çok yisin!.” buyurmuştur. Önce sofraya oturmalı, yemeyi sonra getirmelidir. Peygamberimiz, “Ben kulum.Kullar gibi, yere oturup yerim” buyurdu.Acıkmadan yimemeli, çok yememelidir, doymadan kalkmalı, şaşacak şey olmadan gülmemeli.Peygamber efendimiz, “İyiliklerin başı açlıktır. Kötülüklerin başı tokluktur” buyuruldu. Yemeğin tadı,açlığın çokluğu kadar artar. Tokluk, unutkanlık yapar. Kalbi kör eder, alkollü içkiler gibi, kanı bozar. Açlık,aklı temizler, kalbi parlatır.Fasıklarla, kötü kimselerle birlikte yememeli, içmemelidir. Kaynar yemekleri, örtülü olaraksoğutmalıdır. Resulullah efendimiz ,”Sağ el ile yiyiniz. Sağ el ile içiniz” buyurdu. Peygamberimiz,ekmeyi sağ eli ile alır, sonra karpuzu sol eli ile yirdi. Ekmeyi bir eli ile değil, iki eli ile koparmalıdır.Lokma küçük olmalı ve iyi çiğnenmelidir. Sağına, soluna, havaya bakmamalı, lokmasına ve önünebakmalıdır. Ağzını çok açmamalıdır. Sofrada elini, üstüne, başına sürmemelidir. Öksüreceği veaksıracağı zaman, başını geriye çevirmelidir.Çağırılmayan sofraya oturmamalıdır. Sofrada herkesten çok yememelidir. Karnı doyunca, bunugünah işlemekte kullanmamak için dua etmelidir. Bunun kıyametteki hesabını düşünmelidir. İbadetyapmaya kuvvetlenmek niyeti ile yimelidir. Aç iken de, yavaş yavaş yimelidir. Önce büyükler başlamalıdır.Üçten çok “ye” diyerek, kimseye sıkıntı vermemelidir. Birlikte yediği zaman, misafirleri doymadan,yemekten elini çekmemelidir.Resulullah efendimiz az yer çok yememek üzerinde çok dururdu.“İnsan kalbi, tarladaki ekin gibidir. Yemek, yağmur gibidir. Fazla su, ekini kuruttuğu gibi,fazla gıda kalbi öldürür.” Çok yiyeni, çok içeni Allahü teâlâ sevmez buyururdu.Resulullah, midenin üçde biri yemeklere, üçde biri içeceklere ayrılmasını tavsiye buyururdu. Üçdebiri hava payı, yani boş olmak en aşağı derecedir. En iyi derece, az yemek ve az uyumaktır. Çok yemek,hastalıkların başı, az yemek ilacların başıdır.Resulullah hurmayı çok severdiResullah efendimiz keşkek yemeğini severdi. Herise, yani keşkek pişirmesini, Peygamberefendimize, Cebrail aleyhisselam öğretti. Herise, insanı çok kuvvetlendirir. Bütün Peygamberler arpaekmeyi yemiştir. Resulullah kabak tatlısını ve mercimek çorbasını, av etini ve koyun etini severdi.Koyunun kol ve göğüs ve kürek tarafını severdi. Oğlağın kürek etini çok severdi. Oğlak etinin hazmıkolaydır. Herkes için uygundur.Erkek hayvan eti, dişiden ve esmer et, beyazdan daha kolay hazm olur. Hazmının kolaylığı velezzeti bakımından koyunun eti, ineğin sütü daha iyidir. Av etlerinin en iyisi geyik etidir. Tavşan eti helaldir.Peygamberimiz yemiştir. İdrar söker, fazlası uykusuzluk yapar. Herkes için uygundur. Kuş, piliç eti herkesiçin iyidir. Kümes hayvanlarından eti en iyi olanı tavuktur.Peygamberimiz, “Sirke, ne güzel yiyecektir” buyurdu. Sirke, en faydalı yemektir. Hurma dayemektir. Yani ekmek ile yenir. Üzüm, hem yemektir, hem de meyvedir. Üzümü ekmekle yemek sünnettir.Hurmayı tek yemek sünnettir.Kuru üzüm, ceviz, badem yemek sünnettir. Balda şifa vardır. Yetmiş Peygamber bala bereket iledua etmiştir. Resul, hurmayı çok severdi. Hurma ile kavun, karpuzu birlikte yerdi. Kavun, karpuzböbrekleri temizler, baş ağrısını giderir. Solucan düşürür. Gözlere kuvvet verir. Resulullah serin şerbetleriçok severdi. Pilav yirken salevat-i şerife okumalıdır.Peygamber efendimiz, baklayı kabuğu ile yemeği medh etti. Habbetüssevda, yani çörek otuderdlere devadır buyurdu. Cevizi peynirle yemek şifadır. Bunları yalnız yemek zarardır. Bir şey ile beraberyimelidir. Üzüm çekirdeği zararlıdır. Efendimiz, üzüm salkımını sol eline alır, üzümü sağ el ile yerdi. Ayva,kalbden sıkıntıyı giderir. Her kavun, karpuz ve narda bir damla Cennet suyu vardır. Bir narı yalnız yimeli,bir damlası boş yere gitmemelidir. Nar, çarpıntıya iyidir. Mideyi kuvvetlendirir. Et kısmı ile birlikte sıkılıpiçilirse, safra söker, pekliği giderir. İncir, kalbe ferahlık verir. Kuluncu, sindirim organı sancılarını giderir.Yeşil hıyarı tuz ile yemek, cevizi hurma ile bal ile yemek Resulullahın sünnettir. Peygamberimiz,patlıcanı medhetti ve zeytin yağlı yapınız buyurdu. Semizotunu da medh buyurdu. Kereviz, unutkanlığıgiderir. İdrar söker. Kan ve süt yapar. Kara ciğeri temizler. Harşef, ya'ni enginar, safra taşını eritir, kanıtemizler, damar sertliğine iyi gelir. Ter kokusunu da giderir.Bir memlekete gelenin, önce biraz çiğ soğan yimesi sıhhate iyidir. Soğan, mikroplara karşı koymagücünü arttırır. Soğandan sonra kereviz yinirse, fena kokusunu giderir. Sedef otu yemekle de kokusugider denildi. Resulullahın son yediği yemeyin içinde soğan vardı.Resulullahın ev içindeki halleriHz. Hüseyin anlatır: Peygamber efendimizın ev içindeki meşgalesini Babamdan sordum. Babamşöyle anlattı:Peygamber efendimiz, evine girişinden itibaren vaktini: Allah’a ibadete, evhalkının işlerine ve kendişahsi işlerine aid olmak üzere üçe ayırmıştı.
Şahsına ayırdığı vakti de, kendisiyle insanlar arasında bölüştürmüştü. O vakitte, yanına insanlardanancak seçkin sahabileri girerdi. Halka, dini meseleleri, onlar aracılığı ile tebliğ eder, halkı ilgilendiren hiçbirşeyi yanında tutmaz, biriktirmezdi.Peygamber efendimizın, Ümmetine aid vakti, fazilet sahiplerine, dindeki üstünlük derecelerine görebölüştürüp kendilerini ona göre huzuruna çağırmak adeti idi. Onlardan kimisi bir hacetli, kimisi iki hacetli,kimisi de, daha çok hacetli idi.Peygamber efendimiz, onların dini hacetlerile meşgul olur, sorularına gereken cevapları verir, sonrada “Bunları, burada bulunan, burada bulanmayanlara tebliğ etsin! Bana kendisi gelip hacetini arzedemeyen kimsenin hacetini siz bana arz ediniz. Muhakkak ki, hacetini arz edemeyenin hacetiniarz eden kimsenin ayaklarını kıyamet gününde Allah, Sırat üzerinde sabit kılar!” buyururdu.Peygamber efendimizın yanında bundan başka bir şey anılmaz, dile getirilmezdi. Zaten, kendisi de,hiç kimseden, bundan başkasını kabul etmezdi.Peygamber efendimizın huzuruna girenler, talib olarak girerler, en büyük ilim zevkini tatmış veonlara delalet edici oldukları halde, çıkarlardı!.Hz. Hüseyin babasından, Peygamber efendimizın, evinden çıkışında ne yaptığını sordu. Bunları daşöyle anlattı:Kâinatın efendisi, dışarıda konuşmazdı. Ancak, konuşması, Müslümanlara yararlı olacak, onları,birbirlerine ısındıracak, aralarındaki tefrikayı, soğukluğu kaldıracak ise, konuşurdu.Her kavmin yüksek hasletli kişisine ikram eder ve onu, kavmının üzerine Vali yapardı. Halkı,sakındırır ve onlardan da, sakınırdı. Hiçbir kimseden güler yüzünü ve güzel huyunu esirgemezdi.Eshabını göremese, arar, halka, aralarında olan bitenleri sorardı. İyiliği, över ve pkiştirir, kötülüğüise, yerer ve zaifletirdi. Kendisinin her işi, itidal üzere idi, ihtilafsızdı. Gaflete düşerler endişesiyle,Müslümanları uyarmaktan geri durmazdı. Her hali mutad idi.Âlemlere rahmet olarak gönderildiPeygamber efendimiz, konuşurken, huzurunda bulunanlar, başlarına kuş konmuş gibi, sessiz vehareketsiz dururlar, sözünü bitirip susunca, söyleyeceklerini söylerler, fakat, kendisinin yanında aslatartışmaz ve çekişmezlerdi.Meclisinde bulunanlar, bir şeye gülerlerse, O da, onlara uyarak güler, bir şeye hayret ederlerse, Oda, onlara uyarak hayret ederdi.Huzuruna gelen gariplerin, yabancıların sözlerinde ve sorularındaki kabalık ve kırıcılığa Eshabı da,kendisi gibi davransınlar diye katlanırdı.“Bir ihtiyaç sahibinin ihtiyacını talep ettiğini gördüğünüz zaman, ihtiyacına kavuşması içinona yardım ediniz!” buyururdu.Gerçeğe uygun olmayan övmeyi kabul etmezdi.Hakka tecavüz etmedikçe, hiç kimsenin sözünükesmezdi. Hakka tecavüz ettiği zaman da, ya onu men ederek sözünü keser, yahut Meclisten kalkıpgiderdi. Kâinatın efendisinin susması, dört şey üzerine;hilm, hazer,takdir,tefekkür üzerine idi.Takdir, insanlara eşit bakış ve dinleyişte; Tefekkür, dünya ve Ahiret işlerini düşünmesinde gözeçarpardı.Hilm ve sabrı, kendisinde toplamıştı. Dünyaya ait hiçbir şey, kendisini kızdırmazdı.Kâinatın efendisinin herhangi bir şey için “Hayır!” dediği olmazdı. Yapmak istediği bir şeykendisinden istenildiği zaman “Olur!” buyurur, yapmak istemediği bir şey kendisinden istenilince, susar,onu yapmak istemediği, kendisinin bu susuşundan anlaşılırdı.Herkesin dünya ve ahiret saadeti için çalışırdı. Bir gazada, kâfirlerin yok olması için dua buyurmasıistendiğinde,”Ben, lanet etmek için, insanların azab çekmesi için gönderilmedim. Ben, herkese iyiliketmek için, insanların huzura kavuşması için gönderildim,” buyurdu.Enbiya suresinin yüzyedinci ayetinin meal-i şerifinde, “Seni, âlemlere rahmet, iyilik için gönderdik”buyurulmuştur. Bunun için herkesin iyiliği için uğraşırdı.Hiç kimseyi hor görmezdiHind bin Ebi Hale Peygamber efendimizin yürüyüşünü şöyle anlatır:Kâinatın efendisi, yürürken, ayaklarını, yerden canlıca kaldırır, iki yanına salınmaz, adımlarını,geniş atar, yüksek bir yerden iner gibi önüne doğru eğilir, vakar ve sükunetle, rahat yürürdü.Bakmak istediği, bakacağı tarafa, tamamiyle dönerek bakardı.Etrafına gelişi güzel bakınmazdı.Yer yüzüne bakışı, semaya bakışından uzundu.Yer yüzüne bakışı da, göz ucu ile idi.Yürürken, Sahabilerinin gerisinde yürürdü.Birisiyle karşılaştığı zaman, önce, kendisi selam verirdi.Ebu Hüreyre hazretleri de şöyle anlatır:Yürüyüşte, Kâinatın efendisinden daha hızlı bir kimse görmedim. Yürürken, yer yüzü, sanki O’nun
- Page 1:
Kâinatın Efendisi( Peygamberimiz
- Page 4 and 5:
Dede Abdülmuttalib’e, bir gün r
- Page 6 and 7:
İsa aleyhisselamın getirdiği Hı
- Page 8 and 9:
ayağını yıkayıp, ipeğe sardı
- Page 10:
Abdülmuttalib idi. İsteklerini ö
- Page 14 and 15:
cevaplar önceden okuduğu kitaplar
- Page 16 and 17:
adındaki putlara yemin et de inana
- Page 18 and 19:
duyar oldu. Otuz sekiz yaşına gir
- Page 20 and 21:
Yine Kur’an-ı kerimde mealen ş
- Page 22 and 23:
- Bu nedir? diye sordu.Resul-i ekre
- Page 24 and 25:
dinlemeyiniz, diye küfürde direte
- Page 26 and 27:
- Burada annen var, söylediğimi i
- Page 28 and 29:
Velid bin Mugire, Ebu Cehil (Amr bi
- Page 30 and 31:
Sonra sırtındaki ve başındaki y
- Page 32 and 33:
kabiledendir. Bir daha oradan nası
- Page 34 and 35:
yayılmıştır. Arab kabileleri ya
- Page 36 and 37:
Hazret-i Halid, babasının hak din
- Page 38 and 39:
saflarında yer almıştı.Bu bekle
- Page 40 and 41:
gelenlerle görüşülmeden bize te
- Page 42 and 43:
O da dahil olmak üzere müşrikler
- Page 44 and 45:
ibret almak isteyenlerin seyretmesi
- Page 46 and 47:
Sevgili Peygamberimizi evde görün
- Page 48 and 49:
Peygamber efendimiz Taif’ten Mekk
- Page 50 and 51:
zaman henüz iman etmemişti. “Ki
- Page 52 and 53:
Çok melek gördüm. Saf halinde, c
- Page 54 and 55:
gördün. Ümmetine de mescidler ve
- Page 56 and 57:
yüzüne bile bakmazdı. Buyurdu ki
- Page 58 and 59:
- Hele biraz otur, sözümüzü din
- Page 60 and 61:
Bunun üzerine; “Siz O’nu, hem
- Page 62 and 63:
Bekir, Resulullah’ın çevresinde
- Page 64 and 65:
saldırmaya teşebbüs edince, atı
- Page 66 and 67:
üzerine bastırdık ki, bir damla
- Page 68 and 69:
fevkalade bir edeble;“Ya Resulall
- Page 70 and 71:
“Muhammed “aleyhisselam” Alla
- Page 72 and 73:
Bu sırada Yahudiler, Resulullah ef
- Page 74 and 75:
kapının önünde bekliyordum. Muh
- Page 76 and 77:
çekirdekleri gördü ve; “Bunlar
- Page 78 and 79:
- Bilmeyiz.- Günde kaç deve kesiy
- Page 80 and 81:
sana ibadet eden bulunmayacaktır!.
- Page 82 and 83:
O sırada Resulullah efendimiz, haz
- Page 84 and 85:
Muhacirlerden altı, Ensardan sekiz
- Page 86 and 87:
orada bulunan hazret-i Abbas’ın
- Page 88 and 89:
ana nikahlamıştır. Ey din karde
- Page 90 and 91:
Naile, Abbas bin Bişr, Haris bin E
- Page 92 and 93:
azılarının şehid düşeceğine
- Page 94 and 95:
ekrem efendimiz, bu geçide Abdulla
- Page 96 and 97:
etrafındakilere; “Hamza nerededi
- Page 98 and 99:
çarpışıyor, diğer taraftan da
- Page 100 and 101:
Beşincisi on dört yerinden yarala
- Page 102 and 103:
Amir’in kazdığı derin çukura
- Page 104 and 105:
“Mü’minlerden öyle yiğitler
- Page 106 and 107:
aşladı. Vura vura İbn-i Kamia’
- Page 108 and 109:
Koşup çocuğa baktım. Hubeyb , g
- Page 110 and 111:
“Hissesine düştüğüm sahibiml
- Page 112 and 113:
olmuştu. Bu vuruş esnasında, sev
- Page 114 and 115:
ordu halinde getirmiş bulunuyorum.
- Page 116 and 117:
Amr, bütün teklifleri ret etti. V
- Page 118 and 119:
Yahudiler, derhal yirmi deve yükü
- Page 120 and 121:
ara, müşrik ordusunun kumandanı
- Page 122 and 123:
Hazret-i Sa’d bin Mu’az hükmü
- Page 124 and 125:
Hicretten bu yana, doğup büyüdü
- Page 126 and 127:
Eshab-ı kiram; kana kana su içtil
- Page 128 and 129:
İslâm ordusunun, gece-gündüz sa
- Page 130 and 131:
nimetini ve yardımlarını tamamla
- Page 132 and 133:
ize geleceğini müjdelediği peyga
- Page 134 and 135:
mektubunu okudu: “Onun için, bir
- Page 136 and 137:
in Ebi Beltea , yolda bunlara Müsl
- Page 138 and 139:
Onlar bu hazırlıkları yaparken,
- Page 140 and 141:
vurdu. Kahraman Amir anında kalkan
- Page 142 and 143:
geçen ganimetin, haddi hesabı yok
- Page 144 and 145:
ki, biz antlaşmaya bağlı kaldık
- Page 146 and 147:
Âlemlere rahmet olarak gönderilen
- Page 148 and 149:
etmeyiniz. Ahde vefasızlık göste
- Page 150 and 151:
Âlemlerin efendisinin mübarek eli
- Page 152 and 153:
esirgiyorsun?” diyerek hayretini
- Page 154 and 155:
çok merak ediyor, diğerlerinden f
- Page 156 and 157:
Sevgili Peygamberimiz, peygamberli
- Page 158 and 159:
Merhamet deryası olan Sevgili Peyg
- Page 160 and 161:
yerdir. Kimse bu sudan içmesin ve
- Page 162 and 163:
“Peygamber aleyhisselam, Veda hac
- Page 164 and 165:
hafifçe dövüp sakındırabilirsi
- Page 166 and 167:
ulunan sahabiler; “Biz de, şimdi
- Page 168 and 169:
“Dünya malı ile gitmek istemem!
- Page 170 and 171:
ve gönülleri yaralayan bir sesle;
- Page 172 and 173:
Peygamberimizin vefatından hemen s
- Page 174 and 175:
İkisi de, Cennettedir. Yalandan sa
- Page 176 and 177:
Bunun için, İmam-ı Nevevi hazret
- Page 178 and 179:
şekilde, Resulullah efendimize, ha
- Page 180 and 181:
ala alihi ve sahbihi ecmain”, “
- Page 182 and 183:
ziyadelesiyle kötüleşir. Meşakk
- Page 184 and 185:
unlar, ona hizmetçi oldu ve hazret
- Page 186 and 187:
Ebü’l-As, önce iman etmedi. Bed
- Page 188 and 189:
unlar için, Cennetler hazırladı.
- Page 190 and 191:
Peygamber efendimizin tevazu haslet
- Page 192 and 193:
Peygamberimizden bir şey istenildi
- Page 194 and 195:
elbise giydiği de olurdu. Cuma ve
- Page 196 and 197:
Nesep ve sebep bakımından, yani k
- Page 198 and 199: Hazreti Peygamber, ancak yapılan i
- Page 200 and 201: Gümüş gibi görünürdü, ayân.
- Page 202 and 203: Uzun kimseyle yürüseydi.Ne kadar,
- Page 204 and 205: “Dördüncüsünü de kabul ettim
- Page 206 and 207: * * *Resulullah efendimiz hicret s
- Page 208 and 209: Haris bin Ebi Dırar, Bedir savaş
- Page 210 and 211: Acem padişahı Hüsrev’den Medin
- Page 212 and 213: Resulullahın Peygamberliğinin ilk
- Page 214 and 215: mübarek eline verdiler. Resulullah
- Page 216 and 217: Resulullahın en büyük mucizesiRe
- Page 218 and 219: sever.Ya Ali! Bahilde, cimride üç
- Page 220 and 221: afve vel âfiyete fiddînî veddün
- Page 222 and 223: yapın!" buyurdu.Yani tecribeyi, fe
- Page 224 and 225: olan bir mal veya köle değil, hak
- Page 226 and 227: Resulullah efendimiz ticari bir mal
- Page 228 and 229: zulüm ile hareket edenlerdir. Üç
- Page 230 and 231: ki, mahşerde yolun aydınlık olsu
- Page 232 and 233: yumuşak idi. Mübarek teni miskten
- Page 234 and 235: “Kişi sevdiği ile beraberdir”
- Page 236 and 237: Allahın emir ve yasaklarının hep
- Page 238 and 239: ismi vardır. Bunların içinden te
- Page 240 and 241: Peygamberimiz, namazın sonunda, ü
- Page 242 and 243: iki ölçeği, tüylü bir örtüs
- Page 244 and 245: Hz.Hanzala bin Hızyem “Peygamber
- Page 246 and 247: Peygamber efendimizin ve Ev halkın
- Page 250 and 251: ayağının altında dürülürdü!
- Page 252 and 253: taktı. Bunu görünce, “Niçin s
- Page 254 and 255: Halife Abdulmelik’in, Peygamberim
- Page 256 and 257: “Hastalıkların başı, çok yim
- Page 258 and 259: Sonsuz derdden sakınmalı; hattâ,
- Page 260: Târîhde hep böyle oldu; küfrde