12.07.2015 Views

Kainatın Efendisi - Mehmet Oruç

Kainatın Efendisi - Mehmet Oruç

Kainatın Efendisi - Mehmet Oruç

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Şahsına ayırdığı vakti de, kendisiyle insanlar arasında bölüştürmüştü. O vakitte, yanına insanlardanancak seçkin sahabileri girerdi. Halka, dini meseleleri, onlar aracılığı ile tebliğ eder, halkı ilgilendiren hiçbirşeyi yanında tutmaz, biriktirmezdi.Peygamber efendimizın, Ümmetine aid vakti, fazilet sahiplerine, dindeki üstünlük derecelerine görebölüştürüp kendilerini ona göre huzuruna çağırmak adeti idi. Onlardan kimisi bir hacetli, kimisi iki hacetli,kimisi de, daha çok hacetli idi.Peygamber efendimiz, onların dini hacetlerile meşgul olur, sorularına gereken cevapları verir, sonrada “Bunları, burada bulunan, burada bulanmayanlara tebliğ etsin! Bana kendisi gelip hacetini arzedemeyen kimsenin hacetini siz bana arz ediniz. Muhakkak ki, hacetini arz edemeyenin hacetiniarz eden kimsenin ayaklarını kıyamet gününde Allah, Sırat üzerinde sabit kılar!” buyururdu.Peygamber efendimizın yanında bundan başka bir şey anılmaz, dile getirilmezdi. Zaten, kendisi de,hiç kimseden, bundan başkasını kabul etmezdi.Peygamber efendimizın huzuruna girenler, talib olarak girerler, en büyük ilim zevkini tatmış veonlara delalet edici oldukları halde, çıkarlardı!.Hz. Hüseyin babasından, Peygamber efendimizın, evinden çıkışında ne yaptığını sordu. Bunları daşöyle anlattı:Kâinatın efendisi, dışarıda konuşmazdı. Ancak, konuşması, Müslümanlara yararlı olacak, onları,birbirlerine ısındıracak, aralarındaki tefrikayı, soğukluğu kaldıracak ise, konuşurdu.Her kavmin yüksek hasletli kişisine ikram eder ve onu, kavmının üzerine Vali yapardı. Halkı,sakındırır ve onlardan da, sakınırdı. Hiçbir kimseden güler yüzünü ve güzel huyunu esirgemezdi.Eshabını göremese, arar, halka, aralarında olan bitenleri sorardı. İyiliği, över ve pkiştirir, kötülüğüise, yerer ve zaifletirdi. Kendisinin her işi, itidal üzere idi, ihtilafsızdı. Gaflete düşerler endişesiyle,Müslümanları uyarmaktan geri durmazdı. Her hali mutad idi.Âlemlere rahmet olarak gönderildiPeygamber efendimiz, konuşurken, huzurunda bulunanlar, başlarına kuş konmuş gibi, sessiz vehareketsiz dururlar, sözünü bitirip susunca, söyleyeceklerini söylerler, fakat, kendisinin yanında aslatartışmaz ve çekişmezlerdi.Meclisinde bulunanlar, bir şeye gülerlerse, O da, onlara uyarak güler, bir şeye hayret ederlerse, Oda, onlara uyarak hayret ederdi.Huzuruna gelen gariplerin, yabancıların sözlerinde ve sorularındaki kabalık ve kırıcılığa Eshabı da,kendisi gibi davransınlar diye katlanırdı.“Bir ihtiyaç sahibinin ihtiyacını talep ettiğini gördüğünüz zaman, ihtiyacına kavuşması içinona yardım ediniz!” buyururdu.Gerçeğe uygun olmayan övmeyi kabul etmezdi.Hakka tecavüz etmedikçe, hiç kimsenin sözünükesmezdi. Hakka tecavüz ettiği zaman da, ya onu men ederek sözünü keser, yahut Meclisten kalkıpgiderdi. Kâinatın efendisinin susması, dört şey üzerine;hilm, hazer,takdir,tefekkür üzerine idi.Takdir, insanlara eşit bakış ve dinleyişte; Tefekkür, dünya ve Ahiret işlerini düşünmesinde gözeçarpardı.Hilm ve sabrı, kendisinde toplamıştı. Dünyaya ait hiçbir şey, kendisini kızdırmazdı.Kâinatın efendisinin herhangi bir şey için “Hayır!” dediği olmazdı. Yapmak istediği bir şeykendisinden istenildiği zaman “Olur!” buyurur, yapmak istemediği bir şey kendisinden istenilince, susar,onu yapmak istemediği, kendisinin bu susuşundan anlaşılırdı.Herkesin dünya ve ahiret saadeti için çalışırdı. Bir gazada, kâfirlerin yok olması için dua buyurmasıistendiğinde,”Ben, lanet etmek için, insanların azab çekmesi için gönderilmedim. Ben, herkese iyiliketmek için, insanların huzura kavuşması için gönderildim,” buyurdu.Enbiya suresinin yüzyedinci ayetinin meal-i şerifinde, “Seni, âlemlere rahmet, iyilik için gönderdik”buyurulmuştur. Bunun için herkesin iyiliği için uğraşırdı.Hiç kimseyi hor görmezdiHind bin Ebi Hale Peygamber efendimizin yürüyüşünü şöyle anlatır:Kâinatın efendisi, yürürken, ayaklarını, yerden canlıca kaldırır, iki yanına salınmaz, adımlarını,geniş atar, yüksek bir yerden iner gibi önüne doğru eğilir, vakar ve sükunetle, rahat yürürdü.Bakmak istediği, bakacağı tarafa, tamamiyle dönerek bakardı.Etrafına gelişi güzel bakınmazdı.Yer yüzüne bakışı, semaya bakışından uzundu.Yer yüzüne bakışı da, göz ucu ile idi.Yürürken, Sahabilerinin gerisinde yürürdü.Birisiyle karşılaştığı zaman, önce, kendisi selam verirdi.Ebu Hüreyre hazretleri de şöyle anlatır:Yürüyüşte, Kâinatın efendisinden daha hızlı bir kimse görmedim. Yürürken, yer yüzü, sanki O’nun

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!