12.07.2015 Views

Kainatın Efendisi - Mehmet Oruç

Kainatın Efendisi - Mehmet Oruç

Kainatın Efendisi - Mehmet Oruç

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

- Ey Hükümdar! Biz cahil bir millet idik. Putlara tapardık. Leş yer, her türlü kötülüğü işlerdik.Akrabalarımızla münasebetlerimizi keser, komşularımıza iyi davranmazdık. Kuvvetlilerimiz, zayıflarazulmeder ve merhamet nedir bilmezlerdi. Allahü teâlâ bize, kendimizden; doğruluğunu, eminliğini, iffet vetemizliğini, soyunun düzgünlüğünü bildiğimiz bir peygamber gönderinceye kadar bu vaziyette kaldık. Opeygamber bizi; Allahü teâlânın varlığına ve birliğine inanmaya, O’na ibadete, bizim ve atalarımızıntapındığı taşları ve putları bırakmaya davet etti. Doğru sözlü olmayı, emanete hıyanet etmemeyi,akrabalık haklarını gözetmeyi, komşularla güzel geçinmeyi, günahlardan ve kan dökmekten sakınmayıemretti. Her türlü ahlaksızlıklardan, yalan söylemekten, yetimlerin malına el uzatmaktan, namuslukadınlara iftira etmekten bizi sakındırdı. Bize, Allahü teâlâya eş, ortak koşmaksızın ibadet etmeyi emretti.Biz de kabul ettik ve Allahü teâlâdan ne getirmişse hepsine inandık ve söylediklerini yerine getirdik. Allahüteâlâya ibadet ettik. O’nun bize haram kıldığını haram, helal kıldığını helal bildik ve öyle amel ettik. Buyüzden kavmimiz, bize düşman olup, zulmetti. Bizi dinimizden döndürüp, Allahü teâlâya ibadettenvazgeçirip, tekrar putlara tapmak için türlü işkencelere ve mihnetlere uğrattılar. Bize zulmettiler. Bizisıkıştırdıkça sıkıştırdılar. Bizimle dinimizin arasına girdiler ve dinimizden ayırmak istediler. Biz deyurdumuzu, yuvamızı bırakarak senin ülkene sığındık. Seni, başkalarına tercih ettik. Senin himayene,komşuluğuna can attık. Senin yanında zulme, haksızlığa uğramayacağımızı ummaktayız..Bütün bu söylenenleri dikkatle dinleyen Necaşi sordu:- Sen, Allah’ın bildirdiklerinden biraz biliyor musun?- Evet, biliyorum.Hazret-i Ca’fer de Meryem suresinin ilk ayetlerini okudu... Necaşi kendisini tutamayarak;-Vallahi, bu aynı kandilden fışkıran bir nurdur, dedi. Kureyş elçilerine dönerek;- Gidiniz, vallahi, ben ne onları size teslim eder, ne de bunlar hakkında bir kötülük düşünürüm, dedi.Sonra Müslümanlardan Resulullah ve dini hakkında bilgi aldı. Anlatılanları büyük bir sükunet içindedinleyen Necaşi muhacirlere dönerek dedi ki:- Sizi ve yanından geldiğiniz zatı tebrik ederim! Ben şuna inandım ki, O, Allah’ın resulüdür.Zaten biz, O’nu İncil’de görmüştük. O Resulü, Meryem oğlu İsa da haber verdi. Vallahi eğer O,buralarda olsaydı, gidip onun eşyalarını taşır, ayaklarını yıkardım! Gidiniz! Ülkemin el değmemişkısmında, her türlü tecavüzden uzak, emniyet ve huzur içinde yaşayınız. Size kötülük edeni helakederim. Bana dağ kadar altın verseler sizlerden birini üzüntüye sokmam,dedi.Hükümdar Necaşi, bundan sonra, Kureyş elçilerinin hediye kılıfında getirdikleri rüşvet için;-Benim bunlara ihtiyacım yoktur, diyerek hediyelerini iade etti.Kureyş elçileri, Necaşi’nin huzurundan elleri boş ve perişan halde döndüler. Bahtiyar Necaşi deİslâmiyeti seçmiş, Eshab-ı kiramı da ziyadesiyle sevindirmişti...Hüzünlü yıllar...Müşrikler, İslâmın kalblere nüfuzunu ve yayılmasını önlemek için durmadan çabalıyorlar... Bunarağmen, her geçen gün Müslümanlar biraz daha çoğalıyor...Müslümanlara yapılan işkence ve zulümler, onları yollarından döndürmüyor, aksine birbirlerinedaha çok sarılmalarına, kenetlenmelerine sebeb oluyor... Hiçbirisi dininden dönmüyor... Resulullahefendimizin uğrunda canlarını feda etmekten çekinmiyorlar...Bu bağlılığı işiten Mekke dışındaki kabilelerin merakları artıyor ve İslâmın nuru daha uzak yerlereulaşıyordu...Müşrikler, Habeşistan’a gönderdikleri kimselerin isteklerine kavuşamadıklarını, hatta Necaşi’ninMüslüman olduğunu ve Müslümanları koruyup onlara güzel muamelede bulunduğunu öğrenince, çılgınadöndüler.Bunların acısını fazlasıyla çıkarmak, İslâm’ın kökünü kurutmak için toplanarak, şu korkunç kararıaldılar:“Her nerede olursa olsun, her nerede görülürse görülsün, Muhammed mutlakaöldürülecektir!..”Kâfirler bunun için yemin üstüne yeminler ettiler...Müşriklerin bu kararını öğrenen Ebu Talib, çok üzüldü. Çiğerparesi, mübarek yeğeninin hayatıhakkında endişeye düştü. Kabilesini toplayıp onlara, “Kâinatın sultanı”nı Kureyşli müşriklere karşıkorumaları için emir verdi. Haşimoğulları akrabalık gayretiyle bu emri yerine getirmek üzere birleştiler.Bunun için de Peygamber efendimizi ve O’na inanan bütün Eshabını Mekke’nin kuzey tarafında,Beytullah’a üç km. kadar uzaklıktaki tepe üzerinde bulunan Şı’b-ı Ebu Talib’e yani “Ebu TalibMahallesi”ne davet ettiler.Resulullah efendimiz, Eshabını toplayarak, Ebu Talib Mahallesi’nde ikamet etmeye başladı.Haşimoğullarından sadece Ebu Leheb, Peygamber efendimizi korumak kararına karşı çıktı, “Ebu TalibMahallesi”ne gitmedi.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!