Mâturîdî’nin şiî mezhepleri eleştirmesinesebep olan hususlar, muhtemelenonların sahip oldukları siyasî desteklefevrice hareket etmeleri ve halkın hemdüşünce hem de gündelik hayatlarındasorun oluşturmalarıdır.ile Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’ikastetmiştir. Bu âyet nazil olduğunda Hz. Peygamberbir elbise almış ve onların üzerine örtmüş, bundansonra da âyetin “Ey Peygamber’in ev halkı (Ehl-i Beyt)şüphesiz Allah sizden kusuru giderip sizi tertemiz yapmakistiyor” (Ahzâb, 33/33) kısmını okumuştur. Bununüzerine Ümmü Seleme “Ben Ehl-i Beyt’ten değil miyim?”diye sormuş, Hz. Peygamber de “Allah’ın izniile evet” (Sünenü’l -Kübrâ, 2/150) diye cevap vermiştir. 3Bu âyetin yorumu ile ilgili olarak Şîa’nın öne sürdüğüdelillerden bir başkası ise Hz. Hasan b. Ali’ninKûfe’de yaptığı konuşmadır. Bu konuşmada o şöyledemiştir: “Ey Kûfeliler bizim hakkımızda Allah’tankorkun! Şüphesiz biz emirler ve misafirleriniziz. Ayrıcabiz Allah’ın, hakkında ‘Ey Peygamber’in ev halkı(Ehl-i Beyt), şüphesiz Allah sizden kusuru giderip,sizi tertemiz yapmak istiyor.’ (Ahzâb, 33/33) buyurduğukimseleriz.” (Te’vîlât, 4/116) Diğer bir görüşe göreâyetin başındaki “Namazı kılın, zekâtı verin! Allah’ave Resülü’ne itaat edin!...” kısmı müennes sîgası ilegelmiştir. Bu ise, âyetin evvelinden bağımsız olduğunundelilidir. (Te’vîlât, 4/116)Başka bir görüşe göre “onlardan kiri gidereceğinive onları temiz yapacağını vaad etmiştir. Bu ise mutlakbir vaattir, mukayyet değildir. Burada zikredilenkirin kadınlarda bulunması mümkündür; fakat Ehl-iBeyt’te bulunması mümkün değildir. Yine başka birgörüşe göre Hz. Peygamber: “Size benden sonra ikişey (sekaleyn) bırakıyorum. Allah’ın kitabı ve ‘ıtretimolan Ehl-i Beyt’im. Eğer onlara sarılırsanız (Kevser)havuzuna ulaşırsınız.” (Tirmîzî, no: 3786) mealinde birvaatte bulunmuştur. Bu sözdeki ‘Itret ise Ehl-i Beytanlamına gelmektedir.Mâturîdî bütün bu iddiaları eleştirirken Ehl-i Beytifadesinin, kadın veya erkek olsun, örfe göre hepsiniiçinde taşıdığını ve âyetin baş tarafından ayrı ve kopukolarak anlaşılmasının mümkün olmadığını belirtir. Hz.Peygamber’in hanımlarının bu tanımlamanın dışındatutulmasının imkânı olmadığını da ilâve eder. Âyetinbir bölümünde müenneslik başka bir bölümünde demüzekkerlik sigasının kullanılmasının dilden kaynaklandığınıve böylesi durumlarda müzekker sigasınınkullanıldığına dikkat çeker. Buradaki vaadin mukayyeddeğil de mutlak olduğu iddiası hakkında ise, buradasöz konusu olan kadınların Hz. peygamber’inhanımları olduğunu ve onlara çirkinlik ve pisliğinnispet edilemeyeceğini ifade eder. Sakaleyn hadisindekast edilen şeylerin kitab ve ‘ıtret olduğunu, ‘ıtretlekastedilen şeyin ise Hz. Peygamber’in sünneti olduğunubelirtir. Ümmü Seleme’den gelen rivayet hakkındaise zaten Hz. Peygamber’in ona “İnşallah sen de Ehl-iBeyt’tensin” diye cevap verdiği için, hanımlarının daEhl-i Beyt’e dahil edilmesi gerektiğini belirtir. (Te’vîlât,4/116-117)Hz. Ebû Bekir’in HilâfetiHz. Ebû Bekir (radıyallâhu anh) halife olunca sahabeninirtidat ettiği şeklindeki Râfıza’nın iddialarınakarşılık veren Mâturîdî, onların bu anlayışının “Onlaröyle kimselerdir ki, kendilerine yeryüzünde imkânve iktidar versek, namazı dosdoğru kılar, zekâtı verir,iyiliği emreder ve kötülüğü yasaklarlar” (Hacc, 22/41)âyeti ile “Allah içinizden iman eden ve salih amel işleyenleriyeryüzünde mutlaka egemen kılacağını vaat etmiştir…”(Nûr, 24/55) âyetine aykırı olduğunu belirtir.Râfıza’nın irtidat hakkındaki görüşlerini bu iki âyetinçürüttüğünü, çünkü Allah’ın (âyette vasfı geçen kimseleri)yeryüzünde hâkim kılmaya ve kendilerine cennetivaat ettiğine işaret ettiğini belirtir. (Te’vîlât, 3/376)Hz. Ebû Bekir’in halifeliği ile ilgili olarak “Ey imanedenler! Sizden kim dininden dönerse (bilsin ki) Allahonların yerine öyle bir topluluk getirir ki, Allah onlarısever, onlar da Allah’ı severler… Allah yolunda cihadederler, (bu yolda) hiçbir kınayıcının kınamasından dakorkmazlar…” (Mâide, 5/54) âyetinin delil olduğunubelirtir. (Te’vîlât, 2/48) Âyette Allah yolunun düşmanlarınakarşı savaşa çıktığı için onun övüldüğünü, şayetHz. Ali’nin hakkını gasbetmiş olsa ya da bu işe ehilolmasa veya başkasının hakkına tecavüz etmiş olsa,Allah’ın övgüsüne mazhar olamayacağını belirtir. Buâyetin aynı zamanda Râfıza’nın Hz. Peygamber’dennakledilen “Ben kimin mevlâsı isem Ali de onunmevlâsıdır.” (Tirmîzî, no: 3713) ve benzer şekildeki Hz.Ali’nin hilafeti talep ettiği ve bu uğurda mücadele ettiğişeklindeki delillerini çürüttüğünü vurgular. ÇünküHz. Ebû Bekir zamanında Hz. Ali’nin, hilâfetin kendi20
hakkı olduğunu bilmesinin veya Allah’ın kendi üzerineverdiği bir hakkı terk ve zayi ettiği şeklinde birdüşünceye sahip olmasının, mümkün olmadığını, sessizliğininve böyle bir talebinin olmamasının bu hakkıHz. Ebû Bekir’de görmüş olmasının delili olduğunuifade eder. (Te’vîlât, 2/48)Hz. Ebû Bekir’in halifeliğini onayladıklarındandolayı sahabeyi irtidatla itham ettikleri görüşleri üzerineŞîa’ya, Râfıza adı ile yönelttiği eleştiride Mâturîdî“Allah yolunda hicret edenleri, sonra da bu uğurdaöldürülenleri veya ölenleri ise Allah pek güzel bir tarzdanimetlerine mazhar edecektir. Allah elbette nimetverenlerin en iyisidir.” (Hacc, 22/58) âyetinin tefsirindecevap verir. Bu âyette Allah Tealâ’nın sahabenin cennetlikolduğu, güzel bir rızık ile rızıklandırılacakları verızasını kazanacaklarının açıkça belirtildiğini vurgulayarak,bu âyetin Râfıza’nın görüşlerini çürüttüğünübelirtir. (Te’vîlât, 3/381) Aynı şekilde “İslâm’ı ilk öncekabul eden Muhacir ve Ensar ile, iyilikle onlara uyanlarvar ya, Allah onlardan razı olmuş; onlar da O’ndanrazı olmuşlardır…” (Tevbe, 9/100) âyetinin, sahabenindoğru yol üzerinde olduğunu, onları her kimin zulümve haddi aşmakla itham ederse, kendisinin haddi aşacağınıve zalim olacağını, haddi aşmanın, bir şeyi haketmediği yere koymak olacağını bildirir. (Te’vîlât, 2/442)Bâtınıyye ve Râfıza’nın Hz. Peygamber’in vefatındansonra sahabenin irtidat ettiğine dair görüşlerini FetihSûresi’ndeki âyette yer alan “Muhammed Allah’ın Resülüdür.Onunla beraber olanlar, inkârcılara karşı çetin,birbirlerine karşı da merhametlidir… Allah, onlargibi iman edip salih amel işleyenlere bir bağışlama vebüyük bir mükâfat vaad etmiştir.” (Fetih, 48/29) şeklindekiifadelerin çürüttüğünü bildirir. Ayrıca onlar içinAllah tarafından bağışlanma ve büyük bir mükâfat vaatedildiğini gösterdiğini de ifade eder. (Te’vîlât, 4/537)Hz. Ali’nin, Hz. Peygamberle aralarında kardeşlikbağı olduğu gerekçesiyle Hz. Ebû Bekir’den daha üstünolduğu şeklindeki Râfıza’nın görüşüne, “Medyenhalkına da kardeşleri Şuayb’ı gönderdik” (Hûd, 11/84)âyetinin tefsirinde cevap verir. Mâturîdî’ye göre onlarınbu görüşü doğru değildir. Çünkü peygamberlerinkendi kavimleri ile kardeş olmaları, kardeş edindiğikişiler arasında bir fazileti gerektirmediği gibi, kendikavimlerini, kâfir olsalar bile kardeş olarak niteleyebilirler.Ayrıca Hz. Peygamber’den “Eğer Rabbim dışındabir dost edinse idim, Ebû Bekir’i dost edinirdim”(Müslim, H. No: 532, 1/377-378) şeklinde bir rivayet debulunmaktadır. (Te’vîlât, 2/544)Hz. Ali’nin HilâfetiMâturîdî hilâfet konusuna doğrudan hasredilmişbir başlık bulunmayan Tevhîd kitabında Hz. Ali’nin<strong>imam</strong>eti ile ilgili doğrudan bir tartışmaya girmez. Aslındabu durumu siyasî konuların, akaid ile ilgili meselelerarasına dâhil edilmediği şeklinde yorumlamakgerekmektedir.Mâturîdî, Râfıza’nın Hz. Ali’nin imâmetine delilolarak ileri sürdüğü “Sizin dostunuz ancak Allah’tır,Rasûlü’dür, Allah’ın emirlerine boyun eğerek namazkılan ve zekâtı veren mü’minlerdir.” (Mâide, 5/55) mealindekiâyetin Hz. Ali hakkında nazil olduğu şeklindekiiddialarını ele alır. Râfıza’ya göre bu âyetin nüzulsebebi şöyledir. Hz. Ali bir gün namaz kılarken rükûdayüzüğünü bir fakire tasadduk etmiştir. Bunun üzerineyukarıdaki âyet nazil olmuştur. Hz. Peygamber iseevinden çıkarken Hz. Ali’nin kendisine yüzüğünü verdiğimiskin ile karşılaşır ve ona birisinin kendisine birşey verip vermediğini sorar. O da kendisine gümüş biryüzük verildiğini söyler, Hz. Peygamber bunu kiminverdiğini sorar, o da Ali’yi işaret eder. Hz. Peygamberhangi hâlde iken verdiğini sorar, o da rükûda iken olduğunubelirtir. Bunun üzerine Hz. Peygamber tekbirgetirir, Ali’yi çağırır ve onu över. (Te’vîlât, 2/49)Mâturîdî, Ebû Cafer kanalıyla nakledilen, Hz.Ali’nin namazda iken yüzüğünü tasadduk ettiği rivayetininsahih olması durumunda, iki ihtimalin geçerliolabileceğini belirterek, bunlardan birisinin Hz.Ali’nin fazileti, diğerinin ise “amel-i yesîr”in namazıbozmayacağı olduğunu belirtir. (Te’vîlât, 2/49-50)Mâturîdî, Râfıza’nın yüzük rivayeti ile ilişkilendirdiğiâyetin, Hz. Ebû Bekir’in hilâfeti zamanında Hz.Ali’nin <strong>imam</strong>etine delil gösterilmesinin mümkün olamayacağını,Ali’nin hilâfeti kendi nefsi için görmesininde imkân dâhilinde olmadığını, çünkü Ali’den nakledilenbir rivayete göre: “Hz. Peygamber’den sonrainsanların en hayırlısı Ebû Bekir’dir” dediğini aktarır.Bu konuda Hz. Peygamber’den nakledilen bir haberde:“Eğer Ebû Bekir’i başa geçirirseniz onu dinen kavîbedenen zayıf, Ömer’i geçirirseniz onu dinen ve bedenenkavî ya da Ali’yi geçirirseniz onu hâdî, mehdîve mürşid olarak bulursunuz” buyrulduğunu belirtir.(Müsned, 1/175) Bu durumda Hz. Ali ve diğer sahabeninHz. Ebû Bekir’e mal ya da benzeri şeyleri herhangibir tartışma olmaksızın teslim ettiğini, Ali’ninhalife olacağı zaman, yardımcısı olmadığından dolayıbu talebinden vazgeçtiği şeklindeki iddiaların gereksizve temelsiz olduğunu belirtir. Hadîste belirtildiği üze-21
- Page 3: derin sırlarını açar ki, bu say
- Page 6 and 7: teşekkül etmiştir veya etmeye ka
- Page 8 and 9: YENi ÜMiTAbdulkadir İdrİsİ *Tem
- Page 10 and 11: هُ دً ى konusu olmaksız
- Page 12 and 13: minan, ne uyku, ne de rahat yüzü
- Page 14 and 15: görü, fertler arasında sevgiyi v
- Page 16 and 17: Tarihî tecrübeler de göstermişt
- Page 18 and 19: YENi ÜMiTDoç. Dr. Sıddık KORKMA
- Page 22 and 23: Mâturîdî’nin yaşadığı dön
- Page 24 and 25: YENi ÜMiTYüksel Çayıroğlu*Temm
- Page 26 and 27: yapılacak bir kıyas hiçbir şeki
- Page 28 and 29: YENi ÜMiTDr. Ergün ÇAPAN*Temmuz
- Page 30 and 31: sahih kitap kabul edilen kitabını
- Page 32 and 33: 2. İmam Rabbânî, Mektubat (2 cil
- Page 34 and 35: Derman SanaEy derde derman isteyen
- Page 36 and 37: YENi ÜMiTDoç. Dr. Yener Öztürk*
- Page 38 and 39: üzerinde durulması gereken diğer
- Page 40 and 41: ve İslâm’ın tafsilatlı bir su
- Page 42 and 43: nin son dönemlerine rastlar. Ayrı
- Page 44 and 45: sünnet-i seniyyeye ittibaının zi
- Page 46 and 47: Yazımızda, çok karmaşık olan v
- Page 48 and 49: sun. ‘Allah’ deyince fikirler a
- Page 50 and 51: konusu yapmış âyetleri açıklay
- Page 52 and 53: ir ilham eseri olduğunun delilidir
- Page 54 and 55: sahibi olan birini, duanın kabulü
- Page 56 and 57: söyleyin de sizin için Allah’a
- Page 58 and 59: YENi ÜMiTDoç. Dr. Ayhan Tekİneş
- Page 60 and 61: medeniyeti, amelî (fonksiyonel) bi
- Page 62 and 63: dinamiklere uygun, kendi doktrinine
- Page 64 and 65: nın, Kur’ân-ı Kerîm’deki eh
- Page 66 and 67: Duanın şartlarından birisi de o
- Page 68: 68Üzerinde ne rüyalar görülmü