12.07.2015 Views

imam mâturîdî'nin - Yeni Ümit

imam mâturîdî'nin - Yeni Ümit

imam mâturîdî'nin - Yeni Ümit

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

yapılacak bir kıyas hiçbir şekilde kabul edilemez. Aynı şekildeyukarıdaki gerekçeyle, Allah’a daha iyi kullukta bulunmakdüşüncesiyle namaz vakitleri altıya çıkarılamaz,rek’at sayılarında oynama yapılamaz. 15İbadetlerin teşri kılınmasının akıl işi olmadığını göstermesadedinde Hz. Ali ve Hz. Osman’dan rivayet edilen“Bu iş akıl işi olsaydı, mestin sırtı yerine altını meshetmekgerekirdi.” 16 sözü oldukça ibret vericidir. Çünkü mestintoz-toprağa bulanan ve pislenen tarafı altıdır. Hâlbuki dinmestin üstünü meshetmeyi istemiştir.Dinde taabbudî dediğimiz, içtihada kapalı, gerekçesiniaklın kavrayamadığı sabit ve değişmez hükümlerinbulunması, İslâm’ın akla verdiği önem ve dinin gelişmeyeaçık olmasıyla telif edilemeyebilir. Ancak İslâmzaman ve şartlara göre her şeyin değil, gerekli olan hükümlerindeğişmesini ister. Taabbudî hükümler ise dahaçok ibadet sahasıyla ilgili olduğundan, bir mânâda dininasıllarını oluşturur, istikrarı sağlar ve kendimiz olarak kalabilmemizitemin eder. Diğer yandan dinin insanı aşanakıl üstü bir mahiyetinin olduğunu unutmamak gerekir.Bundan dolayı taabbudî hükümlerin illet ve gerekçeleriniortaya koyarak, başka meselelere kıyas yapma hakkıakla bırakılmamıştır. Buna gerek de yoktur. Bu alandaaklın vazifesi bu hükümlerin hikmetlerini ve insanlaraolan faydalarını düşünerek dini daha iyi anlayıp yaşamayaçalışmaktır.İbadetlerdeki İmtihan Unsuru ve Kulluk SırrıDinin teşrîinde gözetilen temel hedef, kulların dünyaveya ahirete yönelik olan maslahatlarını gözetmektir.Maslahat, faydalı olan şeyleri elde etmek (celb-i menâfi),zararlı olanları da def etmektir (def-i mefâsid). 17 İnsanaklı bütün emir ve nehiylerin arkasında yatan maksatlarıher zaman kavrayamasa da, İslâm’ın bütün hükümleri buamacı gerçekleştirmeye yöneliktir. İbadetler başta olmaküzere taabbudî alana giren hükümlerde gözetilen maslahatlarda,uhrevî yönün daha ağır bastığını söyleyebiliriz.Hâlbuki insan illet ve hikmetini bildiği ve faydası görülenemirleri yerine getirmekte çok zorlanmaz. Özelliklebir emrin yerine getirilmesinde o kişinin dünyevî birmaslahatı varsa, bu emre ittiba etmek daha da kolay olur.Bundan dolayı sırf emre itaatteki inceliği düşünerek kulluktabulunmak nefse ağır gelir. Bu yönüyle taabbudî hükümlerkul açısından birer imtihan vesilesidir. 18 İnsan ileAllah arasındaki bu münasebet, efendi ile köle arasındakimünasebete benzetilebilir. Kölenin, efendisinden gelenemirleri kendine göre yorumlayarak efendisinin istediğitarzda tatbik etmemesi veya efendisi tarafından yapılmasıistenilen emirlerin maksadını anlamadığında onları yerinegetirmekte ihmalkâr davranması, köle adına tasvipedilemeyecek davranışlardır. Çünkü köleye düşen vazife,emrin altında yatan maksadı ve sebebi anlasın veya anlamasınkayıtsız emre itaat etmektir.Diğer yandan taabbudîlik düşüncesiyle yapılan ibadetlerihlâsı netice verir. Çünkü kulun ibadetlerini bumülâhazaya bağlı götürmesinin mânâsı, dinî hükümlerinaltında yatan hikmet ve maslahatlara bakmadan kayıtsızşartsız Allah’ın emirlerine boyun eğmesidir; ibadetlerininkarşılığının bu dünyada değil, cennette sürprizler hâlindekarşısına çıkacağına inanmasıdır. Bu mülâhazalarla hareketeden bir insan, yaptığı ibadetler karşısında beklentisizolacağından, kulluğunu rıza-i ilâhîye bağlı götürmesidaha kolay olur.İbadetlerdeki HikmetlerHakîm isminin muktezası Allah’ın her iş ve icraatındabiz idrak edelim veya edemeyelim, muhakkak pek çok hikmetvardır. Bunların bir kısmı dünyaya bir kısmı da ahiretebakar. Çünkü dinin vaz’edilmesinin esas gayesinin, kullarınmaslahatlarını gerçekleştirmek olduğunu ifade etmiştik.Kâinatın hiçbir yerinde abesiyete ve başıboşluğa yerolmadığı gibi -hâşâ- Allah’ın emirlerinde de abes bir hükümbulunmaz. Hattâ dinî hükümlerin ardında yatan bumaslahat ve hikmetleri araştırıp ortaya koymanın İslâm’ındaha iyi anlaşılmasına katkı sağlayacağı, Allah’ın kullarınaolan şefkat ve merhametini daha iyi göstereceği ve özellikleimanda derinleşememiş kimseler için bir müşevvikolacağı muhakkaktır. Ancak akıl her zaman ibadetlerdekibu hikmetleri kavrayamaz veya cüz’î bir kısmını kavrayabilir.Yoksa falan ibadetin hikmeti şudur diyecek olursak,dar aklımızla hikmeti tahdit etmiş, ona bir sınır koymuşoluruz ki, bu da geniş ve engin olanı daraltma demektir. 19Diğer yandan birçok hükmün hikmeti kişilerin anlayış derecelerinegöre değişeceği gibi, zamana bağlı olarak ilminilerlemesiyle de değişecektir. Hem bir ibadetten gözetilenhikmet, o ibadeti yerine getiren bütün fertlerde ortayaçıkmayabilir. Dolayısıyla hikmetin değişmesiyle illet değişmez.İllet değişmeyeceğinden hüküm de değişmez.Evet, ibadetleri düşündüğümüzde onlardaki birçokhikmeti bizler görebiliriz. Meselâ, oruç tutmanın, fakirlerinhâlini anlamaya sebep olduğu, nefsi sabra alıştırdığı,nimetlerin gerçek kıymetini anlamaya ve şükre vesileolduğu, sıhhî açıdan bedene faydalı olduğu vs. birçokhikmeti sayabiliriz. Aynı şekilde zekâtı düşündüğümüzdede, bunun zengin fakir arasında bir köprü olduğu, mallarıtemizlediği, insanı cimrilikten uzaklaştırarak onu cömertliğealıştırdığı ve yine insanın merhamet duygularınıgeliştirdiği söylenebilir. Bunlar gibi her bir ibadeti düşündüğümüzdebirçok hikmet sayabiliriz. Kaldı ki, bu saydığımızhikmetler de bizim akledebildiğimiz ölçüdedir.Ancak bizler ibadetlerimizi bu hikmetlere bağlıgötürmeyiz. Yoksa sadece hikmet ve menfaatler göze-26

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!