ismi vardır. Bunların içinden terâzîde en ağır geleni “Sübhânallahi ve bi hamdihi sübhânallahil’azîmive bi-hamdihî”dir.”Her kim, bunu namazdan ve tesbîhlerden sonra, onkere okursa her harfine on sevap verilir.“Yunus Peygamberin duasını okuyun!”Resulullah aleyhisselam Hz. Ali’ye sordu, “Affedilmiş olsan bile söylediğin zaman, Allah’ın, seniaffedeceği bir söz size öğreteyim mi? Evet, Ya Resulallah deyince, “Lâ ilahe illallahül Halimül kerim. Lâilahe illallahül’Aliyyül’azim. Lâ ilahe illallahü Sübhanallahi Rabbissemavatisseb’i veRabbil’Arşil’azim Elhamdü lillahi Rabbil’âlemin. (Halim ve Kerim olan Allah’dan başka ilah yoktur.Yüce ve Büyük olan Allah’dan başka ilah yoktur. Yedi kat göklerin Rabbi ve büyük Arş’ın Rabb’ı olanAllah’ı tesbih ve tenzih ederim. Âlemlerin Rabb’ı olan Allah’a hamd olsun.) deyin!” buyurdu.”Peygamberimizin zevcesi Hz. Safiyye validemiz anlatır: “Tesbih çekmekte kullandığım dört binhurma çekirdeği önümde bulunduğu sırada, Resulullah aleyhisselam, yanıma geldi.” Ey Huyey’in kızı!Nedir bunlar?” diye sordu. “Bunlarla tesbih çekerim!” dedim. Resulullah aleyhisselam,” Başına dikildiğimkadar müddet içinde bundan daha çoğunu çekeceğin tesbih yok mu? Ben, sana, çekmekte olduğuntesbihden daha çok olanını öğreteyim mi? “diye sordu.” Öğret bana, ya Resulallah! dedim. Bunun üzerine,Resulullah aleyhisselam “Sübhanallahi adede halkıhi “ de, buyurdu.Hz. Ebu Saidülhudri’nin bildirdiğine göre: Peygamberimiz “Bakıyyatüssalihatı, çoğaltınız!” buyurdu.“Ya Resulallah! Bakıyyatüssalihat, nedir?” diye soruldu.Peygamberimiz “Allah’ı Tekbir, Tehlil, Tesbih, Tahmid etmek ve Lâ havle vela kuvvete illa billahdemektir!” buyurdu.Korkulu zamanlarda, Kelime-i temcîd, yani “Lâ havle velâ kuvvete illâ billâhil’aliyyil’azîm”okumak tavsiye edilmiştir. Derdlerden kurtulmak ve murada kavuşmak için günde beşyüzkere Lâ havlevelâ kuvvete illâ billah ile evvelinde ve âhırında yüzer def’a salevât-ı şerîfe okuyup dua etmelidir.Efendimiz buyurdu ki, “Birinize derd ve belâ gelince, Yûnüs Peygamberin duasını okusun! Allahüteâlâ Onu muhakkak kurtarır. Dua şudur: Lâ ilâhe illâ ente sübhâne-ke innî küntü minez-zâlimîn”.Başka bir hadîs-i şerîfde, “Sabâh, kalkınca, üçkere Bismillâhillezî lâ-yedurru ma’asmihî şey’ünfil’ardı velâ fissemâ ve hüvessemî’ul’alim okuyana akşama kadar, hiç derd, belâ gelmez” buyuruldu.Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem gam, gussa, sıkıntıyı gidermek için, “Lâ ilâheillallâhül’azîm-ül-halîm lâ ilâhe illallâhü Rabbül-Arş-il’azîm lâ ilâhe illallahü Rabbüs-semâvâti veRabbül-Erdı Rabbül’Arş-il-kerîm” okurdu. “Bismillâhirrahmânirrahîm ve lâ-havle ve lâ-kuvvete illâbillâhil’ aliyyil’azîm” okumak, sinir hastalığına ve bütün hastalıklara iyi geldiğini Enes bin Mâlik habervermiştir.Doksandokuz derde devâ!Peygamber efendimiz, “Allahü teâlânın bir nimet vermesini ve bunun devamlı olmasını isteyen, Lâhavle velâ kuvvete illâ billah çok okusun! Bu, Cennet hazinelerinden bir hazînedir!” buyuruldu. Birhadîs-i şerîfde de, “Lâ havle velâ kuvvete... okumak, doksandokuz derde devâdır. Bunların en hafîfi,hemmdir” buyuruldu. Hemm, gam, hüzün, sıkıntı demektir.Bunun için İslâm büyükleri din ve dünya zararlarından kurtulmak için, hergün beşyüzkere “Lâ havlevelâ kuvvete illâ billah” okurdu. Buna “Kelime-i temcîd” denir. Okumağa başlarken ve okudukdan sonrada yüzerkere “Salevât” okurlardı.İslâm büyükleri şu yedi şeyin devamlı yapılmasını tavsiye ederlerdi:Her işinde “Besmele-i şerîfeyi” söylemek.Her işi temam olunca, “Elhamdülillah” demek. Filânyere gideceğim veya şu işi yapacağım dedikde, “İnşâallah” demek. Bir musîbet işittikde, “İnnâ lillah veinnâ ileyhi râci’ûn” demek. Bir hata söylemiş ise, tevbe ve istiğfâr eylemek.“Lâ ilâhe illallahüvahdehu la şerîke leh, lehül-mülkü ve lehül-hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadîr” kelime-i tayyibesinisöylemek. “Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resûlüh” kelime-işerîfesini çok söylemek.Şunu da gece ve gündüz çok okurlardı: “Sübhânellahi vel-hamdülillahi velâ ilâhe illallahüvallahü ekber velâ havle velâ kuvvete illâ billahil’aliyyil’azîm.”Evinden çıkarken de “Âyetelkürsî”yi okurlardı. Zîrâ, her işinde muvaffak olur ve hayırlı işlerbaşarır. Resûlullah aleyhisselâm buyurdu ki, “Bir kimse, evinden çıkarken Âyetelkürsîyi okursa, Hak teâlâ,yetmiş meleğe emreder, o kimse evine gelinceye kadar, ona dua ile istiğfar ederler.”Evine gelince de okunursan, iki Âyetelkürsî arasındaki işlerin hayrlı olur ve fakîrliği önlenir. Habîb-ikibriyâ sallallahü aleyhi ve sellem buyurdu ki, “Bu duayı okuyan kimse, duayı sabâhleyin okursa veakşama kadar ölürse, şehîd derecesine vâsıl olarak ölür. Akşamleyin okursa, yine sabaha kadar ölürse,aynı şekilde aynı dereceye ulaşır. Dua şudur: Allahümme ente rabbî lâilâhe illâ ente halaktenî ve eneabdüke ve ene alâ ahdike ve va’dike mesteta’tü eûzü bike min şerri mâ sana’tü ebûü leke
i-ni’metike aleyye ve ebûü bi zenbî fağfirlî zünûbî feinnehû lâ yağfirüzzünûbe illâ ente. Lâ ilâheillâ ente sübhâneke innî küntü minezzâlimîn.”Peygamberimiz aleyhisselâm buyurdu ki, Yâ Ebâ Hüreyre! Her kim, günde yirmibeş def’a bu duayıokursa, Hak teâlâ, o şahsı âbidler zümresinden yazar. Dua şudur: “Allahümmagfir lî ve li- vâlideyye veli-üstâziyye ve lil mü’minîne vel mü’minât vel müslimîne vel müslimât el ahyâ-i minhüm vel emvâtbi-rahmetike yâ erhamerrâhimîn.”“Az zamanda bunları nasıl yapabilirim?”Peygamberimiz ümmetinin, eve girerken, çıkarken çalışırken kısaca günün her saatinde dua vetesbih söylemelerini, gafil olmamalarını isterdi. Buyurdu ki: “Eve girerken İhlâs-ı şerîfi okuyan,yoksulluk görmez!” Eshâbdan Hz. Süheyl, Peygamberimizin bu tavsiyesi üzerine zengin olmuştur.Bir kere “Kulhüvallâhü” sûresini ve bir kere de “Âyetelkürsî”yi okuyanın evine şeytân giremez.Bir gece Sultân-ı Enbiyâ, hazret-i Âişeye dedi ki:- Yâ Âişe! Kur’ân-ı kerîmi hatmeyle, bütün Peygamberleri kendine şefâatçi ve bütün mü’minlerikendinden hoşnud edersin.Hazret-i Âişe:- Anam-babam sana fedâ olsun! Az bir zemân içinde bunları nasıl yapabilirim? Sultân-ı Enbiyâbuyurdu ki:- Yâ Âişe, üç kere “Kulhüvallâhü” sûresini oku. Kur’ân-ı kerîmi hatmetmiş gibi olursun.Bir kere “Allahümme salli alâ Muhammedin ve alâ cemî’il Enbiyâi velmürselîn” de, bütünpeygamberler senden râzı olsun.Bir kere de “Allahümmağfirlî ve li vâlideyye ve lil mü’minîne vel mü’minât vel müslimîne velmüslimâti el ahyâi minhüm vel emvât” de, bütün mü’minler senden râzı olur.Bir kere de “Sübhânellahi vel hamdü lillahi ve lâilâhe illâllahü vellâhü ekber velâ havle velâkuvvete illâ billahil aliyyil azîm” de ki, Allahü teâlâ hazretleri senden râzı olsun.Peygamberimizin amcasının kızı Hz. Ümmehani anlatır:“Resulullah aleyhisselam, günlerden bir gün, bana uğradı.- Ya Resulallah! Ben, yaşlandım ve zayıfladım. Bana, oturduğum yerde yapabileceğim bir amel emret de, onu, işleyeyim? dedim.Resulullah aleyhisselam,- Sen, yüzkere Sübhanallah! diyerek Allah’ı tesbih et! Bu, senin için, yüz köleyi azad etmeneeşiddir!Yüzkere Elhamdü lillah! diyerek Allah’a hamd et ki, bu, senin için, Allah yolunda Gazileri, eğerli vegemli yüz ata bindirmene eşittir!Yüzkere Allah’ü ekber! diyerek Allah’ı tekbir et ki, bu da, senin için, kurban edilmek üzreBeytullah’a yüz deve göndermene eşittir!Yüzkere de, Lâ ilahe illahü vahdehu la şerike leh lehülmülkü ve lehülhamdü ve hüve ala küllişey’in kadir de ki, bu da, senin için, gökle yer arasındaki her şeyden hayırlıdır!Hiçbir kimsenin ameli, bundan üstün olamaz. Meğer ki, o da, senin söylediğinin mislini veyafazlasını söylemiş olsun! buyurdu.“Kalblerin cilası, istiğfardır.”Günâhlarına tevbe etmek, herkese farz-ı ayndır. Hiç kimse tevbeden kurtulamaz. Nasıl kurtulur ki,Peygamberlerin hepsi tevbe ederdi. Peygamberlerin sonuncusu ve en yükseği olan Muhammed aleyhi vealeyhimüssalevât buyuruyor ki, “Kalbimde (envâr-ı ilâhiyyenin gelmesine engel olan) perde hâsıloluyor. Bunun için hergün, yetmişkere istigfâr ediyorum”.Nûr sûresi, otuzbirinci âyet-i kerîmesinde meâlen, “Ey mü’minler! Hepiniz, Allahü teâlâya tevbeediniz! Tevbe etmekle kurtulabilirsiniz” ve Tahrîm sûresi, sekizinci âyet-i kerîmesinde meâlen, “Eyîmân eden seçilmişler! Allahü teâlâya dönünüz! Hâlis tevbe edin! Ya’nî tevbenizi bozmayın! Böyletevbe edince, Rabbiniz, sizi belki afv eder ve ağaçlarının, köşklerinin altından (önünden) sularakan Cennetlere sokar” ve En’âm sûresi, yüzyirminci âyet-i kerîmesinde meâlen, “Açık olsun, gizliolsun günâhlardan sakınınız!” buyurmuştur.Peygamberimiz buyurdu ki:“Demirin pası gibi, kalblerin de, pası vardır. Kalblerin cilası, istiğfardır.”“Amel defterinde çok istiğfarı bulunan kimseye ne mutlu!”“Her gün, yetmişkere istiğfar eden kimse, gafiller zümresinden yazılmaz! Her gece,yetmişkere istiğfar eden kimse de, o gecesinde gafiller zümresinden yazılmaz!”Peygamberimiz, Nasr suresinin nüzulünden ve Mekke’nin fethinden sonra “Sübhanallahi vebihamdihi Estağfirullahe ve etubü ileyhi” diyerek tevbe ve istiğfarda bulunmayı daha da çoğaltmıştı.
- Page 1:
Kâinatın Efendisi( Peygamberimiz
- Page 4 and 5:
Dede Abdülmuttalib’e, bir gün r
- Page 6 and 7:
İsa aleyhisselamın getirdiği Hı
- Page 8 and 9:
ayağını yıkayıp, ipeğe sardı
- Page 10:
Abdülmuttalib idi. İsteklerini ö
- Page 14 and 15:
cevaplar önceden okuduğu kitaplar
- Page 16 and 17:
adındaki putlara yemin et de inana
- Page 18 and 19:
duyar oldu. Otuz sekiz yaşına gir
- Page 20 and 21:
Yine Kur’an-ı kerimde mealen ş
- Page 22 and 23:
- Bu nedir? diye sordu.Resul-i ekre
- Page 24 and 25:
dinlemeyiniz, diye küfürde direte
- Page 26 and 27:
- Burada annen var, söylediğimi i
- Page 28 and 29:
Velid bin Mugire, Ebu Cehil (Amr bi
- Page 30 and 31:
Sonra sırtındaki ve başındaki y
- Page 32 and 33:
kabiledendir. Bir daha oradan nası
- Page 34 and 35:
yayılmıştır. Arab kabileleri ya
- Page 36 and 37:
Hazret-i Halid, babasının hak din
- Page 38 and 39:
saflarında yer almıştı.Bu bekle
- Page 40 and 41:
gelenlerle görüşülmeden bize te
- Page 42 and 43:
O da dahil olmak üzere müşrikler
- Page 44 and 45:
ibret almak isteyenlerin seyretmesi
- Page 46 and 47:
Sevgili Peygamberimizi evde görün
- Page 48 and 49:
Peygamber efendimiz Taif’ten Mekk
- Page 50 and 51:
zaman henüz iman etmemişti. “Ki
- Page 52 and 53:
Çok melek gördüm. Saf halinde, c
- Page 54 and 55:
gördün. Ümmetine de mescidler ve
- Page 56 and 57:
yüzüne bile bakmazdı. Buyurdu ki
- Page 58 and 59:
- Hele biraz otur, sözümüzü din
- Page 60 and 61:
Bunun üzerine; “Siz O’nu, hem
- Page 62 and 63:
Bekir, Resulullah’ın çevresinde
- Page 64 and 65:
saldırmaya teşebbüs edince, atı
- Page 66 and 67:
üzerine bastırdık ki, bir damla
- Page 68 and 69:
fevkalade bir edeble;“Ya Resulall
- Page 70 and 71:
“Muhammed “aleyhisselam” Alla
- Page 72 and 73:
Bu sırada Yahudiler, Resulullah ef
- Page 74 and 75:
kapının önünde bekliyordum. Muh
- Page 76 and 77:
çekirdekleri gördü ve; “Bunlar
- Page 78 and 79:
- Bilmeyiz.- Günde kaç deve kesiy
- Page 80 and 81:
sana ibadet eden bulunmayacaktır!.
- Page 82 and 83:
O sırada Resulullah efendimiz, haz
- Page 84 and 85:
Muhacirlerden altı, Ensardan sekiz
- Page 86 and 87:
orada bulunan hazret-i Abbas’ın
- Page 88 and 89:
ana nikahlamıştır. Ey din karde
- Page 90 and 91:
Naile, Abbas bin Bişr, Haris bin E
- Page 92 and 93:
azılarının şehid düşeceğine
- Page 94 and 95:
ekrem efendimiz, bu geçide Abdulla
- Page 96 and 97:
etrafındakilere; “Hamza nerededi
- Page 98 and 99:
çarpışıyor, diğer taraftan da
- Page 100 and 101:
Beşincisi on dört yerinden yarala
- Page 102 and 103:
Amir’in kazdığı derin çukura
- Page 104 and 105:
“Mü’minlerden öyle yiğitler
- Page 106 and 107:
aşladı. Vura vura İbn-i Kamia’
- Page 108 and 109:
Koşup çocuğa baktım. Hubeyb , g
- Page 110 and 111:
“Hissesine düştüğüm sahibiml
- Page 112 and 113:
olmuştu. Bu vuruş esnasında, sev
- Page 114 and 115:
ordu halinde getirmiş bulunuyorum.
- Page 116 and 117:
Amr, bütün teklifleri ret etti. V
- Page 118 and 119:
Yahudiler, derhal yirmi deve yükü
- Page 120 and 121:
ara, müşrik ordusunun kumandanı
- Page 122 and 123:
Hazret-i Sa’d bin Mu’az hükmü
- Page 124 and 125:
Hicretten bu yana, doğup büyüdü
- Page 126 and 127:
Eshab-ı kiram; kana kana su içtil
- Page 128 and 129:
İslâm ordusunun, gece-gündüz sa
- Page 130 and 131:
nimetini ve yardımlarını tamamla
- Page 132 and 133:
ize geleceğini müjdelediği peyga
- Page 134 and 135:
mektubunu okudu: “Onun için, bir
- Page 136 and 137:
in Ebi Beltea , yolda bunlara Müsl
- Page 138 and 139:
Onlar bu hazırlıkları yaparken,
- Page 140 and 141:
vurdu. Kahraman Amir anında kalkan
- Page 142 and 143:
geçen ganimetin, haddi hesabı yok
- Page 144 and 145:
ki, biz antlaşmaya bağlı kaldık
- Page 146 and 147:
Âlemlere rahmet olarak gönderilen
- Page 148 and 149:
etmeyiniz. Ahde vefasızlık göste
- Page 150 and 151:
Âlemlerin efendisinin mübarek eli
- Page 152 and 153:
esirgiyorsun?” diyerek hayretini
- Page 154 and 155:
çok merak ediyor, diğerlerinden f
- Page 156 and 157:
Sevgili Peygamberimiz, peygamberli
- Page 158 and 159:
Merhamet deryası olan Sevgili Peyg
- Page 160 and 161:
yerdir. Kimse bu sudan içmesin ve
- Page 162 and 163:
“Peygamber aleyhisselam, Veda hac
- Page 164 and 165:
hafifçe dövüp sakındırabilirsi
- Page 166 and 167:
ulunan sahabiler; “Biz de, şimdi
- Page 168 and 169:
“Dünya malı ile gitmek istemem!
- Page 170 and 171:
ve gönülleri yaralayan bir sesle;
- Page 172 and 173:
Peygamberimizin vefatından hemen s
- Page 174 and 175:
İkisi de, Cennettedir. Yalandan sa
- Page 176 and 177:
Bunun için, İmam-ı Nevevi hazret
- Page 178 and 179:
şekilde, Resulullah efendimize, ha
- Page 180 and 181:
ala alihi ve sahbihi ecmain”, “
- Page 182 and 183:
ziyadelesiyle kötüleşir. Meşakk
- Page 184 and 185:
unlar, ona hizmetçi oldu ve hazret
- Page 186 and 187:
Ebü’l-As, önce iman etmedi. Bed
- Page 188 and 189: unlar için, Cennetler hazırladı.
- Page 190 and 191: Peygamber efendimizin tevazu haslet
- Page 192 and 193: Peygamberimizden bir şey istenildi
- Page 194 and 195: elbise giydiği de olurdu. Cuma ve
- Page 196 and 197: Nesep ve sebep bakımından, yani k
- Page 198 and 199: Hazreti Peygamber, ancak yapılan i
- Page 200 and 201: Gümüş gibi görünürdü, ayân.
- Page 202 and 203: Uzun kimseyle yürüseydi.Ne kadar,
- Page 204 and 205: “Dördüncüsünü de kabul ettim
- Page 206 and 207: * * *Resulullah efendimiz hicret s
- Page 208 and 209: Haris bin Ebi Dırar, Bedir savaş
- Page 210 and 211: Acem padişahı Hüsrev’den Medin
- Page 212 and 213: Resulullahın Peygamberliğinin ilk
- Page 214 and 215: mübarek eline verdiler. Resulullah
- Page 216 and 217: Resulullahın en büyük mucizesiRe
- Page 218 and 219: sever.Ya Ali! Bahilde, cimride üç
- Page 220 and 221: afve vel âfiyete fiddînî veddün
- Page 222 and 223: yapın!" buyurdu.Yani tecribeyi, fe
- Page 224 and 225: olan bir mal veya köle değil, hak
- Page 226 and 227: Resulullah efendimiz ticari bir mal
- Page 228 and 229: zulüm ile hareket edenlerdir. Üç
- Page 230 and 231: ki, mahşerde yolun aydınlık olsu
- Page 232 and 233: yumuşak idi. Mübarek teni miskten
- Page 234 and 235: “Kişi sevdiği ile beraberdir”
- Page 236 and 237: Allahın emir ve yasaklarının hep
- Page 240 and 241: Peygamberimiz, namazın sonunda, ü
- Page 242 and 243: iki ölçeği, tüylü bir örtüs
- Page 244 and 245: Hz.Hanzala bin Hızyem “Peygamber
- Page 246 and 247: Peygamber efendimizin ve Ev halkın
- Page 248 and 249: çok yisin!.” buyurmuştur. Önce
- Page 250 and 251: ayağının altında dürülürdü!
- Page 252 and 253: taktı. Bunu görünce, “Niçin s
- Page 254 and 255: Halife Abdulmelik’in, Peygamberim
- Page 256 and 257: “Hastalıkların başı, çok yim
- Page 258 and 259: Sonsuz derdden sakınmalı; hattâ,
- Page 260: Târîhde hep böyle oldu; küfrde