Acem padişahı Hüsrev’den Medine’ye elçi geldikte, bir gün onlara: “Bu gece padişahınızı kendioğlu katl etti” buyurmasıdır. Gerçekten öyle olduğu haberi sonradan geldi.Resulullah hanımı Hazret-i Hafsa’ya: “Sana müjde vereyim, muhakkak ki, Ebu Bekir ve Ömer,benden sonra ümmetimin işlerini yürütürler” buyurdu. Hazret-i Ebu Bekir’le, Hafsa validemizin babasıHazret-i Ömer’in halife olacaklarına işaret buyurdu.“ Seninle bir daha görüşemeyiz artık!”Resulullah efendimiz, Cenab-ı Hakkın bildirmesiyle gaybtan haber verirdi. Bir gün Ebu Hüreyrehazretleri, Medine’de zekat hurmasından çalarken birini yakaladı, seni Resulullaha götüreceğim dedi.Hırsız, fakirim, çoluk çocuğum vardır deyip yalvarınca, salıverdi. Sabahleyin Resulullah: “Ey EbaHüreyre, dün gece esirin ne yaptı” buyurdu.O da anlattı. Resulullah: “O yalan söyledi. Bir daha gelecek” buyurdu. Ebu Hüreyre kolladı.Gerçekten yine geldi. Gene yakalandı. Tekrar yalvarıp kurtuldu.Üçüncü defa gelip, yakalandıkta kurtulmağa çare bulamamakla, “Beni bırak, sana birkaç sözöğreteyim ki, sana faydası olur” dedi.Nedir diye sorunca “Gece yatağa yatınca, Ayet-el kürsiyi oku ki, Allahü teâlâ seni muhafaza edip,yanına şeytan gelmez” dedi.Ertesi gün Resulullah, Ebu Hüreyre’ye yine sordu. O da anlattı. “Muhakkak gerçek söylemiş;halbuki o gayet yalancıdır. Ey Eba Hüreyre, üç geceden beri kiminle konuşursun bilir misin?”buyurdu. Hayır dedi. “O şeytan idi” buyurdu.Rumlarla harb için Mute seriyyesi dedikleri gazaya asker gönderdiklerinde, Sahabeden dörtkumandanın birbiri arkasından şehid olduğunu, kendisi Medine’de minber üzerinde iken görüp haberverdi.Muaz bin Cebel’i Yemen’e hakim ettiğinde şehirden beraberinde çıkarıp, veda esnasında çoknasihatler etti. “Seninle kıyamete kadar artık görüşmeyiz” buyurdu. Gerçekten o Yemen’de ikenResulullah vefat eyledi.Vefatları esnasında kızları Hazret-i Fatıma’ya: “Ehl-i beytimden en önce bana sen kavuşursun”buyurdu. Gerçekten altı ay sonra Hazret-i Fatıma da vefat eyledi.Kays bin Şemmas’a: “İyi yaşarsın ve şehid edilirsin” buyurdu. Gerçekten Müseylemetü’l-Kezzabcenginde şehid oldu.Hazret-i Ömer, Hazret-i Osman ve Hazret-i Ali’nin şehid olacaklarından da haber verdi.Acem padişahının ve Rum imparatorunun ülkelerini Müslümanların feth edip, hazinelerinin Allahyoluna verileceğini müjdeledi.“Ümmetinden bir taifenin denizden gazaya gidip, Sahabeden olan Hazam adlı kadın da oseferde bulunacaktır” buyurdu. Hakikaten Hazret-i Osman’ın hilafetinde Kıbrıs adasını Müslümanlargemilerle gidip feth ettiler. O kadın da birlikte idi.Bir gün Medine’de dam üstüne çıkıp: “Benim gördüğümü siz görüyor musunuz? Ben elbetteevlerinizin arasında fitne yerlerini, yağmur izleri (oyukları) gibi görüyorum” buyurdu.Gerçekten Hazret-i Osman’ın şehadeti vakasında ve sonra Yezid zamanında Medine’de birerbüyük fitne zuhur edip, sokaklarda hesabsız kanlar döküldü.Bir gün Resulullah, Hazret-i Muaviye’ye: “Benden sonra ümmetimin başına geçersin. O zamaniyilerini kabul et, kötülerini bağışla” buyurdu. Gerçekten Hazret-i Osman zamanında Şam’da yirmi yılvali oldu, daha sonra da halife oldu.Bir defasında da “Muaviye hiçbir zaman yenilmez” buyurdu. Gerçekten hiçbir savaşta mağlupolmadı. Hatta Hazret-i Ali Sıffin muharebesinde, bu hadisi işitip: “Eğer daha önce duymuş olsaydım,onunla mücadele etmezdim” demiştir.Ammar bin Yaser hazretlerine: “Seni bagiler öldürür” buyurdu. Gerçekten öyle oldu.“Kalbine hidayet, diline sebat ver!”Resulullah efendimizin mucizelerinin bir çeşiti de hayırlı dualarıdır. Cenab-ı Hak’ın lütfuyle kabuledilmişlerdir. Bunlar da sayılamıyacak kadar çoktur. Uzun yazılsa ayrı bir kitab olacak kadar sürer. Birkaçtanesi şöyle:Hazret-i Ali anlatır: Resulullah beni kadı yapıp Yemen’e gönderdiklerinde, “Ya Resulallah, benimkadılık [hakimlik] ilmim yok” dedim. Mübarek ellerine göğsüme koyup: “Ya Rabbi! Kalbine hidayet,diline sebat ver” diye dua buyurdu. Allah’a yemin ederim ki, bu dualarından sonra hüküm vermede aslaşübhe etmez oldum.Aşere-i mübeşşereden Hazret-i Sa’d bin ebi Vakkas’a Uhud gazasında: “Ya Rabbi, attığınaisabet, duasına icabet ihsan eyle” diye hayırlı dua etti. Bundan sonra Hazret-i Sa’d müstecab-üd-da’ve(duası kabul edilen) olup, her ettiği dua makbul, bilhassa her attığı ok, düşmana isabet edip, hiç şaşmaz
oldu.Malik bin Rebi’a’ya evladında bereket olması için dua ettiklerinde, seksen erkek çocuğu oldu.Nabiga adlı meşhur şair kendi şiirlerinin bazısını okudukta: “Allahü teâlâ dişlerini dökmesin!”diye arab adeti üzere hayır dua etmekle, adı geçen Nabiga yüz yaşına vardığı halde, dişleri kar gibi beyaz,inci gibi dizilmiş durdu. Biri düşse, yerine yenisi biterdi.Bir kimseye: “Ya Rabbi, bunu güzel eyle!” dedikte, o kimsenin sakalı beyaz iken, siyah olmuştur.Urve bin Ca’d der ki, Resulullah bana: “Ya Rabbi, onu satışında bereketli eyle!” diye duaedeliden beri, hiçbir şey satın alıp kar etmemek vakı’ olmadı.Hazret-i Fatıma bir gün yanlarına gelip, açlıktan benzinin sararmış olduğunu görmekle, ellerini onungöğsüne koyup: “Ya Rabbi, ey açları doyuran! Muhammed’in kızı Fatıma’ya açlık çektirme” diye duaetti. O anda Hazret-i Fatıma’nın benzi kızarıp, ondan sonra bir daha açlık görmedi.Aşere-i mübeşşereden Abdürrahman bin Avf’a bereket ile dua etmekle, hesabsız zengin oldu.Sahih-i Müslim’de, Resulullah: “Herbir peygamberin kabul edilen bir duası vardır. Herpeygamber duasını dünyada yaptı. Ben ise duamı, kıyamet günü ümmetime şefaat için ayırdım.İnşallah, Allah’a şirk koşmadan ölen bu duama kavuşacaktır” buyurdu.* * *Bir gün Medine’de Resulullah Mescide çıkıp: “Kim elbisesini açar, konuşmam bitinceye kadartoplamaz ve sonra toplarsa, benim söylediklerimi toplamış olur” buyurduklarında, Hazret-i EbuHüreyre, hırkasını yaydı.Resulullah söyleyecekleri sözü bitirdikte: “Hadi onu topla” buyurdu.O da hırkasını topladı, göğsüne getirip sarıldı. Bundan sonra her duyduğu sözü, hiç unutmaz oldu.Hatta ondan rivayet olunur ki, Resulullahdan beş kab dolusu ilim ezberledim. İkisini çıkardım. Eğerüçünü çıkarsaydım, yanlış anlayıp halk beni taşlardı dedi.Bir rivayette, Resulullah’dan iki kab dolusu ilim ezberledim. Birini insanlara söyledim. Diğerinisöylersem boynumu vururlar, boğazımı keserler dedi.Kıtlıktan gözlerinin feri gittiPeygamber efendimizin mucizelerinin bir çeşiti de beddualarıdır. Hepsi kabul edilmiştir. Bu damüstahak olanlar hakkında beşeri zaruret sebebiyle pek çok olmuştur:Hicretten önce Mekke’de Resulullah arab kabilelerini davet edip, imana gelmedikleri gibi,Müslümanlara da çok sıkıntı verdikleri için: “Ey Allah’ım, muzır olanlara yardımını kıs, onlara Yusufkıtlığı ver” diye beddua ettikte, Mekke etrafında nice zaman Yusuf kıtlığı gibi büyük kıtlık olup, nicekimseler leş yedi. Çoklarının açlıktan gözlerinin feri gitti.Uteybe bin Ebu Leheb, Resulullah’ın, önceden damadı idi. Peygamber olduğunda, Uteybe, babasıgibi müşrik olup, Resulullah’ın kızını boşadı. Sıkıntı çektiğinden, Resulullah: “Ya Rabbi! Onaköpeklerinden bir köpeği musallat eyle!” diye beddua etti.Uteybe, Şam yolunda bir gece bütün yolcular arasında, büyük bir korkuyla ve tedbirle yatarken, birarslan gelip, insanları birer birer kokladı, bıraktı. Yükler arasında Uteybe’yi bulup, kapıp parçaladı.Acem padişahı Hüsrev’i imana davet için mektub gönderdi. O alçak, mektubu yırttı. Resulullahişittikte: “Ya Rabbi! Mektubumu parçaladığı gibi, mülkünü parçala!” buyurdu. Gerçekten Hüsrev’i,oğlu Şirveyh, Resulullahın sağlığında hançerle parçalayıp, Hazret-i Ömer zamanında Acem ülkesiniMüslümanlar feth ve zabt ettiler. Hüsrev’in nesli de yok oldu.Hicretin dördüncü yılında, Beni Nadir Gazvesi’nde, Resulullah Yahudilerin kaleleri altına varıp,konuşurken, yukarıdan birisi öldürmek kasdiyle bir büyük değirmen taşı atacakken, Hakk’ın kudreti ile elitutulup atamadı. Cebrail aleyhisselam, Resulullah’a haber verdi.Hicretin dokuzuncu yılında imana gelip, elçiler gönderen arab kabilelerinden Amir ile Erbed adlı ikimüşrik, Resulullaha zarar vermek üzere sözleşip geldiler. Amir karşıya geçip konuşurken, Erbedarkalarına geçip, kılıcını kınından bir karış kadar çıkarınca, eli tutuldu kaldı.Amir karşıdan, ne durursun diye işaret edince, Resulullah dönüp baktı ve: “Allah’ım, bu ikisinidilediğin şekilde öldür” buyurdu. İkisi gittiklerinde, Amir, Erbed’e niçin sözünde durmadın deyince, nasıldurabilirdim ki, Muhammed’e her kasd ettiğimde, seni onunla benim aramda gördüm dedi.Sonra yaz günü olup, havada hiç bulut yokken, aniden Cenab-ı Hak’ın emriyle Erbed’in üstüneyıldırım indi. Bindiği deveyi ve kendini yakıp helak etti. Amir kaçtı.Yolda giderken, ey ölüm meleği, gel seninle cenk edelim deyip, atını oynattıkta, bir melek kanadıylavurup, yıkılıverdi, ertesi gün, daha at üzerinde iken helak oldu. “Allah yıldırımlar gönderip, onunladilediğini çarpar. Böyle iken o kâfirler, hadlerini bilmezler de, Allah hakkında mücadele ederler.Halbuki Allah’ın karşılık darbesi pek şiddetlidir” ayeti bu olaylara işarettir demişlerdir.Alay edenler cezalarını buldu
- Page 1:
Kâinatın Efendisi( Peygamberimiz
- Page 4 and 5:
Dede Abdülmuttalib’e, bir gün r
- Page 6 and 7:
İsa aleyhisselamın getirdiği Hı
- Page 8 and 9:
ayağını yıkayıp, ipeğe sardı
- Page 10:
Abdülmuttalib idi. İsteklerini ö
- Page 14 and 15:
cevaplar önceden okuduğu kitaplar
- Page 16 and 17:
adındaki putlara yemin et de inana
- Page 18 and 19:
duyar oldu. Otuz sekiz yaşına gir
- Page 20 and 21:
Yine Kur’an-ı kerimde mealen ş
- Page 22 and 23:
- Bu nedir? diye sordu.Resul-i ekre
- Page 24 and 25:
dinlemeyiniz, diye küfürde direte
- Page 26 and 27:
- Burada annen var, söylediğimi i
- Page 28 and 29:
Velid bin Mugire, Ebu Cehil (Amr bi
- Page 30 and 31:
Sonra sırtındaki ve başındaki y
- Page 32 and 33:
kabiledendir. Bir daha oradan nası
- Page 34 and 35:
yayılmıştır. Arab kabileleri ya
- Page 36 and 37:
Hazret-i Halid, babasının hak din
- Page 38 and 39:
saflarında yer almıştı.Bu bekle
- Page 40 and 41:
gelenlerle görüşülmeden bize te
- Page 42 and 43:
O da dahil olmak üzere müşrikler
- Page 44 and 45:
ibret almak isteyenlerin seyretmesi
- Page 46 and 47:
Sevgili Peygamberimizi evde görün
- Page 48 and 49:
Peygamber efendimiz Taif’ten Mekk
- Page 50 and 51:
zaman henüz iman etmemişti. “Ki
- Page 52 and 53:
Çok melek gördüm. Saf halinde, c
- Page 54 and 55:
gördün. Ümmetine de mescidler ve
- Page 56 and 57:
yüzüne bile bakmazdı. Buyurdu ki
- Page 58 and 59:
- Hele biraz otur, sözümüzü din
- Page 60 and 61:
Bunun üzerine; “Siz O’nu, hem
- Page 62 and 63:
Bekir, Resulullah’ın çevresinde
- Page 64 and 65:
saldırmaya teşebbüs edince, atı
- Page 66 and 67:
üzerine bastırdık ki, bir damla
- Page 68 and 69:
fevkalade bir edeble;“Ya Resulall
- Page 70 and 71:
“Muhammed “aleyhisselam” Alla
- Page 72 and 73:
Bu sırada Yahudiler, Resulullah ef
- Page 74 and 75:
kapının önünde bekliyordum. Muh
- Page 76 and 77:
çekirdekleri gördü ve; “Bunlar
- Page 78 and 79:
- Bilmeyiz.- Günde kaç deve kesiy
- Page 80 and 81:
sana ibadet eden bulunmayacaktır!.
- Page 82 and 83:
O sırada Resulullah efendimiz, haz
- Page 84 and 85:
Muhacirlerden altı, Ensardan sekiz
- Page 86 and 87:
orada bulunan hazret-i Abbas’ın
- Page 88 and 89:
ana nikahlamıştır. Ey din karde
- Page 90 and 91:
Naile, Abbas bin Bişr, Haris bin E
- Page 92 and 93:
azılarının şehid düşeceğine
- Page 94 and 95:
ekrem efendimiz, bu geçide Abdulla
- Page 96 and 97:
etrafındakilere; “Hamza nerededi
- Page 98 and 99:
çarpışıyor, diğer taraftan da
- Page 100 and 101:
Beşincisi on dört yerinden yarala
- Page 102 and 103:
Amir’in kazdığı derin çukura
- Page 104 and 105:
“Mü’minlerden öyle yiğitler
- Page 106 and 107:
aşladı. Vura vura İbn-i Kamia’
- Page 108 and 109:
Koşup çocuğa baktım. Hubeyb , g
- Page 110 and 111:
“Hissesine düştüğüm sahibiml
- Page 112 and 113:
olmuştu. Bu vuruş esnasında, sev
- Page 114 and 115:
ordu halinde getirmiş bulunuyorum.
- Page 116 and 117:
Amr, bütün teklifleri ret etti. V
- Page 118 and 119:
Yahudiler, derhal yirmi deve yükü
- Page 120 and 121:
ara, müşrik ordusunun kumandanı
- Page 122 and 123:
Hazret-i Sa’d bin Mu’az hükmü
- Page 124 and 125:
Hicretten bu yana, doğup büyüdü
- Page 126 and 127:
Eshab-ı kiram; kana kana su içtil
- Page 128 and 129:
İslâm ordusunun, gece-gündüz sa
- Page 130 and 131:
nimetini ve yardımlarını tamamla
- Page 132 and 133:
ize geleceğini müjdelediği peyga
- Page 134 and 135:
mektubunu okudu: “Onun için, bir
- Page 136 and 137:
in Ebi Beltea , yolda bunlara Müsl
- Page 138 and 139:
Onlar bu hazırlıkları yaparken,
- Page 140 and 141:
vurdu. Kahraman Amir anında kalkan
- Page 142 and 143:
geçen ganimetin, haddi hesabı yok
- Page 144 and 145:
ki, biz antlaşmaya bağlı kaldık
- Page 146 and 147:
Âlemlere rahmet olarak gönderilen
- Page 148 and 149:
etmeyiniz. Ahde vefasızlık göste
- Page 150 and 151:
Âlemlerin efendisinin mübarek eli
- Page 152 and 153:
esirgiyorsun?” diyerek hayretini
- Page 154 and 155:
çok merak ediyor, diğerlerinden f
- Page 156 and 157:
Sevgili Peygamberimiz, peygamberli
- Page 158 and 159:
Merhamet deryası olan Sevgili Peyg
- Page 160 and 161: yerdir. Kimse bu sudan içmesin ve
- Page 162 and 163: “Peygamber aleyhisselam, Veda hac
- Page 164 and 165: hafifçe dövüp sakındırabilirsi
- Page 166 and 167: ulunan sahabiler; “Biz de, şimdi
- Page 168 and 169: “Dünya malı ile gitmek istemem!
- Page 170 and 171: ve gönülleri yaralayan bir sesle;
- Page 172 and 173: Peygamberimizin vefatından hemen s
- Page 174 and 175: İkisi de, Cennettedir. Yalandan sa
- Page 176 and 177: Bunun için, İmam-ı Nevevi hazret
- Page 178 and 179: şekilde, Resulullah efendimize, ha
- Page 180 and 181: ala alihi ve sahbihi ecmain”, “
- Page 182 and 183: ziyadelesiyle kötüleşir. Meşakk
- Page 184 and 185: unlar, ona hizmetçi oldu ve hazret
- Page 186 and 187: Ebü’l-As, önce iman etmedi. Bed
- Page 188 and 189: unlar için, Cennetler hazırladı.
- Page 190 and 191: Peygamber efendimizin tevazu haslet
- Page 192 and 193: Peygamberimizden bir şey istenildi
- Page 194 and 195: elbise giydiği de olurdu. Cuma ve
- Page 196 and 197: Nesep ve sebep bakımından, yani k
- Page 198 and 199: Hazreti Peygamber, ancak yapılan i
- Page 200 and 201: Gümüş gibi görünürdü, ayân.
- Page 202 and 203: Uzun kimseyle yürüseydi.Ne kadar,
- Page 204 and 205: “Dördüncüsünü de kabul ettim
- Page 206 and 207: * * *Resulullah efendimiz hicret s
- Page 208 and 209: Haris bin Ebi Dırar, Bedir savaş
- Page 212 and 213: Resulullahın Peygamberliğinin ilk
- Page 214 and 215: mübarek eline verdiler. Resulullah
- Page 216 and 217: Resulullahın en büyük mucizesiRe
- Page 218 and 219: sever.Ya Ali! Bahilde, cimride üç
- Page 220 and 221: afve vel âfiyete fiddînî veddün
- Page 222 and 223: yapın!" buyurdu.Yani tecribeyi, fe
- Page 224 and 225: olan bir mal veya köle değil, hak
- Page 226 and 227: Resulullah efendimiz ticari bir mal
- Page 228 and 229: zulüm ile hareket edenlerdir. Üç
- Page 230 and 231: ki, mahşerde yolun aydınlık olsu
- Page 232 and 233: yumuşak idi. Mübarek teni miskten
- Page 234 and 235: “Kişi sevdiği ile beraberdir”
- Page 236 and 237: Allahın emir ve yasaklarının hep
- Page 238 and 239: ismi vardır. Bunların içinden te
- Page 240 and 241: Peygamberimiz, namazın sonunda, ü
- Page 242 and 243: iki ölçeği, tüylü bir örtüs
- Page 244 and 245: Hz.Hanzala bin Hızyem “Peygamber
- Page 246 and 247: Peygamber efendimizin ve Ev halkın
- Page 248 and 249: çok yisin!.” buyurmuştur. Önce
- Page 250 and 251: ayağının altında dürülürdü!
- Page 252 and 253: taktı. Bunu görünce, “Niçin s
- Page 254 and 255: Halife Abdulmelik’in, Peygamberim
- Page 256 and 257: “Hastalıkların başı, çok yim
- Page 258 and 259: Sonsuz derdden sakınmalı; hattâ,
- Page 260:
Târîhde hep böyle oldu; küfrde