nin son dönemlerine rastlar. Ayrıca bu şehir, Hâfî’ninyaşadığı zaman diliminde, Timur Devleti’nin başşehirliğiniyaparak tarihte önemli bir rol oynamıştır.Hâfî gibi birçok âlim ve mutasavvıf, ilim ve tasavvuffaaliyetleri için uygun olan bu zeminde oldukça büyükhizmetlerde bulunmuştur.İlim Tahsili ve Seyahatleriİlim tahsiline, önce zâhirî ilimlerden başlayansûfîmiz, bu maksatla birçok şehir ve ülkeye seyahatlerdebulunur. Meselâ, Memleketi Horasan’dan başkaMâverâünnehir, Irak, Azerbaycan, Şam, Mısır veHicaz bunlardan bir kısmıdır. Ayrıca bu yerler arasınaseyahati esnasında Zeyniyye’nin Anadolu’daki meşhurhalîfesi olacak Abdullatif-i Kudsî ile tanıştığı yer olanKudüs’ü de ilâve edebiliriz.Zeynüddîn-i Hâfî Hayatının ikinci kısmını Mısırve Arap dünyasında geçirir. Bulunduğu yerlerde,Sadr Ebu’l-Berekât Ahmed b. Nasrullah-ı Kazvînî,Celâlüddin Fazlullah et-Tebrîzî, Ebu Tahir Ahmed el-Hocendî el-Medenî, İbnu’l-Cezerî, Zeynüddîn-i Irakîgibi dönemin ileri gelen ilim erbabından icazet alır. AyrıcaŞihâbüddin-i Seyrâmî ve Seyyid Şerif Cürcanî’denise ders okuduğu nakledilir. Kısaca zâhirî ilimleri, devrinönemli âlimlerinden tahsil eder ve bir âlim olarakyetişir. Zâhirî ilimlerle yetinmeyen Hâfî, ŞihâbüddînBistâmî, Şerîfüddîn-i İskenderî, Zeynüddîn Ebu BekirTâyebâdî ve Şihâbüddin Ahmed Gaznevî gibişeyhlerin sohbetlerine katılarak bâtınî ve mânevî açıdanda tekâmülünü devam ettirir. Ayrıca bu şeyhlerindışında, Tebriz’deyken, Kemal-i Hocendî ve İsmail-iSîsî’den de mâneviyât dersleri alır. Buradan Kahire’yegeldiğinde, Nureddin Abdurrahman b. Muhammedeş-Şebrîsî’nin sohbetlerine katılır ve ondan telkîn-i zikir(tarikata yeni giren mürîde şeyhin zikir öğretmesi)alarak tarîkatına intisap eder. “Reşahat” adlı eserde,Mısır’da iken Nakşî Şeyhi Yakub-ı Çerhî’yle beraberMevlâna Şihâbüddin-i Şirvânî’den de ders aldıklarınakledilir. Ancak Hâfî, bütün bu arayışlarına rağmen,tarîkat icazetini, Mısır’da oldukça saygı gören ve “taliblerinkıblesi” olarak isimlendirilen, Sühreverdî ŞeyhiNureddin Abdurrahman-ı Mısrî’den alır. İcazetinialdıktan sonra, memleketi olan Hâf şehrinin Berâbâdköyüne döner ve burada bir hangâh (bizdeki karşılığı)ile bir ribat (tekke) yaptırarak irşad faaliyetlerinebaşlar.Hâfî, mürşidliği süresince, ilim ve tasavvufta gelmişolduğu yüksek derecelerin cazibesiyle, dünyanınbirçok yerinden çok sayıda talebenin teveccühünükazanır. Öyle ki, XV. Asrın tasavvuf dünyasında büyükbir şöhret kazanan ve kendi adına nisbet edilen“Zeyniyye Tarîkatı”nın bânîsi olur. Bu tarîkat, çokkısa bir sürede âlimler başta olmak üzere birçok Hakyolcusunun ilgi odağı hâline gelir. Özellikle üst düzeyyönetici ve âlimlerin rağbetine binaen, günümüzdebazı araştırmacılar, Zeyniyye’yi “aydın tarîkati” diyeadlandırmışlardır. Zeynüddîn-i Hâfî, kendisine mürîdolmak için Herat’a gelenleri yetiştirip icazet verdiktensonra, hizmet etmeleri için kendi memleketlerine göndermiştir.Böylece tarîkat, kısa sürede dünyanın birçokyerinde temsil edilmeye başlanır.Halifeleri ve Zeynîliğin YayılışıHâfî’den istifade etmiş olan mürîdlerin tamamınıanlatmak mümkün olmasa da onun belli başlı halifelerive hizmet bölgelerinden bahsetmek faydalı olacaktır.Meselâ; Anadolu’da, Abdullatîf-i Kudsî, ŞeyhMuhammed ve Abdurrahîm-i Merzifonî ile Zeynîlikkısa sürede şöhret bulmuştur. Öyle ki, Hâfî’nin ilim vetasavvuf konusundaki şöhretini duyan âlim-sûfîlerdenAkşemseddîn, Merzifonî ile birlikte Hâfî’ye intisap etmekistemiş; ancak bu maksatla çıktığı yolculuktan,gördüğü bir rüya üzerine vazgeçmiş ve Ankara’ya dönerekHacı Bayram-ı Velî’ye mürîd olmuştur. Zeynîlik,Anadolu’nun dışında, Hâfî’nin halîfelerinden NuruddinEbu’l-Fütûh Abdülmu’tî ile Hicaz Bölgesi’nde;Abdülkerim Halîfe ile Halep Bölgesi’nde; Emînüddîn-iAksarâyî, Kemâleddin İbnü’l-Hümâm, Ahmed b. FakihAli Dimyâtî ile Mısır’da; Sirâcüddîn el-Multânîile Hindistan Bölgesi’nde ve ismini sayamayacağımızdiğer halîfeleriyle çok farklı coğrafyalarda faaliyet göstermiştir.Zeynîlik, Herat’ta, Hâfî’den sonra, halîfelerindenMuhammed-i Tebâdegânî ile devam etmiştir. Tebâdegânî’ye,zamanında, ilmiye mensupları ve idarecilerbaşta olmak üzere muhtelif kesimlerden rağbet edenlergiderek artmıştır. Bunlar arasında, Ali Şir Nevâîgibi meşhur âlim ve şairleri de sayabiliriz.Zeynüddin-i Hâfî’nin Herat’tan başlayarak kısa zamandaHorasan, Hicaz, Suriye, Hindistan gibi, dünyanınbirçok yerinde etkinlik kazandırdığı ZeyniyyeTarîkatı, Anadolu’da en parlak dönemine Abdullatif-iKudsî, zamanında ulaşmıştır. Şeyh Muslihüddin İbn-iVefâ zamanında ise kemal bulmuş ve onun tekkesibirçok mütefekkir Osmanlı âlimlerinin toplantı yerihâline gelmiştir. Ancak bu tarîkat, Molla Gürânî’ninde talebesi olan Zeynî Şeyhi Seyyid Velayet devrindensonra, haiz olduğu önemi kaybetmeye başlamış42
ve XVI. Yüzyılın ortalarında, başka tarîkatlerin bünyesindeeriyip kaybolmuştur.EserleriHâfî, tasavvufî fikirlerini ve tarîkatını, sadece yetiştirdiğimürîdleriyle değil, ilmî açıdan oldukça değerliolan eserleriyle de yaymaya çalışmıştır. Onun bumümtaz eserlerinden üçü Farsça, diğerleri ise Arapçadır.Bunlardan en meşhuru, 825/1422 yılında yazılanve kısaca el-Vasâyâ olarak bilinen, el-Vasâya’l-Kudsiyyeli’t-Tâlibîne’s-Sâlikîn adlı eserdir. Hâfî bu eseri Kudüsseyahati esnasında kaleme almıştır. Dünyanın değişikkütüphanelerinde yüze yakın nüshası bulunan eser,aynı zamanda Hâfî’nin, Osmanlıcaya tercümesi yapılantek eseridir. Allah dostlarının yolundan yürümekisteyen sâliklere, tarîkatın düsturlarının anlatıldığı bueserde, aynı zamanda, çok farklı konularda yapılmışmühim tavsiyelere de rastlayabiliriz. Eserin sonundaise vâkıa (tasavvuf yolcusunun zikir sırasında veAllah’la beraberliğinde hislerini kaybedecek şekildegaybete düştüğünde gördüğü bir çeşit rüyadır. Ancakuyku ile uyanıklık arasında görülür.) ve rüya konusuele alınmakta ve rüya tabirlerinden örnekler verilmektedir.Hâfî’nin rüya yorumundaki mahareti, devrindekibirçok âlim ve mutasavvıfın dikkatini çekmiştir. Örneğin,Nakşî Tarîkatı’ndan Şeyh Nizâmüddin Hâmûşmürîdi Sa’düddin-i Kaşgârî’yi gördüğü bir kısım rüyalarıntabiri için Hâfî’ye gönderirdi.Hâfî’nin bir diğer eseri de mürîdlerin okuyacağıgünlük vird ve duaların yer aldığı Evrâd’dır.Kutbuddîn-i İznîkî ve Alâuddîn-i Koçhisârî tarafındanşerhi yapılan bu eserin, Zeynî mürîdlerin ibadet hayatlarınındüzenlenmesinde ve değerlendirilmesindevazgeçilmez bir yeri vardır.Hâfî’nin tasavvufî açıdan önemli bir yere sahip olandiğer bir eseri ise Mühimmâtü’l-Vâsılîn adlı Arapçaeserdir. Bu eserde, ele alınan ilk konunun aklın önemive tasavvuftaki yeri olması ve yine onun bu mevzudael-Aklü ve’l-Âkil adlı müstakil bir eser kaleme alması,tasavvufta akla ve düşünmeye verilen önemin birgöstergesidir. Bu eserde ayrıca, sâliki, seyr ü sülûktanalıkoyacak bazı tehlikelere değinilmiş ve bunlara karşıçözüm ve çareler sunulmuştur. Menhecü’r-Reşâd iseEhl-i Sünnet inancının yerleşmesi ve yaygınlaşmasıiçin telif edilmiş Farsça bir eserdir. Bu eserde, Hâfî’ninbâtıl mezhep ve itikadlara karşı amansız mücadelesinigörmek mümkündür.Zeyniyye Tarîkatı’nda “âdâb”a oldukça önem verilmiştir.Bu maksatla Hâfî’nin iki eser kaleme aldığıgörülmektedir. Bunlardan biri Arapça Âdâbun fi’s-Sülûk, diğeri ise Farsça Risâle fî Âdâbi’s-Sofiyye’dir.Bunlardan ilki bâtınî edeblere (Allah’la münasebetlerdeâdâb) yer verirken; ikincisinde, konuşmaktan hastaziyaretine kadar çok çeşitli konuda, mürîdin dikkatetmesi gereken zâhirî âdâb yer almaktadır.Farsça kaleme alınan Risâle der Ma’rifeti’t-Tevbe’de,hakikate ulaşmak isteyen sâliklerin, bâtında sahip olmasıgereken hasletler ele alınmıştır. Ayrıca bu eserde,hakîkat yolcularının, kalblerinde ve zâhirlerinde nurunzuhur etmesi için yapmaları gerekenler anlatılmaktadır.Hâfî, diğer bir Farsça eseri Der Beyân-ı Letâif-iSeb’a’da ise, tasavvufî açıdan önem arz eden latîfelerhakkında kıymetli bilgiler vermektedir. Hâfî’nin, yukarıdasaydığımız eserleri dışında, Sühreverdî’nin meşhureseri Avârifu’l-Maârif ’e ve Abdullah-ı Herevî’ninMenâzilü’s-Sâirîn adlı eserine yapılmış, şerhleri debulunmaktadır. Diğer eserlerinin isimleri ise şöyledir:Silsiletü’t-Tarîk ve Lübsü’l-Hırka ve’l-Musâfaha, MenKâne Aliyye’l-Himme fî Sülûki’t-Tarîki’l-Mukarrebîn,Mir’âtü’t-Tâlibîn ve Reyhânu’l-Kulûb fî Tavassüli ile’l-Mahbûb. Bu eserlerin nüshaları, ülkemizin birçokşehri başta olmak üzere, doğudan batıya dünyanınbazı kütüphanelerinin yazma eserler bölümünde mevcuttur.Ancak bunlar üzerinde günümüzde yeterinceçalışma yapılmaması tasavvuf ve diğer ilmî disiplinleradına önemli bir eksikliktir. el-Vasâyâ’nın edisyonkritik (tahkîk) çalışması, değişik nüshalar ele alınaraktarafımızca bir yüksek lisans çalışması olarak yerinegetirilirken geri kalan bütün eserleri de doktora çalışmamızakonu olmuştur. Bu saydıklarımızın dışında,Hâfî’nin değişik vesilelerle referansta bulunduğu vevarlığını bildirdiği, ancak kütüphanelerde tespit edemediğimiz,özellikle kelâm ve ahlâk konularında yazılmışdaha başka eserleri de vardır.TesirleriBazı kaynaklar, zâhir ve bâtın ilimlerini kendindetoplayan Hâfî’yi, şeyhlerin şeyhi bir mutasavvıf olmasınınyanı sıra, Kur’ân ve Sünnet’e olan bağlılığıylazikretmiştir. Yine Hâfî’nin ilmi ve faziletli kişiliğihakkında söylenen sözler, onun derin ilmî birikimininyanı sıra, ibadetlerinde takva sahibi, zühd hayatını benimseyenve haram ve şüpheli şeylerden kaçınan kâmilbir mürşid olduğunu göstermektedir. Sohbetleri, dinleyenleretesir etmiş ve hasta ruhlar için bir şifa vesilesiolmuştur. Dönemin sûfîlerinden birçok kişi, ondanhep övgü ile bahsetmiştir. Bu övgülerden en çok dikkatçekeni ise; kerametlerin en büyüğü olarak bilinen,43
- Page 3: derin sırlarını açar ki, bu say
- Page 6 and 7: teşekkül etmiştir veya etmeye ka
- Page 8 and 9: YENi ÜMiTAbdulkadir İdrİsİ *Tem
- Page 10 and 11: هُ دً ى konusu olmaksız
- Page 12 and 13: minan, ne uyku, ne de rahat yüzü
- Page 14 and 15: görü, fertler arasında sevgiyi v
- Page 16 and 17: Tarihî tecrübeler de göstermişt
- Page 18 and 19: YENi ÜMiTDoç. Dr. Sıddık KORKMA
- Page 20 and 21: Mâturîdî’nin şiî mezhepleri
- Page 22 and 23: Mâturîdî’nin yaşadığı dön
- Page 24 and 25: YENi ÜMiTYüksel Çayıroğlu*Temm
- Page 26 and 27: yapılacak bir kıyas hiçbir şeki
- Page 28 and 29: YENi ÜMiTDr. Ergün ÇAPAN*Temmuz
- Page 30 and 31: sahih kitap kabul edilen kitabını
- Page 32 and 33: 2. İmam Rabbânî, Mektubat (2 cil
- Page 34 and 35: Derman SanaEy derde derman isteyen
- Page 36 and 37: YENi ÜMiTDoç. Dr. Yener Öztürk*
- Page 38 and 39: üzerinde durulması gereken diğer
- Page 40 and 41: ve İslâm’ın tafsilatlı bir su
- Page 44 and 45: sünnet-i seniyyeye ittibaının zi
- Page 46 and 47: Yazımızda, çok karmaşık olan v
- Page 48 and 49: sun. ‘Allah’ deyince fikirler a
- Page 50 and 51: konusu yapmış âyetleri açıklay
- Page 52 and 53: ir ilham eseri olduğunun delilidir
- Page 54 and 55: sahibi olan birini, duanın kabulü
- Page 56 and 57: söyleyin de sizin için Allah’a
- Page 58 and 59: YENi ÜMiTDoç. Dr. Ayhan Tekİneş
- Page 60 and 61: medeniyeti, amelî (fonksiyonel) bi
- Page 62 and 63: dinamiklere uygun, kendi doktrinine
- Page 64 and 65: nın, Kur’ân-ı Kerîm’deki eh
- Page 66 and 67: Duanın şartlarından birisi de o
- Page 68: 68Üzerinde ne rüyalar görülmü