12.07.2015 Views

imam mâturîdî'nin - Yeni Ümit

imam mâturîdî'nin - Yeni Ümit

imam mâturîdî'nin - Yeni Ümit

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Yazımızda, çok karmaşık olan ve bazı karanlık güçlertarafından programlı bir şekilde insanlığın önünekonulduğu intibaını veren bu inançların bir iki noktasınıkısaca tahlil edip, aslında bu uygulamaların propagandasıyapıldığı şekliyle insanı huzura kavuşturmaktanuzak olduklarına; son din İslâm’ın inanç ve pratikbakımından kıyamete kadar gelecek bütün insanlarınher türlü meşru huzur ve itminana ulaşmaları için yeterliolduğuna işaret etmeye çalışacağız.İnsan Tabiatı ve Huzur ArayışıHuzur aramak insan tabiatının bir gereğidir vemanevî bir keyfiyettir. Ne bunu insan fıtratından çıkarmakne de maneviyatın dışında bir yolla tatmin etmekmümkündür. Huzur ve mutluluk başlı başına talip olunanbirer değer olduklarından istismar edilmeleri de kolaydır.Onun için de huzur vaat eden hemen her düşünceve uygulama ilgi odağı olmaktadır. Hattâ şöyle denilebilir:İlginin arttırılması için daha çok huzur ve benzerikavramlar kullanılmaktadır. Meselâ meditasyon için şupropaganda yapılmaktadır: “Solunumla meditasyon,meditasyonun tüm yarar ve amaçlarını gerçekleştirmesinedeniyle çok etkili bir yöntem olarak övülmektedir.Bu yarar ve amaçlara; daha enerjik oluş, sağlıklı yaşam,dengeli bir sinir sistemi, derin bir rahatlama, sükûnet,zihin açıklığı, duygu ve düşünceleri kontrol edebilme;konsantrasyonun, fiziksel gücün, ruhsal dengenin gelişmesigibi haller girmektedir!” 2Fakat sayılanlar tek tek incelendiğinde vaat edilenhedeflere ulaşmanın âdeta imkânsız olduğu görülmektedir.Zîrâ hem insanın yaradılış gayesi, hem fizik vepsikolojik yapısı, hem çevre şartları, hem de genetikaktarımlar bu hedeflere ulaşmada ciddi engeller oluşturmaktadır.Elbette peygamberler ve veliler istisnadır.Dolayısıyla “... Ari’ler Yoga tekniklerini uygulayarakvücudun, duyguların ve zihnin hâkimi olup, doğadankopmadan, Evrensel Ruhla devamlı temasta olmuşlardır.”3 şeklindeki cümlelerin herhangi bir objektiftespit ve kritere dayanmadıkları rahatlıkla söylenebilir.Zîrâ kendilerinden geriye tarihî kayıtların kalmadığıve binlerce yıl önce yaşamış kişi ve toplulukların nasılyaşadıklarına dâir kesin bir şey söylemek mümkündeğildir. Öyle ise yoga yoluyla varılacağı söylenen hedeflerinhayal olduğu ve kişileri, aşırı güven, teslimiyetve inançtan ötürü geçici bir rahatlamaya götürse bile,sonuçta boşlukla yüz yüze bırakıp psikolojik sıkıntılarasürükleyebileceği hesaba katılmalıdır.Oysa din olarak İslâm’ın, dünyada olunması mümkünolabilecek kadar huzur ve mutluluğu sağlamayavesile olduğu aşikârdır. İşin başında da doğru bir Allahinancı gelmektedir. Sözü edilen akımlara bakıldığındabu konuda ciddi sıkıntı ve yanlışlıklar içinde olduklarıgörülecektir. Kimisi Allah’a inanmamakta, kimisi kendilerigibi bir insanı tanrı edinmekte, kimisi şeytanıveya meleği tanrı telâkki etmekte, kimisi de tabiattavar olan taş, ağaç, güneş yıldız vb. şeyleri Tanrı kabuletmektedir. Panteistler gibi Tanrı’yı yok sayıp bütünvarlığı Tanrı kabul edenler de bulunmaktadır. Bir EvrenselRuh’tan söz edenler de bununla neyi kastettiklerinive sözü edilen Ruh’un hangi özellikler taşıdığınıbelirtmeye yanaşmamaktadırlar. İşin felsefesini yapmayakalkıştıklarında da tanrı olması mümkün olmayanhayalî bir varlık portresi çizmektedirler.Öyle ise zâtı, isimleri, sıfatları ve şuunatı ile doğrubir Allah (tevhid) inancı, işin nirengi noktasını oluşturmaktadır.Allah-insan-kâinat ilişkisinin sağlam birzemine oturtulması ise hem beklentilerimizi netleştirecekhem de nasıl yaşamamız gerektiğinin köşe taşlarınıkoyacaktır. Birkaç misâlle konu daha iyi anlaşılabilir:1. İnsan hayatı dünyada yaşanandan ibaret olmadığıgibi, dünya hayatı ahirete nazaran çok kısadır.Ayrıca dünya çalışma ve hazırlanma yeridir. 2. Baştakalb olmak üzere kişiyi huzura kavuşturacak mânevîgüç odakları (ruh, kalb, sır, hafî, ahfa gibi latifeler)ancak Allah’ı zikretmekle tatmin olabilmektedir (Ra’d,13/28). 3. Huzurun diğer bir kaynağı da insanlığa hizmet,paylaşma, diğergamlık, ibadet, adalet ve sağlambir tevekkül anlayışıdır. Bunlara başka maddeler deeklemek mümkündür.Dünya ve âhiret anlayışı, kendi içinde bir bütünlükoluşturmakta ve tevhid, nübüvvet ve ahiret prensiplerinedayanmaktadır. Tekrar etmek gerekirse, adı geçenakım ve düşüncelerin hedefledikleri hayat, sayılan prensipleredayanmadığından kısır kalmakta ve geçici bazıfaydalar sağlasa bile sonuçta kişiyi yanlışa sürükleme riskitaşımaktadır. Bazı psikolojik hastalıklar ve toplu hâldegerçekleşen intiharlar da bunu doğrular mahiyettedir.Bir noktaya daha değinmek gerekir: Sonsuzluğa talipolan insan, ancak Cennet’teki sonsuz hayatla bütünduygu ve isteklerini karşılayabilecek bir nitelikte yaratılmıştır.Sözü edilen bazı akımlar da bu noktayı isabetletespit etmiş olacaklar ki, bu dünyada Cennet hayatı yaşanacağını(!)ifade etmektedirler. Bu durum âhiret hayatınıve orada yaşanacakları inkâr etmek anlamına gelir.Oysa İlâhî dinler ve tarihî realite, bu dünyada yaşanansıkıntı ve adaletsizliklerin âhiret hayatını gerektirdiğinive orada hem mümin insanın bütün yönleri ile mükemmelve eksiksiz olacağını hem de sonsuza kadar zirveseviyede mutlu yaşayacağını ortaya koymaktadır. Son-46

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!