Peygamberimizin vefatından hemen sonra, Eshab-ı kiram ilk olarak, bütün işleri idare etmesi içinhazret-i Ebu Bekir’i, halife seçtiler. Ona bi’at edip, tabi oldular ve emrine göre işleri görmeye başladılar.Resul-i ekrem efendimiz, hicretin on birinci yılında (miladi 632) Rebi’ül-evvel-ayının 12’sindePazartesi günü öğleden evvel ahirete irtihal eyledi. O anda Kameri seneye göre 63, Şemsi seneye göre de61 yaşında bulunuyordu.Peygamber efendimizi, hazret-i Ali, hazret-i Abbas, hazret-i Fadl bin Abbas, hazret-i Kusem binAbbas, hazret-i Üsame bin Zeyd, hazret-i Salih yıkadılar.Yıkama esnasında mübarek vücudundan öyle bir misk kokusu yayıldı ki, şimdiye kadar hiç kimseöyle bir koku koklamamıştı. Sonra kefenlediler.Bir sedir üzerinde taşınıp, mescide getirildi. Daha önce sevgili Peygamberimizin haber verdiğişekilde, herkes mescidden dışarı çıktı. Melekler, bölük bölük gelip namazını kıldılar.Meleklerin kılması bitince, sahibi görünmeyen bir ses; “Giriniz! Peygamberinizin namazınıkılınız!” diyordu. Bunun üzerine Eshab-ı kiram içeri girdi. İmamsız olarak sevgili Peygamberimizinnamazını kıldılar. Çarşamba günü akşamına kadar ancak bitirebildiler.Hazret-i Abbas’ın oğlu Kusem kabirdeki hizmeti bitirip en son çıkan idi. Dedi ki: “Resulullah’ınmübarek yüzünü en son gören benim. Mübarek dudakları kıpırdıyordu. Üzerine eğilip kulak verdim; “YaRabbi! Ümmetim!.. Ya Rabbi! Ümmetim!...” diye yalvarıyordu.Sevgili Peygamberimiz, ahirete irtihalettiği gün, Abdullah bin Zeyd hazretleri; “Ya Rabbi! Ben bu gözü, habibinin mübarek nurlu yüzüne bakmakiçin isterdim. O görünmez olunca, artık ne yapayım! Ya Rabbi! Gözümü al!” diye dua etti ve göremez oldu.“Ebu Bekir’den başkasına razı olmaz!”Hazret-i Ali anlatır: Resul aleyhisselam, ağırlaştığı zaman “Ey Ali! Bana, bir kürek kemiği getirde, benden sonra, ümmetimi doğru yoldan şaşırtmayacak şeyi, ona yazdırayım.” buyurdu.Resul aleyhisselamın başı, kollarımın arasında bulunuyordu. Gidip gelinceye kadar kendisinigayb etmekten korktuğum için “Ben, buyuracaklarını, ezberimde tutarım!” dedim.“Namaz kılmağa, zekat vermeğe devam etmenizi, ellerinizdeki kölelerin haklarını gözetmenizitavsiye ederim!” buyurdu.“Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhu ve Resulüh” diyerekşehadette bulunmayı da, emretti.“Bu iki gerçeğe şehadette bulunana, Cehennem ateşi haram olur.” buyurdu.Peygamberimiz, ziyaretine gelen Hz. Osman’ı görünce, ona “Yakınıma gel!” buyurdu. Hz.Osman, yaklaşıp Peygamberimizin üzerine eğildi.Peygamberimiz, ona, gizilice bir şey söyledi. Hz. Osman, başını kaldırınca, Peygamberimiz“Sana söylediğim şeyi anladın mı?” diye sordu.Hz. Osman “Evet!” dedi. Peygamberimiz “Yakınıma gel!” buyurdu. Hz. Osman,Peygamberimizin üzerine tekrar eğildi.Peygamberimiz, yine, ona gizlice bir şey söyledi. Hz. Osman, başını kaldırınca, Peygamberimiz“Sana söylediğim şeyi anladın mı?” diye sordu.Hz. Osman “Evet! Onu, kulağım işitti, kalbim de, ezberledi.” dedi. Bunun üzerine,Peygamberimiz, ona “Haydi git!” buyurdu. Peygamberimizin, halifeliği sırasında başına gelecekleri vebunlara sabretmesini bildirdiği rivayet edilmiştir.Peygamberimiz, rahatsızlığı ağırlaştığı sırada, Abdurrahman bin Ebu Bekir’e “Bana, kâlemkağıt getir de, Ebu Bekir için bir yazı yazayım ki, onun üzerinde anlaşmazlığa düşülmesin!”buyurdu.Abdurrahman, kâlem kağıt getirmeğe gitmek için kalkınca, “Otur! Ebu Bekir üzerindeanlaşmazlığa düşülmesine, Allah da, Mü’minler de, razı olmaz!” buyurdu.Sonra, Hz. Aişe’ye “Bana, baban Ebu Bekir’i ve senin kardeşini çağır, bir yazı yazayım. Çünkü,ben, bir heveslinin, heveslenip “Ben, bu işe, herkesten önce gelirim!” demesinden korkuyorum. Oysaki, “Allah da, Mü’minler de, Ebu Bekir’den başkasına razı olmaz!” buyurdu.Peygamberimizin son tavsiyeleriPeygamber efendimiz baygınlık derecesine gelen hastalığında ayıldıkça şu nasihatlarıtekrarlıyorlardı:“Aman! Aman! Ellerinizdeki kölelerinize iyi davranınız!Onların sırtlarına, elbise giydiriniz!Karınlarını, doyurunuz! Onlara, yumuşak söz söyleyiniz! Namaza! Namaza devam ediniz!Ellerinizdeki köleleriniz hakkında da, Allah’dan korkunuz!” buyurmaktan son nefesinde bile“Namaza! Namaza! Ellerinizdeki kölelerinize...” diye tavsiyede bulunmaktan geri durmamakta idi.Peygamberimizin en son sözü “Kadınlarınız ve ellerinizdeki köleleriniz hakkında Allah’dan
korkunuz!” buyruğu idi.Rebiül’evvel ayının on ikinci veya on üçüncü Pazartesi günü kaba kuşluk vakti idi. Güneş, zevaledoğru yaklaşıyor Peygamberimiz, son dakikalarını yaşıyordu.Peygamberimizin başı, Hz. Aişe’nin göksüne yaslı bulunuyor. Hz. Aişe “Ey insanların Rabbı!Hastalığı, gider, kaldır! Gerçek Tabib Sensin! Gerçek şifa verici Sensin!” diyerek şifa diliyor.Peygamberimiz ise “Hayır! Ben, Allah’dan, Refik-ı ala zümresine katılmayı Cebrail, Mikailve İsrafil ile birlikte olmayı dilerim!Ey Allahım! Beni, Refik-ı ala zümresine kavuştur!Ey Allahım! Bana, rahmetini ihsan et! Beni, Refik-ı ala zümresine kavuştur!” diyerek duayadevam ediyordu.Resul aleyhisselamın özlediği Refik-ı ala, en yüksek makamlarda bulunan PeygamberlerAllahın, kendilerine nimetler verdiği Peygamberler, Sıddiklar, Şehidler ve Salihler zümresi idi ki, bunlar,ne güzel arkadaştırlar.Hz. Aişe buyurdu: Resul aleyhisselamdan, sıhhatta iken birçok defalar “Hiçbir Peygamberinruhu, Cennetteki durağını görmedikçe, alınmaz! Sonra, durağına gitmesi, arzusuna bırakılır.”buyurmuştu.Kendisi, hastalanıp ruhu alınmak zamanı gelince, başı, benim dizimde bulunduğu halde,üzerine, bir baygınlık geldi.Sonra, ayılınca, gözü, açılıp evinin tavanına doğru dikildi ve “Allahım! Beni, Refik-ı alazümresine kat!” diye dua etti.Ben, o zaman “Resulullah, bizi tercih etmiyor! dedim.Anladım ki: Resulullahın bu temennisi, vaktiyle, sıhhatlı zamanında, bize söyleyip durduğu birhaberin kendisinde gerçekleşmesidir.Ehl-i beyt’i taziye eden sesEhl-i Beyt, hiçbir şahsı görmedikleri ve sezmedikleri halde, “Selam ve Allahın rahmet vebereketleri, üzerinize olsun!” diyerek kendilerine selam verildiğini ve taziyede bulunulduğunu işittiler.Ehl-i Beyt te, selama aynı şekilde karşılık verdiler. Nereden geldiği bilinemeyen ses, şöylekonuştu: “Her can, ölümü tadacaktır. Kıyamet günü, size ecirleriniz tamamile verilecektir.Kim, ateştenuzaklaştırılıp Cennete sokuldu ise, artık, o, muhakkak muradına ermiştir. Dünya hayatı, aldatmametaından başka bir şey değildir.İyi biliniz ki: Her musibetin, Allah katında bir tesellisi, her ölenin, bir halefi, yerine geçeni, hervefat edenin de, bir bedeli vardır. Allah’a sarılınız ve umacağınızı, O’ndan umunuz! Asıl musibeteuğrayan, sevaptan mahrum kalandır. Selam ve Allahın rahmet ve bereketleri üzerinize olsun!”Hazret-i Ömer “Bu sözleri, Ehl-i Beyt’in hepsi, Mescidde bulunanlar ve yoldakiler işittiler!”demiştir. Hz. Ali “Bu seslenenin kim olduğunu biliyor musunuz?” diye sordu. “Hayır!” dediler. Hz. Ali“Bu, Hızırdır! Peygamberinizden dolayı size taziye ediyordu!” dedi.Hz. Enes bin Malik “Ben, hiçbir zaman, Resul aleyhisselamla Ebu Bekir’in, Medine’ye gelipgirdikleri günden daha ziyalı ve daha güzel olan bir gün görmedim! Ben, Resul aleyhisselamın vefatıgününe de, şahid oldum. Kendisinin, içinde vefat etmiş olduğu günden daha karanlık, daha sevimsizbir gün de, görmedim!”“Resulullahın, Medine’ye gelip girdiği gün, Medine’nin her şeyi aydınlanmış, vefat ettiği gün de,her şeyi kapkaranlık olmuştur!” diyerek, Peygaberimizin vefatında duyulan derin acıyı dile getirmiştir.Eshabı kiram, Hz. Ebu Bekir’e biat ettikten sonra, ertesi Salı günü, Hz. Ebu Bekir, MescidinMinberine çıkıp oturdu. Konuşmağa başlamadan önce, Hz. Ömer, ayağa kalktı. Allaha hamd-ü senadabulunduktan sonra “Ey insanlar! Ben, dün size kendinde olmadan bazı sözler söylemiştim. Onları,Allahın kitabında bulamadığım gibi, Resul aleyhiselamın da, bana o hususta bir sözü yoktu. Fakat,ben, Resul aleyhisselamın, bizden sonraya kalacağını ve işlerimizi, kendisi çekip çevireceğinisanıyordum.Oysa ki, yüce Allah, Resulü vasıtası ile doğru yolu gösteren bir Kitabı sizin içinizde bırakmışbulunmaktadır ki, ona sımsıkı sarılırsanız, Allah, onunla, doğru yolu Resulüne gösterdiği gibi, size de,doğru yolu gösterir.Allah, Hilafet işinizi, sizin hayırlınız ve Resulullahın arkadaşı, Mağarada İki’nin İkincisi olan zatüzerinde topladı, yoluna koydu. Kalkınız, ona biat ediniz!” deyince, daha önceki bi’atta bulunanbulunmayan herkes topluca Hz. Ebu Bekir’e umumi biat yaptılar.Hz. Ebu Bekir’in konuşmasıMescidde bulunan Eshabı kirama Hz. Ömer’den sonra, Hz. Ebu Bekir şöyle konuştu:“Size, doğruluğu tavsiye ederim, doğruluktan ayrılmayınız. Çünkü, doğruluk, iyilikle bir aradadır.
- Page 1:
Kâinatın Efendisi( Peygamberimiz
- Page 4 and 5:
Dede Abdülmuttalib’e, bir gün r
- Page 6 and 7:
İsa aleyhisselamın getirdiği Hı
- Page 8 and 9:
ayağını yıkayıp, ipeğe sardı
- Page 10:
Abdülmuttalib idi. İsteklerini ö
- Page 14 and 15:
cevaplar önceden okuduğu kitaplar
- Page 16 and 17:
adındaki putlara yemin et de inana
- Page 18 and 19:
duyar oldu. Otuz sekiz yaşına gir
- Page 20 and 21:
Yine Kur’an-ı kerimde mealen ş
- Page 22 and 23:
- Bu nedir? diye sordu.Resul-i ekre
- Page 24 and 25:
dinlemeyiniz, diye küfürde direte
- Page 26 and 27:
- Burada annen var, söylediğimi i
- Page 28 and 29:
Velid bin Mugire, Ebu Cehil (Amr bi
- Page 30 and 31:
Sonra sırtındaki ve başındaki y
- Page 32 and 33:
kabiledendir. Bir daha oradan nası
- Page 34 and 35:
yayılmıştır. Arab kabileleri ya
- Page 36 and 37:
Hazret-i Halid, babasının hak din
- Page 38 and 39:
saflarında yer almıştı.Bu bekle
- Page 40 and 41:
gelenlerle görüşülmeden bize te
- Page 42 and 43:
O da dahil olmak üzere müşrikler
- Page 44 and 45:
ibret almak isteyenlerin seyretmesi
- Page 46 and 47:
Sevgili Peygamberimizi evde görün
- Page 48 and 49:
Peygamber efendimiz Taif’ten Mekk
- Page 50 and 51:
zaman henüz iman etmemişti. “Ki
- Page 52 and 53:
Çok melek gördüm. Saf halinde, c
- Page 54 and 55:
gördün. Ümmetine de mescidler ve
- Page 56 and 57:
yüzüne bile bakmazdı. Buyurdu ki
- Page 58 and 59:
- Hele biraz otur, sözümüzü din
- Page 60 and 61:
Bunun üzerine; “Siz O’nu, hem
- Page 62 and 63:
Bekir, Resulullah’ın çevresinde
- Page 64 and 65:
saldırmaya teşebbüs edince, atı
- Page 66 and 67:
üzerine bastırdık ki, bir damla
- Page 68 and 69:
fevkalade bir edeble;“Ya Resulall
- Page 70 and 71:
“Muhammed “aleyhisselam” Alla
- Page 72 and 73:
Bu sırada Yahudiler, Resulullah ef
- Page 74 and 75:
kapının önünde bekliyordum. Muh
- Page 76 and 77:
çekirdekleri gördü ve; “Bunlar
- Page 78 and 79:
- Bilmeyiz.- Günde kaç deve kesiy
- Page 80 and 81:
sana ibadet eden bulunmayacaktır!.
- Page 82 and 83:
O sırada Resulullah efendimiz, haz
- Page 84 and 85:
Muhacirlerden altı, Ensardan sekiz
- Page 86 and 87:
orada bulunan hazret-i Abbas’ın
- Page 88 and 89:
ana nikahlamıştır. Ey din karde
- Page 90 and 91:
Naile, Abbas bin Bişr, Haris bin E
- Page 92 and 93:
azılarının şehid düşeceğine
- Page 94 and 95:
ekrem efendimiz, bu geçide Abdulla
- Page 96 and 97:
etrafındakilere; “Hamza nerededi
- Page 98 and 99:
çarpışıyor, diğer taraftan da
- Page 100 and 101:
Beşincisi on dört yerinden yarala
- Page 102 and 103:
Amir’in kazdığı derin çukura
- Page 104 and 105:
“Mü’minlerden öyle yiğitler
- Page 106 and 107:
aşladı. Vura vura İbn-i Kamia’
- Page 108 and 109:
Koşup çocuğa baktım. Hubeyb , g
- Page 110 and 111:
“Hissesine düştüğüm sahibiml
- Page 112 and 113:
olmuştu. Bu vuruş esnasında, sev
- Page 114 and 115:
ordu halinde getirmiş bulunuyorum.
- Page 116 and 117:
Amr, bütün teklifleri ret etti. V
- Page 118 and 119:
Yahudiler, derhal yirmi deve yükü
- Page 120 and 121:
ara, müşrik ordusunun kumandanı
- Page 122 and 123: Hazret-i Sa’d bin Mu’az hükmü
- Page 124 and 125: Hicretten bu yana, doğup büyüdü
- Page 126 and 127: Eshab-ı kiram; kana kana su içtil
- Page 128 and 129: İslâm ordusunun, gece-gündüz sa
- Page 130 and 131: nimetini ve yardımlarını tamamla
- Page 132 and 133: ize geleceğini müjdelediği peyga
- Page 134 and 135: mektubunu okudu: “Onun için, bir
- Page 136 and 137: in Ebi Beltea , yolda bunlara Müsl
- Page 138 and 139: Onlar bu hazırlıkları yaparken,
- Page 140 and 141: vurdu. Kahraman Amir anında kalkan
- Page 142 and 143: geçen ganimetin, haddi hesabı yok
- Page 144 and 145: ki, biz antlaşmaya bağlı kaldık
- Page 146 and 147: Âlemlere rahmet olarak gönderilen
- Page 148 and 149: etmeyiniz. Ahde vefasızlık göste
- Page 150 and 151: Âlemlerin efendisinin mübarek eli
- Page 152 and 153: esirgiyorsun?” diyerek hayretini
- Page 154 and 155: çok merak ediyor, diğerlerinden f
- Page 156 and 157: Sevgili Peygamberimiz, peygamberli
- Page 158 and 159: Merhamet deryası olan Sevgili Peyg
- Page 160 and 161: yerdir. Kimse bu sudan içmesin ve
- Page 162 and 163: “Peygamber aleyhisselam, Veda hac
- Page 164 and 165: hafifçe dövüp sakındırabilirsi
- Page 166 and 167: ulunan sahabiler; “Biz de, şimdi
- Page 168 and 169: “Dünya malı ile gitmek istemem!
- Page 170 and 171: ve gönülleri yaralayan bir sesle;
- Page 174 and 175: İkisi de, Cennettedir. Yalandan sa
- Page 176 and 177: Bunun için, İmam-ı Nevevi hazret
- Page 178 and 179: şekilde, Resulullah efendimize, ha
- Page 180 and 181: ala alihi ve sahbihi ecmain”, “
- Page 182 and 183: ziyadelesiyle kötüleşir. Meşakk
- Page 184 and 185: unlar, ona hizmetçi oldu ve hazret
- Page 186 and 187: Ebü’l-As, önce iman etmedi. Bed
- Page 188 and 189: unlar için, Cennetler hazırladı.
- Page 190 and 191: Peygamber efendimizin tevazu haslet
- Page 192 and 193: Peygamberimizden bir şey istenildi
- Page 194 and 195: elbise giydiği de olurdu. Cuma ve
- Page 196 and 197: Nesep ve sebep bakımından, yani k
- Page 198 and 199: Hazreti Peygamber, ancak yapılan i
- Page 200 and 201: Gümüş gibi görünürdü, ayân.
- Page 202 and 203: Uzun kimseyle yürüseydi.Ne kadar,
- Page 204 and 205: “Dördüncüsünü de kabul ettim
- Page 206 and 207: * * *Resulullah efendimiz hicret s
- Page 208 and 209: Haris bin Ebi Dırar, Bedir savaş
- Page 210 and 211: Acem padişahı Hüsrev’den Medin
- Page 212 and 213: Resulullahın Peygamberliğinin ilk
- Page 214 and 215: mübarek eline verdiler. Resulullah
- Page 216 and 217: Resulullahın en büyük mucizesiRe
- Page 218 and 219: sever.Ya Ali! Bahilde, cimride üç
- Page 220 and 221: afve vel âfiyete fiddînî veddün
- Page 222 and 223:
yapın!" buyurdu.Yani tecribeyi, fe
- Page 224 and 225:
olan bir mal veya köle değil, hak
- Page 226 and 227:
Resulullah efendimiz ticari bir mal
- Page 228 and 229:
zulüm ile hareket edenlerdir. Üç
- Page 230 and 231:
ki, mahşerde yolun aydınlık olsu
- Page 232 and 233:
yumuşak idi. Mübarek teni miskten
- Page 234 and 235:
“Kişi sevdiği ile beraberdir”
- Page 236 and 237:
Allahın emir ve yasaklarının hep
- Page 238 and 239:
ismi vardır. Bunların içinden te
- Page 240 and 241:
Peygamberimiz, namazın sonunda, ü
- Page 242 and 243:
iki ölçeği, tüylü bir örtüs
- Page 244 and 245:
Hz.Hanzala bin Hızyem “Peygamber
- Page 246 and 247:
Peygamber efendimizin ve Ev halkın
- Page 248 and 249:
çok yisin!.” buyurmuştur. Önce
- Page 250 and 251:
ayağının altında dürülürdü!
- Page 252 and 253:
taktı. Bunu görünce, “Niçin s
- Page 254 and 255:
Halife Abdulmelik’in, Peygamberim
- Page 256 and 257:
“Hastalıkların başı, çok yim
- Page 258 and 259:
Sonsuz derdden sakınmalı; hattâ,
- Page 260:
Târîhde hep böyle oldu; küfrde