12.07.2015 Views

imam mâturîdî'nin - Yeni Ümit

imam mâturîdî'nin - Yeni Ümit

imam mâturîdî'nin - Yeni Ümit

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

dinamiklere uygun, kendi doktrinine muvafık sistemlerinteâkubî bir ivme ile sürüp gitmesi takip edecektir..”Aşılanma ve DeğişimHocaefendi’ye göre bir medeniyet sadece insanlarınseçim ve iradelerine dayalı bir husus olarak şekillenmez.Aksine, medeniyetlerin, zamanın akışı içerisinde,eskilerin “telakkuh” dedikleri bir aşılanmadan geçmelerisöz konusudur. Zira her toplum, şöyle-böyle birbedevîlik dönemi yaşadıktan sonra ilim çağına geçer.Bu devrede ya vahiy mahsulü Tevrat, İncil, Kur’ân gibihazır kaynaklardan alarak ya da bizzat kendileri, zamanlabirtakım ahlâkî ve içtimaî kanun, kural ve prensipleredinirler. Bu merhaleden sonra ise işgal, istilâveya fetih gibi değişik vesilelerle başkalarıyla kaynaşıpbütünleşerek farklı boyutlara ulaşırlar. İşte, milletlerindüşüncelerinde böylesi değişmeler ve farkına varılsınvarılmasın, medeniyet telâkkilerinde ve kültürlerdebu türlü aşılanmalar hep olagelmiştir. O bakımdanda medeniyetlerin sınırlarını ülkelerin coğrafî sınırlarıgibi birbirinden ayırmak epeyce zordur.Medeniyette aşılanma ve değişim kadar önemli birhusus da değişmez ilkelerin ve özün korunmasıdır. Hocaefendi,geçmiş ile gelecek arasında, değişmez sabitelerledeğişmeye açık hususları “bir taraftan özü korurken,diğer taraftan da zamanın tefsirlerini de yanımıza alarak,çağın sesini bulmaya çalışmak îcap ediyordu.” sözleriyledile getirir. Hz. Osman (r.a) döneminde Şam’a girenMüslümanların hayatında meydana gelen ve İslâmî kurallaraaykırı bulunmadığından dolayı benimsenen değişiklikleriörnek gösterir ve bu tür etkileşimlerde dikkatedilmesi gereken hususları şöyle ifade eder:“Dolayısıyla, gelecekte de eğer yeni bir medeniyetadına yeni oluşumlar meydana gelecekse, yine bütünbunlar kendi tabiî seyirleri içinde gerçekleşecektir.Zira kültürümüz içine yerleşmiş her hususta teker tekerayırıma gidip, “şunu yerinde bırakalım, bunu terkedelim veya o gitsin, bu kalsın” demeye gücümüz yetmeyecektir.Bazı şeyler, belki de bize rağmen yaşamayadevam edecek ve yaşayan şeyler arasında biz bilmesekde belki Bizans, Roma, Grek ve daha başka kültürlerindamgasını taşıyan unsurlar her zaman bulunacaktır.Ancak burada önemli olan bir husus varsa o da diğerkültürlerden alacağımız şeylerin kendi ahlâk ve kültürümüzüntemel kaideleri açısından toplumu değişikçelişki ve bunalımlar içine itmeyecek türden olmasınaazamî derecede dikkat gösterilmesi gerektiğidir.”Sonuçİnsanoğlunun Allah’ın halifesi olarak kendisine verileneşya ve hâdiselere müdahale imkânını inanç veduyguları istikametinde kullanması neticesinde medeniyetortaya çıkar. Her toplumun geçmişte medeniyetölçüsü olarak kabul ettiği ideal örnekleri vardır. Hermedeniyet bir yönüyle insanlık medeniyetinin parçasıbir yönüyle de aynıyla tekrarı mümkün olmayan tarihibir vâkıadır. Geçmişteki ideal örneklerini dikkate alarakgeleceğe yürümeyi hedeflemeyen toplumların yenibir medeniyet inşâ etmesi mümkün değildir. Ashab-ıkiram, saadet asrını örnek alarak yepyeni bir medeniyetinkuruluşunda insanlığa “medeniyet muallimleri”olmuşlardır.Hocaefendi’nin medeniyet telâkkisi statik değildinamiktir, geleceğe doğru bir vetiredir. O, gelecektegerçekleşmesini ümit ettiği köklerimize bağlı medeniyeti“Kendi Medeniyetimize Doğru” makale başlığı ileifade etmiştir. Ona göre, kendi medeniyetimiz, “medeniyetdevr-i daimlerinin doğum, ölüm ve göçüşlerini”iyi bilen ve “kendi medeniyet telâkkimiz ve kendikültürümüzle dirilme gibi yüksek bir gaye-i hayale”inanmış ve bu gayeye kendini adamış insanlar tarafındankurulacaktır.Hocaefendi’ye göre medeniyet ideali, ayrıştırıcı veçatışmacı bir unsur değildir. Zira insanlık tarihini medeniyetlerçatışması ekseninde ele almak gelecek adınahiçbir şey vaad etmemektedir. Nitekim Hocaefendi,Huntigton’un medeniyetler çatışması tezinin hayalîbir kurgu olduğunu ve birtakım temennileri yansıttığınıbelirtir. Bazı güç odakları, din ve kültür farklılığıüzerinde bir medeniyetler çatışması arzu etmekte veböylece hâkimiyetlerinin devamı için yeni bir zeminoluşturmaya çalışmaktadırlar. Hâlbuki geleceğin dünyasındamedeniyetlerin çatışması değil ortak değerlerüzerinde beraber hareket etmesi esastır. Zîrâ medeniyettek boyutlu bir vâkıa değildir. Onun medeniyetanlayışı “ukbâ derinlikli bir müşterek medeniyet”tir.Gelecekte gerçekleşmesini hayal ettiği medeniyeti de“gölgesinde insanlığa bir altın çağ daha yaşatacak ilim,sevgi, aşk, şefkat ve merhamet medeniyet”i şeklindeifade eder.*Sakarya Üniv. İlâhiyat Fak. Öğretim Üyesiatekines@yeniumit.com.trKaynaklar- M. Fethullah Gülen, Kendi Dünyamıza Doğru, İzmir 2005 ve diğer eserleri.- Ahmet Arslan, İbn Haldun’un İlim ve Fikir Dünyası, İstanbul 1987.- Alfred North Whitehead, Düşüncelerin Serüvenleri, İstanbul 2008.- Arnold Toynbee, Tarih Bilinci, İstanbul 1978.- Farabî, Risâle fî ârâi ehli’l-medîneti’l-fâzıla, (el-Felsefetu’l-İslâmiyye içinde14.cilt), Frankurt 1999.- İbrahim Canan, Hangi Medeniyet Hangi Kültür Hangi Dünya, İstanbul 1996.- Leonid Sykianien, Bir Medeniyet Öngörüsü, İstanbul 2006.- Malik b. Nebi, Çağdaş Temel Konular, çev. Veysel Uysal, İstanbul 1983.62

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!