12.07.2015 Views

Kainatın Efendisi - Mehmet Oruç

Kainatın Efendisi - Mehmet Oruç

Kainatın Efendisi - Mehmet Oruç

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

insanların babası! Halimiz pek fenadır.” Kâfirler ise; “Ya Rab! Bize merhamet et. Bizi şu şiddet vemeşakkattan kurtar” derler.İnsanlar Âdem aleyhisselama; “Ya Âdem aleyhisselam! Sen aziz ve şerif bir peygambersin.Allahü teâlâ seni yarattı ve melekleri sana secde ettirdi. Sana kendi ruhundan üfledi. Kaza vehesaba başlaması için bize şefaat eyle de Allahü teâlâ ne murad ederse, onunla mahkum olalım.Ve nereye emr ederse, herkes oraya gitsin. Herşeyin hakimi ve maliki olan Allahü teâlâmahluklarına dilediğini yapsın” diye yalvarırlar.Âdem aleyhisselam buyurur ki: “Ben, Allahü teâlânın yasak ettiği ağacın meyvesinden yedim.Bu zamanda Allahü teâlâdan utanırım. Fakat siz Nuh’a gidiniz.” Bunun üzerine bin sene aralarındameşveret ederek dururlar.Sonra Nuh aleyhisselama giderler ve; “Hiç dayanılmayacak bir haldeyiz. Bizimmuhakememizin çabuk yapılması için şefaat eyle. Şu mahşer cezasından kurtulalım” diyeyalvarırlar. Nuh aleyhisselam onlara cevap olarak; “Ben Allahü teâlâya dua eyledim. Yeryüzünde nekadar insan varsa, o dua sebebiyle boğuldu. Bunun için, Allahü teâlâdan utanırım. Fakat siz,Halilullah olan İbrahim aleyhisselama gidiniz. Allahü teâlâ Hac suresinin son ayetinde mealen;“İbrahim (aleyhisselam) siz dünyaya gelmezden evvel size müslüman diye isim verdi”buyurdu. Belki o size şefaat eder” der.Yine evvelki gibi aralarında bin sene daha konuşurlar. Sonra İbrahim aleyhisselama gelirler.“Ey müslümanların babası! Sen, Allahü teâlânın seni kendine halil eylediği zatsın. Bize şefaat eyle!Allahü teâlâ, mahlukat arasında, hükmünü versin” derler. İbrahim aleyhisselam onlara; “Bendünyada üç kerre kinaya söyledim. Bunları söyleyerek din yolunda mücadele ettim. Şimdi, Allahüteâlâdan bu makamda şefaat izni istemekten utanırım. Siz Musa aleyhisselama gidiniz. Zira, Allahüteâlâ onunla konuştu ve kendisine manevi yakınlık gösterdi. O, sizin için şefaat eder” buyurur.Bunun üzerine yine bin sene durarak birbirleriyle istişare ederler. Fakat bu zamanda halleri gayetgüçleşir. Mahşer yeri çok daralır. Sonra Musa aleyhisselama gelip, derler ki, “Ya İbn-i İmran! SenAllahü teâlânın kendisiyle konuştuğu, Tevrat’ı indirdiği peygambersin. Hesabın başlaması için bizeşefaat eyle! Zira burada durmamız çok uzadı. İzdihamdan ayaklar birbiri üzerine birikti.” Musaaleyhisselam onlara der ki: “Ben, Allahü teâlâya, al-i Fir’avn’ın senelerce hoşlanmıyacakları şeylerlecezalandırılması için dua ettim. Sonra gelenlere ibret olmalarını rica eyledim. Şimdi şefaat etmeğeutanırım. Fakat, cenab-ı Hak rahmet, magfiret sahibidir. Siz İsa aleyhisselama gidiniz. Çünkü yakincihetiyle resululerin en esahhı, marifet ve zühd cihetinden, en efdali ve hikmet cihetinden en üstünüodur. Size o şefaat eder” buyurur.Bunlar, aralarında bin sene müşavere ederler. Halbuki, onların sıkıntıları daha ziyade olur.Sonra İsa aleyhisselama gelirler. Derler ki: “Sen Allahü teâlânın ruhu ve kelimesisin. Allahüteâlâ, senin için, Al-i İmran suresinin kırk beşinci ayetinde mealen; “Dünyada ve ahirette Vecih,yani çok kıymetli” buyurdu. Bize Rabbinden şefaat eyle!” İsa aleyhisselam buyurur ki: “Benimkavmim, beni ve annemi Allah’dan başka ilah ittihaz eylediler. Bu halde nasıl şefaat ederim. Banada ibadet ettiler; bana oğul ve Allahü teâlâya baba dediler. Fakat, siz birinizin kesesi olduğunu veiçinde nafakası bulunmadığını ve ağzının mühürlü olmadığını gördünüz mü? O mührü bozmadan onafakaya ulaşılabilinir mi? Peygamberlerin en üstünü ve sonuncusu Muhammed’e sallallahü aleyhive sellem gidiniz. Zira O, davetini ve şefaatini ümmeti için hazırladı. Çünkü kavmi ona çok kerre ezaettiler. Mübarek alnını yardılar. Mübarek dişini kırdılar. Kendisine delilik isnad ettiler. Halbuki, o yücePeygamber, onların iftihar cihetinden en iyisi ve şeref cihetinden en yükseği idi. Onların tahammülolunmayacak eza ve cefalarına mukabil, Yusuf aleyhisselamın kardeşlerine söylediği; “Şimdi sizin,başınıza kakmak yoktur. Erhamürrahimin olan cenab-ı Allah, size magfiret eder” mealindekiayet-i kerime ile cevab verirdi.” İsa aleyhisselam, Peygamberimizin sallallahü aleyhi ve sellemfaziletlerini anlatınca, hepsi bir an evvel O’na kavuşmak ister.Hemen Muhammed aleyhisselamın minberine gelirler. Derler ki: “Sen habibullahsın! Habibise, vasıtaların en faydalısıdır. Bize şefaat eyle! Zira, peygamberlerin birincisi olan Âdemaleyhisselama gittik. Bizi Nuh aleyhisselama gönderdi. Nuh aleyhisselama gittik. İbrahimaleyhisselama, İbrahim aleyhisselama gittik; Musa aleyhisselama gönderdi. Musa aleyhisselamagittik; İsa aleyhisselama; o da size gönderdi. Ya Resulallah sallallahü aleyhi ve sellem! Sendensonra gidecek bir yer yoktur.”Resulullah sallallahü aleyhi ve sellem efendimiz; “Allahü teâlâ izin verir ve razı olursa,şefaat ederim” buyurur.Suradikat-i celal’e, yani celal perdesine varır. Allahü teâlâdan şefaat için izin ister. Kendisineizin verilir. Perdeler kalkar. Arş-ı a’laya girer. Secdeye kapanır. Bin sene secdede durur. Bundansonra, cenab-ı Hakk’ı bir hamd ile hamd eder ki, âlem yaratıldığından beri, hiç kimse, Allahü teâlâyıböyle medh etmemiştir. Bazı arifler; Allahü teâlâ âlemleri yaratınca, kendisini, böyle hamdler ilemedh ve sena buyurduğunu söylemişlerdir.Arş-ı a’la, cenab-ı Hakk’a ta’zimen hareket etmektedir. Bu sırada insanların halleri

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!