Nesep ve sebep bakımından, yani kan ve nikah bakımından olan akrabalığın, kıyametde faydasıyoktur. Resulullah’ın akrabası bundan müstesnadır.Resulullah’ın ismini almak, dünyada ve ahirette faydalıdır. O’nun ismini taşıyan hakiki mü’minlerCehennem’e girmeyecektir.O’nun her sözü, her işi doğrudur. Her ictihadı, Allahü teâlâ tarafından doğrulanır.O’nu sevmek herkese farzdır. “Allahü teâlâyı seven, beni sever” buyurmuştur. O’nu sevmeninalameti, dinine, yoluna, sünnetine ve ahlakına uymaktır. Kur’an-ı kerimde; “Bana uyarsanız, Allahü teâlâsizi sever” demesi emir olundu.O’nun Ehl-i beytini sevmek vacibdir. “Ehl-i beytime düşmanlık eden münafıktır” buyurmuştur.Ehl-i beyt, zekat alması haram olan akrabasıdır. Bunlar, zevceleri ve dedesi Haşim’in soyundan olanmü’minlerdir ki, Ali’nin, Ukayl’in, Ca’fer Tayyar’ın ve Abbas’ın soyundan olanlardır.Eshabının hepsini sevmek vacibdir. “Benden sonra Eshabıma düşmanlık etmeyiniz! Onlarısevmek, beni sevmektir. Onlara düşman olmak, bana düşman olmaktır. Onları inciten, beniincitmiş olur. Beni inciten de, Allahü teâlâyı incitir. Allahü teâlâ, kendisini incitene azab yapar”buyurdu.Allahü teâlâ, Muhammed aleyhisselama, gökte iki ve yerde iki yardımcı yaratmıştır. Bunlar; Cebrail,Mikail, Hz. Ebu Bekir ve Ömer’dir.Erkek, kadın, mükellef yaşta vefat eden herkese, kabrinde Muhammed aleyhisselam sorulacaktır.“Rabbin kimdir?” denildiği gibi; “Peygamberin kimdir?” de denilecektir.Muhammed aleyhisselamın hadis-i şeriflerini okumak ibadettir. Okuyana sevab verilir.İlk önce O kalkacakResulullahın kabrinin içindeki toprak her yerden ve Kabe’den ve Cennetlerden daha efdaldir.Kabirde, bilmediğimiz bir hayatla diridir. Kabirde Kur’an-ı kerim okur, namaz kılar. BütünPeygamberler de böyledir.Dünyanın her yerinde, Resulullah’a salevat okuyan Müslümanların selamlarını işiten melekler,kabrine gelip haber verirler. Kabrini hergün binlerce melek ziyaret eder.Ümmetinin amelleri ve ibadetleri her sabah ve akşam kendisine gösterilir. Bunları yapanları dagörür, günah işleyenlerin affolması için dua eder.Kabrini ziyaret etmek, kadınlara da müstehabdır. Başka kabirleri ise, yalnız tenha zamanlarda veMüslümana yakışan kıyafetle ziyaret etmeleri caizdir.Diri iken olduğu gibi, vefatından sonra da, dünyanın her yerinde, her zaman O’na tevessüledenlerin, yani O’nun hatırı ve hürmeti için isteyenlerin duasını Allahü teâlâ kabul eder.Kıyamet günü, kabirden ilk önce Resulullah kalkacaktır. Üzerinde Cennet elbisesi bulunacaktır.Burak üzerinde mahşer yerine gidecektir. Elinde Liva-ül-hamd denilen bayrak olacaktır. Peygamberler vebütün insanlar bu bayrağın altında duracaktır. Hepsi, bin sene beklemekten, çok sıkılacaktır. İnsanlar sıraile; Âdem, Nuh, İbrahim, Musa ve İsa peygamberlere (aleyhimüsselam) gidip, hesaba başlanması içinşefaat etmelerini dileyeceklerdir. Her biri, özür bildirerek, Allahü teâlâdan utanıp korktuklarınısöyleyecekler ve şefaat etmekten çekinecekler. Sonra Resulullah’a gidip yalvardıklarında, O, secdeyevarıp, dua edecek ve şefaati kabul olacaktır. Önce, O’nun ümmetinin hesabı görülecek, en önce sırattanonlar geçecek, en önce onlar Cennet’e gireceklerdir. Her gittiği yeri nurlandıracaklardır. Hazret-i Fatıma,sıratdan geçerken; “Herkes gözlerini kapasın! Muhammed aleyhisselamın kızı geliyor” denecektir.“Makam-ı Mahmud” denilen şefaatı ile, bütün insanları mahşerde beklemek azabındankurtaracaktır.Resulullah’ın Cennet’te bulunduğu makamın ismi Vesile’dir. Burası Cennet’in en yüksekderecesidir. Cennet’te bulunan herkese, birer dalının uzandığı Sidret-ül münteha ağacının köküoradadır. Cennet’tekilere nimetler bu dallardan gelecektir.Peygamber efendimiz, yaratılmışların en üstünü olduğu gibi, Allahü teâlâyı hakkıyla tanıyıp, O’ndanen çok korkanı idi. Cenab-ı Hak, O’nu günah işlemekten muhafaza buyurduğu halde, O, hiç durmadanibadet eder, Allahü teâlâya dua ve istigfarda bulunurdu. Gecenin evvelinde (yatsıdan sonra) uyur,sonunda da ibadet ederdi.İbn-i Abbas şöyle anlatır: “Bir gece Resulullahın evinde misafir oldum. Resulullah, gece yarısınakadar yahut biraz önce veya sonrasına kadar uyudu. Sonra uyanıp oturdu, eliyle yüzlerinden uyku izlerinigiderdi. Kalkıp asılı duran su ibriğini alıp abdest aldı. Al-i İmran suresi sonundan on ayet-i kerime okuduve namaza durdu. Ben de kalkıp Resulullah’ın aldığı gibi abdest aldım ve namazda o Serverin yanınadurdum. Resulullah iki rekat namaz kıldı. Sonra iki rekat daha kıldı. Arkasından tekrar iki rekat daha kıldı.Sonra vitir namazına durdu. Bunu müteakib sabah ezanı okununcaya kadar yattı. Sonra kalkıp tekrar ikirekat namaz kıldı ve mescide çıkıp sabah namazının farzını kıldı.”
“Benim bildiğimi bilseydiniz...”Hz. Aişe validemiz anlatır; “Resulullah efendimiz bir gece uyumuştu. Uyanınca; “Ey Aişe, müsadeedersen, bu gece Rabbime ibadetle meşgul olayım” buyurdu. Sonra kalktı. Kur’an-ı kerim okuyup,ağladı. Hatta göz yaşıyla iki dizi ıslandı. O, okumaya devam ediyor, okudukça mübarek gözyaşlarıbedenine temas eden her yeri ıslatmıştı. Bu hal sabaha kadar devam etti.Sabahleyin Bilal-i Habeşi gelip durumu görünce; “Anam ve babam feda olsun ya Resulallah! Allahüteâlâ senin geçmiş ve gelecek hatalarını affetmedi mi?” deyince, Resulullah;“Ey Bilal! Ben şükredici kul olmayayım mı ki; Allahü teâlâ bu gece; “Göklerin ve yerinyaratılmasında gece ve gündüzün birbiri arkasından gelmesinde, akıl sahipleri için elbette çokayetler, işaretler vardır” (mealindeki Al-i İmran suresi 189) ayet-i kerimesini inzal buyurdu”“Müslim” de bildirilen hadis-i şerifde de; “Kalbime öyle şeyler gelir ki, her gün ve gecebunlardan yetmiş defa Allahü teâlâya istigfar ederim.” Ve “Kalbimde (envar-ı ilahiyyenin gelmesineengel olan) perde hasıl oluyor. Bunun için her gün, 70 kere istigfar ediyorum” ve yine “Allahüteâlâya her gün yüzkere istigfar ediyorum” buyurdu.Peygamber efendimizin Allahü teâlâdan korkması o derece fazla idi ki, kahkahayla güldüğügörülmezdi.İmam-ı Tirmizi’nin Ebu Zer’den bildirdiği hadis-i şerifde; “Şüphesiz sizin görmediklerinizi bengörüyorum. Duymadıklarınızı da duyuyorum. Semada meleklerin secde etmedikleri, dört parmaklıkbir boş yer yoktur. Vallahi benim bildiğimi bilseydiniz az güler, çok ağlardınız. Yollara düşüpavazınız çıktığı kadar yüksek sesle Allahü teâlâya yalvarırdınız” buyurmuştur.Ebu Hüreyre’nin rivayet ettiği hadis-i şerifde Resulullah efendimiz; “Hiç kimseyi, ameli, Cennet’egötürmez” buyurdu. “Sizi de mi ya Resulallah?” diye sorulunca; “Evet, beni de amelim Cennet’egötürmez. Ancak, Allahü teâlânın fadlı ve rahmeti beni örter” buyurdu.İbn-i Ömer anlatır; “Resulullah’la birlikte bir meclisde bulunduğumuz zaman; “Ya Rabbi! Benibağışla ve tövbemi kabul eyle. Sen tövbeleri kabul edicisin ve rahimsin” diye yüz defa buyurduğunusayardık.”Enes bin Malik nakletti: “Resulullah sallallahü aleyhi ve sellem devamlı “Allahümme yaMukallib-el-kulub, sebbit kalbi ala dînik” buyururdu.Tirmizi’nin Ebu Sa’id-il-Hudri’den rivayet ettiği hadis-i şerifde, Peygamber efendimiz buyurdu ki:“Yatağına girdiğinde üç defa “Estagfirullah’el-azim ellezi la ilahe illa hüvel-hayyül-kayyum veetubü ileyh” diyen kimsenin günahları deniz köpükleri veya Temim diyarının kumları veya ağaçyapraklarının sayısı veya dünyanın günleri kadar çok olsa da, Allahü teâlâ onun günahlarınıbağışlar.”Buhari ve Müslim’in naklettiklerine göre; Resulullah şöyle istigfar ederdi: “Allahümme’gfirli hatietive cehli, ve israfi fi emri ve ma ente a’lemü bihi minni.”(Allah’ım! Senin bildiğin ve benim (bilerek veya) bilmeyerek haddini aşmak suretiyle yaptığım,işlediğim hataları affeyle!).Kimseyi üzmediHazret-i Ali’ye, Peygamber efendimiz’in meclisinde bulunan dost ve arkadaşlarına karşı nasıldavrandıklarını sorduğumda, şöyle anlattılar:Resulullah efendimiz her zaman güler yüzlü, yumuşak huylu ve alçak gönüllü idiler. Asla asıksuratlı, katı kalbli, kavgacı, kusur bulucu, dalkavuk ve kıskanç değildiler. Hoşlanmadığı şeylerigörmezlikten gelir, kendisinden beklentisi olan kimseleri hayal kırıklığına uğratmaz ve onları isteklerindentamamen mahrum bırakmazdı.Üç şeyden titizlikle uzak dururlardı: Münakaşa, boşboğazlık ve malayani!..Şu üç husustan titizlikle sakınırlardı:Hiç kimseyi kötülemezler, kınamazlar ve hiç kimsenin aybı ile gizli taraflarını öğrenmeyeçalışmazlardı.Sadece yararlı olacağını ümit ettikleri konularda konuşurlardı. Hazreti Peygamber konuşurken,meclisinde bulunan dinleyiciler başlarının üzerine kuş konmuşscasına hiç kımıldamadan kulak kesilirlerdi.Eshabının güldüklerine kendileri de güler, onların taaccüb ettikleri şeylere, kendileri de hayretleriniifade ederdi.Huzurlarına gelen bedevilerin kaba saba konuşmaları ile pervasızca suallerinin yol açtığıtatsizliklara sabrederlerdi. Eshabı ise, onların gelip sual sormalarını çok isterlerdi. Çünkü, soramadıklarıçok şeyi böylece öğrenmiş olurlardı.Peygamber efendimiz, “Hacetinin giderilmesini isteyen bir ihtiyaç sahibi ile karşılaştığınız zamanona yardımcı olunuz” buyururlardı.
- Page 1:
Kâinatın Efendisi( Peygamberimiz
- Page 4 and 5:
Dede Abdülmuttalib’e, bir gün r
- Page 6 and 7:
İsa aleyhisselamın getirdiği Hı
- Page 8 and 9:
ayağını yıkayıp, ipeğe sardı
- Page 10:
Abdülmuttalib idi. İsteklerini ö
- Page 14 and 15:
cevaplar önceden okuduğu kitaplar
- Page 16 and 17:
adındaki putlara yemin et de inana
- Page 18 and 19:
duyar oldu. Otuz sekiz yaşına gir
- Page 20 and 21:
Yine Kur’an-ı kerimde mealen ş
- Page 22 and 23:
- Bu nedir? diye sordu.Resul-i ekre
- Page 24 and 25:
dinlemeyiniz, diye küfürde direte
- Page 26 and 27:
- Burada annen var, söylediğimi i
- Page 28 and 29:
Velid bin Mugire, Ebu Cehil (Amr bi
- Page 30 and 31:
Sonra sırtındaki ve başındaki y
- Page 32 and 33:
kabiledendir. Bir daha oradan nası
- Page 34 and 35:
yayılmıştır. Arab kabileleri ya
- Page 36 and 37:
Hazret-i Halid, babasının hak din
- Page 38 and 39:
saflarında yer almıştı.Bu bekle
- Page 40 and 41:
gelenlerle görüşülmeden bize te
- Page 42 and 43:
O da dahil olmak üzere müşrikler
- Page 44 and 45:
ibret almak isteyenlerin seyretmesi
- Page 46 and 47:
Sevgili Peygamberimizi evde görün
- Page 48 and 49:
Peygamber efendimiz Taif’ten Mekk
- Page 50 and 51:
zaman henüz iman etmemişti. “Ki
- Page 52 and 53:
Çok melek gördüm. Saf halinde, c
- Page 54 and 55:
gördün. Ümmetine de mescidler ve
- Page 56 and 57:
yüzüne bile bakmazdı. Buyurdu ki
- Page 58 and 59:
- Hele biraz otur, sözümüzü din
- Page 60 and 61:
Bunun üzerine; “Siz O’nu, hem
- Page 62 and 63:
Bekir, Resulullah’ın çevresinde
- Page 64 and 65:
saldırmaya teşebbüs edince, atı
- Page 66 and 67:
üzerine bastırdık ki, bir damla
- Page 68 and 69:
fevkalade bir edeble;“Ya Resulall
- Page 70 and 71:
“Muhammed “aleyhisselam” Alla
- Page 72 and 73:
Bu sırada Yahudiler, Resulullah ef
- Page 74 and 75:
kapının önünde bekliyordum. Muh
- Page 76 and 77:
çekirdekleri gördü ve; “Bunlar
- Page 78 and 79:
- Bilmeyiz.- Günde kaç deve kesiy
- Page 80 and 81:
sana ibadet eden bulunmayacaktır!.
- Page 82 and 83:
O sırada Resulullah efendimiz, haz
- Page 84 and 85:
Muhacirlerden altı, Ensardan sekiz
- Page 86 and 87:
orada bulunan hazret-i Abbas’ın
- Page 88 and 89:
ana nikahlamıştır. Ey din karde
- Page 90 and 91:
Naile, Abbas bin Bişr, Haris bin E
- Page 92 and 93:
azılarının şehid düşeceğine
- Page 94 and 95:
ekrem efendimiz, bu geçide Abdulla
- Page 96 and 97:
etrafındakilere; “Hamza nerededi
- Page 98 and 99:
çarpışıyor, diğer taraftan da
- Page 100 and 101:
Beşincisi on dört yerinden yarala
- Page 102 and 103:
Amir’in kazdığı derin çukura
- Page 104 and 105:
“Mü’minlerden öyle yiğitler
- Page 106 and 107:
aşladı. Vura vura İbn-i Kamia’
- Page 108 and 109:
Koşup çocuğa baktım. Hubeyb , g
- Page 110 and 111:
“Hissesine düştüğüm sahibiml
- Page 112 and 113:
olmuştu. Bu vuruş esnasında, sev
- Page 114 and 115:
ordu halinde getirmiş bulunuyorum.
- Page 116 and 117:
Amr, bütün teklifleri ret etti. V
- Page 118 and 119:
Yahudiler, derhal yirmi deve yükü
- Page 120 and 121:
ara, müşrik ordusunun kumandanı
- Page 122 and 123:
Hazret-i Sa’d bin Mu’az hükmü
- Page 124 and 125:
Hicretten bu yana, doğup büyüdü
- Page 126 and 127:
Eshab-ı kiram; kana kana su içtil
- Page 128 and 129:
İslâm ordusunun, gece-gündüz sa
- Page 130 and 131:
nimetini ve yardımlarını tamamla
- Page 132 and 133:
ize geleceğini müjdelediği peyga
- Page 134 and 135:
mektubunu okudu: “Onun için, bir
- Page 136 and 137:
in Ebi Beltea , yolda bunlara Müsl
- Page 138 and 139:
Onlar bu hazırlıkları yaparken,
- Page 140 and 141:
vurdu. Kahraman Amir anında kalkan
- Page 142 and 143:
geçen ganimetin, haddi hesabı yok
- Page 144 and 145:
ki, biz antlaşmaya bağlı kaldık
- Page 146 and 147: Âlemlere rahmet olarak gönderilen
- Page 148 and 149: etmeyiniz. Ahde vefasızlık göste
- Page 150 and 151: Âlemlerin efendisinin mübarek eli
- Page 152 and 153: esirgiyorsun?” diyerek hayretini
- Page 154 and 155: çok merak ediyor, diğerlerinden f
- Page 156 and 157: Sevgili Peygamberimiz, peygamberli
- Page 158 and 159: Merhamet deryası olan Sevgili Peyg
- Page 160 and 161: yerdir. Kimse bu sudan içmesin ve
- Page 162 and 163: “Peygamber aleyhisselam, Veda hac
- Page 164 and 165: hafifçe dövüp sakındırabilirsi
- Page 166 and 167: ulunan sahabiler; “Biz de, şimdi
- Page 168 and 169: “Dünya malı ile gitmek istemem!
- Page 170 and 171: ve gönülleri yaralayan bir sesle;
- Page 172 and 173: Peygamberimizin vefatından hemen s
- Page 174 and 175: İkisi de, Cennettedir. Yalandan sa
- Page 176 and 177: Bunun için, İmam-ı Nevevi hazret
- Page 178 and 179: şekilde, Resulullah efendimize, ha
- Page 180 and 181: ala alihi ve sahbihi ecmain”, “
- Page 182 and 183: ziyadelesiyle kötüleşir. Meşakk
- Page 184 and 185: unlar, ona hizmetçi oldu ve hazret
- Page 186 and 187: Ebü’l-As, önce iman etmedi. Bed
- Page 188 and 189: unlar için, Cennetler hazırladı.
- Page 190 and 191: Peygamber efendimizin tevazu haslet
- Page 192 and 193: Peygamberimizden bir şey istenildi
- Page 194 and 195: elbise giydiği de olurdu. Cuma ve
- Page 198 and 199: Hazreti Peygamber, ancak yapılan i
- Page 200 and 201: Gümüş gibi görünürdü, ayân.
- Page 202 and 203: Uzun kimseyle yürüseydi.Ne kadar,
- Page 204 and 205: “Dördüncüsünü de kabul ettim
- Page 206 and 207: * * *Resulullah efendimiz hicret s
- Page 208 and 209: Haris bin Ebi Dırar, Bedir savaş
- Page 210 and 211: Acem padişahı Hüsrev’den Medin
- Page 212 and 213: Resulullahın Peygamberliğinin ilk
- Page 214 and 215: mübarek eline verdiler. Resulullah
- Page 216 and 217: Resulullahın en büyük mucizesiRe
- Page 218 and 219: sever.Ya Ali! Bahilde, cimride üç
- Page 220 and 221: afve vel âfiyete fiddînî veddün
- Page 222 and 223: yapın!" buyurdu.Yani tecribeyi, fe
- Page 224 and 225: olan bir mal veya köle değil, hak
- Page 226 and 227: Resulullah efendimiz ticari bir mal
- Page 228 and 229: zulüm ile hareket edenlerdir. Üç
- Page 230 and 231: ki, mahşerde yolun aydınlık olsu
- Page 232 and 233: yumuşak idi. Mübarek teni miskten
- Page 234 and 235: “Kişi sevdiği ile beraberdir”
- Page 236 and 237: Allahın emir ve yasaklarının hep
- Page 238 and 239: ismi vardır. Bunların içinden te
- Page 240 and 241: Peygamberimiz, namazın sonunda, ü
- Page 242 and 243: iki ölçeği, tüylü bir örtüs
- Page 244 and 245: Hz.Hanzala bin Hızyem “Peygamber
- Page 246 and 247:
Peygamber efendimizin ve Ev halkın
- Page 248 and 249:
çok yisin!.” buyurmuştur. Önce
- Page 250 and 251:
ayağının altında dürülürdü!
- Page 252 and 253:
taktı. Bunu görünce, “Niçin s
- Page 254 and 255:
Halife Abdulmelik’in, Peygamberim
- Page 256 and 257:
“Hastalıkların başı, çok yim
- Page 258 and 259:
Sonsuz derdden sakınmalı; hattâ,
- Page 260:
Târîhde hep böyle oldu; küfrde