13.07.2015 Views

s168_web

s168_web

s168_web

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Türkiye’de RobotikTÜRKİYE BİLİŞİM DERNEĞİ YIL 42 • SAYI 168 • EYLÜL 2014AYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİEtkileşimliçocuk parklarıİnternet’in yönetişimiİstanbul’da, konuşuluyorKalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz:BT politikalarını üretmek,Kalkınma Bakanlığının görevi


Yeni bir yayın dönemi başı herkese merhaba. Yazın sıcaklarından, tatilden,cumhurbaşkanlığı seçimden, seçim sonrası olabilecek değişimlerden(yani sadece olasılıklardan) ve ani kamu bilişim atamalarından muzdaripsektörümüz için toparlanma vakti. Tutturulamayan hedefleri bir kenara koyupyeni yeni hedefler için çalışmanın sırası. Hoş yine bir seçim dönemine girdikama gereksinimleri de o kadar bekletmek olası değil!Etkinliklerle birbirlerinin arkasından takvimdeki yerlerini almaya başladı. 2-5 Eylül’de İstanbul’dadüzenlenen Internet Yönetişim Toplantıları (İnternet Governance Forum) bunların ilki. Ülkemizdenetkin katılım sağlanamadığı yönündeki eleştirilere karşın toplantıların İstanbul’da düzenlenmesiyine de bir prestij bizler için. Evet, çoğunlukla ilk söyleyen bizler olmuyoruz ama söylenenleriduyarak bilince erme konusunda yetenek ve politika geliştirdiğimiz de kesin. Kendi küçük aldıverdigündemimizin yanında dünya sorunları üzerine düşünmemiz ancak uluslararası toplantılareliyle olabiliyor. Diğer bir yol da başımıza bir sorun açıldığında oluyor (anımsarsınız, bundan beşyıl öncesine kadar kuraklık bilincimiz “lay lay lom” şeklindeydi Ne zamanki Konya ovasının altındabulunan su kaynağı tükendi, o zaman herkes su kaynağımızın sonsuz olmadığını anladı).Bu yıl 6-9 Kasım’da yapılacak ve Türkiye’nin en büyüğü olacak TBD 31. Bilişim Kurultay’ı ve AnkaraBilişim Fuar’ı da bilişim bilincimizin ufuklarını öteye taşıyan bir etkinlik olacak. www.citex.org/ danda erişilebilecek içerik, daha henüz hiç konuşulmamış hatta daha ilerisini söyleyeyim, ülkemizdemuhatabı olmayan konuların tartışıldığı bir platform olacak. TBD’de altı yüze yakın uzman, bilişimleilgili kırk kadar konu üzerinde (bunlar aynı zamanda Avrupa Birliğinin degündemindeki konular) yaklaşık bir yıldır çalışıyor. Kurultay’da bu çalışmalarraporlanacak ve yurtdışından davetli uzmanların eşliğinde çalıştay, toplantıve paneller düzenlenecek. Etkinliğin fuar kısmında da sektörün ve kamununbilişim varlıklarını ve potansiyelini göreceğiz. Bazı kamu kuruluşlarının aylaröncesinden fuarda yerlerini aldıklarını da biliyorum… İlerlemek için iddialı daolmak gerekiyor.Koray Özerkoray.ozer@tbd.org.trGelelim konularımıza. Robotik, başta biz Yayın Kurulu üyelerinin de merakettiği bir konuydu. Özellikle ülkemizde gelinen yer açısından. Dosyadan da öğreneceğiniz gibi bu konudatam Türkiye gibiyiz, küçümsenmeyecek çabalar var ama hedefimiz şimdilik sadece önde giden grubugöz mesafesinde izlemek… Tarihiyle gelişmesiyle robotiki anlattığımız dosyamız okunası oldu.Etkileşimli elektronik oyunlar tablet çağı çocuğunun yeni çocuk bahçesi. Amaç, çocukların katılımınısağlayarak onları elektronik olarak eğlemek ve bu sırada da eğitmek. Çünkü içinde bulunduğumuzçağda çocukların bilişim kodlamalarını öğrenmesinden kaçınma olasılığı ve lüksü yok. Çocuklar içinprogramlama ve tasarım “çocuk oyuncağı”. Öyleyse bunu öğrenen kuşakların gelecekte sağlayacaklarıkatma değer de büyük olacak. Bakış açımız bu olmakla birlikte bu değişimin çocuk ruhuna uygunyaşanması da en önemli koşulumuz. Zaten tartışma da buradan çıkıyor…Haber ve köşe yazılarımızla yine sizler için dolu bir dergi hazırladık. Herkese iyi okumalar diliyorum…Şen kalın…Koray Özer62014 EYLÜLAYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 7


Türkiye’de50 bin siteyasaklıEngelli Web’inverilerine göre,Türkiye’de erişimeengelleneninternet sitelerininsayısı 50 bini geçti.TİB’in 2008’deengellediği sitesayısı 835 iken, busayı 2011’de 6,506,2013’te ise 15,418oldu.Bu arada TİB’in 2008’deengellediği site sayısı 835 iken,bu sayı 2011’de 6,506’yı, 2013’te15,418’i bulması da dikkat çekici.The Wall Street Journal’danÇağan Koç’un sorularınıyanıtlayan bir Engelli Webyetkilisi bu sayının her yıl artıştrendi gösterme nedenini “GeziHareketi’nde halkın İnternetüzerinden örgütlenmesi de etkilioldu. Ayrıca bildiğiniz gibi yakınzamanda torba yasa tasarısı ileTİB’in yetkileri de genişletildi”diye açıkladı.Engelli WebAğustos ayı itibariyle Türkiye’de erişimeengellenen İnternet sitelerinin sayısı50 bini geçti. Engelli Web’in verilerinegöre erişime engellenen sitelerinçoğunluğunu müstehcen siteler oluşturuyor.Engelli Web yetkilisi engellemelerin yüzde91.4’ünün Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’na(BTK) bağlı Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı(TİB) tarafından yapıldığını, diğer engellemelerinise mahkemeler, savcılıklar ve Yüksek SeçimKurulu (YSK) tarafından gerçekleştirildiğinibildirdi.Engelleme sayısının her sene giderekartmasının bir diğer sebebi ise TİB’in engellemeyöntemini değiştirmesi olarak görülüyor.TİB’in 2012’den beri artık her <strong>web</strong> sitesinetek tek girip içerik kontrolü yapmadığını veerişime engellenecek <strong>web</strong> sitelerini otomatikolarak bulduğunu açıklayan yetkili bunun sondönemlerde hatalı erişim engellemelerine sebepolduğunu da iddia etti. Engelli Web’de yer alanbilgilere göre TİB, hatalı bir erişime kapatmakararı aldığında, itirazlar sonucu bunu farkedince siteyi yeniden erişime açıyor.Engelli WebBu yıl için erişime engellenen İnternetsite sayısını 50,918 olarak açıklanırken busiteler hakkında şimdiye kadar 51,043 erişimeengelleme kararı verildiği belirtiliyor.Sistem şöyle işliyor: Bir site erişimeengellendiğinde Engelli Web’e alan adıbildirimi yapılıyor. Bu bildirimin ardından siteengellemenin hangi kurum tarafından, hangikarar tarihi ve numarası ile yapıldığını kayıtaltına alıyor. Bazı durumlarda engellerinTelekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB)sitesinden de kontrolü sağlanıyor.Ekip erişim engelinin kaldırıldığınıbildiği siteleri veri tabanlarındankaldırıyor.6 kişiden oluşan ve anonimkalmak isteyen Engelli Web,Türkiye’de çeşitli sebeplerle erişimeengellenmiş İnternet sitelerini veIP adreslerini listelemek amacıyla2008 yılının sonunda kuruldu. EngelliWeb yetkilisi listenin ziyaretçilerinkatkılarıyla oluşturulduğunu ve her<strong>web</strong> sitesini tek tek kontrol ederekveri tabanına eklediklerini belirtti.82014 EYLÜLBİLİŞİM AJANDASI AYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 9


Elektronik ürünekranlarına Türkçezorunluluğu1 Ocak 2015’ten itibaren elektronik ürünlerinkullanıcı dijital ekranında yer alan yazılı, seslive görüntülü ifadeler Türkçe olacak.Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun çerçevesindehazırladığı “Satış Sonrası Hizmetler Yönetmeliği”, “Garanti Belgesi Yönetmeliği”ve “Tanıtma ve Kullanma Kılavuzu Yönetmeliği”, Resmi Gazete’nin 13 Haziran 2014tarihli sayısında yayımlandı. Yönetmeliklerle, tanıtma ve kullanma kılavuzları, garantibelgeleri ve satış sonrası hizmetlere ilişkin usul ve esasları belirledi. Buna göre, 1 Ocak 2015tarihinden itibaren elektronik ürünlerin kullanıcı arayüzünde (dijital ekran) yer alan yazılı, seslive görüntülü ifadeler Türkçe olmak zorunda.Tanıtma ve Kullanma Kılavuzu Yönetmeliği’ne göre, tüketicinin kullanımına sunulan mallar,Türkçe tanıtma ve kullanma kılavuzuyla satılacak. Tanıtma ve kullanma kılavuzu açık, sade,anlaşılabilir bir dilde ve okunabilir şekilde düzenlenecek ve kâğıt üzerinde yazılı olarak veyakalıcı veri saklayıcısıyla tüketiciye verilecek.Kılavuzun kalıcı veri saklayıcısıyla tüketiciyesunulması halinde bu bilgiler ayrıca üretici veyaithalatçının İnternet sitesinde de yer alacak.Yönetmeliğe göre, ürünlerin kullanıcıarayüzünde yer alan yazılı, sesli ve görüntülüifadelerin Türkçe olması zorunlu olacak.Bu hüküm, 1 Ocak 2015 tarihinden itibarenyürürlüğe girecek.Satış Sonrası Hizmetler Yönetmeliği’ne göreise, üretici veya ithalatçılar, ürünlerin kullanımömrü süresince, satış sonrası hizmetlerisağlamak üzere belirlenen sayı ve özellikteyetkili servis istasyonunu, yeterli teknik kadroyasahip şekilde kurmak zorunda olacak. Üreticiveya ithalatçılar, tüketicilerin talebi üzerineyedek parça satışından kaçınamayacak. Servisistasyonlarının, yedek parça fiyat listesini,tüketicilerin görebileceği bir yere asması veyakatalog halinde ya da elektronik ortamdatüketiciye göstermesi zorunlu olacak.102014 EYLÜLBİLİŞİM AJANDASI AYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 11


e-Defterzorunluluğugeliyor20 bin kadar şirketikapsayacak elektronikdefter tutmazorunluluğu, 1 Ocak’tanitibaren uygulamayagirecek. Uygulamanın500 milyon TL’liktasarruf sağlamasıbekleniyor.Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı yayımladığı Vergi Usul Kanunu GenelTebliği ile şirketlere 1 Ocak 2015 tarihinden itibaren elektronik defter (e-defter)tutma zorunluluğu getiriyor. 20 bine yakın şirketi kapsayacak uygulamaylaTürkiye ekonomisine 500 milyon TL’lik tasarruf sağlanması hedefleniyor.e-defter, noter tasdiki, kâğıt ve baskı maliyetleri, depolama maliyeti, basım ve denetimsırasında gereken iş gücü gibi çok ciddi maliyet avantajları sağlıyor. Firmalar açısındane-defter ile üretim ve denetim maliyetleri de azalacak. Sistem büyük ölçekli firma başınaaylık yaklaşık 8 bin liraya yakın tasarruf sağlayacak. e-Defter, devlet açısından vergidenetimini kolaylaştıracak.E-defter teknolojisiE-defterde kullanılan Genişletilebilir İşletme Ra¬porlama Dili (eXtensible Business ReportingLanguage- XBRL) teknolojisi, aralarında, denetim şirketleri, yazılım şirketleri,devlet birimleri ve Uluslararası Muhasebe Standartları Kurulu (The International AccountingStandards Board -IASB) gibi kurumların da yer aldığı 600 katılımcının birleşimi ilekurulan kâr amacı gütmeyen uluslararası bir kon¬sorsiyum tarafından geliştirilmiş. Açıkbir standart ve lisans gerektirmeyen XBRL, finansal bilgilerin raporlanması, iletilmesive analiz edilmesi için kulla¬nılan XML (eXtensible Markup Language – Genişletilebilirİşaretleme Dili) ta¬banlı genel bir işaretleme dili, elektronik bir dosya standardı. XBRL,XML veri öğelerini etiketleyerek tanımladığından bilgisayar yazılımları tarafından bu verilerverimli bir şekilde işlenebiliyor. XML teknolojisinin muhasebe işlemlerinde ve finansalbilgilerin raporlanmasında kullanılması XBRL olarak adlandırılıyor.XBRL, finansal bilgi kullanıcılarına finansal bilgilerin hazırlanmasında, tüm taraflaraİnternet üzerinden veya diğer elektronik yöntemlerle transfer edilebilmesindeve raporlanmasında uluslararası bir standart sağlıyor. Dünya genelindeişletmecilikte kullanılan birçok farklı kavram (örneğin “stok” kavramı), XBRL teknolojisiile daha standart hale getiriliyor. XBRL ile fi¬nansal verilerin etiketlenmesi ürünlerinbarkodlanması işlemine benzer. XBRL ile işaretlenmiş olan bir veri bilgisayarlartarafından okunduğunda bu verinin hangi işletmeye ait olduğu, biriminin ne olduğu, hangidöneme ait olduğu gibi birçok bilgiye ulaşmak mümkün. XBRL finansal veriler için öncestandart “etiketler” oluşturuyor, daha sonra bu etiketlerle finansal veriler etiketleniyor.Böylece bu veriler hem bilgisayarlar hem de insanlar tarafından anlaşılır hale geliyor.122014 EYLÜLBİLİŞİM AJANDASI AYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 13


“İnternet medyası” tasarısı,TBMM’den geçmediBilişim çağının yarattığı “İnternet medyası”kendine özgü bir basın yasasına yinekavuşamadı. “İnternet medyası” ile ilgilidüzenlemeleri içeren kanun tasarısı, 9 Temmuz2014’te TBMM Adalet Komisyonu”ndan geçtiama genel kurula gelemedi. Tasarının Ekim’deGenel Kurul’a gelmesi bekleniyor.Yaklaşık 25 yıldır İnternet ortamındayayın yapan haber sitelerininoluşturduğu “İnternet medyası”,yıllardır beklediği yasaya yinekavuşamadı. İnternet medyasını2004 tarihli 5187 Sayılı Basın Kanunu ile 5953Sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlar ile ÇalıştıranlarArasındaki Münasebetlerin Tanzimi HakkındaKanun kapsamına alınmasını amaçlayan yasatasarısı, 12 Mart 2014’te Türkiye Büyük MilletMeclisi’ne (TBMM) sevk edilmişti. 29 Nisan 2014’teise İnternet haber sitelerinin Basın Kanunukapsamına alınmasıyla ilgili yasa tasarısı, AdaletKomisyonu’nda görüşülüp alt komisyona sevkedilmişti. Ancak tasarı gündemin yoğunluğundanyine bir türlü TBMM Genel Kurulu’na indirilemedi.Tasarının yasalaşması durumunda bugünekadar sadece “ceza hukuku” bağlamında“basın kuruluşu” sayılan haber siteleri, artıkBasın Kanunu kapsamında değerlendirilecek.İnternet medyasında çalışan gazeteciler de,diğer mecralardaki meslektaşlarının kıdem veizin hakları ile bazı akreditasyon süreçlerindeşart koşulan “sarı basın kartı” alma olanağınasahip olacaklar. Tasarıda, resmi ilanların habersitelerinde de yayımlanmasının önünün açılmasıöngörülüyor.Alt komisyonda görüşülen tasarının bazımaddelerinde değişikliğe gidilirken çok eleştirialan “yayın durdurma müeyyidesi sebeplerininortaya çıkması veya yer sağlayıcılık faaliyetbelgesinin iptali durumlarında İnternet habersiteleri için sağlanan haklar ortadan kalkar”şeklindeki 7’nci madde de kaldırıldı.İnternet gazetecileri için imzakampanyasıBu arada Devrimci İşçi Sendikaları142014 EYLÜLBİLİŞİM AJANDASI AYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 15


Konfederasyonu’na (DİSK) bağlı Basın-İş Sendikasıda, İnternet gazetecilerinin Basın İş Kanunu veBasın Yayın işkolu kapsamına dahil edilmeleri içinimza kampanyası başlattıÇalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’ehitaben yapılan kampanya metninde İnternethabercilerinin sendika işkolu yönetmeliğindeBasın-Yayın işkolunda değerlendirmelerigerektiğine dikkat çeken DİSK Basın-İş tekzip,yayın yasağı gibi basın davalarında İnternethaberciliğinin Basın Yasası kapsamındadeğerlendirilirken çalışma yaşamında bukapsamda değerlendirilmemesini çiftestandart olarak değerlendirdi. Sendika işkollarıyönetmeliğinde tüm internet sitelerinin “<strong>web</strong>portalları” olarak değerlendirilmesini eleştirenDİSK Basın-İş, bir şirketin kendi tanıtımsitesi ile bir haber portalının aynı kapsamdadeğerlendirilmemesi gerektiğini, bunun medyaçalışanlarının örgütlülüğünü böldüğünü ifade etti.DİSK Basın-İş internet gazetecilerin de Basın İşKanunu kapsamında çalıştırılmasını talep etti.Arslan: İnternet siteleri desteklenmekisteniyorsa yeni kaynak oluşturulmalıBasın İlan Kurumu (BİK) Yönetim Kurulu Üyesive BİK Genel Kurulu Anadolu Gazete SahipleriTemsilcisi Mustafa Arslan, İnternet habersitelerini Basın Kanunu kapsamına alan tasarıyailişkin, “İnternet siteleri eğer desteklenmekisteniyorsa, yeni kaynak oluşturulmak suretiyledesteklenmelidir” dedi.Arslan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İnternetalanında düzenleme yapılmasının, bir taraftancevap ve düzeltme haklarının kullanılması,diğer taraftan da İnternet alanında çalışanların“gazeteci” kimliğini kazanması açısından sonderece gerekli olduğunu söyledi.“Basın İlan Kurumunun önderliğinde, BasınYayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü ileTelekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nın dadahil olduğu bir ekiple çıkacak yönetmelikte,İnternet sitelerinde, haber portallarında da resmiilanların yayınlanabileceğine ilişkin bir hükümvar” diyen Arslan, bunun yazılı basın açısından;“Acaba mevcut ilanlarımızda azalma mı meydanagelecek?” endişesine, İnternet mecrası açısındanda; “Yazılı basının reklam ilan pastasından payalacağız” beklentisine neden olduğunu ifade etti.Bunun temelden yanlış bir yaklaşım olduğunusavunan Arslan, şunları söyledi:“Milli savunma, milli eğitim, ulaştırma ve sosyalhizmetler nasıl bir kamu görevi ise kitle iletişimalanı da kamu görevidir. Bu açıdan gazetecilik,mutlak suretle yapılması gereken bir iştir. Bugörevin sağlıklı şekilde yerine gelebilmesi veidarenin kendi denetim mekanizmalarını açıktutması, özellikle de yerel demokrasinin hayatageçmesi açısından yerel yayıncılık hayati önemesahiptir. Zaten bu düşünceyle Basın İlan Kurumukurulmuş, yazılı basın desteklenmiştir. İnternetsiteleri eğer desteklenmek isteniyorsa, yenikaynak oluşturulmak suretiyle desteklenmelidir.Yazılı basının mevcut kaynağından pay ayrılmasıyaklaşımı -ki o alan zaten sıkıntılı bir alandır- sonderece yanlıştır. Yeni pay ayrılmak ve kaynakoluşturulmak suretiyle bu alanın da desteklenmesigerekmektedir. Böylece yazılı basındaki ve İnternetmedyasındaki meslek mensubu arkadaşlarımızınkarşı karşıya gelmeleri önlenmelidir.”Arslan, yapılacak yeni düzenlemeyle, yazılımedyadaki personel, yüz ölçümü, asgari satış,vergi ve sigorta ödeme gibi şartların yerinegetirilmesinde olduğu gibi; İnternet medyasınada tıklanma sayısı, vergi ödeme ve personelçalıştırma gibi mecburiyetler de ortaya konularakdestek sağlanması gerektiğine işaret etti.Gazeteciler Cemiyeti’nin itirazıTürkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) YönetimKurulu, bir açıklama yaparakTBMM alt komisyondakabul edilen metne ilişkineleştirilerini bildirdi. BasınKanunu ve Bazı KanunlardaDeğişiklik Yapılmasına DairKanun Tasarısı’na ilişkin,Adalet Komisyonu görüşmelerisırasında itirazlarını birrapor halinde Komisyon’asunduklarını anımsatanTGC, tasarının 7. Maddesininmetninden çıkarılmasınıolumlu karşıladığını bildirdi.Düzenlemenin “ölçüsüz”ve durumu ağırlaştırdığınıbelirten TGC, yeni tanımlananhaber sitesi kavramının“karışıklık ve eşitsizliklere”neden olacağını vurguladı.TGC, TİB’e “sınırsızyetki” verilmesinin basınözgürlüğünün önünde engelolduğuna işaret edip habersitelerinin “sadece basınkanunu’na tabi olmasınıönerdi. TGC, kabul edilen sonmetine ilişkin itirazlarını şöyleaçıkladı:“5187 sayılı Basın Kanunu kapsamındatanımlanmaya çalışılan ‘İnternet Haber Sitesi’kavramı/tanımı karışıklıklara ve eşitsizliklereneden olacak bir kavramdır. Sadece beyannameverilerek bu statüye hak kazanılacak ve sadece buinternet haber sitelerinde çalışanlar/çalışacaklargazeteci sayılacaktır.Beyanname vermeden habercilik yapan‘İnternet Haber Siteleri’ ise kanun kapsamındasayılmayacak ve bu haber sitelerinde çalışanlar dagazeteci sayılmayacaktır!TGC, gazetecilik mesleğinin, yapılan mecrayagöre değil, mesleğin ifa ediliş biçimine görebelirlenmesi gerektiği görüşündedir.Gazeteci bazen televizyonda, bazen gazetede,bazen bir dergide, bazen internette görev yapar.İktidarın öngördüğü tanımlamayı reddedengazeteciler ya da internet haber siteleri Tasarı’nınbu düzenlemesi karşısında Basın Kanunu ve Basınİş Kanunu kapsamında sayılmayacaklardır.Böyle bir düzenleme Türkiye Gazetecileri Hak veSorumluluk Bildirgesi’ndeki gazeteci tanımına daaykırılık teşkil edecektir.Bu tanıma göre ‘Düzenli bir şekilde, günlükyahut süreli bir yazılı, görüntülü, sesli elektronikveya dijital basın ve yayın organında, kadrolu,sözleşmeli ya da telif karşılığı, haber alma, işleme,iletme veya görüş, fikir belirtme görevi üstlenen veasıl işi ile başlıca geçim kaynağı bu olup, çalıştığıişletme ile ilgili yasalar karşısındaki konumu butanıma uygun olanlar gazetecidir.’Bu nedenle Tasarının 1. maddesi ile getirilensadece beyanname vererek İnternet haber sitesitanımı içine girecek ve sadece burada çalışan/çalışacak olan meslektaşlarımızın Basın İşKanunu’na tabi olduğu yönündeki düzenlemeninAnayasa’nın eşitlik ilkesini ihlal ettiğigörüşündeyiz. Bu nedenlerle de ‘Alt Komisyonun’gerekçesine de katılmamaktayız.Bunun dışında, kamuoyu tarafından yakındanbilinen 5651 sayılı ‘İnternet Ortamında YapılanYayınların Düzenlenmesi ve Bu YayınlarYoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele EdilmesiHakkında Kanunda’ 06/02/2014 tarihinde yapılandeğişiklikler hakkında da itirazlarımızı sunmuştuk.5651 Sayılı Kanun’un idareye (özelikle TİB’e)verdiği sınırsız yetkilerin basın ve ifadeözgürlüğünün önündeki en büyük engelioluşturacağı, idarenin yapacağı müdahalelerinölçüsüz olabileceği konusunda uyarılarımızıyapmış ve kamuoyuyla da paylaşmıştık.Uyarılarımızın haklılığı, İdarenin Twiter, Youtube veyargının bol miktarda uyguladığı yayın yasaklarıyla,ortaya çıkmıştır.Beyanname vermek suretiyle Basın Kanunukapsamına alınan ‘İnternet haber siteleri’ aynızamanda Tasarı ile 5651 Sayılı Kanun ile kıskaçaltına alınmıştır. Oysa internet haber sitelerininfaaliyetlerini sadece Basın Kanunu’ndakiyükümlülüklerini yerine getirmek kaydıylayapabilmeleri yeterli olmalıdır.”162014 EYLÜLBİLİŞİM AJANDASI AYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 17


KOSGEB, inovasyonu destekleyecekyapıya dönüştürülecek182014 EYLÜLTürkiye’nin Ar-Ge ve inovasyondevrimi yapması gerektiğinivurgulayan Bakan Işık,KOSGEB’in krediye aracılıkeden yapısından kurtarılıpinovasyonu destekleyen birkurul olarak yeniden dizaynedildiği bildirdi.7.Ticaret ve Sanayi Şurası, TürkiyeOdalar ve Borsalar Birliği (TOBB)Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu’nunev sahipliğinde 7 Ağustos 2014’teTOBB Birlik Merkezi’nde gerçekleştirildi.Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yanı sıraBaşbakan Yardımcısı Ali Babacan, Bilim,Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, EkonomiBakanı Nihat Zeybekçi, Gümrük ve TicaretBakanı Hayati Yazıcı, Maliye Bakanı MehmetŞimşek’in de katıldığı toplantıda, 7 bölge ve 3büyük ilin sanayi ve ticaret odaları başkanlarıayrı ayrı sunum yaptı. 7. Ticaret ve SanayiŞurası’nda, ticaret ve sanayinin temsilcileribütün sorunları ve çözüm önerilerini birinciağızdan hükümetle paylaşma olanağı buldu.Ticaret ve Sanayi Şurası’nda konuşanBilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık,BİLİŞİM AJANDASI AYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 19


yerli üretimin artırılması için yoğun gayretgösterildiğini aktardı.Bakan Işık, kamunun alacağı dış kaynaklıüretimler için en az yüzde 50’sinin Türkiye’deüretilmesini içeren Off-set uygulamasınıhayata geçirdiklerini söyledi.Kamu ihalelerinde yerli ürüne artık pozitifayrımcılık yapıldığını anımsatarak yerliürünün fiyatının yüzde 15 pahalı dahi olsa alımzorunluluğu getiren düzenlemeye işaret etti.“Türkiye’nin araştırma ve geliştirme (Ar-Ge) veinovasyon devrimi yapması gerekiyor” vurgusuyapan Işık, girişimcilere verilen desteklerdekisıkıntılardan söz etti.Bakanlığıyla bağlı kuruluşlar olan TürkiyeBilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu(TÜBİTAK) ve Küçük ve Orta Ölçekliİşletmeleri Geliştirme İdaresi Başkanlığı’nın(KOSGEB) destek bütçelerini tam olarakharcayamadığından yakınan Işık, bunagerekçe olarak da niteliksiz projeleri gösterdi.Üreticiye seslenen Işık, “Kaliteli proje getirin,destekleyelim” çağrısında bulundu.KOSGEB’e yeni dizaynKOSGEB’in yeniden dizayn edildiğinin altınıçizen Işık, kurumun krediye aracılık edenyapısından kurtarılıp inovasyonu destekleyen,KOBİ’lerin kurumsallaşmasını, kümelenmesinive rekabetini sağlayan kurul olarak devamedeceğini söyledi.Organize sanayi bölgeleri (OSB) alanlarınıngeliştirilmesi için yeniden düzenleneceğinibelirten Işık, OSB’lerin rant alanı olmaktançıkarılması gerektiğine işaret eden Işık,“OSB’lerle ilgili yeni yasal düzenlemeleryapacağız” dedi.Bakan Işık, şura toplantısında iş adamlarınabir de teklif götürdü. Marmara’nın niteliklive yüksek teknoloji ile üretim yapan bölgeolmasını arzuladıklarını belirten Işık, demirçelikgibi her bölgede üretilebilecek ürünlerinbaşka bölgelere kaydırılması önerisini sundu.Işık, biyoteknolojiyle üretim gibi nitelikli insankaynağı gerektiren işletmelerin MarmaraBölges’’nde bulunması gerektiğini vurguladı.“Ülkemizden, tüm dünyanın tanıdığıteknoloji devlerinin çıkmasınıistiyoruz”Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Işık, 17Temmuz itibarıyla başvuruları başlayan“Teknolojik Ürün Yatırım Destek Programı”ile ise, ileri teknoloji üretecek KOBİ’lereönemli desteklerin sağlanacağını açıklamıştı.Konuya ilişkin AA muhabirine açıklamalardabulunup bu alanda faaliyet gösteren tümilgilileri programa başvurmaya davet edenIşık, çalışmanın hedefinin, Ar-Ge sonucuortaya çıkmış orta ve yüksek teknolojiliürünlerin yatırım ve üretimine destek vererek;bu ürünleri üreten teknoloji tabanlı firmalarınortaya çıkması ve büyümesini sağlamakolduğunu bildirdi.Bu destekle Türkiye’nin uluslararası rekabetgücünü artıracak ve ekonomiye dinamizmkazandıracak büyük teknoloji şirketlerininülkeye kazandırılacağını vurgulayan Işık,“Biz aslında geleceğin teknoloji şirketlerineyatırım yapıyoruz. Yaptığımız çalışmalarınyerini bulmasını ve ülkemizden, tüm dünyanıntanıdığı teknoloji devlerinin çıkmasınıistiyoruz” diye konuştu.Işık, program kapsamındaki desteklere ilişkinde şu bilgi verdi:“Bu programla, desteklenmeye değer bulunanyatırım projelerinin makine teçhizat, taşıma,sigorta, montaj, fizibilite raporu giderleriile birlikte yüzde 75 oranında ve bir yıl içinpersonel, kira, enerji gibi işletme giderlerikarşılanacak. Destek almaya hak kazanan veileri teknoloji üretecek KOBİ’lerimize nakdiolarak 5 milyon liraya kadar ve kalan kısmıda kredi faiz desteği olmak üzere toplamda10 milyon lira hibe vereceğiz. Bu programınülkemiz için hayırlı olacağını umuyor,teknoloji düzeyimizin artmasına önemli katkısağlayacağına inanıyorum.”Programa başvurmak isteyenlerin, 3 Ekim2014’e Bakanlığın İnternet sitesindekiformu doldurmaları gerekiyor. Başvurular,yine aynı siteden on-line olarak yapılacak.Başvuru dokümanları alındıktan sonrabir değerlendirme süreci olacak. Teknikuzmanlardan oluşan heyet, başvurularıinceleyecek ve bir rapor hazırlayacak. Buraporun sonucuna göre de Bakanlığınoluşturacağı komisyon, programdanyararlanmaya hak kazanacakları belirleyecek.202014 EYLÜLBİLİŞİM AJANDASI AYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 21


Endüstriden HaberlerEndüstriden HaberlerSEO rehberiArama motorlarında rakiplerinizin önüne geçmek, önsıralarda yer almak istiyorsanız bu yazıyı okuyunEylem CÜLCÜLOĞLUeylem@bilisimdergisi.orgBundan 25 sene önce internette ne aramamotoru vardı ne de <strong>web</strong> siteleri. Ozamanlar internet üzerinde arama, FTPsitelerini arayan Archie ile yapılırdı. Günümüzdeise internet çok değişti. Şu an internet deyinceakla hemen <strong>web</strong> geliyor. Hatta sokaktaki kişi içininternet sadece <strong>web</strong>’den ve Google’dan ibaret.İnternet üzerinde 1 milyarın üzerinde <strong>web</strong>sitesi bulunuyor. Bu <strong>web</strong> sitelerine erişim iseağırlıklı olarak arama motorları üzerindengerçekleşiyor. Hatta insanların çoğu <strong>web</strong> sitesiadresi bile yazmaya üşeniyor, arama motoruüzerinden adresin bir kısmını yazarak istediğisiteye bağlanıyor. Dünyanın en büyük aramamotoru Google yüzde 68.1’lik bir pazar payınasahip ve Google üzerinde her saniyede 40bin üzerinde arama yapılıyor. 1998 yılında iseGoogle üzerinden bütün bir günde sadece 10bin arama yapılıyordu. İnternet büyüyor, aramamotorlarının önemi artıyor.Stanford’da doğan algoritmaArama motorlarında sonuçlar belli biralgoritmaya göre listeleniyor. Google’unkullandığı algoritmanın adı PageRank. Bualgoritma 1996 yılında Google’un kurucularıLarry Page ve Sergey Brin tarafından StanfordÜniversitesi’nde geliştirildi. PageRank, Google’aait tescilli bir marka ama PageRank’ın patentiniStanford Üniversitesi elinde tutuyor. StanfordÜniversitesi bu patentin kullanım hakkını 1.8milyon hisse karşılığında Google’a vermişti.Üniversite 2005 yılında bu hisseleri 336 milyondolar karşılığında sattı. Günümüzde Google’ıGoogle yapan bu PageRank algoritmasınınbaşarısı. PageRank algoritması siteleri birçok farklı kritere göre puanlıyor ve sıralıyor.PageRank sayesinde kullanıcılara en uygunsonuçlar ulaştırılıyor. Google’un kullandığı bugelişmiş algoritma, firmayı rakipleri arasındansıyırıyor.Arama motorlarında milyarlarca <strong>web</strong> sayfasıbulunuyor. Bir arama binlerce farklı sonuçgetirebiliyor. Durum böyle olunca aramamotorlarında ön sayfalarda yer almakşirketler için hayati önem taşıyor. ŞirketlerGoogle’un PageRank algoritmasını çözmek verakiplerinin önünde yer almak için faaliyetlerdebulunuyorlar. Bu faaliyetler SEO - Search EngineOptimization - Arama Motoru Optimizasyonuolarak adlandırılıyor.Bundan 10-15 sene önce SEO adı hiçbilinmezken günümüzde ise SEO bir endüstrihaline gelmiş durumda. Saniyede 4 kişiGoogle’da SEO kelimesini aratıyor. Twitterüzerinde her ay 248 bin adet SEO konulu Tweetatılıyor. SEO konulu 13 milyon üzerinde blog222014 EYLÜLe-endüstri AYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 23


Endüstriden HaberlerEndüstriden Haberlermakalesi bulunuyor ve Amazon’da 2696 adetSEO konulu kitap var.İnternette sitesi olan neredeyse her şirket SEOile ilgileniyor ve SEO için ya şirket bünyesindeçalışma yapıyor ya da dışarıdan hizmet satınalıyor.SEO faaliyetleri sayfa üzerindeki faaliyetler vesayfa dışındaki faaliyetler olarak ikiye ayrılıyor.Google kuralları gereği sadece sayfa üzerindekiSEO faaliyetlerine izin veriyor. Ama yüzbinlercesite diğerlerinin önüne geçmek için sayfadışındaki faaliyetlerle algoritmayı kırmanınyollarını arıyor.Sayfa üzerinde SEOSayfa üzerinde SEO faaliyetleri <strong>web</strong> sitesininoptimize edilerek arama sonuçlarında öndeçıkması üzerine yapılıyor. Bu faaliyet ilk öncedoğru alan adının seçilmesi ile başlıyor.Alan adı seçimiAlan adlarının arama motorlarında öndeçıkmada çok büyük rolü var. Sadece alan adıön sırada çıkma garantisi vermese de, alan adısitenin konusuyla alakalı popüler bir anahtarkelimeyi içeriyorsa o sitenin rakiplerine göredaha fazla şansı oluyor. Örneğin “business”kelimesini arattığınızda ilk sayfada karşımızaçıkan sonuçlardaki alan adlarının çoğunun“business” kelimesini içerdiğini görüyoruz:businessweek.com, businiessinsider.com,foxbusiness.com v.b. Bu siteler tabii ki sadecealan adlarıyla orada yer almıyorlar ama alanadlarında anahtar kelimenin geçmesi onlarabir avantaj sağlıyor. Diğer taraftan alan adındaanahtar kelime geçmese de sitelerin gücünegöre başlıkta anahtar kelimenin geçmesi de önsırada yer almaya yetebiliyor. Örneğin businesskelimesinin arama sonucunda ilk sıradawikipedia.com girişi çıkıyor. Wikipedia’nın çokziyaret edilen bir site olması ve SEO anlamındagüçlü olması domain alakasız bile olsasonuçlarda ilk sırada çıkmasına olanak tanıyor.Başlıkların önemiSayfa üzerinde SEO’da alan adından sonraönem verilmesi gereken ikinci konu sayfanınbaşlığı. Arama motorları başlığa büyük önemveriyor. Konu ile alakalı ve konuda çok aramayapılan kelimeleri içinde bulunduran birbaşlık seçmek çok büyük önem taşıyor. Hangikelimelerin daha çok arandığını bulmak içinseen iyi araç Google Adwords’ün Keyword Planneruygulaması. Adwords kullanıcılarına ücretsizolarak sunulan bu araçla hangi kelimenin nekadar arandığını, hangi kelimede ne kadarrekabet olduğunu görmek mümkün. Ayrıcapiyasada bu servisin verilerini kullanan onlarcaözel yazılım ve online servis de bulunuyor.Anahtar kelime araştırmalarında en popülersiteler: WordStream.com, Ubersuggest.org veWordtracker.com.Anahtar kelimelerAnahtar kelimelerin önemi sadece başlık vealan adı ile de sınırlı değil. Anahtar kelimelerinsitenin içeriğinde de bulunması gerekiyor.Sitenizin içeriğinde ne kadar çok popüleranahtar kelime bulunursa arama sonuçlarındayer alma şansınız o kadar artıyor. Bu yüzdeniçeriği yazarken anahtar kelimeleri her zamanakılda tutmak gerekiyor. İçeriğin SEO’ya nekadar uygun olduğunu ve anahtar kelimelerindoğru kullanıp kullanılmadığını belirleyen onlineservisler bu konuda büyük kolaylık sağlıyor.Seositecheckup.com, Woorank.com ve Moz.combu sitelerden en popüler olanları.Özgün içerikGoogle bir <strong>web</strong> sitesini değerlendirirken birçok faktörü göz önüne alıyor. Bu faktörlerdenen önemlilerinden birisi özgün ve güncelleneniçerik. Eğer <strong>web</strong> sitenizin Google’da yüksekyerlere ulaşmasını istiyorsanız içeriğinizkesinlikle kopya olmamalı. İçerik üretmede enkolay yöntem diğer sitelerden kopyalama yapıştıryapmak gibi gözükebilir ama bu size yarardançok zarar sağlar. Google arama motoru siteniziendekslerken içeriğin daha önce internette yeralıp yer almadığını kontrol eder. Eğer içerikbaşka bir sitede varsa içeriği kopyalayan siteninsıralaması düşer. Eğer bir site sürekli içerikkopyalıyorsa site Google tarafından cezalandırılırhatta arama sonuçlarından bile çıkartılabilir.O yüzden içeriğiniz her zaman özgün olmalı.Bir paragraf yazı bile kopya olmamalı. Ayrıcaiçeriğin düzenli olarak güncellenmesi sitelerearama sonuçlarında büyük artılar sağlar. Bualanda site sahibi tarafından düzenli girilenözgün içeriğin yanında kullanıcı tarafındanüretilen içerik de büyük önem taşır. Sitedeforumlara ve yorumlara yer vermek her zamanartı değer sağlayacaktır.Google son yıllarda multimedya içeriğine deönem vermeye başladı. Eğer sitenizde kendinizeait Youtube videoları yayınlıyorsanız, aramamotorlarında sıra kapma yarışında avantajsağlayabilirsiniz.Sayfa üzerinde yapılan SEO faaliyetlerinde birdiğer önemli konu sitenin rahatlıkla aramamotorları tarafından endekslenebilir olması.242014 EYLÜLe-endüstri AYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 25


Endüstriden HaberlerEndüstriden HaberlerArama motorları siteleri endekslemede gelişmişteknolojilere sahipler ama bazen yeterliolamıyorlar. Bu yüzden sitede bozuk linklerbulunmamalı. Tüm sayfalara link verilmeli veayrıca bir site haritası (sitemap) oluşturulmalı.Site haritaları XML formatında sitelerdekilinklerin dizinini sergiler ve arama motorlarınınkolayca tüm linklere ulaşmasını sağlar. Siteharitalarını xmlsitemapgenerator.org gibiücretsiz servisler kullanarak oluşturabilirsiniz.Daha sonra bu haritanın Google tarafındanişleme alınması için Google Webmaster Toolsservisine ücretsiz abone olmanız gerekiyor. Buserviste site haritalarını gönderebilir, sitenizinindekslenmesi konusunda herhangi bir sorunvar mı görebilirsiniz. Google WebmasterTools, SEO ile ilgilenen her <strong>web</strong> yöneticisininkullanması gereken bir servistir.Sayfa dışı SEOWeb siteniz ne kadar güncel, özgün ve SEO içinoptimize edilmiş olsun bu sizin ön sayfalardaçıkacağınızın garantisini vermez. Google’un<strong>web</strong> sitelerini değerlendiren PageRankalgoritmasının temelini geri linkler (backlink)oluşturuyor. Basit olarak söylemek gerekirsebir siteye link veren siteler ne kadar çoksao sitenin değeri artar. Sitelerin popüler olupolmadığını başkalarının onlara verdiği değerve paylaşımlarla değerlendiren Google, gerilinklere çok önem veriyor.Geri linklerMükemmel bir dünyada geri linkler tamamenorganik bir şekilde oluşur ve sitelere başkasiteler geri link verirler. Google algoritmasını ilkkez geliştirirken bu mükemmel dünyayı temelalmıştı. Ama insanlar ne zamanlar geri linklerinönemini öğrenip parayla veya spam yoluyla gerilinkler yaratmaya başladılar, işin rengi değişti.Google algoritmasında köklü değişikliklere gittive geri linklerin sayısı kadar, niteliği de önemtaşımaya başladı. Yapay bir şekilde yaratılan gerilinkler Google tarafından tespit edildi ve geri linksatın alan siteler cezalandırıldı.Günümüzde geri linkler hala çok büyük önemtaşıyor. Bu noktada seçebileceğiniz iki stratejibulunuyor. Birinci strateji hiç risk almayıpherhangi bir geri link yaratma faaliyetindebulunmamak. İkinci strateji ise Google’unhoşlanacağı tarzda geri linkler yaratmak.Birinci strateji en kolay olanıdır ama geri linkyaratmazsanız, servisiniz çok popüler değilse,mutlaka rakiplerinizin arkasında kalırsınız.Çünkü organik geri linkler kolay elde edilmez.Organik geri link kazanmak için önceliklebir şekilde diğer sitelerin sizden haberdarolması gerekir. Bu noktada kısır bir döngüiçine girersiniz. Arama sonuçlarında sonlardagözüktüğünüz için geri link kazanamazsınız, gerilink kazanamadığınız için de arama sonuçlarındasonlarda gözükürsünüz. Elinizde ciddi reklambütçeleri yoksa ve rakiplerinizin önündeyer almak istiyorsanız ikinci stratejiyi seçipGoogle’un istediği şekilde geri link yaratmanızıtavsiye ederim. Gerçi aslında Google her türlüyapay geri link yaratılmasına karşıdır. Bunucezalandıracağını her yerde söyler ama bazı gerilinkleri de çok sever.Basın bültenlerinin önemiBasın bültenleri bunların başında gelir. İyiyazılmış ve iyi dağıtılmış bir basın bülteni sizeçok fazla sayıda değerli geri link kazandırabilir.Burada önemli olan sitenizin konusu ile ilgili,anahtar kelime bakından zengin, profesyonelve haber değeri taşıyan bir basın bülteniyazmaktır. Daha sonra bu basın bülteniniSBWire.com gibi profesyonel bir basın bültenidağıtım servisi ile dağıtabilirsiniz. Ayrıca birhalkla ilişkiler ajansı ile çalışıp bültenlerinizingazetecilere ve elektronik yayıncılaraulaşmasını sağlayabilirsiniz. Burada yapacağınızharcamalar size arama motorlarında yükselmeolarak geri dönecektir. Basın bülteniniz habersitelerinde yer alır size link verilirse Googlebunu her zaman mükafatlandırır.Google’ın sevdiği geri linklerden diğerleri isesosyal medyadan gelen geri linklerdir. SiteniziTwitter’da, Facebook’ta, LinkedIN’de tanıtmak,Facebook’da sitenize ait bir sayfa yaratmakçok faydalı olacaktır. Ayrıca sitenize link verenYoutube videolarının da etkisi büyüktür.Son zamanlarda popüler olan makale paylaşımsitelerinin de geri link konusunda katkısıbüyüktür. Sitenizi anlatan, servislerinizitanıtan makaleler yazıp bunları Squidoo.com, Hubpages.com gibi makale paylaşımsitelerinde paylaşırsanız değerli geri linkler eldeedebilirsiniz.Kara şapka tekniklerBasın bültenleri, sosyal medya geri linkleri,makaleler Google’ın sevdiği geri linklerdir.Bunların dışında yarattığınız geri linkler isesize yarar da sağlayabilir, zarar da. Kara şapka(blackhat) olarak adlandırılan bu geri linklergenelde spam teknikleri ve özel yazılımlarkullanarak yaratılır. Bloglarda yorum yapıplink yaratmak, sosyal yer imleri üzerinden linkyaratmak, forumlarda profil sayfalarında linkyaratmak kara şapka linklerine örneklerdir.Google son zamanlarda bu tarz linklericezalandırma yoluna başladı. Bir site kısazamanda çok fazla geri linke sahip olursaotomatik olarak cezalandırılıyor ve aramasonuçlarında gerilerde yer alıyor. Bu yüzdenkara şapka link tekniklerini kullanmamanızıtavsiye ederim.Blog ağlarıKara şapka geri linklerin en popüler olanı262014 EYLÜLe-endüstri AYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 27


Endüstriden HaberlerEndüstriden Haberlerise blog ağlarıdır. Sadece SEO için yaratılmışyüzlerce blogdan oluşan ağlar sitelere hızlı birivme kazandırabilir. Bu sistemde bir makaleyazılır. Makalenin içeriği değiştirilerek (spin) ağüzerindeki bloglarda yayınlanır. Google aramamotoru bir anda bir çok blogta site hakkındayazılıp çizildiğini görünce arama sonuçlarındasiteyi yükseltir. Bu teknik bundan 1-2 sene önceçok etkin bir şekilde kullanıyordu. Buradakiadaletsizliği gören Google blog ağlarınıavlamaya başladı. Büyük blog ağları tespitedildi ve bu ağlar üzerindeki sitelerin hepsicezalandırıldı. Günümüzde hala blog ağları var.Ama bunların çoğu yeraltına inmiş durumda.Bu ağlar kendilerinin reklamlarını sadece özelforumlarda yapıyorlar ve sadece sınırlı sayıdakişiye hizmet veriyorlar. Bu tarz ağlar sizi çokkısa bir zamanda üstlere taşıyabilir ama farkedildiği zaman aynı hızda gerilere düşersiniz.O yüzden bu tarz ağları da kullanmanızı tavsiyeetmem. İlla kullanacaksınız farklı IP’ler üzerindekendi blog ağınızı kurup, sadece kendiniz içinkullanın derim. Ama unutmayın kara şapkatekniklerinde her zaman risk vardır.Organik trafiğin gücüGoogle PageRank algoritması sadece sayfaiçindeki içerik ve geri linklerle de sınırlı değil.Google aynı zamanda kendi kullanıcılarınınhareketlerini takip edip popüler siteleriödüllendiriyor. Örneğin “bilişim” kelimesiaratıldığı zaman kullanıcının önüne bir çok sonuççıkar. Kullanıcı Türkiye Bilişim Derneği sitesinetıkladığı zaman bu tıklama TBD’ye bir artı puanyazar. Ne kadar çok kişi arama yapar ve aramasonucunda siteye tıklarsa, sitenin PageRankdeğeri yükselir. Kullanıcıların tercihlerinidikkate alan Google, arama sonuçlarında dahaçok tercih edilen, daha çok tıklanan siteyiödüllendirir. Google Algoritmasının bu özelliğinikullanan özel yazılımlarla kullanıcı davranışlarınıtaklit edip farklı IP’ler kullanarak sitenize trafikyaratabilirsiniz. Google Search Bot adı verilen biryazılım bu iş için geliştirilmiş en iyi yazılımlardanbirisi. VPN ağlarındaki IP’leri kullanan buyazılım, tamamen gerçek kullanıcıymış gibiGoogle’da arama yapıyor ve istenen linke tıklıyor.Yazılımı 3-4 hafta kullandıktan sonra aramasonuçlarında belirgin iyileşmeler gözlemleniyor.Bu teknik geri link yaratmaktan daha güvenliolsa da arama sonuçlarını değiştirmeyeyönelik her hareketin bir risk olduğunu akıldançıkarmamak gerek. Yazılım hakkında daha fazlabilgiyi www.googlesearchbot.org/offer adresindebulabilirsiniz.SEO’nun geleceğiÖnümüzdeki dönemde SEO’nun önemi daha daartacak. Daha şimdiden bir çok büyük şirketbünyesinde SEO uzmanı çalıştırmaya başladı.Kariyer sitelerinde bir çok SEO pozisyonuilanı görmek mümkün. İnternette rekabetarttıkça, sitelerin sayıları arttıkça, rakiplerinönüne geçmek daha da önem taşıyacak.Önümüzdeki dönemde klasik anlamdageri link yaratmaya dayalı SEO anlayışınındeğişeceğini öngörüyorum. Arama motorlarısosyal medyadan gelen sinyallere ve kullanıcıdavranışlarına daha çok önem verecekler.Twitter, Facebook ve Youtube aktivitelerialgoritmalarda daha fazla değer taşıyacak.Ayrıca sitelerin yükleme hızı, kullanıcıların siteiçerinde durma süreleri, girdikleri sayfalar gibibir çok etmen sayfaların derecelendirmesindeyer alacak. İnternette var olmak isteyen herşirket, her site bir şekilde SEO’ya dokunacak.Kiminin bilgisizlikten ve tecrübesizlikten eliyanacak. Kimi ise bir yükselip bir düşecek.Doğru zamanda doğru karar alan, doğru SEOstratejilerini doğru ekiplerle yönetenler ise herzaman kazanacak...282014 EYLÜLe-endüstri AYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 29


Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz,tartışmalara son noktayı koydu:Bilgi toplumupolitikalarının şekillenmesive koordinasyonu,BakanlığımızıngöreviÖnümüzdeki dönemde yenistratejinin uygulamayakonmasıyla birlikte bukonuda daha toparlayıcı vebilgi toplumu açısından farklıroller üstlenen kurumlarınçabalarını ortak bir yönesevk edici müdahaleleriolacağını vurgulayan Yılmaz,bilgisayar ve internetinbilinçli kullanımını temeleğitim müfredatının önemlibir parçası haline getiripöğrencilerin farkındalıkdüzeyini arttırmayıhedeflediklerini belirtti.Fatma AğaçSon dönemde kamuoyunda “bilgi toplumuçalışmalarının dağınık olduğu ve farklı roller üstlenenkurumlarımız arasında koordinasyon olmadığı”yönünde bir algının mevcut olduğunun altını çizenKalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, “Mevzuatımız,ülkemizin bilgi toplumu politikalarının şekillenmesindeve bu politikaların uygulamasının koordinasyonunda merkezikurum olarak Kalkınma Bakanlığını işaret ediyor” dedi.Bilgi toplumu çalışmalarının dağınık olduğu konusununtartışmalı bir konu olduğunu öne süren Kalkınma Bakanı Yılmaz,önümüzdeki dönemde yeni stratejilerin uygulamaya konmasıylabirlikte bu konuda daha toparlayıcı ve bilgi toplumu açısındanfarklı roller üstlenen kurumların çabalarını ortak bir yöne sevkedici müdahaleleri olacağını ifade etti.Bakan Yılmaz, hâlihazırda 2014-2018 döneminde uygulamayıöngördükleri strateji ve eylem planına ilişkin hazırlık çalışmalarınıson aşamaya getirdiklerine dikkati çekerek kısa vadede yeni BilgiToplumu Stratejisi ve Eylem Planımızı ilan edeceklerini bildirdi.e-Devlet proje ve uygulamalarının bütünsel bir yaklaşımla elealınması ve kamuya ait bilgi ve iletişim teknolojileri (BİT) yatırımprojelerinin kurumlar arası koordinasyon ve birlikte çalışabilirliğiesas alan bir anlayışla yürütülmesi gerektiğine değinen Yılmaz,kamu hizmetlerinin bütünleşik ve etkin şekilde sunulması içinTürkiye’nin kamu yönetimi yapısına uygun politika, strateji veuygulama önerilerinin geliştirilmesinin amaçlandığını dile getirdi.Yılmaz, bu çerçevede;” Kurumsal Bilişim Stratejisi, Kamu BilişimPersoneli, Kamuda Açık Kaynak Kodlu Yazılım Kullanımı, KamuBilişim Yetkinlik Merkezi, Kamu Bulutu, Türkiye Coğrafi BilgiStratejisi ve Eylem Planı, Kent Yönetimi Bilgi Sistemi, Etkin KamuBilişim Tedariki” gibi başlıklarda kapsamlı çalışmaları hayatageçireceklerini belirtti.Bilgi ve iletişim teknolojilerinin etkin biçimde kullanılmasının enaz bu teknolojilerin yaygınlığı kadar önemli olduğunun üzerindeduran Yılmaz, sayısal okuryazarlık olarak nitelendirilen BİTyetkinliklerinin topluma kazandırılması gerektiğine işaret etti.BİT’in etkin kullanımı konusunda üzerinde durulması gerekenikinci konunun ise bilinçli kullanım olduğuna dikkati çeken Yılmaz,“Maalesef ülkemizde bilgisayar ve internet kullanım alışkanlıklarıtoplumun önemli bir kesiminde bu teknolojilerin gerekliliğikonusunda soru işaretleri oluşturuyor. Bilinçli kullanım konusunutemel eğitim müfredatının önemli bir parçası haline getirereközellikle öğrencilerin BİT konusundaki farkındalık düzeyiniarttırmayı hedefliyoruz” diye konuştu.302014 EYLÜLSÖYLEŞİ AYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 31


Yılmaz, bilişim sektörünün katma değeri yüksek, dinamik ve nitelikli insan kaynağı yapısıylaözel önem verdikleri sektör olduğunun altını çizerek, “Bilişim sektörümüzün iç ve dış pazarlara,hem dünya bilişim pazarından daha fazla pay alacak, hem de ekonomimizin genelinderekabetçiliği artıracak şekilde katma değerli ürün ve hizmetler sunması gerekiyor” dedi.Yılmaz, bu amaçla, öncelikle, bilgi ve iletişim teknolojilerinden yararlanan kamu kesimi ve baştaKOBİ’ler olmak üzere özel kesimin talebinin, bu sektörün gelişimine imkân tanıyacak şekildeyönlendirilmesi gerektiğine vurgu yaptı.2014-2018 dönemi Bilgi Toplumu Stratejisi ve Eylem Planı çalışmalarında son aşamayageldiklerini aktaran Yılmaz, danışmanlık çalışmasının oldukça verimli olduğunu, bu süreçtehem stratejinin şekillenmesine altyapı teşkil edecek rapor ve çıktıların üretildiğini hem de kamukurumları, üniversiteler, yerel yönetimler, sivil toplum ve özel kesimden 300 civarında kurumun700’e yakın temsilcinin katkılarının alındığını kaydetti.Strateji ve eylem planı taslağını oluşturduklarını belirterek, taslağı 271 kurumun görüşüneaçtıklarını ifade eden Yılmaz, gelen ek görüşlerin değerlendirmesinin yapılmaya devam ettiğini,kısa vadede de strateji ve eylem planının Yüksek Planlama Kurulu kararı ile yürürlüğe koymayıümit ettiklerini söyledi. Bakan Yılmaz, Bilişim Dergisi’nin sorularını yanıtladı:- Bilişim teknik bilimini ülke kalkınması içinbir araç olarak kullanma noktasında Bakanlıkolarak bugüne kadar neler yaptınız? Bundansonra önümüzdeki dönemde neler yapmayıplanlıyorsunuz?Kalkınma Bakanlığı olarak temelfonksiyonumuz ülkemizin ekonomik, sosyal vekültürel kalkınma politikalarının planlanmasıve bu planlar çerçevesinde uygulamanınkoordinasyonu konularında yoğunlaşıyor.Bu fonksiyonları icra ederken kamuoyunayansıyan, görünür olan çıktılar üretiyoruz.Diğer yandan, kamuoyunun gözü önündegerçekleşmemekle birlikte bu planların hayatageçirilmesi, projelendirilmesi ve uygulanmasıaşamasında kamu kurumları arasında çoksayıda koordinasyon faaliyetini de üstleniyoruz.Bu anlamda kalkınma planı, orta vadeliprogram, yıllık program, yatırım programıgibi temel politika metinleri Bakanlığımızınülkemizin neredeyse bütün kamu kurumve kuruluşları ile hatta özel kesim ve siviltoplumla işbirliği içerisinde yürüttüğükapsamlı çalışmalar. Bu çalışmalara benzerşekilde bazı politika alanlarına has olmaküzere daha detaylı strateji belgeleri ve eylemplanları da hazırlıyoruz ki bilgi toplumu da bualanların en önemlileri arasında.Dolayısıyla Bakanlığımızın bilişiminkalkınmanın aracı olarak kullanılmasınoktasında en temel fonksiyonunu ülkemizinbilişim politikalarını temel politika metinlerinelayıkıyla yansıtmak olduğunu ifade edebiliriz.Bu meyanda özellikle Sekizinci, Dokuzuncuve son olarak da Onuncu Kalkınma Planındahem bilişimi bizatihi kendi değeri açısındanhem de diğer politikalar arasında doğrukonumlandırılması açısından önemli katkısağladığımızı düşünüyorum.Bakanlığımızın koordinasyonunda bilgitoplumuna yönelik strateji ve eylem planlarınınhazırlanmasına ve bunların uygulamasınınkoordinasyonuna büyük önem veriyoruz.Bu güne kadar 2003-2004 döneminde KısaDönem Eylem Planını, 2005 yılında 2005 EylemPlanını ve 2006-2010 döneminde de BilgiToplumu Stratejisi ve Eylem Planını hazırladıkve uygulamasını koordine ettik. Hâlihazırdada 2014-2018 döneminde uygulamayıöngördüğümüz strateji ve eylem planına ilişkinhazırlık çalışmalarımızı son aşamaya getirdik.Kısa vadede yeni Bilgi Toplumu Stratejisi veEylem Planımızı ilan edeceğimizi umuyorum.Yine değinmeden geçemeyeceğimiz bir konuda yatırım programı. Biliyorsunuz, ülkemizinyatırım bütçesi kurumlarımızın proje tekliflerideğerlendirilerek Bakanlığımız tarafındanşekillendiriliyor ve önce Hükümetimizesonra da Meclisimize sunuluyor. Bu anlamdaözellikle 2003 yılından bu yana içlerinde çokbüyük projelerin de olduğu yüzlerce bilişimprojesine kaynak aktardık. Son yıllarda yıllıkbazda bu projeler için ayırdığımız kaynak 3milyar TL’nin üzerine çıkmış durumda.Son olarak şunu ifade etmek istiyorum;mevzuatımız, ülkemizin bilgi toplumupolitikalarının şekillenmesinde ve bupolitikaların uygulamasının koordinasyonundamerkezi kurum olarak Kalkınma Bakanlığınıişaret ediyor. Son dönemde kamuoyundabilgi toplumu çalışmalarının dağınık olduğuve farklı roller üstlenen kurumlarımızarasında koordinasyon olmadığı yönünde biralgı mevcut. Bunun ne derece doğru olduğutartışmalı. Ancak her halükarda önümüzdekidönemde yeni stratejimizin de uygulamayakonmasıyla birlikte bu konuda da dahatoparlayıcı ve bilgi toplumu açısından farklıroller üstlenen kurumlarımızın çabalarınıortak bir yöne sevk edici müdahalelerimizinolacağını ifade etmek istiyorum.- Büyüme ve istihdam odaklı olacağıaçıklanan “Bilgi Toplumu Stratejisi”ne ilişkinçalışmalar sonuçlandırıldı mı? Stratejininhazırlanmasında hangi kurum ya dakuruluşlarla işbirliği yapıldı?2014-2018 dönemi Bilgi Toplumu Stratejisive Eylem Planı çalışmalarında son aşamayageldik. 2012 yılının sonunda başladığımızve 2013 yılı boyunca devam ettirdiğimizdanışmanlık çalışması oldukça verimli oldu.Bu süreçte hem stratejinin şekillenmesinealtyapı teşkil edecek rapor ve çıktılar üretildihem de kamu kurumları, üniversiteler, yerelyönetimler, sivil toplum ve özel kesimden 300civarında kurumun 700’e yakın temsilcininkatkıları alındı.Bu sürecin ardından da strateji ve eylem planıtaslağımızı oluşturduk. Daha önce yoğun birkatılımcılık süreci işletmemize rağmen butaslağı da ayrıca 271 kurumun görüşüne açtık.İnternet sitelerimizden taslağı yayımlayarakilgi duyan herkesin görüşlerini paylaşmasınaimkân tanıdık. Şu anda bu son süreçte gelenilave görüşlerin değerlendirmesini yapıyoruz.Kısa vadede de strateji ve eylem planımızıYüksek Planlama Kurulu kararı ile yürürlüğekoymayı ümit ediyoruz.Bu vesileyle danışmanlık süreci dâhil olmaküzere çalışmalarımıza katılan ve bir şekildegörüşlerini bizlerle paylaşan herkeseteşekkürlerimi ifade etmek istiyorum.-Bilgi Toplumu Stratejisi’nde bilişimsektörüne özel önem verildiğiniaçıklamıştınız. Türkiye, dünya bilişimpazarından daha fazla pay almak için neleryapmalı?Bilişim sektörü katma değeri yüksek, dinamikve nitelikli insan kaynağı yapısıyla özel önemverdiğimiz bir sektör. Bilişim sektörümüzün içve dış pazarlara, hem dünya bilişim pazarındandaha fazla pay alacak, hem de ekonomimizingenelinde rekabetçiliği artıracak şekildekatma değerli ürün ve hizmetler sunmasıgerekiyor. Bu amaçla, öncelikle, bilgi veiletişim teknolojilerinden yararlanan kamu322014 EYLÜLSÖYLEŞİ AYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 33


kesimi ve başta KOBİ’ler olmak üzere özelkesimin talebini, bu sektörün gelişimine imkântanıyacak şekilde yönlendirmek gerekiyor.Strateji kapsamında, 2013 yılında ayrılanödenek itibarıyla 3,6 milyar TL’yi bulan KamuBİT yatırımlarının sektörün gelişimine imkântanıyacak şekilde yapılması, KOBİ’lerde bulutbilişim hizmetlerinin yaygınlaşması gibikonulara özel önem verdik. Diğer yandan,özellikle küresel pazarlara erişimimiziartırabilmek için, uluslararası piyasalaraerişimi olan firmalar etrafında ekosistemoluşturulması, BİT sektöründeki küreseloyuncuların, küresel değer zincirinde yüksekkatma değerli hizmetlerden pay almamızısağlayacak şekilde Türkiye’ye çekilebilmesigerekiyor.Bir diğer konu, sektöre yönelik teşvikve destekler konusu. Bilgi teknolojilerifirmaları; Ar-Ge ve yenilikçilik, KOBİ’leriçin kurumsallaşma, girişimcilik ve ihracatdestekleri gibi birçok yatay teşvik vedesteklerden yararlanıyor. Son dönemde,bilişim sektörünün ihtiyaçlarına göreözelleşmiş, belirli alanlara odaklı teşvik vedestekler de verilmeye başladı. Önümüzdekidönemde sektöre özel ve odaklı teşvik vedesteklerin yaygınlaşması ve en önemlisiverilen teşvik ve desteklerin etkileri ölçülebilirşekilde dinamik bir yapıda uygulanmasıgerekiyor.-Strateji ile Türkiye’nin 2023 yılında dünyanınen büyük 10 ekonomisinden biri olma hedefigerçekleştirilebilecek mi?2023 hedefleri ülkemizi hak ettiği yerleretaşımayı amaçlayan iddialı hedefler. Sevinerekifade ediyorum ki bu hedefler yalnızcahükümetimizin ortaya koyduğu hedeflerolarak kalmadı. Aynı zamanda toplumun çokfarklı kesimlerinin kendi çalışmalarında çıpakabul ettikleri bir benimsenme düzeyini deyakaladı. Zaten bu hedeflerin gerçekleşmeside ancak toplumumuzun bu hedeflere olaninancı ve gayretlerimizi bu inanç etrafındasebatla sürdürmekle mümkün. Bu anlamdaatmış olduğumuz en önemli adımlardan birisiOnuncu Kalkınma Planı oldu. Onuncu Planile on yıllık 2023 serüvenimizin ilk yarısınıplanlamış olduk. Bu arada Bilgi ToplumuStratejisi gibi nitelikli politika dokümanları ilede bu planlamayı daha da kuvvetlendiriyoruz.2023 hedeflerinin sözde kalmaması için bize vetoplum kesimlerine düşen, ortaya koyduğumuzpolitika dokümanlarının arkasında durmakve belirlenen politikalar doğrultusunda doğrustratejilerle doğru projeleri hayata geçirmek.İnancımızı kaybetmediğimiz ve gayretimiziesirgemediğimiz müddetçe ben bu hedeflereulaşacağımızı ümit ediyorum.- Bilgi Toplumu Stratejisi yalnızcaekonomik değer yaratmayacak sosyaldeğer yaratılmasına da katkısağlayacak. Strateji doğrultusundabireylerin ve toplumun bilişimuygulamalarını etkin biçimdekullanmaları nasıl sağlanacak?Sayısal bölünme denilen toplumkesimleri arasındaki erişim vekullanım farkı nasıl giderilecek?Bilgi ve iletişim teknolojilerininetkin biçimde kullanılması, enaz bu teknolojilerin yaygınlığıkadar önemli. Burada üzerindedurulması gereken birkaçhusus var. İlk olarak, sayısalokuryazarlık diye tabir edilentemel BİT yetkinliklerinin toplumakazandırılması gerekiyor.Temel eğitim seviyesinde BİTyetkinliklerinin öğrencilerekazandırılması ve gençlerinbu teknolojilere olan ilgisi, belli bir yaşınaltındaki bireylerde sayısal okuryazarlığı sorunolmaktan çıkarmış olsa da özellikle orta yaş veüstü bireylerde bu husus sorun oluşturmayadevam ediyor. 2006-2010 dönemini kapsayanBilgi Toplumu Stratejisi’nde yer alan Kamuİnternet Erişim Merkezleri (KİEM) ve yenistratejimizde yer verdiğimiz Kamu BilişimMerkezleri (KBM) ile bu sorunun üstesindengelmeye çalışıyoruz.BİT’in etkin kullanımı konusunda üzerindedurulması gereken ikinci husus ise bilinçlikullanım. Maalesef ülkemizde bilgisayar veinternet kullanım alışkanlıkları toplumunönemli bir kesiminde bu teknolojileringerekliliği konusunda soru işaretlerioluşturuyor. Bilinçli kullanım konusunutemel eğitim müfredatının önemli bir parçasıhaline getirerek özellikle öğrencilerin BİTkonusundaki farkındalık düzeyini arttırmayıhedefliyoruz.Günümüzde özellikle internete erişim pekçok ülkede temel bir insan hakkı olarakdeğerlendiriliyor. Bunun nedeni interneteerişimi olmayan bireylerin bilgiye erişimbaşta olmak üzere pek çok faydadan mahrumkalması. BİT ve özellikle internetin önem veişlevinin bu denli arttığı bir çağda, toplumunfarklı kesimleri açısından BİT’e erişim vekullanımda oluşan farklılıkları ifade edensayısal bölünme önemli bir sorun alanı olarakortaya çıkıyor. Yeni stratejimizin hazırlıklarıkapsamında önce net bir fotoğraf çekilmeyeçalışıldı, sonrasında ise sorun alanları tespitedilerek çözüm önerileri getirilmeye çalışıldı.Bu kapsamda, sayısal bölünme açısındangösterge niteliğinde olan internet kullanımıele alındığında, 2013 yılı itibarıyla Türkiyegenelinde yüzde 43,2 olan internet kullanımoranı erkeklerde yüzde 53,1, kadınlarda 33,4.Aynı oran, kentlerde yüzde 58 iken, kırsalkesimde yüzde 28,6. Benzer farklılıklar yaş,eğitim düzeyi, işgücü durumu, gelir seviyesigibi diğer demografik değişkenler açısındanda gözleniyor. Örneğin, en dezavantajlı kesimolarak nitelendirilebilecek engellilerdebilgisayar, cep telefonu ve internettenherhangi birini kullanmayanların oranı yüzde60,6. Tüm bu oranlar, ülkemizdeki sayısalbölünmenin derecesi adına ipuçları veriyor.TÜİK’in düzenli olarak yaptığı araştırmalardabireylerin BİT kullanımının önündeki başlıcaengeller arasında cihaz ve internet bağlantısıfiyatlarının yüksekliği, internet üzerindekiiçeriğin yetersizliği ile sayısal becerilerineksikliğinin başta geldiği görülüyor.Bu sorunların çözümü için geliştirmişolduğumuz politikalardan bazıları oldukçaolumlu sonuçlar verdiyse de bazı alanlardahala atılacak adımlar bulunuyor. Örneğin,özellikle mobil pazarda artan rekabet ileÖzel İletişim Vergisinde yapılan indirim mobilinternet bağlantı ücretlerini aşağı çekti. Bukapsamda, yeni stratejide internet bağlantıücretlerini daha da aşağı çekmek için kabloTV ve internet altyapısının özelleştirilmesi,haberleşme sektöründe bölgesel bazdadüzenleme yaklaşımına geçilmesi, fiber erişimdestekleme programı oluşturulması gibieylemlere yer verdik.Yerli sayısal içeriğin geliştirilmesi ve internetinbireyler açısından daha cazip ve yararlıbir mecra haline getirilmesi amacıyla iseözellikle FATİH Projesinin bir kaldıraç olarakkullanılarak yerli içerik üretiminin teşvikedilmesi hedefleniyor. Erişim yaygınlığınıartırmak için aldığımız önlemler arasındaKİEM’lerin faaliyetlerine devam etmesi, yerelyönetimler bünyesinde KBM’lerin kurulması veinternet kafelerin şartlarının iyileştirilmesiniplanlıyoruz. Ayrıca sosyal devlet ilkesigereğince engellilere yönelik yazılım vedonanımları bu vatandaşlarımıza temin etmekstrateji kapsamındaki önceliklerimiz arasında.-e-Devlet çalışmaları Bilgi ToplumuStratejisi’nin önemli bir ayağını oluşturmayadevam ediyor. Son birkaç yılda geçirilene-devlet projeleri, kamu hizmetlerindenyararlanmada büyük maliyet avantajları342014 EYLÜLSÖYLEŞİ AYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 35


ve kolaylıklar sağlıyor. Bu bağlamda kamuhizmetlerinin daha verimli ve niteliklisunumuna yönelik ne gibi çalışmalaryapılıyor?2014-2018 Bilgi Toplumu Strateji ve EylemPlanı kapsamında belirlediğimiz 8 temeleksenden biri bu amaca yönelik “KamuHizmetlerinde Kullanıcı Odaklılık ve Etkinlik”ekseni. Bu eksen altında yapılan çalışmalarda,yerel yönetim hizmetleri de dâhil kamuhizmetlerinin sunumunda; kullanıcılarıntalep ve ihtiyaçlarına odaklanılması veetkinliği sağlayacaktedbirlerin alınmasıilkeleri gözetiliyor. Benzerşekilde, e-devlet proje veuygulamalarının bütünselbir yaklaşımla ele alınmasıve kamuya ait BİT yatırımprojelerinin kurumlar arasıkoordinasyon ve birlikteçalışabilirliği esas alan biranlayışla yürütülerek kamuhizmetlerinin bütünleşik veetkin şekilde sunulması içinTürkiye’nin kamu yönetimiyapısına uygun politika,strateji ve uygulama önerilerinin geliştirilmesiamaçlanıyor. Bu çerçevede; Kurumsal BilişimStratejisi, Kamu Bilişim Personeli, KamudaAçık Kaynak Kodlu Yazılım Kullanımı, KamuBilişim Yetkinlik Merkezi, Kamu Bulutu,Türkiye Coğrafi Bilgi Stratejisi ve Eylem Planı,Kent Yönetimi Bilgi Sistemi, Etkin KamuBilişim Tedariki gibi başlıklarda kapsamlıçalışmaları hayata geçireceğiz.Öte yandan, Kurumsal Bilişim StratejilerininOluşturulması eylemi kapsamında kamukurumlarının, belirlenecek bir programdâhilinde mevcut kurumsal stratejikplanlarına uyumlu, dönemsel bilişimstratejileri hazırlamasını öngörüyoruz. Bilişimstratejilerinin, kurumların e-devlet hizmetlerisunumu amacıyla yapacakları yatırım,teknoloji tercihleri, kurumsal kapasite,tasarruf planları, fayda, maliyet, iş planıgibi unsurları kapsaması planlanıyor. EtkinKamu Bilişim Tedariki başlıklı eylemimizdeise kamuda bilgi ve iletişim teknolojileri ürünve hizmeti tedarikinde maliyeti azaltmak içintalep toplulaştırması ve benzeri ortak tedarikyöntemleri geliştirilmesi; ihale mevzuatındakamu BİT ürün ve hizmet alımlarında etkinliğiarttırmak üzere gerekli değişikliklerinyapılması düşünülüyor.-Avrupa Birliği Bilgi ve İletişim TeknolojileriPolitika Destek Programı (ICT PSP)çerçevesinde yürütülen çalışmalar da ne gibigelişmeler var?Türkiye, Avrupa Birliği’nin Rekabet Edebilirlikve Yenilik Çerçeve Programı (CIP) altındakiüç programdan biri olan Bilgi ve İletişimTeknolojileri Politika Destek Programı’na (ICTPSP) 2009-2013 döneminde katılım sağladı.CIP ve ICTPSP Programı 2013 yılı itibarıylasona erdi.2007-2013 yılları arasında uygulanan ICT PSPProgramı yaklaşık 730 milyon Avro bütçeli birprogramdı. Ülkemiz 2009-2013 yılları arasındaaçılmış olan çağrılar için ulusal bütçedenyaklaşık 8,7 milyon Avro katkı payı öderkenbu dönemde ülkemizden 26 katılımcı kurumve kuruluş 24 ayrı projede yer aldı ve yaklaşık5 milyon Avro hibe almaya hak kazandı.Bu durum birebir bir geri dönüş anlamınagelmese de oldukça yüksek bir değer ifadeetmektedir. Bu açıdan programa katılımınve ülkemizden temsilcilerin projelerde yeralmasının getirdiği dışsal faydaları da hesabakattığımızda ülkemiz açısından faydalı birprogram olduğunu rahatlıkla ifade edebilirim.Avrupa Birliği 2014-2020 bütçe dönemi içinyeni bir yaklaşım benimsedi ve Ar-Ge desteğisağladığı çerçeve programlarla inovasyonve uygulama desteği sağladığı programlarıHorizon 2020 - AB Araştırma ve YenilikÇerçeve Programı adıyla tek bir programaltında birleştirerek ilk çağrılara 2013 yılınınsonunda çıktı. Biz de ülke olarak gereklimüzakereleri yürüttükten sonra bu programakatılım sağlamaya karar verdik.Hem çerçeve programlardaki deneyimimizihem de ICTPSP programında elde ettiğimizyüksek geri dönüşleri göz önündebulundurduğumda Horizon2020’den üst düzeyde faydasağlayacağımızı umut ediyor vebekliyorum.-Bilgi ve teknoloji gelişmişülkelerde önemli; yükselenbir ekonomi olarak Türkiye’debilim ve teknoloji nasıl ön planaalınmalıdır? Bunun için neleryapılmalıdır? Türkiye gelişmişülkelerle bu alanda nasıl rekabetedebilir?2014-2018 yılları arasına kapsayan 10.Kalkınma Planının 3 temel eksenindenbirisi yenilikçi üretim ve istikrarlı yüksekbüyümedir. Bu kapsamda Ar-Ge ve yenilikpolitikamızın temel amacı; teknoloji veyenilik faaliyetlerinin özel sektör odaklıartırılarak faydaya dönüştürülmesine,yeniliğe dayalı bir ekosistem oluşturularakaraştırma sonuçlarının ticarileştirilmesineve markalaşmış teknoloji yoğun ürünlerleülkemizin küresel ölçekte yüksek rekabetgücüne erişmesine katkıda bulunmaktır. Buçerçevede temel politikalarımız ise şunlardır:Üniversite ve kamu kurumları bünyesindekiaraştırma merkezleri, özel sektörle yakınişbirliği içinde çalışan, nitelikli insan gücünesahip, tüm araştırmacılara kesintisizhizmet veren ve etkin bir şekilde yönetilensürdürülebilir yapılara dönüştürülecektir.Uluslararası düzeyde rekabetçi ve yüksekkatma değerli yeni sektörler, ürün ve markalarortaya çıkaracak Ar-Ge ve yenilik programlarıhayata geçirilecektir.Ar-Ge desteklerinde koordinasyon sağlanacakve mevcut destek programları etki analiziçalışmaları yapılarak gözden geçirilecektir.Başta enerji ve imalat sanayi olmak üzeretüm sektörlerde, doğal kaynakların etkinkullanımını ve çevresel bozulmalarınönlenmesini sağlayacak temiz teknolojilerile katma değeri yüksek yeşil ürünlergeliştirilmesine yönelik Ar-Ge ve yenilikfaaliyetleri desteklenecektir.Üniversite ve özel sektör işbirliğini dahakolaylaştırıcı ve teşvik edici önlemler alınacakve ara yüzler oluşturulacaktır.Araştırmacı insan gücünün sayısı ve niteliğidaha da artırılacak, özel sektörde araştırmacıistihdamı teşvikine devam edilecektir.Kamu tedarik sistemi yeniliği, yerlileşmeyi,çevreye duyarlılığı, teknoloji transferini veyenilikçi girişimciliği teşvik edecek şekildeiyileştirilecektir.Ar-Ge faaliyetleri, araştırma altyapıları vearaştırmacı insan gücü bakımından bölgeselve küresel düzeyde işbirliği geliştirilecektir.Bu kapsamda kritik teknolojilerin transferininkolaylaştırılmasına, içselleştirilmesine vedünyadaki emsal teknolojilerle rekabetedebilecek şekilde geliştirilmesine önemverilecektir.Ayrıca, yine 10. Kalkınma Planı kapsamındaülke açısından önem taşıyan sektörlerde,uluslararası rekabetçi teknolojik ürün vemarkaların ortaya çıkarılmasını amaçlayan“Öncelikli Teknoloji Alanlarında TicarileştirmeÖncelikli Dönüşüm Programı” ile kamu tedariksisteminde yeniliği, yerlileştirmeyi ve teknolojitransferini teşvik edecek düzenlemeleriamaçlayan “Kamu Alımları Yoluyla TeknolojiGeliştirme ve Yerli Üretim Öncelikli DönüşümProgramı” oluşturulmuştur.- İhracat yapan KOBİ sayısını artırmak içinKOBİ’lerin yenilik ve Ar-Ge politikalarınaöncelik verilmesi gerektiğini biliyorsunuz.Bilim ve teknoloji ile yenilik faaliyetlerininözel sektör odaklı geliştirilmesi konusundahükümetiniz ne gibi adımlar atıyor?362014 EYLÜLSÖYLEŞİ AYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 37


2014-2018 yıllarını kapsayan 10. KalkınmaPlanı döneminde bilim, teknoloji ve yenilikfaaliyetlerinin özel sektör odaklı geliştirilmesihususunda uygulanacak politikaları şu şekildeözetleyebiliriz:Kuluçka, iş geliştirme merkezleri vehızlandırıcıların nicelik ve nitelikleriartırılarak etkin bir şekilde hizmet vermelerisağlanacaktır.Girişim sermayesi, bireysel katılım sermayesi,kredi garanti fonu, mikro kredi uygulamalarıve sermaye piyasası imkânları geliştirilerek,yeni girişim ve KOBİ’lerin finansmana erişimikolaylaştırılacaktır.KOBİ’lerin hem kendi aralarında hem debüyük işletmeler, üniversiteler ve araştırmamerkezleriyle işbirliği halinde daha organizefaaliyet göstermeleri ve kümelenmeleridesteklenecektir.KOBİ’lerin markalaşmaları,kurumsallaşmaları ve yenilikçi iş modellerigeliştirmeleri sağlanacaktır.OSB, TGB, KSS ve Endüstri Bölgeleriuygulamaları geliştirilecek, daha niteliklihizmet verebilmeleri için kurumsallaşmalarıve etkin bir biçimde yönetilmelerisağlanacaktır.- Araştırma altyapılarının daha etkinkullanımını ve sürdürülebilirliğini sağlamaküzere desteklenmesine ilişkin konularıdüzenleyen Araştırma AltyapılarınınDesteklenmesine dair Kanun TasarısıMeclis’te. Kanun neleri getiriyor?Ar-Ge harcamalarının 2002 yılındayüzde 28,7’si özel sektör tarafındangerçekleştirilmekte iken bu oran 2012 yılıitibarıyla yüzde 45,1’e yükselmiştir. 2002yılında TZE (Tam Zaman Eşdeğer) Ar-Gepersonelinin yüzde 20’si özel sektör tarafındanistihdam edilmekte iken bu oran 2012 yılındayüzde 49,7’ye yükselmiştir. Özel sektör Ar-Gefaaliyetlerinin ve Ar-Ge personel istihdamınınartmasında Ar-Ge destekleri, TeknolojiGeliştirme Bölgelerindeki (TGB) gelişmelerve özel sektörün Ar-Ge merkezi kurmasınayönelik teşvikler de etkili olmuştur.2007-2013 yıllarını kapsayan 9. Kalkınma Planıdöneminde KOBİ’ler, esnaf ve sanatkârlarile kooperatiflere yönelik strateji ve eylemplanları hayata geçirilmiş, girişimcilik konseyioluşturulmuş, girişimcilere yönelik çeşitlidestek ve ödül programları başlatılmışve kümelerin desteklenmesine yönelikmevzuat ve kapasite oluşturma çalışmalarısürdürülmüştür. Ayrıca, sanayi ve teknolojibölgelerinde önemli gelişmeler sağlanmıştır.2006-2013 döneminde; organize sanayibölgesi (OSB) sayısı 130’dan 155’e çıkmış;tüm OSB’lerde faaliyet gösteren işletmesayısı 35 binden yaklaşık 46 bine yükselmiştir.TGB sayısı ise 22’den 52’ye çıkmış; tümTGB’lerde faaliyet gösteren işletme sayısı604’den yaklaşık 2.500’e yükselmiştir. AyrıcaPlan döneminde Ceyhan ve Karapınar Enerjiİhtisas Endüstri Bölgeleri ile Filyos EndüstriBölgesi kurulmuştur. İhracat yapan KOBİsayısı 2012 yılında 50 bin seviyesinde veihracat miktarları ise yaklaşık 90 milyar dolarseviyesindedir. 2018 yılında ihracat yapan KOBİsayısının 60 bin seviyesine, ihracat miktarınınise 150 milyar dolar seviyesine çıkmasıplanlanmaktadır.Bakanlığımız tarafından yatırım programlarıkapsamında kamu kurumlarına veüniversitelere araştırma altyapısı desteğiverilmektedir. Bu desteklerle belirli alanlardauzmanlaşmış tematik araştırma altyapılarıile üniversitelerdeki araştırmacıların temelihtiyaçlarını karşılamak üzere merkeziaraştırma laboratuvarları kurulmaktadır. Bukapsamda kamu kurumları ve üniversitelerdeoluşturulan araştırma altyapılarına 2003-2014yılları arasında yaklaşık 3 milyar TL kaynaksağladık.Bugüne kadar araştırma altyapılarının382014 EYLÜLSÖYLEŞİ AYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 39


kurulumu için ayrılan kamu kaynağınınmiktarı ve kurulan ve kurulmakta olanaraştırma altyapılarının nitelikleri göz önünealındığında, ülkemizde araştırma altyapısınıngüçlendirilmesi için önemli adımların atılmışolduğu görülmektedir. Ancak son yıllardayapılan çalışmalar, kurulmuş olan merkezlerinyönetiminde, işleyişinde, personel yapısındabirtakım yetersizlikler olduğunu ve buralardayapılan Ar-Ge çalışmalarının yeterinceticarileşemediğini ortaya koymuştur.Araştırma altyapılarının yaşadıklarısorunlara çözüm sunabilmek ve bu yapılarısürdürülebilir ve etkinçalışan mekanizmalar halinegetirmek amacıyla AraştırmaAltyapılarının DesteklenmesineDair Kanun Tasarısınıhazırlamış bulunmaktayız.Tasarının özünde araştırmaaltyapılarının çeşitli performanskriterleri dikkate alınarakyeterlik değerlendirmesinetabi tutulması ve yeterlikverilen araştırma altyapılarınınperformans bazlı olarakdesteklenmesi yer almaktadır.Bunun yanı sıra Tasarı,yeterlik alan araştırmaaltyapılarına tüzel kişilikkazandırarak kendi bütçelerininve yönetimlerinin olmasınısağlamaktadır. Niteliklipersoneli esnek ücretlerleistihdam etme yanındayükseköğretim kurumları vekamu kurumlarından geçicigörevlendirmeler yoluylaaraştırma altyapılarındaçalışma imkânı getirilmektedir.Araştırma altyapılarıyla özelsektör arasındaki ilişkileringeliştirilmesine büyük önemverilmiş, bu amaca yönelikolarak araştırma altyapılarındaözel sektörün de temsil edildiğiyönetim ve danışma kurullarınınoluşturulması öngörülmüştür.Araştırma altyapılarınınyükseköğretim kurumlarıyla özel sektörve/veya sivil toplum kuruluşu ortaklığındakurulabilmesine imkân sağlayan Tasarıaltyapıların üniversite yerleşkelerinin yanısıra teknoloji geliştirme bölgesi, organizesanayi bölgesi, endüstri bölgesi ve özelsektöre ait alanlarda kurulmasını da mümkünkılmaktadır.Yeterlik verilen araştırma altyapılarınınbelirlenecek ilkeler doğrultusundayükseköğretim kurumları, kamu kuruluşlarıve özel sektörden araştırmacı ve diğerkullanıcılara açık olması ve kesintisizhizmet vermesi Tasarının temel ilkelerindenbiridir. Tasarıyla, araştırma altyapılarıarasında işbirliklerinin geliştirilmesiamacıyla platformların oluşturulması veplatform faaliyetlerinin desteklenmesi dehedeflenmektedir.Araştırma altyapılarına, teknoloji geliştirmebölgeleri ve özel sektör Ar-Ge merkezlerinesağlanan muafiyet ve istisnalara benzerimkânlar sağlanması Tasarının getirdiğidüzenlemeler arasında yer almaktadır.-Kalkınma Bakanı başkanlığında, Bilim,Sanayi ve Teknoloji Bakanı ile Milli EğitimBakanı’ndan oluşacak Araştırma AltyapılarıKurulu’nun görevleri neler olacak?Bu kurulun temel görevleri; araştırmaaltyapılarına yönelik strateji ve öncelikleribelirlemek, yeterlik, izleme ve değerlendirmekarar sürecini yönetmek ve Tasarıkapsamındaki diğer stratejik kararları vermekolarak belirlenmiştir.Kurulun görev alanına giren konularda teknikdüzeyde çalışmalar yapmak üzere “İzlemeve Yeterlik Değerlendirme Komitesi” dekurulacaktır. Komite ise Kalkınma BakanlığıMüsteşarının başkanlığında Millî EğitimBakanlığı Müsteşarı, Bilim, Sanayi ve TeknolojiBakanlığı Müsteşarı, YÖK Başkanı ve TÜBİTAKBaşkanından oluşacaktır.-Kanunun araştırma ve geliştirmeyi (Ar-Ge)düzenleyen diğer kanunlarla benzer ya daayrılan yanları neler?Araştırma ve geliştirme faaliyetlerine ilişkindestekleri düzenleyen gerek 5746 sayılıAraştırma ve Geliştirme FaaliyetlerininDesteklenmesi Hakkında Kanun gerekse 4691sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunudoğrudan veya dolaylı olarak özel sektörAr-Ge faaliyetlerine yönelik düzenlemelerikapsamaktadır.Tasarıda düzenlemeye konu olanüniversitelerdeki araştırma altyapıları isetemel ve uygulamalı araştırmalar ile rekabetöncesi Ar-Ge faaliyetlerinde bulunmakta olup,oluşturdukları bilgi birikimi ile özel sektördekiAr-Ge faaliyetlerini destekleyici ve tamamlayıcıbir rol üstlenmektedir.Kanun tasarısı ile insan gücü yetiştirilmesi vebilgi birikiminin oluşturulması gibi hususlardaönemli görevler üstlenen bu altyapılara 5746ve 4691 sayılı kanunlarla benzer muafiyet veistisnalar getirilmektedir.402014 EYLÜLSÖYLEŞİ AYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 41


İstanbul’da,İnternet’inyönetişimikonuşulacakİnternetin geleceğine ilişkin temel konulardakiyaklaşımlar, 2 -5 Eylül’de İstanbul’da toplanacak olanİnternet Yönetişim Forumu’nda (IGF) tartışılacak. BirleşmişMilletler öncülüğünde geleneksel olarak düzenlenen IGF2014’ün ana teması, “Çokpaydaşlı Güçlendirilmiş İnternetYönetişimi için Kıtaları Birleştirmek” olarak belirlendi.Aslıhan BozkurtBirleşmiş Milletler (BM) öncülüğünde geleneksel olarak düzenlenenİnternet Yönetişim Forumu (Internet Governance Forum- IGF), Ulaştırma,Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın daveti üzerine İstanbul’dagerçekleştiriliyor. IGF 2014, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun(BTK) koordinasyonunda 2-5 Eylül 2014’te, İstanbul Lütfi Kırdar UluslararasıKongre ve Sergi Sarayı’nda yapılacak.Dünya Bilgi Toplumu Zirvesi’nin (World Summit on the Information Society-WSIS)2003 ve 2005 yıllarındaki toplantılarının ardından, İnternet’in sürdürülebilirliği,güvenlik, istikrar ve kalkınma gibi kamu politikalarının tüm paydaşlar tarafındandüzenli olarak tartışılabilmesi amacıyla Birleşmiş Milletler öncülüğündeİnternet Yönetişimi Forumu’nun yapılması kararı alındı. Her yıl farklı bir temaile düzenlenen IDF’nin İstanbul’da yapılacak bu 9’uncu toplantısının teması,Çokpaydaşlı Güçlendirilmiş İnternet Yönetişimi için Kıtaları Birleştirmek(Connecting Continents for Enhanced Multistakeholder Internet Governance) olarakbelirlendi.Dünyanın değişik bölgelerindeki ülkelerden büyük ilgi gören ve sivil toplumkuruluşlarının (STK) da katılabildiği forumda internet yönetişimine ilişkin konulardaaçık ve kapsamlı diyaloglar ve fikir alışverişleri, en iyi uygulamalar ve deneyimlerinpaylaşılması, internetin geleceğine ilişkin temel konulardaki yaklaşımlartartışılıyor. Ana temanın altında, alt temalar ise, “Erişim Sağlayan Politikalar; İçerikOluşturma, Yayma ve Kullanma, Büyüme ve Kalkınmanın Motoru Olarak İnternet,IGF ve İnternet Ekosisteminin Geleceği, Dijital Güveni Artırmak, İnternet ve İnsanHakları, Kritik İnternet Kaynakları ve Yeni Ortaya Çıkan Konular” başlıklarındatoplanıyor.IGF daha önce 2006’da Yunanistan (Atina), 2007’de Brezilya (Rio de Janeiro), 2008’deHindistan (Haydarabad), 2009’da Mısır (Şarm El Şeyh), 2010’da Litvanya (Vilnius),2011’de Kenya (Nairobi), 2012’de Azerbaycan (Bakü) ve 2013’te Endonezya’da (Bali)düzenlenmişti.İstanbul’da yapılacak IGF 2014 konusunda toplantıyı koordine eden BilgiTeknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) Başkanı Dr. Tayfun Acarer ve İnternetyönetişimi konusundaki uluslar arası toplantılara katılan ve yakından izleyen CHPUşak eski Milletvekili Prof. Dr.Osman Coşkunoğlu ile görüştük.42 2014 EYLÜLBir konu (IGF Başlıyor)AYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 43


BTK Başkanı Dr. Acarer:Türkiye, bilişimde uluslararası bir merkez haline geldiBirleşmiş Milletler (BM) öncülüğünde geleneksel olarak düzenlenenİnternet Yönetişim Forumu’nun (Internet Governance Forum - IGF)9’uncusunun İstanbul’da yapılmasını koordine eden Bilgi Teknolojileri veİletişim Kurumu (BTK) Başkanı Dr. Tayfun Acarer ile bir söyleşi gerçekleştirdik.IGF’nin tarihsel süreci ve önemine değinen Acarer, “Türkiye’nin bilişim alanındauluslararası bir merkez haline geldiğini söylersek abartmış olmayız” dedi.IGF’nin İstanbul’da yapılmasının da iddiayı güçlendirdiğini vurgulayan Acarer,ana temanın da, İstanbul’un kıtaların birleştiği müstesna bir konumu nedeniyle“Çok Paydaşlı Güçlendirilmiş İnternet Yönetişimi İçin Kıtaları Birleştirmek”olarak belirlendiğinin altını çizdi.Yaklaşık 2 bini yabancı olmak üzere 2 bin 500’den fazla katılım olmasıbeklenen IGF 2014’te ana oturumlar, BM’nin 6 dili + Ev sahibi ülke dilindegerçekleştirilecek. Aynı anda 12 salonda eş zamanlı farklı formatlardaoturumların yapılacağı IGF süresince, 120 civarında oturum düzenlenecek. Tümana oturum ve çalıştaylara, İnternet ortamında uzaktan katılım olanağı da var.Türkiye’de İnternet yönetimi konusunda gelişmiş ülkelerdeki gibi uygulamalaryapıldığını belirten Acarer, İnternetin temel insan haklarından biri olarak kabuledilip, yaygın bir şekilde kullanılması için gerekli desteklerin verildiğini bildirdi.Genişbant erişim olanaklarının artırılmasıyla İnternet’in ülke ekonomisineolumlu katkısının artırıldığını kaydeden Acarer, kişisel hakların ve özel hayatıngizliliğinin ihlali gibi konularla suç sayılan içeriklerden korunma amacıylayapılan çeşitli düzenlemelerin kullanıcılar tarafından itibar gördüğünü söyledi.Ana teması, “Çok Paydaşlı Güçlendirilmiş İnternet Yönetişimi İçinKıtaları Birleştirmek” olarak belirlenen IGF 2014’e, 2 bin 500’denfazla katılım olması bekleniyor. Aynı anda 12 salonda eş zamanlı farklıformatlarda yaklaşık 120 oturum düzenlenecek. Tüm ana oturum veçalıştaylara, İnternet ortamında uzaktan katılım da mümkün.- İnternet Yönetişim Forumu (InternetGovernance Forum- IGF) bu yıl Ulaştırma,Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nındaveti üzerine İstanbul’da düzenleniyor.IGF’in yapılış amacından söz eder misiniz?İnternet Yönetişimi Forumu’nun katılımcılarıkimlerdir?-Dünya Bilgi Toplumu Zirvesi’nin 2003ve 2005’te aldığı kararla oluşturulan IGF,BM Genel Kurulu’nun verdiği ve uzattığı5 yıllık yetki ile 2006 yılından itibarendüzenleniyor. İnternet Yönetişim Forumu,İnternetin sağladığı olanaklardan daha iyiyararlanmak ve başta siber suçlar olmaküzere meydana gelen olumsuzluklarıasgariye indirmek amacıyla BM GenelKurulu’nun verdiği yetkiyle oluşturuldu.BM Genel Sekreteri tarafından seçilentemsilcilerden oluşan Çok PaydaşlıDanışma Grubu (MultistakeholderAdvisory Group-MAG), IGF’in anateması ve alt-temalarının belirlenmesi,düzenlenecek oturumların seçimi ve44 2014 EYLÜLBir konu (IGF Başlıyor)AYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 45


programın oluşturulması konusundaBM’ye danışmanlık ve destek sağlamayıamaçlıyor. Genel olarak her IGF öncesindeyılda 2-3 toplantı yapılırken sanal ortamdada çok sayıda toplantı gerçekleştiriliyor.Grubun, devlet (Kamu kurum vekuruluşları), özel sektör, sivil toplumkuruluşları, akademik ve tekniktopluluklar, uluslararası kuruluşlarıntemsilcilerinden oluşan 56 üyesibulunuyor.-BTK koordinasyonunda 9.cusugerçekleştirilecek olan IGF 2014’ün öneminedir? Toplantının Türkiye’de olması kararınasıl alındı? Türkiye IGF’e başkanlık etmesine anlama geliyor?-IGF Türkiye, Ulaştırma, Denizcilik veHaberleşme Bakanlığı’nın (UDHB )BMGenel Sekreteri Ban-Ki Moon’a muhatap23 Ağustos 2013 tarihli mektubu ile IGF’inİstanbul’da yapılması davetiyle gündemegeldi.BM heyetinin Türkiye heyeti ile yürüttüğü“Değerlendirme Misyonu” çalışmalarınınardından, BM tarafından hazırlananolumlu raporun akabinde BM, 24 Aralık2013’te bu kararı aldı. UDHB ise 19 Kasım2013’te IGF’in organizasyonu BTK’ye verdi.Düzenleyeceğimiz foruma, devletler,özel sektör, sivil toplum kuruluşları,akademisyenler, tüketiciler gibi interneteilişkin alınan kararlardan etkilenen tümpaydaşların eşit şartlarda katılımınısağlayacağız.İnternet, günümüzde ekonomik,sosyal, kültürel gelişmenin en önemliaracı haline geldi. Artık İnternetsizbir dünya düşünülemez. Türkiye’dede bilişim alanında önemli gelişmeleryaşanırken ses getirecek organizasyonlargerçekleştiriliyor. Daha önce de SiberKalkan Tatbikatı ve 9. UluslararasıElektronik Haberleşme DüzenleyicilerKonferansı düzenlemiştik. Türkiye’ninbilişim alanında uluslararası birmerkez haline geldiğini söylersekabartmış olmayız. BM öncülüğündegerçekleştirilen İnternet YönetişimForumu’nun İstanbul’da yapılacak olması,bu iddiamızın önemli bir göstergesi.“İnternet alanında Türkiye’ye duyulangüven IGF ile ortaya çıktı” diyebilirim.İnternetin devletler arasındaki sınırlarıkaldıran, kıtaları birleştiren bir özelliğide var. İstanbul da kıtaların birleştiğimüstesna bir konuma sahip. IGF’in anatemasının belirlenmesi amacıyla yapılanistişareler sonucunda, İstanbul’unbulunduğu eşsiz konumu çağrıştıracakşekilde geliştirilen tema önerimiz 100’üaşkın öneri arasından en beğenilen öneriolarak IGF 2014’ün ana teması olarakseçildi. Tema önerimiz “ÇokpaydaşlıGüçlendirilmiş İnternet Yönetişimiiçin Kıtaları Birleştirmek” (ConnectingContinents for Enhanced MultistakeholderInternet Governance) olmuştu.Forum kapsamında gerçekleştirilecekolan her oturum tamamlandıktan sonrarapor hazırlanacak. Bunlar daha sonrahem İnternet ortamına konulacak hemde kitap haline getirilerek ilgi duyanlarınkullanımına sunulacak. Her bir oturumiçin ön çalışma dokümanı ve sonrasındaraporlama/sonuçlar hazırlanıyor. IGFsonucunda kitap oluşturulacak.-Forumun bu yılki ana tema ile alt temalarve ele alınacak konular hakkında bilgi verirmisiniz? IGF 2014’e hangi ülke ve sivil toplumkuruluşları katılacak? Kaç toplantı, oturum,çalıştay ve açık forum yapılacak? Katılımcısayısı ve profili ile ilgili bilgi verir misiniz?-Bakan ve üst düzey katılımlar ile birliktetoplantıya yaklaşık 2 bini yabancı olmaküzere 2 bin 500’den fazla katılım olmasınıbekliyoruz.Uluslararası alanda gerçekleştirilen enönemli etkinliklerden biri olan IGF’dedünyanın her tarafından üst düzey devletyetkilileri, uluslararası kuruluşlarıntemsilcileri, özel sektör yöneticileri veakademisyenler bir araya gelecek. Ayrıcabireysel olarak da katılım sağlanabilecek.Yapılacak oturumlarda İnternet erişimineilişkin politikalar, içerik oluşturma, yaymave kullanım, kalkınma ve büyüme içininternet, IGF ve İnternet ekosisteminingeleceği, sayısal güvenin arttırılması,İnternet ve insan hakları, kritik İnternetkaynakları gibi konular her yönüylemasaya yatırılacak.IGF 2014’te ana oturumlar, BM’nin 6 dili +Ev sahibi ülke dilinde gerçekleştirilecek.Aynı anda 12 salonda eş zamanlı farklıformatlarda oturumların yapılacağıIGF süresince 120 civarında oturumdüzenlenecek. Tüm ana oturum veçalıştaylara, İnternet ortamında uzaktankatılım olanağı da var. Toplantılarİnternet’ten yayımlanırken metinçözümleri (scribing) de yapılacak.Ayrıca istenildiğinde daha sonra izlemeolanağı da (video on demand) bulunuyor.Konferans merkezinde fuar alanı (IGFVillage) da yer alıyor.Ana oturumlar, Çalıştaylar, En İyiUygulamalar, Açık Forumlar, GrupÇalışmaları ve Açık Alanlar formatındaoturumlar gerçekleştirilecek.IGF 2014’ün ana teması, biraz öncede belirttiğim gibi, “Çok PaydaşlıGüçlendirilmiş İnternet Yönetişimi İçinKıtaları Birleştirmek” olarak belirlendi. Alttemalar ise şu başlıklarda toplanıyor:Erişime ilişkin politikalar (PoliciesEnabling Access); İçerik oluşturma(Content Creation); Yayma ve kullanım(Dissemination and Use); Kalkınma vebüyüme için internet (Internet as anEngine for Growth & Development);IGF veİnternet Ekosistemin geleceği (IGF & TheFuture of the Internet Ecosystem);Sayısalgüvenin artırılması (Enhancing DigitalTrust );İnternet ve insan hakları ( Internetand Human Rights);Kritik internetkaynakları (Critical Internet Resources) veYeni gelişmekte olan konular (Emergingissues).Türkiye tarafından ise şu beş oturumdüzenlenecek:1) Child Online Protection: Roles andResponsibilities, Practices and Challenges2) National & International InformationSharing Model in Cybersecurity & CIRTs3) Policies for Enabling Broadband :Special Focus on OTTs and Level PlayingFields4) Privacy and Right to be Forgotten5) Perspectives on Internet GovernanceResearch and Scholarship (Open Forum)- Türkiye, İnternetin yönetimini konusundakigelişmeler açısında hangi noktada?-Türkiye’de İnternet yönetimi konusundagelişmiş ülkelerdeki gibi uygulamalaryapılıyor. İnternetin temel insanhaklarından biri olarak kabul edilip,yaygın bir şekilde kullanılması içingerekli destekler veriliyor. Kamu İnterneterişim merkezleri, okullarda ücretsizİnternet erişimini buna örnek olarakgösterebiliriz. Genişbant erişim olanaklarıartırılarak, İnternet’in ülke ekonomisineolumlu katkısı da artırılıyor. İnternetvasıtası ile kişisel hakların ve özel hayatıngizliliğinin ihlali gibi konular ile evrenselolarak suç sayılan içeriklerden özellikleçocuklar, gençler ve ailelerin korunmasıamaçlarıyla çeşitli düzenlemeler yapıldıve bunlar kullanıcılar tarafından itibargördü. Türkiye’de İnternet’in her geçengün kullanıcı sayısı, kullanım alanlarıve kullanım sürelerinin artması oldukçasevindirici bir durum. Bu İnternetyönetiminin olumlu yansımaları.46 2014 EYLÜLBir konu (IGF Başlıyor)AYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 47


Prof. Dr. Osman Coşkunoğlu: Türkiye’nin, iddialısındanvazgeçtim, kayda değer bir çalışma veya önerisi yokKüresel önem taşıyan İnternetin yönetişimi konusuna Türkiye’dekiSTK, uzman ve akademisyenlerin çok uzak olduğundan yakınanCoşkunoğlu, BTK’nın bazı karar verici mekanizmalarda yer aldığıancak herhangi bir katkı yapıp yapmadığının bilinmediğini söyledi.İstanbul’da yapılacak IGF 2014 hakkında, İnternet yönetişimi konusundakiuluslar arası toplantılara katılan ve yakından izleyen CHP Uşak eskiMilletvekili Prof. Dr. Osman Coşkunoğlu ile de görüştük. Dünya nüfusununyüzde 40’ının kullandığı İnternetin yönetişiminde, hem ekonomik hem desiyasi güç odaklarının söz sahibi olma arzusunun birkaç yıldır ciddi tartışmalaryarattığına dikkat çeken Coşkunoğlu, İnternet Tahsisli İsimler ve SayılarKurumu’nun (ICANN) ABD merkezli olduğu iddiasının İstanbul ve Singapur’daofis açılması ile Mart 2014’te mutabakat sözleşmesinin feshedilmesiyle ortadankalktığını belirtti.İnternet yönetişimi için çok paydaşlı bir yapılanma istenilip önerildiğinianımsatan Coşkunoğlu, ancak bunun somut ayrıntılarının belirlenmesindençok uzak olunduğunu anlattı. İş dünyası ve hükümetlerle karşılaştırıldığındapaydaşlardan birisi olan sivil toplum kuruluşlarının maddi olanaklarının sonderecede yetersiz olduğunun altını çizen Coşkunoğlu, “Bu eşitsizliği önleyecekmekanizmalar nelerdir?” ve “Ülkeler arası sivil toplum dayanışması nasılsağlanabilir?” sorularının henüz yanıtlanamadığını vurguladı.Türkiye gündemindeki IGF, dünya gündemindeki “NET MUNDIAL” olarakadlandırılan toplantılarda “İnternetin yönetişimi” tartışılırken Coşkunoğlu, bu ikitoplantıya ilişkin kısa bir değerlendirme yapıp gelişmeler, teknik tartışmalar vetarihsel süreci özetledi.İnternetin yönetişimi ve geleceğine ilişkin Türkiye’nin iddialı görüş veönerilerinin bulunmadığı, STK’lar, iş dünyası, uzman ve akademisyenlerin bukonuda bir çalışma içerisinde olmadıklarını iddia eden Coşkunoğlu, IGF 2014için, “Ayağımıza kadar gelmiş bu fırsatı değerlendirmek ve bundan yararlanmakkonusunda üstümüze düşen yapılmadı. Öyle görünüyor ki, medyanın da atacağıabartılı başlıklarla, toplumumuzun egosunu okşayıcı ‘ünlüler geldi’ dışında biryarar sağlanamayacak” değerlendirmesi yaptı.Coşkunoğlu, Türkiye’deki STK, uzman ve akademisyenlerin küresel önemtaşıyan İnternetin yönetişimi konusundan çok uzak olduğundan yakınırkenBTK’nın bazı karar verici mekanizmalarda yer aldığı ancak konuya herhangi birkatkı yapıp yapmadığının bilinmediğini kaydetti.48 2014 EYLÜLBir konu (IGF Başlıyor)AYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 49


- Küreselleşen İnternet’in yönetimi nedengün geçtikçe daha önemli hale geliyor? Şuanki mevcut yönetim nasıl? Kontrol kimde?Kim, hangi gerekçeyle bu duruma karşı?İstenen ve önerilen yapılanma hakkında kısabir bilgi verir misiniz? İnternetin yönetimiönümüzdeki yıl hangi kurum/kurullaradevredilecek?-Şu anda (http://www.internetlivestats.com/internet-users/) dünyada 3 milyarkişinin, yani toplam dünya nüfusununyüzde 40’ının kullandığı İnternet’inyönetişiminde, hem ekonomik hem desiyasi güç odaklarının söz sahibi olmaarzusu birkaç yıldır ciddi tartışmalaryarattı. Ekonomik güç savaşı, telekomfirmaları ile İnternet firmaları arasında.Giderek kârları düşen büyük telekomfirmaları, altyapılarını kullandığı içinİnternet firmalarının giderek artankârlarına ortak olmak istiyor. Siyasigüç savaşı ise, İnterneti kendi amaçlarıyönünde şekillendirmek, gözetlemeiçin kullanmak ve sansürlemek isteyenotokratik ülke yönetimleri ile İnternet’inözgür kalmasını isteyen kullanıcı kitlelerarasında yaşanıyor. İnternet yönetişimineilişkin tartışmaların kabaca özü budur.Doğal olarak, güç odakları arasındazaman zaman veya kalıcı ittifaklar sonucudaha kompleks güç savaşları ortaya çıkar.Ekonomik alanda bir sektör (örneğin müziksektörü) baskısı ile hükümet İnternet’teerişimi aşırı sınırlayıcı olabilir, dolayısıylakullanıcıların erişim hakkını savunankuruluşlarla sektör-hükümet ittifakı arasındabir mücadele başlar. Siyasi alanda bir İnternetfirması bir hükümetin gözetleme amacınahizmet edebilir veya bir hükümet baskısı ilesansür uygulayabilir, dolayısıyla kullanıcılarıtemsil eden sivil toplum kuruluşları ile firmadevletittifakı arasında bir mücadele başlar.Bunlar şu anda dünyanın hemen her yerindefarklı nitelikte de olsa süregidiyor.İnternet yönetişiminin şu anki mevcutdurumunu iki farklı boyutta ele almak gerekir.Birincisi, merkezi bir koordinasyon gerektirenteknik, idari ve politika geliştirme görevlerinikoordine etme boyutudur. Bu bağlamdakigörevlerden sorumlu kuruluş İnternetTahsisli İsimler ve Sayılar Kurumu’dur(Internet Corporation for Assigned Names andNumbers-ICANN). Somut olarak ama birçokayrıntıyı dışarıda bırakarak, ICANN’in görevleriarasında şunları sıralayabiliriz: İnternet alanadları sisteminin teknik yönetimi, IP adresalanlarının tahsisi, protokol parametrelerininbelirlenmesi ve İnternet ana servis sağlayıcı(root server) sisteminin idaresini koordineetmek. İş dünyası, teknik, akademikve kullanıcı gruplarının –yani, internetpaydaşlarının– geniş katılımıyla oluşturulmuşkâr amacı gütmeyen bir özel sektör kuruluşuolan ICANN’in merkezi Los Angeles’de olduğuiçin ve ICANN ile ABD hükümeti adına TicaretBakanlığı arasında 2009 yılında bir mutabakatsözleşmesi imzalanmış olduğundan, İnternetyönetişiminin ABD merkezli olduğu iddiasıvardı. Kısmen doğru olan bu iddia, önceICANN’in İstanbul ve Singapur’da iki ofisdaha açma kararı, sonra da 14 Mart 2014’deABD Ticaret Bakanlığı’nın aralarındakimutabakat sözleşmesini feshetmesi üzerineortadan kalkmıştır. Şimdiye kadar ICANNne yapıyorduysa, bundan sonra da aynisiniyapacaktır, yeter ki herhangi bir siyasi veyaekonomik güç odağının kontrolü altınageçmesin, İnternetin tüm paydaşlarının eşitağırlıklı temsil edildiği ve konsensüs ile kararveren kuruluş niteliğini korusun. Somutolarak bunun nasıl sağlanabileceğine ilişkinkonular çeşitli uluslararası platformlardatartışılıyor ve birkaç yıl daha tartışılacağabenziyor.İnternetyönetişiminin ikinciboyutu, İnternetinregülasyonu veyönetişimineegemen olmasıgereken ilkelerile ilgilidir. Ağtarafsızlığından,fikri mülkiyethakları ile erişimhakları arasındakiçelişkilere,internette neyinnasıl sansüredilebileceğindenkişisel verilerinkorunmasınakadar çok sayıdakomu hakkındaalınacak kararlardaküresel olarakgeçerli olmasıgereken ilkeler üzerinde yoğun tartışmalarsüregidiyor. Önemli bir gerginlik, ABDmerkezli veya ağırlıklı yönetişime ve ICANN’ekarşı, Rusya, Çin, Türkiye, Afrika gibiotokratik yönetimlerin çoğunlukta olduğuBM’nin bir organizasyonu olan UluslararasıTelekomünikasyon Birliği (InternationalTelecommunications Union- ITU) arasındaoluşmuş durumda. Ayrıca, ekonomik ve siyasigüç odakları arasında yukarıda değindiğimgerginlikler de süregidiyor.İnternet yönetişimi için çok paydaşlı biryapılanma isteniliyor ve öneriliyor. Ne var ki,bunun somut ayrıntılarının belirlenmesindençok uzağız. Örneğin, paydaşlardan birisi,toplumu ve kullanıcıları temsil eden siviltoplum kuruluşlarıdır. Fakat diğer ikipaydaşla, iş dünyası ve hükümetlerlekarşılaştırılırsa, sivil toplumun maddiolanakları son derecede yetersizdir.Katıldığım tüm uluslararası toplantılarda budurumu dile getirip, ortaya iki soru koydum:“Bu eşitsizliği önleyecek mekanizmalarnelerdir?” ve “Ülkeler arası sivil toplumdayanışması nasıl sağlanabilir?” Bunlar henüzyanıtlanamamıştır.Şu ana kadar yapılan tartışmalar, karar yetkisiolmayan platformlarda yapıldı. Bu yılın Kasımayında, Güney Kore’nin Busan kentinde, tümBM üyesi ülkelerin katılacağı ITU Tam YetkiliTemsilciler Konferansı (ITU PlenipotentiaryConference) toplanacak. Bu toplantıdabağlayıcı karar alma yetkisi var. Eğer buradabir karar çıkmazsa, önümüzdeki yıl ICANNgörevine devam edecek. Konferansta ITUGenel Sekreterliği’ne bir Çinli seçilecek. Budurumda, artık ITU’nun İnternet yönetişimiüzerindeki herhangi bir iddiası demokratikülkelerin sert tepkisi ile karşılaşacak.-“İnternetin yönetişimi” tartışılırkenTürkiye’nin gündeminde IGF, dünyadaise “NET MUNDIAL” olarak adlandırılantoplantı var. Bu iki toplantıya ilişkin kısabir değerlendirmenizi alabilir miyiz?ITU’nun devreye girmesi, gelişmeler, tekniktartışmalar ve tarihsel süreci ile özetlermisiniz? Alınan kararlar ve gelinen noktanedir?-1991 yılında www icat edilinceye kadar,İnternet’te yönetişim sadece teknik konularlasınırlıydı dolayısıyla teknoloji düşkünlerininilgi alanındaydı. Web ile beraber İnternetkullanımında bir patlama yaşanınca ve 90’larınortalarında bazı hükümetler İnternet’i regüleetme fikrine kapıldı. Yeni ortaya çıkan İnternetfirmaları bundan endişelenerek, sektörünönderliğinde bir oto-regülasyon modelisavunmaya başladı. Bunun üzerine 1998yılında ABD hükümeti, Ticaret Bakanlığı’nınsadece danışman rolü üstleneceği, özelICANN’i kurdu.Başta Çin, birçok ülke bundan memnunolmadı. BM’nin 2002 yılında başlattığıEnformasyon Toplumu Dünya Zirvesi’nde(World Summit on Information Society -WSIS)Çin, İnternet yönetişiminin özel kesimindeğil hükümetlerin kontrolünde olmasını50 2014 EYLÜLBir konu (IGF Başlıyor)AYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 51


savundu. Üç yıl boyunca konu tartışıldıktansonra, 2005 yılında Tunus’da 150’nin üstündeülkenin katılımıyla toplanan WSIS II sonundatüm ülkelerce kabul edilen Tunus Gündemibelgesinde, ilk kez çok paydaşlı – özel kesim,hükümet, sivil toplum – yönetişim sistemikavramı yer aldı. Tunus Gündemi spesifik birregülasyon önermiyordu. Sadece “İnternet’inevrimini ve kullanımını şekillendirecekilkeler, normlar, kurallar, karar yöntemlerive programların” belirlenmesinde tümpaydaşların katkısını öngörüyordu. Bu,İnternet yönetişimi için çok paydaşlı birmodele dayanan regülasyon çerçevesininbaşlangıç noktasıydı.WSIS II’nin bir diğer sonucu da, bu konununtartışılmasının devamı için her yıl toplanmasıöngörülen İnternet Yönetişim Forumu’dur(IGF). 2006’da birincisi yapılan IGF’indokuzuncusu 2-5 Eylül’de İstanbul’dagerçekleşecek.2011 yılına gelindiğinde, artık iyice büyüyenİnternet’te siber-saldırıların da ortayaçıkmasıyla, yönetişim tartışmaları iyicealevlendi. Bir yandan IGF toplantılarında“genel ve katı olmayan ilkeler” ile “kâğıtüstünde bağlayıcı kararlar” arasındakitartışmalar sürerken bir yandan 2012 yılındaDubai’de bağlayıcı karar yetkisiyle toplananITU Uluslararası Telekomünikasyon DünyaKonferansı’ında (ITU World Conferenceon International Telecommunications-WCIT) ABD, AB ve çoğunluğu demokratikülkelerle, Çin, Rusya, Türkiye ve çoğunluğuotokratik ülkeler arasında ciddi bir çarpışmayer alırken, 2013 itibariyle diğer çeşitliplatformlarda da “ilkeler” üzerine 30’a yakındeklarasyonları yayınlandı.Haziran 2013’de, Edward Snowden’in sızdırdığıABD Ulusal Güvenlik Ajansı (National SecurityAgency -NSA) dinlemeleri dünya gündeminebomba gibi düşünce, tam bir keşmekeşiçerisindeki İnternet yönetişimi tartışmaları dafarklı bir mecraya yöneldi. Gerçi NSA skandalıile İnternet yönetişimi arasında herhangi birilişki yoktu, ama ABD güvenilirliğini tamamenyitirmişti. Kendisinin de dinlendiği ortayaçıkan Brezilya Başkanı Dilma Rousseff, Eylül2013’de BM’de yaptığı sert bir konuşmaylaABD’yi eleştirdikten sonra Brezilya’da İnternetyönetişiminin geleceğini tartışmak üzerebir toplantı çağrısı yaptı. İlginç bir şekilde,ABD hükümeti ile bağını sürdüremeyeceğinianlayan ve bu bağı koparmak isteyen ICANNde bu çağrıya katıldı ve toplantıyı beraberdüzenlemeye karar verdiler.Nisan 2014’de Brezilya’nın Sao Paulokentinde dünyanın her yerinden gelenİnternet paydaşlarıyla toplanan NETmundialsonunda yayımlanan “NETmundial PaydaşlarBeyanatı”, Suudi Arabistan, Rusya, Küba veHindistan dışında tüm ülke ve paydaşlarınimzasını aldı. Bu belge, şimdiye kadar engüçlü uluslararası destekle yayımlanmışbir ilkeler listesi olarak, öncekilerin hepsiniartık gereksiz kıldı. Ayrıca İstanbul’dakiIGF toplantısının tartışma gündeminin debelirleyicisi olacak.Sadece ilkeleri değil, İnternet’in geleceğiiçin yol haritası da içeren belgenin tammetni için http://netmundial.br/wp-content/uploads/2014/04/NETmundial-Multistakeholder-Document.pdf adresinebakabilirsiniz.- IGF toplantılarında gündeme getirilen ve“İnternetin Anayasası” olarak tanımlanacakçalışmalar konusunda ne gibi gelişmeleroldu?-Bu yıla kadar yapılan, karar yetkisi olmayanIGF toplantılarından süzülen ve bir “Anayasa”niteliği alması beklenen belgenin, bu yılİstanbul’da toplanacak IGF’de son halinialarak, Kasım’da bağlayıcı karar yetkisi olanITU Tam Yetkili Temsilciler Konferansı’na(ITU Plenipotentiary Conference) öneriolarak sunulması planlanıyordu. Fakat, şuanda “NETmundial Paydaşlar Beyanatı,”en güçlü uluslararası desteğe sahip belgeolarak ön plana çıktı. Dolayısıyla, önümüzdekiIGF’de bu belge gündemi belirleyecektir diyedüşünüyorum. Ondan sonra da Kasım’dakiITU konferansında kabul edilerek bağlayıcı bir“Anayasa” niteliği alabilir.-Türkiye’nin IGF’e ev sahipliği yapmasınınyararlarını kısaca özetler misiniz?-İnternet konusunda dünyada önde gelenisimler İstanbul’da olacak. Ulaştırma,Denizcilik ve Haberleşme Bakanı LütfiElvan’a göre ünlü isimlerin geliyor olması,İnternet konusunda Türkiye’ye verilenönemi gösteriyor. Tabii, IGF’in bundanönce toplandığı ülkelere bakarsak (2013’teEndonezya, 2012’de Azerbeycan, 2011’deKenya) böyle bir iddianın geçerliliğininolmadığını görebiliriz.IGF’e gelen önemli isimlerden iki şekildeyararlanabilirdik. Birincisi, İnternetinyönetişimine ve geleceğine ilişkin iddialıgörüşlerimiz, önerilerimiz olsaydı, bunlarıIGF’de masaya yatırıp tartışarak, dünyadagerçekten bu konuda önemli olduğumuzugösterirdik. İkincisi, özellikle 5651 sayılıkanunun yeni değiştirilen haliyle, ülkemizdeİnternet üzerine olan olumsuz baskılarıbu önemli toplantıda dünya kamuoyunundikkatine getirerek, hükümet üzerinde birbaskı oluşturabilirdik. Ayrıca, her iki konudada uluslararası ilişkiler ve dayanışmagerçekleştirilebilirdi.Maalesef, STK’larımız, iş dünyası, uzmanve akademisyenlerimiz birinci konuda birçalışma içerisinde değil. “Biz bilmeyiz,büyüklerimiz bilir” yetersizliği içerisinde.İkinci konuda, Alternatif Bilişim Derneği’ninhazırlıkları var, başka bir çalışma veyaçabadan haberim yok. Bir de, ifade veiletişim özgürlüklerinin dünyada öndegelen savunucularından Freedom House’unbenden talebi üzerine hazırladığım, İnternetve telekom altyapımızın neden arzu edilendüzeyde olmadığını açıklayan ve IGF’dedağıtılacak bir rapor var.(http://freedomhouse.org/report/special-reports/struggle-turkeysinternet#.U_1ucvmSy_E).Özetle, ayağımıza kadar gelmiş bu fırsatıdeğerlendirmek ve bundan yararlanmakkonusunda üstümüze düşen yapılmadı.Öyle görünüyor ki, medyanın da atacağıabartılı başlıklarla, toplumumuzun egosunuokşayıcı “ünlüler geldi” dışında bir yararsağlanamayacak.-İnternet’in yönetişimi konusunda Türkiye’ninrolü nedir? Karar verici mekanizmalarda yeralıyor mu? BTK, sivil toplum kuruluşları veakademisyenlerin durumu nedir?-İnternetin yönetişimi konusunda Türkiye’nin,iddialısından vazgeçtim, kayda değer birçalışma veya önerisi yok. STK’larımız, uzmanve akademisyenlerimiz bu gibi küresel önemtaşıyan konulardan maalesef çok uzak. BTKbazı karar verici mekanizmalarda yer alıyorama konuya herhangi bir katkı yapıyor mubilmiyoruz…-IGF’in Eylül ayındaki toplantısında“Türkiye’nin başvuru yapılan panellerininhiçbirinin kabul edilmediği” şeklinde iddialarvar. Bu doğru mu? Neden kabul edilmedi?Bunun için neler yapılması gerekiyor?-Panel ve çalıştay önerilerinin yapılması içinyılbaşında çağrılar yapıldı. Maalesef, koskocaTürkiye’den sadece 5-6 öneri, son dakikadaaceleyle hazırlanıp sunuldu ve hepsi IGF’dekideğerlendirme komitesi tarafından reddedildi.Çünkü istenen kriterleri sağlamıyorlardı.Örneğin, her panel veya çalıştayınkonuşmacılarının farklı paydaşlardanoluşması gibi kriterler vardı.Ana teması “Çok Paydaşlı Güçlendirilmişİnternet Yönetişimi İçin Kıtaları Birleştirmek”olan bu IGF için kabul edilmiş çalıştayönerilerinden birkaç örnek: İran’dan gelen“Kıtaları fiber ile bağlamak”, Yeni Zelanda’dan“İnternette insan hakları: İlkelerdenuygulamalara”, Etiyopya’dan “Büyüme vegelişmenin motoru internet”. Bunlar veyabenzerleri neden Türkiye’den çıkamaz?Türkiye, tüm toplumsal kesimleriyle, giderekdünyadan kopuk, içine kapalı bir ülke halinegeliyor. Uluslararası nitelikte etkinlik olarak,on binlerce dolar verip “guru” davet edilmesidışında ne yapılıyor? Hangi görüş, bilgi, proje,ürün veya öneri ile dünya gündeminde yeralabiliyoruz? Üzücü bir durumdayız.52 2014 EYLÜLBir konu (IGF Başlıyor)AYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 53


Dijital teknolojidenyararlanan interaktifoyuncaklarparklardakiBilgisayar oyunlarının gelişmesiylebirlikte “oyun oynamak” sadeceçocuklara özgü bir etkinlikolmaktan çıkarken kaydırak vesalıncak gibi oyuncaklar yeni neslinbeklentilerini artık karşılamıyor.Artık interaktif oyuncaklarparklarda tercih ediliyor.Fatma Ağaçyerini alıyorOyun, çocuğun hiç kimseden öğrenemeyeceği konuları,kendi deneyimleriyle öğrenmesi yöntemi. Çocuklar içinoyun, sonucu düşünülmeden, zevk almak, eğlenmekamacıyla girişilen bir etkinlik. Fakat oyun oynamanın çocukgelişiminde önemli katkıları var. Çünkü oyun, hem zihinselgelişimin aynası, hem sosyal becerilerin öğrenildiği veduygusal boşalımın sağlandığı bir ortam.Çocukların hayatta yapmaktan en çok keyifaldığı şey, “oyun oynamak”. Oyun, insanlar içindoğduktan sonra başlayıp hayatın büyük birbölümünde, hatta bazı insanlar için yetişkinliktebile devam eden bir etkinlik. Doğumdan sonrayeni doğan bebeğin taklit etme yeteneğine bağlıolarak geliştirilen oyunlar varken bebeklik, ilkçocukluk ve son çocukluk dönemlerinde farklıoyun türleriyle karşılaşırız. Teknolojinin ilerlemesive play station gibi bilgisayar oyunlarının daçıkmasıyla oyun oynamak sadece çocuklara özgübir etkinlik olmaktan çıktı.Önceki nesillerin yetindikleri düz platformlar,salıncaklar, tutunarak kayılan direkler vekaydıraklar, yeni neslin beklentilerini artıkkarşılamıyor. Dijital teknolojiden yararlananinteraktif oyuncaklar parklardaki yerlerini alıyor.Bilişim Dergisi’nin Eylül 2014 sayısının gündemkonusunu “İnteraktif Oyun Parkları” olarakbelirledik.542014 EYLÜLGündem (Etkileşimli çocuk parkları) AYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 55


“İçeriğinde rekabet ve yarış kültürü olan; rekabetinbir şekilde puanlaması ve duyurulması internetüzerinden sosyal medyadan yapılan” parklarainteraktif oyun parkları deniyor. Günümüzünyapıları olan “Akıllı Şehirler”de, oyun ileteknolojinin kesişiminde yenilikçi interaktif oyunparkları ortaya çıkıyor.“Melez oyun ortamları” başlığıyla konumuzakatkı veren Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesive Bilişim Garaj Akademisi Kurucusu Doç.Dr. Selçuk Özdemir, ilk önce video oyunlar,arından PC/dizüstü bilgisayarlar, ardından dainternet ve şimdi de sürekli internete bağlı mobilcihazların çocuklarda oyun kavramını tamamendeğiştirdiğine değindi.“Tahmin ediyorum, kısa bir zaman içerisindebelediyelerin gelen çocuğu tanıyacak, ona katıldığıoyun etkinlikleri için puan/bonus/ödül verecektürden dijital özelliklerin de eklendiği oyunparkları kurduğunu duymaya başlayacağız” diyenÖzdemir, çocukların oyun oynaması için teknolojiile harmanlanmış (melez) oyun parklarına olanihtiyacın giderek belirginleştiğini belirtti.Yaklaşık 20 yıldır oyun parkları tasarlayan veüreten AKSAPARK A.Ş Yönetim Kurulu BaşkanıUfuk Bayraktar, interaktif oyun parklarınıgeleneksel oyun parklarından ayıran en önemlifarkın, bu parkların çağın bilişim teknolojilerinikullanması ve kullanıcısı ile iletişim kurmasıolduğunu söyledi.İnteraktif oyun parklarının Avrupa ve Amerikada yaklaşık 5 yıldır kullanıldığının altını çizenBayraktar, “Ülkemiz için henüz çok yeni bir olgu.Ancak ülkemiz gençlerinin internet kullanımı veoyun kültürünü göz önüne aldığımızda çok hızlagelişecek bir konu olarak görüyoruz” diye konuştu.2-6 yaş gurubundaki çocuklar için eğlenceli,interaktif mobil oyunlar üreten Minti Kids OyunStüdyosu’nun yetkilileri de iyi oyunlar yaratabilmekiçin çocuklarla birlikte çalıştıklarını bildirdiler.Minti Kids yetkilileri, çocukların hem bilişsel hemde duygusal gelişimine destek olmaya çalıştıklarınıkaydedip sadece çocuklara odaklandıklarını,reklam ve uygulama içi satın almalara kesinlikleyer vermediklerini kaydettiler.Madalyon Psikiyatri Merkezi PsikologlarındanHasra Ayten Avcı ise, çocukların sosyal interaktifoyunlara yönlendirilmesi gerektiğine işaret ederek,anne babaların özellikle çocuklarının zihinselgelişimine, dikkat ve bellek süreçlerine katkıdabulunabilecek digital oyunlara izin vermelerininuygun olacağını bildirdi.Oyun oynamanın çocuğa gerçek dünyadeneyimlerini daha güvenli yaşayabileceği birortam sağladığına değinen Avcı, bu nedenleçocukların sadece elektronik cihazlarla vakitgeçirmesine izin verilmemesi gerektiğini kaydetti.Çocuk Platformu ProjesiTeknoloji, günümüzde hayatımızın hemen hemenher alanında kullanılan; teknolojiyi kullanmabecerisi ise ülkelerin gelişmişlik düzeylerindeönemli bir gösterge haline geldi. Bu nedenle,teknolojiyi kullanabilen bireyler yetiştirmek önemlibir eğitim stratejisi olarak ele alınıyor. Bunaparalel olarak, özellikle son zamanlarda yaygınolarak kullanılmaya başlanan, sanal platformların,dünya çapında interaktif ortamın sağlanmasındakietkisi de kanıtlandı.Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) çocuklarainteraktif bir ortam sağlayacak “Çocuk PlatformuProjesi”ni ortaya çıkardı. Ebeveynlerin, eğitimbilimcilerin ve pedagogların kontrolündegeliştirilmesi planlanan, içerisinde oyun, hikâye,anı defteri, vb. içeriklerin yer alacağı, farklıülkelerden farklı dilleri konuşan çocuklarıninteraktif olarak konuşabileceği ve paylaşımlardabulunabileceği bu platformun hayata geçirilmesiile ülkemizde eğitim alanında yeni bir girişimbaşlatılmış olacak. Proje, farklı ülkelerden vekültürlerden, belirli yaş grubundaki çocukların(5-13 yaş) iletişim kurabilecekleri; yazılı ve görseliçerikli materyalleri paylaşabilecekleri, aktifbir etkileşim içerisinde eğitici ve zekâ geliştiriciyönlerine önem verilen yeni ve özgün etkinlikleringerçekleştirildiği bir <strong>web</strong> platformu oluşturmayıhedefliyor.Projede, internet ve bilişim teknolojilerini “bilimeğitimi” için etkin bir araç olarak kullanmak;çocukları internetin olumsuz etkilerinden ve bilgikirliliğinden korumak; çocukların zihinsel, etikve kültürel gelişimine katkı sağlamak; kültüreletkileşimi artırmak; ebeveynlerin arka plandakontrol sahibi oldukları sanal bir çocuk platformukurmak amaçlanıyor.Yalnızca belirli yaş gruplarındaki çocuklarınaktif etkileşimi ve iletişimi için oluşturulmasıhedeflenen bu internet platformu sayesinde,çocukların mental ve etik gelişimlerini gözönünde bulundurarak, internet dünyasından dahasağlıklı bir şekilde faydalanmaları sağlanacak.Oluşturulacak platform, günümüz popülersosyal paylaşım ağlarının teknik özelliklerini,hedeflenen yaş grubunun zekâ ve beceri seviyesineindirgeyerek sunmayı planlıyor.Platform teknik açıdan hedeflenen yaş grubuiçin kullanım kolaylığı (user friendly) ileoluşturulacak. Kullanıcı, kendi oluşturacağıaltyapı profil sayfasından platformu rahatlıklakontrol edebilecek, istediği tüm fonksiyonlarayine bu profil sayfasından kolaylıkla ulaşabilecek.Örneğin, tek sayfa üzerinde oyun oynarken isterseoyuna arkadaşlarını davet edebileceği gibi oyunsonu aldığı puanı arkadaşları ile paylaşabilecek;on-line olarak görsel içerikler depolayabilecek;bu görselleri, hikayelerine veya günlüğüneekleyebilecek; aynı zamanda çocuk TV üzerindenvideolar izleyebilecek.Hedeflenen yaş grubu için yaratılacak olanplatformda bulanacak olan “çocuğunuz internette”arayüzü ile de ebeveynler, çocuklarının tümaktivitelerini takip ederken, pedagojik formasyonaltyapısına sahip uzmanlar tarafından hazırlanananaliz raporlarına ulaşabilecek, çocuklarının hertürlü gelişimini geçmişe dönük sorgulayabilmeimkanlarına kavuşacaklar.562014 EYLÜLGündem (Etkileşimli çocuk parkları) AYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 57


Avrupa Birliği’nden (AB) üye ülke Eğitim Bakanlarına“Kodlama Eğitimimin Erken Yaşlarda Başlaması”nayönelik tavsiye mektubuSayın Bakan,Genç işsizlik Avrupa’nın en büyük sorunlarından birisi. Bunun yanında, 2020 yılı itibariyleAvrupa’da yaklaşık 900.000 civarında bilişim becerilerine sahip insan ihtiyacının ortaya çıkacağıhesaplanmaktadır.Avrupa’da kodlama becerilerinin desteklenmesi çözümün bir parçası olacaktır.Ayrıca, Avrupa’da bilişim becerileri gerektiren iş sayısı artarken, bilgisayar bilimleri alanındanmezun sayısı durağan seyretmektedir. Burada bir fırsat kaçıyor ve Avrupa’nın gelecekteki rekabetedebilirliği üzerinde bir baskı meydana gelmektedir.Bu sorunlara çözüm olmak üzere çocuklarımızın dijital çağda hayatta kalabilecekleri bilgi vebecerilerle donatılmasını sağlamalıyız. Bir yıldan kısa bir zaman önce, Eğitim ve Sayısal GündemKomisyonu olarak, dijital becerilere öncelik verdiğimiz “Eğitim Açılımı Girişimi”ni başlattık. Bugereksinim daha önce Eğitimi Tekrar Düşünmek adlı çalışmada da vurgulanmıştı.Bu beceriler arasında, her bir çocuğun daha güçlü ve bilgili dijital vatandaş olabilmesi için temelseviyede kod yazma becerisine sahip olması gerekliliği bulunmaktadır.Kodlama becerileri sadece öğrencilerin matematik, fen, teknoloji ve mühendislik becerileriningelişmesine yardımcı olmaz aynı zamanda çocukların analitik düşünme, problem çözme, takımçalışması ve yaratıcılık gibi becerilerinin gelişmesine de yardımcı olur. Kodlama çalışmalarınaerken yaşlarda başlayarak bilgisayar bilimleri ve bilişimle ilgili alanlara olan eğilimleri artacaktır.Avrupalı öğrencilere kodlama becerisi kazandıracak eğitimlerin verilmesinin önemi gün geçtikçeartmaktadır. Kodlama eğitimleri zaten 2012’den beri Estonya okullarında verilmektedir. BirleşikKrallık bu yıl kodlama eğitimlerini ulusal müfredata ekleyecek. Fransa ilkokullarda seçmeliprogramlama dersi koyacağını duyurdu. Finlandiya ve İtalya genç nesiller için kodlama ile ilgili birgirişimde bulunmayı planlıyor. Bunlara ek olarak CoderDojo ve RailGirls gibi gönüllü girişimlerinsayısı da mantar gibi çoğalıyor. Bunlar çocuklara okul sonrası, hafta sonu ve yaz tatillerindeeğlenceli kodlama eğitimleri vermektedir.Bu çalışmaların tamamını destekliyoruz. Sizi, öğretmen, çocuk ve velileri dijital eğitim konusundadesteklemeye davet ediyoruz. Çocuklarımıza okullarında kodlama öğrenme fırsatı sunalım.Neelie KroesVice-President of theEuropeanCommissionDigitalAgendaAndroulla VassiliouMember of theEuropeanCommissionEducation, Culture, MultilingualismandYouthOrijinal Mektup: http://ec.europa.eu/information_society/newsroom/image/kroes_vassiliou_letter_6597.pdf“Ülkedeki herkes programlamayı öğrenmeli, çünkü insana nasıldüşünmesi gerektiğini öğretiyor.” Steve Jobs582014 EYLÜLGündem (Etkileşimli çocuk parkları) AYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 59


Melez oyun ortamlarıJohn Dewey’in “Teknoloji girdiği her ortamı değişime zorlar” sözü sosyalbilimlerde nadiren karşılaştığımız matematik formülleri gibi. Her yerde ve herzaman çalışıyor. Babalarımızdan, çocukluklarında çorapları iç içe geçirerekyaptıkları maçları duyardık. Bizim zamanımızda arada kablosu olduğu halde“uzaktan kumandalı” denilen bir pilli araba sahibi olmak erkek çocukları içinbir ayrıcalıktı. Hele bir de elinde vurduğun yönün tersine gitse bile plastik topunvarsa, mahallenin kralı olurdun! Bu cümleleri kadın okurlarımız kendilerine göredeğiştirerek yorumlayabilirler.Doç.Dr. Selçuk ÖzdemirBilişim Garaj Akademisi KurucusuTahmin ediyorum, kısa bir zaman içerisinde belediyelerin gelen çocuğu tanıyacak, ona katıldığıoyun etkinlikleri için puan/bonus/ödül verecek türden dijital özelliklerin de eklendiği oyunparkları kurduğunu duymaya başlayacağız. Çocuk fiziksel olarak katıldığı bir grup oyunusonucunda elde ettiği puanları belki de akşam bilgisayar başına geçince kullanabilecek veoyununa sanal dünyada devam edebilecek.Eğitimcilerin son yıllarda geleneksel yüz yüze öğrenme ortamları ile <strong>web</strong> tabanlı uzaktaneğitim ortamlarının beraber kullanıldığı yeni öğretim tasarımı “harmanlanmış (melez) öğrenmeortamlarına” benzer şekilde çocuklarımızın oynaması için de harmanlanmış (melez) oyunparklarına olan ihtiyaç belirginleşiyor.İlk önce video oyunlar, arından PC/dizüstü bilgisayarlar, ardındaninternet ve şimdi de sürekli internete bağlı mobil cihazlar çocuklardaoyun kavramını tamamen değiştirdi. Bu kavram değişikliği isteristemez bugünün teknolojilerinden yoksun büyüyen anne-babalarıciddi bir sorunla karşı karşıya bıraktı: “Peki, çocuğumun fizikselhareketliliğini nasıl sağlayacağım?”Günümüz anne-baba ve eğitimcilerinin ortak şikâyeti: “Çocuklar bilişimaraçları ile daha fazla zaman harcarken fiziksel olarak hareketli olduklarıoyunları daha az oynar oldular.” Çocuklar dışarıdaki oyun parkları yerineiçerideki bilgisayar oyunlarını veya sosyal medyayı tercih edebiliyorlar. Acababu çocuklar fiziksel olarak katılabilecekleri dijital oyunların da bulunduğuçocuk parklarından hoşlanırlar mı? Arkadaşları ile beraber koşarakoynayabilecekleri dijital oyunların bulunduğu çocuk parkları?Çocukların erken yaşlarda oynadıkları oyunların ilerleyen yıllarda özelliklediğer insanlarla girecekleri etkileşimlerin türünü belirlemede etkili olduğubiliniyor. Varolan teknolojiler, çocukların motivasyonunu sağlayacak,oyun içinde yer almaktan mutlu olacakları, diğer çocuklarla da oynamakisteyebilecekleri türden özellikler barındırmaktadır. Bu durumda, acabainteraktif dijital oyunların entegre edildiği oyun parkları, çocuklarınarkadaşlarıyla beraber koşarak, zıplayarak ve düşerek zaman geçirmektenmutluluk duyacakları alanlar haline gelir mi?602014 EYLÜLGündem (Etkileşimli çocuk parkları) AYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 61


AKSAPARK Yönetim Kurulu BaşkanıUfuk Bayraktar : Çocuklarımızbilgisayar başındageçirdiği vaktin birbölümünü parklardageçirmek isteyecekİnteraktif çocuk parklarını, “21. yüzyıl çocuğununinternet ve bilgisayar karşısında geçirdiği vakti veoyunlardan beklentisini, yeni ve cazip çözümlerleçocuğa verebilecek yeni bir dış mekan park ve oyunkültürü” olarak tanımlayan Bayraktar, konununçok hızla gelişeceğini belirtip bir devlet politikasıolarak uygulanması gerektiğine dikkat çekti.“Gündem: İnteraktif parklar” sayfalarımız kapsamındaAKSAPARK Kent Mobilyaları İnş. San. ve Tic. A.Ş. YönetimKurulu Başkanı Ufuk Bayraktar ile görüştük. İnteraktif oyunparkları ile geleneksel oyun parkları arasındaki en önemlifarkının bu parkların çağın bilişim teknolojilerini kullanmasıolduğuna dikkat çeken Bayraktar, “Bu parklar, kullanıcısı ileiletişim kuruyor” dedi.Ankara’da yaklaşık 20 yıldır oyun parkları tasarlayıp üretenAKSAPARK’ın ürünlerinin dünyanın 55 ülkesinde kullanıldığınıifade eden Bayraktar, interaktif oyun parkları konusununhenüz yeni bir konu olduğuna işaret etti. Avrupa ve Amerikada yaklaşık 5 yıldır kullanılan ürünler bulunduğunu vurgulayanBayraktar, “Ülkemiz için henüz çok yeni bir olgu. Ancakülkemiz gençlerinin internet kullanımı ve oyun kültürünügöz önüne aldığımızda çok hızla gelişecek bir konu olarakgörüyoruz” diye konuştu.Bayraktar, İnteraktif çocuk parklarını, “21. yüzyıl çocuğununinternet ve bilgisayar karşısında geçirdiği vakti ve oyunlardanbeklentisini, yeni ve cazip çözümlerle çocuğa verebilecek yenibir dış mekân park ve oyun kültürü” şeklinde tanımladı.İnteraktif çocuk parklarının içeriğinde muhakkak rekabet veyarış kültürü olması gerektiğini belirten Bayraktar, rekabetinbir şekilde puanlama ve duyurulmasının da internet üzerinden,sosyal medyadan yapılacağını bildirip sözlerini şöyle sürdürdü:“Cep telefonları yeni nesil oyun parklarının bir parçası olacak.Internete bağlanan parklar vasıtasıyla artık çocuklar için622014 EYLÜLGündem (Etkileşimli çocuk parkları) AYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 63


ülke sınırları ortadan kalkacak. Çocuklarımız bilgisayar başında geçirdiği vaktin birbölümünü parklarda geçirmek isteyecek.”Tasarım ofislerinin gerek çağın gerçekleri ve gerekse ülkelerin talep vegereksinimlerine göre oyun alanları tasarladığına değinen Bayraktar, İnteraktif oyungrupları ile ilgili Ar-Ge çalışmalarının yaklaşık 5 yıldır devam ettiğini kaydetti.Son yıllarda artık çocukların ilgisini çeken tüm parkların bu tarz parklardanoluştuğuna değinen Bayraktar, özellikle çep telefonu ile bağlantılı uygulamalarlailetişim içinde olan parklar; yarış kültürü ile kendi oyununu kuran parklar ile buyarışın sonucunu internet üzerinden gören ve yarışın bazı etaplarınıda oradan devamettirebilen parklar tasarladıklarını söyledi.İnteraktif oyun parkları önemli bir konu olduğunu vurgulayan Bayraktar, sözlerinişöyle tamamladı:“Doğru uygulanır ise çocuklar ve gençlerimizin gelişimine, sağlıklarına büyük katkılarıolacaktır. Madde kullanımı gibi konulara çözüm olabilecek bir projedir. Bir devletpolitikası olarak uygulanması gereken ve çocuklarımızla iletişim kurabileceğimizsanal bir kanaldır. Konu sadece oyun konusu olarak kalmayacak farklı etkileri içeriğeeklenebilecek bir proje olarak değerlendirilmelidir.”-Yeni yeni duymaya başladığımız “interaktifçocuk parkı” kavramı nedir?-İnteraktif çocuk parkları, 21. yüzyıl çocuğununinternet ve bilgisayar karşısında geçirdiğivakti ve oyunlardan beklentisini yeni ve cazipçözümlerle çocuğa verebilecek yeni birdış mekân park ve oyun kültürüdür. Öyle kigeldiğimiz noktada artık çocuklar merdivendençıkıp kaydıraktan kayarak oyun oynamakistemiyorlar. Evlerinde dünyanın öbürucundaki birbirlerini hiç tanımadıkları çocuklarlatamamiyle sanal bir dünyada saatlercebilgisayarın başında çoğu zaman yemek bileyemeden vakit geçiriyorlar. Arkadaşları veaileleri ile vakit geçirmek artık çok kısıtlı. Budurum çocukların sosyal gelişimini ve toplumlailetişimlerini menfi yönde etkilemekte.Tabi bu süreç ileriki hayatlarında çocuklarıniş ve aile hayatlarında ki başarı ve mutluluksüreçlerini de etkilemekte. Konunun diğerbir yönüde bu şeklilde bir oyun ve hayat kültürüçocukların sağlık sorunları yaşaması vehareketsiz yaşam tarzı ile özellikle obeziteyebağlı rahatsızlıkların gelişmesine nedenolabilmektedir. İnternet hayatı kolaylaştıranbir buluş ancak her konuda olduğu gibifaydalı yönleri yanında zararlı pek çok etkisivar. Doğru ve yerinde kullanılması gerekenbir çözüm. Sonuç olarak biz çocuklarımızıbir şekilde dışarıya çıkarmalı, fiziki aktiviteyigeliştirici ve sosyalleşmeyi artırıcı oyunparkları tasarlamalıyız. İçeriğinde muhakkakrekabet ve yarış kültürü olmalı. Tüm bu rekabetinbir şekilde puanlaması ve duyurulmasıyine internet üzerinden sosyal medyadanpaylaşılmalı. İşte bu tarz parklara biz interaktifoyun parkları diyoruz.-Firma olarak sizin bu alanda yaptığınızçalışmalardan sözeder misiniz?-Firmamız AKSAPARK yaklaşık 20 yıldır oyunparkları tasarlıyor ve üretiyor. Ürünlerimizdünyanın 55 ülkesinde kullanılıyor. Tasarımofisimiz gerek çağın gerçekleri ve gerekseülkelerin talep ve gereksinimlerine göre oyunalanları tasarlıyor. İnteraktif oyun gruplarıile ilgili ar-ge çalışmalarımız yaklaşık 5 yıldırdevam ediyor. Son yıllarda artık çocuklarınilgisini çeken tüm parklar bu tarz parklardanoluşuyor. Özellikle çep telefonu ile bağlantılıuygulamalarla iletişim içinde olan parklar,yarış kültürü ile kendi oyununu kuran parklarve bu yarışın sonucunu internet üzerindengören ve yarışın bazı etaplarını da oradandevam ettirebilen parklar tasarlıyoruz. Özellikleaile içi takımlar kurarak sahada oynananoyunlar ve arkadaşlarla birlikte oynananoyunlarla takım kültürü olgusu çocuklarakazandırılıyor. Yine fiziki aktiviteyi dinamolarvasıtası ile elektrik enerjisine çeviren oyunelemanları üretiyoruz. Bunun yanı sıra çocuklarve yetişkinler için dış mekan kondisyonaletleri üretiyoruz. Bu aletlerde kullanıcısınakullanım şekli ve zamanlaması ile ilgili bilgileriçep telefonu üzerinden bilgilendiriyor.Kısacası parklarımız internete bağlanıyor vekullanıcısı ile bu y olla iletişim kuruyor.-İnteraktif oyun parklarını, geleneksel oyunparklarından ayıran özellikler nelerdir?-En önemli farkı bu parklar çağın bilişimteknolojilerini kullanıyor. Kullanıcısı ileiletişim kuruyor. Yer ve mekan kavramınıortadan kaldırıyor. Çocuğun yaratıcı zekasınıtahrik ediyor. Takım kurmak, liderlik gibikavramları çocuğa öğretiyor. Işbirliği ve birlikteçalışma duygusunu ortaya koyuyor. Fizikiaktiviteyi geliştiriyor. Bilgisayar kullanımını642014 EYLÜLGündem (Etkileşimli çocuk parkları) AYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 65


azaltarak çocuğun sosyalleşmesine katkıdabulunuyor.-İntraktif oyun parklarının pazar gelişimdurumu nedir? Bu tür parklara dünyada veülkemizde nasıl bir talep var?-Henüz yeni bir konu denilebilir. Avrupa veAmerika da yaklaşık 5 yıldır kullanılan ürünlervar. Ülkemiz için henüz çok yeni bir olgu.Ancak ülkemiz gençlerinin internet kullanımıve oyun kültürünü göz önüne aldığımızda çokhızla gelişecek bir konu olarak görüyoruz.Talep noktasında yerel yönetimlerin farklıürün grupları beklentisi var. Bu beklenti arztalep dengesi içinde çok kısa bir süre içindeyoğun bir şekilde bu tarz oyun parklarını sıkçagörebileceğimizi gösteriyor. Ayrıca özelliklegelişmiş ülkelerde bu yönde artan bir talepyaşanmakta. Ancak bu tarz oyun gruplarınınyapıları itibariyle içerdikleri mekanik ve elekronikaksamları nedeni ile yoğun bir vandalizmemaruz kalabileceği unutulmamalıdır. Bozulankırılan ve istendiği gibi kullanılamayanürünler kullanıcılar ve yerel yönetimlernezdinde ürünün yaygınlaşmasınıengelleyebilir. Bu sebeple bu tarz ürünlerinkullanılacağı alanlar çok sıkı korunmalı veperiyodik bakımları aksatılmadan yapılmalıdır.Yine kullanıcılar nezdinde çok iyi tanıtım vebilgilendirmeler yapılmalıdır. Özellikle elektrikenerjisi kullanılması durumunda güvenlik çoksıkı sağlanmalı kazalara sebep verilmemelidir.-Çocukları gelecekte ne tür oyun parklarıbekliyor?-Çocukları gelecekte fiziki ve zihinsel aktivitelerinibirleştirebilecekleri, takım ruhunuortaya koyabilecek, oyun içinde kendi stretejilerinioluşturabilecekleri ve en önemlisi hayalgüçlerini kullanabilecekleri oyun parklarıbekliyor. İlk aşama mevcut oyun parkları buiçerikleri bünyelerine ekleycek ve artarakdevam edecektir. Cep telefonları yeni nesiloyun parklarının bir parçası olacak. Internetebağlanan parklar vasıtasıyla artık çocuklar içinülke sınırları ortadan kalkacak. Çocuklarımızbilgisayar başında geçirdiği vaktin birbölümünü parklarda geçirmek isteyecek.Çocuklara yönelik ürün üreten firmalar yepyenibir reklam şekli ile tanışacaklar. Sosyalmedya oyun parkının doğal bir uzantısı halinegelecek. Kısacası değişim kaçınılmaz ve bualanda da değişim biz tasarımcıların hayaldünyaları ve teknoloji ile her geçen gün artacak.-Eklemek istediğiniz başka konular var mı?-Öncelikle böyle bir konuyu gündeminizetaşıdığınız için sizleri tebrik ederim. İnteraktifoyun parkları önemli bir konudur ve doğruuygulanır ise çocuklarımızın ve gençlerimizingelişimine, sağlıklarına büyük katkılarıolacaktır. Madde kullanımı gibi konularaçözüm olabilecek bir projedir. Bir devletpolitikası olarak uygulanması gereken veçocuklarımızla iletişim kurabileceğimiz sanalbir kanaldır. Konu sadece oyun konusu olarakkalmayacak farklı etkileri içeriğe eklenebilecekbir proje olarak değerlendirilmelidir.662014 EYLÜLGündem (Etkileşimli çocuk parkları) AYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 67


Minti Kids: İyi oyunlaryaratabilmek için çocuklarlabirlikte çalışıyoruzTürkiye pazarında ailelerin mobil dünya veoyunlar konusunda çok bilinçli olmadığınadikkat çeken Minti Kids yetkilileri, ebeveynlereulaşarak çocukların gelişimi noktasında onlarıbilinçlendirmeye çalıştıklarını belirttiler.2-6 yaş gurubundaki çocuklariçin eğlenceli, interaktif mobiloyunlar üreten bir stüdyoolan Minti Kids yetkilileri,çocukların hem bilişsel hemde duygusal gelişimine destekolmaya çalıştıklarını kaydettiler.Yetkililer, “Bu doğrultudaoyunlarımızda sadece çocuklaraodaklanıyor, reklamlara veuygulama içi satın almalara isekesinlikle yer vermiyoruz” diyekonuştular.Başarının “çocukların gerçektenilgisini çekebilecek, ailelerininde rızasını alarak onları memnunedebilecek bir oyun” yaratmakolduğunu söyleyen yetkililer,oyunlarını tanıtmak ve ailelereulaştırmak için Minti Kids olarakdünyadaki önemli aile, ebeveyn veçocuk siteleriyle iş birliktelikleriiçerisinde olduklarını bildirdiler.Minti Kids yetkilileri, üreteceklerioyunları fikir aşamasından sürecintamamlanmasına kadar sürekliolarak çeşitli çocuk guruplarınınkullanımına açtıklarını ve onlardangelen yorumlar, tepkiler sonucundaoyunları şekillendirdiklerinibelirttiler.Türkiye pazarında ailelerin “henüzmobil dünya ve oyunlar” konusunda“çok bilinçli” olmadıklarınınaltını çizen yetkililer, “Birçok aileçocuklarının bilinçsiz bir şekilde,hiç çocuklara uygun olmayanoyunlar oynayarak yeni teknolojilerikullanmasına izin verebiliyor.Ülkemizde çocukların genellikleanne ve babalarının oynamaktaolduğu, çocuklara hitap etmeyenve çocukların gelişimine herhangibir katkı sağlamayan oyunlarlauyuşmakta olduğunu görmek üzücü”değerlendirmesinde bulundular.682014 EYLÜLGündem (Etkileşimli çocuk parkları) AYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 69


-Çocukların hem bilişsel hem de duygusalgelişimine hitap eden interaktif oyunlar nedir?Bu oyunlar ne zaman ve hangi amaçlarlageliştirilmeye (üretilmeye) başlandı?-İnteraktif eğitici çocuk oyunları, oyun pazarıiçerisinde uzun bir süredir yer alıyor aslında.Ancak son yıllarda mobil cihazların gelişimi vemobil cihazlar üzerinde oyun oynanabilirliğininartmasıyla birlikte tüm oyun pazarında olduğugibi eğitici çocuk oyunları pazarında da yenibir dönem başlamış oldu. Mobil cihazlarınçocukların kullanımı için basit olması ve kolayulaşılabilir olması neticesinde de çocuklarınbu cihazlara artan ilgisi eğitici çocukoyunlarının da benzer bir şekilde gelişiminitetiklemiş oldu.Eğitici çocuk oyunlarındaki amaç çocuklarayönelik onların kişilik ve benlik bilincigelişimini, temel bilgi ve becerilerini,yaratıcılıklarını ve problem çözmeyeteneklerini desteklemektir. Bu anlamdatemel amaç çocuklara oyunla, eğlenceli birşekilde eğitim ve öğretim desteği sağlamaktır.-İnteraktif çoçuk oyunlarının dünya oyunpazarındaki yeri, önemi ve payı nedir?-Malesef bu konuda net rakamlar söylemekmümkün değil ancak yaklaşık 13 milyarDolar büyüklüğe sahip olan mobil oyun pazarıiçerisinde çocuk ve genç segmentin en hızlıbüyümeye sahip alan olduğunu söyleyebiliriz.-İyi oyun üretebilen herkesin çok çabukpazarda yer edinebildiğini söylüyorsunuz.Dünya pazarında firmanızın adını duyurmakiçin neler yapıyorsunuz? Ekibinizin bu hedefeulaşmak için seçtiği yol nedir?-Minti Kids olarak biz sadece mobil cihazlarave 2-6 yaş arası çocukların gelişimineodaklanıyoruz. Bu anlamda da iyi oyunlaryaratabilmek için çocuklarla birlikteçalışıyoruz. Yani üreteceğimiz oyunları fikiraşamasından sürecin tamamlanmasına kadarsürekli olarak çeşitli çocuk guruplarınınkullanımına açıyor ve onlardan gelenyorumlar, tepkiler neticesinde oyunlarımızışekillendiriyoruz. Bu anlamda da, sadeceülkemize değil dünyaya yönelik oyunlargeliştirmekte olduğumuz için sadeceülkemiz çocuklarıyla değil dünyanın çeşitlinoktalarındaki çocuklarla bu çalışmalarımızıyürütüyoruz.Elbette ki başarı için en önemli kriter iyibir oyun, yani çocukların gerçekten ilgisiniçekebilecek ve bununla birlikte ailelerinin derızasını alarak onları memnun edebilecek,oyun yaratmak. Ancak iş bu kadarla kalmıyortabi ki. Oyununuzu tanıtmanız ve ailelereulaştırmanız gerekiyor. Bunun içinse MintiKids olarak biz dünyadaki önemli aile,ebeveyn ve çocuk siteleriyle iş birliktelikleriiçerisindeyiz. Oyunlarımızı sosyal medyave bahsetmiş olduğum özel içerikli çeşitli<strong>web</strong> siteleri ve guruplar üzerinden ailelereulaştırmaya çalışıyoruz.-Eklemek istediğiniz başka konular var mı?-Minti Kids, 2-6 yaş gurubundaki çocuklar içineğlenceli, interaktif mobil oyunlar üreten birstüdyo. Biz, oyunlarımızda eğlencenin yanı sıramerak, yaratıcılık, keşfetme arzusu gibi temelduygulara da hitap ederek çocuklarımızın hembilişsel hem de duygusal gelişimine destekolmaya çalışıyoruz.Bu doğrultuda oyunlarımızda sadeceçocuklara odaklanıyor, reklamlara veuygulama içi satın almalara ise kesinlikle yervermiyoruz. Sadece onların gelişimleri ve dahafazla eğlenmeleri için çalışıyoruz. Bununlabirlikte bizim bir misyonumuz da aileleribilinçlendirmek aslında. Türkiye pazarındamaalesef aileler henüz mobil dünya ve oyunlarkonusunda çok bilinçli değiller. Birçok aileçocuklarının bilinçsiz bir şekilde, hiç çocuklarauygun olmayan oyunlar oynayarak yeniteknolojileri kullanmasına izin verebiliyor.Ülkemizde çocukların genellikle anne vebabalarının oynamakta olduğu, çocuklarahitap etmeyen ve çocukların gelişimineherhangi bir katkı sağlamayan oyunlarlauyuşmakta olduğunu görmek maalesefüzücü. Aslında bu noktada bizler ebeveynlereulaşarak çocukların gelişimi noktasında onlarıbilinçlendirmeye çalışmaktayız.702014 EYLÜLGündem (Etkileşimli çocuk parkları) AYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 71


Psikolog Avcı : Çocuk, sosyalinteraktif oyunlarayönlendirilmeliAnne-babaların özellikle çocuklarının zihinsel gelişimiile dikkat ve bellek süreçlerine katkıda bulunabilecekdigital oyunlara izin vermelerini öneren Avcı, 3yaşından küçük çocuklara elektronik hiçbir cihazla oyunönermediklerinin altını çizdi.Madalyon Psikiyatri MerkeziPsikologlarından HasraAyten Avcı, “duygusal vesosyal beceri yönünden” oyununsağladığı katkının ölçülemeyeceğinibelirtip “Oyun oynamak çocuğagerçek dünya deneyimlerini dahagüvenli yaşayabileceği bir ortamsağlıyor” dedi.Çocuğun bilişsel düzeyde dilegetiremediği birçok duygusunuoyunlara aktardığına değinen Avcı,oyunun ebeveynlerin çocukları ilekaliteli zaman geçirebilecekleriönemli bir araç olduğunu, birçokebeveynin zorlanabileceği bu noktadakendini geliştirmek isteyen annebabalara yönelik eğitim ve seminerfaaliyetlerinden yararlanmalarınıönerdi.“Anne babaların özellikleçocuklarının zihinsel gelişimi,dikkat ve bellek süreçlerine katkıdabulunabilecek digital oyunlara müsadeetmeleri uygun olacaktır” diyenAvcı, savaş ve şiddet içerikli oyunlarçocukların duygusal gelişimini olumsuzetkileyebildiği, bu oyunlardaki davranışkalıpları ve iletişim şekilleri sosyalhayata da olumsuz aktarılabileceğineişaret etti.Çocukların masa başında pasifşekilde geçirdikleri ekran oyunlarıylagerçek ve hayal dünyasını ayırtetme becerilerinde, sosyal iletişimbecelerini kullanmakta, sınır sürezaman kavramlarını algılamaktave motor becerilerinin gelişimindesorunlara neden olabileceğini dikkatçeken Avcı, “Bu nedenle çocuklarınsadece elektronik cihazlarla vakitgeçirmesine müsaade edilmemeli,çocuğun merakını diğer sosyalinteraktif oyunlara yönlendirecekşekilde davranmalı. Ayrıca 0-3 yaş arasıçocuklar için elektronik hiçbir cihazlaoyun önermiyoruz” diye konuştu.722014 EYLÜLGündem (Etkileşimli çocuk parkları) AYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 73


-Çocukların hem bilişsel hem de duygusalgelişimine hitap eden interaktif oyunlarınçocuklar üzerindeki pozitif ve negatif etkilerinedir?-Oyunlar çocukların bilişsel ve fizikselgelişimini sağlamaya yönelik olsa da duygusalve sosyal beceri yönünden oyunun sağladığıkatkı ölçülemez diye düşünüyorum. Oyunoynamak çocuğa gerçek dünya deneyimlerinidaha güvenli yaşayabileceği bir ortamsağlıyor. Ayrıca çocuğun bilişsel düzeyde dilegetiremediği birçok duygusunu da oyunlaraaktardığını biliyoruz. Böylelikle çocukkafasında onu etkileyen bir durumu oyunaaktararak bu durumla ilgili duygusal ya dadavranışsal gelişim sağlayabilir.-Ebeveynler çocuklarının ne tip interaktifoyunlar oynadığı konusunda nasıldavranmalıdır?-Ebeveynler iyi birer gözlemciolmalıdırlar. Oyun yolu ile çocuklarınınduygusal ve bilişsel gelişimleri yanı sırabedensel gelişimlerini takip edebilirve çocukların beceri kazanımlarınıdeğerlendirip gerekli katkılarısağlayabilirler. Oyun oynamaçocukların yaş gruplarına göredeğişiklik gösterebilir. Busebeple ebeveynlerin çocuğungelişimine uygun beklentiiçerisinde olmasının önemibüyüktür. Örneğin2 yaşındaki birçocuğun kurallıoyun oynayanbir grubadahil olmasınıbeklemeyiz.Ebeveynlerin çocuğunoyununa müdahale etme noktasında özenlidavranmalarını önerebiliriz. Çocuğun oyunoynarken hem deneyimlerinden hem de hayaldünyasından yararlandığını unutmamalıyız.Çocuğun oyun içerisindeki davranışlarınaeleştirel veya ilgisiz davranmak çocuğun bunoktada saplanmasına sebebiyet verebilir.-Dijital teknolojiden yararlanan interaktifoyuncaklar çocuk parklarındaki yerlerinialıyor. Ebeveynlerin çocukların elektronikcihazlarla geçirdiği süreye nasıl dikkatetmeli?-Sınırlı süre içerisinde geçirdikleri zamanınçocuklara elbette ki bir katkısı olabilir. Annebabaların özellikle çocuklarının zihinselgelişimi, dikkat ve bellek süreçlerine katkıdabulunabilecek digital oyunlara müsadeetmeleri uygun olacaktır. Bunun haricindesavaş oyunları, şiddet içerikli oyunlarçocukların duygusal gelişimini olumsuzetkileyebilmektedir. Bu oyunlardaki davranışkalıpları ve iletişim şekilleri sosyal hayata daolumsuz aktarılabileceğini düşünüyorum.Ayrıca çocukların masa başında pasif şekildegeçirdikleri ekran oyunlarıyla gerçek ve hayaldünyasını ayırt etme becerilerinde, sosyaliletişim becelerini kullanmakta, sınır sürezaman kavramlarını algılamakta ve motorbecerilerinin gelişiminde sorunlara nedenolabileceğini düşünüyorum.Bu nedenle çocukların sadece elektronikcihazlarla vakit geçirmesine müsaadeedilmemeli, çocuğun merakını diğer sosyalinteraktif oyunlara yönlendirecek şekildedavranmalı. Ayrıca 0-3 yaş arası çocuklar içinelektronik hiçbir cihazla oyun önermiyoruz.742014 EYLÜLGündem (Etkileşimli çocuk parkları) AYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 75


ETKİNLİK ETKİSİBir organizasyonun gücü etkilediği kitle ile doğru orantılıdır. Etkinliklerise etki alanı oluşturmayı amaçlamak üzere gerçekleştirilir. Eylül ayıylabirlikte başlayan etkinlik fırtınası içinde yolumuzu bulmaya çalışacağımızgünler yine başlıyor. Bilişim sektöründe yer alan birçok kurum, kuruluş,örgüt ve oluşum düzenleyecekleri etkinliklerde etkilerini artırmak,amaçlarını paylaşmak ve gerçekleştirmek üzere bir araya gelecek.irmaların yapacağı tanıtım etkinliklerini bir kenara bırakırsak, eylül ayının ilkhaftasında, 2-5 Eylül’de, İstanbul’da, İnternet Yönetişimi Forumu yapılacak. Buetkinlikle eşzamanlı olarak, 4-5 Eylül’de, “Internet Ungovernance Forum”, İstanbulBilgi Üniversitesi’nde “Açık, güvenli ve özgür bir internet isteyenlerin buluşmanoktası” sloganıyla gerçekleştirilecek. Eylül ayının ikinci haftasında ise, 11-14Eylül’de CeBIT Uluslararası Bilgi ve İletişim Teknolojileri, Uydu İletişimi, Yayıncılık, Kablo ve TVSektörü Fuarı kapılarını açacak. Bu yıl işdünyasının katılımı ile kısıtlı olarak düzenlenecek fuarda İstanbul’da.İ. İlker Tabak*ilker.tabak@bilisim.com.tr23-25 Eylül’de, İzmir’de Uluslararası Engelsiz Bilişim 2014 Kongresi yapılacak. Eylül ayının songünü ile Ekim ayının ilk gününde ise, yine İstanbul’da Bilişim Zirvesi’14 Etkinliği var.Eylül ayında sektörün önde gelen firmalarının ürün tanıtım amaçlı etkinlikleri olduğunugörüyoruz. Bu etkinlikler de İstanbul’da...İstanbul’da havaların soğumaya başladığı dönemde, yurdumuzun ılıman ikliminde buluşmaküzere yola çıkılıp Antalya’ya uzanıyoruz. Ekim ayında, Kurban Bayramı’nın hemen sonrasındaetkinlikler sürüyor.Türkiye Bilişim Derneği (TBD) olarak her yıl mayıs ayında gerçekleştirdiğimiz TBD KamuBİB– Kamu Bilişim Merkezleri Yöneticileri Birliği Etkinliği’ni bu yıl Soma’da yaşadığımız madenfelaketi nedeniyle ertelemiştik. Ertelenen TBD 16. KamuBİB Etkinliği, güçlerini birleştiren IDCve TBD’nin işbirliği ile 13-15 Ekim’de Antalya’da yapılacak.762014 EYLÜLSİMGE AYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 77


Cumhuriyet Bayramı’nın hemen ardından başlayacak olan ITP’2014 Bilişim ProfesyonelleriSemineri de 30 Ekim ile 2 Kasım 2014 tarihleri arasında Antalya’da gerçekleştirilecek.Yine gelenekselleşmiş etkinliklerden olan XIX. Türkiye’de İnternet Konferansı etkinliği, INETDİnternet Teknolojileri Derneği tarafından bu yıl 26-29 Kasım 2014 tarihleri arasında İzmir’deYaşar Üniversitesi’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilecek.Ankara unutuldu mu?Ankara’daki bilişimcilerin büyük bir çoğunluğunun bütün bu etkinliklerin Ankara’dan uzaktayapılması nedeniyle izleyemeceği ortada. Türkiye Bilişim Derneği, 1976 yılından beri yapageldiğiUlusal Bilişim Kurultayları başta olmak üzere, Bilişim Teknolojileri Işığında Eğitim (BTIE), TBDGenç Bilişimciler Kurultayı, Çocuklar için Bilişim etkinliklerini, Bilimkurgu Öykü Yarışması,Oyun Yazılımı Yarışması gibi etkinlikleri Bilişim Etkinlikleri ana başlığı ile uzun süredirAnkara’da gerçekleştirmekte. On bini aşkın üyesiyle etkisi kendiliğinden ortaya çıkan TBD, buyıl Bilişim’2014 Etkinliği’ni, Ankara’da eksikliği hissedilen büyük ve kapsamlı bir bilişim fuarı ilebirlikte gerçekleştirecek.Bilişim’2014 TBD 31. Ulusal Bilişim Kurultayı ve CITEX’2014 Ankara Bilişim Fuarı 6-9 Kasım2014 tarihlerinde ATO Congresium Fuar ve Kongre Merkezi’nde yapılacak.Dün olduğu gibi, bugün de geleceğe dönük konuların ele alınacağı, gelecek teknolojilerininsergileneceği bir ortamda, Türkiye’nin Sayısal Gündemi tartışılacak. Avrupa Birliği’nin SayısalGündem (Digital Agenda) 2020 ile ortaya koyduğu, yedi ana başlıktaki 132 çalışmadan ilk etaptabelirlediği 40 çalışmayı yeni oluşturulan çalışma grupları ile gündeme taşıyan TBD konununuzmanlarını Bilişim’2014 Etkinliğinde buluşturacak. Ülkemizin 2023 hedefleri ile örtüşenpolitikaların ve eylemlerin belirlenmesindeki güçlü etkisini üyeleriyle birlikte sürdürmeyedevam edecek...Ankara, 31.08.2014İ. İlker Tabak (*)(*) Bs. Müh., Bilişim Ltd. Paz. ve Satış Md.Türkiye Bilişim Derneği Yönetim Kurulu II. Başkanı782014 EYLÜLSİMGE AYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 79


“Yerli harita uygulaması”GEZGİN, hizmette…Uzayda 3. yılını dolduran Türkiye’nin ilk yerli gözlem uydusu RASAT’ın eldeettiği görüntüler, GEZGİN tarafından son kullanıcıya ulaştıracak. Kamu veüniversitelerle paylaşılacak görüntüler, şehir planlaması, ormancılık, tarım veafet yönetimi gibi alanlarda kullanabilecek.TÜBİTAK Uzay Teknolojileri AraştırmaEnstitüsü (TÜBİTAK UZAY) tarafındanyerli olarak tasarlanıp üretilenTürkiye’nin ilk yerli gözlem uydusuRASAT’ın görüntülerinin son kullanıcıyaulaşmasını sağlayan GEZGİN (GErçekZamanda Görüntü İşleyeN) Portalı, 19 Ağustos2014’te törenle açıldı. RASAT Uydusu’nungörüntülerinin kullanılacağı GeoportalProjesi’yle hayata geçirilen www.gezgin.gov.tr portalı, kamu kuruluşları ve üniversitelerinhizmetine sunuldu.RASAT’ın uzayda üçüncü yılını doldurmasıve Gezgin Portalı’nın açılışı dolayısıylaTÜBİTAK Uzay Enstitüsü ODTÜ Yerleşkesi’ndetören yapıldı. Rasat Uydusu 3. yıl kutlamasıve GEZGİN Geoportalı açılış toplantısındakonuşan Bilim, Sanayi ve Teknoloji BakanıFikri Işık, RASAT’ın yörüngesinde 16 bin 480tur atarak, toplam 6 milyon kilometrekare alangörüntülediğini bildirdi.Elde edilen görüntülerin milli ölçektekullanılmaya başlanmasının başlangıçtabelirlenen hedeflere ulaşıldığınıgöstermesi açısından önemsediklerinikaydeden Bakan Işık, kamu kurumları veüniversitelerle paylaşılacak görüntülerinşehir planlaması, ormancılık, tarım ve afetyönetimi gibi alanlarda kullanabileceğini,böylece kurumların uzay teknolojisindenyararlanacağını belirtti.Işık, RASAT ve GÖKTÜRK 2’deki yerli üretimteknolojinin ekonomi ve endüstriye büyükbir güç katacağını ve ivme kazandıracağınadeğinerek, Bakanlık olarak” yerli, teknolojik vetemiz üretim” olmak üzere üç ana hedeflerininolduğunu söyledi.TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Yücel Altunbaşak,dünya devletlerinin uzay serüveninin1950’lerde başladığını, Türkiye’nin ise buyarışa 2001’de girdiğini söyledi. 50 yıl geçkalınmasına rağmen şu ana kadar çok büyükatılım yapıldığını belirten Altunbaşak, “Türkiyeuzay konusunda 1. lige taşındı” dedi.Altunbaşak, 1 ay içinde Türkiye’nin ilk yerlihaberleşme uydusu projesini başlatacaklarınıaçıkladı.RASAT’ın Türkiye haritası İnternetteTÜBİTAK UZAY, Kalkınma Bakanlığı desteğiile başlattığı Geoportal Projesi kapsamındagözlem uydularından elde edilen görüntülerininternet ortamında paylaşılabilmesi içinGEZGİN Portalı geliştirildi. RASAT uydusundanindirilen ham görüntüler geometrik veradyometrik düzeltmelerin ardındankoordinatlandırma işlemleri yapılarak güncelgörüntüler GEZGİN Portalı’na aktarılıyor.Kamu kuruluşları ve üniversiteler gov.tr, edu.tr, pol.tr, tsk.tr, k12.tr, bel.tr uzantılı e-postaadresleri ile GEZGİN Portalı’na üye olabilecekve 18 Ağustos 2014’ten itibaren www.gezgin.gov.tr adresinden tüm görüntülere ücretsizolarak ulaşabilecek.RASAT’tan elde edilen görüntüler haritacılık,afet izleme, tarım, çevre, şehircilik ve planlamaçalışmalarında kullanılacak. Daha önce yabancıuydulardan alınan uydu görüntülerinin RASATile yerli olarak karşılanması amacıyla TÜBİTAKUZAY, kamu kurumları, üniversiteler ve özelsektör ile çalışmalar yapıyor. Başbakanlık Afetve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı, TürkiyePetrolleri Anonim Ortaklığı, Maden Tetkikve Arama Kurumu olmak üzere çok sayıdakamu kurum ve kuruluşuna uydu görüntüsüsağlanıyor. Düzenli olarak görüntü sağlananbu kurumların yanı sıra farklı kamu kurumu veüniversite ile onlarca özel sektör kuruluşununda uydu görüntüsü talepleri karşılandı.802014 EYLÜLBİLİŞİM AJANDASI AYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 81


Bilgi toplumunadönüşümüneBİT destek programı15 Milyon TL’lik bir destek için proje teklif çağrısı yaptı. İnternetüzerinden yapılacak başvuruların son tarihi 12 Eylül iken projedosyaları 19 Eylül’de teslim edilecek.İzmir Kalkınma Ajansı (İZKA), “Bilgi Toplumuna Dönüşüm ve Bilgi İletişim Teknolojileri”başlıklı 15 Milyon TL’lik bir Mali Destek Programının Proje Teklif Çağrısını 26 Haziran 2014’tebaşlattı. Program kapsamında kâr amacı güden ve gütmeyen başvuru sahiplerine toplamda 15Milyon TL’lik bir kaynağın başarılı projelere kullandırılması planlanıyor.Bilgi Toplumuna Dönüşüm ve Bilgi İletişim Teknolojileri Mali Destek Programının amacı,“İzmir’in bilgi toplumuna dönüşüm sürecinin hızlandırılması ve bu süreci destekleyecekuygulamalarının yaygınlaştırılması,bu amaca hizmet edecek şekilde,İzmir’de işletmelerin belirlenenöncelikli alanlarda kaliteli bilgiiletişim teknolojileri üretmelerininsağlanması” olarak belirlendi.Programın kâr amacı güdenve gütmeyen bileşenleri içinaşağıdaki öncelikler kapsamındakiprojeler desteklenecek.Program kapsamında kâr amacıgütmeyen bileşeninde, belediyelerveya tüzel kişiliği haiz bağlıkuruluşları, kamu kurumları,üniversite rektörlükleri, kamukurumu niteliğinde meslekkuruluşları, organize sanayibölgeleri, dernekler, vakıflar,kooperatifler ve birliklerbaşvurabilecek. Programın kâramacı güden bileşeninde iseKOBİ vasfı taşıyan işletmeler ilekamu kontrolündeki işletmelerbaşvurabilecek.Destekten yalnızca merkezi veya yasalşubesi İzmir il sınırları içinde bulunanbaşvuru sahipleri yararlanabilecek.Proje başına verilebilecek asgari ve azamidestekler ise şöyle:Başvurular Kalkınma Ajansları YönetimSistemi Proje ve Faaliyet Destek Modülü(KAYS) üzerinden çevrimiçi (on-line) olarak gerçekleştirilecek. KAYS sistemi 10 Temmuz2014’ten itibaren başvurular için aktif hale geldi.İnternet Üzerinden Son Başvuru Tarihi:12 Eylül 2014 Saat: 17.00Proje Dosyası Son Teslim Tarihi:19 Eylül 2014 Saat: 17.00822014 EYLÜLBİLİŞİM AJANDASI AYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 83


Erişim Sağlayıcıları Birliği,TBMM’ye taşındıDevletin “İnternettepolislik” yaptığınıileri süren CHP’liAksünger, Birliğinyasaya aykırı olarakkurulduğuna işaretetti. Aksünger,torba yasadakiİnternete ilişkinmaddelerinyürürlüğününiptali için AnayasaMahkemesi’neyaptıklarıbaşvurunun bir öncedeğerlendirilmesiniistedi.İzmir Milletvekili Erdal Aksünger, Erişim SağlayıcılarıCHP Birliği’nin (ESB) yasaya aykırı olarak kurulduğuve tüzüğünün sektör temsilcilerinin görüşlerinin alınmadanhazırlandığını açıklayarak konuyu Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne(TBMM) taşıdı. ESB’nin gizli bir biçimde kurulduğu ve ESB’yleİnternet’te polis döneminin başladığını belirten Aksünger, “Devletinternette polislik yapamaz” dedi.4 Temmuz 2014’te TBMM’ye bir soru önergesi veren Aksünger,5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi veBu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi HakkındaKanun’un 6 Şubat 2014’te TBMM’de kabul edilen 6518 sayılı “Aileve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri HakkındaKanun Hükmündeki KararnamedeDeğişiklik Yapılmasına İlişkinYasa” torba yasaya eklenerekdeğiştirildiğini anımsattı.5651 sayılı yasanın yenidüzenlemesinde yapılandeğişiklikle 85. Maddenin (n)bendinde ESB’nin kurulmasınınzorunlu hale getirildiğine değinenAksünger, ilgili düzenlemenin,“kabul edilemez” olduğunu,“dünyada örneğinin olmadığını”komisyonlar ve TBMM GenelKurullarında ısrarla ifadeetmelerine karşın önerilerininkabul edilmediğini belirtti.ESB’nin kuruluşu ve mevcutinternet servis sağlayıcıları ileerişim hizmeti veren işletmecilerinen az dörtte birinin katılımıylaimzalamasıyla oluşturulacakBirlik tüzüğünün “bir oldu-bittiyegetirilerek” halktan kaçırdığınıkaydeden Aksünger, soruönergesinde şu ifadeleri kullandı:“Artık internet polisimiz de oldu.Türk halkının bundan sonra özgürhaber alma dönemi bitmiştir.Türk halkının interneti ve sosyalmedyayı özgürce kullanmasımümkün değildir. Yapılan budeğişikliklerle AKP, Türkiye’dekiinternet kullanımını ve sosyalmedyayı zapturapt altına aldı.Türkiye’ye ancak üçüncü dünyaülkelerindeki görülebilecek biruygulama getirildi. Devlet hiçbirzaman İnternette polislik yapamaz.Bütün bunların önüne geçebilmek,yaşam alanlarımızı daha özgür,daha yaşanabilir kılmak içinAnayasa Mahkemesi CHP olarakyaptığımız iptal başvurusunubir an önce değerlendirmeli vebu yasanın ilgili maddeleriniyürürlüğünü iptal etmelidir.”ESB’nin nasıl kurulduğu, kimlerin yer aldığı, tüzüğününnasıl hazırlandığı, neleri içerdiği, gerekli altyapıya katılmazorunluluğunun neye göre belirlendiğinin bilinmediğinin altınıçizen Aksünger, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme BakanıLütfi Elvan’dan aşağıdaki 10 soruyu yanıtlamasını istedi:1. 19 Mayıs 2014 tarihi itibariyle, Erişim Sağlayıcılarıolarak faaliyet yürüten ve BTK tarafından yetkilendirilmişişletmeci sayısı kaçtır? 19 Mayıs 2014 tarihinde kurulanErişim Sağlayıcıları Birliğine ait tüzük kaç işletmeci tarafındanimzalanmıştır? Bu sayı ilgili yasa gereği erişim sağlayıcılarınınsayısının en az dörtte birini kapsamakta mıdır?2. Bu tüzük herhangi bir şekilde kamuoyu ve işletmecilerile paylaşılmakta mıdır?Birliğin <strong>web</strong> sayfası www.esb.org.tr ne zaman yayına başlayacakve bu adreste tüzük ve uygulanan erişim engellemelerine aitbilgilendirme yapılacak mıdır?3. 116 Erişim sağlayıcı tarafından imzalanmış olanTELKODER Tüzük teklifi neden dikkate alınmamıştır? Bugünekadar kaç işletmeci kurulan Erişim Sağlayıcılar Birliğineüye olmuştur? Üye olmayanlara yönelik hangi yaptırımuygulanmıştır?4. Bugüne kadar Erişim Sağlayıcılar Birliği tarafındanuygulanması için İşletmecilere gönderilen erişim engellemelerinelerdir? Bu engellemelerin içerisinde basın yayın organlarınaait haberler bulunmakta mıdır?5. Erişim Sağlayıcılarına gönderilen listelerde URLengellemesi var mıdır? Bunların tam adresleri nelerdir? ErişimSağlayıcılara engellemesi için gönderilen adreslere ulaşılmayaçalışıldığında nasıl bir uyarı ile karşılaşılmaktadır?6. Erişim Sağlayıcılar Birliği aracılığıyla iletilmesi gerekenerişim engellemelerinin kaçı TİB tarafından gönderilmiştir? Birmanada STK gibi gösterilen Erişim Sağlayıcılar Birliği ile TİBarasında organik bir bağ bulunmakta mıdır?7. İşletmecilere Erişim Sağlayıcılar Birliği Erişimsağlayıcılarının uygulayacağı erişim engellemeleri konusundabilgilendirme ilk olarak TİB tarafından mı bildirilmiştir?8. İşletmecilerle Erişim Sağlayıcılar Birliği arasında erişimengellemelerine ilişkin veriler oldukça güvensiz olan mailortamında mı paylaşılmaktadır?9. İşletmecilere Derin Paket İnceleme konusundaaltyapı kurmaları yönünde baskı yapılmakta mıdır? Bu Kişiselveri mahremiyeti ve haberleşme güvenliği açısından sıkıntıdoğurmakta mıdır?10. Hangi işletmecilerde Derin Paket İnceleme altyapısıbulunmaktadır? TTnet tarafından uygulanmaya çalışılan Phormhizmeti Derin Paket İnceleme sistemi olduğu için mi BTKtarafından cezalandırılmıştır?842014 EYLÜLBİLİŞİM AJANDASI AYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 85


2025’te robotlar,insanlarla birlikteyaşayıp onlarayardım edecek,peki Türkiye’de?Dünya robot sektörü, her yılyaklaşık 150 bini aşkın yeniüretimle, yıllık 25 milyar Dolarlıkbüyüklüğe sahip. Pazardaüretim anlamında “yok” sayılanTürkiye’deki robot sayısı,dünyadakinin ancak binde birioranında. Yakın bir gelecekte 70milyar dolara çıkması beklenensektörde Türkiye’nin “sembolikötesi” bir pay alabilesi için, devletözelsektör ve üniversitelerin dahaçok yol alması gerekiyor.Aslıhan BozkurtTTeknoloji günlük hayatın birçok anındavazgeçilmezler arasında yer alırken bu alandakien önemli gelişmeler, yapay zekâlı robotteknolojilerinde yaşanıyor. Artık bir zamanlarbirçoğumuza “uzak” gibi görünen robotteknolojileri, şimdi aslında akıllı telefonlar,uzaktan kumanda edilebilen beyaz eşyalar, akıllıtemizlik robotları, kendi kendine park edenotomobiller, hatta akıllı evlerle hayatın tam ortasındayer alıyor. Bugün robot teknolojisi, başta otomotivendüstrisi ve yan sanayileri, uzay çalışmaları, endüstri,tarım, askeri ve tıp alanında çok yoğun bir şekilde olmaküzere birçok sanayi dalında kullanılıyor. Giderek sayılarıçoğalan robotların, kalite ve güvenirlikleri de hızla artıyor.Özellikle gelişmiş ülkelerdeki endüstriyel robotlar, üretimsistemlerinde etkin bir şekilde kullanılan otomasyonunayrılmaz bir parçası haline geldi.Günümüzde sadece belirlenmiş eylemleri sistemli birşekilde tekrarlayan mekanik varlıklar olmadıklarınıkanıtlayan robotlar, insan gibi algılıyor, öğreniyor, iletişimkuruyor, farklı durumlara göre tepki gösterip kararveriyor, fikir yürütüp problem ve sorun çözüyor. Robotlarınhızla yaygınlaşmasına iyimser yaklaşanlara göre, çokyakında bazı işler, insan müdahalesine gerek kalmadanyapılabilecek. Tüm dünyada profesyonel kullanım amaçlıservis robotu satışları da hızla artıyor. Önümüzdekiyıllarda robotların hayatın her alanında, özellikle hizmet vesağlık sektöründe çok daha yaygın bir şekilde görüleceğibelirtiliyor. Kişisel bilgisayar devriminin tanınmış öncüsüBill Gates’e göre, “Robotlar yaşlılara fiziksel yardımsağlama ve hatta arkadaşlık etme alanlarında önemli birrol oynayacak.”Uluslararası Robotik Federasyonu (InternationalFederation of Robotics-IFR), 2013-2016 yılları arasındadünyada, toplam değeri 12,3 milyar Avro’yu aşan en az 95bin yeni profesyonel robotunun satılacağını öngörüyor.Federasyon, 2015’ten itibaren satış rakamlarında artışyaşanması, 2016 sonuna kadar da dünya çapında satılanrobot sayısının 1,7 milyon olmasını bekliyor. IFR’ninverilerine göre, dünya çapındaki robot sistemleri satışınınyüzde 70’i beş ülkede gerçekleşiyor: Japonya, Çin, ABD,Kore ve Almanya.“Seri üretimin insansız her aşamasının vazgeçilmezi olanrobot teknolojileri”, mesaiden bağımsız bir şekilde kalitelive hızlı üretim sağlıyor. www.celikservismerkezleri.com862014 EYLÜLDOSYA: Türkiye’de robotikAYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 87


sitesinde yer alan bir haberde, 26 Şubat2014’te İstanbul’da düzenlenen AUTOMATICAKonferansı’nda, WDMA Robotik AutomationGenel Müdür Yardımcısı Patrick Schwarkof,Avrupa, Kuzey Amerika ile Asya’da robotve otomasyon sistemlerinin, endüstrisektörünün rekabet gücünde kilit rol oynadığıve bu eğilimin gelecekte daha da artacağınıvurguladı. Konferansta; robot, montaj/robot sistemleri (Integrated AssemblySolutions) ve endüstriyel görüntü işlemesistemlerinin daha yoğun kullanılmasınınüretim maliyetlerini düşürmesi ve yüksekkalite standartları ile yenilikçi ürünlereolanak sunması nedeniyle dünyanın çeşitliyerlerindeki endüstri merkezlerinin, üretimsistemlerini optimal hale getirmek için büyükmiktarda yatırım yaptığı bildirildi. Hızlabüyüyen ülkelerde otomasyon sistemlerineolan ihtiyacın oldukça fazla olduğu gözeçarpıyor.“İnsansı robot” yapma hayaliİnsanlığın yüzyıllardır süren insansı robot(humanoid) yapma hayalini, milyonlarcadolar harcanıp 11 yıl gibi çok uzun sürenaraştırma geliştirme çalışmalarınınsonunda Japon mühendisler Eylül 1997’degerçekleştirdi. Artık insansı robotlarmerdiven çıkabiliyor, koşabiliyor, dansedebiliyor, tepside eşya taşıyabiliyor, elarabası itebiliyor, düştüklerinde kendikendilerine ayağa kalkabiliyor.Japon hükümetinin yayımladığı bir raporda,2025 yılında robotların insanlarla birlikteyaşayıp onların ihtiyaçlarıyla ilgilendiği,çocuklarını yetiştirmelerine yardım ettiği,ev işlerini yaptığı bir toplum hayal ediliyor.Araştırmacılar 2050’ye gelindiğinde tümürobotlardan oluşan bir futbol takımının,insanlardan oluşan bir takımı yenmesini ümitediyor. Ayrıca kırk-elli yıl içinde, insanın beyingücünden üstün makineler geliştirilmesibekleniyor. Japonya Başbakanı Shinzo Abe,2020 yılında Tokyo’da düzenlenecek Olimpiyatoyunlarının yanı sıra bir de robot olimpiyatlarıdüzenlenmesini önerirken How Stuff Worksteknoloji sitesinin kurucusu Marshall Brain,2040’ta robotların dünyadaki işlerin yarısınıalacağını öngörüyor.Bu arada ABD Ulusal Havacılık ve UzayDairesi (National Aeronautics and SpaceAdministration -NASA), uzayda tehlikeligörevler yapabilecek bir insansı robot“robonot” üzerinde çalışıyor.Peki, Türkiye, bu pazarın neresinde?Robotik, Türkiye’de bir endüstri oluşturuyormu?Ülkemizde de büyük sanayi kuruluşlarındayoğun, orta ölçekli kuruluşlarda iseyavaş yavaş robotların kullanılmayabaşladığını görüyoruz. Ancak Türkiye’dekirobot kullanımını sanayileşmiş ülkelerlekarşılaştırdığımızda “sembolik” olduğunusöylemek yanlış olmaz. Genç nüfusunedeniyle ilgi çeken robot teknolojilerikonusunda yapılacak her türlü çalışmanın,sadece bu alana değil, bilginin, bilimin veteknolojinin her alanına olumlu yansıyacağıyadsınamaz. Otomobil endüstrisinin yanındakauçuk ve plastik, gıda ile metal endüstrisive tıbbi alandaki uygulamalar (ameliyat vetedavilerde), robot sistemleri için büyüyensektörler olarak öne çıkıyor.Türkiye Bilişim Derneği’nin (TBD) aylık yayınıolan BİLİŞİM Dergisi olarak EYLÜL 2014sayımızın (168.), “Dosya” sayfalarımızdaBilgisayar, Yazılım, Elektronik, Makine, Uçak,Uzay ve Kontrol mühendisliklerinin ortakçalışma alanı olan “Robotik” konusuna” yerveriyoruz. Bu kapsamda, “Robot üretimindensöz eden ilk firmalardan biri” olanAKINSOFT, “hafif ve ağır sanayi robotları,hareket denetleyicileri, otomasyon sistemlerive gerekli donatım/yazılım ürünleri üreten birşirket” olan ALTINAY ile “Havacılık, otomotivve savunma sanayine endüstriyel robotlarüretip Avrupa pazarına girmeyi hedefleyen”Teknodrom üst düzey yetkililerinin yanı sıraOrta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ veUludağ Robot Topluluğu, “Yıldız SavaşlarıRobot Yarışması”nı yapan Yıldız TeknikÜniversitesi (YTÜ) Robotik ve OtomasyonKulübü, “Robot Olimpiyatları” düzenleyenİstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Kontrol veOtomasyon Kulübü yetkililerine ulaştık.Akademisyen olarak ODTÜ MühendislikFakültesi, Bilgisayar MühendisliğiBölümü’nden Yrd. Doç. Dr. Sinan Kalkan,AKINSOFT Yönetim Kurulu Başkanı,Bilgisayar Yüksek Mühendisi Dr. ÖzgürAkın ile İTÜ Robot Olimpiyatları GenelKoordinatörü Hüseyin Koç ile YTÜ Robotikve Otomasyon Öğrenci Kulübü MentoruKaan Gençay, sorularımızı yanıtlayaraksayfalarımıza katkı verdi. Altınay Robotik veOtomasyon San. ve Tic. A.Ş. Yönetim KuruluBaşkanı ve Genel Müdürü Hakan Altınay ileTeknodrom Robotik ve Otomasyon A.Ş. GenelMüdür ve Yönetim Kurulu Başkanı GökhanVargın Gök, işlerinin yoğunluğu nedeniylesorularımıza yanıt veremediler.Bu arada 2012’de Türkiye’nin ilk insansırobotu SURALP’in (Sabancı ÜniversitesiRobot Araştırmaları Laboratuar Platformu)tasarımını yapan ve geliştiren SabancıÜniversitesi Mühendislik ve Doğa BilimleriFakültesi Mekatronik Mühendisliği yetkilileriile yoğunluğumuz nedeniyle iletişimegeçemediğimiz için kendilerinden özürdiliyoruz.882014 EYLÜLDOSYA: Türkiye’de robotikAYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 89


“İstikbal, şimdi robotbilimde ve robotteknolojilerinde” diyen Yrd. Doç. Dr. Kalkan,Türkiye’nin, robot üretimi ve kullanımındadünyada oldukça gerilerde olduğuna dikkatçekti. Her yıl 160 bin yeni robotun üretildiğinibelirten Kalkan, yıllık 25 milyar Dolarlık birhacim oluşturan sektörün yakın gelecekte70 milyar dolara çıkacağına işaret ederekbu konuda geri kalma lüksümüz olmadığınıvurguladı. Kalkan, Bilim, Sanayi ve TeknolojiBakanlığı ile TÜBİTAK’ın, “Robotlar ve RobotTeknolojileri Platformu” oluşturulmasını daönerdi.2015’te seri üretime geçecek robotfabrikalarının altyapısının oluşturulduğunuaçıklayan Akın, devlet ve üniversitelere büyüksorumluluklar düştüğüne işaret edip uzunvadeli stratejiler gerektiren bu sektörde, Ar-Ge’ye ciddi zaman ve bütçe ayrılması, yeterlidonanıma sahip mezunlar verilmesininönemini vurguladı.İTÜ Robot Olimpiyatları Genel KoordinatörüKoç, üniversite-sanayi işbirliğinin hâlâyeterli düzeyde olmadığına dikkat çekenKoç, devletin eğitimdeki kaliteyi yükseltmesi,bu alanda çalışanlara daha fazla olanaksunulması ile üniversitelerde robotiğeyönelik proje ve araştırmalara gereklisermaye desteği verilmesini istedi.YTÜ Robotik ve Otomasyon Öğrenci KulübüGençay ise, Türkiye’de bu alandaki altyapınınyeterli seviyeye gelemediğine işaret edipüniversitelerde bile bu konuların ikinci hattaüçüncü plana atıldığının altını çizdi.Ciddi yatırım ve hazırlıkgerekiyorRobot kullanımı, ülkelerin rekabet gücüile üretkenliğine önemli katkılar sağlarkengelişmiş ülke olma yönündeki ilerleyişinide hızlandırıyor. Oysa Türkiye’de tüm dünyaile aynı standartlarda robot teknolojilerigeliştiren, üreten ve yurtdışına satışyapabilen firma sayısı yok denecek kadaraz. Son yıllarda özellikle üniversitelerde bualanda önemli çalışmalar yapılırken bazıüniversiteler robot geliştirdi bile. Buumut vaat verici gelişmelere karşınhâlâ alınması gereken çok zor ve uzunbir yol olduğu biliniyor. Ciddi maliyetlernedeniyle belli bir yatırım isteyen, uzunzaman alan, özverili ve Ar-Ge uzmanlığıgerektiren robot teknolojilerindegönüllü, uzman ve vizyon sahibi kişilerönemli rol alıyor.Ülke genelinde talep ve altyapıeksikliği, finansal güçsüzlük, sermayepotansiyelinin azlığı, teşvik vedesteklerin yokluğu, yetişmiş kalifiyeinsan sıkıntısı yaşayan Türkiye’nin,“geleceğin teknolojisi” olarak gösterilenve en fazla gelecek vaat eden araçlardanbiri olan robot ve robotik teknolojisini,sadece “yeni nesil oyuncak” olarakgörmemesi, aksine bu alana çok ciddiyatırım ve hazırlık yapma zorundaolduğunun altı çiziliyor. Türkiye,özellikle endüstriyel robotlar için,büyüyen yeni bir pazar olarak görülüyorama yerli bir endüstri oluştuğu,hatta ayak izlerinin bile görüldüğünüsöylemek söz konusu değil.“Düş gücüne bağlı” olan yeni robotuygulamalarının üretilmesi ve robotteknolojisinin yaygınlaştırılmasıiçin öncelikle farkındalık yaratılıpher düzeydeki eğitim kurumlarındabu konuda daha fazla çalışmalaryapılmasını sağlamak, uzun vadelistrateji ve politikalar geliştirmek,farklı sektörleri kullanım konusundabilinçlendirmek, insanların yaratıcılıkyeteneklerini doğru bir şekildeyönlendirip desteklenmek, üniversitedevlet-sanayiişbirliği mekanizmalarınıoluşturmak, yeterli bütçe özel teşviklervermek gerekiyor.Dünya robot nüfusunun binde birioranına sahip olan Türkiye’de robotkullanımı yaklaşık 10 yıl ile fazla eskitarihlere dayanmıyor. Daha çok insanınbaşarmasının güç olduğu, hassasiyet902014 EYLÜLDOSYA: Türkiye’de robotikAYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 91


ve kalitenin önem taşıdığı işlerde robotkullanıldığı görülüyor.Bir robot için 100 bin ila 600 bin Dolararasında yatırım gerektiğinden Türkiye’dekifirmaların bu kadar yatırımı yapmak yerineişçi çalıştırma, ödemeleri bazen zamanayayma ve basit yapılı makineleri kullanmayıtercih ettikleri belirtiliyor.“Robot” kelimesi ilk kez 93,“Robotik” ise 73 yıl öncekullanıldıMÖ 285-222’de yaşayan, Yunan mühendisliğiekolünün ilk ve önemli temsilcilerinden olanKtesibius, çağını aşan pek çok çalışmasıylasibernetik ve “Robotik biliminin babası”sayılıyor. İlk otomasyon kavramını iseAristo’nun ortaya attığı kabul ediliyor.M.Ö. 4. Yüzyılda Aristo, “Eğer her araçkendi işini görebilseydi, insan eline ihtiyaçduymadan mekik kendi dokuyabilse, lir kendiçalabilseydi, yöneticilerin elemanlara ihtiyacıkalmazdı” diye yazmış.Türkçe’ye İngilizce’den geçen “robot”sözcüğü, İngilizce’ye Çek yazar KarelCapek’in “Rossum’un Evrensel Robotları-Rossum’s Universal Robots (RUR)” adlıtiyatro eserinden girdi. 1921’de yazılantiyatro oyununda Capek, bu kelimeyi Çekdilinde “hizmet eden” anlamında kullanılan“robota”dan türetti. Tiyatro oyunu, “İnsanmakineyi yapar, makine de insanı öldürür”teması üzerine kuruluydu.Robot düşüncesi, 1926 Alman yapımı“Metropolis” adlı filmde sinemayayansıdı. 1939’da New York dünya fuarında,yürüyebilen robot “Electra” sergilendi.1940’ta Massachusetts TeknolojiEnstitüsü’nde (MIT) radar teknolojisigeliştirilmesi, cisimleri insan etmeniolmadan algılama konusunda en önemliadımlardan birisi oldu. Aynı yıl Grey Walterışığa yönelen ilk gezer robotları (machinaspeculatrix) üretti. 1941’de ise Isaac Asimov“Robot” kelimesinden “Robotik” kelimesinitüreterek ilk kezkullandı.Makine, uçak, uzay,yazılım, elektronik,bilgisayar ve kontrolmühendisliğidallarının ortakçalışma alanı olanrobotlar, “bir yazılımaracılığıyla yönetilenve yararlı bir amaçiçin iş ve değerüreten karmaşıkmakineler” olaraktanımlanıyor.Büyük ilgi görenRobotik, Türkiye’deMekatronik adıylaanılıyor.Günümüzüngelişmiş ülkelerinderobotlarınçeşitli üretimsüreçlerinde esnek üretim birimlerioluşturacak biçimde düzenlenmesi hızlayaygınlaşıyor. Hatta tümüyle bilgisayardenetiminde fabrikalar kurulmasındason aşamaya gelindiği, denemeçalışmaların yapıldığı bildiriliyor.Türkiye’de şimdilik tıp ve sağlıktarobotik (Robotik protezler ve ameliyatrobotları) kullanımına tanık oluyoruz.Türkiye’deki uygun ücret ile işgücününçok kolay bulunabilmesi, sermayepotansiyelinin azlığı ve imalathanelerindüşük üretim hacimleri robotkullanmayı engelleyici etmenlerinbaşında geliyor. Oysa gelişmiş ülkelerinteknolojisine ayak uydurabilmek içinTürkiye’nin çağımızın otomasyonyöntemi olan iş robotları ve esneküretim birimleri konusunda politika,strateji ve hedefler belirlemesigerekiyor.Robot topluluklarıProfesyonel ve ileri düzeyde bir çalışmagerektiren robot teknolojisi, özel ve kamusektörünün ilgi alanına girdiği gibi üniversite,lise ve kişisel hobi düzeyinde ilgi görüyor.Robot teknolojisinin öğrenilmesi ve insanyaratıcılığını birleştirmesiyle ortaya başarılıörnekler çıkabiliyor. Bu kapsamda Türkiye’debirçok üniversitede, robot teknolojisi eğitimialmasa da robot tasarımı ve üretimindeçalışmak isteyen öğrencilerden oluşan robottoplulukları bulunuyor. Bazı üniversitelertarafından da düzenlenen robot yarışmalarıbu konuya ilginin yüksek olduğunungöstergesi. Türkiye’de robot yarışmalarınıilk kez ODTÜ düzenledi. Daha sonra MilliEğitim Bakanlığı da “Robot Yarışması”yaptı. Artık, ODTÜ, İstanbul ve Yıldız Teknik,Uludağ, Bilkent, Çankaya, Sakarya, SüleymanDemirel üniversiteleri ile İzmir YüksekTeknoloji Enstitüsü gibi kurumlar robotyarışmaları düzenliyorlar.922014 EYLÜLDOSYA: Türkiye’de robotikAYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 93


ODTÜ Bilgisayar Mühendisliği’nden Yrd. Doç. Dr.Sinan Kalkan: İstikbal, şimdi robotbilimdeve robot teknolojilerindeDünyadahalen 1.2milyondanfazlaendüstriyelrobotunkullanıldığıve her yıl160 bin yeni robotunüretildiğini belirtenKalkan, yıllık 25 milyarDolarlık bir hacimoluşturan sektörünyakın gelecekte 70milyar dolara çıkacağınıbildirdi. Türkiye’nin,robot üretimi vekullanımında dünyadaoldukça gerilerdeolduğuna dikkat çekenKalkan, “Robotlar veteknolojileri konusundageri kalma lüksümüzyok” dedi. Kalkan,Bilim, Sanayi veTeknoloji Bakanlığı ileTÜBİTAK’ın, “Robotlarve Robot TeknolojileriPlatformu”oluşturmasını önerdi.Bilgisayar, Yazılım, Elektronik, Makine, Uçak,Uzay ve Kontrol mühendisliklerinin ortakçalışma alanı olan “Robotik” konusuna” yerverdiğimiz “Dosya” sayfalarımıza Orta DoğuTeknik Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi,Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nden Yrd. Doç.Dr. Sinan Kalkan, sorularımızı yanıtlayarakkatkı verdi. Tanım, robot teknolojilerinin hangiihtiyaçtan doğduğu, temel özellikleri ve en çokhangi sektörlerde kullanıldığını anlatan Kalkan,dünyaya hükmedecek ülkelerin ekonomilerininbüyüklüğü, halkının güvenliği ve hayatstandartları ile silahlı kuvvetlerinin gücünürobotların belirleyeceğinin öngörüldüğünüaçıklayarak “İstikbal robotlarda” dedi.Şu anda dünyada yaklaşık 1.2 milyondan fazlaendüstriyel robotun kullanıldığı ve her yıl 160binden fazla yeni endüstriyel robotun üretimbandında yerini aldığını söyleyen Kalkan, heryıl 25 milyar Dolarlık bir hacim oluşturanendüstriyel robot teknolojileri sektörününyakın gelecekte hızla artarak 70 milyar dolarseviyelerine çıkacağını vurguladı.Gelecekte robotlarınhizmet ve sağlık sektöründede yaygın bir şekilde görüleceğine değinenKalkan, “Yakında restoranda yemeğimizi birrobot servis edecek, evlerimizde yemeği birrobot hazırlayacak. Hatta insan hata payının enpahalıya mal olduğu bir alanda, hastanelerderobot doktorlar ve hemşireler, bizimleilgilenecek ve en hassas ameliyatlarda yeralacak” diye konuştu.“Bu teknolojinin dünyayı daha yaşanılabilirbir yer yapacağından emin olamasakda, hayatlarımızı kolaylaştıracağı, bazıproblemlerimizi çözeceği aşikâr” diyenKalkan, bilgisayar ve yazılım teknolojileriningelişmesinin robot teknolojisi için oldukçaönemli olduğunun altını çizdi.Türkiye’de ufak çapta robot teknolojilerigeliştiren birkaç firma dışında bir üretimolmadığına işaret eden Kalkan, “Bukaçırmamamız gereken bir tren. İstikbal nasılbir zamanlar göklerde idiyse, şimdi robotbilimdeve robot teknolojilerinde” uyarısında bulundu.Kalkan, ODTÜ, Boğaziçi, İTÜ, Sabancı, Koç olmaküzere pek çok üniversitede lisans ve lisansüstüseviyelerinde dersler verildiği, Mekatronikprogramları ve bölümleri olduğunu anımsattı.Üniversitelerde son teknoloji robotlarınaraştırma projelerinde kullanıldığı, hatta bazıüniversitelerin robot geliştirdiğini belirtenKalkan, bunların umut vaat eden gelişmelerolduğunu ancak hâlâ kat edilmesi gereken çokyol olduğunun görüldüğünü söyledi.Türkiye’nin, robot üretimi ve kullanımındadünyada oldukça gerilerde olduğundan yakınanKalkan sözlerini şöyle devam etti:“Türkiye’nin pek çok konuda potansiyeli var vebunlardan birisinin robot üretimi ve kullanımıolduğu kesin. Türkiye gibi gelişen ekonomilerin,gelişmiş ekonomileri yakalayabilmesinintek yolunun robot teknolojileri olduğunusöyleyebiliriz. Robot teknolojileri hemüretimde, hem günlük hayatta, hem de askeriuygulamalarda çok yaygın kullanılacak; bunedenle, robotlar ve teknolojileri konusunda gerikalma lüksümüz bence yok.”Robot teknolojilerinde birçok çözülmesi gerekenproblem ve aşılması gereken engel bulunduğunuifade eden Kalkan, endüstriyel robot teknolojileriözelinde, aşılması gereken önemli engellerdenbirinin insan-robot iletişimi, etkileşimi vegüvenliği olduğuna işaret etti.Robotların Türkiye’de “pahalı, çok kırılgan vetamirinin zahmetli olması” ile “yeterli seviyedeüretimin olmaması” nedeniyle yaygın olarakkullanılmadığını bildiren Kalkan, en önemlinedenin ise, “özel teşviklerin eksikliği” olduğunuvurguladı.Kalkan, dünyada geride olduğumuz bu alandayapılabilecekleri ise şöyle sıraladı:“Robot ve teknolojileri için üniversiteve firmaların belirli öncelik alanlarındakullanılmak üzere robotlar ve robot teknolojileriüretilebilmesi için teşvik edilmesi; robot ve robotteknolojilerinin kullanımı için farklı sektörlerinbilinçlendirilmesi; robotların kullanımınıözendirme amaçlı pilot uygulamalarıngerçekleştirilmesi, teşvik edilmesi; Bilim,Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile TÜBİTAKtarafından ortaklaşa ‘Robotlar ve RobotTeknolojileri Platformu’kurulması, tüm Ar-Gefaaliyet ve teşviklerin bu platform güdümündeyürütülmesi.”942014 EYLÜLDOSYA: Türkiye’de robotikAYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 95


-Robot teknolojileri ve “robotik”i nasıltanımlayabiliriz? Günümüz otomasyonsistemlerinden birini oluşturan robotteknolojileri hangi ihtiyaçtan doğdu vetemel özellikleri nelerdir?İşgücü maliyeti,üretim, verimlilik ve rekabet açısından ülkeekonomilerinde ne gibi roller üstleniyor?ve sağlık sektörüdür. Yakında restorandayemeğimizi bir robot servis edecek,evlerimizde yemeği bir robot hazırlayacak.Hatta, insan hata payının en pahalıya malolduğu bir alanda, hastanelerde robotdoktorlar ve hemşireler, bizimle ilgilenecekve en hassas ameliyatlarda yer alacak.-“Robot” kelimesi, ilk defa 1920’de bir Çekyazar tarafından yazdığı bir oyunda, basit,seri-üretilmiş, insan gibi görünen köleler içinkullanılmış ve “roboti”, “robota” gibi benzerkelimeler, Çek ve orta Balkan ülkelerinde“emek”, “iş”, “hizmet” gibi anlamlar taşıyor.“Robotik” kelimesi ise, başka bir yazarIsac Asimov, tarafından dağarcığımızakazandırılmış ve “robot alanı” veya “robotbilimi” anlamına geliyor.Günümüzde ise, robotlar ve robotteknolojileri, iş gücü gerektiren her sektörde,maliyeti, insan kaybını, üretim zamanınıdüşürmek ve genel olarak, bizlerin güvenliği,rahatı ve refahını artırmak için kullanılıyor;yakın gelecekte çok daha fazla kullanılacak.Hatta öngörülere göre, geleceğe yönverecek, dünyaya hükmedecek ülkelerinekonomilerinin büyüklüğü, halkının güvenliği,silahlı kuvvetlerinin gücü, halkının hayatstandartlarını robotlar belirleyecek. Biranlamda, “İstikbal robotlarda” diyebiliriz.-Bugün dünyada hangi ülkeler en fazla robotasahip? Dünyada bu alana hangi ülkeler hangioranda yatırım yapıyor? Robot endüstrisinindünyadaki pazar büyüklüğü, robotiğin önemi vegeleceğine ilişkin öngörüler nelerdir?-ABD, Japonya, Güney Kore, Almanya,Fransa, İngiltere, Danimarka gibi ülkelerin,robotlar ve teknolojileri konusunda daha iyiolduğunu, daha fazla robota sahip olduklarınısöylemek mümkün. Bunun asıl nedeninitahmin etmek çok da zor değil;bu ülkeler,en çok teknoloji üreten ve ihraç eden ve aynızamanda, kendi halkının refahını, güvenliğinien üst düzeyde tutan ülkeler. Japonya’daHonda; Amerika’da Google, BostonDynamics gibi büyük firmaların da desteğive ülke olarak bu alana yaptıkları yatırım veteşvikler nedeniyle, bu alanda daha ilerideolan ülkelerin Japonya ve ABD olduğunusöyleyebiliriz. ABD, özellikle savunmasanayiinde, yük taşımadan, arama-kurtarmaçalışmalarına, gözetlemeden, silahlıçatışmalara vs. robot teknolojileri geliştiripkullanıyor.Özellikle fabrikalarda üretim bantlarındafarklı görevler için destek olan endüstriyelrobotlar dediğimiz robotlar, oldukça yaygınkullanılıyor. Şu anda dünyada yaklaşık1.2 milyon adetten fazla endüstriyel robotkullanılmakta ve her yıl 160 binden fazlayeni endüstriyel robot fabrikalarda üretimbandında yerini alıyor. Her yıl, donanımı,bakımı, yazılımı vs. ile birlikte, endüstriyelrobot teknolojilerinin 25 milyar Dolarlık birhacim oluşturduğu ve bu sektörün yakıngelecekte hızla artarak 70 milyar dolarseviyelerinde bir ticaret hacmi oluşturacağıöngörülmektedir .Robot teknolojilerine ve robot bilime yönveren en önemli sektörlerden birisi, savunmasanayiidir. Gelecekte arama kurtarmaçalışmalarında, yük taşımada, insan hayatıiçin tehlike arz eden çatışmalarda, barışçılamaçlı operasyonlarda veya tamamen saldırıyeteneğine sahip, silahlarla donatılmışrobotlar göreceğiz. Yine savunma sektörüneyön veren ülkelerden olan ABD, bu konuda dalider durumda. ABD, hâlihazırda yük taşımakiçin, çatışmalarda barışçıl veya saldırı amaçlırobotlar kullanılıyor. Hatta yakın gelecekteABD ordusunun en az 3’te birinin otonomrobotlardan oluşması planlanıyor .Gelecekte robotları yaygın görmeyibeklediğimiz diğer sektörler ise, hizmet- Robot teknolojisi dünya ve Türkiye’deöncelikle hangi alan, sektör ve sanayi dallarındakullanılıyor?-Robot teknolojisi dünyada daha çokendüstride üretime destek amacıylakullanılıyor ve sivil (sağlık, hizmet, eğlencesektörlerinde) amaçlı ve savunma sanayiindekullanımı daha geride kalıyor. Ülkemizdeise durum farklı değil; hazır parçalardanotomotiv birleştirme konusunda önemlibir üs olan ülkemizde robotlar daha çokendüstriyel amaçlı kullanılıyor. İnsansız havaaraçları, yarı-otonom mobil platformlar,kısıtlı yeteneklere sahip insansı robotlar ileyavaş yavaş farklı sektörlerde de robotlarınkullanımı filizleniyor.- Elektronik sektörü ile kullanılan robotoranı arasında nasıl bir ilişki var? Elektroniksektörünün gelişmiş olması, bu alandakullanılan robot oranını düşürür mü, artırır mı?-Bir robotu oluşturan önemli bileşenler(elektronik, mekanik, yazılım vs.) varve bunların gelişmesi, doğal olarakrobot teknolojileri ve kullanımını dayaygınlaştıracak.-Ülkeler, üniversiteler ve firmalar robotteknolojisine neden ilgi gösteriyor?-Çünkü gelecek, robotlarda. Hayatımızınher aşamasında robotlar yer alacak;hastanelerde, restoranlarda, marketlerde,fabrikalarda; karada, denizde; sivilde,savunma sanayiinde. Bu teknolojinin dünyayıdaha yaşanılabilir bir yer yapacağından eminolamasak da, hayatlarımızı kolaylaştıracağı,bazı problemlerimizi çözeceği aşikâr.962014 EYLÜLDOSYA: Türkiye’de robotikAYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 97


Bu türden gelişen ve çağa yön veren birteknolojide, alanda doğal olarak her ülke,üniversite ve firma en iyi olmak istiyor, sözsahibi olmak istiyor.-Robotik teknolojisindeki çalışmalarınbilgisayar teknolojisindeki gelişmelerleilişkisi konusunda bilgi verir misiniz?-Temelde bir robotu, kolları, bacaklarıveya farklı uzuvları ve sensörleri olan birbilgisayar kasasına benzetebiliriz; robotuniçinde de bir bilgisayardakine benzer birşekilde parçalar (işlemci, hafıza, sabitdisk vs.) var. Robotlar için gerçek zamanlıçalışma; çok büyük miktarda veriyi anındaişleyip doğru karar vermek önemli olduğuiçin, üzerindeki bilgisayar teknolojisi oldukçaönemli. Bir o kadar önemli olan kısım da,bu kasayı bizim için kullanılabilir yapan,üzerinde çalışan yapay zekâdır, yazılımdır.Bu nedenle, bilgisayar ve yazılımteknolojilerinin gelişmesi robotteknolojisi için oldukça önemlidir.- İlk robot kullanma fikri ortayaatıldığında, “işsizlik oluşturacağı”endişesiyle gösterilen tepkiler nedenazaldı? Endüstride robot kullanımınınbaşlıca nedenleri ve robotun nedeninsan yerine tercih edildiğini açıklarmısınız?durumlarda da çalışabilen işgücü olmasıdır.Ancak, robotlar hâlâ yeterli seviyede otonomolamadıkları ve orta-uzun vadede böylekalmaya devam edecekleri için, insanlartarafından yönlendirilmeleri, yönetilmeleri,programlanmaları ve insanlarla beraberçalışmaları kaçınılmazdır.- Türkiye’de çok belirgin üretimi olmayan bualana, hangi üniversiteler nasıl bir eğitim veüretim desteği veriyor?-Belirttiğiniz gibi, Türkiye’de ufak çapta robotteknolojileri geliştiren birkaç firma dışında(örneğin, Akınsoft tarafından üretilen Akıncırobotu) pek bir üretim maalesef yok ve bukaçırmamamız gereken bir tren. İstikbalnasıl bir zamanlar göklerde idiyse, şimdirobotbilimde ve robot teknolojilerinde.Bu konuda geri kalmamak adına, baştaODTÜ, Boğaziçi, İTÜ, Sabancı, Koç gibiüniversiteler olmak üzere pek çoküniversitemizde lisans ve lisansüstüseviyelerinde dersler verilmekte,hatta Bilgisayar Mühendisliği, MakineMühendisliği, Elektrik-ElektronikMühendisliği bölümleri ortaklığındaMekatronik programları hatta bölümleriyürütülüyor. Üniversitelerimizde sonteknoloji robotlar araştırma projelerindekullanılıyor, hatta bazı üniversitelerimiz kendirobotlarını geliştiriyor. Örneğin, SabancıÜniversitesi, Türkiye’nin ilk insansı robotunu;ODTÜ, bacaklı mobil bir robot geliştirdi.Bunlar umut vaat eden gelişmeler, fakat sonteknoloji ile geliştirilen ve dünya çapındabinlerce satılan robotlar ile kıyasladığımızda,hâlâ kat etmemiz gereken çok yol olduğunugörüyoruz.- Türkiye, robot kullanımında nerede? Dünyapazarındaki yeri ve konumu nedir? Ülkemizderobotlar hangi alan, sektör ve sanayi dallarında,hangi oranlarda kullanılıyor?-Türkiye, robot üretimi ve kullanımındadünyada oldukça gerilerde. Ülkemizdeen çok kullanımın, otomotiv sanayiindeüretim bantlarında ve savunma sanayiinde,özellikle insansız hava araçlarında olduğunusöyleyebiliriz. TÜBİTAK ve Sanayi Bakanlığıdestekleri ile sivil uygulamalar da yavaşyavaş filizlenmekte.- Robot üretimi ve kullanımı açısındanTürkiye’nin büyük bir potansiyeli olduğuve gelecekte bu alanda önemli yatırımlaryapacağı belirtiliyor. Robotiğin ülkemizingeleceğindeki önemi konusundaki görüş vedeğerlendirmelerinizi alabilir miyiz?-Türkiye’nin pek çok konuda potansiyelivar ve bunlardan birisinin robot üretimive kullanımı olduğu kesin. Türkiye gibigelişen ekonomilerin, gelişmiş ekonomileriyakalayabilmesinin tek yolunun robotteknolojileri olduğunu söyleyebiliriz. Robotteknolojileri hem üretimde, hem günlükhayatta, hem de askeri uygulamalarda çokyaygın kullanılacak; bu nedenle, robotlar veteknolojileri konusunda geri kalma lüksümüzbence yok.-Tepkilerin azalmasının temelgerekçelerini, gelişen teknolojininaynı zamanda yeni iş dalları daoluşturması, işgücünün yenioluşan dallara kayması nedeniyleoluşturduğu işsizliğin aslındabüyük bir oranda olmamasıve teknolojin getirilerinin,götürülerinden daha fazla olmasıolarak sayabiliriz.Endüstride robot kullanımınınbaşlıca nedeni, daha az hata payıile daha verimli, hızlı ve insanlariçin hayati tehlike de arz edebilen-Araştırma ve geliştirme (Ar-Ge) ile robotteknolojisi arasında nasıl bir ilişki var?Endüstriyel robot teknolojisini sürekli olarakgeliştirmek ve sanayinin ihtiyacına yönelikuluslararası standartlarda robotlar yapmaküzere ne gibi çalışmalar yapılması gerekiyor?-Robot teknolojileri son 10 yılda hızlailerlemiş olsa da, çözülmesi gerekenpek çok problem, aşılması gereken pekçok engel var. Bunları da ancak yeniyöntemler, yeni teknolojiler araştırılarakgeliştirilerekaşabiliriz. Endüstriyel robotteknolojileri özelinde, aşılması gerekenönemli engellerden biri, insan-robot iletişimi,982014 EYLÜLDOSYA: Türkiye’de robotikAYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 99


etkileşimi ve güvenliği. Robotlar ne kadar gelişmiş olsa da, orta ve uzunvadede çoğu işleri kendi başlarına halledemeyecekler ve insan operatörlere,ustalara, mühendislere ihtiyaç duyacaklar, beraber çalışmak, bir işi başarmakdurumunda kalacaklar. Bunu sağlayabilmek için ise, robotların insanlarıalgılayabilmesi, anlayabilmesi, insanlarla iletişim kurabilmesi, bir işi bir insanlaberaber yapabilmesi gerekiyor. Tabi burada, güvenlik işin içine giriyor – birrobotun en ufak yanlış bir hareketi, bir insanı yaralayabilir, hatta canına malolabilir. Bu nedenle, kısa ve orta vadede endüstriyel robotlarda çözülmesigereken problemler, güvenlik, iletişim ve etkileşim olacak.sol: ODTÜ Bilgisayar MühendisliğiKOVAN Araştırma Laboratuvarındabulunan iCub insansı robotualt: ODTÜ Bilgisayar MühendisliğiKOVAN Araştırma Laboratuvarındabulunan iCub insansı robotu(Fotoğraflar: Sinan Kalkan)-Robotların Türkiye’de yaygın olarak kullanılmamasının nedenlerini nasılsıralayabiliriz?-Birinci nedeni aslında robotların hâlâ pahalı, çok kırılgan ve tamirinin zahmetliolması. İkinci nedeni, yeterli seviyede üretimin (hem robot üretimi, hem derobotları kullanarak belirli uygulamaların yapılması, insanların problemlerininçözülmesi) yapılmıyor olması. Otomotiv ve savunma sanayi dışında, en çokrobotları üniversitelerde görüyoruz ve bunlar da genel olarak sadece araştırmaamaçlı kullanılıyor. Bunların yayılabilmesi için, özel teşviklerle gerçek hayatproblemlerine uygulanması ve kullanılması gerekiyor. En önemli neden ise, özelteşviklerin eksikliği.-21. yüzyılın gerektirdiği robot teknolojisini üretip tabana yaymak üzere hangi ulusalpolitika, hedef ve standartların belirlenmesi gerekiyor? Bilim ve Teknoloji YüksekKurulu, bu alana ilişkin hedef, strateji, öncelik ve kararlar alıyor mu?-Dünyada bu konuda o kadar gerideyiz ki, bu konuda yapılabilecek çok şey var.Örneğin, robot ve teknolojileri için üniversitelerin ve firmaların belirli öncelikalanlarında kullanılmak üzere robotlar ve robot teknolojileri üretilebilmesi içinteşvik edilmesi; robot ve robot teknolojilerinin kullanımı için farklı sektörlerinbilinçlendirilmesi; robotların kullanımını özendirme amaçlı pilot uygulamalarıngerçekleştirilmesi, teşvik edilmesi; tüm bunlar için Bilim, Sanayi ve TeknolojiBakanlığı ile TÜBİTAK tarafından ortaklaşa “Robotlar ve Robot TeknolojileriPlatformu” oluşturulması ve tüm Ar-Ge faaliyetlerinin ve teşviklerin bu platformgüdümünde yürütülmesi gerekiyor.BTYK kararlarında, hedeflerinde daha öncelikli problemlere (örneğin, su, enerji,sağlık) daha çok yer ayrılıyor, bunun yansımalarını da doğal olarak TÜBİTAKçağrılarında görüyoruz. Robotlar ve robot teknolojileri farklı hedeflere ulaşmakiçin kullanılan araçlar olarak geçiyor yer yer.-Endüstriyel teknolojik birikimleri gerçekleştirmek, akademik altyapıyı da destekleyipinsan yetiştirmek ve sonunda bilimsel bilgiden teknoloji üreterek ekonomik faydayadönüştürme konusunda ulusal bir sinerji oluşturmak için ne yapılması gerekiyor?-Biraz önce de değindiğim gibi, bu güdümde, TÜBİTAK, Bilim Sanayi ve TeknolojiBakanlığı, sektör temsilcileri ve üniversitelerin iştiraki ile bir “Robotbilim verobot teknolojileri” platformu oluşturulabilir.1002014 EYLÜLDOSYA: Türkiye’de robotikAYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 101


AKINSOFT Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Akın:Yeni prototiplerimizle dünyada bulunanörnekleri geçeceğimizi iddia edebiliriz2015’te seri üretime geçecek robot fabrikalarının altyapısınınoluşturulduğunu açıklayan Akın, hiçbir destek almadıkları projelerinikendi öz sermayeleriyle gerçekleştirdiklerini söyledi. Devlet veüniversitelere büyük sorumluluklar düştüğüne işaret eden Akın, uzunvadeli stratejiler gerektiren bu sektörde, Ar-Ge’ye ciddi zaman vebütçe ayrılması, yeterli donanıma sahip mezunlar verilmesi, sanayideüretim alanının genişletmesi ve malzeme tedarik zincirinin zamanındasağlanmasının önemini vurguladı.“Robotik” konulu “Dosya” sayfalarımızaTürkiye’de ilk ticari insansı robot üretimiçalışmalarını başlatan AKINSOFT YönetimKurulu Başkanı Dr. Özgür Akın da katkı verdi.Sorularımızı yanıtlayan Akın, Konya’da 1995’tekurulan AKINSOFT’un, insanlık yararına robotikteknolojiler alanında yapay zekâ ve “İnsansırobotlar” üzerindeki Ar-Ge çalışmalarınıyürüttüğünü anlatıp 2015’te seri üretimegeçecek robot fabrikalarının altyapısınınoluşturulduğunu açıkladı.İlk ticari insansı robot AKINCI-1 ve mobilrobot AKINCI-2 prototiplerinin tamamlandığıve AKINCI-3 ile ilgili çalışmaların da ivmekazandığını anlatan Akın, AKINSOFT’un Konya veİstanbul’da 100’ün üzerinde personeliyle 81 il vedünya genelinde birçok ülkede 2 binin üzerindeçözüm ortaklarından oluşan yapılanması ilehizmet ve üretim gerçekleştirerek teknolojininnabzını tuttuğunu belirtti.“Teknolojiyle aynı seviyede ilerlemeyi ilkeedindik ve bu doğrultuda tüm çalışmalarımızışekillendirdik” diyen Akın, global rekabetteteknoloji üreten Türkiye temsilcisi olma adınayol haritasını yıllar önce belirlediklerini vedisipline olduklarına değinerek teknoloji ithaleden değil, ihraç eden ülkeler arasında olmayıhedeflediklerini bildirdi. Çalışmalarıyla çok yolaldıklarını söyleyen Akın, “Dünyada geliştirilenrobotlarla eş değerde prototipler tasarladığımızıhatta yeni prototiplerimizle dünyada bulunanörneklerini geçeceğimizi iddia edebiliriz” dedi.Projelerini kendi öz sermayeleriylegerçekleştirdikleri ve hiçbir destek almadıklarınıifade eden Akın,değerli pek çok üniversiteye rağmen, çok azsayıda üniversitenin laboratuarlarında buteknolojilere yer verilmesine bir bilim adamıolarak üzdüğünü söyledi.Son yıllarda yapılan girişimlerin umut vericiolduğuna işaret eden Akın, şeker pancarındaverimi artıracak tarım robotu AS-PNRC-1’inAr-Ge çalışmalarının tamamlandığı, gerçekarazi üzerinde ilk ekimini gerçekleştiren TarımRobotu Prototipi PNCR-2’nin AKINSOFT ve dünyatarihindeki yerini aldığını kaydetti. Akın, AKINCI-3’te büyük sürprizlerin gündeme geleceğiniaçıkladı.Ürettikleri robotların, insanların üzerindeki fizikiiş yükünü alacağını bu nedenle daha çok zekâyayönelik işlerde yoğunlaşabileceğinin altını çizenAkın, özel sektöre ciddi maliyetler getiren butür çalışmaların, özveri ve bu yola gönül vermiş,alanında uzman, vizyon sahibi kişiler tarafındanyapılabileceği vurgusu yaptı.Kalifiye insan kaynakları istihdamını sağlamak,sanayi alanındaki tedarik zincirindeki etmenlerciddi sorunlar arasında yer aldığına işareteden Akın, olumsuz etkenler aşıldığındapek çok kurumun bu sahada yerini alacağınıdüşündüğüne değindi.Son yıllarda üniversite-sanayi iş birlikteliklerioluşturulmaya çalışıldığını anımsatan Akın,Türkiye’de sanayi merkezlerinde tam olarakuygulamaya geçilememesinin bilinçlendirmeninyeterli olmamasından kaynaklandığının altınıçizdi.Pazarda satışa sunulan robot ürünleribulunmadığı, seri üretimin 2015’te başlayacağınıilan eden Akın, “Teknoloji tüketicisi olmak diğeruluslara bağımlılığı getirecek. Bu nedenle devletpolitikaları, başarıya ulaştıracak bileşenlerüzerine kurulmalı” dedi.Devlet ve üniversitelere büyük sorumluluklardüştüğüne inanan Akın, uzun vadeli stratejilergerektiren bu sektörde, Ar-Ge’ye ciddi zamanve bütçe ayrılması, uzmanlık gerektireninsan kaynaklarının üniversitelerden yeterlidonanıma sahip olarak mezun edilmesi, sanayisahasında; üretim alanını genişletmesi malzemetedarik zincirinin zamanında sağlanmasınınprojelerin başarı ile tamamlanmasında etkin roloynayacağını vurguladı.1022014 EYLÜLDOSYA: Türkiye’de robotikAYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 103


-AKINSOFT, robot teknolojisi alanında ne zaman ve hangi ihtiyacıkarşılamak üzere çalışmaya başladı? Hedefiniz neydi? Kaç çalışanınız,ofis ve merkeziniz bulunuyor? Bu alanda ne gibi Ar-Ge çalışmalarıve yatırımlarda bulundunuz? Yeni teknolojileri üretme ve gelecekteknolojileri alanlarında nasıl bir yapılanmaya gittiniz? Yurtdışıprojeleriniz ve hedefleriniz nelerdir?-1995 yılında kurulan AKINSOFT,30 yıla dair vizyonlarını belirledive vizyonlarıyla büyüyüp gelişti.Bugün insanlık yararına robotikteknolojiler alanında yapay zekâ ve“İnsansı robotlar” üzerindeki Ar-Ge çalışmalarını yürüttüğünü 2009yılında Konya’da konumlanmışplazasında düzenlediği basınaçıklaması ile duyurdu.AKINSOFT, robotik teknolojilerialanındaki çalışmalarını belliperiyotlarla basına servis ediyor.2015’te seri üretime geçmek adınakurulacak robot fabrikalarımızınaltyapısını oluşturmuşbulunuyoruz. Bugüne kadarAKINCI-1 ve AKINCI-2 prototipleritamamlandı, AKINCI-3 ile ilgiliçalışmalar da ivme kazandı.18. yılında AKINSOFT, AKINCI-2’yi kamuoyu ile buluşturdu.Özellikleri sayesinde her sektördekullanılması amaçlanan AKINCI-2,insan hayatını kolaylaştırmayı, işyükünü üstlenmeyi hedef aldı.Türkiye’nin ticari anlamda ilkinsansı robotu olan AKINCI-1;sorulan sorulara cevapverebiliyor, matematikselişlemleri kolayca yapabiliyor,görüntü takibi yapıp verilenkomutları yerine getirebiliyordu.Bunların haricinde insan kassistemini ve hareketlerini birebir taklit etme yeteneğine de sahipdurumda idi. Türkiye’de üretilmiş ilk ticari insansı mobil robot olanAKINCI-2 ise; AKINCI-1’in gerçekleştirdiği özelliklerin yanı sıra, ayaklarıüzerinde durabiliyor, yürüyebiliyor, odaklama yaparak birden fazlanesneyi tanımlayabiliyor. Dışarıdan aldığı fiziksel etkilere karşı dengesinikoruyabiliyor, bulunduğu ortamı 3 boyutlu olarak algılayabiliyor, yakınındabulunan kişilere doğru odaklanabiliyor. Ellerini kullanarak cisimleri tutupkavrayabiliyor, kendisinden araştırması istenen şeyleri interneti kullanarakansiklopedik veri bankalarından tarayabiliyor ve anlatabiliyor, ses işlemeve kablosuz ağ aracılığıyla kontrol edilebiliyor ve durumu izlenebiliyor. 65kilogram ve 1.60 boyunda olan AKINCI-2, gövde üzerinde 26, ellerde 20eklem olmak üzere toplamda 46 eklemdenoluşan insansı bir yapıya sahip. Herhangi birdesteğe bağlı olmadan ayaklarının üzerindedurabilen AKINCI-2, benim verdiğim komutlarıharfiyen yerine getiriyor ve enerjisini üzerindebulunan lityum-polimer bataryalardan alıyor.Kısa bir süre sonra laboratuarda Ar-Ge’leritamamlanmış olan AKINCI-3 Prototipimizleçalışmalarımızın hangi aşamada olduğunaşahitlik edebilirsiniz.AKINSOFT; Konya ve İstanbul Plazalarında,100’ün üzerinde personeli ve Türkiyegenelinde 81 il ve dünya genelinde birçokülkede 2 binin üzerinde çözüm ortaklarındanoluşan yapılanması ile hizmet ve üretimgerçekleştirerek teknolojinin nabzını tutuyor.Teknolojinin önünde gitmek mümkün değil(hayallerimiz hariç), gerisinde kalmaktakazanım sağlamayacağına göre bizteknolojiyle aynı seviyede ilerlemeyi ilkeedindik ve bu doğrultuda tüm çalışmalarımızışekillendirdik. Mevcut yapımız içerisindekurulan laboratuarlarımız genişletildi. Robotteknolojilerinde çalışan kalifiye personelsayımız artırıldı. Türkiye geneli ve yurt dışısanayileri olmak üzere malzeme tedariğinisağlamaya çalışırken karşılaşılan zorluklar,yetersizlikler seri üretim robotlarımıziçin tamamen kendi öz kaynaklarımızıkullanarak, CNC dik işlem ve CNC C eksenTorna tezgâhı, Üniversal torna, 3D Printer’ılaboratuarlarımıza dahil etme gereksiniminiortaya çıkardı ve kullanılacak parçalar kendibünyemizde üretilmeye başlandı.Mevcut yazılımlarımızı yurt içinde olduğukadar yurt dışında da çözüm ortaklarımızla birçok ülkeye ihraç ediyoruz.AKINSOFT, global rekabette teknoloji üreten Türkiye temsilcisi olma adınayol haritasını yıllar önce belirledi ve disipline oldu. Teknoloji ithal eden değil,ihraç eden ülkeler arasında olma hedeflerimiz arasında…1042014 EYLÜLDOSYA: Türkiye’de robotikAYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 105


-2010 yılında, basında “Çalışmalarımızplanladığımız şekilde devam ederse 2015yılında Türkiye’de robot fabrikaları kurulacak.Robotların seri üretimine başlanacak”şeklinde bir açıklamanız yansımıştı. İlk Ar-Geçalışmalarının başlamasından bugüne Ağustos2014’e kadarki harcamanız ve yatırımınızınbüyüklüğü ne oldu?-AKINSOFT’un kurulduğu yıllarda 2015vizyonunda gerçekleştirilmesi planlanan robotteknolojilerinin üretilip uygulanmaya geçilmesi,yaklaşık 5 yıl oldu. Bu zaman zarfında çok yolkat edildi. Bu kısa sürede dünyada geliştirilenrobotlarla eş değerde prototipler tasarladığımızıhatta yeni prototiplerimizle dünyada bulunanörneklerini geçeceğimizi iddia edebiliriz.Elektronik Birimi, Mekanik Birimi ve YazılımBirimi ile şekillenen robotik departmanımızaher geçen gün yeni görev ve birimler ekleniyor.Teknolojinin bilindiği üzere maliyeti oldukçayüksek. Hele bir de üretim kanalında yeralıyorsanız. Bütçenizi bu doğrultuda kanalizeetmeniz gerekiyor. Biz projemizi kendi özsermayemiz ile gerçekleştirirken hiçbirdestek almadık. Öngörülerimiz doğrultusundaayrılmış olan bütçemizin oldukça yüksekrakamlara ulaştığını altyapısını tamamladığımızısöylediğimiz robot fabrikalarımız için sayılıgünlerin kaldığını buradan sizlere iletebilir venet rakamları çalışmalarımız sonunda sizlerlepaylaşabiliriz.-Robotik konusunda Türkiye, altyapı,üniversitelerdeki akademik ve teknolojikbilgi ile projeleri gerçekleştirmek için yeterlisermayeye sahip mi? Mevcut duruma ilişkingenel bir değerlendirme yapabilir misiniz?-Değerli pek çok üniversitemiz olmasınarağmen, çok az sayıda üniversitelerimizinlaboratuarlarında bu teknolojilere yer verildiğinisöylemek bir bilim adamı olarak beni derindenüzmekte. Son yıllarda yapılan girişimlerin umutverici olduğunu görmezlikten de gelemeyiz.Türk gençliğinin, deha zekâlara sahip olduğunubilen bir ulusuz. Budeğerleri beslemek vebu değerlere yön vermekgerekmekte.-AKINSOFT olarakbugüne kadar hangi robotteknolojisi ürünlerinigeliştirip pazarasundunuz? Bu alanda yıllıkne kadar gelir ve ciro eldeediyorsunuz? Önümüzdekiyıllara ilişkin şirketöngörüleriniz nelerdir?-Robotik departmanımızda,şeker pancarında verimiartıracak tarım robotuAS-PNRC-1’in devameden Ar-Ge çalışmalarıtamamlandı. Tarım RobotuPrototipi AS-PNRC-2 ilegerçek arazi üzerinde ilkekimi gerçekleştirildi.Bu çalışmalar başarıile sonuçlandı ve TarımRobotu Prototipi PNCR-2, AKINSOFT ve dünyatarihindeki yerini aldı.AKINCI-1 ve Türkiye’deüretilmiş ilk ticari insansımobil robot olan AKINCI-2prototiplerinin Ar-Ge’leriyapılarak, AKINSOFT,AKINCI-3’te büyüksürprizlerle gündemegelecektir.Henüz bu çalışmalarımızpazar oluşturamadı.Belirlediğimiz vizyontarihinde sizlerlebuluşacak. Türkiye’debir ilki yapmanın; pek çok kişi ve kurumaöncülük etmenin gururunu yaşıyoruz. Butür çalışmaların başta insanlığa ve ülkemizemaksimum fayda sağlayacağı reel bir sonuçtur.-Robot teknolojisi Türkiye’de neden dahayaygın kullanılamıyor? Özel sektör neden bualana ilgi gösterip yatırım yapmıyor?-Günlük hayatımızda, iş yerlerimizdeher saniyesinde iç içe yaşadığımızteknoloji vazgeçilmezlerimiz arasında.Alışkanlıklarımızdan kaynaklı olarak robotteknolojileri, bize uzak gibi görünse de; akıllıtelefonlardan tutunda, kendi kendine parkeden otomobillere, yaşadığımız akıllı evlerekadar hayatımızın tam ortasında. Robotteknolojilerinin, ülkemizde üretimi ile birliktehayatımızda yerini fazlası ile alacak. Devletinuygulayacağı stratejiler ile ülkede üretilenteknoloji, sektörler arasında da yaygınlıkgösterecek. İnsanlar arasında “Robotlargelirse işimizi elimizden alır” kaygısı var, ancakbunun yersiz olduğu kurulan fabrikalardaçalışan insan sayısı ile gözlemlenebilir. Bizimüretimlerimiz, insanların, üzerindeki fiziki işyükünü alacak daha çok zekâya yönelik işlerdeyoğunlaşabilecekler.Özel sektöre ciddi maliyetler getiren bu türçalışmalar, oldukça özveri gerektiren bu yolagönül vermiş, alanında uzman, vizyon sahibikişiler tarafından yapılabiliyor. Bu sahada Ar-Geuzmanlığı gerekiyor. Kalifiye insan kaynaklarıistihdamını sağlamak, sanayi alanındaki tedarikzincirindeki etmenler ciddi sorunlar arasındayer alıyor. Olumsuz etkenler aşıldığında pekçok kurumun bu sahada yerini alacağınıdüşünüyorum.-Bu alandaki üniversite-sanayi işbirliği yeterlimi? Herhangi bir üniversite ile işbirliğiniz sözkonusu mu?-Sanayisi güçlü bir ulusuz, bilgi ile sistemlerinbuluşturulması, inovasyonel açıdan gelişime,rekabette söz sahibi olmaya yol açacak faktörlerarasında bulunuyor.Son yıllarda üniversite-sanayi iş birlikteliklerioluşturulmaya çalışılıyor. Türkiye’de sanayimerkezlerinde tam olarak uygulamayageçilememesi, bilinçlendirmenin yeterliolmamasından kaynaklanıyor. Geçilen bazıprojelerde ise başarılı sonuçlar alındığınıgörüyoruz. Üniversiteler ve kurumlar arasındadönem dönem iş birlikteliklerimiz oluyor. Ülkegelişimi ve kalkınmasında olumlu rol üstlenmekfirmamızın prensipleri arasında yer alıyor.1062014 EYLÜLDOSYA: Türkiye’de robotikAYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 107


Tarafımıza ulaşan güzel projelerde yer almakbizleri mutlu eder.- Robot üretim maliyetleri ve pazara sunulanfiyatı arasında Türkiye’de firmalar açısındanavantajlı bir durum söz konusu mu? Geliştiripürettiğiniz robotları sizi de memnun edecekfiyatlarla müşterilere satabiliyor, müşteriyikolay bulabiliyor musunuz?-Yerli üretimlerde ürünler, daha cüzi fiyatlararaflarda yerini almakta ve müşteri portföyü de biro kadar geniş yelpazeye sahip olmakta.Henüz pazarda satışa sunulan robot ürünlerimizbulunmuyor, çalışmalarımız geliştirmeaşamasında. Seri üretimlerimiz 2015 yılındabaşlayacak. Kurum olarak ne yapmak istediğimizibilmemiz bize pek çok kapıyı araladı. Basınile çalışmalarımızı paylaşmaya başladığımıztarihten itibaren bu konu üzerinde oldukçafarklı alan ve sektörlerden robot teknolojileritalepleri tarafımıza ulaştı. Türkiye ve dünyadapazar payının en büyüğüne sahip olabileceğimizinsinyallerini bu taleplerin parametresi bizegösteriyor.-Sektörün önündeki en önemli engel nedir?Robotiğin Türkiye’de de önemli bir sektörolabilmesi için, devlete, üniversitelere ve özelsektöre ne gibi sorumluluklar düşüyor?-Günümüzde teknoloji savaşlarının yapıldığı,robot teknolojilerinin dünyanın merkezinioluşturmaya başladığını görüyoruz. Teknolojitüketicisi olmak diğer uluslara bağımlılığıgetirecek. Bu nedenle devlet politikaları, başarıyaulaştıracak bileşenler üzerine kurulmalı.Uzun vadeli stratejiler gerektiren bu sektörde,Ar-Ge’ye ciddi zaman ve bütçe ayrılması,uzmanlık gerektiren insan kaynaklarınınüniversitelerden yeterli donanıma sahip olarakmezun edilmesi, sanayi sahasında; üretimalanını genişletmesi malzeme tedarik zincirininzamanında sağlanması projelerin başarı iletamamlanmasında etkin rol oynar.Bu noktada devlet ve üniversitelere büyüksorumluluklar düşüyor.AKINSOFT olarak, tüm çalışmalarımızı hiçbirkurum ve kuruluştan destek almadan kendi özsermayelerimizle sürdürüyoruz.Devlet tarafından sağlanan desteklerinetüdünü yapmamamızdan dolayı, Türkiye’dedevlet desteğinin ne aşamada olduğunuyorumlamamız yanlış olur. Geleceğimizi refahiçinde sürdürebilmek adına hepimiz çalışmalıyız.Teknoloji ülkesi Türkiye’yi hedeflemeliyiz.1082014 EYLÜLDOSYA: Türkiye’de robotikAYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 109


İTÜ Robot Olimpiyatları Genel Koordinatörü Hüseyin Koç:Üniversite-devlet-sanayi üçlüsü,teknoloji ve robotik alanında uyumiçerisinde çalışmalıSon zamanlarda gelişme gösterse de bu alandaki üniversite-sanayiişbirliğinin hâlâ yeterli düzeyde olmadığına dikkat çeken Koç,devletin eğitimdeki kaliteyi yükseltmesi, bu alanda çalışanlara dahafazla olanak sunulması ile üniversitelerde robotiğe yönelik proje vearaştırmalara gerekli sermaye desteği verilmesini istedi.“Dosya” sayfalarımız kapsamındabu alanda olimpiyat organize edenİstanbul Teknik Üniversitesi(İTÜ) RobotOlimpiyatları Genel KoordinatörüHüseyin Koç da, sorularımızı yanıtladı.2004’te kurulan İTÜ Kontrol veOtomasyon Kulübü’nün Robot Olimpiyatları’nıorganize ettiğini söyleyen Koç, özellikle son yıllardadüzenlenen robotik yarışmalarının sayısının arttığını,yarışmaların robotik alanında çalışma yapan kişilerinsayısının artmasına katkıda bulunduğu, ilgi ve bilgibirikimini arttırdığı, robotik ve robotiğin sanayidekiuygulama alanları konusunda ilerleme kaydedildiğinibelirtti.Türkiye’de robotik konusunda bazı devlet ve özel üniversitelerinin ileri bir konumda bulunmalarınakarşın halen birçok üniversitede gerekli teknik, bilgi ve sermaye altyapısının “yeterli” olmadığınadikkat çeken Koç, “Robotik ve uygulama alanları gibi teknolojik konulardaki çalışmalara daha fazlaönem vermeli ve üniversitelerimizdeki imkânları olabildiğince arttırmalıyız” dedi.Robotik sektörünün ülkemizde yaygınlaşamamasının birçok nedeni olduğuna değinen Koç, nedenlerişöyle sıraladı: Teknik anlamda tam anlamıyla gerekli donanıma sahip olan ve akademik eğitimverebilen kurumların sayısının az olması; özel sektörün üretim ve uygulama alanı olarak robotiksektörüne gerekli önemi vermemesi; özel sektörde yurtdışı kaynaklı büyük firmalar haricinde Ar-Geçalışmalarına gerekli bütçe ve ilginin ayrılmaması ile bu sektör hakkında gerekli donanım ve bilgiyesahip olunmaması.“Bu alandaki üniversite – sanayi işbirliği son zamanlarda gelişme gösterse de hâlâ yeterli düzeydedeğil” diyen Koç, robotiğin yaygınlaşması ve uygulama alanlarının arttırılabilmesi için mutlaka dahafazla ortak proje ve çalışmanın yapılması, gerekli etkileşimin ve uyumun sağlanması gerektiğininaltını çizdi.Robotik teknolojisi başta olmak üzere tüm teknolojik uygulamaların daha yaygın kullanılabilmesi vebu alanlarda yapılan çalışmaların arttırılabilmesi için konuya daha fazla ilgi gösterilmesi gerektiğinianlatan Koç, devletin sistematik bir şekilde eğitime daha fazla önem vermesi, bu alanda çalışanlaradaha fazla olanak sunulmasını önerdi. Koç, değerlendirmelerini şöyle sürdürdü:“Üniversitelerde teorik eğitimlerin yanı sıra öğrencilere imkânlar sağlanarak bu bilgileri gerçekhayatta pratikte uygulama imkânı getirilmeli. Devlet ve üniversiteler tarafından robotik gibiuygulama alanlarındaki Ar-Ge projeleri, yapılan bilimsel çalışmalar, sermaye ve akademikyönden daha fazla desteklenmeli. Özel sektör ise robotik alanında gerekli altyapıyı oluşturmalı vebünyesinde mutlaka Ar-Ge çalışmalarına yer vermeli. Ayrıca özel sektör ve üniversite, daha fazlaetkileşim halinde olmalı ve birlikte ortak projeler yürütebilmeli. Üretim sektörü sadece montajyapmaktan ibaret olmamalı, yapılan çalışmalara ek olarak geliştirme ve uygulamalı bilimlere önemverilmeli.”Robotiğin hem sanayi hem de teknolojik anlamda hayatta daha fazla yer alması için çalışmaların1102014 EYLÜLDOSYA: Türkiye’de robotikAYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 111


teşvik edilmesini isteyen Koç, özel sektördekifirmalara devlet tarafından teşvik sağlanması,yeterli bütçe ayrılması ve robotik altyapıyıkullanmalarını sağlayacak düzenlemeleryapılması gerektiğine işaret etti.Koç, ayrıca üniversitelerde, Ar-Ge verobotiğe yönelik proje ile araştırmalarayönelik çalışmaların arttırılması için gereklisermaye desteği verilmesi; bilim altyapısınınoluşturulup eğitimdeki kalitenin yükseltilmesive “üniversite-devlet-sanayi” üçlüsü teknoloji verobotik alanında uyum içerisinde çalışmasınınönemini vurguladı.-İstanbul Teknik Üniversitesi Kontrol veOtomasyon Kulübü, ne zaman ve hangi ihtiyacıkarşılamak üzere kuruldunuz? Bu alanda ne gibiçalışmalar yaptınız?-İTÜ Kontrol ve Otomasyon Kulübü, 2004 yılındakuruldu ve İTÜ Elektrik-Elektronik Fakültesi’ndeyer alıyor. Öncelikle teknolojik ilerlemeningerisinde kalmayan yetkin mühendisleriülkemize kazandırmak ve ayrıca geleceğinmühendisleri olan öğrenciler için sosyal ortamıngeliştirilmesini hedefliyoruz. Bu doğrultudabaşta İTÜRO olmak üzere seminer, söyleşi,yarışma, kariyer günleri gibi organizasyonlar,teknik projeler, eğitimler, teknik geziler vesosyal aktiviteler düzenlemekteyiz. Böylecetüm kulüp üyelerimize önemli bir bilgi aktarımısağlanmış olmaktadır. Ayrıca üyelerimiz İTÜKontrol ve Otomasyon Kulübü etkinliklerindeve alt kollarında görev alarak, liderlik deneyimikazanma, kişisel yeteneklerini geliştirme,disiplinler arası çalışmalarda tecrübe edinmeimkânı bulur.-Ulusal ve uluslar arası hangi proje, hedefve yarışmalarınız var? Yürüttüğünüz proje veyarışmalardaki hedefiniz neydi? Önümüzdekiyıllara ilişkin öngörüleriniz nelerdir? İstanbulTeknik Üniversitesi Robot Olimpiyatları (İTÜRO)hakkında bilgi verir misiniz?-Öncelikle kulübümüzün düzenlediği en büyükorganizasyon İTÜ Robot Olimpiyatları (İTÜRO).İTÜRO hem ulusal hem de uluslararası alanda boygösteren organizasyon. Buna ek olarak Kontrolve Otomasyon Kulübü bünyesinde yıl boyuncabirçok teknik proje yapılıyor. Projelerde robotik,kontrol uygulamaları, gömülü sistem yazılımı,devre tasarımı, haberleşme, görüntü işleme,güç elektroniği vb. konular üzerinde çalışılıyor.Geçmiş yıllarda merdiven çıkan robot, dc motor hızkontrolü, renk seçen robot, top taşıma robotları vesürü robotları gibi konularda teknik projelerimizoldu ve bunlar başarıyla sonuçlandırıldı.Yürüttüğümüz proje ve yarışmalardaki temelhedefimiz, teknolojinin uygulama alanları üzerineçalışan kişi ve öğrencileri bir araya getirerekülkemizdeki teknolojik gelişime katkıda bulunmakve üyelerimizin daha yetkin birer mühendisolabilmelerini sağlamak. Önümüzdeki yıllardaözellikle uluslar arası alanda kulüp olarakdaha fazla proje ve yarışmada yer almak veorganizasyonlarımızdaki seviyeyi her geçen yıl birüst düzeye çıkarabilmeyi hedefliyoruz.İTÜ Kontrol ve Otomasyon Kulübü tarafından heryıl İTÜ Süleyman Demirel Kültür Merkezi’ndedüzenlenen İTÜ Robot Olimpiyatları (İTÜRO),yurtiçi ve yurtdışında robotik alanında çalışmayapan öğrenci, akademisyen ve endüstritemsilcilerini, etkinlikler aracılığıyla bir arayagetirmeyi hedefleyen ve meydana gelen teknolojikgelişmeler ışığında bu alanda yapılan çalışmalarısorgulamayı planlayan bir oluşum. Her yıl Türkiyeve yurtdışından binlerce lise ve üniversite öğrencisi,İTÜRO’ya yarışmacı veya izleyici olarak katılıyor.İTÜRO’nun amaçlarını şöyle sıralayabiliriz: Robotikalanındaki gelişmeler ve robotiğin uygulamaalanlarını katılımcılara tanıtmak; düzenlenecekyarışmalara Türkiye genelinden katılım sağlayarakrobotik alanında çalışma yapan insanları bir arayagetirmek; Türkiye’de ortaöğretim ve yükseköğretimöğrencilerini robotik alanında düzenlenenkonferans ve söyleşilerle bilgi ve deneyimyönünden desteklemek; organizasyon boyunca veorganizasyon sonrasında oluşturulan verimli üretimortamıyla sorunlara somut çözümler üretmek veüretilen bu çözümlerin hayata geçmesini sağlamak;Türkiye’de robotik teknolojileriyle ilgilenenöğrenciler ile aynı konuyla ilgili akademisyenler veşirketler arasındaki iletişime yardımcı olmak.1122014 EYLÜLDOSYA: Türkiye’de robotikAYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 113


114- Robot yarışmaları ülkemizde hangi üniversiteve kuruluşlar tarafından düzenleniyor? Buyarışmaların önemi ve ülkeye katkısı nedir?-Robot yarışmaları, ülkemizde Milli EğitimBakanlığı (MEB), belediyeler ve birçok üniversitetarafından düzenleniyor. Bu üniversitelerinbaşlıcaları, Orta Doğu Teknik, Yıldız Teknik(Yıldız Savaşları), Süleyman Demirel (SDÜ RobotOlimpiyatları), Gediz, Mevlana, Karabük, Fırat,Aydın, Celal Bayar, Ordu üniversiteleri ile İzmirİleri Teknoloji Enstitüsü (IZTECH Roboleague)olarak görülüyor.Özellikle son yıllarda düzenlenen robotikyarışmalarının sayısında büyük bir artış oldu. Buda ülkemizdeki robotik alanında çalışma yapankişilerin sayısının artmasına katkıda bulunuyor.Böylece robotik ve robotiğin sanayideki uygulamaalanları konusunda ilerleme kaydetmişoluyoruz. Bu yarışmalar, robotiğe olan ilgiyiarttırıyor, özellikle gençlerin bu teknolojiye ilgigöstermesi ve küçük yaşlardan itibaren çalışmayapmasına teşvik edici bir özelliğe sahip. Ayrıcarobotik yarışmaları, ülkedeki robotikle ilgilenenakademisyenleri, sanayi kesimini ve yarışmacılarıbir araya getirerek bilgi birikiminin artması veteknolojik ilerlemenin hızlanmasını sağlıyor.- Türkiye, robotik konusunda altyapı,üniversitelerdeki akademik ve teknolojik bilgi ileprojeleri gerçekleştirmek için yeterli sermayeyesahip mi? Mevcut duruma ilişkin genel birdeğerlendirme yapabilir misiniz?-Türkiye’de robotik konusundaki bilgi, tecrübe vesermaye altyapısı her geçen gün artış gösteriyor.Bu altyapı konusunda ülkemizin bazı devlet veözel üniversiteleri diğerlerine göre şu an dahaileri konumda bulunuyor. Ama halen birçoküniversitede gerekli teknik, bilgi ve sermayealtyapısı bizce yeterli durumda değil. Bu durumudaha iyi bir hale getirebilmek için ülke olarakrobotik ve uygulama alanları gibi teknolojikkonulardaki çalışmalara daha fazla önem vermelive üniversitelerimizdeki imkânları olabildiğincearttırmalıyız.-Robot teknolojisi Türkiye’de neden daha yaygınkullanılamıyor? Bu alandaki üniversite-sanayiişbirliği yeterli mi?2014 EYLÜL-Robotik sektörünün ülkemizdeyaygınlaşamaması birçok nedenle açıklanabilir.Bu nedenlerin başında teknolojiye verilen öneminaz olması başta geliyor. Ülkede teknik anlamdatam anlamıyla gerekli donanıma sahip olan veakademik eğitim verebilen kurumların sayısınınaz olması; özel sektörün üretim ve uygulamaalanı olarak robotik sektörüne gerekli önemivermemesi; özel sektörde yurtdışı kaynaklıbüyük firmalar haricinde Ar-Ge çalışmalarınagerekli bütçenin ve ilginin ayrılmaması ve busektör hakkında gerekli donanım ve bilgiyesahip olunmaması başlıca nedenler olarakgösterilebilir. Bu alandaki üniversite – sanayiişbirliği son zamanlarda gelişme gösterse de hâlâyeterli düzeyde değil. Robotiğin yaygınlaşması veuygulama alanlarının arttırılabilmesi için mutlakadaha fazla ortak proje ve çalışmanın yapılması,gerekli etkileşimin ve uyumun sağlanmasıgerekiyor.-Robotiğin Türkiye’de de önemli bir sektörolabilmesi için, devlete, üniversitelere ve özelsektöre ne gibi sorumluluklar düşüyor?-Ülkemizdeki robotik teknolojisi başta olmaküzere tüm teknolojik uygulamaların dahayaygın kullanılabilmesi ve bu alanlarda yapılançalışmaların arttırılabilmesi için bu konuya dahafazla ilgi göstermemiz gerekiyor. Bu doğrultudadevlet özellikle alt seviye eğitimlerden üniversitekurumlarındaki eğitimlere kadar sistematik birşekilde eğitime daha fazla önem verilmeli, bualanda çalışma yapan kişilere mutlaka dahafazla imkân sunulmalı. Bu alanda çalışmayapılması için robotiğe olan ilgi arttırılmalıve üniversitelerde teorik eğitimlerin yanı sıraöğrencilere imkânlar sağlanarak bu bilgilerigerçek hayatta pratikte uygulama imkânıgetirilmeli. Devlet ve üniversiteler tarafındanrobotik gibi uygulama alanlarındaki araştırmageliştirme(Ar-Ge) projeleri, yapılan bilimselçalışmalar sermaye ve akademik yönden dahafazla desteklenmeli. Özel sektör ise robotikalanında gerekli altyapıyı oluşturmalı vebünyesinde mutlaka Ar-Ge çalışmalarına yervermeli. Ayrıca özel sektör ve üniversite dahafazla etkileşim halinde olmalı ve birlikte ortakprojeler yürütebilmeli. Üretim sektörü sadeceDOSYA: Türkiye’de robotikAYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 115


daha fazla yer almasını istiyorsak mutlakabu alandaki çalışmalar teşvik edilmeli. Özelsektördeki firmalar Ar-Ge ve robotik konusundaçalışmalar yapmaya devlet tarafından teşviksağlanmalı, gerekirse firmalara bütçeden yeterikadar miktar ayrılmalı. Ayrıca firmalar üretimdemutlaka robotik altyapıyı kullanmaya teşvikedilmeli ve bu konuda gerekli düzenlemeleryapılmalı. Buna ek olarak devlet üniversitelerdekirobotik ve teknolojik alanlardaki çalışmalarıdaha fazla desteklemeli gerekli ortamı ve desteğisağlamalı. Özellikle üniversitelerde, Ar-Geçalışma ve robotiğe yönelik proje, araştırmalarayönelik çalışmalar arttırılmalı, gerekli sermayedesteği verilmeli. Üniversitelerdeki akademik,laboratuar, bilim altyapısı oluşturulmalı veböylece eğitimdeki kalite arttırılmalı. Üniversitedevlet-sanayiüçlüsü teknoloji ve robotik alanındabir uyum içerisinde çalışmalı.montaj yapmaktan ibaret olmamalı, yapılançalışmalara ek olarak geliştirme ve uygulamalıbilimlere önem verilmeli.-21. yüzyılın gerektirdiği robot teknolojisiniüretip tabana yaymak üzere hangi ulusalpolitika, hedef ve standartların belirlenmesigerekiyor? Bu alana ilişkin devlet hangi hedef,strateji, öncelik ve kararlar almalı?-Bu konuda devlet öncelikle temelden başlayıpülkedeki eğitim sistemine mutlaka daha fazlaönem verilmeli ve ilkokuldan üniversiteye doğrugelişim sürecinde eğitimde teknoloji eğitiminedaha fazla özen göstermeli. Bütçenin gereklikısmını eğitime, akademik altyapıyı oluşturmayave gerekli Ar-Ge çalışmalarının yapılmasınazemin hazırlamaya harcamalı.Devlet, politika olarak bütçesinin yeterliolacak kadar olan kısmını bu alanda yapılacakçalışmaları arttırmaya yönelik kullanmalı. Budoğrultuda bilim ve teknolojiyi, robotiği ileriyegötürecek kurumlar kurulup bu kurumlardadüzenli ve sistematik bir biçimde gerekli teknikbilgi birikimi ve altyapı oluşturulmalı ve bubirikim sanayi kesimine uyumlu bir şekildeaktarılmalı. Özel sektördeki Ar-Ge çalışmalarınınyükseltilmesi ve robotik teknolojisininkullandırılması teşvik ve yardımlarla arttırılmalıve bu alanda eğitim görmüş olan insanlara dahaiyi çalışma koşulları sağlanıp en yüksek verimelde edilmeli. Bu sayede robotik ile paralel olarakteknolojik anlamda gerekli kalkınma başlatılmışolur.-Endüstriyel teknolojik birikimlerigerçekleştirmek, akademik altyapıyı dadestekleyip insan yetiştirmek ve sonundabilimsel bilgiden teknoloji üreterek ekonomikfaydaya dönüştürme konusunda ulusal bir sinerjioluşturmak için ne yapılması gerekiyor?-Teknolojik olarak kalkınma gereksinimikonusunda farkındalığa varıp bu konudadaha önceki sorularda bahsetmiş olduğumuzsorunlara yönelik çözümler planlı ve uyumlubir şekilde uygulanırsa bu alanda gerekli sinerjioluşturulabilir. Bu sinerji özel sektör-akademidevletkurumlarında paralel bir şekilde olmalıdır.-Sektörün önündeki en önemli engel nedir?Devletin bu alana ilişkin bir destek ve teşvikivar mıdır? Destek ve teşvik için ne gibi yasaldüzenlemeler yapılmalı?-Sektörün önündeki en önemli engeller,eğitim kalitesi ve Ar-Ge çalışmalarına yapılanyatırımların az olması denilebilir. Robotiğin hemsanayi hem de teknolojik anlamda hayatımızda1162014 EYLÜLDOSYA: Türkiye’de robotikAYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 117


YTÜ Robotik ve Otomasyon Öğrenci Kulübü Mentoru Gençay:Üniversitelerde bile bu konularikinci hatta üçüncü plana atılıyorİnsanlarınherhangi birişini robotlarayaptırmayıamaçladıklarınıanlatan Gençay,ürettikleri birrobotu, 10 yılsonra günlük yaşamdaher insanın kullanmasınıhedeflediklerini belirtti.Gençay, ilk kez yaptıkları“Yıldız SavaşlarıRobot Yarışması”nı,gelenekselleştirecekleriniduyurdu.“Dosya” sayfalarımıza Yıldız Teknik Üniversitesi(YTÜ)Robotik ve Otomasyon Öğrenci Kulübü Mentoru (*)Kaan Gençay da, sorularımızı yanıtlayarak katkı verdi.Kulübün, 2000’de kurulduğunu söyleyen Gençay,üniversite-sanayi işbirliği amacıyla çeşitli seminerlerve Otomasyon Günleri düzenlendiklerini, sadece yurtiçi değil, yurt dışındaki yarışmalara da katılıma özengösterdiklerini bildirdi.Türkiye’de ilk defa yapılan “Yıldız Savaşları RobotYarışması”nı, gelenekselleştirerek üniversiteler arasısaygın ve bilinir yarışması olmasını hedeflediklerinibelirten Gençay, “Amacımız, insanların herhangi birişini robotlara yaptırmak, hedefimiz ise ürettiğimizbir robotu 10 yıl sonra, günlük yaşamda her insanınkullanıyor olmasıdır” dedi.Robot yarışmalarının, ülke çapında aynı ilgi alanındaki meraklı herkesi aynıplatformda buluşturduğuna değinen Gençay, bu tür organizasyonlarla ülkeninher köşesindeki üniversitelerin birbiriyle iletişimde olacağı ve sektörden uzakkalmayacağını kaydetti.Türkiye’de bu alandaki altyapının yeterli seviyeye gelemediğine işaret eden Gençay,“Burada teknoloji geliştirmeye ilgisiz genç mühendisler ya da öğrenciler kadar,üniversitelerin kendini geliştirmeyen akademik kadroları da, Ar-Ge’ye gerekliyatırımı yapmayan, bu konudaki çalışmalara gereken desteği vermeyen kuruluşlarda firmalar da suçludur” diye konuştu.Dünyada yazılım ve robotiğin paralel ilerlediği, bu alana ciddi yatırımlar yapıldığınadikkat çeken Gençay, Türkiye’de üniversitelerde bile bu konuların ikinci hatta üçüncüplana atıldığı, yeterli sermaye ve bilince sahip olunmadığının açıkça görüldüğününaltını çizdi.Gençay, Türkiye’de öğrencilerin robotik konusunda teşvik edilememesi veüniversitelerin bu konuda akademik kadrolarını güncel tutmamalarını da robotteknolojisinin gelişmesinin önündeki en büyük engel olarak gördüğünü ifade etti.Devlete düşen sorumluluklar konusunda ise Gençay, şunları söyledi:“Üniversitelerini bilim odaklı, inovatif konularda geliştirmek, öğretim üyelerininsadece bilimi düşünmesini sağlamak için sorunlarını çözmek, öğrencilere çeşitlidestekler vererek değerli ve taze fikirlerini heyecanları ile bir arada gerçeğedönüştürmek devletin birincil olarak alması gereken sorumluluklardır.”Girişimcilerin sayısının hızla arttığını, zorluklar içinde olsa da çok güzel buluş veürünler ortaya çıktığını anlatan Gençay, “Çok güzel yerlere gelineceğine inanıyorum.Yeter ki ‘Devrim’ arabası gibi, ufak bir aksilikte yalnız kalmayalım” sitemindebulundu.1182014 EYLÜLDOSYA: Türkiye’de robotikAYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 119


- Yıldız Teknik Üniversitesi Robotik veOtomasyon Kulübü olarak ne zaman ve hangiihtiyacı karşılamak üzere kuruldunuz? Bu alandane gibi çalışmalar yaptınız?-YTÜ Robotik ve Otomasyon Kulübü, 2000yılında, üniversitenin öncelikle öğrencibazında teknoloji ile olan ilgi ve alakasınıarttırmak, sanayi-öğrenci işbirliğini kurmak,üniversitenin sektördeki bilinirliğini arttırmakgibi amaçlarla kuruldu.Kulübün en değer verdiği nokta eğitim.Bünyesine yeni katılan öğrencilere teorikeğitimler verilerek hızla gelişen teknolojiyeayak uydurmaları sağlanır ve araştırmakonusuna yatkınlıkları geliştirilir. Çeşitlipratik eğitimlerle mühendisliğin temeli olanürün ortaya çıkarma yetisi kazandırılır. Buikisi birleştiğinde; ülkemizin bugün en çokgelişime ihtiyaç duyulan Ar-Ge alanındayetkin mühendislerin gelişimine üniversiteyıllarında bir adım atmış olunur.Üniversite-sanayi işbirliği amacıyla çeşitliseminerler düzenleniyor. Bunlardan biri de2005-2008 yılları arasında 4 kez düzenlenenOtomasyon Günleri’dir. Bu etkinlik ilealanında uzman kişiler ve firmaların okulagelmesi, öğrenci ile buluşması sağlanıyor.Öğrencilerin teknolojiye olan ilgi ve alakasınıarttırmak amacıyla, her yıl üniversitelerindüzenlediği robot yarışmalarına çeşitlikategorilerde katılım oluyor. Öğrencilerebelli bir sürede eğitim veriliyor, belli birsürede robot yaptırılıyor ve bu robotlaryarışmalarda yarışıyor. Bu şekilde, planlıbir çalışma sonucunda ürettikleri robotlarile yarışma heyecanı yaşayan öğrenciler,mühendislik olgusu ile bir ürün ortayaçıkarmış, bu ürünü yarışmaya sokarakürününden bir geri dönüş almış ve böyleceüretimin tadına varmış oluyor.2014 yılında üniversitenin sektördebilinirliğini arttırmak, marka değeriniyükseltmek, yurt genelindeki öğrencilerinrobotik alanındaki gelişimlerini takip etmek,fikir alışverişinde bulunmak, ülkemizin bukonuda dünyadaki yerini öğrenmek gibiamaçlarla öğrencileri tek bir organizasyonlaaynı platformda toplamak fikri ortaya atıldıSadece yurt içi değil, yurt dışındakiyarışmalara da katılıma özen gösteriliyor.Kulüp her yılbaşında bir büyük proje ortayaçıkarmak için fikirler belirliyor ve bu fikirlerdoğrultusunda bir projeye başlanıyor. Bitenbitmeyenprojeler ile çok çeşitli deneyimler,kazanımlar elde ediliyor. Ekip çalışması,zamanlama, bilgi ve deneyim paylaşımı gibikonularda öğrenciler kendilerini geliştiriyor.Kulüp olarak; MCU Design Contest, ABURobocon, XPLORE New Automation Awardgibi yurt dışı yarışmalarında yer aldık, ayrıcaönemli dereceler elde ettik.-Ulusal ve uluslar arası hangi proje, hedefve yarışmalarınız var? Yürüttüğünüz proje veyarışmalardaki hedefiniz neydi? Önümüzdekiyıllara ilişkin öngörüleriniz nelerdir? Bu yılilk kez düzenlediğiniz robot yarışması “YıldızSavaşları” hakkında bilgi verir misiniz?-Bir proje için ortaya attığımız fikirler hep,eksik gördüğümüz yerleri doldurmak,hayatı kolaylaştırmak için oldu. Yaptığımızdepo robotları bu eksiği karşılamak içindimesela. Gökdelen camı temizleyen robot,o işi yapan insanların artık bu tehlikeyemaruz kalmalarını engellemek içindi. Bu gibikonularda robotları devreye sokarak hayatıkolaylaştırmak için uğraşıyoruz. Bundansonraki projelerimiz de yine aynı doğrultudaolacak. Amacımız, insanların herhangi birişini robotlara yaptırmak, hedefimiz iseürettiğimiz bir robotu 10 yıl sonra, günlükyaşamda her insanın kullanıyor olmasıdır.15-16 Mart 2014’te düzenlediğimiz YTÜYıldız Savaşları, kulübümüzün göz bebeğioldu. Üniversitenin ilk robot etkinliği olanbu etkinlik, Türkiye’de bir ilki bünyesindebarındırıyor.Üniversitemizin bu konudaki eksiğigün geçtikçe belli olmaya başlamıştı.Üniversitesinde böyle etkinlikler yapılanöğrencilerin bu konulara çok daha istekliolduğunu gözlemledik. Bu yıl üniversiteninsektörde bilinirliğini arttırmak, markadeğerini yükseltmek, yurt genelindekiöğrencilerin robotik alanındaki gelişimlerinitakip etmek, fikir alışverişinde bulunmak,ülkemizin bu konuda dünyadaki yeriniöğrenmek gibi amaçlarla öğrencileri tek birorganizasyonla aynı platformda toplamakfikri ortaya atıldı. Bu konuda yurtiçinde bazıüniversitelerin yaptığı gibi bir robot yarışmasıdüzenlenmek istendi. Ancak ülkemizinönde gelen üniversiteleri yıllardır bu tarzyarışmalar organize ediyorlardı. Farklılıkyaratmak isteği ile de değişik bir kan arandı.Yarışmanın adı, “Star Wars” filmindenesinlenerek “Yıldız Savaşları” olarak bellioldu. İçinde savaş kelimesinin geçmesi ileyarışmaya Türkiye’de ilk olacak Robot Savaşıkategorisini ekledik. Bu kategoride 5m *3m’lik kapalı arenada üst ağırlık sınırı 12 kgolan uzaktan kumandalı robotlar ikili düelloyaparak silah ekipmanları ile savaştı. Tabi kisilahlarına çeşitli sınırlar koyduk fakat ateşpüskürtebildiler, çekiç ile vurup testere ilebirbirlerine saldırabildiler vb. Yarışmadabu kategoriden başka, diğer üniversitelerindüzenledikleri yarışmalarda bulunanolmazsa olmaz robot yarışması kategorileride vardı; Çizgi İzleyen, Sumo, Mini Sumo veSerbest Kategori.Büyük ilgi gören “Yıldız Savaşları Robot1202014 EYLÜLDOSYA: Türkiye’de robotikAYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 121


Bu tür organizasyonlar ile okul desteğialarak organizasyonlara gelebilir, ülkeninher yerinden öğrenciler ile buluşup bilgialışverişinde bulunabilirler. Bu sayedeülkenin her köşesindeki üniversitelerbirbirleri ile iletişimde olacak ve teknolojiden,sektörden uzak kalınmayacaktır.- Türkiye, robotik konusunda altyapı,üniversitelerdeki akademik ve teknolojik bilgi ileprojeleri gerçekleştirmek için yeterli sermayeyesahip mi? Mevcut duruma ilişkin genel birdeğerlendirme yapabilir misiniz?Yarışması”, gelenekselleşerek üniversitelerarası en saygın ve en bilinir yarışma olmayıhedefliyor.Adında savaş kelimesi geçmesinden dolayısponsorluk ve destek konusunda çok sıkıntıyaşadık. Şiddeti temsil ettiği gerekçesiile destek olmak istemeyen birçok şirketoldu. Fakat vazgeçmedik ve hayalimizigerçekleştirdik. Bu konuda bize güvenipdestek olan sponsorlarımıza, üniversitemizbünyesindeki tüm çalışanlara, hocalarımızave rektörümüze çok teşekkür ediyorum.İki gün süren Yıldız Savaşları’na 3000’inüstünde katılımcı ve izleyici, 400’e yakınrobot sergi ve yarışma amacıyla katıldı. İlkkez düzenlenen ve çok fazla maddi destekbulamadığımız bir yarışma için çok başarılıgeçtiğini düşünüyorum.- Robot yarışmaları ülkemizde hangi üniversiteve kuruluşlar tarafından düzenleniyor? Buyarışmaların önemi ve ülkeye katkısı nedir?-Robot yarışması geleneğini ülkemizdebaşlatan üniversite ODTÜ’dür. 11 yıldırbaşarıyla ve üstüne katarak ilerliyor. İTÜ,Sakarya Üniversitesi, Süleyman DemirelÜniversitesi gibi üniversiteler de yarışmadüzenliyor. Bunların dışında Milli EğitimBakanlığı da bu konuya önem verip yarışmayapıyor.Bu tarz organizasyonlar, ülke çapında aynıilgi alanındaki öğrencileri, öğretmenleri,çalışanları kısacası meraklı herkesi aynıplatformda buluşturuyor. Binlerce ilgilibirbirlerinin yaptığı robotları görüyor,gelişimlerinden haberdar olabiliyor, liselerve üniversiteler olarak teknolojiyi ne kadarkullandığımıza ilişkin farkındalık oluşuyor,dünyayla kıyaslandığında yerimizi görebiliyor,şirketlerle buluşurken en önemlisi de bilgialışverişinde bulunabiliyoruz.Erzurum’da okuyan bir öğrencinin İstanbul-Ankara şirketleri ile bir araya gelmesi,İstanbul’daki aynı branştaki öğrencilerinnelerle ilgilendikleri, teknolojiyi nasıl takipettikleri ve ürettiklerini bilmesi çok zordur.-Ülkemizde bu konuda altyapı maalesefyeterli seviyeye gelememiştir. Buradateknoloji geliştirmeye ilgisiz gençmühendisler ya da öğrenciler kadar,üniversitelerin kendini geliştirmeyenakademik kadroları da, Ar-Ge’ye gerekliyatırımı yapmayan, bu konudaki çalışmalaragereken desteği vermeyen kuruluşlar dafirmalar da suçludur.Bugün dünya; yazılım ve robotik ile paralelilerliyor, bu alanda ciddi yatırımlar yapılıyor.ABD Başkanı Barack Obama yazılımgeliştirmenin önemini anlatıyor, bu eğitiminzorunlu eğitim süresine dahil edilmesigerektiğinden söz ediyor. Ülkemizde iseüniversitelerde dahi bu konular ikinci hattaüçüncü planlara atılabiliyor, hatta sorumlularbu konulara çok kafa yormamamızı tavsiyeedebiliyor. Bunlar göz önüne alındığındayeterli sermayeye ve bilince sahipolmadığımız açıkça görülebiliyor.-Robot teknolojisi Türkiye’de neden daha yaygınkullanılamıyor? Bu alandaki üniversite-sanayiişbirliği yeterli mi?-Üniversite-sanayi işbirlikleri gün geçtikçeartıyor. Özellikle teknoparkların kurulmasıylasanayi üniversitenin içine girmeye başladı. Buçok takdir ettiğimiz ve daha da gelişmesiniistediğimiz bir konu. Yeterli olmasa bilebüyük çabalar harcandığı aşikâr.Türkiye’de öğrencilerin robotik konusundateşvik edilememesini ve üniversitelerin1222014 EYLÜLDOSYA: Türkiye’de robotikAYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 123


de bu konuda akademik kadrolarınıgüncel tutmamalarını, robot teknolojisiningelişmesinin önündeki en büyük engel olarakgörüyorum. Biraz önce bahsettiğim gibidünya yazılım ve robotik alanında ilerliyor.Google bile robotik departmanı kurdu veçok çeşitli robotlar geliştirdi. Dünya, yarınınrobotlar ile iç içe olacağının farkında.Ülkemizde ise maalesef bu konuda gerekliadımlar atılmış değil. Üniversiteler hızlagelişen teknolojiyi takip etmekte zorlanıyor,öğrencilerini bu yarıştan koparıyor.-Robotiğin Türkiye’de de önemli bir sektörolabilmesi için, devlete, üniversitelere ve özelsektöre ne gibi sorumluluklar düşüyor?-Gözlemlerime dayanarak şunusöyleyebilirim; Türkiye’deki firmalar piyasamühendisi yetiştirilmesini istiyor ve hepo tür etkinliklere destek oluyorlar. ÇünküTürkiye’de üretim yok denecek kadar az.Bunun geliştirilebilmesi için öncelikleüniversitelerin kendilerini üretim konusundaispatlaması lazım. Yeni ürünler geliştirip,yeni patentler alıp neler yapabileceğiniinsanlara göstermesi lazım. Ancak buolduktan sonra özel sektör üniversiteleregüvenip öğrencilerine destek olabilir, destekkazandıkça da üretim arttırılabilir.Üniversitelerin üretim yapabilmesi, patentgeliştirebilmesi için ise, son on yılın aksineöğretim üyelerine desteğinbüyük ölçülerde artmasıgerekiyor. Öğretimüyeleri, ülkenin biliminsanı, geleceğidir. Bilimüretecek kişilere desteksağlanmazsa, düşünmesi,araştırması, geliştirmesi,üretmesi beklenemez.Aynı şekilde öğrencileriçin de proje destekleri,girişim destekleri olmadığıtakdirde yeni fikirlerkendilerine yer bulamaz.İşte bu noktada devletesorumluluklar düşüyor.Üniversitelerini bilim odaklı, inovatif konularda geliştirmek,öğretim üyelerinin sadece bilimi düşünmesini sağlamak içinsorunlarını çözmek, öğrencilere çeşitli destekler vererekdeğerli ve taze fikirlerini heyecanları ile bir arada gerçeğedönüştürmek devletin birincil olarak alması gerekensorumluluklardır.-21. yüzyılın gerektirdiği robot teknolojisini üretip tabana yaymaküzere hangi ulusal politika, hedef ve standartların belirlenmesigerekiyor? Bu alana ilişkin devlet hangi hedef, strateji, öncelik vekararlar almalı?-Teknolojinin yakın takibi ile ilgili adımların atılması şart.Ülke olarak en büyük eksiğimiz bu. Üretim yapamadığımızgibi teknolojiyi takip etmekte bile güçlük çekiyoruz ki bu daüniversitelerin üzerinde durması gereken bir konu.Örneğin şu an Amerika’da robot kurye dönemi içinhazırlıklar yapılıyor. Artık kargo şirketleri robotlar aracılığıile kargoları sahiplerine teslim edecek. Bu aşamayaTürkiye’nin gelme sürecini ele alalım:-Ülke olarak dünyanın teknolojide hangi konumda olduğu,üniversitelerin akademik kadrolarından komisyonlarkurarak araştırılması gerekir. Böylece, dünyanın geldiğinokta ve Türkiye’nin bulunduğu nokta tespit edilebilir.-Aradaki farkı kapatmak için bir takım stratejilerbelirlenmelidir. Bu stratejiler, üniversitelerin eğitimprogramlarının geliştirilmesini, pratik eğitimler veatölyeleri, analitik düşünme becerilerini geliştirmeyeyönelik çalışmaları, genç girişimcilere teşvik programlarınıiçerebilir.-3 ile 5 yıl arasındaki bir süreç ile yeni mezunlarını verensistem, ayrıca yeni bakış açılı bilim insanlarını da geliştirmişolacaktır. Artık bu insanlar meraklı, araştırmaya yönelik,yeni ürünler geliştirmeye açık, teknolojinin yakın takipçisiinsanlar olacaklardır.Dünyanın ne yöne gittiğinin farkında olan, hayatı analizedebilen mühendisler, bir isteği gerçekleştirebilecekkonuma gelmiş olacaklar. Robot kurye eksiğini gören birmühendis artık onu projelendirebilecek, gerekli desteğialabilecek ve hayata geçirebilecektir.-Devlet böyle projelerin gelişmesine destek olarak üretimaşamasına getirecek ve gerekirse önce kendi kurumlarındakullanmak üzere satın alacak, böylece hem önce devletrobotikleşecek, cesaret edemeyen özel sektör için ön1242014 EYLÜLDOSYA: Türkiye’de robotikAYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 125


ayak olacak, hem de bu projeye imza atangirişimciler için teşvik olacak.Sektörün mevcut durumunu göz önünealdığımızda saydıklarım ütopik olarakgörünebilir. Ancak robotik alanda dünyayıyakalayabilmemiz için büyük ve önemliadımlar atmamız şart.-Endüstriyel teknolojik birikimlerigerçekleştirmek, akademik altyapıyı dadestekleyip insan yetiştirmek ve sonundabilimsel bilgiden teknoloji üreterek ekonomikfaydaya dönüştürme konusunda ulusal bir sinerjioluşturmak için ne yapılması gerekiyor?-Bu soruyu şu şekilde anlıyorum; bizim bukonudaki heyecanımızı diğer insanlara nasılaktarabiliriz? Çünkü heyecan olmadan hiçbirşey olmaz.Bizler aklımıza bir fikir geldiğinde hemenonun üzerinde beyin fırtınaları yapıpgeliştirmeye çalışırız. Uygulamaya geçilipprototip oluştuğundaki heyecanımızıgörmelisiniz. Bu heyecanı bir kere yaşayanbir daha kopamaz zaten. Üretmenin, yeni birürün geliştirmenin keyfi paha biçilemez.Bu heyecanı tüm üniversite öğrencilerineyaşatabilirsek, işte o zaman ulusal bir sinerjioluşur. Gözleri heyecanla parlayan genç birmühendisten daha yaratıcı kimse olamaz.-Sektörün önündeki en önemli engel nedir?Devletin bu alana ilişkin bir destek ve teşvikivar mıdır? Destek ve teşvik için ne gibi yasaldüzenlemeler yapılmalı?-Bu konudaki en büyük engel, biraz öncede söz ettiğim gibi üniversitelerin akademikyetersizliği. Akademik kadroların kendinisürekli yenilemesi, bilgilerini güncellemesigerek. Bir de inanılmaz gelişme gösterenrobotik biliminde akademisyenseniz,öğrencilerinizi teknolojinin yakın takipçisiyapmak sizin elinizde ve bunun için önce sizyakın takipçisi olmalısınız.Destek bulmak da, her ne kadar birçokkurumun proje desteği, inovatif fikiryarışmaları olsa da, zor. Çünkü var olanbir ürünün ismini değiştirip buralarabaşvurursanız destek alabiliyorsunuz. Fakatyepyeni bir alanda çalışma yapmak, dahaönce hiç denenmemiş bir şeyi denemekisterseniz çok fazla destek bulabileceğinizisanmıyorum. Bunun nedeni, destek verenkurumların konuya hâkim olmamaları vecesaretlerinin olmayışı diye tahmin ediyorum.Bununla ilgili örnek bile verebilirim: TÜBİTAKİnsansız Hava Aracı (İHA) prototipi yapanarkadaşıma destek vermedi, İHA için görüntüişleme konusuna destek verdi.Türkiye kendi İHA’sını henüz yeni yeniüretebilirken TÜBİTAK İHA’lar için ekdonanımlar sunan projelere destek veriyor.Bu da hiç samimi gelmiyor açıkçası.Bu tür desteklerin, kesinlikle üniversitelerarası, alanında uzman kişilerden oluşankomisyonlarca denetlenmesi ve bu şekildeverilmesi gerekiyor. Ayrıca sadece maddidestek değil, akademik destek de projeninsağlığı açısından oldukça önemli.Bu kadar olumsuzluktan söz edip olumluşeyleri de görmezden gelmek istemem.Üniversitelerin öğrencilerine güveni çokgüzel, destekleri çok güzel, sanayi işbirliğiiçin atılan adımlar çok güzel.Öğrencilerin robotik bilimine ilgisi alakası dagün geçtikçe artmaya devam ediyor. YıldızSavaşları gibi organizasyonlar veya sektörile ilgili çeşitli etkinlikler ile öğrencilerbu konuda bilgilenerek ilgilerini bu yönekaydırabiliyorlar. Ülke çapında aynı bölümüokuyan öğrenciler aynı platformda bir arayagelebiliyorlar.Genç Türk girişimcilerin sayısı hızla artıyorve her ne kadar zorluklar içinde olsa da çokgüzel buluşlar, ürünler ortaya çıkıyor. Sözettiğimiz sinerji yavaş yavaş oluşuyor aslında,buna güzel destekler ve akademik yetkinlikde eklenince çok güzel yerlere gelineceğineinanıyorum. Yeter ki “Devrim” arabası gibi,ufak bir aksilikte yalnız kalmayalım.(*) Rehber, akıl hocası, öğretmen, yolgösterici.1262014 EYLÜLDOSYA: Türkiye’de robotikAYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 127


1961 –Robert Calloway tarafından üretilenbu 16 kişilik robot grubu, birer ses kaydedicisinesahipti ve bu sayede herhangi bir etkinlikteönceden kaydedilmiş olan sesleri ziyaretçileredinletebiliyordu.Robotların1964 – 1964’te Japon öğrencilerin en çokhayranlık duyduğu Goro, omzundan çıkan devasaantenlere gelen sinyallerle çevresindekileribaşıyla selamlıyor, hatta göz kırpıyordu.Robotların geçmişi, endüstridevriminin de öncesine gidiyordiye.1810’dan 3 yıl öncesine kadardikkat çeken farklı robotlardanbazıları...200 yıllık tarihi (*)1810 - Dünyanın ilk robotu, 1810 yılındaDresden, Almanya’da Frederich Kauffmantarafından geliştirildi ve trompet çalıyordu!..1960 -Hughes Aircraft şirketi tarafındanKaliforniya’daki Culver City’de geliştirilen1960 üretimi Mobot Mark II isimli robot, filmçekimlerinde kullanılan kameralardan alınmışgözleri ve uzaktan kumanda edilebilmesiylefotoğraftakinin aksine insanlık için bir tehlikeolarak tanımlanmıştı.1961 - Şikagolu oyuncak tasarımcısı MarvinGlass tarafından geliştirilen “Robot CommandoSoldiers” sesle kontrol edilebiliyordu. Kablolumikrofonuna gelen emirleri eksiksiz uygulayanbu asker robot, gelen talimatla sırtındaki minikroketleri fırlatabiliyordu.1966 - Sahnelerde boy gösteren bu robotgrubu, ikisi davulcu, kalanı da trompet veklarnetçilerden oluşan özel bir müzik grubuolarak sahnelerdeki yerini almıştı.1282014 EYLÜLDOSYA: Türkiye’de robotikAYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 129


1977 - Sam Struggle Gear isimli robot, Starwars- Yıldız Savaşları serisinde kullanılan uyarı sistemiyledonatılmıştı ve filmde bu amaçla kullanılan sesleribirebir çıkarabiliyordu.1984 -Daha bilgisayarlar bile yeni yeniyaygınlaşırken bu robot, New York akvaryumundafokları eğitmek için çalışıyordu.2000 - Planet of Visions isimli bu robot,Almanya Hanover’de düzenlenen Expo 2000Fuarı’nda ziyaretçileri karşılamakla meşgul.2004 –Sony’nin QRIO isimli bu robotu,üretildiği zamanın teknolojileriyle yetinmekzorunda kalsa da, eğlenceli özellikleriylemedyanın en çok okunanlar sıralamasında üstsıralarda yer almayı başarmıştı.1973 – İngiltere’nin teknoloji dünyasınaarmağanı Robbie isimli bu robot, üzerindekianalog göstergeleri bir kenara bırakırsakçocukların eğitimine yardımcı olmak gibizamanının ötesinde bir beceriyle donatılmıştı.1991 - Güney Kore sokaklarının1991 yılında özel bir konuğu vardı. Şekliitibariyle insanımsıdan çok ekranımsı olarakniteleyebileceğimiz bu robot, bilek güreşisevenlerin dışında kol kaslarını güçlendirmekisteyenler için de eğlenceli bir seçenekti.2002 -Sony tarafından geliştirilen 58 santimboyundaki robot grubu, robotların mekanikyürüyüşlerinin dansla buluşmaya başladığıdöneme start vermesiyle de ses getirdi. SDR-4C isimli bu robot grup, çalan müziğe ayakuydurmakla kalmıyor, tüm dansı sorunsuz birsenkrasyonla da gerçekleştirerek alkışlarıtopluyordu.2005 - Japon Kokoro Corp. ve AdvancedMedia tarafından geliştirilen “Actroid” isimli burobotun görevi, Japonya’nın önemli fuarlarındanAichi Expo’ya gelen 120 farklı millettenziyaretçileri bilgilendirmekti.1977- Illinois şehrinde görücüye çıkanApple’ın, “iAroki” isimli robotu, farklı görevleriçin yeniden programlanabilmesinin dışındaevdeki çöpleri dökebilme ya da köpeğinizigezintiye çıkarabilme gibi üstün meziyetlere desahipti.1997 - 2000 yılı öncesinde, humanoid(insanımsı) robotlar arasında Japonya’dakiWaseda Üniversitesi’nde geliştirilen Hadaly2, bir bilgisayara bağlı olarak çalışabilsede 10 yaşındaki bu maymunla oldukça iyianlaşabiliyordu.2004 – ABD’deki Carneige MellonÜniversitesi’nde geliştirilen bu robot, hassasayaklarıyla su üzerinde hareket edebilmesiylecasus istihdam eden güvenlik teşkilatlarınınoldukça ilgisini çekmişti. Özel mikro kamerasıonun etraftan görüntü almasını sağlarken,su üzerinde bile durabilmesi her ortamdakullanılabilmesinin yolunu açıyordu.2005 -Güney Kore’nin robot dünyasına2005’te kazandırdığı Albert Hubo isimli robot,Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği Teşkilatı(APEC) toplantısı için Güney Kore’ye gelenlerikapıda karşılarken, bölgenin gelecekte dünyaekonomisinde nasıl bir rol oynayacağıyla ilgilifikir sahibi olmalarını da sağlamıştı.1302014 EYLÜLDOSYA: Türkiye’de robotikAYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 131


2007 - Simroid (Simulator Humanoid) isimlibu robot, diş hekimliği öğrencilerine yardımcıolan özellikleriyle kendisinden üç yıl sonrageliştirilen Hanako’ya da öncülük etmişti.2009 - Japonya’daki Waseda Üniversitesi’ndeDr. Shigeki Sugano liderliğindeki ekip tarafındangeliştirilen bu robot, oldukça hassas parmaklarasahip...2010 –Japonya’daki Showa Üniversitesi’ndegeliştirilen Hanako isimli bu robotun tek amacı,üniversitenin diş hekimliği öğrencilerinineğitimine yardımcı olmak.2011 – IBM’in süper bilgisayarı Watson,şeklen insanımsı robotlara benzemesede yapay zekâsı ve işlem hızıyla Jeopardy(Riziko) yarışmasının şampiyonu Ken Jennings’igeçerek 1 milyon dolarlık büyük ödülün sahibi (!)olmayı başarmıştı.2008 -HAL adı verilen bu akıllı yardımcılar,yürüme zorluğu yaşayan hastaların tedavisindekullanılmıştı. Bu özel yardımcıdan faydalanmakisteyenler, 1500 ila 2200 dolar arasında değişenfiyatlarla HAL’ı kiralayabiliyordu.2009 –Tokyo’daki Waseda Bilim veMühendislik Okulu’nda geliştirilen KOBIAN isimlibu robot, yedi farklı duyguyu algılamasıyladuyurulduğu tarihte oldukça ses getirmişti.(*) Bilgi Çağı, 25 Temmuz 20112009 - Japonlar için robot demek, insanlığaher alanda hizmet edebilecek cihazlar anlamınageliyor. 2009’da dünyayı kasıp kavuran ve halkarasında domuz gribi olarak tanımlanan H1N1virüsüyle mücadelede, Swine isimli bu robotunönemli bir görevi bulunuyordu.1322014 EYLÜLDOSYA: Türkiye’de robotikAYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 133


90 yıllara gelindiğinde robotlarartık çok çeşitli alanlarda ve özellikleinsanların rahatlıkla yapamayacağıişleri kusursuz yaparak insanoğlununyaşam sürecinde yerlerini aldılar.İnsanoğlunun inemediği derin sulardaaraştırma yapabilen, hiçbir molavermeden yıllarca çalışabilenmontaj robotları, cerrahlarınhata yapmasını engelleyenhatta cerrahlık mesleğiniortadan kaldıracak kadar iddialıolan ameliyat robotları, insankolunun yerine takılabilenyapay kol bu gelişmelere en iyiörneklerdir.Bu gün robot kullanımı hayatımızın birçokalanına girmiş olup, özellikle insan sağlığını aşırıderecede tehdit eden iş kollarında, yüksek ısı,titreşim, kimyasal ve nükleer enerji ile çalışılanyerler vb. kullanımı çok daha yaygındır.Endüstriyelrobotlarıntarihçesi (*)18.Yy.’da tekstil endüstrisinde otomatik makinelerin kullanılmaya başlaması, robotlarbakımından teknoloji alanında atılan ilk adımdır. Bu anlamda Jacquard’ın dokumatezgâhını kontrolde kullandığı delikli kart ilk adım olarak bilinmektedir.20.Yy’da ise kendi kendini kontrol eden ve ölçebilen programlanabilir makineler icat edilmiştir.1950’lerde otomasyonun, elektroniğin ve haberleşmenin gelişmesi ile birlikte Robot teknolojisindebüyük gelişmeler yaşanmıştır. Bunlardan ilk üretilen robot “Sammie” dir. Bu robot araştırma amacıile insanın değişik ortamlara nasıl uyum sağladığını anlayabilmek için tasarlanmıştır.Fakat asıl gelişme Sony firmasıtarafından evlerimize kadarsokulan robot köpek “Aibo”olmalıdır. Yapılan robottaalgılama karar verme ve dekomut doğrultusunda uygulamayetileri mevcut olmakla berabergeniş açılı bir hafıza ile sahibinitanımlama kadar birçok özellik yeralmaktadır.(1998)Robotik teknolojisindeki çalışmalarartık büyük oranda bilgisayarteknolojisindeki gelişmeleredayanmaktadır. Robotik endüstrisi doğduğundabilgisayarlar mevcut olmasına rağmen 1970’lerinsonuna kadar boyutları nedeniyle robotkontrolünde kullanmaya elverişli değildi. Bugünpazardaki tüm robotlar bilgisayar kontrolükullanılmaktadır. Fakat halen Robotik bilimininalanının makine ve de bilgisayar bilimlerinikapsadığı kesindir.Robotları endüstride ilk olarak kullanan ülkeJaponya’dır. İlk robot kullanma fikrinin ortayaatılması ile birlikte, işsizlik oluşturacağı endişesiile büyük tepkiler almıştır. Ama kullanılmayabaşlandıktan sonra kaygıların yersiz olduğuanlaşılmıştır. Robot kullanımı ile birlikte birçok işkolu türemiş ve işsizlik daha çok azalmıştır.Robot kullanımının avantaj vedezavantajlarıEndüstride robot kullanımının başlıcanedenleri şöyle sıralanabilir:- İşçilik maliyetini azaltmak,- Tehlikeli ve riskli yerlerde çalışanların yerinialmak,- Daha esnek bir üretim sistemi sağlamak,- Daha tutarlı bir kalite kontrol sağlamak,- Çıktı miktarını artırmak,- Vasıflı işçilik sıkıntısını karşılayabilmek,- Üç vardiya boyunca aralıksız çalışma kabiliyeti,- İnsana göre daha fazla yük kaldırma kabiliyeti,- İnsana göre daha çabuk sonuca ulaşmakabiliyeti,- Usandırıcı ve tekrarlı işlerde yeterlilik,- Tehlikeli ortamlarda çalışabilme kabiliyeti,- İnsan hatalarını elimine etme,- Kalite kontrol hatalarını minimuma indirme,- Kendini hızla amorti etme,- Yüksek hareket esnekliği,- Yüksek kâr eldesi.1342014 EYLÜLDOSYA: Türkiye’de robotikAYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 135


Robotlar için söyleyebilecek sakıncalar iseşunlardır:- Düşünemez,- Vision System, ile yalnızca kendisine öğretilencisimleri görebilir,- Programlanmadan çalışamaz,- Kendisine öğretilenleri yapabildiğindenhareketleri kısıtlıdır,- Yüksek yatırım maliyeti gerektirir,- Boşa geçen bakım ve onarım zamanlarıbulunmaktadır[2].Robot kullanım nedenleriGünümüzde robot, değişen iş şartlarına göreinsanlar tarafından tekrardan programlanabilenhareketler yardımıyla az bir maliyetle kendisiniyeni şartlara uydurabilen çok fonksiyonlu bircihaz anlamına gelmektedir. Endüstriyel, askeri,sağlık, eğitim, araştırma alanlarında, ayrıca şovveya promosyon, kişisel ve hobi amaçlı olarakrobotların kullanımı mümkün olmaktadır.Robot, genelde bir insanın yapacağı işleriyapmak için programlanır. Isaac Asimov’a görebir robot;-İnsana zarar veremez ya da sonuçta insanınzarar görmesine sebebiyet verecek bir hareketiçerisine giremez.-Birinci koşula uymak şartıyla mutlaka insanemrini yerine getirir.-Bu iki koşula uymak kaydıyla kendisini,meydana gelebilecek bir zarara karşı korur.Bir diğer önemli soru; bu işi insanlarınyapmaya gönüllü olup olmadıklarıdır. Çünküinsan bir çeşit en esnek makinedir. Çok değişikkoşullara uyum sağlama becerisi vardır. Eğerbir iş insan tarafından yapılabilecekse, insantarafından yapılması daha iyidir, fakat eğer iş zorve çok tekrarlı bir işse insanlar bu işi yapmayagönüllü olmayacaklardır ve işi robot işgücüyardımıyla halletmek daha mantıklı olacaktır.Robotun insan yerine tercih edilmesebeplerinden bazıları şöyle gösterilmektedir:-Emek maliyetlerinin yüksek olduğuülkelerde robot sayısının artmasındaki en önemliunsurlardan biri üretim maliyetlerinin robotkullanımıyla düşürülmesidir. Sosyal, sağlıkve emeklilik gibi yardımların da göz önünealınmasıyla ortaya çıkan maliyet robot içinharcanan paranın 3-4 katını bulabilmektedir.Ancak, emeğin ucuz olduğu ülkelerde tam tersibir durum ortaya çıkmaktadır.-İşçilerin görevde olduğu sürecin yüzde15-20’lik bir bölümü ortaya çıkan yorgunluğungiderilmesi ve diğer ihtiyaçların karşılanmasıiçin geçer. Bu süre robotlarda yüzde 2’yigeçmemektedir.-Robotlarda yorgunluk ve dikkat kaybısöz konusu olmadığından hatalı imalat sayısıinsanın neden olduğu hatalı imalat sayısına göreneredeyse 0’dır. Böylece hatalıimalatın üretim maliyetindekipayı çok düşük kalır.-Robotun insanlar gibihaftalık 40 saat çalışma süresikısıdı yoktur. Tüm hafta gecegündüz çalışabilir. Dolayısıylainsanlar bir işte vardiyalarhalinde çalışıp sürekli değişimolurken o işte aynı robot devamlıçalışmaktadır. Bu yönüylede birim üretim maliyeti çokdüşmektedir.-Robotlar bazı işlerdeinsanlara kıyasla çok dahahızlı çalışırlar. Örneğin bir arkkaynağı robotu dakikada 75cm.kaynak yapabilirken ortalama birkaynak ustası dakikada ancak 25cm. kaynak yapabilir. Hacimlerin ve ekipmanlarındaha etkin kullanımı ile belirli bir programdâhilinde üretkenlik artmaktadır.-Robotların pozisyonlama yeteneği insanagöre daha yüksektir. Robot ile gerçekleştirilenbir kaynak dikişi genellikle taşlanmaya ihtiyaçduymaz ve robot ile üretilen parçalar insanınürettiklerinden daha iyi toleranslara sahiptirler.Bazen operasyon hızının yüksek olmasıkaliteyi artırabilir. Örneğin ince parçalarınkaynağının hızlı yapılması ısı yayılımınıönleyerek parçalardaki çarpılmaların azalmasınısağlayacaktır. Ayrıca hızın kontrol edilmesiylehomojen bir kaynak dikişi elde edilecektir.-Sıcak dövme preslerinde tezgâh yüklenmesive boşaltılması robotların ilk uygulamaalanlarından biri olmuştur. Yüksek sıcaklıktakidövme esnasında parça belirli bir konumdatutulmalıdır. Önceleri bu işi, iki kişi uzun maşalarvasıtasıyla yaparken robot uygulanmasıyla tutmaişi tutucu yardımıyla robot tarafından yapılmayabaşlanmıştır. Böylece daha büyük hızlaraulaşılırken çalışanlar da sıcak parça ve kıvılcımsıçrama tehlikesinden uzaklaştırılmış olurlar.Daha iyi bir konumlamayla da ürün kalitesiartırılmış olur.-Bazı boyama işlerinde asit boyalar kullanılırve bu boyalar da boyama görevlisinin sağlığıaçısından çok tehlikelidir. Personelin sızdırmazgiysileri ve başlıklarla çalışmaları gerekir.Takılan başlıklara sürekli hava beslemesigerekir. Bu koşullar altında çalışmak verimsizve yorucudur. Oysa aynı iş ortamında bulunan vedaha önceden programlanmış hareketleri yapanbir robot vasıtasıyla daha hızlı olarak daha yüksekkalitede gerçekleştirilebilir.-Her idarecinin birbirleriyle sürekli rekabeteden ve her söyleneni yapan çalışanları tercihedeceği aşikârdır. Aslında böyle bir durumher idarecinin hayalidir. Bazıları bir robotsistemi oluşturarak ve diğer ekipmanları da busisteme uydurarak bu hayali gerçekleştirmeyebaşlamışlardır. Yapılacak işlemler çok hassasbiçimde programlanabilir ve malzemelerrobot iş hücrelerine bilgisayar kontrolü altındaulaştırılabilir.-Robotlar, önceden programlanmışhareketleri büyük bir doğruluklagerçekleştirdikleri gibi ne yapıldığını da büyükbir doğrulukla kaydedebilirler. Bu kayıtlarprogramlama, planlama ve kontrol işlemlerininiyileştirilmesinde önemli bilgileri teşkil eder.-Robotlar, yeniden programlanma hatalarınındüzeltilmesi işleminin basitliği dolayısıyla değişikişlere adaptasyonda önemli güçlük doğurmazlarve işlemler uzun süreli üretim durmasınaneden olmaz. Oysa sabit otomasyonda değişiklikyapmak, uzun süreli üretim aksamalarına nedenolmaktadır.-Çeşitli uygulama durumlarında yenidenprogramlanabilme yeteneği, tutucunundeğiştirilebilme özelliği, sistem ömrünü uzatır.Sabit otomasyon sistemlerinde değişiklik yapmakönemli bir harcamayı gerektirir ki bu harcamazaman zaman sistemin yeniden oluşturulmamaliyetine yakın olabilir.Robot işgücü ve insan arasında tercihyapılırken maliyetler de mutlak olarak gözönünde bulundurulmalıdır. Sonuçta robotlarında makineden bir farkı yoktur. Çalışma alanınınmaksimum kullanımı, robot parkını kurmakiçin gerekli yatırım, diğer maliyetler işletmeaçısından hayati önem taşırlar. Yatırımın geridönüş süresi de göz ardı edilmemesi gereken birkonudur.(*) Endüstri Mühendisleri İletişim Portalıhttp://endustrimuhendisligi.blogspot.com.tr/1362014 EYLÜLDOSYA: Türkiye’de robotikAYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 137


Yapay zekâ ve robotlar,çalışanlara ne kazandıracak,ne kaybettirecek?Giderek aratan oranda robot kullanımı, çalışma yaşamınıtehdit mi ediyor? Bu konuda değişik araştırmalar farklısonuçlar ortaya koyuyor.Oxford Üniversitesi’nin yaptığıbir araştırma, teknoloji AvrupaBirliği’nde (AB) gelecek 10 ile 20yıl içerisinde çalışanların yüzde47’sini işsiz bırakacağını ortayakoydu. Araştırmanın 28 AB ülkesiiçin yapılan hesaplamaları, teknolojinin yakıngelecekte çok sayıda kişiyi işsiz bırakacağınıgösterdi. London School of Economics(LSE) tarafından yapılan araştırmaya görede, gelecek 10-20 yıl içerisinde teknoloji,her iki Alman’dan birinin (yüzde 51,1) işsizkalmasına neden olacak. AB’nin lideriAlmanya gibi Fransa da robotlaşmadanetkilenecek ülkeler arasında. TeknolojininFransa’da çalışanların yüzde 49, 5’ini işsizbırakması bekleniyor. Araştırmaya göreİsveç’te yüzde 46,7, İngiltere’de yüzde47,2, Portekiz’de yüzde 59, Romanya’da iseyüzde 61,9 oranında kişi teknolojik gelişmenedeniyle işsiz kalacak.“Yapay zekâ, robotlar ve işlerin geleceği”Pew Araştırma Merkezi’nin Ağustos 2014açıkladığı “2025’te Sayısal Hayat: Yapay zekâ,robotlar ve işlerin geleceği -Digital Life in2025: AI, Robotics and the Future of Jobs”araştırması da, robot teknolojileri ve yapayzekânın 2025 yılındaki konumunu ortayakoydu. Bin 896 teknoloji yetkilisi ve analistinkatıldığı araştırmada Pew Araştırma Merkezi,sadece bir soru sordu:“Robot teknolojilerindeki gelişim ve yapayzekânın ekonomik etkisi istihdama nasılyansıyacak? Bu yenilikler 2025 yılında daha çokistihdama mı imkân verecek yoksa iş kaybınamı?”Araştırmaya katılan uzmanların yarısı, (yüzde48) robotların mavi ve beyaz yakalı istihdamıyerinden edeceğini düşünüyor. Bu da gelirdağılımında eşitsizliği artıracak, sosyal düzendebozulmayı beraberinde getirecek. Katılımcılarınkalan diğer yarısına (yüzde 52) göre ise teknoloji2025’te fazla iş kaybına yol açmayacak.“Teknoloji, temelde her zaman netistihdam yaratıcısı oldu”Araştırmaya göre, 2025 yılına yönelikbeklentide iyimser olmayı sağlayanbir gerçek, teknolojinin temeldeher zaman net istihdam yaratıcısıolması. İyimserlere göre teknoloji,üzerimizdeki gündelik iş yükünühafifletecek, işimizi yeniden tanımlamamızı,dolayısıyla kendimize ve işimize dahaverimli olmamızı sağlayacak. 2025’eiyimser bakanlara göre, otomasyonözellikle mavi yakalı istihdamını1382014 EYLÜLDOSYA: Türkiye’de robotikAYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 139


olumsuz etkilerken, inovasyon dalgasınınbüyümesi beyaz yakalı istihdamını daolumsuz etkilenmesine yol açabilecek.Üst seviyede yetkin çalışanlar bu dalgadanolumsuz etkilenmeyecek belki, amaonların da büyük bir bölümü düşük ücretlihizmet sektörü alanlarında iş bulabilecek.Araştırmaya göre eğitim sistemi insanlarıgeleceğin iş hayatına hazırlamak konusundahiç de başarılı değil. Hatta politik veekonomik yapılar da geleceğe kesinlikle buşekilde bakmıyor.“Yapay zekâ ve robot teknolojileri 2025yılında istihdam pazarında olumlu bir etkigösterecek veya etkisi olmayacak” diyen“iyimserler”, gerekçelerini şöyle sıralıyor:- Teknoloji, tarih boyunca hep istihdamyarattı, iş fırsatlarını yok etmedi: Buyorumu yapan uzmanlara göre teknoloji yokettiğinden daha fazla istihdam fırsatlarınıtarih boyunca beraberinde getirdi. Yaniotomasyonla artan verimliliğin istihdampiyasasını etkilemediği açık ve bu sefer farklıbir seyir olmasını beklemenin de gereği yok.Bir tarafta da teknolojik gelişim, iş fırsatlarınıöldürmekten ziyade, iş yapılarını, iş yapışşekillerini değiştirecek. Asıl önemli olanistihdamın buna uyum sağlaması.- Teknolojik gelişim, devre dışı bıraktığındandaha fazla istihdam ve sektör yaratır: Birçokuzmana göre gelecek 10 yıl içinde istihdamınbir bölümü iş piyasasının dışında kalacak. Bubir gerçek. Ama 20 yıl öncesine baktığımızda,“arama motoru optimizasyonu” gibi bir işalanı ve bunun uzmanlığı söz konusu biledeğildi. Yani teknolojik gelişim, yeni işfırsatları yaratmakta birebir.- Bazı işler var ki, sadece insanlar bunlarıyapabilir: Araştırmaya katılan bazıuzmanlara göre birçok iş alanı empati,yaratıcılık, karar vericilik gibi insanikarakteristik özellikleri gerekli kılıyorve bu iş alanları otomasyon dalgasındanpek etkilenecek gibi gözükmüyor.Makinelerin yapamayacağı çok şey var:Düşünmek, yaratmak, problem çözmek,inovasyon gibi. Uzmanlara göre, yapayzekâ ve robot teknolojilerindeki gelişim,insanların üzerindeki yükü hafifletecek veenerjilerini fark yaratabilecekleri başlıklarayönlendirebilmelerini sağlayacak.- Teknoloji gelecek 10 yılda, istihdampiyasasını etkileyecek kadar gelişimgöstermeyecek: Bu yorumu yapan uzmanlaragöre, istihdamın geleceği konusundaendişelenmeye pek gerek yok. Çünküotomasyonun fabrikalardan çıkıp gündelikhayatta daha da fazla yer edinmesi için 10yıl aslında çok kısa bir süre. Bunun yerine,hizmet alanındaki işlerde otomasyonunpayının artması, insan kaynağında yetkinliğinartmasını gerektirecek. Bu gelişimibaşaramayan kişilerin işsiz kalacağıihtimalini yadsımayan uzmanlara göre,bankacılık, perakende ve ulaştırma gibitemel sektörler her zaman teknolojik gelişimve bunların kullanımında başı çekecek.Ama bu gelişimin istihdama etkisi için tümsektörlerde güç kazanması gerekiyor veuzmanlara göre, en azından gelecek 10-15yılda bu kadar hızlı sektörel dönüşümlerbeklememek gerek.- Sosyal hayat, yasal düzenleme yapıları,istihdam üzerindeki etkisini koruyacak:Araştırmaya katılan uzmanlara göreekonomik, politik ve sosyal mevzuatlarişsizliğin artmasını engelleyen faktörlerolacak. Şirketler için tüm istihdamıbırakmanın maliyetine karşılık, tümüylerobotik bir üretime geçme yatırımınıngeri dönüşü arasında büyük farklar var.Araştırmaya katılan uzmanlara göre,teknoloji ne kadar hazır olursa olsun,insanlar ve kurumların hala biraz zamanaihtiyacı olduğu açıkKalıcı bir “işsiz alt sınıf” yapısı oluşacak“Bardağın yarısı boşalacak”’ diyen, yapayzekâ ve robot teknolojisinin, istihdamyaratmaktan çok 2025’te daha çok işsizliğeyol açacağına inanan karamsarlara göre iseriskler şöyle sıralanıyor:- İnsan kaynağı otomasyon yüzündenhalihazırda işini yitiriyor ve bu durum dahada kötü olacak: Birebir insan gücü gerektirenbebek bakıcılığı, boyacılık, koçluk gibi işlerdışında her şey, yetenek zengini otomasyonaemanet hale geliyor. Her şeyin otomasyonatabi tutulabileceği üzerinde duran uzmanlaragöre, önceki teknolojik atılımlar çok dahaağır gerçekleşti. Bu nedenle insanlarınbugünkü gelişmelere uyum için daha hızlıdavranabilmesi şart. Robotlar ve yapayzekâ, bazı yetkinlik gerektiren işleri tehditediyor. İşi otomatize edilemeyen ve bunauygun yetenekleri olan insanlar ile diğerleriarasındaki gelir uçurumu da doğal olarakbüyüyecek. Örneğin tarım araçlarınınçiftçilere sağladığı kolaylığa karşılık,robotların ve yapay zekânın farklı olduğunadikkat çeken uzmanlara göre, bu yapınınsektörler arasında yayılımında ekonomikverimlilik belirleyici olacak.-Gelir dağılımında eşitsizlik büyüyecek: Yapayzekâ ve robot teknolojilerindeki gelişimişsizliği artırırken, gelir eşitsizliğini dekörükleşecek. Bu yorumu yapan ve anketekatılan uzmanlara göre, sosyal huzursuzlukdinmeyecek, kalıcı bir “‘işsiz alt sınıf” yapısıoluşacak.Eğitim sistemi gelecek nesilistihdamını hazırlamakta yeterlideğilAraştırmaya katılanların hemfikiroldukları başlıklar ise şunlar:- Günümüz eğitim sistemi geleceknesil istihdamını hazırlamaktayeterli değil: Uzmanlara göre,robotların değil insanlarınyapacağı işler bilgi ve yetenekgerektirecek. Yani sadece en iyieğitimi almış insanlar makinelerlerekabet edebilecek. Oysa dünyanınbirçok ülkesinde sıralardasessizce oturması istenen, verileniezberleyen ve bu ezberlediklerinihatırında tutması isteneninsanlar eğitim alıyor. Araştırmakatılımcılarına göre bu sistem,onları 20’inci yüzyıl fabrikasındabir hayata hazırlamaktan başka bir işede yaramıyor. Eğitim sistemi, bu haliyle,makinelerle yarışma konusunda insanlaragerekli nitelikleri katmaktan çok uzak.- “İş” konsepti gelecek 10 yıllık süreçteönemli bir değişim sergileyecek: Daha azangarya ve buna karşılık daha fazla boşzaman beklentisinin öne çıktığı araştırmayagöre, robotlar insanlara destek verecek.Böylece insanlar zihinsel güçlerini çokdaha etkili ve verimli kullanma fırsatıbulabilecek. Sanayi döneminin “iş” tanımıda yine bu dönemde değişecek. Öte yandan,bazı uzmanlara göre, gelişen otomasyonkültürüne karşı küçük ölçekli ve el işi üretimmodellerine geçiş gündeme gelebilecek.- Teknoloji kader değil, geleceğin kontrolübizde: Tüm ütopyaların merkezinde insanvar. Politik, sosyal ve ekonomik sistemlerinkontrolü insanlarda ve teknolojik değişiministihdam üzerinde olumlu veya olumsuzetkisini de yine insanlar belirleyecek.Uzmanlara göre teknolojik gelişimin kendisiistihdam için olumlu veya olumsuz olabilirve sosyal yapının bütününe bağlı olur. Amaunutmamak gerekir ki, bu da teknolojik birsonuç değil, sosyolojik ve politik bir yönetimkararı. Bu nedenle değerli iş tanımınıbelki yeniden yapmak, istihdamı yenidensınıflandırmak gerekebilecek.1402014 EYLÜLDOSYA: Türkiye’de robotikAYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 141


Gençler neden akademisyenolmak istemiyor?Arzu Kılıçarzu.kilic@tbd.org.trDeğerli okurlar,Uzun mu uzun bir aranın ardından herkese merhabalar… Yoğun ve stresli bir döneminardından herkesin tatile ihtiyacı var tabii. Siz de benim gibi hâlâ tatile çıkamayanlardanmısınız bilemiyorum ama umarım tatilde gönlünüzce gezmiş, yazın, güneşin ve denizin tadınıçıkarmışsınızdır.Dergimizin yeni yayın döneminde köşemde sizlere Türkiye BilimlerAkademisi (TÜBA) tarafından “Üstün Başarılı Genç Bilim İnsanı Ödülü”nelayık görülen Anadolu Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, MakineMühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cem Sevik’i tanıştırmakistiyorum. Akademik alanda böyle başarılara imza atmış kişileri duyunca çokmutlu ve gururlu oluyorumNeyse beni bir yana bırakalım… İlk olarak sizlere Üstün Başarılı GençBilim İnsanlarını Ödüllendirme Programı (GEBİP) hakkında kısa bir bilgivermek istiyorum. GEBİP, uluslararası nitelikte bilimsel çalışmalarıylaöne çıkan genç bilim insanlarını, araştırmalarında ve kendi araştırmagruplarını geliştirmede desteklemek ve ülkemizdeki genç bilim insanlarınıüstün başarılı araştırmalara özendirmek amacıyla yürütülen bir program.Ödül her yıl farklı alanlarda Türkiye Bilimler Akademisi tarafından gençbilim adamlarına veriliyor. Genel olarak seçme kriterleri arasında, buprograma başvuru yapan genç bilim insanlarının kendi alanlarında yapmışoldukları bilimsel katkılar yer alıyor.Cem Sevik, yaptığı çalışmalar doğrultusunda TÜBA’nın 2014 yılı “ÜstünBaşarılı Genç Bilim İnsanı Ödülü”ne layık görülmüş. Sevik ile ona bu ödülüalmasını sağlayan çalışması ve Türkiye’deki nanoteknolojik çalışmalarıkonuştuk.Söyleşide iki önemli konunun altını çizmek isterim. Sevik’in de belirttiği gibi, Türkiye’nin en önemlisorunlarından biri tabiî ki beyin göçü. Bizim gibi gelişmekte olan ülkelerin mesleki ve teknikinsan gücü açığı olduğu biliniyor. Bunun birçok nedeni olabilir ama en önemli nedeninin “Bilimve teknoloji politikalarındaki yanlışlıklar” olduğunu söylemek yanlış olmaz. Yani Ar-Ge’ye, bilimve teknolojiye önem ve değer vermemek de diyebiliriz. Söyleşide Sevik, geçmişe göre akademikaraştırmaların daha iyi olmasına rağmen gençlerin akademik dünyaya ilgisinin az olduğu ve temelbilimlerde lisans düzeyinde öğrenci bulmakta zorlandıklarını belirtti. Bu durumda aklımıza şu sorugeliyor: Türkiye’de üniversite mezunu gençler, akademisyen olmak istiyor mu, istemiyorsa neden?”Gelin bunun nedenlerini hep birlikte düşünelim…Son olarak; Türkiye’de genç bilim adamlarımızın desteklenmesi, ödüllendirilmesi ve yeniaraştırmalara teşvik edilmesi çok önemli. Bu ödülü alan tüm genç bilim insanlarını tebrik ediyorum.Türkiye’nin ekonomik ve sosyal alanlarda gelişip kalkınmasına, toplumun gelişimine büyükkatkılarının olacağı genç bilim insanlarının Türkiye’de kalarak başarılarına başarı katmasını veAtatürk’ün de belirttiği gibi “memleketin geleceğini oluşturan gençlerin” daima ileriye, daimadoğruya, daima faydalıya yönelmesi, çağdaş uygarlık düzeyine erişmesi, daimî bir gelişmenin içindeolması dileğiyle…1422014 EYLÜLÜÇ SORU ÜÇ CEVAP AYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 143


Ar-Ge konusundaiyi yetişmiş gençlerbulmak zorTÜBA2014 yılı“ÜstünBaşarılı Genç Bilimİnsanı Ödülü”ne layıkgörülen Doç. Dr. Sevik,alanda iyi yetişmişgençler olmadan farklıprojeler yürütmekve özgün bilimselçıktıları üretmeninzor olduğunu belirtti.Sevik, gençlerinakademisyenliğimeslek olarak tercihetmeleri için akademikçalışma şartlarınıngözden geçirilmesi vesorunları temeldençözecek uygulamalarınhayata geçirilmesininşart olduğunuvurguladı.- Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) tarafından“Üstün Başarılı Genç Bilim İnsanı Ödülü”aldınız. Ödül ile ilgili sorulara geçmeden öncekendinizden biraz bahseder misiniz?-Bursa/Büyükorhan ilçesi, 1978 doğumluyum.2001’de Abant İzzet Baysal Üniversitesi FizikBölümü’nden mezun oldum. Yüksek Lisansve doktora eğitimimi Bilkent Üniversitesi’ndetamamladım. 2008-2010 yılları arasında TexasA&M Üniversitesi’nde Kimya MühendisliğiBölümü’nde araştırmacı olarak çalıştım. Dahasonra da Anadolu Üniversitesi MühendislikFakültesi, Makine Mühendisliği Bölümü’ndeÖğretim Üyesi olarak çalışmaya başladım. Halende Anadolu Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’ndeÖğretim Üyesi olarak çalışmaktayım.-“Üstün Başarılı Genç Bilim İnsanlarınıÖdüllendirme Programı (GEBİP)” kapsamındaödül almanızı sağlayan çalışmanızdan sözeder misiniz? Son zamanlarda Türkiye’denanoteknolojik ürünlerin sayısı giderek artıyor.Bu kapsamda Türkiye’deki nanoteknolojikçalışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz?Ülkemizde nanoteknolojik ürünleri denetleyenbir mekanizma var mı?-Ödül genel bir değerlendirme sonucu verildiği içinözel bir çalışmadan dolayı aldığımı söylemek pekdoğru olmaz. Fakat son yıllarda araştırmalarımgenel olarak termoelektrik malzemeler üzerindeyoğunlaştı. Kısaca termoelektrik, etki malzemeüzerinde oluşan ısı farkının doğrudan elektrikenerjisine veya tam tersi olarak elektrik enerjisininmalzeme üzerinde ısı farkına dönüşmesidir.Termoelektrik malzemelerde atomik boyuttauygulanan sıcaklık farkı, malzeme içerisindekiyüklerin sıcak taraftan soğuk tarafa yayılmasına,dolayısı ile elektrik akımına neden olur. Bumalzemeler son yıllarda kuramsal çalışmaalanımızın ana odağı oldu. Özellikle verimliliğiyüksek özgün nano termoelektrik malzemelerönermek üzere çalışmalarımızı yürüttük. Dünyaçapında ilgi çeken iki boyutlu nano malzeme olangrafen ile ilgili termoelektrik performans ve termaliletkenlik çalışmalarımız oldukça ilgi gördü.Türkiye geçmişe göre nanoteknolojik araştırmalarkonusunda oldukça iyi noktada. Ülkemizde iyienstitüler ve laboratuvarlar var. Üniversitelerde çok iyi noktalara gelmiş durumda. BilkentÜniversitesi, Koç Üniversitesi, Sabancı Üniversitesi,Anadolu Üniversitesi’ni örnek verebilirim.Ar-Ge konusunda geçmişe göre imkanlar daha iyiancak dünya ile karşılaştırdığımızda yeterli değil.Özellikle nanoteknolojisi konusunda dünyadagelişmiş ülkeler çok ciddi yatırımlar. Biz henüz oyatırımlara yakın değiliz şuan.Nanoteknolojik ürünlerin denetlenmesikendiliğinden oluşacak bir mekanizma.Nanoteknolojik ürünlerin kullanımı arttıkça ileridebunu denetlemeye yönelik kurum/kuruluşlarolacaktır. Şuan için çok gerekli olduğunudüşünmüyorum. Çünkü nanoteknolojik ürünlergünlük hayatımızın içine çok fazla girmiş değil.Araştırma boyutundan endüstri boyutuna ciddianlamda geçmiş değil.-Söz konusu çalışmanızdan gelecektehangi alanlarda/sektörde insanlarınyararlanabileceğini öngörüyorsunuz? Son olaraksizin gibi başarılı gençlerin Türkiye’de istihdamedilmesi ve beyin göçünün engellenmesi içinnasıl politikalar yürütülmelidir?1442014 EYLÜLÜÇ SORU ÜÇ CEVAP AYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 145


-Bahsettiğim üzere termoelektrik malzemelerin enerji dönüşümü vekatı-hal soğutma alanlarında kullanılma potansiyelleri var ve bazı özeluygulamalarda hali hazırda kullanılmakta. İleride bizim kuramsal olarakelde ettiğimiz birtakım sonuçlar deneysel olarak gerçekleştirilebilirseelektronik cihazlarda mekanik soğutma yerine termoelektrik malzemelerkullanılabilir ve böylece mekanik soğutma ile kaybedilen enerji gerikazanılabilir. Bu sadece bir örnek tabii. Potansiyeli oldukça yüksek olan bumalzemeler elektronik cihazlardan otomobillere ve hatta uydulara kadarbirçok farklı alanda gelecekte kullanılabilir.Beyin göçü, ülkemiz açısından çok temel ve ciddi sorunlardan bir tanesi.Sorunun iki tane önemli boyutu olduğunu düşünmekteyim. Birincisi;akademik alandaki çalışma ortamları. Üniversitelerin araştırmayapılabilecek daha özgür, daha disiplinlerarası etkileşimle araştırmayapılabilecek ortamlara dönüşmesi gerekiyor. İkincisi ise, ekonomikboyut. Birçok insan kendisine sağladığı maddi kazanç ve araştırmalarınısürdürebilecek kaynakları bulmak açısından yurtdışına gidiyor.Geçmişe göre akademik imkânlar daha iyi olmasına rağmen maalesefgençlerin akademik dünyaya ilgisi çok az. Özellikle temel bilimler vemühendislik alanında. Temel bilimlerde lisans düzeyinde öğrenci bulmakzor olmaya başladı. Bunun üniversitedeki standartlarla paralel olduğunudüşünüyorum. Öğrenciler yüksek lisans ve doktora yapmayı pek tercihetmiyorlar. Öğrenci sıkıntısı özellikle araştırmalar konusunda bizi zorluyor.Gençlerin, yani yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin akademikçalışmaların ana unsurlarından biri olduğunu düşünüyorum. Alanda iyiyetişmiş gençler olmadan farklı projeler yürütmek ve oldukça keskin olanrekabet ortamında özgün bilimsel çıktılar üretmek çok zor. Gençlerinlisansüstü eğitimi ve meslek olarak akademisyenliği tercih etmeleri içinakademik çalışma şartlarının gözden geçirilmesi ve sorunları temeldençözecek uygulamaların hayata geçirilmesi şart.1462014 EYLÜLÜÇ SORU ÜÇ CEVAP AYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 147


Amsterdam’da DansNezih KULEYINnezih@semor.com.trBulunduğum odanın camından içeriye giren notalar odanın sessizliğindekendilerine yeni bir harmoni yaratarak duvarlar arasında danslarına devamediyorlardı. Müzik her geçen dakika aldığı tempo desteği ile giderek büyüyordu.Yerimden kalkıp dışarı bakmak artık bir zorunluluk haline gelmişti, masamınüzerindeki açık havada konser vermek üzere izin isteyen dilekçenin en üstköşesindeki tarih gözüme takıldı 5 Temmuz 1926. Demek ki belediye başkanı olarakseçildiğimden bu yana tam bir yıl geçmişti.Balkon camına doğru ilerlerken müziğin bu kadar uzaktan geliyor olmasına rağmennasıl olup da bu kadar güçlü bir ses çıkarabildiğine hâlâ aklım ermiyordu.Dilekçeyi bir hafta önce vermişler, açık havada müzik yapmak için getirecekleriorkestra ile biz Hollandalılara çok sesli müzik ziyafeti vermek, sonra da Seyyar Sergiolarak düzenledikleri gemiyi gezdirmek üzere bizi davet etmişlerdi.Yangın alarmının bir kademe altından çalan telefon sesi balkona çıkmamı engelledi.Ahizeyi kaldırınca biraz uzak tutmam gerektiğini anladım.–Sayın Başkan–Buyurun.–Sayın Başkan, biliyorsunuz ki Amsterdam Belediye yasaları sokaklarda dans edilmesine izinvermemektedir.–Evet biliyorum.–O halde sizi yasayı uygulamaya davet ediyorum. Önce gemileriyle geldiler, sonra orkestralarınıŞehir Meydanı’na indirdiler, şimdi ise topluca dans ediyorlar.–Türkler mi?–Türkler ve Hollandalılar hep beraber. Hemen müdahale etmezseniz siz suçlu olursunuz.–Savcı Bey uyarınız için teşekkür ederim. Hemen inceleyeceğim.Telefonu kapattığım gibi odamdan dışarı fırladım. Yardımcılarım kapının önüne gelmiş benibekliyorlardı. Önde ben, arkada iki yardımcım, yanlarında Emniyet Müdürü ve İtfaiye Müdürü,caddede hızla ilerliyorduk.Birden sağımızdan solumuzdan temiz elbiselerini giymiş her yaştan insanın bizimle aynı tempodarıhtıma doğru koşar adım ilerlediklerini fark ettim. İlan edilmemiş bir bayram günü gibiydi ortalık.Kimi çocuklarını omzuna almıştı. Kimi dans ediyor ve beni gördüklerinde durup alkışlıyorlardı.1482014 EYLÜLUFKUN ÖTESİ AYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 149


Bir süre sonra zaten ilerleyemez olduk. Bana yol açmaya çalışan yardımcılarımdan biri,“Efendim yandık, hepimizi görevden alırlar,” diyor, bu arada itfaiye müdürü çözüm bulmuş,usta bir yönetici edasıyla yanıma yaklaşmaya çalışıyordu.–Efendim!–Söyle.–Ben bu kalabalığı hemen dağıtırım.–Nasıl?–Biliyorsunuz meydanın her köşesinde yangın tehlikesine karşı yerleştirilmiş vanalar var.–Evet.–Takarız hortumları, basarız tazyikli suyu. Kimse kalmaz.–Kalabalığı görmüyor musun? On dakikada o hortumları senin adamlarının elinden alırlar.Bu arada Emniyet Müdürü “Efendim, megafonu getirdim. Sizi yüksekçe bir yereçıkartalım…” gibi bir şeyler söylemeye çalışıyor, biz ite kaka orkestra ile halk arasındakalan boşluğa ulaşmaya çalışıyorduk.Sonunda başardık. Tam müzik bittiği anda alkışlar sürerken halk ile orkestra arasındabiraz kalabalıktan ayrı kalakalmıştık. Binlerce Hollandalı bir tarafta, diğer tarafta ise tümAvrupa’yı dolaşmak üzere yola çıkmış olan “Mustafa Kemal’in Seyyar Sergisi” dediklerigemi yolcuları ve aramızda kırk altı kişilik Türklerin Riyaseti Cumhur Musiki Heyeti…Büyük bir sessizlik! Orkestra şefi olan ve adının sonradan Ekrem Zeki Üngör olduğunuöğrendiğim çok saygılı ve kibar birisinin yanıma doğru yaklaştığını ve elimden tutarak benibir konuşma yapmak üzere platforma çıkartmak için elini uzattığını fark ettim.–Sayın Başkan Willem de Vlugt, şeref verdiniz. Müzik yapmamız için sağladığınız izindendolayı size minnettarız. Herkes sizin bir şeyler söylemenizi rica ediyor.Bunları bana kusursuz bir Fransızca ile söylemişti.Platforma çıktığımda Şehir Meydanı ve meydana açılan tüm yolların doluluğunainanamadım. En kalabalık mitingimizde bile bu kadar insan bir araya gelememişti. Emniyetmüdüründen megafonu aldım.Bir dolu şiddetindeki alkış yeri göğü inletiyordu.Buraya niçin geldiğimi biliyordum. Hollandalıların tümü bana tezahürat yapıyorlardı.Savcı ise nasıl yapıp bu kalabalığı dağıtacağımı merak ediyordu. Başta Orkestra şefi ve şıkkıyafetleri ile Türkiye’den gelen kadınlar ve takım elbiseli erkekler, herkes ama herkesnefesini tutmuştu.–Değerli misafirler! Hoş geldiniz. Sunduğunuz müzik, saatlerdir çakıl taşlarına vurandalgaların tınısıyla şehrimizde yankılanıyor ve hep beraber bir dostluk dansı yapıyorsunuz.Ama biliyorsunuz, Hollanda Belediye yasası sokaklarda dans etmeyi yasaklamıştır. Benimgörevim…Kulakları sağır eden bir uğultu…Büyük bir sessizlik ve gözlerini gözlerime dikmiş binlerce yüz. Meydan merakla doğacakolan hayal kırıklığını bekliyordu ama içimdeki ses kulağımı sağır edecek kadar yüksek birbiçimde bağırıyordu:“Yanılt onları, haydi yanılt onları!” Durdum ve derin bir nefes aldım.–Evet, şu anda tek bir görevim var. O da Amsterdam Belediye Başkanı olarak sokaklardadans etme yasağını kaldırmaktır!Dediğim tam anlaşılmamış olacak ki binlerce insan hem birbirlerine hem de banabakıyordu.–Baylar ve Bayanlar! Yanlış duymadınız. Sokaklarda dans etme yasağı şu andan itibarenkaldırılmıştır!1502014 EYLÜLUFKUN ÖTESİ AYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 151


BTK’dan 2014 e-haberleşme raporu142 sayfa ve altı ana bölümden oluşan raporda, elektronik haberleşmesektöründe yaşanan gelişmeler ve eğilimler değerlendirildi.Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK), Haziran 2014’te “ElektronikHaberleşme Sektöründe Teknolojik Gelişmeler Ve Eğilimler” Raporu’nu yayınladı.Toplam 142 sayfa ve altı ana bölümden oluşan çalışmada, elektronikhaberleşme sektöründe yaşanan gelişmeler ve eğilimlerden; elektronikhaberleşme sektöründeki spektrum ihtiyacı olarak “Televizyon Beyaz BoşlukHaberleşmesi”, yeni nesil şebekelerde genişbant erişim sağlayan “FemtocellUygulamaları”, genişbant ve hızın önemsendiği internetin geleceği olan “5’inci Nesil Mobil HaberleşmeSistemleri”, geleceğin haberleşme uygulamaları yanında sektörün bağlı konuları enerji ihtiyacı vesürdürülebilir enerji için modern şehirlerde “Akıllı Binalar”, internet alan adı sisteminde “Yeni Jenerik ÜstSeviye Alan Adları” ve elektronik haberleşmede üstel bir artış seyreden veri trafiğinde önemli hale gelen“Büyük Veri” konuları teknoloji ve düzenleme boyutlarında işleniyor. Son bölüm olan yedinci bölümde tümbölümlerin sonuçları değerlendirilerek bölümlerle ilgili öneriler veriliyor.Bilgi teknolojileri, yayıncılık, elektronik içerik, siber güvenlik, veri koruma, gizlilik ve çevre sorunlarıgibi konuların da bilgi ve iletişim teknolojileri (BİT) düzenleyicilerinin yetki ve görevleri arasına girdiğinedikkat çekilen raporda, “Elektronik haberleşmede, iletişim ve iş alanında sürekli artan ve gelişen elektronikbankacılık, sosyal medya gibi internet tabanlı hizmetler ve uygulamalar bütün sektör paydaşları için yeni birdizi araştırma ve düzenleme konularını öne çıkarmaktadır” deniliyor.152 2014 EYLÜLSEKTÖRDEN YANSIMALARAYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 153


Rapordaki değerlendirmelere göre, sosyal medya ve mobil bankacılık hizmetleri gibi internet tabanlıuygulamaların artması, mobil genişbant hizmetlerinin kullanımı ve mobil genişbant yaygınlık oranındaönemli artışları beraberinde getiriyor. Sadece mobil alanda değil sabit alanda da genişbant kullanım büyükoranda artış gösteriyor. Genişbanta olan yoğun talep nedeniyle, bugün küresel seviyede genişbantı teşvikedici ulusal politikalar ve stratejiler uygulanmasına, böylece ülke çapında genişbant altyapısını oluşturmaya,internet hizmetlerinin ve uygulamalarının benimsenmesiyle evrensel erişimin sağlanmasına çalışılmasınarağmen; özellikle gelişmekte olan birçok ülkede, genişbant hizmetlerine erişim sorunu genişbant kullanımyaygınlığı ve sosyal medya hizmetlerinin kullanımı için önemli bir engel teşkil ediyor, bölgeler arasındaönemli farklılıklar doğuruyor.2020’de sayısal veri, 40 milyar terabayta ulaşacakGeleneksel veri kaynakları yanında cihaz, sensör, coğrafi uygulamalar, <strong>web</strong> ve sosyal medyadanelde edilen sayısal veriler her geçen yıl katlanarak artıyor. 2020 yılında sayısal verinin 40 milyar terabaytseviyesine ulaşacağı öngörülüyor. Bu artış, büyük veri kavramının ortaya çıkmasına neden oldu ve bütün buverilerden anlamlı sonuçlar çıkarılmasını sağlayacak teknolojik gelişmeleri ve yatırımları da tetikledi.arz etmekte, ayrıca gelişmiş ülkelerde geleceğin projesi olarak kurulmaya başlanan “akıllı şehirler”uygulamasına entegre olabilecek şekilde tasarımlanması gerekiyor.Yeni gTLD Programı kapsamında kullanıma sunulacak olan yeni adlarla birlikte özel sektör; devletlerve topluluklar ile internetin kullanıcılarının bu durumdan etkileneceği belirtiliyor. Buna göre yeni gTLD’lerözel sektör açısından yeni bir yatırım fırsatı sağlayacağı, yeni iş modelleri için platform oluşturacağı, markayönetimi ve çevrimiçi pazarlama konusunda yeni fırsatlar sunacağı bildiriliyor.Yeni gTLD Programı başvurularının ilk turu sona ermiş olmakla birlikte ICANN; GNSO’nun politikatavsiyelerine göre yeni gTLD başvurularını gelecek yıllarda turlar halinde tekrarlayacağını duyurdu. Bukapsamda Türkiye’de ilgi duyan tarafların yeni gTLD başvuru süreçlerini takip ederek önemli iş fırsatlarıyaratma imkânını değerlendirmesinin gerek ülkemiz gerekse de Türkiye’deki internet kullanıcıları açısındanyararlı olacağı değerlendiriliyor.Büyük veri uygulamalarının birçok alanda hayatımızı kolaylaştırması ve sağlık, eğitim, bankacılık ile BİTsektöründe önümüzdeki yıllarda giderek öneminin artması bekleniyor.Büyük veri elbette ki zorluklar barındırıyor, ancak aynı zamanda büyümeyi yönetmek için eşsiz fırsatlarda sunuyor. Bu fırsatlardan yararlanmak için, iş yöneticilerin mevcut büyük miktardaki veriden, değeri ayırtetmelerini sağlayacak teknolojileri ve örnek uygulamaları benimsemeleri gerekiyor.Büyük veri çözümleri bugün bilimsel araştırmalardan sağlık sektörüne kadar birçok farklı alandakullanılıyor. Telekomünikasyon, perakende, finans ve bankacılık alanları diğer iş analitiği çözümlerindeolduğu gibi, büyük veri alanında da öncü konumda bulunuyor. Büyük verinin depolanmasından, işlenmesine,verilere hızla ulaşılmasına ve bu verilerin gizliliğinin korunmasına kadar süreçler, sektör ve kullanımalanlarına göre farklılık gösteriyor. Büyük verinin öneminin artması ile birlikte söz konusu verileri işleyecekfarklı analiz yöntemlerini yerine getirebilecek kabiliyete sahip analistlere ihtiyaç da artıyor. Büyük veri birçokihtiyaca yanıt verirken gizlilik ve siber güvenlik, veriye bağımlılık, yanlış karar verebilme gibi riskler detaşıyor.Başta Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği olmak üzere dünya genelinde artan birilgiyle izlenen ve düzenleme çalışmaları sürdürülen büyük veri kavram ve teknolojilerineilişkin çalışmaların ülkemizde de hızla yürütülmesi büyük önem taşıyor.Femtocell, e-haberleşmenin gelişimine yeni fırsatlar sunabilirRaporun “Sonuç ve Öneriler” bölümünde yer alan değerlendirmelerin bir bölümü şöyle:Kıt kaynak olan frekans spektrumunun daha etkin ve verimli kullanılması açısından desteklenmesigereken Femtocell’in elektronik haberleşme sektörünün gelişimine yeni fırsatlar sunabileceğideğerlendiriliyor. Kullanıcı taleplerine göre geliştirilebilecek yeni uygulamaları bulunan Femtocelluygulaması makro şebekelerin yüksek maliyeti sebebiyle hizmet götürülmesinde sıkıntı duyulan kırsal alanve düşük nüfuslu yerleşim yerlerinde çözüm olarak kullanılabiliyor.Dünya ile paralel olarak mobil cihaz kullanımı, özellikle akıllı telefonların ve tablet bilgisayarlarınyaygınlaşması ile ülkemizde de mobil işletmeciler tarafından abonelere Femtocell uygulamalarınınsunumunun desteklenmesinin; işletmeciler, aboneler ve elektronik haberleşme sektörünün gelişmesiaçısından fayda sağlayacağı değerlendiriliyor.Evrimini 2020’li yıllarda tamamlaması beklenen 5N mobil sistemlerin temel hedefi herkesin, her yerdeher türlü bilgiye sınırsız erişimi ve her türlü veriyi paylaşabilmesi olarak ifade ediliyor.Halihazırda ITU tarafından 2020 ve ötesinde kullanılacak IMT şebekelerinin spektrum ihtiyaçları üzerindeçalışmakta olup, 2015 Dünya Radyokomünikasyon Konferansı’nda (WRC-15) yeni IMT spektrumu üzerindemutabık kalınması bekleniyor. WRC-15’ten sonra ise ITU tarafından, altyapı sistem ve teknolojilerininihtiyaçları için açık bir yol belirleneceği öngörülüyor.5N sistemlerine yönelik olarak dünyada farklı kuruluşlar tarafından yapılan çalışmalar ve 5N’ye yönelikstandardizasyon çalışmaları devam etmekle birlikte, söz konusu gelişim sürecinin devam etmesi, diğer birifade ile konunun halen “kavramsal” olarak tartışma safhasında bulunması, bu konuda çalışma yapmakisteyen kuruluşlar açısından bir fırsat olarak görülüyor.Akıllı bina tasarımlarının; çok hızlı gelişen BİT teknolojilerine yönelik olarak planlanması önem154 2014 EYLÜLSEKTÖRDEN YANSIMALARAYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 155


Beyin bilişimindekibaşarılı birTürk bilim insanıStanfordaraştırmacısıDuygu Kuzum,beyin bilişimialanındakiçalışmalarınedeniyle,MIT “35InnovatorsUnder 35”listesineseçildi.Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nün(Massachusetts Institute of Technology-MIT) aylık teknoloji Dergisi TechnologyReview’in her yıl düzenli olarak yayımladığı “35altındaki 35 yenilikçi-35 Innovators Under 35”listesi, 19 Ağustos 2014’te açıklandı.Odaklandıkları alanların geleceğini etkileyebilecekçalışmalar/yaklaşımlar/girişimlere imza atan 35yaş altındaki yenilikçiler listesine bu yıl Türk birbilim insanı da girdi. Beyinden esinlenen bilgisayarçiplerine odaklanan çalışmalarıyla Duygu Kuzum,“Önderler- Pioneers” kategorisine alındı. Kuzum,insan beyninin dokusu ve sinaptik hesaplamabecerisini taklit eden nanoelektronik sinaptikcihazlar geliştiriyor. University of Pennsylvania LittLab of Translational Neuroengineering’de doktorasonrası araştırmacısı olarak çalışan Kuzum, aynızamanda Stanford Üniversitesi’nde misafir öğretimüyesi olarak görev yapıyor.Alanlarındaki problemlere önerdikleri farklıçözümlerle dikkat çeken 35 yaş altı 35 yenilikçikarakteristiklerine göre 5 farklı kategoriyeayrılıyor. MIT, geliştirdikleri yeni teknolojilerlelisteye alınan yetenekleri “Mucitler -Inventors”; varolan teknolojilerin nasıl daha iyi kullanılabileceğinigösterenleri “Vizyonerler -Visionaries”; teknolojikfırsatları kamusal politikalar için kullananları“İnsancıllar -Humanitarians”; geleceğininovasyonu için zemin hazırlayacak çalışmalaraimza atanları “Önderler -Pioneers” ve son olarakda yeni teknoloji işleri kuranları “Girişimciler-Entreprenurs” kategorilerinde listeliyor.Bilkent Üniversitesi’nde Elektrik ve ElektronikMühendisliği lisans eğitimini tamamlayan,2006 yılında Stanford Üniversitesi’nde ElektrikMühendisliği alanında yüksek lisans ve Doktora(PhD) eğitimine başlayan Kuzum, beynin çalışmaprensibini daha iyi anlamaya çalışarak bunubilgisayarlara uyarlamaya çalışan beyin bilişimişeklinde çevirebileceğimiz “brain computing”alanına odaklanmış.Kuzum’un Stanford’dan meslektaşlarıylabirlikte geliştirdiği nörosinaptik bilgisayar çipiprototipi, enerji verimliliği ve işlem kabiliyetiyüksek bilgisayarların yanında nöral implantlarve protez cihazlara uyarlanabilme potansiyelitaşıyor. Nörosinaptik bilgisayar çipleri geleceğinbilgisayarlarının yapıtaşı olabilecek gelişmelerdenbiri olarak görülüyor.156 2014 EYLÜLSEKTÖRDEN YANSIMALARAYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 157


Zekâ Vakfı Koordinatörü ve OYUN Çocuk DergisiSorumlu Yazı İşleri Müdürü Nihal Sandıkçı:Oynarkenöğrenmek,en keyifliyol…OYUN Çocuk Dergisi ile her yaştan insanın zekâ ve yetenekgelişimlerine destek olmaya çalıştıklarını belirten Sandıkçı,vakıf olarak, bıkmadan usanmadan soru sorma, düşünme,sorgulamanın önemini vurguladıklarını, ancak böyle daha doğrukararlar verilebileceğine dikkat çekti.Arzu KılıçTürkiye Zekâ Vakfı’nın (TZV) OYUN dergisi, artık “OYUN Çocuk” adı ve yeni içeriğiyleokuyucuyla buluşuyor. Bu nedenle TZV Koordinatörü ve OYUN Çocuk Dergisi SorumluYazı İşleri Müdürü Nihal Sandıkçı ile söyleşi yaptık.TZV yöneticileri 6 yaş ve üstü çocukların zekâ ve yetenek gelişimlerine destek olmak amacıyla,OYUN dergisinin hedef kitlesini değiştirme ve OYUN Çocuk başlığı altında, özellikle ilkokuldönemindeki çocuklara yönelik bir zekâ, matematik ve mantık oyunları dergisi yayımlamayakarar vermiş.OYUN Çocuk Dergisi’nde birçok zekâ oyunları var. Çocuklar eğlenerek öğreniyorlar. Bu oyunlardüşünebilme, tahmin yürütebilme, problem çözebilmenin yanında sabrı, zaman yönetimini,işbirliğini de öğretmekte; eğitim hayatına da olumlu anlamda katkılar sağlıyor.“Çocuğun gelişim döneminde yetersiz ve verimsiz uyarılmışlığı, zihinsel kapasitesiniyavaşlatıyor” diyen Sandıkçı, bunun hayati; sonradan önüne geçilmez, tamir edilemez bir durumolduğuna işaret edip “Hedefimiz çocuklarımızın zekâ ve yetenek gelişimlerine destek olmak”dedi.Anne-babaları da çocuklarıyla birlikte bu sürece dâhil etmek isteğinde olduklarına değinenSandıkçı, derginin sıradanın dışında zihin geliştirici bir içeriği olduğu, çocukların düşünme yeteneklerinigeliştiren, farklı bakış açıları kazandıran çok sayıda eğlenceli soru ve oyunla egzersizyapma olanağı bulunduğunu anlattı.Sandıkçı, söyleşiyi şu değerlendirmeyle tamamlandı:“Çocuklarımıza sıkça söylememiz gereken şey şu; Okulda veya dışarıda kendi öğrenme ve anlamayöntemlerini bilmeleri, ilgi duydukları, yetenekli oldukları alanları fark edip geliştirmeleriçok önemli. Ve başarı… Tüm bunları yaparken başarısız olmaktan korkmamak gerek. Çünküöğrenmek her zaman doğru cevabı vermek değildir. Her zaman sınavlardan en iyi puanı almak,sürekli birinci olmak demek değildir. Öğrenmek, öğrendiklerini kullanabilmek ve yeni şeylerüretebilmektir. Öğrenmek, hata yapmaktan kaçmadan, keyif alarak çalışabilmekle mümkündür.Denemek, yanılmak ve tekrar denemek, en sonunda başarıyı getirecektir.”1582014 EYLÜLSÖYLEŞİ AYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 159


Bu arada 29-30 Kasım tarihlerinde II. Zekâ ve Yetenek Kongresi, yapılacak. Akademiden, siviltoplumdan, kamudan, üstün zekâlı / yetenekli bireyler ve ailelerinden her düzeyde katılımcıyaaçık olacak kongrenin tartışacağı sorular şunlar:Zekâ ve yetenek dendiğinde her birimizin zihninde ortak çağrışımlar mı uyanıyor? Bu kavramlarayüklenen anlamlar toplumdan topluma, dönemden döneme, kişiden kişiye değişiyor mu,nasıl değişiyor, neden dönüşüyor? Evrensel bir zekâ ve yetenek tanımına ulaşabilir miyiz, yoksaelimizde olan tanımları duruma göre, zamana göre yenilemeli, güncellemeli miyiz? Kimleri zekiolarak kabul ediyoruz, kimleri yetenekli buluyoruz? Zeki ve yetenekli olanlardan hayata, bizlerene katmalarını bekliyorduk, şimdi neler bekliyoruz? Zeki ve yetenekli olarak kabul edilenlerhayattan, toplumdan neler bekliyor? Üstün zekâlı, üstün yetenekli bireyler, dünyamızın neresindeduruyor, biz onların dünyasında nerede duruyoruz? Bu bireylerin tespitine, eğitimine,desteklenmesine yönelik neler yapıldı, neler yapılacak, neleri bekliyoruz? Ülke olarak zekâyadair, yeteneğe dair neyi denedik, neyi başarabildik, neredeydik, şimdi ne aşamadayız? Ayrıntılıbilgi için: www.kongre.tzv.org.tr- Türkiye Zekâ Vakfı (TZV) tarafından sekizyıldır yayımlanan OYUN dergisi, yayın hayatınabundan böyle “OYUN Çocuk” olarak devamedecek. Bu değişimin nedenini kısaca anlatırmısınız?-Zekâ kavramı herkesin ilgisini çeken amaözellikle bugünlerde anne-babaların üzerindedaha da dikkatle durduğu bir konu oldu.Geçtiğimiz birkaç yıl içindeyse vakıf olarak birgözlemimiz var. Bizi üzen, endişelendiren…Anne-babaların, eğitim kurumlarınınçocuklarının zekâsına, yeteneğine, bunlarıngeliştirilmesine atfettiği önem sebebiylemağdur olduğu. Bu alanın son dönemdedikkat çekici ölçüde popülerlik kazanmasıylabirlikte, sadece maddi kaygılarla geliştirilenuygulama ve yayınların yaygınlığının arttığınıgörüyoruz. Ve bu oluşumların çoğu gereklitemel niteliklerden yoksun. Bu kapsamdaoluşan ciddi bir niteliksel boşluk var. OYUNÇocuk bu boşluğu ortadan kaldırma çabasıyladünyaya geldi diyebiliriz. Diğer yandan, “çocukgelişimiyle ilgili olarak gelinen ortak nokta,zihinsel gelişim için çocukluk çağında, yaşınave düzeyine uygun biçimde seçilen uyarı veetkinliklerin belirleyici değişimler sağladığıyönünde.”Çocuğun gelişim döneminde yetersiz veverimsiz uyarılmışlığı, zihinsel kapasitesiniyavaşlatıyor. Bu o kadar hayati ki; sonradanönüne geçilmez, tamir edilemez bir durum.Bizim vizyonumuz, “Çocuklar her zaman engüzeli hak eder”. Şu anda onlar için gerçektençok çok özel ve güzel bir dergi yapıyoruz.- OYUN Çocuk Dergisi’nin yeni içeriğinde negibi değişlikler var, bu yeni dergi ile hedefkitleniz kimler olacak?-Biliyorsun, ana hedefimiz çocuklarımızınzekâ ve yetenek gelişimlerine destek olmak.Konuyu dağıtmak istemem ama aslında heryaştan insanımızın zekâ gelişimine destekolmaya çalışıyoruz, bunun önemine, gereğinedikkat çekmeye çalışıyoruz. Bununla ilgiliyaptığımız çalışmaları sonra konuşuruz.Derginin hedefinde çocuklar var ama biz annebabaları da çocuklarıyla birlikte bu sürece1602014 EYLÜLSÖYLEŞİ AYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 161


dâhil etme isteğindeyiz. “Hadi çocuğum, çözbunu, git kendi kendine oyalan?” yaklaşımınıbir kenara bırakıp “Gel, birlikte yapalım,çözelim” demelerini istiyoruz. Özellikleilkokul dönemindeki çocuklar hedef kitlemizioluşturuyor. Dediğim gibi öğretmen/eğitimci,anne-babalar da. İçeriğe gelince; sıradanındışında zihin geliştirici bir içeriği var derginin.Çocukların düşünme yeteneklerini geliştiriyorve onlara farklı bakış açıları kazandırıyor.Çok sayıda eğlenceli soru ve oyunla egzersizyapma olanağı buluyor çocuklar. Bukapasitelerini geliştiren bir şey.- OYUN Dergisi, içeriği ile matematiğieğlenceli bir hale getirirken düşündürmeyede sevk ediyor. Bu doğrultuda rakamlarıkarıştıran, matematiksel alanda başarıgösteremeyen çocuklarda, öğrenme güçlüğüolup olmadığını nasıl öğrenebiliriz?-Öğrenme güçlüğü soruna yanıtveremeyeceğim, bir uzmanın yorumlamasıgerekir. Benim öğrendiğim ve inandığımşey şu; oynarken öğrenmek en keyifli yol.Düşünmek, düşünmeye vakit ayırmak, hayalkurmak vs. hayatımızın her dönemi içinkıymetli. Bilimsel düşünmenin önemine dikkatçekiyoruz. Farklı bakış açısının, mantıksalçıkarım yapabilmenin, matematiksel becerikadar dil becerisinin/gücünün de öneminibiliyor ve buna göre bir içerik hazırlıyoruz.- Matematik, bazı çocuklar için tam birişkence. Rakamlar, semboller, formüller,sayılar ve çarpım tablosu birçok çocuğu başbelası. Bazılarının kâbusu olan matematiğiçocuklara sevdirmek için OYUN Çocuk Dergisiolarak önerileriniz nelerdir? Anne babalarabu konuda neler önerirsiniz?-Her birimiz çok farklı şekillerde öğreniyoruz.Birimizin severek ve merakla yaptığı bazıkonuları diğerimiz hiç sevmeyebiliyor. Birimizmatematikte iyiyiz, diğerimiz çok güzel hikâyeyazabiliyor. Talim Terbiye Kurulu eski BaşkanıProf. Dr. Ziya Selçuk’un şöyle bir eleştirisi var;Bir çocuk matematikte kötüyse sistem, kendinionun matematiğini iyileştirmeye adıyor. Vediğer yandan matematikte 100 alan bir çocuk“zaten iyi” diye kendi haline bırakılıyor.Eğitim sistemimiz ve aile yaklaşımımız,bu açıdan ciddi bir eleştiriyi hak ediyor.Matematiği iyi olan çocuğa yatırım yapılmasıdaha doğru galiba… Bunu çeşitlendirelimhatta dans edebilen, dansı seven çocuk dansetsin. Müzikle ilgilenen çocuğun piyanoyailgisini hobi düzeyinde bırakmayalım. Edebiyatseven bir çocuğun diğer derslere de eşitdüzeyde yakınlık duyması gerektiği fantezisinikurmayalım.- Günümüzde çocuklar sürekli bir rekabetve maraton halindeler. Kazandıklarıbaşarı ise, sınavlarda aldıkları puanlarile doğru orantılı. Çocukları “Hayattakibaşarı ve ödül sayısı çok az olduğu içindiğer insanlardan daha iyi olman ve bubaşarıları kapman gerekir” düşüncesindenkurtarıp, başarıyı gerçekleştirebilecekleriişleri yaparak duydukları mutluluk ve hazile değerlendirmeleri gerektiğini nasılöğretebiliriz?-Biz vakıf olarak, bıkmadan usanmadan sorusormanın, düşünmenin, sorgulamanın öneminivurguluyoruz. Ancak böyle yaparsak daha iyidüşünebilir, daha doğru kararlar verebiliriz.Hem bireysel hem de toplumsal olarak.Çocuklarımıza sıkça söylememiz gerekenşey şu bence; Okulda veya dışarıda kendiöğrenme ve anlama yöntemlerini bilmeleri,ilgi duydukları, yetenekli oldukları alanlarıfark edip geliştirmeleri çok önemli. (Buradaasıl görev anne-babaya düşüyor tabii yine.)Ve başarı… Tüm bunları yaparken başarısızolmaktan korkmamak gerek. Çünkü öğrenmekher zaman doğru cevabı vermek değildir. Herzaman sınavlardan en iyi puanı almak, süreklibirinci olmak demek değildir. Öğrenmek,öğrendiklerini kullanabilmek ve yeni şeylerüretebilmektir. Öğrenmek, hata yapmaktankaçmadan, keyif alarak çalışabilmeklemümkündür. Denemek, yanılmak ve tekrardenemek, en sonunda başarıyı getirecektir.“Varacağın yerden daha kıymetlidir ya yaptığınyolculuk.”1622014 EYLÜLSÖYLEŞİ AYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 163


Sektör STK’larından“TT Anayasal suç işliyor”tepkisiTT’nin “istihbarat amaçlı”kullanılabilecek cihaz alımına tepkigösteren sektör STK’ları, TT’nin anayasalbir suç işlediğini iddia ederek, AİHM’egitmeye kadar her türlü mücadeleyiuygulayacaklarını açıkladılar.Türkiye’deki İnternet altyapısının tamamına yakınını kuran Türk Telekom’un (TT), Temmuz 2014başında İnternet’te istihbarat toplayan cihazları satın alması tartışma yarattı. Aynı günlerdebasına TT’nin, vatandaşların bilgisayar ve cep telefonuna sızmaya hazırlandığına ilişkin haberleryansıdı.TT’nin ABD’li Procera Networks adlı şirketten satın aldığı donanım sayesinde, HTTPS trafiği, Whatsappmesajları, Skype görüşmeleri, ziyaret edilen İnternet sayfaları ve VPN hizmetleri de dâhil pek çokişlemi analiz edeceği isterse sansürleyeceği bilgisi verildi. Hatta Taraf Gazetesi’nde yayınlanan birhaberde, Bilgi Teknolojileri veİletişim Kurumu’na (BTK) bağlıTelekomünikasyon İletişimBaşkanlığı’nın (TİB) Türkiye’dekiinternet servis sağlayıcılara gizlibir mail göndererek kullanıcılarınneler yazıp çizdiğini öğrenmekiçin gerekli donanımları hazıretmelerini istediği bildirilmiş,HTTPS’nin açılmak istendiğinedair direktife de dikkat çekilmişti.TİB, bu mailin gönderildiğinikabul etmiş ancak HTTPS ile ilgiliuygulamayı yalanlamıştı.Bu haber sonrasında aralarındaAlternatif Bilişim; İnternetTeknolojileri; İnternet Yayıncıları;Linux Kullanıcıları; PardusKullanıcıları dernekleri, AnkaraBarosu Bilişim Kurulu; DemokratBilgisayar Mühendisleri ileElektrik Mühendisleri Odası;Korsan Parti Türkiye Hareketi veTürk Kütüphaneciler Derneği’ninbulunduğu bilgi, iletişim vebilişim alanında faaliyet gösterenon sivil toplum kuruluşu (STK)8 Temmuz 2014’te bir açıklamayaptılar.“Türk Telekom Anayasal Suç İşliyor” başlıklıortak bildiride, kurulacak sistemin whats app,G-Talk, Telegram, Skype gibi iletişim araçlarınıgözetlemeyi hedeflediği belirtildi. “Sistem tümbu servisleri izleyebilecek, dilediği gibi manipüleedebilecek ve engelleyebilecek yeteneğe sahipolacaktır” denilen açıklamada TT’nin birçok servisitakip etme yetkisi almasıyla temel hakların ihlaledilebileceği uyarısında bulundu. TT’nin “anayasalbir suç işlediğini” iddia eden bilişim STK’larının,AİHM’e gitmeye kadar varabilecek eylemleregireceklerini belirttikleri açıklama şöyle:“Türk Telekom’un MA-0051-03-2014 numaralısözleşme ile ihale yaptığı ve gözetim donanımlarısatın aldığı çeşitli basın kuruluşlarında yer aldı.Sözleşmede belirtilen hedefler, yurttaşlarınanayasal hakları, temel hak ve özgürlükleri,hukukun evrensel ilkelerini çiğniyor.Sözleşmede satın alınacak donanımın amacı,‘şebeke üzerinden taşınan trafiğin paket bazındadetaylı olarak analiz edilmesi, yatırım plan veönceliklerinin belirlenmesi, taşınan trafiğinuygulama bazında analiz edilmesi, şebekekaynaklarının optimum olarak kullanılması,şebeke performansının arttırılması, art niyetliuygulama ve kullanıcıların tespit edilerek önlemalınmasının sağlanması.5651 Sayılı İnternet ortamında yapılan yayınlarındüzenlenmesi ve bu yayınlar yoluyla işlenensuçlarla mücadele edilmesi hakkında kanundeğişiklikleri ile birlikte mevcut kanun gereği olanyükümlülükleri kati suretle yerine getirmektir’şeklinde ifade edilmekte. Bu amaçla,• Sistem aynı İnternet sitesine ait HTTPve HTTPS protokollerinin ayrımını yapabilecek,ayrım bazlı politika (shaping, drop, marking veredirection) uygulayabilecektir.• Sistem; WAP, HTTP, MMS, E-Mail, DHCP,FTP, HTTP Browsing, HTTP Streaming, MMS(Microsoft streaming), NNTP, POP3, RTSP,Streaming, SIP, Vonage, MGCP, Messenger(MSN,Yahoo v.s), SMTP, H323, Ultrasurf, Hotspot,TOR, Opera Mini gibi servis tiplerini destekleyecek,analizi, sınıflandırması ve kontrolünü yapacaktır.• Sistem; WhatsApp, Lime, Telegram,CoverMe, Google+, Tango, ICQ, InstantMessaging, Jabber, Open MMS, Skype, Messenger(MSN, Yahoo v.b) gibi mesaj uygulamalarınıdestekleyecek, analizi, sınıflandırması vekontrolünü yapacaktır.• Sistem, VPN Tünel Prokollerini (Spotflux,Hotspot VPN, Mobile VPN, Safe Tun VPN, vpn Bitz,ibVPN, SecureLine, Onavo, HMA, VirtualBrowser,BIG VPN, VPN Direct, VPN Express, VPNOneClick,Freedome, TunnelBear, Hotspot Shield, Ultrasurf,TOR, Freegate, Gtunnel, GappProxy, YourFreedom, Hykproxy, Tunnelier, Gpass vb.) analizedebilecek ve yönetebilecek kabiliyette olacaktır.• Sistem, müşteri DNS sorgusundakihedef DNS IP adresini farklı bir IP adresi iledeğiştirebilecektir (DNS Overwrite özelliği)• Sistem erişim engelleme kararı verilenyayınlarla ilgili olarak alternatif erişim yollarınıengelleyici tedbirleri alacaktır.• Sistem erişim engelleme kararı verilenyayınlarla ilgili olarak URL bazlı HTTPS trafiğiniengelleyecektir.• Sistemin tüm Multimedia, mesaj sistemleri,P2P, tüm servis ve uygulamaları analiz, izlemeyetenekleri de var. Bunların arasında e-posta,ftp, DHCP, Skype, Whatup, Gtalk, MSN, VPN, Tor,Hotspot Shild gibi uygulamalar var.Yukarıda adı geçen servisler; iletişim, haberalma, bilgiye erişme, örgütlenme gibi temelözgürlüklerimizi kullandığımız araçlardır. Sistemtüm bu servisleri izleyebilecek, dilediği gibimanipüle edebilecek ve engelleyebilecek yeteneğesahip olacaktır. Böyle bir sistemin temel hak veözgürlüklerimiz üzerinde bir tehdit olarak durmasıkabul edilemez.Haberleşme gizliliği esastır, haberleşmeyiizlemek ancak yeterli nedenlerle mahkemekararıyla mümkün olabilir. Tüm bu servislerinde esas olarak bir telefon konuşmasından farkıyoktur. Son yapılan düzenlemelerle telefondinlemeleri zorlaştırılmıştır. Aynı korumanınİnternet üzerinden haberleşme için geçerli olmasıgerekir. Normal posta hizmetlerinde, mektubuniçeriğine bakmak nasıl suçsa, e-postanın içeriğinebakılması, pek çok e-posta Web üzerinden gittiğiiçin HTTP ve HTTPS’nin izlenmesi de suçtur.Bu kapsamdaki izleme çabası da anayasalsuç, bunu teşvik eden BTK ve uygulayan TT’ninanasayal suç işlemesi anlamına gelmektedir.Gözetime ek olarak sözleşmede adı geçen DNSOverwrite özelliği ise iletişime sahtekârlık yoluylamüdahaledir. Bu, bir kullanıcının kendi iradesi vebilgisi dışında, erişmek istediğinin dışında başkabir yere yönlendirilmesidir. Bu da küresel İnternetstandartlarının ihlalidir.Bilişim/Bilgi/iletişim alanında faaliyet gösterendemokratik kitle örgütleri olarak, BTK ve TT’yiaçıklama yapmaya ve bu suçtan vazgeçmeyedavet ediyoruz. Bu konularda suç duyurusundabulunmaktan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne(AİHM) gitmeye kadar her türlü mücadeleyöntemini uygulayacağımızı kamuoyuna saygıyladuyururuz.”164 2014 EYLÜLSEKTÖRDEN YANSIMALARAYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 165


Türkiye’nin ilk “bilimdiplomatları” için3. kez start verildiBilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıtarafından yazın başında (Haziran2014) Almanya, ABD, Güney Kore,Japonya ve Çin’e daimi bilim veteknoloji müşaviri ile ataşesiatanacağı açıklandı. AA muhabirinin Bakanlıkyetkililerinden edindiği bilgiye göre bilim veteknoloji transferinde önemli bir adım olarakgörülen “bilim diplomatları” için gereken adımlarbir kez daha atılacak.Bakanlık, görevli bulunduğu ülkedeki bilimsel veteknolojik gelişmeleri anında Ankara’ya bildirecek,bilimsel ve teknolojik akademilerde, sanayideve devlet kurumlarında Türkiye’yi temsil edecekmüşavir ve ataşeleri belirlemek için başvurularıalmaya başladı. Gerekli yeterliliği sağlayanlararasında yapılacak sınavda başarılı olarak,görevlerine başlayacak diplomatik unvanlı müşavirve ataşeler, büyükelçilikler bünyesinde “bilimdiplomasisi” faaliyetlerini yürütecek. Türkiye’nin“bilim diplomatları”, ilk aşamada Almanya’daBerlin’e, ABD’de Washington ve Los Angeles’a,Güney Kore’de Seul’e, Japonya’da Tokyo’ya veÇin’de Pekin’e atanacak.Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı PersonelDairesi Başkanlığı’nın İnternet sayfasındaki(personel.sanayi.gov.tr) sınav duyurusuna göre,adaylarda en az lisans mezunu olmak, yabancı dilbilmek ve yapılacak mesleki yeterlilik sınavındabaşarılı olmak şartları aranacak. Bakanlıkbünyesinde en az 3 yıl süreyle çalışmak ya dadoktora unvanına sahip olma şartlarının daisteneceği atamalar sonrasında adaylar, diplomasieğitimine de tabi tutulacak. İlk bilim ve teknolojimüşaviri ise Berlin’e atanacak.İki yıldır gündemde…Büyükelçilik ve başkonsolosluklarbünyesinde sürekli olarak görevyapmak üzere Bilim, Sanayi veTeknoloji Bakanlığı’nınatayacağı bilim veteknoloji müşaviriile ataşeleri “Bilimdiplomasisi”faaliyetleriniyürütecekler.Ancak aynı konu, Şubat 2013’te ve 2012’de de gündemegelmiş, dönemin bakanları açıklamalarda bulunmuşlardı.Hatta geçen yıl bir Bakanlar Kurulu kararına eklenen 19sayılı cetvele göre, ABD-Washington Büyükelçiliği, Almanya-Berlin Büyükelçiliği, Güney Kore-Seul Büyük Büyükelçiliği,Çin-Pekin Büyükelçiliği ve Los Angeles Başkonsolosluğu’nabirer bilim ve teknoloji müşavirliği kadrosu verilmişti. Ve“bilim diplomasisi” faaliyetlerini yürütmekle görevli kişilerinyükümlülüklerine ayrıntılı bir şekilde söz konusu cetvelde yerverilmişti.Nisan 2012’de ise dönemin Bilim, Sanayi ve Teknoloji BakanıNihat Ergün, yurt dışında “Bilim ve Teknoloji Müşavirleri”atanacağını, gönüllü “Bilim ve Teknoloji Temsilcileri”görevlendirileceğini bildirmişti. Dışişleri Bakanı AhmetDavutoğlu ile “Bilim Diplomasisi” protokolü imza töreni öncesinde konuşan Ergün, protokolün amacınıaçıkladıktan sonra Türkiye ve yurt dışındaki sivil ve kamusal güçleri bilim, teknoloji ve yenilik faaliyetlerizemininde bir araya getirmek amacıyla, Bilim ve Teknoloji Konseyi oluşturacaklarını da duyurmuştu.Bir akademisyen ve bilim adamı olarak, bilim dünyasıyla siyaset yapıcıları ve diplomatlar arasında çokyakın işbirliği kurulmasına önem verdiğini belirten Dışişleri Bakanı Davutoğlu ise imzalanan protokolündiplomasi ve bilim dünyasının geleceğini etkileyecek büyük bir adım olduğuna işaret etmişti. Bilim veteknoloji alanında dünyadaki gelişmeleri her an takip edebilecek bir kadro oluşturmayı hedeflediklerinisöyleyen Davutoğlu, yurt dışındaki kadrolarda bilim ataşeliğinin, bilim müşavirliklerinin bulunmaması,bilim diplomasisinde gerekli adımların atılmamasının büyük bir eksiklik olduğunu vurgulamıştı.1662014 EYLÜLBİLİŞİM AJANDASI AYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 167


Türkiye Bilimsel ve Teknolojik AraştırmaKurumu (TÜBİTAK) Bilim İnsanı DesteklemeDaire Başkanlığı tarafından organizasyonuyürütülen ve bu yıl 22.si düzenlenen BalkanBilgisayar Olimpiyatı’na 12 ülkeden 46 öğrencikatıldı. 10-17 Ağustos 2014 tarihleri arasındaAnkara’da gerçekleşen olimpiyatta dereceye girenöğrenciler, ödüllerini 16 Ağustos tarihinde TOBBETÜ Sosyal Tesisleri’nde düzenlenen törenle aldılar.22. Balkan Bilgisayar Olimpiyatı,Türkiye’de yapıldı10-17 Ağustos tarihleri arasında on iki ülkenin katılımıyla Ankara’da gerçekleşenolimpiyatta Türkiye, 1 altın 3 gümüş ve 4 bronz madalya kazandı.Akademik yöneticiliğini Doç. Dr. Osman Abul’unyaptığı 22. Balkan Bilgisayar Olimpiyatı’na;Arnavutluk, Bosna Hersek, Bulgaristan, Kıbrıs,Yunanistan, Makedonya, Moldova, Karadağ,Romanya, Sırbistan, Türkiye (2 ekip) ve misafir ülkestatüsü ile Türkmenistan katıldı.Katılımcı ülkelerin 4 öğrenci, bir lider ve bir lideryardımcısından oluşan ekiplerle temsil edildiğiolimpiyatta, bu yıl ev sahibi olması nedeniyleTürkiye, iki ekiple temsil edildi. Türkiye’nin ilkekibinde bulunan öğrencilerden; Abdullah EnesÖncü altın, Muhammed Emin Ayar ve HarunGünaydın gümüş, Çelik Şavk bronz; ikinci ekipte yeralan öğrencilerden Burak Yüksel gümüş, FerhanHalil Ercan, Ahmet Fethullah Gedemenli ve EmirhanDoğan bronz madalya kazandı. Yarışmanın birincisi,toplamda 490 puan toplayan Bulgar öğrenci HristoVenev oldu.Balkan Bilgisayar Olimpiyatı, lise çağındakiyetenekli öğrencileri informatik alanındaçalışmalar yapmaya özendirmek amacıyla22 yıldır düzenleniyor. Yarışmalarda derecealan öğrenciler, Balkan Olimpiyatları’ndakazandıkları bilgi birikimi ve tecrübeyle sonrakiyıllarda Uluslararası Bilgisayar Olimpiyatları’nahazırlanıyor. Bu öğrenciler, Uluslararası MatematikOlimpiyatları’nda derece almaları durumunda ise20 bin TL’yi bulan para ödülleri, ilgili alanlardadevlet üniversitelerine sınavsız geçiş hakkı vetemel bilimlerde lisans eğitimlerine devametmeleri durumunda aylık 2 bin TL burs gibi olanağıkazanıyor.1682014 EYLÜLBİLİŞİM AJANDASI AYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 169


Türkiye’nin ilk“akıllı stadı”,TT ArenaoluyorGalatasaray ile TTNET’in yaptığıişbirliğiyle statta, Wi-Fi servisiverilecek, 50 bin kişi kablosuz ağüzerinden aynı anda İnternet’egirebilecek ve İnternet tabanlıdijital uygulamalar sunulacak.Türkiye’nin en büyük spor kulüplerindenGalatasaray ile TTNET, önemli birişbirliğine imza attı. Yapılan işbirliği;Galatasaray Spor Kulübü Başkanı ÜnalAysal, TTNET Genel Müdürü Abdullah Orkun Kaya,Galatasaray Sportif AŞ Genel Koordinatörü ve İcraKurulu Başkan Vekili Faruk Işık, TTNET PazarlamaGenel Müdür Yardımcısı N. Mert Başar’ınkatılımıyla 19 Ağustos 2014’te düzenlenen ortakbir basın toplantısı ile açıklandı. Futbolseverlereyüksek kapasite ve hızda internet erişimi sağlamaküzere yapılan işbirliği ile Ali Sami Yen SporKompleksi-Türk Telekom Arena, tüm tribünlerindeWi-Fi servisi verilen ve İnternet tabanlı dijitaluygulamaların sunulacağı Türkiye’nin ilk akıllıfutbol stadyumu olacak. İşbirliğiyle TT Arena,binlerce kişinin aynı anda İnternet’e bağlandığı enbüyük TTNET Wi-Fi noktası olurken, taraftarlarınmaç izlerken en büyük sorunlarından olan maçınözel anlarını sevdikleri ile paylaşma sıkıntısı sonaerecek.2014-2015 sezonunda başlayacak ve 2019-2020 futbol sezonu bitimine kadar sürecekişbirliği ile “GS TTNET Wi-Fi” kablosuz internethizmeti, TT Arena Stadyumu’nda oynanacak tümkarşılaşmalarda aktif olacak. Basın tribünü velocalardaki misafirlerin ücretsiz kullanacağı “GSTTNET Wi-Fi” hizmetinden TTNET aboneleri,İnternet paketleri dahilindeki hediye Wi-Fidakikaları ile yararlanabilecekler. TTNETabonesi olmayan kullanıcılar da kredi kartlarıile ön ödemeli paket satın alarak bu servisikullanabilecek.5. nesil Wi-Fi teknolojisi sayesinde TT Arena’da,aynı anda binlerce taraftar, birçok farklı cihazile 400 Mbps’ye kadar varan hızlarda internetebağlanacak. Taraftarlar, TTNET kablosuz İnternetaltyapısı üzerinden TT Arena için özel olarakgeliştirilecek uygulamalarla, Galatasaray’dangüncel haberleri anında alabilecek, takımlarınınson dakika videolarını izleme şansına sahip olacak,sunulacak özel fayda ve fırsatlardan yararlanarakakıllı stat deneyimini yaşayacak.Galatasaray Spor Kulübü Başkanı Aysal basıntoplantısında yaptığı konuşmada, “GS TTNET Wi-Fi ile Ali Sami Yen Spor Kompleksi TT Arena’dataraftarımız dijital platformları ve sosyal medyayıdaha kolay ve etkin bir biçimde kullanacaktır” dedi.TTNET Genel Müdürü Kaya da yapılan işbirliğiyle,TT Arena’nın, Türkiye’nin ilk akıllı futbol stadyumuve “en büyük TTNET Wi-Fi noktası” olacağınınaltını çizdi. Galatasaray Sportif AŞ GenelKoordinatörü ve İcra Kurulu Başkan Vekili Işık,“50 bin kişi kapasiteli stadımızda dileyen herkese,gerek akıllı taşınabilir cihazlarından, gerekse debilgisayarlarından İnternet erişimini kolaylıklayapabilmeleri için 335 adet erişim noktasıkurulmuştur. Bu ağ üzerinde kuracağımız ‘OnlinePlatform ve Uygulamalar’ ile taraftarlarımızmobil akıllı iletişim cihazları ile Galatasaray’dangüncel haberleri anında alabilecek, takımımızınson dakika videolarını izleme şansına sahipolacak, sunacağımız fayda ve fırsatlar dünyası ilehayatlarına keyif katılacak” diye konuştu.“GS TTNET Wi-Fi” hizmeti hakkında bilgiler verenTTNET Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı Başar,kurulan 5. nesil Wi-Fi altyapısıyla, TT Arena’dakitüm taraftar ve ziyaretçilere, maç günlerinde 400Mbps’e kadar hızda Wi-Fi hizmeti sunulacağınıanlattı.1702014 EYLÜLBİLİŞİM AJANDASI AYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 171


İnternetkafelere,“puanlama” sistemigeliyor22 bini bulanİnternet kafeleri“iyileştirmek” içinotellerde olduğugibi yıldız sistemigeçilecek.Türkiye’de sayıları 22 bini bulan İnternet kafelerle ilgili standartlar değişiyor. Büyükçoğunluğunu çocukların oluşturduğu, günde yaklaşık 5 milyon kişinin ziyaret ettiğiİnternet kafelere yeni standartlar geliyor. Tüm bireylere hizmet verilebilmesiiçin iyileştirilecek kafelerin otellerde olduğu gibi yıldız sistemine geçebileceğibelirtiliyor.Kalkınma Bakanlığı tarafından hazırlanarak görüşe açılan 2014-2018 dönemini kapsayanBilgi Toplumu Stratejisi Eylem Planı taslağına göre İnternet kafelerin şartları, başta fizikselkoşullar olmak üzere, tüm bireylere hizmet verilebilmesi için iyileştirilecek. Buna göre,eylem planı taslağında okullardan sonra İnternet kafelerde de “otellerdekine benzer biryıldız sistemine geçilebileceği” örneği verildi.İlgili bakanlıkların koordinasyonunda yürütülecektaslak çalışmada şu ayrıntılar yer aldı:“İnternet kafelerin mekân, personel, hizmetsunumu gibi konularda işyeri açma ve faaliyetstandartları belirlenecek. Bu standartlarıtaşıyan İnternet kafeler belirli kriterlere göresınıflandırılacak. İnternet kafelerde oynananoyunlar için yaşa bağlı belirli izin mekanizmalarıgetirilecek. İnternet kafelerin eğitim kapsamındakullanılabilmesi için tedbirler alınacak.”Komisyon oluşturulacakİlgili tarafların katılımıyla oluşturulacak birkomisyon marifetiyle İnternet kafe açmak veişletmek için mekâna ilişkin fiziki koşullar,işletmecilerde aranan nitelikler, hizmet sunumuve kalitesi ile mesleki ve etik kurallara dairstandartlar belirlenecek. Belirlenen standartlarıtaşıyan İnternet kafeler, kurulan komisyontarafından belirlenen mekâna ilişkin aydınlatma,havalandırma ve metrekare büyüklüğü gibi fizikikoşullar bilgisayarların donanım ve yazılımkapasitesi, engellilere uygunluk gibi kriterlerinegöre sınıflandırılacak. Örneğin, otellerdekinebenzer bir yıldız sistemi. Bu sınıflandırma,rahatlıkla görünecek şekilde müşterilerin bilgisinesunulacak.Uzmanların katılımıyla oluşturulacak bir komisyonmarifetiyle İnternet kafelerde oynanan oyunlarailişkin izin ve yaş kriterleri belirlenecek ve gerekliönlemler alınacak. İnternet kafelerin kullanımınıteşvik etmek için kadınlara özel, 16 yaş altıçocuklara yönelik, sadece İnternet gibi farklıişletme modelleri değerlendirilecek. İnternet kafeişletmecileri, uzmanlar tarafından belirlenen bireğitim içeriği üzerinden sertifikalı eğitimlerdengeçirilecek. Yapılan sınıflandırmanın ardındanİnternet kafelerin, ihtiyaç olan bölgelerde kamu,yerel yönetimler veya sivil toplum kuruluşlarıtarafından verilen yaygın bilişim eğitimleri içinmekân olarak kullanılabilmesine yönelik önlemleralınacak.2012 yılında Avrupa genelinde 9-16 yaş grubundakiçocuklar üzerinde gerçekleştirilen araştırmasonuçlarına göre, Avrupa genelinde çocuklarınyüzde 12’si İnternet kafeleri kullanırken, bu oranTürkiye’de yaklaşık yüzde 50’yi buluyor. Çocuklarınbulunduğu hanelerde İnternet erişimi sahipliğioranı Türkiye’de yüzde 52 iken, Avrupa ülkelerindebu oran yüzde 94. Yapılan saha araştırmaları daİnternet kafelerin fiziksel ortamının başta kadınlarolmak üzere toplumun bazı kesimleri tarafındankullanılmaya müsait olmadığı ortaya çıkıyor.Yine 2012 yılı TÜİK araştırmasına göre, İnternetkafelerin kullanma oranı erkeklerde yüzde 22.2iken kadınlarda yüzde 6.1 oldu.1722014 EYLÜLBİLİŞİM AJANDASI AYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 173


İzmit-Gebze TEM Otoyolu,“akıllanıyor”!Kazaları en aza indirmek için TEM Otoyolu’nun enyoğun olduğu bölge İzmit-Gebze arasında akıllı yoluygulamasına başlanacak.Akılı evlerden sonra sıra “akıllı yol” uygulamalarında.Otoyollardaki ilk “akıllı yol” uygulaması Gebze-İzmit BatıKavşakları arasında gerçekleştirilecek. Askeri ElektronikSanayi (ASELSAN) ile Karayolları Genel Müdürlüğü (KGM)arasında , “Gebze-İzmit Batı Kavşakları Arasına TrafikYönetim Sistemi Tesisi Projesi” için 12 Ağustos 2014’te sözleşmeimzaladı. İmzalanan 18.7 milyon TL’lik sözleşme ile otoyollardakiilk “akıllı yol” uygulaması Gebze-İzmit batı kavşakları arasındagerçekleştirilecek.Çalışmalarına başlanan “Gebze-İzmit Batı Kavşakları Arasına TrafikYönetim Sistemi Tesisi Projesi’ ile yoğun trafiğin yaşandığı bu yolda,trafiğin güvenli biçimde akışını sağlamak için sürücülerin hava ve yoldurumu meselesinde bilgilendirilmesi, hız limitlerinin yoğunluğa göreotomatik şekilde düzenlenmesi ve kurallara uymayan sürücülerincezalandırılmasının akıllı sistemlerle sağlanması hedefleniyor. “Akıllıyol” yardımıyla, karayolundan en fazla aracın uyumlu ve konforlu birşekilde yararlanması ile birlikte ölümlü ve yaralanmalı kazaların önünegeçilmesi sağlanacak.ASELSAN’dan Kamuoyunu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yapılananaçıklamada, Türkiye’de en çok trafik kazasının Gebze-İzmit batıkavşakları arasındaki 40 kilometre uzunluğundaki yolda gerçekleştiğibelirtildi. Geçen yılın verilerine göre, TEM Otoyolunun Gebze-İzmitkesimi, 25 bini ağır vasıta olmak üzere günlük ortalama 70 bin araçgeçişi ile boğaz köprülerinden sonra en fazla araç trafiğinin yaşandığıyol kesimi olarak dikkat çekiyor.1742014 EYLÜLBİLİŞİM AJANDASI AYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 175


Büyüdükçe daha fazlaon-line oyun oynanıyorJoygame, AnadoluÜniversitesi’yleTürkiye’deki on-lineoyun oyuncuları içinhangi motivasyontürlerinin önemliolduğunuaraştırdı. 5380kişiyle yapılanaraştırmayagöre, yaşbüyüdükçeoyun oynamasaati artıyor.Oyun şirketi Joygame, Anadolu Üniversitesiile birlikte, Türkiye’dekion-line oyun oyuncuları için hangimotivasyon türlerinin daha önemliolduğunu araştırdı. Türkiye’ninen çok oynanan oyunu Wolfteam oyuncularıüzerinden gerçekleşen araştırmaya 5380 kişikatıldı. Yüksek bir katılımın olduğu araştırma,şaşırtıcı sonuçları ortaya koydu.Joygame’in en çok oynanan oyunu Wolfteamüzerinden gerçekleştirilen araştırmanın ilkkısmında oyunculara yaşı, cinsiyeti, eğitimseviyesi, iş durumu ve haftada toplam kaçsaat oyun oynadıkları soruldu. Araştırmanınikinci kısmında ise oyunculara “oyunmotivasyonları”, “Dış görünüş endişesi”,“Genel öz-yeterlilik”, “Akademik yeterlilik”eilişkin sorular soruldu.Oyunculara yapılan ilk anket olan dış görünüşanketi, oyuncuların fiziksel görünüşlerineilişkin endişelerini ölçüyor. Oyun dünyasındafiziksel görünüşünü beğenmeyen kişilerin internetteve özellikle oyun ortamlarında güzel,güçlü fiziksel özelliklere sahip karakterlerebürünerek gerçek dünyadaki eksiklerini gidermeyeçalıştıklarına inanılırdı. Fakat yapılanaraştırmada bunun doğru olmadığı ortayaçıkıyor. Kısacası bireyler dış görünüşlerinikötü bulduğu için ve bu durumu telafi etmekiçin on-line oyun oynamıyor.Genel öz-yeterlilik anketi ise bireylerin günlükyaşamlarında sorunların üstesinden gelmedekendilerini ne kadar yeterli gördükleriniölçüyor. Kamuoyunda bilgisayar oyunlarınınakademik başarıyı olumsuz etkilediği, akademikolarak başarısız öğrencilerin bilgisayaroyunlarına yöneldiği gibi bir izlenim var. Fakatyapılan araştırmada bunu doğru olmadığıtam tersine gerçek yaşamlarında kendilerinibaşarılı gören bireylerin oyunda da başarılıolduğu görülüyor. Ayrıca araştırmanın sonucundaözgüveni yüksek bireyler oyunda hemdaha iyi sosyalleşebiliyor, hem de daha başarılıoluyor.Oyun çocuk işi mi?Araştırmanın bir diğer konusu ise yaş, cinsiyet,eğitim vb. oyuncu özelliklerinin oyun oynamasaatini artırıp artırmadığı. Gerçekleştirilenanket sonucu yaş arttıkça on-line oyun oynamasaatlerinin arttığını gösterdi. Araştırmayailişkin Joygame Pazarlama Direktörü OzanAydemir şunları söyledi:“Bu çalışmayı yapmamızdaki temel amaç, bazızamanlar, bazı konu ve sektörlerin karşısınaçıkan ön yargıları kırmak içindi. Söz uçaryazı kalır mantığından yola çıkarak ve özelliklekonunun uzmanları ile çalışarak bazısoru işaretlerini ortadan kaldırmak istedik.Bu tarz çalışmaları her zaman yapmaya devamedeceğiz ve Joygame olarak sonucunolabildiğince objektif olması adına bu tarz işbirlikteliklerine de her zaman açığız.”176 2014 EYLÜLSEKTÖRDEN YANSIMALARAYLIK BİLİŞİM KÜLTÜRÜ DERGİSİ 177

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!