12.07.2015 Views

Kainatın Efendisi - Mehmet Oruç

Kainatın Efendisi - Mehmet Oruç

Kainatın Efendisi - Mehmet Oruç

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

ve dünya hayatından başka bir şey kabul etmiyor. Bir kısmı ise Allahü teâlâya ve ahiret gününe inanıyor;fakat insandan bir peygamberin geleceğini kabul etmiyordu.Bir kısmı da Allahü teâlâya inanıyor, ahirete inanmıyordu. Diğer büyük bir kısmı da, Allahü teâlâyaşirk koşup putlara tapıyordu. Müşriklerin herbirinin evinde bir put bulunuyordu. Bütün bunlardan başka,hazret-i İbrahim’in bildirdiği din üzere olan ve Hanifler denilen kimseler de vardı.Bunlar Allahü teâlâya inanır ve putlardan uzak dururlardı. Peygamber efendimizin babası Abdullah,dedesi Abdülmuttalib, annesi ve bazı kimseler, bu din üzere idiler. Haniflerden başka bütün gruplar batılyolda olup, büyük bir zulmet ve karanlığa gömülmüşlerdi.Âlem mahzun, varlıklar mahzun, gönüller mahzundu. Yüzler gülmeyi unutmuştu. Allahü teâlânın,diğer mahluklardan üstün olarak yarattığı insanların, Cehennem’den kurtulmalarına sebep olacak birkahraman lazımdı.Çünkü her Peygamberin gelişi böyle olmuştu. Her biri güneş gibi doğup karanlıkları aydınlığa, nuraçevirmişlerdi. Şimdi de cahillik, vahşet zirvedeydi. İnsanlar insanlıktan çıkmışlardı. Bu karanlıktankurtaracak, insanlara insanlıklarını hatırlatacak Resul gelmek üzereydi... Bütün alametleri teker tekerortaya çıkıyordu artık...Dünyayı teşrifleriHoş geldin ya ResulallahYedi kat yer, yedi kat gök, kısaca bütün âlem büyük bir hürmet ve sevinç içinde; Seyyid-il-Mürselin,Hatem-ül-enbiya, Habib-i Huda olan efendisini beklemekte artık...Bütün mahlukat; “Hoş geldin ya Resulallah!” demek için hazır... Hicretten 53 sene evvel Filvak’asından iki ay kadar sonra, Rebi’ul-evvel ayının on ikinci Pazartesi gecesi sabaha karşı Mekke’ninHaşimoğulları mahallesinde, Safa Tepesi yakınındaki saadethanede hasretle beklenen, Allahü teâlânınnuru “Muhammed Mustafa sallallahü aleyhi ve sellem” doğdu, O’nun teşrifiyle âlem, yeniden hayatbuldu. Karanlıklar, birden “Nur” ile aydınlandı.Şereflerin en yücesine mazhar olan annelerin en bahtiyarı hazret-i Amine, hamileliğini şöyleanlatır:O Servere hamile olduğum günlerde, hiç acı ve elem görmedim. Hamile olduğumu hissetmezdim.Ancak altı aydan sonra bir gün, uyku ile uyanıklık arasında bir kimse bana;- Senin hamile olduğun kimdir, bilir misin? dedi.- Bilmiyorum, cevabını verince;- Bilmiş ol ki, Peygamberlerin sonuncusuna hamilesin! haberini verdi.Doğum zamanı yaklaşınca, o kimse tekrar geldi, dedi ki: “Ey Amine! Çocuk doğunca, ismini‘Muhammed’ koy!”Hazret-i Amine validemiz, doğum anını da şöyle anlatır:“Doğum anı geldiğinde, heybetli bir ses işittim. Ürpermeye başladım. Sonra beyaz bir kuş gördüm,gelip kanadı ile beni sıvazladı. Korku ve ürpertiden eser kalmadı. O anda susamış, sanki hararettenyanıyordum. Yanımda süt gibi beyaz, bir kase şerbet gördüm. O şerbeti, içmem için bana verdiler. İçtim,baldan tatlı ve soğuk idi. Artık susuzluğum kalmamıştı.Sonra büyük bir nur gördüm, evim o kadar nurlandı ki, O nurdan başka bir şey görmüyordum. Osırada etrafımı sarıp, bana hizmet eden pek çok hanım gördüm. Boyları uzun, yüzleri güneş gibiparlıyordu. Bunlar, Abdü Menaf kabilesinin kızlarına benzerlerdi. Bunların birden bire ortayaçıkmalarından hayret içinde idim.Onlardan biri dedi ki: “Ben Fir’avn’ın hanımı Asiye’yim!” Diğeri de; “Ben de Meryem bintiİmran’ım. Bunlar da Cennet hurileridir” dedi.Yine o esnada beyaz, uzun ve gökten yere kadar uzanmış ipek bir kumaş gördüm. “Onuinsanların gözünden örtün” dediler. O anda bir bölük kuş peyda oldu. Ağızları zümrütten, kanatlarıyakuttandı. Korkudan terlemiştim, düşen ter damlalarından misk kokusu yayılıyordu.O halde iken gözümden perdeyi kaldırdılar. Bütün yeryüzünü doğudan batıya kadar gördüm.Etrafımı melekler kuşatmıştı. Muhammed (aleyhisselam) doğar doğmaz, mübarek başını secdeye koydu,şehadet parmağını kaldırdı. Sonra gökden, O’nu bürüyen, beyaz bir bulut parçası indi.Bir ses işittim; “O’nu mağripten maşrıka kadar her yerde gezdirin. Gezdirin ki, cümle âlemO’nu ismiyle, cismiyle ve sıfatıyla görsünler. O’nun isminin Mahi olduğunu yani Allahü teâlâ,O’nunla şirki yok ettiğini bilsinler” diyordu.O bulut da gözden kayboldu ve Muhammed’i (sallallahü aleyhi ve sellem) bir beyaz yünlü kumaşiçinde sarılı gördüm. Yine o sırada, yüzleri güneş gibi parlayan üç kişi geldi. Birinin elinde gümüşten biribrik, birinin elinde zümrütten bir leğen, birinin elinde de bir ipek vardı.İbrikten sanki misk damlıyordu. Mübarek oğlumu leğenin içine koydular. Mübarek başını ve

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!