12.07.2015 Views

imam mâturîdî'nin - Yeni Ümit

imam mâturîdî'nin - Yeni Ümit

imam mâturîdî'nin - Yeni Ümit

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

minan, ne uyku, ne de rahat yüzü görmeyecek ve cahiliyekafasıyla terk edildikleri, ortada kaldıkları mülâhazalarıylagelgitler yaşayacak ve inansalar bile, Allah hakkında dahiوَ‏ طَآئِفَ‏ ةٌ‏ قَ‏ دْ‏ أَهَ‏ مَّ‏ تْ‏ هُ‏ مْ‏ أَنْ‏ فُ‏ سُ‏ هُ‏ مْ‏ ki, suizanda bulunacaklardırَ الْحَ‏ قِّ‏ ظَنَّ‏ الْجَ‏ اهِ‏ لِيَّةِ‏kaygı- “Kendi canlarının يَظُنُّونَ‏ بِاللهّٰ‏ ِ غَيْرsına düşmüş bir grup da Allah’a karşı haksız yere cahiliyedevrindekine benzer düşüncelere kapılıyorlar.” ferman-ısübhanisi, bu bulanık duyguların yeis, inkisar ve kararsızlıklarınısergilemektedir.”َ اتِ‏ Yine Gülen Âl-i İmrân Sûresiإِنَّ‏ ف۪ي خَ‏ لْقِ‏ السَّ‏ ٰ مو‏َابِ‏ لْب‏َاتٍ‏ ألِ‏ ‏ُولِي اْألَ‏َ والنَّهَارِ‏ الَ‏ ‏ٰيَ و اخْ‏ ‏ْلِ‏ تِلَفِ‏ اللَّي"Göklerin وَ‏ األْ‏ ْ ‏َر ضِ‏ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardıncagelip gidişinde akl-ı selîm sahipleri için gerçekten açıkibretler (ve deliller) vardır.” 190. âyetinin tefsirinde,Müslümanların şu anki dünyada karşı karşıya bulunduklarıbir gerçeğe açıkça vurgu yapar ve der ki:“Bizim en büyük eksikliğimiz de işte böyle bir kapsamlıtefekkür!. Evet, imanımızı yenileyecek, bizi daimacanlı tutacak olan bir tefekkür.. nasıl alışmamış vücudabir damla soğuk su verdiğinizde şok tesir yapar; öylede bizler daima, imanımızda şok tesiri yapacak şeylerbulmalı, onları mirsad-ı tefekkür yaparak, hakikî müessir,eşyanın hakikî sahibi ve mâliki olan Allah’ın esmâve sıfatlarının cilvelerini müşâhede etmeliyiz. Böyle birameliyenin vicdanlarımızda doğuracağı nur ile ve hepO’nun rızası dairesinde, dünya hayatındaki sayılı günlerimizigeçirme gayreti içinde olacağız.”Devamında Gülen şu hususu da belirtir: “Ne varki, yerleri ve gökleri ve ikisi arasındaki her şeyi sarıpkuşatan ruhu-mânâyı, sesi-soluğu, rengi-deseni,şiveyi-neşveyi duyup anlamak, anlayıp değerlendirmekde herkese müyesser değil; bu engin, rengin vezengin armoniyi kavrayıp yorumlamak için, yanlışlıklaraşartlanmamış, hissîlik ve nefsanîliklerle balansayarı bozulmamış entelektüel akla (ulü’l-elbâb) ihtiyaçvar.. gökleri ve arzı, mekân mefhumunun hatırlattığıbütün özellikleriyle; onlarda yaratılan şeyleri irade,ihtiyar ve hususî tevcih isteyen bütün yönleriyle,tenasüb-i illiyet prensibinden hareketle, bütün bunlaratam ve kâmil illet olabilecek bir Kudret-i Kâmile’yikavrayabilme mantık, muhakeme, tahlil ve terkibineyetebilecek “ulü’l-elbâb”a ihtiyaç...”Gülen, bazı kesimlerin bu derin imanî bakış açısıylahâdiselere bakamamalarının sebeplerini de şöyle açıklıyor:“Fıtrî olarak, her insan ruhu ve aklı bunu kavramayamüsait olarak yaratılmıştır, ama kibir, haddini bilmezlik,bakış zaviyesi yanlışlığı gibi hususlar hedefi netgörmeye mâni şeylerdir. İnsan allâme de olsa, bunlardankurtulamayınca yanlış kararlardan da kurtulamaz.”Müellifin şu cümleleri beni derin düşüncelere çekti:“Bize düşen, hayatımızın geri kalan günlerini, böylenuranî bir aydınlıkta, derin bir tefekkür ve teemmülle,Allah rızası istikametinde geçirmektir.”Öyle inanıyorum ki, Muhterem Gülen hepimizi, bizatihiböyle bir teemmüle, nefsimizi kötülüklerden arındırarakyüceltmeye, Allah rızası istikametinde bir hayatgeçirmeye ve böylece rahmeti her şeyi çepeçevre kuşatanSonsuz Kudret’in rahmet kanatları altına girmeye davetediyor. Zaten gerek günümüzde gerekse bütün zamandilimlerinde, insanlığın elinden tutup hayrın, faziletin,emniyet ve esenliğin yolunu gösteren yetkin kişiler olan“ulü’l-elbab” asıl ihtiyacımız olduğu gibi, böyle gerçekbir çağrı da muhtaç olduğumuz şeydir.Benim, gerek Müellif Gülen’in, gerekse Üstad BediüzzamanSaid Nursi’nin, sözü edilen bu ulü’l-elbabtanolup, Cenâb-ı Hakk’ın günümüzde en fazla muhtaçolduğumuz üstün özellikler ve yüce vasıflarla donattığıkimselerden olduklarında en küçük bir şüphem yoktur.Nitekim yine Gülen: “Eğer Allah’ın insanlardan bir kısmınınkötülüğünü diğerleriyle savması olmasaydı elbetteyeryüzü fesada uğrar (ve altüst olurdu). Ne var ki Allahbütün âlemlere (hususiyle de insanlığa) karşı lütuf ve keremsahibidir.” (Bakara 2/251) âyetinde, insanı derinden etkileyecekve dikkatleri çekecek derin bir tahlil yaparak diyor ki:“Allah’ın (c.c.) buradaki tevcihi, pek çok hususa dikkatlerimiziçekmenin yanında tıpkı hayvanlarda olduğugibi, insanlık âleminde de ekolojik denge benzeri bellibir mizan ve ölçü konulduğunu ve her şeyin, herkesinzapturapt altına alındığını belirtiyor. İşte, netice itibarıylaböyle bir dengenin sağlanması için, insanlık hesabına,insanlığa ait bir yola bizleri hidayet ediyor ve buhususla alâkalı olarak içlerimizde mücadele etme geriliminiyaratıyor. Zira bu neticenin tahakkuku sebeplerçerçevesinde ancak insan eliyle ve beşer müdahalesiylegerçekleşebilecektir. Aksi hâlde, âyette de belirtildiğigibi, yeryüzü yaşanmaz bir hâle gelebilir.”Muhterem Müellif, âyet-i kerimedeki fesat kavramınıve bunun sebeplerini belirttikten sonra, bozgunculuğakarşı alınması gereken tedbirleri, çok mükemmelbir şekilde tespit edip ortaya koyuyor. Öyle inanıyorumki aslında Gülen bununla, yeryüzünde bozgunculuğunbütün çeşitleriyle ortadan kaldırılıp, sulhun bütün yönleriyleyerleştirilmesi noktasında yerinde bir plân ortayakoyuyor.İşte siz de gördünüz nasıl da Muhterem FethullahGülen, Kur’ân-ı Kerîm’in mânâ denizine, derin imanîtefekkürüyle dalarak bizlere onun inci ve mücevherlerindentakdim ediyor!* Alem Gazetesi Yazarı, FasMütercim: Doç. Dr. Muhittin Akgül12

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!