12.07.2015 Views

Kainatın Efendisi - Mehmet Oruç

Kainatın Efendisi - Mehmet Oruç

Kainatın Efendisi - Mehmet Oruç

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

olan bir mal veya köle değil, hak sahibi kimseler olarak kabul etmiştir. Erkek ailenin reisidir; ancak kadınüzerinde, zorba veya despot değildir.Kadına hakları verilmiş, miras hakkı tanınmıştır. Kocası, hanımını haklarından mahrum bırakamaz;onun karşısında zavallı bir mahkum değildir. Eskiden sayısız kadınla evlenmek serbest idi. Aile, esasitibarıyla tek evlilik üzerine kurulmakla birlikte, belirli durumlarda kocanın dörde kadar evlenmesine izinverilmiştir.Bu son durum, yani çok kadınla evlenme bir emir değil, farz değil, belirli şartlarda başvurulan birruhsattır. Nitekim, bu tür bir evliliğe izin veren Nisa suresinde, çok kadınla gerçekleştirilecek evliliktehanımlar arasında eşitlik ve adalet sağlanamayacağından korkuluyorsa bir tek kadını nikahlamaklayetinilmesi gerektiği belirtilmiş ve tek hanımla evlilik teşvik edilmiştir.Peygamberimiz, adaleti sağlamanın zorluğunu, “İki zevcesi olup da, ikisine müsavi bakmıyankimse, kıyamet günü, mahşer meydanına yarı iğrilmiş olarak gelecektir” sözleri ile bildirmiştir.Başkalarının fikirlerine değer verirdiResulullah efendimiz, iştişareye, danışmaya önem verirdi. Kur’an-ı kerimde Resulullah efendimizeistişare etmesi emir olundu. Resulullah efendimiz de bu emre uyarak sahabilerle istişarede bulunmuştur.Hz. Ebu Hüreyre bu konuda şunları söylemiştir: “Resulullahtan daha fazla istişare eden hiçbir kimsegörmedim”Bedir savaşı başlamadan önce konakladığı yeri uygun bulmayan Hubab bin Münzir, Resulullahefendimize gelerek şunları söyledi: “Ya Resulallah! Burası sana Allah’ın konaklamanı emrettiği, ilerigitmemiz veya geri çekilmemiz caiz olmayan bir yer midir? Yoksa sizin şahsi takdiriniz midir, savaş ve hileiçin tedbir olarak düşünülmüş bir yer midir?”Resulullah efendimiz kendi takdiri olduğunu söyledi. Bunun üzerine Hubab “Ya Resulallah! Burasıkarargah için uygun bir mekan değildir. Sen insanları buradan kaldır. Kureyş’in konacağı yerin yakınındakisu başına gidip konalım...” dedi.Resulullah efendimizimiz Hubab’a “Doğru söyledin” dedi ve onuntavsiyelerini uyguladı.Resulullah efendimiz İslâmı mümkün olduğunca çok insana ulaştırmayı gaye edinmişti. Bunundışındaki her şey o hedefi gerçekleştirmek için bir vasıta idi. O, her sıkıntıya bu gaye uğruna katlanmıştır.Resulullah efendimiz faaliyetlerinde adalet ve ahlakı esas almıştır. Savaşta taktik olarak uygulamakzorunda kaldığı durumlar dışında, insanlar arasında fark gözetmeksizin herkese adil ve ahlaki davranmış,ahde vefa göstermiştir.İçte barış ve huzuru, dışta da emniyeti sağlamak, Resulullah efendimizin temel hedeflerindenbiriydi. Nitekim Cahiliye döneminde kabileler arasında savaşlar, kanlı soygunlar, kervan baskınları ve kandavaları eksik olmazken, Resulullah efendimiz döneminde bunlar büyük çapta önlenmiştir.Resulullah efendimiz insana değer verirdi. Düşmanı imha değil, hep kazanmayı gaye edinmiştir.Düşmanın gücünü mahvetmeksizin, daha sonra bu gücü kullanmayı düşünmüştür. Onun on yıl sürenMedine döneminde İslâm, yaklaşık iki milyon kilometrekarelik bir alana yayılmıştır.Bu kadar hızlı gelişme, yayılma ve değişim, Beni Kurayza hariç tutulursa, kaba bir hesapla düşmantarafından ikiyüzonaltı kişinin ölmesi ve Müslümanlar tarafından da yüzotuzsekiz kişinin şehit edilmesikarşılığında gerçekleşmiştir.Efendimiz, insanlara meziyet, liyakat ve değerlerine göre muamelede bulunmuştur. Ne kadar azılıdüşmanı olursa olsun, bir kişi İslâma girdiğinde onun haysiyet ve şerefini muhafaza etmiştir.Peygamberimiz Müslüman olan kabilelere içlerinden birisini yeniden vali tayin ederken onların ehilolmalarına ve hatta öyle ki, ayrıntı sayılabilecek ahlaki özelliklerine bile dikkat etmiş ve bunlarıdeğerlendirmiştir.“Allahım! Tembellikten... sana sığınırım.”Resulullah efendimizin hayatı, diğer alanlarda olduğu gibi çalışma hayatında da insanlar içinörnektir. Doğruluk, güvenilir olma, adaleti uygulama ve sözleriyle davranışları arasında çelişki bulunmamagibi hallerde en güzel örnekti.Kişinin çalışmasını, üretimde bulunmasını ve ailesini geçindirmesini, fakire, yoksula yardım içinçalışmay,ı Allah yolunda cihad ve gündüzleri oruç ve geceleri namazla geçirme ile bir tutmuştur.Peygamberimizin çalışma, helal kazanç ile ilgili pek çok sözleri vardır. Bunlardan bazıları şunlardır:“Hiçbir kimse kendi elinin emeği ile kazandığından daha hayırlı bir lokma asla yiyemez.”“Allahım! Tembellikten, korkaklıktan, ihtiyarlığın verdiği düşkünlük ve cimrilikten sanasığınırım.”“Doğru sözlü ve her konuda güvenilen bir ticaret adamı ahirette peygamberlerle, sıddiklerve şehitlerle beraber olacaktır.”“Allah kulunu helal kazanç talebinden yorgun düşmüş görmeyi sever.”“İnsanın yiyip içtiklerinin en helal ve bereketli olanı, çalışıp kazanarak elde ettiğidir.”

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!