12.07.2015 Views

Kainatın Efendisi - Mehmet Oruç

Kainatın Efendisi - Mehmet Oruç

Kainatın Efendisi - Mehmet Oruç

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

yumuşak idi. Mübarek teni miskten ve çiçekten daha güzel kokuyordu. Mübarek kolları, ayakları veparmakları uzun idi. Mübarek ayaklarının parmakları iri, altı da çok yüksek olmayıp yumuşak idi.Mübarek saçları ve sakallarınını kılı çok kıvırcık ve çok düz değil, yaratılışda ondüle idi. Mübareksaçları uzundu. Önceleri kakül bırakırdı, sonradan ikiye ayırır oldu. Mübarek saçlarını bazan uzatır, bazanda keser, kısaltırdı, saç ve sakalını boyamazdı.Vefat ettiği zaman, saç ve sakalındaki ak kılların sayısı yirmiden az idi. Mübarek bıyığını kırkardı.Bıyıklarının uzunluğu ve şekli, mübarek kaşları kadar idi. Emrinde hususi berberleri vardı. Resulullahsallallahü aleyhi ve sellem efendimiz, misvakını ve tarağını yanından ayırmazdı.Mübarek saçını vesakalını tararken aynaya nazar ederdi.Güzel huyların hepsi, sevgili Peygamberimizde toplanmıştı. Güzel huyları, vehbi yani Allahü teâlâtarafından verilmiş olup, kesbi yani çalışarak, sonradan kazanmış değildir. Bir Müslümanın isminisöyleyerek hiçbir zaman lanet etmemiş ve asla mübarek eliyle kimseyi döğmemiştir. Allah için intikamalmış; kendi için, hiçbir kimseden intikam almamıştır. Akrabasına, Eshabına ve hizmetçilerine tevazüederek, iyi muamele ederdi. Ev içinde çok yumuşak ve güler yüzlü idi. Hastaları ziyarete gider,cenazelerde bulunurdu. Eshabının işlerine yardım eder, çocuklarını kucağına alırdı. Fakat kalbi bunlarlameşgul olmazdı. Mübarek ruhu, melekler âleminde idi.Fahri âlem efendimiz, insanların en cömerdi idi. Bir şey istenip de yok dediği görülmemiştir.İstenilen şey varsa verir, yoksa cevap vermezdi. O kadar iyilikleri, o kadar ihsanları vardı ki, Rumimparatorları, İran şahları ve hiçbir hükümdar, O’nun kadar ihsan yapamazdı.Fakat kendisi sıkıntı ile yaşamağı severdi. Öyle bir hayat sürerdi ki, yemek ve içmek hatırına bilegelmezdi. Yemek getirin yiyelim veya falanca yemeği pişiriniz demezdi. Yemek getirilirse yer, her nemeyve verseler kabul ederdi.Yemek sonunda su içmezdi. Suyu otururken içerdi. Başkaları ile yemek yerken, herkesten sonra elçekerdi. Herkesin hediyesini kabul ederdi. Hediye getirene karşılık olarak kat kat fazlasını verirdi.Gölgesi yere düşmezdiPeygamber efendimizin mübarek gözleri uyur, kalb-i şerifi uyumazdı. Aç yatıp tok kalkardı. Hiçesnemezdi. Mübarek vücud nurani olup, gölgesi yere düşmezdi. Elbisesine sinek konmaz, sivrisinek vediğer böcekler mübarek kanını içmezdi.Resulullah efendimizi ansızın gören kimseyi korku kaplardı. Kendisi yumuşak davranmasaydı,peygamberlik hallerinden, kimse yanında oturamaz, sözünü işitmeye takat getiremezdi. Halbuki kendisi,hayasından, mübarek gözleri ile kimsenin yüzüne bakmazdı.Allahü teâlâ tarafından Resulullah olduğu bildirildikten sonra, şeytanlar göklere çıkarak haberalamaz ve kahinler söyleyemez oldular. Server-i âlem efendimiz, bizim bilmediğimiz bir hayat ile şimdihayattadır.Cesed-i şerifi asla çürümez. Kabrinde bir melek durup, ümmetinin söyledikleri salevat-ı şeriflerikendisine haber verir. Minberi ile kabr-ı şerifi arasına Radva-i mutahhera denir. Burası Cennetbahçelerindendir. Kabr-i şerifini ziyaret etmek, taatlerin en büyüğü ve ibadetlerin en kıymetlisidir.Peygamber efendimizin güzelliğini, Eshab-ı kiramın büyükleri şöyle anlattı:Ebu Hüreyre hazretleri; “Resulullah’dan daha güzel bir kimse görmedim, sanki güneş bütünparlaklığı ile yüzünde parlıyordu. Güldüğü zaman, dişleri duvarlara aydınlık saçardı” buyurdu.Hazret-i Ali; “O’nu aniden gören, heybetinden korkuya kapılırdı. O’nunla sohbet edip tanıyan,hemen ısınıp severdi” buyurdu.Cabir bin Semüre hazretleri; “Resulullah, mübarek elini yüzüme sürdü. Elinde, sanki attarların yanikoku satan kimselerin çantasından yeni çıkarılmış gibi güzel bir koku, serinlik buldum. Resulullahefendimiz, elini bir kimsenin eline müsafeha için değdirmiş olsa, bütün gün o kimsenin elinden o güzelkoku çıkmazdı” buyurdu.Hazret-i Aişe validemiz; “Resulullah, bir çocuğun başını okşadığı zaman, diğer çocuklar arasında oçocuk, güzel kokusundan hemen belli olurdu” buyurdu.Hz.Ebu Hüreyre; “Yürüyüşünde Resulullah’tan daha sür’atli kimseyi görmedim. Sanki yerkendisinde dürülüyordu. O’nunla yürürken, biz bütün gücümüzü sarf edip kendimizi zorluyorduk” buyurdu.Peygamber efendimiz, fevkalade güzel konuşurdu. Sözün nereden başlatılıp nerede bitirileceğini enmükemmel bir şekilde bilirdi. Sözleri, söyleyiş bakımından berrak son derece fasih ve beliğ idi. Söz vekelimelerinde mananın doğruluğu her zaman kendini gösterdi. İfade etme gücü, fevkalade olduğundan,konuşurken hiç yorulmaz ve külfet çekmezdi.“Sana ne oldu dalgın duruyorsun?”Ulema-i rasihin denilen, peygamber efendimize varis olan yüksek İslâm alimleri, O’nu bütüngüzellikleriyle görmüş ve aşık olmuşlardır. Bunların en başında Hz. Ebu Bekir-i Sıddık gelmektedir.O, Resulullah efendimizdeki nübüvvet nurunu görüp; üstünlük, güzellik ve yüksekliklerini idrak

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!