12.07.2015 Views

Kainatın Efendisi - Mehmet Oruç

Kainatın Efendisi - Mehmet Oruç

Kainatın Efendisi - Mehmet Oruç

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

zihinlerinde şüphe meydana getirmeye uğraşıyordu. Toplantı yerlerinde, panayırlarda, Resulullahefendimiz;- Ey insanlar! La ilahe illallah deyiniz ki kurtulasınız! buyurdukça, o hemen arkasından yetişip;- Ey insanlar! Bu konuşan benim yeğenimdir. Sakın O’nun sözüne inanmayın, O’ndan uzak durun!diyordu.Muhammed aleyhisselam bir gün Kabe-i şerifte namaz kılıyordu. Kureyş’in ileri gelenlerinden EbuCehil, Şeybe bin Rebia, Utbe bin Rebia, Ukbe bin Ebi Mu’ayt’ın bulunduğu yedi kişilik bir müşrik grubugelip, Resulullaha yakın bir yere oturdular.O civarda bir gün önce kesilmiş bir devenin işkembesi ve artıkları vardı. Alçak Ebu Cehil,yanındakilere döndü ve; “İçinizden kim, şu deve işkembesini alıp, Muhammed secdeye varınca iki omuzuarasına kor” diye, çirkin bir teklifte bulundu.Oradakilerin en zalimi, en gaddarı, en merhametsizi, en bedbahtı olan Ukbe bin Ebi Mu’ayt; “Benyaparım” diyerek hemen kalktı. İşkembeyi içindekilerle birlikte, secdede iken Peygamberimizin mübarekomuzlarına koydu.Bunu seyreden müşrikler, katıla katıla gülmeye başladılar. Peygamber efendimiz, secdesiniuzatıyor, mübarek başını kaldırmıyordu. O sırada Eshab-ı kiramdan Abdullah bin Mes’ud vaziyeti gördü.O, bu hadiseyi şöyle anlatıyor:“Resulullahı o halde görünce kan beynime sıçradı. Fakat, beni müşriklerin elinden koruyacak birkavmim, kabilem yoktu. Kimsesizdim, zayıftım. O anda konuşmaya bile gücüm yetmiyordu. Ayaktabekleyip duruyor, Resulullahı büyük bir üzüntü içinde seyrediyordum.Ne olurdu, o zaman kendimi müşriklerden koruyabilecek bir gücüm veya koruyucum olsaydı da,Resul aleyhisselamın mübarek omuzuna koyduklarını kaldırıp atsaydım.Ben böyle beklerken, Resulullah’ın kızı hazret-i Fatıma’ya haber verdiler.O zaman Hz. Fatıma küçüktü. Koşarak geldi, babasının üzerindekileri attı. Bunu yapanlara bedduaetti, ağır sözler söyledi. Resulullah efendimiz, hiçbir şey olmamış gibi namazını tamamladıktan sonra üçdefa; isim isim sayıp hepsini Allah’a havale etti.Resulullah efendimiz, Ebu Cehil’e; “Vallahi sen, ya bundan vazgeçersin veya Allahü teâlâbaşına bir felaket indirecektir” buyurdu.Allah’a yemin ederim ki, Resulullah’ın isimlerini söylediği bu kimselerin herbirinin, Bedirmuharebesinde öldürülüp yerlere serildiklerini, sıcaktan kokmuş bir leş halinde Bedir çukurunadoldurulduklarını gördüm.”“Alay edenlerin hakkından geliriz!”Kureyş müşrikleri çıldırıyorlar... Çünkü ne yapsalar kâr etmiyor... İslâmiyet çığ gibi büyüyor. Önüneatılan, çalı-çırpı, taş, kaya, kütük vs. de kâr etmiyor...Yürüyen dağ gibi ilerliyor.Bu hali gören müşriklerin başı Ebu Cehil üzüntüsünden ne yapacağını şaşırmış halde... Tertipüzerine tertip kuruyor. Bir gün, Beytullah’da, Kureyşli müşriklere hain emelini şöyle açıklıyor:- Ey Kureyş topluluğu! Görüyorsunuz ki, Muhammed, dinimizi ayıplamak, putlarımıza ve ona tapanbabalarımıza dil uzatmak, bizlere akılsız gözüyle bakmaktan geri durmuyor. Huzurunuzda yemin edereksöylüyorum ki, yarın kolay kolay taşıyamıyacağım bir taşı, buraya gelip namaz kılarken secdeyekapandığında, başına hızla vuracağım. O zaman siz beni, Abdülmuttalib oğullarına karşı ister koruyun,ister korumayın. Ben O’nu öldürdükten sonra, akrabaları bana istediğini yapsın...Müşrikler arka çıktılar:- Yemin ederiz ki, biz seni hem koruruz, hem de hiç kimseye teslim etmeyiz. Yeter ki, sen O’nuöldür! diyerek kışkırttılar.Sabahleyin Ebu Cehil, elinde kocaman bir taş olduğu halde Kabe’ye geldi. Müşriklerin yanınaoturup beklemeye başladı. Efendimiz her zamanki gibi Beytullah’a gelip namaz kılmaya başladı.Ebu Cehil, yerinden kalkıp, elindeki kocaman taşı vurmak üzere, Resulullah’a doğru yürüdü. Bütünmüşrikler hadiseyi heyecanla takib ediyorlardı. Ebu Cehil, Resulullah’ın yanına yaklaşınca, birdentitremeye başladı. Koca taş elinden yere düştü. Benzi kül gibi olup, büyük bir korku ile geri çekildi.Müşrikler hayretle Ebu Cehil’in yanına varıp;- Ey Amr bin Hişam! Söyle, ne oldu? diye sordular. Ebu Cehil de;- Tam O’nu öldürmek için taşı kaldırdığımda, önüme hırçın bir deve çıktı. Yemin ederim ki,ömrümde; öyle yüksek ayaklı, keskin dişli, heybetli bir deve ne gördüm ne de işittim. Eğer biraz dahayaklaşsaydım, muhakkak beni öldürürdü, dedi...Bir gün de Kâinatın efendisi, Kabe’de namaza durmuştu. Ebu Cehil de arkadaşları ile oturuyordu.Yerinden kalkarak, Resulullah doğru yürüdü. İyice yaklaştı. Fakat birden bire eliyle yüzünü silerekkaçmaya başladı. Müşrikler yanına gidip;- Ne oldu, nedir bu halin? dediler. Ebu Cehil- Aramızda bir ateş kuyusu meydana geldi. Bazı kimselerin üzerime hücum ettiğini görünce, geridöndüm, diye cevap verdi.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!