12.07.2015 Views

imam mâturîdî'nin - Yeni Ümit

imam mâturîdî'nin - Yeni Ümit

imam mâturîdî'nin - Yeni Ümit

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

üzerinde durulması gereken diğer bir hâdise de şöyle cereyanetmiştir. Hz. Peygamber, daha çocuktu. Kâbe’nintamiri işine yardım etmeye çalışmaktaydı. Amcalarınataş ve kerpiç taşıyor ve sırtında taşıdığı taş ve kerpiçlerçıplak olan tenini/omzunu acıtıyordu. Bu duruma şahitolan amcası Hz. Abbas (r.a), -taşın omzuna direkttemas etmemesi için- izârını/eteğini kaldırıp omzunakoymasını O’na tavsiye etmişti. O da öyle yapmıştı. (Odevirde bu, herkesin gayet normal saydığı bir hareketti.)Hâdisenin devamı İmam Müslim’in Sahîh’inde Cabirb. Abdullah’tan mervi iki rivayetle şöyle anlatılır: Bunlardanbirincisi, “… Fakat derhal yere düştü ve gözlerisemaya dikildi, sonra kalkarak ‘Elbisemi ver elbisemi!’dedi, amcası da esvabını (izârını) üzerine bağladı” şeklinde,diğeri “… Bunun üzerine Resûlullah izârını çözerekomzunun üstüne koydu. Fakat (böyle yapmasınınardından) hemen bayılarak düştü, artık o günden sonrabir daha bu hâlde görülmedi” 14 şeklindedir.Bu hâdiseler bize açıkça şunu anlatmaktadır: Küçücükbir çocuk da olsa O, Allah’ın hususî terbiyesialtında yetişiyordu ve Allah (c.c), O’nu çocukken dahigünahtan koruyordu. 15Selim Aklın DelâletiMalumdur ki, ele-ayağa bulaşan maddî kirler olduğugibi mânevî kirler de vardır. Bu cümleden olmak üzere,dalâlet ve bunlardan neşet eden münkerat da zihnive kalbi saran mânevî kirlerdir. Meseleyi buradan birضَ‏ ا الgeçen noktaya intikal ettirmek istiyoruz: Âyettekelimesi en kötü anlamıyla (yani şirk mânâsıyla) elealınması durumunda bu bizi, peygamberliği öncesinde‘Allah Rasulü’nün -hâşâ- kalben/zihnen kirlenmiş birisiolduğu’ sonucuna götürür. Bu ise kabul edilemez birgarabeti oluşturur. Zîrâ insanlığı maruz kaldığı kirlerdentemizlemek için (Âl-i İmrân, 3/164; Cum’a, 62/2), ogüne kadar kirli yaşamış birisinin görevlendirilebileceğinidüşünmek ilâhî hikmetle telif edilemez.Kâinatın rengini değiştirecek bir nurla/ışıkla gönderileninsanın o güne kadar dalâlet karanlığında bırakılacağınıdüşünmek, başkasının değil, bu ancak aklenmalullerin iddiası olabilir. İlm-i kelâm ve fıkhın <strong>imam</strong>ıEbû Hanife o güne kadar şirk karanlığında kalmak biryana Allah Rasulü’nün ‘hayatında göz açıp yummamiktarı bir süreyle de (tarfete ayn) olsa şirk içinde bulunmadığını’açıkça ifade eder. 16 Celaleddin es-Suyutîed-Durru’l-Mensur adlı eserinde Hz. Ali’den (r.a)naklen şöyle bir rivayete yer verir: Hz. Peygamber’e‘hiç hayatında bir puta ibadet ettin mi? denilince ‘hayır’dedi. Sonra ‘hayatında hiç şarap içtin mi?’ diyesoruldu, ona da ‘hayır’ dedi ve şöyle buyurdu: “Beniman ve kitabın (tafsilatının) ne olduğunu bilmiyorolduğum zamanda bile daima ‘onların üzerinde olduğuyolun küfür olduğunu’ bildim.” (Suyutî, ed-Durru’l-Mensur, Daru’l-Fikr, Beyrut 1993, VII, 364) Bu çerçevedeNureddin es-Sabunî’nin şu ifadesini de aktarmaktayarar görüyoruz: Hz. Peygamber’in (s.a.s) herhangibir zaman diliminde bir lahza dahi olsun Haktan, hidayettensapmış olması caiz olmaz, zîrâ böyle olsaydı,risaleti yüklenmeye layık olmazdı. 17Nasıl ki geleceğin erkân-ı harpleri, daha harp okullarındaiken sicilleri itina ile tutulur ve sağa-sola kayıpkaymadığı hassasiyetle takip edilir, evet kırk senesonra belli bir noktaya getirilecek bir insan -bütün bukırk sene boyunca, kırmızıya mı boyandı, maviye miboyandı, turuncuya mı boyandı, pembeye mi boyandı-bütün hâl ve davranışlarında gözetime tâbi tutulur,öyle de Cenâb-ı Hak, beşerî irşad kurmaylarını, ta çocukluklarındanitibaren böyle takip eder ve korur.” 18Duhâ Sûresinde Mânâsı Yanlış AlgılananBir Âyet ve İzahıGeçmişte itibar görmemiş bazı şaz ve cılız yaklaşımlarınson dönemde bazı zevat tarafından yenidendillendirildiğine şahit oluyoruz. Taberî’nin tefsiri üzerindenaçıkça seslendirilmeye çalışılan husus şudur:Kendisine vahiy gelmezden önceki devrede Allah Rasulü–hâşâ- şirk üzere bulunuyordu. Aslında böylesineyakışıksız ve densiz iddialar üzerinde sözü fazlasıylauzatmış olduğumuzun farkındayız. Ancak -AllahRasulü’nün ruhaniyetinden özür dileyerek- Taberî’nintefsirinde yer alan ifadelerden ne anlaşılması gerektiğiوَ‏ وَ‏ جَ‏ دَ‏ كَ‏ üzerinde kısaca durmak istiyoruz. Taberî’nin‘(Al- kısmıyla ilgili olarak verdiği mânâ şudur: ضَ‏ ا الlah) seni, bugün bulunduğun durumun dışında birhâlde buldu.’ Bunun yanında müfessirimiz, bu âyetleşöyle bir mânânın da kast olunduğunu söyleyenlerinolduğunu belirtir: ‘Rabbin seni dalâlet ehli bir kavimiçinde buldu ve sana doğru yolu gösterdi.’ Bu iki cümlelikizahın yanında Taberî bir de Süddî’den mervi birكان على أمر قومه أربعين عاما şöyledir: söze yer verir ki o da"(Nebi), kırk yıl kavminin emri üzere oldu." 19Şimdi metinde geçen cümleleri maddeler hâlindeele alacağız:1- Bu âyetle ilgili olarak Taberî’nin bizzat kendi tefsiriolan ‘(Allah) seni, bugün bulunduğun durumun dışındabir hâlde buldu’ şeklindeki cümleye bakalım. Bucümleden, şaşkın müddeîlerin iddialarını destekleyecekbir anlam çıkmaz. Şöyle ki Hz. Peygamber’in nübüv-38

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!