13.07.2015 Views

"DENEYSEL MİMARLIK" ÜZERİNE

"DENEYSEL MİMARLIK" ÜZERİNE

"DENEYSEL MİMARLIK" ÜZERİNE

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

"<strong>DENEYSEL</strong> MİMARLIK"ÜZERİNEUĞUR TANYELİJean-Lois Cohen, Birleşik Devletler de 1970-1990 arasının atmosferini "entelektüalizeedilmiş mimarlık' sözleriyle niteliyor (1). Türkçe'nin sağladığı olanaklarlaterimin genel bir açıklaması şöyle yapılabilir: Mimarlık; yazıda söz konusu edilenzaman aralığında bir yandan zihinselleşmiş, yani düşünce dünyasının başkaalanlarıyla kendi, özgül praksisine yansıyanı aşacak kapsamlılıkta bağlantılarkurmuş öte yandan da "aydınlaşmış" ya da aydınlara özgü hale gelmeye başlamıştır.Artık mimari etkinliğin mesleki çerçevesi zorlanmakta; ABD için özellikletipik olan işadamı mimar, yerini - doğal olarak çok kısıtlı bir ölçekte de olsa - söylemkurucu mimara terketmektedir. Başka bir deyişle paradigmalar mesleki hizmetdüzeyine ilişkin olan alışagelmiş geleneksel alanın yanıbaşında, söylemindüşünsel içeriğinin belirleyici olduğu yeni bir mimari eylem alanı tanımlanmaktadır.Bu alanın mimarının ise, 1940'lardan başlayarak Amerikan kapitalizmininideolojik çerçevesiyle kolayca uzlaşıveren Bauhaus'çu ideal mimar tipiyle pek azbenzerliği var.Aynı dönemde Türk mimarlığının da benzer bir yapısal değişim yaşamakta olduğugözlemlenebiliyor. ABD'nin bir merkez, Türkiye'nin de biryarı-çevre ülkesioluşu nedeniyle, mimarlığın entellek ktüalimasyonu burada henüz tamamlanmamışolsa da giderek tırmanan bir süreç niteliğini taşıyor. En yalın anlatımla, söylemin"primyaptığl' şu ya da bu başarı düzeyinde kavramsal formülasyonlara girişmenin,bir mimar erdemine dönüşmekte olduğu farkediliyor. Bu güncel eğilimi"günün modast diyerek aşağılamak kuşkusuz olanaklı. Ne var ki, beliren busöylemleri önerdikleri veya eşlik ettikleri mimarlıklardan çok daha uzun erimli birglobal dönüşümün habercileri olarak yorumlamak belki de daha doğru olacak.Tıpkı ekonomide olduğu gibi mimarlıkta da sıfır enflasyonlu hızlı büyüme çağı yerinienflasyonist bir yavaş büyüme ve durağanlık çağına terketmiştir. Açıkçası,mimarlıktaki enflasyonist entelektüel etkinlik gelecekte daha da keskinleşecek birtempo düşüşünün ve düşük tempolu, ama kendi özel "skolastik tartışmalarınagömülmüş bir mimarlık sisteminin de habercisi gibi gözüküyor. Hemen belirtmekteyarar var. Burada skolastik sözcüğü, Türkiye'de yaygın ve yanlış olumsuzanlamında değil, praksisle ilintili olma zorunluluğunu duymayan ve "lectio-quaestiodisputatio"(kabaca: Okuma, sorgulama, açık tartışma) aşamalarını içerensistematik bir düşünce jimnastiğini niteleyen özgün anlamında kullanılmıştır.Her ideoloji için olduğu gibi, bu "entelektüalist-enflasyonist mimari ideolojiningeçerli olduğu sistem içinde yaşamsal olan bir zorunluluk var: Sistem sadece dışarıdanbeslenemez; kendisini sürekli biçimde yeniden üretmek zorundadır. Birkaçuzmanın düşünsel çabası, çeviriler, yabancı konferansçılar ve basın-yayın etkinlikleriyalnızca, söz konusu üretim ortamının hazırlanmasını sağlayabilir. Sistemişlerliğini ancak ideolojisini içselleştiren ve ardından da yeniden üreten birkuşağın oluşumuyla kazanır. Türkiye yakın zamana dek bu noktaya ulaşabilmişdeğildi. Gerçi, çağın uçsuz bucaksız biçimler dağarının her bileşimi kaçınılmaz etkilerinibu ülkeye dek uzatmıştı, ama gerek öğrenciler gerekse en genç kuşaklar,ortadaki genel görünümün yeni bir epistemolojide temellendiğini henüz farketmemişlerdi.Dolayısıyla da, yeni "görüntülerin eski ideolojik altyapı üzerine yerleştirildiğisöylenebilirdi.1-2 Kasım 1993 tarihleri arasında İTÜ Mimarlık Fakültesi'nde açılan DeneyselMimarlık sergisi bugün Türkiye'nin yeni ideolojiyi yeniden üretme aşamasınaulaştığını kanıtlayan ilk önemli verilerden biri sayılmalıdır. Artık çabası, dünyadaolup bitenlerden sadece haberli olmakla ve görüntü transferleriyle sınırlı kalmayanve karşı modernist skolastiğin üretim mantığını da kendisinin kılmaya uğraşanbir genç kuşak var. Bu açıdan bakarak, sergiye eşlik eden manifesto niteliğindekiüçyazarlı (H.Yırtıcı, T.Gürer, G.Yıldız) o metni (2) mütevazi bir tarihsel dönemeçsaymak gerektiğini düşünüyorum. Meslek yaşamına bile henüz tam anlamıylaatılmamış olan genç kuşak, nihayet yeni "crerfo"sunu formülleştirmeye vekamusallaştırmaya cüret ediyor. Kuşkusuz bundan daha başarılı bir metnin yazılabileceğive sergilenenlerden daha başarılı projelerin de pekala varolduğu savlanabilir.Ne var ki, o metinle o projelerin biraraya getirilip konuyla ilişkili tüm yayınorganlarının gündemine taşınabilmesi bu ülkede ilk kez tanık olunan bir gelişmedir.Anlaşılan, mimarlığın entelektüelleşme süreci burada da kendi zorunlu yaşamçevrimini oluşturuyor.Deneysel Mimarlık Sergisi yadsınamaz önemine karşın, eleştirel bir bakışla değerlendirilmeyide zorunlu kılıyor. Şöyle ki, bu çabanın içinde deneysel nitelemesinehak kazanan şey, önerdiği mimari tasarım yaklaşımı ya da morfolojisi değil.Sergilenen tüm projeler Dekonstrüktivizm'in artık iyice tanıdık gelen yaklaşımr/Hakkı Yırtıcı: Eski Haydarpaşa Lisesi önünde Mimarlık Fakültesirını örnekliyorlar. Ve bugün artık Dekontrüktivizm merkez ülkelerinde olduğu/radarTürkiye'de de, deneysel olmak bir yana, doğrudan doğruya mimari establishmenf'm bir parçasını oluşturuyor. Onun epeydir onay ve meşruiyet kazanmışbir akıma dönüştüğünü biliyoruz. Hatta gerçek, saf tarihselciliğin çok zor nüfuzedebildiği Türk mimarlık camiasının, onu Yeni Modernist içeriği nedeniyle, sonyılların akımlar furyası içinde bir tür e/7 ı/en-/'şe/ - saydığı da düşünülebilir. Dekonstrüktivizm'ininşa edilmiş örnekleri burada yok denecek kadar az, ama sayı-


SOLDA ÜSTTE VE ALTTA:Tan Gürer: Karaköy'de çarşı-bürotasarımıSAĞDA ÜSTTE VE ALTTA:Gökhan Yıldız: Vezneciler'de Lisetasarımısız örneğine rastlanan Postmodern"Kitsch"\ere oranlameslek çevrelerinde çok dahasayıdeğer bulunuyor.Böyle olunca, "Deneysel Mimarlık"başlığını taşıyan birserginin bize onu değil, fakathiç de kabul edilebilir ve saygıngelmeyen bir başka tavrı,yüksek risklerine rağmen,önermesini beklerdik. Unutulmasınki, deneysellik herşeydenönce muhalefet demektir.Ancak, yaslandığı epistemolojigibi morfolojisi de tanıdıkolsa bile, serginin yine dedeneysel olduğu kuşkusuzileri sürülebilecek bir başkaözelliği var: ideolojinin içselleştirilmesisözkonusu olduğunda,burada uygulananyöntem ya da yaklaşımaTürkiye'de ilk kez tanık oluyoruz.Karşımızda, bize mimarlıkokulunda öğrendiklerini birkez daha yineleyerek iman tazeleyen genç ideoloji süngerleri bulmuyoruz. Söylediklerive yazdıkları şeyler güncel öğrenim repertuarının olağan bileşenleri olmaktanuzak.Onlar yeniden ürettikleri ideolojiyi çevrenin siyasal stereotipleri içinde keşfetmişde değiller. Ortada bir düşünsel emek ve onunla ilintili bir entelektüalize edilmişmimarlık yapma kaygısı bulunduğu yadsınamaz.Böyle bir mimarlığı yapabildikleri söylenemez; zaten bu yaşlarında onlardan yapmalarınıda kimse beklemiyor. Ama, yapmaya yönelik başarılı bir antrenman gerçekleştirdiklerikesin.1. J.L.Cohen/L'architettura intellettualizzata", Casabella, 586-587, Ocak-Şubat 1992, s.101-3.2. H.Yırtıcı, T.Gürer, G.Yıldız, "Deneysel Mimarlık". Mimarlık 255 - Aralık 1993, s.24 - 27 Metnin kısabir parçası ve katılımcıların görüşleri için bkz. "Genç Kuşaktan Eleştirel Bir Bakış", Yapı, 146, Ocak1994, s.33-47.'QA/9i;R MİMARİ \U IH

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!