Hazret-i Halid, babasının hak dine olan düşmanlığının sona ermesi ve Müslüman kardeşlerine birzarar vermemesi için ellerini kaldırıp;-Ey âlemleri yaratan Allah’ım! Babamı bu hastalıktan kaldırma! diyerek dua etti.Cenab-ı Hak, duasını kabul buyurdu. Ebu Uhayha, hasta yatağından kalkamadı.... Oğulları ve diğerMüslümanlar şerrinden kurtulmuş oldular böylece...Habeşistan’a hicretResulullah efendimizin Peygamberliğini ilan edişinin beşinci yılı... Müşriklerin işkencelerine rağmen,Müslümanların sayısı artmaya devam ediyor... Fakat müşrikler de işkencelerini günden güne artırıyor;ellerinden geleni yapıyorlar...Efendimiz, Eshabının tarihte bir benzeri az görülen dayanılmaz işkencelere uğramasına,ayaklarından iplerle develere bağlanıp, aksi istikametlere doğru çekilerek parçalatılmasına çoküzülüyordu.Bu işkencelerin, her geçen gün daha da şiddetlenmesine, merhamet dolu kalbi, tahammüledemiyordu artık...Bir gün Eshabını topladı:- Ey Eshabım! Şimdi yeryüzüne dağılınız. Allahü teâlâ, yakında sizi yine bir araya toplar!buyurdu. Onlar da;- Ya Resulallah! Nereye gidelim? diye sual ettiler.Mübarek eliyle işaret ederek, Habeş ülkesini gösterdi:İşte oraya! Habeş toprağına gidiniz! Çünkü orada, yanındakilerin hiçbirine zulmedilmeyenbir hükümdar vardır. Hem orası bir doğruluk ülkesidir. Allahü teâlâ, içinde bulunduğunuzsıkıntılardan bir çıkış ve kurtuluş yolu açıncaya kadar, siz, orada bulununuz! buyurdu.Server-i âlem efendimiz, böylece Eshabının işkencelerden kurtulmasına ve Mekkeli müşriklerekarşı mücadelesini tek başına sürdürmeye karar vermişti.Doğduğu vakit, “Ümmetim! Ümmetim!” diyen sevgili Peygamberimiz, şimdi de, Eshabınınkurtuluşu için, kendisini feda ediyordu.O’nun bu müsaadesi üzerine, Eshab-ı kiramdan bir kısmı, vatanlarından ayrılarak hicretediyorlardı!.. Fakat sevgili Peygamberimizden ayrıldıkları için, üzüntüleri de pek fazla idi.Bu ilk hicrete katılanlar arasında:Hazret-i Osman ve hanımı hazret-i Rukayye binti Resulullah, Ebu Huzeyfe ile hanımı Sehle bintiSüheyl, Zübeyr bin Avvam, Mus’ab bin Umeyr, Abdurrahman bin Avf, Ebu Seleme bin Abdülesed ilehanımı, Ümmü Seleme, Hatib bin Amr, Amir bir Rebia ve hanımı Leyla binti Ebi Hasme, Osman binMaz’un, Ebu Sebre bin Ebi Rühm ile hanımı Ümmü Gülsüm binti Süheyl, Süheyl bin Beyda, Abdullah binMes’ud “radıyallahü anhüm” vardı.Peygamber efendimiz, hazret-i Osman için;“Şüphesiz ki, Osman, Lut peygamberden sonra zevcesiyle birlikte hicret eden ilk kimsedir”buyurdu.Eshab-ı kiramın bir kısmı binekli, bir kısmı yaya olarak, gizlice Mekke’den ayrıldılar. Tüccarlaraücretini vererek, gemilerle Kızıldeniz’den Habeşistan sahiline ulaştılar.Müşrikler bunu haber alıp, peşlerine düştülerse de, gayretleri boşa gidip, perişan bir şekilde geridöndüler.Habeş hükümdarı Necaşi, Müslümanlara iyi davrandı. Ülkesine yerleştirdi. Eshab-ı kiram,Habeşistan için;“Biz burada iyi bir komşuluk ve himaye gördük. Dinimize dokunulmadı, incitilmedik.Hoşlanmadığımız bir söz de duymadık. Huzur içinde, Allahü teâlâya ibadet ettik” dediler.Müşrikler, hicret eden Eshab-ı kiramın, Habeşistan’a sığınmalarından endişelenip, telaşa kapıldılar.Krala hediyeler gönderip sığınanları geri vermesini istediler. Fakat gayretleri boşa çıktı...Hz. Hamza’nın iman etmesiİslâmiyetin sesi, her geçen gün kulaktan kulağa yayılıyor... Ötelere daha ötelere ulaşıyor... Bu hal,Kureyşli müşrikleri çıldırtıyor... Bütün gayretlerine rağmen, İslâmiyet’in yayılmasına mani olamıyorlardı.Bir gün, Peygamber efendimiz, Safa Tepesi’nde müşrikleri imana davet etti. Kâfir olan bir cinniputun içine girdi ve sevgili Peygamberimiz için uygun olmayan sözler sarfetti. Fahr-i âlem efendimizüzüldü... Başka bir gün, kendisi görünmeyen bir şahıs, Peygamber efendimize selam vererek;“Ya Resulallah! Kâfir olan bir cinni sizin için münasib olmayan şeyler söylemiş. Ben, onu bulupöldürdüm. Arzu buyurup, yarın Safa Tepesi’ne teşrif eder misiniz? Siz yine onları İslâmiyete davetedersiniz. Ben de o putun içine girip, sizi medhedici sözler söylerim” dedi.Sevgili Peygamberimiz, ertesi günü oraya gidip, müşrikleri tekrar imana davet ettiler. Ebu Cehil de
orada idi. Müslüman cinni, müşriklerin elindeki putun içine girip, Sevgili Peygamberimizi ve İslâmiyetianlatan güzel sözler ve şiirler söyledi.Müşrikler, bu sözleri duyunca ellerindeki putu parçaladılar ve Resulullaha saldırdılar. Mübareksaçları darmadağın oldu. Mübarek yüzü kana boyandı. Onların bu eza ve cefalarına tahammül gösterip;“Ey Kureyşliler! Bana vuruyorsunuz; ama ben sizin peygamberinizim” buyuruyordu... Birhizmetçi kız, bu hadiseyi başından sonuna kadar görmüştü.Bu sırada hazret-i Hamza, dağda avlanıyordu. Bir ceylana ok atmak üzereyken, ceylan dile gelerek;“Ya Hamza! Bana ok atacağına, kardeşinin oğlunu öldürmek isteyenlere ok atsan daha hayırlı olur”dedi.Hazret-i Hamza bu sözlere hayret ederek, süratle evine hareket etti. Adeti üzere, avdan dönünce,tavaf için Harem-i şerife uğrar, evine sonra giderdi. O gün tavaf yaparken, hizmetçi kız, yanına geldi.Ebu Cehil’in, Efendimize yaptıklarını haber verdi. Hazret-i Hamza, Peygamber efendimize hakaretedildiğini işitince, akrabalık damarları kabardı. Silahlarını alarak müşriklerin bulunduğu yere geldi:- Kardeşimin oğluna kötü söz söyleyen, kalbini inciten sen misin? İşte benim dinim deO’nun dinidir. Gücün yetiyorsa o yaptıklarını bana da yap bakayım, diyerek, elindeki yay ile EbuCehil’in başını yardı.Oradaki kâfirler hazret-i Hamza’ya saldırmak istediler. Fakat Ebu Cehil,- Dokunmayınız, Hamza haklıdır. Yeğenine kötü sözler söyledim, dedi.Hamza , oradan yarıldıktan sonra, Ebu Cehil etrafındakilere;- Aman, ona ilişmeyiniz! Bize kızar da Müslüman olur. Bununla Muhammed kuvvetlenir, dedi.Hazret-i Hamza’nın Müslüman olmaması için, kafasının yarılmasına da razı olmuştu. Hazret-iHamza’nın hatırının sayıldığını, kuvvet ve kıymetini bilirdi. Hamza, Peygamber efendimizin yanına gelip;- Ya Muhammed! Ebu Cehil’den intikamını aldım. Onu, kana boyadım. Üzülme, sevin! dedi. SevgiliPeygamberimiz cevap verdi:- Ben, böyle şeylere sevinmem!..- Seni sevindirmek, üzüntüden kurtarmak için, ne istersen yapayım!- Ey amcam! Ben ancak senin iman etmen ve kıymetli bedenini Cehennem ateşindenkurtarman ile sevinirim!Bu sözler kalbini eritti Hamza’nın, hemen oracıkta Müslümanlığı kabul etti ve hazret-i Hamza oldu...Dengeler değişmeğe başladıHazret-i Hamza, Müslüman olunca, hakkında ayet-i kerime geldi... En’am suresinin 122. ayeti... Buayette; diriltildiği ve nura kavuşturulduğu anlatılan zat, hazret-i Hamza ve aynı ayet-i kerimede;karanlıklarda bocaladığı bahsedilen de, Ebu Cehil’dir.Hazret-i Hamza, müşriklerin yanına vararak, Müslüman olduğunu ve Allahü teâlânın HabibiMuhammed aleyhisselamı canı pahasına da olsa koruyacağını bildirirdi. Sonra bir kaside okudu.Okuduğu kaside şu manadaydı:“Kalbimi, İslâmiyet’e, hakka meylettirmiş olduğu için, Allahü teâlâya hamdolsun. Bu din, kullarınınher yaptığını bilen, herkese lütfu ile muamele eden, kudreti her şeye galip gelen, âlemlerin Rabbi olanAllahü teâlâ tarafından gönderilmiştir. Kur’an-ı kerim okunduğu zaman, kalb ve akıl sahipleriningözlerinden yaşlar akar. Kur’an-ı kerim, fasih bir lisan ile açıklanmış ayetler halinde Muhammedaleyhisselama nazil olmuştur. Muhammed Mustafa, içimizde sözü dinlenir, kendisine boyun eğilir,mübarek bir kimsedirEy müşrikler! Aklınız başınızdan gidip, gözünüz kararıp da, O’nun hakkında sert, ağır ve kabasözler söylemeyin. Eğer böyle bir düşünceye kapılırsanız, biz Müslümanların cesedine basıp geçmeden,hiç kimse O’na dokunamaz”Hazret-i Hamza’nın Müslüman olmasına, sevgili Peygamberimiz çok sevindi. Müslümanlar, onun daaralarına katılmasıyla çok kuvvetlendiler.Hazret-i Hamza’nın Müslüman olmasıyla, vaziyet değişti. Çünkü, Mekkeliler onun; cengaver, cesur,mert, pehlivan ve büyük bir kahraman olduğunu biliyorlardı. Bunun için, Kureyş müşrikleri artıkMüslümanlara, hiçbir sebep yokken, fena muamele yapamadılar. Bilhassa hazret-i Hamza’nın kılıcınınşiddetinden çekindiler.İslâm dini gün geçtikçe yayılıyor, Kur’an-ı kerimin nuru, ruhları aydınlatıyordu. Karanlıktaki insanlar,Allahü teâlânın ihsanı olarak iman ediyor, hidayete kavuşuyorlardı. Eshab-ı kiramdan olmakla şereflenenbu mübarek zevat el ele, gönül gönüle veriyor, Resulullah efendimizin etrafında pervane gibi dönüyorlardı.O’nun küçücük bir arzu ve işaretini büyük bir emir biliyor, yerine getirmek için yarışıyor, hatta buuğurda canlarını bile feda etmekten çekinmiyorlardı. Müşriklerin telaş ve endişeleri ise, had safhayavarmıştı. Çünkü parmakla gösterilen kahramanlardan hazret-i Hamza da Müslüman olmuş, Resulullah’ın
- Page 1: Kâinatın Efendisi( Peygamberimiz
- Page 4 and 5: Dede Abdülmuttalib’e, bir gün r
- Page 6 and 7: İsa aleyhisselamın getirdiği Hı
- Page 8 and 9: ayağını yıkayıp, ipeğe sardı
- Page 10: Abdülmuttalib idi. İsteklerini ö
- Page 14 and 15: cevaplar önceden okuduğu kitaplar
- Page 16 and 17: adındaki putlara yemin et de inana
- Page 18 and 19: duyar oldu. Otuz sekiz yaşına gir
- Page 20 and 21: Yine Kur’an-ı kerimde mealen ş
- Page 22 and 23: - Bu nedir? diye sordu.Resul-i ekre
- Page 24 and 25: dinlemeyiniz, diye küfürde direte
- Page 26 and 27: - Burada annen var, söylediğimi i
- Page 28 and 29: Velid bin Mugire, Ebu Cehil (Amr bi
- Page 30 and 31: Sonra sırtındaki ve başındaki y
- Page 32 and 33: kabiledendir. Bir daha oradan nası
- Page 34 and 35: yayılmıştır. Arab kabileleri ya
- Page 38 and 39: saflarında yer almıştı.Bu bekle
- Page 40 and 41: gelenlerle görüşülmeden bize te
- Page 42 and 43: O da dahil olmak üzere müşrikler
- Page 44 and 45: ibret almak isteyenlerin seyretmesi
- Page 46 and 47: Sevgili Peygamberimizi evde görün
- Page 48 and 49: Peygamber efendimiz Taif’ten Mekk
- Page 50 and 51: zaman henüz iman etmemişti. “Ki
- Page 52 and 53: Çok melek gördüm. Saf halinde, c
- Page 54 and 55: gördün. Ümmetine de mescidler ve
- Page 56 and 57: yüzüne bile bakmazdı. Buyurdu ki
- Page 58 and 59: - Hele biraz otur, sözümüzü din
- Page 60 and 61: Bunun üzerine; “Siz O’nu, hem
- Page 62 and 63: Bekir, Resulullah’ın çevresinde
- Page 64 and 65: saldırmaya teşebbüs edince, atı
- Page 66 and 67: üzerine bastırdık ki, bir damla
- Page 68 and 69: fevkalade bir edeble;“Ya Resulall
- Page 70 and 71: “Muhammed “aleyhisselam” Alla
- Page 72 and 73: Bu sırada Yahudiler, Resulullah ef
- Page 74 and 75: kapının önünde bekliyordum. Muh
- Page 76 and 77: çekirdekleri gördü ve; “Bunlar
- Page 78 and 79: - Bilmeyiz.- Günde kaç deve kesiy
- Page 80 and 81: sana ibadet eden bulunmayacaktır!.
- Page 82 and 83: O sırada Resulullah efendimiz, haz
- Page 84 and 85: Muhacirlerden altı, Ensardan sekiz
- Page 86 and 87:
orada bulunan hazret-i Abbas’ın
- Page 88 and 89:
ana nikahlamıştır. Ey din karde
- Page 90 and 91:
Naile, Abbas bin Bişr, Haris bin E
- Page 92 and 93:
azılarının şehid düşeceğine
- Page 94 and 95:
ekrem efendimiz, bu geçide Abdulla
- Page 96 and 97:
etrafındakilere; “Hamza nerededi
- Page 98 and 99:
çarpışıyor, diğer taraftan da
- Page 100 and 101:
Beşincisi on dört yerinden yarala
- Page 102 and 103:
Amir’in kazdığı derin çukura
- Page 104 and 105:
“Mü’minlerden öyle yiğitler
- Page 106 and 107:
aşladı. Vura vura İbn-i Kamia’
- Page 108 and 109:
Koşup çocuğa baktım. Hubeyb , g
- Page 110 and 111:
“Hissesine düştüğüm sahibiml
- Page 112 and 113:
olmuştu. Bu vuruş esnasında, sev
- Page 114 and 115:
ordu halinde getirmiş bulunuyorum.
- Page 116 and 117:
Amr, bütün teklifleri ret etti. V
- Page 118 and 119:
Yahudiler, derhal yirmi deve yükü
- Page 120 and 121:
ara, müşrik ordusunun kumandanı
- Page 122 and 123:
Hazret-i Sa’d bin Mu’az hükmü
- Page 124 and 125:
Hicretten bu yana, doğup büyüdü
- Page 126 and 127:
Eshab-ı kiram; kana kana su içtil
- Page 128 and 129:
İslâm ordusunun, gece-gündüz sa
- Page 130 and 131:
nimetini ve yardımlarını tamamla
- Page 132 and 133:
ize geleceğini müjdelediği peyga
- Page 134 and 135:
mektubunu okudu: “Onun için, bir
- Page 136 and 137:
in Ebi Beltea , yolda bunlara Müsl
- Page 138 and 139:
Onlar bu hazırlıkları yaparken,
- Page 140 and 141:
vurdu. Kahraman Amir anında kalkan
- Page 142 and 143:
geçen ganimetin, haddi hesabı yok
- Page 144 and 145:
ki, biz antlaşmaya bağlı kaldık
- Page 146 and 147:
Âlemlere rahmet olarak gönderilen
- Page 148 and 149:
etmeyiniz. Ahde vefasızlık göste
- Page 150 and 151:
Âlemlerin efendisinin mübarek eli
- Page 152 and 153:
esirgiyorsun?” diyerek hayretini
- Page 154 and 155:
çok merak ediyor, diğerlerinden f
- Page 156 and 157:
Sevgili Peygamberimiz, peygamberli
- Page 158 and 159:
Merhamet deryası olan Sevgili Peyg
- Page 160 and 161:
yerdir. Kimse bu sudan içmesin ve
- Page 162 and 163:
“Peygamber aleyhisselam, Veda hac
- Page 164 and 165:
hafifçe dövüp sakındırabilirsi
- Page 166 and 167:
ulunan sahabiler; “Biz de, şimdi
- Page 168 and 169:
“Dünya malı ile gitmek istemem!
- Page 170 and 171:
ve gönülleri yaralayan bir sesle;
- Page 172 and 173:
Peygamberimizin vefatından hemen s
- Page 174 and 175:
İkisi de, Cennettedir. Yalandan sa
- Page 176 and 177:
Bunun için, İmam-ı Nevevi hazret
- Page 178 and 179:
şekilde, Resulullah efendimize, ha
- Page 180 and 181:
ala alihi ve sahbihi ecmain”, “
- Page 182 and 183:
ziyadelesiyle kötüleşir. Meşakk
- Page 184 and 185:
unlar, ona hizmetçi oldu ve hazret
- Page 186 and 187:
Ebü’l-As, önce iman etmedi. Bed
- Page 188 and 189:
unlar için, Cennetler hazırladı.
- Page 190 and 191:
Peygamber efendimizin tevazu haslet
- Page 192 and 193:
Peygamberimizden bir şey istenildi
- Page 194 and 195:
elbise giydiği de olurdu. Cuma ve
- Page 196 and 197:
Nesep ve sebep bakımından, yani k
- Page 198 and 199:
Hazreti Peygamber, ancak yapılan i
- Page 200 and 201:
Gümüş gibi görünürdü, ayân.
- Page 202 and 203:
Uzun kimseyle yürüseydi.Ne kadar,
- Page 204 and 205:
“Dördüncüsünü de kabul ettim
- Page 206 and 207:
* * *Resulullah efendimiz hicret s
- Page 208 and 209:
Haris bin Ebi Dırar, Bedir savaş
- Page 210 and 211:
Acem padişahı Hüsrev’den Medin
- Page 212 and 213:
Resulullahın Peygamberliğinin ilk
- Page 214 and 215:
mübarek eline verdiler. Resulullah
- Page 216 and 217:
Resulullahın en büyük mucizesiRe
- Page 218 and 219:
sever.Ya Ali! Bahilde, cimride üç
- Page 220 and 221:
afve vel âfiyete fiddînî veddün
- Page 222 and 223:
yapın!" buyurdu.Yani tecribeyi, fe
- Page 224 and 225:
olan bir mal veya köle değil, hak
- Page 226 and 227:
Resulullah efendimiz ticari bir mal
- Page 228 and 229:
zulüm ile hareket edenlerdir. Üç
- Page 230 and 231:
ki, mahşerde yolun aydınlık olsu
- Page 232 and 233:
yumuşak idi. Mübarek teni miskten
- Page 234 and 235:
“Kişi sevdiği ile beraberdir”
- Page 236 and 237:
Allahın emir ve yasaklarının hep
- Page 238 and 239:
ismi vardır. Bunların içinden te
- Page 240 and 241:
Peygamberimiz, namazın sonunda, ü
- Page 242 and 243:
iki ölçeği, tüylü bir örtüs
- Page 244 and 245:
Hz.Hanzala bin Hızyem “Peygamber
- Page 246 and 247:
Peygamber efendimizin ve Ev halkın
- Page 248 and 249:
çok yisin!.” buyurmuştur. Önce
- Page 250 and 251:
ayağının altında dürülürdü!
- Page 252 and 253:
taktı. Bunu görünce, “Niçin s
- Page 254 and 255:
Halife Abdulmelik’in, Peygamberim
- Page 256 and 257:
“Hastalıkların başı, çok yim
- Page 258 and 259:
Sonsuz derdden sakınmalı; hattâ,
- Page 260:
Târîhde hep böyle oldu; küfrde