12.07.2015 Views

imam mâturîdî'nin - Yeni Ümit

imam mâturîdî'nin - Yeni Ümit

imam mâturîdî'nin - Yeni Ümit

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Gayrimüslimlere tanınan din ve vicdan özgürlüğü,dinî ayin, ibadet, dinî eğitim-öğretim, ibadet yerleriniistedikleri gibi düzenleme ve idare etme gibi alanlardakendini gösterir. İslâm dini, her şeyden önce gayrimüslimlerekendi inançlarını koruma ve dinleriniserbestçe yaşama izni vermiş, bunun neticesinde Müslümanlarile gayrimüslimler asırlarca hoşgörü, huzurve barış içerisinde “birarada yaşama tecrübesi”nin engüzel örneklerini vermişlerdir. Bu açıdan “MedineVesikası/Medine Sözleşmesi” çok önemli bir örnektir.Hz. Peygamber (s.a.s.) Medine’ye hicret edince,şehri idarî, siyasî ve hukukî bir yapıya kavuşturmakiçin bir anayasa hazırlamıştır ki, bu anayasa dünyatarihinin ilk yazılı anayasasıdır. Bu anayasaya MedineliYahudiler, Medineli müşrik Araplar ve MedineliHıristiyan Araplar iştirak etmiştir. Bu anayasa/sözleşme,dinî hoşgörü, din ve inanç özgürlüğü bağlamındaçok önemlidir. Yahudilere ve diğer dinî gruplara dinve inanç özgürlüğü verilmiş; inanç ve dinî ayinlerindeserbestlik tanınmıştır (Hamidullah 1990, 1: 197; Sarıçam2005, 278; M. Akif Aydın 1991, 3: 153).Hz. Peygamber (s.a.s.) Yahudileri Kur’ân’ın emriyle:“Allah’tan başkasına tapmayalım, O’na hiçbir şeyiortak koşmayalım. Allah’ı bırakıp da kimimiz kimimiziilâhlaştırmasın.” (Âl-i İmrân, 3/64) şeklinde aralarındaortak bir söze çağırmıştır. Resûlullah (s.a.s.) başlangıçtanamazlarında Beytü’l-Makdis’e yönelmiş, –BakaraSûresi’nin 144. âyeti nâzil olunca kıble Mescid-i Haramolmuştur- Müslümanların Ehl-i Kitap tarafındanYahudiler ve Hıristiyanlar tarafından kesilen hayvanlarıyemelerine ve iffetli kadınlarıyla evlenmelerine izinvermiştir (Hamidullah 1: 586). Yine Resûlullah (s.a.s.),Yahudilerin cenazelerine insana saygı için ayağa kalkmış,bunu Ashabına da tavsiye etmiştir. Müşrikleringirmesini yasakladığı mescide, Ehl-i Kitap olan Yahudileringirmesine izin vermiştir (Sarıçam, 222).Hz. Peygamber’in (s.a.s.) Yahudilere uyguladığı birdiğer dinî hoşgörü örneği ise şu şekildedir: İslâm’danönceki devirde, çocuğu olmayan Medineli Ensar veHazreçli aileler eğer çocukları olursa, onları Yahudiyapacaklarına dair söz vermişlerdi. Bunun sonucundaMedine’de bu yolla Yahudileşmiş bir miktar çocukda bulunuyordu. İslâm gelince bu Ensarlı ve HazreçliMüslüman aileler, bu yolla daha önceden Yahudileştirdikleriçocuklarını Müslüman olmaları için zorlamışlardı.Bunun üzerine Bakara Sûresi’nin 256. âyeti nâzilolmuştur: “Dinde zorlama yoktur, artık doğruluklaeğrilik birbirinden ayrılmıştır. O hâlde kim tâğûtureddedip Allah’a inanırsa, kopması asla mümkün olmayanbir kulpa yapışmıştır. Allah, her şeyi bilen veişitendir.” (Yazır 1993, 2: 141). Yahudilerle yapılan BenîNadîr Gazvesi sonrasında Benî Nadîr Yahudileri yanlarına–yukarıda bahsettiğimiz– Yahudileşmiş çocuklarıda almak istemişler, Müslüman anneleri ve babalarıbuna engel olmak istemişlerse de, Resûlullah (s.a.s.)Yahudileşmiş bu çocukların Benî Nadîr Yahudileriylebirlikte gitmelerine izin vermiştir (Hamidullah 1: 584).İslâm Tarihi’nde Hz. Ömer (r.a) döneminde Yahudilereuygulanan dinî hoşgörüyle ilgili vereceğimiz şuörnek oldukça düşündürücüdür: Hz. Ömer (r.a) birgün Yahudilere ait Beytü’l-Makdis’e girip ahalisiyle görüştüktensonra, dönüşte toprağa yarı hâlde gömülmüşbir heykel kafası gördü. Daha sonra bunun Romalılarıngömdüğü bir Yahudi heykelinin kafası olduğunu öğrendi.Hz. Ömer (r.a) bu heykeli alarak eteğiyle sildi ve onutopraklarından temizledi (Sakallı 1996, 134).İslâm’ın gayrimüslimlere tanıdığı din ve inanç özgürlüğükonusundaki ayrıntılı bilgileri Resûlullah’ın NecranHıristiyanlarıyla ilgili uygulamalarında da görmekteyiz.Hz. Peygamber (s.a.s.), Necranlı Hıristiyanlara bir mektupgöndermiş, mektubunda onları İslâm’a davet etmiş,şayet kabul etmezlerse haraç ve cizye ödemelerini bildirmiştir(Köksal 1987, 17: 197; Hamidullah 1: 619).Resûlullah (s.a.s.) ile görüşmeye gelen altmış kişilikHıristiyan Necran heyeti, bir ikindi vakti Medine’ye gelerekMescid-i Nebevîde Resûlullah’ın (s.a.s.) huzurunaçıkmışlardı. Bu sırada ibadet vakitleri gelen NecranlıHıristiyanlar bu durumu Resûlullah’a (s.a.s.) bildirmişlerve Resûlullah (s.a.s.) da onlara mescidi bırakmıştır.Ashab-ı Kirâm’dan bazıları Necranlı Hıristiyanlara müdahaleetmek istemişlerse de Resûlullah, Ashabına onlarahiçbir şekilde dokunmamalarını emretmiş, NecranlıHıristiyanlar doğuya doğru dönerek rahatça ibadetleriniyapmışlardır (Köksal 1987, 17: 198; Hamidullah 1: 620).Necranlı Hıristiyanlar Resûlullah (s.a.s.) ile yaptıklarıgörüşmede, kendi dinlerinde kalarak haraç vecizye ödemek istediklerini belirtmişler ve bir anlaşmaimzalamışlardır. Anlaşmanın konumuzla ilgili kısmışu şekildedir: “Onların mallarına, canlarına, dinî yaşamve ayinlerine, hazır bulunanlarına bulunmayanlarına,ailelerine, mâbetlerine ve az olsun çok olsunonların mülkiyetinde bulunan her şeye şamil olmaküzere Allah’ın himayesi ve Resûlullah Muhammed’inzimmeti, Necranlılara ve onların bağlıları üzerine birhaktır. Hiçbir piskopos, kendi dinî vazife mahalli dışına,hiçbir papaz kendi vazifesini gördüğü kilisenin15

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!