12.07.2015 Views

Kainatın Efendisi - Mehmet Oruç

Kainatın Efendisi - Mehmet Oruç

Kainatın Efendisi - Mehmet Oruç

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

“Benim bildiğimi bilseydiniz...”Hz. Aişe validemiz anlatır; “Resulullah efendimiz bir gece uyumuştu. Uyanınca; “Ey Aişe, müsadeedersen, bu gece Rabbime ibadetle meşgul olayım” buyurdu. Sonra kalktı. Kur’an-ı kerim okuyup,ağladı. Hatta göz yaşıyla iki dizi ıslandı. O, okumaya devam ediyor, okudukça mübarek gözyaşlarıbedenine temas eden her yeri ıslatmıştı. Bu hal sabaha kadar devam etti.Sabahleyin Bilal-i Habeşi gelip durumu görünce; “Anam ve babam feda olsun ya Resulallah! Allahüteâlâ senin geçmiş ve gelecek hatalarını affetmedi mi?” deyince, Resulullah;“Ey Bilal! Ben şükredici kul olmayayım mı ki; Allahü teâlâ bu gece; “Göklerin ve yerinyaratılmasında gece ve gündüzün birbiri arkasından gelmesinde, akıl sahipleri için elbette çokayetler, işaretler vardır” (mealindeki Al-i İmran suresi 189) ayet-i kerimesini inzal buyurdu”“Müslim” de bildirilen hadis-i şerifde de; “Kalbime öyle şeyler gelir ki, her gün ve gecebunlardan yetmiş defa Allahü teâlâya istigfar ederim.” Ve “Kalbimde (envar-ı ilahiyyenin gelmesineengel olan) perde hasıl oluyor. Bunun için her gün, 70 kere istigfar ediyorum” ve yine “Allahüteâlâya her gün yüzkere istigfar ediyorum” buyurdu.Peygamber efendimizin Allahü teâlâdan korkması o derece fazla idi ki, kahkahayla güldüğügörülmezdi.İmam-ı Tirmizi’nin Ebu Zer’den bildirdiği hadis-i şerifde; “Şüphesiz sizin görmediklerinizi bengörüyorum. Duymadıklarınızı da duyuyorum. Semada meleklerin secde etmedikleri, dört parmaklıkbir boş yer yoktur. Vallahi benim bildiğimi bilseydiniz az güler, çok ağlardınız. Yollara düşüpavazınız çıktığı kadar yüksek sesle Allahü teâlâya yalvarırdınız” buyurmuştur.Ebu Hüreyre’nin rivayet ettiği hadis-i şerifde Resulullah efendimiz; “Hiç kimseyi, ameli, Cennet’egötürmez” buyurdu. “Sizi de mi ya Resulallah?” diye sorulunca; “Evet, beni de amelim Cennet’egötürmez. Ancak, Allahü teâlânın fadlı ve rahmeti beni örter” buyurdu.İbn-i Ömer anlatır; “Resulullah’la birlikte bir meclisde bulunduğumuz zaman; “Ya Rabbi! Benibağışla ve tövbemi kabul eyle. Sen tövbeleri kabul edicisin ve rahimsin” diye yüz defa buyurduğunusayardık.”Enes bin Malik nakletti: “Resulullah sallallahü aleyhi ve sellem devamlı “Allahümme yaMukallib-el-kulub, sebbit kalbi ala dînik” buyururdu.Tirmizi’nin Ebu Sa’id-il-Hudri’den rivayet ettiği hadis-i şerifde, Peygamber efendimiz buyurdu ki:“Yatağına girdiğinde üç defa “Estagfirullah’el-azim ellezi la ilahe illa hüvel-hayyül-kayyum veetubü ileyh” diyen kimsenin günahları deniz köpükleri veya Temim diyarının kumları veya ağaçyapraklarının sayısı veya dünyanın günleri kadar çok olsa da, Allahü teâlâ onun günahlarınıbağışlar.”Buhari ve Müslim’in naklettiklerine göre; Resulullah şöyle istigfar ederdi: “Allahümme’gfirli hatietive cehli, ve israfi fi emri ve ma ente a’lemü bihi minni.”(Allah’ım! Senin bildiğin ve benim (bilerek veya) bilmeyerek haddini aşmak suretiyle yaptığım,işlediğim hataları affeyle!).Kimseyi üzmediHazret-i Ali’ye, Peygamber efendimiz’in meclisinde bulunan dost ve arkadaşlarına karşı nasıldavrandıklarını sorduğumda, şöyle anlattılar:Resulullah efendimiz her zaman güler yüzlü, yumuşak huylu ve alçak gönüllü idiler. Asla asıksuratlı, katı kalbli, kavgacı, kusur bulucu, dalkavuk ve kıskanç değildiler. Hoşlanmadığı şeylerigörmezlikten gelir, kendisinden beklentisi olan kimseleri hayal kırıklığına uğratmaz ve onları isteklerindentamamen mahrum bırakmazdı.Üç şeyden titizlikle uzak dururlardı: Münakaşa, boşboğazlık ve malayani!..Şu üç husustan titizlikle sakınırlardı:Hiç kimseyi kötülemezler, kınamazlar ve hiç kimsenin aybı ile gizli taraflarını öğrenmeyeçalışmazlardı.Sadece yararlı olacağını ümit ettikleri konularda konuşurlardı. Hazreti Peygamber konuşurken,meclisinde bulunan dinleyiciler başlarının üzerine kuş konmuşscasına hiç kımıldamadan kulak kesilirlerdi.Eshabının güldüklerine kendileri de güler, onların taaccüb ettikleri şeylere, kendileri de hayretleriniifade ederdi.Huzurlarına gelen bedevilerin kaba saba konuşmaları ile pervasızca suallerinin yol açtığıtatsizliklara sabrederlerdi. Eshabı ise, onların gelip sual sormalarını çok isterlerdi. Çünkü, soramadıklarıçok şeyi böylece öğrenmiş olurlardı.Peygamber efendimiz, “Hacetinin giderilmesini isteyen bir ihtiyaç sahibi ile karşılaştığınız zamanona yardımcı olunuz” buyururlardı.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!