12.07.2015 Views

imam mâturîdî'nin - Yeni Ümit

imam mâturîdî'nin - Yeni Ümit

imam mâturîdî'nin - Yeni Ümit

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

lesinin, savaş sonrası dönemde de hey’et işini zorlaştırdığını,neşir sırasında hâlisane bir surette yazılmışparçaları gözden geçirmeye gönlünün razı olmadığınısöyleyip “Şehitler kefenlenmez, mevcut elbiseleriylegömülürler.” diyerek “bunları Tenzil’e bir tefsir olmaiddiasıyla değil, belki tefsirin bazı vücuhuna bir nevimehaz olarak ehl-i kemal olan ülemay-ı muhakkikîninnazarlarına arz ediyorum.” 19 şeklinde dile getirmiştir.Üstad Bediüzzaman’ın duyduğu bu ihtiyaç dahasonraki dönemlerde elbette duyulmuştur. Ne var kigerçekleştirilmesi kolay olmadığından neticeye ulaşılamamıştır.Zîrâ onun tasavvur ettiği hey’eti teşkiletmek kolay değildir. Nitekim ondan, takriben on beşyıl sonra müfessir Elmalılı M. Hamdi Yazır da tefsirininmukaddimesinde daha geniş bir hey’et temennietmiş, bu da gerçekleşmemiştir.Sebepleri üzerinde duracak olursak: Alışkanlıklarağır basmaktadır. Diğer taraftan, takım çalışması, gerçektenzor bir iştir. Uyum, koordinasyon, şahsî fikirlerinitenkide açık tutabilmek, farklı üslûpları birliğekavuşturmak kolay değildir. Ayrıca hey’ette bulunanherkesin başka ihtisaslara kesin ihtiyaç duyması şarttır.Bunları aşmak kolay olmadığından böyle ideal bir tefsiribeklemeye devam edeceğiz. Bediüzzaman, HamdiYazır ve emsallerinin özlemlerini yerine getirmese bile,takım çalışması sonucunda bir tefsir yazılabileceğinigöstermesi bakımından Diyanet İşleri Başkanlığı’nınhazırlattığı “Kur’ân Yolu” çalışmasını burada anabiliriz.Bu çalışma, hiç değilse, tefsirde ekip çalışması tecrübesininbaşlangıcı sayılabilir.Soru: Bediüzzaman’ın el-Ezher Üniversitesi ayarındabir üniversite kurma projesinin olduğu biliniyor.Bu teşebbüsün âkıbeti ne oldu?Üstad Bediüzzaman Afrika’da (Mısır’da) bin yıl kadarönce kurulan Ezher Üniversitesi’nin kardeşi durumunda(bu sebeple de, onun kızkardeşi anlamında Zehra adınıtaşıyan) Asya’da, İslâm dünyasının ortasında sayılabilecekbir yerde, bir üniversite kurulmasında zaruret görüyordu.Bunu gerçekleştirmek için çalışmıştır. Bu gaye ile ilkolarak 1907’de İstanbul’a gidip çalışma yapmıştır. SultanAbdülhamid’e ulaşıp meramını anlatma imkânı bulamadı.1911 Haziran’ında Sultan Mehmed Reşad’ın düzenlediğiKosova gezisine, şark vilâyetlerini temsil etmek üzere katıldı.O dönemde Kosova’da açılması plânlanan üniversitebilahare Balkan savaşının çıkması sebebiyle gerçekleşemeyince,o tahsisatın Medresetu’z-Zehra için tahsis edilmesihususunda yetkilileri ikna etti. Sultan da bunu onayladı. 20Birinci Dünya Savaşı’ndan az önce Van’ın Edremit semtindeMedresetu’z-Zehra adını verdiği bu üniversitenintemelini attı. Fakat bu sırada başlayan Birinci Dünya Savaşıbu üniversitenin binasını akîm bıraktı ve bildiğimizüzere, muhterem müellifimiz savaşa katıldıktan sonraRuslara esir düştü.Yer olarak, İslâm dünyasının merkezi konumundaolan Diyarbakır veya Van şehrini düşünmüştü. Modernbilimlerden de haberdar olarak İslâm ilimlerindeihtisas verecek ve çeşitli fakülteleri kapsayacak bir üniversitehedefliyordu. Böyle bir üniversite, hem İslâm’ıçağın idrakine söylettirecek, hem de İslâm dünyasınınher tarafından gelen talebeleri bir arada eğiterek onlararasında kardeşlik, yardımlaşma, iş birliği, sevgi bağlarınıgüçlendirecekti. Böylece üniversite İslâm medeniyetiniihyâ etmede önemli bir merkez olacak; cehaleti,dinsizliği, yıkıcı akımları, özellikle ırk ayrımcılığını önleyecekve İslâm ülkelerinin maddeten de kalkınmalarındarol oynayacaktı. Bu ihtiyaç, ondan altmış yıl sonra,1976’da Mekke’de toplanan Uluslararası İslâm EğitimKongresi’nde de dile getirilmiş; böyle bir üniversiteyeen layık yerin İstanbul olacağı düşünülmüştü. FakatTürkiye bu projeye sahip çıkmadığından 1983 yılındaMalezya Uluslararası İslâm Üniversitesi kuruldu. Buüniversitede 90 kadar ülkeden öğrenci okumaktadır.Türkiye’nin konumu ile Malezya’nın konumu arasındabüyük fark bulunduğunu söylemeye gerek yoktur.Böyle bir projeye Türkiye samimi olarak sahip çıksaydı,dünya çapında bir hâdise olur, âdeta “yüzyılın projesi”gerçekleşmiş olurdu. Ümidimiz kesilmiş değil.*Marmara Üniv. İlâhiyat Fak. E. Öğretim Üyesisyildirim@yeniumit.com.trDipnotlar1. Naklettiğimiz fikirler için bkz. İşârâtü’l-İ’caz, trc. Bahaeddin Sağlam, İstanbul,Tebliğ Yay., 2001, s.204-205, 206, 208.2. İşârâtü’l-İ’caz, s.14-15.3. A.g.e., s.18-19.4. A.g.e., s.40-425. A.g.e., s.204-212; s.294-297.6. A.g.e., s.24, 60-61, 66, 151-152, 158-1607. A.g.e., s.111-198.8. A.g.e., s.199-203;s.38-399. A.g.e., s.205; s.234-23510. A.g.e., s.225-236.11. A.g.e., s.72-80; s.261-266.12. A.g.e., s.97-104.13. A.g.e., s.240-24414. A.g.e. s.308–314.15. A.g.e., s.315-318.16. A.g.e., s.327-329.17. Bu satırların yazarının “Yazır ile Nursi’nin Müteşabih Âyetleri Anlamaya Katkıları,Usul Dergisi, s.49-68, 2005, sayı:1 adlı çalışması buna bir misal teşkil edebilir.18. A.g.e., s.12.19. A.g.e.,s.13.20. Necmeddin Şahiner, Bilinmeyen Taraflarıyla Bediüzzaman Said Nursi,İstanbul, <strong>Yeni</strong> Asya Yay, 1994, s.154-157.7

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!