12.07.2015 Views

İçindekiler: - Ahmediye Cemaati

İçindekiler: - Ahmediye Cemaati

İçindekiler: - Ahmediye Cemaati

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

İstihlaf Ayeti (Nur Suresi, 56-58)ManeviyatKuran-ı KerimSonsuz kerem ve rahmet eden Allah 'ınadıyla (okumaya başlıyorum.) 1Allah, içinizden inanan ve yerli yerinde iyiişler işleyenleri, kendilerinden öncekilerihalife kıldığı gibi bunları da yeryüzündehalife kılacağına, onlara beğendiği dinisağlam bir şekilde kökleştireceğine, korkuhallerini emniyetli bir hale çevireceğinedâir söz vermiştir. Onlar Bana kulluk edecekler,hiçbir şeyi Bana ortak koşmayacaklar.Bundan sonra da inkâr ederlerse, şüphesizonlar itaatsizlerden sayılacaklar.Hepiniz namaz kılın, zekât verin ve Peygambereitaat edin ki, rahmet edilesiniz.(Ey söz söylenen kimse!) Kâfirlerin kendidüzenleriyle Bizi yeryüzünde hiçbir zamançaresiz bırakacaklarını sanma. Onların barınacaklarıyer cehennemdir, o ne kötü birbarınaktır!1 Kur‟ân-ı Kerim‟in çeşitli baskılarında bazı yayıncılar her surenin başında “Besmele” yer almasına rağmen,bunu surenin birinci âyeti olarak dikkate almamışlardır. Ancak bu dergide alıntı yapılmış olansurelerin âyet numaraları “Besmele” birinci âyet kabul edilerek verilmektedir. Referans alınan Kur‟ân-ıKerim‟de Tövbe Suresi hariç“Bismillahirrahmanirrahim” her surenin birinci âyeti olarakkabul edilmiştir.2


ManeviyatHadisHilafet İle İlgili HadisHz. Huzeyfe’nin (r.a.) rivayet ettiğine göre Hz. Resulüllah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:“Aranızda peygamberlik bulunacak, Allah (c.c.) ne zamana kadar isterse devamedecek. Sonra Yüce Allah (c.c.) onu kaldıracak. Sonra peygamberlik yolunda hilafetolacak. Allah (c.c.) ne zamana kadar isterse devam edecek. Sonra Yüce Allah (c.c.)onu kaldıracak. Sonra dişleyici (eziyet verici) padişahlık olacak. Allah (c.c.) ne zamanakadar isterse devam edecek. Sonra Yüce Allah (c.c.) onu ortadan kaldıracak.Sonra zor kullanarak iktidarı ele geçiren padişahlık (diktatörlük) olacak. Yüce Allah(c.c.) ne zamana kadar isterse o devam edecek. Sonra Yüce Allah (c.c.) onu ortadankaldıracak. Sonra (tekrar) peygamberlik yolunda hilafet kurulacak.” Bundansonra Resulüllah (s.a.v.) sustu. 11 Müsned Ahmed B. Hanbel; C.5; S.4043


Maneviyatİkinci Kudret; “Hilafet”Havadis (olaylar) hakkında bana verilenbilgi ancak şudur ki dünyada ölüm, hertarafa elini uzatacaktır ve depremler olacakve de çok şiddetli bir şekilde olacaktır.Onlar kıyametin bir örneği olacaktır veyeryüzünün altını üstüne getirecektir. Birçoklarınınyaşantısı acıklı olup kalacaktır.Daha sonra tövbe edenlere ve günahlardanvazgeçenlere Yüce Allah (c.c.) merhametedecektir. Her nebinin bu zamandan haberverdiği gibi (o haberlerin) hepsiningerçekleşmesi gereklidir. Ancak kendikalplerini ıslah edenler ve Yüce Allah‟ın(c.c.) sevdiği yolları benimseyenlerin hiçbirkorkusu yoktur ve hiçbir üzüntüleri deolmayacaktır. Yüce Allah benimle muhatapolarak: “Sen benim tarafımdan biruyarıcısın. Ben seni gönderdim ki suçlular,hayırlılardan ayırt edilsinler.” buyurdu.Keza: “Dünyaya bir uyarıcı geldi. Ancakdünya onu kabul etmedi. Fakat Yüce Allah(c.c.) onu kabul edecektir ve çok şiddetlisaldırılarla onun doğruluğunu gösterecektir.1 Ben sana o kadar bereket vereceğimki krallar senin elbiselerinden bereketarayacaklardır” buyurdu.Gelecekte vuku bulacak olan çok şiddetlibir depremden bana haber vermiştir ve“İlkbahar tekrar geldi ve Allah’ın sözütekrar gerçekleşti” buyurmuştur. Onuniçin çok şiddetli bir depremin vuku bulma-1 Eğer dünya (insanlarının) gözü açılsaydı benimyüzyılın başında çıktığımı görürlerdi. Şimdi artıkondördüncü yüzyılın dörtte biri bile geçmiştir.Hadislerde verilen bilgilere uygun olarak tam benimiddiamın zamanında, Ramazan ayında ay vegüneş tutulması bile gerçekleşti. Aynı şekilde veba(taun) bile bu ülkede ortaya çıktı. Depremler bileoldu ve daha da olacaktır. Ancak dünyayı sevenlerve beni kabul etmeyenlere yazıklar olsun. (Bu dipnotMehdi (a.s.)‟ın kendisine aittir.)4Çeviren: Dr. Muhammed Celal Şemssı gereklidir. Ancak doğru kimseler emniyetiçinde olacaklardır. Onun için doğruolunuz ve takvayı benimseyiniz ki kurtulasınız.Bugün Allah‟tan korkunuz ki o gününkorkusundan emniyette olasınız. Gökyüzününbir şey göstermesi ve yeryüzünün birşeyler belirlemesi pek gereklidir. AncakAllah‟tan korkanlar korunacaklardır.Yüce Allah‟ın kelamı bana şöyle buyurmuşturki; birçok olay gerçekleşecek vebirçok afet yeryüzüne inecektir. Onlardanbazıları benim hayatımda gerçekleşmişolacak ve bir kısmı da benden sonra zuhuredecektir. O, cemaatime tam olarak ilerlemenasip edecektir. Bu (ilerlemenin) birkısmı benim elim ile bir kısmı da bendensonra olacaktır.Bu Yüce Allah‟ın (c.c.) sünnetidir. O, insanoğlunuyeryüzünde yarattığından berikendi nebi ve resullerine daima yardımetmiş ve üstünlük bahşetmiş ve böylecekendi sünnetini daima belli etmiştir. Bukonuda O,Yani: “Allah kesin hüküm vermiştir ki Benve resullerim mutlaka üstün çıkacağız.” 2buyurmuştur. Üstünlük yahut galebedenmaksat şudur ki, resullerin ve nebilerinisteği, Yüce Allah‟ın hücceti (mesajı) yeryüzüüzerinde tamamlansın ve hiç kimseona karşı duramasın, aynı şekilde YüceAllah da (c.c.) kavmî (ulusal) alametlervasıtasıyla onların doğruluklarını aşikâretsin.Keza dünyaya yaymak istedikleri doğruluğuntohumunu onların elleriyle attırır.2 Mücadele Suresi (58), 22


Ancak onların eliyle onu tam olarak kemaleulaştırmaz. Aksine sanki başarısızlıkkorkusu ile birlikte onlara ölüm vererek,muhaliflerine kendileriyle alay etme, kendilerinisuçlama ve sövme fırsatını davermiş olmaktadır.Onlar alay ettikten sonra O, kudretininikinci bir tezahürünü gösterir ve bir kısmıeksik kalmış olan gayelerini kemale ulaştıracakolan bazı sebep ve yolları yaratır.Kısacası iki çeşit kudretini gösterir:1) İlk olarak nebilerinin elleriyle kendikudretini gösterir.2) İkincisi, bir nebinin ölümünden sonrazorluklar baş gösterdiği ve düşmanların dakuvvet kazandıkları ve artık bu iş bozulmuşturdiye düşünmeye ve bu cemaat artıkyok olup gidecek diye inanmaya başladıklarıbir zamanda; hatta cemaatteki insanlarınbile tereddüde düştükleri ve bellerininkırıldığı, aralarından bazı şanssızlarınmürted olma yollarını benimsemeyebaşladıkları bir durumda Yüce Allah (c.c.)ikinci defa çok büyük kudretini gösterir vedüşmekte olan o cemaati korur. İşte sonunakadar sabreden, Hz. Ebubekir‟in (r.a.)zamanında olduğu gibi, Yüce Allah‟ın(c.c.) bu mucizesini görür. İşte o zamanResulüllah (s.a.v.)‟in vefatı, zamansız birölüm olarak algılandı ve birçok akılsız köylülermürted oldular. Ashab-ı Kiram bileüzüntülerinden divaneler gibi oldular. Ozaman Yüce Allah (c.c.) Hz. Ebu BekirSıddık‟ı (r.a.) halife tayin ederek ikincidefa kudretinin bir örneğini gösterdi veİslam‟ı yok olurken kurtardı ve korudu.Böylece;1Maneviyatayeti kerimesinde verdiği sözü yerine getirmişoldu. Yani, korkularından sonra biztekrar onları kökleştirip kuvvetlendireceğiz.Hz. Musa (a.s.) zamanında da aynı durumyaşanmıştır. O zaman Hz. Musa (a.s.) Mısırve Kenan yolunda, İsrailoğullarını kendilerineverilen söze göre, son menzile ulaştırmadanvefat etti. Onun ölümü neticesindeİsrailoğulları arasında büyük bir matemkoptu. Tevrat‟ın da bildirdiği gibiİsrailoğulları bu zamansız ölümün üzüntüsündenve Hz. Musa‟nın (a.s.) beklenmedikayrılığından dolayı kırk gün ağladılar.Aynı şekilde Hz. İsa (a.s.) zamanında daaynı muamele yaşandı. Çarmıh hadisesizamanında bütün havarileri darmadağınoldular. Hatta aralarından bir havarimürted bile oldu.Onun için ey benim sevgili dostlarım! Ötedenberi Allah‟ın sünneti şudur ki O, daimaiki kudretini gösterir ki muhaliflerineiki yalancı sevincinin yok edildiğini göstersin.O yüzden şimdi Allah‟ın bu eski sünnetiniterk etmesi mümkün değildir. Onuniçin demin size beyan ettiğim sözümdenüzülmeyiniz ve kalpleriniz de üzüntüyekapılmasın. Çünkü sizin (Allah‟ın) ikincikudretini de görmeniz gereklidir ve onungelmesi sizin için daha iyidir. O (kudret)daimidir. Onun zinciri kıyamete kadar aslakırılmayacaktır. O ikinci kudret ben gitmedenasla gelemez. Ancak ben gittiktensonra Yüce Allah (c.c.) o ikinci kudretisizin için gönderecektir. O da ebediyensizinle birlikte kalacaktır.Vâdedilen Mesih ve Mehdi Hz. Mirza GulamAhmed Kadiyani’nin (a.s.) “Vasiyet” adlı eserindenalınmıştır.1 Nur Suresi (24); 565


Maneviyatİslamiyet’in Yayılışı ve <strong>Ahmediye</strong>Hilafetinin Korunmasına Dair Yüce SözHazırlayan ve çeviren: Raşit Paktürk<strong>Ahmediye</strong> Hilafeti‟nin yüzüncü yılı günündeVâdedilen Mesih‟in 5. Halifesi Hz. MirzaMasrur Ahmed (atba 1 ) bütün dünyadakiAhmedi Müslümanlardan yüce bir söz almıştı.27 Mayıs 2008 de, MTA (televizyonkanalı) vasıtasıyla bütün dünyada kendisiniizlemekte olan Ahmedi Müslümanlar ayağakalkarak birlikte ant içtiler.Bu ant bir kere daha bizlere Müslüman<strong>Ahmediye</strong> <strong>Cemaati</strong>‟nin dünyada İslamiyet‟inderdini yüklenen ve onu dünyanındört bucağına yaymak için çaba gösterentek cemaat olduğunu göstermektedir.<strong>Ahmediye</strong>t Hz. Resulüllah‟ın (s.a.v.) ordusudur.Komutanı Vâdedilen Mesih‟in Halifesidir.Halifenin tek hedefi de İslamiyet‟inbütün dünyada gönülleri fethedipgalip kılınmasıdır. Allah (c.c.) vermiş olduğumuzbu sözü bizlere ve nesillerimizeyerine getirmeyi nasip eylesin (Âmin).Hilafet’in 100. Yılı Günü, 27 Mayıs 2008, UK<strong>Ahmediye</strong> HilafetininYüzüncü Yılında İçilen AntBugün <strong>Ahmediye</strong> Hilafetinin yüzüncü senesitamamlanırken, biz Allah adına yemin ederek,İslam-<strong>Ahmediye</strong>t‟in yayılışı ve PeygamberEfendimiz Hz. Muhammed „in(s.a.v) adını dünyanın dört bucağına yaymakiçin hayatımızın sonuna dek durmadançalışacağımıza ant içiyoruz. Bu kutsal görevinyerine getirilmesi için daima hayatımızıAllah ve Peygamberi (s.a.v.) için vakfedeceğizve bu yolda her türlü zorluklara katlanmaksuretiyle kıyamete dek İslamiyetsancağını dünyanın her ülkesinde zirvededalgalandıracağız.Biz Hilafet Nizamının korunması ve devamlılığıiçin son nefesimize dek çaba sarf edeceğimizeant içiyoruz. <strong>Ahmediye</strong> Hilafetininkıyamete dek korunup, <strong>Ahmediye</strong>t eliyleİslamiyet‟in yayılışı ve Hz. Muhammed‟in(s.a.v.) sancağının bütün sancaklardan dahayüksekte dalgalanması için evlatlarımızanesilden nesile, ebediyen Hilafete bağlıkalıp, bereketlerinden feyzlenmeleri içintelkinde bulunacağımıza ant içiyoruz.Ey Allah, sözümüzü yerine getirmeyi nasipeyle! Allahümme Âmin, Allahümme Âmin,Allahümme Âmin.27 Mayıs 20081 a.t.b.a.: Ayyadahullahü Teâlâ Bi-nasrihi-l Aziz (EyAllah‟ım galip gelen yardımınla onu destekle)6Hazırlayan: Şaziye Paktürk


ManeviyatHilafet Makamı, Bereketi ve ÖnemiHazırlayan ve Çeviren: Raşit PaktürkHz. Osman (r.a.) ve hilafet elbisesi:Münafıklar Hz. Osman‟ı azletmekistediklerinde onlara, “Allah’ın banagiydirdiği elbiseyi çıkaramam, 1 ”diye cevap verdi.Hilafet Allah ve Meleklerin desteğine sebepteşkil eder:Hz. Abdullah bin Selam (r.a.), Hz.Vâdedilen Mehdi ve Mesih Hz. MirzaGulam Ahmed Kadiyani (a.s.):“Sufilerin yazdıklarına göre, şeyh, resulyahut nebiden sonra halife olacak olankimsenin gönlüne ilk önce Allah (c.c.) tarafındanhakk yerleştirir.” 3Osman‟ı (r.a.) öldürmek isteyenmünafıkları şöyle uyardı:“Bugün onu (halifeyi) öldürürseniz,kınlarındaki kılıçlar çekilip bir dahakıyamete kadar kınlarına girmeyecektir.O’nu öldürdüğünüz takdirdeçembere aldıkları Medine’yi meleklerterk edeceklerdir.” 2Vâdedilen Mesih’in Birinci Halifesi Hz.Hafız Hekim Mevlevi Nuruddin (r.a.):“Beni halife kılan Allah’tır. O’nun halifetayin ettiği kimseyi hiç kimse azledemez.Allah beni azletmek isterse ölüm nasipeder. Bunun takdirini Allah’a bırakın. Sizbeni azletme gücüne sahip değilsiniz.” 41 Tarih-üt Tibri, Zikr-ül Haber-i an Katl-i Osman,2 A.G.E3 Malfuzat, C.10, S.229-2304 El-hekem, 21 Ocak 19147


ManeviyatVâdedilen Mesih’in İkinci Halifesi Hz.Mirza Beşirüddin Mahmud Ahmed (r.a.):“Allah (c.c.) birisine hilafet makamı nasipettiğinde o kişinin dualarının kabulünüfazlasıyla arttırır. Sebebine gelince, Allahkendi seçtiğinin küçük düşmesini istemez.”1Vâdedilen Mesih’in Dördüncü HalifesiHz. Mirza Tahir Ahmed (a.r.):“Bütün İslam âlemi ortaklaşa hilafet kurmaçabasına girse dahi başaramaz. Çünkühalifenin seçimi Allah’ın elindedir.” 3Vâdedilen Mesih’in Üçüncü Halifesi Hz.Mirza Nasir Ahmed (a.r.):“Halife'nin Allah tarafından seçilmesiinancımızdır. Eğer bunu insanoğluna bıraksaydı,onların gözlerinde faziletli olanıhalife olarak seçeceklerdi. Ama halifeyiAllah seçer ve seçimi kusursuzdur. O insanlarıngözünde hakir sayılan, zayıf birkulunu halife olarak seçer. Onu seçtiktensonra üzerine azamet ve celal tecellisiniindirir. Böylelikle Allah (c.c.),önceki kişiliğindenve ona ait olanlardan hiçbir şeyionda bırakmaz. O Allah’ın azameti ve celalikarşısında tam manasıyla fenâ olur veona hiçlik elbisesi giydirilir.” 2Vâdedilen Mesih’in 5.Halifesi Hz. MirzaMasrur Ahmed (atba):“İkinci kudret (hilafet) Allah tarafındanverilen büyük bir ödüldür. Gayesi de birliğisağlamak ve milleti dağılmaktan korumaktır.Cemaat fertleri bir ip üzerineinciler gibi dizilmiştir. Dağınık olan incilerkorunamazlar. Güzel de görünmezler.Ama bir ipin üzerine dizilmiş olanlar hemkorunmuş olur hem de güzel görünürler.İkinci kudret (hilafet) olmazsa İslam dinihiç ilerleyemez. Bundan ötürü bu kudretile ilişkiniz daima kâmil ihlâs, sevgi vevefa şeklinde olmalı.” 41 Mansab-i Hilafet, Anvar-ül Ulum, C.2, S.322 Al-fazl, Rabwah, 17 Mart 19673 Al-fazl İnternational, London, 2 Nisan 19934 Ahmadiyya Gazette, Canada, Mayıs-Haziran 20048


Maneviyat<strong>Ahmediye</strong> Hilafeti’nin 100. Yıl MesajıÇeviren: Emine Çakmak Sahi“<strong>Cemaati</strong> kurmasındaki görev ve amacı, Allah (c.c.) ile insanoğlu arasındakiilişkiyi kurmak, ona yalnızca Allah’a (c.c.) boyun eğmesini öğretmek,dünyada Tevhit inancını kurmaya çaba sarf etmek, bütündünya milletlerini bir ümmet olarak Resulüllah (s.a.v.)’in bayrağı altındabirleştirmek ve insanoğlunun dikkatini karşılıklı haklarını tanımayave onlara saygı göstermeye çekmektir.”Vâdedilen Mesih’in (a.s.) 5. Halifesi Mirza Masrur Ahmed (a.t.b.a.)’in <strong>Ahmediye</strong>Hilafetinin Yüzüncü Yılı Dolayısıyla Müslüman <strong>Ahmediye</strong> <strong>Cemaati</strong>ne Mesajı, Mayıs-2008<strong>Cemaati</strong>min Sevgili Üyeleri,gun olmayan şartlara rağmen, AllahEsselamu Aleyküm ve Rahmetullahu ve (c.c.)‟nun liderine kim süratle ve düşmancakarşı gelmiş ise, o çok büyük bir reza-Berekatuhu.Bugün 27 Mayıs 2008, <strong>Ahmediye</strong> Hilafetinin100. yılı tamamlanmış bulunmaktadır. Allah (c.c.)‟nun sünnetine göre bu dünyaletleaşağılanmış ve yok olmuştur.Bu günde düşüncelerimiz, Müslüman ya gelen herkes sonunda oradan göçüp<strong>Ahmediye</strong> <strong>Cemaati</strong>nin yüz yıldan daha fazlabir döneme yayılan tarihine çevrilmiş-Resulüllah (s.a.v.)‟in gerçek aşığı olan ogidecektir. Allah (c.c.)‟nun seçkin kulu vetir. Resulüllah (s.a.v.)‟in önceden verdiği kişi, daima efendisinin sünnetine bağlıhabere göre Allah (c.c.)‟nun seçkin bir kalmış ve Yücelerin yücesi Dostuna kavuşmayıarzu etmişti.kulu, O‟nun talimatına göre Mart 1889 dabu cemaati kurduğunu ilan etti. <strong>Cemaati</strong> Kulunu Ahir Zaman İmamı olarak gönderenkurmasındaki görev ve amacı, Allah (c.c.) Allah (c.c.), onun ölümünün yaklaştığınıile insanoğlu arasındaki ilişkiyi kurmak, kendisine bildirirken, sonunun yaklaşmasınarağmen görevinin yarım kalmayacağını,ona yalnızca Allah (c.c.)‟ye boyun eğmesiniöğretmek, dünyada Tevhit inancını çünkü Allah (c.c.)‟nun kendisinin, onu Ahirkurmaya çaba sarf etmek, bütün dünya Zaman İmamı olarak göndermiş olduğunumilletlerini bir ümmet olarak Resulüllah ifade ederek O‟nu teselli etmiştir.(s.a.v.)‟in bayrağı altında birleştirmek ve “Ey Benim Birliğimin (vahdaniyetimin) veinsanoğlunun dikkatini karşılıklı haklarını Sevgili Peygamberimin hâkimiyetinin yeryüzündekurulması için son derece endişetanımaya ve onlara saygı göstermeyeçekmektir.duyan dostlarım; ölümünden sonra görevininnasıl yerine getirileceğinden hiç endi-Allah (c.c.)‟nun İmam Mehdi ve VâdedilenMesih olarak adlandırdığı kişi, Allah şe duyma. Unutmayınız ki Resulüllah(c.c.)‟nun yardımı ve desteği ile <strong>Cemaati</strong>n (s.a.v.)‟in kendisine önceden verdiği haberegöre Peygamberliğin izinden gidenkurulduğu ve ilk biatin kabul edildiği 1889yılından vefat ettiği 1908 yılına kadar 19 Hilafet kurulacak ve bu, dünyanın sonunayıl gibi bir sürede görevini başarı ile yerinegetirmiştir. Her türlü muhalefet ve uy-ölümünden sonra bu Hilafetkadar devam edecektir. Böylece seninMüessesesi9


yoluyla Son Şeriatimin bir kere daha Dünyadaistikrarla yerleşmesi ve kurulmasıplanını sağlayacağım.”Böylece Allah (c.c.)‟nun kendisine verdiğisözden sonra Vâdedilen Mesih (a.s.) <strong>Cemaati</strong>nehitap ederek;“Yeryüzünde insanoğlunu yarattığından buyana Allah (c.c.)‟nun yolu işte budur. Buyolda daima kendi Resullerine ve Peygamberlerineyardım ederek onlara üstünlüksağlar.”Allah (c.c.)‟nun dediği gibi;“Yani O ve Onun peygamberleri mutlakaüstün gelecektir.” 1Üstün ve galip gelmek demek, peygamberlerinarzusu olan Allah (c.c.)‟nun Hüccetininyani O‟nun isteğinin yeryüzünde yerleştirilmesive hiç kimsenin buna karşıkoymamasıdır.Peygamberlerin dünyadaki yegâne arzuları,ancak hakkı dünyada üstün tutmak veyaymaktır. Bu nedenle Allah (c.c.) kendigüçlü ayetlerinin nurunu Peygamberlerineindirerek böylece onlara hakkın tohumlarınıkendi elleriyle ektirir. Ne var ki Allah(c.c.) onları bunun semeresine, kendi elleriyleulaştırmaz. Bilakis onların hayatlarıöyle bir zamanda sona erer ki görünüşteonlar başarısızdırlar. Allah (c.c.) muhaliflerinepeygamberleriyle alay etme, onlarıaşağılama, hakaret etme ve suçlama fırsatınıverir. Böylece onlar peygamberleriveya nebileri aşağılamak, alay etmek vesuçlamak için ellerinden geldiğince çalışırlar.Ne var ki Allah (c.c.)‟nun gücününikinci eli ortaya çıkarak öyle imkânlar yaratırki, bir nevi tamamlanmamış gibi görülenamaçlar, tamamen ve en mükemmelşekilde gerçekleşir. Böylece O iki türlügücünü ortaya koyar.1 Mücadele Suresi, Ayet:22ManeviyatBirincisi O kendi gücünü, peygamberlerininelleriyle gösterir. İkincisi ise; bir peygamberinölümünden sonra müminler zorlukve problemlerle yüz yüze geldiklerindedüşmanlar güç kazandıktan ve peygamberleringörevleri söz konusu olunca, işteşimdi her şey bitti, şimdi bu peygamberlereinananların cemaati yeryüzünden silinipatılacaktır diye düşündüklerinde, hattaona inananlardan bazıları da bocalamayabaşlayarak ümitsizliğe düşüp kendileriniöylesine çaresiz hissettiklerinde ki; talihsizbirkaçı da Allah (c.c.)‟ye olan inançlarınıda yitirirler: Allah (c.c.) ikinci kezilahi güç ve kudretini ortaya koyarak yıkılmaküzere olan <strong>Cemaati</strong>ne göz kulakolur ve onu destekler. Sonuna kadar sebatgösterenler Allah (c.c.)‟nun bu mucizesineşahit olurlar.Bu Resulüllah‟ın zamansız olarak düşünülenölümünde, Hz. Ebubekir Sıddık (r.a.)zamanında da olagelmiş ve birçok cahilBedevi inançlarından dönmüşlerdi.Resulüllah (s.a.v.)‟in sahabeleri de kederdenadeta akıllarını yitirmişlerdi. SonraAllah (c.c.) Hz. Ebubekir Sıddık (r.a.)‟yıtayin ederek kendi gücünü ikinci kez tecelliettirmiş ve böylece yıkılma tehlikesigeçiren İslam, O‟nun tarafından desteklenmişve böylece vermiş olduğu sözü şuayette yerine getirmiştir.“Yani korkudan sonra onların dinlerini yenidensağlamlaştıracağız.”[1]Mesih (a.s.) sonra dostlarına seslenerekşunu söylemiştir;“Bu Allah (c.c.)‟nun ezelden beri sünnetiolduğundan dolayı, O iki tecellisini göstermektedirki muhaliflerin yersiz sevinçlerison bulsun. Allah (c.c.)‟nun eski sünnetiniterk etmesi mümkün değildir. Onuniçin söylediklerim ne sizleri kederlendirsinne de kalpleriniz bundan dolayı ızdırapçeksin. Bundan dolayı ikinci kudreti gör-10


mek sizler için gereklidir, çünkü daimiolan o (kudretin) gelişiyle cemaat kıyametekadar devam edecektir. Bu ikinci kudret,ben dünyadan ayrılmadıkça gelmeyecektir.Fakat ayrıldığımda Allah (c.c.)‟nunBerahin-i <strong>Ahmediye</strong>'de söz verdiği gibi sizinledevamlı kalacak olan bu ikinci kudretinisizin için gönderecektir. Bu söz benimiçin değil, bilakis bu sizinle ilgilidir.Allah (c.c.):“Sana inananların bu <strong>Cemaati</strong>ni Kıyametekadar diğerlerine üstün kılacağım” demiştir.Bunun için benim bu dünyadan ayrılışımıhiç şüphesiz göreceksiniz. Ondan sonragelen günler, sonsuz olarak söz verilengünlerdir. Rabbimiz; Sözünde duran veverdiği söze bağlı, dosdoğru olandır. O,verdiği sözlerin hepsini size gösterecektir.Bu günler bu dünyanın sonu olup, birçokfelaketlerin olmasının beklenmesine rağmen,Allah (c.c.)‟nin önceden haber verdiğişeylerin gerçekleşmesine kadar budünya varlığını sürdürecektir. Ben Allah(c.c.)‟nun gücünün bir tecellisi olarak geldimve Allah (c.c.)‟nun gücünün bir tecessümüyüm.Yani O‟nun gücü bende toplanmıştır.Ben aranızdan ayrıldıktan sonrabaşkaları gelerek Allah (c.c.)‟nun gücüolacaktır. Böylece ikinci gücü beklerkenhepiniz dua ile meşgul olunuz.”[2]Sonunda Mesih (a.s.)‟ın söylediği zamangelmiş ve kendisi Allah (c.c.)‟nun yanınadöndüğünde, her Ahmedinin kalbi hüzünve korku ile dolmuştu. Bununla birliktemüminlerin dualarından dolayı, yer vegök, daha önceden de şahit olduğu gibi,bir kere daha:“Hiç şüphesiz onların korku durumlarınıemniyete çevireceğim” 11 Nur Suresi, Ayet:56Maneviyatsözünün gerçekleştiğine şahit oldu. Mesih(a.s.)‟ın gelişiyle getirdiği en büyük devrimAllah (c.c.)‟nun isteği olan büyük HilafetMüessesesinin, kendi döneminde yerleştirilereksürdürülmesi idi. Mesih(a.s.)‟ın vefatında, Mevlana Abdul KelamAzad Vekil Gazetesinde şöyle yazmıştır:“O kaleminde büyük bir sihir olan, konuşmasıçekici, zihnin harikalarını kendindetoplayan, bakışları büyülü, sesi uyandırıpcanlandıran, parmakları yaşam devriminintellerine dolanan, yumrukları elektrik dinamosugibi şarj eden, kırk yıldan beri dindünyasında sarsıntılar ve fırtınalar koparansesi adeta kıyametin suru gibi, derinuykuda olan fani varlıkları uyandırmayadevam eden idi. Mirza Gulam AhmedKadiyani Sahibin ölümü, kişilerin dersalamayacağı veya onu zamanagömecekleri bir şey değildir. Dinler vebilgili akıl sahiplerinin dünyasında devrimlergetiren kişiler her zaman ortaya çıkmaz.İnsanlığın gururu, tarihin bu büyükevlatları bu dünyayı çok nadir olarak ziyaretederler. Bu dünyaya geldiklerinde ancakdevrim getirdikten sonra oradan ayrılırlar.”[3]Böylece Allah (c.c.) bu devrimleri,Ahmedi olmayanların dilleri ve kalemleriyleitiraf ettirmiştir. Bu da Allah (c.c.)‟nunMesih (a.s.)‟a özel bir yardım ve desteğininolduğunu göstermektedir. Bununla birlikteolağanüstü güçlere ve harika işleresahip olan Allah (c.c.)‟nun, Hilafetin nimetiyle,desteklediği ve yardım ettiği birininvasıtasıyla devrimlerin devam edeceğinifark edememişlerdir. Bütün Dünyabunun doğruluğuna 1. Halife olarak seçilenHz. Mevlana Nuruddin (r.a.)‟nın Mesih(a.s.)‟ın 1. Halifesi olarak seçiminde şahitolmuştur.Mesih (a.s.)‟ın muhalifleri, Mesih (a.s.)tarafından kurulan, düzenlenmiş ve iyi11


organize edilmiş bir cemaate şahit olmalarınave hatta Hilafetin kuruluş manzaralarınakendi gözleriyle şahit olmalarınarağmen, Allah (c.c.)‟nun kurduğu <strong>Cemaati</strong>sona erdirmek için ellerinden geleniardlarına koymamışlardır. Allah (c.c.)kendi kurduğu Cemaatle ilgili olarak sözvermiş ve şöyle demiştir:“Nimetimi hatırlayın, Rahmetim ve Gücümile senin için Kendi Elimle bir ağaç diktim”[4]Böylece verilen bu söze göre, her zamanolduğu gibi, onların planları suya düştü.Hatta kendi düşmanlık ve muhalefetlerindeöylesine ileriye gittiler ki, bir gazetebununla ilgili şöyle yazmıştır:“Eğer bizlere sorulacak olursa; eğer Müslümanlariçin mümkün ise, Mirzanın kitaplarınısuya değil alevli ateşe atmanız gerekirdemeye gerçekten hazırız. Onlar konuyuburada sona erdirmeyip, ileride hiçbirMüslüman veya Müslüman olmayan tarihçininonun isminden ne Hindistan, nede İslam tarihinde bahsetmemesinin yolunuaramaktadırlar”[5]Fakat <strong>Ahmediye</strong>t‟in tarihi şahit olmaktave bütün dünya da bilmektedir ki,<strong>Ahmediye</strong>t‟in koyu muhaliflerini bugün hiçkimse hatırlamamaktadır. Buna karşı, Hilafetinnimetiyle <strong>Ahmediye</strong>t dünyada gittikçegelişmekte ve milyonlarca insan,gerçek İslam olan <strong>Ahmediye</strong>t‟e samimiyetlebağlanmaktadır. <strong>Ahmediye</strong>t‟in düşmanlarıkendi kötü ve saçma sözlerinde sınırlarıöylesine aşmışlardır ki; Curzon GazetesiMehdinin 1. Halifesinin Jalsa Salanada(yıllık toplantı) yaptığı, ilk konuşmadanbahsederek;“Şimdi Mirzalılardan kimse kalmadı. Onlarınbaşları kesildi. İmam olarak seçilen oadamın sizlere camide Kuran öğretmektenbaşka hiçbir şeye kabiliyeti yoktur”[6]ManeviyatBuna işaret eden Mesih (a.s.)‟nın 1. Halifesi;“Suphanallah Yücelik Allah (c.c.)‟ya aittir.Bu görev çok önemli olup her şeyden öncegelir Allah (c.c.) bunu devam ettirmeyibana nasip eylesin" diye buyurmuştur.Ne yazık ki <strong>Cemaati</strong>n bazı tanınmış ilerigelen üyeleri de Hilafet Müessesesinin Makamındanhoşnut olmadılar. Devamlı olarakfitne yarattılar. Fakat Allah (c.c.)‟nuneliyle dikilen fidan devamlı olarak büyümeyedevam etti. Allah (c.c.)‟nun Mesih(a.s.)‟a verdiği söze göre; az, fakat cemaateçok bağlı olan takipçileri gittikçeçoğaldı ve cemaate zarar vermek isteyengayretler başarısız kaldı.İkinci Halifenin devri geldiğinde, Encümeninileri gelen üyelerinden bazıları HilafetMüessesesine açıkça ve kararlı olarak itirazettiler. Fakat öyle seçkin bilinen vekendilerine çok güvenen, kibirli ve sözdebilgili, tecrübeli ve eğitim görmüş olarakaddedilen bu kişiler, yirmi beş yaşındakigenç delikanlı ile boy ölçüşemediler. Gerçekteno öylesine yüce idi ki, hiç kimseona eşit olmamış veya <strong>Cemaati</strong>n organizasyonundave düzenlenmesinde, misyonerlikişlerinin geliştirilmesinde ona baskıyapamamıştır. Onun <strong>Cemaati</strong> ahlaki vemanevi bakımdan eğitmesi, Kuran-ı Kerim'inderin bilgisi ve görüşüne sahip oluşuylaolmuştu.Birçok kereler Cemaat çok büyük muhalefetve acılarla yüz yüze gelmesine rağmen,Hilafetin bereketiyle Cemaat başarıile ilerlemiştir. 2. Halife Hazretlerinin elliyıllık hilafet dönemine yakından bakıldığında,Allah (c.c.)‟nun pehlivanıVâdedilen Mesih (a.s.)‟ın oğlunun başarılarınınne kadar yüce ve dikkate değer olduğugörülmektedir.2. Halife Hazretleri (Muslih Mevud)‟unölümünden sonra <strong>Ahmediye</strong> dünyası bir12


kere daha korkuya kapıldı. Fakat Allah(c.c.) verdiği söze göre birkaç saat içindebu korkuyu emniyete ve huzura dönüştürmüş,Cemaate ay kadar parlak olan üçüncütecelliyi yani Kudret-i Saniye (Hilafet)vermiştir. Geçmiş hükümetlerin ve Müslümanhiziplerin özellikle organize edilmişbirleşik güçlerin, Ahmediler aleyhinde zalimcekanun ve kararlar çıkarmasındanönce de sonra da, <strong>Ahmediye</strong>t‟in kervanıilerlemeye devam etti. Hatta bu ilerlemedebirbiri ardınca yeni yollar kat ederek,sevgi mesajını bütün dünyaya yayarak,gelişmekte olan ülkelerin yoksul halklarınayardım ederek, İslam peygamberinin mesajınıonlara ileterek, onları kendi bayrağıaltında topladı.Allah (c.c.)‟nun kaderine göre 3. HalifeHazretleri de Rabbi ile buluşmak üzere budünyadan ayrıldı. Yine içte ve dışta fitneve karışıklıklar baş gösterdi Fakat İlahisöze göre, Müslüman <strong>Ahmediye</strong> <strong>Cemaati</strong>4. Halife döneminde pekiştirilerek güçlendirildive varlığından her türlü fitne çıkarılıpatıldı. Allah (c.c.), zalimce hazırlanankanunlar çerçevesinde, <strong>Ahmediye</strong> <strong>Cemaati</strong>nekısıtlamalar getirerek <strong>Ahmediye</strong> kanserininköklerini ebediyen kazıyıp atacaklarınıiddia edenleri paramparça etti. PakistanHükümetinin çıkardığı bu yasadandolayı, zamanın halifesi hicret etmek zorundakaldı. Fakat bu hicret <strong>Ahmediye</strong>t‟inilerlemesi için yeni alanlar açtı. Bir keredaha sözünün gerçekleştiğini gördük. Birzamanlar Cemaatte imkânsız gibi görülenyeni tebliğ yolları açıldı. 4. Halife dönemindeAllah (c.c.) MTA vasıtasıylaVâdedilen Mesih (a.s.)‟a verdiği sözü gerçekleştirmişoldu. İnsanın hayretine nedenolan bu mesaj:“Senin mesajını dünyanın dört bucağınaBen yayacağım”ManeviyatEğer sınırlı olan imkânlarımıza ve bu yayınınbaşlangıcına bakacak olursak, Müminlerindudaklarından doğal olarak, Allah(c.c.)‟yu öven sözler dökülür. Bu yayınkanalı bugün <strong>Ahmediye</strong>t‟in her muhalifinidoğudan batıya, kuzeyden güneye sessizbırakmıştır. Böylece Allah (c.c.) MTA vasıtasıylagerçeğin mesajını yayan adamınsesini, zamanın Halifesini tamamen çaresizve aciz bırakmayı arzu edenlerin evlerineindirmiştir. Bugün Vâdedilen Mesih(a.s.)‟ın ilmi kalemiyle, onun manevi gıdasıyani talimatları, bilgisi, İslamiyet‟indoğruluğunu destekleyen delilleri, diğerdin ve inançların yanlış eğilimlerinin reddedilişiAllah (c.c.)‟nun lütfu ile her eveulaşmıştır. Ayeti kerime'de zikredilen talimatagöre;“Yeryüzünde bulunan her canlı yok olacaktır.”14. Halife Hazretleri de vefat etti. Onunölümünde MTA kameralarının o manzarayıuydu kanalıyla, bütün dünyada her eveyayınladığına şahit oldular. Bu manzarahem Ahmediler hem de Ahmedi olmayanlariçin hayret verici idi. Ahmediler Allah(c.c.)‟nun kendi korkularını nasıl emniyetve huzura dönüştürdüğüne, diğerleri iseyüzyıldan beri tahrip edip yok etmeye çalıştıklarıbu insanların ve <strong>Cemaati</strong>n nasılolup da giderek gelişip büyüdüğüne hayretettiler. Muhaliflerden birisi açıkça;“Sizin doğruluğunuza inanmıyorum fakatAllah (c.c.)'nun sizlere olan muamelesinigörünce O‟nun sizin yanınızda olduğunuaçıkça itiraf etmek zorundayım” dedi.Ben fazla bilgisi olmayan alçakgönüllü birkişiyim. Buna rağmen Allah (c.c.) elimlebütün cemaati birleştirdi. Benimle Cemaatarasındaki ilişki her gün gittikçe güçlenmektedir.Dünya Cemaate belki de göz1 Rahman Suresi, Ayet:2713


Maneviyatkulak olamayacağımı, böylece 100 yıldandaha fazla zamandan beri görmeyi arzuettikleri <strong>Cemaati</strong>n sonunun geleceğini düşünmekteydiler.Fakat bu fidanın Allah(c.c.)‟nun eliyle dikilmiş olduğunu unutmaktadırlar.Onun ekilmesi ve yetiştirilmesindenhiç kimse sorumlu değildir.Olanlar bilakis Allah (c.c.)‟nun verdiği sözlereve desteğe göre olagelmektedir. Allah(c.c.) Mesih (a.s.)'a verdiği sözlerde onugerçekleştirmektedir. Vahiyde;“Ben, sen ve senin sevdiklerinle birlikteyim”denmiştir.Bu ilahi bir kaderdir. İşte bu söz hiç yalansöz vermeyen O, Allah (c.c.)‟nun sözü idi.Bu söz Vâdedilen Mesih (a.s.)'ın sevdiklerineverilen söz idi. Onun talimatına göreAllah (c.c.)‟nun İkinci Kudretinin gücünükabul edenler, dünyada üstünlük sağlayacaklardır.Çünkü Allah (c.c.) onlarla, Allah(c.c.) bizlerle beraberdir.Bugün Allah (c.c.)‟nun İkinci Kudretinin100. yılı tamamlanmış bulunmaktadır. Bizleryukarıda kısaca belirttiğim<strong>Ahmediye</strong>t‟in tarihinde, Allah (c.c.)‟nunMesih (a.s.)‟a verdiği sözün, yenilenenzaferle her gün gerçekleştiğini görmekteyiz.Bu nedenle Mesih (a.s.)‟ın geliş amacınıyerine getirmek için, bugün kadınveya erkek olsun her Ahmedi, <strong>Ahmediye</strong>Hilafetine bağlı olmalı ve bu amaçla elindengeldiğince kendi kapasitesiyle çalışmalıdır.Bugün tüm Hıristiyanlığı Resulüllah(s.a.v.)'in bayrağı altında toplamak zorundayız.Ayrıca Musevileri, Hinduları, diğerdinlerin takipçilerini de onun bayrağı altındatoplamak zorundayız. Ayrıca bütünDünya Müslümanlarını Vâdedilen Mesih(a.s.)'ın eliyle ve <strong>Ahmediye</strong> Hilafeti vasıtasıylabirleştirmek zorundayız.Ey Dünyanın her tarafındaki değişik ülkelerdeyaşayan Ahmediler! Yukarıda zikrettiğimbu amaçlara sıkı sıkıya sarılın. Bugörevler zamanın imamı olan Mesih(a.s.)'ın, Allah (c.c.)‟nun talimatına göresize emanet ettiği görevlerdir. VâdedilenMesih (a.s.) bu sözün sizler için olduğunusöyleyerek bizlere büyük bir sorumlulukyüklemiştir. Sözler, ancak ona bağlı olanşartların yerine getirilmesiyle gerçekleşir.Ey Muhammed‟in Mesih‟ine inananlar; Mesih(a.s.)‟ın sevdikleri, varlığının yeşerendalları, kalkın, <strong>Ahmediye</strong> Hilafetinin dahada güçlenmesi için her türlü fedakârlığıyapmaya hazır olun. Böylece Allah(c.c.)‟nun ipine sımsıkı sarılarak,Vâdedilen Mesih (a.s.)‟ın itaat ettiği yüceefendisi Resulüllah (s.a.v.)'in mesajınıdünyanın her tarafına ulaştırabilirsiniz.Ayrıca dünyada bulunan her kişiye, herbireye, onların kurtuluşunun ancak ve ancaktek olan Allah (c.c.) ile gerçek ilişkikurulmasıyla, dünya barışının Mehdi veMesih'in <strong>Cemaati</strong>ne katılmakla olduğu,çünkü barış ve huzurla ilgili ve bugün yeryüzündehiçbir örneğine rastlanmayangerçek İslami talimatların yalnızca ondaolduğunun mesajı yayılmalıdır.Bugün Muhammed‟in Mesih‟inin görevininyerine getirilmesi ve Allah (c.c.)‟nun birliğinebağlı kalınması, ancak <strong>Ahmediye</strong> Hilafetinebağlılıkla başarılabilir. İşte bununla,Allah (c.c.)‟nun Dostları yeryüzündemanevi devrimi gerçekleştirecektir.Allah (c.c.) her <strong>Ahmediye</strong> kesin imanve kararla bu güzel gerçeği yeryüzündekiher bireye iletmeyi nasip etsin.Vesselam,[1] Risala Al Wasiyyat, Ruhani Khazain Vol. 20 pp.304,305[2] Risala Al Wasiyyat, Ruhani Khazain Vol,.20,pp.305–306[3] Wakil, Amritsar, Tahrikh-e Ahmadiyyat, Vol. 2pp.560[4] Tadhkirah pp.428[5] Wakil, Amritsar,3.June,1908,Tarıkh-e Ahmadiyyat,Vol.3, pp.205,206[6] Tarikh-e Ahmadiyya, Vol. 3 pp.22114


haksızlıklarla dolu uzun bir hikâye başlamadan,Allah hem iktidardakilere hem devatandaş akıl versin ve onlara takva yollarınıizlemeyi nasip eylesin.İktidardaki Müslüman liderler sanki kralimişler gibi halkı yönetmektedirler. Siyasetçileregelince, demokrasi adı altındavatandaşa hüküm sürmektedirler. Hâlbukieğer liderlerinde gerçek takva ve imanolsaydı, bunları yapacakları yerde kul haklarınariayet edeceklerdi. Ayrıca Müslümanülkelerin sözde bir örgütü vardır.Takva ve iman olunca bu örgüt sözde olmayıpMüslüman ülkeler adalet ve insafgereklerini yerine getirmek suretiyle birbirineyardımcı olacaklardı. Bu örgütemensup ülkelere gelince, onlar adalet yerinekendi çıkarları doğrultusunda hizipleşerek,dünyada fesat ve huzursuzluk yaratangruplara gizlice yardımcı olmaktadırlar.Gerçek takva olsaydı İslam dünyasınınsesine kulak verilecekti. İslam âlemi kendideğerini kabul ettirecekti. Asya‟nın büyükbir kısmı ve diğer kıtaların bir kısmındaİslam memleketleri bulunmaktadır. Dünyadabunların hepsi fakir veya gelişmemişülkeler olarak bilinir. Birkaç ülke gelişmekteolan memleketler olarak bilinmektedir.Petrol zenginliğine sahip olan ülkelerbüyük devletlerin eline bakmaktadırlar.Bütçeleri, diğer ülkelere verdikleriborç, fakir ülkelere ettikleri yardım veyabu gaye için tahsis ettikleri bütçe, bunlarınhepsinin kontrolü başkalarının elindedir.Takva yokluğu ve Allah yerine kuldankorktukları için, beceriksizlik, cehalet vebilgisizlikten ötürü ayrıca kişisel çıkarlarınıön planda tutmalarından dolayı, Allah‟ınonlara bağışladığı servet ve zenginliklerinidoğru dürüst kullanmaktan acizManeviyatkaldılar. Nitekim sanayi ve ziraatta ilerlemeyisağlayamadılar. Müslümanların ortakzenginliğine gelince, çeşitli mevsimşartlarından dolayı türlü türlü mahsulesahip olabilirler. Müslüman ülkeler, kudretinonlara bağışladığı hazineler, insan kaynaklarıve yer altındaki zenginliklerle,dünyada bir devrim yaratabilirler. Amaçıkarları ve tercihleri farklı olduğundanbunu yapmamaktadırlar. Neden Müslümanülkelerdeki bilim adamları ve üretken beyinlerkendi ülkelerinde değersiz sayılıp,ilerlemiş olan ülkelerde saygı ve değergörmektedirler. Müslüman ülkelerde onlaragereken saygı gösterilmez ve onlardanfaydalanılmaz. Onlara gereken kolaylıklargösterilmez. Onlar ilerlemek istediklerindebürokrasi ve devlet adamlarının kişiselmenfaatleri onlara engel olur. Müslümanülkelerden Malezya teknolojide çok ilerlemiştir.Ama buna rağmen birinci dünyaülkeleri onu gelişmekte olan ülkelerdensayarlar. Sözün kısası takva yok olmuş olmasınarağmen yaptıkları her işte İslamiyet‟inismini kullanırlar onu suiistimalederler. Değerler değişmiştir. Ama ilerlemekistiyorsak gerçek değerlerimize sahipçıkmak ve tanımak zorundayız.Bugünlerdeki durum ne kadar da düşündürücüdür.Bize emrolunan şudur: Bir müminötekinin kardeşidir ve bir uzvumuz rahatsızolunca bütün vücudumuz acısını çeker.Allah (c.c.) Kur‟an-ı Kerim‟de müminlerinkardeş olduklarını anlatmaktadır. Amabunun tersine Müslüman ülkelerden gelenhaberlere göre, mesela Mısır‟da hükümetkanunun kendisine verdiği yetkiyi halkınaleyhinde kullanmakla yetinmeyip, vatandaşlarınbirbirlerine saldırmalarını sağlamıştır.İktidar taraftarlarına silah dağıtmıştır.Sözün özü vatandaş birbirine ateş17


Sözüne şöyle devam eder “İslam devletindehilafet Nizamı, başka bir deyişle İslamiyet‟inöngördüğü devlet yönetme şeklidinimizin canıdır. Bu sistemde Nizam-ıhilafet bu sistemin tam ortasında yer alır.İslamiyet‟in birleşmesi ancak Hilafetlemümkün olabilir. Hilafet vasıtasıyla Mısır,Gazze ve Sudan gibi ülkelerde birlik doğabilir.Ancak bu sistemle yöneticiler denetimaltına alınabilir. Devlete karşı sorumluolup ona hesap verecek olan yöneticilerseçilirken, bağımsız yargı ve özgür medyahilafet düzeninin bir parçası olur. Bu sistemdebir hanım; anne, eş ve kardeş gibikutsal kavramlarla anılır. Hiç bir beyazsiyahtan üstün tutulmaz. Din ve milletfarkı gözetmeksizin, zengin ve fakir ayrımıyapılmadan her kes kanun karşısında eşitolur. Hilafet nizamında devlet vatandaşaaş, iş ve ev sağlar. İşte bir tek bu sistemegeçmek suretiyle bu ümmet İslamiyet‟inahlaki ve manevi değerlerle nurunu tekrarbütün dünyaya yayabilir.Bunları söyledikten sonra, İslami nizamlehine ve dünyevi nizamlar aleyhine propagandayapmaları ve seslerini yükseltmeleriiçin Müslümanları tahrik etmektedir.Bu yazıda böylelikle onların hilafet nizamınıkurma çabasına girmelerini istemektedir.Çünkü buna girişmeden Müslümanlararasında ve dünyada bir değişimin gerçekleşmesimümkün değilmiş. İşte verilmekistenen mesaj özetle böyledir.Müslümanlar arasında birliğin kurulması,adaletin kökleşmesi ve dünyada barışınsağlanması için şüphesiz bir tek hilafetnizamı gerçek kılavuzluk yapabilir. Yöneticilerle,vatandaşın hakları ve onlarınuygulamaya geçirilmesi ancak bu nizamlasağlanabilir. Ümmetin bekası için söylediğiçözüm şüphesiz doğrudur. Ama arkasındaManeviyatyatmakta olan düşünce şekli yanlıştır. O,halkın ayaklanmasıyla hilafet nizamınınkurulacağını söylemektedir. Bu tamamıylayanlıştır. Hilafet nizamı insani çabalarlaelde edilemez. Acaba Hilafet-i Raşide insaniçabalar sonunda mı elde edilmişti?Hayır, son derece korku ve çaresizlik içindeoldukları halde Allah (c.c.) müminlerinkalplerine tasarrufta bulunup Hz. Ebu Bekir‟i(r.a.) hilafet makamına nail etmişti.Nizam-ı Hilafet aslında Allah vergisi veinayetidir. Müminler için ilahi bir ödüldür.Hz. Peygamber Efendimiz (sav) kendisindensonra bir müddet hilafetin devamedeceğine dair haber vermişti. Hilafet-iRaşide‟den sonraki devirlerden bahsederkenonların hepsini zulüm devri olaraktanımlamıştı. Hz. Peygamber Efendimiz(sav) bir ümit ışığı göstermişti. Bu ümitışığı Cuma suresindeki “ve ahirineminhüm” ayeti kerimesinde beyan edilenilahi haberle ilgilidir. Peygamber Efendimiz(sav) bu ayeti açıklarken, Arap olmayıpFaris (acem) ehlinden olan VâdedilenMesih ve Mehdi‟nin zuhur edeceğine dairhaber vermiştir. Peygamber Efendimiz‟in(s.a.v.) köleliği ve mührü altında olduğundandolayı makamı şeriatı getirmeyen nübüvvettir.İşte Müslümanlar hilafet nizamınadönmek istiyorlarsa, PeygamberEfendimizin kılavuz niteliğindeki bu prensibinigöz önünde bulundurmalıdırlar.Hz. Huzeyfe‟nin rivayet ettiğine göre,“Hz. Resulüllah (sav) şöyle buyurmuştur:Aranızda peygamberlik bulunacak, Allah(c.c.) ne zamana kadar isterse devamedecek. Sonra Yüce Allah (c.c.) onu kaldıracak.Sonra peygamberlik yolunda hilafetolacak. Allah (c.c.) ne zamana kadar istersedevam edecek. Sonra Yüce Allah onukaldıracak. Sonra eziyet verici padişahlık19


olacak, Allah (c.c.) ne zamana kadar istersedevam edecek. Sonra Yüce Allah onuortadan kaldıracak. Sonra ondan da dahaziyade eziyet veren padişahlık olacak. YüceAllah (c.c.) ne zamana kadar isterse odevam edecek. Sonra Allah‟ın rahmetiharekete geçecek ve eziyet verici bu devirsona erecek. Sonra (tekrar) peygamberlikyolunda hilafet kurulacak. Bundan sonraResulüllah (sav) sustu.Kısacası hilafet‟in yeniden kurulması içinAllah‟ın rahmeti harekete geçecekti. Müslümanlarınprotestoları sonucu hilafet kurulmayacaktı.Acaba hilafeti her ülkedemi kuracaksınız? Müslümanların bir fırkasıötekini namaz içinde imam kabul etmezken,onun arkasında namaz kılmazken,hangi Müslüman grubun eli üzerine diğerMüslümanları toplayacaksınız? Bunun birtek çözümü; Vâdedilen Mesih‟e iman edipondan sonra devam eden hilafete tabi olmalarıdır.İşte bu hilafet şiddete karşı şiddetkullanılmak suretiyle kurulmamıştır.Müslümanların iki grubu arasında açılanateş, sıkılan kurşun ve birinin ötekini öldürmesisuretiyle kurulmamıştır. Biri ötekiniöldürmemiştir. Tersine bu hilafet Allah‟ınrahmetinin coşup harekete geçmesisonucunda kurulmuştur. Biliniz ki, sadeceAllah‟ın rahmeti ve inayetiyle kurulan hilafetümmet-i müslime arasında kardeşlikve sevginin kurulmasını sağlayabilir. Osadece ümmet için değil bütün dünyadabarışın kökleşmesinin garantisidir. Sadecebu şekilde kurulmuş olan bir hilafet devletyöneticilerini insaf ve adaletli davranmayaikna edebilir. Arıca vatandaşı da sorumluluklarınıhakkıyla yerine getirmeye razıedebilir.Sözün özü Müslüman <strong>Ahmediye</strong> <strong>Cemaati</strong>,bütün dünyada baş göstermiş olan fitne veManeviyatfesadın her zaman olduğu gibi tek çözümünüsunmaktadır. Onlara “hayırlı ümmetolabilmeniz için bir el üzerinde birleşip,dünyanın gönlünden korkuyu uzaklaştırmaksuretiyle onun için barış, sevgi vemuhabbetin simgesi haline gelin” diyetavsiye etmekteyiz. Yakinen biliniz ki,hayr-ı ümmet makamı, şanını daima göstersindiye, Allah bugün de dilediğini “Kelim”mertebesine yükseltebilir (onunlakonuşabilir). Ama bu bereketler ancakzamanın İmamı Vâdedilen Mesih‟e (a.s.)bağlandığınız takdirde verilecektir. Bir tekbu yolla Müslümanların durumu düzelecektir.Vâdedilen Mesih (a.s.) şöyle buyurmaktadır:“Bu aciz Kur‟an-ı Kerim‟in emirleriniaçıkça beyan etmeye gönderilmiştir. ”“Ben gerçeği söylüyorum; bir zamanlar İsaMesih‟in eliyle hayata kavuşanlar öldüler.Ama benim elimden bana verilen kadehteniçen hiç ölmeyecektir. Hayat verensözlerim ve ağzımdan çıkan hikmetin benzerinieğer başkası da söyleyebiliyorsa, ozaman Allah tarafından gönderilmediğimianlayın. Ama ölü gönüller için ab-ı hayathükmünde olan bu hikmet ve marifet,başka bir yerde bulunamıyorsa, o zamangökten açılan serçeşme ve pınarı reddetmesuçu hiç bir özürle telafi edilemez.Yeryüzünde hiç kimse bu ilahi pınarı engelleyemez.Bundan ötürü muhalefetteacele etmeyin. “Hakkında bilgin bulunmayanşeyin ardına düşme. Çünkü kulak,göz ve gönül, bunların hepsinden sorulacaktır” ayet-i kerimesinde zikrolunan suçunvebali altında kalmayın. Söz ve hareketlerinizdendolayı yakalanmayasınız diyesu-i zanda haddi aşmayın. ”“Ey Müslümanlar eğer içtenlikle Allah vePeygamber Efendimiz‟e (s.a.v) iman edi-20


yor ve İlahi yardımı bekliyorsanız o zamankesinlikle yardım zamanının geldiğini anlayınız.Hiçbir beşeri plan bu işin temeliniatmış değildir. Tersine bu sabah kutsalsahifelerde öteden beri haber verilen şafakzamanının ta kendisidir. Allah (c.c.)tam ihtiyacınız olduğunda sizi hatırladı.Tehlikeli bir kuyuya düşmek üzereyken,şefkat eli hızlı bir şekilde imdadınıza yetişti.Sizi yeniden canlandıracak gün geldiğiiçin şükredin ve mutlulukla coşun.Allah (c.c.) kutsal insanların kanıyla sulanandinin bahçesinin heba olmasına razıolmaz. Diğer dinlerde olduğu gibi İslamiyet‟inhazinesinin de kıssalar ve hikâyelerdenibaret olup şuan bereketten yoksunolmasını kesinlikle istemez. Karanlık hertaraftan bizleri sardığı zaman nurunu indirir.”İşte Allah‟ın rahmeti coştuğu ve hareketegeçtiğinde halifesini gönderdi. İnancımızagöre Peygamber Efendimizin (sav) öncedenverdiği haberleri gerçekleştirerekimanı Ülker yıldızından yeryüzüne indirdi.İslamiyet‟in gerçek nurunu aşikar etti.Sonra Allah‟tan aldığı haberler gerçekleştive kendisinden sonra hilafet nizamı dakuruldu. Söz konusu hilafet nizamının kurulacağındanPeygamber Efendimiz (sav)demin okuduğumuz hadiste bahsetmektedir.İşte bu hilafet nizamından bahsederkenVâdedilen Mesih (a.s.) “Ben dünyadangöçeceğim zaman Allah (c.c.) sizin içinikinci kudreti (hilafet) gönderecektir ve oebediyete dek sizinle kalacaktır .” diyeönceden bu ilahi haberi vermiştir.ManeviyatBahsettiğim bu hilafetin kurulma haberiniHz. Peygamber Efendimiz (sav) vermiştir.Onun için Ahmedi Müslümanlar ellerindengeldiğince Müslümanlara “eğer bekanızı veayakta kalmanızı hilafet kalkanında görmekteysenizo zaman hilafet PeygamberEfendimizin haber verdiği üzere kurulupdevam etmektedir. Hilafet asla zorbalıklakurulmaz aksine Allah‟a (c.c.) itaatin sonucundaverilen bir ödüldür. Müslüman<strong>Ahmediye</strong> <strong>Cemaati</strong>ne verilen hilafet ödülüinsani çabalar yahut protestolar sonucuelde edilmiş değildir. Tersine bu İlahi ödülAllah‟a itaatin neticesinde O‟nun inayetidir.Hadi koşup bu İlahi nizama katılıpümmet-i müslimenin güç kazanmasını sağlayalım.Bir tek bu yolla Allah‟a iman tekâmüleerer, Peygamber Efendimiz‟e olansevgi ve gerçek itaat ortaya çıkar” diyeonlara telkinde bulunsunlar.Allah Müslümanların bu temel nükteyi anlamalarını,oraya buraya başvurmak yerineAllah‟ın söylediği yolu izlemelerini nasipeylesin.Kısacası bu yol konuşmamızın en başındabahsettiğimiz web sitesindeki yoldur. Oradada söylendiği gibi bir tek bu yol kurtuluşyoludur. Aslında bu yol Allah‟ın lütuflarınıcezbetmek için izlenmesi gerekenmanevi bir yoldur. Ahmedi Müslümanlarher fırsatta “sadece Vadedilen Mesih veMehdiye iman etmekle bekanızı ve ayaktakalmanızı sağlayabilirsiniz” deyip Müslümanlarındikkatini buna çekmelidir.Ama Ahmediler onlar için özellikle duaetmeli ve onlara nasihat vermelidir. Allah‟ın(c.c.) her Müslüman ülkeye akl-ıselim sahibi, adaletli ve takva sahibi önderlernasip etmesi için dua ediniz. Şuanadek huzursuzluk bulunan veya huzurlu görünenülkelerdeki liderlerin kendi menfaatleriön plandadır. İlerde ülkelerini yönetmeyehazırlanmakta olanlar da ötekilergibi görünmektedir. Yöneticilerin sadeceyüzleri değişmektedir ama izledikleri yöntemhep aynıdır. Şimdi bazı ülkelerde halk21


isyanları başlayınca, gırtlağına kadar suyabattıklarını anlayan liderler hatta zalimkrallar dahi vatandaş haklarından söz etmeyebaşladı. Vatandaşı önceden düşünmüşolsalardı bu kadar maddi zarara veinsan ölümüne sebep olmazlardı. Şimdiher ülke bu açıdan tehlikede görülmektedir.Acaba bu işlerin arkasında hangi güçlervardır? Bunlar gerçekten barış mı getirmekistiyorlar yoksa istedikleri sadeceiktidarı ele geçirmek mi? Fesat çıkarmakmı istiyorlar? Suudi Arabistan gibi kraliyetleyönetilen ülke de komşularındaki halkayaklanmalarını görüp kendi halkına dahafazla haklar vereceğini ilan etmek zorundakalmıştır.Şu anki durumda bazı güçler ortaya çıkmaktadır.Denilebilir ki söz konusu güçler,yeni taktikleriyle meydana inme planlarınıyapmaktadırlar. Diğer taraftan bazı kimselerdünya güçlerine “sizler eski kölelerinizidenediniz şimdi bizi de denemeniz lazım”diye kendilerini ön plana çıkarmaktadırlar.Veya eski yöneticiler malumefendilerine kendi adamlarının isimlerinisunarak “devlet politikası değişmeyecekve menfaatleriniz korunacaktır” sözünüvermektedirler.Böylelikle yeni yüzlerin gelmesiyle vatandaşsevinecek veya bir süre teselli edilecekleriçin huzursuzluk bitecek. Ama durumudeğerlendiren uzmanlara göre, halkbilinçlenmeye başlamıştır. Artık onlar buoyunların daha fazla oynanmasına müsaadeetmeyeceklerdir. Nitekim huzursuzluğunuzun sürmesi beklenmektedir.İkinci tehlike şiddete başvuran dini gruplardankaynaklanmaktadır. Onlar bu durumdanfaydalanmaktadırlar. Başlangıçtaılımlı davranıp zaman içinde gerçek yüzlerinigöstereceklerdir. Bunun sonucundaManeviyatdünyada Müslümanlar için daha sıkıntılı birdurumun başlama tehlikesi bulunmaktadır.Dünya güçlerinin buna karşılık açıktanveya gizli olarak alacakları tedbirler Müslümanlarazarar verecektir. Büyük güçlerhiç bir zaman çıkarlarının dünyanın bazıbölgelerinde zarar görmesine müsaadeetmeyeceklerdir. Bu güçler arasında gizlibir savaş ve rekabet bulunmaktadır. Busavaş yeniden yavaş yavaş zirveye doğrutırmanmaktadır. Bunun neticesinde çeşitligruplara arka çıkmalarından dolayı fesatve huzursuzluk git gide artacaktır. Şuandahi üçüncü dünya ülkelerine ait bazı fakirülkelerde veya başka bir deyişle Müslümanülkelerdeki huzursuzluk ve fesat büyükgüçlerin aralarındaki rekabetten kaynaklanmaktadır.Diğer taraftan daha da elemverici Müslüman ülkelerin yöneticilerininmilli çıkarlarını korumayıp, kişisel menfaatlerive kibirlerinden ötürü dış mihraklarınelinde oyuncak olmalarıdır.Mollalar yahut hocalara gelince onlar takvadanyoksun oldukları için çıkarcı siyasilerdendaha da tehlikelidir. Molla ülke vedünya barışı için çok tehlikeli olabilir. Durumgitgide karışık ve endişe verici bir halalmaktadır bu nedenle çokça dua etmekgerekir. İslam dünyasında iç ve dış güçlerbüyük bir rekabet halindedir. Bölgeninstratejik öneminden dolayı, kaynaklarıkontrol altına alabilmek ve oraya yerleşmekiçin iktidarı ele geçirmek istemektedirler.Bu rekabetin acımasız faturası halkaçıkarılmaktadır. Bir ülke biraz gelişmegösterdiğinde, aynı çıkarcı güçler hemenharekete geçerek gelişmeyi durdurmaklakalmayıp ülkeyi kaosa sürüklemekten çekinmezler.Bir zamanlar Irak‟ı görenler oranın kalkınmışlığınıifade etmek için “insan kendi-22


sini sanki bir Avrupa ülkesine gelmiş gibihissediyor” demekteydiler. Ama yaklaşıkyirmi sene süren huzursuzluk, fesat vesavaş orayı viraneye çevirmiştir. Bununsonucunda, özellikle Arab dünyası ve komşuAfrika ülkelerinde huzursuzluk artmıştır.Bölgenin öneminden dolayı hem dünyagüçleri hem de sözde İslami örgütler buülkelerdeki iktidarların peşine düşmüşlerdir.Halk her iki taraftan da aldatılmaktadır.Siyasetçiler ve ülkeyi yönetenler haktanve halktan yana olarak görevlerini içtenlikleyapsalar hiçbir ülkede bu tür huzursuzluklargörülmez ve böylece terörörgütleri yaşama ortamı bulamazlar. Bununsonucu olarak yabancı güçler illegalyollardan ülkeye müdahale edemezler.Kısacası, bu tür haksızlıkların hepsi dünyayıbir felakete doğru sürüklemektedir.Eğer insanlar arasında gerçek takva veadalet yerleşmezse, çok yakın bir gelecektefelaketler ve savaşlar dünyayı kuşatacaktır.Böyle devam ederse bazı Müslümanülkelerin bu savaşlara öncülük etmesiihtimal dâhilindedir. Durum çok endişevericidir. Allah İslam dünyasına adaletli vetakva yolunu izleyen, hayırlı ve takva işlerindeyardımlaşan yöneticiler bağışlasın.Onlar komşularıyla hayırlı işlerde yardımlaşıp,takva ile kul haklarını öderlerse,barış sağlanır ve ülke de kalkınır.“teavenu alal birri vat takva ” (hayır vetakva işlerinde yardımlaşın) ayet-i kerimesiniuygulayacakları pek mümkün görünmüyor.Tersine her tarafta ”zaharelfesadü fil bari vel bahri” (denizi ve karayıfesat kapladı) ayet-i kerimesine uygun birmanzara görünmektedir. Bu durumda duyayönelmemiz lazım. Bizler en fazla belli biryere kadar, bir kısım insanlara sesimiziduyurabiliriz. Günümüzde dünya barışınınManeviyatgarantisi sadece Ahmedi Müslümanlardır.Genellikle dünyada sahtekârlık ve kurnazlıkmeşru kabul edilmektedir. Ama birAhmedi Müslüman hayy olan Allah‟ın mucizelerinigörmekte, O‟na bel bağlamakta,kudreti ve gücünü tecrübeleriyle müşahedeetmekte, takvasını gönlünde taşımayaçalışmaktadır. Onun varı yoğu Allah huzurundaeğilmektir. Bangladeşli bir Prof. birkaç gün önce benimle görüşmeye geldi ve“Müslüman <strong>Ahmediye</strong> <strong>Cemaati</strong> çoğunluğasahip olunca diğer gruplar ve dinlerin haklarınariayet edileceğinin garantisi varmı?” diye sordu. Ben ona “gönüller fethetmekle kazanılan çoğunluk, zorbalık değilsevgi mesajı sonucunda elde edilen birçoğunluk, zulüm değil sevginin yayılmasınısağlar. Onların hedefi takva ve Allah‟ınrızasını kazanmak olduğu için hayır vetakva işlerinde birbirlerine yardımcı olurlar.Ayrıca Hilafet-i Raşida adaleti sağlamakve hakların ödenmesi için çalışır.Bundan ötürü hilafete biat etmiş olan birdevlet adamı hakları çiğnemek için değil,her türlü hakkın ödenmesi için çalışacaktır.Beşer olduklarından dolayı hata yapabilirlerama takva olunca hatalar düzeltilir”diye cevapladım.Mollaların kışkırtması sonucu veya maddikaygılardan ötürü Müslümanların büyük birkısmı, gerçek manada Müslüman olanAhmedilere muhalefet etmekte ve onlarazulüm ve haksızlık yapmaktadır. Onlaristedikleri kadar bize eziyet edip zulmüreva görebilirler. Ama bugün Ahmedi Müslümanlar,İslam dünyasının durumuna çoküzülüp, acı çekmektedirler. Gönülleriızdırapla doludur. Bana gelen mektuplarda“İslam aleminin acınacak durumu bize çokızdırap vermektedir” diye yazarlar. İştebizim vazifemiz her ne olursa olsun, Müs-23


lümanlara sahip çıkmak, onları düşünmektir.Dertlerini paylaşmak, onlar için duayasarılmak görevimizdir. Biz inşallah bu yoldanhiç vazgeçmeyeceğiz.ManeviyatSon olarak şunları tekrar hatırlatmak istiyorum:“Arap ülkelerinde yaşayan AhmediMüslümanlar, bulundukları ülkelerin siyasileriveya liderleriyle ilişkileri varsa onlaraşu tavsiyelerde bulunmalılar: Aklınızıbaşınıza toplamadığınız, adalet ve takvayıyaymaya çalışmadığınız takdirde, mollalarınpençesinden kurtulamazsınız. Şiddetebaşvuran ve onu reva gören dinci gruplardenetim altına alınmazsa, mollalar dinisuistimal ederek ülkelerin yönetimini elegeçirebilir. Allah korusun bunlar gerçekleşirse,din adı altında çok tehlikeli ve korkunçbir devir başlayacak. Bu devir ülkeyikaranlıklara sürükleyecek. Din adı altındabir fırka ötekine zulüm edip duracak. Bufesat döneminden dünya güçleri faydalanıpistediği gibi at oynatacaktır. Barış adıaltında gelip bu ülkelere yerleşecekler.Bunun sonucunda tekrar huzursuzluk vefesat doğacak. İnsanlar öldürülecek ve çokbüyük maddi hasarlar meydana gelecek.Daha sonra onlara dolaylı veya dolaysızolarak kölelik zinciri takılacak. En kötüsüde geniş kapsamlı bir savaş bütün dünyayıkuşatacak. Allah (c.c.) Müslümanlara acısın.Liderlerine aklıselim ve feraset bağışlasın.Kalplerine takvayı yerleştirsin.Âmin…24


ManeviyatMehdi’nin Alameti: Ay ve Güneş TutulmasıYazan: Dr. Abdulgaffar Han“Ay tutulacağı zaman, güneş ile ay (tutulmuşken) bir araya getirileceği zaman, insannereye kaçabilirim? diyecek.” Kıyamet Suresi:9-11Yüce Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Mehdimiziniki alâmeti vardır. Dünya olduolalı hiç meydana çıkmamıştır. Ay (herzaman tutulduğu tarihlerin) ilk gecesinde,güneş ise ( her zaman tutulduğu tarihlerin)ortasında Ramazan ayında tutulacaktır.Bu iki alâmet gökle yer yaratılalıhiç ortaya çıkmamıştır.”; der.Bugünden tam bir asır önce gökyüzündeYüce Peygamberimiz Hz. Muhammed(s.a.v.)'in Mehdi hakkında verdiği gaybihaberler doğrultusunda iki alâmet belirmişti.Bu muazzam belirti büyük bir ihtişamlahadis kitaplarında daha öncedenbelirtilen tarihlerde gerçekleşmişti. Yani1894 yılında güneş ile ay Ramazan ayındatutularak daha önce Mehdi İmam olduğunuiddia etmiş bulunan Mirza Gulam AhmedHazretlerinin doğruluğuna tanıklık etmişti.Bundan dolayı, Müslüman <strong>Ahmediye</strong> <strong>Cemaati</strong>1994 yılını tam yüz sene evvel ortayaçıkan bu iki muazzam nişanenin hatırasınayüzüncü yıldönümü olarak kutlamaktadır.Bilindiği gibi Yüce PeygamberimizHz. Muhammed (s.a.v.) Mehdi'yi doğrulayacakolan iki semavi tanık hakkında tamMehdi Hakkında ortaya çıkacak olan iki semavi alametizikreden ünlü hadis kitabı Sünen Ed-Dar Kutni‟nin kapağıdır.bin dört yüz yıl önce bize haber vermişti.O yüce İmam'ın gelip bu ümmete çekidüzenvereceği ve İslamiyet‟i tekrar galipgetireceği ve Müslümanların o eski haş-25


metli günlerinin tekrar geleceği hakkındaYüce Peygamberimiz önceden bildirmiştir.Mehdi hakkındaki bazı alâmetler ise gökyüzündebelirecekti. Sözünü ettiğimiz adıMirza Gulam Ahmed KadiyaniVâdedilen Mesih ve Mehdi (a.s.)geçen yüce alamet Peygamber EfendimizHz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) tarafındanşöyle anlatılmıştır: "Bizim Mehdimizin ikialâmeti olacak. Dünya oldu olalı bu gibi ikialâmet hiç ortaya çıkmamıştır. Ramazanayında ay (her zaman tutulduğu tarihlerin)ilkinde, güneş ise (her zaman tutulduğutarihlerin) ortasında tutulacak. Gök ile yeryaratılalı bu iki belirti meydana çıkmamıştır"Sünen Ed-Dar Kutni Bab Salatü'I-Hüsufve'I -Küsuf. Kuran-ı Kerim'in bir ayeti debuna işaret eder. Nitekim bu yüce kitap,"Ay tutulacağı zaman, güneş ile ay (tutulmuşken)bir araya getirileceği zaman, insan,"Nereye kaçabilirim?" diyecek". 1Başka bir yerde Kuran-ı Kerim güneş ile ayhakkında , "Güneş de belli bir yere doğru1 Kıyamet Suresi: 9-11Maneviyatyürümektedir. Bu da her şeyden üstünolup sonsuz bilgi sahibi olan (Allah'ın) belirttiğibir kanundur. Aya bakın: Biz ona damenziller tayin ettik. Bu menzillerin üzerindenyürüye yürüye sonunda bir dal gibiolup geri döner. Güneş, yıllık süreci esnasındahiçbir zaman aya yaklaşamaz. (Öyleolsa güneş sistemi altüst olur). Gece deileri geçip gündüzü yakalayamaz. Bunlardanher biri belli bir yol üzerinde kolaylıklayürümeye devam ediyor," der.(Yasin Suresi: 39 - 41)Hadisin ortaya koyduğu gerçeklera) Bu hadiste Yüce Peygamber (s.a.v.)Mehdi'den "Bizim Mehdimiz" diye söz ettiğinegöre nice sahte Mehdinin çıkacağı dabellidir. Sonra bu Mehdi'nin Yüce Peygamberinsülalesinden olup (başka hadislerdezikredildiği gibi) onun gerçek aşığı, göğsündeİslam aşkını taşıyan biri olmasını buhadis de vurgular.b) Bu hadis bu iki alâmetin, iki şahidingökyüzünde çıkacağı zaman davacının dahaönceden mevcut olduğunu da gerektirir.Çünkü davacı önce gelir, şahitler isesonra gelir.c) Bu hadise göre, bu davacı halk tarafındanmutlaka yalanlanıyor, reddediliyorolacak ki, onu doğrulayan bu iki şahidiCenab-ı Hak gökyüzünde ortaya çıkaracak.ç) Ay ile güneşin tutulması Ramazan ayındagerçekleşecek. Tabii ki ay da, güneş deher zaman tutulur. Fakat Mehdi'yi doğrulayanve onun için tanıklık eden ay ile güneşinRamazan ayında tutulması gerekiyor.d) Bu hadiste ayın tutulacağı tarih dahibellidir. Bilindiği gibi, ay her zaman 13, 14ve 15 tarihleri arasında tutulur. Yüce Pey-26


gamberimiz ayın bu üç tarihinden ilkinde(yani 13'ünde) tutulacağını söyledi.e) Güneş ise daima 27, 28 ve 29 tarihleriarasında tutulur. Yüce Peygamberimiz güneşinbu üç tarihten ortasında (yani28'inde) tutulacağını söyledi.f) Dünya oldu olalı, ay ile güneşin Ramazanayında tutulmasının yalnız tek bir kişiiçin, yani Mehdi için gerçekleşeceği de adıgeçen hadisten anlaşılmaktadır.Bazı itiraz ve eleştirilerSoru : Bazı kimseler, "Efendim hadisegöre ay ilk gecesinde tutulacaktı, oysa1894 yılındaki Ramazan'da ay ilk gecesindedeğil, on üçünde tutulmuş. Bu da hadiseaykırı ve taban tabana zıttır", derler.Cevap : Bilindiği gibi aya, ilk üç gece, bazılarınagöre de ilk yedi gece hilal denir.Daha sonraki gecelerde ise aya kamer denir.İşte hadis-i şerifte de kamer kelimesikullanılmıştır. Hilal kelimesi değil. Sonrahilalin kendisi ilk gecesinde kıl kadar inceolur. Onun neresi tutulacak. Bu zavallıincecik hilalin tutulacak tarafı yok ki! ZatenYüce Peygamberimiz (s.a.v.) de hilalkelimesi yerine kamer kelimesini kullanarakonun her zaman tutulduğu tarihlerinilkinde tutulacağını söyler.Soru : Bazı kimseler "Dünya oldu olalıgüneş ile ay Ramazan ayında hiç tutulmamışiddiası da yanlıştır. Bu olay birkaç sefervuku bulmuştur", derler.ManeviyatCevap : Bir kere bu itiraz, bu eleştiri vetenkit bize değil, doğrudan doğruya YücePeygamber (s.a.v.)'e olur. Sonra böyle birolay daha önce meydana gelmişse bununispatı da itiraz eden sayın hocalara düşer.Fakat böyle bir itiraz adı geçen hadisi iyiceanlamamaktan ileri gelir. Yüce Peygamberimiz(s.a.v.): "Mehdimizin iki alametivar " diye söze başlar. Geçmişte ayile güneşin tutulup tutulmaması söz konusudeğil, Ramazan ayında her ikisinin tutulupgerçek bir Mehdi'yi tasdik etmeleri sözkonusudur. Farzedelim ki geçmişte böylebir olay olmuş ve güneş ile ay Ramazanayında tutulmuş. Fakat o zaman mehdiyimdiye iddia eden ve kendisi için güneş ileayın Ramazan ayında tutulacağını öncedensöyleyen bir kimseye asla rastlanmaz.Doğru bir Mehdi şöyle dursun, hiç bir sahteMehdi dahi bunu söylememiştir. Söyleyemezde. Tarih nice sahte Mehdinin gelipgeçtiğini yazıyorsa da hiç kimse kendisiiçin güneş ile ayın Ramazan ayında tutulacağınıiddia etmemiştir. Geçmişte güneşile ay Ramazan ayında tutulmuşsa da ozaman hiç bir Mehdi'nin mevcut olduğunuasla göremeyiz. Tarih de bunu yazmıyor.Ne doğru bir Mehdiye, ne de sahte birMehdiye asla rastlanmıyor. Evet, dünyaoldu olalı ay ile güneş ancak 1894 yılındaRamazan ayında tutularak daha öncedenmevcut olup kendisi için güneş ile ayınRamazan ayında tutulacağını söyleyenMehdi'yi doğrulamıştır. Bildiğiniz gibi Hz.Mirza Gulam Ahmet Kadiyani ilk yazdığıeser "Berahin-i <strong>Ahmediye</strong>"'de Cenab-ıHakk'ın bu vaadini önceden yazmıştır.Soru : Bazı kimseler "Bu sahte bir hadistir"veyahut "Ravileri güvenilmez kimselerdir"diye bu hadisi temelden inkâr ederler.Cevap : Tam bin seneden beri çeşitli hadiskitaplarında bu hadis yazılıdır. Sünen Ed-Dar-Kutni hadis kitabının müellifi bu hadisekendi eserinde sahte olduğundan mı,yoksa doğru olduğundan mı yer vermiştir?Farzedelim ki, bu hadis sahtedir (hâşâ!)Fakat gökyüzü bunu gerçekleştirerek 189427


yılındaki mübarek Ramazan ayında ortayaçıkarmıştır. Mirza Gulam Ahmed KadiyaniHazretleri Mehdi olduğunu iddia ettiği zamanHindistan'ın bütün molla ve hocalarıbağıra bağıra, "Güneş ile ay Ramazanayında tutulmadıkça sana asla inanmayız.Çünkü Peygamber Efendimiz bunun Mehdi'niniki alâmeti olduğunu söylemiştir."diye minberlerde halkı galeyana getirmekiçin söylerlerdi. O zaman bu hadis doğruidi de 1894 yılında tahakkuk ettikten sonramı sahte bir hadis oluverdi?Soru : Başka bir itiraz oldukça gülünç vemantıksızdır. "Efendim, 1894 yılında Ramazanayındaki güneş ile ay tutulması YücePeygamber Hz. Muhammed (s.a.v.)'insöylediği gibi gerçekleşmiş, fakat Mehdiise daha çıkmamıştır. Belki de 16. veya17. Hicri yüzyılında çıkacakmış" diye birtakımsaçma sapan şeyleri de ortaya koyarlar.Cevap : Mucize ve kerametler, alâmet venişaneler neden meydana gelir acaba? Tabiiki, Cenab-ı Hak tarafından görevli olarakgönderilen bir zat muhalefet ve düşmanlıklakarşı karşıya geldiği zaman, halktarafından yalanlandığı, sahtekâr ve yalancıdenildiği zaman onu doğrulamak içinortaya çıkar. Nasıl olur da şahitler öncegelir, davacı ise yüz veya bin sene sonragelir? Sonra güneş ile ayın tutulmasınıkendi gözleriyle gören değil, onların nesillerininnesilleri dahi toprak olduktan sonraMehdi gelecekmiş!ManeviyatPes doğrusu. Böyle bir mantık bugünküitiraz eden hocalardan başka hiç kimseninaklına gelmez. Hatta Hz. Muhıyyüddin İbniArabî H. 628 yılında ünlü eseri Futuhat-ıMekkiye'yi yazdığı zaman Cenab-ı Hak'tanhaber alarak Mehdinin o günden tam 683sene sonra geleceği ve bu semavi alâmetleringerçekleşeceğini, güneş ile ayın Ramazanayında tutulacağını söyler. (Bakınızİbni Halladun Mukaddinesi s. 283) Şimdi628'e 683'ü ilave etsek bu 1311 eder. Güneşile ayın tutulması da H. 1311 / M.1894 yılında Ramazan ayında tam yüz seneevvel ortaya çıktı. Böylece İbni Arabî‟ninyüzyıllarca önce verdiği haber de gerçekleşmişoldu. Sayın okuyucularım! Alâmetlergökyüzünde belirdikten sonra herkeskalkıp "Bu semavi alâmetler benim içinmeydana geldi, diye rahatlıkla iddia edebilir.Fakat önce mehdiliği iddia edip "Benimdoğruluğumu tasdik edecek bu iki semavialâmet mutlaka gökyüzünde belirecektirbekleyin!" diye haykırmak her yiğidinişi değildir.Bu alametler gökyüzünde meydana geldiğizaman Vâdedilen Mesih ve Mehdi MirzaGulam Ahmet Hazretleri, "Cenab-ı HakMehdi'yi destekleyecek bu semavi alametimeydana getirdi. Bütün Müslümanlar binüç yüz yıldan beri bu alametin gerçekleşmesinibekliyorlardı. Ben Mehdi olduğumuiddia ettiğim zaman sizler gökyüzündeRamazan ayında bu alâmetlerin ortayaçıkmasını hiç istiyor muydunuz? Geçen binüç yüz sene esnasında nice kimseler Mehdiolduğunu iddia etmişlerse de bu semavialâmetler hiç kimse için ortaya çıkmadı.Nice padişahlar bile mehdilik hevesinekapılmışlardı. Fakat herhangi bir dalavereçevirerek gökyüzünde Ramazan ayında ayile güneşin tutulmasını sağlayamamışlardı.Bunların mehdiliği iddia ettikleri zaman,Allah'tan başka bu alâmetleri gökyüzündeortaya çıkarmaya kimsenin gücü yetseydibu padişahlar ona milyonlarca para verirlerdi.Mehdi (a.s.)28


“Canımı elinde bulunduran Allah'a yeminederim ki, bu alâmetleri gökyüzündeCenab-ı Hak yalnız ve yalnız beni doğrulamakiçin ortaya çıkardı. Yüce Allah bualâmetleri hocaların bana deccal, yalancı,sahtekâr, kâfir hatta korkunç kafir dedikleribir anda meydana çıkardı. Bu semavialâmet hakkında bundan yirmi sene evvel(ilk eserim olan) Berahin-i <strong>Ahmediye</strong>'de birvaat ve gaybi haber olarak bilgi verilmişti...Ben Kâbe içinde durup yemin edebilirim kiCenab-ı hak yalnız benim doğruluğumuortaya koymak için bu semavi alâmetimeydana getirdi; diyerek hodri meydander.” 1Bu İki Semavi Alâmetten Söz eden EserlerAstronomik bilgilere göre her yıl en az iki,en çok yedi güneş ve ay tutulması gerçekleşebilir.Bunlardan dört veya beş güneştutulması, iki veya üç ay tutulması meydanagelebilir. Yalnız iki kere tutulma ortayaçıkarsa, bu da yalnız güneş tutulmasıolur. Bu kâinat oldu olalı kaç kere güneşve kaç kere ay tutulması meydana geldi?Bunu ancak Allah bilir. Fakat bizim elealdığımız ve söz ettiğimiz ay ile güneş tutulması,Yüce Peygamberimiz'in Cenab-ıHak'tan haber alarak Mehdi'nin doğruluğunuortaya koyacak iki semavi alâmettir.Nitekim M.1894 / H. 1311 yılında 21 Mart(13 Ramazan) tarihinde ay tutulması, yineaynı Ramazan ayında 6 Nisan (28 Ramazan)tarihinde güneş tutulması gerçekleşti.1. Bu hadisi ilk olarak zikreden eser SünenEd-Dar Kutni'dir Müellifi ise Ali bin Ömered-Dar Kutni-dir. Bu zat H.306 (M. 918)1 Tuhfe-i Golarvia S. 32Maneviyatyılında Irak‟ın başkenti Bağdat'ın Kutnmahallesinde dünyaya gelmiştir. Bundandolayı kendisine Kutni denir. Bundan başkahayatında 16 eser daha telif etmiştir.Bizim gördüğümüz eser Kahire'de 1966yılında basılmıştır.2. EI-Fetâva EI Hadisiye---Bu eserin müellifiŞeyh Ahmed Şehabuddin bin Hacer el-Heysemi el-Mekki'dir. Bu zat H. 909 yılındadoğmuş ve H. 974‟de vefat etmiştir. Bueserin 42. sayfasında güneş ile ayın tutulmasındanbahsedilmiştir. Bizim incelediğimizeser Mustafa el-Babi matbaasındaMısır'da 1970 yılında basılmıştır.3. İkmal'üd-Din ---Ebü Cafer Muhammedbin Ali el Hüseyin (ölüm H. 381) Adı geçensemavi alâmet hakkında eserin 614. sayfasındabilgi verilmiştir. Bu eser seyyid MuhammedMehdi Seyyid Hasan Hurasani tarafındanHaydiriye matbasında Necef'debasılmıştır.4. EI -Fürü' Min'el Cami EI Kâfi --- HafızEbu Cafer Muhammed bin Yakub tarafındanyazılmıştır. Adı geçen semavi alâmethakkında eserin 3. cildinde, Kitab'ür Revzabölümünde konunun zikri mevcuttur. Bukitap Münşi Nevlakişor Laknau Hindistan'dabasılmıştır.5. Biharül-Envar --- Allame Sakır Meclisitarafından yazılmıştır. Adı geçen semavialamet hakkında eserin 13. cilt, 158. sayfasındabilgi verilmiştir.6. Muhfasar Tezkire EI-Kurtubi---Abdulvahab bin Ahmad bin Ali Eşşenanitarafından telif edilmiştir. Adı geçen semavialâmet hakkında kitabın 148. sayfasındaayrıntılı olarak bahis mevcuttur. Ayrıcagüneş ile ayın iki kere tutulacağı yazılıdır.Ne tecellidir ki, bu semavi alâmet1894 yılında Asya ve Avrupa'da göründü.29


Yine ertesi yıl, yani 1895 yılında Amerikakıtasında aynı tarihlerde güneş ile ay tutulmasıgerçekleşti. Bu eser 1939 yılında,Mustafa el-Babi matbaasında Mısır'da basılmıştır.7. Iktirab-us-saat --- Nevab Nur'ül Hasanbin Sıddık Hasan Han tarafından telifedilmiştir. Bu eserin 106. sayfasında PeygamberEfendimizin adı geçen hadisindesöz edilmiştir. Bu eser H. 1301 yılındaMüfid Amme matbaasında Agire - Hindistan'dabasılmıştır.8. Akaidül- İslam -- Mevlâna AbdullahHakkani Dehlvi tarafından yazılmıştır. Bueserde Yüce Peygamberimizin Mehdi'nindoğruluğunu ortaya koymak için güneş ileayın Ramazan ayında tutulacağını bildirenhadisi yer almaktadır. Eserde ay ile güneşinRamazan ayında iki kere tutulacağı dazikredilmiştir. Buna biz geçen sayfalardatemas etmiş bulunuyoruz.9. İmam Rabbâni Mektupları: Bu eserFarsça olup Münşi Nevlakşor matbaasında,Laknau Hindistan'da basılmış ve İrfanBeyani Hazretleri tarafından kitap halinegetirilmiştir. Bunda da adı geçen hadistenbahsedilmiştir.10. Sünen Ebu Davud ----İmam Süleymanbin Eşas. Bizim gördüğümüz eser H. 1346yılında Mücetebai matbaasında Delhi'debasılmıştır. Bu eserin haşiyesinde MevlanaMahmut Hasan, adı geçen hadisten sözManeviyatederek Mehdi için Ramazan ayında güneşile ayın tutulacağını söyler.11. Erbain fi Ahvalil-Mehdiyin--- Bu eseriHz. Muhammed İsmail Şehit Dehlevi hazırlamıştır.Bunda Nimetullah Veli Hazretlerininbir kasidesi yer almaktadır. Bu kasidedeMehdi'den söz edildikten sonra kendisiiçin güneş ile ayın tutulacağından dabahsedilmiştir.12. EI-Hitab'ül-Melihfı Tahkik'ik---Mehdive'IMesih. Bu eser Mevlâna Eşref AliThanavi tarafından yazılmış olup Bilal Stimmatbaasında, Anbala'da Hindistan'da basılmıştır.Adı geçen alâmet hakkında eserin28. sayfasında bilgi verilmiştir.13. Kıyamet Alâmetleri--- Bu eser, aslındaZafer Niyazi'nin daha önce ŞahRafiüddin'in yazdığı Kıyamet Name'nin Urducatercümesidir. Bu kitap 1961 yılında,Cavid matbaasında Karaçi'de basılmıştır.Bu eserde de Mehdi için ay ile güneşinRamazan ayında tutulacağı yazılıdır.14. Miratil-Hak---Bu eser Muhammed Yaradlı bir zat tarafında kaleme alınmıştır. H.1318 yılında, İslamiye Matbaasında Lahor'-da basılmıştır. Bu kitap da Mehdi için Ramazanayında güneşle ayın tutulmasınıyazar.15. Musa'nın Asası --- Bu eser İlahi Bahştarafından yazılmış olup H. 1318 yılında,Ensari Matbaasında, Dehli'de basılmıştır.Bu eserde de adı geçen semavi alâmetlerdenbahsedilmiştir.30


ManeviyatNobel Ödülü alan ilk Müslüman: Prof. AbdüsselamHazırlayan: Kubilay Çil“Sizden hep hatırlamanızıisterim; konuşmasınaAllah’ınismiyle başlayan birilim adamı var olduğunu.Bunu sadeceburada (İstanbul’da)yapmış değilim. Batıda da, nerede olursaolsun, konuşmama daima böyle başlamışımdır.Besmele ile başlamışımdır. Böylekonuşmamdan onlar da memnun oluyorlar.Bu benim için bir ümit kaynağı.” 1Prof. Abdüsselam‟ı tanımak sadece onunNobel ödülü alan ilk Müslüman ilim adamıolduğunu bilmek değildir. O son derecedindar, dinine ve cemaatine bağlı bir insandı.O nedenle de yaşı ilerledikçe özellikleİslam dünyası ve ilim için daha çokçalıştığını ve yorulduğunu görebilirsiniz.Onu hatırlamak ve unutturmamak herAhmedi‟nin bir görevi olmalı ve kendi çocuklarınada Prof. Abdüsselam‟ı anlatarak,hedeflerini büyük tutmalarını sağlamalıdır.Prof. Abdüsselam‟ın daha çocukluğundafarklı olduğu belliydi. Abdüsselam'ınbabası namazda rükûdan sonra dua halindeykenmelek ona geldi ve kucağına birerkek çocuk verip isminin Abdüsselamolduğunu söyledi. O daha doğmadan öncebabasına rüyasında doğacak olan oğlununismi bildirilmiş ve çocuğuna “Abdüsselâm”ismini koyması söylenmişti. Bunun üzerinebabası, II. Halife Hazretlerine durumubildirmiş ve kendisinden çocuğuna bir isimvermesini isteyince, II. Halife Hazretleri:3. Halife ile mülakatta“İsmini Allah söylemiştir. Biz başka birşey nasıl söyleyelim.” demiştir.Yine, Profesör Abdüsselâm küçük bir çocukiken, dili çözülmemişti. Mehdi (as)‟ınashabından Gulam Resul (r.a.) bir gün onlarınevine gidince, Abdüsselam‟ın babasıçocuğu konuşamadığı için ondan dua istemişti.Gulam Resul (r.a.) küçük Abdüsselam‟ıkucağına almış şakayla;“Neden konuşmuyorsun?”diyerek dua etmiş ve babasına:“Senin oğlun konuşacak ve bütün dünyaonu dinleyecektir.” demişti.Evet, Prof. Abdüsselâm konuştu ve tümdünya onu dinledi.Bir kitabında şöyle der 2 :“Her şeyden önce ifade edeyim ki, benMüslümanlığa hem inanan, hem de tatbikeden bir insanım. Ben bir Müslüman’ım,çünkü Kur’an’ın ruhi davetine inanıyorum.Bir ilim adamı olarak, Kur’an benimlekozmolojiden, fizikten, biyoloji ve tıptanalınan misallerle, tabiat kanunlarıüzerindeki ilahi in’ikasların 3 , bütün insanlığahitap eden delilleri olduğuna dikkatçekerek konuşuyor. Şöyle ki:1 Köprü Dergisi, Ocak 19872 İdealler ve Gerçekler, Prof. Abdüsselam, YeniAsya Yayınları, sf.393 İn‟ikas: Aksetme31


Prof. Abdüsselam’a verilen Nobel ÖdülüTürkiye kardeş milletlerle olan münasebetlerindedaima hep lider olagelmiştir. Bu ülke,ilk asırlardan bu yana ilme çok şey kazandırmışbüyük bir milleti temsil eder… İlimegerekli öncelikler verildiği takdirde Türkiye‟nin2025 yılına kadar ilimde kesinlikle birlider olmaması için hiçbir sebep yok. Görebildiğimkadarıyla 2000 yılı bu büyük ülkeiçin, Türkiye için ilimde ve planlı bir şekildetatbikinde öne çıkma yılı olacaktır. İnşallah.“Onlar, bulutların nasıl yaratıldığına, göğünnasıl yükseltildiğine, dağların nasılçakıldığına, yeryüzünün nasıl yayıldığınahiç bakmazlar mı?” 1 diyor.Yine başka bir yerde 2 :“11. Kuveyt Eğitim Bakanı, benden, 26Ocak 1987’deki Kuveyt İslam Zirve Toplantısıiçin “İslam’da İlmin Geleceği” üzerinebir konuşma hazırlamamı istedi. Hazırladığımbu konuşmada, diğer bazı ricalarınyanında, ilim vakıfları vb. kurulmasındanda söz ettim. Bu vakıf ve armağanlarınhem Müslüman hükümetlerce, hemde özel bağışlarla desteklenmesi gerekiyor.“Ülkelerimizdeki vakıf fonlarının,tam Kur’an da fenne verilen ağırlığa uygunşekilde 1/8’i neden ilme ayrılmasın?”diye sordum. İsterseniz hesabı yeni baştanyapalım: Kur’an’ın 250 kadar hukuki ayetinekarşılık, 750 civarında ayeti (ki hemenhemen Kur’an’ın sekizde biri) ina-1 88-Gaşiye, 18-212 İdealler ve Gerçekler, Prof. Abdüsselam, YeniAsya Yayınları, sf.35Maneviyatnanları tabiatı anlamaya, tefekkür etmeye,aklı ve muhakemeyi en iyi şekilde kullanmaya,ilmi malumatlarımızı toplumhayatının bir parçası haline getirmeyedavet eder. Hindistan ve Pakistan’dakihocalara, vaizlere, her sekiz Cuma Hutbeve vaazından birini, ilimlerin bu yönlerinianlamaya ayırıp ayırmadıklarını sordum.Cevap olarak; yapmak istediklerini, ancakkendilerinin fenni yeterince bilmediklerinisöylediler. Onların da, çağdaş fenlerinortaya çıkardığı harikalar olan, tabiattakitemel kuvvetleri, bunların birleştirilmesini,dünyanın yapısını, genetik şifreninesrarengizliğini akıl almazlığını öğrenmeleri,anlatmaları ve Mukaddes Kitabımızınyaptığı gibi, bunları mü’minlerin akıllarınasunmalarının hala vakti gelmedi mi?”der.Biz Türk Milleti‟ne de seslenmeyi unutmaz:“Türk Sanatçıları Kur’an’ın bütün surelerinibir pirinç tanesine yazarakminyatürizasyon yönündeki tercihlerinigösterdiler. Yeni yeni doğmaya başlayanfoton fiziği alanında da aynı başarıyı gösteremezlermi?” 3Taha Akyol‟da Bilim ve Yanılgı kitabınıngirişinde:“Nobel fizik ödülü kazanmış PakistanlıProf. Muhammed Abdüsselam, Pakistan’daki“bilimin İslamileştirilmesi” çalışmalarınıeleştirirken, “bir Hindu bilimi,Yahudi bilimi, Konfüçyüs bilimi ya da Hıristiyanbilimi olmadığı gibi İslam bilimidiye de bir şey olamaz” 4 sözüne yer vererekobjektif bilimsellik açısından bir timsalolarak Prof. Abdüsselam‟ı örnek gösterir.3 İdealler ve Gerçekler, Prof. Abdüsselam, YeniAsya Yayınları, sf.294 Bilim ve Yanılgı, Taha Akyol, Milliyet Yayınları,32sf.18


Maneviyatİncil ve Tevrat’a göre “Hz İsa (a.s.) İlah Olamaz”Raşit PaktürkHıristiyanlık inancında Hz. İsa (a.s.)‟ınkonumu nedir?Hıristiyanlık sadece iddialar üzerinde kurulmuşolan bir dindir ve her iddia delilemuhtaçtır. Yoksa herkes kalkıp “efendimben ilahım”, “benim inandığım şey ilah”diyebilir.Bunların hepsi iddia! İddia delile muhtaçtır.Bu devirde Vâdedilen Mesih (a.s) Hıristiyanlarla,Hindularla ve diğer dinlerletartışırken onlara dediği bir şey vardı: Odedi ki “İddianız ne ise iddianızı kutsalkabul ettiğiniz ilahi kitabınızda göstermenizlazım. İkincisi; o iddiayı destekleyendelilleri de o kitaptan göstermenizlazım.”Eğer sen bir şeyler iddia ediyorsan, fakatsenin kitabında o iddia yoksa o zaman busenin iddiandır kitabın iddiası değildir.Veya eğer sen bir şeyler yazılı olan kitabındangösterip diyorsan ki “şu şu benimdediğim şu iddianın delilidir” ama kitaptaöyle bir iddia yok; o zamanda kitabın eksiktir.Kamil olan bir kitap, ilahi olan birkitap hem iddiayı sunar hem delili sunar.Kendi iddiasını kendi delilleriyle kendisidestekler.Hz. Mesih-i Mevud (a.s) 1893 senesindeHıristiyanlarla aşağı yukarı iki hafta sürenbir münazara yaptı. Bu münazarada geçenlerianlatmak tarih bilgisi açısındanfaydalıdır.Hz. Mesih-i Mevud (a.s) Mesihlik iddiasındabulunmadan önce Hıristiyanların durumuHindistan‟da ne idi?“The Missions” diye Hıristiyanlıkta bir kitapvar. Robert Clark bunun yazarı. 1888senesinde Pencap valisi Şimla diye bir şehirdebir makamda bir konuşma yapıyor vebüyük bir kibirle diyor ki:“Bakın efendim Hindistan‟ın nüfusu nekadar hızlı çoğalıyorsa onun 4-5 katı dahahızla Hıristiyanlığın nüfusu Hindistan‟daçoğalmaktadır. Nitekim 1851 senesinde91.092 Hıristiyan varken, 1881 senesinde417.372 Hıristiyan var.”Şimdi bu dönemde Hz. Mesih-i Mevud(a.s)‟ı Allahu Teâlâ gönderdi. Hz. Mesih-iMevud (a.s) Hıristiyanlara demin bahsettiğimkuralı prensip olarak ortaya koyduve dedi ki:“Hem iddia kitap tarafından gelecek hemonu destekleyecek olan delillerin kitaptarafından gelmesi lazım.”Şimdi, Hz. Mesih-i Mevud (a.s)‟ın bu taktiğiHıristiyanları, Hinduları, gayrimüslimve diğer dinlerin hepsini çok sıkıştırdı.Çünkü yapacakları bir şey yoktu. Bu soru,14-15 gün süren bu tartışmada da yöneltildi.Bunun delili nedir diye?Hz. Mesih-i Mevud (a.s) Kur-an‟ı Kerim‟denbir delil sundu. Bakın Kur-an‟ıKerim Hz. İsa (a.s.)‟ın ilah olmadığını söylüyorve söylediğni delillerle ispatlıyor.Delil nedir?Diyor ki:33


Allahu Teâlâ Maide suresi 76. ayeti kerimesinde:“Mesih ibni Meryem yalnız Allah‟ın birpeygamberi idi”Şimdi burada ne anlatmak istiyor? Diyorki:“Siz diyorsunuz ki bu devirde insanlığı hidayetekavuşturmak için Allah‟ın oğlu geldi.Ama bu güne dek ne zamandan beripeygamberlik silsilesi başladı ise hiçbirzaman oğlu değil, bir insan ve peygamberinsanların hidayetine geldi. Eğer siz busefer Allah‟ın oğlu geldi diyorsanız, öncedende birkaç kere Allah‟ın oğlu ve Allah‟ınkendisinin geldiğini bir delille ispatlamanızlazım. Yok, eğer bu güne dek Allah‟ınsadece peygamberleri gelmiş ise, ozaman İsa (a.s.) de Allah‟ın bir peygamberidir.Bundan fazlası olamaz.”Bir insan, bir eşek için örnek olabilir mi?Olamaz. Bir eşek de insan için örnek teşkiledemez. Peki, Allah‟ın oğlu geldi ise oinsanoğlu için nasıl örnek teşkil edecek?Nitekim Kuran dedi ki:“O bir peygamber idi. Ondan önce gelengeçenlerde hep peygamber idiler.”Oğlu hiçbir zaman gelmedi. Nitekim o birpeygamber idi.Sonra ikincisi şu, yine Kuran‟da Meryemiçin diyor ki: “ümmuhu sıddıka”. Annesi“sıddıka” yani dosdoğru olan bir kadındı.Ne demektir bu?İkinci delil de budur. “ümmuhu” yanionun annesi vardı. Hiç Allah‟ın annesi olurmu? Kur-an‟ı Kerim bunu reddederken delillereddediyor. Diyor ki: Allah‟ın annesiolur mu?ManeviyatAyrıca bir cins öteki cinsten doğabilir mi?Bu mümkün mü? Mümkün değildir.O zaman efendim bir gün attan tavuk doğacak,başka bir gün tavuk yumurtasındanat çıkacak bu olmaz, mümkün değil.3. delile bakın.Kuran diyor ki:“Her ikisi yemek yerlerdi”Allah ve Allah‟ın oğlu niye yemek yesinler?Ne ihtiyaçları var yemek yemeye?Yine diyor ki:“Sen bir bak Biz onlar için nasıl bu ayetleriaçıklıyoruz ama onların nasılda sık, sıksaptıklarına bak. Yüz çeviriyorlar.”Şimdi Kur-an‟ı Kerim nerede bir iddiadabulunuyorsa delil de gösteriyor.Burada Kur-an‟ı Kerim dedi ki: O bir resuldü.Resul olduğuna dair delil getirdi.Dedi ki: Dünya yaratıldığından beri heppeygamber gelmiştir. Allah‟ın oğlu hiçbirzaman gelmedi.Diğer peygamberlerin annesi olduğu gibi,onun da annesi vardı. İkisi için dedi ki:“onlar yemek yerlerdi”. Allah‟ın yemekyemeye ihtiyacı yok. Kur-an‟ı Kerim bunudelillerle bu şekilde destekledi kendi iddiasınıve Hz. İsa (a.s.)‟ın gerçeğini ortayakoydu.Gelelim Hıristiyanların bu iddialarına; Hz.İsa (a.s.) Allah mıdır değil midir? Tevrat,Yahudilere gelmiş bir kitaptır. Yahudileregelmiş olan bir kitabın varisi de Yahudilerdir.Onlar bir mesihin geleceğini Tevrat‟taokudular. Ne onların bir peygamberi,ne peygamberlerin herhangi birisi, nede Yahudi bir haham, ne de rabbani, hiçbirisi bundan kastedilen Allah ve Allah‟ın34


oğlunun gelmesidir demedi, öyle anlamadı.Şu olabilir. Nasıl ki müslümanlar arasındabir Mesih gelecektir deniliyorsa, öyle olabilir.Kimsenin Allah ve Allah‟ın oğlu gelecektirdiye aklına dahi gelmiyor. Şu değilde şu kişi gelebilir deniyor ama beklenenkişi bir insan. Hıristiyanlar bu konuda dediğimgibi iddiadan öte bir şey sunamıyorlar.Yahudiler arasında o kadar peygambergeldi bu konuyla ilgili hiç birisi bir işarettedahi, imada dahi bulunmadı. Herkes birinsan bekliyordu.Eğer Yahudiler bir insan beklerken çıkıpAllah‟ın oğlu geldi ise o zaman onlar reddetmektehaklıdırlar. Diyecekler ki sennereden çıktın. Biz insan bekliyoruz. Öyledeğil mi?Yahudilerle Hz. İsa (a.s.) arasında bir tartışmadayaşandı ve Hz. İsa (a.s.) kendinisavunmak için çok güzel bir delil verdi vededi ki:“Bakın ben oğlu değilim”Kur-an‟ı Kerim‟in Maide Suresi, ayet 19 daAllah‟u Teâlâ diyor ki:“Yahudiler ve Hıristiyanlar biz Allah‟ınoğullarıyız ve onun sevdikleriyiz.” Yani Obizi çok sever diyorlar.Onların hiç birisi Allah‟ın oğullarıyız derkengerçek manada oğullarıyız demiyor.Oğul nasıl olur?Bir çocuk benim çok hoşuma gider. Benderim ki yavrum oğlum nasılsın? O bir sevgibelirtisidir.Başka bir çocuk var ben onu evlatlık alıyorum.Ona evladım çocuğum diyorum amabenim gerçek çocuğum değildir.ManeviyatÜçüncüsü benim neslimden, kanımdan vecanımdan olan bir erkek çocuk oğlumdur.Şimdi Hz. İsa(a.s.)‟la ilgili bu tartışma yaşanırkenveya bu iddiada bulunurken bunuispat etmeleri lazım.Hz. İsa (a.s.)‟a Allah‟u Teâlâ eğer böylebir şey dediyse, sevgiden dolayı mı dedisevgi ifadesi midir? Nasıl ki Yahudiler diyorlar“nahnu abnaullah” biz Allah‟ınoğullarıyız.Veya Allah‟u Teâlâ hâşâ evlatlık mı almıştı?Veya hâşâ Allah‟u Teâlâ‟nın gerçek evladımıdır?Bu tartışma konusu. Gelelim biz eski ahide.Tesniye; Eski Ahit‟te bir kitaptır. Yanikutsal kitabın bir bölümüdür.Eski Ahit‟ten (Tevrat) Deliller:Tesniye 4. bab, 35. ayette şöyle yazıyor:“Rab, kendisi Allah‟tır. Ondan başkasıyoktur.” Çok açık. Tevrat‟ta böyle yazıyor.Ondan başkası yoktur. Bir tek O, Allah‟tır.Tesniye Bölüm 6 ayet 4 te şöyle diyor:Yahudilere hitapta bulunuyor: “Dinle eyİsrail Allah‟ımız, Rab bir olan Rabdır.” Çokaçık bir ifade bunun ikinci bir manası yok.Aynı kitap Tesniye 33. bölüm ayet 26:“Allah‟a benzeyen yoktur.” Eğer Hz. İsa(a.s.) Allah‟u Teâlâ‟nın bazı sıfatlarınıtaşıyorsa o zaman Allah‟a benziyor. AmaTevrat diyor ki Allah‟a benzeyen yoktur.Sonra Tevrat’ta Birinci Samuel bölüm 2ayet 2 de, diyor ki:“Kimse Rab gibi mukaddes değildir. ÇünküSenden başka yoktur.” Çok açık.35


Sonra 2. Samuel 8. bölüm ayet 22“Bunun için Ya Rab Allah, büyüksün; çünkükulaklarımızla işittiklerimizin hepsinegöre senin gibisi yoktur ve Senden başkaAllah yoktur.”Sonra 2. Samuel 22. bölüm ayet 32:“Çünkü Rabden başka Allah kimdir?” Sorusoruyor. Kimdir Rabden başka ilah? Varmıdır?Sonra 1. Krallar 8. bölüm ayet 23:“Ya Rab İsrail‟in Allah‟ı ne yukarıda gökteve ne aşağıda yerde senin gibi Allah yoktur.”İkinci Krallar bölüm 19 ayet 15:“Hizkiya Rabbin önünde yalvarıp dedi eyKerubiler üstünde oturan, İsrail‟in Allah‟ıRab, bütün dünya krallıklarının Allah‟ı,sen ancak sensin. Gökleri ve yeri sen yarattın.”Birinci Tarihler 17. bölüm ayet 20:“ Ya Rab, kulaklarımızla işittiklerimizinhepsine göre, senin gibisi yoktur ve sendenbaşka Allah yoktur.”İkinci Tarihler 6. Bölüm ayet 14:“Ya Rab, İsrail‟in Allah‟ı ne gökte ne yerdesenin gibi Allah yoktur.” Bakın İsrailoğullarına Yahudilere devamlı öğretilennedir: Allah birdir. Onun gibisi yoktur.Mezmurlar bölüm 18, ayet 31:“Çünkü Rabden başka Allah kimdir?” diyesoru yöneltiyor.Sonra Mezmurlar 50. bölüm ayet 7:“Ey kavmim, dinle de söyleyeyim; Ey İsrailve sana şehadet edeyim; Allah, senin Allah‟ınbenim.” Allah‟u Teâlâ diyor ki seninAllah‟ın benim, başka yok.ManeviyatMezmurlar 86. bölüm 10. ayet:“Çünkü büyüksün ve şaşılacak işler yapansensin. Yalnız Allah sensin.” Hiçbir yerdekuşkuya mahal bırakmayacak şekilde,açıkça Tevrat diyor ki Allah birdir. Eşi vebenzeri yoktur.Sonra Mezmurlar 90. bölüm ayet 2:“Dağlar doğmadan önce ve sen yeri vedünyayı yaratmadan önce, ezelden ebedekadar sen Allahsın.” Bu demek değil kibugün Allah‟sın yarın ey Allah sana ortakolan birisi de gelir.İşaya 43. bölüm ayet 10:“Rab diyor: Benden önce Allah olmadı vebenden sonra olmayacaktır.”İşaya bölüm 45 ayet 5-6:“Rab Benim ve başkası yoktur; bendenbaşka Allah yoktur. Sen beni tanımazken,sana kuşak bağladım ki, şarktan ve garptanolanlar benden başkası olmadığını bilsinler;Rab benim ve başkası yoktur.”Eski ahiddeki kitaplarda devamlı olarakAllah‟u Teâlâ‟nın bir olduğu ve Yahudilerebunun öğretildiği hep söyleniyor.Yeni Ahit‟ten (İncil) Delillerİncillerle ilgili de şunu söyleyelim: Hıristiyanlıkiddialar üzerinde kurulmuş olan birdindir, yani delil yok. Aşağı yukarı 62 taneİncil‟in var olduğu söyleniyor. Onlar hiçdelil yokken diğer İncilleri attılar bunlarkabul edilmez dediler. 4 tane incili aldılar.Bunları kabul ediyorlar. Bunlardan birtanesi Yuhanna‟dır.Markus 12.bölüm 29. ayet:“İsa cevap verdi. Birincisi dinle Ey İsrail;Allah‟ımız, Rab bir olan Rab‟dır”36


Yuhanna bölüm 10:Hz. İsa (a.s.)‟ı Yahudiler bir gün taşlamakistediler.“Neden beni taşlayacaksınız” diye Hz. İsa(a.s.) sordu. Onlar Hz. İsa(a.s.)‟a diyorlarki:“Sen insan iken, Allah olduğunu iddia ediyorsun.Onun için seni taşlayacağız.”Hz. İsa (a.s.) kendini orada savunuyor. Hz.İsa (a.s.) kısacası dedi ki:“Bakın sizin kitabınızda, şeraitinizde Allah‟ınsevdiği kullarına hatta kadılara, bazıinsanlara, âlimlere ilah denilmedi mi?Eğer onlara ilah denilebiliyorsa ondan aşağımertebede ben kendime oğul diyorum.İlah demiyorum.” Hz. İsa (a.s.)‟ın oradane demesi lazımdı:“Ey Yahudiler! Evet, ben Allah‟ın oğluyum.Allah‟ım dediğiniz doğrudur benitaşlayabilirsiniz. Ama ben hak üzerindeolduğum için her türlü sıkıntıya katlanmayarazıyım.” Ama Hz. İsa (a.s.) bunu demedi.Hz. İsa (a.s.) onların iddialarınıreddetti. Dedi ki:“Siz yanlış anladınız. Sizin kitabınızdaTevrat‟ta bazı kimselere ilah denilmiştir.Ve siz onu hiçbir zaman gerçek manadailah olarak anlamıyorsunuz taşlamıyorsunuz,o zaman benim suçum ne?”Yuhanna, 6. bölüm 44. ayet:“Siz ki birbirinizden izzet kabul eder vebir olan Allah‟tan gelen izzeti aramazsınız.Nasıl iman edebilirsiniz?”Burada, bir olan Allah kelimesi var.Yuhanna bölüm 17. bölüm ayet 3:Maneviyat“Ebedi hayat da şu ki; seni, yalnız gerçekAllah‟ı ve gönderdiğin İsa Mesihi bilsinler.”Burada da yalnız gerçek Allah kelimesivar.Yuhanna 21. bölüm 17.ayet:“Benim babamın ve sizin babanızın, benimAllah‟ımın ve sizin Allah‟ınızın yanına çıkıyorum.”Yani nasıl benim babamsa aynen onun gibisizinde babanızdır. Denilmiyor ki benimiçin Onun özel babalığı vardır. Eğer Hz.İsa gerçek manada oğul ise o zaman enazından İsa‟nın hitap ettiği bütün erkeklerhâşâ Allah‟ın öz oğulları sayılacaktır.Yuhanna 10. bölüm ayet 31-36:“Yahudiler onu taşlamak için yine yerdentaş kaldırdılar. İsa onlara cevap verdi: SizeBabadan birçok iyi işler gösterdim; bu işlerdenhangisi için beni taşlıyorsunuz? Yahudilerona cevap verdiler: Seni iyi iştendolayı değil, fakat küfürden dolayı ve seninsan iken, kendini Allah ettiğinden dolayıtaşlıyoruz. İsa onlara cevap verdi: “Bendedim: Siz ilahlarsınız” diye şeriatınızdayazılı değil mi? Kendilerine Allah sözü gelenlere,ilahlar dediği halde (ve kitap bozulamaz),Allah‟ın oğluyum, dediğim içinsiz Babanın takdis edip dünyaya gönderdiğizata mı: Küfrediyorsun, diyorsunuz?”Hadise şu: Yahudiler İsa(a.s.)‟ı taşlamakistiyorlar, recmetmek istiyorlar. Hz. İsa(a.s.) onlara soruyor:“Siz niye beni recmedeceksiniz? Ben neyaptım? Benim suçum nedir? Ben o kadariyi iş yaptım siz beni recim mi edeceksiniz?”Dediler ki:37


“Hayır, senin iyi yaptıklarından dolayı değil.Senin bu yanlış işler, küfrünle ilgiliolan işlerden dolayı biz seni taşlayacağız.”Hz. İsa (a.s.) diyor ki:“O nedir?”Diyorlar ki:“Sen ilah olduğun iddiasında bulunuyorsun.”Hz. İsa (a.s.) orada onlara kendini savunmakiçin cevap veriyor. Hz. İsa (a.s.) eğerilah olma iddiasında olsaydı diyecekti ki:“Doğruyu söylüyorsun ne yaparsanız yapın.Ben ilahım, bana hiç zarar veremezsiniz.Ben Allah‟ın oğluyum bana hiçbir şey yapamazsınız.”Öyle demesi lazımdı. AmaHz. İsa (a.s.) böyle diyeceğine onlara dediki:“Hayır, bakın sizin kitaplarınızda bazı kimselereilah denilmiştir.”Eski ahitte, Yahudilerin şeraitinde bazıkişilere Allah ve Allah‟ın oğlu denilmiştir.Hz. İsa (a.s.) diyor ki:“Yahudiler onu taşlamak için yine yerdentaş aldılar. Hz. İsa (a.s.) onlara cevap verdi.Size babadan birçok iyi işler gösterdim.ManeviyatBu işlerden hangisi için beni taşlıyorsunuz.”Yahudiler ona cevap verdiler.“Seni iyi işten dolayı değil fakat küfürdendolayı ve sen insan iken kendini Allah kabulettiğinden dolayı taşlıyoruz.”Suçlama bu. Hz. İsa (a.s.) onlara cevapverdi:“Ben dedim ki, siz ilahlarsınız diye şeraitinizdeyazılı değil mi? Kendilerine Allahsözü gelenlere ilahlar dediği halde, Allah‟ınoğluyum dediğim için siz babanıntakdis edip dünyaya gönderdiği zata mıküfrediyorsun diyorsunuz?”Yani diyor ki, “ben kendime ilah demiyorumki, Allah bana oğul diyor. Siz bundandolayı mı beni taşlıyorsunuz?”Eğer bu suç ise o zaman bu ondan dahaaşağıdaki bir suç.Benim bahsettiğim tartışmada daVâdedilen Mesih‟i (a.s.) Hıristiyanlarınönüne bu olayı ve ayeti de koydu. Onlardahiç cevap yoktu. Özellikle Hıristiyanlar Hz.İsa (a.s.) ilah dediği zaman, Yeni AhittenYuhanna 10. bölümün bu birkaç ayetiniokursak onlarda bunun bir cevabı yoktur.38


ManeviyatJalsa Salana Önemi, Bereketi VeSorumluluklarımızDünyanın değişik ülkelerinde Jalsa Salana(yıllık toplantı) düzenlenir. Haziran2011‟de Türkiye ve Almanya‟da, Temmuz‟daise İngiltere‟de Jalsa Salana gerçekleşecektir.75 kişi ile başlayan bu Jalsa yolculuğuhangi aşamalardan geçerek bugünkü halinegeldi. Bu bilgileri Maneviyat okurlarıylapaylaşmak için aşağıda sunuyoruz:Vâdedilen Mesih ve Mehdi Hz. Mirza GulamAhmed (a.s.) 23 Mart 1889‟da Müslüman<strong>Ahmediye</strong> <strong>Cemaati</strong>‟nin temelini attı. Kuruluşuüzerinden iki sene geçmemişti ki,bütün milletleri sevgi ve kardeşlik bağıylabağlamak için, Allah‟ın emri ve izniyle1891 senesinde Jalsa Salana‟nın (yıllıktoplantıların) temelini attı.Vâdedilen Mesih (a.s.) sık sık yazılarındabu jalsanın fazileti ve bereketinden bahsetti.O bir keresinde: “Bu Jalsayı aleladeinsani toplantılar gibi zannetmeyin. ÇünküRaşit Paktürkbunun temelinin özünde Hakkın desteği veİslam kelimesinin yücelmesi yatmaktadır.Temeli için atılan ilk tuğlayı bizzat Allahkendi eliyle yerleştirmiştir. Pek yakındabu toplantıya katılacak olan birçok milletihazırlamıştır. Bu Kendisi için hiçbir şeyinimkânsız olmadığı Allah‟ın işidir” diye seslendi1 .Vâdedilen Mesih Nüvvab Muhammed AliHan‟a (r.a.) bu konuyla ilgili şunları yazdı:Ben daha öncede bir mektubumda “göksel(semavi) bir kararın geçekleşmesi içingönderildim” diye yazmışım. Görünürdekiintizamın düzeltilmesi için 27 Aralık1891‟de bir toplantı önerdim. İhlâslı olanlarınbüyük bir kısmı çeşitli yerlerden butoplantıya katılacaktır. 21 İştihar 7 Aralık 1892, Mecmu-yı İştiharat, c.1,s.3412 Mektup 22 Aralık 189139


Senede bir kere gerçekleştiği için bu toplantıya“Jalsa Salana” denildi. Yüce hedeflertaşıyan ilk yıllık toplantı 27 Aralık1891 senesinde Kadiyan‟da gerçekleşti.Böylelikle Müslüman <strong>Ahmediye</strong> <strong>Cemaati</strong>‟ninkuruluşundan aşağı yukarı iki senesonra jalsanın temeli atılmış oldu.Birinci Jalsa Salana‟nın gerçekleşmesinesebep teşkil eden olay şöyleydi: 1891 senesindeVâdedilen Mesih (a.s.) “AsumaniFaysıla” (Göksel Karar) isimli bir kitap kalemealdı. Birkaç sayfalık bu kitapta O,kendisine kâfir diyen sözde din bilginlerinebir çağrıda bulunarak: Kuran-ı kerimmüminlerin belirtilerinden bahsetmiştir.Hocalar kendilerini hak üzerinde görüyorlarsao zaman onların bu belirtileri taşımalarıgerekir. Ama eğer Vâdedilen Mesih(a.s.) Allah tarafından gönderildiyse o zamanmuhaliflerin bu belirtilerden mahrumolup kendisinin bu belirtileri taşıması lazımdır.Bu gerçeği ortaya çıkarma gayesiyle,hakkı ve batılı birbirinden ayırt etmekiçin O, muhalif sözde din bilginlerinemeydan okudu. Karar vermek için ise Lahor‟dabir encümenin (kurul) kurulması,üyelerinin ise her iki tarafın mutabakatsağladığı kimselerden olması gerektiğiönerisinde bulundu. O bu encümen veyakurul hakkında fikir alış verişinde bulunmakiçin devrin Ahmedi Müslümanlarını 27Aralık 1891‟de Kadiyan‟a çağırdı. Bu Müslüman<strong>Ahmediye</strong> <strong>Cemaati</strong>‟nin ilkjalsasıydı. Katılanların sayısı sadece 75erkekten ibaretti. O gün öğle namazınıtakiben Kadiyan‟ın Aksa camiinde tarihinilk jalsası başladı. Mevlana Abdül KerimSiyalkoti (r.a.) “Asumani Faysıla” isimlikitabı katılanlar için okudu. Aynı gün alınankarara göre, şimdilik bu kitabın yayınlanmasıyeterli görüldü. Kitabın basılmasındansonra muhaliflerin encümen hakkındakigörüşleri belli olduktan sonraAhmedi Müslümanlar tarafından kurulunüyeleri konusunda bir şeylerin söylenmesiManeviyatdaha uygun olur şeklinde bir karara varıldı.Bunun ardından ilk Jalsa Salana sonaerdi. Katılanların hepsi Vâdedilen Mesih(a.s.) ile tokalaşıp elini öptü. İşte zamaniçerisinde hızlı bir şekilde dünyanın dörtbucağında kökleşen ilk jalsanın özeti bundanibarettir.Bu jalsanın hemen ardından İmam-üz Zaman(Zamanın İmamı) Vâdedilen Mesih(a.s.) bir bildiri yayımlayıp gelecekte hersene 27,28 ve 29 Aralıkta bu jalsanınKadiyan‟da vuku bulacağını açıkladı. Ogünden bugüne Jalsa daimi olarak cemaatinhayatının vazgeçilmez bir parçası halinegeldi.Ne mutlu dalga dalga yayılıp dünyanın hertarafında akan bu denizin ilk damlalarına.Ne mutlu <strong>Ahmediye</strong> kervanının öncüleriolan bu 75 kişiye.Vâdedilen Mesih‟in hayatındaki son jalsaAralık 1907‟de gerçekleşti. 26 Aralık sabahıİmam-üz Zaman adet üzere sabah yürüyüşüneçıktı. Birçok Ahmedi kendisiyleberaber olmak için yürüyüşe katıldı. Yürüyüşesnasında Vâdedilen Mesih bir ağaçaltında durup beraberindekilere iki saateyakın kendisiyle tokalaşma şerefini verdi.Ashabı tokalaşıp elini öptü. 27 ve 28 Aralıktayapmış olduğu konuşmasındaAhmedilere takva ve nefis temizliği konusundanasihatlerde bulundu. 28 Aralıktakikonuşmasında: “Bugün burada bulunanlardankimin gelecek seneye kadar yaşayıpyaşamayacağını kimse bilemez. Hayata40


itibar edilemez” diye seslendi. Nitekim obundan beş ay sonra Allah‟ın rahmetinekavuştu.Hayatında gerçekleşen bu son Jalsa‟ya okadar çok kişi katılmıştı ki, Aksa camiinindolup taşmasından dolayı insanlar etraftabulunan evler, dükkânlar ve posta binasınınüstünde namazlarını eda etmek zorundakaldılar. Vâdedilen Mesih‟in mübarekhayatında 17 kere Jalsa Salana gerçekleşti.Bunlardan 1893, 1896 ve 1902 senesindekiJalsalar bazı sebeplerden dolayı ertelendi.14 jalsaya kendisi bizzat katıldı vekatılımcılar onun nuruyla nurlandı.Aralık 1896 senesinde Jalsa Salana tarihlerindeLahor‟da “dinler arası konferans”gerçekleştiği için Jalsa ertelendi.Kendisinden sonra yerine geçen birinciHalife Hz. Mevlana Nuruddin (r.a.) zamanında1908-1914 yılları arası altı kere jalsasalana gerçekleşti. İkinci Halife Hz. MirzaBeşirüddin Mahmud Ahmed (r.a.) zamanında1914-1965 arası 52 kere Jalsa Salanavuku buldu. Bunlardan 33 Jalsa SalanaPakistan‟ın kuruluşundan önce Kadiyan‟dagerçekleşti. Kuruluşundan sonra ise 19kere Jalsa gerçekleşti. 1947-1948 senesindekiJalsalar Mart ayında Lahor‟da yapıldı.Jalsa ile ilgili bazı ilginç ve önemli bilgilerözet olarak şöyledir:1914 senesinde ilk defa bayanlar dajalsaya davet edildi.1917 senesinde ilk defa bayanlar tarafındanayrı bir intizama tâbi jalsa yapıldı.1922 senesinde Lacna İmaillah kuruldu veilk defa Lacna intizamına tâbi LacnaJalsa‟sı yapıldı.1936 senesinde ilk defa Jalsa‟da hoparlörkullanıldı.1939 senesinde jalsa Hilafet Jübile Jalsa‟sıolarak kutlandı. 2. Halife Hazretleri ilkdefa bu Jalsa Salana‟da, Lava-yı AhmadiyeManeviyatve Lava-yı Hüddam-ul Ahmadiye 1 çekti.Daha sonra Lacna Jalsa‟sına gidip Lacnabayrağını çekti. İlk defa bu Jalsa‟ya ikiİngiliz bayan iştirak etti.Vâdedilen Mesih‟in (a.s.) 3. Halifesi Hz.Mirza Nasir Ahmed (a.r.) zamanında 1965-1982 arası toplam 16 kez Jalsa Salana vukubuldu. Jalsalar‟ın hepsi Rabwah‟dagerçekleşti.Vâdedilen Mesih‟in (a.s.) 4. Halifesi, Hz.Mirza Tahir Ahmed (r.a.) zamanında 1982-1983 senelerinde sadece iki kez jalsa Pakistan‟dagerçekleşebildi. 75 kişiyle yolakoyulan bu kervanın sayısı 1983 jalsasındaiki yüz yetmiş beş bine ulaştı.İngiltere‟de ilk jalsa 29-30 Ağustos1964‟te gerçekleşti. Ama Vâdedilen Mesih‟in4. Halifesi‟nin mecburen İngiltere‟yeyerleşmesi sonucunda artık buradakiJalsa Kadiyan ve Rabvah‟daki merkeziJalsa‟nın yerini aldı.1989 senesindeki Jalsa Salana Müslüman<strong>Ahmediye</strong> <strong>Cemaati</strong>‟nin “jubuliyum 2 ”Jalsası olarak kutlandı. Bunun özelliklerindenbir tanesi de Vâdedilen Mesih‟inashabından Hz. Mevlevi Muhammed Hüseyin‟in(r.a.) de bu jalsaya katılmasıydı. 4.Halife Hz. Mirza Tahir Ahmed (a.r.) onubizzat davet etmişti.2001 senesinde bu merkezi jalsa bazı sebeplerdenötürü İngiltere‟de gerçekleşe-1<strong>Ahmediye</strong>t sancağı ile Khuddam-ül <strong>Ahmediye</strong>sancağını çekti.2 100. yıl41


medi. Durum böyle olunca, ilk defa uluslararası bu merkezi Jalsa Salana Almanya‟nınMannheim şehrinde gerçekleşti. Jalsa‟yakatılanların sayısı elli bine ulaşmıştı. BuJalsa Salana‟nın başka bir özelliği zamanınimamı ve Halife‟sinin Müslüman <strong>Ahmediye</strong><strong>Cemaati</strong> tarihinde ilk defa bir merkezi veuluslararası jalsaya katılması için ikametettiği ülke dışında başka bir ülkeye yolculukyapmasıydı.2008 de Müslüman <strong>Ahmediye</strong> <strong>Cemaati</strong> Hilafetininyüzüncü yılını kutlamaktaydı. Busene Temmuz ayında 5. Halife Hz. MirzaMasrur Ahmed (atba 1 ) önderliğinde İngiltere‟degerçekleşen merkezi Jalsa‟ya katılanlarınsayısı kırk bini aştı.Jalsanın HedefiVâdedilen Mesih Hz. Mirza GulamAhmed‟in (a.s.) bu tür toplantılarla hedeflediğineydi? O bu konuda şöyle buyurmaktadır:“Bu toplantıların gayelerinden en önemlisi;her ihlâs sahibinin birbiriyle yüz yüzegörüşüp dini manada faydalanmaları, bilgileriniarttırmaları ve Allah‟ın lütfu veyardımıyla marifetlerini ilerletmeleridir.Kardeşler birbirlerini tanıyacaklardır. Böyleliklekardeşlik ilişkileri güçlenecektir.Ayrıca bundan hedeflediğimiz Amerika veAvrupa‟ya acıyıp dini ihtiyaçları için güzelönerilerde bulunmaktır. Çünkü Avrupa veAmerika‟da yaşayan saadet sahibi ruhlarınİslamiyet‟i kabul etmeye hazır olduklarıbugün ispatlanmış bir gerçektir. 2 ”Vâdedilen Mesih (a.s.) başka bir yerdeşunları yazdı: “Bu toplantının amacı, cemaatfertlerinin sık sık görüşüp kendilerindebir iç değişme elde etmeleri, gönüllerininahirete yönelip Allah korkusu, takva,züht, kalp yumuşaklığı ve aralarındakisevgi ve kardeşlikte diğerleri için örnek1 “Allah galip gelen yardımıyla onu desteklesin”2 İştihar 7 Aralık 1892, Mecmua-yı iştiharat, c.1,s.340-341Maneviyatteşkil etmeleridir. Ayrıca alçak gönüllü vetevazu sahibi olup doğruluğun içlerindeyerleşmesi ve din hizmetleri için samimiolmalarıdır. 3 ”Bir keresinde o şöyle seslendi: “Sadecezahiri şevketi göstermek için zamanın bazıtarikat şeyhleri gibi müritlerin toplanmasınıkesinlikle istemem. Bundan hedeflediğimsadece Allah‟ın yaratıklarının ıslahıdır.4 ”O başka bir yerde Jalsa‟nın gayelerindenbirisini şöyle açıkladı: “Bu fani dünyadanöbür dünyaya göç eden kardeşlerimizinbağışlanması için bu jalsada dua edilecektir.5 ”Jalsaya gelenlerden beklediği en az ahlakseviyesini şöyle açıklar: “Ben doğruyu söylüyorumki, bir insan elinden geldiğincekardeşinin rahatını kendi rahatından üstüntutmadığı müddetçe imanı kesinlikle eğriliktenkurtulmaz. Eğer kardeşim hastalıkve güçsüzlüğüne rağmen gözümün önündeyere uzanır ve ben sağlıklı olmama rağmeno, yatağa oturmasın diye yatağını elegeçirirsem, kalkıp sevgi ve merhamettenötürü yatağımı ona verip kendim yerdeyatmazsam yazıklar olsun. Kardeşi hastaveya bir dertten dolayı çaresizlik içindeyken,rahat etsin diye hiçbir şey yapmayıp,huzur içinde uykuya dalanın vay haline.Kardeşim nefsaniyetten ötürü sert konuştuğutakdirde, benim ona aynı şekilde karşılıkvermem ne kadar da üzücüdür. Yaptıklarıkarşısında yapmam gereken; sabıredip namaz içinde ağlaya sızlaya onun içindua etmemdir. Çünkü o benim kardeşimolup manen hastadır.Kardeşim saf olup saflığı veya bilgi eksikliğindendolayı bir hata işlerse, onunla dalgageçmek, öfkelenip tez davranmak veya3 Şahadat-ül Kur‟an, Ruhani Hazain, c.6, s.3944 Şahadat-ül Ku‟ran, Ruhani Hazain, c.6, s.3955 Asumani Faysıla, Ruhani Hazain, c. 4 s.35242


kötü niyetle onu ayıplamak gibi davranışlarınhepsi helak olmanın yollarıdır. İnsankendini herkesten daha rezil ve aşağılıkkabul ederek her türlü kibirden arınıp kalbiyumuşak olmadığı müddetçe gerçekmümin olamaz. Hadim-ül Kavim (milletinhizmetçisi) olmak mahdum olmanın belirtisidir.Fakir ve yoksul kimselerle eğlenipyumuşaklıkla konuşmak makbul-i İlahi olmanınalametidir. Kötülüğü iyilikle karşılamaksaadet belirtisidir. Öfkeyi yenmekve acı sözü yutmak ileri derecedeki mertliktir.1 ”O başka bir yerde şöyle buyurmaktadır:“Ben cemaatime kibirden sakınmalarınınasihat ediyorum. Çünkü kibir, Allah (c.c.)indinde pek çirkin bir şeydir. Siz, kibrin neolduğunu bilemeyebilirsiniz. Bundan dolayıkibrin ne anlama geldiğini benim açıklamalarımdananlamaya çalışın, çünkü benAllah‟ın (c.c.) ruhu (vahiy) ile konuşuyorum.Akıl, ilim ve hünerde kardeşinden üstünolduğu için onu hakir gören kibirlidir.Çünkü böyle kimse akıl ve ilim kaynağıolarak Allah‟ı (c.c.) kabul etmez ve kendinibir şey zanneder. Acaba Allah (c.c.) onudelirtip kardeşini daha akıllı, bilgili ve hünerliyapmaya kadir değil midir? Aynenbunun gibi malı, mülkü, mevkii ve şanındandolayı kardeşini hakir gören de kibirlidir.Çünkü o mal ve mevkinin Allah (c.c.)tarafından kendisine verildiğini unutmuştur.O kördür. O, Allah‟ın (c.c.) birdenfelaket indirip onu “esfel-üs safilin 2 ”e düşürüp,hakir gördüğü kardeşine daha çokmal mülk vermeye kadir olduğunu bilmez.Aynı şekilde beden sağlığı, güzelliği, çekiciliğive gücüne güvenerek böbürlenen,alay ve istihza yoluyla kardeşine hakaretedici ad takıp, onun bedeni eksikliklerinidile getiren kimse de kibirlidir. O, vücu-1 Şahadat-ül Kur‟an, Ruhani Hazain, c. 6 s.395-3962 Mahlûkatın en düşüğüManeviyatdunu birden bire kardeşininkinden dahakötü bir hale getirebilecek olan Allah‟tan(c.c.) habersizdir. Çünkü dilediğini gerçekleştirenAllah (c.c.), beden eksikliklerindenötürü hakarete uğrayan kimseyi,sağlığa öylesine kavuşturur ki, vücut güzelliğive sağlığı uzun bir müddet hiç eksilmez.Aynen böyle kendi gücüne güvenipdua etmekte tembel olan da kibirlidir.Çünkü O güç ve kudretin gerçek kaynağınıtanımamakta ve kendini bir şey zannetmektedir.Ey benim aziz cemaatim! Eğer Allah (c.c.)indinde herhangi bir açıdan kibirli sayılmakistemiyorsanız, o zaman söyledikleriminhepsini hafızalarınıza yerleştiriniz.Çünkü biriniz Allah (c.c.) indinde bir cihettenkibirli sayılabilir ve bundan haberibile olmaz. Kardeşinin söylediği yanlış birkelimeyi kibirle düzelten, onun sözünütevazuyla dinlemeyip ondan yüz çevirenve yanında oturmakta olan fakir kardeşindenhoşlanmayan herkes kibirlidir. Duaedenle alay edip dalga geçen, Allah‟ın(c.c.) gönderdiği ve memur ettiği kişiye(yani Vâdedilen Mesih‟e) tam olarak içtenlikleitaat etmek istemeyen, onun sözlerinekulak asmayan ve onun yazdıklarınıdikkatle okumayan kimse de kibirlidir.Bundan dolayı ev halkınızla birlikte necatbulasınız ve helâk olmayasınız diye kibrinbir zerresinin bile içinizde bulunmamasıiçin çaba gösteriniz. Allah‟a (c.c.) yönelinve insanın bu dünyada birini ne kadar43


sevmesi mümkünse, o kadar çok Allah‟ı(c.c.) sevin ve insanın bu dünyada birindenne kadar korkması mümkünse, o kadarçok Rabbinizden korkun. Eğer Allah‟ın(c.c.) size merhamet etmesini istiyorsanızo zaman, kalbi pak, niyeti dürüst, iradesitertemiz, tevazu sahibi, miskin ve şersizkimse olunuz. 1 ”“Avrupa veya Asya nerede olursa olsunlar,Allah (c.c.) yeryüzünde yaşayan temizruhların hepsini Tevhide çekip İslâmiyetüzerinde toplamayı hedef edinmiştir. Allah‟ın(c.c.) bu isteğini gerçekleştirmekiçin dünyaya gönderildim. Siz de yumuşaklık,güzel ahlâk ve ısrarla duaya yönelmekle,bu hedefi gerçekleştirmeye uğraşın.İnsanların dertlerine ortak olmak ve nefislerinizitemizlemek suretiyle “ruh-ülkudüs 2 ”den pay alınız. Çünkü gerçek takvayasahip olabilmesi için insanın ruh-ülkudüs‟e sahip olması gerekir. Nefsanî duygularınızıtamamıyla terk edin ve Allah‟ın(c.c.) rızasını kazanmak için daracık biryola girin. Öylesine dar bir yol ki, ondandaha dar bir yolun düşünülmesi mümkünolmasın. Dünya lezzetlerine özenmeyinizçünkü onlar sizi Allah‟tan (c.c.) ayırırlar.Allah (c.c.) için acı bir hayatı tercih ediniz.Biliniz ki, Allah’ın (c.c.) rızasını kazandırandert, öfkesine yol açan lezzettenve hoşnutluğuna kavuşturan yenilgi, gazabınauğratan zaferden daha hayırlıdır.O‟nun gazabına yaklaştıran sevgiyi terkediniz. Tertemiz bir kalple ona yöneldiğiniztakdirde, (tuttuğunuz) her yolda sizearka çıkacak ve düşmanınız size zarar veremeyecektir.Onun yolunda ilerlerken,arzunuz ve lezzetinizden, izzetiniz veonurunuzdan, malınız ve canınızdan vazgeçmedikçe,ayrıca sizi ölümle karşı karşıyagetiren sıkıntılara katlanmadıkça, rıza-1 Nüzul-ül Mesih;(1909), Ruhani Hazain;s.402-403,c.18, 2.bs., London 19842 Cebrail (a.s).Maneviyatsını kazanamazsınız. Ama bu acı ve sıkıntılarakatlandığınız takdirde, sevilen birbebek gibi, kendinizi O‟nun kucağında bulacaksınız.Gelmiş geçmiş Peygamberlerve evliyaların varisi kılınacaksınız. Nimetkapılarından her biri size açılacaktır. Ama(ne yazık ki) böyle kimselerin varlığı peknadirdir. Allah (c.c.) bana hitaben:“Takva gönülde dikilmesi gereken birağaçtır” buyurdu. (Biliniz ki) Takvayı besleyensu, bağın her tarafını yeşilliğe kavuşturansudur. Takva öyle bir köktür ki,onun yok olduğu yerde her şey yok olur veonun var olduğu yerde her şey var olur.“Kadem-i sıdk”tan (yani sadakat ve vefaile atılan adımdan) yoksun olup, sadecedil ile Allah (c.c.) sevgisi iddiasında bulunanınboş iddiası ona ne kazandırır? Banakulak veriniz, çünkü ben en doğru olanısöylüyorum: Dünya sevgisi az olsa dahi,din ve dünya sevgisini bir arada bulundurankimse helâk olmuştur. İçinde yarıdünya yarı dini bulunduran kimseye, yaniistisnasız olarak irade ve arzularının hepsiniAllah (c.c.) için taşımayan kimseyecehennem pek yakındır. Biliniz ki, niyetedilen şeyde eğer zerre kadar dünya arzusuvarsa, ibadetlerin hepsi boşa gider.Çünkü bunu yapan Allah‟a (c.c.) değil şeytanauymaktadır. Onun Allah‟tan (c.c.)medet umması kesinlikle boş yeredir. Buhali devam ettiği müddetçe, yeryüzündekiböcek ve haşaratlardandır. Nitekim böceklerin(pervasızca) yok edildiği gibi o dabirkaç gün içinde yok edilecektir. KalbindeAllah (c.c.) sevgisi olmadığı için, Allah(c.c.) onu memnuniyetle helâk edecektir.Ama nefsinizi gerçekten öldürdüğünüzde,Allah (c.c.) içinde var olacaksınız. O sizinleolacak. Yaşadığınız ev bereketin ineceği,duvarları ise rahmetin yağacağı yerolacaktır. Böyle kimsenin yaşadığı şehiruğurlu ve saadetlidir. Yaşamanız ve ölmeniz,her hareketiniz ve hareketsizliğiniz,merhametiniz ve kızgınlığınız sadece Allah44


(c.c.) için olup, sıkıntı ve musibet dönemlerininhepsinde, Allah‟ı (c.c.) denemekniyetinde olmayıp, O‟nun la ilişkinizi kesmedenadım attığınız takdirde, Allah(c.c.) indinde özel bir kavim olacaksınız.Benim gibi siz de insansınız ve benim Rabbimsizin de Rabbinizdir. Bundan dolayıgücünüzü ve yeteneklerinizi zayi etmeyiniz.Ben Allah‟ın (c.c.) isteğine uygun olaraksöylüyorum ki; hakkıyla Allah‟a (c.c.)yöneldiğiniz takdirde, O‟nun seçkin milleti(cemaati) olacaksınız. Nitekim O‟nunazameti ve yüceliğini gönüllerinize yerleştiriniz.Tevhidine olan imanınızı boş birdille değil, amelinizle gösteriniz ki, sizeolan lütfu ve ihsanını O da ameliyle göstersin.Kin tutmaktan uzak durunuz veinsanoğlunun dertlerine içtenlikle ortakolunuz. (Allah‟a (c.c.) ulaşmak için) İyiliğinher yolunu seçiniz çünkü hangi yoldankabul edileceğinizi bilemezsiniz.Müjdeler olsun: Allah‟a (c.c.) yaklaşmakiçin ortalık bomboştur. Bugün her milletdünyayı sevmektedir ve Allah‟ın (c.c.) hoşunagiden işlerle ilişkisini kesmiştir. Şimdibütün gücüyle bu kapıdan girip, cevher veyeteneklerini göstermek suretiyle Allah‟ın(c.c.) özel ödülüne nail olmak arzusundaolanlar için bu bir fırsattır.Allah‟ın (c.c.) sizi zayi edeceğini sakındüşünmeyin! Siz Allah‟ın (c.c.) eliyle toprağaekilen bir tohumsunuz. Allah (c.c.):“Bu tohum filizlenip serpilecek, her taraftandal-budak salacak ve bir gün koskocamanağaç olacak” buyurmaktadır. Ne mutlu!Allah‟ın (c.c.) bu sözüne iman edeneve zaman zaman maruz kaldığı iptilalardan1 korkmayana. Biat ahdine sadık olupolmadığınız konusunda Allah‟ın (c.c.) sizidenemesi için iptila gereklidir. Herhangibir ibtila esnasında tökezleyen, Allah‟a(c.c.) hiç bir zarar veremez ve talihsizliği1 İnsanın iyiliğini, kötülüğünü ve kemal derecesinimeydana çıkaran İlahî sınanma.Maneviyatonu cehenneme kadar sürükler. Doğmamasıonun için daha hayırlı olurdu. Lâkindeprem mahiyetinde olan musibetler,olayların estirdiği fırtınalar, milletin istihzasıve dünyanın nefret dolu muamelesinerağmen, son gününe kadar sabır edenlermuzaffer kılınacak ve bereket kapıları onlaraaçılacaktır.Allah (c.c.) bana hitaben: “<strong>Cemaati</strong>nehaber ver ki; iman edenler, yani nifak (ikiyüzlülük), korkaklık ve dünya sevgisiniimanlarına katmayanlar ve itaatin en ufakderecesinden dahi mahrum olmayan imanasahip olanlar, Allah‟ın (c.c.) sevdiğikimseler olup “kadem-i sıdk” 2 üzerindedirler”buyurdu.” 3Vâdedilen Mesih (a.s.) jalsaya katılanlar içinşu kelimelerle dua etmiştir:“Allah, rızası için düzenlenen bu toplantıyakatılmak niyetiyle yola çıkan kimselerleberaber olsun. Merhamet edip onlaraecr-i azim bağışlasın. Zorluk ve ızdırapdurumlarını kolaylaştırsın. Üzüntülerinikaldırıp her türlü sıkıntıdan kurtarsın. Muratyollarını üzerlerine açsın. Ahiret günündeonları lütuf ve merhamet ettiği kullarıarasında haşretsin. Yolculukları sonaerinceye dek arkalarında onların halifesiolsun. Ey Allah, ey zü-l mect vel ataa, rahimve müşkil küşa bütün dualarımı kabuleyle. Âmin! 4 ”“Sadece Allah için zorluklara katlanarakgelenlere hayırlı mükâfat versin ve yolculukesnasındaki her adım için onlara sevapyazsın. Âmin! 5 ”2 Yunus Suresi, ayet 3‟te müminler için zikr olunanbir makamın ismidir.3Al-vasiyet; (1905), Ruhani Hazain; s.306-309,c.20, 2.bs., London, 19844 İştihar 7 Aralık, 1892, Macmu-yı İştiharat, c. 1,342)5 Asumani Faysıla, Ruhani Hazain, c. 4. S.351-25345


ManeviyatMinhac-ut Talibin’denTürkçe’ye çeviren: S. Atik AhmadMinhac-ut Talibin (Arayanların Yolu ) adlı bu eser, Mehdi (a.s.)’ın 2. Halifesi Hz. MirzaBeşiruddin Mahmud Ahmed’in (r.a.) 27 Aralık 1925 yılında senelik “Jalsa Salana”toplantısındaki konuşmasıdır.BÖLÜM 2Sıradaki nasihatim nargile ile ilgilidir.Nargile çok kötü bir şeydir ve cemaatimizbunu terk etmelidir. Bazı arkadaşlar bana“biz nargile kullanmasına rağmen ilham 1alan insanları tanıyoruz” demişlerdir. Bunuduyunca aklıma Vâdedilen Mesih‟in anlattığıbir fıkra geldi. Birkaç esnaf oturupkendi aralarında konuşuyorlardı ve aralarındankim yüz gram susam yerse ona beşrupilik 2 ödül verileceğini söylüyorlardı.Yanlarından bir çiftçi geçti ve iddiayı duyunca“kökleriyle birlikte mi yoksa öylesinemi?” diye sordu. Ona göre sadece yüzgram susam ödül verilecek bir şey değildi.Esnaf da hemen “Sen yoluna devam et.Biz senden bahsetmiyorduk” deyip konuyukapattılar. Yani insanlar farklıdır. Birisiiçin çok zor olan bir şey diğeri için sonderece kolay olur. Nargile kullanana dailham olduğunu kabul edersek bile bununsıradan ve edna bir ilham olacağını da eklemekgerekecektir. Peygamber Efendimiz“sarımsak yiyip camiye gitmeyin çünkümelekler sarımsak kokusundan hoşlanmazlar,yanınıza gelmezler” demiştir. Başkabir seferinde Peygamber Efendimize çiğsarımsak ikram etmişler ama o yememiş.Sahabeler “biz de yemeyelim mi” diyesorduklarında “sizinle Allah kelam etmiyor.Yiyebilirsiniz” demişti.Bu hadisler varken nargile kullanan birisininyanına melekler geliyor, Allah‟ın kelamınıgetiriyor iddiasına nasıl inanalım 3 .1 İlham kelimesi klasik Türkçedeki “içeriden gelenses” anlamında değildir. Allah tarafından gelensesli vahiy anlamındadır.2 Hindistan‟ın para birimi3 Vahiy ve ilham konusunun detaylı açıklaması içinaynı yazarın “Hakikatul Rüya” ve Vâdedilen Me-Nargile kokusu sarımsaktan da kötüdür.Peygamber Efendimiz (s.a.v.) nargiledendaha az kötü kokusu olan bir şey hakkında“ben bunu kullanmıyorum, çünkü melekler4 bana kelam-ı İlahi getiriyorlar ve onlarbunun kokusundan hoşlanmazlar” demiştir.Peygamber Efendimiz bu kadar ihtiyatlıdavranırken bizim için aynı dikkatigösterip nargileyi terk etmemiz doğru olmazmı? Kim Allah ile konuşmak istiyorsaterk etsin. Varsa “ben Allah ile konuşmakistemiyorum” diyen, ortaya çıksın çünküböyle birisinin suratını görmek isterim.Böyle birisi yoksa nargile alışkanlığı daterk edilsin. Yine söylüyorum; nargile kullananbirisine de ilham olabilir ama busıradan ve edna olacaktır. Kullanmasaydıdaha âlâ ve üstün olacaktı. Yanına ednamelekler geliyorlardır. Vâdedilen Mesih“bazen fahişelere de ilham olur” demiştir.Şimdi soruyorum; onların yanına meleklergitmiyorlar mı? Eğer gidiyorlarsa işte o tipmelekler nargile kullanana da giderler.Eğer nargile kullanana ilham oluyorsa buonu mutlu etmesin. Bırakırsa daha âlâsınıgörecektir.Şimdi de bir arkadaşımızın saygıdeğerliğinianlatmak isterim. Geçen şûrada 5 “Nur”adlı derginin editörüyle ilgili bir soru sorulmuştu.sih‟in “Hakikatul Vahiy” eserlerine muhakkak bakınız.4 Melekler konusu Müslümanlar tarafından çok azanlaşılmıştır. Hatta hiç anlaşılmamıştır denirseyeridir. Vâdedilen Mesih (a.s.) bu konuda bin senedirörtülmüş doğruları ortaya çıkartmıştır. Detaylarıiçin aynı yazarın “Melaiketullah” adlı eserinimuhakkak okuyunuz.5 İslamiyet‟te fikirleri paylaşmak için yapılan birtoplantı46


Denilmişti ki kendisi bir konuyu ima ettiğiiçin birisi bir soru sormuştur. Ben de buna“eğer” şartını koşarak “dediyse yanlışyapmıştır” demiştim. Sonradan araştırıncaaslında editörün böyle bir şey yapmadığıortaya çıkmıştı ve şûra‟nın raporundan dabu kısım sildirilmişti. Ama ne yazıktır ki“Faruk” adlı gazetemiz bu konu açıklanmasınarağmen bu kısmını yayımladı. Bahsekonu imalar aslında “Faruk” gazetesiylealakalıydı ve bu beni daha da üzüyor, çünküşurada ben söylenebilecek her şeyi söylemiştim,“Faruk” dergisinin mümkünmertebe himayesini yapmıştım. Ama benimyaptıklarım ona yetmedi ve bir kardeşinekarşı kendisi intikam duygularını kalemealdı. Şimdi iddialar açık bir şekildegazetede yayımlandığına göre reddi deapaçık bir şekilde olmalıdır. Bu yüzdenben şu anda herkesin önünde bunu açıklıyorum.Birisinin zoruna gidiyorsa nefsiniyoklasın 1 .Şimdi de cemaatin mali durumuyla ilgilibir iki şey söylemek istiyorum. <strong>Cemaati</strong>nmali durumu bugünlerde son derece zayıftır.Arkadaşlar mümkün mertebe yardımederler ama ihtiyaçlarımız bitmez, karşılanmaz.Burada ben şahsi ihtiyaçlarımdanbahsetmiyorum. <strong>Cemaati</strong>mizin ihtiyaçlarıhepimiz için ortaktırlar. Şu anki durumçok uzatılamaz, çünkü bu derece zorlukfitne doğurabilir. Şu anda bile çalışanlarımızüç aylık maaşlarını alamamış durumdalar.Günde bir öğün yemek bile yiyemeyenen az yirmi otuz kişiyi ben bizzat tanıyorum.Vâdedilen Mesih‟in eski bir sahabesibana geldi ve ağlayarak kaç gündürbir şey yiyemediğini anlattı. Çalışırkenartık bayılmak üzere olduğunu, gözlerininkarardığını anlattı. Öyle stresli bir andı kiher şeyi bırakıp ormanlara kaçmak istedim,ama bu bir nevi intihar olur diyekendimi tuttum. Bu durumun uzatılmasınınuygun olmayacağı aşikârdır. MuhakkakKadiyan dışına çıkanlar da zor durumdalar1 O anda Faruk gazetesinin editörü kalktı ve müminlereyakışan şekilde özür diledi.Maneviyatama soruyorum; onların durumu da böylemidir? Bir gün bunları düşünürken ben neredeysekendimi kaybediyordum, kendimdengeçiyordum. <strong>Cemaati</strong>mizin çok fedakârlıkyaptığı doğrudur; Allah için malınıfeda ettiği doğrudur. Ama zaten bu böyleolmalıdır. Bizim başkalarına el uzatacakhalimiz yoktur. <strong>Cemaati</strong>miz önemli birmali yükü sırtlamıştır ama ortalamalarabakılırsa geçmişte bundan daha kritik durumlardangeçen cemaatler olmuştur. BenRoma‟da ilk Hıristiyanların, düşmanlarındansaklanıp kaldıkları yerleri gördüm.Bölge yaklaşık otuz kilometre boyuncadevam ediyor. Hıristiyanlar her şeylerinibırakıp buraya taşınmışlardı ve açlık hayatınbir parçasıydı. Kehf süresinde onlarınadı Ashab-ı Kehf-vel-rakim olarak konmuştur.Biz sadece birkaç saat için oraya gitmiştikama arkadaşların bir kısmı bunabile dayanamadı. Oysa Dekyanus 2 zamanındailk Hıristiyanlar orada seneler boyuncakalmışlardı. Bahsettiğim yerler ıslakkilli olup daracık mağaralardır. Bazılarıdevletin ordusu tarafından o mağaralardaöldürülmüşlerdi ve hala mezarları oradadır.Mezar taşlarında şu şu tarihte öldürülmüştürbile yazıyor. Bu grup Allah içinher şeyi terk etmiş bir grup idi. Şimdi bileo günleri hayal edince insanın tüyleri dikendiken oluyor. Bizim inancımız,Vâdedilen Mesih ilk Mesih‟e göre daha üstündür.Bu durumda bizim fedakârlıklarımızda daha üstün olmalılar. Peki, sizcebu böyle mi? Bakınız; Vâdedilen Mesih“vasiyet 3 yapmayan münafıktır” demiştirve bu en azından kazançlarımızın yüzdeonunu cemaate vermek demektir. Özeldurumlar için istenilen fedakârlıklar ayrıdır.Oysa cemaatimiz şu anda kazançlarınınon altıda birini veriyor. Bazıları bun-2 İlk Hıristiyanların zamanındaki zalim bir hükümdar.3 Kur‟ân-ı Kerîmin mali fedakârlıklara verdiği önemve günümüzün ihtiyaçlarını dikkate alarakVâdedilen Mesih tarafından başlatılan bir sistem.Detayları için “Vasiyat” eserine bakınız.47


dan da az veriyorken bir kısmı hiç vermiyor.Durum böyleyken “çok yüklendik”deniliyor. Ama soru şudur ki yapmayı hedeflediğimizşey ne kadar büyüktür. “Çokağır bir yük altındayız” diyenlerin misalibir fili kaldırmaya kalkışan ama denerken“bu çok ağır ama” diyen ya da ateş topunututmaya çalışıp da “ama bu yakıyor”diyen birisi gibidir. Siz dünyayı aynen birdinamit parçasının dağı paramparça edipuçurduğu gibi uçurmak isteyen bir cemaatsiniz1 . Ama unutmayın; bu işi başarabilendinamit kendisi de yok oluyor. Acaba odinamit parçası kendisini de patlatmadan,yok etmeden etrafında böyle bir değişiklikyaratabilir mi? Cevabı kesinlikle hayır ise ozaman sizin de başka şansınız yoktur. Sayıolarak azıcık olup da dünyayı fethetmekistiyorsanız dinamit olmak durumundasınız.Azıcık dinamit etrafındaki büyük birbölgeyi altüst eder. Bu ne demek? Sadeceşu ki sizin de ancak kendinizi yok ederekdünyada değişiklik yaratmanız mümkünolur. Peki, soruyorum. Durumunuz böylemi? Bu noktaya geldiniz mi? Eğer cevabınızhayır ise o zaman bu kadar büyük hedefolmasına rağmen nasıl “çok yüklendik,ağır bir yük altındayız” diyebilirsiniz? Herkeskendisini yoklamalıdır. Her AhmediMüslüman‟ın ana gayesi olan ve yaratılışsebebi olan bu çaba için şimdiye kadar neyapmıştır? Bunu sorgulamalıdır. Böyle düşünürsenizanlayacaksınız ki şimdiye kadaryaptıklarınız aslında bir hiçtir.Hepiniz bu ana gayeden habersizsiniz demiyorum.Bunun için ne kadar çabanıngerektiğini hiç biriniz bilmezsiniz de demiyorum.İnanılmaz ihlâs dolu arkadaşlarımızda vardır. Maaşı altmış rupi olan birarkadaşımız yirmi rupilik vasiyet yapmıştır2 . Özel durumlar için ayrıca cemaat ma-1 Bu cümle yanlış anlaşılmasın. Amaç günümüzünteröristlerine benzemek değildir. Yazının her cümlesindende anlaşılacağı gibi burada kastedilendünyada ruhani bir inkılâp, ahlaksal bir değişiklikyaratmaktır. Elbette bu da bir nevi mevcut ahlaksızlığıyok edip uçurmaya benzer.2 Yani her ay maaşının üçte birisini veriyor.Maneviyatli fedakârlık isteyince borçlanarak üç aylıkmaaşını getirdi. Arkasından “borcumuödeyene kadar ben vasiyetin minimumşartı olan onda birini ödeyebilir miyim?”diye bana bir mektup yazdı. Ama yazdığımektuptan beş veya altı gün sonra birmektup daha yolladı. “Yollamış olduğummektubumdan utandım. Ricamdan vazgeçiyorumve yine eskisi gibi üçte bir vasiyetödemek istiyorum” diyordu bu mektup.İşte böyleleri de vardır ve Allah‟a şükürbunlar çoğunluktadır. Ama ben kalanlarada sesleniyorum. Onların da böyle olmalarıiçin nasihat ediyorum. Doğrusunu söylemekgerekirse bir zerre bile kendimiziçin kalmamalıdır. Hayati ihtiyaçlar veüstümüzü örtmek için ne gerekiyorsa çıkarttıktansonra kalanına Allah‟ın malıgözüyle bakmalıyız. Bakınız; sizler cemaategirerken ne kadar büyük bir söz veriyorsunuz.Canımız, malımız, izzetimiz, namusumuz,rahatımız, varlıklarımız her şeyAllah içindir. İşte biat etmenin anlamı budur.Özetle “benim olan her şey Allah‟ındır”diyebiliriz. Yüz rupilik maaşıvarsa aslında hepsi Allah‟ındır. Sonra “herşey” içinde can da dâhildir, eşi ve çocuklarıda dâhildirler, makam ve toplumdakisaygınlık da dâhildir. Bütün bunlara rağmenbirisi eğer fedakârlık istenince “amabu çok fazla” derse biat yaparken aklındanne geçiyordu, bir anlatsın. Eğer zihnindeki“her şey” kavramı tüm vücududeğil, sadece bir bacağı, tüm malı değil,sadece şu kadarı vs. idi ise o zaman haklıdır.Ama eğer her şeyi gerçekten de herşey anlamında kullanmışsa o zaman kemküm etmenin anlamı nedir? “Bu çoktur”diyen aslında “bu vaat ettiğimden fazladır”demek istiyor. Oysa o her şeyi vaatetmiştir! Bu durumda bu fedakârlıklarayük gözüyle de bakamaz. Bütün arkadaşlarımızınbiatın gerçek mefhumunu anlayıpona göre hareket edeceklerini umut ediyorum.İslamiyet‟in ihyası için ne kadarharcamak gerekirse, ne zamana kadarharcamak gerekirse harcayacaklarını umutediyorum. Her şeyi verip insan mutlu ol-48


muyorsa imanı kâmil değildir. Rabbimecemaatimiz gerçekten de böyle olsun diyedua ediyorum.Şu anki sıkıntılarımızı gidermek için önerilerşu şekildedir ki ilave ihtiyaçlarımıznormal çandadan 1 giderilene kadar özelçanda olarak aylık gelirlerinin yüzde kırkınısenede bir kez herkes versin. Bazılarıbundan çekinebilir diye korkmuyorum.Böyleleri diğerlerinin de iradesini zayıflataninsanlardır. Onlar ilerlemek isteyenlerinönünde birer engel gibidirler ve çekilmeleridaha hayırlıdır. Geri çekilmek isteyenlerçekilsin; bizim bundan hiçbir zararımızyoktur. Tersine onların yükü sırtımızdankalkacağı için daha dik dururuz.Dediğim gibi, ihtiyaçlar karşılanana kadarbu aylık maaşın yüzde kırkı senede bir kezverilsin. Bütün bunlar nasıl olacak diyekaygılanmayın, tedirgin olmayın. Şu andafedakârlıklar yapmakta güçlü olanlara değil,zayıf olanlara söylüyorum. Şu andahayat dolu bu şehri ben bomboş bir viraneykende görmüştüm. Bunun da ötesindeVâdedilen Mesih evinden çıktığında yapayalnızolduğu döneme de şahit oldum vebugüne de şahit oldum ki onun (VâdedilenMesih‟in) bir hizmetçisi (yazarın kendisi)yüz binler arasından zor geçiyor. İşte birkişiyi alıp bu kadar kişiye dönüştüren, yüzbinlerce rupilik mali yardım eden Allahmuhakkak ki gelecekte de bizi yalnız bırakmayacaktır.Tersine bu cemaati dahada büyütecektir. Ben bir saniye için bilebu cemaat ilerlemeyecektir düşüncesinizihnime getiremiyorum. Dünyanın önümüzekoyacağı herhangi bir engelin bizi durduracağınaihtimal bile veremiyorum. Busebepten kalbi mühürlenmiş olanlar dışındaherkese söylüyorum. Bu cemaat bu zorgünlerinden geçecektir. Bugün zayıf gibigörünen ve gerçekten de zayıf olanlarınçabalarıyla bu zorlukları aşacaktır. Bakınızcesur general kimdir? O ki zayıf bir orduyladüşmanı fetheder, yüce işleri başarır.ManeviyatKendim için demiyorum. Bu silsile Allah‟ınsilsilesidir. Allah bunun yularını kimin elineverirse o zayıf bile olsa güçlenecektir.Yarınların başarısı ona nasip olacaktır.Onlar kendileri hakkında “biz çok zayıfız”deyip kötü düşünebilirler ama ben kötüdüşünemiyorum. İnşallah benim düşüncemindoğru çıkacağı gün de gelecektir.Yine söylüyorum. Eğer mali durumumuz iyideğilse neden tebliğ yapıp sizin gibi düşüneninsanların sayısını arttırmıyorsunuz?Ben ne zaman sizi bundan menettim? Nedenyükleri azalsın diye sayılarını artırmıyorlar?İşte bu da sizlerin suçudur. Tebliğyoluyla cemaatimizi büyütürseniz yükünüzkendiliğinden hafifleyecektir. Gerçi asıldoğru budur ki müminin bu yükü bu dünyadaazalmaz.Bu noktada arkadaşlara bir iyi haberi devermek isterim. <strong>Cemaati</strong>miz bu sene ikiyeni ülkede kök salmıştır. Bunların birisiHıristiyanların yüz sene çabalayıp ancakbiraz başarı sağladığı, ama bizim tebliğeden arkadaşlarımızın birkaç gün içindeon on beş temiz ruhu kazandığı ülkedir.Kastettiğim Sumatra ve Cava bölgeleridir.İkinci ülke odur ki adı bile geçse kanımkaynıyor, heyecandan tüylerim diken dikenoluyor. Bu ülkenin adı İran‟dır.Vâdedilen Mesih‟in bu ülkeyle bir nispetivardır, alakası vardır. Peygamber Efendimiz“Vâdedilen Mesih farsi-ul-nesil 2 olacaktır”demiştir. İran‟ın başkentinde yirmiyeyakın insan cemaatimize katılmışlardır.Bizi mutlu eden bir husus da şudur kioraya gitmiş olan mübelliğ 3 imiz bizden hiçmali yardım almıyor. Şah Şuja‟nın neslindenolan Şehzade Abdülmecit Sahib‟denbahsediyorum. O Ludhiyana 4 da oturuyorduve hayatını din için vakfetmeye kararverdi. Bende onu İran‟a yolladım. Gelenmektubuna göre binlerce müridi olanönemli insanlar ciddi olarak cemaatin kitaplarınıinceliyor, ilgi gösteriyor.1 Ahmedi Müslümanların zekât dışında yaptıklarımali katkılar.2 Fars kökenli3 Tebliğ eden birisi4 Hindistan‟da bir şehir49


ManeviyatTebliğimizin Allah tarafından nerelere kadaryayıldığını anlatan bir olayı da anlatayım.Geçen sene Türkiye‟de yaşanan veKürtlerin başlattığı ayaklanmayı Şeyh Saidadlı birisi başlatmıştır. Bu ayaklanma okadar şiddetliydi ki Türkler üç yüz bin kişilikbir orduyla ve İsmet Paşa gibi büyük birismin önderliğinde ancak bunu durdurabildiler.Yakalanan Şeyh Said “falanca olayolmasaydı ben asla bu ayaklanmayı başlatmazdım,katılmazdım. Doğrusu Hindistan‟agidip <strong>Ahmediye</strong> Müslüman cemaatinekatılıp hayatımı din adına vakfetmeyekarar vermiştim” demiş. Her ne kadarTürkler onu öldürmüş olsalar da bu olaycemaatin tebliğinin nerelere kadar yayıldığınınve önemli isimlerin kulak astıklarınınbir göstergedir. Şayet Şeyh Said, cemaatiyakından tanımış olsaydı ve inancımızagöre ülke amirlerine karşı başkaldırmanınkesinlikle günah olduğunu bilseydibu ayaklanmanın bir parçası olmazdı.Mali durumumuz sıkışık olduğu için yenikonulara girmemeye karar verdim. ŞimdilikAmerika‟daki misyonumuza harcananparayı kısıtladım ve Hindistan için harcananıarttırdım ki cemaatimiz burada artsınve daha çok kişi katılsın. Daha çok fedakârlıkyapmak şarttır ama fedakârlık yapacakadamların artması da o kadarönemlidir. Altın yumurtlayan tavuğu kesipöldürmek de akıllı bir iş değildir. <strong>Cemaati</strong>nmali durumunun ıslahı için gerekenadımlar atılmalıdır. Bunun için birbirinizleişbirliği yapmanız da önemlidir. Çeşitliüreticiler vardır. Ahmedi tacirler Ahmediüreticilerden mal alırlarsa ikisinin de malidurumu iyileşir ve dolayısıyla cemaatindurumu da. Her Ahmedi mümkün mertebeAhmedi esnaftan alışveriş yapsın. Bu dafaydalı olacaktır. Tebliğ edenler de katkıdabulunabilirler. Gittikleri her yerde,konuştukları her insanı Ahmedi üretici veyaesnaftan alışveriş yapsın diye teşvikedebilirler.Şûra sırasında da Ahmedi üreticiler mallarınıgetirip gösterebilirler. İnsanlar da lazımolunca kimden ne alabileceklerini öğrenmişolurlar. Sonra Ahmediler işsizAhmedilere iş vermeye çalışmalıdırlar.Bazı arkadaşlarımız bu konuyu önemsemişlerdirama bazıları da pek umursamamışlardır.Sonra istiyorum ki Ahmedi Müslümanlarşehirlere gidip yeni meslekleri deöğrensinler.Sonra vefat edenlerin geride bıraktıklarıailelerin yardımı da önemlidir. Biz “herşeyi din için vakfedin” diyoruz. Bu nasihatimizegönülden bağlananlar ve uygulayanlarvefat edince aileleri gerçekten zordurumda olabiliyorlar. Böyle aileler içinbir fon olması gerekir. Katkıda bulunmasışart olmasa da isteyen bulunsun. Hayattaykenbelli miktarlarda mali fedakârlıkyapanlara veya onların ailelerine bu fondangerektiğinde para aktarılmalıdır. Şimdilikdetaylara giremeyeceğim ama şûradabu konuyu açmak istiyorum Hem faiz veyaklasik sigortaya benzemesin, hem cemaatinişine yarasın istiyorum. Ölenin arkasındakalanları belli yaşa kadar destekleyebilirizveya eğitim verdirtebiliriz. Bunlarınhepsi mümkündür.Bunlar da cemaatin genel mali durumunuiyileştirmeye yönelik kararlardır. Ama dikkatleuygulanmalıdırlar. Şeriatın prensiplerineters düşmemelidirler. Böylece cemaatimizbiraz güvende hissedecektir.Gerçi yine söylüyorum, mümin sadece Allah‟atevekkül etmelidir.Devam edecek…50


ManeviyatZorluklar içindeyken "Elhamdülillah" deyinVadedilen Mesih‟in 1. Halifesi Hz. MevlanaNureddin, Hakaik-ul Furkan, c.1, s.10/11‟dediyor ki;Elhamdülillah kelimesi uçsuz bucaksız bir denizdir,ben bunu namaz içinde okuyunca duraklarımve bu denize dalarım. İnsanlar geneldezorluk günlerinde isyana doğru gider, nedenAllah-u Teâlâ beni bu zor duruma soktuvs. diye. Ben de diğer insanlar gibi çok büyükzorluklarla karşı karşıya kaldım ve bazen buzorluklar o kadar korkunç olurdu ki canımelimden gider diye düşünürdüm. Ben Kur‟an-ıKerim‟i açıp oradaki ilk kelimeyi Elhamdülillah‟ıokuduğum zaman benim içim açılır vecoşar. Bu ne güzel kelimedir. Allah‟a tamşimdi hamd etme vaktidir. Neden hamd etmevaktidir? Düşünebilirsiniz ki zaten zorluk günlerindeyizve insanlar genellikle sıkıntı anlarındaşikâyetçi olurlar.Yedi sebepten dolayı insan zorluk günlerindeAllah‟a (c.c.) çok çok hamd etmelidir.1- İnsanın başına gelen sıkıntılar çeşit çeşittir.Bunların bazıları dinidir bazıları ise dünyevidir,insanın başına her iki türlüsü de gelebilir.Dini sıkıntı açısından olabilirdi ki insan öyle birgünah işleyebilirdi ki mesela çocukları dindenuzaklaşır veya kendisi mürted olur bu insanın.Bundan dolayı orada "Elhamdülillah: Ey Allah!Hamd senindir ki sen bu kadar büyük lütufettin ki dünyevi sıkıntılarla beni karşı karşıyabıraktın ve dini bir musibet benim başımagelmedi."2- Sonra, insanın başına sıkıntılar geldiği zamano insanın günahları için kefaret olur. VeMümin düşünür; "bu Allah‟ın ne büyüklütfudur ki kıyamet günü beni cezalandıracağınabeni çeşitli sıkıntılardan geçirdi ve beniahiretteki azaptan korudu Elhamdülillah."3- Her musibetten daha beter bir musibetvardır. Ve Mümin; Allah-u Teâlâ beni dahabeter bir sıkıntıdan korudu diyerek Elhamdülillahder.4- Kur‟an-ı Kerimden ve Hadisi şeriften şunuanlamaktayız. Bir musibetle karşı karşıya kaldığızaman sabır edenlere ecir vardır veResulüllah (S.A.V.) buyuruyor ki;Hazırlayan: Şaziye PaktürkMümin her musibet anında sadece “İnna lillahive İnna ileyhi raciûn” okur.Ve şöyle dua eder “Allah‟umme ecirnî fimusibetî, ve vahlufnî hayran minha” yani;“Ey Allah‟ım! Bu musibetin karşılığı olarakbana ecir ver ve bunun yerini hayır alsın” diyedua eder.5- Beşinci olarak Kuranı Kerim diyor ki musibetlervaktinde sabır edenlere üç türlü ecirvardır.“Ve beşşiris sabirin ellezine iza esabethümmusibetün gâlû inna lillahi ve inna ileyhiraciûn ulaike aleyhim salavatüm minrabbihim”“Müjdele Ey Allah‟ın Resulü; Musibet başlarınageldiği zaman inna lillahi ve inna ileyhiraciun diyenlere müjdele, onlar üzerinde Allah‟ınsalâvatları vardır." Bu insanlar Allah‟ınsalâvatlarına nail olurlar. Ve insan orada "Elhamdülillah,Allah-u Teâlâ beni salâvatlaralayık gördü" diyerek Allah‟a hamd eder.6- Altıncısı “Ve Rahmâ” rahmet iner. Mümin;“Ben ne kadar hakir bir insan olduğum haldeAllah-u Teâlâ beni rahmetlerin ineceği yerolarak gördü Elhamdülillah.”7- Ve en son Allahu Teâlâ diyor ki “Ve ulaikehümül mühtedûn” Bu insanlar hidayet sahibiolup hidayet üzerinde Allah‟a giderler, hidayetlesonuçlanır onların bu musibetleri. Veorda da mümin derki “Her türlü övme veövülme Allah‟a aittir ki O bana dünya nimetleriverebilirdi ve ben bu yüzden sapıtabilirdimde, ama o, benim hayatım hidayetle sonuçlansınistedi ve beni seçti Elhamdülillah."Ve Nurettin hazretleri diyor ki; bir insan zorlukgünlerinde bütün bu nimetleri tasavvuretse onun içinden Elhamdulillahi RabbilAlemîn'den başka söz çıkmaz. Ne kadar güzelbir öğretidir Elhamdülillah. Bu, Allah‟ın banabağışladığı çok latif bir nüktedir. İnsanın kalbinivecde veren, coşturan bir kelimedir Elhamdülillah.Bu nedenle Kur‟an-ı Kerim bu kelimeyle başladıve Resulüllah (S.A.V.) bütün hitaplarınaElhamdülillah ile başlardı.51


ManeviyatDua Gerçeği ve Duanın ŞartlarıBu tür konuların sık sık tekrar edilmesigereklidir. Çünkü insanlar çabuk unutuyorlar.Bu devirde, Müslümanlar arasında duaresmi bir hal almıştır. Namaz kılıyorsun,bir el kaldırıyorsun, hoca Arapça bir şeylerokuyor, sende âmin diyorsun. Halen buişlem resmi bir protokol olarak yapılagelmektedir.Bir mümin ancak dua vasıtasıyla Allah‟uTeâlâ‟ya ulaşabilir. Şöyle ki;"Allah‟u Teâlâ (c.c.) çok rahmet edendir.O'nun rahmet denizi tükenmez bir denizdirve O'nu arayan hiçbir zaman O'na ulaşmaktanmahrum kalmaz. Ama bunun için gecelerikalkıp Allah'a dua edin ve O'nunlütfunu talep edin."Dua sizce yanlış anlaşılmamalı. Duanın neetkisi var diye düşünülmemeli. Bakın, buinsanın yaratılışında vardır. Görmüyor musunuz,bebek acıktığı zaman ağlaya sızlayasüt istiyor, bağırıyor çağırıyor. Böyleceızdırabını bildiriyor. Ananın vücudu kendiliğindenharekete geçiyor ve göğüslerinekendiliğinden süt iniyor.Kul ile Allah arasındaki ilişki de işte buşekildedir. Bunu normal insanlar anlamayabilirler,ama anneler iyi bilirler. Bir anneile bebek arasındaki ilişki nasılsa, kulile Allah arasındaki ilişki de böyledir. KulAllah'a yalvardığı zaman, ama içtenlikle,ızdırap duyarak ve ağlaya sızlaya yalvarırsa,işte o zaman Allah'tan da rahmet sütüiner. Bu zaten dua için de gerekli şartlardandır.Yani içtenlikle, ızdırap çekmemiz, içtenlikleacıktığımızı bildirmemiz. Sadece kurudille edilen duanın bir anlamı yoktur. İçtenolmak şarttır.52Hazırlayan: Yasemin ÇilYine dikkat ediniz ki, namaz bir vergi değildir.Bugün devamlı olarak hocalar öyleanlatırlar ve derler ki namaz borcumuzdur.İşte bu nedenledir ki borçlunun alacaklısındankaçması gibi, Müslümanlarnamazdan kaçıyorlar. Çünkü böyle bir ilişkikuruluyor. Sanki hâşâ Allah‟u Teâlâ alıcıdır,bizde borçlu. Bu yüzden de namazkılanlar hızlı hızlı bir şekilde ateş üzerindeduruyorlarmış gibi çarçabuk namazı kılıpbitiriyorlar. Namaz bir vergi değildir. Tamtersine kul ile Rabbi arasında ebedi birilişki kurmak içindir. Kul ile Rabbi arasındabir çekicilik ve karşılıklı bir ilişki vardır.Allah‟u Teâlâ bu ilişkinin devamlılığınınsağlanması için, bizim için namazı emretti.Nasıl bir meyvenin bir lezzeti varsa,yemenin içmenin bir lezzeti varsa, namazındabir lezzeti vardır. O'nun içine Allah‟uTeâlâ bir lezzet koymuştur ve bulezzetle ilişki sürer. Kul ile Allah arasındakio çekicilik, o birbirlerine olan bağ bulezzetle devam eder. Bir evlilikte erkekile bayanın ilişkisinde lezzet yoksa o evlilikbozulur. Aynen bunun gibi mümin kulile Allah arasında eğer bir lezzet yoksa, oilişkide, namazda bir lezzet yoksa o ilişkifesada uğrar ve bozulur. Bu yüzden sizüzerinize kapıyı kapatıp Allah'a dua etmelisinizki, O bu ilişkinin kalıcı olması konusundasize yardım etsin ve size o lezzetinasip eylesin. Kul ve Rabbi arasında devametmesi gereken lezzeti size nasip etsin.Bu ilişki nurlarla doludur. Kul ve Rabbiarasındaki bu lezzet ilişkisi (ki onun ayrıntılarınıtarif etmek mümkün değildir) olmadığımüddetçe bir insan, hayvandanfarklı değildir. Eğer hayatınızda birkaçkere dahi lezzet aldıysanız ve bunu hisset-


Maneviyattiyseniz tamam siz tadını aldınız, ancak busize hayatınızda birkaç kere bile nasip olmadıysasiz körsünüz. Ayrıca namazda Fatihasuresiyle dua etmek çok etkileyici,çok tesirlidir. Siz ne kadar namazı tatsıztuzsuz kılsanız bile namaz içerisinde"İyyake na'büdü ve iyyake nesta'in" ayetikerimesini sık sık tekrarlayın. Namazınızne kadar lezzetsiz olsa dahi buna zorlayınkendinizi. Ne demektedir bu ayeti kerime"Ey Allah'ım biz yalnız sana ibadet ederizve yalnız senden yardım dileriz.” Yani, EyAllah'ım bak benim namazımda lezzet yok,ben sana tapıyorum, sana ibadet ediyorum,senden yardım diliyorum. Bana bukonuda lezzet nasip eyle.Yine "İhdinassıratal müstakim" ayeti kerimesinide sık sık tekrarlayın.Yine özellikle secdede iken şunu söyleyiniz;"Ya hayyu ya kayyum bi rahmetikeestagiz","Ey hay ve kayyum olan Allah senin rahmetindenyardım dilerim.” Burada Hayyne demektir? "Ya hayyu": Ey Diri Olan,bende manen dirilmek istiyorum, beni diriltölüm halinden beni çıkart. "Ya kayyum":Kendisi Kayy yani Kendisi kalıcıolup, herkesin kalıcı olması O'na bağlıolan, benim bu ilişkim seninle kalıcı olsun.Bu demek değildir ki, bir iki gün devametsin, bu ilişkiden benim aldığım lezzetkalıcı olsun, daimi olsun ve devam etsin.Bakınız hayatın hiç itibarı yok. Ne zamansona ereceğini de bilemeyiz. Dünya birgaflet yeridir. Onun için geceleri kalkındua edin. Ormanlara çıkın yalnız kalıp duaedin. Yalnız iken üzerinize kapınızı kapatıpdua edin ki, Allah‟u Teâlâ sizi NefsiEmmare (Yani kötülüğe teşvik eden nefis)'denkurtarsın ve elinizden geldiğinceAllah‟u Teâlâ‟ya yalvarmayı adet edinin.Çünkü o ağlayanlara Rahmet eder. Elinizdengeldiğince Allah'a yalvarmayı adetedinin. Çünkü O, ağlayanlara rahmeteder. Ayrıca Allah indinde tertemiz olmayaçalışın ki Kuran'ın istediği budur. Tembellikhiçbir işe yaramaz ve hiçbir hedefeulaştırmaz. Hiç çabanız olmadan, ulaşacağınızmenzil de bir hiçtir.Biliniz ki dua ile çok büyük mucizeler gerçekleşir.O kadar ki, kuru bir ağaç dahiyeşerir ve ölü diriltilir. Duanın büyük tesirlerivardır. Ne kadar günah içine batmışolursanız olun, dua sizi kurtarır. "Allah'ınlütfunu cezbetmenin en kolay yolu duadır."Ama duanın cezbedici olması için debazı şartlar vardır.Bir kere kalbinizin rikkatli olması gereklidir.Ne demektir rikkat? Yani kalp yumuşaklığılazımdır. Kalbinizde ızdırap veüzüntü olması lazım. Tevazu ve acizlikiçinde olmak gereklidir. İşte bu duygularlaedilen dua Allah'ın lütfunu cezbeder vegerçek amacınıza sizi ulaştırır. Derler kigerçek anlamda dua nedir? Gerçek anlamdadua eden kişinin ruhu, Allah'ın indindebir suyun aktığı gibi akar gider Rabbine.İşte böyle bir duada insan kendi zaaflarıve tökezlemelerinden dolayı güçlü vemuktedir olan Allah'tan güç ister ve mağfiretdiler. Çünkü kendini çok güçsüz görür.İşte kendini ne kadar güçsüz görüyorsaonun ruhu o kadar akıp Allah'a (c.c.) doğrugider. Bu öyle bir durumdur ki, bununikinci ismi ölümdür. Sanki insan bir ölümdengeçer. Böyle bir an size nasip olursaanlayınız ki o an duanın kabulünün vaktidir.İnsana duaların kabulünün kapılarıaçılır. Allah'a çok yaklaşmış olan insanlarınhali budur. Bu insanlar artık bir ölü gibikendi istek ve iradesi kalmamış bir şekildeAllah'ın elindedir. Bu insanın duaları çarçabukkabul edilir ve gerçek makamdabudur.53


ManeviyatNamaz; Zirvede dalgalanması gereken SancakPeygamber Efendimiz (s.a.v.) Peygamberliğinilk on üç senesini Mekke’degeçirdi. Bu dönem sıkıntılarladolu bir dönemdi. “Gözümün serinliğinamazdadır 1 ” diye haykıran PeygamberlerinPeygamberi için en büyüksıkıntı ve eziyet Kendisini namazdanalıkoymalarıydı. Mekkeli kâfirler iseO’nu en büyük zevkinden mahrumetmek için her türlü kötülüğe başvurup,kendilerini tatmin etmeye çalışırlardı.Allah (c.c.) bu durumdanbahsederken şöyle buyurmaktadır:“Namaz kılarken bir kulu (yani Peygamberimi)menedeni gördün mü? 2 ”Abdullah bin Mesud‟un (r.a.) rivayetinegöre, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Kâbeyakınlarında Rabbi huzurunda secdeyekapanmışken, bedbahtlardan Ukbe bin ebiMuit boğazlanmış olan bir dişi deveninrahmini getirip kâinatın Efendisi‟nin üzerineattı. Ta ki Hz. Fatıma (r.a.) gelip onuüzerinden aldı.Ebu Cehil bir kaç kere O‟nu ibadettenuzaklaştırmak için tehdit edip, “bütünvadiyi toplayıp sana eziyet vereceğim”demişti. Ama bunların hiç birisi PeygamberEfendimiz‟i (s.a.v.) gözünün serinliğiolan namazdan uzaklaştıramadı.Urve bin Zübeyr‟in rivayetine göre, gününbirinde kendisi, Abdullah bin Amr bin As‟a“İslamiyet’in ilk günlerinde PeygamberEfendimiz’e Mekkeliler tarafından çektiri-1 Eş-şifa, Kadı Eyaad, c.1, s.862 Alak Suresi, a.10-11Yazan: Raşit Paktürklen eziyetler hakkında bana bir şeyler anlattı.”dediğinde o şunları anlattı: “Birgün Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Kâbeavlusunda namaz kılarken Ukbe bin EbiMuit geldi. Gelir gelmez mübarek omzundanyakalayıp boynuna bir bez yahut kumaşbağlayarak boynunu öylesine sıktı kineredeyse O’nu öldürecekti. O zaman Hz.Ebu Bekir (r.a.) ilerleyip, bedbahtı omzundantutup şöyle dedi “Ey zalim! Rabbimsadece Allah’tır deyip apaçık delillerlegeldiği için mi onu öldürmek istiyorsun.”Bedir savaşında o kendisinin veya cemaatininölümünden değil ibadetin ve namazınyok olacağından endişe edip Rabbine şöyleyalvarmaktaydı: “Sana iman eden bu ufacıkcemaat bugün yok olursa kıyametekadar sana ibadet eden olmayacak?” Buen tehlikeli anda dahi Peygamberimizindüşündüğü ibadet ve namaz idi. O‟nun buyalvarış şekli öylesine Allah‟ın hoşuna gittiki, Mekkeliler o gün güvendikleri erlerinhepsinin yok olduğuna ama ibadetin yokoluşundan endişe duyan bu küçücük taifeninyenilmez olduğuna tanık oldular.Sona ermeyi bilmeyen uzun bir eziyet vesıkıntı dönemi yaşamış olmasına rağmen,hiç bir eziyet O‟nu ibadetten vazgeçiremedi.Mübarek vücudu yorgun olsa dahi,ibadet O‟na öylesine lezzet veriyordu ki ORabbin huzurunda secdelere kapanmaktanhiçbir zaman yorulmadı ve son nefesinekadar ibadet sancağını hep zirvede dalgalandırmayadevam etti. Kendisi ömrünüibadetle geçirdi. İbadete olan aşkı etrafındakileriöylesine etkiledi ki, O dahahayattayken, bitmez tükenmez bir ibadet54


okyanusu onlarla meydana geldi. Onlarınher birisi Peygamberleri gibi zorluk ve refahta,fakirlik ve zenginlikte, barışta vesavaşta, yuvalarında ve yolculukta ibadetsancağının hep zirvede dalgalanmasınısağladılar. Peygamber Efendimiz‟inbe‟setinin 1 tek hedefi buydu. Vefat vaktindeashabın namazda olduğunu öğreninceçok sevinmişti. Çünkü be‟setinin amacıgerçekleşmiş olduğundan artık Sevgilisinekavuşma zamanı gelmişti. Nitekim büyükbir huzur, teskin ve rahatlık içinde gözünükapadı ve Rabbiyle mulaki oldu.Bugün de namaz ve ibadet sancağının zirvededalgalanması bizden bir fidye istemektedir.O da Peygamber Efendimiz‟leashabının fedakârlıklarının aynısının gösterilmesidir.İbadet sancağının yeniden zirvededalgalanması ve Tevhid fidanlarınınbütün dünyada ekilmesi için Allah (c.c.),vaatlere uygun olarak Müslüman <strong>Ahmediye</strong><strong>Cemaati</strong>ni kurdu. Kuran-ı Kerim Nur Sure‟sindesalih amel işleyen mümminlerincemaatine hilafet sözü vermektedir. Allah‟aşükürler olsun ki, O bizlere hilafetnimetini verdi. Ama hilafet sözünü verenayetten hemen sonra o “hepiniz namazkılın, zekât verin ve Peygambere itaatedin ki, rahmet edilesiniz” diye bizi uyarmıştır.Eğer biz hilafet nimetinden faydalanmakve rahmet edilmek istiyorsak, o zamannamaza Peygamber Efendimiz ve ashabıgibi önem vermemiz, Vâdedilen Mesih(a.s.) ve halifelerinin yolunu izlememizgerekir. Allah bize bunu nasip eylesin.Âmin.Maneviyat1 Gelişinin gayesi55


Maneviyat100. Yıl DualarıFATİHA SÛRESİ (Günde 7 defa)Ey Rabbimiz! Bize doğru yol gösterdikten sonragönlümüzü şaşırtma, bize kendi katındanrahmet bağışla, şüphesiz sen sonsuz bağıştabulunansın. (Günde 33 defa)Sonsuz kerem ve rahmet eden Allah‟ın adıyla(okumaya başlıyorum.) Her türlü övgü âlemlerinRabbi olan Allah‟a mahsustur. (O Allah)sonsuz kerem ve rahmet edendir. Mükâfat veceza verilecek günün sahibidir. (Ey Allah‟ım!)Ancak sana ibadet eder ve ancak senden yardımdileriz. Bizi doğru yola ilet, Nimetleriverdiğin kimselerin yoluna, (sonraları) gazabınauğramamış ve doğru yoldan sapmamış olanlarınyoluna (ilet.)SALAVAT-I ŞERİF (Günde 33 defa)Ey Rabbimiz! Bize dayanma gücü ver ve adımlarımızısağlamlaştır ve inanmayanlara karşıbize yardım et! (Günde 11 defa)Allah‟ım! Düşmanlarımızın karşısında seni kalkanyaparız ve onların şerlerinden sana sığınırız.(Günde 11 defa)Ben her günah için Rabbim olan Allah‟tan bağışlamasınıdilerim ve ona yönelirim.(Günde 33 defa)Allah‟ım! Muhammed (s.a.v.) ve onun âlinesalâtü selam eyle, İbrahim (a.s.) ve onun âlinesalâtü selam eylediğin gibi. Muhakkak ki Senher türlü övgüye layık ve yüce olansın.Allah‟ım! Muhammed (s.a.v.) ve onun âlinebereketler ver, İbrahim ve onun âline verdiğingibi. Muhakkak ki Sen her türlü övgüye layıkve yüce olansın.Allah‟ı tesbih ederim ve O‟na hamd ederim.Büyük ve yüce olan Allah‟ı tesbih ederim. Allah‟ım!Muhammed (s.a.v.) ve onun âline salâtet. (Günde 33 defa)Huzur (atba) 1 , bu dualardan başka her gün fazladan 2rekât nafile namaz kılınmasını ve tutabilenlerin ayda1 gün nafile oruç tutmalarını her Ahmedî Müslüman’danistediler.1 “atba”: “Ayyadahulahu taala bi nasrihil aziz”,“Ey Allah‟ım galip gelen yardımınla ona destek ol.”demektir.56

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!