12.07.2015 Views

imam mâturîdî'nin - Yeni Ümit

imam mâturîdî'nin - Yeni Ümit

imam mâturîdî'nin - Yeni Ümit

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

umunda, ‘bunun bi’setten önce vuku bulmuş olduğuna’hamledilmesi gereği üzerinde dururlar. Erkendönem Maturîdî kelâmcılarından Fahru’l-İslâm Ebu’l-Yüsr el-Pezdevî (v.493) bu görüşün doğru olmadığınadikkat çeker ve ‘peygamber, peygamber olarak yaratılır.’5 der. Fıkh-ı Ekber şarihleri de korunma işininpeygamberler için peygamberlikten önce de sonra dasabit olduğunu ifade ederler. 6Biz ikinci görüşün daha ihtiyatlı bir yaklaşım olduğukanaatindeyiz. Zîrâ onlar bu dönemde peygamberolmasalar bile birer peygamber adayıdırlar, bu itibarlada yine özel bir inayet altındadırlar. Mantıken de bununböyle olması gerekir. Çünkü sonradan ümmetlerininönüne model/rehber şahsiyet olarak çıkarılacakolan bu zevatın geçmişlerinde de bir açık ve falso bulunmamalıdırki, insanlar, güvenleri zedelenmeden tereddütsüz,itirazsız onlara ittiba edebilsinler.Meselâ, putperest bir babanın ocağında yetişmesinerağmen küçük yaşlarından itibaren Hz. İbrahim(a.s.) gerek babasına gerekse içinde bulunduğu inkârcıtopluluğa/kavme karşı tevhid inancı adına sergilemişolduğu olağanüstü mücadele, peygamberlerin ortamlarıne olursa olsun, onların Allah tarafından hususi birinayet altında tutulup korunduklarını göstermektedir.Ve yine Allah (c.c), Hz. Musa’yı Firavun’un sarayınayerleştirmişti. Ama onun terbiyesini ne annesine ne deFiravun’a bırakmıştı; zihnini ve kalbini yabancı düşünceleretkilemesin diye -“(Ey Musa sevilmen) ve benimgözetimimde yetişmen için sana kendimden bir sevgibıraktım” (Tâhâ, 20/39) âyetinin şehadetiyle- terbiyesinibizzat Allah kendi nezaretine/gözetimine almıştır. Allah(c.c) bununla bize, Firavun ocağı gibi son derecemenfi bir yerde bile –ileride peygamber olarak görevlendireceğibir kulunu- küfür ve günahların tesirindenuzak tutup koruduğunu göstermiştir.Şimdi bunu yapan Allah (c.c), elbette diğer enbiyayıda hususiyle ‘hâtemunnebiyyîn’ olan Peygamberimiz’inübüvveti öncesinde muhtemel günah risklerine karşıhususi bir koruma altına alacaktır.Peygamberimiz’in Vahye Mazhar Olmazdan Önceki HâliYüce Allah, âlemlere rahmet olarak gönderdiği hasve güzide kulu Hz. Muhammed’i (s.a.s) peygamberliğiöncesinde de korumuş ve üzerine cahiliye karanlığınındüşmesine asla fırsat vermemiştir. Şimdi bu hususubirkaç açıdan değerlendirmeye tâbi tutalım.Tarihin ŞahadetiPeygamberliği öncesi hayatında da O’nun (s.a.s) şirki/inkârı çağrıştıran bir sapmaya (dalâlete) düştüğüne tarihşahit olmamıştır. Kaynaklarımızda bunun aksini gösterecekbir delil mevcut değildir. Tam aksine Buhârî veMüslim’in Sahihleri başta olmak üzere muteber kaynaklarımızHz. Peygamber’in (s.a.s) vahye mazhar olmadanönce de Nur dağında yer alan Hira mağarasında belliaralıklarla Hak’la halvet için inzivaya çekildiğini (tehannüs)bildirirler. 7 Bu bağlamda İbn Hişâm’ın “tehannüs”kelimesine dair yaptığı izah oldukça önemlidir. Zîrâ buizah Hz. Peygamber’in Hz. İbrahim’in dini üzere ibadetettiğini söyleyen görüşü öne çıkarmaktadır. İbn Hişâm,Arap dilinde yaygın bir geleneğe göreث harfi yerine ف harfinin kullanıldığını, yukarıdaki ibarenin de bu türdenbir kullanım içerdiğini yani “tehannüs” kelimesiyle“tehannüf ”ün kastedildiğini belirtmektedir. 8 Tehannüf iseHanifliğe yani Hz. İbrahim’in dinine uymak demektir. 9Esasında meşhur Hanîflerden Zeyd b. Amr ve Ebu Zerrel-Gifârî’nin cahiliye döneminde de sadece Allah’a secdeettikleri bilinmektedir. 10 Nitekim Müslim’in Sahih’indeyer alan bir rivayette Hz. Ebu Zerr’in bisetten önce denamaz kıldığı açıkça ifade olunur. (Muslim, Fedâilu’s-Sahâbe132) Şimdi Hanîflerin yolu bu ise, Hanîf denince akla ilkgelmesi gereken bir Zat’ın (s.a.s) diğer Hanîflerden farklıbir yol tutması düşünülebilir mi?Allah Rasulü bi’setten önce de zihin ve kalb dünyasıpırıl pırıl ve tertemiz bir Hanîf idi. Nitekim Aliyyu’l-Kârî, Fahruddin Razî’nin de iştirak ettiği bu hususubize şu cümlelerle aktarır: Gerçek şu ki, Hz. Muhammed(s.a.s), Hz. İbrahim (a.s) ve diğer peygamberlerinşeriatından, gizli vahiy ve sadık keşifler yoluyla kendisinezâhir olan (görünen) hak üzere amel ederdi. 11Bediüzzaman Said Nursî de ‘Hz. Peygamber (s.a.s)nübüvvetten evvel nasıl ibadet ederdi?’ şeklinde yöneltilenbir soruya ‘Hz. İbrahim’in (a.s) Arabistan’daçok perdeler altında cereyan eden bakiye-i dini (Hz.İbrahim’in dininden kalan esaslar) ile’ cevabını vermişve ardından şu kaydı düşmüştür: ‘Fakat farziyet vemecburiyet suretiyle değil, belki (doğrusu) ihtiyarıylave mendubiyet suretiyle ibadet ederdi.’ 12Zihnen korunduğu gibi Allah Resulü kalbinin günahlarlayaralanması gibi durumlardan da -yine hususibir inayetle- muhafaza edilmişti. O (s.a.s) kendi ifadeleriylehayatında iki defa düğüne gitmeye niyetlenmiş,ikisinde de Allah, ona bir uyku hâli vermiş ve yoldauyuya kalmıştır. 13 Allah Rasulü gitseydi, gözlerininharama bakması muhtemeldi. Demek ki Allah (c.c.),O’nu muhtemel günah sınırına yanaştırmıyor ve koruyordu.Hâlbuki bu hâdiselerin olduğu sırada O, henüzpeygamber olarak görevlendirilmemişti. Bu çerçevede37

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!