13.07.2015 Views

Download (39Mb) - Suleyman Demirel University Research ...

Download (39Mb) - Suleyman Demirel University Research ...

Download (39Mb) - Suleyman Demirel University Research ...

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

T.C.SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİSOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜTÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALIFAKİRNÂME(VİRÂNÎ BABA RİSÂLESİ)GİRİŞ – İNCELEME – METİN – SÖZLÜK – TIPKIBASIMYÜKSEK LİSANS TEZİHAZIRLAYANPerihan KAYATEZ DANIŞMANIDoç. Dr. Osman YILDIZISPARTA–2009


ÖZETFAKİRNÂME (VİRÂNÎ BABA RİSÂLESİ)GİRİŞ – İNCELEME – METİN – SÖZLÜK– TIPKIBASIMPerihan KAYASüleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi Sosyal Bilimler EnstitüsüTürk Dili ve Edebiyatı Anabilim DalıYüksek Lisans Tezi, X+139 sayfa, Şubat 2009Danışman: Doç. Dr. Osman YILDIZBu tez H. 1300, M. 1881–1882 yıllarında Hurufilik tarikatına mensupAlevi bir derviş olan Virânî Baba tarafından yazılmış, Derviş Muhammet GulamŞah tarafından istinsah edilmiş olan Fakirnâme adlı eserin dil hususiyetlerinibelirlemek amacıyla yapılmıştır. Çalışmanın temel çıkış noktası uzun ve zengin birgeçmişi bulunan Türk Dilinin bugünkü durumu hakkında doğru değerlendirmeleryapabilmek için onun geçmişini ve tarihi seyir içinde nasıl bir gelişme takip ettiğinibilmek gerektiğidir. Bu konuda yapılan inceleme ve araştırmalara baktığımızdaözellikle 16. yüzyılda başlayan ve 20. yüzyıl başlarında Genç Kalemler hareketininterkipsiz Türkçesiyle sona eren Osmanlı Türkçesi dönemine ait yapılançalışmaların azlığı dikkat çeker.Yapılan bu çalışma ile bu döneme dair bilgilere bir nebze açıklıkgetirmek amaçlandı. Bu tez son dönem Osmanlı Türkçesine ait bir eser olanFakirnâme adlı el yazması eserin okunması ve incelenmesini içeren bir çalışmadır.Eserin yazıldığı dönemin ses ve biçim özelliklerini ortaya koyabilmek için yapılanbu çalışma giriş, inceleme, metin, sözlük ve tıpkıbasım kısımlarından oluşmuştur.Fakirnâme üzerine yapılan bu çalışma neticesinde genel olarak şunlarsöylenebilir:İlk olarak, 19. yüzyıl yazı dili Arapça ve Farsça kelime ve terkiplerinyoğun olarak kullanılmaya devam ettiği dönemdir. Ancak bu kelimeler çoğunluklaanlaşılır düzeydedir.İkinci olarak, Türkçenin en önemli özelliklerinden biri olan ünlüuyumları metinde düzenli bir şekilde kendini gösterir. Özellikle damak uyumumetinde neredeyse tamdır, dudak uyumunda ise birkaç istisna dışında aykırılıkyoktur.Üçüncü olarak, eserde hem Eski Anadolu Türkçesine hem de TürkiyeTürkçesine dair söyleyişler bir arada bulunur. Bu durumda eserin bir geçiş dönemieseri olduğunu söyleyebiliriz.Anahtar Kelimeler: Hurufilik-Alevilik, Virânî Baba, 19. yüzyıl TürkDili ve ses özellikleri.iii


ABSTRACTFAKIRNAME (VIRANI BABA’S TRACTATE)INTRODUCTION – ANALYSIS –TEXT – DICTIONARY – FACSIMILEPerihan KAYA<strong>Suleyman</strong> <strong>Demirel</strong> <strong>University</strong> Institute of Social SciencesTurkish Language and Literature Proffessorship BranchM.Sc. Thesis, X+139 pages, February 2009Supervisor: Assoc. Prof. Dr. Osman YILDIZThe present thesis was prepared in order to determine the languagecharacteristics of the work entitled Fakirname, which was written by Virani Baba, who wasan Alevi dervish belonging to the Hurufi order. The work was written in the Hijri year of1300, i.e. during the years 1881-1882 A.D. and reproduced by Dervish Mohammed GulamShah. The basic starting point of the study is the necessity of knowing the past state of theTurkish Language, which has a long and rich history, and how it has developed during thecourse of history in order to perform accurate evaluations of its present state. When weexamine the investigations and research studies conducted on the topic, it attracts attentionthat the number of the studies carried out on the Ottoman Turkish period, which started inthe 16 th century and ended at the beginning of the 20 th century with the simple Turkish ofthe Genç Kalemler (Young Pens) movement, is quite small.With this study, it was aimed to bring a modicum of clearness to theinformation belonging to the given period. This thesis is a study which comprises thereading and examination of the manuscript work entitled Fakirname, which belongs to thelate Ottoman Turkish. The present study, which was carried out in order to present thesound and style characteristics of the period in which the work was written, is composed ofparts of introduction, analysis, text, dictionary and facsimile.As the result of this study conducted on Fakirname, the following generalconclusions can be drawn:Firstly, the written language of the 19 th century is a period when Arabic andPersian words and phrases were commonly being used. However, these words weregenerally at an understandable level.Secondly, vowel harmony, which is one of the most significant characteristicsof the Turkish language stand out in a systematic fashion in the text. Especially palatalharmony is almost precise in the text, labial harmony, however, does not show anyirregularities apart from only a few exceptions.Thirdly, utterances relating to both the Old Anatolian Turkish and TurkeyTurkish exist together in the work. As it is, we can say that Fakirname is a piece of workbelonging to the transitional period.Key Words: Hurufism-Alevism, Virani Baba, 19 th Century Turkish Languageand sound characteristics.iv


ÖN SÖZUzun ve zengin bir geçmişi bulunan Türk Dilinin bugünkü durumuhakkında isabetli değerlendirmeler yapabilmek için onun geçmişini ve tarihi seyiriçinde nasıl bir gelişme takip ettiğini bilmek gerekir. Bu konuda yapılan incelemeve araştırmalara baktığımızda özellikle 16. yüzyılda başlayan ve 20. yüzyılbaşlarında Genç Kalemler hareketinin terkipsiz Türkçesiyle sona eren OsmanlıTürkçesi dönemine ait yapılan çalışmaların azlığı dikkat çeker.Üzerinde çalışma yaptığımız Fakirnāme adlı eser H. 1300, M. 1881–1882 yıllarında yazılmış ve son dönem Osmanlı Türkçesine ait bir eser olmasıhasebiyle günümüze yakın bir dönemin dil özelliklerini incelememize fırsat verenbir eserdir. Türkçenin bu dönemine ilişkin çalışmaların yetersiz ve sınırlı olmasıOsmanlı Türkçesinin bu dönemine ait değerlendirmelerimizin de sınırlı olmasınayol açmıştır. Çalışmamızla bu döneme dair bilgilere bir nebze açıklık getirmeyiamaçladık.Osmanlı Türkçesinin ilk asırlarında Eski Anadolu Türkçesinin dilözellikleri devam ederken, bu özellikler 16. yüzyılın sonlarından 18. yüzyıla kadardevam eden bir süreç içinde bugünkü Türkiye Türkçesinin ses ve biçim özellikleriile yer değiştirmiş. Bazı özellikler 18. yüzyılın sonlarına hatta arkaik olarak 19.yüzyıl içlerine kadar sürmüştür. İşte Fakirnāme istinsah tarihi itibariyle bu sondönem dil özellikleri hakkında bir fikir edinmemizi sağlayacak bir eserdir.Bizim yapmış olduğumuz çalışma H. 1300, M. 1881–1882 yıllarındaDerviş Muhammet Gulam Şah tarafından istinsah edilmiş olan Fakirnāme adlıeserin dil hususiyetlerini belirlemek, yazıldığı dönemin ses ve biçim özellikleriniortaya koyabilmek için eserin okunması ve incelenmesini içeren bir çalışmadır.Çalışmamız giriş, inceleme, metin, sözlük ve tıpkıbasım kısımlarından oluşmuştur.Giriş bölümde eserin konusunun anlaşılmasını kolaylaştırmak içinAlevilik ile Hurufilik hakkında bilgi verilmiş ve Hurufiliğin Aleviliğe etkisiüzerinde durulmuştur. Eserin yazarı hakkında da bilgi verildikten sonra Fakirnāmetanıtılmaya çalışılmış ve son olarak bu nüshayı tercih ediş sebebimiz belirtilmiştir.İnceleme kısmında eserin imlâsı ve fonetik özellikleri üzerindedurulmuştur. İmlâ özellikleri bölümünde bütün ünlülerin ve bir kısım ünsüzlerinyazılışı tek tek ele alınarak örnekler verilmiştir. Dönemin imlâ özellikleribelirlenmeye çalışılmıştır. Fonetik özellikleri bölümünde metnin ses hususiyetleriele alınmış ve sesler değerlendirilirken bazı eklerde ünlü ve ünsüzlerin durumu ayrıayrı ele alınarak örnekler verilmiştir. Yer yer bugünkü yazı dili ile karşılaştırılmalarv


yapıldığı gibi farklılıkları ortaya koyabilmek için Eski Anadolu Türkçesi ve EskiTürkçe dönemleriyle kıyaslamalar yapılmış farklılıkları belirtilmeye çalışılmıştır.İmlâ ve fonoloji bölümlerinde eserin şekil hususiyetlerine günümüz yazıdilinden ve Türkçenin diğer dönemlerinden ayrılan yönlerine genel olarakdeğinildiğinden tekrara düşmemek için ayrıca morfoloji başlığı açılmamıştır.Eserin metin bölümünde Konya Bölge Yazmalar Kütüphanesindebulunan Fakirname / Virani Abdal Baba; Derviş Muhammet Gulam Şah, BölgeYazma Eserler BY00005393/3 adıyla kayıtlı bulunan nüshasından faydalanılmıştır.Eserin metin kısmı Türk ilmî transkripsiyon sistemi kullanılarak oluşturulmuştur.Ankara Milli Kütüphanede bulunan müstensihi belli olmayan TÜYATOK 34 / I81-83 numaraya kayıtlı bulunan bir diğer nüshasından kontrol amacıylafaydalanılmıştır. Eserde geçen Arapça ve Farsça ibareler eski harflerle metneaktarılmış dipnotlarla anlamları verilmiştir ve yine ayetlerin sureleri ve numaralarıdipnotlarda belirtilmiştir. Eserde geçen şiirlerin vezinleri tespit edilmiştir.Sözlük bölümde metinde yer alan yabancı kelime ve terkiplerin anlamıverilerek metnin anlaşılmasını kolaylaştırmak için metinde ifade ettiği anlamıüzerinde açıklamalar yapılmış ve geçtiği yerler belirtilmiştir.Tıpkıbasım bölümde ise yazma eserin orijinali verilmiştir.Son olarak danışman hocam Doç. Dr. Osman Yıldız’a, çalışmamızboyunca ve eserin basıma hazırlanmasında emeği geçen Mustafa Kaya’ya, ayet vehadislerin açıklanmasında emeği geçen hafız Abdurrahman Şahin ve iki arkadaşına,yine emeği geçen Ahmet Ekinci ve Abdulbaki Yıldız’a, maddi ve manevi destekleriile her zaman yanımda olan aileme sonsuz teşekkürler.vi


İÇİNDEKİLERKISALTMALAR……………………………………………… xİŞARETLER…………………………………………………… xiBİRİNCİ BÖLÜMGİRİŞ…………………………………………………………….……………... 11. Alevilik…………………………………………………..…. 12. Hurufilik…….……………………………………….....…... 23. Virani Baba………………………………………………… 64. Derviş Muhammed GulamŞah………………………...……. 75.Fakirname………………………………………………..….. 7İKİNCİ BÖLÜMYAZILIŞ (İMLA) ÖZELLİKLERİ……………………………………………... 9A) ÜNLÜLERİN YAZILIŞIa ve e ünlülerinin yazılışı……………………………………………... 101) Ön seslerde a ünlüsü…………………………………..……. 102) İç seslerde a ünlüsü…………………………………...…….. 103) Son seslerde a ünlüsü…………………………………..…... 101) Ön seslerde e ünlüsünü…………………………………..…. 102) İç seslerde e ünlüsü……………………………………….... 103) Son seslerde e ünlüsü……………………………………...... 10ı ve i ünlüllerinin yazılışı………………….………………..…………111) Ön seslerde ı ve i ünlüleri…………………………………… 112) İç seslerde ı ve i ünlüleri…………………………………..... 113) Son seslerde ı ve i ünlüleri………………………………...... 11o, ö, u, ü ünlülerinin yazılışı……………..……………………………111) Ön seslerde o, ö, u, ü ünlüleri……………………………..... 112) İç seslerde o, ö, u, ü ünlüleri…………………………...…… 113) Son seslerde o, ö, u, ü ünlüleri…………………………..…. 12B) ÜNSÜZLERİN YAZILIŞIç ünsüzünün yazılışı…………………………………..………..…….. 12vii


g ünsüzünün yazılışı………………………………………………….. 12ŋ ünsüzünün yazılışı………………………………………………….. 13p ünsüzünün yazılışı………………………………………….............. 13s ünsüzünün yazılışı…………………………………………............... 13t ünsüzünün yazılışı…………………………………………............... 13C) YAZILIŞI BİTİŞİK OLAN KELİMELERa) içün edatı…………………………………………………………... 14b) ile edatı…………………………………………………………….. 14D) ŞEDDENİN YAZILIŞI…………………………………………..………….. 14ÜÇÜNCÜ BÖLÜMSES BİLGİSİ (FONETİK)…………………………………………..………….. 15A) ÜNLÜLER...................................................................................................... 15I- ÜNLÜ DEĞİŞMELERİ……………………………………………................. 161) i/e değişmesi……………………………………………………….. 162) u/ı ve ü/i değişmeleri………………………………………………. 173) o/u ve ö/ü değişmeleri……………………………………............... 184) a/o değişmesi………………………………………………………. 195) e/ö değişmesi………………………………………………………. 196) ı/i değişmesi……………………………………………………….. 19II- ÜNLÜ TÜREMESİ………………………………………………………..… 19III- ÜNLÜ DÜŞMESİ………………………………………………………..…. 20IV- BİRLEŞME……………………………………………………..............….. 20V- GEÇİŞME………………………………………………………………..….. 21VI- ÜNLÜ UYUMU………………………………………………………..…... 211) İncelik-kalınlık uyumu (Palatal Harmony)…………………..…..... 21-Uyuma aykırı olan kelimeler…………………………….……. 21-Uyuma aykırı olan ekler………………………………………. 212) Düzlük-yuvarlaklık uyumu (Labial Harmony)……………………..22A- Kelimelerde görülen yuvarlaklaşma……………………….. 221) G# foneminin düşmesi sebebiyle yuvarlaklaşan kelimeler.222) Dudak ünsüzleri etkisiyle yuvarlaklaşan kelimeler……. 223) Bir sebebe bağlı olmadan yuvarlak ünlü taşıyan kelimeler.22viii


B- Eklerde görülen yuvarlaklaşma…………………………….. 231) Eski Türkçeden beri yuvarlaklığını devam ettiren ekler. 232) Ünlüsü sonradan yuvarlaklaşan ekler………………….. 24C- Kelimelerde görülen düzlükler…………………………….. 25D- Eklerde görülen düzlükler………………………………….. 251) Eski Türkçeden beri düz ünlü taşıyan ekler…………… 252) Eski Anadolu Türkçesinde düzleşen ekler…………….. 26B) ÜNSÜZLER 28I- ÜNSÜZ DEĞİŞMELERİ 281) Ötümlüleşme………………………………………………………. 282) Ötümsüzleşme……………………………………………………... 303) Süreklileşme……………………………………………………….. 304) Dudaklılaşma………………………………………………………. 305) Diğer ünsüzler arasındaki değişmeler……………………………... 31II- ÜNSÜZ TÜREMESİ………………………………………………………… 31III- ÜNSÜZ DÜŞMESİ…………………………………………………………. 31IV- HECE DÜŞMESİ…………………………………………………………… 32V- ÜNSÜZ İKİZLEŞMESİ……………………………………………………... 32VI- TEKLEŞME………………………………………………………………… 33VII- ÜNSÜZ UYUMU:…………………………………………………………. 33DÖRDÜNCÜ BÖLÜMTRANSKRİPSİYONLU METİN……………………………………………… 35BEŞİNCİ BÖLÜMSÖZLÜK………………………………………………………………………. 83ALTINCI BÖLÜMTIPKIBASIM………………………………………………………………….. 94SONUÇ………………………………………………………………………… 136KAYNAKÇA………………………………………………………………….. 137ÖZGEÇMİŞ……………………………………………………………………. 139ix


KISALTMALARAr.: ArapçaDTCF: Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiEAT: Eski Anadolu TürkçesiET: Eski TürkçeF. : FarsçaH. : Hicri yılM. : Miladi yılMEB: Milli Eğitim Bakanlığıö. : Ölümüs. : SayfaT. : TürkçeTDK: Türk Dil KurumuTT: Türkiye Türkçesiy.y.: Yüzyılx


İŞARETLERACGII 4KU: a, e: c, ç: g, ġ: ı, i: ı, i, u, ü: k, : u, ü( ) : Parantez içindeki sesin bazı durumlarda ortayaçıktığını gösterir.- : Fiille bağlanmayı gösterir.+ : İsimle bağlanmayı gösterir.#x : Kelime başındaki ses ya da şekli gösterir.#x#: Kelime içindeki ses ya da şekli gösterir.x# : Kelime sonundaki ses ya da şekli gösterir.x/ : Kelimedeki kök ünlüsünden sonra gelen ünsüzügösterir.Ø: İşaretsiz fonem veya morfem, boş küme~ : Alternans, değişken şekilx >x >>: Asli şekil bu şekilden gelir.: Asli şekil bu şekilden birden fazla değişme ile gelir.xi


GİRİŞFakirnāme Türk dili ve edebiyatının tarihi gelişimi içinde önemli vebüyük bir yere sahip olan Osmanlı Türkçesi devri eserlerinden biridir. Bu devirhakkında birkaç söz söylemek gerekirse; Osmanlı Türkçesini kendinden önceki vesonraki dönemlerden ayıran unsur, dilin dış yapısı ve bu yapının etkilediği sözdiziminde kendini gösterir. Dış yapı dilin içinde barındırdığı yabancı unsurlar içinkullanılan bir terimdir. Osmanlı Türkçesi yazı dilinde kullanılan kelime veibarelerde halk diline girmeyen yabancı unsurlar oldukça fazladır. Bu unsurlarkelime seviyesini geçmiş ve söz dizimine de bulaşmıştır. Bu konuda MuharremErgin yaptığı tasnifte Osmanlı Türkçesini yabancı unsurlar bakımından kendi içinde3 devreye ayırır 1 :1)15. asrın sonu ile 16. asrın büyük bir kısmını içine alan ilk devre:Arapça ve Farsça unsurların Türkçeyi istilasının hızlandığı devredir.2)16. yüzyılın sonunda 19. asrın ortalarına kadar süren devre:Arapça ve Farsça unsurlar arasında Türkçenin adeta görünmez halegeldiği, oluşturulan üçlü suni dilin en yüksek noktasına ulaştığıdönemdir.3)19.asrın ortalarından başlayıp 20. asrın başına kadar devam edendevre:Üçlü karışık dilin yavaş yavaş çözülmeye başladığı dilin sadeleşmeyoluna girdiği dönemdir.Üzerinde çalışma yaptığımız eser H. 1300, M. 1881–1882 yıllarındaistinsah edilmiş olmasından dolayı bu tasnifte 3.devreye tekabül eder. Yazıldığıdönemin özelliklerini yansıtan eserimizde Arapça ve Farsça kelime ve tamlamalarınfazla olmasına karşın, dilin anlaşılabilir olduğunu söyleyebiliriz.Kaynaklarda Bektaşi Alevi ozanları arasında sayılan Virânî Abdaltarafından kalem alınan Fakirnāme Hurufiliğe ilişkin bir eserdir. Eserde sık sıkAleviliğe ve Hurufiliğe ilişkin özel bir takım anlamların kullanılması nedeniyleeserin anlaşılması kolaylaştırmak için Aleviliği ve Aleviliğe etki eden Hurufiliğikısaca açıklamanın yerinde olacağını düşünüyoruz:AlevilikAleviliğin kökeni genel olarak Hz. Muhammed’in vefatı sonrasındayaşanan gelişmelere dayanmaktadır. Ancak Anadolu’da Aleviliği ele alınırkenİslamiyet öncesi ve sonrası birçok farklı dinsel ve kültürel unsurlar olduğunusöyleyebiliriz. Genel olarak Aleviliğin doğuşuna yol açan gelişmeler şunlardır:1 Muharrem Ergin, Türk Dil Bilgisi, Bayrak Yayınları, İstanbul 1998, s.18-23.1


Hz. Muhammed’in vefatı sonrasında ortaya çıkan kimin halife olacağısorunu, Alevi-Sünni meselesinin ilk tohumlarını atmıştır. Bazı kaynaklara göre Hz.Muhammed daha sağlığında iken Hz. Ali’nin halefi olacağını vurgulamıştır. Hz.Muhammed’in soyu, kızı Hz. Fatıma’yı eş olarak verdiği Hz. Ali’den devametmiştir. Peygamber efendimizin vefatından sonra Hz. Ebu Bekir halife olmuş, dahasonra sırasıyla Hz. Ömer ve Hz. Osman halife olmuşlardır. Sonuç olarak bu üçkişinin halifelikleri konusunda, Peygamberin Ehl-i Beytinden birinin neden halifeolmadığı konusu bazı kişileri rahatsız etmiş bu yüzyıllardır tartışıla gelmiştir. Bukişilerin görüşüne göre Hz. Ali ve Hz. Fatıma bu halifelikleri onaylamamaklabirlikte, iktidar uğruna gerginlik yaratmaktan da kaçınmışlar.Alevi-Sünni meselesinin ilk çıkışı özetlemeğe çalıştığımız bu halifelikmeselesine dayanır. Ehl-i Beytin başına gelenler ve bunlardan en önemlisi KerbelaOlayı ise Aleviliğin siyasal ve düşünsel bakımlardan daha da olgunlaşmasına sebepolmuştur.Üçüncü Halife Hz. Osman’ın 656’da şehit edilmesinden sonrası Hz. Alihalife olmuştur. 661’de ise Hz. Ali uğradığı saldırı sonucunda şehit olmuştur.Emevi hükümdarı Muaviye kendi iktidarı için tehlikeli saydığı Hz.Hasan’ı zehirletmiş, kendisinden sonra oğlu Yezid’in halife olması için Hz.Hüseyin’le mücadeleye girmiştir. Yezid ile Hz. Hüseyin arasında meydana gelensiyasi mücadele tarihe Kerbela Olayı olarak geçmiş ve Hz. Hüseyin’in şehitedilmesiyle sonuçlanmıştır.Hz Hasan’ın daha sonra da Hz. Hüseyin ve ailesinin yani Peygamberinsoyundan olanların öldürülmeleri, Emevi Hanedanına karşı muhalif bir düşünsel vesiyasal temeli olan bir harekete yol açmıştır. Bu harekete Hz. Ali yandaşlığı veyaAlevilik demek mümkündür.Türkiye'de Sünnilikten sonra en fazla mensubu olan ikinci inanç sistemiAleviliktir. Öte yandan Alevilik, Türkiye'de farklı etnik gruplar tarafındanbenimsenmiştir. Bunlardan en yaygını Türkmen-Anadolu Bektaşi Aleviliğidir.HurufilikAdını Arapçada harfler anlamına gelen "huruf" kelimesinden alan; İran,Azerbaycan ve Türkiye'de 14. ve 15. yüzyıllarda etkin olan bir tarikat olaraknitelendirilen Hurufilik kural dışı Kuran yorumu, şeriat ilkelerine açıkça karşı çıkan,kelimelere dayanan bir gizemciliği ifade etmektedirHurufilik en kısa tanımıyla Tanrı'nın ve evrenin harfler (28 ve 32)aracılığıyla insanoğlunda açınımı, yani tüm belirtileriyle ortaya çıkmasıdır. Bu inancınfelsefesini yaparken, en önemli araçları Kuran’daki bazı surelere serpiştirilmişdurumda bulunan Kaf, Nun, Ta, Elif, Lam, Mim, Ra, Ya Sin gibi anlamlarıçözülememiş harfler ve bazı kısa ayetlerdir. Bunlardan çok sık yararlanılmıştır.Hurufilik geleneğinde bunlar Muhakemat (hüküm verilmiş ya da verilmesi gerekliolanlar) ve Mukattat (kısaltmalar) ayetler kabul edilip, tevil adı verilen serbestyorumlarla bolca kullanılmıştır.2


Hurufiliğe göre, kâinatın erişilmez kuvvet ve kudreti olan Allah harflerdeve insanın suretindeki belirgin hatlarda tecelli etmiştir. İnsan yüzünde 1 saç, 2 kaş, 4kirpikten oluşan 7 kıl kümesi vardır. Çocuk anadan bu 7 hat üzeri doğar. İnsanyukardan aşağıya bölünmesini ifade eden hatt-ı üstüva iki yanında kalan hatlar 32rakamına ulaşır. Bu itibarla insan yüzü Allah’ın cemalinin aynada görünen aksidir.Bu inançla secde insanadır. İnsan, bundan dolayı sadece kâinatın değil, aynızamanda Allah’ın da zuhur ettiği bir aynadır.Allah gizli bir hazine olup; her şeyin hakikati, mevcudiyeti ve ruhunusesler oluşturur. Gizli bir hazine olan Allah’ın ilk tecellisi kelam şeklinde görülenseslerden ibarettir. Sesin kemali kelam, yani sözdür. Kelam ise ancak insanlardazuhur eder ve kendisini sesle gösterir. Kelam bir takım unsurlar halinde bazı şekilleralır. Bu unsurlar Arap ve Fars alfabelerinin yirmi sekiz ve otuz iki harfidir. Söz iseharflerden meydana gelmiştir 2 .Hurufiler âlemin sonsuzluğuna, daimî bir deveran hareketine vehareketten tabii hadiselerin meydana geldiğine inanırlar. Cenab-ı Hak bir insanınyüzünde tezahür ve insanı temyiz eden bir kelâmdır. Bu kelâmın unsurlarında da birsayı değeri vardır. Böylece bütün varlıkların asıl unsuru olan yirmi sekiz harfi insanyüzünde görmek mümkündür. İnsan yüzünde doğuştan yedi siyah hat vardır: iki kaş,dört kirpik ve bir saç. İnsan bu yedi hat ile doğduğu için bunlara “hutût-ı ummiye”(ana hatları) denir. Bunlar hâl ve mahal toplamı on dört eder. Yedi de “hutût-ıebiye” (baba hatları) vardır ki, bunlar erkekte ergenlik çağında çıkar: Yüzün sağ vesol yanlarında iki sakal kılları, iki yanağın iki tarafındaki (burun) kılları, iki bıyık vebir de alt dudaktaki (enfaka) kılları. Bunlar da hâl ve mahal itibariyle on dört eder.Ana ve baba hatlarının toplamı yirmi sekiz olur ki, bu Kuran’ın yazıldığı yirmi sekizharfe tekabül eder 3 .Bu hatlar hava, su, ateş ve toprak gibi dört unsurdan meydana geldiğiiçin her biri dört telakki edilerek yedi ile çarpılırsa yine yirmi sekiz elde edilir. Eğersaçı ortadan ikiye bölersek, bu yedi hat sekiz olur. Dört unsur ile çarpımı otuz ikieder. Bir başka şekliyle söylersek, ana ve baba hatları yedişerden on dört eder. Hâlve mahal itibariyle ise yirmi sekiz; buna Farsçadaki (p, ç, j, g) harflerini eklersekotuz iki elde edilir. Âlemde her ne varsa otuz ikiye tatbik olunur. Bütün kâinatdokuz felek, on iki burç ve yedi seyyareden ibaret olup, bunlara dört unsuru ilaveedersek otuz iki çıkar. Otuz ikinin dışında başka bir şey mevcut olamaz.Hurufiler, Kuran’da manası açık ve kesin ayetler (muhakemât) ile surebaşlarındaki (mukattaât) ve manası anlaşılamayan yani çeşitli tevile müsait ayetler(müteşâbihât) hakkında, tefsir âlimleriyle aksi görüştedirler. Kuran’ın sırrının yirmidokuz surenin başında gelen hurûf-ı mukattaâtda toplandığı kabul edilmiştir. Buharfler on dört adettir:elif-lam-ra / kef-he-ye-ayn sin / tı-sin / ha-mim / gaf-nun2 Abdülbaki Gölpınarlı, Hurûfîlik Metinleri Kataloğu, Türk Tarih Kurumu Yayınları, XII. Seri,Ankara 1973, s. 18.3 İSLAM ANSİKLOPEDİSİ, “Hurûfîlik” 5. cilt I. Kısım, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul, 1977, s.598.3


Bu, sure başlarında gelen ve tekrarlanmayan on dört harfin meydanagetirdiği mukattaâtı, Hurufiler muhkemât sayarlar. Hurûf-ı mukattaât kast edilirseyani, söylendiği gibi yazılırsa on yedi olur. Bu harflerin imlâlarında: elif’de f,sad’da d ve nun’da v harfleri bulunur. Bu üç harfin (f, d, v) ilâvesiyle hurûf-ımuhkemât on yedi olur. Arap Alfabesindeki bu on yedi harfin dışında kalan (be-tese-cim-ha-hı-zel-ze-şin-dat-zı-gayın)on bir harfe hurûf-ı müteşâbihât denir.Hurufilerce asıl kelam-ı İlâhı bu on dört huruf-ı mukattaâttır ki, vech-iâdem (insan yüzü) ondan feth olunmuştur, denir. İnsan yüzündeki ana hatlarınınkendileri ve bulundukları yer itibariyle toplam sayıları olan on dört ile, hurûf-ımukattaâtın on dört eşitliği buna delil gösterilir.he-zel / mim-nun / gaf-dat-le / ra-be-ye “Bu Rabbimin faziletindendir”(en-Neml, 27/40) ve “Bu Allah’ın faziletidir” (el-Maide, 5/54) beyânlarında olduğugibi, Kuran-ı Kerim’de geçen (fazl:fe-dat-le) kelimesinden kastedilenin Fazlullâh-iHurufi olduğu ve insanın yüzünde de (Fazl:fe-dat-le) isminin okunduğu iddia edilir.Hurufiler bütün dinî hükümleri kendi düşünceleri doğrultusunda izahederler. Kelime-i şehadet, namaz, oruç, hac ve zekât gibi bütün dinî hükümlerteviller ile hep yirmi sekiz ve otuz iki harfe tatbik edilerek açıklanır. Rakam fazlaveya eksik olursa, hesabı doğrultmak için ilm-i hurûfun usullerine başvurulur vedört işlem yoluyla sonuca ulaşılır.Hurufilere göre evrenin üç temel dönemi vardır: "Peygamberlik(Nübüvvet), imamlık (İmamet) ve tanrılık (Ulûhiyet). Âdem ile başlayanPeygamberlik dönemi Hz. Muhammet’le sonra erdi. İmamlık dönemi Hz. Ali ilebaşlayıp 11. imam Hasan Askeri ile bitti. Fazlullah ile tanrılık dönemi başladı. Tümpeygamberler Mehdi olan Fazlullah’ın habercisi ve müjdecisiydi. Fazlullah’tansonra gelecek olan Yetkin İnsan (İnsan-ı Kamil) Fazlullah’a uymak zorundadır.Fazlullah Musevilerin beklediği Mesih, Hıristiyanlar ve Müslümanların göktenineceğine inandıkları İsa'dır. Fazlullah, gökten inmiş ve kıyamet kopmuştur, dünyaahiret bir olmuştur. Bu nedenle ahiret yoktur. Gerçek ortaya çıkmış ve tüm dinselyükümlülükler kalkmıştır 4 . Böylece Hurufiler tüm ibadetleri harfler ileyorumlayarak iptal ederler ya da değişik biçimde uygularlar. Örneğin hac,Fazlullah’ın öldürüldüğü yeri ziyaret etmektir. Şeytan taşlama ise, Fazlullah’ıöldüren ve Maran Şah (Yılanlar Şahı) dedikleri Timur’un oğlu Miran şah’ınyaptırdığı Senceriye Kalesi’ni taşlamaktır.İran’da XIV. asır sonlarında Esterâbâd havalisinde ortaya çıkan Hurufilikkısa bir sürede ülke sınırlarını aşarak Hindistan, Azerbaycan, Irak, Suriye, Anadoluve Rumeli’ye sıçradı. İran hudutları içinde sıkı takibata uğrayan Hurufiler,akidelerini yaymak, kendilerine bir yurt bulmak için bilhassa Osmanlı ülkesineâdeta sığınmışlardır. Fazl’ın baş halifesi Ali el-Alâ (ö. 822/1419) Anadolu’yagelerek, Hacı Bektaşi Tekkesi’nde inziva etmiş ve Hurufiliği yaymaya başlamıştır.Hurufi inançları Bektaşiler arasında “sır” adı altında yayılmıştır. Yine bu fırkanınönde gelen halifelerinden İmadeddin Nesîmî (ö. 821/1418) gibi kudretli bir şairintesiriyle ve onu takip edenlerin vasıtasıyla bu fırka uzun zaman Anadolu veRumeli’de yaşamıştır. Nesimî’nin müridi şair Refiî (XV. asır), Abdülmecit4 Abdülbaki Gölpınarlı, a.g.e., s.19-20.4


Ferişteoğlu (ö. 564/1459) ve Virânî Baba (XVII. asır) gibi Hurufiler bu akımı daimacanlı tutmuşlardır.XIV. asrın ikinci yarısı sonlarında Hurufiliğin İran’da ortaya çıkmasıylaberaber, kısa bir müddet sonra bu fırkanın esasını ve prensiplerini ortaya koyan pekçok eser telif edilmiştir. Zaman zaman takibata uğrayan bu fırkanın taraftarlarıylaberaber kitaplarının da yok edilmesine rağmen halen dünyanın muhtelifkütüphanelerinde Hurufi eserlerine rastlanmaktadır.Hurufi fırkasının harf ve sayı nazariyesinin esasını bir sistem olarakortaya koyan eserlerin başında Fazlullâhî Hurûfı’nin Câvidân-nâme adlı eserigelmektedir. Bu, Hurufiliğin ana kaynak kitabıdır. Bundan başka Fazl’ın Arş-nâme,Muhabbet-nâme, Nevm-nâme ile bir Divan ve Vasiyetnâme adlı eserleribulunmaktadır. Fazlullâh’ın baş halifesi olan Ali el-Alâ’nın Kıyâmet-nâme veTevhîdnâme’si; Nesîmî’nin Divan ve Mukaddimetü’l-Hakâik’i; Emîr Giyâseddin’inİstivâ-nâme ve Mektub’u; Mir Şerîf’in Hacnâme; Mahşer-nâme ve Beyânu’l-vâkî’si;Refiî’nin Beşâretnâme ve Gençnâme’si; Abdulmecîd Ferişteoğlu’nun Işk-nâme veAhiretnâme; Yemınî’nin Fazîletnâme’si; Muhîtî’nin Divan’ı; Misâlî’nin Divan’ı;Arşî’nin Divan’ı; Hamza Dede’nin Câvidân-nâme şerhleri; İskurt MuhamedDede’nin Salât-nâme’si; Emîr İshak’ın Turâb-nâme’si gibi eserleri Hurufiliğin diğerkaynakları olarak sayabiliriz 5 .Fazlullah’ın halifelerinden biri Edirne’deyken genç Padişah Fatih’ietkileyecek kadar başarılı olmuş, bazı müritleriyle birlikte saraya yerleşmiştir.Durumdan oldukça rahatsız olan “ulema” tarafından, Hurufilerin “Hulul” yaniAllah’ın -hâşâ!- kulda çözülmesi inancının “sapkınlık” olduğu konusunda iknaedilen Padişahın buyruğu ile Hurufiler tutuklanarak idam edilmiştir 6 . Bu olay,Osmanlı ülkesinde Hurufilere yönelik yüzyıllar boyu sürdürülecek kovuşturma vekırım döneminin başlangıcıydı. Bundan sonra Anadolu ve Rumeli’deki Hurufiler,kendilerini gizleyerek, ekseriye Bektaşî gibi görünerek varlıklarını uzun süremuhafaza etmişlerdir.Hurufilik, başta Kalenderiler ve Bektaşiler olmak üzere birçok inançakımını derinden etkiledi. Bu etki o kadar fazla oldu ki Hurufilikle, Bektaşilik adetaiç içe geçti. Başka inanç topluluklarının içine sızan bazı Hurufiler de baskılaraaldırmadan, kendi özgün inançlarının yaymaya devam etti. Otman Baba, Rafii,Usuli, Yemini, Virani, Hayreti, Muhiti, Muhyiddin Abdal ve Arşi gibi Kalenderi veBektaşi ozanları bunlar arasında sayılır.Hurufiler, en çok Bektaşilerin arasında karışarak varlıklarınıkoruyabildiler. Deyim yerindeyse Hurufiler asıl olarak Bektaşilere sığındılar.Fazlullah’ın halifelerinden Aliyyül Ala propaganda yapmak üzere geldiğiAnadolu’da Bektaşi tekkelerine girdi. Bu nedenle Bektaşi öğretisinde Hurufi etkisiçok belirgindir. Hurufilik zamanla başta Alevi-Bektaşiler olmak üzere diğertarikatlar içinde eriyerek cismen yok oldu, ancak inançları bu tarikatlarla birlikteyaşadı.5 Abdülbaki Gölpınarlı, a.g.e., s. 24.6 İSLAM ANSİKLOPEDİSİ, a.g.m., s. 599.5


Eserin yazarı Virani BabaEserin başında yer alan şu ibare eserin Virani’ye ait olduğugöstermektedir:Haā kitāb-ı fairnāme-i Vīrānī Dede rametüllāhi aleyhiBismillāhirramanirraīm ve bihi nestaīne 7Virani ya da Virani Baba en büyük Alevi Bektaşi şairler arasında sayılır.Bugün elimizde aruz vezni ile yazılmış üç yüze yakın şiirinin yer aldığı bir divanıbulunmaktadır 8 . Eğitim görmüş bir şair olan Virani’nin ayrıca Fazlullah’ınCâvidanname’sinin bir özeti sayılabilecek bir risalesi vardır.Her ne kadar yaşamı hakkında kaynaklar bilgi vermiyorsa daşiirlerinden Bektaşiliğin ikinci piri Balım Sultana bağlı olduğu ve Seyyid AliSultan’a (Kızıl Deli) bir övgüsü -“Biz Urum Adalıyız serdarımız Kızıl Deli”- yeraldığına göre 16. yüzyılda yaşamış olduğu çıkarılabilir 9 .A. Gölpınarlıya göre Virani bir süre Necef-i Eşref de Hz. AliTürbesi’nde türbedarlık, babalık yapmış ve 1587–1618 yıllarında İran'da saltanatsüren Şah Abbas'la görüşmüştür 10 . Ancak bu bilgiler Virani’nin etkin Hurufiliği ileçelişmektedir. Şiirlerinde Fazlullah’ın tanrısallığı ve Ali ile özdeşliği düşüncelerivardır. Bunlar Fuzuli’nin de bir süre türbedarlığını yaptığı Necef’de Ali mescidininbaskın Şii cemaat öğretisine uygun düşmemektedir 11 .Demir Baba Velâyetnamesi’nde ise, Virani’nin Demir Baba ilegörüşmesi şöyle anlatılır: Demir Baba’ya, Arap ve Acem dillerini bilen bir kimsegeldiği ve müritleriyle Rumeli'ye geçtiği ve bu kişinin adının da Virani olaraksöylendiği bildirilir. Ancak gaflet içinde olduğu ve "Kutupluk'' davası güttüğü deilave edilir. Demir Baba manevi yönden kendisinin daha üstün olduğunu göstermekister. Demir Baba, o tarihlerde yüz yirmi yaşına ulaşmış ulu bir ihtiyardır.Virani, onun batın kılıcıyla yenilir, yere geçer. Huzurunda divan durup,niyaz eder. Demir Baba'dan icazet ister. Ancak, önce Virani’ye nasihatler verir:“Kişi böyle sevdalarda olmasa gerek. Kuran'a uy Sure-i Fatiha'da ne kadar harfolduğunu bilir misin? Onlardan geçmeyen veli olmaz. Bu kadar suhufla dört kitabıyutsa bile. Kapıdan girmeyen, içeride ne olduğunu bilmez. Bilen âşık da, davakılmaz. Kimse kusuruna kalmaz...” Bu nasihatten sonra Demir Baba, Virani’yeicazet verir.Virani, oradan Otman Baba Sultan'ı ziyaret etmek için yola çıkar.Sabahleyin Karlıova'da Hafız Zade Türbesi'ne gelir. Ancak Virani rahatsızlanır ve7 Bakınız tıpkıbasım bölümüne s. 101, 64a.8 M. Halid Bayrı, Âşık Virani Divanı, İstanbul Maarif Kitaphanesi, İstanbul 1959.9 Irène Mélikoff, Hacı Bektaş Efsaneden Gerçeğe, Cumhuriyet Kitapları, London-Boston-Köh-Brill1998, s. 297.10 Abdülbaki Gölpınarlı, Alevi- Bektâşî Nefesleri, İnkılâp Kitabevi, İstanbul 1992, s. 20. Bu bilgiVirani Babanın 1873 Kahire’de yapılmış olan yayından kaynaklanmaktadır ve Atilla Özkırımlıtarafından anılmış bulunmaktadır. Atilla Özkırımlı, Alevilik-Bektâşîlik ve Edebiyatı, Cem yayınevi,İstanbul 1985, s. 99.11 Irène Mélikoff, a.g.e., s. 298-299.6


öğleden sonra orada hakka yürür. Avlu kapısı önüne gömülür 12 .Demir Baba Velâyetnamesi’nde de söz edildiği üzere, Virani, Arapça,Farsça bilen güçlü bir şairdir. “Virani Baba Divanı” ile “Virani Baba Risalesi” adlıeserleri günümüze kadar gelmiştir, Özellikle Hz. Ali'yi öven, On iki İmam'ı dilegetiren coşkulu methiyeleri vardır 13 .Eserin müstensihi Derviş Muhammet Gulam ŞahYazmanın sonunda yer alan şu ibareler anladığımız kadarıyla FakirnāmeAlevi bir derviş olan Muhammet tarafından istinsah edilmiştir. Bunun dışındakendisi hakkında herhangi bir bilgiye sahip değiliz.Dervīş Muammed Ġulām Şāh-ı MerdānSene 1300 14FakirnāmeHurufilik akımına dâhil olan Virani Baba tarafından kaleme alınan eserİslam akaidi üzerine yazılmıştır. Harekeli bir nesih ile yazılmış olan eser nazım venesir karışıktır. Eserde sık sık Hz. Ali’ye olan bağlılık vurgulanarak on iki imamdile getirilir. Diyebiliriz ki eser tamamen Hz. Ali’ye olan bağlılığı ifade etmek içinyazılmıştır.Eserde Hurufiliğe ait birtakım özel anlamlar kullanılarak harflerin ebcedhesabına göre sayısal değerlerinden yola çıkılmış ve çeşitli hükümlere ulaşılmıştır.Kuran ayetlerinin sayısına ve hatta harflerinin şekillerine varıncaya kadar insanlabağlantı kurarak düşüncesini ispatlama yoluna gitmiştir. Mesela Fatiha süresininyedi ayet olması ile insanda bulunan iki göz, iki kulak, iki burun deliği ve bir ağızarasında bağlantı kurmuş bunların tesadüfü olmadığı vurgulanmıştır. Bazen sadecetoplama işlemi yetmemiş diğer dört işlememe de başvurulmuştur. Eser baştan sonanazım kısımlar hariç bu sayısal hesaplamalarla doludur. Nazım kısımlarında ise Hz.Ali’ye bağlılığını ve ona olan sevgisini dile getirir.İnsanın doğumumdan başlayarak yaratılışı üzerine birtakım benzetme vehesaplamaların yer aldığı eserde mesela insan uzuvları ile on iki burç arasındabağlantı kurulmuş uzuvlar burçlara benzetilmiş; baş hameldir, boyun sevrdir,kulaklar cevzadır gibi ifadeler kullanılmıştır.Fakirnāme dil itibariyle imlâda birçok kusur bulunması nedeniyleokunuşu oldukça sıkıntılı bir eserdir. Hareke ve harf yanlışlıkları sık sık gözeçarpar. Eserde çok miktarda ayet ve hadis yer almıştır hatta öyle ki bazen ayetler ve12 Bedri Noyan, Demir Baba Vilayetnamesi, Can Yayınları, İstanbul 1976.13 Virani için ayrıca bkz. Abdülbaki Gölpınarlı ve Pertev Naili Boratav, Pîr Sultan Abdal,A.Ü. DTCF Yayını, seri l, Ankara 1943, s. 17-19;Besim Atalay, Bektâşîlik ve Edebiyatı, Matbaa-i Amire, İstanbul 1340 (1924), s. 30-49, 82, 88;Sadeddin Nüzhet Ergun, Bektaşî Şairleri ve Nefesleri, I, İstanbul Maarif Kitaphanesi İstanbul 1955,s. 214-227.14 Bakınız tıpkıbasım bölümüne s. 142, 106a.7


ayet olmayan Arapça ibareler birleştirilmiştir. Eserde Arapça ve Farsça kelime veibareler oldukça fazla kullanılmıştır.Yazma eserimiz dış görünüşü itibariyle cetvelleri, keşideleri ve duraklarımor renkte olup, ciltsiz, kitap halindedir ve cedid kâğıda yazılmıştır. Konya BölgeYazma Eserler Kütüphanesinde bulunan eser 42 varaktan oluşmuştur. Her sayfadasabit bir satır sayısı olmamakla beraber genel olarak satır sayısı 14-15 veya 16 satırarasında değişmektedir.Son olarak bizim bu nüshayı tercih sebebimiz müstensihin ve yazılıştarihinin belli olması ve diğer nüshalar içinde en yenisi günümüze en yakın tarihliolmasıdır.8


YAZILIŞ (İMLÂ) ÖZELLİKLERİ1881-1882 yıllarında istinsah edilmiş bir eser olan Fakirnāme son dönemOsmanlı Türkçesinin örneklerinden biridir. Düzgün, okunaklı ve harekeli bir nesihile yazılmış olan eser imlâsı bakımından gerek seslerin, gerek eklerin gereksekelimelerin yazılışı ile Türkiye Türkçesine daha açık bir ifadeyle Latin harflerinegeçmeden kısa bir süre yazılmış olması yönünden oldukça dikkate değer bir eserdir.Dini bir eser olması münasebetiyle öğretici bir amaç güdüldüğündenimlâda kusurlar bulunmaktadır. Eserimiz ünlü ve ünsüz işaretlerin gösterilişibakımından eski Uygur yazı geleneğinden gelen birtakım özelliklerle Arap ve Farsyazı dili özelliklerini bir arada taşımaktadır. Ünsüzlerin yazılışında yer yer Arap veFars yazı özellikleri daha ağır basmıştır. Buna karşılık ünlülerin yazılışında eskiTürk yazı geleneğinden geçen özellikler ağır basar. Herhangi bir ünlünün hareke ilekarşılanması mümkün olan yerlerde harekelerle beraber ünlü işaretlerinin dekullanılmış olması bu duruma örnek gösterilebilir.İmlâsı yönüyle eserimizde dikkati çeken bir durum da Türkçekelimelerde iç seslerde yalnız hareke kullanılması mümkün yerlerde hareke ve ünlüharflere delalet eden ، gibi işaretlerin bir arada kullanılması durumudur. Budurum Uygur yazı dilinde olduğu gibi ünlülerin yazıda belli edilmesi geleneği ileilgili olduğu gibi, imlâ dışında yer yer bunların aslî uzunluklarla ilgili olmadurumunu akla getiriyor. 15 Bu konuda metnimiz istikrarlı bir imlâya sahiptir vediyebiliriz ki metnimizde و،‏ ، gibi ünlülere delalet eden harflerle harekelerin birarada kullanılması Uygur imlâsını etkisiyle meydana gelmiş bir durumdur.ااىو،‏ ىEserimizin yazılış özelliklerinin daha iyi anlaşılması için bu bölümdebütün ünlülerin ve bir kısım ünsüzlerin Türkçe kelime köklerinde ön ses, iç ses veson ses olarak yazılışı ayrı ayrı ele alınarak örnekler verilmiştir.15 Türkçede aslî uzun ünlüler konusunda bkz. Talat Tekin, Ana Türkçede Aslî Uzun Ünlüler,Hacettepe Üniversitesi Yayınları, Ankara 1975;Osman Nedim Tuna, “Köktürk Yazılı Belgelerinde ve Uygurcada Uzun Vokaller”, Türk DiliAraştırmaları Yıllığı-Belleten 1960, TDK Yayınları, Ankara 1988, s. 213-282;Zeynep Korkmaz, “Eski Anadolu Türkçesinde Aslî Ünlü(Vocal) Uzunlukları”, Türk Dili ÜzerineAraştırmalar, 1. cilt, TDK yayınları, Ankara 1995, s. 443-458.9


َْA) ÜNLÜLERİN YAZILIŞITürkçede bulunan 8 ünlü harfin metnimizdeki durumu şöyledir:a ve e ünlülerinin yazılışı‏,(̀ا)‏ ) ‏َا)‏ Eserimizde a ünlüsü için; üstün işareti ( ◌َ -), ( ◌ٰ -), üstünlü elifmedli elif () ve eğik üstünlü hâ-i resmiyye ه)‏ ‏(هَ)‏ َ ) kullanılır.1) Ön seslerde a ünlüsüÖn ses durumunda a sesi ) ‏َا)‏ ‏(آ)‏ işaretleri ile gösterilir.aç- َ ْ اج 68b-107a- َ ْ اق 94b-856al- َ ْ ال 82a-500altmış َ ْ ِ ْ التمش 90a-733Anıŋ ِ آنڭ 102a-10532)İç seslerde a ünlüsüİç seslerde a ünlüsü genellikle ( ◌َ -), ( ◌ٰ -), ‏(̀ا)‏ işaretleri ile gösterilir.aş ٰ ْ طاش 81b-484baş ٰ ْ باش 86b-625aya َ َ ْ ايق 83b-543at- ٰ ْ صات 95b-884var ٰ ْ وار 98b-9573)Son seslerde a ünlüsüSon ses durumundaki a ünlüsü ise ه)‏ ‏(هَ)‏ َ ) ve ‏(̀ا)‏ işaretleri ile gösterilir.ُ ْ صڭره oŋraanda َ ْ َ قنده 69a-130aŋa ٰ آڭا 95b-873Metnimizde e ünlüsü göstermek için; üstün işareti ( ◌َ -), üstünlü elif ‏َا)‏ ) veüstünlü he ه)‏ ‏(هَ)‏ َ ) kullanılmıştır.1) Ön seslerde e ünlüsüÖn seslerde e ünlüsü için daima ا)‏ َ ) işareti kullanılır.el َ ْ ال 90b-747es- َ ْ اس 94b-8532)İç seslerde e ünlüsüİç seslerde bulunan e sesini göstermek için genellikle ( ◌َ -) işareti vebazen de ‏(̀ا)‏ işareti kullanılır.yedi َ ِ يدى 91b-733sev- َ ْ سو 102a-1052seksen َ ْ ٰ ْ سكسان 93a-8183)Son seslerde e ünlüsüSon ses durumundaki e sesi için ه)‏ ‏(هَ)‏ َ ) işareti kullanılır.eyle َ ْ ايلهَ‏ 98a-947içre ِ ْ َ ايجره 100a-997içinde ِ ِ ْ َ ايجنده 101a-1032üzre ُ ْ َ اوزره 104b-111810


َِِْْاو(‏ ُُُْْı ve i ünlülerinin yazılışı), ‏ِا)‏ Eserimizde ı ve i ünlülerini karşılamak üzere esre ( ◌ِ -), esreli elifesreli elif ile ye ( ‏ِي ‏(ا ve bazen de esreli ye ‏ِ◌ى)‏ ) kullanılır.1) Ön seslerde ı ve i ünlüleriÖn ses olarak kullanılan ı ve i ünlüleri ( ‏ِي ‏(ا ve ( ◌ِ -) işaretleri ile karşılanır.işle- ِ ْ َ اشل 93b-829iç ِ ْ ايج 95a-871işit- ِ ِ ْ ايشت 95b-8722)İç seslerde ı ve i ünlüleriİç seslerde ı ve i ünlüleri ( ◌ِ -), ‏ِ◌ى)‏ ) işaretleri ile gösterilir.ırna ِ ْ ٰ ْ طيرناق 94a-833ır ِ ْ قرق 92b-795kirpik ِ ْ ِ ْ كيرپك 70b-172çıar- ِ َ ْ چيقر 82b-519ındır ِ ْ ِ ْ صندر 78a-384ıġ- ِ ْ صغ 96b-9073)Son seslerde ı ve i ünlüleriSon ses olan ı ve i ünlülerini göstermek için ‏ِ◌ى)‏ ) işaretleri kullanılır.iki ِ ِ ايكى 91a-762beri َ ِ برى 64b-16daı َ ِ دخى 65b-55yigirmi ِ ْ يكرمى 71a-175bunı ُ ِ بونى 64b-21o, ö, u, ü ünlülerinin yazılışıKalınlık ve incelik, darlık ve genişlik hususunda ayırıcı işaretlerle belliا(‏ ( elif edilmeyen bu dört ünlüyü göstermek için Fakirnāme’de ötre ( ◌ُ -) ve ötreliötreli vav ‏ُ◌و)‏ ) veya ötreli elif ile vav ( kullanılmıştır.kullanılır.1) Ön seslerde o, ö, u ve ü ünlüleriÖn seslerde o, ö, u ve ü ünlülerini karşılamak üzere genellikleon ُ ْ اون 92b-800utan- ُ ٰ ْ اوتان 97b-915otuz ُ ُ ْ اوتوز 93a-809üç ُ ْ اوج 89b-714oyna- ُ ْ ٰ اوينا 74b-280ا(‏ ( او(‏ ُ (kullanılır.2)İç seslerde o, ö, u ve ü ünlüleriİç ses durumunda olan o, ö, u ve ü sesleri için ‏ُ◌و)‏ ) ve( ◌ُ -) işaretleriboz- ُ بوز 92b-798, doġ- ‏ُدوغ 94a-840, opra ُ ْ ٰ طبراق 94b-856,yol ُ يول 86b-625, oŋra ُ ْ صڭره 96a-88911


ُْْْْْsöz ‏ُسوز 93b-830, gök ‏ُكوك 95a-860, göŋül ُ ُ ْ كوڭول 76a-328,gövdeden ُ ْ َ َ ْ كوددن 92b-799, gün ْ ‏ُك 90a-738, gözini ُ ِ ِ كوزينى 102a-1057ونula ‏ْقالٰ‏ 92b-804 , urtar- ُ ٰ قورتار 97b-937ُ ُ بيون ُ 97b-929, boyun ُ ْ صورل orul- ُ 91a-760, ُ ْ طقوز ouz92b-803, boġum ُ ُ ْ بوغم 94b-857u 94b-855, buyur- ُ ُ ْ بيور 72a-216yürü- 94b-853, yüz 90b-747قوkullanılır.3)Son seslerde o, ö, u ve ü ünlüleri) ‏ُ◌و)‏ Son seslerde bulunan o, ö, u ve ü ünlülerini göstermek içino ُ قو 97a-914yürü ُ ُ يورو 98b-957apu َ ُ قپو 68b-107uyu- ُ ُ ايو 86b-630kendü َ ْ ُ كندو 83a-526B) ÜNSÜZLERİN YAZILIŞIÜnlülerin imlâsında olduğu gibi ünsüzlerin yazılışında da hem Arap hemde Fars imlâsının etkisini bir arada görmekteyiz. Arap yazısında p, ç, g ve ŋharflerini karşılayan özel işaretlerin bulunmaması sebebiyle metnimizde bu seslergenellikle ج،‏ ك)‏ ‏(ب،‏ ile karşılanmıştır. Bu durum Arap yazı geleneğinin etkisindenileri gelmektedir. Bu durumun dışında ayını zamanda Fars imlâsının etkisi altında çsesini göstermek için ‏(چ)‏ işareti, p sesini karşılamak için ‏(پ)‏ işareti kullanılmıştır.Ayrıca ŋ sesini göstermek için de Türklerin Fars alfabesine katkısı olan ‏(ڭ)‏ işaretikullanılmıştır. Kimi harflerin ise ince ve kalın sıradan kelimelerde kullanılışlarıfarklılık gösterir. Böyle bir durum d ünsüzü ile ince ve kalın sıradan kelimelerde yeralan t, ; s, ünsüzlerinde de görülür. Bu ünsüzlerinin durumunu ayır ayrı ele alarakörnek verelim:ç ünsüzünün yazılışıç ünsüzünü göstermek için ‏(ج)‏ ve ‏(چ)‏ işaretleri kullanılmıştır.Çalap َ َ ْ جلپ 79a-414, ço ُ ْ چوق 66b- 80, çıar- ْ َ ‏ِچ 71b-197,çı- ِ ْ جق 100a-1005içün 77b-372, açan َ ٰ ْ قجان 73b-259aç- َ ْ قچ 66a-66, uç- ُ ْ اوچ 76b-342, geç- َ ْ كچ 66b-80g ünsüzünün yazılışıMetnimizde özel bir işareti olmayan ön damak g ünsüzü Arap yazısındahem ön damak k’yi hem de g’yi karşılamak üzere bulunan kef ‏(ك)‏ işareti ilegösterilir. Ön damak k ünsüzü, Oğuz Türkçesinde XI. yüzyıldan sonra #t > #ddeğişimi benzer bir değişimle bazı istisna ve basamaklanmalarla ötümlüleşerek #gye dönüşmüştür. Ayrıca bu dönüşüm sadece ön seslerde değil iç seste de #k# > #g#قر12


َْْْْْٰ َُُِْْْْْْْ ْ َolarak karşımıza çıkar. Ancak Arap alfabesinde bu iki sesi karşılamak için tek birişaretin kullanılması birçok karışıklığa yol açmıştır. kef in‏’(ك)‏ ne zaman buseslerden hangisine tekabül ettiği hususu bazen tahminden öte gidememiştir.َ ْ كل gel- َ 74b-281, ْ كز gez- 65a-33, ‏ُكور gör- 64b-18, ‏ُكوز göz75b-318, gündüz ُ ْ ْ كوندز 94a-843, gerek َ َ ْ كرك 102b-1067, gök ُ ْ كوك 95a-860degil َ ِ ْ دكل 97a-912, gögüs ُ ُ ْ كوكس 92b-804yeg َ ْ يك 87b-653ŋ ünsüzünün yazılışı‏(ڭ)‏ ŋ ünsüzünü karşılamak için metnimizde genellikle üstü üç noktalı kefişareti kullanılmıştır. Birkaç yerde ise sehven nun () işareti kullanılmıştır:ْ َ دڭله diŋle- َ 80a-441, ْ َ اڭل aŋla- َ 64a-2, ْ اڭ aŋ-ِ 82b-522,göŋül ُ ُ ْ كوڭول 76a-328, piŋ ِ پڭ 68b-113, on ‏ُصون 72a-202, oŋraَ ْ ُ 96a-889, Taŋrı َ ٰ ْ تڭرى 105b-1156, yalıŋız ٰ ِ ِ ْ يالڭز 81b-484, yaŋaَ 99b-989صڭرهيڭاp ünsüzünün yazılışıp ünsüzü #b > #p ötümsüzleşmesi sonucu oluşmuş bir ses olduğu için‏(پ)‏ işareti ile genelde ise p ünsüzü ‏(ب)‏ Türkçe kökenli sadece bir iki kelimedeişareti ile karşılanmıştır.ْ پڭ َ 78a-380, piŋ ْ پك َ 94a-833, pek ْ ٰ پرماق parmaِ 64a-13,piş- ِ ْ پش 75b-304apu َ ُ قپو 101b-1041, kirpik ِ ْ ِ ْ كيرپك 94a-837, apar- َ َ ْ اپر 98a-949, opra ُ ْ ٰ طپراق 84a-556, tapşır- َ ِ تپشر 98a-952hep َ ْ ھب 87a-637, ap- َ ْ طپ 68b-111, op ُ ْ طوپ 98a-948s ünsüzünün yazılışıs ünsüzü yer aldığı kelimelerin ince veya kalın sıradan oluşlarına görefarklı işaretler ile gösterilir. İnce sıradan kelimelerde kullanılan s ünsüzü ‏(س)‏ harfiile karşılanırken, kalın sıradan kelimelerde bu ünsüz ‏(ص)‏ işareti ile karşılanır.َ ٰ صم َ 97a-923, aman ْ ِ ْ صغلق ٰ 70b-172 , aġlı ْ صاج aç75b-307, an- َ ْ صن 81b-491, at- ٰ ْ صات 82a-500, sev- َ ْ سو 69a-129, ıġır ِ ِ ْ صغير 74b-288, silk- ِ ْ سلك 78b-400, on ُ ْ صون 72a-202,oŋra ْ ُ 96a-891, or- ُ ْ صور 93b-832, söyle- ُ ْ َ سويل 76a-320,söz ُ ْ سوز 93b-830, u ‏ُصو 75a-298نسنه ِ 68a-89, nesne ْ َ كمسه ِ 103b-1097, kimse اصمار ımarla65a-43, yosul ْ ُ ْ يوخسل 97a-923ba- َ بص 75a-297, gögüs ُ ُ ْ كوكس 92b-804انصڭرهt ünsüzünün yazılışıMetnimizde t ünsüzünü karşılamak için ‏(ت)‏ ve ‏(ط)‏ işaretlerikullanılmıştır. İnce sıradan kelimeler genellikle te ‏(ت)‏ harfi ile gösterilirken, kalınsıradan kelimeler tı ‏(ط)‏ harfi ile gösterilmiştir. Birkaç kelimenin yazılışında bu13


ََََََُُُُِِِِِِِِِِّْْْْْٰkuralın dışına çıkılır, bu birkaç istisna dışında ön sesteki t ünsüzünün yazılışındagenel kural bu şekildedir. İç ses ve son ses durumundaki t ünsüzü ise, ‏(ت)‏ işareti ilegösterilir. Bunun yanında Eski Türkçe bulunan kalın ve ince sıradan t’lerin birkısmının Eski Anadolu Türkçesinde ötümlüleşerek d’ye dönmesi neticesimetnimizde bazı kelimler alternanslı olarak bazen d’li bazen t’li olarak karşımızaçıkar.Taŋrı َ ْ تڭرى 64a-2, tanı- ٰ ِ تانى 72b-223, toz ُ توز 78b-400,ouz ُ ُ ْ طقوز 80a-445, opra ُ ْ ٰ ْ طپراق 79b-424, osan ُ ْ ٰ ْ طقسان 103b-1096, olu ُ ُ طلو 87a-645otuz ُ ُ ْ اوتوز 90a-732, utan- ُ ٰ ْ اوتان 72b-222, altı َ ْ ِ التى 100b-1013eyit- َ ِ ْ ايت 82b-518, it- ِ ْ ايت 66b-77ut- ُ طوت 76a-319, dut- ‏ُدوت 94b-854, oġrı ُ ْ ِ طغرى 96b-902,doġrı ُ ْ ِ دوغرى 105b-1156, işde ِ ْ َ اشده 69a-130, işte ِ ْ َ اشته 84b-457C)YAZILIŞI BİTİŞİK OLAN KELİMELERa) “içün” edatı:ْ ُ انڭجون anıŋçünِ َ 73a-234niçün ki ُ ْ نيجونكى 96a-895niçünkim ُ ْ ِ ْ نيچونكم 99a-975b) “ile” edatı: Sürekli kelimeye bitişik yazılır.ayaġıla ٰ اياغيله 94b-853, aşıla َ ْ ِ َ عشقله 102a-1059, bābılaَ ِ ٰ 102a-1151, buġżıla ُ ْ ِ َ بغضيله 86a-621, cānıla ٰ ِ َ جانله 100a-994,cihātıla ِ ٰ ِ َ جھاتيله 100b-1018, elile َ ِ َ اليله 88b-687, aıla َ ِّ َ حقله 79a-415,ِ َ ايظافيله ْ 80a-439, īāfile ِ َ اسمله ُ 100b-1117, ismile ِ خروفيله urūfıla75a-297, ulaġıla ُ ٰ ِ َ قالغله 94b-855, uvvetile ُ َّ ِ َ قوتيله 93b-829, lufılaَ ِ ْ ُ 98-958, namāzıla َ ٰ ِ َ نمازيله 91b-769, nefsile َ ْ ِ َ نفسيله 96b-909,ِ ِ َ صدقله ْ 93b-822, ıdıla َ ِ نقطسيله ِ 100b-1006, noasıla نوحيله Nūıla103a-1084, ıfātıla ٰ ِ َ صفاتيله 101b-1038, ātıla ٰ ِ َ ذاتيله 98b-953بابلهلطفلهD)ŞEDDENİN YAZILIŞIÜzerine geldiği harfi ikiz ünsüz olarak okutan bu işaret Arapça ve Farsçakelimelerde sık sık kullanılır.tecellī َ َ ِّ تجلى 73b-250cennet ْ َ َّ 105a-1142aı ِ 64b-24cehennem َ َ َّ ْ جھنم 72b-227sırrını ِّ سرينى 397-78bجنتحقىTürkçe kelimelerde de iç seslerde yan yana gelen ikiz ünsüzleri veeklerle genişleme yoluyla yan yana gelen ikiz ünsüzleri göstermek içinkullanılmıştır.yosullı ْ ُ ِّ ْ يوخسلق 97a-923elli َ ِّ اللى 77a-351 1616 Şedde’nin imlâdaki yeri ve şeddenin bu tarz kullanımı konusunda bkz. Zeynep Korkmaz, “EskiAnadolu Türkçesinde İmlâ- Fonoloji Bağlantısı Üzerine Notlar”, Türk Dili Üzerine Araştırmalar,1.cilt, TDK yayınları, Ankara 1995, s. 504.14


irmesse ِ ْ َ َّ ايرمسه 69a-126SES BİLGİSİ ( FONETİK)Fakirnāme ses bilgisi bakımından Eski Anadolu Türkçesi ve TürkiyeTürkçesi dil özelliklerini bir arada bulundurur. Eserde bazen Eski AnadoluTürkçesinde olduğu gibi bazı eklerin sadece d’li şekillerinin kullanılması, bazıeklerin sadece yuvarlak şekillerinin bulunması gibi özelliklerin yanında; kimi zamanda Türkiye Türkçesinin özelliklerini bir arada görmekteyiz. Bu iki döneminözelliklerini bir arada taşıması bakımından bir geçiş dönemi eseri olduğunusöylemek yerinde olur. Bu konuda şu örnekleri verebiliriz:Eski Anadolu Türkçesine ait söyleyişler şunlardır:bilmeyüp 80b-465, berü 77b-374, eyit- 82b-518, işde69a-130, anda 69a-130, apu 68b-107, kendü 83a-526, ouz91a-760, yigirmi 71a-175Türkiye Türkçesine ait söyleyişler şunlardır:işte 84b-457beri 64b-16varıp 65b-53odur 95b-873A) ÜNLÜLER (Vokaller)Fakirnāmedeki imlâ özelliklerini göz önüne alarak tespit ettiğimiz başlıcaünlü türleri bugün yazı dilimizde de mevcut olan ünlülerdir.a, e, ı, i, o, ö, u, üBunların dışında metnimizde yabancı kelimelerin imlâsında bugün yazıdilimizde bulunmayan uzun ünlüler (ā, ī, ū) de kullanılmıştır.Bazı ünlüler yalnız hareke işaretleri ile karşılanırken, bazı ünlüler ise bu‏(ى)‏ ve ye ‏(و)‏ vav ‏,(ا)‏ hareke işaretleri yanında uzunluğu belirtici birer elifharflerinden birini de alabilirler. Arapça ve Farsça kelimelerde hareke işaretleri ileuzunluk gösteren ، gibi huruf-ı medlerin bir arada kullanılması olağandır.Bunlar ses bilgisi bakımından o hecelerdeki ünlülerin uzun olduklarını gösterirler.ālib ٰ ِ ْ طالب 64b-20, arīkat َ ِ َ ْ طريقت 68b-106, maūd َ ْ ُ ْ مقصود 65a-45 örneklerindeolduğu gibi. Ancak ses bilgisi bakımından bizim için önemli olanı, Türkçekelimelerin durumudur.ى و،‏ اEserimizde Türkçe kelimelerdeki bir kısım ünlüler yalnız harekeişaretleri ile gösterildikleri halde, bunlardan bir kısmı hareke işaretlerinin yanındabir de و،‏ ، gibi ünlü işaretleri kullanılarak gösterilmiştir. Hareke yanında huruf-ımedlerin de kullanılmış olması, Arapça ve Farsça kelimelerde olduğu gibi yalnız oünlülerin uzun olduklarını göstermek için midir yoksa bu tarz bir imlânın başka biranlamı da var mıdır? Bu konuda şunları söyleyebiliriz:ى اÖncelikle bir kısım Eski Anadolu metinlerinde de görüldüğü gibi, sondönem Osmanlı Türkçesi eserlerinden biri olan Fakirnāmede de eski Uygur imlâgeleneği ile Arap ve Fars imlâ geleneğini birleştiren bir yazı örneği karşımıza çıkar.15


ْْْEserimizde kullanılan و،‏ ، gibi ünlü işaretleri herhangi bir uzunluk göstermezler.Bunlar, doğrudan doğruya Eski Türkçenin imlâ geleneği ile ilgili olarak, yazıdaünlülerin belirtilmiş ve bunun da Arap yazısında elif ‏,(ا)‏ vav ‏(و)‏ ve ye ‏(ى)‏ gibi ünlüişaretleri ile karşılanmış olmasından ileri gelmektedir. Arap yazısında ise kısaünlüler yalnız harekelerle karşılanır. XIV. yüzyıl metinlerinde bu iki imlâ sistemininaynı anda etkisini göstermeye başlamış olması aynı kelimelerin yazılışında bile ikilidurumlara yol açmıştır. Bu sebeple Uygur imlâ geleneğinin etkisi altında, harekeişaretlerinin yanına و،‏ ، gibi ünlü işaretlerinin de konulmuş olması herhangi birünlü uzunluğunu çağrıştırmaz. göŋül ُ ُ ْ كوڭول 76a-328, doġrı ُ ْ ِ دوغرى 72a-214, ırnaٰ ْ ِ 94a-833 içün ِ ُ ايچون 103b-1097 örneklerinde olduğu gibi.ااىىطيرناقMetnimizde yer yer elif ‏,(ا)‏ vav ‏(و)‏ ve ye ‏(ى)‏ gibi ünlü işaretlerininfonetik değişmelerle meydana gelen ünlü uzunluklarını göstermek içinkullanıldıkları izlenimini veren örneklere de rastlanır. Bunların ünsüzleri eriyipkaybolmuş hecelerde görülüşü bu izlenimi güçlendirmektedir. Bu türlü bir uzunlukizlenimi veren kelimelere şunları örnek verebiliriz: oltur- > ōtur- ُ ُ اوتور 82a-498,sub >> u ‏ُصو 94b-855.I-ÜNLÜ DEĞİŞMELERİ1) i/e değişmesiBugün e ile olan kelimeler metnimizde çoğunlukla harf veya hareke ilei’li olarak yazılmıştır. Ancak A. Von Gabain, V. Thomsen, K.Foy, W.Radloff,Gy.Németh , S. Çağatay, M. Mansuroğlu, T.Banguoğlu gibi araştırmacılar EskiAnadolu Türkçesinde esre ile harekelenmiş it-, yigirmi, iriş-, vir-, di-, gice gibikelimelerdeki ilk hece ünlüsünün i yerine aslında kapalı e olarak okunması gerektiğigörüşünü savunmaktadırlar. Eserimizde bu konuda özel bir imlâ işaretikullanılmadığı için, Anadolu sahasında yazılmış diğer tarihî devir eserlerindeolduğu gibi Türkçe kelimelerdeki e/i bakımından kesinlik olduğu söylenemez. 17Nitekim imlâ-fonoloji açısından gerektiği ölçüde açıklığa kavuşturulamayanmeselelerden biri de Eski Anadolu ve Klâsik Osmanlıca metinlerinde kapalı e (é)foneminin bulunup bulunmadığı, eğer varsa bu ünlünün yazıda nasıl karşılanmışolduğu meselesidir.Türkoloji’nin önemli sorunlarından biri olan tarihi ve modern dillerdekapalı e konusu yerli ve yabancı bilim adamları tarafından ele alınmıştır. Thomsen,Németh, Granbech, Poppe, Résénen gibi bilim adamları bu sesi ayrı bir fonemolarak kabul etmelerine karşılık; Radloff, Arat gibi bilim adamları bu görüşe karşıçıkmış e> é >i gelişimini kabul etmişlerdir 18 .Eski Anadolu ve Klâsik Osmanlıca metinlerinde kapalı e (é)’nin varlığınıgösterir bir delil olmamasına rağmen Mecdut Mansuroğlu, Tahsin Banguoğlu,Saadet Çağatay gibi bazı araştırmacılar bu devir metinlerinde i olan sesi, kapalı e (é)olarak okuma yolunu seçerken, bazıları da böyle önemli bir meselede kesin hükümverebilmek için kuvvetli delillerin olmayışı münasebetiyle metinlerde bu şekildeolan kelimeleri imlâsına sadık kalarak tespit etmeyi daha geçerli bulmuşlardır 19 .17 Musa Duman, “Klasik Osmanlı Türkçesi Devresinde i/e Meselesine Dair”, İlmi Araştırmalar 7,İstanbul, 1999, s. 65-103.18 Emine Yılmaz Ceylan, “Ana Türkçede Kapalı e Ünlüsü”, Türk Dilleri Araştırmaları, 1991,Ankara, 1991, s. 151-16519 Bkz. Faruk Kadri Timurtaş, Eski Türkiye Türkçesi, Enderun Yayınları, İstanbul, 1994, s. 2116


Metnimizde é sesini göstermek için özel bir işaretin olmamsı sebebiyleson görüşün daha ilmî olduğu düşüncesinden hareketle, metnimizde bu türkelimeleri, yazılışlarını esas alarak okuduk. Buna göre i/e değişimi konusundaeserimizde yer alan özellikleri bugünkü şekilleriyle karşılaştırırsak şu sonuçları eldeederiz:a)Metnimizde e ünlüsü taşıyan bazı kelimeler günümüzde de aynışekliyle kullanılmaya devam etmektedir:kendi 68b-107, sekiz 86a-616, gel- 89a-709, geç- 65a-42,gerek 96b-907, yedi 101b-1041, deg- 73a-241, sev- 80a-438, nesne82a-505, değil 65b- 50, sen 87b-653, eyle- 95b-882, beri 64b-16, el94b-854b)Eserde i ünlüsünü taşıyan birçok kelime bugün e iledir:binlik “benlik” 87a-642, di- “de-” 80a-436, gice “gece”94a-842, ir- “er-” 68a-94, iriş- “eriş-” 82a-504, it- “et-” 66b-77,yil “yel” 74a-263, yir “yer” 76b-342Bu durum yabancı kelimelerde de karşımıza çıkar:biraber “beraber” 79a-411, dihān “dehān” 73b-249, vilāyet“velāyet” 104b-1123, dindāne “dendāne” 73b-254c) Aynı kelimeyi hem i’li hem de e’li olarak yazma Eski Türkçede bazıkelimelerde görülen bir durumdur. Bu konuda metnimizde bulunan ikili şekilleralternanslı yazılan kelimeler şunlardır:vir- 76a-328 ~ ver- 74b-280de- 66a-70 ~ di- 68b-112giy- 78a-386 ~ gey- 68a-98eşde 82b-514~ işde 69a-130yil 84a-556 ~ yel 94b-855d)Eski Türkçede kökte e ünlüsünü barındıran ve metnimizde de e’liolan fakat günümüzde i’li şekilleri kullanılan kelimeler ise şunlardır:ked- >> gey- “giy-” 99b-987ket- >> get- “git” 64b-282) u/ı ve ü/i değişmeleria)Eski Türkçe döneminde birtakım kelimelerde bulunan u ve ü ünlüleriBatı Türkçesinde i’ye dönüşerek daralmıştır:uçun 20 >> içün 103b-1097uşta >> işte 80b-457b)Eski Türkçe döneminde düz ünlülü şekilleri kullanılan bazı kelimelerBatı Türkçesinde u ve ü’ ye dönüşerek yuvarlaklaşmıştır:20 Bkz. Necmettin Hacıeminoğlu, Türk Dilinde Edatlar, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul, 1984, s. 98.Zeynep Korkmaz, “uçun~üçün~için vb. Edatların Yapısı Üzerine”, Türk Dili Üzerine Araştırmalar,1.cilt, TDK yayınları, Ankara 1995, s. 94-97.17


udı- >> uyu- 86b-630yorı- >> yürü- 94a-839c)Metnimizde Eski Türkçede olduğu gibi düzlüğünü muhafaza eden ı vei ünlüsü bulunduran kelimeler şunlardır. Bugün bu kelimler u ve ü iledir:yorı->> yüri- 67a-99oġrı > doġrı 72a-215d)Metnimizde u ve ü ünlüsü ile yazılmış ancak bugün düz şekliylekullanılan kelimeler ise şunlardır:bellü 74a-272, berü 77b-374, furat 74a-261, apu 67b-107, arşu 105b-1148, uşta 97b-9313)o/u ve ö/ü değişmeleriTürkçenin tarihi gelişimi bakımından ilk hecelerde bulunan o, ö, u, üseslerini takip etmek oldukça zor bir durumdur. Özellikle Arap harfli yazıda bu dörtünlüyü karşılamak için aynı işaretin kullanılması bu durumu imkânsız halegetirmiştir. Bu durumda bugünkü şekillerin ne zaman meydana geldiği kesin olarakbilinmemekle beraber bu konuda iki görüş savunulmaktadır: Bunlardan ilkibugünkü kullanılan şekillerin teşekkülünün, eski devirler içinde olmasının mümkünolabileceği, ikinci görüş ise şive ve ağızların etkisiyle yeni olabileceğidir. Rumelişivesinin daraltıcı etkisiyle bazı kelimelerdeki geniş-yuvarlak ünlülerin (o,ö), daryuvarlakünlülere (u,ü) dönüştüğü görüşünü savunan araştırmacıları göre budeğişiklik yenidir 21 . Ancak yeni yazı dilinin teşekkül etmeye başladığı 15. yüzyıldadüz-dar ve düz-geniş ünlülü kelimelerin yan yana kullanılması gey- giyörneklerindekarşımıza çıkan durumda olduğu gibi bir kullanımın o,ö,u,ü sesleri içinde geçerli olacağı düşünülebilir.Metnimizde yuvarlak ünlülü kelimeleri okurken bizim esas aldığımıznokta eserimizin günümüze yakın bir tarihte istinsah edilmiş olmasından dolayıbugünkü yazı dilimize yakın şekiller olacağı düşüncesidir.Eserimizdeki dar-yuvarlak ünlülü kelimeler şunlardır:dün 80a-437, gün80a-437, yürü- 83a-524, sürül 98b-954,yüz 101a-1029buyur- 98b-965, dur 82a-497, uru 71b-201, urut 78b-403, ut- 102a-1055, uy- 82a-504, uyu- 86b-630, uyan 86b-630Eserimizdeki geniş-yuvarlak ünlülü kelimeler ise şunları örnekverebiliriz:boyun 92b-803, doġrı 74b-287, orul- 97b-929dön- 78a-386, döndürme- 98b-961, dönme- 96a-889,dönüci 79a-414, göŋül 86b-627, gör- 64b-29, göz 73b-247, söz82a-49621 Mecdut Mansuroğlu, “Şeyyad Hamzanın Doğu Türkçesine Yaklaşan Manzumesi”, Türk DiliAraştırmaları Yıllığı-Belleten 1956, TDK Yayınları, Ankara, 1956, s. 137.Rumeli ağızlarına daralma örnekleri için ayrıca bkz. Erdogan BOZ, “Makedonya ve Kosova TürkAtasözleri ve Deyimlerinde Ünlü Olayları”, AKÜ Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt V, S. 1, Afyon, 2003,s. 10.18


4)a/o değişmesiTürkçenin genel ve sağlam kurallarından biri kelimelere eklenen ekinköke göre ses değişikliğine uğraması, yani kökte herhangi bir ses değişikliğiolmamasıdır. Ancak bu genel kuralın dışında istisnaî bir durum olarak, 1. ve 2. şahıszamirlerinin yönelme hâli eki ile çekimlenmesi sırasında kelime kökü sesdeğişikliğine uğrar ve şu şekli alır: ben+ge >> bana, sen+ge >> sana. Bunlarındışında bugün Türkiye Türkçesinde kullanılmayan ancak Türkçenin eski tarihidönemlerinde sıklıkla karşımıza çıkan bir diğer kök değişimi 3. şahıs zamirininçekiminde görülür. Ol >> o 3. şahıs zamiri geçmişte çokluk ve hâl ekleriyleçekimlenirken birtakım ses değişiklikleri geçirmiş; kelimedeki l ünsüzü düşerken önses durumundaki o sesi a sesine dönüşmüştür 22 . Bugün kullandığımız 3. şahıs zamiriçekimi “ona, onu, onda, ondan onun, onlar” Osmanlı Türkçesinin son dönemlerindeortaya çıkmıştır 23 .Eserimiz Osmanlı Türkçesinin son dönemlerinde yazılmış olmasınarağmen 3. şahıs zamirinin çekimi Türkçenin tarihi devirleri boyunca kullanılan a/odeğişimine uğramış şeklidir:aŋa 73a-236anlar 76a-331anun 79a-406anuŋ 96a-8875)e/ö değişmesiEserimizde yer alan örnekleri şunlardır:gevde >> gövde 92b-799bu eyle >> böyle 101b-1043şu eyle >> şöyle 87b-652vardır 24 .6)ı/i değişmesiEserimizde bu değişikliğe uğramış kelimeler şunlardır:ınan- > inan- 82b-520bış- >> piş- 75b-304 bu değişiklikte y, ç ve ş seslerinin etkisiII-ÜNLÜ TÜREMESİÜnlü türemesi metnimizde Türkçe kökenli kelimelerde görülmez ancakyabancı kökenli kelimelerde kelime sonu ünsüz gruplarında sıklıkla karşımıza çıkanbu fonetik hadise yabancı kelimeleri Türkçeye uyarlama çabasıdır. Türkçe tekdoruklu hece sistemine sahiptir. Türkçede kelime sonu ünsüz gruplarınınoluşabilmesi için grubu meydana getiren ünsüzlerden ilkinin açıklık derecesi ikinciünsüzden her zaman yüksek olmalıdır. Bu kural tersine dönerse hece çift dorukluolur. Çift doruklu hecelerin bulunduğu alıntı kelimelerdeki ünsüz gruplarının arasınadar ünlü getirilerek kelimeler tek doruklu iki heceye dönüştürülür ve böylece alıntıkelimler Türkçeye uyarlanmış olur 25 .22 Detaylı bilgi için bkz. Mecdut Mansuroğlu, “Türkçede Zamir Çekimi”, Türk Dili ve EdebiyatıDergisi, III, 1949, s. 501-518.23 Muharrem Ergin, Türk Dil Bilgisi, Bayrak Yayınları, İstanbul, 1998, s. 268-270.24 Muharrem Ergin, a.g.e., s.80-8125 Detaylı bilgi için bkz Osman Yıldız, “Türkçede Kelime Sonu Ünsüz Grupları”, Dil Dergisi, sayı 97Kasım, 2000, s. 66-78.19


uğramıştır:Eserimizde hemen hemen bütün alıntı kelimler bu fonetik hadiseye(Ar.)cehd yerine cehid “çalışma, çabalama” 72b-222(Ar.)far yerine faır “övünme; büyüklük; erdem” 99b-984(Ar.)meyl yerine meyil “sevme; gönül akışı” 88a-666(Ar.)fehm yerine fehim “anlama, anlayış” 101b-1038(Ar.) ükm yerine üküm “hüküm, emir” 92b-802(Ar.)def yerine defi“ortadan kaldırma; giderme” 97b-938(Ar.)kesb yerine kesib “çalışıp kazanma; edinme” 74a-265(Ar.)ferş yerine feriş “yeryüzü” 79b-435(Ar.)abr yerine abır “sabır; nefsine hakim olma” 97a-923(Ar.)vat yerine vait “vakit zaman” 97a-351 yazılmıştır.III-ÜNLÜ DÜŞMESİDüşme olaylarında değişik sebepler söz konusudur. Metnimizde dahaçok kelime içinde görülen bu fonetik hadisede bir ünsüzle biten iki heceli kelimelerünlü ile başlayan birer ekle genişletildiklerinde ikinci hecelerde bulunan açık,vurgusuz, zayıf ünlüler düşer. Vurgusuz orta hece ünlüsünün genellikle darünlülerin düşmesi hadisesi Türkçenin hemen her döneminde var olan bir seshadisesidir.Eserimizde görülen ünlü düşmesi örnekleri şunlardır:arın: arnına 64b-30, arnında 71a-176göŋül: göŋlünde 83a-528, göŋli 70-148boyun: anuŋ boynuna 65a-42aġız: aġzından 94a-840oġulan: oġlan 73a-238eyin: eyniŋdeki 78b-402i- filili ekleşme sonucu çoğu zaman düşer:ise: dilerseŋ 75a-290, sevmezse 69a-129, görürseŋ 82a-506,bildiŋse 68b-112idi: olmayaydı 97a-921, vireydi 97b-925, irişeydi97a-922,aldırırdım 105a-1140, irişmemişdi 99a-972, orulmayaydı 97b-929imiş: alırmış 68a-90, dururmış 68a-89, yamarmış 68a-90IV-BİRLEŞMEBu fonetik hadise sürekli birlikte kullanılan kelime veya eklerikısaltma, onlara kolay söyleyiş özelliği getirme çabası, en az emek kanununa binaenkelimelerin yeni bir şekil alması ve tek bir kelime haline gelmesidir. Eserimizdebirleşme hadisesi sonucu meydan gelmiş kelimeler şunlardır:kim erser >> kimse 68a-89ne erser ne >> nesne 82a-503ne teg kim >> nitekim 83b-548oŋ ara >> oŋra 91b-768taġ ol >> degil 97a-912aş ara >> aşra “dışarı” 75a-292oş bu >>işbu 95b-872yalıŋ öz >> yalıŋız 81b-484yo erser >> yosa 97a-91420


V- GEÇİŞMETürkçede kelime köklerinde yan yana iki ünlünün bulunmamasınedeniyle, genel olarak ünlü ile biten bir kelime ve yine ünlü ile başlayan başka birkelimenin veya ekin sürekli birlikte kullanılması neticesinde iki kelimenin tek birkelime gibi muamele görmesi ile ünlülerden birinin düşerek birleşmesi hadisesidir.Düşen ünlü genellikle açıklık derecesi bakımından diğer ünlüye göre düşük olanünlüdür. Geçişmeye şu kelimeleri örnek verebiliriz:bu eyle >> böyle 101b-1043kentü öz >> kendüz 76a-324ne uçun >> niçün 99a-975şu ol >> şol 74a-272şu eyle- >> şöyle 87b-652VI-ÜNLÜ UYUMUOsmanlı Türkçesinin son dönemlerinde, günümüze yakın bir tarihteistinsah edilmiş olan eserimizde ünlü uyumu birkaç tane ekte ve birkaç kelimedebozulur. Bazı eklerin ünlü uyumuna aykırı düşmesi Eski Anadolu Türkçesidöneminde kullanılan şekillerin kalıplaşmış kullanımı ile olmuştur.1) İncelik-kalınlık kalınlık uyumu (Palatal Harmony)Damak uyumu özellikle kelime köklerinde Türkçenin her dönemimdesağlamdır ve bozulmaz. Nitekim eserimizde kelime köklerinde uyuma uymayan birkelime karşımıza çıkar. Öyle ki bugün uyuma aykırı düşen birkaç kelime bileeserimizde uyuma tâbidir. Eklerde de incelik-kalınlık bakımında ünlü uyumugenellikle tamdır. Uyumun dışında kalan kelime ve ekler şunlardır:-Uyuma aykırı olan kelimeler:eler:ınan- > inan 82b-521-Uyuma aykırı olan ekler:+ki aitlik eki: Bir yerde damak uyumunu ihlâl etmektedir.altındaki 101b-1035Bugün damak uyumuna aykırı düşen birkaç kelime ve ek metnimizdeuyuma tâbidir-Bugün uyuma aykırı düşen ancak metnimizde uyuma tâbi olankelimeler:TT: dahi : daı 103a-1075


iridir. Ancak bir örnekte +kü (dünkü), ve yine bir örnekte +gi (hangi) şeklindekarşımıza çıkar. Bu zamir ve sıfat yapan aitlik eki Eski Anadolu metinlerinde vebugün ağızlarda çok şekilli bir kullanıma sahiptir. Metnimizde de bir yerde uyumatâbi olmuştur:altındaġı 81a-4762) Düzlük-yuvarlaklık uyumu (Labial Harmony)Dudak uyumu Türkçenin eski devirlerinde bugünkü sağlamlık vegenişlikte değildir. Nitekim Eski Türkçede bazı kelime köklerinde ve eklerdedüzlük-yuvarlaklık uyumu bulunduğunu, fakat aynı şekilde bazı kök, gövde veeklerin de uyuma aykırı düştüğünü söyleyebiliriz. Batı Türkçesine baktığımızdadurum dudak uyumu aleyhine daha da ilerlemiş bir uyumsuzluk dönemi hükümsürmüştür. Batı Türkçesinin bu aşırı uyumsuzluk devri yuvarlaklaşmanın hâkimolduğu Eski Anadolu Türkçesi devridir. Eski Anadolu Türkçesinde bir yandan EskiTürkçedeki uyumsuz kök ve gövdelerin bu uyumsuzlukları devam ettirilmiş biryandan da geniş ölçüde bir yuvarlaklaşma, bir yandan düzleşme ile Eski Türkçedeuyuma bağlı olan eklerin büyük kısmı da uyumsuz ekler arasına girmiş böyleceTürkçenin hiçbir devrinde görülmeyen büyük bir uyumsuzluk çağı yaşanmıştır.Türkçenin bu uyumsuzluk dönemi olan Eski Anadolu Türkçesindensonra, dudak uyumu yavaş yavaş kelime kök, gövde ve eklerine yerleşmeyebaşlamış, nihayet Osmanlı Türkçesinin son dönmelerine doğru düzlük-yuvarlaklıkuyumu kök ve eklere hâkim olarak Türkçenin hiçbir devrinde görülmeyen bugünküsağlam durumuna ulaşmıştır.Osmanlı Türkçesinin son dönemlerinde yazılmış olan eserimizde birkaçekte ve birkaç kelimede Eski Anadolu Türkçesinin izlerine rastlanır.A-Kelimelerde görülen yuvarlaklaşmaEserimizde birkaç kelimede görülen yuvarlaklaşma neticesi uyumbozulmuştur. Bu yuvarlaklaşmanın sebeplerini şöyle sıralayabiliriz:1)G # foneminin nin düşmesi sebebiyle yuvarlaklaşan kelimeler:Eski Türkçe döneminde birden fazla heceli kelimelerin sonunda bulunanġ ve g’ler Batı Türkçesinde düşmüş ve düşmenin sonucunda kendisinden önceki düzvokaller yuvarlaklaşmıştır. Yuvarlaklaşmanın bu düşme hadisesinin yanı sıra kelimeköklerinde bulunan dudak ünsüzlerinin de etkisiyle oluştuğu savunulur. Bu konudaaraştırmacılar arasında çeşitli görüşler mevcuttur 26 .apıġ >> apu 101b-10412)Dudak ünsüzleri etkisiyle yuvarlaklaşan kelimeler:Dudak ünsüzlerinin etkisiyle bugünkü yazı dilimizde yuvarlaklaşmışbazı kelimeler metnimizde düz şekliyle yer almıştır.avışır 93b-8283)Bir sebebe bağlı olmadan yuvarlak ünlü taşıyan kelimelerBünyelerinde dudak ünsüzlerini barındırmadığı gibi yuvarlak ünlügerektirecek herhangi bir fonetik hadiseye de maruz kalmayan bu kelimelerde26 Bkz. Faruk Kadri Timurtaş, a.g.e., s. 28.22


görülen yuvarlaklığını sebebi açıklanamamaktadır. Metnimizde bir sebebe bağlıolmadan yuvarlak ünlü taşıyan kelimler şunlardır:belgülüg >> bellü 102b-1067kentü > kendü 72a-210uçun >> içün 76a-328arşu 105b-1148B-Eklerde görülen yuvarlaklaşma1)Eski Türkçeden beri yuvarlaklığını devam ettiren eklerFiilden fiil yapan ekler-dUrdUr-: Kalıplaşmış iki örneğin dışında d’lidir ve uyuma tabidir.kel-tür-ür >> getürür 71b-192ol-tur-ma >> oturma 82a-498öldürmeyen 78a-384döndürmediler 98b-961irişdir 82a-494ulaşdırır 75a-292Yön ekleri+ru: Metnimizde tek örneği vardır.berü 77b-374Geniş zaman eki-Ur:bilürsin 87b-656, baġlanur 75b-306, bilürler 101b-1044,gelür 78a-384, gelür misin 80b-465, irişür 75a-293, alur 100b-1016, alursın 98b-964, ılur mısın 81a-466, anursın 97a-913Emir ekleri (teklik ve çokluk 3. şahıs)-sUn;-sUnlAr:eylesün 97a-359bilsün 99a-970gelmesün 78a-384alsun 78b-397almasun 83a-528Bildirme eki+dUr (turur):ādem durur 81b-490, Alīdür 81a-477, birdür 89b-716,cāhil durur 99a-970, ikidür 100b-1017, kimdür 81b-480, turābīdür101b-1044, yasindür 101a-1028, yodur 88b-691Metnimizde bu ek iki yerde düz şekliyle uyuma aykırı düşmüştür:gündüzdir 94a-843boġumdır 94b-85723


Sıfat-fiil fiil eki-dUK+:didügi 85a-593geydügi 68a-98olduġın 75a-295utduġı 85a-5932)Ünlüsü sonradan yuvarlaklaşan eklerEski Türkçe döneminde düzlük yuvarlaklık uyumuna tâbi olan bazı eklerEski Anadolu Türkçesi devrinde G# ünsüzünün düşmesi, kelime kuruluşundabulunan dudak ünsüzlerinin etkisi ve analojik sebeplerle yuvarlaklaşarak uyumaaykırı düşmüşlerdir. Bu ekler şunlardır:İsimden isim yapan ekler+lU: G# ünsüzün düşmesi ile ünlüsü yuvarlaklaşan bir isimden isimyapma ekidir.dürlü 65a-44ayaludır 83b-543gümānlu 68a-103hācetlüsiz 78b-394cānlu 81b-489+sul:yosullıda 97a-923Fiilden isim yapan ekler-GUn:azġunlardır 76a-331-U:Eski Türkçede fiilden isim yapma eki olan –(I 4 )G Eski AnadoluTürkçesinde G ünsüzünü düşürmüş ve G# lerin düşmesi neticesinde ekin ünlüsübazen yuvarlak bazen de düz kullanılmaya devam etmiştir 27 . Metnimizdeki örneklerişunlardır:apu 68b-107olu 76b-336Tamlayan eki+(n)Uŋ:Metnimizde uyuma girme aşamasında olan bu ekin uyuma aykırıdüşen örnekleri şunlardır:ādemüŋ 76b-349, Alīnüŋ 88a-667, ālinüŋ 81b-492, anuŋ96a-887, evlādınuŋ 81b-492, ismüŋ 80b-461, kimsenüŋ 65a-36Uyuma girmiş bazı örnekleri ise şunlardır:Aliniŋ 65a-43, biriniŋ 64a-15, cihānıŋ 86b-629, ferişteniŋ79b-431, ikmetiniŋ 73a-234, kimseniŋ 72a-205, kişiniŋ 64b-28,Muafānıŋ 79b-435, noanıŋ 84b-572, sevmeyeniŋ 81a-478,Taŋrınıŋ 64b-2627 Detaylı bilgi için bakınız Gürer Gülsevin, Eski Anadolu Türkçesinde Ekler, TDK Yayınları,Ankara, 1997, s. 137.24


KiplerÖğrenilen geçmiş zaman eki-updur:-(I 4 )p < -(y)Up zarf fiili ile +dur doġrı 105b-1156yorı- >> yüri- 68a-99D-Eklerde görülen düzlükler1)Eski Türkçeden beri düz ünlü taşıyan teklerİsimden isim yapma ekleri+CI:gözcilerdir 79a-414yalancı 96a-885+KI: Aitlik ekinin ünlüsü sürekli düz-dardır.çünki 72a-203İyelik eki (teklik 3.şahıs)+(s)I(n)(n)+ : İyelik teklik üçüncü şahıs eki genellikle düz-dar ünlü ileyazılmıştır.burcında 100a-1004, çoġın 76a-327, didügi 85a-593,göŋli 70a-147, göŋlini 87b-651, gözi 65a-36, gözini 79a-418,apuı 64b-17, kendüzini 76a-324, nūrı 80a-436, nuı 96b-911,oldığı yer 76b-342, onı (sayı) 94b-849, özini 98a-944, sözi 74b-287, utduġı 85a-593, üçi 103a-1075, vücūdını 99b-992,yolına 81b-491, yüzinde 79b-43528 Üçüncü iyelik şahıs eki Türk dilinde tartışmalı bir konudur. Bu konuda bkz. Gürer Gülsevin, a.g.e.,s. 12-14.25


Şu örneklerde ise ek uyuma tâbi olmuştur:anuŋ boynuna 65a-42, gözüne 65a-34, sözüni 65a-34,gözüni 76a-319, özüni 66a-62Hâl ekleriBelirtme hali eki+nI: Yalnızca zamirlere getirilen belirme hâli ekidir.bunı 89a-703anı 64a-6Kip ekleriGörülen geçmiş zaman eki (teklik ve çokluk 3. şahıs)-dI:buyurdı 69a-125, gördi 99a-969, odı 79b-433, oydı84a-562, oldı 73b-259, oldılar 88a-670, sürüldi 98b-954, urdı83b-541, yürüdiler 98b-960Bir yerde şu örneği mevcuttur: getürdiŋ 103a-1098Öğrenilen geçmiş zaman eki-mIş:buyurmış 102a-1059, buyurmışdır 87a-650, buyurmışlardır79a-408, dönmişdür 96a-897, dururmış 68a-89, görmişem 101a-1133,urumuş 78b-399, olmışdı 85a-590, olmışdır 77a-350, olmışlardır102b-1069, olunmışdır 89a-700, utmışlardır 77b-364,Emir eki (Teklik 2. şahıs)-GIl29 : Bugün kullanılmayan bu ekin ünlüsü daima düz-dardır.dutġıl 83a-523, fehim eylegil 91a-766, utġıl 74a-263,virmegil 76a-3222)Eski Anadolu Türkçesinde düzleşen ekler:İsimden isim yapan ekler+(I 4 )ncI:dördünci 75a-299üçünci 75a-295+lIK+: Eski Türkçede uyuma tâbi olan bu ek Eski Anadolu Türkçesidöneminde genellikle yuvarlak ünlülü şekilleriyle, yabancı kökenli kelimelerdensonra ise düz ünlülü şekilleri ile kullanılmıştır. Metnimizdeki örnekleri şunlardır:binlikden 87a-642, doslıġına 86a-620, fużūllı 87a-643,taarruflı 83a-531, tekebbürlik 65a-37, oġrılı 96b-902,yosullıda 97a-92329 Bu ekin emir değil pekiştirme morfemi olduğu Osman Fikri Sertkaya tarafından açıklanmıştır. Bkz.I. Uluslar Arası Türk Dili Kongresi, Türk Dil Kurumu, Ankara, Eylül 1988, Tebliğ.26


Fiilden isim yapan ekler-IcI:-GUçI ekindeki G ünsüzünün düşmesiyle oluşmuş bir ektir.dönücilerdir 79a-414eyleyicidir 74a-272alıcılardır 88a-671Fiilden ilden fiil yapan ekler-I 4 l-: Pasiflik-meçhullük ekidir.bozılsa 92b-798sürüldi 98b-954orulmayaydı 97b-929yumulur 82a-496utulur 82a-496-(I)n(I)n-/-(U)n(U)n-:baġlanur 75b-306, biline 88b-695, bulunmasa 95b-881,faırlanmış 87b-652, görünmeye 85a-592, idindi 99a-971, olındı88b-695, olunmışdır 89a-700-I 4 t-: Metnimizde şu örneği mevcuttur:eyitdi 82b-518-(I)ş(I)ş- / -(U)ş(U)ş-:irişür 64a-12irişmezsen 96a-898Belirtme hâli eki+(y)I: Bugün yazı dilimizde umumî belirtme hali eki olan bu ekin kökenihakkında son dönmelerde farklı görüşler ortaya çıkmıştır. Eski Türkçedeki +(I 4 )Gekinin devamı olduğu düşüncesi yaygın bir görüştür. Ancak Mustafa Canpolat’ınson dönemde ortaya koyduğu görüşe göre eğer bu ek +(I 4 )G ekindeki G’nin düşmesisonucu meydana gelmiş bir ek olsaydı G’nin düşmesiyle kendinden önceki ünlününyuvarlaklaşması gerektiğini ileri sürmüştür 30 . Metnimizdeki örnekleri şunlardır:gögi 86a-619, göŋlini 87b-652, gözini 79a-418, güci80b-458, kendiyi 69a-127, ucı 72a-202, vücūdını 99b-992,yolı 105b-1156Soru ekimI: Eski Türkçe döneminde yuvarlak olan bu ek Eski Anadolu Türkçesidevrinde düz ünlülü olarak kullanılmıştır.bilür misin 80b-464, gelür misin 80b-465, alur mısın 80b-464, ılur mısın 81a-466, olur mısın 81a-46630 Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. Mustafa Canpolat, “Eski Anadolu Türkçesindeki BelirtmeDurumu Ekinin Kökeni Üzerine”, Türkoloji Dergisi cilt X, sayı 1, DTCF Yayınları, Ankara, 1992, s.9-11.27


Şahıs ekleri (teklik ve çokluk 2.şahıs)+sIn; +sIz:bilürsin 74b-288, bulasın 622, gelür misiz 511,getürmeyesin 88a-674, irişesiz 104a-1102, işidesin 74a-263, açasın66a-66, alursın 494, olasız 82b-520, anursın 97a-913Gelecek zaman eki-IsAr:Oğuz-Türkmen ve Kıpçak unsurlarının geliştirdiği Türk dilikollarında görülen bu ek Eski Anadolu Türkçesi döneminde daima uyuma aykırı birek olarak karşımıza çıkar.olısardır 66b-79irmeyeserdir 72a-202viriserdür 83a-524Bildirme ekleri (teklik ve çokluk 2.şahıs)+sIn; +sIz:ācetlüsiz 78b-394cāhilsiz 82b-512ayvānsın 96b-899ġāfilsiz 82b-513Zarf-fiil fiil ekleri-IcAK:Daima düz ünlülü olan bu ek Eski Anadolu Türkçesi dönemindeortaya çıkmıştır.olıca 78b-402olmayıca 78b-392B) ÜNSÜZLER (Konsonantlar)I-ÜNSÜZ DEĞİŞMELERİ1) Ötümlüleşme# k > # g: Ön damak k ve g ünsüzleri göstermek için Arap alfabesindetek bir işaretin kullanılması sebebiyle bu değişmenin ne zaman olduğu ve hangikelimeleri kapsadığını tespit etmek oldukça zor bir durumdur. Biz metnimizde busesleri bugünkü Türkçeyi esas alarak okuma yolunu seçtik:#k ünsüzünün korunduğu kelimeler:kendi 64b-29, kesil- 82a-502, kez 73b-251, kendüz 76a-324, kim 64a-6, kimse 97b-931, kirpik 94a-837, kişi 99a-978,kör 79a-417#k > #g değişmesine uğramış kelimeler:geç- 82a-508, gel- 80a-447, gelme- 96a-893, gerek 68b-111, gey- 68a-98, get- 64b-28, getür- 98a-941, gez 74b-280, gibi94b-856, gice 71a-183, gir- 100a-1006, girme- 96a-323, git- 98b-954, giy- 66b-87, göbek 92b-805, gögüs 92b-804, gök 95a-860,göŋül 102a-1148, gör- 84a-553, görme- 412, görün- 99b-981,görünme- 85a-592, göster- 87a-649, gösterme- 99b-985, göz 65a-34, gözci79a- 414, gözlü 79a-411, güç 81a-467, gül- 74b-280,gülme- 82a-498, gün 93a-810, gündüz 71a-183, gövde 92b-79928


# K # > # G # : İki ünsüz arasında kalan veya ünlü ile başlayan eklerönünde bulunan K ünsüzleri ötümlüleşerek geçici olarak G’ye dönüşür.altındaġı 81a-476, ayaġı 94a-834, çoġın 76a-327, damaġına64a-15, didügi 85a-593, doslıġına 84b-574, eylemege 70b-165,geydigin 86b-629, geydügi 68a-98, girmege 76a-323, gögi 86a-619,ıldıġı 85a-593, kirpigi 79b-421, oluġa 96b-907, ulaġı 65a-33,olduġın 75a-295, olmaġa 73b-250, senligi 97b-936, ındırmaġa 81b-484, apdıġı 68b-111, opraġa 75a-300, tutduġı 85a-593, uyandıġın86b-630, uyudıġın 86b-630, vardıġı 85a-594, virdigi 85a-594,yamamaġa 66b-88, yedigi 68b-111Bazı kelimelerde ise iki ünlü arasında kalma ve ünsüz uyumuna uymagibi hadiselerden dolayı kalıcı olarak bir #K# > #G# değişimi yaşanmıştır.köküz >> gögüs 92b-804# t > # d: Bugün yazı dilimizde #t ve #d ile başlayan kelimeler EskiTürkçede hep #t’li şekilde idi. Aslı t olan d fonemiyle başlayan kelimeler EskiAnadolu Türkçesi devrinde genelde d’li şekilde, bazen de t ve d’li şekiller bir aradakullanılmıştır. Metnimizde ise genellikle ince ünlülü kelimelerde #t > #d değişmesimeydana gelmiş kalın ünlülü kelimelerde ise #t ünsüzü korunmuştur.#t ünsüzünün korunduğu kelimeler:aban 92b-806, tanı- 105b-1145, Taŋrı 64a-2, ap- 68b-111,apşır- 98a-952, aş 81a-484, aş- 74a-261, aşra 75a-292, ırna94a-833, oġrılı 96b-902, osan 103b-1096, ouz 72b-231, olu87a-645, op 98a-948, opra 84a-556, opolu 76b-335, toz 78a-400, ut- 74a-263, tüy 96b-903#t > #d değişmesine uğramış kelimeler:daı 65a-46, dama 64a-15, de- 64a-9, deg- 402, degil68b-108, degin 673, degme 64b-30, devşir- 78b-401, dış 76b-335,di- 68a-98, diger 73a-242, dil 102b-1062, dile- 64a-2, diŋle- 74b-281, diril- 97a-922, dirlik 87a-637, doġ-94a-838, doġrı 72a-214,doy- 64b-30, dök- 73b-255, dön- 96a-889, döndür- 98b-961,dönme- 96a-889, dönüci 79a-414, dördünci 75a-299, dört 70a-159,dur- 76b-342, durma- 82a-497, dut- 72a-214, dutma- 72a-215,dün 80a-437, dürlü 64b-31, dürlü dürlü 87b-654, düş- 74a-262,düşme- 97b-935, düşürme- 99b-981t ~ d’li olmak üzere alternanslı yazılan kelimeler:işde 69a-130 ~ işte 80b-457, dut- 72a-214 ~ ut- 74a-263,doġrı 72a-214 ~ oġrı 96b-902# t # > # d #: İki ünsüz arasında veya bir ünlü önünde bulunan #t#ünsüzü geçici olarak ötümlüleşir ve #d#’ye dönüşür.arıdıŋ 82b-520, dörde 73b-260, dördünci 75a-299, gider76b-341, ide 64b-24, iderem 70a-153, işidesin 74a-263, urudursun78b-40329


Bazı kelimeler bulunan #t# ünsüzü ise geçişme, ünsüz uyumuna girmeveya iki ünlü arasında kalma hadiselerinden dolayı kalıcı olarak #d#’yedönüşmüştür.amtı >> imdi 68b-107, kentü >> kendü 105b-1158,kentü öz >> kendüz 76a-324, yiti >> yedi 65a-41t # > d #: # Aslî uzun ünlülerin kısalmasında bağlı olduğu kabul edilen buötümlüleşmeye örnek teşkil eden kelimeler şunlardır:ad 69b-138od 75b-305# ç # >> # c #: ç ünsüzü bazen geçici bazen da kalıcı olarakötümlüleşerek c harfine dönüşür.kiçe >> gice 77a-352, oŋ uçı > on ucı 72a-202,güci 80b-458# p # > # b #: p ünsüzü ötümlüleşerek bazen kalıcı bazen de geçiciolarak b ünsüzüne dönüşür.kipi >> gibi 94b-854, Çalabıŋdan 68a-1022)Ötümsüzleşmez # > s #: Metnimizde tek örneği vardır:köküz >> gögüs# b > # p: Metnimizdeki örnekleri şunladır:biŋ > piŋ 64a-14,barma >> parma 94a-833bış- >> piş- 75b-304,3) Süreklileşme# b > # v :bar >> var 87b-664,barlı > varlı 83a-533bir- > vir 71b-186, bar- > var- 98b-957,b / > v /:abış- > avış- 94a-838, seb- > sev 102a-1052d / > y /:ada > aya 82a-496, adırıl- >> ayrıl- 92b-799,adġur- >> ayır- 66a74, ked- >> gey- 80b-454, od- > oy- 96a-891, odul- > oyul- 80b-453, odun- >> uyan- 86b-630, tod- >>doy- 64b-30, udı- >> uyu- 86b-630# # > # #:yosul > yosul 97a-923yaışı >> yaşı 89a-7054) ) Dudaklılaşma# g # > # v #:tegşür- >> devşir 78b-40130


5) Diğer ünsüzler arasındaki değişmeler# y > # g:yana >> gine 99a-972II-ÜNSÜZ TÜREMESİ# ø # > # y #: Koruyucu ünsüz olarak adlandırılan y ünsüzü ekleme vekaynaşma sırasında ortaya çıkar ve ünlü çatışmasını önler. Bugün yazı dilimizde deolduğu gibi metnimizde de koruyucu ünsüz olarak karşımıza çıkan pek çok örnekvardır:açmayan 68b-107, arınmayan 72b-221, bendesiyim 69b-133,bilmeyen 64a-7, bulunmayan 95b-878, deyüp 82a-506, diyin 68b-113, dönmeyüp 96a-891, esmeyeydi 75b-305, esmeyince 75b-305,eyleyen 65a-33, eyleyüp 79b-423, getürmeyesin 88a-674,incitmeyesin 77b-366, itmeyüp 73a-240, uluyam 80a-439, apuya68b-107, nesneyi 87a-650, olmayaydı 97a-921, oynayan 81b-491,perdeyi 97b-938, sevmeyen 69a-131, söyleyüp 65a-37, Taŋrıyı64a-2, utmayup 88a-674, vireydi 97a-925III-ÜNSÜZ DÜŞMESİ# b > # ø:bol- > ol- 88b-695b / >> ø /:sub >> u 94b-855G # > ø #: Ön ve art damak G ünsüzlerinin tarihi gelişimine baktığımızdakelime ve ek sonu ünsüzleri olarak ele almak gerekir. Eski Türkçe devrinde birdenfazla heceli kelimelerin son seslerinde bulunan ġ ve g’ler Eski Anadolu Türkçesidöneminde yazılan eserlerinde gördüğümüz gibi eriyerek kaybolmuş ve bu düşmehadisesi sonucu kendinden önceki ünlü genellikle yuvarlaklaşmıştır. Bu yuvarlakünlüler Osmanlı Türkçesinin son dönemlerinde uyuma bağlanmıştır. Bu konudametnimizde örnek teşkil eden kelimeler şunlardır:tirig >> diri 97b-928, apıġ >> apu 101b-1041, atıġ >>atı 78a-380, uruġ >> uru 71b-201, neteg kim >> nitekim 76a-333, elig >> elli 90a-732G’lerin eklerdeki durumuma baktığımızda ise isimden isim yapma ekiolan +lI 4 G eki ve belirtme hâli eki olan +(I 4 )G karşımıza çıkar. Bu eklerin tarihigelişim hakkında şunları söyleyebiliriz: Eski Türkçede İsimden isim yapma eki olan+lI 4 G ekinin sonunda bulunan ġ ve g’ler Eski Andolu Türkçesi döneminde düşmüşbu düşme neticesi geride kalan ünlü yuvarlaklaşmıştır. Bugün yazı dilimizde +lI 4şeklinde uyuma bağlanmış olan ekin metnimizdeki durumu şu şekildedir:ayalı 83b-543, dürlü 65a-44, ayaludır 83b-543,gümānlu 68a-103, hācetlüsiz 78b-394, cānlu 81b-489Bugün umumî belirtme hâli eki olan +I 4 ekinin kökeni olarak kabuledilen +(I 4 )G ekinde bulunan ġ ve g ünsüzleri de eriyerek kaybolmuş ancak budüşme sonucunda geride kalan ünlü yuvarlaklaşmamış düz şekliyle kullanılmıştır.Metnimizde bulunan örnekleri şunlardır:31


gögi 86a-619, gözi 65a-33, yoluġ >> yolı 105b-1156# G # > # ø #: Bu düşme hadisesi bir kısmı kelime bünyesine dahil olmuşkalıplaşmış eklerde ve yönelme hâli eki +GA, yön gösterme eki +GArU, fiilden fiilyapma eki –GUr-, sıfat fiil eki –GAn, zarf fiil ekleri –GınçA ve -GAlI eklerindekarşımıza çıkar. Metnimizdeki örnekleri şunlardır:kergek >> gerek 102b-1067, ulġa >> ula 84a-560,eşgek > eşek 96b-903, urtġar- > urtar- 97b-937, adġur- >> ayır-66a-74, bolmaġınça >> olmayınca 71a-187, yalġan > yalan 99b-991, ubġa >> uya 75a-298# r # > # ø #: # Eski Türkçede er- olarak karşımıza çıkan, bugün bütün isimve fiil şekillerinin sonuna gelerek onlardan birleşik fiiller yaptığı için ana yardımcıfiil, isimleri fiilleştirdiği için de isim fiili olarak adlandırılan i- fiilinde bu hadisegörülür. er- > ir- > i- > ø şeklinde bir tarihi gelişim izleyen bu fiile dair metnimizdebulunan örnekler şunlardır:99b-985ermiş >> imiş 87b-653, erti >> idi 90a-732, erser >> ise# l > # ø: Tek örneği vardır:oldur > odur 95b-873# l # > # ø #: Metnimizde geçen kalıplaşmış iki kelimeyi bu düşmeyeörnek verebiliriz:oltur- > otur- 82a-498, keltür- >> getür- 98a-941IV-HECE DÜŞMESİHece düşmesini eklerde ve kelimelerde olmak üzere iki başlık altındainceleyebiliriz.Kelimelerde görülen hece düşmesine örnek teşkil eden kelimelerşunlardır:barır >> var 100b-1010, elig >> elli 77a-351Metnimizde hem eski hem de günümüzde kullanılan şekliyle var olanbildirme eki de benzer hecelerin yutulmasına (haploloji) dayanan bir hece düşmesineuğramıştır. Bu ek turur / durur > +dUr şeklinde ekleşmiştir.udur 85b-596, yodur 77a-357, budur 79a-415, ādemdurur 81b-490, burundur 84a-561, gözdür 84a-561, aġızdır 84a-561, cāhil durur 99a-970, yodurur 66b-78V-ÜNSÜZ İKİZLEŞMESİbelgülüg >> bellü 79a-413, elig >> elli 90a-738 örneklerinde karşımızaçıkan bu ikizleşmenin sebebi G ünsüzünün eriyip kaybolması dolayısıyla meydanaçıkan açık dayanıksız hecenin güçlendirilmesi esasına dayanarak hece dengelemesiyoluna gidilmesidir.32


VI-TEKLEŞMEYalnız şeddeli Arapça kelimelerde görülen bir ses hadisesidir. İç ve sonseste bulunan çift ünsüzlerden birinin düşmesi ile tekleşme hadisesi meydana gelir.Bugünkü yazı dilimizde tekleşmiş şekilleriyle dilimize yerleşen çok sayıda kelimebulunmaktadır. Ancak son sesleri çift ünsüzlü olan kelimeler, ünlü ile başlayan birek aldıklarında tekrar eski şekillerine dönerler. Metnimizdeki örneklerini şu şekildesıralayabiliriz:şerr > şer 97b-926, şekk > şek 105a-1136, a >a 82b-509, redd > red 75b-311aıŋ 102a-1053, aı 80b-458, şekk ü gümānı95a-871, sırrıdır 77a-349VII-ÜNSÜZ UYUMUTürkçe kelimelerde yan yana gelen ünsüzlerin ötümlülük-ötümsüzlükbakımından benzeşmesidir. Yani bir sözcük ötümsüz ünsüzle bitiyorsa ötümsüzünsüzle başlayan bir ek alır; ötümlü ünsüzle bitiyorsa ötümlü ünsüzle başlayan birek alır.Türkçe kelimelerde yan yana gelen ünsüzlerin tonlu (yumuşak)-tonsuz(sert) olmaları bakımından birbirlerine uymalarına ünsüz uyumu denir. Kısacakelime içindeki ünsüzlerin birbirleriyle olan uyumudur. Buradan hareketle dilimizdetonsuz (sert) ünsüzlerden sonra tonsuz (sert) ünsüzler, tonlu (yumuşak) ünsüzlerdensonra tonlu ünsüzler gelebilir.Metnimizde bu uyum dışında kalan ekler şunlardır:Görülen geçmiş zaman eki: –dI:yaratdıŋ 84a-555, akdı 74a-261, eyitdi 82b-518, yaratdı79b-422Bu ek bir yerde ünsüz uyumuna tabî olmuştur.uttular 88a-670Öğrenilen geçmiş zaman eki: –I 4 pdUridüpdür 75a-303, olupdur 105b-1150, ındırıpdur 65a-41Emir eki: –Gılutġıl 74a-263Bulunma hâli eki: +dAāiretde 102a-1053, ulada 94a-840, maşrıda 84a-838,arīatda 69b-136Ayrılma hâl eki: +dAnalmadan 82a-500, āyetden 68b-107, başdan 82a-496,binlikden 87a-642, dimekden 68b-112, elifden 69a-118, ġıybetden82a-499, adiden 68b-48, adan 74a-274, ırdan 82a-499,ikmetden 74a-266, orludan 77b-372, ikilikden 71b-192, nefisden65b-52, atmadan 82a-500, şehvetden 103a-1081, şirkden 99b-992,opradan 79b-42433


Sıfat-fiil fiil eki: –dUKdidügi 85a-593, geydügi 68a-98, olduġın 75a-295, utduġı85a-593Bildirme eki: +dI 4 rāteşdir 75b-304, āyetdir 68b-117, bilmekdir 69b-144,elifdir 69a-118, eylemekdir 69b-143, gerekdir 71b-198, adır68a-102, ākdir 85b-596, hidāyetdir 71a-185, urūfdur 70b-163,ūtdur 92b-806, işāretdir 80b-462, kāinātdır 70b-161, avisdir92b-805, uvvetdir 81a-481, memātdır 68a-92, münāfıdır 70a-152, oruçdur 90a-729, sāatdir 71a-183, şeāvetdir 68a-100,şerīātdır 75a-298, şirkdir 76b-336, taīdir 71b-195, arīatdır69b-140, opradır 75b-307, velāyetdir 68a-96, yodur 102b-1064,ātdır 85a-586, elāletdir 83a-53434


Haā kitāb-ı fairnāme-i Vīrānī Dede rametüllāhi aleyhi 31Bismillāhirramanirraīm ve bihi nestaīne 32[64a](1)Elamdülillāhi rabbi’l-ālemine imdi ey ālib-i fażl-ı a elamdülillāhdanmurād (2)Taŋrıyı aŋmadır ve Taŋrıyı aŋmakdan murād bilmekdir ve eger Taŋrıyıbilmek dilerseŋ (3)özüne bir naar eyle zīrā kim özüni bilen aı bilir ve özinibilmeyen (4)aı bilmez ve aı bilmeyen dīdāra irmez ve dīdāra irmeyenayvāndır pes (5)ayvān olanlar ol kimselerdir kim maām-ı faīrden bī-aberdirpes imdi (6)ey ālib-i esrār-ı ilāhī her kim ki bu farıŋ itiżāsına ise anı bilmese (7)olmürşide irmemiştir ve mürşide irmeyen aı bilmemişdir ve aı bilmeyenMuammedi (8)bilmemişdir ve Muammedi bilmeyen Alīyi bilmemişdir ve Alīyibilmeyen müliddir ey ālib a (9)dedikleri Muammed Alīdir zīrā kim abunlardan āşikāre oldu imdi (10)fehim ve idrak eyle kim bu far-nāmeniŋ aīatınıve māhiyyetini eger ādem iseŋ ve (11)eger ayvān iseŋ var imdi otunu otla zīrā kimbu ikmete ve bu (12)udrete ādem olan irişür ayvān olan otun otlar zīrā kīm a(13)Subāne ve Teālā bu on sekiz piŋ ālemi yodan var eyledigi zamānda bu on(14)sekiz piŋ ālemiŋ içinde on sekiz kez yüz piŋ malūatı var eylemişdir imdi(15)her biriniŋ damaġında bir leet ve bir çeşni ve bir ikmet ve bir udret virmişdirimdi [64b](16)ādem olana farż olan budur ki aı bile şir:Mefāīlün Mefāīlün FeūlünGel ey mümīn beri farż-ı üdādır(17) aı bilmek çü avl-i Muafādıraı bilmek dilerseŋ bil AlīyiOu ilmiŋ apusı (18)Murtażādırasandır hem üseynim ü ĀbidīnGözüm nūrı imām Bākır beādır31 Virani Dedenin Fakirname adlı kitabıdır. Allah Virani Dedeye rahmet etsin.32 Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla başlıyorum ve yalnızca ondan yardım istiyorum.35


َََُِ(19)Beri gel Cafere Kāım RıżāyaTaīye vir özün luf u saādırNaī Asker (20)şahā Mehdī-i hādīOlupdur ey Vīrānī ol saŋadırimdi ey ālib (21)a Teālānıŋ murādı bu idi kim biline bunı inām eylemişdiuluna ul odur kim (22)bu cihāna neye gelmiş anı bile resini bula zīrā kim elestübi-rabbiküm deminde irār (23)bir idi kim a nedir bāıl nedir ve Muammed Alīve bunların āl-i evlātları kimdir ve fari (24)ve erkānı nicedir anuŋ üzerine perestişide tā ki aı bāıldan fehīm (25)ve idrāk ideler eger bu irārı yerine getürmeyenleryalancı olalar avlühü Teālā (26)33ْ ِ ِ ٰ ْTaŋrınıŋ laneti yalancılar (27)üzerinedir beyit:ْ َ لعنت االلهِ‏ على الكاذبڍن َ َpes manīsi budur kimMefāīlün Mefāīlün FeūlünYalancı ādemüŋ olmaz īmānıİçinden gitmeye hergiz gümānı(28)imdi bir kişiniŋ içinden gümānı getmese ol kişiniŋ īmānı dürüst olmaya imdi(29)dürüst olmayan andan malūm olur kim ehl-i nefis olur kendi alin görmez (30)veehl-i ama olur cihānı arnına oysaŋ doymaz ve ehl-i tekebbür olur degme (31)söziişitmez pes imdi her kimde bu üç dürlü nesneyi görürseŋ mula şeyān [65a](32)gibimerdūd oldı evvelī mabunı ebedī oldı zīrā kim aı inkār eyler pes (33)aı inkāreyleyen ehl-i nefis gözi görmez ve ehl-i tekebbür olur ulaġı işitmez ve ehl-i(34)ama olur sözüni yabana arac eyler imdi ādemin nefsi gözüne baġlıdır (35)vegözi ulaġına baġlıdır ve ulaġı tekebbür olmasına baġlıdır ve tekebbürligi amaına(36)baġlıdır ve amaı sözüne baġlıdır zīrā kim bir kimsenüŋ gözi bir nesneyi görse(37)nefis ġalebe eyler tekebbürlik uhūra gelür ama ziyāde olur söz söyleyüp(38)anı ister eger virmezse ol cāna ased olur tekebbürlik eyler pes her kimde(39)ama olsa nefis āżırdır ve tekebbürlik eyler bu iki nesneden binā olur avlühüٰ ْ ٰ ِ ِ ينْ‏ (40)Teālā 34 َ pes şeyān gibi kāfir oldı şir:وكان من الكافر33 Allahın laneti yalancılar üzerinedir.34 Bakara 3436


ُُْ ِّ َُُْْ ِّ ِْٰٰMefāīlün Mefāīlün FeūlünHer kimsede (41)var bu üç aāletAleyhi’l-lanedir ol pür adāvetYedi kez ındırıpdur (42)nu-ı aıAnuŋ boynuna geçdi av-ı lanetDilemişdi daı ol avmi adu(43)Muayyendir ki gösterir şeavetBu üç nesne ile āhir olupdurAliniŋ (44)āline dürlü aāretVīrānī ıl teberrā kimde görseŋBu üç fili (45)odur ehl-i ıyānetİmdi a birdir ve mabūd birdir ve maūd birdir (46)eger adan daı ġayrı birnesne maūd idinse mabūdın oldur pes [65b](47)Resūl Aleyhisselām buyurur35َ ُ ْ َ ُ ْ َ ُ ْ َ ‏ُود ْ(48)pes imdi bu adiden murād her ne maūd كل مقصودن معبود وكل معبودن مقصidinseŋ mabūduŋ oldur (49)ve her ne mabūd idinseŋ maūduŋ oldur pes imdiوكان من الكافر ينْ‏ adan ġayrı (50)bir nesne isteseŋ revā degildir avlühü Teālā 36ِ ِْ َ َ َ(51)yanī kāfirlerden ola ey ālib-i far-ı fenā ehlüllāh ve ehl-i āiret (52)andanmalūm olur ki lā-itiyāc olur kifāf-ı nefisden ġayrı bir (53)nesne içün varıp kimseyetenezzül eylemez meger marifetüllāh ola (54)zīrā kim ehlüllāh ehl-i marifetdir veehl-i āiretdir imdi ehl-i āiret (55)olan kişide nefis olmaz ve daı amada olmazdaı tekebbürlik olmaz (56)zīrā kim bu merātib ehl-i faırdan ihār olur zīrā faırolan āşılar (57)ālib-i dünyā olmaz ālib-i dünya olmayanda ama almaz ehl-inefis (58)olmaz tekebbürlik daı eylemez imdi beri gel ey ālib arındaş (59)farı yādıl özüni ābād ıl sen seni dilşād ıl cismini bünyād (60)pes imdi ey ālib-i far-ı fenāeger sen seni bünyād ideyim dirseŋ [66a] (61) iriş bir mürşide kim anda olmaya bu üçaālet ta kim maūdını (62)ve cismini nebiyya ılasın sen seni dilşād ılasın ve35 Neyi maksat edinse mabudun olur, neyi mabud edinse maksadın olur.36 O kâfirlerdendi.37


َّ َّٰözüni ābād ılasın (63)ve farını yād ılasın zīrā kim faır maāmı bir maāmdır kimimāmı Caferi’-ādı (64)Aleyhisselām arīkatınāmesinde buyurmışdır farıŋ cānıMuammed Alīdir (65)imdi ey āşı-ı ādı Muammed Alī adır zīrā birinebiyyullāh ve biri (66)veliyyullāhdır pes imdi ne manīdir ki adan açasın gelberü açma (67)adan zīrā adan açan kāfir olur bī-dīn olur zīrā kim Muammedٰ ٰ ُ النار Alīye (68)kim ki irār eylemedi anuŋ aında buyurmışdır avlühü Teālāو37(69)yanī aınıŋ ol oddan kim yaralandı kāfirler (70)içün imdi ey التى اعدت للكافر ينْ‏ ِ ُ ِ َّ ْ ِ ْ ِ ِālib-i far-ı fenā bu ikmetiŋ alını bileyim derseŋ (71)ehl-i inkār olma zīrā kim birkişi faır olmasa ālet-i neza uġrasa (72)yanī ölse īmānsız gider bī-şek bī-şübhe vebī-gümān zīrā kim (73)ol ażret-i şāh-ı velāyet imām-ı Alī Kerremallāhü vecheSelmānıŋ namāzını (74)ılmamışdı iki etmegi yarına ayırdıgı ecilden imdi var fikireyle bu sözi [66b](75)ikir eyle eger irārın var ise ol ażret-i Şāh-ı Şehinşāh zīrākim (76)bir kişi aa irişmez tā delīli pīrler olmayınca imdi pīrler ehl-i faırdır(77)şir:Mefāīlün Mefāīlün FeūlünGel āşı abūl it bu fenāyıFenādan maūd uş bulma (78)beāyıKimiŋ kim yodurur far-ı ResūliMuaa görmez ol ūrī liāyı(79)Ki bunda kör olan anda daı körOlısardır gümānsız bil burayı(80)Geçüp nefsinden idrāk eylediŋseKi kimdir mürüvveti ço MurtażayıVīrān (81)Abdāl şükr ıl aa her demGözünle gördüŋ uş āl-i abāyıimdi (82) ey ālib far-ı fenā a Tebāreke ve Teālā fıarādan ehār olur zīra kim(83)bir ehl-i dünyāya ilhamu rabbānīden veyāūd irşād-ı pīrlerden albine feyż-i37 O ateş ki kâfirlere vaat olunan ateştir.38


َِ(84)ilāhī irse ehl-i faır olur pes vay saŋa kim faırdan açasın ehl-i dünyā (85)olasınve ammā faır iki ısımdır biri yodur faır dür biri lā-itiyāc (86)olur yanī birloma ve bir ıra ve kifāf-ı nefis içün yiyecek ve üşümeyecek (87)ve giyecek zīrākim İbrāhīm-i Edhemüŋ kerime lufundan bir söz söylenir kim malūm (88)erenlerdiraçan bir pāre yama bulsa ırasına yamamaġa bir yere atarmış [68a](89) alıŋarasında üç gün dururmış andan varırmış eger kimse almadısa (90)alırmış ırasınayamarmış yā Sulān-ı Cihān Seyyid-i Ġāzi veyā aret-i (91)ünkār El-ācı BektāşiVelī rū-ı Muammed Alī ve cemī-i erenler bir nūrdır (92)bir zāt ve bir ıfāt ve birayāt ve bir memātdır ve bunların cümlesi far-ı fenāda(93)gelmişlerdir imdi eyālib-i a far-ı fenā erenler ölmez erenlere memāt (94)irmez ve illā ki mevt irsetene irer rūa irmez zīrā kim erenleriŋ (95)rūı Muammed Alīdir ve erenler daıMuammed Alīdir pes Muammed Alī ölmez zīrā kim (96)nūr-ı nübüvvet ve nūr-ıvelāyetdir bir zātdır ol bir zāt hidāyetdir ki (97)hidāyet bāīdir ölmez imdi anıŋçünpīrler buyururlar kim bir kişi özüni (98)Muammed Alīye terbiye itmese faarāyamdidügi ve tac u pūş geydügi talīdāne (99)olmuş ola diler imdi ey ālib-i far-ı fenāyüri öyle anāır mutaāsınca (100)fenāane daı irsen şeāvetdir pes imdi ey ālib-ifar-ı fenā (101)faır adır münezzeh ve müberrādır avlühü Teālā38َ ُ َ َّ ِ َ ْ ُ ْ َ ِ َْ ْ َ ُّ ِ ْ َ ِّ َ َالحق من ربك فالٰ‏(102)imdi dir ki adır Çalabıŋdan pes olma gümānludan zīrā تكونن من الممترين(103)gümānlu müşrikdir müşrik mirdārdır mirdārın namāzı niyāzı abūl ve mabūldegildir [68b](104)kör olan aretde daı kördür zīrā Resūl Aleyhisselām buyurur39ْ ِ َ ُ َ ٰ ْ َ ِ ِ ٰ ِفى ھذه اعما فھو فى االٰخرة اعمىٰ ْ َ َِ َ ْ ومن ٰ َ كان (105)pes imdi bunda kör olan anda daı(106)kördür pes kör görmez ne şerīat ve ne arīkat ve ne marifet ve ne aīat(107)imdi bu dört apuya gözin açmayan ve kendi merātibin ve menzilin görmeyen(108)dīdarını daı görmez imdi bunda varaca menzilini görmez ādem degildir(109)ādem olmayan esfeldir imdi esfel a sözini işitmez a sözini (110)işitmeyenerenler cemālini görmez erenler cemālini görmeyenden ne āıl olur (111)pes anıŋapdıġı ne olsa gerek yedigi ne olsa gerek imdi ey ālib-i (112)İlāhī elamdülillāhdimekden murād budur ki eger bildiŋse oş ve eger bilmedinse yüz (113)piŋ kerreelamdülillāh diyiŋ faide yodur bilmiş olasın imdi ey ālib (114)dürr-i yetim birdaı budur ki rabbü’l-ālemīn dimekden murād ālemleriŋ issisi (115)ālemleribesleyici dimek olur imdi besliyiciden murād ālem-i aıldır ve andan (116)murādanadır ve anadan murād Fātiadır Fātiadan murād Ümmü’l-Kitābdır ve Ümmü’l-38 Bakara 14739 İsra 7239


ٰٰKitābdan (117)murād Seba’l-Meānīdir Seba’l-Meānīden murād yedi āyetdir veyedi āyetden [69a](118)murād yedi noadır yedi noadan murād bir elifdir birelifden murād Mecmū-ı (119)Kelāmullāhdır ve Mecmū-ı Kelāmullāhdan murād yüzon dört sūredir (120)yüz on dört sūreden murād altı piŋ altı yüz altmış altı āyetdir altı(121)piŋ altı yüz altmış altı āyetden murād on sekiz piŋ ālemdir on sekiz piŋ(122)ālemden murād ādemdir ve ādemden murād Muammed Alīdir ve anların āl-ievlādlarıdır (123)ve evlād-ı Alīniŋ āt-ı şānını fehim ve idrāk eylemekdir ki40َ anların şānına şerīfine gelmişdir zīrā kim cemi-i ilm-i َ َ ْ (124) َ َّ ُ ٰ َ ِ َ َولقدآدم كرمنا بنىulūmiŋ (125)bābı Alīdir ve şeri Muammeddir pes Resūli Aleyhisselam buyurdı41َ َ انا َ مد ‏ِينة العلم وعلى بابھا (126)َ ِ ْ ِ ْ ُ َ َ ِ ُّ ِimdi bir kişi Alīye irmesse Muammedi bilmez (127)veMuammedi bilmezse ilmine ālīm olamaz ve ilmine ālīm olmayan kendiyi daı(128)bilmez imdi kendiyi bilmeyen evlād-ı Alīye irārı yodur pes ānedāna(129)irārı olmayan ażret-i Alīyi sevmez beyit:Fāilātün Fāilātün Fāilātün FāilünMurtażāyı sevmezse becid lanet (130)eyleremālime lanet olupdur işde āyet söyleremMurtażāyı sevmeyen anda (131)bulur īmānı dinOl Yeīdin cānına lanet beġayet söyleremMurtażānıŋ [69b](132)düşmānına lanetim var ad-hezārLanet a laneti bī-nihāyet söylerem(133)Murtażānıŋ bendesiyim cān ile dilden yaınŞānına taī idüp (134)dilden şehādet söyleremMurtażāyīdir Vīrānī bī-naīr u bī-miāl(135)Şāhı aydar māhı aydar uş hidāyet söylerem40 İsra 8041 Ben ilmin şehriyim, Ali ise kapısıdır.40


ََُِِْPes imdi bu bāb (136)ol bābdır ki bāb-ı arīatdır yanī Alīdir imdi bāb-ı arīatdabir kişi (137)nāı olsa yanī faır olmasa fi’l-mertebe ali nāıdır ve cāhildir ki(138)beyit:Fāilātün Fāilātün FāilünCāhili müşrik olupdur ay degilBir adı lā-şeydir anuŋ şey degil(139)zīrā kim Resūl ażretini bilmeyen Alīyi bilmedi ve Alīyi bilmeyen aıbilmez zīrā (140)a bāb-ı arīatdır imdi bāb-ı arīat far-ı fenādır beyit:Müstefilün Müstefilün Müstefilün Müstefilün(141)Her kim ki faır olmadı mā-i uhūrı bulmadıayyib ü āhir olmadı ve yodur (142)anuŋ ahāretiİmdi evvel manī budur ki fenādır liādır liādan (143)beādır beādan murādādemdir ādemden ātını fehm eylemekdir ve ıfātını (144)bilmekdir ve āhirin vebāının bilmekdir zīrā kim ādem secdegāh-ı ālemdir (145)pes ażret-i RisāletAleyhisselām buyurur kim42ُ َُ ِ[70a](146)ُ ْ َ ُ ِ ْ ُ ْ ِقلب المٶمن بيت االلهْ‏قلب المٶمن عرش االلهْ‏ َ قل ‏ْب المٶمنخزينت االلهْ‏ْ ُ ُْ ْ َ ُ ِ ْ ُ ْ ِimdi ādemiŋ (147)göŋli bir āf āyīnedir ol āyīneniŋ albi bu cemālullāhdırki (148)arşullāhdır ve azīnetullāhdır ve secde-yi ubūdiyyet ve perestiş buŋadır(149)ki kabetullāhdır imdi bu kabetullāhı kim ki avāf eyledi farż u (150)vācibdirki cemīi varını yamaya vire far-ı fenā ola imdi her kim ki (151)ıfıl olmadı yalancıirārı bu cemāle ve bu kemāle her kim ki irārı (152)yodur īmānı yodur īmānıolmayan münāfıdır avlühü Teālā43ْ ِ ِلعنت االلهِ‏ على القوم المنافقين ْ ُ ِٰ ْ ََ َْ ََ ْ(153)pes bu irār ileirār iderem derseŋ (154)lanet irārına ve daı diŋine īmānına zīrā kim cemī-ierenler kim gelmişlerdir (155)ılmışlardır irārına ābit varını afīla eylemişlerdir cānile baş (156)arc eylemişler idi nice nice imdi sen daı aı göreyim dersen(157)geç cān ile başdan arada almaya senlik a daı āhīr ola tā ki (158)bī-şübhebī-tereddüd aı özinde müşāhede idesin imdi ey ālib (159)far-ı fenāyı fehimidrāk eyle kim Fātiatü’l-Kitāb dört ismi vardır [70b](160)çār anāır adedince evvelْ َ42 Müminin kalbi Allah’ın evidir, müminin kalbi Allah’ın arşıdır, müminin kalbi Allah’ın hazinesidir.43 Allahü Teâlâ’nın laneti münafık toplumun üzerine olsun.41


ََََُِِِْْْْْْ ََََََََُُِِّْْFātiatü’l Kitābdır ikinci Elamdülillāhdır (161)üçünci Seba’l-Meānīdir vedördünci Amme’l-Kitābdır ki aıl kāinātdır (162)āk ve bād ve nār ve ābdır ve biridaı budur ki Fātiatü’l-Kitāb yigirmi bir (163)urūfdur vech-i avvāda muayyeddir44َ َ ِ ٰ ُ ِ َ ٍّ َ ْ ُو الطور وكتابٌ‏ مسطور فى رق منشور (164) Teālā avlühüTeālā ātını (165)ve ıfātını müşāhede eylemege avlühü Teālā45imdi ey ālib eger dilerseŋ aْ ُ ْ َ َّ َ ْوازكر ربك فى نفسك والٰ‏ِ ِ تكن من الغافلينٰ ْ َ ُ َ(166)pes a azze ve celle buyurur beni isteyen öz kendi nefsindeَ َ َ َ ْ َ َ َ َ َ َ َّ (167)istesin zīrā adī-i udsīde buyurur(168)pes imdi َ من عرف نفسه فقد عرفه ربه 46kendi nefsinden ġāfil olan adan daı ġāfildir ġaflet-i (169)or merātib-i ayvāndırpes ne sebebidir ki ādem ayvān ola imdi āşı-ı (170)ādı bir naar eyle Fātiatü’l-Kitāb yigirmi bir urūfdur ki vech-i avvāda (171)naış olmuşdur zīrā fātia yediāyetdir yedi aı avvā adedince ki ummü’l (172)kitābdır iki aş dört kirpik bir açyedi Ümmü’l-Kitāb oldı (173)adı imdi ey ālib-i far-i fenā bir daı budur kiFātiatü’l-Kitābda sī ve dü [71a](174)urūfuŋ yedi aı gelmemişdir imdi avvānıŋvechinde daı ol yedi a (175)gelmemişdir zīrā avvānıŋ vechi yigirmi bir urūf ileinşādır yedi aı aradır (176)on dört aı beyāzdır zīrā açan mevlūd anası arnındaālem-i fānīye teveccüh (177)eylese ol yedi a ile ıfāt gösterir ki ara adır ve ondört daı (178)beyāzdır anıŋ muābelesinde dest-i hidāyet ile mesūr ve mektūbdurimdi (179)üç urūf daı vardır elifde fe () ādda dāl () nūnda vāv () imdi fehimَ ْ لقد َ ْ خلقنا eyle (180)kim bu yigirmi dört urūf avvānıŋ vechindedir kim avlühü Teālā47‏ْاالِنسانه فى احسن تقويمْ ِ ْ َِ َ ْ َ ِ ٰ ْ(181)dir imdi cemī-i ulūmuŋ alı aīatdır bu yigirmi(182)dört urūfdur ki avvānıŋ vechinde mesūrdur cemī-i semavāt u zemīn buyigirmi (183)dört urūf ile binādır zīrā gice ve gündüz yigirmi dört sāatdir leyl(184)ve nehār bir ān ve bir sāat arārı yodur ıfāt-ı āsen-i tavīmi ikir eyle(185)zīrā kim vech-i hidāyetdir imdi sen daı kendi ilatiŋ bilmek dilersen özüni(186)mürşide vir tā kim saŋa ikmet-i hidāyet nedir anı bildire zīrā kim bir kişi kendi(187)ātını bilmek mümkīn degildir tā kim pīrlerin isānı olmayınca bir kişi[71b](188)kendi ilat-i ālemine yol bulma ābil degildir zīrā kim Resūlُ ٰ ِ پير من خدايى من Aleyhisselām (189)buyurmışdır 48ِ ِ imdi pīrler aydır kişiyi ikilikten(190)ālemi anāır birle yoġururlar binā örürler nitekim bāb-ı şerīatla bāb-ı arīatla(191)bāb-ı marifetle bāb-ı aīatla binā örürler el-ıa ban-ı ādemden geldigi gibi(192)ikilikden seni uhūra getürür nitekim bir kişi iki kerre anadan gelmese ādem44 Tur 1-345 Araf 20546 Kendini bilen Rabbini bilmiştir.47 Tin 448 Benim önderim benim Rabbimdir.42


َِِْْ َُ َّ َ(193)olmaz zīrā kim biri anadan gelmekdir ve biri pīrlerden gelmekdir imdi(194)anadan gelmek beşeriyyetdir talīddir bir daı pīrlerden gelmekde ālem-i(195)taīdir avlühü Teālā49ِ ُّ ِ َ ُ ُ ْ ِ ُّ ُ ٰ ِ ِ َ ُ ُّ(196)yanī اَاللهُ‏ ولى الذين ‏ٰامنوا يحرجھم من الظلمات الى النورa Subānehü ve Teālā ulunı böyle buyur kim bir kişi andan gelse ulümāt nūrıdır(197)imdi pīrlere irse nūr-ı hidāyetdir ol zamān a Teālā ulunı ulümātdançıarup (198)nūr-ı hidāyete irāc eylese gerekdir ol zamān kimse ehl-i hidāyet olup(199)ātını ve sıfātını bilse gerekdir beyit:Fāilātün Fāilātün FāilünHer ki irdi pīrlere ol nūrdurDört kitāb (200)anuŋ yüzine mesūrdurUş sekiz cennet yüzine intiārüsn-i ulıŋ anada (201)meşhūrdurKim ki virmez āl-i evlāda yüzinBāli yodır bir uru zenbūrdur[72a](202)Maūda irmeyeserdir on ucıBu ıfātdan āibet ol dūrdurEy Vīrānī (203)ıl tevellā ānedānaÇünki saŋa ol pīrlerden düstūrdurzīrā kim suflīden ulviyyeye (204)tebdīl olsa gerekdir ol zamān ol kimsenüŋ ism-imüsemmāsı arşullāhda (205)defteri ayıd olsa gerekdir imdi bir kimseniŋ ismidefter-i hidāyete naış olsa (206)ol kimse hidāyetdir imdi vay saŋa kim pīrler kimdirarada bu ikmet nedir bilmeyesin (207)beşeriyyetden arınup insān olmayasın yā pesbu cihāna gelmekden murādın nedir (208)ve maūdun nedir neye geldiŋ bilür misinimdi bir kimseniŋ ismi defter-i hidāyete (209)ayıd olmasa ādemi ādemizād degildirgerçi ūretā ādemdir manīde dīvdir dīv olan (210)ehl-i inkārdır zīrā ol kimse kimāli muli kendüyi varını pīrlere virmedi (211)nefsi hevā elindedir āhirā pīrler ile49 Bakara 25743


ََُِْْْٰ َْbāını nefsi muteżāsında pes ol kimse (212)ehl-i inkārdır zīrā ehl-i inkār olan kāfirdirnitekim a celle ve alā şānühü (213)urān-ı aīminde buyurur50الٰتھدون َ َُ ٰ َ وقال َّ ِ َ الذين َ َ ُ كفرو ْ ُ ٰ الَالھداmanāsı budur kim (214)anlar kim kāfir oldılar doġrı yol dutmadılar ve aledaı indi anlar doġrı (215)yol dutmadılar imdi bir kişi doġrı yol dutmassa aairmez aı bilmez aı bilmese (216)cāhildir aında ażret-i Risāletbuyurmışdır 51[72b](217)imdi bir kimse cāhil olsa yanī aı َ َّ ٌ َ ْ ِ َ ْ ٰ ِ ُ َ ْ ِالشىء شىء الجاھل الٰشىءbilmese ol cāhildir imdi bu eşyānıŋ (218)birinden degildir bu eşyānıŋ birindenolmayan şeyāndır pes imdi şeyāna (219)lanet vācibdir beyit:Fāilātün Fāilātün FāilünCāhilī şeyāna eyle lanetiGer dilersen bulasın a rameti(220)imdi ey ālib-i fār-ı fenā bu ikmetiŋ ve bu udretiŋ alını bilen bildi bilmeyen(221)cāhil aldı imdi cehlinden arınmayan ūretā ādem manīde ayvāndır gel imdi(222)cehid eyle ıfātını ātıŋı mirāta dutar yosa oŋra utanırsın ġāfil olma alıŋı(223)yaşiden tanı tā ikmet ü idāyet nedir bilesiŋ ve dīdāra vāıl olasın (224)imdidīdāra vāıl olma dilerseŋ far-ı fenā ol alāyıdan biri ol (225)avlühü Teālā52َ budur ki ve yā cemāat fıarā-yı (226)arīat ve ُ َ َّ ِ َ َ ُ َ َ َ َّ ُ ّ‏َوالٰ‏تركنو الى الذين ظلموا فتمسكم النارulemā-i şerīat meyil eylemeŋ ālimlere yanī dünyā ardınca yorulup (227)dünyāyamuabbet idenlere tā kim cehennem āteşi sizi yamaya özini Muammed Alīye(228)irişdir zīrā kim farıŋ cānı Muammed Alīdir ve delīli pīrlerdir imdi bir daıbudur kim (229)fātiatü’l kitābıŋ alı adedi yigirmi sekiz urūf ādemiŋ cemāli vekemāli (230) adedincedir zīrā kim anuŋ vechinde yigirmi sekiz kitābet naş-ıhidāyetle mesūrdur (231)ve mektūbdur ve bir daı lām elifdir yigirmi ouz olururūf fe-emmā lām elifiŋ [73a](232)kāim-maāmı dört urūf vardır ZebūrdaTevrātda İncīlde Furānda (233)mürekkebdir ki ol sebebden Ādem Aleyhisselām budört kitābıŋ kemāli udretine (234)ve ikmetiniŋ nihāyetine irişmişdir anıŋçünilfetüllāh ve Hidāyetüllāhdır (235)imdi pākīze-āt bir daı budur ki bir noa atabelinden ticāret eylese (236)ana ramine yanī ki ban-ı avvāya teveccüh eyleseanda aŋa yedi kevākib (237)terbiyyet eyler tamām ouz ay ouz gün ouz sāat50 Kâfirler doğru yolun olmadığını ve onların doğru yola ulaşamayacaklarını söylediler.51 Şey bir şeydir, cahillik hiçbir şeydir.52 Hud 11344


üzerinden (238)geçince her biri bir ay ükmi ükümet eyler tā yedi ay tamām oldudaoġlan (239)daı tamām olur eger ol demde icāzet-i inābet olup ālem-i fāniye ticāret(240)eylese ol yedi ayıŋ içinde oġlan kemāle yeter eger ticāret itmeyüp (241)ükmüükūmet yine Zūale degse bir ay Zūal üküm eyler andan nöbet Müşterīye(242)diger Müşterī daı bir ay ouz gün ouz sāat üküm eyler andan(243)Müşterīdir kim alur davet-i icāzet birle ol oġlanı ālem-i fānīye getürür(244)andan ol oġlanıŋ vücūd-ı ikmeti binā-yı avvā ile aşır oldısa ouz (245)aytamām olıca ālem-i fānīye sefer eyler ve eger vücūdı Ādem ile binā oldısa[73b](246)ouz ay ouz gün ouz sāat olunca dār-ı fenāya ticāret eyler andan(247)ol oġlan ālem-i bāde ālem-i āba düşer feryād eyler göz yaşı revān olur(248)andan ikmet ve hidāyet birle oġlan balıġa biner andan öküze biner andan(249)beste-dihānında ol yirmi sekiz urūf-ı müfredāt adedince dindānesi saır(250)olmaġa başlar andan cemāl-i hidāyet tecellī eyler ol yedi a adedince zīrā kim(251)ol yedi a çār anāır birle müferre olmışdır imdi dört kez yedi (252)sī ve düurūf olur hidāyetdir ki cemālinde ve dihānında ve dindānesi anıŋ (253)adedincedirki ikmet ve hidāyetdir andan kemāl-i udret yedi yıl üzerinden (254)devr eyleyincekol yedi yıl arasında ālem-i beşeriyyet ile kesbī dindānesin döker (255)iki yedin yinebinā olur tamām yedi yıl daı üzerinden devr eyleyincek (256)bedir olmuş aya döneruvvet ve udret kendüde pinhān iken peydā olur (257)imdi fehim eyle yedi yıldızyedi ay ve yedi yıl ve yedi daı ol yıldız ki (258)pinhān iken peydā oldı temāmatuhūrı hidāyet birle āhir oldı (259)yedi yıldız yedi aydır yedi yıl yedi yıl daıgeçince ne oldı uş açan (260)on dörde irdi nev-civān cūşa geldi ol sāat Deryā-yı Nīl[74a](261)mevc urup aşdı udretinden furāt adı yanī atm-i āb u kil (262)beyit:Fāilātün Fāilātün FāilünDüşdi bir pāre āteş ol āneyeYandı ol dem ġālib oldı (263)od u yilGel Vīrānī sözine utgıl ulaKim ne söyler işidesin (264)murġ-i dilİmdi ol dört yedi ki üzerinden devr eyledi anıŋ adedincedir ki (265)ol yedi acemālinde ban-ı avvāda kesib eylemişdi ve yedi yedi daı (266)on dört beyāz sāde45


ََُُُِْٰ ُُِْٰ َََُْْْ َََ َّ ََْadır ve yedi daı kemāl-i ikmetden uhūra geldi (267)temāmat sī ve dü urūfkelāmullāh adedincedir ki muaaātda gelmişdi (268)imdi fehim eyle kim aSubānehü ve Teālā kelām-ı adīminde buyurmışdır (269)53ٰ ُْ َِّ َوعلم آدم االَسماء كلھا واسماء كلى َّ َٰ َ ٰ ِ واسماء حسناdir ki cemī-i mevcūdātıŋ ātı (270)ve ıfātı āyinesi ādemdir gel imdiādemi fehim eyle tā ki a Teālānıŋ kelām-ı (271)adīminden aberdār olasın zīrākim a celle şānühü furān-ı aīminde buyurur (272)54ُ ِ ُ ِ ٰ ِ ْ ٰ ٰ َ ِْ َyanī طسم تلك ايات الكتاب مبينa Teālā bellü eyleyicidir şol kitābıŋ (273)āyetlerinden طسم yanī ūret-i ikmetiimdi ey ālib-i rāh-ı aīat55ِ ْ من ِ ْ َ عندهُ‏ ُ ُّ ام ْ ِ ٰ ْ الكتاب(274)dan murād ādemdir ādemden murādadır ve adan murād [74b](275)Muammed Alīdir ve anların cemālini vekemālini bilmekdir pes imdi aıŋ cemāli (276)ve kemāli Muammed Alīdir zīrāa cemālinden ve a kemālinden uhūra gelür gel imdi (277)yaşiden ādemi tanıَ ْ من عرف özüni fehim eyleyesiŋ zīrā kim ażret-i Risālet Aleyhisselām (278)buyurur56َ ْ َ َ َ ْ َ َ َ َ َّimdi bir kişi nefsini bilse (279)aı bildi ve eger imāl eyleyüp نفسه فقد عرف ربهbilmedise ol ādem ādemāt degildir pes (280)āhir yer içer gezer söyler işidir alırverir güler oynar ayvān daı yer içer (281)gezer söyler işidir diŋler alır verir güleroynar ādemī gibi cimā eyler hele ol (282)ayvāndır ādem ādemdir ayvāna ayvānَ َ َ ْ ولقد dirler insāna insān dirler pes ayvānda (283)anı bir artı yer var mıdır pes imdi57َ َّ ُ ٰ كرمناāyeti ayvān aına (284)gelmemişdir ādem aına gelmişdir var imdi ādemiseŋ insāniyyetiŋi (285)fehim eyle avlühü Teālā58ٰ ُْ َ ِ ْ ُ ِ‏َوان تدعھم الى الھدى الٰيسمعون وتراھمَ ْ ُ ُ ينظرونْ ُٰ َ َ ُ َ ْ َ(286)pes manīsi budur ki elif() lām() rā() oursun anları doġrı yola depyanī (287)doġrı yola geleler işitmeyenler a sözi daı görsüŋ anlar baardır(288)yanī ıġırdırlar imdi ey mümīn bilürsiŋ nı-ı ada ilāf olmaz[75a](289)yosa olur derseŋ teberrāya müstaa olursun imdi ey yār-ı ādı a(290)Teālā ātına ve ıfātına mahar düşmek dilerseŋ bir mürşide iriş kim tā ki ol(291)mürşid seni menzile irişdirir ve ammā sende bu adar diat gerek kim hergizpīriniŋ (292)nuından aşra bir yer eylemeyesin tā kim ol seni menzil be-menzil rū-ıhidāyete ulaşdırır (293)imdi şol hidāyete ol kimse irişür kim baş ile cānı pīriniŋ(294)yolunda fedā eyleye tā kim ol pīr anı bu üç rū ile zinde ıla evvel rū-ı nebātīikinci (295)rū-ı ayvānī üçünci rū-ı cismānī imdi bir kimse rū ile zinde olduġınbilmese (296)insān mertebesinde vāıl olmaz insān mertebesinde vāıl olmayan rū-ı53 Bakara 31, Allahü Teâlâ Âdeme bütün genel isimleri ve bütün güzel isimleri öğretti.54 Ta-sin-mim bu apaçık kitabın ayetleridir.55 Rad 3956 Kendini bilen Rabbini bilmiştir.57 İsra 8058 Şayet onları doğru yola çağırsan işitmezler, onların boş boş baktıklarını görürsün.46


insānīde (297)adem bamaz rū-ı insānīde adem bamayan rū-ı īāfile zindeolmaz (298)imdi evvelā rū-ı nebāddır ki bābı şerīātdır uya māildir ikinci rū-ıayvāndır kim (299)bābı arīatdır oda māildir üçünci cismānīdir ki bābı marifetdiryele māildir dördünci rū-ı insānīdir(300)bābı aīatdır opraġa māildir beşincirū-ı īāfīdir ki gürūh-i nācīdir imdi (301)ey ālib-i sırr-ı ilāhī bu beş rūıŋ alı nedirel-cevāb fażıl bir āt ol āib-i (302)tavīl-i urān yanī ażret-i Şāh-ı Merdān birbendesine böyle malūm (303)idüpdür kim şerīat bir udır ol şerīat uyunayunmayan müslimān olmaz [75b](304)ve arīat bir āteşdir ol arīat āteşindepişmeyen pute olmaz ve marifet bir yeldir ki (305)yel esmeyince u amaz ve od dayanmaz ve çiyi pişmez ve yel esmeyeydi cemī-i (306)eşyānın dem nefesi baġlanur veMaālātı ācı Bektāş Velīde buyurur yel esmese dāneler (307)amandan arınmaz veaīat bir opradır ve ol opra bu üç eczāya müekkeldir (308)eger müekkelolmasa insān beşeriyyetden arınup māsivāyı terk eyleyüp özüni (309)rū-ı īāfiyyeyeulaşdırmaz ve rū-ı īāfī gürūh-i nācīdir ve gürūh-i nācī (310)gürūh-i evliyādır vegürūh-i evliyā andan malūm olur kim bu dört eczāyı kendüde (311)pute eylemiş olave cemī-i māsivāyı ve hevā-yı nefsini ve ama kendüden red eylemiş (312)ola tā olkimse insān nedir ve şeyān nedir anı bile ve rū-ı īāfīde adem (313)baa gürūh-inācī ve gürūh-i evliyādan ola zīrā kim ol şāh-ı şehinşah yanī (314)ol Aliyyünveliyyüllāh kendi kerem-i lufından buyurmışdır ad kelimesindeki budurFāilātün Fāilātün Fāilātün Fāilün(315)Çend bend-i ümmīdi be-gez zār-ı fikr-i cihānKez kemīn gāhīt ecel ber seret bāzed nāgehān 59(316)imdi āşı-ı Yezdān bu fenā fānī cihāna nice bend ümīd eyleyesin uşda bir ān(317)içinde ecel dāmına taī bilürsin kim düşeceksin cihānıŋ varlıġından vadete(318)ir gör viāli tā ki yüz göstere saŋa ol adīm ü’l-Celāl beyit:Mefāīlün Mefāīlün FeūlünBeri gel aç [76a](319)gözüni cān cihāna59 Ne zamana kadar ümid bağında olacaksın, dünya düşüncesini ağlayışını bırak (Çünkü) bir zamangelecek ecel senin başına ansızın oyun oynayacak.47


َََ ُّْ ًَََُُُِِِْ ِ ٌََِٰula utma şehā ġayri lisānaSözüm adır saŋa (320)söyler zebānımÖmür sermāyesin virme ziyānaOu ilmüŋ kitābın aŋla ātıŋ(321)Dilerseŋ irmege sen cāvīdānaYüri merdāne-veş pāk-i mücellāaın dil (322)virmegil kevn ü mekānaVīrān Abdāl sözine ut ulaġınDilerseŋ girmege (323)genc-i nihānaİmdi ey ālib-i far-i fenā cehd eyle nefsiŋ ve amaıŋ hevāsından (324)kendüzini pākeyle zīrā im a Subānehü ve Teālā buyururَ ِ ٰ ُ َ َ َ ْ ُ ْ َ ُ ٰ ْْ َ ََ َ ُ ْ ولھم ٰ ٰ ٌ اذان(326)َ َ َ ْ َ ْ ٰ ِ َ َ َّ َ (325) ِ ِ َ ِّ ‏ِسنالِ‏ َْ ُ ْ لھم ُ ُ قلوبٌ‏ َ ْ َ ُ ٰ َ ُ ْ َ ْ ُ ٍ ْ َ َ َ ِ ٰولقد زرٲنا لجھنمكثيرا من الجن واالٰيفقھو بھا ولھم اعين الٰيبطرن وبھاالٰيسمعون بھا اولئك كااالَنعام بلھم اضل ُّ واولئك60ُ ُ ھم ْ ٰ ِ ُ َ الغافلونِ ٰ ُ ٰ ِ ُ َ ْ َ(327)imdi a Teālā ażretleri buyurur cinden ve insden çoġın(328)cehennem içün al eyledim ve daı anlara göŋül virdim göŋül idrāk aitmediler (329)fānīde meşġūl oldılar ve daı göz virdim ol küfr ile aı görmedilerve daı (330)ula virdim iābı işidmediler imdi anlar lalaīler gider idrākı(331)a itmediler fāniye meşġūl oldılar işde anlar azġunlardır ve adan ġāfillerdir(332)imdi erenler andan malūm olur kim leyl ve nehār ālib-i dünyādırlar(333)nitekim ażret-i Risālet Aleyhisselām buyurur kim61َ ُّ ْ ٰ َ ٰالدنيا جيفة وطالبھا ڪ[76b](334)yanī ālib-i dünyā olanlar kelbdir bī-şek ve bī-şübhe yodur zīrā(335)murdār ile muli bu arada eylenmez vay saŋa dışın yursun içiŋ (336)opoluşirkdir murdārdır murdārdan arınma diler evlād-ı Alīniŋ (337)bende-i āk-i pāyi olcān ile tā ki āt-ı pāk olasın eger olmazsaŋ (338)adan ve kendüden ġāfil olursunandan ehl-i gümān olursun gümān ise(339)od bāıldır nitekim a Celle ve AlāŞānühü buyurur62َ ُ ْ ٰ َ ْ َ َ َ َ ْ ٰ ِ ُ ِ َّ ْ ٰ ِ َ ٰ َ ُ ً‏ْبالٰ‏(340)yanī dimek olur kim وقل جاء الحق وزھق الباطل ان الباطل كان زھوقاa gelse bāıl helāk (341)olur ve illā bāıl gelse a gider imdi a helāk olmaz veillā kim bāıl (342)oldıġı yirde a durmaz zīrā kim herşey ala uçar kendi cinsi behem-cinsi(343)pervāz kebūter be-kebūter bāzı be-bāz beyit:60 Araf 17961 Dünya bir leştir ve onun talipleri ise köpeklerdir.62 İsra 8148


ٰ ُُِِِْْ َ ََََُُِِْ ََََُٰٰ َِّٰ ُ َّ َّ َMefāīlün Mefāīlün FeūlünCemī-i eşyā rücū-ı āyine alı(344)Budur noaŋ ezelden bāb-ı fażlı63كلى يرجع اال اسلهِ َِ ُّٰ ِّ َ ِ ُimdi ey ālib-i (345)dīdār-ı a bir daı budur ki ādemüŋ vechindesī ve dü urūf-ı kitābet dest-i (346)hidāyet ile naış olmuşdur bilmek gerekdir ki vedört urūf daı vardır lām (347)elifiŋ āim-maāmıdır ki ڭا ٰ ve ژا ve چا ve dır budört urūfdır Zebūrda [77a](348)ve Tevrātda ve İncīlde ve Furānda mürekkebolmuşdır ol sī ve dü kelime-i (349)kelāmıŋ sırrıdır ve esrārıdır kim ādemüŋ vechindeudret-i ilāhī ile naış (350)olmışdır ve on dört daı ve on dört daı ır altı urūfolur dört anāır (351)birle tamām elli urūf olur noa adedince ve elli vait namāzadedince (352)kim mirāc gicesinde ażret-i Resūlullāh hidāyetden farż olmışdırbilmek bulma (353)ılma gerekdir ol demde ażret-i Resūl Aleyhisselāmَ ْ من ٰ َ جاء ażretinden diledi kim elli (354)vatiŋ beş vaite arār eyledi avlühü Teālā64 ٰ ْ َ ْ َ َ َ َ ْ (355)imdi bilmek gereksin kim vech-i kerīm ādem adedincedir65avlühü Teālā َ ِ ٰ ِ َ ْ ِ ٰ ِ ٰ ْ ِ ِ ُ ً ِ ْ ُ َّ (356)imdi ol pādişāh lem-yeelbuyurur (357) ُ َ َّ ٰ ٰ şol kitāba gümān yodur anıŋ içinde doġrı yol gösterirپاالم ذالك الكتاب الريبفيه ھدى للمتقيناناالله اعلم 66باالحسنة فله عشر امثالھا(358)aınıcılara imdi ol bu kitābdır kim vech-i ādemdir her kim ki görmek diler(359)ġayri hayāli terk eylesün ve yol didigi ırāe’l-müstaīmdir ol daı vech-i(360)kerīm ādem üzerinedir ol sebebden ażret-i Resūl Aleyhisselām buyurur kim67َ ْ َ َ ْ َ َ ِّ ِ َّ ْ َ ِ ْ ِ ْ ٰ ْ ِ َ ْ َ ِ ُ َ ْve bir daı bu elli urūfuŋ مر رايت ربى فى ليلة المعراج فى احسن صورت (361)[77b](362)mebdei vardır alı adedincedir ki ırāe’l-müstaīm üstinden ubūreyleyesin (363)yüz a-ı ilāhiyi hidāyet olur af () ve’l-urāni adedince olِ َّ ان االلهَ‏sebebden yüz ki (364)yüz utmışlardır nitekim a Teālā buyurur 68 ْ ُ َ(365)imdi cemāl-i ādem hidāyetdir var cemāl-i ādemi yaşıdan ٰ ْ ُ ُ ُ ٓ ٰ ھذا ٰ صراطَ‏ ْ ُ ْ َ ِ ْ المستقيمھو ربى ورب ُّكمفاعبدوه(366)tanı tā Allah Muammed Aliyi incitmeyesin ve sözlerine muālifetَ ‏َسوله eylemeyesin (367)zīrā kim a Subānehü ve Teālā buyurur 69ُ ْ ُ ِ ِان الذين يؤزون االلهَ‏ ور63 Her şey aslına döner.64 Enam 16065 Bakara 1-266 Ben çokça bilen Allahım.67 Mirac gecesinde Rabbini en güzel şekilde görmüştün.68 Ali İmran 5169 Allah’a ve Resulune eziyet edenleri Allahü Teâlâ dünyada ve ahirette lanetlemiştir.49


َْ ُْٰٰ َُْْ imdi āsen-i tavīmi inkār (369)eyleme َ َ ُ ُ اللهُ‏ (368) ِ ُّ ْ ٰ َ ْ ٓ ِ َ ِ َ َ َّ َ ُ ْ َ ٰ ً ُ ِ ًلعنھم افى الدنيا واالخرة واعد لھم عذابا مھيناkim cemāl-i hidāyetdir zīrā kim a Teālā buyurur bayı anlar incidirler(370)Taŋrıyı ve Resūlini yanī sözlerine itimād itmezler ve anlarıŋ ātına ve ıfātına(371)irār eylemezler imdi anların üzerine Taŋrınıŋ laneti vardır ve dünyāda (372)veāiretde anlar içün yaralandı aāb-ı or eyleyici orludan murād esfele’s-sāfilīndir(373)beyit:Fāilātün Fāilātün FāilünĀdem iseŋ düşme esfel ūreteElde iken (374)virme amān fırataGel berü iste cemāl-i ażretiKereti defi it iste (375)vadetiİmdi maām-ı keret benligi terk eylemek ile gider ve benlik dünyāyı [78a](376)terkeylemek ile gider imdi dünyāyı terk eyle belki şey-i dost zīrā kim (377) ażret-iŞah-ı Şehinşāh yanī İmām-ı Alī Kerremellāhü veche buyurur beyit:Fāilātün Fāilātün Fāilātün FāilünHer ki (378)ażā-ı zirin set ve bezm-i eset revānOna başa ayre çeşm-i tat-ı rūmī (379)bed zübānYanī dimek olur kim her kimiŋ aşaġı ażāsı yumuşa olsa anuŋ (380)gözi atı veyüzi pek ve sözi bed olur imdi ġāfil olma ol şāh-ı (381)velāyet sözüni ındırma egerbende-i āl-i merdān iseŋ eger bende-i āl-i mervān (382)iseŋ lanet cān-ı abīiŋe varnefsiŋ hevāsında mademki ömriŋ āire irer (383)gördüklerin ormayasın zīrāerenler buyurmışlardır an eyleyen gelsün nefsi (384)öldürmeyen gelmesün imdierenlerin sözini ındıran ol kimsedir ki gelür (385)evliyā dergāhına evliyāyabendeyim der tāc post ve ıra ve farıŋ libāsını (386)giyer ve başın ıraş ve erkānıabūl eyler andan döner ol faır libāslar ile ol (387)erkān ile zinā ve livāa eyler veyalan söyler ben ehl-i farım dir keāblı eylersin (388)a Subānehü ve Teālābuyururٰ ُ ُ ْ َ َ َ ِ َ ٰ َ ِ َ َ ٰ ْ َ َ ٰ َ ٰ ْ َ ُ ْ ََ َ ْ ٰ َّ ِ ِ ٰ ٰ َ َ ِ َ ِ ِ َ ُ ْ َ ٰ َ ْ (389)فمن حاجه فيه ماجاءك من العلم فقل تعالوندع ابناءنا وابناءكم َ ونساءنا ونساءكم وانفسنا50


َََِِْ َُِْ َََََََُُُّْ َََََََُِِِِْْْٰ70[78b](390)َ ْ ُ َ ُ ْ ُ َّ َ َوانفسكم ثم يبتھلفجعل لعنت االلهِعلى الكازبنِ ِٰ َْ َْ َ َ َimdi yalancılara ad hezārān lanetzīrā kim (391)evliyā dergāhına gelmekden murād budur kim insān-ı kāmīl olasınkendi zātını (392)ve ıfātını bilesin ālim-i rabbānī olasın tā kim fıarādan olasınneūzubillāh olmayıca (393)olursun eşek tebāhdır a Teālā faır aındabuyurur 71ٰ َ ُ ْ ُ ُ َ ّٰ yanī ey ādemīler siz ehemm-i (394) ِ َ ِ ُّ ْ َاي ُّھا الناس انتم الفقراالى االلهِ‏ َ وااللهُ‏ غنى الحميدfaırsız ācetlüsiz Allāh (395)içün vallāhü ol bay olanlar ācetsizlerdir imdi malūmoldı faır (396)oldur ki farına ġanī ola faır ile faırlana Resūl Aleyhisselām72ِ ْ ّ ٰ ِ ِ ْ َ ْ ِ ٰ ِ ْ َ َ sırrını bile ve farına ġanī ola bugünim73yarına alsun (398)dimeye nitekim buyurur ُ َ ْ َ ِ َ ِ ْ َ ِْ َ ْ imdi faır oldur kiالفقر فخرى وبه اقتخذالفقر سواد الوجه فى الدارين (397) faırlanmışdırfarına anāat (399)eyleye ve bir daı oldur ki bāb-ı şerīatta esbāb-ı şirki yumuş vebāb-ı arīatda urunmuş (400)ve bāb-ı marifetde ol esbābıŋ tozını silkmiş ola vebāb-ı aīatda (401)devşirmiş ve boçalamış ola tā kim ālem-i ferāġatda meskendutmuş ola zīrā kim (402)eyniŋdeki libāsa çirkef degse uya or yursun abūn iletamām olıca (403)uyun ıarsın āteşe utar urudursun andan ovarsın tozını ālem-ihevāya (404)virirsin andan devşirüp boçalarsın berk utar baġlarsın maām-ı vadetevarasın(405)imdi ehl-i mürşidim deyüp ālib abūl eyleyüp bu nev üzere ol ālibi[79a](406)irşād eyleyüp yursa nūrun alā nūr eger yumazsaŋ anun ālib utma kārı(407)degildir zīrā kim yarın ażret-i Şāh Şehinşāh naarında yüzi ara oyar vetebdīl-i (408)ıfāt olur zīrā kim pīrler buyurmışlardır erkān-ı meşāyi erkānsız nameşāyi(409)imdi bir kimse bu ālile pāk pute olmasa ol rū-ı īżāfīle zinde olmazpes (410)rū-ı īżāfīle zinde olmayan rū-ı Muammed Alīye irişmez rū-ıMuammed Alīye irişmeyen ıfāt-ı (411)ādem manīde dīvdir avlühü Teālāاليستو االعمى والبصير 74ِ ِ َ َ ٰ ْ َ ِ َ ْ َ ٰ yanī amā ile gözlü biraber degildir (412)anların ātını veıfātını gören ile görmeyen bir olmadı bir yerde daı buyurur avlühü Teālā (413)75َ ُ ٰ ِ ْ َ ِ ْ ُ ِ َْ َّ ِ ُ ُّ َ َّ ْ ُ ٰ ُanlar kim bellü bilürler (414)bayı anlar الذين يظنون انھم مالقو رب ُّھم وانھم اليه راجعونgözcilerdir Çalaplarını bayı anlar hidāyete dönücilerdir imdi bu āyeteiŋ(415)manāsı budur kim dīdār-ı aı her kim görür ol dīdār-ı aıla āşinādır herَ ْ من ٰ َ كان ِ فى ٰ ِ ِ ھذه ْ َ ْ ٰ االعمى ُ وھو ِ فى kim görmez āşinā (416)olmaz Resūl Aleyhisselām buyurur76ٰ ْ َ ِ ٰ ْ (417)imdi dünyāda kör olan āiretde daı kördür beyit:االخرة اعمى70 Ali İmran 6171 Ey insanlar, siz Allah’a muhtaçsınız, Allah ise zengindir ve çokça hamdolunandır.72 Fakirlik iki dünyada da yüz karalığıdır.73 Fakirlik benim iftihar ettiğim şeydir, onunla övünürüm.74 Fatır 1975 Bakara 4676 İsra 7251


َْٰ َ َFāilātün Fāilātün Fāilünaı bunda görmeyen amādır(418)Her ki gördi zübde-i alādırĠāfil olma aç gözini ey ehl-i dīna-ı zātıŋ allāme’l-esmādır(419)Men arefle nefsiŋi fehim eyle varOl ki bildi vāıf-ı mevlādır(420)İşte her kim bilmedi bu ikmetiCāhil lā-şeydir ol rüsvāydırEy Vīrānī [79b](421)zülüf ve aş kirpigiArş-ı ramān leyletü’l-esrārdırİmdi ey ālib-i (422)dīdār olan a Subānehü ve Teālā ādemi yaratdı var eylediyanī dört muālif (423)eczāyı birbiriyle müfred eyleyüp mürekkeb eyledi avlühüTeālā77(424) ُ َْ ِ ْ ٰ ْ َ َولقد خلقنا االنسانهساللة من طين من نار ومن ھوىءٍ ٰ َ ْ ِ َ ٍ ٰ ْ ِ ٍ ِ ْ ِ ٍ َ ٰ ُyanī udan ve opradan veoddan ve yelden imdi (425)fehim ve idrāk eyle zīrā cümle kerāmetin ve hidāyetinādem bildi ve kendi ātını ve ıfātını (426)ve fi’l-mertebe ālini ve cemālini vekemālini fi’l-cümle ādem bildi pes imdi fehim eyle (427)ol dört anāır birlemürekkeb eyledi ol çār anāır muābelesinde dört rūı (428)vücūd-ı azīzine yār-ıvefādār eyledi ol dört rū muābelesinde dört āne-i (429)rūānı bünyād eyledi ve oldört āne-āhıŋ üzerine dört müekkel odı (430)ve ol dört müekkele dört ālemvirdi ve ol dört ālem muābelesinde dört ferişte (431)odı ve ol dört ferişteniŋüzerine dört uvvet virdi ve ol dört uvvetiŋ (432)muābelesinde dört kitāb virdi ve oldört kitābıŋ muābelesinde (433)dört urūf berkitdi ve ol dört urūfuŋ üzerine on ikinoa odı (434)ve ol on iki noa adedince iki imām-ı hümām beyit77 Müminun 1252


Fāilātün Fāilātün Fāilātün Fāilünİtiyār-ı ālem oldur Şāh-ı (435)aydar itiyārRūşen oldı gün yüzinde arş u feriş her diyārMuafānıŋ gözleri [80a](436)nūrı asan hem şāh üsīnurretü’l-aynim didi aŋa Resūl-i Gird-gārĀbidīn (437)Bāırī Caferī imām KāımıŋDün ü gün medin iderin yo dilimde ġayri kār(438)Şāh-ı heştimdir Taī hem be Naī vü AskerīBunları sevmezse lanet ad-hezār (439)ad-hezārMehdi-i āhib zamānıŋ uluyam urbānıyamİsmile Vīrāniyem (440)ubbü’l-Alīyem āşikārVe çārda maūm-ı pāk ve adīcetü’l-Kübrā ve Fāımatü’z-Zehrā (441)aŋlamışlardırve bu yigirmi sekiz al-ı kāināt adedince sī ve dü (442)müfredāt gelmişdür ve buyigirmi sekiz urūfuŋ her birine bir elif virdi (443)teraī eczā eyledi ve ol eczānıŋher birine bir lām elif odı ol her (444)lām elif her bir eczānıŋ āim-maāmı oldızīrā kim ol lām elifle yigirmi (445)ouz urūf olur yigirmi ouz sūre-i urānıŋ evvelinde urūf-ı muaaāt (446)gelmişdir ve ol urūf-ı muaaāt adedinceebced-i kebīr adedince Fātiatü’l-Kitāb (447)gelmişdir ve Fātiatü’l-Kitāb adedinceyüz on dört sūre gelmişdir ve yüz on (448)dört sūreniŋ ikinci sūresi Fātiadagelmişdir nitekim sūre-i Baara ve Āl-i-İmrān (449)sūresi Fātiatü’l Kitābdagelmişdir zīrā kim Fātiatü’l-Kitābda yigirmi bir urūf (450)gelmişdir a-ı avvāadedincedir kim Ümmü’l-Kitāb ve seba’l-meānī vech-i cemāl-i [80b](451)avvādırkim yigirmi bir urūfdır imdi ey ālib-i far-ı fenā fehim eyle sūre-i Baara (452)vesūre-i Āl-i-İmrān bismillāh adedince gelmişdir zīrā bismillāh dimek evvel dimekdir(453)anıŋçün bismillāhsız bir işe el oyulmaz eger bismillāh dimediyen işlese(454)arām olur eger yemek eger içmek ve geymek ve ouma muaal kelām herne nesne kim (455)bismillāhsız ola arāmdır zīrā bismillāh ismüllāhdır ismimüsemmānıŋ aynıdır (456)imdi aıŋ ismini ve müsemmāsını aŋla zīrā a Teālā53


ٍٍََُّْْٰٰٰbuyurur78ْ ُ ‏َوااللهُ‏ االسماء الحسنى ْ ِٰ ٰ َ(457)işte ismini bildik ve müsemmāsını daı aŋla tā kima Teālā kim idügin (458)bilesin ve fehim eyleyesin zīrā kim aı bilmek aairār ılma yavla gücüdür ve güci (459)āsān eylemege mürşid gerekdir pes imdimüşkülin āsān olsun derseŋ (460)bismillāh kimdir bānıŋ altındaki kimdir ki bismillāhdirler ve ol bismillāhsız işe (461)başlasaŋ arām olduġından murād neden aŋla kiismüŋ müsemmāsına vāıf olasın (462)ve müsemmādan murād kimdir ve ol bānıŋaltında noa kime işāretdir ve ol noa (463)kimi beyān ider ki ol noayı aŋmasaŋyedügiŋ ve geydigiŋ ve işledigiŋ fi’l-cümle arāmdır (464)bilür misin ve bilmege ālibolur mısın yosa cāhil alur mısın ūretā ādem (465)manīde ayvān olur mısın yosabu erkān üzerine gelür misin veyā bilmeyüp [81a](466)ehl-i cehennem olur mısınıfāt-ı esfeli abūl ılur mısın imdi a (467)Teālā ādeme güç eylemez zīrā79urānda buyurur َ ْ َّٰ imdi bu āyetiŋ َ ْ ِ ُ ٰ َ (468) ٰ ِ َّ ٰ ّ َ َ ْ ُ َ ُ ْ َ ْ ِ ُِ َّ ان االلهَ‏ اليظلم الناس شى ‏ًءاولكن الناس انفسھم يظلمونmanāsı budur kim (469)a Teālā bir kimseye ulüm eylemez her kişi yine ulmiٰ ِ َ فاؤليئك ُ ُ ھم kendiye eyler pes bir kişi (470)kendiye ulüm eylese ālimdir avlühü Teālā80ِ ُ الظالمونpes şunlar (471)anlardır kim ālimler zīrā kim kendülere ulüm eylerler pesgel berü sen kendiye ulüm (472)eyleme bil bismillāh kimdir ve anıŋ erkānını yerinegetür tā hidāyet apusına (473)göz açasın ve bile hidāyet kimdir velāyet kimdir venedir imdi ol noa (474)ol velāyetdir ki anuŋ nām-ı şerīfi Alīdir ki veliyyullāhdırُ َ ْ َ َّ ُ ُ َ ْ ٰ ِ ُ ُ َ ّٰ ِ ُ ُ َ ْ ِ ُ َ ُ َ ِ ُ ِّ َ ْ َ ِ ُ ِ ُّ 81 ْ َ ْ َ ِ َ ْھو االول ھو االخر ھو الظاھر ھو الباطن وھو بكل شىء عليم فى النقطة تحت الباء (475) āir evvel ve(476)bānıŋ altındaġı noa budur beyit:Mefāīlün Mefāīlün FeūlünAlīdür noa-i evvel hidāyet(477)Alīdür āir-i nūr-ı velāyetAlīdür her dü ālem āt-ı mulaAlīdür (478)udret-i ikmet kerāmetAlīdür ūret-i ramān AlīdirAlīyi sevmeyeniŋ (479)cānına lanet78 En güzel isimler Allahü Tealanındır.79 Yunus 4480 Maide 4581 Hadid 354


Alīdür ey Vīrānī tende cānıŋKim anı sevmedi lanet [81b](480)beġāyetİmdi ey ālib-i far-ı fenā bildin mi Alī kimdür Velī kimdür ve hüve’l-aliyyü’l-aīm (481)kimdir imdi bu aamet ve bu ikmet ve bu udret ve bu uvvetdir kicemī-i mevcūdātıŋ (482) aynında gezen ve gözde ve ulada ve dilinde cārī olan olażret-i (483)Şāh-ı Şehinşāhdır ve ammā bar-ı ālemi idrāk idemez ve idemedigiecilden (484)cehālet şīşesiŋ aşa çalup sındırmaġa uvveti yetmez zīrā kim yalıŋız taş(485)dīvār olmaz imdi bu ikmet ve bu udrete kimse yetmez mürşidi ve mürebbīolmayınca (486)Resūl Aleyhisselām buyururلوال ِّ المربى ٰ وما عرفت ِّ ربى 82َ َ ْ َ َ َ َ ُ ْ َ ْ َ imdi ālibiŋ(487)diati ve pīrleriŋ ināyeti ve erenleriŋ himmeti irişmeyince velāyet irişimeyince(488)velāyet sırrını görmek mümkīn degildir şir:Fāilātün Fāilātün FāilünMurtażāyı bilmeyen ayvān (489)olurūretā cānlu velī bī-cān olurMurtażāya her kim irār eylemezUş (490)şehādet bil aŋa bühtān olurMurtżāyı fehim iden ādem dururKim ki bilmez (491)anma sen insān olurMurtażānıŋ yolına baş oynayanEvvel āir āib-i (492)erkān olurMurtażānıŋ ālinüŋ evlādınuŋRāhına urbān olan Vīrān olur(493)İmdi ey āib-i erkān-ı dīn ve ey sürūr-i nūr-ı güzīn bu ikmetiŋ alına[82a](494)ireyim dirseŋ özüni bir ādıu’l-avle irişdir yosa ulümātta alursın aın(495)ıfātıŋ sermāyesi elden gider alursın or aīr bozulur ılsımıŋ alı ise82 Beni terbiye eden olmasaydı Rabbimi bilemezdim.55


ٌََََََََُُُُِِٰٰٰٰ(496)başdan gider göz yumulur söz utulur el aya pāyidār olmaz vücūd köhnesi(497)āke düşer pes ol zamān āliŋ nite ola imdi ey ālib-i far-ı fenā durma(498)oturma yeme içme gülme oynama ġayri ayāli göŋülden gider iriş bir rehnümānıŋ(499)āk-i pāyine ol nefsiŋ hevāsından ve amaından ve ġıybetden veırdan ve adāvetden (500)ve kinden ve kibirden ve asetden ve al-ı avāmdan vealmadan ve atmadan ve fenā mülkinüŋ (501)fī’l-külli leetinden baīd ol egeristerseŋ maūdu āıl eyleyesin ayāl-i (502)āmdan kesil göŋül āyinesin sil yalansöyleme āfī olsun dil andan ölse (503)ehl-i necīl işte bu on iki nesne ādemi hidāyeteulaşdırmaz varıp bir ehle (504)daı irişdirmez zīrā kim dünyāya benimdir dersinnefsine uyarsın ve ama (505)eylersin uş bu iki nesne ile onı daı vücūd bulur pes buiki nesneyi (506)her kimde görürseŋ onı daı anda mevcūddur imdi mula şeyāndeyüp (507)teberrā ıldıġın nesne ol kimsedir imdi bu on fili atil eylemek dilerseŋ(508)nefsiŋ hevāsından geç ve ama daı eyleme tā ki bu nesne vücūd bulmaya far-ıَ ِ َّ ُ ْ اٮنكم َ َ لتأً‏ ُ َ تون (510) kim fenā [82b](509)ol nefsiŋ leetinden geç zīrā a Teālā buyurur83 ِّ َ َ ْ َ ً ْ ِ ّ ِ ْ َ ْ ُ ْ َ ْ ْ َ ُ َimdi (511)manāsı budur kim bayı siz gelür الرجال شھوة من دون الناس بل انتم قوم تجھلونmisiz er oġlanları şehvetden yaŋa (512)yanī livāa eylemege avratlardan artı bilinki siz yanī cāhilsiz adan (513)ve kendileriŋizden ġāfilsiz nitekim ażret-i Resūlbuyurur84الجاھل عدو ولو ْ ٰ ِ ُ َ ُ ٌّ َ َ ْ (514)َ ُ كان ابوكimdi eşde adī işde āyet fehim ve idrāk eyle(515)insān olayım derseŋ fehim ve idrāk eyle şeyān ve Ebū Cehil olayım dirsenّٰ َ ْ (517) ٰ ُ قالو َ ْ َ ُ اخرجو (516)imdi bir yerde daı buyurur avlühü Teālāِ ِ ِ ْ َ ٰ َ ٰ ٰ85ِ ٍ ِ ْ َ ْ ِ ُ ْ ِ َّ ُ ْ َ ْ ُ َفما كان جواب قومه اال انmanāsı (518)budur kim a Teālā ol avme cevāb آب لوط من قريتكم انھم اناسٌ‏ ينظرونiāb eyledigi zamānda eyitdi (519)çıarıŋ köyüŋizden Lū avmini yanī köyindenmurād göŋüldür göŋülden (520)arıdıŋ ol nefsiŋ leetinden arınup ādemīler olasızٰ َ قال َ ْ ُ ٍ ملعون (522) ola eger inanmazsaŋız (521)şeyānīler olasız teberrā size daı müstaa86ِ ْ من َ َ ٍ عمل ُ ٍ لوطbeyit:Mefāīlün Mefāīlün FeūlünBeri gel diŋle imdi birāderCevābım [83a](523)a cevābıdır muarrer83 Neml 5584 Cahil düşmandır, her ne kadar baban bile olsa.85 Neml 5686 Lutîler (erkek-erkeğe ilişki) lanetlenmiştir.56


َِٰٰ َّ ِEger dilerseŋ dutġıl ulaġınMurādın (524)viriserdür Şāh-ı aydarYürü nefsiŋ hevāsından aer ılaın (525)şeyānla olma berāberTeberrādır hemīşe ol abdālaGezer nefsi hevāsında (526)ser-ā-serVīrānī söz budur vallāhü alemNaīat kendü kendü başına ver(527)imdi ey birāder-i āşıkān ve ey ālibān-ı Şāh-ı Merdān eger bu kim (528)dirseŋīmān göŋlünde almasun şekki gümān zīrā kim şek bāıldır (529)bāıl ile ramān biryerde eylenmez imdi bir evde ramān olmasa ol şeyān (530)evi olur pes imdi bir eveşeyān üküm eylese ol evin içinde (531)olan varlıġa daı şeyān taarruflı eyler pesne lāzımdır insāna (532)şeyān taarrufāt eyleye ol daı ehl-i nār olur nitekim ażret-iYemīnī Fazīletnāmesinde buyurur:Mefāīlün Mefāīlün Feūlün(533)ama ılma bu ālemiŋ dānesineKi uru düşme varlı ānesineCihān (534)damı elāletdir elāletaın düşme melāletden melāletİmdi (535)ey ādemāt elālet ve melālet ādem şānına gelmemişdir ādem şānına(536)gelen budur ki ādem kendüyi bile ve bula ve elālet ol kimsenüŋ şānınagelmişdir ki [83b](537)leyl ü nehār ālib-i dünyā ola maām-ı vadete el irişdirmegeve Muammed Alīden (538)bī-aber ola anlarıŋ farından arīından ātından veıfātından aberdār olmaya (539)ālem-i keret ile ömri hiçe geçe avlühü Teālā87ُ ِ ٰ ْ ُ ُ َ ِ ُ َ ْ ِ ِ ٰ ْ َ َ ْ ِ ْ ِ َ َ ْ ِ ِ ُ ُ َ (540) َ َ َ َ َ ٰ ُ pes manāsıاوليئك الذين طبع االلهُ‏على قلوبھم وسمعھم وابصارھم واوليئك ھم الغافلون87 Nahl 10857


َُ ََََُُُِِِِِِّْْٰٰٰٰٰٰ َْ َْ ََ(541)budur ki şunlar anlardır kim ahır urdı Taŋrı göŋlü üzerine ve daı gözleri(542)üzerine daı şunlar anlardır kim ġāfillerdir imdi ġaflet ayvān mertebesidir(543)ve ol degildir ki dört ayalı ola ayvān oldur ki iki ayaludır ki (544)ayvān-ınāıdır ˇār u pādır imdi ey ālib-i far-ı fenā bu ikmetiŋ alı (545)rū-ı tecerruddurve far-ı fenādır her kim mücerred olmaz davāyı faır ider yalancıdır (546)ve hemfar-ı fenā olmaz ve beā bulmaz ve özüni pīrler ademinde āk-i pāy olmaz maūda(547)ve murāda irmez ve dīdār-ı İlāhīyi görmez ve erenleriŋ rāhına adem bamazzīrā kim (548)talīddir ve mualliddir ve muallidin īmānı dürüst degildir nitekim88buyurur (549)avlühü Teālā ُ ِ ُ ٰ ْ ُ َ ِ َ ْ َ ْ ُ ٰ ْ ُ ُ ُ ْ ُ89[84a](550)ol sebebden söyledim size َ ُ ِ ْ َ ْ ِ ٰ ِ َ ِ َّ ْ َ َ َّ (551)her kim tadīeylemez nu-ı aı91بلھم واضل ُّ واوليئك ھم الغافلون كثر الناس وھم اليؤمنونكتاب وصيكم لعلكم تعقلونورسولھم فھم له منكرون 90ان فا ‏ُوليئك ھم الظا لمونَ ُ ِ ْ ُ ُ َ ْ ُ َ ُ َ َُ َ (552)kim ki evlāda ıyānet eylediَ imdi ey ِ َّ وان ُ ْ ھم ِ َ ْ ِ اليه ٰ ِ ُ َ رجعون ey Vīrānī (553)āt-ı aı kim görür 92 َّ َ ُ َّ ولقد َ َ ْ َ خلقنا ْ ِ ْ َ االنسانه ālib-i (554)fār-ı fenā fehim ve idrāk eyle kim ol a buyurdı kim93ُ ٰ َ َ ِ ْ ِ ْ َ ِ ْ ٰ َ َ ْ َ ٰ ‏ِئ(555) سل لت من طين و من نار و من ھوpes buyurur yā Ġanī yaratdıŋ ādemi udan(556)ve opradan ve oddan ve yilden çār anāırı fehim eyle zīrā a Teālā ādemiŋvücūd-ı (557) azīzini dört anāır birle mürekkeb bünyād ıldı ve ol çār anāırmuābelesinde (558)dört rūı vücūd-ı azīzine yār-ı vefādār ıldı biri rū-ı nebātīdir(559)biri rū-ı ayvānīdir biri rū-ı cismānīdir biri rū-ı insānīdir ve ol (560)dört rūmuābelesinde dört āneāh bünyād eyledi biri ula ve biri (561)burundur ve birigözdür ve biri aġızdır ve ol dört āneāhıŋ (562)muābelesine dört müekkel oydıbiri nefs-i levvāme biri nefs-i mumainne (563)biri nefs-i emmāre ve biri nefs-imülhimedir ve ol dört nefsiŋ üzerine [84b](564)dört ālem ki viripdi biri ālem-i nāsūtve biri ālem-i lāhūt ve biri ālem-i (565)melekūt ve biri ālem-i ceberūt ve ol dörtālemiŋ muābelesinde dört ferişteh (566)viripdi biri Mīkāīl biri İsrāfīl biri Azrāīlbiri Cebrāīl ve ol (567)dört ferişteniŋ üzerine dört uvvet virdi biri uvvet-i sāmiabiri uvvet-i (568)şāmme ve biri uvvet-i bāıra ve biri uvvet-i āia ve ol dörtuvvetiŋ muābelesinde (569)dört kitāb ki viripdi bunlardır Zebūr Tevrāt İncīl Furān(570)ve ol dört kitābıŋ muābelesinde dört urūf berkitdi bunlardır ڭا ve ٽا ٰ ve چا ٰ vedır ve ol urūfıŋ üzerine on iki noa odı ve ol on iki (572)noanıŋ adedince on ikiimām hümāmdır ve ol on iki imāmıŋ nesli (573)ve ol çārde-i maūm-ı pākdır ve88 Araf 179, Bilakis onlar delalettedirler fakat onun şuurunda değillerdir. Çoğu insanlar da imanetmezler.89 Size kitabı öneriyorum, umulur ki sizler düşünürsünüz.90 Onlar peygamberlerini inkâr ediyorlar.91 Maide 4592 Onların dönüşü Allahadır.93 Müminun 12, Biz insanı bir parça çamurdan, sudan ve havadan yarattık.‏ٰپا58


ََََِِْْْbunların ananesi adīce ve Fāımadır ve bunlar (574)ve bunlar yigirmi sekiz aılkāinātdır ki cemī-i mevcūdāt bunların doslıġına (575)var oldı ve yigirmi sekizurūf-ı müfredāt ol ażret-i Şāh-ı Şehinşāhıŋ (576)alı adedince gelmişdir vech-ikerīm Ādem Aleyhisselāmdır ki secdegāh-ı kāinātdır (577)ol sebebdendir kivechinde yigirmi sekiz evlād-ı Alī ve ehl-i beytidir (578)ve ıble-i dīvārda imāmdırki bunlardır ve ol Muammed Alīdir ve İmām-ı asan ve İmām-ı[85a](579)üseyindir ve İmām-ı Zeynel Abādır ve Muammed Bāırdır ve İmām-ıCaferü’l-adıdır ve Mūsā-ı (580)Kāzımdır İmām-ı Alī Mūsā Rıżādır ve İmām-ıMuammed Taī ve Aliyyün Naī asanü’l-Askiri (581)Mehdi-i aib-i Zamānubü’d-devrān94ُ َّ َ ْ َ َ ٰ ُ ّ ْ َ ْ ِ ْ َ ْ َ(582)ve adicetü’l-Kübrā ve حجت صب ُّوم صلواةاله عليھم اجمعنFāimatü’z-Zehrā ve çārdeh maūm-ı pākıla yigirmi sekiz (583)urūfuŋmuābelesinde gelmişdi pes imdi on iki imāmıla on dört maūm-ı (584)pāk yigirmialtı olur iki daı adicetü’l-Kübrā ve Fāimatü’z-Zehrā sī ve dü (585)urūf olur al-ıkāinātdır imdi bunları sī ve dü urūfıŋ muābelesinde (586)gelmişdir ki MuammedAlī ile bir ātdır anları sī ve dü urūf olur ve Muammed Alī (587)lām elifmuābelesinde gelmişdir biri lām ve biri elifdir manā-ı lamin (588)lami 95 bumertebede ayāndır imdi lām elif ile yigirmi ouz urūf-ı muaaāt (589)adedincegelmişdir imdi mecmū-ı urān-ı Kerīm ve ālem-i niām bu sī ve dü urūfَ ٰ لوالك َ ٰ ْ لوالك ِ ٰ لما َ َ ْ ُ خلقت (590)evlād-ı Muammediŋ doslıġına var olmışdı avlühü Teālā96(591)bunların şānına gelmişdir ve bunlar ru-ı iżāfīdir ki güruh-i nācīdir االفالك ْ ْ ٰ(592)ve güruh-i fıarādır bunlara her kimse ki şek getüre rāh-ı arīatlarınagörünmeye ehl-i (593)īmānım didügi ve şehādet getürdigi ve namāz ıldıġı ve oruçutduġı ve acca [85b](594)vardıġı ve zekād virdigi fāide virmeye ve bu cihānıŋiçinde her ne perestiş(595)eylerse arām ola ve teberrā ile müstaa ola imdi ey ālib-ifar-ı fenā fehim (596)eyle çār anāırdan murād udur ve ākdir ve oddur ve yeldirimdi (597)rū-ı nebātī uya māildir ve rū-ı ayvānī āke māildir ve rū-ı cismānī(598)oda māildir ve rū-ı insānī yele māildir ve ula rū-ı nebātiyye māildir(599)ve burun rū-ı ayvāniyye māildir ve göz rū-ı cismāniyye māildir ve aġızrū-ı insāniyye (600)māildir ve nefs-i levvāma ulaġa māildir nefs-i mumainneburuna māildir (601)nefs-i emmāre göze māildir nefs-i mülhime aġıza māildir veālem-i nāsūt levvāmeye (602)māildir ve ālem-i lāhūt mumainneye māildir veālem-i melekūt emmāreye māildir (603)ve ālem-i ceberūt mülhimeye māildir ve94 Sağlam bir delil, Allah’ın rahmeti onların hepisinin üzerine olsun.95 Etin etimdir.96 Sen olmasaydın ben kâinatı yaratmazdım.59


َْْMīkāīl ālem-i nāsūta māildir ve İsrāfīl (604)ālem-i lāhūta māildir ve Azrāīlālem-i melekūte māildir ve Cebrāīl (605)ālem-i ceberūta māildir ve uvve-isāmia Mīkāīle māildir ve uvve-i şāmme (606)İsrāfīle māildir ve uvve-i baīreAzrāīle māildir ve uvve-i āia Cebrāīle (607)māildir ve Zebūr uvve-isāmiaya māildir ve Tevrāt uvve-i şāmmeye māildir (608)ve İncīl uvve-i baīre‏ٰچا Zebūra [86a](609)māildir ve ‏ٰپا māildir ve Furān uvve-i āiaya māildir veTevrāta māildir ve ‏ٰژا İncīle māildir ve ڭا ٰ Furāna māildir (610) ‏ٰپا ٰ چا ٰ ژا ٰ ڭا nıŋüzerinde on iki noa on iki imāma māildir (611)ve on iki imām çārde-i maūm-ıpāke māildir çārde-i maūm-ı pāk (612)adīceyi Fāımaya māildir adīce veFāima yigirmi sekiz urūfa māildir (613)ve yigirmi sekiz urūf lām elife māildir velām elif Muammed Alīye māildir ve Muammed (614)Alī yigirmi ouz sūre-iurānıŋ evvelinde olan muaaāta māildir ve muaaāt (615)yüz on dört sūre-iurāna māildir ve yüz on dört sūre-i urān altı piŋ (616)altı yüz altmış altı āyetemāildir bu ikr olan 6666 āyet on sekiz piŋ (617)āleme māildir on sekiz piŋ ālemādeme māildir ve ādem aa māildir (618)a evlādı Muammed Alīye māildir97ol sebebden kelām-ı adīminde buyurur (619) ْ ٰ لوالك َ ْ ٰ ْ لوالك ِ ٰ لما َ َ ُ خلقت ْ َ ٰ ْ االفالك َ imdi yeri gögia Teālā ve on sekiz (620)piŋ ālemi evlād-ı Muammed Alīniŋ doslıġına īcādeyledi beyit:Fāilātün Fāilātün FāilünHer ki utar (621)anlara buġżıla kīnOlmadı ol nār-ı dūzadan emīnGerseŋ istersen (622)saādet bulasınCānıla ol āl-i evlāda yaınHer ki virmez anlarıŋ [86b](623)yolunda başGörmezdir anıŋ mā-i maīnLanet-i a ad hezār (624)olsun aŋaOldur ol dīv şeyān-ı laīn97 Sen olmasaydın ben kâinatı yaratmazdım.60


ِْ َُُِِِّْٰٰBen VīrānīyemAlīniŋ (625)yolınaCān u başı virmişem ayne’l yaīnİmdi ey ālib-i far-ı fenā (626)bu cemī-i ālem ve lev-i alem içinde her ne ki aSübānehü ve Teālā yodan var eyledi (627)ise cemī-i mevcūdāt āl-i evlād aşınabünyād eyledi ve anlara bildirdi (628)pes vay saŋa kim āl-i evlādı bilmeyesin ve cān ugöŋül ile āşı olmayasın (629)ve farını abūl ılmayasın imdi bu cihānıŋ içindeyedigiŋ ve geydigiŋ (630)ve uyudıġıŋ ve uyandıġıŋ cümle mālıŋ arāmdır ve zehīratılıdır zīrā kim (631)bu cihānı a Sübānehü ve Teālā bir baça miāli bamışdırve kendi kereminden ol (632)baçayı iki cihān güneşi Muammedü’l Muafāya isāneyledi ol daı āline (633)evlādına isān eyledi zīrā kim ol ażret-i şāh-ı velāyet venūr-ı hidāyet (634)ve āib-i keşf-i kerāmet yānī imām-ı Alī Kerremellāhü vechebuyurmışdır (635) 9899‏َدم َ ‏ِك َ ّ ِ دمى َ روحك روخى َ ve bir daı ُ ُ ْ َ َ َ َ ِ ٌّ ِ ُ ِ ٰقال ق رسول الله انا وعلى من نور واحدِ ْ ِ جثمك جسمىَ ُ ْ(636)pes imdi bu manā ile bunlar nūr-ı vāīddir imdi [87a](637)bunlarnūr-ı vāid olıca arada nesne almaz hep küllī dirlik (638)birlik olur imdi bir kişibunlarıŋ evlādı kimdir bilmese bunlarıŋ (639) arīın görmezse ve erkān üzre olmasave farını abūl ılmasa (640)ve dostına dos düşmānına düşmān olmasa ve cānınıbaşını ve küllī ānumānını (641)bunlarıŋ aşına tefvīż eylemese val-ı vaiyyet cemidüp (642)benimdir dise binlikden arınmasa özüni Muammed Alīniŋ evlādınıŋ(643)ulı urbānı olmasa fużūllı eylese yanī arīını İmām-ı Cafer-i ādı(644)erkānına āil olmasa ve anıŋ farını abūl ılmasa ve āl-i fara özüni(645)virmese içi olu şirkdir ve ılatında eşekdir zīrā ol keşf-i sırrı men (646)arefeyanī İmām-ı Cafer-i ādı allallāhü Aleyhi ve Āliye buyurmışdır ki Alī(647)evlādına ul oldur ki cihān-ı fi’l-cümle āteşe yasalar içinde bir yumurtası(648)olmaya ve bir daı budur ki kifāf-ı nefsinden ġayri bir nesneyi abūl eylemeye(649)ve bir daı şehvet gösterüp ūretiŋ bezmine fenā ve faır ola imdi (650)bu üçnesneyi ol şāh-ı imām ehl-i farıŋ aında buyurmışdır zīrā kim [87b](651)aTeālānıŋ vadet-i deryāsını nūş eyleyen ve mümīnler göŋlini arāmūş (652)eyleyenyanī İmām-ı Cafer-i ādı Aleyhisselām şöyle faırlanmış kim diyār-ı ālemde(653)bir pālāsı var imiş pes imdi sen evlād-ı Alīden yeg mi oldun (654)dürlü dürlüve abālar ve mabūblar açeler pullar dutarsın ve bunuŋla ehl-i arīım (655)dersinve ehl-i faır mıyam dersin yalan söylersin yüzüŋ aradır evvel āīr (656)ne bilürsin98 Peygamber buyurdu ki; ben ve Ali bir nurdanız.99 Kanın kanım, ruhun ruhum, bedenin de bedenimdir.61


َُِْ َُُُِِٰٰٰٰٰ َّ ََّ َََََََّْ ََُْٰ َٰ ْol şāh-ı kerem yanī imām-ı muterem Alī İbn-i Ebu ālib Kerremellāhü (657)vechebuyurur 100 ْ ُ ْ َ ٰ َ ٌ ٰ َ (658) ُ َ ْ ُّ ْ ٰ ٰ ٌ َ ٰ َ ْ ِ ْ ٰ ِ ِ َ ٌ َ َ ْ ُّ َ a Celleٰ َ ُ َ ْ ُ ِ ُ ْ َ ْ َ ُّ ْ ٰ ْ ِ ِ ِ ْ ٰ َ ٰ ُ ِ ْ ٰ ِ َ ِ ِ َْ imdi ُّ الدنيا ُ ٌ ملعون َ و ٰ ِ ُ طالبحا ُ ْ مغبون َ ve Resūli (660)Aleyhisselām buyurmışdır 102 ِ ِ نصيبالدنيا حرم على اھل االخرة حرام على اھل ادنيا وھماحرام على اھل اللهقال الله من يريدالحرث ادنيا تؤتيه منھا وما له فى االخرة من (659) 101 buyurur ve Alā ażretleri(661)var fikir eyle hidāyet-i aıŋ ve Muammed Alīniŋ sözine īmān getürmeyennice (662)ādemdir beyit:Fāilātün Fāilātün FāilünĀdem olmaz lā-cerem iblīsdirFile bed sözleri (663) telbīsdirDünyāya meyil eyleyeni ey aīanma baydır sen anı müflīsdir(664)ūretā ādem velī ādem degilAlı ġayridir anuŋ nā-cinsdirKimde vardır [88a](665)şehvet ü ır-ı amelManīde insān degil āricīdirBu Vīrānī dünyāya (666)meyil eylemezFāriġ oldı cümleden perhīzdirİmdi ey ālib-i far-ı fenā aıŋ (667)ve Muammediŋ ve Alīnüŋ sözine iltifāteylemeyüp şere şehādet eyleyüp manīde (668)īmān getürmeyen yanī āyeti adīe103ٰ ٰ ِ ٰ باياتنا (669) ُ ٰ ِ َ ْ ٰ ُ ّ ِ ٰ ٰ ِِ َ َ ِ ُ َ ٰ pes manāsı budur kimقال الله والذن كفروا و كذبواوليئك اصحاب النار ھم فيھا خالدونanlara kim (670)kāfir oldılar daı yalan uttular āyetlerimizi şunlar od issileridir anlar(671)odın içinde ebedī alıcılardır imdi od issileri tābi-i şeyāndır ālellahü (672)104و ان عليكم لنتى الى يوم الدينِ ّ ِ ْ َ ٰ ِ ِ َ َ ْ ُ ْ َ َ ِyanī lanet anuŋ üzerine tā kim (673)tā ol güne degin kiaşır ola pes vay saŋa kim āyete ve adīe ula (674)utmayup īmān getürmeyesin100 Dünya ahiret ehline, ahiret dünya ehline, dünya ve ahiret de Allah ehline haramdır.101 Allahü Teâlâ buyuruyor ki; kim dünyayı isterse biz ona vereceğiz. Onun için ahiret de bir payyokdur.102 Dünya lanetlenmiştir, dünyayı talep eden ise aldatılmıştır.103 Allahü Teâlâ “Ayetlerimizi inkâr eden ve yalanlayanlar onlar ateş ehlidirler ve orada ebedikalacaklar.” buyurmuştur.104 Bakara 3962


ََََِِْْْٰٓٓ ََّْ َََُّّٰ ََِِّ ََyā rāmanı ve şefāati ve himmeti anda abūl eylersin (675)ey müşrik pes imdi eyālib-i far-ı fenā fehim ve idrāk eyle aıŋ hidāyeti (676)ve Muammediŋnübüvveti ve Alīniŋ velāyet idir ki urān–ı aīmi feti olmışdır zīrā kim(677)Alīaında buyurmışdır105ْ ٰ ِ ْ ُ ُ ْ َ َ ِ َ ِ ٰ َ imdi (678)aıŋ udreti veال فتا اال على ل سيف االذالفقارAlīniŋ uvvetidir ki kelime-i şehādet küfür üzerine ġālib (679)olmışdır imdi anıAlīye irārıŋ ve Muammede şehādetiŋ ve aa baman ve āl-i (680)evlāda nāzıniyāzıŋ nice ola açan bilmezsin aıl kāināt adır [88b](681)ve illā ki aMuammed Alīdir ve evlādını bilmekdir ve anlarıŋ teażāsı nedir dersen far-ı(682)fenādır andan liādır andan beādır far-ı fenādır imdi rāst güftim ki fenā(683)ādemdir liā ādemdendir pes imdi liā ıfātdır ki fenā ātdır ki beādır(684)beā oldur ki bismillāhdır andan ilāh elif lām ālikel kitābü’l 106 yanī (685)bukitāb ol kitābdır kiَ ki bismillāhdır (686)evvel ü ِ ْ ٰ ْ ِ ْ َ ُ ٰ ِٰ ِ ّ ٰ ُ َ ُّ َ ُالف الم مم الله ال اله اال ھوالحى القي ُّوم 107āirdir kim ūretdir ve ūret aında buyurmışdır ki108َ ْ َ كيف َ ٰ ُ يشاءِ فى ْ َ ْ ٰ ِ االرحامُ َ ّ َ ِ ھوالذى ُ َّ ِ ْ يصور ُ ْ كم (687)ve bu ūret ol ūretdir ki a Teālā udret elile taavvur (688)eylemişdirbismillāh yedi urūfdur ol yedi urūf Fātiatü’l Kitābda (689)gelmemişdür ol yediث ج خ ز ش ظ ف urūf budurٓ ٓ ٓ ٓ ٓ imdi Sūre-i (690)Baara ve Sūre-i Āl-i İmrān bu yediurūf üzerine gelmişdir ve bu yedi urūf (691)Fātiatü’l Kitābda yodur bismillāhdırandan erramandır ki ٓ ٓ ٓ للمص ِ kitābdır ve kitābdan (692)murād āyetdir ve āyetdenْ الف ٰ ْ الم ٰ را ِ ْ َ تلك ٰ ٰ َ ايات ْ ال (693) erraīmdir murād nişāndır nişāndan murād bilmekdir andan109ْ ْ ُ الحمد ٓ ٓ ٓ الرا ٰ كتابٌ‏ ا ِ ْ َ ْ حكمت ٰ ٰ ُ اياتهُ‏ ُ ثم ِ yanī şol kitāblar ile üküm bilesiz (694)andan ٰ ِ ْ َ ِ ِ110111ِ ِ َ ْ ُ َ ْ ِ ِ yanī uş kitāb (695)ükmi olındı nişānları biline ِ ْ َ ِ ْ ِ ْ ُ َ ْ ِ112ِ ِ ُ ْ ِ ٰ ِ ْ ُ ٰ ٰ َ ْ ِ ٓ ٓ ٓ ُ ِ (696)yanī şol kitābıŋ āyetleridir bellü eyler üsn-i ūyıŋ113andan rabbi [89a](697)andan ِ ِ ِ ٰ ِ ْ ُ ِ ْ َ ٓ ْ ِ ْ َ yanī bu ükm-i ükūmātَ ٰ ٓ والق (698)Allāhdandır ki indirmişdir āyet-i kitāb ol yedi aıŋ (699)adedince andan114َ ْ ٰ ْ ُ yanī ażā-i berāt (700)emīr olunmışdır urān-ı mecīd içinde bī-illetidrāk eyleyesin andan (701) 115 َ ُ ُ ْ َ ٰ َ ِ َ َ ْ َ َ ِ ٰ yanī beyān olunmışdur olمن لدن علمى سبجعليھم حم تنزيل الكتاب من اللهالضالين ن والقلم وما يسطرونكتاب ال حكمفضلت من لدن حكمالله الراتلك ايايات الكتاب المبينوالقران المجيد ِ(702)udret alemi ile vechinde saır olan a-ı hidāyetler imdi (703)bunı 8 sūreniŋ105 Ali dışında genç Zülfikar dışında kılıç yokdur.106 Elif lam mim bu kitap107 Elif lam mim hay ve kayyum olan Allah’dan başka ilah yokdur.108 O Allah ki sizi anne rahminde dilediği gibi şekillendirendir.109 Elif lam ra bu hâkim olan kitabın ayetleridir.110 Hud 1111 İlmim onun yanındadır.112 Yunus 1113 Mümin 1114 Vav lam kaf cömert olan Kurana yemin olsun ki.115 Kalem 163


ََُِّ َّ ّ َََُِِِّْْٰ ََْْْْْٰٰ َٰevvelinde muaaāt gelmişdir Fātiatü’l Kitābıŋ (704)içinde mübīndir ol sebebdencemī-i kütbi’s semāi ve āyātiŋ alı (705)Fātiatül Kitābdır imdi bu ummü’l kitābıyaşıdan tanı urānıŋ (706)sırrına vāıf olasın zīrā kim urānıŋ sırrı bu sūreleriŋ(707)evvelindedir avlühü Teālā116َ ٰ اوا ِ ِ يئل ّ ُ َ ْ الصورت(708)ِ ْ ٰ ْ ُ ْ ّ ِ ُ ّ ِ ِ ٰ ِ ّ ُ ِفى كل ِ الكتاب سر ِ او سر ‏ِالقران فىyanī her kitābın sırrı vardır ve urānıŋ sırrı (709)bu ūrelerin evvelinde gelmişdürsī ve dü urūf-ı muaaāt cemī-i urānıŋ [89b](710)alıdır ve urānıŋ evvelibismillāhdır ol sebebden bismillāh yedi (711)urūfdur üzerine nāzil oldı bismillāhdırki Fātiatü’l Kitāb (712)adedincedir ki ism-i āt ve ism-i müsemmānıŋ aynīdir zīrābismillāh urānıŋ (713)evvelindedir ki ism-i ātdır sebeb oldur ki bismillāhsız birişe el (714)unma revā degildir ve bir daı bismillāh üç ısımdır ve namāz daı üç(715)ısımdır biri alāt-ı ażar ve biri alāt-ı cuma ve biri alāt-ı sefer bismillāh(716)üç ısımdır imdi bilesin mim ise yektā Allāhsa birdür üç kelimeyi (717)oldı alātadedincedir ki ismüllāhdır bir ātdır ve alāt daı bir ātdır (718)alāt-ı ażar on yedialāt-ı cuma on beş sī ve dü kelime oldı ki bir ātdır (719) alāt-ı sefer on yedi sī vedü kelime olur ol daı bir ātdır bismillāh adedince (720)ve cemāl-i ĀdemAleyhisselām adedincedir ve urānıŋ alı daı üç ısımdır biri (721)urūf-ımuakemātdır ve ol on dört urūfdur ki budur ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ الرالراكھيعص ٓ ٓ طن ٓ ٓ ھم ٓ ق ٓ ن ٓ alellāhü Te ālāُ َ َّ ِ َ ْ َ ْ ِ ٰ ِ ِ ْ ُ ُ ْ َ ٰ ٍ (723) ُ َّ ُّ ْ ِ ٰ ٰ ِ ِ ُ َ ٰ ٰ ِ َ َ ِ َ ِ ُ ِ ْ َ ْ ٌ َ َ َّ ِ َُ ُ ُ َ ِ ْ ِ ْ ِ ْ ُ ِ ٰ َ ِ ِ (725) ُ َ ٰ ُ َ ْ َ ُ َ َ َ ٰ ِ ْ َ ِ َ ِ ْ َ ٰ َ ِ ْ ُ ِ َ َ ٰ َ (724)117َ imdi ey ālib bu āyetiŋ manāsını ّ ِ ِ ٰ َ ِ ْ ِ ْ ِ ٰ َ َّٰ‏ َ ٰ [90a](726) َ َ َّ ُ تذكر ِ ّ ٰ اال ُ اول ْ َ ْ ٰ ْ ‏ُوااللبابھوالذى انزل عليك الكتاب منه محكماتماتشا به منه ال بتغاءالفتنه وابتغا وتاءويله وما يعلم تاءويلهھن ام الكتاب و اخر متشابھات فاماالذن فى قلوبھم زيغ فيتبعونامنا به كان من عندنا ربنا ومااالالله والراسحون فى العلم يقولونfehim eyle (727)ve bir daı urūf-ı müteşābihātdır ol daı on bir urūfdır ki be()te() se() (728)cim() hı() dal() zal() şin() dat() zı() gayın() ve bir daıurūf-ı muaaātdır ki ol sī ve dü (729)urūfdur fī’l-cümle urānıŋ alıdır ve birdaı oruçdur ol daı (730)üç ısımdır zīrā kim oruç daı üç altmış güne ażret-ieadiyyetden (731)farż olmuşdır anı daı tafīf eyledi üç altmış güni bir ay yanī(732)otuz güne arār eyledi zīrā kim namāz daı elli vait idi farż olmış (733)idi anıdaı beş vate arār eyledi zīrā bir yıl üç yüz altmış (734)gündür ve bir ay daı üçyüz altmış sāatdir her sāat bir güniŋ (735)āim-maāmıdır ve oruç daı üç altmışolduġından murād budur ki altı (736)ay yüz seksen gündür ve biriŋ güni yüz seksensāatdir (737)ve yüz seksen sāatdir üç altmış güniŋ āim-maāmıdır ve namāz daı(738)elli vati beş vate arār eyledi ve oruç daı üç altmış otuz güne (739)arār116 Her kitabın sırrı vardır, Kuran’ın sırrı ise surelerin başlarıdır.117 Ali-İmran 764


ََِِّ َََُِّْْٰٰ َُّ َ ََْ َََََِّٰٰeyledi ālellāhü Teālā118ٰ ِ ٰ ْ َمن جاء باالحسنة فله عشرامثالھا َ ِْ َ َ َ ِْ َْ َimdi [90b](740)namāz ve oruçasenātdır fıs degildir ve her gün bir sāatiŋ āim-maāmıdır (741)ve her gün on‏ٰال َ ُ ُ تقوم ّٰ َ ِ الساعت ِ ّ ٰ اال ِ فى َ ِ يوم ْ ال iki sāatdir otuz kerre on iki sāat üç (742)altmış sāat olurُ ْ ّ َ ٰ َ ُ َّ ٰ ِ (743) ِ َ ُ َ َّ َ ِ َ ْ ِ َ ِ َ ْ ُ َ َ ْ ُ َ َ ْ َ ْ ِ (744) ْ َ ْجمعة حتى يتغارب الزمانليكون السنة كاالشھر والشھر كاالجمعه ولجمعه كااليومكاالساعت والساعتواليوم119manīde alellāhü Teālāimdi malūm oldur ki bir gün (745)bir sāatiŋ āim-maāmıdır bu120يَوم القيمة ساعةِ َ ٰ ِ ٰ ِْ (746)bu manīde yılda bir ay oldı olsebebden abdest daı üç (747)ısımdır zīrā bir eliŋ vużū yüzin ve biri daı ayaġınyursun ve secde (748)daı üç ısımdır biri secde-i ubūdiyyetdir ve biri daı secde-imelekiyyedir (749)ve biri secde-i taīmdir imdi cemī-i ilm-i ulūmiŋ alıbismillāhdır ve bismillāhı (750)alı yedi urūfdır beyit:Fāilātün Fāilātün FāilünAy cemāliŋ arf-i bismillāhdırDest-i (751)udret ikmetüllāhdırKim aŋa secde idüp şükür itmediLanet olsun (752)şeyān-ı kemrāhdırUş alāt u avmı accı hem zekātBilmişem üsniŋ (753)aŋa miftādırHer ki pīrler izini izlemediİrmez ol maūdına [91a](754)bī-rāhdırMen Vīrānī derd-mendim āk-i pāyDilde virdim her sāat (755)ol şāhdır‏ٓب budur: İmdi ey ālib-i far-ı fenā üç yedi urūfdır a-ı (756)avvā adedincedir kiٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ üç daı طص ٓ vardır bismillāh birligi adedince yigirmiى س ن م ى م ا ل ف ل ا م ل ا م ه ىiki (758)urūf olur biri bu āt-ı adīm adedince yigirmi biri a-ı avvā118 Enam 160119 Kıyametin kopması Cuma günüdür. Ta ki zamanlar garipleşerek bir sene bir ay gibi, bir ay bir haftagibi, bir hafta bir gün gibi, bir gün de bir saat gibi olmadıkça kıyamet kopmaz.120 Kıyame 165


ٓٓٓadedincedir (759)kim ol daı bir āt-ı adīmdir zīrā asen-i tavīmdir ve biri daıbismillāh otuz (760)iki urūfdur noasıla zīrā kim bismillāh eczāsı on ouz urūfdurve on (761)bir noası vardır on bir urūf-ı müteşābihāt adedince ve üç alı vardır(762)cem eylesen otuz iki urūf vech-i Ādem Aleyhisselām adedince ve bir daıbāī (763)alur bir āt-ı adīm121ْ ُ ٰ َ ٰ َ ْ َ َ ْ َلم يزل و اليزالونن م ى م ا ل ف ل م ال ا م ه ى(‏‎764‎‏)‏ٓ ٓ ٓ ٓ ب ى س ى adedincedir kim budurٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ve on bir noasıla ve üç alen otuz üç urūf (765)otuzikisi vech-i kerīm Ādem Aleyhisselām adedincedir ve bir daı ol bir āt-ı(766)adīmiŋ birligi adedincedir imdi ey ālib-i far-ı fenā fehim eylegil[91b](767)namāz daı bismillāh adedincedir üç ısmım oldı pes bismillāh vech-ikerīm (768)Ādem Aleyhisselām oldudan oŋra namāz daı vech-i kerīm ĀdemAleyhisselām (769)adedincedir zīrā cuma namāzıla ażar namāzı otuz iki kelime-ikelām (770)olur vech-i kerīm Ādem Aleyhisselām adedince bir daı sefer namāzıvardır (771)bismillāhıŋ noası adedince ażar namāzıla cem eylesen sī ve dü urūf(772)olur muaaāt olur ol daı vech-i kerīm Ādem Aleyhisselām adedincedirbismillāhı (773)yedi urūfdır ol yedi urūf çār anāır birle mürekkeb olur dört kez(774)yedi sī ve dü kitābet olur vech-i kerīm Ādem Aleyhisselām adedincedir kim(775)bismillāhdır ve bir daı budur ki bismillāhıŋ üç ıfātı vardır elifle lām (776)adedincedir zīrā kim elifle lām cümle otuz olur ve biri āt-ı adīmdir ki otuz (777)ikikelime-i kelām üzerine mebnīdir ki bismillāhdır ve bir daı urānıŋ üç (778)alıvardır biri urūf-ı muaaāt ve biri urūf-ı muakemāt ve biri müteşābihāt(779)imdi urūf-ı muakemāt on dört urūfdur budur ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ الراكھيعص ٓ طس ٓ ٓ ھم ٓ ق ٓ ن (780) veemmā üç daı bāında vardır elifde ‏َف sadda ْ دال ٰ nūnda ْ واو ٰ imdi [92a](781)bu üç urūfile on yedi olur ażar namāzı adedince ve bir (782)daı urūf-ı müteşābihāt vardırٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓbudur ٓ ٓ ٓ ش ض ط غ (783) ب ت ٓ ث ج خ ذ ز ٓ on bir urūfdır bu on bir urūf ile on yedi(784)urūfı cem eyleseŋ sī ve dü urūf olur muaaāt urān-ı Kerīmiŋ(785)alıdır dir ki bismillāhdır ve dört urūf daı vardır ‏ٰپا ٰ چا ٰ ژا ٰ ڭا dır (786)otuz ikikelime-i kelām olur vech-i kerīm Ādem Aleyhisselām (787)adedince imdi fehimeyle oruç daı otuz gündür üç gün (788)daı ıyd olur otuz iki güni vech-i kerīmĀdem Aleyhisselām (789)adedincedir ve bir daı bāī alur o bir āt-ı adīmadedincedir bismillāhdır (790)bismillāh vech-i Allāhdır zīrā kim vechullāhü cemāl-ikemāl-i ādemdir (791)ve bir daı secdedir ol daı üç ısımdır biri secde-i taīmdir(792)ve biri secde-i melekiyyedir ve biri secde-i ubūdiyyetdir perestiş(793)eyleseŋ oldaı vech-i kerīm Ādem Aleyhisselām adedincedir zīrā [92b](794)vardır üç yüz121 Yok olmadı ve yok olmazlarda.66


ٓٓٓaltmış gün adedince ve üç yüz altmış sāat (795)adedince ve bir yılın ır sekizhaftası vardır ve ādemin daı (796)başı ır pāredir ve dört bābdır iki dört sekiz olurır ile (797)sekiz hafta adedince zīrā kim bir yıl üç yüz altmış gündür ve ır sekiz(798)mīzāndır pes mīzān bozılsa yıl malūm olmaz imdi (799)baş gövdeden ayrılsavücūd pāyīdār olmaz ve bir daı on iki aydır (800)on iki sāat adedince on iki sāaton iki bābdır pes (801)vücūd-ı ādem daı on iki bābdır on iki sāat adedince ve oniki (802)burc adedince ve bir daı on iki burca üküm ider on iki sāat(803)adedince ve ādem daı on iki burc malūm olur zīrā kim baş ameldir ve boyun(804)evrdir ve ve ulalar cevzādır ve incikler sereāndır ve gögüsi eseddir (805)vegöbek mīzāndır ve ası sünbüledir ve eker arebdir ve butlar avisdir (806) vebaldır delvdür ve aban ūtdur ve bir daı bir ay dört haftadır [93a](807)her hafta yedigündür ummü’l kitāb adedince zīrā kim dört yedi yigirmi (808)sekiz olur urūf-ımüfredāt adedince ve bir daı lām elifdir yigirmi ouz (809)olur ve lām elif ikiurūfdur otuz olur ay daı kāh yigirmi sekiz (810)ve kāh yigirmi ouz ve kāh otuzgünde devir olur urūf-ı müfredāt (811)adedince ve ammā lām elifiŋ muābelesindedört urūf gelmişdir چا ٓ ve (812)ve ڭا ٰ ve ‏ٰژا dır otuz iki urūf olur bismillāh adedince‏ٓپاve bismillāh (813)daı vech-i kerīm Ādem Aleyhisselām adedincedir kim sī ve düsūre-i kitābet vechinde (814)mektūbdur ve malūmdur ve mesūrdur ve bir daı budurki bir hafta yedi gündür vech-i (815)avvā adedince ve ammā bir haftanıŋ seksendört sāati vardır pes urūf-ı (816)müfredātıŋ eczāsı yetmiş iki olur ve lām elifiŋmuābelesinde dört (817)urūf vardır yetmiş altı olur ve ol dört urūfuŋ on iki noası(818)vardır pes imdi seksen sekiz oldı urūf imdi seksen dört (819)urūfı bir haftanıŋkaim maāmıdır ve dört urūf daı bāī alur [93b](820)ol çār anāır adedincedirالف بى تى ثى خيم ki ol urūf bunlardırٓ ِ ٓ ٓ ٓ ٓ (821)imdi bunların fi’l-cümle inbisāı ilā aireyetmiş iki urūf olur (822)ve dört urūf daı ڭا ٓ ve ژا ve ve dır noasıla temāmatseksen (823)sekiz urūf olur imdi ādemiŋ daı cemāli eli ve ayaġı üç kerre (824)sī vedü mafaldır üç kerre sī ve dü seksen dört urūf olur daı (825)çār anāır seksensekiz urūf olur mecmū-ı urān-ı kerīmiŋ ve yiriŋ (826)ve gögüŋ alı yüz seksensekiz urūfdır ve urūflarıŋ alı fātiadır zīrā (827)ikmet ve udret ve uvvet ĀdemAleyhisselām adedincedir pes ādemiŋ (828)cemali ikmetullāhdır ve eliudretullāhdır ve ayaġı uvvetullāhdır zīrā ādem (829)uvvetile yürür menzile irer veudretile işler ve ikmet ile söyler zīrā (830)söz yüzdür ve yüz ayme-i mīāddır yüzınābdır ‏ٓق ve’l-urān adedince (831)ve bir daı budur kim ādemiŋ bir yanı elli vebir yanı daı elli yüz olur ayme-i mīād (832) adedince ‏ٓق ve’l-urānı adedincedirچا پا67


kim beyānda orarsaŋ bir eliŋ on dört [94a](833)mafaldır beş parma ve beş ırnadıryigirmi dört olur ve bir eliŋ (834)adedince yigirmi beş olur ve bir ayaġı daı yigirmibeş olur elli mufaal olur (835)ve bir yanıŋ daı elli olur temāmat yüz olur af()ve’l-urānı adedincedir ve yüz (836)ınāb ayme-i miād adedince zīrā kim af()vücūd-ı ādemdir ve anā başdır (837)ve zülüf aş kirpik bāl u perdir ve yüziŋ arşdırkürsi ahrındır ve levi (838)a-ı āliŋdir ve mafū sözündür pes gün maġribdendoġar maşrıda avışır (839)ve ula maşrıdır ay daı maşrıdan hilāl olur maġribdebedir olur (840)ve nuu aġzındır aġzından doġar ulada avışır ve ula aydır kimaşrıdır (841)ve ay maşrıdan doġar ve cān u dil ilīminde hilāl olur ve andanmaġribe (842)gelir maġribde bedir olur zīrā kim ay aranudur ve tecellīsi gicedir vegice (843)velāyetdir ve gün gündüzdir ki nübüvvetdir pes velāyet sırrıdır ve nübüvvet(844)āşikāredir zīrā şerīat āhiriŋdir ve gün ābitdir ve ammā arīat (845)bāındır vebāın gicedir ve giceye ābit yodur zīrā şerīat-ı enbiyā ve arīat-ı (846)evliyā pesimdi ikisi bir ātdır zīrā kim göz şerīatdır ve ula [94b](847)arīatdır ve marifetMuammeddir ve aīat Alīdir zīrā aīat burundur (848)ve marifet aġızdır veālem-i niām bu dört üzere binādır ır maāmdır (849)onı şerīat ve onı arīat veonı marifet ve onı aīat (850)dört bābdır ve bu dört bābıŋ üzerine on sekiz piŋālem-i (851)niām baġlamışdır ve bu on sekiz piŋ ālemiŋ üzerine sebi(852)semāvāti ve arı niām baġlamışdır pes imdi şerīat (853)ādemdir ki āhirenayaġıla yürür yel gibi eser ve arīat ādemdir ki (854)elile dutar gözler od gibi yanarve marifet ādemdir ki dil ile (855)söyler ve ulaġıla işidir u gibi aar ve aīatādemdir ki yel (856)gibi eser od gibi yanar u gibi aar opra gibi sākin olur (857)vebir daı on sekiz piŋ ālemdir zīrā aya altı boġumdır ve el daı (858)altı boġumdıron iki olur ve altı daı şeş cihānı üç altı [95a](859)on sekiz olur on sekiz piŋ ālemadedince ve yarısı yedi yer ve yarısı (860)yedi at gök ve baş arş-ı muallādır ve birdaı budur ki ır maām dört bābdır (861)ve bu dört bābıŋ evveli şerīatdır andanarīatdır andan marifetdir andan (862)aīatdir pes imdi şerīat ilmi üzerinedir veilm-i kelām üzerinedir (863)ve kelām nuudır nuu aġzından uhūra gelür aġız oniki bābdır (864)ikinci arīatdır edeb üzerinedir edeb göz üzerinedir göz daı on(865)bābdır üçünci marifet amel üzredir ve amel ula üzredir ula daı on(866)bābdır dördünci aīat ayā üzredir ayā burun üzredir ve burun daı (867)onbābdır pes imdi azīzimen bir kişide ilim olmasa edeb olmaz ve edeb (868)olmasaamel olmaz ve amel olmasa ayā olmaz ādem olmaz ve ādem olmasa ayvān-ı68


ُِ ِْْ(869)nāıdır zīrā ilim amel üzredir ve amel edeb üzredir ve edeb ayā üzredir(870)ve ayā insān üzredir insān īmān üzredir beyit:Mefāīlün Mefāīlün FeūlünEdebsiz ādemiŋ olmaz īmānı(871)İçinde opolu şekki gümānıayāsız ādemiŋ yanına varma[95b](872)ula utup işit işbu beyānıAmelsiz ālem uş ilim ehli olmaz(873)Aŋa lanet idiŋ yodur ziyānıOdur şeyān aŋa lanet hemīşe(874)Kimiŋ kim davāsı var bī-maānīVīrānīyem şahā gerçek ġulāmımUrırmışdır (875)benim ismim VīrānīPes imdi ey ālib-i far-ı fenā bir kişide (876)ilim amel edeb ayā olmasa ol kişiniŋcānına ve erkānına ve yerine ve beş (877)ademine ad hezār lanet olsun ki benabdālım diyüp davā urup davāsında (878)bulunmayan kişiniŋ cān-ı ābisine nām-ıَ َ ْ فمن َ َ ٰ َ َ فقراعلى اللهُ‏ lanet hezār-yār zīrā yalancıdır (879)pes a Teālā ażretleri buyurur122ْ ُ ِ ٰ ّ ُ َ ِ ٰ ُ َ َ ِ ٰ (880) َ ْ ّ َ ْ pes imdi bir kişi fair davāsı ılsaالكذ ‏َب من بعدذالك فاوليئك ھم الظالمن(881)manīde bulunmasa teberrā ol yalancıdır müstaadır avlühü Teālā (882)ْ ِ ِٰ ْ ٰ َ ِ ُ َ ْ َ imdi a Teālā aŋa lanet eyledigi kimseye sen de lanetلعنت الله على الكازبين 123(883)eyleyesin daı lanete müstaa olursun beyit:Fāilātün Fāilātün FāilünLanet olsun ol (884)Yezīdiŋ cānına122 Her kim ki Allah’a bundan sonra iftira atarsa işte onlar zalimlerin ta kendileridir.123 Allah’ın laneti yalancıların üzerine olsun.69


ََْAldıġı hem atdıġı dükkānınaOl kişiye hem daı lanet [96a](885)olurHer ki varır ol yalancı yanınaTā ezelden ahd eylemiş aı bilem(886)Lanet olsun ahdına peymānınaKimde vardır şehvet u ır u ama(887)Lanet anuŋ dem-be-dem erkānınaBu Vīrān abdāl Alīye āk-i pāyYüz sürüp (888)baş indirir merdānınaİmdi ey ālib-i far-ı fenā bu ne āldir ki evvel (889)gelirsin far-ı fenā oluram dersinoŋra dönesin vallāhi ve billāhi dönme lanete (890)müstaa olursın bī-şek ve bīşübheyodur şöyle bilesin zīrā pīr (891)ademinde baş oyup oŋra dönene lanet-ifirāvān vardır ve dönmeyüp sikke (892)ve ıfāt altında olup yine ālib-i dünyā olursanve bī-şek şeyān (893)kendisi olursun zīrā pīrler buyururlar gelme gelme geldindönme geleniŋ (894)mālı döneniŋ başı didikleri ıfātdır ve ıfātın tebdīl iderler(895)zīrā kim yalancınıŋ yüzi dönmüşdür niçün ki irārı yodur ve īmānı daı(896)yodur ve īmān ıfātı ıfāt-ı ādemdir ve ıfātı pīrlerin avlinde olmayan(897)ıfātdan dönmişdür ve ıfātından dönen ādem olmaz zīrā her kişi ādem olmaz(898)yine ādem olan pīrlerdir sen daı pīrlere iriş ādem olasın eger irişmezsen[96b](899)ayvānsın şöyle bilesin avlühü Teālā124الغافلون ْ ٰ ِ ُُ ٰ ِ َ اوليئك َ ْ َ ْ ٰ ِ كااالنعام َ ْ ُ ْ بلھم (900) َ َ ّ اضل َ ُ ٰ ‏ِواوليئِك ُ ُ ھمpes a Teālā buyurur ġaflet merātib-i (901)ayvāndır ayvān merātib-iġafletdir imdi ُ ْ بالھم َ َ ّ اضل erenler 125 ْ oldılar (902)elālet oġrılı ve meellet ve orluanlara nāzil oldı zīrā ūretā (903)ādem manīde ayvān ve eşek pes eşekle ādem birolmaz evvel āir üyi (904)yüzine didikleri üyleri yüzünde bitmeye dönmeyesin ġāfilolmayasın (905)zīrā ben garīb bu ayāli bilmez idim pīrler luf u keremindengösterdiler (906)bir fiil ehl-i ama ve ehl-i dünyā olursa pīrler ile āşinā olamaz(907)zīrā yā dünyā yā pīrler gerekdir iki arpu bir oluġa ıġmaz (908)imdi adī-i124 Araf 179125 Bilakis onlar delalettedirler.70


َٓٓ ُْ ِْ َْْٰٓٓٓ ََٰٓ َْٓResūlullāh buyurur126ْ ُ ُ ِ ٰ ُّ ُ ٌ َ(909)imdi Resūlullāh Aleyhisselām الدنيا ملعون و طالبحا مغبونhevā-yı nefsile söz söylememişdir (910)ve illā vay-i udā ile söylemişdir avlühüTeālā127ٰ ُ(911)وما ينطق عن الھوى َ َٰ ْ ُ انھواال وحى يوحىٰ ّ ِِ َ ُ ِ ْ ٰ َimdi pīrler nuı yalan söylemez zīrā[97a](912)pīrler yalancı degildir ġāfil olma ġāfil yürüme zīrā pīrler her yerde āżır(913)ve nāırdır görmezler mi anursın imdi gel berü ve pīrleriŋ nuını (914)alaġayri naarı o far-ı fenā ol dime ki hey ne var bu fairde yosa (915)oŋra utanırsınٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓا ب ا ت ا ث ا ج ا ح ا خ ا د ا ذ ا ر ا (916) elifdir imdi ey ālib-i far-ı fenā bir daı budur kiٓ ٓ ٓ ٓ ٓٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ pes imdi elif Allāhdırاع ا غ ا ف ا ق ا ك ا ل ا م ا ن ا و اه اى(‏‎917‎‏)‏ ‏ٓز ا ٓ ‏ٓس ا ٓ ش ٓ اص ٓ اض اط اظ(918)Allāh cemī-i eşyāda mevcūddur nitekim bir elif bu yigirmi sekiz urūfıŋ āimmaāmıdır(919)ol sebebden a ُ ِ ّ ‏ُيل َ ٍ ‏ِشئ ُ ِ ْ محيط buyurur 128 َ ve ammā cemīisindenالله بكmünezzeh (920)ve müberrādır ki birinden degildir eger cemīisile olaydı ayır şersizAllāh (921)olaydı emr-i marūf ve nehy-i ani’l münker 129 olmayaydı her eşyā özbaşına (922)uvvete ve udrete irişeydi arada pīrler olmayaydı ölmekde ve dirilmekde(923)ve aġlıda ve abırlıda ve baylıda ve yosullıda olmayaydı hiç bir kimseniŋ(924)kimseye itiyācı olmayaydı ve bir daı her kime iāb eyleseŋ a andadır[97b](925)diseŋ her kişi kendi vücūdında nişān vireydi ve aı ibāt ideydi (926)tāki a kendi olaydı eger ayır eger şer arada senlik ve benlik olmayaydı (927)veşerīat ve arīat ve marifet ve aīat olmayaydı ve urān gelmeyeydi (928)veölmek ve dirilmek olmayaydı hemān bir āt ve bir ıfāt olaydı her işi (929)aişleyeydi an orulmayaydı hemān bir elif olaydı (930)be gelmeyeydi bir āt ve birıfāt olaydı ve ammā olmaz zīrā aı (931)kimse bilmez uşta fehim eyle imdi bir ātpīrler ve bir ıfāt pīrlerdir (932)zīrā a pīrlerde mevcūddur sebeb oldur ki kerrāt-ımirāt ibātı āhir (933)olmuşdır ve eylemişlerdir anıŋçün aralarında senlik ve benlikvücūda gelmez (934)pes imdi ol söz bu sözdür ki pīrler söylemişlerdir hezārāncübbeden (935)baş gösterirsin anıŋçün alarsın alı gümāna imdi gümāna düşmemek(936)dilerseŋ pīrlere iriş senligi ve benligi ara yerden aldır fānī cihāna (937)itibāritme far-ı fenā ol özüni ulümātdan urtar tā ki gözünden (938)perdeyi aldır defiidesin eger kişi öz başına aa ireydi [98a](939)imdi Muammed Aleyhisselāmbuyurmayaydı130لوالالمربى لما عرفت ربىِ ّ َ َ ْ َ َ ٰ ِ ِ َ ُ ْ َ ْ َ ve cemīi (940)gelen erenler Seyyid eger BabayıĠayġusız ve eger Kemāl Ümmī hīç pīrlere irādet (941)getürmeyelerdi imdi beyitaa yanasın tā ki sözün söz ola zīrā kim (942)eşyāda udret var uvvet yo ıfāt126 Dünya lanetlenmiştir, dünyayı talep eden ise aldatılmıştır.127 Necm 34128 Allahü Teâlâ her şeyi kapsamıştır.129 İyiliği emretme, kötülüğü yasaklama.130 Beni terbiye eden olmasaydı Rabbimi bilemezdim.71


ٍُٰvar āt yo gümān var īmān yo (943)sermāye var ālet yo ıyānet var emānet yoimdi ey ālib-i far-ı (944)fenā udret özüŋdür özini pīrlere vir tā ki ıfāt-ı ātamahar düşe ve bir (945)daı gümān benlikdir benligi o tā ki gümāna īmān avāleola ve bir daı sermāye özündür (946)ve özüni pīrlere vir tā ki ālāt ele gire ve bir daııyānet filiŋdir filiŋi (947)ar eyle emānet özüŋdür özüni pīrlere vir ki ve biremāneti iste ki virmiş (948)olasın imdi bu ālile özüni pīrlere virdiŋse saādet opını(949)meydāndan apardın ālem-i rabbānī oldun emānete ıyānet eylemedin ve egerbu ālile (950)özüni pīrlere virmediŋse emānete ıyānet eylemiş olursun alellāhüTeālā (951)131ْ ِ ِ ٰ ْ ّ ِ ُ ٰ ٰ َ َ ّ ِzīrā kim udret pīrlerden saŋa emānetdir ان ‏َالله تعلى اليحب ‏ُالحاءنين(952)eger ol emāneti taarruf eyleyüp ıyānet eylemeyüp pīrlere tapşırdıŋsa[98b](953)nūrun alā nūr udreti uvvete irişdi ātıla ıfāt bir olup tecellī eyledi(954)ve gümān gitdi benlik sürüldi īmān uhūra geldi sermāye ılandı (955)ālāt elegirdi ıyānet mülzem oldı emānet isteni geldi pes eger bu nev (956)üzere ıfāt-ı ātave āt-ı ıfāta mirāt düşürüp emāneti aa virdiŋse (957)yürü var ġam yeme apīrlerdir ve Muammed Alīdir ki bir ātdır ve ol bir āt (958)bismilāhdır bismillāhhidāyetdir ve hidāyet bāīdir pes bir gün ola o lufıla (959)aldıġın emāneti isteler veistemek oldur ki cemī-i pīrler geldiler bir cübbeden (960)baş gösterdiler arīat-ıevliyā üzre yürüdiler ve nehy eylediklerinden baġlandılar (961)ve imrāne küllerindendönmediler sülūk-ı evliyādan yüz döndürmediler menzile irdiler (962)fi’l-cümle cānilatların cān eylediler beyit:Feilātün Feilātün Feilātün Feilün(Fāilātün)(Fālün)Hem demi ehl-i dil olup tenini (963)cān ide görĠāfil olma gözün aç sen seni insān ide görZīrā kim pīrlere (964)erüp ātıŋı cān eylemezsen cāhil alursın pes imdi ażret-iRisālet (965)buyururْ َ ٰ ُ ِ ٰ ْ َ ْ َ ْ َ َ dir pes bu manīle özün pīrlereالشىء شىء الجاھل ال شئ 132virmeyen (966)cāhildir cāhil lā-şeydir lā-şey olıcak eşyānıŋ birinden degildir pes(967)eşyānıŋ birinden olmayan dīdāra irmez ve cemāl-i kemāl-i aı görmez kibunda görmeyen [99a](968)cān anda daı görmez alur ol val-ı cānāna irmez şir:131 Enfal 58132 Şey bir şeydir, cahillik hiçbir şeydir.72


ِِMefāīlün Mefāīlün Feūlün(969)Görenler bunda gördi a cemāliO kim görmez anıŋ yodur kemāli(970)Kemāli olmayan cāhil dururOl ne bilsün ol nedir celle celālī(971)Aŋa yodur viāl-i cānı cānāŞu kim hem dem idindi īl ü āli(972)İrişmemişdi aŋa taī-i mulaGine kendi ġurubındandır zevāli(973)Vīrān abdāl niyāzi şükri içindeGörür her dem ider secde viāli(974)İmdi ey ālib-i far-ı fenā bir naar eyle bu yigirmi sekiz urūfuŋ her biri(975)bir elifle muārin olmışdır elifden ġayri degildir niçün kim elif (976)ālem-iaıldır ve ammā pīrler daı ālem-i aıldır ki elifdir ve ol elifdir (977)yigirmi sekizurūf alından ġayri degildir ve ādem-i āt daı pīrler (978)ġayri degildir imdi bir kişialını bilmese ve bilmege ālib olmasa (979)pīrlerden degildir veya pīrler sikke veıfātını abūl eylese el virse [99b](980)göŋül virse far-ı fenāsını abūl eylese ehl-işöhret vārid olsa ve nefsi (981)ve hevāsında görünse ıfātı āta mahar düşürmesemuallidir ve muallidin (982)īmānı dürüst degildir zīrā kim bir elif üç urūfdurAllāh Muammed Alī (983)adedincedir ve bir noası vardır ki Allāh MuammedAlī bir noa adedincedir zīrā (984)faır didikleri Alīdir ve ol ‏ٰپا Alīdir bir ātdırimdi bir kişi (985)davāyı faır eylese faır itiżāsı ne ise göstermese ol (986)şāh-ımurtażāyı sevmez ve bendesi degildir dilile bendeyim (987)deyüp ve sikke-i ıfātıngeydigi talīdāne ola alellāhü (988)Teālā133ِ ٰ ٌ َ َ ُ ْ غشاوت ولھم(989) ْ ِ ٰ ْ َ َ ْ ِ ْ َ ٰ َ َ ْ ِ ِ ُ ُ ٰ َ ُ َ َ َھتم الله على قلوبھيم و على سمعھم وابصارھمَ ِ ٍ عذابٌ‏ اليمٰ َimdi anlarıŋ adan yaŋa (990)göŋülleri ve ulaları133 Bakara 7 ve Ali İmran 7773


mühürlenmişdir zīrā andan ötüri (991)yalan söylerler pes bu cihāna gelmeden murādpīrlerdir ve pīrlerden (992)murād kendi vücūdını āli muli şirkden arıtmadır[100a](993)şir:Fāilātün Fāilātün FāilünHer ki şirkden arınup ābād olurCismi pīrden anuŋ bünyād (994)olurOl ki ister pīrleri piŋ cānılaālib iken āibet (995)üstād olurMurtażānıŋ farına dil virmeyenBu arīatda (996)biliŋ mürtād olurFar-ı şāhı her kime mirā olurKūh-ı aş (997)içre şehā ferhād olurEy Vīrānī virme dil dünyāya sen(998)Bil aŋa dil virmeyen āzād olurEy far-ı fenā bir daı budur ki (999)lām elif bu yigirmi sekiz urūfuŋ āimmaāmıdırki bu yigirmi sekiz (1000)urūf adedince dört kitāba dāil eylemişdir zīrāelif (1001)birdir ve lām otuzdur otuz bir olur birlik ile otuz iki (1002)olur sī ve dükelime-i ilāhīdir ki vech-i kerīm Ādem Aleyhisselām (1003) adedincedir şir:Fāilātün Fāilātün FāilünLām elifden arşı seyrān eyledimaı (1004)buldum cismimi cān eyledimNe felek burcında urdum aymeyiTata (1005)çıdım alı sulān eyledimKāf u nūn emrinde ıldım meskeni74


ٍََُُْ ْْ َّ ََْ(1006)Dile geldim noamı kān eyledimKeştī-i Nūıla girdim serteser[100b](1007)Heft deryā seyr-i ummān eyledimBen Vīrān abdāl ġarībem şāhımı(1008)Şükr ü minnet dilde mihmān eyledimİmdi ey ālib-i far-ı fenā lām elif (1009)kāf nūn adedincedir ki iki urūfduryigirmidir yetmiş ك ellidir ن ٰ andan vücūda (1010)gelmişdir zīrā kim ٰ ماكان َ ٰ وما َ ُ ْ يكون 134‏ٓس altmışdır ol sebebden ‏ٓس olur iki daı alı var (1011)yetmiş iki olur pes imdiMuammeddir ki (1012)bā urūf-ı nidādır ve iki urūf daı bāī alur ن ك adedince‏ٓس ٓ vücūd-ı ādemdir ve vücūd-ı ādem altmış altı arşındır zīrā س(‏‎1013‎‏)‏ ve bir daıaltmış iki (1014)daı ن ك ve dört anāır altmış altı alellāhü Teālā135ِ ِ َ ْ ٰ ِ ٰ َ َ ِ َ ِ َ ِ ِالحكيم انك لمن المرسلين على صرط مستقيم‏ٓيس َ ْ ُ ٰ ِ والقران (1015)imdi cümle kebīrde ك ile ن(‏‎1016‎‏)‏ yetmiş ikidironu inbisā adedincedir altmış iki alur imdi (1017)altmış ikidür kāfile ن pes altmışüstüvāsıla ن yüz yigirmi dört (1018)yüz yigirmi dört urūf fātia adedince ve şeşcihetile otuz olur (1019)ve iki aded ile yüz otuz iki urūf olur vech-i kerīm ĀdemAleyhisselām adedincedir [101a](1020)yüz otuz ikidir ve bir daı ن ك eczādan altıurūfdur yüz otuz sekiz (1021)olur bismillāh adedincedir zīrā bismillāh cümlede yüzotuz sekizdir ‏ٓب (1022)ikidir ‏ٓس altmışdır ‏ٓم ırdır ‏ٓل otuzdır ‏ٓه beşdir ‏ٓا birdir temāmat(1023)yüz otuz sekiz olur ve bir daı ن ك altı urūfdur bismillāh daı (1024)altıٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ adedincedir ve bir daı bāī alur (1025)yedi urūf olurÜmmü’l-Kitāb adedinceب س م ا ل ه ك ن urūfdırFāilātün Fāilātün FāilünAy yüzündü arf-i bismillāhımız(1026)ūretiŋ a atm-i bismillāhımızKāf nūndan perdeyi ref eyledikāhir (1027)oldı küntü kenzullāhımız134 Değildi ve de olmayacaktır.135 Yasin 1-475


ََََََِِِْْٰٰAyn-ı ātıŋ lam bānıŋ manīsiĀşikāre gün (1028)gibi Allāhımızāl-i aıŋ ūre-i yasindürUş ırāe’l-mustaīmdir rāhımız(1029)Ey Vīrānī perdeyi dūr eyledikGösterilden gün yüzin ol şāhımız(1030)Pes imdi ey ālib-i far-ı fenā bu ikmetiŋ bu udretiŋ alını bilem dersen(1031)mecmū-ı urānda her ne kim vardır fatiatü’l-kitābda mevcūd ve her ne kimfatiada (1032)mevcūddur ك ile ن içinde mevcūddur ve her ne kim ك ile ن damevcūddur (1033)bismillāhda mevcūddur ve her ne kim bismillāhda mevcūddur bā-yıbismillāhda mevcūddur با(‏‎101b](1034‎‏]‏ ٰ nıŋ noasıŋda mevcūddur pes imdi ey ālib-iَ ٰ اءما دخل َ ْ ُ خيث far-ı fenā bānıŋ (1035)altındaki noa gelmişdir ki bismillāhdır pes imdi136َ َ َ خرج َ ْ عنهُ‏َ ٰ وما (1036)(1037)noadır ve bir yerde daı buyururol bir noada mevcūddur zīrā kim ilm-i ulūmiŋ bābı ol bir137انا مدينةالعلم على با بھاِ ٌ ِ َ ُ ْ ِ ْ ُ َ ِ َpes imdi (1038)ol birnoayı ātıla ve ıfātıla fehim eylerseŋ mecmū-ı urānı fehim eylemiş(1040)pes ol ٰ َ ْ َ ٰ ُ َّ َ ِ ّ ٰ ِ ّٰ ِ َ ِ َ ِالھول وال قوت اال ب اله العلئ العظيم (1039)olursın zīrā urānda buyurur 138aamet ve ol kerāmet ol udret ol uvvetdir ki mecmū-ı ilmiŋ (1041)apusı Alīdirki yedi ismi vardır bismillāh adedincedir beyit:Mefāīlün Mefāīlün FeūlünAlīyyādır (1042)furānda bil ey cānVaiy-yi Muafā hem Şāh-ı MerdānKi İncīl içinde (1043)söylerler İlyāyıZebūrdadır bu riyā ism-i bī-nihān136 Bir yere girmeyen oradan da çıkmaz.137 Ben ilmin şehriyim, Ali ise kapısıdır.138 Günahtan yüz çevirmek itaate güç getirmek ancak ve ancak yüce ve büyük olan Allah’ınyardımıyladır.76


ََََّْٓٓVelī Tevrātlar böyle (1044)bilürlerBī-riyādır günden ayānBiri daı turābīdür aŋa nāmBir ismi (1045)daı aydar sırr-ı sübānEy Vīrānī yedi ismi oldı tamāmManīde (1046)şau’l-amer seba’l-meānīPes imdi bu yedi isim bismillāh adedincedir ki (1047)bismillāh daı yedi urūfdurٓ ٓ ٓ ٓ imdi cemī-i [102a](1048)cihāna ükim iden bismillāhdır ki Alīdirzīrā bir ātdır pes ol bir āt (1049)bāīdir ġayri degildir hidāyetdir kemāl ve anıŋٰ ِ ْ قاتل neslidir on iki imām (1050)ve on iki imāmıŋ nesli çārde-i maūm-ı pākdır ve139َ pes her kim bu on iki (1052)imāmı ْ َ ْ ازدست (1051) ٰ ِ ِ ٰ ْ َ ْ َ ُ ِ َ َ ْ ِ َ ِ ِbilmezse ve arīi üzre olmaz ve bunlardan ġayri nesneyi severse (1053)ve bunlarıŋfarını abūl eylemez dünyāda ve āiretde aıŋ laneti anıŋ (1054)üzerinedir vekülliyen yedügi ve içdigi arāmdır alellāhü َ ٰ ٌ سالم ٰ على ِ ْ ٰ ِ الياسين Teālā 140 (1055)şir:ب س م ا ل ه budurحارخى يان لعنت الله على لقوم الظا لمينMefāīlün Mefāīlün FeūlünGel ey ālib ula ut bu sedāyaGöŋülden vir (1056)irādet MurtażāyaEger olma dilersen ümmet-i āZübān-mend ol (1057)sen āl-i Muafāyaİrersen mürşid-i ā-ı be-nāmaAçarsın gözini (1058)rabbü’l-ulāyaGörürsün āt-ı aı sen gümānsız139 Haricilerin ellerini kes. Allah’ın laneti zalimlerin üzerine olsun.140 Saffat 13077


َِ َّ ََُِِٰVirirsin özüŋi (1059)aŋa bahāyaVīrānī nu-ı a böyle buyurmışÖzüŋi vir aşıla āl-i (1060) abāyaİmdi ey ālib-i far-ı fenā her kim ki āl-i evlāda cānıla irādet [102b](1061)virmediīmānı dürüst degildir şöyle bilesin pes irādet dil (1062)ile degildir zīrā kim irādetikidir biri dil ile ve biri göŋül ile (1063)imdi göŋül irādet getüren andan malūm kimbu fenā fānī cihānıŋ (1064)içinde ġayri murādı yodur hemān hüve hüvesine evlād-ıAlīdir ve dil ile irādet (1065)getüren andan malūm olur ki dünyā muabbeti āhirenıfātında malūm olur (1066)imdi oldur ki evlād-ı Alīye ne adar muabbeti var pesbir ul iki sulāna (1067)ul olamaz zīrā kim yā bellü nefsine ul olma gerek yābellü evlād-ı Alīye (1068)meyl-i muabbet iden anlardır kim fī’l-cümle cihānıŋleetinden fāriġ olmışlardır (1069)ve pāk-i āt olmışlardır zīrā şeyān didikleri üçısımdır (1070)biri avrat biri oġlan biri dünyā muabbeti pes imdi ażret-i Risālet(1071)bu üçüniŋ aında birer kelimāt eylemişdir dimişdir ki avrat aında aŋa(1072)ise lanet ve oġlan aında dimişdir ki141ً ّ َ َ ٰ ْ َ ْ ٰ ْ ِ َ (1073)avlühüالصبى صبيان ولو كان نبيا‏َو َ ْ َ َ تقرب ْ َ ٰ ِ َ الضواحش Teālā 142 yanī dimek olur ki yaın [103a](1074)gelmen zināya vezeti ise yanī livāaya ve dünyāya aında buyurur (1075) ُّ ْ ٰ َ ِ ٰ ِ ٰ َ‏َالدنيا جفت و طالبھا كالبimdi bunların üçi daı birbirine (1076)muvāfıdır ve muābıdır zīrā avrat oġlandünyā ile ele girer ve dünyā (1077)ama ile cem olur ve şehvet bunlar ile ġālib olurgel imdi özüni (1078)bunlardan pāk eyle ve kendini pīrleriŋ ademinde āk eyle veevlād-ı Alī (1079)aşına sineni çāk eyle aın pīrlere doġrı var an ıra eyle imdi(1080)nefsine ulümātdan urtarayın derseŋ evlād-ı Alīye yaın ol şir143Mefāīlün Mefāīlün Feūlün(1081)ula ut sözime ey cān beri gelHevā-yı nefsi şehvetden geri ol(1082)Özüni pāk eyleyüp gir rāh-ı aşaaīat cān u dilden caferī ol141 Çocuk peygamber bile olsa çocuktur.142 Kötülüklere yaklaşıyordu.143 Dünya bir leştir ve onun talipleri ise köpeklerdir.78


ََْ َ ََََْ(1083)Bu üç nesneyi itme saŋa sen yārMuabbet-i āl-i şāh-ı askeri olDilersen (1084)maūdun meylin murādınMücellā ayyib ü āhiri olVīrānī ıdıla (1085)bende ol AlīyeKemāliŋ evveli ve hem āiri olİmdi ey ālib-i far-ı (1086)fenā bu mevcūdātıŋ içinde gözün ve nūr-ı aynındagörünen ol ātdır ki (1087)muladır esmā-i āt ve esmā-i ıfātdır zīrā kimesmāullāhdır ki cemī-i [103b](1088)eşyānıŋ aynında mevcūddur ve ammā küllīdegildir cüzīdür pes (1089)esmā-i küllī ādemdir niçün kim ūret-i asen-i tavīmdirٓ طسم(‏‎1090‎‏)‏ şāb-ı aadurdir ve ‏ٓطسم ūretdir aleallāhü Teālā ādem-i alā ūretihi vealā ūretir-ramāndır 144 (1091)ki ٓ الر ٓ dır innellāhü Teālādır ve ilāhün 145 vāid budurki ve ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ كھيعص (1092)hādīdir ve hidāyetdir zīrā mürşid-i merātibdir ki ādemiŋ vechindeırāe’l-müstaīmdir (1093)ki ve rāh-ı üstüvādır anıŋ üzerinde ubūr eylen ki ‏ٓحم dirüküm (1094)olundı kelām-ı hidāyetdir zīrā ‏ٓيس didi urūf-ı nidādır ve Muammeddirki (1095)emr-i marūfdır veٰ ْْ ِ ٰ ِٓ ِ ُ ِ َ atımızda kitāb-ı kitābetdirوتعقلون اكلياسيز ولدينا 146(1096)yanī lev-i mafūdur yanıu söyler bi’l-aı adır ki dırص ve osan(1097)piŋ kelimātdır bilmek içün vaiyye kim ımarlandı147ٰ َ قال اوفو َ ْ ُyerine‏ٓق (1098)getürdiŋ ol irārı ve bi-ahdillāhi Taŋrınıŋ ahdini yerine getürdiŋ (1099)zīrādır yüzdür ve ‏ٓطس dir ūretdir ki biliŋ ve bilmege ālib oluŋ (1100)ġayri hevādan geçiŋ148َ ٰ ْ ِ ُ َ ِ وما ينطق عن الھوى َ ٰpes hevāyıla söz olmaz (1101)ve göz olmaz ve yüz olmaz nehyeylemek nefsiŋizi hevāsından tā ki Muammed Alīye [104a](1102)irişesiz vekemālātlarını aŋlayasız ālem-i āt ve ālem-i ıfātdır müdrikdir (1103)ve müdrikdirpes müdrik ve müdrik biraç kelimedir ki mürekkeb (1104)olmışdır yigirmi sekiz veotuz iki kelime-i kelāmıŋ eczāsı ك (1105)ile ن dur ٰ َ ماكان َ و ٰ َ ُ ْ مايكون ki 149 ٰ andan vücūda144 Allahü Teâlâ Âdemi kendi suretinde ve yine rahman suretinde yarattı.145 Allah birdir ve tek bir ilahdır.146 Onlar düşünürler. Kitap da bizim yanımızdadır.147 “Sözlerinizi yerine getirin” dedi.148 Necm 3149 Değildi ve de olmayacaktır.79


ٓٓٓٓٓٓٓٓٓٓٓgeldi ouz urūf (1106)noasıla müdrik ve müdrik daı ouz urūfdur muaaātıŋٓ ٓ الم ٓ ٓ الر alı adedince (1107)ve muaaāt alı daı ouz urūfdır ve evvel urūf budurٓ pes urān-ı kerīmiŋ alı adedi bu ouz urūfdır ٓ طم ٓ ٓ يس ٓ ص ٓ حم ٓ ق ٓ ن(‏‎1108‎‏)‏ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ اكفھيعص(1109)ve ouz urūfıŋ inbisāı elli olur elli urūfı noa adedincedir zīrā(1110)urūf-ı müfredāt noasıla elli olur muaaātıŋ alı adedince pes (1111)buن ص ا د ط ى س ى ن م ى م (1112) ‏ٓا ل ف ل ٓ م ر ى ك ف ٓ ه ى ع ى ouz urūfuŋ inbisāı budurا ى س ى ن ص ا د ح ا م ى م ق آ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓٓ bu elli urūfuŋ mecmū-ı urān-ı kerīmiŋ ف ٓ ن و ٓ ن(‏‎1113‎‏)‏ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓ ٓadedincedir kim 28 (1114)sī ve dü urūf-ı müfredātıŋ yigirmi iki noası vardır anıŋadedincedir (1115)ve ammā aıl aıl bu ouz urūfıŋ adedincedir ve ouz urūfvech-i kerīm [104b](1116)Ādem Aleyhisselām adedincedir zīrā mecmū-ı eşyā vearżı semā bu ouz (1117)urūf üzredir bu ouz urūfıla gelmişdir ve cemī-i lev-ialem on sekiz (1118)piŋ ālem bu ouz urūf üzredir bu ouz urūf ilat-iādemdir (1119)Ādem Aleyhisselām üzre binā olmışdır zīrā cemī-i eşyānıŋ ve seb-i(1120)semāvātıŋ alı ve ferī ādemdir ve ilat-i ādemden āşikāre olmışdır (1121)zīrā cemī-i eşyānıŋ rücūı insāndır ve insānıŋ rücūı far-i (1122)fenādır ve fariŋrücūı Muammed Alīdir veم ح مٓ د ٓ ع ل ى ح ٓ ق ٓ د ر ٓ كٓ ٓ ٓ ٓ (1123)hidāyetdir ve nübüvvetdirve velāyetdir ki bir ātdır zīrā her şey ve her (1124)iş ‏ٓم ٓ ح ٓ م ٓ د ٓ ع ٓ ل ٓ ى den uhūra gelir vecemī-i mevcūdāt anlardan (1125) vücūda gelmişdir zīrā kim ikisi bir ātdır ve birıfātdır bismillāhdır (1126)ve sebal-meānīdir ki ‏ٓم ٓ ح ٓ م ٓ د ٓ ع ٓ ل ٓ ى yedi urūfdır ki bir‏ٓعا pes imdi bunlar al-ı kāinātdır (1128)evvel ve āir ‏ٓم ٓ ح ٓ م ٓ د ٓ ع ٓ ل ٓ ى ātdır (1127)budurٓ ٓ م ح م د dir ve ‏ٓل ٓ ىٓ dir ol sebebden bismillāh yedi (1129)urūfdur fātia yedi āyetdir vebeyit: daı bir ātdır yedi (1130)urūfdur ‏ٓم ٓ ح ٓ م ٓ د ٓ ع ٓ ل ٓ ىFāilātün Fāilātün FāilünHer ki bildi bunları bir āt-ı aRūşen oldı [105a](1131)gözine mirāt-ı aFātia ve besmeleniŋ aynīdirUş Muammed (1132)dir ve hem Alī āyāt-i aGel berü gel aŋla birlik remziniİsmi (1133)birdir bir ıfāt görmişem ıfāt-ı a80


ُُّْْٰ ََٰٰGörmişem ayne’l-yaīn şāhıŋ (1134)yüziniVirdi çün kim uş baŋa fırātı aMen Vīrānī derd-mendim (1135)āşikārEyledim birlikden uş ibāt-ı aİmdi ey ālib-i (1136)far-ı fenā bu ıfāt-ı āt-ı adīme bir kişi şek getürse malūm‏ِفى ِ ِ حديث oldu kim (1137)ehl-i nārdır zīrā adī-i udsīde buyurur allellāhü Teālā150(1138) ِ ْ ِ ِ ْ ُ ْ ِ َّ ِ َ ْ ِ ْ َ َ َ َ َ ٰ ّ َ ِ ِ ْ ِ َ (1139) ٰ ِ ٰ َ َ ْ ُ ّمن اال ‏َحادث القدسية لو اجتمعالناس على حب ِ على ابن ابىطالب ما خلقت النارimdi a Teālā buyurur eger cemī-i cihān (1140) Alīye muabbet olsa cehennemialdırırdım dir imdi nāra yanmama (1141)dilersen evlād-ı Alīye irār eyleye herkim irār eylemesse ehl-i (1142)cennet degildir ıfātı ādem manīde ayvāndır ve ehlinārdır ve secde (1143)eyleyüp ādem dimese şeyāndır ve daı bu manī ile idrākeylemese (1144)dīvdir ve eger insān nedir anı fehim eylese bilse her eşyānıŋ aynīdir[105b](1145)aı bilmiş ola ve tanımış ola ademden sırrı Muammed Alīdir beyit:Mefāīlün Mefāīlün FeūlünDilimde (1146)tesbīim merdān olupdurSücūdım sācidim insān olupdurVücūdım (1147)şehriniŋ şāhı muaaBilin kim fażl-ı a Yezdān olupturErenler meclisinde ey dil-ārāmĠıdāmız çeşme-i (1148)ayvān olupdurGöŋül dīdāra karşu ol sebebdenİkimiz vālehü ayrān (1149)olupdurVīrānī dervīşe lufe eyledi aydarİrişdi üçlere (1150)Selmān olupdur150 Allahü Teâlâ Hadisi Kutside: “Şayet insanlar Ebu Talib’in oğlu Ali’yi sevmede toplansalardı benateşi yaratmazdım.”81


َََََََِِِّّّّّْPes imdi Muammed Alīnin ālini ve evlādını bu dört (1151)bābıla tanımayanmüşkülini āl eylemedi ve özini nefs-i emmāreden (1152)urtaramadı alellāhü151(1153)pes her kim bu dāirede fevt oldı yanī mevt ُ َ ّ ّ َ ْ ِ ّ َّ ْ َ ّ ٰ َ ْ ِابر ‏ِى ‏ٌنفس ان ‏َالنفس ‏َال ‏َمارء ‏َت بالس ُّوءoldı nāıdır (1154)zīrā bu merātib dāire-i nārdır al olmuşdur yine rücūı alınadır(1155)tābii ve taalluu şeyāndır ve müliddir ve nefsini idrāk eylememişdiralellāhü (1156)Teālā152ْ ِ ِ ٰ ّ َ ْ َ ْ ْ َ ٰ ُ َpes Taŋrı doġrı yolı göstermez ol والله ال يھد القوم الظلمين(1157)avme ki nefsini bilmedi kendi özine ulum eyler imdi ol ālimlerdendir(1158)zīrā kim kendü kendüne nefsine ulum eyler alellāhü Teālā153154َ ُ ِ ْ َ ٰ ُ َ ُ ْ َ َ ٰ ّ ِ َٰ ً ْ َ َ ٰ ِ ْ َ [106a](1160)ِ َ ٰ ْ ّ َ ِ ِ ُ ْ َ ْ َ ِ َ ْ ُ ْيظلم ‏َالناس شيء ولكن ‏َالناس انفسھم ال يظلمونْ ِ َّ ِ ٰ ِ ُِ ّ ان ‏َاللهَ‏ ٰ ال (1159)سبحان رب ‏ِك رب ِ العزت عما يصفونَ ٰ على (1161)َ َ ٰ ْ ُوسالمالمرسلين والحمد رب ِ العالمينٌ ٰ َ َMuhabbetül kitab bi-avnillāhi el-Melīk el-Mennān 155Dervīş Muammed Ġulām Şāh-ı MerdānSene 1300.151 Yusuf 53152 Tevbe 19153 Yunus 44154 Saffat 180-182155 Mennān ve Melik olan Allahın yardımıyla kitap sevildi.82


Aadāvet:(Ar.) Husumet, düşmanlık.Kin. buğz. Garaz. (Adâvet vemuhabbet, nur ve zulmet gibizıttırlar.) Bkz. 65a-41.ādem-ātāt (Ar.) Âdem’den olma,insanoğlu. Bkz. 74b-279.ālet:(Ar.) Vasıta. Âlet. Bkz. 98a-943ālem:(Ar.) Bütün cihan. Kâinat.Dünya. Her şey. Cemaat. Halk. Bkz.64a-13.ālemālem-i i ceberūt: İlahi kudret. Bkz.84b-565ālemālem-i i lāhūt: Ulûhiyyet âlemi. Bkz.85b-602.ālemālem-i i nāsūt: İnsanlık âlemi. Bkz.85b-601.apar-: Götürmek, alıp götürmek. Bkz.98a-949.arż: (Ar.) Yer, toprak. Bkz. 104b-1116.ayne’l-yayaīn:(Ar.) Göz ile görürderecede görerek, müşâhede ederekbilmek. Bkz. 105a-1133.azīzimen:(Ar.) Saygılı kimse. Bkz.95a-867.Bbahā: (F.) Kıymet. Değer. Bedel.Pahâ. Bkz. 102a-1059.bayı:Açık, belli, aşikâr, gerçek,kuşkusuz, kesinlikle. Bkz. 79a-414.ban:(Ar.) 1.İç, karın. Bkz. 73a-236.2.Soy, nesil. Bkz. 71b-191.beġayet:(Ar.) Son derece. Pek ziyâde.Bkz. 69a-131.be-nām:(F.) Meşhur. Namlı. Meşhur.Mütemayiz. Seçkin. Bkz. 102a-1057.berkit-: Sağlamlaştırmak, pekitmek.Bkz. 79b-433.becidd:(F.) Ciddi, gerçek, hakikat.Cidden, gerçekten. Bkz. 69a-129.bühtān: (Ar.) İftira. Birisine yalandanbir şey isnat etme. Birisini suçlugösterme. Bkz. 81b-490.Ccevzā: (Ar.) Astr. İkizler burcu.Gökyüzünün kuzey yarım küresindeyer alan iki tane parlak yıldızlı birburçtur. Güneş, mayıs ayında buburca girer. Bkz. 92b-804.çeşni: Tat. Bkz. 64a-15.Ççārdeārde-iimaūmūm-ııpāk:pOn dörtmasum-u pak: 1. Muhammed Ekber:2. Abdullah: 3. Abdullah: 4. Kasım:5. Hüseyin: 6. Kasım: 7. Ali Aftar: 8.Abdullah Asgar: 9. Yahya-ı Hadi: 10.Salih: 11. Tayyib: 12. Cafer-i Tahir:13. Cafer: 14. Kasım. Bkz. 102a-1050.Ddef:(Ar.) Ortadan kaldırmak, öteyeitmek. Bkz. 77b-374.83


dehān: (F.) Ağız. (Metinde dihāndihān olarak geçiyor.) Bkz. 73b-252.delv: (Ar.) Astr. On iki burçtan biriolan kova burcuna verilen addır. 20Ocak–18 Şubat tarihlerine denk gelir.Bkz. 92b-806.dendāne: (F.) Diş tanesi. (Metindedindāne olarak geçiyor.) Bkz. 73b-252.dem-bebe-dem:(F.) Vakit vakit, daima.Bkz. 96a-887.derd-mend:(F.) Dertli, dert sahibi,tasalı, kaygılı. Bkz. 105a-1134.dīv: (F.) Şeytan. Bkz. 105a-1144.dīvār: (F.) Duvar. Bkz. 81b-485.dil-ārām:(F.) Gönül eğlendirici, kalberahatlık veren. Gönül okşayan. Bkz105b-1147.Eeadiyyet:(Ar.) Birlik, Allahın birliği.Bkz. 90a-730.elestübi-rabbiküm:(Ar.) Tanrıinsanları yaratmadan, ruhlarınıtoplayıp hepsine birden sorar: “Elestübi-rabbiküm?” Yani ben sizinRabbiniz değil miyim? Ruhlar dacevap verir: “Kalü bela, beli.” Yanievet sen bizim Rabbimizsin. Butoplantı elest bezmi diye tasavvuftasıklıkla geçer. Bkz. 64b-22.emr-i i marrūf ve nehy-i ani’l münker:(Ar.) Dinin emirlerini, Kurânı veİslâmi hakikatleri neşretmek vebildirmek, menedilen şeyleri deyaptırmamak. İyiliği, İslâmi hususlarıemretmek ve teşvik etmek, kötülüğümenedip yaptırmamağa sevk etmek.Bkz. 97a-921.esed: (Ar.) Astr. Aslan burcu. 24Temmuz-23 Ağustos tarihleri arasındagüneş bu burca girer. Bkz 92b-804.esfel: (Ar.) En sefil, çok sefil, enalçak, en aşağı, çok fena. Bkz. 68b-109.esfele’s-sāfilīn:sāfilīn: (Ar.) Aşağılarınaşağısı. Cehennem. Bkz. 77b-372.eyin: Sırt, arka. Bkz. 78b-402.Ffar:(Ar.) Övülmeye sebep olacakkimse. Fazilet. Büyüklük. Şeref. Bkz.83b-538.fāriġ:(Ar.) İşini bitirmiş, boş kalmış,alâkasını kesmiş, rahat, vazgeçmiş,çekilmiş. Bkz. 88a-666.fażl: (Ar.) 1.Âlimlere yakışırolgunluk. Bkz. 75a-301. 2.İmân,cömertlik, ihsan, kerem, lütuf, ilim,marifet, üstünlük, hüner, inayet. Bkz.64a-1.fe-emmā:emmā: (Ar.) Buna gelince, kaldı ki,amma. Bkz. 72b-231.ferş: (Ar.) Yeryüzü, kır, sahra. Bkz.79b-435.ferişte: (Ferişteh) (F.) Melek. Bkz.84b-565 ve 79b-430.fuararā:(Ar.) (Metinde fıarā şeklindegeçiyor.) Fakirler, yoksullar. Bkz.85a-592.firāvān: (F.) Bol, çok, ziyade, aşırı,fazla. Bkz. 96a-891.84


Gġıybet:(Ar.) Aleyhinde bulunma,arkasından söyleme, çekiştirme,dedikodu yapma. Bkz. 82a-499.Girdird-gār:(F.) Allah. Yaratıcı. Kudretsahibi. Kird-gâr olarak da geçer. Bkz.80a-436.ġulām:(Ar.) Esir, hizmetçi, köle. Bkz.95b-874.güft: (F.) Söz, lâkırdı. Bkz. 88b-682.gümān: (F.) Zan. Tahmin. Sanmak.Şüphe. Bkz. 64b-27.Güruh-i i Nācī: (F. ve Ar) Tanrıyıkalpten seven, Tanrıya yakın olan,Tanrının Dostları, Naci Kavmi,Erenler, Evliyalar, Ermiş kişilerGrubu. Alevi Türkmenler. Bkz. 85a-591.Hābis:(Ar.) Hapseden. Tutan.Hapishaneye atan. Bkz. 95b-878.hādī: (Ar.) Hidayete ermiş. Mürşit.Rehber. Hidayet yolunu gösteren.Hidayete, doğruluğa eriştiren. Öndegiden. Bkz. 103b-1092.ām:(F.) Nafile, beyhude, boşuboşuna. Bkz. 82a-502.amel: (Ar.) Astr. Koç burcununadıdır. Bu burcu teşkil eden yıldızlarkuzuya benzediği için Arapça kuzudemek olan hamel denilmiştir. Güneşbu burca 21 Mart'ta girer ve gece ilegündüz bir olur. Bkz. 92b-803.āneāneāh:āh: (F.) Bir şeyin bölündüğü,ayrıldığı kısımlardan her biri. Bkz.84a-561.āricī:(Ar.) Zorba ve âsi olan. Hz. Alidöneminde ortaya çıkan siyasî veitikadî mezhebe dahi olan kimse. , Hz.Ali ile Şam valisi Muâviye arasındayapılan Sıffin savaşında, sorununçözümü için tarafların birer hakematamaları üzerine Hz. Ali'ye karşıçıkarak itâattan ayrılanlara verilenisimdir. Bkz. 88a-665.ā:(Ar.) Mahsus, özel. Saf, halis.Bkz. 102a-1056.alet: (Ar.) (Metinde aālet olarakgeçiyor.) Huy. Ahlâk. Yaradılıştanolan tabiat. Bkz. 66a-61.avāle:(Ar.) 1.Bir işi veya bir şeyibaşka birine bırakma. Ismarlama.2.Görmeyi önleyen duvar gibi perde.Bkz. 98a-945.avvā: (Ar.) Cenabı Allah, Hz. Âdemiçin bir eş yaratmak ister. Hz.Âdem’in Ti kemiğinden (Kaburgakemiği) bir parça alır ve Hz. Havva’yıyaratır. Kurandaki kıssaya göre Hz.Havva ve Hz Âdem yılan kılığınagiren şeytana uyarak yasaklanmışelma ağacından elmayı alıp yerler.Bunun üzerine Tanrı her ikisini decennetten kovar. Yeryüzüne ayrı ayrıbölgeye indirir. Kadın. Bkz. 73a-236.aydar:ar: (Ar.) 1.Yiğit, cesur,kahraman. 2.Hz. Ali'nin bir namı,Aslan. Bkz. 79b-435.ayme-i i mīād: Cavidannamede butamlama şu şekilde açıklanmıştır: HakTeala Musa peygambere, on birşakkesi olan ve her şakkenin eni ondört arşın, uzunluğu yirmi sekiz arşınve her yönünde elli ip bulunan birçadır yapmasını emreyledi. Bu çadır;28 kelime-i Muhammediyedenkinayedir; yirmi sekiz kelimeninyirmi iki noktası vardır; elli olur.Âdemin bir tarafında olan elinde veayağında 28 mafsal vardır, onparmağıyla otuz sekiz olur ve on dahi85


tırnağıyla kırk sekiz olur, bir dahielinin ve ayağının ayalarıyla elli olur.Bir yönünde ellişer ip olması dabundan kinayedir. Hz. Muhammet’in28 kelimesini inbisat etsen yetmiş ikiolur; 28 kelime esma ve yetmiş ikimüsemmadır, esma ve müsemma yüzolur, kaf sureti üzere On bir şakkesefer namazı mukabilindedir, on birkelime-i müteşabihat mukabilinde Hz.Muhammet sefer namazını on birrekat koydu. Her şakkenin uzunluğu28 arşın olmak yani her kelime kendizatında 28 kelimedir. Dört arşınolmasıysa dört kelime-i acemiyemukabilindedir. Yani çadır, 28kelime-i Muhammediyeden, 32kelime-i âdemden ve vücutlarındankinayedir. Çadır tamamlanınca Hz.Musa’ya emroldu, halkı ol çadırayönelt, bu çadır miad çadırıdır.Kıyamet gününde ben bu çadır kadıolup muhakeme etsem gerektir. Hz.Musa levhaları bu çadıra koydu vemübarek yüzünü çadıra tutup Hazret-iizzete ibadet eyledi. Bu çadır, hayme-imiad çadırı olup haşr makamı bumanayla olur, zuhur makamıdır vebütün nokta, beni âdemin zuhurundatoplanmıştır. Bkz. 93b-830.ayvān:(Ar.) 1.Canlılık, dirilik. Bkz.105b-1148. 2.Ahmak adam. Bkz. 64a-5. 3.İnsan olmayan idraksiz canlıyaratık. Yük kaldıran, araba çeken vebinilen hayvan, beygir, katır v.s. Bkz.72b-221.aer: (Ar.) Çekinme. Zararverebilecek şeyden kaçınma.Korunma. Bkz. 83a-524.hezār-yār:(F.) Bin kere, bin defa.Bkz. 95b-878.hüve hüvesine: (Ar. ve T.) Tamamıtamamına, elifi elifine. Bkz. 102b-1064.ażar:(Ar.) Sabit meskeni olanlarınoturdukları memleket anlamına gelenbu kelime hazar namazı şeklinde farznamazları ifade etmek içinmetnimizde geçer. Bkz. 92a-781.hemīşe:(F.) Daima. Her zaman. Bkz.95b-873.hergiz: (F.) Asla, katiyyen. Hiçbirsuretle. Bkz. 64b-27.hezārān: (F.) Binler. Binlerce. Pekçok. Bkz. 78b-390.himmet: (Ar.) 1.Kalbin bütün kuvvetiile Cenab-ı Hakk'a ve sâirmukaddesata yönelmesi. Kalp isteğiile gösterilen ciddi gayret. Bkz. 674.2.Allah indinde makbul ve mübârekbir kimsenin manevi yardımı ilebirisini koruması, yardım etmesi.Lütuf, yardım. Bkz. 81b-487.urūfūf-ıımuakemāt:(Ar.) Surebaşlarında gelen ve tekrarlanmayan ondört harfin meydana getirdiğimukattaâtı, Hurûfîler muhakemâtsayarlar. Hurûf-ı mukattaât kastedilirse yani, söylendiği gibi yazılırsaon yedi olur. Bu harflerin imlâlarında:elif’de f, sad’da d ve nun’da v harfleribulunur. Bu üç harfin (f, d, v)ilâvesiyle hurûf-ı muhakemât on yediolur. Bkz. 90b-779.urūfūf-ı ı muaaaaāt:(Ar.) Kuran'dayirmi dokuz surenin başında yer alanve isimleriyle telaffuz edilen heceharflerinin ortak adıdır. Kuran’ınsırrının yirmi dokuz surenin başındagelen hurûf-ı mukattaâtda toplandığıkabul edilmiştir. Bu harfler on dörtadettir:elif-lam-ra / kef-he-ye-ayn sın / tı-sın/ ha-me / gaf-nun. Bkz. 89a-709.urūfūf-ıımüteşābihāt:(Ar.) ArapAlfabesindeki bu on yedi harfindışında kalan (be-te-se-cim-ha-hı-zelze-şın-dat-zı-gayın)on bir harfe86


hurûf-ı müteşâbihât denir. Bkz. 90a-727.ūt:(Ar.) Astr. Balık burcu. Şubat ayıiçinde güneşin girdiği ve semanıncenub yarısındaki burcun ismi. Bkz.92b-806.hümām: (Ar.) Himmetli. Bir işe sıkısıkıya sarılıp o işi bitiren. Sahi vecivanmert. Bkz. 79b-434.İilyā: İsa’dan önce gökten inmesibeklenen peygamber. Yahudilerİsa’ya neden ilya'nin gelmediğinisormuşlar: O da ilya'nin yerineYahya’nın gönderildiğini, dolayısıylaìlya'nin artik gökten inerek değil anakarnından doğarak geleceğinibildirmiş. Bkz. 101b-1043.ititiżā:(Ar.) Lâzım, ihtiyaç. Gerek.Bkz. 99b-985.inābe (inābet):(Ar. ) Bir büyüğe,evliyâ bir zâta intisap etmek,bağlanmak suretiyle yapılan tövbe.Bkz. 73a-239.inbisā:(Ar.) Genişleme. Yayılma.Açılım. Bkz. 104a-1111.incik: Bacağın, diz kapağından topuğakadar olan bölümü. Bazı bölgelerdediz, ayak bileği, baldır veya kavalkemikleri de bu adla anılır. Bkz. 92b-804.inırırā:(Ar.) Kapı çalmak. Bkz. 103a-1079.intiār:(Ar.) Gözlemek. Ümit ederekbeklemek. Bkz. 71b-200.issi: Sahip, malik. Bkz. 88a-670.Kabā:(Ar.) Üste giyilen elbise; cübbe;kaftan. Bkz. 87b-654.af (): Osmanlı alfabesinin yirmidördüncü harfi olup “ebced”hesabında yüz sayısının karşılığıdır.Bkz. 77b-363.avl: (Ar.) 1.Konuşulan söz. Sözcümlesi. Bkz. 64b-17. 2.İtikad,delâlet, kılavuzluk, aracılık. Bkz. 96a-896.avs: (Ar.) Astr. Yay burcu.Dokuzuncu burcun adı. Bkz. 92b-805.ırır maāmām: Tanrıya ulaşmada DörtKapı vardır: 1.Şeriat, 2.Tarikat,3.Marifet, 4.Hakikat. Her kapınınonar tane makamı vardır. Toplamıkırk makamdır. Bu kapılardan vemakamlardan geçilerek tanrıya varılır.Bu kapılar ve makamlar şunlardır:ŞERİAT: 1.İman etmek, 2.İlimöğrenmek, 3.İbadet etme,4.Haramdan uzaklaşma, 5.Ailesineyararlı olmak, 6.Çevreye zararvermemek, 7.Peygamberin emrineuymak, 8.Şefkatli olmak,9.Temizliğe önem vermek,10.Yaramaz işlerden kaçınmak.TARİKAT: 1.Tövbe etmek,2.Mürşidin isteğine uymak, 3.Temizgiyinmek, 4.İyilik yolunda savaşmak,5.Hizmetli olmak, 6.Haksızlıktankorkmak, 7.Umutsuzluğa düşmemek,8.İbret almak, 9.Nimet dağıtmak,10.Kendi özünü fakir görmek.MARİFET: 1.Edepli olmak,2.Bencillik, kin ve garezden uzakdurmak, 3.Mahrem olan şeylerdenkaçınmak, 4.Sabır göstermek, 5.Arsahibi olmak, Utanmak, 6.Cömertolmak, 7.Kendini geliştirmek,okumak, gerçeği araştırmak,87


8.Hoşgörülü olmak, 9.Özünü bilmek,tanımak, 10.Arif olmak.HAKİKAT: 1.Alçak gönüllü olmak,2.Kimsenin ayıbını görmemek,3.Yapacağı iyiliği esirgememek,4.Tanrının her yarattığını sevmek,5.Tüm insanları bir görmek, 6.Birliğeyönelmek ve yöneltmek, 7.Gerçeğigizlememek, 8.Manayı bilmek,9.Sırrı öğrenmek, 10.İnsanı Kamilolmak ve Tanrının varlığına ulaşmak.Bkz. 94b-848.āimāim-mamaāmām: (Ar. ) Birinin yerinegeçen, yerini tutan. Bkz. 97a-918.Kemāl Ümmī: Anadolu velilerinden,şair. İsmi İsmail’dir. Kemâl Ümmîlakabıyla meşhur olmuştur. Onbeşinci asrın başlarında Niğde'dedoğdu. Doğum ve vefat tarihleribilinmemektedir. Bkz. 98a-940.kesb: (Ar.) Kazanç. Çalışmak. Say veamel ile kazanmak. Bkz. 73b-254.Fıkıhta bir insanın kendi kudret veiktidarını bir işe sarf etmesi anlamınagelir. Bkz. 74a-265.kifāf: (Ar.) Bir şeyin güzide vehayırlısı. Yetecek kadar olma.İhtiyaca yetecek kadar azık. Bkz. 65b-52.Küntü Kenz: (Ar.) Tanrı’nın ilkdurumu anlamında gizli hazine.Tarikat ve yol inancına göre evren,tanrısal sevgi ve aşk nedeniyleyaratıldı; Tanrı, küntü kenzdurumundayken kendi güzelliğinigörmek istedi; evreni ve insanı yarattı."küntü kenzen mahfiyyen fehalaktü'lhalka liya'rifûnî" şeklinde olan ve“ben gizli bir hazineydim, bilinmekistedim bunun için kâinatı yarattım”manasına gelen hadis- i kutsinin edebive dini mahfillerde kısaltılarakkullanılan halidir. Bkz. 101a-1027.uvve(t)(t): (Ar.) 1.Kuvvet. Güç. Bkz.73b-256. 2.Salâhiyyet. İktidar. Bkz.79b-431. 3.Hasse. His. Duygu.Meleke. Bkz. 84b-568 ve 85b-605.uvve-i i baīreīre: Görme duyusu. Bkz.85b-606.uvve-i i sāmia: İşitme duyusu. Bkz.85b-607.uvve-i i şāmmeşāmme: Koklama duyusu.Bkz. 85b-607.uvve-i āiāiaa: Tat alma duyusu. Bkz.85b-608.Llā-şey:(Ar.) Bir şey değil. Değersiz.Bkz. 69b-138.lā-cerem:(Ar.) Şüphesiz, elbette,besbelli. Bkz. 87b-662.liā:(Ar.) 1.Kavuşmak. Rast gelipbuluşmak. Görüşmek. Yalnızgörüşmek. Bkz. 69b-142. 2.Yüz,sima, çehre. Bkz. 66b-78.Mmaīn:(Ar) Cennet şerbeti. Bkz. 86b-623.mafal:(Ar.) Tıb: Vücuttakikemiklerin ekli olan oynak yerleri.Eklem. Bkz. 94a-833.mebde:(Ar.) Baş taraf. Başlangıç.Başlama. Kaynak. Kök. Temel. Esas.Bkz. 77b-362.mebnī: (Ar.) Bina olunmuş yapılmış,kurulmuş. Bir şeye dayanan. Bkz.91b-777.88


melālet:(Ar.) Can sıkıntısı. Usanç.Gamlılık. Bkz. 83a-534.men: (Ar.) O kimse ki, kim, kim ki.Bkz. 79a-419.merātib: (Ar.) Mertebeler.Basamaklar. Kademeler. Dereceler.Bkz. 65b-56.merdān: (F.) Hz. Ali’ye Alevilerceverilmiş bir isimdir, şah-ı merdanolarak geçer. Bkz. 75a-302.mesūr:(Ar.) Satırlanmış. Çizilmiş.Yazılmış. Bkz. 71a-182.meellet:(Ar.) Alçaklık. Zelillik. Bkz.96b-902.mīzān: (Ar.) 1.Terazi, ölçü, tartı. Bkz.92b-798. 2. Astr. Terazi burcu. Bkz.92b-805.muayyen:(Ar.) Görülmüş olan, kat'iolarak belli olan, belli, ölçülü, tayinve tespit olunmuş, karalaştırılmış.Bkz. 65a-43.mufaal:(Ar.) Tafsilli, tafsilâtlı,izahlı. Geniş malumatlı, kısımlaraayrılıp anlatılmış. Bkz. 94a-834.muaalaal: (Ar.) Netice. Husule gelen.Tahsil olunan. Hâsıl olmuş bulunan.Toplanılmış, cem olunmuş. Hülâsa.Sözün kısası. Bkz. 80b-454.muallid:(Ar.) Benzemeye veyabenzetmeğe çalışan. Taklit eden. Bkz.83b-548.muārin:(Ar.) Yakın olan. Bitişen.Ulaşan. Ulaşmış olan. Bkz. 99a-975.muarrerarrer: (Ar.) Kararlaşmış. Takriredilmiş. Karar verilmiş. Kati. Şek veşüpheden beri olan. Muhakkak vemüsellem olan. Anlatılmış. BildirilmişBkz. 83a-523.muaaaaātāt: (Ar.) Her biri birkelimeye delâlet eden harfler. Bkz.74a-267.muayyed:(Ar.) Kayıtlı. Serbestolmayan. Sınırlı. Bağlı. Kaydedilmişolan. Bkz. 70b-163.muteteżā:(Ar.) Lâzım getirilmiş.Lüzumuna binaen istenmiş. İcab eden.Lâzım gelen. Bkz. 72a-211.Murtażā: (Ar.) Beğenilmiş. Seçilmiş.Makbul. Rağbet gören. Hz. Ali’ninlâkabı. Bkz. 64b-18.müekkelekkel: (Ar.) Vazifelendirilmiş.Her varlığın müekkel yani kendisinevekil kılınmış bir melaikesi vardır.Bkz. 75b-308.müberrā: (Ar.) Beri. Müstesna.Fenalıktan uzak kalmış. Münezzeh.Temiz. Noksansız. Bkz. 68a-101.müdrik: (Ar.) Aklı eren. Anlayan.Kavrayan, akıllı. Bkz. 104b-1103.müflīs: (Ar.) İflas etmiş. Parasızkalmış. Bkz. 87b-663.müfred: (Ar.) Tek, yalnız. Türlü türlü,birçok, birden fazla olmayıp yalnızbirden ibaret olan. Bkz. 79b-423.müfredāt: (Ar.) Bir bütünü meydanagetiren şeylerin her biri. Toptanmâlum olan şeylerin tafsilâtı, birerbirer zikrolunmuşları. Bkz. 84b-575.mülid:(Ar.) Allah’ı inkâr eden,dinsiz, imansız. Bkz. 105b-1155.mülzem: (Ar.) Susturulmuş, ilzam veiskât olunmuş, sükûta mecbur olmuş.Bkz. 98b-955.münezzeh: (Ar.) Pak, kusur venoksanlıklardan uzak. Hiç bir şeyemuhtaç olmayan. Kötülükten,89


kusurdan ve noksanlık gibi şeylerdentenzih edilen. Bkz. 68a-101.mürebbī:(Ar.) Terbiyeci, terbiyeeden, yetiştiren, ders veren. Bkz. 81b-81b-485.mürtād: (bakınız mürted)mürted: (Ar.) İrtidad eden. İslâmdininden dönen. (İrtidat, din-i celil-iİslâmı kabul ettikten sonra dönmektir.Bkz. 100a-996.müsemmā: (Ar.) İsimlendirilen, adverilmiş olan, bir ismi olan. Bkz. 80b-456.müstaa:(Ar.) Hak eden, hak etmiş.Bkz. 96b-890.Nnām: (F.) İsim, ad. Ün, lakap. Bkz.101b-1044.naīr:(Ar.) Benzer, eş. Bkz. 69b-134.nefs: (Ar.) 1.Ruh, can, hayat. Bkz.103a-1080. 2.İnsanın yeme içme gibibiyolojik ihtiyaçları. Bkz. 78a-383.3.Kendi, şahıs. Bkz. 74b-278. 4.Asıl,maya, cevher. Bkz. 70b-166. 5.Birşeyin ta kendisi. Bkz. 70b-168.nefs-i i emmāre: Kötülüğü emreden vebundan zevk alan nefistir. Bkz. 85b-601.nefs-i i levvāme: Kötülük yaptığındabundan pişman olup af dileyennefistir. Bkz. 84a-562.nefs-i i mumainnemainne: Tatmin olmuşnefistir. Bkz. 85b-600.nefs-i i mülhime: Allah’tan ilham alannefistir. Bkz. 84a-563.nehār: (Ar.) Gündüz. Bkz. 83b-537.nehy: (Ar.) Yasak etmek. Menetmek.Bkz. 103b-1101.nūrun alā nūr: (Ar.) Nur üstüne nurdemektir. kur'an-ı kerim'de geçen birtamlamadır. Nur suresi ayet 35’tegeçer. Bkz. 79a-406.nübüvvet: (Ar.) Peygamberlik, nebiolmak, nebilik. Allah'ın emriylevazifeli olarak insanları doğru yolaçağırmak. Bkz. 88a-676.Oon iki imām: Son Peygamberdensonra Nebilik devri bitmiş ve Hz. Aliile birlikte Velilik devri başlamıştır.En büyük Veli ise 1. İmam Hz.Ali’dir. İslamiyet’te en büyük tarikatolarak bilinen Şiilikte İmamiye koluda Hz. Ali ile başlar ve babadan oğulageçerek devam eden 12 imam vardır.Bunlar: 1.İmam Hz. Ali, 2. İmam Hz.Hasan, 3. İmam Hz. Hüseyin, 4.İmam Hz. Zeynel Abidin, 5. İmamHz. Muhammed Bakır, 6. İmam Hz.Cafer-i Sadık, 7. İmam Hz. Musa-iKazım, 8.İmam Hz. Aliy’ül Rıza, 9.İmam Hz. Muhammed Taki, 10.İmam Hz. Aliy’ül Naki, 11. İmam Hz.Hasan Ali Askeri, 12. İmam Hz.Muhammed Mehdi. Bkz. 102a-1049.Ppālā: Yöresel dilde yaygı kilimanlamında kullanılır. Bkz. 87b-653.perestiş: (F.) Tapınış; şiddetli sevgi,gönül akışı. Bkz. 70a-148.perhīz: (F.) Vücuda zararlı ve tıbbenmuzır; ve dinen, zevk veren şeylerdensakınmak. Bkz. 88a-666.90


pūş:(F.) Örtü, elbise, zırh. Bkz. 68a-98.Rrāst: (F.) Doğru. Bkz. 88b-682.ref:(Ar.) Kaldırma, yukarı kaldırmahükümsüz bırakma. Bkz. 101a-1026.remz: (Ar.) İşaret. Bkz. 105a-1132.Ssācid: (Ar.) Secde eden, Allah'ınhuzurunda başını yere koyarak duaeden. Hâdis meâli: “Bir kulunRabbine en yakın olduğu an: O'nasecde ettiği zamandır.” Bkz. 105b-1146.saā:(Ar.) Cömertlik, el açıklığı. Bkz.64b-19.seba’la’l-memeānī:(Ar.) İki defa nazilolan ve yedi ayetten ibaret bulunanFâtiha Suresi. Bkz. 68b-117.Selmān: Hz. Muhammed’in o da ehlibeytimdendir dediği Selman-ı Farisi,hem İslam’a etmiş olduğu hizmetler,hem de Hz. Ali ile olan adeta‘yoldaşlığı’ ve peygamberin onu daAli’nin soyu gibi ehli beyttensayması, peygamberin ölümündensonra Hz. Ali’nin safında yer almasıgibi nedenlerle Alevilik ve Şii İslaminancında önemli bir yeri vardır.Aleviler, onu hem Yedilerden biri,hem de Kırklar Meclisi’nin pek azınınkimliği bilinen erenlerinden birisayarlar. Şiiler ve Alevilerce öndegelen Ali yandaşlarından (Erkân-ıErbaa [Dört direk]) biri sayılır. Bkz.105b-1150.ser-ā-ser:ser: (F.) Baştan başa, bütün, hepmecmuan, külliyen. Bkz. 83a-526.sereān:(Ar.) Astr. Yengeç burcu.Cevza Burcu ile Esed Burcuarasındaki burcun ismi. Bkz. 92b-804.evr: (Ar.) Astr. Boğa burcu. Bkz.92b-804.ındırındır-: Kırmak, parçalamak; bozmak.Bkz. 78a-381.sī ve dü: (F.) Otuz ve iki yani 32sayısı. Hurufilerle göre eski alfabeyiteşkil eden 32 harfin ifade ettiği insanihüviyet. Bkz. 73b-252.sücūd: (Ar.) Secdeye varmak. Cenab-ıHakk'ın huzurunda hiçliğini, aczinibilip teslimiyetle yere kapanıp duâ vetesbih etmek. Bkz. 105b-1146.sülūk: (Ar.) Bir yolu takip etme. Birtarikata bağlanma. Manevi terakkimertebelerinde devam etme. Bkz.98b-961.sünbüle: (Ar.) Astr. Başak burcu. Bkz.92b-805.ŞŞāhāh-ı ı Velāyetāyet: (F. ve Ar.) Velayetmakamı, Hz. Ali'dir. Bkz. 66a-73.şau’lu’l-amer:amer: (Ar.) Ayın iki parçaolması mucizesi. Peygamberimiz Hz.Muhammed’in parmağının işareti ileayın iki parçaya ayrıldığı hadisesi.Bkz. 101b-1046.şeavet:(Ar.) Her çeşit kötülük içindeolmak. Belâ ve zillete düşmek.Sıkıntıda kalmak. Bkz. 65a-43.şekk: (Ar.) Şüphe, zan. Bir şeyinvarlığı ile yokluğu arasında tereddütetmek. Bkz. 83a-528.şey: (Ar.) 1.Nesne, şey. Bkz. 98b-966. 2.İstemek, dilemek. Bkz. 78a-376.91


Ttābi: (Ar.) Arkası sıra giden boyuneğen. Bkz.88a-671.taalluallu:(Ar.) Bağlılık. Münasebet.Alâkalı oluş. Ait olma. Bkz. 105b-1155.taīm:(Ar.) Hürmet. Riayet. İkramdabulunmak. Bir zât hakkında büyüksayıldığına delâlet edecek surettegüzel muamelede ve hürmet ifadeeden tavırda bulunmak. Bkz. 90b-749.afī:(Ar.) Her nesnenin üstüne gelen.hâriç, dış. Bkz. 70a-155.āhir:(Ar.) Temiz. Abdest veya guslübozan şeylerden biri bulunmayan.Bkz. 69b-141.taffīf:(Ar.) Hafifletme, yükünüazaltma. Kolaylaştırma. Bkz. 90a-731.ar: (Ar.) Uzaklaştırmak. Bkz. 98a-947.ama: (Ar) Hırsla istemek.Doymazlık. Aç gözlülük. Çok isteme.Bkz. 65a-34.taarruf:(Ar.) 1.Sahip olmak. Bkz.98a-952. 2.İdare etmek. Bkz. 83a-531.av (Ar.) Tasma. Bkz. 65a-42.ayyib: (Ar.) İyi güzel, hoş. Bkz.103a-1084.tebāh: (F.) Mahvolmuş. Yıkılmış.Fesada giriftar olmuş. Bkz. 78b-393.teberrā: (Ar.) Uzak durma. Sevmeyipyüz çevirme. Bkz. 75a-289. Hz.Muhammed soyuna kötülük edenlerelanet okumak. Bkz. 65a-44.tecerrud: (Ar.). Mâsivadan alâkasınıkesip, Allah’a müteveccih olup,ibadet ü taatla meşgul olma. Bkz.83b-545.tefvīż:(Ar.) Dağıtım, dağıtma. Bkz.87a-641.tekebbür: (Ar.) Kibirlenmek. Kendinibüyük saymak. Nefsini büyükgörmek. Bkz. 65a-33.telbīs: (Ar.) Suret-i haktan görünerekhile edip aldatmak. Bkz. 87b-663.teaażā:(Ar.) İstek, arzu. Bkz. 88b-681.teraī: (Ar.) Karıştırmak. Bkz. 80a-443tevellā: (Ar.) (Tevelli) Birisini dostedinme, sevme. Bkz. 72a-203.temāmat: (Ar.) Bütünlük, tamamlık,tamlık. Bkz. 73b-258.ınınāb:(Ar.) Kazığa bağlanan çadır ipi.Bkz. 93b-830.turābī: (Ar.) Toprağa ait, topraktangelen. Bkz. 101b-1044.Uubūdiyyet:(Ar.) Kulluk, kölelik.Bkz. 70a-148.ubūr:(Ar.) Geçmek. Atlamak. Bkz.77b-362.ur-: Koymak. Bkz. 83b-541.ÜÜmmü’l-Kitāb:Kuran-ı kerim, Fatihasüresi. Bkz. 68b-116.92


üstüvāstüvā: Silindir biçimi. Bkz. 103b-1093.Vvech: (Ar.) 1.Yüz, çehre, surat. Bkz.70b-163. 2.Suret. Bkz. 92a-790.3.Sebep. Bkz. 71a-185.velāyet: (Ar.) Veli olan kimsenin hali.Velilik, dervişlik. Bkz. 68a-96.velī: (F.) Velâkin, amma, fakat. Bkz.81b-489.Zelālet:(Ar.) Alçaklık, hakirlik,horluk. Zillet. Bkz. 83a-534.eker: (Ar.) Erkeklik organı. Bkz.92b-805.zet:(F.). Lezzet, hoşlanma, zevk.Bkz. 103a-1074.ulümāt:(Ar.) Karanlık. Bkz. 82a-494veliyy: (Ar.) Evliya. Bkz. 66a-66.Yyanıu: (Ar.) Konuşmak. Bkz. 103b-1096.yaralanlan-: Hazırlamak. Bkz. 77b-372.yavla: Pek çok. Bkz. 80b-458.Yemīnī Fazīletnāmesi: Alevi-Bektaşilerin 7 büyük Ozanından olanYemini Baba'nın eseri olanFaziletnâme XVII. asırda yazılmıştır.Bkz. 83a-532.Yezdān: (F.) Cenab-ı Hak. Bkz. 105b-1147.Yezīd: (Ar.) İkinci Emevi halifesi.Muaviyenin oğlu. Yönetici olarakbaşarılı icraatlar yapmış olsa da Hz.Hüseyin’in Kerbela’da ölümüneneden olup, Hz. Muhammed’inailesinden geride kalanlara da büyükeziyetler yaptı. Yezid, doğu'da halakötülük eden insanlar için bir hakaretolarak kullanılır. Bkz. 95b-884.93


100


101


102


103


104


105


106


107


108


109


110


111


112


113


114


115


116


117


118


119


120


121


122


123


124


125


126


127


128


129


130


131


132


133


134


135


SONUÇBir dilin gelişmesi için geçmişi ile bugünü arasında bağlantı kurabilmekşarttır ve bugünkü durumu hakkında doğru değerlendirmeler yapabilmek için degeçmişinin incelenmesi gereklidir. Bunun için Türk Dilinin önemli ve büyük birbölümünü oluşturan Osmanlı Türkçesi döneminin incelenmesi, yazma eserlerinokunarak günümüze kazandırılması ve dil yönünden incelenmesi gerekir.Çalışmamızda H. 1300, M. 1881–1882 yıllarında yazılmış olanFakirnāme adlı el yazması eser okunarak incelenmiş ve 19. yüzyıl sonu Türk Dilininözellikleri genel olarak belirtilmiştir. Türkçenin diğer dönemlerinden ayrılanyönlerine genel olarak değinilmiş farklılıklar ortaya konmaya çalışılmıştır. Özellikleson dönem Osmanlı Türkçesi dönemine ait yapılan çalışmaların az olması nedeniyleyapmış olduğumuz çalışma bu döneme dair bilgilere bir katkı sağlamaözelliğindedir.136


KAYNAKÇAATALAY, Besim, Bektâşîlik ve Edebiyatı, Matbaa-i Amire, İstanbul 1340 (1924).BANARLI, Nihat Sami, Resimli Türk Edebiyatı Tarihi, MEB Yayınları, İstanbul,1998.BAYRI, M. Halid, Âşık Virani Divanı, İstanbul Maarif Kitaphanesi, İstanbul, 1959.BOZ, Erdogan, “Makedonya ve Kosova Türk Atasözleri ve Deyimlerinde ÜnlüOlayları”, AKÜ Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt V, S. 1, Afyon, 2003, s.1-12.CEYLAN, Yılmaz, Emine, “Ana Türkçede Kapalı e Ünlüsü”, Türk DiliAraştırmaları 1991, Ankara, 1991, s.151-165.DEVELLİOĞLU, Ferit, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lugat, Aydın KitapeviYayınları, Ankara, 2000.DİLÇİN Cem, Yeni Tarama Sözlüğü, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara, 1983.DUMAN, Musa, “Klâsik Osmanlı Türkçesi Devresinde i/e Meselesine Dair”, İlmiAraştırmalar 7, İstanbul, 1999, s. 65-103.ERCİLASUN, Ahmet Bican, Başlangıçtan Yirminci Yüzyıla Türk Dili Tarihi,Akçağ Yayınları, Ankara, 2006.ERGİN, Muharrem, Türk Dil Bilgisi, Bayrak Yayınları, İstanbul, 1998.ERGUN, Sadeddin Nüzhet, Bektaşî Şairleri ve Nefesleri, I-II, İstanbul MaarifKitaphanesi, İstanbul, 1955.GABAIN, A von, Eski Türkçenin Grameri, Çeviren Mehmet Akalın, Türk DilKurumu Yayınları, Ankara, 2000.GÖLPINARLI, Abdülbaki, Hurufilik Metinleri Katalogu, Türk Tarih KurumuYayınları, XII. Seri, Ankara, 1973.GÖLPINARLI, Abdülbaki, Alevi-Bektâşî Nefesleri, İnkılâp Kitabevi, İstanbul,1992.GÖLPINARLI, Abdülbaki ve BORATAV, Pertev Naili, Pîr Sultan Abdal, A.Ü.DTCF Yayını, seri l, Ankara, 1943.GÜLSEVİN, Gürer, Eski Anadolu Türkçesinde Ekler, Türk Dil KurumuYayınları, Ankara, 1997.HACIEMİNOĞLU, Necmettin, Türk Dilinde Edatlar, Milli Eğitim Basımevi,İstanbul, 1984.137


İSLAM ANSİKLOPEDİSİ, “HURÛFÎLİK” 5. cilt I. Kısım, Milli Eğitim Basımevi,İstanbul, 1977, s. 598-600.KORKMAZ, Zeynep, Marzuban-name Tercümesi, DTCF Yayınları, Ankara, 1973KORKMAZ, Zeynep, “Eski Anadolu Türkçesinde Aslî Ünlü(Vocal) Uzunlukları”,Türk Dili Üzerine Araştırmalar, 1.cilt, TDK yayınları, Ankara, 1995, s. 443-458.KORKMAZ, Zeynep “Eski Anadolu Türkçesinde İmlâ- Fonoloji BağlantısıÜzerine Notlar”, Türk Dili Üzerine Araştırmalar, 1.cilt, TDK yayınları, Ankara1995, s.491-508.KORKMAZ, Zeynep “uçun~üçün~için vb. Edatların Yapısı Üzerine”, Türk DiliÜzerine Araştırmalar, 1.cilt, TDK yayınları, Ankara 1995, s.94-97.MANSUROĞLU, Mecdut, “Şeyyâd Hamzanın Doğu Türkçesine YaklaşanManzumesi”, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı-Belleten 1956, TDK Yayınları,Ankara, 1956, s. 125-144.MANSUROĞLU, Mecdut, “Türkçede Zamir Çekimi”, Türk Dili ve EdebiyatıDergisi, III, 1949, s.501-518.MÉLIKOFF, Irène, Hacı Bektaş Efsaneden Gerçeğe, Cumhuriyet Kitapları,London-Boston-Köh-Brill, 1998.NACİ, Muallim, Lugat-ı Naci, Çağrı Yayınları, İstanbul, 1995.NOYAN, Bedri, Demir Baba Vilayetnamesi, Can Yayınları, İstanbul, 1976.ÖZKIRIMLI, Atilla, Alevilik-Bektâşîlik ve Edebiyatı, Cem yayınevi, İstanbul, 1985.SAMİ, Şemseddin, Kâmûs-ı Türkî, Çağrı Yayınları, İstanbul, 1996.TİMURTAŞ, Faruk Kadri, Eski Türkiye Türkçesi, Enderun Yayınları, İstanbul,1994TUNA, Osman Nedim, Türk Dilbilgisi (Fonoloji ve Morfoloji), İnönü ÜniversitesiEğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Eğitimi Bölümü Ders Notları, Malatya,1986.TÜRK DİL KURUMU, İmlâ Kılavuzu, Türk Dil Kurumu yayınları, Ankara, 2000TÜRK DİL KURUMU, Türkçe Sözlük, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara, 1998.YILDIZ, Osman, Ahval-i Kıyamet, Şule Yayınları, İstanbul, 2002.YILDIZ, Osman, Yusuf u Zeliha, Akçağ Yayınları, Ankara, 2008.YILDIZ, Osman, “Türkçede Kelime Sonu Ünsüz Grupları”, Dil Dergisi, sayı 97Kasım, 2000, s. 66-78.138


ÖZGEÇMİŞKişisel Bilgiler:Adı ve Soyadı: Perihan KAYADoğum Yeri: Amasya-MerzifonDoğum Yılı: 1983Medeni Hali: BekârEğitim Durumu:Lise: Selçuklu Cumhuriyet Lisesi, 1997–2000Lisans: Selçuk Üniversitesi, 2000–2004Yüksek Lisans: Süleyman <strong>Demirel</strong> Üniversitesi, 2006–2009Yabancı Dil(ler) ve Düzeyi:1. İngilizce ÜDS: 78, 7502.İş Deneyimi:2009- Araştırma Görevlisi Karamanoğlu Mehmetbey ÜniversitesiBilimsel Yayınlar ve Çalışmalar:1.2.3.4.5.Diğer:139

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!