Ebü’l-As, önce iman etmedi. Bedr gazasında esir olup, zevcesini Medine’ye göndermek şartı ilebırakıldı. Kendi kardeşi ile gönderdi ise de, kâfirler Zeyneb’i yolda geri çevirdi. Resul aleyhisselamZeyd bin Harise’yi Mekke’ye gönderip; Zeyneb’i gece Medine’ye kaçırdı. Ebü’l-Aş, Hudeybiyegazasından sonra imana geldi. Zeyneb tekrar kendisine verildi. Hicretin sekizinci yılında, otuz biryaşında vefat etti. Oğlu Ali, Mekke’nin fethinde Resulullah’ın devesinde ve arkasında idi Zeyneb’inkızı Ümame’yi hazret-i Ali kendine nikah eyledi.Hazret-i Rukayye : Resulullah’ın ikinci kızıdır. Peygamberimiz otuz üç yaşında iken dünyayageldi. Çok güzel idi. Ebu Leheb’in oğlu Utbe’ye nikah edildi. “Tebbet yeda” suresi gelince, Utbe,düğünden önce boşadı. Vahy gelerek hazret-i Osman’a nikah edildi. Birlikte iki kerre Habeşistan’ahicret ettiler. Yirmi iki yaşında iken, Bedr gazasından önce hastalandı. Hazret-i Osman’a Bedr’egelmeyip, zevcesine hizmet etmesi emrolundu. Bedr zaferinin müjdesi Medine’ye geldiği gün defnolundu.Hazret-i Ümmü Gülsüm : Resulullah’ın üçüncü kızıdır. Ebu Leheb’in ikinci oğlu Uteybeyenikahlandı ise de; “Tebbet yeda” suresi gelince, daha düğünleri olmadan boşadı ve Resulullah’aüzücü sözleri söyledi. Resulullah efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem de; “Ya Rabbi! Bunacanavarlarından birini musallat et!” diye beddua eyledi. Şam yolunda bir aslan bunu parçaladı.Rukayye vefat ettikden sonra vahy gelerek, Ümmü Gülsüm de hazret-i Osman’a nikahlandı. Hicretindokuzuncu yılında vefat etti. Namazını Resulullah kıldırdı ve defn olunurken kabri yanında durup,mübarek gözlerinden yaş döktü.Hazret-i Fatıma : Resulullah’ın dördüncü kızı, hazret-i Ali’nin zevcesi ve hazret-i Ömer’inkayın validesidir. Nikah yapılırken on beş yaşında idi. Hazret-i Ali yirmibir yaşında idi. Mehri dört yüzmiskal gümüş olduğu “Mevahib-i ledünniyye”de , Sevik gazvesinde yazılıdır. Bu 57,14 miskal altınkarşılığı demektir. (Bugün için 38 altın liradır) Ehl-i beyt’dendir. Beyaz, çok güzel idi. Hicretden on üçyıl önce, Mekke’de doğdu, on birinci yılda yirmi dört yaşında vefat etti. Hasen, Hüseyn ve Zeynebadında iki kızı oldu. Resulullah’ın soyu Fatıma’dan türedi. Zeyneb, Abdullah bin Ca’fer Tayyar ilenikahlanıp, Ali ve Ümmü Gülsüm isimli çocukları oldu. Bunlara, Şerif-i Ca’feri denir.Hazret-i Abdullah : Resulullah’ın Hadice-tül-Kübra’dan olan son çocuğudur. Nübüvvetdensonra doğup memede iken vefat etti. Tayyib ve Tahir de denilir. Abdullah vefat edince, As bin Valil;“Muhammed ebter oldu” yani soyu kesildi dedi. Allahü teâlâ; “İnna a’tayna” yani Kevser suresi ileAs kâfirine cevap verdi.Hazret-i İbrahim : Resulullah’ın oğullarının üçüncüsü ve bütün çocuklarının sonuncusudur.Herakliüs’ün Mısır valisi olan Mukavkıs’ın hediye gönderdiği Mariye’nin oğludur. Hicretin sekizincisenesi tevellüd edip, bir buçuk yaşında iken vefat etti. Hasta iken, Resulullah kucağına alıpmübarek gözlerinden yaş akardı. Vefatı için güneş tutuldu dediler. Resulullah efendimiz sallallahüaleyhi ve sellem bunu işitince; “Ay ve güneş Allahü teâlânın varlığını ve birliğini gösteren ikimahlukudur. Kimsenin ölmesi, kalması ile tutulmazlar. Onları görünce Allahü teâlâyıhatırlayınız!” buyurdu. İbrahim vefat edince; “Ya İbrahim! Ölümüne çok üzüldük. Gözlerimizağlıyor, kalbimiz sızlıyor. Fakat, Rabbimizi gücendirecek bir şey söylemeyiz” buyurdu.Ehli beytiSevgili Peygamberimizin bütün aile fertlerine Ehl-i beyt denir. Mübarek zevceleri, kızı hazret-iFatıma ile hazret-i Ali ve bunların mübarek evladları olan hazret-i Hasen ve hazret-i Hüseyn vebunların da çocuklarının hepsi, ayrıca Peygamberimizin temiz soyunun bağlı olduğu HaşimoğullarıEhl-i beyt’dirler. Eshab-ı kiramdan Selman-ı Farisi de Ehl-i beyt’ten sayıldı.Allahü teâlâ, Kur’an-ı kerimde, Ehl-i beyte (yani İmam-ı Ali, Fatıma-tüz-zehra ve İmam-ıHasen ve İmam-ı Hüseyn’e) mealen buyuruyor ki: “Allahü teâlâ sizlerden ricsi yani her kusur vekirleri gidermek istiyor ve sizi tam bir taharet ile temizlemek irade ediyor” (Ahzab suresi: 33)Eshab-ı kiram sordular: “Ya Resulallah! Ehl-i beyt kimlerdir?” O esnada, İmam-ı Ali geldi. Mübarekpaltoları altına aldılar. Sıra ile Fatıma-tüz-zehar, İmam-ı Hasen ve İmam-ı Hüseyn geldi. Her birinibir tarafına alarak; “İşte bunlar, benim Ehl-i beytimdir” buyurdular. Bu yüksek zevata, “Al-i Abave Al-i Resul de denir.Ehl-i beyt-i nebeviyi sevmek, ahirete iman ile gitmeğe, son nefesde, selamete kavuşmağasebeb olur. Ehl-i beyti sevmek, her mü’mine farzdır. Server-i âlem sallallahü aleyhi ve sellem, birhadis-i şerifinde buyuruyor ki: “Ehl-i beytim, Nuh aleyhisselamın gemisi gibidir. Onlara tabiolan, selamet bulur. Geri kalan helak olur.”Hz.Enes diyor ki: “Resulullah sallallahü aleyhi ve selleme; “Ehl-i beytin içinden en çok kimiseviyorsunuz” diye sordular. “Hasen ile Hüseyn’i” buyurdu.”Hz.Ebu Hüreyre diyor ki: “Resulullah’ın yanında idim. Hasen geldi. “Ya Rabbi! Bunu
seviyorum. Sen de bunu sev ve bunu sevenleri de sev” ve bir başka zaman da; “Hasen ileHüseyn, dünyada benim güzel kokularımdır” buyurdu.”Hz. Ebu Hüreyre diyor ki: Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellem buyurdu ki: “Siziniyileriniz, benden sonra, Ehl-i beytime iyilik edenlerdir.” Hazret-i Ali diyor ki: Peygamberimizsallallahü aleyhi ve sellem buyurdu ki: “Ehl-i beytime iyilik edenlere, kıyamet günü şefaatederim.” Yine hazret-i Ali diyor ki: Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellem buyurdu ki: “Sıratköprüsünden ayakları kaymadan geçenler, Ehl-i beytimi ve Eshabımı çok sevenlerdir.”İslam alimleri; Ehl-i beyt sevgisini son nefeste iman ile gitmek için şart görmüşlerdir.Bunlarda, Resulullah sallallahü aleyhi ve sellemin zerreleri vardır. Ehl-i beyte kıymet vermek, saygıgöstermek her müslümanın vazifesidir.Eshâb-ı kirâmPeygamberimizin arkadaşları. Kadın veya erkek, çocuk veya büyük bir Müslüman,Resulullah sallallahü aleyhi ve sellem efendimizi çok az da olsa bir kere görürse, kör olan, bir kerekonuşursa ve iman ile vefat ederse buna “Sahib” veya “Sahabi” denir. Birkaç tanesine “Eshab” veya“Sahabe” yahud “Sahb” denir.Peygamberimizi, kâfir iken görüp de, Resulullah’ın vefatından sonra imana gelen sahabideğildir. Sahabi olduktan sonra mürted olup, Resulullah’ın vefatından sonra, tekrar imana gelen,sahabi olur. Peygamber efendimiz cin sınıfına da peygamber olduğu için, cin de sahabi olur.Eshab-ı kiram, dini hükümler hususunda en muteber otoritedir. Çünkü Kur’an-ı kerimi,Peygamberimizden öğrenip, kendilerinden sonrakilere öğretmişler ve açıklamışlardır.Peygamberimizin yaptıkları ve söyledikleri hakkında bilgiler, bunların bizzat görerek ve duyaraknaklettikleri şeylere dayanır. İşte bunların bütün olarak naklettikleri hükümler, hadis-i şeriflerintemelini teşkil etmiştir. İslamiyette İcma-ı ümmet, yani alimlerin sözbirliği, ancak Eshabınzamanında tam ve mükemmel bir şekilde gerçekleşmiştir. Ayrıca Eshabın herbiri, dinde sözü senet,vesika olan müctehid alimlerdendir. Sonra gelen müctehidlerden üstündür.Ehl-i sünnet alimleri, Eshab-ı kiramın üstünlük sırasını üçe ayırmıştır:1. Muhacirler: Mekke şehri alınmadan önce, Mekke’den veya başka yerlerden, vatanlarını,yakınlarını terk ederek, Medine şehrine hicret edenlerdir. Bunlar, Resulullah’ın yanına iman ilegelmiş veya gelince iman etmişlerdir. Amr bin As hazretleri bunlardandır.2. Ensar: Medine şehrinde veya bu şehre yakın yerlerde ve Evs, Hazrec adındaki iki Arapkabilesinde bulunan Müslümanlara Ensar denir. Çünkü Peygamber efendimize ve Medinelilere hertürlü yardımda ve fedakarlıkta bulunacaklarına söz vermişler ve sözlerinde durmuşlardır.3. Diğer Eshab-ı kiram: Mekke şehri alındığı zaman ve daha sonra Mekke’de veya başkayerlerde imana gelenlerdir. Bunlara Muhacir ve Ensar denmez. Yalnız sahabi denir. Eshab-ı kiramınen üstünleri, Resulullah’ın dört halifesidir. Bunlardan sonra en üstünleri Aşere-i Mübeşşereden, yaniCennet ile müjdelenmiş olan on kişiden geri kalan altısı, (Talha, Zübeyr bin Avvam, Abdurrahmanbin Avf, Sa’d bin Ebi Vakkas, Said bin Zeyd, Ebu Ubeyde bin Cerrah) ve hazret-i Hasan ile hazret-iHüseyin’dir.Bunlardan sonra en üstünleri ilk Müslüman olan kırk kişidir. Bunlardan sonra en üstün BedrGazasında bulunan üç yüz on üç sahabidir. Bunlardan sonra üstün olan Uhud Gazasında bulunanyedi yüz kahramandır. Bunlardan sonra üstün olan, hicretin altıncı senesinde, ağaç altındaResulullah’a: “Ölmek var, dönmek yok!” diye söz veren bin dört yüz kişidir. Bu sözleşmeye “Biat-ıRıdvan” denir.Eshab-ı kiramın adedi: Mekke fethinde on bin, Tebük Gazasında yetmiş bin, Veda Haccındadoksan bin ve Resulullah vefat ettiği zaman yeryüzünde yüz yirmi dört binden fazla sahabi vardı. Bukonuda başka rivayetler de vardır.Peygamberimizin vefatından sonra, Dört Halife devrinde de Eshab-ı kiram, İslam dininiyaymak, cihad etmek hususunda sözlerine sadık kaldılar. Sözlerinden dönmediler. Hepsi ittifakhalinde, yerlerini, yurtlarını terk ile Arabistan’dan çıkıp, her tarafa yayıldılar. Gidenlerin çoğu, geridönmeyip, gittikleri yerlerde ölünceye kadar cihad etti ve İslam dinini yaydı. Böylece az vakitte çokmemleket alındı. Fethedilen yerlerde İslamiyet hızla yayıldı.Eshab-ı kiramın hepsi adildir. İslamiyeti bildirmekte hepsi ortaktır.Kur’an-ı kerimi onlartopladı. Hadis-i şerifleri Peygamberimizden onlar nakletti.Peygamberlerden ve meleklerin üstünlerinden sonra, bütün yaratılmışların en üstünü,Eshab-ı kiramdır. Ayırım yapmadan herbirinin ismini hürmetle, saygı ile söylemelidir.Sahabenin fazilet ve üstünlüğü ile ilgili ayet-i kerimelerde mealen buyruluyor ki:“Siz ümmetlerin hayırlısısınız. “(Al-i İmran suresi: 110)“Önce Müslüman olanlardan, Muhacirlerin ve Ensarın önce gelenlerinden ve bunlarınyolunda gidenlerden Allahü teâlâ razıdır ve bunlar da Allahü teâlâdan razıdırlar. Allahü teâlâ
- Page 1:
Kâinatın Efendisi( Peygamberimiz
- Page 4 and 5:
Dede Abdülmuttalib’e, bir gün r
- Page 6 and 7:
İsa aleyhisselamın getirdiği Hı
- Page 8 and 9:
ayağını yıkayıp, ipeğe sardı
- Page 10:
Abdülmuttalib idi. İsteklerini ö
- Page 14 and 15:
cevaplar önceden okuduğu kitaplar
- Page 16 and 17:
adındaki putlara yemin et de inana
- Page 18 and 19:
duyar oldu. Otuz sekiz yaşına gir
- Page 20 and 21:
Yine Kur’an-ı kerimde mealen ş
- Page 22 and 23:
- Bu nedir? diye sordu.Resul-i ekre
- Page 24 and 25:
dinlemeyiniz, diye küfürde direte
- Page 26 and 27:
- Burada annen var, söylediğimi i
- Page 28 and 29:
Velid bin Mugire, Ebu Cehil (Amr bi
- Page 30 and 31:
Sonra sırtındaki ve başındaki y
- Page 32 and 33:
kabiledendir. Bir daha oradan nası
- Page 34 and 35:
yayılmıştır. Arab kabileleri ya
- Page 36 and 37:
Hazret-i Halid, babasının hak din
- Page 38 and 39:
saflarında yer almıştı.Bu bekle
- Page 40 and 41:
gelenlerle görüşülmeden bize te
- Page 42 and 43:
O da dahil olmak üzere müşrikler
- Page 44 and 45:
ibret almak isteyenlerin seyretmesi
- Page 46 and 47:
Sevgili Peygamberimizi evde görün
- Page 48 and 49:
Peygamber efendimiz Taif’ten Mekk
- Page 50 and 51:
zaman henüz iman etmemişti. “Ki
- Page 52 and 53:
Çok melek gördüm. Saf halinde, c
- Page 54 and 55:
gördün. Ümmetine de mescidler ve
- Page 56 and 57:
yüzüne bile bakmazdı. Buyurdu ki
- Page 58 and 59:
- Hele biraz otur, sözümüzü din
- Page 60 and 61:
Bunun üzerine; “Siz O’nu, hem
- Page 62 and 63:
Bekir, Resulullah’ın çevresinde
- Page 64 and 65:
saldırmaya teşebbüs edince, atı
- Page 66 and 67:
üzerine bastırdık ki, bir damla
- Page 68 and 69:
fevkalade bir edeble;“Ya Resulall
- Page 70 and 71:
“Muhammed “aleyhisselam” Alla
- Page 72 and 73:
Bu sırada Yahudiler, Resulullah ef
- Page 74 and 75:
kapının önünde bekliyordum. Muh
- Page 76 and 77:
çekirdekleri gördü ve; “Bunlar
- Page 78 and 79:
- Bilmeyiz.- Günde kaç deve kesiy
- Page 80 and 81:
sana ibadet eden bulunmayacaktır!.
- Page 82 and 83:
O sırada Resulullah efendimiz, haz
- Page 84 and 85:
Muhacirlerden altı, Ensardan sekiz
- Page 86 and 87:
orada bulunan hazret-i Abbas’ın
- Page 88 and 89:
ana nikahlamıştır. Ey din karde
- Page 90 and 91:
Naile, Abbas bin Bişr, Haris bin E
- Page 92 and 93:
azılarının şehid düşeceğine
- Page 94 and 95:
ekrem efendimiz, bu geçide Abdulla
- Page 96 and 97:
etrafındakilere; “Hamza nerededi
- Page 98 and 99:
çarpışıyor, diğer taraftan da
- Page 100 and 101:
Beşincisi on dört yerinden yarala
- Page 102 and 103:
Amir’in kazdığı derin çukura
- Page 104 and 105:
“Mü’minlerden öyle yiğitler
- Page 106 and 107:
aşladı. Vura vura İbn-i Kamia’
- Page 108 and 109:
Koşup çocuğa baktım. Hubeyb , g
- Page 110 and 111:
“Hissesine düştüğüm sahibiml
- Page 112 and 113:
olmuştu. Bu vuruş esnasında, sev
- Page 114 and 115:
ordu halinde getirmiş bulunuyorum.
- Page 116 and 117:
Amr, bütün teklifleri ret etti. V
- Page 118 and 119:
Yahudiler, derhal yirmi deve yükü
- Page 120 and 121:
ara, müşrik ordusunun kumandanı
- Page 122 and 123:
Hazret-i Sa’d bin Mu’az hükmü
- Page 124 and 125:
Hicretten bu yana, doğup büyüdü
- Page 126 and 127:
Eshab-ı kiram; kana kana su içtil
- Page 128 and 129:
İslâm ordusunun, gece-gündüz sa
- Page 130 and 131:
nimetini ve yardımlarını tamamla
- Page 132 and 133:
ize geleceğini müjdelediği peyga
- Page 134 and 135:
mektubunu okudu: “Onun için, bir
- Page 136 and 137: in Ebi Beltea , yolda bunlara Müsl
- Page 138 and 139: Onlar bu hazırlıkları yaparken,
- Page 140 and 141: vurdu. Kahraman Amir anında kalkan
- Page 142 and 143: geçen ganimetin, haddi hesabı yok
- Page 144 and 145: ki, biz antlaşmaya bağlı kaldık
- Page 146 and 147: Âlemlere rahmet olarak gönderilen
- Page 148 and 149: etmeyiniz. Ahde vefasızlık göste
- Page 150 and 151: Âlemlerin efendisinin mübarek eli
- Page 152 and 153: esirgiyorsun?” diyerek hayretini
- Page 154 and 155: çok merak ediyor, diğerlerinden f
- Page 156 and 157: Sevgili Peygamberimiz, peygamberli
- Page 158 and 159: Merhamet deryası olan Sevgili Peyg
- Page 160 and 161: yerdir. Kimse bu sudan içmesin ve
- Page 162 and 163: “Peygamber aleyhisselam, Veda hac
- Page 164 and 165: hafifçe dövüp sakındırabilirsi
- Page 166 and 167: ulunan sahabiler; “Biz de, şimdi
- Page 168 and 169: “Dünya malı ile gitmek istemem!
- Page 170 and 171: ve gönülleri yaralayan bir sesle;
- Page 172 and 173: Peygamberimizin vefatından hemen s
- Page 174 and 175: İkisi de, Cennettedir. Yalandan sa
- Page 176 and 177: Bunun için, İmam-ı Nevevi hazret
- Page 178 and 179: şekilde, Resulullah efendimize, ha
- Page 180 and 181: ala alihi ve sahbihi ecmain”, “
- Page 182 and 183: ziyadelesiyle kötüleşir. Meşakk
- Page 184 and 185: unlar, ona hizmetçi oldu ve hazret
- Page 188 and 189: unlar için, Cennetler hazırladı.
- Page 190 and 191: Peygamber efendimizin tevazu haslet
- Page 192 and 193: Peygamberimizden bir şey istenildi
- Page 194 and 195: elbise giydiği de olurdu. Cuma ve
- Page 196 and 197: Nesep ve sebep bakımından, yani k
- Page 198 and 199: Hazreti Peygamber, ancak yapılan i
- Page 200 and 201: Gümüş gibi görünürdü, ayân.
- Page 202 and 203: Uzun kimseyle yürüseydi.Ne kadar,
- Page 204 and 205: “Dördüncüsünü de kabul ettim
- Page 206 and 207: * * *Resulullah efendimiz hicret s
- Page 208 and 209: Haris bin Ebi Dırar, Bedir savaş
- Page 210 and 211: Acem padişahı Hüsrev’den Medin
- Page 212 and 213: Resulullahın Peygamberliğinin ilk
- Page 214 and 215: mübarek eline verdiler. Resulullah
- Page 216 and 217: Resulullahın en büyük mucizesiRe
- Page 218 and 219: sever.Ya Ali! Bahilde, cimride üç
- Page 220 and 221: afve vel âfiyete fiddînî veddün
- Page 222 and 223: yapın!" buyurdu.Yani tecribeyi, fe
- Page 224 and 225: olan bir mal veya köle değil, hak
- Page 226 and 227: Resulullah efendimiz ticari bir mal
- Page 228 and 229: zulüm ile hareket edenlerdir. Üç
- Page 230 and 231: ki, mahşerde yolun aydınlık olsu
- Page 232 and 233: yumuşak idi. Mübarek teni miskten
- Page 234 and 235: “Kişi sevdiği ile beraberdir”
- Page 236 and 237:
Allahın emir ve yasaklarının hep
- Page 238 and 239:
ismi vardır. Bunların içinden te
- Page 240 and 241:
Peygamberimiz, namazın sonunda, ü
- Page 242 and 243:
iki ölçeği, tüylü bir örtüs
- Page 244 and 245:
Hz.Hanzala bin Hızyem “Peygamber
- Page 246 and 247:
Peygamber efendimizin ve Ev halkın
- Page 248 and 249:
çok yisin!.” buyurmuştur. Önce
- Page 250 and 251:
ayağının altında dürülürdü!
- Page 252 and 253:
taktı. Bunu görünce, “Niçin s
- Page 254 and 255:
Halife Abdulmelik’in, Peygamberim
- Page 256 and 257:
“Hastalıkların başı, çok yim
- Page 258 and 259:
Sonsuz derdden sakınmalı; hattâ,
- Page 260:
Târîhde hep böyle oldu; küfrde