12.07.2015 Views

Kainatın Efendisi - Mehmet Oruç

Kainatın Efendisi - Mehmet Oruç

Kainatın Efendisi - Mehmet Oruç

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Bu arada hazret-i Ebu Bekir de hicret için izin istedi. Resul-i ekrem efendimiz, “Sabr eyle! Ümidimodur ki; Allahü teâlâ bana da izin verir. Beraber hicret ederiz” buyurdu.Hazret-i Ebu Bekir; “Anam-babam sana feda olsun! Böyle ihtimal var mıdır?” diye sorunca,Peygamberimiz; “Evet vardır” buyurarak sevindirdiler. Hz. Ebu Bekir sekiz yüz dirhem vererek iki devesatın aldı ve o günü beklemeye başladı.Artık Mekke’de; sevgili Peygamberimiz ile hazret-i Ebu Bekir, hazret-i Ali, fakirler, hastalar, ihtiyarlarve müşriklerin hapse attığı mü’minler kalmıştı.“Sana hiçbir zarar gelmez!”Mekke’den hicret edip kendilerine sığınan muhacirleri, Medineliler çok iyi karşılayıp, misafir ettiler.Onların rahat etmeleri için hiçbir fedakarlıktan kaçınmadılar. Kan kardeşliğinden de öte bir kardeşlikmeydana geldi. Aralarında kuvvetli bir birlik oluştu...Medine’ye hicret; Resulullah’ın da hicret edip Müslümanların başına geçeceği ihtimaliyle, Mekkelimüşrikleri telaşlandırmıştı.Önemli işleri görüşmek için bir araya geldikleri Dar-ün-Nedve’de toplandılar, ne yapacaklarınıkonuşmaya başladılar. Şeytan, Şeyh-i Necdi kılığında yani ihtiyar bir Necdli şeklinde müşriklerin yanınageldi. Konuşmalarını dinledi. Çeşitli teklifler öne sürüldü. Fakat hiçbiri beğenilmedi.Sonra şeytan söze karıştı ve; “Düşündüklerinizin hiçbiri çare olamaz. Çünkü O’ndaki güler yüz vetatlı dil her tedbiri bozar. Başka çare düşününüz” diyerek fikrini söyledi.Kureyşin reisi olan Ebu Cehil; “Her kabileden kuvvetli bir kimse seçelim. Ellerinde kılıçları ileMuhammed’in üzerine saldırsınlar. Kılıç vurup kanını döksünler. Kimin öldürdüğü belli olmasın. Böylecemecburen diyete razı olurlar. Biz de diyetini verir, sıkıntıdan kurtuluruz” dedi. Şeytan da, bu fikri beğendive hararetle teşvik ve tavsiye etti.Müşrikler bu hazırlık içindeyken Allahü teâlâ, Resulüne hicret emri verdi. Cebrail aleyhisselamgelerek, müşriklerin kararını ve o gece yatağında yatmamasını bildirdi.Sevgili Peygamberimiz hazret-i Ali’ye kendi yatağında yatmasını, bıraktığı emanetleri sahiplerinevermesini söyleyerek, “Bu gece yatağımda yat uyu, şu hırkamı da üzerine ört! Korkma, sana hiçbirzarar gelmez” buyurdu.Hazret-i Ali, Peygamber efendimizin emr ettiği şekilde yattı. Habibullah’ın yerine hiç korkmadankendi nefsini feda etmeye hazırdı.Hicret gecesi müşrikler, Resulullah efendimizin saadethanelerinin etrafını sarmışlardı. Peygamberefendimiz mübarek evlerinden çıktılar. Yasin-i şerif suresinin başından on ayet-i kerimeyi okudular ve biravuç toprak alıp kâfirlerin başına saçtılar. Oradan uzaklaştılar.Bir müddet sonra müşriklerin yanına biri gelip; “Burada ne bekliyorsunuz?” diye sorunca;“Muhammed’in evden çıkmasını” diye cevap verdiler. O gelen; “Yemin ederim ki, Muhammed aranızdangeçip gitti, başınıza da toprak saçtı” dedi.Müşrikler, ellerini başlarına götürdüler. Hakikaten, başlarında toprak buldular. Derhal kapıya hücumedip içeri girdiler. Hazret-i Ali’yi, Resul aleyhisselamın yatağında görünce, Resul-i ekremin neredeolduğunu sordular.Hazret-i Ali; “Bilmem! Beni, O’nun muhafazasına memur mu ettiniz?” dedi. Bunun üzerinehazret-i Ali’yi tartakladılar. Kabe’nin yanında bir müddet hapsettikten sonra bıraktılar. Müşrikler,Resulullah efendimizi bulmak için dışarıya çıkıp aramaya başladılar.Önce hazret-i Ebu Bekir’in evine giderek, kızı Esma’ya sordular. Cevap vermeyince döğdüler. Heryeri aramalarına rağmen, bulamadılar ve çılgına döndüler.En azılıları olan Ebu Cehil, Mekke ve civarında tellallar bağırtarak, sevgili Peygamberimizi vehazret-i Ebu Bekir’i bulup getirenlere ve yerlerini bildireceklere 100 deve vereceğini vaad etti. Onun buvaadini duyan ve mala tamah eden bazı kimseler silahlanıp, atlarına binerek aramaya koyuldular.Resulullaha da izin verildiResulullah efendimiz, hazret-i Ebu Bekir’in evine teşrif edip, “Hicret etmeme izin verildi”buyurunca, Ebu Bekir-i Sıddik heyecanla; “Mübarek ayağınızın tozuna yüzümü süreyim ya Resulallah!..Ben de beraber miyim?” diye sorunca, Efendimiz, “Evet...” buyurdular.Hazret-i Sıddik, sevincinden ağladı. Gözyaşları arasında; “Anam-babam, canım sana feda olsun yaResulallah! Develer hazır. Hangisini murad ederseniz onu kabul buyurunuz” dedi. Âlemlerin sultanı;“Benim olmayan deveye binmem. Ancak parası ile satın alırım” buyurdular. Bu kesin emir karşısındamecbur kalan hazret-i Sıddik, devenin fiyatını söyledi.Hazret-i Ebu Bekir, Abdullah bin Üreykıt isminde, kılavuzluğu ile meşhur olan zatı çağırıp, yolgöstermesi için ücretle tuttu ve develeri üç gün sonra Sevr dağındaki mağaraya getirmesini emretti.Safer ayının 27’sinde Perşembe günü, Peygamber efendimiz ve Ebu Bekir-i Sıddik yanlarına birmiktar da yiyecek alarak yola çıktılar. İzleri belli olmasın diye parmaklarına basarak gidiyorlardı. Hz. Ebu

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!