğrencilerin pek tutmadıkları bukurumu bitirenler eğitim alanında bile iş bulmakta güçlük çekiyorlardı.Danışman'ın eski öğrencilerinden MPM'nin açtığı Eğitim Uzman Yardımcılığısınavına katılmak isteyen birkaçı kendilerine yardımcı olması beklentisiyleDanışman'ı görmeye gelmişler, o da onlara yabancı dil bilip bilmediklerinisormuş, ancak tümünün yabancı dil bilgileri olmadığını bildirmeleriüzerine kendilerine görev tanımında yer alan yabancı dil bilgisiyleilgili açık hüküm karşısında yapılabilecek bir şey olmadığım üzülereksöylemek durumunda kalmıştı.35


2.BölümYÖNELT! SORUNLARIKurum <strong>yönetim</strong>inin Danışman'ın görüşüne başvurduğu konulardanbiri de örgütün gerçekleştirmeye çalışacağı amaçlarla bunlara ilişkin tutumlar,ilkeler gibi yönelti 1 <strong>sorunları</strong>ydı. Örgütlerin gerçekleştirmeye çalışacaklarıamaçlar genellikle kuruluş yasalarında belirtilmekle birlikte,bu amaçlar çoğu kez genel bir nitelik taşımakta, örgütü yönetenlerin bugenel çerçeve içinde neleri ne ölçüde yapacaklarını, bu çalışmalarda negibi önceliklere yer vereceklerini belirlemeleri, bir başka deyişle bir yöneltisaptamaları gerekmektedir.KURUMUN AMAÇLARIYeni Genel Sekreter, örgüt yapısının yeniden düzenlenmesi çalışmalarınınyanı sıra, konunun niteliği gereği onunla bir ölçüde bağlantılı bulunan"MPM'nin Amacı, Hedefleri ve Politikası" konulu bir belgenin oluşturulmasıçalışmalarına hız vermiş, bu konuda Danışman'dan da yazılıgörüş istemişti. Danışman, bu belgeyle ilgili düşüncelerini aşağıdaki 23Ağustos 1971 günlü görüş bildirme yazısında şöyle açıklıyordu:"Milli Prodüktivite Merkezi'nin Amacı, Hedefleri ve Politikası" başlığını taşıyanbu belgeyi isteğiniz üzerine inceledim.Adının da açıkça gösterdiği gibi, MPM bakımından büyük bir önem taşıyanbu belgeyle ilgili başlıca gözlemlerimle düşüncelerim aşağıdadır:1. Bu metnin, aşağıda belirtmeye çalışacağım görüşlerin gerektirdiği değişiklikleryapıldıktan sonra MPM görevlilerine dağıtılarak düşüncelerinin, önerileriyledileklerinin alınmasının yararlı olacağı kanısındayım. Böylece kendilerine, MPMpolitikasının belirlenmesine katılma olanağı da elverişli bir zamanda sağlanmışolacaktır. Daha önce yeniden düzenleme amacıyla dağıtılan soru kâğıdında dabu konulara bir ölçüde değinilmiş olmakla birlikte, böyle geliştirilmiş bir metnin1 Kendi türetimiz olan "yönelti" sözcüğünü, yıllardan beri bu anlamda kullannıyor, İngilizcedeki "policy"ye karşılık olarak önerdiğimiz bu sözcüğü dilimizdeyaygın olarak kullanılan "güdülen politika, politika, politikalar" gibi yabancı kökenlisözcüklere yeğliyoruz.36


örgüt içi geniş bir danışma çabasına konu yapılmasının yararlı olacağım düşünüyorum.2. Aym konuda Danışma Kurulları üyelerinin görüşlerinin alınarak metindeyapılmasını uygun gördükleri değişiklikleri bildirmelerinin de yararlı olacağı kanısındayım.Görüşler yazılı olarak istenebileceği gibi, metinler önceden gönderilerekyapılacak çağrı üzerine düzenlenecek toplantılarda da tartışılabilir.3. Aşağıda önerilen değişikliklerden bir bölümünün yapılması, o konulardakigörüşlerin daha çok olgunlaştırılmasına, girişilecek çalışmaların daha somut birbiçimde göz önünde canlandırılmasına gerek göstermektedir.4. Bu metinde yer alan hedefler, MPM'nin yeniden düzenlenmesine ilişkinöneride çeşitli şubelere görev olarak verilmekte olduğundan, adı geçen öneri bumetinde yapılacak değişikliklerin ışığı altında yeniden gözden geçirilmeli, bu metneson biçimi verilinceye dek kesinlik kazanmamalıdır.Bu genel düşüncelerden sonra, metnin —birbirinden değişik ölçülerde önerotaşıyan, bir bölümü biçimle, bir bölümü özle ilgili bulunan— belirli yönleri üzerindekiönerilerimi oradaki sırayı izleyerek aşağıda sunuyorum:1. Sayfa l'in II/2. maddesinde. MPM'nin hedefleri arasında yurt ekonomisineyön vermek durumunda olan kişilerin "karar almalarına yarayacak kriterler geliştirmek"ten söz edilmektedir. Oldukça genel, soyut olan "kriterler geliştirmek"sözü ile neyin anlatılmak istendiği açıklığa kavuşturulmalı, anlatım daha somutbir duruma getirilmelidir.2. Aynı sayfadaki II/3. maddede geçen "uygulanabilmesini" sözcüğü "uygulanmasını"olarak değiştirilmelidir.3. Aynı sayfanın II/4. maddesinde yer alan "prodüktivite kavramını" deyişi,"prodüktivite fikrini" olarak değiştirilmelidir.4. Aynı sayfada II/5. maddesindeki "kamu ve özel sektör" deyimi "kamusalve özel sektör," "çözümlenmesine" sözcüğü "çözümüne" olarak değiştirilmelidir.5. Sayfa l'de III/l. maddesinde yer alan "prodüktivite ile ilişkisi olan <strong>sorunları</strong>ortaya koymak" deyimi, anlamsızlık derecesinde genel, yuvarlak, belirsizdir.6. Aynı şey onu izleyen 2. maddedeki "prodüktivite ile ilgili <strong>sorunları</strong>n çözümlenmesineyardım edecek tedbirleri getirmek" tümcesi için de söylenebilir.7. Sayfa 2'de 4 numaralı maddede yer alan "işletmelerin yatırımlarının prodüktifolmasını sağlayacak esasları tespit etmek ve ortaya koymak" sözü de çokgenel, çok yuvarlak olduğundan daha somut duruma getirilmesi gerekir.8. Sayfa 2'de, 5. maddedeki "teknoloji ve teknoloji transferleri <strong>sorunları</strong>nı prodüktiviteyönünden ilgili araştırma kurumları ile birlikte incelemek" görevi de—başlıkta genel görevler deyiminin kullanılmış olmasına karşın— çok genel görünmektedir.Bununla öbür maddelerin "neyi?," "nasıl?" sorularının yanıtlarını dahasomut olarak içine alacak bir biçimde kaleme alınmış olmaları gerekmektedir.9. Sayfa 2'de 6 numaralı maddenin sonundaki "ve teklifler hazırlamak" sözüde havada, açıklıktan uzak görünmektedir; "teklifler" sözcüğünden önce bu tekliflerinamacıyla yönünü açıklığa kavuşturacak bir anlatımın eklenmesinde yararvardır.10. Sayfa 2/8'de söz konusu edilen tarımsal araştırmaların niteliğiyle amacı,bu konuda başka kurumlarca yapılan geliştirme, araştırma çalışmaları ile çakışmayıönleyecek biçimde belirtilmelidir.37


11. Sayfa 2/10'da sözü edilen "prodüktivite endeksleri ile karşılaştırma çalışmaları"ile neyin anlatılmak istendiği metinde daha somut olarak belirtilmelidir.12. Sayfa 2/11'deki "periyodik olarak endeksler yayınlamak"tan verimlilikendekslerinin kastedildiği anlaşılmakla birlikte, anlatımın bu endekslerden yararlanmaamacıyla birlikte kimlerin yararlanacağını da anlatacak biçimde yenidengözden geçirilmesi uygun olur.13. Sayfa 2/12'deki "toplu sözleşme düzeni <strong>sorunları</strong> ile..." deyişine daha çokaçıklık, somutluk kazandırılmalıdır.14. Sayfa 3/15'in başındaki "çeşitli eğitim ve yayın araçları ile" deyişi "eğitimve yayın yolu ile" olarak değiştirilmeli, tümce "yaymak ve yayınlamak" yerineyalnız "yaymak" sözcüğü ile bitmelidir.15. Sayfa 3/16'nın anlatımı iyileştirilmeye muhtaç görünmektedir. "Yönetici,işletmeci, nezaretçi ve uzmanların prodüktivite ölçme, analiz ve verimliliği artırmateknikleri üzerinde devamlı ve sistemli olarak eğitilmelerini sağlamak amacıylabir 'eğitim merkezi' kurmak ve yönetmek" biçiminde bir tümce bize dahauygun gelmektedir.16. Sayfa 3/18'deki tümce, sözü edilen dernekler ile alınacak özendirici önlemlerinamacıyla niteliğini belirten bir anlatım açıklığına kavuşturulmalıdır.17. Sayfa 3/20'de, "çevre işbirliği kurulları"mn niteliğini açıklayıcı bir anlatımayer verilmesi uygun olur.18. Sayfa 3/21'deki "prodüktivite çalışmaları ile ilgili iç ve dış teknik yardımsağlamak" tümcesinin anlamı açık olmakla birlikte, tümcenin, bu yardımın hangiamaca, kimlere dönük olacağını da belirtecek biçimde yeniden kaleme alınmasıgerekir.19. Sayfa 3/22'deki tümcenin başında yer alan "Hükümet" sözcüğü "yurt içikaynaklardan" olarak değiştirilmeli, ayrıca "prodüktivite ile ilgili projeler"le neyinanlatılmak istendiği açık olarak belirtilmelidir.20. Sayfa 4/23'teki "araştırma ve bilimsel kurumlar" deyimi "araştırma kuruluşlarıve bilimsel kurumlar" olarak değiştirilmeli, tümce sözü edilen işbirliğininamacını da belirtecek bir biçimde yeniden kaleme alınmalıdır.21. Sayfa 4/24'teki tümcenin "bu yolda talepte bulunacak kamusal ve özelsektör işyerlerinde prodüktivite ile ilgili <strong>sorunları</strong>n çözümü amacıyla danışmanlıkhizmetleri yapmak" biçiminde ya da uygun görülecek başka bir biçimde değiştirilmesigerekir.22. Birinci sayfanın alt kesiminden başlayarak dördüncü sayfaya dek süren"MPM'nin Genel Görevleri"nin numaralanma sırası üzerinde durulmasının da, bugörevlerin daha tutarlı bir sıraya konması bakımından yararlı olabileceğini sanıyorum.23. Sayfa 4'te IV/1 numaradaki tümce, "yurt ekonomisinde toplam prodüktiviteninartırılabilmesi için, ilgili konularda hükümetin, işçi ve işveren teşekkülleriile bilimsel kuruluşların görüşlerini alır ve bu amaçla alınacak tedbirlerin benimsetilmesiiçin çaba harcar" biçiminde değiştirilmelidir.24. Sayfa 4'te, IV/2 maddesindeki tümce, "artan prodüktivitenin işçi, sermayedarve tüketici arasında sosyal adalet ilkelerine uygun olarak dağılımını temelbir görüş olarak benimser" biçiminde değiştirilmelidir.38


25. Sayfa 4'te, IV/3 sayılı maddedeki tümcenin biraz daha işlenerek anlatımdakigüdüklüğün giderilip amacın daha açık duruma getirilmesi uygun oiur. Buarada, söz konusu ilişkilerin "prodüktivite kavramına dayandırılması"ndan çok,verimliliğin taraflar için ortak bir değer ya da amaç olarak benimsenmesinin sö?konusu olması gerekir.26. Yine sayfa 4'te, IV/5 numaralı maddede yer alan "ekonomik kalkınmadabölgeler arasında denge" sağlanması MPM'den çok hükümetin ulusal düzeydekikalkınma yöneltisine egemen olması gereken bir ilke niteliği taşımaktadır.27. Sayfa 5/7'deki tümce, gerek düşünce gerek anlatım yönünden işlenip geliştirilmeyemuhtaç görünmektedir.28. Sayfa 5/8'de yer alan konu "malûmu ilâm" niteliğinde görünmekte, üstelikmetinde, yurt ekonomisi düzeyinde, sektörlerle alt sektörler düzeyinde, işletmedüzeyinde yapılacak işler için herhangi bir ölçüt de yer almamaktadır.29. Sayfa 5'in sonunda, 9. maddede yer alan "MPM plan hedeflerine uygunolarak ekonominin bütün sektörlerinde gerekli çalışmaları yapar" tümcesi de gerekenölçüde açık görünmemektedir.30. Sayfa 4'teki "IV. MPM'nin Çalışma Politikası" başlığı üzerinde de yenidendüşünmekte yarar vardır. Bu başlık altında sayılanlar, "çalışma politikası"olmaktan çok, "çalışma politikasına hâkim temel düşünce ve tutumlar" niteliğinitaşımaktadır.Yönelti belirleme alanıyla ilgili bir başka girişim de bu çalışmalarabir ölçüde ışık tutmak amacıyla, aralarında iktisadi devlet teşekküllerininde bulunduğu çeşitli kamu kuruluşlarına kurumun o güne değin yürüttüğüçalışmalardan yararlanma düzeyini ortaya koymak amacını güden bir sormacauygulanmasıydı. Danışman, bu konudaki düşüncelerini aşağıdaki27 Ağustos 1971 günlü görüş bildirme yazısında açıklamıştı.MPM'nin 1972-73 ile daha sonraki çalışma dönemlerinde uygulayacağı iş programlarıylayeniden düzenleme çalışmalarına ışık tutmak üzere Bakanlıklarla topluiş sözleşmesi yapan genel ya da katma bütçeli kuruluşların, iktisadi devlet teşekkülleriningörüşlerini almak, ayrıca MPM'nin bugüne dek yaptığı çalışmalardanne ölçüde yararlandıklarını ortaya koymak amacıyla söz konusu kuruluşlaragönderilmesi düşünülen soru kâğıdı metnini inceledim. Bu konudaki düşüncelerimaşağıdadır:1. Düşünce özünde doğru olup 23 Ağustos 1971 günlü yazımda belirttiğim görüşlerede uygun düşmektedir.2. Ancak, soru kâğıdında yer alan, MPM'nin yayınlarıyla bugüne değin yaptığıaraştırmalardan kurumların ne ölçüde yararlandıkları konusundaki soruların,istenen, MPM'nin işine yarayacak biçimde yanıtlanabileceği konusunda ciddi duraksamalarımvardır. Yanıtlanması kurumlar içinde çeşitli kişilere danışmayı gerektirenböyle bir anket geniş ölçüde yanıtsız kalabilir. Yayınlardan, seminerlerlearaştırmalardan yararlanma düzeyini ortaya koyabilmek için, MPM görevlilerininilgili kişilerle daha doğrudan bir ilişki kurmasının gerekli olduğunu sanıyorum.3. Bu durum karşısında, söz konusu anket kapsamının daha dar tutulmasının,özellikle "MPM'nin Amacı, Hedefleri ve Politikası" başlığı altında hazırlanmaktaolan belge üzerindeki görüşlerin alınıp inceleme konusu soru kâğıdında da yer39


alan aşağıdaki soruların yanıtlanması amacına yöneltilmesinin daha yerinde olacağıdüşüncesindeyim.(a)(b)(c)(ç)(d)(e)MPM'nin 1972-73 dönemi ile daha sonraki dönemlerde kurumunuzu ilgilendirenverimliliğe ilişkin hangi konularda araştırmalar yapmasını istersiniz?MPM hangi konularda sürekli olarak araştırmalar yapmalıdır?MPM ile ortaklaşa yürütmek istediğiniz araştırmalar var mıdır?Karar almanıza yardımcı olmak üzere, MPM'ce ne tür verimlilik endekslerininoluşturulmasını istersiniz?Varsa kurumunuza bağlı işyerlerinde verimlilik ölçme çalışmaları yaptınızmı? Bu tür çalışmalarda MPM'nin yardımcı olmasını ister misiniz?MPM ile kurumunuz arasında yeterli bir işbirliği var mıdır? Bu işbirliğiningeliştirilmesi için ne gibi önlemler düşünürsünüz?4. Yukarıdaki maddede a-e fıkralarında yer alan sorulardan önce, kurumlarabir örneğinin gönderilmesini önerdiğimiz "MPM'nin Amacı, Hedefleri ve Politikası"başlıklı belge ile ilgili olarak aşağıdaki soruların sorulması, dikkatleribelirli noktalara yöneltip yanıtları daha anlamlı kılmak bakımından yararlı olacaktır.(a)(b)Bu belgede yer alan amaçlara, hedeflerle görevlere eklenmesini ya daçıkarılmasını uygun gördükleriniz var mıdır?Söz konusu amaçlardan, hedeflerle görevlerden sizce hangilerine dahaçok ağırlık ya da öncelik verilmelidir?5. Gönderilecek yazı, her sorudan sonra yanıt için boşluklar bırakılan bir sorukâğıdı biçiminde değil de, uzunluğu bir sayfa dolaymda, yukarıda 4 ile 3 numaralımaddelerde yer alan soruları art arda içererek bu noktalar üzerinde görüşbildirilmesini isteyecek düz bir yazı biçiminde olmalıdır.6. Bu yazıya eklenecek "MPM'nin Amacı, Hedefleri ve Politikası" başlıklı belgeninilk sayfasının sağ üst köşesine TASLAK sözcüğünün konması, metnin dahakesinlik kazanmadığını, geliştirilmekte olduğunu göstermesi bakımından yararlıolur. Ancak, bu metin 23 Ağustos 1971 günlü yazımda üzerinde durduğum değişiklikleryapıldıktan sonra gönderilmelidir.7. Yazının, uygun görülecek öbür kuruluşlar yanında özellikle aşağıda belirtilenyerlere gönderilmesinin uygun olacağını sanıyorum:(a) Devlet Planlama Teşkilatı, (b) Devlet İstatistik Enstitüsü, (c) Sanayi Bakanlığı,(ç) Çalışma Bakanlığı, (d) Tarım Bakanlığı, (e) TÜRKİŞ, (f) Türkiyeİşveren Sendikaları Konfederasyonu, (g) Odalar Birliği, (h) Siyasal BilgilerFakültesi İşletme ve Muhasebe Enstitüsü, (i) Orta Doğu Teknik <strong>Üniversitesi</strong>İdari ilimler Fakültesi (özellikle işletme Bölümü ile Ekonomi ve istatistik Bölümününgörüşleri alınmak üzere), (j) istanbul <strong>Üniversitesi</strong> işletme Fakültesi,(k) İstanbul <strong>Üniversitesi</strong> İşletme iktisadı Enstitüsü.KURULUŞ YASASIKurumun gündemdeki konuları arasında kuruluş yasasının günün gereksinmelerinidaha iyi karşılayacak biçimde değiştirilmesi sorunu da vardı.Danışman, bir yandan bu konuda kendini hazırlamak, bir yandan da40


kurum içinde bu konuda oluşturulmakta olan düşüncelere bir "ara" katkıdabulunabilmek amacıyla 580 sayılı MPM kuruluş yasasının gerekçesiile Türkiye Büyük Millet Meclisindeki görüşme tutanaklarını incelemeyigerekli gördü. Danışman, bu konudaki görüşlerini Genel Sekreterliğe sunduğuaşağıdaki 13 Mart 1972 günlü yazısında açıklıyordu:MPM kuruluş yasasının yeniden hazırlanmasının söz konusu olduğu şu günlerde,580 sayılı yasanın gerekçesi ile Büyük Millet Meclisindeki görüşme tutanaklarınıinceledim.jYeni tasarı aynı aşamalardan geçeceği için, söz konusu metinlerin kimi noktalaraaydınlık getirebileceğini düşündüm. Bu konudaki gözlemlerimi, düşüncelerimleyeni tasarıya ilişkin daha başka görüşlerimi aşağıda sunuyorum.Meclis görüşmelerinde göze çarpan noktalardan biri, yasama organı üyelerininMPM'nin oynayacağı rol ile yurt ekonomisine sağlayacağı yararlar konusundaaçık bir görüşlerinin bulunmamasıdır. Söz alanların geçici komisyona yönelttiklerisorularla yaptıkları konuşmalar bunu açık olarak göstermektedir. Komisyonsözcüsünün sorulan sorularla yapılan konuşmaları yanıtlamak üzere yaptığıaçıklamaların yer yer yetersiz kaldığı da gözden kaçmamaktadır. Meclis görüşmelerindenesinlenerek, yeni' tasarının yasama organına sunulması sırasında aşağıdakinoktalar üzerinde durulmasının yararlı olacağı düşüncesindeyim.1. MPM'nin devlet örgütü içindeki yeri, öbür kamu kuruluşlarıyla olan ilgisiile ilişkileri gerekçede açık olarak belirtilmelidir. Böylece bir görev yinelemesininsöz konusu olmadığı, bu kuruluşun ülkenin ekonomik kalkınmasında önemli birgörev yapmakta olduğu düşüncesi duraksamaya yer vermeyecek bir biçimde anlatılmalıdır.2. Gerekçede MPM'nin bugüne değin yaptığı işlerle ilerde yapacakları, ilgiçekici somut örnekler verilerek anlatılmalıdır. Bu arada milletvekillerine dahaönce hazırlanarak Başbakan Yardımcısına sunulmuş olan geçmiş çalışmalara ilişkinbelgenin güncelleştirilecek biçimi ile MPM yayınlarının bir dizelgesinin dağıtılmasıda yararlı olacaktır. Dağıtılacak belgeler arasında "MPM'nin Çalışmaİlkeleri ve İzleyeceği Yol" ile "MPM'nin Çalışmalarında İzleyeceği öncelik Sıralanve Strateji" başlıklı belgeler de yer almalıdır.3. MPM'nin Yüksek Denetleme Kurulu'nun denetimine tabi olması hükmü,580 sayılı yasa tasarısının görüşülmesi sırasında önerilmiş, kanımca gerekli olupolmadığı üzerinde pek durulmadan benimsenmiştir. Yeni tasarıda bu hükme yerverilmemesi, bu yola neden gidilmediğinin gerekçede uygulamada edinilen deneyleredayanılarak açıklanması yerinde olacaktır.4. Üzerinde durulması gereken bir başka nokta da, MPM'ye <strong>Ankara</strong> dışındaşubeler açabilme yetkisinin tanınmasıyla ilgilidir. Bu yolda bir hüküm Meclis'tegörüşülen tasarının birinci maddesinde yer almış, ancak Balıkesir milletvekili AydınBolak'm bir önergesi benimsenerek metinden çıkarılmıştır. Adı geçen milletvekiliyasada böyle bir hüküm bulunmasa da MPM'nin şube açabileceğini, dolayısıylabunun bir haşiv olduğu görüşünü savunmuş, geçici komisyon sözcüsü isebu görüşe karşı çıkarak hükmün metinde kalmasında direnmiştir. Görüşmeler sonundaAydın Bolak'm önergesi oylanarak benimsenmiştir. Burada ilginç, tartışmayaaçık bir durum ortaya çıkmaktadır. Söz konusu hüküm gerçekten haşivse,metinden de o gerekçe ile çıkarılmışsa (ki Meclis görüşmeleri bu noktada açıklıktanyoksundur) bundan MPM'nin bugün de şube açabileceğini, dolayısıyla yeni ta-41


sarıya da bu yolda hüküm konmasına gerek bulunmadığı sonucunu çıkarmak gerekir.Salt <strong>yönetim</strong> kuramı açısından böyle bir görüş benimsenebilmekle birlikte,Türkiye'deki geleneğin buna olanak sağlayıp sağlamayacağı konusunda duraksamaktayım.Her halde konunun tüzel açıdan daha derinlemesine incelenmesindeyarar vardır. Bununla birlikte, ilk tasarıdaki hükme yeni tasarıda da yer verilebileceği,iyi savunulması durumunda parlamentoda da ciddi bir güçlükle karşılaşılmadanbenimsenebileceği kanısındayım.5. Üzerinde durulması gereken bir konu da MPM'nin adıdır. Son zamanlarda"verimlilik" sözcüğüyle karşılanan "prodüktivite" sözcüğü yabancı, sevimsiz birsözcük olarak görünmektedir. Nitekim 580 sayılı yasanın Meclis'te görüşülmesi sırasındada bu konuya değinilip Türkçe bir karşılık önerilmişse de öne sürülen karşılığın(Milli Geliri Artırma Merkezi) anlam bakımından yanlışlığı yüzünden benimsenmemiştir.Bu kez "Ulusal Verimlilik Örgütü" ya da ona benzer bir adınolumlu karşılanabileceğini sanıyorum.6. 580 sayılı yasanın Meclis'te görüşülmesi sırasında, bugün de bir sorun olarakvarlığını sürdüren MPM'nin önerilerine uygulama gücü kazandırma konusuüzerinde de durulmuştur. Böyle bir hükmün gerekliliğine değinenler olduğu gibi,danışıcı nitelik taşıyan böyle bir kuruluşun önerileriyle kararları için böyle biryola gitmenin doğru olmayacağı görüşünü savunanlar da olmuştur. Bu konu üzerindede ciddiyetle düşünmenin uygun olacağını sanıyorum. Önce, özel kesim kuruluşlarıiçin zorlayıcı yollara gidilemeyeceği açıktır. Bu alan için olsa olsa MPM'ninöğütlemelerine uyulmasını sağlamak üzere özendirici birtakım önlemlerin alınmasıdüşünülebilir. Kamu kuruluşu niteliğindeki örgütler için durum kuşkusuz birazdaha değişiktir. Bununla birlikte, orada da zorlayıcı önlemler almak hem güç hemde yanlış görünmektedir. Böyle bir tutum, MPM'ce yapılacak her önerinin tartışmagötürmez bir biçimde uygun, uygulanabilir olduğunu düşünmek anlamma gelirki hiçbir kurum için böyle bir sav öne sürülemez. Bu gibi öğütlemelerin uygulamagücü bir yandan kendi değerine, öte yandan ilgili kurum yöneticilerinin anlayışınabağlıdır. Ancak yine de öne sürülen öğütlemelerin belirli bir ciddiyetleele alınmasını sağlayacak en düşük düzeyde bir yaptırıma gerek bulunduğu açıktır.MPM'nin yeni yasa tasarısını oluşturacaklara yardımcı olabileceğini düşünerekyabancı ülkelerde bu konuda bulunmuş bir çözüme burada dikkati çekmekisterim.Fransa'da kamu kuruluşlarının maliyeti ile verimliliği konusunda araştırmalaryaparak öğütlemelerde bulunmak üzere 1946 yılında kurulmuş bulunan "MerkeziAraştırma Komitesi"nin (Comite Central d'Enquete sur le Coût et le Rendementdes Services Publics) statüsünü düzenleyen kararnamede şöyle bir çözüm bulunmuştur:Yapılan her inceleme için ilgili bakanlar, Komitenin çalışmalarıyla vardığısonuçların uygulanmasını izlemekle görevlendirecekleri bir ya da daha çok yüksekgörevlinin adını Komite başkanına bildirirler. Komite, vardığı sonuçları gerekçeliolarak, gerekiyorsa ilgili yasa ib tasarı taslaklarını da ekleyerek Başbakana,<strong>yönetim</strong> düzeltimiyle görevli bakana, Maliye Bakanıyla ilgili bakanlara bildirir.İlgili bakanlar, Başbakana, <strong>yönetim</strong> düzeltimiyle görevli bakana, Maliye Bakanına,Komite başkanma üç ay içinde söz konusu öğütlemelere ilişkin görüşleriniiletirler. Görüş ayrılığı olması durumunda Başbakan gereken yargıcılığı yaparakduruma göre ilgili bakanlıklarca alınması gereken önlemlerin uygulanma süreleriylekoşullarını belirtir.Buna benzer bir çözümün MPM ile ilgili olarak da yasada hükme bağlanabileceğinisanıyorum.42


Danışman'ın kanısınca kuruluş yasasında değişiklik yapılması sanıldığıölçüde önem taşımıyor, etkili bir <strong>yönetim</strong>in yetersiz bir kuruluş yasasıylabaşarılı bir çalışma yapabilmesine karşılık, yetersiz bir <strong>yönetim</strong>inen iyi düşünülmüş bir kuruluş yasasıyla bile olumlu bir sonuç alamayacağınaiçtenlikle inanıyordu. Danışman bu görüşünü kurum yöneticilerinede yeri geldikçe açıklamakla birlikte, yasa değişikliğiyle ilgili çalışmalarkimi kez hızlanıp kimi kez duraklayarak sürüp gidiyordu. Bu girişimlerDanışman'ın birlikte çalıştığı üçüncü Genel Sekreterin görev dönemi içindeyeniden dirilerek kendisinden bir kez daha bu konuda görüş istendi.Danışman'ın yedi yılı aşkın bir süreyi kapsayan deneylerinden sonra bukonuda son görüş yazısını, bir bölümü daha önce çeşitli biçimlerde <strong>yönetim</strong>eulaştırdığı görüşlerin pekiştirilmesi niteliğinde olmak üzere, aşağıdakidüşüncelere yer vererek 30 Aralık 1978 günü Genel Sekreterliğesundu.Genel Sekreterliğin 30/11/1978 günlü yazısında, MPM Yönetim Kurulunun29/11/1978 günlü toplantısında "580 sayılı MPM kuruluş yasasında yapılması gereklitadilat hususunda Yönetim Teknikleri Danışmanı Prof. Cemal Mıhçıoğlu'nungörüşünün alınmasına, bunu müteakip yasa tadilatının MPM'ce ele alınmasına"karar verdiği bildirilmektedir.Konu üzerinde bu karar uyarınca yaptığım çalışmanın sonuçlarını aşağıdasunuyorum.Kuruluş yasalarında değişiklik yapılması gerektiğinde benimsenebilecek birbirindenayrı iki tutum vardır:1. Yasa tümüyle ele alınarak yalnız zorunlu görülen değişiklikler değil, dahaaz önemli değişiklikler, bu arada gerekli anlatım düzeltmeleri de yapılır. Bu yaklaşımınüstünlüğü, arada geçen süre içinde gereksinmelerin gerisinde kalan, bütünlüğübozulan yasanın, ona değişen koşulları karşılayabilecek bütünlüğü yenidenkazandıracak köklü bir yaklaşımla ele alınmasını sağlamasıdır. Sakıncası ise,yasama organında verilecek önergelerle yasa taslağını hazırlayıp sunan kaınu kuruluşununuygun görmediği birtakım değişikliklerin de yapılabilmesi sakıncasınıdoğurmasıdır. Bu yola gitmenin bir başka sakıncası da, yasama organındaki komisyonların—bugün Türkiye'de olduğu gibi— ağır bir iş yükü altında bulunduklarıdönemlerde, özellikle hükümetin benimseyip güçlü bir biçimde desteklemediğibu gibi görece uzun tasarıların ya da önerilerin gündeme alınıp yasalaştırılmasındakarşılaşılan güçlüktür.2. Yasanın bütün olarak ele alınması yoluna gidilmeyerek, en çok gereksinmeduyulan değişikliklerin yapılmasıyla yetinilir. Bu yaklaşımın yararı, yasamaorganında örgütçe istenmeyen değişikliklerin yapılması olasılığını geniş ölçüdeazaltması, metnin kısalığı dolayısıyla komisyonlarda gündeme daha kolay alınabilmesidir.İstenmeyen değişikliklerin yapılmasına elverişli bir ortam oluşturulmamasıiçin, maddeler içinde değiştirilecek fıkra ya da tümceler belirtilerek değişiklikönerilmeli, maddenin yeni biçimiyle tüm olarak yazılması yoluna bile zorunlulukyoksa gidilmemelidir.Kanımca MPM kuruluş yasasımn değiştirilmesinde bu ikinci yaklaşım benimsenmeli,değişiklikler zorunlu görülen alanlarla sınırlı tutulmalı, gereksiz tartışmalara,tepkilere yol açabilecek daha az önemli değişikliklerden kaçınılmalıdır.43


Bu anlayış içinde hazırlanmasının uygun olacağına inandığım değişildik taslağında,düşünceme göre aşağıdaki değişiklikler yer almalıdır:1. Genel Kurulun yılda bir değil iki yılda bir toplanması sağlanmalıdır. Heryıl genel kurul toplantısı yapılması, çalışma yılının en az dörtte birinin genel kurulhazırlıklarına ayrılmasını gerektirmekte, bu yüzden önemli bir süre yitirildiğigibi, sık sık yapılan genel kurul toplantıları bütçe için de küçümsenemeyecek biryük oluşturmaktadır. İki yıldan daha kısa bir süre, kaçınılmaz bir biçimde, zaman,güç, para savurganlığına yol açar.2. Etkili bir biçimde çalışamadıkları geçmişteki deneylerle ortaya çıkan DanışmaKurulları kaldırılmalıdır. Danışma kurullarına ilişkin hükümlerin yasadançıkarılmasıyla yetinilmeli, bu konuda yasayla yeni bir hüküm getirilmemelidir. Bunakarşılık, uygulamada bu amaçla danışmanlardan ya da gereksinme duyuldukçayetkili kişilerden oluşturulacak iki ya da üç kişilik yarkurullardan yararlanılmasıyoluna gidilmelidir.3. Huzur haklarım her toplantı günü için 50, bunların aylık toplamını 500lirayla sınırlayan hüküm yasadan çıkarılmalı, bu konuda da yasaya yeni bir hükümkonması yoluna gidilmeyip, konu yönetmeliklerle ya da genel kurul kararlarıyladüzenlenmelidir.Yukarıda üç maddede toplanan değişikliklerin gerçekleştirilmesi için yasa metnindeyapılması gereken değişiklikler de sırasıyla şunlardır:1. Genel Kurul'un iki yılda bir toplanmasıyla ilgili olarak, (a) Madde 5'in ilktümcesindeki "yılda bir defa," sözü "iki yılda bir," olarak değiştirilmelidir, (b)Madde 7'nin ikinci tümcesi "Genel Kurul içinden iki yıl için seçilen altı üyedenoluşur" biçiminde değiştirilmelidir. Böylece söz konusu tümcedeki bugün yürürlükteolan "her yıl yarısı değişen" deyişi, bugüne değin uygulanmamış olması dagöz önünde bulundurularak yürürlükten kaldırılmış olacaktır, (c) Madde 7'nin bununlabağlantılı olan son tümcesi de yürürlükten kaldırılmalıdır. Uygulamada sürekliliksağlamak amacıyla benimsendiği anlaşılan, <strong>yönetim</strong> kurulu üyelerinin yansınındeğişmesi düşüncesi, seçim sırasında alınacak önlemlerle gerçekleştirilebilir.(ç) Madde 7'nin üçüncü bölücüğündeki "her yıl" deyişi kaldırılmalıdır.2. Danışma Kurullarının kaldırılmasıyla ilgili olarak, (a) MPM'nin organlarınısayan Madde 3'ün d fıkrası yasa metninden çıkarılmalıdır, (b) Madde 6'nınf fıkrası yürürlükten kaldırılmalıdır, (c) Madde 11 yürürlükten kaldırılmalıdır.Cç) Madde 16'nın ilk tümcesindeki "ve Danışma Kurullarının" deyişi metindençıkarılmalıdır.3. Huzur hakları konusuyla ilgili olarak Madde 16'nm ilk tümcesindeki "toplantılarakatılan Yönetim ve Denetleme Kurulu üyelerine, Damşma Kurulları üyelerineverilecek huzur haklarının (beher toplantı günü için 50 lirayı ve aylıktoplamı da 500 lirayı geçmemek şartıyla) miktarı," deyişi yasa metninden çıkarılmalıdır.Bu konuda da yasaya yeni bir hüküm konmasına gerek bulunmadığı görüşündeyim.Yasa değişikliği konusuyla ilgili olarak akla gelebilecek, daha önce çeşitli vesilelerletartışma konusu yapılmış öbür konularla ilgili düşüncelerim de şunlardır:1. Kanımca Merkez'in adında yer alan yabancı kökenli "Prodüktivite" sözcüğü,örgütün kamusal ilişkileri bakımından ciddi bir engeldir. Bu ad 580 sayılı yasanınMecliste görüşülmesi sırasında da eleştirilmiş, ancak o zaman uygun biröneride bulunulamadığı için yasaya bugünkü biçimiyle girmiştir. Geniş yığınlar44


için anlaşılması olanaksız, aydınlar için bile söylenmesi güç olan bu sözcüğün kurumunadından çıkarılması haklı olarak düşünülebilir. "Ulusal Verimlilik Kurumu"(UVK), "Ulusal Verimlilik örgütü" (UVÖ) ya da "Türk Verimlilik Kurumu"(TVK) adlarından herhangi biri şimdikinden çok daha uygun görünmektedir.2. Madde l'in son fıkrasında yer alan, MPM'nin Yüksek Denetleme Kuruluncadenetleneceği hükmünün yerindeliği, Merkez'in bir kamu iktisadi teşebbüsü olmamasıdolayısıyla öteden beri tartışma konusu yapılmıştır. Kanımca da, Madde3'ün c fıkrasında sözü edilen özel denetleme kurulunun yapacağı denetim yeterlidir.Merkez'in "kamu parası"nı harcamakta olduğu yolundaki bir savın, YüksekDenetleme Kurulu'nun etkililiği de geçmiş deneylerin ışığı altında tartışma konusuyapılabilecek ikinci bir denetimi için bir gerekçe olamıyacağı düşüncesindeyim.Nitekim, ana görevleri MPM'ye koşut olan, bu arada kamu iktisadi teşebbüsleriyleolan ilişkisi MPM'ninkine çok benzeyen Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü,kamu parasını harcamakta olmasına karşın Yüksek Denetleme Kurulu denetiminindışındadır. Böyle bir düşüncenin "denetimden kaçınma" gibi bir anlamtaşımayacağı da açıktır. Büyük bir yararı olmasa bile zararı da olmayan bu denetiminkaldırılması yolunda bir öneride bulunmak istememekle birlikte, genelkurulun iki yılda bir toplanmasına yıllık hesaplara göre aklama yönteminin birengel oluşturması durumunda bu konuyu da değişiklikler arasına almanın gerekebileğidüşüncesindeyim. Yönetim Kurulunda böyle bir düşüncenin benimsenmesidurumunda, KİT'lerle ilgili kendi öz görevlerini gerektiği gibi yerine getirmekteöteden beri güçlük çektiği herkesçe bilinen Yüksek Denetlem Kurulu'nun bunaciddi olarak karşı çıkmayacağını sanıyorum.3. Ara ara Yönetim Kurulu'nun bileşimi üzerinde de durulmuş, bu arada, yürütmeile daha yakın bir ilişki kurulması amacıyla bu kurulda Devlet Planlamaörgütü, Maliye Bakanlığı gibi kuruluşların üst düzey yöneticilerine de yer verilmesiyolunda önerilerde bulunulmuştur. Kanımca bugünkü "hükümet - işveren - işçi"üçlüsüne dayanan yapı böyle sıkı bir ilişkinin kurulmasına engel olmadığı gibi,yürütmeye çok bağlı bir Yönetim Kurulu MPM'nin özerkliğini çekinceye düşürebileceksiyasal karışmalara elverişli bir ortam yaratabilme bakımından da sakıncalıolabilir.4. MPM'nin gelirleriyle ilgili olarak ödenti yüzdelerinde artırma yapılması,bugün bile bu paraların toplanmasında kurumların direnmesiyle karşılaşılmaktaolması gerçeği karşısında sakmcalı olur. 580 sayılı yasanın 13. maddesinin b fıkrasında250.000 TL'lık yıllık gelir olarak belirlenmiş olan aidat ödeme alt sınırı,enflasyon etkisiyle Merkez'e ödenti verecek kuruluşların sayısını artıracak, dolayısıylayine enflasyon yüzünden değeri azalan gelirlerin bir ölçüde artması yönündeetki yapabilecektir. Merkez'in danışmanlık gibi gelir artırıcı çalışmalarınında bu alandaki sıkıntıları gidermeye bir ölçüde yardımcı olabileceğini geçmiş deneylerkanıtlamış bulunmaktadır. Bütün bu kaynakların yetersiz kalması durumunda,söz konusu maddenin a fıkrasında öngörülmüş bulunan Maliye Bakanlığıdesteğinin, gereken etkili girişimlerde bulunularak sağlanması gerekecektir.5. MPM'nin görevleriyle ilgili Madde 2'nin değiştirilmesinden ara ara sözedildiği olmuşsa da, kanımca yasanın en güzel maddelerinden biri olan bu maddenindeğiştirilmesi için hiçbir neden yoktur. MPM <strong>yönetim</strong>ine izleyeceği yöneltiyideğişen koşulların gereklerine uygun bir biçimde belirleme olanağını genişölçüde sağlayan bu madde kanımca olduğu gibi korunmalıdır.Yönetim Kurulu'nun değerlendirmesine sunarım.45


3.BölümKAMUSAL İLİŞKİLERKurumla ilk iş ilişkisi bir kamusal ilişkiler semineri dolayısıyla kurulanDanışman, bu göreve geldikten sonra da bu kuruluşta kamusal ilişkilerkonusuna özel bir önem verilmekte olduğu duygusu içinde bulundu.Bir örgütün eylemleriyle işlemlerinden etkilenen, kendi düşünceleriyle,eylemleriyle örgütü etkileyen, aralarında çıkar ortaklığı bulunan bireykümeleri olarak tanımlanan "kamu"lar, örgütlerin uyumlu ilişkiler içindebulunabilmek için seslenmeleri, sesine kulak vermeleri gereken kümelerdir.Kamular yalnız bu gibi yurttaş kümelerini değil, MPM'nin durumundaolduğu gibi örgütleri de kapsar.Danışman, kurum içinde kamusal ilişkiler <strong>sorunları</strong>yla görevli kişilerleolan görüşmelerinde, genellikle bu alanda özel bir öğrenim görmemişolan bu kişilere, ilk iş olarak MPM'nin kamularının bir dökümünü yapmalarını,bu kamulardan her birinin önemi, özellikleri, gereksinmeleri,beklentileri, eğilimleri, onlara seslenmede ya da seslerine kulak vermedeyararlanılabilecek araçları belirleyerek bütün bu bilgileri düzenli bir biçimdekaleme almalarını öğütlemişti.HÜKÜMETLE İLİŞKİLERÖzellikle kamu kuruluşlarının varlıklarını gelişerek sürdürebilmeleriiçin gerekli desteği sağlayabilecek ya da bu desteği esirgeyebilecek yürütmeörgeniyle yasama örgeni de onların önemli kamuları arasındadır. Danışman'abu göreve başlamasını izleyen haftalar içinde, 6 Ağustos 1971günü, Genel Sekreter, MPM'nin <strong>sorunları</strong>, bu arada hükümetin kuruluşlailgili olarak sezinlediği niyetleri ile kendisinden yardım beklediği öbürkonular üzerinde, odasının genellikle açık duran kapısını kapayarak görüşmüştü.Bu arada Genel Sekreter ekonomik işlerle görevli Devlet Bakanınasunulmak üzere Yönetim Kurulu adına bir yazanak hazırlamış,bu belgenin taslağını inceleyen Danışman, 11 Ağustos 1971 günü görüşlerinikendisine sözlü olarak bildirmişti. Yürütmenin en üst düzeyinde,çalışmalarının uygulamaya yeterince dönük olmaması, büyük bir bölümü-46


nün "seminercilik" niteliğinde olması gibi suçlamalarla karşılaşan kurumiçin iyi niyet, yandaşlık sağlamak amacını güden bu belgeyle ilgili aşağıdakigörüşlerini o gün Genel Sekretere yazılı olarak da sunmuştu.Başbakan Ekonomik İşler Yardımcısına verilecek MPM Yönetim Kurulu muhtırasıtaslağını isteğiniz üzerine inceledim. Bu konudaki gözlemlerimle düşüncelerimaşağıdadır:1. Taslağın 9. sayfasının son bölücüğünde Bakanlıkların, DPT ile öbür kamukuruluşlarının MPM'nin gerek uzun dönemli gerek yıllık çalışma programlarındayer almasını öngördükleri konularla bunların öncelik sıralarım belirtmek üzerebir çalışma grubu kurulmasının yararlı olacağı belirtilmektedir. Bu grupların ilgilikuruluşlarca bu amaçla görevlendirilecek, temsil ettikleri kurumun en üstdüzeyiyle ilişki kurma, damşma kolaylığı bulunan yetkili irtibat memurlarındanoluşmasının önemine dikkat çekmek isterim. Deneyler, alt düzeylerden gelecekyetkisiz görevlilerin bu gibi gruplarda yararlı olmadığım göstermektedir.2. Sayfa 10'un son bölücüğü ile sayfa 12'nin ilk bölücüğünde, istatistik verilerintoplanmasında, araştırmalar dolayısıyla bilgi alınmasında güçlüklerle karşılaşıldığıbelirtilmektedir. Bu güçlük geniş ölçüde ilgiii kurumlardaki yöneticilerleöbür görevlilerin anlayışıyla ilgili olmakla birlikte, MPM yasasında yapılacak değişıkıiKsırasında alınacak bilgilerin gizliliğini sağlayacak önlemlerle birlikte kurumlarabu konuda bilgi verme yükümlülüğü getirecek bir hükme yer verilmesiyarara olur.3. Sayfa ll'in ilk bölücüğünde, işletmelerde görevlendirilecek verimlilik sorumlularıyladaha büyük işletmelerde kurulacak verimlilik birimlerinden söz edilmeiaeuir.Bu birimlerin, kalkınma planları ile yıllık programlarla —özellikle iktisauıcıevlet teşekkülleriyle öbür kamu kuruluşlarında kurulmuş bulunan— organizasyonve metot birimleriyle ilişkiiendırilip bütünleştirilmesi yararlı olur.4. Sayfa 12'nin ikinci bölücüğünde, "inceleme ve araştırmalar sonunda getirilentedbirlerin ve yapılan tavsiyelerin genellikie kâğıt üzerinde kalmakta ve uygulamalarınageçilememekte olduğu" belirtilmektedir. Öğütlemelerin uygulanmasıher zaman, her yerde ilgililerin anlayışına, öğütlemenin değerine geniş ölçüde bağlıkalmaktadır. Bununla birlikte, kurumlar, uygulayamayacakları öğütlemelerin sözkonusu olduğu durumlarda gerekçe bildirmekle yükümlü kılınabiiirler. Bu öğütlemeninuygulanma biçimi daha sonra belirlenebilir. Ancak, bu zorunluluğun şuya da bu biçimde bir kurala bağlanması gerektiği de unutulmamalıdır.5. Sayfa 12'nin son bölücüğünde seminerlerle kurslara çoğunlukla eğitime gereksinmegösterenlerin katılmadığı, katılan üyelerden de gerektiği gibi yararlanılmadığıbelirtilmekte, bölücüğün sonunda "ilgili kamu kuruluşu yöneticilerininilgi ve işbirliğini sağlayıcı koordinasyon çalışmalarına ihtiyaç duyulduğu" belirtilmektedir.Bu konuda daha belirgin bir tutumun öğütlenebileceğim sanıyorum.Örneğin, bu seminerlere katılacakların seçimi, görevlendirilmesi, dahası uygulamayazanağı istenmesi yoluna gidilebilir. Bu arada MPM'ce düzenlenen seminerleringerçek bir eğitim çalışmasına dönüştürülmesi zorunluluğuna da değinmek gerekir.Bu birkaç gözlem dışında rapor genellikle çok olumlu, yararlı bulunmuştur.Rapor, hem MPM'nin çözüm bekleyen çeşitli <strong>sorunları</strong>nın neler olduğunu açıklamakta,hem bugüne değin yapılmış çalışmaların bir dökümünü içermekte, hem dekendisini daha etkin bir kuruma dönüştürmek amacıyla neler yapmak istediği konusundabilgi vermektedir.47


ÖBÜR KAMU KURULUŞLARIYLA İLİŞKİLERKurum, bu dönemde, kendilerine hizmet götürdüğü ya da çeşitli biçimlerdeilişkili bulunduğu kuruluşlara yönelik, kamusal ilişkiler yönüağır basan girişimlerde bulunmuştu. Bunlardan biri, onların belirli konulardagörüşlerini almak, MPM'nin o güne değin yaptığı çalışmalardan hoşnutlukdüzeyini ortaya koymak amacını güden —yukarıda sözünü ettiğimiz—bir sormaca uygulamasıydı. Daha sonra buna benzer bir girişimdedaha bulunulmuş, 1975 yılı iş programının oluşturulmasında göz önündebulundurulabilecek görüşlerle önerilerin alınması amacıyla bir yazı ile onaekli bir soru kâğıdı hazırlanarak Danışman'dan bu konuda da görüş bildirmesiistenmişti.Danışman, Genel Sekreterin kendisine ilettiği 21 Ekim 1971 günlü biryazıdaki araştırma tasarılarına dönüştürülebilecek bir konular dizelgesiniincelerken, bunlar arasında yer alan "MPM'nin Üniversiteler ve Diğer Kuruluşlarlaİşbirliği" konusunu öncelikle ele almak gereğini duymuş, kurumunkamusal ilişkileri bakımından da önemli saydığı, söz konusu işbirliğiningerekçesi, amacı, hangi kuruluşlarla işbirliği edileceği, öngörülenilişkiyle işbirliğinin biçimi, bu amaçla yapılması gereken çalışmalar konusundakiönerilerini, 17 Kasım 1971 günü sunduğu aşağıdaki görüş bildirmeyazısında açıklamıştı. Konu üzerindeki kişisel düşüncelerini yansıtanbu tasarıda uygun görülecek birtakım değişikliklerin yapılabileceğinibelirten Danışman, tasarının uygulanmasıyla görevlendirilecek kişilereçalışmaların daha sonraki evrelerinde de yardımcı olabileceğim bildirmişti.Türkiye'de verimliliğin artırılması amacıyla kurulmuş bulunan MPM yapıcaküçük bir örgüttür. Uzman, uzman yardımcısı kadrosu 40-50 dolayında bulunanbu kuruluşun, oldukça kapsayıcı bir nitelik taşıyan çeşitli görevlerini yalnız kendigörevlileriyle yerine getirmesi çok güçtür. MPM ba amaçlarım kadrosunu genişleterekde tek başına gerçekleştirebilmek olanaklarından yoksundur. Esasen,böyle bir olanak bulunsa bile ülkede var olan dış kaynakların insan gücünden yararlanmak,çalışmalarında çeşitli kuruluşlarla işbirliği etmek zorundadır.Bu işbirliği başlıca iki düzeyde düşünülebilir.(1) Bunlardan birincisi, MPM'nin stratejik planda, onun yöneltisinin saptanmasındasöz sahibi kuruluşlarla ilişki, karşılıklı işbirliği kurulması biçiminde özetlenebilir.MPM'nin varlığını sürdürebilmesi, genel olarak çalışmalarının geliştiril*mesi bakımından önem taşıyan siyasi düzey, yani Başbakanlık, iktisadi işlerle görevliBaşbakan Yardımcılığı, Sanayi, Ticaret, Çalışma Bakanlıkları gibi kuruluşlardır.Bunlara işverenle işçi kesimlerinin üst düzey örgütlerini de eklemek gerekir.(2) İkinci olarak, MPM'nin yasayla kendisine verilmiş bulunan, her yıl işprogramlarına bağlanarak daha belirli duruma getirilen görevlerin yapılmasındayardımcı olabilecek kuruluşlarla onların bilgilerinden, deneylerinden yararlanılabilecekgörevlileriyle işbirliği edilmesi söz konusudur.48


Birinci maddede sözü edilen kuruluşlarla olan işbirliği daha çok "politik" birnitelik taşırken, burada daha çok "teknik, mesleki" bir işbirliği söz konusudur,Teknik, mesleki düzeyde işbirliği kurulabilecek örgütler arasında yurt dışındakibenzer kuruluşlar da usa gelebilmekle birlikte, bu kuruluşlar bu yazımızın kapsamıdışında kalmaktadır.Bu yazıda, yalnız ikinci maddede açıklanan teknik düzeydeki işbirliğinin amaçları,kapsamı, yöntemleri üzerinde durulacaktır.İşbirliğinin Amacı. MPM'nin "verimliliğin artırılması" ana düşüncesi çevresindetoplanan çalışmaları kısaca üç ana görev olarak özetlenebilir: (1) Eğitim, (2)Araştırma, (3) Yayın.Yazının konusu olan işbirliğinin amacı, MPM'nin bu üç görevle ilgili çalışmalarındaçeşitli kuruluşların insan gücü olanaklarından nasıl yararlanabileceğiniortaya koymaktır.İşbirliği Kurulacak Örgütler. MPM'nin yukarıda belirtilen amacı gerçekleştirmeküzere işbirliği kurabileceği örgütler şöylece kümelendirilebilin1. Üniversiteler- Bu kuruluşlar, bir yandan MPM gibi eğitim, araştırma, yayınçalışmalarında bulunan örgütler olmaları, öte yandan MPM'nin çalışmalarındayararlanabileceği yüksek nitelikli insan gücüne ülkedeki öbür kuruluşlara oranladaha geniş ölçüde sahip bulunmaları dolayısıyla özel bir önem taşımaktadır.2. Üniversite dışındaki yüksek öğretim kuruluşları- Bu kümeye, İktisadi veTicari İlimler Akademileri gibi, üniversite statüsünde bulunmayan öbür yükseköğretim kurumları girmektedir. Akademiler, öğretim etkinliklerinde üniversite öğretimüyelerinden geniş ölçüde yararlanmakla birlikte, kendi öz kadrolarmdakiöğretim üyeleriyle yardımcılarından MPM'nin nasıl yararlanabileceğinin araştırılmasıyerinde olacaktır.3. Merkezi hükümet örgütü- Bu kategoriye, hükümete destek hizmet sağlamaklagörevli Devlet Planlama Teşkilatı, Devlet İstatistik Enstitüsü, Devlet PersonelDairesi, Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü, Devlet Malzeme Ofisi,Yüksek Denetleme Kurulu, Danıştay gibi kuruluşlarla tüm bakanlıklar örgütügirmektedir.4. Kamu iktisadi kuruluşları- Bu kategoriye iktisadi devlet teşekkülleriylebenzeri kuruluşlar girmektedir.5. İşveren, işçi kuruluşları ile öbür meslek kuruluşları- Bu küme, Türkiye İşverenSendikaları Konfederasyonu, Odalar Birliği, Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu,Mimar ve Mühendis Odaları, Barolar Birliği gibi mesleki örgütlerdenoluşmaktadır.6. Özel kesim kuruluşları- Bu kümeye giren kuruluşlar içinde MPM'nin çalışmalarındayararlanabileceği sanayi, ticaret kuruluşlarının sayısı sınırlı olmaklabirlikte, özel kesimin MPM çalışmalarına yapabileceği katkının incelenmesi de yararlıolacaktır.Üniversitelerle öbür yüksek öğretim kurumlarının işbirliği kurulacak görevlileriöğretim üyeleriyle yardımcılarıdır.Merkezi hükümet örgütüne destek hizmetler sağlayan kuruluşlarla bakanlıkların,kamu iktisadi kuruluşlarının çeşitli uzmanlarından, planlama, eğitim, araştırma,teftiş, danışmanlık ya da benzeri kadrolarmdaki görevlilerin bilgileriyle deneylerindenyararlanma olanakları dikkatle araştırılmalı, çeşitli örgütlerin <strong>yönetim</strong>görevlerinde bulunanlardan da —özellikle <strong>sorunları</strong>n öğrenilip tartışılması bakı-49


mından— yararlanılabileceği unutulmamalıdır. Aynı şeyler yukarıda sayılan öbürörgüt kümeleri için de söz konusudur.İlişkinin, İşbirliğinin Biçimi. Burada, öncelikle üniversitelerle nasıl ilişki ya daişbirliği kurulacağı konusu ele alınarak geliştirilecek işbirliği biçiminin öbür kurumlarada uygulanması önerilecektir.1. İşbirliği sağlayıcı ilişkilere geçilmeden önce, MPM'nin işbirliğine dayanakolabilecek eğitim, araştırma, yayın etkinliklerinin ayrıntılı bir dizelgesinin yapılmasıgerekir. Burada amaç, dış örgütlerin görevlilerinden yararlanılabilecek MPMetkinliklerinin olabildiğince eksiksiz bir dökümünü ortaya koymaktır. Bu dizelgeninoluşturulmasında şöyle bir yol izlenebilir: Önce MPM'nin çeşitli şubeleri kendietkinlikleriyle ilgili birer dizelge geliştirirler. Bu dizelgenin oluşturulmasında çıkışnoktası olarak bugün yapılmakta olan, geçmişte yapılmış, gelecekte girişilmesi tasarlananetkinlikler alınabilir. Bu arada son zamanlarda oluşturulan "MPM'ninAmaçları, Hedefleri, Görevleri ve İzlenecek Yol" başlıklı belgeden de geniş ölçüdeyararlanılabilir. Daha sonra bu konular mantıki bir sıraya konarak şube müdürleridüzeyinde yapılacak bir toplantıda birleştirilip eksiklikleri giderilir. DizelgeGenel Sekreterlikçe çözden geçirilerek son biçimi verilir. Bu dizelgenin MPM'debugün yapılmakta olan işlerden daha geniş bir kapsam taşımasında, bir başkadeyişle MPM'nin ilerde yapabileceği işleri içine almasında özellikle yarar vardır.2. Bu arada işbirliğinde yarar umulan üniversiter kuruluşların eksiksiz birdizelgesini çıkarmak gerekir. "Üniversiter kuruluş" sözünden amaç, fakülte, üniversiteyebağlı yüksek okul, bölüm, kürsü gibi birimlerdir. Kimi durumlarda birfakülte ile ilişki kurulduğunda onun bölümleriyle, kürsüleriyle de kendiliğindenilişki kurulmuş olabileceği gibi, kimi durumlarda bir fakültenin MPM'nin çalışmaalanıyla ilgili bir bölüm ya da kürsüsüyle ilişki, işbirliği kurulması yoluna gidilebilir.3. Daha sonra üniversiter kuruluşlarla ilişki kurulur. Burada çeşitli ilişki biçimleridüşünülebilir:(a) İlk düşünülebilecek biçim, ilgili fakültelerle, yüksek okullarla resmen yazışma,öğretim üyeleriyle, yardımcılarıyla böyle ilişki kurma yoludur. Bu yaklaşımen doğal yol gibi görünmekle birlikte, MPM'den gönderilecek yazının işleme konmasında,ilgili kurullara getirilip görüşülmesinde gecikmelerle aksamalar olması,amacın gerektiği gibi anlaşılamaması, kısacası beklenenin istenen zamanda, istendiğibiçimde elde edilememesi olasılığı vardır.(b) İkinci bir yaklaşım, doğrudan doğruya ilgili öğretim üye ya da yardımcılarıylailişki kurulmasıdır. Yüz yüze ilişkiler amacın daha iyi anlatılmasını, dahaiyi sonuç alınmasını sağlamakla birlikte, bu yola gidildiğinde ilişkinin yalnız kişilerlekurulup kurumların bir yana itilmesi gibi bir sakınca doğabilir.(c) Bizce en doğru olan üçüncü bir yaklaşım, bu konuda kurumlara resmibir yazıyla durumu bildirdikten sonra kişilerle doğrudan doğruya —yazışmaylaya da yüz yüze— ilişki kurmaktır. Böylece ilişki bir yandan kurumlarla, onlarınyetkili yöneticileriyle, bir yandan da kişilerle kurulmuş olacaktır. Bu noktada, kurulacakişbirliğinde kurumların birer bağlantı görevlisi ayırması, daha sonraki ilişkilerdeonların aracılığından yararlanılması uygun olur. MPM bu kişilerden tektek yararlanabileceği gibi, kimi durumlarda bir (ya da birkaç) kurul olarak toplanmalarıyoluna gitmek de isteyebilir.MPM'nin üniversitelerle işbirliği etmesi özünde çok istenilir bir davranış olmaklabirlikte, işi oldukça çok, kendi <strong>sorunları</strong>nın ağırlığını sürekli olarak duyan50


kurumlar olan üniversitelerin böyle bir girişimde bulunanların bekleyebileceğiolumlu tepkiyi, işbirliği çabasını göstermemeleri olasılığının bulunduğunu da unutmamakgerekir. Sözü geçen kurumlarla ilişki kurulurken bu işbirliğinin iki tarafada yararlı olacak manevi, maddi olanaklar sağlayabileceği iyi bir biçimdebelirtilirse başarı olasılığı artacaktır. Gerçekten, bugün kimi üniversitelerle fakültelerinyayın, araştırma ödenekleri gereksinmeyi karşılamamakta, bu yüzden öğretimüyelerinin bir bölümü dış olanaklardan yararlanma yolları aramaktadırlar.4. Tek tek öğretim üye ya da yardımcılarıyla böyle bir olumlu ortam yaratıldıktansonra ilişki kurulmalıdır. Bu ilişki, duruma göre, bağlantıyla görevlendirilenöğretim üyesi aracılığıyla olabileceği gibi, söz konusu kişilerle doğrudan doğruyada kurulabilir. Bu ilişki sırasında ilgililere söz konusu işbirliğinin amacıylakapsamını açıklayan bir yazı, ona ilişik olarak da —doldurulup geri gönderilmeküzere—• basılı bir soru kâğıdı yollanmalıdır. Böyle bir soru kâğıdında yer almasıgereken öğelerden bir bölümü aşağıdadır:(a) İlişki kurulacak kişinin kendisiyle ilgili bilgiler- Söz konusu kişinin adıile soyadı, bağlı olduğu kuruluş, görev sanı, iş-ev telefonu, iş-ev adresi ib.(b) Öğrenim durumuna, bilimsel çalışmalarına ilişkin bilgiler- En son bitirdiğiyüksek öğrenim kurumu, yüksek öğrenimi sonuçlandırdığı yıl, yüksek lisans iledoktora çalışmalarını yaptığı kurumlarla alanlar, sundukları tezlerin konuları,bildikleri yabancı dillerle bu bilginin düzeyi (az, orta, iyi, çok iyi, mükemmel gibi),yayınları (kitaplar, dergi yazıları) ib.(c) Bu kişilerin MPM'nin çalışmalarına hangi alanlarda, ne ölçüde katılabileceğineilişkin bilgiler- Burada amaç MPM'nin söz konusu kişiden hangi konularda,ne ölçüde yararlanabileceğini ortaya koymaktır. Soru kâğıdı öyle düzenlenmelidirki, bu araştırmanın kapsamına giren kişilerden eğitim, araştırma, yayınalanlarında, hangi konularda nasıl yararlanılabileceği açık olarak öğrenilmiş olsun.Burada, "eğitim," "araştırma," "yayın" sözcüklerinin karşısına, ilgili kişinin,işbirliği edilebilecek konular dizelgesinde yer alan çeşitli kalemlerden uygun gördüklerininbaşındaki rakamı yazarak MPM'nin çalışmalarına hangi konularda katılabileceğinibelirtmesi istenebilir. Bundan başka, soru kâğıdına,, söz konusu kişilerinkendilerini özellikle yetkili, bilgi ya da deney yönünden hazırlıklı gördüklerikonulara dikkati çekmeleri de istenebilir. Bunu sağlamanın bir yolu, yukarıdasözü edilen rakamların yanına —azalan bir düzeyi anlatmak üzere— üç, iki, bir+imi koymalarını istemek olabilir. Bu kümede bir de, ilgili kişinin MPM ile işbirliğietme olanağıyla isteğinin düzeyini ortaya koyacak, çeşitli seçeneklerden biri işaretlenerekyanıtlanabilecek bir soruya yer verilmesi düşünülebilir. Aslında bu bölümdeyer verilecek sorular MPM'nin gereksinmelerine göre belirlenmelidir. Birbaşka deyişle, < soru kâğıdında daha belirgin nitelikte başka sorulara yer vermeyoluna da gidilebilir.5. MPM'nin üniversitelerle ilişki kurmasıyla ilgili öneriler, öbür kurumlarlailişki kurulmasında da, gerekli görülebilecek ufak tefek birtakım değişiklikler yapılarakuygulanabilecektir.Yapılacak İşlerle İlgili Gözlemlerle Öneriler1. İlişki kurulacak örgütlerin belirlenmesinde "T. C. Devlet Teşkilatı Rehberi"ndengeniş ölçüde yararlanılabilir. Bu rehberin son baskısının yayımlandığı1968 yılından bu yana devlet örgütünde birçok değişiklikler olmuşsa da, söz konusuyayın bu konuda değerli bir kaynak niteliğini korumaktadır.51


2. Daha önce bu kümede toplanan kurumların tümüyle aynı zamanda ilişkikurulması girişilecek çalışmanın kapsamını aşırı ölçüde genişletmesi bakımındansakıncalı olabileceği için, ilk aşamada üniversitelerin, daha sonra MPM bakımındanözel önem taşıyan belirli birtakım kuruluşların ele alınması daha uygun olacaktır.3. Kurumlara bu çalışmayla ilgili olarak yazı yazılmadan önce soru kâğıtlarının(bilgi toplama formlarının) geliştirilmesiyle ilgili çalışmalar olabildiğinceileri bir evreye ulaştırılmalı, en azından basılmaya hazır bir duruma getirilmiş olmalıdır.4. Bu işbirliğinde MPM'nin dış örgütlerden nasıl yararlanabileceği konusuyanında "onlara nasıl yararlı olabileceğinin" belirtilmesi gereği de akla gelebilir.Bu yararlardan birine, işbirliği edilecek kuruluşların görevlilerine eğitim, araştırma,yayın alanında sağlanacak olanaklara yukarıda değinilmişti. Kanımızca, belirlikurumların MPM'den nasıl yararlanabilecekleri, bu döküm çalışmasından sonra,bağlantı görevlileri aracılığıyla ya da kurulacak daha doğrudan, yakın, sürekliilişkiler sırasında daha somut bir biçimde kendini gösterebilecektir. Ancak, isteniyorsa,bu döküm çalışmasıyla ilgili olarak kurumlara gönderilecek resmi yazıdaMPM'nin o kuruluşlara daha başka nasıl yararlı olabileceğinin belirtilmesi yolunada gidilebilir. "MPM'nin Amacı, Hedefleri, Görevleri ve İzleyeceği Yol" başlıklı belgeninbastırılarak bu yazıya eklenip işbirliğine çağrı yazısında ilişikteki bu belgeyeyollamada bulunulması da ilgili kurumlara MPM'den nasıl yararlanabileceklerikonusunda bir görüş kazandırabilir.5. Soru kâğıdı, alınan yanıtlar belirli bir düzene konup —örneğin bir kutuda—korunabilecek bir biçimde çoğaltılmalıdır. Soru kâğıtlarının basımevindebastırılmasının kullanışlılık yönünden daha uygun olacağmı düşünüyoruz. Yanıtlanmışsoru kâğıtları yanıtlayanların soyadının abece sırasına göre düzenlenebileceğigibi daha başka bir esasa göre de sıraya konarak korunabilir. Soru kâğıtları soyadınınabece sırasma göre düzenlenirse, bu kâğıtlar kaynak olarak kullanılarak,çeşitli amaçlarla yararlanılmak üzere, konuya göre daha başka fişlerin çıkarılıpayrı ayrı düzenlenmesi yoluna da gidilebilir.6. Burada söz konusu edilen döküm çalışması bir kez yapılıp sona eren birçalışma olarak düşünülmemelidir. Toplanan bilgilerdeki değişiklikler izlenerek dökümünson durumu yansıtır bir biçimde korunması zorunludur. Ancak, değişikliklereilişkin bilgi edinildikçe bu değişiklikler eldeki yazılımlara işlenmeli, buna karşılıkaradan 3-4 yıllık bir süre geçtikten sonra böyle bir döküm çalışmasının yenidenyapılması olanakları araştırılmalıdır.Çok geçmeden bu tasarının uygulanmasına geçilmiş, Danışman'ın dagözetimi altında, görüş bildirme yazısındaki önerilere uygun olarak geliştirilenbilgi belgeleri MPM'nin çeşitli çalışmalarında yararlanılabileceküniversite öğretim üyelerine gönderilerek yanıtlanmaları sağlanmış, kurumundaha sonraki çalışmalarında bu bilgilerden yararlanılmıştı. Bugünküuygulayımibilimsel gelişme düzeyinde bilgisayara kolaylıkla aktarılıp çokdaha büyük bir rahatlıkla kullanılabilecek olan bu bilgilerin güncel birdurumda tutulup tutulmadığı, bilgi toplama işinin sonradan ortaya çıkanbüyük değişikliklerin ışığı altında yeniden yapılıp yapılmadığı konusundabilgimiz yoktur.52


Örgütlerin çalışmalarını kamuya tanıtmaları, onlara kendileriyle ilgilibilgiler sunmaları, kamusal ilişkiler çabalarının iyi bilinen bir örneğidir.MPM Genel Sekreterliği de 1973 yılında böyle tanıtıcı bir yayın oluşturmakgereğini duymuş, Danışman bu konudaki düşünceleriyle önerilerini28 Mayıs 1973 günlü görüş bildirme yazısıyla sunmuştu:26 Mayıs 1973 günü Şube Müdürlerinin de katılmasıyla yapılan toplantınınsonunda, MPM çalışmalarıyla ilgili olarak oluşturulmasını önerdiğiniz tanıtıcı belgeyeilişkin düşüncelerimi genel çizgileriyle açıklamıştım. Burada, söz konusu görüşlerimiyazılı olarak sunuyorum.1. 1 Mayıs 1971 -1 Mayıs 1973 dönemini kapsaması söz konusu olan böyle birbelgenin oluşturulması, MPM'nin iki yıl önceki durumuyla son iki yıl içinde gösterdiğigelişmeleri yasama örgeniyle MPM'nin çalışmalarıyla ilgili öbür kamusal,özel kuruluşlardaki ilgililere derli toplu olarak açıklaması bakımından yararlı olacaktır.2. Oluşturulacak belgenin aşağıdaki genel düzeni izlemesinin uygun olacağınısanıyorum:(a)Belgenin başında amacı kısaca açıklanmalıdır.(b) Söz konusu toplantının sonunda dağıttığınız planın böyle bir belge içinuygun bir çerçeve görevi yapacağı görüşündeyim.(c) Son iki yıl içinde MPM'ye yöneltilen eleştirilerle ilgili olarak kaleme alındığınısöylediğiniz özetin metne olduğu gibi konması düşünülebilir. Bu yola gidilmesidurumunda bu özetin metin içine değil de belgenin sonuna bir ek olarakkonması daha uygun olur. Düşünülebilecek bir başka yol da, söz konusu eleştirilerebelgenin çeşitli bölümlerinde yeri geldikçe değinilmesidir. Kanımca böyle birçözüm —söz konusu özet metnin sonuna konsun konmasın— en elverişli olanıdır.3. Metin, okumayı güçleştirecek ayrıntılara inmemeli, görece kısa tutulmalıdır.4. Metin savunma ya da kalem kavgası havası taşımamalı, daha çok gerçekleştirilengelişmelerin bir dökümü niteliğinde olmalıdır. Verilecek bilgilerle metindeyer alacak açıklamalar, MPM'de görülen tutum değişikliğini olduğu gibi yansıtacakbir biçimde kaleme alınmalıdır. Belgede gerçekleşen gelişmelerin yanı sıraMPM amaçlarımn gerçekleştirilmesini güçleştiren etmenlere de değinilmeli, bu güçlükleringiderilmesini sağlayacak örgüt içi, örgüt dışı önlemler de belirtilmelidir.26 Mayıs günü yapılan toplantıdaki konuşmanızın genel tonuyla havasının metninhazırlanmasında da korunmasının yararlı olacağını sanıyorum.5. Metnin çeşitli şubelerle ilgili bölümleri, toplantıdaki görüşmelerin ışığı altındao şubelerin müdürlerince kaleme alınmalı, bu bölümler "Yayımlanacak YazılardaUyulması Gereken İlkeler" başlıklı belgedeki esaslara uygun olarak hazırlanmalıdır.6. Toplantıda da belirttiğim gibi, Şube Müdürleri kaleme alacakları bölümleriyazmaya şimdiden başlamalı, hazırlıklarım gecikmeye yol açmadan bitirmelidirler.Bu işin 15-20 gün içinde sonuçlandırılabileceğini sanıyorum.7. İlk hazırlıklarını tamamlayan Şube Müdürleri ellerindeki taslakları daktiloetmeden önce size ya da —uygun görürseniz— bana, bir de Genel SekreterYardımcısına (daha iyisi üçümüze birden) okumalı, metne yapılacak önerilerinışığı altında son biçimini vermelidirler.53


8. Tüm metne bütün yazılar bir araya getirildikten sonra son biçimi verilmelidir.Metin baskıya gitmeden önce bütünüyle tarafınızdan mutlaka görülmeli, birkez de yayımlanabilirlik açısından incelenmelidir. Bu incelemeyi uygun görülürseben yapabilirim.9. Yayımlanacak belgede yer alacak bölümleri kimlerin kaleme alacağının belirtilmesiyararlı olur. Ancak hazırladığınız plam incelediğimde ayrıntılı bir belirtmeyegidecek yerde her Şube Müdürünün planın tümünü başından sonuna dekizleyerek kendi açılarından gereken açıklamaları kaleme almalarının daha uygunolacağı sonucuna vardım. Bu arada kimi bölümler (örneğin, "Araştırmalar" bölümü)bütün şubeleri ilgilendirmekte, kimi kesimlerin ise Genel Sekreterlikçe hazırlanmasıgerekmektedir. Bu konuda ilgililere gerekli yönergenin verilmesi de yararlıolacaktır.10. Belgenin baskısına gereken özen gösterilmeli, sonuç küçük boy, yaklaşık50-60 sayfalık bir kitap biçiminde yayımlanmalıdır.Bu noktaları ön düşünceler olarak değerlendirmenize sunarım.Yulkarıda sözü edilen, 1975 iş izlencesinin oluşturulmasında çeşitli kuruluşlarıngörüşlerini almak üzere girişilen sormaca sonuçlanmış, Danışman,kamusal ilişkilerin uygun vargılar oluşturmada kamunun görüşlerindenyararlanma amacının somut bir örneği olan bu çalışmayı 27 Kasım1974 günlü görüş bildirme yazısında şöyle değerlendirmişti:Eğitim ve Yayın Şubesince yapılan bir sormacanın sonuçlarını kapsayan "Kamuve Özel Kesim Kuruluşlarının MPM'nin 1975 İş Programı İçin İleri Sürdükleriöneriler" başlıklı on altı daktilo sayfası uzunluğundaki yazanağı inceledim. Bu konudakigözlemlerimle düşüncelerim aşağıdadır:1. MPM'nin böyle bir araştırmaya girişmesi, hizmet sağladığı kuruluşlarlabir diyalog kurması, iş programlarını somut gereksinmelere dayandıracak bilgileridoğrudan doğruya ilgililerden elde etme yoluna gitmesi bakımından övülmeye değerbir çabadır.2. Toplam olarak 500 kamusal ya da özel kuruluşa gönderilen soru kâğıdınayalnız 69 kurumun (% 13,8) yanıt vermiş olması ilginin görece düşük bir düzeydebulunduğunu göstermekle birlikte, yapılan öneriler, ilginç, yararlıdır. Yanıtlar arasındakamu kuruluşlarından gelenlerin çoğunlukta olması da ilgi çekicidir.3. Raporun 3-7. sayfalarında yer alan "verimlilik, verimlilik ölçüm ve analiziile ilgili araştırma önerileri" konusunda ilgili şubelerin gerekli seçmeyi yapacaklarıkuşkusuzdur. Bunlar arasında 20, 21, 22 numaralardaki "işçilerin ekonomik vesosyal yaşantıları ile işgücü verimliliği arasındaki ilişkiler," "okul-endüstri ilişkilerive verimliliğe etkileri" ile "Milli Eğitim Bakanlığına bağh yüksek öğretim kurumlarıdışında kalan üniversitelerde öğretimde verimin tespiti" konularının iş programınaalınmasının uygun olabileceği görüşündeyim. Programa alınması uygungörülürse bu araştırmalarla üniversite öğretim üyelerinin de ilgilenebileceğini sanıyorum.Bu konuların "yüksek lisans" ya da "doktora" tezi konusu olarak işlenmesininbile sağlanabileceği görüşündeyim. Önerilen konular arasında ilginç, yararlıgördüklerim arasında aşağıdakileri de sayabilirim: "Ülkemizde buğday veekmek zayiatı," "Türk sanayiinin AET sanayii karşısındaki durumu, rekabet olanakları,AET sanayii ile bütünleşme <strong>sorunları</strong>," "nitelikli işgücü ihracının Türkekonomisi ve istihdam politikasma etkisi" ile "küçük sanayi kesimindeki esnaf vezanaatkarların eğitim gereksinmelerinin saptanması."54


4. önerilen eğitim programı konuları arasında (sayfa 8-9) "hizmet üreten kesimlerdeverimlilik ölçümü," "insan ilişkileri" ile "örgütlerin yeniden düzenlenmesive OM" konulan genellikle duyulmakta olan bir gereksinmeyi de dile getirmeleribakımından üzerinde durulmaya değer görülmüştür .5. Yeğlenen eğitim yöntemleri arasında "mektupla öğretim" son sırada önerilipbir tek yanıtta yer almış bulunmakla birlikte, bu yöntem MPM'nin etki alanınıngenişletilmesi bakımından büyük bir değer taşıyabilir. Bu alandaki olanaklarıaraştırmak amacıyla bir ön çalışmaya girişilmesinin çok yararlı olacağı düşüncesindeyim.6. MPM'ce yayımlanması istenen yapıtların konuları arasında kendi özel ilgialanım açısından gözüme çarpanlar "işçinin <strong>yönetim</strong>e katılması," "personel <strong>yönetim</strong>i,""hizmet içi eğitim gereksinmelerini saptama yöntemleri," "insan ilişkileri"ile "ticari işletmelerde bilgisayar kullanımı" konuları oldu. Bunlardan birincisininMPM bünyesinde temsil edilen işveren-işçi kesimleri bakımından çok duyarlı birkonu olduğunu, ayrıca konulardan bir bölümüyle ilgili MPM yayınlarının bulunduğunubiliyorum. Bununla birlikte bu konularda yetkili uzmanlara hazırlatılacakküçük ya da orta boy yayınların büyük bir gereksinmeyi karşılayacağı görüşündeyim.7. MPM'ce Türkçeye çevrilmesi önerilen yapıtlardan dördü özellikle dikkatimiçekti. Bunlardan Koontz'la O'Donnell'in "Principles of Management" başlıklı yapıtlarıkonusunda daha önce 31/5/1972 günlü, 38 sayılı yazımla öneride bulunmuştum.Geniş oylumlu bir yapıt olması dolayısıyla Türkçeye çevirtilip yayımlanmasındabirtakım güçlükler bulunmakla birlikte, kapsayıcı, işletmecilik alanındakien yeni kavramlarla tekniklere yer veren bir yapıt olması dolayısıyla üzerinde buvesile ile bir kez daha durulmasının yararlı olacağını sanıyorum. Uygun görülürseçevirinin yapıtın en son baskısından yapılması gerekecektir. Norman R. F. Maier'm"Psychology in Industry" başlıklı yapıtı da üzerinde durulabilecek yararlı bir yayındır.Göze çarpan öbür iki yapıt ise John Humble'ın "Management by Objectives'ıile UNESCO'nun mektupla öğretimle ilgili yayınıdır. Bunların dışında OECD,ILO ile öbür uluslararası kuruluşların ülkemizle ilgili yayınlarının Türkçeye çevirilmesiönerisi de ilginç görülmüştür.8. MPM yayınlarının gönderilmesi yolundaki öneri de sevindirici olmakla birlikte,bu kuruluşlara MPM yayınlarının bir dizelgesinin gönderilerek içlerindengereksinme duyduklarını ısmarlamalarını istemenin daha uygun bir yol olacağıdüşüncesindeyim.9. Kurumlarm kendi görevlileri için MPM'ce eğitim izlenceleri düzenlenmesiyolundaki istekleri de sevindiricidir. Bu istekler, bu konudaki geleceğe ilişkintasarımıza da uygun düşmektedir.10. MPM'den istenen danışmanlık hizmetleri burada görev aldığım süre içindegeliştirilmek istendiğini bildiğim bir görev türü ile ilgilidir. Bu konuda yaygınolduğu anlaşılan bir istem bulunduğuna göre bu alanda geniş çaplı hizmetler sağlayabilmekiçin gerekli hazırlıkların hızlandırılması da yararlı olacaktır.YABANCI ÜLKELERDEKİ BENZER KURULUŞLARLA İLİŞKİLERKurumun çalışmalarını yakından izlemeye önem verdiği kamulardanbiri de yabancı ülkelerdeki verimlilik örgütleriydi. Genel Sekreterler bu55


arada Avrupa Prodüktivite Merkezler Birliği'nin yıllık toplantılarına katılır,Avrupa dışı ülkelerdeki benzeri kuruluşlara inceleme gezileri yapar,bu fırsatlardan kurumun genel yöneltisinin biçimlendirilin esinde, eğitim,araştırma, yayın çalışmalarının geliştirilmesinde yararlanmaya çalışırlardı.Örgüt yapısının yeniden düzenlenmesi çalışmaları sırasında da bu türkuruluşlar üzerinde incelemeler yapılıp oralardaki uygulamalardan esinlenmeyeçalışıldığına daha önce değinilmişti.Danışman, duruma göre kimi kez Genel Sekreterlerin gezileriyle ilgiliolarak yazıp kurum içinde kendisinin yanı sıra daha başka birçok kimseleredağıtılmasını sağladıkları yazanaklar üzerinde, kimi kez doğrudandoğruya söz konusu kuruluşların yayımladıkları yazanaklar üzerinde incelemeleryapıp görüş bildirerek bu tür çabalara katkıda bulunmaya çalışmıştır.Danışman'ın bu konuda sunduğu görüş bildirme yazıları yalnızonun kuruluşun çalışmalarına bu alanda yaptığı yardım konusunda birgörüş kazandırmak bakımından değil, ulusal bir kuruluşla onun uluslararasıdüzeydeki benzerleri arasında ilginç karşılaştırmalar yapılmasınaolanak sağlaması bakımından da yararlı olacaktır.Danışman'ın bu konudaki ilk inceleme yazısı, Genel Sekreterin 1971Eylülünde kurumun çalışmalarıyla ilgili olaralk Avrupa'da yaptığı bir geziizlenimlerini içeren yazıyla ilgilidir. Danışman, 22 Eylül 1971 günüsunduğu aşağıdaki görüş bildirme yazısında MPM'nin amacı ile çalışmalarıbakımından anlamlı öğelere dikkati çekmeye çalışmaktadır:Avrupa Verimlilik Merkezleri Birliği'nin 7-9 Eylül 1971 günleri arasında Macaristan'dayapılan 12. Genel Kurul toplantısına ilişkin yazanağınızla 13-İ.4 Eylül1971 günlerinde Viyana'da UNIDO yetkilileriyle yaptığınız görüşmelere ilişkin notunuzuisteğiniz üzerine inceledim.İlk izlenimim, Avrupa'ya yaptığınız bu gezinin MPM çalışmaları bakımındanoldukça yararlı görüşmelerle bilgi alışverişlerine olanak sağlamış olduğu yolundadır.Dikkate değer bulduğum ikinci nokta, böyle bir yazanakla notun kalemealınmasının, çoğaltılarak MPM içinde ilgililere dağıtılmasının, yapılan görüşmelerleedinilen izlenimleri daha geniş bir çevreye duyurmak bakımından iyi bir"iletişim" uygulaması oluşturduğudur. Bu yöntemin MPM içinde daha yaygınlaştırılarakbu gibi toplantılara katılan herkesin görüşmelerinin sonucunu bir yazanaklabütün ilgililere duyurmasının kural olarak benimsenmesi kuşkusuz yararlıolur.Yazanakla notta değinilen sorunlarla onların esinlendirdiği kimi konulara ilişkindüşüncelerimle önerilerim aşağıdadır:1. MPM'nin çalışma alanı ile ilgili, uluslararası nitelikteki kongre, konferans,seminer gibi toplantılarda sunulan bildirilerin, yapılan tartışmalarla varılan sonuçlarıntitizlikle çıkarılmış birer özetinin Dergi'de yayımlanması kural olarakbenimsenmelidir.2. Bu yıl 8-13 Kasım günleri arasında <strong>Ankara</strong>'da yapılacak "Uygulamalı SosyalAraştırmalar ve Gelişmekte Olan Ülkelerde Prodüktivite Çalışmaları" konulu56


seminerle ilgili açıklamaları ilgiyle okudum. Bu konudaki çalışmaların başlangıcıylayürütülme biçimi konusunda herhangi bir bilgim bulunmamakla birlikte, butür seminerlerde işlenecek konuların saptanmasında Türkiye'nin somut gereksinmelerineağırlık verip girişimi yabancılara aşırı ölçüde kaptırmamanın öneminedikkati çekmek isterim.3. Yazıda 18-23 Ekim 1971 günleri arasında yapılacak "Tamir ve Bakım Semineri"izlencesinin üçüncü sayfasında saat 15.00'te yapılacak toplantının başlığının"Presentation of panel reports and discussions to the panels" olacağı belirtiliyor.Bu başlığın "discussions to the panels" biçimindeki son bölümünün dil bakımındandoğruluğu konusunda duraksadım. İzlence taslağının dikkatle gözden geçirildiktensonra bir kez de ana dili İngilizce olan bir kimseye denetlettirilmesininyararlı olacağını sanıyorum. Bu gibi metinlerde gözü ya da kulağı tırmalayabileceken ufak bir yanlışa bile yer verilmemelidir. Yine aynı maddede "her bir paneldeen çok 15 panel konuşmacısının bulunması arzu edilmektedir" deniyor. Bupanellerin niteliği ile amacı konusunda kesin bir bilgim olmadığı için fazla bir şeysöyleyemiyeceğim. Ancak, 15 kişilik, dahası 10 kişilik bir panel bile bana oldukçakalabalık göründü.4. Mr. Usui ile yapılan görüşmeye ilişkin notta sözü edilen, MPM'ye UNIDO'caen çok bir yıl süreyle 1-2 uzmanın gönderilebileceği olanağından yararlanmak içinçaba gösterilmesi uygun olur.5. Mr. Frank Norman'la yapılan görüşmeye ilişkin notta sözü edilen, MPM'debir "İş Etüdü" laboratuvarı kurulması düşüncesi ilginç olup Türkiye'nin önemlibir gereksinmesini karşılaması bakımından üzerinde ciddiyetle durulmalıdır.6. Aynı notta, Ekim 1971'de Bulgaristan'da yapılacak "makine imalat sanayii"konulu seminere katılacak olan Mr. N. Krainov ile Mr. N. K. Grigoriev'in seminerdenönce ya da sonra Türkiye'ye uğrayarak birer konuşma yapmaları olanağındansöz edilmektedir. Bu olanak gerçekleşirse bu kişilere yalnız birer konuşma yaptırmaklayetinilmeyip Türkiye'nin bu alandaki <strong>sorunları</strong>yla gereksinmelerinin tartışılmasınada olanak sağlayacak önlemlerin alınıp düzenlemelerin yapılmasının bugezileri daha yararlı kılacağı kanısındayım.7. Yine Mr. Frank Norman'la yapılan görüşmeyle ilgili notun ikinci sayfasında"MPM'nin ele aldığı araştırma konularında, araştırmanın teknolojisi, metodolojisive yürütülmesi konularıyla araştırmanın ilerlemesi, sonuçları üzennde gereklibilgileri verip yardımda bulunmak üzere UNIDO adına birtakım uzmanlarıngönderilebileceğinin" bu kuruluş yetkililerince bildirildiği belirtilmektedir. Bu dayararlanılması gereken bir olanak gibi görünmektedir. Ancak bu konuda resmibir istemde bulunulmadan önce araştırma tasarısının titizlikle oluşturulmasınaözellikle özen gösterilmelidir.8. Mr. Masatsugu ile yapılan görüşmeye ilişkin notta sözü edilen MPM'de bir"Verimlilik Eğitim Merkezi" kurulması, bu arada üst, orta, alt düzey yöneticileriile benzerleri için yazışmayla eğitim izlenceleri düzenlenmesi düşüncesi de, MPMçalışmalarını daha geniş bir çevreye yayma bakımından oldukça ilginç görünmektedir.9. Mr. Nanjundan'la yapılan görüşmeyle ilgili notta sözü edilen Gaziantepküçük sanayi projesi ile MPM'nin ilgilenmesinin de yararlı olacağı kanısındayım.Genel Sekreterliğin isteği üzerine bu konularda çalışmalar yapıp öneriler geliştireceğianlaşılan şubelerin varacakları sonuçlarla ortaya koyacakları somut önerilerüzerinde de, uygun görülürse, görüş bildirebilirim.


Danışman'dan görüş bildirmesi istenen yazılardan biri de Yunan verimlilikörgütünün kuruluşu ile çalışmalarına ilişkindi. Damşman, 6 Mart1972 günlü görüş bildirme yazısında şunları söylüyordu:1/3/1972 günlü, 540 sayılı yazı ile incelenip MPM'nin çalışmalarında yararlanılabilecekyönleri konusunda görüş bildirilmesi istenen Yunan Verimlilik Merkezi'neilişkin notu gözden geçirdim. Bu konudaki gözlemlerimle düşüncelerim aşağıdadır:1. Nottan, Yunan Verimlilik Merkezi'nin işlevsel (fonksiyonel) esasa göre düzenlenmişbir örgüt yapısı olduğu anlaşılmaktadır. Metinde "Araştırma," "Eğitim,""Yayın" gibi Bölümlerden söz edilmekte olması bunu göstermektedir. MPM'ninyeniden düzenlenmesine ilişkin çalışmalar sırasında bu konunun da tartışıldığınıanımsıyorum. İlerde bizde de böyle bir yapıya gidilmesinin düşünülebileceğinisanıyorum.2. Metinde göze çarpan bir nokta, 1 sayılı maddede Merkez Yönetmeniningenel yönelti konusunda dört kişilik bir "Beyin Takımı"ndan yararlanmakta olduğunadeğinen kesimdir. Orada da belirtildiği gibi, bir çeşit "danışma kurulu"niteliği taşıyan böyle bir takımın MPM'deki çeşitli Danışma Kurulları'nın yerinialabileceği, daha da etkili olabileceği düşüncesindeyim.3. İlginç görünen bir başka nokta, notun 21-a maddesinde değinilen, ücretyöneltisi ile verimlilik arasında ilişki kurma sorunudur. Ülkemizde de son bir yıliçinde hükümetlerin üzerinde özellikle durdukları bu sorunun çözümü, bilindiğigibi, Türkiye bakımından da güncel bir değer taşımakta, MPM'nin bu konuda somutönlemlerin alınmasına dayanak olabilecek çalışmalar yapması kendini kabulettirmesi, gelişmesi yönünden önemini korumaktadır.4. Yunan Verimlilik Merkezi'nin, verimliliğin artırılmasına ilişkin çalışmalarıizlemek amacıyla bir "Uygulama Bölümü" kurmuş olduğu anlaşılmaktadır (madde23). Bugün MPM içinde bu konuyla uğraşacak ayrı bir birim bulunmamakla birlikte,ilerisi için daha sürekli bir izleme düzeni kurulmasının yararlı olabileceğinisanıyorum.5. Notun aynı maddesinde teknik enformasyon çalışmalarına da değinilmekte,bu arada Almanca'dan, Fransızca ile İngilizceden çeviriler yapan takımlar bulunduğundansöz edilmektedir. Bugün için MPM çalışmaları içinde en az belirgin durumdaolan teknik enformasyon görevinin geliştirilmesi için düzenli çabalar gösterilmesi,bu arada ilgili Şube'nin bu konuda bir eylem izlencesi oluşturarak somutöneriler getirmesi yerinde olacaktır.6 Metnin 24. maddesinde sözü edilen, dergide tanıtımlara yer verme konusuüzerinde MPM'nin de durmasmda yarar vardır. Derginin baskı sayısı arttıkça,etki alanı genişledikçe tanıtım sayısını çoğaltmak kuşkusuz daha da kolaylaşacaktır.Bununla birlikte bu konuda şimdiden daha çok çaba gösterilmesi yerindeolacaktır.Danışman, kendisinden görüş bildirmesi istenen Avrupa Ulusal VerimlilikMerkezleri Birliğinin 1971 yıllık yazanağıyla ilgili 22 Eylül 1972 günlüyazısında aşağıdaki gözlemleri dile getiriyordu:Avrupa Ulusal Verimlilik Merkezleri Birli ği'nin "Annual Report 1971" başlığınıtaşıyan yazanağını isteğiniz üzerine inceledim.58


Yazanak iki bölümden oluşmaktadır. İlk 11 sayfada Birliğin çalışmaları açıklanmakta,onu izleyen sayfalarda (s. 12-45) Birliğe üye olan Ulusal Verimlilik Merkezlerinin1971-1972 dönemine ilişkin çalışmalarını özetleyen yazanaklara yer verilmektedir.Yazanağın çeşitli yerlerinde Türkiye ile MPM'ye yollamalarda bulunulmaktadır.Bu yollamaların yapıldığı sayfalarla bölücükler şunlardır: Sayfa 3, madde 11;sayfa 6, madde 22; sayfa 7, madde 26; sayfa 8, madde 31, sayfa 41-43.Metnin incelenmesinden de anlaşılacağı gibi, bu yollamalar daha çok MPM'ninBirlik çalışmalarına katılmasıyla ilgilidir. Sayfa 41-43'te ise MPM'nin 1971-1972 çalışmalarınıözetleyen bir yazanak yer almaktadır.Yazanağın Birlik çalışmalarıyla ilgili olan, 1971 çalışma izlencesine koşut birdüzene göre kaleme alındığı belirtilen ilk on bir sayfalık kesiminde özel bir yorumugerektiren çok ,bir şeyle karşılaşmadım. Üzerinde durulması gereken birnokta, Birliğin çeşitli ulusal verimlilik merkezlerinin etkinlikleri konusunda buetkinliklerin doyurucu bir biçimde değerlendirilmesine dayanak olacak bilgilerindüzenli olarak elde edilmesinde karşılaşılan güçlüğe değinen bölücüktür (sayfa3, madde 12). Burada, söz konusu bilgilerin daha çok bu kuruluşların <strong>yönetim</strong>kurulları gibi iç örgenlerine sunulmak üzere düzenlenmiş belgelerden sağlandığı,bu kuruluşlara ilişkin güncel bilgilerin elde edilebilmesi için yerinde geziler yapılmasınagerek duyulduğu belirtilmektedir. Bu tür geziler Birlik'le söz konusuörgütler arasında bağlantı kurup bilgi akışı sağlama bakımından yararlı olmaklabirükte, sözü edilen yazanakların Birlik merkezince düzenlenecek birörnek bir düzenegöre oluşturulmasında yarar bulunduğu kanısındayım. Böylece, Merkezlerbirbirlerinin çalışmalarını daha düzenli olarak izleyebileceklerdir.Gerçekten de, bu yazanakta yer alan ulusal verimlilik kuruluşlarının çalışmayazanakları bu yönden büyük bir çeşitlilik göstermektedir. Bunlardan biri (sayfa29'daki Lüksemburg Verimlilik Örgütü'yle ilgili olan) yalnız altı satır uzunluğundadır.Bir başkasında (sayfa 31-37 arasındaki Norveç Verimlilik örgütü ile ilgiliyazanakta) örneğin, otel, hastane gibi kuruluşlar için ortak çamaşırhaneler kurulması,prefabrike yemekler kullanılması gibi belirli etkinlikler üzerinde durulmuş,ancak bu konularda —ilginç de olsa— başka yazanaklarda görülmeyen birölçüde ayrıntılara inilmiştir. Öteki yazanaklarda da değişik biçim, kapsam özellikleriylekarşılaşılmaktadır.MPM ile ilgili yazanağın, gerek kapsam gerek biçem yönünden en iyi, en dengeliyazanaklardan biri olduğu izlenimini edindiğimi bu vesileyle belirtmek isterim.Yazanağın, kanımca MPM için en ilgi çekici yanı, çeşitli ulusal verimlilik kuruluşlarınınçalışmalarıyla ilgili bölümüdür. Bu konudaki kimi gözlemlerim aşağıdadır:1. Verimlilik kuruluşlarının çalışma izlencelerinde yer alan konular, ülkelerinkendilerine özgü gereksinmelerine göre büyük bir çeşitlilik göstermektedir. Belçika'dagirişilen, gelecekteki birtakım geçimbilimsel gelişmeleri inceleme amacınadönük "gelecekbilim" incelemesi (s. 12), Fransız Verimlilik Örgütü'nün işletmelerinen yüksek yöneticileri arasında deney alışverişine olanak sağlayacak bir dernekkurma girişimi (s. 17), Lüksemburg Verimlilik örgütü'nün daktilo kurslarıaçmış olması (s. 29) K Yunan Verimlilik Örgütü'nün standart saptama çalışmaları(s. 21), Danimarka Verimlilik Örgütü'nün Birleşik Amerika'da inceleme gezileridüzenlemiş, isteklendirme kuramlarının uygulamasıyla ilgili çalışmalar yapmış olması(s. 14) bu çeşitlilik konusunda bir görüş kazandırmaya yetecektir.59


2. Bu çeşitliliğin, arkasında çeşitli kuruluşların çalışmalarında belirli konularaağırlık verme eğilimi gösterdikleri de gözden kaçmamaktadır. Orta, özellikleküçük firmaların <strong>sorunları</strong>na çalışmalarda özel bir ağırlık verilmekte olması bubakımdan dikkati çekmektedir. Perakende satış yapan ticari işletmelerin <strong>sorunları</strong>nıninceleme konusu yapıldığına da birden çok yazanakta değinilmektedir. Genellikleeğitim, özellikle yöneticilerin eğitimi konusu için de aynı şey söylenebilir.Bu arada Alman Verimlilik Örgütü RKW'nin eğitim, eğitim düzeltimi, işletmecilikeğitimi gibi sorunlara eğilmek amacıyla düzenlediği, yazanağının Almanca ile Fransızcaolarak var olduğu belirtilen uluslararası kollokyum ile işletme yöneticilerinineğitimi için açtığı "Yöneticiler Okulu" ilginç çalışmalar olarak görünmektedir.3. Yine RKW'nin 50. yıldönümü töreninde Cumhurbaşkanının da bulunması,bu vesileyle gerek basında gerek televizyonda bu kuruluşun çalışmalarına genişölçüde dikkatin çekilmesi, ayrıca fuarlarda RKW'nin yayınlarının, çalışmalarının,öbür olanaklarının duyurulup tanıtılması çalışmaları —MPM'nin de esinlenebileceği—başarılı bir Kamusal ilişkiler çabası olarak göze çarpmaktadır.Yukarıda kimi yönlerine değinmeye çalıştığım ülke yazanaklarının MPM'ninilgili şubelerince gözden geçirilmesi yararlı olabilir.Danışman'ın 28 Haziran 1973 günü sunduğu görüş bildirme yazısındada yine söz konusu Birliğin Genel Kurul toplantısı ile Gelişme SorunlarıÇalışma Grubu toplantısıyla ilgili olarak şu görüşlere yer veriliyordu:Frankfurt'ta 4-8 Haziran 1973 günleri arasında yapılan Avrupa Verimlilik MerkezleriBirliği Genel Kurul toplantısı ile Gelişme Sorunları Çalışma Grubu toplantısınailişkin yazanaklarla eklerini inceledim. Bu konudaki başlıca gözlemlerimaşağıdadır:1. Genel Kurul toplantısına sunulan Japonya, Macaristan, İsrail yazanaklarıoldukça ilginç, düşündürücü, yararlıdır.2. Yazanağın, ilgili Şube Müdürlerine kendi alanlarıyla ilgili araştırma konularıesinlendirebileceğini sanıyorum. Bu arada İsrail Verimlilik Enstitüsü'nün Ek15'te yer alan, sonuçlanmış, yürütülmekte olan, gelecek beş yıl içinde yapılmasıtasarlanan araştırma tasarıları dizelgesi, verimlilikle ilgili teknik sorunlar yanındadaha geniş kapsamlı toplumsal sorunlara da yer vermesi bakımından ilgi çekicidir.3. MPM araştırma gücünü önemli ölçüde geliştirmek durumundadır. Yararlılığıyadsınamamakla birlikte, Araştırma Yöntemleri konusunda düzenlenen kurs,ba yolda atılmış bir ilk adım olmaktan ileri geçememiştir. MPM'nin kendi araştırmacıkadrosunu geliştirmesi yanında, bu konuda üniversitelerle de işbirliği edilmesindeyarar vardır. TBMM'den çıkan yeni Üniversiteler yasasının böyle bir işbirliğiniköstekleyici etkiler yapması olasılığı güçlüdür.4. Yazanağı incelerken, iki belirli konu gözüme çarptı. Bunlardan biri "İşEtüdü" konusu olup kanımca MPM bu konuda olabildiğince yakın bir gelecekteyoğun bir kampanyayı başlatmalıdır. İkincisi <strong>yönetim</strong>e katılma ile endüstriyel demokrasikonusundaki çalışmalardır. Uzak olmayan bir gelecekte Türkiye'de güncelbir soruna dönüşeceğini sandığım, ekonomimize yapabileceği büyük katkılardolayısıyla da önem taşıdığına inandığım bu konuda, daha önce başka bir vesileylede sözünü ettiğim birtakım çalışmalar yapılabilir.Bu alandaki en güçlü kuruluşlardan biri olduğu anlaşılan Alman verimlilikörgütü RKW ile ilgili olan aşağıdaki 30 Kasım 1973 günlü görüş60


ildirme yazısı, MPM'nin çalışmaları bakımından anlamlı, esin kaynağıolabilecek birçok konulara dikkati çekmekteydi:7/11/1973 günlü, 553 sayılı yazınız uyarınca RKW'nin "1973-1975 Çerçeve Programı"ile "1972 Yıllık Raporu Hakkında" başlığını taşıyan yazınızı inceledim. Bukonudaki görüşlerim, gözlemlerimle önerilerim aşağıdadır:1. Bu yazanakların, çok uzun, ayrıntılı olmaları dolayısıyla, Verimlüik dergisindeolduğu gibi yayımlanmasının uygun olmayacağı düşüncesindeyim. Bununlabirlikte, dergide, yazanakların 8-10 sayfayı geçmeyecek bir özetinin yayımlanmasıyararlı olabilir.2. "Çerçeve Programı" ile ilgili belgenin 2. sayfasında anılan çalışmadan esinlenerek,bizde de, MPM'nin doğrudan doğruya katıldıkları başta olmak üzere, <strong>yönetim</strong>in"rasyonelleştirilmesi" amacıyla çeşitli kuruluşların giriştikleri çalışmalarlabaşarılı sonuçlar veren bu tür girişimlerin Verimlilik dergisi ile Bülten aracılığıyladaha geniş bir çevreye duyurulması yararlı olacaktır. 1965-1968 yılları arasındaTürkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü Genel Müdürlüğü görevinde bulunduğumsırada çıkardığımız "Amme İdaresi Bülteni"nde bu gibi yazılara sık sıkyer verdiğimizi, ilgiyle karşılanan bu yazılan ı başka kuruluşların da benzeri çabalaragirişmelerine yol açtığını, dahası bir kurumda bulunan çözümlerin benzersorunlarla karşılaşılan başka kurumlarca da olduğu gibi benimsendiğini çeşitliörnekleriyle anımsamaktayım.3. "1973-1975 Çerçeve Programı" ile ilgili metnin 2. sayfasında, RKW'nin giriştiğiaraştırma tasarılarının gittikçe bilim dalları arası bir nitelik kazandığındansöz edilmektedir. MPM'nin, aslında dünyanın başka ülkelerinde de görülen bueğilime uygun olarak, girişeceği araştırmalarda aynı doğrultuya yönelmesi yararlıolacaktır.4. Yazanaktan, RKW'nin "eğiticilerin eğitimi"ne özel bir önem verdiği anlaşılmaktadır.MPM'nin, olanaklarının -bugünkü sınırlı durumunu göz önünde bulundurarakaynı yola gitmesi uygun olur. Böyle bir yöntem, elinde az sayıda görevlibulunan Merkezin daha geniş bir alanı etkilemesine yardım edecektir.5. Aynı yazanaktan anlaşıldığına göre, RKW'nin çalışmalarında görevli konulanözel bir yer tutmaktadır. Verimlilik, çalışanların yetenekleriyle, görevli düzeniyleyakından ilgili bulunduğundan, MPM'nin de bu konulara olanaklarının elverdiğiölçüde eğilmesinde yarar vardır.6. RKW'nin 1972 yılı izlencesinde (sayfa 2), bu kuruluşun son on yıldan beritasarlama konusuna önem verdiği, bu alanda aydınlatıcı yayın çalışmalarına giriştiğibelirtilmektedir. MPM'nin, başlatmak üzere olduğu "Yönetim ve VerimlilikTeknikleri Dizisi"nin ilk iki kitabını bu konudan seçmiş olması sevindiricidir.7. MPM'nin de, RKW'nin yaptığı gibi, yıllık çalışma yazanaklarını Verimlilikdergisinde yayımlaması, çalışmalann daha geniş bir çevreye tanıtılması bakımındanyararlı olur.8. Aynı yazanakta (sayfa 5), RKW'nin "fabrikalarda yaptığı yüzlerce danışmanlıkgöreviyle toplantılardan" söz edilmektedir. MPM'nin de bu tür çalışmalaryapması yararlı olur; ancak Merkezin bugünkü kaynaklarıyla bu nitelikte çalışmalaragirişmesi olanaksız değilse bile çok güç görünmektedir.9. Yazanağın bir yerinde (sayfa 8), RKW'nin küçük, orta büyüklükteki firmalardaküçük bilgisayarlar kullanılması amacına dönük bir eğitim çabasından61


söz edilmektedir. Bilgisayar kullanımı konusunda iki yıldan beri öncü niteliğindeçalışmalar yapan MPM'nin bu gibi uygulamaya dönük tasarılar düzenleme yollarınıaraması yerinde olacaktır. Bu çalışmalarda da Türkiye Bilişim Derneği ileişbirliği edilebileceğini sanıyorum. Yazanakta ayrıca, bu kursların görevlilerin işlerindenayırabilecekleri kısa süreler için düzenlendiğine, bu yüzden olumlu karşılandıklarınada değinilmektedir. Türkiye'de edinilen deneylere de uygun düşenbu gözlemin MPM'nin düzenliyeceği eğitim izlencelerinde göz önünde bulundurulmasıyararlı olur.10. Yazanağın 32. sayfasında sözü edilen, özet biçiminde, kolay anlaşılabileceknitelikte düzenlenmiş kitapçıklar yayımlanması düşüncesi çok yerinde olupMPM de "Yönetim ve Verimlilik Teknikleri Dizisi" ile aynı yolda olumlu bir başlangıçyapmış olacaktır.11. Yazanağın 40. sayfasında "kadın işçilerin <strong>sorunları</strong>na ilişkin yeni araştırmave yaymlar"dan söz edilmektedir. Kadın işçilerin MPM için de ilginç biraraştırma, yayın konusu olabileceğini sanıyorum.İZ Yazanağın 47. sayfasında RKW'nin 1972 yılı içinde "piyasada çalışmaktaolan danışmanlara 9765 iş günü süreli 1747 danışmanlık görevi" vermiş olduğubelirtilmektedir. Bu sayılar, RKVV'nin danışmanlık alanında MPM'nin yoksun bulunduğune ölçüde geniş olanaklardan yararlandığım göstermesi bakımından ilgiçekicidir.13. Yazanakta Türkçeye çevirtilmesinin yararlı olabileceğini düşündüğüm kimiyayınlardan da söz edilmektedir. Bu yayınlar şunlardır:(a) Dr. Friedrich Weltz'in kaleme aldığı "Yöneticilerin Karar Almasına YardımcıVeriler Derlenmesinde Elektronik Bilgi işleme Araçlarından Yararlanma"konulu araştırmanın, başlığı Türkçeye "Güç ve Örgütlerde Karar Alma" (?) olarakçevrilmiş bulunan yayını (Deutsche Verlagsgesellschaft, Frankfurt, 1971) (Sayfa17'de anılıyor).(b) "Endüstri işletmelerinin Satmalma Bölümlerinde Çalışan Elemanlar içinGörev ve Sorumluluklar" başlıklı belge (Sayfa 30'da anılıyor).(c) Yazanakta "Bir Yönetim Aracı Olarak Muhasebe" adlı bir diziden sözedilmektedir. Bu diziden Türk okuyucuları için de yararlı olabilecek bir seçmeyapılabileceğini sanıyorum (Sayfa 83'te anılıyor).14. Yazanakta sözü edilen "ambalajlama" ile "kış aylarında inşaat" konulanüzerinde Türkiye'de de durulabileceği düşüncesindeyim. "Kış Aylarında inşaat"konusu, bir yandan yurdumuzda yapı işlerinin bitirilmesinin aşırı ölçüde gecikmesi,öte yandan bu alanda nitelikli işçi bulmada —özellikle başka ülkelere işçi akınıyüzünden— karşılaşılan güçlüklerin eldeki insan gücünün bütün yıl çalıştırılmasınızorunlu kılması dolayısıyla güncel bir önem taşımaktadır. Uzmanlık alanımıntümüyle dışında kalmakla birlikte, MPM'nin bu konuda çalışmalar yapmayı düşünebileceğinisanıyorum.15. Yazanağın 64. sayfasında, RKW'nin firmalar için düzenlediği eğitim izlencelerininbir bakıma 'hazır giysi" niteliğinde olduğu belirtilmektedir. MPM içinfirmaların belirli gereksinmelerini karşılayacak eğitim izlenceleri düzenlemek şimdilikgüç olacağından, daha çok çeşitli firmaların görevlileri için merkezi eğitimizlenceleri düzenlenmesi yoluna gitmek gerekecektir.6216. Yazanakta (sayfa 64), yöneticiler için düzenlenen 4-5 gün süreli eğitim iz-


lencelerinden söz edilmektedir. MPM'nin, bugün bile, üniversitelerle de işbirliğiederek bu tür eğitim izlenceleri düzenlemeye başlayabileceğini, bu arada "duyarlıkeğitimi" gibi Türkiye'de daha uygulanmamış yöneticilik eğitimi yöntemlerinideneyebileceğini sanıyorum.17. RKW'nin çalışmaları içinde MPM'nin esinlenmesi gereken bir başkası dayayınların sergilerle fuarlarda sergilenmesidir. İzmir Fuarı ile İstanbul SanayiOdasının bu yıl İstanbul'da (sanırım <strong>Ankara</strong>'da da) düzenlediği sergiler bu amaçlakolayhkla yararlanılabilecek fırsatlardır. Bu gibi sergilerin MPM'nin "kamusalilişkiler'! üzerinde de olumlu etkiler yapacağı açıktır.18. Yazanakta 1972 yılında Cenevre'de toplanan 16. Uluslararası Yönetim Kurultayı'ndansöz edilmekte, RKW'nin çıkardığı Rationalisierung dergisinin 11. sayısının56 ülkeden çok sayıda delegenin katıldığı bu toplantıya ayrıldığı belirtilmektedir.Söz konusu Kurultay'da sunulan bildirilerle görüşme tutanaklarının,MPM kitaplığında yoksa getirtilip Türk okuyucularının yararlanmasına sunulabilecekbildirilerin dilimize çevirtilmesi düşünülebilir.19. MPM'nin, yıllık yazanağın 73. sayfasında adı geçen (İNSEAD, CEI, IMEDE,NCE gibi) kuruluşlarla ilişki kurmasının yerinde olacağım sanıyorum. Genel Sekreterliğinbunlardan ikisiyle ilişki kurmak üzere girişimde bulunduğunu da biliyorum.20. Yazanaktan RKVV'nin basınla olan ilişkilerinin de oldukça yoğun olduğuanlaşılmaktadır. Bu vesile ile MPM'nin basm-yayın kuruluşlarıyla kurmuş olduğuolumlu ilişkilerin daha da geliştirilmesi gereğine değinmek isterim.Söz konusu RKW yazanaklarının okunması, tuşların mumlu kâğıtlara iyi vurmamasıyüzünden güç olmuş, bu arada kimi sayfaların eksik olduğu görülmüştür.Mumlu kâğıda yazılarak çoğaltılan metinlerin sayfaları toplanırken bu gibi eksiksayfaların ayrılması ihmal edilmemelidir.Avrupa Ulusal Verimlilik Örgütleri Birliği'nin 17. Genel Kurul toplantısıda Danışman'ın aşağıdaki 12 Aralık 1973 günlü görüş bildirme yazısınakonu olmuştu:"Avrupa Ulusal Verimlilik Örgütleri Birliğinin 17. Genel Kurul Toplantısı,Bunu İzleyen OECD Yetkilileriyle Yapılan Temaslar Hakkında Rapor" başlığınıtaşıyan 6 Kasım 1973 günlü belgeyi, 10/11/1973 günlü, 566 sayılı yazınız uyarıncainceledim.Ekleriyle birlikte 77 daktilo sayfası tutan yazanağın gözden geçirilmesi, MPM'-nin aşağıdaki noktalar üzerinde durmasının yararlı olacağını göstermektedir.1. EANPC'nin 17. Genel Kurul toplantısının başında, Bulgaristan VerimlilikÖrgütü Müdürü Prof. R. Yanakiev'le İrlanda Verimlilik Örgütü Müdürü Mr. Ryan'ınyaptıkları 16. Genel Kurul toplantısını değerlendiren konuşmalarda Birliğin kimikonular üzerinde daha yoğun bir çalışma yapılmasını önerdikleri belirtilmektedir.Bu konular arasında yer alan "yeni <strong>yönetim</strong> teknikleri" konusu üzerinde MPM'cedaha çok durulabileceği görüşündeyim. İlk kitabı baskıda bulunan "Yönetim veVerimlilik Teknikleri Dizisi"nin bu alanda önemli bir aydınlatıcı görev yapabileceğinisanıyorum. Cep kitabı boyunda basılmakta olan bu dizide, başlığının daaçıkça gösterdiği gibi, yeni <strong>yönetim</strong> tekniklerine özel bir yer verilmeli, konu bakımındanbu dizide yer alması gerekip oylumu da elverişli olan yazıların Verimlilik63


dergisinde makale olarak ya da MPM'nin normal boydaki yayınları biçiminde bastırılmayıpbu dizide yayımlanması yoluna gidilmelidir.2. Yazanağın 11. sayfasında sözü edilip 90 sayfa uzunluğunda olduğu belirtilen"Recurrent Education: A Strategy for Lifelong Learning" başlıklı OECD yayını,gerek konusu gerek oylumu yönünden "Yönetim ve Verimlilik Teknikleri Dizisindeyayımlanmaya elverişli görünmektedir.3. Ek l'in 22. sayfasında yer alan "bilgi ve eğitim fonksiyonlarının kapsam vegenişliği, merkezlerin ancak yetiştiricilerin yetiştirilmesini finanse edebilmelerineimkân verecek derecededir" tümcesi, kapsadığı yargının geçerli olmasının yanısıra, maddi olanaklarla görevli durumu yönünden öteki verimlilik örgütlerinin deMPM'den pek farklı olmadıklarını göstermesi bakımından ilginçtir.4. Ek l'in 34. sayfasında anılan "okul-endüstri ilişkileri" konusunun MPM'ceele alınmasının yararlı olacağı düşüncesindeyim.5. MPM'nin, Ek l'in 36. sayfasının altında bir dizelgesi verilen "işbirliği kurulabilecekörgütlerden" hangileriyle ilişki kurmuş bulunduğunu bilemiyorum. Bukuruluşlardan uygun görüleceklerle gerekli ilişkinin kurulması yararlı olabilir.6. Ek 5'te italyan Verimlilik Örgütü'nün "Kamu Yönetiminde Otomasyon" konulubir araştırmasından söz edilmektedir. MPM'nin daha önce bir ölçüde üzerindedurduğu bu konuda benzer bir araştırmaya girişmesi yararlı olur.incelediğim bu yazanak sayfaların bir yüzü kullanılarak mumlu kâğıtla çoğaltılmıştır.Kâğıt savurganlığını önleme bakımından bu gibi belgelerin sayfalarmiki yüzü birden kullanılarak çoğaltılması uygun olur.Danışman'ın aşağıdaki 28 Aralık 1973 günlü görüş bildirme yazısı ise,Genel Sekreter'in uzak bir ülkeye, Hindistan'a yaptığı bir görev gezisininyazanağıyla ilgili izlenimleri kısaca dile getiriyordu:"insanlığın ilerlemesi için Dünya Prodüktivite Bilimleri Kongresi, Bu KongreDolayısıyla Bombay'da ve Yeni Delhi'de Yapılan Temas ve Ziyaretleri HakkındaMilli Prodüktivite Merkezi Genel Sekreteri X'in Raporu"nu okudum.Hindistan'a yapılan bir görev gezisini açık, akıcı bir biçimde anlatan yazanakilgiyle izlenmektedir.Hindistan gibi gelişmekte olan bir ülkenin verimlilik örgütleriyle ilişki kurulmasınınMPM için yararlı olacakı düşüncesindeyim.Yazanaktan, Hindistan'daki verimlilikle ilgili kuruluşların —daha başka ülkelerdede olduğu gibi— çalışmalarında <strong>yönetim</strong>in kavramsal, kuramsal yönlerinebugün MPM'nin yapmakta olduğundan biraz daha çok ağırlık vermekte olduklarıizlenimini edindim. "Teknikler" çok önemli olmakla birlikte, çağdaş <strong>yönetim</strong> kavramlarıile felsefesi üzerinde yeterince durulmadığında konunun düşünsel yönlerinineksik bırakılmış olabileceğini düşünüyorum. Beni bu nokta üzerinde düşünmeyeiten neden, "iş Etüdü Savunma Enstitüsü"yle başka kurumların eğitim izlencelerinde"<strong>yönetim</strong> kuramları" ile "insan ilişkileri" gibi konulara yer verilmişbulunması oldu.Gerek Kongre'de ele alınan gerek söz konusu gezi sırasında ziyaret edilenkurumların çalışmalarında üzerinde durulan konularm genellikle iyi seçilmiş,dengeli bir biçimde düzenlenmiş olduğu izlenimini edindim.64


Aşağıdaki 28 Ocak 1974 günlü görüş bildirme yazısı ise yukarıda sözügeçen Hindistan gezi izlenimleriyle ilgili olarak Genel Sekreterce Türkçekaleme alınıp bir kurum görevlisinin İngilizceye çevirdiği metinle ilgilidir:Hindistan'a 10-14 Aralık 1973 günleri arasında yaptığınız bir gezinin izlenimleriniiçeren "Report on the Congress of Productivity for Progress of Mankind"başlıklı 23 sayfa uzunluğundaki yazanağı sözlü isteğiniz üzerine inceledim.Yazanak, söz konusu Kurultay'ın amacı, ele alınan konular, ziyaret ettiğinizverimlilikle ilgili kuruluşlar üzerinde canlı, açık, aydınlatıcı bilgiler vermektedir.Yazanağı okuyanın edindiği ilk izlenim, konunun çok iyi işlendiği, metnin büyükbir titizlikle kaleme alınmış olduğudur.Yazanak, bu durumuyla herhangi bir İngilizce dergide rahatlıkla yayımlanabileceğigibi, Türkçe çevirisinin Verimlilik dergisinde basılması da uygun olur.Yazanakta kullanılan İngilizce gerçekten güzel, dahası kusursuzdur. Yazanaktaana dili İngilizce olanların bile kolay ulaşamayacakları üstün bir biçem düzeyihemen göze çarpmaktadır.Yazanağı okuyacak yabancılar bir Türk'ün İngilizceyi böylesine yetkin bir biçimdekullanabilmesi karşısında hayranlıklarım gizleyemeyecek, dahası "gereğindende fazla zorlanmış bir güzellikte" olduğu sonucuna varacaklardır. Üstelik buokuyucular kimi sözcükler için sözlüğe bakmak gereğini duyacak, el altında bulundurduklarısözlüklerde bu sözcükleri bulamayacaklardır.Metin üzerinde işaretlediğim, gözden kaçtığı açıkça anlaşılan kimi yazım yanlışlarıile satır sonlarındaki hece bölümlerinde ara sıra göze çarpan yanlışlıklar(ki ana dili İngilizce olanlar bile sözlüğe bakmazlarsa bu tür yanlışlıkları rahatlıklayapabilirler) bir yana, yazanak kusursuz bir biçimde yazılmıştır. Yazanak,biçim yönünden olduğu gibi içerik yönünden de yeterli, doyurucudur.Son olarak aşağıdaki 18 Şubat 1974 günlü görüş bildirme yazısı, sözügeçen Genel Sekreterin İsrail'de verimlilik konularıyla ilgili olarak yaptığıincelemelere ilişkin bir değerlendirmeyi içermektedir:"İsrail Prodüktivite Enstitüsünde ve Verimlilikle İlgili Öteki İsrail KuruluşlarındaYapılan İncelemeler Hakkında Rapor"u 9 Şubat 1974 günlü, 114 sayılı yazınızuyarınca inceledim. Bu konudaki görüşlerim aşağıdadır:1. Yazanaktaki açıklamalardan, İsrail Verimlilik örgütünün gerçekten önemli,etkili bir kuruluş olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Yazanakta bu konuda yer alanbilgilerin Türkiye ile ilgili olarak kaçınılmaz bir biçimde düşündürdüğü gerçek,MPM'nin gerek akçal kaynaklar gerek görevliler yönünden geniş ölçüde güçlendirilmesininzorunlu olduğudur. Böyle bir güçlendirme çabasının hükümetin yakınanlayışıyla desteğini gerektirdiği göz önünde bulundurulursa, Yönetim Kurulu'nunhükümet başkanlığı düzeyinde vakit geçirmeden bir girişimde bulunaraketkili bir diyalog kurmaya çalışması gereği kendiliğinden ortaya çıkar. Bu ya dabenzeri yazanakların böyle bir diyaloğun kurulmasını kolaylaştıracağı kanısındayım.2. İsrail Verimlilik Enstitüsü'nün en çarpıcı özelliğinin çalışmalarının uygulamayadönük bir nitelik taşıması olduğu anlaşılmaktadır. Yazanakta yer alan bilgiler,Enstitü'nün çalışma konularıyla uygulama yöntemlerinin böyle bir anlayışla65


seçildiğini açıkça göstermektedir. Bugüne değin MPM çalışmalarına yöneltilen ensert eleştirilerden birinin Merkez çalışmalarının yeterince uygulamaya dönük olmamasıylailgili bulunduğu bilinmektedir. Bu bakımdan MPM'nin İsrail deneyindenbirçok somut dersler çıkarabileceği kuşkusuzdur. Uygulamaya dönüklüğünsözde ya da resmi yönelti belgelerinin metninde kalmaması için gereken çaba gösterilmelidir.Bu noktada düşülebilecek bir yanılgıya dikkati çekmekte yarar vardır, O dauygulamaya dönüklüğün dar anlamda yorumlanarak bütün ağırlığın pratik becerilerinkazandırılmasına verilerek çalışmaların düşün ya da kuram yönünün aşırıölçüde savsaklanması çekincesidir. Kuram (teori), birçok durumlarda, —özellikle<strong>yönetim</strong> alanında— çeşitli uygulamaların incelenmesine dayanan genellemeler olupböyle bir çerçeveden yoksun kalan dar bir uygulamacılığm kısırlığa mahkûm olduğuda unutulmamalıdır. İsrail deneyi, yazanaktan da yer yer anlaşıldığı üzere, ko,nunun bu yönüne de gereken ağırlığın verildiğini göstermektedir.3. İsrail'deki verimliük çalışmalarının bizce en etkileyici yanı eğitim etkinliklerineverilen ağırlıktır. Yazanakta üzerinde bilgi verilen eğitim çalışmalarınınkapsamı, çeşitliliği, yoğunluğu bunu açıkça göstermektedir. İsrail Verimlilik Enstitüsü'ndekigörevlilerden 64'ünün eğitim uzmanı oluşu Enstitü'nün eğitime verdiğiönemin açık bir belirtisidir. Eğitim görevlileri bakımından belirgin bir güçsüzlükiçinde bulunan MPM bu yönden de güçlendirilmelidir. Bu alandaki çalışmalarınetkili kılınması için, MPM'de uzak olmayan bir gelecekte Eğitim görevinin Yayın,Tanıtma görevinden ayrılmasının, bu görevlerin ayrı birimler içinde örgütlendirilmesiningerekeceği düşüncesindeyim. Son bir yıl içinde yaptığım gözlemler deböyle bir çözümün yakın bir gelecekte kaçınılmaz olacağını göstermektedir.Bu arada MPM'nin gerekliliği kuşkusuz olan "aydınlatıcı" nitelikteki seminerlerlebenzeri çalışmalar yanında "beceri, iş bilgisi kazandırıcı" eğitim izlencelerineçok daha geniş ölçüde yer vermesi gereği kendini açıkça duyurmaktadır.4. İsrail Verimlilik Erıstitüsü'nün MPM ile, onun aracılığıyla Türkiye ile verimlilikkonusunda en geniş ölçüde işbirliğine istekli olduğunu bildirmesi, öbürİsrail yetkililerinin de bu yönde sözler söylemiş olmaları sevindiricidir. Böyle birişbirliğinin Orta Doğudaki öbür ülkelerle olan siyasal ilişkilerimizi olumsuz yöndeetkilemesinin önlenmesi koşuluyla söz konusu işbirliğinden yararlı sonuçlarsağlanacağını sanıyorum. İnceleme konusu yazanağın 34-36. sayfalarında yer alanişbirliği konularının tümünün yararlı olacağı düşüncesindeyim. Bu arada dokuzmadde içinde sayılan ortaklaşa çalışma konuları Türkiye'nin gereksinmelerine uygungörünmekte, eğitici filmler konusunda da İsrail'deki olanaklardan yararlanılabileceğianlaşılmaktadır.5. Önerilen ortaklaşa çahşma konuları arasında üzerinde öncelikle durulmasıgereken konu, kanımca, özendirici ücret düzeni, bir başka deyişle verimlilik artışındandoğan kazançların işçiyle işveren arasında paylaşılması sorunudur. Türkiye'ninbugün içinde bulunduğu siyasal ortamın bu konunun öncelikle ele alınmasınaelverişli olmasının yanı sıra, konunun işçi ile işveren kesimlerine de çekicigeleceğini sanıyorum. Konunun, MPM'ce geliştirilecek önerileri içine alan bir "çahşmabelgesi" esas alınarak işçilerle işverenlerin üst örgütleri yetkililerinin katılacağıbir toplantıda tartışılarak bir ilke anlaşmasına varılması, konunun MPM'cedüzenlenecek bir seminerde tartışılıp olgunlaştırılması, benimsenecek düzenin birtakımdeneme uygulamalarına konu yapılması, bu alanda yapılabilecek geliştirmeçalışmalarının ilk düşünülebilecek evreleri arasındadır.66


6. İsrail'de "iş etüdü" alanında yapılan çalışmalar da oldukça ilginç, etkileyicigörünmektedir. Batı'nm ileri ölçüde endüstrileşmiş toplumlarında artık önem bakımındanikinci sıraya düşmüş gibi görünen bu teknik Türkiye'de sınai verimliliğinartırılması bakımından büyük değer taşımaktadır. Kanımca MPM yalnız bu alandagirişeceği çalışmalarla ülke ekonomisinde verimliliğin artırılmasına paha biçilmezkatkılarda bulunabilir. Bu vesile ile daha önce üzerinde durulan iş etüdüeğitim merkezinin kurulmasıyla ilgili çalışmaların olumlu bir sonuca ulaştırılmasınıdiliyorum.7. Bu arada yazanağın 27. sayfasında sözü edilen, iş etüdü ile ilgili İsrail VerimlilikEnstitüsü yayınlarından uygun görülecek birkaçının MPM'ce Türkçeyeçevirtilerek "Yönetim ve Verimlilik Teknikleri Dizisi" içinde yayımlanması düşünülebilir.8. MPM'nin, İsrail'deki uygulamadan esinlenerek, ekonomide verimliliğin artırılmasınaönemli katkılarda bulunan kişilere "Verimlilik Ödülleri" dağıtması düşüncesiüzerinde durmasının yararlı olabileceğini sanıyorum.9. İsrail'de tarımsal verimliliğin artırılması amacıyla yapılan çalışmalar daİlgi çekici, öğreticidir. Bu arada "tarımsal uyarma ve danışma" ile "yapay yağmuryağdırma" konularında MPM'nin girişimi üzerine ilgili kuruluşlarla işbirliği edilerekdüzenlenecek seminerlerin yararlı olacağı kuşkusuzdur. Bunlardan özellikleyağmur yağdırma konusundakinin büyük bir ilgi uyandıracağını, konunun taşıdığıönemin dışmda MPM'nin bir örgüt olarak dikkatleri üzerinde toplamasınada yeni bir olanak sağlayacağını sanıyorum.18 Şubat 1974 günlü, 133 sayılı yazınıza ilişik Eğitim ve Yayın Şubesi Müdürlüğügörüşüne ilişkin düşüncelerime gelince: Bu görüş yazısında, <strong>yönetim</strong> kadrolarındaistikrar, personel, örgütlendirme <strong>sorunları</strong> gibi şubenin en yakın ilgi alanınıaşan konulara fazla ağırlık verilmiş, buna karşılık yazanağın şube ile dahayakından ilgili olan eğitime ilişkin yönleri uzman gözüyle gerektiği gibi değerlendirilmemiştir.İsrail'den incelenmek üzere istenen filmler genellikle iyi seçilmişgörünmektedir. İsrail Verimlilik Enstitüsü ile ortaklaşa düzenlenecek seminerleriçin önerilen sıra genellikle uygun görünmektedir. Bununla birlikte "Düşük GiderliOtomasyon" semineri ile kursunun sona alınması daha uygun olabilir.Bu gezisi sırasında görüp duyduklarından çok etkilenen Genel Sekreter,söz konusu ülkeyle verimlilik konularında yapılacak işbirliğinden ülkemizbakımından olumlu sonuçlar alınabileceğine inanmış, ancak o sıradaArap-İsrail ilişkilerinin içinde bulunduğu durumun da etkisiyle Türkiye'ninbu ülkeyle olan diplomatik ilişkilerini geniş ölçüde azaltma yolunagitmekte olmasını bu işbirliğini engelleyecek bir gelişme olarak kötümserliklekarşılamıştı.Danışman'ın kurumun kamusal ilişkileriyle ilgili etkinlikleri bu bölümünbaşından beri açıklanmaya çalışılanlarla kısıtlı değildi. Kurum <strong>yönetim</strong>ikendisinden, ayrıca, bu kuruluşun çalışmaları bakımından önemtaşıyan bilim adamlarıyla, üniversite kökenli bakanlarla ilişki kurmadada yararlanmakta, kurumun sorumlu yöneticisinin bu gibi kişilerle yaptığıgörüşmelerin sağlanmasının yanı sıra bu gibi buluşmalarda doğrudan doğruyahazır bulunması da istenmekteydi.67


4.BölümGÖREVLİ SORUNLARIKurumdaki ilk eylemli çalışması bir görevli alma sınavında jüri üyeliğiolan Danışman'dan, bu göreve getirilmesinden kısa bir süre sonrakurumun görevlilerine ilişkin sorunlara eğilmesi istendi. Bu sorunlardanilki, ussal bir görevli düzeninin kaçınılmaz bir ön koşulu olan "görev tanımları"mnoluşturulmağıydı. Daha önce "Öncelikli Sorunlar" başlığınıtaşıyan birinci bölümde bu konuda gerekli açıklamalarda bulunulmuştu.Danışman, yeni kurulan hükümetin Ekonomik İşlerle Görevli DevletBakanına sunulmak üzere oluşturulan belgeyi inceleyip görüşlerini bildirdiği11 Ağustos 1971 günü, kurumdaki uzmanlardan daha önce eğitimkonusuyla görevlendirilen biriyle de MPM'nin kendi görevlileri için düzenlenmesisöz konusu eğitim izlenceleri üzerinde bir görüşme yapmış,kendisine bu konuda yaptığı çalışmaları anlatan bu uzmandan incelemelerininsonucunu bir yazanağa dönüştürmesini istemişti.GÖREVLİ ALMAGörevli alanıyla ilgili incelemelerini eğitim konusundan yola çıkaraksürdüren Danışman, daha sonra görevli alma sorunuyla ilgilenmiş, kurumunyarışma sınavı yönergesi üzerinde yaptığı incelemenin sonuçlarınıkurum <strong>yönetim</strong>ine aşağıdaki 20 Aralık 1971 günlü görüş bildirme yazısıylasunmuştu:Son haftalarda, MPM görevlilerinin eğitimi konusunu ilgililerle görülürken,eğitime gereksinme gösteren alanlar arasında yazanak ya da yazı yazma tekniğininöğretilmesi sorununun sık sık yinelenmesi dikkatimi çekti. Ara ara verilensomut örnekler, bende, bu alanda karşılaşılan güçlüklerin daha çok ilk, orta, yükseköğrenimdeki yetişme eksikliklerinden ileri geldiği izlenimini uyandırdı. Belirlibir düzeyde öğrenim görerek hayata atılmış kişileri basit yazı yazma teknikleriüzerinde MPM içinde eğitimden geçirmek olanaksız değilse bile çok güç, pratikliktenuzak bir çaba niteliği taşıyacağından, eleman alınırken adayları bu bakımdanciddi bir denemeden geçirerek aranan en düşük düzeyin altında bulunanlarıgöreve almamanın daha uygun bir yaklaşım olacağı sonucuna vardım. Bu düşüncemikendileriyle görüştüğüm yönetici arkadaşlara, bu arada size de belirttim.68


Bunun üzerine MPM "Yarışma Sınavı Talimatı"nı yeni baştan gözden geçirip buaçıdan ya da daha başka bakımlardan yapılması gerekli değişiklikler konusundaönerilerde bulunmamı istediniz. Bu yazıyı söz konusu isteğinizi yerine getirmekamacıyla kaleme alıyorum.Yarışma sınavı yönergesine ilişkin gözlemlerimle önerilerim aşağıdadır:1. Yönergenin 6. maddesinin ikinci bölücüğünde "... MPM'ye alınacak personelin,görevleri gerektirdiği takdirde en az bir yabancı dil bilmesi şartı da aranır"biçiminde bir hüküm yer almaktadır. Kendileriyle görüştüğüm Şube Müdürleri,Uzman Yardımcılarıyla Uzmanlar için bir yabancı dili bilme —dahası konununuzmanı olan bir yabancı ile kendi konularını rahatlıkla tartışabilecek kadariyi bilme— koşulunun kesinlikle aranması gerektiği kanısında olduklarını belirttiler.Uygulamada duyulmuş gereksinmelerden doğduğu anlaşılan, benim de genelliklekatıldığım bu görüşün yarışma sınavı yönergesinde açık bir hüküm olarakyer alması yerinde olacaktır. Bu konuda yönergeye hüküm konabileceği gibi, sözkonusu zorunluluk, görev tanımlarına gerekli açıklamalar eklenerek, dahası ayrıbir yönetsel karara konu yapılarak da getirilebilir. Bu yola gidilmesi durumundayabancı dil sınavının yazılının yanı sıra sözlü olarak da yapılması gerekeceğiaçıktır.2. Yönergenin 7. maddesinin ikinci bölücüğünde "Sınavlar, prensip itibariyleher yıl Kasım ayında açılır. Zaruri hallerde, Yönetim Kurulu kararıyla diğer aylardada açılabilir" hükmü yer almaktadır. Yönergede Kasım ayının açıkça belirtilmesindebir yarar bulunmadığı kanısındayım. İşe alma sınavlarının söz konusugörevlere aday olabilecek kişileri yetiştiren öğretim kurumlarının mezun verdiğiaylarda ya da askerlikten terhis dönemlerinde açılması kuraldır. Kasım ayının heriki bakımdan da elverişliliği tartışmaya açık görünmektedir. Ülkemizde öğretimkurumları —özellikle üniversitelerle öbür yüksek öğretim kurumları— genellikleTemmuz ayının ortalarında, kimi kez de daha önce mezun verirler. Ekim ayı isebütünleme sınavlarının yapılıp söz konusu kurumların ikinci kez mezun verdikleriaydır. Yüksek öğretim kurumlarını en üstün başarıyla bitirenlerin emek piyasasındaiş aradıkları Temmuz ayının ikinci yarısı bize sınav açmak için en elverişlidönem olarak görünmektedir. MPM'nin kadrosundaki açıkları doldurmadayararlanabileceği bir başka üstün nitelikli insan gücü kaynağı, Milli Eğitim Bakanlığınca1416 sayılı yasa uyarınca doktora yapmak üzere yurt dışına gönderilenlerinyurda dönüş tarihleridir. Bu dönüşlerin de Kasım ayma rastlamaması büyükbir olasılıktır. Bütün bu düşüncelerle Kasım ayında sınav açma hükmününyönerge metninden çıkarılarak onun yerine daha esnek bir hüküm konması uygunolacaktır, öbür aylarda "Yönetim Kurulu kararıyla" sınav açılmasına olanaksağlayan hüküm ise, MPM'nin kendine özgü koşulları bu yetkinin Yönetim Kuruluncakullanılmasını zorunlu kılmıyorsa, kaldırılarak bu konuda Genel Sekreterlikyetkili kılınmalıdır.3. Madde 8'de "Sınav yazılı, sözlü veya mülakat usulü ile yapılır" hükmü yeralmaktadır. Bu hükme "sözlü veya mülakat usulü ile" deyişinden sonra "veya uygulamalıolarak" ibaresinin eklenmesinde yarar vardır. Gerçekten de, sınavlaryazılı, sözlü olabileceği gibi, bunları bütünleyici nitelikte olmak ya da onlarınyerini almak üzere uygulamalı (ameli) olarak da yapılabilir. Daktilograflarla teksirmakinesi işleticilerine uygulanan sınavlar bu sonuncu türün bilinen örnekleriarasındadır. MPM'de Uzman Yardımcıları için de bu tür sınavlar uygulanması,örneğin, kendilerine, göreve alındıklarında yapmak durumunda kalacakları işlerinyaptırılması düşünülebilir.69


4. Burada yazılı, sözlü sınav ile mülakat kavramlarının açıklığa kavuşturulmasındayarar vardır. Daha sonra gelen kimi maddelerin (bu arada madde 21'le22'nin) içeriği de böyle bir açıklığa gerek bulunduğunu göstermektedir. "Yazılı sınavdan,yalnız belirli bir alandaki kuramsal ya da akademik bilgiyi ölçmek amacınıgüden sınavların amaçlandığı anlaşılmaktadır. Oysa yazılı sınavlar belirlialanlardaki istidatla kabiliyeti (büro işlerine istidat, matematiğe istidat, mekanikistidat) ölçmek amacını güdebileceği gibi, yukarıdaki maddenin son bölücüğündeverilen örnek dışında, uzun bir metni özetleme ya da kompozisyon yeteneğini ölçmeamacını da güdebilir.Sözlü sınavla mülakat kavramlarının da açıklığa kavuşturulması gerekir. MPMYarışma Sınavı Talimatı'nda "sözlü smav"m "yazılı sınav" gibi kuramsal bilgiyiölçme amacını güden bir sınav türü olarak düşünüldüğü anlaşılmaktadır. Sözlüsınav bu amaçla da kullanılabilmekle birlikte, kuramsal bilginin yazılı (iş bilgisininuygulamalı) sınavlarla ölçülmesi, "sözlü sınavlar'da ise (ki bunlar çoğukez "mülakat"la eş anlamda kullanılır) anlatım gücü, kavrama hızı, duygusal denge,görünüş gibi daha çok kişilikle ilgili özelliklerin ölçülmesi amacı güdülür.5. Madde 12de "Sınav kurulu üyelerinin, soruları sınav gününden iki günönce hazırlayarak altını imzalayacakları ve bir zarfa koyup etrafım mühürleyerekGenel Sekretere tevdi edecekleri" öngörülmektedir. "İki gün önce" ile "altınıimzalayıp zarfa koyma" kaydı, bize, MPM'nin sınav düzenine getirilmesi düşünülebilecekyeni öğelere pek uygun düşmeyen, katı hükümler olarak görünmektedir.Örneğin, sınavda adaylardan, içinde çeşitli yazılar bulunan bir dosya üzerindeçalışmaları ya da birkaç kaynağı birden inceleyerek bir yazı kaleme almaları istenebilir.Bu durumda aday sayısı kadar dosyanın önceden çoğaltılıp hazırlanmasıgorekebilir, dolayısıyla bu belgelerin hazırlanıp Genel Sekreterlikçe sınav gününehazır duruma getirilmesi bu maddedeki kayıtlamalara ters düşebilir.6. Madde 15'te, "Sınav kâğıtlarının, sınav kurulunun tespit edeceği değerlendirmeesasları dairesinde okunarak değerlendirileceği ve değerlendirmede bütünkurul üyelerinin hazır bulunması" hükmü yer almaktadır. Kurul, kanımızca, değerlendirmeesaslarını saptarken sınavın başlıca öğelerinin neler olacağını, bunlardanher birine hangi ağırlığın verileceğini de belirlemelidir. Bu arada ayrıcahükme bağlanması gereken bir nokta da, adayın öğrenim yaşamındaki başarısının,geçmiş iş deneylerinin, gördüğü kurslarla benzerlerinin göz önünde bulundurulupbulundurulmayacağı, bulundurulacaksa ne ölçüde ağırlık taşıyacağıdır.Bu noktaların da sınavın kendisi kadar değilse bile onu hissedilir bir ölçüde etkileyebilecekbir ağırlık taşıması gerektiği kanısındayım.7. Madde 16'da "değerlendirmede her soru için, her üyenin kanaat notununsınav kâğıdına işaret edileceği" belirtilmektedir. Kâğıtlar ister sınav kurulu üyelerincebirlikte, ister ayrı ayrı değerlendirilsin, verilecek notların kâğıt üzerineyazılmayıp kurul üyelerince ayrı ayrı kâğıtlara not edilerek daha sonra birleştirilmesigerekir. Üstelik yanıtların hangi tam not üzerinden değerlendirileceği deYönergede belirtilmemiş olduğundan sınav kurulunun bu konuda da bir kararalması gerekecektir.Ayrıca, maddede "her soru cevabı için verilen kanaat notlarının toplanarakdeğerlendirmeye katılan üye adedine bölünmek suretiyle elde edilecek ortalamanıno soruya verilen cevabın değer notu olarak kabul edileceği" belirtilmektedir.Ortalama alma işlemi sırasında adaylar arasındaki düzey ayrımları azalma eğilimigöstereceğinden, notları toplayıp bulunacak sayıyı sınav notu olarak ben'm-70


semenin daha yerinde olacağını sanıyorum. Örneğin, bir adaya üç kişilik bir sınavkurulunun üyeleri 10 tam not üzerinden 7, 8, 9 vermişlerse bunun ortalaması8, başka bir adaya aynı üyeler, 7, 6,5, 8 vermişlerse burada ortalama 7,17'dir. Ortalamaalınması durumunda iki adayın göreli durumu 8-7,17 olarak ortaya çıkarken,verilen notlar birbiriyle toplanırsa 24 - 21,5 olur. Görüldüğü gibi, ikinci durumdaaradaki ayrım daha belirgin olarak ortaya çıkmaktadır.8. Madde 17'de yer alan "sözlü sınavm da yazılı sınavı yapan kurul tarafındanyapılacağı" hükmüne önemli bir karşı çıkışımız olmamakla birlikte, bu vesileile ülkemizde var olan bir uygulamaya dikkati çekmek isteriz. Kimi kurumlar,özellikle kimi bankaların teftiş kurulları, müfettişlik sınavlarının okulda edinilmişbilgileri ölçen yazılı bölümünü üniversite öğretim üyelerine yaptırmakta, sözlü sınavı(mülakat) ise kendileri yapmaktadırlar. Mülakatta da bir öğretim üyesineyer vermek nesnellik sağlama, değerlendirmenin niteliğini yüksek tutma bakımındangenellikle yararlı görülmektedir. MPM'nin bu konuda da bir ilke kadarınavarmasının uygun olacağını sanıyoruz.9. Madde 20'de "adaylarla ayrıca mülakat yapılması öngörülmüşse" biçimindebir anlatım yer almaktadır. îşe adam alınırken yazılı sınavla birlikte (ya da onsuz)bir görüşme (mülakat) yapılmasının kural olarak benimsenmesi gerektiğikanısındayız.10. Madde 2l'de "mülakat Yönetim Kurulunca tespit edilecek mülakat kurulutarafından icra edilir" hükmü yer almaktadır. Bu gibi konuları Yönetim Kurulunagötürme uygulamasına ilişkin genel tutumumuz bir yana (kanımızca gerek burada,gerek Madde 10'daki, sınav kurulu oluşturulmasma ilişkin yetki Genel SeKretereverilmelidir), bu hüküm, sözlü sınavın (ki mülakatla eş anlamda olmasıgerekir demiştik) yazılı sınavı yapan kurulca yapılacağını öngören Madde 17 hükmükarşısında gereksiz kalmaktadır.11. Yukarıda 4 sayılı maddede belirtildiği gibi, "sözlü sınav" ile "mülakat"kavramları eş anlamda kullanıldığında, Madde 22'nin sonundaki "sözlü sınav yapılmayanhallerde mülakat yapılması şarttır" tümcesi anlamını yitirmekte, dolayısıylada metinden çıkarılması gerekmektedir.12. Sözlü sınav ya da mülakatlarda adayların sınav kurulu üyelerince hangiözellikler bakımından, nasıl değerlendirileceği önceden saptanarak kurul üyelerincekullanılmak üzere bir "değerlendirme fişi" geliştirilmelidir. Bu konuda yarışma sınavıyönergesine özel bir hükümle "değerlendirme fişi" örneği konabileceği gibi,böyle bir uygulama ayrı bir hükme gerek kalmadan da başlatılabilir.13. MPM'nin görevli alma yöntemleriyle ilgili olarak belirtmek istediğim bir .görüş de yarışma sınavlarına ilişkin duyurularla ilgilidir. Bu duyuruların az sayıdasözcük kullanılarak, işin niteliği, adaylarda bulunması gereken nitelikler, hangialanlarda öğrenim görmüş kimselerin o iş için başvurabileceği, söz konusu işingelecekte sağlayacağı olanaklar konusunda bir görüş kazandırabilmesi gerekir.Örneğin, "teknik enformasyon uzman yardımcısı ya da dokümantalist" alınacağıyolundaki bir duyuru kimseye bir şey anlatmaz, dolayısıyla başvuruların sayısı daaz olur.Danışman, 11 Şubat 1972 günlü görüş bildirme yazısında Ocak 1972içinde katıldığı birtakım çalışmalar konusunda bilgi veriyor, bu arada MPMYayın Yönergesi ile Yarışma Sınavı Yönergesi üzerinde yaptığı incelemelersonunda şu genellemelere varıyordu:71


1. Bu metinlerde yararlı bir amaca hizmet etmeyen, yazçizciliğe yolaçacak nitelikte hükümler vardır.2. Metinler o konularla ilgili sorunlar iyi bilinmeden oluşturulduğuiçin, görevin gereklerine uygun düşmeyen hükümlere yer verilmiştir.3. Gereksiz ayrıntılara inme eğilimi dolayısıyla metinler gereğindençok uzun olduğu gibi, uygulamada güçlüklere yol açabilecek hükümlere deyer verilmiş bulunmaktadır.Kurumun çalışma yöntemlerinin yeniden düzenlenmesi anlamına gelenbu gözden geçirme çalışmalarının yararına dikkati çeken Danışman,öbür yönergelerle yönetmeliklerin de iyileştirilmek üzere bir incelemedengeçirilmesinin yerinde olacağını bildirmişti.Danışman, kurumun görevli alma uygulamasını düzenleyen bu anametnin gözden geçirilmesiyle ilgili çalışmalara doğrudan doğruya katılıyor,bunun dışında görevli alma sürecinin çeşitli evrelerinde de eylemliolarak görev alıyordu. Bunlar arasında, gazetelerde yayımlanacak görevlialma duyurularıyla ilgili metinlerin gözden geçirilip düzeltilmesi, görevlialma sınavlarının çeşitli evrelerinin tasarlanmasında kurum yöneticilerinedanışmanlık etme, değişik türde sınavlar için İngilizce, Fransızca yabancıdil ya da bilim soruları hazırlama, bu sorulara verilen yanıtları okuyupdeğerlendirme, dışardan alınacak —uzman, uzman yardımcısı, çevirmengibi— görevlilerle kurum içinde uzman yardımcılığından uzmanlığa yükseleceklerinyazılı sınavları ile onları izleyen görüşmelerde jüri üyesi olarakgörev alma gibi çalışmalar sayılabilir.İÇ EĞİTİM ÇALIŞMALARIBaşlıca amacı verimlilik kavramı ile tekniklerini eğitim, araştırma,yayın çalışmaları yoluyla ülke çapında yaygınlaştırmak olan kurumun,bu alanların üçünde de kendi görevlileriyle ilgili eğitim <strong>sorunları</strong> olduğuçok geçmeden ortaya çıktı.Genel Sekreter bir gün Danışman'a, Şube Müdürlerinden gelen yazılardaönemli anlatım, yazım yanlışları gördüğünü, içlerinden kimi toplumsalbilimler alanında olmak üzere tümü yüksek öğrenim görmüş olan bukişilerin dışa dönük olarak kaleme aldıkları yazı taslaklarını el yüzüne çıkabilirduruma getirebilmek için, bir mühendis olarak eğitilmiş bulunankendisinin büyük çaba göstermek, bir bölümünü yeniden yazmak durumundakaldığını, bu soruna bir çözüm olarak onların yazı yazma konusundakibecerilerini geliştirecek bir eğitimden geçirilmeleri gerektiği sonucunavardığını söylemişti.72


Danışman'ın araştırma alanındaki eğitim gereksinmesiyle bağlantılıbir gözlemi de kurumca uygulanan sormacalarda kullanılan soru kâğıtlarınaalınan yanıt oranının çok düşük olmasıydı. Kendi yaptığı alan araştırmalarında%75'lik bir yanıtlanma oranım bile yeterince yüksek bulmayan,kimi araştırmalarında bu oranı %90'ın çok üstüne çıkaran Danışman,kurumdaki araştırmacıların %10'luk bir yanıtlanma oranım bile yeterlibulduklarını gördüğünde şaşırmıştı. Danışman, Genel Sekreterin incelenipgörüş bildirilmek üzere kendisine yolladığı ya da hazırlayıcılarının Danışman'lasözlü olarak görüşüp tartışmalarını öğütlediği soru kâğıtlarındanbirçoğunu gördükten sonra bu tür araştırma araçlarına %10 dolayında yanıtverilmiş olmasını bile başarı saymaya başlamıştı. İçlerinde hangi amacadönük olduğu belli olmayan ya da yamtlanamaz nitelikteki sorularınyer aldığı soru kâğıtlarını alan kişilerin ilk izlenimi onları oluşturanlarınne yapmak, nereye varmaik istediklerini bilmedikleri oluyor, bir sonucaulaştırmayacağı apaçık olan bu tür soru kâğıtları çoğu kez kendini çöp sepetindebuluyordu. Danışman, bir alan araştırmasıyla ilgili olarak geliştirdiğisoru kâğıdını kendisiyle görüşmeye gelen bir uzmana sorulardanbirçoğunun amacı, arkalarında yatan varsayımlar konusunda sorular yöneltmiş,bu sorulardan birçoğuna elde edilecek bilgilerin "ilginç" olacağıiçin yer verilmiş olduğunu görmüştü. Oysa araştırma yöntemleri konusundauyulması gereken ilk kurallardan biri, alınacak yanıtlar salt "ilginç"olacağı için soru sorulmamasıydı. Sorulardan birçoğunun da amaca uygunolmadığı açıkça görülüyordu. Bu uzman, elinde değişiklikler yapılmış birmetinle Danışman'la konu üzerinde ikinci kez görüşmeye gelmiş, durumdabelirgin bir iyileşme olmadığının ortaya çıkması üzerine "bu tür aksiliklerde hep beni buluyor" diyerek yazgısından içtenlikli bir biçimde yakmmıştı.Danışman, Şube Müdürlerinin yazı yazma becerilerinin geliştirilmesikonusundaki düşünceyi, yukarıda konuya dolaylı olarak değinen bir görüşbildirme yazısında da belirtildiği gibi, daha çok genel eğitim düzenindekiaksaklıklarla ilgili görmüş, ancak yine de bu konuda birtakım girişimlerdebulunmaktan geri kalmamıştı. Önce 14 Şubat 1972 günü kendisininde üyesi olduğu Türk Dil Kurumu'nun Genel Yazmanıyla bir telefongörüşmesi yaparak bu konuda görüş alışverişinde bulundu. Dahasonra böyle bir eğitim çalışmasında kurumun işbirliği edebileceği kişilerolarak onun önerdiği, <strong>Ankara</strong>'daki üniversitelerden birinde Türkçe okutmanlığıyapmakta olan Türk Dil Kurumu üyesi iki dilci-yazarm adını 21Şubat 1972 günü kurum <strong>yönetim</strong>ine bildirdi. Bu iki okutmanla 17 Mart1972 günü Genel Sekreter Yardımcısının odasında, Danışman'ın da hazırbulunduğu bir toplantı yapıldı. Danışman, bu iki uzmanın oluşturduklarıbir Yazma Teknikleri Kursu izlence önerisini inceleyip <strong>yönetim</strong>e olumlugörüş bildirdi.73


Danışman'ın kurum görevlilerinin eğitimiyle ilgili 4 Ağustos 1975 günlüilk görüş bildirme yazısında sözü geçen "hızlı okuma tekniği" konusundaeğitim sağlanmasıyla ilgili öneri daha önce Danışman'dan gelmiş,o da bunu Birleşik Amerika'daki gözlemleriyle 1950'lerde yeni kurulanOrta Doğu Teknik <strong>Üniversitesi</strong> öğrencilerine bu konuda uygulanan bireğitim izlencesinden esinlenerek önermişti. Danışman'ın bu konuda kaynakderleme amacıyla yaptırdığı araştırmalardan bir sonuç alınamamış,araya başka konuların girmesi üzerine sözü geçen eğitim uygulama alanınakonamamıştı.Danışman, başta Şube Müdürleri olmak üzere kurumdaki uzman yardımcüarıylauzmanların yazı yazma becerilerinin geliştirilmesiyle ilgiliistek üzerine bu soruna belirli bir ölçüde çözüm getirebilecek bir öneridebulunmuştu. Öneri, dilimizde yaygın olarak karşılaşılan dil yanlışlarınıönlemek amacını güden bir çeşit kılavuz oluşturularak kurum görevlilerinedağıtılmasını öngörüyordu. Danışman, bu öneriyi, incelenmek üzereGenel Sekreterlikçe kendisine iletilen yazıları, yazanakları, çeviri ya datelif yayın metinlerini incelerken edindiği izlenimlerin etkisi altında geliştirmişti.Bu görüşünü Genel Sekretere de açan Danışman, daha çok Eğitim-YayınŞubesini düşünerek, bu konuda ilgililerin görevlendirilmesiniönermiş, bu çalışmalarda kendisinin de kurum görevlilerine yardımcı olabileceğinisöylemişti. Aradan birkaç hafta geçtikten sonra kendisim odasındagörmeye gelen Genel Sekreter, "bizim arkadaşlar bu işi beceremiyecekler;böyle bir kılavuzun hazırlanmasını sizden rica edebilir miyiz?"diye sormuş, o da bu isteği olumlu karşılamıştı.Kılavuz üzerindeki çalışmalarına Nisan ayı başlarında başlayan Danışman,25 Nisan 1973 günü kılavuzun yazımını bitirdi. "YayımlanacakYazılarda Uyulması Gereken İlkeler" başlığını taşıyan, kapağının sağ üstköşesinde TASLAK sözcüğünün yer aldığı 23 sayfa uzunluğundaki bu kılavuz,aşağıdaki 7 Mayıs 1973 günlü yazıyla Genel Sekreterliğe ulaştırılmıştı:Sözlü isteğiniz üzerine kaleme aldığım "Yayımlanacak Yazılarda UyulmasıGereken İlkeler" başlıklı Kılavuz ilişikte sunulmuştur.Metnin incelenmesinden de anlaşılacağı gibi, Kılavuz'un başında hazırlanmaamacı açıklanarak konu seçimiyle ilgili genel bilgiler verilmiştir. Daha sonraMPM'nin yayımlayacağı yazıların hazırlanmasında uyulması gereken başlıca ilkeler8 madde içinde ele alınmış, ondan sonra da MPM yayınları arasında özelbir yer tutan çevirilerle ilgili ilkelere yer verilmiştir.Metnin sonuna, bir "Yabancı Kökenli - Türkçe Sözcükler Kılavuzu" konmuştur.İçinde bine yakm sözcükle deyim bulunan bu dizelgenin, kullandıkları yabancıkökenli sözcüklerin dilimizdeki karşılıklarını bulmak isteyecek yazarları sözlüklerkarıştırmak sıkıntısından kurtaracağını sanıyorum. Metnin en sonunda da "Yaz-74


dığınız Yazıları Denetleyiniz" başlığını taşıyan bir sayfalık bir denetleme çizelgesineyer verilmiştir.Metinde de belirtildiği gibi, bu Kılavuz bu durumu ile bir taslak niteliği taşımakta,bundan sonra yapılacak eklemelerle, geliştirmelerle daha yeterli bir durumagetirilmesi gerekmektedir.Uygun görülürse, bu metin çoğaltılıp MPM'deki bütün uzmanlara, uzman yardımcılarına,yöneticilerle öteki ilgililere dağıtılabilir. Bu yola gidilirse, ilgililerdenKılavuz'u dikkatle okuyup eklenmesi gereken konular ya da yönlere ilişkin görüşlerinimetin üzerine not ederek, kendi adlarını da ilk sayfanın sağ üst köşesineyazarak geri vermeleri istenmelidir. Bu görüşlerin ışığı altında son biçimini alacakolan metnin MPM'nin yayın çalışmalarında yararlı olacağını sanıyorum.Metin Genel Sekreterlikçe iki biçimde kullanılabilir. Bunlardan biri metninresmi bir yönerge olarak ilgililere dağıtılıp bundan sonra kaleme alınacak yazılardaburadaki esaslara uyulmasının zorunlu kılınması, ikincisi ise MPM danışmanmcahazırlanmış bir görüş olarak ilgililerin yararlanmasına sunuimasıdır. Birinciyola gidilmesi metindeki bütün öğütlemelerle görüşlerin Genel Sekreterlikçebanimsendiği anlamını taşıyıp tartışmaya açık noktalarda MPM <strong>yönetim</strong>ini birtakımeleştirilerle karşı karşıya bırakabilir. Bu yolda bir karar alınması, ayrıca,şimdiki metinde kişisel bir hava taşıyan kimi kesimlerin yeniden gözden geçirilmesinigerektirir. İkinci yolun daha uygun görülebileceğini düşünerek metnin sonunakendi adımı koydum. Bu konuda takdir Genel Sekreterliğindir."Yabancı Kökenli - Türkçe Sözcükler Kılavuzu"nda verimlilik, işletmecilik, <strong>yönetim</strong>konularıyla ilgili kimi sözcükler de yer almakla birlikte, sözcüklerin büyükçoğunluğunun günlük konuşma ya da yazı dilinde kullanılan genel nitelikteki sözcüklerolduğu gözden kaçmayacaktır. Bunlar dışında MPM'nin çalışmalarıyla ilgiliçok sayıda teknik sözcükler için birörnek karşılıklar bulmak gerektiği de açıktır.Bu konuya daha önce, 23 Ocak 1973 günlü, 60 sayılı yazımın 2/C maddesinde dedeğinmiş, "MPM yayınlarında sık sık geçen teknik sözcük ya da deyimlerle bunlarınkarşılıklarını gösteren dizalgelerin ilgili şubelerce sağlanması durumundabunları gözden geçirip —ilgili arkadaşların da görüşlerini alarak— kesinleştirilmesindekatkıda bulunabileceğimi" bildirmiştim. Bu çalışmalara da gecikilmedenbaşlanmasının yararlı olacağını sanıyorum.Bu Kılavuz, Genel Sekreterlikçe çoğalttırılarak genelge niteliğindekibir sunuş yazısı eşliğinde, uyulması dileğiyle bütün kurum görevlilerinedağıtılmış, dahası aralarında üniversite öğretim üyelerinin de bulunduğu,kurumca çıkarılan Verimlilik dergisinde yayımlanmak üzere yazı verenkimselere de dağıtılarak yazılarını orada belirtilen kurallara uygun birbiçimde sunmaları istenmişti. Danışman, Kılavuzda dilimizde en çok yapılanyanlışların birçoğuna değinmiş, orada yazılanlara uyulması durumundaincelenmek üzere kendisine gelen yazılarda görülen yanlışlarınyüzde seksen ya da seksen beşinden kaçınılmış olacağı duygusu içinde bulunmuştu.11 Danışman'ın kurum içinde başkalarından duyduğuna göre Genel Sekreterbu Kılavuz konusunda çok övücü değerlendirmeler yapmış, Kılavuz ayrıca kurumdışında da ilgi uyandırmıştı. Okuyucunun da bu kılavuzdan yararlanmak isteye-75


Danışman, araştırma yöntemleri konusundaki eğitimle ilgili olaraksunduğu 29 Kasım 1971 günlü görüş bildirme yazısında şu düşüncelereyer veriyordu:MPM'nin kendi görevlileri için düzenlemeyi tasarladığı eğitim izlenceleri içindezaman bakımından önceliğin "Araştırma Yöntemleri Kursu"na verilmesi uygunolacaktır.Bu izlenceye, başta gelen görevlerinden biri "araştırma" olan bütün UzmanlarlaUzman Yardımcıları katılmalıdır. Toplam Uzman, Uzman Yardımcısı sayısınınbir kurs için çok kalabalık olması durumunda —kursu yürütme sorumluluğunuüzerine alacak uzmanın durumu da elverişliyse— iki ayrı küme oluşturulmasıyoluna da gidilebilir.MPM'nin araştırma konusundaki eğitim gereksinmesi, önem ya da öncelik düzeylerideğişik olsa da, üç alanda toplanabilir.- (1) Toplumsal araştırmalar, (2) örgütaraştırmaları, (3) kitaplık araştırması.Bu alanlardaki eğitim gereksinmesinin nasıl karşılanması gerektiği konusundakidüşüncelerimle önerilerim aşağıdadır:1. Toplumsal Araştırmalar. MPM, niteliği gereği toplumsal konularda araştırmalaryapan bir kuruluş olduğu için, Uzmanlarla Uzman Yardımcıları bu konudasağlam bir kuramsal bilgiyle, uygulama yeteneğiyle donanmış olmalıdırlar.MPM'nin üst düzey yöneticileri ile kimi şube müdürleri ya da uzmanlarla yaptığımgörüşmeler bu konuda ciddi bir eğitim gereksinmesinin bulunduğunu göstermektedir.Bu amaçla düzenlenecek bir eğitim izlencesinde, bir araştırmanın nasıl tasarımlanacağı,soruşturma, görüşme gibi araştırma yöntemleri, örneklem seçimi, sayımlamalıçözümleme yöntemleri ile toplumsal araştırmalarda bilgisayardan yararlanmagibi konuların özel bir ağırlık verilerek incelenmesi gerekmektedir.MPM dışında, kimi fakültelerde öğrencilere okutulan dersler bir yana, buamaçla düzenlenen, bizim de yararlanabileceğimiz kapsayıcı bir eğitim çabasınınbulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında MPM'nin gereksinmelerine dönükbir eğitim izlencesinin MPM içinde düzenlenmesi zorunlu görülmektedir.Yaptığım soruşturmalar sonunda, X <strong>Üniversitesi</strong> X Fakültesinin genç öğretimüyelerinden Doç. Dr. X'in böyle bir izlenceyi başarıyla yürütebileceğini saptamışbulunuyorum. Öğrendiğime göre, Dr. X, Birleşik Amerika'da toplumsal araştırmalarkonusunda uzmanlık öğrenimi görmüş, bu arada nicel çözümleme yöntemlerinide iyi bilen bir bilim adamıdır. İzlencenin içeriği ile eğitim süresinin kendisiylegörüşüldükten sonra belirlenmesinin daha uygun olacağı kanısında olduğum içinburada içeriğe ilişkin kesin önerilerde bulunmakta büyük bir yarar görmemeklebirlikte, eğitimin yaklaşık 30-35 saat tutabileceğini sanıyorum. Söz konusu izlenceninyoğunluk düzeyinin onu yürütecek kişinin öbür görevleri ile bu işe ayırabileceğizamana göre ayarlanması gerekmekte ise de, eğitimin haftada ikişer saatlikiki ya da her biri 1,5 saatlik üç oturum üzerinden iki ay içinde tamamlanabileceğigörüşündeyim.bileceği düşünülerek, metnin o günden bu yana değişen koşullar göz önünde bulundurularakortaya konan değiştirilmiş bir biçiminin bu yayımn sonuna Ek olarakkonmasında yarar görülmüştür. (Bkz: Ek 2). ,76


Dr. X'le ilişki kurularak MPM'nin amaçlarıyla gereksinmelerini göz önündebulunduran bir izlence oluşturması istenmeli, izlence üzerinde karşılıklı görüş birliğinevarıldıktan sonra çalışmaların ayrıntıları kesinleştirilmelidir. Dr. X böylebir eğitim izlencesini bütün yönleriyle işleyebilecek yetenekte bir aday olarak görünmektedir;ancak, kendisinin gerek göstermesi durumunda izlencenin kimi bölümlerindedaha başka kişilerin bilgileriyle becerilerinden yararlanma yoluna dagidilebilir.2. Örgüt Araştırmaları. MPM'nin, gerek endüstri gerek hizmet kesiminde(daha çok da bu ikincisinde) yararlanabileceği bir başka araştırma tekniği deörgüt araştırmalarıyla ilgilidir. Genellikle "Örgüt - Yöntem" (ya da Organizasyonve Metot) (O+M) olarak adlandırılan bu tekniğin amacı, bilindiği gibi, bir örgütünyapısıyla çalışma yöntemlerinde iyileştirmeler yapılmasını sağlamaktır.MPM görevlilerinin Örgüt-Yöntem araştırmaları konusunda yetiştirilmeleriyoluna gitmeden önce kimi noktaların açıklığa kavuşturulmasında yarar vardır.Bilindiği gibi, son yıllarda birçok kamu kuruluşlarında, bu arada iktisadi devletteşekküllerinde "O ve M" birimlerinin kurulması kalkınma tasarlarıyla onlarınyıllık izlenceleri ile özendirümekte, birçok kurumlarda da bu birimler kurulmuşbulunmaktadır. Görevli yetersizliği ya da üst <strong>yönetim</strong> düzeylerinin böyle birgörevin gerekliliği konusunda yeterince bilinçlenmemiş olmaları yüzünden söz konusubirimlerin bugün için görevlerini yerine getirebildikleri söylenemez. Bununlabirlikte, bu birimlerin görevi, bulundukları örgütte gerekli iyileştirmeleri yapmak,verimli bir çalışma düzeniyle bağdaşmayan uygulamaları ortadan kaldırmaktır.Kurumsal "O ve M" birimleri dışında, çeşitli kuruluşların ortak <strong>sorunları</strong>nıele alan merkezi, bir örgüt-yöntem birimine de gereksinme bulunmaktadır. BugünTürkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsünün yapısı içinde yönetsel bir kararlakurulmuş bir merkezi birim bulunmakta, ancak çalışmaları daha çok bu alandaeğitim izlenceleri düzenlemekle sınırlı kalmaktadır. Bugünkü hükümetin oluşturduğuİdari Reform Danışma Kurulu'nun yazanağı daha açıklanmadığı için, bukonuda ne gibi görüşlere yer verildiği bilinmemektedir. Bununla birlikte, MPM,özellikle iktisadi devlet teşekküllerinin, giderek tüm kamu kuruluşlarının ortakörgüt-yöntem <strong>sorunları</strong>na eğilmek üzere merkezi bir birim kurup çalışmalar yapmakkararını verirse, böyle bir girişimin, önemli bir gereksinmeyi karşılaması dolayısıylahükümetçe olumlu karşılanması olasılığı oldukça güçlüdür.Böyle bir karara varılırsa, MPM kendi uzmanlarıyla uzman yardımcıları arasındanseçeceği bir takımı (ki bu takımın sayısı şimdilik 4-5 kişi olarak belirlenebilir)eğitmek üzere gecikmeden eyleme geçmelidir.Böyle bir durumda MPM'nin kendi içinde ayrı bir örgüt-yöntem eğitim izlencesidüzenlemek yerine, bu görevlileri Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsününara ara açtığı iki ya da üç ay süreli kurslarda yetiştirmek yoluna gitmesinindaha ucuz, daha ussal olacağı kanısındayım. TODAİE, bu kurslarda örgüt-yöntembirimlerinde çalışmak üzere kurumlarınca görevlendirilmiş kişilere önceliktanıdığından MPM'nin böyle bir başvurusunun olumlu karşılanacağını sanıyorum.3. Kitaplık Araştırması. Bu tür araştırmalardan amacımız, adından da anlaşılacağıgibi, alana inmeden, kitaplıklardaki kaynaklar üzerinde yapılan araştırmalardır.Üniversitelerimizin kimi fakültelerinde bu konuda öğrencilere yardımcıolacak bilgiler verilmekle birlikte, üniversite çıkışlı birçok kimsenin, bu arada77


MPM görevlilerinin, aydınlatılması gerekmektedir. Bir kitaplığın nasıl kullanılacağı,başlıca başvuru kaynakları, fiş yöntemi, kaynak gösterme, yollamada bulunmaib üzerinde durulabilecek başlıca konulardır.Bu konular toplumsal araştırmalar alanında düzenlenecek eğitim izlencesininkapsamına alınabileceği gibi, bu <strong>sorunları</strong> görüşmek üzere ayrıca düzenlenecekbir oturumda ilgililerin soracakları sorular yanıtlanarak da gerekli bilgiler kazandırılıpeksiklikler giderilebilir.Bu yazıyı kaleme alırken, Dr. X'le telefonda görüşüp bu konuda MPM ile işbirliğiedip edemeyeceğini sordum. Kesin bir söz vermemekle birlikte düşünceyiolumlu karşılayıp bu konuda kesin bir sonuca varmadan önce, görüşülmek üzerebir izlence taslağı geliştirme önerisinde bulundu. Bu arada Mart ayında askeregideceğini söyledi. Bu durum karşısında, Aralık ayı ortasında başlatılacak bir eğitimizlencesinin Şubat ortasında sonuçlanabileceğini, böyle bir düzenlemenin degerek MPM gerek Dr. X için uygun olacağını sanıyorum. Dr. X söz konusu taslağıbu haftanın sonlarında sunacaktır.Danışman, ülkemizde bilimsel araştırma yöntemleri konusunda yetkiylekonuşabilecek kişilerin azlığı karşısında, gerçekten uzman bir kişibulabilmek için ilgili bilim adamları arasında gerekli soruşturmaları yapmış,sonunda yukarıdaki görüş bildirme yazısında sözü edilen genç bilimadamını bularak kendisiyle 1971 Kasımında ilişki kurup işbirliği konusundaolumlu yanıtını almıştı. Birleşik Amerika'da toplumsal bilimlerde araştırmakonusunda doktora yapmış olan bu genç bilim adamı, Danışman'ında görüşünü alarak bir izlence düzenlemiş, bu izlence 1972 yılının Ocakayında uygulanmıştı. Danışman'ın soru kâğıtlarının oluşturulması konusunada özel bir ağırlığın verilmesini istemesi üzerine, bu araştırma uzmanısormacalarda kullanılan soru kâğıtlarını geliştirme işinin özel biruzmanlık alanı olduğunu, kendisini bu konuda yeterince yetkili görmediğini,konuyu işlemek üzere daha yetkili bir uzman bulmanın uygun olacağınısöylemişti. Bunun üzerine Danışman, bu konunun işlenmesi görevinikendi üzerine almış, o sırada sonuçlandırmış bulunduğu Siyasal BilgilerFakültesini bitirenlerle ilgili bir araştırmada kullandığı, elinde oaraştırmadan kalan yeter sayıda örneği de bulunan iki soru kâğıdını eğitimekatılanlara dağıtıp daha önce ön deneme amacıyla kullandığı sorukâğıtlarıyla da yer yer karşılaştırmalar yaparak gerekli açıklamalarda bulunmuştu.2Kurum görevlileri için <strong>yönetim</strong>in isteği üzerine daha sonraları Kamusalilişkiler konusunda bir eğitim izlencesi daha düzenlenmiş, içeriğiniDanışman'ın belirlediği bu izlence 1976 yılının Ekim ayında uygulanmıştı.2 Gerek bu araştırmada kullanılan soru kâğıtları, gerek onların daha önceön denemede kullanılan biçimleri için yazarın aşağıdaki yayınına bakınız: Dahaİyi Bir Kamu Hizmeti İçin- Siyasal Bilgiler Fakültesi Üzerinde Bir Araştırma (AÜSBF yayını, No. 336) (<strong>Ankara</strong> <strong>Üniversitesi</strong> Basımevi, 1973), Ek 2, 3, 7, 9 (s. 293-317,330-336, 338-355).


Danışman'ın kurumun iç eğitim izlenceleri konusundaki çalışmalarıyalnız görüş bildirmeyle kısıtlı kalmıyor, kendisinden bu izlencelere eğiticiolarak da katılması isteniyordu. Bu arada Ocak 1972'de Araştırma Yöntemlerieğitim izlencesinde sormacalarda kullanılan soru kâğıtlarının oluşturulmasıile araştırmalarda bir bilgi toplama yöntemi olarak görüşmeyöntemi konularında konuşmalar, ayrıca bir örnekolay incelemesi yapmış,1976 Ekiminde de Kamusal ilişkiler eğitim izlencesinde "Çağımızda Kamusalİlişkiler" konulu bir bildiri sunmuştu. Kurum içinde arasıra dahadeğişik türde eğitsel çalışmalar da yapılmakta, Danışman bunlarla ilgiliolarak da katkıda bulunmaktaydı. Örneğin, 30 Ocak 1973 günü MPM görevlilerinegösterilen "iletişim" konulu iki filmden sonra, 2 Mart 1973 günütüm MPM görevlilerinin katıldığı yine "İletişim" konulu ikinci toplantıile 4 Temmuz 1973 günü "İş Etüdü" konusunda yapılan film gösterilibir toplantının sonunda birer değerlendirme konuşması yapmıştı.Danışman'ın tümüyle uzmanlık alanı dışında kalan birtakım alanlardayapılan eğitim çalışmalarıyla bile —gözlemci olarak da olsa— ilgilenmesiisteniyordu. Bu arada Genel Sekreter, Danışman'dan, Devlet PlanlamaÖrgütünden gelen bir uzmanla MPM görevlilerinin ekonometri alanındaeğitimi konusunda 17 Kasım 1971 günü yapılan görüşmeyi izlemesiniistemişti.BAŞKA KONULARDanışman'ın görevli düzeniyle ilgili öbür konular üzerinde de görüşbildirme ya da yapılan çalışmalara eylemli olarak katılma biçiminde katkılarıoluyordu. Bu arada 19 Ocak 1973 günü Genel Sekreterin Bayramdinlencesi sırasında kaleme aldığı "özendirme zamları" ile ilgili belgeyionunla birlikte inceleyip görüş bildirmiş, 22 Ocak 1973 günü Genel SekreterYardımcısıyla "özendirme yönetmeliği" üzerinde çalışmış, 31 Ocak1973 günü Genel Sekreter ile Genel Sekreter Yardımcısıyla özendirmetazminatları konusunda bir görüşme yapmış, 21 Haziran 1974 günü ücretlerleilgili yazanak taslağının tartışılmasına, 26 Ocak 1976 günü yeni ödemedüzenini inceleyen kurulun toplantısına katılmış, 30 Ocak 1976 günü"Görev ve Başarı Değerlendirmesi" düzeniyle ilgili belgeyi incelemiş,2 Şubat 1976 günü de oluşturulan yeni ödeme düzeni taslağının metninigözden geçirip düzelterek Genel Sekretere sunmuştu.Danışman'ın doğası gereği eğitici nitelik taşıyan bu görevle ilgili olarakburaya değiıı açıklanan, bundan sonra da üzerinde durulacak olançeşitli çalışmalarının dışında da dolaylı birtakım eğitici etkileri vardı.Danışman'ın görüş bildirme yazılarının kurumun baş yöneticisine sunulmaküzere daktilo edilmesi işini Genel Sekreterlik Sekreteri yapardı. Bu79


yazıların içeriğine karşı yakın bir ilgi duyduğunu birçok kez belli etmektende geri kalmayan bu Sekreterlik Okulu çıkışlı bayan sekreter, Danışman'ınbu görevde bulunduğu sekiz yıllık süre içinde birkaç kez, kendisindenyapmakta olduğu iş bakımından da değerli çok şey öğrendiğini,meslekle ilgili konularda duraksadıkça kendisine başvuran arkadaşlarınabu bilgileri değerlendirerek yararlı olduğunu içten gelen bir anlatışladile getirmişti.80


5.BölümEĞİTİMDışa dönük eğitim çalışmaları kurumun etkinlikleri arasında önemlibir yer tutuyor, kimi çevreler, yukarıda da değinildiği gibi, daha çok seminerlerbiçiminde kendini gösteren, ülkede verimliliğin eylemli olarakartırılmasını yeterince etkilemediğini öne sürdükleri bu tür eğitsel etkinliklerdolayısıyla kurumu "seminercilik"le suçlamaktan geri kalmıyorlardı.Bu bölümde Danışman'ın işte bu çalışmalara ilişkin katkıları üzerindedurulacaktır.Kurum <strong>yönetim</strong>i, bu konuda Danışman'dan daha çok üzerinde eğitimçalışmalarına girişilecek konunun uygunluğu, izlencenin içeriği, kullanılacakyöntemler, düzenlenme zamanı, süresi, bu çalışmalarda eğitici ya daoturum başkanı olarak görev alabilecek kişilerin belirlenmesi gibi konulardagörüş sorma ya da değerlendirme yapmasını ister, kimi kez de Danışman'ıbu çalışmalara doğrudan doğruya katılmaya çağırırdı.Kurumun Genel Sekreteri, Danışman'la eğitim konularıyla ilgili olarakyaptığı ilk görüşmelerden birinde, kendisine üretim örgütlerindeverimliliğin yüksek bir düzeyde tutulabilmesi bakımından büyük önemtaşıdığında kuşku bulunmayan "<strong>yönetim</strong>, işletmecilik" konusunda bir konuşmalardizisi düzenlenmesinden söz etmiş, o da bu konuya ilişkin düşünceleriniaşağıdaki 15 Eylül 1972 günlü görüş bildirme yazısında açıklamıştı.8 Eylül 1972 günü yaptığımız görüşme sırasında söz konusu ettiğiniz Yönetim,İşletmecilik konularındaki konuşmalar dizisiyle ilgili düşüncelerimle bu konudayaptığım birtakım görüşmelerin sonuçlarını incelemenize sunmayı uygungördüm,1. Konuşmalar, MPM'nin başta endüstri olmak üzere çeşitli alanlardaki yöneticilereçağdaş <strong>yönetim</strong>le işletmecilik kavramlarının, teknikleriyle uygulamalarınıntanıtılması amacına dönük olmalıdır.2. Konuşmalar Türkiye'nin bugünkü gereksinmelerine yönelik, onlara çözümgetirecek bir nitelik taşımalıdır. Bu konuşmalar doğrudan doğruya Türkiye'nin81


somut <strong>sorunları</strong>m ele alabileceği gibi, Türkiye'de bugün iyi bilinmeyen yeni kavramlarlateknikleri tanıtma amacını da güdebilir. Her iki durumda da konuşmacılardankonularını ülkemiz bakımından ilginç, anlamlı bir biçimde işlemekiçin çaba göstermeleri istenmelidir.3. Konuşma konularının seçiminde iki yol izlenebilir: Bunlardan biri konularınmantıki bir sıra izleyip bir bütün oluşturacak biçimde saptanması, ikincisiise konuşmaların daha çok belirli konularda derinliğine bilgisi, becerisi olan kişileringereksinmelerine göre düzenlenmesidir. Konuşmaların ana izdemi "<strong>yönetim</strong>,işletmecilik" olacağına göre, konular arasında en azından bir ölçüde doğal olarakmantıki bir bağlantı bulunacağı açıktır. Bu durum karşısında, eldeki konuşmacılarınilgi ya da hazırlık durumlarına daha çok ağırlık verilmesi, konuşmaların niteliğiniyüksek tutma bakımından daha yararlı olacaktır.4. Konuşmacılar, <strong>Ankara</strong>'da bulunan üniversitelerle öbür yüksek öğretim kurumlarının,uygulama ile de ilgilenen eğitici görevlileri arasından seçilmelidir. Konuşmacılarınbir bölümünü, olabilirse akademik yetişimi güçlü uygulayıcılar arasındanseçmek yoluna da gidilmelidir. Derinlemesine bilgi, uzmanlık, deney, konuşmacıseçiminde ön sırada göz önünde bulundurulmalıdır.5. Konuşmalar bütün ilgililere açık olmakla birlikte, konularla özellikle ilgilenecekkimselerin bir dizelgesi, konuşmacıların da görüşü alınarak düzenlenipbu kişilere söz konusu konuşmalar özel olarak duyurulmalıdır.6. Dizide yer alacak konuşmaların sayısını önceden belirlemek güçtür. Busayı ancak konuşmaları yapabilecek kişilerle ilişki kurulduktan sonra kesinlik kazanabilir.Bununla birlikte, dizide sayısı 5-10 arasında değişen konunun yer almasıuygun görünmektedir.Bu vesile ile daha önce sunduğum bir yazıya yollamada bulunmak gereğiniduyuyorum. Gerçekten, 17 Kasım 1971 günlü, 19 sayılı yazıma ilişik "MPM'ninÜniversitelerle, Öbür Kuruluşlarla İşbirliği" başlıklı yazanakta bir döküm çalışmasındansöz ederek bu araştırmanın yapılış biçimi konusundaki düşüncelerimiaçıklamıştım. Bu araştırma şimdiye dek yapılmış olsaydı söz konusu konuşmacılarlakonuşma konularının seçimi geniş ölçüde kolaylaşmış olurdu.Bu bilgiler bugün için elde bulunmamakla birlikte, konuşmacı olarak yararlanılabilecekkişilerle ön görüşmeler yapıp bu konular üzerinde hazırhk niteliğindebilgiler toplamaya çalıştım.Bu görüşmelerde elde ettiğim ilk izlenimler konuşmalarda yararlanılabilecekkişilerin sayıca azlığıdır. Konuşmacı olarak daha çok <strong>Ankara</strong>'daki üniversitefakültelerinin öğretim üyeleri üzerinde durulmuştur. Orta Doğu Teknik<strong>Üniversitesi</strong> İdari İlimler Fakültesi öğretim üyelerinden birçoğunun askerdeya da yurt dışında bulunduğu anlaşıldığından, eldeki öğretim üyelerinin oldukçaağır bir ders yükü altında bulunduğu da bilindiğinden bu fakülte şimdilik biryana bırakılmıştır. Buna karşılık <strong>Ankara</strong> <strong>Üniversitesi</strong> Siyasal Bilgiler Fakültesiöğretim üyelerinden daha geniş ölçüde yararlanılabileceği anlaşılmıştır. Bu kişilerdende, yukarıda 3. maddede açıklanan ilkeye uygun olarak, üzerinde derinlemesineçalışmalar yaptıkları konuları işlemelerini istemenin daha uygun olacağıdüşünülmüştür. 13 Eylül 1972 günü yaptığımız görüşmede bilginize sunduğum,ilk bakışta onayınızı kazanan konular, konuşmacıların adlarıyla birlikte aşağıdagösterilmiştir. Ancak, dizelgede yer alan kişilerin tümüyle ayrı ayrı görüşülüponaylan alınamadığından bu dizelgenin geçici bir nitelik taşıdığını burada belirtmekuygun olur.82


Danışman, yazıda daha sonra konuşma konularıyla konuşmacı olarakönerdiği kişilerin adlarını verip tümü üniversite öğretim üyesi olan konuşmacılarınözel durumları üzerinde bilgi sunuyor, ardından EndüstriŞubesi Müdüründen de dizide yer alabilecek konulara ilişkin önerilerdebulunmasını istediğini, bu kaynaktan gelebilecek görüşlerin de yararlı olabileceğinibelirttikten sonra, izlence kesinleştirilmeden önce konuşmacıadaylarıyla da görüşülerek dizinin amacı ile konularını nasıl işlemelerininbeklendiğinin kendilerine açıklanmasını öğütlüyordu.Danışman, sekiz yıllık görev süresi içinde eğitim konularıyla ilgiliolarak bunun dışında yirmi görüş bildirme yazısı daha sunmuştu. Bunlariçinde bir bölümü eğitim alanında uyulması gereken ana ilkelerle, bir bölümübelirli izlencelerle ilgiliydi.Bu bölümde Danışman'ın kurumun eğitim çalışmalarına yaptığı katkılar,birkaç küme içinde toplanarak açıklanmaya çalışılacaktır.EĞİTİM GEREKSİNMELERİNİN SAPTANMASIDanışman'ın bu alandaki ilk çalışmalarından biri, 10 Aralık 1972 günükendisini görmeye gelen kurumda görevli bir uzmanla makine yapımsanayiinde eğitim gereksinmelerinin saptanması konusunda görüşmek olmuştu.Söz konusu uzmanla bu konuda 26 Ocak 1972 günü bir görüşmedaha yapmış, bu arada Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumunda idari işlerlegörevli Genel Müdür Yardımcısı olan Mülkiye'den eski bir sınıf arkadaşıylabir telefon görüşmesi yapmıştı. Danışman, üniversitedeki öğretimgörevinin yanı sıra Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi EnstitüsündeÖğretim-Yetiştirme Şubesi Müdürlüğü görevi de yaptığı 1957-1960 yıllarındanbu yana görevli eğitiminin duyulmuş, somut olarak belirlenmişgereksinmelere dayanarak düzenlenmesi gerektiği düşüncesini, gereksinmelerledoğrudan doğruya bağlantılı olmayan, bir bakıma baştan savmaeğitim izlenceleri düzenleme eğilimlerini engellemek amacıyla süreklivurgulamakta yarar görmüştü. Çok daha sonraları, <strong>Ankara</strong>'daki bir kamukuruluşundan bir eğitim uzmanı, MPM'nin Eğitim-Yayın Şubesi Müdürüile bu şubeden bir uzmanla birlikte, bir yöneticilik eğitimi izlencesidüzenlenmesi konusunu görüşmek üzere 19 Ocak 1976 günü Danışman'ıodasında görmeye gelmiş, kendisine kimleri ne amaçla eğitmek istediklerineilişkin belirli sorular yönelten Danışman'a —eğitilecek yöneticileringörevleriyle öğrenim durumu, daha önce görev sırasında gördükleri eğitimintürü ile süresi gibi— gerekli bilgileri getirmek üzere ayrılmış, ondansonra da ortalarda görünmemişti. Danışman'ın sonradan öğrendiğinegöre bu kişi az çok ciddi bir eğitim gereksinmesi araştırması yapma çabasıgöstermekten kaçınarak bir üniversitenin Eğitim Fakültesine gitmiş,83


oradaki öğretim üyelerinin kişisel yeğlemelerine göre belirlenen <strong>yönetim</strong>konularında birtakım konuşmalar yapılmasını öngören bir eğitim izlencesidüzenlenmiş, bu konuşmalar değişik yönetici kümeleri için beş altıyıl üst üste yinelenerek sürdürülüp gitmişti.Danışman, üzerinde Genel Sekreter'le de daha önce bir görüşme yaptığımakine yapım sanayiinde eğitim gereksinmelerinin saptanması amacınıgüden bir araştırmanın yazanağını istek üzerine inceleyerek 5 Nisan1974 günü aşağıdaki görüş bildirme yazısını sundu :"Makine İmalat Sanayiinde Hizmet-içi Eğitim Araştırması Raporu"nu, GenelSekreter Yardımcısının 21 Mart 1974 günlü havale notu üzerine, sizinle aym konudayaptığım görüşmenin de ışığı altında inceledim. Bu konudaki düşüncelerimaşağıdadır:1. Toplam uzunluğu 50 daktilo sayfası olan yazanağın okuyucu üzerindeulandırdığı genel izlenim, metnin kafa yapısı sağlam, kuramsal çözümleme yeteneğiiyi bir kimsece kaleme alınmış olduğudur.2. Okuyucunun ilk bakışta elde ettiği bir başka genel izlenim, anlatımınMPM 'nin yayınlarında aranan düzeyin biraz üstünde "soyut, bilimsel" bir havataşımakta olmasıdır. Yazar konuyu MPM'nin seslendiği genel okuyucu düzeyinindaha rahat izleyip anlayabileceği bir dille, biçemle işleyebilirdi.3. Yazanağın ilk iki sayfasını oluşturan "Giriş"te birçok okuyucuların yadırgayabileceklerisoyut bir anlatım kullanılmıştır. "Giriş"in bir başka özelliği de,dışa dönük bir açıklamadan çok yapılan çalışmamn bir özeleştirisi niteliğini taşımaktaolmasıdır. Yazanağın bugün MPM kadrosunda bulunmayan kişilerce toplananverilere dayanılarak kaleme alınmış olması bu tutumu yazar açısındangerekli gösterebilirse de, giriş bölümünün böyle bir izlenime yol açmayacak birbiçimde gözden geçirilmesi uygun olur.4. Yazanak metninde yer yer aşın ölçüde soyut, kimi kez akıcılığı da bozananlatımlarla karşılaşılmaktadır. Metnin daha kolay okunabilmesi için yazarın bunoktalarda daha az soyut, daha "ayağı yerde" bir anlatım kullanması gerekirdi.5. Yazanağa özü bakımından yöneltilebilecek en önemli eleştiri, çeşitli düzeylerdekiyöneticilerin "eğitim gereksinmeleri" konusunda verdikleri yanıtlarınçözümlenmesiyle ilgilidir. Gerçekten de, 35, 36, 40, 41, 43, 45. sayfalardaki çizelgelerdeyer alan kalemlerin kimi birbiriyle yakından ilişkili, dahası eşanlamlı olmalarınakarşın birbirinden ayrılmış, çözümlemeler de ona göre yapılmıştır. Bu kalemler"Beşeri İlişkiler," "Yönetim Psikolojisi," "İş İlişkileri," "Özendirme ve Güdüleme,""Haberleşme (teknikleri)" başlıklarım taşımaktadır. Bütün bunlar "İnsanİlişkileri" başlığı altında toplamrsa araştırma sonunda varılan temel yargıbüyük bir olasılıkla değişecek, söz konusu yöneticilerin eğitime gereksinme duyduklarıen önemli alanın "teknik" alan değil "İnsan İlişkileri" alanı olduğu ortayaçıkacaktır. Böyle bir birleştirmeyle onun gerektirdiği başka değişikliklerin yazarcakolaylıkla yapılabileceğini sanıyorum. Böylece araştırmayı yürütenlerin bilgitoplama evresinde yaptıkları bir dikkatsizliğin ortaya koyduğu çok ciddi bir sorunda çözülmüş olacaktır.6. Bunlar dışında yazanak metninde birtakım anlatım, noktalama düzeltmeleriyaptım.84


7. Özüne bakılırsa bu araştırma eğitim gereksinmesini saptamak üzere başvurulabilecekkaynaklardan yalnız birine —ilgili yöneticilerin kişisel değerlendirmelerine—başvurularak yapılmış olması bakımından eksiktir. Araştırmayı yapanlarındikkatini bilgi toplama çalışmalarına başlanmadan önce öbür alanlarada çekmiş, çalışmalarını daha geniş kapsamlı olarak yürütmelerini öğütlemiştim.Bütün bu eksikliklere karşın, yazanak, bir durum saptaması, bir ön araştırma olarakilginç, değerlidir.Bu satırları kaleme alırken yazanağın yazarı ile onun askere gitmek üzereayrılmasından sonra araştırmayı daha geniş kapsamlı olarak yürütecek olan çarlışma arkadaşlarıyla görüşüp birtakım önerilerde bulundum.EĞİTİCİLERİN EĞİTİMİEğitimle verimlilik arasındaki ilişki bilindiği için, ister kamu kesimindeister özel kesimde olsun, kurumlar, görevlilerin eğitimine önemverirler. Bilindiği gibi, görevli <strong>yönetim</strong>i alanının kendine özgü kavramları,yöntemleri vardır. Belirli bir uzmanlaşma düzeyinin ötesine geçmemişbulunan üniversitelerimizin ilgili fakültelerinde bu alana uzmanlar yetiştirecekölçüde ayrıntılara inen öğretim izlenceleri bulunmadığı gibi,<strong>yönetim</strong>in kendi yapısı içinde de bu alan yeterli bir gelişme düzeyine ulaşamamıştır.Bu yüzden eğitim alanında görevleri bulunan kuruluşlar öbürkurumlarda çalıştırılacak eğiticilerin yetiştirilmesine özel bir önem verir,böylece etkilerini daha yaygınlaştırmaya çalışırlar. MPM de bu kuruluşlardanbiri olarak eğiticilerin eğitimi konusuna eğilmiş, 27 Şubat 1976 günükendisini görmeye gelen bir eğitim uzmanı, Danışman'a kendi çalışmalarıylailgili bir soru kâğıdı taslağının incelenip görüş bildirilmek üzereGenel Sekreterlikçe havale edileceğini, ertesi gün görevle Gazıantep'egideceği için konuyu hemen görüşmek istediğini söylemişti. Danışman, eldengetirmesini istediği eğiticilerin eğitimi konusuyla ilgili olan bu yazıyıbirlikte okuyarak kendisine yapması uygun olacak değişikliklere ilişkingörüşlerini bildirdikten sonra metinde bu düşüncelerin ışığı altında değişiklikyapmasını, geliştirilmiş yeni bir metin oluşturup getirmesini söyledi.Kurumun Eğitim-Yayın Şubesi Müdürünün eğiticilerin eğitimi ama-'cıyla düzenlenmiş bir soru kâğıdını, 8 Mart 1976 günü, mumlu kâğıda yazılmışolarak Danışman'a getirmesi üzerine, o da göz attığı bu sorularınamaca uygun olmadığını gerekçeleriyle birlikte kendisine söyledi. Danışman,konuyla ilgili düşüncelerini 10 Mart 1976 günlü görüş bildirme yazısındaGenel Sekretere şöyle açıklıyordu:1 Mart 1976 günlü yazımda sözünü ettiğim "Eğiticilerin Eğitimi" çalışmasıylailgili anket soru kâğıdının üzerinde daha çok biçimle ilgili birtakım değişiklikleryapılmış bir metni, 8 Mart 1976 Pazartesi günü Eğitim ve Yayın Şubesi Müdürüncemumlu kâğıda yazılmış olarak bana getirildi. Metni birlikte okuyarak görüşlerimibir kez de kendisine bildirdim. Bu arada metnin, X'in benimle görüştüktensonra kâğıda döktüğü birtakım notlar göz önünde bulundurularak Sayın Şube85


Müdürünoe mumlu kâğıda yazılmış olduğunu öğrendim. Görüşme sırasında ürerindedurduğum yönlerle edindiğim genel izlenimler şunlardı:1. Soru kâğıdı, belirli bir genel amaç göz önünde bulundurularak geliştirilmemiş,sorular böyle bir amaca yarayacak biçimde düzenlenmemiştir. Tasarınınamacına katkıda bulunacak nitelikteki soruların yok denecek ölçüde az olmasımnyanı sıra, soru kâğıdı kendi içinde de tutarlı bir bütünlük göstermemektedir.2. Sorular anket tekniğine uygun olarak hazırlanmamıştır. Soruların yanıtlanacağıyerler çizelge biçiminde düzenlenmiş, doldurulması istenen sütunlardankiminin amaca uygun olup olmadığı bir yana, kimi sütunlar bir çarpı işareti konarakyanıtlanabilirken kimisine sığdırılması güç açıklamaların yazılması istenmiştir.3. Ankette yer alan, eğitim birimlerinin görevlerine ilişkin bilgiler bu birimlerinyönetmelikleri ya da benzeri metinler elde edilerek daha iyi sağlanabilirdiÜstelik, eğitim birimlerinin görevlerinin ne olabileceği önceden genellikle bilindiğinegöre bu soruya alınacak yanıtlardan MPM'nin bu çalışmasıyla ilgili olarakönemli bir sonuç da çıkarılamaz.4. Eğitim izlencelerinden önce bir araştırma yapılması yerindedir. Ancak, buaraştırmaların "eğitim gereksinmelerini saptama" amacına dönük, düzenlenecekizlencenin içeriği ile ilgili önemli bilgileri sağlayabilecek nitelikte olması gerekir.Oluşturulan soru kâğıdı bu ana ölçüte uygun düşmemektedir.5. Oluşturulan soru kâğıdı amaca uygun olmadığına göre, böyle geniş kapsamlıbir araştırmaya gitmeden önce, belki de ona hiç gerek kalmadan, ilgili birimlerdenbir bölümüyle ilişki kurulup gerekli bilgiler —en çok on beş gün ya daüç hafta içinde— alındıktan sonra ya doğrudan doğruya eğitim izlencesinin geliştirilmesiçalışmalarına başlanmalı, ya da eğitim birimlerine, katılacakların seçiminedayanak olacak bilgileri elde etmek üzere yazı yazılmalıdır.Eğitim-Yayın Şubesi Müdürlüğünün yollama notunuzu taşıyan 10 Mart 1970günlü yazısına ekli soru kâğıdında soru sayısı dokuzdan yediye indirilmiş, bu aradabir iki soru metinden çıkarılmıştır. Soru kâğıdına ilişkin görüşlerim aşağıdadır t1. Birinci soruyla istenen 1973-1975 döneminde düzenlenmiş eğitim izlencelerineilişkin bilgiler "eğiticilerin eğitimi" amacına katkıda bulunacak verileri sağlarnitelikte görünmemektedir. Üstelik, bu birimlerin düzenlemeleri gerekirkendüzenlemedikleri izlenceler bu sorunun altındaki çizelgeye yazılacak izlencelerdenli, belki onlardan daha önemli olabilir. İzlencelerin adı kimler için, ne amaçladüzenlendikleri konusunda da bir görüş kazandıracağından bu konuyla ilgili sütunapek gerek yoktur. "Katılanların hangi birimlere bağlı olduğu" ile "katılan,lann sayısı" da MPM'nin amacı bakımından büyük bir önem taşımamaktadır. Türkiye'deeğitim izlencelerinin uygulanmasından sonra "izleme araştırması" yapılmadığıbu konunun uzmanlarının çok iyi bildikleri bir gerçektir. Bu nedenle "İzlemeAraştırması Yapıldı mı?" sütunu genellikle "hayır" alt sütunundaki hanelerex işareti konarak yanıtlanacaktır. "Malumu ilam" yoluna gitmektense bu konuyuMPM'nin düzenleyeceği izlenceye alıp onunla ilgili hazırlık çalışmalarınaşimdiden girişmek daha yararlı olur. Bu soru ile alınmak istenen bilgiler bir melakıgiderme bakımından yararlı olsa bile, soru "amaca" yararlı olacak niteliktedeğüdir.2. "Eğitim birimlerinin 1973 yılından beri programlanmış olan eğitim araştırmalarıylailgili olarak aşağıdaki tabloyu doldurur musunuz?" biçimindeki ikinci£6


soru, birinci soruyla olduğu gibi —1976 için izlenceye alınmış çalışmalar bakımından—bir sonraki soruyla da çakışmakta, aym bilgilerin her üç çizelgeye deayrı ayrı yazılması gerekmektedir. Yanıtlayıcıları tedirgin edecek bu gibi durumlarayer verilmemesi gerekir. Aslında bu soruyla alınmak istenen bilgi izlencelerin"bitirilmiş," "uygulanmakta," ya da "uygulanacak" kümelerinden hangisinegirdiğidir. İzlenceye alınan eğitim çalışmaları genellikle uygulanır. Şu ya da bunedenle örneğin bunlardan biri uygulanamamışsa bundan MPM'nin "eğiticilerineğitimi" çalışması bakımından ne gibi bir anlamlı sonuç çıkarılabilir? Bu soru daamaca uygun değildir.3. Yukarıdaki açıklamalar üçüncü soru üzerinde daha çok durulmasını gereksizkılmaktadır. Nitelikçe öbürlerinden ayrı olmayan bu soru çalışmanın amacınauygun değildir.4. Dördüncü soru, birimlerin düzenledikleri izlencelerin kimlerce önerildiğiyleilgilidir. İkinci sütunda "eğitim araştırmasına dayananlar" deniyor. Bu noktada"eğitim araştırması"nm niteliği konusunda gerçekçi olmayan bir görüştenyola çıkildığı anlaşılmaktadır. Yönetici ya da eğitim konusunda ona destekhizmet sağlayan eğitim birimi için birçok durumlarda "eğitim gereksinmesi"apaçıktır; bu gereksinme <strong>yönetim</strong> yaşamının günlük gidişi içinde kendini belirginbir biçimdo göstermiştir. Bu durumda yapılacak araştırma, daha çok izlenceniniçeriğini belirlemeye dönük bir araştırma olarak kendini gösterir. Kaldı kibu madde öbürlerini dışarda bırakan bir madde de değildir. Bir başka deyişle,belirli bir eğitim izlencesi üst düzey yöneticisine, eğitim birimince ya da dahabaşka bir birimce önerilmiş olabilir. Bu soru da çalışmanın amacına uygun düşmemektedir.5. Beşinci soru, ilgililerin mesleki yeterliklerini araştırmaya yardımcı olabilmesibakımından amaçla ilgili olan tek soru olmakla birlikte eksiktir. Eğitim birimigörevlilerinin mesleki yeterlikleri konusunda daha "doğrudan" bir değerlendirmeyapılmasının istenmesi, bu arada birim görevlilerinin "eğitim" konusundakurs görüp görmediklerinin sorulması gerekirdi. Bu soru da iyi düzenlenmemiştir.6. Altıncı soruda "MPM'nin hangi tür programlar düzenleyerek yardımcı olabileceği"sorulmaktadır. Oysa bu çalışmada söz konusu olan izlencenin türü, niteliğibellidir (Eğiticilerin Eğitimi). Asıl buna katılıp katılmayacakları sorulmalıydı.Yedinci soru bir öncekiyle yakından ilgili olduğu için ayrıca üzerinde durulmayagerek görülmemiştir.Bu durum karşısında, yapılan çalışmaya ilişkin eski görüşümde herhangi birdeğişiklik olmamıştır.Daha çok eğitim alanıyla ilgili bir araştırma niteliğinde olan bu çalışmadaortaya çıkan eksiklikler, öbür kamu kuruluşlarına bu alanda kılavuzluketmek durumunda olan bir kurumdaki "uzman'larm bilgi, beceribakımından nasıl bir durumda bulunduklarını göstermesi dolayısıylailginç olmasının yanı sıra, Danışman'ın kurum için ne denli gerekli olduğunuortaya koyması yönünden de oldukça anlamlıdır.Danışman, konuyla ilgili aşağıdaki 24 Mayıs 1976 günlü görüş bildirmeyazısında ise Genel Sekreter'e şu düşünceleri ulaştırıyordu :Eğitim ve Yaym Şubesi Müdürlüğünün MPM 1976 İş Programının 4.6 madde-87


sinde yer alan "Eğiticilerin Eğitimi" tasarısına ilişkin 14 Mayıs 1976 günlü yazışım21 Mayıs 1976 günlü yollama notunuz uyarınca inceledim.Bu konudaki görüşlerimle düşüncelerim aşağıda sunulmuştur:1. Amacı, 1976 iş programında "endüstri kuruluşları için insan gücü eğitimindensorumlu eğiticilerin bilgi ve beceri düzeylerini geliştirmek, bu alandaki enyeni yöntemlerle donatmak" olarak belirtilen bu eğitim çalışması tümüyle uygulamayadönük, iş bilgisiyle becerisi kazandırmak amacım güden bir etkinliktir.Bu izlenceye endüstri kuruluşlarında "eğitim" müdürü ya da uzmanı olarak görevyapan kimseler katılacaktır. Ancak ülkemizde bu alanda yeterli eğitim sağlayanöğretim kuruluşlarının, çeşitli örgütlerin kadrolarında "uzman" düzeyindebilgiyle, beceriyle donanmış görevlilerin pek bulunmadığı göz önünde tutulursa,düzenlenecek izlencenin söz konusu yazıda öngörüldüğünden daha yoğun, dahauzun süreli bir izlence niteliği taşıması gerektiği kendiliğinden anlaşılır. Bu durumkarşısında beş yarım günlük bir izlence, seminerden çok "kurs" niteliği taşımasıgereken böyle bir çalışma için yetersiz görünmektedir.2. Eğitim ve Yayın Şubesi Müdürlüğünün yazısmda, çalışmanın ikinci aşamasıolarak "... alınacak sonuçların ve yapılacak inceleme ve görüşmelerin sonucunagöre bir araştırma projesi düzenlenip düzenlenmeyeceği hakkında fikir birikimiyapılması"ndan söz edilmektedir.Anımsadığıma göre, 14 Mart 1976 günü yaptığımız toplantıda böyle bir amaçüzerinde durulmamıştı. Kanımca bu tür bir çalışmaya gerek bulunmadığı gibi,olsa olsa düzenlenecek eğitim izlencesinin başarı düzeyi ile gereksinmelere uygunluğukonusunda ilerde düzenlenebilecek benzeri çalışmalarda göz önünde bulundurulmaküzere bir değerlendirme çalışması yapılabilir.3. izlencede içerik olarak gördüğüm başlıca eksiklikler şunlardır:(a) "Eğitimin Örgütlenmesi" konusuna yer verilmemiştir. Burada eğitim birimlerininyapılan ile görevleri, eğitim birimi yöneticileri ile uzmanlarının taşımalarıgereken nitelikler, bu kişilerde bulunması gereken bilgilerle beceriler, örgütdışı eğitim olanakları, bu arada üniversitelerden, MPM, İşletme İktisadı Enstitüsü,Sevk ve idare Derneği gibi eğitim kuruluşlarından nasıl yararlanılabileceğigibi konular üzerinde durulmalıdır.fb) izlencede eğitim yöntemlerine yer verilmiş bulunmakla birlikte, özellikleyöneticilerin eğitiminde kullanılan "örnekolay yöntemi," "duyarlık eğitimi" gibikonular açıkça yer almamaktadır. Eğitim uzmanlarının bu yöntemler üzerindeköklü bir bilgileri olması gerektiğinden, bunlardan herbirine birer konuşma ilebirlikte uygulamaları da içine almak üzere ikişer oturum ayrılması yararlı olacaktır.Endüstride en alt düzey yöneticileri olan ustabaşılann eğitiminde kullanılan,Türkiye'de de oldukça uzun bir geçmişi bulunan TWI (Training withinIndustry) eğitimine ayrı bir oturumun ayrılması, bu arada Türkiye'nin bu alandaedindiği deneylerin bir değerlendirmesinin yapılması yararlı olacaktır. Üzerindedurulması gereken konulardan biri de işçi eğitimidir. İzlencede bu konuya daaçık olarak yer verilmemiş olduğu görülmektedir.(c) İzlencede dördüncü yarım günlük oturum içinde daha başka konular arasındayer verilmiş bulunan eğitim araçları konusunun ayrı oturumlarda (hiç olmazsabir oturumda) ele alınabilecek önemde, içerik zenginliğinde bir konu öldüğüdüşüncesindeyim. Bilindiği gibi bu alan oldukça zengin olup MPM'den kimiarkadaşlarımız Almanya'da bu araçların yer aldığı bir sergiyi gezerek inceleme-88


lerde bulunmuşlardır. Endüstriyel eğitimde kullanılabilecek "filmler" konusununbile tek başına ayrı bir oturumda kolaylıkla ele alınabileceğini, izlenceye katılanlariçin de yararlı olabileceğini sanıyorum.4. Kanımca bu çalışma 1976 yılı içinde düzenlenmesi öngörülenlerin en zoruolup Eğitim Şubesindeki arkadaşlardan en azından bir ya da iki kişinin öncedengerekli hazırlıkları yaparak izlenceye eğitici olarak katılmalarında yarar vardır.Bu arada izlence için yurt dışından, örneğin Almanya'dan uzman kişiler getirilmesiolanaklarını aramanın da yerinde olabileceğini sanıyorum.Bütün bu çalışmalardan sonra "Eğiticilerin Eğitimi" konusunda birizlence taslağı oluşturulup Genel Sekreterliğe sunulmuş, bu yazışmaları,öne sürülen eleştirileri, onlara göre yapılan değişiklikleri dikkatle izleyenGenel Sekreter, bu taslağı da görüş için yeniden Danışman'a göndermiştir.Danışman, bu aşamada da, aşağıdaki 2 Temmuz 1976 günlü görüş bildirmeyazısıyla şu düşünceleri dile getirmiştir:Eğitim ve Yayın Şubesi Müdürlüğünün "Eğiticilerin Eğitimi" çalışmasına ilişkin29 Haziran 1976 günlü yazısı ile ona ilişkin izlence taslağını 30 Haziran 1976günlü havale notunuz uyarınca inceledim. Bu konudaki gözlemlerimle düşüncelerimiaşağıda sunuyorum:1. Daha önce bildirdiğim görüşlerin ışığı altında son biçimi verilmiş olanizlence içerik yönünden genellikle uygundur.2. İlk konuşmanın kapsamı dışında tutulmuş bulunan "örnekolay yöntemi"ile "duyarlık eğitimi"nin ayrı birer konuşmaya konu yapılmış olması da yerindeolmakla birlikte, bunlara "rol oynama" yönteminin de eklenerek, izlencenin altıncıgününde "Örnekolay Yöntemi" ile birlikte işlenmesi yerinde olacaktır.3. İzlencede üç konunun Eğitim ve Yayın Şubesi uzmanlarınca işlenmesininöngörülmüş olması yerindedir. Ancak öbür konuşmacılardan bir bölümü üzerindeduraksamalarım vardır. Bu konuda konuşmacılarla ilişki kurulup kurulmadığımbilemiyorum. Konuşmacı olarak bana da yer verilmiş olmasına karşın dahaönce ilişki kurulmamış olması, bende öbür konuşmacılarla da böyle bir ilişkininkurulmamış olduğu izlenimini uyandırdı. Üçüncü günkü konuşmayı yapması sözkonusu olan öğretim üyesi X <strong>Üniversitesi</strong> X Fakültesinden ayrılmış olup şimdiX <strong>Üniversitesi</strong>nde yeni kurulmuş bulunan X Fakültesinin Dekanıdır. Bu yüzden<strong>Ankara</strong>'ya gelmesi güç olabileceği gibi, "Eğitim Gereksinmesi" konusunda yetkiylekonuşabileceği de kesin değildir. Öbür konuşmacılardan ikisiyle ilgili olarakda aynı şeyi söyleyebilirim. Bu konuda ilgili arkadaşlarla bir görüşme yapmamızyararlı olabilir.Kurumun ertesi yılki iş izlencesinde "eğiticilerin eğitimi" konusunayeniden yer verilmiş, Danışman bu konudaki düşüncelerini de aşağıdaki20 Nisan 1977 günlü görüş bildirme yazısında açıklamıştı:MPM'nin 1977 İş Programında yer alan 4.3. sayıh "KİT'lerde Eğiticilerin EğitimiÇalışmaları" başlıklı çalışmaya üişkin 18 Nisan 1977 günlü Eğitim ve YayınŞubesi Müdürlüğü yazısını, 19/4/1977 günlü yollama notunuz uyarınca inceledimBu konudaki gözlemlerimle düşüncelerimi aşağıda sunuyorum:1. Bu seminer, adına bakıldığında, geçen yıl 4-15 Ekim 1976 günleri arasındadüzenlenen "Kamu İktisadi Kuruluşlarında Eğiticilerin Eğitimi" semineriyle (197689


fş Programı, 4.6 sayılı proje) aynı niteliği taşımaktadır. Ancak, geçen yılki semineriniçerdiği konular bakımından çok daha geniş kapsamlı olmasına karşılıkbu seminerin kapsamı oldukça dardır. Gerçekten de ,geçen yılki seminerde "EğitimNedir? — Eğitimin Örgütlenmesi — Eğitim Gereksinmesi — Eğitim Uygulaması— Değerlendirme ve İzleme — Örnekolay Yöntemi ile Rol Oynama Yöntemi —Duyarlık Eğitimi — Eğitim Araçları — Sanayide Eğitim — İşçi Eğitimi" konularınınele alınmasına karşılık, bu yıl bu konulardan yalnız birinin, "Eğitim GereksinmelerininSaptanması" konusunun ele alınarak daha ayrıntılı bir biçimdeişlenmesi öngörülmektedir.1977 İş Programında Seminer'in amacı "KİT'lerde eğitim görevlilerinin becerilerinigeliştirmek ve kendilerine uygulamayla desteklenen bilgiler vermek" biçimindebelirlenmekle birlikte, seminere kimlerin katılacağı konusunda ne iş programındane de Eğitim ve Yayın Şubesi Müdürlüğü yazısında açıklık yoktur, İşProgramında bu seminerin geçen seminere katılanların çoğunluğunca —seminerSonunda uygulanan değerlendirme anketinde yer alan bir soru yanıtlanırken—yapılan bir öneriye dayanarak izlenceye alındığı, yine onların önerisine uygunolarak beş günlük bir çalışma biçiminde düzenlendiği belirtildiğine göre, acababu seminere de aynı kişiler mi çağrılacaktır? Geçen yıl görev içi eğitim alanıylailgili çeşitli konulan fazla aynntıya inmeden, daha çok genel çizgileriylegözden geçiren bu kişilerin bu kez aynı konulann daha derinlemesine işlendiğiseminerlere katılmalarının sağlanması yerinde bir düşünce olarak görünmeklebirlikte, yeni İş Programında bu nitelikte yalnız iki seminer yer almaktadır. Görülüyorki kapsanan konular oldukça sınırlı, eksiktir. Bu seminere geçen seminerekatılanlar dışında kişilerin katılması söz konusu ise, MPM, yüksek öğrenim dönemindegörevli eğitimi konusunda pek az bilgi edinen, dolayısıyla yetişimleri çokeksik olan bu kimselere yapabileceği yardımı tam olarak yapmamış olacaktır.2. Konuşmacı olarak görev aldığım geçen yılki seminerde dikkatimi çekenen önemli yön, katılanlann "eğitim" konusuna son derece yabancı, bilgisiz, ilgisizkişiler olmalarıydı. Bu yıl da böyle bir durumun ortaya çıkması önlenemezse,ilgili kurumların gelişigüzel yolladıklan kişilerin "eğitilmesine" çalışılırsa, seminerdenbüyük bir yarar beklememek gerektiği düşüncesindeyim. İlgili kurumlarla yapılacakgörüşmelerde bu yön üzerinde titizlikle durulmasında yarar vardır.3. Beş gün sürmesi öngörülen seminerin izlence aynntıları genellikle iyi, tutarlıgörünmektedir. Ancak, Üçüncü Gün izlencesinin b maddesindeki "işgücü devingenliği,işe gelmeme oranı" alt başlıklan ile konu arasında yakın bir bağlantıkurmak güçtür.4. Seminerin başlama gününün 6 Hazirandan 20 Hazirana alınması, yalnızkatılacaklann seçimlerde oy verdikten hemen sonra <strong>Ankara</strong>'ya gelmelerinin güçlüğünügidermesi bakımından değil, hazırlıklar için süre kazanma bakımındanda uygun görünmektedir.5. Elde çok bir zaman kalmadığı göz önünde bulundurularak, gerekli hazırlıklaragecikmeden başlanabilmesi için konuşmacılann hemen belirlenmesindeyarar vardır.BÎR ÖZEL ENDÜSTRİ KURULUŞUNDA EĞİTİMDanışman'ın yukarıda değinilen eğitim çalışmalarına katkısının dahaçok başkalarınca geliştirilen düşüncelerle tasarlar konusunda görüş bildir-90


me biçiminde olmasına karşılık, şimdi ele alınacak çalışmaların özelliğidoğrudan doğruya Danışman'ın kendisince tasarlanıp geliştirilmiş olmasıdır.Danışman'ın 20 Aralık 1974 günü sunduğu aşağıdaki görüş bildirmeyazısı, MPM'nin dışa dönük eğitim çalışmalarında benimsenmesi gerekengenel tutumla uyması gereken ilkelere ışık tutucu bir yönelti önerisininana öğelerini taşımasının yanı sıra, söz konusu kuruluşça düzenlenmesiistenen eğitim izlencelerinin türü ile içerikleri konusunda da gerekli önerileriiçermektedir.Bundan bir süre önce İzmir'de bulunan BMC firmasından gelen bir eğitimizlencesi düzenlenmesi isteğinden söz etmiş, yurdumuzda yöneticiler için <strong>yönetim</strong>,işletmecilik, <strong>yönetim</strong>in insancıl yönleri konusunda eğitime geniş ölçüde gereksinmebulunduğuna değinerek bu konuda —sonradan ilgili kuruluşların özel koşullarınauyarlanmak üzere— az çok kapsayıcı bir çerçeve-izlence oluşturmamızın uygunolacağını belirtmiştiniz.Bu yazıyı önce bu konudaki genel düşüncelerimle önerilerimi incelemenizesunmak, daha sonra da BMC firması için düzenlenmesi söz konusu eğitim izlencesineilişkin önerilerimi açıklamak üzere yazıyorum.Bu konudaki genel tanılamanıza katılıyor, MPM çalışmalarında bu tür eğitimizlencelerine bugüne değin olduğundan daha büyük bir ağırlık verme yolundakieğiliminizin yerinde olduğuna inanıyorum. Bu yöndeki çalışmaların gerekliliğinigösteren birkaç somut örneğe bu vesileyle dikkati çekmekte yarar vardır:1. Makine yapım sanayiinde yöneticilerin eğitim gereksinmeleri konusundaEğitim-Yayın Şubesince yapılan araştırma, <strong>yönetim</strong>in teknik <strong>sorunları</strong>yla insancıl<strong>sorunları</strong>nı kapsayacak eğitim izlencelerine üst, orta, alt düzeylerde yoğun birgereksinme duyulduğunu, <strong>yönetim</strong>in insancıl <strong>sorunları</strong> alanında bu gereksinmenindaha yoğun bir biçimde duyulmakta olduğunu açıkça ortaya koymuştur. Şusıralarda bütün yapım sanayiini kapsamak üzere girişilmiş bulunan araştırmanınbu gereksinmelerin varlığını bir kez daha ortaya koyacağı kanısındayım.2. OECD Danışmam Mr. Herman Daems'in bundan bir önceki yazımda üzerindedurduğum yazanağı da, MPM'nin bu tür eğitim çabalarına ağırlık vermesigerektiğini haklı olarak belirtmektedir.3. Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı 1974 İcra Plam'nda MPM'nin "KİT'lerinverimle ilgili <strong>sorunları</strong>na eğilip çözüm yollan aramasını ve bu amaçla hazırlayacağıuzun dönemli çalışma programı çerçevesinde KİT'lerle işbirliği yaparak çalışmalarınıyürütmesini" öngören 363 sayılı önlemin uygulama alanına konmasındabu tür eğitim izlencelerinin özel bir ağırlık taşıyacağı da kuşkusuzdur.Bu konuda girişilecek eğitim çabalarının genel çerçevesine ilişkin görüşlerimegeçmeden önce, MPM'nin dışa dönük eğitim çabalarında uyulması gereken anagörüşlere değinmek yararlı olacaktır:1. Her türlü eğitim izlencesinde olduğu gibi burada da işlenecek konularınbelirli kurumların kendilerine özgü gereksinmelerini karşılayacak bir biçimde düzenlenmesigerekir. MPM'ce önceden oluşturulacak bir "paket izlence" eğitim isteğindebulunan kurumların çoğu kez belirsiz bir biçimde duydukları eğitim ge-91


eksinmesini somutlaştırmalarına olanak sağlayacak, belki de gereksinmelere oldukçauygun düşecek, ancak bu izlencenin ayrıntılarıyla o kurum bakımındanözellikle üzerinde durulması gereken konuların belirlenmesi için ek bir çabanıngösterilmesi gerekecektir.2. Eğitim izlencesinin uygulanmasında üzerinde önemle durulması gerekenbir yön, çeşitli konulan işleyecek yöneticilerin gerçekten yetkili kişiler arasındanseçilmesidir. Bu konuda gösterilecek özen, her zaman, özellikle de başlangıçta yaşamsalbir önem taşır. İlk izlencelerde gösterilecek başarı, gerek o kurumdan gerekbaşka kurumlardan daha başka isteklerin gelmesine yol açabilecektir.3. Eğitici olarak izlencede görev alacaklara yapılacak ödemelerin niceliğiduyarlı bir konudur. Bu ödemelerin genellikle doyurucu bir düzeyde olmasına çalışılmalıdır.Ödemenin bu düzeyde olmaması, bu kişilerin MPM'nin dışından seçilmesidurumunda, kendilerinden daha sonraki izlencelerde yararlanılmasını güçleştirebilecektir.4. İzlencelerin süresi de üzerinde durulması gereken bir konudur. Daha kısaizlenceler düzenlenmesi yoluna gidilebilmekle birlikte, izlencelerin yanm gün üzerindenen az beş günlük (bir haftalık) olarak düşünülmesi uygun olacaktır. Bugibi izlencelerde eğitime katılanlara ancak genel bilgiler verilebileceği, onlan <strong>yönetim</strong>sorunlan üzerinde ancak bir ölçüde bilinçlendirebileceği unutulmamalıdır.Bu tür izlencelerin katılanların tutumlarıyla davranışlarını değiştirebilme gücüpek yüksek olmadığından, bu amaçla daha yoğun, daha etkili birtakım eğitim yöntemlerininkullanıldığı izlencelerin düzenlenmesi yoluna gidilmektedir. MPM'nindüzenleyeceği izlencelerin —en azından başlangıçta uzunca bir süre— daha çokgenel nitelikteki aydınlatıcı izlencelerle sınırlı kalacağım sanıyorum. Bununla birlikte,bu tür izlencelerin uygulandığı kurumlarda daha sonra <strong>sorunları</strong>n derinliklerineinen, daha çağcıl eğitim yöntemlerinin uygulandığı izlencelerin düzenlenmesiiçin de hazırlıklı olmakta yarar vardır.5. Eğitim çabalarının başarılı olabilmesi için işe üst düzey yöneticilerindenbaşlanmalıdır. Üst düzeyde yaratılacak bir anlayış değişikliği ile bilinçlenme yüksekyöneticilerde eğitime aşağıdan başlanması durumunda yaratılabilecek tedirginlikleriönlemesi dışında, eğitimin alt düzeylere yaygınlaştınlmasmda da özendiricibir etki yapacaktır.6. Bu gibi eğitim izlencelerinin —özellikle genel nitelikte olanların— oldukçaBık karşılaşılan bir güçsüzlüğü konuların kuramsal bir düzeyde işlenmesi, katılanlannçalışma yaşamının gerçekleriyle yakından ilgili olmadığı yolunda bir izlenimyaratmasıdır. Böyle bir izlenimin uyanması, eğitim izlencesinin uygulandığıkurumun çalışma alanından somut örnekler verilerek önlenebilir. En azından herizlencede Türkiye ortamından alınmış bir iki örneğe yer verilmesi zorunlu görülmektedir.MPM'nin araştırma izlencelerinin bu tür eğitim izlencelerini destekleyicibir niteliğe kavuşturulması yararlı olacaktır. Örneğin BMC'nin önerdiği eğitimizlencesinde işlenmesi istenen konulardan biri görevlilerin eğitimidir. Bu aradaeğitim gereksinmelerinin saptanması konusunda da bilgi verümesi istenmektedir.Bu konuyu ele alacak konuşmacının MPM'nin makine yapını sanayiinde yöneticilerineğitim gereksinmeleri konusunda yaptığı araştırmayla onun bulgularındansöz etmesi konuyu kuramsallıktan uzaklaştıracak, çok daha somut, ilginç kılacaktır.7. MPM'nin eğitim çalışmalarında uyulması gereken ana ilkelerden biri eğitimizlencelerinin duyulmuş gereksinmelere dayanması, izlencelerin ilgili kuruluşlardangelecek istek üzerine düzenlenmesidir. Eğitim isteği uyandırmak amacıyla92


özel bir "satış" çabası gösterilmekte olduğu izleniminin uyandınlmasından kaçınılmalı,isteğin —gereksinmeler de az çok somut bir biçimde belirlenerek— ilgilikurumdan gelmesine özel bir önem verilmelidir.8. Eğitim izlencelerinin kamuoyuna, özellikle benzer gereksinmeleri duyankuruluşlarla onların yetkililerine uygun yollardan duyurulması durumunda, benzernitelikteki eğitim isteklerinin MPM'ye gelmeye başlayacağı kesin gibidir. Ancakyapılacak başarılı bir işin özel bir duyurma çabasına gerek bile kalmadanilgililerce öğrenileceği unutulmamalıdır.9. Eğitimin en verimli bir yatırım olduğu bilinmektedir. Ayrıca, eğitim pahalıbir iştir. Bu bakımdan kurumlardan gelecek eğitim istekleri yerine getirilirkengerekli maddi olanakların da kendilerinden —dahası cömert ölçüler içinde— istenmesindençekinilmemeli, buna karşılık işin olabildiğince nitelikli bir düzeydegörülmesi için elden gelen çaba gösterilmelidir.MPM'nin dışa dönük eğitim izlencesiyle ilgili bu görüşlerden sonra, şimdi de"Yönetim, Yöneticilik" konusunda düzenlenecek "paket izlence" ile ilgili düşüncelerimisunuyorum.Eğitim izlencelerinin "hazır giyim"den çok "ölçüye göre" oluşturulması gerekenbir giysi niteliği taşıması gerektiğinden, bu konuda "paket izlence"ler düzenlenmesigenellikle güçtür. Bununla birlikte, çeşitli kuruluşların gereksinmelerineaz çok uygun düşecek bir çerçeve ortaya konması da olanaklı görünmektedir.Yöneticilik eğitimi izlencelerinde daha çok "yöneticinin yaptığı iş" ele alınarakonun çeşitli öğeleri üzerinde durulur. Yöneticinin yaptığı iş, başa "Yönetim, Yöneticilik"başlığım taşıyacak giriş niteliğinde bir konu konmak koşuluyla şöylebir çerçeve içinde ele alınabilir: (1) Yönetim, Yöneticilik, (2) Tasarlama, (3) Örgütlendirme,(4) Görevli Yönetimi, (5) Önderlik, (6) Eşgüdüm, (7) İletişim, (8) AkçalYönetim, (9) Kamusal İlişkiler.Yönetimle ilgili bütün kavramlarla sorunlar böyle bir çerçeve içine sığdmlabilmeklebirlikte, belirli bir kurumun yöneticileri için düzenlenecek eğitim izlencelerindeyukarıda anılan başlıklardan her birine ayrı ayrı yer verilmesi uygundüşmeyebilir. Bir başka deyişle oradaki konulardan her birinin kapsamına girendaha dar kapsamlı konulara yer verilmesi gereksinmelere daha uygun olabilir.Böyle bir düzenleme belirli kuruluşların kendilerine özgü gereksinmelerinden ilerigelebileceği gibi, yukarıdaki başlıklardan bir bölümünün belirli bir konuşmanınsınırlarını aşacak bir genişlik ya da zenginlikte olması da böyle bir zorunluluğayol açabilir. Ayrıca, eğitime katılacakların örgütün komuta düzenindeki yeride yukarıda sözü edilmeyen kimi konuların eğitim izlencesinde yer almaşımgerekli kılabilir. Özellikle üst düzey yöneticilerinin katılacakları eğitim izlencelerinde,onların başında bulundukları örgütlerin ülkenin genel geçimsel, toplumsal,yönetsel, yönetkil yapısıyla ilgili yönlerine aydınlık getirecek konuşmalarlatartışmalara yer verilmesi uygun görülebilir. Örneğin kamu iktisadi kuruluşlarınınüst düzey yöneticileri için düzenlenecek bir izlencede "Türkiye'nin Ekonomik Yapısıile Kamu İktisadi Kuruluşlarının Bu Yapıdaki Yeri" konusuna yer verilmesidüşünülebilir. Bu tür konular, genellikle yöneticilerin kendi <strong>sorunları</strong>na daha genişbir açıdan bakabilmelerini, alacakları kararlan etkileyecek daha geniş kapsamlısorunlan kavramalarını, bu kararların doğuracağı sonuçlarla yapacaklan etkileridaha iyi değerlendirebilmelerini sağlamak amacım güder.Yine yukanda sayılan konular arasında yer almayan, "araç gereç <strong>yönetim</strong>i,"93


"dosyalama düzeni ile yazı işlerinin düzenlenmesi" gibi <strong>yönetim</strong>in maddi öğeleriyleilgili konulara da bu tür eğitim izlencelerinde yer verilmesi uygun görülebilir.Şimdi de, İzmir'deki "BMC Sanayi ve Ticaret A.Ş."nin 28 Kasım 1974 günlüyazı ile düzenlenmesini istediği eğitim izlencelerine ilişkin düşüncelerimi sunuyorum:1. Yazıda sözü edilip Ocak 1975'te uygulanmasının düşünüldüğü belirtilenyöneticilik eğitimi izlencesinin, eğitici olarak üniversite öğretim üyelerinden deyararlanılması söz konusu olduğuna göre, üniversitelerin dinlence ayı olan Şubat'aalınması daha uygun olacaktır.2. Yazıda BMC'nin yöneticilik eğitiminden geçirmeyi öngördüğü dört görevlikümesi konusunda bilgi verilmektedir.(a) Bunlar içinde en yüksek düzeyde bulundukları anlaşılan "Kısım Müdürleriile Müdür Muavinleri," büyük çoğunluğu (% 90'a yakını) yüksek öğrenimliolan 20-22 kişiden oluşmaktadır. Yüksek öğrenimli yöneticilerin 14'ü teknik, 4'üidari yöneticidir.(b) "Kısım ve Atölye Amirleriyle müstakil çalışan mühendis ve şefler"denoluşan ikinci küme yaklaşık 28-30 kişiliktir. Bunların da öğrenim durumu yukardakilerebenzemektedir.(c) "Suşefler ve Formenler" olarak nitelendirilen, sayıları 50-55 dolayındakiüçüncü kümedekilerin % 37'si yüksek, geri kalanı orta öğrenimlidir. Gerek yüksekgerek orta öğrenimlilerin % 80-90'ı teknik öğrenim görmüş kişilerdir.ç) "Sekreterler" başlığı altında yer alan 20 kişinin yalnız ikisi yüksek, gerikalanı orta öğrenimlidir.Yazıdan anlaşıldığına göre, bu kümeler içinde ilk aşamada eğitilmesi istenenler"a" kümesine giren yöneticilerdir. Öbür kümeler için düzenlenecek eğitim izlenceleriyleilgili incelemelerde bulunmak üzere ortaklığa MPM'den bir uzmangönderilmesi istenmektedir. Böyle bir uzman şimdiden gönderilebilirse de, bu iiiştkinin Şubat ayı içinde yapılmasını önerdiğim birinci seminer sırasında kurulmasınındaha doğru olacağım sanıyorum.İlk seminere katılmaları söz konusu olan "Kısım Müdürleri ile Müdür Muavinlerininsayısı bir seminer için ülküsel sayılabilecek bir düzeydedir.Yukarıda sözü geçen yazıda, "günde 2-2,5 saat, beş gün süreli" bir izlenceninöngörüldüğü belirtilmektedir. Bir başlangıç olmak üzere böyle bir düzenleme bizede uygun görünmektedir. Bu konudaki deneylerime dayanarak konuşmalarlatartışmaların sabahları 09.30 -12.00 saatleri arasında yer almasının uygun olacağınıdüşünüyorum. Kanımca konuşmalar kural olarak yaklaşık bir saat sürmeli,1,5 saati geçmemelidir. Geriye kalan en az bir saatlik süre eğitime katılanlarınsoracakları soruların yanıtlanmasına, tartışmaya sunmak isteyebilecekleri <strong>sorunları</strong>ntartışılmasına ya da yapmak isteyebilecekleri yorumlara ayrılmalıdır.Eğitim izlencesinde yer verilmesi BMC ortaklığmca uygun görülen konular,yukarıda anılan yazıya ilişik bir dizelgede yer almaktadır. Bu dizelgeyi de gözdengeçirdikten soiıra, düzenlenmesi istenen izlencenin aşağıdaki konulan kapsamasınınuygun olacağı sonucuna vardım: (1) Yönetim, Yöneticilik, (2) Yönetimde İnsanDavranışlannın Ruhbilimi, (3) Yönetimde Gönülgücü (Moral), (4) Yönetimdeİletişim, (5) Eğitim.94


BMC'den gelen dizelgede yer alan çeşitli konulardan büyük bir bölümününbu konuşmalar çerçevesi içinde kolaylıkla işlenebileceğini, bu izlencenin kendiiçinde de bir bütünlük göstereceğini sanıyorum.Bu izlencenin genel amacı ile konuşmalardan her birinin içeriği aşağıda açıklanmıştır.Amaç. izlencenin amacı, BMC Sanayi ve Ticaret A.Ş.'nin üst düzey yöneticilerine<strong>yönetim</strong>in niteliği ile kapsamı, yöneticinin başlıca görevleri, bu görevleriyerine getirebilmek için taşıması gereken niteliklerle beceriler konusunda bilgivererek genel bir anlayış kazandırmak, <strong>yönetim</strong>in insancıl <strong>sorunları</strong> üzerinde ruhbilim,toplumbilim, toplumsal ruhbilim, işletme <strong>yönetim</strong>i gibi alanlardaki araştırmacıların,uygulayıcılarla bilim adamlarının katkıları sonucu ortaya çıkan uygulamayadönük çağdaş bilgileri aktararak kendi <strong>sorunları</strong>nı tartışıp bu sorunlaraçözümler bulmalarına yardımcı olacak bir düşünce ortamı oluşturmaktır.İzlencede ele alınması önerilen konularda aşağıdaki sorunlar üzerinde durulmasıdüşünülmektedir:Yönetim, Yöneticilik. Yönetim nedir, yönetici kimdir? Yöneticinin başlıca görevlerinelerdir? İnsanlardan yararlanarak belirli amaçları gerçekleştiren bir "önder"olarak yöneticinin taşıması gereken nitelikler nelerdir? Önderlik konusundakiçeşitli yaklaşımlar. Yöneticide bulunması gereken teknik, insancıl becerilerle"kavrama" becerisi.Yönetimde İnsan Davranışlarının Ruhbilimi. İnsan davranışlarının ruhsal işleyişi.Davranışlarda nedensellik (illiyet) sorunu. Bireyi çalışmaya özendiren nedenler.İnsanın maddi, toplumsal, "yaratma"ya, yeteneklerini ortaya koymaya ilişkingereksinmeleri ile bu gereksinmelerin karşılanması için gerekli doyum araçları;tutumlar, davranışlar. Davranışların değiştirilmesi. Davranışlarda ussallık (rasyonellik)sorunu. Çalışma yaşamında ussal olmayan davranışlara yol açan ruhsalbaskılarla gerginlikler (bunalımlar) ile bunların çalışma ortamındaki davranışsalbelirtileri. Çalışmada uyumu bozucu davranışların önlenmesi, giderilmesi.Yönetimde Gönülgücü. Çalışma yaşamında gönülgücü ile hoşnutluk kavramları.Gönülgücünü belirleyen, örgütlenmeye, <strong>yönetim</strong>le gözetim biçimine, çalışmakoşullarıyla işten elde edilen doyuma ilişkin etmenler. Gönülgücündeki düşüklüğün,verim düşüklüğü, işçi değişimi, işe gelmeme gibi olumsuz belirtileri. Gönülgücüyle,hoşnutlukla çalışmanın verimi arasındaki ilişkiler.Yönetimde İletişim. İletişimin önemi. Biçimsel, doğal iletişim yolları. İletişimiengelleyen nedenler: Örgütten, yöneticilerin tutumundan, astlardan doğan engellerledil ya da anlatım güçlükleri, ekinsel ayrılıklar ib. İletişimi engelleyen nedenleringiderilmesi. İletişimin verim, hoşnutluk üzerindeki etkileri.Eğitim. Görev içi eğitim kavramı. Görev içi eğitimin amaçlan : İşlerin dahaiyi yürütülmesini sağlamak, üst düzeylere yükselme için hazırlık, tutumların değiştirilmesi.Eğitim gereksinmelerinin saptanması. Eğitim yöntemleri: İş başındabireysel eğitim, düzanlatım, görsel-işitsel eğitim, gösteri, örgüt içinde çeşitli birimlerdeçalışma, seminer, küme çalışmaları ib. İnsan ilişkileri eğitiminde kullanılanyöntemler: Örnekolay yöntemi, rol oynama (oyunlayım), duyarlık eğitimi ib.Türkiye'de <strong>yönetim</strong>, yöneticilik eğitimi.İzlencede bu konulan işleyecek kişiler, daha önce de değinildiği gibi, salt kuramsaldüzeyde kalmaktan titizlikle kaçınmalı, söylediklerinin uygulamaya dönük,95


eğitime katılanların çalışma yaşamları bakımından anlamlı olması için elden gelençabayı göstermelidirler. Konuşma sırasında uygulamadan, bu arada Türkiye'denolabildiğince çok örnekler vererek konulan somutlaştırmaya özen göstermeli, ilgiyien yüksek düzeyde tutmak üzere özel bir çaba göstermelidirler.Danışman'ın 28 Şubat 1975 günlü aşağıdaki görüş bildirme yazısındaise BMC üst düzey yöneticileri için düzenlenen seminer konusunda bilgiverildikten sonra kendisinin yaptığı oldukça genel nitelikte bir eğitimgereksinmesi araştırmasının sonuçları açıklanmaktadır.Bu yazı, 10-14 Şubat 1975 günleri arasında İzmir'de BMC Sanayi ve TicaretA.Ş.'nde düzenlenen "Üst Düzey Yöneticiler Semineri" konusunda bilgi vermek;söz konusu firmanın bundan sonra MPM'ce karşılanmasını istediği eğitim gereksinmelerinisaptamak üzere yaptığım çalışmaların sonuçlanm sunmak üzere kalemealınmıştır.İzmir'de ilk görüşmemiz Genel Müdür Sayın X'le Yardımcısı X ile oldu. Bizlerekarşı sıcak bir ilgi gösteren bu yöneticileri, uyanık, yetenekli kişiler olarakgördük.Üst Düzey Yöneticiler Semineri. İzlencesini önceden düzenlediğimiz "Üst DüzeyYöneticiler Semineri" 18 kişinin katılmasıyla yapıldı. Eğitim izlencesiyle yakındanilgilenen Genel Müdürle İdari ve Mali İşlerle Görevli Müdür Yardımcısıda seminere başından sonuna dek katıldılar. Firmanın sürekli bir genişleme içindebulunması yüzünden <strong>yönetim</strong>le ilgili bürolar, bu arada seminerin yapıldığı yerpek de elverişli sayılamayacak tek katlı bir binaya sıkışmış durumdaydı. GenelMüdür odasından girilen seminer salonu 18 kişilik bir küme için bile oldukça küçüktü.Konuşmacıların en çok duyduklan eksiklik odada bir kara tahtanın bulunmamasıydı.Seminerde konuşmalar 11.00-12.30 saatleri arasında yapıldı. Birlikteyenen öğle yemeğinden sonra 13.30-14.30 arasındaki bir saatlik süre konularıntartışılmasıyla konuşmacılara yöneltilen sorulann yanıtlanmasına aynlmıştı. Seminersırasında göze çarpan bir sorun, gerek konuşmacılar konulanm açıklarkengerek tartışma sırasında, seminere katılan yöneticilerden bir bölümünün işleriyleilgili olarak ya da telefonu yanıtlamak üzere ara ara dışanya çağnlmaları oldu.Seminer konusundaki genel izlenimlerim olumlu, bu çalışmanın başarılı olduğuyolundadır. Gerek Genel Müdürün söyledikleri gerek seminer sonunda kartılanlara uygulanan değerlendirme sormacasının sonuçlan bu gözlemimizi doğrulamaktadır.Eğitim - Yayın Şubesince toplu bir yazanağa dönüştürülerek Gene]Sekreterliğe de sunulacak olan bu sormacadan, katılan 18 kişiden 13'ünün semineriçok yararlı, beş kişinin orta düzeyde yararlı buldukları anlaşılmaktadır. Sormacayıyanıtlayanlardan 16'sı seminerde uygulamada karşılaştıkları sorunlara ışıktutan, uygulamaya dönüştürebilecekleri bilgiler edindiklerini belirtmişlerdir. Bunlariçinde beş yönetici seminerin eğitimin gereğiyle önemini anlamalarını sağladığım,iki kişi asllaıla ilişkiler konusunda yararlı olduğunu, birer yönetici de"bir yönetici olarak kendini tanımasına yardım ettiğini," "okuma gereksinmesiuyandırdığım" belirtmişlerdir. Seminerin düzenlenişindeki başanya ilişkin bir soruya7 yönetici "çok iyi," 9'u "iyi" karşılığını vermiş, iki kişi de soruyu yanıtsızbırakmıştır.Seminerin göze çarpan bir yönü, öğleden sonra tartışmaya aynlan saatlerdegörüşmelere katılmanın, <strong>yönetim</strong>in insancıl <strong>sorunları</strong>nın ele alındığı bu tür seminerlerdegenellikle görülen düzeyin altında kalması oldu. Bunun, daha çok Genel96


Müdürle yardımcılarının seminere katılmalarının yol açtığı çekingenlikten ilerigeldiğini sanıyorum. Bütün tartışmalı toplantılarda ilk sözü genellikle Genel Müdüralıp örgütle ilgili açıklamalarda bulundu. Bizler için çok ilginç, öğretici olanbu açıklamalar dışında Genel Müdür, kısım müdürleriyle olağan ilişkileri sırasındatek tek görüşmek olanağını bulamadığı, ancak çözülmesi gereken <strong>yönetim</strong> <strong>sorunları</strong>nada özellikle dikkati çekti.Şimdi de, BMC'nin MPM'ce karşılanmasını istediği öbür eğitim gereksinmeleriyleilgili açıklamalara geçmeden önce, firmayla ilgili genel bilgiler vermek yararlıolacaktır.BMC Sanayi ve Ticaret A.Ş. Üzerinde Bilgi. BMC Sanayi ve Ticaret A.Ş. 1965yılında kurulmuş bir anonim ortaklıktır. Üretime 1966 yılında geçen firma, kamyon,traktör, minibüs, açık-kapalı kamyonet, son dönemlerde bunlara ek olarakLand-Rover arazi otomobilleri üretmektedir. Başlangıçta yılda 2000 kamyon üretenfirmanın bugünkü yıllık motorlu araç üretimi 12.000 dolayındadır.Firma sermayesinin % 74'ü Türk ortakların, % 26'sı 1965'te adı British MotorCorporation (BMC) olan, ancak sonradan British Leyland Motor Corporation(BLMC) adını alan firmanındır. Türk ortaklar, üretici-sahipleri eski BMC ortaklığınıoluşturan Austin ile Morris kamyonlarının Türkiye genel dağıtıcılarındanoluşmaktadır.Firmanın toplam görevli sayısı 1713'tür. Bunların 343'ü aylıklı, geriye kalanıİşçi statüsündeki görevlilerdir. Firmada 40 dolayında mühendis çalışmaktadır. Mühendislerinhemen altında, tekniker düzeyindeki görevlilerin sayısı 60-70 dolayın-,dadır. İşçilerin öğrenim düzeyinin benzer firmalardakinin üstünde olduğu, işçilerarasında mühendislik öğrenimi yapan gençlerin de bulunduğu söylenmiştir.BMC, hızla gelişen bir firmadır. Tesis, yapı genişlemesi bugün de sürmektedir.Firmanın ilişki içinde bulunduğu, bir başka deyişle firma için imalatta bulunanişletmelerin sayısı, büyük çoğunluğu yerli olmak üzere 300 dolayındadır.Ortaklık, hammaddenin de yurt içinde üretilmesi için büyük çaba göstermektedir.Bize bildirildiğine göre, Avrupa'nın orta boy otomotiv endüstrileri düzeyiyle ölçülerineulaşma çabası içinde bulunan ortaklık, üretimde kullandığı parçaları, yurtdışındaki benzerlerinden belki de daha yüksek bir oranda yerli kaynaklardankarşılamaktadır. Kuruluş, ürettiği araçların tasarçizimiyle yapım teknolojisi bakımındanİngiliz BLMC firmasından yararlanmakla birlikte, Türkiye'nin kendineözgü koşullarına uygun araçlar geliştirmek üzere kendi mühendislik, tasarım gücündende geniş ölçüde yararlanmaktadır.BMC, İzmir bölgesinde işçileriyle genellikle çalıştırdığı tüm görevlilere oldukçaelverişli maddi olanaklar, toplumsal yardımlar sağlayan bir kuruluş olarak tanınmakta,bu arada işçilerini evlerinden işyerine, işyerinden evlerine taşımak üzerekırk otobüs ayırmış bulunmaktadır. Firma İzmir yöresinde toplumsal amaçlarlaönemli tutarlara varan fonlar harcamaktadır.BMC yetkililerinin bize bildirdiklerine göre, firmanın en önemli sorunu üstünnitelikli bir kadro yaratmaktır. Firma içinde ilk eğitim teknik düzeyde, kaynak yapmatekniği alanında uygulanmıştır. 1967-68 yıllarında her konuda monitör eğitiminegirişilmiş, önceleri çalışma saatleri içinde uygulanan bu izlenceler dahasonra çalışma saatleri dışına çıkarılmıştır. Eğitim çabalarının çapının aşırı ölçüdebüyümesi üzerine daha çok yetişmiş eleman alma yoluna gidilmiştir. Şimdi defirma kendi yapısı içinde bir çıraklık okulu kurmak, böylece bir yandan kendi ni-97


telikli işçi gereksinmesini karşılarken bir yandan da özellikle çalıştırmakta olduğuişçilerin çocukları için bir iş olanağı yaratmak istemektedir.BMC'nin Eğitim Gereksinmeleri. İzmir'de BMC'nin üst düzey yöneticileri içindüzenlenen seminer sırasında gerek Genel Müdür'le, gerek ilgili görevlilerle,MPM'den karşılanması istenen eğitim gereksinmeleri konusunda kişisel, toplu görüşmeleryaptık. Böylece BMC'nin 28 Kasım 1974 günlü yazısında yer alan, öbürkümeler için düzenlenebilecek eğitim izlenceleriyle ilgili incelemelerde bulunmaküzere ortaklığa MPM'den bir uzman gönderilmesi isteği de karşılanmış oldu. Eldekisürenin sınırlılığı dolayısıyla eksiksiz bir inceleme niteliği taşımamakla binlikte, bu görüşmelerin söz konusu gereksinmelerle ilgili olarak oldukça somut bitgörüş kazandırdığını sanıyorum.Gerek yukarıda sözü edilen yazı gerek yerinde yaptığımız görüşmeler, eğitimgörmesi gereken kümelerin şunlar olduğunu göstermektedir:1. Mühendisler— Sayıları 40 dolayında olan mühendisler, müdürler düzeyininaltında, ustabaşılar (formenler) düzeyinin üstünde yer almaktadır.2. Ustabaşılar (formenler)— Sayıları 60-70 dolayında bulunan ustabaşılarfabrikanın ilk düzey yöneticileri olup içlerinde 189 kişiye değin işçiyi gözetimleriyledenetimleri altında bulunduranlar vardır. Bunlar içinde <strong>yönetim</strong> görevi bulunanlarınsayısı 20 dolayındadır. Geriye kalanlar bağımsız olarak çalışmaktadır.3. Sekreterler— Kısım Müdürleriyle birlikte çalışan sekreterlerin sayısı 20dolayındadır.4. İşçiler— Doğrudan doğruya yapım işinde çalışan bu görevlilerin sayısı1370'tir.Bu kümelerden her birinin eğitim gereksinmeleri konusundaki gözlemlerimlegörüşlerim aşağıda özetlenmiştir.Mühendisler. Mühendislerin eğitim gereksinmeleri konusunda, Genel Müdürleyaptığım konuşma dışında dört mühendisten oluşan bir kümeyle toplu olarak görüştüm.Gerek Genel Müdür gerek doğrudan doğruya mühendisler, bu kümenin eğitimeen çok gereksinme duyduğu alan olarak "<strong>yönetim</strong>de insan ilişkileri"ni belirttiler.Üst düzey yöneticileri için düzenlenen seminerde ele alınan konular, kanımcabunlara yenileri de eklenerek bu kümeyle de görüşülüp tartışılmalıdır. Ancaksürenin bir değil iki hafta olmasımn daha yararlı olacağı düşüncesindeyim.Mühendislerin eğitime gereksinme duydukları bir başka alan Genel Müdür'ce"<strong>yönetim</strong> tekniği" olarak belirtildi. Yaptığımız toplu görüşmede mühendisler bugörüşü destekler biçimde "iş <strong>yönetim</strong>i" konusunda (tasarlama, uygulama, izlemeib) eğitilmeleri, bu arada "örgütlendirme" <strong>sorunları</strong> üzerinde durulması gerektiğinibelirttiler. Mühendislerle yaptığımız görüşme sırasında sorun olarak üzerindedurulan "yeni işçi alma, seçme yöntemleri," "insanları yeteneklerine uygun işlerdeçalıştırma," "başarıya göre yükselme," "işçiler için 45 gün olan deneme süre,sinin iki ya da üç aya çıkarılması gerektiği," "ödüllendirme-cezalandırma yetkilerininbulunmadığı, bu arada ücret zammı verilirken görüşlerinin alınmadığı,""firmada iyi kötü bir tezkiye düzeni bulunmakla birlikte zamların tezkiyelere dayanmadanyapıldığı" gibi konular, bizde genellikle dar, teknik anlamda "GörevliYönetimi" (Personel Yönetimi) olarak anılan konulara da eğitim izlencelerindeyer verilmesi gerektiği izlenimini uyandırdı. Bu konulardan birçoğu yukarıda anı-98


lan "<strong>yönetim</strong> tekniği" genel başlığı altında kuşkusuz işlenebilir. Bu konuların dahaçok üst düzey yöneticileri için düzenlenen eğitim izlencelerinde yer alması gerekmeklebirlikte, mühendislerin de bu konularda sorumluluk taşıdıkları gözönünde bulundurularak onlar için düzenlenecek eğitim izlencelerinde de bu konularayer verilmesi yararlı olacaktır. Kaldı ki, üst düzey yöneticileri için dahasonra düzenlenebilecek izlencelerde bu konular ele alınabilecektir.Görüşmelerim sırasında edindiğim izlenime göre mühendislere İş Hukuku konularındada bilgi verilmesi yararlı olacaktır.Ustabaşılar. Ustabaşıların eğitim gereksinmeleriyle ilgili bilgiler hem GenelMüdürle mühendislerden alınmış, hem de beş kişilik bir ustabaşılar kümesiyle yapılantoplu görüşmede kendilerine bu konuda sorular yöneltilmiştir. Hemen belirtmekgerekir ki, görüşülen kişilerden —özellikle ustabaşılardan— eğitim gereksinmelerikonusunda somut, ayrıntılı bilgiler pek elde edilememiştir. Bu kümeyegiren görevliler için düzenlenecek eğitim izlencelerinde karşılaşılabilecek bir güçlük,aralarında öğrenim düzeyi bakımından önemli ayrımların bulunmasından ilerigelmektedir. Gerçekten de ustabaşılar arasında yalnız ilkokul çıkışlılar bulunduğugibi mühendislik öğrenimi görmüş olanlar da vardır.Ustabaşıların en sık yinelenen eğitim gereksinmeleri "İnsan İlişkileri" konusuile yine aym alana giren "amirlik, <strong>yönetim</strong>, işçi psikolojisi" konuları olmuştur.Ustabaşılarla yaptığımız görüşme sırasında üzerinde en çok durulan, dolayısıylaeğitim gereksinmeleri konusunda ipuçları veren sorunlar, işyerinde havakirliliği ile gürültü, iş güvenliği ile iş kazaları, siparişle ikmal işlerinin düzenli yada sürekli olarak yapılamaması, geciken parça ya da gereçler geldikten sonra beklenerekboşa giderilen süreyi karşılamak için olağanüstü bir çaba göstermek gerekmesigibi konular olmuştur.Ustabaşılar için düzenlenecek eğitim izlencelerinin ağırlık merkezini, kanımca,gerek yabancı ülkelerde gerek Türkiye'de daha önce uygulanmış olan üç yönlübir izlence oluşturmalıdır. Her birinin kural olarak yarım gün üzerinden birhafta (5 gün) sürmesi gereken bu üç izlencenin ana çizgileri şöyle özetlenebilir:1. İş Öğretme Eğitimi— Ustabaşılar işçilerin yapmakta oldukları işi genellikleçok iyi bilir, ancak bu işin nasıl yapılması gerektiğini onlara öğretmekte güçlükçekebilirler. Bu izlencenin amacı, ustabaşıları işin işçilere nasıl öğretilmesigerektiği konusunda, bir başka deyişle eğiticilik tekniğinde yetiştirmektir.2. İş Yöntemleri Eğitimi— Bu eğitimin amacı ustabaşılara başında bulunduklarıbirimin yapmakta olduğu işlerin daha kısa, daha az yorgunlukla, daha azgiderle yapılır duruma nasıl getirilebileceğinin, bir başka deyişle "örgüt ve yöntem"tekniğinin öğretilmesidir. Burada iş çözümlemesi ile iş basitleştirme tekniğigibi konular da ele alınmaktadır.3. İş İlişkileri Eğitimi— Burada ustabaşılara <strong>yönetim</strong>de insan ilişkileri, buarada insan davranışlarının ruhbilimi, tutumlar, davranışlar, güdüler, çalışmayajsteklendirme konularında ana bilgiler verme, beceriler kazandırma amacı güdülür.Sekreterler. BMC'de görevli sekreterlerin yalnız biri Sekreterlik Okulunu bitirmiş,biri de sekreterlik konusunda kurs görmüştür. Çoğu ortaokul ya da KızEnstitüsü çıkışlıdır. Bu kümeye giren görevlilerden beşi yaklaşık iki yıl önceSevk ve İdare Derneği'nce düzenlenen bir kursa katılmış, bize belirttiklerine göre"insan ilişkileri, makyaj, dosyalama, mektup yazma" gibi konularda eğitim görmüşlerdir.99


Genel öğrenim düzeyleri oldukça düşük olan sekreterler, yukarıdaki açıklamalardanda anlaşılacağı gibi, mesleki yönden de sözü edilmeye değer bir eğitimgörmemişlerdir. Bu bakımdan, söz konusu küme için düzenlenecek eğitim izlencesinindaha çok mesleki bir nitelik taşıması gerekecektir.BMC'de görevli tüm sekreterlerin katıldığı bir toplantıda yapılan görüşmelerdenedindiğim izlenime göre, bu kümeye yazım, noktalama kuralları, yazılardauyulması gereken biçimle görünüş kuralları, telefonda konuşma töresi, basit dosyalamayöntemleri ile insan ruhbilimi konularında bilgiler verilmesi yararlı olacaktır.Düzenlenecek eğitim izlencesinde sekreterlik konusunda geniş bilgisiylezengin deneyleri bulunan bir bayanın bu kümeyle sorulu-yanıtlı bir oturumda görüştürülmesininde yararlı olacağım sanıyorum.Daha çok mesleki bir nitelik taşıyacak olan böyle bir eğitim izlencesinin birSekreterlik Okulu ya da onun belirli öğretim üyeleriyle işbirliği edilerek geliştirilmesizorunlu görünmektedir.Gerek Genel Müdürün gerek doğrudan doğruya sekreterlerin bize ilettikleribir sorun da, yöneticilerin "sekreterden nasıl yararlanılacağını" gerektiği gibi bilmemeleridir.Sekreterler için düzenlenecek eğitim izlencesinin uygulanması sırasındaonların birlikte çalıştıkları kişilerle de bu konuda özel bir "eğitsel" toplantıyapılması yararlı olacaktır.Genel Müdür, sekreterlerin okumaları için bu konuda yazılmış bir ya da dahaçok yayın tavsiye edilmesinin de eğitim yönünden yararlı olacağım söylemiştir.îşçiler. Bilindiği gibi, işçi eğitimi daha çok onların üstleriyle <strong>yönetim</strong>in sorumluluğundadır.Bununla birlikte, İzmir'deki seminer haftası boyunca —çok kısa daolsa— işçiler için MPM'ce eğitici nitelikte en azından bir oturum düzenlenmesigereğine değinilmiştir. Genel Müdür'ün düşüncesine göre işçilere birtakım anatoplumsal, insancıl sorunlar üzerinde eğitim gösterilip işletme bilinci yaratılmalı,ayrıca da iş güvenliği, iş kazaları konularında gerekli bilgiler verilmelidir. Mühendislerinbelirttiklerine göre işçiler için teknik kurslar düzenlenmelidir. Bununlabirlikte bu tür kursların doğrudan doğruya fabrika <strong>yönetim</strong>ince düzenlenmesi gerektiğiaçıktır. Ustabaşılar da, Genel Müdür gibi, işçilere sorumluluk duygusu aşılamakgereği üzerinde durmuşlardır. Ustabaşılar işçilerle ilgili olarak, ilginç sayılabilecekiki soruna dikkati çekmişlerdir. Bize söylediklerine göre, özellikle yurtdışından üretim için gerekli parçaların gelmesi gecikince işçiler kendilerine yolverileceği korkusuna kapılarak tedirginlik duymaktadırlar. İkinci olarak, iş kazasıgeçiren işçilere gündelikleri tam olarak ödenip izinli oldukları süre içinde dışardakazanç sağlayan işler de yapabildikleri için, kimi işçiler hafif kazaların ortayaçıkmasını adeta istemektedirler.Sonuç. Yüksek düzey yöneticileri için düzenlenen seminerin başarıyla sonuçlanmasıüzerine BMC'nin Sayın Genel Müdür'ü MPM'nin başlattığı eğitim çalışmalarınınbundan sonra da sürdürülüp bu konuda kendilerine en kısa sürede önerilerdebulunulmasını istedi. Bu arada, daha çok bilgiye, araştırmaya gereksinmeduyulursa <strong>Ankara</strong>'dan gelmesi yararlı görülebilecek bir kişinin uçak biletini desağlayabileceklerini ya da bu amaçla yetkili bir görevlilerini MPM'ye gönderebileceklerinibelirtti.Düzenlenecek eğitim izlencelerinin zamanı konusunda kendileriyle yaptığımgörüşme sonucunda iklim dolayısıyla Temmuzla Ağustos aylarının bu tür çalışmalaraelverişli olmadığı, en elverişli dönemlerin —Şubat dışında— Mart-Haziranaylarıyla Eylül ayı olduğu sonucuna vardım.100


Başlatılan işbirliğinin sürdürülmesi uygun görülürse, bundan sonra ilk eğitimizlencesinin "Mühendisler" için düzenlenmesi, "Ustabaşılar"a daha sonra inilmesigerektiği düşüncesindeyim. Ustabaşılar için düzenlenecek izlencede kullanılacakgereçlerin hazırlanması hem daha uzun bir süre alacak hem de daha yoğun birçaba gösterilmesini gerektirecektir. Bu durum karşısında "Sekreterler" için düzenlenecekeğitimin Mühendislerinkinden hemen sonraya alınması daha uygun ola^bilir. İşçiler için de —Genel Müdür'ün görüşlerine koşut olarak— birkaç saatlikkısa bir eğitim izlencesi düzenlenmesi konusu üzerinde düşünmenin yararlı olacağınısanıyorum.BMC ile eğitim alanında başlatılan işbirliğinin sürdürülmesi kanımca yerindeolur. Endüstri Şubesi ile Eğitim-Yayın Şubesi'nin bundan sonraki çalışmalarınada yardımcı olmaya hazırım.Danışman, 23 Mayıs 1975 günlü görüş bildirme yazısında da, BMCyetkililerinin eğitimden geçirilmesini gerekli gördükleri ustabaşıların yetiştirilmesineilişkin önerilerde bulunmaktadır.Anımsanacağı gibi, geçen Şubat ayında İzmir'de BMC Sanayi ve Ticaret A.Ş.'-nde üst düzey yöneticileri için düzenlediğimiz seminerden sonra bu kuruluşuneğitim gereksinmeleri konusunda bir inceleme yapmış, buna ilişkin görüşlerimi28 Şubat 1975 günlü yazımda açıklamıştım. Orada da belirttiğim üzere, BMC <strong>yönetim</strong>iMPM'nin çeşitli düzeyler —bu arada ustabaşılar düzeyi— için eğitim izlenceleridüzenlemesini istemişti. İlişikteki bir yapraklık kılavuz, bir ustabaşınınişe yeni alınan eğitilmemiş bir işçiye işi nasıl bir yöntemle öğretmesi gerektiğinigöstermek amacıyla geliştirilmiştir. İşin nasıl öğretileceği, endüstri işletmelerindekiustabaşıların bilmeleri gereken önemli bir tekniktir. Ekli kılavuz ustabaşılarabu görevlerini yerine getirmelerinde yardımcı olmak üzere geliştirilmiş bulunmaklabirlikte, bu durumuyla bir taslak niteliğindedir. Metnin daha önce bir endüstrikuruluşunda birkaç ustabaşıya verilerek denenip geliştirilmesinin yararlı olacağımsanıyorum. Sayın X'le yaptığımız görüşmede kendisi bu uygulamanın OrtaDoğu Teknik <strong>Üniversitesi</strong>'ndeki makine atölyelerinde yapılmasının daha uygunolacağım, orada daha önce sanat okullarında öğretmenlik yapmış kişilerin deneylerindengeniş ölçüde yararlanılabileceğini belirtti. Bu görüşe ben de katılıyorum.Ancak bu aşamada Eğitim ya da Endüstri Şubesinden görevlendirilecek bir arka^daşın bu kılavuzun belirli işlere uygulanmasını yakından izleyerek daha ayrıntılıbirtakım uygulama notları hazırlaması yararlı olacaktır.Böyle bir çalışmaya girişilmesi MPM'nin böylesine "mikro" düzeyde eğitimçalışmalara girişmesinin uygun olup olmayacağı konusunda duraksamalara yolaçabilir. Bu konuda karar yetkisi Yönetim Kurulu'nda bulunmakla birlikte, bu türçalışmalara girişmenin yerinde olacağı düşüncesindeyim. Bu yoldan geliştirilebilecekeğitim gereçleri pilot çahşma niteliğinde olmak üzere BMC gibi bir kuruluşauygulanabileceği gibi, bu gereçlerden çeşitli endüstri kuruluşlarının eğitimgörevlilerinin yetiştirilmesinde de yararlanılabileceğini sanıyorum. Bu ikinci yolMPM'nin etkisinin kısa sürede yaygınlaşmasını sağlamak bakımından da dahaetkili olacaktır.Uygun görülürse bu çalışmanın uygulama aşamasında da yardımcı olmayahazırım.Yukarıdaki yazıya ek olarak sunulan "Bir îşin Yapılması Nasıl Öğretilir?"başlıklı kılavuz Birleşik Amerika'da kullanılmış olan benzeri kı-101


lavuzdan geniş ölçüde yararlanılarak geliştirilmiş, Danışman 11 Haziran1975 günü Eğitim Şubesinden bir uzmanla birlikte Makine ve Kimya EndüstrisiKurumu'nun Makine Sanayii Müessesesine giderek bu "iş öğretmekılavuzu" konusunda dört ustabaşı ile görüşmeler yapmıştı.Danışman, 25 Haziran 1975 günlü görüş bildirme yazısında bu kez deorta düzey yöneticileri için oluşturduğu bir eğitim izlencesini açıklıyordu.Görüleceği üzere, bu izlencede üst düzey yöneticiler seminerinde işlenenkonuların bir bölümü olduğu gibi yer almakta, bunların yanı sıra dahabaşka konulara da yer verilmiş bulunmaktadır:BMC Sanayi ve Ticaret A.Ş.'nde "Orta Düzey Yöneticisi" durumunda bulunanmühendisler için geliştirdiğim "seminer" niteliğindeki eğitim izlencesini ilişiktesunuyorum.28 Şubat 1975 günlü yazanağımda yer alan gözlemlerin ışığı altında geliştirilenizlencenin amacı ile yapılmasını önerdiğim konuşmaların içeriği ilişik izlencedeaz çok ayrıntılı bir biçimde belirtilmiş bulunmaktadır.Daha önce bu kuruluşta üst düzey yöneticileri için düzenlediğimiz seminerdeizlenen yöntem burada da benimsenirse, seminer dokuz gün sürecek, konuşmalar11.00 - 12.30 arasında yapılacak, öğle yemeğinden sonra 13.30 -14.30 arasındaki süreise konuşmacılara yöneltilecek soruların yanıtlanmasına ayrılacaktır. Özelliklekonuşmacıların durumu böyle bir düzenlemeyi güçleştirirse o zaman biri sabahbiri öğleden sonra olmak üzere günde iki konuşma yapılması zorunluluğunun dadoğabileceğini sanıyorum. Böyle bir yola gidilirse seminere katılanlar günlük işlerineçok daha az bir süre ayırabileceklerdir.Konuşmaların içeriği ile ilgili öneriler o konuda düşünülebilecek her şeyi kapsamamaktadır.Dolayısıyla konuşmacılar bu konulara uygun görecekleri daha başkaalt-konulan da ekleyebileceklerdir. Ancak, bizim belirttiğimiz noktaların tümüüzerinde durulması, izlencenin iç bütünlüğünün korunması bakımından gerekligörülmektedir.Bundan önceki seminerle ilgili yazımda da belirttiğim gibi, izlencede yer alankonuları işleyecek kişiler salt kuramsal bir düzeyde kalmaktan titizlikle kaçınmalı.söylediklerinin uygulamaya dönük, eğitime katılanların çalışma yaşamları bakımındananlamlı olması için elden gelen çabayı göstermelidirler. Konuşmalarsırasında olsun, tartışmalar sırasında olsun, uygulamadan —özellikle Türkiye'dekiuygulamadan— olabildiğince çok örnekler vererek konuları somutlaştırmaya özengöstermeli, ilgiyi en yüksek düzeyde tutmaya çalışmalıdırlar.BMC Sanayi ve Ticaret A.Ş. Orta Düzey Yöneticiler SemineriAmaç. Seminerin amacı, BMC Sanayi ve Ticaret A.Ş.'nin, Kısım Müdürleri ileUstabaşılar (Formenler) düzeyi arasında yer alan "orta düzey" yöneticilik görevlerindebulunan (bu arada içlerinden kimisi bağımsız olarak çalışmakla birliktekendilerine bu tür görevler her zaman verilebilecek olan) mühendislere,(a) Yönetimin, yöneticiliğin niteliği, yöneticinin başlıca görevleri ile <strong>sorunları</strong>konusunda bilgi vermek;102(b) Yönetimin, yetişme alanlarının teknik niteliği dolayısıyla öğrenimleri


sırasında üzerinde gerektiği gibi durulmayan insancıl <strong>sorunları</strong> konusunda gerçekçibir görüş kazandırmak;(c) Bu soıunlar üzerinde, ruhbilim, toplumbilim, toplumsal ruhbilim, işletme<strong>yönetim</strong>i gibi alanlardaki araştırmacılar, <strong>yönetim</strong> uygulayıcıları ile bilim adamlarınınkatkıları sonucu ortaya çıkan uygulamaya dönük çağdaş bilgileri aktararakkendi <strong>sorunları</strong>nı tartışıp onlara çözümler bulmalarına yardımcı olacak birdüşünce ortamı oluşturmaktır.Seminerde ele alınacak konularla her birinin içeriğine ilişkin öneriler aşağıdadır:Yönetim, Yöneticilik. Yönetim nedir, yönetici kimdir? Yöneticinin başlıca görevlerinelerdir? İnsanlardan yararlanarak belirli amaçları gerçekleştiren bir "önder"olarak yöneticinin taşıması gereken nitelikler nelerdir? Önderlik konusundakiçeşitli yaklaşımlar. Yöneticide bulunması gereken "teknik," "insancıl" becerilerle"kavrama" becerisi.Yönetimde İnsan Davranışlarının Rııhhilimi. İnsan davranışlarının ruhsal işleyişi.Davranışlarda nedensellik (illiyet). Bireyi çalışmaya özendiren nedenler. Kişininmaddi, toplumsal, "yaratma" ya da yeteneklerini ortaya koymaya ilişkingereksinmeleri ile bunların karşılanması için gerekli doyum araçları; tutumlar,davranışlar. Davranışların değiştirilmesi. Davranışlarda ussallık (rasyonellik). Çalışmayaşamında ussal olmayan davranışlara yol açan "bunalım"lar ile bunlarındavranışsal belirtileri. Çalışma düzenini bozucu davranışların önlenmesi, giderilmesi.Örgütün İçyüzü. Örgütlerde bir araya gelen kişiler arasında kendiliğinden oluşanilişkiler. Biçimsel (resmi) örgüt düzeninin bu ilişkilere etkisi. Örgütler içinde,çalışanlar arasında oluşan ilişkilerin, özellikle küçük kümelerin çalışanların davranışlarıile verime etkisi. Doğal önderler. Çalışma sırasındaki konuşmalar. Yönetiminörgüt içi doğal ilişkiler karşısındaki tutumu. Üretimin çalışanlarca bilerek,isteyerek kısıtlanması. Örgüt içi ilişkileri etkileyen saygınlık simgeleri ile bu simgelerdeyapılacak değişikliklerin çalışanlar arasındaki ilişkilerle verim üzerindekietkileri. İşyerlerinde kümelerarası ilişkiler.Yönetimde İletişim. İletişimin önemi. Biçimsel, doğal iletişim yollan. İletişimiengelleyen nedenler: Örgütten, yöneticilerin tutumundan, astlardan doğan engellerledil, anlatım güçlükleri, kültür aynmlan ib. İletişimi engelleyen nedenleringiderilmesi. İletişimin verim ile hoşnutluk üzerindeki etkileri.Yönetimde Uyum Sorunlan. Çağdaş çalışma düzeninde uyumun önemi, gerekliliği.Uyum türleri: (1) Çalışan kişinin işe uyumu. İşe adam seçme. Çalışanlarınyeteneklerine uygun işlere yerleştirilmesi. Yeni işçiyi işe başlatma. Eğitimin uyumsağlayıcı rolü. (2) İşin işçiye uydurulması. İşin basitleştirilmesi. Devinim, süre incelemeleri.(3) İşçinin çalışma kümesine uydurulması. Uyumlu çalışma kümelerikurulmasında yararlanılan bir yöntem olarak "uyumölçüm" (sosyometri), Uyumsuzluklarıngiderilmesinde "ruhsal danışma" hizmetleri.Yönetimde Otorite, Denetim, Disiplin. (1) Otoritenin (yetke'nin) tanımı, anlamı.Güvene, benimsemeye, yaptınmlara dayanan otorite. Otoritenin sınırları. Astlarınüstleri üzerinde uyguladıkları otorite. (2) Denetim. Sürekli, sıkı denetimleçalışma sonuçlan üzerinde ara ara uygulanan denetimin çalışmanın verimi ileçahşanlann gönülgücü üzerindeki etkileri. (3) Disiplin (düzence). Bir eğitim so-103


unu olarak disiplin. Zora dayanan disiplin ile çalışanların kendi kendilerini disiplinaltına almaları. Disiplin konusunda uyulması gereken kurallar.Yönetimde Gönülgücü. Çalışma yaşamında gönülgücü ile hoşnutluk kavramları.Gönülgücünü belirleyen, örgütlendirmeye, <strong>yönetim</strong> ile gözetim biçimine, çalışmakoşullan ile işten elde edilen doyuma ilişkin etmenler. Gönülgücündeki düşüklüğün,verim düşüklüğü, işçi değişimi, devamsızlık gibi olumsuz belirtileri. Gönülgücüya da hoşnutluk ile çalışmanın verimi arasındaki ilişkiler.Sendikalann İşletmelerdeki İnsan İlişkilerine Etkisi. Sendikalaşmamn işverenişçiilişkilerinde yol açtığı değişiklikler. İşçi-sendika ilişkilerinin niteliği. Toplusözleşme, grev, lokavt konusunda bilinmesi gereken ana gerçekler. İşverenin sendikaya,sendikanın işverene karşı tutumu. Bu tutumlan belirleyen etmenler. İşveren-sendikailişkilerinin evrimi: Düşmanlık, kuşku, banş içinde bir arada yaşama,işbirliği. Türkiye'de işverenlerle sendikalann takındıklan tutumların çalışma barışına,işletme içi ilişkilere, verime etkileri. Sorunlar, çözüm yollan.Görevli Yönetimiyle İlgili Teknik Sorunlar: Görevli <strong>yönetim</strong>inin teknik sorunlançok çeşitli, her biri ayrı bir konuşmaya konu olabilecek genişlikte olduğu için,bu konuda önceden hazırlanmış bir sunuşta bulunulmayacak, bu alanda yetkilibir kişi, seminere katılanlann, görevlilerin seçilip işe alınma yöntemleri, ücret sorunlan,görevlilerin başansı ile davranışlannın değerlendirilmesi, yükselmeler, <strong>yönetim</strong>ekatılma yöntemleri, eğitim gereksinmelerinin saptanmasını da içine almaküzere çeşitli eğitim sorunlan üzerinde tartışma konusu yapmak ya da aydınlanmakisteyecekleri sorunlara ilişkin açıklamalarda bulunacak, duruma göre bunlardanbir bölümüne ağırlık verecek, sorulacak sorulan yanıtlayacaktır.KİT'LERE YÖNELİK EĞİTİM ÇALIŞMALARIDanışman'ın üzerinde görüş bildirdiği eğitim çalışmalarının önemlibir bölümü kamu iktisadi teşebbüsleriyle ilgiliydi. Bunlardan Danışman'ında izlemesinin istendiği ilk çalışma 1975 Haziranında Makine ve KimyaEndüstrisi Kurumu için düzenlenen "iş etüdü" kursuydu. Danışman, buçalışmayla ilgili izlenimleriyle gözlemlerini Genel Sekreter'e aşağıdaki37 Haziran 1975 günlü görüş bildirme yazısıyla ulaştırıyordu:MPM'nin 13 Haziran 1975 günü MKEK "iş etüdü" kursuna katılan mühendislerleKurum'un öbür yöneticileri için düzenlediği yanm günlük seminerde, bildiğinizgibi, ben de hazır bulundum. Bu konudaki gözlemlerimi aşağıda sunuyorum:1. Seminerle ilgili izlenimim genellikle olumludur.2. En kısası yanm saat süren üç konuşmanın birbiri ardı sıra yapılması dinleyicilerisıkmış, arka sıralarda ara ara konuşmalann izlenmesini güçleştirenuğultular gelmiştir. MPM'nin, belirli bir süreye çok şey sıkıştırmak kaygısındandoğan bu gibi aşın izlence yoğunlaştırmalanndan özellikle eğitici nitelikteki çalışmalardatitizlikle kaçınması gerektiği kanısındayım.3. Genel Sekreter'ce yapılan konuşma gerek hazırlanış gerek sunuluş bakımındaniyiydi. Ancak yarım saat yerine yirmi dakikaya rahatlıkla sığdınlabilirdi.İkinci konuşma doğrudan doğruya verimlilik konusuyla ilgili olduğuna göre, teknikkonulara hiç değinmeyen bir açış konuşmasıyla yetinilebilirdi.104


4. "Verimlilik Üzerine" başlığını taşıyan konuşma böyle bir düzen içindefazlaca uzundu. Bununla birlikte içeriğini dolgun, doyurucu, ilginç buldum. Aynıkonunun MPM'nin yöneticiler için düzenleyeceği başka eğitim izlencelerinde deyer alabileceğini sanıyorum. Konuşmacı, konusunu biraz tekdüze olmakla birliktebaşarılı bir biçimde sundu. Konuşma metnini gözleriyle daha az izleseydi böylebir izlenimin doğmasına yol açmamış olurdu.5. Tepegöz projektörden yararlanılarak yapılan "Yönetim ve İş Etüdü" konuluüçüncü konuşmaya, daha öncekilerin uzun sürmesi dolayısıyla yeterli sürekalmadı. Bu yüzden konuşmacı kimi açıklamaları çok kısa tutmak, belki de büsbütünatlamak zorunda kaldı. Göze seslenen bir araçtan yararlanması dolayısıylabu konuşma sessizlik içinde izlendi. Ancak, öyle sanıyorum ki yazıların arka sıralardanokunması kolay olmadı. Dikkatimi çeken bir aksaklık da slaydların dilininyabancı sözcüklerle dolu olmasıydı. Örneğin, yöneticinin görevlerini gösterenslayddaki sözcüklerden beşi Fransızca, biri Arapça, yalnız ikisi Türkçeydi. Öbürleride dil bakımından karışıktı. Oysa bu sözcüklerin tümünün Türkçesi vardı.Mr. Stevenson daha önce MPM'de bu slaydları açıklarken yapılacak Türkçe çevirilerigözden geçirmemin yararlı olacağım söylemiştim. Ancak, zamanın kısalığıdolayısıyla böyle bir gözden geçirme yoluna gidilemediğini sanıyorum, Bu eksikliğindaha sonra giderilmesinin, bir de MPM'ye bu yazıları slaydlara işlemekte kullanılanmakinelerden bir tane satın alınmasının çok yerinde olacağını sanıyorum.İçeriği önceden titizlikle belirlenmek koşuluyla bu konuşmaya da başka yöneticieğitimi izlencelerinde yer verilmesi çok yararlı olacaktır.6. Konuşmalar bittikten sonra yapılan panel tartışmasına ben de katıldım.İzlencenin soru-yanıt-yorum biçimindeki bu bölümü, niteliği gereği ilgiyle izlendi.Bu arada yabancı uzmanlara sorular soruldu. Gerek sorulan, gerek yapılan konuşmalarıçok kısa birkaç tümce ile yabancı uzmanlara aktardım; onların banafısıldadıktan yorumları da dinleyicilere ilettim.7. Edindiğim izlenime göre, "iş etüdü" kursuna katılan mühendislerin seçimiiyi yapılmamıştır. Bunlar içinde "iş etütçüsü" olarak katılacaklann sayısı yok denebilecekdenli azdır. Bununla birlikte, söz konusu mühendislerin birçoğu önümüzdekiyıllarda fabrika müdürlüğü ya da benzerleri gibi <strong>yönetim</strong> görevlerinegetirilecek kişiler olduğundan, öğrendiklerini bu sıfatla da değerlendirebileceklerdir.Danışman'dan bundan sonra KİT'lerle ilgili olarak görüş bildirmesiistenen konu, düzenlenmesi tasarlanan üst düzey yöneticiler semineriydi.Danışman, Genel Sekretere 22 Eylül 1975 günü ulaştırdığı görüş bildirmeyazısında aşağıdaki düşüncelere yer veriyordu :Eğitim-Yayın Şubesi Müdürlüğünün, 1975 İcra Plam'nda yer alan 308 sayılıönlem uyarınca KİT üst düzey yöneticileri için düzenlenmesi söz konusu beş yanmgünlük seminerle ilgili 22 Eylül 1975 günlü yazısında yer alan izlenceyi işleğinizüzerine bir kez daha inceledim.Bu izlencenin geliştirilmesi sırasında, KİT'lerin üst düzey yöneticilerine, öncelikletoplumun ekonomik, politik, hukuki ortamının ana <strong>sorunları</strong> üzerinde bilgivererek bu alanlardaki geniş kapsamlı sorunlann tartışılması düşüncesinden yolaçıkılmış, sonra yine ekonomik-politik nitelik taşıyan "Yönetim-Sendika İlişkileri"konusuna yer verilmiş, daha sonra da böyle bir ortam içinde etkili bir biçimdeçalışmak durumunda olan yöneticilere "Yönetim, Yöneticilik" konulannda gerekli105


görülecek çağdaş bilgilerle ana kavramların sunulmasının uygun olacağı düşünülmüştü.Son olarak "KİT'lerde Görevli Eğitimi" sorununa, seminere katılacak yöneticilerin,verimliliğin artırılmasında oynadığı büyük rol gün geçtikçe daha iyianlaşılan eğitim konusunda bilinçlendirilmeleri amacıyla yer verilmişti.Bugün de, genelden özele doğru ilerleyen böyle bir düzenin uygun olduğu kanısındayım.İzlence, önce "KİT yöneticilerinin içinde bulunduğu ekonomik, siyasal,hukuki ortam ile sorunlar bunlardır" demekte, daha sonra "bu ortam içinde <strong>yönetim</strong>in,vöneticiliğin rolü, görevi, <strong>sorunları</strong> şunlardır" demektedir. İzlencenin geliştirilmesisırasında benim işlemem istenen "Yönetim, Yöneticilik" sorununu böylebir kavramsal çerçeve içinde düşünmüş, izlencedeki yerine böylece oturtmuştum.Durumu takdirlerinize sunarım.Danışman, 13-16 Ocak 1976 günleri arasında <strong>Ankara</strong>'da Marmara Otelindeyapılan "KÎT Üst Düzey Yöneticiler Semineri" ile ona ilişkin dahasonraki çalışmalar üzerindeki düşüncelerini Genel Sekreterliğe sunduğu27 Şubat 1976 günlü görüş bildirme yazısında açıklıyordu :Seminerin gerek içeriği gerek yürütülüş biçimi bakımından çok başarılı olduğukanısındayım. Bu sonuca, hem kişisel izlenimlerime, hem de X'in yaptığı değerlendirmeyedayanarak varmış bulunuyorum. Seminerin aksayan en önemli yanı,biraz da bütçe dönemi olması dolayısıyla, katılanların neredeyse tümünün başlangıçta,düşünülen düzeyin altındaki kişilerden oluşmuş bulunmasıdır.X'in kaleme aldığı 14 sayfa uzunluğundaki "Kamu İktisadi Teşebbüsleri ÜstDüzey Yöneticiler Semineri Değerlendirme Raporu," bu tür çalışmalar yapacakMPM görevlilerine örnek olabilecek bir belgedir. Konuşmalar olsun, konuşmalardansonra yapılan tartışmalar olsun, çok açık, çok anlamlı bir biçimde özetlenmiş,yazanağın sonuna seminere katılanlarca yanıtlanan soru kâğıtlarına dayanılarakyapılan bir de değerlendirme konmuştur. Durumu X'le görüşerek bu konudaki düşüncelerimikendisine bildirdim; bu arada konuşmacıların ne ölçüde beğenildikleriııeilişkin ad belirtilerek yapılan değerlendirmenin —gerekli, yararlı olmaklabirlikte— böyle bir yazanağa ekenmemesinin psikolojik bakımdan daha uygunolacağını belirttim.Kanımca bu yazanağın (10. sayfanın "ç" maddesinin altındaki bölüm kesilipdaha sonraki sayfalar da ayrıldıktan sonra) Devlet Planlama Örgütü ile ilgili bakanlıklarabir yazıyla iletilmesi yararlı olur.Öte yandan, seminer sırasında ses kuşağına alınan tartışmalarla önceden metinveremeyen bir konuşmacının konuşması yazıya aktarılmıştır. Konuyu sizinlede görüştükten sonra bu işle görevli bulunan X'e bu metinde gerekli düzeltmeleriyapmaları için ilgili sayfaları konuşmacılara göndermesini söyledim.Seminerin önümüzdeki aylar içinde —örneğin Mayıs içinde— biri yalnız GenelMüdürler, öbürü Genel Müdür Yardımcıları için olmak üzere iki kez daha yinelenmesiçok yararlı olacaktır. Konularda olduğu gibi konuşmacılarda da herhangibir değişiklik yapılmasına gerek yoktur. Ancak, zorunlu görünmemekle birlikte,Genel Müdür Yardımcıları için düzenlenecek seminere daha "teknik" nitelikte biriki yeni konunun eklenmesi düşünülebilir.Bu durum karşısında seminerde sunulan bildirilerle tartışma tutanaklarınınhemen yayımlanması yoluna gidilmeli, bir yandan eldeki metnin yayıma hazırla-106


ma çalışmaları sürdürülmekle birlikte, bundan sonraki seminerlerin tartışma tutanaklarıda yayıma hazırlandıktan sonra tümü birlikte yayımlanmalıdır.Kamu iktisadi teşebbüslerinin üst düzey yöneticilerini amaçlayan böyle birçalışmamn hem ilgililere sağlayacağı dolaylı-dolaysız yararlar, hem de MPM'nindeğerli bir çalışması olma niteliği dolayısıyla büyük bir önem taşıyacağı düşüncesindeyim.Kurum <strong>yönetim</strong>i, bundan sonra Danışman'dan Devlet Planlama Örgütünün<strong>yönetim</strong>i geliştirme konusunda düzenlenmesini istediği bir seminerkonusunda görüş bildirmesini istemiş, o da aşağıdaki 31 Ocak 1977 günlüyazısıyla bu isteği yerine getirmişti:"Devlet Planlama Örgütünün MPM'ye kamu ekonomik kuruluşlarında <strong>yönetim</strong>igeliştirip iyileştirme yöntemlerinin tanıtılıp benimsetilmesi konusunda vermişolduğu görevle ilgili olarak" 9-11 Mayıs 1977 günleri arasında <strong>Ankara</strong>'da düzenlenecekYönetimi Geliştirme ve Yeniden Düzenleme konusundaki seminere ilişkinEğitim ve Yayın Şubesi Müdürlüğü yazısını isteğiniz üzerine inceledim.Bu konudaki gözlemlerimle düşüncelerimi aşağıda sunuyorum.1. KİT yüksek düzey yöneticilerine seslenen bir katılma çağrısı olarak kalemealınmış bulunan söz konusu yazı, 1976 yılı Nisan ayında Devlet Planlama ÖrgütününMPM'ye Koordinasyon Dairesi Mali ve Hukuki Tedbirler Şubesi MüdürüSayın X ile daha sonra özellikle Sayın X aracılığıyla ilettiği bir istek üzerine yapılan,ancak daha sonra yine DPT üst düzey yöneticilerinin uygun görmemesi üzerineuygulama alanına konmasından vazgeçilen tasarının yeniden canlandırılmasıniteliğini taşımaktadır.2. Bu tasarının geçen yılki öyküsü Eğitim-Yayın Şubesi Müdürlüğünün aynıimza kartonunda bulunan 19 Nisan 1976 günlü yazısında bir ölçüde açıklanmakta,bu yazıya ilişik beş sayfa uzunluğundaki yazıda ise izlencenin "amacı,""seminerle ilgili temel ilkeler" ile seminerin içeriği konusunda daha ayrıntılı bilgilerverilmektedir. Geçen yıl bu belgenin sonunda "konuşmaların içeriği" başlığımtaşıyan üç sayfalık ayrıntılı bir açıklama daha hazırlanmıştı. Söz konusu yazınınbulunduğu imza kartonunda göremediğim bu bölümün bir örneği bende vardır.3. Yukarıdaki maddede anılan yazılarda yer alan bilgilerin burada bir kezdaha yinelenmesine gerek yoktur. Eldeki bu metin, DPT ilgililerinin yakın işbirliğiyle,katkılarıyla oluşturulmuş, son olarak tarafımdan gözden geçirilerek bubiçimi verilmişti.4. Geçen yıl olgunlaştınlan bu tasarının uygulanmasından neden vazgeçildiğio zaman ilk girişimde bulunan DPT'ce doyurucu bir biçimde açıklanmamış,bu durum —yanılmıyorsam— MPM üst düzeyinde bir miktar düş kırıklığına dayol açmıştı. Gerek geçen yılki ertelemenin, gerek şimdiki yeniden canlandırmagirişiminin nedenlerini iyice öğrenip böyle bir seminerin yapılmasına kesin olarakkarar verilmeden bu yazımıza konu olan çağrı yazısının imzalanmasının uygunolmayacağı görüşündeyim.5. Böyle bir sakınganlık geçen yıl yaşanan deneylerin ışığı altında daha dazorunlu görünmektedir. Gerçekten, 13-16 Ocak 1976 günleri arasında yine DPT'ninÜçüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı 1975 Yıllık Programı İcra Planının 308 sayılıönlemi gereğince Genel Müdürlerle Genel Müdür Yardımcıları için düzenlediğimiz107


KİT'lerin Yönetim Sorunları konulu seminere hiçbir Genel Müdür katılmamış, birGenel Müdür Yardımcısı ise yalnız ilk günkü toplantıya gelmiştir. Böyle bir durumlabu seminerde de karşılaşılmayacağı yolunda elde herhangi bir güvenceyoktur.6. Söz konusu seminerle ilgili olarak geçen yıl düzenlenen izlenceye bir gözatılırsa katkıda bulunacakların tümünün DPT ile Yüksek Denetleme Kurulu uzmanlarıylaüniversite öğretim üyelerinden oluştuğu, MPM uzmanlarının herhangibir bildiri sunmalarının söz konusu olmadığı görülür. Seminerin bu yıl yapılmasıkararına varılması durumunda, bildirilerden en azından birinin MPM uzmanlarıncasunulması sağlanmalı, ayrıca, seminerin ortak düzenleyicisi olarak DevletPlanlama Örgütü ile Yüksek Denetleme Kurulu'nun adları da daha belirgin birduruma getirilmelidir. Böylece bu kuruluşlar beklenen sonucu vermemesi olasılığıda bulunan bu girişimin sorumluluğuna daha yakından ortak edilmelidirler.7. 31 Ocak 1977 günü yaptığımız görüşme sırasında sözünü ettiğiniz, bu türçalışmaların gerçekten duyulmuş gereksinmelere dayanması gerektiği yolundakigörüşünüze içtenlikle katılıyor, yakın geçmişte yaşanmış birçok deneyleri de gözönünde bulundurarak bu konuda kesin bir karara varılmadan önce durumu bütünyönleriyle düşünmenin uygun olacağım sanıyorum.Danışman'ın KİT'lerle ilgili olarak bildirdiği son görüş, 5 Ekim 1977günü Genel Sekreter'e sunduğu yazıda yer almaktaydı:SEKA Genel Müdürlüğünce bu işletmede görevli müdürlerle müdür yardımcılarıiçin düzenlenmesi istenen yöneticilik seminerine ilişkin 3 Ekim 1977 günlüEğitim-Yayın Şubesi Müdürlüğü yazısı ile ona ekli izlence taslağını 4/10/1977günlü yollama notunuz uyarınca inceledim. Bu konudaki gözlemlerimle düşüncelerimaşağıdadır:1. İzlence süre olarak SEKA'nın isteğine uygun, içerik yönünden yeterlidir.2. Eğitim Müdürlüğündeki uzman arkadaşlar, SEKA'mn 10/3/1977 günlü ilkistek yazısı üzerine bu kuruluştan seminere katılması öngörülen yöneticilerin görevleriyleeğitim durumlarına ilişkin bilgiler istemiş, ayrıca seminerde ele alınmasıistenen konuları sorarak seminer izlencesinin gereksinmeleri olabildiğinceiyi karşılayabilmesi için gerekli birçok verileri önceden sağlamışlardır.3. Seminere katılacakların yöneticilik alanındaki eğitimleri genellikle yetersizolduğu için, düzenlenen izlencenin daha çok genel kavramlarla sorunlar üzerindedurmakta olmasının pek eleştiri konusu yapılamayacağım sanıyorum.4. İzlence belgesinin 4. maddesinin a fıkrasında yer alan düzenleme, yani"9-13 Ocak 1978 günlerinde öğleden önce müdürler, öğleden sonra müdür yardımcılarıiçin izlencenin ayrı ayrı uygulanması" seçeneği bana daha elverişli görünmektedir.Böylece her konuşmacı işini bir günde bitirmek olanağım bulacak, budurumda <strong>Ankara</strong> ya da İstanbul'dan gelecek konuşmacıların görev kabul etmelerikolaylaşmış olacaktır. SEKA'ya yazılacak yazıda bu seçeneğin daha uygun düştüğününbelirtilmesi yararlı olacaktır.ÖBÜR EĞİTİM ÇALIŞMALARIYukarıda kümelendirilerek ele alman seminer niteliğindeki eğitimçalışmaları dışında çeşitli konularla ilgili beş eğitim izlencesi daha düzenlenmiş,Danışman, bunlarla ilgili olarak da görüş bildirmiştir.108


Bunlardan tarih sırasıyla ilki, Danışman'ın düzenlenmesine de düşünselyönden katkıda bulunduğu, ancak aşağıdaki 26 Kasım 1975 günlü görüşbildirme yazısında uygulama sonrası izlenimlerini açıkladığı "KamuKuruluşlarında Kamusal İlişkiler Sorunları" konulu seminerdir :Bu yazımda 13-14 Kasım 1975 günleri arasında Türk-İş toplantı salonunda düzenlediğimiz"Kamu Kuruluşlarında Halkla İlişkiler Sorunları" konulu seminereilişkin düşüncelerimi kısaca sunmak istiyorum.1. Seminer genellikle ilgi uyandırmış, bütünüyle de başarılı olmuştur.2. Kamu kuruluşlarında Kamusal İlişkiler birimlerinin son yıllarda sayıca belirginbir artış göstermesi, özellikle bu birimlere atananların büyük bir bölümünündaha önce bu konuda düzenli bir eğitim görmüş kimseler olmaması bu alsındamesleki eğitime olan gereksinmeyi geniş ölçüde artırmıştır. Bu durum karşısındaMPM'nin Kamusal İlişkiler tekniğinin ayrıntılarına inen bir kurs düzenlemeolanaklarım araştırmasının yerinde olacağını sanıyorum.3. Seminerde bildiri sunan uygulayıcıların verdikleri bilgiler aydınlatıcı olmaklabirlikte, sunulan bilgilerin sağlam, düzenli bir kavramsal çerçeveye oturtulmamışbulunması sağlanan yararın sınırlı bir düzeyde kalmasına yol açmıştır.Bu sunuşlarda benim seminerin ilk konuşmasında ortaya koymaya çalıştığımçerçeveye uyulmuş olsaydı, yaşanmış deneyler seminere katılanlar bakımından çokdaha büyük bir anlam taşıyacak, öbür kurumların bundan sonraki uygulamalarınadaha çok ışık tutabilecekti.4. Bu konuda daha şimdiden birçok isteklerin gelmiş olduğu da göz önündebulundurularak, seminerde sunulan bildirilerle panel tutanaklarının en kısa süredekitap biçiminde yayımlanması uygun olacaktır. Ancak metinler baskıya verilmedenönce konuşmacılardan daha önce verdikleri metinlerde yapmak isteyebileceklerideğişiklikleri yapmaları istenmeli, ses kuşağından çıkarılacak panel görüşmelerineilişkin metinler tümü <strong>Ankara</strong>'da bulunan ilgili kişilere gerekli düzeltmeleryapılmak üzere gönderilmelidir. Bu arada seminerin genel havasına uymayan yada çok uzun, çok dağınık olan konuşmalardan bir bölümünün ya tümüyle çıkarılmasınınya da özet olarak verilmelerinin gerekeceği kanısındayım.Danışman, bu seminerlerin Makine Yapım Endüstrisi Yöneticileri İnsanİlişkileri Semineri başlığını taşıyan ikincisiyle ilgili düşünceleriyleönerilerini kurum Genel Sekreterine 5 Mart 1976 günlü görüş bildirmeyazısıyla şöyle iletiyordu:MPM'nin 1976 iş izlencesinde yer alan, ilkinin 26-29 Nisan 1976 günleri arasında<strong>Ankara</strong>'da düzenlenmesi öngörülen "Makine Yapım Endüstrisi Yöneticileri İnsanİlişkileri Semineri" konusunu, isteğiniz üzerine, 3 Mart 1976 Çarşamba günü benigörmeye gelen Eğitim - Yayın Şubesi Müdürü ile Şube Uzmanlarından X ilegörüştüm. Bu konudaki düşüncelerimi yazılı olarak bilgilerinize sunuyorum.1. Yaptığımız kestirimlere göre, söz konusu seminerlere katılabilecek MakineYapım Sanayii üst düzey yöneticilerinin sayısı en az 250, orta düzey yöneticilerininsayısı ise —yine en azından— 600 kişidir. 1976 yılı için biri Nisan ayında<strong>Ankara</strong>'da, ikincisi Haziran ayında İstanbul'da olmak üzere iki seminer düzenlenmesiöngörülmüş olmakla birlikte, her birine ortalama 25-30 kişiden çok yöneticininkatılması uygun olmayacağına göre, bu seminerlerin birçok kez yinelen-109


meleri gerekeceği kanısındayım. Bu durum karşısında söz konusu seminerlerinyalnız bu yıl değil, 1977 yılında da sürdürülmesi söz konusudur.2. <strong>Ankara</strong>'da düzenlenecek seminere <strong>Ankara</strong> ile Eskişehir, Konya, Kayserigibi çevre illerde bulunan makine yapım endüstrilerinin "Genel Müdür, Genel MüdürYardımcısı, Müessese Müdürü" gibi üst düzey yöneticileri çağnlmalı, ilk seminerdeçeşitli endüstri kuruluşları yöneticilerinden karma bir küme oluşturulmasıyolunda çaba gösterilmelidir. Böylece seminere katılacak değişik kuruluş yöneticilerinindaha verimli bir düşünce alışverişinde bulunmalanna olanak sağlanmışolacaktır. İlk seminere üst düzey yöneticilerinin çağrılması, örgütlerde eğitimin"yukarıdan" başlatılmasının bilinen yararlarının yanı sıra, daha sonra ortadüzey için düzenlenecek seminerler için üst düzeyde elverişli bir anlayış, işbirliğiortamının yaratılması bakımından da yararlı olacaktır.3. Seminerin amacı ile ele alınacak konulan belirtmek üzere yazdığım birmetni ilişikte sunuyorum. Bu metin <strong>Ankara</strong> ile çevre illerdeki makine yapım kuruluşlarınabir sunuş yazısı ile en kısa sürede gönderilmeli, bu yazıda seminerinniteliği ile koşullan konusunda gerekli bilgiler verildikten sonra, izlencenin gerekbiçim gerek içeriği ile ilgili görüşleri sorulmalı, seminere katılmasını önerdikleriüst düzey yöneticileri için de düzenlenmesi söz konusu olacak seminerekimlerin katılmasının uygun görüldüğü konusunda bundan sonraki tasarlama çalışmalarınadayanak olmak üzere önerilerde bulunulması istenmelidir.4. İstanbul bölgesi için de, <strong>Ankara</strong>'da'ki kuruluşlardan yamt alınır alınmazbenzer nitelikte çalışmalar yapılması uygun olacaktır.5. <strong>Ankara</strong>'daki seminer kanımca bundan önce düzenlenen KİT Üst DüzeyYöneticileri Semineri gibi bir otelde yapılmalı, gerçekleştirilebilirse yatılı olmalıdır.Seminere bir kuruluştaki üst düzey yöneticilerinin tümünün katılması sözkonusu olmayacağına göre (MPM aday seçimini buna göre yapmalıdır), yöneticilerinseminer süresince işle olan doğrudan ilişkilerinin kesilmesinde büyük yararvardır.6. Seminerin sabah, öğleden sonra (örneğin 09.30 -12.00, 14.30 - 17.00 saatleriarasında olmak üzere) günde iki oturum üzerinden düzenlenmesi, bu süreninyaklaşık yarısının sunuşlara, geri kalanının tartışmalara aynlması uygun olacaktır.7. Konuşmacılann seçiminde büyük bir titizlik gösterilmeli, bu ilk seminerinetkileyici bir başarıyla sonuçlanması için çaba gösterilmelidir.8. Daha önce başka vesilelerle de belirttiğimiz gibi, izlencede yer alan konularıişleyecek kişiler salt kuramsal bir düzeyde kalmaktan titizlikle kaçınmalı,söylediklerinin uygulamaya dönük, seminere katılanların çalışma yaşamlan bakımındananlamlı olması için elden gelen çabayı göstermelidirler. Konuşmalarsırasında olsun, tartışmalar sırasında olsun, uygulamadan —özellikle Türkiye'dekiuygulamadan— olabildiğince çok örnek vererek konuları somutlaştırmaya özengöstermeli, ilgiyi en yüksek düzeyde tutmaya çalışmalıdırlar.Şimdilik bu konuda dikkatinize sunmak istediğim başlıca düşüncelerim bunlardır.Çalışmaların daha sonraki aşamalannda da katkıda bulunmaya hazınm.Bunu izleyen seminer, Danışman'ın 19 Nisan 1976 günlü yazısındaeleştirdiği bir Kamusal ilişkiler Kursu izlence taslağıyla ilgiliydi.110Eğitim - Yayın Şubesi Müdürlüğünün 13 Nisan 1976 günlü yazısına ekli "Halk-


la İlişkiler Kursu" izlence taslağını, 14/4/1976 günlü yollama notunuz üzerine inceledim.1976 yılı iş izlencesinde de yer alan bu kursun 11-22 Ekim 1976 günleri arasında<strong>Ankara</strong>'da yapılması öngörülmekte, sunulmuş bulunan izlence taslağı kursuyarımşar günlük on oturumdan oluşacak biçimde düzenlemiş bulunmaktadır.Aşağıda önce izlence taslağının ayrıntılarına ilişkin görüşlere yer verilecek,genel nitelikteki düşünceler daha sonra açıklanacaktır.1. İzlencenin "amaç" bölümünde yalnız "kamu kuruluşlarında görevli halklailişkiler elemanlarının bilgi düzeylerini artırmak"tan söz edilmektedir. Oysa bilgininuygulamaya dönüştürülmesi anlamına gelen beceri sözcüğünü de buna eklemekteyarar vardır. "Kurs" niteliği taşıyan eğitim izlencelerinde en az ' bilgi"denli, gerçekte ondaıı daha da büyük bir önem taşıyan "beceri"nin "amaç"ta açıkolarak belirtilmesi, düzenlenmesi söz konusu kursun içeriğini de etkilemesi dolayısıylaözel bir önem taşır.2. 'Amaç" bölümünün ikinci bölücüğünün hemen başında bu alandaki "yenigelişmeler" ile bu bilim dalının "öteki bilim dallarıyla ilişkileri"nden söz edilmektedir.Böyle bir izlencede "yeni gelişmeler" konusunda bilgi verilmesi doğal olmaklabirlikte, sorunun bu yönünün başa alınarak özellikle vurgulanmasına gerekyoktur. Alanın "öteki bilim dallarıyla ilişkileri" de, amaç bölümünde gerektiğindendaha çok vurgulanmış görünmektedir. Bu konu olsa olsa ilk oturumda yapılacakgenel nitelikte bir konuşmada 5-10 dakika içinde açıklığa kavuşturulabilir.Özetlemek gerekirse, "amaç" bölümü daha iyi düşünülüp daha yeterli bir biçimdekaleme alınmalıdır.3. Çağımızda Halkla İlişkiler" başlığım taşıyan birinci konunun içeriği eksikgörünmektedir Burada yer alan çeşitli tanımiamalar, bu tanımlamaların uygulamadakigeçerliliği" deyişi de aşırı bir vurgulama belirtisi olarak göze çarpmaktadır."Örgütsel uygulama" deyişi de pek uygun görünmemektedir. Kamusalilişkiler eyleminin niteliğini, içeriğini, amaçlarını, araçlarını ele alan genel birsunuş konuşması düşünülüyorsa içerik de, başlık da ona göre yeniden kalemealınmalıdır.4. İkinci konuşmanın içeriğinde "kamu kuruluşlarında halkla ilişkiler birimlerininkurulmasına yol açan nedenler"den söz edilmektedir. Oysa bu konununilk konuşmada açıklığa kavuşturulmuş olması gerekir. İçeriğin bu kesimi "KamuKuruluşlarında Halkla İlişkiler Birimlerinin Çalışmaları" biçimindeki başlığa dauygun düşmemektedir.5. Üçüncü konuşmada yer alan "özel kesimin halkla ilişkiler konusuna yaklaşımı"sorununun da ilk konuşmada açıklığa kavuşturulmuş olması gerekir.Kurs kamu kuruluşlarının kamusal ilişkiler <strong>sorunları</strong>nı ele almakta olduğunagore, "Özel Kesimde Halkla İlişkiler" konusuna ayrı bir oturum ayrılmasının neölçüde uygun düşeceği de ayrıca tartışılabilir. Böyle bir yola gitmektense, heroturumda kamu <strong>yönetim</strong>inin kamusal ilişkiler <strong>sorunları</strong>nın özel kesimin <strong>sorunları</strong>yla—denge elden kaçınlmamak koşuluyla— karşılaştırmalı olarak tartışılmasıdaha uygun bir yaklaşım olarak görünmektedir.6. Dördüncü konuşmanın içeriğinde "davranış biçimleri" sözüyle neyin amaçlanmakistendiği açık olarak anlaşılmamaktadır. Konuşma konusunun "Kamuoyuve İnandırma Yollan" olarak saptanmış bulunması karşısında, bu konuşmanın içeriğindeyer alan "çevre ve çevresel koşullar"dan ne amaçlanmaktadır? Burası yelli


terince açık değildir. "Hitap edilen çeşitli kamular" da havada bir anlatım olarakkalmaktadır. Bu kamuların belirlenmesi, özelliklerinin, gereksinmelerinin, eğilimlerininsaptanması mı anlatılmak istenmektedir? Konunun başlığı daha çok "araçlar"üzerinde durulacağı izlenimini uyandırmaktadır. Bu durumda içerik hembaşlığa uygun düşmemekte, hem de belirsiz kalmaktadır.7. Başında 5 sayısı bulunan "Halkla İlişkiler Çalışmalarında İzlenecek Yol"başlığındaki "izlenecek yol," özellikle alt başlıklarla birlikte düşünüldüğünde iyibir anlatım izlenimini bırakmamaktadır.8. Başında 5.1 sayısı bulunan başlıkta (Dinleme-Araştırma) "dinleme" sözcüğüilk bakışta yadırganmaktadır. Burada kamusal ilişkilerde "araştırma"nınnesi tartışılmak istenmektedir? Bunun açıklığa kavuşturulmasında yarar vardır.Bu bölücüğün hem içeriği eksik, hem de iç bütünlüğü güçsüz görünmektedir.9. Başında 5.2 sayısı bulunan bölümde neyin tasarlanması (planlanması) sözkonusudur? Genellikle yönetsel tasarlama mı, yoksa bir kamusal ilişkiler izlencesinintasarlanması mı? Ayrıca, "planlama çeşitleri"nden ne amaçlanmaktadır?Bütün bunların açıklığa kavuşturulmasında yarar vardır.10. Başında 5.3 sayısı bulunan bölümde genel bir "Haberleşme" konuşmasımı söz konusudur? "Haberleşme kuramlari'nm kurs konusuyla bağlantısı nedir?Konuşmacının nelerden söz etmesi istenmektedir? Bütün bu soruların yanıtlandırılıpkesin bir sonuca ondan sonra vanlması uygun olacaktır.11. Başında 5.4 maddesi bulunan bölümden, orada sözü edilen değerlendirmeya da "dinleme" araçlarının yalnız belirli "programların" sonuçlarını değerlendirmedekullanıldıkları izlenimi edinilmektedir. Oysa bunlar <strong>yönetim</strong>in günlükyaşantısı içinde sürekli olarak kullanılması gereken araçlardır.12. "Kitle Haberleşme Araçları" başlığını taşıyan 6 sayılı konuşmada "yığınlaraseslenen iletişim araçlarının kullanılmasında uyulması gereken kurallar"a ayrıcayer verilmemiş olması bir eksiklik olarak göze çarpmaktadır.13. "Halkın Yönetimi Etkileme Yolları" (sayı 7) başlığı altında "ortaklaşma"sözcüğü ile ne anlatılmak istendiği açık olarak anlaşılamamaktadır.14. İzlencenin son maddesinde, bir kamu kuruluşunun (Gıda, Tarım, HayvancılıkBakanlığının) kamusal ilişkiler çalışmalarının çeşitli yönleriyle ele alınarakincelenmesi öngörülmektedir. Düşünce özünde iyi olmakla birlikte, seçimkonu üzerinde daha çok düşünülerek yapılmalı, bu arada tek bir kurumun elealınmasının yeterli olup olmadığı da tartışılmalıdır.15. "Yararlanılabilecek bilim adamları ve uygulamacılar" başlığı altında anılanadlar arasında bu konuyla hiç ilgilenmeyenler bulunduğu gibi, MPM'nin butür bir çalışmasına katılmasında "yetkililik" bakımından sakınca görülebileceklerde vardır. Bu konudaki görüşlerimi sırası gelince sözlü olarak belirtmek isterim.İzlencede böyle bir kursta üzerinde durulması gereken birçok konulara yerverilmiş olmakla birlikte, eldeki taslağın biraz daha olgunlaştırılmasında yararvardır. Bu arada birkaç kamu kuruluşunun kamusal ilişkiler birimleriyle ilişkikurulup onların eğitim yoluyla giderilebilecek güçlükleri, karşılaştıkları somutsorunlar konusunda bilgi alınmasının izlenceyi geliştirme bakımından uygun olacağımsanıyorum.Geliştirilecek izlencenin ilgili birimler temsilcileriyle görüşülüpöğrenilmesinde de yarar görürüm.tepkilerinin112


Danışman, Eğitim Şubesinin oluşturup Genel Sekreterliğe sunduğu"Eğitim Uygulaması" konulu eğitim izlencesiyle ilgili düşüncelerini aşağıdaki7 Eylül 1977 günlü bir görüş bildirme yazısında açıklıyordu:Eğitim-Yayın Şubesi Müdürlüğünün "Eğitim Uygulaması" konulu eğitim izlencesiyleilgili 1 Eylül 1977 günlü yazısında yer alan önerileri aynı günlü yollamanotunuz uyarınca inceledim. Bu konudaki görüşlerimle düşüncelerimi aşağıdasunuyorum:1. İzlence taslağı içerik yönünden genellikle uygun görünmektedir.2. İzlence, biçim yönünden daha önce bu tür izlenceler için MPM'ce benimsenmişolan örneğe uymamaktadır. Eğitim-Yayın Şubesindeki arkadaşların elindeeski örneklerinin bulunduğunu sandığım bu biçimde başta izlencenin amacıkısaca açıklanmakta, daha sonra eğitim çalışmasında ele alınacak konularla bunlardanher birinin içeriği daha değişik bir görünümle sunulmakta, ayrıca izlenceninuygulanmasıyla ilgili açıklamalara da yer verilmekteydi. Eldeki metinde"amaç" bölümü bulunmadığı gibi, ele alınacak konuların ayrıntıları 1, 2, 3, A, B, C,a. b, c gibi çok kesinlik izlenimi uyandırılacak bir biçimde verilmiştir. Oysa buiçerik tanımlamaları konuşmacıların işlemeleri beklenen konular üzerinde birgörüş kazandırmak amacıyla oluşturulmakta, konuşmacılar bunlarda zorunlugördükleri birtakım değişikliklerle eklemeleri yapabilmekteydiler. Kanımca dahadüzenli olan eski biçime uyulması uygun olacaktır.3. Birinci gün sunulacak "Eğitim Fonksiyonu" başlıklı bildirinin adındaki"fonksiyon" sözcüğünün Türkçeleştirilerek başlığın "Eğitim Görevi" olarak değiştirilmesinindaha uygun olacağını sanıyorum.4. İzlence önerisinin 2 A-a maddesindeki "çözümleyebileceği" sözcüğü "çözebileceği"olarak değiştirilmelidir. "Çözümlemek" analiz etmek, "çözmek" halletmekanlamına gelmektedir.5. İzlencenin 2 A-b maddesindeki "eğitimin örgüt içinde fonksiyonelleştirilmesi"anlatımı yeterince belirgin değildir. "Fonksiyonelleştirilmesi" sözü Türkçeleştirilerekanlama açıklık kazandırılmalıdır.6. İkinci gün izlencesinin 2. maddesinde yer alan "örnek olay" sözcüğü bileşikbir sözcük olduğu için bitişik ("örnekolay" biçiminde) yazılmalıdır.7. Üçüncü gün izlencesinin 3 C-c maddesindeki "rotasyon" sözcüğü yerine"yer değiştirme" denmesi daha uygun olacaktır.8. "Eğitim Gereksinmeleri Kontrol Listesf'nin 2 ile 6 sayılı maddeleri içerikyönünden birbirine yakın görünmektedir. Gereken anlatım değişikliği yapılarakaradaki ayrım daha belirgin kılınmalıdır.9. Bunun dışında metin üzerinde kırmızı kalemle birtakım anlatım değişiklikleriyaptım.Danışman, bu yazının 2. maddesinde değindiği durumu, birlikte çalıştığıilk Genel Sekreter döneminde kurmaya çalıştığı, bunda başarılı daolduğu düzenli bir uygulamadan bir çeşit kaçış anlamı taşıması bakımındanilginç, düşündürücü bulmuştu.Danışman'ın üzerinde yazılı görüş bildirdiği son eğitim etkinliği, aşa-113


ğıdaki 12 Ocak 1979 günlü yazısıyla bir değerlendirmesini yaptığı bir işkazalarını önleme görevlileri eğitimi izlence tasarısıydı :Ekonomi Şubesi ile Eğitim-Yayın Şubesi Müdürlüklerinin ortaklaşa düzenledikleri,1979 yılı iş izlencesi taslağında 4.3 sayı ile yer alan İş Kazalarım ÖnlemeGörevlileri Eğitimi Projesi'nin gün, saat, konu, konuşmacı adı belirtilerek ayrıntılıbir biçimde düzenlenmiş metnini inceledim.Bu biçimiyle tasan, daha önceki yıllarda benimsenmiş bulunan olumlu biruygulamadan aynlmaktadır. Daha doğrusu izlenceye bu biçim verilmeden önceyapılması gereken bir düzenleme aşaması atlanmıştır. Bu düzenlemede önce yapılacakçalışmanın amacı açıklanmakta, daha sonra bu amaca varmak için uygulanmasıgereken eğitim izlencesinin içeriği az çok aynntılı olarak gösterilmekteydi.Düzenlenmesi yalnız gün, saat, konu başlığı, konuşmacı adı konarak oluşturulanbir izlenceye göre çok daha güç olan böyle gerekçeli bir metin, izlenceyioluşturanlann daha büyük bir çaba göstermelerini, o konuda aynntılı sayılabilecekbilgilerle donanmış bulunmalannı, en azından bu düzeye çıkabilmek için belirlibir çaba gösterilmesini gerektirir. Öyle sanıyorum ki bu güçlük nedeniyleson zamanlarda daha kestirme bir yöntem izlenmesi yoluna gidildiği görülmektedir.Daha önce uygulanmış bulunan bu yönteme dönülmesinin yararlı olacağımbelirttikten sonra, söz konusu eğitim izlencesi konusundaki görüşlerimi aşağıdasunuyorum:1. İzlencede konuşmalann içeriği konusunda bir açıklık bulunmadığı, birbaşka deyişle verilen başlıklar altında ne gibi konulann işleneceği belirtilmediğiiçin, içerikle ilgili olarak aynntılı görüş bildirme olanağı yoktur.2. "Metal Eşya Yapım Endüstrisi İşkolunda İş Kazalanm Önleme KonusundaGelişmiş Ülkelerdeki Son Uygulamalar" konulu bildiride hangi ülkelerdeki uygulamalanninceleme konusu yapılacağı belli olmamakla birlikte, iş kazalanmönleme konusunda olsun, kazadan sonra yapılan işlemler konusunda olsun dünyadakien ilginç, en özgün örneklerden birini oluşturan Yugoslav deneyinden yararlanmanınçok yerinde olacağım sanıyorum. Dahası, Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla,kültürel antlaşmalar çerçevesinde bu konuyu işleyecek yetkili bir Yugoslavkonuşmacının bile Türkiye'ye getirtilebileceğini sanıyorum.3. 4 Nisan 1979 gününe rastlayan "Klasik Düzanlatım Yöntemiyle UygulananBir İş Kazalanm Önleme Eğitimi Çalışması" başlığını taşıyan konuşmanın içeriğininne olacağı anlaşılamamaktadır. Konuşmacı, "takrir" yöntemiyle bir iş kazalanmönleme dersi mi verecektir? Bununla eğitim çalışmasına katılanlara ne anlatılmakistenmektedir? Tek başına kullanıldığında bu yöntemin yetersiz olacağımı söylenecektir? Bu soruların yanıtı olumluysa böyle bir konuşmanın yerindeliğitartışma konusu yapılabilir.4. 5 Nisan 1979 günü sunulacak "Belirtilen İlkelere Göre Uygulanan Bir İşKazalarını Önleme Eğitimi Çalışması" başlıklı ilk bildirinin amacı ile niteliği deaçık olarak anlaşılmamaktadır.5. 4-5 Nisan 1979 günleri uygulanacak olan "tesf'lerin niteliği konusundaherhangi bir açıklama bulunmadığı için, 5 Nisan günü öğleden sonra ele alınacak"Her iki test sonuçlarının açıklanması, sonuçlara dayanılarak eğitim etkinliğininartınlması konusunda alınacak önlemlerin ortaya konması" başlıklı çalışmanında ne olacağı anlaşılamamaktadır. Anlatım düzgün, anlam bulamktır.114


6. Son gün konuşmacılar ile iki dinleyiciden oluşan bir panelde "Türkiye'deMetal Eşya Yapım Endüstrisi işkolunda İş Kazaları Nasıl Önlenebilir?" konusununtartışılması öngörülmüştür. Konuşmacıların tümü MPM görevlileri olduğuna,belki de hiçbirinin metal eşya yapım endüstrisi işkolunda, özellikle iş kazalarıylailgili uygulama deneyi bulunmadığına göre bu tartışmadan beklenen yararın sağlanıpsağlanamayacağı tartışmaya açıktır. Konuşmacılar arasında da uygulamadangelen yetkili bir kişinin bile bulunmaması önemli bir eksiklik olarak görünmektedir.7. iş kazalarının birçok durumlarda tinsel, insancıl nedenlerden ileri geldiğibilinen bir gerçektir, izlencenin incelenmesinden konunun bu yönü üzerinde hiçdurulmadığı anlaşılmaktadır. Bunu da yetkili bir konuşmacı bulunarak kolaylıklagiderilebilecek önemli bir eksiklik olarak belirtmek gerekir.DANIŞMAN'IN EĞİTİME EYLEMLİ KATKILARIDanışman, yukarıda değinilen izlence geliştirme çalışmaları dışındada, ara ara oturumlara başkanlık ederek, bildiriler sunup konuşmalar yaparak,açık oturumlara katılarak ya da açık oturumlar yöneterek kurumundüzenlediği eğitim çalışmalarına eylemli olarak katkıda bulunmaktaydı.Bu arada Danışman, Uygulamalı Sosyal Araştırmalar Seminerinin9 Kasım 1971 günü öğleden sonra, 11, 13 Kasım 1971 günleri sabah yapılanoturumlarına başkanlık etmiş, 12 Kasım sabahı "Türkiye'de VerimliliğinArtırılmasında Karşılaşılan Güçlüklerle Çözüm Yolları" konusunu işleyenikinci kümenin tartışmalarını yönetmiş, Hacettepe <strong>Üniversitesi</strong> Morfolojibinasında 12 Nisan 1972 günü yapılan "Yönetimin Modern YöntemlerleGüçlendirilmesi" konulu yöneticiler toplantısına, kurumun OdalarBirliği salonunda düzenlediği "Bilgisayar Kullanımına İlişkin Sorunlar"konulu seminerin 21 Nisan 1972 günü yapılan son oturumuna başkanlıketmiş, KİT'lerle ilgili seminerde 15 Aralık 1972 günü bir açık oturum yönetmiş,MPM'nin onuncu kuruluş yıldönümü dolayısıyla Odalar Birliğisalonunda 17 Nisan 1975 günü düzenlenen "Kalkınma Stratejisi ve Verimlilik"konulu sempozyumda sabahki konuşmalar sırasında oturum başkanlığıyapmış, Marmara Otelinde yapılan KİT üst düzey, yöneticiler seminerinde11 Mayıs 1977, KİT orta düzey yöneticileri için düzenlenen seminerde18 Mayıs 1977 günü "KİT'lerde Örgüt Geliştirme ÇalışmalarınınGetirdiği Sorunlarla Çözüm Yolları" konulu birer açık oturumu, 16 Haziran1978 günü "Yönetime Katılma" konusunda düzenlenen bir haftasüreli seminerin son çalışması olan paneli yönetmişti.Danışman'ın eğitim çalışmalarına konuşmacı olarak yaptığı katkılarda şunlardır: Kamusal İlişkiler Seminerinde 12 Nisan 1971 günü "Kamusalİlişkiler Nedir?," 14 Nisan günü "Kamusal İlişkilerde Araştırma" konulubir konuşma ile yine o gün yapılan açık oturuma konuşmacı olarakkatılma. İzmir'de BMC Sanayi ve Ticaret A.Ş. için düzenlenen üst düzey115


yöneticiler seminerinde 10 Şubat 1975 günü "Yönetim, Yöneticilik," 11Şubat günü "Yönetimde İnsan Davranışlarının Ruhbilimi," 14 Şubat günü"Eğitim" konulu bir konuşma. Yine bu kuruluş için düzenlenen ortadüzey yöneticiler seminerinde 11 Kasım 1975 günü "Yönetimde İnsan DavranışlarınınRuhbilimi" ile "Örgütün İçyüzü" konulu konuşma. Kamu kuruluşlarındaKamusal İlişkiler seminerinde 13 Kasım 1975 günü yine"Kamusal İlişkiler Nedir?" konulu konuşma. KİT üst düzey yöneticilerseminerinde 14 Ocak 1976 günü "Yönetim, Yöneticilik" konusunda bir konuşma.Odalar Birliği salonunda yapılan Eğiticilerin Eğitimi seminerinde13 Ekim 1976 günü "Yöneticilerin Eğitiminde Örnekolay Yöntemi ileRol Oynama Yöntemi" konulu konuşma. Alanya Incekum'da çeşitli kamukuruluşlarında görevli eğitim uzmanlarının katıldığı seminerde 27 Aralık1977 günü "Eğitim Yöntemleri" konusunda bir konuşma. İstanbul Haydarpaşa'daDevlet Demiryolları Eğitim Merkezinde bu kurum görevlileri için16 Ocak 1978 günü "Kamusal İlişkiler" konulu bir konuşma. MPM'ninMarmaris'te Pamucak Orman Kampında düzenlediği Eğitim YöntemleriSeminerinde 3 Mayıs 1D78 günü "Örnekolay Yöntemi," 4 Mayıs günü"Rol Oynama Yöntemi" konulu bildiri ile bu yöntemin eylemli bir uygulaması.MPM'nin Kıbrıs'ın Lefkoşa kentinde düzenlediği Çağdaş Yönetimseminerinde 19 Aralık 1978 günü "Yönetici, Yöneticilik," 20 Aralıkgünü "Yönetimde Bireysel Davranışlar," 21 Aralık günü "YönetimdeUyum Sorunları" konulu konuşmalar.116


6.BölümARAŞTIRMAYukarıda, kurumun örgüt içi eğitim çalışmaları incelenirken görevlilerinaraştırma alanında yoğun bir eğitim gereksinmesi içinde bulunduklarınadeğinilmiş, ayrıca eğitim gereksinmelerinin saptanması amacını güdenaraştırmalara —konuyla yakın ilgisi dolayısıyla— eğitime ilişkin <strong>sorunları</strong>nele alındığı o bölümde yer verilmişti. Bu bölümde ise Danışman'ınkurumun çalışmalarına araştırma alanında yaptığı katkılar üzerindedurulacaktır.EĞITIM - GEÇIMSEL YAŞAM UYUMUBu konuda Danışman'dan yapması istenen ilk çalışma Norveç'te verimliliğinartırılmasıyla ilgili çalışmalara değinen bir belgenin incelenipTürkiye'de araştırma konusu yapılabilecek sorun alanlarının belirlenmesiolmuş, o da bu konudaki düşüncelerini Genel Sekreter'e sunduğu 15Aralık 1971 günlü görüş bildirme yazısında şöyle açıklamıştı:Genel Sekreterliğin ilgideki 21/10/1971 günlü, 255 sayılı yazısında tarafımdan"incelenerek ele alınabilecek araştırma projeleri haline sokulup" birer gerekçeile bildirilmesi istenen konulardan biri de. söz konusu yazıya ilişik metnin 3. sayfasında,8. sırada yer almaktadır."Verimlilik kavramı ile verimliliğin nasıl sağlanacağını ana çizgileriyle öğretici,yayıcı bir eğitim düzeninin geliştirilmesi" biçiminde tanımlanan bu konuile ilgili olarak, Avrupa Verimlilik Merkezleri Birliği'nin Rotterdam'da yapılantoplantısına sunulan, Norveç'teki çalışmaları açıklayan "Eğitim ile Verimlilik"konulu bildiriyle MPM Eğitim Uzmanı X'in adı geçen bildiriyi özetleyip Türkiye'debu konuda neler yapılabileceği konusunu işleyen makalesine de yollamadabulunulmaktadır.Bu konudaki düşüncelerimi somut önerilere dönüştürmeden önce Ake Dalin'inyazdığı Norveç deneyine ilişkin yazıyı inceledim. Norveç'le ilgili yazıya ilişkingenel gözlemlerim şunlardır:1. Yazı Norveççe düşünülerek kaleme alındığı, ayrıca kimi kavramlar İngilizcedeyanlış kullanıldığı için, metin yer yer açıklıktan yoksundur. Dahası yazınınson beş sayfası açık olarak anlaşılamamaktadır.2. Bildirinin "Eğitim ile Verimlilik" biçimindeki başlığında yer alan "prodük-117


t.ıvite" sözcüğünün teknik bir kavramı anlatmasına karşılık, metinde işlenen konular—en azından yazının giriş bölümünde— daha yüksek bir düzeyde, "ekonomiyekatkı" deyişiyle anlatılabilecek bir anlayışla ele alınmıştır. Bir başka deyişleokuyucuda, yazının başlığındaki "belirlilik" ile metnindeki "genellik" arasındaönemlice bir uzaklığın bulunduğu duygusu uyanmaktadır.3. Yazının 3. sayfasımn son kısmında sözü edilen, "üretim <strong>yönetim</strong>inin ilkokuldanbaşlayarak üniversite düzeyine kadar tüm eğitim sistemindeki rolünü değerlendirmekve eğitim sisteminde ne gibi değişiklikler yapılması gerektiği konusundaönerilerde bulunmak" amacını güden 3 sayılı komitenin 1971 Şubatında oluşturulduğubildirilen yazanağı konusunda yazıda herhangi bir açıklık görülememiştir.Burada "üretim <strong>yönetim</strong>i" sözünden (ki yazanağın Norveççe adında kullanılan"üretim tekniği" deyiminin daha uygun bir anlatım olduğunu sanıyorum)ne amaçlandığı kesin olarak anlaşılamadığı gibi, bununla dar anlamda verimliliğinartırılması amacına dönük bilgilerle önlemlerin amaçlanıp amaçlanmadığı dabelli değildir.Daha önce bu konu ile ilgili görüşmelerimizle dikkatimi çeken yazılı notlardan,Norveç'te "verimlilik eğitimi" konusunda ilginç bir model geliştirilmiş olduğuizlenimini edindiğim için yazıda bu konudaki merakımı giderecek açıklamalarbulunacağım umuyordum; ancak umduğumu bulamadım.Norveç Verimlilik Enstitüsü'nün eğitimle ilgili çalışmalarını gözden geçirirkenTürkiye bakımından da anlamlı etkinlikler olarak aşağıdaki saptamalardabulundum:a. Yönetimle yöneticilik eğitiminin gelişmesine yardım.b. Çalışma yaşamının gereksinmeleri ile ülkedeki eğitim-öğretim düzeni arasındauyum sağlayıcı önlemlerin alınmasına, bir başka deyişle çalışma yaşamınıngerektirdiği bilgi, beceri ile tutumlarla donanmış kişilerin yetiştirilmesine aracılıketmek.c. Görevli <strong>yönetim</strong>inin, bu arada görevli eğitiminin gelişmesine katkı.İnceleme konusu bildiri, "Türkiye'de bu konularda neler yapılabileceği" görüşüaçısından değerlendirildiğinde aşağıdaki düşünceler ortaya çıkmaktadır:1. Teknik bir sorun olarak "verimlilik eğitimi"nin ilkokuldan başlayaraköğretim düzeninin tümünü kapsayacak biçimde bir modele bağlanması, bize, gerçekçibir görüş açısından, yapılabilirliği güçsüz bir tasarı olarak görünmektedir.Örneğin, Türkiye'nin bugünkü durumunda ilkokullarda bu konuda, verimli çalışmanınbir "değer" olarak yarımn yetişkin yurttaşlarına aşılanması amacınadönük telkinler dışında ne yapılabilir? Bu sorulara somut bir yanıt vermek—olanaksız değilse bile— güçtür. "Verimli çalışma"nın başlıbaşına önemli bir"değer" niteliği taşıdığı toplumlarda bireyler bunları o toplum içinde yetişmeklekendiliğinden öğrenirler. Bu değerin güçlü olmadığı toplumlarda eğitim düzenininilk basamağında yapılabilecek iş böyle bir bilincin uyanmasına katkıda bulunabilecektelkinlerle uyarıların yapılmasından ibaret kalmaya mahkûm görünmektedir.Öğretim düzeninin daha yukarı basamaklarında MPM'nin de katkıda bulunabileceğidaha somut birtakım çalışmalar yapılabilir. Ancak bu çalışmaları, enazından genel, mesleki-teknik öğretim düzeyi için teknik anlamda "verimlilik eğitimi"olarak değil de eğitim düzeninde "verimliliğin artırılmasını sağlayacak değişikliklerinyapılması" biçiminde dile getirmek daha doğru olacaktır.118


Yüksek öğretim düzeyinde eğitime ülkenin geçimsel kalkınmasına daha çokkatkıda bulunabilecek bir nitelik kazandırma yanında, öğretim izlencelerinde verimlilikuygulayımı ile ilgili derslerin eklenmesi gibi yeniliklerin yapılmasındaMPM'nin aracı görevi yapması olanağı vardır.2. Çalışma yaşamının (özellikle işleyimle tecim kesimlerinin) gereksinmeleriile ülkedeki eğitim-öğretim düzeni arasında uyum sağlamak amacını güden önlemlerinalınması, bize MPM'nin aracılık edebileceği yararlı bir çalışma alanı olarakgörünmektedir. Konu, MPM'nin kendi öz görevlilerine çok bir yük yüklemeden,yalnız eşgüdümcü görevi yaparak dışardaki kişilere yaptırılabilecek bir çalışmaolması bakımından da ilginçtir. Böyle bir çalışmanın kapsamını her türlü mesleğehazırlayan öğretim-eğitim kurumlarını içine alacak biçimde geniş tutmak olanağıbulunduğu gibi, belirli alanlar da seçilebilir. Öncelikle ele alınabilecek konulararasında mesleki-teknik öğretim kurumlan ile yöneticilik, işletmecilik alanındaeğitim sağlayan kurumlar akla gelmektedir.Burada şöyle bir çalışma yöntemi düşünülebilir: Seçilecek belirli konularda,scrunu ilgili öğretim kurumlarıyla onların eleman yetiştirdikleri çalışma alanlarıaçısından inceleyecek birer araştırmacı görevlendirilir. Bu araştırmacıların ilgiliüniversitelerle öbür yüksek öğretim kurumlarının öğretim üyeleri arasından titizlikleseçilmesinde yarar vardır. Araştırmada bu kurumları bitirenlerin işlendirme<strong>sorunları</strong>, çalışma yaşamında karşılaştıkları başlıca güçlükler, onları çalışmayaşamına daha iyi hazırlama olanakları, izlence içeriğiyle çalışma yöntemlerineverilmesi gereken yeni biçim gibi ana sorunlar üzerinde durulur. Bu aradaİlgili öğretim kurumlarının üyeleri, bu kurumlan bitirerek çalışma yaşamına atılangençlerle, onlan çalıştıran işletmelerin, kurumlann yetkilileri ile görüşmeleryapılıp sormacalar düzenlenir. Amaç, yukanda da değinildiği gibi, öğretimeğitimizlencelerinin geçimsel yaşamın gereklerine uygun duruma getirilmesidir.Toplanan bilgiler değerlendirilerek, ortaya çıkan sonuçlarla önerileri de içinealan bir yazanak düzenlenir. Yazanak, her iki yanı temsil eden kişilerin, MilliEğitim Bakanlığı yetkilileri ile MPM ilgililerinin de katılacağı bir toplantı ya datoplantılarda tartışılarak alınması gerekli önlemler kesinleştirilir. Bu çalışmalara,daha geniş bir ilgililer yığınının katılmasını olanaklı kılmak üzere bir seminerniteliği de verilebilir. Gerekli değişikliklerin yapılmasında yetkili kişiler çalışmalarakatılmış olduğu için bu değişikliklerin yapılması da kolaylaşmış olur. Ancakburada "değişim görevlisi" rolü MPM'ce yürütülür.MPM'nin 8-13 Kasım 1971 günleri arasında düzenlediği "Uygulamalı SosyalAraştırmalar" seminerinde, başkanlığım yaptığım küme toplantısında konumuzlailgili birtakım ipuçlarımn ortaya çıktığını da bu vesile ile belirtmek isterim. Bunlardanbiri, Milli Eğitim Bakanlığı Mesleki ve Teknik Öğretim Müsteşarlığının bukurumların öğretim izlencelerinin düzenlenmesinde MPM'den yararlanmak isteğindeolduğudur. Toplantıda bulunan, söz konusu Müsteşarlıktan bayan X buisteği açıkça belirtmiştir.Toplantıda dile getirilen ikinci bir görüş de, bugün okullanmızda uygulanmaktaolan din eğitiminin, verimliliği özendirmekten çok kişileri eylemsizliğeitici bir içerikte oluşuydu.Bu konuların ikisinin de en kısa sürede ele alınabileceğini sanıyorum. Bu yazıyıkaleme alırken, yukarıdaki bölücükte sözü edilen sorunla ilgili olarak İlahiyatFakültesinden Sayın Dr. X'le görüştüm; o da konuya karşı büyük ilgi gösterdi.Bu konuda yapılacak çalışmalar, Milli Eğitim Bakanlığı Din Eğitimi Genel119


Müdürlüğü, Talim-Terbiye Dairesi ile Diyanet İşleri Başkanlığı arasında MPM'nineşgüdümcülüğü ile yürütülebilecek bir tasan olarak görünmektedir.Mesleki-teknik öğretim kurumları ile ilgili çalışma da gecikmeden bir tasanvadönüştürülebilecek nitelikte görünmektedirBu konular bugün üzerinde çalışılmakta olan Eğitim Reformu ile yakındanilgili olduğu için, MPM'nin bu çalışmalara katkıda bulunmak isteğinde olduğunuMilli Eğitim Bakanlığına gecikmeden duyurmasının da yararlı olacağı kanısındayım.Dikkati çekmek istediğim bir başka yön de, bu çalışmalann, daha önce 17Kasım 1971 günlü, 19 sayılı yazıma ek olarak sunduğum yazanakta ilkeleri açıklananişbirliği ile döküm çalışmasıyla yakından ilgili olduğu, dolayısıyla bu çalışmanıngecikilmeden başlatılması gereğidir.Burada, konunun aynntılarına daha çok girmekte yarar görmediğim için durumugenel çizgileriyle dikkatinize sunmakla yetiniyorum.Danışman'ın üzerinde görüş bildirmesi istenen, araştırma yöneltisininbelirlenmesiyle ilgili bir belge de bir OECD uzmanının MPM'de ikihafta süreyle yaptığı incelemeler sonunda sunduğu yazanaktı. Danışman,29 Kasım 1974 günlü görüş bildirme yazısında —bir bölümü daha önce elealdığımız eğitim konularına ayrılan— bu belge üzerindeki yorumlarımşöyle açıklıyordu:OECD Teknik İşbirliği Servisi Damşmanı Herman Daems'in "MPM VerimlilikAraştıı ıııalarmın Değeı lendirilmesi" başlıklı yazanağını isteğiniz üzerine inceledim.Mr. Daems'in 22 Eylül - 5 Ekim 1974 günleri arasında MPM'de yaptığı incelemelerinürünü olan bu yazanak üzerindeki gözlemlerimle düşüncelerim aşağıdadır:1. Uzmanın vurgulamaya çalıştığı ana düşünce verimlilik ölçümlerine sonyıllarda verilen ağırlığın bir ölçüde abartılmış olduğu, bu ölçümlerin bir amaçtançok bir araç olduğu gerçeğinin gözden uzak tutulmaması gerekecektir. Yazar,bu görüşten yola çıkarak, bundan böyle salt verimlilik çalışmalarının azaltılıparaştırmaların daha çok Türk geçimsel yaşamında verimliliğin artınlmasınakatkıda bulunacak konular üzerinde yoğunlaştırılmasını önermektedir. Yazarınbu tanılaması, ayrıca ölçülü bir düzeye indirilmesi gereken bu tür çalışmalardaüniversitelerle işbirliği edilmesi yolundaki düşünceleri yerinde görünmektedir.2. Yazanakta daha sonra, MPM'nin araştırma yöneltisi ile ilgili olarak genelönerilerde bulunulmakta, bu arada işletmelerin daha verimli bir biçimde yönetilmesiyanında verimliliğin yükseltilmesine ışık tutacak çalışmalara ağırlık verilmesiönerilmektedir. Yazanağın 3. ile 6. sayfalannda anılan örneklerle de somutlaştırılanböyle bir yaklaşım değişikliğinin de yerinde olacağı kanısındayım.3. Yazann MPM çalışmalarında başlıca engelin küçümsenmeyecek bir yükseklikteolan "görevli değişim hızı" olduğu yolundaki tanılamasıyla bu hızın düşürülmesiiçin köklü önlemlerin alınması gerektiği yolundaki önerisine katılmamakelde değildir.4. Eğitim izlencelerinin deneyimli, yetkili kişilerce oluşturulup düzenlenmesi,bu arada izlenceler oluşturulurken "Türkiye'deki önemli yöneticilerin yetenek,deney, bilgi birikimlerinden yararlanılmasının, giderek bu izlencelerde ders ver-120


melerinin sağlanmasının gerektiği" konusundaki görüş de yerindedir. Ancak sözkonusu damşmanın bu öneriyi yaparken Türkiye'deki olanaklar üzerinde gerçekçibir görüş taşımadığı, onları olduğundan daha yüksek bir düzeyde gördüğü izlenimindeolduğumu da burada belirtmek isterim.5. Mr. Daems'in MPM ilgililerince kendisine açıklanan araştırma tasarılarıkonusundaki görüşleri üzerinde kesin bir değerlendirme yapabilecek ayrıntılı bilgilerdengenellikle yoksunum. Bununla birlikte, makine yapım sanayiinde yöneticilerineğitim gereksinmeleri üzerinde yapılan araştırmaya ilişkin görüşleri konusundayorumlarda bulunmakta yarar görüyorum. Yazarın, yöneticilerin "insanilişkileri"ni "üretim tasarlama tekniklerinden bile daha önceye koymuş olmaları"gerçeği karşısında bir ölçüde şaşkınlığa düşmüş olduğu izlenimi edinilmektedir.Oysa Türkiye'nin koşullarını bilenler için bunda şaşılacak bir yön yoktur. Yazar,o araştırmadan sonra İstanbul'da "üst yöneticiler düzeyinde araştırma sonuçlarınıngeçerliliğini kanıtlayan görüşmeler yapıldığım," üstü kapalı olarak da kendisininbu konudaki duraksamalarının giderilmiş olduğunu belirttikten sonra, "bugörüşmelerin onların 'insan ilişkilerinden tam olarak neyi amaçladıklarını açıklıklaortaya koymaya yetmediğini" söylemektedir. Bu tanılama da doğru olmaklabirlikte, neredeyse tümüne yakın bir çoğunluğu işletmecilik konuları, özellikle<strong>yönetim</strong>in insancıl <strong>sorunları</strong> üzerinde köklü bir eğitim görmemiş olan bu yöneticilerinbu konuda yeterli bir kavramsal çerçeveyle donanmış bulunmamalarını doğalkarşılamak gerekir. Nitekim İzmir'deki BMC firmasından gelen, birkaç günönce sizinle kısaca incelediğimiz istekte de böyle bir kavramsal çerçevenin eksikliğiaçıkça göze çarpmaktaydı. Burada MPM yönünden yapılması gereken, belirtilengenel gereksinmeyi karşılayacak, bu arada ilgili yöneticilerin belirli gereksinmelerinede uygun düşecek yeterli eğitim izlencelerinin geliştirilmesidir. Yazanağıkaleme alan danışmanın bu konudaki önerileri genellikle uygun görünmeklebirlikte, içlerinden bir bölümünün gerçekçilikten uzak olduğu görüşündeyim.Bunlardan biri "hiçbir akademisyenin bu izlencelerde konuşmacı olarak yer almaması"yolundaki öneridir. Başka ülkelerdeki uygulamalara da ters düşenbu öneri, konuları yetkiyle işleyecek <strong>yönetim</strong> uygulamacılarının sayısı ülkemizdeyok denecek ölçüde sınırlı olduğundan uygulanma gücünden yoksundur. Seminerlerin1,5 günden daha uzun olmaması yolundaki öneri de gerçekçilikten uzaktır.Bu denli kısa bir süre en üst düzeydeki yöneticiler için bir ölçüde uygun olabilirsede yöneticilerin tutumlarıyla davranışlarında değişiklik yapılabilmesini sağlayabilecekizlencelerin bundan çok daha uzun süreli olması bir zorunluluktur."İzlenceyi düzenleyeceklerin daha önce Avrupa'da düzenlenen yüksek nitelikli birkaçyönetici eğitim seminerine katılmaları" yolundaki öneri de yazarın Türkiye'ninbu konudaki bilgisiyle deneyini küçümsemekte olduğu izlenimini vermektedir.Yazanağın sondan ikinci bölücüğünde yer alan, eğitim gereksinmeleri üzerindekiEğitim Şubesi araştırmasına ilişkin soru kâğıtlarının ortaklık yerine ortaklıktakibelli bir kişiye, görevli işleri yönetmenine gönderilmesinin "hararetle"tavsiye edilmekte olması da, yazanağı kaleme alanın bu görevlilerin gerçek durumunubilmediğini, bu konuda katkıda bulunabilme yeteneklerini abarttığınıgöstermektedir.ARAŞTIRMALARDA UYULMASI GEREKEN KURALLARDanışman'ın doğrudan doğruya ilgilendiği, kurum görevlilerince girişilmişilk araştırma "tarım makineleri kullanma kooperatifleriyle ilgi-121


liydi. Danışman, kendisini görmeye gelen araştırmayla sorumlu uzmanlada görüştükten sonra, bu araştırmaya ilişkin düşüncelerini 29 Mayıs 1972günlü görüş bildirme yazısında, kurumun girişeceği araştırmalarda genellikleuyulması gereken önemli birtakım kuralları da vurgulayarak, şöyleaçıklıyordu:24 Mayıs 1972 Çarşamba günü, "tarım makineleri kullanma kooperatifleri" konusundakiaraştırmayla ilgili olarak Tarım Şubesi uzmanlarından X benimle görüştü.Endüstri Şubesi Müdürü X'in de bir bölümünde hazır bulunduğu bu görüşmesırasında, araştırmada kullanılmak üzere oluşturulan soru kâğıdım gözdengeçirdik. Bu konudaki düşüncelerimi araştırmadan sorumlu olduğu anlaşılan uzmanarkadaşa açıklamakla birlikte, MPM'nin araştırma çalışmalarını tüm olarakilgilendirdiğini sandığım kimi yönlere burada genel olarak dikkati çekmenin yararlıolacağını düşündüm.MPM'nin girişeceği bütün araştırmalarda aşağıdaki ilkelere uyulmalıdır:1. Araştırmadan sorumlu olan kişi, araştırmanın amacını, kapsamıyla yöntemini,geçireceği evreleri titiz bir biçimde tasarlamak, bunları içeren bir metinkaleme almalıdır.2. Bu evre, daha sonraki çalışmaların başarısını geniş ölçüde etkilemesi dolayısıylayaşamsal bir önem taşır. Çok deneyli bir araştırmacının bile bu konudac'ddi bir zihni çaba göstermesi, metnin ilk hazırlıkları sırasında araştırılacak alandauzman kişilerle danışmalarda bulunması gerekir. Bu belgede, araştırmanın dayandığıya da sınamak amacını güttüğü varsayımlar açık olarak yer almalı, metindenne yapılmak, nasıl yapılmak istendiği açık olarak anlaşılmalıdır. Deneylerim,böyle bir metnin belirli bir olgunluk düzeyine ulaşabilmesi için bir iki kezgözden geçirilip yeniden daktilo edilmesi gerektiğini göstermiştir.3. "Araştırmanın amacı açık; ne yapmak istediğimizi biliyoruz" biçimindekibir düşünce ile bu tür bir hazırlıktan kaçınılmamalıdır. Çünkü böyle bir metinoluşturulurken daha önce ayrımına varılmayan birçok boşluklarla belirsizliklerinbulunduğu kendiliğinden ortaya çıkacaktır.4. Bu belge oluşturulduktan sonra çoğaltılıp ilgililere dağıtılmalı, görüşleri—tercihen yazılı olarak— alınmadan araştırmayla ilgili öbür çalışmalara başlanmamalıdır.Görüşü alınacak kişiler arasında, konu üzerinde bilgili kişiler yanındabir araştırma yöntemleri uzmanının bulunmasında da yarar vardır. Birçokdurumlarda bu yazılı görüşler alındıktan sonra bir toplantı düzenlenerek konununbir kez de toplu olarak tartışılması gereği duyulacaktır.5. MPM'de yapılan araştırmalarda bilgisayardan yararlanma yoluna gidilmediği,toplanan bilgilerin daha çok elle değerlendirildiği anlaşılmaktadır. Bilin,diği gibi, bilgisayarlar araştırmalarda yalmz hızla doğruluk sağlamakla kalmamakta,elle yapılması aşırı ölçüde güç olan çapraz -dökümlerle değerlendirmeleride olanaklı kılmaktadır. Bu bakımdan MPM'nin girişeceği araştırmalarda bilgisayarlardanen geniş ölçüde yararlanılması, araştırma düzeninin de buna görekurulması gerektiği düşüncesindeyim.6. Araştırmada soru kâğıdı kullanılması söz konusu ise, bu soru kâğıdı dabüyük bir titizlikle oluşturulmalıdır. Deneyli bir araştırmacı bile, "ön deneme"-ye elverişli bir soru kâğıdı ortaya koyabilmek için, yazacağı ilk metni genellikle2-3 kez gözden geçirmek durumundadır. Soru kâğıtlarının oluşturulması evresin-122


de de konu üzerinde bilgili kimselerle sık sık damşmalarda bulunmak, çeşitli kişileringörüşlerini almak gereği duyulur.7. Soru kâğıtlarında yer alan her sorunun amacını, dayandığı varsayımları,toplanan bilgilerin nasıl değerlendirileceğini gösteren ayrı bir belge geliştirilmeli,bu belgeye soruşturma sonucunda toplanacak bilgileri içine alacak çizelgeler deeklenmelidir. Yukarıda 4. maddede sözü edilen incelemenin bu evrede de yapılmasındayarar vardır.8. Bu incelemeden de geçen soru kâğıdı, araştırma evreninin tümüne uygulanmadanönce, o evrenin bir bölümüne "deneme" niteliğinde olmak üzere uygulanarakalınacak yanıtların ışığı altında soru kâğıdına son biçimi verildikten sonraasıl uygulamaya geçilmelidir.Ciddi bir bilimsel araştırmanın kaçınılmaz ön koşulları olduğuna inandığımyukarıdaki ilkelere uyulmadan yapılacak araştırmalardan beklenen sonuçlarınalınması olanaksızdır. Ciddi bir hazırlığa dayanmayan araştırmaların bir başkasakıncası da, MPM'ye olan güvenin sarsılmasına, daha sonra girişilecek araştırmalariçin elverişsiz bir tinsel ortamın doğmasına yol açmalarıdır.Bu görüşlerin geliştirilmesinde araştırmacıyla yapılan görüşme sırasındaedinilen izlenimlerin doğrudan etkisi olmuştu. Genel Sekreter yukarıdakigörüş bildirme yazısını araştırmacıya vermiş, araştırmacı 31 Mayıs1972 günü yeniden kendisini görmeye gelmişti. Başlangıçta işi kendibildiği gibi yürütme eğiliminde görünen uzman, yapılan görüşmeler sonundaçalışmalarını o yazıdaki ilkeler doğrultusunda yürütmeyi benimsedi.Danışman'ın yine o gün görüştüğü Genel Sekreter, bu yazıyı bütünşubelere "tamim ettiğini" söyledi.Danışman, kurumun araştırma alanındaki genel tutumuyla ilgili bireleştirisini de, aradan dört yıllık bir süre geçtikten sonra, 1976 yılı iş izlencesineilişkin bir gözlemi dolayısıyla dile getirerek 13 Nisan 1976 günlügörüş bildirme yazısıyla Genel Sekreter'e ulaştırmıştı:9 Nisan 1976 günü, "Küçük Sanayiin Gelişimi Sürecinde Eğitim GereksinmelerininSaptanması" konulu araştırma tasarımı ile ilgili görüşlerimi bir not biçimindesunmuştum. Daha sonra, 1976 iş izlencesinin 4.5 sayılı maddesinde bu çalışmaile ilgili olarak yer alan açıklamaları bir kez daha okuduktan sonra, sorununMPM'nin araştırma yöneltisine ilişkin önemli yönlerinin bulunduğu sonucunavardım.İş izlencesinde bu çalışmamn amacı şöyle açıklanmaktadır: "Küçük işletmetammına giren endüstri kuruluşlarında yöneticilerin eğitim gereksinmelerini sap.tayarak eğitim programı önerileri geliştirmek."Buradan da anlaşıldığı gibi, çalışma bu tür küçük işletmelerin başında bulunanların"yöneticilik" eğitimi gereksinmeleriyle ilgilidir. Oysa bu işletmeler—"işletme" sözcüğü bunlar için fazla olmazsa—, başında hem işveren, hem yönetici,hem de "usta" sıfatlarını kişiliğinde birleştiren bir baş ile onun yanındaçalışan 2-3 kalfadan, 4-5 çıraktan oluşan küçük üretim birimleridir. Baştaki kişinin"teknik" adam olma sıfatı ön sıradadır. Bu kişi genellikle ilkokul öğrenimigörmüş, belki ilkokulu bile bitirmemiş bir kimsedir. Kalfalar çıraklıktan yetişmiş,123


çırakların çoğunluğu en çok ilkokul bitirmiş kimselerdir. Bu işletmelerin "<strong>yönetim</strong>"gereksinmeleri en düşük düzeyde olup MPM'nin bu konuda yapabileceği çokbir iş yoktur. Gerçek gereksinme ise yöneticilik alanında değil "teknik" alandadır.Yukarıda sözü geçen araştırma tasarımını okuyup bu çalışmayla daha önce,tasarımın geliştirilmesi aşamasında ilgilenmiş bir başka uzman arkadaşla da görüştüktensonra, iş izlencesine giren bu tasarının daha önce ciddi bir düşünmeçabası bile gösterilmeden izlenceye alınmış olduğu izlenimini edindim.İş izlencesinde yer alan bilgiler de, çok yuvarlak, neyin nasıl yapılmak istendiğinibelirtmekten uzak açıklamalardır.Kanımca ortaya çıkan, başka tasarılarla ilgili olarak da kolaylıkla ortaya çıkabilecekolan bu durum, izlenceye alınacak çalışmaların genel kurul toplantısındankısa bir süre önce aceleyle kaleme alınmış olmasından ileri gelmektedir.Bu durum karşısında, iş izlencesine alınacak çalışmaların önceden çok iyi düşünülüpkonuların iyice açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.On sayfa uzunluğundaki "araştırma tasarımı"nı özenle incelememe karşın,çalışmanın niteliği, amacı, yöntemi konusundaki eleştirilerimi bile, şuradan ancakbirkaç gün geçtikten sonra az çok açıklığa kavuşturabilmiş bulunuyorum.MPM araştırmalarının yararlı olabilmesi için ilgili uzmanların daha ciddi öuçalışmalar yapması gerektiği açıkça ortaya çıkmaktadır.Danışman, iş izlencesine alınacak araştırma konularının seçimindekibu güçsüzlük üzerinde görevden ayrılmasına çok kısa bir süre kala yenidendurma fırsatını bulmuş, ancak konuyu sözlü olarak açtığı kurumüst düzey yöneticilerinin konuyla pek ilgilenmedikleri izlenimini edinmesiüzerine bu konuda kaleme almaya başladığı ayrıntılı bir görüş bildirmeyazısını yarıda bırakmıştı.Danışman, araştırma alanıyla ilgili, kurumun bu konuda benimsemesigereken genel yöneltiye de bir ölçüde değinen birtakım eleştirici gözlemleriniyine küçük sanayi kuruluşlarında eğitim gereksinmelerinin saptanmasıaraştırmasına ilişkin 17 Mayıs 1976 günlü görüş bildirme yazısındaaçıklıyordu:Eğitim-Yayın Şubesi Müdürlüğünün MPM 1976 İş İzlencesinde yer alan 4.5sayılı araştırma tasarısına ilişkin 13 Mayıs 1976 günlü yazısı ile eklerini 15 Mayıs1976 günlü yollama notunuz uyarınca inceledim. Bu konudaki düşüncelerim aşağıdadır:1. Araştırmacı, konuya gerçekçiliği tartışma konusu yapılabilecek çok geniş,çok kapsayıcı bir bakış açısıyla girmektedir. Tasarı ilk bakışta küçük sanayi ileilgili <strong>sorunları</strong> toplumsal, tüzel, yönetkil düzenle ilgili yönleriyle ele alacakmışizlenimini vermekte, MPM'den çok bir üniversitenin toplumsal araştırmalar enstitüsündeele alınmış bir araştırma izlenimini uyandırmaktadır. Oysa iş izlencesindeele alınan konu çok daha pratik, çok daha "ayağı yerde" bir konudur. Üstelikmetnin başında 15 madde içinde toplanan konuların soru kâğıdında herhangi biryansımasıyla da karşılaşılmamaktadır.2. Araştırmacı, ileri düzeyde somut bir konuyu, onun niteliğine uygun düşmeyen,aşırı ölçüde soyut, yer yer anlaşılması güç bir anlatımla işlemeye çahş-124


maktadır. "Nesnel ve öznel ölçütlere dayalı eğitim gereksinmesi," "örgüt ve yönteminsosyal teknolojisi," "kuruluşların yapıları ve ilişkiler sistemsel bütünlüğüiçindeki yerleri," "küçük sanayi işletmelerinin üretime yönelik göreli grupları,""küçük sanayi işletmelerinin sahip ve yöneticilerinin genel boyutları," "küçüksanayi işletmelerinin sahip ve yöneticilerinin saptanan özelliklerine eşgüdümlüolarak öznel ölçütlere dayalı eğitim gereksinmelerinin değişimini saptamak" gibianlatımlar buna örnek olarak gösterilebilir.3. Yazıya ilişik soru kâğıdını da inceleyerek birtakım düzeltmeler yapıp gerekligördüğüm notlan metin üzerine kırmızı kalemle yazdım. Bu görüşleri burayabir kez daha aktarmakta yarar görmüyorum. Bu arada 27 ile 28. sorularınhangi amaca yaradığını anlamakta güçlük çektim.4. Bu araştırma ile elde edilmek istenen sonucun çok daha sınırlı bir örneklemdende sağlanabileceği, araştırmanın daha kısa bir sürede bitirilebileceği yolundakieski görüşümü bugün de korumaktayım.BİRKAÇ ARAŞTIRMA ÖRNEĞİAraştırmalarda Danışman'ın görüşüne işin başında başvurulmaması,bir başka deyişle araştırmanın tasarımlanmasında, kullanılacak soru kâğıtlarınıngeliştirilmesinde gereken özenin gösterilmemesi, ortaya konanürünün büyük eksikliklerle özürlü olması sonucunu doğurmaktaydı. Danışman'ınaşağıdaki 3 Nisan 1978 günlü görüş bildirme yazısına konu olanaraştırma yazanağı, okuyucuya bir görüş kazandırmaya yetecektir:Eğitim - Yayın Şubesinde oluşturulan "Kamu Ekonomik Kuruluşlannda Halklaİlişkiler Çalışmalannda Etkinlik Sağlanmasına İlişkin Yöntem Araştırması" başlıklıaraştırma yazanağını inceledim. Bu konudaki gözlemlerimle düşüncelerimaşağıdadır:1. Ana metni 41, ekleri 14 sayfa tutan yazanak üç ana bölümden oluşmaktadır.Bölümlerden yalnız ilkinin başlığı bulunmakta, öbürlerinde doğrudan doğruya1, 2 sayılanyla belirtilen alt başlıklara geçilmektedir. İncelemenin genel düzeniile ilgili olan bu tutarsızlığın giderilmesi uygun olur.2. Kanımca araştırmanın başlığı hem çok uzun hem de açıklıktan uzaktır.Başlığın özellikle "...Etkinlik Sağlanmasına İlişkin Yöntem Araştırması" bölümündekidolambaçlı anlatım giderilmellidir. "Kamu Ekonomik Kuruluşlannda Halklaİlişkiler Çalışmaları Üzerinde Bir Araştırma" biçimindeki bir başlık bize dahauygun görünmektedir. Başlıkta araştırmanın "Etkinlik Sağlanmasına İlişkin" olduğunusöylemeye gerek bulunmadığı düşüncesindeyim.3. Birinci Bölümün "2. KİT'lerin Tanımı ve Hukuki Konumu," "3. KİT'lerinKuruluş Amacı ile Yönetimi ve Yapısı" ara başlıklarının altında yer alan (s. 1-4),konuyla bağlantısı güçsüz, okuyucunun niçin yazıldığını kendi kendine sorduğuaçıklamaların metinden çıkanlması uygun olur. Üstelik bu sayfalarda "İDT'lerdekârlılık ve verimlilik anlayışı içinde çalışmak asıl amaç iken, İDT niteliğinde olmayanKİT'lerde asıl amaç hizmetin görülmesidir" (s. 3, ikinci bölücük) gibitartışmaya açık, üstelik bir sonraki sayfanın ilk bölücüğündeki görüşle açıkçaçelişen yargılara da yer verilmiştir.4. Yazanağın 5. sayfasının son bölücüğünde konunun "makro" düzeyde125


"tümdengelimci" bir yaklaşımla ele alınması gereğinden söz edilirken, 6. sayfadaonu izleyen bölücükten sonra gelen bölücükte "Ancak, çeşitli sınırlamalar ve olanaksızlıklardanötürü böyle bir araştırma metodolojisi izlenememiş, konu mikroaçıdan ve tümevarımcı bir metodoloji ile ele alınmıştır" denmektedir. Burada yazarınne demek istediği anlaşılamamaktadır. Bir kişinin ya da kurumun "doğruyol budur ama ben bu yola gidemedim, yanlış yolu izledim" anlamına gelebileceksözler söylemesi, "doğru" olduğunu söylediği nesnenin gerçekten doğru olduğugerektiği gibi açıklanmış olsa bile, akıllıca bir yaklaşım değildir. Dolayısıylayaklaşık olarak bir sayfa tutan bu üç bölücüğün yazanaktan çıkarılması uygunolacaktır. Bu bölücüklerden "Ancak" sözcüğü ile başlayan sonuncusunu izleyenbölücüğün anlatımı iyi olmadığı gibi, anlatılmak istenen düşünce de sağlam değildir.Düzeltilerek yeniden yazılmalıdır.5. Sayfa 6'nın son bölücüğünde "Kamu kuruluşlarında halkla ilişkiler çalışmalarınınamaçlarım en kaba çizgileriyle şöyle sıralayabiliriz:" dendikten sonrabu amaçlar 7 madde içinde sıralanmaktadır. Bu amaçlar, 1960'larm ortalarındaBrüksel'deki "Institut International des Sciences Administratives"in giriştiği, genelyazmanlığını benim yaptığım uluslararası bir araştırma dolayısıyla geliştirdiğimbir dizelgedir. Konuyu bir <strong>yönetim</strong>bilimcinin bakış açısından kavramsallaştıranbu sıralama "Kamu Kuruluşlarında Halkla ilişkiler Sorunları Semineri"(1976) adlı kitapta yayımlanan bildirimin 16-18. sayfalarındaki madde başlıklarındanolduğu gibi alınmıştır. Bu gibi durumlarda yazara yollamada bulunulmasıbilimsel inceliğe olduğu gibi doğruluk kurallarına da uygun olur. Üstelik bunlarkamusal ilişkilerin amaçlarının "en kaba çizgileriyle" değil, bildiğimize göre "enince, en özgül" bir biçimde yapılmış bir dökümüdür. "Kaba" çizgileriyle verilenamacın ne olduğu da o yazıda açıklanmıştır.6. Sayfa 7'nin altındaki son bölücükte kamu kuruluşlarıyla kamuları aı asındakiiletişim eksikliğinden söz edilirken "başta dil anlaşmazlığı, yönetsel üslupanlaşmazlığı (?)" anılmakta, böylece gereksiz bir vurgu yanılgısına düşülerek enönemü engellerin bunlar olduğu izlenimi verildikten başka, asıl nedenlere de hiçdeğinilmemektedir.7. Sayfa 8'in üçüncü bölücüğündeki "Dar-teknik anlamıyla halkla ilişkiler,örgütlerin kamuyla uyumlu ilişkiler kurmak amacıyla giriştikleri eylemlerin tümüolduğuna göre, <strong>yönetim</strong> sürecinin ayrılmaz bir parçası, örgütü amacına ulaştırmasorumluluğunu taşıyan yöneticinin temel görevlerinden biridir" tümcesi deyukarıda sözü geçen yazımın 13. sayfasının alttan ikinci bölücüğünde yazdıklarımdanalınmadır. Dolayısıyla burada da kaynak göstermek gerekir. Yazarın,yine sayfa 8'in ilk bölücüğünde "malumu ilam" kabilinden bir düşünce için kaynakgösterme yoluna giderken bu gibi savsaklamalarda bulunması neyin önemli,neyin daha az önemli olduğunu takdirde de güçlük çektiğini göstermektedir.Bu bölücüğün son tümcesinin yeri de burası değil, bir önceki sayfanın sonbölücüğüdür.8. Dokuzuncu sayfayı okuyan bir kimse, bir kez daha, gevşek, sözcükleri iyiseçilmemiş bir anlatımla karşı karşıya gelmekte, sözün sanki sayfa doldurmakiçin uzatılmakta olduğu izlenimini edinmektedir.9. Sayfa 9'un son bölücüğünde "Bu nedenle, araştırmanın ana varsayımının'kamu ekonomik kuruluşlarında halkla ilişkiler görevlerinin öngörülen amaç veİşlevlerine koşut bir başarı ve etkinlik düzeyinde gerçekleşemedikleri' biçimindeformüle edilmesi yerinde olacaktır" denmektedir. Son yıllarda özellikle Hacettepe126


<strong>Üniversitesi</strong>ndeki kimi öğretim üyeleri araştırma diline "sayıltı, denence" gibi yenisözcükler getirerek bu alanda yerleşmiş kavramları yeniden tartışma konusuyapmaya çalışmışlarsa da, "varsayım" (hipotez) "bir araştırmada doğruluğununya da yanlışlığının tanıtlanması söz konusu olan sav" anlamına gelir. Buradakibeyan, çeşitli kamusal ilişkiler birimlerinin başarısı nesnel ölçülere vurularakdeğerlendirilmeye çalışılsaydı doğru sayılabilirdi. Söz konusu beyan, araştırmanınbaşlığı da anımsanırsa, pek anlam taşımamaktadır. Bu "varsayım"la hangi'yöntem"i araştırıyoruz? Dolayısıyla, yukarıda tırnak içine aldığımız anlatım buanlamda bir "varsayım"dan çok bir "belit" (mütearife, aksiyom) niteliği taşımaktadır.Üstelik, sayfa 10'un ilk bölücüğünün sonlarında, "Halkla ilişkiler birim veeylemlerinin verimsiz ve yetersiz çalışmasını belirleyen ya da etkileyen nedenlernelerdir?" sorusu sorularak "varsayım"ın doğrulanmış olduğu izlenimini verenbir anlatıma sapılmaktadır. Araştırma bir "varsayım"ın doğruluğunu ya da yanlışlığımortaya koymak üzere yapıldığına göre, daha araştırmanın içeriğine girmedenböyle bir sonuca nasıl sıçranabilir?10. Sayfa 14'te ikinci soru kâğıtlarının gönderildiği 27 KİT'in ancak 16'sındanyanıt alınabildiği belirtilmektedir. Kanımca bütün kurumlardan, ya da ona yakınbir bölümünden yanıt almak olanağı vardı. Bu yola gidilmemesi araştırmayı eksikbırakmış, onun değerine gölge düşürmüştür. "Biz yazdık, üstelik anımsatmayazısı gönderdik, ancak bunlar karşılık verdi" demek yeterli değildir. Bu eksiklikkanımca araştırmacının gereken girişim gücünü gösterememesinden ileri gelmiştir.Kısacık bir soru kâğıdının yanıtlanması, sonunda Genel Sekreter ya da Yardımcısınınilgili örgütün üst düzey yöneticileriyle yapacakları kısa bir telefongörüşmesiyle de kolayca sağlanabilirdi. Bu eksikliğin bu aşamada bile giderilebileceği,giderilmesinin gerekli olduğu kanısındayım.11. Sayfa 16'daki Tablo l'de yalnız iki sayı (18 ile 5) yer almaktadır. TabloV-a ile Tablo V-b'de 4 ile 8, Tablo Y-d'de 9 ile 3, Tablo V-f'de 8 ile 3, Tablo Vl'da4 ile 7 sayıları bulunmaktadır. Tek haneli iki rakam için Tablo'lar düzenlediği,bunlara numaralar verildiği sanırım ilk kez görülmektedir. Bütün bu tablolar, buarada sayfa 30 ile 32'dekiler de, çıkarılarak söylenmek istenenler metin içindesöylenmekle yetinilmelidir. Sayfa 19'daki Tablo 11, duruma açıklık getirmektençok okuyucunun zihnini büsbütün karıştırmaktadır. Kanımca bu tablo da metindençıkarılarak sayfa 20'nin ilk bölücüğü o tablo yok sayılarak yeniden yazılmalıdır.Sayfa 21'in sağ yanındaki sayılar toplanınca 100 değil 77 bulunmakta, metinokunduktan, tablonun altındaki nota bakıldıktan sonra dördüncü sıradaki boşyere 23 sayısını koymak gerektiği anlaşılmaktadır. Ciddi bir çalışmada bu gibieksikliklere yer verilmemelidir. Sayfa 22'nin ilk bölücüğünde bir önceki sayfadakitabloya yollamada bulunularak "sekiz KİT'te görevli sayısının 5 olduğu" söylenmektedir.Oysa tabloya göre, 5 görevlinin çalıştığı KİT sayısı 8 değil 5'tir.12. Sayfa 23'ün son bölücüğünde kamusal ilişkiler birimlerinde çalışanlarınyaş ortalamasının "oldukça düşük" olduğundan söz edilmekte, buna dayanak olarakda 20-25 yaş kümesinde % 22'lik bir yığılma olması gösterilmek istenmektedir.Oysa ilk akla gelen, kümedekilerin daktilo, büro görevlisi gibi kişiler olabileceği,dolayısıyla kamusal ilişkiler görevlileriyle ilgili olarak varılmak istenen sonucunyanlış olabileceğidir. Nitekim sayfa 24'te "ilk bakışta öyle bir izlenim ediniliyorsada gerçekte durum şöyledir" yollu, uzun, dolambaçlı anlatımlara yer verilmekte,bir bölücükte kolayca anlatılabilecek bir düşünce için iki buçuk sayfaharcanmaktadır. Kanımca bu durum, araştırmanın ortaya önemli bir sonuç koyamamasıkarşısında yazarın belki de bilinç altı etkilerle sözü uzatarak oylumu127


üyütme yoluna sapmasından ileri gelmektedir. Dağ fare doğurmuşsa fareyi pompaylaşişirmenin ne anlamı olabilir?13. Sayfa 28'de "söz konusu 13 KİT'te çalışan 100 kadar halkla ilişkiler görevlisininancak 55'inin öğrenim durumları hakkında bilgi edinebildik" deniyor.Niçin? Kamusal ilişkiler eyleminde bulunan 27 KİT'in ancak 13'ünden soru kâğıtlarınayanıt alınabiliyor. Bunlarda çalışan 100 görevlinin de ancak 55'inin öğrenimdurumu konusunda bilgi elde edilebiliyor. Bu, araştırma bakımından çokönemli bir eksikliktir. Üstelik bunların kaçının daktilo, dosya görevlisi gibi yardımcınitelikte işler yaptığı, kaçının kamusal ilişkiler göreviyle ilgili çalışmalardabulunduğu da bilinmiyor. Bu konuda anlamlı bilgilerden geniş ölçüde yoksun bulunuyoruz.14. Sayfa 30'un son bölücüğündeki açıklamalar, genellemeye dayanak olarakalınması güç, az sayıda birimle ilgili olmaları dolayısıyla güvenilirlikten uzak olmalarınınyam sıra açıklıktan da yoksun görünmektedir. Bu sonuç, yukarıda 10.maddede eleştiri konusu yaptığımız durumla yakından ilgilidir.15. Sayfa 33'ün ilk iki bölücüğünde yer alan açıklamalar, önemsiz, anlamsızsözler olduğu için —sayfanın başındaki tabloyla birlikte— metinden çıkarılıp atılmalıdırlar.Sayfa 34'ün 8 sayılı bölücüğe dek olan bölümünde yazılanlar da okuyucununne demek istendiğini kolay kavrayamadığı önemsiz şeylerdir.16. Sayfa 36'nın b bölücüğünde kamusal ilişkiler biriminin "daha çok yetki"ile donatılması gerektiğinden söz edilmekte, ancak bu yetkilerin ne olduğu konusundahiçbir şey söylenmemektedir. c bölücüğünde ise bu alanda adam yetiştireceköğretim kurumlan kurulması gereğine değinilmektedir. Oysa yurdumuzdabu alana da adam yetiştirmek üzere açılmış birçok öğretim kurumu vardır.17. Yazanağın anlatımı birçok yerlerde bozuk, özensiz, baştan savmadır. Sözcükekonomisi kuralına uyulmamış, anlatımın dokusu seyrek bırakılmıştır. Bunlannbirçoğunu metin üzerinde kırmızı kalemle işaretleyerek yanlanna gerekennotlan koydum. Birçok yerlerde de anlatım bozukluklarını düzelttim. Ancak bu,düzeltilmeyen yerlerde anlatımın her zaman iyi olduğu anlamına gelmemelidir.Bu arada "etkinlik, etkenlik" sözcükleri yer yer yanlış kullanılmıştır. Bu sözcüklerinanlamlan, Genel Sekreterliğin isteği üzerine MPM görevlileri için hazırladığım"Yayımlanacak Yazılarda Uyulması Gereken İlkeler" başlıklı kılavuzun 7.sayfasının 7 sayılı bölücüğünde açıklanmıştı. Yazanağın birçok yerinde "özerk"kamusal ilişkiler birimlerinden söz edilmiştir. Oysa, bir destek hizmet kuruluşuolan kamusal ilişkiler birimleri "özerk" (muhtar, otonom) olamazlar. "Özerk" sözcüğü"ayn" biçiminde düzeltilmelidir. Yazanakta noktalama imleri de gelişigüzel,çoğu kez yanlış olarak kullanılmıştır. Yazanakta bütün bu yanlışlıklar kırmızıkalemle düzeltilmiştir.Görülüyor ki, araştırma başanlı bir çalışma ürünü sayılamayacak düzeydedir.Bunda, samnm, araştırmanın yürütülüş biçimi de etkili olmuştur. Bugüne değinkimse bu konuda bizimle ilişki kurmuş, görüş istemiş, ortaya çıkan <strong>sorunları</strong> araştırmanınhiçbir aşamasında tartışmış değildir. Geçmiş yıllarda MPM'de araştırmalarlailgili olarak şöyle bir yol izlenirdi: Kullanılacak soru kâğıdı ilgili şubedeoluşturulduktan sonra, genellikle araştırmada izlenecek yolu da açıklayan bir yakıylabirlikte Genel Sekreterliğe sunulurdu. Bu öneri Genel Sekreterlikçe bizegönderilerek yazılı görüş istenirdi. Biz, yazı üzerinde —gerektiğinde bu hazırlığıyapanlardan bilgi de alarak— gerekli incelemeleri yapar, yazanağımızı kalemealıp Genel Sekreterliğe sunardık. Genel Sekreterlik bu yazıyı ilgili şubeye gönde-128


erek gereken düzeltmelerin, değişikliklerin yapılmasını isterdi. Bundan sonra, yenibiçimi verilen soru kâğıdım bir kez daha gözden geçirmemiz sağlanır, araştırmayaondan sonra geçilirdi. İyi düzenlenmiş araştırmalarda önemli bir sorunortaya çıkmaz, böyle olmayanlar köklü değişikliklere uğrarlardı. Araştırmanıngidişiyle ilgili olarak sunulan ara yazanaklar da Genel Sekreterlikçe bize yollanarakgörüş istenir, böylece düşülen birtakım yanılgıları düzeltmek olanağım bulurduk.Biraz fazlaca biçimsel görünmekle birlikte, bu yöntemin ilgilileri işi dahaciddiye almak durumunda bırakan bir yöntem olduğu kuşkusuzdur. İlk bakıştazaman alıcı gibi görünen bu yöntem, kimi durumlarda yapıldığı gibi, el yazısıile yazılmış soru kâğıdı taslağının bizimle şöyle bir görüşülmesi yolundaki uygulamadanda çok üstündür. Böyle bir görüşme ilgililere konunun bizimle de görüşüldüğünü—dolayısıyla onayımızın alındığını— söylemek olanağını vermekte, ancaknitelikli bir çalışma yapılmasını her zaman sağlayamamaktadır. İnceleme konusuolan bu araştırmada bu yollardan hiçbirine gidilmediği anlaşılmaktadır. Şubeleriçinde araştırma konusunda belirli bir nitelik düzeyini güvence altına alabilecekbir bilgi ya da beceri birikiminin bulunmaması böyle bir denetimi gereklikılmaktadır.Bu yazanağın Yönetim Kurulu'na nasıl bir öneriyle götürüleceğini bilemiyorum.Bununla birlikte, gereken düzeltmeler yapıldıktan sonra, bile bu yazanağınancak bir dergi yazısı olarak yayımlanabileceğim sanıyorum. Yazanağın sonundakiEk 1 (93 KİT'le İDT'nin ad, adres dizelgesi) gereksizdir, dolayısıyla metindençıkarılmalıdır.Bize inceleme için verilen metin mumlu kâğıda yazılıp çoğaltılmış bir metindir.Bu aşamada yazanakların bu yolla çoğaltılması yoluna gidilmemeli, daktiloylaiki nüsha yazmakla yetinilmeliydi.Kurumun Danışman'ın birlikte çalıştığı ilk Genel Sekreterinin görevdöneminde araştırmalarla ilgili olarak benimsenen inceleme yönteminin,üçüncü Genel Sekreter döneminde eylemli olarak bir yana itilmiş olmasınında dolaylı olarak eleştiri konusu yapıldığı bu görüş bildirme yazısınınböylesine ayrıntılara inen, eksiklikleri tek tek vurgulayan bir biçimdekaleme alınmış olması da Danışman'ın yeni baş yöneticinin dikkatinibu olumsuz değişikliğe çekmek isteğinden ileri geliyordu.Bu görüş bildirme yazısında yer alan uyarı bir ölçüde etkisini göstermişolmalı ki onu izleyen araştırmanın soru kâğıdı Danışman'a gönderilerekgörüş sorulmuştu. Araştırmanın yöntemiyle ilgili eleştirilerin de yeraldığı aşağıdaki 15 Mayıs 1978 günlü görüş bildirme yazısı, işin gerektirdiğibilgiyle beceriden yoksun, özensiz kimselerin giriştikleri araştırmalarınne denli sakat olabileceğini ortaya koyması bakımından öğreticidir:1978 iş izlencesinde yer alan 2.7 sayılı "Özendirici Ücret Sistemlerinin Uygulanması"konulu araştırma tasarısıyla ilgili olarak oluşturulan soru kâğıdını6/5/1978 günlü yollama notunuz uyarınca inceledim. Bu konudaki gözlemlerimleönerilerim aşağıdadır:1. Sormaca sunuş yazısının ilk bölücüğünün son satırlarında araştırmanındayanağı olan 1977 İcra Planındaki 335 sayılı önlemde MPM'nin "özendirici primsistemi, işçilerin <strong>yönetim</strong>e katılması, örgütlenme gibi işletmecilik alanlarında"129


araştırmalar yapacağının, istekli bulunan KİT'lere olanaklar ölçüsünde yardımcıolacağının belirtildiği yazıldıktan sonra, onu izleyen bölücükte araştırmanın "bukonu" ile ilgili olduğundan söz edilmekte, böylece soru kâğıdının özendirici ücretdüzeni dışında <strong>yönetim</strong>e katılma, örgütlenme gibi alanları da kapsadığı izlenimiverilmektedir. Oysa soru kâğıdı yalnız "özendirici ücret uygulaması" ile ilgilidir.Metinde bu izlenimi giderecek düzeltmenin yapılması uygun olur.2. Soru kâğıdını oluşturan Sayın X'la yaptığım görüşme sırasında bu sorukâğıdının 150'yi aşkın kamu iktisadi kuruluşuna gönderilmesinin tasarlandığınıöğrendim. Bu duruma göre soru kâğıdı nerdeyse tüm kamu iktisadi kuruluşlarınagönderilecek, sorulan bunlar içinde özendirici ücret düzeni bulunanlann yanıtlamasıistenecektir. Böyle yapılacaksa sunuş yazısında bu durumun belirtilmesigerekir.Özendirici ücret uygulamasının bulunduğu işletmelerin sayısı sınırlı olduğunagöre, kanımca en uygun yaklaşım soru kâğıdının yalnız bu işletmelere gönderilmesidir.Hangi kamu işletmelerinde özendirici ücret uygulaması bulunduğununYüksek Denetleme Kurulu'ndan öğrenilebileceğini sanıyorum. Bu olmazsa o 150'-yi aşkın işletmeye kısa bir yazı gönderilip durum sorulabilir. Böyle bir yaklaşımınbir miktar zaman alıp yazışmamn ek bir gideri gerektireceğini biliyorum. Ancak,"sona kâğıdım yollayalım, bu tür bir uygulamanın bulunduğu işletmeler yanıtlasın,bulunmayanlar yanıtlamasın" yolundaki bir düşüncenin daha önemli sakıncalanbulunduğu düşüncesindeyim. Önce, böyle bir yola gidilmesi işletmelerdeMPM'nin araştırma konusunda ciddi bir tutum içinde bulunmadığı izleniminiuyandıracak ya da bu yoldaki izlenimleri güçlendirecektir. İkincisi, birçok işletmelerdeMPM'nin yolladığı bir soru kâğıdı daha —makul bir gerekçe ile de olsa—"çöp sepetine atılmış" olacaktır. Üçüncüsü, yanıtların çabuklaştınlması amacıyladaha sonra yollayacağımız anımsatma yazılannda böyle bir uygulamanın bulunmadığıçok sayıda kurumu tedirgin etmiş, onlan "bilmemiz gerektiği gibi" buyolda uygulamalan bulunmadığı için soru kâğıtlarını yanıtlamadıktan yolundayazılar yazmak durumunda bırakmış olacağız.3. Yukarıdaki önerim benimsenirse soru 3'e gerek kalmayacak, uzunluğuyaklaşık bir sayfa tutan bu sorunun çıkarılması, uzunca olan soru kâğıdının "korkutuculuğu"nubir ölçüde de olsa azaltacaktır. Bu sorunun, önerimin benimsenmemesidurumunda da metinden çıkarılabileceğini, işletmenin hangi işkoluyla ilgiliolduğunun adından da anlaşılabileceğini sanıyorum. Soruya metinde yer verilecekse"petrol ve kömür türemleri sanayii" maddesindeki "türemleri" sözü "türevleri"olarak düzeltilmeli, metin üzerinde kırmızı kalemle belirttiğim öbür düzeltmelerde yapılmalıdır.4. Soru 4'te "Personel Durumu" başlığı ile özendirici ücret uygulaması kapsamınagiren görevliler amaçlandığına göre, başlığa ona göre açıklık getirilmelidir.Daha aşağıdaki altı çizili satırların altında yer alan maddeler söz konusugörevlilerin dökümünü uygun bir biçimde vermemektedir. Sayın X'la yaptığımızgörüşme sırasında da üzerinde görüş birliğine vardığımız gibi, "Yönetici ve İdariPersonel" maddesi "Yöneticiler" olarak değiştirilmeli, altındaki satırlara da "Üstdüzey,' "Orta düzey," "Alt düzey" yazılmalıdır. "Orta Düzey ve Nezaretçi Personel"yerine ise "Büro Görevlileri" yazılmalı, onun altındakiler de "Memur statüsündeolanlar," "İşçi statüsünde olanlar" biçiminde değiştirilmelidir.Ülkemizde "üst, orta, alt" düzey yöneticilerin kimler olduğu konusunda biraçıklık yoktur. Soru kâğıdını yanıtlayacak işletmelerde ortak bir anlayış yarat-130


mak, böylece yanıtlarda bir ölçüde birörneklik sağlamak üzere bunlardan neyinamaçlandığı ayraç içinde somut birkaç örnek verilerek belirtilmelidir.5. Beşinci sorunun birinci seçeneği olan "kapasite" "kuruluş kapasitesi" olarakdeğiştirilmeli, ikincisi "fiili kapasite" biçiminde yazılmalıdır.6. Soru 6'daki "Ürün Cinsi" Daşlığmın "Ana Mallar" olarak değiştirilmesikonusunda Sayın X'le görüş birliğine vardık.7. Soru 7'nin yeri soru 9'unkiyle değiştirilmelidir. Bu soru "iş değerlendirme"ninussal bir özendirici ücret düzeninin ön koşulları arasında bulunduğu düşünülerekbaşa alınmışsa da, soru kâğıdının konusu özendirici ücret uygulamasıolduğuna göre bu konuyla ilgili 9. soruya öncelik verilmesi daha uygun olacaktır.Ancak, böyle bir öneride bulunmamız soru kâğıdının yalnız özendirici ücretdüzeni uygulayan yerlere gönderilmesi gerektiği yolundaki görüşümüzden vazgeçtiğimizanlamına alınmamalıdır. O yola gidilirse bu sorunun metinden tümdençıkarılması gerekeceği açıktır. Şimdiki durumuyla 7. soruda 7 sayısını izleyenmaddenin (a), daha aşağıdaki (a) maddesinin (b) yapılması konusunda da SayınX'le görüş birliğine vardık.8. O sayfadaki "II A" ile "II B"yi izleyen yazılar arasında anlam yönündençakışma bulunduğundan değiştirilip düzeltilmeleri gerekir.9. Soru 10'un "Özendirici ücret sistemi" başl'ğını taşıyan ikinci bölümü ayrıbir soruya dönüştürülrneliclıı. Çeşitii seçenekleri birlikte işaretlenebilecek biçimdedüzenlenmiş olan bu soruların yanıtlarında, 1, 2, 3, 4 gibi sayılar konarak önemsırasına gore bir s;ralama yapılması konusunda yaptığım öneriyi Sayın X benimsedi.10. İlk özendirici ücret uygulamasını kimin başlattığıyla ilgili olan 12. sorununseçenekleri bana pek tutarlı, pek yeterli görünmedi. Bu konuda iki somutönerim vardır. Biri ilk seçenekte, başlangıçtaki "danışmanlar" sözcüğünün "dışdanışmanlar" olarak değiştirilmesi, ikincisi seçenekler arasında "üst düzey <strong>yönetim</strong>indebulunanlar"a da yer verilmesidir. Bu soruda "iş etüdü" ile "özendiriciücret sistemi"ne yan yana yer verilmiş olması kanımca sakıncalıdır. Ya bunlardanher biri "özendirici ücret sistemi"ne öncelik verilerek ayrı ayrı soru biçimindedüzenlenmeli, ya da bu yola gidilmesi soru kâğıdını uzatmama düşüncesiyleuygun görülmezse "iş etüdü" ile "özendirici ücret sistemi"nin yeri değiştirilmelidir.Bu durum 13. soru için de söz konusudur.11. Soru 14, metinde açıkça belirtilmiş olmamakla birlikte, hem özendiriciücret düzenini hem de iş etüdünü kapsamaktadır. Oysa "evet," "hayır," "kısmen"yanıtlarının bunlardan biri için doğru, öbürü için yanlış olması olasılığı her zamanvardır. Soruda bu durumun gerektirdiği değişiklik yapılmalı, ikisi birbirindenayrılmalıdır. Bu durum 15. soruda da söz konusudur. Burada da iki öğe birbirindenayrılmalı, bu arada "özendirici ücret sistemi"ne öncelik verilmelidir.12. Soru 16'ya dek "iş etüdü"nden söz edilirken burada "iş ölçümleri" denmiştir.Duraksamalara yol açmamak için anlatımdaki birörnekliğin korunması uygunolur. Soruda "hangi işçi sınıfları" yerine "hangi tür görevliler" denmelidir.Burada da "iş ölçümleri" ile "özendirici ücret sistemi" birlikte ele alınmıştır. Bunlar,sıraları da değiştirilerek birbirinden ayrılmalıdırlar.13. Soru 17'nin düzenlenişi alınacak yanıtların bilgisayarla değerlendirilmesineuygun görünmemektedir. Bu konuya Sayın X'in dikkatini çektim.131


14. Soru 18'in "evet," "hayır"la yanıtlanacak bölümünden sonraki "eğer denetliyorsanızne kadar sık" başlıklı bölümü ayrı bir soruya dönüştürülmeli, busorunun "Rastgele" biçimindeki ilk seçeneği "Düzenli olmayan aralıklarla" olarakdeğiştirilmelidir. Sorunun "Eğer cevabınınz 'hayır' ise neden?" başhklı bölümüde ayrı bir soruya dönüştürülmeli, bu sorunun birden çok seçeneği aynı zamandaişaretlenebileceğine göre burada da 1, 2, 3 gibi sayılar kullanılarak önem derecesinegöre bir sıralama yapılması sağlanmalıdır.15. Soru 19'un "Hangi koşullarda zaman standartlarını değiştiriyorsunuz?"tümcesi "Zaman standartlarını geçmişte hangi koşullarda değiştirdiniz?" biçimindedeğiştirilmeli, bu sorunun da çeşitli seçenekleri aynı zamanda işaretlenebileceğindenönem derecesine göre bir sıralama yapılması olanağı sağlanmalıdır.16. Soru 20'de en sona "<strong>yönetim</strong>, sendika, işçiler birlikte" biçiminde beşincibir seçenek eklenmesi uygun olur.17. Soru 21'de "hedef alınan," "hedeflenen" sözcükleri "amaçlanan" olarakdeğiştirilmeli, yanıtlanma kolaylığı bakımından, "Amaçlanan," "Gerçekleşen" başlıklarınınaltındaki noktalı satırlara birer % imi konmalıdır.18. Soru 22'nin yazılışında bir karışıklık vardır. Sayın X'in metnin daktiloedümesi sırasında yapılmış olduğunu söylediği bu yanlış düzeltilmeli, düzeltilipdüzeltilmediği de ayrıca denetlenmelidir.19. Soru 29'da "İdari Personel ve Nezaretçi" biçimindeki ilk sütun başlığı"Her düzeydeki yöneticiler" ya da "Yöneticiler ve Nezaretçiler" olarak değiştirilmelidir.Sorunun sonundaki "varsa sistemin getirdiği sakıncalar" seçeneğinin ayrıbir soruya dönüştürülmesi uygun olur. Soru "ön deneme" uygulamasında bu biçimdesorulabilir. Ancak, son biçimi verilecek olan soru kâğıdında, ön denemesırasında alınacak yanıtların da ışığı altında sorunun seçeneklendirilmesi yolunagidilmelidir. Bu arada yanıtlayıcılara "bu konudaki somut gözlemleri"ni yazabilmeolanağı sağlanmalıdır.20. Soru 30'un ilk iki seçeneği uygun görünüyor; ancak üçüncüsünün niteliğidolayısıyla bu sonı kâğıdında yer almaması gerektiği kanısındayım. Bu seçenek,gerekli görülüyorsa, ayrı bir soruya dönüştürülebilir. Sorunun "Toplam çıktıyadahil edilir" seçeneği ile neyin amaçlandığı anlaşılmamaktadır. "Disiplin önlemleriuygulanır" ile "Sorumluluk atelye ustabaşısına yüklenir" seçeneklerinin buaraştırma bakımından pek anlamlı olmadıklarını sanıyorum.21. Soru 32'nin "Eğer cevabınız 'evet' ise" diye başlayan bölümünden sonrakiseçeneklerinin her biri "evet," "hayır"la yanıtlanacak ayrı birer soruya dönüştürülmelidir.22. Soru 33'te özendirici ücret uygulamasının "terkedilmesi" ile ilgili bir seçenekvardır. Bu seçeneği yalnız bu uygulamayı arada terkeden ancak bugünsürdürmekte olan kurumlar yanıtlayabilir. Şu sırada özendirici ücret uygulamasıbulunmayan işletmeler soru kâğıdım yanıtlamayacakları için bu soruyu okumalarıda söz konusu değildir. Ayrıca, bu sorunun "Eğer"le başlayan bölümü ile"ve nedenleri" bölümü ayrı birer soruya dönüştürülmelidir.23. Soru 35'te geçen "davranış" sözcüğü "tutum" olarak değiştirilmelidir.24. Soru 35'te "gelişme" sözcüğü "yaygınlaşma" (daha çok görevliyi kapsama)"biçiminde değiştirilmeli, üçüncü satırda "oransal" sözcüğünden sonra ayraçiçinde (%) imine yer verilmelidir. Bu soruda da "iş ölçümleri" ile "özendirici132


ücret sistemleri" birlikte kapsanmıştır. Bunların birbirinden ayrılması uygun olur.25. Bu öneriler 38. soru için de söz konusudur. Ayrıca, bu sorunun ilk seçeneğiçıkarılmalıdır. Çünkü zaten tüm görevlileri kapsayacak biçimde uygulanmaktaolan düzenin daha da yaygınlaşması söz konusu olmaz. "Teknik bilgi eksikliği"ile "Yeterli endüstri mühendisi bulunmayışı" seçenekleri ise birbiriyleçakışır görünmektedir.26. Soru kâğıdının sonuna, "Bunlar dışında ekleyeceğiniz başka bir şey varmıdır?" yollu bir sorunun eklenmesinin yararlı olacağım sanıyorum.27. Araştırmanın uygulanış biçimiyle ilgili birkaç konuya ilişkin düşüncelerimide aşağıda kısaca özetliyorum:(a) Soru kâğıdım okuyanların "bunun bana yaran ne?" sorusuna da biryanıt bulması gerekir. Sunuş yazışım bu bakımdan eksik buldum.(b) Sayın X'le görüşmem sırasında kendisini araştırmayı bu yıl sona ermedenbitirme kaygısı içinde gördüm. Bu arada sonuçlan süre alıcı bir yöntemle,elle, değerlendireceğini öğrendim. Oysa toplanacak bilgilerin değerlendirilmesindebilgisayardan yararlanılmalı, MPM <strong>yönetim</strong>i kendisine bu konuda yardımcı olmalıdır.Böylece hem sonuç daha çabuk alınacak, hem de veriler daha güvenilir birbiçimde işlenmiş olacaktır.(c) Sayın X, görüşmemiz sırasında, sanınm biraz da süre darlığı yüzünden,bir "ön deneme" yapmayı düşünmediğini söyledi. Kanımca yalmz burada değil,MPM'nin girişeceği tüm araştırmalarda "ön deneme" kesinlikle yapılmalı, sorukâğıdına son biçimi ondan sonra verilmelidir.(ç) Bu vesileyle MPM'nin yaptığı tüm araştırmalarla ilgili bir başka eksikliğedikkati çekmekte yarar görüyorum. Yanıt oranını yükseltmek için gerekenbütün çabalar gösterilmemekte, sıradan "anımsatma yazılan" yazıldıktan sonragelen yanıtlarla yetinilmektedir. Bu yüzden yanıt oranı düşük olmakta, alınanyanıtlarda da kimi sorular yanıtsız bırakıldığı için bu bilgilere dayanılarak sağlıklıgenellemelere vanlamamaktadır. Araştırmacının bu konuda da gereken titizliğigöstermesi yerinde olacaktır.Kırmızı kalemle yaptığım daha başka düzeltmeler ilişikteki soru kâğıdındadır.Bunun ardından Danışman'dan bir başka araştırma soru kâğıdını incelemesiistenmiş, o da bu konudaki düşüncelerini aşağıdaki 5 Haziran1978 günlü görüş bildirme yazısında açıklamıştı :"Çimento Sanayiinde Firmalararası Karşılaştırma ve Prodüktivite AraştırmasıAnketi"ni 31 Mayıs 1978 günlü yollama notunuz uyarınca inceledim. Bu konudakigözlemlerimle önerilerimi aşağıda sunuyorum.1. Anketle ilgili sunuş yazısında metin üzerinde kırmızı kalemle işaretlediğimbirtakım anlatım kusurları vardır. Bunlann düzeltilmesi gerekir.2. Bu yazıdan soru kâğıdının bir "ön deneme"sinin yapılmasında düşünülmediğianlamı çıkmaktadır. Soru kâğıdının iki hazırlayıcısından biri olan SayınX'le yaptığım görüşmede <strong>Ankara</strong>'da bulunan iki çimento fabrikasından birindebir ön uygulama yapılmasının söz konusu olabileceğini öğrendim Kanımca öndeneme, en azından biri kamusal öbürü özel kesimde olan bu fabrikalann ikisindebirden yapılmalıdır.133


3. Dosyada sunuş yazısının hemen arkasındaki "Genel Açıklamalar" başlıklıyazının son sayfasında bu çalışmanın sorulan yanıtlayacak olan fabrikalara negibi yararlar sağlayacağının açıklanmış olması çok yerindedir. Ancak, bu yararlardanher birinin numaralanarak gösterilmesi daha uygun olur.4. Daha sonra gelen soru kâğıdının ilk sayfasında yapılması gereken değişikliklerimetin üzerinde kırmızı kalemle işaretledim. Bu kapak sayfasından sonradoğrudan doğruya sorulara girilmektedir. Oysa, kapak sayfasının ardından bir"Açıklama" sayfasının gelmesi gerekirdi. Bu eksiklik, dosyada kapak sayfasındanönce gelen "Genel Açıklamalar" başlıklı iki sayfalık yazıya gerekli eklemeler yapıldıktansonra bu metin soru kâğıdı içine alınarak giderilebilir.5. Soru kâğıdının ilk sayfasındaki 4-7 sayılı maddeler gereksizdir; dolayısıylametinden çıkanlmalıdır. Gerçekten de 4. soruda "incelemeyi yapan"dan kim amaçlanmaktadır?İnceleme MPM'ce yapılmakta, soru kâğıdı işletmelerce yanıtlanmaktadır."İnceleme tarihi" ile doldurulmuş soru kâğıdının tamamlandığı gün amaçlanıyorsaişletmelerden gelecek yazıların üstündeki gün yeterlidir. Üstelik bu güno denli de önemli değildir. "Kod Numarası"nm yazılacağı yer zaten aynlmıştır.Kaldı ki buna da gerek yoktur, çünkü MPM içinde araştırmacılann vereceği kodnumarasının kapak sayfasının sağ üst köşesine sonradan elle yazılması daha pratiktir."Yetkili imzalar" için aynlan satır da, yanıtlar yetkili imzalan taşıyan biryazıyla MPM'ye geleceğinden gereksizdir.6. Bunu izleyen sayfada 3.1.'in dipnotunda "Ek 2'nin ikinci kısmındaki tanımabakınız" denmekte, ancak metinde böyle bir ek bulunmamaktadır. Oysa amaçlanan"MPM Form 03"tür.7. Soru kâğıdını incelerken bunlann bir dış kaynaktan yararlanılarak hazırlanmışolabileceği izlenimini edinmiştim. Sayın X'le yaptığım görüşme sırasındabu izlenimin doğru olduğunu, ancak soru kâğıdının tekdüzen muhasebe yöntemininmaliyet yapısına uygun bir biçime getirilmesi için ek çabalar gösterilmiş olduğunuöğrendim. Muhasebe uzmanı olmamakla birlikte, bu kalemlerin genellikleiyi düşünülmüş olduğu izlenimini edindim. Ancak yine de, bu metnin muhasebeile verimlilik konularını iyi bilen MPM dışındaki bir ya da iki bilim adamına inceletilmesininyararlı olabileceğini düşünüyorum. Her ne kadar bu soru kâğıdıİşletme Teknikleri Danışma Kuruluna sunulacaksa da, ciddi bir inceleme için budanışma kurulu toplantısından sonra ya da önce böyle bir incelemenin gerekliolduğu duygusu içindeyim. İncelemeyi yapacak bilim adamlan bu damşma kurulununüyeleri arasından seçilebileceği gibi dışardan da seçilebilir.Bu önerilerimi kendisiyle tartıştığım uzman X'in bunlann tümüne katılmaktaolduğu izlenimini edindim.Danışman bakımından ilginç olan gelişme, araştırmacıların sormacatüründeki iyi bir araştırmanın kaçınılmaz bir ön koşulu olan, öneminekendisinin de sık sık değindiği "ön deneme" evresinden kaçma, genellikleişe gereken önemi vermeden çırpıştırıverme eğiliminde olmalarıydı.Danışman'ın üzerinde yazılı görüş bildirdiği son araştırma, okuyucularakurumun çeşitli yayınlarıyla, bir de ilgili kuruluşlara dışa dönükeğitim çalışmalarıyla ilgili bir değerlendirme yaptırmak amacını güdenbir çalışmaydı. Danışman, bu değerlendirmelerde kullanılmak üzere ge-134


iiştirilmiş çok sayıdaki soru kâğıdına ilişkin düşüncelerini aşağıdaki 6Ekim 1978 günlü görüş bildirme yazısında açıklıyordu :Eğitim-Yayın Şubesi Müdürlüğünün 4.4 sayılı araştırma tasarısına ilişkin4 Ekim 1978 günlü yazısıyla eklerini 4/10/1978 günlü yollama notunuz uyarıncainceledim.Yazıya iliştirilmiş bulunan her biri bir daktilo sayfası uzunluğundaki beş sorukâğıdını özenle gözden geçirdim. Bu soru kâğıtları. (1) Verimlilik Bülteniyle,(2) Verimlilik Dergisiyle, (3) MPM'nin bunlar dışındaki yayınlarıyla, (4) MPM'nindüzenlediği kurslarla, (5) Seminerlerle ilgilidir. Soru kâğıtlarına herhangi bir başlıkkonmamıştır.MPM'nin bu çalışmaları üzerinde ilgili "kamu"lara bir değerlendirme yaptırmakamacını güden söz konusu soru kâğıtlarına ilişkin görüşlerim aşağıda yinebu sırayla sunulmuştur.1. (a) Bültenle ilgili ikinci sorunun çeşitli seçeneklerini işaretleyecek bir kişihangi türdeki yazılardan yararlandığım belirtmiş olacak, ancak bunların soruyuyamtlayan kişi bakımından göreli olarak ne ölçüde önemli oldukları konusundabir görüş kazanılmamış olacaktır. "Kareler içine er. yararlı bulduğunuzdanbaşlayarak 1, 2, 3 ... rakamlarım yazarak belirtiniz" biçiminde bir ekleme ile soruaraştırma açısından daha öğretici kılınmış olacaktır.Cb) Dördüncü soru ile ilgililerin Bülten'i "sunuş, baskı ve etkileme" açısındannasıl buldukları öğrenilmek istenmektedir. Oysa Bülten'in ayrı ayrı sayılanbu bakımlardan değişik biçimlerde pekâla değerlendirilebilir. Bir başka deyişlebir sayısı "çok iyi," bir başka sayısı "orta" ya da "yetersiz" olabilir Üstelik"sunuş," "baskı," "etkileme" öğeleri belirli bir sayı için bile değişik değerlendirmelerekonu olabilir. Örneğin, baskı" bakımından "orta," "etkileme" bakımından"çok iyi" olarak değerlendi! ilebilir. Bültenin değişik sayılan üzerinde ayn ayrıdeğerlendirme yapmanın güçlüğü karşısında ilgili sorulara "genellikle" sözcüğüeklenerek sorun çözülebilir. Buna karşılık sorunun "sunuş, baskı, etkileme" bakımındanayn ayn değerlendirmeler yapılmasını sağlayacak biçimde yeniden düzenlenmesiuygun olur. Kaldı ki bu üç öğenin birbiriyle yakından ilgili olan ilkikisi kolaylıkla birleştirilip bunlara daha başka değerlendirme öğeleri de eklenebilir.Soru kâğıtlarını oluşturan yarkurulun bu konuda biraz daha derinlemesinedüşünmesi uygun olacaktır.(c) Yukanda b'deki önerimiz benimsenip sorunun yapısında değişikliğegidilirse 5. soruda birtakım değişikliklerin yapılması gerekecektir .2. (a) Verimlilik dergisiyle ilgili soru kâğıdında yer alan üçüncü soru Bülten'leilgili soru kâğıdındaki dördüncü sorunun tıpkısı olduğu için yukanda bukonuyla ilgili olarak söylenenler burası için de geçerlidir.(b) Bir önceki soru kâğıdında yer alan altıncı soruya koşut bir sorununburada da yer alması yararlı olurdu.3. (a) MPM'nin Bülten'le Verimlilik dergisi dışında kalan yayınlarıyla ilgilielan bu soru kâğıdındaki ilk soru da yukarıda 1 (a)'da söz konusu ettiğimiz sakıncaylaözürlüdür. Gerçekten de, MPM'nin yayımladığı bir yapıt çok iyi, bir başkasıyetersiz olabilir. Üstelik MPM'nin tüm yayınlan belirli bir türden de değildir.İçlerinde seminer kitaplan, araştırma yazanaklan, çeviri niteliği taşıyanlar,ders kitabı niteliğinde olanlar vardır. Kanımca bunların tümünü bir sepete koymakdoğru olmaz. Soru, kök bölümüne "genellikle" sözcüğü eklenerek belki bir135


ölçüde iyileştirilebilir, ancak öne sürdüğümüz eleştiri yine de geçerliğini korur.Böylece soru olsa olsa çok yüzeysel, incelikleri hiç yansıtmayan bir değerlendirmeyapılmasını sağlayabilir. Kısacası, ilk soru amaca uygun olmaktan kesinlikle uzakgörünmektedir.(b) Bu durum karşısında birinci soruyla bağlantılı olan ikinci soru dayetersiz kalmaktadır.(c) Bu soru kâğıdındaki üçüncü soru daha önceki soru kâğıtlarındakinineşidir. Onlar için söylediklerimiz burada da geçerlidir.4. (a) Bu soru kâğıdı da kursların bir değerlendirmesini yaptırmak amacınıgütmektedir. îlk soru, yanıtlayıcının bir tek kursa katılmış olduğu varsayımınagöre düzenlenmiştir. Ya söz konusu kişi birden çok kursa katılmışsa? Ya onlardanbiri çok iyi, öbürü ortaysa?(b) Kurslarda ele alman konuların, kurs yerinin, sürenin değerlendirilmesiyleilgili olan ikinci soru için de buna benzer eleştiriler söz konusudur. Konularınkimi iyi kimi kötü seçilmişse? Kursun birinin süresi uygun öbürününkideğilse?(c) Soru 4'te bir önceki soruda "b ya da c'yi işaretledinizse" denmekte,a ile ilgili herhangi bir soru yöneltilmemektedir. Oysa asıl a'yı işaretleyenlere soıusorulmalı, somut örnekler vermeleri istenmeliydi. Araştırma bakımından asılilginç olan da budur.(ç) Soru 4'te MPM'nin düzenlediği kurslara katılanlara "kursta anlatılanları"uygulayamayışlannın nedenleri sorulmaktadır. Burada neyi amaçlıyoruz?Soruyu yanıtlayacak kişi kendini bir boşluk içinde bulacaktır. Kaldı ki kurslardaher zaman doğrudan doğruya uygulamaya konabilecek şeyler de söylenmez. Genelbir bakış açısı, olumlu bir tutum kazandırma amacını güden şeyler de söylenir.Bu sorunun da uygulamada "iyi çalışacağım" sanmıyorum. Yapılacak bir ön denemebüyük bir olasılıkla bu kaygımızı doğrulayacaktır.(d) Aradan uzunca bir süre geçmiş olacağı için, ilgili kişiler soru 5'i yanıtlamaktada sanırım güçlük çekeceklerdir.5. Seminerlerle ilgili olan bu soru kâğıdı bir öncekinin eşidir. Yukarıdakieleştirilerimiz burası için de geçerlidir.Bu görüşler <strong>yönetim</strong>ce ilgili araştırmacılara iletilmiş, ortaya konangözden geçirilmiş yeni soru kâğıtlarının Danışman'ca bir kez daha incelenmesiistenmişti. Danışman bu aşamadaki gözlemlerini de 27 Kasım1978 günlü görüş bildirme yazısında açıklamıştı:Eğitim - Yayın Şubesi Müdürlüğünün 4.4 sayılı araştırma tasarısına ilişkindört ayrı soru kâğıdı ile bunların sunuş yazılarını içeren mumlu kâğıtları, GenelSekreter Yardımcısı Sayın X'in sözlü isteği üzerine inceledim.Bu soru kâğıtlarının ilk biçimlerini daha önce inceleyerek görüşlerimi 6 Ekim1978 günlü, 208 sayılı yazımla sunmuştum. Yeni soru kâğıtlarıyla ilgili görüşlerimi,gereksiz yinelemelere yol açmamak için o yazıya yollamalarda bulunarak aşağıdayeniden sunuyorum.1. Verimlilik Bülteni ile ilgili soru kâğıdında daha çok biçime ilişkin önerilerimeuyularak gerekli değişiklikler yapılmış, "soru kâğıtlarım hazırlayan yarkurulunbu konuda biraz daha derinlemesine düşünmesi uygun olacaktır" yolun-136


daki öneri üzerinde durulmamıştır. Soru kâğıdının genel yapısı gereği, ancak yüzeysel,genel nitelikte bir değerlendirme yapılabileceği görüşündeyim.2. Verimlilik dergisi ile ilgili olarak da yukarıda değinilenlere benzer, biçimselnitelikte değişiklikler yapılmıştır. Bu soru kâğıdı ile yapılacak değerlendirmelerinde yüzeysel, genel bir nitelik taşıyacağı kanısındayım.3. MPM'nin Bülten'le Verimlilik dergisi dışındaki yayınlarının değerlendirilmesiamacını güden yeni soru kâğıdında, daha önceki görüş bildirme yazımızın3. (a) maddesinde değinilen sakıncalı durum olduğu gibi bırakılmıştır. Kanımcabu güçsüzlük çok önemli olup işin özüyle ilgilidir. Bu soru kâğıdı da olsa olsaçok yüzeysel, çok genel, incelikleri yansıtamayan bir değerlendirmenin yapılmasınaolanak sağlayabilecektir.4. Daha önce kurslarla seminerler için ayrı ayrı soru kâğıtları düzenlenmişken,şimdi bunların birleştirilmesi yoluna gidildiği anlaşılmaktadır. Yeni adıyla"eğitsel çalışmalar"la ilgili olan soru kâğıdı da geçen defakiler gibi yetersiz, onlarınbütün güçsüzlükleriyle özürlü görünmektedir. Bu konudaki görüşlerimi dahaönceki görüş bildirme yazısının 4. maddesinde ayrıntılı olarak sunmuştum. Sorukâğıdının kimlere gönderileceği, hangi dönemi kapsayacağı konusunda sunuş yazısındaherhangi bir açıklık bulunmadığı için durumu Sayın X'e sordum. Aldığımyanıta göre, değerlendirme son bir yıl içinde düzenlenen eğitsel çalışmaları kapsayacak,soru kâğıtları doğrudan doğruya bu çalışmalara katılanlara yollanacak,boru kâğıtlarının üzerine hangi kurs ya da seminerle ilgili olduğu daktilo ile yazılacaktır.Böyle bir değerlendirme araştırmasında yalnız son bir yıllık süredekiçalışmaların ele alınması düşünceme göre yetersizdir. Bu duruma göre katılanlaraher kurs için ayrı bir değerlendirme yaptırılacağı anlaşılmaktadır. Bilindiği gibisöz konusu eğitim çalışmalarının bitiminde bu tür değerlendirmeler zaten yapılmaktadır.Bu soru kâğıdında orada sorulanlardan farklı bir tek soru (soru 2) vardırki o da ancak çok genel, inceliklere inmeyen, somut kanıt ya da örneklerle desteklenmesiiçin herhangi bir çaba gösterilmemiş bir sorudur .Görülüyor ki bu araştırmadan elde edilebilecek pek az şey vardır. Bundanönceki görüş bildirme yazımın genel havası, açıkça, bu soru kâğıtlarının bekleneniverecek nitelikte olmaktan uzak olduğu yolundaydı. Aradan 50 günü aşkınbir sürenin geçmesine karşın bu konuda ilgililer benimle ilişki kurmaya çalışmamışlar,araştırmanın Aralık aymda sonuçlandırılması gerektiğine göre, soru kâğıtlarınıköklü bir biçimde yeniden ele almak yoluna da gitmeksizin bu durumuylamumlu kâğıda yazdırarak Genel Sekreterliğin onayına sunmuşlardır. Bu durumdayapılabilecek çok bir şey bulunmadığını sanıyorum.İlgili Şube, Danışman'ın bu araştırmadan bir sonuç alınamayacağınailişkin uyarılarına karşın, eleştirilere karşı kendini savunma yoluna dagitmeden, girdiği yolda yürümeyi sürdürmüştü.Bu araştırma vesilesiyle Türkiye'de sormaca türü araştırmalara getirilmişbir kısıtlamaya kısaca değinmekte yarar vardır. Devlet İstatistikEnstitüsü'nün görevleri 1962 yılında çok kapsayıcı bir biçimde belirlenmiş,kuruluş yasasına bilgi toplama amacına yönelik bütün soru kâğıtlarınınbu kuruluşun onayından geçmesi zorunluluğunu getiren bir hükümkonmuştu. İstatistiklere dayanak olarak bilgi toplama süreci ile araştırmanınniteliği konusunda çok yanlış bir düşünceye dayandığı açık olan137


u uygulama, kimi kez özerk bir kuruluş olan üniversiteleri bile bağlayıcıbir biçimde yorumlanmak istenmiş, bir öğretim üyesinin ya da doktoraöğrencisinin girişeceği araştırmalarla ilgili soru kâğıtlarının bile DİE'ninonayından geçmesi gerektiği gibi bir izlenim doğmuştu. Bir Siyasal BilgilerFakültesi Dekanı, 1960'larda bu kuruluşun bir yetkilisiyle yaptığı birtelefon görüşmesi sırasında kendisine üniversitelerin de kullandıkları butür araştırma araçlarını DÎE denetiminden geçirmek durumunda olduklarınısöylemesi üzerine çıkan tartışma sonucunda, söylendiğine göre telefonukarşısındakinin yüzüne kapatmak zorunda kalmıştı. Danışman,MPM'nin araştırmalarında kullandığı soru kâğıtlarını DİE denetimindengeçirmekte olduğunu öğrenmiş, orada bu konuda MPM'dekinden daha yetkilikişiler bulunabileceğini pek olası görmediği için böyle bir denetiminçok yüzeysel bir nitelik taşıyacağı konusunda en küçük bir kuşku duymamıştı.DİE'nin bu konulardaki incelemesini kimlerin, nasıl yaptığını bilmemeklebirlikte, bu son araştırmayla ilgili soru kâğıtlarının böyle birdenetimden geçmemesi gerektiğine kesinlikle inanan Danışman'ın sonradanöğrendiğine göre, soru kâğıtları, tersine, belki o yönde ricada da bulunulmasısonucu, onaydan geçirilmiş, ancak Danışman'ın vurgulayarakbelirttiği gibi, bu araştırmadan uygulamada hiçbir sonuç alınamamıştı.Buraya dek verilen örnekler, kurumda yapılan araştırmaların tümününçok kötü olduğu izlenimini uyandırmamalıdır. Danışman'ın üzerindegörüş bildirdiği araştırmalar arasında burada değinilen eksikliklerdengeniş ölçüde arınmış olanlar da yok değildi. Danışman, bunlardan KİT'-lerde eğitim birimleri konusuyla ilgili araştırmaya ilişkin gözlemlerini7 Ekim 1977 günlü bir görüş bildirme yazısında şöyle açıklıyordu :Eğitim - Yayın Şubesi Müdürlüğünün 3/10/1977 günlü yazısına ilişik "Kamuİktisadi Teşebbüslerinde Eğitim Birimlerinin Örgütlenişi, İşleyişi ve SorunlarıAraştırması" ile ilgili soru kâğıdını 4/10/1977 günlü yollama notunuz uyarıncainceledim. Bu konudaki gözlemlerimle düşüncelerimi aşağıda sunuyorum:1. Gerek "Araştırmanın Tasarımına İlişkin Açıklamalar," gerek soru kâğıdıözenle, iyi düşünülerek oluşturulmuştur.2. Sorular çok iyi düşünülmüş olmakla birlikte, aşağıdaki değişiklik ya da•eklemelerin yapılması kanımca yararlı olacaktır:(a) Eğitim biriminin kuruluş yılına ilişkin birinci sorunun ilk seçeneğinde"1965 ve daha önce" sözcüklerinden sonra ayraç içinde (Yılım belirtiniz- )kaydı konmalıdır. Böylece eskiden kurulmuş eğitim birimlerinin ilk kuruluş yıllarınailişkin yararlı bilgiler elde edilebilecektir.(b) Soru 9'daki "Biriminizde çalışanların ne kadarı eğitim konularında yüksekokul öğrenimi görmüştür?" anlatımı, bunlardan kaçının Eğitim Fakültesi yada Eğitim Enstitüsü çıkışlı olduğunu ortaya koymak amacının güdüldüğü izleniminivermektedir. Oysa bu Fakülteyle Enstitülerde "görevli eğitimi" koD usundapek az şey öğretilmektedir. Söz konusu tümcenin "Biriminizde çalışanların ne kadarıyüksek öğrenim sırasında personel eğitimi konularında bir ya da dsha çok138


ders almıştır?" biçiminde değiştirilmesi başka yüksek öğretim kurumlarında bukonulan dar anlamda eğitimcilerinden daha derinlemesine incelemiş olabilecekkişileri ortaya koyma bakımından da yararlı olacaktırfc) Soru 10'daki "eğitim konulanndaki deneyleri" sözcükleri "eğitim konulanndakiçalışma süresi" biçiminde değiştirilerek anlama açıklık kazandınlmalıdır.(ç) Soru 16, iki yerine dört seçenekli olarak düzenlenmelidir. Bu seçeneklerşunlar olmalıdır: 1. Eğitim biriminizin tümüyle kendi olanaklanna dayanarakdüzenlediği çalışmalar. 2. Tümüyle kuruluşunuzun dışındaki eğitim kurumlannahazırlatılan çalışmalar. 3. Dışardan sınırlı ölçüde katkı alınarak daha çok kuruluşunkendi olanaklarıyla yürütülen programlar. 4. Sizin sınırlı ölçüde katkıdabulunduğunuz, daha çok dışardan bir kurumca yürütülen çalışmalar.(d) Soru 17, buradaki dört seçenek bir önceki soruda yer alan dört çeşiteğitim için ayn ayn işaretlenecek biçimde yeniden düzenlenmelidir.(e) Soru 18'in kök bölümünün hemen sonuna ayraç içinde (birden çok seçeneğiişaretlemeniz gerekiyorsa bunlan sıklık sırasına göre 1, 2, 3... sayılannıyazarak belirtiniz.) kaydı konmalıdır.(f) Soru 19da "Hayır" seçeneğinden sonra "Bazen yapılıyor, bazen yapılmıyor"seçeneği eklenmelidir.(g) Soru 21'de, sorunun kök bölümünden sonra gelen ayraç içindeki notşöyle değiştirilmelidir: (Birden çok seçeneği işaretlemeniz gerekiyorsa, sizce taşıdığıönem sırasına göre 1, 2, 3... rakamlannı yazarak belirtiniz.)(h) Soru 22'nin kök bölümünden sonra ayraç içinde şöyle bir not konmalıdır:(Birden çok seçeneği işaretlemeniz gerekiyorsa, yararlanma sırasına göre1, 2, 3... rakamlannı yazarak belirtiniz.)3. Bir soru kâğıdı ne denli iyi düzenlenmiş olursa olsun, uygulanmadan öncekesinlikle bir ön denemeden geçirilmelidir. Bu soru kâğıdının da <strong>Ankara</strong>'da6 dolayında eğitim biriminde deneme niteliğinde uygulandıktan sonra edinilecekizlenimlere göre son biçimi verilip daha sonra kesin uygulamaya geçilmesininyerinde olacağını sanıyorum.Danışman'ın aşağıdaki 4 Ekim 1978 günlü görüş bildirme yazısına konuolan KİT'lerde bilgiyayım gereksinmelerinin saptanmasına ilişkin araştırmada başlangıçta iyi tasarlanmış bir çalışma olarak dikkati çekmektedir:Eğitim - Yayın Şubesi Müdürlüğünün "KİT'lerde Bilgiyayım GereksinmelerininSaptanması ve Bu Gereksinmeleri Karşılayacak Yaklaşımların Araştınlması" araştırmatasansma ilişkin 2 Ekim 1978 günlü yazısına ekli soru kâğıtlannı 3/10/1978günlü yollama notunuz uyannca inceledim. Söz konusu soru kâğıtlannı oluşturanSayın X bu konulan daha önce benimle görüşmüş, ben de düşüncelerimi kendisinebildirmiştim. Genel Sekreterliğe sunulmuş bulunan soru kâğıtlan bu durumuylagereksinmeyi karşılayacak niteliktedir. Metin üzerinde kırmızı kalemle yaptığımufak tefek düzeltmelere burada değinmeksizin, ek önerilerimi aşağıda sunuyorum:1. Her iki soru kâğıdının da ikinci sırasında yer alan, soru kâğıdım yanıtlayankişinin adı ile görevine ilişkin sorular en sona alınmalıdır.139


2. "Bilgiyayım"dan neyin amaçlandığı konusunda en çok bir yapraklık biryazı yazılarak her iki soru kâğıdına da eklenip gönderilmeli, konunun ülkemizdeyeni olması dolayısıyla böyle bir açıklama yazısının kademe alınmasında yarargörüldüğü sunuş mektubunda uygun bir dille belirtilmelidir.3. Soru kâğıdı çoğaltılıp ilgili kuruluşlara gönderilmeden önce bir iki kuruluştabir ön deneme yapılmalı, soru kâğıdına son biçimi kısa bir süre içinde verildiktensonra çoğaltılıp dağıtılması yoluna gidilmelidir.Bu görüşlerimi sözlü olarak X arkadaşımıza da bildirmiş bulunuyorum.Yukarıdaki görüş bildirme yazısında geçen "bilgiyayım," Danışman'-ın türetip dilimize kazandırdığı yeni bir sözcüktür. Danışman çalışmalarısırasında karşılaştığı yabancı kökenli sözcüklere Türkçe karşılıklar bulmakiçin de özel bir çaba gösterirdi. "Teknik Enformasyon ve Dokümantasyon"sözüne bu araştırma dolayısıyla bir karşılık bulmak gereğini duyanDanışman "bilgiyayım" karşılığını 8 Nisan 1978 günü türetmiş, sözcükhemen benimsenerek kullanım alanına girmişti. Danışman bu önerisiniTürk Dil Kurumunda üyesi olduğu Batı Kaynaklı Sözcüklere KarşılıkBulma Yarkuruluna götürmüş, orada da benimsenen bu karşılıkla ilgiliaşağıdaki gerekçeli açıklama Türk Dili dergisinin Ağustos 1978 sayısındayayımlanmıştıSon yıllarda dilimizde kullanım yaygınlığı kazanmaya başlayan "Teknik Enformasyonve Dokümantasyon" sözüne de bu arada karşılık aramak gereği duyulmuştur.Öbür ülkeler gibi Türkiye'de de bu adı taşıyan ya da bu adı taşıyan kuruluşlarınyaptıkları işi yapan özeksel örgütlerle kurumsal birimler bulunmakta,bu kuruluşlar işleyim (endüstri) başta olmak üzere çeşitli alanlarda bilgi, belgederleme, böylece derlenen bilgileri istek üzerine ilgilenen kurum ya da kişilere,onların gereksinmelerine uygun bir biçimde iletme, bir başka deyişle bu bilgiyiyayma görevi yapmaktadırlar. Özellikle gelişmiş ülkelerdeki bu tür önemli kuruluşlarınaz gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerde para karşılığında bu bilgilerdenyararlanan sürdürümcüleri bulunmakta, bu kuruluşlar birçok durumlardaülkeler arasında uygulayımbilim aktarımına da aracılık etmektedirler. Bu türkuruluşların adındaki "teknik" sözcüğü çalışmalarının daha çok işleyim alanındayoğunlaşmış olmasından dolayı kullanılmışsa da, bir yandan bu kuruluşların işleyimdışı alanlarda da bilgi sağlamaları, öte yandan Batı dillerinde de bu sözcüğünartık eskisi gibi sık kullanılmaması göz önünde bulundurularak aranacakkarşılıkta "teknik" sözcüğüne yer verilmesi zorunlu görülmemiştir. "Enformasyon"sözcüğü yukarıdaki ilk iki anlamda, "bilgi toplama, toplanan bilgiyi yayma" anlamında,"dokümantasyon" ise "belge toplama" anlamında kullanılmaktadır. Buradagerek bilgi gerek belge toplama eylemi ana işlev olan "bilginin yayılması"amacına yardımcı nitelikte olduğundan, karşıhkta bu iki sözcüğe de yer verilmemesiuygun olacaktır. Bu durum karşısında, "Teknik Enformasyon ve Dokümantasyon"karşılığı olarak, gerek anlam gerek işlev özelliği göz önünde bulunduru-1 Bu Sözcüğün öyküsü için bakınız: Cemal Mıhçıoğlu, "Basın-Yayın AlanındaTürkçe Terim Denemeleri," <strong>Ankara</strong> <strong>Üniversitesi</strong> Basm-Yayın Yüksek Okulu Yıllığı1983-1985, s. 145-168. "Teknik Enformasyon ve Dokümantasyon" ile "Enformasyon"başlıkları altındaki açıklamalar.140


larak, ayrıca "bilgisayım" (enformatik) sözcüğünün yapısı örneksenerek, bilgiyayımkarşılığı önerilmektedir.Örnek: 1977 yılında yapılan bir araştırmaya göre, Türk kamu <strong>yönetim</strong>indebilgiyayım işi yapan ulusal düzeydeki örgüt birimlerinin sayısı on dolayındadır.Konuya dönersek, yukarıdaki eleştirilerin de gösterdiği gibi, Danışman'ıngörüşleri, kurum içinde başka etkili denetim düzeneklerinin bulunmamasıyüzünden gerekli olmakta, araştırmaların niteliğini daha daiyileştirmekten geri kalmamaktaydı.Burada okuyucu, daha önce araştırma yöntemleri konusunda özel bireğitimin de uygulandığı bildirilen bir kurumda girişilen araştırmalardaböylesine çok yanılgıya düşülmesini yadırgayabilir. Bizce bunun başlıcaiki nedeni vardır. Önce, biçimsel öğrenim döneminde araştırma yöntemlerikonusunda sağlam bir eğitim görmemiş kimseleri, özellikle belirlibir yaşın ötesine de geçtikten sonra bu alanda yetiştirmek kolay değildir.Bu alanda da biçimsel öğrenimin eksikliğini sonradan gidermenin çokgüç olduğu unutulmamalıdır. Ayrıca, uygulanan tek bir eğitim izlencesinin,bu alanda başlıca yöntemleri açıklayıp sorunlara dikkati çekmeyibaşarsa da, kişilerde uygulamaya dönük, kökleşmiş beceriler oluşturmasıkolay değildir. İkinci olarak, MPM gibi o yıllarda değişen koşulların görevlilereödenen aylıkları yetersiz kılıp görevli ayrılmalarını hızlandırdığıbir kuruluşta görev içi eğitimin etkisinin de bu ayrılmalar sonucu genişölçüde ortadan kalktığını, yeni görevlileri de eğitmek gereksinmesinin sürekliolarak ortaya çıktığını gözden uzak tutmamak gerekir.141


YAYIN7.BölümKurumda Danışman'ın en çok yardımda bulunması istenen çalışmaalanlarından biri de kuşkusuz yayındı. Danışman'ın katkıda bulunduğuyayın çalışmaları bir yayın yöneltisinin geliştirilmesinden başlıyor, kurumunçıkardığı süreli yayınlarla ilgili görüş bildirme, yayımlanması düşünülenkitap, kitapçık, yazanak gibi metinlerin, dergide yayımlanacak yazıların,çeviri örnekleriyle yayımlanacak çevirilerin incelenmesi, Türkçeyeçevrilip dergide yayımlanması uygun olacak yazılarla ilgili önerilerdebulunma, kimi metinlerde gerekli düzeltmeleri yaparak yayma hazır durumagetirme, yayımlanmak üzere belirli konularda yazılar yazma ya daçeviriler yapma gibi çok çeşitli işleri kapsıyordu. Bu bölümde Danışman'-ın işte bu alanlardaki çalışmaları üzerinde durulacaktır.YAYIN İŞLERININ DÜZENLENMESIKurumun Genel Sekreteri, Danışman'ın göreve başlamasını izleyenay içinde kendisinden kurumca yayımlanan dergi ile izlenen yayın yöneltisikonusunda görüş istemiş, o da bu konudaki ilk düşüncelerini 1 Eylül1971 günlü görüş bildirme yazısında şöyle açıklamıştı:Ağustos ayı içinde yaptığımız bir görüşme sırasında gösterdiğiniz istek üzerineMPM'nin yayımlamakta olduğu dergi ile genel olarak yayın yöneltisi üzerindekiilk görüşlerimi aşağıda dikkatinize sunmayı yararlı gördüm.Bu konuda şimdilik yaptığım başlıca çalışma, derginin bugüne dek yayımlanmışsayılarını gözden geçirip MPM'nin yayın yöneltisine egemen olması gerekenbeliibaşlı ilkelere ilişkin görüşlerimi kâğıda dökmek oldu.Dergiyi incelerken geliştirdiğim başlıca öneriler şunlardır:1. Dergi üç ayda bir yayımlanmalıdır. Her ay yayımlanması bu konuda edinilendeneylerle karşılaşılan güçlüklerin de gösterdiği gibi, çok sıktır. Bu yolagidildiğinde her ay küçük bir Bülten yayımlanması uygun olur.2. Derginin adı yalnız "Verimlilik" olmalıdır. Anlam bakımından bir yinelemeniteliği taşıyan "Prodüktivite" sözcüğüne başlıkta gerek yoktur. Kapağın uygunbir yerine "Milli Prodüktivite Merkezi'nce Üç Ayda Bir Yayımlanır" tümcesikonursa bu sözcük de kullanılmış olacaktır.142


3. Derginin iç yüzündeki "MPM personeli olmayan yazarların makalelerindekifikirler kendilerine ait olup Merkezimizi bağlamaz" kaydı, baştaki "MPMpersoneli olmayan" sözleri çıkarılarak daha genel bir duruma getirilmelidir. MPMgörevlilerince kaleme alınan yazılardaki bütün görüşler de Merkezi resmen bağlayıcınitelikte olmayabilir, olmamalıdır.5. Derginin her sayısında yer alan İngilizce makale özetleri büyük bir yararsağlar görünmemektedir. Dergi yurt dışında geniş bir dağıtımı olan ya da okunanbir yayın niteliği taşımadığından, bu özetlerin daha çok biçimsel bir aıılam taşıdığıizlenimini edindim. Dergi üç ayda bir çıkarılıp Türkiye'nin <strong>sorunları</strong> üzerindeözgün incelemelere daha yoğun bir biçimde yer vermeye başladıktan sonrasöz konusu özetlerin nasıl, ne ölçüde yayımlanacağı ayrıca görüşülüp belirlenebilir.6. Derginin baskı niteliği iyi değildir. Okurken arka sayfadaki yazılar görünmekte,kullanılan mürekkebin niteliği de iyi olmadığından karşı sayfalan kirlettiğigörülmektedir. Başlıklarda çok kalın siyah puntolar kullanılması hem derginingüzelliğini bozmakta hem de karşı sayfalara bulaşmaktadır.7. Dergide yayımlanan yazıların sayfa altlarında yollamada bulunulup künyeleritüm olarak verilen kaynakların yazının sonunda "Literatür" başlığı altındabir kez daha yinelenmesine gerek yoktur.8. Ara ara dergiye ek olarak yayımlanan kısa kitapçıkların ayrı bir dizi biçimindeyayımlanması daha doğru, daha kullanışlı olur.9. Kimi sayılarda tarımla ilgili yazılara gereğinden çok yer verildiği gözeçarpmaktadır. Her sayıya girecek konular arasında daha iyi bir denge sağlanmasıiçin çaba gösterilmelidir.10. Yine kimi sayılarda çevirilere çokça yer verildiği görülmektedir. Bu bakımdanda dengesizliklere yol açılmaması yerinde olur.11. "MPM'de Bu Ay" sütununda şube adlarının başlık olarak kullanıldığı görülmektedir.MPM'nin iç bölünümü ile ilgili olan bu başlıkların kaldırılarak "eğitim.""araştırma," "yayın" gibi MPM'nin ana görevlerini yansıtan bir bölümlemeyegidilmesinin daha uygun olacağım sanıyorum.12. Dergide Türkiye ile ilgili uygulamalı, sorun çözme amacına dönük yazılaragereken ağırlığın verilmediği görülmektedir. Derginin her sayısında bu nitelikte,okuyucuya o sayımn özenle saklanması gereğim duyurtacak en azındanbir yazıya yer verilmesi için özel bir çaba gösterilmelidir.13. Sayfa altlarında bir önceki kaynağa yollama yaparken kullanılan Latince"ibid' sözcüğü yerine "üstteki kaynak" sözü kullanılmalıdır.14. Dil bakımından da her zaman gerekli duyarlığın gösterilemediği, bu aradayerleşmiş Türkçe karşılıkları bulunan "mekanizasyon, fizibilite, organizasyon"gibi yabancı, üstelik bu dilleri bilmeyen okuyucuların dergiyi okuyup anlamasınıgüçleştirebilecek sözcüklere yer verildiği görülmektedir.15. Bu arada aşağıdaki konulara da dikkati çekmekte yarar görüyorum:(a) Derginin parasız olarak gönderildiği kişilerle kurumlar iyi seçilmiş midir?Dergi, hem ondan yararlanabilecek hem de yazı yazarak katkıda bulunabilecekkişilere gönderilmelidir.(b)Reklam olanakları düzenli bir biçimde araştırılmış mıdır?143


(c) Dergiye dışardan değerli yazılar verebilecek kişilerle ilişki kurulmuşmudur? Bu arada MPM'nin çalışma konularıyla ilgili olarak MPM dışında (özellikleüniversitelerle öbür öğretim-araştırma kuruluşlarında) yapılan özgün çalışmalarınyayımlanma olanaklarının sağlanıp bu konuda ilgililerle düzenli bir ilişkininkurulması yararlı olur.Dergiyle ilgili olarak şimdilik gözüme çarpan, belirleyebildiğim sorunlar bunla/dır.MPM'nin genel yayın yönellısine egemen kılınmasını önerdiğim başlıca ilkelerise aşağıdadır:1. <strong>Kitaplar</strong>ın, broşürlerle dergi yazılarının yayımlanmadan önce gerek özgerek biçim yönünden köklü bir incelemeden geçirilmesi. (Yayından öııce incelemeişini yapacak yetkili kişilere belirli bir maddi karşılığın ödenmesi ciddiyetsağlama bakımından yararlı olur.)2. MPM'ce girişilen araştırma sonuçlarının kitap, broşür ya da dergi yazısıolarak yayımlanmasının ilke olarak benimsenmesi.3. Yayın izlencesinde çeviriden çok telif yapıtlara ağırlık verilerek çevirilerindaha çok ana kaynak niteliğindeki yayınlarla kısıtlı tutulması. (İlke olarakönceden Yayın Komisyonunca alınmış açık bir karar uyarınca yapılmış çevirile- ,rin yayımlanması, bu konuda olupbittilere yer verilmemesi.)4. Üniversitelerle, benzeri öğretim-araştırma kurumlarıyla ilişki kurulupMPM'nin çalışma alanıyla ilgiü konularda çalışmalar yapılmasının özendirilerekhazırlanacak yüksek lisans, doktora çalışmalarının yayımlanması olanaklarınınsağlanması. (Konulan ile koşullan önceden belirtilerek.)5. Yayınlarda kâğıt niteliğinden çok baskı temizliğiyle gelimin —dolayısıylafiyatın— düşük tutulmasına önem verilmesi.6. Yayınlarda olabildiğince temiz —Osmanlıcayla yabancı kökenli sözcüklerdenarınmış— bir dil kullanılması.7. Yazım bakımından Türk Dil Kurumu'nun yayımladığı Yazım Kılavuzu'nunesas alınıp belirli kurallara bağlanmış konularda yazarlara bu kurallann dışmaçıkma olanağı tanınmaması.8. Baskı sayısının doğru olarak saptanması, özellikle uzun bir süre aranıpyararlanılacak nitelikteki yayınlann yeter sayıda bastınlması yoluna gidilmesi.9. Baskıdan önce provalann büyük bir titizlikle incelenerek dizgi yanlışlannayer verilmemesi.10. Yayınlann ilgililere duyurulmasını, satışım sağlamak için formlar oluşturulupkitaplıklara, ilgili kuruluşlarla kişilere gönderilmesi ya da bu konudakoşulları elverişli dağıtım örgütleriyle anlaşmalar yapılması.11. Yayın izlencesini içerikle biçim bakımından değerlendirerek gereksinmeleredaha uygun bir duruma getirmek amacıyla ara ara okuyucular arasındaaraştırma yapılması.Yukanda belirtilen görüşler, geniş kapsamlı bir araştırmanın sonucu olmaktançok, ilgililerin dinlencede bulundukları bir sırada yapabildiğim sınırlı birçalışmanın ürünü olarak değerlendirilmelidir. Bu konudaki çalışmaların sürdürülüpMPM'nin amaçlannın gerçekleştirilmesi bakımından büyük önem taşıyanyayın izlencesinin sağlam ilkelere bağlanması gerektiği düşüncesindeyim.144


Danışman, uygun, yeterli bir yayın yöneltisi geliştirme yönündeki düşünselirdelemelerini sürdürmüş, bu arada incelediği bir MPM yayınıylailgili gözlemlerini kurumun izlemesi gereken yayın yöneltisiyle olan bağlantılarınıda somut bir biçimde dile getirerek 15 Eylül 1971 günlü görüşbildirme yazısında açıklamıştı:MPM'nin yayın yöneltisiyle ilgili 1 Eylül 1971 günlü, 12 sayılı yazımı sunduktansonra, "Kamu Kuruluşlannda Halkla ilişkiler Açık Oturumu" adı altında yayımlanankitapçığı inceleyip söz konusu yazımla ilgisi dolayısıyla konuya yeni;den dönmenin yararlı olacağını düşündüm.Kapak düzeninden MPM'nin "100. yayını" olduğu anlaşılan kitapçık 44 sayfauzunluğunda olup metnin ses kuşağından çıkanldığı anlaşılmaktadır.Konuşmacılar tanıdığım kimseler olduğu için bu satırlan yazmakta güçlükçekmekle birlikte, gerçeği olduğu gibi belirtmekten de kendimi alamadım.1. Metin, ciddi bir kuruluşun yayınlannda bulunması gereken düşünce tutarlılığıylaanlatım olgunluğundan yoksun görünmekte, dahası konuşmacılarınKamusal İlişkiler konusunu bir lisans öğrencisi düzeyinde bile bilmedikleri açıkçagörülmektedir. Kırk dört sayfalık metinde anlam taşıyan bütün tümcelerindört sayfayı doldurabileceği bile şüphelidir. Metnin geriye kalan bölümü ancak"haşviyat ve malâyaniyat" olarak nitelendirilebilir.2. Özellikle konuşmacılardan birinin söyledikleri yer yer şaşkınlık uyandırmaktadır.Aşağıda bunlardan örnekler verilmiştir:Konuşmacı bir yerde (s. 16) "siyasi ve tarihi antropoloji"den söz etmektedir.Antropoloji "insanbilim" demek olup bu bilim dalının siyasisi ile tarihisi dahakeşfedilmemiştir. Kafataslanyla kemikleri inceleyen antropoloji dalının adı "fizikiantropoloji," kültürleri inceleyenin adı "sosyal (ya da kültürel) antropoloji"dir.Konuşmacı daha sonraki sayfada "matris kuvvet" biçiminde bir deyim kullanmıştır.Matris, bilindiği gibi, bir matbaacılık deyimidir. Konuşmacının, "iticigüç" anlamına gelen Fransızca "force motrice" deyimini —kuşkusuz aydın görünmek,açık oturuma katılanlan etkilemek amacıyla— kullanmak istediği anlaşılmaktadır.Yine o sayfanın altında, konuşmacının "frasterasyon" diye bir sözcük kullandığıgörülmektedir. Bu sözcük, İngilizce ile Fransızcadaki 'fruslration" sözcüğününkonuşmacı tarafından bozulmuş bir biçimidir. İyi bilmedikleri sözcükleri kullanmamalarıgereğine bizler öğrencilerimizin dikkatini ara ara çekmek gereğiniduyanz. Bu tür yanlışların MPM gibi bilimsel niteliği başat bir örgütün düzenlediğiböyle bir açık oturama konuşmacı olarak katılan, dolayısıyla seçkin kimselerolması gereken kişilerce yapılması bağışlanabilecek bir durum değildir.Bu konuşmacı bir başka yerde (s. 22) şöyle diyor: "Mesela bütün sosyal psikoloji,uluslararası sosyal psikoloji kitaplannı dolduran Prof. Muzaffer Başoğlugibi bir Türk vardır. Bunu biz yetiştirmişizdir. Bugün Amerikan Üniversitelerindekisosyal psikolojinin, sosyalizmin ve toplum bilimin özellikle enformasyon, enformatikve halkla ilişkiler dediğimiz konulann üzerine Amerikan kitlesine yönverecek teknikleri teklif etmekle vakit geçirmektedir." Bu tümcelerin özellikleenformatik (ki bilindiği gibi "elektronik bilgi işleme" demektir) ile halkla ilişkileralanında Amerikan toplumuna teknikler önerdiği konusundaki sözlerin eskiyurttaşımız Muzaffer Şerifin tüylerini diken diken edeceği kuşkusuzdur.45


Konuşmacı bir yerde de (s. 37) şöyle diyor: "Bir verici kaynak hedef kitle ileiyi anlaşabilmek için ortak kaynaklan müşterek izafet çevrelerini ve müştereksembolleri kullanmak zorundadır. Dil bunlann başında gelir. Mesela, 'bildirimeyleminde tüm arısalt önemsenecek tinsel inceler önerir' sözünden zannediyorumki. bir şey anlaşılmadı. Ama bu bir cümledir, yani iddialı çevrede bir dildir. 'Haberleşmede müzik sanatı önemli ruhsal sembollerdir' demektir." Bu anlatım dane yazık ki yanlışlarla doludur. İçine düştüğü acıklı durumun farkında bile olmayansayın konuşmacı, aklı sıra Türkçedeki sadeleşme akımı ile alay etmektedir.Oysa hem kendi karihasından uydurarak ortaya koyduğu tümcedeki sözcükler,hem de tümcenin kuruluşu tümüyle yanlıştır. Önce "haberleşme"nin karşılığıolarak kullandığı "bildirim eylemi"ni Türkçe bilen hiç kimse bu anlamda kullanmaz."Bildirim," beyanname, beyan karşılığıdır. "Eylem" aksiyon demektir. Konuşmacınınkullanması gereken sözcük, aslında "haberleşme"den daha geniş birkapsam taşıyan "communication" kavramının karşılığı olup konunun uzmanı bilimadamlarınca da kullanılan "bildirişme" sözcüğüdür. Konuşmacının "doğrutümce"sinde sözü geçen "sembol" sözcüğü alay konusu uydurma tümcede yokturO sözcük de "simge" olup tutunmuş, ilerde daha da yaygın olarak kullanılacakbir sözcüktür. Tümcenin öbür sözcükleri anlamsız, tümcenin yapısı bozuktur. Konuşmacınındoğru diye verdiği tümce de anlam bakımından sakattır.Bu konuşmacının yukandakilere benzer yanlışlarından başka örnekler verilebileceğigibi, çoğu kez söylediklerinden bir anlam da çıkanlamamaktadır.4. Buraya dek değindiğimiz noktalann birçoğu doğrudan doğruya konuşmacılarlailgili olmakla birlikte, MPM'yi ilgilendiren yönleri bulunduğu da kuşkusuzdur.MPM'nin böylesine yetersiz, yanlışlarla dolu bir metni yayımlamamasıgerekirdi. 1 Eylül 1971 günlü yazımın 3. sayfasının 1 numarasındaki ilke uygulanmışolsaydı, öyle sanıyorum ki, konuşmacılann olduğu gibi MPM'nin de aleyhinekullanılabilecek olan böyle bir metnin bastınlması yoluna gidilmezdi.5. Söz konusu yayında birçok yazım, dizgi yanlışlarıyla da karşılaşılmaktadır.Eu arada konuşmacılardan birinin soyadı birkaç yerde yanlış yazılmıştır. Bunokta da yukarıda sözü edilen yazımın 4. sayfasında yer alan 9. maddeyle ilgilidir.6. Metnin basımevine gitmeden önce konuşmacılarca görülüp görülmediğiniSayın X'e sorduğumda ilgililerin metni gördükleri, dahası her sayfanın altım parafeettikleri karşılığını aldım. Metnin ilgililerin böyle bir inceleme yapmak olanağınıbulmuş olmalarına karşın bu durumda yayımlanmış bulunması her şeydenönce doğrudan doğruya konuşmacılan suçlu duruma düşürecek bir durumolmakla birlikte, sonuç bir MPM yayını olarak ortaya çıktığına göre MPM'yi debir ölçüde eleştiriye açık bırakabileceği kuşkusuzdur.7. Bu arada açık oturumun düzenlenmesine yol açan gelişmelere de kısacacıeğinmek, MPM'nin eğitici, aydınlatıcı nitelikteki çalışmalanyla ilgisi yönündenyararlı olacaktır. Geçen Nisan ayında düzenlenen Kamusal İlişkiler seminerindenönce, ilgili arkadaşlar benimle de Siyasal Bilgiler Fakültesinde ilişki kurarak bukonuda görüşümü sormak inceleğini göstermişlerdi. Bu arada konu ile ilgili kişilerarasında bir "eğilim araştırması" yaparak seminere ilişkin önerilerini almışlardı.Sonradan öğrendiğime göre bu amaçla düzenlenen soru kâğıdını yanıtlayanlannbir bölümü, seminere konuşmacı olarak katılmak istediklerini belirtmişler,ancak seminer hazırlıklannı yapmakla görevli arkadaşlarımız bu kişilere seminerdekonuşmacı olarak yer vermeyi uygun görmedikleri için daha önce bir açık146


oturum düzenleyerek kendilerini oraya konuşmacı olarak çağırıp doyumlandırmakyoluna gitmeyi uygun görmüşler. Bu konuyu bana açtıklarında bu kişilerin kimlerolduğunu sorup adlarını öğrendikten sonra içlerinden bir bölümüne ilişkindüşüncelerimi açık olarak söyledim. Ancak, bunlardan kimisiyle MPM'nin iş ilişkisibulunduğu için böyle bir yola gitmenin kaçınılmaz olduğu karşılığını aldım.Aslında bu kişilerin kendilerini böyle benimsetme çabasına girmeleri doğru birdavranış değildi; ancak MPM'nin de bu yoldaki telkinlere çalışmalarının niteliğinidüşürmemek kaygısıyla boyun eğmemesi daha uygun olurdu. Böyle bir çözümegitmek MPM'nin gelecekteki ilişkileri bakımından gerçekten zorunlu olsa bile açıkoturumda söylenenlerin kalıcı bir metin biçiminde yayımlanmaması kuşkusuz dahauygun olurdu. Bütün bunları belirtmekten amacım, gerçekten iyi niyetli, değerliolan arkadaşlarımızı eleştirmek değil, MPM'nin çalışmalarına egemen olmasıgereken yöntemle bu konularda gösterilmesi zorunlu olan titizliğe ilişkin görüşlerimisomut bir örneğe dayanarak açıklamaktır.Danışman, kurumun yeni çıkan bir yayınını görüp inceledikten sonrabu alanda izlenmesi gereken yöneltiyle ilgili olarak düşündüklerini 27Ekim 1971 günlü görüş bildirme yazısında şöyle açıklamıştı:Bir süreden beri MPM yayın çalışmalarının düzene konması konusu üzerindebirlikte durmakta olduğumuzu biliyorsunuz. Bu konuya ayırdığım 12 ile 13 sayılıyazılarım dışında, yayın <strong>sorunları</strong> üzerinde görüşmeler yaptığımızı da anımsayacaksınız.Son çıkan MPM yayınının da daha önce belirlenen eksikliklerleözürlü olduğunu gördüğümden konuya yeniden dönüp somut bir öneride bulunmakgereğini duydum.Bu konuda vardığım sonuç, yayın çalışmalarının çok özensiz, dahası MPMgibi biı kuruluşa yakışmayan sorumsuz bir biçimde yürütülmekte olduğudur. Bununise MPM'yi yerinde birtakım eleştirilere açık bırakmakta olduğu kuşkusuzdur.Kanımca bu durum yayın işlerini yürütenlerin görevlerini iyi yapmamalarından,büyük bir olasılıkla da bu konudaki eğitimlerinin yetersizliğinden ileri gelmektedir.Tanılanan, sağaltım yolları da bilinen bir sayrılığın sürüp gitmesi herbakımdan sakıncalı olduğundan aşağıdaki düşüncelerimi sunmakta yarar görüyorum.1. Bugünkü durumda yayınların MPM'yi güç durumda bırakabilecek bir biçimdeçıkması, daha çok ilgili şube içinde etkili bir kılavuzlukla denetlemeninbulunmamasından ileri gelmektedir. Bu koşullar altında, bundan sonra çıkacakyayınların, bir süre için, MPM üst düzeyince daha yakından denetlenmesi uygunolacaktır.2. Bu denetlemenin daha çok (a) yayma hazırlama ile (bl baskı olmak üzereiki aşamada yapılması gerekmektedir.3. Bu evrelerden her birinin başında, çalışmaların yapılmasıyla sonuçlandırılmasısırasında görevli kişilerin neyi nasıl yapacaklarının, uygulamada nasılyaptıklarının kendileriyle görüşülerek yakından denetlenmesi zorunlu görülmektedir.4. Böyle bir denetlemenin yayın işlerini yürüten arkadaşların "iş başındaeğitim"ini sağlayacağı kanısındayım. Böylece yalnız yayın işlerini yürüten görevlilereğitilmekle kalmayacak, eğitimden yararlanma, kendilerini geliştirme güçleri konusundabir değerlendirme yapılması olanağı da sağlanmış olacaktır. Söz konusu147


denetim sırasında, kimi MPM görevlilerinin kuruma yararlılık düzeyi konusundada bir görüş kazanılabilecektir.5. Önerilen denetimde, uygun görülürse Genel Sekreterlik danışmanı olarakgörev alabilirim. Bu denetime Genel Sekreterin ya da Yardımcısının ya da ikisininbirden doğrudan doğruya katılıp ilgililerle yapılacak görüşmeler sırasındabunlardan en az birinin hazır bulunmasının yararlı olabileceğini düşünüyorum.MPM'nin en üst düzeylerini aslında daha alt düzeylerde çözülmesi gereken bugibi sorunlarla uğraştırmanın kuşkusuz birtakım sakıncaları vardır. Ancak, yukarıdada beürtildiği gibi, geçici bir süre için bu yola gitmenin uygun olacağınıdüşünmekteyim. Özellikle açık oturum, seminer çalışmalarının sonuçlarım kamuoyunasunan yayınlan göz önünde bulundurarak önermek gereğini duyduğumbu önlemlere 2-3 yayından sonra gerek kalmayacağım sanıyorum.6. Ülkemizdeki birçok kuruluşlarda, yayınlann baskıya girmeden önce sonbiçimiyle gözden geçirilmesi görevi genellikle bir kurula (Yayın Komisyonlarına)verilmektedir. MPM'de bu denetimin ilgili Şubenin üstünde bir düzey olarak YayınKurulu'nca yapılması Yayın Yönergesi ile hükme bağlanmış olmakla birlikte,kamuya sunulan yayınlar böyle bir denetimin gerektiği gibi yapılmadığını açıkçagöstermektedir.MPM Yayın Yönergesine ilişkin görüşlerimi ilerde ayn bir yazıyla bildireceğimide bu vesile ile belirtmek isterim.Daha sonra kurumun yayınla ilgili uygulamalarım düzenleyen YayınYönergesini de inceleyen Danışman, gerekli gördüğü değişiklikleri 13 Aralık1971 günlü görüş bildirme yazısında öneriyordu :MPM'nin yayın çalışmalannın yeniden düzenlenmesi çabalanyla ilgili olarak,bundan bir süre önce MPM Yayın Yönergesini incelemek fırsatım buldum. Bukonudaki düşüncelerimle önerilerimi aşağıda sunuyorum:1. Yayın işleriyle ilgili Yayın Kurulu ile Yayın Komitesi birleştirilip yayınişleri bir tek kurulca yönetilmelidir. Ad sorunu önemli olmamakla birlikte, bukurula başka yerlerdeki benzerlerine bakılarak Yayın Komisyonu adı verilebilirKanımca, üyeleri de birbiriyle geniş ölçüde çakışan iki ayrı kurulun varlığı,süre, güç savurganlığına yol açmaktadır. 'Yayın Kurulu" daha çok yönelti belirlemegörevini yapmakta, "Yayın Komitesi" ise çoğunlukla dergi işleriyle uğraşmaktadır.İki işin de bir kurulca ya da onun gözetimi altında kolaylıkla yapılabileceğinisanıyorum.Yayın Kurulunda Yönetim Kurulundan bir üyenin başkan olarak görev almasınınyerindeliği üzerinde de duraksamalanm vardır. Bir yönelti kuruluşu olanYönetim Kurulu, ilke olarak yürütmeye karışmamalı, <strong>yönetim</strong>ce belirlenen yayınyöneltisinin tartışılıp onaylanmasıyla yetinmelidir. Bir üyenin yürütme işleriyleuğraşması, yöneltinin eleştirilip onaylanması evresinde eksiksiz bir yansızlıkladavranmasını da engelleyebilmesi bakımından sakıncalı görünmektedir. YönetimKurulunda yayın konulannda yetkili bir üyenin her zaman bulunmaması olasılığıbir yana, bu işle görevlendirilecek üyeye karşılıksız bir külfet yüklemesi bakımındanda tedirginlik verici olabilir. Böyle bir düzenlemeyi kaçınılmaz kılan başkabir neden yoksa, Yönetim Kurulunun çalışmaların bu evresinin tümüyle dışındatutulmasının daha uygun olacağı düşüncesindeyim.148


2. Tek komisyon görüşünün benimsenmesi durumunda, Yayın KomisyonununGenel Sekreterin başkanlığında Genel Sekreter Yardımcısı, yayın işleriyle görevliŞube Müdürü ile Genel Sekreterlikçe görevlendirilecek bu konuda gerekli bilgiyle,deneyle donanmış iki uzman ya da uzman yardımcısından kurulmasını öneriyorum.Bu son iki üyenin bu konuda bilgisiyle, deneyleriyle yararlı olabilecekkişiler arasından seçilmesi, ayrı ayrı şubelerden olmalarından daha önemli görünmektedir.3. Süreli yayınlarla ilgili genel sorumluluk Yayın Komisyonunda olmakla birlikte,her süreli yayın için tek bir kişi (olabilirse iki süreli yayın için bir kişi),görevlendirilmeli, bu sorumlu kişi gereken işleri gerektiğinde MPM içindeki öbürgörevlilerin de yardımına, işbirliğine başvurarak yürütmelidir. Süreli yayınlaragirecek yazıların komisyonun bütün üyelerince ayrı ayrı incelenmesine gereksinmebulunmadığına da bu vesile ile değinmek isterim.4. Yayın Komisyonunun Genel Sekreterce gerek duyuldukça toplantıya çağrılacağıyolunda bir hüküm gereksinmeyi karşılayabileceğinden, Yayın YönergesiMadde 4.1'de yer alan "yılda en az iki keıe' toplanma hükmüne gerek kalmayacaktır.5. Yayın Yönergesi Madde 4.2'de yer alan "üyelerin tümünün katılması ile"toplanma hükmü de çok katı görünmektedir. "Üye çoğunluğu" toplantının yapılmasıiçin yeterli olmalıdır. Böyle olmazsa bir tek üyenin şu ya da bu nedenletoplantıya gelmemesi toplantımn yapılmasını olanaksız kılabilecektir.6. Yönergenin 4. maddesinin 4.3 bendinde "Yayın Kurulu MPM yayın politikasını,MPM tarafından çeşitli konularda yapılacak yayınların amaç, kapsam,tür, tip, sayı, dağıtım ve yayın günü ve sürelerini tespit ederek gerekli ise YönetimKurulunun onayına sunar" biçiminde bir hüküm yer almaktadır. "Gerekliise" kaydı Yönetim Kuruluna bu işlerin ancak gerek duyuldukça götürülebileceğinibelirtmekle birlikte, söz konusu <strong>sorunları</strong>n Yönetim Kuruluna götürülmedendoğrudan doğruya Yayın Komisyonunca karara bağlanmasının daha doğru olacağıkanısındayım.7. Maddenin 4.4 sayılı bendinde —yine gerek duyulduğunda— Yönetim Kurulunagötürülebileceği yolunda genel bir hüküm konması, düzenleme tekniği bakımındandaha uygun olur.8. Yayınların baskıdan önce incelenmesi ya da inceletilmesi ile ilgili olarak4.4-, 4.5, 4.6 sayılı bentlerde yer alan hükümler aym bent içinde birleştirilmelidir.Bu durum 5.3 ile 5.4 sayılı bentler için de söz konusudur.9. Yönergenin 4. maddesinin 4 4 sayılı bendinde yer alan "Danışma Kurullarınınkonuları dışında kalan" deyişinin metinden çıkarılmasının daha uygun olacağıdüşüncesindeyim. Böylece, bu kurullarda daha çok özü bakımından incelenenkonuların biçim yönünden yayına elverişlilik bakımından ayrıca incelenmesiolanağı da saklı tutulmuş olacaktır.10. Yönergenin 6. maddesinin 6.1 sayılı bendinin ilk tümcesindeki "MPM TeknikEnformasyon ve Yayın Şubesi Müdürü" deyişi "yayın işlerini yürütmekle görevlişube" olarak değiştirilmelidir. Böylece bu işlerin doğrudan doğruya şubemüdürünce yapılacağı yolundaki bir yanlış anlama da önlenmiş olacaktır.11. Yönergenin 9. maddesinin 9.1 sayılı bendindeki "makaleler dışındaki telifve çeviri eser haklarını MPM'ye devretmek isteyenler" deyişi üzerinde de yenidendüşünmekte yarar vardır. Çünkü bildiğimize göre bu devir isteğe bağlı ol-149


mayıp yayımlayan kurumlar bu devir işleminin —bir baskıyla sınırlı olmak üzeroya da tümden— yapılmasını sağlamak durumundadırlar.12. Madde 10'un 10.1,3 sayılı bendinde yayımlanacak metinlerin yazarlarca5 nüsha olarak sunulması yolunda bir hüküm yer almaktadır. Beş nüsha sunmazorunluluğu, bize, yazarlara yüklenmiş aşırı bir külfet olarak görünmektedir. Birnüshanın gereksinmeyi karşılayabileceğini, metinde nüsha sayısını anmamanındaha uygun olacağını sanıyorum.13. Maddenin 10.2 sayılı bendinde "ekli örneğine uygun bir sözleşme"den sözedilmesine karşın yönergenin sonunda böyle bir metin yoktur. Bu sözleşmenin deyönergeyle birlikte bastırılmış olması gerekirdi. Yine, 11. maddenin 11.1.3 sayılıbendinde de "ekli örneğe uygun çeviri sözleşmesi"nden söz edilmesine karşılıkböyle bir örnek metinde yer almamaktadır.14. Maddenin 11.1.4 sayılı bendinde çevirilerin, denetiminden söz edilmektedir.Burada üzerinde durulması gereken yön, genellikle "olumlu" bulunan çevirilerinbile yayımlanmadan önce kesinlikle bir incelemeden geçirilmesi yöntemininkonmasıdır. Bir çeviri genellikle iyi olabilir, ancak içinde yer yer gözü, kulağıtırmalayan küçük eksikliklerle karşılaşılabilir. Çevirinin geri çevrilmesini gerektirmeyipkolaylıkla düzeltilebilecek olan bu gibi ufak tefek pürüzler giderilmezsemetin istenen yetkinlik düzeyine ulaşmayabilir. Bu konuda da gereken titizlikleduyarlığın gösterilmesi yerinde olur.15. Madde ll'in 11.1.1 sayılı bendinde çevirilerin "çeviri dilini bilen, konuylailgili olup Yayın Kurulunca seçilecek üç MPM uzmanı tarafından... terimlerindoğruluğu ve kullanılan Türkçenin uygunluğu bakımından" denetleneceği öngörülmektedir.Kanımca incelemenin üç kişiye yaptırılması, bir yandan emek savurganlığınayol açması, öte yandan sorumluluğu dağıtması bakımından sakıncalıdır.Bu nedenle söz konusu incelemeyi bir kişinin yapması daha uygun olacaktır.16. Madde 12'nin ilk bölücüğünde, iş izlencesinde öngörülen işler arasındaMPM görevlilerinin yapacakları araştırmaların yayımlanmaları durumunda araştırmalarıyürüten kişilerin adlarının sunuş yazısında belirtileceğinden söz edilmektedir.Bundan, yayınların kapağına onu oluşturanların adlarının konmayacağıanlamı çıkmaktadır. Bu konunun da yeniden düşünülerek Yayın Yönergesindebu tür yayınların kapağına yazarlarının adlarının konmasını sağlayacak birdeğişikliğe gidilmesinin, ilgilileri özendirme bakımından yararlı olacağı kanısındayım.Yayının 1-3 kişice oluşturulması durumunda —her zaman tartışma konusuyapılmaya elverişli bulunan öncelik sırası sorunu bir yana— kapağa yazar adlarınınkonmasında herhangi bir güçlükle karşılaşılmayacaktır. Yayının oluşturulmasında,bu arada araştırmanın yapılmasında emeği geçenlerin adlarının sunuşyazısında yer alması ancak sayılarının çok, katkılarının birbirine çok yakın olmasıgibi az karşılaşılan durumlarda söz konusu olmalıdır.Kurumun yayın alanındaki çalışmalarının niteliğini iyileştirme bakımındanönem taşıyan "Yayımlanacak Yazılarda Uyulması Gereken ilkeler"başlıklı kılavuzla ilgili olarak daha önce bilgi verildiği için buradayeniden üzerinde durulmasına gerek görülmemiştir.Danışman, Genel Sekreterin isteği üzerine, kurumca yayımlanan Verimlilikdergisinin Temmuz-Eylül sayısını incelemiş, yayın işlerinin bir150


düzene konması amacıyla o güne değin yapılan çalışmaların olumlu sonuçlarvermeye başladığını da saptayan aşağıdaki 19 Aralık 1973 günlügörüş bildirme yazısını sunmuştu :Verimlilik dergisinin Temmuz-Eylüi 1973 sayısını sözlü isteğiniz üzerine inceledim.Bu konudaki gözlemlerimle düşüncelerim aşağıdadır:1. Derginin görünüşü iyi, baskısı (hurufat, klişeler) temizdir. Dergi dış görünüşüylebile okuyucu üzerinde olumlu bir izlenim uyandırmaktadır.2. Bu sayının kapaktaki fon baskısı "İçindekiler"in okunmasını bir ölçüdegüçleştirmektedir. Fonun rengi biraz daha soluk olsa bu sakınca önlenmiş olurdu.3. Yazarların kim oldukları adlarının altında kimi kez belirtilmiş, kimi kezbelirtilmemiştir. Bu eksikliğin giderilerek yazarların kimliklerinin adlarının altındadeğil o sayfamn altına konacak bir dipnotla açıklanması daha uygun olur.4. Derginin oylumu dolgun, buna karşılık aşın ölçüde kabank da değildir.5. Dışla iç kapaktaki "lçindekiler"e göz atıldığında imzalı yazılann 24'ütelif, biri çeviri gibi görünmektedir. Oysa bu yazılann 12'si telif, 13'ü çeviridir.Böyle bir izlenim, yazar adının "İçindekiler"e alınmayarak yalnız çevirmen adınınkullanılmasından ileri gelmektedir. Bunu önlemek için önce yazar, daha sonrabir çizgi çekilerek çevirmen adına yer verilmelidir. Yerden kazanmak içinilkle orta adların yalnız ilk harflerinin yazılması yoluna gidilebilir.6. Dergideki yazılarda yer alan çizelgeler 10 punto ile dizilmiştir. Sekiz puntoile dizilmeleri görünüş bakımından daha uygun olacaktır.7. Dergiyi otuz sayfada bir aldığım örnek sayfalan okuyarak dille dizgi yanlışlanaçısından da denetledim. Bu inceleme sonucunda yazıların genellikle kolayokunduğu, yanlışlann da çok az olduğu sonucuna vardım. Bu arada "varyans,endikatör, kriter, reel, sektör, realist, reaksiyon, ünite, norm, konteyner" gibi Batıkökenli sözcüklere sıkça yer verilmiş olduğunu gördüm Yazarlar biraz dahaözen gösterirlerse bu gibi pürüzlerin de kolaylıkla ortadan kaldınlabileceği açıktır.8. Derginin sonunda yer alan İngilizce özetlerde MPM'ce düzenlenen seminerlerinözetlerinin bulunmadığı ilgimi çekti. Yabancılar için —en azından çeviriyazılardan— daha ilginç olacağını sandığım bu seminerlerin biraz daha ayrıntılıözetlerine yer vermenin uygun olacağı düşüncesindeyim.z9. Yazılar genellikle ilginç olup bunlann çoğunun sanayi ile ilgili olmasıdoğaldır.Genel bir yargıya varmak gerekirse durumun gün geçtikçe iyiye gittiği, yayınkonusunda bir süreden beri gösterilmekte olan titizliğin olumlu sonuçlar vermeyebaşladığı söylenebilir.Yayınla ilgili öbür etkinliklerin incelenmesine geçmeden önce, Danışman'ınsekiz yıllık görev süresinin sonlarına doğru kurum içinde yayınalanında kendini gösteren olumsuz bir gelişmeye parmak basmaktayarar vardır. Danışman'ın birlikte çalıştığı ilk Genel Sekreterin görevdöneminde sağlam düşüncelere dayanılarak oluşturulan yayın yöneltisiyleuygulaması daha önce onun yardımcısı olan ikinci Genel Sekreter dönemindede sürmüş, ancak üçüncü Genel Sekreter döneminde durumda151


elirgin bir gerileme görülmüştü. Danışman bu durum karşısındaki ilktepkisini, yayınların yanı sıra genellikle bütün yazılardaki doğruluk denetimikonusunu da ele alan 4 Nisan 1979 günlü görüş bildirme yazısındaşöyle dile getirmişti:Yayın Kurulumuzun son iki toplantısındaki birkaç gözlemimle onlara ilişkinönerilerimi bilgilerinize sunmakta yarar bulunduğunu sanıyorum.1. Anımsayacağınız gibi, yayımlanmak üzere Yayın Kuruluna getirilen biraraştırma yazanağı, Kurul toplantılarına başkanlık eden yeni Yönetim Kuruluüyesince okunup incelenerek kimi yıllara ilişkin sayısal verilerin eksik olduğusaptanmış, yazanağı kaleme alan uzmanlardan biri de bunlardan bir bölümünündaktilo aşamasında unutulmuş olduğunu söyleyerek gerekli düzeltmeleri yapmıştı.Yönetim Kurulu üyesi böyle titiz bir inceleme yapmasaydı bu eksiklik ya dabenzeri yanlışlıklar düzeltilmeyecek, metin de o durumuyla basılacak ya da basılıkapak içinde çoğaltılmış olarak ilgililerin incelemesine sunulacaktı.Bu küçük olay, MPMde yazılan yazıların denetimi konusuna eğilmek gerektiğinigöstermektedir. Merkez'de yazılan çeşitli türdeki yazıların bir dökümününyapılarak bunlann her birinde doğruluk denetiminin kimlerce yapılacağını belirlemeningerekip gerekmediğini bilemiyorum. Ancak bu konuda düşünülebilecekbirkaç örnekle ilgili önerilerimi aşağıda sunuyorum :a. Mektup ya da benzerleri gibi yazışmaların doğruluk denetimi o yazınıntaslağını kaleme alan kişice,b. Seminer ya da benzeri toplantılarda sunulacak bildirilerin, özellikle mumlukâğıda yazılan metinlerin doğruluk denetimi bildiriyi kaleme alan kişice (bildirimetnini hazırlayan kişi <strong>Ankara</strong> dışındaysa ya da böyle bir denetim işini yapacakdurumda değilse ilgili Şube Müdürünün görevlendireceği bir kişice),c. Araştırma yazanağı niteliğindeki daha uzun metinlerin doğruluk denetimionları kaleme alanlarca yapılmalıdır.Bu konuda ilgililerin dikkatini bir kez daha çekmekte yarar bulunabilir.2. Yayın Kurulunun son toplantılanndan birine yayımlanma karan alınmaküzere gelen bir başka araştırma yazanağı metni daha önce İşletme TeknikleriDanışmanınca incelenerek göze çarpan birtakım eksikliklerle yanlışlıklara değinilmiş,bu arada kimi yanlışların kurşun kalemle düzeltilmiş olduğu belirtilmişti.Danışman yazanağından gerek anlatım gerek yazım yanlışlarının bunlardan ibaretolmadığı anlaşılmakta, çoğaltmaya geçilmeden düzeltilmediğini sandığım butür yanlışların çokluğu ilk bakışta dikkati çekmekteydi.Bu gibi durumlar bundan uzun bir süre önce Genel Sekreterliğin dikkatiniçekmiş, bu arada kendisine gelen kısalı uzunlu birçok yazılardaki anlatım bozukluklarınıdüzeltmek durumunda kaldığından yakman o dönemin Genel Sekreteri,MPM görevlileri için bir yazı yazma eğitimini gerekli gördüğünü belirtmiş, dahasıbu amaçla birtakım girişimlerde bulunmuş, ancak böyle biçimsel bir eğitimçalışması gerçekleştirilememişti. Bunun üzerine kaleme aldığım "YayımlanacakYazılarda Uyulması Gereken İlkeler" başlıklı 25 sayfalık bir kılavuz çoğaltılarakMPM içinde yaygın olarak dağıtılmış, dergi ya da bültende yayımlanacak yazılannhazırlanmasında oradaki kurallara titizlikle uyulması istenmişti. Yazılardagenellikle karşılaşılmakta olan yanlışlann yaklaşık % 80'ini hemen önleyebilecek152


nitelikte olan bu kurallara uyma konusunda son zamanlarda gereken titizliğingösterilmediği görülmektedir.Yazıların gerek yazım gerek noktalama kurallarına uygunluğu bakımından"Sekreter Daktilo"larla "Daktilo"lara da görevler düşmektedir. Bu görevlileringörev tanımlarında "her türlü müsvedde yazılarla hazır metinleri noktalama işaretlerinide doğru olarak kullanmak sorumluluğu ile" "yanlışsız ve kusursuz daktiloetmek" biçiminde anlatımlar yer almaktadır. Sekreterlerle daktilolara bu konudayararlanmaları için geçen yıl Türk Dil Kurumu'nca yayımlanan YazımKılavuzu'nun 9. baskısından önerim üzerine satın alınarak dağıtılmıştı. Başkakurumlardaki benzerlerinin çoğundan daha nitelikli olduklarını bildiğim bu görevlilerimizinbu konuda kendilerini daha iyi yetiştirerek daktilo ettikleri metinlerikurallara uygun biçimde düzeltip yazabilecek düzeye kolaylıkla yükselebileceklerineinanıyorum. Dahası, sekreterlerle daktiloların işbirliği ile başka kuruluşlardabenzer görevleri yapanların da geniş ölçüde yararlanabilecekleri bir kılavuzungeliştirilebileceğini sanıyorum. Bu konuda gereken yardımı yapmaya hazırım.3. MPM'de oluşturulan yazanakların da her zaman gerekli biçim koşullarınıtaşımadığı Yayın Kurulu toplantılarında ortaya çıkmış bulunmaktadır. Bu konubir yönüyle araştırma yazanaklarını kaleme alanları, bir yönüyle de onları daktiloedenleri ilgilendirmektedir. Bu gereksinmelerin ikisini birden karşılayabilecekbir yayını, <strong>Ankara</strong> <strong>Üniversitesi</strong> Eğitim Fakültesi öğretim üyelerinden Doç. Dr.Niyazi Karasarin yazdığı "Araştırmalarda Rapor Hazırlama Yöntemi" (1976) başlıklıbir yapıtı ilk yayımlandığında Genel Sekreterliğe öğütlemiş, beş dolayındanüshanın da satın alınmasını sağlamıştım. Alındığı günden beri kitaplık sergenlerindedurmakta olduğunu saptadığım bu yapıtın gerek uzmanlarla uzman yardımcıları,gerek sekreterlerle daktilolarca özenle incelenip orada sözü edilen kurallarauyulmasında yarar vardır. Gerekirse 142 sayfa uzunluğundaki bu kitapgözden geçirilerek daha kolay kullanılabilecek kısa bir kılavuza da dönüştürülebilir.Ya da kitabı okuyanlar gerekli notları alarak çalışmalarında onları kılavuzolarak kullanabilirler.Danışman, yine bu dönemde, kurumca hazırlanmış, her biri ayrı biryayın konusu yapılabilecek yazanakların durumuyla ilgili düşüncelerini,MPM Genel Sekreterine sunduğu son görüş bildirme yazısı olan 25 Nisan1979 günlü, 219 sayılı aşağıdaki yazıda açıklamıştı:Son günlerde MPM'nin yeniden göz atmak gereğini duyduğum iki eski araştırmayazanağından birini bulamadım, ikincisini de ancak hazırlayan arkadaştanb.ir rastlantı sonucu elde edebildim.Bu yazanaklardan biri Genel Sekreter Yardımcısının 21 Mart 1974 günlü yollamanotuyla görüş bildirilmek üzere bana gönderilen, benim de 5 Nisan 1974günlü, 320 sayılı yazıma konu olan 50 daktilo sayfası uzunluğunda "Makine İmalatSanayiinde Hizmet-içi Eğitim Araştırması Raporu" başlığını taşıyan yazanaktır.Yazarı bugün MPM'den ayrılmış bulunan bu yazanak, daha sonra o konuyla ilgilibir çalışma daha yapan bir başka uzmandan öğrendiğime göre, yaptığım eleş.(irilerin ışığı altında gözden geçirildikten sonra çoğaltılmıştır. Bilimsel bir çalışmaürünü olan, üstelik MPM'nin iş izlencesi ile Genel Kurul'a sunulan çalışmayazanağında da yer almış olması gereken bu yazanağın kitaplıkta bir nüshasınınbulunmasını doğal saydığımdan oraya başvurduysam da bu yolda bir uygulamanınbulunmadığını öğrendim.153


Metnini yazarından bir rastlantı sonucu elde edebildiğim yazanak da, "MakineYapım Sanayiinde Yöneticiler İçin Hizmet-içi Eğitim Uygulaması Ön Çalışması"başlıklı 31 sayfa uzunluğunda, yine 1974 yılında hazırlanıp çoğaltılmış bir yazanaki/r.Bu yazanak da bugün, ya da aradan bir süre daha geçtikten sonra arandığındabulunmayacaktır. Bu belgeleri elde edebilmenin tek yolu bugün kaldırılmışbulunan dosyalarını bulmak üzere özel bir belgelik araştırmasına girişmektir.26 Mart 1979 günü Abant'ta düzenlenen Eğiticilerin Eğitimi Seminerine sunacağımbildiriyi hazırlarken MPM'nin kamu iktisadi kuruluşlarındaki eğitim birimleriyleilgili olarak 1977 yılında yaptığını bildiğim bir araştırmanın bulgularındanyararlanmak istedim. Araştırdığımda ilgili uzmandan bu araştırma sonuçlarınınbir yazanağa dönüştürülmemiş bulunduğunu öğrendim. Bununla birlikte istediğimbilgileri kendisinden hemen elde ettim. Şube değiştirmiş olan bu uzmandan buverileri en kısa sürede bir yazanağa dönüştürmesini, başkalarının da ilgiyle okuyacaklarıbu yazanağın Verimlilik dergisinde yayımlanmasının da çok yararlıolabileceğini söyledim. Bugün kendisiyle yaptığım bir görüşmede başka işler dolayısıyladaha yazanağı kaleme almaya başlayamadığını öğrendim. Oysa bu araştırmada MPM'nin Genel Kurul a sunulan iş izlencesiyle çalışma yazanaklarındayer almış, ancak aradan sonuçlandırılmasını gerektirecek bir sürenin geçmiş olmasınakarşın bugüne değin bitirilememiştir.Edindiğim izlenime göre, durum bu olayla sınırlı olmayıp öbür şubelerin çalışmalarındada buna benzer boşluklarla karşılaşılmaktadır. Bir başka deyişleGenel Kurul'a sunulan yazanaklarda "bu çalışma şu gün sonuçlandırılmış olacaktır"denmekte, ancak Genel Kurul geçtikten sonra bu çalışmaların en azındanbir bölümü unutulmaktadır.Bu gözlemlerin ışığı altında aşağıdaki önerileri değerlendirmenize sunmaktayarar gördüm.1. MPM'de oluşturulan yazanakların birer örneği Kitaplığa verilerek oradabu yazanakların eksiksiz bir derlemesi bulundurulmalıdır. Basılı kapak içindeciltlenen çoğaltılmış yayınlar gibi bu yazanaklar da arandığında bulunabilecekbiçimde kitaplık yazılımlarına geçirilmelidir.2. Bu yazanakların nerdeyse tümünün Verimlilik dergisinde birer yazı olarakyayımlanabileceği kanısındayım. Uzman arkadaşların dikkati bu konuya çekilirsehem yazanakları bu amaca da uygun düşecek bir biçimde oluşturmalarısağlanmış, hem de yazısızlık yüzünden gittikçe incelmekte olan dergiye özgünaraştırmalara dayanan ilginç özürün (telif) yazılar da sağlanmış olacaktır.3. Genel Kurul toplantılarından sonra Şube Müdürleri bir önceki yılın işizlencesinde yer alan çalışmaların sonuçlandırılmasını sağlamak üzere gerekenizleme çalışmalarını yapmalı, sonuçtan Genel Sekreterliğe yazılı olarak bilgi vermelidirler.Şimdi yeniden geriye dönerek yayın etkinliklerine ilişkin incelememizisürdürüyoruz.YAYIMLANABİLÎRLÎKİNCELEMELERİKurumun Genel Sekreteri, Danışman'ın bu göreve atanmasının üzerindençok geçmeden, 17 Mayıs 1972 günü kendisiyle yayınların dil, anla-154


tim, biçim yönünden el yüzüne çıkabilecek bir durumda yayma hazırlanmasısorunu üzerinde görüşerek bu konudaki duyarlılığını açıkça bellietmişti. Danışman'ın yayın alanıyla ilgili çalışmalarının önemli bir bölümübu tür yayındüzen 1 çalışmaları niteliğinde olmuştu. Danışman'ın incelenmeküzere kendisine verilen yazılarda yaygın olarak karşılaştığıyanlışları da göz önünde bulundurarak "Yayımlanacak Yazılarda UyulmasıGereken İlkeler" başlıklı bir kılavuz geliştirdiğine, bu kılavuzunuyulması isteğiyle Genel Sekreterlikçe tüm kurum görevlilerine bir genelgeyledağıtıldığına, bu arada kurumun çıkardığı dergide yayımlanmaküzere yazı veren bilim adamlarına da verildiğine daha önce değinilmişti.Danışman, görev dönemi içinde, yayımlanacak, kitap, broşür, yazanakgibi metinlerle ilgili olarak toplam otuz dört görüş bildirme yazısı sunmuştu.Damşman'dan yirmi dördü çeviri, on'u telif olan bu metinleri çoğukez dil, anlatım, kimi kez de içerikçe yayımlanmaya elverişlilik bakımındaninceleyip görüş bildirmesi istenirdi. O dönemdeki Genel Sekreteriniyi Almanca bilmesi dolayısıyla çoğu Almanca'dan yapılmış olançeviriler bu dili bilmeyen Danışman'a gönderilirken bu metinlerin "Türkçeanlaşılabilirlik; akıcılık, anlaşılırlık; kapsam, dil; anlatım, yayın kuıallarına uygunluk" gibi bakımlardan incelenmesi istenir, o da bu göreviyerine getirirken aslına başvurulması gereğini duyduğu yerlerde o dilibilen birine gösterilmesini öğütlerdi. Danışman'ın incelemesine sunulanmetinlerin çoğu doğrudan doğruya Genel Sekreterin gerek görmesi üzerineyollanır, az sayıda bir bölümü de başkanlığını bir Yönetim Kuruluüyesinin yaptığı Yayın Kurulu'nca yine Genel Sekreter aracılığıyla Danışman'aulaştırılırdı.İnceleme konusu yapılan metinlerin çoğu çeviri olduğu için Danışman'ıngörüş bildirme yazılarında yer yer çevirilerle ilgili genel niteliktegörüşler dile getirilir, çeviri yanlışlarıyla eksikliklerine değinildikten sonraçoğu kez de Yayımlanacak Yazılarda Uyulması Gereken İlkeler adlıkılavuzun Çevirilerle İlgili İlkeler bölümündeki kurallara uyulmadığı somutörnekler verilerek belirtilirdi. Telif yazılar için de daha çok anılankılavuzdaki ilkelere uyulmamış olduğu yine somut örnekler verilerekgösterilirdi.1 İngilizce "editing," Fransızca "redaction" sözcüklerinin o yıllarda dilimizdeuygun bir karşılığı yoktu. Fransızca "rediger" eyleminden gelen "redaction"un eylembiçimi olarak bizde kimi "aydın"larca "retakte etmek"' gibi Fransızcada bulunmayan,uydurma bir söz kullanılmakta, İngilizce bilenler de "editing" sözcüğünükullanıp işin içinden çıkmaktaydılar. Türk Dil Kurumunda yazarın da üyesiolduğu Batı Kaynaklı Sözcüklere Karşılık Bulma Yarkurulu, daha sonraki yıllardabu sözcüklerin bir anlamı olan "yayına hazırlama" için "yayındüzen." düzeltilenmetnin bir yayına dönüşmesi söz konusu değilse "yazıdüzen" karşılığım türetmişti.Bu karşılıkların yabancı sözcüklere yeğlenmesi gerektiği açıktır.155


Danışman'ın yaptığı "yayımlanabilirlik incelemeleri"nin niteliğiyleyöntemi konusunda okuyucuya daha açık bir görüş kazandırmak amacıylaşimdi de bu görüş bildirme yazılarından örnekler verilecektir. Benzeri çalışmalaraışık tutabileceğini de umduğumuz bu örneklerden ilki Danışman'ın30 Haziran 1972 günlü görüş bildirme yazısı olup kurum görevli'lerinden birinin kendi özel zamanı içinde yaptığı bir çeviriyle ilgiliydi:J. George Robinson adlı yazarın "Programmed Training for Managers ofSmall Business" adlı yayınının "Küçük Girişimlerin Yöneticileri İçin ProgramlıEğitim" başlığı altında yapılan çevirisini isteğiniz üzerine gözden geçirdim.Çevirinin ilk dört sayfalık kesimini asıl metinle karşılaştırarak yaptığım incelemeninsonuçlarını bir ön yazanak biçiminde dikkatinize sunmayı uygun buldum.Bu konudaki başlıca gözlemlerim aşağıdadır:1. Çeviride ana metne pek bağlı kalınmayıp özgür bir çeviri yapma yolunagidildiği görülmektedir. Ana metinden ayrılma eğilimi hem belirli terimlerle anlatımlardahem de genellikle tümce kuruluşunda kendini göstermektedir.2. Belirli anlatımlarla ilgili olarak yapılan özgür çevirilere örnek olarak aşağıdakilergösterilebilir:Önsöz'ün ilk bölücüğünün sondan ikinci tümcesinde "traditional, archaicways" (geleneksel, eskimiş yöntemler) deyişi "babalarından ve dedelerinden gördükleriyol ve yöntemler" olarak çevrilmiştir. Bu bölücüğün son tümcesindeki"the survival rate is much too slow" (varlıklarını sürdürebilenlerin oranı çok düşüktür)deyişi Türkçeye "yaşayıp serpilenlerin sayısı da zorunlu olarak sınırlıbulunmaktadır" biçiminde aktarılmıştır.Dördüncü sayfadaki ilk bölücüğün birinci tümcesinde "lack of expertise" (uzmanlıkbilgisinin eksikliği) deyişi "gerekli bilgi ve yeteneklerin noksanlığı" olarakçevrilmiştir. Sayfanın ilk bölücüğünde "numerous" (çok sayıda) sözcüğü "binlerce,""inefficiency" (verimsizlik) sözcüğü "etkisizlik ve başarısızlık." olarak çevrilmiştir.İçindekiler sayfasında "reeord keeping" (kayıt tutma) deyişi "belge tutma,""Financial Management" (Mali Yönetim) "Parasal Yönetim" olarak çevrilmiştir.3. Türkçeye özgürce çevrilen, ancak yukarıdaki örneklerin kimisinde olduğugibi aslından anlam bakımından da ayrılan tümcelere aşağıdakiler örnek olarakgösterilebilir:Önsöz'ün son bölücüğündeki "The manual was developed to be used as anaid to instructors and consultants in their guidance to managers of small business.The manual can also be used by the individual manager as a self teaching programıne."tümceleri "elinizdeki bu kitap, küçük işletmelerin yöneticilerini geliştirmekiçin girişecekleri çalışmalarda danışmanlarla öğretmenlere yardımcı olmakamacıyla yazılmış olup doğrudan doğruya yöneticilerce de bir kendi kendini yetiştirmeizlencesi olarak kullanılabilir" biçiminde çevrilmiştir. Oysa, "küçük işletmelerinyöneticilerine yol gösterme çabalarında eğiticilerle danışmanlara yardımcıolmak amacıyla hazırlanan bu el kitabından, kendi kendini yetiştirmek isteyenyöneticiler de yararlanabilirler" biçiminde bir çeviri aslına daha yakın olurdu.Üçüncü sayfanın ilk bölücüğünün "Such research was carried out by use ofboth primary and secondary data — Söz konusu araştırmada hem birincil hem


ikincil bilgi kaynaklarından yararlanılmıştır" biçimindeki sondan ikinci tümcesi"Söz konusu araştırma verilerinden gerek birincil ve gerekse ikincil kaynak olarrak yararlanılmıştır" biçiminde çevrilmiştir. Burada, sözü geçen araştırmanın,doğrudan doğruya o amaçla toplanan özgün bilgilerden başka, daha önce başkalarıncayazılmış yapıtlarla benzerlerinden de yararlanılarak yürütülmüş olduğuanlatılmak istenmektedir.Önsöz'ün ikinci bölücüğünün "His work has been accomplished in many partsof the world, but his main work outside the United States has been managementin Asian countries... — Dünyanın birçok ülkelerinde çalışmalar yapmış, AmerikaBirleşik Devletleri dışındaki başlıca ilgi alanım Asya ülkelerinde giriştiği işletme<strong>yönetim</strong>i çalışmaları oluşturmuştur" biçimindeki ikinci tümcesi "Çalışmalarımdünyanın pek çok ülkelerinde yürütmüş. Amerika Birleşik Devletleri dışındakiçabalarının büyük bir çoğunluğunda uygulanmıştır" biçiminde çevrilmiştir.Dördüncü sayfanın son bölücüğündeki "In these nations there was a seriousneed for improving the farmer's productivity and steps were taken to solve thisproblem. The results have been the great increases in the productivity and thereduction in the number of farmers — Bu ülkelerde çiftçilerin verimliliğinin artırılması ciddi bir gereksinmeydi ve sorunu çözmek için önlemler alındı. Sonundaverimlilikte büyük artışlar olup çiftçi sayısı azaldı." tümceleri, "Bu gibi ülkelerdeçiftçinin verimliliğini artırma bakımından önemli çabalara girişilmekte olupelde edilen sonuçlar verimliliğin adamakıllı yükseltilebileceğini ve çiftçi sayısınınbüyük çapta kısıtlanabileceğini ortaya koymuş durumdadır" biçiminde çevrilmiştir.4. Çevirinin kimi yerlerinde atlamalar olduğu görülmüştür. Yukarıdaki tümcedeyer alması gereken "başlıca ilgi alanını Asya ülkelerindeki işletme <strong>yönetim</strong>içalışmaları oluşturmuştur" deyişi bunun bir örneğidir. Dördüncü sayfamn ilk bölücüğünündördüncü tümcesinde geçen "philanthropic institutions" ("hayır kuruluşları,"daha iyisi "gönüllü kuruluşlar") deyişi de atlanmış, tümce içinde dahasonraki bir yerde —belki de bu kavramı karşılamak üzere— "enstitüler" sözcüğükullanılmıştır. Yine dördüncü sayfada, ikinciyle üçüncü bölücükler arasında yeralması gereken bir bölücük çeviri sırasında atlanmıştır.5. Kimi sözcüklerin de doğru olmayan bir anlamda kullanıldığı görülmüştür,Örneğin, Önsöz'ün birinci bölücüğüyle daha başka yerlerde "<strong>yönetim</strong>," "işletme<strong>yönetim</strong>i" ya da "işletmecilik" olarak Türkçeye çevrilmesi gereken "management"sözcüğü "<strong>yönetim</strong>bilim" olarak çevrilmiştir. "Management science," "administrativescience" gibi deyişlerin "<strong>yönetim</strong> bilimi" olarak çevrilmesi gerekmekle birlikte,"management techniques" sözünün "<strong>yönetim</strong>bilim teknikleri" olarak değil "<strong>yönetim</strong>teknikleri" olarak çevrilmesi gerekirdi.Üçüncü sayfanın ilk tümcesinde "özgü" yerine kullanılan "özge" sözcüğü'has" değil "başka" anlamına gelmektedir. (Ne yanar kimse bana âteşi dildenözge/Ne açar kimse kapım bâdi sabadan gayri — Fuzuli)Dördüncü sayfanın üçüncü bölücüğünde (ana metinde dördüncü bölücük)"industrialized nations" deyişi iki yerde "gelişmekte olan ülkeler" biçiminde çevrilmiştir.Oysa söz konusu olan, gelişmekte olan ülkeler değil, yüksek bir gelişmedüzeyine ulaşmış bulunan "endüstrileşmiş ülkeler'dir.6. Dördüncü sayfanın başındaki "Gereksinim" (İhtiyaç) ara başlığı ana metindeki"The Need" sözcüğünün doğru bir çevirisidir. Ancak, başlık olarak çokbir anlam taşımamakta, onu izleyen metnin içeriği konusunda açık bir görüş kazandırmamaktadır."Eğitim Neden Gereklidir?" biçimindeki bir ara başlığı kuşkusuz157


çok daha açık, anlamlı olurdu. Kammca, ana metne bağlılıktan asıl bu gibi durumlardaayrılmak gerekir7. Bu inceleme çevirinin ilk dört sayfasıyla ilgili olmakla birlikte, metni karıştırırkenTürkçe birtakım özel adlar ilgimi çekti. Sayfa 26'daki "Karadeniz Bakkaliyesi"ile "Ahmet Karadeniz," 62. sayfadaki "Yılmaz Hırdavatçılık Limited Şirketi"gibi. Yazan George Robinson, Önsöz yazan Morisaburo Seki adını taşıyanbir yayında bu gibi Türkçe adlarla karşılaşan okuyucunun şaşkınlık duyacağıaçıktır. Üstelik, çevirinin Önsöz'ünde örneklerde geçen adların Türkçeleştirildiğinibelirten herhangi bir açıklamayla da karşılaşılmamaktadır.Buraya dek üzerinde durulan yönler örnek olarak seçilenler olup metin üzerindedaha başka notlar da bulunmaktadır.Çeviriyle ilgili olarak yukarıda verilen örneklerden sonra, bu konudaki düşüncelerimdenbir bölümünü —yoğun bir çeviri izlencesine girişmek üzere olanMPM'nin bu alandaki öbür çalışmalarında da yararlı olabileceğini düşünerek—aşağıda açıklamak istiyorum •1. MPM, çeviri yapacak kişilerle anlaşmadan önce bu konuda uyulmasını isteyeceğiölçüleri çeviriyi yapacak kişilere önceden yazılı olarak bildirmelidir. YayınKomisyonu'nun onayından geçerek kesinleştirilmesi gereken bu ölçüler, 31Mayıs 1972 günlü, 38 sayılı yazımın 2. maddesinin ç ile d fıkralannda sözü edilenkonulara benzer yönler dışında, çeviride ana yazıya ne ölçüde bağlılık beklendiğinide açıklığa kavuşturmalıdır.2. Yayın Yönergesinin 13. maddesinde sözü edilen deneme niteliğindeki kısabir çeviri yaptırma yöntemi, maddede istisnai uygulamaya olanak sağlayan "gerekenhallerde" kaydının bulunmasına karşın, ilke olarak herkese uygulanmalıdır.Düzenleyici metinlere uzun deneylerin sonucu olarak girmiş bulunan bu gibihükümler işi geciktirici engeller olarak görülmemelidir.İnceleme konusu çeviriye ilişkin olarak yapılması gereken işlemi değerlendirmenizesunanm.Dil bilgisi çok iyi olan bir kurum görevlisinin imzasını taşıyan, ancakbizde bir başkasınca yapılmış olabileceği kuşkusunu da uyandıranbu özensiz, aceleye getirilmiş çeviri ilgilice geri alınarak yayımlanmasındanvazgeçilmişti.Kurumun düzenlediği bir yöneticiler toplantısıyla bir seminerde sunulanbildirilerle görüşme tutanaklarını içerecek bir yayınla ilgili olanaşağıdaki 20 Ekim 1972 günlü görüş bildirme yazısı ise bir metni yayımlanabilirduruma getirmenin ne denli güç bir iş olduğunu somut bir biçimdeortaya koyması bakımından öğretici olsa gerektir:10 Nisan 1972 günü Hacettepe <strong>Üniversitesi</strong> konferans salonunda yapılan "YönetiminModern Tekniklerle Güçlendirilmesi" konulu Yöneticiler Toplantısı ile18-21 Nisan 1972 günleri arasında Odalar Birliği konferans salonunda düzenlenen"Türkiye'de Bilgisayar Kullanımına İlişkin Sorunlar" semineriyle ilgili görüşmetutanaklarıyla sunulan bildirileri içine alacak yayının metnini basımevine gitmedenönce inceledim158Anladığıma göre benden metnin kimi kesimlerine göz atarak MPM yayın il-


kelerine uygunluğu konusunda genel bir görüş bildirmem istenmekle birlikte, dahaönce bastırılan kimi yayınların bu ilkelere uygun bir biçimde hazırlanmadığımbaskıdan sonra gördüğüm için bu incelemeyi metnin tümünü alıcı gözüyleokuyarak yapmakta yarar gördüm.Bu incelemenin sonucu olan gözlemlerimi, düşüncelerimi önerilerimi, dahaçok metni okurken aldığım notların sırasına bağlı kalarak aşağıda sunuyorum:1. Kapak sayfasına kitabın MPM ile Türkiye Bilişim Derneğinin ortak yayırıolduğunu göstermek üzere "Türkiye Bilişim Derneği Yayınları: 1" kaydı konmuştur.Sizinle yaptığım bir görüşmeden sonra bu kaydın çıkarılması gerektiğisonucuna vararak kapağı ona göre düzelttim.2. Kitabın "Bilgisayar Kullanımı Sorunları Yöneticiler Toplantısı ve Semineri"biçimindeki başlığı çok uzun olup daha önce yayın konusunda yapılan birtoplantıda öne sürülüp benimsenen bir öneriye de ters düşmektedir. Başlığın yalnız"Bilgisayar Kullanımı" olmasının, onun altına daha küçük bir puntoyla (örneğin12 punto italik olarak), iki satır olmak üzere "Yöneticiler Toplantısı ve SeminerTutanakları" alt başlığının konmasının daha uygun olacağını sanıyorum.3. Metinde kırmızı mürekkepli kalemle yaptığım birçok yazım, noktalama,anlatım düzeltmelerine burada ayrı ayrı değinmeye gerek görmüyorum. Yalnızyaptığım incelemeyi güçleştiren bir eksiklik olarak sayfaların birden başlayaraknumaralanmamış, "İçindakiler"de de sayfa sayılarının gösterilmemiş olmasına değinmekisterim.4. Metnuı tümünü inceledikten sonra, "Giriş" bölümünün ilk sayfasının başınaeklenen iki bölücüklük kesime gerek bulunmadığı, çıkarılmasının daha uygunolacağı sonucuna vardım5. Kitabın ana bölümlerinin bir bakıma sunuş niteliği taşıyan ilk sayfalarının1C punto siyah olarak işaretlenmiş olduğunu gördüm. Bu sayfaların, gereğindençok belirgin olan siyah punto yerine eğik olarak dizilmesinin daha uygun olacağınısanıyorum. Dizgi tekniğiyle ilgili bir başka yön de, başlıklarla ilgili olarakmetin üzerinde gösterilen punto numaralandır. Birçok başlıklar için punto numaıası gösterilmişken kimilerinde gösterilmemiştir. Bu eksikliğin giderilmesi gerekir.Bildirilerin başlığının 26 punto olarak dizilmesi görünüş bakımından sakıncalı,gereğinden çok büyüktür. Bu başlıkların 10 ya da 12 punto beyaz kapitalolarak dizilmesi daha uygun olur. X'in bildirisinde ara başlıkların 10 punto siyahbüyük harflerle dizileceği işaretlenmiştir. Çok abartmalı bulduğum bu punto yerinedaha küçük bir punto (örneğin 8 punto beyaz kapital) kullanılması daha uygunolacaktır. Bu vesileyle öbür ara başlıkların hangi puntoyla dizileceğinın işaretlenmemişbulunduğunu belirtmek yerinde olur.6. Genel Sekreterin metni yayına hazırlayanlara yazdığı kimi notların dasayfalara zımbalanmış olduğu görülmüştür. Metnin basımevine gönderilmesindenönce bu notların çıkanlması unutulmamalıdır.7. Genel Sekreterin Semineri açış konuşmasının 4. sayfasının son bölücüğündesemineri açan Zeyyat Baykara'ya teşekkür edilmekte, oysa söz konusu açışkonuşması Muslih Fer'ce yapılmış bulunmaktadır. Metinde Genel Sekreterin konuşmasındanönce Muslih Fer'in konuşmasına yer verilmiş olduğuna göre, konuşmacınındeğişmesinden önce yazılıp çoğaltılmış olan konuşma metninde gereklideğişikliğin yapılması gerekirdi. Bu durum, metnin baskıdan önce tüm olarakgözden geçirilmediğini göstermektedir.159


8. Konuşmacı X söze başlarken "Efendim, sözlerinize aynen katılıyorum"tümcesini kullanmıştır. Ancak katıldığı görüş metinde yoktur. Ya bu görüş bulunarakyerine konmalı, ya da söz konusu tümce metinden çıkarılmalıdır.9. Kimi yerlerde tümcelerden anlam çıkmamaktadır. Bunlardan yapabildiklerimidüzelttim, ancak benim de anlam çıkaramadığım bir bölümünün yamnasoru imi koymakla yetindim. Bu gibi tümcelerin ilgililerle telefon bağlantısı kurularakaçıklığa kavuşturulup ona göre düzeltilmesi gerekmektedir.10. Dr. X'in bildirisinin başlığıyla metninde, ayrıca daha sonraki kimi bildirilerde,"bilgisayar" yerine "elektronik hesaplayıcı" sözü kullanılmıştır. Konununuzmanı olmayan okuyucuları şaşırtmamak için X'in bildirisinin ilk sayfasının altına"Konuşmacı 'elektronik hesaplayıcı' sözünü 'bilgisayar' karşılığı olarak kullanmıştır"biçiminde bir not konması uygun olur.11. Burada bildirilerle ilgili birkaç genel gözlemimi açıklamak isterim:(a) Seminerden önce mumlu kâğıda yazılarak çoğaltılmış bulunan bildirilerdebirçok daktilo yanlışlarıyla, bu arada iki kez yazılmış sözcük ya da deyişlerlekarşılaşılmaktadır. Bu durum yazılan bildirilerin çoğaltılmadan önce ne daktilolarne de başkalarınca okunup doğruluk bakımından denetlenmediğini göstermektedir.Seminerlere katılanlar üzerinde de olumsuz bir etki yapacağında kuşkuolmayan bu gibi aksaklıklara bundan sonra yer verilmemesi gerekir.(b) Bildirilerin sırası da pek uygun görünmemektedir. Daha genel niteliktekibildirilerin sırada öne alınıp teknik niteliktekilere daha sonra yer verilmesigerekirken bunun tümüyle tersi yapılmıştır. Bildirilerin sunuluş sırasının saptanmasındakonuşmacıların elverişli günleriyle saatlerini göz önünde bulundurmakzorunluluğu söz konusu sıralamada birtakım uyumsuzluklara yol açabilmekle birlikte,bu konuda elden gelen duyarlığın gösterilmesi yerinde olur.(c) Seminerde bildiri sunan konuşmacıların teknik bilgileriyle yeteneklerikonusunda kuşku duymamakla birlikte, bu yayında yer alacak bildirilerden 2-3'üdışında çoğunu dil, anlatım yönünden yetersiz bulduğumu belirtmek isterim. Bildirisunanların birçoğu karmakarışık bir dil kullanmışlar, bu arada dilimizdekarşılığı bulunan birçok teknik ya da teknik olmayan sözcüklerin îngilizcesinikullanmışlardır. Bildirilerde çok eski Osmanlıca sözcüklerle öz Türkçe sözcüklerinyan yana kullanıldığı görülmektedir. Kimi bildirilerden de, aşırı öz Türkçecilikçabası yüzünden anlam çıkarmak yer yer güçleşmektedir. Kimi bildiriler eğitselyönden çok güçsüzdür. Öyle sanıyorum ki ciddi bir yaymdüzen işi yapılmış olsaydıbildirilerden çoğunun yazarlarına geri verilerek yeniden yazılmalarım islemekgerekirdi. Kimi bildirileri okurken de bunların kimi yerlerinin İngilizceyayınlardan kaynak gösterilmeksizin olduğu gibi aktarılmış olduğu izleniminiedindim. Dileğim, bu sayfalan okuyanların bıkkınlık içinde kitabın geri kalanbölümünü okumaktan vazgeçmemeleridir. İlerde bu gibi durumlara yol açmamakiçin bildiri yazarlannm nelere dikkat etmelerinin beklendiğini açıklayan birörnekbir notun yazılarak ilgililere ulaştınlmasmm yararlı olacağım sanıyorum.Bu notta konuşmacılardan, seminer ya da konferansın amacının eğitim, aydınlatmaolması dolayısıyla bildirilerinde yabancı kökenli sözcüklere aşın ölçüdeyer vermekten kaçınmalan, konuyu bu alanda uzman olmayan kimselerce deanlaşılabilecek bir biçimde işleyip bu metinlerin daha sonra kitap olarak yayımlanacağınıda göz önünde bulundurarak olabildiğince özenli bir biçimde hazırlamalanistenebilir.16012. Kimi bildirilerde yer alan matematik formüllerle yine o nitelikteki çizim-


lerin doğruluk düzeyini irdelemek olanağını bulamadım. Metnin bu bakımdan dagözden geçirilmesi uygun olur.13. X'in bildirisinin 7. sayfasımn alttan ikinci bölücüğünde sözü edilen "Yandakişema" metinde bulunmamaktadır.14. X'in bildirisindeki çizimler metin içinde uygun yerlere konmamıştı. Bukonuda gerekli yer değişikliklerini yaptım.15. X ile X'in ortak bildirisinde "informasyon" sözcüğü kimi yerlerde "enformasyon"olarak düzeltilmiş, kimi yerlerde olduğu gibi bırakılmıştır. "Yönetimİnformasyon Sistemi" deyişinin kısaltılmışı olan YIS'm da YES olarak düzeltilmesigerekirken sık sık yinelenen bu kısaltmalara dokunulmamıştır. Ciddi bir yaymahazırlama çalışmasında gözden kaçmaması gereken bu yanlışları düzelttim.16. Seminer'in "Tartışmalar" bölümünde 22-23-29 sayılı sayfadan (kimi sayfalaraiki ya da üç sayılı numaralar verilmiştir) sonra kimi sayfaların eksik olduğuanlaşılmaktadır. Onu izleyen 28 numaralı sayfada X'in yaptığı konuşmanın başınınbulunmaması bunu göstermektedir.17. Yine bu bölümdeki 29-30 sayılı sayfadan sonra da bir kopukluk bulunduğuanlaşılmaktadır. Onu izleyen sayfanın 33 numaralı olması, bu sayfada "XBey"in konuşmasına yollamada bulunulmasına karşılık bu konuşmanın metindeyer almaması arada eksik sayfalar bulunduğunu göstermektedir.18. Daha önce 2, 3 sayılı sayfadan sonra 7 sayılı sayfa gelmektedir. Okurkenbir kopukluk duymamakla birlikte, orada da kimi sayfaların eksik olması olasılığıvardır.19. Tartışmalar bölümünde kimi kez sayfa numarasının atlanmasına karşınmetinde bir kopukluk ya da atlamanın söz konusu olmadığı anlaşılmaktadır. Bu,metnin bu kesimindeki sayfalan numaralama işinin de düzgün yapılmadığım göstermektedir.20. Yine bu bölümde 42 numaralı sayfadan sonra 52 numaralı sayfa gelmektedir.Burada da çok sayıda sayfamn eksik olduğunu gösteren bir kopukluk vardır.Yukanda değinilen düzeltmeler, denetimler, değişiklikler yapılmadan metninbaskıya verilmemesi gerekir. Aslında benim yaptığım da —bu koşullar altında—oldukça yüzeysel sayılması gereken bir "yayına hazırlama" çalışması olmaktanileri gidememiştir. 4 Ekim 1972 günü başkanlığınız altında yaptığımız toplantıdaortaya attığınız, benim daha önceki önerilerime de uygun düşen seminerlerle ilgiliaynntılı bir çalışma düzeni hazırlama düşüncesi daha önce uygulamaya konmuşolsaydı bu metin kuşkusuz şimdikiyle karşılaştınlamayacak ölçüde nitelikliolurdu.Aşağıdaki 2 Temmuz 1973 günlü görüş bildirme yazısı ise kurumundaha önce yayımlamış olduğu çeviri niteliğindeki bir yapıtın gözdengeçirilmiş yeni baskısının metniyle ilgilidir:Uluslararası Çalışma Örgütünün "Introduction to Work Study" başlıklı yayınındanyapılan "İş Etüdü" çevirisinin gözden geçirilmiş nüshasım, 379 sayılı (tarihsiz)yazımz üzerine inceledim.İncelemeye başlamadan önce, kitabın yeni baskıya hazırlanmasıyla ilgili çalışmalanyapan, Endüstri Şubesi Uzmanı X'le durumu görüştüm. Adı geçenin be-161


lirttiğine göre, kendisinden gerekli değişiklikleri —metnin yeniden daktilo edilmesiyoluna gidilmeyeceği belirtilerek— eski metin üzerinde yapması istenmiştir. Bunundışında, asıl kitabın eski baskısında bulunmayıp yeni baskıda yer alan kesimlerçevrilerek metnin gereken yerlerine işlenmiştir.Eski çevirinin istenen nitelikte olmaması dolayısıyla, metin gözden geçirilirkenkimi yerlerde asıl metinle karşılaştırmalar yapılması, birçok durumlarda tümceyapısında değişikliklere gidilmesi gerekirdi. Gözden geçirme işini yapan kişiyemetnin yeniden daktilo edilmesinin söz konusu olmadığı bildirildiğinden çeviridegereksinme duyulan bu gibi köklü değişiklikler yapılmamış, yapılan düzeltmelergöze çarpan en belirgin aksaklıkların giderilmesiyle sınırlı kalmıştır.Gerçekten de metin üzerinde yapılan en önemli, en göze çarpan değişikliklereski metnin Türkçeleştirilmesiyle ilgilidir. Bu değişiklikler dikkati çeken bir yoğunluktaolmakla birlikte, yapılması gereken değişikliklerin pek çoğu yapılmamış,birçok sözcüklerle deyimler Türkçeleştirilirken birçoğu olduğu gibi kaldığı içindil yönünden —eski metinde daha belirgin olan— çelişkili durum yeni metindede göze batacak ölçüde sürdürülmüştür. Dilimizin içinde bulunduğu gelişme düzeyinde.bu çelişkiyi büsbütün ortadan kaldırmak kolay olmamakla birlikte, gerekenözen gösterilerek bu gibi tutarsızlıklar geniş ölçüde giderilebilirdi. Geçirdiğimizaylar içinde yaptığım çalışmalar dolayısıyla bu işin güçlüklerini yakındanbilmekteyim. Burada, Simon, Smithburg, Thompson adlı Amerikalı yazarlardanyaptığım "Kamu Yönetimi" adlı çeviriyi düşünmekteyim. Bu yapıtın MPM kitaplığındabulunan birinci baskısı ile Siyasal Bilgiler Fakültesince kısa bir süre önceyayımlanan sadeleştirilmiş yeni baskısı karşılaştırılarak gözden geçirilmiş olsaydıinceleme konumuz olan yayının Türkçeleştirilmesi çalışmalarında geniş ölçüdeyararlı olabilirdi.Metinde kullanılan Türkçe deyişlerden bir bölümünün yanlış olduğu göze çarpmaktadır.Örneğin, ilk baskıdaki "sıhhatli" sözcüğü "sağlıksal" olarak düzeltilmiştir-,oysa "sağlıklı" olması gerekirdi. Yine, ilk baskıdaki "sistematik" sözcüğü"dizgesel" olarak düzeltilmiştir; bu sözcüğün de "düzenli" olarak değiştirilmesi gerekirdi.Ayrıca, "tasarruf" karşılığı olarak sık sık "artırım" sözcüğü kullanılmaktadır."Vergilerde de tasarruf sağlar" deyişi metinde yapıldığı gibi "artırım sağlar"biçiminde değil, "kısıntı sağlar" olarak düzeltilmeliydi.Metinde kullanılan teknik terimler üzerinde düzeltme çalışmalarına girişilmedenönce —bizimle görüşülerek— bir anlaşma sağlanabilseydi çok yararlı olurdu.İlerde yapılacak benzeri çalışmalarda böyle bir yöntem izlenmesinin uygun olacağımsanıyorum.X'le yaptığım görüşmede "Yayımlanacak Yazılarda Uyulması Gereken İlkeler"başlıklı belgeyi —belki de çalışmalarının çoğunu söz konusu belgenin ilgili',lere dağıtılmasından önce yapmış olması yüzünden— okumadığını, yalnız sondakisözlük bölümünden yararlandığım öğrendim. Oysa bu belge önceden incelenmişolsaydı metinde göze çarpan eksikliklerin çoğu önlenebilirdi. Aşağıda, çeviridegörülen başlıca eksiklikler bu ilkelere yollamada bulunularak belirtilmeyeçalışılacaktır:1. Çeviride yer yer anlatım bozukluklanyla tutuklukları vardır (İlkeler, sayfa4).2. Sözcükler her yerde özenle seçilerek kullanılmamış, sözcük ekonomisi ilkesineuyulmamıştır (İlkeler, sayfa 4).162


3. Zorunluluk yokken metinde yabancı kökenli sözcüklere oldukça geniş ölçüdeyer verilmiştir (ilkeler, sayfa 5-8). Bu ilkeye en çok ters düşen deyişlerdenbiri yayımn başlığında da yer alan "iş etüdü" ile metinde sık sık geçen "metotetüdü" sözleridir. Bunların yerine sırasıyla "iş incelemesi" ile "yöntem incelemesi"denebilirdi. Metinde birçok yerlerde bu sözcüklerin Türkçe karşılıkları kullanılırkenbu deyişlerde yabancı kökenli sözcükler olduğu gibi bırakılmıştır. Budurum bir metinde eş anlama gelen Türkçeyle yabancı kökenli sözcüklerin kullanılmamasıkuralına da aykırı düşmektedir. Böyle bir çelişkiye yer vermektense,büyük bir anlam taşımayan kulak alışkanlıklarının etkisinden sıyrılarak, üniversitelerimizdede kullanılmakta olan yukarıdaki deyişler yeğlenerek ilk geçtikleriyerde yabancı dildeki karşılıkların ayraç içinde görterilmesi görüşüme göre dalıauygun olacaktır. Böylece MPM, geniş bir okuyucu yığınına seslenen bu yapıt aracılığıylasöz konusu terimlerin daha da yaygınlaşmasına katkıda bulunmuş olacaktır.Bunun gibi, metinde "denetleme" sözcüğü kullanılırken "kontrol" sözcüğünede sık sık yer verilmiş olduğu görülmektedir. Türkçe sözcükler kullanma yolundakiövülmeye değer çabaya karşılık, metinde "sektör, sene, beşeri ilişkiler, performans,manipülasyon, millet, fakat, diğer, buut, arazi, memleket" gibi sözcükler sıksık kullanılmıştır. Bunların yerine "kesim, yıl, insan ilişkileri, başarı ya da çıkanlarıiş, işleme ya da işlem görme, ulus, ancak; yerine göre başka, öbür ya daöteki; boyut, toprak, ülke" sözcüklerinin kullanılması daha uygun olurdu. Bu yabancısözcüklerden bir bölümünün dilimize iyice yerleşmiş olmalan dolayısıylakullanılmalannın sürdürülmesi düşünülebilirdi. Ancak metinden bunların kimikez Türkçelerinin kimi kez yabancı kökenlilerinin kullanılması çelişkili bir durumyaratmaktadır. Bu arada "koşul" sözcüğü sık sık kullanılırken "şarttır' fiili kullanılmamalı,"zorunludur" denmeliydi. "Talep seviyesi" yerine de "talep düzeyi"değil, "istem düzeyi" deyişinin kullanılması daha tutarlı olurdu.4. Yazım kurallanna gerektiği gibi uyulmamıştır (İlkeler, sayfa 9-10). Buarada nispet i'leri 2 "i" olarak, "dahi" anlamına gelen "de"ler bitişik yazılmış,"ile" ilgecinin kendisinden önce gelen adla birleştirilmesi durumunda nasıl yazılacağınailişkin kurala (ilkeler, sayfa 5, madde 3) uyulmamıştır. Bunun dışındametinde aym sözcüklerin değişik biçimlerde yazıldıktan (örneğin, makine — makina,metot — metod, hastane — hastahane) görülmektedir. Bu konuda TürkDil Kurumu'nun Yazım Kılavuzu'na uyulması gerekir. Kitabın başında yer alanŞekiller dizelgesinde şekil adlarındaki bütün sözcükler büyük harfle başlarkenkimisi küçük harfle yazılmıştır.5. Noktalama imleri de kurala uygun olarak kullanılmamış, kimi kez tümüylesavsaklandıklan görülmüştür. Metin özenle okunursa bu eksikliklerin tümügiderilebilir.6. Dipnotlar kurala uygun olarak verilmemiştir. Kimi yerlerde kitap künyelerininçeşitli bölümlerini ayırmak üzere konması gerekip asıl metinde de bulunanvirgüller unutulmuş, kitap adlannın altı —eğik harflerle dizilmelerini sağlamaküzere— çizilmemiştir (İlkeler; sayfa 11-12).7. Metnin baskıya hazır duruma getirilmesinde uyulması gereken gözden geçirmeyöntemine uyulmamıştır (ilkeler, sayfa 4, 3 sayılı bölücük). Bu eksiklik dahaçok metnin yeniden daktilo edilmemesinden ileri gelmekle birlikte, yeni çevri-2 TDK, daha sonraki yıllarda eski "nispet i'si" ile yazılan sözcüklerden buimi kaldırmıştır.163


len kesimlerin de daktilo edildikten sonra okunup gerekli düzeltmelerin yapılmadığıanlaşılmaktadır. Oysa titiz bir inceleme gözden kaçan birçok yanlışların düzeltilmesinisağlayabilirdi. Bu yönle ilgili bir başka eksiklik de kapak sayfasınınbasımevine gönderilebilecek bir biçimde düzenlenmemiş olmasıdır. Kapaktan yazarolarak görülen "MPM Endüstri Şubesi" sözcükleri çıkarılmalı, onun yerine içkapak sayfasına "Uluslararası Çalışma Örgütü'nün 'Introduction to Work Study'başlıklı yayınının 1969 tarihli gözden geçirilmiş ikinci baskısından çevrilmiştir"deyişi konmalıdır. Ayrıca, Bölüm I'de "Hayat Standardı" "Yaşama Düzeyi" olarakdüzeltilmiş, ancak her sayfanın üstünde eski anlatım olduğu gibi kalmıştır. Ötekibölümlerde de buna benzer durumlarla karşılaşılmaktadır. Gördüklerini olduğu gibidizme eğiliminde olan basımevi operatörleri bu deyişleri eski biçimleriyle dizecekler,durum sonradan farkedilip dikkatleri çekilirse aynı işi bir kez daha yapacaklardır.Kitabın yeni baskısına konacak Önsöz'ü de okuyup genellikle yeterli buldum.Bu arada gerekli gördüğüm birtakım değişikliklerle düzeltmeleri de metin üzerindeyaptım.Yukarıdan beri sıraladığım eleştiriler yapılan çalışmayla ortaya konan yenimetnin değerine gölge düşürmemelidir. Gerçekten de, eski metnin gözden geçirilmesindeciddi bir çaba gösterilmiş, ondan çok daha iyi bir metin ortaya konmuştur.Ancak, yukarıdaki eleştiriler —daha doğrusu "Yayımlanacak Yazılarda UyulmasıGereken İlkeler"— göz önünde bulundurularak metin yeni baştan gözden geçirilirsemetnin çok daha yeterli duruma geleceği kuşkusuzdur.Danışman'ın aşağıdaki 6 Temmuz 1973 günlü görüş bildirme yazısı,kitap yazmayı kolay iş sanan bir kişinin kurumdan yayımlanmasını istediğibir metinle ilgilidir:"İngiliz Çelik Endüstrisinde Eğitim ve Verimlilik" başlıklı metni, 379 sayılı yazınızuyarınca, yayımlanmaya elverişlilik bakımından inceledim.Metni kaleme alan kişinin sıfatı, kapak sayfasında "Çeviren ve Derleyen" olaraktanımlanmakta, tek başına bu anlatım bile yayımn ciddiyeti konusunda kuşkuuyandırmaktadır. Yani metin ne telif ne de çeviridir. Buna karşılık "İçindekiler"sayfası, metnin bir çeviriler topluluğu olduğu izlenimini vermektedir.Önsöz'ün biçemi, ilk bakışta bir derme çatmalık, zavallılık, düzey düşüklüğüizlenimi uyandırmaktadır.Üçüncü sayfada başlayan "Verimlilik ve Ulus" başlıklı yazıyı okumaya başlanyan bir kimse, hele başlığın altında "Mr., H. Douglass" adını da gördükten sonra,bir konuşmanın çevirisini okuduğunu sanarken yazarın kendine göre bir özetyapmış olduğunu daha ilk bölücükte anlayacak, çoğu herhangi bir anlam taşımayansözlerden sıkılmaya başlayacaktır.Metnin sekizinci sayfasından olduğu gibi aldığım aşağıdaki bölücük metningenel düzeyi ile havası konusunda açık bir görüş kazandırmaktadır:"Verimliliği dikkate almanın ana noktası, onun anlamım kavramakla başlar.İngiliz Demir ve Çelik Endüstrisi, Araştırma Derneği Başkam Sir Charles Goodeveböyle demektedir. İlk önce pek çok kimse bu konuya karşı çıkmıştır. Çünkü, birkısmına göre, bu hükümetin bir propagandasından ibarettir. Bazılarına göre ise,İşverenin aynı ücret karşılığında daha çok mal elde etmek için bir oyunudur. Diğerbazıları için de, işsizliğin ciddî olarak düşünülmesi gereken bir reçetesidir.Bu itibarla Sir Charles, verimliliğin tarifi ile konuya girmiştir."164


Buna benzer satırları okuyan bir kimsenin ilk tepkisi kendi kendine "MPMböyle bir yazıyı neden yayımlamış?" sorusunu sormak olacaktır. Metin baştanbaşa bu gibi boş sözlerle doludur. Kullanılan dil, geçmişin derinliklerinde kalmışbir dildir. Kimi sözcüklerin sadeleştirilmesi için bir çaba gösterilmiş olmaklabirlikte, çok sayıda Osmanlıca, Frenkçe sözcüklerle anlatımların kullanılmış olduğumetinde birçok anlatım, yazım, noktalama yanlışı dikkati çekmektedir. Metintümüyle çeviri kokan tatsız bir özet, anılarını anlatan, yazı yazma yeteneğindenyoksun, yorgun bir emeklinin kalem çırpıştırmalarıdır.MPM'de iki. yıldan beri incelediğim çok sayıda yazı içinde bundan daha kötüsüylekarşılaşmadım. MPM'nin yayın ölçülerinin çok altında olan metin yayımlanmayaelverişli görünmemektedir.Aşağıdaki 5 Ekim 1973 günlü görüş bildirme yazısı da kurumun düzenlediğibir seminer bildirilerini içeren bir metinle ilgilidir:"Gelişmekte Olan Ülkelere Teknoloji Transferi Semineri" ile ilgili olarak MPMdışı konuşmacılarca sunulan bildiri metinlerinden Türkçe olanları "yayımlanabilirlik,"İngilizceleri "çeviri niteliği" açısından —1/10/1973 günlü notunuz uyarınca—inceledim. Bu konudaki gözlemlerimle düşüncelerim aşağıdadır:Türkçe bildirilerin tümü genellikle kolay okunup anlaşılmaktadır. Bu metinlerdeortak olan başlıca eksiklikler şunlardır:(a) Bildirilerin dili —aralarında bu bakımdan ayrımlar bulunmakla birlikte—•genellikle eski olup çoğunda gerek Osmanlıca gerek Batı kökenli sözcüklere gözeçarpacak ölçüde sık yer verilmiştir.(b) Metinlerin tümünde "Yayımlanacak Yazılarda Uyulması Gereken İlkeler"-de yer alan öteki kurallara da uyulmamıştır. Eş anlamlı olan Türkçe sözcüklerleyabancı kökenü sözcükler yan yana kullanılmış, dilimizin yazım, noktalama kurallarınauyulmamıştır. Yer yer anlatım bozukluklarıyla da karşılaşılmaktadır.(c) Bu yazanağın sonunda, incelediğim bildirilerin bir dizelgesiyle okuyupdüzeltmeler yaptığım sayfaların numaraları ayraç içinde gösterilmiştir. Basımaverilmeden önce bu düzeltmelerin gözden geçirilip öbür sayfalarda bulunacak benzeryanlışlıkların düzeltilmesi gerekir.(ç) Metinlerde geçen sözcüklerin bir bölümü günümüzde artık kullanılma^maktadır. Bu sözcüklerin Türkçeleştirilmesi uygun olmakla birlikte, bir yandanböyle bir düzeltmenin uzun süre alması, öte yandan yazarların tepkilerine yolaçabilmesi bakımından sakıncalı olabilir. MPM'nin "Yayımlanacak Yazılarda UyulmasıGereken İlkeler" belgesi bildiriler yazılmadan önce konuşmacılara gönderilipdaha sonra yayımlanacak olan metinlerin hazırlanmasında olabildiğince göz önündebulundurulması istenmiş olsaydı bu sorunlardan birçoğunun ortaya çıkmasıbaşlangıçta önlenmiş olurdu.(d) Önemsiz gibi görünmekle birlikte, göze çarpan bir nokta, kimi bildirilerinbaşlığında "önlem" sözcüğü kullanılırken ana metinde bu anlamda "tedbir"sözcüğünün kullanılmış olmasıdır.İngilizce metinler içinde aşağıda 10 ile 11 numaralarda yer alanlar dil yönündenTürkçe bildirilere göre çok daha iyidir. Buna karşılık son iki bildiri budüzeyin oldukça altında görünmektedir. İngilizce metinler de yayımlanacaksa, buiki bildirinin, dahası tümünün ana dili İngilizce olan birince gözden geçirilipgerekli değişikliklerle düzeltmelerin yapılması yararlı olacaktır.165


incelediğim bildirilerin başlıkları, gözden geçirdiğim sayfaların numaraları ilealdığım özel notların bir bölümü aşağıdadır.1. Teknoloji Transferi ve Kanalları (incelenen sayfalar: 1-6, 13-15)2. Teknoloji Transferine ilişkin Önemli Faktörler (incelenen sayfalar: 1-3, 14-16)— Mumlu kâğıda iyi yazılmadığı için metnin okunması güç. Basımevindedizgi sırasında güçlük çekilebilir.— Sayfa 2'nin sonunda başlayıp daha sonraki sayfada süren İngilizce alıntınınTürkçe çevirisi verilmeliydi. Alıntıya kaynak olan kitap dilimizede çevrilmiş olduğuna göre bu yola gidilmesinde herhangi bir güçlükbulunmaması gerekirdi.— Yabancı kökenli sözcüklere çok yer verilmiş. (Örnek: 3. sayfadaki "geometrikprogression" ile "akkümüle olmaya" deyişleri gibi.)— Sayfa 14'teki 40 numaralı bölücükten de anlam çıkmıyor.3. Türkiyede Teknoloji Transferi (incelenen sayfalar: 1-2, 9-10)4. Teknoloji Seçimi ve Pazarlama (Tümü incelendi)5. Madencilik Endüstrisinde Teknoloji Transferi Sorunları ve önlemler (incelenensayfalar: 1-3)6. Türkiye'nin Elektronik Endüstrisinde Teknoloji Transferi Sorunları ve önlemler(İncelenen sayfalar: 1-3, 10-11)7. Takım Tezgâhlarında Teknoloji Transferi ve Önlemler (İncelenen sayfalar:1-2, 9-10)8. Gıda Sanayiinde Teknoloji Transferi ve Önlemler (Tümü incelendi)9. Otomotiv Endüstrisinde Teknoloji Transferi Sorunları ve Önlemler (incelenensayfalar: 1, 9)10. The Place of Industrial Property in Contractual Transfer of Technology(incelenen sayfalar: 1, 9)11. Transfer of Technology in the Developing Countries: Part Played by theAutomobile Industry (incelenen sayfalar: 1, 15)12. Projection of Technological Processes and Their Introduction in the AutomotiveIndustry of the People's Republic of Poland (incelenen sayfalar: 1, 5)— İngilizcesi yukarıdakiler ölçüsünde başarılı değil. Düzeltilmesi gerekir,13. Problems in and Recommendations for the Technology Transfer in TurkishElectronics Industry (incelenen sayfalar: 1, 10)— Dili 10 ile 11 numaradakiler ölçüsünde iyi değil, ancak 12 numaralıdançok daha iyi. Türkçe düşünülerek yazılmış izlenimini uyandırıyor.Danışman, görev dönemi içinde kurumun dergisinde yayımlanmasısöz konusu yazılarla ilgili olarak on biri çeviri, sekizi telif olmak üzereon dokuz görüş bildirme yazısı sunmuştur. Bunlardan aşağıdaki 6 Haziran1972 günlü görüş bildirme yazısı çok yetersiz bir çeviriyle ilgilidir :Verimlilik dergisinde yayımlanması söz konusu olan "Yönetim ve Teknik Yetenek"başlıklı çeviriyi isteğiniz üzerine inceledim.Yazı baştan sona. çeviri kokmakta, birçok yerlerinden anlam çıkarılamamaktadır.Metinde yer alan yanlışlar, çeviriyi yapanın gerek İngilizceyi gerek metinde166


geçen kavramları iyi bilmediğini açıkça göstermektedir. Yazı, okuyanda çevirininana metni anlaşılmadan, her sözcük için sözlüğe bakılarak yapılmış bir çeviri izleniminiuyandırmaktadır.Ciddi çeviri yanlışları dışında Türkçe tümcelerde de çok sayıda anlatım bozukluğuvardır.Böyle bir yazının MPM'ce yayımlanmasının doğru olamayacağı kanısındayım.Aşağıdaki 16 Mayıs 1977 günlü görüş bildirme yazısı ise olumlu, ancakdüzeltilmesi gereken yönleri de bulunan bir dergi yazısıyla ilgilidir:Yayımlanması söz konusu olan "Ege Bölgesi Tütün Üretiminde Verimlilik ölçümüve Analizi" başlıklı yazıyı, 6/5/1977 günlü yollama notunuz uyarınca inceledim.Bu konudaki düşüncelerim aşağıdadır:1. Sık satırla yazılmış, 35 daktilo sayfası tutan yazı genellikle akıcı bir üsluplakaleme alınmıştır. Kolay okunmakta, anlaşılmasında önemli bir güçlükle karşılaşılmamaktadır.2. Metnin çeşitli yerlerinde, bu arada 5, 11, 13. sayfalarda, bozuk tümcelervardır. Bunların yazarlarca yeniden ele alınarak düzeltilmesi gerekir. Bunlar dışındakianlatım bozukluklarını metin üzerinde kırmızı kalemle düzelttim. Birçokyerlere de yine kırmızı kalemle soru imleri koydum. Bunların da yazarlarca gözdengeçirilip —gerektiğinde benimle de ilişki kurularak— açıklığa kavuşturulmasıya da düzeltilmesi uygun olur.3. Metinde çok sayıda Doğu ya da Batı kaynaklı yabancı sözcük kullanılmıştır.Dilimizde yaygın olarak benimsenmiş karşılıkları bulunan bu sözcüklerin birbölümünü Türkçeleştirdim. Bir bölümüyle ilgili olarak da metin üzerine kırmızıkalemle notlar koydum. Bu notların da yazarlarca gözden geçirilmesi yararlı olur.4. Dilimizin kullanılmasında düşülen en önemli yanılgılardan biri de metindeaynı anlama gelen sözcüklerin Türkçelerinin, Frenkçelerinin, Arapça ya da Farsçalannınbir arada kullanılmasıdır. Bundan birkaç yıl önce Genel Sekreterliğin isteğiüzerine kaleme aldığım, çoğaltılarak bütün MPM görevlilerine —uyulması isteğiyle—dağıtılan "Yayımlanacak Yazılarda Uyulması Gereken İlkeler" başlıklıkılavuzda dille ilgili birçok konu arasında bu konuya da değinmiştim. Ancak okılavuzun bir yana atıldığını aynı yanılgıların sık sık yinelenmekte olmasındananlıyorum. Aynı sayfanın bir satırında "input," öbüründe "girdi," birinde "çıktı,"öbüründe "output," bir yerde "toprak," bir başka yerde "arazi," bir yerde"ürün," bir yerde "rekolte" demek ne dilin zenginliğini ne de bu sözcükleri kullananlarınustalığını gösterir.5. Metin üzerinde yaptığım öbür düzeltmelere burada bir kez daha değinmekgereğini duymuyorum.Bu değişiklikler yapıldıktan sonra metnin yayımlanabileceği görüşündeyim.Yukarıda verilen görüş bildirme yazısı örneklerinden de anlaşılmışolacağı üzere, Danışman, bu incelemelerinde yalnız metinlere ilişkin görüşlerinibelirtmekle kalmamış, metin üzerinde gerekli gördüğü düzeltmeleri—bir ölçüde de olsa— yaparak bir çeşit yayındüzen çabası göstermiştir.Bunun dışında Danışman'ın sorumluluğunu geniş ölçüde üstlendiğiyayındüzen çalışmaları da olmuştur. Aşağıdaki 26 Mart 1976 günlü görüş167


ildirme yazısı böyle bir çalışmayla ilgili olup bir yayını baskıya hazırlamanınne tür <strong>sorunları</strong> içerdiğini daha değişik bir açıdan göstermesi bakımındanöğreticidir.13-14 Kasım 1975 günlerinde <strong>Ankara</strong>'da düzenlenen "Kamu KuruluşlarındaHalkla İlişkiler Sorunları" seminerinin sonunda başkanlığım altında yapılan paneltartışmalarıyla ilgili bölümü gözden geçirerek gerekli düzeltmeleri yaptıktan sonrayeniden daktilo edilmiş 56 sayfalık metnin bir nüshasını ilişikte sunuyorum.Metnin ikinci nüshasını ilerde gerek duyulabileceği düşüncesiyle yanımda alıkoydum.Eğitim-Yayın Şubesinin yayın çalışmalarını yürütme biçimi ile ilgili olmasıdolayısıyla bu konudaki gözlemlerimle düşüncelerimi toplu olarak sunmakta yarargördüm.Durum üzerinde daha açık bir anlayışa varabilmek için aynı konuya ilişkin26 Kasım 1975 günlü yazımla (Sayı 169) 30 Ocak 1976 günkü yazımın (Sayı 174)aşağıdaki görüşlerle birlikte değerlendirilmesi yararlı olacaktır.1. Düzeltilmiş bir nüshasını ilişikte sunduğum panel görüşmelerinin ses kuşağıçözümlerini daha önce de okumuş, ancak o zaman yalnız bana yöneltilen sorularlaonlara verdiğim yanıtların çözümleri üzerinde kırmızı kalemle gerekli düzeltmeleriyapmıştım. Yukarıda anılan iki yazımda da belirtildiği gibi, bu seskuşağı çözümlerininde (yalnız bildiri metinlerinin değil) ilgili panel üyelerine gönderilerek niteliğigereği oldukça titiz bir düzeltme çalışmasının yapılmasını gerektiren bu metinlerinbaskıya elverişli duruma getirilmesi gerekmekteydi.2. Metni bu kez gözden geçirirken benimle ilgili kimi sayfaların (klasördekimetinde örneğin sayfa 188-190, 211-212) düzeltilmemiş olduğunu gördüm. Oysa dahaönce bana verilen aynı metnin bütün sayfalarını özenle gözden geçirerek benimleilgili yerlerde kırmızı kalemle gereken düzeltmeleri yapmıştım. Bu durum karşısında,ya basımevine gidecek olan bu metnin ilgili sayfalarına benim yaptığım düzeltmelerişlenmemiş ya da söz konusu sayfalar ilgili görevlinin masasında unutulupkaldığı için bana verilememiş, sonradan bulununca da bana, iletilecek yerdebu yola gidilmeden olduğu gibi metnin içine sokuluvermiştir. Çok güçsüz olmaklabirlikte, son bir olasılık da bu sayfaları benim inceleme sırasında atlamış olmamdır.Böyle bir durum söz konusu olsa bile bu metnin baskıya hazırlanmasındansorumlu kişinin duruma dikkatimi çekmesi gerekirdi. Bu yazının konusu olanincelemeyi yapmak üzere metnin basımevine gitmesi durdurulmuş olmasaydı, kitapbani şahsen güç durumda bırakacak bir biçimde basılmış olacaktı.3. Şube Müdürü'nün 19 Mart 1976 Cuma günü bu metnin daha önce "panelüyelerine gönderilmiş olduğunu" bir sorum üzerine üç kez üst üste yineleyerekbelirtmiş olmasına karşın, metnin ilgililere gittiği konusunda ciddi duraksamalarımvardır. Örneğin, klasördeki metnin 194. sayfasının altında başlayıp onu izleyen sayfadasüren konuşmanın ilgili kişiye gönderilmiş olduğuna inanmak güçtür. Okunduğundada görüleceği gibi, hiçbir incelemeden geçmediği açıkça görülen bu metindesağlam bir tümce bile bulmak olanaksızdır. Metin ilgiliye gönderilip olduğugibi geri yollanmış olsa bile sorumlu MPM görevlisinin bu bölümün bu durumuylabasılamayacağmı görüp gereken düzeltmelerin burada yapılmasını sağlaması gerekirdi.Çünkü metin MPM'nin resmi bir yayını olarak çıkacak, içindeki çok ağıranlatım bozukluklarından Maliye Bakanlığında görevli olan konuşmacıdan çokMPM sorumlu tutulacaktır.168


4. Panelle ilgili metni bu kez gözden geçirirken Eğitim-Yay m Şubesinde buişten sorumlu olan kişilerin ciddi bir okuma işi bile yapmadıklarını ortaya koyanörneklerle karşılaştım., Bu arada klasördeki metnin 157. sayfasında konuşmacılardanbiri bir soruyu yanıtlamaya başlıyor, ancak metinde sorunun ne olduğu belirtilmemişbulunuyordu. Sayfa 158'de konuşmacılardan birinin daha önceki birkonuşmasına yollamada bulunuluyor, ancak bu konuşmaya daha önceki sayfalardarastlanmıyordu. Seminere katılanlardan birinin 213. sayfada bulunan bir beyanıEğitim-Yayın Şubesindeki görevlice okunamayacak bir biçimde karalanarak metindençıkarılmıştı. Oysa daha sonraki sayfalarda bu beyana yollamada bulunularakyanıt verilmekteydi.Bütün bu eksiklikler tarafımdan giderilip gerekli düzeltmelerin yapılması sağlanmaklabirlikte, yukarıdaki açıklamalardan adı geçen Şubedeki kimi arkadaşlarınsorumsuzca bir tutum içinde bulundukları, yayın işlerini MPM gibi bir kuruluşayakışmayacak bir biçimde yürütmeyi sürdürmekte kararlı oldukları anlaşılmaktadır.5. Panelle ilgili bölüm tarafımdan düzeltilip yayımlanabilir duruma getirilmişolmakla birlikte, bildiriler bölümü ile onları izleyen tartışmalarla ilgili kesimlerine—benimki dışında— bakmadım. Basılacak metinlerin basımevine gitmedenönce titizlikle gözden geçirilmesi gerektiğine 1 Eylül 1971 (Sayı 12), 15 Eylül 1971(Sayı 15), 27 Ekim 1971 (Sayı 8) günlü görüş bildirme yazılarımda ayrıntılı olarakdeğinmiştim. Bunun üzerine konu Yayın Kurulunda görüşülerek bu tür incelemeleringerektiğinde bir ücret de ödenerek dışardan yetkili kişilere yaptırılmasıyolunda karar da alınmıştı. Bu yayınla ilgili olarak böyle bir incelemeye gerekbulunup bulunmadığım değerlendirmenize bırakmakla birlikte, bu gereksinmeyebir kez daha dikkati çekmekte yarar gördüm.6. Klasördeki metin basımevine gidebilecek bir biçimde yazdırılmamıştır. Çokivedi, metnin yeniden temiz olarak yazdırılması için gereken sürenin bulunmadığıolağanüstü durumlarda eldeki metnin baskıya bu durumda gönderilmesi hoş görülebilir,ancak bu yöntemin sürekli bir uygulama olarak benimsenmesi son derecesakıncalıdır. Elinde belki ilkokul diploması bile bulunmayan basımevi dizmenlerininböyle karışık metinleri dizerken birçok yanlışlar yapmaları kaçınılmazdır.Yakarıdan beri örneklerle açıklamaya çalıştığım ciddiyetten uzak tutumprova düzeltmeleri sırasında da sürdüğüne göre ilk metnin temiz olmasının önemidaha da artmaktadır., 1971 yılında düzenlenen aynı konudaki seminerle ilgili yayında"aşırı solun hücumlarına karşı" deyişinin "aşın solunum hücrelerine karşı"biçiminde basılmış olması, bu nitelikte daha başka birçok yanlışlann da bulunmasıbir rastlantı değildir.7. Güveni ister istemez sarsan bu durum karşısında (a) kendi bildirimle onuizleyen tartışmaya ilişkin metnin, (b) başkanlık ettiğim panelle ilgili metnin ikinciprovalarını Şube'de gerekli düzeltmeler yapıldıktan sonra (basımevine gitmeden)bir kez de ben okuyup düzeltmek isterim. Bu konuda ilgililere gereken uyandabulunulursa sevinirim.Danışman, incelenmek üzere kendisine gelen çeviri kitap ya da dergiyazısı metinlerinin birçok eksikliklerle dolu olduğunu gördükten sonra,gerek çevirmenlerin gerek inceleyicilerin emeğinin boşa gitmemesi içinçevirmenlerden daha önce örnek çeviri isteme yoluna gidilmesi görüşünüsavunmuş, daha sonra gelen bu tür çeviri örnekleri üzerinde de incele-169


meler yaparak toplam on sekiz görüş bildirme yazısı sunmuştu. Bunlardan15 Mart 1974 günlü aşağıdaki yazıda olumlu bir görüş bildirilmektedir:Hindistan Ulusal Verimlilik Kurulu'nun "Role of Labour in Productivty" ile"Computer as an Aid to Management" başlıklı yayınlarından yapılan örnek çevirileri14/3/1974 günlü yollama notunuz üzerine inceledim.Örnek çevirilerde akıcı, anlaşılır bir dil kullanılmıştır. Metinlerde dikkatimiçeken kimi noktalarda kırmızı kalemle ufak tefek düzeltmeler yaptım. Çevirmenin"Yayımlanacak Yazılarda Uyulması Gereken İlkeler" başlıklı belgede öngörülenyöntemi izlemesi durumunda gerçekten güzel bir çeviri ortaya koyacağı görüşündeyim.Aşağıdaki 27 Mart 1974 günlü yazıda ise, değişik bir çeviri sorununadeğinilmesinin yanı sıra, daha sakıngan bir hava taşıyan bir olumlu görüşbelirtilmektedir:"Verkürzung der Anlernzeit" başlıklı REFA yayınından yapılan sekiz sayfauzunluğundaki örnek çeviriyi 25 Mart 1974 günlü yollama notunuz uyarınca inceledim.Çevirtilmesi söz konusu kitabın aslının İngilizce, yazarının İngiliz olduğu asılmetnin iç kapağından anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında çevirinin "OperatörTraining in Industry" başlığını taşıyan asıl yayından yapılmasının, araya başka birdilin girmesinden doğabilecek sakıncaların önlenmesi bakımnıdan daha uygunolacağı görüşündeyim.Almanca çeviriden yapılan örnek çeviriye ilişkin düşüncelerim ise aşağıdadır:örnek çeviriye ilişik, çevirmence yazıldığı anlaşılan el yazısı notta çevirinin"mot-â-mot" (sözcük sözcük) yapıldığı belirtilmektedir. Dilde anlatım birimi sözcüklerdençok tümceler olduğundan ana metnin sözcüklerine çokça bağlı kalınmasımetnin okunmasını güçleştirmesi dolayısıyla sakıncalı olmaktadır. Nitekimbu çeviri metninde de bu sakıncaların ara ara ortaya çıktığı görülmektedir.Çevirmen, metinde yalın bir dil kullanmak amacıyla çaba göstermekte, buçabasında genellikle başarıya da ulaşmış bulunmaktadır. Bununla birlikte metindebu eğilime ters düşen sözcüklerle deyimlerin kullanılmış olduğu da gözden kaçmamaktadır..(İngilizcedeki "skill" sözcüğünün Türkçe, Arapça, Farsça olan "beceri,maharet, hüner" sözcüklerinin birlikte kullanılmış olması gibi).İlişik çeviri metninin incelenmesinden de anlaşılacağı gibi, metinde kırmızıkalemle birtakım noktalama, anlatım düzeltmeleri yapılmış, bu arada kimi konulardayorumlara yer verilmiştir.Çevirmenin böyle bir çeviriyi yapabilecek yetenekte olduğu izlenimi edinilmeklebirlikte, çevirinin asıl İngilizce metinden yapılmasının daha uygun olacağıgörüşüne ağırlık verilmesi dileğiyle durumu değerlendirmenize sunarım.ÇEVİRİ ÖNERİLERİDanışman'ın bu göreve alınmasını izleyen aylarda Genel Sekreterkendisinden kurumun amaçları bakımından yararlı olabilecek yayınların170


Türkçeye çevrilip yayımlanması konusunda önerilerde bulunmasını istemiş,Danışman da bu konudaki ilk önerisini aşağıdaki 31 Mayıs 1972 günlüyazısıyla yapmıştı:Bundan önce çeşitli vesilelerle Türkçeye çevirtilip yayımlanması MPM'ninamaçları bakımından yararlı olabilecek, <strong>yönetim</strong>le, işletmecilikle ilgili kitaplarlamakaleler konusunda önerilerde bulunmamı istemiştiniz.Burada konuyla ügili bir öneride bulunarak düşüncelerimi ayrıntılı olaraksunmak istiyorum. Önerim, Amerikalı iki yazar —Harold Koontz ile CyrilO'Donnell— tarafından kaleme alınmış olan Principles of Management (Yönetiminİlkeleri) başlıklı kitabın Türkçeye çevirtilerek yayımlanmasıdır. "An Analysis ofManagerial Functions" ikincil başlığım taşıyan 822 sayfa uzunluğundaki kitap,<strong>yönetim</strong> kavramlarıyla tekniklerini daha çok işletme <strong>yönetim</strong>i açısından ele alan,ancak kamu <strong>yönetim</strong>i ile ilgilenenlerin de geniş ölçüde yararlanabilecekleri zenginbir kaynaktır.Yapıt 1988 yılında yeniden gözden geçirilip genişletilerek dördüncü baskıolarak yayımlanmıştır.Yapıtın bir önceki baskısı bundan birkaç yıl önce Orta Doğu Teknik <strong>Üniversitesi</strong>İdari İlimler Fakültesince Türkçeye çevrilmek istenmiş, çeşitli bölümleri buFakültenin öğretim üyeleriyle asistanları arasında paylaşılarak çeviri işine başlanmıştı.Ancak, izlenen yolun elverişsizliği yüzünden nitelikli bir çeviri ortayakonamamış, üstelik yapıtın burada söz konusu ettiğimiz gözden geçirilmiş yenibaskısı da çıktığından bu girişimden vazgeçilmişti.İşletmecilik biliminin en son gelişmelerini de yansıtan yapıt yalnız işletmecilikuzmanlarıyla yöneticilere mesleki çalışmalarında ışık tutmakla kalmayacak, üniversitelerimizinçeşitli fakülteleriyle İktisadi ve Ticari İlimler Akademilerinin öğretimüyeleriyle öğrencilerine de geniş ölçüde yararlı olacaktır. Bu niteliği dolayısıylayapıtm Türk <strong>yönetim</strong> yazınına kazandırılması için harcanacak paraylaemeğin yerinde olacağı düşüncesindeyim.Yapıtın çevirilip yayımlanmasıyla ilgili görüşlerimle önerilerim aşağıdadır:1. Yapılması gereken ilk iş yapıtı bastıran yayınevinden çeviri izni alınmasıdır.Bu iznin Türkiye dışına döviz ödenmeden sağlanabilmesi için çaba gösterilmesiyerinde olacaktır. Çeviri izninin parasız olarak elde edilebilmesi için AmerikanBüyükelçiliği katında girişimde bulunulmasından olumlu sonuç alınabileceğinisanıyorum. Bildiğime göre Büyükelçilik bu gibi konularda aracılık etmekte, yapıtınkazanç amacıyla yayımlanmayıp giderleri karşılayacak bir fiyatla satışa çıkarılacağınınönceden belirtilmesi durumunda, iznin alınması daha kolay olmaktadır.2. Yapıtın çevirtilip yayımlanmaya hazır duruma getirilmesinde şöyle biryol izlenmelidir:(a) Yapıt geniş oylumlu olduğu için tek bir kişice kısa bir sürede Türkçeyeçevrilmesi olanaksız görünmektedir. Bu nedenle ortaklaşa bir çabaya gerek vardır.(b) Her şeyden önce bir yayına hazırlayıcı ya da yaymdüzencinin bulunmasızorunluluğu vardır. Yayındüzenci, yalnız işletmecilik ya da <strong>yönetim</strong> konularındabilgili bir kişi olmakla kalmamalı, çeviri tekniğinin yanı sıra Türkçeyi de iyi bilenbir kimse olmalıdır.171


(c) Yaymdüzencinin ilk işi yapıtın çeşitli bölümlerini Türkçeye çevirecekkişilerin bulunması olmalıdır. Çeviricilerin bu konuda deneyli, kendilerine verilecekbölümlerin ilgili olduğu konularda uzman kişiler olmalarında yarar vardır.(ç) Yaymdüzencinin yapması gereken ikinci iş, çeviri çalışmalarına başlanmadanönce, çeviride dil, anlatım birliğini sağlayacak birtakım ilkeleri belirlemek,bu ilkeleri çevirmenlerle gerekli danışmaları yaptıktan sonra kesinleştirerekyazılı olarak ilgililere bildirmek olmalıdır. Bu amaçla oluşturulacak metinde özellikleiki yön üzerinde durulmalıdır. Birinci yön dil konusunda benimsenecek geneltutumla ilgilidir. Çeviride bugünkü genç kuşağın kolaylıkla anlayabileceği temizbir Türkçe kullanılmalı, Türkçe karşılığı bulunan Osmanlıca sözcükler gibi Batıkaynaklı sözcüklerin gereksiz yere kullanılmasından da özenle sakmılmalıdır. İkinciyön ise çeviride kullanılacak <strong>yönetim</strong>, işletmecilik terimleriyle ilgilidir. Yapıtınçeşitli bölümlerinin o konularda uzman kişilere verilmesi terim konusunda birkolaylık sağlamakla birlikte, yaymdüzencinin bu konuda yetkili, son sözü söyleyebilecekbir kimse olması zorunludur. Gerektiğinde çeviricilerle de birkaç toplantıyapıldıktan sonra, başlıca İngilizce terimlerin Türkçe karşılıkları saptanarakbütün çeviricilere dağıtılmalı, çeviriciler terim konusundaki duraksamalarını yaymdüzenciyleilişki kurarak gidermelidir.(d) Çevirilerin yapılıp yayındüzenciye verilmesine dek olan evre ile yaymdüzencininyapacağı denetimin biçimiyle yöntemi de önceden ayrıntılı olarak saptanmalıdır.Bu evre ile ilgili olarak dikkati çekmek istediğim birkaç yön aşağıdadır:Her şeyden önce çeviricilerin çevirdikleri metni okuyup özenle gözden geçirdiktensonra ellerinden gelen en yetkin biçimi vermeleri kural olarak konmalıdır.Çeviri sırasında hiçbir tümce ya da tümce parçası atlanmamalı, bu yola gitme zorunluluğuduyulan yerler yaymdüzencinin bilgisine sunulmalıdır. Çeviri işini bitirenher çevirici, metni yayındüzenciye vermeden önce bir yakınma ya da arkadaşınaokutarak gerekli anlatım düzeltmelerini yapmaya özendirilmelidir. Böylecedikkatli bir incelemeden geçen metin belirli biçim koşullarına (çift aralık, sayfanınsol yarımda belirli bir açıklık ib) da uyularak daktilo edildikten sonra yayındüzenciyeverilmelidir. Çeviri işlerinde deneyi bulunanlar, özellikle birden çok kişininbirlikte çalıştıkları bu gibi durumlarda, yayındüzenciye büyük işler düştüğünü bilirler,Bu bakımdan, çeviriler yaymdüzencinin eline olabildiğince iyi, temiz bir durumdagelmeli bu arada gözü kulağı tırmalayan anlatım bozukluklarından tümüylearınmış olmalıdır.Bundan bir süre önce konuyu size sözlü olarak açtığımda da belirttiğim gibi,bu yapıtın çevirilmesi oldukça yüksek bir gideri gerektirecektir. Nitekim OrtaDoğu Teknik <strong>Üniversitesi</strong>nin yapıtın daha kısa olan bir önceki baskısının yayımlanamayançevirisi için bile 40.000 TL. dolayında bir harcama yapmak durumundakaldığım öğrenmiş bulunuyorum.Bugünkü durumda, MPM, çeviri izlencesinde ağırlığı görece küçük yayınlaravermiş görünmekle birlikte, ana kaynak niteliğindeki daha oylumlu yapıtlara dabu izlencede —bir ölçüde— yer verilebileceğini sanıyorum.Yapıtın "İçindekiler" kesiminin geçici bir çevirisi ilişiktir. Türkçeye pek uymayanbaşlıklar, çeviri yapıldıktan sonra aynı anlamı veren daha uygun başlıklarladeğiştirilebilir. Çeşitli bölümlerin oylumu konusunda bir görüş kazandırmaküzere, ana metindeki sayfa numaraları da gösterilmiştir.172


İÇİNDEKİLERÖnsözBirinci Kesim — YÖNETİMİN TEMELLERİ1< Yönetim, Yönetimin İlkeleri 52. Yönetimin İncelenmesinde Çeşitli Yaklaşımlar 343. Yönetimin Görevleri 474. Yetki ile Sorumluluk 59İkinci Kesim — TASARLAMA5. Tasarlamanın Niteliği ile Amacı 816. Yönetimde Amaçlar 1087. Tasarlama öncülleri 1238. Vargı Oluşturma 1529. Yönelti Saptama 17710. Tasarların Uygulanması 198SayfaÜçüncü Kesim — ÖRGÜTLENDİRME11. Örgütün Niteliği ile Amacı 23112. Yönetim Çevresi 24113. Örgütün Ana Bölümlere Ayrılması 25914. Görev Dağılımı ... 27915. Eylemci, Destekçi Görev İlişkileri 29116. Ortak İşgörü Sağlayan Kuruluşlar 32717. Yetki Dağılımı 34918. Kurullar 37719. örgütlendirmenin Etkin Duruma Getirilmesi 406Dördüncü Kesim — GÖREVLİ SORUNLARI20. Yöneticinin İşi 43321. Yöneticilerin Seçimi 45822. Yöneticilerin Değerlendirilmesi 48023. Yöneticilerin Geliştirilip Eğitilmesi 506Beşinci Kesim — YÜRÜTME24. Yürütmenin Niteliği 53725., özendirme 56626. İletişim 59027. Önderlik ... 612Altıncı Kesim — DENETLEME28. Denetleme Süreci 63929. İleri Denetleme Yöntemleri 66430. Tüm Başarının Denetlenmesi 69431. Yönetim Niteliğinin Denetlenmesi 715Yedinci Kesim — DEĞİŞEN ORTAMDA YÖNETİCİLER32: İşletme Yöneticisi ile Toplumsal Ortamı 73933. Karşılaştırmalı Yönetim 76334. Yönetim ile Gelecek 786173


Danışman'ın o günün koşullarında oldukça önemli bir harcamayı gerektirenbu önerisi, kurumun akçal olanaklarının kısıtlılığı yüzünden uygulamaalanına konamamıştı.Danışman'ın aşağıdaki 16 Eylül 1974 günlü görüş bildirme yazısıyladergide yayımlanmak üzere Türkçeye çevrilmesini önerdiği ilk yazı "özendirme"konusuyla ilgili karşılaştırmalı bir incelemeydi:Bundan bir süre önce, MPM kitaplığına gelmekte olan yabancı dergileri gözdengeçirerek Verimlilik dergisinde ya da özet biçiminde Bülten'de yayımlanmasıyararlı olacak yazılarla ilgili önerilerde bulunmamı istemiştiniz. Bu konudaki çalışmalarımabaşlamış bulunuyor, ilk olarak da "Public Personnel Management"dergisinin January-February 1974 sayısında (sayfa 29-37) yayımlanan "The ColdWar on Incentives: USSR vs US" başlıklı yazının Türkçeye çevirtilerek Verimlilikdergisinde yayımlanmasını öneriyorum.Küçük boy altı dergi sayfası uzunluğunda olan bu yazıda, verimliliğin artırılmasındakietkisi bilinmekte olan "özendirme" düzenleri konusu Birleşik Amerikaile Sovyetler Birliğinde karşılaştırmalı olarak incelenmektedir.Konuyu yalnız bugünkü uygulama yönünden değil, aynı zamanda tarihsel birbakış açısından ele alan bu yazıyı ele alınan sorunun Türkiye için taşıdığı önemaçısından da dilimize çevrilmeye değer buldum. Yazıda konu yalnız mekanik birgörüş açısından açıklanmakla kalmamakta, çağdaş güdüleme (teşvik) kuramlarınınışığı altında da ele alınarak kullanılacak özendirme araçlarıyla ülkelerin gelişme,gönenç düzeyleri arasında da ilişki kurulmaya çalışılmaktadır.Danışman, 2 Ekim 1974 günlü yazısıyla, ünlü bir yazarın <strong>yönetim</strong> yazınınınkökleşikleri arasına girmiş bir dergi yazısıyla ona ilişkin olaraksonradan kaleme aldığı ilginç yorumları içeren bir yazının Türkçeye çevirtilmesiniöneriyordu:Bu yazımla Verimlilik' dergisinde yayımlanmak üzere bir başka dergi yazısıdaha önermek istiyorum. Amerikalı yazar Robert L. Katz'm kaleme aldığı "Skills•f an Effective Administrator" başlığını taşıyan bu yazı Harvard Business Review'nunSeptember-October 1974 sayısında (sayfa 90-102) yayımlanmıştır. Başarılıbir yöneticide bulunması gereken "beceri'leri tartışma konusu yapan, ilk kez bundanyaklaşık yirmi yıl önce yayımlandığında büyük ilgi toplayan bu yazı "klasik"lerarasına girmiş, kapsadığı görüşler her yerde geniş ölçüde benimsenmiştir. Şimdisöz konusu dergi bu yazıyı —sonuna yazarın arada geçen yirmi yıllık süre içindedanışman ya da işletme yöneticisi olarak edindiği deneyleri de değerlendiren birekle birlikte— yeniden yayımlamayı yararlı görmüştür. Türkiye'de pek üzerindedurulmayan görüşlerin yer aldığı yazı gerçekten güzel, aydınlatıcıdır. Konuyu daiyi bilen bir kimsece dilimize çevrilmesi durumunda Türk <strong>yönetim</strong> çevrelerincebüyük ilgiyle karşılanacağım sanıyorum.Danışman'ın 7 Ekim 1974 günlü yazısıyla dilimize çevirtilmesini önerdiğidergi yazısı, günümüzde yöneticiler başta olmak üzere tüm çalışanlarınsağlığını, dolayısıyla verimini yakından ilgilendiren "gerilimlerlesavaş" konusuyla ilgiliydi:174Harvard Business Review'nun July-August 1974 sayısında (sayfa 49-60) Herbert


Benson'ın "Your Innate Asset for Combating Stress" başlıklı bir yazısı yayımlanmıştır.Çağımızda özellikle yöneticileri tedirgin edip verimlerini düşüren sinirsel,tinsel gerginlik konusunu ele alan bu yazının özetlenerek Verimlilik Bülteni'ndeyayımlanabileceği düşüncesindeyim. Yalnız yöneticiler için değil, çağımızın bunalımlıiş ortamında bu tür gerginliklerle karşı karşıya gelen tüm çalışanlar bakımındanilginç olan bu yazı ile ilgili olarak hazırlanacak özette söz konusu yazının54, sayfasındaki somut öneri kanımca ağırlık taşımalı, onun başında birkaçbölücüklük bir giriş yer almalıdır.Danışman, 1 Aralık 1975 günlü yazısıyla da yöneticilerin yine iştendoğan gerilimlerle savaşta kullandıkları yöntemlerin etkililik düzeyini incelemekonusu yapan bir araştırma sonuçlarının Türk okuyucularına duyurulmasınıöneriyordu:"Public Personnel Management" dergisinin "September-October 1974" sayısında(sayfa 317-326) "Coping with Job Tension- Effective and Inefective. Methods"başlıklı bir yazı yayımlanmıştır. Özellikle yöneticilerin iş baskısından doğan gerilimlerdenkurtulmak için kullandıkları yöntemleri ele alan bu yazı Ronald J.Burke'nin "Personnel Administration" adlı derginin "January-February 1971" sayısındayayımlanan "Are You Fed Up with Work?" başlıklı yazısında sözü edilengerilimden kurtulma yöntemlerinin etkililik düzeyi üzerinde yapılmış üç yıl sürelibir araştırmanın bulgularını içine almaktadır. Bu son yazıyı, adı geçen dergi MPMKitaplığında bulunmadığı için incelemek olanağını bulamadım. Bununla birlikte,edindiğim izlenim söz konusu yazının Verimlilik dergisinde yayımlanabilecekilginç bir yazı olduğudur. Bir arkadaşımız başka kitaplıklardan bu yazıyı bulupincelerse Türkçeye çevirme yoluna gidilebileceğini sanıyorum. Eğer o yazı çevrilirse,yukarıda sözünü ettiğim araştırma yazanağı da özet olarak o çevirinin arkasınakonabilir. Bulunamazsa, MPM Kitaplığında bulunan bu yazının bulgularlailgili kısa bir özetini Verimlilik Bülteni'nde yayımlamanın Türk okuyucuları bakımındanda çok ilginç olabileceğini sanıyorum.Danışman'ın 14 Haziran 1976 günlü yazısında ise, <strong>yönetim</strong>de yaygınbir uygulama olan toplantıların düzenlenip yönetilmesi konusunu işleyenbir yazının Türkçeye çevrilmesi öneriliyordu:Harvard Business Review'nun "March-April 1976" sayısında (sayfa 43-57) "Howto Run a Meeting" başlıklı bir yazı yayımlanmıştır. İster işletmeler ister kamukuruluşları söz konusu olsun, <strong>yönetim</strong>de toplantılar büyük bir yoğunluk taşımakta,hazırlanmalarında, yürütülmelerinde, sonuçlarının değerlendirilmesinde birçok yanlışlaryapıldığından önemli süre, emek, para yitiklerine yol açılmaktadır. Uygulamadabüyük önem taşıyan bu konunun ayrıntılı olarak işlendiği söz konusu yazınınTürkçeye çevirtilerek Verimlilik dergisinde yayımlanmasının yararlı olacağıdüşüncesindeyim.YAYINA DOĞRUDANKATKILARDanışman'ın kurumun yayın alanındaki çalışmalarına katkıları yukarıdaaçıklananlarla kısıtlı değildi. Genel Sekreter 1 Mart 1972 günü Danışman'dankurumun çıkarmakta olduğu aylık Verimlilik Bülteni ile üçayda bir yayımlanan Verimlilik dergisi için yazılar yazmasını istemişti.175


Genel Sekreter'in konusunu da belirleyerek istediği ilk yazı, Bülten'inbirinci cildinin Ocak 1972'de çıkan ikinci sayısında (s. 1, 7) yayımlanan"Memur Aylıkları ve Verimlilik" konulu yazıydı.Genel Sekreter, Danışman'dan daha sonra Birleşmiş Milletler SınaiKalkınma Örgütü UNIDO'nun "A Systems Approach to the Introductionand Use of Corporate Planning in the Developing Countries" başlıklı yayınınıTürkçeye çevirmesini istemiş, bu çeviri de "Gelişmekte Olan Ülkelerdeişletme Planlaması" başlıklı bir kitapçık olarak yayımlanmıştı. Cepboyu, 53 sayfa uzunluğundaki bu yayın, MPM'nin "Yönetim ve VerimlilikTeknikleri Dizisi"nin ilk kitabı olarak 1974 yılında <strong>Ankara</strong> <strong>Üniversitesi</strong>Basımevinde bastırılmış, ancak Genel Sekreter'in görevden ayrılması yüzündendizinin tek kitabı olarak kalmıştı.Genel Sekreter, Danışman'dan Harvard <strong>Üniversitesi</strong> işletme Okuluİşletme Yönetimi Profesörü Richard S. Rosenbloom'un Harvard BusinessReview'nun Eylül 1973 sayısında çıkan "Real Productivity Crisis is inGovernment" başlıklı yazısını Türkçeye çevirmesini, ayrıca bu yazı üzerindebir de yorum yazmasını istemişti. Çeviri, "Gerçek Verimlilik BunalımıKamu Yönetimindedir" başlığı altında Verimlilik dergisinin Ekim-Aralık 1973 sayısında (s. 19-30) çıkmıştı. Danışman'ın yine o sayıda yayımlanan(s. 5-18) "Kamu Yönetiminde Verimlilik" başlıklı yazısı iseGenel Sekreterin istediği yorum olup yazar o çevirinin esinlendirdiği konularüzerinde durarak Amerikan toplumuyla Türk toplumu arasındakarşılaştırmalar yapmış, Türkiye'de kamu <strong>yönetim</strong>ini geliştirme çalışmalarınıgözden geçirdikten sonra Türk kamu <strong>yönetim</strong>inde verimliliksağlanmasıyla ilgili düşüncelerini açıklamıştı.Genel Sekreter'in Danışman'dan Türkçeye çevirmesini istediği sonyazı da, Eli Ginzberg'le J. W. Kuhn, B. G. Reubens adlı arkadaşlarınınkaleme aldığı, ABD Devlet Basımevi yayını olan "Private and PublicManpower Policies to Stimulate Productivity" başlıklı kitapçıktı. "VerimlilikArtırıcı Özel ve Kamusal İnsangücü Politikaları" başlığı altındaVerimlilik dergisinin Ekim-Aralık 1973 sayısında (s. 31-54) yayımlananbu yazıda, işverenlerle işçilerin toplu sözleşmeler aracılığıyla ortaya koyduklarıdüzenlerle kamu <strong>yönetim</strong>inin aldığı ya da alabileceği özendiricikoruyucuönlemler inceleme konusu yapılmakta, verimlilik konusunda işçilerleişverenlerin nasıl işbirliği ettikleri somut örneklerle açiklanarakyalnız Birleşik Amerika açısından değil, Batı Avrupa ülkeleriyle Japonyagibi verimlilik alanında ön sırada bulunan ülkelerle karşılaştırmalı olarakda ele alınmaktaydı. 33 Tümü Danışmanın birlikte çalıştığı ilk Genel Sekreter'in görev dönemi içindeçıkmış olan bu yayınların öyküsü için şu kitabımıza bakınız: Özkaynakça-Bir Deneme (<strong>Ankara</strong> <strong>Üniversitesi</strong> Siyasal Bilgiler Fakültesi yayım, No. 524) (An-176


KİTAPLIKDanışman, çalışmaları sırasında, kurumun Eğitim-Yayın Şubesine bağlıolmasının yanı sıra yayın işleriyle de yakın bağlantısı bulunan kitaplıkkonusuyla çeşitli vesilelerle ilgilenmiştir.Araştırma çalışmalarının da vazgeçilmez bir aracı olan kitaplıklarTürk kamu <strong>yönetim</strong>inde genellikle üvey çocuk işlemi gören, en azındanyeterince ilgi görmedikleri duygusu içinde bulunan birimlerdir. Kurumunbu alanda yüksek öğrenim görmüş olan bayan kitaplık yönetmeni de Danışman'laolan ilk görüşmesinde bu tür duygular içinde bulunduğunu belliederek kendisinden <strong>sorunları</strong>nın çözümünde yardımcı olmasını istemişti.Danışman'ın aşağıdaki 22 Ekim 1971 günlü görüş bildirme yazısı bualandaki ilk girişimleri konusunda bir görüş kazandırabilecektir:16 Ekim 1971 günlü notunuzla incelenmek üzere gönderilen, Kütüphaneci BayanX'in kaleme aldığı "MPM Kitaplığı Çalışma Raporu"nu okudum.Anımsayacağınız gibi, geçen haftalar içinde MPM kitaplığıyla ilgili sorunlarüzerinde yaptığımız görüşme sırasında bu konuda Kütüphanecinin bir yazanakkaleme almasını, benim de onu inceleyerek alınacak önlemleri somut önerileredönüştürmemi uygun görmüştünüz.Bu amaçla hazırlandığı anlaşılan yazanağın başında kitaplığın 1965 yılındanbu yana geçirdiği evrimle yapılan çalışmalar konusunda bilgi verilmektedir. Buaçıklamalarda, kitaplığın 1969 Ekimine dek meslekten yetişme bir kütüphanecinin<strong>yönetim</strong>inde bulunmadığı, işlerin kitaplıkbilim kurallarına uygun olarak yürütülmediği,ancak bu tarihten sonra kitaplığa çekidüzen vermek amacıyla çabalar gösterilipişlerin geniş ölçüde düzene konmuş bulunduğu belirtilmektedir.Daha sonra, "Kitaplıkta Halen Tamamlanmamış Olan İşler ve Nedenleri" başlığıaltında, yazanağın daha önceki kesiminde yer alması gereken günlük çalışmalarınbir dizelgesi verilmektedir (sayfa 4). Onu izleyen "Teklifler" başlığı altındakitaplık işlerinin yürütülmesi sırasında karşılaşılan güçlüklere değinilerek bu <strong>sorunları</strong>nçözümü amacını güden önerilerde bulunulmaktadır.Yapılan önerilere ilişkin görüşlerim aşağıda sunulmuştur:1. Yazanakta, İdari ve Mali İşler Şubesinin sorumluluğu altında bulunan, siparişişlerinin yürütülmesinde birtakım gecikmelerle yanlışlıklar olduğu belirtilerak"Genel Sekreter Yardımcısının başkanlığı altında Teknik Enformasyon ve Yakara<strong>Üniversitesi</strong> Basımevi, 1983), s. 58, 69-72. Türünün ilki olan bu yayınımızınbaşlığındaki kendi türetimiz olan "özkaynakça" sözcüğü "yazarının kalemindenkaynakça" anlamına gelmekte olup, yayımn önsözünde de belirtildiği gibi, "yazarınınçevreyle etkileşimlerini açıklığa kavuşturmaya, yayınların esin kaynaklarını,onların dış çevreden nasıl etkilendiğini, içinde yaşadığı çevreyi nasıl etkilediğiniyazarının bakış açısından ortaya koymaya" çalışmaktadır. Yazarın tanığı olduğudönemin olaylarıyla, ilişki kurduğu kişilerle yayın yaşantısı arasındaki bağlantılarıda açıklaması beklenen Özkaynakça'da söz konusu Genel Sekreterin Danışman'ıngözüyle yönetici olarak bir portresi de çizilmiştir (s. 69-71).177


yın Şubesi Müdürü, adı geçen Şubenin sipariş servisi, kitaplık görevlisi ile siparişişlerinin yeniden gözden geçirilerek bir düzene konulması" önerilmektedir.MPM gibi küçük oylumlu bir kuruluşta bu gibi aksaklıkların ortaya çıkmaması,çıktığında da <strong>sorunları</strong>n üst düzeylerin karışmasına gerek kalmadan kolaylıklagiderilebilmesi, bu yapılamazsa <strong>sorunları</strong>n ilgili şube müdürleri düzeyindeçözülmesi gerekir. İlgililerle yaptığım görüşmeler sonucunda böyle bir yaklaşımınbulunmadığını saptadım. Kütüphanecinin de önerdiği gibi, Genel Sekreter Yardımcısınınbaşkanlığında iki şube müdürü ile kütüphanecinin, sipariş servisi ilgililerininkatılacağı bir toplantı yapılarak <strong>sorunları</strong>n görüşülüp verilecek kararlarınyazılı olarak saptanmasının yararlı olacağı kanısındayım. Bu arada siparişlerin,Genel Sekreterin oluru alınmadan önce bir kurulca gözden geçirilmesinin, bugörevin de Yayın Komitesine verilmesinin uygun olacağını sanıyorum.2. Kütüphanecinin bir başka önerisi de birden çok nüsha olarak gelen ya daMPM kitaplığını ilgilendirmeyen yayınların ilgili şubelere, başka kitaplıklara yada köylere bağış olarak gönderilmesi konusunda kütüphaneciye yetki verilmesiyleilgilidir. Yer sıkıntısı da çeken bir uzmanlık kitaplığının gereksiz yayınlarla doldurulmamasıbakımından yerinde olan bu önerinin de benimsenmesi gerektiği kanısındayım.3. Kitaplığa gelen dergilerin sık sık kullanılmayan, ancak ara sıra aranmasıolasılığı da bulunan eski yıllara ait nüshalarının gerektiğinde bulunabilecek biçimdedüzenli bir depoya konması yolundaki öneri de yerinde olup bu dergilerinkonabileceği uygun bir yerin sağlanması gerekmektedir.4. Yazanakta kitaplık işlerinin ağırlığına da değinilmekte, kitaplık sekreterineara ara kitaplıkla ilgili olmayan görevlerin verilmesi yüzünden işlerin aksadığındanyakımlmaktadır. Kitaplıklarda yapılan işler dışardan göründüğünden daha çoksüre alıcı, oyalayıcı olduğundan, kesin bir zorunlulük olmayan durumlarda kitaplıkyönetmeninin tek yardımcısı olan sekretere öbür işlerin verilmemesi yerindeolacaktır.Bu konuda yapılacak çalışmalarda gerek duyulursa ilgili arkadaşlara yardımahazır olduğumu da bilgilerinize sunmak isterim.Daha sonra Danışman, kitaplıkla ilgili olarak üç ayda bir hazırlanıpsunulan, kendisinin tümüyle gereksiz bulduğu, ancak kurumun yıllık çalışmaizlencesinde de yer verilmekte olan "kitaplık sirkülasyon araştırmaları"konusuna 2 Şubat 1972 günlü görüş bildirme yazısında şöyle değinmekteydi:18 Ocak 1972 günlü yollama notunuzla yararlılık düzeyi konusunda görüş bildirilmesiniistediğiniz "kitaplık sirkülasyon araştırmaları"nın Ekim-Aralık 1971 döneminikapsayan ikincisine ilişkin 15 Ocak 1972 günlü Teknik Enformasyon veYaym Şubesi Müdürlüğü yazısı ile ona ilişik 19 sayfalık metni inceledim.Söz konusu metinde, 1971 yılının Ekim, Kasım, Aralık aylannda kitaplıktanalınan kitaplarla süreli yayınların bir dizelgesi verilmekte, aynca bu yayınlarınnumaralan ile istek sayılarıyla oranlan da gösterilmektedir.İncelenen metnin son sayfasında, hiç aranmadığı için "kolleksiyondan çıkarılıpabonesi kesilen" dergilerden söz edilmektedir.Kanımca üç ayda bir verilen böyle bir yazanağın yararlılığı ciddi olarak tartışılabilir.Aslında uzun yazanaklar düzenlenmesine gerek kalmadan da kitaplık178


yönetmeni bu amaca yarayacak bilgileri kolayca sağlayabilirdi. Uzuıı dizelgeler düzenleyip,bir kitabın tüm istek içinde % 0.6 ya da % 1.3 kez istenmiş olduğununbelirtilmesi uygulamada bir yararı olmayan bir çalışma olarak görünmektedir.Bu yazanağı incelerken işlerin titizlikle yürütülmemekte olduğunu gösterenbirtakım belirtilerle karşılaştım.,Bunlardan biri abonesinin kesildiği söylenen dergilerle ilgilidir. Bu dergilerabone olunmadan önce incelenmiş olsaydı kitaplığa getirtilmeleri yoluna dahabaşından gidilmezdi.İkinci bir aksaklık, "sirkülasyon araştırmaları" adı verilen bu çalışmanınMPM'nin 1971-1972 çalışma izlencesinde de (madde 6.3) yer almış olmasıdır. Ciddibir yarar sağlamayacağı bugüne değin olan uygulamadan anlaşılmış bulunan, gerekkapsam gerek önem bakımından da büyük bir anlam taşımayan bu gibi çalışmalarıniş izlencesine konmaması gerekirdi.Bir süre savurganlığı niteliği taşıyan bu yazanakların bundan sonra düzenlenmesindebir yarar görmediğimi saygılarımla bilgilerinize sunarım.Bildirilen bu görüşlerin etkili olduğunu gösteren aşağıdaki 23 Şubat1972 günlü görüş bildirme yazısı, kısa sürede iyileştirici sonuçlar alınabileceğinigöstermesi bakımından ilginçtir:2 Şubat 1972 günlü, 24 sayılı yazımda üzerinde görüş bildirdiğim "kitaplık sirkülasyonaraştırmaları" konusu ile ilgili 17 Şubat 1972 günlü, 112 sayılı TeknikEnformasyon ve Yayın Şubesi Müdürlüğü yazısını isteğiniz üzerine inceledim.1. Söz konusu üç aylık sirkülasyon araştırmalarının izlenceden çıkarılmış, buçalışmaların 1972-1973 çalışma izlencesine de alınmamış olması sevindiricidir.2. Adı geçen Şube Müdürlüğünün, kolleksiyondan çıkarılıp abonmanları kesilendergilere nasıl abone olunduğuna ilişkin açıklaması ile bundan sonra satınalınacak yayınlarla ilgili önerisi de yerinde görülmüştür.Kitaplık için satın alınacak yayınların ciddi bir gereksinme ile gerekçeye dayanmasıiçin elden gelen özenin gösterilmesi zorunlu olmakla birlikte, Türkiye'debulunmayan yayınlar için böyle bir incelemeyi gerektiği biçimde yapmanın kolayolamayabileceği de unutulmamalıdır. Kanımca yabancı dergilerin kitap tanıtma(book review) sütunlarında yayımlanan inceleme yazıları böyle bir seçme içinsağlam bir dayanak oluşturabilir. Ayrı kitap biçiminde yayımlanmış açıklamalıkaynakçalardan da bu amaçla yararlanılabilir.Teknik Enformasyon ve Yayın Şubesi Müdürlüğünün söz konusu yazısının 3-bmaddesinde sözü edilen komisyonun siparişlerin gereksinmeye uygunluğunu sağlamadason basamak olarak etkili olabileceğini sanıyorum.Danışman'ın, kitaplıktan yana ağırlığını koymasına olanak sağlamakamacıyla düzenlendiği açık olan bir yazanağa değinen aşağıdaki görüşbildirme yazısı 9 Mayıs 1973 günü Genel Sekretere sunulmuştur :Kitaplık yönetmenliğinin Eğitim-Yayın Şubesi Müdürlüğünün 24 Nisan 1973günlü, 261 sayılı yazısına ilişik altı sayfa uzunluğundaki yazanağını, 26/4/1973günlü yollama notunuz uyarınca inceledim. Bu konudaki görüşlerimle düşüncelerimaşağıdadır:1. Yazanakta, genellikle doğru, yerinde görüşler dile getirilmiştir.179


2. Yazanağın kitaplığın görevli gereksinmesine ilişkin kesimleri uygulamadaduyulduğunu bildiğim bir gereksinmeye değinmektedir. Kitaplıkların dışardan bakangözlere pek görünmeyen, yazanakta örnekleri verilen ayrıntılı, uğraştırıcı işleriningerektirdiği ek görevlilerin sağlanması yerinde olacaktır.3. Kütüphanecilerin kaynak konusunda araştırmacılara yararlı olabilmelerionların da MPM'nin uğraşı konularım oldukça iyi bilmelerini gerektirir. Kütüphanecilerbu konuda kendilerini daha iyi hazırlamak için özel bir çaba göstermelidirler.4. <strong>Kitaplar</strong>da yer alan bölümlerden önemli olanlarının fişlenmesi, TÜRDOKgibi var olan kuruluşların kolaylıkla yapamayacaklarını sandığım yararlı bir çalışmaolup yazanakta da belirtildiği gibi MPM kitaplığının araştırmacılara sağlayacağıönemli bir kolaylık olacaktır.5. <strong>Kitaplar</strong>ın özetlenmesi, yine yazanakta değinildiği gibi, uygulamadaki yarrarı da tartışılabilecek güç bir iştir. Bu bakımdan böyle bir çalışmaya girişilmemeşinindaha uygun olacağım sanıyorum. Yazanakta "çok önemli bazı kitapların'içindekiler' bölümlerini gösteren listelerin hazırlanıp okuyuculara dağıtılabileceği"belirtilmekle birlikte, böyle bir çalışmanın da uygulamada pek bir yarar sağlayamayacağı,daha çok kâğıt savurganlığına yol açacağı düşüncesindeyim.6. Önemli dergi yazılarının fişlenip ayda ya da 15 günde bir dizelgeler biçimindeilgililere duyurulması yararlı olacaktır.7. Yazanakta kitaplığın yeri ile yerleşme düzeniyle ilgili olarak yer alan düşüncelerde yerinde olmakla birlikte, bugünkü bina durumu dolayısıyla çözümüoldukça güç bir sorun olarak görünmektedir. Bu konudaki öneriler arasında yeralan, içerde kitaplık görevlileri için ayrı bir bölme yapılması düşüncesinin gerçekleştirilmesineçalışılması yerinde olacaktır.Danışman'ın kitaplıkla ilgili 4 Şubat 1975 günlü görüş bildirme yazısıda yayımlanması söz konusu Yayın Katalogu konusunda eleştirici görüşlerleöneriler içeriyordu:Yayımlanmak üzere hazırlanan MPM Yayın Kataloğu'nu isteğiniz üzerine inceledim.Bu konudaki gözlemlerimle düşüncelerim aşağıdadır:1. <strong>Kitaplar</strong>ı tanıtıcı nitelikteki bölücükler yoğun, özlü bir biçimde kalemealınmamıştır. Açıklamaların kimi çok kısa, kimi aşırı ölçüde uzundur. Böyle biryayında bu tür dengesizliklerin bulunmaması gerekirdi.2. Metindeki birçok bölücükler ilgili yayınların önsözlerinden ya da dağıtımiçin hazırlanan sunuş yazılarından olduğu gibi alındığı için böyle bir kataloga pekuygun düşmemektedir.3. Metinde gerek anlatım, gerek noktalama ya da yazım bakımından çoksayıda yanlış vardır. Metin daktilo edilirken ilgililere gereken yönerge verilmediğigibi, yazıldıktan sonra denetlenip gerekli düzeltmeler de yapılmamıştır.4. Kimi kitap başlıkları, genel kuraldan sapılarak küçük harflerle yazılmıştır.Metin üzerinde kırmızı kalemle yapabildiğim birçok düzeltmeler yapıp bu aradaanlamsız ya da gereksiz gördüğüm kimi tümcelerle bölücükleri çıkardım. Ayrıca,soru imi ya da notlar koyduğum kimi yerlerin yeniden kaleme alınması gerekir.180


Danışman'ın kitaplıkla ilgili değişik türde bir çalışması da, kitaplıktabulunmasında yarar görülen yayınlarla ilgili önerilerde bulunmaktı. Bunitelikte toplam on üç görüş bildirme yazısı kaleme alan Danışman, butürdeki ilk çalışmayı yabancı dergiler üzerinde yaparak düşünceleriniaşağıdaki 15 Mayıs 1972 günlü görüş bildirme yazısıyla Genel Sekreteresunmuştu:Geçen haftalar içinde, MPM kitaplığına gelmekte olan işletmecilikle <strong>yönetim</strong>konularına ilişkin dergiler üzerinde bir inceleme yapmak fırsatım buldum.Aşağıdaki dergilerin, daha önce kitaplığa gelmekte iken son zamanlarda abonelerininkesilmiş olduğunu öğrendim:1. Management of Personnel Quarterly. Michigan <strong>Üniversitesi</strong> İşletmecilik Fakültesinceüç ayda bir yayımlanan bu derginin kitaplıkta bulunan son nüshası1970 kış sayısıdır. Yıllık abone bedeli 7.5, iki yıllığı 12.00, üç yıllığı 17 dolar olan,dış ülkeler için daha yüksek bir tarifenin uygulanıp uygulanmadığı belirtilmeyenbu dergiye abone olunması yararlı olacaktır.2. Personnel Administration. Aylık olarak yayımlanan bu derginin de abonesinin—daha çok kamu <strong>yönetim</strong>iyle ilgili olduğu gerekçesiyle— kesilmiş olduğunuöğrendim. Dergi, görevli <strong>sorunları</strong>m işletme <strong>yönetim</strong>i-kamu <strong>yönetim</strong>i ayrımı yapmadanişlemekte, üstelik ağırlığı daha çok işletme <strong>yönetim</strong>ine vermektedir. Yıllıkabone bedeli Amerika dışı ülkeler için 11.5 dolar olan bu derginin de MPM kitaplığınagelmesinin yararlı olacağı düşüncesindeyim.3. Administrative Management. Aylık olarak yayımlanıp Amerika dışı ülkeleriçin yıllık abone bedeli 15 dolar olan bu derginin kitaplıktaki son sayısı Ocak 1971tarihlidir. Yayımladığı yazıları pek nitelikli bulmadığım bu dergiden vazgeçilebileceğinisanıyorum.4. Work Study: Bu derginin kitaplıkta bulunan son sayısı Aralık 1971 tarihlidir.Yıllık abone bedeli 7.5 dolar dolayında olan bu dergi fazla teknik bir niteliktaşımakla birlikte, MPM'nin ilgi alanıyla gereksinmeleri bakımından sürekli olarakelde bulundurulması yararlı bir yayındır.5. Monthly Labor Review. ABD Çalışma Bakanlığınca aylık olarak yayımlanıpyabancı ülkeler için abone bedeli 11.25 dolar olan bu derginin kitaplıkta bulunanson sayısı Kasım 1970 tarihlidir. Sorunlara daha çok işçilik akımı açısından bakanbu derginin MPM kitaplığına düzenli olarak gelmesinde yarar vardır.6. Work Study and Management Services. Buraya dek sayılıp tümü BirleşikAmerika'da yayımlanan dergilerden ayrı olarak İngiltere'de "İş Çözümlemesi Derneği"nceyayımlanan aylık bir dergidir. Kitaplıktaki son sayısı Ocak 1972 tarihlidir.Yıllık abone bedeli 6 sterlin olan bu dergide, verimlilik konusuyla doğrudan doğruyailgili olanlar da içinde olmak üzere, ilginç yazılara yer verilmektedir. Kitaplığasürekli olarak gelmesinde yarar vardır.7. Management Review. Abonesinin 1970 yılında kesilmiş olduğunu öğrendiğimbu dergi, aşağıda üzerinde duracağım "American Management Association"caaylık olarak yayımlanmaktadır., Yıllık abone bedeli, AMA üyesi olmayanlar için15 dolardır. Dergide başka dergilerde yayımlanmış önemli yazıların özetlerine deyer verilmekte, ayrıca bir kitap tanıtma ya da değerlendirme sütunu bulunmaktadır.Dergide, bundan başka, o ay içinde Birleşik Amerika'da <strong>yönetim</strong> teknikle-181


iyle ilgili olarak yayımlanmış en yararlı yazıların bir dizelgesi yer almakta, buyazıların oldukça ayrıntılı özetleri verilmektedir. Bu bakımdan derginin MPMkitaplığına sürekli olarak gelmesinde büyük yarar vardır.Bu arada kitaplığa gelmediğini saptadığım, Amerika'nın işletmecilik alanındaönde gelen dergilerinden biri olan Harvard Business Review'ya da abone olunmasınıyararlı görmekteyim. Harvard <strong>Üniversitesi</strong> İşletme Fakültesince iki ayda biryayımlanmakta olan bu derginin yıllık abone bedeli 15 dolardır.Bu vesile ile, MPM'nin derleme çalışmalarına ilişkin bir eksikliğe de dikkatiçekmek isterim. İşletmecilik konusunda dünyanın en güçlü kuruluşlarından biriAmerika Birleşik Devletlerindeki "American Management Association"dır. Bu Birliğinyayınları, genellikle en yetkili kişilerin kaleminden çıkmakta, alanlarındabüyük bir yetke taşımaktadır. Söz konusu yayınlar özellikle çağdaş işletmecilikle<strong>yönetim</strong> kavramlarıyla tekniklerinin en yoğun bir biçimde ortaya atılıp geliştirildiğiAmerika Birleşik Devletlerinde <strong>yönetim</strong> alanındaki en yeni, en ileri görüşleriyansıtmaktadır. Bu kavramlarla teknikler dünyanın öbür ülkelerine, bu aradaAvrupa'ya oradan yayılmakta, bu ülkelerde çıkan yayınlar çoğu kez ikinci kaynakniteliği taşımaktadır.Bu bakımdan "American Management Association"m bütün yayınlarınınMPM'ye getirtilip çeviri izlencelerinde bu yayınlara öncelik verilmesinde yararvardır.Ancak, bu derneğin yayınlarının fiyatı üyelerle üye olmayanlar arasında önemliayrımlar göstermektedir. Bu bakımdan, derneğin "135 West 50th Street, NewYork, N.Y. 1C020/USA" adresine bir yazı yazılarak MPM'nin kurum olarak derneğeüye olma koşullarının öğrenilip üye olunması yerinde olacaktır. Bu aradaderneğin bugüne değin çıkmış yayınlarının eksiksiz bir dizelgesinin istenmesi deuygun olur.Danışman'ın Kitaplık için satın alınmasını önerdiği yapıtlarla ilgiliaşağıdaki 12 Haziran 1974 günlü yazı, yayın dizelgesi biçimindeki bu türyazılara örnek olarak verilebilir:Son günlerde gözden geçirdiğim kimi dergilerde gözüme çarpan aşağıdaki yayınlarınMPM Kitaplığı için satın alınması yararlı olacaktır:1. Edwin Emery, P. H. Ault ile K. Agee. Introduction to Mass Communication(fourth edition) (Dodd, Mead and Co„ New York, 1973), sayfa. ($ 6.95)Yapıtta Kamusal İlişkiler konusunda yetkin bir kaynakça, ayrıca sonunda46 sayfalık bir "Instructor's Manual" var.2. Raymond Simon. Public Relations Management (Grid, Inc., Columbus, Ohio,1973), 177 sayfa. ($ 5.95)İleri bir düzeyde Kamusal İlişkiler eğitiminde kullanılabilecek 19 örnekolayvar.3. Rudolph Flesch. Say What You Mean (Harper and Row, New York, 1972),163 sayfa. ($ 5.95)Yazı dilinde açıklık konusundaki çalışmalarıyla ün yapan yazarın bu yapıtıTürk okuyucular için de yararlı olabilir.1824. R. G. Anderson. Organization and Methods CM and E Handbooks), 95 sayfa.Örgü t-Yöntem konusunu kolay anlaşılır bir dille anlatan bir elkitabı.


5. Mary F. Sargent. The Psychology of Managing People (Motivation Inc.,Stamford, Connecticut, 1972), 31 sayfa."İnsan İlişkileri" kuramının gelişimi, <strong>yönetim</strong> ile insan ilişkileri, insan kişiliğiyleörgütlerdeki insan davranışım, güdülemeyi anlama konuları üzerindeduruyor.Danışman, kurumdaki çok sayıda görevlinin yararlanabileceği Türkçebir yayını 29 Mart 1976 günlü yazısında şöyle öneriyordu :Araştırma yazanaklarının yazılması, bilindiği gibi, yayınları arasında yalnızkitap biçiminde değil mumlu kâğıda yazılarak çoğaltılmış araştırma yazanakları dageniş bir yer tutan MPM için önemli bir konudur. Bu alanda duyulan iç gereksinmeyikarşılamak üzere "Yayımlanacak Yazılarda Uyulması Gereken İlkeler" başlıklıbir kılavuz hazırladığım da anımsanacaktır. Bu konuda Birleşik Amerika'da yayımlanmışçok sayıda kılavuz bulunmakla birlikte, yakın zamana değin dilimizdeböyle bir yayın yoktu. Eğitim Fakültesi öğretim üyelerinden Doç. Dr. NiyaziKarasar'm 1976 yılı içinde basılan "Araştırmalarda Rapor Hazırlama Yöntemi - Kavramlar,İlkeler, Teknikler" başlıklı kitabı bu bakımdan büyük bir boşluğu doldurmaktadır.Bana verdiği bir nüshasım —geri verilmesi ricasıyla— ilişikte sunduğumbu kitap, MPM'de görevli bütün uzmanlarla uzman yardımcılarının olduğu gibi,bu tür yazanakları daktilo eden görevlilerin de sürekli olarak el altında bulundurmalarıgereken yararlı bir kaynaktır. İncelendiğinde görüleceği gibi, kitabın yazılmasındayararlanılan kaynaklar arasında MPM iç yayını olarak çıkan yukarıdaandığım yazım da yer almaktadır.Daha önce benim de incelememden geçen bu kitaptan uygun görülecek sayıdasatın alınarak ilgililerin yararlanmasına sunulmasının uygun olacağı düşüncesindeyim.Aşağıdaki 26 Şubat 1979 günlü kısa yazı ise kurumun özel ilgi alanınagiren bir konuya ilişkin yabancı dilde yayımlanmış bir yayının önerilmesine örnektir :MPM'nin öteden beri ilgilenmekte olduğu, son zamanlarda ülkemiz bakımındandaha büyük bir güncellik kazandığı görülen "<strong>yönetim</strong>e katılma" konusuylailgili olarak ilginç bir araştırma yazanağı yayımlanmıştır. Avrupa'da 1977 yılındakidurumun eksiksiz bir dökümünü yaptığı anlaşılan aşağıdaki yapıtın MPM kitaplığınagetirilmesinin yararlı olacağını sanıyorum:Industrial Democracy in Europe, (American Center for Quality of Life, 1978).183


BölümDANIŞIMIN ÖBÜR ÇALIŞMALARIDanışman'ın kurum içindeki çalışmaları, yukarıda ayrıntılı olarak incelenenana eylem alanlarıyla kısıtlı değildi. Danışman'ın bunlar dışındakiçalışmaları da bu bölümde ele alınacaktır.DIŞTAN GELEN İSTEKLER ÜZERİNE GÖRÜŞ BÎLDlRMEBunların başında kuruma dış kuruluşlardan gelen görüş bildirme isteklerininkarşılanması çalışmalarına katılmak gelmekteydi. Danışman kimikez bu görüşleri kurum adına doğrudan doğruya kaleme almakta, kimikez kurum ilgililerine yanıt yazılarında yer alması gereken ana düşünceleriaçıklayarak ya da kurum görevlilerince yazılan görüş bildirme yazılarıüzerindeki düşünceleriyle eleştirilerini bildirerek görüşün oluşturulmasınakatkıda bulunmaktaydı. Aşağıda, Danışman'ın kaleme aldığı bu türdekitoplam dokuz görüş bildirme yazısından örnekler verilmiştir.Bunlardan aşağıdaki 7 Mart 1973 günlü yazı Türk Standartları Enstitüsüncegeliştirilen Iş Yazılarının Düzenlenmesi konulu standartla ilgiliydi:3 Mart 1973 günlü yollama notunuzla üzerinde görüş bildirmem istenen, TürkStandartları Enstitüsünce geliştirilmiş "İş Yazılarının Düzenlenmesi" konulu standardıinceledim. Bu konudaki düşüncelerim aşağıdadır:1. Metin genellikle gereksinmeye uygun bir biçimde hazırlanmış olup eleştirikonusu yapılabilecek önemli bir yanı yoktur. Aşağıda belirtilen görüşler, bu nedenle,bir ikisi bir yana, özden çok biçimle ilgili bulunmaktadır.2. İkinci sayfada 0.2.10, üçüncü sayfada 0.2.10.3 sayılı maddelerde, beşinci sayfadaki1.5 sayılı maddenin sondan ikinciyle üçüncü bölücüklerinde, onuncu sayfada1.16.2 sayılı bölücükte yer alan açıklamalar iyi anlaşılmamaktadır. Gereklianlatım değişikliklerinin yapılması uygun olur.3. Resmi Gazete'de yayımlanacak olan metnin her bakımdan eksiksiz olmasıgerekirken, yer yer noktalama ya da yazım yanlışlarıyla karşılaşılmaktadır. Türkdilinin yazım, noktalama standartları uygulamada Türk Dil Kurumu'nca konduğunagöre, burada da söz konusu ölçülere titizlikle uyulması uygun olur. Buarada virgül yerine, üstelik kimi kez hiç gerek yokken noktalı virgül kullanıldığı.184


"unvan" sözcüğünün sürekli olarak "ünvan" biçiminde yazıldığı, kendinden öncegelen sözcükle birleşen "ile" ilgecinin önceki sözcüğün iyelik anlatması durumundabu konudaki yeni yazım kuralına uygun olarak yazılmadığı görülmektedir.4. İncelenmesi istenen çoğaltılmış metin daktilo edilirken kimi kez bu standarttasöz konusu edilen ilkelere uyulmamıştır. Bu arada 5. sayfanın 5-8. satırlarında"Sayı" sözcüklerinden hemen sonra gelmesi gereken ":" imi bir vuruşlukaradan sonra yazılmıştır. Sayfa 5'in son satırındaki "Muhasebe Müdürü" sözcükleride standardın koyduğu ilkelere uygun olarak ortalanmamıştır. Yine o sayfanın1.12.1-A maddesindeki ad da standarda göre üstteki sözcüklerle aynı hizada yazılacakyerde bir vuruş soldan başlatılmıştır.5. Sayfa 6'da 1.6.1 sayılı maddenin ikinci satırının sonundaki "Şahsın ünvanı"sözcüklerinin "Şahsın bilimsel ya da mesleki unvanı" olarak değiştirilmesi uygunolur.6. Sayfa 7'de 1.8 sayılı maddenin beşinci satırında boş bırakılan yere ilgilistandart numarasının yazılması unutulmuştur. Bu eksikliğin giderilmesi gerekir.7. Sayfa 10'da 1.16 sayılı maddede sözü edilen parafların dışa giden nüshalaradeğil de kurumda alıkonan kopyalara konması seçeneği üzerinde düşünmekteyarar vardır. Çünkü yazı müsveddesini kimin kaleme aldığı, yazıyı kimin daktiloettiği kurumun iç işi olup iş mektubunun gittiği kişi üzerinde de iyi bir etki bırakmayabilir.Dışa karşı tek sözcünün mektubu imzalayan kişi olması, dolayısıylailk nüshada paraflara yer verilerek bu görüntünün bozulmaması daha uygun olabilir.ö. Sayfa 10'da 1.18 sayılı maddede "Çok Gizli" sözcüklerinin altındaki çizgisağda da solda da sözcüklerden taşmıştır. Taşmaması gerekiyorsa çizginin onagöre vurulması, taşması gerekiyorsa bu noktanın üstteki bölücükte açıkça belirtilmesiuygun olur.9. Sayfa ll'de 1.22 sayılı maddenin dördüncü satırının sonundaki "ve/veyasoyadı"deyişinin "ve/veya adı ve soyadı" olarak düzeltilmesi gerekir. Nitekimverilen örnek de bunun böyle olması gerektiğini göstermektedir.10. Sayfa 12'nin ilk satırındaki "bölümünün" sözcüğünün "bölümünü," dokuzuncusatırdaki "konun" sözcüğünün "konunun" olarak düzeltilmesi gerekir.Aşağıdaki 29 Mart 1974 günlü görüş bildirme yazısı, Gebze'de kurulacakTürkiye Sanayi Sevk ve îdare Enstitüsü kuruluş yasasıyla ilgiliydi:Gebze'de kurulması tasarlanan "Türkiye Sanayi Sevk ve İdare Enstitüsü" kuruluşyasasıyla ilgili olarak Eğitim-Yayın Şubesi Müdürlüğünce hazırlanan 21 sayfauzunluğundaki yazanağı Genel Sekreter Yardımcısının 25 Mart 1974 günlü yollamanotu uyarınca inceledim. Bu konudaki başlıca görüşlerim aşağıdadır:1. Yazanağın önemli bir bölümünde çeşitli dünya ülkelerindeki "sevk ve idare"eğitimi kuruluşlarına yer verilmiş, buna karşılık, söz konusu Enstitü ile ilgili yasatasarısı üzerindeki görüşlere yalnız 2,5 sayfa ayrılmıştır. Dünyadaki yöneticilikeğitimi kuruluşları üzerinde verilen bilgiler, ilginç, aydınlatıcı olmaları dışında,MPM'nin Enstitü çalışmalarıyla daha yakından ilişkilendirilmesi gerektiği görüşünüdestekleme amacına dönük görünmektedr. Kanımca bu görüş çok daha kısa,belirgin bir biçimde anlatılabilirdi.2. Yukarıda da belirtildiği gibi, yasa tasarısı üzerinde daha ayrıntılı olarak185


durulabilir, daha eleştirici görüşlere yer verilebilirdi. Yasa tasarısı metninin gerekbiçim gerek öz yönünden yazanakta yer alanlar dışında eleştirilebilecek daha başkabirçok yönleri vardır. Herşeyden önce kullanılan dil eski olup terimler yerindekullanılmamıştır. Yazanakta bu yöne dikkati çekip somut önerilerde bulunmakyerinde olurdu. Tasarının öz bakımından, hukuk tekniği yönünden düzeltilmesigereken birçok yönleri bulunduğu ilk bakışta göze çarpmaktadır. Bunlardan hemengörülen —ancak kuşkusuz en önemlileri olmayan— bir bölümü şunlardır:(a) Madde 5'te Yönetim Kurulu'ndaki üniversite temsilcilerinin seçiminde"Sevk ve İdare Eğitim Vakfı"na verilen işbirliği yetkisi yersiz, gereksizdir. Bu yetkininÜniversitelerarası Kurul'a tanınması daha uygun olurdu.(b) Yine bu maddede "Sevk ve İdare Derneği"ne verilen, Yönetim Kurulu'nagirecek kamu kuruluşları ile özel kesim temsilcilerini seçmede ortak karar almayetkisi, yersizliği bir yana, hukuk ilkelerine de ters düşmektedir. Tasarının tümolarak taşıdığı hava, bilimsel-mesleki gücü de kolaylıkla tartışma konusu yapıla^bilecek bu özel, yabancı etkilere açık "Dernek"e ayrıcalıklı bir yer verilmek istendiğinigöstermektedir.(c) Tasarının 4. maddesinde (sayfa 4, b fıkrası) "Genel Kurulun toplanabilmesiiçin gerekli çoğunluk üye sayısının yarıdan bir fazlasıdır" hükmü yer almaktadır.Bu tümcedeki "bir" sözcüğü metinden çıkarılarak uygulamada sık karşılaşılanbir sakınca önlenmelidir. Örneğin, 57 kişilik bir kurulda tüm üye sayısınınyansı 28,5'tir. Böyle bir kurul metinden "bir" sözcüğü çıkanlırsa 29 kişi ile toplanabilir.Çıkarılmazsa en az 30 kişilik bir çoğunluk aramak gerekir.Tasannın tartışmaya açık daha başka yönleri de vardır.Burada önemle üzerinde durulması gereken bir yön de kurulması tasarlananEnstitü'nün adıdır. "Sevk ve idare" sözü bugün artık çağ dışı, anlamsız bir deyiştir.Ingilizcedeki "management" sözcüğünün buradaki karşılığı "<strong>yönetim</strong>" ya da"işletme <strong>yönetim</strong>i"dir. Bu bakımdan tasarıda Enstitü için kullanılan ad "TürkiyeYöneticilik (ya da Yönetim) Eğitimi Enstitüsü" olarak değiştirilmelidir.Yazanak üzerinde kırmızı kalemle yaptığım noktalama ya da anlatım düzeltmeleriilişik metnin incelenmesi sırasında görülecektir.Danışman'ın 20 Mayıs 1974 günlü görüş bildirme yazısı da yine bukonudaki son gelişmelerle ilgiliydi:Gebzede kurulması tasarlanan "Türkiye İşletme Yönetimi Enstitüsü KanunTasansı" ile ona ekli TÜBİTAK ile DPT görüşleri bu metinle değil, ilk metinle ilgiligörünmektedir.Tasannın yeni biçimi ile ilgili başlıca görüşlerimle eleştirilerim aşağıdadır:1, Bundan önceki taslakta, kurulması öngörülen Enstitü'nün adında "sanayi"sözcüğü yer almakta, bundan da Enstitü'nün daha çok sınai işletme <strong>yönetim</strong>i konusuylailgilenmesinin düşünüldüğü anlaşılmaktaydı. Şimdiki tasarıda ise kurulmasısöz konusu eğitim kuruluşuna daha genel bir ad, "Türkiye İşletme Yönetimi Enstitüsü"adı verilmiş, Madde l'de de "Türk kamu ve özel kesimlerinin sanayi, hizmetlerve benzeri sektörleri" gibi genel bir deyiş kullanarak Enstitü'nün görevalanı büyük ölçüde genişletilip yaygınlaştınlmıştır. önemli bir tutum ya da yöneltiayrılığım yansıtan bu değişikliğin gerçekten ciddi, bilinçli bir yönelti kararınınsonucu mu olduğunu, yoksa tasarıyla ilgili olarak çeşitli kurumlardan gelen değişik186


görüşlerin bağdaştırılması sırasında ortaya çıkan rastlantılı bir sonuç ya da "emrivaki" niteliğini mi taşıdığını bilemiyorum.2. TÜBİTAK görüşünü özetleyen yazının ikinci bölücüğünden, Enstitü'nünIBRD'den (Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası) sağlanan bir krediden yararlanarakkurulmasının söz konusu olduğu ya da böyle bir Enstitü kurulması düşüncesinino örgüt aracılığıyla gerçekleştirilmek istendiği anlamı çıkmaktadır.Öte yandan Türkiye'de sınai işletme <strong>yönetim</strong>i konusunda eğitim sağlamak amacıylakamu kuruluşu niteliğinde birtakım merkezler daha önce kurulmuş bulunmakta,kamu yöneticilerinin eğitimiyle görevli kuruluşların varlığı da bilinmektedir.Bu kuruluşların tasarlanan "Türkiye İşletme Yönetimi Enstitüsü'nün çeşitli organlarındatemsil edilmelerinin öngörülmüş bulunması durumun bu tasarıyı gerçekleştirmeyeçalışanlarca da bilindiğini ya da ilk girişimden sonra öğrenilmiş bulunduğunugöstermekle, Türkiye'de de yöneticilerin eğitimi konusunda büyük birgereksinme bulunmakla birlikte, böyle yeni bir Enstitü kurulmak istenmesinin gerekçelerininherhangi bir duraksamaya yol açmayacak bir açıklıkla belirtilmiş olmasıgerekirdi. DPT'nin görüş yazısında yer alan, var olan kuruluşların çalışmalarıylaçakışma tehlikesi bu tür duraksamalara örnek olarak gösterilebilir. Yenikurulacak Enstitü'nün MPM'nin bu alanda girişebileceği çalışmalarla da bir ölçüdeçakışabileceği açıktır. Kurulu örgütleri daha iyi çalıştırma yollarını aramaksızınyeni örgütler kurma yoluna gitme eğilimlerinin zararlı sonuçlar doğurabileceğigerçeğine bir kez daha dikkati çekmekte yarar vardır.3, Yasa tasarısının okuyucu üzerinde uyandırdığı ilk genel izlenim, anlatımınınböyle bir belgede aranması gereken düzeyin altında bulunması, "haşiv"olarak nitelendirilebilecek deyişlerle anlatımlara yer verilmiş olması, dilinin yeryer eskiliği, hukuk zevkini inciten bir anlatımla kaleme alınmış bulunmasıdır.Bu izlenimi uyandıran örneklerden bir bölümü aşağıda gösterilmiştir:Madde l'de geçen "etkili ve geçerli yöneticilik bilim ve yöntemleri" deyişigeniş ölçüde anlamsızdır. "Bilim"in etkilisi etkisizi, geçerlisi geçersizi ne demektir?"Yöneticilik bilim ve yöntemleri" deyişinde kavramların gelişigüzel kullanıldığıaçıktır.Bu maddede yer alan "bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde genel hukukhükümlerine tabi olmak üzere" sözü de haşiv niteliğinde olup metinden çıkarılmasıuygun olur. Yasaların her konuda hüküm getirmesi hem olanaksız, hem degereksizdir. Yasa hükmünü zorunlu kılan durumlarda bir yasa değişikliği iledoldurulması gereken hukuki bir boşluk söz konusu demektir. Bunun dışında yasalarınaçık hüküm içermediği durumlarda gerekli olan kararlan örgütlerin organlarıile yöneticileri alır,Maddede geçen "kamu tüzel kişiliğini haiz" deyişindeki "kamu" sözcüğü gereksizdir.Metinden çıkarılarak yalnız "tüzel kişiliği olan" denmelidir.Madde 2'nin "a" fıkrasındaki "bu amaçla çeşitli konu ve sürelerde ve uyguntoplantı teknikleriyle faaliyetler düzenlemek" deyişi de çok bir anlam taşımayanbozuk bir anlatımdır. O fıkradaki "fonksiyonel" sözcüğü de metinden çıkarılarakne demek istendiği Türkçe olarak anlatılmalıdır.Madde 2'nin "b" fıkrasındaki "ekonomik, sosyal, psikolojik durumları da nazarıitibare alarak" deyişi yersiz, üstelik anlamsız olup metinden çıkarılmalıdır."Karar verme durumunda olan yöneticilerin kantitatif metotlarla karar vermekabiliyetlerini geliştirmek" deyişi de kötü kaleme alınmıştır. Karar verme her yö-187


ileticinin ana görevleri arasında, belki de bu görevlerin başında olduğuna göre, butümcedeki "karar verme durumunda olan" sözleri gereksizdir. Ayrıca, "kantitatifmetotlarla" sözünün de metinden çıkarılması gerekir; "karar verme yeteneklerinigeliştirmek" biçimindeki bir anlatım amaca daha uygun olur.Madde 2'nin c fıkrasındaki anlatım da iyi olmayıp bu fıkranın yeniden kalemealınması gerekir. Tümcenin basındaki "işletme yöneticilerini" sözü "işletmeyöneticilerinin" olarak düzeltilmeli, yabancı bir sözcük olan "organizasyon" karşılığıolarak Türkçe "örgüt" sözcüğü kullanılmalıdır. "Kurum içi eğitim" ayn biryöntem değil, belirli bir eğitim türü ya da alanı olup bunun dilimizdeki yaygınadı "hizmet-içi eğitim"dir. "Vak'a incelemeleri" yerine "örnekolay incelemeleri"sözü kullanılmalıdır.4. Genel Kurul'un bileşimini gösteren Madde 4'te önemli birtakım değişikliklerinyapılması gerekeceğini sanıyorum. Enstitü'nün bu tasanda behren görevalanı bütün bakanlıklan kapsayacak genişlikte olduğuna göre bütün bakanlıklarınGenel Kurul'da birer temsilci bulundurmamaları için hiçbir neden yoktur. Enstitü'nüngörev alam böylesine geniş tutulacaksa bakanlıklann teker teker sayılmasındanvazgeçilip bütün bakanlıklann temsiline olanak sağlayacak genel bir anlatımkullanılması daha uygun olur. Enstitü'nün kamu iktisadi kuruluşlanmn sorunlannaözellikle eğilmesi gerekeceğine göre, belirli bir sayının üstünde işçi çalıştırantüm kamu iktisadi kuruluşlanmn Genel Kurul'da temsiline olanak sağlanmasıgerekir. Bütün kamu iktisadi kuruluşları bakanlıklarla "ilgili" olduğuna görebu kuruluşların dolaylı olarak Genel Kurul'da temsil edilmiş olacaklan düşünülebilirsede, böyle dolaylı bir temsilin söz konusu kuruluşlann sorunlanmnEnstitü'ye gerektiği gibi yansıtılmasına olanak sağlayabileceğini sanmıyorum.5. Genel Kurul'la ilgili önemli bir eksiklik, tasanda bu Kurul'un amaçlanylagörevleri konusunda herhangi bir hükme yer verilmemiş olmasıdır. Tasarıyı incelemeküzere 24 Mayıs 1974 günü yapılacak toplantıya MPM adına katılacak temsilcinin,Merkez'imizin Genel Kurul'lar konusunda bugüne değin edinmiş olduğuöğretici deneyleri bütün açıklığıyla yansıtmasının yararlı olacağını sanıyorum. GenelKurul, Yönetim Kurulu'nca onaylanıp önerilecek genel yöneltiyle uygulamasonuçlarını inceleyip görüş bildirmekle görevli bir damşma organına dönüştürülmeli,toplantılanm da her yıl değil iki yılda bir yapmalıdır.6. Madde 5'te bileşimi belirtilen Yönetim Kurulu çok kalabalık olup üye sayısınınen az 15 kişi olacağı anlaşılmaktadır. Başkanımn kim olacağı da belirtilmemişbulunan Yönetim Kurulu'nun yılda en az dört kez toplanacağı yolundakihüküm de gereksiz görünmektedir. Bu gibi organlann gereksinmeye göre toplanmasıdaha uygun olur.7. Madde 6'da bileşimi açıklanan Yürütme Kurulu, kim olacağı tasanda belirtilmeyenYönetim Kurulu Başkanı'nın değil, Genel Müdürün başkanlığında toplanmalıdır.Kanımca asıl bu kurul Yönetim Kurulu görevini yapmalı, bir öncekimcddede sözü edilen kalabalık Yönetim Kurulu organlar arasından çıkarılmalıdır.8. Madde 10'un son fıkrasında geçen "yatınm fonu" sözündeki "yatınm" sözcüğümetinden çıkanlmalıdır. Kanımca bu fıkranın tümünün tasandan çıkanlmasıdaha uygun olacaktır.Danışman, Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü Genel Müdürlüğündengelen Organizasyon ve Metot birimlerine ilişkin yazıyla ilgiliolarak Genel Sekreterliğe 19 Haziran 1974 günü şu görüşleri bildiriyordu :188


Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü Genel Müdürlüğünün mumlukâğıtla çoğaltılmış 6/6/1974 günlü, 0.4-1/C sayılı yazısına ilişik belgeleri 17/6/1974günlü yollama notunuz uyarınca inceledim.Söz konusu yazıya ilişik "Tutanak Özeti," eşgüdüm, eğitim, aydınlanma gibiamaçlarla —genellikle ayda bir— yapılan Organizasyon ve Metot Uzmanları toplantılarından91.'sinde görüşülen konuları özetleyen bir yazıdır. Bu yazıyla ilgiliolarak MPM'ce yapılacak herhangi bir işlem yoktur.Yazının ikinci eki olan Tip Yönetmelik taslağı, TODAlE'nin yukarıda sözüedilen yazısından anlaşıldığına göre, 21 Haziran 1974 günü Karayolları Genel Müdürlüğündeyapılacak toplantıda görüşülecektir. Bu yazıda, MPM adına bu toplantıyakatılacak temsilcinin tasarıyı önceden inceleyerek metnin geliştirilmesinekatkıda bulunması rica edilmektedir. Dolayısıyla, aşağıda açıklanacak görüşlerledüşüncelerin bu toplantıya katılacak MPM temsilcisince değerlendirilmesi söz konusudur.Bundan önceki Organizasyon ve Metot Uzmanları toplantılarına MPM adınakatılan X'in <strong>Ankara</strong> dışında bulunması, son toplantıya katılan X'in de görevli olarakbir başka kuruluşta çalışmalar yapmakta olması dolayısıyla "Organizasyon veYönetim Birimleri Tip Yönetmelik Tasarısı"yla ilgili geçmiş çalışmalar konusundaaçıklayıcı bilgiler elde etmek olanağını bulamadım. Bununla birlikte tasarıyla ilgiligörüşlerimle düşüncelerimi aşağıda sunuyorum:1. Tasarıyı hazırlayan kurul, daha önce bir kamu görevlileri sendikası ola^rak örgütlenmiş, şimdi de bir "dernek" olarak varlığını sürdürmekte olan Organizasyonve Metot Uzmanlarından oluşmaktadır. Tasarı O ve M mesleğinin geliştirilipkamu kuruluşlarında daha etkili bir duruma getirilmesi amacına dönük birçalışma niteliği taşımaktadır. Kuruluş yasasına göre bu alanla ilgili birtakım görevleride bulunan TODAİE bu çalışmaları desteklemekte, bu amaçla yapılan yazışmalararesmiyet vermektedir.2. Tasarıda, bugüne değin "Organizasyon ve Metot" adıyla anılan birimlerinadının "Organizasyon ve Yönetim" olarak değiştirilmesi önerilmektedir. İngilizce'de"Organization and Methods" deyişi yerine aym anlama gelmek üzere "Organizationand Management" deyişinin de kullanıldığı olmaktadır. Taslağı oluşturanların,edindiğim izlenime göre, mesleğin saygınlığını yükseltici yönde etki yapacağınıda düşünerek öne sürdüğü bu öneri bize pek çekici gelmemiştir., İngilizcedeçok çeşitli anlamlara gelen "Management" sözcüğü adı geçen deyişte daha çok"rasyonalizasyon" (scientific management) anlamına gelmektedir. "Management"sözcüğünün İngilizcede bu anlama gelmesine karşılık, "<strong>yönetim</strong>" sözcüğü dilimizdeaym anlamı taşımamaktadır. Bu bakımdan ya eski "Organizasyon ve Metot" deyişiolduğu gibi korunmalı, ya da —Üniversitemizde, yanılmıyorsam TODAİEninöğretim izlencelerinde son yıllarda kullanılmakta olan— "örgüt-Yöntem" deyişiyeğlenmelidir.3. Bildiğimize göre bu gibi "tip yönetmelik"lerin resmen yönetmeliğe dönüştürülmesisöz konusu olmayıp bu metinler ilgili kuruluşlara gönderilerek kendi birimlerinidüzenleyecek yönetmeliklerin oluşturulmasında onlara yararlı olmasıumulur. Bu tip yönetmeliğin de böyle bir anlayışla hazırlanıp son biçimi verilirkenbu ana düşüncenin göz önünde bulundurulması uygun olur.4. Tasarının bir başka özelliği O ve M birimlerinin Bakanlıklarda bir "dairebaşkanlığı" olarak örgütlendirilmesini öngörmekte olmasıdır. Bilindiği gibi, "dairebaşkanlığı" Türk kamu <strong>yönetim</strong>inde genel müdürlük düzeyinde, kimi kez ondan189


daha da önemli bir ana birimi anlatmaktadır. Böyle bir ad değişikliğinin taslağıoluşturanlarca mesleğin önemiyle saygınlığını yükseltici bir önlem olarak düşünüldüğüsezilmektedir. Birim adlarının kurulacak birimlerin görevli sayısıylaiçeriğini de etkileyeceği bilinen bir gerçek olduğundan, böyle bir adın kuruluşamacı olan <strong>yönetim</strong>de ussallık düşüncesine ters düşecek birtakım örgüt birimlerininkurulmasına yol açmasından kaygı duyarım. Tasanda yer alan çeşitli görevlikümeleriyle ilgili hükümler de böyle bir olasılığın oldukça güçlü olduğunu göstermektedir.Alanın uzmanlarınca hazırlanıp ilgili kamu kuruluşlannın bilgisiyleyararlanmasına sunulacak böyle bir metnin, konuyu pek iyi bilmeyen üst düzeyyöneticilerince yanlış yorumlanıp gereksinmeye uygun düşmeyecek birimler (daireler)kurulmasına yol açması olasılığı vardır. Burada asıl üzerinde durulup açıkçabelirtilmesi gereken önemli düşünce, bu birimlerin ilgili kuruluşun başındakiyöneticiye bağlı olarak kurulması gerektiğidir.5. Tasanda "Daire Başkanlığı" olarak kurulması öngörülen bu birimlerin içyapısında, özellikle çalıştıracağı görevlilerin sanlannda da eleştiriye açık yönlervardır:(a) Kendisi bir danışma görevi yapacak olan, kadrosunda da "baş uzman,uzman, uzman yardımcısı" sanlarını taşıyan görevliler bulunan bir birimde ayrıca"müşavir'ier çalıştırılmasını ahlamak güçtür. Üstelik, bu "müşavir"lere eylemliyöneticilik görevlerinin de verilmekte olması (madde 10), "Daire Başkam" ile birrol çatışmasına yol açabilecek bir girişim olarak görünmektedir. (Madde 17'de BaşUzman'ın Müşavir'e karşı sorumlu kılınması örgütlendirme ilkelerine de ters düşmektedir.)(b) Bu birimlerin kadrosunda aynca "tercüman"lar da kullanılmasının genelbir kural olarak öngörülmüş bulunması, özellikle nerdeyse bütün görevlilerde yabancıdil bilgisinin aranmakta olması karşısında, gereksinmelerle, ussal düşünceylegüç bağdaşan bir düşünce izlenimini uyandırmaktadır.(c) Taslakta sözü edilen "Daire Başkanı," "Daire Başkan Yardımcısı" (madde16/8), "müşavir," "başuzman," "uzman," "uzman yardımcısı," "teknik ressam,""tercüman," "büro memuru," "sekreter," "daktilo"lar gibi görevlileri çalıştıracakkimi bakanlık ya da kurumlar bulunabilir. Ancak böyle bir yapıyla görev dağılımınınkurumlann çoğuna uygun düşmemesi, önerilen kadro kurulduğunda ussallıkdüşüncesiyle bağdaşmayacak bürokratik bir yapının ortaya çıkması çekincesi vardır.Gerçek gereksinmeler göz önünde bulundurulmadan bu gibi "astarı yüzündenpahalı" kuruluşlara gitme çekincesine karşı uyanık bulunmak gerekir.6. Tasarının biçim yönünden de hukuk tekniğine uygun düşmeyen yönleri bulunmaktadır.Bu arada Madde 15-25'te "A" harfi altında "Bağlı olduğu makam" ile"Kendisine bağlı olanlar" başlığının kullanılıp bunlardan ikincisinin <strong>yönetim</strong> görevibulunmayan "tercüman," "daktilo" ib gibi görevliler için boş bırakılmış olması, bir O ve M uzmanının bakışım kaygısını karşılasa bile metni inceleyenleriyadırgatmaktadır.7. Tasan dil yönünden de iyileştirilmelidir. Bu arada "ünite, müşavir, sevkve idare, organize etmek, koordinasyon, pozisyon" gibi yabancı kökenli sözcükleryerine Türkçeleri kullanılmalıdır.Danışman'ın aşağıdaki 20 Eylül 1974 günlü görüş bildirme yazısı iseTürkiye Barolar Birliğinden gelen bir istekle ilgiliydi:190


Türkiye Barolar Birliği Başkanlığının 13/9/1974 günlü, 2083 sayılı yazısı ile onailişik TBB Yönetim Kurulu Raporu'nu 17/9/1974 günlü yollama notunuz uyarıncainceledim.Barolar Birliği'nin yazısında Birlik'in bir "Ekonomi-Hukuk Şûrası" düzenlemeyidüşündüğü belirtilmekte, MPM'nin de bu toplantıya bir ya da daha çok bildiriylekatılması istenmektedir. Bir ön çalışma niteliği taşıdığı belirtilen toplam 24daktilo sayfası uzunluğundaki TBB Yönetim Kurulu Raporu'nda ise toplantınınamacıyla kapsamı üzerinde bilgi verilmektedir.Yazıda, önerilen konuları seçmenin zorunlu olmadığı, o konular dışında kalankonuların da seçilebileceği belirtilmektedir. Gerek mektup gerek eki, mumlukâğıda yazılarak çoğaltılıp kurumlar yanında ekonomi ile hukuk konularıyla ilgilenençok sayıda bilim adamına da gönderilmiştir.Yazanağın başlığındaki "Ekonomik Demokratik Kamu Düzeni," düzenlenmesidüşünülen toplantının da konusunu oluşturmaktadır. Yazıyla yazanaktan anlaşıldığınagöre, asıl amaç, bu çalışmayı tasarlayanların sonradan yapılan değişikliklerleyozlaştırıldığını belirttikleri 1961 Anayasa'sına göre Türkiye'de nasıl bir "demokratik"ekonomik düzenin gerçekleştirilmesi gerektiğini tartışmaktır.,Yazanakta "ekonomik kamu düzeni, hukuk devleti, sosyal devlet, güdümlüekonomi, özel sektör, halk sektörü, plan, halkçılık, ekonomik devleşmeyi önlemek,millileştirme, antikartel-antitröst önlemler, azgelişmişlik" gibi konular üzerinde durulmaktadır.Yazanağın bir özelliği, uzunluğundan da anlaşıldığı üzere, iç örgüsünündağımk olmasıdır. Toplumun çeşitli kesimleriyle siyasal kuruluşlar arasındasert tartışmalara yol açan birçok önemli konu, daha önce yapılmış kimi toplantılardasunulan bildirilerle başka birtakım yayınlardan alınan parçalar çoğu keztırnak içinde art arda sıralanarak açıklanmaya çalışılmaktadır.Yazanağın ikinci bir özelliği, bilimsel bir belge olmaktan çok, coşku yüklüsözcüklerle deyimlerin de sık sık yer aldığı bir polemik havasında kaleme alınmışbulunmasıdır. Yazanağı kaleme alanların genel tutumuyla anlatımına bakılırsa,tasarlanan toplantı düşüngüsel tartışmaların ağırlık kazanacağı bir forumniteliği taşıyacak, konuları daha çok bu açıdan kamuoyuna sunmak isteyeceklereçekici gelecektir. Anlaşıldığına göre, tartışmaların ağırlığı 1961 Anayasasında yeralan "sosyal hukuk devleti" kavramının uygulamada nasıl gerçekleştirilebileceğikonusu üzerinde toplanacaktır.Barolar Birliği'nin yazısıyla ona ekli yazanakta MPM'nin ana ilgi alam olan"verimlilik" konusuna doğrudan doğruya değinilmemekle birlikte, Merkez'in böylebir toplantıda temsil edilmesi uygun görülürse, "<strong>yönetim</strong>e katılma" ile "verimlilikartışından doğan kazançların işverenlerle işçiler arasında paylaşılması" konularınaağırlık verecek bir bildiri hazırlanmasının düşünülebileceği kanısındayım.Danışman'ın bunlar dışında üzerinde görüş bildirdiği yazılar, İdariReform, Türkiye Elektronik Sanayii A.O. yasa tasarısı gibi konulara ilişkindi.Danışman buraya değin anlatılanlar dışında çeşitli konularda beş gürüş bildirme yazısı daha kaleme almıştı. Bunlar, "Demografik Özelliklerimizve Prodüktivite" konulu tasarıda danışmanlık yapabilecek öğretimüyesi, MPM binası için öngörülen tesis, salon, dersane, oda ile benzeri191


yerlere ilişkin dizelge, ITAP'ın Paris'te düzenlediği "Okumada Verimlilik,Not Alma ve Sözlü Anlatım" konulu eğitim gibi birbirinden çok değişikkonuları ele almaktaydı.YAZIDÜZEN ÇALIŞMALARIYukarıda Danışman'ın basılması söz konusu metinleri yayına hazırlamaçalışmalarına değinilmişti. Danışman, bu tür çalışmaları sık sık, yayımlanmasısöz konusu olmayan metinler üzerinde de yapmaktaydı. Yazıdüzençalışmaları dediğimiz, Danışman'ın zamanının belirli bir bölümünüalan bu tür çalışmalara örnek olarak, 7 Ocak 1976 günü KİT Üst DüzeyYöneticileri Seminerinde kurum görevlilerinin Yönetim Kurulu Başkanıncaokunmak üzere yazdıkları açış konuşmasının, 2 Şubat 1976 günüyeni ücret düzeniyle ilgili taslağın, 30 Nisan 1979 günü Genel SekreterYardımcısının İş Kazalarını Önleme Eğitimi izlencesinin açılışında yapacağıkonuşmanın, her yıl da kurumun çalışma yazanakları ile iş izlencelerininincelenip gerekli değişikliklerle düzeltmelerin yapılması gösterilebilir.Bunlar dışında, Danışman, çeşitli kurumlara dağıtılan yazılarla sunuşyazıları üzerinde de incelemeler yapmıştır. "Verimlilik Açısından Kamuiktisadi Teşebbüslerinin Yeniden Düzenlenmesi ve Geliştirilmesi" konuluseminere ilişkin olarak ilgili kuruluşların yöneticilerine gönderilenaşağıdaki yazı doğrudan doğruya Danışman'ca kaleme alınıp 20 Şubat 1974günlü yazıya ek olarak Genel Sekretere sunulmuştur:580 sayılı kuruluş yasası ile Türkiye'de verimliliğin artırılması, verimlilikkavramıyla tekniklerinin yurt ölçüsünde —özellikle her türlü üretim örgütlerinde—yayılıp benimsetilmesi amacım güden çalışmalar yapmakla görevlendirilmiş bulunanMilli Prodüktivite Merkezi, 12-15 Aralık 1972 günleri arasında "VerimlilikAçısından Kamu İktisadi Teşebbüslerinin Yeniden Düzenlenmesi ve Geliştirilmesi"konulu bir seminer düzenlemiştir. Bu yazı, Kamu İktisadi Teşebbüslerinin (KİT)yatırımlarıyla <strong>yönetim</strong>lerinde ortaya çıkan verimlilikle ilgili <strong>sorunları</strong> saptamak,tartışmak, verimliliği artırıcı teknikleri uygulama olanaklarım araştırmak amacınıgüden seminerde öne sürülen görüşlerin, bu alanda yönelti saptayıp uygulamasorumluluğunu taşıyanların dikkatine sunulması amacıyla hazırlanmıştır.Seminerde sunulan bildiriler, seminer sırasında düzenlenen panellerle açıkoturumda yapılan konuşmalar, MPM'ce —bir örneği ilişikte sunulan— "VerimlilikAçısından Kamu İktisadi Teşebbüslerinin Yeniden Düzenlenmesi ve Geliştirilmesi"başlıklı bir kitapta yayımlanmıştır.Bu nedenle bu yazıda konunun ayrıntılarına inilmemiş, seminerde öne sürülenbaşlıca görüşlerin özetlenmesine çalışılmıştır.Karma ekonomi düzeni içinde iktisadi kalkınmayla endüstrileşmenin bir aracıolarak görülen, Türkiye'de çalışan sigortalı işçi sayısının 1-4'ini, toplam yatırımlarındörtte bire yakın bir bölümünü içine alıp ulusal gelirin % 10'unu oluşturan KİT'lerinson yıllarda birtakım düzeltim çalışmalarına konu olduğu, bu arada bir "stra-192


teji" belgesi hazırlanarak Resmi Gazete'de yayımlandığı, ayrıca Üçüncü Beş YıllıkPlanın da bu alandaki <strong>sorunları</strong> düzeltimci bir anlayışla ele almaya yöneldiği bilinmektedir.Seminerde bu konunun çeşitli yönleriyle ilgili olarak sunulan bildirilerin konularışunlardır:Kamu İktisadi Teşebbüslerinin Kuruluşu, Gelişimi ve Düzenlenmesi Çabaları.Kamu İktisadi Teşebbüslerinin Verimlilik Açısından Hukuki Yapıları.Kamu İktisadi Teşebbüslerinin Milli Gelire Katkıları ve Satış (Fiyat) Politikaları.Kamu İktisadi Teşebbüslerinin Türk Ekonomisindeki Yeri ve Önemi.Kamu İktisadi Teşebbüslerinin Yeniden Düzenlenme Çalışmalarında Eğitiminönemi ve Verimliliğe Etkisi.Kamu İktisadi Teşebbüslerinin Yeniden Düzenlenmesinde Sistem Analizi veTeknik Metotlardan Yararlanılması.Kamu İktisadi Teşebbüslerinin Mali Yapısı, Verimlilik Açısından Aksayan Yanlarıve Bunları Giderme Çareleri.Kamu İktisadi Teşebbüslerinde Tekdüzen Muhasebe Sistemi ve VerimliliğinÖlçülmesindeki Rolü.Kamu İktisadi Teşebbüslerinin Verimlilik Açısından Genel Yapılarının ve YöntemlerininDüzenlenmesi.Kamu İktisadi Teşebbüslerinde Yönetim Verimliliğini Sınırlayan Faktörler veÇözüm Yolları.Kamu İktisadi Teşebbüslerinin Denetimi, Parlamento ve Hükümetle Olan İlişkileri.Kamu İktisadi Teşebbüslerinin Yatırımları ve Verimlilik.Seminerin sonunda "KİT'lerin Yeniden Düzenlenmesine İlişkin Sorunlar veTedbirler" konulu bir açık oturum düzenlenerek konunun çeşitli yönleri yetkili konuşmacılarcaele alınıp seminere katılanlarca yöneltilen <strong>sorunları</strong>n da yanıtlanmasınaçalışılmıştır.Seminerde ele alınan konularla ilgili başlıca önerilerin bir özeti aşağıdadır:1. KİT'lerin daha verimli olarak çalışabilmesi için tüzel yapıları düzeltilmelidir,2. KİT'lerin <strong>yönetim</strong> kurullarında görev alan kişiler de içinde olmak üzere,yönetici kadro girişim gücü olan atılgan, yetenekli kimselerden seçilmeli, başarıyagöre ücret ödenmesini sağlayacak bir düzenek kurulmalıdır.3. Üst düzey yöneticilerinin sık sık değişmesinden doğan sakıncalar önlenmelidir.4. KİT'lerin denetim düzeneğindeki bozukluklar giderilmeli, karma ortaklıklardamurakıplıklar kaldırılmalı, denetimin Ticaret Kanununa göre yapılması sağlanmalıdır.5. KİT'lerin gözetimiyle, denetimiyle ilgili çok sayıda organ bulunmasınakarşılık, işletmecilik ilkelerine göre yatırımla işletme hedefleri verip bu hedefleridenetleyen ortak bir kuruluşun bulunmaması sakıncalar doğurmaktadır. Bu sakıncalıdurumun düzeltilmesi için akla gelen seçenekler KİT'lerin tümünün (a)193


tek bir bakanlığa bağlanması, (b) kesim holdinglerinde toplanması, (c) bir devletbakamna bağlı tek holdingde bir araya getirilmesidir. Bunlar içinde tek holdingdüzeni Türkiye koşullarına daha uygun düşmektedir.6. KİT <strong>yönetim</strong> kurullarına işçi üyelerin de katılması yararlı görülmektedir.Ancak bu kurullarda yarıgünlü üyeler bulundurulmamalıdır.7. Her düzeydeki KİT yöneticilerinin eğitimine önem verilmeli, verimli çalışanlaçalışmayanı ayırt edici bir düzen getirilmeli, KİT'ler bir çeşit işsizlik sigortasıolarak görülmemelidir.8. KİT'lerde maliyetle kârlılık bilinci geliştirilmeli, hem kâr etmeleri hem deülke ekonomisine katkıda bulunmaları birlikte sağlanmalıdır.9. KİT borçları konsolide edilmeli, fiyat yöneltileri bilimsel ilkelere dayanmalı,istikrarlı olmalı, KİT'ler marjinal verimlilik hesaplanmadan, ekonomik olmayanyerlerde kurulmamalı, KİT yöneticilerinin satış yöneltisi için gerekli ekonomikkararları alabilmeleri sağlanmalıdır.10. KİT'lerde ücretlerle üretim, verimlilik arasında ilişki kurulmalıdır.11. KİT'lerde uygun bir görevli düzeni kurulmalı, görevlilerin eğitimine gerekenönem verilmeli, birçok yitiklere yol açıp verimliliği olumsuz yönde etkileyeneğitim eksikliği görevlilerin nitelikleriyle işin gerekleri arasındaki açıklıkgörev içi eğitimle kapatılarak giderilmelidir. Bu arada KİT'lerdeki eğitim birimleri,bu birimlerde görevlendirilecek kişiler daha iyi seçilip yetiştirilerek, eğitimyatırımlarından kısıntı yapılmayarak daha etkili bir duruma getirilmelidir.12. KİT'ler öz kaynaklarını artıramamaktadırlar. öz kaynakların artırılmasıiçin Hazinenin düzenli yardımlar yapması; KİT'lerin birbirlerine, Hazineye ya daöbür devlet kuruluşlarına olan borçlarıyla alacaklarının ödenmesi; halk tasarruflarınıda içine alan yabancı kaynak sağlanıp iç fonlardan yararlanma olanaklarınınaraştırılması gerekir. Akçal kaynak konusunda işçi dövizlerinden yararlanma olanaklarıda araştırılmalıdır.13. Tekdüzen muhasebe sistemi, işletmelerde kârlılık, verimlilik, sağlam birakçal durum, gelişmeleri izleme olanakları sağlama bakımından yararlı bir düzengetirmektedir. Bu düzen yöneticilerce desteklenmeli, uygulayıcılar bu alanda öneğitimden geçirilmelidir. Muhasebe düzeni yönetsel denetimi bütünleyecek biçimdekullanılmalıdır.14. Ekonomik durulumla vergi yönünden KİT'lerle Maliye Bakanlığı arasında6ağlam bir diyalog kurulmalıdır.15. KİT'ler, genellikle işletmeyle ilişkisi bulunmayan kişilerle günlük politikanınolumsuz etkilerinden kurtarılmalıdır.16. KİT'lerde örgüt yapısıyla çalışma yöntemleri konusunda geliştirici nitelikteciddi, sürekli çalışmalar yapılmalıdır.17. KİT'lerde emek verimliliğinin artırılması amacını güdecek çalışmalaraMilli Prodüktivite Merkezi önayak olmalıdır.18. KİT yatırımları uygun alanlara yapılmalı, proje hazırlayacak yeteneklikişiler bulunmalı, yatırım projelerinin uygulanmasındaki gecikmeler önlenmeli,kuruluş yeri seçiminde politik etkilerin yol açtığı sakıncalar giderilmelidir.Türkiye'nin devlet yapısı içinde bir destek hizmet kuruluşu niteliği taşıyanMilli Prodüktivite Merkezi, KİT'lerde verimliliği artırmak amacıyla bugüne değin194


yaptığı eğitim, aydınlatma, araştırma çalışmalarım bundan sonra da sürdürmeye,bu arada söz konusu kuruluşların yeniden düzenlenmesi çalışmalarına olanaklarınınelverdiği ölçüde katkıda bulunmaya hazırdır.Danışman'ın aşağıdaki 25 Mart 1974 günlü yazısına konu olan sunuşyazısı ise başkalarınca yazılmıştır:Teknoloji Transferi Semineri ile ilgili olarak yayımlanacak kitabın sunuş yazısını25/3/1974 günlü yollama notunuz uyarınca inceledim.On iki sayfa uzunluğundaki yazıyı genellikle iyi buldum.: Sunuş'un sonundaki"değerlendirme" özeti açık, kolay anlaşılır bir biçimde kaleme alınmış olmaklabirlikte, bana biraz "hafif" göründü. Semineri izleyemediğim için bu konuda kesinbir öneride bulunacak durumda değilim. Bu bakımdan o kesimin bir kez detarafınızdan gözden geçirilerek ilgililere uygun görebileceğiniz yönergenin verilmesininyerinde olacağı görüşündeyim.Bunun dışında metin üzerinde kırmızı kalemle birtakım yazım, noktalama, anlatımdüzeltmeleri yaptım.Danışman'ın 24 Mayıs 1974 günlü görüş bildirme yazısı, genel olarakdağıtılan bir başka yazıyla ilgilidir :Türkiye'de Bir Verimlilik Akımının Gerçekleştirilme Olanakları Sempozyumukitabı ile birlikte ilgili kuruluşlara gönderilecek sunuş yazışım 15/5/1974 günlüyollama notunuz uyarınca inceledim.Metnini ilişikte sunduğum yazı genellikle amaca uygun bir biçimde kalemealınmıştır. Yapılmasını uygun gördüğüm düzeltmelerle değişiklikler metin üzerindekırmızı kalemle gösterilmiştir. Yazının ikinci sayfasında özetlenen öneriler genellikleuygun olmakla birlikte, "verimlilik akımı mikro düzeyde ele alınmalıdır"biçimindeki öneri çok kısa, havada görünmektedir. Bu tümcenin, öneride yer alangörüşün gerekçesini de açıklayacak biçimde yeniden yazılmasının uygun olacağımsanıyorum.KURUL, YARKURULTOPLANTILARIDanışman, daha önce sözü edilen görevli alma ya da yükseltme sınavlarıjürilerinin yanı sıra birçok kurul ya da yarkurul toplantılarına dakatılmıştır. Bunlar, başlıca, Yayın Kurulu, Yayın Alt Komitesi, Yayın Komisyonu,Verimlilik Bülteni Grubu ile Verimlilik Dergisi Grubu, Plan-Program Grubu, Yeniden Düzenleme Grubu toplantılarıdır. Danışman ayrıca,yeni ücret düzenini inceleyen grubun toplantılarına katılmış, kurumuziyaret eden yabancı uzmanlarla yapılan toplantıların da bir bölümündehazır bulunmuştur.195


9.BölümDANIŞMANIN (ALIŞMA ORTAMIBu son bölümde, Danışman'ın çalışmalarını içinde yürüttüğü ortamınbir çözümlemesi yapılacak, bu arada Danışman'ın örgüt içi ilişkileri ile builişkilerden kaynaklanan sorunlar üzerinde durulacak, Danışman'ın zamanınıdeğerlendirmesi ile yöneticilerin Danışman'dan yararlanma biçimi,Danışman gözüyle yönetici davranışlarının değerlendirilmesi gibi konularele alınacaktır.YÖNETİCİLİKTEN DANIŞMANLIĞABir üniversite öğretim üyesi olan Danışman, daha önce de belirtildiğigibi, 1965-1968 yılları arasında üç yıl süreyle Genel Müdürlük yapmış,<strong>yönetim</strong> bilimine özgü bir deyişle bir "komuta" görevinde bulunarak ilginçuygulama deneyleri edinmişti. Burada ise, önce bir yıl süreli bir sözleşmeylebaşlayan, ancak sürekli yenilemelerle sekiz yıl süren bir "kurmay"görevinde bulunmuş oluyordu. Danışman bu iki görevi birbiriyle nasılkarşılaştırıyordu?Danışman'ın bu göreve başladıktan sonra edindiği ilk izlenim, danışmanlığıneylemli yöneticiliğe göre çok daha rahat, yöneticiliğe özgü gerilimlerdenuzak bir görev olduğuydu. Astların birbirleriyle, üstleriyle,kamuyla olan ilişkilerinden kaynaklanan sayısız sorunlarla sürtüşmelerinyol açtığı sorunlar Danışman'ı doğrudan doğruya etkilemiyor, bu sorunlarlakurumun başındaki yöneticinin ilgilenmesi gerekiyordu. 11 Yazar, bir yönetici olarak yaşadığı deneyleri, bu yapıtla kardeş yayın niteliğitaşıyan aşağıdaki yapıtta, özellikle onun buradakine koşut olarak "YöneticininÇalışma Ortamı" başlığını taşıyan üçüncü bölümünde (s. 142-166) ayrıntılı olarakaçıklamıştır:Bir Yönetim Deneyi— İdari Damşma Merkezi, Kırtasiyecilikle Savaş C<strong>Ankara</strong><strong>Üniversitesi</strong> Basın-Yayın Yüksek Okulu Yayınlan, No. 7, 1986), IX + 215 sayfa.)196


DANIŞMANIN YÖNETİMLE İLİŞKİLERİDanışman, sekiz yıllık görev dönemi içinde üç ayrı Genel Sekreterle•—bunlar bu bölümde Yönetici 1, Yönetici 2, Yönetici 3 olarak anılacaktır—birlikte çalışmış, yüz yüze görev ilişkileri daha çok onlarla olmuştu. AncakDanışman, kendisini bu göreve atayan Yönetim Kuruluyla da ara arailişki içinde bulunmuştu. Danışmanın görev süresinin son 4,5 ay dışındakalan tümünde Yönetim Kurulu Başkanlığı yapan kişi, özel sanayi keşimindenbir iş adamıydı. Kendisi İstanbul'da oturur, Yönetim Kurulu toplantılarıylakatılması gereken öbür toplantılar için gerektikçe <strong>Ankara</strong>'yagelir, sonra yine İstanbul'a dönerdi. Kiralanmış bir apartmanın üçüncü,dördüncü, beşinci katlarına yerleşmiş bulunan kurumun <strong>yönetim</strong> katı olanüçüncü katın caddeye bakan kesiminin bir ucunda Genel Sekreterin odası,Genel Sekreter odasından beriye doğru Genel Sekreter Yardımcısı odasıylaYönetim Kurulu Başkanı odasının arasında Genel Sekreterin yazıişlerini yapıp telefon bağlantılarını kuran Sekreterlerin odası bulunurdu.Genel Sekreterle Yardımcısının odalarının açıldığı koridorun karşısındada Yönetim Kurulu toplantı odası yer almaktaydı. Danışman göreve alındığında,Genel Sekreter ona genellikle İstanbul'da bulunan Yönetim KuruluBaşkanının odasında çalışmasını söylemişti. Bu yerleşme düzeni Danışman'arahatlığının yanı sıra örgütün <strong>yönetim</strong> işlerinin yürütüldüğükesiminde saygın bir konum da sağlamıştı. O kurumun üst düzey yöneticileriyle,yöneticiler onunla kolayca ilişki kurabiliyor, yazılarını bitişiktekisekretere kolaylıkla yazdırabiliyor, istediği telefon bağlantılarını çabucakkurdurabiliyordu.Yönetim Kurulu Başkanı İstanbul'dan geldikçe Danışman yerini kendisinebırakır, kimi kez Başkan Danışman'a odasında çalışmakta olmasındanmutluluk duyduğunu da belli ederek, rahatsız olmamasını, çalışmasınısürdürmesini söylerdi. Seyrek de olsa, Yönetim Kurulu BaşkanınınDanışman'la olan ilişkilerinde Türk toplumunda bilim adamlarına karşıbeslenen saygının yanı sıra onun kuruma yararlı çalışmalar yapmaktaolduğu inancından kaynaklanan bir beğenmenin belirtileri de açıkça sezilirdi.Danışman'ın Yönetim Kurulu üyeleriyle de kimi kez karma kurultoplantılarında, kimi kez ayaküstü karşılaştıkça görüşüp konuştuğuolur, ancak bu karşılaşmalar çok sınırlı bir düzeyde kalırdı.Danışman, Genel Sekreter Yardımcısıyla da genellikle yakın bir ilişkiiçinde bulunur, başta Eğitim-Yayın Şubesi Müdürü olmak üzere bütünŞube Müdürleri, bu arada İdari-Mali İşler Şube Müdürü ile Kitaplık Müdürüde sık sık gelip kendisiyle görüşürlerdi.Danışman'ın birlikte çalıştığı Genel Sekreterlerin ilki olan Yönetici1, <strong>yönetim</strong>in dizginlerini sağlamca elinde bulunduran, düzenli, titiz, çok197


çalışkan bir kişiydi. Almanya'da mühendislik öğrenimi görüp doktora samda kazanmış bulunan Yönetici 1, bu göreve kamu <strong>yönetim</strong>inde üst <strong>yönetim</strong>görevlerinde de bulunup emekli olduktan sonra sözleşmeli olarak gelmişti.Danışman'la arasında karşılıklı saygıya, sevgiye dayanan ilişkiler bulunanYönetici 1, başkalarıyla olduğu gibi astlarıyla olan ilişkilerinde de çelebi,ciddiyetle nezaketi birincisini biraz daha çok vurgulayarak bir arada yürüten,daha çok "işe yönelik" yapıda bir yöneticiydi. Danışman'ın, kendisiniaralarında herhangi bir tanışıklık olmaksızın, salt görevin gereklerinigöz önünde bulundurarak göreve alan, danışmandan en iyi biçimdeyararlanmasını bildiğine inandığı bu yöneticiye karşı özel bir saygısı vardı.Daha önce Yönetici l'in yardımcısıyken onun bu görevden ayrılmasıüzerine Genel Sekreterliğe atanan Yönetici 2 ise, hukuk öğrenimi görmüş,bir kamu iktisadi kuruluşunda Teftiş Kurulu Başkanlığı gibi yüksek görevlerdede bulunduktan sonra emekli olup bu kurumda görev almıştı. Danışman'laGenel Sekreter Yardımcılığı döneminde başlayan ilişkileri sonunadek eksiksiz bir karşılıklı anlayış havası içinde sürmüş, üstelik aradabiçimsel ilişkileri aşan bir dostluk da doğmuştu. Daha çok "kişiye yönelik"bir yönetici yapısında olan Yönetici 2, tatlısı sertine ağır basan "tatlısert,"babacan, sakin yaradılışlı bir yöneticiydi.Danışman'ın birlikte çalıştığı Genel Sekreterlerin sonuncusu olan Yönetici3, Avrupa'da, bu arada İngiltere'de mühendislik öğrenimi görmüş,Türkiye'de kamu iktisadi kuruluşlarında genel müdürlük gibi üst düzeyyöneticilik görevlerinde de bulunduktan sonra emekli olup bu kurumunbaşına getirilmiş, sakin yaradılışlı, zeki, çelebi bir kişiydi. Herkesle olduğugibi Danışman'la olan ilişkilerini de uygarca bir çizgide yürütürdü.Üçü de emeklilik yaşım aşmış bulunan bu yöneticilerin üçünün de birrastlantı sonucu Konya'lı olması dışında ortak bir özelliği tümünün yaşlarıgereği sağlık <strong>sorunları</strong>nın bulunmasıydı. Bu arada Yönetici 3, göreve atanmasınıizleyen günlerde ciddi sayılabilecek bir kalp rahatsızlığı geçirmişti.DANIŞMANIN ZAMANINI DEĞERLENDİRMESİDanışman, görev sözleşmesinde toplam on saati geçmemek üzere haftadaüç yarım gün olarak belirlenen çalışma süresini en verimli bir biçimdedeğerlendirmeye çalışırdı. Bu konuda özel bir titizlik göstermesininkendi görev anlayışı dışındaki bir nedeni de asıl görevinin bulunduğuüniversitedeki çalışmalarıyla öbür uğraşılarının çok yoğun olmasıydı. Danışman,<strong>Ankara</strong> <strong>Üniversitesi</strong> Siyasal Bilgiler Fakültesindeki öğretim görevinikesiksiz olarak sürdürmekle kalmıyor, Basın-Yayın Yüksek Okuluile Eğitim (Bilimleri) Fakültesinde de ders okutuyor, bu kurumlardaki198


çeşitli kurullarla komisyonların çalışmalarına da eksiksiz olarak katılmayısürdürüyordu. Danışman'ın araştırma, yayın çalışmalara da oldukçayoğundu. Bu göreve başladığında üzerinde çalışmakta çlduğ^ı önemli biraraştırmanın sonuçları 1972 yılında "Daha iyi Bir Kamu Hizmeti İçin—Siyasal Bilgiler Fakültesi Üzerinde Bir Araştırma" başlığını taşıyan birkitap olarak yayımlanmış, Üniversitelerarası Kurul'un verdiği bir görevlebağlantılı olarak giriştiği "Dünya Üniversitelerinde Hastane YönetimiEğitimi ve Türkiye" konulu araştırma bu dönemde gerçekleştirilmiş, Danışman'ınkurucusu olduğu, üniversitelere öğrenci seçmede uygulanan"merkezi sistem"in yeniden düzenlenmesine dayanak olan "ÜniversiteyeGirişin Yeniden Düzenlenmesi— Bugünkü Durum ve Öneriler" adlı yayınıbu dönemde (1974) oluşturulmuş, "İşe Giriş Yarışma Sınavları: 1965-1974•—Çeşitli Öğretim Kurumlarının Başarı Durumları Üzerinde KarşılaştırmalıBir Araştırma" (1976), "Eğitimde Yörelerarası Dengesizlik" (1980)başlıklı yayınlarına konu olan araştırmaları da bu dönemde yapılmıştı.Danışman, İngilizceden dilimize çevirdiği "Kamu Yönetimi" adlı yayını1973, 1975, 1980 baskıları için dilini özleştirmek üzere olağanüstü sayılabilecekbir çaba göstererek gözden geçirmiş, bu dönemde •—MPM <strong>yönetim</strong>ininisteği üzerine ortaya koydukları da içinde olmak üzere— yirmiyayın yapmıştı. 2 Danışman, bu sekiz yıllık dönemin son dört buçuk yıllıkkesiminde yukarıda sözü edilen çalışmaların yanı sıra dil çalışmalarınada geniş yer ayırmış, Türk Dil Kurumunda oluşturulan Batı Kaynaklı SözcüklereKarşılık Bulma Yarkurulu çalışmalarına etkin bir biçimde katılmıştı.3Bu yoğun çalışmalar arasında Danışman, Pazartesi, Çarşamba, Cumagünleri öğleden sonraları görev yaptığı kuruma gelerek oradaki işlerien iyi bir biçimde yürütmek için özel çaba gösterirdi. Kimi günler birbaşka kurumda danışmanlık görevi bulunan hukukçu bir öğretim üyesi2 Cumhuriyet döneminin önemli bir kesimini kapsayan bu sekiz yılın toplumsalkoşulları üzerinde de açık bir görüş kazandıracağı kuşkusuz olan bu yayınlarınhazırlanış öyküsü için daha önce anılan Özkaynakça adlı yayınımızın 58-81.sayfalarına (73-91 sırasayılı yayınlarla ilgili açıklamalara) bakın.z. Okuyucularbu sayfalarda yalnız Danışman'ın değil, tüm üniversite öğretim üyelerinin çalkantılıçalışma ortamına ışık tutacak açıklamalar bulacaklardır.3 Yazarın bu dönemde doğrudan doğruya ya da başkalarıyla birlikte kalemealdığı dil yazılarının hazırlanış öyküsü Özkaynakça'nın 108-152. sayfaları arasındakiDördüncü Bölüm'ünde yer almaktadır (1-44 sırasayılı yazılarla ilgili açıklamalarladaha sonrakiler). Yukarıda sözü edilen yayınlar gibi günün toplumsal koşullarıüzerinde aydınlatıcı bilgilerin de yer aldığı bu sayfalardı, 1980 sonrasıdönemde tutucu çevrelerin haksız, hayınca saldırılarına uğrayan Türk dilini özleştirmeçalışmalarının içyüzü, o günün kısır düşüngüsel cepheleşmelerinin dışındakalmış bir bilim adamının nesnel bakış açısından ayrıntılı bir biçimde açıklanmaktadır.199


arkadaşını arabasıyla görev yerine bırakır, meslekdaşı kimi kez uzayanduraklamalar sırasında saatine bakan Danışman'a, yarı şaka, "yüz verme!"diyerek bu duyarlığı biraz yadırgadığını belli etmekten geri kalmazdı.Danışman, Yönetici l'in görev dönemi içinde bu sıkı çalışma düzeniniaralıksız sürdürmüş, süresinin tümünü danışmanlık işlerine ayırarak eksiksizbir biçimde değerlendirmişti. O dönemde şu ya da bu nedenle kurumagidemediği günleri bir sonraki gün, dinlence öncesiyse onu izleyen güngiderek karşılar, yaz dinlencesi öncesinde yoğun bir çalışma yaparak eldekiişleri sonuçlandırır, ailece gittiği yaz dinlencesini aksatmamak içinkurumun başındaki yönetici kalan bir iki önemli işi dinlence sırasında yapıpsonucu postayla bildirmesine olanak sağlardı.DANıŞMANDAN YARARLANMADanışman'ın kurum içinde zamanını kullanma biçimini belirleyenbelki de en önemli etmen, yöneticinin danışmandan yararlanma biçimiydi.Yönetim bilimiyle uğraşanlar, yöneticiler arasında danışmandan yararlanmabakımından ayrımlar bulunduğunu, kiminin danışmanlara fazla belbağlayıp onlardan geniş ölçüde yararlanırken kiminin çok daha. sınırlıölçüde yararlandığını bilirler. Danışman'ın sekiz yıl boyunca birlikte çalıştığıüç yönetici arasında bu bakımdan belirgin ayrımlar vardı. Yönetici1, danışmandan yoğun bir biçimde yararlanır, o dönemde Danışman kurumdageçirdiği süreyi eksiksiz olarak değerlendirirdi. Yönetici 2 dönemindeiş yoğunluğunda bir ölçüde azalma olmuş, bu arada Danışman'ınüniversitedeki göreviyle ilgili nedenlerle kuruma gelemediği günleri karşılamaküzere önceden belirlenmiş üç yarım gün dışında gelerek bu eksiğigidermesi gereği pek duyulmamaya başlamıştı. Yönetici 2'nin görevdöneminin sonlarına doğru Danışman, kendisinden istenen işleri yaptıktansonra geri kalan süreyi doçentlik tezleri, üniversitede okuttuğu derslerleilgili sınav kâğıtları okuma, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanınınisteği üzerine parlamento üyelerinin yasama çalışmaları dışında yapabileceğiişlerle ilgili görüş bildirme gibi kurum dışı işlerle uğraşarak değerlendirmekdurumunda kalmaktaydı. Danışmandan öbürlerine göre çokdaha sınırlı bir ölçüde yararlanan Yönetici 3'ün görev döneminde ise danışmanlıkişleri zamanının küçük bir bölümünü almaya başlamış, Danışmandaha çok yukarıda anılan türde işlerle, ayrıca Türk Dil Kurumu içinödül yazanakları kaleme alma, Batı kaynaklı sözcüklere Türkçe karşılıkbulma çalışmalarına zaman ayırmaya başlamıştı.200BİR İÇERİK ÇÖZÜMLEMESİYöneticilerin danışmandan yararlanma düzeyine ışık tutmak üzere,


Danışman'ın değişik dönemlerde sunduğu görüş bildirme yazıları üzerindekısa bir içerik çözümlemesi yapılması yararlı olacaktır.Yönetici l'in Danışmanla birlikte çalıştığı dönem 19 Temmuz 1971-19Nisan 1974 arasında iki yıl dokuz ay, Yönetici 2'ninki 19 Nisan 1974-1 Eylül1976 arasında iki yıl dört buçuk ay, Yönetici 3'ünki 1 Eylül 1976 -1 Eylül1979 arasında üç yıl sürmüştü. Danışman, bu üç yöneticinin görev dönemiiçinde sırasıyla 127, 60, 32 görüş bildirme yazısı sunmuştu. Bu yazılar toplamolarak —yine sırasıyla— 303, 114, 77 sayfa tutmaktaydı. Yüzde oranlarolarak belirtmek gerekirse, sunulan toplam 219 görüş bildirme yazısının% 58'i Yönetici 1, % 27,4'ü Yönetici 2, % 14,6'sı Yönetici 3'ün görevdönemi içinde kaleme alınmıştı. Toplam 494 daktilo sayfası tutan bu görüşbildirme yazılarının sayfa olarak dağılım oranları ise, yine yukarıdakisırayla, % 61,3, % 23,1, % 15,6'ydı. Bu sayısal verilere göre Yönetici l'ingörev döneminde sunulan görüş bildirme yazıları gerek sayı gerek oranolarak Yönetici 2'nin görev dönemindekinin iki katından çok, Yönetici3'ünkinin dört katı dolayındaydı. Görüş bildirme yazılarının toplam sayfauzunluklarında bu oranların Yönetici 1 için daha da yüksek olması,onun döneminde daha önemli sorunlara el atılmış olmasındarıdı. Gerçektende Yönetici l'in görev döneminde sunulan görüş bildirme yazılarınınon altısı (o dönemde sunulan toplam görüş bildirme yazılarının % 12,6'sı)kurumun amaçları, yöneltisi, örgüt yapısının yeniden düzenlenmesi, eğitim,araştırma, yayın yöneltileri, görevlilerle ilgili düzenlemeler gibi anasorunlarla ilgiliydi. Yönetici 2 döneminde sunulan ana sorunlarla ilgili tekgörüş bildirme yazısı, önceki yönetici döneminde başlatılmış olan görevtanımı çalışmalarıyla ilgili olandı. Yönetici 3 döneminde ana konularlailgili olarak sunulan tek görüş bildirme yazısı ise, kurumun süreğen birkonusu olan kuruluş yasasıyla ilgiliydi.Söz konusu görüş bildirme yazılarının büyük çoğunluğu istek üzerinesunulmuş, Danışman kendi girişimiyle bu üç yöneticinin görev dönemlerindesırasıyla 8, 3, 4 görüş bildirme yazısı kaleme almıştı. BunlardanYönetici l'e sunulanların ayırıcı özelliği yöneticinin üzerinde durduğukonularla bağlantılı olması, buna karşılık Yönetici 3'e sunulanların dahaçok uzun süre görüşüne başvurulmayan Danışman'ın bu uzun beklemedönemlerinden sonra yöneticiye kendisini anımsatma isteğinden kaynaklanmışolmalarıdır.YÖNETİCİ DAVRANIŞLARIDanışman'ın çalışma ortamının incelendiği bu bölümde, söz konusuortamın önemli bir belirleyicisi olan yönetici davranışlarının danışmangözüyle yapılmış bir değerlendirmesine yer vermekte de yarar vardır.201


En yoğun çalışmalarını Yönetici l'in görev dönemi içinde gerçekleştirenDanışman, bu kişiyi ilk günden başlayarak düzenli, titiz, çalışkanbir yönetici olarak görmüştü. Danışman, kendisine bu görevi öneren Yöneticil'e, düzenli olarak kuruma gelip oturmaya çalışmalarının pek elverişliolmadığını söylemiş, o da bu durum karşısında kendisini gerekduydukça arayıp bularak yararlanabilecekleri karşılığını vermişti. Ancak,bu görev kesinleştikten sonra, Yönetici 1, kendisine kuruma hangi günlergelmeyi yeğleyeceği sorusunu yöneltmiş, böylece çalışma saatleri heriki yanın da yeğlemelerine uygun düşecek bir biçimde belirlenip kesinleştirilmişti.Danışman, böyle bir yaklaşımı kendi görev anlayışına da uygundüşen sağlıklı, sağlamcı bir tutumun belirtisi olarak değerlendirmişti.Yönetici l'in yeniden düzenleme yazanağını sunan kişiyle olan ilişkilerindesanki ciddiyetsizliği cezalandırıcı bir izleyicilik çabası açıkça seziliyordu.Bir başka yönetici, Danışman'ın sunduğu eleştiriler karşısındabu konuyu kapatır, örgüt içi yeniden düzenleme çalışmalarında bu yazanaktanyararlanabileceği ölçüde yararlanmakla yetinirdi. Oysa bu yöneticiyazanağı sunandan yazanağını eleştirilerin ışığı altında gözden geçiripuygulanabilirliğini artırmak amacıyla en az iki kez yeniden yazmasınıisteyerek kurum bütçesinden küçümsenemeyecek bir para harcanarak yaptırılanbir çalışmanın istenen düzeye olabildiğince yaklaşması için inatçıçabalar göstermiş, yazanağı kaleme alanı bu işe giriştiğine adeta pişmanetmişti.Yönetici 1, üzerinde görüş bildirilmesini istediği konuları Danışman'agenellikle yazılı olarak ulaştırır, Danışman da görüşlerini ona yazılı olarakbildirirdi. Danışman, yöneticiye sunduğu yazıların kimi yerlerininaltının kırmızı kalemle çizilerek sayfa kenarına ilgili görevlilere gerekenyönergenin yazılmış olduğunu gözlemlemekten mutluluk duymuştu. Görüşlerinyazılı olarak istenip yazılı olarak bildirilmesi kuşkusuz bir biçimcilikkaygısından ya da eğiliminden kaynaklanmıyordu. Böyle bir yolagidilmekle sözlü iletişimin yanlış anlaşılıp yorumlanma, unutulma, yadsınmagibi güçsüzlüklerine karşı da korunulmuş oluyordu. Ayrıca, sözlü görüşbildirmede bir "ayaküstülük" bulunmasına karşılık yazılı görüşlerindaha "düşünülüp taşınılmış" nitelikte olacağı da ortadaydı. Danışman,sözlü iletişimin bu güçsüzlüklerinden biriyle yıllar önce Türkiye ve OrtaDoğu Amme İdaresi Enstitüsünde Öğretim-Yetiştirme Şubesi Müdürüykenkarşılaşmış, kendisiyle bir konuyu daha önce görüştüğü Genel Müdürünkonunun görüşülmediğini söylemesi üzerine şaşkınlığını gizleyememiş, ondansonra sözlü iletişimle kolayca çözülebilecek önemlice <strong>sorunları</strong> yazıyadökmekte yarar görmüştü. Bu kurumda ilk iki yöneticinin görev dönemindeherhangi bir sorun çıkmamış, ancak özellikle Yönetici 3 dönemindekimi kurum görevlilerinin Danışman'ın incelemeleri aracılığıyla gerçek-202


leştirilen iş düzencesinden kaçma eğilimlerinin ortaya çıkması üzerineDanışman görüşlerin yazılı olarak istenip yazılı olarak verilmesi konusunaYönetici 3'le Yardımcısının dikkatini çekmek gereğini duymuş, ancakonların konunun önemini ilk bakışta kavramamış göründükleri, belkide bunu bir çeşit biçimcilik eğilimi belirtisi olarak karşıladıkları izleniminiedinmişti.Danışman'ın edindiği izlenime göre, Yönetici 1 yalnız danışmanın görevsaatlerini en iyi biçimde değerlendirmekle kalmaz, bir yönetici olarakonun sunduğu görüş bildirme yazılarından en iyi biçimde güç almasınıda bilirdi. Bir gün, Danışman'ın işle ilgili olarak odasında bulunduğu birsırada, önünde duran —onun kısa bir süre önce sunduğu— fcir görüş bildirmeyazısından bakışlarını kaldırarak pencereden dışarıya bakıp hafifbir sesle, biraz da dişlerini sıkarak "Genel Sekretere yutturacaklarını sanıyorlar"diye söylenmişti.Danışman'ın birlikte çalıştığı üç Genel Sekreter içinde danışmandangörece en az yararlananı Yönetici 3'tü. Göreve başlamasının üzerindengünler geçtikten sonra koridorda Danışman'la karşılaşan bu Yönetici, çokcana yakın bir anlatımla "Hocam, yakında size danışacağım" demiş, Danışman,daha önce kurumda yaşadığı altı yıllık deneylerin ışığı altındaçok masumane bulduğu bu sözler karşısında içinden gülümsemekten kendinialamamıştı. O da kendisinden önceki iki yönetici gibi belirli konulardaDanışman'dan yazılı görüş ister, ancak yukarıda anılan sayısal verilerinde gösterdiği gibi, bunlar gerek sayı gerek konularının önem düzeyi bakımındanonların çok gerisinde kalırdı. Yönetici 3, Danışman'dan yararlanmayıkesin bir baskı ya da zorunluluk olmadıkça pek düşünmezdi. Birdefasında, Şubat 1977 içinde yapılacak Genel Kurul toplantısına yetiştirilecekiş izlencesi ile çalışma yazanağının hazırlanması vesilesiyle anlaşılanbir hayli sıkışık durumda kalmış, bir Cuma günü Danışman'dan bubelgeleri hafta sonunda incelemesinin mümkün olup olmadığını rica edereksorması üzerine o da kendisine "memnuniyetle" karşılığı, vermişti.Danışman, daha Yönetici 3'ün görev döneminin ilk iki yıl] içinde kendisindengerektiği gibi yararlanılmadığmı görerek düş kırıklığına uğramış,bir aralık özür dileyip görevden ayrılmayı bile düşünerek bu niyetindeneşine de söz etmişti.Aslında Danışman kurumda görevini yapmış olma duygusu içindeydi.Kendisine artık gerçekten gerek kalmamış mıydı? Danışman kendi kendineyönelttiği bu soruya olumlu yanıt veremiyordu. Bu işe başladığındanbu yana geçen süre içinde görevlilerin birçoğu değişmiş, kurumun dahaönceki yıllardaki danışmanlık uygulamalarını bilmeyen Yönetici 3'ün görevdönemindeki bu kopukluktan yararlanan kimi eski görevliler işleri203


kendi bildikleri gibi yürütmeye başlamışlar, bu nedenlerle Danışman'ın bugöreve geldiği dönemdeki <strong>sorunları</strong>n birçoğu yeniden ortaya çıkmıştı. Danışman,gerek Yönetici 3'e, gerek onun Yardımcısına daha önceki yöneticileresunmuş olduğu, toplu olarak saklanmakta olan görüş bildirme yazılarınıokumalarını telkin etmiş, ancak bu konuda yeterli bir ilgi uyandıramamıştı.Oysa, eski görüş bildirme yazılarının okunması durumundayeni yöneticilerin onlardan esinlenerek kendisinden daha iyi yararlanmayabaşlayabileceklerini ummuştu. Danışman, ayrıca, daha önce verilen örneklerdende anlaşılmış olacağı gibi, görüş bildirme yazılarında bugünkü durumlageçmiş uygulamalar arasında karşılaştırmalar yaparak buna benzerbir sonuç almaya çalışıyor, ancak bunda da başarılı olamıyordu. Kurumçalışmalarının oylumuyla hızındaki gerileme de Danışman'ı kaygılandırmaktaydı.Kurumun içine düşer gibi göründüğü eylemsizliğin YönetimKurulunda ciddi tepkilere yol açabileceğini bir gün Yönetici 3'eoldukça açık bir biçimde sezindirmiş, ancak bu gibi uyarıların da uygulamadabir etkisi olmamıştı.Danışman, emekli olduktan sonra kurumla ilişkisini kesmeyip onunİstanbul irtibat bürosunun başına geçen Yönetici 2'ye bir <strong>Ankara</strong> dönüşükendisini odasında görmeye geldiğinde Yönetici 3'ün danışmandan yararlanmayıyeterince bilmediğini söylediğinde hafif düş kırıklığıyla karışıkbir kızgınlıkla "ayrılmadan önce kendisine en büyük desteğinin siz olacağınızısöylemiştim" demişti.Danışman'ın sekiz yıllık görev süresi içinde en sıkışık koşullar altındayaptığı iş, yıllık Genel Kurul toplantılarından önce şubelerden gelecekyılın iş izlencesiyle geçen yılın çalışma yazanağına dayanak olmak üzeregönderilen yazılardı. Elde genellikle yeterli süre bulunmadığı için bu yazılarınbir bölümü daktilo edilmeden, el yazısıyla yazılmış olarak gelir,Danışman üzerlerinde kırmızı kalemle düzeltmelerle değişiklikler yapar,gerekli gördüğü öbür değişikliklerin yapılması için notlar koyarak hemenelden Genel Sekretere yollardı. Bunlar içinde asıl önemli olanı iş izlenceleri,özellikle de onlar içinde araştırma tasarılarıydı. Danışman, değişikşubelerden gelen araştırma konuları arasında eşgüdüm eksikliğinden kaynaklananyinelemeler, ayrıca herbirinin kendi içinde tutarsızlıklar görür,bu tasarıların üzerinde derinlemesine düşünülmeden, son dakikada birazda çalakalem yazılmış metinler olduğu izlenimini edinirdi. Oysa bu tasarılarson dakikada değil yıl içinde önerilip neyin, hangi amaçla, nasılaraştırılacağı iyice tartışılarak olgunlaştırılmalıydı. Danışman incelemeleriniçok daha önce yaparak önerilerini bildirmeli, bu araştırma tasarılarınınGenel Sekreter ya da Genel Sekreter Yardımcısının başkanlığındailgili şube müdürlerinin katılmasıyla yapılacak eşgüdüm toplantılarındagörüşülüp tartışılması sağlanmalıydı. Danışman görevdeki son yılında204


u konuya da bir çekidüzen vermek amacıyla bir görüş bildirme yazısıyazmaya başlamış, Genel Sekreterin odasında Yardımıcısının da bulunduğubir sırada konuya sözlü olarak da değinmiş, ancak ikisinin de sorununfarkında değilmiş ya da önemini takdir etmiyorlarmış gibi bir görüntüsergilemeleri karşısında konu üzerinde daha çok durmayarak büyükbir bölümünü yazmış bulunduğu görüş bildirme yazısını bitirmedenbir yana bırakmıştı.Danışman, birlikte çalıştığı üç yöneticiyle de son derece olumlu ilişkileriçinde bulunmuş, bu ilişkilerde sekiz yıl boyunca en ufak bir pürüzlebile karşılaşmamıştı. Yöneticiyle kendisi arasındaki ilişkilerle doğrudandoğruya ilgili olmamakla birlikte, Danışman üzerinde olumsuz etki yapantek yönetici davranışı, Yönetici 3 döneminde bir bayan uzman yardımcısınıngiriştiği, olumlu sonuç vermesini olanaksız kılan aksaklıklarla özürlübir araştırmayla ilgili olarak Genel Sekreter odasında yapılan bir toplantıdabu görevli ile sessiz kalarak da olsa onu destekler bir tutum içindegörünen Şube Müdürünü karşı karşıya bırakıp kendisinin dışardan gelmişherhangi bir ziyaretçi gibi ilgisiz kalması olmuştu. Danışman dahaönce bu araştırma konusundaki görüşlerini Yönetici 3'e yazılı olarak sunmuşbulunduğu, araştırma tasarısının da savunulur bir yanı bulunmadığıiçin yöneticinin bu düzeydeki bir danışmanı, bu tür araştırma yöntemlerikonusunda hiçbir eğitim görmediği gibi uygulama deneyi de bulunmayanbir uzman yardımcısıyla karşı karşıya bırakıp durumu konuya yabancıbir seyirci gibi izlemeyi yeğlemesi durumun apaçıklığı karşısında tümüylegereksizdi.Yönetici l'le Yönetici 2'nin yürütülmesinden sorumlu oldukları konulardagirişimi ele alıp gerektiğinde son sözü söylemekte duraksamamalarmakarşılık Yönetici 3'ün sorumluluktan, anlaşmazlık konusu olabileceksorunlardan uzak duran bu sakıngan yaklaşımı, Danışman'ı hangi tutumunyönetici bakımından daha akıllıca olduğu konusunda birçok kez düşündürmüş,kendisinin de kişiliğine uygun düşen ilk yaklaşıma göre yöneticiyiinsan ilişkilerinde sürtüşmelere daha az açık tutar gibi görünen ikinciyaklaşımı —kendi kendine kesin bir sonuca varamamakla birlikte— ilgiyleizlemişti. Danışman'ın o yıllar boyunca edindiği deneylere göre, Yöneticil'in sorumluluktan uzak durmayan, dizginleri sıkıca elinde bulundurantutumu, kurumda daha güçlü atılımlara olanak sağlamakta, işin oylumuile örgütün devingenliğini daha alt düzeylerde bulunanların, gidişe ayakuydurmalarını güçleştirecek ölçüde yüksek bir düzeyde tutmakta, Yönetici3'ün sakıngan tutumu ise bunun tümüyle tersi bir duruma yol açma eğilimigöstermekteydi. Yönetici 3'ün başkanlığında Şube Müdürlerinin katılmasıylayapılan bir toplantıda bir Şube Müdürü yeni bir çalışma önerisindebulunmuş, direnme —Yönetici 1 dönemindeki durumun tersine— Yönetici205


3'ten gelmişti. Orada bulunan Danışman'ın Şube Müdürünün önerisinidesteklemek üzere söz almaya hazırlandığı bir sırada öneride bulunan ŞubeMüdürü kendisine —yöneticinin de görebileceği bir biçimde— bir baş işaretiyapıp "değmez" diyerek konuşmasına engel olmuştu. Danışman, bugözlemden sonra kurum çalışanlarından bir bölümünün astlarıyla arasındaki"insan ilişkileri" Yönetici 3'e göre biraz daha gerilimli olan Yönetici1 dönemini aradıklarını gösteren yorumlar duymuş, bundan da insan ilişkilerininiyi olmasının bir yöneticinin başarılı, etkili bir yönetici olmasına,astlarının onlar hakkında olumlu duygular beslemelerine yetmediği sonucunuçıkarmıştı.Danışman'ın Şube Müdürleriyle olan ilişkilerinde de üzerinde durulmayadeğer bir sorunla karşılaşılmamış, bu tür sorunlar seyrek de olsayalnız bir Şube Müdürüyle ilgili olarak ortaya çıkmıştı. Bildiği yabancıdiller dolayısıyla kurumun uluslararası ilişkilerinde çok işe yaradığı içinyöneticilerin kimi davranışlarına göz yummak durumunda kaldıkları buözünde yetenekli kişinin en tedirginlik veren davranışı kimi durumlarda,daha çok da belirli bir anı kurtarmak için, gerçeğe aykırı sözler söylemesi,bir de arasıra görevin iyi yürütülmesini engelleyen oldubittiler yaratmasıydı.Bir defasında bu kişi düzenlenmesi söz konusu bir eğitim izlencesiyleilgili olarak Danışman'la görüşmüş, ortaya konan izlenceyi ona göstermedenmumlu kâğıda yazdırıp Genel Sekretere imzalatarak çoğalttırmıştı.Ancak, izlencede yer alan konuşma başlıklarının bir bölümü Danışman'aanlamsız gelmiş, bunun üzerine kendisinden hem bu başlıkları değiştirmesini,hem de konuşmaların içeriklerini belirlemesini istemişti. İkincibir olayda bu Şube Müdürü Genel Sekretere yine başka bir eğitim izlencesiniDanışman'ın onayını alarak oluşturduğunu söylemiş, oysa birtakımeksiklikleri bulunan bu izlenceyi yine Danışman'la görüşmeksizin kendisiortaya koymuştu. Şube Müdürünün bu gerçeğe aykırı sözleri Genel Sekreterinodasında yüzüne vurulmuş, saygılı bir pişkinlikle söylenenleri duymazlıktangelen bu kişi odadan ayrıldıktan sonra, ilerde bu gibi durumlarınortaya çıkmaması için önlem alınması gereği üzerinde durulmuştu.Yönetici 1 döneminde de bu gibi durumlarla karşılaşılmış, gerek o gereksonradan onun yerini alan Yardımcısı Danışman'a bu kişinin yalan söylemealışkanlığı üzerinde açıklamalarda bulunmuş, görevde tutulmasınagerekçe olarak kimi konularda onun yerini dolduracak bir kişinin bulunmamasınıgöstermişlerdi. Davranışları kendisini yakından tanıyan Yöneticil'le Yönetici 2'nin uyanıklığıyla bir ölçüde denetim altında tutulabilenbu kişi, Yönetici 3'ün görevde yeni olmasından yararlanarak eski çalışmadüzeninden kaçma fırsatları aramaya başlamıştı.Danışman'ın bu görevde yaptığı ilginç gözlemlerden biri, kurmay görevlerdebulunanların kökleşik <strong>yönetim</strong> kuramının savunduğu görüşle206


çelişir bir biçimde aşağıdakiler üzerinde yetke uygulamakta olduğu, ancakbunun daha çok yöneticinin onu benimseyip desteklemesi oranında gerçekleşmekteolduğuydu. Bir başka deyişle, Danışman'ın gözlemlerine göre.çağdaş <strong>yönetim</strong> düşünürleri bir kurmay görevlisi olan danışmanın da yöneticigibi astlar üzerinde yetke uygulamakta olduğunu söylerken, kökleşik<strong>yönetim</strong> kuramcıları kurmay görevlilerinin yetkesinin yöneticinin kişiliğinden(onun bir uzantısı olmalarından) kaynaklandığını öne sürerkenhaklıydılar. Örgütün alt düzeylerinde bulunanlar danışmanın uyulmadığındakendilerini onun görüş bildirdiği baş yönetici katında güç durumdabırakabilecek önerilerine boyun eğip onun üzerinde olumlu bir izlenimbırakmakta yarar görüyorlardı. Danışman'ın örgütün alt düzeylerindebulunanlar üzerinde etkili olduğu en ilginç alan, onların yazılarında temiz,yabancı sözcüklerden olabildiğince arınmış bir dil kullanmaları olmuştu.Kurum görevlileri arasında dil özleşmesi akımının en ileri uçlarındayer alan bir kişi olarak tanınan Danışman'dan daha da ileri gidenlerbile oluyor, Danışman önüne gelen bu tür yazılarda kurum yayınlarınıokuyacakların aşırı ölçüde yadırgayabilecekleri anlatımları daha anlaşılırduruma getirebilmek için kalem oynatmak gereğini bile duyabiliyordu. Danışman'ıbu yargıya ulaştıran gözlemlerden biri de uzmanlarla uzmanyardımcılarının üst düzeye yansıyacak çalışmalarıyla ilgili olarak kendisiyleilişki kurmak için özel bir çaba göstermeleriydi.GÖREVİN SONA ERMESİDanışman, kurumun yeni seçilen Yönetim Kurulu üyelerinin adlarınıtelevizyonun 23 Şubat 1979 Cuma gecesi haber bülteninde duydu. Başkanlığagetirilen kişi, o yıllarda sol kanadına bir sınır koymak gereğiniduymayan CHP <strong>yönetim</strong>inin bir kamu kuruluşunun başına getirdiği, oluşturulmakistenen yeni kadronun ana görüşleriyle özelliklerini taşıyan hükümettemsilcisi bir yöneticiydi. Yönetim Kuruluna seçilenler arasındaadını bildikleri de, bilmedikleri de vardı. Başkanlığa getirilen genç yönetici,Danışman'ın adını daha önce birkaç kez duyduğu, onun öğretimüyesi olduğu Siyasal Bilgiler Fakültesini bitirmiş bir kişiydi. Fakültededoktora öğrenimi de yapan yeni Yönetim Kurulu Başkanının süre uzatımıylailgili bir sorunu vardı. Fakülte Kurulu'nun görece genç "devrimci"kanat üyelerinden bir bölümü bu doktora öğrencisinden yana bir kararçıkarabilmek için birkaç toplantıda söz alıp kendisinden çok değerli, çokyetenekli bir kişi olarak söz etmişlerdi.Danışman'ın 26 Şubat 1979 günü Yönetici 3'le yaptığı görüşmede yeniYönetim Kurulu'ndan söz edildi. 21 Mart günü yeni Yönetim Kurulu Başkanınınkuruma geldiği, odasında çalışmak istediği söylendi. O gün Danışmanönce kurumun toplantı odasında, sonra kitaplıkta çalıştı. Yeni207


Başkan'ın kuruma sık sık gelip odasında çalışacağı, Danışman'a yeni biroda gösterilmesi gerektiği anlaşılıyordu. O günlerden birinde, Danışman,çalışmak üzere odasına girdiğinde yeni Başkan'ın makam odasında çalışmakistemesi dolayısıyla masa üzerindeki kâğıtlarıyla kitaplarının camlıetajere kaldırılmış olduğunu biraz da yadırgayarak görmüştü. O günlerdeyeni Yönetim Kurulu Başkanının sürekli olarak kuruma gelip çalışacağı,epeyce pahalıya mal olacağı anlaşılan bir telefon düzeneği kurdurmakistediği söyleniyor, işin gerektireceği akçal yükün yanı sıra başka bir kurumdasürekli baş yöneticilik görevi bulunan bir kimsenin burada sürekliolarak nasıl oturup çalışacağı da soru konusu oluyordu. Yönetici 3, 23 Martgünü Yönetim Kurulu Başkanının gelip odada oturacağını, Danışman'aen üst katta 36 numaralı odanın verileceğini, odanın hemen boyatılıphazırlanacağını söyledi. Danışman'ın kitaplarıyla kâğıtları şimdilik YüksekDenetleme Kurulu üyelerine ayrılan üst kattaki bir odaya taşındı.Bir süre orada çalışan Danışman, kendisine çok sessiz, çok uzak gelenbu odayı yadırgadı. Saat 17.15'te aşağıya inmek üzere odasından çıkanDanışman kattaki bütün odaları dolaştı. Bitişik odada bir kişi vardı; öbürodalar bomboştu. Bir başka deyişle herkes en azından on beş yirmi dakikaönceden çıkıp kurumdan ayrılmıştı.Kurumda görev aldığı ilk günden bu yana her düzeydeki yetkililerdensaygı görüp baş tacı edildiği duygusu içinde bulunan Danışman, başındaçeyrek yüzyılı aşkın bir süredir öğretim üyesi olduğu Fakültedenyetişmiş bir kişiyle üyeleri arasında en azından bir başka kişinin bulunduğuyeni Yönetim Kurulu'nun iş başına geçmesinden sonra bu <strong>yönetim</strong>düzeyindeki tutumda bir değişiklik, özellikle oda konusundaki davranışlardakendini gösteren gizli bir hoyratlık, bir incelik eksikliği sezinlergibi olmuştu.Abant'ta kurumca düzenlenen bir seminerde 26 Mart 1979 günü "ÖrgütlerdeEğitim" konusunda bir bildiri sunan Danışman, ertesi gün <strong>Ankara</strong>'yayeni Yönetim Kurulu Başkanı'nın asıl görevinin bulunduğu kuruluşaait makam arabasıyla döndü. Yolda havadan sudan konuşuldu. Ogün kuruma uğrayan Danışman yeni odasında hazırlıkların yapılmaktaolduğunu gördü. Yönetici 3 de gelip kendisiyle birlikte çalışmaları izledi.O iş bittikten sonra Danışman, masayı, etajeri yerleştirip gereksiz yazılarıattı. 6 Nisan 1979 günü Danışman'ın odasına uğrayan Yönetici 3,Yönetim Kuruluna sunulan "Alman Teknik Yardımı ve REFA" konuluhir metni onun inceleyip düzeltmesinin istendiğini söyledi. Bir başkasıncaAlmancadan Türkçeye çevrilen bu uzunca metinden Yönetim Kuruluüyelerinin bir anlam çıkaramadıkları, Danışman'ın onu anlaşılır durumagetirmesinin istendiği anlaşılıyordu. Bu metnin anlaşılır kılınması Danışman'ıgünlerce uğraştırdı.208


Danışman, 28 Mayıs 1979 Pazartesi günü Yönetici 3'e uğradı. GenelSekreter Yardımcısı ile Eğitim-Yayın Şubesi Müdürü de oradaydı. Dahasonra emekli olup kurumun istanbul irtibat bürosunun başına geçerekkurumla ilişkisini koruyan Yönetici 2 de geldi. Danışman, odasına çıktıktansonra kendisine imza karşılığı verilen bir zarftan Yönetim Kurulu'nun18 Mayıs günkü toplantısında sözleşmesinin uzatılmamasına, 12 Temmuzakşamı çalışması sona ermek üzere karar aldığını öğrendi. Biraz sonraodasına kendisini görmeye gelen Yönetici 2'ye bir aralık durumdan sözetmesi üzerine ondan Yönetici 3'le Endüstri Şubesinden bir uzmanın süresibitmek üzere olan sözleşmelerinin de yenilenmediğini öğrendi.Danışman'ın 20 Haziran 1979 günü odasına uğradığı Yönetici 3, YönetimKurulunun İşletme Teknikleri Danışmanıyla Hukuk Danışmanınınne iş yaptıklarını sorduğunu söyledikten sonra "galiba hiç danışman bırakmıyacak,kendi adamlarını getirecekler" dedi. Bu arada Endüstri ŞubesiMüdürünü de müşavirliğe alıp yerine bir başkasını getirmişlerdi. Söylendiğinegöre Eğitim-Yayın Şubesi Müdürü d e Şubatta ayrılacağındansöz ediyordu. Endüstri Şubesinde mühendis kalmamıştı. Yönetici 3, "öbürarkadaşların da kendilerine iş aradıklarını duyuyorum" dedi.Danışman, sözleşmesinin yenilenmeme kararından sonra, 13 Haziran1979 günü de kendisine "hocam" diye seslendiğine göre büyük bir olasılıklaSiyasal Bilgiler Fakültesinden eski bir öğrencisi olan bir Yönetim Kuruluüyesinin 5 başkanlık ettiği bir Yayın Kurulu toplantısına katıldı.Danışman, 25 Haziran 1979 Pazartesi günü İdari-Mali İşler ŞubesiMüdürüyle görüştü. Danışman'ın o güne dek sunduğu görüş bildirme yazılarıüzerinde de durulan bu görüşme sırasında bu yazılardan eksik olanon sekiz sayfanın fotokopilerinin çektirilerek hep birlikte ciltlenmesindensöz edildi. Daha sonra odasına çıkan Danışman, odacıya kitaplarını paketletiparabasına koydurduktan sonra saat 17.00'de Siyasal Bilgiler Fakültesindekiodasına taşıdı. Böylece orada hiçbir eşyası kalmamış oldu.Haziranın son günleriyle Temmuzun ilk günlerini kurumdaki odasındaçalışarak, bu arada üniversitede okuttuğu derslerin sınav kâğıtlarını okuyarakgeçirdi.Türkiye'yi 12 Eylül 1980 askeri müdahalesine getiren olayların bütünyoğunluğuyla yaşandığı o yıllarda Türk kamu <strong>yönetim</strong>inin içinde5 Yazar, 25 Kasım 1986 günü Siyasal Bilgiler Fakültesinde bu yayının daktiloedilmiş metnini gözden geçirirken yaptırdığı küçük bir inceleme sonunda, bu kişininde, onunla aym sınıftan olduğu anlaşılan Yönetim Kurulu Başkanının da,kendisinin yurt dışında bulunması dolayısıyla ondan ders okumamış olduklarımsaptadı.209


ulunduğu parçalanma durumunu Danışman sonradan şöyle dile getirmişti: 6Türkiye'de, özellikle yoğun bunalımlarla dolu geçen 1970-1980 döneminde,birçok toplumsal kurumlar gibi kamu kuruluşları da aşırı ölçüde yönetkilleşmiş, buörgütlerdeki "yönetkil kişi"lerin sayısı olağanüstü artışlar göstermiştir. Birçokkamu kuruluşlarında, genellikle birbirine karşıt, belirgin yönetkil eğilimleri olanbaşlıca iki küme ortaya çıkmıştır. En ayırıcı özelliği Marks'çı ya da "sınıfsal" düşüngüolan birinci küme, Sovyet örneğini izleyen çoğunluğun yanı sıra bu düşüngününöbür yorumlarından yana olanları da kapsamış, düşünsel yönden bunlarlaeksiksiz bir uyum içinde bulunmamakla birlikte bu düşünceye yatkın olanlar,örgütsel ödüllerden pay alabilmek, bu arada etkili görevlere yükselebilmekiçin bu kümeden görünen günoğlular da orada yer almıştır., Bütün olarak Marksçıdüşüncenin karşısında ya da dışında kalan, "ulusal" görüşü benimseyen ikinciküme ise daha çok yönetkil bakımdan orta yolcularla tutucu olarak nitelendirilebilecekkişilerden, söz konusu düşüngüye bilinçli olarak karşı çıkanlarla onunbağnaz, saldırgan karşıtlarından oluşmuştur. Yönetkil değişikliklere karşı dahaduyarlı olan geleneksel kamu kuruluşlarında, yönetkil erk el değiştirdikçe bukümelerden biri ya da öbürü güç kazanmış, kimi kuruluşlarda görevli alma sürecibile yozlaştırılarak, görevin gerektirdiği yeteneklerle donanmış kişilerin işe alınmasıyerine, kamu kuruluşlarının belirli yönetkil eğilimler taşıyan yandaşlarladoldurulması yoluna gidilmiştir. Bu bölümün başlarında sözü edilen böleklerlebenzeri küçük kümeler daha çok burada anılan iki ana yönetkil küme içinde oluşabilmiş,bu iki küme arasında ise çoğu kez aşılması güç duvarlar yükselmiştir.Birçok kamu kuruluşunda, bu arada üniversitede açıkça ortaya çıkanbu parçalanma Danışman'ın sekiz yıl görev yaptığı kurumda kendini göstermemiş,en azından o böyle bir parçalanmanın herhangi bir belirtisiylekarşılaşmamıştı. Bu parçalanmalarda etkin bir biçimde yer almamaklabirlikte, "devrimcilik" adı altında sorumsuzca ortaya konan davranışlarınkarşısında olduğunu belli etmekten de geri kalmayan Danışman, üniversitedekisöz konusu parçalanmadan kaynaklanan olumsuz duyguların kurumunüst yönelti görevlerindeki, kendisinin tanımadığı kimi etkili kişileraracılığıyla buraya da yansımış olduğu duygusu içinde bulunmuştu.Danışman, 9 Temmuz 1979 akşamı, ailece, uzun yıllardan beri ilk kezkendi arabasını almayarak, otobüsle, Türkiye'deki karayolu gece ulaştırmasınındevingen evreniyle ilk kez tanışmak üzere, yaz dinlencesi içinDidim Altmkum'a doğru yola çıktı.6 Cemal Mıhçıoğlu, Yönetimde İnsan İlişkileri (<strong>Ankara</strong> <strong>Üniversitesi</strong> SiyasalBilgiler Fakültesi Ders Notları, 1985), s. 174-175.210


EK 1MİLLÎ PRODÜKTİVİTE MERKEZİ KURULUŞ KANUNU(Resmî Gazete ile neşir ve ilânı: 17 Nisan 1965 — Sayı: 11978)Kanun No: 580KuruluşMadde 1 — Kamu Kurumu niteliğinde, tüzel kişiliği haiz, bütün işlemlerindeözel hukuk hükümlerine tabi ve merkezi <strong>Ankara</strong>'da olmak üzere Millî ProdüktiviteMerkezi kurulmuştur.Millî Prodüktivite Merkezi, (MPM) remzi ile de ifade olunur.Kurumun gelir ve giderle ilgili bütün işlemleri Muhasebei Umumiye, Artırma,Eksiltme ve İhale Kanunlarına ve Sayıştaym vize ve denetimine tabi değildir.MPM, 12.5.1964 tarihli ve 468 sayılı Kanunun 4'üncü maddesi gereğince YüksekDenetleme Kurulu tarafından denetlenir.,GörevleriMadde 2 — MPM'nin görevleri şunlardır:a) Yurt ekonomisinin prodüktivite esaslarına uygun olarak gelişmesine yarayacaktedbirleri araştırmak, bu tedbirlerin uygulamaya konulmasını sağlıyacakçalışmalarda bulunmak;b) Resmî ve Özel Sektörlerdeki müessese ve işyerlerinde verimi artıracak veisrafı önleyecek metoaları tesbit etmek ve bunların uygulama imkânlarını araştırmak,uygulamayı izleyerek gerekli tavsiyelerde bulunmak;c) Prodüktivite ile ilgili teknik yardımları sağlamak, gerekli eğitim ve istişareçalışmalarında bulunmak;d) Çeşitli vasıtalarla verimi artırıcı bilgileri ve modern metodları yaymak;e) Devlet daireleri, resmî ve özel sektör iş yerleri, işçi ve işveren teşekkülleri,meslek teşekkülleri, bilûmum eğitim ve öğretim kurumları, üniversiteler ve başkabilim kurumlan ve yabancı memleketlerde aynı maksatla kurulmuş teşekküller iletemas ve işbirliği sağlamak;f) Millî prodüktiviteyi ölçmek hususunda gerekli çalışmalan ve bu konu ileilgili kurum ve kurullar ile işbirliği yapmak ve sonuçlarını yabancı memleketlerinsonuçları ile karşılaştırmak, bunları belirli zamanlarda yayınlamak;g) Prodüktivite ile ilgili dernekler kurulmasını teşvik etmek, kurulan derneklerile temas ve işbirliği sağlamak.OrganlarıMadde 3 — MPM'nin organlan şunlardır:a) Genel Kurulb) Yönetim Kumluc) Denetleme Kurulud) Danışma Kurulları.211


Genel KurulMadde 4 — Genel Kurul, MPM'nin en üst yetki organı olup temsilci ve tabiiüyelerden meydana gelir.A) Temsilci üyeler:a) Üniversitelerin prodüktivite ile ilgili kürsülerinden ve enstitülerinden, prodüktiviteile ilgili başka bilim ve eğitim kurumlarından;b) Başbakanlık, Millî Savunma, Maliye, Millî Eğitim, Bayındırlık, Ticaret,Gümrük ve Tekel, Tarım, Ulaştırma, Çalışma, Sanayi, Enerji ve Tabiî Kaynaklar,İmar ve İskân, Köy İşleri Bakanlıkları Temsilcileri, bu Bakanlıklara bağlı veya denetlemelerinetabi teşekküller arasından;c) Türkiye Ticaret Odası, Sanayi Odaları ve Ticaret Borsaları Birliğinden,MPM gelirlerine katılan Oda ve Borsalardan, Ziraat Odalarından, Türk Mühendisve Mimar Odaları Birliğinden, Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Teşkilâtı Konfederasyonundan,Veteriner Odalarından;d) Üye sayısı bakımından en çok temsil kabiliyetini haiz ve en üst işçi teşekkülünden;e) Üye adedi itibariyle en çok temsil kabiliyetini haiz ve en üst işveren teşekkülündenİstenecek temsilcilerden meydana gelir,MPM'nin ilk Genel Kuruluna gelecek temsilci üyelerin sayısı ve temsil edecekleriteşekkül ve makamlar bu kanuna ekli listede gösterilmiştir. Genel Kurul,sonraki toplantıları için gelecek temsilci üyelerin sayısını ve temsil edecekleri teşekkülve makamları tesbit etmek yetkisine sahiptir.B) Tabii üyeler:a) Bu maddenin CA) bendinin (b) fıkrasında yazılı bakanlıkların prodüktiviteile ilgili dairelerinin âmirleri,b) Genel Kurulun toplandığı tarihte faaliyette bulunan Danışma kurullarınınbaşkanları,c) Prodüktivite derneklerinin başkanları,d) MPM'nin eski başkanları,e) Genel Sekreter.Genel Kurulun toplanma zamanı ve yeriMadde 5 — Genel Kurul, yılda bir defa, ilân olunan günde üyelerin çoğunluğuile toplanır. Toplantı gününde çoğunluk olmazsa ertesi günü gelen üyelerle toplantıyapılır.Genel Kurulun görevleriMadde 6 — Genel Kurulun görevleri şunlardır:a) Yönetim Kurulu tarafından sunulacak bütçeyi ve hizmetler karşılığındaalınacak ücret tarifesini ve Bakanlar Kurulunun tasvibine sunulacak personelkadrosunu tasdik eylemek;b) Yönetim Kurulunun yıllık çalışma ve malî raporlarını görüşüp kararabağlamak;c) Yönetim Kurulu asıl ve yedek üyelerini seçmek;d) Denetleme Kurulu raporlarını incelemek;212


e) Yönetim ve denetleme kurullarını ibra etmek yahut ibra için tamamlayıcıinceleme yapılmasına veya haklarında gereken işleme karar vermek;f) Danışma kurullarını seçmek;g) MPM ihtiyaçları için gayrimenkul inşa edilmesine, satınalınmasına veyabunların satılmasına karar vermek;h) Hazırlanacak yönetmelikleri ve değişikliklerini kabul etmek;ı) Başka hususlarda gereken kararlar almak.Yönetim KuruluMadde 7 — Yönetim Kurulu MPM'nin yürütme organıdır. Genel Kurul içindenbir yıl için seçilen ve her yıl yansı değişen altı üyeden teşekkül eder. Ancak Hükümet,işçi ve işveren gruplarından en az birer temsilcinin Yönetim Kuruluna girmesişarttır. Yönetim Kuruluna gösterilecek adayların prodüktivite mevzuu ile ilgiliolmalarına dikkat olunur. Asıl üyeler ile birlikte aynı sayıda ve aynı usullerle yedeküyeler de seçilir.Genel Sekreter Yönetim Kurulunun tabiî üyesidir.MPM'nin Yönetim Kurulunca her yıl kendi aralarından seçilen başkan temsileder.Görev süresi bitenler yeniden seçilebilirler.İlk seçimden bir sene sonra aynlacak üyeler kur'a ile belli olur.Yönetim Kurulunun yetki ve görevleriMadde 8 — Yönetim Kurulunun yetki ve görevleri şunlardır:a) Bu kanunun ve bu kanuna göre düzenlenecek yönetmeliklerin ve GenelKurul kararlarının verdiği yetki dairesinde MPM'nin görevlerini gereği gibi yerinegetirmek;b) MPM'nin yıllık faaliyet programı ile faaliyet raporunu ve malî raporunuhazırlamak ve Genel Kurula sunmak;c) MPM'nin yıllık bütçesini hazırlayıp Genel Kurulun tasdikına sunmak;d) Personel kadrosunu hazırlamak ve Genel Kurulun tasdikından sonra, BakanlarKurulunun tasvibine sunmak;e) Yapılacak hizmetler karşılığı alınacak ücretleri tesbit etmek veya tarifeleryapmak ve bunları Genel Kurulun tasdikına sunduktan sonra uygulamak; tarifedebulunmıyan hizmetler için fiyat tesbiti yapmak;f) Gelirleri toplamak ve bunları bütçe gereğince ve yönetmeliğe göre harcamak;g) Genel Kurulu toplantıya çağırmak;h) MPM'nin bütün faaliyetini düzenlemek ve bunların en iyi şekilde uygulanmasıiçin gereken tedbirleri ve kararları almak;ı) Prodüktivitenin artırılması konusunda teklif ve tavsiyelerde bulunmak veprodüktiviteye etki yapacak mevzuat hakkında mütalâa vermek;j) Genel sekreterleri ve gereken görevlileri tayin etmek, gerektiğinde görevlerineson vermek.Denetleme KuruluMadde 9 — MPM'nin hesapları ve bunlara ilişkin işlemleri Genel Kuruldaki213


Maliye, Ticaret ve Sanayi Bakanlıklarının temsilci üyelerinden kurulan üç kişilikbir denetleme kurulu tarafından denetlenir.Denetleme Kurulunun yetki ve görevleriMadde 10 — Denetleme Kurulu, MPM'nin hesaplarını ve bunlara Uişkin işlemlerinidenetlemeye yetkili olup görevleri şunlardır:a) MPM'nin gelirlerinin kanuna ve bu kanuna göre düzenlenecek yönetmelikesaslarına göre tahakkuk ve tahsil edilip edilmediğini kontrol etmek;b) MPM'nin giderlerinin bütçedeki esaslara Genel Kurul ve Yönetim Kurulukararlarına uygunluklarım araştırmak;c) Defterleri ve kayıtları incelemek;d) MPM'nin bir yıllık hesaplan ve bunlarla ilgili işlemleri hakkında GenelKurula rapor vermek.Danışma kurullarıMadde 11 — Merkez çalışmasının gerektiği alanlarda çalışmak üzere GenelKurul veya zarurî hallerde Yönetim Kurulu kararları ile çalışma süreleri belliedilerek kurulan danışma kurulları biliımel inceleme ve danışma organlarıdır.Görev ve yetkileri de ayrıca kararlarda belirtilir.Genel SekreterMadde 12 — MPM. nin işleri, Yönetim Kurulunca kendi üyeleri dışından seçilerekatanan bir Genel Sekreter tarafından yürütülür.Genel Sekreterin yüksek öğrenimini yapmış olması ve yabancı dil bilmesi şarttır.GelirleriMadde 13 — Millî Prodüktivite Merkezinin gelirleri şunlardır:a) Her yıl Maliye Bakanlığı bütçesine konulacak ödenek;b) Türkiye Ticaret Odaları, Sanayi Odaları ve Ticaret Borsaları Birliği ile yıllıkgelirleri 250.000 liradan fazla olan Ticaret ve Sanayi Odaları, Sanayi Odaları,Ticaret Odaları, Ticaret Borsalarının, işveren ve işçi sendikaları birliklerinin, TürkiyeEsnaf ve Sanatkârları Teşkilâtı Konfederasyonunun bir evvelki yılda sağlananfiilî gelirlerinin yüzde ikisi oranında müteakip yılın bütçelerine koyacaklarıve o yılın Haziran ve Ekim aylarında iki eşit taksitle ödeyecekleri aidatlar;c) İktisadî Devlet Teşekküllerinin idare ve murakabesi hakkında kanuna tabiteşekkül ve ortaklıklarla bakanlıkların teftiş ve denetlemesi altındaki birlik, kurumve ofislerin, katma bütçeli dairelerin her yıl bütçelerine koyacakları 5.000 lirakesin aidat ile bir evvelki yılın bilânçosuna göre tahakkuk eden sâfi kârların bindebirine tekabül eden orantılı aidatlar;d) MPM.nin istek üzerine yapacağı hizmetler karşılığı olarak gerçek ve tüzelkişilerden, tesbit olunacak esaslara göre alınacak ücretler-,e) Yayın gelirleri;f) Her türlü yardım, bağış, faiz ve başka gelirleri.Zamanında ödenmiyen gelirler % 10 zamla tahsil olunur.Gayrimenkul ve menkul mallarMadde 14 — MPM. nin bu konuda belirtilen kamu hizmetlerini ifa edebilmesiiçin gerekli olduğu Sanayi Bakanlığınca belirtilecek arazi ve arsalarla binalardan214


Hazine mülkiyetinde bulunanlar Maliye Bakanlığının tasvibi ile bedelsiz olarakMPM. ne devir ve temlik edilebilirler.7367 sayılı Kanun ile belediyelere devredilmiş olan aym nitelikteki arazi vearsalar için de yukardaki fıkra hükmü uygulanır.Madde 15 — MPM. nin mallan Devlet malı sayılır. Bu mallarla para ve parahükmündeki evrak ve senetleri aleyhine cürüm işliyen personel bu cürümlerindenötürü Devlet memurları gibi ceza görür.YönetmeliklerMadde 13 — MPM. nin Genel Kurulunun Yönetim Kurulunun Denetleme Kurulununve Danışma Kurullanmn toplanma esas ve usulleri, bütçesinin düzenlenmesi,gelirlerinin toplanması ve harcanması şekli, toplantıya katılan Yönetim veDenetleme Kurulu üyelerine, Danışma kurulları üyelerine verilecek huzur haklarının(Beher toplantı günü için 50 lirayı ve aylık toplamı da 500 lirayı geçmemekşartiyle) miktarı, bu kanunun uygulanmasını gerektiren diğer konular YönetimKurulunca hazırlanıp Genel Kurul tarafından kabul edilecek yönetmeliklerde belirtilir.Geçici hükümlerGeçici Madde 1 — Hali hazırda faaliyette bulunan Bakanlıklararası ProdüktiviteKomitesinin hak ve vecibeleri, bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibarenMPM. ne intikal eder.İlk Genel Kurul toplantısına kadar Bakanlıklararası Prodüktivite Komitesi buKanunda yazılı Yönetim Kurulu görevlerini yerine getirir.Geçici Madde 2 — Bu kanuna göre kurulan ve ilişik listede yazılı üyelerdenteşekkül eden Genel Kurul, kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geçiki ay içinde Bakanlıklararası Prodüktivite Komitesi Başkam tarafından toplantıyaçağırılır.Geçici Madde 3 — Bu kanunda yazılı gelirlerin toplanmasına kadar yapılacakgiderler için Sümerbank emrinde bulunan 1.956.157,12 liralık Merinos Fonundan500.000 lira faizsiz olarak kullanılmak ve en geç iki yıl sonra iade edilmek üzereMPM emrine verilir.Geçici Madde 4 — 16 ncı maddede yapılması öngörülen yönetmelikler, ilk GenelKurulun toplandığı tarihten itibaren üç ay içinde yapılıp Genel Kuruluntasvibine sunulur.Son hükümlerMadde 17 — Bu kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.Madde 18 — Bu kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.(Nots Ekli listeler (17.4.1965- 11978) sayılı Resmî Gazetededir.)215


Ek ListeTemsilci üyelerA) GRUBU:1. <strong>Ankara</strong> Ünivers tesi 22. Atatürk <strong>Üniversitesi</strong> 13. İstanbul <strong>Üniversitesi</strong> 24. İstanbul Teknik <strong>Üniversitesi</strong> 35. Ege <strong>Üniversitesi</strong> 16. Karadeniz Teknik <strong>Üniversitesi</strong> 47. Orta-Doğu Teknik <strong>Üniversitesi</strong> 48. İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi 49. Bilimsel Kurumlara) <strong>Ankara</strong> <strong>Üniversitesi</strong> Siyasal Bilgiler Fakültesi İşletmeEnstitüsü 1b) İstanbul <strong>Üniversitesi</strong> İktisat Fakültesi İşletme İktisadıEnstitüsüc) İstanbul Teknik <strong>Üniversitesi</strong> Elektro Teknik Kurumud) İstanbul Teknik <strong>Üniversitesi</strong> Isı Tekniği ve EkonomiAraştırma Kurumue) İstanbul Teknik <strong>Üniversitesi</strong> Ziraat Makinaları Muayeneve Araştırma Merkezif) İstanbul Teknik <strong>Üniversitesi</strong> Türk Teknik HaberleşmeMerkezig) İstanbul Teknik <strong>Üniversitesi</strong> Yapı Araştırma Kurumuh) Tarım Bakanlığı Ormancılık Araştırma Merkezii) Robert Koleji Araştırma Merkezij) Türk Standartlar Enstitüsük) Türkiye Orta-Doğu Amme İdaresi Enstitüsü1) Türkiye İhracatı Geliştirme Merkezim) Türkiye ve Orta-Doğu Çalışma Enstitüsün) Türkiye Bilimsel ve Teknik Kurumu0) Türkiye Ekonomi Kurumu3B) GRUBU:1. Bakanlıklar:a) Başbakanlık Devlet Plânlama Teşkilâtıb) Yüksek Denetleme Kuruluc) Milli Savunma Bakanlığıd) Maliye Bakanlığıe) Millî Eğitim Bakanlığıf) Bayındırlık Bakanlığıg) Ticaret Bakanlığıh) Gümrük ve Tekel Bakanlığı1) Tarım Bakanlığı


j) Ulaştırma Bakanlığık) Çalışma Bakanlığı1) Sanayi Bakanlığım) Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığın) Köy İşleri Bakanlığı2. Teşekküller:a) DDY İşletme Genel Müdürlüğüb) Devlet Su işleri Genel Müdürlüğüc) Etibank Genel Müdürlüğüd) Et ve Balık Kurumu Genel Müdürlüğüe) Karayolları Genel Müdürlüğüf) Maden Tetkik ve Arama E. Gn. Müdürlüğüg) Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu Gn. Müdürlüğüh) PTT İşletme Genel Müdürlüğüi) Sümerbank Genel Müdürlüğüj) Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğük) Türkiye Çimento Sanayii T.A.Ş. Genel Müdürlüğü1) Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumum) Türkiye Selüloz ve Kâğıt Fabrikaların) Türkiye Petrolleri A.O. Genel Müdürlüğüo) Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş.ö) Tekel Genel Müdürlüğüp) İş ve İşçi Bulma Kurumu Genel Müdürlüğür) Denizcilik Bankası T.A.Ş. Genel Müdürlüğüs) Devlet Üretme Çiftlikleri Genel Müdürlüğüş) Orman Genel Müdürlüğüt) Petrol Ofisi Genel Müdürlüğüu) Zirai Donatım Kurumu Genel MüdürlüğüC) GRUBU:1j Türkiye Ticaret Odaları, Sanayi Odaları ve TicaretBorsaları Birliği2. Ticaret Odaları:a) İstanbul Ticaret Odasıb) İzmir Ticaret Odası3) Sanayi Odaları:a) İstanbul Sanayi Odasıb) Ege Bölgesi Sanayi Odası4. Ticaret ve Sanayi Odaları:a) Adana Ticaret ve Sanayi Odasıb) <strong>Ankara</strong> Ticaret ve Sanayi Odasıc) Bursa Ticaret ve Sanayi Odasıd) Eskişehir Ticaret ve Sanayi Odasıe) Gaziantep Ticaret ve Sanayi Odasıf) İskenderun Ticaret ve Sanayi Odasıg) Konya Ticaret ve Sanayi Odasıh) Mersin Ticaret ve Sanayi Odasıi) Samsun Ticaret ve Sanayi Odası41122


5., Ticaret Borsaları:a) Adana Ticaret Borsasıb) <strong>Ankara</strong> Ticaret Borsası 1c) Bursa Ticaret Borsası 1d) İstanbul Ticaret Borsası 1e) İzmir Ticaret Borsası 16. Veteriner Odaları 17. Türk Mühendis ve Mimar Odaları 58. Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Teşkilâtı Konfederasyonu 49. Ziraat odaları 1D) GRUBU:1. İşveren teşekkülleria) İşveren Sendikaları Konfederasyonu ' 36(Çalışma Bakanlığınca tanzim edilen ve sendikalarıniş kolları yönetmeliğinde gösterilen iş kollarından birertemsilci katılmak suretiyle)E) GRUBU:1. İşçi teşekkülleria) İşçi Sendikaları Konfederasyonu 35(Çalışma Bakanlığınca tanzim edilen ve sendikalarınişkolları yönetmeliğinde gösterilen iş kollarından birertemsilci katılmak suretiyle)II — Kanunun 4 üncü maddesinin (B) bendinin (a) fıkrasındayazılı tabii üyeler:1. Başbakanlık Devlet Plânlama Teşkilâtı Müsteşarı2. Maliye Bakanlığı Hazine Genel Müdürü ve İktisadi İşbirliğiTeşkilâtı Genel Sekreteri3. Milli Savunma Bakanlığı Kara Kuvvetleri Ordu DonatımDairesi Başkanı4. Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Genel Müdürü5. Tarım Bakanlığı Ziraat İşleri Genel Müdürü6. Tarım Bakanlığı Toprak Su İşleri Genel Müdürü7. Sanayi Bakanlığı Sanayi Dairesi Reisi8. Sanayi Bakanlığı Maden Dairesi Reisi9. Sanayi Bakanlığı Küçük Sanatlar Dairesi Reisi10. Tarım Bakanlığı Veteriner Genel Müdürü11. Tarım Bakanlığı Zirai Mücadele ve Zirai Karantina GenelMüdürü


EK 2İÇYAYIN12/197318.5.1973Merkezimiz yazı, rapor ve her tür yayınlarımızda dil ve anlatım birliğinisağlamak amacıyla, "Yayımlanacak Yazılarda Uyulması Gerekenİlkeler" ile "Yabancı Kökenli-Türkçe Sözcükler Kılavuzu" hazırlamış veyararlanılmak üzere ikişer örneği ekli olarak gönderilmiştir."İlkeler" bölümünün incelenmesinden anlaşılacağı gibi, bu bölümdekonu seçimi ile ilgili genel bilgiler verildikten sonra, MPM'nin yayımlayacağıyazıların hazırlanmasında uyulması gereken ana ilkeler ile çevirilerdegözetilmesi gerekli kurallar ele alınmıştır.Metnin sonuna bir "Yabancı Kökenli-Türkçe Sözcükler Kılavuzu" eklenmiştir.Bu Kılavuzda, dilimizde yerleşmiş, üniversite çevrelerinde vebasında genellikle kullanılmakta olan sözcüklere yer verilmiştir.MPM'nin önemli bir ihtiyacına cevap verdiğine inandığımız söz konusubelgelerde açıklanan esaslara uyulmak ve Türkçe terimler kullanılmaksuretiyle yazı ve raporlarımızda belli ölçüler içinde bir birlik sağlanabileceğitabiidir.Öte yandan, "İlke" ve "Kılavuz"dan birinin okunmak, yararlanmak vezaman zaman başvurulmak üzere muhafazasını, diğerinin de bu yöndekiçalışmalarımızı daha da geliştirmek yolundaki çabaya katkıda bulunmaküzere tavsiye ve önerileriniz üzerine işaret edilerek Genel Sekreterliğe geriçevrilmesi için söz konusu belgelerden ekte ikişer adet gönderilmiştir.Gereğinin buna göre yapılmasını, Kılavuzun geliştirilmesi için gerekenilgi ve gayretin gösterilmesini rica ederim.Genel Sekreter219


YAYIMLANACAK YAZILARDA UYULMASI GEREKEN İLKELER 1AmaçYayımlanmak üzere Milli Prodüktivite Merkezi'ne gerek telif gerekçeviri birçok kitaplarla dergi yazıları verilmekte, bunların küçümsenemeyecekbir bölümü çeşitli yönlerden yayımlanmaya elverişli görünmemektedir.Bir yandan yazarlarla çevirmenlerin kendilerinden nelerin beklendiğiniöğrenmelerini sağlamak, öte yandan bu yazılar MPM'ye verildiktensonra yapılacak incelemelerdeki süre, emek yitiklerini önlemekamacıyla özel bir kılavuzun hazırlanması uygun görülmüştür.Konu SeçimiMPM'nin dergide ya da kitap olarak yayımlayacağı yazıların bu kuruluşunamaçları ya da uğraşı konularıyla yakından ilgili olması gerekmektedir."Verimlilik" kavramı çeşitli biçimlerde yorumlanabilir, dolayısıylada işletmecilik ya da <strong>yönetim</strong>le ilgili her konu MPM'nin uğraşıalanı içine sokulabilir. Ancak, yazarların özellikle göz önünde bulundurmalarıgereken düşünce, yayımlanacak yazıların MPM'nin amaçlarıylayakından ilgili olmasıdır.Yazarlara bu konuda ışık tutabilecek bilgiler, "MPM'nin Çalışma ilkeleriile İzleyeceği Yol," "MPM'nin Çalışmalarında İzleyeceği öncelik Sıralarıile Strateji" başlıklı belgelerde yer almaktadır. Bu belgelerin incelenmesindenyayınlar konusuyla ilgili olarak çıkarılabilecek ana yönelimlerşöyle özetlenebilir:1. Türk ekonomisinin özellikle işleyim, tarım ya da hizmet kesimlerindekiverimlilik <strong>sorunları</strong>na —bu arada verimliliği artırma yöntemleriile verimliliğin ölçülmesi konularına— öncelik verilmelidir.2. Kamusal kuruluşlarla girişimlerin, işveren-işçi örgütlerinin, özelkesimin ya da bunlar dışında kalan kuruluşların gereksinmeleri göz önündebulundurulmalıdır.Uyulacak tikelerYayımlanacak yazılarda uyulması gereken başlıca ilkeler, bugüne dekyapılan gözlemlerle edinilen deneylerin ışığı altında aşağıda açıklanmıştır:1 Bu yazıda, arada geçen sürenin gerekli kıldığı dil özleştirmeleriyle eklemeleryapıp birtakım açıklamalara yer verdik. MPM'nin genellikle yetişkinlere seslenenbir kamu kuruluşu olması dolayısıyla bir ölçüde sakıngan davrandığımız kimiyerlerde, bu kez kitaptan daha çok öğrencilerle gençlerin yararlanacağım düşünerekdaha ilerici bir tutum benimsedik. Ayrıca sondaki "Yabancı Kökenli — TürkçeSözcükler Kılavuzu"na yeni sözcükler ekledik.220


Yazılar uygulamaya dönük olmalıdır.MPM gibi çalışmaları uygulamaya dönük bir kuruluşun yayımlayacağıyazıların da uygulamaya dönük olması gerekir. Yazarlar konu seçimindebu ana ilkeye bağlı kalmakla yetinmemeli, konularını işlerken de uygulamaamacını gözden uzak bulundurmamalıdırlar. Kimi yazıların uygulamaile ilgisi açık olmakla birlikte, böyle bir açıklığın bulunmadığı durumlardayazarların bu ilişkiyi uygun bir biçimde —ya yazının başlangıcındaya da metin içinde yeri geldikçe— belirtmelerinde yarar vardır.Kısacası, yazarlar, yazılarının gereğinden çok kuramsal nitelik taşıyıp havadakalmaması için özel bir çaba göstermelidirler.Yazılar mantıklı, tutarlı bir düzen içinde kaleme alınmalıdır.Bu konuda birörnek ya da değişmez bir biçim önerilememekle birlikte,genel birtakım ilkelere dikkati çekmek yararlı olacaktır.MPM'ce yayımlanan kitapların önemli bir bölümü araştırma yazanağıniteliğinde olduğu için, özellikle bu tür yayınlar üzerinde durulmasındayarar görülmüştür.Kitabın, duruma göre "Önsöz" ya da "Giriş" bölümünde araştırmanınkonusu, amacı, yöntemi üzerinde gerekli bilgiler okuyucunun duraksamasınayol açmayacak biçimde verilmelidir. Bu bölümün sonunda incelemeyioluşturan çeşitli bölümlerin konuları ile içeriği üzerinde gerekli açıklamalaryapılarak okuyucunun metni kolaylıkla izleyebilmesi daha başlangıçtansağlanmalıdır.Metnin ana bölümleri mantıklı bir sıra izlemeli, konu bu bölümlerdeçeşitli yönleriyle, eksiksiz olarak işlenmelidir.Kitabın sonunda varılan sonuç ya da sonuçlar açıklanmalıdır.Kimi durumlarda araştırma yazanağının çeşitli bölümleriyle ilgili bulgularınher bölümün sonunda özetlenerek verilmesi daha uygun olabilir.Bu yola gidilmişse, incelemenin bitiminde araştırma sonucunda elde edilenbulgulara daha genel bir düzeyde yer verilmesi gerekir.Uygulamaya dönük, daha çok yöneticilerce incelenip gereği yapılacakaraştırma yazanaklarında, metnin sonuna ya da başına kısa, özlü bir "BulgularınÖzeti" sayfası konması yaygın bir uygulamadır.Dergi yazılarında da uyulacak birörnek, değişmez bir düzen söz konusudeğildir. Bununla birlikte, yukarıda açıklanan ana görüş dergi yazılarıiçin de geçerlidir.Dergi yazısının giriş bölücüğünde ya da bölücüklerinde konu, amaç,bir de —yazı bir uygulamalı araştırma niteliği taşıyorsa— izlenen yöntem221


açık olarak anlatılmalıdır. Yazının gövdesini oluşturan sayfalarda konudüzenli, mantıklı bir biçimde işlenmeli, yazının sonunda ise varılan sonuçlarözetlenmelidir.Yazılarda anlatım bozuklukları, tutukluklar bulunmamalıdır.Yayımlanacak yazılarda tümce bozuklukları kesinlikle yer almamalı,bu konuda yazarlar gereken titizliği göstermelidirler. Herkesçe bilinen bugerçeğe dikkati çekmek gereğini duyuşumuzun nedeni, gerek telif gerekçeviri yazıların birçoğunda tümce ya da anlatım bozukluklarının çok sıkgörülmekte olmasıdır. Tümce yapısı, üslup güzelliği daha çok yazarlarınyazı yazma yetenekleriyle ilgili olmakla birlikte, kaleme alman metninözenle gözden geçirilerek gerekli düzeltmelerin yapılması bu gibi yanlışlıklarıgeniş ölçüde önleyebilmektedir. Yazı yazma deneyi çok olmayankimseler, yazdıklarını kendi kendilerine yüksek sesle okuyarak gereklidüzeltmeleri yapmalı, bu düzeltilmiş metni eleştirici bir gözle inceleyecekbirine okutmalıdırlar. Böylece son biçimi verilen yazı daktilo ettirilmeli,metin ancak yazarca dikkatle okunup yeniden daktilo edildikten, daktiloedilen metin de gözden geçirilip gerekli son düzeltmeler yapıldıktan sonrayayımlanmak üzere sunulmalıdır.Anlatım açık olmalı, yazı konusunun uzmanı olmayan kişilerce dekolaylıkla anlaşılmalıdır.1. Kaleme alınan yazıların kolay ya da güç anlaşılmasında tümceyapısının önemli bir yeri vardır. Özellikle aşırı ölçüde- uzun, karışık tümceleryazının anlaşılmasını güçleştirmektedir. Toplumsal konuları ele alanyazılarda görece uzun tümceler kullanılması çoğu kez bir zorunluluk olmaklabirlikte, anlatımı gereksiz yere uzatmaktan sakınmalıdır. Sözcüklerözenle seçilerek kullanılmalı, isteneni anlatmak bakımından zorunluolmayan bir tek sözcüğe bile yazıda yer verilmemelidir.2. Tümcelerde dolaysız anlatım, çoğu kez anlamayı güçleştiren dolaylıanlatıma yeğ tutulmalıdır. Örneğin, "Bu konuda MPM tarafındaniki kitap yayımlanmıştır" yerine "MPM bu konuda iki kitap yayımlamıştır"denmelidir.3. Tümü aydınlatma ya da eğitim amacı taşıyan MPM yayınlarındagöze çarpan, dolayısıyla giderilmesi gereken bir başka eksiklik de kimiyazılarda belirli uzmanlık dallarıyla ilgili terimlere gereğinden çok yerverilmekte olmasıdır. Bu gibi yazılar daha çok konunun uzmanı olan azsayıda kimseye seslenmekte, geniş okuyucu yığınları bu gibi yazıları kolaycaokuyup anlayamamaktadırlar. Yazarların bu konuda da elden gelentitizliği göstermeleri gerekir.222


Zorunluluk olmadıkça yabancı kökenli sözcüklere yer verilmemelidir.Dilimizde çok sayıda Arapça, Farsça kökenli sözcükler bulunduğu, yüzyıllarınbıraktığı bir tortu olan bu Doğu kökenli sözcüklerle deyimlerinyanı sıra son yıllarda dilimize birçok Batı kaynaklı sözcüklerin de girmişbulunduğu bilinmektedir. Türkçedeki özleşme akımının özellikle 1960'lardan bu yana büyük bir hız kazanması karşısında bu yabancı sözcüklergittikçe daha çok yadırganmakta, dolayısıyla bu sözcüklerin Türkçe karşılıklarınınkullanılması gereği duyulmaktadır.Yazılarda yabancı kökenli sözcüklerle deyimlerin de ne ölçüde ayıklanacağıyazarların kişisel görüşlerine göre değişmekle birlikte, kural olarak,bilinen, kullanılan Türkçe karşılıkların bulunduğu durumlarda Türkçelerinkullanılması gerekmektedir. Yazarların kendi ana dilimizde karşılıklarıvarken yabancı sözcük ya da deyimler kullanmaları iyi karşılanmamaktadır;ancak geniş okuyucu yığınlarına seslenen aydınlatıcı, eğiticinitelikteki yazılarda her iki yöndeki aşırılıklardan da titizlikle kaçınılmasıuygun olur. Bu konuda uyulması gereken birkaç kurala aşağıda değinilmiştir:1. Kimi yazarların, kaleme aldıkları yazılarda eşanlamlı Türkçe sözcüklerleyabancı kökenli sözcükleri birlikte kullandıkları, böylece anlatımlarınaçeşitlilik ya da renk vermek istedikleri görülmektedir. Örneğin,belirli bir yazıda, dahası belirli bir tümce içinde, "önemli" ile "mühim,""gözlem" ile "müşahede," "önce" ile "evvel," "yıl" ile "sene," "yüzyıl" ile"asır" gibi sözcüklerin yan yana kullanıldığı göze çarpmaktadır. Yazarlarınböyle yanlış bir yola gitmekten titizlikle kaçınmaları gerekir.2. Birçok yazar yalnız Arapça ya da Farsça kökenli sözcüklerideğil, eşanlamlı Batı kaynaklı sözcükleri de Türkçeleriyle birlikte, çoğukez de yan yana kullanmaktadır. "Aşırı" ile "ekstrem," "ayrıntı" ile"detay," "ilke" ile "prensip," "bunalım" ile "kriz," "belge" ile "doküman,""görev" ile "fonksiyon," "tepki" ile "reaksiyon" sözcükleri bunlara örnekolarak gösterilebilir.3. Yazarların, yalnız genel dilde kullanılan sözcüklerde değil, bilimselya da uygulayımsal terimlerde de ilerici bir tutum içinde bulunmaları,Türkçe karşılıkları kullanmak, dahası türetmek konusunda özel bir çabagöstermeleri uygun olur. Bu konuda izlenebilecek bir başka yol, yayınınsonuna bir küçük sözlük eklemektir.4. Okullarımızda öğrencilere Arapça ya da Farsça okutulmadığı içinbu dillerden alınmış sözcüklerle deyimlerin kullanılmasında yanılgılara dadüşülmektedir. Örneğin, birçok kimseler "ehemmiyete haiz," "vasıflarahaiz" gibi yanlış anlatımlar kullanmaktadırlar. Bunların doğrusu "ehem-223


miyeti haiz," "vasıfları haiz"dir. Bunların Türkçe karşılığı olan "önemtaşıyan," "nitelikleri bulunan" gibi deyişler kullanıldığında bu tür yanılgılaradüşülmeyeceği açıktır. Bu durumla Batı kaynaklı sözcüklerde dekarşılaşılmaktadır. Örneğin, kimi kişiler ara ara belirli bir işin "mali portrecindensöz etmektedirler. Burada söz konusu olan, daha çok "önem"anlamına gelen Fransızca "portee" (porte okunur) sözcüğüdür. Bir işin,açık bir Türkçe ile "mali (ya da 'akçal') yükü"nden söz edilmesi durumundaböyle bir yanılgıya düşülmeyecektir.5. Kimi yazarlar tümce içindeki sözcüklerin Türkçelerini kullanmakiçin özel bir çaba göstermekle birlikte, eylem bildiren sözcüklerde nedenseArapça ya da Farsça sözcükler kullanmaktadırlar. Bu konuda da gereklititizliğin gösterilmesi yazılara daha temiz bir görünüm, daha büyük biranlam açıklığı kazandıracaktır.6. Türkçede karşılıkları bulunan kalıplaşmış birtakım Osmanlıca deyişlerinkimi yazarlarca sık sık kullanıldığı görülmektedir. "Yaparak" yerine"yapmak suretiyle," "MPM'ce" yerine "MPM tarafından," "...i vardır"yerine "...e sahiptir" denmesi bu tür anlatımların birkaç örneğidir.Bu gibi eskimiş deyişlerden kendilerini kurtarmayı başaran yazarlar, kalemealdıkları metinlerin daha büyük bir akıcılık, duruluk kazandığınıgörmekte gecikmeyeceklerdir.7. Yazılarda sık sık yanlış kullanıldığı görülen sözcükler arasında"etkin, etken, etmen, etkinlik, etkenlik" sözcükleri özellikle göze çarpmaktadır.Türkçedeki "etkin" sözcüğü "faal," "etmen" ise "âmil" ya da "faktör"karşılığıdır. "Etkenlik," "müessiriyet" ya da İngilizce "effectiveness"(Fransızca "efficacite") sözcüklerini karşılar. "Etkinlik" sözcüğü "faaliyet"karşılığı olarak kullanılmaktadır. Arapça kökenli olan "faaliyet" sözcüğününkarşılığı olarak yerine göre "eylem(ler)," "çalışma(lar)," "iş(ler),""görev (ler)" sözcüklerinden biri de kullanılabilir.8. Öz Türkçe sözcükler kullanmaya çalışan kimi kişiler de yazılışıbirbirine yakın, ancak anlamları çok ayrı sözcükleri birbiriyle karıştırmaktadırlar.Bu arada "imtiyaz" anlamına gelen "ayrıcalık," "ayrı olma,ayrılık" anlamında; "intiba" anlamına gelen "izlenim," "takip" anlamınagelen "izleme" yerine; "periyodik" anlamına gelen "süreli," "devamlı"anlamına gelen "sürekli" yerine kullanılmaktadır. Yanlış kullanılan birbaşka sözcük çifti de "yaşam" ile "yaşantı"dır. Oysa "yaşam" hayat karşılığıdır;daha çok yazınsal bir sözcük olan "yaşantı" ise "yaşam biçimi"ya da "yaşam deneylerinin tümü" anlamına gelir. "Çözüm-çözümleme"ikilisi de genellikle yanlış kullanılmaktadır. Bir sorun "çözümlenmez""çözülür," eski deyişle bir "mesele halledilir;" "çözümlemek" ise "analizetmek, tahlil etmek" demektir. Her iki durumda da "çözümlemek" eyle-224


mini kullanırsak "analiz"e ne diyeceğiz? Ayrı bir sözcük mü türeteceğiz?Fransızcada da bir süreden beri "resoudre" eyleminin yanı sıra yine oanlamda "solutionner" eyleminin kullanılması bizdekine benzer bir durumyaratmakla birlikte, orada "analyse" sözcüğünün bulunması bizdeki sakıncayıdoğurmamaktadır. Bu nedenle öz Türkçe sözcükleri kullananlardikkatli olmalı, bu tür yanlışların dilde özleşme akımını savunanları güçduruma düşürdüğünü unutmamalıdırlar.9. Türkçeyi iyi yazmak isteyenler, Arapça kökenli bir sözcük olan"ve" bağlacını kullanmaktan olabildiğince sakınmalıdırlar. Bizim yaptığımızbir deneme virgül ya da "ile" (le, la) bağlacı kullanarak toplam"ve"lerin dörtte üçten çoğundan kurtulabileceğimizi ortaya koymuştur."Ve"nin tümce yapısına kazandırdığı akıcılıktan vazgeçmeyi güç bulanyazarlar, özellikle virgülün getirdiği kısa susuşların tümcelerine bambaşkabir musiki, bambaşka bir ses dengesi kazandırdığını göreceklerdir. Bukonuda özel bir duyarlık göstermelerini dilediğimiz okuyucular Türk Dilidergisinin Nisan 1975 sayısında yayımlanan " 'Ve' Bağlacından Nasıl Kurtuluruz?,"" 'Ve' Bağlacı Üzerine" başlıklı yazımızla kısa açıklamamızıdikkatle incelemeli, oradaki somut örnekleri gözden geçirmelidirler. Buyazıda da orada açıkladığımız (çeşitlemeleriyle birlikte sayısı otuza yaklaşan)kuralları uygulayarak "ve" bağlacını hiç kullanmadık.İlişikte sunulan "Yabancı Kökenli — Türkçe Sözcükler Kılavuzu"nun,özellikle Türkçedeki özleşme akımını gerektiği gibi izleyememiş olan yazarlarabu konuda kolaylık sağlayabileceğini, onları sık sık sözlüğe başvurmaksıkıntısından tümüyle olmasa bile geniş ölçüde kurtaracağını sanıyoruz.Yazı dilini özleştirmek isteyen yazarlar aşağıdaki yayınlardan da yararlanabilirler:Özleştirme Kılavuzu (Türk Dil Kurumu yayını, 1978), 195 sayfa.Türkçe Sözlük (Türk Dil Kurulu yayını, genişletilmiş yedinci baskı, 1983), 1354sayfa.Sade Türkçe Kılavuzu (Hazırlayan: Kemal Demiray) (Türk Dü Kurumu yayım,1971), 142 sayfa.Batı Kaynaklı Sözcüklere Karşılık Bulma Denemesi I (Türk Dil Kurumu yayını,1972), 85 sayfa.Batı Kaynaklı Sözcüklere Karşılık Bulma Denemesi II (Türk Dil Kurumu yayım,1978), 182 sayfa.Batı Dilleri Sözcüklerine Karşılıklar Kılavuzu (Türk Dil Kurumu yayını, 1972),71 sayfa.Cahit Öztelli, Resmi Yazışmalar Sözlüğü (Türk Dil Kurumu yayını, 1969), 187sayfa.225


Yukarıda sözü edilen Türkçe Sözlük, yabancı sözcükleri kullanmaktansakınmak isteyen, ancak bunların kaynağını —dahası yabancı kökenliolup olmadıkları— kesinlikle bilemeyen yazarlar için el altında bulundurulmasıgereken bir kaynaktır. Dilimizdeki en son gelişmeleri daha yakındanizlemek isteyenler Türk Dil Kurumu'nun yayımlamakta olduğuterim sözlüklerine başvurmalıdırlar. Dilbilgisi Terimleri Sözlüğü, YazınTerimleri Sözlüğü; Tecim, Maliye, Sayışmanlık ve Güvence Terimleri Sözlüğü;Ruhbilim Terimleri Sözlüğü, Toplumbilim Terimleri Sözlüğü, EğitimTerimleri Sözlüğü, Kentbilim Terimleri Sözlüğü bunlardan yalnızbirkaçıdır. Türk dilindeki güncel gelişmeleri, bu arada yeni türetilen sözcüklerigecikmeden izlemek isteyenler, bu Kurum'ca ayda bir yayımlananTürk Dili dergisine abone yazılmalıdırlar. 2Yazım Kurallarına titizlikle uyulmalıdır.Yayımlanacak yazıların birçoğunda göze çarpan eksikliklerden biri deyazım (imla) ile ilgilidir. Bilindiği gibi, Türk dilinin yazım kuralları TürkDil Kurumu'nca belirlenmekte, sözcüklerin yazılışı Kurum'un "Yeni YazımKılavuzu"nda gösterilmektedir. Bu kılavuzun son durumu gösteren11. baskısı (TDK yayını, 1981, 256 sayfa) yazarlar için yararlı bir kaynaktır.Kurum'un yazım kurallarında sık sık değişiklikler yaptığı, kimi yazarlarınkimi sözcükler için belirlenen yazım biçimine karşı çıktıkları birgerçektir. Ancak Türk Dil Kurumu'nun bu konudaki çalışmalarının dilcilerleyazıncılarca yapıldığı, ortaya konan kuralların en azından bir çoğunlukgörüşünü yansıttığı da bir gerçektir. Herkesin kendine göre ayrıbir yazımı bulunmasından doğabilecek kargaşanın sakıncaları göz önündebulundurulursa, eksiksiz olmasa bile, böyle genel bir kılavuza uymanınyararları ortadadır. Bu düşüncelerle yazım konusunda Türk Dil Kurumu'nunYazım Kılavuzu'na uyulması ilke olarak benimsenmiştir. Dolayısıylayazarların bu kılavuzun başında yer alan kuralları dikkatle okumaları,duraksadıkları durumlarda Kılavuz'a bakmaları yerinde olur. 3 Burada,yayımlanacak yazılarda göze çarpan birkaç yanlışa değinmekte yarargörülmüştür.2 TDK, 1983 yılında yasayla yeniden düzenlenerek bir kamu kuruluşuna dönüştürüldüktensonra bu tür özleştirme çalışmalarından iyice uzaklaşmış görünmektedir.3 Bir dernek yapısında olan Türk Dil Kurumu'nun yasayla kamu kuruluşunadönüştürülmesinden sonra, yeni Kurum aşağıda kimliği verilen yeni bir yazım kılavuzuyayımlamıştır:İmlâ Kılavuzu (Hazırlayan: Prof. Dr. Hasan Eren) (TDK Yayınlan, 525) (<strong>Ankara</strong>:Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1985), 271 sayfa.Adı —Arapça "imlâ" sözcüğü Türkçe "yazım"a yeğlenip anlaşıldığına göreTDK Bilim Kurulu başkanı da azınlıkta bırakılarak— "İmlâ Kılavuzu"na dönüştürülenbu Kılavuz eskisine göre bir ilerleme olacak yerde bir gerileme olarak or-226


1. "Latin, plan, lastik, klasik" gibi Batı kökenli sözcüklerde eskidenl'den sonraki a harfleri üzerine konan " A " imi kaldırılmıştır. 42. Eskiden sıfatlarda kullanılan nispet i'si tümüyle kaldırılmıştır.(Asli, milli, safi, siyasi, iktisadi gibi)3. "İle" bağlacının kendisinden önce gelen, sonunda üçüncü kişi iyelikeki bulunan sözcüklere ek olarak getirildiği durumlarda nasıl yazılacağınailişkin kurallarda da ara ara değişiklikler olmakla, bu da uygulamadaduraksamalara yol açmaktadır. Türk Dil Kurumu'nun (1980 öncesinde)belirlediği son kural, bu birleşmenin adın yalın olarak kullanıltayaçıkmış, yanlışlarının yanı sıra iç çelişkileri dolayısıyla da yoğun eleştirilereuğrayan bu Kılavuz yazım alanındaki karışıklığı büsbütün artırmıştır. Bilim Kuruluüyeleri arasında bile birçok konularda görüş birliği sağlanamamış olmalı ki,kılavuzu geliştirip inceleyen Kurul üyelerinden biri kendi imzasıyla ayrı bir Kılavuzyayımlama yoluna gitmiştir. Bu yayının kimliği de aşağıda verilmiştir:Doç. Dr. Mertol Tulum. Yeni İmlâ Kılavuzu (Tercüman Aile ve Kültür Kitaplığıyayını) (Tercüman Gazetesi, 1986), 93 sayfa."İmlâ Kılavuzu"nun bir eleştirisi için Ömer Asım Aksoy'un Cumhuriyet ga^zetesinin 4, 6, 12, 16 Mart 1986 günlü sayılarında yayımlanan "Dağdan Bir AslanDoğurması Beklenirdi" başlıklı yazısıyla 10 Mayıs 1986 günlü sayısında çıkan "Üç'Kılavuz' Arasında" başlıklı yazısına, ayrıca Prof, Dr. Vecihe Hatipoğlu'nun yineCumhuriyet'in 26 Nisan 1986 günlü sayısında çıkan "Bir Yazarlık Kıyımı" başlıklıyazısına bakınız.Bu arada yayımlanan dördüncü bir yazım kılavuzu için bakınız: Nijat Özön,Güzel Türkçemiz — Yazım Kılavuzu, Sözcükler Kılavuzu, Terimler Kılavuzu, YazımKuralları (Milliyet gazetesinin okurlarına armağanı) (İstanbul, 1986), 658 sayfa.Bu durum karşısında, daha tutarlı, güvenilir bir Kılavuz ortaya konuncayadek TDK'nun eski Yazım Kılavuzu'na bağlı kalmak en doğru çözüm olarak görünmektedir.(Bu yayın baskıya girdikten sonra Ana Yazım Kılavuzu başlıklı yeni bir kılavuzhazırlanmakta olduğunu öğrendik. Eski Türk Dil Kurumu'nun Genel YazmanlarındanÖmer Asım Aksoy başkanlığında, aralarında o Kurum'un Dilbilgisi KoluBaşkanlarından Prof. Dr. Vecihe Hatipoğlu'nun da bulunduğu on kişilik bir takımcaoluşturulmakta olan bu kılavuz eski Kurum'ca yayımlanan Yeni Yazım Kılavuzu'nungeliştirilmiş bir biçimi olacaktır. Başında uzun bir önsözün de yer alacağı bu kılavuzunbaskısının Ekim 1987 içinde sonuçlanacağı anlaşılmaktadır.)4 Yıllardan beri kamuoyunda Türk Dil Kurumu'nun bu imi tümüyle kaldırıldığıyolunda gerçeğe uymayan yaygın bir inanç vardır. Bu yüzden birçok kimseler"kâr"ı "kar," "rüzgâr"ı "rüzgar" biçiminde yazmaktadırlar. Oysa TDKnun YeniYazım Kılavuzu'nda (11. baskı) (1981) (s. 41) "Düzeltme İmi (".) başlığı altındaşu açıklamalar yer almaktadır:Düzeltme imi, yalnızca aşağıdaki durumlarda kullanılır:a) Arapça, Farsça kökenli sözcüklerde /k/, /g/ ünsüzlerinden sonra gelen (/a/ve /u/ ünlüleri üzerine düzeltme imi konur: kâğıt, dükkân, kâfir, mekân, sükûn,rüzsrâr, gâh, yegân, dergâh, yadigâr ... gibi.b) Yazımlan aynı, anlamlan ve okunuşları ayn olan kimi yabancı sözcüklerdede bu im kullanılır: adet, âdet; alem, âlem; Ali, âli ... gibi.227


ması durumunda olduğu gibi ses uyumu yapılarak gerçekleştirileceği biçimindedir(eliyle, ayağıyla gibi). 34. "Dahi" anlamına gelen "de" ya da "da"larla soru "mi"leri kendilerindenönce gelen sözcüklerden ayrı yazılmalıdır.Bugün Sezar'm ünlü "Sen de mi, oğlum Brutus?" tümcesini "Sendemi,oğlum Brutus?" biçiminde yazmak eğiliminde olan aydın kişilerimizinsayısı kaygı verici düzeylere ulaşmıştır. Burada "dahi" anlamma gelen"de"nin de, soru "mi"sinin de ayrı yazılması gerekir. Yine bugün birçokkimse, örneğin, "et de var, süt de" tümcesini yanlış olarak "ette var,sütte" biçiminde yazıyor. "Dahi" anlamma gelen "de"lerin ayrı yazılacağınıbilen kimi kişiler de bu tümceyi "et te var, süt te" biçimindeyazmaktadırlar. Oysa bu da yanlıştır; çünkü ayrı bir sözcük olan "de,"ses uyumu kuralı ugulanarak "te"ye dönüştürülemez. 6Noktalama imleri doğru, eksiksiz olarak kullanılmalıdır.Noktalama kuralları da, sözü geçen Yazım Kılavuzu'nun başında ayrıntılıolarak, ayrıca örnekler de verilerek açıklanmıştır. Burada bu konuylailgili olarak da yazılarda sık sık bozulduğu görülen bir iki kuraladikkati çekmekte yarar vardır.1. Dilimizde belki de en çok yanlış kullanılan noktalama imi noktalıvirgüldür. Birçok yazarların bu imi gelişigüzel kullandıkları, tümcebaşında özneden sonra bile noktalı virgül koymak yoluna gittikleri görülmektedir.Bilindiği gibi, noktalı virgül aralarında anlam bağlantısı çoksıkı olan, birbirlerinin anlamını bütünleyen iki tümcecik arasında konurya da birbirinden virgüllerle ayrılan sözcükler kendi içlerinde birbirindenc) Özel adlarla ve belli yazım biçimiyle devlet kuruluşlarınca benimsenmişolan yer adlarında, bu imin korunması zorunlu görülmüştür: Kâzım, Kâmil, Lâmia,Balâ. Felahiye, İslâhiye, Lapseki, Lâdik, Emiralem ... gibi.Uyan:1) Arapça, Farsça kökenli sözcüklerde /I/ ünsüzünden sonra gelen /a/ ve /u/ünlüleri üzerinden düzeltme imi kaldınlmıştır: selam, lakin, lazım, billur gibi., 5 Bu belgenin hazırlandığı dönemde burada şu açıklamaya yer vermiştik:" 'İle' edatının kendisinden önce gelen isimle birleştirilmesi halinde nasıl yazılacağıda duraksama konusu olmaktadır. İsim yalın olarak kullanıldığında yazımdases uyumu kuralına uyulmakta (kararla, evle gibi), buna karşılık ismeiyelik (mülkiyet) gösteren "i" ile "e" eklerinin bağlandığı durumlarda ses uyumukuralına uyulmaksızın bütün sözcüklerin sonunda "yle" eki kullanılmaktadır(eviyle, karanyle) gibi."6 Son yıllarda üniversite öğrencilerinin bu yanlışı daha çok yaptıklan görülmektedir.Bu konuda güçlük çekenlere şöyle bir doğrulama yöntemi öneriyoruz:"De'nin yanına bir de daha ekleyerek tümceyi o biçimiyle okuyunuz. Tümce anlamsızlaşıyorsade ayn, anlamda bir bozulma olmuyorsa bitişik yazılacak demektir."228


elirgin bir biçimde ayrılan kümeler oluşturuyorlarsa onları birbirindenayırmak için kullanılır. Üniversitede bu imin nasıl kullanıldığım öğrenmektegüçlük çeken öğrencilere verdiğimiz kısa öğüt şudur: "Hiç de güçolmayan kuralı öğreniniz. Bilmiyorsanız, tümcenin gelişi buna elveriyorsanokta, vermiyorsa virgül kullanınız."2. Birbiriyle karıştırılan iki noktalama imi de ayraç -()- ile tırnak"- imleridir. Bir anlatımın yazıda ayraç içine alınması o anlatımın açıklamaamacıyla konduğu, okunmasa da olabileceği anlamına gelir. Bunakarşılık bir anlatımın tırnak içine alınması ona dikkatin çekilmek ya daolağan anlamı dışında bir başka anlamda kullanılmak istendiğini gösterir.3. Noktalama imleri kendilerinden önce gelen sözcüklerin bir parçasıgibidir. Bu nedenle, sözcük biter bitmez noktalama imi konmalı, kimidaktilo edilmiş metinlerde görüldüğü gibi, sözcükle noktalama imi arasındaboşluk bırakılmamalıdır.Yararlanılan kaynaklara yapılan yollamalar doğru, eksiksiz olmalıdır.Yayımlanacak yazılarda görülen eksikliklerden biri de yararlanılankaynaklara yapılan yollamalarla ilgilidir. Bu gibi kaynaklara yapılan yollamalarınbiçimi konusunda ülkemizde üzerinde herkesin birleştiği kesinkurallar yoktur; yazarlar da çoğu kez bildikleri yabancı dillerdeki uygulamalarıizleme eğilimini göstermektedirler. Bize uygun gelen —daha çokBirleşik Amerika'daki uygulamadan esinlenmiş— birtakım yollama örnekleriaşağıda gösterilmiştir:1. <strong>Kitaplar</strong>a yollama:Rensis Likert, New Patterns of Management (New York: McGraw-Hill BookCo„ 1961), s. 25.2. Dergi yazılarına yollama:Alex Bavelas ile Dermot Barnett, "An Experimental Approach to OrganizationalCommunication," Personnel (Vol. 27, No. 5, March 1951), s. 368.3. Çeşitli yazarlarca kaleme alınmış yazılardan oluşan kitaplardaki yazılarayollama:Burleigh B. Gardner, "The Factory as a Social System," Industry andSociety (Ed. Wm. F. Whyte) (New York: McGraw-Hill, 1946), s. 132-133.4. Yazıda daha önce anılan bir kaynağa yollama:Daha önce yazarın birden çok kitap ya da dergi yazısına yollama yapılmışsa:Whyte, adı geçen Industry and Society, s. 126.Daha önce o yazarın bir tek yazısına yollama yapılmışsa:Whyte, adı geçen kitap (ya da dergi yazısı), s. 22.5. Belirli bir sayfada yer alan önceki bir kaynağa yollama:Whyte, üstteki kaynak, s. 26.229


Sayfa altlarındaki yollamalarda yazarın adı ile soyadı yazılmalı, soyadınınbaşa alınması yoluna gidilmemelidir. <strong>Kitaplar</strong>ın sonuna konan "Kaynakçalardaböyle bir yola gidilmesi, abecesel bir sıralama yapılmasındandolayıdır. Sayfa altındaki notlarda böyle bir gereksinme söz konusu değildir.Son yıllarda Birleşik Amerika'da yayımlanan yapıtlarda değişik biryollama yöntemi uygulanmaktadır. Kitabın hazırlanmasında yararlanılankaynaklar (kitaplarla dergi yazıları), numaralanmış olarak kitabın sonundayer almakta, metinde yararlanılan görüşün sahibi olan yazarınsoyadı ile yollamada bulunulacak kitabın numarası rakam olarak —arayaherhangi bir noktalama imi konmadan— ayraç içinde gösterilmektedir("Barnard 23" biçiminde). Böylece hangi kaynaktan yararlanıldığını öğrenmekisteyen okuyucu kitabın sonuna bakarak durumu öğrenmektedir.Bu yöntemin yararlı yanı, belirli kaynağa birçok yollamalarda bulunulmasıdurumunda ortaya çıkabilecek yinelemeleri önleyerek baskı giderleriniazaltması, kitabın sayfalarını çok sayıda yollama notundan kurtararakilginin dağılmasını önlemesidir. Sakıncası ise sık sık kitabın arkasınabakmak gereğini duyurmasıdır. Bizde de böyle bir yola gidilmesindekimi yazarlar yarar görebilirler.Özellikle kimi dergi yazılarında en sona, "literatür" başlığı altında,metinde anılan kaynakların bir kez de toplu olarak konduğu durumlarlakarşılaşılmaktadır. Gereksiz bir yineleme niteliği taşıyan bu uygulamadanvazgeçilmesi uygun olur. Bu konuda derinleşmek isteyen okuyucularınyararlanabilecekleri başka kaynakların bir dizelgesi verilmek isteniyorsao zaman "Yararlanılabilecek Başka Kaynaklar" ya da "Kaynakça" başlığıaltında bu kitaplarla dergi yazılarına (bu sıra ile) yer verilebilir.Çevirilerle İlgili İlkeler1. Çevirilerle ilgili olarak ilk usa gelen sorun, yabancı dildeki metnene ölçüde bağlı kalınacağıdır. Bu metnin sözüne aşırı ölçüde bağlı kalınmasıçoğu kez yapılan çeviriye yabancı, yadırgatıcı bir kokunun sinmesineyol açmakta, aşırı ölçüde özgür bir çeviride ise anlamdan gereksizsapmalar, uzaklaşmalar olmaktadır. Bu konuda en yararlı kılavuz"çeviri kadın gibidir; güzel olursa bağlı olmaz, bağlı olursa güzel olmaz"diyen bir Polonya atasözünün anlamında saklıdır. Yapılacak çeviri neaşırı ölçüde bağlı, dolayısıyla çirkin, ne de gereğinden çok özgür olmalıdır.Çevirilerde ana metindeki sözcüklerden çok tümcelere bağlı kalınmalıdır.Çünkü dilde anlatım birimi sözcüklerden çok tümcelerdir. Bununlabirlikte, bundan sözcüklerin önemsiz olduğu anlamı çıkarılmamalı,özgür bir çeviri yapıyorum diye sözcükler görmezlikten gelinmemelidir.230


2. İyi bir çeviri ortaya koyabilmek için ilgili yabancı dili bilmekyetmemekte, çevirinin yapıldığı dil olan Türkçeyi ondan çok daha iyikullanabilmek gerekmektedir.3. Uğraşsal ya da uygulayımsal konularda yapılacak çevirilerde terimlerinTürkçeye doğru olarak aktarılması da çevirinin başarısı bakımındanbüyük önem taşımaktadır. Bu gibi terimleri iyi bilmeyen kimselerinkonunun uzmanlarıyla görüşüp gerekli irdelemeleri yapmaları birzorunluluktur.4. Bugüne değin incelemek olanağını bulduğumuz çeviriler, bizdeçevirmenlerin aşağıdaki öneriler üzerinde titizlikle durmaları gerektiğikanısını yaratmıştır:(a) Çeviriyi yapan kişi, ortaya koyduğu taslağı dikkatle okumalı,her tümceyi titizlikle işlemelidir. Çevirmen, metnin kullanılan dil, akıcılık,noktalama, anlam bakımından eksiksiz bir duruma gelmesi için elindengelen çabayı göstermelidir.(b) Çevirmen, çeviri taslağını daktilo ettirmeli, sonra da bir başkasına—en azından akıcılıkla anlatımın açıklığı yönünden— gözden geçirtmelidir.Oldukça usta, yazı yazma deneyi zengin yazarlar bile, genellikleyazdıklarını böyle bir incelemeden geçirmek gereğini duyarlar. Bu gözdengeçirme işi —okunaklıysa— ilk çeviri metni üzerinde yapılabilir.(c) Çevirmen, gözden geçirilen metni dikkatle okuyarak gerekli düzeltmeleriyaptıktan sonra daktilo ettirmelidir.(ç) Çeviriyi yapan, daktilo edilen metni bir kez daha titizlikle gözdengeçirerek daktilo yanlışlarını düzeltmeli, gözden kaçmış olabilecekbaşka aksaklıkları da gidermelidir. Metin, ancak bu düzeltmeler yapıldıktansonra yayımlanmak üzere sunulmalıdır.Yazarların, telif ya da çeviri olsun, kaleme aldıkları yazılar üzerindebu kılavuzdaki açıklamalara uygunluk bakımından yapacakları denetlemedekullanabilecekleri bir kılavuz ilişiktedir.231


YABANCI KÖKENLİ - TÜRKÇESÖZCÜKLER KILAVUZUAacil ivediadale kasadaptasyon uyarlamaadapte etmek uyarlamakadese mercekadet sayı, taneâdetler töre (ler)âdil denkserahenk uyumahlak (i) aktöre (1)aidat ödenti, kesenekaidiyet ilintiait değgin, ilişkinakıl usaklıselim sağduyuakli ussalaksan vurguaksettirmek yansıtmakaksiyon eylemaksülamel tepkiaktif etkinaktüel güncelalaka(dar) ilgi(li)alelade olağan, sıradanâlemşümul evrenselalfabe (tik) abece (sel)âlim bilginalternatif seçenek (li)amatör özengenameli uygulamalıameliye işlemamenajman düzenlemeamil etmenamme kamuampirik görgül, uygulamalıanane (vi) gelenek (sel)anarşi kargaşaanormal olağandışı, dengesizantitez karşısavaraz belirtiarz sunumasgari en azasır yüzyılasli grup birincil kümeatalet süredurum, eylemsizlik,durgunlukatıf yollamaaym özdeşayniyat özdek (ler)ayniyet özdeşlikazami en çokBbariz belirginbasiret sağgörübedbaht mutsuzbedbin kötümserbedel karşılıkbeşeri insancılbeyan bildirimbeyanat demeçbeyanname bildirge, bildiribeynelmilel uluslararasıbibliyografya kaynakçabilavasıta doğrudan, dolaysızbilhassa özelliklebilvasıta dolaylıbina yapıbitaraf yansızbiyografi yaşamöyküsübuhar buğubuhran bunalımbuut boyutbünye yapıbürokrasi yazçizcilik; genörgüt232


ccadde anayolcase örnekolayceht çabacelse oturumcemiyet toplum; dernekcephe önyüz; yöneycereyan akımcesaret yüreklilikcetvel dizelgecevap (landırmak) yamt(lamak)karşılık (vermek)cezri köktenciro aktarımcihaz aygıtcihet yöndair değgin, üzerinedavet çağrıdebdebeli görkemlidefa kezdelil kanıtderpiş etmek öngörmekdetant yumuşamadeterminizm gerekircilikdevam ettirmek sürdürmekdevamlı süreklidevir çağdevre dönemdiğerkâmlık özgecilikdiktatördük) buyurgan(lık)dilemma ikilemdinamik dirik; devingidinamizm canlılık, diriklikdirekt dolaysızyönergedüzencedirektifdisiplindizayndoktrindokümandokümantertasarım; tasarçizimöğretibelgebelgeseldosya dizeçdramatik çarpıcıdurendişlik öngörüşlülükdüplikasyon geçişme, çakışma,örtüşmedüşmandık) yağı(lık)Eebedi sonsuz; ölümsüzefkârı umumiye kamuoyuehliyet yeterlikekipman donanımelastiki esnekelbise giysielit seçkinemin güveniliremir buyrukemniyet güvenlikemperyalizm sömürgecilik, yayılımcılıkemretmek buyurmakencümen. yarkurul, kurulendeks dizinendikatör göstergeendirekt dolaylıendişe kaygıendüstri işleyimenfüsi öznelenformasyon bilgi; tanıtma; danışmaenformatik bilgisayımenfrastrüktür altyapıenkaz yıkıntıentegrasyon bütünleşmeentellektüel aydın; ansalenteresan ilginç, ilgi çekiciergonomi işbilimerozyon aşınmaesbabı mucibe gerekçeeskis taslakeser yapıtetraf çevre, dolayezeli öncesizfaal etkinfaaliyet der) eylem (ler), çalışma-(lar), iş (ler), görev (ler)fahri onursalfakat ancakfakir yoksulfaktör etmenfani ölümlüfantezi düşlemfaraziye varsayımfark ayrım, ayrılıkfarzetmek varsaymak233


fasit daire kısır döngüfayda yararfazilet erdemfedakârlık esirgemezlik, özverifederal birleşik (devlet)federe üye (devlet)felaket yıkımferaset anlayış (lılık)fert bireyfevkalade olağanüstü, olağandışıfeza uzayfihrist dizinfiili eylemli, edimlifikri sabit saplantıfiksiyon yapıntıfizibilite yapılabilirlikfonetik sesçilfonksiyon(el) görev(sel), işlev(sel)form bilgi belgesiformalist biçimciformalite işlemcilikformüler bilgi belgesiformal biçimselfuel-oil yağyakıtGgaranti güvencegarantör güvencecigaye amaç, erekgayretkeş (lik) çabacıl(lık)gayri muntazam düzensizgıda besingrup kümegurur övünçHhadise olayhafıza bellekhafriyat kazıhakaret aşağılamahakikat(en) gerçek (ten)hâkim başat, egemenhakkaıüyet denkserlikhal çözüm; durumhal tarzı çözüm yoluhalbuki oysahalletmek çözmekhamle atılımhararet ısıharcırah yollukhareket devinimharp savaşhas özgühassas (iyet) duyarlı (k)hasta(lık) sayrı (lık)hat çizgihata yanılgıhatip konuşmacıhatta dahasıhavali bölge, dolay, yörehayat yaşamhayat tecrübeleri yaşantıhazım sindirimhazmetmek sindirmekheterojen ayrı türden, çoktürel,ayrışıkheyecan coşkuheyet kurulhibe bağışlama, bağışhicret göçme, göçhikâye öykühis duyguhissetmek duymak, sezmekhissi duygusalhiyerarşi komuta düzeni, sıradüzenhomojen türdeşhukuk (i) tüze(l)hulasa özet (olarak)hususi özelhususiyet özellikhücum saldırıhükmi şahsiyet tüzel kişilikhüküm yargıhümanist insancı, insancılhüner becerihür özgür, erkinhürmet saygıhürriyet özgürlükhüviyet kimlikiicap ettirmek gerektirmekicat buluş 'icra (etmek) yürütme (k), uygulama(k)içtimai toplumsaliçtinap etmek sakınmakidare <strong>yönetim</strong>idare meclisi <strong>yönetim</strong> kurulu234


iddia savideal ülkü (sel)idrak (etmek) algılama (k)ifade anlatım, deyişihmal (etmek) savsaklama(k)ihtilaf anlaşmazlıkihtimal olasılıkihtimam özenihtiras tutkuihtisas uzmanlıkihtişam görkemihtiva etmek içermekihtiyaç gereksinme, gerekseme,gereksinimihtiyatlı sakınganikametgâh konulikaz uyan, uyarmaiktibas aktarma, alıntı (lama)iktifa (etmek) yetinme (k)iktisap (etmek) edinme (k)ilan duyuruilave ek(leme)ilham (almak) esin(lenmek)ilim bilimilkah döllenmeilli nedenselilliyet nedensellikilmi bilimselima sezdirme, sezdiriimaj görüntü, imgeimal (atçı) yapım (cı)iman inan(ç)imkân olanak, olabilirlikimkânsız olanaksızimla yazımimtihan (etmek) sınav (dan geçirmek)imtiyaz ayrıcalıkindeks dizinindi kendinceinformal doğalinhisar tekelinkâr yadsımainkısam üleşiminkişaf gelişme, gelişiminput girdiinsicam tutarlılık, tutarlıkinsicamsız tutarsızintiba izlenimintibak uyum; uyarlamaipotek tutuipotez varsayımiptal bozmaiptidai ilkelirade istem, istençirrasyonel usa aykırıirtibat bağlantıiskân yurtlandırmaispat (etmek) tanıt(lamak)istidat anıklıkistifade (etmek) yararlanma (k)istihbarat haberalma; danışmaistihlak tüketimistihsal üretimistikamet doğrultu, yönistiklal bağımsızlıkistimlak kamulaştırmaistisna ayral, kural dışı, aynksıistişare danışmaisyan başkaldırıişaret imitaat boyun eğmeitfaiye yangın 6öndürmeitibar saygınlıkitidal ılımlılık, ölçülülükitikat inançitimat güvenitina özenitiyat alışkanlıkizah (etmek) açıklama (k)izale gidermeizam etmek büyütmek, büyümaemekizole etmek yalıtmakizzetinefis onur, özseviJjüri yargıcılar kurulu, seçici kurulKkabiliyet yetenekkabul onama, benimsemekadar dek, değin; denlikadastro yeryazımkademe aşamakader yazgıkâfi yeter, yeterlikaide kuralkalifiye nitelikli235


kalitatif nitelkalite (li) nitelik (li)kanaat kanıkanaatkâr yetingenkantitatif nicelkantite nicelikkanun(i) yasa(l)karakter özyapı, özellikkarakteristik ayırtkan; özellikkarine belirgekariyer yaşamuğraşıkati kesinkayıp yitikkelime sözcükkemiyet nicelikkemmi nicelkere kezkesafet yoğunlukkeyfi nitel; başına buyrukkeyfiyet nitelikkırtasiyecilik yazçizcilikkısım kesimkısmen biraz, bir ölçüdekıstas ölçütkifayetli yeterlikifayetsiz yetersizkitle yığmklasör sıralaçklik(leşme) bölek(leşme)kollektivizm ortaklaşacılıkkomisyon kurul, yarkurulkompüter bilgisayarkomünikasyon iletişim, bildirişmekompleks karmaşıkkongre kurultaykontrat sözleşmekontrol denetimkoordinasyon eşgüdümkoordone etmek eşgüdümlemekkriter ölçütkritik eleştirici, eleştirel; korkulukriz bunalımkuvvetler ayrılığı erkler ayrılığıkümülatif birikimliLlakaydi Ugisizliklazım gereklilider önderline eylemcilisan dilliste dizelgeliteratür yazınliyakat yeterliklüzum gerek (lilik)Mmağlubiyet yenilgimahalli yerel, yöreselmaharet becerimahiyet nitelikmahrek yörüngemahsul ürünmahzur sakıncamakro genilmakul usa yatkın, ölçülümali akçalmalum bilinenmalumat bilgimalzeme gereç (ler)mamur bayındırmana anlammani engelmanivela kaldıraçmasraf gidermasuniyet dokunulmazlıkmatbaa basımevimazbata tutanakmeblağ tutarmecburi zorunlumecmua dergimedeni uygarmedeniyet uygarlıkmefhum kavrammeleke el yatkınlığı, yetimemleket ülke, yurtmemnuniyet sevinç, kıvanç,hoşnutlukmenfaat çıkarmemur görevli, işyarmenfi olumsuzmenşe kökenmerasim törenmerci katmeriyet yürürlükmesela örneğin, sözgelimi, sözgelişimesele sorunmeslek (i) uğraş (sal)mesken konut236


mesnet dayanak, destekmesul (iyet) sorumlu (luk)mesut mutlumeşgale uğraşımeşru yasal; doğrulmetanet dayanımmetot yöntemmevcudiyet varlıkmevkute süreli yayınmevzu konumeydana gelmek oluşmak, ortayaçıkmakmıntıka bölge, kesimmihver eksenmikro minilmiktar nicelikmikyas ölçekmillet ulusmisafir konukmisal örnekmodel örnekmodern çağcılmonoton tekdüzemoral gönülgücümotif güdümotivasyon güdüleme, isteklendirmemuadil denkmuafiyet bağışıklıkmuamele işlemmuasır çağdaşmuhakkak besbellimuhalefet karşıtlıkmuhasebe saymanlık, sayışmanlıkmuhasebeci saymanmuhasip saymanmuhayyel düşselmuhit çevremuhtariyet özerklikmuhtemel olasımuhteva içerikmukabele karşılıkmukavemet direnme, dirençmukayese karşılaştırmamuntazam düzenlimurakabe denetim, denetleme,gözetimmurakıp denetçimuta verimutaassıp bağnazmutabakat uygunlukmuteber saygınmutedil ılımlımutlak saltmuvafakat onamamuvaffakiyet başarımuvazene dengemübadele değişimmübalağa (etmek) abartma(k)mücadele etmek savaşmakmücerret soyutmüdahale karışmamüdahalecilik karışmacılıkmüddet süremüessese kurummüessiriyet etkililik, etkenlikmüeyyide yaptırımmüfreze kolmühim önemlimükâfat ödülmükellef yükümlümükemmel yetkin, eksiksizmülahaza düşüncemülakat görüşmemülhem olmak esinlenmekmülkiyet iyelikmümbit verimli, bitekmümkün olanaklı, olabilirmümtaz seçkinmünakaşa tartışmamünasebet ilişki, ilişikmünevver aydınmüphem belirsizmürekkep bileşikmüsabaka yarışmamüsamaha hoşgörümüspet olumlumüstaceliyet ivedilikmüstahdem görevli, işgörenmüstahsil üreticimüstakil bağımsızmüstehlik tüketicimüstenkif çekimser ^müstesna ayrı, ayral, kural dışımüşahede gözlemmüşahhas somutmüşahit gözlemcimüşavere (etmek) danışma(k)müşavirdik) danışmandık)müş'ir. göstergemüşterek ortaklaşa237


müşteri alıcımütalaa düşünce, görüşmüteahhit üstencimüteallik ilişkin, değginmütecanis türdeşmütecaviz saldırganmütefekkir düşünürmüteharrik devingenmütehassıs uzmanmütehassis olma duygulanmamütekabil karşılıklımütenasip oranlımütercim çevirmenmüteşebbis girişimcimüzakere görüşmemüzayede artırmaNnamzet adaynazari kuramsalnazariye kuramnesir düzyazıneşriyat yayınnetice sonuçnevi türnezaretçi gözetmennihai son, işi sona erdirennisap yetersayınispeten görecenispi görelinizam düzennormal olağan, düzgünnümune örneknüsha sayıOobje nesneobjektif nesneloptimal enuygunordinatör bilgisayarorganizasyon örgüt; örgütlendirmeorijin kökenotokritik özeleştiriotomasyon özedimotorite yetkeoutput çıktıPpakt anlaşmaparagraf bölücükparantez ayraçparazit asalakpasif edilginperformans başarımperiyodik sürelipersonel görevli (ler)personel idaresi görevli <strong>yönetim</strong>ipertavsız büyüteçpesimist kötümserpeşin hüküm önyargıpeyk uydupişman olmak yerinmekplüralist çoğulcupozisyon durumpozitif olumlupratik uygulama (lı)prefabrike kurmaprejüje önyargıprensip ilkeprimitif ilkelproblem sorunprodüktivite verimlilik, üretkenlikprogram izlenceproje tasarıproleter emekçipropaganda yaymacapülverizatör püskürteçRrabıta bağlantıradikal köktenciradikalizm köktencilikraf sergenrağmen karşın, olsa bile, ... lebirlikterahne gedikrapor yazanakrasat gözlemrasyonel ussalreaksiyon tepkirealite gerçekrealist gerçekçirealize etmek gerçekleştirmekreddetme geri çevirme, yadlamareferandum kamuoylamasıreform düzeltimrehabilitasyon esenleştirmerekabet yarışmareklam tanıtımrevizyonist saptınmcı238


evizyonizm saptırımcılıkruzname gündemSsabit durağansade yalınsafha evresaha alansahte düzmecesaik güdüsalahiyet yetkisamimiyet içtenliksanayi işleyimsarahat açıklıksarih açıksathi yüzeyselsebat (etmek) direşme (k)sebep nedensektör kesimsemantik anlambilimsembol simgesemere verimsempati yakınlık, duygudaşlıksene yılsentetik yapma, yapaysentez bireşimserbest özgürseri diziseviye düzeysırf saltsibernetik güdümbilimsinonim eşanlamlı, anlamdaşsistem düzen, dizgesosyabilite toplumsal uyarlıksosyal toplumsalsosyalizm toplumculuksosyoloji toplumbilimstaff destek (çi)stenografi imyazıstenograf imyazmansuistimal yolsuzluk, kötüyekullanmasukutu hayal düş kırıklığısulh barışsuni yapaysüper-ego üst-benliksübjektif öznelsübvansiyon yardımakça3şahıs kişişahit tanıkşahsi kişiselşahsiyet kişilikşamil olmak kapsamak, içinealmakşart koşulşekli biçimselşık yol, seçenekşifahi sözlüşikâyet yakınmaşirket ortaklıkşuur bilinçşümul kapsamşüphe kuşkuTtaahhüt etmek yükümlenmektaalluk ilintitaarruz saldırıtaassup bağnazlıktabi bağımlı, bağlıtabiat doğatabii doğaltabir deyimtablo çizelgetadil değiştirmetadil teklifi değiştirgetafsilat ayrıntıtahakkuk gerçekleşmetahlil çözümlemetahavvül değişim, dönüşümtahkikat soruşturmatahmin etmek kestirmektahrik etmek kışkırtmaktakbih kınamatakdim etmek sunmaktakibat kovuşturmatakip etmek izlemektaklit öykünmetakribi yaklaşıktalep istemtali ikinciltalimat yönergetalimatname yönetmeliktam tümtamamen tümüyle, bütün bütün,büsbütün, baştan aşağıtamim genelleme; genelgetamir onarımtandans eğilim239


tansiyon gerilimtanzim düzenlemetaraf (tar) yan(daş)tarif tanımtasarruf biriktirim, tutum, kullanımtasdik onay, onaylamatashih düzeltmetasnif bölümlemetasrih etmek belirtmektasvip onamatasvir (etmek) betimleme (k)tatbikat uygulamatatbik etmek uygulamaktatbiki uygulamalıtatmin doyumtatminkâr doyurucutavır tutumtavsif etmek nitelemektavsiye öğüt, öğütleme, salık vermetayin atama, atanma; belirleme,belirtmetazammun etmek içermektazmin ettirme ödetmetazminat ödencetazyik baskı; basınçtebaa uyruktebarüz ettirmek belirtmektebellür etmek belirmektebliğ bildiritecanüs türdeşliktecil ertelemetecrip deneyimtecrit soyutlama; yalıtmatecrübe deneytecrübe etmek denemek, sınamaktecrübi deneyselteçhiz etmek donatmaktedahül (etmek) çahşma(k),geçişme (k)tedai çağrışımtedarik sağlamatedavi sağaltmatedbir önlemtedvir etmek yönetmekteferruat ayrıntıtefrik ayırımtefsir (etmek) yorum (lamak)tehlike çekinceteklif etmek önermekteknik uygulayım (sal); yöntemteknoloji uygulayımbilimtekrar (lamak) yineleme (k)teksif (etmek) yoğunlaştırma (k)tekzip (etmek) yalanlama (k)telafi edici ödünleyicitelkin (etmek) aşılama (k)temas etmek görüşüp konuşmaktemayül eğilimteminat güvence, inancatemin etmek sağlamaktenbih uyarmatenakuz çelişkitenkit eleştiritenvir etmek aydınlatmakteori (k) kuram(sal)teraküm birikimtercih yeğleme, seçimtercüman dilmaçtercüme çeviritercümeihal özyaşamöyküsütereddüt duraksamaterfi yükselme, yükseltmetesadüf rastlantı, düşgelimtesanüt dayanışmatesir (etmek) etki demek)tespit (etmek) saptama (k)teşebbüs girişimteşekkül kuruluş, örgüt; oluşumteşekkül etmek oluşmakteşhir sergilemeteşhis tanı (lama)teşhis etmek tanılamakteşkil etmek oluşturmakteşkilat (landırmak) örgüt(lemek)teşriki mesai işbirliğiteşvik özendirme, isteklendirmetetkik (etmek) inceleme (k)tevcih etmek yöneltmekteveccüh etmek yönelmektevsik etmek belgelemektevzi dağıtımteyit etme doğrulatmatezahür etmek belirmekticaret tecimtip türtipik örneksel, yaygıntolerans hoşgörü, hoşgörürlükUufuk çevrenumumi genel240


umumi efkâr kamuoyuumumiyetle genellikleunsur öğeunvan sanusul yöntemÜüniverselütopikütopyaevrenseldüşülküsel; düşülkeseldüşülkü; düşülkeVvadi koyakvaka olay, örnekolayvakar ağırbaşlılıkvakıa olguvakur ağırbaşlıvasıflandırmak nitelemek, nitelendirmek,adlandırmakvasıta araçvatandaş yurttaşvatanperver yurtsevervazife görevvaziyet durumvecibe ödevvetire süreçveya ya daYyahut ya dayeknesak tekdüzeyekûn toplamyemin etmek andiçmekZzabıt tutanakzannetmek sanmakzaruret zorunluluk, gücemlılikzaruri zorunlu, gücemlizemmetmek yermekzıt karşıtziraat tarımzirai tarımsalzirve dorukziyafet şölenzoning bölgeleme241


YAZDIĞINIZ YAZILARI DENETLEYİNİZKaleme aldığınız her yazı ile ilgili olarak kendinize aşağıdaki soruları sorup"evet" karşılığını vermeye çalışınız.1. Eksiksiz midir?(a)(b)Gerekli bütün bilgileri vermekte midir?Okuyucunun usuna gelebilecek bütün soruları karşılamakta mıdır?2. Özlü müdür?(a)(b)(c)Yalnız ana bilgileri içine almakta mıdır?Yalnız ana bölücükleri içermekte, gereksiz bilgilere yer vermemekte midir?Yazı gereksiz yere şişirilmiş, sıradan ya da aşırı ölçüde uygulayımsal,uğraşsal ya da tüzel sözcüklerle deyişlerden arınmış mıdır?3. Açık mıdır?(a)(b)(c)(ç)(d)Kullandığınız dil okuyucuların anlayacağı bir düzeyde midir?Sözcükler anlamı eksiksiz olarak açıklamakta mıdır?Tümceler anlamı açık olarak vermekte midir?Her bölücükte yalnız bir tek ana düşünce işlenmiş midir?Açıkladığınız düşünceler en düzgün biçimde anlatılmış mıdır?4. Doğru mudur?(a)(b)Verdiğiniz bilgiler doğru mudur?Yazınız dilbilgisi, yazım, noktalama bakımından eksiksiz midir?5. Elverişli bir tonda yazılmış mıdır?(a)(b)Yazının tonu amaca uygun mudur?Yazı herhangi bir kızgınlık ya da alınganlığa yol açabilecek sözcük ya daanlatımlardan arınmış mıdır?242


D İ Z İ NAdalet Partisi, 5AET, 54Agee, K., 182Akçal <strong>yönetim</strong>, 93Alman Verimlilik Örgütü (Bkz.: RKW),60Almanya, 88, 89Ambalajlama, 62American Management Association,181, 182Amme İdaresi Bülteni, 61Anderson, R. G.„ 182<strong>Ankara</strong> <strong>Üniversitesi</strong>; 5Anlatım yanlışları, 72, 84, 133, 152, 165,168, 180, 187Araç gereç yöntemi, 93Araştırma, 5, 6, 12, 40, 47, 49-51, 53-58,60, 79, 117-141, 177, 201, 204Araştırma-geliştirme 17Araştırma yöneltisi, 120, 122-124Araştırma yöntemleri, 72, 76, 133Araştırma yöntemleri kursu, 76Ault, P. H„ 182Avrupa, 182Avrupa Ulusal Verimlilik MerkezleriBirliği, 56, 58, 59, 63, 117Bankacılık, 12Barolar Birliği, 49Basın-Yayın Yüksek Okulu, 2, 198Basınla ilişkiler, 63Başarı değerlendirmesi, 79, 104Başbakanlık, 48Batı Avrupa, 176Batı Kaynaklı Sözcüklere KarşılıkBulma Yarkurulu, 140, 156, 199Belçika, 59Benson, Herbert, 175Benzer kuruluşlarla ilişkiler, 55-67Beşeri ilişkiler (Bkz.: İnsan ilişkileri),84Bilgisayar kullanımı, 52, 55, 61, 62, 76,122, 133, 158Bilgiyayım, 139-141Birleşik Amerika, 59, 74, 76, 78, 101, 174,176, 181-183BMC Sanayi ve Ticaret AŞ., 94-97, J00-102, 121Bolak, Aydın, 41Boykot, 5BS'ümîeme, 28Bulgaristan, 57B çr'm'Tık ör jütü, 63Eunalım, 95Burke, Ronald J„ 175Cezalandırma, 98Comitâ Central d'Enquete ..., 42Cumhurbaşkanı, 5Cum'-uriyet Halk Partisi, 5, 207Cumhuriyet Senatosu. Başkanlığı, 5Celnm" Bakanlığı, 40, 48C"'ı~ma yszaıiakları, 1, 3, 9, 192, 204Çerçeve izlence, 91Çeviri, 55, 172Çeviri izni, 171Çeviriler, 156-158Daktilo kursları, 59Danışma, 37, 58Drnışma kurulları, 10, 11, 23, 37, 44, £8Danışmandan yararlanma, 200-201Danışmanın yetke uygulaması, 207Dsnısmanin <strong>yönetim</strong>le ilişkileri, 197Danışmanın zamanını değerlendirmesi,198 200Danışmanlık, 4, 49, 55, 61, 62Danıştay, 49Danimarka Verimlilik Örgütü, 59Davranışlar, 95Davranışlarda nedensellik, 95243


Değerlendirme, 90, 96, 106, 137Değerlendirme fişi, 71Değişikliğe karşı direnme, 9, 10Değişim görevlisi, 119Demirel, Süleyman, 5Denetim, 45, 103Denetleme, 22Devlet İstatistik Enstitüsü, 17, 40, 49,137, 138Devlet Malzeme Ofisi, 49Devlet Personel Dairesi, 34, 49Devlet Planlama Teşkilatı, 13, 17, 40, 45,47, 49, 79, 106-108, 186," 187Dış ilişkiler, 26Dilde özleşme çalışmaları, 199, 200Din eğitimi, 119Din Eğitimi Genel Müdürlüğü, 118Disiplin (Bkz.: Düzence), 103, 104Diyanet İşleri Başkanlığı, 120Doğal önderler, 103Doğal örgüt, 103Doktora, 54Dokümantasyon, 15Dokümantasyon ve Teknik Enformasyon,2Dosyalama, 94Duyarlık eğitimi, 63, 88-90, 95Düzence (Bkz.: Disiplin), 103Ecevit, Bülent, 5Eğitici filmler, 60, 89Eriticilerin eğitimi, 15, 61, 64, 85-90, 154Eğitim, 5, 12, 15, 16, 26, 47, 49-51, 55,56, 58, 60-63, 66, 68, 76, 77, 81-118,120, 189, 194, 201, 208Eğitim araçları, 88Eğitim (Bilimleri) Fakültesi, 35, 83, 183.198Eğitim birimleri, 86, 138-139, 194Eğitim gereksinmelerinin saptanması,55, 83-85, 95, 96, 98, 99, 104Eğitim müdürü, 88Eğitim (-Yayın) Şubesi, 25, 26, 54, 74,83, 89, 113, 168, 169, 177, 185Eğitim (-Yayın) Şubesi Müdürü, 2, 18,85, 86, 197, 209Eğitim uzmanı, 87, 88Eğitim yöneltisi, 91-93Eğitim yöntemleri, 95Eğitimde yörelerarası dengesizlik, 199Eğitimin örgütlenmesi, 88, 90Ekmek zayiatı, 54 •Ekonometri, 79Ekonomi ve İstatistik Şubesi, 12, 13Emek verimliliği, 194Emery, Edwin, 182Endüstri, 11, 12, 81Endüstri mühendisliği, 14, 17Endüstri Şubesi, 12-14, 19Endüstri Şubesi Müdürü, 83, 209Endüstriyel demokrasi, 60Erim, Nihat, 5Eşgüdüm, 93, 189, 204Eşgüdüm toplantıları, 204Film gösterisi, 79Flesh, Rudolph, 182Forum, 5Fransız Verimlilik Örgütü, 59Geçimsel yaşam-öğretim uyumu, 117-120Gelişmekte olan ülkeler, 165, 176Genel Kurmay Başkanı, 5Genel kurul, 1, 3, 8, 44Genel Sekreter, 1-4, 7, 8, 12, 20, 22, 46,56, 71, 148, 149, 197, 204Genel Sekreter Yardımcısı, 3, 4, 8, 12,23, 53, 148, 149, 178, 197, 204Genel Sekreterlik, 11, 54Gereksinmeler, 95Gerginlikler, 95Gerilimlerle savaş, 174-175Ginzberg, Eli, 176Gönülgücü, 20, 94, 95, 103, 104Görev içi eğitim, 90, 95Görev tanımları, 2, 6, 7, 29,-35, 68, 201Görevli alma, 68Görevli <strong>sorunları</strong>, 6, 61Görevli <strong>yönetim</strong>i, (Bkz.: Personel <strong>yönetim</strong>i)85, 93, 98, 104, 118Görüşme (Bkz.: Mülakat), 72Görüşme yöntemi, 79Güdüleme, 84Güdüleme kuramları, 174, 183Güdüler, 99Haberleşme (Bkz.: İletişim), 84Halkla ilişkiler (Bkz.: Kamusal ilişkiler)2, 18, 109-111, 145, 168Harvard Business Review, 174-176, 182244


Harvard <strong>Üniversitesi</strong>, 176Harvard <strong>Üniversitesi</strong> İşletme Fakültemi,182Hastane <strong>yönetim</strong>i, 199Hayvancılık, 18Hızlı okuma tekniği, 74Hindistan, 64, 65Hindistan Ulusal Verimlilik Kurulu,170Hizmet kesimi, 11, 12, 18, 25, 55Hoşnutluk, 95, 104Humble, John, 55Huzur hakları, 44Hükümetle ilişkiler, 46İç eğitim çalışmaları, 72-79İdari Reform Danışma Kurulu, 77İdari-Mali İşler Şubesi, 16, 19, 177İdari-Mali İşler Şubesi Müdürü, 35,197, 209İktisadi devlet teşekkülleri, 49, 77İktisadi ve Ticari İlimler Akademileri,49, 171İlahiyat Fakültesi, 119İletişim (Bkz.: Haberleşme), 56, 79, 93,95, 103ILO, 55İngiltere, 181İnönü, İsmet, 5İnsan ilişkileri (Bkz.: Beşeri ilişkiler,<strong>yönetim</strong>de insan ilişkileri) 55, 34,84 , 99, 104, 109, 121, 183, 205, 206İnsancıl beceri, 95İnsancıl sorunlar, 91, 96, 100, 103İrlanda Verimlilik Örgütü, 63İsrail, 67İsrail Verimlilik Enstitüsü, 60, 65, 66,67İstanbul <strong>Üniversitesi</strong>, 40İstatistik verilerin toplanması, 47İsteklendirme kuramları, 59İş basitleştirme, 99İş çözümlemesi, 99, 181İş etüdü, 57, 60, 67, 79, 104, 161, 163İş hukuku, 99İş ilişkileri eğitimi, 99İş incelemesi, 163İş izlencesi, 1, 3, 9, 154, 192, 204İş kazaları, 100İş kazalarının önlenmesi, 114, 115İş öğretme eğitimi, 99, 101İş öğretme kılavuzu, 101, 102İş Yazılarının Düzenlenmesi Standardı,184İş yöntemleri eğitimi, 99.İşçi eğitimi, 88, 90, 100İşçi kesimi, 55, 56İşçi kuruluşları, 1, 48, 49, 66İşe alma yöntemleri, 104İşe giriş yarışma sınavları, 199"İşe yönelik" yönetici, 198İşletme İktisadı Enstitüsü, 88İşletme planlaması, 176İşletme <strong>yönetim</strong>i, 95, 171, 181, 186, 187İşletmecilik, 81, 82, 171, 182İşletmecilik eğitimi, 60İşgücü verimliliği, 54İşletme Teknikleri Danışmanlığı, 32-33,209İşlevsel örgüt yapısı, 58İşveren kesimi, 55, 53İşveren kuruluşları, 48, 49, 63İtalyan Verimlilik örgütü, 64İTAP, 192İzleme araştırması, 87İzmir Fuarı, 63Japonya, 60, 176Kadın işçilerin <strong>sorunları</strong>, 62Kâğıt savurganlığı, 64Kamu iktisadi kuruluşları, 49Kamu kesimi, 1, 53, 85Kamu <strong>yönetim</strong>i, 11, 12, 18/ 171, 181Kamu <strong>yönetim</strong>inde verimlilik, 176Kamular, 112, 135Kamusal ilişkiler (Biz.: Halkla ilişkiler),2, 6, 11, 23, 44, 46-55, 60, 63, 67,78, 79, 93, 109-112, 126, 145, 182Karar verme, 40, 62, 187, 188Karasar, Niyazi, 153, 183Katz, Robert L„ 174Kavrama becerisi, 95Kış aylarında inşaat, 62"Kişiye yönelik" yönetici, 198Kitaplık, 26, 154, 177-181Kitaplık araştırması, 77-78KİT'ler, 89-91, 104, 105, 108KİT'lerin yeniden düzenlenmesi, 192-195Komuta, 5245


Komuta görevi, 195Koontz, Harold, 55, 171Kökleşik <strong>yönetim</strong> kuramı, 206, 207Kuhn, J. W., 176Kurmay, 5Kurmay görevi, 196, 206, 207Kurslar, 135, 137Kuruluş yasası, 9, 40, 41-45, 201Kuruluş şeması, 11Kuruluş yeri, 194Kümelerarası ilişkiler, 103Lüksemburg Verimlilik Örgütü, 59Macaristan, 53, 60Maier, Norman R. F. 55Makine yapım sanayii, 57, 83, 84, 91,109, 153, 154Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu,83, 102, 104Maliye Bakanlığı, 45, 194Management, 183, 189Mektupla öğretim, 55, 57Merkezi hükümet örgütü, 49Merkezi örgüt-yöntem birimi, 77Metal eşya yapım endüstrisi, 114, 115Metot etüdü, 163Michigan <strong>Üniversitesi</strong>, 181Millet Meclisi Başkanlığı, 5Milli Eğitim Bakanlığı, 54, 09, 119Mimar ve Mühendis Odaları, 49MPM'nin adı, 42, 44-45MPM önerilerinin uygulama gücü, 42,47MPM'nin gelirleri, 45MPM'nin görevleri, 45Muhasebe, 62"Muhtıra," 5Müfettişlik sınavları, 71Mülakat (Bkz.: Görüşme), 69, 71Müşavirler, 10, 11, 12Müşavirlik hizmetleri, 12, 13, 15, 13Noktalama yanlışları, 9, 24, 84, 128, 165,180, 184Norveç, 117, 118Norveç Verimlilik Örgütü, 59, 118Odalar Birliği, 40, 49O'Donnell, Cyril, 55, 171OECD, 55, 63, 64, 91, 120Okul-endüstri ilişkileri, 54, 64Okumada verimlilik, 192O & M, 55, 77O & M birimleri 47, 188-189O & M uzmanları toplantıları, 189Ormancılık, 18Orta Doğu Teknik <strong>Üniversitesi</strong>, 40, 74,82, 101, 171, 172Orta düzey yöneticilerinin eğitimi, 102Ortak çamaşırhaneler, 59Otomasyon, 64, 67Otorite (Bkz.: Yetke), 103Oyunlayım yöntemi (Bkz.: Rol oynama),95Ödüllendirme, 98öğrenci olayları, 5öğretimde verimlilik, 54Ön deneme, 78, 122, 123, 132-134, 336,139, 140önderlik, 93, 95Örgüt araştırmaları, 77Örgüt yapısı, 8Örgüt-Yöntem (Bkz. : O&M), 4, 77, 99,1?2, 189Örgütlendirme, 93, 98Örneklem seçimi, 76örnekolay incelemesi, 79Örnekolay yöntemi, 88-90, 95özel kesim, 1, 42, 49, 53, 54, 85Özendirici ücret düzeni, 63Özendirme, 84, 95, 150, 174özendirme tazminatları, 79Özkaynakça, 5, 173, 177, 199Paket izlence, 91, 93Paraflar, 185Personel <strong>yönetim</strong>i (Bkz.,: Görevli <strong>yönetim</strong>i),55, 98Planlama, 49Prefabrike yemekler, 59Rapor hazırlama yöntemi, 183Rasyonalizasyon, 189REFA, 170, 208Reorganizasyon, 2, 7, 8, 10, .28Reubens, B. G„ 176RKW (Bkz.: Alman Verimlilik Örgütü),60-63246


Rol oynamaa yöntemi (Bkz.: Oyunlayım),89, 90Resenbloom, Richard S., 176Sanayi, 49Sanayi Bakanlığı, 14, 40, 48Sanayi odaları, 14Sanayide eğitim, 90Sargent, Mary F„ 183Satınalma, 62Saygınlık simgeleri, 103SEKA Genel Müdürlüğü, 108Sekreterlerin eğitimi, 99-100"Seminercilik," 81Seminerler, 135, 137Sendikalar, 104, 105Sevk ve İdare Derneği, 88, 89Sıkı<strong>yönetim</strong>, 5Sınav duyurulan, 71, 72Sınav kâğıtlannın değerlendirilmesi,70Sınav sorulan, 70Sınavların zamanı, 69Simetri kaygısı, 10Simon, Herbert A., 162Simon, Raymond, 182Siyasal Bilgiler Fakültesi, 2, 5, 40, 78,82, 138, 162, 198, 199, 207, 209Smithburg, Donald W. 162Sormaca, 72, 78, 79Soru kâğıtlan, 72, 78, 79, 85-87, 122-123,129-140Soru kâğıtlarına DİE onayı, 137-138Sosyal hukuk devleti, 191Sosyometri (Bkz.: Uyumölçüm), 103Sovyetler Birliği, 174Sözleşme, 4Sözlü iletişim, 202Sözlü sınav, 69-71Şube açma, 41-42Şube Müdürleri, 9, 12, 30, 50, 53, 54, 60,73, 74, 204, 205Tamir ve bakım 7Tanıtma, 16, 53Tarım, ıı, 12, 18Tanm Bakanlığı, 40Tarım Şubesi, 14Tasarlama, 61, 93, 98T.C., Devlet Teşkilatı Rehberi, 51Teftiş, 49Teftiş kurulları, 71Tekdüzen muhasebe sistemi, 193, 194Teknik beceri, 95Teknik enformasyon, 15, 18, 58Teknik enformasyon ve dokümantasyon,140Teknik Enformasyon ve Yayın Şubesi,15, 149, 178Teknoloji transferi, 37, 165Terhis dönemleri, 69Thompson, Victor A., 162Ticaret, 12, 18, 49Ticaret Bakanlığı, 48TODAİE, 1, 4, 45, 49, 61, 77, 83, 185, 189,202Toplantı <strong>yönetim</strong>i, 175Toplumsal araştırmalar 76Tutumlar, 95TÜBİTAK, 18, 19, 186, 187TÜRDOK, 180Türk Dil Kurumu, 73, 140, 144, 153, 155.163, 184, 199, 200Türk Dili Dergisi, 140Türk Standartları Enstitüsü, 18, 114TÜRKİŞ, 40, 49Türkiye Barolar Birliği, 190, 191Türkiye Bilişim Demeği, 62Türkiye Büyük Millet Meclisi, 41, 42,44, 60TBMM Başkam, 200Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu,40, 49Türkiye Sanayi Sevk ve İdare Enstitüsü,185TWI, 88Ulaştırma, 12Uluslararası Çalışma Örgütü, 161, 104Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası,187UNESCO, 55UNIDO, 56, 57, 176Ustabaşı eğitimi, 88Ussallık, 95Ustabaşılar, 99, 101Uygulamalı sınav, 69, 70Uyum, 103Uyumölçüm (Bkz.: Sosyometri), 103247


Uzman yardımcıları, 74, 76, 77Uzmanlar, 74, 76, 77Ücret <strong>sorunları</strong>, 104Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı, 91,107, 193Üniversite, 1, 4, 5, 13, 49-52, 54, 60, 138,144, 210Üniversiteler Yasası, 4Üniversiteye giriş, 199Üniversiteyle işbirliği, 49-51, 60, 63, 82,120, 144Üretimin kısıtlanması, 103Üst düzey yöneticilerinin eğitimi, 93,96, 105, 109, 110Verimlilik, 1Verimlilik artışından doğan kazançlarınpaylaşılması, 191Verimlilik Bülteni, 61, 135, 136, 142, 174,175Verimlilik dergisi, 61, 63-65, 75, 135, 137,142-144, 150, 151, 154, 174-176Verimlilik Eğitim Merkezi, 57Verimlilik eğitimi, 118Verimlilik ölçümü, 40, 54, 55, 120Weltz, Friedrich, 62Yabancı • kökenli sözcüklere Türkçekarşılıklar, 140Yabancı kökenli-Türkçe sözcükler kılavuzu,74, 75Yalan söyleme, 168Yarışma sınavı yönergesi, 68-72Yasama örgem, 53Yayımlanacak Yazılarda Uyulması Gerekenİlkeler, 53, 128, 150, 152, 162-165, 167, 170, 183Yayın, 5, 6, 26, 49-51, 55, 56, 58, 63, 74-75 201Yayın Komisyonu, 148, 149 195Yayın Komitesi 148, 178Yayın Kurulu 148, 149, 155, 169 209Yayın yöneltisi, 144-151Yayın Yönergesi, 148-150Yayındüzen çalışmaları, 156, 167, 171,172Yayınların denetimi, 147-148Yazçizcilik, 72Yazı yazma becerisinin geliştirilmesi,72-74Yazı yazma teknikleri, 68Yazıdüzen çalışmaları, 192Yazılarda doğruluk denetimi, 152-153,160Yazıların denetlenmesi, 180Yazılı görüş bildirme, 202, 203Yazılı sınav, 69, 70Yazım yanlışları, 9, 24, 72, 152, 165, 180,185Yazım Kılavuzu, 153Yeniden düzenleme, 3, 4, 6, 7, 9, 25, 39,55, 107Yetke (Bkz.: Otorite), 103, 207Yönelti, 36, 45, 48, 58, 66, 201Yönelti saptama, 6, 22, 36, 56, 192Yöneticilik eğitimi, 57, 60, 83, 84, 91, 94,105, 118Yöneticilik eğitimi kuruluşları, 185, 187Yöneticilikten danışmanlığa, 196Yönetim, 81, 82, 93, 171, 182Yönetim kuramı, 64, 66Yönetim Kurulu, 1-3, 8, 20, 46, 69, 71,101, 148, 149, 197, 207-209Yönetim Kurulu Başkanı, 22, 197, 207-209Yönetim psikolojisi, 84Yönetim Teknikleri Danışmam, 30-31Yönetimde insan ilişkileri (Bkz.: İnsanilişkileri), 98, 99Yönetime katılma, 55, 60, 104, 183, 191Yönetimi geliştirme, 107Yöntem incelemesi, 163Yugoslavya, 114Yunan Verimlilik Merkezi, 58, 59Yüksek Denetleme Kurulu, 41, 45, 49,108, 208Yüksek lisans, 54Yükselme, 104248


A.Ü. S.B.F. ve BASIN - YAYIN YÜKSEKOKULU BASIMEVİ, ANKARA - 1987Fİyatl '. 1600 TL.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!